Onu çalıştırırken de exe çalıştırılıyordu sanki

Copy paste ile oynanır da cm'yi çalıştırmak için de exe ile girmen lazım.

zamanında generals yükleyip oynadığımızı çok net hatırlıyorum ofiste ama nasıl yaptık hiç hatırlamıyorum. ben en iyisi it'ye diyim yüklesinler bana

sıcakta mı tutuldu? dolapta mı?

sıcakta tutulduysa içme. Soğuktaysa göm, bişi olmaz (ytd)

Hiçbir şey olmaz.

Ne sıcağı ne soğuğu çay dediğin bildiğin ot. İç bir şey olmaz.

@catch the arrow

içinde şeker yok yani? şeker bakteri üretmez yani?? bakteri fazlalığı hastalığa sebep olmaz yani???

buz dolabında değildi, oda sıcaklığındaydı.

Ben olsam tereddütsüz içerim.

Yatirimlik mi oturmalik mi?
Kredi mi pesin mi?
1 milyon ustu residance mi yoksa normal bir daire mi?
Sehir semt neresi?
Gelirin nedir?

Ve daha bir suru sey.

Yanisi kimine gore mantikli kimine degil.

geçen bayramda bir yakınım, "eğer ev almak gibi bir niyetin varsa iki sene bekle" dedi.

ytd

Kira ödüyor ve oturacağın bir ev alacaksan bence kredi oranı da artmadıysa alınır. TL değer kaybediyor bu yüzden 3-4 sene sonra ödemeler kuşa dönebilir bile. Yatırımlıksa bilemiyorum.

Müteahhitler paraya sıkışık, evler genelde çok ucuz. Fiyatları ve piyasayı takip ediyorsanız iyi bir pazarlıkla alınabilir.

@mizikaci cocuk'un akrabasına bakma sen, iki sene sonra ev almak daha zor ve pahalı olacak. Anlatayım;

Son bir yıldır çok müteahhit battı, batmadan piyasadan çekilebilenler oldu, daha çok batacak olan var.

Ortalama 750.000 adet satışa hazır daire var piyasada, daire üretimi yavaş yavaş duruyor. Dedik ya müteahhitler ya battı ya da çekildi.

Bu biriken 750.000 adet daire yaklaşık 2-3 sene içerisinde yavaş yavaş satılacak, sektördeki kriz de ufak ufak bitmiş olacak.

Bu üretilen daireler satılıp da yerine yenileri yapılmadığı için satışa hazır dairelerin sayısı azaldıkça fiyatı artacak. Satıcılar her hafta fiyatı yavaş yavaş yukarı çıkaracak.

Çünkü satıcı az alıcı çok olacak, az olan şey de her zaman değerlenir.

Sonra ne mi olacak? Daireler pahalandığı için bir çok kişi "lan bu işte çok para var" diyip müteahhitliğe girişecek. Sonra yine gereğinden fazla daire üretilip piyasa şişecek.

Her 10 yılda bir olan döngüdür bu :)

Bangkok, Pattaya egzotik değil.
Pattaya'ya balayında kesinlikle gidilmez.
Phuket'i düşünebilirsiniz, Sharm-el sheikh'i düşünebilirsiniz, Tanzanya düşünebilirsiniz, Bali düşünebilirsiniz.

Zanzibar olur, Sri Lanka olur, Bali olur.

meksika tulum

güneydoğu asya +1

Phuket

Allah mesut etsin bir yastıkta kocayın.

10 bin TL'ye iki kişi pasifiklere gidip tatil yapıp gelmek mümkün mü O.o

1 yuroya tavuk döner ayran ile olabilir

blutv kredi kartı girmeden deneme üyeliği vermiyor. zaten deneme üyeliği de 7 gün. hesap bilgilerine bakınca ne çıkıyor ?

hesap bilgilerinde internet hesaplarımda kullanmadığım ikinci ismim de var ancak soyadımla birlikte girilmiş. kayıtlı kredi kartı bilgileri de yoktu.

Üye olunca 7 gün ücretsiz üyeliği verdi mi

kredi kartı bilgilerimi girince verdi

tamircilik de yapıyorlar, ben götürmüştüm bir kere.

iyi satış yapıyorlar

saat ve saat mesela

aynı saati eşime daha ucuza internetten alabilecekken (Skagen), son anda dur ulan garanti olsun deyip saat ve saat'ten aldım.

Sonuç: Saatin kordonu 2 yıl dolmadan sarardı, geri götürdüm. Bir hafta sonra fatura bedeli kadar istediğim saatten alabileceğim söylendi çok istediği bir başka saati aldık.

başka yerden aldığın bir saatte, benzer bi hikayeyi siksen duyamazsın.

Adam geliyor, saat alıp çıkıyor. Bu kadar.

2 ay önce saat almıştım avm içersindeki saatçiden. ayrıca elimizdeki çok eski ve değerli bir saat için tamirci sormuştum yardımcı olmuşlardı.

Saatçiler uzun süre harcanacak ya da içerisi uzun gezilecek yerler değil. Ondan boş gelmiştir size. Tahminen tek kalemde en az +500 lira üzeri satış yapıyorlar ve üst limit Yok gibi bir şey olduğu için bence rahat dönüyordur.

ithaki yayınlarının sitesi aslında bildiğim kadarıyla. ben çok memnun kalmıştım. galiba sipariş ettiğim kitaplardan biri ellerinde yoktu. kargodan bir zarf içinde tedarik edilemeyen kitabın ücreti, sempatik bir el yazılı not, bi de ufak hediye çıkmıştı. fiyatlar aynı olsa hep ilknokta'dan alırım.

güvenip alabilirsin

kuveytürk altın günlerine bak bi , her cuma bütün şehir merkezlerinde fiziki alım yapılıyor

İhtiyacı olan olabilir diye yazıyorum. Kuveyturk ün Kızılay şubesinde her zaman bir altın experti oluyormuş. Götürdüm. Tarttı. Çeyrek yarım ata altın vs ne varsa grama çevirdi. Hesaba geçti. 3 gün sonra hesap aktif oldu. Günlük 15 bin lira eft limiti var. Sonra kendi bankama aktardım. Beğenenler teraziye tıklamayı unutmasın.

Bildiğim kadarıyla, işlem gerçekleştiği anda, işlemin yapıldığı site üzerinde ve o anda belirlenen kur neyse onu hesaba yansıtıyorlar.

Mesela, Amazon üzerinden yaptığım alışverişlerde, Amazon'un kendi belirlediği kur değeri, haftanın hangi günü olursa olsun belirlenir ve alışverişin onaylanıp ürünün kargoya hazırlanması ile hesaba yansıtılırdı. Yani bu süreç ne kadar uzasa da, alışverişin ilk anlarındaki değerler geçerli oldu hep.

Tahminim, diğer sitelerde de durum böyledir.

bu durum çok karışık. alışverişi yaptığınız yerle pek alakası yok. bu kuru banka belirliyor. bazı bankalar gişe kurunu alır, bazıları tcmb kurunu alır. bu durumu müşteri temsilcisine sorduğunuzda da bilmeyecektir. anca daha önce o bankayla alışveriş yapmış birine sorarak öğrenebiliriniz.

Sormak istediğim şu; Amazon'dan Euro alışveriş yapıyorum mesela, benim tr bankam onu alıp önce dolara, sonra tl'ye çeviriyor. Bu çevirme işlemini gece ile gündüz yapması arasında fark var, iki kez kur çevirdiğinden fark açılıyor bi de üstüne. Alışverişimi piyasalar açıkken yapsam da, kartta provizyondan dönem içine düştüğü vakit değişkenlik gösteriyor. O vakit geceye denk gelirse bana zararı olur mu? Sorum budur.

@mr, samuray farklı anlamış sanırım, biraz daha açmaya çalıştım şimdi.

donanımhaberde önceki günün kapanış kuru diyorlardı, dikkat etmedim hiç.

Yakın zamanda biri sabah saatlerinde biri daha akşam gibi olmak üzere, Amazon'da iki siparişim oldu ve her ikisinde de, hatırladığım kadarıyla piyasalar kapalıydı; her ikisi de Dolar bazında ücretlendirmeye sahipti. O an geçerli olan kur ne diye çok bakındım fakat saatten bağımsız olarak, her ikisinde de Amazon'un kendi belirlediği değerler üzerinden işlemler gerçekleşti.

Yanlış biliyor ya da hatırlıyorsam kusura bakmayın lütfen, aklımda kalan bu oldu.

bunu banka belirler. en acımasızı işbank diye aklımda kalmış. teb ve enpara ile alışveriş yaptım. teb güncel işleme döndüğü andaki kurdan yazıyor. enpara çektiği anki kurdandı diye hatırlıyorum. ama işlemi yaptığımda haftasonu olmasına rağmen kurun makası çok açık değildi. insaflı çekmişelrdi.

@baal, güncel işleme dönme vakti onların insafına kalıyor, haksızlık bu :/ daha önce hiç kontrol etmemiştim, şimdi yekünlü bi alışveriş yapacak olunca dert oldu.

bizim cevapta niye tik yok anlamadım? yanlış şey mi yazmak gerekiyordu. doğruyu yazıp hata mı yaptık?

enpara en güncel kuru baz alırken, garanti 2 günlük provizyon süresince kafasına göre en yüksek kurdan geçiriyor.

@mr, çünkü soruya cevap yok? Hangi kuru aldıklarını sormuyorum, hangi zaman diliminin kurunu aldıklarını soruyorum.

sorduğun şeye cevap değil ben bilmiyorum ama bana kalırsa almışken 10 yıllık al hiç uğraşma sonradan.

@mcgonagalls cat; pasaport çıkartmama engel yok evet fakat sormak istediğim şey 25 yaş meselesi. 25 yaşın dolduğu güne kadar veriliyormuş. bense zaten erasmus'a gittiğimde 25 yaşımı doldurmuş olacağım. bu durum harçsız pasaport çıkartmama engel mi yoksa erasmus'a gideceğimi belgelendireceğim için harçsız pasaport alabilir miyim onu merak ediyorum.

@mcgonagalls cat; sormak istediğim o değil, yine anlatamamışım:)
tamam, şimdi bordo pasaportu harçsız alabilirsin diyorsunuz ama bu pasaportu ocakta yaşım doluncaya kadar mı verecekler (ki pasaportlar en az 6 aylık verildiği için bu da zor sanırım) yoksa erasmus'dan dönünceye kadarki süreyi kapsayacak şekilde harçsız pasaport çıkartabilecek miyim?

yani geri kalan tüm teferruatları, olayı biliyorum. tek sorum, 25 yaşın dolması meselesi.

plansizgezgin.net

aradığın cevapları burada bulacaksın. böyle bir şey var. ama bir etkinlik vesilesi ile alıyor olman lazım. max 1 yıllık olabiliyor.

Öğrenci için harçsız pasaport 25. Doğum gününe kadar tarihli oluyor. Benim geçerlilik tarihinde doğum tarihim/2019 yazıyor mesela, bana 2 yıldan az süreli verdiler.
Şimdi alsanız bile Erasmusa gitmeden önce harç parasını ödeyip yenilemeniz lazım. Bi kere ödeyip 10 yıllık almak en mantıklısı şu anda.

En güzeli bir pasaport bürosuna sormak. Genelde konusuna hakim kişiler oluyor.

