Giriş
(21)

Turkiye'deki insanlarin ahlak sorunu

tuborg yesili
oldugunu dusunuyor ve her gecen gun de bunu bir sekilde tecrube ediyorum, isini duzgun yapan, nazik, ahlakli bir avuc insan falan mi kaldi?Ben mi kafayi yedim ve buyutuyorum bilmiyorum ve bu durum beni cok dusunduruyor. Siz ne dusunuyorsunuz? sizce bu sorun var mi ve bir gun duzelecek mi?
oldugunu dusunuyor ve her gecen gun de bunu bir sekilde tecrube ediyorum, isini duzgun yapan, nazik, ahlakli bir avuc insan falan mi kaldi?

Ben mi kafayi yedim ve buyutuyorum bilmiyorum ve bu durum beni cok dusunduruyor.

Siz ne dusunuyorsunuz? sizce bu sorun var mi ve bir gun duzelecek mi?
0
tuborg yesili
(20.07.25)
Ahlak denen şeyi maddi koşullar belirler, maddi derken sadece para değil çevre kültür ekonomi vs.

Bizden daha fakir ülkelerde insanlar daha mutlu denilebilir. Biz nispeten dünyaya entegre olduk ve açıldık, sonradan standartlarımız çok hızlı şekilde düştü. Üzerimizde bunun siniri ve kaygısı var. Maddi koşullara baktığımda(dünya dahil) düzelmez
0
grimavi
(20.07.25)
Sen çok ahlaklı ve naziksin ya burda insanlara saydır laf sok başkası yapınca onsonloron ohlok sorono
0
Rondak
(20.07.25)
Rondak artı bir
0
benaslindayohum
(20.07.25)
Rondak tam da sizden bahsediyordum :) hos geldiniz
0
🌸tuborg yesili
(20.07.25)
ahlak maddiyatla dogrudan iliskili katiliyorum grimavi'ye. ekonomik kosullar coktukce insanlarin dogruyu yapma ihtimali azaliyor.

bir de bizim milletimiz moderniteyi yakalayamadi maalesef. bunu 5 yil amerika'da yasadiktan sonra daha iyi goruyorum. kisisel alana saygi, kurallara saygi gibi kavramlar bizim insanimizda yok. bireysellik yok ve bununla kendi kulturumuz diye ovunuyoruz. medeniyeti asama asama dusunursek biz bati'nin ulastigi son asamaya gelememisiz ve gelmek gibi bir cabamiz da yok. odunlugu, milletin hayatina karismayi hak gorup bir de bunu milli degerlerimiz zannediyoruz.

yine bununla baglantili olarak insanlar asiri muhafazakar turkiye'de. yani chp'li, ve sekuler oldugunu soyleyen insanlar otomatik olarak cagdas falan degil. muhalifler dahi inanilmaz muhafazakar. reddit'te genc cocuklara bakiyorum onlar da muhafazakar yetisiyor. bunu ben turkiye'de yasarken fark etmiyordum. yani elbette tutucu oldugumuzu biliyordum ama disaridan farkli bir perspektifle bakinca bunu cok daha net gorebildim.

bati'nin bireyselligini elestirirken daha dikkatliyim artik. cunku medeniyet biraz da bireysellik anlamina geliyormus. toplumun bireyden onemli olduguna inanan biriyim hala, o degismedi. ama bireylere nefes alani birakmayan tutucu toplum gelisemiyor bu cok net.

sorun cok derin. bir gun duzelir mi bilmiyorum. ama sunu unutmamak lazim, bu toplum bati'nin ulastigi medeniyeti 1830'larda ikinci mahmut'la tanzimatla yavas yavas tanimaya basladi. 200 yil olmus henuz. martin luther'in 1517 yilinda yaptigi isi, toplumsal inanclari akla uymadigi icin dislamayi bugun yapabilecek noktada degiliz. ya da belki ilk denemesini ataturk devrimleriyle yapali 100 yil bile olmadi. zamanla duzelir ama zamanla duzelecek diger bircok sey gibi bu zaman biz olene kadar gelmez. cok cok uzun surecek surecler bunlar.
0
antikadimag
(20.07.25)
böyle bir sorun var ve bu sorun gün geçtikçe "normalleştirerek" yaygınlaşıyor. bunun yanında inanılmaz da bir nezaket sorunu var, bunu da eklemek istedim.
0
gobekliraki
(20.07.25)
Herkes bireysel düşünüyor artık, herkes kendi faydasına hareket ediyor. Sağa dönmek için arabalar olarak bekliyorsak kaynak yapmayı normal görüyor çünkü geçiverecek ve beklemediği için gideceği yere hemen gidiverecek. Biz aptalız çünkü bekleyerek. Sinyal vermeden sağa sola geçebiliyor çünkü yol onun ve istediğini yapar biz kim köpek. Bunu tırlar kamyonlar bile yaparken araba kullanmak gibi basit bir eylem dahi çok zorlaşıyor.

Bunun gibi hayatın her alanında var küçüklü büyüklü ahlaksızlıklar. Artık bireysellik ve faydacılık dönemindeyiz çünkü.

Çok empatik düşünceli olduğunu söyleyen insanda da gördüm bunu, hak hukuk adalet çevre şu bu duyarı kasan adamda da. Hatta çok savunan insanlarda daha fazla görüyorum ilginç şekilde.
0
mor oje
(20.07.25)
grimavi’ye pek katılamadım. az katıldım :)

Tuborg yeşili sen düzgün birisin. Başkası senin hakkında ahlaksız derse önce ne yaşandığını senden duymak isterim.

Etik üzerine eğitim vermiş biriyim. Etik konusunda kendini değerlendirmek için bir kaç yöntem var. Benim en çok ve her hareketimde kullandığım, herkes benim gibi yapsa nasıl olur. Topluluk içinde bir grup değil de herkes bağırarak iletişim kursa nasıl bir ortam olur. Bağırarak iletişim kuran grup dahil kimse istemez bunu. O zaman etik bir davranış değil.

Soruna gelirsek, ekonomik değil eğitim ve yetiştirilme tarzının yanında bireysel olduğunu düşünüyorum. Ahlak kişinin kendisinin fazla derin düşünmesine gerek kalmadan ulaşabileceği bir konu. Biz hep böyleydik. Kurtuluş savaşında askerin yarısı kaçakmış. Tefeci o zaman da varmış. Bankerler dönemindeki yolsuzlukları biliyoruz. 80 darbesinde askerlerin tapulara çöktüğünü de. Fırsat meselesi bizim için. Fırsatı olan ahlaksızlığı yapıyor. Fırsatı olmadığı için ahlaklı gözükmek bir yanılgı olur.

İşimde de çalışanların nasıl davranacağını görebileceğim fırsatları izlerim. Hemen müdahale etmem. Güvenip güvenemeyeceğimi böyle anlarım.
0
gabe h coud
(20.07.25)
Ahlakın maddiyatla hiçbir alakasının olmadığını düşünüyorum.
Eski çağların karanlık, çağdaşlaştıkça daha aydınlık olacağı da doğru değil.
Cengizhan zamanında cebinde altın keseleri dolu olan bir genç kız, Fransa’dan Çin’e kadar seyahat etse başına hiç bir şey gelmezmiş derler.
Şimdi, yalnız denize gidince telefonu, cüzdanı ne yapacağımız hakkında duyuru açıyoruz,
Eve tamirci çağırmaya, arabayı sanayiye götürmeye, güzergahını bilmediğimiz yerde taksiye binmeye korkuyoruz.
Trekking güzergahımızdaki köyün ahlak yoksunu kahvecisinin çay için trekking yapandan köylüye verdiği fiyatın iki katını istemesini normal bile sayabiliyoruz.

Din mevhumu içinden ahlakı elimine ettik. Özgüveni yüksek çocuk yetiştirirken ahlakı gözardı ettik. Çalıyor ama çalışıyor dedik vs. Derin konu yani.
0
Mirket
(20.07.25)
Geçen gün şu duyuruyu açmıştım:

www.eksiduyuru.com

Maddiyatla ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Fakirlesince ahlaksizlasan biri varsa, eli rahatken de ahlaksizmis ama henüz açığa çıkaracağı şartlar ortaya çıkmamış demek ki.
0
encokbenisevinnolur
(20.07.25)
önceden de yoktu brudi.
0
sonsuz
(20.07.25)
Referanslı kişiyle çalışacaksın. Çözüm bu
0
runaway
(20.07.25)
Fransa’dan Çin’e kadar seyahat etse başına hiç bir şey gelmezmiş derler.

Tamamen uydurma bir hikaye, eskiden istanbuldan çıkınca kartal civarında eşkıyalık başlıyordu, bazen daha yakında, şimdi istanbul merkezi saydığımız yerler, kaldı ki çin den fransaya gidecek

Hocam maddiyat dendiğinde sadece para değil dedim yukarda,maddi koşullar diye de açıkladım :) yav biraz soysoloji okuyun dünya bizim dar çevremizden imkanlarımızdan ibaret değil
0
grimavi
(20.07.25)
Gabe biraz tartışma olacak ama sen empati kısmını eksik anlamış olabilir misin?

Herkes benim gibi yapsa bir empati kurulamaz, sen bu ülkede nispeten rahat yaşayan bi sınıftansın, trafikte kurallara uymayan biri senin 5dk nı çalabilir fakat sen bunu kendi sınıfının imkanlarıyla tolere edebilirsin. Fakat o kişinin yerinde olsan bugün yine bu kadar rahat olur muydun. Seçimlerin nasıl değişirdi ?

Adamın trafikteki hatası haklı demiyorum

Sistemsel sorunları yine sistemsel çözümler giderebilir, etik ve bireysel şeyler tamamen kişiye yüklenemez.

Diyebilirsiniz ki bilmem ne şirketinin ceosu hem çok zengin hem de haksız ihalelerle zenginleşiyor halbuki kenarda 50 milyon eurosu var.

işte maddi koşullar dediğim şey bu, para değil. ülkedeki eşitsizliği de güvensizliği de kabalığı da ortaya çıkaran bu maddi koşullar.

Maddi koşullar yerine somut durumlar diyeyim madem. Çünkü fakirler ahlaksızdır, zenginler ise çoğu durumda en etik olanı yaparlar gibi değil.
0
grimavi
(20.07.25)
Bilmiyorum din ve inanç konusunda ne düşünüyorsun ama, ben bir Müslüman olarak hz. Muhammed'in "din güzel ahlaktır" demesinden (ve kendi okumalarım ve hayat tecrübemden de) hareketle evet insanların çok ciddi ahlak sorunu olduğunu ve çoğunluğun sadece lafta Müslüman olduklarını düşünüyorum, böyle olduğunu görüyorum.

Dini (ilahi ahlak kurallarını) benimsediğini söylediği halde bunlara titizlenmemek, bunları yaşamaya çalışmamak münafıklıktır, tanrı tanımazlıktan daha ağır bir günahtır.

Ahlakı gün geçtikçe daha da önemsemez olmak zamanla helâki getirir. Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün der ki, helak zannedildiği gibi bir anda olmaz, bir süreçtir, bir zaman alır. Bence şu anda helak sürecindeyiz. İnsanlar birbirlerini dinlemeyi bile tehlike olarak görüyorlarsa iletişim sağlanamaz yani kurtuluşun yolu tıkanmış demektir.

Bilmiyorum, çıkmadık candan ümit kesilmez, bilemeyiz, minicik bile olsa, iğneyle kuyu kazmak anlamına bile gelse minicik minicik çabalamalar bence yine de faydalı olabilir. Çünkü nesillerimiz var, çocuklarımız var, torunlarımız olacak... onların ruhsal terörizm içinde yaşamalarını hangimizin gönlü ister ki?
0
muhayyer divan
(20.07.25)
ekonomi - ahlak iliskisine soyle bir ornek vereyim. dogrudan parayla ilgili.

amerika'da restoranlarin kurye servisi yok. doordash gibi bir uygulama kullanarak siparis ediyorsun ve siradan x vatandas uygulamaya kendini kurye olarak tanitip arabasiyla servis yapiyor. eskiden asgari ucret dusukken %50 ihtimalle lobide birakip gidiyorlardi siparisi. sonra yasadigim sehir asgari ucretleri artirinca %98 oranla kapima kadar gelmeye basladi. bana para ile ahlak (dogru olani yapma) iliskisini cok net gosteren bir anekdot oldu bu.

emeginin karsiligini alamayacagini dusunen, ekonomik toplumun bitik enflasyonun yaygin oldugunu goren insan ilk firsatta pustluga meylediyor. cunku bu firsati yakalamazsa geriye dusecegini goruyor. tabi bu demek degil ki milyonlari olan insan dogruyu yapiyor. burada henuz tam formule edemedigim bir nuans var.

fransa'dan cikan kiz cin'e kadar gider cok cocuksu ve serin bir hikaye. o kizi polonya'ya gelmeden harac mezat satarlar. ya da birinin cariyesi olur. o devirde birak genc kizi, fransa'dan cin'e giden 3-5 adam var, onlar da kitap yazip meshur oluyor (del carpine, rubruck, marco polo vs)

neyse tarih gelisiyor. bu gelisim lineer ve her yil bir oncekinden iyi seklinde olmuyor. 20-30 yil onceye gore daha iyi olmayabiliriz ama uzun zaman periyotlarina baktiginiz zaman bu gelisimi reddetmek mumkun degil. 200 yil once dunyanin hicbir yerinde bir kadin insan yerine konulmuyor, haklari taninmiyordu. 500 sene once birileri savas sirasinda koyunuzu basip karinizi, cocugunuzu kaciriyordu. sizi de bir guzel olduruyordu. her seyi birakin kolelik vardi yahu kolelik.

genelde muhafazakar bir anlatidir bu gecmis gunler cok iyiydi, simdi atalarimizin yolundan saptik ve toplum curumeye basladi anlatisi. atalarimizin yolu her zaman cok iyi degildi maalesef.
0
antikadimag
(20.07.25)
Para ahlak ilişkisini çok güzel vurgulayan bir ifade var. Bunu Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün'den duydum, sanırım Avrupa'daki bir papaz veya hahamın sözü:

"Önce gelir tıkınmak, sonra gelir ahlak"

(bkz: önce ekmek gelir ardından ahlak)
Sözlükte başlığı da varmış.

Bu sözü vurgulayıp üzerinde konuştuğu birçok konferans videosu var hocanın. Para ile ahlak arasında ilişki olmasaydı, islamiyette sadaka, zekat gibi kavramlar ve emirler olmazdı diye düşünüyorum.
0
muhayyer divan
(20.07.25)
siyasi otorite ne yaparsa, vatandaş daha fazlasını yapar. Her türlü değeri kötüye kullanan, bir siyasi parti önderliğinde giden bir ülkeden başka bir şey beklenmez.

Sistem değişmeden kalan son ahlaklı insanda toplum içerisinde yutulup gidecektir.
0
Rao
(20.07.25)
bu daha kötüye gidiyor, bundan kurtulmak isteyen ben dahil çevremdeki herkes yurtdışında bir yerlere taşındı.

bizim ömrümüz içinde düzelebilecek bişey değil çünkü mesela ben küçükken kurallara uyan, etik, ahlaklı davranan vatandaşlar olmamız övülürdü öyle yetişip ülkenin öyle olmadığını gördük ve hayal kırıklığına uğradık. Kimi ülkeye ayak uydurup devam etti, kimi kaçış yolları aradı. Ayrıca bu durumlardan kârlı çıkan da bu ahlaki sorunu olanlar. Böyle oldukça onlar daha üstte olacak, daha çok üreyecek, herkes onlara benzemeye başlayacak. Nazik ve/veya işini düzgün yapan insan mesela iş açısından, bu piyasada barınabilir mi?

edit: yav mesela eşim Türkiye'ye gitti, bi trafik sorunu bile gözüne batmış. Yolda kapatmaman gereken bir geçiş kavşak bişey varsa orayı kapatmayıp geride durman gerek, ama kimse diğerlerini düşünmediği için orayı kapatıp trafiği kilitliyorlar. Böyle minik minik bir sürü şey birikip tahammülsüz ve işin ilginci sorunlu bi toplum oluşturuyor. Herkes uyanıklık yapmaya çalışıyor ama o uyanıklık kendini de geriye atıyor vaktini çalıyor farkında değil. Bu da eğitimsizlik işte.
0
nhk ni youkosu
(20.07.25)
Durmak yok yola devam.
0
HellKeePer
(20.07.25)
ekonomi işte.

demirel'in süper bi konuşması vardı bunla alakalı teee zamanında. enflasyonun bozucu etkisi ile ilgili.
0
gurur
(20.07.25)
(15)

Kilo vermek amacıyla aralıklı oruç ne kadar önemli/etkili

gobekliraki
Herkesin dilinde gerek sosyal medya, gerek eğitmenler vs. Temiz, düzgün ve doğru kalori alımıyla atıyorum 5 öğün yemek faydadan çok zarar mı yani. Amaç sadece kilo vermek.
Herkesin dilinde gerek sosyal medya, gerek eğitmenler vs.
Temiz, düzgün ve doğru kalori alımıyla atıyorum 5 öğün yemek faydadan çok zarar mı yani.
Amaç sadece kilo vermek.
0
gobekliraki
(18.07.25)
Ben günde 3 ana, 3 ara öğünle, affedersin hayvan gibi yiyerek kilo verdim. Aralıklı oruçla da veriliyor. Biri iyi diğeri kötü diyebilecek kadar beslenme bilimine hakim değilim ama çok yiyerek kilo vermek gayet mümkün.

Akşam yemeğini karnım tokken yiyordum sırf diyet programına uymak için.
0
himmet dayi
(18.07.25)
Aralıklı oruç kilo vermek için çok faydalı. Eğer size uyuyorsa, çoğu insana daha uygun bence.

Çünkü atıyorum öğlene kadar hiçbir şey yemeyeceğinizi bildiğiniz için “sağlıklı öğün, iki dilim elma, yulaflı bir küçük bisküvi” gibi bile kaçamaklar yapılmamış oluyor.
Bir de belli bir saatten sonra zaten açlık hissi yok oluyor.
Elbette kişiden kişiye değişecektir.
Metabolizma, insülin direnci veya başka tıbbi kısımlarıyla ilgili bilgim yok.
Sadece kişisel tecrübe.
0
michael_knight
(18.07.25)
Azicik bisi yiyince geri kilo aliyorsun.
0
sonsuz
(18.07.25)
@sonsuz nasıl yani?
0
🌸gobekliraki
(18.07.25)
Aralıklı orucun tek etkisi otokontrol sağlaması zira sürekli bir şeyler yemeni engellediği için ister istemez kalori açığı oluşturuyorsun ve kilo veriyorsun ama uzun süre aç kalmanın (kalori açığı oluşmamışsa) kilo vermeye etkisi sıfır. Onun dışında 5 öğün beslenmenin de bir zararı yok, bir ara 5 öğün beslenirsen çok insülin salgılarsın insülin salgılamak ölüm gibi bir şey diyenler vardı hala var mı bilmiyorum ama insülin metabolizması sen bir şey yesen de yemesen de sürekli salgılanır, mesela sen 3 saat bir şey yemedin mesela karaciğere dalağa kalbine böbreğine şeker lazım bu şeker nasıl gidiyor dokulara? Evet insülinle. Sen aç kaldığında ve dokulara şeker lazım olduğunda glukagon salgılarsın glukagon karaciğerdeki şekeri yıkıp kana verir kanda şeker yükselince insülin salgılarsın insülin de dokulara şeker götürür, yani insülin bizden bağımsız olarak sürekli salgılanır zaten bize bağımlı bir şey olsaydı bu kerizlikle soyumuz tükenirdi. Ne olur ne olmaz diye insüline bağlı olmadan şekeri çekebilen tek organ beyin.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(18.07.25)
kilo vermek icin temelde olayiniz kalori acigi yaratmak, yani yaktiginizdan daha azini tuketmek. aralikli oruc yapinca ve mesela son ogunu 6da yediginizde, aksam 8de ictiginiz cayin yanina findik fistik kek biskuvi tirtiklamamis oluyor, izlediginiz film sirasinda patlamis misir ve cips kemirmemis oluyorusnuz, bunlar da aldiginiz kaloriyi sinirlamis oluyor dogal olarak.

genel saglik acisindan ise yemek yeme isinin gece yatmadan 4-5 saat (ya da daha fazla) oncesine bitmis olmasi oneriliyor. bunun da mantigi uyku sirasinda kisitli enerji varken vucudu sindirimle ugrastirmamak, baska seylere odaklanmasini saglamak (virus temizlemek, bakteri oldurmek, olmus hucre yenilemek vs gibi)
0
taurina
(18.07.25)
İki tane içi yağ ile dolu şişe düşün.

A şişesi senin mevcut kilolalarindan kaynaklı içi yağ dolu şişe.

B şişesi de gün içinde yediğin abur çubuklardan kaynaklı yag dolu şişe.

İki ogun beslenmede örneğin akşam 6 dan sonra yemeyerek ertesi sabah saat 10’a kadar vücut b şişesindeki yağlı yakıyor. Daha sonra yağ kalmayınca a sisine geçiyor ve oradaki yağları yakmaya başlıyor. Bu noktada kilo vermeye başlıyorsun.

Fakat sen sürekli bir şeyler tırtıklarsan esas şişe olan A şişesinin bosalmasini sağlayamayıp b şişesi ile mücadele ediyorsun. Çünkü bir süre aç kalındıktan sonra vücut bir aşamadan sonra kendi ana yağlarını yakmaya başlıyor.
0
tahirkemalbozoglu
(19.07.25)
@tahir

Aksini iddia ettiğimden değil, zaten sadece merak ettiğimden sordum, aldı başını gitti son yıllarda bi "kahvaltıyı atla, iki öğün ye, 18:00den sonra leblebi bile yeme ama çay su falan serbest" furyası.

Senin dediğin gibi olsa diyetisyen eşliğinde günde 6-7 kere ara/ana öğün tüketip kilo verip deli gibi yağ kaybedenler de var?
0
🌸gobekliraki
(19.07.25)
İnsanlar ne yazık ki açlık sürecinde enerji yağdan karşılandığı için bu şekilde kilo verebileceklerini düşünüyorlar ama zaten insanlar normalde de dinlenik haldeyken düşük yoğunlukta egzersiz yaparken uyurken yürürken tv izlerken enerjiyi sürekli yağdan harcıyorlar ama yağ yakmakla yağ kaybetmek birbiriyle alakası olmayan şeyler, hadi bunları yaparken sürekli bir şeyler atıştırıyorsın ama mesela gece 10 saat uyuyan biri 10 saat boyunca yağ yakıyor ama bunun kiloya bir etkisi var mı? Sanmam. Ben hiç uykuda 10 saat boyunca yağ yaktığı için kilo verebilen birini görmedim. Kilo vermenin 1 tane yöntemi var kalori açığı, kalori açığı verdiğin sürece öğün sayının yemek yeme saatinin ya da yaptığın diyet türünün ya da beslenme rutininin bir önemi yok.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(19.07.25)
Tam olarak bilimsel tanimini yapamıyorum fakat okuduğum ve izlediğim videolar doğrultusunda vücudun belirli bir saat sonrasında hücrelerde yağ yakım işleminin başladığına veya daha farklı bir aşamaya geçtiğine dair bir şey biliyorum. Yani yağ yakim acisindan ben kesinlikle daha doğru bir yol olduğuna kendi açımdan kanaat getiriyorum iki ogun olayına. İki ogun de bence öğlen 12-1 ve engec akşam 7 de bitirilmeli ve düzgün besinlerle yapılmalı.

Yoksa kalori açığı elbette bu olayın ozu. Gunde sadece 4 dilim baklava yiyerek de kilo verilir elbette. Fakat azar aza çok ogun de veya herhangi bir plansız beslenme duzeninde işin boku çıkıyor maalesef. İki ogun otokontrol gibi bir şey benim için
0
tahirkemalbozoglu
(19.07.25)
yediğin kalori, verdiğin kaloriden düşük olduğu sürece kilo verirsin. istesen günde 12 öğün ye.

kilo vemrede etkisini sorduğun için söylüyorum yani.

1kg = 7000 kalori.
hareketsiz metabolizman 2000 kalori yakıyorsa, sen o gün 1000 kalorilik beslendiysen, 7 günde 1 kilo verirsin.
bu formül %99 hiçbir şekilde şaşmaz.

üstüne spor yaparsan daha çok verirsin kalori açığın artacağı için.
bunu ister günde 12 öğün yiyerek yap, ister tek öğün yiyerek yap.

başka hiçbir formülü yok bu işin.
0
whatdreamsnevercome
(19.07.25)
Benim gece bir büyük boy pizza gomup yatmamla öğlen gomup yatmam arasında fark yok yani… okey?

Yani vücut tüm gün aynı performansta gıdaları eritiyor ve işliyor okey…
0
tahirkemalbozoglu
(19.07.25)
Kalori açığında kaldığın sürece tam olarak öyle oluyor kabul etmek zor olsa da, bu zaten bilimsel olarak ispatlanmış bir konu, ha sağlıklı mıdır değil midir o ayrı bir konu ama kilo kaybı özelinde tam olarak olan bu.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(19.07.25)
@tahirkemalbozoglu tabi ki öyle?

günde 2000 kalori harcıyorsun.
2000 kalori yiyorsun. kaçta yersen ye 0'da kalacaksın.
0
whatdreamsnevercome
(19.07.25)
5 ogunde ne yedigin onemli. az az yersen 2 ogunde ayni kaloriyi almakla farki yok.

ben yillardir aralikli oruc denen seyden yapiyorum cunku sabah yemek yemeyi sevmiyorum. uyandiktan sonra oglene kadar yemek yemiyorum. yedigime dikkat etmedigim donemde bu sekilde kilo veremedim dogal olarak. cunku 16 saat ac kalsan da vucudun glikojen depolari doluysa yag yakmadan glikojen doldurt bosalt yaparsin. glikojen 1 gune yakin gidiyor cunku.

ancak intermitten fasting ve no carb diyet ile kilo verebilirsin. cunku vucudun glikojen depolari dolu olmadigi icin gun icinde yag yakimina girer.

sunu yapip kilo veremeyecek adam bilmiyorum. sadece 12-8 arasi ye. karbonhidrat asilli yeme zaten meyveden vs alirsin. no pilav, no makarna, no ekmek ve tahil urunu. oglen ilk ogun yumurta, et gibi protein olsun ki vucudu tok tutsun, boylece gun icinde atistirmalik ihtiyacin da olmaz. aksam da yine no carb artik ne yersen.

bunu bir spor programiyla desteklemesen bile kilo verirsin. zaten ben kosuyla falan kilo verilemeyecegini treadmill'de hayvan gibi kosup 300 kalori yakabilince fark etmistim. yarim saat kosuyorsun. bir gofretten aldigin kaloriyi ancak yakabiliyorsun. yani yemek disiplini olusturamadigin surece kilo milo verilmiyor. yemegimi duzenledim bir ayda sak diye 5 kilo verdim.
0
antikadimag
(19.07.25)
(14)

Zamanında çok abartılmış ama şimdi dönüp bakınca 'bu muydu?' dediğiniz şey

dunyatuhaf
Soru başlıkta.
Soru başlıkta.
0
dunyatuhaf
(17.07.25)
2000 lerin başında sanal bebek diye bir şey vardı. Anahtarlık gibi bir alet, gün içinde suyunu, yemeğini veriyordun, uyutuyordun. Düzgün bakmadığında ölüyordu, aleti komple çöpe atıyordun. O zamanlar süper bir teknoloji gibi gelmisti bize.
0
sekizdokuzon
(17.07.25)
Tamogoci
Dün konuştuk onu ahshahs
0
kisa
(17.07.25)
Yaprak sarma makinesi. Analarımız zamanında airfryer gibi bişeydi:))
0
gobekliraki
(17.07.25)
@sekizdokuzon; aleti cope atmiyorduk, arkasinda hard reset tusuna igne sokup resetliyorduk. super bir olaydi bu yine olsa yine beslerim. cocuklugumun en super oyuncagiydi sari renkli dinozor besledigim tamagoci.

hatta simdi bakacagim satiliyorsa alayim bi tane :)
0
antikadimag
(17.07.25)
@antikadimag: doğrudur:) bana almamışlardi annemler, kesin arkadaşın biri "Ölünce atıyoruz" diye trollemistir beni. Aklımda öyle kaldı.
0
sekizdokuzon
(17.07.25)
airfryer. 2021 yılında kadınlar instagramda "airfryer almayan köylüdür, airfryer'ı olmayan vatandaşlıktan çıkarılsın, airfryersız evi s.nler" diyordu :D

o kadar abartılmıştı ki ben o 2022 mayısta 6400 liraya aldığım airfryer'ın aynısını geçen hepsiburadada 4700'e gördüm lan.
0
avatar is back
(17.07.25)
Eski sevgilim
0
beetlejuice
(17.07.25)
Ekmeleddin İhsanoğlu, Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu.
0
yadigar
(17.07.25)
İlk aşk
mp3 player
Lcd tvler
Scooter
0
gadlemler
(17.07.25)
Evlilik.
0
ekimoloji
(17.07.25)
3d çekilmiş filmler ve 3d televizyonlar
0
phoarbix
(18.07.25)
eline alıp sağa sola çevirince görüntünün değiştiği holografik tasolar. çocuk aklımla uzay teknolojisi gibi gelmişti.
0
okinawalı taş kağıt makas ustası
(18.07.25)
Sezen aksu. Koskoca bi balon ve yalan.
0
luluki
(18.07.25)
premium araclarin hepsi.

reno/citroen/lada seytan ucgeninde buyumus bir cocuk olarak hep hayalini kurdum.

sonra yurtdisi falan derken butun markalara binme firsatim oldu.

buyuk bela olduklari ortaya cikti, hele bakimsiz bir tanesine denk gelirseniz. 3-4 ay kullanip lanet olsun diyerek kavga dovus geri verdigim araclar oldu.
0
cooperr
(18.07.25)
(8)

Bireysel Emeklilik Geliri

whatdreamsnevercome
ben bir süredir ayda 500 dolar atmaya çalışıyorum Bireysel Emekliliğe, yine uzun bi sürdir de altın ağırlıklı bi fonda tutuyorum.20 yıl boyunca atmayı planlıyorum, 55 yaşımda da bu parayı maaşa dönüştürücem, direkt çekmek yerine.şimdi bana diyor ki; "emekliliğinde 52500tl alırsın", bunu sanırım norm
ben bir süredir ayda 500 dolar atmaya çalışıyorum Bireysel Emekliliğe, yine uzun bi sürdir de altın ağırlıklı bi fonda tutuyorum.

20 yıl boyunca atmayı planlıyorum, 55 yaşımda da bu parayı maaşa dönüştürücem, direkt çekmek yerine.

şimdi bana diyor ki; "emekliliğinde 52500tl alırsın", bunu sanırım normal bir değerlemeye göre hesaplıyor değil mi? yani altın, dolar, enflasyon her şey tek haneli giderse 10 yıl boyunca ayda 52500tl alırsın diyor. ama diyelim ki altın o zamana kadar 20 kat 30 kat arttı, haliyle enflasyon da uçtu, haliyle almış olacağım maaş da bu doğrultuda arıtyor olacak değil mi?

bir de, ben bunu maaş olarak alırken; diyelim fonda o zamana kadar 150bin dolar para birikti. ben ilk ay 2000 dolar aldım, 148bin bu fonlarda değerlendirilmeye devam ediyor değil mi?
0
whatdreamsnevercome
(17.07.25)
borsa oynayın demiyorum ama, bence bireysel emeklilik çoğunlukla bankaların tuzağı =)

500 dolar ayırabiliyorsanız her ay gidin o parayı altında falan tutun, arsa vb. gayrimenkül alın süreç içinde. bireysel emekliliğin x5 yaparsınız.

ytd.
0
kveldulv
(17.07.25)
hocam ben ekonomist değilim ama çevremdekiler ve benim de görüşüme göre BES'e para bağlamak çok doğru bir yatırım aracı değil. Onun yerine sen yatırımın için bir sepet yap daha fazla kazanırsın.

ytd.
0
elektr10
(17.07.25)
ne kadar alacağınız hesaplamasında gördüğünüz tahmini tutar belirli kabüllere göre yapılıyor. her kurumun kendi içinde hesaplaması farklı olabilir. orada küçük bir bilgi notu olması lazım.

aylık ödeme talep ederseniz istediğiniz tutar mevcut fonlarınızdan bozuluyor, kalan kısmı fonda yoluna devam ediyor.
0
zakk
(17.07.25)
allah, allah. altın, euro, döviz alın demişsiniz. zaten BES param şuan altın ağırlıklı fonda duruyor, yarın bir gün borsa ağırlıklı bir fona aktarırım. anlamadım sorunun ne olduğunu? enflasyon %300'se ve bundan altın alarak kurtuluyorsam benim BES'im zaten altın fonunda?
0
🌸whatdreamsnevercome
(17.07.25)
insanlar bir sey duyuyor ve onu ezberleyip papagan gibi tekrarliyor. BES guzeldir devam et. BES'teki para da zaten yatirim fonlarinda degerlendirilir.

yani nakit atip sonra nakit alacaksan elbette uzun vadede zararli cikarsin. ancak BES fonlarinin cogu zaten hisseler uzerinden calisiyor. ben de atiyorum her ay. ama benim sistemde emekliliginde su kadar alirsin diye bir hesaplama yok. onu tam anlamadim. bu sorulari arayip sormanda fayda var cunku her sistemin kosullari farkli olabilir ve girdiginde sana kabul ettirdikleri metinde bizim bilemeyecegimiz detaylar olabilir.

NSA'da iki sorunun cevabi da evet. ama ben olsam kontrol ederim.
0
antikadimag
(17.07.25)
Birikimi nasıl yaptığınız önemli değil. Birikim yapıyor olmak önemli.
X olursanız Y olur vs. genelde boş muhabbet. En güzeli merkezi yerde büfe abicilerin negatifine gelmemek gerekir.
Şu an bunu yapabiliyorsanız bunu yapabiliyorsunuz.Bitti. Anlaşılması gereken devlet katkısının çok da bir önemi yok. Aynı parayı dışarıda da değerlendirirseniz de benzer getiri elde edebilirsiniz sonunda ama dışarıda rutinden çıkabilirsiniz, gaza gelip harcayabilirisniz vs.

Hesaplayıcılardan bir şey hesaplayarak bakmanın pek anlamı yok, gerçeği yansıtmayacaklardır anadolu hayat %4 brüt reel getiriye göre hesaplıyor. Dolar olarak ödüyorsanız iyice sapıtması mümkün.

Şahsi tavsiye olarak bir üründe tutmak yerine dönemsel sepet yapmayı daha mantıklı buluyorum.
0
wallcan
(17.07.25)
Evet, size aynı oranda birikim yapmaya devam ederseniz bugünkü hesaba göre ne kadar alacağınızı söylüyor. Zaten aksi mümkün değil, fonların ne kadar değer kazanacağını veya kaybedeceğini öngörmek imkansız.

Hesaplama kıstaslarını öğrenmek isterseniz bes sözleşmeniz olan yeri arayıp öğrenebilirsiniz.
0
akhenaten
(17.07.25)
1. 56 yaşında emekli oldugunuz gün ne kadar para birikmişse, onu peşin alabilir veya taksitle maaş olarak alırsınız. Bugünden 50 bin olmuş 100 bin olmuş demek tamamen boş. Altın veya borsanın 20 yıl sonra kaç olacağını görebilen varsa beni acil görsün.

2. Emeklilik başvurusu sonrası, maaş alarak devam ederseniz... içeride kalan paranız "standart BES fonuna" aktarılıyor ve orada büyüyor. istediğiniz gibi altın alayım dövize geçeyim diyemiyorsunuz. Bu nedenle genelde emeklilikte toptan para çekilir. ve çekilen para ile kısmen yeni BES açılır.

3. Bir diğer yöntem de her 1-2 yılda bir ek BES açmak. ve yatıracağınız paraları yeni açılanlara yatırmak. böylece 56den sonra her yıl farklı BES'i sonlandırabilirsiniz ve devam eden BES lerinizde standart fon alımı durumu olmaz.
0
507
(18.07.25)
(12)

uyuşturucu kullandığınız soruluyor mu?

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
ya da "ilaç kullanıyor musun" şeklinde yumuşatıp soruyorlar mı? ne sıklıkla maruz kaldınız?
ya da "ilaç kullanıyor musun" şeklinde yumuşatıp soruyorlar mı? ne sıklıkla maruz kaldınız?
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(17.07.25)
Bana genelde ilaç kullanıyor musun diye soruyorlar ama bunu steroid kullanıyor musun diye soramadıkları için böyle soruyorlar diye tahmin ediyorum.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(17.07.25)
garip bir şekilde polis çevirmesinde sordular.
0
gobekliraki
(17.07.25)
Hiç sorulmadı. Hal, harekete bakarak mı soruyorlar acaba?
0
gnosis
(17.07.25)
Çok zayıf olduğum için bir kaç kişi sormuştu. Bu kadar zayıflık eroin, kokainle mümkün gibisinden.
0
amortisman
(17.07.25)
bi aralar sormayip direkt kanal soruyorlardi :D
0
gule gule
(17.07.25)
hiçkimse böyle bi soru sormadı bugüne dek
0
deartheodosia
(17.07.25)
hayir.

böyle bisi soran kullanmistir ama. kisi kendinden bilir isi.
0
sonsuz
(17.07.25)
sadece hastaneye, acile gittigimde sorulmustu.
0
antikadimag
(17.07.25)
Polis ya da doktor ilaç kullanıyor musun dese sanırım uyusturucudan bahsettiklerini anlamam.

