Giriş
(6)

Futbolda libero devri

Bir ben var benden şurada
Neden bitti ne oldu?
Neden bitti ne oldu?
0
Bir ben var benden şurada
(29.01.25)
Öncelikle söyleyeyim bence libero izlemesi ve sanırım oynaması en zevkli mevkidir ama zannediyorum savunma için ofsayt tatktiğinin nimetlerinden faydalanmak olsun dörtlü formasyon ile savunmayı biraz daha güçlendirmek olsun bu tür kaygılar nedeniyle bitti ama bence seyir zevki olarak en güzel zamanlar liberolu zamanlardı, umarım bir gün geri döner liberolarımız.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(29.01.25)
90larda ofsayt kuralı değişince bitti diye bir açıklama okumuştum/izlemiştim bi yerde ama kaynağı hatırlamıyorum şimdi. Bi de normal stoperlerin ve hatta kalecilerin top yapabilen oyuncular olması da bu mevkiye ihtiyacı azalttı tabii.

Edit: şimdi youtubeda baktım. Türkçe olarak hastalık bu futbol kanalının, ingilizce olarak da tifo kanalının açıklayıcı videoları var. Onlara bakabilirsiniz
0
nundu
(30.01.25)
guzel soru. net bir cevabi yok. sanirim zamanla sistemlerin oturmasi ve takim oyununun bireysel performansin onune gecmesiyle libero gibi serbest gezen elemanlarin yeri kalmadi.

libero beklentinin cok oldugu bir pozisyon hem defansi toparlayip hem geriden oyun kuran, ataga katilan bir eleman.
0
antikadimag
(30.01.25)
libero mevkisini açıklayabilen biri de yok.

DOSlar liberonun işini görüyor diyorlar da alakası da yok.
0
Hallegadola
(30.01.25)
basketbolu nasıl curry değiştirdiyse, futboluda guardiola değiştirdi. italyanların futbolda en önem verdiği libero artık 6 numaraya dönüştü. pas ve top saklama yeteneği olmayan oyuncular artık o mevkilere gelemiyor. şimdiki 6 numaralar neredeyse oyun kuruyor ki bu mevki geriden oyun kurmak isteyen takımlarda çok önemli.
örneğin galatasaraydan torreirayı çıkar gs sezonu mahvolur. daha çarpıcısı ise m.cityde rodrinin sezonu kapatmasının etkileri çok açık.

sonuç olarak top artık değerli kalecilerde bile kurtarıştan çok top hakimiyeti ve ayağı önem kazandı artık. liberolar sert orta yetenek adamlarken dos olarak değiştiler.

tardini.co
0
mikahakkinen
(30.01.25)
libero 90ların ortasında kalktı. guardiola 90larda devrimsel bir futbolcu değildi.

libero çok riskliydi. çok önceden libero son adamdı ve bu çok riskli görüldü. daha az gol yemek için rakibi orta sahada durdurmak ve ön liberoyu son adam gibi yapıp süpürücü görevi ona vermek istediler. yani liberonun yeri defanstan çıktı ve orta sahaya geldi.

kalkmasının diğer sebebi 3-5-2 sisteminden 4-4-2 ye geçişle alakalı bence.
libero 3lü defansın ortasındaydı. bu sistemde sağ açık sol açık vardı.
94te parreira brezilyası başta olmak üzere pek çok takım tandem yani çift stoper ve 4lü defans oyanamaya başladı. parreira bunu 95te fenere getirdi. 96dan itibaren terim bu sistemde ısrar etti ve türkiyede oturdu.
4-4-2 daha modifiye edilebilir bir sistemdi. sağ beklerin hücuma çıkması, kanat oyuncularının defansa gelmeme serbestliği, ön libero pozisyonunun icadı, orta sahayı ister kanatlı ister diamond şeklinde yapabilme olayı çok cazip geldi teknik adamlara

artık günümüzde teknik adamlar 3lü defansı da çok modifiye edebiliyorlar. ama libero oynamak riskli ve gereksiz geliyor. zaten kaleciler oyuna çok katılıyorlar ve ön libero bu ihtiyacı gideriyor.
0
abelardo
(30.01.25)
(5)

Zinde çevik olmak ve 3 km yürüdüğümde yorulmamak içi hangi spor, fitness?

put it in your appropriate place
Benim fitness gitme ana sebebim obez olmamak içindi. Gene göbek var ama neyse ki obez olmaya çok uzağım. Özellikle dikkat ettiğimde cidden faydası oluyor.Neyse tamam obez olmamak görece bir hedef amaç ama daha elle tutulur bir hedef belirsem daha iyi.İşte zinde olsam, çeviklik olsa, 3 km yürüdüğümde
Benim fitness gitme ana sebebim obez olmamak içindi. Gene göbek var ama neyse ki obez olmaya çok uzağım. Özellikle dikkat ettiğimde cidden faydası oluyor.

Neyse tamam obez olmamak görece bir hedef amaç ama daha elle tutulur bir hedef belirsem daha iyi.

İşte zinde olsam, çeviklik olsa, 3 km yürüdüğümde ne var be 13 km daha yürürüm aslında abartsam güzel olurdu.

Şimdi bunun için hangi spor hangi fitness'i yapmam gerekir? Ne tavsiye ederseniz?

Fitnesstan kastım, Kalistenik mi, Direnç antremanı mı, Güç antremanı mı? o tür şeyler.
0
put it in your appropriate place
(29.01.25)
Amacın 3 km yürüdüğünde yorulmamaksa yapacağın şey normal olarak yürümek olmalı, yürüyüp oksijen kapasiten arttıkça yorulma aralığın açılmaya başlayacak sonra 3 olur 13 olur 23 olur hepsi olur.

Ekleme yapayım: Yaşlandığında bezlenmek istemeyen tuvaletini tek başına kendisi yapan ve konforlu bir yaşlılık geçirmek isteyen herkes yaşından cinsiyetinden boyundan kilosundan bağımsız olarak direnç antrenmanı yapmalı.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(29.01.25)
Yürüyüşle başla. Zone 2 de kal. İyileştikçe koşuya çevir. Antrenman içine yokuşlar koy. Hatta merdivenler. Günde 45 dakika.
0
Mirket
(29.01.25)
Bu tarz kondüsyon artırıcı bir beklentiye en uygun antrenmanlardan biri de hiit egzersizleri. Önemli olan kademe kademe artırmak. Vücut ağırlığı ile de yapabilirsiniz. Eğer istanbuldaysanız ataşehir’seki stüdiocamp’e bakabilirsiniz. Güzel müzikli atmosfer, iyi hocalar, nezih bir kitle var ve hem kondisyon hem de çeviklik üzerine bir antreman programı var. Fakat spor geçmişiniz yoksa başladığınız ilk aylarda mutlaka ağırdan alın.
0
awlmi
(29.01.25)
Yaklaşık 4 senedir günde minimum 5-6 km yürüyorum. Kardiyo veya işte ağır sporlar yapmam yasak. Yürüdükçe daha da dinçleştim, şu an günde 30 bin adımı çok rahat atabilecek noktadayım. Bazen evden Kadıköy'e yürüyorum (bazen kısa bir kahve molası vererek, 16 km). Yürüdükçe yürüdükçe insan daha çok açılıyor ve kendi temponu, kendi konforlu hızını daha iyi keşfediyorsun bence.
0
silverleaf
(30.01.25)
futbol oyna. futbolda surekli sprint atmak gerekiyor. duzenli oynadigim donemler dag bayir tirmanabiliyorum.
0
antikadimag
(30.01.25)
(3)

Yatsan Switzerland Premium yatak

prole
Yatak arıyorduk, bugün Yatsan'a gittik, aslında çok fazla şikayet var diye diğer markalara da pek bakmadık. Neyse, denedik falan bu Switzerland Premium'u beğendik, aldık. Kilomuz da 60-70 falan. Sonra dedim "acaba hata yapmış olabilir miyiz?" Baktım, yatağın çok sert olduğu konusunda çok fazla yorum
Yatak arıyorduk, bugün Yatsan'a gittik, aslında çok fazla şikayet var diye diğer markalara da pek bakmadık. Neyse, denedik falan bu Switzerland Premium'u beğendik, aldık. Kilomuz da 60-70 falan. Sonra dedim "acaba hata yapmış olabilir miyiz?" Baktım, yatağın çok sert olduğu konusunda çok fazla yorum var (hangi yatak hakkında sakat bıraktığına yönelik yorumlar yok ki?). Bu yatağı kullanan benzer kiloda insanlar varsa görüşlerini belirtebilirler mi? Ona göre en azından siparişi iptal edeyim ya da yatağı değiştireyim. Gidip öyle mağazada yatmakla yatak anlaşılmıyor ama başka ne yapılabilir ki...
0
prole
(28.01.25)
buenosdias
(28.01.25)
Biz yatak alacağımız dönem bütün mağazaları gezip tek tek deneyip en son Yatsan’da Serta nın perfect sleeper ında çok rahat etmiştik. 5 yıl geçti hala aşırı rahat geliyor, otel vs başka yerlerde daha da anlıyoruz kıymetini.. İyice eskiyince de yine aynı modelle değiştirelim diyoruz hatta..

Yatsan’da daha uzun zaman geçirerek deneyin bence, illa çıkar rahat edeceğiniz bi tane, therapist ve bu perfect sleeper meşhur modellediydi zaten biz alırken de, hala isimler değişmemişse onları da öncelikli deneyebilirsiniz
0
su olsam ates olsam
(03.02.25)
yatak oyle magazada 10 dakika uzanarak anlasilabilecek bir sey degil maalesef. bunun uzerine bir de aldiginiz yataga 2 hafta alisma sureniz olacak. bu surecte kaslariniz agriyarak uyanabilirsiniz, bunlar hep normal.

sert yatak iyidir. switzerland da en serti diye biliyorum. ama icinize sinmiyorsa ve evhamli bir tipseniz degistirin kafaniz rahat etsin.

denemek isterseniz yatsan'in degisim programindan degistirebilir, kem kum ederlerse de mattress topper denilen katmandan alip yatagi biraz yumusatabilirsiniz.
0
antikadimag
(03.02.25)
(8)

Turkiye cinle savasa girer mi

lapaz
https://eksisozluk.com/entry/172257135?debe=trueDebeye girdigi icin soruyorum
eksisozluk.com

Debeye girdigi icin soruyorum
0
lapaz
(28.01.25)
abd’ye güvenip kafayı uzatırsak ukrayna’dan beter oluruz. bırakalım pasifikte birbirlerini yesinler. bir savaş kopacaksa zaten o taraflarda kopacağı kesin gibi. abd’nin ukrayna ve ab’yi ne duruma düşürdüğü ortada. trump çin’i yalnızlaştırmak için ruslar ve ab’nin anlaşmasını istiyor. siz avrupa’da kardeş kardeş takılın ben tüm odağımı pasifiğe kaydıracağım diyor. artan çin baskısını farkeden abd müttefikleri zaten yıllardır savunma harcamalarını artırıyorlar pasifikte. tayvan meselesi, güney çin denizi problemi falan bir yerde film kopacak ama bizim karışmamızı gerektirecek bir durum yok.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(28.01.25)
Çin gelip de öyle abd gibi Rusya gibi saga sola hırlayıp saldıracak bir ülke degil. Adamlar teknoloji üretiyor.Muazzam bir ekonomik gücü var. Hiç askeri güç kullanmadan bilr ekonomik olarak ülkeni pasivize edebilir.
0
limonlu eksi
(28.01.25)
stratejik derinlik - ahmet davutoglu seviyesinde. entry cok komikmis.

turkiye bati (abd + avrupa) gudumunden cikti bile coktan. bati'yi cin'e karsi mi savunacakmis :)

dunyanin ekseni pasifik'e kayiyor. onumuzdeki on yillarda mucadele edecek gucler abd, cin, hindistan. bize gelene kadar cin'in karsisinda hindistan var. amerika'nin uluslararasi dokumanlari artik hep indo-pacific uzerine. yapilan anlasmalarin gittikce artan bir bolumu indo-pacific icin yapiliyor. turkiye burada var olabilecek gucte degil maalesef.

avrupa ikinci dunya savasindan beri dususte. rusya sovyetler dagildigindaki nufusunun bile altinda bugun. turkiye de kendi coplugunun horozu olacak iste. bizimkilerin yapmak istedigi uluslararasi anlasmalarla musluman ulkeleri de yanina cekerek akdeniz'deki hakimiyeti arttirmak. erdogan'in vizir vizir sacmasapan ulkelerde gezmesinin sebebi bu. tika'nin afrika, orta asya ulkelerindeki faaliyetlerinin sebebi de bu. turkiye musluman nufusun hamiligine soyunuyor. ki saka maka bu da davutoglu'nun cizdigi politikanin devamidir.

ancak global olcekte varlik gosterebilecek bir ulke degiliz. daha lokal bir guc olarak varligimizi devam ettirecegiz.
0
antikadimag
(28.01.25)
'bugün ülke olarak tek bir vasfımız var: askeri kabiliyetimiz.' demiş.
Nasıl bir kabiliyet atfediyorsa kendisine. Bedelli mi yapsam tecil mi ettirsem, anksiyetem var, rapor verirler mi düşünceleri arasında, bir iki tane dron haberi izleyip kabiliyetten ve bölgesel güç olmaktan da bahsedilebiliyor demek ki. 'Başkasının sopasını görmeyen...' diye bir söz vardı.

Nepolyon yüzyıl önce 'Ordular mideleri üzerinde yürür.' demiş. Savaşmak için ordudan önce teknoloji ama onun öncesinde de çok sağlam bir ekonomi gerekir. Dünyanın en yüksek faiziyle borç bulabildiğimiz için vaziyeti idare eden ve henüz çökmeyen bir ekonomiyle savaşılamaz. Buğdayda bile dışa bağlıyken bölgesel güç de olunamaz.

Müslüman ülke liderliği falan denmiş. Mesela? Hangi ülke? Suriye falan denecekse geç onu. Daha yeni gümrük koydular adamlar. Görüşmeler yapıyorlar, masada yoksun. Azerbeycanla Ermenistan arasındaki masada da yoktun. Havuz medyası öyle demiyor gerçi de, çok maruz kalmamak lazım.

Ortada bir savaş var zaten. Ekonomi ve teknoloji alanında Dünya savaşta şu anda. Bize düşen , var gücümüzle ekonomiyi toparlamak olmalı. Dünyasal, bölgesel hayaller bize göre değil. Dimyat hayallerini bırakıp bulgura sahip çıkalım, yeter.
0
Mirket
(28.01.25)
"Debe'ye girdiği için soruyorum"

Debe'yi gözünüzde bu kadar büyütmeyin. Çoğunlukla Ekşi'nin müdahalesi ile oluşan bir liste.

Türkiye Çin savaşı gibi bir şey asla olmaz. Eğer Çin bu gelişme hızını sürdürür ve hitler gibi kafayı kirarsa, o zaman da olsa olsa "Çin'in Türkiye'yi işgali" olur. Ki bu bile baya ileri bir süreç, tr'ye gelene kadar işgal edecekleri bir sürü yer var.
0
makbur
(28.01.25)
Turkiye NATO uyesi.Cin-NATO savasinda karsi cephede Cin+Rusya varken nasil karismamayi becerecegiz biri anlatsa da anlasak.NATO belli bolgede uyelerinden aldigi askerlerle bir ordu olusturdu diyelim.Ben yollamiyorum mu diyeceksiniz.
0
turkuaz
(28.01.25)
ABD ve Çin rekabeti başka bir seviyede.

ABD ve Çin İngiltere, Fransa, Almanya gibi avrupa lokomotiflerini çoktan geride bıraktı birçok alanda. Bu ikisinin yanında ingiltere değil belki ama fransa ve almanya neredeyse regional power seviyesinde kalıyor.

Son zamanlarda Yanis Varoufakis'in tekno feodalizm tanımı çok konuşuluyor.

Bu perspektifle yaşadığımız dönem Çin ve ABD'nin hegemonya savaşı olarak devam edecek.

Alvin Toffler tarihi 3 döneme bölüyor. Tarım çağı, endüstri çağı, enformasyon çağı. Enformasyon dediğimiz şey yapılandırılmış veri.

Bunu da sermayenin odağına bakarak yapıyor. 1700'lere kadar iktisadi hayat tarımla şekilleniyor. 1700'lerden itibaren endüstri etrafında. 2000'lerden itibaren enformasyon etrafında dönüyor ekonomi.

Şu anda enformasyon odaklı bir ekonomi var. Ve ABD-Çin bu enformasyonun tüm musluğunu elinde tutuyor. Kredi kartı harcamalarından, internet kullanımına kadar. Tik Tok muhabbeti de bundan çıkıyor. Bu verilerin çok büyük ekonomik değeri var. Sosyal etki değerinden bahsetmiyorum bile. BREXIT veri güvenliğinin ve veri manipülasyonuna karşı korunmanın ne kadar önemli olduğunun göstergesi.

Şimdi Avrupa ve Rusya bu bu yarışın çok gerisinde kaldı. Bunu nereden anlıyoruz? ABD ve Çin'deki en büyük şirketler listelerine bakın. Birçok veri şirketi var.

AB'nin büyük şirketlerine bakın. Birçoğu ağır sanayi şirketleri ve finans kurumları. Bu yüzden ekonomik olarak rekabetin gerisinde kalıyorlar.

Regülasyonlarla vs abd ve çin'i yavaşlatacaklarını umuyorlar ama tam tersi oluyor.

Bu uzun intro şunu anlayalım diye. Avrupa'nın bir bölümü özellikle gelişmiş tarafı ABD'ye daha da bağımlı hale gelecek. Bir bölümü de çin yörüngesinde dolaşacak özellikle doğu avrupa. Varıufakis'in tezi de bunun üstüne. Özetle AB, ABD ya da Çin'in sömürgesi haline gelebilir diyor 10-20 yıl içinde.

Bu tabii robotik ve uzay teknolojilerine de yansıyan bir yarış. Haliyle askeri anlamda da iki taraf dünyanın kalanıyla farkı açıyor.

O yüzden bırakın bu savaşta Türkiye'yi, AB'nin bile çok bir ağırlığı olmayabilir. TAbii ki Fransa'nın, İngiltere'nin, İtalya'nın bir gücü var.

Gelelim Türkiye'ye. Türkiye 100% batı ekseninde hareket eden bir ülke değil. Türkiye 100% doğu ekseninde hareket eden bir ülke de değil.
Türkiye kendi ajandasına göre hareket ediyor ama çoğu zaman duruma göre anlık hareket ediyor.

Dünyada tarafların daha belirgin hale geldiği bir ortamda Türkiye ne batıdan, ne doğudan yüz bulamayabilir ve ortada kalabilir.
0
anten
(28.01.25)
Çin'in başta ABD ile çözmesi gereken hususlar var .
Her ne kadar yakın görünseler de Rusya da Çin ile başka bir rakip.

Trump'ın gelmesiyle Rus Ukrayna savaşı bittiği anda Çinle gerilimler daha da artacak gibi.
Belki ABD, Rusya'ya bazı bazı tavizler vererek Çin konusunda yanında olmasını isteyebilir.


Türkiye ile Çin savaşı şimdilik çok uzak bir ihtimal.
0
diyecevaplandı
(28.01.25)
(9)

Hayat bir simülasyonsa, bu kadar saçma bir tasarımı kim yaptı?

ermanen
İnsan doğasının çelişkileri, evrenin soğuk kayıtsızlığı ve zamanın tek yönlü akışı... Bunlar estetik bir tercih mi, yoksa başka bir amaç mı güdüldü? Belki de bu tasarım, kaosu düzenle birleştirerek sorgulamaya zorlamak için yapıldı. Peki, bu tasarımın arkasındaki niyet neydi? Bir mesaj mı, yoksa sad
İnsan doğasının çelişkileri, evrenin soğuk kayıtsızlığı ve zamanın tek yönlü akışı... Bunlar estetik bir tercih mi, yoksa başka bir amaç mı güdüldü? Belki de bu tasarım, kaosu düzenle birleştirerek sorgulamaya zorlamak için yapıldı. Peki, bu tasarımın arkasındaki niyet neydi? Bir mesaj mı, yoksa sadece bir test ortamı mı?

Belki de her şey rastgele...
0
ermanen
(23.01.25)
Bu dünya imtihan dünyası. Ben bunu bilir bunu söylerim.
0
sekizdokuzon
(23.01.25)
Hayat bir simülasyon değilse?
0
etna
(23.01.25)
tüm tasarımı bilmeden çok sınırlı bir bakış açısıyla saçma diye yorum yapamayız. insanı boşver fizik yasalarına, atomaltı parçacıklara, evrenin büyüklüğüne baktığında aslında akılalmaz bir tasarım. niyetini bu perspektiften asla bilemezsin.
0
orpheus
(23.01.25)
Kafa güzel veya bozuk galiba :) daha iyisini yapabileceksen bir de senin simülasyonu deneriz
0
kimlanbu
(23.01.25)
Simülasyonu hazırlayana sormak lazım... Gerçi onlar da evren simülasyonunun arka planındaki kozmik radyasyonun milyar yıl içindeki dalgalanmasını falan inceliyor olabilirler, konunun ne estetikle, ne de bizimle alakası yoktur belki.
0
salihdt
(24.01.25)
tek ana kural var butun varolus icin. varolan her sey kendi etkinligini, gucunu arttirmak icin hareket ediyor. spinoza conatus, schopenhauer wille diyerek tanimlamis bu gucu. nietzsche will to power demis. ayni muhabbet, ciddi paralellikler var.

bu minvalde insanoglu parasini, fiziki gucunu, statusunu, cazibesini arttirmaya calisiyor. ulkeler yine ayni sekilde kendi etki alanlarini, zenginliklerini, guclerini arttirmaya calisiyor. bu gucle daha gucsuz olanlari somuruyorlar. madde de bu kurala tabi. gaz icinde bulundugu odaya yayiliyor. kursun duvara carptiginda ikisi de kendi fiziki butunluklerini korumaya calisiyor. kursun gucluyse duvari deliyor, duvar gucluyse kursunu durduruyor.

yazilimdaki tek kural bu ayrismalarin - principium individuationis - geregi varolusta kendilerine yer kapmaya calismasi. bu mucadele sonucunda entropi olusuyor ve butun objeler zamanla digerleri tarafindan yipratilarak yok oluyor. yerlerine yenileri geliyor. dogada surekli bir olusum ve bu olusan seylerin guc mucadelesi var. hayvanlarda cok belirgin bu. butun hayvanat bir birini yiyor. hayatta kalanlarla yola devam ediliyor.

bir bu, bir de fraktallar cok temel iki oge varolusta.
0
antikadimag
(24.01.25)
anlamsiz bir kaos tasarlamak, herseyin düzen icinde oldugu bir sistemi tasarlamaktan daha zor. eger tanrı varsa, kaosun tanrısı oldugu icin tanrı olabilir, düzenli yaratan tanrı o kadar da tanrı degildir.
0
deckard
(24.01.25)
Tasarımda saçmalık yok. Rahat ol. Evet tesadüf ve rastgelelik de yok. Nasıl olabilir ki?
Her şey tesadüfen mi oluştu?
0
luluki
(24.01.25)
Her şey rastgele.
0
peki madem
(24.01.25)
(11)

el kremi sacmaligi

fevzi123
selams,bu el kremi sacmaligi asiri sacma degil mi? elime krem surdum bugun elim yapis yapis gibi nemli gibi boyle vicik vicik oldu af edersin.igrenc bir his.elimize neden krem suruyoruz ki?el daha nemli oldu. eeee bu iyi bisey mi?bi de ekstra caba sarf etmeden normal elimi falan yikayinca bunun etki
selams,

bu el kremi sacmaligi asiri sacma degil mi?

elime krem surdum bugun elim yapis yapis gibi nemli gibi boyle vicik vicik oldu af edersin.
igrenc bir his.
elimize neden krem suruyoruz ki?
el daha nemli oldu. eeee bu iyi bisey mi?
bi de ekstra caba sarf etmeden normal elimi falan yikayinca bunun etkisi gitmiyor mu? neden suruyoruz arkadas bu kremi?
birisi mesela boyle nemli nemli benim elimi siksa, tiksinirim.
evet. bu kadar.
0
fevzi123
(23.01.25)
Vıcık vıcık olduysa çok fazla sürmüş olmalısın.
Hukukta da el kremi sürmemeyle ilgili bir zorlama veya ceza yok.
Daha uzun süreli nemli etkisi için önce eli yıkamak, ardından kurulamak sonrasında kullanmak iyi olur.
Cilt yapısı, esnekliği, hassasiyeti ve dışarıdan maruz kaldığı etkiler sonucunda derimizin gösterdiği tepki herkeste aynı olmuyor. Kimileri için zaruret.

Biraz değişiklik olması ve ellere renk gelmesi için kına sürülebilir.
0
diyecevaplandı
(23.01.25)
nemsiz kuru cilt daha hassatir, catlar, yaslanir vs.

nemlendirici kremin ozelligi cildin kurulugunu giderip bir koruma tabakasi olusturmasi.

ellerin kuru degilse surmene cok gerek yok. misal ben mersinde yasasam surmezdim. ama kisi cok kuru bir yerde yasiyorum, o yuzden yatmadan once banyodan cikinca butun vucudumu nemlendirici kremle kapliyorum obur turlu kuruluktan kasinti oluyor.

cok vicik viciksa soylendigi gibi cok surmus olabilirsin veya alisik degilsin.
0
hot potato
(23.01.25)
Nemli iklime alışkın biri olarak şu an karasal iklim bir yerde yaşıyorum ve kışları krem sürmezsem ellerin çatlıyor. O yüzden aşırı düzenli olmasa da arada bir az bi şey sürüyorum iyi geliyor.

Tavsiyem elinin üstüne biraz sık kremden. Sonra diğer elinin üstüyle yay, en son avuç içlerine uygula. Hem elin üstü kurumaya ve çatlamaya daha yatkın hem de avuç için daha az vıcık vıcık olur
0
nundu
(23.01.25)
Ben de kremi sürdükten sonra ellerimin yapış yapış olmasını, kremli elle klavyeye, kumandaya, eşyalara dokunmayı hiç sevmiyorum ama kışın ellerimin dış kısmı soğuktan çatlıyor, sadece bu yüzden sürüyorum. Genelde dışarı çıkacağım zaman krem sürüyorum, içeri girince ellerimi sabunla yıkayınca krem falan kalmıyor.
0
lamborcini
(23.01.25)
özellikle kışın soğuk suda ellerim çatlayıp kanadığı için mecburum sürmeye. rahatsızlık hissi verdiği doğru. o yüzden gece yatarken sürerek bu dertten kurtuluyorum.
0
lazpalle
(23.01.25)
kore'de kozmetik malzemeleri meshur. ben de oradan ese dosta almistim bir seyler. magazada da denetmislerdi bi el kremini elime surmustum dalgasina. butun gun elimi oksadim sonra sapik gibi. ipek gibi yumusacik yapmisti elimi.

yapis yapis yapan nedir bilemedim. iyileri ozellikle kisin hava kuruyken ise yarar diye dusunuyorum. benim su an yasadigim yer cok soguk olmadigi icin kullanmiyorum.
0
antikadimag
(23.01.25)
Sürmeyince elim acıyor, prenses bir deriye sahibim sanırım. Suratım da öyle sanki çekiliyor gibi hissediyorum. Bu hissi geçirmek için sürüyorum.
0
peki madem
(23.01.25)
Kremler su bazlı ve yağ bazlı olarak ikiye ayrılır, kış mevsimi geldiğinde elleri çatlayan yara olan nemsiz ve kurumuş insanlar yağ bazlı ürünler kullanır ama bunlar da gün içinde pek kullanılmaz genelde gece kullanılır sonra da yatılır, bu ürünlerin yapısı yoğun emilimi uzun sürdüğü için bu şekilde kullanılır, sen muhtemelen böyle bir ürün kullanmışsın ama su bazlı ve hafif yapıda el kremi kullanırsan günün her saati kullanabilirsin, yapısı ince olduğu için kısa sürede cilt tarafından emilir ve rahatsız edici bir kalıntı bırakmaz elini nemlendirip geçmiş olursun.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(23.01.25)
Eliniz nem sorunu yaşamıyorsa gerek yok. Ancak özellikle kuru iklimde yaşıyorsanız veya toz toprağın çok olduğu bir yerde yaşıyor veya çalışıyorsanız ellerinizin dizilerde akıl veren balıkçı dayıların elleri gibi olmaması için krem kullanmalısınız, bunun için kullanılıyor.

Ha siz diyorsanız ki benim için sorun değil, o zaman kullanmanıza gerek yok.

Bir de düzgün krem ve düzgün miktar kullanmalısınız ki yapış yapış olmasın. Normalde kremi kullandığınızda yapış yapış olmasını geçtim kuru ve yumuşak bir his vermesi gerekiyor.

Bir yerlerde yanlış yapan siz olmalısınız yani, yıllardır kesintisiz kullanan biri olarak baya özgüvenle söylüyorum bunu.
0
akhenaten
(23.01.25)
@akhenaten'e ek olarak, eller hem yıkayıp kuruladıkça nem kaybeder hem de (güneş kremi kullanılsa bile) en çok güneş hasarı alan bölgelerden biri. Bol estetikli, yüzünü gerdirmiş, dolgu yapmış, göz kapaklarını kaldırtmış 60 yaş üstü kadınlara bakın, gerçek yaşlarını ellerinden görebilirsiniz. Aklıma ilk gelen isimden bir örnek buldum :)
images.app.goo.gl
images.app.goo.gl

O yüzden el derisine iyi bakmak, nemini eksik etmemek lazım.
0
kobuzchu kiz
(23.01.25)
saçma değil.
nemlensin diye sürüyoruz. nemli ise sürmüyoruz ki öyle terli el gibi olmasın.

yani sen sürme tabi de.

ben de bir soru sorayım. neden size uygun olmayan bir şeyi başkası yapınca böyle bir tiksinmeler, zorbalamalar falan?

dünya sizin etrafınızda dönüyor da haberimiz mi yok?
0
mathilda.may
(23.01.25)
(19)

Neden protesto yapamıyoruz? Neden sokağa düşmüyoruz?

damba
Bu bir kazan kaldırma duyurusu değil moderatörler, öncelikle onu söyleyeyim. Şunu merak ediyorum, gerçekten pankart, yürüyüş vs yaptığımızda, mesela hesabı sorulsun şu Bolu faciasının diye, tutuklanacağımız için mi dışarı çıkamıyoruz? Ben 30 arkadaşımla çıksam yürüsem ve slogan atsam, tutuklanıyor m
Bu bir kazan kaldırma duyurusu değil moderatörler, öncelikle onu söyleyeyim.

Şunu merak ediyorum, gerçekten pankart, yürüyüş vs yaptığımızda, mesela hesabı sorulsun şu Bolu faciasının diye, tutuklanacağımız için mi dışarı çıkamıyoruz?

Ben 30 arkadaşımla çıksam yürüsem ve slogan atsam, tutuklanıyor muyum? Ne lazım, valilik izni mi?
0
damba
(22.01.25)
cünkü gezi parkinda ülkecek sokaga ciktik ve hicbir sey olmadi.
0
sonsuz
(22.01.25)
@sonsuz ama çıktık, biz elimizden geleni yaptık, hiçbir şey olmasa bile kendimiz için çıktık. insanın varoluşsal anlamda manalı geleni yaşaması lazım, bana anlamlı geleni neden yapamıyorum? Cevap sonuçsuz kalacak diye olmamalı bence :(
0
🌸damba
(22.01.25)
Barışçıl gösteri anayasal hak, önceden izin alınmasına gerek yok.

"Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir."

İnsanlar neden sokağa dökülmüyorların ardında bir sürü şey var; bir yandan fazlasıyla sindirildi, sokağa çıkmak demek 100% polisle yüzleşmek demek.
Diğer yandan da modern zamanların ve sosyal medyanın bence birkaç etkisi var

1 - Gündem çok hızlı bulanıp değişiyor; Neyin peşinden koşulacağı ve kimin sorumlu olduğu belli değil, herkesin tepkisinin odağı bir diğerinden biraz daha farklı, gündem sürekli farklı şeylerin bombardımanı altında. Haliyle sokağa çıkacak kritik kitleya ulaşılamıyor.

2 - İnsanlar sosyal medyadan tepki gösterip bir şey yapmış gibi hissediyor ve bunun üstüne ayrıca sokağa çıkmaya gerek duymuyorlar.

3 - Çok fazla kamp var; aynı şeyi protesto etmek için bile olsa farklı görüşlerden insanlar yan yana gelmek istemiyor.
0
salihdt
(22.01.25)
Sonuçsuzluk değil konu sadece, gezi parkı eylemleri bir patlama noktasıydı ama halkın da bir kısmının döverek insan öldürebileceğini de gösterdi, yani protesto karşıtı birilerinin direkt protestoculara kinlenip aksiyon aldığı bir yer burası, o günlerde benimle yaşıt olan ali ismail o yaşında kaldı bense 30 yaşındayım.
Muhalif takılıp o protestoları dahi eleştiren insanlar gördükten sonra eylem falan yapılacak şey değil olarak kodladım ben artık.

Ek olarak 2015 yılı seçimlerinde de siyasetin iğrençliğini devlet bahçeli ile gördük ve halk dahi bir şeyler değiştirmek istese anladımki siyasetçilerin karakter sorunu buna müsaade etmiyor bu yüzden benim toplum için yapabileceğim şeyler siyasi açıdan bitti.
0
atom karincanin torunu
(22.01.25)
2 sebebi var;

1- gezi parkında feto ile birlikte insanlara yapmadıklari pislik kalmadı. Cinayet, ucu bucağı gelmeyen bir şiddet, iftira; aklına gelebilecek her türlü kötülük.

2- bu insanlar için değmez kafası. 2023 depreminden sonraki seçim sonuçları artık bu duyguyu arşa çıkardı sanirim.

Bu 2 düşünce-duygu birleşimi insanların eylemsizligine hatta tepkisizligine sebep oluyor.
0
makbur
(22.01.25)
milletçe yapamadıgımız 3 onemli sey

sıraya girmek
kaldırımda yurumek
protesto yapmak
0
Zetnikov
(22.01.25)
Bu genetğikle alakalı bir durum, biz Türkler tarihimiz boyunca sürekli bir demir yumruk tarafından yönetilmeye alışmışız ve çok az isyan etmişiz, yani tarihimize baksan en büyük ayaklanmamızın ilki Patrona Halil İsyanı ikincisi de Gezi'dir, arasında 1 milyon sene falan bi zaman aralığı var fakat Avrupa'ya bakıyorsun Fransızlar 50 defa imparatorluk yıkıp 70 defa cumhuriyet kurmuşlar İngilizler "ya ben senin yapacağın işi" deyip krala başkaldırmış 1000 sene önce falan kralın yetkilerini sınırlandıran Magna Carta'yı imzalatmışlar ve hepsinin tarihi böyle isyanlarla dolu, ha onlar da yeri gelmiş idam edilmiş yeri gelmiş yakılmış cezanın kralını yemişler ama vazgeçmemizler, biz zaten yönetim yanlısı bir ülke olmakla birlikte isyan potansiyeli az bir topluluk olduğumuz için bu görüşteki insanlar da haliyle sinmiş. Normal yani.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.01.25)
Bunun birçok sebebi var.

Birincisi önceden haber alınmaksızın barışcıl gösteri 12 Eylül darbesini yapan darbeciler tarafından Anayasal Hak olarak görülmüş. Ancak mevzuat gereği bunu yapabilmek için Valilikten ve önceden izin alman gerekir. Aksi taktirde gözaltına alınırsın.

İkinci sebep, bu toplum biat kültürüyle yetişmiştir. Şu an muktedirin kontrolünde olan kanaat önderleri öncülük etmediği sürece kitle hiçbir şeye karşı çıkmaz ve başkaldırmaz.

Üçüncüsü. toplumlar 3 bölümden oluşur. Birincisi zengin kesimdir. Onların, barışta ve savaşta ve de afette her durumda gözetecekleri ve durumdan istifade edebilecekleri yeşil renkli değerleri vardır. Ötesi onları ilgilendirmez.
İkinci olara fakir kesimi alalım. Onlar ekmeğinin peşindedir. Başka bir değer onlar için bir şey ifade etmez. Tek tük anlamlı gelmeler olsa da çoğunluk olmaktan doğan güçlerini ortaya koyma örgütlenebilme becerileri yoktur. Küçük şeylerle mutlu olurlar büyük olayları görme becerileri yoktur.
Orta kesim, orta gelir grubuna dahildir ve aydın kesimdir. Olayları görme ve değerlendirme becerileri vardır. Nispeten alt grubu örgütleme yetileri de vardır.Ancak bu kitlenin bu yetenekleri, gerek eğitimleri kalitesizleştirilerek gerek suni bir krizle fakirleştirilerek ellerinden alınmıştır, alınmaya devam edilmektedir.