Pasaport en az 6 aylık çıkartılabiliyor ki bu pek işe yaramıyor. Çünkü ülkeler vizeli veya vizesiz girişte, en az 6 ay geçerli pasaport diye başlıyor. Yani 25 yaşı geçirmiyorlarsa, parasını bastırıp en az 2-3 senelik geçerliliği olan bir pasaport alın.

Öğrenci belgesiyle alınan pasaportlarda en fazla 5 senelik süreyle geçerli pasaport alabiliyorsun.


.

Çağrı merkezinden iptal edebilirsin.

İyi bir firma bence ben memnunum baya

ne olabilir ki. tüm nilüfer hatları şarampolden uçuyormuş gibi bişi mi anlattılar. ortalama üzeri bir firmadır.

Defalarca kullandim gayet iyi bir firma. Bir de soyle bir durum var; o yorumlarin yazildigi ortamlari genelde kotu tecrube yasayinca tercih ediliyor paylasim icin. Sorun yoksa kimse gidip birsey yazmiyor zaten .

Boyu boynunuza huyu huyunuza olsun. İnternette hangi boya hangi kadro boyu uygun ona bak. Nereden kullanacaksın buna göre şehir, yol, dağ, katlanıra karar ver. Düzgün servisi olsun. Market markası olmasın

mutlaka 26" jant al, 28'den çok ağzım yandı. sen sen ol 26'dan şaşma.

@ glamdr1ng +1 ayrıca aksesuarlar için de bir miktar bütçe ayırmak gerekiyor başlarken.

• en önemlisi kullanım amacı. dağ bisikleti mi, şehir bisikleti mi, yol bisikleti mi.. önce buna karar vereceksiniz.

• sonra kadro boyu yani bisiklet iskeleti ölçüleri. sizin boyunuza hangisi denk geliyor onu öğrenin.

Dağda (bildiğin çamur, arazi) kullanmayacaksan dağ bisikleti alma. Şehir bisikleti veya katlanır bisiklet sahilde, hafta sonu gezilerinde her türlü işini görür.

Kesinlikle alacağın bisikleti gör derim, satıcıya rica et bir tur at, selesini, verdiği hissi dene öyle al. Nakit alırsan %15-20'lere kadar pazarlık yapabilirsin hem.

Boyuna göre bisiklet alman gerekiyor, daha büyük veya daha küçük olduğunda ileriye dönük sıkıntı çekersin aman diyeyim.

@diffarentiationation neden ağzınız yandı acaba? 3 senedir 28" kullanıyorum, 3000 kilometreden fazla yol yaptım 28 jant ile. Jant boyu ile ilgili hiçbir sorun yaşamadım.

28 jant hidrolik frenli, 26 jant hidrolik frenli, 3x8 vitesli yol, 2x7 vitesli yol, bmx,26 jant rijit hi-ten mtb, 28 jant alloy kadro v fren, pinokyo, vitessiz/kontra, 3lü göbek vitesli, 7 vites katlanabilir gibi bisiklet çeşitlerini kullanıyorum, bisikletin ali ağaoğlusu gibiyim, isteyene caps atarım.
Bu bisiklet seçim duyurusu vol. limit sonsuza giderken 1/x'lerden sıkıldım, ve diyorum ki ne kullanırsan kullan.
En boq bisiklet bile hayat kaliteni en az ikiye katlayacak.

bisikletlerin ikinci el piyasası canlı. almaya karar verdiğin bisikleti kesinlikle letgo ve sahibinden.com da arat. pazarlık yap.

Hepsi aynı senin için. Yenisin, şehir bisikleti al, dağın tipine kanma pişman olursun. Yol da başlangıç için fazla.

Düzgün kadro boyu seç yeterli.

Ayrıca, @kargn +1 @baal +1

www.youtube.com

www.youtube.com

Şarkı nasıl yapılır dersi vermiş.

www.youtube.com

bonus : www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

g.co

Buna takildim bu aralar

www.youtube.com

usulca sinsi sinsi

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

illaki bir şarkı ver dersen, yours is an empty hope,

www.youtube.com

son 4 aydır falan sadece nightwish ve the prodigy dinliyorum diyebilirim. the prodigy'yi normalde sevsem de çok sık dinlemezdim, canlı izledikten sonra bağımlısı oldum.

nightwish'i seviyorum ama onlardan ziyade floor jansen'i seviyorum. hatta nightwish dinliyorsam muhtemelen youtube'da videoyu da izliyorumdur floor'u görmek için. bayılıyorum bu kadına, öyle böyle değil.

tapılası başka bir performansı içün,

www.youtube.com

eşi benzeri yok. emmagillerin alayı (watson, stone falan) olsun, scarlett johansson olsun, tarja turunen olsun... hepsi bir araya gelsin, floorcuğumun bir nefesi etmezler. sevmemin nedeni "metal girl" olması falan değil bu arada, liseli değilim. aşırı güzel, aşırı muhteşem biri bence. yoksa iki dövme yaptırıp siyah giyindi diye beğenecek değilim. boyu çok uzun diyorlar, ağırlık kaldırıyor diyorlar, teke tekte seni indirir bu diyorlar... ulan tanrıça dediğin zaten böyle olur, ne olacaktı.

çok garip bir önerme, ben de geçen aylarda tek kalan twitter hesabımı uzayın derinliklerine gönderdim, facebook ve instagramda varım ama yokum, bir süre kendi reel gerçekliğimi denicem. ben tam bunlar çıkmadan önce de genç olan o ara nesilden olduğum için bunlarla beraber daha çok sosyalleşip daha çok eğlendiğimi söyleblirim.

Asıl sen varsın.

sosyal çevrene bağlı bu biraz.çok sevdiğim biri vardı, internet üzerinden tanışmıştık, oturduğumuz yerler arabayla 20 dakika mesafede. arada sırada görüşüyorduk ama bu buluşma teklifleri ondan sadece 2 defa gelmişti, birine ben gidemedim birini de ben aramasam iptal ettiğini söylemeyecekti.

ona, onun için sanal bir kisi oldugumu, online isem var, offline isem onun icin var olmadıgımı soylemistim. sahiden de oyle hissettiriyordu.

bu durum, internetten tanısılan bircok insan icin de gecerli sanıyorum.

özet: sanal ortamda alsterwasser diye biri yok.

öte yandan yaşadığın şeyler, ilişkilerin de tamamen gerçek. daha tatmin edici.

yoksun.

Ben de sosyal medya kullanmıyorum. Var mıyız yok muyuz bilemem ama böyle mutluyum.

yoksun, yallah arabistana. kıvranan ergen hezeyanı.

@baal

seviyesiz cevabınız için teşekkür ederim.

yalnız arabistana neden gitmem gerektiğini anlamadım. Aydınlatırsanız sevinirim?

varsın. yok olsaydın bu mesajı yazıyor olmazdın.

Varsın ama yok olma isteğindesin ve bu istek suni bir temellendirme üstüne inşa edilmiş gibi kokuyor.

Varsınız ve hatta sanırım iyi bir adamsınız.

Sosyal medya olmasa kendi gercekligine terk edilmeyecek miydin?

bu soruyu sorduğunuz yerde kaç kişi kullandığınız "hipergerçek" felsefi teriminin ne olduğunu biliyor?

yapmayın allah aşkına. tercihinizi biz yapamayız. çağı da tek başımıza değiştiremeyiz. ne sorduğunuzu bildiğiniz gibi cevabı da buradaki herkesten iyi biliyorsunuz.

tek siz değilsiniz bu durumda olan. sitem mahiyetli soru sorulmasını anlıyorum ancak kırmızı mı mavi mi çok eski bir soru ve neyi seçtiğinizle nereye düşeceğinizi de belirleyemiyorsunuz. aslına bakarsanız, seçeneklerden biri "rağmen" duygusunu barındırıyor. kaldırabileceksen gel, diyor. neyse. hipergerçeklik diyen dediğim her haltı anlar, bence daha fazla bir elaborasyona(hayvan) gerek yok. geçmiş olsun, ne diyim.

Ben de aynı durumdayım ve bunu bazen sorguluyorum. Örneğin bir arkadaş grubumla otururken aslında ilişkilerin sosyal medya üzerinden yürüdüğünü fark edip kendimi geride kalmış ve hatta onlarin hayatinda o kadar da bulunmayan biri gibi hissedebiliyorum. Ancak insanlarla olan iliskim gerçek hayatla sınırlı kaldığından ve onların örneğin instagram personalarini bilmediğinden mevcut durumun beni daha çok tatmin ettiğini söyleyebilirim.

Kısaca hem varız hem yokuz.

nakite nerde cevrilir bilmiyorum ama happy gibi marketlerde para yerine geçiyor.

%20 komisyon ile kırıyorlar

küçüktüm. bir anda uyandırdı koşmaya başladık. 6. kattayız. Her yerdenbaırıyorlar inin aşağı diye. elektrik de kesildi galiba ilk 30 saniyede, tam hatırlamıyorum.

BUnda uykuluydum o kadar hafızalarımda değil ama eylüldeki fenaydı ya da ekimdi galiba. Ya da her ikisinde de oldu. DOlaptan şangır şangır sesler geliyordu. Gittik dedim. Bİr şey olmadı.

evin vitrininde bardakların kırıldığını hatırlıyorum. apartmanca aşağı inmiştik. bir süre sokakta yatmıştık, ananemlere gitmiştik sonra. ertesi sabah odama girmeye korkmuştum, sanki tekrar deprem olacakmış gibi gelmişti bana. 6 yaşındaydım o zamanlar.

Ben unutmuştum.hatta dun gece 12 de instagramdan biri paylaşmış ilk anlamadım sonra jeton düştü

depremi böyle bi felaketle öğrenmek büyük bi travmaydı. deprem sırasında kabus mu gerçek mi gerçekse ne diye düşünüp durmuştum. hareket etmek bile gelmedi aklıma.

Asla unutmadım, konusu geçince anlatırken halâ ürperirim. 8. Katta asla tarif edemeyeceğim bir sallantıyla annem babam ben birbirimize sarıldık ve sadece dua ettik. Deprem durduğunda hissettiğim korktuğum tek şuydu, "galiba sadece bizim binamız yıkılmadı." Öyle bir şiddetli ve yönsüz, her yönlü bir sallantıydı. Allahım bir daha yaşatmasın.

depremi yaşamadım tee Konyada bozkırın ortasında köydeydim
ama uyanıktım
elektrik gitti.
gitmeyen bir şey değil, hep gider bizim oralarda, koca trafoyu bile çalıp götürmüşlüğü olduğu için insanların gitti mi gelmez.
yattık uyuduk zaten serili olan yün yer yataklarımıza, hiçbir şeyden haberimiz yok.
sabah annem uyandırdı, "istanbulda deprem olmuş"
bi kalktım. bütün köyün ağzı yüzü uçuklamıştı. herkes iptal, herkes ruh.
herkesin istanbulda ya hastası var, ya çocuğu okulda, ya memur, ya asker. kimsen olmasa bile ülke ölmüş zaten ruha dönüyorsun.
cep telefonu köyde 1 tane var, dayımda. çalışmıyor çünkü baz istasyonu bilmem kaç km ötede. zaten ilçenin bile elektirği gitmiş gelememiş. normal telefon yok veya çalışmıyor. interneti henüz bilmiyoruz. zaten internetle çalışan bir şeyimiz yok.
sadece 55 ekran TV'ler var, çalışan. akşama kadar yıkıntı gösteriyor, ölü sayıyor, herkes ağlıyor. ağlaya ağlaya tulumba basıp su çekiyoruz ağlaya ağlaya hayvan sağıyoruz, dua ediyoruz. birileri yola çıkıyor kocaeline gidiyor çünkü başka türlü haber alınamıyor. ameliyat olmuş kuzenim cerrahpaşadan başka kentteki bir diğer kardeşini arıyor o bize haber getiriyor hayatta diye, bayram ediyoruz. bu insanlar 9ar 10ar kardeş, herkes birbirine ulaşana kadar gün bitiyor, gece bitiyor, ama saatler geçmiyor.
adapazarında, kocaelinde yahut istanbulda kimseye bir şey olmadı- bizim tanıdığımız. ama öyle gün Allah bir daha göstermesin.

