Piyasadaki yaygın fikri dinle, tersine yatırım yap. Burası piyasadaki fikri en iyi alabileceğin yer. Zaten tersi oluyor genelde, öyle de olmalı.

bi süre inse bile şu anki kuru çok rahat geçecektir. psikolojik bu hareketker. 2.98 ile sınırlı gibi düşünüyo millet 2.98 e geldi mi tepe diye satıyo herkes. büyük yatırımcı bi hareket isterse bi anda 3 ü de geçip fırlaması çok kolay olabilir.

dolar haklında az çok tr piyasası belli de euro dan hiç anlamıyorum.

cembacemba ne kadar güzel demiş değil mi? dolar olmuş 3 lira aq hala dolar patlamadı sananlar var.

ayrıca piyasa faiz arttırımını nisan ayından beri bekliyordu fed öteledi durdu ayrıca. aralık ayında da faiz arttırımı bir hafta önceden kesinleştiği için piyasa kendini ona göre konumladı. 2.90 altına inmesi muhtemel. bence daha fazla faiz artışı bekliyordu piyasamız.

al bu da radikalin bugünkü haberi:

www.radikal.com.tr

yahu zaten şu ülkede krizi tartışmayın artık. alım gücü diye bi şey kalmamış. 2000 3000 euro maaş alan adamın 19 20 bin euroya bindiği arabaya sen 400 euro maaşla 2 katı fiyata biniyosun. arabada çok belirgin olduğu için yazdım yoksa tüm ürünlerde var bu. aldığın tv de oynadığın oyunda. yediğin sebzede. zaten kriz gelmiş daha neyine gelecek:)

Hahaha komik lan bu ülke yemin ederim:):)
Dolar olmuş 3 lira hala ucuz zannediyor. Sanki kilosu 3 lira:):):)
Sayın amına koduğum, şuan kriz yarısı var. Bunu insanların çoğunluğu kabul edince 1 haftada fakir olacağız. Yani hiç mi bişey okumadın ekonomiyle ilgili:)
Topkum psikolojisi krizin olup olmamasında hissedilmesinde çok etkili. Kriz olduğu farkedildiği an nakit para akışı duracak. Herkes paranın lazım olacağını düşününüp yastık altına atacak. Esnaf borcunu ödeyemeyecek belli bir süre dayanıp kepenk indirecek. Belli bi kesim esnaf kepenk indirince fiyatlar 2ye katlanacak. Bu durumda halk pahalı ürünleri almayacak bu böyle gidecek... sonuç olarak toplumun her kesimini etkileyecek ( %15-20 lik gibi "büyük balık" kesim hariç...)

sen gönderiyorsun bir şekilde.

Posta yada hızlı kargo yoluyla göndermeniz lazım. Ayrıca evrağın Türkiye'de geçerli olması için apostil olması gerekiyor.

kendinizin ve vekalet vereceğiniz kişinin kimlik fotokopiler gerekli. spesifik bir iş için verilecekse vekalatnameyi kendiniz hazırlayın, geniş bir iş içinse onlarda vekaletname taslakları oluyor onlara bırakınç

vekalet vereceğin kişinin kimlik fotokopisi gerekmemesi lazım ya o zaman kimse kimseye vekalet veremez. tc numarası yeterli. konsolosluktan alıp posta yoluyla göndereceksin.

kimlik fotokopisi gerekli. şahıs gerekli değil kimlik fotokopisi gerekli. vatsapp'tan falan fotosunu atsın çıktısını al götür.

(git: 1026244)

Geçen Mayıs gittim.Nehir kenarındaki diskolar rezervasyon olmadan almıyorlar.Hava soğuk olur

7 gece belgrad için çok fazla.
3 gece de sıkılıyor insan imkan varsa diğer ülkelere kaçmaya çalış

novi grad var bi de 1 saat uzaklıkta orayı da ziyaret et.

belgrad maks 3 gun kesinlikle. 4. gun bisey kalmiyor.

korkunun üzerine gitmek daha çok fobi ile ilgili, burda bahsettiğin şey ise korkunun kendisi. bunu harry potterdan bir örnekle açıklamak isterdi deli gönül ama anlaşılmaz sanırım öyle.

ben mesela deniz taşıtlarından korkuyorum, her gün vapura binerek korkumun üzerine gitmiş olurum. hatta belki durumu normalleştirerek alışırım bile (ya da daha kötü yaparım) ama korku filmi insanın içgüdüsel korkularını uyandıran survivalla alakalı bir şey, zaten korkutmak için yapılmış, yani ne kadar izlersen izle bir screamer sahneden her zaman korkarsın.

her şey olabilir. buna kendini hazır hissediyorsan yap tabi. zaten kendi iradenle yaparsan sıkıntı yok. ama mesela yükseklik korkusu olan adamı yüksek bi yere bırak yüzleşsin diye muhtemelen bayılıp düşüp ölecektir. ciddi korkular için prof destek almak gerekebilir. ama ben müzik dinliyom korkuyom kısmı zaten çok basit ve kolay kolay tehlikesi olmayacak bi şey.

Yükseklik korkusu kalıcıdır, belirli yüksekliğe alışırsın sadece. Daha yükseği yine korkutur. İnsan korkusuna bile alışıyor.

senin dediğin olmaz bence. ben mesela yüzerken aşağısını görmemekten acayip korkuyorum. o yüzden hep şnorkelle yüzüyorum. su kademe kademe derinleşip aşağıda hiçbişi gözükmüyor ya götüm götüm geri dönüyorum hemen. ama bu yaz aştım gibi bunu. şimdi takılabiliyorum oralarda hem de şnorkelsiz. ama şimdi de kara hep göz ucumda bir yerde olmalı. yoksa çok fena tırsıyorum. bir gün kendimi boğacam ama ne zaman bakalım.

yani ben şimdiye kadar bir zararını görmedim. tabii bu kişiden kişiye göre değişir. Örneğin sudan korkan birini suya attığında suya alışması ve başta hayatta kalmak için çırpınırken sonra yüzmeye başlayıp korkusunu yenmesi ile sudan bir şekilde çıkınca, makarna yapmak için tencereye koyduğu suyu bile gördüğünde titremesi ihtimali aşağı yukarı aynı.

bir de doz konusu var. yükseklik korkusu güzel örnek bunun için. 4-5 kat yukarıdan alışmaya başlamak yerine, burj khalifa'dan başlamak çok tehlikeli bence.

iyi giyimli şık sapıktı oysa o da.

salaş başka paspallık başka. salaş ve zenginsen hipster oluyorsun otomatikman. salaş ve fakirsen ise evsiz.

Hocam kesinlikle doğru. Şöyle örnek vereyeyim üniversite son sınıfta tez sunumu için okula takım elbise ile gittim. Okuldaki kafede poğaça çay ile kahvaltı yapacaktım. İçeri girdim her zamanki gibi poğaça çay istedim. Normalde poğaçayi kâğıtta ve çayı karton bardakta veren adam o gün takım elbise ike gittiğimde poğaçayi porselen tabağa koyup dilimledi. Çayı da cam bardakta verdi mesela. Bu en basit örnek

tecrubeler insanlari bu hale getiriyor. daha onceki tecrubelerimizden faydalanarak karanlikta ustu basi perisan saci basi dagilmis bir insan yaklastiginda hepimiz cekiniriz.
herkese esit yaklasmak zorunda olunulan yerler disinda bireysel olarak onyargili olmak cok da olumsuz bir sey degil.

is gorusmesine sakalla gidince olumsuz bakan beyinsiz ik'cilaraysa daha agir sozlerim var. onlari kendime saklayayim.
bu modernlik icinde varosluktan baska bir sey degil. hepsi ikinci sinif kalitesiz insanlar.

ha bu arada, bir animi anlatayim okuyan olursa. bir gun is gorusmesine buyuk bir sirkete gittim. takim elbise giymedim ve sakallarim vardi. casual giyinmistim. neyse, kapidan girerken guvenlik beni iceriye kadar gotururken ilk anda "gel kardesim bu taraftan" dedi. sonra yolda sen lise mezunu musun? dedi. ben de yok universite dedim. muhendislik icin geldigimi anlayinca kapidan girerken "bohr bey buradan" dedi. bu da bir mallik tabii. lise mezunu olunca "bey" olunmuyor mu? ya da bana kardesim desen ne bohr bey desen ne.
bu gibi durumlarda salakca.

www.youtube.com
altyazı butonuna tıklarsan ingilizce altyazısı var. Adam takım elbiseliyken otobüse bedava binebiliyor(bir adam bekliyor yol bile veriyor!), daha spor salaş haldeyken binemiyor. Aynısının başka versiyonları da vardı. Adam normal giyinince kadınlar 3-4/10 veriyor, takım giyince 9/10 ve daha zengin-kültürlü olduğunu düşünüyorlar.

Aynısının kadın versiyonu da vardı aramadım şimdi. Onda da makyaj yapıp biraz düzgün giyinen kadın her şeyi bedavaya halledebiliyordu, öbür türlü bir sürü zorlukla karşılaşıyordu(yani daha doğrusu normal olan bu, güzelleşen kadına kolaylık gösteriliyordu)

duyuru benimdi.
neden öyle yazdığımı açıklayayım.

algı meselesi.
insanlara iyi giyimli seri katil ve salaş giyimli rehabilitasyon gönüllüsünü
karşılarına çıkarıp hangisi daha güvenilir deseler giyimine bakar, tanımadığı insan sonuçta.

bir diğer sebebi insan kendine özen gösteriyorsa karşı taraf bunu algılıyor ve
otomatik olarak olumlu çağrışımlar uyanıyor.

www.eksiduyuru.com heheh

galiba hepsi var dost yayınevininde. alfa yayınlarını okumadım ama şimdi kontrol ettim çoğu 200 sayfa civarı kitaplar. dostun kitapları ise 500 ila 700 sayfa arası. sayfa sayısı olarak birbirlerine denkler.

bilim kurgu bilime uyucak diye bir olay yok. güzel mi güzel. cine 5 zamanında komşuda izlemiştim ben de aklım çıkmıştı o zaman ne güzelmiş laan diye.

ayrıca o dediğin olay her film için geçerli. şimdi yazsak en gereksiz lotr karakteri diye frodo diyen çıkar sam diyen çıkar gandalf diyen çıkar ki bence de en gereksizi o. subjektif bir olay sonuçta.

filmler de gayet güzel eğlenceli aq. daha ne bekliyorsun ki bir fantastik bilim kurgudan?

Uzay gemisiyle lazer atışı yapılıyor filmde, ışın kılıcı falan var. Mantık aramak gereksiz gibi.

bir fenomen haline gelmiş durumda, nedeni bu bence.

neyi abartalım kanka. ömer seyfettin diyet'i kaşağı'yı mı kemalettin tuğcu'yu mu abartalım..

kardeşim tüm seriyi arka arkaya izledim ama sevmeden iğrene iğrene izledim
kurgu yok oyunculuk yerlerde son film biraz elle tutulur gerisi çöp
katılıyorum

beni örnek verirsek ilk gittiğim sinema filmim star wars 1 dir. 1999 yılıydı sanırsam. küçüktüm etkilenmiştim haliyle. serinin diğer filmlerinede gittim bu arada eski seriyide izledim. bunun yanında küçüklüğüm star wars'ın pc oyunları ile geçti. müzikleri v.s çocukluğumu hatırlatır bana. en sevdiğim bi kaç film serilerinden biri oldu çıktı. filmdeki imge fazlalığı, karakter çokluğu, herkesin bi tarzı v.s var insan onlara kendisini kaptırıyor. herşeyin yanında hiç izlememiş biri bile olsa pek tabi 1. filmi en kötü film olsada son üçlemeden başlayıp 3. filmle birlikte vay be konuya bak diyebilicek bir konusuda var bana kalırsa. darth vaderin küçüklüğü, nasıl darth vader olduğu, diğer tarafa aşama aşama geçici v.s görsel efektler, ütopik mekanlar. darth vaderin nefes alış seside mi tüylerinizi ürpertmiyor yahu :)

ışın kılıcı var, usta-çırak ilişkisi var, force diye bi kavram var.. meclis seçilmiş kişiler özel eğitimler var, politik zam zam zumlar var.. sıfırdan char kasma var.. aşk var Natalie portman, liam neeason, Ewan McGregor falan var.. aslında herkes için hazmı kolay bir bilim kurgu filmi..

soundtrackler iyi..

www.youtube.com

hiçbir filmini baştan sona izlemedim ama 1977 yılına göre çok ileri çekim teknikleri kullandığından olabilir.