Uzar gider bu liste.
0
Mirket
(22.01.25)
tkp çıktı ve çıkıyor. destek verilebilir
0
bahçedekisandal
(22.01.25)
Çünkü biz yetkililere kızmıyoruz akp ye kızıyoruz. Öyle olunca da kitlesel eylem olmuyor. Beşiktaş ta yangında ölenlerin sayısı da 29 du.
0
Cezcez
(22.01.25)
bugun istiklalde 10 kisilik bir tkp grubu yürüdü, göz altına alındılar.
0
deckard
(22.01.25)
@deckard

tkplilere herhangi bir gözaltı yok. ayrıca 10 kişilik bir grup söz konusu değil. kalabalık bir grup tkpli turizm bakanlığı önünde ve taksimde eylem yaptılar

x.com

ankara'da olanlar varsa bana yazabilir bilgi için
0
bahçedekisandal
(22.01.25)
0
Amaranta ursula
(22.01.25)
@cezcez bu çok anlamlı geldi, kitle hareketi gerekiyor ama birleşmemiz için bile belirtili bir kucaklama kapasitemiz yok gibi geliyor bana, herkes nasıl birbirine bu denli dışlayıcı olabilir. @bahsedelisandal gördüm, kaçırdığıma çok üzüldüm, takibe aldım teşekkür ederim @amaranta müthiş bir sahne
0
🌸damba
(22.01.25)
kendi adıma konuşacak olursam evde zor duruyorum toplumsal ölçekte olabileceğine inandığım ilk kıpırdanmada kendimi meydanda bulacağım. korkum da yok.

insanlardaki "bu millet için değmez" algısı bana acayip derecede empoze edilmiş bir algı gibi geliyor. unutmayalım ki seçimler 20-30 puan farklarla kazanılmıyor bu ülkede. yüzde 1-2 fark bu ülkenin yarısı demek. kimse azınlık psikolojisine düşmemeli şu durumda. ben benim gibi düşünüp hisseden bir sürü insanla karşılaşıyorum. başta yolsuzlukları, haksızlıkları araştırıp peşine düşen kamuyla paylaşan gazeteciler olmak üzere emek veren peşini bırakmayan, üniversitelerde hala burada bir şeyler yapmak için uğraşan insanlar, hayatında hiç bunlarla aynı safta durmamış onca insanı görmezden gelmek bence büyük haksızlık. ama bu malum kişinin hissetmemizi istediği şey: çaresizlik ve yalnızlık. gerçekten insanların duygularını nasıl kontrol edeceklerini iyi biliyorlar ve çok güzel yılgınlık yaratıyorlar.

insanların dışarı çıkma konusundaki çekimserliğini anlamak zor değil. yine yalnız kalma korkusu var bence, dışarı çıkıyorsun fişleniyorsun ve şiddet görüyorsun. belki tutuklanıyorsun. o yüzden buna partilerin önderlik etmesi gerekiyor çok çok miting yapmalılar halk da onların önderliğinde toplanmalı bence.
0
Mossy
(23.01.25)
@mossy söylediğinizde haklısınız, ben de kendimi zor tutuyorum. Ama burada bir arkadaşın söylediği, bunun bir kitle hareketi olmasının önünü açmak olurdu. Herhangi bir parti ya da partiler tabii ki miting yapabilirler ama asıl partisiz, millet nedir fark etmeden, din, dil, ırk, siyasi görüş fark etmeden bir araya gelmek daha elzem değil mi? O zaman bir araya gelirsek bizi yıkamazlar. Ama bir parti altında olduğumuzda, evet, fişleniyoruz. Bilemiyorum. Bu çözüm üretmek şart ama.
0
🌸damba
(23.01.25)
bunu kendine sorabilirsin. neden sokaga cikmiyorsun? kendi adima turkiye'de olsam cikmazdim. sebepleri;

1) devlet cok sert. dayak yer, joplanir, goz altina alinirsin. bir organizasyon lazim.
2) organizasyon yok. bu organizasyonu en iyi saglayacak olan siyasi partiler. onlar bile halki kin ve dusmanliga tahrik etmekten yargilaniyor. demirtas'in yargilanmasina alkis tutanlar ama o da terorist diyenler devletin istedigi herkesi terorist olarak damgalayabilecegini fark ettiler. demirtas yine ayni bu sekilde halki sokaga cagirdigi icin iceride su anda.
3) kaybedeceklerim var. kariyerim var, gorece rahatim yerinde.

devlet o kadar sert ki 82 anayasasi ile beraber, en ufak bir elestiri kaldiramiyor yonetim. erdogan olene kadar gun yuzu gormeyi unutsun turkiye. olene kadar iktidarda. anayasayi da degistirirse ulkenin toparlandigini biz goremeyiz.
0
antikadimag
(23.01.25)
Anayasayı, evrensel hukuk ilkelerinin hiçbirini zerre sallamayan bir tek parti iktidarını öyle yürüyüş yaparak falan protesto edemezsiniz. Zaten bunu yapamayın diye her köşe başını tutup kafasını göstereni daha orada ezen bir teşkilat var karşınızda.

Temel sorun örgütsüzlük. Sahip olunan gücü, tıpkı güneş ışığını tek bir noktaya toplayarak yakıcı bir güce dönüştüren merceğe yani örgütlü hareket etmeye ihtiyaç var. Bu yapılamasın diye 12 eylülden bu yana ülkede ne bir sendikanın ne de sivil toplum örgütünün etkin olmasına izin verildi.

Bu sistemin, bu çarkların bizim sayemizde döndüğünü fark ettiğimiz zaman, eğer istersek bu çarkları komple durdurabileceğimizi de fark edeceğiz. Örneğin pazartesi günü 500 bin kişi bankasına gidip hesabındaki tüm parayı nakit olarak çekmek istediğini söylese seyreyle gümbürtüyü. Örgütlü bir şekilde mercek buraya doğrultulduğunda sistemin ne kadar hızlı kitlendiğini ve para kaybetmeye başlayan tosuncukların nasıl totolarının tutuştuğunu keyifle izleyebiliriz aslında. ama mesele, bunu yapabilecek örgütlenme düzeyine erişebilmek. Çünkü bize karşı uygulanan bu zulmün yakıtı aslında bizim paramızdan geliyor. Gezi döneminde hükümete destek veren bir bankayı protesto etmek için insanların hesaplarını kapatmaya başlaması ile birlikte bankanın nasıl anında tornistan ederek yanlış anladıklarını anlatmak için neredeyse taksim meydanına protestocuların yanına inecek duruma gelmelerini hatırlayın.
0
thracia
(23.01.25)
Bu işi organize edebilecek, elinde insan gücü ve maddi gücü olan 3-4 tane yapı var, hepsi hükümet ile işbirlikçi. chp, mhp vs.

Türkiye'de şu an birileri yeni dizayn yapıyor. Bu çok önceden anlaşılmış bir yapı bence. Bunda da akp, mhp, dem, chp ve akp artıkları (deva vs.) anlaşmış durumda. Bunun içinde her şeyi yapıyorlar.

- Satın alabildiklerini alıyorlar.
- Etkisi olan sosyal medya kullanıcılarını göz altına alıp, korkutuyorlar.
- Sesi çıkan Ümit Özdağ, Tancu Özcan gibi siyasetçileri pasifize etmeye çalışıyorlar.
- Bölücü parti mhp'nin gençlik kolları : alenen herkesi tehdit ediyor vs. vs.

Kısaca tüm tuşlara basıyorlar. Normal vatandaşın bu ortamda çıkıp, protesto yapması çok zor. Adamlar alenen hukuğu rafa kaldırdılar.

Burada chp'nin yeri göğü inletmesi, ortalığı ayağa kaldırması lazım. Ama adamların derdi de gelecek yeni anayasa ve federatif yapı. Arada sırf gaz almak için, ilkokul müsameresi tadında işler yapıyorlar.

Türkiye'nin önümüzdeki yılları karanlık.


.
0
kartallar yuksek ucar
(23.01.25)
(13)

Tonik tek başına içilir mi?

kibritsuyu
Hayatım boyunca bu tonik denen içeceği tek başına meşrubat gibi, gazoz gibi bardağa doldurup içen görmedim. Ne restoran menüsünde gördüm, ne yemeğe gittiğim bir yerde ikram edildi. Sadece cin tonik yaparken kullandım ve sadece bu amaçla kullanıldığını gördüm.Şundan soruyorum. Gerçekten sprite gibi a
Hayatım boyunca bu tonik denen içeceği tek başına meşrubat gibi, gazoz gibi bardağa doldurup içen görmedim. Ne restoran menüsünde gördüm, ne yemeğe gittiğim bir yerde ikram edildi. Sadece cin tonik yaparken kullandım ve sadece bu amaçla kullanıldığını gördüm.

Şundan soruyorum. Gerçekten sprite gibi alıp içen varsa lafım yok. Ama sadece cin tonik yapılacaksa niye 1 litrelik koca şişeyle satıyosunuz oğlum, kim içecek o kadar cin toniği? Sonraki sefere bıraksan da gazı kaçıyor. Niye yok bunun küçüğü?

edit: küçükleri de var ama o da açacakla açılan metal gazoz kapaklı. yani onu da açtın mı bitirmek zorundasın, o da 1 kadeh için fazla geliyor.

yahu keyfim geldi bi tane cin tonik içeyim diyip tek kadeh içemiyorum. büyüğünü açsam 20 kadeh tonik ediyor, bitirene kadar gazı kaçıyor. küçüğünü açsam, bugün bir tane içeyim, yarın da bir tane içerim biter diyemiyorum, çünkü kapağını geri kapatamadığım için onun da ertesi güne gazı kaçıyor.

çok saçma değil mi, küçüğünü açıyorsan tek seferde en az 2-3 tane içeceksin, büyüğünü açıyorsan 20 tane içeceksin. ya da kalanı her sefer ziyan edeceksin.
0
kibritsuyu
(21.01.25)
Küçükleri de var. 200-250ml civarı, Schweppes'in. Tek başına tadı çok kekri olacağından pek rağbet görmez ama içilemez de değil. Biz litrelik alıp evde cool lime hazırlarken katıyoruz. Lime'a hem su hem de soda kattığımdan bunun gazının kaçıp kaçmaması pek önemli olmuyon. Şeker tadını kırsın diye katıyoruz.
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(21.01.25)
Tek başına içilecek bir şey değil berbat bi tadı var ama kardeşim tek başına içiyor, özellikle para verip alıp tek başına içtiğine birkaç defa şahit oldum.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.01.25)
Tek başına içerim.
Limonla içerim.
Zencefil ve limonlu içerim.
Misafire Müslüman kokteyli yaptım diye komiklik yapar onlara da iciririm.
0
allah yazdiysa bozsun
(21.01.25)
Bir dönem içiyordum. İlk içtiğimde beğenmemiş bu ne lan demiştim ama birkaç sene sonra içtiğimde beğenmiştim.
0
put it in your appropriate place
(21.01.25)
cam sisede 200-250 ml olarak da satiliyor burda (almanya), tonic olsun bitter lemon olsun ben sade icmeyi seviyorum ve arada aliyorum.
0
mamu
(21.01.25)
içerim , güzel oluyor. birara baya sarmıştım da aramiyorum artik.
0
evimin paspasi
(21.01.25)
İçeni var, küçük şişede de satılıyor, içerdiği kinin kramplara engel oluyor diye denedim ama hiç hoşuma gitmedi tadı, gereksiz şekerli geldi. İçenler de gazoz niyetine severek içiyorlar.
0
(21.01.25)
Zorlarsan icersin de ozenilecek bir sey degil.
0
hot potato
(21.01.25)
Hocam şöyle diyim, cin tonikte tonik cine eklenen bir şey değil. Cin, toniğe ekleniyor aslında. İngilizler Hindistanı kontrol ederken sıtma hastalığına karşı tonik içindeki kinin maddesinin etkili olduğunu buluyorlar. Oradaki askerlerine de toniği içirmek istiyorlar ama askerler tadını beğenmediği için cin katıp içmeye başlıyor. Bu sayede cin tonik ortaya çıkıyor. Yani tadını sevip içen vardır tabii ama toniğin tadı kötü diye cin tonik ortaya çıktı zaten
0
nundu
(21.01.25)
bol buz ve bir dilim limonla ferahlatıcı olabilir.

hatırlayın pandemi zamanında kinin bu hastalığa iyi geliyor deyu bolbol tonik için şeklinde gazlamışlardı milleti. hatta tv reklamları bile olmuştu o dönem.

içkilere karıştırılarak kullanılması tercih ediliyor ama gazoz gibi de içilir.
0
exlibris
(21.01.25)
tek basina guzel bir sey degil, tropik yerlerde sitmaya karsi ilac olarak iciliyormus ama simdi kokteyl disinda kullanan gormedim.
0
antikadimag
(22.01.25)
arada canim ceker alir icerim.
icilmez diye bisey yok, aci seyleri seven birisi olarak benim hosuma gidiyor.
0
cooperr
(22.01.25)
İçerim
0
efx
(23.01.25)
(21)

kitaplarınızı yarım bıraktığınız oluyor mu?

m e b
selam.okuma alışkanlığı olmayan, "dikkatim dağılıyor, o yüzden yarım bırakıyorum", "başladım, sonra bitirme fırsatım olmadı" gibi gerekçeleri olanlardan ziyade "bir kitaba başlıyorum, hoşuma gitmiyorsa doğrudan bırakıyorum" gibi tamamen bilinçli bir yarım bırakıştan bahsediyorum. kitabın dili, yazım
selam.

okuma alışkanlığı olmayan, "dikkatim dağılıyor, o yüzden yarım bırakıyorum", "başladım, sonra bitirme fırsatım olmadı" gibi gerekçeleri olanlardan ziyade "bir kitaba başlıyorum, hoşuma gitmiyorsa doğrudan bırakıyorum" gibi tamamen bilinçli bir yarım bırakıştan bahsediyorum.

kitabın dili, yazım tekniği, konusunun tırtlığı, yazarın taraflı bakışı vs beni zorlasa da o kitabı bitirmeye çalışıyorum. zaten şu yaşıma kadar da üç kitabı yarım bırakmış veya "şu an vakti değil, ileride okurum belki" demişimdir (o kitapların bir daha suratına bakmadım gerçi).

hoşuma gitmeyen bir kitabı bitirdiğimde de aşırı sinirleniyorum bu arada. halbuki ya yarım bırak ya da hayıflanma, değil mi?

neyse, sizin de bu gerekçelerle bıraktığınız kitaplar oluyor mu? en son yarım bıraktığınız kitap neydi?
0
m e b
(21.01.25)
kendimi çok zorlamama rağmen kitap ilerleyemiyorsa, bırakıyorum. pek hoşuma giden bir durum değil tabii
0
kondansator
(21.01.25)
Ben önceden illaki bitiriyordum sonra birgün mina urgan'ın kitaplarından birini okuyordum hangisi hatırlamıyorum

Orada Urgan'ın kendisi de başladığı kitabı beğenmese de illaki bitirdiğini anlatıyordu

Sonra bunun üstüne Fethi Naci'nin kendisine "Karpuzu kestin baktın ki kabak, gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?" dediğini söylüyordu.

Mantıklı geldi, artık sarmazsa devam etmiyorum.

En son Görmek'i yarım bırakmıştım.
0
akhenaten
(21.01.25)
Eğer %10, %15 civarına kadar olmuyorsa bırakıyorum.
0
salihdt
(21.01.25)
Oluyor olmaz mı, bazen mevsim sebebiyle bile okuyamadığım kitap oluyor. bakıyorum tam yazlık ya da tam kışlık bir kitap o mevsime erteliyorum ya da bakıyorum hiç sarmadı, beklediğim gibi gelmediyse erteliyor ya da tamamen bırakıyorum.
Sonsuz hazine gibi kitap var yeryüzünde hangisini okuduğunun ne önemi var sen okuduktan sonra, yediğimiz içtiğimiz gibi beğendiğimizi sevdiğimizi okumakta özgürüz. istersen aynı kitapları bile dön dön oku, kim karışır. ben çok okudum eskiden okuduğum kitapları, hala da özledikçe, okuduklarım vardır.
0
erty_ksk
(21.01.25)
Evet bırakıyorum en son bir polisiye hayranı olarak Ahmet Ümit'in Kayıp Tanrılar Ülkesi'ni yarısında bıraktım. Normalde bir kitabın ilk çeyreğine gelmeden içine çekip çeymeyeceği anlaşılıyor, eğer beni çekmemişse bırakıyorum. Hayat zevk alınmayan bir kitabı zorla, sırf bitirmiş olmak için okumaya devam edecek kadar uzun değil okunacak birçok kitap var onların zamanını böyle bir durum için harcamak bence gereksiz.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.01.25)
Hiç sevmediğim takıntılarımdan biridir.
Başladığım kitabı ya da filmi bitirmek zorundayım.
@ cosmicstring'in dediği gibi hayat kısa, kitap çok ama bunu kendime anlatamıyorum.
0
Mirket
(21.01.25)
Eskiden zorla ve inatla bitiriyordum. Artık sarmazsa bırakıyorum. En son China Mieville'in romanlarından birini bırakmıştım galiba.
Hayat kısa, kitap çok. +1
0
kobuzchu kiz
(21.01.25)
non-fictionlarda pek olmuyor. cünkü konusunu bilerek seciyorum. yazarin dilini begenip begenemdigimi 10 sayfada anlarim zaten ona göre alirim ya da almam.

fictionlarda cok oluyor. karakterlere cok uyuz olursam, konu sacma ya da fazla karmasik gelirse birakiyorum. sürükleyici degilse birakirim.
0
sonsuz
(21.01.25)
hic zorlamam, sikildigim kitabi ilerlemeyecegini hissedince birakirim.

yaratma cesareti'ni biraktim daha baslarinda. cevirmen ceviriden cok kendi anladigini anlatmis kitaptan uzun dipnot ve hayvani bir onsoz yazarak. cok sikti biraktim. hatta unutup ikinciye basladim, onda da biraktim. ingilizcesinden okurum belki daha sonra.

guzel oldugu halde kosmasaydim yazamazdim da yarim kaldi ama devam ederim diye umuyorum. bu bilincli bir yarim birakma degildi :)
0
lemmiwinks
(21.01.25)
"dikkatim dağılıyor, fırsat bulamıyorum" bahaneleri dışında nadir de olsa bıraktığım oluyor.

muazzez ilmiye çığ'ın bir kitabını okuyordum yıllar önce. kendi alanıyla ilgili yazdıklarına bir şey demeyeceğim, ama benim iyi bildiğim konularda hatalı argümanlarına denk gelmiştim hem de yoğun şekilde. devam etmek istemedim.

bundan sonra yüz tane kitap daha yarım bıraktım ama sebepleri en başta belirttiğiniz okuma alışkanlığı eksikliği.
0
biseysorcaktim
(21.01.25)
mumkun oldugunca zorluyorum ancak evet biraktigim oluyor. bazen bazi kitaplarin zamani degil diye dusunuyorum. mesela Ursula Le Guin'in 2-3 kitabini arka arkaya bayilarak okudum, sonra Mulksuzler'e basladim, mumkun degil gitmedi kitap, ne okudugumu anladim, ne geri donunce hatirladim, kitabin icine giremedim filan olmadi bi sekilde, biraktim. Tekrar donerim bir sure sonra.
0
kassiopeia
(21.01.25)
düzenli olarak kitap okuduğum zamanlarda en net hatırladığım yarım bırakma olayı mülksüzlere ait.
0
elorelia
(21.01.25)
Evet zamanının gelmediğini düşünüp bıraktığım kitaplar oldu, bir şekilde geri dönüp bitirdiklerim de oldu, az da olsa bir daha dönmediklerim de olmuştur.
0
amelie poulain
(21.01.25)
ben beğenmezsem direkt bırakırım hatta yazarına söylenirim küfür bile edebilirim bu ne biçim kitap diye :D

en son kinyas ve kayrayı bıraktım, birkaç sayfa okudum baktım feci kötü. aşırı depresif bir şeydi. hayatta okumam öyle bi kitap.
0
turuncu tonlarda
(21.01.25)
Her kitabın zamanı var. Şu an okuduğum kitap beni aşırı düşürüyor mesela, içimi sıkıyor. Baksan Türk klasiği, okumayanı dövüyorlar ama şu an bana iyi gelmiyor. Böyle olunca biraz zorlayıp olmazsa bırakıyorum. Allah kelamı değil neticede.
0
sekizdokuzon
(21.01.25)
bol kitap okuyan biriyim 1 ocaktan bu yana 5 kitap bitirip toplamda 1276 sayfa okumuşum. bu istatistiği de vereyim ki anlaşılsın. Bu kitaplardan yarım bıraktığım olmadı. Çok zorluyorsa, aynı cümleleri tekrar tekrar okuyorsam bırakıyorum.

son yarım (yarım bile değil 10-15.sayfada) bıraktığım kitaplar: Virginia Wolf- Deniz Feneri, Adam Fawer-Oz, Oğuz Atay-Tutunamayanlar
0
matilda
(21.01.25)
Çocukluktan yetişme iyi okuyucular artık ne tarz seveceklerini bildikleri için bir kitabin isminden, cisminden etkilenmezler ve okudukları bütün kitapları çok severler sevmeyecekleri kitaplari da hiç sevmezler.

Ama diğer arkadaşlar için bir yazar dostumun bir kitabinda da verdiği tavsiyeyi vereyim. Bir kitabın herhangi bir sayfasını açtığınızda ve okuduğunuzda bir sonraki sayfayı açma isteği güçlüyse o kitabın tamamını seversiniz.

Onun dışında sevmeyeceğim bir kitabı okumaya devam ederken kendimi hayal bile edemiyorum.
0
alimcgraw
(21.01.25)
kendimi çok zorlamama rağmen kitap ilerleyemiyorsa, bırakıyorum. pek hoşuma giden bir durum değil tabii +1

Bazı kitaplar cidden kötü. Lanet olsun der bırakıyorum.
0
put it in your appropriate place
(21.01.25)
en son sefiller'i yarım bıraktım. kitabın %22'sindeyken bıraktım. (1600 sayfa galiba)

kitabın gidişatı vs çok belirgin olduğu için daha fazla okumak istemedim.
0
makbur
(21.01.25)
yarim birakma olmuyor ama giremedigim kitaplar oluyor. bazi kitaplardan sekiyorum birkac kere denememe ragmen.
0
antikadimag
(22.01.25)
Eskiden zorlardım kendimi, artık akmıyorsa veya beğenmemişsem bırakıyorum. Bir de tabii bildiğim bir yazarın kitabıysa daha fazla şans veriyorum. Orhan Pamuk mesela; illa ki o ilk 50 sayfasında sıkılacağımı biliyorum, yazarın dünyasının içine girene kadar o sabrı göstermem gerekiyor. Sonrasında akıyor benim için kitap.
0
SiyamkedisiZorro
(22.01.25)
(15)

Duyurucuların unutulmaz cevapları

sekizdokuzon
Benim sık sık hatırlayıp güldüğüm bir tane var. Yine kadın-erkek ilişkileri konuşuluyor. Bir kadın yazar başka birine libidosu çok yükselirse falanca marmelatı yemesini önermişti. O cevabı aşamıyorum :p Sizin böyle okuyup da aklınıza kazınan cevaplar hangileri? Nick vermenize gerek yok.İyi akşamlar.
Benim sık sık hatırlayıp güldüğüm bir tane var. Yine kadın-erkek ilişkileri konuşuluyor. Bir kadın yazar başka birine libidosu çok yükselirse falanca marmelatı yemesini önermişti. O cevabı aşamıyorum :p

Sizin böyle okuyup da aklınıza kazınan cevaplar hangileri? Nick vermenize gerek yok.

İyi akşamlar.
0
sekizdokuzon
(17.01.25)
Yıllar önceki bir duyuruydu o yüzden eksik ya da tam doğru hatirlayamayabilirim. Soruyu soran kişi depresyona girdiğini yazmış öneri istiyor. Birisi de psikiyatriste gitmesini önerdi. Soru sahibi arkadaş da " her soruya psikiyatrist öneriyorsunuz" gibi bir şey dedi. Cevabı yazan kişi de " ne önerelim, nane limon iç sabaha bir şeyin kalmaz" yazmıştı :))

Dediğim gibi çok eski bir duyuru umarım doğru hatirlamışımdır.
0
rock n roll
(17.01.25)
Borc batagindayken, evde telefonu kurcalarken kredi cekip daha da borca batan biri vardi. Hatirladikca guluyorum :)

Tv basinda uzanmisken kendini dertlere gark edisi gozumun onune geliyor.
0
brkylmz
(17.01.25)
Unutulmaz cevap değil ama unutulmaz bir soruya şahit olmuştum.

Bi kullanıcı kıç deliğinin fotoğrafını çekip basurla alakalı bir soru sormuştu. Bu sitenin zirvesi oydu bence. Bilen bilir baya oldu :)
0
yurtsuz john
(17.01.25)
www.eksiduyuru.com

Ya unutulmaz cevap aklıma gelmedi gelirse editlerim ama şu duyuruyu aşamıyorum ben de
0
kullanicadi
(17.01.25)
“Spor yap”
0
thesomberlain
(17.01.25)
kicini cekip atan eleman bu isin doruk noktasidir sanirim. altina da hocam killarini neyle yikiyorsun cok canli ve parlak gozukuyor yazan eleman. ss'i varsa bi buldurun be.
0
antikadimag
(18.01.25)
Ayrıl coco
0
strawberry first
(18.01.25)
ayrıl coco +1
0
biravekahve
(18.01.25)
sırf cevap vereyim diye giriş yaptım siteye.
gerçi benimkiler yazılmış ama gönlümden geçenler listesi yapayım madem;

1- kedi kumuna "başlayış o başlayışşş" diye işediğini yazan duyurucu,
2- kıçını çekip atan eleman +1 bu arada çok fenaydı ya, kıllı falan
3- bok kokulu yatak olayı hahashaah aşamıyorum ben onu ya, yatağa sıçılması nedir abi .d
0
thedepressed
(18.01.25)
ayrıl coco +1

slogan oldu resmen.
0
blatta hiberna
(18.01.25)
@yurtsuz john'un bahsettiği basurunu göstermek için makatının fotoğrafını atan adamın duyurusuna gelen cevap unutulmazdı:

- hocam kıllarını neyle yıkıyorsun çok canlı ve parlak görünüyor.

edit: sonradan fark ettim @antikadimag aynı cevabı vermiş.
0
himmet dayi
(18.01.25)
totosunu çeken arkadaşın duyurusu şurada:

imgur.com

bahsedilen cevap da orada duruyor.
0
tabudeviren
(18.01.25)
Girit'e gidiyorum, tavsiyelerinizi alayim diye duyuru acmistim, bir arkadas Nikos Kazancakis'in mezarıni ziyaret etmemi tavsiye etmisti, onu hala asamadim :) Istanbul'a gelen Ingiliz'e Cahit Sitki'nin mezarini ziyaret et demek gibi bir sey bu.
0
tantamount_to_equivalent
(19.01.25)
Aşk konusunda gelen bir yanıt çok sitemliydi: 'yeni bir kadın bulursun unutursun dert etme kaymak bey' minvalinde bişidi.

:d
0
baldan kaymak
(19.01.25)
Yıllar önce erkek bir duyuru kullanıcısı kafasını ustura ile kazıtmak istediğini söylüyordu. Altına birisi şöyle bir cevap yazmıştı önce kafanı 2 numara ile kazıt kafan bronzlaşsın direk ustura ile kazırsan kafan bekçi götü gibi bembeyaz olur." diye bir cevabı vardı. Baya gülmüştüm bu cevaba
0
komando kani var bende
(21.01.25)
(10)

Sizce de cok guzel degil mi?

krmzbvl
Gene icimizin yaglari eridihttps://www.instagram.com/reel/DENI3yUMrNU/?igsh=a3YxbmEzY3pkcjhj
Gene icimizin yaglari eridi

www.instagram.com
0
krmzbvl
(15.01.25)
videoya çekilmeseydi, evet.
0
the guy from batman
(15.01.25)
Dünya'yı güzelleştirmek ne kadar kolay. Değil mi?
Minicik bir dokunuş yetiyor.
0
Mirket
(15.01.25)
Batmandaki dayı+1
Yani video işin içine girince ben biraz soğuyorum:/ çünkü amacı sosyal medya olan bir sürü kurum ve insan var.
0
logisticsmanager
(15.01.25)
Bu aralar bunlar popüler oldu, yurt dışında da yurt içinde de hep benzer temada videolar görmeye başladık. Tabii ki münferit olarak tatlı ama özünde samimi bulamıyorum.
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(15.01.25)
Videonun ilk saniyesinde yine öğrencilerini kullanarak prim kasan bi öğretmen diye düşünmüştüm, baya alanen emekçi insanı da kullanmış prim için. Çok ayıp ve yanlış. Güzel değil çünkü asıl nedeni iyilik değil
0
nundu
(15.01.25)
from batman+1 primciler
0
ala09
(15.01.25)
değil.

çünkü o yaşta çocuklar kimi sevip kimi sevmeyeceklerini bilmedikleri için sürüdeki kuzular gibi davranır.

öğretmen dedi diye yapılmış sarılmalar ama tabi adamın sevinci tatlı da, biz bilmesek de olurdu.
0
mathilda.may
(15.01.25)
güzel bi video, benim hoşuma gitti. mutlu oldum.

ama söylenen eleştirilere de hak veriyorum.
her şey prim için, her şey reklam için. bilemiyorum sosyal medyada paylaşmak olmasa idi, yine yapılır mıydı böyle jestler.
yine de iyi yanından bakıyorum olaya, ufak dokunuşlar mutlu ediyor.
0
biseysorcaktim
(15.01.25)
Hizmetli, mutlu oldu mu? Oldu. Bundan sonra işine gücüne, öğretmene, öğrenciye daha bir sıkı sarılır mı? Sarılır.

Öğrencilere bir faydası oldu mu? Oldu. Bundan sonra, insanları böyle küçük sürprizlerle mutlu edebileceklerini öğrendiler.

Okul için bir kazanım oldu mu? Oldu. Düşük bütçeli, öğretici bir etkinlik oldu ve personeli birbirine bağladı.

İnsanlık kazandı mı? Kazandı. Seyreden iki kişi 'Yaa şu şahsa ben de böyle bir sürpriz yapayım.' dediyse, Ne mutlu onlara.

Beğenmeyenler daha ne istiyor, Ben anlamadım.
0
Mirket
(15.01.25)
mirket +1

ogretmenler bir sey organize etmis ve 1000 takipcisi olan - ki takipciler okulla ilgisi olan ogrencilerdir, velilerdir - okulun instagram hesabindan paylasmislar. hemen prim su bu hesaplarina gerek yok. batman'daki devlet okulu prim yapip influencer olup istanbul besiktas'ta yasayan ogrencileri mi cekecek kendine. ogretmen prim yapip st. joseph'e mi gidecek? insanlar kendilerince bir guzellik yaratip bunu kayda almislar. sen nasil arkadasina dogum gunu pastasi surprizi yapip instagrama cekip koyuyorsun o iste.

o kadar genis dusuneceksek uzerimize aldigimiz marka kiyafet de, ortamda yaptigimiz espri de prim icin. adim atamayiz prim olmayacaksa. konsere gidince video cekip atmayacagiz o zaman, o da prim cunku. ya da kendince gordugun bir guzelligi insanlarla paylasmak olarak da bakabiliriz. ben ikincisini tercih ediyorum.

guzel hareket. oyna devam.
0
antikadimag
(16.01.25)
(12)

iş hk

baldan kaymak
1) günün kaç saati dolu geçiyor?2) haftada kaç gün mesai saatinde çıkabiliyorsunuz?3) stres seviyesi nedir? Ayda 1-2 gün ya da yılda 1 hafta gibi.ben başlayayım:1) neredeyse tamamı böyle geçiyor.2) belki 1-2 gün, yaklaşık 6-8 aydır mesaili.3) ne olacak diye kriz geçiyor. Koşuşturmaca bitmiyor. Bi iş
1) günün kaç saati dolu geçiyor?
2) haftada kaç gün mesai saatinde çıkabiliyorsunuz?
3) stres seviyesi nedir? Ayda 1-2 gün ya da yılda 1 hafta gibi.

ben başlayayım:
1) neredeyse tamamı böyle geçiyor.
2) belki 1-2 gün, yaklaşık 6-8 aydır mesaili.
3) ne olacak diye kriz geçiyor. Koşuşturmaca bitmiyor. Bi işin ortasındayken "onu bırak bunu önceliklendirelim" diye daha büyük bir iş geliyor. Haliyle takvimler atlıyor.

Açıkçası zamanla yığıldı birşeyler gibi geliyor. Konuştum da ama birşey değişmedi. Şu saat oldu mesaiye kalınca iş mi değiştirsem diye düşünmeye başladım. Yaşıtım bir arkadaşım da "ben youtube yayınına giriyorum, gelirsin sende" diyince "ne yapıyorum lan ben" dedim kendime. Dolayısıyla ortalamayı merak ettim. Biraz iç döker gibi oldu. Cevaplar için teşekkürler.
0
baldan kaymak
(14.01.25)
Yeni işimde 12. günüm, normali bu değildir umarım.
1- 7-8 saat
2- 12 günde bir kere akşam kaldım.
3- Stres sıfır.
0
gabe h coud
(14.01.25)
son saate enerji kalmıyor geri kalanı dolu (toplam net çalışma süresi 7,5 saat)
ya seve seve ya da işsizlik
0
bir soru sorcam
(14.01.25)
Sektöre çok bağlı sanırım ben daha temel bilimler alanındayım, yakın bir arkadaşım finans alanında ikimizin programı komple zıt. Onun programı sizinki gibi. Benim doluluğum projelerin gidişatına göre değişiyor. Bazen tam gün dolu bazen neredeyse hiçbir şey yok, bu döngü her ay yaşanıyor. Mesaim yok, stres seviyesi de ne az ne fazla.
0
akhenaten
(14.01.25)
Öğle arası, tuvalet, iki dk kalkıp çay kahve alma dışında tamamen dolu geçiyor.
Mesai saatinde çıksam bile haftada en az 1-2 gün PC ile eve gelip aksam çalışıyorum yoksa yetişmiyor. Fazla mesai ücreti yok üstelik:(
Stres düzeyi 7/10.
0
Amaranta ursula
(14.01.25)
şu anda çalışmıyorum ama çalıştığım son dönemlerdeki ortalamamı ve yorumlarımı aktarayım.

1- 4 saat kadar. yönetici olduğum için geri kalanı da ofis içi toplantı ve konuşmalarla geçiyordu.
2- neredeyse her gün istediğim saatte çıkabiliyordum ama eve gittiğimde de iş bir yandan devam ediyordu. ayda 1-2 kere de kalmalı iş seyahati oluyordu. yılda 2-3 kere de gece gece evden fırlayıp ofise gitmeli krizler oluyordu.
3- sektör gereği, stresi sıfırlamak mümkün değildi. hatta biraz stres olmazsa, rehavet sizi geriye götürüyordu. yine sektör gereği, iş kazaları ve iş yerindeki işle alakasız kazalar sıfırlanabilir değildi. 4 yılda 2 kişi beyin kanaması geçirdi (kesinlikle iş yeri kaynaklı değil) bunlardan birisi vefat etti. bu ve benzeri durumlar inanılmaz stres yaratıyor.
0
co2s2
(14.01.25)
1) 3-4
2) Her gün (sahada çalışıyorum)
3) Üç ayda iki hafta.
0
soft
(15.01.25)
Bazen 3-4 bazen 8. Bazen saatlerce toplanti oluyor normal is yapamıyorum bile.

Bilmem. Mesai saatim yok pek. Gün içinde işim varsa 1 saat gidip yapabilirim falan, önemsiz yani.

Sürekli ama yani böyle hani beni etkileyen bir stres değil. Yani calismaktan çok mutluyum, tedarik zincirini çok seviyorum ama kesinlikle herkese göre değil. Misal bundan önceki işimde gece zor uyurdum stresten. Ondan mutluyum yani.
0
logisticsmanager
(15.01.25)
abd'de big five denilen tech sirketlerinden birindeyim.

1) 10 gibi gidip 3 gibi cikiyorum. arada 1 saatlik ogle arasi oluyor. ben proje yoneticisi olarak calisiyorum ama bircok yazilimci gunde 2-3 saat calisiyor.
2) her gun.
3) ben burada yeni basladigim icin su an cok yuksek degil ama gecen vp'lerin de oldugu toplantida 100'den fazla kisiye sunum yaptim. o stresliydi.
0
antikadimag
(15.01.25)
bazı haftalar ekstrem zorlu geçse de genelde şöyle;

1-günde 3 4 saat doluluk.
2-mesaiye 2 senedir en fazla 15 gün kalmışımdır hepsinde de kendi isteğimle kaldım.
3-stres yok sayılır.
0
yenibirgüzelnick
(15.01.25)
1- günde 1 saat
2- istediğim saatte çıkabilirim
3- stres sıfır gibi
benden önceki yönetici ablamız iyi çalıştığı için işler tıkırında
0
rahmi pinkfloydoglu
(15.01.25)
1) Ortalama 2-3 saat (maalesef)
2) Neredeyse her zaman, hatta normalden bir tik erken cikiyorum bazen.
3) Gorece yuksek ama isin coklugundan degil, azligindan, vicdan muhasebesi, faydali olamama hissi vs stres yaratiyor.
0
mbond
(15.01.25)
patrona son 2 saat çalışmayorum, gözüm başım ağrıyor maaşımdan kes erken çıkayım desem kovulur muyum
0
bir soru sorcam
(25.01.25)
(4)

Loş Angeles ta yanan Türklere ait evler...

primetime
Gerçekten bu kadar çok mu? medyada falan gördüklerimiz doğru mu? Turabisinden soylusuna Ahmet Hakanina herkesin evi çıktı burada. Aslı var mı acaba?
Gerçekten bu kadar çok mu? medyada falan gördüklerimiz doğru mu? Turabisinden soylusuna Ahmet Hakanina herkesin evi çıktı burada. Aslı var mı acaba?
0
primetime
(12.01.25)
Şimdi İngiltere'ye yerleşiyor ünlüler, çok dikkatimi çekiyor. İngiltere'den önce Amerika'ya akın ediyorlardı. Bence mümkündür.
0
muhayyer divan
(12.01.25)
o video makara. gerçek değil. illa oralarda evi yanan türk olmuştur tabi ama kimin kesin bilmiyorum
0
avatar is back
(12.01.25)
yerlesik tanimadigin turkler olabilir ama cok cok azdir bu. oyle medyatik unluler amerika'da ev aliyorsa genelde florida'dan ev aliyor. california'ya gidip gelmek zor.
0
antikadimag
(13.01.25)
kenan doğulu'nun evi yanmış.
başka insanları bilmiyorum. doğulunun orada evi olması beni şaşırtmaz. yanması da şaşırtmaz.

başka kimler var? diğerlerini duymadım ben.

