Basit bir yöntem ama etkili.
Bir iki tane sözlük (internet olm az) bir de ingilizce metinler olan kitap lazim.
Kitabı kendi anladiginiz kadarıyla kelimelerin anlamına sözlükten tek tek bakarak cümle cümle çevireceksiniz. Sonuçta mükemmel bir şey olacak.

Kitap oku haci kitap

Ben küçük hikaye kitaplarını çevire çevire başlamıştım. Ama burada püf nokta eski usul kitap ve sözlük kullanıp tamamen elle yazmak çeviriyi. Bilgisayar falan değil kağıt kalem.
Hem okuyup hem bilmediğin kelimeye bakıp hem de elle çevirisini yazmak çok yönlü çalışmak demek.

Sözlük zor geliyorsa : readlang

Kitap oku ama asla sözlüğe bakma. Anlamı çıkartabildiğin ölçüde o kelimeyi öğrenirsin. Her kelimeyi değil ama vurgulanan kelimeyi eninde sonunda anlıyorsun 10 kere kullanılınca. Öyle sözlüğe baka baka okursan bitmez o kitap zaten sözlüğe baktıktan 1 saat sonra unutuyorsun ben de denedim isveççe için şimdi sözlüğe bakmadan okuyorum anladığım kadarı bana kalıyor.

En iyi kelime çalışması alt düzey için bence kitap+duolingo+dizi filmdir. Lost'taki hatch kelimesini ben o diziden öğrendim düşün artık.

@Ali159
Hep sozluge gidiyorsa belki o seviyede degilsindir henuz. Oxford Veya penguin yayinevlerinin learner serileri var, 5-6 seviye var en dusuk seviyeden baslayin her seviyeden 2-3 kitap okuyun.

bak ben sana daha eğlenceli bir yöntem vereyim.

bilgisayara fallout 1 ve fallout 2 yi kur, yanına da bir sözlük al, oyunu oyna. bilmediğini hatırlayamadığın her kelimede sözlüğe bak.

18 sene önce denendi tescil edildi, çalışıyor :)

not: amaç hem eğlenmek hem de öğrenmek olduğundan fallout 1 ve 2 dedim. 3 ve 4 ten uzak dur.

Dün Mindhunter dizisini izlerken kelimeleri not aldım.
(ingilizce altyazılı izliyorum)
yeni kelime öğrenince çok heyecanlanıyorum.
Anlamını bilmediğim veya unuttuğum, şu an defter önümde.
oeuvre kelimesi var mesela, külliyat demekmiş, sanatçının tüm eserleri vb.
_şarkı sözleri ve filmlerden

Aynısı bende var. Alma:)

Tam alıyordum ha :D neden alma dedin ki???

cok parlak ve cirkin.

ben karrimor aldim, 4 senedir cok güzel sekilde koruyor.

www.amazon.de

Aynısını başkası giysin istemiyorum ondan:) şaka şaka Türkiye'de yaşamıyorum, güzel monttur. Kutup dairesinden 300km güneyde üşütmüyorsa Türkiye'de her türlü gider. Yalnız tam waterproof değil.

Değmez. Kadınlarda popo kısmı önemli bence oradan üşütmemek lazım kışın karda kışta o soğukta korumaz üstelik incr gibi geldi benr esmen kar montu giyiyorum marsa gider gibi dışarı çıkıyorum :d

değmez

Mont fena değil 300de para değil ama gel gelelim donarsın o montla

Korumaz bu montla donarsin. 300 lira cok ucuz bu arada o detayi es geciyorum. Begendiysen al ama soguga karsi korunmak icin degil.

bu ne la

neye göre inanmıyorsun şaka mısın? snein hoşuna gitmiyor diye bitkisel protein yararsız mı olacak?

soyada çok yüksek oranda protein var ayrıca.

"Protein sadece ette ve sütte var" derken?
Bu kısmı arastirirsan soruna cevap bulursun zaten.

Ne kadar cahilsiniz arkadaş. Araştırın biraz.

www.greatveganathletes.com

i.pinimg.com

2.bp.blogspot.com

ahasfs ziya yazana kadar uyanmamıştım olaya :) azmine hayranım!

Protein tozu aldıklarını biliyorum ama veganlık yanlış bir beslenme şeklidir sağlıklı değildir. Bilimsel çalışmaları ve yazılmış kitapları okursanız görürsünüz.

uber aracı kaza yapar yolcu ölürse safety sorunu, uber şöförü yolcuya tecavüz ederse security sorunu olur.

safety kazaya karşı security bilinçli bi kötülüğe karşı.

serbest çağrışım: sağ ve salim olmak.

Safety güvenlik, kazaya belaya karşı güvende olmak. Security ise asayiş berkemal güvenliği.

safety'ye emniyet kemeri, kask vs. bakıyor.
security'ye, bekçi, güvenlik, polis, falan.

Humus, rawbar, protein tozu, bezelye çorbası, soya kebap ne denk gelirse. Protein kaynağından çok ne var:)

ben bu aralar şeyi keşfettim. muz, badem, fıstık ve biraz sütü rondodan geçirip 1 kaselik bir karışım yapıyorum, muhallebi gibi oluyor. kaşıkla dalıyorum. üfss. hem tatlı krizini, hem karnımı doyuruyor.

gerçi vejetaryen değilim ama vejetaryenlere de uyuyor galiba bu.

Metroya, taksiye falan hiç gerek yok. Belkoair ile tek vasıta gidebilirsiniz, ücreti galiba 11 TL gibi bir şeydi. Belkoair Gar'a çok yakın bir noktadan yolcu alıyor Ulus'ta, sitesine bir göz atın:

www.belkoair.com

19:35 uçağı için ben olsam 17:30'da Belkoair'e binerdim. Yol yaklaşık 30-40 dakika sürüyor.

yeni gardan eski gara geçiş yapacaksınız, o geçişin yerini görevliler tarif eder. eski garın önüne gelince de belko'nun durağını sorun, gösterirler. 17.30 biraz iyimser geldi bana, tam iş çıkışı saati. en azından 17'de binmek lazım bence.

Gar Esenboğa arası 1 saat kadar sürer

Tesekkurler. Belkoair' in kendi duragi var eski gar'in karsisinda gibi kaliyor. 11 TL ve sehir icinine hic girmeden gidiyor.

Kolona zarar vermen empedans uyduğu müddetçe o güçlerde çok zor. En dandik midtiz speaker bile 200watt max güce dayanıyor.

Çok yüksek ses beklentin yoksa düzgün speakerlar ile adam akıllı müzik dinlersin o güçlerde. Fakat sesi fazla açtığında bozar haliyle kaliteyi. Tek sub çıkışlı amfi ve subwoofer yoksa zaten pek bass alamazsın onu belirteyim. Vay be bu başlık beni 2000'lerin başına götürdü :)

Teyp 2+1 çıkışlı 2 ses 1 sub kontrollü. İleri doğru toparlarım ancak şu an böyle çalacaksa çok sevindim. Teşekkürler.

temeli fasulye. o fasulyeden bi ton şey üretiyorlar işte.

bir fasulye çeşididir, "et yerine kullanılabilir" denmesinin nedeni ise büyük ihtimalle protein oranının yüksek olmasından dolayı.

Bi fasülye çeşidi. Yüksek proteini olduğundan et yerine tercih ediliyor genelde. Tadıyla filan alakalı değil sanıyorum. Sütü filan yapılıyor. Soya sosu da özellikle uzak doğu mutfağında bolca kullanılıyor. Aşırısının kanseri filan tetiklediği söyleniyor fakat çok detaylı bilmiyorum.

soya kıyması falan var. ucuzcu pideciler kıymaya karıştırıyor derler.

Cok saglikli oldugu ve Asyalilarin bu nedenle uzun yasadigi belirtilen bol proteinli fasulyegillerden bir bitki.

Muhtemelen Asya'da GDO'lu soya ile beslenmedikleri için uzun yaşadıkları düşünülen bitki.

Yeşil fasulye de 160 yaşına kadar yaşatıyor aslında.

Soya fasulyedir. Protein oranı yüksek, fasulye olarak yenince tadı kötü gelen bir bakliyattır.

Tofu ile soya eti aynı şey değil. Hatta Asian tofu ile batılıların tofusu da farklıdır bin çeşit tofu var.

Soya etinde genellikle nişasta(starch) bulunur seitan food da denilir ve gerçekten iyilerinde ayırt etmek çok zordur gerçek etten.

Gdo falan yazan olmuş, şöyle izah edeyim; bitkilerde gdo var et yiyelim diyenler yedikleri etin ait olduğu hayvanın kum ve çakılla beslendiğini düşünüyorsa yorum yok.

Modern dünyada gdo dan bu nüfus ve et yeme alışkanlığımız ile kaçış yok. Kaynaklar yeterli değil. Zaten her gdo zararlı diye bir kaide de yok ama evet insan sağlığı gözetilerek modifiye edilmiyor genellikle genler.

Türkiye'de standartları bilmiyorum ama Avrupa Birliği standartlarında organik sertifikalı ürünlerde GMO(GDO) içerikli gıda bulunmaz yasaktır. Et hariç. Ette her türlü hile mümkün ve her firma tarafından yapılıyor sektörün içinden bildiriyorum. İsveç'ten Japonya'ya kadar nereye gidersen git et(balık hariç) yediğin sürece sağlığını gözetmen çok zor. Hoş balıkçılık sektörü de bombok ama neyse.

GDO istemeyenler tarım ilacı yemeye bayılıyor sanırım.

Uu tarım ilacı, alalım bir dal.

Ne de olsa yemelik bi soya bi mısır var sadece.

Sefa pezevengidir ingilizler ondan.


Nasıl ki alamanlar disipliniyle ünlü,isveçliler depresyonu ile, ingilizler de o iğrenç aksanları ve hiçbir şeyi dert etmeden hayatın tadını çıkartmaları ile ünlüler.

Aksan bi süre sonra boğmaya başlıyor başta tatlı gelse de katlanılır bir şey değil.

Bunun İngiliz kültürü ya da İngilizler ile hiçbir ilgisi yok. Birçok yerde yaptığı gibi, Nietzsche, Bentham/Mill gibi İngiliz faydacılarına laf atıyor.

protector +1
bos gezenin bos ustasi, herhalde ingiliz nefretinden olacak, hatalı bir çıkarım yapmış.

ben ekmek makinesi olmadan, normal şekilde fırında ekmek yapıyorum.
tost ekmeğinden, pita'ya kadar.

mutfak aleti alma delisiyimdir, ama ekmek makinesi hakikaten çok gerekli değil, biraz da yaratıcılığı kısıtlıyor bazen.

Bende normal fırında yaptım bikaç kere çok da gzl oldu. Bikaç kere arçelik ekmek makinesinde yapmıştım bir oldu 3-4 kez kivam tutadı

Harikasınız! Ben de bu aralar fırında kahvaltılık simit vb. deniyorum. Ekmek daha zor olduğu ve fırında tam pişebilir mi çok emin olmadığım için makine düşünüyordum.

Görürseniz tekrar yazabilir misiniz, standart tarifleri mi uyguluyorsunuz, özel olarak farklı bir öneri var mı ekmekten kömür yapma potansiyelli yeni başlayan biri için? :)

Teşekkürler!

ben mini firinda yapiyorum, gayet güzel oluyor.

ekmek yapma makinasi gereksiz.

bu isin ustaligi yok zaten, tarifi harfiyen uygularsan ürünün olmamasi gibi bir olanak yok.

ustalik, göz karari, el yatkinligi gibi sacmaliklari bir kenara koyup tarifi takip etmek en önemli sey. bir erkek olarak ben ekmekten, keke, acmadan kompleks yemeklere kadar her seyi yapabiliyorum.

Fırında yapıyor benim hanım.

Geceden fazla yoğurmadan hamur yapıyor, 1 saat oda sıcaklığında, kalan tüm gece buzdolabında dinlendiriyor. Sonra döküp tezgaha fazla elleşmeden ufak şekillerde atıyor fırına. Ciabatta gibi oluyor resmen efsane tadı. Hiç zor değil 2-3 kere kendim de denedim. Un maya şeker tuz başka bir malzeme yok isteğe bağlı susam.

bende sinbo ekmek makinesi vardı. ekmek de yapti m sadece hamura da kullandım. özel sebeplerden 2 yıldır kullanamıyorum ama aktif kullandığım dönemde memnundum.

Ben profesyonel mesleğimin yanında ayrıca ilgi duyduğum için ekmeğimi yıllardır kendim yapmaya çalışırım. Tarif önemli fakat ustalık demeyeyim ama tecrübe önemli.Bir zaman sonra ekşi maya ile çalışmaya başladığınız zaman durum değişiyor.Hiç bir hazır kuru , taze ya da instant maya -ki zaten hepsi aynı maya, faydalı bakteri- ekşi mayanın verdiği tadı vermez.Bir de pizza taşı ya da fırın taşı kullanıp ev fırınında bile taş fırın ekmeği elde etmek mümkün.

Sanırım Türkiye'de uber üzerinden hizmet verenler firmalar, bireysel araç sahibi yok diye okumuştum daha önce. Yine de en iyisi uber ile iletişim kurmak

Tr'da sadece büyük araç (minibüs) için uber var galiba.