Ben bi tek 4. filmi izledim, ona da zor dayanmıştım. Mantık hatası falan dayanılır da kurgu çok boktandı resmen, nası bu kadar tutmuş anlamıyorum.

ben hepsini izledim. pek begenmedim ama 77 yilina gore ilk filmi gayet iyiydi bence. daha cok halka hitap ettigi icin fanboy potansiyeli fazlaydi. ben gunumuz genclerinin bu kadar sevmesini mantiksiz buluyorum acikcasi. o donemki gencligi anlarim da, simdi bu kadar ozenilmesinin bir mantigi yok gibi.

bunun yaninda muthis gorsellik 67'de cekilmis a space odyssey filminde de gorulebilir. ama bu film daha kapali bir film oldugu icin pek benimsenmemis. kapitalizm vs sanat iste. halka inersen daha cok begenilirsin.

tüm seriyi sırasıyla izlemiş biri olarak daha 1 saat önce konuştuk bu konuyu. gerçekten fazla abartılıyor bence. tamam o zamanın koşullarına göre ilk 3 film muazzam, serinin devamı da güzel bir biçimde aktarılmış ama matrix gibi farklı bakış açısı getiren bir şey yok ki. harry potter serisi neyse star wars serisi de odur benim için, bu kadar anlam yüklencek bir husus yok bence.

hiçbir filmini izlemedim, izlemeyi de düşünmüyorum. o derece uzağım bilim-kurguya.

genel olarak insanların bilim-kurgu filmlerden nasıl zevk aldıklarını anlamıyorum. bu korku filmleri için de geçerli.

bilim kurgu değil ki star wars, fantezi. yüzüklerin efendisiyleb falan aynı klasmanda özünde.

gerçeklik/bilimsellik açısından bakmak abartacak olursak yüzüklerin efendisi tarihi açıdan gerçekçi değil demek gibi bir şey.

niye seviyonuz lan mal mısınız diye çemkirmeye de lüzum yok. seviyoz işte çok eğlenceli evren.

bu arada bir de not düşeyim, ilk filmleri 90'ların ortasında izlemediyseniz efektleri falan güncellenmiş -remastered- versiyonlarını izlemişsinizdir. yani o zamana göre muazzam muhabbeti de tam olarak doğru değil.

yeni kopyalarda 1983'te çekilen 6. filmin sonunda 2000 küsürde çekilen 3. filmde anakini oynayan hayden bilmemkim gözüküyo.

star wars bir dönemin gençliğinin film serisi. ne bileyim indiana jones gibi. öncekilerinki beam me up scotty'li star trek'ti. bugünküler ileride harry potter'dan bahsedecek.

kendi etrafında bir kültür yarattı. birisi leb diyince diğerinin leblebiyi anlaması çocukluğun paylaşılmış yanları nostalji vs bir sürü şey harekete geçiyor. yani kimisinin duygusal bağı var. ben iki bölüm hariç diğerlerini geç izledim sallamıyorum pek. ama anakin skywalker/darth vader'ın havası falan, o bende de kalmış mesela*. ama bunları konuştuğum ve ağaç dalını ışın kılıcı gibi salladığım arkadaşlarım yoktu.

biz daha ziyade aoi tsukinosuke taklidi yapıyorduk, kendimizi samurai sanarak dalları sivriltip kılıç diye oynuyorduk. off ya adamım. işte bir dönem de sıkinoskiyi bilir mesela. (öyle diyoduk biz)

Bence de overrated.
Ama orjinal karakterler yarattiklarindan olabilir bu kadar tutulmus olmasi. Ben fantastik sevmedigim icin isinamiyorum boyle filmlere. Ben de Batman'i cok severim mesela, cok orjinal ve havali bir karakter bana gore. (Batman fantastik falan degil, onu gecin bir sefer.) Benim Batman'da buldugum seyi baskalari Star Wars'ta buluyor olabilirler.

Böyle duyurulari görünce kusura bakmayın ama içimden direkt 'eksi sözlük hiçbir seyi beğenmene timi yine buralarda' diye geçiriyorum.

Film, kitap, müzik kişisel zevklere göre sevilir ya da sevilmez. Mesela ben eğlenerek izledim, siz sevmemissiniz olabilir. İnsanlar genel olarak seviyor. Bilim kurgu filmi değil zaten, dönemi için fantastik bir film.


Bence bu tür konuları çok takmayın; isteyen istediği filmi izlesin. Sevsin ya da sevmesin.

+8 fraise

kesinlikle overrated.

zamanında olmayan bir şeyi çok güzel yansıtmış. çoğumuz yoktuk ilk filmde. mantık hatası olarak ışın kılıcı saçma geliyor bi bana.

tamamen mantıklı bakarsak, hepsi sallama. ama güzel bir film.

film iyidir kötüdür tartışılır, çok müthiş bir "bilimkurgu" olmadığına katılıyorum fakat George Lucas manyak vizyoner bir adam ve sinema tarihini değiştirdi.

Star Wars'ın efektlerini yapabilmek için George Lucas'ın kurduğu ILM (industrial light and magic) ile görsel efekt tarihi değişti, şimdiki boktan senaryolu bol efektli filmlerin gelişmesinde/temelinde bile Lucas var.

Şu belgeseli izleyin derim, nelerle başlayıp nerelere geldiklerini anlatıyor Star Wars'tan Indiana Jones'lara, sonra Jurassic Park ve devamı: www.youtube.com

Ayrıca senaryo olarak da, Joseph Campbell'in The Hero with a Thousand Faces kitabını okuyup etkilenen Lucas, tarihin başından beri çoğu destanda, halk hikayesinde işlenen konular, karakterler(karakterin yolculuğu), işlenme stilleri gibi şeylerden ders alıp onlar gibi bi hikaye yaratmış. Bu da büyük ihtimalle bilinçsizce bi çekim yarattı, insanlara bilimkurgu olmasına rağmen tanıdık geldi.

teknik olarak da açıklanabilecek çok fazla şey var. Ama kalben "filmi sevmek" dersen, şimdi izleyip sevenlerinki biraz sürüye uymak bence. Babam sinemada izlemiş, o sever anlarım o yıllarda öyle bir film izlemek olay. Ki ben ilk The Matrix'i sinemada izlediğimde hayran olmuştum, hala da en sevdiğim film(ve üçleme)dir kendisi.

Mantık hatası çok ama güzel ve orjinal bir evren star Wars. Işın kılıcı olsun force olsun karizmatik şeyler. Her şey düz mantık yalansız olsaydı fikri "yalanın icadı" adlı filmde işleniyor. İzleyin dahiyane film.

fan gurubunun tüm karakterleri gereksiz bulması diye bir şey söz konusu değil. herkes gereksiz bulduğu birer karakteri yazmış. herkes tüm karakterleri sevmesi söz konusu değil ki
örneğin matrix, yüzüklerin efendisi vs efsane filmler. açalım 50 tane film hatası, kurgu hatası, saçma ve gereksiz karakter söyleyeyim. bu onları efsane olmaktan çıkarmaz
ilk star wars filmi 77 yılında gösterime girdi. 77 diyorum bakın neredeyse 40 sene önce. o gördüğünüz efektlerin hepsi film makarası üzerinde yapıldı.
oyunculukların kurgunun farklı gelmesi normal. 1940lardaki oyunculuklar bambaşkaydı, 60lardaki, 80lerdeki ve 2000lerdeki bambaşka. bundan 30 yıl sonra 90ların filmlerine bakıp insanlar ne garip oyunculukmuş diyebilir
70lerin sonunda 80lerin başında bu filmlerden şimdiki gibi 100lerce olmadığından kendi hayran kitlesini yarattı, bu hayran kitlesi sadık kaldı. ticari olarak da desteklediler bunu

hahah, ben de böyle düşünüyorum ama star wars tişörtü giyiyorum. star wars, lotr gibi konular popüler olduğu için kimse alakasız kalmak istemiyor işte.

sinema tarihine olan katkısının bugünün gençlerinin pek şeyinde olduğunu sanmıyorum.

Bak bir arkadaş sormuş neyi abartalım diye?

Bir şeyi sevmeyebilirsiniz, ilginizi çekmeyebilir, size hitap etmiyor olabilir ama tutup ta "-çok abartıyolar yeaaa, ne o öyle ışık mışık yeaaa, çizgi film gibi yeaaa" dersen ağzının ortasına tekmeyi yersin.

Bazı filmler kült olmuştur, sinema sektörüne ışık tutmuştur. Bugüne öncülük etmiştir. Sen kimsin ki "bence de overrated" diyebiliyorsun yahu.

Star wars, matrix, lotr bu sanat eserleri hem felsefik, hemde bilim kurgu alanında öncüdürler. Adam lotrdan etkilenmiş müzik alanında yeni bir oluşuma yer açmışlar. Şahane gruplar şahane eserler çıkmış. Ne bilim matrix'de ki felsefeyi anlamadıysan o sizin sorununuz.

Klasik hiç bir şeyi beğenmeme durumu sizinki, aynen sürü gibi.

He abartılı, he overrated.

Adam demişki kurgu yok, oyunculuk sıfır:) Tabi alışmış bünye kafanın yüzde seksenini ekranda görmeye garip geliyor.

Çekim tekniği falan bunlar tabi bilindik şeyler öncü adamlar yahu. Şarlo nasıl kendince (büyük bir olay tabi) çekim teknikleri geliştirdiyse bu filmde öyle.

Adamın eleştiri tarzı şundan ibaret "ben bilim kurgu sevmem ki, korku da sevmiyorum" lan bu nasıl eleştiri.

Bir şey popüler oldu diye sevmek zorunda değil insanlar. Sevmeyebilirsin, sana hitap etmiyordur vs. ama benim düşünceme göre "eleştiri" yapabilmek için önce "bilmek" gereklidir.

Hani var ya bir video "uzman mısın lan sen, bilir kişi misin?!" Kimsin sen? Kurgu kötü, çekim kötü, o ne öyle lazerli kılıç falan eeee?

Çok merak ediyorum böyle adamları neyi beğeniyorlar diye. Bence "godfather" serisi de ovarrated (allah çarpar tabi şaka). Fight Club'ta da adam yokmuş zaten herşey hayalmiş. 6 hissin sonunda meğerse adam ölüymüş...

İzlemeyin, sevmeyin. Bundan 100 yıl sonra da bu filmler konuşulacak, beğenilecek.

"Nefrete boyun eğme. O seni karanlığa götürür."

Ayrıca rüyanıza yoda girsin emi...

bunu satıyorlar çünkü. bir kıza satıyorsun, bir arkadaşa satıyorsun. 'auvv, darth maul ya... aslında ölmedi, biliyorsun değil mi?! bilmiyorum deme!..'ler.

şu var bir de:
galeri.uludagsozluk.com

seriyi tabii ki ben de izledim. beğendim de. ama abartı kere abartılıyor.

hala o dönemin oyunculuğu falan denmiş
açın daha eski filmlere bi bakın o dönemin western filmlerine bi bakın oyunculuklar nasıl o filmde bildiğin oyunculuk kötü kurgu sıfır.

"Adam demişki kurgu yok, oyunculuk sıfır:) Tabi alışmış bünye kafanın yüzde seksenini ekranda görmeye garip geliyor."

bu ne alaksız cevap kurgu ile oyunculuk ile ekrandaki kafa boyutu ne alaka?

@basond ya en iyi kurgu oscar ı almış filme kurgu sıfır diyecek kadar cahilsin ya da kurgu ne demek hiçbir fikrin yok

@asbe evet kardeşim hiç bilgim yok
barrack obama nobel barış ödülünün sahibi

Hata bende her ödül alan filme katılmak zorundayım.

Tekrar ediyorum bence zerre kadar kurgu yok filmde millet neden sevdiğini şaşırmış.

medcezir'de herkes birbirine kayiyor. siz nasil bunu kabul ediyorsunuz ?

not: sozum onlara

star wars'ın tek kotu yanı Hayden Christensen

"Klasik hicbir seyi begenmeme durumu", "eksi sozluk hicbir seyi begenmeme timi" diye bir sey yok arkadaslar.
Vallahi yok bak.

Biz Star wars begenmeyen ortalama insanlar, Dunya'ya gelirken populer filmleri begenmeme yemini falan etmedik, Star wars'u ya da baska bir seyi begenmiyoruz, sebebi ise cok basit; "begenmiyor olmamiz". Bunu misyon edindigimiz falan yok biliyor musunuz? :) Seyleri hosumuza gitmedigi icin begenmiyoruz mesela.
Ha boyle bir olusum, bir lobi, loca falan varsa da ben bilmiyorum. Ben Star wars'u begenmeyen avaraj masum bir suru insandan biriyim sadece:)

git itiraz et tabi ya. atıyorum sen kestirmişsin 70 puanlık sorunun az buçuk ne olacağını ona çalışmışsın. normalde 70 alırım diye düşünürken bir bakıyorsun 30 olmuş aq. o hocayı keserim valla.

