Bence şuan yeni bir arabaya ihtiyacınız yok. Altınızdaki araba gayet size yetiyor. Zaten yakıta da para vermiyorsunuz ne gerek var ki a noktasından b noktasına götürecek farklı bir seçenek için bir yıgın para harcamak. Araba artık bir yatırım aracı olmakta da çıktı. Yani şimdi alıp daha sonra daha yüksek fiyata satamıyor kimse. Yerinize olsam yen bir araba için harcayacagım paraya hisse altın fon alır yatırım yapardım. Zaten para olunca ne zaman istersen alırsın yenisini

Sizin durumunuzda gereksiz gözüküyor. Tek kişi seyahat ediyorsunuz ve arka koltuk zaten boş. Fazla eşyalarınızı da aktarma imkanınız var. Yakıt sizin için problem değil. Gereksiz bir harcama olur. Ayrıca dediğiniz gibi kasko ve sigorta da ekstra yük olacak.

ekonomik olarak kredi çekmeden veya düşük kredili bulabilirsen değiştirirdim, haytta ek masraf çıkartacak bir yatırımın harcaman olmayacaksa yatırım yapmadan bir şey sahibi olunmuyor.
bir üst modele imkan varsa geç değeri artsın aracının bir 5 sene sonrada 1 üst modeli zorla.

Büyük bir borca girmeden yapabiliyorsan yap.

Özellikle 1-2 yaşında bir araba alabilirsen çok iyi olur. Yakın zamanda fiyatlar "bence" dolar bazında dahi artacak.

Masraf çıkartmaya başlayabilir, bir de teknolojik olarak yetersiz geliyorsa yatırım yapmaya gerek yok.

Burfak +1
öyle sigortayı, vergiyi çok dert etmeden de birazcık büyütebilir ve yenileyebilirsin aracı. mesela i10'un bagajı 250litre, mazda 2'lerin yeni neslinde 280 litre. 100 km'de en çok 4 litre yakıyor. yeni araç olacağı için de artı. zaten mazdalar da daş gibin araçlar yani, pek soeun yaratmazlar. ben olumlu gördüm.

aynı durumda 4 yaşındaki bi araçla değiştirdik.
zira 10 yaşındaki araba gittikçe yaşlanıyor. her sene kilometresi yaşı artarken değeri düşüyor.
sonra grafik durağan olmasına rağmen fiyatlar arttı, iyi ki o ara yapmışız diyoruz.

bence de fazla borç yükü oluşturmayacaksa gençleştirmek her zaman mantıklı.

O saatte inanılmaz trafik olur. Önerim: pendik civarına kadar metro/marmarayla gidip oradan taksiye binmeniz.

istanbul'da artık her saatte taksi bulmak imkansız. biz bir kere sabah 5'te taksi bulmakta zorlandık. taksi seçeneğini eleyip başınızın çaresine bakın.

taksi ile rahat yetişirsin ama asıl mesele taksi bulmak tabi. mesai çıkış saatine denk gelmen kötü olmuş.

kısa süreli araç kiralama app'leri bir alternatif olabilir.

diğer türlü uçak 23:25'te o kadar geç saate de kalmak istemiyorum açıkçası. taksi bulunca bence de yetişilebilir de taksi durumu ne olur bilemedim. hala karar verebilmiş değilim.

Taksi dışında e-3 iett hattı var, levent'ten kalkıp ümraniye tepeüstü durağından direkt otobanı kullanarak sabiha'ya giden. Bayağı hızlıdır iett.istanbul

moov varsa garenta moov ile gidin. veya tiktak

Araç bulursan yol en fazla 1 saat 15 dakika sürer diye düşün. Uçağa yetişirsin bu durumda. Ama araç bulursan. Bence bir tanıdık falan varsa ondan rica et. Gerçi mesafe de iyi. Boş taksi bulursan yok demez gibi.

açıkçası çekmeköy'den sonra trafik falan olmaz, ondan sonra da 20-25 dk sürer. ya da direkt ümraniye'den sonra ücretli otoyola girin, 15 lira falan tutar ekstra. 35 dakikada sabihadasınız.

19:45'te sabihada olmanız gerekiyor valiz falan verecekseniz. ben olsam 18.45'te çıkardım. ben akşamları 18'de levent'ten çıkıp çekmeköy'e 1 saatte varıyorum (kavacıktan sonra kuzey marmara yolunu kullanıyorum tabi), tam rush hour zamanında. bundan daha uzun sürmesi mümkün değil kaza, kontrol vs yoksa.

Yoğun saatler taksi bulmak zor, bir tanıdık ya da korsan taksi bulup bir gün önceden randevulaşabilirsiniz.

pek tarfik etkilemez ki 3. köprü yolundan gitme alternatifin de var. taksi için önceden konuşman lazım

sanırım iki alternatif yolum var. ilki anadolu otoyolu yani tem oluyor sanırım. diğeri de çekmeköy-nişantepenin ordan dolaşan kuzey marmara otoyolu. bunların ikisi de ücretli midir? yaklaşık ne kadar tutar ücret olarak. kuzey marmara 10km daha uzatıyor yolu.

taksiye sakın güvenme erkenden kalk kadıköy rıhtıma havaş'a bin

tem'den devam et. asıl trafik aksi yönde olacak. senin rotan nispeten açıktır.

no rub yazısını görünce ben de aynı şeyi düşünmüştüm ama 36 yaşındayım, orta 2'den beri lens kullanıyorum.
hayatımda hiç lens ovalamadım.

Yeni lens solüsyonları buna gerek olmayacak şekilde üretiliyor.

yıllardır lens kullanıyorum ki renklisi, şeffafı alayını kullandım hepsi numaralıydı. en son geçen ay acuvue oasys transition mı ne ışığı kıran bir lensi var onu alayım dedim artık kış geliyor güneş çıksa da çok parlak değil, güneş gözlüğü kullanımına gerek kalmasın. verdiğim en yanlış karardı. nasıl oluyorsa gözüme kaçan toz, kirpik, makyaj kalıntısı ne varsa gözle lens arasına giriyor ve yapışıyor resmen lense. ışıkta da rengi koyulaştığı için sürekli gölgeli, en iyi ihtimalle blurlu görüyordum her yeri. ovalamadan da çıkmıyor öyle bir yapışmak. kutudaki 2 lensi ovalayayım derken yırtarak yalan ettim. sonra aldığım sitede yorum yaptım, neyse ki memnuniyet garantiliymiş kalanları gözümdekiler dahil istediler gönderdim. eski kullandığım normal lenslerden gönderecekler yerine. hayatımda ovalama gerektiren lensle ilk kez karşılaştım.

Ben ovaliyorum açıkçası. Kutudan alıp ekstra solüsyon dökmeden doğrudan mi takıyorsunuz?

6 senedir lens kullaniyorum, lensi cikartirken ya da takarken ovaladigimi hic hatirlamam ama arada toz yapismis oluyor nasil oluyorsa o zaman bi solusyon dokup ovalamak gerekiyor. Bu dedigim senede 2-3 kez oluyor belki

toz görmediğim sürece lensin gözüme yapışan yerine elimi sürmüyorum. ellerimi sabunla yıkamadan zaten asla lens takmıyorum.

15 yıldır kullanıyorum, bir kez lens ovalamışlığım yok.

Ben kutudan cikardigimda biraz solusyon dokup ovaliyorum ama bu soruyu gorene kadar bu durumu hic sorgulamadigimi farkettim, 15 yil once ilk lensimi aldigimda, goz hastanesindeki hemsire nasil kullanacağımi anlatmisti, hala ayni stille kullanmaktayim, ilk zamanlarda lensi gözüme oturtmakta zorlaniyordum, bir sabah ise gitmeden yarim saat ugrastigimi hatirliyorum, neyse ki o konuda asama kaydetmisim:)

hiç ovalamadım şimdiye kadar.

hiç ovalamadım. hem nasıl ovalanıyor ki, ovalamaya çalışınca parmağına yapışıyor:)

Ilk kullanmaya basladigimda doktor solusyon ile avuc icimde 30 saniye ovalayip sonrasinda kutusuna koymam gerektigini soylemisti. 30 saniye olmasa da hep ovalayip koyuyorum.

10 yıldır lens kullanıyorum 1 kere ovalamadım.

Ben hep ovalarım.

boşuna mı uğraşmışız bunca sene :) 12 senedir lens kullanıyorum. çıkardıktan sonra ovalamam ama sabah kutudan çıkardıktan sonra lenslerin her iki yüzünü de biraz solüsyon döküp ovalar öyle takarım.

vay be ovalamadan oluyor muymuş o :') öğrenecek şeyler bitmiyor bu hayatta gerçekten.

ben lensi gözüme takmadan önce avucuma koyar biraz da lens solüsyonu döküp orta parmağımla ovalarım. akşamsa direkt çıkarıp kutuya koyuyorum.

duyuruyu ikiye böldüm asdasfklja.

daha da ilgincini söyleyeyim mi size? üzerinde "no rub - ovalama gerektirmez" yazmayan solüsyonlardan birinin (hangisi olduğunu hatırlamıyorum) kutusundan çıkan prospektüs gibi kullanma talimatında nasıl kullanılması gerektiği yazıyor. orada da "avucunuza koyun, dairesel değil, ileri geri, sağ sol hareketlerle ovalayın" diye solüsyonu nasıl kullanmamız gerektiğini belirtiyor.

ben de 15 yıldan fazla zamandır lens kullanıyordum. uzun süre ovalamadan kullandım. ama kutudan çıkan prospektüs gibi şeyi okuduğumdan beri ben de çıkarınca değil ama takmadan önce ovalıyorum.

ama dedim 15 yıl önce ovalamazdım, solüsyonda "no rub" yazardı, teknoloji gelişeceğine geri mi gidiyor, niye ovalıyorum? yoksa teknoloji o kadar gelişti ki lens ovalamak diye bir şey tarihe karıştığı için "no rub" yazma gereği mi duymuyorlar artık.

hadi buyur şimdi iyice karıştı :)

drive.google.com

yeni aldığım lens solüsyonunun kullanma talimatı. üstelik de kendisi, eskiden üzerinde "no rub" yazan opti-free express. üzerinde de "no rub" yazmıyor.