@bos gezen;

uber'e sürücü olarak kayıt oldum, araç plakası ve ruhsat gibi belgeler sorunca sayfayı kapattım. yani bireysel araç sahiplerine açık bir sistem hatta diğer ülkelerde aracı olmayan şoförlere araç kiralama hizmeti de veriyorlar ama türkiye'de yokmuş.

@kaptan;

otomobil de var. sürücü olarak kayıt olurken araç tipini seçiyorsun.

Astarı yüzünden pahalıya geliyor hocam. Yakalanırsan ki yakalanıyorsun 60 gün arabayı bağlıyorlar ve ilkinde 2 bin küsür ikinci de 4 bin küsür cezası var. Ayrıca gbt ye işlendiği için kullandığın her arabada korsan muamelesi ile başbaşa kalıyorsun. Bir yakınımdan biliyorum illallah etti bıraktı

@goodman;

sicile işleniyor öyle mi? o çok kötü oldu, ceza meza yiyince uber üstleniyor da sicile işlenmesi hiç hoş değil.

yasal degil ise yapmanin bir anlami yok

nasıl yakalıyorlar, uber kullanarak mı? arabadaki yolcuları sorgulayamazlar ya?

Hocam kendi araban olmak zorunda değil. Başkasının arabası üzerinden çalışabilirsin bu şekilde tanıdığım var ama biraz piyasasına girmen lazım. İstersen bir gün uber çağır şoförle konuş. Tanıdığı vs vardır whatsapp grupları var seni alır. Kimisi var aracını veriyor kiraya. Anlaşırsan yaparsın. Cezalar da çok sorun değil bildiğim kadarıyla uber hepsini karşılıyor.

Bu Allah'a inandıklarını söyleyen insanların bu kadar yalan söyleyebilme mahirliğinin olması Allah'larının adaleti öbür dünyaya bırakmış olması;

yoksa bu dünyada da yalancıyı *pseler böyle çıkıp aval aval konuşamazlar.


Ellerinden gelse köle ticaretini yasallaştırır bu adamlar(-ki yarı yasal bir durum söz konusu; suriyeli garibanlara temizlik işlerini günlük 20 liradan yaptırıyorlar, inşaatta suriyeliler 50-70 lira arasına çalışıyor)

Yalan. Bedavaya çalışacak adam bulamıyor şerefsizler.

bulamasın şerefsizler. 3 kuruşa çalıştırıyorlar odom bolomoyoroz. keşke kimse çalışmasa bunların iş yerlerinde.

fabrikatör tanıdığım yok ama OSTİM için konuşursak doğru
en çalıştırabildikleri kişiler meslek liseli stajerler onlara da karne harçlığı, yol parası (normalde vermek zorunda değil)bayram harçlığı, ekstra bi dolu para veriyorlar çocuklar gelsin diye.
ya da başka bir örnek : (iç anadolu için) bizim köylerde beden işçisi kalmadı. başka köylerden adam/kadın toplanıyor. insanları evlerinden alıyorsun, kapıya bırakıyorsun 9-5 çalışıyorlar, yemek veriyorsun vs. hayvan çiftliklerinde çalışanların neredeyse tamamı yabancı uyruklu afgan özbek vs.
elbette işsiz çok ama insanlar masabaşı, üstü başı kirlenmeyecek, önünde bilgisayar olacak, telefonla konuşacak şekilde iş istiyor.
hatta AVMler popüler olduğunda varoş kesimin çocukları için sanayide çalışacağıma AVMde tezgahtar olurum kafası vardı, şimdi ondan bile yıldılar çok uzun ayakta kalıyoruz diyorlar (bunu diyen bi de evlendi bi de çocuk yaptı bu sürede) bilmiyorum şimdi ne iş yapacak merak ediyorum.

valla suriyeli çalıştırıyorlar diyenler bana çalışan suriyeli gösterse de ben de dünya gözüyle görsem
çalışmayı bilen, iş becerebilen, elinden iş gelen suriyeli ben daha göremedim.
adamlar hele kadınlar ömürlerinde çalışmamışlar. ne kürek tutabileni var ne temizlikten anlayanı -ruhları pis.
ve iş yapan kadına kulaklarımda duyduğum şu lafları ediyorlar "siz salaksınız hem okuyorsunuz hem ev işi yapıyorsunuz/çocuk büyütüyorsunuz. biz bunların hiç birini yapmayız. sadece çocuk doğururuz"

500 kişilik fabrikada çalışıyorum durum şu:

Çoğu fabrika ilk önce meslek lisesi mezunu arıyor ama meslek lisesi mezunu adam da asgari ücrete günde 9 saat ağır iş yapmak istemiyor. Geriye ilkokul düz lise mezunları kalıyor bunların arasından da kalifiyeli eleman bulmak çok zor.

Bulamama işi yalan bizim iş yeri mavi yakaya dışarıdan bi tık üstü para veriyor millet çalışmak için can atıyo.

Vasıflı bulamazlar tahmin ediyorum da düz işçi bulamıyoruz diyorlar. Ya ekonomi çok iyi işsizlik yok mesajı vermeye çalışıyorlar ya da asgari ücrete 6 gün 12 saat çalışacak adam arıyorlar. Yoksa vasıfsız işçi çok kolay bulunur bence

İnsan sömürenleri saymazsak doğruluk payı var. Bu yaz kurumsal bir şirkette staj yaptım. Mühendis adayıyım. Benim fabrikada staja başladığım gün 15 kişi işe alındı. Bir ayda bu adamların yarısı işi bırakmış. Bu şirketin servis hizmeti var, gayet kaliteli bir yemek hizmeti var, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına tamamen uyuluyor, mesai ücretleri bile fazla ama adamların beklentileri çok yüksek. Birçoğu genç ve 3 bin lira ile işe başlayacağını düşünüyor. Gerçek hayatla yüzleşince hemen işi bırakıyorlar. Patronları sevmem ama işe özen gösteren adam bulmak gerçekten zor. Herkes kolay yoldan zengin olma peşinde.

Beden işi yaptıracak genç bulmak gerçekten zor. Suriyeliler de gerçekten çalışmıyor. Çalıştırabilen bir yer gördüm orada da adam çalıştıracak işçi bulamadığından Suriyelileri çalıştırıyordu ama adamlar çalışsın diye baya nazlarını çekiyordu.

arkadaşlar tabi ki fabrika çalışacak adam bulamaz.

fabrikada çalışıp daha sonra bize işe giren 2 abla var.
orada insan değil, hayvan muamelesi bile göremiyorsunuz.

kadının bahsettiği bazı şeyler; girişte telefonları toplatıyorlarmış, acil durumlar için şefe telefon açılıyormuş dışarıdan (kadınla konuşabilmek için) daha sonra onu da kaldırmışlar.

üretim esnasında sağa sola bakman kesinlikle yasak. zaten at gözlüğü gibi sağı solu kapalı alanlarda çalışıyorlar başka yere bakamamaları için.

dirseklerin masaya değmesi yasak. dirsek havadayken daha iyi çalışılıyormuş.

köle bile değil bu.

@diss yahu üniversite mezunu adam da min 3-4 bin ile işe başlamazsa diğerleri ne kazansın? şirket her yıl ne kadar kar yapıyor mühendise bile 3 kuruş vermiyor. 3-5 bin lira kimseyi zengin yapmaz. ama lisans mezunları bile zor kazanıyor. mühendis yeterlidir, yetersiz bu başka bir konu. yetersiz buluyorsa almasın. ama 3 bin lira da bir lisans mezunu için az.

@black mamba, işe alınanlar mühendis değildi ki. İşçiydi. Birçoğu meslek lisesi mezunu bile değildi. 3 bin lirayı o açıdan örnek verdim.

@thuck gerçekten oha. bu şerefsizler batsın işte. hangi fabrika?

Allah'ım sanırım hayatlarında iş aramamış adamlar yine gelip ahkam kesmişler sayende.

işçi bulamıyorlarmış buldukları çalışmıyormuş, yan köyden alıyorlarmış(çıkarma işlemi gibi, komşudan gidip bi' 10'luk alıp geliyoruz), kapısına bırakıyorlarmış. V.s analiz edeceği veri grubunun seçilmesinden bi' haber.

Size hemen deneyebileceğiniz kabaca bi' örneklendirme yapayım; aklınız açılsın
Kariyer.net yenibiris v.s gibi sitelerden vasfınıza göre ya da yetiştirilmek üzere vasıfsız eleman ilanlarına çakma bi' Cv ile başvuru gerçekleştirin ve aynı anda yine çakma bi' facebook hesabı açın ve rastgele tinder'da milleti beğenin; tinderdan daha fazla dönüş alırsınız. Hani şu başlığında milletin ağladığı tinder varya ondan.

millet dalgasını geçmeye başlamış artık kariyer.net'ten 130 ilana başvurdum 2 kişi aradı; birisi de yanlışlıkla aramış diye.


Daha dün bi' sohbete şahitlik ettim; adamın karşısındakine şikayeti normalde 8-17 anlaştığı mesaisinin(temizlik görevlisi bu) akşam 20:00'dan önce bitmemesi.

Bu adamların aradığı ya da bulamadığı işçi yok; bu adamlar düzenli kölemen insanlar arıyorlar -ki normalde onu da buluyorlar sadece düzenli olmuyor kölemen arkadaşlarım sürekli iş değiştirmeye çalışıyor firmalar arasında-

yine dün az önce anlattığım ortamda bi' mimar arkadaşımız gösterdi; hatta iş ilanını bulabilirsem buraya da atayım 1,5 yıl söz vermek kaydıyla mimar arıyorlar yol v.s ücreti yok; ödenecek ücret kısmında 1500 türk lirası yazıyor. Bu ilanı gösteren arkadaşımız, istanbuldaki patronunu dava etmiş, 9 ay çalıştığı iş yerinde 4 aya yakın maaşını ödememişler(1850 lira alıyor) patronu mahkemede bu kişiyi tanırım ancak aramızda herhangi bir alacak verecek ilişkisi hiç olmadı demiş; çocuk maillerin ve arama-aranma kayıtlarının incelenmesi için talepte bulunmuş.

Piyasada iş yok, vasıflı vasıfsız hiçkimseye iş yok patronlar hala işçi bulamıyoruz diyorlar. Bunun 2 sebebi olabilir, ilk mesajda da anlattığım gibi; ya şovmendir, kamera görünce coşuyordur ve yalanlarla kendi hayatını renklendiriyordur. ya da birilerine yaranma çabası içinde yalan söylüyordur.

Sizce bulabiliyor mu bulamıyor mu olayına hiç gerek yok; açın hemen bi' tane online cv ya da bakın iş ilanlarına ve başvuru sayısına oradan deneysel sonuçlara ulaşın. Yahut varsa akşam 6 dan sonra 1 saatiniz; arayın bu otobüs duraklarına v.s asılan ilanları da 6'dan sonra bi' 10 dakika görüşmeye gidin, davet edilirseniz.

Zara grubundaki bi' mağaza yöneticiliği personeli ilanına sanırım 7000'e yakın başvuru vardı;
Yine hatırımda kaldığı kadarıyla benim de vakti zamanında birlikte çalıştığım bir grubun call center ilanına 6000'den fazla başvuru vardı -ki ilan çok yeni.

Duzce'de bilinmiş markaların fasonunu ureten firma vardı tekstil uzerine eleman sıkıntısından tasıdı fabrikayı istanbula karadeniz de fındık bahce vs işlerinde çalışacak sezonluk işci bulunmuyor gunluk fındık toplama ucreti 100 tl odedik sabah 8 aksam 530 yemek bize aitti

Dogrudur. Calisma sartlarindan bagimsiz.

kardeş meyve sebze halleri hamalı, tarla sahipleri rençberi, mevsimlik işçiyi, hatta inşaatçılar formen hariç düz işçiyi, hatta balıkçılar miçoyu (sahil kasabasında yaşıyorum), buradaki işletmeler bulaşıkçıyı vs. kariyerden aldıkları gün dediğini yapacaz. söz.

mimarı, mağaza yöneticisi filan da vasıfsız işçi başlığında tartışarak sen gerçekten çok hedefe yönelik bir istatistiksel yöntem izledin. örneklemin bi harika. tebrik ederim.

öncelikle babamla ya da annemle bağlantılı bir hukukumuz olduğunu düşünmüyorum. Ama varsa da canımız sağolsun.

Bunun dışında vasıflı vasıfsız tanımını ben yapmıyorum, ilanların ilgili yerlerinde firma yetkilileri yapıyor. Zaten üstüme vazife olmayan şeylerde tanımlamaları genelde ben yapmam, açarım teknik kitabını oradan bakar öğrenirim.

İddiana dair 2. mesele de, okuma yaparken sistemli değil de taraflı okuma yaptığından kaynaklanıyor, yani işçi , bulaşıkçı, hamal, benzinlikte çalışacak ön eleman,bilmemne çaycısı v.s gibi internet üzerinde ilanı bulunmadığını zannettiğin(bu kısmı da önceden görüp küçük bi' detay iliştirmişim Allah'tan) ilanları da ''otobüs duraklarında asılı ilanlar'' örneklemiyle piyasaya sürmüşüm.

İşin özü ikili diyalog değil esasında, çok basit bir test edebilme yöntemi olarak verdiğim detay bir yaklaşımdı. Ve uygulunabilirliği çok kolay. bunun dışında miço'yu bırak gemide çalışacak vasıfsız elemanın bile(alınırsın diye tekrardan belirteyim vasıfsız kısmı benim eklemem değil, ilan detaylarında yazdığı için) birçok(benim saymaya üşendiğim kadar) ilanı mevcut.