ünlüler (ününe göre) kamyon yüküyle para kazanıyor. kimileri farklı alanlara yatırım yapıyor ya da bizim yaşantımız için cennet denilebilecek yerlere taşınıyor. 3-5 milyon dolarmış oradaki evler. o ünlülerin türkiye'deki lüks konutları da aynı değilse bile benzer tutardadır.

edit: kenan imirzalioğlu, sinem kobal, turabi, beren saat, serenay sarıkaya.
turabi dahil hiçbirinin bi kaç milyon dolar verip ev alamayacak kadar az parası yok. alırlar.

aynı haberda serenay sarıkaya'nın 1milyondan aza aldığı yazıyor mesela.
0
biseysorcaktim
(13.01.25)
(9)

Ankara'yi bilenler(25-30 yıllık daire alınır mı?)

dedeminhirkasi
Çankaya birlik mahallesi ya da Çayyolu taraflarında 25-30 yıllık evler 5-6 milyon arası. Şuan oturduğum ev 7 senelik. Eski binalarda beton kalıp sistem olmadığı vs gibi bir şey okumuştum. Var mı böyle bir şey ve siz olsanız oturmak için bu binalardan ev alır mısınız?
Çankaya birlik mahallesi ya da Çayyolu taraflarında 25-30 yıllık evler 5-6 milyon arası. Şuan oturduğum ev 7 senelik. Eski binalarda beton kalıp sistem olmadığı vs gibi bir şey okumuştum. Var mı böyle bir şey ve siz olsanız oturmak için bu binalardan ev alır mısınız?
0
dedeminhirkasi
(12.01.25)
Ankaraliyim, alirdim cankaya’da. 40-50 yillik binalar bile cok saglam hala. Bi apartmana, daireye bakar, bi sikinti gormediysem alirdim.
Bu arada projelerde (oran vs) 7-8 milyona guzel evler var daha yeni olarak. Arkadasim aldi ordan biliyorum. Belki 5-6’ya daha yeni bir ev de bulunabilir eger boyle bir arayisiniz varsa
0
mor oje
(12.01.25)
Elbette alırım
0
primetime
(12.01.25)
Ayrancı da 50 yıllık dairede oturuyorum, alırım.
0
mirty
(12.01.25)
eski ev almam. o paraya ayranci'da yeni ev alirsin.
0
antikadimag
(13.01.25)
ankara'da özellikle de merkezi konumda 25-30 yıllık bina "yeni" sayılır.
0
mark greg sputnik
(13.01.25)
25-30 senelik dediginiz bina 99 depreminden önce yapilmistir. Ankara, 2003 senesinde yürürlüge giren deprem yönetmeligi kapsaminda degildi ilk etapta. Bu yönetmelik Gölcük depreminden direkt etkilenen sehirler icin yürürlüge sokuldu ilk olarak, 81 ili kapsayacak sekilde ta 2011 senesinde genisletildi. Yani almak istediginiz bina 1992 yönetmeligine göre yapilmis bir bina. Ankara üstelik deprem bölgesi. Türkiye'de hemen her sehir deprem bölgesi zaten.
Binanin planlarina ve imarini yapan kisilere ulasip haklarinda bir bilgi edinebilirsen bir ihtimal almayi düsünebilirsin, onun disinda ben Türkiye gibi kontrolsüzlügün ve hirsizligin girla gittigi bir ülkede 30 senelik binaya yatirim yapmazdim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(13.01.25)
Garantici bir insanim ywni bina alirdim bi sıkıntı ciksa hayatından olursun. Farzetki bina yeniden yapilacak tasin geri gel yapilmasini bekle bi kac milyon ona ver olme essem olme

Gecerim taze evlere max 15 yillik misssss
0
Zetnikov
(13.01.25)
bahçeli emek en az 50 seneliktir. gayette alınıp satılıyor.
0
mikahakkinen
(13.01.25)
alırım, büyük ihtimalle ekonomi biraz toparlandığında o evler kentsel dönüşüme girecektir.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(13.01.25)
(5)

Klavye tuşunun içini tek satın almak (klavye anahtarı)

foreignsilhouette
Selam dostlar, acaba bilginiz var mıdır, klavye tuşunun içindeki anahtarı tek nasıl satın alabilirim? topluca almak istesem ne diye aratmam lazım ya da nereye gidip almam lazım?Teşekkürler.
Selam dostlar, acaba bilginiz var mıdır, klavye tuşunun içindeki anahtarı tek nasıl satın alabilirim? topluca almak istesem ne diye aratmam lazım ya da nereye gidip almam lazım?
Teşekkürler.
0
foreignsilhouette
(12.01.25)
keyboard switch'i mi soruyorsun?
0
antikadimag
(12.01.25)
keyboard switchi tekli bulursun da bir sürü çeşidi var onun renk renk marka marka değişiyor.

amazon.com.trde mekanik klavye switch yaz çıkar
0
nahtoderfahrung
(12.01.25)
Keyboard switch ama bulduklarım ya yurtdışı ürün ya da çok pahalı. Toptan almak istiyorum aslında, tanesi 2-3 liraya gelecek şekilde bi formül düşünüyorum. Fiziksel olarak gidip topluca alabileceğim bi pasaj bi iş hanı bişey hayal ediyorum aslında ama var mıdır yok mudur bilemiyorum.
0
🌸foreignsilhouette
(12.01.25)
türkiye'de üretimi olan bir şey olduğunu sanmıyorum bulursan da 2-3 liralık ürün değil bu, satmak için alacaksan da tek çeşit alsan olmaz çünkü bi sürü farklılıkları var kimisi gür ses çıkarıyor kimisi sessiz, kimisinin basma hissi kuvvetli kimisi hafif vs

Şurası mağaza olarak var sanırım
rationalkeys.com.tr
0
nahtoderfahrung
(12.01.25)
ozel bir switch aramiyorsan eski mekanik klavye alip onlarin switchlerini toplayabilirsin. bilgisayar malzemesi satan is hanlarinda hurda klavyeler olabilir.

onun disinda switchler su anda hobi malzemesi oldugundan ucuza bulmak zor. nis bir urun haline geldi.
0
antikadimag
(13.01.25)
(6)

Los Angeles yangınının sebebi nedir? Neden çıktı?

mikahakkinen
Sb.
Sb.
0
mikahakkinen
(11.01.25)
ABD'de artık iki parti arası mücadele değil, derin ideolojik ayrım var.
Trump'ın seçilmesinden önce başladı ve devam ediyor.
Bu yangın gibi başka ifşaların da olacağını düşünüyorum.
Kötü olaylar diğer tarafa mesaj niteliğinde.
0
diyecevaplandı
(11.01.25)
"Investigations into what initially sparked the fires are continuing." Henüz bilinmiyor ama kurak bir dönemde oldu. Kaynak BBC.
0
prole
(11.01.25)
Uzaylilar.
0
logisticsmanager
(11.01.25)
guney california amerika'nin en kurak yerlerinden. kisin havadaki nem de dusuyor. kuru havada, uzun suredir su alamamis bitki ortusu cira gibi yaniyor. bir mercek etkisinden, sondurulmeden atilmis bir sigaradan normalde tutusmayacak otlar tutusuyor.

ancak bircok yerde yangin var ve haberlerde cesitli mahallelerde yangin cikartmaya calisan insanlar goruldu deniyor.
0
antikadimag
(11.01.25)
Bu olaylar oncesi california'da çok ciddi bir uzaylı, pizzagate, big pharma kanitlari olduğu söyleniyordu, konuşuluyordu. Bu yangın onları yok etmek için diye konuşuluyor. Yakında kokusu çıkar. Bir tık da reptilian olan joe biden yaptirmis olabilir, onunda kanıtları california'da yanan bir evdeymis deniliyordu.
Bakalım, oyun büyük. Ben gene konuşuluyor, bahsedildi, anlatildi haberciliği ile gelir bilgi veririm. Fransa'da da olay olursa o zaman beni de buldular.
0
logisticsmanager
(11.01.25)
Yavaş yavaş ifşa tadında bir şeyler geliyor :

WhatsApp’ın sahibi Mark Zuckerberg:
"CIA, WhatsApp mesajlarınızı okuyabilir."
Yine covid döneminde beyaz sarayın kendilerine, aşıların yan etkisi hakkındaki paylaşımların faceden silşnmesine6yönelik baskı geldiğini de yeni bir videosunda belirtiyor.

Bu CEO, patron ya da sermaye sahipleri güç kimdeyse (yanlış kimseler de olsa) görünürde ondan yana olmak zorundalar. Bir kaç sene de bidena yanaştıkları gibi Trumpçı olurlar.
Zamanında fetöye de kazanç kapısı olarak bakıp bu nedenle yanaşan çok kimse olmuştu.

Sıradaki ifşalar arasında bazı siyasetçilerin yolsuzlukları veya satın alınmaları ve yine epstein olayına benzer söylerin ortaya dökülmesi gibi haberler çıkabilir.
0
diyecevaplandı
(12.01.25)
(31)

+30 yaşında birinin araba kullanmayı bilmemesi garip mi?

morca
Ben bir kadın olarak araba kullanmayı bilmediğimi söyleyince şahsen garipseniyorum. Arabam yok, ailemde de uzun zamandır arabası olan kimse yok. Maddi olarak yakın zamanda araba alabilecek gibi değilim, zaten çok uzun yıllardır her yere toplu taşıma ile gidiyorum ve buna alıştım. Biriyle birlikteyke
Ben bir kadın olarak araba kullanmayı bilmediğimi söyleyince şahsen garipseniyorum.

Arabam yok, ailemde de uzun zamandır arabası olan kimse yok. Maddi olarak yakın zamanda araba alabilecek gibi değilim, zaten çok uzun yıllardır her yere toplu taşıma ile gidiyorum ve buna alıştım. Biriyle birlikteyken de adamlar kendi arabalarını kendileri kullanıyor, benim kullanmama gerek kalmıyor veya bu yönde bir talepleri olmuyor. Ehliyet almak için açıkçası bir sebep göremiyorum.

Buna rağmen ne zaman konusu geçse bir şaşkınlık oluyor, sanki araba kullanmak kişisel gelişimin büyük bir parçası gibi karşılanıyor. İlginç buluyorum. Siz ne düşünüyorsunuz?
0
morca
(10.01.25)
kişisel gelişimin büyük bir parçası, evet.
0
gabe h coud
(10.01.25)
Aydınlanma yolunda aşılması gereken bir köşe taşıdır.

Benim de ehliyetim yok, 38 yaşındayım.
0
sekizdokuzon
(10.01.25)
31 yaşındayım, daha yeni kursa yazıldım. Benim de ailede araba yok, durum da yok. Araba olmayınca insanın aklına gelmiyor ki. O şaşıranların arabası vardır.
0
nothing in my way
(10.01.25)
bence ögren. hep istanbul'da yasamayabilirsin.
ehliyet dursun. sana sonra sürmek istedigin direkt sürersin, bürokrasi ile ugrasmazsin.

yaslandikca ögrenmek zorlasir.
0
sonsuz
(10.01.25)
değil bu bir tercih meselesi
0
duyurukullanıcısı
(10.01.25)
Ailesinde araba sahipleri mevcut, maddi açıdan da iyi durumda olanlar şaşırıyordur buna. İnsan belli bir ücretle geçinmeye çalışırken, bazılarının normali onun için lüksken "Arabam yok, almayı da düşünmüyorum, zaten istesem de alamam ama ben yine de öğreneyim." diye düşünmüyor çünkü öncelikleri farklı.

Kişisel gelişimle alakası olduğunu da düşünmüyorum. Müge Anlı'da kayıp olarak aranan yengesine beş kişiyle tecavüz edip bu sırada görüntüleri çekmiş, o görüntüleri de kızın aile bireylerine izletmiş olduğu ortaya çıkan köy adamı da araba sürebiliyor çünkü ihtiyacı varmış ve öğrenmiş.
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(10.01.25)
Ben 18 yaşındayken aldım ehliyet ama korkudan kullanmıyorum. Metro da yetiyor bana. Ama gün gelecek belki çocuk olacak, partnerinin, arkadaşının hastaneye gitmesi gerekecek ambulans olmayacak vs ihtiyaç olabiliyor. Eşinin, sevgilinin arabası olsa bile senin sürmen gerekebilir.

Mesela bu gerekçelerle erkek arkadaşım sürekli pratik yaptırıyor ve araba kullanmamı haklı olarak bekliyor.
0
jazzabel
(10.01.25)
türkiyede arabası olmak bir statü göstergesi sayılıyor. bir hava atma aracı üstünlük kurma aracı. genç erkeklerde ortam yapma aracı, genç kadınlarda bak özgürüm kimseye muhtaç değilim göstergesi. bundan araban yoksa hele ki ehliyetin dahi yoksa kendilerince seni hor görüyorlar.
amerikada, kanadada olsak anlarım buralarda arabasız hiç birşey yapamazsın. ama türkiye gibi toplu taşımanın gelişmiş olduğu ülkelerde araba gereksiz bir israf.
bende ehliyet var kullanabileceğim arabada var ama kullanmıyorum. çünkü tüm işlerimi toplu taşıma ile çok rahat hallediyorum. zaten araba kullanmaktanda hiç haz etmiyorum.
0
my fault
(10.01.25)
türkiyede arabası olmak bir statü göstergesi sayılıyor. bir hava atma aracı üstünlük kurma aracı.+5

36 yaşında erkek kişiyim. Bir türlü öncelik verip araba kullanmayı öğrenmedim. Biraz da inatlık yüzünden öğrenmedim. Arana kullanmayı öğrense dediklerinde zorunda mıyım diyorum her seferinde.
0
put it in your appropriate place
(10.01.25)
Çevrendekilerinin aklı, fikirleri beklentileri,yaşam tarzları havada.
Onların renkli renkli yaşayan, alış veriş sitelerinden bir türlü çıkamayan konformist kişiler olma ihtimali çok yüksek.

Kişisel gelişimin büyük bir parçası yetenekli olmak, 27 diploma ve kurs bir de ehliyet sahibi sahibi olmak demek değil,
(sadece onlar için değil genelde herkes için) haddini bilmek olduğunu onlara uygun şekilde anlatınız.
0
diyecevaplandı
(10.01.25)
ne arabam vardı ne de araba alacak bir imkanım ama yine de üniversite 3. sınıfta ehliyet aldım, araba kullanmayı da öğrendim. üstelik baya baya yıllar önce yaptım bunu yani. sonra ilk fırsatta da araba aldım döküntü de olsa, zamanla yeniledim. artık ona da ihtiyacım yok çünkü güzel bir şirket arabası var benim kullanımımda. o kadar genç yaşta ehliyet almış ve araba kullanabiliyor olmam iş görüşmelerinde bile beni daha girişken, daha çalışkan olarak görmelerine neden oldu.

okul bittikten sonra iş hayatı yoğunluğu içinde ehliyet almaya bir türlü fırsat bulamayan arkadaşlarımdan çok iyi iş fırsatlarını sırf ehliyet nedeniyle kaçıranlar da oldu, sevgilisi arabayla alıp bırakan kadın arkadaşımı ezikleyen erkeklerde oldu. bu tür örnekleri çoğaltabilirim.

herkes için ama özellikle de bir kadın için ehliyetinin olması ve araba kullanabilmek evet çok önemli bir kişisel gelişim meselesi. garip demem ama anlam da veremem. hem inanılmaz bir güvenlik ve özgürlük sağlıyor, hem de kimseye muhtaç olmuyorsun. o sizi alıp bırakan sevgilileriniz emin olun kendi içinde bunun hesabını yapıyorlar (sosyal medyada, ekşide vesaire de bunu hem yapıp hem de bir aşağılama olarak kullanan çok erkek var). illa arabanız olması da gerekmiyor, bir hafta sonu araç kiralayıp birkaç kişi bir yerlere gidebileceğini bilme hissi bile insana çok iyi geliyor bence özgüven açısından.
0
Phoebe
(10.01.25)
37 yaşında ne ehliyetim var ne de kullanmayı biliyorum.
trafikten hoşlanmıyorum. dikkatimi de yola veremem diye düşünüyorum :D
0
neira
(10.01.25)
Bizim ülkeye has deli saçması bir durum.
25 yaşında motosiklet ehliyetimi aldım otomobillerle zerre alakam yoktu uğraşmadım.
daha sonra 35 sonrası otomobil ehliyet almam gerekti. AMAN TANRIM gittiği her kurs araba kullanma bilmememe şoklara giriyor, garip tepkiler :D Arkadaş siz öğretmeyecek misiniz bunu bana :D

Dünyanın en normal şeyidir, isteğe bağlı bir durumdur ama türkiyede hele son 10 15 senedir kıraathane kültürünün her yere sızmasından dolayı, "delikanlılık, adamlık, vs " komik kavramlardan dolayı çok garip yerlere kadar gidebiliyor bu muhabbet.

hanımları da garipserler ona da şaşırmam.
0
hedep
(10.01.25)
Ankara gibi mansurun beceriksiz ulasim altyapisinda bu ni must
0
lapaz
(10.01.25)
arabası olmayan ve almayı da planlamayan birinin bilmemesi bana normal geliyor.
0
orpheus
(10.01.25)
Yanındaki kişi hastalandı. Araba var ama gidemiyorsunuz. Bu yüzyılda. Garip tabii.
0
Mirket
(10.01.25)
araba kisinin ulasim ozgurlugunu eline almasidir. kendi kendini a noktasindan b noktasina goturebilmek de onemli bir mevzu.

ama para yoksa, araba yoksa nereden denk gelip ogreneceksin. ben de ehliyeti gec aldim, 21 gibiydim ve duzenli araba kullanmaya 28 gibi basladim. ama bunlar hep fakirliktendi. araba olunca harita aciliyor. kesinlikle yucelestirilmemesi lazim arabasizligin ve ehliyetsizligin.
0
antikadimag
(10.01.25)
araba kullanmayı 35 yaşında öğrendim, o da iş gereği zorunluluktan çıktı ortaya. Muhtemel işle alakalı bir şey olmasaydı hala arabayı kullanmayı bilmeyen biri olucaktım.
0
clones
(10.01.25)
biraz garip biraz garip değil.
zaten ehliyeti olan kadınların da %90 araba sürmeyi bilmiyor sadece hareket ettiriyor.

bisiklet sürmek gibi bir şey araba sürmek.

eğer sürme imkanın olmadıysa garip değil
ama paran pulun ve imkanın varken öğrenmediysen kötü.
ama öğrenmesi inan 1-2 günlük iş yani öyle atla deve değil.
mesela ben yüzme bilmiyordum yeni öğrendim yaşım da 37
yüzememek çok garip geliyordu
0
OgutucuRecep
(10.01.25)
kadin erkek farketmez, bence gunumuzde garip artik. yuzme bilmemek gibi bisey.
ogrenin kardesim, o kadar zor bir mevzu da degil zaten.
annemin ehliyeti vardi ama asiri endiseli bir tip oldugu icin bir turlu tek basina kullanamadi, eziyetini hep kendi hemde biz cektik.
0
cooperr
(10.01.25)
Garip değil. Otistik olmam etkiliyor durumu araba kullanamıyorum. Bu toplumun zihniyeti sıkıntılı maalesef kendi gibi olmayanı tuhaf karşılayor yada dışlıyorlar.
0
pembediken
(11.01.25)
araç sürebilmek bir gereklilik.

bir sağlık sorunu olmadığı halde keyfi olarak bunu reddetmek, zaten gereksiz deyip liseyi terketmeye benziyor bence.

çok iyi sürmek gerekmiyor, lazım olduğunda a noktasında b noktası ağır aksak da olsa götürecek kadar bilmek gerek.
0
biseysorcaktim
(11.01.25)
Bisiklet suruyorum de geç
0
Zetnikov
(11.01.25)
bana aksine ehliyeti olmayanlar “zengin” geliyo. bu ne rahatlıktır, umursamazlıktır ya, kesin zenginsin sen
0
deartheodosia
(11.01.25)
@ogutucurecep, çok iyi kullanıyoruz kadınlar olarak. s.ktir git bak yine kadınlara, zekalarına laf çarpan biri çıkmış
0
deartheodosia
(11.01.25)
Ehliyetimi 36 yaşımda aldım, çünkü o zaman ihtiyaç hissettim. Kişisel gelişimle de bir alakası yok; hele de modern arabalar kullanımı basit elektronik aletler. Eveki kahve makinesini kullanıp lattenin kıvamını tutturmak daha zor geliyor bazen.
0
salihdt
(11.01.25)
Garip diil ama yine de bı an önce öğren bnc. Çok güzel bir özgürlük
0
abuzer
(11.01.25)
Aynı koşullardayız, bu verilerden dolayı ben de araba kullanmayı bilmiyorum.
Ehliyet aldım ama. Şimdi ehliyet alma şartlarına bakınca (hem sınav detayları hem kurs ücretleri, masrafları vs.) iyi ki almışım diyorum.

Tamam araba alma ihtimalim ülkenin şu koşullarında imkansıza yakın ama en azından ihtiyaç anında bir araç kiralayıp işimi görebilirim bu sayede, ehliyeti bu yüzden önemli buluyorum.
Araba kullanmayı da çok beceriksizsen 10-12 ders alırsın özel bir hocadan halledersin zaten.

Ehliyet almamış olsaydım eğer mevcut şartlarda eğer araç alma imkanım yoksa bu paraları verip alır mıydım bilmiyorum. Sanırım almazdım, kurs ücretleri de sınav ücretleri de vergileri de uçmuş çünkü, delilik gerçekten.
Ben 500 liraya almıştım ehliyeti her şey dahil :D
0
mutekebbir
(11.01.25)
hayır
0
edaddy
(11.01.25)
30+ yasinda olup, buyuksehirde yasayan biri olarak bugune kadar gerekli gelmedi. Genelde "esin/cocugun hasta olursa ne yapacaksin?" gibi bir argumanla geliniyor; ama evlenmeyecegim icin boyle bir derdim yok. Calistigim yerde de bugune kadar servis imkanindan yararlandim. Ogrenmek icin hicbir sebebim olmadi kisacasi. Is disinda bir yere gitmem gerekirse de toplu tasima veya en kotu taksiye binip giderim. Bu arada ehliyetimi 15 yil once aldim; ama direksiyon sinavindan sonra sadece 1 defa kullanip bir daha elimi surmedim; yani araba kullanmayi bilmiyorum.
0
chickentown
(11.01.25)
Acil durumlar için öğrenilmesi gereken bir durum gibi geliyor bana
0
yuvarlanantencereninkapagi
(11.01.25)
(21)

Cumhurbaşkanımızdan daha iyi siyasetçi var mı?

michael_knight
Turgut Özal’dan bu zamana kadar olan zamanda tanıdığımız tüm siyasetçileri göz önüne alsanız bu kişilerden hangilerinin seçimde Recep Tayyip Erdoğan’dan daha fazla oy alma ihtimali olabilirdi sizce?Bu süreçte parti başkanlığı yapmış liderleri göz önüne alalım, Tarkan veya Kemal Sunal gibi cevaplar v
Turgut Özal’dan bu zamana kadar olan zamanda tanıdığımız tüm siyasetçileri göz önüne alsanız bu kişilerden hangilerinin seçimde Recep Tayyip Erdoğan’dan daha fazla oy alma ihtimali olabilirdi sizce?
Bu süreçte parti başkanlığı yapmış liderleri göz önüne alalım, Tarkan veya Kemal Sunal gibi cevaplar vermeyelim lütfen.
0
michael_knight
(05.01.25)
Ahmet Necdet Sezer hariç hepsi birbirinin laciverti.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(06.01.25)
Yıllardır karşısında Kılıçdaroğlu vardı. Şimdi de özel var.
RTE hayatında gerçek muhalefet görmedi diyebilirim.
0
parka
(06.01.25)
Süleyman Demirel.

Türkiye Cumhuriyetinin yetistirdigi en bilge ve önemli devlet adamidir. Özalci olmama ragmen Özal'dan bile iyi oldugunu söylemem gerekir.
0
feastofthedamned
(06.01.25)
Önceki dönemlerde çatır çatır soran, sorgulayan, ağızdan çıkan her cümleyi, atılan her adımı, alınan her kararı günler boyu ana akım medyada irdeleyen bir medya vardı.

Şartlar eşit değildi yani. Onun için kıyas yapılamaz.
0
Mirket
(06.01.25)
bırak turgut özal'ı daha geriye gitsen de yok. net.
beğenirsin beğenmezsin ama objektif bir şekilde değerlendireceksen eğer gerçeği teslim etmek zorundasın.
türkiye'de kazanan=iyi siyasetçi algısı var. ama iyi siyasetçi aslında kaybetse de kazanan kişidir. bunu unutmamak gerekir. erdoğan her zaman bireysel girdiği seçimi kazandı ama partisi 2015'te de hatırlarsınız en yakın rakibinden neredeyse 2 kat fazla oy almasına rağmen tek başına iktidar olamıyordu.
ayrıca bireysel olarak bu kadar fazla sayıda girdiği seçimi kazanan bir örnek yok siyasi tarihimizde. (beyoğlu belediye başkanlığından itibaren düşünün) dolayısıyla rte'yi bir bütün olarak siyasi tarihimizdeki hiçbir isimle kıyaslamak doğru olmaz bu konuda eşsiz çünkü.
ancak dönem dönem ayırarak kıyaslama yapılması mümkün olabilir.
0
ezkaza
(06.01.25)
ala09
(06.01.25)
Bence en kötü RTE. Diğerleri de kusursuz diyemem ama en kötüsü RTE. Eleştrilemiyor ayrıca. En ufak bir eleştiride ülkeyi terk etmek zorunda kalıyor insanlar.

Şuanki oyların gerçekliği bile sorgulanacak halde. Eskiden böyle bir durum yoktu.

Eğer oy yüzdeliğini başarı olarak göreceksek RTE nin oyları önce türban sorunundan geldi, sonra kürt açılımı yaptı, sonra CHP lileri kürtçü yapıp sayın Apo falan oldu... Böyle bir siyasetle yüksek oy oranı normal
0
wd40
(06.01.25)
erdogan'in sirri kendi kitlesini yonetebilmekte. bu ulkede her siyasetci partisi tarafindan sallanmistir. erdogan'in kurdugu otoritenin gucu akp'de kurdugu otoriteye dayaniyor.

demirel'in hukumetini kendi partisi dusurmustu, ozal'a mesut yilmaz ters gidiyordu. erdogan'i boyle challenge edebilecek bir kisi veya grup yok akp icinde. en cok sallandigi 2015 haziran secimlerinden bile sapasaglam cikabilmesinin sebebi bu.

oy alma ile siyaset basarisi olcemeyiz bence. cunku siyasetcinin tabani ne kadar oy alabilecegini belirliyor. turkiye'de 2/3 sagci, 1/3 solcu. hangi solcu lider ulkenin cogunu ikna edebilir ki? ecevit'in 77'de aldigi %40 bu acidan cok basarili mesela. ama ecevit'in son hasta donemlerini hatirlayanlar dsp'nin iktidar'dan %1'e dusmesini de hatirliyor.
0
antikadimag
(06.01.25)
Siyasetçi ayrı devlet adamı ayrı. Erdoğan Türk tarihinin gördüğü en berbat devlet adamı.
Siyasetçi diyeceksek de, yazılmış pasif hatta yalakalaşmış bir medya sayesinde hiç sorgulanmayan, sayıştaydan anayasa mahkemesine kurumları felç ettiği için kimsenin hesap soramadığı, hem dijital devrim hem de ilk zamanlarında ciddi para bolluğuna denk geldiği için dönemin getirdiği bütün rahatlık ve refahın kaynağı sanılan bir siyasetçi bulup onunla kıyaslamak lazım. Türkiye’deki tek adamlaşma çıkarlarına hizmet ettiği için her daim işbirliği içinde olduğu dış güçleri de eklemeli. Tarihi biraz beklemek gerek. Türkiye’nin nasıl büyük borçlara gömüldüğü az buçuk anlaşılmaya başlandı. Biraz daha bekleyelim Erdoğan’ın büyüklüğünü konuşmak için.
0
sibertenik
(06.01.25)
RTE, Türk siyaset tarihindeki bütün liderleri yenecek tek lider.

Yani Süleyman Demirel, Turgut Özal, Erbakan vs. Hepsini sandığa gömer.

Ahmet Necdet Sezer kadar da kötüsü gelmemiştir.
0
camlicagazoz
(06.01.25)
baykal krizinde kaseti yaydıranda kendi. karşısındaki muhalefeti dahi kendi şekillendirebilen adam. zaten güçlü figürlerin tam bittiği dönemde siyasette parlak birileri yokken çıktı. ama hakkını vermek lazım hitabeti çoğu lidere göre çok öndedir.
0
mikahakkinen
(06.01.25)
Bence tabi şartlar,olasılıklar değişkendir de şevki yılmazın eski refah partisi dönemlerinde ,rte ile aynı şekilde yükselme durumu vardı. Eski dönem hitabeti baya iyidir.
0
essoist
(06.01.25)
ahmet necdet sezer siyasetçi değil. ona uyan en iyi tanım devlet adamı ya da bürokrattır. soldan rte alternatifi çıkamıyor zaten, bugün bile chp’nin karşısına koyabileceği iki aday sağ kökenli siyasetçiler. belki genç ecevit yarışabilirdi rte ile.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(06.01.25)
rte çağlar üstü bir siyasetçi Türk siyasi tarihinde bence. onu eğiteni bulmak gerek. tamam herkes diyor hitabeti kuvvetli diye ama burada bitmiyor. son derece pragmatist ve işine geldiği kadar reformcu. içki içen akpliyse sorun yok diyebilen biri.

rte'ye yaklaşabilen tek siyasetçi demirel olabilir.

belki imamson olabilirdi kendi kendini bitirdi. cesur davranmalıydı. özalın eşi gibi bunu da eşi zarar veriyor.
0
Hallegadola
(06.01.25)
Daha fazla oy alma konusu, döneme anlayışa, seçilecek kişinin bilinirliği ve yaptıklarıyla ilgili.

90'larda belediye başkanlığında özellikle su sorunu olmak üzere bir çok sorunları halleden Recep Tayyip Erdoğan ismi, Rahmetli Erbakan'a da yakınlığı ile öne çıktı.

Ak parti kurulduktan sonraki ilk seçimlerde de iktidar olması, özellikle dindar kesimin baskı altına alınmasıyla bilinen 28 subat sonrasına denk geliyor ve dini tarafı ağır basan halk bir arayış sonucu oylarını akp ye verdi. Kısa ömürlü olan koalisyonlar yıllar yılı ise asla Türkiye'ye yaramamıştı.

Dönemi bize uzak kalıyor ama sanırım Menderes oy alma bakımından diğer liderlere göre daha öne çıkardı. Çünkü zamanında halk değil, adeta devlet partisi konumunda olan ve 1950 ye kadar "açık oy, gizli sayım ile" seçimleri alan chp'nin, bu seçimle ilgili bu kanunun değişmesinin hemen ardından iktidarı demokrat parti ye kaptırması yine dini yönü ağır basan halkın arayışının bir sonucuydu.

Partileri lider isimleri es geçersek şu bir gerçek ki Türkiye'de halk vaadlerden çok, kendi değerlerine yakın olan tarafa oy veriyor yakınlık gösteriyor.
Bu, Türkiye'nin bir gerçeği.
0
diyecevaplandı
(06.01.25)
Rte'nin stratejisi ile diğerlerinin strtejileri çok farklı. Ecevit sevilmiyor çünkü türbana açıkça karşıydı. Ne düşünüyorsa onu söylüyordu. Dürüstlük yani.

Rte ye ilk zamanlar eşcinsel hakları sorulduğunda destekleyeceğiz falan dedi. Kendi ağzıyla genelevlerden bile oy topladığını söyledi.

Başarılı siyasetçi mi? evet
İyi siyasetçi mi? hayır
0
wd40
(06.01.25)
En kotusu RTE falan diyenler olmus.
Siyasi cizgide sevmiyor olabiliriz ancak adamin basarisi gozler onunde.

Karsisinda muhalefet yoktu deniliyor. Muhalafeti yipratan kendisi. Adam yillardir onune kim gelirse sildi supurdu.

O yuzden zannimca Turkiyenin gordugu en basarili siyasetci RTE dir.

RTE Kamuoyunda tabu gozuyle bakilan Milli Gorus hareketinden cikip limitli oyunu tum merkez saga cevirmistir ve halka ulasmistir.

Ondan sonra da en basarili siyaseti Ecevittir. Adam %40 i gecti CHP ile. Bu cografyada sol partiyle bu oyu almak gercekten basaridir. Ayrica CHP den ayrilip kendi partisini kurup yine iktidar oldu.

Siyasetcinin basarisi halka ulasmasi net olarak. O yuzden benim gordugum bu ikisi var sadecee.
0
nuevo
(06.01.25)
rte'nin küresel güçler ve sermaye tarafından önünün çok açıldığını düşünüyorum. bu açıdan başarılıdır.

aldığı oy oranına bakılacaksa belediye başkanlığında alınan oylar ve kabul anlamında imamoğlu daha başarılı.
0
calmdown
(06.01.25)
yok.
0
zeleno
(06.01.25)
rte'nin en büyük sermayesi ve silahı din idi. yakın tr tarihine hakim değilim, bu kadar din vurgusu oldu mu daha önce? cahil halkları da en kolay dinle zapturapt altına alırsınız. kim bu planı programı yaptıysa ve rte'yi türkiye sahnesine sürdüyse odur iyi siyasetçi. mesela hitler için de diyor musunuz iyi siyasetçiydi diye? rte son derece otoriter bir lider ve hareketinin çevresini dinle ördüğünden kendisine neredeyse kutsallık atfetti. siyasetçi olmasaydı kesinlikle sert kuralları olan bir tarikatın lideri olurdu.
0
dilhun
(06.01.25)
Ahmet Necdet Sezer: "ben ne alaka?" :)

üstte bir arkadaş muhalefeti sildi süpürdü yazmış;

baykal'ı kaset komplosuyla silip süpürdü mesela fetö ile -ki baykal sayesinde siyaset hayatı olmuştur rte'nin :)

sağ cenahtan rte'den oy alabilecek tek bir adam vardı: muhsin yazıcıoğlu. başına neler geldi hepinizin malumu..

ergenekon, balyoz, kozmik oda, medyanın ele geçirilişi, yok pahasına satılan -artık ne karşılığında?- devlet kurumları, geldiğinden beri ortadoğunun değişen şekli -israil'in güvenliği için 1 tek kürt devleti kaldı bop'ta :)-

soruya cevap; 90'lı yıllardaki siyasetçilerin hiçbiri bunları yapmazdı, rte'nin bunları yapmasına müsade de edilmezdi. rte için resmen ortam boşaltıldı ve özel bir alan açıldı. alamet-i farikası budur yoksa..
0
makbur
(06.01.25)
(7)

Araba kaldırılırken debriyajdan çekmeden önce gaza basıyor musunuz?

ya ben lan neyse
ayağı debriyajdan hiç kaldırmadan gaza biraz basıyor musunuz?
ayağı debriyajdan hiç kaldırmadan gaza biraz basıyor musunuz?
0
ya ben lan neyse
(03.01.25)
Hocam debriyaj tam basılıyken gaza bastığında araç boş vitesteyken gaza basmış oluyorsun bir anlamı yok ve saçma bir hareket olur bu, normalde kavrama noktasında gaza basmaya başlarsın araba hareket eder hatta dizelde gaza basmadan da kavramada hareket etmeye başlar.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(03.01.25)
O kadar hafif dokunurum ki pedala, debriyajdam ayağımı çeksem stop edecek kadar hafif. Dokunmak sayılırsa bu da.
0
Cesario
(03.01.25)
yeni arabalarda nasil bilmiyorum ama benim kullandigim manuellerde debriyajdan ayagini cekmeden once gaza basmazsan araba istop eder.

kavrama noktasina kadar gaza basilmaz. kavrama basladiktan sonra ufaktan gaz verilir. bu da zamanla oturur.
0
antikadimag
(04.01.25)
Cesario+1
0
kitap arasında kalmış silgi tozu
(04.01.25)
Dizel araba ise gaz vermene gerek yok ayağını debriyajdan çektikçe araba hareket eder zaten. Benzinli araba ise evet hafif gaz vermen gerekir.
0
etna
(04.01.25)
Minik minik dokunuşlarla basmaya başlıyorum.
Benzinli.
0
norek
(04.01.25)
ilk adım kavrama noktasını tanımak, bunu da düz ve boş bir yolda hiç gaz vermeden sol ayağımızı debriyajdan çekip, araç çok hafif devirden düşecek şekilde pratik yaparak kazanıyoruz. epey bir denemeden sonra kas hafızası oluşacak ve hiç zorlanmadan bu noktayı yakalıyor olacağız.

sonra aracı kaldırırken ister düz yol, isterse de hafif yokuş olsun. ilk adım bu kavrama noktasını yakalamak, son sağ ayak freni bırakıp hafifçe gaz verirken debriyajı kontrollü şekilde bırakmak.
0
orpheus
(04.01.25)
(15)

Kiracıların ev sahiplerine olan düşmanlığı hakkında

tahirkemalbozoglu
Adam yemiş içmiş gezmiş tozmus o sahil senin bu bar benim kıçı yere değmemiş sonra 0.60 dan kredi çekip ev alan ve borcunu ödeyip ev sahibi olan adamin evine çöküp "bu kadar kira veriririm canın isterse çıkart" diyerek leşlik yapıyor. Suçlu olan ev sahipleri yok mu? Var elbet ama bu tarafta kiracıla
Adam yemiş içmiş gezmiş tozmus o sahil senin bu bar benim kıçı yere değmemiş sonra 0.60 dan kredi çekip ev alan ve borcunu ödeyip ev sahibi olan adamin evine çöküp "bu kadar kira veriririm canın isterse çıkart" diyerek leşlik yapıyor. Suçlu olan ev sahipleri yok mu? Var elbet ama bu tarafta kiracılar daha acımasız geliyor bana. Bi düşmanlık var ev sahiplerine karşı. Hani öğretmenlere olan kkn gibi bir kin var.
0
tahirkemalbozoglu
(03.01.25)
Biraz daha somut olsanız daha kolay olurdu, birçok ev sahibi kiracının baya doğrudan dümdüz yasal haklarını kullanmasını ev sahibinin evine çökmek olarak tanımlıyor.
0
akhenaten
(03.01.25)
kardeşim adamın yemesi içmesi adamı ilgilendirir, seni değil. sen kiracıyla bir anlaşma yapıyorsun, kontrat imzalıyorsun ve diyorsun ki bu ev karşılığında her ay bana x lira vereceksin. seneye bu zaman da x+enflasyon vereceksin. yani sen bir yatırım kararı aldın ve bunu uyguladın. bu kararın sonrasındaki ekonomik faktörlerin kimin lehine çalıştığının bir önemi yok. devletin %25 sınır koyması da bu faktörlerden biri. eğer bu anlaşmayı etkileyen ve kiracı lehine olan bir gelişme yaşandıysa kiracı sana acıyıp kendi aleyhine bir adım atmak durumunda değil. atmaması da onu kötü birisi yapmıyor.

borsada hisse alınca yemedim içmedim hisse aldım ama hisse düştü ya da az temettü verdi diyip birilerini suçlayıp zararını tazmin etmesini bekliyor musun? hayır. ev yatırımında da bunu bekleyemezsin.

ülkede ev yatırımı o kadar farklı bir noktada görülüyor ki. herkes ev alacağım ve bana ömür boyu mükemmel bir getiri sağlamak zorunda modunda takılıyor.

herhangi bir yatırım sana mükemmel getiri garanti etmiyor. ev yatırımı da buna dahil. enflasyon ya da devletin belirlediği oranda zam yapan kiracının da haksız bir durumu yok.
0
asap raki
(03.01.25)
TBK'ya bağlı olarak sözleşmede 12 aylık tefe-üfe ortalaması maddesini gördüğü halde her sene pazarlık yapmaya çalışan ama %25 saçmalığı geldiği anda 25'in üstüne ağzını açtırmayan köylü kurnazlarına karşı ev sahiplerinin rahatsız olması normal bir şey. Bu durumda %25'in uygulanmasını isteyen kiracı eve çökmüş sayılmıyor. Neticede devlet kendini kurtarmak için ev sahiplerini ateşe attı, kiracı değil. Bu noktada ağlanacak duvar sandıktı, anayasa mahkemesi yoluydu ama ülke hukuk devleti olmadığı için bu hukuksuz uygulama devam etti ve bir yere varılmadı. Aynı şekilde yasal şekilde kiracı evden çıkarıldığında ya da 5 sene dolduğunda emsal dava açtığında da kiracı ağlamayacak demek bu. Adamlar kiracı ile ev sahibini birbirine kırdırıp bütün kötü ekonomi yönetimini halkın omzuna yıktılar.