@Cursed Chico
kasımdı.12 kasım 99 düzce depremi
iyi hatırlıyorum 13 kasım doğumgünüm benim
yurttan evci izniyle eve gelmiştim.
yazık yurttaki kızlar mahvolmuşlar. çok arkdaş vardı bolulu, sakaryalı filan. o deprem de başka bir trajediydi.

Hiç unutmadım. 11 yaşındaydım. Yıllarca her 17 Ağustos 03:02'yi bekleyip o dakikada mum yaktım.

Orada değildim. Orada olan hiçbir tanıdığım, yakınım da yoktu. Yaklaşık 500 km mesafe bir yerdeydik ama bulunduğumuz yer mesafeye rağmen deli gibi sallanmıştı. Yakınımızda bir park vardı, oraya inmiştik. Salıncaklar dakikalarca durmadı.

Yaz tatiliydi. Evdeydim. Günlerce televizyonda o manzaraları izledim. Sanırım ilk kez o zaman "Çok acı var" demiştim. çocuk aklımla. Jeneratörleri susturup "Sesimi duyan var mı?" diye bir umut bağıran akut, birbirini bulamayan aile fertleri, organ mafyası, toplu mezarlar, birkaç günden sonra açılmadan kireçlenen enkazlar...

İstanbul'da benzer şiddette bir deprem olursa bu ülkede çok uzun yıllar bir daha hiçbir sey eskisi gibi olamayacak.

merkezinde yaşadım. sorun varsa sor

anne tarafı adapazarı'nda yaşıyor, annemle oradaydık depremde. hatırladığım şeylerden birisi anneannemin beş yaşındaki beni bile almadan direkt kendini dışarı atması eheh, bir de çevredeki apartmanların nerdeyse hepsinin yerle bir olması.

travmatik bir etkisi olmadı bende. anma günlerinde falan aklıma geliyor bir tek. deprem olduğunda evden çıkma gereği bile duymuyorum hatta.

@bana her yer cehennem, o geceyi yaşayanların, o geceyle ilgili hatıralarını öğrenmek istedim. ve 18. yıl dönümünde o günü hatırladılar mı, neler düşünüyorlar...

üniversitedeydim. 3 arkadaş evdeydik. istanbul, mecidiyeköy'deyiz. uyanıktım. mutfakta atıştırmalık bir şeyler hazırlamaya çalışırken yakalandım. salona koştum. bir anda "ne yapıyorduk böyle bir durumda" diye afalladım. kapı pervazının altında hafif eğilmiş beklerken, kaç kaç yıkılıyor" diye gelen arkadaşın peşine takıldım, yalın ayak dışarı attık kendimizi. üst katta oturan arkadaşı, sarsıntı bitince eve girip uyandırdık falan.

sonraki bir hafta boyunca mum yakarak uyudum. saçma aslında, devrilse yangın çıkar falan.

sürekli bir sallantı hissi. aklıma geldiğinde de sallanıyormuş gibi hissediyorum halâ.

demirel'in (cumhurbaşkanı mıydı o zaman?) hafızalarıma kazınan sözü: "Allah beterinden ve tekrarından saklasın.

6 yaşındaydım. İzmitliyim. Merkez üssünün tam karşısı. 18 yıl oldu. Biz unutmadık ama devlet çoktan unuttu.

muhtemelen bi 15-20 saniye daha yatağımdan kalkmasam ölecektim, deprem sabahında odaya girdiklerinde benim yatağımın üzerinde büyük bir duvar parçası varmış.

deprem benim ve etrafımdakilerin hayatını tamamen değiştirdi; göçük altında kalanlar, psikolojik açıdan etkilenenler ayrı; çadırkentlerde, derme çatma evlerde, prefabrik yapılarda sürünenler ayrı. kişiliğimin oluştuğu tüm o yılları, yaşadığım çevreyi etkileyen, sürekli okul ve arkadaş çevresi değiştirmek zorunda olmamın, belki de kendini herhangi bir yere ait hissetmiyor olmamın yegane sebebi.

yine de duygusal yaklaşmıyorum deprem mevzusuna, çok doğal ve beklenen bir şey. unutmamak tekrardan aynı sıkıntılar yaşanmasın diye önemli ama ders çıkarılmış değil ne yazık ki.

Pendik'te yaşıyorduk o sıralar, pendikte mi çok hissedilmedi benim mi uykum ağırdı bilmiyorum ama ben uyanmasını depreme. Annemler uyandırdı aşağı indik. Araba dobloya benzer bir arabaydı reno express miydi neydi onda uyudulk birkaç gece.

Ben zihinsel olarak kolay atlattım o günleri fakat kuzenim Gölcük'teydi sağ çıktı depremden ama baya bir süre psikiyatra gitti. Genel olarak zor günlerdi bizim için fakat daha zorlarını yaşadı o bölgeye yakın olanlar. Hala da yaşıyorlardır tahminimce. Allah yardımcıları olsun

ankara'ya yeni taşınmıştık. elektrikler kesilmişti. istanbul'da büyük deprem olduğu haber falan duyulunca, sabah kıyametin geleceğini düşünmüştüm.

o geceyi aklı erecek yaşta olduğu halde yaşayıp unutabilecek biri olduğunu sanmıyorum. 15 yaşındaydım. ne o kimseden haber alamadan korku içinde dışarda oturup çaresizce beklenen dakikalar, ne o gökyüzündeki yıldızların bolluğu, ne de sabaha karşı açılan televizyondaki enkaz görüntüleri. hiçbirini unutamam.

Adapazarındaydım deprem sırasında. Hava aydınlandığında gördüğüm manzarayı, ceset kokusunu, arkadaşlık yaptığım çocukların binalarının yıkıldığını falan hiç unutmuyorum. Ölene kadar unutmayacağım. Bizim bina sapasağlam duruyordu ama keşke herkesin sapasağlam dursaydı.

Ben bina sallanırken rüya görüyorum sanıp, kafamı yastığın altına sokup geçmesini beklemiştim. Sonra sirenler çaldı, üst komşu sabiha teyze indi ve ''savaş çıktı'' dedi. Deprem olduğunu sonradan öğrendim. Çok ses duymuştum abartmıyorum 1-2 sene kamyon seslerinden, yüksek ses çıkartan motorlardan falan korkar olmuştum.

şu hayatta sadece depremden çok korkuyorum. Bazen ekşi'de bilmemne tarihli istanbul depremi başlıkları açılınca o gece uyuyamıyorum. Kafama çok takıyorum depremi.

Show tvde man with a gun diye bi film henüz bitmişti. Başroldeki aktris Jennifer tilly ve onun geniş balkonlarını düşünerek mutlu mesut uyumayı planlıyordum. Yaş 16, tabiatıyla.. Zıplatmaya başladığında hemen elektrik gitmedi. Kapı eşiğine kadar ilerleyebildim yarım dakikada, dört adım. Evdekiler uyanıp allahla pazarlığa girişmişti o sırada. Yakarışlar, besmeleler falan. Deprem durdu, millet sokağa iniyor, apartman yine sallanıyor, korku ve dehşet o biçim. Gözlüğümü bulamadım karanlıkta. İndim neyse. Millet göğe bakıyor. Yıldızlar parlak, anlam veremiyorlar. Deprem göğü nasıl parlattı diyen ilkel ve cahil mahalle halkına ışık kirliliğini anlatamıyorum. Gözlüğümü ertesi gün de bulamadığımdan o mükemmel gözlem koşullarını kaçırıyorum. Bilim her şeyi izah edemez, inanç ihtiyaçtır, insan yüce bir yaradana sığınmak ister bik bik diyen tiplerle arama mesafe koyup mantığa, deneye, hakemli bilimsel dergilere sarmamla sonuçlanıyor. Bugünkü benliğimi yaratan doğa olayı. Belki hayatımın en değerli 45 saniyesi.
O ana zina yaparken denk gelsem şimdi hacca gitmiş dönmüş de olabilirdim lakin.

Var. Sevmeyen denmez de görüşlerini benimsememiş demek daha doğru olur. Bir kısmı BBP'ye kaydılar. Bu ülkede sağ çok basit. Sağ eşittir Atatürkçülüğü benimsememiş muhafazakar kesim. Bunun dışındaki sağ marjinal kalır. Tengriciler, hüdapar vesaire. Fakat ülkücüler benimsemeseler de asla laf ettirmezler vatansever oldukları için. Bak Sakarya'ya falan Atatürk heykeline saldıranları anında haşat ederler.

cok var. ulkuculerin arasinda merkeze muslumanligi da koymus olan kitle mevcut, ataturku sevmezler.

@Batuhanolabilir, e madem asıl ülkü vatanseverlik, laf ettirmeyip savunduğuna göre bu adamın da vatansever olduğunu düşünüyorlar. sorun nerede o zaman? tamam, uygulama farkları olabilir ama bu demek değil ki akp gibi tam zıt kutba yaklaşasın? kafası karışık kesim mi demek lazım o zaman bunlara?

mhp tabanında islamcılığa daha yakın/türkçülüğe daha yakın olanlar var. ağırlığını da islamcılığa yakın olanlar oluşturur ve bunlar kentli/eğitimli olanlardır. mhp seçmeninin kentlerde (yozgat, erzurum demek istemiyoruz elbette) ne oranda olduğu da malum.

akp ve yaklaşık 16 yıllık iktidarı ülkede; toplumun hayatında, toplumun bilincinde, değerlerinde, kurumlarda... her alanda ne kadar büyük kırılmalara, savrulmalara yol açtığı malum.

mhp seçmeni özelinde, islamcı tarafı ağır basan/tek adamı, otoriteyi seven bir kısım seçmen akp'ye gitti. bir kısım milliyetçi/laik/atatürkçü ise chp'ye. bunların tamamı gitti demek değil. yine değişik hassasiyetlere sahip seçmeni var mhp'nin ama ağırlıklı olarak, akp'nin darmadağın ettiği bir taban. bahçeli'nin katkılarıyla...

misal ben, ortaokulda mhp/ülkü ocakları ile tanışmış, çevresindeki hemen herkes mhp'li, en azından milliyetçi olan birisi olarak artık sadece o partiyle değil, o düşünce ve yaşam tarzıyla da ilgim yok.

chp'ye daha yakın duran, yaşam tarzı olarak da muhafazakar ortamdan fersah fersah uzak birisiyim artık. milliyetçi yönüm halâ ağırdır ama arkadaşlar artık bana komünist diyor :)

Bruce

ae01.alicdn.com


Çok uzun ve sıkıcı bir hikaye ya star wars gibi boşver

mhp akp'nin stepnesi olduğu için tabi ki de vardır.

MHP lilerin %99 u potansiyel ak partili ve ideoloji karmaşası içindeki 15-30 yaş arası kesimdir. Kendilerine müslüman ve Osmanlı torunu deyip cuma namazından çıkıp twitter da atsız sözleri paylaşan, yeşil hayranı bir kitle.