Hayır sorulmadı, sorukduysa antihistamin kulllaniyorum alerjim için demisimdir, soran kişi de anlatmıştır sanırım.
0
biseysorcaktim
(17.07.25)
Bana çok soruluyor, ki hiç kullanmadım. Benim soranlardaki gozlemim, konuşmada bir doğdrudanligi ancak madde etkisindeyken, sarhoşken yakalanabilecek bir şey olarak görmeleri. Ezik ya da yalaka tipler soruyor bunu genelde.
Bazen şakaya vurup "evet... küçükken kazana düşmüşüm" diyorum.
0
encokbenisevinnolur
(17.07.25)
22-23 yıl kadar evvel arkadaşla gece istinye sahilde saz çalıp türkü söylüyorduk. Etrafımız kalabalıklaştı, 7-8 kişi olduk. Birisi kokain kullandığımı ima etmişti (çizgiler falan demişti) anlamamıştım bile.
0
yadigar
(18.07.25)
tamam da uyusturucu kullaniyor musun'un yumusatilmis hali ilac degil ki, hap falan derler. ilac kullaniyor musundan kasit, bir doktor randevusundasindir, bir asi vs olacaksindir, alerji veya tepkimeye girilmesin diye onceden bilinme amacli bu sekilde sorulur.

bana cok soruluyor, tipimden dolayi herhalde uasdhusa. isin ilginci hic kullanmadim.
0
baldur2
(18.07.25)
(14)

Bok yiyeceğim bok daha sağlıklı

tahirkemalbozoglu
Yeter artık yeter burama kadar geldi ya, Nedir be illallah ettik Tatlı yemeyim diyorum meyveyle geçiştiriyorum yok onda fruktoz var daha sagliksiz,Makarna yemeyim et yeyim diyorum yok onda bilmem ne var kolestrol yapar daha kötü Günde iki ogun yapayım diyorum sabah açlığı iyi değildir azar azar çok
Yeter artık yeter burama kadar geldi ya, Nedir be illallah ettik

Tatlı yemeyim diyorum meyveyle geçiştiriyorum yok onda fruktoz var daha sagliksiz,
Makarna yemeyim et yeyim diyorum yok onda bilmem ne var kolestrol yapar daha kötü
Günde iki ogun yapayım diyorum sabah açlığı iyi değildir azar azar çok ye diyorlar
Sonunda bok yemeye karar verdim kimsenin bir fikri de yok zaten en iyisi
0
tahirkemalbozoglu
(17.07.25)
afiyet olsun.

(bkz: 30 gunde 10 yil)
0
gule gule
(17.07.25)
İnsanlar ne yazık ki tatlı makarna ya da meyve yemeyip günde 1-2 öğün beslenerek sağlıklı yaşayacaklarını düşündüklerinden, kolesterolün ne işe yaradığını bilmediklerinden, korka korka yaşayıp kendilerini anlamsız kısıtlamalara soktuklarından önünde sonunda bok yemeye karar veriyorlar ne yazık ki, halbuki bunların hiçbirinden kendinizi kısıtlamadan (bok hariç) genel toplamın %80'inden daha sağlıklı beslenenilirsiniz ama bunu kabul etmek çok zor geliyor insanlara, "hayır makarna yemek sağlıksız" demek çok daha kolay çünkü.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(17.07.25)
bok ye
0
koela
(17.07.25)
Ayıp ayıp .
Açken sen, sen değilsin .
0
diyecevaplandı
(17.07.25)
akdeniz diyeti iyidir.

et balık sebze meyve karışık.

işlenmiş gıda çok az. un ekmek az. karbonhidratı da kıs.

2 öğün akşam yeme patlaması yaşamicaksan güzel ama yaşıcaksan bi boka yaramıyor.
0
kveldulv
(17.07.25)
Hocam ona bakarsan aldığımız her nefes yanma nedeniyle bizi bir adım daha ölüme yaklaştırıyor

Aşırı kızartma aşırı hamurişi abur cubur, fazla tuzlu şeylerden uzak duruyorum

Onun dışında yediğim domates biber limonda meyvelerde pestisit olduğunu bilerek tüketiyorum, çünkü elimden bir şey gelmez daha fazla, bu kadar kafayı takmak da delirtir insanı
0
grimavi
(17.07.25)
kalori acigi olusturdugun sürece bok yemek cok yemekten daha faydali olabilir.
0
sonsuz
(17.07.25)
problem acligin veya saglik degil. problem psikoloji ve aliskanliklar. kimseyi dinlemeden arada hafif kacamaklar yaparak beslenmeni hafif yiyecekler uzerine kurup cebinde kuruyemislerle dolastin mi bitti gitti ya.
0
buenosdias
(17.07.25)
Seker hastasi degilsen,

hareketsiz yasamiyorsan

ve de bilumum abur cubur, sekerli unlu mamüle abanmiyorsan nasil beslendiginin bir önemi yok ;)

Ben normal insanlarin tükettigi sekerin(her türlüsü) 85%'ini tüketmedigim hâlde metabolizmam y**k gibi ve isin içinden beslenmeyle çikamiyorum.
0
feastofthedamned
(17.07.25)
Amaaan bu kadar kasmaya gerek yok, Türkiye’de yaşıyoruz zaten yeme içmeden önce stres bizi mahvediyor. O yüzden canım ne isterse aşırıya kaçmamak kaydıyla yiyorum, şeker fazla kullanmıyorum yapı gereği hep minyon ve zayıftım zaten, sağlıksız şeyler yediğimde vicdan azabı hissediyordum artık saldım.
0
ekimoloji
(17.07.25)
spor yap canın ne çekiyorsa onu ye. paketli gıdalar hariç. onları da haftada 1 gün gömebilirsin.
0
archmeister8
(17.07.25)
kim diyor, herkesi dinleme sen de.
0
king lizard
(17.07.25)
valla bana da geliyolar bazen haklısın delirmekte :D
0
turuncu tonlarda
(17.07.25)
simdi yedigin her sey aslinda vucudunda bir iz birakiyor. sen yasam enerjini ve yapitaslarini almak icin yiyorsun ama karsiliginda her seyin bir handikapi var. cok detaylara bakarsan dogru her seyin ayri bir problemi ve faydasi vardir.

benim diyet noktasinda kendime belirledigim kistaslar sunlar;
- islenmis urunleri tuketmemek veya az tuketmek. cunku o islemde ne yapildigina dair cok bilgin ve kontrolun yok. yani jambon yemiyorum ama duz tavuk ok.
- karbonhidrat agirlikli besinlerin tamami toplumlari beslemek icin yayginlastirilmis (ki staple food denir cunku ucuz oldugundan cok yaygindir), hizli enerji veren kalitesiz gidalardir. yani makarna, pilav, her turlu tahil isinden mumkun oldugunca uzak duruyorum. pilavi yemeklerin yanina katik olsun, enerji versin diye yapiyorum ama cok yemiyorum.
- virt, zirt markalarinin ne idugu belirsiz atistirmaliklari yerine duz meyve veya kuruyemis yiyorum.
- sabah 6 gibi kalkmama ragmen ogleden once hicbir sey yemiyorum. sadece cay iciyorum. bunu da saglikli olsun diye yapmiyorum, sabah yemek en sevmedigim sey. oglen yemegini karbonhidratsiz ve protein agirlikli yiyorum ki gun icinde aciktirmasin. bir ara pilav agirlikli besleniyordum ve yemekten sonra 1-2 saat kan sekerini ziplatip dusurdugunden bayiliyorsun. sonra da tekrar acikiyorsun. o nedenle yavas sindirilen protein agirlikli gidalar onemli. yumurta, peynir, zeytin, salatalik veya et agirlikli yiyorum yani oglen.
- pisirirken kizartma gibi lezzet veren ama asiri sicakla besinin yuzeyini yakan yontemlerden uzak duruyorum. haslama gibi saglikli ama yemegin lezzetini kaciran yontemleri de sevmiyorum. airfryer burada cok pratik basit bir yontem hem sicak havayla hizlica pisiriyor, hem de mangalin komur temasi yok. hem de firinin isinmasini bekleme derdi yok.

benim prensiplerim bunlar.
0
antikadimag
(17.07.25)
(3)

buzdolabındaki tavuk bozulmuş mudur

baldan kaymak
Cumartesi günü aldım.Buzdolabındaki et kısmına koydum ama dondurucu değilBugün Çarşamba akşam buzluğa atmak geldi aklımaBozulmuş mudur?
Cumartesi günü aldım.

Buzdolabındaki et kısmına koydum ama dondurucu değil
Bugün Çarşamba akşam buzluğa atmak geldi aklıma

Bozulmuş mudur?
0
baldan kaymak
(16.07.25)
riskli. muhtemelen bozulmamistir ama bilemezsin. cunku markete gelene kadar ne sekilde tasindigi da onemli. su tarihe kadar satilmasi/dondurulmasi gerek yazmiyor mu paketin bir yerinde? ben 2 gunden fazla tutmuyorum.
0
antikadimag
(16.07.25)
pişti mi? pişmediyse risk alma.
0
sanal hayvan
(16.07.25)
tavuk büyük risk. bir parça kopar bir hayvana ver yemiyorsa direk çöpe at.
0
gercekdunya
(17.07.25)
(8)

8-10 saat yol için öneri

sweetoffice
bu gece uzun bir yola çıkacağım, spotify'de önereceğiniz podcast var mı ? her tür olabilir, hiç sorun değil. not: tıklar sonra eklenecek :)
bu gece uzun bir yola çıkacağım, spotify'de önereceğiniz podcast var mı ? her tür olabilir, hiç sorun değil. not: tıklar sonra eklenecek :)
0
sweetoffice
(16.07.25)
Yeni Haller - open.spotify.com
0
sekizdokuzon
(16.07.25)
Nereden başlasam podcast
Geri dönüyoruz podcast

Bildiğim kadarıyla podcast
Fazla merak podcast
Varyete podcast

Son üçü goygoy, ilk 2si genel kültür
0
grimavi
(16.07.25)
ben meksika acmazi dinliyordum full goygoy. bir de lex friedman'in podcastlerini dinliyorum daha verimli bir sey yapmak istersem.
0
antikadimag
(16.07.25)
Her tür demişsin,

Radyo tiyatrosu öneririm, Ahmet Ümit'in romanlarını oynamışlar, uzuuuunnn uzun ama çok akıcı. Her türlü oyun tavsiye ederim aslında.

Din konusunda konferans vs dinlemek hoşuna giderse Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün bulabilirsen dinle, çok tavsiye ederim. Bir de bulabilirsen (youtube'da var) Prof. Dr. Hasan Onat'ı da dinleyebilirsin.

Çok iyi bir sosyolog Nurdoğan Arkış'ı tavsiye ederim.

Rahmetli Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu'nu tavsiye ederim, adam kendini samimiyetiyle tanıttı resmen, adının başındaki titri sırf saygımdan yazdım, o derece. Çok tavsiye ederim.

Konser kayıtları olabilir.
0
muhayyer divan
(17.07.25)
nilay ornek
0
Ley
(17.07.25)
Fularsız Entellik
Trend Topic
Haddini Aşan Yaşam Rehberi - M. Serdar Kuzuloğlu
Sizin gününüz nasıl geçti - Deniz Alnıtemiz
Biraz konuşabilir miyiz
Deniz göktaş'a ayıracak vaktim yok
o tarz mı
Podcastia maceraları - rol yapma oyunu

radyo tiyatrosu:
Derinden Sesler
Zamanaltı
Büyük Tufan
0
unalub
(17.07.25)
mesut süre rabarba
0
merhum
(17.07.25)
Cahil köpekler
0
fildirfildir
(18.07.25)
(5)

covid sonrası IT ve offshore işler

xportant
sizin çalıştığınız yerlerde durum nedir? covid sonrası artan ve bitmeyen bir şekilde hindistan vb. ülkelere işleriniz taşındı mı? veyahut bu geçiş azaldı, hatta hiç olmamıştı mı dersiniz? aranızda avrupa’da ve kuzey amerika’da çalışanlar ne söyleyebilir? belki türkiye’ye de yurt dışından taşınmış iş
sizin çalıştığınız yerlerde durum nedir? covid sonrası artan ve bitmeyen bir şekilde hindistan vb. ülkelere işleriniz taşındı mı? veyahut bu geçiş azaldı, hatta hiç olmamıştı mı dersiniz? aranızda avrupa’da ve kuzey amerika’da çalışanlar ne söyleyebilir? belki türkiye’ye de yurt dışından taşınmış işler olabilir. Türkiye’de çalışanlar bu konuda bir fırsat görüyor mu?

Hindistan’da tamamlanan işlerın kalitesi ile ilgli ne söyleyebilirsiniz? avrupa’nın ve abd’nin IT alanında yeni Çin’i oldu mu bu ülke? yani Çin artık her şeyin kalitesini yapabiliyor. Hindistan, IT alanında kendi düşük maliyetine göre yeterli bir performans verebiliyor mu?

kabataslak olarak IT’nin covid, yapa zeka ve bu alana yönelmiş bir dolu insan kaynağıyla beraber yeni dünyada bu alanda çalışan insanlar açısından gitmekte olduğu yol hakkında ne söyleyebilirsiniz?
0
xportant
(16.07.25)
Sap IT komple outsource oldu.
Tedarik zinciri (Bu arada bu böyle tam covid değil belli süredir olan bir şeydi, hatta rakipler falan da aynisini bizden önce yapmıştı) operasyonel işler, IT isleri, dijitalizasyon hindistan oldu. Benim misal sorumlulugum bir ürün grubunun bütün emea'da operasyonu (komponent stoğunda aylık faturalanan siparişe kadar) ve ekibimde bir sürü Hintli var operasyonel (satin almaci, stok uzmani vs).

Neyse yani, hindistan dediğin gibi çoğu işi aliyor ve yalan yok; adamlar Baya iyi. Kültürleri de iş açısından oldukça iyi. Ben kendileri ile çalışmaktan memnunum ve insan gibi davranirsan oldukça iyi bir ilişki ortaya çıkıyor.
Açıkçası ana fabrikam cin'de, operasyonel calisanlar hindistan'da ve ben ikisinden de acayip mutluyum. Cin'deki fabrikayi her ortamda savunurum böyle efsane çalışan fabrika yok.
0
logisticsmanager
(16.07.25)
abd'deyim. sirkete ve isin niteligine gore degisiyor. ama gittikce daha fazla isin outsource edildigi bir gercek. ezilenler ve pozisyonu iptal edilenler surpriz olmayacak sekilde giris seviyesi elemanlar yani en az guce sahip olanlar. ai ve outsource yeni mezun marketini tabiri caizse bicti.

direktor ve ustu rahat. adamlar personel cikarinca veya outsource edince annually $x milyon kurtardik diye bunu basari olarak anlatiyorlar. ozellikle amerika'da ortalama yillik bir yazilimcinin sirkete maliyeti 0.5 milyondan fazla oluyor. dolayisiyla 100 kisi cikardiginda 50 milyon tasarruf oluyor yillik ve hicbir yoneticinin gormezden gelemeyecegi bir durum bu. cunku direktor ve vp'ler de ustlerine karsi sorumlu. hic gozlerinin yasina bakmadan komple takimlari ucuruyorlar.

aslinda kapitalizmin dogal sonucu olarak herkesin gucu gucune yetene sapladigi bir durum var. yazilimcilar da az degil. gunluk 2 saatlik is alip, bunu ben ancak 8 saatte kodlarim diyorlar. haftada 2 gunde isi bitirdikten sonra yatis yapiyorlar. bu sekilde yilda yarim milyon indirenler var. e sirket de bakti ayni hizmetin fazlasini hindistan'dan daha ucuza alabiliyor, oraya pasliyorlar.

hintliler ise tam kole zihniyetli bir millet. baslarina biraz sert bir yonetici koydun mu cok iyi is aliyorsun. ama savsaklamaya cok musaitler. isin kalitesi olarak da cikardiklari isin abd'de calisan birinden hic farki yok. zaten amerika'da da ayni hintlilerin okul okuyup gelmis versiyonlari calisiyor. bizim takimin cogu hintli/paki. 2-3 tane beyaz aldilar hicbiri tutunamadi kacti.
0
antikadimag
(16.07.25)
bir projemiz vardı. hindistan'a devredildi bütçe yüzünden. adamlar bizden bile az maaş oluyor. bizim projede yaptıkları işler çok kaliteli değildi. diğerlerini bilmiyorum.
0
jelly bear
(16.07.25)
Hindistan IBM'e ucuza yaptırmayı denediler ortalık bombok oldu davalık oldular, şimdi yine içerde takım kuruyorlar. 2 haftalığına hindistana gittim başlarında durayım iş yapsınlar diye
0
nahtoderfahrung
(16.07.25)
Benim alanımda (elektronik haberleşme, altyapı) Türkiye içindeki işler için outsource durumu olmadı ancak Hollanda, Almanya ve Cekya da çalışan arkadaşlarımın söylediği departmanlarin Hindistan veya Çinlilere devredildiği. İş ilanları bile kalmadı denilecek kadar az artık
0
mirty
(16.07.25)
(11)

Tenis neden zengin sporu?

i wanna go back
Neden böyle bir algı var ve zenginler neden bu sporu izliyor ? sponsorlar neden pahalı saat markaları oluyor?
Neden böyle bir algı var ve zenginler neden bu sporu izliyor ? sponsorlar neden pahalı saat markaları oluyor?
0
i wanna go back
(15.07.25)
zengin sporu golftür. tenis bence zengin sporu değil. takipçi kitlesi niş sadece. herkes izlemiyor.
0
jelly bear
(15.07.25)
Malzemeleri de biraz pahalı galiba diger bircok spora göre (güncel bilgi değil).
0
encokbenisevinnolur
(15.07.25)
golfü oynayanlar, tenisi izleyenler zengin :)
0
sonsuz
(15.07.25)
Golfle tenis neredeyse aynı bu arada masraf olarak. Kurs olarak aynı, kiralama olarak 30% falan fark var.

Futbol için iki taş kale, bir top yeter.

Basketbol için her yer pota zaten.

Tenis için kort lazım, ve Türkiyede kort yok. Ücretsiz olan 3 5 taneyi zaten boş bulmak imkansız.

Saati 800 liradan kort kiralıyoruz biz. Fakir biri nasıl oynasın
0
aguen
(15.07.25)
kort kirası kurs parası malzeme parası bir dünya para. her yerden ulaşım da yok köy kasabayı geçtim ilçelerde bile oynanacak kort bulmak zor.

işin pro olma kısmındaysa aşırı yetenekli değilsen boku yedin. sponsor bulmak zorundasın otel yol masraflarını karşılamak için. daha bireysel antrenör fizyo tutmak için para lazım olduğunu söylemiyorum bile. o yüzden top 150'den sonra açlık savaşları başlar. şikenin en çok döndüğü spordur. ne yapsın adamlar taş mı yesin?
0
deranzo1
(15.07.25)
Bazı spor dalları bazı ülkelere hitap etmiyor.
Tenis de böyle bir spor dalı.
Yığınlardan ayrışmak isteyenlerce tercih edilen bir spor dalı olmuş ülkemizde.
Kitlelere hitap edememiş.
Spordan ziyade cümle kurarken kelimenin Türkçesini denk getiremeyip İngilizcesini sıkıştırmak gibi farklı bir haz veriyor olmalı.
Gerçi tüm genellemeler yanlıştır ama bana verdiği algı bu.
Kort parasından bahsedilmiş de, bizim az ileride belediye parkında tenis kortu da basket sahası da var. Biri hep dolu, biri hep boş. Hangisi belediyeye daha pahalıya malolmuştur? Kort bulamayana adres vereyim. Parkımız şenlensin.
0
Mirket
(15.07.25)
Golf ve tenniste yükselmek para kazanmak uzun zaman alıyor. Çok iyi olmadığınız sürece para kazanma ihtimaliniz bile yok. Bu süreçte giderleri kendiniz karşılamalısınız. Ayrıca golf ve tennis yurt dışında daha yaygın olduğu için kendi cebinizden harcayıp gitmeniz gerekir. Parası olmayanda pek yönelmez bu sebepten.
0
mikahakkinen
(15.07.25)
sanirim olay oynayabilmek icin zaman ayirmanizin gerekmesinde. barrier to entry futbolda, basketbolda dusuk. topa vurmak, firlatmak basit ama raketi o kadar hizli gelen topta kullanmak kolay degil. yani teniste karsilikli 5 vurus yapabilmek baya zor.

dolayisiyla surekli zaman ayirabilecek vaktinizin olmasi lazim. raket almaniz lazim. herkes yapamiyor.
0
antikadimag
(15.07.25)
Golf/tenis yalnızların spordur
Zenginler de yalnızdır.

Zenginler için o deliğin sabit yerinde durması olması lazım.
Yoksa delik hareket ettiğinde spor olmaktan da çıkar sanırım.
0
diyecevaplandı
(15.07.25)
çünkü saha, ekipman ve eğitmen açısından kişi başına düşen maliyet takım sporlarına göre fazla. halı saha tutsan ücreti 12-14 kişiye bölersin mesela.
0
merhum
(16.07.25)
Bu söz, tenisi profesyonel seviyede oynayanlar, bunu kariyer edinenler için söylenmiş bir söz. Yoksa malzeme parasıymış kortmuş şu bu alakası yok. Gayet amatör düzeyde herkesin oynayabileceği, hem de her yaşta oynayabileceği çok da güzel bir spor.

Ama iş bunu kariyere çevirmekse işte orada çarşı karışıyor. Öncelikle bu işten para kazanabilmeniz için atp ilk 100'e girmeniz lazım. Çünkü ancak o seviyeye geldiğinizde turnuvalardan para kazanmaya başlayabiliyorsunuz. O seviyeye gelebilmek için de sürekli turnuvalara katılmanız gerek. Turnuvalar dünyanın her yerinde oynanıyor ve tüm masraflarını cebinizden karşılamak zorunda kalıyorsunuz. Bunun ekibi var, fizyoterapisti var şusu var busu var. Dünya kazan siz kepçe ekip halinde turnuvadan turnavaya gideceksiniz, oteli uçağı zartı zurtu inanılmaz paralar ve elit seviyeye çıkana kadar hepsi sizin cebinize bakıyor.

Özetle çok zengin değilseniz ya da zengin sponsorlarınız yoksa ilerlemek pek mümkün değil. Ama amatör seviyede, hobi olarak hiç de pahalı bir spor değil.
0
thracia
(16.07.25)
(14)

Herkesin çocuğu Koç Kolejinden mezun oluyor?

hunharca ben
Televizyon ve müzik camiasından Feridun Düzağaç, Emek Ege ve bir çok ünlü ismin oğulları, kızları çok öenmli liselerden mezun olmuşlar.Bu sanatçıların ya da sunucuların evlatları Koç Koleji ve St. Georg Avusturya Lisesi ve Ticaret Okulu gibi yerleri kazanmak için hakettiğini düşünüyor musunuz?Bunlar
Televizyon ve müzik camiasından Feridun Düzağaç, Emek Ege ve bir çok ünlü ismin oğulları, kızları çok öenmli liselerden mezun olmuşlar.

Bu sanatçıların ya da sunucuların evlatları Koç Koleji ve St. Georg Avusturya Lisesi ve Ticaret Okulu gibi yerleri kazanmak için hakettiğini düşünüyor musunuz?


Bunlar benim şuan denk geldiklerim, eminim fazlası da vardır.
0
hunharca ben
(15.07.25)
paran varsa gitmene de gerek.
0
designer
(15.07.25)
giris taban puani var ama o taban puana sahip olmak zor birsey degil
0
designer
(15.07.25)
koc koleji, avusturya lisesi falan özel okullar. bir hakedilmislik yok.
özel liselere benim zamanimda anadolu lisesini kazanamayan zenginler giderdi.
3. yerlestirmede bile acik kalanlar, parayi basar lise dö san benuga'ya, san josef'e falan girerlerdi.
günümüzde sinav sartlari cok zorsa bilmem.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(15.07.25)
Anaokulundan itibaren iyi eğitim alıyorlar. Gittikleri okullarda eğitim ciddiye alınıyor, gerekirse özel dersle destekleniyorlar. Ekonomik yönden kaygı da olmayınca çocuk için gün içinde güzel bir program yapılıp buna kolayca uyum sağlanabiliyor aileler tarafından. Yani bizim gibi işe gidince akşam ne yemek pişirecekleri, pazara gitmek için zaman ayır aşarı, ev temizliği, ütü vb dertleri olmuyor. Tatile çıkabiliyor çocuğun okul motivasyonunu yüksek tutabiliyorlar.
Benim oğlum geçen gün televizyonda gördüğü bir belgeselden sonra bana dönüp anne biz de turist olalım mı Bir gün diye sordu. Çünkü 9 yaşında ve hayatında iki kere Ankara'ya teyzesinin yanına, 2 kere de Ortaca'ya kuzenimin yanına gitti tatile. Otel bilmiyor, yabancı ülke, başka bir şehir bilmiyor. Bu çocuğu da sadece okul ve eğitim motivasyonunda tutmak zor çünkü hayatında başka bir şey yok. Kaldı ki ben yine çok şanslıyım yaşadığım yerde deniz, kamp, çiftçilik gibi pek çok şeyi deneyimleme şansı oldu.

O çocuklar da iyi eğitimin iyi bir gelecek olduğunu bizzat yaşayarak görüyorlar. Haliyle akademik motivasyonla da başarıları da yüksek. Zekalarını kullanmayı da becerip sınavları kazanıyorlarsa neden haketmesinler?
0
strawberry first
(15.07.25)
Çünkü parası olan o okullarda okuyabiliyor. Sınavla girilen Galatasay, İstanbul Erkek gibi okullarda pek ünlü çocuğu çıkmaz. Gerçi son lise geçiş sınavında 800e yakın birinci çıkmış, artık duyabiliriz.
0
asteriks
(15.07.25)
Bu okullar eskiden istedikleri gibi, kendi kriterleriyle öğrenci alıyorlardı. Son yıllarda bugünkü adı LGS olan sınav puanlarına göre alıyorlar. Ancak mutlaka zenginlere de kontenjan ayrılıyor diye düşünüyorum. Çok yüksek puanla giren " nispeten fakir" öğrenciler olduğu gibi, üniversiteye gitmeme gerek yok ya, babamın holdinginde çalışırım diyenler
de var. Yelpaze geniş. Ünlüleri mağdur etmiyorlar bir şekilde.
0
pro9it9is9
(15.07.25)
@pro9it9is9 'e katılıyorum. kendi sitesinde taban puan belirlemiş. (470) www.sg.k12.tr

baba turnede,anne nişantaşında üstüne anne-baba boşanmış. Buradan vaha çıkması zor bencede. Hepsinin de babası annesi yurdum insanı, gel gör torunlar oxford. Bu işte bir kast sistemi olmalı.

Örneğin Koç holding bünyesinde beyaz yaka olursan, koç ailem den yararlanıyorsun diye biliyorum. Bununda kendi içinde seviyeleri vardır. Olay en başta değinmediğim gibi para değil. 1-2 milyon bir şekilde verilir. 80kişi diyor kontenjan. LGS puanı değilde değilde, mal varlılığı sıralaması mı oluşturuluyor?

Fakirler param olsa diye, zenginler referans diye geziyorlar bu dünyada.
0
🌸hunharca ben
(15.07.25)
sabancıların büyüğü (hacı mıydı adı) saint benoit mezunu. o oraya girip mezun olduysa seviyeyi az çok düşünebilirsin. ama kapasitesiz ve gerçek umarsız zenginler enka’ya, hisar’a falan gidiyor. yabancı liselerin de ismi eskiden vardı.
0
deartheodosia
(15.07.25)
önce okullari ayiralim.
lise ya da üni fark etmez: robert, oxford, cambridge gibi okullar öyle siradan özel okullar degiller. buralara paran varsa da basarisizsan giremezsin, girsen bitiremezsin, ama zaten en basinda giremezsin.

ama siz soruyu Koc Lisesi ve St. Georg Avusturya Lisesi bazinda sormussunuz. bu okullarin ögrenci alim kriterleri bambaska.
ben ilkögretimi sisli terakki'de okudum, ailem parayi basti, ben okula girdim. lisede istesem gene terakki'ye devam edebilirdim ama iyi bir okul kazaninca o okula devam ettim.
benim ilk verdigim cevaptaki kriter St. Benoit gibi okullar ya da Koc gibi, Bilfen gibi, Terakki gibi okullar icindir. Oxford icin, Robert icin degil.
Sapla samani ayiralim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(15.07.25)
sinavlarda yapilan puanlar ile ailenin varligi arasinda ciddi korelasyon var zaten. yani o cocuklar ozel okullar, en iyi dersanelerde yetiserek gidiyorlar oralara. benim amerika'daki lisans okumus arkadaslarimin tamami hali vakti yerinde ailelerden geliyor. oncesinde de bahsettigin ozel okullarda okumus oluyorlar zaten. yani cocuk bu, toplumun kaynaklarini uzerine boca edince cocuk zaten donanimli, yetismis biri oluyor. mesela harvard'a giren turkler taniyorum. harvard gibi okullar ulke bazinda kota belirler. mesela atiyorum turkiye'den 10-15 kisi alacagiz bu sene gibi. bu cocuklar butun turkler arasinda yarisarak gelmiyor, kendi sosyal siniflarindakilerle yarisip harvard'a giriyor.

firsat esitligi oldugunun dusunulmesi cok komik. fakirlerin ses cikarmayip sigir gibi gudulmesi daha da komik. cok iyi yiyorlar kapitalizmin istersen yaparsin, birey her seydir masalini. dataya baktiginda gorulen trendler cok acik. hayattaki basariyi belirleyen parametrelere bakildiginda buyudugun zip code'un zenginliginin zekanin, egitiminin, vs vs diger her seyden daha onemli oldugu cikiyor. ama fakirler istisnalara bakip umutlanabiliyorlar. kendi etraflarindaki fakirlerin bir tik ustune cikabildiklerinde mutluluktan oluyorlar. fakirin fakire yaptigi nispet gibisi yoktur.

hak etmek diye bir mefhum cok yok dunyada. gucu olanin istedigini aldigi bir durum var. insanlik olarak bunun onune gececek sistemler yaratmaya calisiyoruz devlet gibi, sosyal sorumluluk gibi. ama cok zaman aliyor.
0
antikadimag
(15.07.25)
Şu anda sınavla aldıklarını bilmiyordum. Belirledikleri taban puanlar ne derece yüksek, yüzdelik dilim ne bilmiyorum. Muhtemelen bir kısmını sınav taban puanıyla alıyordur. Geri kalan zaten kendi öğrencileridir. 8. Sınıfta mezun ettiği öğrenciyi puanı tutmadı diye yollayacağını sanmıyorum. O da yine aynı şeye geliyor, paran varsa erkenden okula sokuyorsun, ordan üniversite mezuniyetine kadar yolu var. Bir de transfer kontenjanları varsa ki vardır ordan da sınav olmadan öğrenci alabilirler.

Robert bahsi geçen iki okuldan farklı olmakla beraber oraya da zamanında puanı yetmeyen çocuğu ikizi orda, ailesi de şöyle böyle harikadır diyerek kayıt etmişlerdi, medyaya yansımıştı.
0
asteriks
(15.07.25)
Avusturya lisesini gommussunuz de oraya oyle 100 soruda 70 dogru giremiyordun 90larda, simdi degistiyse bilmem. Bir arkadasim 90-91 cozerek girebilmisti.

Fransizlar benim zamanimda 70-75 asagisi ile almiyordu, simdi durum ne bilmiyorum, beli dusmustur.

Terakki'de o zamanlar 70 ile aliyordu ama ustune bir sinav daha yapiyordu, IQ testleri tarzi biseydi.

Firsat esitligi diye birsey yok, hayat adil degil. Zengin ailelerin cocuklarin "basarili olmaliyim" hirsi yok, cunku zaten herseyleri var neden kassinlar.
0
cooperr
(15.07.25)
Ortalık bayağı karışmış,

Önce düz koşulları konuşalım.bu sene yanılmıyorsam yuzde bir 478 puana denk geliyor.koç 470 den başladı,keza italyan,avusturya ticaret te bu puandalar,diğerleri yukarıya gidiyor.kısaca sadece paran olması düz giriş için yetersiz.önce sınavda başarılı olman lazım,sonra parasını ödemen lazım.burayı tercih edenlerin çoğunun direk tercihleri bu,puan yetmeyip anadolu lisesi tercih etme tercihleri yok.kısaca önemli bir kısım bunu hakederek ve ücretini ödeyerek gerçekleştiriyor.

Burada ayrıcalık olan kısım yabancı öğrenciler ve bazı okulların anlaşmalı oldukları ilk ve orta öğrenim okullarına ayrılan kontenjan.ama bu sayı yuzde 5 i geçmez.
0
duptıs
(15.07.25)
@antikadimag + 1

üniversite sınavında ilk 10 bine giren insanlara bakın, hepsi çok iyi liselerde okumuş, en pahalı dershanelere gitmiş, zilyon tane özel ders almış öğrenciler.

Boğaziçi devlet ünisi, ama büyük çoğunluğunun ailesi sosyo ekonomik düzeyi yüksek öğrenciler oluşturuyor. boğaziçi bilgisayar-elektrik elektronik ilk 1000 le kapatıyor neredeyse. Kimsenin yardımı olmadan, öyle ortalama bir aile ile bu sıralamaları yapmak imkansız. Çok ciddi bir çalışma gerekiyor, bu çalışmalar çocukluktan beri sağlanıyor. hiç bir çocuk durup dururken oyun oynamayak yerine gidip ders çalışmaz kimsenin yönlendirmesi olamdan. Boğaziçinde de anadolu çocukları var ama eğitim fakültesindeki öğrenciler genelde. o bölümlerin sıralaması da 50-60k falan.
0
substituent
(16.07.25)
(16)

yurt disinda yasayanlar, turkiye'den ne goturuyorsunuz?

lemmiwinks
1) turkiye ziyaretlerinizden donerken neler goturuyorsunuz bagajinizda (ucakta canta, arabada bagaj)?2) hic goturmemeniz gereken bir seyden ceza yediniz mi? (kara sinir kapisi ya da havaalani?)3) turkiye'den siparisle aldiginiz bir sey var mi? nasil?4) ozel degilse hangi ulke?
1) turkiye ziyaretlerinizden donerken neler goturuyorsunuz bagajinizda (ucakta canta, arabada bagaj)?
2) hic goturmemeniz gereken bir seyden ceza yediniz mi? (kara sinir kapisi ya da havaalani?)
3) turkiye'den siparisle aldiginiz bir sey var mi? nasil?
4) ozel degilse hangi ulke?
0
lemmiwinks
(14.07.25)
Türkiye'de olup da Avrupa'da olmayan bir sey olabilir mi ?

Ve yine Türkiye'de ve Avrupa'da olan bkr sey Türkiye'de daha kaliteli olabilir mi ?

Son olarak Türkiye'de daha ucuza gelmesi söz konusu olabilir mi ?
0
feastofthedamned
(14.07.25)
Salep, özel bir pul biber, bozic antep fıstığı.
Şu üçlü dışında hiçbir şey çünkü yüzde 99 her şey bulunuyor burada.
Bir de ofise ya baklava ya da su lokumlu kuruyemisli paketlerden.
Fransa.
0
logisticsmanager
(14.07.25)
peynir'den ceza yiyen arkadasim var. buna dikkat edin. et vb ürünler zaten cok riskli.
ben genelde o risklere girmiyorum, ama mesela gecen gelisimde damla sakizli türk kahvesi aldim, baharat vb getirdim. ama genelde cogu sey buralarda da bulunuyor.
bir de vakumlatip enginar getirdim son gelisimde.
0
kaputt
(14.07.25)
Tuzlu fıstık (kırmızı kabuğunun üzerine tuz yapışmış, birahanelerde verilen gibi)
Devekuşu yumurtası
İlaç
0
michael_knight
(14.07.25)
Ben Türk kahvesi, nar ekşisi ve bazen iyi biber salçası (bunu teyzem Antep'te kendi yapıyor) götürüyorum sadece. Diger ülkeleri bilmiyorum ama benim yaşadığım ülkede Türk kahvesi tek çeşit satılıyor ve taze değil.

Peynir vs zaten yasak.

Hediyelik lokum, tatlı aldığım da oluyor dağıtmak için.

Çoğu şey zaten Avrupa'da da var. Baharatlarin da bence Türkiye'de çok daha kaliteli ve güzel olanları bulunuyor (tabii ben evde yapılanlara da erişim saglayabiliyorum) ama taşımıyorum.


Édit: aşağıda cevabı görünce "tabii ki" dedim, kitap ben de taşıyorum. Aklım yiyeceğe gittiği için sadece mutfak odaklı cevaplar verdim. Yoksa en son gelişimde çok güzel bir havlu seti de almıştım, onu da getirdim.
0
fraise
(14.07.25)
1-sarap, baharat (duzgun sumak, dolmalik üzüm, isot...), nadiren tekstil ürünü, taki.

2-hayir.

3-hayir.

4. almanya, italya, hollanda giris-cikis yaptigim ülkeler.
0
buf-e kür
(14.07.25)
@feast, sen nasil patolojik bir eziksin. Cok biliyorsun.