özellikle doğruların üçüncü kısımdaysa git çemkir. en kötü itirazdan notların yükselir en olmadı üstteki arkadaşın dediği dönem sonu işine yarar bu yaptığın. ama efendi olma. gerekirse çemkir ama şikayet edeceğim tarzı değil de benim hakkım yeniyor burda tarzı.

türkçe katliamı olmuş entryde silinmesi isabet olmuş

Inciye mi yazacaktin da yanlislik mi oldu acaba panpa?

tanım nerede, tanım devamı nerede? alıntı yapılmaya çalışılmış sanırım ama alakası olamamış. dolaylı hakaret zaten var. e entry, entry bile değilken silindi diye isyan etmek nasıl bir kafanın ürünü, çözemedim açıkçası.

sizi inci sözlüğe alalım beyfendi. liseli tarzı mizah anlayışınız oraya uyuyor. son yıllarda ekşide kalite dibe vurdu da o kadar vurmadı henüz.

tanıma ve devamına gerek yok artık sözlükte ama dolaylı hakaret var hemi de cb'ye. silmeleri normal.

ayrıca türkçe katili+1.

"bu oç nin zararı şeyime kadar dokundu ya ne desem boş."

bu tanim devamidir zaten. entry legal. sacma da olsa legal. bence silinmemeliydi. kufurun kime oldugu belli degil. gg ile alakasi da yok.

korkudan silmislerdir. ya da akpli biri silmistir.

ayrica yillarca sozlukte takilip hala legal entry'yi "bir tur meyvedir"den ibaret sanan arkadaslara da buradan bir tebessum.

entry yapi olarak legal olabilir de acik olarak hakaret var. normal silinmesi.

ek olarak eksisozluk.com

soyle bir entry haftalardir orada oylece dururken format konusulmasi komik.

az bile yapılmış. uçurulmadığına dua et.

bizde de sürekli çay kahve var, şirketten. türk kahvesi yok ama.

filtre kahve normal de nescafe değil.

sadece çay ve su var bizde. kahveyi evde yapıp termosla getiriyorum veya french press ile kendim yapıyorum.

Her şey var. Bedava.

normal

çay 40 kuruş, nescafe(3'ü 1 arada) 50 kuruş, türk kahvesi 90 kuruş.

kamu.

Sabah + Öğlen çay demleniyor.
Nescafe şirketten.

Türk Kahvesini kendimiz yapıyoruz.

normal tabi. daha nolsun

bizde de her türlü çay, kahve vs. var şirkette. istediğin zaman alıyosun içiyosun. türk kahvesini mutfakta çalışan abladan rica ediyosun o yapıp getiriyor.

ilk çalıştığım yer büyük bir kurumsal firmaydı, herşey bedavaydı. sonra yüksek lisans doktora olaylarına girdim, doktorada ilk okulum özel bir üniversiteydi, bölümdeki öğrenci ve hoca sayısı az olduğu için bize bedavaydı -sonradan neyime gerekse espresso makinesi getirdiler, adını bile yazamıyom- ona ücret istemey başladılar. sonra öğrendik ki bir başka fakültede çay kahve odası var, orası öğrencilere paralıymış misal. saçma bir şey ama öyle.
şimdi devlet üni.de doktora, arada hocalar çay kahve ısmarlıyorlar tabi bize :D ama çayımızı kahvemizi kendimiz hallediyoruz. tabi ben aslında burada çalışmıyorum, öğrenciyim sadece :)

ofisinizin büyüklüğüne bağlı biraz da, kurumsal firmalar her naneyi düşünüyor genelde, ama küçük bir firmaysa patronun istediği kadar olması normal -her ne kadar ben küçük firma patronu olsam, bunların hepsini çalışanlarıma sağlayacağımı düşünsem bile... altı üstü kahve çay yani, ben şimdi öğrenci halimle bile cihaz onarımına gelenlere çay kahve yapıp ikram ediyorum.

bizim ofiste;

çay,nescafe,bitki çaylar,türk kahvesi,sade soda var çay ocağında. bunları sınırsız alabiliyorsunuz. abla yoğun değilse o getiriyor.

üst katta ise makina var jacobsun, mocha,sıcak çikolata ve kahve var, o da sınırsız ve ücretsiz.

Bizde otomatlar var. cay kahve sicak soguk. Sirket aylik belirli bir para yukluyor kartlara otomat icin. Onun disinda taze yapilmis cay kahve icin kantin var her bisey parali orada. Firma en buyuk holdinglerden biri.

eski iş yerimde günde 7-8 kere dağıtıyorlardı. yeni iş yerimde sabah ve öğlen getiriyorlar sadece. türk kahvesini makinada kendimiz yapıyoruz.

ben iki iş yerinde de kendim almayı tercih ediyorum. herkes kendi almalı bence. insan yüzü görürsünüz iki. bacaklarınız açılır.

Ofiste çay kahvenin ücretli olabileceğini hiç düşünmemiştim. Ufkum açıldı. Bizde çay, türk kahvesi, nescafe, espresso, cappuccino, latte ve diğer aromatik kahveler, yeşil çay, bitki çayları, hatta o bitkilerin kendileri (ıhlamur, tarçın, karanfil vs) sınırsız ve ücretsiz. Ama ücretli olması da normalmiş demek ki.

ay bak yine hatırladım, sinirlerim tepeme çıktı. son çalıştığım yerde çalıştığım alana mola saatinde bile hiçbir içecek gelmiyordu (çaycı yerini bile bilmiyordu departmanın), diğer zamanlarda bir şey içmek tamamen yasaktı zaten, mola saatinde dışarıdaki paralı otomattan alıyordum çayımı kahvemi. iki hafta zor dayandım lanet yere.

bir önceki çalıştığım yabancı menşeli kurumsal şirkette ise türk kahvesi hariç her şey vardı ve canın istediğinde alıp içiyordun.

sizdeki normal bence.

çay 75 kuruş,

nescafe( 2 si 3 ü 5 i bir arada farketmez) 1 tl

türk kahvesi: parayla satın alınamaz.

kamu.

kafeteryaya inersen
çay 75
Türk kahvesi 2,5
nescafe 1,5
kamu

patronun nescafe yada filtre kahve ile arası yoksa aklına gelmiyordur diye düşünüyorum, normal bence de.

Sıcak suyun olduğu yerde hazır sıcak içecek sunulmaması çingenelik bence, çay var 3ü 1 arada yok ne demek; sanki aralarında uçurum var. Bizde çayın yanında bilimum meyve çayı(sallama), kahve(3ü 1 arada değil), Türk kahvesi ve sade soda var. Mesela bizdeki sade soda var ama meyveli yok olayı da saçma,gerçi su için anlaşılan firmanın markası olduğu için olabilir, bilmeden sallamıyım.

Çaycı varsa ofisteki herkese bedava ya da herkese paralı olmalı, 3 kuruşun hesabını yapanların ağzına köpek cost yapsın.

7/24 çay var,kışın ıhlamur ve kuşburnu da kaynıyor,onun haricinde nescafe, türk kahvesi,poşet bitki çay çeşitleri ve maden suyu da mevcut iki tane abla var onlar servis yapıyor,ücretsiz herşey.

filtre nescafe türk kahcesi çay ve bilmem ne çayları var. hepsi bedava.

filtre kahve ve bitki caylari var bir suru cesit.
sut ve nesquik de var.
sirketten, yurtdisi.

Sadece çay ve sıcak su var ama ikisi de lezzetsiz, o yüzden kettle'da kendimiz yapıyoruz.

@sealth çok kıskandım sizin ortamı yalnız :)

resmi bir iş için kullanacaksan yeminli tercüman'a yada konsolosluğun kendisine çevirtmen gerekiyor. haberin olsun.

Eğlence parklarında çalışan arkadaşlar memnundu hallerinden diğerlerine göre.

ne için gittiğine bağlı. ingilizce içinse üstteki arkadaş +1

para içinse housekeeping artı yemek satan bir yerde gece vardiyası. böyle yapan bir arkadaşım yemeğe zerre para vermemiş onbin dolara yakın para getirdi.

Garsonluk. Başta zorlanırsın ama dile katkısı çok olur. Tecrübeyle sabit.

Atlantic city-rolling chair
Hayvan gibi kazanıp hayvan gibi gezebilirsin.
Gün boyu binbir çeşit insanla muhattapsın. Çok büyük tecrübe.

zamanında six flags'te çalışan biri olarak yazayım. şimdi six flags veya diğer eğlence parklarında 3-4 tane çalışılacak yer var. ride operatörü, fast food, game, fotoğrafçı.

fotoğrafçı 3-5 tane seçiyorlar. genelde amerikalı oluyor bunlar. nadiren yabancı öğrenci de seçebilirler.

ride operatörü sürekli aynı şeyleri yapıyor. kemer bağlar, supervisor'a "her şey tamam" hareketi yapar. müşteriyle bir kontağıyla pek olmuyor. amerikalı iş arkadaşlarınla konuşursun ama o da çok az.

game. bunda sürekli müşteriyle iletişim kurmak zorundasın ama hiç tavsiye etmem ben. sürekli supervisor'ların gözü üzerinde. güneşin altında mikrofonla insanlara sikindirik oyunları oynatmaya davet ediyorsun hep.

fast food. şahsim fikrimce eğlence parklarında çalışılacak tek yer. kasiyer olursan müşteriyle sürekli iletişim halindesin. arkada yemek hazırlama bölümünde amerikalılarla konuşursun hep. bir de fast food restoranlarında patio denilen masaların olduğu bölümde tepsileri kaldırıp, masaları temizleyenler var. ilk başta biraz burun kıvırırsın ama amerikalılarla sürekli konuşma imkanın çok olur burada. fast food'ların diğer olumlu yanı bedavaya yiyecek, içecek alman ve klimalı olması.

eğlence parkları iyidir ya. zaten ya housekeeper olacaksın ya lifeguard ya eğlence parkı.

WAT'de ne bekliyorsun ki? Mühendis yapacak halleri yok. Amerikalının yapmak istemediği amelelikleri yapacaksın işte.

Bir de ben hep metro kullandığımdan otobüs hatlarını falan bilmiyorum. O konuda da söylediğiniz mekanlara gidişi hani belirtirseniz güzel olur. Tam bi mal görüntüsü çizdiğimin farkındayım da okul sağolsun bildiğim çevre hep okul etrafı olunca evden metroyla okula geçip oradan yürüyerek hallediyodum. Arkadaşlar da o civarlarda takılınca problem olmuyordu ama şimdi kelek gibi kalmayım ortada.

(bkz: gaga manjero) ankaranın en klas en eğlenceli yerlerinden biri.

(bkz: cafe botanica) bulması biraz zor ama çok sakin çok tatlı bir mekan.

bu ikisi çok iyi. kuğulu park'a götürün işte. tunalı'da takılın. burda başınıza hiçbişi gelmez. kızılayda da gelmez ama sağı solu belli olmaz şimdi oraların. bahçelide de iyi yerler var ama bence tunalı en güzeli.

gaga manjero + 1231251324

bir de bar olarak twister var, bomonti var. ikisi de güzeldi, twisterda canlı müzik de oluyor genellikle.

onedio.com

gaga'ya gidin benim için de güzel kokteyllerinden için. oradan çıkın if'e gidin.
if'te kızkızada sorun çıkmaz. ama küçük mekan daralırsanız bana küfretmeyin.

Bu if dediğiniz if performance hall mı oluyor?