Yine bi' önlem olarak; şunu belirteyim bu ilanların çokluğu aklınızı bulandırmasın lütfen. Çok ilan olması çok personele ihtiyaç olduğunu göstermiyor. Yine yukarıda anlattığım üzere ilanlara geri dönüşler zaten neredeyse yaşanmıyor, hatta yine bu iş sitelerinde bu çok sık karşılaşıldığı için ''ilanı şikayet et'' portalı altında, ilan gerçek değil gibi bir şikayet sebebi de bulunuyor.
Keza halkın genelinde(bkz: genel) hiç görmediği bir yaradana inanıp, gördüğü işsizliğe inanmamak da çok şaşılacak bir mevzu da değil esasında.

Ama, bunun inançtan çıkıp savunulan kısmı analitik mantığa aykırı.

Yani, sen ''hayır ülkede işsizlik yok fabrikalar çalışacak adam bulamıyor'' u destekleyen tek fikrin '' insanımız iş beğenmiyor'' seviyesinde ısrar ettiğinde, aslında görmemek/bilmemek(cehalet)den ziyade bilinçli ya da refleksi bir şekilde konuyu saptırdığını ve yanlışta ısrar ettiğini düşünmekteyim.

Yani bu o kadar da düşünsel birşey değil, devletin bu alanda görevli kurumları var açıp oradan bile bakılabilir; hakikaten fabrikalar çalışacak işçi bulamıyor ülke de işsizlik yok(?) ya da yine tek tutar dalınız olan; milletin çalışmaya ihtiyacı/gönlü yok güllük gülüstanlık(en azından insanlar çalışmadıklarında da içinde bulundukları duruma razı?) mı memlekette yoksa işler tam tersi(-ki özellikle şu dönemde) mi görülebilir.

bir de insanların tercih etme mekanizmasını da göz önüne almak gerekiyor; yani arz-talep olayına biraz daha yakınlaşmak.

Uyarılar üzerine edit: bazı ''kavramları'' yanlış kullanmış ve -de -da'ları kuralın uygun ayıramamışım. Bu yüzden yazıyı anlamadığını iddia edecek arkadaşlarımız varsa ve illa anlamak için ısrar da ederlerse 2.3. hatta ve hatta 4. kez okumalarını tavsiye etmekten başka bi' çarem yok; aklım ve dilim en fazla bu kadar çalışıyor, ne yapalım. bir de şunu ekleyeyim; yazarken dinledim; youtu.be

benim gördüğüm kadarıyla doğru. ofis ortamı avm gibi yerlerde çalışmak istiyor insanlar, atöyleler çırak, vasıfsız işçi bulamıyor.

Ben 1250 kişinin çalıştığı bir fabrikanın işlerini yapıyorum. Burada sabah 8 akşam 5, yemekler düzgün, sosyal imkanlar iyi. isteyene kaynak eğitimi veriliyor, bayramda falan paketi hazır, servisi var. Ama kaynak yapacak adam bulamıyorlar.

gelen bütün tedarikçiler aynı konudan şikayetçi; masa başı işlerde binlerce başvuru alıyorlar, ama tezgahta çalışmaya kimse yanaşmıyor.

neden anlamıyorum, ama düşününce işim masabaşı olduğundan anlamıyor olabilirim.

istanbul'da 250 kişilik bir fabrikada çalışıyorum.

verilen ücretler asgari ücretin biraz daha üzerinde. buralarda aşağı yukarı vasıfsız(vasıfsız da değil aslında talaşlı imalatçı ise işten az çok anlaması gerekiyor mesela) her işçi bu paraları alabiliyor. dolayıyla işe giren eleman işten çok rahat ayrılabiliyor. girip 2 gün çalışıp canı isterse 1 gün içerisnde baska yere yine aynı fiyata başlayabildiği için sirkülasyon fazla. işe başlayacağım diyor gelmiyor, yapacağı işi işe girdikten sonra beğenmiyor ayrılıyor vs. bunun kriz ortamı ile ilgisi yok bence genel olarak fabrikalarda operatör olarak çalışacak insan bulmak veya çalışan elemanı uzun süre tutabilmek çok zor.

şöyle anlatayım sağlam bir kalıp ustası müthiş paralar kazanabilir.

zamanında vasıflı halimle teknik eleman olarak gittim, vasıfsız pozisyona başvurdum, almadılar, birden fazla fabrikaya gitmiştim. yoldan geçerken de uğramadım, görüşmeye çağırdılar falan. kafası çalışmayan ama verilen komutu eksiksiz yapacak köle arıyorlar hep. verdikleri paraya bişey demiyorum zaten hiç.

Evet bulamıyorlar. Vasıfsız işçi çok, işsiz de çok ama iş beğenen yok aralarında. Çok büyük çoğunluğunun beklentileri mantık sınırlarının dışında olduğu için işverenler için büyük sıkıntı bu konu. Maaşları günü gününe ödeyen, çalışanlarının primlerini eksiksiz yatıran, arada çay ve sigara molalarına izin veren, acil bir durum veya hastalık olduğunda anlayış gösteren, resmi günlerde ve hafta sonları çalıştırmayan, gerekli bütün çalışma ve iş güvenliği koşullarını sağlamış, en kaliteli yemek ve servis hizmetini sunan fabrikaları bile beğenmeyen sayısız işçi gördüğüm için artık bu duruma şaşırmıyorum.

Turkiyede taksi gibi degil de ozel soforlu hizmet verdigi icin sanirim. Trde premium.

Yurtdisinda taksiden %40-%80 daha ucuz.

birim zamandaki müşteri miktarı taksilerde uber'dekinden daha yüksek kanımca. e yatırımı da karşılamak lazım. taksi plakasına tamam ama araç daha pahalı. çalışan personel kısmını anlamadım.

Türkiye'de taksiler otomobile ötv vermiyor bunu da hesaba katmak gerek. Uber şoförü ötv ödeyerek alıyor.

Uber in araci yok.
Bazi sirketler var trde, bu sirketler arac ve personelleriyle kendilerini uber sistemine ekletiyolar. Ubere komisyon veriyolar ve iste kendi soforlu hizmet lisanslari filan var. sofor maasi, sigortasi var... onlar da para sonucta ve trde insanlarin kendi arabasiyla yolcu tasinmasina izin verilmedivgi icin premium segment oluyor araya giren sirketler yuzunden.

bangkok'ta uber taksinin iki kati ama daha guvenli diye turistler onu kullaniyor

önünde çok fazla detayı var. bi de cidden 80 euroya alıcaksan değmez.

Kötü

3

memelerin ordaki cepler ile normal cepler arasındaki o saçma sapan şey olmasa güzel. 300 lira da verilir mont bu arkadaş 300 liranın altında mont mu var

Güzel, fiyat Avrupa için normal. 7-8 puan veririm.

hiçbirinde.

except havacılık

müşteri ziyaretli satış işlerinde sıkıntı.

alnında enayi dövmesi yoksa bence sorun olmaz :D

görünür dövmeler mi kastettiğiniz?
benim dövmelerim görünüyor, öğretmenim, hiç sorun olmadı şimdiye kadar.

hukuk sektöründe problem olma ihtimali var. boynumdan aşağı uzanan dövme yaptıracaktım vazgeçtim bu sebepten ötürü

Havacılık +1. Gönül kolu baştan aşağı dövmeletmek istiyor oysa ki :/

muftu, imam ya da muezzinlik yapiyorsan sorun olabilir

Askeriye ve istihbarata alınmıyorlar bildiğim kadarıyla. Eskiden öyleydi en azından.
Askeriye derken er olarak değil, meslek olarak.

Asker polis olamazsın.

Olduktan sonra da yaptıramazsın. Disiplin tüzüğüne göre cezaları var.

Hostes olamazsın bir de, sadece Türk havacılığı için değil tüm dünyada böyle.

barınmak güvenlik ve el işçiliği sağlık giderleri çok pahalı orada traş olmak arabanın farını değiştirtmek vs gibi el işçilikleri buraya göre pahalı gıdalar da çok ucuz değil tabi.

fakir olanlar, tembel, calismayi sevmeyen, junkie tarzi hayat tarzini, sosyal yardimlarla gecinen. cocuk parasi, issizlik maasi vs.

parayi ne mi yapiyorlar?

yurtdisi tatiline gidiyorlar, ev aliyolar, evde 4 kisi varsa 4unun de arabasi var, belki kaliteli yiyip, daha fazla sosyallesiyorlardir. ama en buyuk gider, 30 sene mortgage odemek zorunda kalinca oyle cok da ahim sahim para biriktiremiyorlar. sonra bunun emeklilik sonrasi hayati var, bakim masraflari, saglik masraflari vs cok. genel olarak daha kaliteli yasiyorlar iste. o dedigin ekonomik olarak imkansiz zaten, herkes kazancinin cogunu biriktiremez, oyle bir ekonomik donusum yok.

Turkiye gibi fakir ülkelerde halkın gelirinin aşırı kısmı gıda, yol ve ısınmaya gider. batıda ise barınma, sağlık ve egitime gider (avrupa ve abd farklı elbette). ayrıca finansal yatırıma ve emeklilige gider.

ha bir de bizdeki gelir vergileri düşük herkes sadece kdv ve ötv'ye bakıyor. milletin maaşından (ortalama) %23 değil de %45 vergi ödese anlarlar farkı... hele iskandinavyada ortalama %50'yi vuruyor.

camaro, corvette, mustang memleketinde renault fluence muamelesi görüyor. performans modelleri olmadıkça bakmam şahsen.

amerikada 75 bin dolar kazaninca 10 bin dolar vergi oduyorsun yillik
keza avustralya'da 80 bin dolar kazaninca 17 bin dolar vergi oduyorsan.
nasil yuzde 30lara 40lara cikiyor?
turkiye'de 70 bin lira kazanc icinse 26 bin vergi odeniyor. yine turkiye kotu?

@ baldur2 olaya sadece gelir vergisi açısındna bakmışsın. amerikada tac ortalama 8 bizde 18. benzinin galonu 2,5 dolar ki galon yaklaşık 4 lt.

yani gelir vergiis değil olay, alım gücü yüksek adamlarda. et süt fğyatlarından bahsetmiyim bile,

yine türkiye iyi mi ?

oscar
ben turkiye kotu diyorum zaten.
verdigim oranlara bakarsan turkiyenin daha yuksek vergi kestigi acik.

Araba ucuz evet.
İsveç'te yaşıyorum araba alırsın 10 bin liraya güzelinden, dizel olursa eskiyse yıllığı 3000 4000 kron vergi ödersin. Bunun daha sigortası, servis maliyeti(işçilik çok pahalı), park kirası(mecburi) falan var.

Hepsini geç bir müstakil ev olmuş şehir dışında 8 milyon kron. Ortalama maaş 15-20 vergiden sonra eline geçen.

Cappy yaZmış biri iyi güldüm. En ucuz 1 litre meyve suyu 20 kron. 7-8 lira yapar. Ki o dert değil kiralar çok aşırı yüksek. İngiltere'de millet karavanda yaşıyor geçinmek için.

Çok kolay sanıyorsunuz Batı Avrupa'yı. Eğitimin yoksa garson bile yapmazlar. Evet 7-8 saat mesain vardır ama bizdeki gibi goygoy yapamazsın eşşek gibi çalışman gerek.

Eğitimin iyiyse milyonlar kazanırsın zaten dert değil. O zaman da emeklilik için gider Türkiye'den İspanya'dan falan ev almaya çalışırsın. Zira yaşam çok boktan Almanya, İsveç, Norveç gibi ülkelerde sıkıcı depresif.

Altımda Bmw olsa kaç yazar güneş saat 11'de doğuyor amk. Yollar karlı buzlu. İnsanlar evet medeniler ama buz gibiler kimsenin düzgün arkadaşı yok.

Türkiye'ye dönmem, afedersin sınır dışı etseler yine dönmem ama ya lan hayat bunlara güzel düşüncesi çok yanlış yok öyle bir dünya.

@ bgbo şu bahsettiğin şeylerğn türkiye den ne farkı var? türkiye dr ev almak kolay mı ? turjşye de vergiler düşğk mü ? asgariöücret 1400 tl, bu adsm be yiyecrk ne içecek kira da verince ? isveç te asgari ğcret alan biir ile tr de alan biir aynı standardı mı yaşıyor sence

tek katıkdığım nokta turkiye iklimi keisnlikle daha güzel orada haklısın :)

Camussar attığın linke bakılırsa gıda ingilterede daha ucuz gelire oranla. Türkiye'de ucuz bir şey yok gibi xd

Isveç'te asgari ücret yok. Saatlik ücretlendirme var. En basit iş için bile gymnasiet mezunu olman gerek(toplam 14-15 yıl eğitim).

Türkiye'de asgari ücretle çalışan adamın ne eğitimi var? Yabancı dil, bilgisayar kullanımı, insan iletişimi, iş kabiliyeti ne düzeyde?

Burada işçilik önemlidir ama bizdeki iş kalitesinde çalışan işçi aç kalır.

İyi bir berber 800 krona saç keser mesela. Ama bizdeki berberleri kapısından sokmazlar öyle bir salonun.