2- Peynirden ceza yiyen var. Türk peyniri ab‘de yok. Peynir et getirmek yasakmis. En son sebze meyveleri de yasaklamislar.

1-3: Mevsim sebzeleri getiriyorum. Mesela en son araka ve yesil erik getirdim. Bunlar türk marketinde oluyor sadece ve de pahali oluyor. Her zaman da olmuyor. Erik gördüm ama taze arala görmedim.
Cerez aliyorum. Daha ucuz tr‘de. Baklava getirdim bi de en son. Cok seviyorum. Serbetli türk tatlilar berlin‘de iyi sadece.

Ben telve makinesi getirdim. Telve satisi yok. Baska markalarin satisi vardi ama ben telve kullanmak istedim. Selamlique türk kahvesi aliyorum poset poset büyük ihtimalle siniri asiyorumdur. Bunu internetten annemin eve siparis ediyorum.

4- almanya
0
sonsuz
(14.07.25)
ütü bezi (burada var mi bilmiyorum acikcasi), perde diktirmistim o zaman buradan kat kat ucuzdu, bazi baharatlar (sumak, kimyon, guzel kirmizi biber, teyzemin yaptigi nane kurusu, zeytinyaginda kekik, zahter vs.), antep fistigi, yesil erik, corek otu, gercek nar eksisi, salca, dogal kozmetik - artik orada daha pahali gerci. vs. vs.
Oklava siparisi almistim, gul suyu , gul receli isteyen oldu, ay coregi, tahinli corek, turk cayi aldigim siparisler arasinda. Bu siparisleri verenler hep yabanci.
0
kassiopeia
(14.07.25)
hemen her sey bulunuyor artik. sadece lojistik zincirinde bozulacak, bayatlayacak seyler getirilebilir. ben antep fistigi getiriyorum. amerika'nin california antep fistiklari kocaman tatsiz tuzsuz. turkce kitaplari da bulamiyorum. o yuzden kitap da getiriyorum.
0
antikadimag
(14.07.25)
Hatay biber salçası, kavurulmuş karışık kuruyemiş ve kabak çekirdeği, bilimum baharat, yeşil sivri biber çarliston gibi, eti cininden damak çikolatasına alaturka cipsine ne kadar ürün varsa hepsi olabilir. Mr. muscle mavi WC şeysi, sifonu basınca mavi mavi olan bu benim ülkemde net yok. Sarpişir içi pişirme kağıdı dışı folyo olan dava. Kuru pasta vs. Geçmişte peynir sucuk zeytin vs. getirmişliğim çok. Hiç yakalanmadım.

Daha migros alışverişi temelli söyledim tabii de oklavam, arçelik türk kahvesi makinam falan var trden getirdim.

Bir sonraki hedefim üstten grilli elektrikli mangal getirmek. Burada hiç benzeri ürün görmedim. amzn.eu şu gibi. Muhtemelen bu yasaktır güvenlik sebebiyle.

Litvanya.
0
wallcan
(14.07.25)
1) genelde ilaç vs azaldıysa onları yeniliyorum, tatlı lokum falan belki millete ikram etmeye. burda bazı ilaçları tane tane veriyorlar, lazım olunca da doktor randevusu bulunmuyor, mecbur getiriyorum.
2) şimdiye kadar yemedim, her türlü ilaç geçirdim sormadılar. yasak olan şeyler hakkında az çok fikrim var, peynirden yiyen çok oluyor da ordan buraya getircek kadar peynir sevdam yok.
3) yok
4) almanya
0
nahtoderfahrung
(14.07.25)
türkçe kitap
kuru domates
taze baharat
boza
kandil simidi
takviye ilaçlar/vitaminler
bir de çorap ve iç çamaşırı (avrupa'da pahalı)

her gittiğimde değişiyor. en son bunları getirdim.
0
sir gawain
(14.07.25)
usttekilere ek; havlu, zeytin
almanya
0
Ley
(14.07.25)
1 - tr'den kiyafet goturuyorum cogunlukla. yiyecek olarak taze cekilmis turk kahvesi, adacayi, ihlamur, tarhana gibi yurtdisinda bulmanin zor oldugu seyler olabilir.

2 - yemek icin ceza yemedim, ama yiyen arkadaslar oldu et/sut urunu getirdikleri icin.

3 - yok

4- kanada
0
cooperr
(15.07.25)
ben de cevap vereyim:

1) bazen turk kahvesi, peynir (1-2 kere risk aldim), konserve enginar getirmistik, ayiklanmis buzluga atmalik bezelye, annemden tarhana. bal. hanimin turkiye'den aldigi bazi dogal urunler (krem, sabun vs). baharat. turkce kitap. bunlarin hepsini burada bulabiliyorum bu arada, yalniz hepsi en iyi kalite olmayabiliyor. turkce kitap da sinirli tabi. ama tek bulamadigim trakya eski kasar ve bu cok uzucu.
2) yemedim, eski kasar getirecegim ama korkuyorum.
3) zeytinyagi ve zeytin aldim, daha once turkiye'de alisveris yaptigim bir yerdi. gelmesi, teslimati biraz sancili oldu. arabayla (minibus kamyon neyse) turkiye'den getiriyorlardi.
4) hollanda.
0
🌸lemmiwinks
(15.07.25)
Artik sadece kuruyemis goturuyorum. Bence Almanyadaki kuruyemisler pek lezzetli degil.
0
turkuaz
(15.07.25)
(15)

şu şarkıcıları dinleyen var mı?

messina123
tarkan, yıldız tilbe, bülent ersoy, gülben ergen, seda sayan.abartılı gelecek ama ben yıllardır bu kişileri dinleyen bir kişi görmedim. kim dinliyor bu kişileri ve neden bu kadar ünlüler?
tarkan, yıldız tilbe, bülent ersoy, gülben ergen, seda sayan.

abartılı gelecek ama ben yıllardır bu kişileri dinleyen bir kişi görmedim. kim dinliyor bu kişileri ve neden bu kadar ünlüler?
0
messina123
(14.07.25)
Ne kadar kalabalık bir ülke olduğumuzu unutuyoruz bazen.
0
amortisman
(14.07.25)
evde arkadaş ortamında rakı vs olduğunda bu sanatçıların bazılarını açtıran arkadaşlar oluyor ama tarkan her daim dinlenir be.
0
elektr10
(14.07.25)
tarkan ve yildiz tilbe evet, bulent ersoy rastlarsam, digerleri hayir.

yasiniz kucuk oldugundan sevmiyor olabilirsiniz, bu kadar unlu olmalari sacma gelebilir ama zamaninin en unlu kisileri bunlar, hala unlu olmalari da normal. biz yaslilar hala dinliyoruz, bir kismini seviyoruz, digerlerini sevmesek de biliyoruz.
0
lemmiwinks
(14.07.25)
Tarkan dinliyorum ben, seviyorum şarkılarını. Diğerleri özellikler gülben ergen ve seda sayan şarkıcı mı ondan bile emin değilim, hatırladığım şarkıları yok
0
hayalhayal
(14.07.25)
Şunu nerde duysam, işi gücü bırakır sonuna kadar dinlerim mesela.

www.youtube.com
0
Mirket
(14.07.25)
tarkan ve bülent ersoy'u dinliyorum. ilaveten sibel can, gülşen, ebru gündeş de dinliyorum.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(14.07.25)
ben de bunları dinleyen kimse görmedim. tarkan dahil.

1998 yılında okulda tarkan ın meşhur bir şarkısını söylerdi arkadaşlar. daha sonra hiç görmedim.

ben hayatımda ajda pekkan dinleyen de 1 kişi bile görmedim. yaşım neredeyse 40
0
ya ben lan neyse
(14.07.25)
Bunların ortak noktası Her kesime hitap eden müzikler yapıyorlar dinlenmeme şansları yok
0
olaylar olaylar
(14.07.25)
tarkan, yıldız tilbe, sezen aksu, hande yener, gülşen vs bunlar daima kendi listemdedir.
her yeni işleri olduklarında "acaba ne çıkarmışlar?" diye bakarım. gülben ergen'i de nedense sanki berbat bir şarkıcıymış gibi lanse ediyorlar ama bence kendisinin de çok güzel şarkıları var ki oğuzhan koç gibi tipleri saymazsak genelde hep kalburüstü sanatçılardan şarkılar alır.
0
m e b
(14.07.25)
tarkan, musti, tilbe ve bilumum 90'lar şarkıcılarını sıklıkla dinliyorum, ersoy falan özellikle açıp dinlemiyorum ama bazen denk gelirse dinlerim.
0
exlibris
(14.07.25)
Hiçbirini özellikle açıp dinlemiyorum. Belki kırk yılda bir Tarkan. Tarkan'ı dinleyenler var çevremde. Yıldız Tilbe'yi de 1 kere duydum. Onun dışındakilere denk gelmedim hiç.

Tarkan'ın grup ile alaka seviyesi: www.instagram.com
0
nawar
(14.07.25)
Tarkan’ı gayet severek ve sürekli dinliyorum.
0
ekimoloji
(14.07.25)
tarkan dinleyen gormedin mi? yok artik. tarkan dinlerim, yildiz tilbe de. bulent ersoy hemen hemen hic yok raki masalari disinda. gulben ve seda hic yok.
0
antikadimag
(14.07.25)
ben tarkan'in harbiye konser videolarini acip izliyorum. Yeni sarkilari berbat. Ama eski sarkilari ile turkiye'deki pop muzik citasini en tepeye cikarmis bi isimdir kendisi.
Digerlerini sevmiyorum ama yildiz tilbe'ye saygi duyarim.
0
sey mi dostum
(14.07.25)
arabada takanin birkac cdsi var, arada takar dinlerim.
yildiz bence fazla bagiriyor, onu kafam kaldirmiyor.
digerleriyle isim olmaz..
0
cooperr
(15.07.25)
(3)

key olmak diye bir tabir var mı?

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
"...ruhu ve amacı ile uygun olması, yani key olmaması..." diye bir cümle ne anlatmak istemektedir?
"...ruhu ve amacı ile uygun olması, yani key olmaması..." diye bir cümle ne anlatmak istemektedir?
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(14.07.25)
Yok öyle bir anlam.
Dil esnek bir sey. Istesen kullanirsin elbette. Ama standart ingilizcede direkt öyle bir anlam yok.
Sacma sapan bir cümle.
0
sonsuz
(14.07.25)
Key olmak diye bir şey yok. Anahtar-kilit ilişkisi diye bir deyim var. O da bu bağlama uygun mu bilmiyorum.
0
Lim5
(14.07.25)
cok key oldum bu soruya...
0
antikadimag
(14.07.25)
(18)

Yanınızda ne kadar nakit taşıyorsunuz?

put it in your appropriate place
Şahsen 300 ile 500 lira arası nakitle dolanıyorum. Normal harcamalarım hep kredi kartıyla.
Şahsen 300 ile 500 lira arası nakitle dolanıyorum. Normal harcamalarım hep kredi kartıyla.
0
put it in your appropriate place
(12.07.25)
2-3k.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(12.07.25)
hiç
0
koela
(12.07.25)
5k. Ulan elektrik gitti, poslar da gidiyor. Nakit çalışıyor adam, amele gibi ateme arayacaksın. Ama 99'u karttan yapıyorum. Kayıt kuyut kolay oluyor.
0
Shepard
(12.07.25)
Pazaryeri alışverişi ve bahşişler hariç asla nakit kullanmam. Yine de daima yanımda 500 ila 1000 lira arası nakit vardır. 500 ün altına düşersem hemen gider 500 çekerim.
0
Mirket
(12.07.25)
0-200 TL. Minibüse binmek için gerekiyor en fazla.
0
sekizdokuzon
(12.07.25)
bazen 0tl ama genelde maksimum 500tl. Nakit taşınacak gibi değil, alışverişe çıkınca yanımda 2 deste parayla gezmem gerekir.
0
kimlanbu
(12.07.25)
200-300 genelde
0
mor oje
(12.07.25)
500-1000, genelde bahşiş için kullanıyorum.
0
kojonotsuki
(12.07.25)
Birkaç bin. Nakit alışveriş yapıyorum hep.
0
encokbenisevinnolur
(12.07.25)
300 lei

hemen hemen 3 haftada bitiyor

bazı mekanlar nakit kabul ediyor

5 bira içsen bir gecede 50 lei gitti zaten

konsere gitsen 30 lei minimum
0
rain when i die
(12.07.25)
500-600 civarı, bittikçe cüzdana 1000-1500 eklerim. bir de ne olur ne olmaz diye bir 100-150 dolar bozuk para olarak durur.

normal market - gündelik harcamalar için nakit tutsak 5-6k ile gezmek lazım, çok yer tutar.
0
orpheus
(12.07.25)
300- 500 TL.
0
diyecevaplandı
(12.07.25)
0
0
antikadimag
(12.07.25)
500-1000 civarında.
Nadir de olsa peşin para ile çalışan dükkanlar ve taksiler için.
0
pro9it9is9
(12.07.25)
kredi kartı ile ödeme kabul ediyor gittiğim geldiğim neredeyse her yer.
etmezlerse zaten taşıdığım nakitle ödeyemem de hesabı.
sokak satıcısından simit alırım, kağıt mendil satan teyzeye veririm. hesabı ödedikten sonra bahşiş bırakmak istersem onu yaparım diye nakit taşıyorum.

20 - 200 arası banknotlar yanımda olunca rahat hissediyorum.
500 civarı yetiyor.

haftalarca nakitsiz dolaştığım da oluyor ama.
0
biseysorcaktim
(12.07.25)
Sıfır.
Bugün bakkala nakit ödiyim dedim, para üstü derdi yüzünden uğraştım durdum.
Dansöz ya da gırnatacıya takacak bir durum yoksa bulundurmuyorum.
0
Bruce
(13.07.25)
pazar alışverişi yapacağım gün hariç 500 den fazla nakit taşımam , pazar alışverişi içinde aynı gün parayı çeker varsa kalanıda hesaba tekrar atarım.

Kısaca , yüksek enflasyonu olan bir para birimini mümkün olduğunda az miktarda yanımda taşımaya çalışıyorum
0
Rao
(13.07.25)
Şu an cüzdanımda 10 lira para var. Normalde 750 tl civarı bulunduruyorum. Su simit vs dışında Nakit alışveriş yapmıyorum.

36 E İstanbul
0
lazor
(13.07.25)
(9)

Mülteci sayısı azaldı mı sizce de?

messina123
6 sene önce antepte yaşarken Türk’ten fazlalarmış gibi geliyordu. Sonra üsküdara taşındım. Sanki ilk zamanlar istanbulda da suriyeliler çok gibiydi ama son dönemde pek suriyeli görmez oldum. Bu belki iş hayatına atılmış olup daha kısıtlı sosyal çevrem olmasından, yaşadığım semtten ve artık toplu taş
6 sene önce antepte yaşarken Türk’ten fazlalarmış gibi geliyordu. Sonra üsküdara taşındım. Sanki ilk zamanlar istanbulda da suriyeliler çok gibiydi ama son dönemde pek suriyeli görmez oldum. Bu belki iş hayatına atılmış olup daha kısıtlı sosyal çevrem olmasından, yaşadığım semtten ve artık toplu taşımayı eskisi gibi kullanmıyor olmamdan da kaynaklanıyor olabilir tabi.
0
messina123
(11.07.25)
Gaziantep'te benim gördüğüm tek tük Suriye'ye dönüyorlar.Burda doğan veya büyüyen nesil gitmek istemiyor. Türkmen olanlar gitmek istemiyor. Burda düzen tutturanlar gitmek istemiyor. Korkanlar gitmek istemiyor. Antep'te hala sayıları çok fazla.
0
rodeocu
(11.07.25)
Genetik mutasyona uğradılar. Fenotipleri değişti.
0
runaway
(11.07.25)
antep'i bilmiyorum ama istanbul şişli için yaklaşık 5 sene önce buralarda çok fazlalardı. avm'lerde onlardan başkasını görmüyordum. cevahir avm'de onlardan başkası yoktu. etrafta da onların dükkanları, burgerci, kafe, berber vs açılıyordu. sadece gelip geçici değil, yaşıyorlardı da. pencereyi açınca bağırarak telefonda konuşan bir ortadoğulunun sesi geliyordu (arap ya da acem)

şimdilerde bu oran epey azaldı. yaklaşık 1 yıldır dikkatimi çekiyor bu.
avm'de hala çoklar ama eskisi kadar değiller.

kirada oturanlar yavaş yavaş taşındı. bazı dükkanları duruyor ama kimisi kapandı.

bir de ilk zamanlardaki kadar rahatsız edici ya da aşırı tavırları yok ve adapte oldular gibi geliyor (ya da biz kanıksadık)
0
biseysorcaktim
(11.07.25)
Gidenler oluyor ve azalıyorlar. Bizzat tanıdıklarım da ailece gitti. Esed rejimi en fazla zararı Türkiye'ye yakın bölgelerdeki Türkmen köylerine verdiğinden ve evler yerle bir olduğundan gidemeyenler de var.
Gitseler de evi yeniden yapmaları, tarla bahçeye yapılacak harcamalar derken zaten elde olmayan paranjn da çok daha fazlası gidecek.
0
diyecevaplandı
(11.07.25)
Yani gittikleri falan yok aslında.

Sadece eskiden daha homojen dagilmislardi, şimdi esenyurt vs gibi yerleri kendilerine merkez belirlediler.

Ekonomik şartlar, yaşam koşulları, çevreleri vs zamanla belirli merkezlerde toplanmalarina sebep oldu.

Yoksa azaldiklari falan yok.
0
makbur
(11.07.25)
ankara'dayım, benim yaşadığım mahallede arttı. bu krizin zirve zamanlarında bile sokaklarda tektük suriyeli görürdüm. şimdi her gece onların sesine uyanıyorum. öyle zengin muhitte filan da yaşamıyorum bu arada, merkezdeiym ama üç kuruşa duvarları dökülen bir evdeyim.
0
der meister
(11.07.25)
Azalmadilar. En son yilbasinda Taksim bunlarla doluydu.

Bu arada paki ve afganlar surileri yakaladi sayi olarak.
0
feastofthedamned
(11.07.25)
beylikdüzü için konuşuyorum pek giden yok en azından 9 bloklu 15 katlı sitede.
0
eja
(11.07.25)
kisisel tecrubelerden bunu anlamak zor olsa gerek. ama bircogunun dondugunu dusunuyorum. neden derseniz turkiye yasamasi cok zor bir ulke. su anda suriye stabiliteye kavustu ve sifirdan insa ediliyor. cok fazla firsat oldugunu dusunuyorum.
0
antikadimag
(12.07.25)
(10)

yurtdışında yaşamak için eğitim almak

biseysorcaktim
fen-edebiyat fakültesinden kıytırık bir lisans mezunuyum. bölümün adı sanı pek az biliniyor. zaten mezun olduğumdan beri yazılım geliştirici olarak çalışıyorum. backend, db, web falan derken bir kaç yıldır front-end çalışıyorum genelde mobile (react-native) üzerine.daha önce çalıştığım yerlerde anal
fen-edebiyat fakültesinden kıytırık bir lisans mezunuyum. bölümün adı sanı pek az biliniyor. zaten mezun olduğumdan beri yazılım geliştirici olarak çalışıyorum. backend, db, web falan derken bir kaç yıldır front-end çalışıyorum genelde mobile (react-native) üzerine.

daha önce çalıştığım yerlerde analytics gibi araç gereçlere ufak tefek bakmıştım az çok fikir sahibiyim.

yurtdışına 8-10bin euro para vererek yüksek lisans'a başlayan ve orada yaşayan arkadaşlarım var. çoğu almanya'da. ben de orayı düşünüyorum.

yurtdışından iş bulup gitmek benim için zorlayıcı ama yüksek lisans (ya da benzeri bir eğitim programı) ile gidip orada iş bulup yaşamak daha pratik geliyor. remote çalışıyorum şuanki işimde. oraya gidersem de şuanki işime devam edebilirim ve kazancım minimal olmak kaydıyla orası için yeterli.

açıkçası eğitim almak da istiyorum. lisans eğitimimin kabul edildiği, mesleki bilgimin üstüne biraz da eğitim katarak daha profesyonel olmak ve böylece yurtdışına taşınmak istiyorum. digital studies, digital management, data analytics, business analytics, digital transformation, technology management gibi isimlerle programlar varmış. lisans eğitimi olmasa da alaylı olarak cs alanınca çalışanları kabul ediyorlarmış.


iş ticarete dönmüş durumda. dönemine 10bin euro vereni kabul ediyor çoğu okul. var mı öyle "herhangi bir lisans mezununu kabul eden" programlar? yukarıdaki saydıklarımı chatgpt diyor ancak emin olamadım.

o programlarda "üniversitelerin matematik bölümünden mezun" ya da "cs alanında lisans yapmış" falan gibi şartları varsa beni kabul etmiyorlar. ama mesleki becerimi ve tecrübemi dikkate alıyorlarsa o bir kazanç artı olabilir benim için.

elimde ne var;
ingilizcem var. iş ya da eğitim alabilme yetkinliğinde. fransızca biliyorum b1 ama fransa'ya gitmek istemiyorum.
almanca'm çok temel. a1 değil ama öyle diyelim. eğitim ya da iş için kullanamam.
işim remote. oraya gitsem de şuanki işime devam edebilirim, şirket batmazsa tabi. şuanki gelirim avrupadaki net asgari ücretten daha yüksek.
daha önce hem uzun yaşadım yurtdışında hem turist olarak gittim. zorluklarını az çok biliyorum. can atmıyorum gitmeye ama yaşam standartı istanbul'dan hala yüksek.

yapıcı fikir ve önerilerinizi bekliyorum.
0
biseysorcaktim
(11.07.25)
Master = para. Parasını verirsen çok yüksek rankingli üniversiteler dışında her yerde mastera girersin.
0
runaway
(11.07.25)
master bittikten sonra nasıl yaşayacağım?
öğrenci iken çalışma izni veriliyor. tam mı yarım mı bilmiyorum.

giden herkes "buradaki 1.5 - 2 yılımda muhakkak bir yerden iş bulurum" diyerek mi gidiyor.
0
🌸biseysorcaktim
(11.07.25)
mış mişle bu yola girme, bu dediğin 3-4 yıl öncesi için olabilitesi olan bir konuydu şu an çok zor, özellikle IT piyasası yurtdışında da çok durgun ve türk kimliği ile iş bulmak zor çünkü firmaların sana sponsor olması gerekiyor. ben yerinde olsam iş bulamama durumuna göre de a b c planı ile giderdim.
Yurtdışındayımve It sektöründeyim bu fikrim buradan geliyor.
0
tuborg yesili
(11.07.25)
hocam sen almanya'da yüksek lisans'ını bitirdikten sonra yanlış hatırlamıyorsam 2 yıl daha oturum veriyorlar sana. bu 2 yılın içinde çalışma iznin de var tabii. iş bulunca oturumun öğrencilikten çıkıyor artık.

yüksek lisans ile kapağı atmak çok mantıklı hareket. okurken de ufaktan iş başvuruları yaparsın zaten öğrenci oturumunda da haftalık belirli bir çalışma saatin yer alıyor.

almanya'da daha kolay iş bulabilmen için almanca öğrenmeni tavsiye ederim.
0
elektr10
(11.07.25)
batinin gocmenlik yollari belli:

1 - iltica
2 - egitim
3 - evlilik

+ yuksek icin cikip kalan cok.
+ master=para tezsiz yaparsan dogru, ama ben bes parasiz gelip, tezli master ustune doktora yapip oturum alan cok insan gordum.
+para problemi varsa tezli master iyi bir opsiyon, kendine bir tane duzgun prof bulmana bakar. arastirma yapman lazim. insanlarin pek gitmek istemedikleri sehirlerde sansin daha yuksek olur.
+ tavsiyem anadilini bilmedigin ulkelerden uzak durman bu durumda almanya/fransa zaten eleniyor.
+ okuldan sonra olay sponsor bulmaya bakar, yani bir sirkete seni ise almaya ikna edeceksin.
+ diyelim ki is bulamadin, hersey boka sardi vizen bitti donmen lazim, care evlilik. kadinsan zaten bu zor degil. erkek isen o zaman sansin daha dusuk.
+ hicbiri olmuyorsa son care iltica ki tavsiye etmem.
0
cooperr
(11.07.25)
Beş parasız hiçbir yerde master yapamazsın. ABD'de fully funded denilen doktora programlarında bile öğrenciler aylık bir miktar cepten yiyorlar. Bu tip bedavacı hayaller sadece zaman kaybettirir. Avrupa'da bedava master yok. Sadece ucuzu pahalısı var.
0
runaway
(11.07.25)
@runaway, sorumun hiç bir yerinde beş parasız nasıl master yaparım demedim ki? benim zaten orada da geçinebileceğim ve uzaktan çalışabildiğim bir işim var. giderken cebimde biraz param da olacak. iki döneme 20 küsür veririm de, 50bin euro civarında para vermem gerekecekse evet o üzer.

benim kaygım lisansımın edebiyat mesleğimin ise yazılım olması üzerine.
yl için de bu konuda eğitim almak istiyorum, ki orada kaldığım süreçte gerekirse başka iş bulayım.
0
🌸biseysorcaktim
(11.07.25)
@biseysorcaktim

sana demedim onu. yukarıda cooper parasız gelip master yapmak falan demiş ona dedim.
0
runaway
(11.07.25)
Yani yazılım hakkında konuşulanlar çok iç açıcı değil de şunu yazmaya geldim;
Çoğu yerde (benim bildiğim) masteri kazansaniz da hesabinizda bloke para falan lazım.
Ve siz bu ülkelere "ben remote calisacagim" diyemzasiniz çünkü o ülkede yaşarken çalışıyor olacaksiniz. Direkt vize reddi olur.

Bir de benim bildiğim fransa yazılım konusunda gelecek için almanya'ya oranla bir tık daha iyi olabilir şu tarz şeyler sebebiyle;
www.euronews.com

Tabi bilgim yok. Zaten sevmediginiz yere de gitmeyin. Ben de almanya sevmem akdeniz kiyisi yok :(
0
logisticsmanager
(11.07.25)
dunya o eski dunya degil. 2015 ve sonrasi cayir cayir herkes goc etmeye basladi. dolayisiyla surecler de tikanmaya basladi. abd'ye gelenler su anda donmek zorunda kaliyor is yok cunku piyasada.
0
antikadimag
(12.07.25)
(8)

dsg hakkında

sir gawain
arabayı yenileme sürecindeyim ama dsg hakkında eleştiriler kafamı karıştırıyor. çevremde ve internette çok fazla dsg sevmeyen var ve eninde sonunda bu şanzımanın bozulacağından emin gibi konuşuyorlar. ama piyasadaki çoğu otomatik vites aracın şanzımanı ya dsg ya da onun aynısı olan ismi farklı çift
arabayı yenileme sürecindeyim ama dsg hakkında eleştiriler kafamı karıştırıyor. çevremde ve internette çok fazla dsg sevmeyen var ve eninde sonunda bu şanzımanın bozulacağından emin gibi konuşuyorlar. ama piyasadaki çoğu otomatik vites aracın şanzımanı ya dsg ya da onun aynısı olan ismi farklı çift kavramalı şanzımanlar. bu insanları ciddiye alırsam piyasada toyota ve honda’dan başka binilecek araç kalmıyor.

neyse uzun lafın kısası, dsg kullanan ve memnun olan birilerinden ikna edici cümleler duymaya ihtiyacım var. sizce de çok abartılmıyor mu bu dsg eleştirileri?

not: iki üç yaşında, maks. 30-40 bin km’de bir araç alacağım. bir vw alıp bu konuyu geçeyim istiyorum.
0
sir gawain
(09.07.25)
Benzer sürecten geçmiş biriyim. Golf alacakken vazgeçtim. Toyota aldım. Aradan yıllar gecti iyi ki diyorum golf almamışım.

Türkiye gibi ülkede birinci kural: kafan rahat olacak. Başlarım konforuna, süratına...

Maalesef dsg baş belası.
0
luluki
(09.07.25)
Skoda octavia'ya çok baktım ama dsg aleyhinde yorumlar sebebiyle geri durdum. Opel manuel vites ile devam.

Otomatik vites araçların manuele göre daha çok yaktığı da belirtiliyorken kullanımda kolaylık sağlasa dahi otomatiklerin arıza yapma olasılığını görmezden gelmek olmaz. Masrafı da büyük.
0
diyecevaplandı
(09.07.25)
Dsg vites geçişleri çok güzel.
Tek söyleyebileceğim olumlu şey bu:)

A3’ümü sırf dsg arızası yüzünden sattım, bu da söyleyebileceğim ikinci şey..

Araçlar mükemmel. Alabilirsiniz ama kenara 150-160bin tl dsg için ayırın ve hep orda kalsın.
0
artci sarsinti
(09.07.25)
Ablamlarda 2010 passat var. Geçen sene dsg arıza verdi 140binde arabaları 50 bine yaptırdılar halen kullanıyorlar. Benim araçta dsg ama yeni 5bin kmde daha. Herhalde 5. senede değiştiririm garantisinin bitmesine yakın.
0
mirty
(09.07.25)
Abi alacağın adamin nasıl kullandığını bilmiyorsun belki de dsg'nin tam da kullanilmamasi gerektiği gibi kullandı. Yani sıfır alsan neyse de ikinci el bence daha riskli.
Toyota gibi araçlarda bu risk daha az işte.
0
logisticsmanager
(09.07.25)
1) piyasada cogu aracta dsg veya cift kavramali sanziman yok. vw grubu araclarda var. bir de renault'da yaygin. onun disinda genelde spor araclarda falan oluyor. ama normal otomatiklerin cogu tork konvertorlu veya cvt.

2) benim aracta dsg var. 3 yildir bende ve 8 yasinda. bir problem yasamadim.

3) dsg cift kavrama kullanir ve diger otomatiklere gore daha komplekstir. bu nedenle sorun cikarma ihtimali prensip olarak daha yuksektir. bu nedenle daha sik bakim ister, ayrica daha hassastir. yani karmasik sistemler her zaman daha cok bakim ister veya sorun cikarir. ozellikle ikinci el alirsan belki bakim zamani gelmis bir arac alacaksin. hic degilse kavramalar asinacak. tork konvertoru sivi kullandigi icin cok daha az isiniyor. cift kavramada metal parcalari surekli temas ediyor ve daha fazla asinma var.

4) sonuc olarak bence dsg spor araclarda ve performansli suruste iyi. porsche alsam manuel yerine pdk almaya okey olurum mesela. ama gunluk suruste, dusuk hizlarda, trafikte iyi degil. daha fazla bozuldugu ve hassas oldugu dogrudur. mesela normalde vites gecisleri iyidir ama dusuk hizlardayken cok sarsabiliyor arabayi.

5) bunun ustune bir de turkiye gibi satis sonrasi hizmetlerin ve destegin dusuk oldugu bir ulkede garanti kapsaminda sayilmadigina dair bir suru hikaye okudum. yani atiyorum bakimlari yetkili serviste yapilmamis bir arac alirsan sanziman patladiginda problem.
0
antikadimag
(09.07.25)
2012'de sıfır Passat aldım 1.6 TDI bluemotion dsg. 2000 yılından beri araba kullanıyordum. 2005'ten beri araç sahibiydim. Kavrama, volan, mekatronik vs. tanımlarına dair zerre fikrim yoktu, kafam rahattı.

Dsg hayatı bana zehir etti, zehir..

2021'den beri corolla hybrid kullanıcısıyım. Kafam rahat...

Bence siz "DSG iyidir ya" diyen kişi aramayın.
0
yadigar
(10.07.25)
@mirty yazmış, 50bine dsg yapılmış, her usta bu kadar iyi niyetli değil. aynı tamir için 150 bin de isteyebilirdi.(belki de başkasının 10 bine yapacağı işe 50 bin de demiş olabilirler bilemeyiz.)

ayrıca sanayide ustalarla röportaj yapılan bir video vardı en çok sanayiye tamire gelen araçlar alman grubu diyor hepsi.
0
duyuruuser
(10.07.25)
(9)

sigarayı bıraktım - bir hafta oldu

biseysorcaktim
neredeyse 10 yıldır sosyal içiciyim. genelde ayda 1-2 tane içerdim. sonra ortalamam senede 3-4 pakete çıktı.geçen yıl itibariyle ortalama haftada 1 pakete çıktı. ama son aylarda 3-4 günde bir pakete kadar düştü. sık sık canım istiyordu. ciddi bir bağımlılığım yoktu ama buna rağmen nefesim bozulmaya
neredeyse 10 yıldır sosyal içiciyim.
genelde ayda 1-2 tane içerdim.
sonra ortalamam senede 3-4 pakete çıktı.
geçen yıl itibariyle ortalama haftada 1 pakete çıktı. ama son aylarda 3-4 günde bir pakete kadar düştü. sık sık canım istiyordu.

ciddi bir bağımlılığım yoktu ama buna rağmen nefesim bozulmaya başlamıştı.
30 yıldır günde bir paket içen insanlar gibi hırıltı olmaya başladı ve spor yaparken, hızlı yürürken nefes nefese kalmaya başladım.

1- ben çok yoğun sigara içmediğim halde neden bu sorunları yaşadım. benden çok daha fazla içenler böyle şeyler yaşamıyor.
2- ne kadar süre sonra bıraktım diyebileceğim? şimdi ufaktan canım istese de, hiç dayanılmayacak gibi değil. ne zaman nefesim vs düzelecek, ne kadar süre sonra ömrümde hiç sigara içmemiş gibi olacağım.
0
biseysorcaktim
(09.07.25)
2.

ben bu konuyu arastirmistim. bir seye bagimli oldugun zaman iyilesme sansin yok. sen artik bir bagimlisin. sigara icin özellikle cok fazla sigarayla bagdastirilan.

mesela amsterdam'da bir cafede cappucinoyla sigara ictin diyelim. 30 yil sonra tekrar amsterdam'a gidip cappucino ictiginde tekrardan sigara icme isteme potansiyelin var.
0
sonsuz
(09.07.25)
Önemli olan sigara içmenin verdiği zararı fark edip eyleme geçmiş olman. Öncelikle bu iradeyi gösterdiğin için tebrik ederim. Üç hafta içinde sigaranın sebep olduğu olumsuzlukların ortadan kalktığını fark edeceksin. Tekrar başlar mıyım diye korkma, başlasan da tekrar bitirme gücün içinde bir yerde hep var olacak.
0
sekizdokuzon
(09.07.25)
benim birinin sigarayı bıraktım demesini ciddiye alma eşiğim 6 ay içmemiş olması en az. sigarayı içmemek kolay, beraberinde sürekli sigara içtiğin alışkanlıkları değiştirmesi zor.
0
nahtoderfahrung
(09.07.25)
2-sigara içmek anlamsız geldiğinde. bir şeye bağımlı olduğunda iyileşme şansın kesinlikle var. fizyolojik bağımlılık illa ki bitiyor. önemli olan sigaraya yüklediğin anlamları birer birer çürütmen. hiç sigara içmemiş insanlara bile sigaranın keyifli/kederli zamanlarda bir dayanak olduğu fikri aşılanmış.
0
lazpalle
(09.07.25)
@ sonsuz'un söylediğinde doğruluk payı var. Yaşamış biri olarak anlatayım.

Okulda her tenefüs sigara içerdik. Okul bitti. Sigarayı hayatımdan defettim. Aradan 15 sene geçti. Benim için tamamen tarih oldu derken bir kursa gitmem gerekti. Yine dersler var ve yine teneffüs var. O an işte bir boşluk bir eksiklik hissediyorsun. Ama bu eksiklik hiç kimseyi tekrar sigaraya başlatmamıştır. Nefret ettiğin bir eski sevgilinin zamanında hoşuna gitmiş bir mimiğinin hatırlanması gibi bir his.

İlk bir haftayı devirdiysen işin zor kısmını halletmişsin. Bundan sonra her sabah biraz daha unutmuş olarak uyanacaksın ve sağlığın her geçen gün daha iyi olacak.
0
Mirket
(09.07.25)
2 sene civari senin dedigin gibi dusuk yogunluklu ictim. en az ictigim donemde 2 ayda bir paket, en cok ictigim donemde haftada 1 paket bitirmisimdir.

sigara benim icin stres seviyeme bagli bir olay. stres kaynagim cozuldukten beri 4 aydir agzima surmuyorum. zerre canim cekmiyor, aklima bile gelmiyor. asiri stres olacagim bir konu olmazsa icme ihtimalim yok.
0
antikadimag
(09.07.25)
1. Çünkü daha az sigara içmekle günde bir paket içmek arasında sağlık açısından çok büyük bir fark yok.