Evet o, tunus caddesinde.

bosna sonra karadağ.

belgradı bitirdiniz. sonrasında atlayın otobüse saraybosna'ya gelin. yada saraybosna'ya gelmeden önce srebrenitsa'ya uğrayın. zulmü görün. sonrasında saraybosna bir yada iki gün.

saraybosna'dan kiralayın arabanızı. en ucuz fabia veriyorlar günlük 50 mark yaklaşık 75 80 lira. atlayın arabaya. gelin mostar'a. bana mesaj atın bir çay kahve içelim. mostarı gezdiniz. etrafta bir iki yer var oraları gördünüz.

atlıyorsunuz arabaya aynen karadağ. kotor. çok güzel bir körfez şehri. burdan sonra geri dönüyoruz.

uzat dersen. arabayı hiç almıyoruz hep otoübs ile takılıyoruz. kotor'dan podgoritsa'ya geçiyoruz başkent. görüyoruz. ordan arnavutluk'a geçiyoruz. tiran'ı görüyoruz. ordan ohrid'e geçiyoruz makedonya'ya. ordan üsküp'e ordan prizren'e ordan priştine'ye ordan geri belgrad yada saraybosna yapıp ülkemize dönüyoruz.

başkentler hariç yazdığım tüm yerler görülmesi gereken yerler.

mostar'dan kotor'a giderken özellikle dağ yolundan giden otobüslerden yada araba ileyse dağ yolundan gidiyoruz yoksa 30dk sonra hırvatistan sınır kapısından geri dönersiniz.

seyahat sigortası istemezler ama sen yine de yaptır bence ne olur ne olmaz

istemiyorlar merak etme.

istemezler:)

teşekkür ederim. yaptırmadan gidiyorum.

Edit:

Gelince isteyip istemediklerini yazacagım.

Orada basina bir sey gelirse ne olacak?
Bence yaptirsan daha iyi olur. Kisa sureli olanlar gayet ucuz. Online da yaptirabilirsin zaten.

karayolu ile geçtiğimde sıkıntı olmamıştı. güzel şehir, iyi eğlen.

sigorta zorunlu değil ama yaptırırsan iyi olur çok pahalı bir şey değil. Sırbistana ilk defa gireceksen, yanında bir otel rezervasyonu bulundursan iyi edersin ya da yanında kalacağın insanın adresi telefonu gibi bir bilgi. Nerede kalacaksın diye sorarlar.

geçmiş olsun. perşembe günü vizyona giriyor film, o günün sabahı bir avmye gidip cuma cumartesi hangi gün isterseniz bir bilet alabilirsiniz. daha satılmamış olur. o tarihte mersin'de değilseniz sizin adınıza gidecek birindne rica edebilirsiniz. 9-10da açılıyor alışveriş merkezleri zaten çok erken bir saat de değil.

git sinemanın müdürü yetkilisi vs o kimse onunla konuş. çok ciddi bir ameliyata giricem böyle böyle bunu benim izlemem lazım de. anlayış gösterir.

baktım da gayet bilet alınabiliyor şuan...ne tesadüf ki bende 1 aydır bacağım kırık yatıyorum ama yetişirim vizyondan çıkmamasına..

yahu cidden o kadar kalabalık mı olacak? ben perşembe günü gider cevahir'de sabah mis gibi izlerim diyodum...

@nickimin @ayiadam teşekkürler ikinize de. sinema müdürü yer yoksa sandalye mi atar acaba? :) Merdivende oturamam, bacağım kötü. ya sosyal medyada hep biletleri aldık vs gibi şeyler dolanıyor, perşembe sabahı da kurtarmazsa diye endişeleniyorum ama bu şekilde bir deneyeceğim şansımı. çok sağolun tekrar. :)

@seindfeld, size de çok geçmiş olsun. link verir misiniz, nerden alınabiliyor? açık başka bir sekmede ama vizyonda değil diye alma seçeneği çıkmıyor.

2 tane besquikin cornflakes versiyonunu al. Bilet hediye ediyo galiba onceden alabiliyorsun.

Abi sen ne diyorsun ne demek satış yok? İki ay olacak neredeyse bileti alalı

@atimi, Mersin için bulursanız link beklerim. :)

Direk marsgate sitesinden girmeniz lazım

kola kahve karışımı. mide rahatsızlığın varsa acıdan kıvrandırır ama.

Redbull

elma ye, su iç derler ama en önemlisi karar miktar adrenalin bence. stresi abartma, rehavete de düşme. kolay gelsin

Bir de tekno house falan musik ac

amfetaminlerden kullan bak nasıl uyumuyorsun :) algılar açılıyor enerji geliyor vücuda çiçek gibi oluyosun

@seinfeld uyarici kullanmayi tercih etmiyorum :)
Tesekkur ederim oneriler icin. Artik basliyorum :)

valla ben bu şekilde 1 dönemde 12 ders verdim üniversite bitirdim :) kolay gelsin

hangi banka olduğuna göre değişir. yazılı sınav sonucu mu mülakata çağırdılar yoksa test sonucu mu? test sonucu ise finansal tablo analizine bak. bankanın finansal tablosuna bir bak çok çalışma.

yazılı ise hiçbirine bakmana gerek yok. genel ülke ve dünya ekonomisi hakkında güncel bilgilere bak. mülakatta çok zor soru sormuyorlar. dolar ne olur dendiğinde kendi fikrini mantıklı argümanlarla desteklemen önemli ki böyle bir soru gelmez diye düşünüyorum. zaten yazılıyı geçtiysen tüm bunları biliyor olmalısın.

ucuza bilet bulduysan yapıştır 2 gün roma 2 gün barça yap gel derim amacın çok ayrıntılı gezmek ise tümünü romaya ayır

tek başına mı gideceksin bilmiyorum ama roma çok eğlenceli bir yer değil. o yüzden romayı kısa tutup iki yeri görmek daha mantıklı bence. romanın hakkı en fazla üç gün bence.

roma barça nın yanında hıyar gibi bir yer, dolayısı ile barça yı uzatsan daha iyidir derim, ocak olması da süper çok turist olmaz özellikle roma da sıra beklemekten insan tiksiniyor.
dolayısı ile git roma ya sonra barça ya git, ikisini aynı tatie sıkıştırmaya kalkarsan canın çıkar.
barça ya gidince de yemek için ciddi bir bütçe ayır inanılmaz restoranlar var, bir de yeni moda şeflerin kendi evlerinde yemek verme muhabbetleri var onu da becerebilirsen süper olur.

Tamamen ilgi alanlarına göre değişir, bana göre de roma en az 3 gün çünkü :)

Ben senin yerinde olsam herhangi birini Şubat'a sarkıtmaz, iki yeri de Ocak ayında görürdüm (başka seçeneğim yoksa tabii, yoksa havaların daha sıcak olduğu dönemde gitmeyi tercih ederim her ikisine de.). Müze filan gezeceksen kapanış saatleri hayli erken şu anda, gezmeyeceksen sıkıntı yok zaten. Hazır uygun fiyata bilet varken 2 ya da 3 gün roma 3 gün barselona yapabilirsin.

edit: Evet hala kişisel tercihlere bağlı diyorum ama Allah aşkına Floransa ile Roma'yı karşılaştırmasın insanlar bir zahmet yav, Roma nere Floransa nere. Floransa dediğin yer Beşiktaş kadar var ya da yok, inanılmaz abartılmış bir yer. Ben acayip hayal kırıklığına uğramıştım. Roma'da gece takılmak istiyorsan Trastevere senin için bir seçenek olabilir. Barselona'ya gelirsek kesinlikle gece hayatı çok daha fazla olan bir şehir eğer buna önem veriyorsan oraya daha ağırlık verebilirsin programında. Ama genel olarak bana Barselona fazla abartılmış gelmişti, özellikle İspanya'nın güneyine indikçe sıralamada çok gerilere düştü benim için. Şimdilik 8 ülke 30 küsür de şehir gezdim, çok değil evet ama Roma bunların içinde kesinlikle ilk 5'te yer alırken Barselona yer almıyor.

takipteyim, biz de aynı planı roma+barca mı yoksa roma+berlin seklinde mi yapsak diye dusunuyorum.

ancak roma'ya hıyar diyene agır laflar sayarım, roma cok cok cok ötesi asırı guzel biyer

roma ilk defa yurtdışına çıkıyorsanız ilk defa tarihi bir yer görecekseniz çok güzel bir yer. ama barcelona floransa venedik hatta toledo gördüyseniz bu ne lan diyorsunuz. romada gece hayatı da yok bilginiz olsun. öyle barcelona gibi meydana oturayım gece ikiye katar içeyim takılayım yok. mekanlar mayıs ayında saat23.00da kapatıyordu. gerçi metro hatlarının azlığından dolayı gün içinde bol bol yürüyeceksiniz o yüzden gece haliniz kalmayacak. metrosu olup sadece 2 hattı olan bir roma bir ankara var herhalde.

roma, bina gezip omuz omuza mücadele seviyorsan şahane bir yer, bana göre hıyar gibi yer diye herkese göre öyle olacak diye bir şey yok.
italya ya giden adam floransa görmeli derim roma avrupa da görülmesi gereken yerler listemde ilk yirmide bile yok bende.
tabi bu işler perrspektif meselesi

türkiye'de çok yok da amerikada var. yalnız arkadaş sana abayı fena yakış ben diyeyim. haa gerçi çok çarpık bir ilişkiniz de olabilir bilemedim.

yasal boyutu: nesebin belirlenmesi davası açarsa, bu çocuğun babası budur derse ve ispatlarsa, hakim seni çatır çatır nafakaya mecbur bırakır. yani ama yee biz öyle konuşmadıydık diye bişi yok bizim hukukumuzda. (başka bir hukukta da olacağını sanmam)

kadınin biyolojik saati anne olmak için bağırıyor olabilir, seni gözüne kestirmiş olabilir. ama öte yandan hiç alakasız insanlardan siz aslında çocuk yapsanız ya süper olur geyiğini duymuş da olabilir, çok ciddiyim sadece kadına da kalmıyor yani toplum adeta bir mendel... çok yakın bir erkek arkadaşım var biz yabancı ortamlarda paso bunu duyuyoruz ki sizin ilişkiniz karmaşıkmış bizim hiç karmaşık değil en ufak yanlış anlaşılacak bişeyimiz yok. buna rağmen oluyor yani, tuhaf ama.

dostum maddi durumun nasıl? dolaylı bir böbrek.avi olmasın? :)

edit: @niye ama yazmış bile ne demek istediğimi :)

cem yılmazın ''onu yıkarlar'' esprisini yapmıcam. ııh. yapmıcaam yapmıcaaam.

chicha, yap işte hazır yetiştiricek kişi de var, sanki milyonersin de miras bolunur diye korkuyosun ha.

ya da suyuna kolasına at dogum kontrol hapını, bu olmadı bi daha yapalım bu olmadı bi daha yapalım moduna gir.

Benim hayalim bu. Karşılıklı sözleşmeler sonunda ne anneyle çocuk babadan bir şey talep edecek, ne baba anneyle çocuktan. Görüşmeyecekler de. Sperm bağışı gibi. Arkadaşın senden çocuk istiyormuş ama ben çocuğu benden yapsın isterdim. Ciddiyim.

Olm çok kötü lan. Bir yerlerde senden bir parça var ve bir şeyi de değilsin aslında. Ben kabul etmezdim asla.

hormonları tarafından esir alınmış bir kadın.
cefasını çocuk çeker.

(bkz: wolfram alpha)

İngilizcem yeterli degil maalesef.

kopyalayıp yapıştırıcaksın çıkan yere nasıl yeterli değil allah aşkına.

x büyük eşittir 2 cevabı

önce mutlak değerlerin içindeki değerleri sıfıra eşitle.
x=-4 ve x=2
sonrasında sayı doğrusu bu iki sayı ile üç aralığa ayrılır.
1. 2 den büyük sayılar
2. -4 ve 2 arasındaki sayılar
3. -4 ten küçük sayılar

bu üç aralığa göre mutlak değerleri teker teker sonuçlandır. sonrasında elde ettiğin sonuçların aldığın aralıkta olup olmadığını kontrol et. aldığın aralıktaysa çözüm kümesinin elemanı, değilse eliyorsun sonucu. çözüm kümesi bu elenmeyen sonuçların birleşiminden ibaret.

ayiadam+1

cevap x>=2.

Santa fosca diye bir yerde kalmıştım. Cannaregio'da, meydana 15 20 dk yürüme mesafesindeydi. Gecelik 100 tutmaz herhalde.

tek kişi değilseniz airbnb'den tüm evi tutabilirsiniz arkadaşlarınızla. tek kişi iseniz odalara bakın.

bir de venedik'e bu zamanda gidilmez su basmıştır heryeri şimdi

airbnb'ye mutlaka göz atın.