"sonsuz teşekkür ederim" tek başına yeterince pekişmiş zaten. minnet sunmayı biri beni darağacından falan almadıysa abartı buluyorum ben.

@IncredibleMau teşekkürü aileme yazacağım hocam o yüzden abarttım biraz.

Değişmediyse koltuk seçimi yapılabiliyor ama ekstra ücreti var.

Koltuk seçimi ücretli. Fakat bileti alırken iki kişilik almışsanız aynı anda check in yapabilirsiniz. Bu şekilde genelde yan yana atıyor. Ya da online check in yapmayın, kontuarda rica edin yan yana verirler.

o halde check-in sırasında istemediğimiz koltuk gelirse ek ücret ile seçim yapabiliyoruz.

aynı pnr numarası ile yani birlikte tek bilet aldıysanız zaten yan yana verir.

ayrı ayrı aldıysanız yanyana olabilmek için birine otomatik koltuk atandıktan sonra diğerinin onun yanındaki koltuğu ücretli olarak alması gerekir.

ya da online yapmayıp alanda rica edeceksiniz.

biletleri birlikte aldıysanız zaten koltukları yan yana verir. onun dışında pegasus puanıyla ya da parayla koltuk seçimi yapabilirsiniz.

2-3 sene önce havaalanında ilkokul arkadaşımla karşılaşmıştım aynı uçağa bilet almışız. Kontuarda rica ettik yan yana vermediler. Pegasus.

İst’dan; taksime havaist’le gelip sonra da metro yapacaksınız
Sabiha’dan da aynı alternatifleri değerlendirebilir veya 4Levent’e giden belediye otobüsüne binip bu duraktan metroya binebilirsiniz.

Süre çok değişmez, sadece sabihadan daha çok alternatif ve daha ekonomik seçenekler mevcut (belediye otobüsleri)

@jimjim cevabınız için teşekkür ederim. Benim amacım mümkün olmadığı sürece otobüs kullanmamak. Metro, havaş vb. araçları tercih ediyorum. Sabihanın avantajı uçak bilet fiyatı. İstde sadece THY var ve Pegasusa göre çok fark ediyor. Ancak sabihadan otobüsle geçmek zorunda kalacaksam, uçağa daha fazla para vermeyi göze alırım açıkçası.

sorunuzun cevabı sabiha gökçenden taksim havaşına binip 4 leventte inmek ve oradan safirin yanından metroya binip 3 durak sonra itü ayazağada inmek. taksimi karıştırmayın gereksiz metro yolculuğu, ne kadar az durak o kadar iyi. sabah sabiha gökçenden saat 7 gibi falan çıkacak olursanız trafiğe bir yarım saat bir saat daha koyun planlamanızı öyle yapın işe gidiş trafiğini. onun dışında ortalama 1 saat 15 dakikada falan ayazağada olursunuz havaşın hareket ettiği andan itibaren

hayır niye taksim metroda iniyorsunuz? taksim havaşına binip 4 leventte ineceksiniz, oradan metroyla 3. durak zaten itü. sadece orada duruyor havaş taksimden önce. boşuna yarım saat kaybetmenize gerek yok.

@biseysorucam tamamdır. Ben havabüs en son taksimde duruyor sandım. Şimdi gayet güzel anladım. Teşekkür ederim.

rica ederim ne demek, iyi yolculuklar :)

bu arada yerinizde olsam metroya binmem, 4 leventten taksiyle geçerim arkaya oturup camı açıp. en sağlıklı yol bu. 3.5 km çünkü. 13 lira yazar. temiz

@biseysorucam o da olabilir. 13 liraysa iyi aslında.

tabi, karşıya geçip binin iş kulelerinin önünden indi bindi yazar 13. hemen indiğiniz yerden binerseniz de 15 falan yazar. ama pek farkedeceğini düşünmüyorum yani pegasus yerine thyden bilet almayı düşünüyordunuz az önce :)

Cambly ile internet uzerinden ana dili ingilizce olan hocalarla pratik yapabilirsin.

@hayley williams ile evlenecek genc bir ara 5 dk deneme koduyla konuşmaya çalıştım fakat bana mı öyle denk geldi bilmiyorum, hocaya ingilizce konuşmam çok sıkıntılı lütfen yavaş konuşun dediğim halde çatır çatır yardırdı adam. O günden sonra cambly vb. sitelere karşı soğudum açıkçası.

bence cambly gibi uygulamalar baya mantıklı ya. denk geldiğin hoca sıkıntılı olabilir. ben 6 ay ingiltere'de kalmıştım, orada bile insanlardan rica ettiğimde daha anlaşılır/yavaş konuşmaya çalışıyorlardı.

istanbul'da yaşıyorsan ingilizce konuşulan kafeler falan var, onları araştırabilirsin belki.

bunun dışında yabancı arkadaş edinebileceğin platformları deneyebilirsin. yani atıyorum facebook'ta falan gruplar vardır belki, erasmusla gelen öğrencilerin olduğu örneğin. onları araştırabilirsin. ama ben konuşma pratiğimi geliştirecek olsam cambly tarzı şeyleri denerdim herhalde. baya kolay ve amaca yönelik uygulamalarmış gibi görünüyor.

italki

Ben Couchsurfing etkinliklerinde geliştirmiştim ama onlara katılmak şu ara akıllıca olmayabilir. Şarkı ezberlemek, podcastte duyduklarınızı dışınızdan tekrar etmek dilinizin kilidini açacaktır. Ayna karşısında konuşmak, film replikleri ezberlemek falan hep işe yarayan şeyler.

cambly ya da english ninjas. ikisi de işini görür. profil oluşturup dil seviyesini düşük seçersen hocalar ona göre yavaş ve basit konuşur.

Ha bir de reddit’te turkish veya turkishlearning sublarında dil partneri bulunabilir. Siz İng konuşursunuz karşıdaki Tr

Şarkı söylemenin ve kendi kendine ingilizce konuşmanın faydası olacağını düşünüyorum.
Şarkılarla farklı hızlarda farklı kelimeleri doğru telaffuz edebilirsiniz. Hem eğlenceli hem de günde yarım saat vs gibi kısıtlamalara tabi değil.

Ben bazen akşamları yalnız kaldığımda kendime günün özetini geçerdim. "Kalktım, bir bardak kahve koydum biraz acıydı ama yağ yakımını artırıyor diyorlar içmeye çalışıyorum. Okula giderken yol gözümde büyüdü, çok mesafe yok ama her gün yoruyor. Ahmet bunu dedi bence şöyle şunu düşünüyor vsvs" sabaha kadar malzeme çıkar. Zorlana zorlana kurduktan sonra akıcı şekilde tekrarlayınca hafızaya kazınıyor. Kas hafızası geliştirmek gibi geliyor biraz dil öğrenmek.

dil öğreniminde en etkili yöntemlerden biri ”language parent” denen sizinle uğraşabilecek, hatalarınızı düzeltebilecek, dili öğrenmenizi önemseyecek bir kimsenin varlığı.
elki aklınıza yatmayacak ama pandemi sebebiyle Tinder'da bulunduğunuz lokasyonu değiştirmek serbest oldu. Kendinizi İngilizce konuşulan bir bölgeye alın (tercihen küçük şehirler) ve iyi ingilizce konuşan insanlarla flörtleşin. Daha az match alan insanlar sizinle en çok ilgilenenler olacaktır, bunu da unutmayın.
4 yabancı dil konuşan biri olarak söylüyorum, lütfen deneyin.

Bende de aynı durum olmuştu geçen sene. İptal ettim rahatladım. Sürekli öneri çıkardığı için ister istemez ayrılamıyorsunuz başından.

hangileri bağımlılık yapıyor ? ben niye bağımlı olamıyorum. keşke bağımlı olsam diyorum. dizi beğenemiyorum.

Ben silah zoruyla izliyorum.
Beğeniyorum ama oturup dizi izlemek zaman kaybı gibi geliyor.

Katılmıyorum

Eğer bütçe problemi yoksa SSD işinin piri Samsung'dur. Onun dışında Kingston A400, WD Blue veya Green öneririm. James Donkey'e bulaşmayın. Crucial markasında ise ısınma sorunu yaşayan da var memnun olan da. Uzak duracağınız modeller Toshiba TR200, Adata SU modelleri, James Donkey. Sandisk alanlar da sorun yaşamıyor bildiğim kadarıyla ama diğerlerine göre yavaş kalıyor hız konusunda.