Dediğim gibi Türkiye ile kıyaslamam zaten ama sorun şu ki hayat kolay değil hiçbir yerde. Vay ben yan gelip yatayım bana ayda 20 bin kron maaş versinler yok öyle bir şey. Telefon götürmüyor insanlar işe burada düşün ciddiyeti. Haketmek zorundasın her ne yapıyorsan. Ee zaten kabiliyetli insan Türkiye'de de iyi kazanıyor.

refah parametleri bellidir haci. bir telefon, bir araba almak icin ne kadar saat calistigindir, et yemek icin, bira icmek icin hayatindan kac saat feda ettigindir. ortalama bir isle ne kadar kaliteli bir yasam surebildigindir. soru basit, turkiye, ingiltereden daha refah diyorsan, seninle daha tartismaya gerek yok. sen sanirim sirf urun fiyatlarini kiyasliyorsan, yalniz o urunleri maasla aliyorsun, bir de maaslari kiyasla istersen?

aga turkiye'de insanlarin maasi pound degil. veya ingilteredekiler lira kazanmiyor. verdigin linkler bunu hesaba katmamis, ne verisinden bahsediyorsun ya. anlatamayacagiz sana bunu anlasilan. olay veriyse turkiyede asgari ucret 300 pound, ingilterede 2000 pound. buyur veri.

Avrupa’da, Amerika’da araba vergisiz he mi? E tabi insan bütün bildiklerini ekşi sözlükten öğrenmiş olunca böyle oluyor.

yaşam masraflarını karşılaştırmayın boşuna o attığınız linkte local purchasing power yazıyor zaten direk ona bakın ne yapacaksınız bizim paramızla orada ne kadar az şey alındığını? adamlar tl üzerinden mi maaş alıyor sanki.

ana soruya cevap verecek olursak sosyallik demek istiyorum. amerikada ciddi anlamda dışarda yeme olayı bi gelenek. aylık 100lerce dolar harcıyorlar sosyalleşmeye. boş bi günde evde oturmak fakirlik ya da asosyallik olarak görülüyor.

Yaşam o kadar ucuz değil, bir kısmı biriktiriyor ev alıyor ülkeye göre mümkünse tabi bu.

Kuzey avrupalılarda tatile sadece ucuz turlara değil, dünyanın herhangi bir yerine birkaç hafta hatta istisna olanları aylarca gidebiliyor.

Ayrıca abd'de yıllık 100k+ maaş alıp, FIRE denilen şey ile yaş 40 olmadan emekli olabilen bir ton insan var. O parayı, genç yaşta Türkiye'de biriktirmek, maaşlı çalışan için imkansız mesela.

neden olsun ki millet çatır çatır alıyor araba,
devlete daha çok para lazım zam olur indirim olmaz gibi şu sıralar.

Adamlar nerden kitlerim diye yanıyor :)

trollziya: 2009 da kriz sebebiyle olmuştu. etkilerini yumuşatalım hesabı.

engellilerin ötvsiz araç alımlarını bile sınırlandırdılar.

olmaz, zaten ekonomi bok, başkanlık seçimine kadar gemiyi batırmadan götürmek istiyorlar.

Bir ihtimal, ne zaman olacağı belli olmayan yerli otomobilde ötv daha az olabilir.

Sen "abi maaşımın 35%'ini vermeyin gerek yok" dediğin gün ötv de inebilir.

ya zaten siyasi bir oyundu bu.
ölümü gösterip sıtmaya razı etmek.
baş kahraman erdoğan tabi ki.
%30 olur.

şu anda idlib'deki savaşı finanse etmeye çalışıyorlar. kısa vadede indirim yok...

Zam gelir indirim gelmez. İthalatı azaltmaya çalışıyorlar. Ötv indirimi gelirse talep artar. Türkiye boka saran bir ekonomi olduğu için giren paranın çıkmasını istemiyorlar. Çıkınca geri gelmiyor nitekim.

kalkmak bir yana, ötvnin kdvsinin ötvsi vergisi gelebilir.

ayrica, yardın @dannycarey

0 ihtimal. Her seye ragmen araba satiliyor, tepki yok bir sey yok, vergi geliri de lazim, niye indirsinler ki?

Sağlamlık açısından lee daha iyi. Wranglerin kesimleri bol, kalın bacaklı ve iri değilsen alabileceğin düzgün bişey olmaz.

levis

Lee pantolonda iyi wrengler sweater ve gömlekte

Lee daha iyi bence. Wrangler aile babasi kotu biraz

Nakit mi yoksa karta mi iade alacaginiza bagli olarak %10-12.5 araliginda iade alirsiniz.

/Crown
Nakit de kart da olabilir cevap için teşekkürler.

hometech alın. taxsız.

tax free iade almanız için dükkanlardan almalısınız (apple, teknosa, mediamarkt vs.) ancak o zaman da fiyat yüksek oluyor. onun yerine internetten daha uyguna alıp tr deki yakınınıza gönderin daha uyguna gelir. tax falan da uğraşmamış olursunuz.

Tax free alabilirsin apple storedan filan, global blue nun sitesinde geri odeme miktarina bak derim.

Nemli bir yerde yasarsam kafama sikacagimi.

soğukkanlı olmak önemli, ne zaman elim ayağım dolaşsa batırıyorum.

Yıllarca el becerim yok diye kendimi kandırdım durdum. Saçlarını çeşit çeşit örebilen kızlara bakıp bakıp iç geçirdim. Bilhassa balıksırtı örgüye çok özenirdim. Düz örgüyü bile öremediğim halde 29 yaşından sonra azim ettim, onlarca video izledim, gece gündüz alıştırma yaptım ve artık kendi saçımı süper düzgün bir şekilde balıksırtı örebiliyorum! Aslında sandığım kadar da beceriksiz değilmişim, bunu keşfettim.

Bir şarkıyı ilk nakarattan sonra hemen kapatıp başka bir şey açıyorum. Sıkılıyorum. İkinci dönüşü gereksiz buluyorum.

bu gün 1:20.999 şeklinde bir süreyi excelde dümdüz saniyeye çevirmeyi öğrendim ve bundan tatmin oldum.

GTA V'de Trevor diye bir güzellik keşfettim.

ben şu an itibariyle ifla olmaz bir aptal olduğumu keşfettim....

Mağaza hediye kartı şeklinde verilen hediyelerin umursamazlık içerdiğini farkettim.

Sevmediğin gıcık olduğun birine kaktüs hediye edebilirsin aynı zamanda. Verirken de al ilgilenmene gerek yok ölmüyor sen ilgilenmeyince dersen tam olur.

Bir de dünya Türkiye'den ibaret değil yakın zamanda bunu bilsem de pekiştirdim kafamda.

GoT diye bir dizi keşfettim, süfer. Şaka bir yana da inatla izlemiyordum, Got ile ilgisi yok, zaten bir şeyler izleyemezdim. Şimdi kendi tabirimle dizi izleyecek kadar düştüm. Yaya yaya 3 haftada bitirdim. Şimdi ne yapacaksam?

Hangi marka cam bezi ?

bak buna yazarım.

bir hafta kadar önce herşeyin yolunda olduğu bir akşam geçirdiğimi düşünmüştüm. şehir ışıklarına bakarak sabaha kadar içtim. sapıtan vs olmamıştı. güzel bir geceydi.

eski erkek arkadaşıma mesaj atmışım. şarjım bitmiş. şarj kablosunu arabada unutmuşum. sabah işe geçtim vs. hala herşey iyi. sadece manen yorgunum ama bk gibi yorgunum.. gece bütün hayatım gözlerimin önünden geçmiş. kolay şeyler yaşamadım hayatımda. hepsinin verdiği manen bir yorgunluk var.

saatlerdir kapalı kalmış. telefonumu açtım. gelen mesajı okuduğum anda gözyaşlarına boğuldum. istemsiz. herşey istemsiz. tutamıyorum. pek öyle biri olduğum söylenemez. hayatımdaki nadir anlardandı.

neyse. bütün gün bok gibi geçirdim. gözlerim doluyor fln durup dururken. tam biri ile konuşuyorum gözlerim doluyor, lan birden sesim titriyor. sanki bütün hayatım bir gecede batmış gibi.

bütün gün odamda oturduktan sonra saatler sonra büyük bir aydınlanma yaşadım.
geceden beri hayatımda yaprak bile kımıldamamıştı. bir karınca kdr bile birşey değişmemişti. hala herşey yerindeydi. planlarım duruyordu. yapılmışlar hayatımdaydı.

lan dedim; saatlerce düşünüyorsun. hayatında bir yaprak kımıldatabildi mi yaptıkları. tek bir şeyi yerinden değiştirebildi mi. hayııır. koca bir hayır.

gittim güzel bir duş aldım. süslendim hiçbirşey olmamışcasına müdür odama döndüm. Ve bir daha hiç kimse için üzülemeyeceğimi anladım.

bütün sayıların basamaklarının çarpımı sayının kendisinden küçük veya eşit. tek haneli sayılarda sayının basamaklarının çarpımı sayının kendisine eşit, diğer bütün sayılarda sayının basamaklarının çarpımı sayının kendisinden küçük.

tayt çok rahat bi tekstil ürünüymüş. bisiklet almasak haberimiz olmayacak. ayrıca mtb ile kendini dağa taşa vurmak bambaşka bi olay.

kınadığım her şeyin başıma geldiğini, hiç sektirmiyor.

ne kadar üzgün olursan ol, dünya dönmesini durdurmuyor senin için. ama yine de açık bir gökyüzünde bulutların ağır ağır akışını izlemek muhteşem.

bi yerde cirak olarak isi ogrnemek en iyisi ama sanayideki adam senin isi ogrenip kacacagini anlar. almak ister mi bilemedim.

Ücretsiz 1 ay turbocuda çalış, de ki getir götür işlerini yaparım, hiçbir şey istemiyorum normalde mühendisim ama öğrenmek istiyorum merakım var de. Neden almasınlar.

ben turbo isine girmektense ecu(yazilim) isine kafa yorardim.

hem oyle yapboz gibi evde yapa yapa ogrenilecegini sanmiyorum, ki onunla bitmez o is.

Çeşitleri var, emme, egzoz kismi var, intercooler kismi var, revize etme kitleri var, revize ettikten sonra balansi vs. var.

Ozetle o isi oyle eski usul elinize tornavida alip yapamazsiniz pek..

Benim bildigim imar olup olmamasi onemli arsanin.

Bir tanidigin birkac donum arazisi var ama zemin m2 si 75m2den fazla olamiyor.

arsanın emsal(kaks, taks, gabari) değerlerine bakmak lazım her arsanınki farklıdır

Onu biliyoruz zaten, almadan önce araştırdigimiz konular olacak bunlar. Daha çok duyuruda sorduğum sorular aklımızı kurcalıyor esasinda. Şöyle kabaca ne kadar olması gerektiğini ogrenmenin bir yolu yok mu, onu merak ediyorum. Hadi evleri yaptırdık, sonra 'aaa bahçe az kaldi' demeyelim kısacası.

Aynı şeyi ben de merak ediyorum. Köyün birinde bahçem var ama ev yok dededen kalma toprak evi vardı 60 sene önce yıkılmış durumda. Oraya konteyner ev yapabilirim ama izin işlerini bilmiyorum hiç

binalar aşağı yukarı 240-250m yer kaplar bu istediğiniz şekle göre.
imar planlarında binalar arasındaki uzaklığı falan da belirtirler 2-3 merteden daha yakın olmaz siz de istemezsiniz zaten. binalar 8*10m olsa siz de 10 metre aralık isteseniz binalar arasında iki tane 100'er m2'den 200m2 ölü alan çıkacak. arsanın kenarlarından da 3-5 metre kısmanız gerek o kadar yakına inşaat yaptırmıyorlar. havuz deseniz tamamen keyfinize göre tabi ki ama kenarı bordürü pompası derken havuz için havuz alanının 1.5-2 katı yer ayırmanız gerekiyor onu da ekleyin. o yüzden 500-600m2 bana gerçekçi gelmiyor.

15/30 (Villa imarlı gibi deniyor zaten bunlara) yer bakacaksınız. 160m2 inşaat için 160/0.30=533m2 "imarlı" yer almanız gerekiyor. Bunlarda hmax 6.5~7.0m gibi olur zaten dubleks için uygundur. Arsa eğimli ise, kottan bir de yarı bodrum eklersiniz, tripleks olur, 240m2 ev yaparsınız.

chanel egoist - daha sonra teşekkür edersin

Bvlgari parfümler genelde kalıcıdır.

one million

kalıcı istiyorsan edt değil edp alacaksın, doğru markaların hepsi kalıcıdır.

benim tercihim bvlgari man

Yves saint laurent de fena degildir.

chanel platinum egoiste

viktor & rolf spicebomb

Merhaba, edp %10 oranında edt'ye oranla daha fazla parfüm ihtiva eder ancak erkek parfümlerinde edp az rastlanır. Shiseido Zen / Versace Eros..Kalıcılıkları ortanın üzerinde, Zen bir tık daha fazla. Kalıcılık daha önemliyse edp Valentino veya Gucci İntense'i de deneyebilirsin.

tiroid hormonlarına, vitaminlerine bakılması lazım. Ne dense boş

tsh'ına, demir, ferritin vs ve d vitaminine baktır.

bende de var bu, kan değerlerime baktırınca camış gibi sağlıklı çıkıyorum. hareketsizlikten olabilir, ruh halinizle alakalı olabilir. daha sağlıklı şeyler tüketin, karbonhidratı azaltın. kefir için, fındık badem yiyin. bunlar biraz toparlıyor enerji durumunu.

