i5 işlemcili 8gb ramli ve ssd'li 15.4" ucuz bir laptop al geç; c swift gibi 10 sene önce çıkmadı ki, 30-40 senedir var.

ucuz uygun yollu bişey al geç. programlama öğrenmek için güç gerekmiyor. isterse online bile yaparlar.

Yeni laptop alın. Pili dahili olsun. Yeni laptoplar çok güzel. Klavyesinnin tuşlarının laptopun içine kadar girmesi güzel bir detay. Böylece kazayla tuş sökmezsiniz. 13. Nesil i5 alın, 16 gb rami olsun çünkü arama kısmında 8gb çekince 4, 5, 6. Nesil hurdalar listeleniyor.

Herhangi bir laptop ile C ogrenilir.

c ogrenmek icin ortalama bir laptop yeterlidir. eger o laptop uzerine bir de herhangi bir linux dagitimi kurulursa ogrenmek icin cok daha iyi bir calisma ortami olacaktir.

Hem yakıt hem de bizim gibi ülkelerde az vergi ödensin diye. Artı olarak maliyet de düşüyor ve araba daha ucuza satılabiliyor.
maliyet düşünce ötv+kdv de düşüyor.

Turbo vasıtasıyla küçük motordan nispeten büyük motor performansı alıp bazı vergileri daha az ödüyorsun.

1,6 motor artık küçük falan değil. Örneğin mercedes c200’ler de 1,496 litre motor var 204 beygir gücünde, yine golf gte var 1,4 tsi 200 ve 245 beygirlerde. Son 8-10 senede düşük motorla yüksek verim alındığından beri kullanılıyor. Hem yüksek verimlilik etkisi var hem de avrupa emisyon kurallarına uyum için böyleli motorlara geçildi. 1.0 115 beygirler de var bu arada.

-az yakit tüketimi
-daha az emisyon
-daha az motor parcasi
-daha az sorun
-daha az teknik problem
-ülkelere göre vergi avantaji
-daha basit bir yapiya sahip olmasi

Güç olayı artık çözüldü. F1 de 1.6 hybrid motorlarla yakıt almadan büyük verim alıyorlar. Türkiyedeki avantajı net olarak vergi.

Asma tavana, hatta mobilya altı, televizyon arkası gibi yerlere de uygulanan endirekt aydınlatma konusunda ne düşünürsün?

Seveni çok var. Gözü yormama, ruhu dinlendirme özelliği var.

Şu resimdeki gibi

merkezsiyaset.com

attığınız gayet güzelmiş. özellikle spot ve ortadaki büyük ışık değil de asma tavan / alçıpan ile tavan arasından sızanı gayet güzel. 2-3 konumlu olması da iyimiş. sanırım yarın bir ustayla görüşmem gerekecek alçıpan tavan için. çok teşekkürler

balkanlardan başlayın gitsin. Belgrad falan ucuz hem uygun bilet bulursunuz az biraz kovalarsınız

hiiç bişey olmaz korkmayın. hangi ülke onu da söyleyin ona göre fikir verelim. istanbula gelen araplar ne türkçe ne arapça biliyor menüden yemeğe bakıp its deyip sipariş veriyorlar. ben londra'dayken arkadaşım gelmişti 3 kelime bilmeyen adam benim 3 katım özgüvenliydi :D şaka yapmıyorum. adam restoran da hesap isterken elini kaldırıp "i will pay" gibi bişeyler diyordu haha. çok iyidi.

hiç çekinmeyin patlatın gidin. şu cümleleri bilin, başka bir şeye gerek yok

"can i have x" ; x = menü, yemek çeşidi vs
"Is there an X nearby?" ; x = otel, restoran, eczane, otopark vs
"how can i get to the x" ; x yine mekansal her şey olabilir.
"How much does this cost" ; ustam bu bize kaç olur

otele girerken "I have a reservation under the name x" ; x senin adın ve "What time is check-in/check-out?" çekin çekaut saati öğrenme.

son olarak havalimanı polisi için de "Here are my passport and travel documents"

hadi eyvallah bu kadar basit. bir de son trick, sorulara kilit cümleyle cevap verin geçin. "How would you like to pay in cash or card?" dediklerinde "card please" deyin geçin.

Hiç takılmayın dil olayına çat pat konuşun birşey olmaz.
En kotu çok temel cümleleri yazın bir yere gerekirse kullanın.
Gitmeden iyice şehri araştırın, mümkünse en merkezi yerde otel veya airbnb bakın. Ulaşımı minimuma indirirsiniz. Gezmek için rotalar oluşturun. Nereye gideceğinizi ne yiyeceğinizi, ne içeceğinizi planını yapın, hatta Google mapste sokak görünümlerine bakın.

Turla gitmek belki kolay geliyor ola bilir ama her adımınız tura bağlı olacak. Belki sizin görmek istediğiniz yere tür gitmeyecek bunlarıda hesaba katmak lazım.

en azindan google ceviri uygulamasini kullanmayi ogrenin, sikistiginizda yardimci olur.

motokuryelik.

hizmet sektöründen başlayabilir. giyim magazalarına başvursun. bir şekilde bir yerden başlaması. sonrasında çalışırken kendisini geliştirebilecegi kurslara katılıp daha kalifiye işlere bakabilir

38 yaşına kadar baba parası yiyip geldiyse, 39'dan itibaren de mirasla rahatça geçinir diye düşünüyorum.

hem yaş hem üni ve diplomaya bakarsak, teknik olarak vasıfsız tanımında iş yapması gerekir çalışmaya niyeti varsa da. esnafların kapısını aşındırabilir, zincir marketler olabilir, motorkuryelik olabilir.

Bu yaşa kadar bir yerde çalışmadı ise, emir komuta bir yerde özellikle ofis ortamında çalışmaya ayak uydurması çok zaman alır hatta sıkılıp bırakırsa moral kaybı yaşayabilir.

Avatarın dediği gibi

Miras vb. gelir kaynağı var ise, parasını ufak ufak yatırımlarla büyütebilir, yada kendi patronu olarak e-ticaret vb gibi işler öğrenip deneyebilir. Ama mutlaka küçük küçük başlamalı

Ik olarak çalışıyorum cevap vereyim.

O yaşta başlayacağı en güzel yer mağazalara ve zincir marketlere gidip reyon kasiyerlik tarzi işler. Eğer İstanbul gibi büyük şehir dışında atıyorum Kayseri, Trabzon, Denizli gibi görece küçük sehirdeyse küçük yerel kobi özellikle fabrikalara başvursun. Üretim personeli olur.

Bilmiyorum exceli bilgisayari ingilizcesi nasıl ama bazı fabrikalar depolari idare edecek adam arıyor.

Eğer yazlık turistik yerdeyse otellere başvursun.

Motor kabiliyeti varsa kuryelikte ciddi para var.

Alternatif olarak kargo firmalarına başvursun. Açığa göre kuryelik veya şubede pc başında çalışabilir.

fabrikalarda vasıfsız işçilik +1. kurumsal yerlerde mesai,servis,yemek vs kafası rahat olur.

cok cok zor. bence gelmeli.

Türkiye'de kendi isteğinle ölemezsin devlet ve aile gereğinden fazla güçlü.

mevcut siyasiler ile kesinlikle gelmez, ancak gelecekte bu yapanın değişmesi ile durumlar değişebilir ancak dereden çok
su geçmesi gerekiyor.

Dini değerlerinde buna karşı olduğunu unutmamak gerek, o yüden böyle bir şeyin kabulu için dini anlayışında değişmesi gerekir.

Gelmez. Gelenekler, din, aile hepsi engel bu duruma. Türkiye'de öyle bir bireysellik seviyesi olamaz.

Türkiye öyle bir ülke değil

Ortalama 15-20 yıla gelir diye düşünüyorum. Dini değerlerin çok bir etkisi olmaz çünkü kanunlar dine göre yapılmıyor. Dinen uygun bulmayan zaten ötenazi istemez.

Mecliste çoğunluk sağlanırsa çok rahat yapılır. Toplum uygun bulmasa bile yapılır. Zaten vekiller çok da dikkate almaz toplum ne düşünüyor diye.

Gelmez. Türkiye'de insan hayatı veya ölüm hususunda dini gerçekler ağır basar.
Ağır hastanın bile çektiği acılar günahlarına keffaret sayılır.
Yine ötenazi veya intihar da rahmetten/ilahi yardımdan umudu kesmek manasına geliyor.

Savaşta ağır yaralı askerlere tedavi etme noktasında nasıl davranıldığıyla ilgili çeşitli toplumların uygulamalarını anlatan bir yazı okumuştum. Bir çok toplumda acıyı sonlandırma düşüncesiyle asker ölmeye bırakılıyor. Türk askerinde ise yaralının durumu ne kadar ağır olursa olsun amaç, hayatı kurtarma odaklıydı.

Aslında biraz düşünürsek ölüm, her an, ansızın, herkes için olabilecek bir şey.

türkiyeye böyle bir şey gelmez. gelirse yapan çok olur. ama biz zaten şansa yaşıyoruz. hayatımızın kaderini biz belirlemiyoruz. herhangi kör kurşun kaza veya kavgada ölebiliriz.

-ahize içerisindeki kablolarda ezilme vb nedenlerle birbirine temas ediyor olabilir
-lambaların oturduğu duyların içersinde oksitlenme veya eskimeye bağlı zayıf temas sorunu olabilir
-Düşük bir ihtimal ile açma kapama anahtarınıda eskimeye bağlı temas problemi

Elektrik hattında genel bir sorun olsa tüm lambalarda titreme yapar ,

@rao çok teşekkürler hiç düşünememiştim dediğin ilk 2 maddeyi. kontrol edeceğim dediklerini

ilk olarak lambalara giden anahtarları kontrol edin. anahtara faz geliyor ve kapatınca fazı kesiyor olması lazım. bir şekilde faz sabit nötr kesen anahtar takılırsa led lambalarda bu denilen titreme sorunu oluyor. ayrıca anahtar fazı kesmiyorsa duy değiştirirken vs riskli bir durum oluşur.

annemlerin evinde de yaşadık benzer durumu. gelen akımın yönüyle mi cinsiyle mi ne alakalı demişlerdi. önerdikleri çözüm pahalıydı. eski tip ampullerde olmuyordu sanırım. sizde de farklı ampullerden sadece bir grup yapıyorsa benzer durum olabilir. sonra şans eseri bu ışıklı elektrik anahtarlarının içinde bir tuş var, bu ışıklarını kapatan. onu kapatınca düzeldi.

banka banka bakmak lazım. hangikredi'den vs. haftaya salı vs bence ilk artışları görürürüz. tahminim 46-48 mevduatlar gelecek 2-3 belki daha fazla bankadan. bugünkü karara kadar 1 tane %45, 3-5 tane de %43 falan vardı

etkiler tabi ama çok olmaz ppfleri takip edin

Bankalar yavaştan mevduat oranlarını düşürmeye başladı çünkü faizler arttığı için kredi kullandıramıyorlar, kredi kullandıramadıkları için kar edemiyorlar ve kar edemedikleri için de mevduat faizini yüksek tutamıyorlar. Ben de ppfleri bakın derim.

www.tdb.org.tr

taban fiyatlar bunlar

Hiç normal değil.

Küçük yerleşim yerlerindeki dişçilere bakın siz yine de.

Bizdeki fiyati soyleyeyim,

Dis tasi temizligi 1k
Çürük dolgusu tane 1k
Bounding 2k

Yer antep ama.

Tdb fiyatlarına uyulmayabiliyor. Ona diretince hasta gidiyor nereye gidiyorsa baska yerde yaptiriyor. Kim uyguna yapiyor bilmiyorum suriyeli doktor mu yer aciyor yoksa asistanlar veya laboratuvarcilar mi yer acmis da isletiyor bilemiyorum artik.

O yuzden genellikle insiyatif aliyorsun fiyatta yardimci oluyorsun.

Normal gibi

Ön iki diş iki yüzeyli dolgu ve yanındaki düşlerde dolgu restorasyonu 3.000 iken 2.000 ödedim. Bu diş hekimine referansla ilk defa gitmiştim, eski diş hekimim dolgunun tanesinden 700 alıyordu ama çok da uğraşmıyordu. Yeni diş hekimim sanat eseri ile çalışır gibi çalıştı ve görsellik 10 numara oldu.

diş taşı 950, çürük dolgu 1100. bonding bilmiyorum ama oran orantıdan bakarsak 1,75-2 civarı falandır heralde benim bildiğim gittiğim yer. arada 3bin lira civarında fark var. 2 çürük dolgusu 4k bana çok fazla geldi.

Düşündüğün gibi şu tarihli IELTS sınavı diye bir durum yok ki. Devasa bir soru havuzu oradan karışık olarak gelen soru/görevler ile karşılaşıyorsun. Bunlar da tekrar kullanıldığı için gerçek soru havuzunu açmıyorlar. Ama British council, idp veya başka bir kurumdan mock testlere bakarsan çok benzeri şekilde soruları/görevleri göreceksin.

cambridge ielts kitapları gerçek ielts sınavından alınma. yalnız 1-2-3 çok eski demişlerdi.

malum ortamlarda bulunabilir.

Heralde yapilabilecek en mantikli 2 sey

1 cambridge kitaplarindan calismak (guncel olanlar)

2 mock test olayiyla test yapmak

ielts 10-17 arasını çözersen anlarsın sınav mantığını. ielts için çıkmış sorular yok çünkü arkadaşların dediği gibi bir havuz var, yanında girdiğin adama bile 3 farklı reading, sana 3 farklı alakasız reading çıkacak. bir havuzdan geliyor sorular. tahmin edeceğiniz gibi havuzu da paylaşmazlar.

Üçüz araçlar zaten, fiyat/donanım/estetik açıdan hangisi size uyarsa o alınabilir. Citroen’de süspansiyon konforu daha iyi olmalı sadece. Yalnız çift renk araçlarda (stellantis grubunda) boya atma problemleri okuyorum sürekli.

Pejo’da garip direksiyondan dolayı kadran görünmüyor, ben olsam Citroen alırdım herhalde.

Valla yorumlari okudugumda kosa kosa gidip Citroën almayi dusunuyorum. Ovmek icin para alsam bu kadar ovmem.

Sanki bunlar arasinda en cok tutulan araba Peugeot 3008 olsa gerek.

Ben yine opel diyecegim, sonra biri gelip i20 veya muadilini ovecek gulucem shsjsj neyse 1-grandland 2-peugeot derdim

c5 konfor olarak daha iyi diyolar hep.
benim için
c5>3008>grandland

@mor oje, i20 degil de tucson mu demek istedin?