O kitlenin herhangi bir konu veya kişi hakkındaki düşüncesini ciddiye alma. Kulaktan dolma konuşurlar. Başlıca yakıtları ise gaz.

sakarya ile ilgili yanlış bilgi var. onu düzelteyim dedim.

www.cumhuriyet.com.tr

Sakarya ile ilgili yanlış bilgi yok. Okuduğunu anlamazdan gelenler var.
Düzeltmesek de olur ama neyse
m.cagdasses.com

MHP'nin içinde her tipten adam var, o nedenle mümkün ama milliyetçi görüşü benimsemiş insanlar arasında pek yok.

Hem Atatürk'ü sevmeyen hem de dindar olmayanları da var. Çeşit çeşit mhpli var.

mhp biraz atanamayan islamcı gibi bişey.

Philips Multigroom 5000 serisi aldım yeni her türlü uzunlukta kesebiliyorsun. Duşta da kullanılıyor, şarjı da iyi gidiyor. Sıfır kesemiyor yalnız ama tıraş bıçağı için güzel zemin hazırlıyor.

genelde panasonicler iyidir derler

genelde phillips, braun vs (wahl harici) iyidir. lakin, bilirsin ucuz etin yahnisi yavan olur derler. hangi marka olursa olsun, mal ucuzsa kofti cikma ihtimali yuksektir.

ben phillips kullaniyorum sakal trasinda 3 yil once falan almistim, modeli aklimda degil. onemli bir husus, temizlemesi kolay olan ve waterproof bir sey bakin. amazon.com'a bakin, 4 yildiz uzeri urunlerden birini gonul rahatligiyla alabilirsiniz. ben sac icin kullanmak icin, sunu almistim. sakali da keser: www.amazon.com

remingtondan yine:

www.amazon.com


www.amazon.com

braun kullandım uzun süre bıçaklar körlenince aşağıdaki ürünü aldım çok memnunum tüm kıl tüy işleri halloluyor.

www.hepsiburada.com

www.amazon.com

multigroom 7000 series philips. super alet. memnunum.

zaten yemişsin boşver

yüzüklerin efendisi, kralın dönüşü

a good year
www.imdb.com

(bkz: silver linings playbook)

oglan kıza teklif edip sonra kız ölse ama oglan sonra daha iyi kız bulsa olur mu? ona göre söyleyeyim diycem de spoiler'ı vermiş oldum bi kere.

Kolpaçino izledim geçen, güzeldi.

"Altin kapilarimiz kan oldu tayfuunnn"

çıkıpta kimsenin "Sideways" dememesi... o.O

şarap ve film..

ya sakasina dedim onu. feyz alsin diye :p ama romantik falan soyle minnak.

Çok keyifle izlediğim ve gerçekten güzel bir aşk filmi. Se's so lovely. Cassavetez filmi olması da cabası. Imdb puanına sakın aldanma.

eksiduyu.ru

allied olabilir belki

Sideways +1
Perfect strangers süper bi şarap filmi.
Heartbeats bi de tabi ki. Filmi şarap içmek için izleyen, şarabı film izlemek için içen biri olarak bu üçlüyü cok öneriyorum.

biraz eski ama cikolata cok guzeldi.

kendi adına bir şahıs şirketi veya ortak bir limited şirket kur. limited şirkette genel müdür olman lazım. her iki durumda devlete vergi ve sgk borcun olsun. ödeme. bırak krediyi kredi kartı bile vermezler sana. maaşına haciz gelir.

200 liralık kredi kartı al. Harca, hiç ödeme. Ama bir senede ne kadar düşer bilemedim.

Sanırım o 200 liralık kartlarda üç dört tane alıp hepsine borç taksan daha çabuk düşer.

@csexpert
Niye ssk veya vergi borcunun altina gireyim yahu durduk yere?:)

alıcaksın bi kredi kartı ödemiceksin. telefonla arayacaklar bugün yatırıyorum diyeceksin yatırmicaksın. böyle böyle bozarsın sicili. ama en güzeli aile bireylerine artık bi yeterin yav demek

ailene hayır diyemiyorsan da başvurdum reddedilmiş falan de. arkadaşından vs. fake sms at kendine. neden durduk yere sicilini bozasın? bakarsın gerçekten ihtiyacın olur.

şirket filan baya boku çıkmış. kredi kartı al. limit önemli değil. 50-100 tl bile olsa harca, ödeme 90 gün boyunca ödeme. 90. gün sonunda takibe düşersin. o noktadan sonra yavaş yavaş ödersin. takibe düştüğünde sicilin bozulur. sakına sakın icralık olma o zaman sıçışa gelirsin. takip ile icra farklı şeylerdir.

kredi skorunu bir kez bozarsaniz, geri donuşu yillarinizi alabilir. o yüzden bence bu düşüncenizi kafanizdan silin.

aileniz veya herhangi biri sizden para ile ilgili bir sey istediğinde kendilerine net olarak "hayir" demeyi görenin.

aksi halde bir kac yil sonra kendinizi oldukça zor durumlarda bulabilirsiniz.

ayrica, aldiginiz maasin ne kadar olduğunu da tam rakam olarak söylemeyin kendilerine. mesela 3000 tl aliyorsaniz, 2500 tl aliyorum deyin. aradaki farki da kenara atin.

Manyak misiniz acaba :) ailenize hayir deyin. Kredi notu duzeltmek o kadar kolay bir sey degil.

bu borcu takacağın banka mümkünse maaş hesabının olması olası banka olmasın. çünkü manasız yere maaşına bloke konduğunu tırtıklandığını görürsün. bazen veremli gibi muamele ederler. sürekli çalışacağın bankadan böyle şeyler görmek üzebilir.

ilerde kendin için ihtiyacın olursa ne yapacaksın? ailene hayır demeyi öğrenmen lazım.

herhangi bi kart al 300-500 borç yap ödeme icralık ol. hukuki kayıt oluşunca ödersin en az 2 sene de finans kurumu ile kanuni sorun yaşadığın için kredi alamazsın.

hatta avukata rica et ödemeyi yaptıktan sonra dosyayı kapatmasın :)

Ekobilet.com
1 haftalık rezervasyon yapılabiliyor.

bu işe yarayacak mı çok merak ediyorum ya. sonucu yazsana sonra.

ekobilet'de 1 günlük verdi rezervasyonu

2 ay önce vize için aynı durumdaydım burada gördüm ekobileti. Oradan rez. yaptım 5 günlük ya da 1 haftalık vermişti. Onunla başvurdum sorun çıkmadı
Pegasus 20tl karşılığında yapıyordu en son.

ratm - wake up www.youtube.com

dream theater - dance of eternity www.youtube.com

pantera - walk www.youtube.com

pain of salvation - disco queen www.youtube.com

nine inch nails - closer www.youtube.com

motörhead - king of kings www.youtube.com

metallica - fuel www.youtube.com

ghost - majesty www.youtube.com

faith no more - gentle art of making enemies www.youtube.com

down - there's something on my side www.youtube.com

deftones & maynard james keenan - passenger www.youtube.com

ratm - renegades of funk www.youtube.com

bunu da eve dönerken dinlersin:

puscifer & milla jovovich - the mission www.youtube.com

edit: ratm cok fazla dinleme ama; o gazla kendini polis taşlarken bulabilirsin.

youtu.be

Mor ve ötesi - deli, parti, şirket

Eye of the tiger, never give up

Eric clapton - old love

eğer bu şarkı seni gaza getirir gibi hissediyorsan

www.youtube.com

şu albümü komple öneriyorum;

As Blood Runs Black - Allegiance

10 nomero oluyor.

hammerfall - last man standing

tecrübeyle sabittir ki gaz metal şarkılar müthiş oluyor..

Şu sıralar cardiolarım minik bir Wacken Open Air şeklinde geçiyor..


Bas Pantera, COB, In Flames vs. adamı zaten koşturuyor bunlar...

not: Chester Reisin göçünden sonra LP'de koyar oldum tekrar..Onu da tavsiye ederim.

düz adam olarak:

I would walk 500 miles
www.youtube.com

türkçe dersen:
her gece
www.youtube.com

(bkz: till i collapse )

lose yourself
eye of the tiger (kadınlı versiyon)

le tout nouveau testament
mary and max
limonata

pardon

izlemediysen izle, izlediysen yine izle

le tout nouveau testament +1. izlemesi keyifli ama düşündürücü de, dini hassasiyetlerin yoksa üzerine kafa yorarken de keyif alırsın.

Benny & Joon

scott pilgrim vs the world .

get him to the greek

50/50

yalnız orange is the new black izlesen daha uzun süre götürür.

www.turkcealtyazi.org

son dönemde çok var böyle düşük bütçeli bilimkurgular. izlemesi çok keyifli oluyor.

tarator

bindallı ?

börkenek, döş, hurç

edit: ümük

dübür ve bızıra gülüyorum ben çogafedersin. ikisini de 20 yaşından sonra öğrendim diye herhalde, tuhaf ve eğlenceli geliyor söylemesi.

Bidon.
Bazen üzerinde çalıştığım şeylerde denk geliyor, gizli gizli kıkırdıyorum.

gıllıgış, komik mi bilmiyorum ama baya tuhaf geliyor bana.

Komik bence de :D
i.hizliresim.com

Fingirdek

Korniş

Bicibici (bir tatlıymış)
Cibinlik

Kolordu, batirik, musamba, kolbasti.

Cumle icinde kullanalim:

Kolordunun mutfagina musamba doserken batirik hazirlayacak askerler kolbasti oynuyordu.

firkete

bıngıldak ile yarışır bence

Yalapsap.

Bazlama.

Godoşşşş komik bence

Zübük ve gavat

yıllar önce aynı şeyi düşünmüş ve şu görseli yapmıştım.

scontent-lht6-1.xx.fbcdn.net

bir adam dövme efektidir.

Maşrapa
İbrik
Çılbır
Çömçe
Züğürt
Dallama
Tornistan

Banada bu kelimeler hem tuhaf hem de komik gelir; Ombudsman, ornitorenk, brülör (yabancı kökenli oldukları için belki ne biliyim)

Ha bir de "billur" şu kasapta satılan. :)

zıbın deyince aklıma taştan seken merminin çıkardığı ses geliyor.
basur
mıymıntı
civelek
kursak
meymenet
haydar
hıdır

Bir "gocuk" degil.

fdflshjdfl çok komik bir duyuru olmuş ya, çok güldüm. ben de hurç ve hörgüç diyorum o zaman.

imbik

freeletics

bisiklet de sürdüğüm için strava kullanıyorum. denenebilir.

strava

ayrı ayrı olması lazım. satıcıdan rica ederseniz 20 dolar falan yazar kutuya. daha rahat olur işiniz.

not yaz 25-26 dolar fiyat yazsinlar maks. ben o sekilde odemedim aliexpressten gelenlere.
atomizer ne bilmiyorum ama yasakli mi kontrol et.

Yükleme gerek yok anti virüs mü kaldı yahu

ben olsam malulm yerlerden full versiyonu çekerdim.

tr.comodo.com

ücretsiz

hiç bulamazsan fm'de olan liglerin logo paketleri oluyor. onları indirip belki ulaşırsın diyeceğim.

öyle biraz. sonra bağımlı olursun hacı. o kadar içince gece uyunmuyor zaten.