Spor egzersiz doğayla daha iç içe olmak ve bitkisel gıda çözer

şukulamanın ekşicesi de şululamak galiba?!

çaylak oyları etkilemiyor, belki onun da etkisiyle öyle olmuş olabilir.

ben çok çok beğenirsem, ya şurda dursun sonra da bakayım dersem -ki henüz hiç baktığım olmadı- sadece onları fav'a atarım, beğendiklerimi de şukularım.

Eskiler + oy verir, sonra tekrar bakarım derse fava atar. Yeniler favlar başka bişe yapmaz. Oy vermeyi bilmiyorlar twitter'dan dolayı sanırım

@hasmetizm ben de normalde oyle yapiyorum, demek yenilermis beni sasirtan :D

Şuku ekşi tabiri zaten.
Beğendiklerimi şukularım, sonra gerekecekse favlarım, "sonra okuyayım ben bunu" dediklerimin şukusunu sonraya bırakırım.

Karma direkt sana verilen oylara bağlı olmuyor sözlüğün genelindeki oylamaya bağlı oluyor. Aylarca yazmadığım halde haftanın dikkat çekeni olmadığı durumlarda bile karma değişiyor veya tam tersi durumlarda sabit kalabiliyor. Hatta karmam düşünce "gündeme bi bakayım güzel şeyler yazılmış olabilir" dediğim bile oldu benim.

edit: evet, bos gezenin bos ustası'nın dediği gibi şuku değil şukela ekşi terimi. şuku sonradan söylenmeye başlandı demek inciden gelmiş.

Okuyup beğendiysem;
Önce favori sonra beğeni.
Uzunsa okuyacak zamanım yoksa;
Önce favori. Güzelse beğeni, güzel değilse favoriden çıkarma.

Şükela onun orijinali. İnci sözlükte şuku oldu. Yeniler pek bilmez.
Ben şukularım veya eksilerim ama eğer tekrar okunacak veya efsane bir entry ise favlarım oyladıktan sonra.

Nane likörü hariç diğerleri kafa yapmaz. Nanelide alkol oranı yüzde 35, diğerleri yüzde 25.

jagermeister da bir çeşit likördür.

Güzel güzel içerken bir bakmıssınız boyut değiştiriyorsunuz yerinizden kalkamıyorsunuz.

Diğer likörler de bildiğim kadarıyla küçük bardaklarda kurabiyeyle falan beraber icilir.

Mesela biz vişne likörü yapıyoruz, kahvenin yanında filan ikram ediyoruz. Arada canımız çekince sek içtiğimiz de olmuyor değil.

birkaç kez türk kahvesinin yanında ikram edildiğini gördüm. bi meyhanede de yemekten sonra ikram etmişlerdi.

Hepsi kafa yapar. Likör keyif içkisidir tadı güzeldir istersen kokteyl yaparsın istersen sek içersin. En basitinden malibu bile likördür ananas suyuyla çok güzel gider. Safari likörleri güzeldir ayrıca

bir şişeyi içersen tek başına elbette kafa yapar.
sek içilir elbette niye içilmesin ufak bardakta.

ergenlik döneminde muz likörünü sütle içerdik muzlu süt gibi bir tadı oluyordu diye hatırlıyorum. başka ne ile içilir bilmem

indomie

King soba
images-na.ssl-images-amazon.com

Migrostaki karidesli olanı

marketlerde satılan noodle'ların hepsini denemişimdir sanırım, benim için indomie dışındakilerin alayı çöp. gerçi piyasadaki noodle'ların hepsi çöp ama indomie'nin tadı güzel en azından. daha iyisini görmedim şahsen.

indomie köri soslu içinden çıkan acı sosu kullanmadan

www.sanalmarket.com.tr
Neden gerçek noodle almıyorsun?

Var da alabiliyor mu ki?

Akrabası varmış sanırım vatandaşı oranın, önce oturum sonra vatandaşlık gibi yapacak heralde tam vakıf değilim ben de

Öyle herkesin alabileceği bir vatandaşlık değil. Orada doğup yıllarca yaşamış kişiler bile vatandaş olamıyor. Önce gider çalışırım sonra alırım falan şeklinde olmaz o iş.

Boyner'den orijinalini alabilirsiniz. 300 tl dolaylarında olması lazım kuzenine hediye olarak almıştım en son ankamall'dan geçen sene.

Kaliteli kopyasını bilemem ama çakma arıyorsanız ulus heykelin oralarda çok var iş hanlarında vs.

çok ince bi halı bu. bence yıkanır.

yikanmaz hem makinaya hem de haliya ciddi zarar verebilir.

bende 3 tane var bundan kirlenirse atar yenisini alirim.

aha şu anda ayağımın altındaki halı (:

bunların altı plastikimsi gibi o yüzden sıkıntı çıkarabilir makinada.

İkea diyosun. Yıkama sakın. Islak bezle falan sil halı sonuçta üstüne ekmek banmayacan ya:)

Evrenin nasıl genişlediği pek bilinmiyor, esasında Karanlık Enerji denilen (Karanlık Madde değil) ve evreninin büyük bir kısmı olan madde genişliyor, onun genişlemesi de Doppler Etkisi ile tespit ediliyor o kadar, onun dışında çok fazla bir bilgi yok ama genişlediği yerde yeni maddeler oluşmuyor tabii. Esnek bir kumaşı düşün, üstüne 5 ayrı cisim koy, sonra kumaşı iki ucundan esnet, o cisimlerin arası nasıl genişliyorsa ve aralarında yeni bir cisim oluşmuyorsa uzayda da kabaca aynı şey oluyor.

öncelikle müzik kategorisi yanlış bir soru bunun için.

termodinamiğin birinci kanununa göre evrendeki madde ve enerji değişmiyor.

içerisindeki maddelerin şekli korunurken esneyerek büyüyor diyebilirsin, aralarındaki uzaklık artıyor.

yeni maddeler oluşmuyor yani.

gayet güzel bir soru.

Madde artmıyor. Galaksilerin arasındaki boşluk artıyor. Seyreliyor yani evet.

Bir tane hafif şişirilmiş balon düşün. Balonun üzerine birkaç tane nokta koy tahta kalemiyle. Sonra balonu daha çok şişir. Balon şişerken noktaların birbirlerinden uzaklaştığını göreceksin. Evren de buna benzer bir şekilde genişliyor.

bugün öğrendiğime göre evrenin genişlediği yerlerde kara enerji -ya da kara madde- oluşuyormuş.

bugün öğrendiğime göre derken? kim nerede ne söyledi?

@cursor: hocam yeni gördüm kusura bakma. "popüler science"da okudum yüzde 90 ihtimalle. tam hatırlayamıyorum. derginin bu ayki sayısını satın almıştım ve "big-bang den önce ne vardı?" başlıklı bir yazısı vardı.

lagaribey bu konu hakkında bir flood yapmıştı.

bulamadım ama aramaya inananlar varsa burdan buyursun

twitter.com

Karsi cins olmasiyla ne alaka ben anlamadim? Erkekler erkeklerinkini, kadinlar kadinlarinkini kullanabilir mi?

Fircanin sahibine soyleyip cope atabilirdi.

Anladigim kadariyla sevgililer e zaten normali bu degil mi biz gereksiz dis fircasi masrafi olmasin diye ortak kullaniyoruz zaten.

Karşı cins diye zehirlenmezsiniz la korkmayın bu kadar.

Ben böyle bişe yapsam ibneliğin lüzumu yok derim kendime ve söylerim yanlışlıkla senin diş fırçasını kullandım diye. Kaç kuruş la bi diş fırçası velev ki mundar ettin.

@proletarier ya sevgiliyle sevişiyorsun ediyorsun ama yine de getirmeyi unutması gibi durumlar dışında ortak fırçaya girmek nedir abi?
5 liralık şey sonuçta.

Söylemezdim. Fırçalamadan önce söylerdim ama fırçaladıysa olmuş bitmiş.

Kardeşim kedi besliyosan bu işin kaçarı yok gelir yatağa purrlar.
Hayvanın kendini rahatlatma şekli bu, eziyet etmiş oluyorsun bir nevi. Aslında bıraksan sen de seversin yanına yattığı zaman ama neyse. Bu soru canımı sıktı. Ben koynumda yatırıyorum bizim kediyi, tüy döküyor evet her 4 günde bir çarşaf nevresim değiştiriyoruz ama değer.

@boş gezen, tüyle derdim yok ama çalışan ve uykusu çok hafif bir çiftiz. Kedimiz var diye gece uyumayalım mı? Gündüz her yer her şey serbest. Birlikte salonda da yatak odasında da şekerliyoruz gündüzleri, haftasonları vs. Ama gece alamam arkadaş ne var bunda bu kadar canı sıkılacak? Ben uyuyamıyoruz diyorum, gece uykusu sağlık için ertesi gün dinçlik için önemli diyorum sen çarşaf nevresim diyorsun. Seviyoruz diye uyumayalım mı? Bi bitmediniz her şeye faşizan faşizan eleştiri yapan kafalar. Eziyet ediyormuşum kediye. Bak bak bak. Valla gayet mutlu salonda yayılıyor şu anda. Çağırayım mı konuşacak mısın?

"Tatile çıkıcam, anamı babamı görcem, kedim 17 saat yolculuk nasıl olur ne yapsak ki? " diye tavsiye soruyorum 2 ay önce. Tatile çıkıyoruz diye dövmekten beter etti bir kaç kişi burda. Ne yaşıyorsunuz anlamıyorum ki?

şöyle bir alet ve benzerleri işini görür sanırım www.amazon.com ve
www.amazon.com

kedi kovan spreyler var.
bir ara bauhausta satılıyor diye millet lince kalkışmıştı spreyin asıl amacını bilmeden.
spreyin amacı kedilerin, köpeklerin masaya mutfak tezgahına çıkmasını engellemek için. sıkıyorsun o alanlara ve gelmiyor kediler.
belki odanın eşiğine ondan sıkabilirsiniz.

enteresan bir kafaymış. ben de çalışan bir insanım, sabahın köründe kalkarım ama kedimle beraber uyurum. kavga da ederiz arada ama "kedim" sonuçta. kedi besliyorsanız o uyku illa ki bölünecek. kediler insanın olduğu yere gelirler, isterseniz metal kapı koyun, gene gelecektir. hayır yani bu çocuk yaptım ama uykum önemli, gece odama çocuğumu almıyorum gibi bir şey, o yüzden garip geliyor insanlara demek ki.

silinmesin diye cevap: kapının girişine çift taraflı bant yapıştırın biraz genişçe, o bantları sevmiyorlar. bir de kolonya veya aseton kokusundan da kaçarlar, kapıya onlardan bocalayabilirsiniz.

ne tuhaf insanlar var ya. adam/kadın uykum hafif diyo, işim gücüm var diyo, gündüz zaten her şeyi yapıyoruz diyo, siz hala linç peşindesiniz. muhalefet olmak için yaşıyor gibisiniz. yok çocuğunu da odaya almaymış da bilmem ne.

ya arkadaşım, sen kışın bile pencere açık uyuyorsun diye herkes senin gibi öyle uyuyacak diye bi durum yok.

sineklik kedi için tırnaklarını kaşımak için kullanacağı bir oyuncak haline gelebilir bir süre sonra. o yüzden kedi kovan sprey iş görecektir büyük ihtimalle.

benim kediciğim bizim evde doğdu . annesi 3 günlükken geceleri ağzıyla taşıyıp yastığıma bırakıyordu. ben çok minik olduğu için annesinin yanına geri götürsem de gene taşıyor yastığıma koyup gidiyordu.
o da alıştı yastığımda uyumaya . şimdi 8 aylık kocaman ayıcık oldu bütün yastığımı kaplıyor ama sarıla sarıla uyuyoruz bazen gözümü yalıyor ittiriyorum gene de yastıktan bir milim kımıldamıyor .
bir de o kadar uykucu ki 3 gündür hiç uyumamış gibi uyuyor her gece
odada koşuşturmaz yataktan inmez .
kediyle uyumanın tadını bilmiyor olmanıza üzüldüm.

super kahraman olsaydim baba olurdum, ben kışın pencere açık uyumam, benim de işim gücüm var ve benim de uykum hafiftir. hatta uyku konusunda çok titiz bir insanım ama konu kedi ya, bunu anlatamıyorum ve bu yüzden biraz garipsiyorum. öküz gibi uyuyup uyanmayan birisi olsam neyse diyeceğim. her şeye ikşi sizlik linç timi çilişiyir diye girişmeyin arkadaşım. ben de uykum hafif olduğu için çok kez de uyanırım geceleri ama kediyi kapının dışarısına koyarsam içim rahat etmez mesela. bilirim ki o kapının önünde kapıyı açana kadar bekler, gitmez. benim içim rahat etmiyor, edene de şaşıyorum. geceleri çok sapıtırsa 1 saat çıkarıyorum koridora mesela, sonra yine alıyorum içeri. kulak tıkacı aldım kendime mesela sırf bu yüzden.

kedi bireysel takılan bir hayvan olabilir ama siz uyurken ayağınızın ucuna yatmasının bir sebebi var. ayrıca kişi gündüz çalışıyor, evde değil. akşamları eve yorgun geliyor, o sırada kedi uyumuyordur zaten. kedisiyle ilgileneceği sadece haftasonları mı var? neyse seçenekler çok, uyku bahane. üstte sorununa cevap verdim zaten, daha da içine sinerse uygular kendisi.