öyle dandik kişilik testleri yapan yerlerden uzak durmalı, tek diyeceğim bu.

insan kaynakları denen gereksiz departman kendini işe yarar hissedecek diye kendinden ödün vermemeli insan.

yapı kredi müf yard.lığı mı benim sevgilime de aynısını gönderdiler
yani en dandiğinden en iyisine hepsini yapıyorlar maksat o olmalı, sen de bir denge tuttur, ne çok dürüst ne tamamen alakasız olmalı bu envanterler

ayrıca bize hep iş görüşmelerinde aman kendini karşı tarafa iyi sat, iyi pazarla, kendini satmasını bileceksin vs. demediler mi hiç aman yavrum dürüst ol dürüstlük çok önemli diyen duymadım açıkçası

1. çok saçma
2. yapmak zorundasın ne yazık ki :)
3. öle dandik kişilik testi yapan firmaları çöpe atamazsın. bütün üyük firmalar bunu yapıyor. yani mecbursun ne yazık ki

panpa gene ben. orada içinden geldiği gibi cevapla o çok önemli değil. ama uç şıkları işaretleme ve benzer sorularda çelişen şıklar verme. atıyorum onlar aşırı uçlardaki insanları eliyor gerisi.

bu durumda işaretlemen gereken hiç söylemem değil onun hemen üstü. çok nadir olmalı.

Hocam orada içinden geldiği gibi samimi cevaplar vermelisin. Misal adam müfettiş yardımcılığı için envanter testinde çok titizim, mükemmeliyetçiyim, şöyle katıyım böyle bilmem neyim diyor aklınca mesleğe uygun olacak, ama adamı hem bunun eli ağırdır ayrıntıda kaybolur hem de asosyaldir iletişim kuramaz diye eliyorlar haberi yok :)

kes raconu amerikan havası: söylebilirim ama söylemem. şimdi size reddedemeyeceğiniz bir teklif yapacağım.

biz bunları zamanında hep yazdık: eksisozluk.com

1000 liralık evde kiracı olmak isterdim. yanıma da 1 ev arkadaşı tabi ki.

evli - bekar, çocuklu - çocuksuz olma durumuna göre değişir. bekar olsam tutabileceğim en az tutara hangi evi bulabilirsem ona taşınırdım. ankara da kira fiyatlarını bilmiyorum ama. işe yakınsa bekarsam semte filan bakmam yani 500 e bulsam otururum. 600 700 diye gider. amacım en düşük fiyata oturmak. bu arada cinsiyete göre de değişir. kadınlar her semtte oturamaz sonuçta. daha güvenilir yerler ararlar. site güvenlik gibi şeylere bakarlar. erkeklerin böyle bi sorunu yok.

bekarsan maksimum 750.
ya da 1000 liraya ev arkadaşıyla.

şu an evli değilim ama 7 ay sonra evleniyorum. aile evi olacak yani ev. bu arada müstakbel eşim de bir süre çalışmayacak.

Semt?

1750 2000 falan

semt olarak da merkez veya merkeze yakın semtleri düşünüyorum.

O zaman is zor. 1200 lira min. gozden cikarin derim.

Eve toplam giren mi 3500, bir kişininki mi 3500? Bir kişininki 3500 ise ve kira paylaşılacaksa 2000'e doğru gidebilir ama iki kişinin toplam maaşı 3500 ise, o zaman 1000-1250 civarı bir şeyler olabilir. Eve giren paranın üçte biri gibi diyelim.

Hmm araştırma görevlisi maaşı :)
Ben Ankara'da ailemin evinde yaşıyorum, geçinemiyorum. O yüzden 500-750 aralığından yukarı çıkmak istemezdim herhalde kiraya çıkmam gerekseydi.

@aychovski, bir süreliğine sadece ben çalışacağım. dolayısıyla totalde 3500 lira gelir olacak.

@kayranin kedisi, bingo :)

ben de o fiyat aralığındaydım açıkçası, hatta etimesgut hakkında da sorularım olmuştu burada birkaç gün önce. burada sormamın sebebi, kendimi sorgular halde bulmuştum "acaba ben cimri birisi miyim" diye :))

cimrilikle alakası yok denilebilir bilemiyorum ama kendimi biraz cimri hissettim son zamanlarda.

ümitköy.

ben 1500'e kadar çıkardım. ev önemli. geriye 2000 lira kalıyor. eşin ne kadar süre çalışmayacak bilmiyorum ama türkiye'nin herhangi bir yerinde ayda 2000 lirayla geçinilir bence. standart yüksek olmaz belki ama öyle pis pis fakir gibi de yaşamazsınız. nispeten düzgün bi' yerde eli yüzü düzgün bir evde olacaksınız zaten, yani en azından 1500 lirayla bunu halledebilirsiniz diye tahmin ediyor/umuyorum. araba veya kredi durumları varsa biraz sıkıntı olabilir ama yoksa 2000 liranın idare etmesi lazım yav. iki kişisiniz zaten, sen çalışıyorsun. mutfak alışverişiniz, faturanız ne olacak ki sanki?

ha biz baleden operadan çıkmayız, hafta sonları pekin ördekleriyle halay çekeriz diyorsanız o zaman problem olabilir. ben sığır yaşam koçu olarak vasat altı-vasat bir hayat için konuşuyorum. kendimi düşünüyorum, ayda 2000 lirayı harcayacak yer bulamam. ne yapcam ki ya. arpamı alırım suyumu alırım faturamı öderim bi ihtiyacım varsa ona harcarım tamam işte.

@der meister, eşyaları taksitle alacağız, dolayısıyla onları ödemekten her hafta sinemaya tiyatroya falan gidemeyiz üstat :) ki ankarada tiyatro ucuzdur yahu, ben 50 kuruşa(öğrenci için) büyükşehirin tiyatrosuna gidiyordum 2007-2011 arası, hatta bazen tam bilet alıyordum 1 Liraya :D
Devlet tiyatrosu da ucuz, o zaman 5 lira mıydı neydi, tam hatırlamıyorum.

1500 TL çok yani üstat :) tek çalışan ve bir miktar borç ile başlayacağız evlilik hayatımıza. bundan dolayı çok, yoksa borç harç olmasa iyi bir miktar aslında. şimdilik üst limit 1000 tl olacak sanırım.

İstanbul'da hayvan gibi kira fiyatları olunca, insan 1000 TL altının ahır gibi bir şey olduğunu hayal ediyor.

Bir de ben sıfıra sıfırla başlayacağınızı da düşünmüştüm. Eksi ile başlıyorsanız, 700 TL civarı Ankara'da güzel evler vardır belki.

Kolay gelsin. Çalışan bir insanın finansal açıdan kafası rahat bir şekilde evlenememesi, lüks değil de yaşanabilir bir hayat standardını tutturamaması toplumun dertlerinden biri gerçekten.

Maks. 750 kira.
Elektrik, su, aidat, yakit, internet vb. harcamalari da ekleyince 750'lik bir evin gideri en 1250-1300 olur. Daha buna bir de aylik yol parasini da ekleyince en az 1500 oluyor. 500-600 civari da mutfak masrafi. Yani sadece evin masrafi her ay ortalama en az 1800-1900 liraya gelir bu sekilde.

Bir de esyalarin taksitlerini de ustune koyunca belki de yetistiremeyebilirsiniz bile maasi. Ben de ayni durumdayim ve ne kadar zor oldugunu biliyorum. Allah yardimciniz olsun.

haci eğer üşümeden oturmak istiyorum diyorsan çiğdem diyorum sana. evin kalitesine göre kira 700-1200 lira arası. biz 800'e oturuyorduk. apartmanların merkezi ısıtması var. aidatları 200 tl. etti mi sana 1000. su parası apartmana ödeniyor. sıcak soğuk ikisi de apartmandan geliyor. ortalama 50 gelir. kapıcısı var her akşam çöpünü alır sabah saat 7.30'da ekmeğini bırakır kapına. aidata dahil. apartmanlarda süperonline var. biz 50 liraya 25 mbps 100 gb adil kullanımlı kulanıyorduk.

kızılaya dolmuş ile 15-20 dk. ammaa sorun şu ki hafta içi dolmuş 5dkda bir gelir. haftasonu özellikle pazar 15 20dkyı buluyor.

hayat tarzı olarak muhafazakar bir insansan sana gitmez bu semt ama. yok değilim diyorsan fiyat performans olarak en iyi semtlerden biri. ha bir de tüm semt odtü ormanı ile çevrili. o yüzden müthiş temiz bir havası var.

Dikmen taraflarında 800-850 tl civarında, dolmuş ve otobüs hatlarına yakın yerler bulunabiliyor 3+1.

ikambil kağıdında kız papaz vale üçlüsü gibi geldi
kötü mizah

tr.wikipedia.org

iskambil şakası

lan ne güldüm gece gece.

dalga mı geçiyrsunuz ne gömmelisi aq la neyse bişi demiyorum.

hatipoğlu gibi tv imamlarının anlattığı dini hikaye ve menkıbelerdeki üslup ile dalga geçilmiş , iskambil oyunu ile ilişkilendirilerek.
hizliresim.com

devlet memuru amirinin onayı olmadan ülkeyi terk edemez. izinlerde normalde sorulur. ki raporluyken yurtdışına gidersen başına iş alırsın. vize almana kimse karışamaz. izne gerek yok. ancak yurtdışına çıkarsan ayvayı yiyebilirsin. üstelik bir de aday memursun. aday memurları işten çıkartmanın ne kadar kolay olduğunu biliyorsundur.

Vize almak için izin istiyorlar zaten bunu bypass edebilir miyiz diye soruyorum. Yoksa olacaklar konusunda bilgim var:)

gri pasaport ile mi vize alacaksın? ilk defa öyle bişi duydum. eşim de ben de memuruz gerçi beninki biraz farklı. arkadaşlarımın çoğu memur. hiç duymadım.

Yok hocam benimki biraz kaçak yoldan oluyor. Normalde kurumdan izin belgesi isteniyor turist vizesi için ancak ben aday memur olduğumdan izin alamıyorum. Vize işleminde bu belgeyi istememe durumları var mı onu merak ediyorum açıkcası.

Ben aday memurken gayet valilik onayi ile yurt disina ciktim

Devlet personel başkanlığının görüş yazısı. MEB için ayrı bi yönetmelik var.

ÖZET: Devlet memurunun yıllık iznini ve hafta sonu izni ile diğer izinlerini yurt dışında geçirmek istemesi halinde kurum amiri onayı alınıp alınmayacağı hk. (09.05.2013-6643)


Bilindiği üzere, Devlet memurlarının, ikamet ettikleri il hudutlarını tatillerde ancak yetkili amirin izniyle terk edebileceklerine ilişkin düzenlemenin yer aldığı 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun “İkamet Mecburiyeti” başlıklı ek 20 nci maddesi, 25/02/2011 tarihli ve 27857 sayılı (Mükerrer) Resmi Gazete’de yayımlanan 6111 sayılı Kanunun 177 nci maddesinin (g) bendi ile yürürlükten kaldırılmış olup, bu düzenleme sonrası Devlet memurlarının izinlerini ikamet edilen yer dışında geçirmek istemesi halinde herhangi bir onaya gerek bulunmadığı değerlendirilmekte olup, bahse konu izinlerin yurt dışında geçirilmesi durumunda ayrıca bir onay alınacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu bağlamda, izinlerin yurt dışında geçirilmesi için ayrıca bir onaya gerek bulunmadığı ancak, kamu kurum ve kuruluşlarının kendi iç mevzuatları gereğince hizmetlerin aksamaması ve sürekliliğin sağlanması açısından personele istenildiğinde ulaşılabilmesine imkan sağlayacak şekilde iznin geçirileceği yere ilişkin bilgiler ile iletişim bilgilerinin izin talebinde bulunulurken belirtilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

Meb için
Yurt dışına çıkış izni
Madde 43- Kanuni izin sürelerini yurt dışında geçirmek istediğini (EK-3) form ile bildiren memurlardan durumları uygun görülenlerin yurt dışına çıkış izinleri, merkez teşkilatında görevli olanlardan 15 inci maddenin (a) bendinde belirtilenler için Bakan, diğerleri için birim amirinin uygun görüşü ile Personel Genel Müdürü, taşra teşkilâtında görevli olanlar için ise il millî eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından verilir. İl millî eğitim müdürlerinin yurt dışına çıkış izinleri hakkında Personel Genel Müdürlüğüne önceden bilgi verilir.

izmir ankara arası fark çok yalnız. 2500 lira-kira izmire ok ama ankaraya değil. istanbula da ok. izmir olursa yine gezilir. 10 küsür sene ankarada yaşamış biri olarak diyorum ankara'da çok gidilecek yer yok. izmir'de en kötü denize girersin yazları.

eklemeyi unuttum izmirde kalacagim yer tepecik hastanesinin yakini olmali

tepecik hastahanesine yakın oturma harcarlar.

2500TL izmir için iyi.

istanbul.

9eylul hastanesi civari nasil peki?