Ideapadim için Samsung evo aldım efsane bi şey. Eskiden 3dakikada açılıp kendine gelen bilgisayar 5 saniyede açılıyor ve kullanıma hazır hale geliyor

tlc (tripple layer) qlc (quad layer) olayı var. 1tb olup ucuz olanlar hep qlc yani 4 katmanlı mesela. Katman arttıkça narinliği de artıyor diye biliyorum yani yeterince dayanıklı oluyor mu net olarak bilen biri varsa yazarsa sevinirim.

sata3 alacaksan samsung almana gerek yok, wd/sandisk, crucial (yıllardır kullanıyorum), vb. bilinen markaların 530mb/s okuma yazma hızlı disklerini alacaksın zaten.

pciexpress m2 destekliyorsa, samsung nvme evo (970) dışında pek bir şey bakma bence. WD Black falan da var ama cidden bu disklerde samsung ömür ve kalite olarak kendisini fazlasıyla kanıtladı. Yalnız her m2 tipli olan şey pciexpress olacak 3000mb/s'yi destekleyecek diye bir şey yok. Sata m2 de var. Ona dikkat etmen lazım.

2-3 aydır kullanıyorum bayağı rahatlattı memnunum. Ama başka ssd tecrubem yok, belki diğerleri on kat hızlıdır orasına bişey diyemem. Yorumlar da bayağı iyiydi ben alırken:

www.amazon.com.tr

Bütçe nedir?

yazıya not olarak ekledim hocam.

Bütçe yoksa bence güncele yönel, en iyi f/p oranı Samsung 860 QVO 1TB'de. 800 lira fiyatı var. 1TB siksen almam dersen 860 EVO modelleri 450 lira civarında, 500GB kapasite.

(bkz: Samsung 860 Evo)

samsung, intel falan al geç. james donkey, adata falan hiç bulaşma dert alırsın yok yere başına. (aldım oradan biliyorum)

Elindeki orjinal döküman ise noterden de olur. Değilse, orjinalini almak için üniversiteye gideceksin ya da tanıdık varsa gönderteceksin. (3-4 üniversite e-devlet üzerinden trranskript veriyor. Hangileri bilmiyorum ama e-devletten tranksript diye aratınca görebilirsin.)

Notere para vermeyin, okuldaki öğrenci işlerinden onaylatın

peki farklı bir okuldan mezun olduğum lisans not transkriptine şu anda yüksek lisans yapmakta olduğum başka bir üniversitedeki öğrenci işleri/enstitü "aslı gibidir" onayı verebilir mi?

"peki farklı bir okuldan mezun olduğum lisans not transkriptine şu anda yüksek lisans yapmakta olduğum başka bir üniversitedeki öğrenci işleri/enstitü "aslı gibidir" onayı verebilir mi?"

verebilir. "herhangi bir resmi kurum tarafından" ibaresi gayet açık. orijinalini gördükten sonra isterse tapu kadastro genel müdürlüğü bile aslı gibidir yapabilir, bu yetkisi var. fakat yapıp yapmamak oradakilerin inisiyatifinde ve genelde hangi kurumun evrağıysa oradan aslı gibidir yaptır derler. mevcut üniversitedeki memuru/sekreteri kafalarsanız halledebilirsiniz.

@hadsafhada teşekkür ederim cevabınız için.
O halde boşuna yolculuk yapmama veya notere para bayılmama gerek kalmadı.

Soruya Cevap: Evet yapılabiliyor.Hiç sorun olmuyor.

Sitem: Sonuçlar açıklandığından beri aynı soru defalarca soruldu. Tamam haklısınız bir heyecan ve kafa karışıklığı var ama ne bileyim birkaç duyuru altta aynı soru var yani.

Not: Sitem sadece sana değil aynı durumda olan bir çok kişi var.

@infernalcadre Cevabınız için teşekkür ederim. Siteminizde haklısınız internetim kısıtlı olduğu için ve mobilden girme durumunda olduğum için dikkat etmedim. Tekrardan teşekkür ediyorum.

valla direkt eve çıkmanı tavsiye etmem hatta belki yurt biraz kabuğunu kırmanı sağlayabilir. yalnız kalmak istediğinde yalnız kalırsın ve hayatının en güzel zamanını odanda tek başına yaşamaman daha iyi olabilir.

Ben de yalnız kalmayı seven biri olarak tavsiyem mutlaka yurt ile üniversite hayatına başlaman olur. Zamanında üniversiteye başlarken hep ev diye tutturmuştum veya tek kişilik yurt odası olmalı en kötü diyordum. Çift kişilik bir yurt odasında başlamak nasip oldu tek kişilikler dolduğu için. Ama sonradan iyi ki çift kişilikte başlamışım ve yurtta kalmışım dedim. Hem insanları hem çevreyi tanıma konusunda çok faydasını gördüm. Daha sonra 3. yılda tek kişilik odaya çıktım aynı yurtta. Ev işine hiç bulaşmadım ama hangi arkadaşım çok samimi olduğu arkadaşıyla çıksa sonunda hep kavga dövüşle ayrıldılar. Ben her zaman söylerim, iyi arkadaş olmak ile aynı evde yaşamak bambaşka bir durum. Zaman geliyor çok sevdiğin arkadaşınla aynı evde kalınca sorunlar ortaya çıkıyor.

eğer yalnız kalmayı seven bir insansan, tanımadığın birisi ile ev arkadaşı olmak sana hayatı işkenceye çevirir.
çünkü onun nasıl bir yaşam tarzı olduğunu ve arkadaş çevresini bilemezsin ilk seneden ve yurtta göreceğin insan sayısından daha fazla insanı evde görebilirsin. bu sebeple öncelikli olarak yurtta kalmanı tavsiye ederim. hem sosyalleşerek daha da güzel bri ortam kurabilirsin kendine.

ben de senin gibiydim ilk sene yurtta kaldım. oda arkadaşım tam bir keko idi. sivri burun ayakkabılar modifiyeli arabalar vsvsvs. odaya para ödeyip gitmediğim aylar oldu. o kadar bunalttı beni.

mümkünse yurtta oda arkadaşınla önceden tanış en azından kültürel olarak sana yakın biri olsun. ha çok ayrı dünyaların insanı olup efsane de anlaşabilirsiniz. şans işi. evde ise işler daha komplike olur. tavsiyem ilk sene sıkıntı çekip ikinci sene bölümden vs bir yerden kafa dengi arkadaş bulup eve çıkman

şu an ailemin olduğu şehirde okuyorum. okula gidiyorum, kütüphaneye gidiyorum sonra eve geliyorum. rahatım. ama yurt ortamında bu zor sanki. odana geçsen bile birileri girip çıkacak. insanlarla rahat anlaşırım. karşıdaki aşırı sıkıntılı biri değilse güzel geçinirim insanlarla. ama yeri geliyor yalnız odamda bir şeyler okuyorum, film izliyorum, uzanıp tavana boş boş bakıyorum. hayatta en büyük zevkim yalnız kalmak. :D

şu an bir ev arkadaşıyla eve çıkabilirim. ama ilk yıldan tanımadığım biriyle haliyle nasıl oluyor bilmiyorum.

35 kişi yurt demiş sen hala tanımadığım biriyle eve çıkmak nasıl olur bilmiyorum diyosun :D
Yurt iyidir yurt güzeldir eve sonra birini bulunca çıkarsın

iki türlüsü de risk. "yurtta kal" diyenlerin gerekçelerini anlıyorum ama ben üniversiteye başladığımda tanıdığım iki kişiyle aynı odada olmayı başarmama rağmen kafayı yemiştim. ses ve ışık konusunda duyarlı biriysen, hele ki arkadaşınla sorun yaşarsan çok uğraşabilirsin. normal şartlarda yurtta kalmak çevre açısından daha iyi olabilir ama bizim yurtta kimsenin "yurt içinde" iletişimi yok gibiydi, daha sonra gittiğim diğer yurt bu açıdan daha iyiydi. orada da müdürün odasını basıp arkadaşımı camdan aşağı atacağımı söylemiştim sjfsjsk odamı değiştirmişti sağolsun.

ne zaman arkadaşımla eve çıktım, o zaman kendime geldim. evi yönetmek daha büyük sorumluluk. o nedenle "iyi anlaşmak"tan ziyade ev yönetme konusunda aynı fikirde olmak daha iyi arkadaşla. ayrıca sosyallik falan deniyor da dersine giden, öğrenci gibi yaşayan adam zaten sosyallik için yurda ihtiyaç duymuyor. ben yurttayken malın önde gideniydim, en sosyal ve ateş etmeli zamanlarımı evdeyken yaşadım. hepsinden önce "evim var" diyebilmek mental açıdan büyük rahatlık.

ben hiçbir tanıdığıma falan yurt önermiyorum. açıkçası bana hiçbir şey katmadı, hiç öyle güzel bir anım falan da yoktu. öte yandan eve çıktığım zaman hem çok daha sosyal oldum hem daha özgür yaşadım. sinir hastası olmadım, geceleri ev arkadaşımla kavga etmek zorunda kalmadan kendi odamda rahatça uyuyabildim, gece 4'te küfür kıyamet sesiyle uyanmam gerekmedi.