2. Ben yaklaşık bir seneden sonra "kullanmıyorum" demeye başlamıştım, on sene oldu. İlk aylarda ara sıra sigara isteği artıyor, öyle ataklar oldukça kendinize "yarım saat beklersem geçecek" diye hatırlatın :)
0
kobuzchu kiz
(09.07.25)
Vuducun kendini koruma refleksi var,
aralikli ictiginde ,vucud bagimli degil ve tepki gösteriyor,öksüruyorsun.
nikotine bagimlilik gelistikce özellikle 30 lu yaslardan sonra elin ayagin titremeye basliyor,

sigara uzun sureli bir intihar bicimi,
ölmüyorsun, ama hayattan zevkte alamaz hale geliyorsun.

nefes,koku,tad alma duyun kayboluyor,
sinirsel bozukluklara zemin hazirliyor..
0
designer
(09.07.25)
Bir süre bir kereden bir şey olmaz veya başkaları içiyor, ben içemiyorumlarla sınanabilirsiniz. Bu sürenin ne kadar olacağı ve nelerin tetikleyeceği kişiden kişiye değişiyor. Sigarayı bırakmasının birinci ayını sigara içerek kutlayan var. :)
Sağlığınız hızla iyileşecek. O hırıltılı solunum, eforla veya eforsuz nefes darlıkları birkaç haftada azalıp 1 ayda tamamen bitiyor. Birkaç hafta özellikle geceleri ciğerlerinizde temizlik olacağı için öksürük olabilir. Giderek tüm fiziksel, kimyasal ve psikolojik yoksunluk semptomları azalacak ve bitecek.
0
auroraaurora
(10.07.25)
(16)

Zeki Demirkubuz mu? Nuri Bilge Ceylan mı?

koela
Evet menemen soğanlı mı olur soğansız mı olur sorusunun klasikleşmesi gibi bu soru da günümüzün en popüler sorusu ve kıyaslaması. Sizce Zeki Demirkubuz'un filmleri mi daha iyi yoksa NBC'nin mi? ya da size hangisi daha çok hitap ediyor?Hangisi yönetmenlik ve senaristlikte daha başarılı, hangisinin oy
Evet menemen soğanlı mı olur soğansız mı olur sorusunun klasikleşmesi gibi bu soru da günümüzün en popüler sorusu ve kıyaslaması.

Sizce Zeki Demirkubuz'un filmleri mi daha iyi yoksa NBC'nin mi? ya da size hangisi daha çok hitap ediyor?

Hangisi yönetmenlik ve senaristlikte daha başarılı, hangisinin oyunculuk seçimleri daha iyi?

Bana göre Zeki Demirkubuz Nejat İşler'in söylediği gibi çünkü Zeki insan. Ve onun filmlerini daha çok izledim. Bana daha çok işleyen filmler onunkilerdi.
0
koela
(09.07.25)
yıldız tilbe-sezen aksu sorusu gibi.

zeki demirkubuz halka daha yakın duruyor ama nbc bence görsel olarak da, derinlik olarak da, anlatım olarak da çok daha başarılı.
0
m e b
(09.07.25)
nbc
0
jamswety
(09.07.25)
ikisi de birbirinden beter, yönetmen geçinen tipler.
0
feastofthedamned
(09.07.25)
zeki demirkubuzun yaldızı kazınınca altından cinsiyetçi, eril, küfürbaz, seviyesiz biri çıkıyor. filmleri de belli bir yaştan sonra insanda hiç karşılık bulmuyor, klişe bukowski sözleri gibi geliyor. ergenlikte pausede kalmış bir hali var.

nbc kendisini yaldızlamaya dahi ihtiyaç duymuyor, kendi dünyasında.

ayrıca meb+1
0
Phoebe
(09.07.25)
Reha Erdem.
0
auroraaurora
(09.07.25)
Nbc Orhan Pamuksa Demirkubuz Emrah Serbes.
0
thracia
(09.07.25)
Cook gençken Zeki Demirkubuz filmlerinin DVD lerini bulur izlerdim. Daha önce izlediğim hiçbir filme benzemediği için ilgimi çekmişti. NBC filmlerinden çok uzun süre keyif almadım ama zamanla bu denklem tersine döndü. NBC inanılmaz yetenekli, kendine has bir yönetmen, Zeki Demirkubuz ise sanki yıllardır aynı şeyi söylüyor. Zeki Demirkubuz'un yeni bir filmi çıksa merak edip izleyesim gelmez ama NBC ninkine bakarım.
0
sekizdokuzon
(09.07.25)
nuri bilge ceylanın diyalogları inanılmaz yapay, ben zeki demirkubuzu daha cok seviyorum o yüzden
0
tchuck
(09.07.25)
ikisi de degil. ama nbc > demirkubuz.

nbc mesela kitap yazar gibi senaryo yaziyor. karakterler uzun, kitabi ve @tchuck'in dedigi gibi yapay konusmalar yapiyor. bunu yapmadan anlatamiyor sanirim meramini.

yine nbc elestirisi olarak hep ayni temayi anlatiyor. "egitimli insanin tasradaki bunalimi" ve tasrali insanla yasadigi kontrast. abicim 1 film cekersin 2 cekersin ayni konuda. adam bir zamanlar anadolu'dan beri 15 yildir ayni temayi farkli hikayelerle anlatiyor.

demirkubuz'a hic girmiyorum.

ben turk yonetmenlerden en cok tolga karacelik'i begeniyorum galiba.
0
antikadimag
(09.07.25)
Meb analojide nokta atisi yapmis. Insansa insan, bana ne ki? Yakin arkadasim mi olacak, hayatimin neresine koyayim bu bilgiyi simdi?

NBC seviyorum. Zeki, bir iki film cekti, sonrasindaki isleri vasat veya vasatin altinda. Kendini bir adim ileriye goturmedi, keske goturseydi de birkac sene onceki kahvehane atismalari yerine, filmlerini, islerini konusuyor olsaydik.
0
buf-e kür
(09.07.25)
NBC cok bariz sekilde.Insanlarin filmlerinde kusur bulmaya calismasina bakmayin.COk derinlikli, muhtesem filmleri var
0
turkuaz
(09.07.25)
sinematografi ve görüntü olarak nbc. iyi bir fotoğrafçı olmasının ekmeğini yiyor. zd ise diyalog ve senaryo bakımından daha tatminkar geliyor.
0
onheil
(09.07.25)
ikisi de değil ama illa birini seçeceksem nbc. zeki demirkubuz’un halı sahacı toksik erkekliği çekilmiyor. nbc’nin hikayeleri (karısının da etkisiyle) daha cinsiyetsiz en azından.
0
sir gawain
(09.07.25)
Zeki iyice boş konuşan, unutulunca kariyerini nuri nin üzerine kurmaya çalışan küfürbaz, hava yapan ergen irisi oldu. Zamanında iyidi. Masumiyet hele yeraltı çok iyidir. Sonra hep kendini tekrar etti. Yeni bi anlatış getiremedi.

Nuri yse hep yenilendi. Ortalıkta gezip racon kesmedi. Çıtayı hep yükseltti. Ve haddini biliyor. Mesela Son filmi cortladı. Bi daha film çekmeyeceğim diyor.
0
luluki
(09.07.25)
NBC
0
deartheodosia
(09.07.25)
nbc aynı filmin değişik veriyonlarını çekiyor gibi. kubuz ise daha renkli daha değişik ortam ve hikayelerle dolu. nbc nin filmini 2. kez izlemek istemeyebilirsiniz ama kubuzun aynı filmini defalarca izleyebiliyorsunuz. en azından ben de öyle.
0
ground
(10.07.25)
(18)

size her şeyin doğalını isteme hakkınızın olduğunu düşündüren nedir?

m e b
selamlar.soru biraz yargılayıcı gibi olmuş ama cidden merak ettiğim konulardan biri.mesela ülkemizde tarım-hayvancılık bitti, hiç doğal bir şey kalmadı diye serzenişlerde bulunuyoruz vs vs. örneğin ne kadar teşvik verilirse verilsin ben hayvancılık-tarımcılıkla uğraşmak istemem, istanbul'dan ayrılıp
selamlar.

soru biraz yargılayıcı gibi olmuş ama cidden merak ettiğim konulardan biri.

mesela ülkemizde tarım-hayvancılık bitti, hiç doğal bir şey kalmadı diye serzenişlerde bulunuyoruz vs vs. örneğin ne kadar teşvik verilirse verilsin ben hayvancılık-tarımcılıkla uğraşmak istemem, istanbul'dan ayrılıp mevsimsel koşulları gözeterek profesyonel/konvansiyonel üretime geçmek istemem. sanıyorum ki çoğu kişi de mevcut işindeki rahatlığından feragat edip de bu tür işlere girmez. girmek istese zaten bu konuyu konuşmazdık.

kısacası, üretmeye gönüllü olmayıp aynı zamanda mevsimi dışında ürünler tüketmek ve bu ürünlerin hem sürekli hem de doğal olmasını istemek, bu üretimi de başkaları yapsın istemek hakkımız mıdır size göre?
0
m e b
(09.07.25)
Yani yasamak icin birseyler yememiz lazim. :) "mesela ülkemizde tarım-hayvancılık bitti" neye gore bitti, daha az mi uretiyoruz?

Gunumuz sartlarinda hem az para verip, hem cok dogal olsun demeye hakkimiz var desek de piyasa gercekleri cok farkli. Sonucta belirttiginiz gibi kimse bu isleri yapmak istemiyor, tarim-hayvancilikla ugrasana kiz bile vermek istemiyorlar. Ulkemizde bu isler rezillik olarak goruluyor, biraz da oyle zaten. Neyse gunun sonunda parasi olan en iyisini aliyor, fakirler de ne bulursa onu aliyor. Onlarin dogal arayisi falan yok zaten uygun fiyatli bulup aliyorlar.
0
mbond
(09.07.25)
ayni mantikla demokratik bir ulkede yasama hakkimizda yok.
bir cogumuz bir stk, sendika, parti uyesi degiliz, aktif bir mucadele vermiyoruz o zaman boyle bir hakkimiz da olmamali.

tarim konusunda ne kadar yazsak eksik kalir, sadece konuya yaklasim konusunda bir ornek vermek istedim.
0
bay b
(09.07.25)
ailem çiftçi ben de üzüm bağlarının arasında büyüdüm, ünide iken bile yazları yardıma giderdim. çok da severim. ancak üretici - çok büyük ölçekliler dışında- gerçekten zor durumda. insanca yaşamaya yeteceğini bilsem zaten çok ciddi bir meslek alternatifi olurdu benim için.

hak meselesi değil bence bu arada, serbest piyasa ekonomisinde arz/talep dengesine bakar. talep varsa birileri her zaman üretir. ancak doğal/organik tarafına gelirsek kocca bir aldatmaca. belli başlı değerler var gıda kodeksinin belirlediği organik/doğal etiketiyle satışa sunulabilmesi için; arkası çok aranmıyor.

zaten ata tohum da artık neredeyse yok olduğu için monsantonun (vb. büyük tohum firmaları) ıslah ettiği tohumlar kullanılıyor çoğunlukla. bu tohumları da yetiştirme standartları var. belirlenmiş ölçüde ilaç kullanmadan, bu tohumları kullanmadan günümüzde insanın gıda ihtiyacını gidermek gerçek dışı. biraz distopik ama ne yazık ki bilgim dahilinde durum aşağı yukarı bu şekilde.

organik/doğal ürün yetiştirilmesi gerçekten çok zor süreç ve üründen alınan verim de çok düşük. bu yüzden de haliyle fiyatlar fazlasıyla fahiş.
0
lüzumsuz adam
(09.07.25)
İnsanların çiftçi olmamasının nedeni getirisiyle götürüsünün birbirini tutmaması. Onca riske ve fiziksel emeğe istinaden asgari ücrete yakın bir para kazanacak adam bunu gidip başka bir işle çok daha kolay bir şekilde yapabiliyorsa tabi ki çiftçilikle uğraşmaz. Kaldı ki çözümün çiftçi nüfusunu arttırmakla ne kadar alakası olduğu da tartışılır, zira endüstriyel tarım artık yüksek teknolojinin, bir sürü bilimsel ekim tekniğinin, gübrenin, katkı maddesinin vb. kullanıldığı sermaye yoğun bir alan. Örneğin Hollanda bunu yaparken siz gidip klasik yöntemlerle bunlarla zaten rekabet edemezsiniz.

Doğallık konusu da biraz bununla alakalı: "Doğal" diye bir şey yok; milyonlarca insana yetecek gıdayı üretmek için ona göre geliştirilmiş tohum, gübre, katkı maddesi, ilaç vb. lazım. İnsanlar çiftçiler can sıkıntısından ya da parayı bol bulduklarından bunlara tınla para gömüyor sanıyor herhalde... Sorun bunların kullanılmasından öte çoğunlukla yanlış kullanılması, ortada doğru dürüst devlet denetimi olmayınca da zehir tüketiliyor.

Diğer yandan "Gidip X olmak istemiyorsan daha iyisini talep etme hakkın yok" anlamsız bir mantık. Daha iyi futbol izlemek istiyorsak futbol kulübü başkanı, restoranda daha iyi yemek yemek istiyorsak ahçı, daha kaliteli tişört giymek istiyorsak konfeksiyoncu mu olacağı bu mantıkla? Koca bir sektör, onun nasıl denetlenip nasıl yönetileceği devletin işi, daha iyi/doğal vb. gıda tüketmek isteyen bireylerin değil.
0
salihdt
(09.07.25)
tarımı gönüllülük işine düşürenler utanmalı ya. senin istanbuldan(neresinden çok merak ettim) feragat etmene gerek yok ki tarıma dönüş olsa bir anda sudan cıkmıs balık gibi olmaz adım adım ilerlemeli, teşviki çok olmalı, yapanlar övmeli(beyaz yakaya geçiş dönemi gibi) vs. insanlara yeterli maddi imkan sağlanırsa terk etmeyecekleri şehir de yok. bireysel bakarak zaten hataya düşüyorsunuz. sosyal hayatın anlamı bu.
0
ala09
(09.07.25)
Yukarıdakilere katılıyorum, bir toplumda yaşıyoruz ve iş bölümü yapıyoruz. Bu mantıkla hastalanınca doktora da gitmeye de hakkınız olmuyor mesela.
0
peki madem
(09.07.25)
Meyve sebze uretmesek de biz de sonucta birsey uretiyoruz.
Birseyi istemek icin illa o seyi uretiyor olmak mi gerekiyor?
0
nuevo
(09.07.25)
Sizin mantığıniza göre mesela belli bir süre işsiz kalan birinin o süre zarfında hiçbir toplumsal haktan faydalanamamasi gerekir çünkü üretmiyor hakkı yok. Ya da emekli vs olanların, ya da geçmişte 40 yaşında falan emekli olanların da.

Ha demek istediğiniz "hem herkes şikayet ediyor hem kimse elini taşın altına koymuyor" ise katiliyorum buna.
0
encokbenisevinnolur
(09.07.25)
galiba tam izah edemedim, onu görüyorum.

benim vurgulamak istediğim şey ideal ve sosyal yaşamın gerekliliği üzerinden meslek ayrımına gitmek değildi ki... daha çok kişisel anlamda kişinin kendine sorabileceği "ulan bu işi ben de yapmam. yapmayanlar da olabilir ve yapanların azlığı sebebiyle talep ettiğim şeylerde kalitesizlik/yetersizlik/memnuniyetsizlik olabilir. ben bu işlerle ilgilenmeyeceksem neden başkalarından bu işle ilgilenmesini istiyorum?" gibi bir eleştirel soruydu.
0
🌸m e b
(09.07.25)
Olaya çok yanlış bakıyorsunuz. Herkes, dilediğini ister. Bunda bir sorun yok.

Bunları yemek için bir takım kişilerin, bu işlerde çalışması ve bu kişilerin gönlünü yapmak lazım diyorsanız, bunda haklısınız. Ancak bunu sade vatandaş yapamaz. Devlet denen organizmanın bunu yapması lazım. Ne kadar, hangi cins domates, nerede yetişecek, ne kadarı salça olacak? Ne kadarı ihracata gidecek? Hangi cins ilaçlar ve ne kadar kullanılacak? vs. vs. Hepsinin planlanması ve regülasyonların koyulması lazım.

Biz de artık devlet = tek kişi olduğu için, her şeye yetişemiyor.


.
0
kartallar yuksek ucar
(09.07.25)
kendin yapmayı istemediğin için sanki kimse yapmak istemiyormuş gibi düşünebilecek kadar özgüveni nereden buluyorsunuz merak ediyorum.

seralar bulunalı çok oldu ve belki inanmazsınız ama buradan üretilen ürünler satılarak karşılığında para kazanılabiliyor ve bence bu üretim için yeterince teşvik edici.

ayrıca şahsen her şeyin doğalını istemeyi bırakalı çok oldu, hileli olmasın derdine düştük bilginize.
0
duyuruuser
(09.07.25)
Hakkımızdır.
Burada yanlış yönetim politikalarının sonucu biz bu sağlıksız gıdalara maruz kalıyoruz.
Mesela Cargill istedi diye cumhurbaşkanı paketli gıdalardaki glukoz oranını değiştirdi.
Ya da mesela aynı mantıkla rusyanın kabul etmediği domatesi biz yiyorsak rusya da ithal etmesine ve üretmemesine rağmen vatandaşını gözetip bunu almıyorsa bizdeki bakan da "pestisit oranını vatandaşın bilmesine gerek yok" diyorsa sülalelerine sövsem yine hakkımdır diyorum.
0
Kediyi üzdün
(09.07.25)
@duyuruuser: çünkü tarım ülkesi olmamamızdan? çünkü tarımın gsyih'deki payının düşüklüğünden? çünkü tarımda dışa bağlı oluşumuzdan? çünkü köy-kırsal yaşamdan şehirlere göç edişinden? çünkü tarım kültürünün ülkemizde hala oturmamasından?
0
🌸m e b
(09.07.25)
normal olan doğal olması değil mi? yani anormal bir durumu istemiyoruz ki? zaten olması gerekeni istiyoruz? ne bileyim, kafam kadar domates olsun demiyoruz mesela, domates temiz bir toprakta yetişsin istiyoruz, çöplerin atıldığı, plastik parçalarının gömüldüğü bir toprakta değil, sunni gübre yerine kompost ile yetişsin diyoruz, tarım zehiri kullanılmasın, kullanılması elzem ise, kullanan kişiler eğitilsin, 15 gün ömrü olan zehiri attıktan sonra 7 nci günde toplanıp insanlara satılmasın, abi az daha koy etkili olsun kafası ile kullanılmasın, dönüm/kök başı şu kadar su için bu kadar ml ise o kadar kullanılsın istiyoruz.

gdo'lu gıdalar da bir sorun, sadece daha yuvarlak ve daha parlak görünüyor, tüketici bunu tercih ediyor diye genetiği ile oynanmış ve uzun süreli etkilerini bilmediğimiz ürünleri istemiyoruz. bu bir tercih olabilir, iki ürünü yan yana koyarsın kim neyi tercih edecekse eder. öyle bir tercih hakkı sunulmuyor.

sen belki çalıştığın konum/kurum açısından rahatsındır, tarım/hayvancılık ile uğraşmak istemezsin, başkasına zul gelir, senin hayatını yaşamak istemez. zul gelenler de ayrılıp çiftlik falan uğraşıyor bir şeyler zaten.

üreticinin yozlaşmasını istemiyoruz, üreticinin çakallık yapmasını istemiyoruz, elbette yapanlar çıkacaktır, milyonlarca insan var sonuçta, onlarında denetlemeye takılmasını istiyoruz.

doğalı derken, olması gerekeni istemek normal. sahte bal, sahte margarin, sahte yağ, sahte ürün/hizmet istemek garip.
0
selam
(09.07.25)
valla bana kalırsa sadece var oluşum her şeyin en iyisini hak etmem için yeterli, çok megalomanca gelecek ama değil. ben isterim, istemeye devam edeceğim ister hükümetlerden, ister yerel yönetimlerden, ister evrenden, ister tanrıdan önüme kim gelirse. her şeyin en güzelini en doğalını istiyorum.

hee dersen ki kardeş peki isterken yaptığın bi şeyler var mı? var. mesela etiket okurum, üreticilerden daha az katkı maddesi kullananınkini satın alırım. hem kendi sağlığım için hem de çöp içerikli ürün üreten insanlara param gitmesin diye, bütçem yettiğince bazı ürünleri organik alırım mesela sirkeyi.

ya da daha iyi yaşam koşullarına sahip olmak için civarımda gördüğüm olumsuzlukları dile getirir, yerel yönetimlere dilekçe ile şikayet ederim. üretim yapmayı da çok isterdim, çeşitli araştırmalarım ve denemelerim oldu aronya berry yetiştirmek istedim mesela ama vakitsizlikten kaldı ama 2 tane aronya berry ağacım var, 3 yıl önce dikildi bu sezon meyve alırım diye umuyorum.

sorunuza cevap, ben kendime hak görüyorum her şeyin iyisini doğalını istemeyi
0
ofelia
(09.07.25)
Devlet bunun için var, vergiyi bunun için veriyoruz.

Dünyanın tarımsal ihracatı en yüksek olan ülkelerinde organik tarım alanındali iş gücü katılım oranını diğer alanlarla karşılaştırarak söylediğin denklemin yanlış olduğunu görebilirsin.
0
Bruce
(09.07.25)
e tabi hakkimiz her kompleks ekonomide oldugu gibi. uretmek dedigin seyi calisan herkes yapiyor ipsiz sapsiz gezmiyorsa. biri excel'de spreadsheet uretir biri tarlada domates.

ben istedigim urunu almak icin onu uretmek zorunda degilim. insan talep eder, arz varsa alir. arz yoksa talebi goren arz edip para kazanir. bundan daha dogal olan nedir anlamadim? bunu organik tarima degil her seye uyarlayabiliriz.
0
antikadimag
(09.07.25)
@m e b

Ben müzisyenim, anamın karnından itibaren üniversite bitene kadar Klasik Türk Müziği eğitimi aldım, şu anda da devlette Klasik Türk Müziği yapmakla görevliyim.

Sana soruyorum, bu milletin bir geçmişi, bir tarihi, çeşitli alanlarda oluşturduğu mirasları var. Biri de müzik mirası. Halkın çoğu dinlemiyor diye Klasik Türk Müziği yok olmalı mı sence? Peki sen yapabilir misin Klasik Türk Müziği? Yapmalı mısın? Her Klasik Türk Müziği dinlemek isteyen bunu yapmalı mı?

Hayır.

Ama yapamasa da dinlemeyi seviyorsa yahut sevmese bile kendi halkının tarihine ve mirasına saygısı varsa, bunların devamlılığı için, yeni nesillere aktarımı için uygun bir şeyler yapabilir değil mi? Daha doğrusu yapmalıdır.

Ne yapmalı mesela, Klasik Türk Müziği ne demek onu bi kafasında netleştirmeli mesela. Çocuğu veya yeğeni veya öğrencisi veya biri sorsa verecek doğru bir cevabı olmalı. Ayrıca belli başlı eserlere âşinâ olmalı, tavsiye edebilmeli. Müziği sanat halinde dinlerken eğlenceye meze etmemesi gerektiğini, bir âdâbının olduğunu bilmeli ve çevresine öğretebilmeli. Konser dinleme âdâbını bilmeli, müzisyenlere duyduğu saygıyı ve sevgiyi onlara kıyafetiyle, dakikliğiyle, dinlerkenki sessizliğiyle, rica edildiğinde alkışlamayışıyla... gösterebilmeli.

Bak, Klasik Türk Müziği yapmadığı halde destek oldu, varlığını sürdürmesine yardım etti, saygıyı devam ettirdi.

Yani sorunun cevabı, bir şeyin olmasını istemenin yeter sebebi her zaman onu yapmak değildir. Onun varlığına saygı göstermek de yeter sebeptir. Ben bir müzisyen olarak mali müşavirlik yapamam mesela, ama onun "şunu yapın şunu yapmayın" demesine kulak verir, sorum varsa sorup öğrenir, hatta mantığını anlamaya çalışır ve gerekeni yaparsam bir mali müşavirlik destekçisi olurum. Bu da hem o mesleği ve işi devam ettirir hem beni destekler.
0
muhayyer divan
(09.07.25)
(8)

Cilt bakımında olmazsa olmazınız ürünler var mı?

ekimoloji
Varsa hangileri? Ben ordinary’nin aha/bha, miseca’nın niacinamide serumunu seviyorum onun dışında bir içeriği sürekli kullanmıyorum sanki sürekli kullanınca etkisini göremiyor gibi hissediyorum.
Varsa hangileri? Ben ordinary’nin aha/bha, miseca’nın niacinamide serumunu seviyorum onun dışında bir içeriği sürekli kullanmıyorum sanki sürekli kullanınca etkisini göremiyor gibi hissediyorum.
0
ekimoloji
(09.07.25)
Güneş kremi Retinol (Retinoik Asit) C vitamini serumu Aha-Bha serum Niacinamide sürekli kullandıklarım, ara ara da Arbutin ekliyorum duruma göre.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(09.07.25)
q10 icerikli kremler. bana cok iyi geliyor.
0
sonsuz
(09.07.25)
Güneş kremi yazma gereği duymamışım nemlendirici gibi sıradan geldiği için.
0
🌸ekimoloji
(09.07.25)
kiehl's brew rejuvenating facial essence ve night repair serumu, dr ceuracle yıkama jeli, alphascience regen kremi
0
ala09
(09.07.25)
Gunes kremi, nemlendirici, goz kremi. Baska bi sey yok. Anlamsiz ve uzun vadede zararli olacagini da dusunuyorum daha fazlasinin.
Gunes kremi shseido, nemlendirici clinique (kiehls aldim gecen bu da guzel, galiba artik onu alirim), goz kremi (estee lauder advanced night repair).
Bir de aklima gelirse advanced night repair serumunu sadece alnima suruyorum geceleri. Yanakta botoks etkisi gosteriyo krem bence duzenli kullanimda. Cogu kisi icin iyi olabilir ama ben sevmedim.
0
Kittie
(09.07.25)
Bir de la roche yuz yikama jeliyle biodermayi donusumlu kullaniyorum. Bence cok bile sey suruyorum yuzume :(
0
Kittie
(09.07.25)
Nemlendirici ve güneş kremi sadece. Marka takıntım yok herhangi birini kullanırım. Ama şu an Nemlendirici icin cerave, güneş kremi icin de la roche kullanıyorum. A bir de cerave'nin yuz temizleyici köpüklü jeli var.
0
Amaranta ursula
(09.07.25)
sadece gunes kremi.
0
antikadimag
(09.07.25)
(10)

eskinin forumları neye döndü

biseysorcaktim
2010-15'lere dek forumlar hala popülerdi.sanırım facebook grupları ile forumlar birer birer azaldı.ama artık facebook da eskisi kadar yaygın değil bir çok insan için. eskiden forumlarda gördüğümüz ihtiyacımızı şimdi nerede karşılıyoruz?şunu nasıl yaparım, bu nasıl olur gibi sorulardan bahsediyorum.b
2010-15'lere dek forumlar hala popülerdi.
sanırım facebook grupları ile forumlar birer birer azaldı.

ama artık facebook da eskisi kadar yaygın değil bir çok insan için.
eskiden forumlarda gördüğümüz ihtiyacımızı şimdi nerede karşılıyoruz?

şunu nasıl yaparım, bu nasıl olur gibi sorulardan bahsediyorum.
ben genelde bu amaçla burayı kullanıyorum.
arama motorlarında arıyorum -muhtemelen yerli/yabancı bi yerde bahsi geçmiştir.
bir de AI chatbotlara danışıyorum.

başkaları nerelere danışıyor?

koskoca internet büyük çoğunluk için instagram/twitter oldu gibime geliyor.

çoğunlukla iyi-kötü aradığımı buluyorum
ama kitlesi düzgün bir forum olsa güzel olurdu.


---
gerçi itiraf etmek gerek, forumların popüler olduğu zamanlarda kitle de içerik de çoğunlukla boş beleş şeylerdi. onun güzellemesini yapmak istemiyorum, ama yine de faydalı oluyordu.
0
biseysorcaktim
(09.07.25)
bir çok konuda hatta niş konularda facebook grupları hala en iyi kaynak.
teknoloji forumlarının bazıları yaşıyor, donanımhaber de yaşıyor buralarda da cevaplar geliyor.
0
duyuruuser
(09.07.25)
muhasebe ile ilgili konular için biz hala facebook grubu kullanıyoruz.

ya da şu sıralar epey karşıma çıkıyor, tesisat, tamirat, elektrik, elektronik, arduino, plak, otomobil vs. hepsi facebook grupları üzerinden yürüyor. her marka otomobilin ayrı grubu var mesela, hatta modellere göre birden fazla.
0
kibritsuyu
(09.07.25)
facebook grupları. inanılmaz aktifler. her sorduğunuza anında cevap geliyor.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(09.07.25)
Facebook +1
Facebook sahibi olmamın tek sebebi.
0
logisticsmanager
(09.07.25)
Reddit.

Facebook'un hâlâ yasadigina inananiyorum.
0
feastofthedamned
(09.07.25)
Güzel konu +rep. Eskiden wardom r10 iyinet forumtr gibi yerlerde gezinirdik. Şimdi gezdigim bir yer yok. Demek olay Facebook'ta dönüyormuş
0
onheil
(09.07.25)
forum işi 2005'te falan bitti hiç de öyle 2015 lere kadar sürmedi. frmtr gibi forumsiteleri kaldı sadece. r1o da zaten webmaster sitesi. facebook sonrası forum sitesi diye bir şey kalmadı.
0
koela
(09.07.25)
reddit. baska bir foruma ihtiyac yok. her sey derli toplu istedigin kitleyi bulup iletisime geciyorsun. bulamiyorsan sen yaratiyorsun.

quora.
0
antikadimag
(09.07.25)
Yerli icerik olarak facebook gruplari ve telegram gruplari. (Donanimhaber bitti, en azindan teknik konularda)

Yabanci icerik reddit. Muthis bilgili adamlar/kadinlar muthis yardimseverler hala.
0
brkylmz
(09.07.25)
Forum isi 2010 civari bitti
Inci + fb bitirdi. Fbnin sicramaya basladigi yillardi.
2005 forumlarin en iyi zamanlari. 2005te muadil yoktu yanilsam da mantiken bitemez gibi geliyor.
0
help im alive
(11.07.25)
(8)

plak kayıtlarının neden daha güzel olması

deranzo1
o gelen cızırtılı ses, ruhuna doğru üflenmesi, canlılık çok daha kaliteli değil mi? teknik detaylarını bilmiyorum ancak 60 senede daha ileriye gitmesi gerekmiyor muydu bu kayıt işinin? ne zaman plak kaydı dinlesem müzik dinlediğimi hissediyorum. bu nedendir yoksa ben mi hülya görmekteyim?çok net far
o gelen cızırtılı ses, ruhuna doğru üflenmesi, canlılık çok daha kaliteli değil mi? teknik detaylarını bilmiyorum ancak 60 senede daha ileriye gitmesi gerekmiyor muydu bu kayıt işinin? ne zaman plak kaydı dinlesem müzik dinlediğimi hissediyorum. bu nedendir yoksa ben mi hülya görmekteyim?


çok net fark yok mu ya?

open.spotify.com
www.youtube.com
0
deranzo1
(09.07.25)
Çünkü daha kaliteli. Bana da dijital hiçbir şey analog şeyler kadar kaliteli değilmiş gibi geliyor. Muhakkak ki bi fark var
0
olaylar olaylar
(09.07.25)
buna cogu kisi bir fark yok diyor ama bence de plaklar cok daha guzel geliyor kulaga.
0
antikadimag
(09.07.25)
Bence biraz nostaljik bakıyorsunuz. Ancak kalite sübjektif olmasa da güzellik öyle; haliyle analog kayıttaki kusurlar (Mesela bahsettiğiniz cızırtı) ve kendine ait tınısı onu sizin için daha otantik ve ilgi çekici yapıyor olabilir.
0
salihdt
(09.07.25)
romantizmden başka bir şey değil bence. adamlar bilmem kaç kanaldan kayıt alıp 3 boyutlu tertemiz milyon dolarlık ses sistemleri yapıyor. hâlâ çıkıp plak en güzeli ya demek biraz düz vites araba övmek gibi geliyor bana.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(09.07.25)
Teknik açıdan cd ve dijital kayıpsız kayıtlar elbette plaktan daha kaliteli. Aksi plağın doğasına aykırı. Fakat sizin hissettiğiniz biraz plasebo ile plak çaların ürettiği harmonik bozulmaların insan kulağına hoş gelmesinden ibaret. Tercih meselesi yani biraz. Kimisi hiç bozulmamış ses istiyor (cd gibi), kimisi bu teknik ‘kusurları’ daha çekici buluyor. standart bir dslr fotoğraf makinesi aslında son model iPhone’dan daha iyi resim verir fakat çoğunluk iPhone’nun kasıtlı olarak ‘bozduğu’ fotonun göze daha hoş geldiğini söyler. Tam doğru örnek olmadı ama anlaşıldı herhalde.
0
orient blue
(09.07.25)
Spotify ve YouTube gibi mecralardaki düşük kaliteli des kayıtlarını ana kartlara entegre ses kartlarına bağlı ortalama hoparlörler ya da asıl işlevi iletişim kurmaktan ibaret olan kablosuz olduğu için de bir miktar kayıp yaşayan kulaklıklarda müzik dinlemeye alışık olduğumuz için hissedilebilir fark olduğu doğru. Plak kaydı ve dinlediğimiz cihazlar elbette günümüz mp3'lerinden daha doyurucu. Kalanı için @orient blue +1

Bu arada cızırtı sesinden etkilenmek direkt romantizm. Cızırtısız temiz, güzel ses duyman lazım normalde ama o plaklar çok yapay gelir muhtemelen. Çünkü nostaljik ya da popüler havaya sahip değiller.
0
nawar
(09.07.25)
plak kayıdından dinlemek dijital kayıttan dinlemekten açık ara daha kaliteli.
çünkü dijital kayıt en temelde 0 ve 1 ile oluşuyor.
teknik detaylarını yanlış verebilirim o yüzden fazla detaya girmeyim ama ama mesela spotify premium en fazla 320kbit/s ses kalitesi veriyor. free'si 120-160 civarı.
bu ne demek?
1kbps -> 1000 bit demek. 1 bit ise 0 ve 1'lerin her biri
320 kbps -> 320000 bitrate anlamına geliyor 1 saniye içinde.

bir de sample rate diye bir şey var, o da videolardaki frame'e denk geliyor gibi düşünebiliriz.

nasıl ki videolar aslında farklı karelerin peşisıra slayt gösterisi gibi değişmesiyse, ses dosyaları da öyle.

bu kbit sayısı ne kadar yüksekse ses kalitesi o kadar iyi oluyor.
hatta tidal gibi lossless müzik veren yerler de var.

sen stream yerine flac, lossless, wav dinlersen ses kaybı minimum oluyor. ama yine de oluyor (analog -> dijital çevrimi olduğu için)

plaklarda ise böyle bir çevrim yok.
bitrate olarak tanımsız diyebiliriz. 0 ve 1 gibi fragmanlardan oluşmuyor, ses bir dalga formatı şeklinde.

o yüzden daha doğal geliyor.

bir de plakları bluetooth olmayan bir kulaklık ile dinlersek yine dijitalleştirmiş olmuyoruz ve sesi doğal duymaya devam ediyoruz. ancak bluetooth ile dinlersen o zaman bozulma olabilir. çünkü bluetooth'un çalışma mantığı da datayı nano-saniye cinsinden bölüm veri paketi olarak göndermek.

---
bu şeye benziyor.
çabuk bozulan, raf ömrü kısa olan doğal ve ev yapımı bir yiyecek ile, pazarlaması raflaması satması saklaması uzun olan ama lezzetinde kayıp olan başka bir ürünü kıyaslayamaya benziyor.

----
ama sizin verdiğiniz bu iki kayıttaki fark neden?
biri youtube biri spotify.
üstelik spotify'dakinin müzik kalitesi daha yüksek.

farklı mastering sürümleri olabilir, aynı kayıt değildir belki ya da işlenme biçimleri farklıdır.
spotify’daki sürüm fazla işlenmiş, “temizlenmiş” görünüyor. aşırı filtreli fotoğraf ya da yapay zeka ile restore edilip fps'si arttırılmış film gibi.
ama muhtemelen en büyük sebep nostalji algısı, hafif cızırtının verdiği “gerçeklik hissi” etkiliyor olabilir (plasebo etkisi).

benim plakçalarım var. basit bir ürün ama buna rağmen mutlu ediyor oradan dinlemek.
radyo ya da kasetten çıkan müziği de seviyorum çoğu zaman.
bunlar kesinlikle bitrate'i yüksek bir dijital kayıttan daha az kaliteli ama çok daha doyurucu ve keyif verici.
0
biseysorcaktim
(09.07.25)
teroride dijital analog farkı vs. ama eğer plağı direkt dinlemiyorsan yani arada youtube-spotify vs. bir platform varsa zaten dijital halini dinliyorsun. sana hoş gelen kısmı ses kalitesi değil nostalji hissi olmalı.
0
orpheus
(09.07.25)
(13)

Düzenli kitap okuyanlar

sekizdokuzon
Fictional kitaplar okuma listenizin kaçta kaçına denk geliyor? Neden fictional romanlar okuyorsunuz? Teşekkürler.
Fictional kitaplar okuma listenizin kaçta kaçına denk geliyor? Neden fictional romanlar okuyorsunuz?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(08.07.25)
su aralar %99'u cünkü rahatlamak icin okuyorum. kafam zaten 40 seyle dolu, sabahin 7:30'unda da calismaya baslamisim, eve geliyorum, bir de sahsen ghent katedralindeki poliptigin hikayesini okuyamicam.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(08.07.25)
Yılın ilk altı ayına baktım, kurgu kitaplar yüzde 56’sını oluşturmuş
Ruh halime göre değişiyor neden okuduğum. Nitelikli kurgu kitaplardan da çok şey öğreniyorum. İyi bir kurgu eserin gücünü, etkisini küçümseyemem
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(08.07.25)
Sadece kurgu okuyorum, çünkü içinde milyonlarca ibret var. Bi de oturduğum yerden bi sürü yer geziyorum, bi sürü insanla tanışıyorum.
0
ciglik
(09.07.25)
%10? belki daha az. universiteden sonra cok az fiction okudum. o da cok iyi referansi olan dostoyevski, tolstoy gibi klasiklerse veya cok iyi referans aldigim ilginc bir kitapsa.
0
antikadimag
(09.07.25)
Yarı yarıya - Bazısını sırf eğlence olsun diye okuyorum. Hele bir önceki kitap uzun ve akıcı olmayan bir kitapsa. Mesela Richard Osman'ın Cinayet Kulübü romanları çok iyi gidiyor. Bazısını da başlı başına sanat eseri olduğu için.
0
salihdt
(09.07.25)
'Fictional', kurgusal demekmiş Arkadaşlar. Siz de böyle cümlelerinizi İngilizce kelimelerle süsleyin. Daha havalı görünün.