Bu arada enflasyon, deprem, binada oluşacak hasar gibi şeyler ev sahibinin göze aldığı/alması gereken risklerdir elbette ama %25 sınırı değil. O, olağanüstü bir durum. Bunu yatırım riski diye itelemeye çalışmamak lazım.

Bunun dışında evet, çökmeye çalışanlar var. Kirasını ödemeyen, eve hasar veren vs. insanlar var. Konunun genelinde Türk halkının fakir fetişi ve servet düşmanlığı var. Çok zengine tapar, parası olana düşman olurlar. Garip memleketiz.
0
nawar
(03.01.25)
Kendine şu soruyu sor evvela;

"Neden 2022 öncesine kadar her insan kendi bütçesine uygun evlere kiracı olarak yerleşip, sorunsuz bir şekilde de oradan ayrılabiliyorken şimdi her 3 ev sahibinden birisi kiracısıyla davalık oluyor hatta öldürülebiliyor ?"

Cevabı okurken bile verdin değil mi ? Bingo !
0
feastofthedamned
(03.01.25)
Hocam ölene kadar ev almakla mı övüneceksiniz siz ev sahipleri. Başka hedefiniz yok mu sizin bu hayatta? Ekşi sözlükte de canları sıkıldıkça bununla övünüyorlar. Çalıştın da bana mı çalıştın derler adama. Benim ev almak gibi bir derdim yok. Siz ev almak için feda ettiğiniz gençliğinize yanın.
0
nothing in my way
(03.01.25)
@nothing, işte bende onu diyorum çalıştım da sana mı çalıştım. Gelip benim evime tünüyorsun. Kendi malinmis gibi oturup öldü fiyatına yaşıyorsun, diyorum. Ha benim kiracim yok o ayrı, ben var olan bir durumu anlatıyorum. Kendi özelimde değil konu.
0
🌸tahirkemalbozoglu
(03.01.25)
böyle bir şey yok hocam. yasa dahilinde artış yapıyorsa yapcağın bir şey yok, razı edebilirsen artıracaksın. ama bu ticaret işte, evi ucuza alırken kar etmişsin, kiralayınca zarar edince de ağlamayacaksın. yazar arkadaşım var, kiralık evleri var, her hafta sohbet ediyoruz, bir kiracısı şu an çok komik bir rakama oturuyor ve adamın ağzından kiracısı hakkında bir tane kötü söz duymadım, avukata ver diyorum, ona bile yanaşmıyor, hukuken zamanın gelmesini bekliyor. eğer bunlara katlanmaya gücünüz yoksa kiraya vermeyeceksiniz, bu kadar basit.
0
malheiros
(03.01.25)
Ev sahibi ile kiracının yasal ilişkisi mantık dışı kanunlara dayandığı için iki taraf birbirinden nefret ediyor.
Kiracı dediğin şak diye çıkartılabilmeli.
0
nickini vermek istemeyen uye
(03.01.25)
@asap raki noktasına virgülüne kadar doğru açıklama.

yaptığınız yatırım size ömür boyu aynı oranda getiri sağlamak zorunda değil. imzalanan kontrat belli. bunun aksine bir durum geliştiyse çıkıp hükümete laf edebilirsiniz.

Herkesi yemiş içmiş sıçmış götünü gezdirmiş diye yaftalamanız da ayrı bir boyut. Siz kimin hangi koşullarda ne kazanıp ne harcadığını, insanların hayat koşullarını nerden biliyorsunuz? Parası olan adam 0.69 ile kredi çekip ev almayı bilmiyor muydu? Ben de istiyordum o dönem, ama peşinatım yoktu ve kredi çeksem ödemesi maaşımdan fazla oluyordu. Herkesin dilinde bir kredi çek, üç beş seneye ödemeler eriyor zaten lafı. O borç eriyip makul seviyeye gelene kadar ne yiyecek millet? 3 sene boyunca kazandığından fazlasını nasıl ödeyecek insanlar? Boş boş laflar. Geçmişi unutup şu anki vaziyet üstünden yorum yapıyorsunuz.
0
synesthesia
(03.01.25)
Bu yüzden kiracını iyi seçeceksin. Öyle emlakçıya ev verip de kiracı bul dersen başın çok ağrır. Olması gereken yıllık kontrattır. 12 ay ev kiralanır. Malesef ki türkiye'de saçma sapan bir kiracıyı koruma sistemi var. Bu yüzden kendi önleminizi alın.

Evli, memur kiracı genelde sorunsuz olur. Yurtdışı gezecem diye perişan olan beyaz yakaya çattın mı yandın. 100 yere borcu oluyor onların.

Dediğim gibi yakınmak yerine önlemini alacaksın. Yoksa bedava yaşamak isteyen şark kurnazı çok. Türk insanının kalite belli. 30 sene de 100 yıl geriye gitmiş cahil bir toplum var. Full dolandırıcılık, full yolsuzluk
0
wd40
(03.01.25)
var böyle bir şey. benim gözümde iyi kiracı diye bir şey yoktur. beter olsunlar diyorum :)
0
zeleno
(03.01.25)
Yüzde 25 dışında herhangi bir şekilde "civardaki evler x oldu" muhabbetini umursamam, haksiz çünkü. Dünyanın hiçbir yerinde civardaki ev muhabbeti olmaz (özellikle sosyal devlet olan yerlerde).

Kısacası yüzde 25 kenara atarsak kontratta yazanları yapan kiraci iyi kiracıdır. Bunun üstünde sürekli civardaki evleri konuşan kendini derebeyi zanneden ev sahibidir.
Misal tahliye taahhüdü ile her sene civardaki ev kiraları kadar istemeye kalkanlara çok güzel küfürüm de var ya neyse. Bunların içinde tabi emlakcilar da var. bu salaklara gaz veriyorlar çevredeki evler x oldu diye, hop yeni birini sokuyorlar alıyorlar emlakçı parası.

Neyse banane tabi de dünyanın her yerinde kendini Warren Buffett gibi tanıtan ev sahibinden nefret edilir. Her yerinde yasalara uymayandan nefret edilir. Yasalara uyan adam (gene diyorum bana göre yüzde 25 yasal olmamaliydi, kontrat imzalandıgi zaman olmayan bir şeydi) hakkında şikayet eden de umarım en lanet, ev yakan tipte kiraciya denk gelir.
0
logisticsmanager
(03.01.25)
ev sahibi olmak landlord, toprak agasi olmak gibi bir sey.

topraga dayali zenginligi bitirmedikce bu insanliktan bir yol olmaz. adamin 5 tane evi var mesela. neden, ne gerek var? ev aliyor, parayi stock markete de sokmuyor. oyle kati, kohnemis bir ekonomi olusuyor. sonra is de bulamiyorsun, ev sahibine muhtac kaliyorsun. tam somuru duzeni.

ilk evden sonra varlik vergisi odenmeli. ikinci evde makul, ucuncu evde vs exponential artan bir vergi sistemi olmali. milyon dolarlar degerinde varligi cimentoya ve tugluya donusturup bina dikmisler, ankara'da oylece duruyor. o parayla ekonomiye hareket verilmesi lazim.
0
antikadimag
(04.01.25)
Kiralama yasaları çok sıkıntılı. %100 haklı bile olsanız, kiracıyı çıkartmanız 4-5 seneden aşağı sürmüyor.

Adamın kiracısı 1 kira ödemiş, sonra tek kuruş ödememiş. Çıkartması 2 küsur sene sürmüş. Mahkeme kararı yanlış yazdığı için, yine çıkartamıyor. istinafa gidince min. 3-4 sene atıyor.

Bunun sonucu yine kiracılara patlar. Bu piyasadan, "3 kuruş ek kira gelirim olsun" diyen düzgün insanlar çekilir. Çıkmıyorum deyince, boğazını sıkan, bacağına sıkan hırtların eline geçer piyasa.

Bu işi çözmesi gereken ne ev sahibi, ne de kiracı. Hükümetin adam gibi kiralama yaslarını düzeltmesi lazım.


.
0
kartallar yuksek ucar
(04.01.25)
kurunun yanında yaş da yanıyor. hukuk sistemimiz çok yavaş olduğu için kötü niyetli kiracılara gün doğuyor. ev sahiplerinin de kötü niyetli kiracılara karşı korunması lazım.

mesela şöyle bir şey olabilir : 2 kira ödemeyen kiracıyı şikayet edersen, otomatik olarak süreç başlar. kiracı eğer 10 gün içerisinde yatırdığı kiraların dekontlarını gerekli mercilere sunmazsa, derhal tahliye edilir. bu ödemelerin açık bir şekilde o daireye ait olması, ve "kira ödemesi" seçeneği ile yapılmış olması gerekir. böylelikle vergi kaybı önlenir.

bunun yanında 2030'dan itibaren kira gelirinden alınan vergiler can acıtacak şekilde arttırılmalı. "kira geliri" ile yaşamak gibi ülkeye hiç bir faydası olmayan bir şeyin olmaması gerekiyor.
0
co2s2
(04.01.25)
(2)

Satın alınan bir giyim ürünü kac kez değiştirilebilir ?

libertine
merhaba. yılbaşı öncesi bir deri ceket firmasının websitesi üzerinden trendyol ve hepsiburadadan daha uyguna deri ceket aldım. ilkinde gelen ürün websitesindeki renkle cok alakasızdı, hakiki deri olduğu için renklerin her zaman tutmadığını ama değiştirebileceklerini belirttiler. ürünün kolları da kı
merhaba. yılbaşı öncesi bir deri ceket firmasının websitesi üzerinden trendyol ve hepsiburadadan daha uyguna deri ceket aldım. ilkinde gelen ürün websitesindeki renkle cok alakasızdı, hakiki deri olduğu için renklerin her zaman tutmadığını ama değiştirebileceklerini belirttiler. ürünün kolları da kısa olduğu için yeni gelen kahverengi olsun o zaman bedeni de bir beden buyük olsun dedim.

ürünü şimdi teslim aldım, bu sefer rengi güzel ama ceket babamın gibi emanet duruyor, kolu kısa gelsin razıyım bedenini değistirmek istiyorum. tekrar değişim talep etmem uygun mu? en kötü kargoyu ödemeyi teklif edeyim mi? yoksa hic içime sinmeyecek, değişim talebinin bir üst sınırı var mı? tesekkürler.
0
libertine
(03.01.25)
sorun olacağını sanmıyorum, mağazada olsa kesinlikle sorun olmaz derdm.
0
emfuzi
(03.01.25)
bazi sirketlerde 1-2 degisim siniri oluyor ozellikle kargo onlardaysa. mesela adidas'tan ayakkabi aldim, ikinci kez degistirmeme izin vermediler. iade edip tekrar baska satin aldim. cunku kargo adamlara biniyor ve bu loophole'u kullananlar yuzunden zarara ugramak istemiyorlar.
0
antikadimag
(04.01.25)
(7)

Asya'ya ve Abd Gezisi (Ayrıca Abd Vizesi)

put it in your appropriate place
Asya ülkelerini ve ABD'yi gezi planlayacağım.ABD'de ilk olarak hangi şehirleri görmeliyim? Florida ve New York iyi seçenekler mi? Ehliyetim yok, bu yüzden araba kullanamıyorum. ABD'de seyahat etmek için bir arabaya ihtiyacım olacak mı?Asya ülkeleri için önceliği Japonya, Güney Kore ve belki Singapur
Asya ülkelerini ve ABD'yi gezi planlayacağım.

ABD'de ilk olarak hangi şehirleri görmeliyim? Florida ve New York iyi seçenekler mi? Ehliyetim yok, bu yüzden araba kullanamıyorum. ABD'de seyahat etmek için bir arabaya ihtiyacım olacak mı?

Asya ülkeleri için önceliği Japonya, Güney Kore ve belki Singapur'a vermek istiyorum. Tokyo veya Seul arasında düşünüyorum. Ne önerirsiniz?

Birde Abd için vize daha 2 sene sonraya verildiğini çok duydum. Öyle mi cidden?
0
put it in your appropriate place
(01.01.25)
USA çok devasa bir ülke, en fazla bir eyalet gezebilirsin turist olarak. Ben sahsen West Coast tercih ederdim.

USA vizesi almak epeyce zor.
0
feastofthedamned
(01.01.25)
ABD'de toplu taşıma oldukça kötü. Gezeceğin bölgelere bağlı olsa da arabaya ihtiyacın olacak. Az sayıda şehir dışında şehirler yürünebilir değil. Örneğin konakladığın yerde yakın çevrede bir restoran veya market olmama ihtimali çok yüksek.

Araba yoksa seyahat planını buna göre yapmalısın. Suburban bölgeleri gezi planına dahil etme. Kuzey eyaletleri önermem. Şuan soğuk ve yağışlı. Yaz aylarında gelmeyeceksen Kuzey eyaletleri düşünme.

NYC --> Boston --> Miami güzel bir rota olabilir. Batı bölgesinde de california'da birkaç şehir. ABD'de bu bölgeler dışında kısa süreli gezip görmeye değer yer pek yok. Araba yoksa Uber veya Lyft ile gezersin ama pahalıya gelir. Toplu taşımalarda insanlar çok salaş ve geç saatlerde güvenli olmayabilir.

Vizeye gelirsek de vize almak çok zor olabilir.
0
wd40
(01.01.25)
ABD'e gezi biraz yas bu durumda. Gerçi "Aslında Abd'i görmesem de olur" seviyesinde. Asya daha çok önde. İndirimli bilet hakkım varken görsem iyiydi tabii.

Abd'de turistlik noktaların yanısıra Casino'ya girer, +18 olan yetişen kulüpler bakarım diye aklımdan geçiyordu. Gerçi bunlar Avrupa'da da mevcut.
0
🌸put it in your appropriate place
(01.01.25)
Casino ve dediğin tarzda klupler için Nevada'ya gitmen gerekiyor. Orada da başka hiçbir şey yok. Bildiğin çorak ve sub urban.
0
wd40
(01.01.25)
tokyo, seul'da cok birsey yok. tokyo'dan donuste aktarmali ucup 1-2 gun bakip gecersin. Singapur'a gitmeyi cok istiyordum ama eksi'de bazi yorumlardan sonra iyi gitmemisim diyorum. sonradan gorme degil de gercek gezi videolari izle, kararini verirsin.
New York cok guzel. Florida bilmiyorum gormesen de olur. ABD'e ya dogal guzellik gormeye git ya da buyuk sehir. onun disindakiler hep harry potter studyosu, disney, vs.
Toplu tasima var ama pek bisey bekleme, vasat.
0
Ley
(01.01.25)
abd'de araban yoksa sadece boston ve nyc gezebilirsin. belki bir de philadelphia. bence araba kullanmayi ogrenene kadar amerika'ya gitme. hele florida'yi falan hic gezemezsin.
0
antikadimag
(02.01.25)
Arabasız gezerken çok sıkıntı yaşamayacağın New York olabilir bi', bi' de Vegas belki. Onun dışında araba hep lazım gibi ABD için.
0
kumandanim
(02.01.25)
(12)

İkinci eli değer kaybetmeyen saatler

kakaolu kremali biskuvi
Şöyle 3500-4000 dolara kadar ikinci el bir saat alsam, sıkılırsam 3-5 sene sonra minimal değer kaybıyla satarım diyorum. Bu fiyat aralığında fazla değer kaybetmeyen markalar var mı? Tarz olarak metal kordondan pek hoşlanmam. Şu mesela görüntü olarak beğendiğim bir model https://www.engsaat.com/meist
Şöyle 3500-4000 dolara kadar ikinci el bir saat alsam, sıkılırsam 3-5 sene sonra minimal değer kaybıyla satarım diyorum. Bu fiyat aralığında fazla değer kaybetmeyen markalar var mı? Tarz olarak metal kordondan pek hoşlanmam. Şu mesela görüntü olarak beğendiğim bir model www.engsaat.com Sadelik severim. Saat burdayım diye bağırmamalı. Manasız şekiller, fontlar, işlemeler vs olmamalı üzerinde. Ona göre öneri yapabilirsiniz
0
kakaolu kremali biskuvi
(30.12.24)
saat çok kötü aşırı kötü
eğer 65 yaşında değilsen.
0
alt4y
(30.12.24)
saat şahane :)
0
🌸kakaolu kremali biskuvi
(30.12.24)
panerai'nin radiomir modelleri bir ihtimal bulunur sanırım o fiyatlara. veya 5-6k'lara çıkılmalı. araştırmak lazım. ben çok beğeniyorum radiomir modellerini.
0
efreet sultan
(30.12.24)
saate bayıldım
0
antihistaminik
(30.12.24)
Saat guzel. Sorunuza cevap olarak Longines'lere bakabilirsiniz deger koruma acisindan.

www.chrono24.com

www.chrono24.com

www.chrono24.com
0
sertac akin
(30.12.24)
deger kaybetmeyen 2 saat var. rolex ve pp.

turkiye gibi 2. el lux saat piyasasinin olmadigi ulkelerde deger kaybetmeden saat satmak zor. ikinci el olsa bile alicisi olmasi lazim ki degeri olsun. bence begendigini al, bir de mumkunse yurtdisina gittiginde al koluna tak getir.

japonya ve hong kong'da ikinci el saatler cok ucuz oluyor.
0
antikadimag
(30.12.24)
bunun dolar bazinda deger kaybetmeme ihtimali yok. butun hayatin boyunca takacagini dusundugun bir sey al, satamayacakmis gibi.
0
hot potato
(30.12.24)
Saatin modeli çok önemli. Klasikleşmiş bir model tam tersi değer kazanır. 150 USD ye aldığım seiko skx007 1500 USD oldu değeri :D
0
wd40
(30.12.24)
Antikadimag haklı. Cevaba imza atıyorum.
0
prole
(30.12.24)
@truenorth; costco'ya satarsan tabii ki olu fiyati verecekler. rolex'i dogrudan alicisina satarsan msrp'nin uzerine bile satabiliyorsun cunku bazi modellerini almak icin yillarca bekliyor insanlar. oyle parayi verdim gidip aldim olmuyor. o yuzden bircok insan rolex'ini ve pp'sini birkac bin dolar ustune satti. bu artificial scarcity devam ettigi surece deger kaybi olmaz. tabi bu her modeli icin gecerli degil. tutulmayan modeller ad'den hemen alinabildigi icin deger kaybi olabilir.

ikinci konu da bakim isi abartiliyor. 10 sene bakimsiz rahat rahat gider bir saat. saatcilere sorarsan para kazanmak icin 3-5 yila getirin bize size $1000 fatura cikaralim diye bekliyorlar. son olarak o yaglar rolex'e ozgu degil her otomatik saat icin gecerli.
0
antikadimag
(30.12.24)
eger boyle bir dusunce varsa omega, breitling, rolex, blancpain gibi top markalari tercih etmek lazim. elindeki butceye gore vacheron constantin ve blancpain modellerini inceleyebilirsin. istedigin tipte modeller var. yine istedigin tipte gecen sene rolex 1908 modelini cikartti, bayagi guzel. ancak butceni bayagi asiyor. :)) bana sorarsan kendim de kullandigim omega speedmaster tavsiye ederim. akari kokari yok, saglamligi dillere destan, ikinci eli de uzmez.
0
arakaali
(30.12.24)
Güzel cevaplar.

İki husus var sadece. Yukarıda gösterdiğim modeli aradığım tarzı anlatmak amacıyla verdim sadece. Spesifik olarak o saati sormadım.
Bir de saati alayım hiç değer kaybetmeden satayım da demedim. Dediğim gibi ikinci el almayı planlıyorum. İkinci el alınca zaten değer kaybının önemli kısmını ilk sahibini üstleniyor. Ben de ondan alıp ufak bir kayıpla birkaç sene sonra satabilirim. Değer kazansın, ya da aldığım fiyata satayım gibi bir beklentim yok.
0
🌸kakaolu kremali biskuvi
(30.12.24)
(13)

Baby shower olayı

kondansator
eşim 7 aylık hamile, etrafında baby shower organize edecek arkadaşı yok. Şimdi bu olay bir mecburiyet mi? Yani canımı sıkar mı? Benim ofisten tanıdığı kızları, kendisini bir iki arkadaşı ve annesini çağırıp ben bir cafede bir şey ayarlasam mı diyorum ? Ne dersiniz
eşim 7 aylık hamile, etrafında baby shower organize edecek arkadaşı yok. Şimdi bu olay bir mecburiyet mi? Yani canımı sıkar mı? Benim ofisten tanıdığı kızları, kendisini bir iki arkadaşı ve annesini çağırıp ben bir cafede bir şey ayarlasam mı diyorum ? Ne dersiniz
0
kondansator
(30.12.24)
maddi bir ihtiyacın yoksa hiç girme. yakın bir bağ yoksa kimse bir bebeğin partisine gitmeye ve hediye almaya hevesli olmaz.
0
buenosdias
(30.12.24)
ben baby shower gibi seyleri asiri gereksiz, özenti ve cringe buluyorum ama bunun derdine esiniz icin düsmeniz asiri tatli bir davranis.
bence esinize bir sorun.
belki kendisi de istemiyordur. belki de bir yerde görmüs özenmistir. insan hamileyken karar degistirebiliyor, hem de cok hizli.
bir sorun, o ne derse ona göre yaparsiniz. heves edebilir yani kadin, ilk bebegiyse hele.
0
alice in potatoland
(30.12.24)
tr'de babyshower hediye icin mi yapiliyor, yok artik!
babyshowerda oyun oynaniyor, komik kiyafetler giyiliyor falan. hediye alinmaz. hediye partinin organizasyonu oluyor.
bir erkek olarak yapma derim, cok kadinlara hitap eden bir olay. ya da birlikte organize ederek yapin kadin erkek herkesin olacagi sekilde yapin.
0
sonsuz
(30.12.24)
mecburiyet değil. yeni yeni ithal adetlerden yalnızca biri.
0
m e b
(30.12.24)
@sonsuz, Yıllar önce ilk duyduğumda "bebek doğacak ya önceden lazım olan şeyler hediye ediliyor aileye yardımcı olunuyor" diye mantıklılaştırıyorlardı. Hatta ABD'de falan anne Amazon.com listesi yapıyormuş isteyen oradan sipariş verip alıyormuş.

eksisozluk.com
0
nhk ni youkosu
(30.12.24)
@nhk ni youkosu'nun dedigi olay dogru ama tam olarak söyle: aslen babyshower'in amaci anneye hediye almakti ama türkiye'de bebege hediye sekline evrildi.
sadece abd'de degil, baya baya türkiye'de de kadinlar liste yapip arkadaslarina dagitiyorlar, su markanin su hedesini istiyorum diye. Isteyen listeden bir sey secip aliyor.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(30.12.24)
eşinizin böyle bir beklentisi mi var? yoksa gereksiz. yani babyshover, gelin ertesi, kına gecesi, gelin alma bunlar artık çok gereksiz şeyler. tabii ki subjektif bir yorum. zaten eşinizin çevresinde yapacak birileri yoksa bir kaç insan bulup yapmak samimi olmaz.
0
mikahakkinen
(30.12.24)
baby shower denilen sey zaten hediye etrafinda kuruludur. cocugun veya annenin ihtiyaci olacak seyleri alip getirir diger kadinlar. sonra anne de bu hediyeleri tek tek acar eglenirler.

bizde komsularin patik hediye etmesinin bati versiyonu.
0
antikadimag
(30.12.24)
3-4 sene önce hayatımızda olmayan bir şey bu:) Must mı sorusunun cevabı.

Bizde zaten baby shower gibi adetler var fazlasıyla.

Gereksiz.

Ama tabii eşiniz hamile, hassasiyeti olur alınganlığı olur.

Ona göre siz karar verin.
0
anten
(30.12.24)
genellikle kadın tarafının kız arkadaşları ve ailesi etrafında şekillenir, eşinizin böyle bir isteği planı v.s. varsa yapar siz karışmayın sadece destek olun.
0
nuisance2
(30.12.24)
hayır ya. böyle bir şeyi organize edecek arkadaşı yoksa hediye açgözlüsü gibi algılanırsınız siz yaparsanız. isteyen zaten hediyesini alır.
0
elorelia
(30.12.24)
Hayır tabi ki bunun olayı annenin samimi arkadaşlarının süprizi yapması. Sizin iş arkadaşlarınız ne alaka yahu ne gerek var. Bizim de yaşadığımız yerde arkadaşım yoktu böyle bir şey yapmadık eksik de olmadı. İlla ki bebekten önce bir şey yapmak istiyorsanız “babymoon” yapın yani bebek doğmadan önce anne babanın 2 gece bir yerlere gidip güzel bir kaçamak yapması.
0
iwillsee
(30.12.24)
hediyesiymiş, arkadaşlarının dahil olmasıymış, zaten bilgim olmadığı için sizlerin fikirlerine ihtiyaç duydum. zahmet edip düşüncesini paylaşan herkese çok teşekkürler
0
🌸kondansator
(30.12.24)
(7)

Özel sektörde güvenlik soruşturması

vedatchilipeppers
Selam,Bir şirketle görüşüyorum 3 aydır. 2 hafta önce referans check tamamlandı ve 2 haftadır ses çıkmıyordu, bugün aradım İK insanını ve güvenlik soruşturması aşaması olduğunu ve dün tamamlandığını söyledi. İlk defa özel şirkette güvenlik soruşturması duyuyorum. Ne bu hiç karşılaşan var mı?
Selam,

Bir şirketle görüşüyorum 3 aydır. 2 hafta önce referans check tamamlandı ve 2 haftadır ses çıkmıyordu, bugün aradım İK insanını ve güvenlik soruşturması aşaması olduğunu ve dün tamamlandığını söyledi. İlk defa özel şirkette güvenlik soruşturması duyuyorum. Ne bu hiç karşılaşan var mı?
0
vedatchilipeppers
(27.12.24)
Screening yapıyorlar işte sana ve ailene. benimkisi 1.5 ay sürmüştü. Neredeyse her yer yapıyor artık.
0
irene
(27.12.24)
Amerikan büyük bir şirket için bir kere yaşadım. Çalıştığınız şirketlerin santral hatlarından iklarına ulaşıp sizi soruşturuyorlar. Üniversite dahil, CV'nizde verdiğiniz tüm bilgileri teyit ediyorlar.
0
gabe h coud
(27.12.24)
Kimse de dememiş ki başka bir plan düşünülüyor olabilir.

Tr deki özel sektörün ne bok olduğu bilen bilir. Neyin güvenlik soruşturması Allah aşkına?

2 hafta tr için normal bir süre aslında.
0
sorularimicinfeykhesap
(27.12.24)
sirketine gore degisir. hicbir seyi sorusturmayan dev sirketler de var (faang seviyesinde), asagida dendigi gibi bu is icin ozel kurulmus sirketlerle anlasarak, o sirketlere hakkinizda rapor hazirlatanlar da var. benim turkiye'deki is yerimi aramislardi ve 1 hafta kadar onlari beklemistim. sonra turkiye'dekilerle anlasamamislar ona not verified yazip gecmislerdi ama ise alinmistim.
0
antikadimag
(27.12.24)
Özel şirketler güvenlik soruşturması yapmaz genelde. Sabıka kaydı falan isterler o kadar.
0
wd40
(27.12.24)
Şirketin büyüklüğü ve özellikle yapılacak işin hassasiyetine göre yapılıyor. İş tanımınız kritikse ve işveren dev bir şirketse normal.
0
10551037
(27.12.24)
özel şirket hangileri mesela.
savunma sanayi, telco, ülke alt yapısını ilgilendiren veya devletle iş yapan şirketler yapıyor bu süreci ve baya ciddi
0
nuisance2
(27.12.24)
(14)

mal varlığı yaş orantısı hk soru

baldan kaymak
soru ortalama olsun diye duyurunun da yaş aralığına uygun yaş seçmeye çalışıyorum.30 yaşında birinin ne kadar parası olsa başarılı/başarısız deriz1) Ben başlıyorum: en az 500k tl veya üstü arabası arabası olmalı, borcu olmamalı, 500k tl birikimi olmalı2) Arkadaş 1 - kadın: en az 1m tl parası olmalı,
soru ortalama olsun diye duyurunun da yaş aralığına uygun yaş seçmeye çalışıyorum.

30 yaşında birinin ne kadar parası olsa başarılı/başarısız deriz

1) Ben başlıyorum: en az 500k tl veya üstü arabası arabası olmalı, borcu olmamalı, 500k tl birikimi olmalı
2) Arkadaş 1 - kadın: en az 1m tl parası olmalı, arabası olmalı yeni olmalı maz 1-2 yaşında, borcu olmamalı
3) arkadaş 2 - kadın:borcu olmamalı, ayakları üstünde durmalı kendi evinde olmalı kira bile olsa,
4) arkadaş 3 - erkek: (hayal gördüğümüzü düşünüyor) borcu olmamalı, eski de olsa bir arabası olması yetermiş.
0
baldan kaymak
(25.12.24)
30 yaşında birinin günümüz koşullarında arabası, evi, epey birikimi olmasını beklemek bana biraz ülkeden bihaberlik gibi geliyor açıkçası. başarı ya da başarısız olmayı da şahsen parayla ya da mal mülkle ölçmüyorum.

ülkede var gücüyle uğraşmasına, son derece çalışkan olmasına rağmen arkasında hiçbir desteği olmadığı için dış zorunluluklardan ötürü bu seviyeye gelemeyen bir dünya insan var. ben de az buçuk o civarda olduğum ve kendim gibi pek çoklarını bildiğim için konuşuyorum. yan gelip yatana, aylak aylak dolaşana değil elbette lafım ama emek verenlere ekonomik olarak belli bir eşiği geçemediği için başarısız etiketini uygun görmüyorum.
0
duygusalatasi
(25.12.24)
Borcu olmayan insan genelde etliye sütlüye dokunmadan kendi yağında kavrulan aman ali rıza bey tadımız kaçmasın modeli insanlar oluyor, kendimden biliyorum. Bence arkadaşlar borç olayını yanlış anlamış, ödeyemeyeceği borcu olmamalı gibi düşünmüş. Borcu olmayan insanla başarılı insan benim kafamda hiç eşleşmiyor.

30 yaşında başarılı biri deyince benim aklıma "old money" bir profil geliyor. Güzel muhitte bir evi vardır, ailesinin iyi bir işi vardır ve o da şirketin gelecek neslidir. İçinde olduğu işten anladığı bellidir, zaten şimdiden ciddiye alınıyordur. İyi bir eğitim almıştır, güzel yemekten anlar vs. Arabanın lafı olmaz bu profilde.

Hali vakti yerinde herkese başarılı denemez bence. Hali vakti yerinde denir. Aile de başarıda ciddi anlamda bir faktör ne yazık ki.
0
akhenaten
(25.12.24)
100k€ su olmali. yani bu insan büyük ihtimalle ortalamanin cok üstünde bir servete sahip olacak, bu sekilde devam ederse.

arabasi var mi yok mu cadirda mi kaliyor gökdelende mi fark etmez. kimse sana bu parayi türkiye'deki maasli isinden topla da demiyor.
0
sonsuz
(25.12.24)
30 yaşındayken bir köyde kirada oturuyordum. Eh işte diyebileceğim bir maaşım vardı. Başka da hiçbir şeyim yoktu.

Aileden bir katkı olmadığı sürece normali de bu.

Şimdiki aklım olsa, kazandığım ilk paradan itibaren birikime başlardım. Biraz o konuda yol gösterenimiz olmadığından geç başladık.
0
Mirket
(25.12.24)
Yine kadın düşmanı demeyin ama adam kendisi diyor kadınlar biraz daha yaşadığımız ülke ve dünyadan kopuklar. Acaba kaç kadın bu kadın arkadaşlarının işte böyle olursa başarılı olur dedikleri şeyleri başarmış?

Başarılı başarısız sınıflandırmak gerçekten zor. Bana göre evi arabası ve kendi işi olmayan başarısız. Başka birine göre ise günü kurtarmak başarılı. Girdiğin ortama soracağın kişiye göre değişir. Hadi yine de beklediğin cevabı vereyim, borç olmasın, mayışı 50K üzeri olsun, kirada oturmasın ve arabası olsun, bence başarılıdır.
0
Shepard
(26.12.24)
valla ben basari merdivenlerini ciktikca daha gidilecek o kadar yol oldugunu fark ettim ki, bu soru kisiye gore degisir diyebilirim sadece. bircok mevzu hayata nereden basladiginla alakali. ben basariyi kisinin nereden nereye geldigiyle olcerim.

aileden 0 destekle buyuyup kendi ayaklari uzerinde durup araba arabilmis birisi, ailesinin destekleriyle yurtdisinda universite okumus, ise girmis ve coktan turkiye'de 2 ev alacak parayi toplamis birinden daha basarilidir gozumde. var boyle 1 milyon dolar yatirimla buyuyen insanlar.

30 yasinda erkek aileden 0 destek almis varsayalim. mezuniyet, askerlik, is arama derken zaten tas catlasa 5 yil calismis olur. 5 yilda da turkiye'de ortalama bir araba alacak para ancak biriktirilir diye dusunuyorum. hele kus kadar yeni mezun maasiyla.
0
antikadimag
(26.12.24)
10 yıl önceki ya da başka bir ülkedeki 30 yaşı soruyorsan sen ve kadın-1, günümüzde Türkiye için soruyorsan erkek ve belki biraz da kadın-2 olabilir. Borcu olmadan tek yaşayan kişi için güzel semtlerde kira yüksek. Babadan/dededen ev kaldıysa olur ama tabii ki. Bu arada dördünüzün de söylediği başarılı ama dördünüzün de kriterine uymayan için yukarıda yazdığımdan bağımsız olarak başarısız denilemez.

Bu arada sen ve kadın-1 bahsettiğiniz kriterlere sahipseniz başarılısınız tabii ki. Bunu da minimum başarı seviyesi olarak görmeniz normal olur o durumda.
0
nawar
(26.12.24)
ideal şartlarda 21-22 yaş mezuniyet 1 senede askerlik iş arama yaş 22-23
7-8 sene çalışacak
ortalama 50k maaşdan hesaplayın
0
bir soru sorcam
(26.12.24)
aileden destek almayan ve de ileride de bir güzellik gelmeyecegini bilen biri 25 yasinda calismaya basliyorsa epey gec kalmistir arkadaslar.
0
sonsuz
(26.12.24)
32/K olarak fikrim;

Cinsiyet ayırmaksızın 30 yaşında biri kendi evini geçindiriyor olmalı. Kira da olsa olur ama aileden medet umma ve sürünme kısmını 20lerde bitirmek lazım. Gerisi hallolur.
0
alaimisema
(26.12.24)
soruda kadin erkek söyle olmali diyen biri yok ama cevap yazan erkeklerin hepsi bir erkek söyle yapmali böyle yapmamali diye konusuyor. ayrica kadinlarin da var miymis falan deniyor.

erkek erkegin kurdudur. :)
0
sonsuz
(26.12.24)
kadın arkadaşlarının taleplerini az buluyor ve başarılı bir erkeğin elon musk, einstein, brad pitt ve brazzerstaki kel adamın toplamı olması gerektiğini söylüyorum
0
Hallegadola
(26.12.24)
1 no'lu arkadaşın yorumu başarılı biri için yeterli limit bence. senin yorumun eh işte modunda. üç ve dört no'lular için ise yorumum: bi tas çorba kaynasın ama sevgilim yanımda olsun kadınları bunlar.
0
zovin
(26.12.24)
gs'de yunus akgun'un senelik maasi 20milyon tl ve yakinda 50 milyon tl yapilacak.
bir futbolcuya gore cok kazandigi soylenemez.
yasi 24.

bu arkadasla kiyaslanirsa verileren orneklerin hepsi birar karafatmaya kadar degersiz insanlara donusuyor, alayi oksijen israfi.

bir de araba bir asset degildir, bunu da eklemeden gecemeyecegim.
0
cooperr
(27.12.24)
(3)

Hediye tesbih nerden alınır

housedaki topal doktor
Dedeme yeni yıl hediyesi tesbih alacağım ama nerde satılır, hangisi makbuldür en ufak bir fikrim yok. Yardımlarınızı bekliyorum
Dedeme yeni yıl hediyesi tesbih alacağım ama nerde satılır, hangisi makbuldür en ufak bir fikrim yok. Yardımlarınızı bekliyorum
0
housedaki topal doktor
(25.12.24)
yasadigin sehirde google maps'te tespih diye aratirsan bu isi profesyonel yapan yerleri bulursun diye dusunuyorum. onlara gidip sorsan sana anlatirlar.

bence cekimi en guzel tespihler ahsap olanlar. daha yagli gibi olduklari icin kolay cekiliyorlar. ama bunlarin da goruntusu cazip olmuyor.

dogal kehribar cok oneriliyor normalde ama bence o kadar iyi bir tespih malzemesi degil. hem guzel kaymiyor hem de kolay kiriliyor. eski bakalitlerden yapilanlar daha iyi kayiyor dogal malzeme olmamasina ragmen.

benim bulabildigim en iyi malzeme kibris hurma cekirdegi diye geciyor. hem deseni, hem cekimi guzel.
0
antikadimag
(26.12.24)
Tesbihçi baba gibi internet siteleri var. Sıkma kehribarlar güzeldir. Arpa kesimleri beğenir bence deden.
0
antihero
(26.12.24)
fatih, çarşamba'da ismailağa'nın orada çok kaliteli tesbihçiler var.
0
damba
(10.09.25)
(2)

Selanik Mülkiye Rüştiyesi ve Selanik Askeri Rüştiyesi şimdi nerede

kizil sakalli sari
Merhaba,Bir Selanik gezisinde görmek için Atatürk'ün Selanik'te okuduğu okulları arıyoruz.Mahalle Mektebi'ni bulamadık. (ama zaten bulunmaz diye düşünmüştük) Şemsi Efendi Mektebi'ni bulduk, Google Maps'te şu an 51st Elementary School diye geçiyor.Selanik Mülkiye Rüştiyesi ile Selanik Askeri Rüştiyes
Merhaba,

Bir Selanik gezisinde görmek için Atatürk'ün Selanik'te okuduğu okulları arıyoruz.

Mahalle Mektebi'ni bulamadık. (ama zaten bulunmaz diye düşünmüştük)
Şemsi Efendi Mektebi'ni bulduk, Google Maps'te şu an 51st Elementary School diye geçiyor.
Selanik Mülkiye Rüştiyesi ile Selanik Askeri Rüştiyesi'ni de bulamıyoruz. Acaba bilen var mıdır?

Atatürk Ansiklopedisi diye bir gov.tr uzantılı sitede Selanik Askeri Rüştiyesi diye Manastır Askeri İdadisi'nin resmini koymuşlar, onun olmadığını biliyoruz. Askeri Rüştiye için Mithat Paşa Caddesi'nde diyor, onun da Agios Dimitriou caddesi olduğunu gördük; ancak o da oldukça uzun bir cadde, pek yardımcı olmuyor.
0
kizil sakalli sari
(25.12.24)
Bu okulların çoğu yıkıldı. Selanik'te büyük çaplı bir kentsel dönüşüm yaptılar. Özellikle de Türk mahallelerindeki evleri, Türk izlerini yok etmek için yıktılar. Atatürk'ün olduğu mahalle bir Türk Mahallesi'ydi. Şimdi Atatürk'ün evinin 200 metre ötesinde bile Yunan mezarlığı var. Biz uzun süredir buradaydık izlenimi vermek için.