@pastörize yok karşılaştırma olarak sormadım. sadece nasıl olur merak ediyorum. yurt olayına pek sıcak bakmıyorum hala :D

evi döndürmek sıkıntı değil. zaten şu an da ailemle yaşıyorum oh ev işlerini yapıyorlar diye düşünmüyorum. evi çekip çevirmek zor gelmez. tek derdim bireysel alanlar. bugün evdeyim mesela. sabah biraz biraz dizi izledim, ders çalıştım, burada takılıyorum, tavana boş boş bakıyorum... haftasonlarım böyle geçiyor. yurtta haftasonları bu konforu bulamam.

üniversite ortamında asosyallik seni geriye itecek haliyle mutsuz yapacaktır. bunu aşman için kesinlikle yurt ortamını tecrübe etmelisin. evde kalırsan okuldan arkadaş edinmen çok zora girebilir. yalnızlık da mutsuz eder haliyle

yok şu an zaten okuyorum kendi şehrimde. okul değiştiricem. şu an ailemle kalıyorum. öyle çok asosyal değilim. tabii okulda vakit geçiriyorum ama ev, oda biraz daha tek kalmalık alanlar bence. yurtta bu özel alan yok.

ilk başta yurt diyenlere bakma. ben de öyle yaptım artık gına gelmişti. adamın alarmı çalar uyanmaz çalar uyanmaz, her sabah ben niye başkasının alarmına uyanayım. gece 1e kadar yatmaz hiçbiri ışık açık, ses bilmemne. ben başkasının yanında giyinmeyi sevmem. en son ranzanın yan tarafına ip serdim oraya kıyafetleri astım kapandı dışarıya da öyle bi özel alanım olmuştu. ev iyidir odandan çıkmazsın.

Yardımcı olur mu bilmem ama okuldan bir arkadaşım var 3.99 ortalama ile elektrik-elektronik mühendisliğinden geçen sene mezun oldu. Stanford'ta elektrik-elektronik mühendisliği için doktoraya kabul aldı (muhteşem bir başarı) fakat Stanford'ta ve MIT'de de fizik doktorasından ret yedi, fizik geçmişini yetersiz bulmuşlar sanırım. Şuan ETH Zurich'te mastır yapıyor. Adamdaki nasıl bir fizik aşkıysa, çok az kabul alınabilen, bana kalırsa dünyanın en iyi üniversitesi olan yeri elinin tersiyle itti :(

@Drakath Cevabınız için teşekkür ederim. Bu durumda yurt dışında aynı bölümden yüksek lisans tercih sebebi demek ki.

Hiç mi yüksek lisans doktora yapan yok arkadaşlar?

Akademik anlamda ilerlemek dediğinden kastın ne? Kadro bulmak mı yoksa ne bilim yurtdışı falan mı düşünüyorsun?

@biohazardous üniversitelerde kadro bulmak amacıyla. Üniversiteler Öğretim üyesi alırken bu durum negatif etki yaratır mı mesela?

Evet TR'de önemli. Genelde iktisat lisans mezunu olup alanında yüksek lisans yapıyor olmak veya işletme mezunu olup alanında yüksek yapıyor olmak diye çıkıyor ilanlar. Ha bazen de sadece işletme alanında yüksek lisans yapıyor olmak da denebilir ama bunlar temel alanlar olduğu için genelde kendi bölümlerinden mezunu alır her alan. Multidisipliner bi alan değilse kadro bulmak çok zor, hoş zaten genelde kadro bulmak zor =) Ama ilerde doçent falan olmak istediğinde alanını kendin seçiyorsun zaten sınavda. Yurtdışı düşünüyorsan çıktığın bölüm değil uzmanlığın önemli.

kapadokyada küçük bir otel için kullanmıştık biz. fakat gunu bir gün önceye almaya karar verdik. oteli aradığımızda rezervasyonumuzu gördüler ama bir gün önceye almamızı da pek takmadılar. biz de biraz korkmuştuk ama gittiğimizde boştu otel o yuzden belki öyle konuşmuşlardı.

@Olric ödemeyi kredi kartından otele gitmeden önce agoda.com üzerinden mi yapmıştınız peki?

Sitede bir sıkıntı olmuyor. Ama otel çakallık yaparsa bırak agodanın mudahelesini üzgün surat atmalık mail adresi yok. O yüzden otel ile diyalog halinda kalmak lazım derim. Bugün olmadıysa yarın arayıp teyit edin. Gelcem ben, isi bozmayın mesajı verin.

agoda booking.com'un yan ürünüdür. yani booking ile aynı mantıkta çalışıyor o yüzden sorun olmaz. Eğer rezervasyon yaptığınız yer butik bir işletme ise agoda yönetici paneline belirli kişiler erişebiliyordur, rezervasyonunuzu henüz kendi sistemlerine işlememiş olabilirler

Ayoda booking yan ürünü değil. Aynı işletme tarafından finanse edilen iki ayrı kuruluş.

Arkadaşımın önerisiyle bu site üzerinden aynı dönemde bir başarılı, bir de başarısız rezervasyon gerçekleştirdim.
Şimdi rezervasyonu yap, sonra öde olayından faydalanarak 3 günlük rezervasyon yaptım, ödeme için de kart bilgilerimi girdim. Daha sonra, gideceğim yerde bir gece daha geçirmek istediğim için doğrudan ekstra bir gece daha satın aldım, ödemeyi de sorunsuz bir şekilde yaptım. Önceden yaptığım rezervasyonun günü geldiğinde kartımdan ödeme alamadılar ve bana ödeme yapabilmem için 24 saat geçerli bir link gönderdiler. Bu link ile birkaç kez kendi kart bilgilerimi girerek yeniden ödeme yapmaya çalıştım fakat ödemeyi alamadılar. Daha sonra arkadaşımın kart bilgilerini girip ödeme yap kısmına tıkladığımda "Üzgünüz, bu link artık bu rezervasyon için geçerli değil" uyarısı aldım fakat link atılalı henüz 8 saat olmuştu. Konuyla alakalı sistem üzerinden sorunumu bildirdim ve yarım saat içinden Singapur'daki ofisten arandım(öyle söylediler). Ödemeyi kart bilgilerimi vererek telefonda yapabileceğimi söylediler ama güvenmediğim için geçiştirdim, telefonda zor olur bahanesi ile yeniden link atmalarını rica ettim. Tamam dediler ama sonrasında ne mail atıldı ne de tekrardan arandım. Rezervasyonu iptal edip hostelin kendi sitesini kullandım fakat aynı oda Agoda tarafından alındığı için başka bir oda tutmak zorunda kaldım. Ben yine oda bulabildim ama gitmeme 5 gün kala rezervasyonu iptal etmem hiç hoş olmadı. Bir daha kullanmam.

yuksek lisans genel anlamda pek bir sey degistirmeyecek hayatinda zaten bir iki istisna haricinde. Yazdigin tarz bir planlamada master bel baglanacak bir sey degil. Ukraynada masterin bir artisi olmayacak. Sonrasinda is bakacagim diyorsan emin ol dil ve is deneyimi cok daha onemli oluyor.. Ha amacin akademi ise o ayri lakin o zaman Ukraynadan daha iyileri var.

yabanci bir ulkede yasama deneyimi eger istekli ve hazirsan tavsiye edecegim bir sey. Bu baglamda Turkiyede ya da kapinin onundeki okula gitmekten cok daha sey katacaktir sana bu deneyim. Bu cepte.

Ankcak Ukrayna cok fazla buna degebilecek bir guzergah degil. Ekonomi bolumu icin hic degil.

Ekonomi ozelinde yazayim : Master yapayim bu konuda bana sonrasinda etiket baglaminda arti getirsin diyorsan (ki onda bile cok goz boyamaz deneyimlerime gore) reputation rank olarak daha iyi okullara dolayisiyla bu konuda daha ismi gecen ulkelere gitmeni kariyerini onun uzerinden cizmeni tavsiye ederim eger gitmek istiyorsan.

Rusçayı iyi öğreneceksek mantıklı.

bu tip konularda moral bozmak ve insanların şevkini kırmak en nefret ettiğim şeylerden biridir ama kendi tecrübemden yola çıkarak söyleyecek olursam kesinlikle gitme derim. bunu ukrayna'yı ikinci memleketi bellemiş, her fırsatta giden biri olarak söylüyorum.

benzer bir durumda lisans için ukrayna'ya gitme gafletinde bulunmuştum. dediğim gibi herkesin tecrübesi aynı olacak diye bir şey yok, nitekim ben cebimde çok az parayla gitmiştim ama ukrayna'da öğrenciliği çok çok kısa süreliğine de tecrübe etmiş biri olarak şu kadarını söyleyeyim: reisiyle, çomarıyla, millet kıraathanesiyle türkiye ukrayna'ya her açıdan hala bin basar. bozok üniversitesi'nden alacağın diplomayla ukrayna'dan alacağın diploma arasında çok fark olmayacak en başta.

ayrıca ukrayna'da rusça öğrenmek şeklinde bir avantaj söz konusu değil artık, adamlar rusya'yla savaş halinde. ülkenin batı yakasında rusça konuşmaya hoş gözle bakılmıyor. artık her yerde her şey ukraynaca. aile içinde rusça konuşan falan tabii ki var ama gazete, televizyon, sokak vs. hepsinde artık ukraynaca hakim. rusça geliştireyim derken ukraynaca-rusça kırması garip bi' şey öğrenip ikisini de tam anlamıyla geliştirememe ihtimalin var.