1 yıldır c5 aircross kullanıyorum. grandland ile mukayese etmek bile hakarettir. estetik, donanım, iç hacim, bagaj hacmi... kusursuz bir araç. 3008 de güzel ama c5a'nın iç hacmi ondan da büyük. arka koltuğa 2 çocuk koltuğu+ortaya yetişkin rahatça oturabilen yegane araç.

C5>3008>opel

@Krmzbv yok hayir, opel alternatifi olarak i20 onerildigini gordu bu gozler, o yuzden i20 ve alternatifi diye referans verdim

@yazar yazmaz, iste bana bu sozlerle gelin. Coluk cocuga karisinca arabada ilk bakilan yer bagaji oluyor. Yayla gibi olsun gene az gelir.

Donanıma bağlı ama zaten motor şanzıman hepsinde aynı fakat en boşta bile c5 diğerlerinden doludur
O yüzden c5

Gordugum kadariyla donanimlar ve arac fiyatlari neredeyse ayni. C5 one cikiyor ama bana cirkin gorunuyor. 3008 cok alimli ve zarif. Catherina Zeta Jones gibi.

Psa'dan uzak durun demekten yoruldum. :)

Psa grubundan ve vac'dan uzak durun.

Listeden hiçbiri.

@baldan senin onerin nedir? Toyota mi?

çok bilgim yok 2 sene önce pejo ve c5 araştırmıştım, c5'in olayı konfor ve koltuklar. özellikle arka koltuklar çocuklu ve kalabalıklar için çok iyi. ama ben yine de 3008'e bakardım. daha bi cool, kaliteli, hissiyatı güzel. ikisinin de ekranı, kadranları, direksiyonlarını beğenmiyorum. opeli bilmiyorum pek bu ikisi ile mukayese etmezdim galiba.

ek olarak ben de psa'ya mesafeli olanlardanım.

Peki bunlarin olayi nedir? Kronik arizalardan dolayi mi psa'dan uzak durmali diyorsunuz? Cevremde 2 kisi var. 3008 ve 307 kullaniyorlar. Gayet memnunlar.

Tucson neden düşünmüyorsunuz?

Almayi dusundugum kisi de bu uc arac var. Sumdi tucson'a baktim da dis goruntusu cok elegant vallahi. Bayagi hosuma gitti. Bu arada C5'e baktikca sevimsiz gelmeye basliyor. Belki de canli gormeli.

Toyota, Hyundai, Honda, Suzuki, Nissan, Mazda.

Japon dururken, Kore dururken; ne fransız bakarım ne o kalitede alman. Mercedes yada Audi değilse o alman, bakmam.

@baldan, nedenlerini duymak isterdim ama gene de seni irkcilik yapmamaya davet ediyorum :)

@krmzbvl

öncelikle kırmızı çanta.

Üstün alman mühendisliği yok ise japon mühendisliği fanıyız. Mercedes yok o halde yamaha var.

Burada aramızda bir de psa grup fabrikasında çalışmış duyurucu vardı. O daha net yanıtlardı olsa, bulamadım başlığı. Silip kaçınca bazı duyurucular gidiyor o know how.

Şüphe varsa şüphe yoktur. Amma bu aşamada ne yapılır bilmem

uyuyan arıyı siz uyandırmışsınız anladığım kadarıyla, çiçeklerin tadını aldı mı bal toplamaya başlar artık :D

ne yapacaksınız, karşınıza çekip konuşacaksınız rahatsızım diye. erkekler de kadınlar gibi daha iyisini bulduklarında ya da sandıkları zaman çekilmeye eğilimliler, o yüzden konuşurken karşıdakini çok büyütmemeye dikkat edin derim. onun ilgisi üzerinden belirtin rahatsızlığınızı.

Açıkçası sevgilimin konuşmalarını okumuş olmamı tasvip etmiyorum ve bunu gidip ona açıkça söylemek istemem çünkü benlik bir hareket de değil. İkincisi böyle bir konuşma birbirimiz üzerinde fazladan hak iddia etmemize ve ilişkiyi boğucu bir noktaya götürmemize sebep olur diye endişeliyim. Bundan sonra her arkadaş dendiğinde birbirimizi sorguya çeker konuma gelmek istemiyorum.

O yüzden de iki arada bir deredeyim

tekrar konusu gecince arkadasim dedigi kisiden ne aekilde bahsediyo? arkadaslar ama yazisarak mi sadece? bizim de sanal sohbetlerimiz oluyor ama instadan takipledigim biri falan diye aciklarim arkadasim demem. normalde asosyalse ayari tutturamaz ipin ucu kacar. tek edindigi arksdas bu mu? bence silceesin yerine bunun siradandan fazla oldugunu niyetinden emin oldugunu ama karsi taraf bunu ilgi olarak gorecegini vs konusmalisin. onun sana gostermesini saglaman lazim tabi konusma sıklıgını

Kimse arkadaşına durduk yere sabah uyanıp günaydın diye mesaj atmaz. Bazı şeyler nettir bence. Ben bunu hoşlantı kabul ederim, geri kalan şeylere bakmama gerek kalmaz.

Diğer taraftan, insan hoşlanır bu elinde olmayabilir ancak bunun ilişkisine zarar verecek boyuta ulaşmasına izin verip vermemek kendi seçimi ve kendi elinde olan bir şeydir. Sizin sevgiliniz baya muhabbete dalmış görünüyor. Daha diğer taraftan 1,5 yılda ve bu 1,5 yılında daha kısa süresi beraber geçmişken böyle bir şey oluyorsa o ilişkiye umut bağlamazdım ben.

Burada karar sizin, onun yaptıklarını değiştiremezsiniz. Ya buna göz yumup daha ileriye taşınmasını beklersiniz ya da uygunsuz bulup bitirirsiniz.

İlişkiler başlar, gelişir ve zamanı geldiğinde son bulur. Önce bunu kabul etmek lazım bence. En kötü taraflardan biri öldüğünde bitecek, ben böyle bakmaya başlayınca biraz kafam açıldı. Eğer zaten ilişkiniz sizin müdahaleleriniz, çabalarınız ve yoğun bakımınız sayesinde yürümeye devam edecekse; bunları sağlayamadığınız ilk an yine bitecek. Bir noktada bitecek ilişkiden şu an güzel vakitler biriktirmek yerine, ileride olabilecek kötü bir ihtimalle bugünlerdeki güzellikleri de hiç etmemenizi öneririm. Anın keyfine varın derim.

Süper kahraman değilsiniz, ilişki içerisinde bir bireysiniz. Karşı taraf nasıl sizi zorla ilişkide tutması etik değilse, sizin de tutmanız etik olmayacaktır. Zaten bu etik sınırlar ihlal edildiğinde ilişki toksik bir tarafa doğru gidiyor.

Bahsini etmişsiniz zaten, partneriniz iyi ve sizi seven biri. O zaman buna odaklanıp anın kıymetini bilin. Olası bir gönül kayması durumunda yaşayacağınız (ve belki hiç olmayacak) duygu hırpalanmaları ile kendinizi bugünden hırpalamayın. Burada en temel olgu sizin iyi olma halinizin zarar görmemesidir. Kendi kendinizin iyi olma haline zarar veriyorsunuz gibi gördüm şu anda. Bunun bir ileri adımı daha sık whatsappları kontrol etmek, sosyal medyada darlamak, bazen gözünüze çarpmayacak şeylerin artık batıyor olması vs. bunlar giderek büyüyecektir.

Partnerinizin belli ki tutku duyduğu müzik gibi bir alan var. Bu alanda tutkusunu paylaştığı kişilerle normal kişiler arasındaki ilişkilerden daha yoğun ilişkiler olabilir. Ama bu illa arkadaşlık ötesine geçecek diye bir durum yok. Arkadaşlık ötesine geçecek bir duruma gelirse zaten partneriniz o kadar da ilişkiye sadık biri değilmiş demektir ve ne yaparsanız yapın bunu değiştiremezsiniz. O anda da yol vermek en iyisi olacaktır. Ama bunları şimdiden düşünüp kendinizi hırpalamayın.

Kendinize iyi bakın <3

hocam ben bu konudan dili yanmış biri olarak, hatta ne dili kalbi komple kendisi yanmış biri olarak fikir beyan edeyim. benim de böyle dünyalar kadar güvendiğim o kadar ki sorsalar kendinden herkesten çok kime güvenirsin deseler direkt aklıma gelen isim eski sevgilimdi. o dünya iyisidir, dürüsttür, yalanı dolanı olmaz, aldatmaz vs vs imkansız yani ben yaparım o yapmaz derdim. ilişkimiz sürerken bu sevgili kişisinin bi arkadaşı vardı, mesajlaşıyorlardı zaman zaman. bi keresinde bana başka bir konuyla alakalı olarak mesajlaşmalarını göstermişti bu kızla. kız samimi samimi konuşuyordu, benimki de terslemiyordu. ama hani arkadaşlarıyla samimi olanlar okusa belki ne var bunda da denebilecek tarzda konuşmalar. ben o gün ona insan arkadaşıyla böyle konuşur mu diye sormuştum da işte arkadaşıdır, benimki de nasılsa güvenilir diye uzamamıştı konu. gel zaman git zaman biz ayrıldık, biliniz bakalım sevgili kişisi hemen kiminle sevgili oldu? :) yani sizi doldurmak vs katiyen istemem de sevgilisi olan insanın karşı cinsle sürekli ve samimi iletişimi, münasebeti hayra alamet değildir. bu kadar güvenmeyin, sonra daha çok üzülüyorsunuz. bence sevgilinizle konuşun, sizi de rahatlatacak şekilde kendisine çeki düzen verirse ne ala, ama yok sevgilisi dururken arkadaşım da arkadaşım diye tutturursa (hem de yeni tanıştığı biri için) geçmiş olsun yol yakınken ayrılmak en güzeli.

Az tanıdığın ve de ustelik internetten tanisigin insanla her gun mesajlasma gunaydinlasma flörttür. Sarki paylasimi zaten olayı romantik boyuta cekmeye cok musait. Kıza senden bahsetmis mi hic bu konuşmalarda?

benim de çok sevdiğim kız arkadaşlarım var. hiç biriyle ayda 3 kere wsp'den konuşmadık. dışarda buluşmamız wsp'de konuşmadan fazladır.

ciddi bir şey olmasa bile, günlük flörtvari konuşmalar, sürekli günaydınlaşmalar ilişkiyi yıpratan, insanın başkasına olan değerini törpülemesine neden olur.

yapacağın şey basit, bir defa kız yazdığında "ben mossy, sevgilisiyim kendisi müsait olunca size döner" dersin ya da aradığında açarsın buyrun kendisine iletmemi istediğiniz bişey varsa söyleyin dersin olur biter. kızın da kafası çalışıyorsa, iletişimi azaltır

Hic kimse arkadaslarina her gun gunaydin mesaji atmaz +1
Sevgiliniz de olaylarin farkinda olmali ki sucluluk psikolojisiyle bu yeni arkadasini sizinle paylasmaya calisiyor ama bu sonucu degistirmez.
Politically correct kasmaya gerek yok.Sevgilinizi karsiniza alip konusacaksiniz rahatsizliginizi ileteceksiniz.Baska bir yolu yok bu isin.

Gitaristler aldatır. Çoktan boynuz yemiş olabilirsin. Yemediysen de dikkat et yakındır.

ummadık taş baş yarar.
yüz verme arsız olur, az verme hırsız olur.
bir elin nesi var iki elin sesi va.. dur bu yanlış oldu.

tepki vermeye gerek yok bu tip durumlara bırakacaksın, bir halt yerse hah diyeceksin bu da elendi, yoluna bakacaksın.

Ya bunun şüphe duyulacak yanı kalmamış ki.
Sor bakalım kaç kişi sabah uyanınca karşı cins arkadaşlarına günaydın mesajı atıyor. Sadece ve sadece hoşlandığın kişiye atarsın. Başka bir açıklaması yok. Ben çok sevdiğim çok iyi anlaştığım arkadaşlarıma bile her sabah günaydın yazıp her gün sektirmeden mesajlaşmam

Geçmiş olsun.

"Partnerinizin belli ki tutku duyduğu müzik gibi bir alan var. Bu alanda tutkusunu paylaştığı kişilerle normal kişiler arasındaki ilişkilerden daha yoğun ilişkiler olabilir. Ama bu illa arkadaşlık ötesine geçecek diye bir durum yok. Arkadaşlık ötesine geçecek bir duruma gelirse zaten partneriniz o kadar da ilişkiye sadık biri değilmiş demektir ve ne yaparsanız yapın bunu değiştiremezsiniz. O anda da yol vermek en iyisi olacaktır. Ama bunları şimdiden düşünüp kendinizi hırpalamayın "

Kaşe imza mühür sirküler ektedir.
MannikD çok güzel yazmış.
Bu kadar güvendiğin bir erkek arkadaşını şu aşamada öcüleştirmek ikinize de haksızlık olur.
Aralarındaki iletişim sıklığını ve gücünü daha legal yollardan ortaya dökebilirsin, gözünün önünde yaşanmasını sağla ve bunun böyle devam etmesi durumunda masum bir kıskançlık belirtisi göster. Bunda kezbanlık da yok, çok masumane bir şey. Tepkisi ne olacak, mesafe mi koyacak yoksa üste mi çıkmaya çalışacak, içini mi rahatlatacak gör.

Haklısın sizin iş bitmiş uzatmadan bitir

sen internetten tanıştığın bi erkekle her gün gün mesajlaşsan, günaydınlaşsan o ne düşünürdü? bence hoş karşılamazdı. normal bi durum da değil zaten. erkekler ve kadınlar arkadaş olabilir tabi ki ama her gün mesajlaşacak kadar değil ki bunlar çocukluk arkadaşı değil, daha dün internetten tanışmışlar. erkek arkadaşını saf, iyi niyetli filan gibi tanımlaman komiğime gitti :D saf olan sen olabilirsin bunu düşündün mü?

okuduğunu açık edemeyeceksen gel şu arkadaşınla bi tanışalım filan deyip akışına bırakacaksın.

Çocuğun gönlü biraz o tarafa doğru kaymış. Bu senden vazgeçtiği ya da vazgeçeceği anlamına gelmez.
Al karşına konuş. Bu durum sana normal geliyorsa ki öyle değil, benim gözüme hoş görünmedi ve ben buna müsaade etmem de. Kem küm edebilir ama anlayacaktır hatasını. Sonra yolunuza devam edersiniz.
Öyle bir kafa karışıklığı oldu diye ilişki sonlandırılmaz. Ama göz yumulacak bir durum da yok ortada.

Bence üçümüz buluşalım diye bir teklif et bakalım ne yapacak, senden bahsetmiş mi kıza bunu bi anlamaya çalış, 1-2 hafta çaktırmadan üzerine git, bir şeylerin farkında olduğunu ancak gözlem yaptığını hissettir, dönerse senindir, dönmezse hiç senin olmamıştır, önümüzdeki maçlara bakacağız.