Dışarı çık, temiz hava al, yürü, kendini fiziksel olarak yor falan. Eve tıkılıp kalma. Kafanı dağıtacak şeylerle meşgul ol.

işsizsin ama masrafın fazla demek.

Evet, işsiz halinle günde en az 40 lira cepten yiyorsun. Sade maden suyunu kullan onun yerine.

Bu hayvanlık değil de alkolik olma yolunda dört nala ilerliyorsun.

Bira da ucuz bir içki değil zaten bir süredir, evde kendin yap illa da içeceğim diyorsan :)

Soruya cevap : evet

www.youtube.com

sağlıksız, masraflı, gereksiz bir hayvanlık göstergesi.

iyi günler dilerim.

Başkasına yük oluyorsan bu anlamda ediyorsundur.

durumum dramatik degil aslinda onceki islerimden yuksek maas aliyordum. spor yapiyordum onada devam, gunde bir saat yuruyorum en az. ev bana ait, para suan sorun degil. kisisel tercih olarak bu yazi bos gecirmeyi istedim, ama tahmin ettigimden bayici oldu. asil ogrenmek istedigim ulke kosullarindan bagimsiz( bira parasi vs) hayvanlik edip etmedigim, bazi ulkelerde su yerine bira iciyorlarmis diyolla :)

Günde 5 bira cok tabi ayrıca ekonomik olarak bakarsan da oyle

yalnız ne tatlıdır ha. maddi anlamda sıkıntısı yoksa yapıştır gelsin ya. yoğun çalışmaya başlarsan zaten yapamicaksın.

Göm be abi, yarasın.

ben issiz degilim ama her gece iki uc bira goturuyorum, sicak havadan.

Evet

her manasız içişimde aklıma bu başlık geliyor. umarım içiyorsundur karşim.

inditex grubu mağazalarin primi iyi diye duymuştum ama ne kadar aldiklarini bilemiyorum

flo'daki mağazaların birbirine yardım ettiklerini duymuştum ben de. yoğun olan bir şube diğerine çalışıyormuş kendi kotasını doldurduktan sonra gibi.

Lcw

klasik giyimciler tokatlar

her avm için aynı prim imkansız. prim toplam ciroya bağlı. istinye'de x marka 200bin satar venezia'da 30bin. ha birde toplam ciro içinde kişisel satıştan primlendirme var. asgari ücret+yol+artı yemek 400 civarı üzeri prim. prim 300tl de olur 2000tl de.

Senden ne aldı bilmiyorum ama evet insanlar bu kadar parasızlar. Ben de parasızım mesela. Ama annemle kardeşimin alerjik astımından ve evde 3 kedi olmasından ötürü 3000 liralık süpürge almak zorundayız, bu parayı telafi edebileceğim bir planım görünürde olamaz. Hayat ne getirir bilinmez, iyilikler umarak yaşıyoruz işte.

Bana da çok anlamsız geldi, kesin göndermezsin diye sinir olmuş ondan gıcıklık yapıyordur.

@yaren o kadar parasız olup, ailenizdeki herkesin alerjisi olmasına rağmen kedi beslemeniz çok ilginç değil mi? Demek ki o kadar da parasız değilmişsiniz.

Bana da hic inandirici gelmedi. Ayrica bir insan 2.30 tl sinin olmadigini bu kadar rahat soyleyebiliyorsa ve hatta ve hatta yok isyerinin kasasindan alicaktima kadar getiriyorsa konusmayi bu bana pek dogru gelmiyor. Ayrica bu nasil bir rezillik ya, 2. 30 kurusum yok, isyeri kasasindan cekicem nedir. Insanlarin bu kadar yuzsuzlestigini gormek beni cok sinirlendiriyor.

2.30, 1.40, 0.50 ne farkeder. adam üç kuruş ekonomi yapmak için internetten satın almayı seçmiş değil mi? siz de 40 yıllık kankası değilsiniz. bu durumda adamın bu parayı öderken huzursuz olması ve size güvenmemesi kadar doğal bir şey yok.

@ekaterina

O üç kediyi annemin ruh sağlığı ayakta kalabilsin diye besliyoruz... ne aşılarını yaptırabiliyoruz ne de en sağlıklı mamaları kullanabiliyoruz. Hiçbir şey yapamıyoruz, sadece kumlarını ve evi temiz tutabiliyoruz. O da annemle kardeşimin ciğerlerine yetmiyor.

Yani her şeyi kafasına göre yapamıyor insan. Hayat her zaman planlamayla yaşanmıyor. Kazın ayağı öyle olmuyor işte.

parasız değiller, ölücüler. 50 kuruş için ayak yaparlar. çok tanıdım böyle insanlardan. sayıları inanılmaz fazla. dilenci bunlar. pazarlığın pazarlığını yaparlar. yaramaz insan türü. hayatta alış veriş yapılmayacak insanlar.

parası yoksa gidip almasın 110 liralık şeyi. sinirlendim annesine fifa'da 8 attığımın evladına ya.

Mumkun degil, inanmam bir insanin o kadar parasız olduguna.

Evet parasizlik denen bir sey var ve misal ben parasizim ama bugun acil bir şey olsa bulurum 300-500.

Dun cebimde toplam 55 kurus para vardi is yerindeyken. Bunu soyleyince, evi olan emekliligi yaklaşmış ve benden fazla kazanan bir mecburi arkadas 20 kurus istedi. Verdim. Pislik bu. Aranda samimiyet olan insandan istersin o ayri... ama insanlar gercekten pislik yapiyor cogu zaman.

Gunluk 2 paket sigara 19 tl tutuyor ve bunun yarıya yakini otlakcilara! Birakip tutune gectim selam veren yok. Bu adamlarin sigarasi hep olmuyordu, bitiyordu, yetmiyordu ve bana geliyorlardi. Ah simdi ne yapıyor garipler...

Ben sonuna kadar harcarim. Yerim icerim ve yedirir iciririm de.

A word.

Scale

(bkz: polytopia)

bir yaştan sonra iş bulamadım diyelim. 63 yaşına geldiğinde 5400 gün primin yatmışsa devlet diyor ki taam onu da kabul ediyorum.

E-devlet'ten baktığım için cinsiyet seçmeme gerek yoktu sanırım.

5400'lük seçenekle emekli olunduğunda daha az emekli maaşı alınıyor diye biliyorum.

dekont olarak değil de geçmişe dönük ekstrenizi isteyin.

Extre normal hesap ve krediler için alabilir miyiz öyleyse olur ama sadece kredi kartı içinse extre çok iş görmez. Kredi kartımdan kesilen çok yok çünkü.

konu kart aidatı mı hesap işletim ücreti mi? kart aidatı için belli düzenlemeler yapıldı. bankaların artık aidatsız kartları var. hem aidatlı kullanıp, hem aidatın iadesini isteyecekseniz, hakem heyeti sizi haklı bulsa bile banka bir üst mahkemeye gidip avukat parasını da size yıkabilirler.

Mobilden göndermede sorun yaşadığımdan eksik olmuş bazı yerler.

Şimdi şöyle benim 2014 öncesinde kredi kartım hesapların ve kredilerin vardı. 2008 de başladı ilk olarak hesap işleri filan. Bu aralıkta kullandığım tüm kredi kartlarının ücretleri, hesaplardan kesilen hesap işletim ucretleri, kredilerden kesilen ve haksız olan masraflar hepsini geri almak istiyorum.

2014 sonrasında sanırım banka belli bı miktar para kesebiliyor yasal olarak ama öncesi de var bende. Ayrıca bu dediğiniz banka üst makama taşırsa davayı kesin banka lehine mı sonuçlanıyor olay? Benim lehine sonuçlanması ihtimali yok mu ?

en iyisi braun'dur derler. ama braun'da 3 parçalı seti aldığınız paraya arçelik'ten tam takım alınabiliyor.

yine f/p tavsiye olması içün yazayım. aşağıdaki linktekinden biradere 2 sene evvel aldık. vucüt geliştirme muhabbetine her sabah çalıştırıyor makineyi. hala gıcır gıcır;

urun.n11.com

yok kartı kullanıma kapatmak için doğru yöntem o fakat, kartın hesabını kapatmak için bankadan iptal etmeniz gerekiyor. yani şu 6 ayda bir yansıttıkları bi' ücret vardı eskiden, sanırım şimdi davalık. eğer o davayı kazanırlarsa o ücreti talep edebilirler.

benzin döküp yak yetmez

bankaları arayıp, kartım çalındı de. kartı kapatacaklar. yenisinin gönderimi aşamasına geçince de yenisi istemiyorum diyerek nihayete erdir.

çok teşekkür ederim tüm öneriler için. çook eski, 15 yıllık kartlar da vardı, üyelik kartı filan da. eski hesapları, bankaları da bi kontrol etmeyi akıl ettim sayenizde. teşekkürler.

hiçbir şey yapamazsın, ne yapabilirsin? öyle bir şey olursa mutlaka boşluğu doldurmak isteyenler olacaktır. alternatifler gelir. ama o kadar videoyu arşivleyen biri de olmadığına göre neredeyse hepsi ulaşılmaz olacaktır.

Youtube sunucu büyüklüğünün bir alternatifi yok ama piyasa boşluğunu doldurmak isteyenler olacaktır. Böyle bir durum olmayacağı için hayallerimi uzatmıyorum

bi ara yutup engellenmişti de izleseneye çökmüştü millet.

her ortamin alternatifi var ve cikmaya da devam ediyorlar pazarda pay almak icin. Kapanirsa, illa bir tanesi onun yerini almak icin atak yapacak. Atiyorum, dailymotion youtube ozellikleri ile evrilecek.

bir şey olabiliyorsa olur hacı. napsterın audio galaxynin, bearshareın, rapidsharen falan kapandığını gördük. ama hiç sonu gelmedi. her sektör için böyle.

Protesto yürüyüşleri yapar google ı kinariz. Geri adım attiririz gibi geliyor bana çünkü benim izlediğim şeylerin yüzde 80 i bu siteden. Diğer yüzde 20 de kaçak yayın yapan şerefsizler. Evimde tvim yok. Youtube elim ayağım resmen. Ted konuşmaları falan. Hepsini geçtim bir çok site youtube embedded kodları ile bir şeyler yapıyor.

Yeri dolmaz çünkü birden youtube olmadı. 16 17 yıllık bir know how basit değil. Adı geçen siteler ya da yeni gelecek siteler sadece reklam planlamasını oturtan kadar bir 5 yıl geçmesi gerekir.

O yüzden kapatılsa inanılmaz bir boşluk olur. Nasıl dolacagi bilinen ama doldurulamayan bir boşluk.

youtube herhalde dünya internet trafiğinin 5te 1i falandır. öyle bir durum korkunç olur. hafızamızı kaybetmiş gibi oluruz.

>"Almost overnight, YouTube shut down 900 groups and individuals documenting the civil war in Syria."
interc.pt

"Bir çok kere uyguladım. Hatta kahve bitince ambalajı atmıyorum, içine Metro Grosstan aldığım ucuz kahveyi koyup gidiyorum. Beleş Wi-Fi'den de bugüne kadar 1TB film indirmişimdir.

Hatta şekerleri flaan fazla alıyorum, eve götürüyorum. Tek üzüldüğüm nokta Starbuckslarda tuz yok. Olsa onu da yanımdaki tuzluğa doldurucam eve götürücem. "

Altta da böyle bir yorum var andjsjsj
Donanımhaber ölücülerinden aşşşşırı tiksinsem de, starbucks da tüm dünyada nice yerel kafenin ocağına incir ağacı dikmiş kapitalistin allahı bir zincir olduğundan çok da umrumda değil. 3-5 ezik ölücünün internet sömürmesiyle, kahve çekirdeği götürüp 1 liraya kahve yaptırmasıyla zarar etmezler zaten.