Ben de kedi kaçıran sprey diyorum. Hatta bence benim de almam lazım.

Pimapenlerin üstten açılanlarının çok tehlikeli olduğunu duymuştum. Kaç defa oraya sıkışıp ölen hayvancıklar olmuş. Galiba en doğrusu sprey. Denemek lazım ama.

@devilone ve @dedim mi, bekarsınız sanırım. Çift kişi yatakta uyumak, cinsel hayat ve onu yatak odanızda rahat rahat yaşamak ve sonrasında deliksiz rahat uyku vs. gibi konular hayatınıza girdiğinde yeniden gelin yazın lütfen.

Ayrıca kediyle uyumanın tadını yaz boyu öğle uykularında, yatak odasında ve salonda çıkardık. Yine çıkarırız. Kış geliyor oh mis gibi şekerlemeler yaparız yine yanyana sıcacık. İster eşime gelir ister bana. Canı nasıl isterse artık.

@dedim mi rahat bir işimiz var çok şükür. O yüzden kediyle ilgilenmeye kalan vakit çok fazla. Bazen ehh yeter lan diyip gidiyor iligden sıkılıp.

Kedim eve geldiğinde 1.5 aylıktı, şimdi 5 aylık. 3.5 aydır bir kez bile oda kapımıza gelip miyavlamadı. Özgür, güçlü bir kedi demek ki. Gece o da salonda tepedeki yerinde uyuyor. Sabah uyandığımızda o da uyanıyor güne başlıyoruz. Herkes mutlu. Siz hariç :)

haklisiniz. 6 yildir kedimiz var ve essek hsonu da dahil sabah 6 da yatak odasinsa ortaligi yikiyor. bir tek hsonu uyuyabiliyorum ama sayesinde uyuyamiyorum. ben kumunun mamasinin oldugu yere kapatiyorum sabaha karsi. mantiga bak ya kedi besliyoruz diye uyumayalim mi, hayvan her istedigini yapsin ses cikarmayalim mi. essek gibi calisicam bir tek hsonu uyuma firsatim var onda da kedi var diye erken kalkicam. olaya gel.

bizimki de geceleri hic uyutmazdi. 2 yasina geldi simdi bazi geceler uyutuyor bazi geceler gurultu yapiyor. yari yariya diyelim. gece kediyi koyabileceginiz dar/bunaltici olmayan bir odaniz var mi? kumunu oyuncaklarini vs koyarsaniz geceyi orada gecirmeye alisir. biraz daha buyuyunce beraber uyumaya gecebilirsiniz.

Adana havalimanı çok ufak bir yer, ben gece 3'ten sabah 5'e kadar mescitte takılmış hatta uyumuştum. Git mescite orada dur, gelip namaz kılanlar oluyor ama bir yere kıvrıl yat kimsenin gelip karışacağını sanmıyorum ( mescit solda üst katta) Yakınlarda otel var taksi ile ulaşım sağlarsın. Merkezde sürmeli oteli tavsiye ederim taksi 30-40 lira yazar.

adana'da gece uçuşu da var sanırım kapanacağını sanmıyorum.

bence en garantisi doğrudan havaalanını arayıp sormak olur.

www.adana.dhmi.gov.tr

Bu ne cesarettir yiğidim seni tanımak istiyorum. 28 yıllık Adanaliyim dışarı bi yerde yatmam adanada

Yakınlarında "airport hotel" adında bir otel mevcut. çok eşyanız yoksa yürüyerek bile gidebilirsiniz.

At eti ısmarlayabilirim. Para almam ^_^
Yakınlarda 7/24 açık güzel mini restoranlar var.

Burda yazılanlara bakma hiçbir şey olmaz yat takıl eşyana yine de sahip çık. Sabah da meydan dolmuşuna bin çarşıya götürsün ordan istediğin yere geçersin.

Yeni öğrenmiş biri olarak size taktiğimi verebilirim:"Devir saatini izlemek."

Ayağı debriyajdan yavaşça çekerken devir saatindeki ibre oynuyor gibi olduğu zaman işte orası kavrama noktasıdır!

Kavrama noktasını aramak çok saçma ve gereksiz bir şey, kavrama noktasını bulmaya çalışma o olay bir tek yokuşlar için gerekli, o da araç geriye kaymasın diye. Normalde gaz verip devri yükselt, sonra ayağını yavaş yavaş debriyajdan çek arabanın kendisi bulur kavramayı, bulduğunda da zaten harekete başlamış olursun. Bu kadar basit bir olayı kursların çok komplike bir şeymiş gibi göstermesini pek anlamıyorum ben.

Araba ile aranda organik bir bağ gibidir debriyaj. Herhangi bir gösterge gerekmez kaldırırken ayağını hissedersin kavradığını, verirsin hafif gaz kaldırırsın dert değil. Zamanla alışacaksın

Turkiye tam olarak kapitalist degil. Devletin ozel sektor uzerinde dogrudan (yasalarla) ve dolayli olarak (soylemlerle) etkisi var. Gercek kapitalizmde iki sirket esit sartlarda ayni urunu daha kaliteli ve daha ekonomik sekilde sunmak uzere yarisir. Turkiye'de ise zamanin yonetimine yakin duran sirket vergilerle ya da kapatilma gibi baska turlu sekillerle rakibinin onune gecer. Kalitesiz mali pahaliya satar ayrica o sirkete devlet guvencesi verilir.

hemen hemen çoğu ülkede karma ekonomi var. olay, bu ülkelerde devletin ekonomiye ne kadar müdahale ettiği.. abd konusunda çok bilgim yok ama adaleti özel sektöre teslim edemezsin. adamların en güvendikleri şeyin başına geliyor ülkelerindeki adalet. mesela amerikada savunma sanayisi özel sektörde. ordu isteklerini belirtiyor, şirketler de bu istekler doğrultusunda silah/mühimmat filan üretip ihaleye katılıyor.

Türkiye'nin tamamen kapitalist olması imkansız. herkes götünü devlete yaslama ihtiyacı duyduğu için öyle yada böyle devlet ekonominin içinde

Türkiye kağıt üstünde sosyal devlet ama gerçekte amerika kadar kapitalisttir.

Sosyal devlet sana bir çok imkan sağlar ve vergiler yüksektir.

Türkiye'de devlet sana hiçbir sikim sunmaz afedersin ama vergiler yüksektir.

Mesela isveç örnek bir sosyal devlet diyebiliriz. Mesela işsiz isen iş aradığın müddetçe maaş alırsın devletten. Psikolojik sorunların varsa ya da hastaysan, sakatlandıysan sigorta sandığı(försakringskassan) sana maaş bağlar ve oryantasyon sağlaman için seni fasilitelere gönderir.
Okul falan ücretsizdir.

Vergiler muazzam yüksektir bu nedenle(her sene sonu bankanda ne kadar paran varsa ordan vergi düşülür). Ev sahibi olmak zordur(daire değil ev) yakıt pahalıdır, otomobil pahalıdır nispeten. Yol vergileri falan vardır. Bir tek elektrik ucuzdur o da ısınma derdi yüzünden. İsveç'te kömür falan yakmak pek yaygın değil. Nükleer santral+ çevreci çözümlerle elektirik üretilir.

Amerika'da ise özel şirketler dışında sigorta yok diye biliyorum devlet karışmıyor bu işlere.

Üniversite de ücretsiz değil bildiğim kadarıyla.

Vergiler düşük genel olarak(ny hariç) yakıt, emlak ve otomobil ucuz. Kazanç yüksek, işsizlik yok ama sosyal güvencen sıkıntılı. Hastaneler senin sigortana göre sana bakıyor veya bakmıyor.


Türkiye tam bir garabet la düşünüyorum da.

ehlileştirilmiş kapitalizm. katıksız kapitalizm diye bir sistem yok dünyada.

türkiye tabi ki kapitalist. ekonomi modelleri üretim kaynakları açısından ele alınır. örneğin cumhuriyetin ilk döneminde devletin fabrikalar kurması kapitalizmin varlığına engel değildir. devlet kapitalizmi, kontrollü kapitalizm falan filan diye en fazla nitelendirilebiliriz o dönemi.

kafa karışıklığı, 18-19. yyda yapılan saf liberalizm tanımlamaları sebebiyle oluyor. oysa kapitalizmin özü, artı değere üretim aracı sahiplerinin (burjuvazi) el koymasıdır. bir de böyle düşün ;)

gördüğüm kadarıyla kavramlar baya birbirine girmiş buralarda da.

Evet Türkiye kapitalist. Çünkü diğer kapitalist devletler gibi, devlet özel sektörün artı ürünü çekmesi için gerekli düzenlemeleri yapıyor. Sömürünün devlet korumasıyla özel sektöre aktarıldığı bir ekonomik model kapitalizm. Çıkışının ilk anlarında da böyleydi (gümrük duvarları, bütünleşik pazar, çitleme vb.), neoliberal dönemde de böyle (vergi afları, emek formu üstünde kontrol, iş kanunundaki değişiklikler vb.).

Yani Türkiye ortak alanların (orman arazileri, nehirler, kıyılar, hava vb.) vahşi işgali, özelleştirilmesi ve rant kapısı yapılması ile kapitalist olduğunu açıkça belli ediyor.

Kapitalizmi devlet müdahalesi üstünden ayırmak oldukça büyük bir hata olur. Çünkü kapitalizm devlet müdahalesinin ta kendisidir. Bu sebeple karma ekonominin kapitalizmden farkı sosyal devlet anlayışı üstünden kurularak anlaşılabilir. Yoksa devletin hangi alanlarda iş yaptığından değil.

o zaman abd'de sanırım sosyal devlet anlayışı yok. bu yüzden eğitim ve sağlık giderleri hep özelde mi? üniversiteler özelde ama lise seviyesinde devlet okulu var mı bilmiyorum.

turkiye kapitalizmin sosyal devlet gibi satildigi bir ulkedir. ornegin kara yolunu karayollari yapar gibi gozukur, ama ozel sirkete ihale eder. ozel sirket yolun sahibi degildir ama tum gelirini toplar. eger ozel sirkete yaptirilmadiysa alicisi ciktiginda ilk firsatta ozellestirilir. Kagit ustunde her yol devletin ama pratikte geliri ozel sirketin olur, ya da alicisi ciktiginda olacaktir. Bu sayede devlet yol yaptigi icin vergi toplayabilecek, hukumet ise oy toplayabilecektir. Ozel sirket ise gecis ucreti. yani vatandas hem yolun yapimina para oder, hem uzerinden gecmeye.

ornegin almanya sosyal devlettir ama ayni zamanda kapitalist bir devlettir. yolun yapimini devlet ozel sirkete ihale eder, sirket yapar. yolun mulk sahibi devlettir, devlet uygun gorurse yolu ucretlendirir ve gelir devlet kasasina kalir. uygun gormezse ucretlendirmez. bu konuda hicbir ozel sirket ile baglayici bir sozlesmesi yoktur. devlet malini yine halkinin hizmetine ucretsiz sundugu kadar sosyal devlet, halkin ozel sirketlerden isterse hizmet alacagi kadar da kapitalisttir. ornegin sosyal sigorta, istersen ozel sigorta yaparsin, devlet guvencesinden cikarsin, istersen de devlet sigortasinda kalirsin. ama turkiyede ozel sigortan varsa bile devlet sigortasindan cikamazsin ikisine de para odersin.

kisacasi turkiye vergi toplarken kapitalizim iceren sosyal devlet. turk bir calisan emeginin yaklasik %40-%50 si gibi kismini vergi olarak odemek zorunda ama universite harci oder, kopru gecis ucreti oder, doktor muayene ucreti oder. alman bir calisan emeginin isterse %40-%50 sini vergi olarak oder bu kalemlere ucret odemez, ama isterse de sitemden cikar ve az vergi oder. abd vatandasi ise sistemin disindadir zaten toplum icin tehtid olma riski olmadigi surece herseyden kendi sorumludur, o oranda da %15-%25 (eyalete gore) gibi vergi oder. Turkiyede ise hizmet sunarken ihale destekli, tekelci kapitalizim. ama hizmeti almak icin abd gibi ucret odemek gerekir, turkiyede sadece bir kisim azinlik ucretsiz hizmetten yararlanabilir(yesil kart sahibi tamamen ucretsiz saglik hizmeti, universite okumak isteyen maksimum %20 gibi azinlik devlet universitesi okuyabilir, ya da devlet resmi arac sahibi otoyol ucreti odemez).

genelde vergi oranlari dusuk ise kapitalist, vergi oranlari yuksek ve sosyal guvence var ise sosyal devlet+kapitalis olur. Ama Turkiyenin sistemi istisna, kendine has cok akilli ve ozel bir sistemdir.