Çalıştığım şirket Almanya Bw bölgesinde bu nedenle senin orada tanıdık bildik vardır dedi. Sanki bizim iş arkadaşları bilet alıp satıyorlar

gs tarafında izlemek istiyorsa klüplere veriliyor biletler, onu da ultraaslan vs alıyordur onlardan bulsa anca bulur.

münihlilerin içinde izlemek istiyorsa tickets.fcbayern.com

Teşekkürler @avatar
Bahsettiğim sitelerle alakalı bilginiz var mıdır?

almanya özelinde hangi aracı ya da alt sitelerden bilet nasıl alınır hiç bilmiyorum. kendisi o riski almak istiyorsa kendisi bulup alsın. yönlendirirsen eğer, bir sorun olması halinde suçlu sen olursun. gereksiz risk bence senin için.

rica ederim

bu bilet galiba satista yok, vatsap gruplarinda 500 euroya satan vardi. 50 euro falandir normal bilet. ben futbol vs anlamam, bulabilirsen katilamayacak bayern taraftarlarindan bulursun.

Teşekkürler @ley
Haklısın @avatar ben de zaten yalnızca yol gösteririm. Gerisine karışmam.

Bebek şampuanlarına bak. (ciddiyim)

ben de bebek sampuani ve iki gün de head and shoulders kullaniyorum, ama bebek sampuani saci kece gibi yapiyo krem de kullanman lazim.

ablam eczacı olduğu için, yapılacak en iyi karışımı yapmıştı sağolsun ama korkunçtu :D tel tel yapıyordu saçları saçma sapan bir hale gelmişti.

bir süre sabun kullanmanızı öneririm. özellikle zeytinyağlı. kafanıza eserse diğer çeşitli sabunları kullanabilirsiniz.

içeriği temiz olarak katı şampuan önerebilirim. rossmanndakiler f/p ürünü bakabilirsiniz

yves rocher'nin şampuanları çok güzel

Gerçek kaliteli zeytinyağlı sabun

Bıttım sabunu

her gün duş almak saç için çok sağlıksız bir durum ama. ben de her gün duş alıyorum ama saçımı gün aşırı yıkıyorum ki o bile sık. azaltmanız gerek.

ben siveno kullanıyorum çok memnunum.

1. Her gün şampuan kullanmayın
2. Saç tipinizi bilmeden yukarıdaki bütün önerileri deneme yanılma yoluyla elemeniz gerekir. Yağlı saçla kuru saça aynı ürün iyi gelmez. Düz saç başka şey, kıvırcık saç başka şey ister. İnce telli kıvırcık başka, kalın telli kıvırcık başka vs vs. Bir de saç porozitesi var: www.sacsirlari.com

İnce/kalın, düz/dalgalı/kıvırcık, kuru/normal/yağlı ve poroziteye göre uygun ürün önerilerine saç ile ilgili sitelerden bakabilirsiniz.

şırnak'ta alırsın büyük şehirlerde artık hayal. adam gibi 3+1 5 milyondan başlıyor. ocak'ta asgari ücret artınca 5 milyonluk evler 6 milyon olacak.

Yeni pakete göre 2 milyon kredi yeni ev alacaklar için 180 ay vade, aylık ödeme 33 mü neydi. Bunun için aile gelirinin 80 90 olması lazım. 40k üstü kazanan karı ve koca kaç kişidir ülkede, sen hesap et.
Bi de kenarda 2-3 milyon da olması lazım. Fena olmayan arabasını satsa bile kenarda para lazım.
Orta direk ailelerden kimin yastık altı ve bankada 1-2 milyonu var şu anda.

Kısacası orta direk için çok zor.

İmkansız diyemeyiz.
Memur çift ayda 20 bin TL kenara ayırabilirse 4 yıl sonra 1 milyon sahibi olur. O milyonla takside girerek 1+1 bir daire alabilir. O evin taksidi hafiflediği zaman satıp 2+1 evin borcuna girebilir vs.
Her şey yolunda giderse 10 yıl sonra 3+1 taksidine başlamak imkansız değil.
Kolay olduğunu söylemiyorum ama mümkün.

Orta sınıf diyebileceğim,(memur orta sınıf değil artık) kendi işi olan bir tanıdığım ancak 3 tane arsasını satarak zorla ev aldı 1 sene eve giremedi içerisine yapacağı masraf çok yüksekti karşılayamadı.
evi 4milyona aldı esenyurttan, içerisi 1 senedir belkiyor.
ev almak imkansız maaşlı çalışana şu anda.

Hiç bir şey imkansız değildir sadece doğru ve yanlış strateji vardır

gibisi fazla bence imkansız, çocuk da varsa hiç ihtimali yok.

Eğer evde iki kişi de çalışıyorsa, özelde iyi maaş alıyorlarsa veya ikisi de memursa, eve ayda en az 60-70 bin lira para giriyor olmalı. Bunun yarısı ile ev taksidine girebilirler.

Geçende bir hemşireyle konuştum, 40 bin tl maaş aldığını söyledi. Palavra sıkmadıysa kocası da 40 alıyordur, oldu 80.

Herhangi bir imkansızlık yok bence. Benim örneğimde elbette zorlanırlar ama yine de ev alabilirler.

Abi geçen gir arkadaşım aradı, 20 kişi toplanıp 30 milyon'a arsa aldılar. Firma kişi başı 1 daire veriyor, %35'e tekabul ediyormuş(toplam 60 daire filan yapacak galiba). 1 senede ev teslim, o muhitteki benzer evlerin değeri de 4 milyon civarında.

2-3 kişi bir hisseye girenler de var. Belki bu şekilde birikimli olarak ilerlenip ev sahibi olunabilir.

Çok yeni duyduğum bir olay:

Yeni evlenen bir çift var (özel sektörde uzman seviyesinde), kadın ve erkeğin bekarlıktan kalan arabaları var. İstanbul'da Kartal'ın yukarı kesimlerinden bir ev aldılar, şu şekilde:

1. İkisi de arabalarını sattı (biri Opel, diğeri BMW)
2. Kadının küçük bir şehirde 1+1 yatırımlık evi vardı onu sattılar.
3. Düğün altınları satıldı (ev alırız diye evlenirken hiçbir eşya almamışlardı).
4. Akrabalardan borç aldılar.
5. Bankadan 1m+ kredi çektiler.

Evin değeri 5 milyon. Varı yoğu verdikleri için kiradaki evlerinden yeni evlerine taşınacak paraları kalmadı. Seneye düşünüyorlar...

Buna göre siz alıp alamayacağınıza bakarsınız :)

son 3-5 yılda yaptığım en büyük hata "illa oturacağım evi almam lazım" bakış açısında olmamdı. Alamadım tabii.

Rasgele Beylikdüzünde 1+1 alsaydım bir yerden başlamış olacaktım ve şimdi ya kira gelirim olurdu kiraya destek olurdu veya satıp üstüne kredi çekip istediğim evi alacak param olurdu.

Yani direkt istediğin muhitten ve düzgün yapılmış evi almak çok zor, bir yerden başlarsan belki...

peşinat varsa maaşlar da iyiyse alınabilir.

destek yoksa hayal bile edemezsin

mirty +1

Nasıl karavan almaya karar verdik sorusunun yanıtı.

eylül başında arkadaşım ankarada 1,4 milyona 2+1 bi ev aldı. biraz küçüktü ok ama alan alıyor. tabi düğünden gelen paranın etkisi vardı.

şimdi baktım mesela ankara için zingatta 100m2 konut 1,776,000 tl, sahibinden de 1,810,000 tl gösteriyor ev fiyatlarını. sallıyorum aracın vardır 1 milyondur, satarsın, 200k birikim vardır, 600 küsür de kredi çeksen teknik olarak alabiliyorsun. bu durumda aylık kredi ödemesi 19k oluyor.

imkansız vs denilmesine bakma, tr, inşaat ülkesidir inşaatlar elbet yapılır, evler illa satılır. beleş krediyle şişirilen fiyatlara bakıp iç geçirme onlar düşüyor. bunu daha önce tr 2007-2010'larda yaptı, ülkenin her yeri kentsel dönüşüm zırvasıyla fiyatlar şişti, kimileri emlak zengini vs oldu ama 2013'lerde fiyatlar yine dibi gördü. esnaf'a dağıtılan beleş krediyle şişirilen konut ve araba fiyatları gider merak etme. burası çin değil, emlak alan adam değerlendiirip sonra zengin olup yeni yatırımlar ile zenginleşemiyor, bizim beceriksizler bi işe girip batırıp zarara sokuyor kendini.

Bence güvenilir mi müteahhit bulup topraktan alınırsa imkansız değil. Biz düğün altınlarımızı ve düğünden önce biriktirdiğimiz paraları peşinat verdik, evi aldığımız kişiler de akraba olduğui için indirim yaptılar baya piyasanın altına verdiler. Kalanına da kredi çektik. Şu an kredi ödüyoruz. Ama çocuk yapmadık. Borç bitene kadar da yapmayı düşünmüyoruz.

Aslında eğer hiçbir desteğin yoksa ve çocuğun varsa sorunun cevabı ev almayı hayal bile edemezsin şeklinde. Ama bi yerde ufak da olsa bi destek (-ki bu destekten kastım şu, mesela kaynanan ya da annen bebek bakmak konusunda gönüllü olur, karı koca çalışırsınız gibi doğrudan maddi olmayan ama katkısı çok büyük olan şeyler)vasa imkansız değil.

Fotoğraflar bizzat Nuri Bilge Ceylan'ın çektiği fotoğraflar, hepsi mi ona ait emin değilim ama pek çoğunu gördüğümde tanıdım, İstanbul Modern'de sergileniyor. (www.istanbulmodern.org) Ben sergiye gittiğimde yapay zeka hiç gelmedi aklıma, mekana, bakışlara, ifadelere kısaca anlatıma odaklandım. Filmde de fotoğrafları tanıyınca şaşırdım, biraz filmden kopar gibi oldum hatta, meşhur sahnedeki kadar olmasın:)

Ben öyle bir şey sezmedim kesin bilgi mi?

Lightroomda fazla oynanmış gibi gelmişti sadece.

NBC panoramik fotoğraflar çekmeyi seviyor, eskiden sanıyorum 35mm filmi daha geniş şekilde pozluyordu. 2006 sonrasında dijitalde de özel az bilinen bir kamera kullandığı söyleniyordu.
eksisozluk1923.com

Fazla kontrastlı ve elinin ayarı olmadan HDR yapılmış fotoğraflar vardır, NBC'nin bazı fotoları öyle duruyor. Bence bu sebeple yapay geldi size. Ultra gerçekçi render(AI) resimler de öyle duruyor çünkü.

Gercek fotograflar+nbc sergi yapti. konum vs belirli

attıklarında sondakiler net şekilde normal foto ama ilk 1-2 foto bana da ilk açınca bi acaba dedirtmedi değil ama bu film 2021 başlarında çekilmeye başlandı. midjourney attığın kadar iyi fotoları son 6 aydır yapabiliyor. 6 aydan önce kötüydü böyleli fotolar çıkaramazdı.

istanbul modernde bu fotoğrafları inceleme şansım olmuştu, AI değil tabii ki ama bana da bir tuhaf gelmişti yakından bakınca :) belki üzerinde çok oynanmıştır edit vs.

bazı fotoğraflardaki kişilerin özellikle suratları daha da oynanmıştı hatta, sebebini bilmemekle birlikte.

asgariden "çok daha iyiydi" diye bir aşamaya geçmişsin. tr'de artık çalışmanın %80 amacı para, kariyer falan değil. parana bak geç.

tr'de milletin "onunla problem olur, bununla rekabet olur" hikayeleri bitmez. aldırmayıp işine bakıp geçeceksin. 50 senedir bu iş çözülemedi gitti şu ülkede ya. kim ne diyorsa desin. aşırı yük, iş de veriyorlarsa, birader bu, bu sürede yetişmez, 2 gün değil, 4 gün sonra elinizde olur de geç. ağırlığını koymazsan ilk günden pısırık olursan binerler tepene. işini iyi yapacan ama fazlalıklara da ses çıkaracan kimse bişey diyemez

Asgari ücretten daha fazla veriyorlarsa, kayda değer bir miktarsa geçmen mantıklı. Neticede istifa ettiğin isyerinde de düzen bozulur, huzur kaçar bir süre sonra. İş ortamlarinda uzun sure huzurlu çalışmak zor. Aynı zamanda kötü bir ortam da zamanla düzelir.

Ben olsam aldığım miktarın %20si oranında bir artış olacaksa maaşta o işe geçiş yapardım.

baskalarinin dediklerine kulak asma, isine bak..

İnsanların sızlanmaları bitmez ki. Boş oturan adam bile şöyle zor böyle ağır diye anlatıyor, ben buna çok şahit oldum. Dolayısı ile insanların ne söylediğinin bir çok önemi yok. Ona ağır gelen iş, senin hızınla kısa sürede de bitebilir. Bu yorumlar subjektif doğal olarak. Bence arkana bakmak yerine önüne bak. Hoşuna gitmezse başka bir iş bakarsın, asgari ücretmiş zaten önceki işin bir kaybın yok gibi.

geri dönme ihtimaliniz yoksa, ya yeni işte çalışacak yada başka bir iş bakacaksınız.

Ama yerinizde olsam, bir denerim, dedikodular bitmez.

çok takılmadan yeni işe odaklan. maaşını artırmışsın ne güzel, parana bak geç. oldu da işler kötü gitse ne kaybedeceksin ki. asgari ücretle çalışıyormuşsun, beğenmezsen en kötü ihtimalle aynı ücrete çalışacağın başka bir iş bulursun.

iş hayatında öyle herkesin lafını dinlersen maymuna dönersin.

bunu işini yaparken göreceğin bir yere yaz as arada gözünün önünde bulunsun, iyi gelir.

hadi iyi mesailer.

Alster+1

Benim staj yaptığım iş de aynı böyleydi, gelen kaçıyormuş o birime. Ben o birimde çalışmaya devsm ederken kaç kişi girip çıktı sayısını unuttum. Ama ben orda 3 yıl 3 ay çalıştm, sonra şehir değiştirdiğim için ayrıldım işten, yoksa daha çalışırdım yani.