şu an türkiye yerine ukrayna'da yüksek lisans yapmanın benim için hiçbir "artı"sı yok. ha ukrayna'da yaşayabilen adam dünyanın her yerinde yaşar, hayat tecrübesi açısından öyle bir artısı olabilir ama durduk yere kendini yıpratmaya lüzum yok bence, hele ki yüksek lisans gibi bir işle meşgul olacaksan.

illa farklı bir şey denemek istiyorum dersen git, güzel yanları da oluyor tabii ama genel olarak şahsen hiç tavsiye etmem. ukrayna'da yapılan yüksek lisans türkiye'de hiçbir işe yaramaz bu arada, eğer öyle bir düşüncen varsa onu direkt unut :/

@AlsterWasser Görüşleriniz için teşekkür ederim. Ukrayna'nın akademik anlamda pek katkısı olmayacağını biliyorum lakin fiyat olarak uygun ülkelerden biri. Ayrıca vize problemi de yok. Başka bir ülkede yüksek lisans yapacak olsam vizesi ayrı dert, yaşam giderleri ayrı dert, euro'ya zaten değinmiyorum bile. Beni buradaki yüksek lisanstan soğutan en önemli etkenler; 1)ingilizcem yerinde sayacak 2) yüksek olasılık ile 2 sene daha işsiz kalacağım yaş ilerleyecek ve yüksek lisans sonrasında da iş bulma garantim yok. Yurtdışındaki en önemli etken yabancı dil ekleme ve geliştirme üzerine.

vize problemi yok derken eğer vize almadan gidebileceğinizi düşünüyorsanız o belirli bir süreliğine yapılan turistik ziyaretler için geçerli. ukrayna'da okumak için uzun süreli vize almanız, oraya gittikten sonra da bunu oturma iznine çevirmeniz gerekiyor. ha avrupa ülkelerine kıyasla çok daha kolay bir işlem, türklerden maddi teminat bile istemiyorlar ama ukrayna'nın bürokrasisi korkunçtur. konsolosluktaki adam hangi belgelere ihtiyaç duyulduğunu bilmiyordu ve türkçeyi doğru düzgün konuşamadığı için anlaşamamıştık, o kadar diyeyim.

bir de ukrayna kağıt üstünde ucuz ama "yabancı öğrenci" olarak gidildiğinde kazın ayağı öyle değil maalesef. yurtta kalacaksanız çoğu yurt korkunç derecede kötü. daha iyisini isterseniz özele para bayılmanız lazım. eve çıkayım derseniz yabancılara ev verme konusunda çok katılar (yasal bi' sebebi vardı, şu an hatırlamıyorum). ukraynalıların 120 dolara kiralayabileceği evler için sizden aylık 250 dolar isteyebilirler. böyle çakallıkları var evet: yabancıysan hrivna değil dolar olarak istiyor adam kirayı. eğer ukraynaca/rusça bilmeden gidiyorsan orada her anında yanında olup her işinde destek çıkabilecek birine ihtiyacın var çok param gitmesin dersen. yoksa her türlü yoluyorlar, kaçarı yok. türkiye'den daha ucuza gelmez yani standartlarını çok düşürmeyeceksen. düşüreceksen de bence en azından düşürdüğüne değecek bir ülkede yap. ukrayna'da sefil gibi okumanın hiçbir anlamı yok. "param var" dersen de o zaman ukrayna'ya gitme derim, paran varsa ukrayna'da ne işin var jsfk

Hayir, turkiye'den daha kotu bir ulkede okuyup ne yapacaksin. su an is bulamiyorsan ukrayna yuksek lisansiyla da bulamazsin, hangi isveren sallar ukraynayi? eger ciddiysen is bulabilecek bir alanda tekrar lisans oku.

@hot potato Maksat okumaktan çok dil öğrenebilmek hocam. Yoksa Türkiye'de de yüksek yapınca (çok üst düzey üniler hariç) işveren yine sallamıyor. 4 sene daha tekrar lisans okuyamam. O konuda kararım kesin. Ya yurtiçi yüksek lisans ama asıl amaç iş aramaya devam etmek bir yandan. Ya da yeni bir dil öğrenebilmek.

koyu lacivert takım
kahverengi ayakkabı + kemer
açık mavi gömlek
kravat takmasan da olur.
takacaksan da mavi tonlar tercih edilir.

siyah takım elbise niye çok resmi oluyormuş? ulan millet götünden element uyduruyo. Siyah takım elbise, beyaz gömlek ve siyah tonda kravat. banka mülakatlarından o tarz şeylere önem verilmiyor. fazla resmiyet olunca noluyormuş? ters mi tepiyormuş? :))))))

Lacivert veya gri tercihimizdir.

Problem şu ki, siyah takım elbisemde pantolon dar geliyor kilo aldığım için. Üst kısımda problem yok. Ama aynı ceketin kumaşından pantolon bulmak zor olacağını düşündüğümden yeni takım elbise alayım dedim. Almışken de siyah zaten var, değişik bir renk daha bulunsun diye koyu lacivert düşündüm. Kravat takmam zorunlu. Gri sevmiyorum pek. Yalnız alacağım takım eğer lacivert olursa çok koyu olacağından kahverengi ayakkabı ve kemer çok sırıtır gibime geliyor. Sanırım siyah mat kemer+ayakkabı daha uygun olacak gibi. Yine de kafam çok karışık.

Banka dediğimiz yer zaten resmi bir yer. Koyu renk takımdan başka bir şey giyemezsiniz. Lacivert takım siyah takıma göre daha resmi kabul edilir bu arada.

Bence koyu lacivert bir takım alabilirsiniz

Koyu takim lacivert, siyaha yakın olacak ayirt etmesi zor

Beyaz gömlek bordo kıravat

Siyah kemer ve ayakkabi

Bu kombin kamuda ve ozel sektorde bu sekilde adeta teamül olmus durumda bunun disina cikma bence

Edit: koyu lacivert takım diyecektim

siyah takım uygundur.

metroya bin zeytinburnu durağında inip hemen yan tarafındaki tramvaya aktarma yap(evet aktarma için kart basacaksın) direk eminönüne gidersin.

metro ile yenikapı, oradan da marmaray ile sirkeci yapıp biraz yürüyebilirsin. basond'un dediği de olur ama tramvay yavaş gidiyor baya. zeytinburnu'ndan eminönü'ne varana kadar yaşlanırsın. havalimanında 10 liraya istanbulkart satılıyor içinde 4 liralık basma hakkın var. sonra doldurur doldurur kullanırsın ya da iade edip 6 liranı alabiliyorsun. 3-5 basımlık biletler pahalıya geliyor.

Öncelikle cevaplarınız için teşekkür ederim. Peki havaş mantıklı olur mu veya havaş eminönü civarına gidiyor mu?

havabüs taksime gidiyor. oradan eminönüne ulaşmak için yine bir şeylere binmek gerekecek.

temel seviyede sonucu güzel olur, açılırsınız, konuşurken oluşan kabızlık gider ama ileri bi speaking için kullanılması gereksiz.
bu arada denemek için 15 dk kullanmıştım 2 farklı kişi ile ordan yaptığım çıkarımlar sonucu yazdım.

@zebragibi Teşekkür ederim cevabınız için. Hangi sitede kullanmıştınız 15 dk sürenizi cambly mi?

Ben o bahsi geçen süreyi deneyerek tecrübe ettim. Askerlik problemi var diye işe alınmadım. tavsiyem bir an önce aradan çıkartılması

@ampirikukumil Cevabınız için teşekkür ederim. Böyle olacağını bilseydim mezun olur olmaz giderdim askere. Neredeyse 1 yıl olacak mezun olalı hiçbir yerden ses seda yok. Hayır yüksek maaş gibi bir düşüncem bile yok. Başka şehirde olsa ev kiramı ödeyip karnımı doyursam bile çalışacağım, kenara para koymayı bile düşünmüyorum sırf tecrübem olsun diye ama dediğim gibi çağıran eden yok. Uyduruk bir okuldan da mezun olmadım. Buradaki tecrübe edinmiş kişilerin görüşlerine göre bir yol çizeceğim artık kendime.

ben de aynı durumdan muzdaribim. keşke bitirir bitirmez gitseydim. anlaşmak üzere olduğum güzel yerler askerlikten dolayı hep vazgeçti maalesef.

Askere gitmemisseniz firmalar icin bir eksi kriteriniz var.
Askere gitmisseniz baska eksi kriter ariyorlar. Bir an once bitirin gelin. Ben diplomayi aldim, otobuse binip askerlik subesinin onunde indim 2011'de, bitirdim 2012 ocakta. Sonra yoluma baktim. İssiz oldugum donemler elbette oldu ama aklimda yapmam gereken bir sey kalmamisti. Ehliyetiniz yoksa onu da alin bir an once o da onemlidir.

sektorden sektore, kisiden kisiye degisiyor.

bilisim sektorundeyim, kimsenin askerligi taktigi yok. beraber mezun oldugum arkadaslarimdan askerlik yapan da yok. karsindaki kisi de genelde askerden bir sekilde kacmaya calisan biri oluyor zaten.

uludag iktisat mezunu arkadasim 5-6 ay is bulamamisti, herkes askerlik soruyor diyordu. askere gidip geldi. donusunden bir ay sonra is buldu.

sektöre ve vasıflarına göre değişiyor. ama net bir şey diyebilirim: işi buldun mu gireceksin. girip de kendini yeterince kanıtlarsan çünkü, işveren de salak değil, sonradan gidip gelmek zorunda kalsan bile seninle devam eder.

lpg yanınca çıkan ısı, benzin yanınca çıkan ısıya göre daha yüksek. o nedenle lpg araca uzun vadede zarar veriyormuş.