9 eylül hastanesi de bornova'dır, alsancak'tır, oralara uzak. ama işine yakınsa kalacağın yer, araban da var dediğin gibi, sıkıntı olmaz.

ben izmir diyorum istanbul'da oturup da 1000 lira kira veren ve istanbul'un gobeende oturan biri olarak.

Olmus adamin ardindan konusma bicimine bak ayip! Yanit vermek icin tikladim ama hic degmezmis.

@traveller www.youtube.com

sosyal sorumluluğu üstteki arkadaş hallettiğine göre ben cevap vereyim. hedenşoldırstan gayet memnunum.

ben valla palmolive hem duj jeli hem de şampiyon olanından kullanıyorum çogh memnunum.

otacı

T&G siyah kutu. saç kremi ve şampuan bir arada. ithaldir. avrupada üretiliyor.
ketoral, bu iyileştirici ve eczanede satılır. arada saçı toparlamak için kullanabilirsin.
selsun blue kepekli saçlar için var bir de. bazı eczanelerde bulunuyor. ithaldir.

Sebamed anti hairloss

head & shoulders var benim kullandığım. "erkek tipi saç dökülmelerine karşı etkili" falan yazılı üstünde.

gerçi hiçbir şampuan serumlu da olsa saç dökülmesini önlemez de, birçok şampuan denedim. kepeğe karşı en etkilisi bu oldu.

Benim "kocişim" Tresan kullanıyor. Yağlı saçlar için. Mis gibin şampuan.

Tüm gezi ağları kontrol edildikten sonra Tripadvisor'dan yerlilere mesaj atmak?

Tripadvisor, foursquare

hanıma bırakıyorum o hallediyor. google maps'ten noktaları işaretliyorum sonra :D

Wikipedia, wikitravel, gittiğim şehirdeki turizm ofisnde bedavaya dağıtılan harita

konu hakkında bloglar üzerinden yürüyorum, kafama göre bir kaç blogger var gayet uyuyor tasiyeleri, bir veya iki günü de öyle mal gibi dolanmaya ve kendim bir yerler keşfetmeye harcıyorum, genelde bombok yerler çıkıyor ama bir iki tane iyi çıkıyor o da deyiyor

wikitravel ve bloglar. bir de "interrail türkiye".

rough guide ya da blue planetin mutlaka o sehırlerle ılgılı guidebooku vardırç ınternetten ulasımı da kolaydır.

virtualtourist.com'a bakıyorum.

reddit'te /r/travel ve şehrin kendi subreddit'ine takılıyorum(şehir küçük bir ülkeninse direk ülkenin subreddit'ine takılıyorum tabi). Daha önce gidenlere soruyorum. İlk gece girdiğim barda barmene soruyorum. Wikitravel'a bakıyorum.

100 ulke, asagi yukari 120 sehir gezdim, sorulari alayim. (Ciddiyim)

ek olarak couchsurfing yaptigimiz icin oranın yerli halkindan da fikir alma sansımız oluyor. hicbir site ya da rehber kitabin veremeyecegi onerileri oluyor.

güvenparkta çiğdem mahallesi minibüsleri kalkar.

çğdem mahalllesi dolmuşu kalkıyor önünden geçiyor. okulu söyle indirirler. köpekten korkuyasan dikkat et her taraf köpek dolu ama hiçbiri saldırmaz merak etme.

geç kalırsan çiğdem dolmuşu uzun süre gelmezse 100. yıl dolmuşuna bin. 100. yıl pazarında in. ordan taksiye bin 6-7 lira tutar.

Al dene. Beğenmezsen satarsın.

satamam işte. orada biraz teknik ayrıntılar var. arabayı bir süre elimde tutmam gerekecek.

Düzgün bulursan gider tabi niye gitmesin?

alırsam sıfır alıcam ya.

Bagajı geniş olsa iyi olur. Yarın bebek arabası taşımak istersen hergün küfretme bize :)

al abi bi' bmw 2.18i m paket cabrio

valla esas niyetim 420d cabrio. vergisiz alma gibi bir durumum var. kayınpeder yazlık yerde yaşıyor. ben de şu an yazlık sayılabilecek bir yerdeyim. yazları şöyle üstünü açsak arabanın gezsek fena olmaz mı yaa?

çocuk niyetimiz de şu an yok açıkçası. itimiz var bir tane yetiyor bize.

Valla bende VW EOS var idi, memnundum. Ama o tavan bir noktadan sonra illa ki gürültü yapacak, su sızdıracak. Onu kabullen de al.

Ha, ben hevesimi aldığım için de olabilir, bundan sonra araba alırsam - ki pek düşünmüyorum - dört kapı alırım hocam.

(bkz: Uzun boylu kızlar)

eksisozluk.com

üstüne çıkıp kırbaç vurma isteği veren kıza at gibi kız denir.

güzel + endamlı
misal maria sharapova.

uzun boylu ve iri yapılı kızlara deniyor. ikisi de olucak ama. sadece uzun boylu olursa sülün gibi denir.

www.google.com.tr

uzun boylu, götü dışarda ve büyük.

Uzun boylu ve uzun suratlı kızlara denir. Sağlam verdikleri düşünülür.

innerbliss +1

uzun boylu ve biraz kalıplı olana bencede uzun boylu olup sıskaysa sülün gibi olur o binilmez:)

uzun boylu, hafiften erkeksi fiziksel özellikler taşıyan kadınlara deniyor.

mutabakata varamadık ama çoğunluk 'uzun boylu ve iri'den yana sanırım. bir de anonymice var. :D

Uzun boylu yapili +1

Güzel kızla alakasi yok at gibi olayinin. Muhtemelen genis yapılı ve guzel kizlara dendiğini duymussundur. Ama at gibi de vurgulanmak istenen yuz guzelligi degil.

uzun boylu ve fizikli kızlara at gibi deniyor.

at suratlı ise uzun suratlılara deniyor. örnek: sarah jessica parker.

Valla yöresine göre hem iri/uzun kadına, hem de güzel kadına deniyor. Yani yeni nesil at=kocaman kadın=kocaman -> at gibi kadın mantığı yürütüyor.

ama daha doğulu, kırsaldan gelen erkekler için at=güzel, alımlı, asil hayvan. at gibi kadın da bir iltifat aslında. çok ciddiyim. :)

(bkz: kate upton)

Benim gözümün önüne uzun boylu curvy kızlar geliyor.

Elleri erkek eli gibi (hatta voleybolcu erkek eli belki de basketbol, badici değil ama eminim) ayakları asgari 40numara (43e kadar yolu var) boyu 1.80 -...., (sonsuz işareti yokmuş ya la bende) fiziği çok iyi (o tiple fizik ne işe yararsa artık), geniş omuzlarla 40-42 beden üst uzun bacaklarla uzun bacaklı kot bedeni (kaç ki en uzun bilemedim şimdi), uzun ve düz saçlar varsa bu teşbih dadından yenmez (yenmez yani bence güreş tutulur)ve dolayısıyla bu kadar erkeksi uzuvların açtığı yolda "hay babana rahmet neydin sen at gibi mübareke" deriz biz.

Güzel ve çekici kadınlara at gibi derim bn böyle kisrak gibi

Simitle ekmekte aynı fiyat, hatta bazı yerlerde simit daha pahalı.

Hayat pahalı.

Edit: Ayrıca paran yoksa yemekeyeceksin steakhouse burger, git bulgur ye, tarhana iç.

geçen gün iki açma, iki kahveye otuz lira verdik. neden mi? havalimanındaydık. bunun pek çok örneğini verebilirim. ama üşendim ve bir şeyi değiştirmeyecek.

hayat pahalı, biz fakir.

herkes gecen günden bahsetmis.

gecen gün ızgaracıda 2 dana pirzola bir antrikota 66 lira verdim, pişirme içinde.

Nasıl yedimmmm nasıl yedimmmm''''''^^^!

die fakirs!

dün 200 gram antrikotu 14 liraya aldım migros'tan. hesap doğru değil.

bildiğim kadarıyla steakhouse burger'de 150 gram et var. ayrıca pattis ve kola da var o menüde. öyle çok çok pahalı değil.

ama şöyle dersen '2008'de bu menü 9,90 tl'ydi, 2015 sonunda 19,50 tl oldu. kardeşim el insaf; bu ne zam!', şapka çıkarırım.

yurtdışı çok güzel gelsenize. burda bonfile'nin kilosu 32 lira :D o da en pahalı kasapta. normal yemeklik eti ise 17-18 liraya alıyoruz.

fakirler ölsün kasaptan selamlar.

o fiyata et alabiliyor olsak bile bunun eve gelmesi var, pişirmesi var, sofra kurup yemesi, o sofrayı toplaması var, bulaşığı var, yanında salatası, patatesi, içeceği var.

steakhouse'da bunların hiçbiri yok. pişirilmiş, patates kola dahil, sofra yok, bulaşık yok.

sadece yediğine değil, o anki durumuna göre pratikliğine de veriyorsun o parayı.

şimdi şuradaki burger king'e gidip yesem hemen doyar, eve gider ayakları uzatırım. yanındaki kasaptan et alsam dolmuşa bin, eve git, üstünü başını soyun rahatla, etleri tavaya koy pişir, sofra kur, ye, sıfrayı topla, bulaşığı yıka. aynı fiyata geldi ama üç parça etle hem en az bir saat geç karnım doydu, hem bir sürü iş çıktı.

dışarıda yemek çok akıl işi değil ama yiyoruz işte

burger lobisi hesaplar almış cevap kasıyor sandım.

Ya zaten burger king MC donalds fln lüks yer değil, kalitesiz hızlı yiyecek satıyorlar ama bizim insanımız bunları biraz standartlaştırdi gibi bence. Talep olunca da fiyatlar daki artis çok farketmiyor pek gibi.

Eskiden arada bende yerdim steakhouse, sonra homemade burger yapan yerleri keşfettim, hayatta yemek burger king fln. Adamlar sağlıklı hamburger yapıyor, çok fena da doyuruyor 25 TL fln veriyosun

Az evvel 190 gr antrikot, 500 gram tavuk biftek, 2 Salatalık, 3 domates e 18 lira verdim.

Burger king yılda ayda bir gidilecek bir yer. Zaten doyurmuyorda

20 ona verene kadar 30 liraya daily dana yerim lan. en azından at eti olmadığını bilirim. lokum gibi et. yada dediğiniz gibi marketten alıp yemek en güzeli.

panpa en sevdiğim yerden geldi konu. bir yarım saate anılarımla beraber geliyorum :D işim var az bekle beni.

Mezun olduktan sonra girdiğim 12 grup mülakatının 12'sinden de geçtim, ileriki aşamalarda elendiklerim oldu vs. ama onlar alakasız.

Tek taktiğim şuydu, milletin birbirine saplamaya çalıştığı, sözünü kestiği, saldırdığı vs. ortamda hep sakince bekledim, susulsun da sıra bana gelsin dedim, saygılı şekilde fikrimi ve diğer arkadaşlara katıldığım & katılmadığım noktaları belirttim.

Kimse orada sizden dahice fikirler beklemiyor aklınızda olsun.

toplaşın anlatıyorum. bir sürü bankanın ve şirketin grup mülakatına girdim tecrübem var. daha da bir tanesinde kalmışlığım yok.

grup mülakatı manipülasyon işidir. önemli olan efendiliğinizi bozmadan cazgırlık yapmadan karşı tarafa fikirlerinizi kabul ettirmektir. karşı taraf ne kadar direnirse siz ne kadar efendi olursanız fikirlerinizi düzgünce anlatırsanız o kalacak siz geçeceksinizdir. ortalama bir mülakatta grubun yarısı geçer.