Bence o kişiden kişiye değişen bir şey. Bana aşırı zor gelen bir pozisyon başka birine gayet kolay geliyor olabilir. Belki de o kaçanlar fazla minnoş tiplerdir, ya da senin kadar tecrübeli pratik vs değillerdir, denemeden bilemezsin, maaşı iyiymiş ben olsam kesinlikle pişman olmazdım. Sonuçta birkaç hafta içinde alışırsn, milletin geçinemediği insanları bir bakmışsın parmağında oynatıyorsun.

generalda bir başkente seyahatle ilgili soru sorarken academicte uzay yolculuklarıyla ilgili son gelişmeleri soruyorlardı diye hatırlıyorum örnek vermek gerekşirse. konular farklı

academic daha teknik, grafik yorumlama, veri uzerinden analiz vb seyler yapmaniz istenebiliyor speaking ve writing'te. general daha basit, biseylerin kullanma klavuzu, yol tarifi, spor salonunun kurallari gibi seyler uzerine odaklaniyor sorular daha fazla. puanlandirmada cok fark olmasa gerek, ikisi de akiliciga bakiyor ama academic olanda dusuncelerinizi akademik bir dille ifade etmek daha cok puan kazandiriyor olabilir (anket sonuclarini yorumlarken "x% of survey responders showed and increased tendency in anger management" -vs- "some people were more upset according to surveys" demek gibi dusunun)

Dostum ikisinin sadece writing'in bir kismi, bir de reading farkli. Yani sinavin yuzde 70'i ayni. En fazla yarim puan oynar.

Aslında ilk sorum, general ile “general training” aynı mı idi eksik yazmışım :) idp’de vs general training yazıyor booking yaparken de general dediğimiz bu heralde dimi

evet kanka.

ustten gorusunu cok guzel ama yandaki baklava desen dikisleri ve topuk tipi kotu. jean giyen birine yakisacak bi renk. fiyati icin bir sey diyemem ben almazdim sanirsamss

tipi iyi
fiyat performansı hakkında bilgim yok

tipi güzel. bu parayı verir miydim emin değilim ama ayağıma dener çok güzel oturursa anca verirdim.

şık hemde spor ben çok beğendim. biraz topuklu gibi duruyor.
fiyatı ok uçuk, anca 1500/2000 falan veririm. gerçek deri bot trendyolda 1000 tl

Mobil edit; bulunduğum yerde yağmur var şu an bir de

evet varlar. pazartesi günü açık havada arıdan kaçan bir kadına şahit olmuştum.

bugün gördüm birkaç tane arı. olur.

Bal arıları bu ay bal yapmaya çıkar.

bazı engelleyicilerle Google'ın anlaşması var, google reklamlarını engellemiyorlar. yani engellemek bir kenara dursun hatta fonluyorlar bile.

dijital reklamciligin ilk zamanlarinda bircok buyuklu kucuklu reklam altyapisi sunan firmalar cikti. bunlarin amaci buyuyen reklam pastasindan pay almakti. google da bunlardan biri. ama google in asil amaci uzun vadede, simdi olmasa da ilerde, bu pastadan en buyuk payi almak. bunun icin de en mantikli strateji biraz garip ama dijital reklamciligi zorlastirmak ve karliligi yok etmek. boylece kucuk firmalar, ya da potansiyeli yuksek ama finansal olarak guclu olmayan firmalar batacak, piyasadan cekilecek. cunku bu firmalar google icin hem potansiyel bir tehdit, hem de kucuk de olsa aldiklari her pay bunlardan onlarcasi bir araya geldiginde google icin hareket alanini kuculmus oluyor. bu donemden sadece google gibi uzun sure kar elde edemese de varligini surdurebilecek sadece guclu firmalar kalacak. adblocker yazilimlarina izin vermek de bu stratejinin bir parcasi. piyasa yeterli olgunluga gelince yavas yavas storedan engellenmeye baslanacaktir bu yazilimlar.

google gibi firmalar sektorde kucuk ve potansiyelli firmalardan cekinirler, cunku bir zamanlar google da oyle bir firmaydi ve ne olabileceklerini cok iyi bilir. ya satin almalarla erken zamanda bunyesine katar (ornegin youtube), ya da piyasadan silinmelerine neden olacak sekilde piyasayi ve fiyatlari dizayn ederler. bu durum agrasif piyasanin normali hali yani.

microsoft'un zamaninda ve halen neden windows ve office programlari icin korsani bu kadar serbest birakmasiyla benzer cevaplar verilebilir. adblocker chrome markette olmasa, alternatifler hemen cikacaktir ki brave giderek populerlesen bir tarayici olmaya basladi bile adblockeri uzantiya gerek kalmadan built-in saglamasi ve yine baska birkac privacy ozelindeki sebeplerle. chrome su an tum adblocker uzantilarini engellese benzer alternatifinin cikmasi ve internet explorer surecine girmesi bence kacinilmaz. yani ilk sebep market dominasyonu.

diger en onemli sebep hiz. reklamlar ve pluginler web sayfasinin yuklenmesini yavaslatiyor. mesela ben brave browser kullaniyorum reklam yuklemesinden kurtarilan sureyi hesapliyor, cok uzun suredir kullanmamama ragmen 10 saat civari zamanimi kurtarmis gozukuyor. bu stat bildigim kadariyla bu 15-30sn'lik reklamlari kapsamiyor emin degilim, sadece sayfa yuklemesinden kazanilan vakti gosteriyor olmasi lazim.

baska bir konu yasak kulturu. bir yerde yasak baslarsa oradaki bagimsiz gelistiriciler de baska yerlere kaymaya baslar, google bagimsiz gelistiricilere bu kadar destek verirken boyle bir seyi yapmasi yine kendi ayagina sikmak olacaktir ayrica yasaklarin internet alemindeki negatifligi farkli bir konu.

sonuc olarak google'in kisa vadede reklam engelleyicileri kaldirmasi karli gozukebilir fakat uzun vadede intihar etmesi demek bugun icin. ne kadar uzun olabilecegi de tartismali bu dedigimiz uzun vadenin. reklamlari direkt izleyeceksin, mecbursun demek yerine optimizasyonunu ve sayfa yukleme hizina yatirim yapmasi cok daha akillica.

teknolojik olarak eklentinin geliştirilmesini engelleyemez, ancak store'dan kaldırır kurulumu zorlaştırır, daha önce bunu denemek için chrome da bir takım engeller koymaya kalkmıştı ve ortalık yıkılmıştı, tabii bu ortalık yıkıldı durumu kişinin nerede durduğu ile alakalı biraz, bu tür eylemlerden, tartışmalardan son kullanıcı genellikle haberdar olmaz, email listelerinde, forumlarda, issue'lar altında tartışılır, az biraz meraklı kullanıcı bloglardan chrome bizi gözetliyor, gizliliğimizi ortadan kaldırıyor vb. yazılara denk gelir. bu yazıları okuyanlar sağda solda paylaşım yapar falan.

eğer chrome o kararı uygulasa idi direk reklam üzerinden değil, tarayıcının kendisi üzerinden (abonelik, kullanma, kurumsal anlaşmalar) para kazanan rakipleri (opera, firefox, ie, brave etc.) bu değişikliği uygulamayarak bir kısım kullanıcıyı kendisine çeker.

kaldı ki eklentinin kullanım oranı, o browser'ı kullanan kişi sayısı düşünüldüğünde oldukça düşük.

zararlarına dediğin doğru ancak kar'dan zarar, 10 milyon değilde 9 milyon dolar kazanıyor saatte, bunu da telafi edecek başka yöntemler deniyorlar, kimi reklamlara izin veren direk tarayıcının içinde gelen reklam engelleyici, mevcut engelleme yöntemlerini atlatacak yeni yöntemler vs. örn. engelleyicilerin engelleyemediği reklamların sebebi aralarındaki anlaşma değil, reklamın geldiği kaynak ile içeriğin geldiği kaynağın aynı olması, gelen verinin reklam yada içerik mi olduğunu belirleyemiyor.

muazzam cevaplar. elinize sağlık, ufkum oldukça açıldı hiç böyle düşünmemiştim bu konuyu

turkiyedeki bankalar araciligiyla amerikan borsasinda islem goren sirketlerin hisselerini alamazsin diye biliyorum. bankalardan anca bazi abd hisslereine yatirim yapan fonlari alabilirsin. edit: alttaki cevaba bakinca yaniliyormusum

(bkz: interactive brokers) adli servisi arastir. tam olarak anlattigin seyi ("fractional shares" olarak gecer) yapmana izin veriyor.

al sat yapip kar edince veya temettu ("dividend") alinca vergilendirmesi nasil oluyor bilmiyorum turkiye'de yasamadigim icin.

tavsiyem sp500'un tamimina yatirim yapan fonlardan ("etf") alman. usd uzerinden nyse'de islem gorenlerden en bilinenleri VOO ve SPY (ikisinin de icerigi ayni sey, suradan inceyebilirsin hangi sirketin orani ne: investor.vanguard.com). Tek microsoft'a abanmak fazla riskli. bu fonlarin guzelligi komisyonun/yonetim ucretinin neredeyse sifir olmasi.

iş bankasından alabilirsin 5000 dolara kadar 15 dolar komisyon alıyor. Hisse başķ

Haliyle 40 dolar degil 15 dolar komisyona degecek miktarda alman mantıklı olur.

Midas ile 1,5$ komisyon ile alabilirsin. Şu an ki fiyata göre 0,121 adet hisse alınabiliyor 40$ ile illa. İnteractibe brokers veya diğer yurtdışı menşeli şirketler ile yatırım yapman için swift yapman gerekir, 40$ için saçma oluyor. Türk bankaları da 10-25$ arası komisyon alıyor. Midas en uygunu görünüyor

Tüm bunlara ek olarak yabancı hisse senetlerine yatırım yapan fonları da satın alabilirsiniz.

yabancı borsalar için interaktif brokers kullanabilirsiniz komisyon ücretleri konusunda türkiyede hiç bir şeklide rabiki yok.
Endekse yatırım yapmak istiyorsanız orada qqq fonu benzeri fonlar var.

arkadaşların dediği gibi yada yerine türk bankalarından yabancı fonlara yatırım yapan fonlarda satın alabilirsiniz.

1,5$ cok pahali geldi bana.
almanyada 1€ islem basina.

etf, fon bunlari da arastirabilirsiniz. büyük yatirim sirketleri karlari sizden büyük ihtimalle daha verimli ve daha az vergi ödeyerek topluyorlardir

phillip capital en son işlem başına 0,99usd komisyon reklamı yapıyordu.

Bu dediğinizi türkiye'de midas ile yapabiliyorsunuz sadece. Bankalardan lot altı işlem veren yok bildiğim ayrıca komisyonlar yüksek. Yani 40 dolarlık hisse için 15 dolar komisyon ödeyeceksiniz. O komisyonu çıkartmak için hissenin neredeyse %50 artması lazım maliyeti çıkartmak için.

Sırf heves için değmez yani.

100 yildir bitmeyen dava simdi de bitmez. israil hamas'i sindirir, bir süre sular durulur. birkac seneye yine baslar.

Bana sanki bu defa Gazze'yi düzlemeden bırakmayacaklar gibi geliyor bunu engelleyecek hiçbir şey yok gibi çünkü. Yani bu noktada olabilecek en uç destek İran desteği olur ama o zaman da daha da sarpa sarar sanki işler.

açıkçası hiçbir fikrim yok. hizbullah müdahil olursa iran'ın da çekildiği bölgesel ve korkunç bir savaşa dönebilir ama şimdilik gazze dümdüz olacak gibime geliyor. orada israil'e uzun süre direnebilecek bir güç bence yok. özellikle kara operasyonunda israil de kayıplar verir ama isterlerse gazze'yi dümdüz edip orada canlı bırakmayabilirler maalesef. yapacakları da o gibi sanki.

gazze'de hareket eden her seyi vururlar havadan. kara harekati yapmadan buyuk ihtimalle butun meskun mahalleri yikarlar.

Cumartesi günü olanlara bakılırsa açıkça ölmeyi göze alan Hamas bu son İsrail'in bombalamalarını ve verilecek kayıpları da düşünmüştür.
Tamamen uzun süreli bir plan ve eylem günü bile rastgele seçilmemiş.

Düşünüldüğünün tersine saldırının planlayıcısı olduğu düşünülen İran'ın da haberinin olmama ihtmalini bazı yorumcular da belirtiyor. İşin içine Hizbullah girerse ortalık daha fena olur ve İsrail'i oldukça zorlar.

İsrail de zaten olumsuz ekonomik durum, netenyahuya ve hükümete olan eleştiriler uzun süredir vardı.
Kendi seçimleri de yaklaşıyor.

Ayrıca saldırının hemen öncesinde İsrail'le diğer ortadoğu ülkelerinin normalleşme çalışmaları vardı.Suudi Arabistan bundan çekildi.Devamını diğer çevre ülkeler de sürdürürse bu Filistin ve Hamas'a ayrıca her tür daha çok yardım demektir.

Ayrıca ABD nin öncülüğünde planlanan (Çin'e alternatif) Hindistandan başlayan ve Arabistan ve İsrail üzerinden geçen ticaret yolu çalışmaları da şimdilik sekteye uğradı.

Zamanla "iki devletli çözüm " olasılığı daha da artıyor gibi.
başta Türkiye olmak üzere Rusya, Çin tarafından da belirtiliyor bu husus.
Ve Yahudilerin hepsi siyonist anlayışta değiller. Kendi meclislerindeki komünist Parti'nin bile hükümetin bu yöndeki uygulamalarına eleştirileri mevcut.

Bunca olayın içinde konuşulmayan şeylerden biri Yahudilerin kitabında, kendilerinin vaad edilmiş topraklar için neler yapabilecekleri aslında ayrıntılı olarak yazıyor.

Hal böyleyken diğer yandan evanjelistlerin ve diğer yabancı kaynakların Armageddon, İslam kaynaklarında Melhame-i Kübra denilen büyük savaş ayrıca gelecekte vuku bulacak.

her zaman ilk 1-2 hafta aşırı gündem olur, sonra unutur önümüze bakarız orası kesin. ukrayna rusya savaşı hala sert şekilde devam ediyor ama aylardır haber bile olmamaya başladı. bu da öyle olur. onun haricinde iki ülkenin de küresel ticarete etkisi olmadığı için etkisi daha az olur. yok tahıldı yok gazdı vs etkileri olmaz.

ukrayna-rusya gündemden düşsün diye yaptı diyenler var, israil'in bölgedeki tüm arap ülkeleriyle pozitif ilişkiye girmesine bağlayan var, yeni hindistan-israil ticaret yoluna bağlayan var. bana abd'nin altından kalkamadığı enflasyon ve borç krizi için atılmış adım gibi görünüyor (tabi bunun için savaşın en az bir kaç hafta çok sert devam etmesi gerekir).

bazı ekonomistler bu savaşın tamamen planlı olduğunu hatta özellikle amerikan ekonomisinin kötü gidişiyle ilişkilendiriyorlar.
Tabi 3 dünya savaşı vs. söylemleride var ama onlar ayrı.