1- Lpg takınca aracın ömrü LPG'siz haline kıyasla kısalır fakat bu uzun süre sonra gerçekleşir. Yani bir anda olmaz. Atıyorum sıfır araç alıp LPG taktık. Normalde bu araç lpgsiz 500 bin km üstüne çıkacaksa, LPG li araç 350 bin km civarı motor bakımı isteyebilir. Ama bu verdiğim kmler her araç için ve her kullanıcı için aynı değildir. Performans konusunda ise benim gözlemim LPG de kullanınca araç %10-%15 civarı performanstan düşüyor. Aracı trafikte yarış için kullanmayacaksanız günlük kullanımda performans konusunu kafanıza takmayın.
2-Hem benzin hem lpgli araçlarda, araç ilk çalıştırmada (sıralı sistem lpg) benzinle çalışır. Aracın motoru 35 C dereceyi geçince (ayara göre değişir bu sıcaklık) lpg ye otomatik olarak geçiş yapar. Şehir içi dışı fark etmez aracı nasıl kullanmak istiyorsan bir tuşa basarak ya benzinde ya da lpgde kullanırsın.
Günde 100 km az değil. Benzinli araç ekonomik anlamda sıkıntı çıkarabilir. Bu sebeple ya dizel ya da Lpg+benzinli tavsiye ederim. Lpg+Benzinli araç alıp sürekli benzin modunda kullanmanız bir sorun çıkarmaz. Tek çıkaracak olduğu sorun cebinizden daha az para ödemek varken daha fazla para ödemektir.
Aracın ömrünü LPG den önce zamanında yapmış olduğunuz periyodik ve ağır bakımlar etkiler.

1- araç uyumlu ise, yemiyor. atmosferik motorlu Hyundai accent, Toyota corolla, 1.6Vti motorlu Pejo-citröen modelleri, 1.6 motor Reno gurubu bunlara örnek. ama örneklerin başında elbette honda civic geliyor. Uyumsuz motora takarsan rübap yanması gibi sorunlar ile karşılaşıyorsun.

2- zaten lig ilave olarak takılıyor, benzini iptal etmek söz konusu değil. araba bazen lpg, bazen benzin ile çalışıyor. bunun optimumunu ayarlayan parçanın adı lig beyni.

günde 50 kilometre bile yapacaksanız, lpg tercih edin. binlerce taksici yanılıyor olamaz.

arabanın lpg ile uyumlu olması lazım +1, örneğin subarularda subap ayarlarını kaydırıyor ve boxer motor olduğu için çoğu modelde subap ayarı yapılması için motorun inmesi gerekiyor (2500 lira falan).

yeni hondalarda fabrika çıkışlı lpg oluyor, normal modelden farkı lpg'ye uygun subap kullanılması sadece sanırım.

benzinde kullanımla lpgde kullanım arasındaki fark aslında çok değildir. bu lpg mevzusu bizde çok çok abartılıyor. tıpkı yılda 5-10k km yapıp "ben dizelden başka araca binmem abi"ciler gibi.

1-lpg yüksek oktanlı bir yakıttır. patlama odasında doğal olarak daha da fazla ısı yayar. bu da zamanla subaplara zarar verir. 5-10 yılda bir değişmesi normal olandır. ama değiştirmeseniz de gitmem demez.yağsız ve kuru bir yakıt olduğu için zamanla enjektörleri tıkar. yağlama tam olmadığı için motorun pistonları daha da aşınmaya uğrar. ama bu aman aman bir aşınma değildir

2- sıralı sistemlerde baya kafana göre kullanabilirsin. bunu manuel olarak yapıyorsunuz tabii ki. motor belli bir sıcaklığa ulaştığı zaman kendi atar zaten sıralı sistemlerde.

performans konusunda 1.6 astra ile hiçbir sıkıntı yaşamadım. düz yolda baya baya 200'ü gördü araba. benzine alsan da maksimum 210 yapar. serilikten yiyor biraz evet ama olacak o kadar. bana göre tek sıkıntısı kapalı garajlara ve otoparklara girememek. eyyorlamam bu kadar.

Geçtik bir sorun çıkmadı yalnızca kurulum işlerini ve modemi sen hallediyorsun

öncelikle aşırı övenlerin ya altyapısı çok iyidir şanslıdır kısa sürede geçiş işlemini yapmışlardır ya da 1 ay bedava internet kullanmak için çakallık yapıyordur. altyapı yeterli ise kargonuz ellerine ulaştıktan sonraki 2-3 iş günü içerisinde geçiş işlemlerinizi hallediyorlar. ben 2 evde başvuru yaptım. Edirne'de altyapı yetersizmiş 11 iş günü bekledim. İstabul'daki ailemin evine bağlattım 3 iş günü içerisinde bağlandı. Biraz şans işi bu ama ttnet ile sözleşmenizin bitmesine 4-5 gün kala başvuru yaparsanız sorun olmaz diye düşünüyorum.

İptal işiyle uğraşmadım bilmiyorum o konuyu. İnternet hızı da başlangıçta az veriliyor niyeyse. Destek oluşturuyorsunuz genelde aynı gün hızınızı normale çeviriyorlar. Ben 7 aydan fazla süredir kullanıyorum performans anlamında pek sorun yaşamadım açıkçası. Ama en büyük sorun müşteri hizmetleri bence. Karşınızda insan yok. Makineden 3e bas 5e bas ve arıza kaydı oluştur şeklinde ilerliyorsunuz. Arıza kaydını bıraktıktan sonra onlar size gün içerisinde veya sonraki gün dönüş yapıyorlar. Bence dünyanın en aptal sistemi bu. Ama 60 liraya da 35 megabit hız ve akksiz bir internet yok kesinlikle.

not: İstanbul'daki eve ocak ayının ilk haftası geçiş yaptım. yeni bir sisteme geçmişler. modeminizi ve internet bağlantınızı evinize gelip kendileri kuruyorlar ve tek seferlik 30 tl alıyorlar bunun için.

Ttnetten memnunsan 35mbit 100 gb akn’ye 70 tl oduyorum. Hiz duserse de 16ya dusuyor. Netflix fhd vs 16 mbitte de takilmadan oynuyor

Valla turknet e arıza kaydı bıraktım 1 ay umursamadı adamlar müşteri hizmetlerine bile ulaşamıyoruz. En sonunda iptal dilekçesi yolladım aradılar 6 ay yarı fiyat ödeyin, arızanızı da hemen giderelim vs dediler yine de iptal ettim kurtuldum.

türknet zaten ttnet altyapısını kullanıyor, eğer ttnetten memnunsanız çok şanssız değilsen muhtemelen pek bir fark olmayacak.

benim ev santrale 3 metre. modem değerlerine baktığım zaman 150 mbit alabiliyorum. snr değerim türkiyede kimsede görmediğim bir değer olan 40 küsür.

ona rağmen bazen, bazenden kastım 1 ay içinde 1 gün internette yavaşlık yaşadım ki bu yavaşlığı türk telekom kullandığım zamanlarda da yaşardım.

genel olarak memnunum, eğer bir sorun yaşamazsan türkiyedeki en iyi internet denebilir ve aslında desteklemek de lazım çünkü artık bu kota olayı tamamen bitmeli.

ne kadar sürede geçiş yaptığıma gelirsek dediğim gibi ben santralin yanında oturuyorum , sabah kendilerine başvurdum, akşamüstü ttnet aradı evdeyseniz hattınızı aktif edeceğiz dediler, 2 gün sonra da kağıtlar turknete ulaştı, 3 gün içinde internetim açıldı, ben kurulumu yaptım sonra türknetin gönderdiği adam da 5. gün geldi ve evdeki hattı elden geçirttim. ama dediğim gibi türkiyede benim sahip olduğum imkanlar pek yok. ben ballıyım bu konuda.

bu da benim değerlerim, pingi hiç çözemedim:

www.speedtest.net

eğer düşünüyorsan bir ay bedava kampanyası da var ona da katılabilirsin. sana referans olan kişi ve sen 1 ay bedava kullanırsın.

benim modem ve bağlantım hazır. Yalnızca sms ile modeme girmek için kullanıcı adı ve şifre göndereceklerini söylüyorlar. Başka bir şey yapmama gerek yokmuş. Ama kaç gün internetsiz kalırım o meçhul. Biraz da AKK olayına gösterdikleri tutum kendilerine çekiyor ama bakalım.

Hiç internetsiz kalmazsın. Modeme reset atmak dışında.

Aynı durumda ben de geçtim. Hiçbir sıkıntı olmadı. Ttnet’de bir dakika dahi fazladan durma hemen başlat işlemleri. 3 ay oldu çok memnunum. Keşke daha önce geçseymişim. Akk falan artık çok saçma geliyor.

Geçeceğim %90. Gerçekten bir sıkıntı çıkmaması durumunda akk avantajı çok iyi. Youtube'dan bazen videoyu 360p ye çekiyorum 75 gb dolmasın diye. Bıktım ne yalan söyleyeyim.