Velhasıl, okulları pek görebilmeniz mümkün değildir. Duranlardan birine gitseniz de zaten sizi içeri almazlar veya size düzgün bir şey göstermezler.

En önemlisi bunlardan Manastır Askeri İdadi'sidir. O da Makedonya'da zaten. Atatürk Evi'ni görüp gelin diyeceğim ama ev de tadilata alındı sanırım, büyük olasılıkla kapalıdır.
0
sinematematikci
(06.01.25)
guzel bir arastirma. bence yunanistan turk konsolosluguna ulasmaya calisin. bilirse onlar bilir. hatta selanik'te bahsettiginiz caddede ataturk evinin yaninda binasi tam olarak. oralardaysa kesin bilir onlar.
0
antikadimag
(06.01.25)
(25)

milletin ölüp bittiği ama sizin beğenmediğiniz şeylerden örnekler

ala09
beyoglundaki sakarya tatlıcısı... allah aşkına arkadaslar bi insan bu tatlıyı neden över? severim ayva tatlısını ama içinde ceviz bile yok şerbetli bi meyve ve kaymak ve internette kötü yorum yok. öyle bir doyurdu ki ertesi gün hala acıkmadım tıkandım adeta hafif falan değil yani. bir diğeri dürümza
beyoglundaki sakarya tatlıcısı... allah aşkına arkadaslar bi insan bu tatlıyı neden över? severim ayva tatlısını ama içinde ceviz bile yok şerbetli bi meyve ve kaymak ve internette kötü yorum yok. öyle bir doyurdu ki ertesi gün hala acıkmadım tıkandım adeta hafif falan değil yani. bir diğeri dürümzade. bildiğin kasap KÖFTE gibi bi adana. salatası çok iyi ama adanası normal/iyi anthony bourdaini getirecek bi olayı yok(tamam ona gelmedi de gitti sonucta)("biz anthonynin intiharına inanmıorz"). yedikten sonra mızmızlanmak istemedim ortam bozmamak için, övülmeseydi yine bi şey demezdim övülünce sinirleniyorum.......daha önce de cool lime, bubble tea gibi NAZO çakması içeceklerin övülmesine şok oluyordum

sizde neler var?
0
ala09
(25.12.24)
oranin ayva tatlisini cok seviyorum. ama herkes sevecek diye bisey yok.

basima bir is gelmeyecekse asure diyorum. tam varos tatlisi:D
0
buenosdias
(25.12.24)
Cool lime konusunda seninle aynı fikirdeyim. Çok baskın nane tadı var ve aşırı şekerli. Bunlar için tekrar bir ayarlama yapsalar belki iyi olurdu.

Buraya da sormuştum cool lime için güzel mi diye. Denedim, çok merak etmiştim ama bu sebeple içemedim. Baskın tatları sevmiyorum. Kereviz bile yiyemiyorum çok ağır ve baskın bir tadı var. İçine girdiği her malzemenin tadını bastırıyor. Konuyu kerevize getirmeyi nasıl başardım onu da bilmiyorum :))
0
rock n roll
(25.12.24)
Aşure +1
0
sacrilegious
(25.12.24)
Kesinlikle serpme kahvaltı (bir iki yeri hariç tutabilirim İstanbul için)
Diken diken oluyorum birisi teklif ettiğinde. Önüme özenli bir eggs benedict, croque monsieur, acai bowl vs gelmedikçe doğranmış domates salatalık, peynir, zeytin, reçel görmek istemem dışarda kahvaltı yaparken. Zaten artık mecbur kaldığımda en kötü sadece menemen, omlet falan yiyip kalkıyorum.

Bir de pişi. Ne var bu pişide ya tek sevmeyen benim heralde. İnsanın midesine oturan yağlı bir hamur.
0
kullanicadi
(25.12.24)
dubai cikolatasi
chicken wings
kfc
0
sonsuz
(25.12.24)
Midye dolma. Olmasaydı da olurduk diye düşünüyorum.
0
fildirfildir
(25.12.24)
sezen aksu, ay çekirdeği, siyah çay, dubai, aşure +1
0
bartholomew87
(25.12.24)
PROFİTEROL demek istiyorum. tabi ki hakkını vererek yapan mekanlar var (bomonti deki batard 'dınki gayet iyiydi) ama böyle adı 'x profiterolcüsü' tadında olan onbinlerce yorum, 5 yıldız, hakkında ultra güzel şeklinde öneriler yapılan mekanların profiterolleri gerçekten fecaat. zaten bunu örtmek için galiba; süt tozlu, nişasta dolgulu hamur topunu %80i glikoz şurubu olan çikolata sosun içine gömüp veriyorlar
0
lüzumsuz adam
(25.12.24)
Sezen Aksu
Yeşilçam filmleri ve dönemin popüler figürleri (türkan şoray vs)
Apple ürünleri
Mercedes G serisi arabalar


Boş zamanlarımda kafayı takacak yeni konsept arayan biri olarak ilk aklıma gelenler bunlar ama kesin başka unuttuğum şeyler vardır.

Yemekle ilgili olarak;

Tencere yemekleri. Biraz fakirlikten çıkmış gibi ya. Sebzeleri de bakliyatı da eti de daha iyi pişirme yöntemleri var. Çoğu tencere yemeğini pek sevmem.

Aşure net. Geçen sene komşuyu geri döndürmüşlüğüm var ben gerçekten sevmiyorum israf olacak başkasına verin diye :d

Deniz ürünlerini çok seven biri olarak midye dolma da pek benlik değil. Yiyene laf etmem de daha iyi bira yancıları falan var bilemiyorum.

Islak hamburger. Bi kere yedim, yani denk gelsem yerim çok kötü değil ama böyle bi ıslak olsa da gömsem demem herhalde.

Aşşşırı çikolatalı tatlılar. San Sebastian istiyosun (ki çok severim yanık tatlıları) üzerine bir dünya çikolata döküyor. Bi ara da böyle değişik tatlıcılar türemişti tuhaf isimli çikolata bulamacı tatlılar satıyolardı. Çikolata severim de Fildişi Sahilli bir işçinin günlük mahsulünü bi kerede tüketmek istemiyorum lol
0
nundu
(25.12.24)
Zincir kahvecilerde satılan, 35000 çeşit krema, şurup, tatlandiriciyla yapılan kahveler. Ben düz americano ya da filtre kahve içerim her yerde. Bir yudum alsam boğazım yanıyor diğer kahvemsi içeceklerden.

Çay. En son 3-4 ay önce bir bardak içtim sanırım. Bitki çaylarından bahsetmiyorum.

Yeniköy'de Emek Manticisi var, bütün arkadaşlarım mantilarina bayılır. Zaten bayağı da popüler bir yer. Bana gore fazla haşlanmış mantidan ibaret tabakları. Hiç sevmiyorum.


Yiyecek içecek dışında da ilk aklıma gelen şey Ugg oldu. Popülerliğini asla anlamıyorum.
0
fraise
(25.12.24)
- 3. dalga kahveciler
- çoğu dönerci
0
orpheus
(25.12.24)
kahve, çay, alkol
antep'teki İmam Çağdaş

(antoni'nin intihar ettiğine ben de inanmıyorum)

sezen aksu+1
levent kırca, kemal sunal ve o dönemlerde subliminal şekilde beynimize ahlaksızlığı sokan türk filmleri ve "program"ları

türlü yemeği (aka patlıcan nasıl katledilir yemeği)

sevdiklerimizi de sorcan mı? ben söyliyim arada patlıcan reçeli mmmmmm
0
mathilda.may
(25.12.24)
Hatay soslu döner
Maydanoz döner
Dubai çikolatası
Breaking bad
Patso
Kadında crop görmek
Büyük meme
0
alimcgraw
(25.12.24)
instagram'da story atmak. saatlerce reels izlemek. hayatını burada yaşamak.
bamya, pırasa, karnabahar, midye dolma, lahana sarma, döner, iceberg marul, coleslaw salata, türk kahvesi, bulgur, adana, kuzu ızgara.
ağzı bozuk kızlar. keko rapçiler ve fanları.
0
gabe h coud
(25.12.24)
Gezmek ve Angelina Jolie (hem simdiki hem daha genc hali)
0
chickentown
(25.12.24)
Bence dünyanın en çok abartılan gıdası Oreo. Resmen din haline gelmişti bi ara, nasıl bir reklam yürüttülerse :D

Sevmiyor değilim, ama abartıldığını bence kabul etmeliyiz.

Gerçekten beğenmediğim bir şeye örnekse crocs. Çünkü çok çirkin. Ayağım rahat edebilir ama kafam hiç rahat etmiyor :D
0
akhenaten
(25.12.24)
Uzun tırnak, story.
0
Kahvedesu
(25.12.24)
Dar slim fit pantolon.
0
wd40
(25.12.24)
volkan demirel. adam sırf depremde ağladı diye millet abarttı da abarttı. zamanında gazeteciyi evinden aldırmakla tehdit etti. sahada yaptıklarını söylemeye bile gerek yok. sokak hayvanlarına bile laf söyledi lan herif:) depremde o kadar insan seferber oldu, bunun kadar konuşulmadı. nasıl bir algı anlamak güç.
0
nothing in my way
(25.12.24)
Ortaoyunuyla başlayan, günümüze kadar gelen, Türk tiyatro sinema tarihindeki aptal ama aynı zamanda şeytana külahını da ters giydiren komik tiplemelerin tamamı, Pişekar'ın Kavuklusu, Cilalı İbo, Turist Ömer, Kemal Sunal vs.

Cehaletin parlatılmasının yapı taşları
0
Mirket
(25.12.24)
"minik dokunuşlar" isimli estetik müdahalelerden rahatsız oluyorum.

Mesela bir psikoterapist arıyorum İnstagram'da, tam fikirleri aklıma yatıyor akıllı buluyorum falan, bir de bakıyorum ki deli gibi müdahalesi, plastik maske gibi bir yüz. Tuvale kalın kalın atılmış fırça darbeleriyle sabitlenmiş yağlı boyadan ibaret gibi duran bir makyaj. Doğallıktan uzaklaşmak çok ama çok rahatsızlık veriyor bana.

Kaskatı değilim, öyle durumlar gördüm ki o burun kesinlikle düzeltilmesi gereken bir burun gerçekten ama onun kadar yamuk olmayan burunlar, hiç de yokmuş gibi durmayan kaşlar, kendine mahsus bir şekli ve karakteristik bir görüntüsü olan o dudaklar, yüzün kendine ait yapısı... Bunlarla bu kadar oynanması çok rahatsız ediyor. Karşımda sürekli olarak rahatsızlık huzursuzluk hissi yaşayan biri varmış gibi hissediyorum ben de huzursuz oluyorum.
0
muhayyer divan
(26.12.24)
- tulumba tatlısı, güllaç, bilmemkaçı bir arada, şekerli kremalı kahveler, rakı, jack daniel's, serpme kahvaltı, mc donald's/burger king/kfc/pizza hut/pizza lazza, yemekte sunum şovu yapan yerler
- keko rap, arabesk, eller havaya pop, ahmet kaya, sezen aksu, ibrahim tatlıses
- elden ring, dragon age the veilguard,
- breaking bad, güç yüzükleri, güncel Türk dizileri
- ugg, şort etek, tayt
- ghostlama, manifest etme, datee çıkma vb. çakma ifadeler ile mezuna kalmak, görüldü atmak vb. A -1 Türkçe kelimeler
- bmw
- dudak dolgusu, çene ve elmacık kemiği belirginleştirme ameliyatları, yüze enjekte edilince mimiksiz bırakan diğer tüm zımbırtılar, insanda olduğu için pençe diyemediğimiz tırnaklar


Her maddeye beşer tane daha ekleyebilirim sanırım.
0
nawar
(26.12.24)
asure'ye katiliyorum. hic sevmedim, hic anlamadim. tatliya nohut koyulur mu arkadasim?

tesla. cybertruck gibi ucubeler. araba olarak inanilmaz kalitesiz ama bu woke tayfayi zamaninda iyi tokatladi elon. sattigi arabanin her yeri dokuluyor ama konsola koca dokunmatik ekrani koyunca millet kendini bir sey sandi. butun woke arkadaslarim agliyor simdi teslalari ellerinde kaldi satamiyorlar da. elon'dan da nefret ediyorlar.

super lig. millet hala izliyor inanilir gibi degil. kavga falan ediyorlar. hakemler bunlari dogruyormus falan. 18 yasindan beri izlemiyorum deli gibi futbol oynamama ve izlememe ragmen.

instagram. tamamen bos adam isi.
0
antikadimag
(26.12.24)
@nawar'ın entry'yi görünce aklıma geldi.

GTA serisi. Hatta RDR'yi de ekleyebilirim. Rockstar oyunları hiç ilgimi çekmiyor. GTA 6 çıkacak hype'ı tüm dünyada var. Benim hiç ilgim yok. Çocukken Vice City ve San Andreas oynadım da GTA 5'i anca bu sene alıp deneyeyim dedim 1 saat dolmadan sıkıldım. RDR 2'de de benzeri olmuştu

Bi de Souls oyunları, Elden Ring ve tüm soulslike oyunlar. Hiç oynamadım ama atmosferi ve boss savaşları hiç ilgimi çekmiyor. Zor oyun da sevmem pek.
0
nundu
(26.12.24)
-dubai çikolatası (çikolatalı saman gibi ama çok yoğun ve bayıyor)
-moda'daki meşhur dondurmacı (herhalde blendırdan geçirilmiş buza renklendirici sürsek aynı tatsızlığı alırız)
-helvacı ali (helvayı zaten sevmem ama resmen çamur/macun kıvamında ürünleri)
-mcd- bk hambugerleri (saman gibi tatsız ve ufacık, içi bomboş)
-"meşhur x'çi" tarafından satılan herhangi bir ürün
-kadınlardaki uzun, iğrenç tırnaklar
-kadınların kirpiyi model almış gibi kestirip biçtirdikleri burunları
-kemal sunal
-behzat ç ve gerçek hayatla senaryoyu karıştırmış avaneleri
-crop
-rock/metal
-futbol
-kadıköy
-starbucks

şimdilik bir çırpıda aklıma gelen şeyler bunlar.
0
m e b
(26.12.24)
(36)

hp kitaplarını okudunuz mu? kaç doğumlusunuz?

deartheodosia
benim tüm çocukluğum hp okumakla geçti. ama yeni tanıştığım kimse hp okumamış oluyor (evet insanlara soracak kadar önem veriyorum hala). geçenlerde bi kafeden kurabiye almıştım, uff hagrid’in kurabiyeleri gibiymiş bunlar da dedim ve kimse bi şey anlamadı mesela. ya da bence insanların hangi binada o
benim tüm çocukluğum hp okumakla geçti. ama yeni tanıştığım kimse hp okumamış oluyor (evet insanlara soracak kadar önem veriyorum hala). geçenlerde bi kafeden kurabiye almıştım, uff hagrid’in kurabiyeleri gibiymiş bunlar da dedim ve kimse bi şey anlamadı mesela. ya da bence insanların hangi binada oldukları karakterleri hk önemli doneler veriyor. ne düşünüyorsunuz???
0
deartheodosia
(23.12.24)
Benim tüm cocuklugum Harry Potter kitapları ve filmleriyle geçti; koca kadin oldum, hala çok severim. Saçlarım biraz kabarsa "yine Hagrid'e döndüm" derim en basiti, günlük dil kullanimima da yerleşmiştir yani; etrafımda anlamayan kimseyi görmedim şimdiye dek.

94 doğumluyum. İlk filmi de ben 7-8 yaşlarındayken çıkmıştı yanlış hatırlamıyorsam. Sinemada kendimi bilerek izlediğim ilk filmlerden biridir.
0
fraise
(23.12.24)
ilk 4 kitabı okudum.
0
wd40
(23.12.24)
Hp öncesi yüzüklerin efendisi nesliyim ama hp nesli de yaşlandı artık o muhabbeti bulamazsın artık

Edit: 95 sonrası okuyan kalmamıştır
0
grimavi
(23.12.24)
@grimavi abim 87li, kuzenim 94lü, ben aralarındayım. üçümüz de hp okuyorduk ve kitapların yayımlanmasını bekleyen nesildendik. belki 95 sonrası daha uygun olabilir buna
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
93 doğumluyum, seriyi yeni bitirdim:)
0
nothing in my way
(23.12.24)
ne kitabını okudum ne filmini izledim.
0
rentts
(23.12.24)
96lıyım, hp ile büyüdüm. Eskisi kadar manyak olmasam da potterhead'im, beynimde zibilyon trivia var evreniyle ilgili. Ravenclaw'dan selamlar :d

Hatta son üç dört gündür kız arkadaşımla rewatch yapıyoruz seriyi, bugün melez prensi izledik.

İlk 5 kitabı annemle beraber okumuştuk, ben 5-6 yaşındaydım ilk kitaba başladığımızda. Okuma biliyordum ama uzun diye annem okudu, 5. kitap 1114 sayfaydı yine de beraber okumaya devam ettik :D son iki kitabı kendimiz okumuştuk ama ahaha. Sonra iki üç kez daha tüm seriyi okudum tabii ki.

Mesela Hogwarts Legacy oyununu da iki defa %100 olacak şekilde bitirdim, ilk çıktığında ve bi iki ay önce olacak şekilde. Çocukluktan beri beklediğim bir oyundu.

Benim neslimde kitapları okuyan var baya ama filmleri izlemeyen yok gibi. Belki 2000 sonrasında o kadar popüler olmayabilir bilemiyorum.
0
nundu
(23.12.24)
90, bütün kitapları okudum 4 ve sonrasını mı ne bekledik yıl yıl okuduk diye hatırlıyorum. Filmlerin de ilk 5'ini sinemada izledim, sonra filmlerini sevmedim devamına ilgim kalmadı.(ama kitaplar çok iyiydi diye hatırlıyorum) Bu arada ilk filmin tanıtımını bile çok net hatırlıyorum haberlerde mi ne McGonagall'ın kediden dönüşüm sahnesi falan gösteriliyordu acayip görsel efektli çok iyi film gelecek diye tanıtıyorlardı :)

Ya özellikle 99 ve sonrası bizim için önemli olan hiçbir şeyi bilmiyor. HP, The Matrix, Lotr, Geleceğe Dönüş, The Mask, Looney Tunes çizgi filmleri, Pokemon vs...

edit: bu arada bir hayal kırıklığımı anlatayım. Çocukken Türkiye'den bakarken HP dünyası çok büyülü geliyordu. 24 yaşımda İngiltere ve İskoçya'yı gördüm, aslında çok müthiş bi yaratıcılık yokmuş J.K. Rowling zaten o dünyanın içinde yaşıyormuş dedim :/ yarattığı dünya müthiş ama filmde gördüğüm ortamlar çocukken çevremde hiç görmediğim şeylerdi ve büyüleniyordum, aslında o dünyanın UK olduğunu fark ettim.
0
nhk ni youkosu
(23.12.24)
1995.

hp ben ilkokul ve lisedeyken büyük olaydi. bana cocuksu geliyordu ama büyü falan ne diyordum. hicbir serisini okumadim. filmlerine denk geldiysem izledim hikayeyi de bilmiyorum. lisansi okurken de herkes quidditch oynuyordu. turnuva falan yapiyorlardi avrupa'daki okullarla. allan mallari nerdleri böyle bir salaklik olamaz diyordum fdglhkjg

2020'de ilk kez erkek arkadasimla lockdown'da izledim ve bayildim.

kitaplarini da okumak isterim. verdigi mesaj zamansiz ve hikaye de cok güzel.
0
sonsuz
(23.12.24)
Senin yaşlardayım, hepsini okudum. Kitapları ilk filmi sinemada izledikten sonra okumaya başladım, liseye geçmeden güncel kitapları bitirmiştim. Son 2 kitap ben lisedeyken çıktı onları da o zaman okudum.
Hatta öss'ye hazırlanırken son 1 ayda kafa dağıtmak için tekrar okumuştum son kitabı, o geceler hala aklımda bir yandan stres bir yandan kitaptan aldığım zevk. Erken uyumam lazım ama sayfalar peşini bırakmıyor, geceliyorum...
Filmlerle devam ettim sonra, son film çıktığında da üniversitedeydim. Çocukluk ve ergenliğimin tamamında, kitabıyla filmiyle bi şekilde hayatımda olmuş. O dönemlerdeki birinin okumasa bile illa izlediği bir hikaye.

95li bir kız arkadaşım vardı o da severdi, sonrasında doğanlar da kitaba olmasa bile filmlere maruz kalmıştır. Z kuşağı uzak kalmış olabilir bir tek, bir de 85 ve öncesi diye düşünüyorum.
0
Bruce
(23.12.24)
Harry Potter'a ilgim o kadar sıfır o kadar yok ki başlığı okuduğumda H.P. Lovecraft'la ilgili zannedip onunla alakalı cevap verdim.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(23.12.24)
91liyim. turkcelerini sayisiz defa, ingilizcesini de birkac defa bastan sona bitirdim. artik kitaplari ezberlemistim bir paragrafi okurken sonraki paragraf aklima geliyordu. benim kadar manyagi 10-15 kisi falandir turkiye'de.

filmlerini cok sevmedim, ilk filmi disinda acip da izleyeyim dedigim filmi yoktur. bir de ucuncu film fena degil. ama kitaplari bambaska bir dunyaydi. oyle buyulu bir dunyanin icine cekilmek apayri bir duyguydu. universiteye kadar sayisiz kere okudum abartmiyorum.

harry potter ile buyuyen nesildik. kitaplar 2001'de cevrildi. o zamanlar ben 10 harry 11 yasindaydi. son kitapta da ben 16 harry 17 yasinda. beraber buyumusuz. son kitabi arkadasin tanidigi kitapcidan ayirtmistik ve sinifca almaya gitmistik. cunku tukeniyordu hemen. o gece uyumayip koca kitabi bitirmistim. binam ravenclaw'dir ama slytherin'e de sempatim vardir.
0
antikadimag
(23.12.24)
@nhk

ilk kitap 99'da turkceye cevriliyor ama cok populer degil o zamanlar. dost kitabevi basiyor hatta buyulu tas diye cevirmisler. sonra seri patlayinca 2001'de yky haklarini alip o zamana kadar yazilmis ilk 4 kitabi cevirip getiriyor. turk halkinin hp ile tanismasi budur.

sonra 2 senede bir yeni kitap geldi onlari bekledik. 2003 zumruduanka, 2005 melez prens, 2007 olum yadigarlari olmasi lazim. 2003 yilinda babama aldirdigim zumruduankayi hic unutmuyorum. hatta yanina bir de dort kafadarlar kitabi aldirmistim ve once onu okumustum. hp'yi bekletip hazzi arttiriyordum :)
0
antikadimag
(23.12.24)
91 doğumluyum, ne okudum ne izledim. Yetiskinligimde bı deneyeyim dedim filmini, çekmedi beni. Çocukken de çok okuyan cok izleyen biriydim ama ya bana denk gelmemiş ya da fantastik olduğu için ilgimi çekmemiş olabilir.
0
abuzer
(23.12.24)
89'luyum ilk kitabı okuduğumda henüz filmi çekilmemişti ben de 6. Sınıftayım diye hatırlıyorum. Hepsini okudum, bütün filmlerini izledim. En son çıkan Cursed Child tiyatro metnini de okudum (keşke oyununu da izlesek). 9 yaşında oğlum var, birinci ve ikinci sınıfta tüm harry Potter kitaplarını okudu. Hatta sihirli almanak diye bir kitap daha çıktı hp evreni hakkında ansiklopedimsi. Onu gördü D&r da onu da istedi onu da okudu. Bazen gryffindor cübbesi ile geziyor, 8 yaş doğum gününü HP temalı yapmıştık, pastası Hagrid'in Happee Birthdae Harry yazılı pastasıydı.

Komşumuzun ortaokula giden kızı var kaç doğumlu bilmiyorum ama 12 13 yaşlarında sanki. O da baya Potterhead, hatta instagram sayfası açmıştı bir ara Harry Potter ile ilgili az bilinen şeyler, replikler falan paylaşıyordu kendisini zorla takip ettirmişti:))
0
kullanicadi
(23.12.24)
87, Dumbledore'un öldüğü final sayfası ile beraber kitap bitip yeni kitap beklenilinceye kadarki süreçte Dumblodore ölmedi ve işte bu da kanıtı diye dedikodu niteliğinde forum yazıları ve websayfalarının açıldığını hatırlayacak kadar fanıydım. elimde 1. baskı bazı kitapları da var. bence bir şeyi sevmenin yaşı yok. Günümüzde 90'lı yılların dizilerini tekrar tekrar izliyorsa millet bir işin ne kadar iyi olduğu ile alakalıdır.
0
denizmaniaherif
(23.12.24)
artık yaşım 34.

serinin tüm kitaplarını birkaç defa okudum, keza filmlerini defalarca izledim (hatta üniversitede baktım, bir dersin vize/finalini geçemeyeceğim, ben de tüm seriyi hatmetmiştim o gece).

yeni nesil zannedersem bunu bir kültürden ziyade dümdüz karakterler yığını vs olarak görüyor.
bir gün girdiğim bir fırında ravenclaw logolu kazak giymiş bir kasiyer vardı. "aaa, çoğunlukla gryffindor ya da slytherin'i tutarlar ama siz ravenclaw'u seviyorsunuz galiba :)" dedim. kadın da üstüne bakarak "dediğinizi hiç anlamadım, öylesine aldığım bir kazaktı" dedi. sonra harry potter'ı çok sevdiğim için bu temada bir kupa alan arkadaşıma "artık çok özlü iksirimi bununla içeceğim" dedim, bana "yaralarımıza şifa olsun" dedi :(
0
m e b
(23.12.24)
Kitapları da filmleri de zamanında zevkle tükettim ama potterhead sayılmam.
92liyim.
0
norek
(23.12.24)
Popüler kültüre ait referanslar zaman geçtikçe eskiyor ve her yeni nesille birlikte güncelleniyor. Eskinin star wars, kara şimşek, Lotr, Lost, H.P gibi kendi dönemlerini domine etmiş diziler, filmler ve kitaplar yerini yenilerine bırakıyor.

Bence arada şöyle bir fark var; eskiden bu kadar çok platform, uygulama vs yoktu ve odak çok daha yüksekti. Yani mesela Lost yayınlandığı dönemde tüm dünya aynı anda interaktif bir şekilde izlenir, teori geliştirilirdi. Bu da o dönemin popüler kültür jargonunu, referanslarını vs domine ederdi. ancak şimdi çok sayıda platform, çok sayıda uyarlama, film dizi mevcut. Çok fazla odak var ve bunlardan herhangi biri global çapta popüler olsa da bu popülerlik çok kısa sürüyor. Eskiden tek bir dizinin tek bir bölümü için yayınlandığı saatlerde şehirlerde sokaklar boşalırken şimdi insanların böyle bir dizinin varlığından bile haberi olmayabiliyor. Özetle normal bir durum, hele ülkemiz gibi kültür tüketiminin son derece kısıtlı olduğu bir yerde.
0
thracia
(23.12.24)
Ben sadece ilk kitabını okumuştum. Sonra evlendim, kızlarım oldu. Büyük kızım tüm seriyi 1 defa, küçük olanı 10 yaş civarındayken tüm seriyi 6-7 defa filan okudu, her türlü detaya hakim.
0
SiyamkedisiZorro
(23.12.24)
92liyim kitabını hiç okumadım. İlk iki filmini izledim. Çok ilgimi çekmedi
0
jülsezar
(23.12.24)
Azkaban Tutsağı nı almıştı teyzem doğum günümde, delirmiştim okuduğumda. Ateş Kadehi yeni çıkmıştı, ona da yapıştım tabi hemen arkasından. Diğer 3 kitabı beklemek çileli ve keyifliydi. utopyam, esrardairesi gibi forumlarda çok sık vakit geçiriyordum.
Hatta son kitabı yine bu bahsettiğim forumlardan bir ekip çevirmişti Türkçe'ye -oldukça da iyiydi- pdfden okumuştum :D
Fantastik edebiyata meyilli olup da maruz kalanların kolay kolay kaçamayacağı bir furyaydı :v 91 liyim bu arada.
0
lüzumsuz adam
(23.12.24)
91'liyim. sayamayacağım kadar okudum ve izledim. benim güvenli alanımdır hp.
iş arkadaşımın orta sondaki kızına vermiştim, okumak istiyordu. ilgisini çekmedi mesela. ama kızıma zorla da olsa okuturum :)

hala sektör olarak ekmeğinin yenmesi çok mantıksız geliyor o ayrı. ama sadece kitap ve film olarak bakarsak ömürlük bir seri benim için.
0
elorelia
(23.12.24)
okudum, 84'luyum. ilk kitaba lise 2'de baslamistim sanirim. ilk basladigimda ne bu cocuk kitabi deyip biraktim. ama sonra tekrar basladim, ve bir daha birakamadim. tum kitaplari 2'ser 3'er kez falan okudum, filmleri de en az 3'er kez izledim. o zamanlar arkadaslarimin bircogu da okudu kitaplari. cocugum olsa okumasini isterdim.
0
lemmiwinks
(23.12.24)
Yaşlıyım.
Hiçbir kitabı okumadım. Filmleri de baştan sona hiç seyretmedim.
Ama cevapları okuyunca bir eksiklik hissettim. E pub'ını bulursam bakacağım bi.
0
Mirket
(23.12.24)
87liyim, neden okumadım bilmiyorum. hiç çevremde de görmedim. ben o zamanlarda seri stephen king okuyordum. :/
0
dilhun
(23.12.24)
89 doğumluyum. Hepsini tekrar tekrar okumuşumdur filmlerin hepsini de tekrar tekrar izlemişimdir. Mesela hatırlıyorum 5. kitabın çevirisi yayınlanmadan önceki son 50 gün yayınevinin sitesinde her gün bir sayfa yayınlıyorlardı ben de her gün onu takip ediyordum. Gerçekten bir dönemime damga vurmuştur. Ama üniversiteden sonra ilgim azaldı, şimdi de hiç yok. Mesela şimdi yeni dizi çekiliyor sanırım ve vakit ayırıp izleyeceğimi düşünmüyorum.

Büdüt: Hatırlayan var mı ya daha 5. kitabın çevirisi yayınlanmadan Sabah (sanırım bu gazeteydi) JK Rowling Sirius'un ölümünü yazdığı için ağlamış diye ana sayfaya yazarak spoiler vermişti?
0
peki madem
(23.12.24)
gururlu bir ravenclaw üyesi olarak okudum, filmlerini de defalarca izledim. 90 doğumluyum. çevremde hp'ci olduğunu iddia eden ve bina isimlerini bile hatırlamayan köpük birkaç kişi dışında tamamen gözden düşmüş bir seri.
0
brakgn
(23.12.24)
@sanem, bir bilim adaminin romaninini lise sonda okumustum ben de cok etkilendigim bir kitapti.
0
sonsuz
(23.12.24)
Kitapları 2 defa okudum. Eskiden kitapları okumamış ama filmlere hayran görünce şaşırıyordum. Dövmeli bir kızla tanıştım. 1 sayfa kitap okumamış. Filmlerin kesinlikle kitabı okumuş kişiler için yapıldığını düşünüyorum. Kitap okumayanlar için anlamsız şekilde geçen bir sürü sahne var. O yüzden garipsemiştim okumamasını. Artık takmıyorum.

Benim gibi 30 yaşını geçen herhangi birinin ilk defa oturup da Harry Potter okuması çok zor. İlk 2 kitap direkt çocuk kitabı. Ben ilk üç kitabı orta okulda bitirmiştim. Harry benden büyük ama kitapların Türkiye'deki çıkış tarihleri ile neredeyse Harry ile birlikte büyüdüm gibi oldu. Geçen gün 3. defa tekrar başladım okumaya. İlk iki kitapta epey göz devirdim ve sıkıldım mesela.
0
nawar
(23.12.24)
@antikadimag ben de her kitabı 50’den fazla okumuşumdur, abartmıyorum. canım sıkıldığında herhangi bi kitap/sayfayı açıp okumaya başlardım.

bende evde bir ilk okuduğum kitaplar, bir ingilizce seri bir de yeni baskı seri var. boşandığım kişi evde 3 hp serin var, sorunlusun falan diyordu :d if you know you know durumu.

ne çok seven varmış ayrıca, mutlu oldum :) buluşup hp günü yapalım! (ben de ilk filmler dışında filmlerini izlemedim.)
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
@deartheodosia Amerikan İngilizcesi mi, İngiltere İngilizcesi mi? Hangi ülkede basıldı? Sadece "cookie-biscuit" ya da "gas-petrol" gibi kelime farkı yok. Daha ciddi farklar var.

www.hp-lexicon.org
0
nawar
(23.12.24)
87 doğumluyum.
fantastik edebiyat, bilim kurgu ile beraber hiç ilgimi çekmeyen alan olduğu için okumadım. fantastik edebiyat'a az da olsa ilgim olsa kesin okumuş olurdum çünkü çok popülerdi.
0
wilhelmwasmuss
(23.12.24)
filmlerde ilk iki film kitaplara daha sadık ve biraz daha çocuksu ruh var, üçüncü film tam ara geçiş ve serideki en iyi yönetmen olan Cuaron'un filmi olduğu için gerçekten iyi bir film. Keşke tüm seriyi Cuaron çekseydi dedirtiyor ama mümkün olmazdı tabii :D Dört rezil, Mike Newell ile niye tekrar çalışmadıkları belli. Dumbledore'un saçma atarları falan aklıma geldikçe cringe oluyorum (meşhur bi did you put your name in the goblet sahnesi vardır bilen bilir). 5'ten sonra Yates ile devam ettikleri için belli bir sinematografik dil tutturulmuş ama kitaplardan uzaklaşma iyice belli oluyor bence.

Oyunlarını oynayan varsa bilir, ilk üç oyun tamamen kitaptan esinlenen, grafikleri çizgi film tadında ve macera hissini iyi yaşatan oyunlar. Dördüncü oyun yine rezalet tamamen co op oyunu yapmışlar. 5-6 tamamen filmlerin oyunu, ilk üç kadar olmasa da çıktığı dönemde keyifle oynamıştım. 7. filmin oyunlarına ise 1 saat dayanamadım korkunçlardı. Kitapları seven için LEGO oyununu tavsiye ederim. Bir de tabii ki Hogwarts Legacy çok keyifli, kusursuz bir oyun tabii ki değil ama Hogwarts'ı ve çevresini keşfetmek eğlenceli.

Ben de bu kadar HP seven görünce mutlu oldum. Kitapları son okumamın üzerinden birkaç yıl geçti, belki yakında tekrar bir tur atarım diye gaza da geldim :d
0
nundu
(23.12.24)
2016 doğumlu oğlanın masası:p

ibb.co
0
kullanicadi
(23.12.24)
@nawar, uk editionları var ama hiç karşılaştırarak okumadım diğerleriyle :)

@kullanicadi, çok sevimli <3 benimki de büyüsün lotr, hp her şeye bulaştıracağım :)
0
🌸deartheodosia
(23.12.24)
(7)

erkek kol saati önerisi

baldan kaymak
Hiç otomatik saat almadım. Quartz çok az kullandım.Açıkçası pilli saat daha pratik geliyor, pil bitince değiştir devam et.Ama otomatik saatler de çok güzel duruyor. O mekanizma vs. Neyse.Aklımdaki marka Citizen. Japon dışında önermeyin de.Modeli de yazayım Tsuyosa veya Citizen herhangi modeli olur.1
Hiç otomatik saat almadım. Quartz çok az kullandım.
Açıkçası pilli saat daha pratik geliyor, pil bitince değiştir devam et.
Ama otomatik saatler de çok güzel duruyor. O mekanizma vs. Neyse.

Aklımdaki marka Citizen. Japon dışında önermeyin de.
Modeli de yazayım Tsuyosa veya Citizen herhangi modeli olur.

1) Yaş 31, bilek kalınlığı 19 cm. Nette 41-45 mm diyor. Tsuyosa 40 mm bu olmayacağı ya da kötü duracağı anlamına mı geliyor? Bileğim nispeten kalın.
2) Bu soru önemli. Her gün otomatik saatlerde sapma mı oluyor? Sürekli ayarlamam mı gerekecek? Ya da yıl da ne kadar geri kalıyor? Bu çok ciddi etkiler kararımı açıkçası.

Önerileriniz, şuna da bak dedikleriniz için şimdiden teşekkürler.
Seiko 5 ya da Tissot Prx önerecekseniz önermeyin, oraları geçtim.

Başka önereyim senin kriterlere uygun derseniz, 25k'ya kadar ok'um.
www.konyalisaat.com.tr
0
baldan kaymak
(22.12.24)
En pahalı otomatik saatlerde bile sapma olur. Sürekli değil de çok ileri veya geri olduğunda ayarlayacaksın sürekli ileri veya geri gitmiyor + - oluyor sapma.

Otomatik saat hassas oluyor. Düşme durumunda veya manyetik alana maruz kalırsa tamirciye gitmek gerekebilir. Her 5 yılda bir bakım gerektir ayrıca. Bakım masrafı saatın marka ve modeline göre oluyor ama genel olarak ucuz değil.

Çok iyi bir otomatik almayacaksan uğraşır durursun. Bunun yerine solar (güneş enerjili) öneririm. Paylaştığın linkteki eco driveları düşün
0
wd40
(22.12.24)
Pilli al gec ne kasiyorsun. Otomatik saat an itibariyle evrendeki en overrated nesne olabilir. Otomatik saat ovme lobisi, yahudi lobisinden daha guclu ve etkin. Alt tarafi zamani gostermek gibi basit bir islevi yerine getirecek nesneye otomatikcilerin bu derece duskunlugu tibbi ve psikolojik anlamda arastirilmali
0
speedy
(22.12.24)
Bilek kalınlığın 19 cm'yse 40-46 aralığı senin için uygun olur ama ben olsam 46'ya çıkmam, bir de alt limit 40 gibi oldu ama deneyip bakarsın 38 mm de hoşuna gidebilir belki denemeden görmeden bilmek zor, kendini sınırlama yani.

Otomatik saati her gün kurmana gerek yok otomatik saatlerde rotor isimli yarım ay şeklinde serbest bi parça bulunur sen bileğini hareket ettirdiğinde bu rotor da hareket ederek bilek hareketinden oluşan kinetik enerjiyi mekanizmaya aktarıp kurma işlemini otomatik yapar ama çok uzun süre bu şekilde enerji sağlamak sapmaya neden olabileceği için "arada" kendin kurarsan daha sağlıklı olur, ayrıca bileğinden çıkardığında 24-48 saat aarsında tüm enerjisi biter yine kendin ayarlayıp kurmak durumunda kalabilirsin böyle durumlarda.