İsrail tarafı bunun eskisi gibi bir saldırı değil artık bir savaş olduğunu söyledi, benim düşünceme göre uzun süre gündemde kalacak bir konu olacak , özellikle iranıda bir şeklide savaşa dahil ederlerse daha farklı bir boyuta gelebilir.

Sonuç olarak, kısa bir gündem olmayacak ancak, ne kadar derin olacağı ve genişleyebileceği konusunuda zaman gösterecek.

baris festivalinde yuzlerce, evet yuzlerce genci tarayarak oldurdu hamas. bazilarina tecavuz, bazilarina iskence....akil alir gibi degil, ozellikle filistin meselesinde dunyada hakliligini savunan filistin'e cok buyuk darbe oldu. bu saatten sonra gazze diye biryer kalacagini sanmiyorum. muhtemelen zorla misir'a goc ettirecekler.

iki kenan halkının bitmeyen çatışması ve toprak kavgasını izliyoruz. akraba ikisi de. dinleri farklı sadece. birbirilerine zulmedip öldürüyorlar. birbirlerine karşı çok kin ve nefret dolular.

bu kavga bitmez. çünkü aralarında çok derin ayrım oluşmuş.

Türkiye'nin izlediği politika takdirimi kazanmıştır. tarafsızlık en iyi politikadır.

Bugünleri mumla aratacaklar. Marttan sonra daha da halkın üzerine binecekler. Ama zaten bunu bilmek içi müneccim olmaya gerek yok. Halk kararını verdi. Dibine kadar yaşasın.

bugünkü gidişat ile devam edeceklerdir. sanki bugün faizleri sadece %8'den 10'a çıkarmışlar gibi bir algı var, krediler uçuyor da seçimden sonra çok sert koşullar olacak algısı yanlış. %30'a kadar hızlıca gelindi zaten görünen o ki yıl bitmeden %40 olacak, çok daha sert olsaydı, ağustosta falan %40'lar görülseydi, bankacılık sistemi zorlanırdı, özel şirketler (özellikle beceriksiz kobiler) batacağı için tonla işsiz ile karşılaşırdık.

seçim için ekstra bir genişleme politikası olmazsa (ki gidişat öyle) ekstra bişeyler olmaz. kredi daralmasına devam edilir, faizler kademeli artmaya devam eder. olması gereken de bu zaten. ülkede 10bin maaşı olan herkese bile 50-100k krediler dağıtıldı tüm ülke evini yeniledi, az parası olan beleş krediyle araba aldı, biraz daha parası olan beleş krediyle ev aldı. ben hükümetin daha da sıkılaşmasını, faizlerin daha da artmasından ziyade uzun süre boyunca yüksek kalmasını savunuyorum. batıda konut harici kimse maaşının 3-4 katı krediyi öyle kolay alamazken, biz de canı sıkılan "yauv dur kredi çekem 100k iyidir belki lazım olur diye bankadan para üstüne para alıyordu" kaç tane arkadaşım her ay kredi kartıyla altın alıp duruyordu geçen seneye kadar saçma sapan işler.

sen bana şunu söyle, 43 yaşından sonra 40 yaşındakileri de emekli edecekler mi, beleş konut ve taşı kredileri dağıtılacak mı vergi afları patlatılacak mı? eğer bunlar tekrar olmaz, yerel seçim bu genel kadar değil dersen, seçimlerden sonra ekstra bişey olmaz. eğer olursa da seçimden sonra çok daha sert sıkılaşma olacak.

@andy kaufman'a katılmıyorum ayrıca. muhalefet seçilseydi daha sert sıkılaşma uygulayacaktı, haziranda önden yüklemeli %40 başlangıçlı faiz artışları başlayacaktı. ben de sert sıkılaşma taraftarıyım, kimsenin maaşının %200'den fazlası kadar kredi seçmemesini isterim. muhalefet bunu yapabilirdi ama bu vatandaşı çok daha sıkardı. çelişkili bir ifade yani.

Bütün vergi ve harçları kökleyecekler.
Varlık vergisi de gelebilir evlere, bankadaki mevduatlara.

siz doğrusunuz

Doğru işte. Biriniz kulağı normal tutmuş diğeriniz kafanın üstünden diğer elle tutmuş. 3-4 tanımını yaparım ama bu da doğru. Onun dediği muhtemelen “top ayaktan çıkınca oyuncunun kaleye ve kaleciye en yakın oyuncu olması” vs demiştir.

Şurayı otorite kabul edip konuyu tatlıya bağlayın bence

www.footballrules.com

Evet ya kaleye sondan 2. oyıncudan daha yakın olursa ofsayt olur diyor, olm aynı şeyi anlatıyoruz işte diyorum gurur mu yaptı ne yaptı anlamadım kabul ettiremedim burayı okutayım, teşekkür ederim.

bu tanım tamamen doğru, karmaşıklaştırmaya gerek yok.

burada şöyle bir durum var çok istisna ama bazen kaleci ileri açılmış oluyor bu durumda mesela geride bir tane defans oyuncusu olması ofsaytı bozmuyor.

kısmi eksik var tabirinizde.

kaleci ofsaytta sayılmıyor. Bu sebeple iki oyuncu deniyor ama defans oyuncusu tek olabilir. Bu durumda da ofsayt olmuyor.

on-side tabiri ile bakarsak: kaleci hariç olmak üzere; pas atılan oyuncuya pasın başladığı an kabul edilen ayaktan çıkma anında kale çizgisine paralel bakışta, kale çizgisiyle arasında en az 1 rakip oyuncudan daha uzak olma durumu on-side'dır.

off-side tabiri ile bakarsak: kaleci hariç olmak üzere; pas atılan oyuncuya pasın başladığı an kabul edilen ayaktan çıkma anında kale çizgisine paralel bakışta, kale çizgisiyle arasında rakip oyuncuların tamamından daha yakın olma durumu off-side'dır.

Not: sadece topa dokunması belirlenen uzuvlar geçerli. Eller değil. Ayak, omuz, kafa vb. Ayrıca kaleci ile karşı karşıya kalınan pozisyonlarda da kale çizgisine paralel bakışta pas alınan oyuncunun pası verdiği çizgiye göre topun gerisinde olunmalıdır.

@avatar is back.

Fransaya giden arkadaşım dönmemek için buraya iltica başvurusu yaptı bu insanlar neden iltica ediyor. Türkiye cennet vatan olduğu için mi. Çevremde çığu arkadaş yasa dışı yollarla gitti veya beyin göçü yaptı. İktidar siha yapıyor diye söylüyorlar eee ben Amerika gibi ülkede mi yaşıyorum ya da Rusya ven klasik ortdoğu ülkesindeyim benim karnını siha mı doyuracak. Beğenmediğimiz iran bile onlarca araba üretti ambargo üstüne ambargo yiyor biz daha seri üretime geçemedik.

@avatar is back
Yazdıklarınızın bir çoğuna katılıyorum ama temizlik konusu hariç kesinlikle, dünya’nın sayılı ilk 10 ( belki 5 ) metropollerinden ikisi olan Londra ve Paris ile Konya’yı temizlik konusunda kıyaslayıp Türkiye daha temiz demeniz gerçekten çok mantıksız. 3 senedir ingiltere’de yaşıyorum ve çoğu yerini gezdim. Türkiye temizlik konusunda Fransa’yı bilmem İngiltere ile yarışabilecek bir yerde değil, özellikle küçük yerler. İlla bi kıyas yapılacaksa londra ve paris’in kıyaslanması gereken yer istanbul, konya değil..

araba konusu da arz’dan kaynaklı. şahsen burada renault, citröen, peugeot gibi arabalar yok neredeyse. Sadece alman arabaları ve oldukça lüks arabalar. Orana vursak yani dramatik bi sonuç çıkar. Ama zaten konu ortalama avrupa ülkesi olduğu için oralar hakkında bilgim olmadığından bişey diyemiyorum.

@avatar is back, benim iş yerim tottenham’da takıldığım bölgeler ise tamamen north london. demek istediğim, buralar ( sayılan yerler ) temiz diye iddiam yok, buraların kıyas yerleri az nüfuslu konya değil esenyurt, gaziosmanpaşa. genel temizliğe bakarsak açık ara uk tr’nin önündedir diyorum. her yeri çok temiz bal dök yala diye iddiam yok kesinlikle.

elhamdülillah hocam ülkemiz çok iyi gidiyor, uçuyoruz. dedem de böyle söyleyip 50 senedir almanya'da yaşayıp dönmeden almanya şöyle böyle diyenlerden.

aşağıdaki endekste kimin ne olduğu gayet açık, bizim ülkenin avrupa'nın ortalaması olduğu yıllar geride kaldı artık avrupa'dan bile saymıyorlar türkiye'yi. ortadoğu'nun ortalaması diyelim artık kendimize. kıyaslayacağımız yerler buralar, çok şükür buna da :).

www.prosperity.com

bu tablolardaki mevzu, aynı kişi x yerde nasıl yaşar değil herkes kendi ülkesinde nasıl yaşar. ayrıca göçmen bölgesini gösterip bir yeri kötülemek türkiye'de 1 odada 20 suriyeli'nin kaldığı yeri gösterip türkiye'yi kötülemek gibi bir şey.

diğer bir konu işsizlik hadi bunu geçelim çalışan nüfus üzerinden gidelim, yukarıda saydığınız ülkelerde iş gücüne katılımda asgari ücret oranı en fazla olanı %20, saygıdeğer TÜİK'imize göre bile bizim ülkede %46. bazı kaynaklar %55-60 arasını söylüyor. ki asgari ücretin alım gücüne hiç girmiyorum. durumun dramatikliğine rağmen hala konuşulabilmesi çok komik.

ayrıca 2.sınıf muamele görüp türkiye'ye dönen görmedim yine de benim çevremde (bu klasman türkiye çok iyi yeğenim tayfa oluyor). ağlayıp dönenler ise 3.sınıf dediğimiz hiç değer görmeyen bir cacık yapmayan tipler bunları kaale alıp zaten bir yeri kötülemek mantıklı değil.

kısacası kıyasa gerek bile olmayan, tartışmaya kapalı bir fark var ortada ülkeler arasında. yok türkiye iyidir mevzusu senin gideceğin yerde 2.sınıf belki 3.sınıf olmanla alakalı bir konu olur sadece.

arkadaş anlık sinirine, hükümete tepkisine ve kendi öfkesine paralel cevaplar vermediğim için alınmış biraz :) sildim mesajları. tatmin olması için tekrar müsait olduğumda yaşadığım şehir (londra) ile alakalı bolca övgüler ve tr'nin bulgaristan'ın romanya'nın bile ne kadar altında olduğunu anlatırım. ben de hikaye çok :D siz duymak istediklerinizi söyleyin.

@gule gule ağzına sağlık zateb haksız olduğunu anlayınca silmiş yazıları, avrupa'dan Türkiyenin kıymetini bilin yeğenim diyenlere gülüyorum :)

Olay Fransa İngiltere'ye dönmüş ama soru öyle değil aslında, bizim bir tanıdık Hırvatistan'a gitti. Kafam rahat mutluyum diyor. Bu kafa rahatlığı ve siyasetten ekonomiden uzak olma durumu çoğu AB ülkesinde var sanırım. Ama onlar da kötüye gidiyor veya gidecek. Tüm dünya düşüşte. (zamanında Polonya'da yaşayan arkadaşım dönmüştü ve Türkiye'de daha iyi durumda bu arada, ama o iş kurdu, Polonya'da kursa ne olurdu bilemeyiz tabii)

Ben üç haftadır Brighton'dayım(İngiltere), 12 ay peşin vererek ev tutabildik diğer türlü 3-4 ay ev arayıp airbnb'de kalanları duyuyorum. Belli krizler (emlak, iş krizleri vs.) tüm dünyada giderek yükseliyor ama İngiltere 10'dan 8'e düşüyorsa Türkiye 7'den 4'e düşüyor vs. Doğu Avrupa ülkeleri ortalama değerlerde takılıyor bence. Ek olarak, şimdi buranın lokal haberlerine maruz kalmaya başladım mesela dün bi liseli öbür liseliyi bıçaklayıp öldürdü. Geçen hafta da Croydon tarafında olmuştu. Evsizler birilerine çatıyor, gece alkollüler kavga çıkarıyor vs. tabii Tepebaşında daha fenaları oluyordur duymuyoruzdur belki ama her ülkenin/şehrin kendine has problemi var işte.

Ben her şeyin arkasında bi hinlik aramayacağım, kurallara "çoğu kişinin" uyduğu, geleceğimi görebildiğim bir yerde yaşamak istiyorum bu sebeple burada tutunmaya çalışacağım mesela. Yoksa avatar is back'e katılıyorum, mesela çok para kazanmak isteyen biri için hedef Abd veya Türkiye olmalı. Ama hedef orta sınıfı kıyısından yakalayıp yaşamak ve çok para kazansan da devlete vergilerle yedirmekse AB ve UK bunu yapıyor. İngiltere'de kazançlar AB'ye göre de bayağı düşük bu arada. Çoğu standart ilan yıllık brüt 23-30 bin pound. Reddit'te millet şikayet ediyor.

@nhk ni youkuse hocam devlete hükümete vergi yedirmek derken Türkiye için mi dediniz Avrupa için mi, Avrupa doğal gaz krizi oldu diye resmi dairelerde tasarrufa gidip halka düşük ücretle vergi gazı. Almanya başta olmak üzere Almanya doğumluyum ve annemler eski zamanı anlatıyor o zaman bile insana verilen değet işçi hakkı çalışma koşulları çok daha iyiymiş.

Fransa'da yaşıyorum. Romanya ya da Bulgaristan'da yaşayacagima Türkiye'de yaşarım. Bu iki ülkede de aynı sorunlar var. Polonya bunlardan (buyuk ihtimal tr'den de) çok daha iyi çünkü ekonomi olarak daha iyi ve almanya yakınında olmasının etkisi çok büyük.

Ama benim anladığım Türkiye'de şu an insanlar Avrupa'da olmayan bir şey bekliyor. Avrupa'da Türkiye'de işsiz adama para verecek bir yaşam yok. Türkiye'de başarılı olan/olabilecek ama rezil iş hayati, gelir adaletsizligine dayanamayanlar için çok iyi yaşam var. Tatil hakkım misal 7 hafta ki bazi is yerlerinde resmen 10 haftalara kadar cikabiliyor. Issiz kalmak çok zor, is ortamı genelde daha iyi vs.

Ama avrupa ülkelerinde de seramik ve cam okuyan sizin durumunuzda. Sanat diyenlerin durumu da her ülkede aynı. Ben sizin başka duyurulari da hatırlıyorum da sizin olayiniz Türkiye ya da avrupa değil yani, durumunuz her ülkede aynı olacak. Ha misal ben fabrikada işçi olacağım derseniz tabiki Avrupa'daki büyük ülkelerde durumunuz anlatilamaz şekilde daha iyi olacak.