Okuduğum kitap ilerlemiyorsa, okuyabilmek için şartları zorlamaya başlamışsam ikinci kitap olarak bir kurgu kitaba başlar, okumaya iki kitap paralel devam ederim.
0
Mirket
(09.07.25)
@mirket: andropozunu başka yerde yaşa
0
🌸sekizdokuzon
(09.07.25)
benim de %99'u. daha çok seviyorum açıkçası.
polisiye, gerilim çok severim.
arada bilim kurgu tarzı şeyler de okuyorum.
ipek sabahlık'ı okumuştum mesela 2-3 kitap öncesinde. biraz zor okudum çünkü alışmışım bu türe. iyi kurgu candır. eğer güzel tasarlandıysa 14 dalda oscar almış filmden daha çok sarar.
0
matilda
(09.07.25)
feminizm kitaplarini okumayi birakmalisin ve kitap okumayi azaltip, biraz da spor yapmalisin. depresyon ve hareketsizlik obeziteyi arttiriyor.
0
feastofthedamned
(09.07.25)
171 boya 65 kiloyum, uza.
0
🌸sekizdokuzon
(09.07.25)
fictional kitapları okumamın sebebi: can sıkıntısı.
0
koela
(09.07.25)
Kurgu da seviyorum ama elime ne geçerse okurum. İlk çağ tarihi de okurum, dünya tarihi de kurgu da.

Fictional olarak herhalde 3 kitaptan 1'i diyebilirim. Genelde kafa dağıtmak istediğimde Fictional romanlarına bakıyorum.
0
drako
(09.07.25)
ağır betimleme çekemeyeceksem fiction okuyorum, genelde çok konsantrasyon gerektirmeyen public yerlerde okuyorum.
0
9kuyruklukedi
(09.07.25)
(11)

Bu bir spekülasyon mu (Mekke diye bir yerin olmaması)

kizil karga
Yoksa doğru yanları olabilir mi?https://x.com/tekyolbilim/status/1942189108454944996?s=46&t=vDcUzHG6zvvcP0E_PkymRA
Yoksa doğru yanları olabilir mi?

x.com
0
kizil karga
(08.07.25)
Aşağıdaki videoda detaylı anlatıyor.
Yanlış hatırlamıyorsam özetle Kabe'nin aslında Petra'da olduğunu, sözkonusu dönemde Mekke diye bir şehrin olmadığını, Becca'nın Mekke'ye dönüştüğünü, Kıble'nin İslam'ın ilk döneminde burası olduğunu iddia ediyordu.

www.youtube.com
0
auroraaurora
(08.07.25)
Adamın salladığı ve carpittigi şuradan belli: Mesela peygamberin mezarını açıp antropolojik olarak incelemisler mi? Böyle bir şey mümkün değil oranın yasalarına göre, kaldı ki mezarın bulunduğu mescidin içine bile girilmiyor.

Diğer tarafı, (adamın mantığını ona uygulayalım) videodaki adam 70-80 yasinda olsun azami (görünüşe bakılırsa), bu tür ciddi araştırmalar yapmaya doktora düzeyinde başlarsa başlar, o da 25-30 yaşlardan itibaren mümkün.

Takıntılı bir hristiyan misyonere benziyor, sadece güldüm. Ruhi cenet ile anlaşma yapsa iyi kazanır emekliliginde rahat eder.
0
encokbenisevinnolur
(08.07.25)
Bu konu uzun zamandır tartışılan bir konu. mekke diye bir yerin olmaması değil, islamiyetin mekkede değil, petrada doğmuş olmasından bahsediliyor. kesin kanıtlanmış değil ama bazı kanıtları dikkate değer.

@encokbenisevinnolur: peygamberin mezarının açılmamış olması bu konuyu çürütmez aksine güçlendirir, islamiyetten kazanç sağlayan arapların tezlerini çürütür. çünkü peygamberin mezarı dahil bölgede hiç bir arkeolojik çalışmaya izin vermeyenler suudi yönetimi. belki de sonuçların kendileri açısından olumlu olmayacağını düşünüyorlardır.

yaş ile ilgili cevabın da mantıksız. bu mantığa göre 100 yaşını aşmamış kimsenin çalışmalarını dikkate almıyor olmalıyız.
0
abelardo
(08.07.25)
chatgpt'ye gore dogru degil.

Mekke’nin ismi MS 2. yüzyılda Ptolemaios’un haritalarında "Μακοράβα (Makoraba)" olarak geçer. Bu, Mekke’nin ilk tarihsel haritalarda adıyla geçtiği dönemdir.
Kanıt Durumu: Antik haritalar ve metinlerde geçer – en eski yazılı kanıtlardan biridir.
0
buenosdias
(08.07.25)
@abelardo: işte bu mantıkla bilim yapılmıyor, "izin vermiyorlar çünkü sakladıkları bir şey var" bu rontgenci kenar mahalle kocakarisi mantığı "perdeleri hep kapatıyorlar kesin içeride bir şeyler oluyor".

Yaş ile ilgili kastettiğim, twiterdaki "30 yıldır" vurgusuna binaen söyledim onu, 30 yıldır araştırıyor ama asıl kanıt teşkil edebilecek veri kaynaklarının kritik olanlarına erişimi yok. Bu da anlattıklarını gayriciddi yapıyor.
0
encokbenisevinnolur
(08.07.25)
İslam'ın aleyhine ne varsa
ona çalışan bir hesap.
Güya düşündüklerini bilimsel temele oturtmaya çalışıyorlar.

Diğer yandan arkeolojik kazılarda Kur'an-ı Kerim i kaynak/rehber olarak gören yabancı arkeologlar da yok değil.
0
diyecevaplandı
(08.07.25)
Adam akademi dünyasında karşılık bulamamış 2 kitap ve bir belgeseli olan tarih yazarı. TV'lerdeki Ortadoğu uzmanı gazeteciler gibi birşey.

Bunlardan Ortadoğu coğrafyasında çok var.Türkiye'de çok az da olsa karşılık bulması İngiliz kökenli olmasından dolayıdır.

Yanlışlanmaya değer bilimsel bilgi değil ama yine de karşı argümanlarla bazı yayınlar yapılmış.
0
hebanon
(08.07.25)
@encokbenisevinnolur ben izin vermiyorlar kesin bir şey var demedim. Çarpıtiyorsun. Söylediğin tezlerin hiç birisi tutarlı değil.

@buenosdias, bu yazdıklarının konu ile alakası yok. Mekke diye bir şey yok denmiyor. Soruyu soran başlığı yanlış açmış. İslamiyet Mekke'de doğmadi, Petrada doğdu diye bir tez var.
0
abelardo
(08.07.25)
Yo başlığı yanlış açmadım M.S. 800'den önce Mekke'ye dair arkeolojik bi kayıt yok diyor haritalarda Mekke diye bir yer yok diyor, demek ki böyle bir yer (iddiaya göre) yok, ben de bunu soruyorum.
0
🌸kizil karga
(08.07.25)
@abelardo: bunu demişsin:

"çünkü peygamberin mezarı dahil bölgede hiç bir arkeolojik çalışmaya izin vermeyenler suudi yönetimi. belki de sonuçların kendileri açısından olumlu olmayacağını düşünüyorlardır."

Türkçe ogretemeyecegim.

Ama tam videodaki adamın carpitici ve indirgeyici mantığını taşıyorsun. Itham et, karsindaki aksini kanitlasin. Banane hahah. Bilerek yapıyorsan ve çalışılmış/öğrenilmiş bir şeyse cidden hayranlık duydum.
0
encokbenisevinnolur
(08.07.25)
militan ateistler bunu cok yapiyor. isa, musa, muhammed aslinda yasamadi falan tarzinda sacmasapan pozitivist kafanin sacmaliklari. bu kafa geride birakilali bi 50 yil oluyor aslinda ama kalintilari hala yasiyor.

muhammed yasamadi oyle biri yoktu diyen de var mesela. isa yoktu falan diyorlar. tuhaf. cunku adam bakiyor net kanit yok o zaman olmadi diyor. pozitivizm iste. bosluklari dolduramiyorlar.
0
antikadimag
(08.07.25)
(11)

Araba nasıl park edilir?

avatar is back
1- Frene basılı tut > N’ye al el frenini çek > P’ye al > frenden ayağı çek2- Frene basılı tut > N’ye al el frenini çek > frenden ayağı çek > P’ye alOtomatik araçlar için hangisi doğru?
1- Frene basılı tut > N’ye al el frenini çek > P’ye al > frenden ayağı çek

2- Frene basılı tut > N’ye al el frenini çek > frenden ayağı çek > P’ye al

Otomatik araçlar için hangisi doğru?
0
avatar is back
(08.07.25)
2.
0
designer
(08.07.25)
@designer, şanzıman türünden türüne değişir mi bu? Dsg’de böyledir cvt’de tersidir diye?
0
🌸avatar is back
(08.07.25)
Yeni nesil sanzimanlarda hic birine gerek yok Direk P ye al birak diyorlar,

ama ben el frenini ceker,
bosta (N) iken ayak frenini birakip,elfrenine oturmasini sagliyorum sonra P.
0
designer
(08.07.25)
soguk eksi derecelerde
el frenini cekmek iyi olmayabilir,

ama araci kapatinca otomatik el freni cekiyor,

onu iptal etmesi nasildi ,suan hatrimda degil.
0
designer
(08.07.25)
ikisi arasında çok fark var mı bilmiyorum ama ben her zaman 2'yi yapıyorum. ayağı frenden çekip yükü tamamen el frenine bindiriyorum, öyle p'ye alıyorum.

not: cvt
0
sir gawain
(08.07.25)
egimli yerlerde park ederken gecerli bu diye biliyorum. duz yolda ne yaparsan yap.
0
antikadimag
(08.07.25)
2. Şanzımana yük bindirmemek sorun çıkarma ihtimalini düşürür.
0
onyx
(08.07.25)
yazı, kışı, eğimlisi, düzü, cvt'si, dsg'si

hiçbir ayrım olmadan 2. yöntemi kullanıyorum. 1. yöntemi kullananlar hakkında yorum yapmak istemiyorun. :d
0
emfuzi
(08.07.25)
Oha direkt,durup P ye alip kapatiyorum ben arabayi. tabii ki fren basili.

2 yi nasil yapiyorsunuz onu da anlamadim. Frene basmadan P ye gecmiyor.
0
wallcan
(08.07.25)
Park tamamlandıktan sonra (vites D'de ya da R'de, ayak frene basılı)

1) Vitesi N'ye getir.
2) El frenini çek.
3) Ayağı Frenden çek (Fren bırakılınca eğime göre araba minik hareket edip el frenine binecektir).
4) Ayakla frene tekrardan bas.
5) Vitesi P konumuna getir.
0
bobinhoo
(08.07.25)
Bobinhoo gibi yapiyorum. Her zaman. Yokus, duz farketmez
0
narod
(08.07.25)
(10)

bilgili zannediliyor musunuz?

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
yoksa hafife mi alınıyorsunuz?
yoksa hafife mi alınıyorsunuz?
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(06.07.25)
Ortamlarda her şeyi bilen adamım fakat bunu ukalalık düzeyinde değil paylaşımcılık şeklinde yaptığım için çevrem bundan rahatsız olmadı. Can sıkıntısından dolayı merak duygusu bende çocukluktan beri vardı. Üniversitede arkadaşlarım akademide devam edeyim diye teşvik ettiler ben olmadım. Muhtemelen khk ile üniversiteden atılmış olurdum :)
0
grimavi
(06.07.25)
90% hafife alinirim ama bunu sallamam. Ne de olsa kendine müslüman biriyim.
0
feastofthedamned
(06.07.25)
'zannedilmek' sözü soruya haddinden fazla olumsuzluk yüklememiş mi?
0
Mirket
(06.07.25)
tam aksine ben abartılıyorum. bu konuda mütevazı olmayacağım allah için genel kültür, spor, siyaset vs. iyi bilirim. dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanla konuşacak, bağlantı kuracak bi şey bulurum. patagonya'nın yaylalarından iç anadolu'daki vatandaşa kadar geniş yelpazede "kontak kurma" becerim vardır. ya atıyorum slovakya'nın köyünden bi adamla tanıştım diyelim, "sizin belediye başkanını geçen sene yolsuzluktan tutuklamadılar mı?" diyebilirim, böyle ipe sapa gelmez korkunç bir lüzumsuz bilgi hafızam var, muhakkak karşıdakine "dokunacak" bi şey biliyorumdur, bilmiyorsam da başka türlü ilgisini çekerim.

o yüzden her ortamda çok çabuk arkadaş edinebiliyorum ama insanlar benden aynı hızda sıkılıyor. çünkü tanımak için ilginç ama yakın arkadaş olmak/keyifli vakit geçirmek için ideal birisi değilim sanırım. bunu defalarca yaşadım. aynı şey karşı cinsle ilişkilerimde de oldu. bi konuşuyom işte kadın beni acayip bi şey sanıyo, bi ay sonra bakıyo winx perisi boyama kitabımı o gün boyayamadım diye canım sıkkın, diyo bu çocuk gerizekalı bununla uğraşılır mı?

eskiden bu olay kafamı çok karıştırırdı ama artık yeterince büyüdüğümü düşünüyorum. ilk tanışmada ve sohbette etkileyemeyeceğim, "ulan bu da enteresan adammış" dedirtemeyeceğim insan oranı yüzde 8-10 filandır.

öte yandan benimle birkaç ay aynı ortamda bulunan, benimle yakınlaşan birinin başlangıçtaki görüşünü olumlu şekilde koruma ihtimali de yine yüzde 8-10'u geçmez. bi eski sevgilim dediydi "çok yorucusun" diye. kız haklı. tanışınca bu kadar geniş yelpazede apır sapır konuşabilen insan enteresan geliyo ama düşünsene her gün buna maruz kalman lazım? selam veriyon adam sana uganda tarihi anlatmaya başlıyo?

***

son not olarak ekleyeyim uzun süre terapi görmüş biriyim, otistik değilim, profesyonel değerlendirmesi sonucunda sabit. okumuş insanlar oldukları için ben gibilere "neurodivergent" diyolar yani türkçesi gerizekalı.
0
der meister
(06.07.25)
@der meister'deki her konudan bir seyler bilme olayi bende de var. ortamlarda bilir kisi olarak bilindigim dogrudur. cok alakasiz seyleri okuyorum ve her insanla ortak bir nokta bulma olayi bende de var.

hafizam asiri gucludur. dolayisiyla bu bilgileri belirli sekillerde birlestirerek context olusturup understandingimin/kavrayisimin da yuksek oldugunu dusunurum. tabi yorumlar konusunda herkes katilmiyor olabilir. cunku akil afedersiniz sik gibidir herkesinki en buyuktur, iyisidir ama hicbir zaman ortada degildir, olcemezsiniz. iddiali olanin masada kazandigi bir durum olusuyor.

bu noktada ben de sorguluyorum gercekten zannettigim kadar akilli miyim onemli bir soru. bunu da hayatta karsima cikan problemleri cozebilme seklimden evet diye cevapliyorum. yani kelimenin tam anlamiyla sifirdan dogru hamleleri yaparak, zor problemleri cozerek 0 privilege ile dunyanin en onemli ve rekabetci ulkesinde, dunyanin top sirketlerinde calisabiliyorum. eger ciddi zeki olmasaydim, bu sureclerden birinde fail ederdim. ve bu basariya cok calisarak ulasmadim, cunku kendi ilgi duymadigim konularda cok caliskan degilim. ama 80/20 kuralini sezgisel bir sekilde kavrayip stratejik yerlere yonelmeyi iyi yaparak ulastim.

dolayisiyla gercek hayattan feedback alabilmek cok onemli. kendi kafasinin icinde yasayan bir insan sanrilar icerisinde kendini akilli zannederek bir hayat gecirebilir. disaridaki gerceklikten feedback alip onaylanabilmek ve uymayan yerlerde kendini guncelleyebilmek onemli. ben de egitim/is gibi sosyal pratik sureclerde aldigim feedbacklerden basarili oldugum sonucuyla, bu feedback'i yeterince alamadigim felsefe, sosyoloji, politika gibi konulardaki cikarimlarimin da dogru olmaya daha yakin oldugunu varsayiyorum. cunku gercek hayat gundelik problemlerini basariyla cozen zeka, soyut problemlere cevap arayanla ayni zeka.
0
antikadimag
(06.07.25)
@arbre ahahaaha, abi duyurularını sikreterine mi yazdırıyorsun? Burada bilgili halinden eser yok.

Soruya cevabbb: çok nezaket yüklü İngiliz Saray Terbiyesi almış birisi olduğum için hafife alırlar. Bulunduğum iş kolunda akıl verirler, yönlendirirler 50 tane şey söylerler. Ama ben konuşmaya başlayınca ooOooooOOOOooo oluyorlar.

Sosyal ortamlarda ise hep akıllı, zeki, güleç biliniyorum. O konuda iyi rol yabarım.
0
Shepard
(06.07.25)
Cok bilgili zannediliyorum ama degilim
0
Kittie
(06.07.25)
Mal sanıyorlar beni. Başlangıçta bilgili, donanımlı imajı vermiyor olabilirim.
0
sekizdokuzon
(06.07.25)
sekizdokuz,

öylesin zaten.
0
feastofthedamned
(06.07.25)
Baska bir malın sana mal demesi seni ya opposite mal ya da maloglu mal yapar. Bence ikincisi:p
0
sekizdokuzon
(07.07.25)
(11)

Kendinizle ilgili en olumsuz düşünceniz?

sekizdokuzon
En depresif zamanlarınızın en kuvvetli düşüncesi ne oluyor?Benimki: Hayatının sonuna kadar kendini eksik ve yetersiz hissedeceksin.Biraz da melankoli. Sizinki nedir? Olumsuzu da konuşalım.Teşekkürler.
En depresif zamanlarınızın en kuvvetli düşüncesi ne oluyor?

Benimki: Hayatının sonuna kadar kendini eksik ve yetersiz hissedeceksin.

Biraz da melankoli. Sizinki nedir? Olumsuzu da konuşalım.

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(04.07.25)
Eksiklik ve yetersizlik hissinin en büyük sebebi aile travması. Umarım hayat senin için güzelleşir. Böyle demene çok üzüldüm.
0
alice in potatoland
(04.07.25)
Bir insan ufak dahi bir hata yapsa tartışsak inanılmaz soğuyorum, kısa süreli de olsa bir nefret hissediyorum atlatmam zaman alıyor.
0
ekimoloji
(04.07.25)
majör depresyon.

hayatımı kendim kontrol edemiyorum gibi geliyor. şimdi iyi olabilirim ama altı ay sonra tamamen raydan çıkmayacağımın garantisi yok. 31 yaşındayım ve şimdiden çok yorulduğumu söyleyebilirim. 3-5 senede bir "aha da kendimi asacam11!!1!" sürecine girmek, sürekli tetikte olmak, normal bir hayat yaşamak için x3 efor sarf etmek filan beni acayip boğuyor. şansıma iyi bir ailem oldu, onlar olmasa çoktan intihar ederdim muhtemelen. yaşam amacım da öyle ani olmayan, 60-70 yaşında gelecek bir ölümle gitmek yani bu kadar. bu süreçte başıma herhangi bir güzel şey gelirse kendimi şanslı sayacağım, o noktadayım. terapist de dediydi en ufak fırsatını bulunca kendini gösterir diye. yani ne gerek var anlamıyorum, keyifli keyifli yaşa işte ya zaten ölcen niye depresyona giriyosun acayip sinir bozucu bi şey. sürekli kendimle mücadele vermem gerekiyor ve hala nasıl yapacağımı tam olarak bilmiyorum. terapi iyi hoş da bi yere kadar yardımcı oluyo yani para karşılığı oturup seni 45 dakika dinleyen bi insan mevzuyu bence çözemiyo açıkçası.
0
der meister
(04.07.25)
cok tahammulsuzum ve insanlardan cok fazla beklentim var. bu beklentiler karsilanamayinca da cok ters ve sert biri oluyorum.

hayati chill modunda yasayamadim hic. hep bir mucadele, hirs oldu. bu beni hayatin icinde tuttu ve basarili olmami da sagladi. ama yipratici da oluyor.

muhtemelen kokenleri de yasadigim zor hayattan geliyor. nihayetinde ciktim o kosullardan ama kurt gecirdigi ayazi unutmuyor. formative yillarda uzun uzun yasanmis hayat tecrubeleri insani cok belirliyor. yani 20 yasina kadar nasil yasadigi cok onemli bir insanin.
0
antikadimag
(04.07.25)
@der meister: benim de majör depresyon geçirmişliğim var. Buradan sonra akıl vericem gibi geliyor ama vermiycem :p Hala hayattayim demek için yazıyorum.
0
🌸sekizdokuzon
(04.07.25)
Kendime karşı hiç özşefkatim yok. Bunu geç fark ettim üzerine çalışıyorum ama yine de başka insanlara karşı gösterdiğim hoşgörüyü kendime göstermiyorum. Kendi içimde kendime karşı acımasızım.

Yardım isterken çok utanıyorum. Mümkün mertebe de istemiyorum zaten. Kendi başıma hallediyorum. Çevremde o zaten halleder tarzı bir algı oluşturdum istemeden. O yüzden teklif eden de olmuyor gerçekten gerekli zamanlarda ki bazen çok ihtiyacım oluyor buna. Bunu dile getiremediğim için kendime kızıyorum. Her şeyi etrafına yıkan bazı insanları içten içe küçük görüyorum ayrıca.
0
kullanicadi
(04.07.25)
Karı kız ilişkilerim zayıf. Bir kız ne kadar sinyal verirse versin ben anlamıyorum. En olumsuz düşüncem bu olabilir
0
messina123
(04.07.25)
Kararsızlık.
0
Amaranta ursula
(04.07.25)
hedonist yasam, tutkularin kolesi olduk. bundan memnundum ama rahaizlik vermeye basladi. zaman disiplin zamani.
0
gule gule
(04.07.25)
Duygu kontrolüm hiç yok. Bir öfkelenme dalgası geldiğinde inatlaşıp olayın üstüne gitmeye çalışıyorum. Aklımdakileri düşünceye dökemediğimden (bazı harflere dilim dönememesinden dolayı dezavantıjım var) haklı olsam bile karşı taraf lehine kullanıyor bunu.

Bununla birlikte ve bundan ayrı, oluşturduğum rutinin biraz sekteye uğruyor. Yapmaktan hoşlandığım hobilerim bir süre çok anlamsız oluyor.

Biraz umursamaz oldum ama eskisi kadar değil.
0
put it in your appropriate place
(04.07.25)
Kendime karşı acımasız olduğum kadar çoğu insana anlayisliyim. Müthiş bir dengesizlik diyemem ama ipin ucu bazen çok kaçıyor.
0
encokbenisevinnolur
(04.07.25)
(25)

bugün türkiye nüfusu 50 milyon olsaydı ne olurdu?

messina123
50 milyon nüfus ve mülteciler olmasaydı ne olurdu?chatgptye göre-istanbul nüfusu 7-8 milyon olur ve çok fazla büyük şehir olmazdı.-toplumsal uyum daha yüksek olurdu.-hizmet kalitesi daha yüksek olurdu.-bazı işlerde işgücü açığı olabilirdi.-konut fiyatları daha düşük olurdu.-Siyasi söylemler daha az
50 milyon nüfus ve mülteciler olmasaydı ne olurdu?

chatgptye göre
-istanbul nüfusu 7-8 milyon olur ve çok fazla büyük şehir olmazdı.
-toplumsal uyum daha yüksek olurdu.
-hizmet kalitesi daha yüksek olurdu.
-bazı işlerde işgücü açığı olabilirdi.
-konut fiyatları daha düşük olurdu.
-Siyasi söylemler daha az kutuplaşmış olurdu.
-Doğa tahribatı daha sınırlı kalırdı.
-Devletin vergi gelirleri düşük olurdu.
-Küresel ölçekte daha az etkili bir ülke olurduk.
-Xenofobik (yabancı karşıtı) eğilimler artabilirdi.
-50 milyonluk Türkiye, İran, Mısır gibi bölgesel rakipleriyle askeri veya siyasi anlamda başa baş bir pozisyonda olmaz. Etki gücü düşer.

sizin fikriniz ne?
0
messina123
(04.07.25)
nasıl bir 50 milyon ama? yaşlı nüfus mu? yeni büyüyen ve 50 milyona ulaşmış bir nüfus mu ne? 1980'lerde 50 milyon nüfustuk mesela. 1985 türkiyesini mi soruyorsun? çok iyi eğitim almış 50 milyon nüfus mu hangisi?
0
avatar is back
(04.07.25)
şu anki 85 milyon nasılsa öyle bir 50 milyon.

yani yüzdelik dilimler birebir aynı
0
🌸messina123
(04.07.25)
daha mutlu olurduk. söylenenlere o açıdan katılıyorum.

mesela daha az konut yapardık.
belki marmaray, metro, üçüncü köprü gibi şeylerimiz olmazdı.
şehirlerarası bu kadar yol yapılmazdı.

ama daha fazla yeşil alanımız olurdu.
ekonomik olarak daha güçlü olup olmayacağımızı bilmiyorum. bu salt nüfusla ilgili bir şey değil.

ai'ya bir de "bence yanlış biliyorsun, nüfusla bunların alakası yok, daha yüksek nüfus rekabet ve hizmet kalitesindeki artış anlamına gelir. ayrıca konut talebi olduğu için toplu konutlar yapılarak yaşam maliyetleri de düşürülür" yaz bakalım neler diyecek. kendisi manipülasyona oldukça açık ve yaratıcı.
0
biseysorcaktim
(04.07.25)
1950 senesinde ülke nüfusu 21 milyon bile degilken adnan menderes secildi.
bugün nüfus 50 milyon olsa da hicbir sey degismezdi. sorun nüfus degil cünkü, toplumun kendisi.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(04.07.25)
Konu nüfus sorunu değil, zaman zaman dünya için de sorun nüfusmuş gibi konuşuluyor fakat dünya bundan daha fazla insanı da refah içinde yaşatabilir

Tekrar edeyim konu nüfus değil, bölüşüm, yeniden dağıtım/ redistribution sorunu
0
grimavi
(04.07.25)
Nüfusla alakasi yok. Listelediklerinin hiçbirisi olmazdi buna emin ol.
0
feastofthedamned
(04.07.25)
Konu nufus sorunu degil diyenler sicakta fazla dolasmasin, sonuclari kotu oluyor:) Demokrasi eksikliginden sonra ulkenin en buyuk sorunu kaynaklarin yetmemesi sorunudur. Barinma, ulasim, istihdam, egitim sorunlari hep bu nufus yuzunden. Kaynaklar yetmiyor bize. Ulkede nufusun dagilimi da buyuk sorun fakat Turkiye bu haliyle bu nufusu besleyecek bir ulke degil. O yuzden zaten emekliler kus kadar maas aliyor, ulkenin yarisi asgari ucret alip surunuyor
0
freedonia
(04.07.25)
ben 65 milyonluk zamanları hatırlıyorum. bulunduğum şehir daha tenhaydı. çok daha huzurluydu. şimdi keşmekeş, gürültü, koku...
0
ya ben lan neyse
(04.07.25)
eskiden olsa düzelir derdim ama artık nüfus da kurtarmaz sanki. her sene bir öncekini aratıyor.
0
nothing in my way
(04.07.25)
thanos'un siklatmasiyla 50 milyona dusecek olsa super olurdu. kisi basina dusen milli gelir artardi. sehirlerin problemleri ve konut problemleri ortadan kalkardi. issizlik azalirdi.
0
antikadimag
(04.07.25)
Listedekilerin hiçbirinin nüfusla alakası yok.
Daha iyi ya da daha kötü olmamızın da nüfusla bir alakası yok.
Listedekilerin tamamı ve daha iyi olmamız veya daha kötü olmamız tamamen yönetimle alakalı, yani seçtiklerimizle alakalı yani cehaletimizle alakalı.
0
Mirket
(04.07.25)
En kötü Polonya olurduk.
0
halitkin
(04.07.25)
1 milyon bile olsa hiçbir değişiklik olmazdı.
0
sanal hayvan
(04.07.25)
Nufusla alakasi yok ya.
Cocugun sadece 20 kisilik sinifta okuyacak,
sadece kira, ev, araba fiyatlari 9-10 kat dusmus olacak,
sadece esnaf seve seve ya da ss fiyatlari indirecek
sadece parkta bahcede bankta yayila yayila saatlerce oturabileceksin
sadece hastanede 2 ay emar sirasi, 3 ay ameliyat sirasi beklemeyeceksin
sadece bos yollarda araba kullanacaksin, trafik olmayacak
sadece otobusunde, metronda oturarak, kitabini okuyarak gideceksin
bunun gibi ufak seyler farkedecek sadece. Goruldugu gibi hepsi onemsiz, fasa fiso seyler. Nufusla alakasi yok yani:)
0
tantamount_to_equivalent
(04.07.25)
devletin vergi gelirleri eger kacagin onune gecilirse dusmez, kacak cok.

kuresel olcekte nufus azligi zayiflik gostergesi olsaydi israil'in nufusu 10 milyon kimse sesini cikartamiyor, nufus = guc tipik sagci kafasi.

80lerde "kendi kendine yeten nadir ulkelerden" diye okutulurdu. ozal ile fastfood'a alistik, simdi tipik bir obez gibiyiz. tarimin hayvanciligin icine ettiler, min. 3 cocuk kafasi ile tuy diktiler. ustune bir de gocmen doldurdular.

yonetici olsam once gocmenlerin alayini sepetlerim, amerika takir takir adam toplayip yolluyor. o arada siniri guclendiririm, kacak geceni indiririm. vergileri sikilastiririm, cocuk olayini da gelire gore yaparim, gelir yoksa max. 1, arttikca cocuk sayisi artar.
0
cooperr
(04.07.25)
55 milyonluk Türkiye'de 55 kişilik sınıfta ilkokul okudum. Üstelik ilk 20 büyük şehirden birinde. Üstelik "pilot" bir okulda...

5. Sınıfta sınıf 40 kişiye düştü. Çağ atladık gibi oldu...

Türkiye nüfusu 55-60 milyonken emin olun, hayat daha zordu. Her anlamda...

Bence sıkıntı nüfusta değil. Sosyal medya devrimi sonrası asıl sıkıntı...
0
yadigar
(05.07.25)
Yaşam kalitesi daha yüksek olurdu. İşsizlik olmazdı. Konut sorunu olmazdı. Eskisi gibi olurdu. Eskiden en boktan bölüm okuyan kamuda bir masa kapıp 1 ev 1 yazlık 1 araba yapardı. 90'lar Türkiyesi
0
runaway
(05.07.25)
Nüfus azaldıkça ölçek ekonomisini düşünmüyorsunuz sanırım arkadaşlar. Şu anki altyapıyla 50 milyona düşeceğini varsayamazsınız. Aynı şekilde okul sayısı sınıf sayısı, sağlık hizmeti sunan kurumların ve donanımının sayısı, toplu taşıma araçları sayısı da doğal olarak orantılı olarak düşer böyle bir ülkede.
0
sanal hayvan
(05.07.25)
Sanal hayvan +1

Ben de birim maliyet üzerinden örnek vermeye gelmiştim

Siz 80 milyon kişinin yarattığı katma değeri ve geliri 40 milyon kişiye paylaştıracağınızı düşünüyorsunuz

Nüfus yarıya inince sağlık eğitim ulaşım gibi hizmetlere ayırdığınız bütçeniz de yarıya inecek

Devlet 100 öğrenci için 100 birim para ayırabiliyorsa 50 öğrenci için yine 100 birim para ayıramayacak, çünkü bütçesinde 50 lira parası olacak o zaman

Birim maliyetler çok değişmeyecek, bu yüzden de refah artışı sadece nüfustan dolayı iyileşmeyecek
0
grimavi
(05.07.25)
80 milyonun yarattigi katma deger denmis de sanki burasi almanya herkes kalifiye, catir catir uretimdeyiz, sanayi oturmus dunyaya acilmisiz yardiriyoruz.

50 milyonluk turkiye'de 80lerde 65 kisi ilkokulda siralarda 4 kisi oturarak bitirdim. ama o siniftan 10-15 kisi saglam okullara girdi, galatasaray, istanbul erkek gibi okullara ogrenci gitti. bugun hangi devlet ilkokulu bunu yapabilecek duzeyde, bana bir tane isim verin.

hersey sayi degil, bunu anlamadiginiz surece bizden bir cacik olmaz..
0
cooperr
(05.07.25)
Kısaca şunu söyleyeyimm. Evet. Her şey sayıdır. Evren sayıdır. Yan sınıftan macır elemanın galatasaraya girmesi de ancak istaitsiktir.
0
sanal hayvan
(06.07.25)
@yadigar arti 1.

cok fazla nufus ile gelismislik ile dogal olarak ters korelasyon var ama yadigar'in dedigi gibi nufus 50 milyonken benim sinif da 50 kisiydi :D simdi 50 kisilik sinif oldugunu sanmiyorum.

digerlerinin de dedigi gibi su anki sorunlarin cogu nufus 50 milyonken de vardi.
0
baldur2
(06.07.25)
@baldur2: bu zamanda milet 50 kisilik sinif bulsa zil takip oynar, okul kalmadi cunku, adim basi imam hatip acip, tum okullari imam hatipe cevirip mahvettiler egitimi, kendi cocuklarini Amerikalarda okutup, halka imam hatibi laik goruyorlar
0
freedonia
(07.07.25)
60 milyonluk Türkiye'yi hatırlıyorum 90'larda, öyle uçup kaçmıyorduk, mesele nufus değil aslında, nufus artış hızı, türkiye kurulduktan sonra çok kısa sürede nüfusu çok arttığı için çok fazla sorun yaşadı/yaşıyor. Belli yerlerde sabitlensek aslında çok daha kolay yönetilebilir bir ülke olurduk.

yalnız 60 milyonluk türkiye'de şehirler çok daha yaşanabilirdi, arabalar cok yoktu, daha sesiz sakindi sokaklar, ayrıca taşra yerlerde (ilçeler, belediyeler, küçük iller hatta köylerde) de çok daha canlı bir yaşam vardı, kimsenin büyük kente geleyim derdi yoktu, doğduğu yerde devam ediyordu herkes.
0
gezegen olan pluton
(07.07.25)
hersey sayidir evet, mesela kilosu olmasi gerekenin ustunde olan birisi obezdir
her sayi pozitif katma deger saglamaz.

nufus da eger yarisi gereksiz kalabalik ise obezlik gibidir.
turkiye 70lerden beri obez. cunku ozal da obezdi, demirel de.

cunku sagcilarin tek bildigi sey gozle gorunen, elle dokunulabilen sayidir. daha cok yol, kopru, okul vs. ama okulun ici bos olabilir, onemli degildir. yollar yapilir, sonra ilk selde coker, ama onemli degildir.

hizlandirilmis tren diye dandik birsey icat edilir mesela, niye cunku daha hizli gitmek daha iyidir, al sana sayi. sonra tren ilk virajda patlar cunku altyapi hazir degildir. ona da fitrat denir. yersen.
0
cooperr
(07.07.25)
(8)

sürekli yanan farlar

sir gawain
eskiden benim bildiğim farlar hava kararınca yanardı. şimdi otomatik farlı arabalara bakıyorum, yaz günü öğle 12 aydınlığında bile hepsinin ön farları yanıyor. niye böyle?
eskiden benim bildiğim farlar hava kararınca yanardı. şimdi otomatik farlı arabalara bakıyorum, yaz günü öğle 12 aydınlığında bile hepsinin ön farları yanıyor. niye böyle?
0
sir gawain
(04.07.25)
spirit crusher
(04.07.25)
Güncel arabalarda far otomatiktir. Gündüz farı hep yanar. Modeline göre onu da kapatıyorsunuz
0
limonlu eksi
(04.07.25)
(bkz: gündüz farı)

daha yeni, otomatik farlı arabalarda tünele, köprü altına vs. girince normal farları da yakabiliyor. çıkınca kapatması biraz uzun sürebiliyor. otomatik farlar akşam hava tam kararmadan da yanıyor genelde.

bildiğim kadarıyla gündüz farı kapatılamıyor ama otomatik farlar kapatılabiliyor.
0
inheritance
(04.07.25)
gündüz farıdır o. diğerleri otomatik zaten
0
jelly bear
(04.07.25)
tunele falan girince cok fark ediyor ondeki arabalarin sizi gormesi acisindan. fari kapatmamak lazim.

yeni modellerde araba ambient isik durumuna gore ayarliyor.
0
antikadimag
(04.07.25)
arac standartlari degisiyor, surekli far yakmak gorunurlugu arttiriyor.

eskiden araclarda airbag'de yoktu, 1990 gibi cikti.
0
cooperr
(04.07.25)
2007 model volvo aracında farlar sürekli yanıyor. Kapatma gibi bir durum yok
0
primetime
(05.07.25)
koldaki ayardan otomatik yerine off a alirsan calismaz,
ama tünel vb karanlik yere girince duruma göre uzunlari bile acmasi iyi oluyor.