şimdi detaylı başlıyorum adım adım gidelim.

sizi bir odaya alırlar önce ufak bir zeka testi yaparlar. sonra önünüze okumanız için bir metin verirler. bu metin genelde kimi kovalım, kimi yükseltelim, hangi çözümü seçelim gibi her sonucun hem doğru hem yanlış olduğu metinlerdir. bu metni ne ilk bitiren olun ne son. bitirseniz bile isimleri tekrar okuyun. hepsini kafanıza kazıyın bu çok öenmli. konuşurken mustafa beyi kovalım, ahmet beyi müdür yapalım diye konuşun. adı neydi ya, ilk adamı ya vs gibi ifadeler kullanmayın.

herkes metni bitirdi. gözetmenler mülakatçılar diyecek ki metni tartışmanız için atıyorum 20 dknız var.

emin olun salağın teki çıkıp ben fikirlerimi anlatarak başlayabilirim arkadaşlar diyecek. işte en kritik noktalardan biri bu. burada hemen müdahale etmeniz lazım. 20 dk dendi ya. "hemen bir saniye arkadaşlar toplam süremiz yirmi dakika. burda da gördüğünüz üzere -atıyorum- 7 kişiyiz. herkese yaklaşık 2 dakika düşüyor. herkes bir tur 1 dk konuşma sonra 2 dk oylama ve tekrar 1 dakika tartışma ve son oylama yapmamız lazım. ben bunları derken 1 dk kaybettik zaten. buyur hevesli arkadaşım başla" gibi bir cümle ile kontrolün elinizde olduğu hissini vereceksiniz.

sonra millet 1 dksında a planı iyi, onu kovalım bunu müdür yapalım senaryo ne ise tartışacak. burası size kalmış, okuduğunuz metinde hangisi kafanıza yattıysa fikirleriniz neler ise söyleceksiniz. daha önce sizin ile aynı şeyleri söylemiş biri varsa "bilmemne beye katılmakla beraber" bunun böyle böyle olduğunu düşünüyorum. diyeceksiniz. ama muhakkak fikir katacaksınız. katılıyorum deyip bırakmak yok. yada sizin söyleyeceğiniz herşey söylendi ise karşı görüştekilerin fikrini çürüteceksiniz.

bu kısımdan sonra el kaldırmalı oylama yapacaksınız. ezici çoğunlukla tek bir fikre odaklanıldıysa ikinci tur'da diğer fikri konuşmanız gerektiğini, neden olup olamayacağını tartışmanız gerektiğini söyleyin insanlara.

ha yok. iki fikire de yakın oylar çıktıysa insanlara fikrinizi aşılamanız lazım. böyle bir durumda bir dk konuşmak yerine ortak tartışmaya döndürmeniz laızm muhabbeti.

bir sigorta kurumunun teftişinde buna benzer bir durumda kaldım. 9 kişilik grupta 4-4 çıktı oylar ve arkadaşın biri karar bana kaldı gibisinden laflar etti. o an sinirimden küplere bindim. ancak yapacak bişi olmadığından o zaman bilmem ne beyi ikna edelim dedim. önce bizim taraf çok güzel kararı anlattı. diğer taraf da anlattı. sonra ben bu arkadaşa neden bu kararın doğru olduğunu tekrar anlattım ikna oldu. oylama yapalım dedi. ben diğer tarafı da dinlememiz gerektiğini söyledim. diğer taraf da anlatırken ben destek oldum. haklısınız aslında vs diye. sonra oylama yaptık. bu arkadaş bizim karara destek çıktı ama o da ne? ayiadam karşı tarafın kararını destekledi ve bu eleman çok pis göt oldu. o mülakattan tek kişi ben geçtim. böyle piçlikler yapmaya da hazırlıklı olmanız lazım :)

grup mülakatının en önemli kısmı bir karara varmak. baktınız grup hala kararsız. son 3 dk falan. en kötü karar kararsızlıktan iyidir arkadaşlar gibi bir laf sıkıyorsunuz. oylamayı yapıyoruz hala kararsızlık var ise bu iş böyle olmayacak deyip karşı tarafın kararına destek çıkıyorsunuz. karar veremezse grup tüm grup eleniyor haberiniz olsun.

ha illa case üzerine gitmeyebilir de mülakat. bir kişi sizi alıp kendinizi tanıttır şirket hakkında sorular sorar, neden bu pozisyon der. burda sona kalmayın dona kalırsınız. sona kalıyorsanız tüm grubu ezecek özelliklerinizin olması lazım. atıyorum tüm okul kırıkkale mezunuysa sizin bilkent mezunu olmanız, en kaliteli hobi futbol sinema iken sizin amatör tenisçi falan olmanız lazım. bu şans ve kader kısmet işi. yapacak birşey yok.

üstteki gibi ortaya da konuşturabilirler insanları. o durumda da genelde kimsenin sözünü bölmeyin ancak kimsenin sizin sözünüzü bölmesine de izin vermeyin. kararlı olun sesiniz gür çıksın.

bu mülakatların tüm olayı kararlılık ve profesyonellik. zaten bu mülakatları firmanın kendisinden çok ik şirketleri yapar. onlar da masaya hakimiyetinize, profesyonelliğinize, diksiyonunuza, giyim kuşamınıza bakar.

devlet kadroları için girilen mülakatlar ile özel şirketler için girilen mülakatların giyinmeleri tamamen farklıdır. devlette gri yada laci takım içine beyaz gömlek kırmızı bordo kravat şart iken, özele siyah takım siyah gömlek siyah kravatla giden bile -ben :)- var. giyinmenizde jilet gibi olun. akşam düğününüz varmış gibi giyinin. yorgun gözükmeyin, heyecan yapmayın. hatanız olursa anam kaldım deyip paniklemeyin, kusura bakmayın gözümden kaçmış, 1-2 saniye müsaade ederseniz hızlıca bu durum hakkında tekrar düşünmeye ihtiyacım var deyin.

mülakatlarda bilgi hiçbişidir, özgüven her şey. özgüven dediysem de her boku ben bilirim değil. biri sana emin misin diye soruyorsa verdiğin cevap %90 yanlıştır. kesinlikle dersen o mülakattan kalırsın. ama böyle olması gerektiğini düşünüyorum dersen geçersin. tabi bu mühendislik mülakatlarında sökmez.

şu işime girine kadar zibille mülakata girdim. hiçbirinden elenmedim. sadece birinde sorulan tüm soruları bilmemem rağmen çok üstüme geldikleri için elimi sıkmak için kalkan adamın elini sıkmadım, kapıyı vurup çıktım. dediklerimi yapın siz de kazanacaksınız :)

whatsapp'tan değil de onu telefonun kendi ayarlarına girip dil ve giriş sekmesi altında samsung klavye'ye girip ordan indiriyorsun.

sonra whatsapp'ta ne yazacaksan kime yazacaksan girip, space tuşuna basılı tutunca sağ sol yapıp klavyeyi değiştirebiliyorsun.

s6'da böyle note 3'de de böyle olması lazım.

forum.donanimhaber.com

suraya bakarsan nerden alman gerketigini bulabilirsin.

ps4 almayalım aldırmayalım. oyunlar 200 lira. online oynayabilmek için senede 150 lira para veriyorsun. sana ayda 2-3 oyun veriyor ama bu oyunların %98'i indie bok püsür oyunlar.

millet xbox one'ı çok övüyor. verdikleri oyunlar da çok iyi diyor. yaklaşık 2 yıldır ps4 sahibi olarak diyorum bunları sana.

geçen de dedim yine diyorum. injustice isimli oyun black friday indiriminde steam'de 7.5 liraydı. ps oyunları pc oyunları arasında 4 kat fark oluyor bu durumda ne beklersin. bu oyun black friday'de psn'de 37.5 lira olmalı. kaç paraydı biliyor musun? 75 lira.

çok şükür gelirim türkiye ortalamasının baya bir üstünde ama enayi değilim arkadaşım ben almam bu oyunu yani.

üstteki yoruma istinaden:

xbox'da da oyunları online oynayabilmek için gold üyelik satın alıyorsun, ayda 15 tl civarı bir para çıkıyor cebinden. oyunlar da aynı fiyat aralığında. aynı hesap yani. hatta xbox daha pahalı bir oyuncaktır, müşteri profili bir tık daha üsttedir. yılların xboxçısıyım. ps4'e geçicem ben de.

soruya gelecek olursak konsolu yurtiçinden kampanya yakalayıp al, oyunları ise yurtdışı sitelerden postayla al derim. sakın aral'dan falan oyun alma kazıklanırsın. kore'de çin'de ingiltere'de falan çok güzel indirimli orijinal oyun siteleri var. donanımhaberde yazıyor hepsi.

Temel olarak Fifa oynayacaksan XBox one almanı öneririm(Ultimate team oynayacağını varsayıyorum, daha ucuz oyuncular + efsaneler). Aynı şey için ben de eylülde Ps3'ten XB1'a geçtim, hayatımdan çok memnunum. XB1'de gold var ama, PS4'te de Plus olmadan online oynanmıyor maalesef, PS3 gibi değil(Öyle olsa PS'ten devam ederdim zaten). Aylık ücreti de 15 tl ama, yıllık alırsan 99 lira, Plus da o civar olsa gerek.

Bir de mesela Xbox'ta nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama, ben fifayı 30 dolara aldım çıktığı gibi, PS4'e de baktım aynı zamanda, 55 dolardan aşağısını göremedim maalesef.

ps plus yıllık 150 tl.

kuluçkada bulaşmıyor ve hayvana zararı yok. kuluçkadan çıktıysa ve aktifse maksimum 10 günde öldürüyor. o yüzden.

kuduz hayvanlarda genelde on gün sürer(evcil kedi ve köpeklerde, sokak hayvanlarında) yaban hayvanlarında 2 haftaya kadar sürebiliyor bazı türlerde daha kısa. ve mortaldir. yani ölümcüldür. 19 yıl süren tek bir vaka bildirimi var fakat çok eski bir bildirim . güvenilir değil ve o 19 yıllık vaka insan vakası.

kuduz virüsü insanda bulaştığı sinirden ilerleyerek beyne ulaştığında hastalık yapar. ve virüs'ün günde 1 cm ilerlediği kabul edilir genel olarak. ama hayvanlarda daha hızlı ilerliyor. sinir yapılarımız farklı, hastalığın fizyopatolojisi farklı.

literatürde genelde yetişkin bir insanda ayaktan ısırılmada en geç 7 yıla kadar hastalık belirtilerinin ortaya çıkması bekleniyor. düşün hatta o 7 yıllık vakalar ile 19 yıllık tek vaka arasında başka kimse yok. o yüzden 19 yıllık tek bir vaka güvenilir kabul edilmiyor.

şurdan da ayrıntılı bilgiye ulaşabilirsin kuduzla ilgili gayet basit anlatılmış. biraz uzun ama başlıklara ayrıldığı için ilgili bölümleri okuman kolay olur.

www.ikkh.gov.tr

valla benim kardeşim çocukken onun vardı fıtığı ama geziyordu bazen vücuda çekiliyordu bazen yerine iniyordu. öyle bir durum olabilir yani.

Tanı 2 şekilde koyulur

- 1.yöntemde testise hafifçe bastırılır ve öksürmesi istenir. Fıtık varsa ve testise inmişse öksürdükçe ele gelir.
- fıtık göbekteyse öksürdükçe çıkar belli olur.
- nokta fıtığına tanı koymak çok zordur. Ama ciddi sıkıntı yaratmaz ameliyat gerekmez

Ultrasonda tanı koyma yöntemlerinden biridir. Yaşı çok küçükse ileride kendiliğinden kapanabilir.

Birkaç doktordan %100 fıtık olduğuna dair tanı almadan ameliyat ettirmeyin.

kadı hikayesine dönmüş bu (hani var ya sen de haklısın, sen de haklısın)

çocuk muayenesi farklı oluyor ama yetişkin muayenesi eniştenin dediği gibi. çocukta "hadi yavrum ayakta dur öksür" falan diyemeyeceğin için yatırarak yapılıyor. ultrason sırasında fıtık geçici düzelmiş olabilir (bu da olabiliyor)

siz asimetrik diyorsanız asimetriktir. en çok hasta yakınına güvenmek lazım. en belirgin olduğu zaman fotoğrafını çekin. bir de öyle çocuk cerrahına götürün

geçmiş olsun

dünkü doktor kontrolümüzde yine sordum bizim profesör olan ve ilk muayenesinde "bir şey yok" diyen doktorumuza, bu sefer ayakta muayene etti ve evet fıtık var, bir de cerrah görsün dedi, aynı hastanedeki yine profesör olan bir çocuk cerrahına yönlendirdi.

o cerrah da daha bakar bakmaz fıtık var dedi, kesin dedi, ameliyat dedi.

yani varmış fıtık. şimdi nerede, kime ameliyat ettirsek diye bakıyorum.

güncelleme: bok var gibi kime söylesen oo şöyle bi doktor var bi de ona götür, vaay benim çocuğu ameliyat eden var buna götür dediği için, burada da genel kanı birkaç doktordan kesin tanı alana kadar ameliyat olmasın olduğu için yarın sabaha ameliyat günü aldığım halde, eşimin hemşire bir arkadaşı bizim için ankara üniversitesi tıp fakültesi çocuk cerrahisi anabilim dalı başkanı olan profesörden randevu almış.

az önce ona gittik. ne dese beğenirsiniz? hahahayt fıtık yok dedi ya lan. testisi yukarı kaçıyor o şişlik yapıyor dedi. adama diyemedim ki önceki doktorlar mal mıydı da anlamadı bunu, üstelik testisi torbaya indirip yukarı kaçmasın diye elleriyle tutarak muayene ettiklerini de gördüm. anabilim dalı başkanı diyor bunu 70 yaşında adam, belki götürdüklerimin hepsinin hocası hocası. izleyin dedi, testisler torbada, ama çoğunlukla yukarı kaçıyorsa onun ameliyatı ayrı, onu yaparız. ama fıtık değil dedi.

an itibariyle yarınki ameliyarı da iptal ettirdim. durum 4-3 fıtık var şeklinde. 4-4 olursa penaltılara gitmeyi düşünüyorum.

bilmiyorum lan bu nasıl iş 2016 yılında, hastalık da sikimsonik fıtık lan, milyonda bir görülen hötöramus kolomokus sendromu falan değil. 7 dokturdan dördü var üçü yok nasıl diyebiliyor lan, hepsi de kesin konuşuyor belki falan demiyor, şüpheli demiyor.

en sonunda açın bakın diyecem anasını satayım, fıtık yoksa aynen geri kapatırsın. başka türlü anlayacağınız yok.

prof ne anlar fıtıktan :) yeni uzman ne diyosa odur :D

ya yemin ederim yoruldum artık. hepsi de ağustos'tan beri niye bekledin bu kadar diyor. gel de bekleme. hepsi prof, hepsi doçent bunların.