Türkiye'nin bahsettiginiz ülkelerden farkı müslüman olması. Müslüman olmasa alkol ve et bu kadar pahalı olmazdi.

Avrupa diyince aklıniza tek bir şey gelmesin. Ab ülkelerinden Ortalama olarak almanya, fransa, hollanda, danimarka, İsveç, Avusturya , Belçika, finlandq bir tik ispanya/italya sonra polonya, çek cumhuriyeti ve Macaristan. Geri kalanlarına gitmeden önce bir düşünmek gerekir.

Bu arada Avrupa'da ek olarak paranla alt kesim ile arana fark koyma olayi olan ülkeler de sınırlı. Yani parayi bastirayim eve temizlikci gelsin, para vereyim yarın hemen kalp doktoruna gideyim, para vereyim istediğim olsun olayi yok. Bu da çoğu türk insanina ters çünkü Türkiye'de paran varsa alt tabaka ile hayvani bir farkın var.

Ben etrafımdaki insanların benzer bir ortlamada olmasindan memnunum, marketteki kasiyerlerin somurulmedigi, gece 12ye kadar calismamasini tercih ediyorum.
ama gelir adaletsizliği arayan (yani çalışan x alirken müdürün 5x aldığı yer) ve bu şekilde çok para isteyen tabiki Türkiye, abd, İsviçre, irlanda, Lüksemburg gitmeli. Oralarda çok para var (bazılarında hayat çok pahali olduğu için ve çok insan yaşamadığı için var ama gene de gelir adaletsizliği var yani)

insana verilen değer iyi zaten orası öyle. Sözüne güvenilmesi bile güzel bir şey. Fatura vs. olarak da devlet halkın yararına olabilecek bir şey varsa yapıyor. (Türkiye'de pek yapmazlar anca kredi verirler) Fakat hiç düşünülmeyen bir yerden olay patlıyor mesela yıllık 30 bin pound maaş diyor ama bana haftada 12 saat lazımsın, böl bunu çıkan parayı vericem diyor. Ee geri kalan 28 saati nerede çalışacağım? Belki sektörle ilgilidir ama mesela geçenki Hollywood grevinin de çıkış noktalarından biri bu. Eskiden yıllık maaş alırken şimdi kurgucu 8 bölümlük anlaşıyor ama 2-3 ayda bitiyor bu. Ee 9 ay ne yiyecek bu insan?(yüksek para alsa bile yıllık maaşa gelmiyor) İş hayatında Türkiye'de pek olmayan bu tür garip durumlar var gördüğüm kadarıyla.

Devlete yedirmek derken baya UK ve AB'yi kastettim. Biz belki o aşamaya hiç gelemeyiz ama belli limitler var 50 bin poundun üstüne çıkınca vergi %20'den 40'a çıkıyor, sonra 50'ye sanırım. Böyle paralar kazanan insanlar direkt başka ülkeye kaçmaya çalışıyor. Mesela çocuk doğurup devlete kilitleyen İngilizlerden şikayetçiler. (16 yaşında hamile kalan çok tip var) Geçen bi Türkle tanıştım, tam nasıl oluyor bilmiyorum ama Londrada stüdyo dairede kalıyor çocuk olunca devlet orayı yetersiz görüp 1+1 daire ile arasındaki kira farkını ödüyormuş. Bu sosyal devlet gibi geliyor ama bunu sömürüyor insanlar, ve senin benim kazandığım paraya vergi olarak dönüyor bu :D Türkiye'de de sığınmacılara gidiyor farkı yok tabii. Demek istediğim her ülkede problem var ve bence şu an modern kavimler göçü yaşanıyor. Şu iyi bu kötü dersek Türkiye'nin önde olduğu birçok konu da var ama totalde nerede mutlu yaşarsın? Çoğu kişi batı der. Benim İngiltere'yi sevme sebebim göçmenlere daha alışık olmaları. AB'de pek öyle olduğunu sanmıyorum ama çok da bilmiyorum.

redditin yabancı alt forumlarında benzer bi kıyas vardı
çocuk da sonunda dayanamayıp kendi ülkesindeki (hollanda) bütün yolsuzlukları dökmüştü

mesele refahsa kıyasın sonucu belli

ancak burada psikolojiye giren kısımlar var. bazısı kendini kötülemeyi ferahlatıcı mide asidi giderici ilaç olarak kullanıyor.

ortadaoğu lafı mesela. amerikan cnn'i izliyor gibi oluyorum bir türk bunu deyince, noluyor işgal mi edileceğiz filan. yahu ülkenin ortasında Ortadoğu diye üniversite var.

türkiye ne zaman almanya oldu, son 200 seneyi düşünün, olmadı. kapitalizm trenine erken binemedik diye buranın kapitalizme ılımlı yaklaşan tavrını kötülemek söz konusu.

kendi bahçeniz ufak, dağınık, verimsiz diye, bağı bahçesi çok güzel bir landlordun yanına
işçi olarak gider misiniz
işte burada kralken* gidip orada işçi statüsüne normal vatandaş statüsüne kavuşanlar biraz afallıyor, doktorlar, üst düzey mühendisler. üstüne bi de yabancı olmaları ekleniyor, ne kadar ben sizin kültürünüzdenim deseler de.

Prof.Dr.Osman Altuğ . Kendini parlatmak için süslü laflar kullanmıyor. 54. Erbakan çiller hükümetinde de ekonominin arka planındaki adam

timothyash.substack.com

timothy ash oku geç. hükümeti bilir, içerde tanıdığı vardır, bilgileri sağlamdır. türkiye'yi en az iyi bir türk ekonomist kadar iyi tanır. londra'da ki yabancı yatırımcılara tr'yi anlatan kişilerdendir, tr'ye genelde para gelmeden bu dayıya sorarlar baba durum ne diye. bir de timothy garton ash var o da türkiye'yi iyi bilir. genel türkiye perspektifi için garton, günlük olay ve gelişmeler için düz ash.

Mahfi Hoca şöyle diyor

twitter.com

her yükseliş satış ve kar realizasyonu getirecek gibi duruyor. ben açıkçası sert düşüşler beklemiyorum ama uzun süre 8-8,7 arası takılabileceğini düşünüyorum. ama bir hikaye çıkarsa burdan bilemiyorum. Timothy Ash okudum bugün, yabancıların yeni ekonomi politikası devam eder mi sorusundan artık emin olduklarını ama yıl sonu faiz ve gidişatı göreceklerini söyledi. yabancı gelme potansiyeli var. yine ash, ekonomi yönetimine güçlü ve sağlam isimler geleceğini söylemiş. kim gelir bilmiyorum ama hükümette borsaya ve bes'e bazı teşvikler yönlendirmeler açılayabilirmiş. bunlar yeni bir hikaye yazarsa, yabancılar gelmeye başlarsa (ki bence konu usd'nin durumu) ekonomi yönetimi tarafı güçlenirse 10-12k yolu gözükür bahara kadar.

sonuç olarak, yüksek kar getirmiş ve artık ucuz olmayanlarda uzaklaşma zamanı geldi bence her halükarda. big cap ve önü açıklarla yola devam bence

Endekse değil de büyüyen şirketlere yatırım yapıyorsanız borsadan çıkmanız için herhangi bir neden yok ortada.

Enflasyon muhasebesine geçilirse Önümüzdeki senelerde deli gibi kar yazan şirketler bir anda düşük karlılığa geçebilir. Borsayı da aşağıya çeker tabi bu bence

Herkese teşekkürler,

@alimcgraw büyüyen şirketler düşüşlerden daha az etkilenir anlamına mı geliyor?

Peki sizce bu işlerde çok tecrübeli olmayan biri için, fonlarda kalmak daha mantıklı değil mi , en kötü senaryo da içeride kalmak gibi bir durum yok en azından.

sitesinden en yakin vize tarihi ne zaman gösteriyor

geçen biri twitter'da paylaşmıştı 7-10 gün önce falan, 2025 ocak mıydı neydi

oscar ben göremedim ancak hangi linkten bakıyorsun ?

şu an ocak 2025 veriyor sistem.

Ben mart 2023’te mayıs 2024 için randevu almıştım. Daha sonra düzenli kontrol ederek mart 2024’e çektim. Düzenli kontrol ederseniz 2-3 ay öne alabilirsiniz.

travel.state.gov

buradan bakabilirsiniz, istanbul ya da ankara yazın.

temmuz ayinda 2024 agustosa veriyordu randevuyu. bu tarihe randevu alan arkadasim ara ara kontrol ederek nisan 2024e cektirebildi randevusunu. benzer surecteki baska bir tanidigim da once nisan 2024e cektirdi daha sonra kasim 2023e denk getirip alabildi randevuyu.

sana faul yapmış oluyor

teknik olarak düşünürsek, top adama sertçe geliyor adam abanıyor falan her şey kontrolü altında ve şut çekip gol atacakken sen "araya" girdiğini düşünüyorsun. ama kural gereği aslında sen araya girmiyorsun o sırada top sen de oluyor ve adam sana tekme atmış oluyor. evet mantıken ve teknik olarak her şey adam ile alakalı sen sonradan damlıyorsun ama topa sen dokununca top senin oluyor, o faul yapan oluyor.

topun sert gelmiş olması, adamın sertçe vuracak olması sanki hak ondaymış hissi uyandırabilir ama öyle değil.

topa dokunduğun için o sana yapmış oluyor. dokunmasan sen yapmış olacaktın.

ben sadece sudoku ve brawl stars oynuyorum, tavsiye ederim.

İos’da “2 player games” diye bi oyun var içi dolu mini gameler. Basket penaltı oyunları, masa oyunları, hoplama zıplama. Aradığın şey bu. Konsantrasyon istemez, dikkat istemez.

14-15 bin lira civarında olur tahmin ediyorum.

Net 16 olur.

2024 yili icin enflasyon beklentisi %33. verecekleri zam %35 falan olacaktir ve tek seferlik zam verilecek eskisi gibi. belki secim var diye %40 falan yapabilirler. benim tahminim 15-16.

Seçim var en az 16.500.- TL olur beklentisindeyim.

o günün kuruna göre yine 450 dolar civarı olur. 2-3 ay sonra 400 dolar seviyelerine hatta altına düşer.
aslında sanayicinin, tekstilcinin, üreticinin ihracatta rekabetçi olabilmesi için asgari ücretin 350 doları geçmemesi lazım.

16500

14’e el sıkışılır. Dolar 30 olsa aralıkta 470$ olur normali hep böyle hatta 13750 bile olabilir. %40 üzerinde asgari zammı, seneyenin enflasyonunu körüklemektir. Umarım o hataya düşülmez

Düz hesap net 15.000 TL olur diyorum.

Aylık enflasyonlar %5 civarı çıkıyor 6 ayda basitçe %30 kadar zam lazım.

Ben hala dövizde bekliyorum, bu ekim toplantısında politika faizi 35’e çıkarsa bankalar 50 vermeye başlar (bana düz tl için max 43,5 teklif edildi) eğer bu ay sonu dolar tl 27,8 falan olursa, ben de %50 tl mevduat alırsam dolardan çıkacağım. Kasım itibarıyla önümüzdeki 1 yıl enflasyonunun 35-40, doların da max %30-40 artacağını düşünüyorum (yani 40’ı görmez bence) bu yüzden reel getiri dönemine girmiş oluyoruz.

Eğer halihazırda kkm’deyseniz direkt %55 tl faizi veren var ben olsam direkt ona geçerdim

abi ucuz motor cok surunduruyor. eger duzgun bir sekilde kullanabilirse elektrikli kick scooter oneririm.

Başkan motordan hiç anlamam ama duyurun çok sevimli olduğundan hem motor işi yapan hem de motoru baya seven bir arkadaşıma sordum. Kuba xc50 senin işi görürmüş. Hadi hayırlı olsun tatlısını yeriz bir ara

Ben de anlamam ama ne amaçla ne zamanlar ne kadar ve nasıl bir yolda kullanacağını da yazın derim

şöyle bişey görmüş olma ihtimali yüksek bence i.pinimg.com

bugün ben de gördüm böyle tıfıl bir kadının bunu sakin sürüp gittiğini, kadın kişisi olsaydım benim de ilgimi çekerdi açıkçası

Nerede kullanacak? Ne amaçla kullanacak? Ne sıklıkla kullanacak? Ehliyeti var mı? Motosiklet tecrübesi var mı? Bisiklet tecrübesi var mı? Varsa ne kadar?

Gördüğü scooter büyük ihtimal ile mavi, pembe, turuncu, açık kahverengi renklerinde bir 50 cc çin ya da kore malıdır.

hocam mutluluğu yuki 49'da bulduysanız eşinizin kıymetini hayat boyu bilin derim, o ne öyle tövbe bismillah yaa :) ben en azından cappucino 125 falandır diyordum.

şimdi bunu siz de kullanırsınız markete git-gel şeklinde, devasa sepeti var.

grom olabilir mi gördüğü motor? küçükcük bişi zaten.

cdp.azureedge.net

Ben olsam evi alırdım.

ben olsam, evi kendim için, oturmalık ve ilk ev ise saniye düşünmez alır geçerdim. dolarmış altınmış tl miş bilmem ben o oturmalık evimi alırdım.

yatırımlık ise piyasasına göre hareket ederdim. ederinin %15 civarı altında ise ev, alırdım. şu an istanbulda m2 fiyatları 1500$'ları geçmiş. bu tarihi rekor, dolar cinsinden artık artacağını sanmamakla beraber doların 18'den 27'ye geldiği sürede de konutlar usd cinsinden zarar yazdılar ilk defa. yatırım olarak sıcak bakmazdım ama ev dediğim gibi %15 iskontoludur, yeri çok iyidir, potansiyeli vardır, o zaman alınır.

Kredi seçeneğini düşünürdüm.

şöyle bir durum var doların yerel seçimler sonrası salıverecekler artık o zaman 40 mı olur 50 mi olur, yani yay ne kadar fırlarsa işte onu bilemiyoruz.

Ev konsunda kredi oranlardan dolayı fiyat artışları yavaşladı, eğer fırsat bir ev olduğunu düşünüyorsanız ve özellikle oturacak ilk evininse neden olmasın.

Onun haricinde, şöyle bir planlama da yapabilirsiniz, evin bir kısmını nakit verip bir kısmınada kredi kullanabilirsiniz, bu şeklide hem evi almış hemde en geç seçim sonrası dolar atağındaki fırsattan yararlanarak dolar kurundan kara geçmiş olursunuz.
Bunu söylememin sebebi uygun oranlarla kendinize enflasyon altında finansman sağlamış olursunuz.

benzin-lpg gecisinden kaynakli olabilir dediginiz gibi ama net olarak cihaza baglanmadan bilemeyiz. yakinlarda bir oto tamirhanesi varsa araci bir obd cihazina baglatip hata kodunu alin yoksa da servise gidip ogrenmelisiniz.

teşekkürler gidip bi sordurayım hata kodunu.

edit: kendi kendine düzeldi

vadene bağlı ama kağıt paraya yatırım yapılmaz.
illaki bir şey alacaksan dolar yerine fizki 24 ayar külçe altın alabilirsin.