Saat önerisi olarak da Orient Bambino'lara bak derim, ben özellikle FAC00009N0 kodlu saati beğeniyorum ama diğer serileri de güzel.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(22.12.24)
Valla kriterlerinin sadece Japon kısmını karsilasa da casio f91 demek istiyorum.
0
Amaranta ursula
(22.12.24)
1) kucuk saat sorun olmaz ama buyuk saat siritir. bir de saatin tipi de onemli. mesela diverlar daha kucuk gosterir bezelden dolayi.

2) sapma olur. benim su an kullandigim omega speedmaster'da gunde 1 saniye sapma oluyor ve bu otomatik saat camiasinda mukemmel bir deger. yani ben omega'yi hic ayarlamiyorum sifirdan. yaz/kis saati degisimlerinde biriken sapma duzelmis oluyor.

ama daha once daha ucuz japonlar kullandim. onlarda daha cok sapma oluyor ve ayda bir ayarlaman gerekiyor. cunku 3 dakika falan sapiyordu ayda.
0
antikadimag
(23.12.24)
Otomatik saat bir hobi, keyfi bir uğraş, kişisel zevk nesnesidir. Ve evet sürekli ayarlamanız, kontrol etmeniz gerekir. Böylece hem saatle hem de zamanla daha farklı bir ilişki kurarsınız.

Saate sadece kolunuzda zamanı doğru gösterecek bir alet muamelesi yapacaksanız zaten otomatik saate gerek yok. Herhangi bir pilli saat çok daha kesin şekilde zamanı gösterecektir.

Ama otomatik saatten geri kalıyor ya da ileri gidiyor diye şikayet etmek, 1967 Ford Mustang GT alan adama "abi ne gerek var bu arabaya, hem çok yakıyor hem kliması yok hem de otomatik bile değil. Bunun yerine çok daha iyi bi fiyata 1.0 polo alırdın" demek gibi oluyor.

Otomatik saat de klasik bir araba gibidir. Düzenli bakımlarını yapmalı, gözünüzü ve elinizi üzerinden ayırmamanız gerekir. En başta dediğim gibi bu bir hobi ve kişisel zevk işidir. Bunlarla uğraşamam derseniz o zaman 1.0 polo sizi çok daha mutlu edecektir.
0
thracia
(23.12.24)
@thracia fikrimi netleştirdi. Ben bu olaya hiçbir zaman için ne mustang gibi ne de tracer gibi bakamam. Yorar beni :)

Tsuyosa'yı görünüş olarak çok beğenmiştim. Pilli tsuyosa olsa keşke :) arkadaki o iskelet detayı da hoşuma gitti ama neticede görünmüyor.

Quartz ya da pilli devam ediyorum. Cevaplara teşekkürler.
0
🌸baldan kaymak
(23.12.24)
(8)

30 yaş üstü hayatın anlamını sorguladığınız bir dönem oldu mu?

psmstc
9-5 mesai, trafik, büyük şehir yaşamı, aynı rutinler, bu hayatın ya da hayatımın anlamı nedir diye sorduğunuz bir zaman oldu mu? Bir yandan yaşlandığının farkındalığı, pek çok duygudan ve histen yana tükenmişlik, kendine ayıracak zamanın azlığı çoluk çocuk derken hayat geçiyor ve ne için yaşadım yaş
9-5 mesai, trafik, büyük şehir yaşamı, aynı rutinler, bu hayatın ya da hayatımın anlamı nedir diye sorduğunuz bir zaman oldu mu?

Bir yandan yaşlandığının farkındalığı, pek çok duygudan ve histen yana tükenmişlik, kendine ayıracak zamanın azlığı çoluk çocuk derken hayat geçiyor ve ne için yaşadım yaşıyorum diye soruyorum kendi kendime.

Benzer sorgulamalarınız oldu mu? Bu tarz ortayaş sorgulamalarını nasıl daha iyi anlamlandırabildiniz, bir yere oturtabildiniz?
0
psmstc
(21.12.24)
nickin hakkini vermissin :)

29 yasindayim. kendi yasamimdan sikayet etmek yerine dünyadaki savasa, siddete, yoksulluga kahroluyorum ve hayatimi hak etmedigimi düsünüyorum acikcasi.

sizin hayatinizda eksik olan sey sükretmek. senin o rutin diye sikayet ettigin hayat bir baskasinin hayali. bunu görmek bu kadar mi zor?

ayrica cok siradisi bir hayat da yasayabilirsin ama sen sürekli o siradisiligi yasadigin icin sana siradan gelebilir.
0
sonsuz
(21.12.24)
Diger kolelere bakip gulumsuyorum
0
lapaz
(21.12.24)
Ev lazim, omur boyu kira odeme fikri beni cildirtiyor
0
Zetnikov
(21.12.24)
anlamsız olduğu kanaatine varalı çok oluyor. hayattan beklentimi güvenlik, beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçları sağlayabilmek gibi konularla sınırlandırdım. uzun vadeli plan yapmıyorum. kontrolüm dışındaki faktörler yüzünden hayatımın kötüye evrileceğini öngörsem de dayanıklı olduğumu ve başıma gelecek zorluklarla bir şekilde baş edebileceğimi biliyorum.
0
zgrydn
(21.12.24)
Bunu sorgulamayana asam akşam yemeğini yedikten sonra duzlu fıstıkla meyve yiyip ulusal kanalları gezenler. Hayatın bir anlamı yok zaten. Çocuk oluncada o büyüsün diye bekleyip sonrada ölüyorsun.
0
mikahakkinen
(21.12.24)
ben ilk lisede bu sorgulamaya girdim. o zamanlar muslumandim tabi kurani okuyup insanlarla tartisiyordum ateistforum vardi o zamanlar. hatta oss'ye hazirlanamadim bu yuzden az kalsin hayatim kayiyordu. simdi 30 yasin uzerindeyim. ulastigim sonuclar ektedir.

hayatin birey icin bir anlami yok. bireyler doguyor, buyuyor, oluyor. bireyin kendisinin hicbir ehemmiyeti yok. yarin bir anevrizma, veya acik yaradan vucuduna giren bir tur amip sayesinde essek cennetini boylayabiliriz. ancak biz olsek de burada kalan seyler var. dil gibi, kultur gibi, sanat eserleri gibi, idealler ve anlamlar gibi. bireyden ziyade bunlarin onemli oldugunu dusunuyorum. insan bu askin mevzulara yoneldigi surece tatmin olabiliyor. yoksa hayvani gudulerin tatmin edilmesi insani bir yere goturmuyor. biz o sinifi gectik, bizim odev artik baska. hala gectigimiz sinifin sorularini cozmeye calismak enteresan bir hata.

nedir o gectigimiz sinif? bireyin hayvansal arzu ve istekleri var. bunlarin tatmin edilmesiyle mutlu oluyor :), eksikligini cekerse uzuluyor :( yemek, seks, sosyallesme vb gibi. ancak bu durtuler ne kadar tatmin edilirse edilsin geri geliyor. o yuzden bunlari tatmin etmek herhangi bir yere goturmuyor. dan bilzerian'in bir videosu vardi. dunyanin en guzel kadinlariyla sevisiyorum ama bu insani tatmin etmiyor diye agliyordu :) kendisi poker masasinda $1 milyon kaybedip ertesi gun hayatina devam edebilecek kadar da zengin. demek ki hedonizmin doruklarinda yasasan bile bir seyler rahatsiz ediyor. o yuzden bosuna buraya dogru gitmeye gerek yok.

demek ki askin bir mevzu bulup benligimizi orada eritecegiz. yasadigimiz cagin handikapi gecmiste insanlarin ugrunda yasadigi seylerin artik kalmamis olmasi. yani 100 yil once insanlar at sirtinda ac karna savasirken boyle anlam kaygilari yoktu. cunku bir sekilde dogru veya yanlis bir ideal ugrunda yasiyorlardi. veya 70'lerdeki ogrenci olaylarini dusun. daha iyi bir toplum ugruna kendilerini dusunmeden mucadele ediyordu insanlar. ancak simdi kapitalizm bizi tekrar herkesin kendi kicini kurtarmaya calistigi, bireyin on planda oldugu bombok bir kulture goturdu. amerika'da ozellikle cok goruyorum boyle milyon dolarlik ama hayattan keyif alamayan, ne icin yasadigini bilmeyen insanlar. adamin kagit ustunde her seyi var ama asil onemli seyin eksikligini sezebiliyor ve ici huzursuz bu yuzden.

ha sen kendi anlamini bulabildin mi dersen ben de hala gecim derdindeyim. hala hayatimi duzene koymaya calisiyorum. bu nedenle artik bu sorgulamalara cok giremiyorum cunku aksiyon halindeyim. hala sener sen kosusuyla bir yerlere ulasmaya cabaliyorum. bu kosusturma istedigim tatmini ve huzuru saglamasa da en azindan beni oyaliyor.
0
antikadimag
(22.12.24)
ya şimdi söylicem de b-k atacaksınız.

28-30 sürecinde satürn satürn kavuşumu

36 - 60 plüto - plüto karesi. eğer yaşam amacını gerçekleştirmişsen sana dokunmaz bu süreç pek.
gerçekleştirmediysen seni sıkar, boğar, hayatını alt üst eder ki değiştirebil artık.
www.facebook.com

hala yapmadın 42'de patlatır.
www.facebook.com

hala yapmadın, öldürür.
0
mathilda.may
(22.12.24)
oldu.

hayat rutinimi, iş düzenimi, hayata bakış açımı değiştirdim. rahatladım.

önceden daha çok kazanayım, o işi de ben yapayım, daha çok fatura keseyim falan kafasında hırslı bir beyaz yaka insanıydım. bu sorgulamadan sonra günde 5-6 saat çalışan, evden çalışma düzenine geçmiş, her gün sporunu falan yapıp mahalleden çıkmayan bir insana dönüştüm.

çok da güzel oldu.
0
babilfish
(23.12.24)
(4)

Power BI öğrenmesi kolay mı?

Kahvedesu
Sb.
Sb.
0
Kahvedesu
(18.12.24)
Değil
0
gabe h coud
(18.12.24)
kolay. bu tarz butun programlari kullanmasi oldukca kolaydir. uzmanlasmak zordur. pbi arayuzu pek kullanici dostu olmadigi icin korkutabilir ama yapmak istedigin fonksiyonlar icin birkac temel data yukleme, etl videosu izlesen kaparsin.

yapmak istediklerini google'a sora sora ogreniyorsun zaten. ben microsoft'a rapor hazirliyordum ve ise girdigimde 0 bilgim vardi. sonra adamlarin leadership'ine dashboard hazirlayip vermeye basladim.
0
antikadimag
(18.12.24)
Kolay, ama eğitim videosu açıp izleyerek değil. Bir proje hedefleyip onu yapmaya başla, yaptıkça öğreniyorsun. Arayüzü kolay. Takıldıkça internetten soruna cevap ara devam et.

Benim ilk projem çok detaylıydı, onu yaparken uzmanlaştım.
0
PoscheN
(19.12.24)
Bir sürü udemy/youtube dersi var. 3-4 günde çatır çatır öğrenirsin.

@PoscheN inanılmaz haklı. Zaten online dersler de sana bir proje yaptırdıkları için çatır çatır öğreniyorsun.
0
babilfish
(19.12.24)
(20)

turkiye'de camasir kurutma makinasi yaygin mi ki? neden?

fevzi123
selamlar,bildigim kadariyla turkiye'deki cogu evin/dairenin/konutun aman aman bir yer kaygisi yok camasir kurutmak icin? camasir kurutma makinasi nasil yayginlasti ki turkiye'de? sosyolojik bir karsiligi yok gibi sanki ama ben bir seyleri kaciriyorum heralde.haftada 1-2 camasir yikamiyor mu en plaza
selamlar,

bildigim kadariyla turkiye'deki cogu evin/dairenin/konutun aman aman bir yer kaygisi yok camasir kurutmak icin?

camasir kurutma makinasi nasil yayginlasti ki turkiye'de? sosyolojik bir karsiligi yok gibi sanki ama ben bir seyleri kaciriyorum heralde.

haftada 1-2 camasir yikamiyor mu en plaza calisani buyuksehirli bile? onlarin da haftada 10*2 dakika camasir asacak vakti yok mu? camasiri dogal yollardan kurutmanin daha iyi oldugu duyari twitter'da kasilmadi mi?

vs vs vs

kurutma makinaniz var mi? neden var? ihtiyac mi? neden?

tesekkurs'n'sevgilerden bir demet
0
fevzi123
(16.12.24)
yaygın değil. elektrik pahalı. kurutma makinaları pahalı
0
wd40
(16.12.24)
Baştan aşağı hatalı tespitler;

“bildigim kadariyla turkiye'deki cogu evin/dairenin/konutun aman aman bir yer kaygisi yok“

türkiye’de özellikle büyükşehirde 2+1 balkonsuz evlere tıkılan milyonlarca kişinin yer sıkıntısı var

“haftada 1-2 camasir yikamiyor mu en plaza calisani buyuksehirli“

Ben nerdeyse her gün yıkıyorum spordan sonra spor kıyafetlerimi.

ben kurutmalı makine kullanıyorum.
0
rentts
(16.12.24)
@rentts

tesekkur ederim cevaplarin icin de biraz daha acarsan sevinirim acikcasi. ben sahsen uzun zamandir istanbul hayatindan uzagim ve anlamak icin sordum.

mesela kurutmai makina dedigin sey, kurutma ozelligi olan cam makinasi mi yoksa ayrica bir kurutma makinan mi var?

bi gunluk hayatin bir parcasi mi yoksa luksu mu?

istanbul hayatinda kurutma makinasinin yeri temali bir tezin yuzde 1 niteligini tasiyan bi tez sorusu gibi cevaplarsan cidden seviniriz arkadsaim ya.
0
🌸fevzi123
(16.12.24)
Artık yeni yapılan evlerde çamaşır asılacak yer yok. Evin içine koysan çamaşırların nemi havayı bozuyor rutubet yapıyor. Bu yüzden mecburiyetten kurutma makinesi alıyorlar

Onun dışında çok cocugu olan ailelerde genelde çamaşır makinesi hergün çalışır. Kış vakti o çamaşırlar dışarıda yerin olsa bile yetişmiyor. O sebeple bir tane kurutucu alıyorsun 1 saat sonra kuru çamaşırlara sahipsin
0
limonlu eksi
(16.12.24)
çocuğa kreşten her gün 3 alt üst kıyafet artı iç çamaşırı istiyorlar. artı anne baba çalışıyorsa, her gün kıyafet değişiyorsa bu soğukta nasıl kurutacaksın? bunu soran adam bunları bilmez ondan sorar. işte bu sebepten almak zorunda kaldık.
0
mikahakkinen
(16.12.24)
2007den beri kurutma makinesi kullanıyorum. Alerjik astım sebebiyle aldım, sonra deniz kenarına taşındım ki burada kışın klima ile çamaşır kurtulmaz nemden. Yıllardır elim ayağım, çok da pratik bir şey.
0
strawberry first
(16.12.24)
tozu, tüyü çok güzel temizliyor, hızlı sonuç, pahalı değil, yazın sıcakta çabuk kurabiliyor ama güneşte kalırsa da çamaşırlar zarar görebiliyor kışın sogukta zaten iki gün o çamaşırın kurumasını bekliyorsun. Sık sık yatılı misafirler için nevresimler yıkanıp kurutuluyor ben de en az iki günde bir çamaşır yıkıyorum tek başıma olduğum halde gerçekten baştan aşağı yanlış tespit. Yeni evlerde kurutmak için alan olmaması ayrı bir sebep ama İstanbul'da çamaşır kurutmak her zaman kolay değil zaten ben şu olayı sevmiyorum asıl çamaşırı tek tek asılıp tek tek toplamak bir de onun süresini beklemek falan çok uzun bir iş
0
ala09
(16.12.24)
Çevremde neredeyse herkes kullanıyor. Elim ayağım resmen, neden daha erken almamışım diye her akşam kafamı duvarlara vuruyorum. Kışın evde çamaşır kurutmak iyi olmuyor, evde alerjik astımı olan varsa rahatsız oluyor. Bir kişinin çamaşırı söz konusu olsa neyse hadi olmasa da olur derim belki ama 4 kişilik bir aile için şart. Havlular kurutucudan çok güzel çıkıyor bir de yumuş yumuş
0
kullanicadi
(16.12.24)
iki kişi yaşıyoruz. 70m2

bir yatak odası, bir oturma odası bir de depo ve ofis olarak kullandığım çalışma odam var.

kız arkadaşım sürekli çamaşıur yıkar. bence bir günde kuruyor ama ona göre nemli kalıyormuş ve üç boyunca duruyor çamaşırlar. ama her gün değilse gün aşırı yıkanıyorlar çamaşırlar. yatak odasında sürekli bir askılık var.

bir de bazen üstüne eşya atılıyor, hani sandalyeye attığımız ne çok temiz ne de kirli olan arafta kalmış çamaşırlar.

o kadar mutsuz ediyor ki beni çamaşırlar, kirli giymeyi tercih ederim kurutma problemi yüzünden.

kurutma makinesi çamaşırları yıpratıyor diye duydum, almadım.
çamaşır makinemi değiştirdiğimde kurutma özellikli bir tane almak istiyorum.

balkon ya da boş oda olmadıkça, çamaşırları oda içinde kurutmak tam anlamıyla dağınıklık.

bir de geçen yıllardan biliyorum; kuruturdum ama toplamazdım çamaşırlarımı. oradan alır giyer makineye atardım, bazı kıyafetler günlerce askılıkta kalırdı da pis olduğunu düşünür tekrar yıkardım. burası benim tembelliğimdendi, ama üstte yazdıklarım bir çoklarının ortak sorunu.

türkiye'deki çoğu ev müsait derken yeni yapılan evlerin çoğu 2+1 70 metrekare civarı. istanbulda çok daha küçükleri bile yaygın artık. 1+1 ülkenin yeni gerçeği oldu, 2+1'e şükrederiz.
0
biseysorcaktim
(16.12.24)
Kendi cevreme bakinca pek yaygin degil olarak gormuyorum ama bu artik uygulanabilir bir opsiyon olarak degerlendiriliyor. Evine girip ciktigim kisilerde, sadece bir evde gordum. Yalniz benim cevre eksiduyuru cevresinden farklidir, tahminim en iyi ihtimal 2006 yilina kadar cevremdeki bir evde bile bulasik makinesi yoktu. Biraz geriden geliyoruz yani.

Bu arada bizde de yok. Olacagini da sanmam. Camasir makinesinin ve bir askiligin sigabilecegi ufak bir alan yapmislar. Eve ait isitma sistemleri de o kucuk yerde, oraya asiyoruz, zaten nispeten sicak oluyor cogu zaman, evi etkilemeden kuruyor.
0
mbond
(16.12.24)
Kurutma makinesi koyacak yer bulmak bence daha büyük sorun çamaşır kurutacak yer bulmaktan. Ben tek yaşadığım için salonun ortasında kurutma telinde kurutmak beni rahatsız etmiyor. Haftada 2-3 makine yıkıyorum zaten çok sorun olmuyor, salonda kalorifer de açık olduğundan hızlı kuruyor.

Ama mesela kurutma makinesi alayım desem nereye koyacağım bilmiyorum. Çamaşır makinesi banyoda ama orada kurutma makinesi koyabilecek herhangi bir alan yok. Başka bir yere koymak da mantıklı gelmiyor. Ülkece banyolarımız küçük yani bence. Bi de her çamaşırın atılamaması=hiçbir çamaşırın atılamaması demek benim için. Bu makinede kurur mu diye düşünmek hoşuma gitmez
0
nundu
(16.12.24)
Robot süpürgeden sonra ekşicilerin ikinci kutsalını eleştirmişsin hocam. Çok laf yersin şimdi:)
0
nothing in my way
(16.12.24)
sebeplerini bilemem, buna yorum yapacak sosyo-eko-kültürel bir birikimim yok. ama bizim aileden örnek vereyim madem. beş kişilik bir aileyiz, annem de dahil herkes çalışıyor. çamaşır makinesi günde en az bir, en çok iki kere çalışıyor. her ne kadar bu kadar sıklığa karşı olsam da günlük kıyafet değiştiriyoruz, çamaşırlar birikiyor.

neyse. hal böyle olunca kısa programda olsa bile bu kıyafetlerin yıkanması + asması + kuruyunca toplanıp yerlerine yerleştirilmesi vs uzun bir zaman alıyor. bunun bir de kışı var. haliyle kurutma makinesi de şart gibi bir şey oldu diye eve kurutma makinesi aldım. anneme göre bu makine şu an çok iyi, kolaylık sağlayan bir eşya.
0
m e b
(16.12.24)
hiç de yaygın değil.

çamaşır kurutmak dediğiniz, çamaşırı bir yere serip beklemek. tamamen ücretsiz.

hiç bir çaba sarf etmediğiniz ve tamamen ücretsiz olan bir şey yerine para verip makine almak, hatta makineyi işletmek için elektriğe de para vermek Türk halkına hiç mantıklı gelmediğinden, kurutma makinesi o kadar yaygın değil Türkiye'de.
0
co2s2
(16.12.24)
bende yaygın değil zannediyordum ama artık çalışan y kuşağının çoğunda var, bizim karşı apartmanda hep balkonda kurutmalar neredeyse sadece 2-3 dairenin yok kurtuması.
birde kedi köpekli evlerde çok kullanılıyor artık. 196-70 kuşağının alışık olmadığı bişey, maddi durum iyiyse ancak alırlar o yüzden çoğu hala kullanmıyordur.

ben kedi yüzünden aldım, koltuklara serilen örtülerde, kıyafetteki kıllarla uğraşmaktan bıktığım için ama sonra anladım ki ciddi zaman tasarrufuda asma toplama derdi yok.

robot süpürge denmiş, o da çok yararlı şimdiye kadar almadığıma ve mopunu yıkamalı model almadığıma çok pişmanım.
0
eja
(16.12.24)
1- Yalnız yaşayan insan oranı arttı.
2- Evli çiftlerin her ikisinin de çalıştığı hane sayısı arttı.
3- Haftasonu çalışma yaygın
4- Çalışma saatleri insanların her işini görebileceği şekilde rahat değil.

Sabah 08.00 - 09.00 arası işbaşı yapıp akşam 18:30 - 19:00 gibi evde oluyorsanız yemek yapmak, çocukla ilgilenmek, ev temizliği yapmak, kişisel bakımınızla ilgilenmek gibi işlerin hepsini haftanın 6 günü 18:30 - 23:00 arasındaki 4,5 saatlik zamana sığdırmanız gerekiyor. Kafa dağıtıp koltuğa serilecek vakit yaratabiliyorsanız ne mutlu. Bu süre yeterli bir süre değil. Pazar gününü de bu işlere ayırmak istemezsiniz. Örneğin cuma akşamı eve gelir gelmez çamaşırları yıkarsanız gece yatmadan önce kuru çamaşırları katlayıp koyar haftasonu bunla alakalı hiç düşünmezsiniz.

Özellikle kış aylarında çamaşırların içerde ve dışarda kuruma süresi uzuyor. İçerde serili çamaşırlar kalabalık ve nemli bir ortama sebebiyet veriyor. Dışarda çamaşır sermekse hem kışın işlevsel değil hem de gittikçe önüne geçilmeye çalışılan bir olay, çevresel sebeplerden ötürü. Kurutma makinası denkleme girdiği zaman öngörülebilir belirli bir süre içinde çamaşırlar kuruyup dolaba giriyor ve aynı gün giymeye hazır hale geliyor. Bu özellikle de tek yaşayan ve çalışan çiftler için çok faydalı bir durum. Daha az planlama, daha az zahmet. Ütü konusunda da çok katkı sağlıyor, ütü gereksinimini büyük oranda azaltıyor.

Elinizin altında bir çamaşır kurutma makinası varsa neden kullanmayasınız sadece soruyorum?

Çamaşırla uğraşmak bir hobi değil, bir gereklilik, zorunluluk. Haliyle bunda sizin payınızı azaltan bir teknoloji varsa bu yayılır. Çok derinlemesine incelemeye gerek yok aslında. Türkiye'de henüz "yaygın" değil, ancak "yayılıyor." ilerde yaygın hale gelmesi büyük ihtimal. Sadece şu anda yaygın değil.

Faydaları şöyle özetleyeyim

- Çamaşırlar birkaç saat içinde yıkanıp kuruyup giymeye hazır hale geliyor.
- Ütü gereksinimi büyük oranda azalıyor.
- Çamaşır serme konusu ortadan kalkıyor. Serili çamaşırın yarattığı kalabalık ortadan kalkıyor.
- Yağmurlu, soğuk ve nemli günlerde çamaşır sermeyle ilgili her türlü sıkıntı ortadan kalkıyor. İklim, nem, gece gündüz durumu tamamen denklemden çıkıyor.
0
akhenaten
(16.12.24)
bizde de var. Artık ihtiyaç haline geldi. Bu kadar kentleşirsen, hava girmiyor.
0
baldan kaymak
(16.12.24)
kurutma makinesi bende var. almadan önce çamaşırları yıka, as kurumasını bekle, topla, ütüle toplamda iki güne yakın zaman gidiyordu. şimdi çamaşırları sabahtan makineye atıyorum. aynı gün öğleden sonra ütü işi dahil herşeyi bitmiş oluyor (uzun eko programda yıkıyorum, yoksa daha kısa da sürebilir.) bunun bir de havlusu, nevresimi vs. var. kurutma makinesi ile 5-6 saate her şeyi bitmiş oluyor.

kardeşimde iki çocuk var, kurutma makinesi yok. salonda her zaman bir çamaşır askısı var ve hiç boş olmuyor. evde koyacak yer olsa ilk alacağım şey kurutma makinesi diyor.
0
inheritance
(16.12.24)
@all

yuh arkadaslar ben bu konuda hicbir sey bilmiyormusum. ben cok geride kalmisim. :)
0
🌸fevzi123
(17.12.24)
amerika'da her evde var. mukemmel pratik. camasir yikadiktan sonra tek tek asmakla ugrasmiyorsun hepsini oldugu gibi kurutmaya alip sonra katliyorsun.

tek handikapi kumaslari kucultmesi olabilir. cunku yikamayi serin suda yapabiliyorsun ama kurutmada illa ki sicak hava ufleniyor.
0
antikadimag
(17.12.24)
(4)

Yurtdışındayken Usa vizesi başvurusu

cakmayazar
Sürekli green card çekilişine giren şahsım 1 seneliğine geçici vizeyle geldiğimiz bir commonwealth ülkesinde vizeye başvursam - bulunduğum ülkede vize uzatmakta sorun olur mu - sen gc başvurmuşsun hayırdır diye ret yer miyim?
Sürekli green card çekilişine giren şahsım 1 seneliğine geçici vizeyle geldiğimiz bir commonwealth ülkesinde vizeye başvursam
- bulunduğum ülkede vize uzatmakta sorun olur mu
- sen gc başvurmuşsun hayırdır diye ret yer miyim?
0
cakmayazar
(14.12.24)
green card cekilisi gc basvurusu degil. hicbir etkisi yok vize sureclerinde.
0
antikadimag
(14.12.24)
@antikadimag bunu tecrübe ettiniz mi? Veritabanından çekilişe sürekli giren geldiğinde iltica da eder derler mi bilmiyorum.
0
🌸cakmayazar
(14.12.24)
@wd40 çocuklar için de istiyor mu? Karı koca 40k usd gösterebiliriz,ama çocuklara yok
0
🌸cakmayazar
(14.12.24)
İltica eder demezler. Başvurduğunuz çekiliş. Göçmenlik başvurusu ve gc çekilişi farklı şeyler. Siz çekilişe katılıyorsunuz. Hiç bir etkisi yok.

İçinizi rahatlatacaksa evet tecrübe ettim. Kendimi bildim bileli çekilişe başvuruyorum, ve bu süreçte 2 kez abd vizesi aldım.
0
artci sarsinti
(15.12.24)
(22)

Isi birakmak ve aile parasi yemek hakkinda bir soru

Sebastian
Aylik 6k dolar net maas. Ozel sektor, stresli is.150k dolar birikimAilem aylik bana net 3k dolar veriyor. Paralari var. Bunu kesmeyecekler de, hep devam edecek oyle dusunun.Ev, araba var.Coluk cocuk es yok. Olmasi da pek mumkun gozukmuyor.Konum istanbul.Yas 32 erkek istanbulBu durumda isi birakip sa
Aylik 6k dolar net maas. Ozel sektor, stresli is.
150k dolar birikim
Ailem aylik bana net 3k dolar veriyor. Paralari var. Bunu kesmeyecekler de, hep devam edecek oyle dusunun.
Ev, araba var.
Coluk cocuk es yok. Olmasi da pek mumkun gozukmuyor.
Konum istanbul.
Yas 32 erkek istanbul

Bu durumda isi birakip sadece ailemden aldigim aylik parayla, uc bes hobiyle zaman gecirmek istiyorum. Isimden bunaldim, yorucu bir is. Guzel para kazaniyorum, iyi bir sektor kariyer yapiyorum falan filan ama sonu yok gibi geliyor. Bundan onceki 10 yilda da ayni seyi diyordum sanki hep bir seyleri basarmak icin omrumu yiyormusum hissiyati gelmeye basladi. Yok iyi okul yok prestijli is yok iyi maas. Sonunda kara toprak:) bu durumda isi birakip biraz nadasa cekilmek sizce nasil bir fikir?
0
Sebastian
(13.12.24)
Yatırım yapmaya uygun bir maaşınız var. Birikiminizin üzerine ekleyerek düzenli gelir oluşturacak bir yatırım yapın. Emlak vb. Ailenizin verdiği paraya ek bir geliriniz daha olsun mutlaka bence. Ne olur ne olmaz belli bir yaştan sonra hadi işe döneyim desen dönülmüyor. Ufak da olsa bir de sabit gelir eklerseniz ben olsam ben de işi bırakırdım :)
0
alaimisema
(13.12.24)
Birikiminiz az, Fire subredditini okuyup mantıklı bir finansal özgürlük yolu çıkartabilirsiniz kendinize. Tek gelir kaynağının aile olması aileye karşı çıkamamak anlamına da gelebilir, buna hazır mısınız? Allah korusun vefat durumunda yine zor durumda kalabilirsiniz. Diğer yorumda söylendiği gibi birkaç yıl ara verip işe dönmek de hiç kolay değil. Ben olsam mantıklı bir Fire planı oluşturup o noktaya gelince bırakırdım işi, böylece aile yanında kendi düzenli geliriniz de olur. 40 yaşında emeklilik bile müthiş bir plan.
0
montreal
(13.12.24)
150k dolar birikimim olsa 1 saniye bile çalışmam. çoluğum çocuğum da olsa ki senin yok aşırı rahat bir hayat yaşatırım o parayla hepsine. senin hiç kesilmeyecek ekstra gelirin de var. yani daha ne olması lazım kölelikten kurtulman için?
0
yazar yazmaz yazan yazar
(13.12.24)
Hobiyle sporla gezmekle günün 10 da 1 i gecer. Kısa vadade bıkarsın zaten. İş şart. Oyalanacak bişey lazım. Aynı dertteyim. Çıkış bulamıyorum.
0
luluki
(13.12.24)
ne kadara şanslı insanlar var demeye geldim. kıskanmıyorum ama derdinde böylesini isterdim.
0
mikahakkinen
(13.12.24)
yalan dünya başlıklarda bugün.

bunların yarısı gerçekse yenilikçi bir iş fikriyle startup kurup globale açıl. tatmin olursun.
0
kveldulv
(13.12.24)
işteki sorumluluklarını azalt, gerekirse rolantiye al devam et.
0
nuisance2
(13.12.24)
bu sartlarda ayda $3k pasif gelir, aileden varlik varsa neden istemedigin isi yapiyorsun ki?

evin varsa 3k dolar da varsa zaten milletin emeklilik icin ulasmaya calistigi sartlar. sen yaslaninca miras da gelir hicbir sekilde maddi kaygin olmaz.
0
antikadimag
(13.12.24)
Biraz nadasa çekildiğinde hareketsizlik çabasızlığa alışmak ve bir daha çalışamamak ihtimali var. Hazıra dağ dayanmaz, memleketin durumu ortada, ne kadar param var da desen onu yok hükmüne getirebilirler her an.

Bence madem paran var, kendine daha stressiz ve daha anlamlı bulduğun bir iş kurabilirsin. Portföyünü oluşturmak için de o parayı kullanabilirsin. Ailenin parası varsa bu 3000 doları sana 5000 dolar yapsınlar bir süre için. Destek anlamında. Sonra devam edersin yine.

Meşhur bir hikaye var, İsveç mi nerede bir yerde devlet halka demiş ki, bugünden itibaren 2 yıl boyunca hiç kimse çalışmasa da çoookk rahatlıkla yetecek kadar paramız var, isterseniz çalışmayabilirsiniz. Halk bunu reddetmiş, çalışmayı bırakırsak tembelliğe alışır hayat standartlarımızdan oluruz, çalışmak isteriz demişler.

Ülke neresiyle tam emin değilim, bu tarz bir yer. Çöplerini bile yok etmiş dışarıdan çöp kabul ederken para da alan bir ülkeden bahsediyorum.

Sosyal sorumluluk projelerinin gerçekleşmesine destek olacak bir iş de kurabilirsin mesela. Bu çöp lafı aklıma geldi oradan ilhamla söyledim. Evet çalışmaktan ve iş stresinden çok yorulmuşsundur haklısın ama kontrolü bırakmamak lazım diye düşünüyorum.
0
muhayyer divan
(13.12.24)
çalışmak zorunda olmayan biri neden çalışsın ben destekliyorum çalışmamayı
0
9kuyruklukedi
(13.12.24)
Kendinize yabancı birine uzaktan bakar gibi baktığınızda kendinizi begeniyorsaniz işi bırakabilirsiniz. Kafanızı toplar ne istediğinize daha iyi karar verebilirsiniz. Öncelikle işinizi sürdürürken hobilerinizi yapamiyorsaniz şunun cevabını verin. Zamanınızı iyi kullanıp disipline ettiğinizde yapamayacak misiniz?? Acaba mesele iş değil de kendiniz misiniz? Çünkü genç yaşta ülke yöneten başbakanlar bile var. Herkes yapabiliyorsa neden siz yapamayasiniz? Bir de kendinize uazktan baktiginizda bana parası ile yaşayan birini gördüğünüzde onun hakkında ne düşünüyorsunuz? Çünkü toplum sizi öyle görünce öyle de davranacak ve belki sizi çok dikkate almayacak. Bu size sorun olur mu? İşi biraktiginizda daha verimli ve donanımlı biri olacak mısınız? Size kazanımı ne olacak? Yani ben kendime bunları sorardım. Birinin sizi biraz zorlaması gerekiyor sanki.
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(13.12.24)
nihai bir karar vermek zorunda değilsiniz neticede. bana bu kısmı hep rahatlatıcı geliyor yeni kararlar verirken. örneğin 6 aylık 1 senelik bir deneme gibi düşünürdüm ben. bu şekilde mutlu oluyor muyum, yeni üretimler istiyor muyum, kendimi güvende ve rahat hissediyor muyum, zamanımı kendim için faydalı bir şekilde geçirebiliyor muyum, kendimi eğlendirebiliyor muyum, yoksa yeni korkular ediniyor muyum vs. ondan sonra da sonraki süreç için buna göre yönümü çizerdim. keşke yapıyor olsaymışım:))
0
red g
(13.12.24)
Kardeş lazım mı?
0
Kahvedesu
(13.12.24)
canın sıkılır, 3-5 hobi ile uğraşmak bir iş değil, adı üstünde hobi, istemezsen yapmazsın, niye yapmıyorsun diyene canım istemiyor diyerek susturursun. asalak bir hayata geçiş gibi geldi bana bu dediğin.

şunu diyebiliyorsan o ayrı, kendi işimi yapmak istiyorum, bir tekel açayım, bir market açayım, bir macera yaşayayım tam destek, ancak işten ayrılayım yan gelip yatayım iyi bir şey değil. amacın yoksa olduğun yerde kalırsın.

işinin stressini azaltmaya çalışabilirsin, 6K usd maaşın varsa 2K si ile stressini azaltacak birini çalıştırabilirsin.

yatırımcı arıyorum, yatırımcım ol :D
0
selam
(13.12.24)
bence sen isten bunalmissin sadece. daha stressiz sekilde calis. psikolojini yönet yani. ayrica firsatini buldugunda hep izin al. eger sirkette toksik bir yapi varsa sirketini degistir. ama sadece is stresliyse buna yapacak bir sey yok. meslegin böyle yani.

isini birakma. kirada ev falan yok mu? bunu hedefleyebilirsin. su an giderin de fazla gibi geldi. 150k usd bankada vaadede mi duruyor?

nadasa cekilme. evlen cocuk yap. o zaman cekil nadasa. su an calisma zamani.
0
sonsuz
(13.12.24)
ben de marttan beri issizim duzenli gelirim yok. birikimden yiyorum huzurluyum. yine erken uyaniyorum bosa vaktim yok. ev duzenleme araba temizleme vs cok sey var daha yapamadigim. benim tekrar ise girmem lazim cunku birikim 5 yili gormeden bitecek ama huzurluyum. 10 milyon tl civari birikime ulassam birakirim her seyi
0
ShadowOfMoon
(13.12.24)
ev araba varken 3k dolar şahane geçinilir.
tabi sizin aylık harcamanız nedir, lükse alıştıysanız yetmeyebilir ama minimalist bir yaşam ile ortalamanın üstünde bir refah ile yaşanır o para ile.

bence siz işi bırakın, başka bir iş bulun.
aileden gelen 3k üstüne, çok strese girmeden çalışacağınız 3k dolar ile fevkalade yaşanır. iş bulun deme sebebim aylaklık insanı üzer. sıkılınca basıp gidebilme imkanına sahip olmak çok büyük rahatlık.

kenardaki 150k'yı da yatırıma yönlendirin farklı sepetlerle. o da güvenlik sübabı olsun.
0
biseysorcaktim
(13.12.24)
Maddi olarak sorun yok ama sadece para için çalıştığımızı düşünmüyorum. Hobiler, gezmek vs iyidir ama nereye kadar idare edecek? İnsan hayatta belli ölçüde zorluklar yaşayıp çözmeye çalışmalı bence. İş hayatı iyi kötü bunu sağlıyor. Günde 15 saat çalışıp kendimizi tüketelim demiyorum ama dengeyi bulmak lazım bence. Teoman da geçenlerde benzer bir şey demişti: "Çalışmak manasız geliyor. Çalışmayınca da insan çok sıkılıyor. Arasını bulmak lazım."