@ black mamba. Evet, abd'de sosyal devlet anlayışı hiç yok. Eğitim, sağlık, emeklilik vb. hep özelde. Devlet kurumu olan bazı üniversitelerde bile oldukça vahşi bir borçlandırma dönüyor. Aslında burada devletin karışmaması söz konusu değil. Tam tersine, devlet karışarak devlet okullarına verilen katkıyı kısıyor. Daha sonra devlet lisesi/mahalle sistemi (aynı mahalli idaredekiler aynı liseye gidiyor) ve gettolaşma aracılığıyla fakir semtlere kötü eğitim verilmesi ve siyahların/meksikalıların kültürel sermayeye erişimini kısıtlanmasını sağlıyor. Aslında, devletin müdahalesi yok gibi gözüken yerde, siyasi, hukuki ve iktisadi bir etki aracılığıyla toplumda sömürü, ucuz iş gücü ve suç (ki suç polis düzeninin varlık nedeni olarak kullanılır) yeniden üretilir. Sanırım abd'deki eğitimin bu işleyişinden başka hiçbir şey neoliberal kapitalizmi daha iyi anlatamaz.

Türkiye abd'den daha kapitalist çünkü ort. işçi ya da mühendis abd'de ki alım gücünü rüyasında göremez. Abd'de sisteme uyarsan basamak atlamak için daha çok şansın var çünkü para var ülkede. Mesela Türkiye'de sıradan vergisini veren düzgün bir vatandaşın çocuğuysan üst düzey gelir getirecek bir işe girmen için iyi üniversitede okuman lazım, üniversitelerin bir kısmı ücretli ama götünü yırtsan ailenin geliri nedeniyle sana üst düzey okulda okuyacak borç verilmez. Abd'de ise aileden 0$ kalsa bile, yetişkinken borç alarak yıllarca okuyabilirsin ya da üniversite ailenin gelirine göre ücret belirler. Eyalet değiştirerek bir ton yeni şansa ulaşabilirsin vs.

Ayrıca Türkiye'de dolaylı vergi absürd seviyede ve bazı ülkeler vatandaşlık maaşı denerken Tr'de işsizden zorla haraç kesiyorlar :)) bu hangi kapitalist ülkede var bilmiyorum.

Gezip tozuyolar, yiyip içiyolar, günlerini gün ediyolar?

çevreye zengin olarak göstermek istediklerini nerden biliyorsun ki. başka yatırımları da vardır ama senin haberin olmuyordur.
evde bir sürü yardımcıları vardır, tatilde istediği her yere gidip sınırsız para harcıyorlardır, lüks yatları vardır vs.

Zengin ne yapar?

Herkes gibi ihtiyaçlarını alır.

Senin ihtiyacın 2+1 ev ve c segmenti otomobil.

Onun ihtiyacı boğaza nazır yalı, o yalının içinde 300 yıllık antikalar, ünlü ressamların tabloları, seri üretim olmayan arabalar, yatlar, province'de taş ev, ibiza'da yazlık, isviçre'de dağ evi, kanada'da ormanda dağ evi.

Sen avm'den giyinen adamsın, zenginler milano'ya, paris'e, Zürih'e gidiyor alışveriş için.

Sen alelade bir restoranda yiyorsun, o Michelin yıldızlı restoranda yemek yiyor, gurme kitapları okuyup onların gittiği ve deneyip beğendiği yemekleri kovalıyor.

Sen giyim diyip geçiyorsun ama karıları 15000 20000 liralık çantalardan ayakkabılardan yüzlercesine sahiptir.

Çocuklarını özel okula gönderiyorlar. Vakıf üniversitesinden bahsetmiyorum. Daha 5 yaşındaki çocuğu Almanca ya da Fransızca eğitim veren okullara gönderiyorlar. Bu okulların yıllık ücreti araba fiyatıyla yarışacak kadar yüksek. İlle somut bir şeye yatırım yapmaları gerekmiyor. Zengin olmayanlar sürekli yemek ve temizlik yapmak zorunda ama zenginler yemek için ayrı, temizlik için ayrı, ulaşım için ayrı kişiler çalıştırınca yine bir sürü para harcamış oluyorlar. Zengin ile fakir arasında rahatlık farkı var. Zengin olmayan biri genelde kredi sayesinde ev alıyor ama zenginler zaten var olan paralarıyla ev alıyorlar. Neyse. Çenem yoruldu.

Sen saçını berberde 20 tlye kestirirsin adam yüzlerce tl verir.
Senin bi tane 200 tllik saatin olur, adamın saat koleksiyonu kol saati koleksiyonu olur her biri de binlerce tl ederindedir.
Senin hayattan beklentin on günlük yıllık izninin beş gününü her şey dahil otelde yiyip yatmak üzerine kurulu bi tatildir, bütün yıl bunu beklersin, zengin istediği bir konsere business classta uçup gider gelir, kültür tatili yapar.
Sen arkadaşınla iki bira içersin, o bilmemkaç yıllık viski ya da şarap.
Dünyanın her türlü yemeğini/içkisini/kültürünü tanıyacak parası vardır mesela.

Zenginlik göstergesi sadece ev araba değil, giydiği kıyafetten kullandığı parfüme, taktığı saatten yaptığı koleksiyona, katıldığı konserden etkinliğe çok şeyi farklıdır zenginin. Ve kendilerinde en imrendiğim şey ben iki kitap alacakken bi tiyatro biletine vereceğim parayı bütçemi sarsmasın diye iki kere düşünüp alırken, kendilerinin bu tip şeylere -benim hiç ulaşamayacağım gibisinden hem de- parmağının ucuyla ulaşabiliyor olması.

Not: buradaki sen, sen değilsin, benim biziz, zengin olmayan hayatını öyle ya da böyle idame ettiren insanlar,hepimiz.

ne kadar da fakir bir soru bu, zenginlikten bu kadar mı uzaksın yavrukuş

Yok şu restauranttan yok bu mekanda yiyip içiyor yazanlara hitaben;
Tasvir ettiginiz zenginlikte olan ailelerin benim çevremde olan çocuklarından hepsi spor yapıyor ve yedikleri tavuk+yeşillik+supplement

Aslında benim sordugumda zenginlik cıtası bu kadar yüksel değildi ama yinede yazılanlarķ dikkatle okuyorum. Sadece şunu görmenizi isterim bu insanlar günün en az 10 saatinde çalısıyor. Bedenen çalışmıyo, taş taşımıyor ama yinede çalışıyor

o saydığın araba ev zaten demirbaşları adamların, benim tanıdığım dededen zengin bi kaç adamın yaptığı şeylerden birisi saat kovalamaktı. adam düşünmeden 500 bin dolar veriyor bir saate ve ömründe sadece bir kere falan takıyor o da keyfi, koleksiyoner yetişiyor adam bebeklikten. ben bugün alayım torunlar kullanır derdinde. onun dışında iş hayatında senden benden çok çalışıyorlar, sonradan görme kadınlarını saymazsak zengin bir aileden gelen bir kadın bile öyle çalışıyor ki, o serveti katladıkça katlıyorlar çünkü adamlar dededen öğrenmiş para kazanma yolunu biz dededen ırgatlık öğrendik kardeşim. bu başlığa yazan kaç kişinin dedesi doktor veya ağa(en basit tabirle) sence?

Balpolen artı bir
Mesela müze açıyorlar. En kötü koleksiyonları oluyor.
Mesela medici lerin hayatına bak adamlar banker ama kendilerini temizlemek ve üst sınıfa dahil olabilmek için mesenlik yapmışlar.
Paran olabilir ama bir zümreye dahil olmak için zevklerin de olmalı. Zevkin yoksa sanat danışmanı, stilist vs tutarsın.
İphone zengin bir insan için epeyce küçük bir para.
Çoğumuz orta sınıf bile değiliz ama farkında değiliz bunun. Her gün et yiyip bira içince ay sonunu getiremezsin ama orta sınıfım sanırsın :(

Balpolen artı bir
Mesela müze açıyorlar. En kötü koleksiyonları oluyor.
Mesela medici lerin hayatına bak adamlar banker ama kendilerini temizlemek ve üst sınıfa dahil olabilmek için mesenlik yapmışlar.
Paran olabilir ama bir zümreye dahil olmak için zevklerin de olmalı. Zevkin yoksa sanat danışmanı, stilist vs tutarsın.
İphone zengin bir insan için epeyce küçük bir para.
Çoğumuz orta sınıf bile değiliz ama farkında değiliz bunun. Her gün et yiyip bira içince ay sonunu getiremezsin ama orta sınıfım sanırsın :(
t24.com.tr
Ömer koç iyi bir örnek

demiroren mesela turkiye'deki sayili zenginlerdendir. bildigim kadariyla, yine turkiye'deki en buyuk koleksiyoner diye biliyorum. kucuk zenginlerden sayilabilecek bir akrabam var benim allahci tayfadan. bu da koleksiyoner kendi capinda. bundan 4-5 yil once luks bir bmw'sunu caldilar istanbul'da. fiyati ne kadar bilmiyorum, lakin o donem icin bize arabaya uzulmuyoruz, arabanin icinde 2 tane bilmem kac yuzyillik kuran'lar (her biri, arabanin kac katidir tahmin bile edemiyorum, cunku fakirim.) vardi, onlarin gitmesine uzuluyoruz demislerdi. ama gel gorki fabrikasinda calisan adama asgari ucret verir..

afrika kökenli insanların art kısımlarından kokoyin çekiyorlar.

www.instagram.com

Kopekgillerden bir hayvan bu.

Duz comar bu

En fazla 3 ay önce ölmüş hayvan bembeyaz kemikli fosil mi olur yapmayın etmeyin. Tilkiye benziyor

Üzerine kireç döküp 2-3 milyon yıl bekletmek lazım.

Anadolu'da dinozor bulamaz, buralar o zaman hep Tetis Deniziydi. Kaldi ki yukarida soylemisler, bu bildigin yeni donem iskelet. Fosil boyle olmaz.

Soru ciddi mi??? :((

Vurmayın tamam öldüm :)

Yok daha olmemissin. Diger arkadaslarin dedigine ek olarak resimdeki iskelet 15-20cm filan degil en az uc kati boyunda.

İçlik.

gömleğin içine termal içlik giyebilirsin, gömleğin dışına ince olup da sıcak tutan kazaklardan giyebilirsin, üzerine de kalın bir palto giyersin.

Ben de yeni öğrendim prosecco diyorum.

Pamukkale'nin Sava serisindeki köpüklü şarapları iyidir.

Sparkling water guzel bence.

aynı markanin still i ile sparklingnin besin değerleri aynı oluyor. Tercih alışkanlık meselesi yani. ben de sparklingçiyim. Medium olunca iyi gidiyor.

Bu olay ezelden beri var. Kökeni ale ve şaraba dayanıyor.

Eskiden avrupa'da su kaynakları pek güvenilir olmadığı için su değil bira ve şarap içilirmiş. İçilen su ise genelde maden suyu olurmuş.

Bana da atası vikinglerin anlattığı bu. Doğru mu değil mi bilemem.

Şimdi çeşmeden bizim İstanbul'da şişeden içtiğimiz sudan daha iyisi akıyor ama adamlar hala gazlı su içiyorlar.

tatlı yapacaksan tereyağı, tuzlu yapıcaksun su ile karıştırarak. tereyağı katı olucak.

al bunu yap, malzemelerin uygun

www.hatibon.com

Teknik olarak sen unu suyla karıştırırken gluten proteini aktive oluyor bir süre sonra yoğururken işte o andan itibaren hamurun pişirime hazır oluyor.

Daha kolay yoğurma gerektirmeyen kaşıkla karıştırabileceğin gıdalar için pm atabilirsin. En azından cupcake yapmayı öğrenirsin.

Kutu olmaz gari, 5 aylık ergen olmuş çocuk. Kutuyu at en kısa sürede. Anne sütten kesene kadar yavrular için oluyor o koli içine kum koyma olayı. Çok bile geç kalmışsın.

Yahu 300 lira nedir? Ben de baktım şimdi, ne kadar pahalanmış be, 30 lira falandı 4 yıl kadar önce. Bu fiyatlar fazlasıyla fahiş. 2 link buldum, bunlardan birini alabilirsin, eğer illa internetten almak istiyorsan.

1: www.hepsiburada.com

2: www.hepsiburada.com

Açık kedi kumlarından uzak durmanı tavsiye edebilirim. Hem etrafa kum saçma ihtimali daha çok oluyor hem de eğer üstünü örtmeyen bir kedin varsa (ki bendekilerden biri öyle) fazla koku oluyor.

Şu 300 liralık, güya "kendi kendini temizleyen" saçmalıklara da inanma. Al 40-50 liralık bir şey, yeter. Koku yapmama gibi bir ihtimal yok. İlla kokacak. Nasıl bir kum alacağına bağlı olarak da değişecek. Kedin şimdi de sığar, 5 yıl sonra da. Bende 2 kediye tek tuvalet var, sıra bile beklediklerini görmedim.

Eğer internetekilerden memnun kalmazsan, en yakınındaki pet shop'a gidip oradan da bakabilirsin. Daha uygun fiyatlı kapalı kedi tuvaletleri onlarda da vardır. Şimdiden kolay gelsin.

Ben @lake of the hell in 2. Attığı liktekini kullanıyorum senelerdir ve oldukça kullanışlı tavsiye ederim.