'Hayatında Avrupa'ya, ABD'ye gitmemiş, evde konsol ve video oyunlarıyla hayat geçiren asosyal ekşiciler bilmez ama çok özendikleri Avrupa'lı ve ABD'li insanlar, marketten alışveriş yaparken bile bir ürünün tüm marketlerde ki karşılaştırmasını yapar ve en ucuz olanına gidip alır. '

bu dogru ama. ozellikle abd'de insanlar cash back, save money olaylarini acayip abartmis durumda. her alisveristen once kupon arayisina giriyorlar.

Bu çok eski bi' olay, bunu geliştirmişlerdi en son. bir de sözlükte donanımhaber ölücüleri hatta durun bkz verelim (bkz: donanımhaber ölücüleri) şu adreste şukale modunda bi' okuyun bakalım entry'leri daha nelerden utanacaksınız. ben gülmekten 30 dk arkadaşımla konuşamamıştım.

onun dışında ben bu insanlar adına utanmam, adamlar sistemin iyi niyetini kullanıyorlar. ve bunun için de bi' emek bi' fikir bombardımanı atlatıyorlar. kullandıkları sistem de zaten kapitalist sistem, yani zaten normalde starbucks kimseye hayrına kahve veren biryer değil ve dilediği zaman bu açığı kapatabilecek ya da alternatif önlemler alabilecek bir tüccar sonuçta.


benim utandığım insanlar, mesela az önce yemek yerken atv de hoca konuşuyordu, ona soru soruyordu oraya gelen insanlar, ben tam o esnada Allah adına utandım, hatta aklıma geldi sofrada da sordum, bu Allah'ın sıfatları arasında en çok utanan var mıydı diye ? Hani kuvvetli, güzel filan varya utangaç var mı acaba diye. Çünkü ben Allah olsam -ki değilim, bu insanlar yüzünden diğerlerinden utanırdım.

Ve gerçekten Hocayı çok takdir ettim, adı aklıma gelmedi ama; inanılmaz saçma sorulara inanılmaz mantıklı ve sağduyulu cevaplar veriyor, ve evet sözlükte çok karşı çıkılıyor bu adama ama(şimdi adamın adını unuttum ayıp oldu) bence böyle hocalar bu ülke için lazım, o adam kaç para alıyor bilmiyorum ama para için zor yapılacak bir işi yapıyor. yemin ediyorum o adamdaki sabır bende olsa gider puzzle yapar domino filan dizer dünya rekortmenleri arasına girerim. Gerçekten aldığı para helal olsun dedim, hem bi' grup insanı dizginliyor, hem öğreti veriyor onları iyiliğe yönlendiriyor, hem de kafalarında ki sorulara yanıt veriyor. Ama şöyle bir resim düşünün; adam-kadın soruyu soruyor, soru şu minvalde; doğmamış çocuğumun zekatını vermesem olur mu ? hoca cevap veriyor, hayır öyle birşey yok diyip hikayeye bağlayacak ama, soruya cevaba başladığı anda kamera soruyu soranı da gösteriyor, adam sorduğu saçma sorunun cevabını dinlemek yerine kameraya el sallıyor. hoca da o esnada hayır gerek yok, zekat zaten şu durumlarda şunlara farz falan diyor ama bizim adam kameraya el sallıyor.

Yani adam sorusunu sordu, hoca cevapladı adam dinlemedi, hoca cevabı bitirdi başka sorunuz var mı dedi(lükse bak) adam da oradan köydeki halasına işyeri arkadaşlarına filan selam gönderdi.

İlla utanacaksak bence bu tür aklı evvellerden utanalım. sonra kafası basan ama bunu kötülüğe kullanan emektarların adına da yine utanacaksak utanırız.

Staj yaptığım yerin altında starbucks vardı. Hava soğuksa kahve alıyordum ve enayi damgası yemiştim bu bedava olayını yapmadığım için. Bu kadar kasan insanlardan haz etmiyorum ben de.

ben de bi gariplik göremedim. firma niye yapmış sıkıntı varsa bu promosyonu?

ben anlamadim, kahve cekirdegini aliyorsun, sonra bir fincanlik kahve cekirdegini goturup 1 tl karsiliginda starbucks baristasina hazirlatiyor musun? bu mu yani?

hauahuauhahu. bir tanesi yazmis kahve paketleri biriktirilerek kagit hurdacilarina verilerek gelir bile elde edilebilir :D D:D D:D :D:D:D ::D:D yarildim.

bu kadar ileri düzeyde bedavacılığın bir rahatsızlık olduğunu düşünüyorum. çocukluklarında ve ergenliklerinde çok kısıtlı bir bütçeyle büyüyenlerde, yokluktan gelip dişinden tırnağından arttırdıklarıyla zengin olanlarda böyle bir cimrilik hasıl oluyor. bugüne dek bu beleşçilik mi diyeyim hırsızlık mı bilemedim beni en çok sinirlendirense ekşide de bayağı taraftarı olan kitap çalmanın hak görülmesi durumu. bilgi olduğu için çalınabilirmiş falan. her şeye nasıl kılıf uyduruyorlar şaşırtıcı.

Save i bi yere upload etseniz bakalım kendi bilgisayarımızda. Ona göre anlaşılır durumun ne olduğu.

olur.yüklüyorum birazdan linkini atayım.

ufile.io

uzun sürdü ama dosya burada 250 mb.

taziyelerimi iletmeye geldim. 100 yıllık oyun kurtulur umarım.

Taziyelerim +1

Çok enteresan bi durum. Save gözükse corrupt hatası verse daha iyi. Gözükmüyo namıssız.

Press [F] to pay respect

almışlığım var. alınır diyorum

sonuçta 14 gün iade hakkın var. yanlız taksit olayına dikkat. taksitli alıp iptal edersen kart bakiyen de taksit taksit açılır.

Niye güvenilir olmasın? Herhangi güvenilir bir siteden alabilirsin. Yakınındaki teknoloji marketlerinden daha ucuza varsa al. Servisle nasıl olsa marka ilgileniyor. Aldığın yerin pek bi önemi yok.

İki kez RAM aldım ikisinde de yanlış gönderdiler.

mağazadan daha güvenli. artı 14 gün içinde sorgusuz iade hakkın var, mağazadan alınca böyle bir hakkın olmuyor.

birkaç ay önce biz de aldık. piyasa fiyatına göre, en yakın satıcısına göre 500 tl uygun fiyata.
sadece 7 tl farkla aynı gün teslimat, normal 2 yıl garanti ve iade hakkın var.

yine de satın alacağın kişi/kurumu biraz incelersen daha iyi olur sorun yaşamaman için.

bu ara her türlü kepazeliği yaptılar.

üç kez bilgisayar topladım. bir daha toplayacak olsam başka sitelere bakmam bile. gözüm kapalı hb'dan sipariş veririm.

benim birader orada okuyor. okulun kendi salonuna gidiyor. güzel diyordu.

Okulun salonu +1

Dışardan giriliyor mu okulun salonuna? Besyonun salonu mu bu?

O fotografi cekilen kiz da istanbul üniversitesi ogrencisi. Twitterda paylasimda bulunanlar hakkinda savciliga basvuruda bulundu. En son bildigim bu.

@bonisnocetquimalisparcit

Madem sadece siyah bir iç çamaşırıyla kamusal bir alanda gezmek normal, o zaman bunu neden sorun yaptı?

Ben mesela pantolonla sokağa çıkmayı doğru buluyorum. Birisi pantalonla fotoğrafımı çekse (yüzümün gözükmediği) bu benim hiç umrumda olmaz.

Lütfen bu iki yüzlülüğü bırakın. Fotoğrafı çekilen kız, "marjinal" havalarındayken bu şekilde gündem olunca "kendi tercih ettiği bilinçli marjinalliği" kaldıramadı.

Eğer bunu kaldıramayacaksan bu şekilde giyinmeyeceksin bu çok basit ve net.

"Kamusal bir alanda" çıplak dolaşmak özgürlükken bunu fotoğraflamak neden özgürlük olmasın?

tacizci dedikleri eleman ne yapmış o kısmını bilmiyorum ama benim bildiğim kamusal alanda çekim yapmak suç değildir. stop a douchebag videolarından biliyom. adamlar her şeyi kayıt altına alıyor, kamusal alanda çekim yapmak yasak değil diyor. şu zamana kadar başlarına bir şey geldiğini de görmedim. yani otobüste, okulda vs. birini videoya almak onun açısından rahatsız edici olabilir ama özellikle bacakları falan çekilmediği sürece bildiğim kadarıyla yasal.

taciz ve tecavüz karşıdaki kişinin yaptığından bağımsız olarak hiçbir şekilde kabul edilebilecek bir şey değil, o kısmını geçiyorum da kamusal alanda donsuz gezen birinin videoya alınması da yasal olmalı diye düşünüyorum bu mantıkla.

olayın detaylarına vakıf değilim, başka bi şekilde cereyan ettiyse o kısmını bilemiyorum. ama benim bildiğim, birinin kalkıp da beni okulda videoya alması tamamen yasal.

@der meister kız kardeşin, ablan veya annen. kamusal alanda(tramvay durağı) fotoğraflarını çekebilir miyim. sonra da twitter'da yayınlayacağım.

evet yapabilirsin diyorsan sana hak vereceğim. yok diyorsan sen de ikiyüzlüsün o zaman.

lol kadın haklarını savunmak, topluma iş öğretmek bu adamlara kaldıysa işimiz var, daha ilk mesajda ana bacı muhabbetine başlamış.

birincisi, ben video için konuşuyorum ve emin olmadığımı zaten söyledim. fotoğraf için durum nedir bilmiyorum.

ikincisi, burada benim kabul etmemin veya hoşlanmamın hiçbir etkisi yok. "isterse çıplak gezer kadın!11!1" deyip de "ananın fotoğrafını çekseler izin verir misin?" demek çok makul ve tutarlıymış gerçekten. evet anamın fotoğrafı benim iznimle çekiliyor çünkü. sorsak kadın hakları rererö diye atıp tutarsınız. hani nerede benim anamın, ablamın buna karar verme özgürlüğü?

benim kabul etmem veya hoşlanmam ile hukuk arasında hiçbir şekilde bağlantı yok. birisi sokaktayken benim fotoğrafımı veya videomu çekebilir. bu yasalsa yasaldır. yapabileceğim bir şey yok. hoşuma gitmese de çekebilir. videomun veya fotoğrafımın yasal olarak çekilebileceği bir ortamda, bu durumdan rahatsız olmamama neden olacak şekilde davranmak benim sorumluluğumdadır çünkü. ben tramvay durağında beklerken birisi fotoğrafımı çekebilir yasalsa eğer. rahatsız olsam da bir şey diyemem. buna yapabileceğim bir şey yok. ortada kanuna kitaba aykırı bir durum yok.

burada konu ben değilim, benim anam ya da kız kardeşim değil. konu hukuk.

ilk mesajda öznel konuşup sonradan kıvırıp olayı hukuka bağlamanda ilginç olmuş. neyse madem hukukdan bahsediliyor al o zaman hukuk.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu “Özel hayatın gizliliğini ihlal” başlıklığı altında suçu;

MADDE 134 – (1) Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlal eden kimse, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde, (DEĞİŞİK İBARE RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1) verilecek ceza bir kat artırılır.