Milyonlarca hatta milyar dolar serveti olan insanlar bile çalışıp bir şeyler kovalıyor. Parayla elde edilecek şeylerin sınırı var.
0
duguit
(13.12.24)
Ne iş yapıyorsun çok merak ettim
0
turuncu tonlarda
(13.12.24)
3000 USD pasif gelir iyi para. Dünyanın her yeri için iyi para. Bir idealin yoksa çalışma.
Ayrıca o pasif gelir ev evli çocuklu biri için bile fena değil. Türkiye'de çoğu kişi 20k maaşla tek maaş yaşayıp kira falan ödüyor
0
wd40
(13.12.24)
karakter meselesi. bazı insanın hırsları yoktur, uğraşmayı sevmez, azla yetinir. ama sen azla yetinen bir insan olsaydın 6k dolarlık maaş kazanacak kadar yükselmezdin diye düşünüyorum. o yüzden 40a kadar devam, sonrasına bakarsın diyorum.
0
titanyum22
(13.12.24)
kendim için söylersem para için çalışmıyorum. benim konumumdaki insanların aldığı ücretlerin yarısı gibi bi ücret almama rağmen ve emekli olmama rağmen (eyt) çalışıyorum. ve planım ölene kadar çalışmak sağlığım müsaade ederse. işim rahat pozisyonum güzel saygın bir pozisyon. kendi işim gibi izin almadan çıkıp gidip geliyorum. sosyal olmak yaşlanmayı yavaşlatmak ve en önemlisi işe yaradığını bilmek paradan önemli.

ben daha az stresli bir işte düzenli çalışma taraftarıyım. önerim de bu yönde olurdu.
0
naksidil
(13.12.24)
(20)

Liberalizm

michael_knight
Liberalizm fikrine ne kadar yakın veya uzaksınız? Neden?
Liberalizm fikrine ne kadar yakın veya uzaksınız? Neden?
0
michael_knight
(11.12.24)
Önce tanımını yapmamız lazım. Çünkü Türkiye'de ne kadar ülke düşmanı varsa liberalim diyor halk bunu yanlış veya o taraftan biliyor.

Düşünce özgürlüğü açısından yüzde yüz liberalim.

Ekonomik serbestlik açısından çok emin değilim. Bir de Türkiye'de liberalizmi işletsen ahbap çavuş kapitalizmine gider 5li çete tüm işleri alır. Komünizmi işletsen bu sefer devlet her şeye karışır devlet birkaç partinin kontrolünde olur. Yani Türkiye şu an ikisini de parça parça yaşıyor bence :D bundan iyisi de olmaz.

İdeal bir dünyada yakınım ama. Mesela liberal bi dünyada taksici lobisi biterdi martıcı adam direkt rekabete girebilirdi, biz bile şurada bi şirket kurup o işe atılabilirdik.
0
nhk ni youkosu
(11.12.24)
power is corrupt, absolute power is absolutely corrupt.
gücü dagitma kisminda varim. checks and balances zaten demokrasi icin cok önemli.

ama bu demek degil ki her seyi salalim, market kendini ayarlar zaten. isci haklari, azinlik haklari, hayvan haklari, kadin cocuk cocuklari, basin özgürlügü benim önem verdigim degerler. devletin bu konularda müdahalesi olmasi gerek.

+++
güvenlik icin özgürlükten vazgecilmesine karsiyim. bu da beni daha liberal yapiyor. muhafazakar görüste biri icin güvenlik önce gelir. benim icin özgürlük cok daha önemli.
0
sonsuz
(11.12.24)
Liberteyen Sosyalizm'deki liberal görüşe OK.
Liberalizm altında her türlü zulmü yapmaya hayır.
0
bartholomew87
(11.12.24)
Şimdi liberalizm denince farklı ülkelerde farklı konseptler algılanıyor. ABD'de liberal denince algılanan (ve ironik şekilde sol görüş sanılan), kadın/erkek eşitliği, ırk eşitliği, lgbt hakları vs gibi konularda liberalim. Burada zaten sjw diye laf yiyen biriyim yani genel olarak insanların bireysel özgürlüğü ve sosyal grupların eşitliğine önem veriyorum.

Ekonomik olarak sosyalist diyemem kendime ama sosyal demokratım. Serbest girişim teşvik edilmeli ama işçi hakları, halkın yararı korunmalı; sağlık ve eğitim gibi temel kamu hizmetleri olabildiğince devlet güdümünde kalmalı gibi.

Yani sosyal medyada dalga geçilen left lib bir görüşüm var. Evet kendine left lib diyip saçma fikirler sunan çok kişi var ama bu demek değildir ki tüm ideoloji safsata :D
0
nundu
(11.12.24)
Bazı liberal ilkelerin şu anda teraziyi dengeleyebileceğine inandığımdan liberal fikirlerin toplumda daha yaygın hale gelmesine sıcak bakıyorum.

Yönetimde kontrol arttıkça sorun ve hatalar çoğalıyor. Günümüzde nüfus çok fazla ve devletler çok büyük. Haliyle her şeye merkezden ince ayar çekmeye çalışmak sürdürülebilir değil. Günümüzde ortalama bir devlet bir kişi veya dar bir grubun kontrol edebileceğinden çok daha kompleks bir yapı. Kontrolcü bir yönetim bir noktada 250 tuşa aynı anda basmaya çalışırken her yerinden ter akan karikatürize bir tipe dönüyor. Kurumsallaşma ve kendi kendine işlevini sürdürebilen yapılar oluşturmak önemli. Ülkeye aile çay bahçesi gibi davranmamak lazım; hem ekonomik hem de kültürel anlamda.

Ancak yönetim şekli olarak liberalizm sağlıklı sürmek için diğer ideolojilerden çok daha fazla eğitimli bir kitleye veya iyi niyetli yöneticilere ihtiyaç duyuyor. Bu iki bileşenden en az birisi yoksa ortalık kim vurduya gidiyor. Somut bir örnek olarak ülkede kendini liberal sanan ancak insanların marketle pazarlık yapma hakkı olmadığına inanan çok geniş bir kitle var. Görünmez el kuramını çok yanlış anlayıp gerçekten hikmetinden sual olunmaz ilahi bir varlık yaratmışlar kafalarında. Herhangi birisi ağzını açınca kafir muamelesi görüyor.
0
akhenaten
(11.12.24)
Liberalizm, günümüzde en çok tanıma sahip ve birbirine zıt görüşleri olan insanların kendilerini ait hissettiği bir kavram haline geldi. Bu yüzden "liberalizm" kelimesini kullanmak yerine, insanların ne demek istediklerini birkaç cümleyle açıklamaları daha doğru olur bence.

"Liberal" kelimesi artık herkes için farklı anlamlar taşıyor. Kimileri duyar duymaz "sjw" ya da "woke" etiketini yapıştırıyor. Bazıları için sadece özelleştirme savunuculuğu anlamına geliyor. Kimileri için terör destekçiliğiyle eş anlamlı. Hem aşırı sağcı hem liberal olanlar var, bir yandan da kendini solcu olarak görenler... Ya da sağ görüşe yakın olduğunu söyleyip aslında sol görüşün savunduğu fikirleri destekleyenler... Bazı kesimler için liberal olmak veya liberalizmi savunmak adeta bir hakaret. Liberal ekonomiden bahsedince hemen patron savunucusu damgası yiyenler de var. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir.

Ben şöyle düşünüyorum: Devlet kurumlarının çoğu özelleştirilmeli, ama devlet bu alanları denetlemeye devam etmeli. Telekom, elektrik, su, sağlık, eğitim, altyapı, ulaşım gibi konularda devlet tamamen çekilmek yerine, firmalara belli bir çerçevede özerklik tanımalı ve halkın refahını etkileyecek noktalarda sınırlar koymalı. Serbest piyasaya müdahale etmemeli ama gerektiğinde rekabeti artırmak için yeni aktörler oluşturmalı. Devlet, halkı ne patronların insafına bırakmalı ne de sosyal yardımları artırıp insanları tembelliğe alıştırmalı ya da popülizm uğruna sadaka ekonomisi yaratmalı.

Kavramları kitaplardaki tanımlarıyla ele alsak bile, "liberal" kelimesi insanların zihninde bambaşka şeyler çağrıştırıyor. Bu yüzden kendimi bu kavrama ne yakın ne de uzak görüyorum.
0
biseysorcaktim
(11.12.24)
Tam bir liberalim.

Ama özde sjw ve libos olanlardan degilim. Pure liberalistim.
0
feastofthedamned
(11.12.24)
Liberalizmin ön şartı eğitim. Belirli bir eğitim olgunluğuna ulaşmamış bireyler, doğruyu yanlışı ayırt edemediğinden, paranın hükmettiği toplum mühendisliğinin kurbanı oluyorlar. O eğitim düzeyine ulaşmanın ön şartı da Devlet zenginliği.
Dolayısıyla bunu, sadece Avrupalılar, dünyayı sömürerek becerebildiler.

Ayrıca nasıl ki komünizm yaşayabilmek için komünist olmayan ülkelerle arasına bir demir perde örmek zorundaysa tam liberal ülkeler de böyle bir demir perde örmek zorundalardı. Ancak, örmediler. Farkına vardıklarında da çok geç kalmış oldular. Sömürülenler haklarını almak için o sınırdan geçtiler. Bu durum Liberalizmin ütopikliğini ortaya koydu ve terkedilmeye mahkum.
0
Mirket
(11.12.24)
tanım olarak çok değiştiğine inanıyorum ama kendi anlayışıma göre liberalizme tamamen karşıyım. benim için zehir gibi bir şey.

ironiktir ki komünizmin "insan doğasına uygun olmadığını" söyleyen liberaller nedense konu insan doğası ve denge olunca liberalizmi çok severler.

liberalizm itliktir, serseriliktir. liberalizmde güç senin elindeyse milyonlarca insanı süründürebilirsin. bunda ahlaki ya da ekonomik olarak bir problem görülmez. adapte olman beklenir.

dediğim gibi liberalizm anlayışı da kişiden kişiye çok değişebiliyor ama ben genel olarak liberal biriyle mecburi selamlaşmanın dışında iletişim bile kurmam ya. benim gözümde yamyamdan, canavardan farkları yok.
0
mark greg sputnik
(11.12.24)
Yani tam nasıl bir liberallikten bahsediliyor bilmiyorum. Misal sosyal konularda Amerika'nın liberali bile Avrupa'da merkezci olur. Ama ekonomi konusunda ise amerikan solcusu belki Avrupa liberalinden daha liberal olabilir. bu biraz ülkeye göre değişiyor.

Açıkçası yüzde yüz açık olduğum bir şey değil, biraz cherry picking olarak yaklaşıyorum. Aynısını sosyalistlik için de yapıyorum. Genel olarak sosyal demokrat, merkezci bir yapidayim denebilir ama enteresan şekilde Fransa için olan "hangi siyasi partiye yakinim" zimbirtilarinda macron partisi ile Cumhuriyetci ardından da sosyalist çıkıyor. Yani resmen fadimenin düğünü olmuş bir yaklasima sahibim, ondan ideal parti de bulamıyorum.

Neyse yani. Kesinlikle komünizm gibi alakasiz düşünceler sahip olmasam da asla "bırakalım yapsinlar market bulur duzeni" gibi şeylere de inanmam. Marketi serbest bırakılan radyasyonlu fırça yalatiyorlar.
0
logisticsmanager
(12.12.24)
Yakın hissediyorum.
0
liberal
(12.12.24)
once liberalizmi tanimlayalim. insan toplumlari bir arada yasamak icin belirli kurallar gelistirdiler. bu kurallarin bazilari subconscious ile gelisti ve kulturel kodlar olarak yerlesti. her yeni birey bu kurallara gore hareket etmesi adina egitildi. ornegin buyuklerin elini opmek, onlarin yaninda bacak bacak ustune atmamak, dini kurallar gibi. bunun yaninda bir de conscious olarak gelistirilen ve yaziya dokulerek kalici hale getirilen mutabakat vardir. bu da anayasa ve kanunlardir. bu da yine kuraldir ancak yazili ve bilincli olarak kabul edilir ve tartismalarla degistirilebilir.

simdi bu kurallara karsi bir ucu liberalizm, bir ucu muhafazakarlik olan continuous bir spektrum bulunur. buradaki ideal uclardan liberalizm subconscious veya conscious kurallarin tamamina karsi protest bir tavir benimser. bu minvalde bu kurallarin esnetilmesini, yeni kurallar koyulmamasini ve insan bilincinin tamamen serbest birakilmasini isterler. birey bu kulturlerde toplumun onundedir.

spektrumun diger ucunda ise muhafazakarlik bulunur. muhafazakarlik subconscious veya conscious butun kurallari savunur. kurallarin topluma sekil verdigini ve kurallar olmadan insanin dogal durumuna donup hayvanlasacagini iddia eder. bu nedenle din kultur gibi subconscious konulari da savunur. bunun yaninda ekonomik yani guc dagitimini da belirli kurallara gore yapmak ister. bu tarz sosyetelerde de toplum bireyin onundedir. subconscious yerine din/kultur, conscious yerine devlet diyecegim ingilizce olmasin diye.

simdi bazi toplumlara ornek;
kulturde liberal, devlette liberal : abd
kulturde liberal, devlette muhafazakar : avrupa
kulturde muhafazakar, devlette liberal : turkiye
kulturde muhafazakar, devlette muhafazakar : cin

bana sorarsaniz bati kulturunun gelismesi bu din/kultur kurallarini budayarak kendilerini ozgur birakmalari oldu. protestanlikla baslayan dini degerlerden uzaklasma liberallesmeyi ve bireyi one cikardi. bu anlamda hardcore muhafazakarligin kimseyi bir yere goturmedigi ortada. diger yandan komple liberal anlayis da abd gibi ucube toplumlar yaratiyor.

politika biliminin yapmasi gereken de bu iki uc spektrum arasinda guzel bir denge bulmaktir. bence ekonomide liberallik korkunc bir sey. dunya uzerindeki insanlarin %80'i sefalet, %15'i gelecek kaygisi %5'i rahat, %0.01'i de sulalesinin 100 sene harcasa bitiremeyecegi bir zenginlige sahip. bence devlette liberalizm insanlarin cogunun ayricalikli bir azinlik tarafindan somurulmesi anlamina geliyor. dolayisiyla kapitalin ne kadar birikmesine izin verilecegi, miras hakki, bireye asgari seviyede saglanmasi gereken haklar konusunda liberal degilim. devlet bireylerin somurulmesini engellemek uzerine kurulmustur. dolayisiyla devlet tanimli, kurallari belli ve kurallara uygun yonetilen bir yapi olmalidir. ancak fazla ve akilsizca getirilmis kural da sekillendirmek yerine kisitlayici oluyor ve gelisimi engelliyor. bu cok hassas bir denge.

din/kultur gibi mevzular zaten subconscious olarak gelistikleri icin bunlara yonelik kisitlamalara ve kurallara karsiyim. ataturk'un dile mudahelesi, turkiye'de bireyi baskilayan bogucu kultur gibi. bu konularda liberalim. benim anlayisim bu sekilde. kafama en yakin durum da avrupa'dir. ancak soyle bir durum var.

tam liberal toplumlar ciddi guclenip digerlerinin ustune basiyorlar bu gunlerde. cunku gucun cok buyuk bir bolumunun cok kucuk bir azinlikta bulunmasini sagliyorlar. bu gucu ele geciren de ya kendi vatandaslarini somurerek ya da abd orneginde oldugu gibi dunyayi da somurerek buyuyor. buyuk guc sinirli bir sinifta oldugundan yonlendirilmesi cok kolay oluyor.

sonuc olarak insanligin onundeki en buyuk engelin gucun ve kaynaklarin kucuk bir ayricalikli kesimde toplanmasi oldugunu dusunuyorum. milyonlarca akilli insan hic olup gidiyor. zengin cocuklari ozel okullar, titrler falan derken sadece ayricalikli olduklari icin buyuk sirketlerde takiliyorlar. bu bir nevi nepotizm toplumun verimliligini dusunuyor. bu konunun kisitlanip, her bireye kendini gerceklestirme firsati verilmesine inaniyorum. bu da beni ozellikle ekonomik mevzularda siki bir liberalizm karsiti yapiyor. cunku laissez passer dedigin zaman birilerinin ustune basip passer oluyor mevzu hemen.
0
antikadimag
(12.12.24)
@antika, protestanlik dini degerlerden uzaklasma degil aksina core degerlere dönüstür.
0
sonsuz
(12.12.24)
Ekonomik gelişimi sağladığı çok açık.
Sosyal tarafta çöküşe sebep olduğu da öyle.

Dolayısıyla bir kısmını alıp uygulamamız gerektiğini düşünüyorum. Ama sosyal işleri; eğitimi, sağlığı, güvenliği, adaleti ve benzeri konuları devletin düzenlemesi şart.
0
babilfish
(12.12.24)
@sonsuz; protestan toplumlarin hicbiri dindar degildir. zaten adi ustunde kiliseyi "protest" ettikleri icin kendilerine protestan denir.

us, uk, commonwealth, almanya, iskandinavya hepsi protestandir. bu ulkelerin ortak noktasi dinin hayatta yeri cok kisitlidir. toplumsal kurallar din dahil geriye atilmistir. yine ayni sekilde hepsi ozgurlukcu toplumlardir. ingiliz imparatorlugunun kalintilari bu ozgurlugu ekonomik alana da tasirlar.

bu mevzudan bahsediyorum.
0
antikadimag
(12.12.24)
protestan toplumlar dindar degildir demek? güzel kafalarmis. kimse 1600-1700lerdeki gibi yasamiyor tabi.
protestan ülke olarak almanya demissin. almanya'nin güneyi katoliktir. bavyera'nin avusturya sinirindaki köylerinde doktorlar cinayet diye kürtaj yapmiyor.

sen biraz salliyorsun :)

tanriyla direkt konusamazsin saintlere git önce demek dindarlik, tanriyla direkt konusabilirsin kilisenin de bu kadar altina ihtiyaci yok demek protesto etmek, dinsizlik ok.
0
sonsuz
(12.12.24)
yahu gercek hiristiyanlik nedir tartismasina girmeye gerek yok. protestan toplumlarin hicbirinde din hayatin icinde degildir. bunu soyluyorum. yahu koskoca reform hareketi ne demek? dinin sinirlarinin geriye itilmesi. son olarak da eger protestan toplumlarinin dindar oldugunu dusunuyorsan ingiltere ve italya'da dinin toplumdaki yerine bakmani tavsiye ederim. protestan olan toplumlarin tamami dinden uzaktir. din sadece soyut bir tanri ve bireyin bu tanriyla iliskisine indirgenmistir ve hayatin tamamindan cekilmistir. su basit gercegi daha fazla tartismayacagim.

almanya'nin guneyi katolik evet. bunun konuyla ilgisi ne anlamadim. bunu bilmedigimi ne dusundurdu onu da anlamadim. prusya protestandir, martin luther'in yasadigi ve ciktigi yerdir. o yuzden almanya'yi da saydim. istisnalara bakacaksak turkiye de devlette tam liberal degil 80 oncesi kalan kurumlar yuzunden.

bence nitpicking yerine insanlarin ne demeye calistigini anlamaya calisirsan daha guzel bir hayatin olur etraftakiler de rahat eder.
0
antikadimag
(12.12.24)
su basit gercek dedigin sey senin görüsün. evanjelik birine sorsan din hayatin merkezine alindi, dikkat dagitici seylerden uzaklasildi, asil dini degerlere daha yakinlasildi der. katolik kilisenin sömürüsü bitti der.

avrupa'da dinin kisitlandigi ülkeler fransa ve eski sovyet ülkeleri. onlarin da protestanlikla degil, sekülerlik ve komünizmle ilgisi var.
almanya'da kiliseinin kresleri falan var. iceri girdigin an kocaman hac görüyorsun.

bakis acin cok öznel, bilgilerinde de yanlis seyler var gibi geldi.
0
sonsuz
(12.12.24)
@antikadimag protestan reformu cidden avrupadaki özgürlük anlayışıyla çok bağlantılı değil.

Esasen protestan reform katolikliğe göre çok daha sert dini kurallar getirdi. Protestanlar katolik kilisesini din dışı gördüğü için zaten bu işe kalkışıyor. ABD'yi kuran asli unsurlardan birisi Avrupa'dan sürülen protestan gruplar zaten. ABD köktendinciliğin en sert olduğu bölgelerden biriydi uzun zaman. Bugün Hristiyanlık oldukça güç kaybetmiş olmasına rağmen en çok öne çıktığı devletlerden birisi (belki de ilki) ABD. ABD sadece üniversitelerinden ve bilim merkezlerinden ibaret bir ülke değil, kozmopolit yapısından ötürü çok görülmese de oldukça muhafazakar bir yapıda Avrupa ülkelerine kıyasla.

Örneğin tarihsel anlamda katolik bir ülke olarak Fransa ABD'nin yanında tamamen dinsiz kalıyor.

Yani bu konunun yukarda anlattığınız şeyle çok bir ilgisi yok aslında, ancak konu açılmışken katılmak istedim ben de.

Reform'un liberalizm anlamında yol açtığı ve gelecekte (aydınlanma çağı ile beraber) dini yumuşama ortamını başlatan en önemli şey insanların bireyselleşmesinin önünü açmasıydı. Reform kilise gibi merkez otoritelerin dini yönetimindense küçüklü büyüklü toplulukların kendi dini işlerini yürütmesine olanak tanıdı. Dinden uzaklaşma ise Aydınlanma çağının bir özelliği daha çok. Reform burada dolaylı bir etkiye sahip.
0
akhenaten
(12.12.24)
"Protestan iş ahlakı" veya buna benzer isimlerle tanımlanan, protestanların çalışmayı hayatın önemli bir kısmı olarak görmesini tarif eden kavramdan bahsetmemiz gerekiyor sanırım.
Bu protestanları ne aşırı dinci ne de aşırı dinsiz yapıyor. Çalışma hayatına farklı bir yaklaşımları var.
0
🌸michael_knight
(13.12.24)
(6)

Evren 3 boyutlu geometride mi yoksa biz mi öyle algılıyoruz?

substituent
Zaman boyutunu bir kenara bırakalım.Anlayamadığım şey şu; evrendeki her şey 3 boyutluda, o yüzden mi en fazla 3 boyutlu görebiliyoruz/düşünebiliyoruz?Yoksa, evrim 3 boyutlu görmeye göre evrimleştiği için evrenin 3 boyutlu mu algılıyoruz?Yani kullandığımız bir kalemin 4. boyutta uzantısı var da fark
Zaman boyutunu bir kenara bırakalım.

Anlayamadığım şey şu; evrendeki her şey 3 boyutluda, o yüzden mi en fazla 3 boyutlu görebiliyoruz/düşünebiliyoruz?

Yoksa, evrim 3 boyutlu görmeye göre evrimleştiği için evrenin 3 boyutlu mu algılıyoruz?

Yani kullandığımız bir kalemin 4. boyutta uzantısı var da fark edemiyor muyuz? Yoksa kesinkes, o kalemin 3 boyutlu geometride olduğunu söyleyebilir miyiz?

Son olarak, 3d’nin bir özelliği var mı? Mesela neden 4d değil, neden 17d, 43d değil, veya 2d(!) değil de 3d? 3’ü, diğer boyutlardan ayıran ne var?

Not: felsefe sorusu değildir. ChatGPT’ye sordum, sorunun sorma stiline göre cevap değiştiriyor gibi geldi. “evren 3d değil mi” diye sorunca evet 3d, “evren 3d değil di mi” deyince evet değil tarzı.. İnternette araştırmayı denedim ama soru uzadıkça sonuçlar sapıtıyor.
0
substituent
(10.12.24)
hocam sorularının bir kısmının yanıtı burada:
www.youtube.com
0
WithWorth
(10.12.24)
En başta zaman boyutu dedin ama kenara bıraktın. Sonra da "en fazla 3 boyutlu mu" diyorsun, hiç mantıklı değil. Öyle olsa zaman boyutunu yaşayamazdık, algılayamazdık mesela.
0
muhayyer divan
(10.12.24)
neden 3 uzay boyutu var sorusunun cevabini bilmiyoruz. bunun net cevabi yok. daha gecen hafta reddit'teki tartismaya da katilmistim.

evren 3 boyutlu gozukuyor. aniden yok olup geri gelen cisimler olsaydi dorduncu boyut diyebilirdik ama su anda bunu dusunduren bir sey yok. madde 3 boyutta acilimlaniyor. neden bilmiyoruz cok guzel bir soru.

matematikte istersen sonsuz boyut yazarsin ama neden gerceklik 3 boyutlu bilmiyoruz. sicim teorisi gibi konular hala kurgu asamasinda. matematik tutsun diye 11 boyuta cikmalari gerekiyor. ama biz 3 tane algiladigimiz icin geri kalan 7-8 boyut atomalti seviyede curl ediyor diyorlar. bana sorarsan sacmalik. kotu matematik yani. zaten 40 yildir bir arpa boyu yol gidemediler.
0
antikadimag
(10.12.24)
İnsanın algıları sınırlı. Varlığını kesin bildiğimiz şeyler var, var olduğunu tahmin ettiğimiz ve bilmediğimiZ şeyler var ve varsa da asla algılayamayacağımız numenal şeyler var tamamen aşkınsal. Zihnimiz maalesef sınırlı başka boyutlar varsa da algılayamayız. Bu bence zihninizin sınırları ile alakalı
0
olaylar olaylar
(10.12.24)
4 boyutlu olduğunu kavrayabiliyoruz, x-y-z-t. t zaman. Algılarımız ancak bu kadarına yetiyor. Yani şimdilik 4 boyutlu.
0
alfired
(10.12.24)
banach +1
mühendislik dalları gibi düşünebilirsiniz. hiç bir dal %100 çözüme ulaşmıyor ama ulaştığımız yüzdeler bizi tatmin ediyor ve on hatta yüzyıllarca tasarımlarımızla işlerimizi görüyoruz. yani onun öyle olduğundan çok biz onu öyle tanımlıyoruz(algılıyoruz). yani insana indirgenmiş hali bu. her şey için tabi.
0
tukenmez adam
(10.12.24)
(8)

Suriye'deki olaylarda ABD ile aynı tarafta mıyız?

ya ben lan neyse
eğer öyleyse neden seviniyor bizim millet?ABD ile aynı taraftaysak neden YPG yenildi diye haberler yapılıyor? abd ypg'den vaz mı geçti?
eğer öyleyse neden seviniyor bizim millet?

ABD ile aynı taraftaysak neden YPG yenildi diye haberler yapılıyor? abd ypg'den vaz mı geçti?
0
ya ben lan neyse
(08.12.24)
evet abd ve israil'in tarafindayiz. onlarin izin verdigi olcude kazanim elde etme sansimiz olabilir.

millet niye seviniyor dersen bizim millet yani bir sey bildiklerinden degil. filistin-gazze diyorlardi. esad'in dusmesiyle gazze tamamen bitti. artik israil, cihatcilar ve pkk olacak bolgede. filistin'e istesen de yardim edemezsin.

esad cok mu iyiydi, iran'in bolgede guclu aktor olmasi cok mu olumluydu hayir ama en azindan bunlarda masaya oturup konusabilecegin muhataplar vardi.

simdi pyd kontrolundeki 2-3 koyu alir bizimkiler suriye'yi fethettik pkk'yi bitirdik diye cosar.

sinir boylu boyunca haydutlarin eline gecti, pkk bissuru petrol sahasina kondu, israil sayesinde akdeniz'e cikti, butun orta dogu ve dolayisiyla filistin amerikan-siyonist usaklarina kaldi...

ama sorarsan bizim millet abd ve israil dusmani, cok musluman, ummet filan :)
0
mark greg sputnik
(08.12.24)
3 günde bunca şeyin yalnızca Türkiye'nin failliğinde olduğuna dair bir efsane oluşturuyorlar inanmak isteyen inanır.
İşin doğrusu en başından bu yana ABD ve İsrail'in hedefleri doğrultusunda Suriye'nin istikrarsızlığa düşmesine destek verdik. Günün sonunda en az 3 parçalı bir yapı görülüyor. ABD bunca yatırım yaptığı, en az 30 yıllık planlama ile getirdiği ypg'yi bırakır mı. Bu olağanüstü bir sürpriz olur trump'ın Ortadoğu'dan çekilme sözleri olsa dahi uygulamasına ayak direyecekler. Fırat doğusu ypg batısı htş terörist devletleri. Tesis ediliyor.

Bizimkilerin sevincinin bir nedeni de mezhepçilik. Bütün Arap baharı süresince ihvan denilen grubun hamisiydi Erdoğan sırf bu yüzden anlamsız dış politika krizleri yaşadık.
0
anon1m
(08.12.24)
Masadaysak eğer, aynı şeye sevinenlerle masanın aynı tarafındayız demektir.

x.com
0
Mirket
(08.12.24)
abd ile ayni tarafta basladik ama artik degiliz. suriye olayinda abd kurtleri destekliyor. cunku kurtleri bolgede hem suriye'de, hem irak'ta, hem turkiye'de, hem de iran'da kullanabilecekleri vekalet savasini yurutebilecekleri unsur olarak goruyorlar.

turkiye cihatcilari, iran ve rusya'da rejimi destekliyordu. kazanan net sekilde turkiye oldu. son donemde kazandigimiz tek olay olabilir bu.

simdi asil soru suriye'de tahrir al sam'in yonetimi mi olacak. yoksa firat'in batisinda tahrir al sam (hts), dogusunda ypg'nin oldugu bir yapi mi? abd'nin kimi destekledigini buradan anlariz. eger hts'yi destekliyorsa ypg suriye'den cekilip suriye tek bir ulke olarak hts'ye birakilir.

aslinda ypg desteklenirdi ama onlar da barzaniler'le anlasamiyor. kuzey irak'taki barzaniler de ayni turkiye gibi naksibendiler tarafindan yonetiliyor. ypg, pkk ayni diskinin laciverti. hts ypg'nin ustune yururse trump'in hic umursayacagini sanmiyorum.
0
antikadimag
(08.12.24)
@anti: hocam bunu yürekten umuyorum ama biz ne kazandık?
0
🌸ya ben lan neyse
(08.12.24)
Ortada çok fazla teoriler dolaşıyor, herkes bir şeyler söylüyor. Esad düştü, bence bundan sonrası, hükümetin ne tarafta olduğunu gösterecek.

* pkk/ypg'ye operasyonlar yapılır ve yok edilmek istenirse, aynı tarafta değiliz.

* pkk/ypg'ye operasyon yapılmaz veya sınırlı operasyon yapıldıktan sonra, masa kuralım, federasyon, siyasi çözüm derlerse, abd ve pkk ile anlaşılmış demektir.

herkes her şeyi söyler ama sahaya bakmak lazım.


.
0
kartallar yuksek ucar
(08.12.24)
ben de anlamioyorum gelen gecen seviniyor tamam diktatordu yok oldu filamn da meydan kimlere kaliyor
0
ShadowOfMoon
(09.12.24)
meydan kimlere mi kalıyor? biraz gerçekçi ve akılcı analiz yaparak bebeleri pistten alalım öyleyse.

halihazırda zaten güney sınırımızda güvenli alanın ötesinde yani suriye'nin kuzeyinde abd destekli bir pkk/ypg varlığı söz konusu. yıllar önce suriye'de ordumuz tarafından zeytindalı ve fırat kalkanı operasyonları yapılmamış olsaydı direkt bu terör oluşumuna sınır komşusuyduk.

türkiye en başından beri pkk/ypg'nin suriyede yeri olmadığını ve muhattap kabul edilemeyeceğini ve ilk etapta fırat'ın doğusuna sürülmesi gerektiği tezini savunuyor.
suriye milli ordusu içerisinde zaten muhalif kürt grupları var kürt temsili açısından bunlar gayet yeterli.

daha dün pkk/ypg kontrolündeki münbiç(fırat'ın batısındaki tek kalan abd destekli nokta) suriyeli muhalifler tarafından ele geçirildi. dolayısıyla pkk'nın fırat'ın doğusuna sürülmesi aşaması bizim açımızdan olumlu bir olay. elbette tamamen ortadan kaldırılmaları planın devamında gizli.

trum dün suriye meselesinin kendilerini ilgilendirmediğini askerlerini ve desteklerini çekeceklerini söylerken pentagon bir miktar askerin kalmaya devam edebileceğini söyledi.

20 ocak'tan itibaren pek çok olay gibi suriye meselesi de şekillenecek şüphesiz. trump'ın abd tarafından milyonlarca dolarlık askeri ve maddi yardım yaptıkları pkk/pyd'ye bu desteği sürdüreceklerini sanmıyorum. çünkü artık trump eskisinden çok daha güçlü. istediklerini yapmak için demokratların onayına ihtiyaç duymayacak. senato'da meclis'te ve dahi pek çok noktada kendi atayacağı isimlerle muhakkak bu kaynak aktarımına son verecektir.
bu durumda binlerce pkk/ypg teröristine sunulan silah ve maaş destekleri kesilince büyük bir çözülme yaşanacak ve işte o zaman suriye'de onları kurtaracak kimse kalmayacak.

abd ve israil ile aynı taraftayız diyenler dış politika konusunda chp ve özgür özel'den bile vahim durumdalar demektir. allah akıl fikir versin. bu kadar amatör açıklamalar tvlerde bile yok artık.

türkiye, suriye milli ordusuna verdiği kurmay aklı ile birlikte bir tane bile askerini çatışmaya sokmadan yıllardır savunduğu tezleri bir bir yerine getirmiştir. halep, hama, humus,şam ve münbiç... bu büyük bir olaydır.
bu türkiye'nin başarısıdır. tüm dünya görüyor şuanda bunu dış basını takip eden az biraz ingilizcesi olan herkes kolaylıkla görebilir. daha dün rusya şam'daki askeri birliklerini tahliye etmek için türkiye'den destek istedi.

suriye'de yeni kurulacak hükümet ve siyasi oluşumda türkiye oyun kurucu pozisyondadır. bunu ben değil bizzat yabancı basın söylüyor.

ama içimizdeki esedçiler kafalarını kuma gömmede suriyedeki esedçilerden bile daha iyi malesef.
0
ezkaza
(09.12.24)
(26)

Suriyeliler geri mi dönecek şimdi?

regina phalange
Hadi inş
Hadi inş
0
regina phalange
(08.12.24)
oyle bir sey olsa bile %10'u falan doner maksimum. adam ev is bulmus 5 cocugu var okula gidiyor vs. o saatten sonra hicbir vatan sevgisi seni geri dondurmez.
0
bohr atom modeli
(08.12.24)
gidecekleri yerde bir devlet yapısı yok, en fazla %10'u geri döner. akp oy toplamak için %70 geri döndü şeklinde algı yaratır.
0
HellKeePer
(08.12.24)
Tabi hepsi olmasa da gidişte bir yoğunluk artışı olacaktır.
0
diyecevaplandı
(08.12.24)
Bence de dönmezler, Suriyedeki kargaşa bitmiş değil, henüz bir kurumsal devlet yapısı yok muhtemelen. Geri dönse oturacağı evi bile yok adamların. Burda bir düzenleri oldu, dil öğrendiler, çocukları okula gidiyor. Ekonomi burda daha iyi oraya göre. Bu düzeni bırakıp gideceklerine hayatta inanmam.
0
turuncu tonlarda
(08.12.24)
Belli kesmin satmaya çalıştığı şey de bu. Aynı dolar alan yaya kalır vs söylemleri gibi, bunlar da yalan işte.
Nedense dünyanı en komplocu tipleri konu hükümetleri olunca komployu birakiyorlar.
0
logisticsmanager
(08.12.24)
niye geri donsunler ki? gidecekleri ulkenin daha iyi olacagini kim soyledi?
0
baldur2
(08.12.24)
bu olaya hem suriyeliler hem kurtler hem turkler sevindi anlamadigim bir sey mi var
0
ShadowOfMoon
(08.12.24)
inşallah ama zor o iş. Artık kurulu düzenleri var, yoksa giderlerdi. :) Zaten bayağı bir kısmına da Türk vatandaşlığı verdiler.

Bir de burada çoğu vergisiz olarak kazandığı para ile, Suriye'de alım ve harcama yapacaklar, para bir de öyle dışarı çıkacak.
0
yeninesiltupcu
(08.12.24)
Ya benim anlamadığım (ve net de bilmediğim) nokta, Türkiye'ye gelen Suriyelilerin çoğu Esad'dan değil de Işid gibi cihatçı örgütlerden kaçanlar değil miydi? Esad'dan kaçıp gelenlerin bir kısmı döner belki de asıl kitlenin dönmesi için bir sebep yok ve hatta Şam tarafındaki Suriyeliler de kaçabilir gibi geliyor bana. Sonuçta şimdi ülkeyi ele geçiren grup da IŞİD'in iki ton açığı gibi
0
nundu
(08.12.24)
bu tamamen devletin kararı neticesinde olacaktır. bu bizim ülkedeki suriyelilerin kararı olmamalı. ama hiç umudum yok. normal bir devlet bir sınır dışı politikası planlayıp kademeli kademeli hepsini olmak üzere gönderir. tc vatandaşlıgı verilenlerin de vatandaşlıgını iptal edip deport edilir. saglam bir devlet politikasıyla 2 aylık iş aslında fakat bizdeki rejime hiç güvenmiyorum
0
limonlu eksi
(08.12.24)
Araplar kabiledir ve onlarda vatan sevgisi, millet olma bilinci yoktur. Bu saatten sonra onlari Turkiye'den gonderecek tek etken Turkiye'den daha iyi yasam kalitesi vaadeden bir baska ulkedir.
Gelenlerin cogu Esad'dan kacmadi ki Esad gitti diye donsunler.
0
alice in potatoland
(08.12.24)
Bir OrtaDoğulunun gerizekalılığı ve faşistliğini asla hafife almayın.
Hayır dönmeyecekler ve çok daha fazlası da gelecek.
Dönmeyecekler çünkü Türkiye'nin aksine daha kötü şartlarda olacak Suriye daha fazlası gelecek çünkü kimse Cihadçıların yönetimi altındaki bir yerde yaşamak istemez özellikle de Esad rejimini doğrudan veya dolaylı destekledilerse.
Ayrıca çevredeki ülkelere de şimdiden geçmiş olsun daha kötü günler önümüzde.
0
bartholomew87
(08.12.24)
%10’unun bile döneceğinden şüpheliyim. bugün kutlama yapan gruplar gördüm; baba kocaman türk bayrağını sırtına asmış, çocukları da suriye bayrağı sallıyor falan. arabadan sarkan gruplar hem türk bayrağı hem suriye bayrağı tutuyor. çoktan türkiye’ye yerleştiler. gitmelerini beklemek hayalperestlik gibi geliyor. 6 ay 1 yıl değil ki çok uzun yıllardır türkiye’deler.
0
deartheodosia
(08.12.24)
Laik ve Alevi Suriyeliler pek gelmiyordu eskiden.Artik onlar da gelmeye baslayacak.
0
turkuaz
(08.12.24)
Suriyelilerin yuzde kaci gitmis ki?
0
Zetnikov
(08.12.24)
İktidar en zayıf karnı olan mülteciler meselesinden bir zafer elde etmeye çalışıyor kapıda 5 kişi görüp gidiyorlar yaygarası yapıyorlar. Ancak üste de belirtildiği gibi istikrarsızlık ve devlet kapasitesi eksikliği burada düzen oturtmuş bir insanın gitmesini çok akılcı kılmıyor. Bir de gücü toplayan daha radikal ajandası olan gruplar kim bu hayvanların ayakları altına debelenmek ister.