Hocam bir arkadaşım bugün kkm dönüşü 55 aldı. Az bi bekleyin haftaya size de gelir o teklif. Şahsi fikrimi sorarsanız ben kkm’de değilim dövizdeyim. Dolar 28-28,5 olursa düz mevduata 50 verirlerse tl geçerim çünkü o zaman faizler daha da artmış olur ve doların artma ihtimali oldukça azalır (mevduat enf’a göre) zaten reel olarak tl’nib değer kazanmasını bekliyor benim takip ettiğim fon yöneticileri (yani ekranda usd/try tabiki artar ama faiz ve enf altında). Sonuç olarak, bence bir kaç gün daha bekleyin

gerçek enflasyonun %100 üzerinde olduğu ülkede bir %50 faizi paranızı eritir. Dolar da baskılanıyor, evet seçim sonrası kesin salacaklar ancak o zamana kadar vadeniz var mı. O ayrı bir konu ki bir de doların kendi enflasyonunu da unutmamak lazım.

Burada dolar bazlı ucuz kalmış varlıklara yatırım yapabilirsiniz, yani bu vadenize göre altın olabilir, yada bütçeniz yetiyorsa, fırsat bir yerden tarla veya arazı de size enflasyon üzerinde getiri sağlayabilir.

Enflasyon hızla düşecek gerçek enflasyon yüzde 100 geçen seneki bir vaka idi.

Tarla olabilir uzun vade yerine göre ama gayrimenkul ve araba ile TL faiz arasında belirgin bir fark kalmayacak. Sadece stresi kalacak bunu son 2 ayki araba ve gayrimenkul fiyatlarındaki değişimden takip edebilirsin.

%50 kaç aya veriyorlar hiç görmedim

1- www.youtube.com
2- www.youtube.com
3- www.youtube.com

@arbre, xiamoi'lerin kalitesi nasıl peki? neneme 3-4 sene önce redmi 8 plus mıydı pro muydu neydi bişey aldık hala iyi ama genel olarak nasıldır acaba? bunların pahalıları kaliteliyse onlara yönelebilirim bence çünkü canımı sıkıyor evet şarj

Pro max tek çözüm. Androidi 2 gün kullanmak zorunda kalmıştım ama çok hoşlanmadım sırf şarj için geçilmez bence. Tabi amiral gemisi android daha iyidir ama onların şarjı da hızlı bitiyor.

Bence kredileri iyice kisacaklar. Kuru da tutabildikleri kadar tutup millet borcunu harciji odesin diye yastik altini bozdursun diye kasacaklar.

ben ovp deki döviz hedefini gerçekçi buluyorum. ovp'ye göre bu sene sonu 30,4 ve seneye ortalama 36 civarı (seneye aralıkta 39-40 demek bu).

geçen geceki kkm zorunlu karşılık kararı çok ciddi bir karar. %15 yapıldığında piyasadan 400 milyar tl çektiler, şimdi yeni kararla 150mr tl daha çekilecek. kkm dönüşüne 54 faiz veriliyor, 21 eylülde oranlar artarsa, normal mevduata da 45-50 verilirse tl'ye dönüş başlar. doların baskılandığını düşünmüyorum ama kontrol altında olduğu bir gerçek bence. son 1 senedeki gibi bir baskılanma yok. geçen 2 hafta önce 5,5mr$ kkm'den normal dolara geçildi o hafta da mb'nin 5,5-6 civarı net satışı olunca herkes doları çok sert baskılıyorlar demişti ama öyle değil. dinlediğim uzmanların dediğine göre son 1-2 ayda tek müdahele 24 ağustos faiz günü mb'nin satışı. muhtemelen onu da siyasi tarafa sert faiz arttırımın anlamını göstermek için yaptılar diye düşünüyorum.

bir de turizm geliri çok iyi olacak gibi. pandemi öncesi 10 sene ortalama 28-38mr$ iken bu sene yıllık 60'ı bile geçmesi mümkün görünüyor. bir de dünya bankasının 3 yıllık yeni 18mr$'lık kredi+destek paketi de gelir, araplardan yatırımlar başlar ise korkunç senaryolar yerine yavaştan iyi şeyler görmeye başlanabilir.

ha burada soru şu. yerel seçim şu bu bilmem ne deyip yine yok 0,99'dan konut, yok beleş ihtiyaç kredisi falan hikayesine girilir mi? ben herkesin baktığı kadar pozitif değilim ve endişeliyim.

son zamanlarda bir çok iadem oldu ve geç saatlerdi, hiç bir sorun çıkarmadılar

şube/kargo şirketi bazlıdır bu. şimdiye kadar bana hiçbir şube bu şekilde bilgi vermedi

evet var öyle bir saçmalık hala bazı şubelerde. adamın biri benden 18:15 gibi aldı kargoyu "alıyorum ama normalde hb iadesi 15'e kadar" demişti. başka bir yerde daha önce olmamıştı ama saati falan hatırlamıyorum

geçen gün yaşadım benzer birşey. iade saat 17:00 a kadar dediler. firma ve şubeye göre değişiyor galiba.

amazon,hb, trendyol hepsinde aynısı ve alternatifleri varmış. "Freestyle Libre" diye arattım sadece. sokakta falan da gördüm öyle bulunmayacak, olmayan bir şey değil.

@avatar
Onlara baktım ama HB ve Trendyol'dakiler desenli. Ben dümdüz tek renk arıyorum. Amazon'da aradığım tarzda var ama yurtdışından gönderim yapılıyor onlar da. O yüzden ben alternatifini arıyorum. Atıyorum illa kusursuz bir yuvarlak olmasına gerek yok, koli bandı gibi rulo halde de olabilir, ben ondan keser kullanırım. Sadece mümkünse düz/tek renk, suya dayanıklı ve yapışkanlığı iyi bir alternatif arıyorum.
Olmadı Amazon'daki yurtdışı ürünlerden sipariş edeceğim zaten. Alternatifini bulamazsam direkt bu amaç için üretilmiş ürünü almak en mantıklısı olur.

bir ara bana da böyle bir ürün lazım olmuştu, amazon amerika’dan nexcare absolute waterproof tape diye rulo şeklinde bant almıştım, tam aradığınız üründü. keserek kullanılabilir.

hala bulunuyor mu, fiyatı nedir, türkiye’de var mı bakmadım ama araştırın isterseniz.

tl olarak aynı fiyatta kalacağını düşünmüyorum. ama usd bazlı veya çeşitli yatırımlara göre daha düşük olması bile olasılık dahilinde. krediler kapatıldı, piyasa durgun. reel artış olmaz bence

Enflasyon zirve yapacak araba fiyatlarının durması mantıklı değil artar muhtemelen

Ama dolar artışından yüksek olur mu bu artış bilemem

Dediğiniz skala erişilebilen araçlar olacağı için kredi yok dendiği için belirsizlik daha fazla

Doları salarlarsa kendi seyrine ve kredi verilmezse şahsi kanaatim dolar bazında fiyatlar düşer

Neden

1 sıfır araç bu durumda boş olur

2 sıfır olursa ikinci elde saçma rakamlar olmaz sıfırdan pahalı olması gibi

3 kredi olmazsa ve dolar normal seyrinde artarsa insanlar araba almaz enflasyona ezilmemek in dolar alur

4 parasını gider mevduata koyar

Bunların sonucunda talep enflasyonu kalkar ihtiyaç kadar araçtan fazlası var şu an

Sizin dediğiniz rakamlar da dolar bazında rahatlar 10 küsür bin dolarda yani

Nakit param olsa beklerdim. Mart 2024 sonrası nakiti olan kral olur.

Nakit derken, TL olmadığını çocuk bile biliyor artık. Altın, dolar, euro vs. kastediyorum.


NOT: Yatırım tavsiyesi değildir.


.

www.sahibinden.com

Peki piyasayi bilen varsa diye sormak istiyorum. Bu araba mesela uygun degil mi? Yoksa dusunemedigim bir durum mu var? Uygun derken piyasaya gore tabii

trde mal almak için bekleyip de kar eden görmedim henüz.

2021 ekim ayında araba alacaktım. Yeğenim “Dayı, bekle. Ocakta fiyatlar düşecek” dedi. Ben Ekim 2021’de 230bin liraya 2019 corolla hybrid aldım. Ocak’ta fiyatı 400bin idi. Şu an 1 milyonun üstünde…

Bence bugün alın.

Kredi vermiyorlar :)

Ese dosta sorcaz demek ki

Thy suradan
www.turkishairlines.com
Izmir istanbul 12kg 540 dedi.

Pegasus anladığım mobil uygulamadan falan oluyor :/

çok sağolun. pegasusta ortalama bu kadar mıdır acaba, çünkü 1,5 sene önceki tl ile y.dışı 9 kiloya 950 lira ödemiştim de merak ettim

Pegasus Kıbrıs uçuşu. Yanlışlıkla bagaj hakkı olmayan bilet aldığımdan 20 kg için 204 TL ek bagaj satın aldım.

Bunun üzerine ek yapmak istediğimde

5 kg - 292 TL
10 kg - 583 TL
20 kg - 1165 TL

diyor.

ben kargo ile 200 tl ye göndermiştim

Biletini eline al, ya da ekran görüntüsüne bak.

ABC-SAW
SAW-XYZ Yazıyorsa aktarmalıdır valizi almana gerek yok.

ABC- SAW diye bir bilet
SAW-XYZ diye ayrı bir bilet kesilmişse al valizlerini.

Ya da diğer o an yer görevlisine bağaj teslim sırasında sor.

Aktarmali ucusta da bazen 2 ayri binis karti verebiliyorlar, en garanti yontem vaizi teslim ederken kontuardaki gorevliye sormak. Aktarma suresi kisa bile olsa ben her zaman ucuslar aktarmali mi, valizi hangi havalimaninda teslim alacagim diye sorarim.

dediklerinizi bilmiyordum hiç çok sağolun.

eğer gümrüklü bir havalimanına uçuyorsanız bagajınız size orada teslim edilir. ama gittiğiniz havalimanında gümrük yoksa istanbul havalimanında bagajları alıp işlemlerinizi yapmanız gerekiyor.

nette yazılana göre ortalama 2-5bin tane üretiliyormuş her figür. bazıları ise 20bin civarı üretilmiş mesela.

8 milyar insanın hepsinin figür talebinde bulunacağını nerden çıkarttın anlamadım. ben bile oyun-film dünyasına oldukça aşinayken herhangi bir figüre sahip değilim. zannettiğiniz kadar korkunç talep gören bişey değil. alan da ucuz yollu alıyordur. bu işin gurusu olan bir kaç bine üretiliyor üretilen de. 10bin tl ile 30bin tl arasında olan şeylerden bahsediyoruz.

1 yıllık gerçek enflasyon %100'ün üzerinde olduğu için mantıklı sayılmaz. daha riskli ancak getirisi daha yüksek olan fonlar son 1 yılda %100'den fazla getirdi örneğin. ancak onların da ana paradan kayıp riski var. gerçi bu kadar enflasyonun olduğu ortamda anaparanın kaybedeceği bir hisse senedi bazlı fon olması pek mümkün değil. parayı kenarda tl olarak tutmaktan mantıklı tabii ama daha iyi değerlendirilebilecek yatırım kalemleri mevcut. örneğin tefaş'tan fonlara bakarsanız son 1 yılda %250 getiren hisse senedi fonları mevcut. %50 bunun yanında hiçbir şey.

2. 10 yılıma dönüyorum bes'te dün baktım kazançlar enflasyonun çok altında orta risk grubunda bilge yatırımcı statüsündeyim.
bu enflasyon ile bana mantıklı gelmior artık en düşük primi yatırıp geçiyorum.
fonlar eksiye dönebiliyor kazançları bu konudada dikkatli olup takip etmeli.

direkt yatırım için mantıklı olmayabilir ama uzun vade için, örneğin 15-20 sene için, tr'de ki en mantıklı yatırımlardan birisi. 15 sene önce bes'e girip her ay 50$'ın karşılığı civarında tl ile birikim yapanlar bugün bir ev parası civarında para çıkarttılar. bir de iyi değerlendirirsen tadından yenmez bu yatırımın.

sadece x liram var hadi onla bes yapayım diye bakınca saçma olur çünkü bu anlık yatırım aracı değil, hisse değil. alıp uzun vade tutmak lazım. üstteki arkadaşlarda kısa vadeli düşünmüşler mesela

Finansal olarak mantıklı değil. O devlet katkısı zaten hem devletin seçtiği yerde değerleniyor, hem onu almak için 56 yaş lazım hem de BES fonu için fon yönetimine ödediğin para olarak yok olup gidecek o.
Başlangıçta ödenen fon yönetim gideri çok değil, birikimin oranına göre olduğu için ileride çok yüksek bir ücret haline geliyor.
Çoğu yatırım seçeneği de enflasyon kadar ancak kazandırıyor.

Bütün bunlara rağmen pek çok insan parayı kendisi biriktiremiyor. Ama BES sistemi sayesinde mecburen birikmiş oluyor para. O açıdan çok güzel bir araç. Her ay düşünmeden para hesabınızdan çekilip gidiyor. O para orada kalsa çarçur olacaksa BES'e gitmesi çok iyi.

RAMMSTEIN: Paris
Luciano Pavarotti, James Brown
e tabi bir de yazmadan olmaz: 14 temmuz 1987 queen afyon konseri eksisozluk1923.com

1969 Woodstock
'65 The Beatles shea stadyumu
'78 Bob Marleyin One Love Peace
'87 queen afyon konseri
bir de 93 Rod Stewart'in rio konseri var 3-3,5 milyonluk bişey ama bizim chp izmir mitingi gibi bişeye benziyor, efsanevi kategorisine girer mi bilemiyorum
MTV Unplugged - nirvana ama konser der misin bilemem

1991 metallica/moskova konseri

tabii ki şunlar:

metallica seattle '89: www.youtube.com
metallica san diego '92: www.youtube.com

Iron Maiden - Rock in Rio 2001

Spice Girls 1997 Istanbul

küçük borcu verip büyük borç kitlemek klasik dolandırıcı taktiğidir.

en baştan parayı vermeyecektiniz, aldığınıza göre dert etmeyin. önceki borçlarını da hesaplayın, isteyin, vermezse bana borç kitledi diye görüşmeyi kestim dersiniz

bu saatten sonra ciddi şekilde dara düşmediği müddetçe bişey vermeyin bence. yerinizde olsaydım eski borçların da muhasebesini yapmazdım ve bunu kendisine de söyleyip yakamı bırakmasını rica ederdim.

anlattığın olayda tek hatalı sensin. adam yolunu bulmuş işine geleni yapıyor, arkadaşları çözmüş borç vermiyor onlarda halletmiş bu konuyu. bi tek sen tekrar tekrar aynı hataya düşmüşsün anladığım kadarıyla.

tersleşmene reddetmene gerek yok. 5-10k üstü borç isteyene kredim var deyip geçebilirsin. ya da fon aldım bozamam de geç

atsan atılmaz satsan satılmaz bir abin var.