(DEĞİŞİK FIKRA RGT: 05.07.2012 RG NO: 28344 KANUN NO: 6352/81) (KOD 1)
(2) Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri hukuka aykırı olarak ifşa eden kimse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İfşa edilen bu verilerin basın ve yayın yoluyla yayımlanması halinde de aynı cezaya hükmolunur.”

ne yapmıyormuşuz? bilmediğimiz konularda ahkam kesmiyormuşuz.

bilip bilmeden ahkam kesen, okuduğunu anlamayan sensin. iki tane madde kopyalayınca hukukçu olmuyorsun. bak sana tek tek anlatayım,

1) ben taciz olayını direkt olarak bilmiyorum. benim yazdığım şey olayla ilgili değil, çekim yapmanın yasallığıyla ilgili. eleman ne yapmış, ne demiş, ne çekmiş vs. bu konuda BİLGİM YOK. olduğunu da iddia etmedim.

2) mantığımı ve gerçek hayatta karşılaştığım örnekleri kullanarak kamuya açık alanda çekim yapılmasının yasal olabileceğini düşündüğümü söyledim. yine bunda da kesin konuşmadım. bunun da istisnaları vardır elbette, bir kadının bacaklarını dakikalarca gizli gizli çekmek elbet "kamusal alanda çekim serbest" denilip de geçiştirilebilecek bir şey değil. duyuruda bahsi geçen taciz olayını bilmediğim için bu konuda yorum yapmıyorum. "isterse çıplak dolaşır" saçmalığına karşı yazıyorum bunu. dünyanın hiçbir yerinde böyle salak bir anlayış yok. kamusal alanda çıplak gezmek serbestse çekim yapmak da serbesttir muhtemelen, bunun örnekleri de var. anlatmak istediğim şey bu.

3) paylaştığın maddeleri okudun mu sen? özel hayatın gizliliği diyorsun, gizliliğin ihlali diyorsun. kamusal alan diyorum ben de. ne özel hayatın gizliliği? yatak odasına kamera kurmakla sokakta çekim yapmak aynı şey mi? ne alakası var bunun özel hayatın gizliliğiyle?

şu itici, tepeden bakan üslubu da bırakmanı tavsiye ederim. fazlasıyla eğreti duruyor. tamamen alakasız maddeler kopyalayıp ANANA BACINA AYNISINI YAPSALAR HOŞUNA GİDER Mİ diyerek otorite taslamak acayip komik. meriçliğin lüzumu yok. konu hakkında yetkili birisi gelip desin ki sokakta çıplak gezen birini kayıt altına alamazsın, bu suçtur, ben de diyeyim tamam o zaman ben yanlış biliyormuşum. sen sadece laf yapıyorsun.

lol. haklısın, bayağı kötü bir yer haline geldi burası. karşı argüman üretemeyince tükürükler saça saça karşısındakini ergen olmakla suçlayan tipler doluştu. düşüyor muymuş. bunu söylemesi gereken sensin. ben bir şey düşürmeye çalışmıyorum ama sen belli ki neyi savunduğunu bile bilmeden birilerine hoş görünmeye çalışıyorsun.

belli ki ne konuştuğunu bilmiyorsun, bunun ötesine de geçemeyeceksin. sana teşhircilik yapmadan (?) götünü açarak gezmelerinde başarılar.

Anana bacına yapsalar hoşuna gider mi ne ya. Çıplaklık medeniyetse maymunlar en medeni. Oldu mu? Zihin açıcı bir tartışma bile gelişemiyor. Hemen çomarlık saçılıyor her yana.

Olay şu mobile.twitter.com Kamusal alanda fotoğraf çekilmiş ve üzerine yorum yapılmış. Kamusal alanda fotoğraf çekmek yasak değil, yorumlarda taciz var mı bilemiyorum.

Bu arada olay daha yeni, sonuçlanmamıştır henüz. www.cnnturk.com

Kamusal alanda yapılan çekimi izinsiz paylaşmak suçtur. Bugün çektiğiniz bir görüntüyü kişinin izni olmadan devlet televizyonu TRT'de bile yayınlayamazsınız.

"kamusal alanda çekim yapmak suç değil" diyen arkadaşlar dalga mı geçiyor yoksa aklıevvel taklidi filan mı yapıyorsunuz?

ben size bir ekleme yapayım, inanmazsınız, çekim yapmak özel alanda da suç değil! yani evinizde filan da fotoğraf çekebilirsiniz herhangi bir cezai müeyyidesi yok, şaşırdınız değil mi? ben de ilk duyduğumda çok şaşırmıştım. bunu da zaten youtube'da bir kanaldan öğrendim, adam evinde çekim yapıyor, bir de "özel alanda çekim yapmak suç değil" diyordu. hay allah.

ey zeka, gözünü seveyim.

bonisnocetquimalisparcit +1

"Kamusal bir alanda" çıplak dolaşmak özgürlükken bunu fotoğraflamak neden özgürlük olmasın?
kamusal alanda çıplak dolaşmak özgürlük değil zaten. doğal olarak bunu fotoğraflamak da özgürlük değil. hatta ve hatta kişi son derece giyinik de olsa o kişiyi fotoğraflamak ve internette yaymak da özgürlük değil, yanılmıyorsam zaten yasal da değil.

birini videoya almak onun açısından rahatsız edici olabilir ama özellikle bacakları falan çekilmediği sürece bildiğim kadarıyla yasal.
mantık 101. tck madde bilmemkaçın insan vucudunu kollar yasal ama bacaklar wowwowow haram diye ayırdığını mı düşünüyosunuz?

@der meister kız kardeşin, ablan veya annen. kamusal alanda(tramvay durağı) fotoğraflarını çekebilir miyim. sonra da twitter'da yayınlayacağım.
buna zaten güzel cevap verilmiş; evet anamın fotoğrafı benim iznimle çekiliyor çünkü. sorsak kadın hakları rererö diye atıp tutarsınız. hani nerede benim anamın, ablamın buna karar verme özgürlüğü?


bu arada kızın giyimini doğru bulmuyorum lafına saldırılmasına anlam veremedim. fotoğrafı görmüştüm kız açıkça iç çamaşırı ile duruyordu. duyuru sahibi de sadece yorumunu belirtmiş. ben de çarşafla dolaşanları doğru bulmuyorum, bu fikri belirtme özgürlüğüm yok mu?

kamusal alan olsun olmasın, bir kişinin -tanınacağı şekilde- fotoğrafını çekip kendisinden izin almadan yayımlayamazsınız.

yalnız iş biraz karışık çünkü haber değeri taşıması veya belge konumunda olması hâlinde meşru oluyor. peki durum buna uyuyor mu, bence uymuyor.

@bonisnocetquimalisparci,

açıklama için teşekkürler, bakış açını şimdi anlıyorum. ben o açıdan düşünmemiştim. yani duyuru sahibinin fikrini olaydan bağımsız olarak değerlendirdim. dediğin gibi olayın üzerine olacak şekilde değerlendirildiğinde pek masum kalmıyor.

m.facebook.com

Hepsi tecavuzcu! Zihniyetleri de hep ayni

büyük heyecanla evrenin ötesi demeye geldim. değilse takipte kalayım ben de merak ettim.

Bu valla bu :) seviyorum burayı ya aylardır kıvranıyorum ben yetmedi arkadaşım da kıvranıyor çok teşekkür ederim ya

www.metiskitap.com

bulunmuş ama merakla bekleyenler bu kitaba bakabilir. benzer konular.

kitap üçleme aslında, hatta +2 yancısı da var.
eksisozluk.com
eksisozluk.com

ahaha sakin ol. geleneksel yöntemde aileler düğünden yaklaşık 6-8 ay önce tanışır. tanıştıktan sonraki iki ay içerisinde söz/nişan gerçekleştirilir, 4-6 ay sonra da düğün/nikah. nişanlılık süresinin uzun tutulması hoş karşılanmaz, çift bir an önce evlensin ve birliktelikleri meşruiyet kazansın istenir. özetle böyle bir kafa yapısı. ama gerçekten sözlenmek ne ya?

Sevgiliyken de yillar oncesinde tanisabilir. Arkadasiz dersin sonra yakinlastik dersin sevgili olduk dersin, kesin bir sure yok aileden aileye kisiden kisiye degisir.

Aileler tanışınca pürüz çıkmazsa 1-2 ay içinde nişan, nişandan 3-4 ay sonra da düğün yapılabiliyor maddi koşullar vs. konusunda da sıkıntı çıkmazsa.

Tanismadan kisa bir sure sonra söz/kız isteme oluyor genelde. Eger yapilacaksa birkac ay sonra nişan, ardindan yaklasik 5-6 ay sonra da dugun oluyor. Ekstra nişan yapilmayacaksa yine tanisma+söz ile dugun arasinda 6-7 aylik bir donem oluyor. Sonbaharda yuzukler takilip yaza dugun gibi. Genel olarak kabaca böyle.

Genelde aileler, gençler evlenme kararı aldıktan sonra tanışır. Bu karar ailelere bildirilir. Erkek tarafı müsaitseniz tanışmak isteriz diye arar, zaman/mekan kararlaştırılır. Tanışmadan 2-3 hafta sonra da söz kesilir. Aileler farklı ve uzak şehirlerde oturuyorsa tanışma-söz-nişan işini aynı anda da yapabilirler. Aynı şehirde olsa bile söz ve nişan bir arada da yapılabilir. Çifte kalmış bi karar bu da. Yok ayrı nişan organizasyonu istiyoruz denirse sözü takiben 2 ay içinde falan yapılır.
Nişandan sonrası için ben 1 yıl bekleyen de gördüm, 3 ay sonra evlenen de.

ben işte bunu anlamıyorum. bunun bir cevabı yok.
ilişkilerde herkes kalıplara göre yaşıyor.

üç ay önce de tanışılır, üç yıl önce de tanışılır. hayat sizindir. ne zaman uygun görmüşseniz o zaman yaparsınız bu işi, diğer işler gibi. bunun bir yasası, tüzüğü yok. geleneksel türk aile yapısını boşverin. hayat sizin hayatınız.

siz evlenip çocuk sahibi olduğunuzda oğlunuzun veya kızınızın ne yapmasını isterdiniz? ne yapmamasını isterdiniz. bütün mesele bu. aile büyükleri, büyük yerine konmayı istiyor. düğünden üç gün öncesine kadar bekleyecek değilsiniz. ciddiyet sahibi insanlarsınız diye düşünüyorum. kalıplarla kendinizi de birbirinizi de ilişkinizi de yormayın.

hayırlı olsun.
bi de şey... yani nasıl desem?.. karşı tarafta güzel kız var mı ya, beni de tanıştırsanız? çok yalnızım da ben.

nasıl olur bilmiyorum. ben önce halasıyla oturdum kahve içtim. sonra başka bir seferde annesiyle kahve içtim. en sonda babası dahil ailesi ile kahvaltı ettim. sonra bizimkiler telefon edip geliyoruz diye haber verdiler. benim ailem onların ailesine misafir oldu. bunlar 3 ay içinde oluyor. başka şehirlerdeyiz. sonraki ay yani aralık'ta isteme oldu. eylülde de düğün var. aranın uzun olması hem biraz maddi durumu toparlamak. hem önemli akrabaların türkiye'de olduğu stratejik tarih olması sebebiyle seçildi. yoksa biz mayıs diyorduk.

yani isteme aralık, evlilik mayıs planlandı ama iştirak edemeyecek akranlar sebebiyle eylül oldu.