Gündüz farı göz almaz ama led takacagim diye kelvini lümeni yuksek ledler takiyorlar onlar göz aliyor hep.
0
designer
(05.07.25)
(19)

akplilere soruyorum vicdanınız rahat mı?

messina123
melih gökçek ve hayatında 1 gün bile gerçek bir işte çalışmamış oğlu osman gökçek değil de ekrem imamoğlu başta olmak üzere chp'li belediye başkanları, fatih altaylı gibi gazetecilerin içeriye alınmasından rahatsızlık duyuyor musunuz? vicdanınız rahat mı?
melih gökçek ve hayatında 1 gün bile gerçek bir işte çalışmamış oğlu osman gökçek değil de ekrem imamoğlu başta olmak üzere chp'li belediye başkanları, fatih altaylı gibi gazetecilerin içeriye alınmasından rahatsızlık duyuyor musunuz? vicdanınız rahat mı?
0
messina123
(04.07.25)
akp menfaat partisi. ideolojisi yok. o yüzden vicdanın rahat mı diye sormak çok saçma
0
runaway
(04.07.25)
Son gelişmeler o çevrede de rahatsızlığa neden oldu, onlar da insan da işte önemli olan hak, hukuk değil siyasilerin kariyeri. İki taraf da bunun farkında. Aslında bence iki taraf da bunun değişmesini umut ediyor.
0
sekizdokuzon
(04.07.25)
çevremde maalesef bir sürü akpli var. açık söylüyorum vicdanları çok rahat.
ofiste var mesela bi tane. ekonomiye sövüyodu geçen gün.
peki bugün seçim olsa kime oy vereceksin diyorum. akp diyor.
çok sevdiğim ve maalesef akpli olan birine dedim ki "her şeyi bırak sence insan olarak iyi bi insan mı?" dedim. "ben çok iyi bir insan olduğunu düşünüyorum" diyor.
her ikisi de 28 şubatçı. bu giderse bizim karılarımızı kızlarımızı zorla açık saçık gezdirecekler diyolar.
bu kişilerin biri DOKTOR. bildiğiniz hasta olduğunuzda yardım istediğiniz biri. insan olarak da çok iyi biri ama zihniyet bu.
yıllarca okumuş insan bunu diyorsa bu ülkenin okumamışlarını yabana atmamak lazım.
üzülerek ve içim kan ağlayarak hep söylüyorum.
malum şahıs ölmediği sürece iktidar. ölürse de gelen kişi "onun emaneti" denilerek iktidar.
nasıl tepemizden inerler cevabı bende var ama halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek istemem.
0
matilda
(04.07.25)
Melih ve Osman içeri atılsa hak ettiklerini düşünürüm. Fatih de daha fazlasını hak ediyor, Ekrem de, Tunç da… Binaenaleyh, herhangi bir siyasi (buna akp’liler de, chp’liler de, dem parti, mhp, zp vs. dahil) içeri atılsa üzülmem. Fatih Altaylı gibi “gazeteci” lere hiç mi hiç üzülmem. Doğan Yurdakul, Mustafa Balbay gibilerine üzülmüştüm. Ahmet Şık ve Nedim Şener’e üzülmüştüm. Muhtemelen bugün ikisine de üzülmem…

Üzüntüm Ekrem gibi klasik menfaatçi iş adamlarının, Fatih gibi bir derde derman olmamış her devrin adamı şahısların kahramana dönüşmesine…
0
yadigar
(04.07.25)
akp’liler gündemi senin benim kadar takip etmiyor. kemik seçmen kitlesi olan anadolu köylüsü ‘vardır bir sebebi’ deyip geçiyor. o yüzden merak etme, hepsinin vicdanı rahattır.
0
sir gawain
(04.07.25)
çok rahatlar. fazlasıyla rahatlar. eğer karar mercini vicdan yaparsan herkesin vicdanı kendine çalışır, kimse de kalkıp bence kötü demez.
0
duyurukullanıcısı
(04.07.25)
Ak partili değilim su an çeşitli sebeplerden ama 2018 öncesi oy verdim çoğu seçimde, vicdanım rahat.
0
mbond
(04.07.25)
guce tapan insan cok. ahlaki pusulasi olmayan insan cok. bunlar toplumda azinlik degiller. genis genis yasiyorlar.

cogu akp'linin dusuncesi su: bizimkiler de yapiyor ama en azindan muslumanlar. ve buna okeyler. zaten dinler kendi ahlak paketleriyle gelirler. mesela oldurmeyeceksin denir ama din icin oldurursen sorun yok. calmayacaksin ama din icin calarsan sorun yok gibi gibi.

bu bir guc mucadelesi. ama herkesin bir akp'lilik seviyesi var. bu sekilde giderse oy kaybedecekler de, bir sonraki secim olmasa, veya adaylar hapisteyken olsa ne olacak? tayyip'in yapmaya calistigi sey sivrilmis herkesi hapise alarak kk seviyesi adaylarla yarisa girmek. oyle olursa yine kazanir.

bu sikayetci olanlar sandiga giderken abi bi yanda tayyip, bi yanda x kisisi. ona mi oy verecegiz diyip yine oy atarlar. bu ortam olusmadan akp secime gitmez. yargi, asker, polis, burokrasi, medya her mekanizma akp'de su anda. erdogan istemedigi surece gitmez. bu gucu birakip gidemez. gitmek istese etrafindakiler izin vermez. cunku yedikleri herzelerden sonra kusura bakmayin beyler kaza oldu denilecek bi durum yok. guc yuzugu yozlastiriyor insani.

biz bu gunleri taa 2011 secimi oncesi anlatiyorduk da o zaman ulkede sicak para bollugu ve zenginlik oldugundan anlamiyordu ahmaklar.
0
antikadimag
(04.07.25)
Biri ak parti diyorsa turnusoldur, şaşmaz. (Soruya cevabım yok, Allah’ıma şükür bir kere bile oy vermedim)
0
ekimoloji
(04.07.25)
Partinin adini akp diye söyleyerek yok ettin, aferin.
0
mbond
(04.07.25)
@mbond

seni 2018'de durduran şey neydi peki? neden 2018 mesela. 2018'de hangi hassasiyetten ötürü vazgeçtin oy vermeye de 2018'den önce oy veriyordun?

vallahi merak ettim. samimiyetin için de teşekkür ederim.
0
makbur
(04.07.25)
@makbur, tam spesifik olayı hatırlamıyorum ama ana baslik olarak, rüşvet, iltimas, adamcilik basligi altindaki şeyler, öncesinde yok muydu diyeceksin, vardır belki ama iddiaların gücü tartışmalı seviyedeydi. Hele kabaca ilk 10 yillarindaki meseleler “koyluye anani da al git dedi” gibi zorlama meselelerdi.
Mesela ekonominin durumu umurumda olmazdi. Tabii yukarda bahsettiğim konular dışında. Kotu yönettiler diye cok umursamazdim. Kendi ailem ve çevresindeki çoğu kişi 2002 öncesi düşük gelirlilerdi. Çoğu hala oyle ama gene de 2010’lari falan gec bugün bile o zamanlara gore daha rahat yaşıyorlar.
0
mbond
(04.07.25)
@mbond

"vardır belki ama iddiaların gücü tartışmalı seviyedeydi."

hocam o zamanki özelleştirmeler (özelleştirme kötüdür demiyorum ama memleketin nesi var nesi yok yok pahasına peşkeş çektiler etraflarına), kemal unakıtan -ya kemal unakıtan diye bir adam vardı ya nasıl unutursunuz-, melih gökçek'in yediği naneler..

fetö işbirliği ile ergenekon balyoz operasyonlarıyla namuslu askerleri öldürme.. bülent arınç'a suikast (!) yapılacak diye kozmik odayı fetöcülere açtırtıp memleketin bütün savunma, olağan üstü hal, svaş planlarını sırlarını abd'ye satma.. (800 civarı yurtdışında çalışan istihbaratçının açığa çıkması..)

kürt açılımı bahanesiyle ölmüş pkk'yı diriltme..

yani bunların hepsi 2018 öncesiydi. bunları görüp bilip, vicdanım rahat akp'ye oy attım diyorsan o zaman eyvallah.

"Çoğu hala oyle ama gene de 2010’lari falan gec bugün bile o zamanlara gore daha rahat yaşıyorlar."

biz üç kardeştik, annem çalışmıyordu; babamın da gayet kötü bir işi vardı. üçümüz de devletin en iyi okullarında okuduk, dershaneye gittik, servise bindik vs vs bu bahsettiğim yıllar 90'lar ve 2000 başları. şu anda düşünüyorum, hangi aile böyle bir performans sergileyebilir acaba diye? yahu devletin okulu diye bir şey kalmadı. çocuğuna düzgün bir eğitim aldırmak istiyorsan özel okula göndermen şart. eğitimde fırsat eşitliğini bitirdi adamlar.

vallahi inanamadım yazdıklarınıza.
0
makbur
(04.07.25)
Ne akpli ne de chpli değilim. Hayatımda bir siyasi partiye üye bile olmadım.
bahsettiğin şahısların tutuklanmasından hiç rahatsız değilim. Olmam gerektiğini de düşünmüyorum.
Ülkenin en iyi üniversitesinde siyaset bilimi okumuş biri olarak söylüyorum bunları.

Rüşvet yolsuzluk ve indire gandicilik muhalefeti iktidarı ayırt etmeksizin herkesin ve hepsinin kanında var. Kimse kendini sütten çıkmış ak kaşık sanmasın. Buna kendini bile inandıramaz çünkü.

Üniversite sınavında barajı bile geçemeyip parasıyla girdiği denkliği bile olmayan bir binadan tam puana yakın koskoca istanbul üniversitesine babasının nüfuzu sayesinde katakulli ile geçen birini savunmaktan bence herkes utanç duymalı.

Ben köpek gibi gecemi gündüzüme koyup kazandım okulumu. Bu bana haksızlık ulan ilk önce!
Hırsızların peşinden giden de hırsızdır benim gözümde. Ve türkiye’de ve dahi pek çok yerde siyaset tüm aktörleriyle aynıdır. Hepsi yozlaşmıştır. Bunu görecek cesareti olmayanlar ucuz tarafcılık oynar. Kendisinin iyi karşındakinin kötü olduğuna inandırır kendisini. Bir çeşit afyonlu olma hali işte. Paralize olmuşsunuz siz.

Fatih altaylı denen herif klasik bir sahibinin sesi. Hangi onurlu gazetecinin torununun torununa yetecek kadar parası olabilir?
Ona üzüleceğinize gidin sokaktaki kedilere üzülün.
Bir kap mama bir kap su.
0
ezkaza
(04.07.25)
Burdan son kez yazayım konu uzamasın diye, bir sorunuz olursa mesajla cevap verebilirim.

Özelleştirme konusunda her kurumun durumunu tek tek bilmiyorum ama mesela SEKA'nın durumuna yakından şahittik, çalışanlar resmen çiftliğe çevirmişlerdi, aynı bugünkü belediye çalışanlarının maaşları muhabbetlerine benzer şeyler oluyordu. Üstelik pek çalışılmıyordu da, daha kötüsü fazla mesai falan da ayarlıyorlardı. Yoksa en azından derdim ki işçiler ne yapsın devlet iş getiremiyorsa.

Kemal Unakıtan olayını hatırlıyorum. İlk mesajımda da belirtecektim aslında bir örnek olarak. O ilk kayda değer meselelerdendi ama onu çok uzun süre tutmadan uzaklaştırdılar. Ben bunu bireysel olarak değerlendirdim. Zaten yaşım da küçük o zamanlar.

Kürt açılımı PKK'yı canlandırdı meselesi biraz subjektif. Bunlar bir dönem çekildi. Başka bir dönem geri geldiler. Dış destekli bir örgüt, yarın birşey olur gene eylem yaparlar ya da gene dururlar. Bitirildi veya canlandırıldı olarak görmüyorum.

Genel geçimle ilgili notlarınıza da ben şaşırdım açıkcası. Bir de o dönemler asgari ücret nerdeyse hakaret olarak görülüyordu ona rağmen. Bazı şeyler mesela ev almak bugüne göre çok kolay olabilir. Ancak genel geçimde falan siz rahattık diyorsanız biz herhalde şu katmanlı dizideki bodrum katında falandık. İnanılmaz dikkat ediliyordu harcamalara ve akraba komşu çoğu insan böyleydi.

Diğer yazdıklarınızın durumunu tam bilmiyorum. Duymadım anlamında değil tabii ki duydum. Şu an hala güncel durumu bilmiyorum. Ekşisözlük veya burada yazılan şeyleri yıllardır okurum ama buralarda bariz bir şekilde seküler/kemalist fanus içinden bakış var. Objektifliğine güvenemiyorum. Objektif olunmadığını gösteren en bariz örnek fetönün TSK kadrolarına vs saldırdığı dönemde söylenen herşeyin peşinen yalan olduğu söylendi (yalan değildi demiyorum) sonra ak parti ile papaz olduklarında ise gene aynı fetönün yaptığı her türlü operasyon haklı ve doğru kabul edildi. Ak parti hakkında bu ortamlarda söylenenlere inan demek, benim size aç a haberi ve söylenenlere inan demem gibi birşey. Ben vatandaş olarak kozmik odadan bilgi alınıp ABD'ye satıldığını nereden bilebilirim.

Bütün bunların yanında bir de içinde bulunulan kesimin etkisi var. Çok koyu olmasa da muhafazakar bir çevredeyim. 90'larda falan ana akım medyanın, elitistlerin falan açıktan aşağıladığı bir çevre. Bugün burada hala benzer yaklaşımlar devam ediyor. Seçimlerde potansiyeli olan partiler de ortada, hiç oy vermemek de tercih edilebilirdi tabii benim için bu durum 2018 yılına kadar sürdü. O noktadan sonra artık denge fazla ak parti leyhine gelişti ve nihayetinde bir daha oy vermemeye karar verdim.

Son not: devleti bağlı bir yerde çalışan, devlet memuru, devlete iş yapan bir tane bile akrabam 2002 öncesi ve sonrası olmadı. Yani bizim aile değil sülale bazında ak partinin hükümette olmasının hiç bir doğrudan faydasını görmedik.
0
mbond
(04.07.25)
@ezkaza

"ülkenin en iyi üniversitesinde siyaset bilimi okudum" diyen biri olarak, tek 1 adamın bir ülkeyi 23 yıldır yönetmesini nasıl değerlendiriyorsun acaba?

@mbond

uzun cevabın için teşekkür ederim, ben de alacağımı aldım. yalnız sadece 1 şey diyeceğim, tsk fetö kurmaca da akp'ye niye değil diye.

kardeşim ayakkabı kutularına o paraları fetöcüler koydu kumpas dediler, iş geçtikten sonra o paraları mahkeme kararı ile geri aldılar :))))

bunun için olabilir mi acaba :)))
0
makbur
(04.07.25)
ben, vicdani olan kimsenin akp'ye oy attigini görmedim. soru oksimoron barindiriyor bu sebeple.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(04.07.25)
çok rahat. chp belediyesinde çalışmış azıılı bir muhalif olarak söylüyorum bunu. dönen yolsuzlukları bilseniz hepiniz ertesi gün akp'ye üye olurdunuz.
0
zeleno
(05.07.25)
@konusma +1

ya ahlak ya akil. ikisi tamsa oy vermesi mumkun degil. cok cok netim bu konuda. biri veya ikisi eksikse vurur muhru.
0
antikadimag
(05.07.25)
(19)

ne zaman kitap okuyorsunuz?

sonsuz
gün icinde, hafta icinde, yil icinde hangi zamanlarda kitap okuyorsunuz?
gün icinde, hafta icinde, yil icinde hangi zamanlarda kitap okuyorsunuz?
0
sonsuz
(02.07.25)
Sabah işe giderken
Akşam işten dönerken
0
ebeş
(02.07.25)
ekser akşam saatleri işten sonra. hafta sonları evdeysem kahvaltı sonrası.
0
biravekahve
(02.07.25)
sesli kitap sayılırsa: arabadayken, yürüyüş yaparken, evde yemek hazırlarken
0
inheritance
(02.07.25)
Genelde haftaiçi saat 21:00 den sonra okuyorum. Günün sevdiğim bir kısmı; iş tamamlanmış, yemek yenmiş, kendime ayırdığım sessiz sakin ortamda dinlendirici oluyor.

Yazın çok sıcak havada konsantre olmaktan biraz zorlanıyorum, onun dışında sorun yok. Yıl içinde sormuşsun ona da cevap vereyim dedim.
0
Lethe
(02.07.25)
Kurgu ise yatmadan önce kurgu dışı gün içinde.
0
anon1m
(02.07.25)
canım istediğinde.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(02.07.25)
gece yatmadan önce. çoğunlukla bir sayfa okuduğum gibi dalıyorum. iyi mi yapıorum kötü mü bilmiyorum. ama bu şekilde okuyan biri kitap okuyorum sanrısına kapılmamalı.
kindle'dan okuyorum çünkü hem karanlıkta okunabiliyor hem tek elle tutulabiliyor.
kindle'da olmayan basılı kitapları bi türlü bitiremiyorum.
gün içinde, sokakta, metroda, kafe'de, birini beklerken falan okuma huyum 0'a indi. hepsinin yerini telefon twitter, eksi falan aldı. bir türlü geri döndüremedim. halbuki o anları kitapla doldurmak çok iyi oluyordu.
0
biseysorcaktim
(02.07.25)
aksam ya da yatmadan once
0
koela
(02.07.25)
@birseysorcaktim arti 1. aynisini yapiyorum. kitap okuyorum amac olmuyor arac oluyor, resmen uykum gelsin diye kindle'i yalan tutup 1-2 sayfa ancak okuyoruz. gozler kapaniyor zaten hemen.
0
baldur2
(02.07.25)
-sabah işe giderken (20-25 dakika)
-akşam işten eve dönerken (20-25 dakika)
-akşam uyumadan evvel bir-iki saat.
-hafta sonu planım yoksa ara vererek birkaç saat.
0
m e b
(02.07.25)
birinin evine gittiğim zaman kitaplıktan seçip başlıyorum aniden namaza duran aile efradı gibi. ya da kahve içmeye falan çıktıysam aşırı iştahla okumak istiyorum. bir de havaalanında beklerken açşık susuzluk gibi vuuruyor okumamak. airportta kitapçı olsa mesela çaycıdan çok iş yapar gibi dergi hele uf. Ama düz günlük rutinimde, evde çok zor
0
ala09
(02.07.25)
hafta sonu ve tatilde.
0
gabe h coud
(02.07.25)
Okumuyorum. Eksikliğini de hissetmiyorum
0
runaway
(02.07.25)
iş saatleri dışında kalanların çoğunda.

Storytel i de çok kullanıyorum, bir işle uğraşırken filan yüksek sesle dinliyorum. Yürüyüşte filan hem dinliyorum, hem okuyorum.
0
a perfect lie
(02.07.25)
genelde haftasonlari. hafta icinde ancak aksamlari bos oluyor ve cok az okuyabiliyorum.
0
antikadimag
(02.07.25)
Evden calistigim gunlerde bazen oglenleri (muge anli tatile girdi :(( ), bazen de aksamlari. Hafta sobu ise gunduz. Gun isiginda okumayi daha cok seviyorum
0
mor oje
(02.07.25)
Yaz aylarinda, tatilde
0
narod
(03.07.25)
yemek yerken ve uyumadan önce. haftasonu kahve içerken.
0
unalub
(03.07.25)
yürürken, yemek yaparken, resim yaparken sesli kitap, akşamları fiziki kitap
0
yemrem
(03.07.25)
(13)

Kitap Önerilerine Açığımmm

koela
selamlar. Bu aralar John Steinbeck'in kitaplarına sarmış durumdayım. Önce fareler ve insanlar sonra cennetin doğusu ve son olarak gazap üzümlerini bitirdim. Ondan önce de genç werther'in acılarını bitirmiştim. Acıdan kavruldum yoğruldum. Bana okuduğumda o neymiş ya öyle diyebileceğim kitaplar önereb
selamlar. Bu aralar John Steinbeck'in kitaplarına sarmış durumdayım. Önce fareler ve insanlar sonra cennetin doğusu ve son olarak gazap üzümlerini bitirdim. Ondan önce de genç werther'in acılarını bitirmiştim.

Acıdan kavruldum yoğruldum. Bana okuduğumda o neymiş ya öyle diyebileceğim kitaplar önerebilir misiniz?

dünya klasiklerinden olabilir, okuması zevkli baymayacak kitaplar önerebilir misiniz
0
koela
(02.07.25)
Yalnızlık - hayatı sorgulama temalı : tatar çölü
0
substituent
(02.07.25)
Daha fazla acı çekmek istiyorsanız Yu Hua Yaşamak kitabını öneririm
Tatar Çölü+1
0
hayalhayal
(02.07.25)
john fante kitaplarını öneririm adam resmen depar ata ata kitaplar yazmış öyle tempolu.

yaşar kemal - ince memed.. kitap değil resmen destan.
0
ayseee
(02.07.25)
Sanırım henüz klasik sayılmaz ama acıdan zevk alıyorsanız Algernon'a Çiçekler'i önereyim ben de.
0
kobuzchu kiz
(02.07.25)
ferit edgü - hakkari'de bir mevsim
salinger - çavdar tarlasında çocuklar, franny and zooey
0
lüzumsuz adam
(02.07.25)
aslında bittikten sonra o neydi öyle diyebileceğim bir kitap arıyorum. acıdan yoğrulmak değil de kurgusuyla başımı döndürecek bir kitap.
0
🌸koela
(02.07.25)
o halde alfred bester - kaplan kaplan' a da bir şans verebilirsiniz.
0
lüzumsuz adam
(02.07.25)
sezgin kaymaz ile bu sene başında tanıştım ve hikayeleri de dahil tüm külliyatını bitirdim. hem üslubuyla, hem düşünsel yanıyla, hem diliyle, hem de olay örgüsü ve kurgusuyla harika bir yazar. bence ihsan oktay anar'ın muziplik zeminindeki izdüşümü gibi bir yazar. (herhangi bir aşağı-yukarı kıyaslaması yapmak için değil de fikir vermesi açısından söylüyorum bunu)
hikayeleri, romanlarına göre biraz daha sönük. bu sebeple aşağıdaki eserlerini mutlaka tavsiye ederim:

-uzunharmanlar'da bir davetsiz misafir
-geber anne
-kaptanın teknesi
-zindankale
-lucky
-düz dünyacılar
0
m e b
(02.07.25)
haruki murakami denenebilir. Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu benim bugünkü tercihim oldu
0
ala09
(02.07.25)
roman turunde en buyuk eserler 19. yy'da verildi. dostoyevski'nin her romani okunmali.

suc ve ceza
budala
ecinniler
karamazov kardesler

yeraltindan notlar
insanciklar
0
antikadimag
(02.07.25)
Onca yoksulluk varken
0
Amaranta ursula
(02.07.25)
thomas bernhard otobiyografik beşleme

libgen.li
0
tabii lan manyak mısın
(02.07.25)
herhangi bir victorian era literature örnegi psikolojiyi aylarca bozmak icin yeterli derecede aci, sefalet ve zorlugu icinde barindirir.
oliver twist, david copperfield, jane eyre, wuthering heights, north and south, great expectations, tess of the d’urbervilles gözüm kapali önerebilecegim karamsar kitaplar.
modern dönemlerden angela's ashes. antidepresani hazir tutarsan iyi olur. rosasharn kadar sürünmüs hepsi.
genc werther tövbe isteyecek.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(21.09.25)
(7)

Amerikalı Aynasız (Erdal Kaya) hakkında ne düşünmektesiniz?

seni tanıdığım güne lanet olsun
Sevip beğeneni kadar balon, kasıntı ve hatta yalancı bulanı da çok. Siz hakkında olumlu mu düşünüyorsunuz, olumsuz mu?
Sevip beğeneni kadar balon, kasıntı ve hatta yalancı bulanı da çok. Siz hakkında olumlu mu düşünüyorsunuz, olumsuz mu?
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(29.06.25)
Abd'ye nasıl gittiği belli değil. "çantamı alıp gittim, cebimde 200 dolar vardı sonra zengin oldum" diyen herkes yalancıdır. 200 dolarlı göçmen vize türü olsa kendi memleketi adana'da 1 tane insan kalmaz.
0
runaway
(29.06.25)
Aksiyon filmleriyle bize tanıtılan, gelişmiş teknolojisiyle sürekli adaleti, hakkı arayan(!) Fbı'ın meraklısı olanları bilgilendirmek için vitrinden konulan kişi diye düşünüyorum.

ABD yi eleştirdiği bir sözü yok ya da ben denk gelmedim.
Yargısının da siyasileştiğinin bir çok eyaletinde suçun önlenemediğini , seri katillerin veya okul baskınlarının böyle gelişmiş bir ülkede neden artış gösterdiğini anlatmıyor.
Ayrıca bir gecelik elektrik kesintisinde bile AVM veya marketlerin yağmalanmasını da konuşması lazım.


sadece belirli olaylar üstünden Kendince analiz yapıyor.
Sistemin kendisindeki aksaklıkları konuşması da lazım.
Kısacası Fbi/ Cia denince iş bitmiyor ki.

Bir de böyle bir plan vardı son olarak durum ne bilmiyorum.
www.sondakika.com

Belli ki baş edemiyorlar.
0
diyecevaplandı
(29.06.25)
Uzun namlulu baya ağır bir silahı tek elle kullanıp ateş ediyordu (Imkansız yani tutamazsin geri tepmesi vs)

Sonra biri olayını çıkarmıştı, aynısını başka bir youtuber da yapmış; kadraja tüfeğin ucunu almıyorlar ucu bir yerde sabitlenmis halde, sen sadece tüfeği tek elle tuttuğu eli görüyorsun. Aslında tufek zaten bir yere sabit.

Ne anlatiyorsun evladım derseniz, youtube aleminin %90 i gibi üçkağıtçı bi tip olarak benden notunu almıştır.
0
makbur
(29.06.25)
Bence fetocu havası var niyeyse
0
mirty
(29.06.25)
@mirty hakli,

amerikan ajani , fetöcüde diyebilirsin,aynı şey..
0
designer
(29.06.25)
kişiliğini bilmiyorum iyi biri gibi ama yetişkinken abd'ye gidip bu kadar abd'li olması itici. aksanı, cumhuriyetçi abd'liler gibi bireysel silahlanmayı savunması vs.
0
ya ben lan neyse
(29.06.25)
nasil gittigini anlattigi video vardi. artik internet uzerinden mi biriyle tanisiyor gidip evleniyordu yanlis hatirlamiyorsam. (bu arada evlendigini soylemiyordu ama bir iliski uzerinden gittiginden ve green card alabilmesinden cikarmistim) zaten yakisikli adam kafalamistir birini.

hic fetocu oldugunu falan sanmiyorum.
0
antikadimag
(30.06.25)
(20)

Zenginlik kriteriniz nedir?

messina123
Benim için 1 milyon euro’su veya o kadarlık mal varlığı olan insan zengindir.
Benim için 1 milyon euro’su veya o kadarlık mal varlığı olan insan zengindir.
0
messina123
(28.06.25)
5m€ sinir olarak finansal özgürdür, rahat yasar.
10m€ ve üstü olan biri bana göre zengindir.
0
sonsuz
(28.06.25)
dolapta uno ve activia olması. dolabın markasının whirlpool olması.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(28.06.25)
@sonsuz 9 milyon eurosu yani 400 milyon lirası orta direk mi sizce? Orta direk olmak için bayağı fazla bir para bence
0
🌸messina123
(28.06.25)
@karim uyuyor o markayı ilk kez duydum. Doğru tespit :d
0
🌸messina123
(28.06.25)
sen ortayi sormamissin ki? 5m€ da orta degil. 5m€ finansal özgür yapar demisim. ortalama bir insan finansal özgür olabilir mi?

10m€ olan biri direkt bir yere bütce yapmadan business first class ucar, tatil yaparken parasini düsünmez. bu lüks hayat standartini sürdürmek icin de calismasina gerek yok cünkü 10m€ u var. cok asiri para harcama aliskanligi yoksa yasar gider öyle.

5m€ olan biri de calismasina gerek yok ama calismadan hayata devam edebiliyor olmak icin cok acilmamasi lazim. 2 kere business ucamaz mesela ayda. ya da uctu baska bisi yapamaz falan filan.
0
sonsuz
(28.06.25)
Bir yerde okumustum, ozetle herhangi bir sey icin sira beklemek zorunda olmayan adam zengindir.

Mesela hesap kitap yapmadan business class ucan insan zengindir denmis, bilet alip tarifeli ucakla ucan adam zengin degildir. Zengin adam gidecegi yere kendi jetiyle (ya da kiraladigi jetle) gider.
0
sertac akin
(28.06.25)
Bence kafan rahatsa zenginsin. Maddi, manevi. Parayı dert etmiyorsan ve istediğin zaman malak gibi yatabiliyorsan veya oraya buraya gidebiliyorsan zenginsin ulan.
0
Shepard
(28.06.25)
1 milyon euro benim mazotuma yetmez.

5 milyon dolar guzel bir sinir. kaygisiz sekilde emekli olabilirsin amerika'da bile. sinir bu simdilik.

@karim uyuyor; buzdolabinda aradigin marka sub-zero.
0
antikadimag
(28.06.25)
fi tarihinde sabancılardan biri 40 milyon dolar sonrası pek farketmiyor demişti

bi bildiği vardır herhal

1 milyon euro çok da zengin değil, lütfen küfretmesin kimse :)
0
gurur
(28.06.25)
Çalışmak zorunda olmayan kişi zengindir. Benim tanımım bu
0
olaylar olaylar
(28.06.25)
shepard ve olaylar olaylar arti 1.

dunyada kendi ozel jeti olan kac kisi var ki zenginlik kriteri bu olsun.
0
baldur2
(29.06.25)
in.pinterest.com

"rich" 30 milyon dolardan falan basliyor.

bu arada "whirlpool" orta kalite bir marka bile degildir.
zengin adamin evinde "subzero" olur en kotu.
0
cooperr
(29.06.25)
Özel şoförü olan kişi zengindir.
0
Mcfly
(29.06.25)
Ask-i memnu'daki Ednan bey gibi olmak benim için zenginliktir. Hiç öyle miktar belirtmeye gerek yok.

Süper rahat, tasasiz ve lüks bir yasam. Dünyanin her yerine istedigin an gidip, istedigin kadar kalabilme.
0
feastofthedamned
(29.06.25)
Toplam mal varlığı (gayrimenkul vs.) 10 milyon doların üstündeyse, aylık geliri de (4 kişilik aile için) 2 milyon TL üzeriyse, zengindir.

Aylık geliri (4 kişilik aile) 400bin tl üzeriyse ve evi, arabası varsa, borcu da yoksa, üst gelir seviyesidir.

Aylık geliri borçlanmadan kendini döndürüyorsa; yeme, içme, gezme, varsa çocukların masrafları vs. karşılayabiliyorsa maddi durumu iyidir.

Bir üsttekileri borçlanarak, ay sonunu düşünerek yapabiliyorsa, bazen de yapamıyorsa orta direktir.
0
yadigar
(29.06.25)
rastgele bir pinterest sayfasındaki gelişigüzel bir post referans alınacak önemli bir kaynak değil kesinlikle, onu belirtmek isterim.
0
owaki
(29.06.25)
Yaşamak için çalışmak zorunda olmamak+1
0
Amaranta ursula
(29.06.25)
@owaki

abicim bu bir fikir, benim aklima yatiyor seninkine yatmayabilir, sen bilirsin.

ne yapayim burda tek cumlelik soru icin referansli finans makalesi mi yazalim?

bazilari neyin pesinde anlamakta harbiden gucluk cekiyorum.
0
cooperr
(30.06.25)
@cooperr, "rich" 30 milyon dolardan falan basliyor." cümlesi senin kişisel görüşünün x miktarın yeterli olduğunu değil bu konuda konsensusa varıldığını veya kesin bir doğrusu olduğunu ve o tanımın bu olduğunu sinyalliyor, ben de buna karşı çıktım.
0
owaki
(30.06.25)
@owaki

yanlis sinyal almissin kaptan.
evet benim birine "zengin" demem icin 30 milyon dolar net worth sahibi olmasi lazim.
konsensus, meclis karari, dunya bankasi, trump'in fikri falan degil benim gorusum bu.
0
cooperr
(30.06.25)
(30)

Zenginlerden nefret ediyor musunuz?

messina123
Zenginden kastım mahalle kuyumcusu, galerici tarzı zenginler değil. En zenginler, jeff bezos, elon musk, ülkemizdeki malum holdinglerin sahipleri tarzı zenginler.Şahsen ben hepsinden nefret ediyorum. Aynı dünyada onlar sınırsız imkanlara sahipken ben üçün beşin hesabını yapmaktan yoruldum. Hiçbirini
Zenginden kastım mahalle kuyumcusu, galerici tarzı zenginler değil. En zenginler, jeff bezos, elon musk, ülkemizdeki malum holdinglerin sahipleri tarzı zenginler.

Şahsen ben hepsinden nefret ediyorum. Aynı dünyada onlar sınırsız imkanlara sahipken ben üçün beşin hesabını yapmaktan yoruldum. Hiçbirinin oralara haramsız geldiğine de inanmıyorum.
0
messina123
(28.06.25)
Hiçbirinden nefret etmiyorum sınıf kinim yok, sadece AKP döneminde zenginleşen barzolardan ve onların jipe binen eşlerinden nefret ediyorum.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(28.06.25)
Ben onlara itibar edip bu hale getiren insanlardan nefret ediyorum. Kendileriyle hiçbir zaman sorunum olmadı. O haramsız geldigine inanmiyorum dediğin kısımlar da bir şeyler koparırız diye birilerinin bir şeylere tamam dediği aşamalarda oluyor.

Özetle, bana dokunmayan yılan bin yasasincilar oluşturuyor bu işleri.

Şarkısı bile var Jeffrey Bezos'un:
youtu.be
0
encokbenisevinnolur
(28.06.25)
jeff bezos ve elon musk'tan evet.
bill gates, warren buffett ama cok düzgün insanlar mesela. ikisi de miras birakmayacak ya da az birakacak su an fark ettim. ilginc.

bu sadece zenginlik degil. senin kullandigin özel jetin, yatin, keyfi uzay seyahatin bu dünyaya zarar veriyor. paran ver diye bunlari yapabuliyor olmaman lazim.

first class ucmak bir insana nasil yetmez anlamiyorum. kocaman bir yata neden ihtiyacin var. kac kisi misafir gelecek. tamamen gösteris bazi seyler. ya da aclik. gözleri doymuyor.
0
sonsuz
(28.06.25)
Haset yapan fakirlerden nefret ediyorum. 2 ay kendi işini kur yönet desek sakalı bıyığı saçı kılı dökülecek adamlar gelmiş tanımadığı, sırf zengin olan insanlardan nefret ediyor. Ne haramı yemişler mesela? Çalış, işini kur sen de zengin ol. Kim tutuyor seni? Dünya'da işler insan ilişkileri ile yürüyor. Birisi olm messina123 var şöyle iyi böyle iyi derse tanımadığım adamı alıp riske girmem. Çünkü sen tanıdık olarak girdin ve birbirimizi mahçup etmemeliyiz, ortak bir dostumuz var.
0
Shepard
(28.06.25)
@shepard, ne alaka ya?
senin kendi interview skillerine güvenemeyip baskasinin lafiyla hareket etmenle ultra zenginlerin ne alakasi var?
0
sonsuz
(28.06.25)
ediyorum. benim için iyi insan kriterlerinden biridir aynı zamanda. çok zenginleri öven ve sempati duyan biriyle mecburiyet dışında muhatap olmam. ama dediğin gibi bu aşırı zenginler için geçerli, yoksa mevcut ekonomik sistemde kendi işi var veya zenginleşti diye herkesi otomatik "kötü" algılamam, hepsi öyle olmak zorunda değil.
0
der meister
(28.06.25)
@shepard mesele sen değilsin bro sen niye üstüne alındın? Konu en tepedekiler. Sen onların sineği bile olamazsın zaten. 3-5 milyonluk adamları kim kıskansın. Yazıyı yeniden gözünle oku
0
🌸messina123
(28.06.25)
Ayrıca sinek lafını hakaret olarak algılama. Ben de onların sineği bile olamam. Not olarak belirtelim
0
🌸messina123
(28.06.25)
Tuncel Kurtiz'in "Zengin olma tehlikesini çok şükür atlattım." gibi bir sözü vardı. Çok zengin olmak bayağı ahlaksızlıkla eşdeğer bir şey.
0
sekizdokuzon
(28.06.25)
Evet ediyorum.

Özellikle Taylor Swift gibi görgüsüz olanlarından daha çok nefret ediyorum.