Umarım giderler tabi.
0
anon1m
(08.12.24)
Avrupa veya Abd'ye iltica ediyorlar. Geri dönmeyi geçtim ekonomik durumlardan ötürü Türkiye'de bile kalmak istemiyorlar. Yaşadığım yerde iltica eden bir sürü suriyeli var. Türklerin vize sorununun nedeni de bunlardır.
0
wd40
(08.12.24)
Suriye cennet vatan ama burada kurulu düzenleri var.
0
michael_knight
(08.12.24)
tek derdiniz bu olsun be duyuru ailesi. Hayatımda gördüğüm en boş zihniyet. tam bir klavye muhalefeti. Savaştan kaçan insanları eziklemek sanki kendi ırki çok marifetliymiş gibi başkalarını aşağılamak iş gücünü sömürmek. gitmezlerse dünya başınıza yıkılacakmış gibi davranmanız sizce tek sorununuz gerçekten Suriyeli komşularınız mı?
0
ala09
(08.12.24)
Bu ülkenin en büyük sonu araplardan çok arap götü yalayacıları bence.
0
Bir ben var benden şurada
(08.12.24)
Bir ben var benden şurada +1
bence de en büyük sorun Arap milliyetçisi BAAS partisinin g0tünü yalayanlar, hem de sırf mezhepdaşlar ve dinsizler diye.

şebbihamızın içine manda gibi oturdu suriyedeki itlerin kovuluşu ama gidip gitmemesine onlar karar vermeyecek, müslümanlar karar verecek

tarih değişirken hep katil ırz düşmanlarının tarafında yer almak büyük şeref.
0
lambırcek
(09.12.24)
suriyede kadın ve çocuk tecavüzcüleri bizzat nusayri laik azınlık terörü zaten :D devletin kendisi.

devlet rus jetlerinin, iran milislerinin ülkeyi yakmasına izin verdi. yarım milyon insan öldü.

devlet halepi şamı lazkiyeyi asıl sahiplerinden 60 sene gasp etti.

suriyede problem nusayri diktası devletti. insanlar kendi ırzını çocuğunu koruyor zaten. koruduğu için bunlar yaşandı.

depremde solhaberin kendi çalıp kendi oynamasına inanan birinin, yerini bugün öğrendiği suriye hakkındaki ideolojiye ayarlı dövlet güzellemelerini dinlemez kimse.
0
lambırcek
(17.12.24)
kurulu duzen olayiyla cok alay ediliyor ama fazlasiyla gercek bir durum.
0
baldur2
(17.12.24)
çoğunluğun dönmesi için bir sebep yok, ülke ekonomik ve altyapı olarak bitik durumda, ülkenin ana gelir kaynağı petrol,doğalgaz ypg&pyd kontrolünde htş ile bunun pazarlığı sürüyor, petrol gelirleri merkezi bir hükümet kurulsa buraya aktarılsa bile ülke kendi içinde bölünmüş durumda, yolsuzluk da işin içine girince bu durumun normal vatandaşa pek bir faydası olmayacaktır. Ülkenin düze çıkması için yeterli kaynak yok, olanlarda birilerine peşkeş çekildi, çekiliyor.

Can ve mal güvenliği yok, yarın ne olacağı, nasıl bir düzen kurulacağı da belli değil. Türkiye'de az çok işleyen bir düzen altyapı mevcut, sağlık, güvenlik, ulaşım, iş, ekonomi, eğitim v.s bunların hiçbiri şuan Suriye'de yok ve yakın zamanda olması da mümkün değil.

Halep taraflarından gelen şantiyelerde birkaç kişi vardı, onlar gidip, dönecekmiş, Türkiye'ye gelirken geride bıraktıkları evleri, arsaları varmış, tekrar birileri çökmeden geri alıp, birkaç yer bırakıp kalanını elden çıkarmayı düşünüyorlarmış.

Mevcut durumdan rahatsız olan daha fazla insan Türkiye'ye gelecektir.
0
sealth
(17.12.24)
yarisi gider.

halep, sam buralar tarihi ve kulturel agirligi olan buyuk sehirler. antep'te yasayacagina halep'te yasar adam.

muhtemelen turk insaat sirketleri oraya pitrak gibi apartman dikecek ve yeni yonetim vatandaslarini cekmek icin bedava ev falan verecektir. hadi almanya'daki suriyeli avrupa'yi birakmaz anlarim da ekonomisi bitik turkiye ile suriye arasinda cok fark yok. bircogu kendi kulturlerini daha iyi yasayabilmek adina gidecektir.

yeni ulke yeni firsatlar demek.
0
antikadimag
(17.12.24)
ABD ve pkk ile anlaşma sağlanırsa, gitmezler. Sağlanamazsa, herkesin kendi köyüne gitmesi lazım ki, pkk oralarda barınamasın.

Tamamen Erdoğan'a bağlı yani...


.
0
kartallar yuksek ucar
(17.12.24)
(10)

Sadece saat üreten markalar

webbrowser
Selamlar, kol saatinde sadece gerçek saat üreticilerini tercih etmek istiyorum. Hangi markalar sadece saat üretiyor?Lacoste vb markalardan saat almak istemiyorum.
Selamlar, kol saatinde sadece gerçek saat üreticilerini tercih etmek istiyorum. Hangi markalar sadece saat üretiyor?
Lacoste vb markalardan saat almak istemiyorum.
0
webbrowser
(07.12.24)
Süper lüks İsviçre markaları haricinde şunlar geldi aklıma;
Longines
Tissot
Oris
Hamilton
Timex
Omega
Casio
Swatch
0
kaptan memo
(07.12.24)
Bir dünya marka var. Siz bütçenizi yazın ona göre markaları yazayım.
0
10551037
(07.12.24)
Bütçe olarak maks 10k.
0
🌸webbrowser
(07.12.24)
su muhabbete de hastayim, saat sadece saat ureticisinden alinmaliymis, yok efendime soyliyim moda markalarinin saatlerini kucumsemeler, otomatik saatleri yuceltmeler falan. Onlarca cakma saat kullandim su yasima kadar, bir kere tekledigini bozulduklarini dahi gormedim, orjinallerini sen dusun. En şik saatler de moda markalarindan cikiyor zaten, seiko gibilerinin saatlerinin yuzde 70i dede saati, ustune para verseler takilmayacak ucubeler ama bizim saat geek'ine sorarsan onlarin mekanizmalarini over sana 2 saat:) Alt tarafi saati gosterecek haci, neyin mekanizmasindan bahsediyorsun:)
0
freedonia
(07.12.24)
freedonia'nın haklılık payı var. 7 yıl önce mavi'den mi ne deri mont almıştım. kasadaki görevli daniel klein marka saatlerde indirim var almak istermisiniz diye bir baktım şekli falan güzel aldım bir tane. Sonra pişman oldum daniel klein ne lan alınır mı diye ama 7 yıldır tık yok çalışıyor.

Siz yinede japon markalarında şaşmayın.
0
komando kani var bende
(07.12.24)
Casio Edifice serisinden başka parasının tam karşılığını veren (ki diğerlerine nazaran yine oldukça makul) başka bir saate denk gelmedim.
0
zaman ilac degil insanlar unutkan
(07.12.24)
gençseniz gshock.
0
nuisance2
(07.12.24)
o fiyata ancak seiko, orient olur. pilli olacaksa casio iyidir.
0
antikadimag
(07.12.24)
orient
timex
seiko
citizen

bunlari basabilirsin o butceye kral.
0
baldur2
(08.12.24)
Azami 10.000 TL bütçeniz varsa Japon markalarına bakmanız gerekecek.

Seiko, Orient, Ciziten ve Casio öneririm. Timex de bakabilirsiniz.
0
10551037
(08.12.24)
(10)

Ankara semt önerisi

asteriks
Emekli, yaşı olan bir aile dostumuz Ankara'ya taşınmak istiyor. Araba kullanmadığı için şehirden, hastaneden uzak bir yer olsun istemiyor. Bir yandan da daha sakin, yürüyüşler yapabileceği nezih bir semtte yaşamak istiyor. Bu isteklere uyan semt, mahalle önerisi olan var mı?
Emekli, yaşı olan bir aile dostumuz Ankara'ya taşınmak istiyor. Araba kullanmadığı için şehirden, hastaneden uzak bir yer olsun istemiyor. Bir yandan da daha sakin, yürüyüşler yapabileceği nezih bir semtte yaşamak istiyor. Bu isteklere uyan semt, mahalle önerisi olan var mı?
0
asteriks
(07.12.24)
cebeci
0
obscure
(07.12.24)
Ayrancı olabilir ama metro olmadığı için sık sık taksi kullanması gerekebilir. Metro olsun şehrin içinde olsun az biraz nezih olsun dersek Emek.
0
duguit
(07.12.24)
Batıkent - Eryaman...
0
feastofthedamned
(07.12.24)
buradaki yorumla yardımcı olabilir belki.

l24.im
0
walter white kilikli
(07.12.24)
aradığınız yer bana çayyolu/ümitköy gibi görünüyor.

bahçeli/emek şehir içi, çok merkezi, metrosu var, nezih. ama yakınlarda hastane yok.

çayyolu/ümitköy o kadar şehir içi ve merkezi değil, ama nezih, eğlenceli, çok şehir göbeği olmasa da şehir sayılabilecek kadar kalabalık, metrosu ulaşımı var. ebesinin nikahındaki siteler gibi değil. bilkent şehir hastanesine de yakın sayılır.
0
kibritsuyu
(07.12.24)
Bahçeli 4 7 8. Caddeler gayet emeklilere uygun.
0
mikahakkinen
(07.12.24)
Çayyolu ümitköy +1

1 sene kadar yaşadım Ankara'da mecburiyetten. Her yerinden nefret ettim. Sadece oturduğum muhiti seviyordum yani çayyolu'nu.
0
kullanicadi
(07.12.24)
Yap desem yapmazsın he +1
Araba kullanmadığı için metroya yakın olsa iyi olur. Şehir merkezine bir işi düşse metro kolaylık sağlar. Koru mantıklı. Ama o tarafları iyi bilen biri olarak hastane çevrede yok diye biliyorum.
Bilkent taraflarına da bakabilir. Oralarda nezih ve şehir hastanesine de yakın.
0
kedidir o kedi
(07.12.24)
Koru, Çayyolu, Ümitköy tarafları güzel ama metroya yakın olması lazım. Otobüsle ulaşımları kısıtlı ve çok kalabalık oluyor.

Özel hastaneler mevcut civarlarında ama en yakınları Bilkent Şehir Hastanesi ve Koru metrodan otobüsle gidebileceği Beytepe Murat Erdi Eker Hastanesi ama eski ve bakımsız bir hastane.
0
black holes in the sky
(07.12.24)
arabasiz cayyolunda yasanmaz. hic yurunebilir bir yer degil. nezih semttir ama sizin durumunuza uymuyor.

araba kullanmadan sehir icinde yasayacaksa ayranci, cebeci (hastanelere yakin), maltepe, bahceli, emek falan olur.

bahceli-emek anitkabir'den asti'ye kadar koccaman bir mahalle. gurultulu olan caddeleri bellidir oralardan uzakta oturursa hicbir sey olmaz.
0
antikadimag
(08.12.24)
(4)

Playstation 5 - CD'li versiyon

cek
Genel olarak teknolojiyi sıkı takip ederim ancak oyun oynamadığım için playstationla aram yok. Şimdi baktığımda, örneğin PS5 için, "Dijital sürüm" ve "CD'li sürüm" gibi iki sürüm var. CD li olanı haliyle daha pahalı. CD li olmasının vatandaş için artısı nedir? İkinci el oyun oynanabildiği için mi?
Genel olarak teknolojiyi sıkı takip ederim ancak oyun oynamadığım için playstationla aram yok. Şimdi baktığımda, örneğin PS5 için, "Dijital sürüm" ve "CD'li sürüm" gibi iki sürüm var. CD li olanı haliyle daha pahalı.

CD li olmasının vatandaş için artısı nedir? İkinci el oyun oynanabildiği için mi? Yoksa bir şekilde ilaçlı oyunlar da mı oynanıyor o versiyonda? Nedir olayı?

Bir soru da ek yapayım, Alamanyadan aldığım bir model TR'de çalışır mı?
0
cek
(07.12.24)
Aynen öyle ikinci el ekonomisi. cd alışverişi yapabileceğin ortam, arkadaş, satıcı varsa avantajlı.

çoğunluk dijital hesapları iki kişi ortak alıyor. oyun bitince satıyor donanımhaber forumlarında.
0
unalub
(07.12.24)
Tek olayı CD sürücüsü olması.

Aslında konsollarda böyle bir ayrım yoktu ama konsolların iyice PC/Steamlaşması ve her oyunun, içeriğin dijital olarak satın alınabilir olması, konsol üreticilerini böyle "gereksiz" bir yola itti.

TR'de kutulu oyun satılmıyor, olsa bile yetersiz ve çok pahalı. Yurt dışından da getirtemezsin, yasak.

Senin ayarında bir oyuncu için dijital sürüm daha uygun. Hem dijital oyunlar bazen çok ucuz olabiliyor ama ben şahsen dijitali tercih etmem hiç bir anlamda. Hem senin eski oyun arşivin(ps4) de yokmuş o yüzden senin için tercih edilebilir bir şey.

Almanya da bizim gibi EU zone'da yani 220'lik AC girişi var evet gayet normal şekilde alıp kullanabilirsin.
0
feastofthedamned
(07.12.24)
Almanya'dan alınan model TR'de çalışır sorun yok.

CD'li olmasının kişiye göre avantajı olabilir de olmayabilir de. Benim için olmadığı için tercih etmiyorum. İnternet hızı düşükse 100 gb'ı aşan oyunları indirmek yerine cd'den kurmak avantajlı, cd'li oyun alıp ikinci elde neredeyse hiç değer kaybetmeden satma olanağı var, birkaç kişi ortak cd alıp dönme olanağı var ya da geçmişten gelen cd koleksiyonu varsa (ps4 oyunları da ps5'te çalışıyor) onları kullanmak için cd'li versiyon tercih edebilir. Bana ps plus aboneliği yettiği için dijital aldım mesela.
0
duguit
(07.12.24)
hicbir avantaji yok. sony'nin eski kafali uretim zihniyeti. blu-rayi cok zorladilar ama herkes internetten hallediyor filmleri, oyunlari. bende cd'li var bir kere bile kullanmadim.
0
antikadimag
(08.12.24)
(9)

Nespresso kapsül

tchuck
1 aydır nespresso kullanıyorum. beraberinde 100 adet kapsül gelmişti, çok memnun kaldım gerçekten çok lezzetliler. (kahve gurmesi değilim anlayacağınız gibi. düz adamım)neyse, şimdi nespresso sitesinden alınca 23-24tl'ye denk geliyor kapsüller, başkalarında ise fiyatlar çok değişiyor.siz ne öneriyor
1 aydır nespresso kullanıyorum. beraberinde 100 adet kapsül gelmişti, çok memnun kaldım gerçekten çok lezzetliler. (kahve gurmesi değilim anlayacağınız gibi. düz adamım)

neyse, şimdi nespresso sitesinden alınca 23-24tl'ye denk geliyor kapsüller, başkalarında ise fiyatlar çok değişiyor.

siz ne öneriyorsunzu bu konuda?
kapsülü nespressodan mı almak lazım?

örneğin şuan 500 kapsül alınca, 1 adet makine hediye ediyorlar.
500 kapsül alırım sorun değil, gider anneme falan hediye ederim makinayı da ama sizce mantıklı mı?

starbucks kapsülleri de aynı fiyat gibi.

siz ne kullanıyorsunuz?
0
tchuck
(07.12.24)
örneğin kahve dünyasının 10'lusu 120tl civarında geziniyor. iyi midir onların kapsülleri de?

mesela nespresso'da en beğendiğim, hafif bir karamel aromalı ve badem aromalı kahveleri vardı. bayıldım cidden (arkadan bir rahiya olarak veriyor.)
0
🌸tchuck
(07.12.24)
onlarin tekrar doldurulabilen metal kapsul haznesi oluyor. butce kasilacaksa ondan alinip en ucuz kahve cektirilerek de kullanilabilir.

nespresso'nun olayi pratikligi. toz kahve her turlu bozulur hatta birkac saat icerisinde bozulur. ama nespresso kapsulleri havasiz oldugu icin bozulmadan kaliyor. kapsul fark etmez.
0
antikadimag
(07.12.24)
Ben Nespresso kendi sitesinden toplu alıyorum. Kampanya falan dönemi alınca yeterince ucuza geliyor. Bi de dediğin gibi değişik aromaları denemek hoşuma gidiyor.
0
nundu
(07.12.24)
nespresso muadilleri de satılıyor yurtdışında, belki macro'da falan da vardır ama hiçbiri nespresso'nun yerini tutmuyor.
0
spankenstein
(07.12.24)
Ben tchibo kullanıyorum 10lü kapsül 130 tl.
0
mikahakkinen
(07.12.24)
yalnız çok pahalıya geliyormuş.
tam otomatik makinelerde 1 tane espresso makine bakım maliyetini de dahil etsen 7-8tlyi geçmez.
0
nuisance2
(07.12.24)
hicbiri nesp yerini tutmuyo+111 bir suru farkli marka denedim ama no. 8 alana 2 hediye gibi kampanyadan aliyorum ben de
0
ala09
(07.12.24)
Ben Illy ve Lavazza kapsulleri begeniyorum ama her ne kadar makine ile uyumlu da olsa sanki bir tik zorluyorlarmis gibi geliyor. O yuzden genellikle Nespresso aliyorum.
0
pike
(07.12.24)
getir, migros, rossman'da dönemsel indirimlerle yakaladığım jacobs, wihl, davidoff kullanıyorum. 135 tl civarına geldiğinde 5-10 paket alıyorum.

nespresso kampanyasını ben de gördüm yalnız başta toplu ödeyip başvuru vs geri iade şeklinde gibi bişeydi uğraşmadım.
0
mcserci
(07.12.24)
(10)

Erkek mont kaliteli

metal69
Üstüme giydiğimde hiç üşütmeyecek, çıplak vücudun üstüne sadece mont giyip Sibirya soğuğunda bile üşütmeyecek mont arıyorum, kaç para olursa olsun isterse 20 bin ister 50 bin. Tavsiyeleriniz nelerdir?
Üstüme giydiğimde hiç üşütmeyecek, çıplak vücudun üstüne sadece mont giyip Sibirya soğuğunda bile üşütmeyecek mont arıyorum, kaç para olursa olsun isterse 20 bin ister 50 bin.

Tavsiyeleriniz nelerdir?
0
metal69
(06.12.24)
www.sporthink.com.tr

geçen kış bunu aldım, sivasta yaşıyorum ama antalyada gibi takılıyorum :D
0
telliahmet
(06.12.24)
Para dert değilse Canada Goose. Çok çakması var ama dikkatli olmak lazım
0
Mcfly
(06.12.24)
north face. üşümüyorum, kışın motor bile kullanıyorum.
0
eurhka
(06.12.24)
canada goose

norveç, finlandiya taraflarında millet bunu giyiyor. -10, -20 derecede giymelik gibi seçenekleri varmış.
0
yurtsuz john
(06.12.24)
Sibirya soğuğunda üşütmeyecek mont yok. Çok düşük sıcaklıklarda doğru malzemelerden yapılmış kıyafetleri doğru katmanlar halinde giyerek sıcak kalmak mümkün oluyor.

Amaç aşırı sıcak tutması ise çok pahalı markalara gitmek zorunlu değil. Decathlon'da uygun parka/kaban alternatifleri oluyor. En pahalısı 200 - 250 Euro civarında.
0
10551037
(06.12.24)
“Jack Wolfskin Troposphere Erkek Outdoor Mont”
2020’de almışım hala giyiyorum. Daha da giyerim ben bunu.

Sibirya’yı bilmiyorum ama o tarihten bu yana İstanbul’da üst yanım HİÇ üşümedi. Dışarıyla hiçbir alakam olmadı. Sanki altım, elim, yüzüm başka bir yerde gövdem başka.
0
lazor
(06.12.24)
Kaz tüyü mont alacaksın. %80 gıdık tüyü olmasına dikkat edeceksin.
Yalnız, kaz tüyü malzeme ıslanmaya gelmez. Islak kalırsa ve ıslandığında anında kurutulamazsa koku yapar.
Bu yüzden de montun dış yüzünün su geçirmez olduğuna dikkat edeceksin.
0
Mirket
(06.12.24)
Völkl tavsiye ederim. Hem Sibirya’da hem belarusta hem de Kazakistan da kullandım. Bana mısın demedi.

volkl.com
0
hede hodo
(06.12.24)
6-7 sene önce adidas'in kaz tuyu bir montunu almıştım. Vala hava 6-7 derece ve altına düşmeden giyemiyorum felaket terletiyor tisortle bile.

Su geçirmiyor ve gizlenmiş başlığı da var, valla çok memnunum.

Muhtemelen burada verilenlerden de daha ucuzdur :)
0
makbur
(06.12.24)
disi goretex veya pertex, ici 700+ olan herhangi bir kaz tuyu mont isini gorur. onerim rab markasi.
0
antikadimag
(07.12.24)
(1)

Iphone ve Apple hesabıyla ilgili sorunlarım

malwethiel
Şimdi elimde 2 tane iphone var, eskisinden yenisine geçerken yan yana tutup aktarma yapmıştım, her şey gelmişti.Şimdi eski telefona yeni simkart takıp kullanmak istiyorum ama apple hesabı hala açık. Ne yapmam gerekirdi, baştan sıfırlama yapıp mı yeni simkartı takmalıydım? Şu an sadece apple hesabınd
Şimdi elimde 2 tane iphone var, eskisinden yenisine geçerken yan yana tutup aktarma yapmıştım, her şey gelmişti.

Şimdi eski telefona yeni simkart takıp kullanmak istiyorum ama apple hesabı hala açık. Ne yapmam gerekirdi, baştan sıfırlama yapıp mı yeni simkartı takmalıydım? Şu an sadece apple hesabından çıkış yapsam nolur?

Gerçekten bu konuda çok cahilim lütfen vurmayın, eski telefonda yapacağım herhangi bir değişiklik yenisindeki verileri etkiler mi?

Eski telefonda hangi işlemleri yapmam gerektiğini salağa anlatır gibi anlatabilecek olursanız çok müteşekkir kalırım.
0
malwethiel
(02.12.24)
telefonu sifirlayip yeni apple hesabi ile kullanabilirsin. erase the iphone dersen sifir telefon gibi olur iste soru ne ben de tam anlamadim.
0
antikadimag
(02.12.24)
(7)

Harici Harddisk Tavsiye

krmzbvl
Selam. Bunlarin en kalitelisi hangisi oluyor? Saglamlik anlaminda uzun yillar kullanilabilecek, verilerini guvenle kaydedip, bir sabah ansizin yitip gitme ihtimalinin daha az oldugu marka model tavsiyesi verebilecek var mi? (Min 2 tb pls.)
Selam. Bunlarin en kalitelisi hangisi oluyor? Saglamlik anlaminda uzun yillar kullanilabilecek, verilerini guvenle kaydedip, bir sabah ansizin yitip gitme ihtimalinin daha az oldugu marka model tavsiyesi verebilecek var mi? (Min 2 tb pls.)
0
krmzbvl
(30.11.24)
O risk hepsinde var. WD istatistik olarak bir tık daha iyiydi. Benim deneyimlerim taşınan 2.5inç diskleri daha sık bozulduğu yönünde. Evde masada duran çeşitli yıllarda alınmış 4 adet 3.5" WD diskim var yerlerinden kıpırdamadıkları için içlerinde bi anlık elektriksel hasar vs oluşursa sorun olabilir. Şükür ki hala sağlamlar. En eskisi 12 yıllık falandır.
0
nhk ni youkosu
(01.12.24)
3,5" olanlar adaptorle prize baglamadan calismiyorlar degil mi?
0
🌸krmzbvl
(01.12.24)
ssd alırsanız mekaniklere göre zaten daha avantajlı dayanım konusunda

sandisk ve samsung'un giriş orta segment ürünleri hoştur.

sandisk kullanıyorum ben hem giriş hem orta segment memnunum.

uzun yıllar kullanmak ise tek gereklilik server'ler için özel üretilen modellere bakın fiyatı tuzludur ama ömür garantisi oluyor.
0
hedep
(01.12.24)
oncelikle teknolojiye karar vermek lazim. ssd yeni, hdd eski diskli teknoloji. ssd cok daha hizli ve saglam.

ben crucial kullaniyorum memnunum. wd sandisk'i satin aldi ama bazi modelleri cok yuksek oranda patliyor, ben guvenmem. seagate de uretiyor bir seyler. samsung cok ovuluyor piyasada. apple da macbooklarda samsung kullaniyor.

crucial veya samsung oneririm.
0
antikadimag
(01.12.24)
3.5" evet adaptörsüz çalışmıyor.

SSD daha hızlı ve dayanıklılık olarak daha iyi doğrudur. Ama bir şey olursa kurtarmak imkansıza yakın diyorlar. Hiç başıma gelmedi ama yine de ssd'lere daha temkinli yaklaşıyorum ben.

Ha bende Samsung T7 Shield harici SSD var, keyifle kullanıyorum. (pclerimdeki ssd'lere de hiç bir şey olmadı. Crucial, sandisk, samsung vs.) Fakat Sandisk extreme pro harici ssd var mesela onun 2tb ve 4tb olanlarında bir hata çıkmıştı bazıları durduk yere siliniyordu.
www.tomshardware.com

özetle bence: bir kere yedeklenip offline şekilde bir köşede duracaksa 3.5", aktif olarak veri erişimi olacaksa hız vb. sebeplerden SSD. Ama bu durumda ben aynı veriyi 3.5" bir diske de yazardım :D ki önemli verilerim hep 2-3 diskte ve bazıları ek olarak cloud'dadır.
0
nhk ni youkosu
(01.12.24)
hepsi de riskli. hızlı internetiniz ve ayırabileceğiniz bütçeniz varsa cloud çözümler daha ideal.

mekanik harddiskler ssd'lerden daha uzun ömürlü ama daha hassas.
0
kesmekes laleler
(01.12.24)
Verilerim tamamen cloudta. Ama bazen calismak iskence oluyor.

Nhk ne guzel yazmis. Verdigi fikir cam gibi. Berrak ve net. Tipki antikadimag gibi.
0
🌸krmzbvl
(01.12.24)
(6)

Başka bir ülkedeki emlak fiyatlarının degisimini

alimcgraw
Saint Kitts and nevis adlı bjr ülkeden ev alarak vatandaşlık başvurusu yaptım. Evleri beş yıl boyunca satamiyoruz. Beş yıl sonra zaten iki kat degerlendigi söyleniyor. Bunun doğruluğunu nasıl nereden tahmini olarak öğrenebilirim?
Saint Kitts and nevis adlı bjr ülkeden ev alarak vatandaşlık başvurusu yaptım. Evleri beş yıl boyunca satamiyoruz. Beş yıl sonra zaten iki kat degerlendigi söyleniyor. Bunun doğruluğunu nasıl nereden tahmini olarak öğrenebilirim?
0
alimcgraw
(30.11.24)
nerden teyit edebilirsin bilmiyoruml; ama buyuk meblag soz konusu oldugunda 5 yila iki katina ciktigi soyleniyor gibi bir taahutte bulunmak tam kasar esnaf soylemi adinin saint kitts investment group falan gibi sekil sukul bir isim olmasi hic farketmez. sad but true.
0
buenosdias
(30.11.24)
Mümkün değil.

Bunun doğruluğunu öğrenmen için tek yol bu parayı yatırıp görmen.bununla alakalı kritikler okuyayım desen arama yapınca sadece bunun reklamları çıkıyor.ülke indekslerine bakarakta bu konuda tam bir çıkarım yapamazsın çünkü burada satışa sunulan yerler özellikle bu iş için üretilmiş sitelerden oluşuyor ve bunlar arasından seçim yapmanız isteniyor.

Bu işin ilk örneği ispanya idi.o zaman bu yatırımı yapanlar,kimsenin gitmeyeciği lokasyonlarda dağa taşa yatırım yaptılar.2008 emlak balonunda o paralar sıfıra düştü.bugün bile bir kaç bin eurolara alabiliyorsunuz bu gayrimenkulleri.
0
duptıs
(30.11.24)
gectigimiz 5 yilda cikmistir ama onumuzdeki 5 yilda cikmaz. her seyin degeri 2 katina cikti pandemi oncesine gore.
0
antikadimag
(30.11.24)
Kesin bilgi verilemez tabii ama benim aklıma tek gelen şey internetteki ortamlardan lokallere sormak. Emlakçılık mesleği belki Türkiye seviyesinde olmasa da her yerde güven vermeyen bir meslek.
0
mbond
(30.11.24)
O ülkede iki seçenek vardı biri bağış öbürü ev. Bağış yapsan para komple gidecekti, bu şekilde en azından dolar olarak sabit kalsa bile paranı yüzde bilmemkaç düşük olarak geri almış olursun(dolar enflasyonu ne bilmiyorum şimdi)

Avrupayı falan serbestçe dolaşacağın bi pasaport için değer dedin ki başvurdun. Takma.
0
nhk ni youkosu
(01.12.24)
@nhk eyvallah. Ben sadece dolar bazında da ekstradan bir kazanç imkanı var mı onu anlamak istemiştim. İki kat bana abartı geldi ama dolar yükselirken ayrıca 400 bin dolarlık ev de 500 bin dolar edere ulaşsa mükemmel olurdu. Maalesef bu konuda bir bilgiye ulaşamıyorum. Sadece ada son yıllarda turistik bir uğrak noktası olarak gelişiyor onu biliyorum.
0
🌸alimcgraw
(01.12.24)
(23)

domuz eti

robert bosch
domuz eti yiyor musunuz? sebebi ne? (evetse de hayirsa da )
domuz eti yiyor musunuz? sebebi ne? (evetse de hayirsa da )
0
robert bosch
(30.11.24)
yiyorum. müslüman ya da yahudi degilim. yememek icin bir sebebim yok.
0
alice in potatoland
(30.11.24)
Görürsem yiyorum. Etin lezzeti sebebiyle değil de yemeklere hafif şekerli, meyveli, alışık olmadığım tatlar ekliyorlar genelde domuzlu olunca. Onları pek yemiyorum.
Ama mesela mangalda, ızgarada gayet lezzetli oluyor veya Yunan’ların yaptığı çoğu yemeğin lezzeti de damağıma uyuyor.

Dinin emirlerinden en fazla hatta tek riayet edilenin bu olması bana da garip geliyor.
Zina, yalan, hırsızlık hatta cinayet işlese bile domuz yemeyen insan sayısı çok fazla. Bu sadece Türklere özgü bir durum da değil. Bildiğim kadarıyla tüm islam dünyasında böyle.
0
michael_knight
(30.11.24)
@robert, peki ya sen?
0
michael_knight
(30.11.24)
Yiyorum. Bir sebebi yok, dana eti nasıl yiyorsam yiyorum.
Michael +1. Hayatımda gördüğüm en komik şey cherry picking müslümanlik. Her türlü şeyi yapmak ama ramazanda alkol yok + domuz yememek. Faslı arkadaşım var, çocuğu var, imam nikahlı yaşıyor, başka kadınlara bakıyor, arkalarindan konuşuyor, ot içiyor. Ama domuz eti yemez, ramazanda oruç tutar ve alkol almaz. Geri kalan dönemde full alkol. Çok enteresan geliyor hep.
0
logisticsmanager
(30.11.24)
Türkiyede istesen bile yemek zor bence. Pizzacıda falan domuz etli bişeyler vardı onu yiyorduk nadiren.

Başka ülkelerde direkt marketten veya kafeden ham and cheese sandviç falan alıp yiyebilirsin, salamlar genelde domuz çünkü.(öğle aralarında falan çok yiyorum)
0
nhk ni youkosu
(30.11.24)
Yiyorum çünkü chorizo ve jamon serrano seviyorum. Sebebi tadının güzel gelmesi. Ancak yurt dışında bulunca yiyebiliyorum. Yaygın olarak satılsa burada da yerim.
0
yedigimiztavuk
(30.11.24)
prosciutto cotto ve crudo seviyorum, jamon da güzel oluyor.
0
Bruce
(30.11.24)
pek yemiyorum cunku tatsiz bir et fakat proscuitto, mortadella ya da chorizo gibi versiyonlari guzel olabiliyor o zaman yiyorum. nadiren de canim cekince bacon yiyorum.
0
bohr atom modeli
(30.11.24)
arada yiyorum, heryerini yemem ama bazi yerleri asiri lezzetli.
rib iyidir, pastirmasi da iyi oluyor.
lezzetli herseyi yerim, din falan umrumda olmaz.
hayat bu tarz seylere takilmak icin asiri kisa.
0
cooperr
(30.11.24)
Hadi şarküteri konuşulmuş;
Porchetta, speck delle alpi, jambon de bayonne falan efsane şeyler.
0
logisticsmanager
(30.11.24)
evet yiyorum. özel bir sebebi yok, yemek ayırt etmiyorum.
0
king lizard
(30.11.24)
guzel bir et degil, ozellikle aramam. ama varsa yerim. prosciutto guzel oluyor pizzada. bir de bacon olarak iyi oluyor kahvaltida. izgarada, mangalda guzel olan bir et degil.
0
antikadimag
(30.11.24)
Yemiyorum, müslümanım ve Allah'ın bir bildiği vardır diye düşünüyorum.
0
muhayyer divan
(30.11.24)
ozellike uff bi domuz olsa da yesek demiyorum; ayni sekilde 'ay domuz varmis yemeyeyim bunu' da demiyorum bi yerde denk gelirse.

markette gorursem soslu kaburga fln alirim arada. keza sarap peynir yapacaksam yanina et olarak cesitli pastirmalar alirim, ozellikle domuz olmasi icin degil de genelde onlar kolay bulunuyor ve cesitliligi muthis zengin diye. salam gibi sacmaliklardan cok daha lezzetliler.

ya da kamp atesinde sosis yapacaksam iceriginde domuz olup olmamasina bakmadan ozellikle bratwurst ararim.

bu konudaki din konusunun da muthis ilginc oldugunu dusunuyorum. dini emirden ziyade sosyal tabu cunku ozellikle turkiye ve balkan muslumanlari icin. her turlu seyi yapip bunu yemeyenler dinen yasak olmasindan ziyade tabu oldugu icin yemiyor esasen.
0
taurina
(30.11.24)
yemiyorum. ete karşı genel olarak mesafeliyim sağlık açısından. örneğin tavuktaki antibiyotik olayından ötürü tavuktan da kaçınıyorum. domuzda ise yağ fazla ve bir takım sağlık riskleri var.

hindi eti seviyorum ve ölçülü olarak kırmızı et (biftek) yerim
0
wd40
(30.11.24)
Yiyorum. Uygun fiyat cok yuksek protein. Ve inanilmaz lezzetli. Tavsiye ederim herkese.
0
Zetnikov
(30.11.24)
Yedim, beğenmedim.
0
Shepard
(30.11.24)
Özellikle yemedim. Yurtdışında yediğim şeylerin içinde olduğunda umursamam. Ayları, hayvanları yemed içmede ayırmam. İnsanları ayırırım. Sebebim dini değil kafama göre.
0
mikahakkinen
(30.11.24)
Bilgim dahilinde hiç yemedim .
Sanırım yemem .
İnancıma göre Haram olduğu için .
0
dunyatuhaf
(30.11.24)
yurt dışına çıktığımda özellikle yunan adası tatillerinde yiyorum. sebebi yok tadı güzel, et işte.
0
scudman1
(30.11.24)
et sevdalısı değilim ama herhangi bir eti yediğim gibi onu da yiyorum. Kıyması çok tat vermiyor ama bacon... ama bacon........
0
sparkle kiddle
(30.11.24)
Domuz eti yenen bir ülkedeysem yediğim etin ne olduğunu kurcalamadan karnımı doyurmaya bakıyorum. Özellikle domuz eti yemem ama zaten et seven birisi değilim dana eti, balık, tavuk vs onları da evde pişirmiyorum mesela. Kuzunun kokusu ağır geldiği için özellikle yemediğim o var, onda da tandırı gömerim yine de.
0
peki madem
(30.11.24)
Yemiyorum. Ömrümde iki kez bilerek yedim. İlkinde beğendim, diğerinde iğrendim. Belki de ikincisi yüzünden hiç istemiyorum. Hatta domuz etli ürün, pizza, hamburger satan yerlerden bile yemek istemiyorum. Umarım tezgah ve bıçakları ayrıdır.

Dini bir emirden ziyade, kültürel baskısı daha yoğun bende.
0
biseysorcaktim
(30.11.24)
(6)

eskiden (m)irc Vardı geceleri girerdik. sohbet dönerdi, birisi müzik açardı

şair eşref
birşeyler olurdu, şimdi var mı öyle bi'şeyler. çok yalnız kaldık be.
birşeyler olurdu, şimdi var mı öyle bi'şeyler. çok yalnız kaldık be.
0
şair eşref
(29.11.24)
Forum chatleri var ama ingiliççe. Bazı sitelerin telegram grupları var, buranın bile grubu var. Chat olayları telegram'dan ve sitelerin chat odalarından dönüyor. Duyuruyu en aşağıya kaydırırsan orada bile chat linki var ama çok aktif değil sanırım. (Mobil tasarımda ling görünmüyor)
0
benim icin hic boyle suslenmemistin
(29.11.24)
mIRC ve varyasyonları hala var.
0
diyecevaplandı
(29.11.24)
ribony
0
bahçedekisandal
(29.11.24)
djlik yapmışlığım var öyle bir mırç odasında :d yıl 2005 hey gidi
valla çok güzeldi be. ayrıca şair eşrefi çok severim seni burada ilk gördüm reyis

edit : ribonye bakaım dedim kahroldum i.ibb.co
0
titanyum22
(29.11.24)
discord aldi onun yerini. o da banlandi ama hukumet sagolsun.
0
antikadimag
(29.11.24)
@titanyum22 bu coğrafyada şaşırmamak gerek, her yerdeler çünkü:S

edebiyat-felsefe sohbeti yapmak isteyenlerle ribony de buluşabiliriz
0
bahçedekisandal
(01.12.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.