Sadece 1 tanesini mi değiştireceksin?

yok 4'ünü de.

olur ancak araç tipine göre amortisör, süspansiyon ayarı vs. de yaptırmanız gerekir.

amortisör ve süspansiyonu ayarlatmak için vereceğim paraya gider yeni rf lastik alırım. yanlış mıyım? süspansiyonu ayarlamak için arabayı kaldırmaları gereliyor diye biliyorum

Normal lastik takarsın ama Runflat lastik takılı aracın muhtemelen stepne yeri yoktur. Ondan ekstradan mini stepne alman lazım.

ben bayiye bir gideyim yarın da ona göre karar vereyim ya.

valla tercih sizin. teknik olarak sormuşsunuz, yanıtladım. yapıları gereği runflat lastik takılı araçlara ayar yaptırmadan normal lastik takarsanız, beklenenden daha çabuk yıpranır yeni lastikler. runflat lastikler biraz daha konforsuz olduğu için genelde amortisör ayarı yaptırılıp normal lastik taktırılıyor. forumlardan okuyabilirsiniz.

ya ön lastiklere baktım baya derin hiç yenmemiş arka lastikler de idare eder gibi geldi. cumartesi gidip ölçtürücem değişmesi gerekirse değiştiricem. sadece 2 tane kurtarır gibi şu an.

süt köpürtmek için espresso makinesine hiç gerek yok. 5 liraya ufak mikser gibi bişi satıyorlar deli gibi köprütüyor. onun yerine hem espresso hem de filtre kahve yapan bir makina alın daha iyi olur. bir süre sonra espresso sıkar sanki acı acı.

bizde şu tchibo'nun cafissimo classic diye bir makinası var dediklerini fazlasıyla yapabiliyoruz.
www.tchibo.com.tr

Bizde delonghi'nin şu kahve makinesi var, 1 ay filan oldu alalı. Acayip memnunuz. Hem kapsül hem normal kahve kullanabiliyorsunuz. Süt kopurtme, fincan ısıtma özellikleri de var. Çok kolay temizleniyor. Görüntüsü de çok hoş. French pressten sonra evrim geçirmiş gibi olduk resmen.

www.hepsiburada.com

ben de tchibo'nun ürününü önerebilirim. bence evde kullanmak için fazlasıyla yeterli. çay da satıyolar artık kapsüllerde sanırım. değişik çaylar tabii. renkleri de çok tatlişko.

cafissimolar ile sadece onların kapsülleri ile kahve yapabilirsin hem pahalıya mal oluyor hemde onların kapsülleri ile sınırlı kalıyorsun. de longhi tarzı makinalar ile hem değişik kahveler deneyebilir hem de çok daha ucuza maledebilirsin. İlle kapsüllü aliyim dersen hb de kampanya var.(git: www.hepsiburada.com

1- süt köpürtme aletleri sağda solda 30 liraya var. ama kullanmadım, bilmiyorum. denemekte fayda var.

2- espresso makinesi olarak www.hepsiburada.com bunu kullanıyorum. gayet memnunum. yapamadığım herhangi birşey olmadı şimdiye dek. 15 bar zaten fazlasıyla yeterli oluyor. öneririm.

tchibonun makineleri günde 3-4 tane ve üzeri tüketimde pahalıya geliyor ancak günde 1 tane içen adam da iyi bir kahveye 80 kr verebilir bence. şimdi barista lar gelir tchibo kahvelerini kötülemeye :D

djarum'lar çok bereketli sigaralar. içiyorsun içiyorsun bitmiyor. karanfilli falan bir de. güzel gibi.

onun kokusu güzel de tat vermiyor sigara olarak.

(bkz: marlboro touch gray)

tabii ki kaliteli tütünler. hem sarmak falan güzel şeyler.

sigarayı boşverin, bir tane backwoods honey için. tüm günü kotarırsınız.

marlboro touch gray +1

aslında tam artı bir değil ama marlboro touch lacivert diyeceğim de o türkiyede 0.7 0.7 0.7 satılıyor ve ağır biraz. onun aslı 0.5 0.5 0.5 o olmadığından gray.

içimi çok hafif. kokusu yok denecek kadar az.

ha bir de dışarı da içmiyorsan evde içiyorsan pipoya dönebilirsin. paf paf yarım saat içersin.

tabi ki
(bkz: parliament reserve)
bundan bir adet içince normalinden 5 tane içmiş gibi oluyorsun. daha doyurucu bir sigara diğerlerine göre.

cv'ne koymadığın ekstra bir özelliğin falan var mı diyor?

atıyorum çok iyi poker oynarsın ama bunu cv'ye yazmak abes kaçar. yada cv'de sayfa sınırı varsa diğer özelliklerden hangisini koyardın diyor.

ben böyle anladım.

What did you do?
What did you get?
What did you get a chance to do?
What did you get a chance to include?
What did you get a chance to include on your résumé?
What didn't you get a chance to include on your résumé?

Adım adım incelersen kalıbın doğru olduğunu görürsün.

Anlamı da "CV'ye koymaya fırsat bulamadığın ne var?" diyor.

kalip degil zaten, olumsuz soru cumlesi. yapmadin mi etmedin mi vs.

dediğin gibi olabilir. ihtiyaten modem arayüzünün standart şifresini değiştir. yoksa durmadan bağlanıp kendi bilgilerini girip senin neti kesicekler.

uydunet ve superonline altyapı olarak birbirinden ayrı. bir ihtimal modemlerin wireless kanalları çakışıyordur. siz wireless adını değiştirin önce. olmazsa kanallara bakın.

hiç bir şekilde (legal) et ve süt ürünleri sokamıyorsun. dönüşte daha rahat.

edit: ben nutella beypazarı kurusu vs götürmüştüm. muz ucuz sayılır bol bol muz yersiniz.

et ve süt ürünleri hariç sorun olmaz. yok peynirsiz yapamıyorum dersen. aliminyum folyoya sar. ama onda da açtırma ihtimalleri yüksek. çünkü xrayde içi gözükmeyecek.

Ingiltere -hele de londra- yemek konusunds gorup gorebileceginjz en cesitli yerdir sanirim. Nerenin yemegini ararsaniz var. her damak tadi icin harika alternatifler mevcut.
Eger yemek goturme sebebiniz butceniz kisitli olmasiysa (yani sorun oysa) tescolarda, sainsbury lerde filan meal deallar var.
baslangic ya da meyve+icecek+sandvic/salata/wrap vb hepsi birlikte 3£ filan. Baya ucuz yani. Tavuk ya da dana etli de cok secenek var, hatta avrupanin geri kalanindan daha fazla. O yuzden cekinmenize gerek yok.

hastayım gerçekten bu insanlara, montmartre'da bir restoranda barbunya pilaki konservesi açıp yiyen gördü bu gözler. Dünyanın dört bucağını dolaştım, her yerde yiyecek bir şey buldum çok şükür, şu an Cezayir'deyim, burası iğrenç bir yer, burada bile karnımı doyurmanın yollarını buldum. Gittiğiniz yerin yemeklerini yemeyecekseniz kültürünün de önemli bir kısmını atlamış olursunuz, kadı ki Londra'dan bahsediyorsunuz allah aşkına, yiyin için paranız ne kadarına yetiyorsa. maddiyat sorun ise gittiğiniz yer ucuz bir yer değil zaten ama her yerde yeme içmeyi mümkün mertebe ucuza getirmenin yolları vardır, bu da iyi bir tecrübe olur; sorun domuz eti vs ise kimse size bunları zorla yedirmez, sorarsınız olur biter.

Ben konserve zeytinyagli dolma goturmustum, problem cikmamisti.

"Hang in there" falan gibi bir şey mi acaba? Nasıl yani :(

www.thediabetesresource.com

buysa cliffhanger

Holding on to the edge

Arat gugılda tam dediğin çıkıyor

thefitnessgeneral.files.wordpress.com

Yardımcı olan, olmak isteyen herkeslere tik atmadan edemiyorum. Sağolunuz. Ama aradığım şey, holding on the edge kelimeleriydi. Danke şönler.

Çöpçüler Kralı başta olmak üzere bazı K. Sunal ve Ş. Şen filmleri.
Aynı yönetmenin ben de "a clockwork orange" filmini beşten fazla kez izlemişimdir. Diğer aklıma gelen ise "The thin red line"

save the last dance

gora'yı 7 kere filan seyretmişimdir.
yüzüklerin efendisi serisini de 5'ten fazla izlemiş olabilirim.

Idiocracy

kemal sunal, şener şen filmleri
pardon
the big lebowski
pulp fiction
the wall (pink floyd)

Keşke beş kere izlemiş olsaydım ama beşten çok daha fazla benimkiler,
The fall
Titanic
Wristcutter a love story
Closer
Lotr serisi
Neşeli günler
Gülen gözler
Ve başka yeşilçam filmleri daha

Spy Game

matrix serisi ilk filmi çıktığı sene 10 kere izlemişimdir zaten.
idiocracy +1
time of the wolf haneke filmi çok güzel.

the bothersome man şans eseri festivalde izlemiştim çok sevdim.


bir de dizi olarak futurama ve friends var. ne zaman çok sıkılsam futurama izlerken buluyorum kendimi. gerçi şu an aynı duyguları one punch man için de yaşıyorum. ileri de onu da çok izlerim.

Vesikalı yarim.

her şey çok güzel olacak ve vizontele 30+ izlemişimdir.

der untergang. bi arkadaşla, bi annemle falan derken 8-10 olmuştur.

tosun paşa-neşeli günler türevleri 5-10 film
matrix 1 ve 2
harry potter serisi
everything is illuminated
kill bill

interstate 60

kaç kere izlediğimi bilmiyorum.

Bilcümle Kemal Sunal, Şener Şen, Adile Naşit, vb. filmleri + 1
Back to the Future
Groundhog Day
Gattaca
Kitabı ve filmlerinin herbiri en az 5 defa olacak şekilde Monte Kristo Kontu

add drop dışında fakülte kurulunca ders eklenebiliyor ama zannetmiyorum ki bıraktırsınlar.

bıraktırmazlar hatta yaaaa salindagelendamiyeter kardeş çok rahat alıyordun dc'den ders derler.

yarın deneyip göreceğim ama öncesinde emin olmak istedim, hem ekletiliyorsa çıkartılmalı da.

ekletme kısmı da hiç kolay değil. yani ders bağlayan must courselardan biri olacak ders hakkın olacak eklemeyi unutmuş olacaksın vs vs. sana gir derse dio hoca 2 aya anca karar verio kurul.

okulun saçma sapan bürokrasi işleri yönetmelikleri, ömür törpüsü... teşekkür ederim cevabınız için.

confidential bişi ise cross-cut kağıt öğütücü artı yakmak gerekli. uğraşılmaz diye bişi yok. o kadar biriktirmeyecektiniz.

bu işi yapan firmalar var para karşılığı.
google'dan rastgele buldum: www.beyaz.net

iki sıfır beraber biter

yener

Yener

2-0 yener.

5-3 Galatasaray geçti içimden.

yener gibi, grupta 4. olursa yönetim falan kalmaz zaten.

yener
shaktarda yenecek

en azından yenilmez.

Metal69 +1