Sonra bir de biz fanilere dünyayı ve çevreyi koruyalım palavraları sıkmalarından da nefret ediyorum.
0
chicha_v2
(28.06.25)
Hepinizin ayıla bayıla kullandığı yapay zeka, çok zengin birinin daha da zengin olabilmek için harcadığı parayla ortaya çıkarılmış bir şey.

Bugün dünya, vebadan, koleradan kırılmıyorsa, tıp bu kadar ilerlediyse hep onların daha zengin olma gayretleri sonucu.

Sadece tıp değil ki, yaşam kaliteni artıran her şey onların firmalarının eseri. Sıçtığın klozeti bile onlardan birinin firmasının arge biriminin tasarımıdır.

Çağımızdaki tüm gelişme sermaye birikiminin sonucudur.

Onlar uğraşsın yapsın, ben kullanıp rahat edeyim ama olsun ben sermaye düşmanıyım. Hadi canım.
0
Mirket
(28.06.25)
Tam tersine fakirlerden nefret ederim.

Egitimsizdirler, cahildirler, hayattaki zevklerin kiymetini bilmez kendinden doganlari da kebdileri gibi yetistirir.
0
feastofthedamned
(28.06.25)
@mirket verdiğin bilgilerin doğruluk payı yok.
0
🌸messina123
(28.06.25)
Şirketi etik değerlere uymayan, monopoly yaratmaya çalışan, mali gücü ile siyasi yörüngeyi değiştirmeye çalışan, medyalari satın alıp oradan buna göre haberler yapan, devletlerden büyüklesip devletleri tehdit edecek duruma gelen vs her şirketten nefret ederim ve aynı zamanda bu yola koyan sahibinden de.

Yani olayım zengin olmalari değil, bu paranın onlara yetmeyip daha da fazlasi, daha da az isci, daha az maas, daha çok kar, daha ucuz üretim, daha çok offshore, daha az vergi, daha az işçi hakki, daha az regülasyon için uğraşan bütün herkesten nefret ederim. Bundan 60 sene önce olsa bizlere radyasyonlu boya fırçasi yalatacak ama regülasyonlar sebebiyle yapamadigi için sikayet edenlerin hepsinden.
0
logisticsmanager
(28.06.25)
Nefret etmiyorum.

Ama özellikle de bahsettiğiniz seviyede zengin bir insan bunu sadece kendi emeğiyle yapmış olmuyor. Bir şekilde birkaç nesil belki şanslı, belki yetenekli belki ahlaksız belki de tüm bunların bir oranda karışmasıyla böyle zenfşnlikler oluşuyor.

Bu zenginliği kendisinin çok üstün bir insan olmasına, diğer insanların da tembel veya alt insan olmasına bağlayan, bunu ima edenler bana çok çiğ ve çirkin geliyor.
Adeta boyu uzun diye veya göz rengi belli bir renk diye övünen bir insan gibi.

Yine de unutmayalım ki siz de ben de o dünyaya doğsaydık bir miktar öyle hissedecektik.
0
michael_knight
(28.06.25)
Etmiyorum. Nefret ya da sevgi, saygı vs. herhangi bir hissiyatım yok.
0
gabe h coud
(28.06.25)
zenginlerden kisisel olarak nefret etmiyorum, dogalarinin geregini yapiyorlar. ama bu gelir esitsizliginin olusmasini saglayan sistemden ve buna canak tutanlardan ve buna ses cikarmayanlardan nefret ediyorum orasi dogru. zenginlesmede ve kazanmada problem yok ama bunu saglayan mekanizmalarin liberal ekonomide olcusuz zenginlesme saglamasi cok korkunc. yani insanlarin %80'i sefil %90'u gecim sikintisiyla yasamiyor olsa zenginlerin para istiflemesine laf etmemenizi anlayacagim da, su korkunc duzene karsi cikmayi da sermaye dusmanligi ve sinif kini olarak yansitmak gercekten cok habis.

@mirket; mesela cok tehlikeli bir sermaye savunuculugu yapiyor. oncelikle soyledigi seyler dogru degil. yapay zeka asiri zenginler tarafindan gelistirilmedi, non-profit open ai tarafindan gelistirildi. ha teknolojiik gelismeler sahibini zengin yapar orasi dogru ama zenginler tarafindan gelistirildigi dogru degil. microsoft, google vs kullandigimiz sistemler asiri sermaye sahipleri tarafindan gelistirilmedi. gelistirenlerini zengin yapti orasi ayri. microsoft 20 yaslarindaki muhendisler, google stanford phd'li adamlar tarafindan gelistirildi.

yanildigi ikinci nokta da sermaye vaadi olmadan insanlarin bir sey yapmayacagi fikri. insan sadece para hirsiyla degil hakikatin bir vechesini anlamak, veya bir seyler yaratmak hirsiyla da hareket eder. hatta asil bir seyleri yaratabilenler bu sekilde hareket eder. pasteur, fleming para hirsiyla hareket etmediler. newton, einstein ya su gravitasyonu cozsek ne para kaldiririz diye hareket etmediler. onlarin zihinsel sermayeleri sayesinde bugun gps'ten nerede oldugunuzu biliyorsunuz. kendi karakterinizi butun insanlara genellemeyiniz. insan zaten kendi haline birakildiginda duydugu meraktan harekete gececektir. volvo 3 noktali emniyet kemerini buldugunda dur ulan suradan ne para kirariz demeyip patentin ucretsiz kullanim haklarini ortaya salmistir. insanin can havliyle kendi kicini kurtarmaya calistigi sistemde elbette insan para icin her seyi yapiyor gibi gozukebilir. ancak insanin gercek degerini olusturan yaraticilik, zeka ve ahlak para ve guc hirsindan cok farkli kulvarlarda.

iyi bir urun uretip piyasada bunun karsiligini zengin olarak alirsin zaten. burada problem yok. zenginlesmede de problem yok. ama olcusuz zenginlesmede problem var. somuru sonucu zenginlesmede problem var. herkese guzel spor ayakkabi satmada problem yok ama guneydogu asyadaki insanlari hayvani kosullarda saatlik $1-2 dolara calistirip zenginlesmekte sikinti var. bu sikintiyi goremiyorsaniz uzucu.

soyledigi tek dogru sey bazi buyuk atilimlar ve girisimler icin sermaye birikiminin gerektigi. buraya katiliyorum. ancak katilmadigim nokta bu sermayenin illa bir kisinin altinda birikmesi gerektigi on kabulu. sermayeyi baska sekillerde de biriktirebilirsiniz. fonlarda da biriktirebilirsiniz, yonetimi icin baska bir mekanizma da kurabilirsiniz. sermayeyi tek bir kiside biriktirip ondan sonra babadan ogula gecmesini saglamak tam tersine ekonomide ciddi bir donukluk yaratiyor. bunun alternatifi yokmus gibi dusunmek de ne diyelim zihinsel esnekligin eksikligi mi diyelim.

en zekilerimizi alip gecim korkusuyla somuruyor olmamiz onlarin zekalarini en iyi sekilde kullandigimiz anlamina gelmiyor. insan olarak aklimizi ve ahlakimizi kullanarak maksimum sayida insanin, yine bir meritokrasi ekseninde, sisteme katki yaptigi kadar donus aldigi, ahlakli bir mekanizma kurulabilir. zaten kurulacak da. tarih bir sekilde hep ilerliyor. ancak mankafa insanlarla ilerlemek cok yavas oldugundan yuzyillar bos yere harcanacak ve milyonlarca insan daha serefsizce somurulmeye devam edecek.

ancak 500 sene once bir kralin tek bir sozuyle butun mal varliginiza cokuluyordu. hatta birakin krali elinde yeterli guc bulunan herhangi bir kimse maliniza cokebiliyordu. bugun bunun derecesi oldukca azaldi. siyasi erk halka verildi. gidisat gosteriyor ki bir gun gelecek ve ekonomik erk de halkla paylasilacak. ancak o zamana kadar cok cok insan sermayesini gereksiz yere hharcamaya devam edecegiz.
0
antikadimag
(28.06.25)
@sonsuz abicim ne interview skili? Bak insan ilişkileri ile yürür bu işler diyorum. Senin torpil dediğin şey aslında dünyanın normali. Tecrübe etmemiş olabilirsin diye yazıyorum, mesela bir usta tanıdık vasıtasıyla gelip işini yaptıysa ve yanlışı varsa düzeltmeye daha meyilli olur. Kime göre? Tanımadığın bir ustaya göre. Çünkü insanlar, insanlarla kötü olmak istemez. Herkes sevilmek, saygı görmek ister. Personel de öyle. Torpille geldi diye interview yapıyorsun ama güvencen var. Tanıdık vasıtası.

@messina123 lan alınmadım, şunu diyorum kısaca. Birileri bir yere geldi diye nefret etmeniz saçma. Git çalış, gör bakalım nasıl oluyormuş bu işler. Kendi işini kuran, büyüten herkes 7/24 her gün çalışmış insanlar. Bunun ne demek olduğunu denemeyen bilmez. Mesela Bill Gates, adam ne yatırımlar yapmış Afrika'da. Ama millet cahil cahil o nüfusu azaltmaya çalışıyor, hastalık yayıyor demiş. Ulan adam donuna kadar bağışladı. Nefret edebilmek için haset ediyor olmak lazım.

mirket +111

Onlar olmazsa şu anki dünya yine olurdu ama onların ismi farklı olurdu. O yüzden saçmalık nefret etmeniz. Olm dünyada eşit gelir diye bir şey olamaz. Herkese 200k maaş vereceksen temizliği kim yapacak? Daha geçen ağlıyordunuz temizlikçi evime gelmiyor bulamıyorum diye.
0
Shepard
(28.06.25)
antikadimag+1 not almalık bi yazı olmuş

sermaye dusmaniyim. patron savunan amelelerin enerjisi yalakaliktan mi geliyo acaba
0
ala09
(28.06.25)
:) aklıma grinin elli tonu filminde vatandaşın okul diploma töreninde söyledikleri geldi. Bir gün bütün dünyada açlık ve fakirlik bitecekmiş, bunun için uğraşıyormuş falan. Filmin sonrası malum :))

Bahsettiğin zenginlerden nefret etmem için, insanlara ve doğaya zarar verdiklerini bilmem lazım. Bilerek ve isteyerek yapıyorlardır çünkü.

Pırlanta üretiminde ya da elmas elde etme konusunda çok fazla insanın kanına girdiklerini biliyorum mesela, altın için bizim ülkemizdeki doğanın ağzına ettiklerini de biliyorum. Yeter sebep mi? Evet. Nefret ediyorum yani.

Ayrıca islamiyette "helal" diye ifade edilen yollardan zengin olmadıkları da bir gerçek. Hatta kimsenin de helal yollardan zengin olmasına fırsat vermeyen bir sistemi yaşatıyor ve savunuyorlar, hatta saldırganlaşıyorlar. Bunu da düşününce nefret etmemek için bir sebep göremiyorum.
0
muhayyer divan
(28.06.25)
Uzuuuun ve çelişki yumağı bir yazı olmuş.

'iyi bir urun uretip piyasada bunun karsiligini zengin olarak alirsin zaten. burada problem yok.' demişsin de bunda problem var. O zenginden de nefret ediliyor. Mahalle kuyumcusu değilse, galerici değilse nefrete muhatap oluyor. Soruyu bir daha oku istersen.

Volvo 3 noktalı şeysini bulana kadar sence kaç volvoyu duvaa vurmuştur da içindeki mankenler oraya buraya savrulmuştur. Sence volvonun sahibi ulan bu volvoları duvara vuracağız ki para kazanabilelim dememiş midir? Sevabına mı vurdurmuştur duvara?

Bilim adamlarından bahsetmişsin? Onlar birer zenginin üniversitesinde çalışmıyor muydu? Evlerinin bodrumunda mıydı laboratuvarları. Edison her buluş sonrası koştur koştur patent almıyor muydu?

Adam windows xp de bıraksaydı. Ya yeter, bu servet benim yedi kuşak torunuma yeter deseydi, sen windows10 un windows 11 in konforunu bulabilecek miydin?

Birkaç tesadüfen bulunan şey hariç bütün buluşlar bir zenginin riske ettiği paradın eseridir.

Ayrıca gelir dağılımında adalet, zenginin değil siyasi iradenin sorumluluğundadır.

Ve evet @ala09. Sermaye düşmanı değilim. Yalakayım :)
0
Mirket
(28.06.25)
@mirket wins, flawless victory. Fatality çaktı. Bazı arkadaşlar bilmiyor ama donuna kadar kendini riske eden patronlar sayesinde iş bulabiliyorsunuz.
0
Shepard
(28.06.25)
@mirket; zenginler halklar kolay yönlendirilebilsin diye haber kanallari ve gazeteleri satın alirken, deregulasyon savunurken, ozellestirme savunurken ve bunları getirecek adamlara paraları dökerken siyasi irade nasıl olacak? Trump nasıl seçildiğini gördük arkasında zenginler oturuyordu hep. Herif zenginlerin yararina olan vize türünü bile elestiremedi korkusundan.

Şu an misal trump ne diyor; herkese vergi koyun, amerikan firmalarına koymayin. Başka ne diyor? Amerikan firmalarina yasalara uymadiklari için ceza kesmeyin. Bunlar çünkü politikacilarin ceplerini dolduran zenginler sebebiyle. Google üzülmesin, apple buzulmesin.

Bu arada bütün buluşlar zenginlerin riske ettiği para lafina da asla ve asla katılmıyorum. Biraz devletlerin şirketlere verdiği paralara bakarsan görürsün bunun sebebini. Bizim vergilerimizle devletler sirketlere paralar verir bunu da işte ARGE vs adı altinda yapar ya da fabrika acacaktir misal arazi bedava verir yok suyu elektriği ucuza verir. Şirketler ve zenginler öyle milyar dolarlarimi ortaya koydum demez.
Buna ek olarak zarar yazan sirket bunu vergiden düşebilir ama ben misal bu sene zarar yazarsam vergimden düşemem falan filan.
Misal elon musk; bakalim Tesla için devlet ne kadar para harcamis?
Bu şirketlerin hepsinin her sene bir davasi çıkıyor. Misal hatırlıyorum apple'in falan diğer firmalar ila başkamarinin çalışanlarını almama anlasmasi yaptığı ortaya çıkmıştı ki maaslar yukselmesin.
Al bak daha 2023ten Amazon için;
www.ftc.gov
Zenginler olmasa inovasyon olmaz falan filan bunlar tam da milyarderlerin seveceği şeyler. "Biz olmasak ac kalırsınız bu sebepten Dünya zenginliginin yüzde 90i bizde".

Abi bakın düzgün insanlari savunun da allah aşkına corporationlari, milyarderleri Einstein'mis tesla'ymis gibi savunmayin yani. Inovasyonlar emin olun kimsenin 100-200 milyar dolar değer sahibi olmasini gerektirecek kadar parayla olmuyor. Ve inovasyonlar bedavaya da olmuyor, bu sirketlerin hepsi devletlerden ödenekler alıyor, devletlerden vergi tasarrufu alıyor, devlet okullarini kullanıyor.
0
logisticsmanager
(29.06.25)
Siyasetin çarpıklığını, seçtiklerimizin yanlışlarını anlatıyorsun. Burda yanlışı yapanlar zenginler deeğil, yönetenler ve dolayısıyla yönetenleri seçenler.
Trump'dan bahsetmişsin. İkinci kez seçildiyse, seçenlerdedir sorun.

Seçenlerin cahilliğinden diyorsan, seçenlerden veya cahillikten nefret et. Apple o söylediğin şeyi yapmışsa onu yapabilmesine imkan tanıyan yöneticiyi seçenden nefret et.

Sistemde çarpıklık varsa o çarpıklıktan nefret et. Ben zenginden nefret ediyorum lafının yanlışlığını anlatıyorum ben.

Bugün Ekşide mi vardı. Adam 50 tane arabanın lastiğini patlatmış. Araba sahibi olanı zengin görüp zenginden nefret eden biri yapmış olmalı.
0
Mirket
(29.06.25)
hadi mirket kuyrugu dik tutmak icin bir seyler karalamis da, onun yancisi gibi gezen elemani tam anlamadim. eleman tanrinin bahsettigi dusunce mefhumunun o kadar fakiri ki, mevcut sistemin tek alternatifinin herkesin ayni maasi almasi oldugunu saniyor. adam baska bir alternatifi tahayyul bile edemiyor :) bilissel kapasitesi 0/1 seklinde calisiyor. simdi sen bu adamin oldugu yerde nasil daha adil bir duzeni kuracaksin? bu kafalari nasil yontacaksin daha iyi bir sistem icin. asil sorun bu.

@mirket hocam, sirf cevap vermis olmak icin cevap vermek tartisma adabina uymuyor. isin kotusu arguman olarak soyledigin seylerin zayifligi da bu mevzulardan ne kadar caktigini gosteriyor. boyle durumlarda sukut altindir diyerek er meydanindan cekilmek dahi imajina daha az zarar verecektir, ayiktirayim.

mesela o bilim adamlari nasil calismislar onu bile bilmiyorsun. devlet universitelerinde calisiyor bu adamlar. bugun kapitalist amerika'da bile universiteler ya publictir ya non-profittir ve ana geliri devletten aldiklari endowment'tir. yani deney ekipmanlari illa birinin mulkiyetinde olacak, devlet mulkunde olursa olmuyor. illa zengin birisi gel bunlarla oyna diyecek. komik. sermaye agresif serbest piyasa kosullarinda surekli survival modunda oldugundan deneysel calismalara giremez. devlet onemli gordugu alanlari ar-ge tesvikleri ve vergi indirimleriyle destekler.

edison zaten is adamidir. hemen gidip patent alir. edison hakkinda daha cok sey arastirdikca nasil bircok gelismeye kendi kazanci icin set koydugunu gorup sasiracaksin.

son olarak da gelir dagiliminda adalet siyasetin sorumlulugunda diyorsun. ancak sen ekonomik gucun konsolidasyonuna izin verince o ekonomik guc siyasete ambargo koyuyor, butun isleri o yonetiyor. para olmadan, guc odaklarinin destegi olmadan siyasi iktidara gelemedigin bir duzen yaratiliyor. sonra da bu duzenden gelir dagilimi bekliyorsun. bak bakalim dolar milyonerleri ne kadar vergi veriyormus. siyasi irade hicbir zaman gelir dagilimi yapmamistir, en fazla sermaye transferi yapar. bkz turkiye'de eski zenginlerden alinan paranin yeni zenginlerin cebine konulmasi.

neyse, mesele bu konulari bilmiyor olmaniz degil. mesele ortadaki ahlaksizligin ve kokusmuslugun farkina varamamaniz da degil. susup kosenizde otursaniz sorun olmayacak ancak uc kurus paranizla, zenginler iyi ki varlar yoksa ne poh yerdik sagolun agam diyerek pacalarindan tutmaniz ve onlari savunmaniz is degil.
0
antikadimag
(29.06.25)
@truenorth

vergilerden geliyor ve herkes vergi oduyor. hatta zenginler vergiden kaciyor. yahu donald trump, elon musk vergi odemiyor farkinda misiniz? sen evinin, arabanin vergisini kaciramazken zenginler o vergilerden "hukuki" yollarla kaciyor. para geri donmuyor. top %1 sermayenin yarisindan fazlasina sahip olmasina ragmen vergilerin %25 civarini oduyor. karsiliginda esitsizlik buyumeye devam ediyor.

tesla'nin federal income tax'i 0. adam 2 milyar dolarin uzerinde gelir elde edip karsiliginda vergi odemedi.
donald trump da ayni sekilde. ben bile %30 oderken cok sevdigimiz ve butun insanlik gelisimini borclu oldugumuz ultra zenginler %3-5'in ustunde odemiyor.

piketty'nin dedigi gibi r > g esitsizliginin oldugu her yerde tabii olarak sermaye birikir ve gelir esitsizligi artar.

ama zenginler haklilar. beni de boyle savunan culsuzlar olsa ben de semer vurmaya devam ederim. yuruyun zenginler, az bile!!!

valla artik yazmayacagim bu duyuruya.
0
antikadimag
(29.06.25)
hissettiginiz sey aslinda nefret degil, "kiskanclik".

dunya iki sey uzerine donuyor, para ve kuku.

kukuyu bulmasi o kadar zor degil icgudusel bir mevzu, dogustan hepimizin icinde bu hardware ve software var. ama para insanlarin yarattigi birsey, dogduktan sonra tanistigimiz bisey. isin boktan tarafi kitaplarda da ona nasil ulasacagimizin tarifi yok, ben cok aradim bulamadim. adamlar bu isi cozmusler. milyarlarca insan bunu cozemeden olup gidiyor toprak oluyor.

ama efendim adamlar vergi vermiyor. evet, hayvan gibi isdihdam sagliyorlar ama. Elonun sirketlerinde 125000 kisi calisiyor, x4 desek 500.000 kisi adam sayesinde tahminen ortalamanin cok uzerinde para kazaniyor.

bir de jeff bezoz ile bill gates arasinda ciddi ciddi fark oldugunu, birinin assagilik birisi oburunun kahraman oldugunu falan dusunmek trajikomik yaw.

falan filan..
0
cooperr
(29.06.25)
@antikadimag abicim vergi vermemeleri normal. Kafan almiyor olabilir, ama istihdam yapan cesur insanlar olmazsa maasli calismak isteyen arkadaslarimiz is bulamaz. Istihdam yapana da devlet çökmez. Sen istiyorsun ki bu adamlar vergi versin, ama bu adamlar şirkete yatirim yapiyor. Kar etmiyor haliyle. Arge yapiyor, yeni depo aliyor, esya araba aliyor. Sirketi buyutmezsen batma yoluna girersin. Olay bu kadar basit. Isveren olmayan arkadaşlar kendini belli ediyor. Gerçek dünya ile okuduğunuz şeyler arasında dünya kadar fark var. Vergi vermeyen illegal bir sey yapmiyor.

Gelir adaletini saglayacak fikrin varsa yaz, gorelim ne kadar sacma oldugunu.
0
Shepard
(29.06.25)
Etmiyorum.
0
Amaranta ursula
(29.06.25)
Zenginlerden nefret etmiyorum. Ne kadar zengin oldukları da fark etmez. Zenginliklerini yolsuzlukla (vergilerin hortumlanması ile, ihaleye karıştırılan fesat ile, 2 liralık ürünü devlete 2000 dolara satış ile vs.), kaçakçılık ile, hırsızlıkla, hukukun çiğnenmesi ile, kıyak krediler ve kredi borçlarının ertelenmesi ile vs. şeklinde elde edenler hariç.
0
nawar
(29.06.25)
(5)

1 haftadır oda sıcaklığındaki şarap içilir m

condom kurşunu
1 hafta önce açmıştık ama Tıpası kapalıydı. dün buzdolabına koydum. Şimdi içsek mideyi bozar mıyız?
1 hafta önce açmıştık ama Tıpası kapalıydı. dün buzdolabına koydum. Şimdi içsek mideyi bozar mıyız?
0
condom kurşunu
(28.06.25)
Sanmam ama zehirlenirsen falan beni ilgilendirmez açıkçası. Ben olsam içerdim.
0
messina123
(28.06.25)
Tadını biliyor/hatırlıyor musun? Evetse, varsa bir yamukluk anlaşılır.
0
encokbenisevinnolur
(28.06.25)
Hayır ya bu sıcaklarda hele leş gibi olmuştur o.

Çok istersen soğuk sangria gibi bir karışıma dök iç ama orada bile sırıtabilir.
0
chicha_v2
(28.06.25)
alkollu ickiler bozulup insan zehirlemez. en fazla tadi bozulmustur zaten anlarsin tadina bakinca. icilmeyecek gibiyse birak. sarap bozulunca sirke oluyor o da yemeklerde kullaniliyor bildiginiz uzere.
0
antikadimag
(28.06.25)
Kötü değildi bu arada dün içtik
0
🌸condom kurşunu
(29.06.25)
(12)

yabancı filmlerde ayakkabıyla evde dolaşıyorlar

biseysorcaktim
ve ayakkabılarının altı hep temiz, sadece altı değil üstü yanı vesair de temiz.kanepe koltuğa hatta yatağa ayakkabı ile uzanıyorlar bazen.gerçekte nasıl? eve ayakkabı ile giriyorlar mı?ne zaman çıkarıyorlar?bizdeki kadar tabu olmayabilir bunu anlıyorum ama gerçekten filmlerdekiler kadar temiz mi?ben
ve ayakkabılarının altı hep temiz, sadece altı değil üstü yanı vesair de temiz.
kanepe koltuğa hatta yatağa ayakkabı ile uzanıyorlar bazen.

gerçekte nasıl?
eve ayakkabı ile giriyorlar mı?
ne zaman çıkarıyorlar?

bizdeki kadar tabu olmayabilir bunu anlıyorum ama gerçekten filmlerdekiler kadar temiz mi?

ben çeşitli avrupa ülkelerinde bulundum. aynı türkiye'de olduğu gibi evlere girerken hep ayakkabı çıkarılıyordu. asya'da ayakkabıların bizde olduğu gibi kapıda çıkarıldığını sanıyorum. abd'de nasıl bu durum?

sorum filmler hakkında değil, gerçekte nasıl durumlar?
ayakkabı ne kadar temiz de olsa, evde dolaşılmaz ya.
hadi pis değil, çok hijyenik olsun. yine de rahatsız eder ayakkabı ayağı. terliyor, sıcak, sıkıyor vs.
0
biseysorcaktim
(26.06.25)
e türkiyede de var bu. aşırı zenginler eve ayakkabıyla girebiliyor. sonuçta ev her gün siliniyor vs
0
jelly bear
(26.06.25)
Avrupa'da benim bildigim normali ayakkabiyla eve girmek seklinde. Ne zaman cikardiklarini bilmiyorum, ya yatarkendir ya da pijamalarini giyecekleri zamanda falan cikariyorlardir. Disarida mutlak bir temizlik oldugu soylenemez ama genel mana da Turkiye'de alisik oldugumuz tarzda tozlu bir pislik yok, kopek boku veya cop vs olabiliyor. Mesela araba saganak yagis yiyor, kapali otoparka girip kuruyor, tekerin tabaninda toz olmuyor. Hollanda'da tozdan ziyade daha cok kumlu bir ortam var, disarda ciplak ayak yuruyup gelsen eve kum taneleri gelir bol bol.
0
mbond
(26.06.25)
cok yagmur yagan yerlerde sokaklar o kadar da kirli olmuyor.
0
sonsuz
(26.06.25)
Fransa'da avrupalılar genellikle ayakkabıyla eve giriyor. Kapı onlerinde bir paspas olur, yalandan silip girerler. Ama arap kokenlilerde de ayakkabı cikartma adetleri var.

Gelelim ayakkabilarini ne zaman cikartiyorlar. Ihtiyac duyduklari zaman cikartip, sonra ayakkabı ile gezdikleri evlerinde CIPLAK ayakla rahatlikla yürüyorlar.

Bu arada kaldirimlar kopek b.kuyla dolu. Oyle avrupa, sokaklar tertemiz olayı tamamen hikaye..
0
funl
(26.06.25)
oyle turk annelerinin hayal ettigi gibi camurlu ayakkabilariyla aksama kadar evde gezme gibi bir durum yok. sadece kisa sureli kalislarda falan gezenleri gordum. onu da disarida paspasla siliyorlar.
0
buenosdias
(26.06.25)
amerikayı bilmiyorum ingilterede çıkarıyorlar. çıplak ayakla dolaşıyorlar. girişe bırakıyorlar.
0
avatar is back
(26.06.25)
amerika'da ayakkabiyla giriyorlar ve sacma. disarinin pisligiyle, tuvalete girdigin ayakkabiyla eve girilmez. temiz falan da degil sokaklar ayrica.
0
antikadimag
(26.06.25)
Ben de Fransa'dan konuşayım; bir eve misafir geliyorsa ayakkabi cikarma istenmiyor genelde.
Ama onun dışında kesinlikle bir genelleme yapılamaz. Eve bağlı yani kültür olarak çıkarılır çıkarılmaz denilemez.
Ha misal gene örnek benim hanım evde de dışarıdaki kiyafetleri ile takiliyordu ta ki Türkiye görene kadar. Ben misal dışarıdan eve gelen kişi nasıl aynı kiyafetle takılıyor onu da anlamam.

Misal benim eşimin ailesi hep çıkarır. Eve girenler de çıkarır. Bunlar düz Fransızlar yani.

Sokaklar da temiz denemez asla. Hele ayakkabı ile evde gezecek kadar temiz asla.
Terlik olayi yok yalnız, o yüzden terliği misal Türkiye'den getiriyoruz genelde.
0
logisticsmanager
(26.06.25)
Kafalarına göre bazen ayakkabıyla girip dolaşıyorlar. Terlik gibi ayakkabı ile gezmiyorlar ama bir kere çıkarınca bu sefer çıplak ayakla/çorapla/terlikle geziyorlar.
0
nawar
(26.06.25)
Bence hâlâ pis ama ABD'nin bir sürü şehrinde bir yerden bir yere yürüme alışkanlığı yok, toplu taşıma zaten zayıf. İnsanlar evlerinin garajındaki arabaya biniyor, gidecekleri yerin garajında arabadan iniyorlar. Parkta bahçede gezip çamura buladıkları ayakkabıyla yine girmezler ama standart beyaz yakalı ABD'linin ayakkabıları çok fazla dışarı pisliği görmeyebiliyor.
0
kobuzchu kiz
(26.06.25)
Yani sokaklar ne kadar temiz olabilir? Yunanistan'da yaşadığım zamanlarda, normalde çok titiz biri olmasam da, o parkeleri günde üç kez silesim geliyordu. Avrupa'nın bu olayı aşması lazım.
0
sekizdokuzon
(26.06.25)
Gerçekte durum iyi değil bence. Eve ayakkabıyı çıkarmadan girmek diye bir şey söz konusu olmamalı ama Avrupalılar ve Amerikalılar taharet musluğunun bile farkında değil büyük oranda. Kıçını yıkamaktan aciz insan eve de ayakkabıyla girmekte sakınca görmeyebiliyor.

Sokağın temiz olması diye bir şey söz konusu değil. Sokak hayvanı işer, sarhoş kusar, terbiyesiz tükürür. Mutlaka bir şey olur. Sokağın temiz olmasının kriteri, bence çöp atılmaması. Onun dışında bal dök yala durumunun olması imkansız.
0
10551037
(27.06.25)
(5)

Saat sorusu (otomatik vs quartz)

nundu
Merhabalar,Nişan hediyesi olarak geleneksel şekilde saat alacak müstakbel nişanlım bana. Normalde başta "Ben akıllı saat dışında saat takmam, düz altın/euro vs bi şey takıp geç" diye düşünüyodum ama şöyle yalandan bi iki bakınırken saat dünyası da bir ilgimi çekmedi değil. Ha hâlâ günlük hayatta akı
Merhabalar,

Nişan hediyesi olarak geleneksel şekilde saat alacak müstakbel nişanlım bana. Normalde başta "Ben akıllı saat dışında saat takmam, düz altın/euro vs bi şey takıp geç" diye düşünüyodum ama şöyle yalandan bi iki bakınırken saat dünyası da bir ilgimi çekmedi değil. Ha hâlâ günlük hayatta akıllı saatten başkasını takmam fonksiyonel olarak günümü çok kolaylaştırdığı için de böyle arada resmi giyinince falan takacak bi saatim olsun düşüncesi ağır bastı.

İlk gördüğüm model Citizen'in Tsuyosa modeliydi ve aşırı beğendim renklerini. Sarı/turuncusunda aklım kaldı ama muhtemelen mavilerinden birini alırım alırsam. Oradan başlayınca tissot prx powermatic 80, seiko presage, hamilton jazzmaster, tag heuer carrera gibi 20-40k lira aralığında benzer tasarımlardaki diğer saatlere baktım. Hatta bi ara fanteziye kaçıp rolex oyster perpetual'a bile bakıp hayal kurdum sdjsjds

Şimdi girizgahı geçersek asıl sorum. Otomatik saat bir şart mı? Günlük kullanmayacağım için kolumun hareketiyle kurulmayacak, manuel kurmak zor geliyor bana. Kırk yılda bir takacağım şeyi quartz alsam saat camiasına ayıp mı etmiş olurum? Fiyat olarak da aynı markaların quartzları yarı fiyatı. Ayrıca teknolojik olarak daha çok hoşuma gidiyor mekaniktense quartz saatler. Ama ne bileyim bi yandan da bu işe girmişken bi mekanikle mi girsem diye bir düşünce de var içimde.

Ek soru olarak, sade, kadranı renkli (ve mümkünse ilgi çekici renkleri olsun tsuyosa gibi), ıvır zıvır detayları olmayan ve içini göstermeyen saat modeli de önerebilirseniz sevinirim.
0
nundu
(26.06.25)
Tissot prx tarzı ( küçük kasa ) casio b145 saatlere bak hem quartz hem güzel renkleri var, ben pembesini seviyorum ama sarı ve tiffany mavisi renkler de var, günlük kullanıma uygun bir model bir şey olursa canın acımaz
www.casio.com
youtu.be

Yine günlük olarak citizen ın eco drive modellerine de bakardım 10.000 civarı

Saat dünyası konusundaki gerçek fikrim de şu, bizim gibi maaşlı lümpenler sayesinde saat piyasası köpürtülüyor, çeşitli komplikasyonlar, perpetualler, mekanik saatler, 100 saat güç rezervleri, büyük markalar, butik markalar vs tamamen balon

Hocam can sıkıntısından bu tuzağa düşme, muhtemelen 3-4 saate 100.000 civarı bir şey harcayıp bundan 10 yıl sonra bunun sonsuz ve anlamsız bir uğraş olduğunu göreceksin

Bu süredede mekanik saatçilerle benim saatim 15 sn geri kaldı benim saatim 1 dakika hızlı gidiyor bu normal mi nereye yaptırayım vs bakımına şu kadar para ödedim diye boş muhabbetler yapacaksın

www.instagram.com
Mesela şu sayfadaki tiplerin çoğu taktıkları çok pahalı saatler sayesinde daha saygın daha cool insanlar gibi görünmüyorlar, birbirlerinden görme zevksiz çoğu
0
grimavi
(26.06.25)
Orient Bambino open heart.
0
bu nick tam yirmi alti karakter
(26.06.25)
@grimavi

Hocam uyarılar için teşekkürler :D

Dediğim gibi akıllı saat kullanmayı seviyorum ben. Hatta şöyle diyeyim, analog saat okuyamıyorum bile neredeyse, yıllardır hep dijital kullandım. Bu saatten sonra (pun intended) saat delisi olmam diye düşünüyorum ya.

İşte nişanda hediye edilmiş olsun, nikahta da takarım. Arada da böyle resmi bir event olunca takabileceğim bir klasik saatim olsun diye dedim.

www.tissotwatches.com

Quartz olarak şu modeli beğendim demin denk geldim. Biraz 20-30k bareminde bir fiyatı olan bir quartz model arıyodum aslında (gerçi şimdi fark ettim, beğendiğim Hamilton jazzmaster gent modeli de quartz'mış). Quartz alırsam bu ikisinden biri, otomatik alırsam da tsuyosa olabilir öyle bir model alırım. Beni götürür zaten.

@bu nick

Ona da bakmıştım evet orient bambino serisi de güzel duruyor
0
🌸nundu
(26.06.25)
hocam otomatik saat sart degil. ozellikle senin durumunda, anladigim kadariyla pek alakan yok saatlerle. anlattiklarindan sonra bence quartz alinip gecilebilir. edit: fakat bir quartz'a da 5bin liradan fazla verilmez bence. adam utuyorlar cunku.

butceleri yuksekse kesinlikle omega, rolex, breitling, blancpain dusunulmeli. saate sadece saat olarak bakmamak lazim. uzun yillar sorunsuz calisacak bir otomatik saat, belki de cocuguna devredeceksin. mesela benim kolumdaki omega speedmaster rahmetli babamdan hatira. onun gibi sag koluma takiyorum. :)) evet baktigin zaman cok buyuk bir olay degil fakat bir hatirayi yasatiyorsun. meseleye bence bir de bu yonden bak.

daha once de ayni duyuruna yazmistim, seiko 5 tavsiye etmistim. hala gecerli fakat otomatik bu saat.