Kapalı tuvaletler kedinin sağlığı açısından önerilmez. Hangi tür kum olursa olsun kedi eselerken çıkacak toz o kutuda fazla yoğun olur ve uzun vadede akciğer sorunlarına yol açabilir.

www.catit.com

Bende bunun 48cm boylu olanından var. Bizimki 9 yaşında erkek köpek aksesuarları kullanıyoruz 8 kilo tam bir hayvan uzun boylu baya. Anca sığıyor ama yaşlı tecrübeli o nedenle dert etmiyor.

Tavsiye ederim bu tarzların en büyüğü 50 cm dir zaten

Motoru önde (malum bazı araçların arkada olabiliyor) - önden çekişli

Önden motorlu ön tekerlekten çekişli(tahrikli teknik dille)

önden motorlu - önden çekişli. metnin okuyucusu teknikse "FF düzeni" demen bile yeterli olabilir.

Avustralya'da Dahil.

türkiyede insanlar ayaklanmasın diye vergi dahil fiyatlar geçiriliyor

türkiye metro marketlerde vergisiz yazılıyor.

Sanırım tüm Avrupa'da vergiler etiket fiyatına dahil.

@yatagants Uzun zamandır vergili yazılıyor, ne görüyorsan onu ödüyorsun.

Arabistan'da da vergi dahildir fiyatlarda.
Avrupa'da da pek çok ülkede gördüğüm kadarıyla hep dahil.

Yalnız çoğu ülkede vergi hariç yıllık maaştan sözedilir genelde. Vergi hariç yıllık 500 bin kron kazanıyorum derler mesela %30'u vergidir bunun.

Kanada amerika gibi.

Sanirim abd sebebi su, her eyalette kdv vb farkli, sirketler "bakin ben her yerde ayni fiyata satiyorum aslinda" demek icin boyle yapiyorlar sanirim.

Cok sinir bozuuc bence verginin sonradan eklenmesi.

Avrupada ve trde vergi dahil fiyat hep.

Tabanlik koyuyo genelde ayakkabıcılar numara küçültmek için. Ama aynı rahatlığı verir mi bilmem.

kalın ortopedik taban +1 ki daha bile rahat olacaktır böyle bir ayakkabıda.

Silikonlu taban alırsanız hem daha sıkı durur hem boyu uzatır biraz hem de konforu artar

Bir haftadır bu sorunun versiyonları dönüp duruyor. Hükümet virali misiniz kardeş yav?

Soruya cevap: kendimden örnek veremiyorum. 2. şık için çevremde her türlüsünü gördüm. Senelerce her türlü zorluğu çekip sonunda evlenen, "o kadar sene birlikteyiz, sonu ayrılık olacaksa da olsun" diye el gün için evlenen, 5 senelik ilişki sonrası bir ay içinde başkasıyla evlenen, tek gecelik başlayıp evlenen, "bu kızla işim olmaz, vakit geçiriyorum" diye gıybet yaptığı halde evlenen..

Çocuklugumuzdan beri tanışıyorduk ailelerde tabi. Gönül eğlendirmelik bir ilişki yaşayamazdık evlendikte nitekim.

1- Gönüllü bir yardım programında tanıştım Kıbrıs'ta. Normal bir ii arkadaşı olarak.

2- Düşünmemiştim çünkü benim standartlarımın çok çok üstündeydi.

1- bir arkadaşım tanıştırdı
2- düşünmedim

ortak bir toplulukta
evet

Okulda tanıştık.
Düşünmüştüm.

1. sözlükte tanıştık.
2. tam olarak düşünmedim. olur mu acaba be dedim ama.

1) lise sonda tanıştık.
2) ilk günden beri evleneceğim insan gözüyle baktım.

Not: şuan nişanlıyız, düğüne az kaldı.

psikolojimi, sağlığımı bozacak kadar kötü şartlar varsa bir dakika durmam.
şartlar o kadar ağır değilse, canım istediğinde istifayı yapıştırıp alıp başımı gidebileceğimin bilincinde olarak, kendimi kasmam. mevcut durumdan keyif almaya, eğlenmeye bakarım.

Evet ama

- iş ararım
- az çalışırım.
- dallamalıklara karşı da lafımı esirgemem

-mobbing= ✓
-işten düşürüp sadece angarya ve ayak işleri kitleme= ✓
-c.tesi dahil haftanın altı günü uzun çalışma saatleri= ✓
-eksik tutarla genelde 10 gün geç yatan maaş= ✓
-iki aydır sigortasız olmam ve sgk girişimin halen yapılamaması= ✓
-mülakatta verilen sözlerin tutulmaması= ✓
-bazı günler yemeği peynir ekmek veya menemenle geçiştirme= ✓

Bütün bu şartlara rağmen yeni bir iş bulana kadar sabretmeye çalışıyorum.

Çalışmam mobbing yapılan yerde.

Milletin enayisi ben miyim? Köle değiliz.

@bosgezenin bos ustasi, Köle değil miyiz? Maalesef Türkiye'de özel sektör çalışanı olarak maaşlı köleden bir farkımız yok. İşveren çalışanını kiralıyor gibi değil de satın almış gibi davranıyor. İnsanlar da aldıkları eğitime, sertifikaya ve tecrübeye rağmen açlık sınırındaki maaşlarla ayın sonunu getirmeye çalışıyor.

bu kadar ağır şeyler yaşatıyorlarsa sen de bu yapılanları onlara yansıt.
işleri gevşet, yavaş çalış. kasma. makaraya sar.

bi sure katlanirim, kendi yontemlerimle bana yansitilan olumsuz durumlari kendimce esit hale getiririm. baktim olmuyor basar istifayi cikarim, canimi sokakta bulmadim.

kim diyo vermiyo diye.sağlık bile para olmadan olmuyor artık.önemli olan az para ile de mutlu olabilmek artık.

mutluluğu bir yere kadar getiriyor.daha sonradan ulaşılacak bir nokta kalmıyor.bu yüzden de mutsuzluk başlıyor.sanatçılar hep bu yüzden intihar eder zaten.30-40 yaşına kadar yaşanılacak herşeyi tüketirler.Sürekli tekrarlanan şeylerden sıkılmışlardır.

8-10 bin lira maaş alınca kendini zengin sana salaklar diyor onu sadece.

Yeterince zekiysen paranın mutluluk getirmediğini zaten düşünerek kavrayabilirsin. Çok yer gezdim, bütün paramı gezmeye harcayan biriyim.

First class uçup, indiğim yerde limuzin kiralasam ve 5 yıldızlı otel suitlerinde kalsam ne farkeder? Ben sevmiyorum ki öyle yaşamayı.

Yemeğimi kendim pişirmekten hoşlanıyorum. Zaten gurme seviyesi gıdalara ilgim var param da yetiyor.

Ben ormanda kulübede kamp yapmayı seviyorum mesela. Bisiklet sürmeyi seviyorum, ormanda koşmayı seviyorum.

Kamboçya'da budist tapınağı gezerken milyoner olsam ne farkeder?

Ferrari, pahalı hobiler vs bunlar oyuncak ben çocuk değilim malesef.

e banam +1
fakir tesellisi diyelim buna.

bu arada milyar dolarlar olmasa da en azından aylık iyi bi maaş(8-10bin değil) sürekli mutluluk için gerek şart. tabi yeter şart değil

Zenginlik ve mutluluk cok ayri ama bence soyle oluyo zenginlik beraberinde sorun getiriyo. Yeni borclar odemeler kontratlar va. E haliyle problemler ve riskler daha buyuk oluyor. Bu da mutsuzluga yol aciyor

Zenginlik amaç değil araç çünkü.

Fakir söylemidir bu. Yetinebilmek adına bir avuntu cümlesi.

Dünyanın zenginlerine bak adam 2. böbreğini 6. kalbini taktırdı. 100 yaşında. En son 200 yaşımı görmek istiyorum dedi. Der tabi. Gtün yiyirsa sen de.

Sağlık bile para ile satın alınabiliyor. Kanser fln hikaye. Bilmediğimiz ne teknolojiler var. Sadece geç kalmamak lazım.

Şu hayatta sağlığın oldun bir de paran olsun kim demiş mutluluk olmaz diye. O kişi mutlu olmayı bilmiyordur. Sen kalitesizsen zaman spor seyahat kavramın yoksa ufkun açık değilse tabi bir müddet sonra sıkılacağını düşünürsün.

Dünya uçsuz bucaksız bir derya. Her yıl bir ülkede yaşıyım talan edeyim heryerini gezeyim kültüründe harmanlanıyım desen yine ömür yetmez. Yapılabilecek öyle çok sey var gidilebilecek öyle çok yer okunacak öğrenilecek o kadar cok sey var ki.

Para sağlık ve zeka olsun yeter.

Sonradan zenginlik uyuşturucu, alkol ve seks bağımlılığından başka bişey kazandırmaz

çünkü insan alışıp hep daha fazlasını ister.
otobüse biniyorsan, bir arabam olsa mutlu olurum dersin.
onu alınca yeni modelini istersin.
onu alınca lüksünü istersin.
böyle gider bu.
sevdiğim bir laf var; herkes bir yükün eşşeğidir.
uyarlarsak, herkes birşeyin açıdır.

paran varsa çevren vardır ama çevrende insanların bir kısmı sağlına değil paranla ilgilenir. Eğer bir fabrika,çiftlik işletiyorsan bir sürü insanın sorumluğu üzerindedir

şu anda almak isteyip alamadığın ne var?

zengin olduğun zaman yukardaki sorunun cevabına tekabül eden şeyleri alınca mutlu olacaksın, bunun ötesi safi bir mutluluk getirmiyor; belki doyum getirir.

Fakirler isyan etmesin diye öyle diyorlar. Dünyada zenginler sadece küçük bir azınlıkken, çoğu insan fakir. Fakirler bir ayaklansa zenginlerin donlarına kadar alırlar. İşte din olsun, bu tarz fakir edebiyatı olsun, bir şekilde uyutuyorlar bu fakir kitleleri.

Sözlükte bir tespit okumuştum, dizilerde hep zenginlerin dramı, fakirlerin ise komedisi ise işleniyor diye, çok doğru. Dizilerde hep zengin ama mutsuz insanlar insanlar var, başlarında bir ton bela.

Yukarıda bir arkadaş demiş, first class uçsam ne olur, zaten sevmiyorum öyle yaşamayı.

Zengin olunca first class uçmak zorunda değilsin ki, sen yine istediğin gibi yaşa, yine yemeğini kendin pişir. İstediğinde 5 yıldızlı otelde kalma şansın varken, sen keyfin için hostelde kal mesela.

Paran kadar özgürsün sonuçta. Sağlık bile parayla.

kim demiş, geçen seneye kadar elime az miktar para geçerdi, şans bu ya süper loto'dan hatrı sayılır bir miktar kazandım.

Kendime, kardeşime, aileme en güzelinden ev aldım, keza arabalarda öyle. Babam bu sayede emekli oldu, rahat rahat evde oturuyor şuan. Kardeşime de çok istediği danışmanlık şirketini kurdum, maaşlı işinden istifa etti ve şuan çok mutlu.

Bir kaç gayrimenkul yatırımı yaptım, oralardan gelen sabit kira gelirim oldu. Bir kısmıyla finans yatırımları yaptım paraya öyle değer kazandırtıyorum.

Kendi işimi kurdum, yavaş yavaş tıkırdan işlemeye ve çok güzel paralar kazandırtmaya başladı. İlk defa bu sene arkadaşlarımla beraber neredeyse 3 aydır tatil yapıyorum, para hesabı yapmadan harcama yapabiliyorum.


Sadece ben değil, ailemde mutlu oldu ve bu parayı har vurup savurmadan arttırmaya da başladım, yaşam kalitem yükseldi.

24 yaşındayken inanılmaz güzel standartlarda yaşamaya başladım.

Kıssadan hisse parayı sonradan elde etmiş biri olarak mutluluk getirdiğini çok rahat söyleyebiliyorum.







şaka şaka cebimde 50 lira var, hayali bile mutlu ediyo aliminyum.

YATAGANTS AHAHAHAHA

Bizim hanım çizim seviyor diye bu wacom markanın küçüğünü hediye etti bir arkadaşı, alet bir kere kullanıldı kenara fırlatıldı malesef. Hiç beğenmedi:) Elle kalemle çizmek gibi olmuyor sketching için. Grafik programlarında da beğenmedi farenin yerini tutmuyormuş.

Verdiğiniz linktekilerin ikisinin de aktif alanı neredeyse aynı. Fark basınç hassasiyetinde. Açıkçası ben kullandığım 512 ve 1024 arasında hiçbir fark anlamıyorum. Sizinkiler de 1024 ve 2048. 2048 olanın tuşu falan var yanında uç veriyorlar bir de kablosuz farkıyla fiyatı coşturmuş olabilirler, ikisinin de fiyatını bilmiyorum ama fark büyükse 1024 ü alırdım.
Boyut olarak aslında deneme imkanınız varsa daha sağlıklı bir seçim yapmış olursunuz.
Doğru şekilde çizim omuz hareketleriyle olur ama bu devasa modelleri dışında mümkün değil. Yani orta boy bir tabletle bu minileri kıyasyalayacak oluram kişisel tercihim yine küçük olan oluyor çünkü orta boy gereksiz dirsek ve bilek yoruyor.
Wacom doğru tercih ama cinqic olmadığı sürece pek de bir fark yok. Bence üstte yazan kişiden satın alın eşninkini:D