Tabi sey de var, millet sadece memnuniyetsiz olunca dert edip de bir yere yaziyor. Ben bir kac ay once gectim. TTnet iptali dahil her seyi kendileri yaptilar, ben sadece imzalari attim yolladim. Internetin ttnet idi, aktivasyon biraz sürdü ama o sirada internetin kesik olmuyor sen gidip kapattirmazsan. Bir gun internetteyken baglanti koptu hop yeni ip ile geri geldi, ayni anda SMS ile yeni sifre geldi, girdim baglandim. Bir sikinti yok bende henuz.

benim hocam video kanalı var youtube'da onu izleyebilir, kitaplarını alıp sorularını çözebilirsiniz. hocaların ekşi'deki başlıklarına da bakabilirsiniz.

(bkz: ramazan yetgin)
(bkz: engin eraydın)

@blue eyes white dragon Çok teşekkür ederim. Gerçekten youtube videoları faydalı olacak gibi duruyor.

Geçenlerde sozlukte bi başlık vardı birisi genel kultur için uygulama yapmış, soru geliyormuş her gun vs vs. Ucretsiz gonderiyormuş hatta. Alta yazanlar beğenmişti.

ustune varsa bi blazer giy gayet yeterli.

Ceketi salla, düz bir gömlek ciddiyetini göstermen için yeterli;

şirket ister kurumsal olsun ister olmasın yine de ilk görüşmeye takım elbise ile gitmelisiniz. giydikleriniz sizin kalitenizin göstergesi, şirketin değil. ne olursa olsun ilk intiba önemlidir. işe alındıktan sonra ortama göre giyinebilirsiniz ama iş görüşmesinde giyilecek şey bellidir.
Not:ik da işe alımcıyım.

ceket mutlaka giyin. şirket aman aman kurumsal değilse kravat şart değil ancak ceket olmazsa olmaz. havalar da soğudu zaten.

not: bir ikcı

Gavurların bir sözü vardır

You can never be overeducated or overdressed

görüş bildiren herkese çok teşekkür ederim. ceket giymeye karar verdim. çünkü ceketsiz beyaz gömlek pantolon içine de sokunca ve biraz da göbek olunca komik göründüm ya da alışık olmadığımdan öyle geldi. insan sürekli kot-gömlek-tshirt giyince ve böyle bir duruma düşünce sudan çıkmış balığa dönüyormuş bunu da görmüş oldum :)

hayır arkadaşım takım elbiseyle gitme kesinlikle.
neresi olursa olsun gidilir diye bişey yok. sanayiye takım elbiseyle gidersen noluyoruz aq olur millet.
bahsettiğin kombinler cok iyi.
ceketi de alırsın, sıcaklarsan açarsın.
giydiğin zaman terliyorsan cıkarırsın olur biter, kötü de durmaz. patron senin elinde ne taşıdıgına bakmaz.

blazer yeter, onu da giymesen de olur ,sıcaksa elinde taşı.

ufak birkaç sahne olması lazım.

ben de vardı diye hatırlıyorum

var.

kariyerin matbu cv'sinde tanımlanmayan birşey varsa onu yazabilirsin. çalışmak istediğin alanı çalışma prensiplerini v.s yazabilirisin zaman kaybı olmasın diye.

orada tanımlanmayan bir sağlık durumu v.s varsa yazabilirsin.

mesela kendi kendine diyorsan ben görüşmeye gittiğim firmalarda şunun kesin olmasını istiyorum diye, yani iş ve firma ayırt etmeksizin olmazsa olmazların varsa onu yazabilirsin(gerçi bunu 1.madde de anlatmışım)

yani; özet bilgi olarak görme de orayı, ''notlar'' olarak gör. hemen mesleğinin ve iletişim bilgilerinin altında seninle ilgili extra ifadeler alanı gibi.

ben olsam öyle yapardım.

@mete kudur Tavsiyeleriniz için teşekkür ederim.
Başka fikri olanların yorumlarını da bekliyorum.

Bitkisel değil de hayvansal bir çözüm var:) Bir arkadaşım bahsetmişti. Salyangoz kabuklarından elde ediliyor. Bir araştır istersen.

iva natura'nın şu ürünü düzenli kullanımda etki gösteriyor, bitkisel ve organik:

www.labermarket.com

@1adam yok hocam almayayım ben :)
@111111 tavsiye için teşekkürler. Araştıracağım.

e-devlet üzerinden alınan mezun belgesi kabul oluyor değil mi? okula gitmek zorunda değilimdir umarım

okulundan senin mezuniyetine dair e-devlet güncellemesi yapıldı mı onu öğren, yapılmadıysa yapsınlar. okuluna ulaşman zor ise önce e-devletten aldığın belge ile şubeye gidip tecili dene. e-devlet üzerinden bakıp mezunluk durumunu kontrol edebiliyorlar ancak tecil için bu yeterli mi ben de bilmiyorum.

(bkz: sway ) microsoft'un sunum için hazırladığı bir sistemdir.

prezi' yi bir araştırabilirsin. çok yönlü sunular hazırlamak mümkün.

@murtiii Sway'i ilk defa duydum biraz inceledim gerçekten kaliteli ve güzel aktif bir sunum hazırlanabilir gibi duruyor. Öneriniz için teşekkürler.
@carabelli Prezi'yi biliyorum hatırlattığınız için teşekkür ederim. Değerlendirmeye alacağım. Fakat ücretsiz sürümde sunum üzerinde Prezi yazısı dezavantaj.

Beğendiğin modelin numarasını yazıp internetten al

@lcha beğendiğim model camlarıyla birlikte bir tek ray ban orijinal sitesinde çıkıyor o da aynı fiyata denk geliyor.

boyner vb mağazalara bak, onlar kampanya filan yapıyor arada sırada.

atasun optik'te çok güzel kampanya var fiyatlar gerçekten uygun. birkaç ryban inceledim internet fiyatlarına göre ciddi ciddi ucuzdu.

300-350 lira normal cam fiyatı, 500-550 polarize olan. Başka yere bak. İnternetten alma. Fiyat değişmiyor zaten.

Bir ara atasuna uğrayayım madem.

yer oluyor genelde ama sen gotu saglama almak istiyorsan birazcik erken gidip sirada beklersin

öyle bir sistem yok. gidip oturuyorsun, dolunca da doldu diyip kapatıyorlar zaten. yoğun zamanlarda otobüsün yanında ufak 17 kişilik servislerden de kaldırdıklarına şahit oldum ama garanti değil tabi..

ben zaten en azından 30 dk önceden giderim tabi ne olur ne olmaz. Peki dolmasını beklerken havaalanına gidişi geciktirmezler değil mi?

havaalanına gidişte saati neyse o zaman kalkarlar. dolsun da öle kalkiyim diyemezler. ama aynı şeyi havaaalından dönüşlerde yapmadıkları oluyo bazı illerde. ( örn. trabzon )

www.turkcell.com.tr

bu şehirlerdeysen ben de platinium var boşuna para verme bedava gidebilirsin

@oscar saol hocam. maalesef listede yok benim havaş'ı kullanacağım şehir.

bagajda sorun olmuyor. tursu fln tasımıyorsan sorun etmezler.

pegasus ile geçtiğimiz ay 500 ml'lik lens sıvısını bagajda taşıdım sıkıntı olmadı.

o zaman el bavuluma 60 ml lens solüsyonunu alayım. 100 ml üstündeki deodorant vb. eşyaları da valize koyup bagaja vereyim.

5 litrelik şalgam bile taşıdım bagajda, sıkıntı yok

bagaja gayet çok miktarda kolonya, parfümi aseton, deodorant, traş köpüğü, saç köpüğü, jöle möleden oluşan dev bir kozmetik çantası verdik.

patlayıcı matlayıcı olmadığı sürece bagajda sıvı taşımakta problem yok. el bagajında da maksimum 100 ml.

el bagajında 100 ml gibi bir sınır var.
bagajda ise herhangi bir sorun olmaz.
www.ataturkairport.com

yves rocher'un yüz yıkama jellerini kullanabilirsiniz.

eğer cildiniz yağlı veya karma ise la roche possay effaclar jel oldukça kalitelidir.

bol bol duş alıp, suyla yıkama tavsiyesini vereceğim ben de. bu ürünlerle benim yaşadığım tecrübe yüzümü saçma sapan bi aşırı kuru/aşırı yağlı döngüsüne sokmasıydı. iyi beslenme + no kimyasal diyorum.

Ben Nivea'nın erkekler için hydra bilmemne ürününü kullanıyorum. 10 lira. 2-3 ay yetiyor. Memnunum.

cildiniz kuru ise alkol iceren ürünler kullanmayin. benim tavsiyem budur.

bende nivea kullanıyorum. memnunum. 14 tl falandı galiba.
aynı işi görüyor.

bir şey olmaz.

tarihi geçmiş cipsi nerden buldun hacı :)

@hakim oynayın dedi 3-4 ay önce almıştım. Bir türlü yemek nasip olmamıştı. Şimdi bi film açıp izlerken gömeyim dedim. Yine nasip olmadı :)

Küf kokusu yoksa bisey olmaz.kuflenmis olacagini hatta bayatlamis olacagini bile sanmam.

keşke yoğurtlu sosa bandırıp yeseydin :/ miden ağrıyacak.

en başta ünlülerden gidersek bb king, billie holiday ve ray charles ile başlanabilir, john lee hooker var ama biraz spesifik, beğenir misiniz bilmiyorum. daha sonraları için janis japlin tabii ki. şahsi favorim ise sidney bechett (jazz- blues ama olsun)

derin dal: memphis minnie, kansas joe mccoy, lightning hopkins.

gitar soloları mest eden birini ararsan stevie ray vaughan mükemmeldir. buddy guy da gayet sağlam bluescudur.

bb king ve srv

Ben harper

jimi Hendrix ve Guthrie govan

eric clapton

John Mayer. Üstte yazılanları da mutlaka dinle.