En temizi kredi çektim diye dolan ortalarda sonra da para isteyince kredi ödüyorum bende de yok de.

Abin tam bir örnek olay çalışması durumuna gelmiş. Yemeyin artık bu numaraları, 25k verip bir ay sonra yine 25k alıyorsanız siz net zarardasınız. Bu durumlar için kredili mevduat hesabı ya da kredi kartından nakit avans denen borçlanma yöntemleri var.

Size söyledikleri de yenilir yutulur şeyler değil.

Şimdi bir kere en başta "başta küçük miktarlar isteyip alıştırıyor" kısmı çok şey anlatıyor. Bir kişiden insan hayatı boyunca en fazla 2-3 kere borç ister zaten.

Ayrıca abinizin siz ve çevresindeki birkaç kişi dahi çok tanıdık olmayan insanlardan bile sürekli borç aldığı bir tablo çizmişsiniz.

Bu çok anormal bir durum farkında mısınız? Yani abiniz çevresindeki insanları banka niyetine kullanıyor. Bankalar bunun için var, bankadan 2, 3 bin ya da 20 bin gibi kredileri rahatlıkla çekebilir, tabi eğer banka bu krediyi vermiyorsa o ayrı. Bankanın bile kredi vermeye güvenmediği kişiye siz de kredi vermemelisiniz.

Abinizin bu durumu bir alışkanlığa dönüşmüş, ihtiyaç duymuyor. Size güvenerek ihtiyaç "yaratıyor."

Abinize borç vermeyi kesmeniz herkes için en iyisi. Abiniz size güvenip, sizi kendi iş planının finansörü haline getirmemeli. Ödeyemeyeceği borcun altına girmemeli. Bu bir alışkanlık, siz borç vermeye devam ettikçe bu doğal bir model haline geliyor onun için. Abinize yardımcı olabilirsiniz, ancak abinize düzenli olarak kredi sağlıyorsanız bu bir "meslek" olur artık. Sizin mesleğiniz abiniz gibi insanlara kredi sağlamak mı?

Al sana "borç verme kötü ol / borç ver kötü ol" durumu.
Bunu alışkanlık haline getiren kişilere borç vermeyiniz. Arkadaşım kuzenine borç para verdi (vereli 5 sene oluyor) 5 sene kuzenden ses seda çıkmadı. Arkadaşım da emekli, bir evleri var kirada muhtaç değiller ama hesap kitapla geçiniyor. Bakıyor kuzenin kızlarının sosyal medya hesaplarında bu gece şurası, öbür gün burası story'ler atılıyor ama borcu geri ödeme namına bir şey yok. Kendini avutuyor "kırk yılda bir defa istedi, öder diye". Neyse ödedi evet, 5 sene sonra dolar 8-9 kat artmış bu aldığının iki katını veriyor, telefon mesajıyla.
Borç vermeyip kötü olunuz.

Abinizle ilgili önceki duyurularınızı da hatırlıyorum. Ölümlü dünya deyip idare ediyorum demişsiniz ama bence tam da bu dünyaya bir kez geldiğiniz için abinizi hayatınızdan çıkarsanız sizin için daha iyi olacak sanki.

Bu abiyle iletişimi tamamen kesmek lazım.
Ben olsam bana terbiyesiz dediği an bunu büyük olay haline getirip siler atardım.
Ne hali varsa görsün böyle saçma şey mi olur.

Çok seviyorum küs kalamam derseniz açık açık konuşacaksınız bir daha asla para olaylarına girmeyeceğiz diye anlaşacaksınız diğer türlü ilişkiyi keseceksiniz bu tip insanlar pek değişmez.

uzaklaşıp hayattan çıkarmak lazım. tek çare bu. ilerde başınıza bela olur. ya net bir çizgi çekip seni öldürecek olsalar dahi benden para isteme diyeceksiniz ya da çıkaracaksınız.

Bu böyle devam ederse basina bela olur, Müge Anli hikayesi cikarki, bir tane hatirliyorum.

borç verme kuralları var, biri senden X lira istiyor ise kim olursa olsun istediği rakamın tamamını vermeyeceksin, bendede yok zor durumdayım, ödemelerim var, taksidim var vs. vs. diyeceksin,

max istenilen rakamın %70' kadar borç vereceksin.

Abi vermiyorum o sıkıntılı tip bacağına sıksın da akıllanırsın belki. Bi daha sıkıntılı tiplerden borç morç almazsın diyip köşeye çekilmelikmiş tam. Değerlendirememişsiniz. Borç morç vermeyin bundan sonra. 5 tl istese de vermeyin. Siz ondan 10 20k isteyün vermezse o kötü olsun bu kez bakalım nolcak

"bunu napayim artik ya?"
ee para verme artik.

küçük borcu verip büyük borç kitlemek klasik dolandırıcı taktiğidir denmis, üstüüne eklemek isterim ki abinde olan borcla borc ödemek de klasik dolandirici taktigidir.

ekonomi düzeltirmek istenmiyor ki bu şekilde zengin daha zengin fakir daha fakir oluyor. amaç orta sınıfı yok etmek zaten.

Politik yönüne hiç girmeden şunu anlamak önemli, ekonomi bir sabah uyandığımızda düzelmiş olmayacak. Ekonomik süreçler çok ağır işleyen şeyler. Onun için bugün yarın düzelir diye bir umuda kapılmamalısınız. Şu anda içinde bulunduğumuz durum bu, bu durumda ne yapılabileceğine kafa yormak daha iyi.

tamamen rasyonel ve piyasa gerçekliğine dönülür ve tüm kadrolar buna göre hazırlansaydı (ki bu anca iyi bir ekibe sahip yeni bir iktidar ile olurdu), 2 sene içerisinde oldukça toparlanırdık. şu an yapılan iyi şeyler var ama çok çok az. bu şekilde gidersek 4-5 sene sonra işler bi düzelebilir.

ama 16 milyon emekli, kaçan yüzbinlerce genç sıkıntı. hem üreten bir toplum değiliz, hem deli gibi tüketme sevdamız var, hem de "genç" diye övündüğümüz nüfusu neredeyse 30'larda emekliliğe çekecez.

konu istemsizce politikaya geliyor, peşinen söyleyeyim chp olsa daha kötü olur. kk'nın eyt sevdası, yaşlılara 3-5 maaş, ev hanımlarına maaş gibi şeyleri rezil rüsva ederdi hepimizi. o yüzden siyasi değişiklik ile değil, irade değişimiyle anca düzelir bir çok şey

Güzel bir işiniz yoksa basın Almanya'ya gidin.

adalet ve liyakat olmadığı sürece hiç bir şeyin düzeleceğini beklemek doğru olmaz bana göre.
Bu ekonomi politikalarıda yandaş ve zenginleri daha zengin etmek üzere kurgulanmış, ülke değiştirme yaş erken kolay ,yıllar geçtikte bunu göze almak dahada zorlaşır doğal olarak.

"Avrupa veya başka ülkelerde iş aramaya başlasam diyorum."

Abi bunun icin bizden onay almana gerek yok. Mental olarak buna hazir olanlar veya dunya vatandasi gorusu olanlar zaten cekip gittiler. Ote yandan bazi ulkelerde psikolojik ve kulturel olarak insanlar olduklara ortama cok bagimlilar, Turkiye de bunlardan biri.

Bir arkadaş grubumuz var. Hepimiz ayni universite mezunuyuz. Bundan 7-8 sene once deseniz hadi len derdik ama su an 6 kisiden 4'u Avrupa'da yaşıyor. 2 kişi kaldi; ikisi de ticaret yapıyor.

Ve tek derdimiz ekonomi değil ki iki arkadaş yıllık eve giren 100binken gidiyor.

Kısacası gidebilecek gibiyseniz gidin. En kötü şey biraz döviz yapıp gelirsiniz yani.

Ekonomi eğer duzeltilmek istenirse bile uzun yillar alacak durumda.

Ne zaman düzgün oldu ki? Eskiden gider daha azdı. O yüzden refah yüksek gibi hissediliyordu.

Cevap; Düzelmez, düzelmeyecek.

Dene şansını ama kolay değil. Düzeleceğini düşünmüyorum ama güzel hayatın varsa bırakmasıda kolay değil.

tek olay Avrupaya gitmek de değil. Orada da gençler geçmişe göre ekonomi çok kötü olduğu için ağlıyor.

Bize verilen eğitim, "üniversite"nin önemi vb.nin bu devirde çöp olduğunu kabul edip, ticaret veya el işi mesela tamirci, tesisatçı vb. olmanın tüm dünyada daha iyi olduğunu görmek lazım. "iş bulmak" gerçekten out artık.

Yani şunu diyorum, Türkiye zaten kötü ve düzelmeyecek dersek, ABD ve AB de şu anki halinden kötüye gidecek gibi.

Ülke ekonomisi ayrı, sizin ekonominiz ayrı konular aslında. "Nasıl olur?" diyeceksiniz. Maaşlı çalışanlar elbette ülke ekonomisine göbekten bağlı.

Ama derdiniz para kazanmaksa, kariyer falan değilse Türkiye para kazanmak için Avrupa'dan çok daha fazla fırsat sunan bir ülke. Daha doğrusu fırsatları doğru değerlendirmeyi başaran bir insan Türkiye'de daha kolay zenginleşir. Yakın zamanda Cihat Çiçek bir analiz paylaştı bununla alakalı. Türkiye'de Hollanda nüfusu kadar ultra zengin var diyor. Yaklaşık 18 milyon kişiden bahsediyor. Bu az bir sayı değil. Hani diyoruz ya kim alıyor bu lüks otomobilleri, evleri... işte bunlar alıyor. Bu insanlar kolaylıkla Avrupa'ya yerleşebilir ama gitmiyorlar. Türkiye'de geliri belli bir düzeyin üstünde olan insanların birçoğu avrupa'da, malta'da, karadağ'da, yunanistan'da vs mülk alıp oturum kartı ediniyor zaten seyahat edebilmek için. Zaten ortalama bir Avrupalıdan çok daha iyi şartlarda yaşıyor. Zaten Avrupa'da evi falan var oturum kartı var canı istediğinde gidiyor. yunanistan'da, karadağ'da, malta'da falan yazlığı olan kaç türk var bir araştırın. Bu adam niye gitsin ki avrupa'ya?

Orta sınıf beyaz yakalılar istiyor Avrupa'ya yerleşmeyi.
Çünkü Üniversite mezunu orta sınıf maaşla çalışmaya alışık. Bu ekonomik durum da onları çok sarsıyor. Ama Türkiye'nin bu ekonomik koşulları girişimciler için büyük fırsat sunuyor. İş gücü ucuz. Birçok sektörde regülasyonlar sıkı değil. Şirketler için vergi mevzuatı avrupa'ya göre daha rahat ve nüfus çok kalabalık.

Bu zengin sınıf işte böyle zenginleşiyor. Gördüğüm birkaç örnekle anlatayım:
Türkiye ucuz tekstil merkezi. Adam gidiyor merter'den topluyor malları. Gidiyor doğu avrupa ülkelerinde ve balkan ülkelerinde satıyor. 50 TL'ye aldığı malı 50 euro'ya satıyor. Ve bazı ülkelerle gümrük anlaşmaları var onu da avantajına kullanıyor. Senede milyon ciro yapıyor böyle. Sonra gidiyor portekiz'de, yunanistan'da, malta'da ev alıyor kendine. Golden Visa'yı cebine koyuyor. 6 ay burada işinin başında. Yaz gelince yunanistan'da, portekiz'de yazlığında...

Başka örnek: Adam tur acentası açıyor. İstanbul'daki bütün saç ekim merkezleri, estetik merkezlerini dolaşıyor. Bağlayabildiğini bağlıyor. Fiyat listelerini alıyor. Sonra ABD ve Ortadoğu'da ne kadar tur acentası varsa sağlık turizmi yapan onlarla görüşüyor. 3 tane vito kiralayıp şoför koyup insanları havaalanında karşılayıp, saç ektirip, 2 gün ağırlayıp komisyonlarla öyle bir zenginleşiyor ki ortalama bir avrupalı'nın yaşayamayacağı refahı sağlıyor kendine.

Bunların hiçbirini yapamayan köylü kadınlara el işi halı kilim yaptırıp, bir tane dijital marketing bilen adam alıp e-ticaret platformları üstünden tüm dünyaya ürün yolluyor. Arkadaşın eşi bildiğin dümdüz kare kesilmiş mermer blok satarak milyoner oldu. Hatta geçen sene evimi boyayan boya ustası, ankara anlaşmasıyla oraya da şirket açmış. Almanya'da falan da inşaat boya badana işleri yapıyormuş senelerdir.

Ve ülke batsa da çıksa da böyle insanlar maaşla çalışan insanlara kıyasla daha az etkilenir. Çünkü çoğunun zaten çok iyi gelir akışları var, başka ülkelerde yatırımları var evleri var vs.

Umarım anlatabilmişimdir. Yani siz kendiniz için endişeleniyorsanız ülke ekonomisini falan bırakın, yapabiliyorsanız kendinize uygun bir rota çizin. En kötü mesleğinizi kullanın.

Avrupa'ya iş bulup gitmek yazılımcılar için bile artık öyle hızlı olamıyor. Siz yine mesleğinize göre arayın, kısmet nerden gelir belli olmaz. Ama oraya harcadığınız enerinin bir kısmını da böyle bir plan için harcamayı düşünün.

Bunu neden söylüyorum:
Avrupa'ya "işçi" olarak gitmek Türkiye'de zaten durumu iyi olmayan insanlar için büyük bir hayat standartı yükselişi demek. Ama orta sınıf yaşayan, belli bir yaşı geçmiş insanlar için o kadar kolay bir süreç değil.

Bu durumdaki insanlar için ideal olan Avrupa'da yatırımcı imkanlarıyla yatırım yapıp oturum, vatandaşlık vb almak. Türkiye'deki fırsatları değerlendirip para kazanmak, o parayla istediği ülkeden oturum hakkı edinmek.

Ülke ekonomisine gelirsek, bir laf var "ülkeler markaları kadar kalkınır" diye. Buradan hesaplayın