Attirmayin makedonun +1

Rahat olun biraz soyle yapilir boyle yapilir kurali yok

İyi niyetinizden ötürü tikledim fakat, kendim için sözü nişanı ne zaman yapayım sorusu değildi. Öyle olsa öyle sorardım. Genel ülkedeki işleyiş nasıl diye sordum.

e herkes de bunun şartlara göre değişebilecek bir durum olduğunu, belli bir kalıbı olmadığını anlatmaya çalışmış zaten. maşallah sorarken fırça, cevaplar verildikten sonra fırça.

Ben de bir ay önce benzer soruyu sordum; aldım ayakkabıyı. Yok böyle rahatlık. Nike air ayakkabim da var ama skechers'ı pek sevdim, çıkarmıyorum nerdeyse ayağımdan.

8 aydır go walk3 modelini giyiyorum içi,yanları yırtıldı. ama 240 günün 220sinde en az 8 saat ayağımdaydı. ilk 1-2 ay oh be ne rahat ayakkabı diyosun ama sonra sıradan bir ayakkabı haline bürünüyor.

www.sikayetvar.com

şikayetler hep bu yüzden.

Rahat mı bilmem de inanılmaz çirkin değil mi ya bunlar?

Skechers daha rahat ama nike daha uzun süre gidiyor bence. Bir yılda skechers normal ayakkabıya dönüşüp tabanları aşınırken nike ayakkabılarım 3-4 yıl sağlam duruyor.

cok rahat ama bir o kadar dayanıksız bence.

Jazzabel +1

Skechers cok rahat en basta ama sonra siradanlasiyor, ayakkabinin alti bile duzlesiyor.

Çok çok rahat birbayakkabı. Ozellikle topuklarda sıkuntı varsa. Ama maalesef dayanıksız.

6 ayda sağı solu yırtılır. doğrudur rahattır tabanı.

memory foam'lu olanları çok yoruyor. fazla yumuşak olduğu için sanki kumda yürünüyormuş gibi oluyor, ancak bol bol oturacağınız zaman (mesela yolculukta vs) çok süper bir alternatif.

Her ayakkabının kullanım süresi tavsiyesi var.

Spor ayakkabılar sürekli giyilmez mesela, "haftada 4 defa 2 saat süreyle" falan der. Spor için özel malzemeden veya özel şekilli yapılıyor, koşu, fitness, tenis vs için. O ayakkabıyı alıp günde 8 saat giyersen yıl bitmeden dağılıyor.

"Günlük ayakkabı" olarak satılan modeller hoplama zıplama için dayanıksız ama uzun süreler boyunca giymek için uygun.

Sketchers spor ayakkabım da günlük ayakkabım da var (toplam 4 çift). Yerine göre doğru giydiğin zaman dayanıyor bence.

dil ve anlatım benzer ama hikaye daha masalsı

Mülksüzleri okumadım ancak yerdeniz serisini bitirdim ve çok beğenmiştim.

dili, akıcılığı aynı. ama yerdeniz serisi daha psikolojik bir anlatıma sahip. ikisinde de karakteri, duygularını ve gelişimini yansıtmak var ama mülksüzler'deki çok yoğun felsefe, yerdeniz'de azalan yerini karakterlere bırakıyor.

macera kitabı değiller, her kitapta bir iki önemli olay oluyor. ama kitaplar arası zamanda ise daha fazlasının olduğundan bahsedilip geçiliyor. mülksüzler'deki gibi aynı olaylar ve gelişimi. bu yüzden, felsefesini beğenmediysen şansını ilk kitapla deneyebilirsin ama üslubu beğenmediysen büyük ihtimalle bunu da beğenmezsin.

yerdeniz serisini çok beğenerek okumuştum mülksüzlere kaç kere başladıysam götüremedim bıraktım , yerdeniz fantastik duru bir seri, mülksüzler bilim kurgu olduğundan pek sarmamış olabilir.

ikisinin de istediğini yapmayarak olaydan yırtabilirsin bence.

ne yemek ne alkol, minimal seviyede müzik, göbek atmak falan yok. hatta böyle üç dört kişilik bir öğrenci grubu bulursun jazz falan çalan. onlar tıngırdatsın. siz de nikahınızı yapın.

Sizin taraf alkole para vermek istemezse dugunun alkol parasini kiz tarafi versin. Boyle bi cozum olabilir.

İki tarafın da ağzını yoklayın. Uzlaşmaya meyilli bir taraf var mı bakalım?

birebir aynı olay kuzenimin başına denk geldi.
bizim aile alkolik olmakla beraber kuzenimin babası olan eniştem dini bütün ve çevresi de öyle.
kuzenimin eşi ise yedisülale bizim gibi alkolik.

şöyle bir çözüm getirdiler. nişanı kız, düğünü erkek tarafı yapar sonuçta. nişanda alkol olmadı, düğünde alkol oldu. herkes mutlu. aslında bizim enişte de eskiden içerdi ama yandaşlık, yalakalık falan filan.

parayı kim veriyorsa onun borusu öter. yani düğün içkisiz nişan içkili olacak.

yakin bir arkadasim, sadece kizin ailesi istiyor diye alkolsuz ve igrenc bir yerde dugun yapti. sadece alkolsuz oldugu icin degil ama genel olarak hayatimda gittigim en rezil dugundu. sizinki de boyle olacak diye demiyorum ancak mutlaka orta yolu bulmaya calisin. dugun olacaksa alkolsuz -bence- bir garip oluyor, ya da alismadigimizdan bilemiyorum elbette. sizin ailenin ne kadar uzlasmaci olacagi ile alakali biraz da sanirim.

ayrica alkol isteyen kimse o parasini odesin olayina katilmiyorum, bu ancak sizin davetlilerinizden kimse icmeyecekse gecerli olabilir. sonucta arkadaslariniz, umursamayan akrabalariniz icecekse sadece kiz tarafinin odemesini istemek anlamsiz bir hareket.

alkolsüz düğün mü olur ya. kaç tane alkolsüz düğüne gittiysem çok sıkıcıydı. bir şekilde halledin alkollü yapın.

krem peynir+1

alkolsüz düğün olmaz.

alkollü düğünde, istemeyenin içmeme hakkı var.
alkolsüz düğün, içki kültürü olan için işkence.
dolayısıyla, serbest bir ortamda, isteyen istediğini yapmalı.

ayrıca şu durumda alkol olmazsa, kızın ailesine karşı çok büyük ayıp.
yaşam tarzını göz önünde bulundurmak zorundasınız.

alkol alan adamlara, hayatlarının en mutlu gününde bunları içirmesek mi diye düşünmeniz bile garip. onlar sizinkilerin boğazından aşağı alkol dökmeyecek. kendileri içecek ve birlikte eğlenecekler. sizinkiler masrafı karşılamak istemezse, onu kızın ailesi ile konuşmanızda bir yanlışlık yok ama.

aynı durumu ben de yaşadım. karşı taraf bizim düğünlerimiz alkollü olmaz dedi ben de ben vereyim alkol parasını dedim. burun kıvırdılar ama sonuç olarak mekanla anlaştık şarapları ben dışardan satın aldım rakıları da mekandan aldık. şarap parasını ben vermiş oldum rakı parasını da karşı taraf. onca dırdırı edip bi de kendileri de içtiler.

masrafla alakalı bir çekince, konuşma yok zaten. yemekli düğün olayına girdikten sonra alkollü alkolsüz fiyat zaten dokunmaz. işte asıl mesele bir tarafın çok sevip bir tarafın çok sevmemesi. ama bizimkiler daha ılıman olmak durumunda herhalde erkek tarafı olarak

alkol alan insanlara saygım sonsuz olmakla beraber, herkes içmesini bilse bile içmesini bilmeyen biri ( ağızla içme eylemini gerçekleştiremeyen biri) çıkar ve saçma sapan hareketler yaparsa işte orada ailede ''bak biz haklıydık.'' demezler mi?

Alkolsüz düğün, düğün değildir.

eğer ailenin muhafazakarlığı "içki içilen ortamda bile bulunmayız" seviyesinde değilse, alkol olmalı ve isteyen içmeli diye düşünüyorum. Belki, yanlış anlaşılmaları önlemek için garsonların içkileri doldurdukları veya "ister misiniz" diye sordukları değil, kişilerin bardan veya belli bir başka bölümden kendileri aldıkları (parasını değil,servisini kastediyorum) bir sistem organize ederseniz, istemeyen hiç bulaşmaz.

alkol oluyor

Alkolsüz düğün yap daha ucuza gelir. Onun dışında alkolün ücretli olduğu düğün de yaparsan o da uygun fiyata gelebilir.

Onun dışında bakarsak işin içine maddiyat girmediğinde alkol olması taraftarıyım.

Pasabahcenin cam ve vakumlu kapakli saklama kaplari var oraya da bakabilirsiniz. Sunun gibi:

www.enplus.com.tr

karfur'da falan çok oluyor böyle saklama kapları.

Tupperware eğer paraya kıyacaksanız. Üstelik çok uzın ömürlü, anneannemin aldığı 15 senelik tupperwarelerim var hala ilk günkü gibiler formları da korumaları da bozulmuyor.

Spordan 1-1.5 saat önce neden protein almak zorundasın? Yani spesifik bir nedenin yoksa böyle bir mecburiyetin yok. Ben de şimdi antrenmandan geldim mesela, antrenman öncesi bir şey yemedim, en son saat 1 gibi yemek yemiştim, saat 8, şimdi yemek falan hazırlayacağız 9 gibi falan ancak yeriz yemeği, fayda aynı fayda bir şey değişmez. Ben olaya bu açıdan yaklaşayım. Yok eğer özel bir nedenin varsa şunlara bakabilirsin: www.termos-matara.com

aslında 1.5 saat öncelik durum yoktu ilk başta, ama bu olaya kendini veren bir arkadaş böyle yapmamın daha iyi olacağını ifade etti. asıl olay öğlen yemeklerınde aslında, öğlenleri biraz gereksiz besinler yiyorum gibi geliyor iş yerinde

Arkadaşın kendini öyle hissediyorsa yapsın tabii ama çok gerekli bir şey değil. Hadi karb. almak lazım dese onu anlarım enerji falan verir diye düşünüyor derim ama protein almanın antrenman verimine pozitif bir etkisi olmaz. Yani antrenmandan sonra almanın yanında ekstra bir katkısı yok. Hatta günlük ihtiyacın olan miktarın hepsini sabah kahvaltısında alsan bile olur, değişen bir şey olmaz.

Eskişehir istanbul arasındaki kamil koçun mola verdiği tuna tan ve ilhan tan mola yerlerinde büyük paketi satılıyor

2 M'li migros'ta ekmeklerin olduğu yerde gördüğümü hatırlıyorum.

bir de uno'nun biscotti'si var. onun migros'larda olduğuna eminim, ben oradan almıştım. tadı kamil koç'ta verilenlerle aynı.

Kamil kocun internette marketi vardi.Ordan bi koli almistim, ucuzdu da.Bi googlesak cikar belki.Ekleyemedim link.

a101'de yok ama nerede var ben de bilmiyorum. takipteyim.

Baktim simdi kamilin sitesi kalkmis.2 sene oldu ben alali..Bunu üreten "börekevi" diye bir yer.Oraya telefonla sorulabilir dagitim veya satus yerleri.