Buddy Guy tabii ki :)

the doors

Uzun süre dolapta kaldıysa tadının kokusunun sana biraz tuhaf gelmesi normal. Hiç sanmıyorum bozulduğunu. Viskinin bozulması acayip zor, genelde güneş ışığında falan çok uzun süre kalırsa bozuluyor. O durumda da baktığında tortumsu şeyler falan olur, süper kötü kokar anlaşılır. İçin rahat edecekse bir süre oda sıcaklığında bırak, o zaman bak bi haline ona göre içersin ama asla düşünmüyorum bozulduğunu.
Göm sen onu göm

bence biraz bozulmaya başlamış ama öldürmez o. tadı güzel geldiyse iç.

Kapağı hiç açılmamışsa sonsuza kadar bozulmadan durur alkol oranı yüksek olduğu için. Kapağı açılmış sonra da iyi kapanmamışsa alkolü uçabilir, o da bozuk bir tada neden olur. Fakat bozulmaz.

valla tadı eskisi gibi değil. dediğim gibi alkol tadı çok batıyor şu an. sanırım buzdolabında uzun süre tutmamalıydım. ama sıcak da içemiyorum ki zevk alamıyorum

Üniversiteni yaz yeter, okuduğun ilkokul kimsenin umurunda değil. Lisen süper bir liseyse onu da yazabilirsin, değilse gerek yok.

lise de sıradan anadolu lisesi. O zaman üniversiteyi yazayım sadece. İş deneyimleri filan yok zaten o kısım da boş. Cveap için teşekkür ederim @i was made for you

aman formalite o ya. sadece kırmızı yıldızla gösterilen zorunlu şeyleri işaretlesen yeter bence.

16gb alırsanız satarken değil daha kullanırken aşırı zorluk çekersiniz. 16gbden kesinlikle uzak durun.

16 gb yi satarken daha kolay satarsın. diğerlerinden ucuz çünkü. çogu insana da yetiyor açıkcası 16 gb. benim tavsiyem 5s 16 gb alman.

önceki telefonum 32 gb idi. Oyun ve gereksiz uygulama kullanmıyorum zaten. 16 gb ile idare ederim diye düşünüyorum (10-11 ay kullanacağım). Benim için önemli olan satarken ki kolaylığı. O yüzden 5s ile 6 arasında gidip geliyorum.

herkes 16gb yetmiyor etmiyor diyor da; ben 4 senedir 16 gblik 4s kullanıyorum ve şu an 6 gb si boş. 10 bin tane fotoğrafı dağınık bi şekilde telefonda tutmaktansa pc ye atmak zor geliyor insanlara sanırım. o kadar fotodan istediğini arayınca bulamıyorsun da zaten. 6s alcam ve yine 16 gb alcam.

dostum 1 dakikalık iphone 5s videosu yaklaşık 700 mb yer kaplıyor. 5 dakika video çekeyim desen zaten hafızanın 3 te biri gidiyor yani. 16 almamakta fayda var.

@roketadam Hocam zaten video, fotoğraf çekmekle pek uğraşan bir insan değilim. Kendime 7 alacağım zaman yani uzun süre kullanacağım zaman zaten 64 gb tercih edeceğim.

Al-sat arasındaki makasın minimum olduğu yer en mantıklıdır. Basit olarak civarındaki kuyumculara gidip deki ben 10 gram altın alacağım, kaçtan verirsin, kaçtan alırsın? Bir de bankaların online kurlarına bak, tercihen enpara, o sırada kaçtan alıyor kaçtan veriyor, aradaki fark ne? Hangisi küçükse onu tercih et. 10 gram dememin sebebi biraz daha iyi fiyatlar verileceğinden.

sürekli atarım 3-4 bişiler diyorsan banka. zaman kötü. artık hırsızlar detektör ile giriyorlar evlere. evde tutmak akıl karı değil.

2 ayda bir atarım en kötü.

bankadan şaşma sen. sanki ne kadar atacan da 1 2 kuruşun hesabını yapıyon. tamam damlaya damlaya göl olur da etrafımda ne kadar böyle pimpirikli adam varsa zarar ediyo hep bi şekilde. kardeşim aç banka hesabını her ay at işte.

miele alın.

Miele baya tuzlu. Çok kaliteli olduğunu biliyorum ama bizim bütçenin aşırı üstünde

zamanında cok araştırmıştım bu konuyu. arçelik hiç önerilmiyor. ikisinden birinde kararlıysanız bosch derim ama ben electrolux aldım cok memnunum. marka ve modeli yazarak donanımhaber'de aratırsanız bayagı katkısı olacaktır.

Bosch. Yerli almam

Arçelik 7103 y var bende 1 2 aydır, memnunum şu ana kadar. Değişim kampanyası ben alırken yoktu, yeni mı çıkmış? Ayrıca dolardan olsa gerek zam gelmiş, 1069a almıştım makineyi şimdi 1129 olmuş.

Hocam yeni çıktı sanırım ben de 2-3 gün önce tv reklamında gördüm değişim kampanyasını. Hem beko hem arçelik. Hangi marka olursa olsun alıyor ikiside

valla ben on kusur senedir bozulsun yenisini aliyim diye bekledigim arcelik marka buzdolabi camasir bulasik makinesi ile yasiyorum. eski bekar evimden kaldi, orada kullandim, depoda yatti, sonra iki kere tasindim dalan hala inatla bozulmuyorlar. bizdeki en basit modellerinden biri oldugu icin de olabilir, zira ne kadar mekanik olursa, elektronigi azolursa o kadar uzun omurlu oluyor bu aletler. kombi de en az 20 yillik ben ikinci sahibiyim.

Kesinlikle Bosch almayın, paranızla rezil olursunuz. Servisi montaj yerini beğenmez, o kablo ordan geçmemeli der, bağlamadan gider. Parçası lazım olsa çok pahalıdır. Arçelik alın; kendisi ucuz, parçası ucuz, servisi gelince her türlü çözer sorunu.

arçelik i tavsiye ederim. 4-5 senedir kullanıyorum hiçbir yamuğunu görmedim.

ayrıca arçelikte hem elektronik hem donanım bölümünde çalışan akrabam var, onların referansı sağlam. satış sonrası destek konusunda da beyaz eşyada en iyisi arçelik.

çok programlı vs aramıyorsan profilo.

(profilo,bosch ve siemens aynı ürünler)

hocam içine otomasyon giren bir konuda almanlarla türkleri kıyasladığınızın farkında mısınız? hani rus fransız falan olsa neyse de alman yani.

Benim Köyde yaşayan 60 yaşındaki ilkokul mezunu annem de eline geçirdiği paralarla ( sabit geliri yok, çocukların gönderdikleri para ve kendi üretimi olan pekmez, Fındık vs den Kazandığı paralar) gitmiş eve Bosch marka buzdolabı ve set üstü ocak almış. Anne Bosch pahalıdır paranı keşke ucuz birşeye harcasaydın dedim, kaliteli olsun pahalı olsun ben gene biriktirdim dedi.

60 Yaşında elinde hiçbir teknolojik imkan bulunmayan (internet , mobil internet gibi) annem bile Bosch un daha kaliteli olduğunu düşünüp ve bilip ondan alışveriş yapıyor . Gerisini sen düşün

bu arada arçelik alırsanız 140 liraya +4 yıl (toplamda 7 yıl) garanti yaptırın bence.

tereddütsüz Bosch. arcelik asla ve asla alma ...

Bosch alman üretimi bulursanız, Miele falan almanıza gerek kalmaz. Hem de Arçalik parasına :)

bosh alman+1

Arkadaşlar cevaplarınız için çok teşekkürler. Arçelikteki değişim kampanyasından yararlandık. Eski makinemizi alıp 200 TL indirim sağladılar. Dolayısıyla arçelik almış olduk. Aldığımız yetkili satıcı da tanıdık çıkınca iyi oldu.

grammeri pek güzel kavramak için turboingilizce ürünü var. bulursan edin onu derim. kitap değil ama cümle kurma olayını onla çözebiliyorsun

yds yayınlarının dil sınıfları için takımı al.10.sınıf için olanı. 180 tl iiçinde vocabulary reading grammar var. grammar türkçe zaten. ayrıca 5000 soruluk yaprak testler de var. tavsiye ederim...

www.eksiduyuru.com burada benzer bi soru vardı.
ingilizce olarak betty s. azar'ın understanding and using english grammar'ini, türkçe olarak www.elsyayin.com.tr yi öneririm.

betty azar değilde raymond murphy daha anlaşılır diyorlar.bu arada özellikle tenseler sıkıntılı benim

els

els nin pdf sine baktım tense açıklamaları çok yetersiz.

www.dilkoyayincilik.com tavsiye ederim.