(link temsilidir)
www.seikowatches.com
0
arakaali
(26.06.25)
ben omega speedmaster kullaniyorum ve mekanik saat seviyorum. ancak senin durumunda surekli ayar yapmak gereksiz olur. bu nedenle bence quartz uygun. tissot prx quartz derim. seiko da olur ama daha resmidir.
0
antikadimag
(26.06.25)
(8)

Kas inşa etmek

kizil karga
Çok zor değil mi, zor yani çok zor gibi?
Çok zor değil mi, zor yani çok zor gibi?
0
kizil karga
(25.06.25)
Kas dediğin şey bildiğin et, löp et, yaptığın çalışmalarla ve sonrasında aldığın besinlerle sistemdeki proteine ve karbonhidrata ihtiyaç duyan tüm birimler ihtiyaçlarını giderdikten sonra kalan kalorilerden sıfırdan et üretmeye çalışıyorsun bu kolay olabilir mi? Üstelik sahip olunan kaslar tüm yaşamını konforlu ve sağlıklı geçirebilmen için son derece önemli bir ürünken sistem kas inşa etmene direnç gösteren kas üretmeni istemeyen ve bunu sürekli engellemeye çalışan bir yapı, sen de tüm dirence karşı koyabilecek en akılcı ve doğru sistemlerle çalışıp beslenmek zorundasın, tüm doğrularının en küçük kayıplarla bir araya gelmesi gerekiyor kas alman için, bunca zorluk içinde 1 kilo kas almak bile mucize gibi bir şey.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(25.06.25)
Özellikle karın kası yapmak bayağı insanüstü bir çaba gerektiriyor. Full fit, sağlıklı bir görüntü büyük bir disiplin ve adanmışlık gerekiyor, o yüzden kaslı, sağlıklı insanlara ayrı saygı duyup çekiniyorum. Çelik gibi insanlar neticede.
0
sekizdokuzon
(25.06.25)
cok zor, evet.
0
lemmiwinks
(25.06.25)
cok zor.
mantikli olan, kitlikta seni kurtaracak olan yag. vücut hakli olarak yag depolamak istiyor ama sen hayir!!!! diyorsun.
0
sonsuz
(25.06.25)
zor.
istikrarli olmak lazim.
besin ve uyku da onemli. hatta agirlik kaldirmaktan daha onemli gibi. kas insasinin buyuk kismi uykuda oluyor.
bir de kisayoldan yapan ste roidciler var. ama o riskli ve zararli.
0
ermanen
(25.06.25)
Bir iki yıl süreyle planlı programlı ve bilinçli, çalış, beslen ve yaşa.
Kasın olsun.
Bunun neresi zor?
0
Mirket
(25.06.25)
Modern insan gibi yaşayıp onların kötü alışkanlıklarını sürdürmezsen aslında zor değil.

Ataların gibi yaşa, üzerine bir de egzersiz yap, bukle bukle kasların olsun :)
0
msb
(26.06.25)
belirli bir seviyeye kadar zor degil. ben 1 ay sinav cekince kaslarim belirginlesmisti. ama belirli bir seviyeden sonrasi zor.

cunku vucut icin o kas maliyetli. kullanmadiginda hemen yikiyor kaslari. seviyeyi koruyabilmek icin bile surekli calistirmak zorundasin.

vucuduna karsi bir savas kas gelistirmek. boyle biraktiginda kaybedecegin seylere zaman ayirmaktansa olene kadar seninle gelecek yeni yetenekler gelistirmek, yeni seyler ogrenmek daha mantikli diye dusunuyorum ve zamanimi onlara harciyorum.
0
antikadimag
(26.06.25)
(14)

Fatih Altaylı’nın varlığı

michael_knight
Fatih Altaylı’nın varlıklı biri olduğu söylenir hep ama ne kadar varlıktan bahsediliyor?Sabancı gibi Koç gibi değil elbette ama ne bileyim ölene kadar kendisi de çocuğu da torunu da Monaco’da rahat bir hayat sürecek gibi mi acaba yoksa 7-8 evden kira almak, Türkiye’de rahat yaşamak gibi bir şey mi?K
Fatih Altaylı’nın varlıklı biri olduğu söylenir hep ama ne kadar varlıktan bahsediliyor?
Sabancı gibi Koç gibi değil elbette ama ne bileyim ölene kadar kendisi de çocuğu da torunu da Monaco’da rahat bir hayat sürecek gibi mi acaba yoksa 7-8 evden kira almak, Türkiye’de rahat yaşamak gibi bir şey mi?

Kısacası, ne biliyoruz?
0
michael_knight
(23.06.25)
kiliseleri vardı vanda
0
ala09
(23.06.25)
Fatih Altaylı zengin bir ailenin çocuğu. Yanılmıyorsam Van'da çok geniş toprakları vardı. Koç, Sabancı gibi olmasa da bu saatten sonra çalışmasa bile mal varlığı 3-4 kuşağa yeter.
0
elektr10
(23.06.25)
kol saatine bakman yeterli.

baya varlıklıdır. yıllarca genel yayın yönetmenliği yaptı bi de.
0
jelly bear
(23.06.25)
Kiliseler, Villalar, nişantaşı’nda lüks daireler…
Kullandığı saatler bile başlı başına bir servet.

sahibinin sesi fatih derler ona.
0
ezkaza
(23.06.25)
70’ler sonlarında erken gençliğinde en yakın arkadaşı Faruk Süren’dir. O dönemde galatasaraya zaten genelde böyle insanlar giriyor. Ne kadardır derseniz bilmiyorum. Ama en azından varlığı amele gibi yememiş. Yaşam gustosu geliştirmiş. Mesela vedat milor da benzer varlıklı aileden gelip gs’de okumuştur o da akademik anlamda yol tutmuştur. Herhalde fatihin birkaç üst dönemidir o da. Ölene kadar torunları kira alacak kadar rahat vardır bu arada. Bunun baremi çünkü 5 milyon dolar civarındadır. Sizden bir sonraki kuşağın müreffeh yaşaması için. Eskiden 4’tü. Şimdi 5-6 arasını söylüyorlar.
0
sanal hayvan
(23.06.25)
30m $ vardir bence. ama 10 milyonun falan nakit getirisi vardir. adam derebeyi gibi bir sey. bos toprak satsa para eder ama satmayinca da nakit getirisi yok.
0
sonsuz
(23.06.25)
tanidiginiz bildiginiz ulkede bir yerlere gelebilen cogu insan asiri varlikli ailelerden geliyor. neden devrim yapmaliyiz iste bu nedenden. siradan cinko karbon insanin hicbir sansi yok su hayatta.

gecen mesela bir teke tek programi izliyorum. monserler oturmus konusuyor entelektuel olarak. kitleye bak:

fatih altayli - van'in zenginlerinden altayli ailesinden geliyor. adam sadece istanbul'da yaptiklariyla torunlarini garantiye almistir. van'daki gayrimenkuller falan derken hayal edemeyeceginiz bir para vardir. istanbul'da 1 ev $1m ediyor. tahminim $100 milyona yakin bir varligi vardir. turkiye'de varliklar vergilendirilmedigi icin bilemiyorsunuz kimde ne kadar var. abd cok daha seffaf.

celal sengor - tamek holding'in varisi. hobi olarak $10k'ya kitap aliyor. koskte yasiyor.

ilber ortayli - bregenz'de dogmus monser. annesi kirim'in elitlerinden. tabii olarak statukocu.

murat bardakci - dededen aristokrat. dedesi osmanli valisi. mal mulk derdi yok eglencesine tv programi duzenleyebilecek kadar guclu.

emrah safa gurkan - o programdaki en gariban adam buydu haline acimistim acikcasi. babasi tekfen miydi neydi unuttum simdi adini bir yerin genel muduruydu. yani sadece bu adam bile calismadan sadece babasinin yaptiklarini yiyerek emekli olabilir orasi ayri ama en mutevazisi buydu aralarinda.

iste bu ayricalikli kesim hayatta istedigi gibi yasayabiliyor. biz de ne zaman emekli oluruz diye yillarimizi heba ediyoruz. bir halt olmaz bizim gibi isci tayfadan. bak ben turkiye'de belki herkesin hedefledigi bir yerdeyim amerika'nin en buyuk sirketlerinden birinde iyi bir pozisyonda calisiyorum. ama olmaz abi bak simdi ise gidecegim gunumu bir dolar milyarderine satacagim. nerede kaldi benim entelektuel isteklerim, arzularim? bir sey uretme ihtimalimiz yok.
0
antikadimag
(23.06.25)
Ben çok eski bir gazete röportajında, hiç çalışmasam param yedi sülaleme yeter, dediğini okumuştum, alt başlıklardan biriydi. İnsan böyle bir şeyi niye söyler ki deyip şaşırdığımı hatırlıyorum, sanırım o yüzden aklımda kaldı.
0
asteriks
(23.06.25)
dedeleri ermenilerin malına çökmüşler. kilisenin olayı da bundan kaynaklanıyor.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(23.06.25)
tehcirle yollanan ermenilerin malları, 1922 senesindeki Emvali Metruke kanunuyla Cumhuriyet Halk Fırkasının etrafındaki iribaşlara satıldı. Ankara Ermenilerininki de Kazım Karabekir'e kelepir fiyata satıldı. O da Koçlara sattı. Rahmi Koç'un büyüdüğü ermenilerden kalma çiftlik evi de onlardan birisi.
0
lambırcek
(23.06.25)
şimdi ev var ev var. bir de öyle duşunun. yozgat sorgun'da 20 daireniz olana kadar doğan apartmanı'nda 3 daireniz olsun yeter örneğin. altaylının varlığı da niceliği az olsa bile -ki bence değildir- niteliği çok yuksektir. kendi de yaşadığı muddetçe o niteliği yukseltmiştir çunku surekli jetset içerisinde takılıyor. çevresi, ticareti, karşısına çıkan fırsatlar da ona göre oluyor. en yakın kankası faruk suren, öyle duşunmek lazım. koluna 150-300 bin dolarlık saatler takabiliyor mesela. bu 7-8 dukkanla afford edilebilecek bir luks değil. yahut tam bilinmeyen araba koleksiyonu falan... kendisi, çocuğu, torunu ve torununun çocuğu monaco'da bir ömur orta-ust bir hayat yaşayabilir bence.
0
fyodor fyodorovic
(24.06.25)
Ailesi klasik toprak zengini. Döviz işi de yapıyorlardı bir ara, devam ediyorlar mı bilmiyorum. Ama gerçek anlamda zeninler. Hiç çalışmasa yedi ceddi rahat rahat en üst seviyede yaşar. Zaten adamın bir tane kızı var. Bütün mal ona kalacak. Bu kadar zengin olup da çocuk yapmamayı anlamıyorum da o başka tartışma konusu. Ama şu kilise konusunu anlayamadım bir türlü. Bir insan nasıl kilise sahibi olabilir ? Müslüman birisi de hem de. Kilise sahip olunabilen bir şey mi ? Yani ben kimsenin benim camiim var dediğini duymadım bu ülkede, nasıl kilise sahibi olunabiliyor ilginç. Hem de 7 tane varmış sahip olduğu.
0
messor
(24.06.25)
Eğer kilisenin özel bir statüsü yoksa kilisenin olduğu arsaya sahip olan kişi arsasını satınca haliyle kiliseyi de satmış oluyur, onun dışında özellikle mübadele döneminde ve Ermenilerin gönderildiği dönemlerde "pek çok arsa ve mülkün tapusu el değiştirdi" o yolla da kilise sahibi olunuyor; yani o arazide kilise varsa haliyle onun sahibi oluyorsun, Fatih Altaylı'nın ailesi de o yolla sahibi olmuştur.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(24.06.25)
Kilise sahibi olma konusunu daha once anlatmisti.Dedigine gore vakti zamaninda dedelerinin Van'da bir hayli arazisi varmis.Tehcir'den sonra bu topraklar Van'in gelisme yonunde kaldigi icin devlet bir cogunu kamulastirmis ve imara acmis,karsiliginda da Ermeniler'den kalma icinde kilise olan araziler vermis.

Fatih Altatli'yi silkelesen en az 40-50 milyon dolarlik mal varligi vardir.Buyuk dedesinden kalan Van'daki arazilerinin mirascisi coktur.Ayrica bunlar kolayca satabilecegi araziler olmayabilir.Adam GS Lisesinden mezun olduktan sonra universiteye gitme geregi bile duymamis.
0
turkuaz
(24.06.25)
(8)

Elektrikli araçların geleceği

en bi orijinal
Mevcut durumda bu araçlar ara form gibi mi? Koşuşturan güruh arasında bir arkadaşım Tesla almış, haftaya teslimatı var ve aldığı fiyattan bana satacak. Seneye bu işler için üzülür müyüz? Elektrikli araç motivasyonunuz nasıl?
Mevcut durumda bu araçlar ara form gibi mi? Koşuşturan güruh arasında bir arkadaşım Tesla almış, haftaya teslimatı var ve aldığı fiyattan bana satacak. Seneye bu işler için üzülür müyüz? Elektrikli araç motivasyonunuz nasıl?
0
en bi orijinal
(22.06.25)
Seneye üzülmezsin, sonraki sene de. ama orta vadede pil teknolojileri geliştikçe menzil açısından güdük kalacak şimdikiler. Alayım yıllarca kullanıp içten yanmalılar gibi çok değer kaybetmeden satayım diyorsan üzebilir. 5 sene sonra ikinci el elektrikli piyasasının geleneksel motorlular kadar yüksek talep göreceğini düşünmek tuhaf olmaz, en iyi senaryoda bile batarya ömrü açısından sorun. Değiştirebilir pil konusu hala oturmamış gibi ama günümüz trendlerini düşünürsek o tarafa çok yatırım olacağını sanmıyorum; yenisini al istiyor markalar.
0
Bruce
(22.06.25)
ara form olmasa da henüz potansiyeline tam ulaşamamış durumda bence. Pil konusu da düşünüldüğü kadar kötü değilmiş 10 yıllık Teslalar bile öyle telefonlar gibi ölmüş değil. Bence arabadan bağımsız olarak "Türkiye'de elektrikli araç" bambaşka bi konu. (şarj/sıra kültürü, ikinci el alış satış ve vergi mevzuları vs.)

vaktin varsa:
www.youtube.com
0
nhk ni youkosu
(22.06.25)
tek arac olacaksa almam.

ikinci arac olarak dusunuyorum ama sifir almam, yurtdisinda teslalarin fiyati 2-3 sene icinde yari yariya dusuyor. su aralar ikinci el bir tane bakiyorum eger temiz bulursam alirim.

tesla disinda baska marka bakmam cunku ya menzilleri cok dusuk, ya performanslari cok kotu ya da fiyatlari abuk subuk. bir tek ioniq 5N ilgimi cekiyor onun da fiyati astronomik.
0
cooperr
(22.06.25)
eninde sonunda ice denilen verimsiz icten yanmali motorlardan kurtulacagiz ve sadece belirli modellerde spor araclarda falan kalabilir.

uzun vadede elektrikliye gecis kacinilmaz duruyor. ama bu gecis beklenenden yavas oluyor cunku pil teknolojileri cok yavas gelisiyor. 2010 yilindan bakarsan 2025'te icten yanmali araba uretilmeyecek deniyordu ama hala arabalarin cogu icten yanmali. cunku elektrikli aracin cok ciddi handikaplari var.

bunlardan en onemlisi de aracin mahsur kalabilmesi. yani cok ters bir iklimde sarjin bitebilir ve ortada kalabilirsin. cok hizli kullanamiyorsun vs. performansli kullanirsan sarji iciyor resmen. yani altyapi en kolay ayarlanacak sey ama pil-enerji sarj olayi cozulemedi ve belki 10 yil daha cozulemeyecek. sahsen ben su anki teknolojide bir urunu almam. cunku cop oluyor hizlica bir sure sonra. iphone'daki batarya saglagi gibi bir durum var atiyorum 5 sene sonra ayni performansi alamiyorsun aletten. bu nedenle satis fiyatlari hizli dusuyor.

belki daha farkli bir teknoloji cikabilir yakit olarak. ancak elektrik enerjisi depolama icin degil, tasima icin uygun olan bir enerji turu. cunku hala saka gibi telefondaki, kucuk el aletlerindeki gibi lithium ion batarya kullaniliyor. araba gibi tonluk aleti kilometrelerce yol goturmek icin uygun bir depolama yontemi degil belli ki. bildigin telefon bataryasinin buyugu.
0
antikadimag
(22.06.25)
istanbul'da yaşıyorum. ayda 2-3 kere çanakkale'ye gidiyorum. yolda şarj için durmadan gidemiyorum. eyyorlamam bu kadar.
0
co2s2
(22.06.25)
Bu arada trol haber değilse 6 ay/6000km şartını doldurmadan kimseye satamıyorsunuz, uygulaması izin vermiyor.
0
kibritsuyu
(22.06.25)
Elektrikli arabalar daha verimli olduğundan ve şehir içi hava kirliliğini azaltmada olumlu olduğu için bence geleceği olan bir teknoloji.

Bence tek sıkıntı şimdilik batarya kapasitelerinin hala çok yeterli olmaması.

Benim anladığım 3-5 yıla kadar 80-100 kwlik bataryalar yaygınlaşacak, 800v mimari ile de 10 dakikada falan şarj olacak.

Şu an bataryaya yönelik sıkıntı bu özellikle çinli araçların türkiyedeki modelleri yavaş şarj oluyor. Türkiye'de pek tutmadı ama örneğin ioniq 5 çatır çatır 200kw ile şarj olabiliyor.
0
denizgonen
(22.06.25)
Cevaplar için çok teşekkürler. Uzun uzadıya cevaplar yazmışsınız, eksik bilgi vermişim.

Bu alacağım araç evin ikinci aracı olup ayda yaklaşık 250-300 Km. yol yapacak. Belki ayda tek şarj bize yetecek. Uzun yol için benim araç içten yanmalı, onunla yola çıkarız. Eşimde şu an 1,5 yaşında Taigo var, sıfır almıştık. Üzerine 500.000 TL. ekleyip Tesla'ya geçeceğiz. Şu an %75 değişim yönündeyim.
0
🌸en bi orijinal
(23.06.25)
(22)

Fatih Altaylı da gözaltına alınmış(Artık tutuklanmış)

parka
Her canlı gözaltını tadacak galiba ülkede.İkinci Ahmet Hakan olur mu dersiniz?
Her canlı gözaltını tadacak galiba ülkede.
İkinci Ahmet Hakan olur mu dersiniz?
0
parka
(21.06.25)
fatih zaten eski akpli. o da bir dönek yani. şimdi salladığına bakma gerekirse yine döner.
0
jelly bear
(21.06.25)
Fatih bence orta yolcu. Bir şey çıkacağını düşünmüyorum. Ahmet Hakan daha yeni kültür bakanının teknesinde bakanla birlikte tatil yapıyordu :)
0
eisberg
(21.06.25)
ahmet hakandan önce fatih vardı.
fatih erdoğanı çok sever erdoğanda fatihi. bakmayın böyle olduğuna.
fatihi muhalif sanan bir kitle var tam tersi medya işini çok iyi bilir. muhalefet tarafında bir boşlık gördü ve bunu çok iyi değerlendirdi.
0
my fault
(21.06.25)
Zaten bir Ahmet Hakan'di kendisi evvelce. Youtube kanali açinca millet birden geçmisi unutuverdi.
0
feastofthedamned
(21.06.25)
Altaylı eski AKP'li
Mengü foncu, göçmen sevici
Levent Gültekin eski İslamcı.
kimseyi dinlemeyelim o zaman?
0
🌸parka
(21.06.25)
Fatih Altaylı'nın günahı çoktur ancak belli bir noktadan sonra ülke için samimi kaygı ve üzüntü içinde olduğunu gördüm.

Etkili habercilik cezalandırılıyor. Muhtemelen tutuklanır. Kolay bir pozisyon değil sonrasında hiç o konulara girmeyip bilim vs konuşur...
0
anon1m
(21.06.25)
Ahmet Hakan rüzgara göre yön değiştirdiği için ona bir şey olmaz.
0
gabe h coud
(21.06.25)
Levent Kirca zamaninda demisti kendisine.
0
designer
(22.06.25)
omuzlarınızın üstünde karpuz taşıyorsanız elbette birilerini dinlemek sizler için bir ihtiyaç olabilir.
0
Whily
(22.06.25)
altayli eski akp'li falan degil niye uyduruyorsunuz. altayli ekmeginde olan bir adamdi ki 90'lardan beri bu boyledir. guclu iktidara karsi cok diklenemiyordu hatta suyuna gidiyordu burada hatasi vardir. hatta levent kirca tartismasinda hala muhalefete muhalefet yapan gerzek tayfadandi. cuneyt ozdemir ile yaptigi programda da gorebilirsiniz cok ses cikarmadigi icin koseye sikistiriliyordu.

ama muhtemelen hem o tartismalar, hem sonrasindaki gezi olaylari derken altayli ozellikle darbe sonrasi ulkedeki en guclu iktidar karsiti gazeteciye donustu. ahmet hakan denen firildakla hic alakasi yoktur ki ahmet hakan fi tarihinden beri dinci olan, kanal 7'de program yapan, simdi de bakan teknelerinde kucakta gezen bir lavuk. altayli ile nasil karsilastiriliyor anlamiyorum. pelin batu gibi beyaz turku bile kafalamisti zamaninda helal olsun. simdi de millet ahmet hakan'la altayli'yi ayni kefeye koymus. yok artik.
0
antikadimag
(22.06.25)
@ antikadimag

Google'a şahsın adı ve yanına tape yazınca çıkan mevzuyu saymamışsın?

'Alo Fatih' sözünü literatüre kazandırmış kişidir.
0
Mirket
(22.06.25)
yurtsuz john
(22.06.25)
Altaylı her devrin adamı, ailesi aşiret ve güçlü. O da değişimi gördüğü için tarafını seçti. Eğer derin devlet varsa onun bir maşasıdır.
0
mikahakkinen
(22.06.25)
@Mirket, meşhur tapelerdeki Alo Fatih, Fatih Altaylı değil Fatih Saraç
0
salihdt
(22.06.25)
Fatih orta yolcu tamamda a.hakan'la da karşılaştırmayın yav.
0
nuisance2
(22.06.25)
@mirket, hocam su alo fatih'i hala fatih altayli sanmaniz... yani binlerce kez duzeltildi ama bir kere internete yerlesmeyegorsun.

dedigim gibi bu adamin tek sucu zamaninda akp'nin 1-2 suyuna gitmesiydi. o da 12-13 yillik mevzu. 10 yildir akp'nin karsisinda mucadele veren en buyuk ve onemli figurlerden birisi.
0
antikadimag
(22.06.25)
alo fatih fatih saraç'tı evet ama fatih altaylının da tapeleri vardı tayyiple, aynı dönemde çıktı bunlar da. hatta bir tanesinde habertürkteki anket sonuçlarını nasıl değiştirelim mhpden birkaç puan alalım diye danışıyordu.
0
pide
(22.06.25)
konudan alakasız, bu yazdığımı görüyorsanız bana mesaj atabilir misiniz "yazdığın görünüyor" diye? duyuru shadowban mı uyguluyor ne yapıyor anlamadım
0
allah suriya bashar
(22.06.25)
İki Fatih arasındaki konuşma tapesi sonrası çıkmamış mıydı o söz?

www.youtube.com
0
Mirket
(22.06.25)
@mirket; elbette hayir. alo fatih erdogan'in fatih sarac'i arayip alo fatih bu ne rezillik demesi uzerinedir. insanlar bunu altayli olarak kodladi ve oyle kaldi. alo fatih talimat uzerine calisan bir adam intibasi veriyor.

zaten yukaridaki uzun yazimda cuneyt ozdemir roportaji falsosundan bahsetmistim. fatih altayli melaikedir sudur budur demiyoruz. ancak son 10 yilda yaptiklarina bakmayip adami 13 yil onceki guce karsi egilmesiyle tanimlamaya calismak cok dogru olmuyor benim eyyorlamama gore.
0
antikadimag
(22.06.25)
Altaylı başta iktidar yanlısıydı evet levent kırca ile olan programını ben de canlı izlemiştim.

Her devrin adamı mıdır, rüzgar nereye eserse oraya mı gider bilemem...

Fakat ben bu adamı son yıllarda hem habertürkte hem youtube kanalında her sabah izleyerek takip ediyorum, bilim yayınları yapıyor, alanında uzman insanları çağırıyor, tarih yayınları yapıyor.

Son yıllarda hükümeti, kılıçtaroğlunu falan da eleştiriyor. Ben o son levent kırca dönemlerinden sonra altaylı nın hükümet lehine bir şey dediğini, yaptığını hatırlamıyorum.

Yerden yere vuruyor yıllardır. Yanlış konuştuğu pek bir şey göremiyorum.

O yüzden eski ön yargılarınızı bir kenara bırakın derim. Ülkenin gidişini görüp rahatsız olup dönmüş olabilir?

Ya da bir ajandır da dediğiniz gibi muhalefet açığını görmüştür, yıllardır rol yapıyordur... O yüzden mi içeri aldılar? Bu da mı tiyatro?
0
ananiyimioguz
(22.06.25)
altayli baya kuvvetli biri, fazla tutmazlar.
bir nevi gozdagi oldugu kesin, bokunu cikardin biraz vites kucult operasyonu.
0
cooperr
(23.06.25)
(6)

erkek tshirt

duyurukullanıcısı
standart avm markalarında herhangi bir şey kulamıyorumözelliklerkalitesi kumaşbasic tshirtdüz beyaz düz siyah dışında ara renklerin de var olmasınereden buluyorsunuz?
standart avm markalarında herhangi bir şey kulamıyorum

özellikler

kalitesi kumaş
basic tshirt
düz beyaz düz siyah dışında ara renklerin de var olması

nereden buluyorsunuz?
0
duyurukullanıcısı
(21.06.25)
Reflect
0
Bruce
(21.06.25)
düz adam tshirtü olarak h&m basic tshirtleri gayet iyi. fiyatları da şaşırtıcı derecede makul. abidik gubidik kesimleri var mı oversize falan bilemiyorum ama aradığınız o tarz bir şeyse.
0
cay koy geliyorum
(21.06.25)
lacoste
0
antikadimag
(21.06.25)
Polo ve Lacoste disinda maalesef ülkede düzgün çesitlilikte ve kalitede shirt bulmak olanaksiz ki bu bahsettigim magazalarda da çesit yok ve asiri pahali.

Geçenlerde Boston Celtics renklerinde düz renk shirt aramistim ama tüm bisiklet yakalar pastel tondaydi ve boktan desenleri vardi.
0
feastofthedamned
(21.06.25)
mudo
0
ahmet oturum cerezi
(21.06.25)
reflect seviyorum ben de.

daha duz olsun istiyorsam da mudo ve avva
(avva bence cok kaliteli degil ama genel olarak tarzlari cok guzel)
0
aguen
(22.06.25)
(40)

Nihal Candan hikayesinden çıkardığınız ders

sekizdokuzon
Öncelikle inanılmaz üzüldüm. Eksideki şu entry hislerimi aşağı yukarı özetliyor: https://eksisozluk.com/entry/176214509Özellikle kadınların ve kız çocuğu sahibi yazarların düşüncelerini merak ediyorum. Esasında bu duyuruyu açmak konusunda çekincelerim var çünkü altına "Bize ne?, "Su testisi şu yolun
Öncelikle inanılmaz üzüldüm. Eksideki şu entry hislerimi aşağı yukarı özetliyor: eksisozluk.com

Özellikle kadınların ve kız çocuğu sahibi yazarların düşüncelerini merak ediyorum. Esasında bu duyuruyu açmak konusunda çekincelerim var çünkü altına "Bize ne?, "Su testisi şu yolunda kırılır!", "O kadar asker şehit olurken aynı hassasiyeti göstermiyorsunuz", *Eskortun ölümüne üzülecek kadar boş vaktim yok." tarzı şeyler yapılacağını biliyorum. Fakat bu kızın hayatını elinden alan toplum normları hangimizin kimlik ve değer algısını carpitmiyor? Bu yüzden özellikle kadınların bu konuda ne düşündüğünü çok merak ediyorum.

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(21.06.25)
Sosyal devlet güçlenmeli, kadınlar, dezavantajlılar, çocuklar, yaşlılar

insanların kaderi başkalarının, mafyanın, p*zvenklerin eline kalmamalı, bunlar herkesin kendi seçimi denip geçilecek bir olay değil toplumsal bir sorun güvencesizlik var
0
grimavi
(21.06.25)
Ben tam konuyu anlamadığım için merak ettim tek gördüğüm anoreksiya olduğu.
Kızın hayatın elinden kum almış, nasıl almış bu kısmı anlayamadım. Bir özet var mı toplumun kendisinin vefatı ile alakası açıklayan?
0
logisticsmanager
(21.06.25)
Toplumsal bi sorun oldugu muhakkak, keskin sinirlar cizilerek konusulacak bir konu oldugunu dusunmuyorum. Herkesin hayat dinamigi farkli fakat neticede insanlar secimlerinin sonuclarindan da sorumlu.
0
sey mi dostum
(21.06.25)
Ben de @ logisticsmanager gibi toplumun sorumluluğunun ne olduğunu anlamadım. Toplum ne yapmalıydı da yapmadı ya da fazladan ne yaptı yapmaması gereken?

Bir de o ekşideki şahıs erkekler kullandı attı demiş. Yolu bir şekilde kesişmiş erkekler katolik nikahı mı kıymalıydı?
0
Mirket
(21.06.25)
durumumuz vardı, okumadım.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(21.06.25)
Ben konuyu hiç bilmiyorum ve merak ediyorum. Sözlükte çok fazla tanım var, hangi birini okuyayım şaşırdım.

Bilen biri özet geçse ne güzel olur...

Şahsen aşırı kilolu bir kadınım, ömrüm bu kilolarımı giderememekle ve gideremediğim için ağlamakla geçti. Kilomun sebepleri sadece çok yeme ve hareketsizlik değil, tıbbî ve genetik sebepler de var. Son yıllarda nefes almakta zorlanıyorum vs. Sözlükte her gördüğüm şeyle ilgilenmediğim için Gülnihal Candan veya Nihal Candan başlıklarını da önemsememiştim ama nereden gözüme çarptıysa bir şekilde kilo sebepli ölüm olduğunu öğrendim.

Lütfen biriniz özet geçin hiç anlamadım bunu.
0
muhayyer divan
(21.06.25)
@muhayyer, kocasi terk etmis, bunalima girmis.
0
Kahvedesu
(21.06.25)
@Kahvedesu

Bu kadarla sınırlı olduğunu sanmıyorum. Anoreksiya yaşadığını belirtmişler. Çok ciddi bir aşırı zayıflık olduğu belli, konunun toplumla elbette çok fazla ilgisi var bence.
0
muhayyer divan
(21.06.25)
Kadın 18 ini hatta 20 sini çoktan gecmiş. Kendi seçimini yapmış. 1 ya da 2 yıllık bi hata değil. 10 yıla yakın süren bir gönüllü tercih.

Ne murat boz kalmış ne şırnaklı iş adamı. Ailesi yardımcı olmaya çalışmış ama o hülya avşar olma yolunda inat etmiş.

Liseli bi kızdan bahsetmiyoruz. Bu işi kariyer olan seçen biri.

Kadınlar her zaman edilgen değildir. Şehirli az çok eğitimli biri nihal.

Elbette üzücü ama kendi tercihiydi.
Allah rahmet eylesin.
0
luluki
(21.06.25)
Bence mesele tek bir insanın hayatı yaşayış şekli, seçimlerine, özgür iradesine indirgenemeyecek ayrıntılar içeriyor. Nihal'i övmek ya da hayatını kritik etmek için değil toplumun neden böyle figürler yaratıp sonra onları intihara sürüklediği üzerine konuşmak, düşünmek için açtım duyuruyu. Ve ne yapılabilir? Bireysel bir tablo yok ortada. Ha derseniz ki Nihal istisna, toplulumuzda güzellik, popülarite, sosyal medya baskısı, nefret dili gibi meselelerde bir arıza yok, ona da eyvallah diyeceğim.
0
🌸sekizdokuzon
(21.06.25)
@sekizdokuzon

Yanlış öğrenmediysem bu hatun kendini göstermek istemiş, görülmek istemiş yani. Medyatik olmak, "fenomen" olmak istemiş anladığım kadarıyla. Bu bir ihtiyacın sonucu, elbette toplumu ilgilendirir. Çünkü yaygın yaşanan bir kültürün sonuçlarından biri bu oluyorsa bunda sorun vardır. Bugün pek çok kadın görülmek, beğenilmek, takdir ve sevgi toplamak ve üstün hissetme görünümlü değerli hissetmek ihtiyacında. Bunun kökleri bence toplumumuzdaki hâlâ dengelenmemiş olan kontrolcülük, eleştiricilik, kınayıcılık gibi alışkanlıklarda. Hâlâ aile apartmanı diye bir şey var. Zaten apartmanın kendisine karşıyım da, komün halinde yaşamayı da çok ağır bir güvensizlik ve savunma mekanizması olarak görüyorum.

Bir yerden tutunca çorap söküğü gibi geliyor, her şey sorun şu anda toplumda. Kadının çalışması da çalışmaması da sorun oluşturuyor. Kadın çalışmayınca kendini koruyamaz oluyor, belki evladını korumak durumunda kalabiliyor ama koruyamıyor vs vs. Kadın çalışınca evladı önünde anne göremiyor, sağlıklı bir psikoloji ve bağlanma modeli geliştiremiyor. Eşiyle arası sürekli bozuluyor Çünkü çalışma hayatından negatif yüklenerek geliyor ve eşi de negatif yüklenerek geliyor bir de evde çatışıyorlar. Vs vs vs.

Toplum erkeği sadece çalışıp kazanmasıyla ilgili eleştiriyor ama kadını her şeyiyle eleştiriyor. Mesela 43 yaşımı bitirmek üzereyim, henüz evlenmedim (bu benim için önemli bir şey), bu yaştan sonra evlenebileceğim biri çıksa ve gerçekten evlilik söz konusu olsa bu sefer "herkes bu yaştan sonra azdı diyecek" diye ödüm kopuyor mesela. Toplumun bir kadın üzerindeki etkileri. Ve ben bir kadın olarak konuları sadece kendim için değil aileme, anneme babama aile büyüklerine ne laf gelir diye de düşünüyorum, mecbur hissediyorum. Halbuki laf edecek olanların kaçı zor zamanımızda yanımızda oldu, kaçı başarılarımızı güzelliklerimizi samimiyet ve sevinçle kutladı...

Hani yukarıda "bunun toplumla ne ilgisi var" diyen arkadaşlar bunları bir okusunlar.

İnsanlar birbirlerine farkında olmadıkları birçok bağla bağlıdırlar, bunlardan biri de epifiz bezi, üçüncü göz denen şey. Dikkat edin görsel medyada neye çok maruz kalıyorsak onları yapıyoruz her birimiz. Görselliği verilen değer boşuna değil çünkü bunlar toplumları şekillendiriyor. Toplum mühendisliği denen ifade boşuna icat edilmedi.

www.instagram.com

Bilmiyorum, düşünelim. Ne yapabiliriz diye düşününce benim aklıma en temel ve en köklü çözümlerden biri olarak konuştuğumuz dil geliyor. O dilin imla kurallarından kelime kökenine, cümle kurallarından anlam derinliğine kadar her şey bizi hiç farkında olmasak da gayet güzel şekillendiriyor ve yönetiyor.

www.instagram.com

Sadece bununla bile ispat edilir...

Benim tuttuğum yol bu, dili anlamak ve anlatmak, uyandırmak. Toplum içindeki her şey anadil ile oluyor çünkü.

Daha da devam edilir konuşmaya da... bilemedim yön ver istersen.
0
muhayyer divan
(21.06.25)
@muhayyer: bence de çok katmanlı bir konu. Ajite olmadan sakince üzerine düşünüp birbirimizi dinlediğimizde ortaya kimbilir çıkacak. O stil yarışmasındaki zorbaliklardan, kızların dış görünüşleri, giyim kuşam ve bunlara harcadıkları paralar üzerinden bilinçli olarak birbirine düşürülmesi vs korkunç seylerdi. Yaşlarıyla, kilolarıyla, telaffuzlari, kullandıkları kelimelerle, kendilerini ifade biçimleriyle kısacası kişiliklerinin hemen bütün temsilleriyle diğer yarışmacı ve jüri tarafından aylarca dalga geçildi. Bunun bir nevi komedi olduğu söylendi seyirciye. En cacaron olan en tercih edilendi. 19 yaşında böyle bir ortamda bulduğunu düşün kendini. Korkunç.
0
🌸sekizdokuzon
(21.06.25)
ben yarışmayı oturup baştans ona izlemezdim ama tv açıkken kendisinin çıktığı kısımları severek izlerdim çünkü hem komik hem de verdiği cevaplarıyla bir şekilde kendisini sevmiştim. o dönemler seviyordum.

bu kıza ne olduysa kardeşi de programa katılmaya başladıktan sonra oldu. kardeşi oldukça uçlarda ve bunu rol gibi kotarıyor ve durumu idare ediyor. ama kardeşine uymaya çalışayım derken herşeyi mahfettiler, muhtemelen kardeşinin eskort gibi hareketleri yüzünden çok yüksek tekliflerle geldiler, ellerine yüzlerine bulaştırdılar, üzerine diğer dramatik olaylar silsilesi, ardından hapise girmesi. hapisteyken (yada sonradan) eşinin boşaması filan derken, aynen orada dediği gibi "adı intihar olsun istemiyorum" bu söz herşeyi özetliyor işte.

öykü serter az önce hikaye paylaşmış. "...herkesin yükünü sırtlanan dev bir kadın" demiş nihal için. yükünü sırtlandıkları, kardeşi ve ailesi.

çıkarılacak ders ne bilmiyorum. inşallah -ki bulacağına şüphem yok- gittiği yerde huzur bulacak. biz ise bir mavi haptan bir kırmızı haptan depelebip duracağız, çünkü dünya böyle bi yer. o yüzden çok açılmayın. eninde sonunda hepimiz öleceğiz. işte çıakrdığım ders bu.
0
love and trust
(21.06.25)
bir de olayın baştan sona tamamını düşününce, distopik bir film gibi ya da "black mirror" bölümü gibi. gerçekten korkunç aslında. belgesel yapılabilecek bir içeriği var. her tarafından tutabilirsiniz olayın. "aile" tarafından da tutabilirsiniz, "medyanın karanlık yönü" açısından da tutabilirsiniz. "sosyal medya linci" yani şu olaydan onlarca sağlam parametre çıkar sosyal bilimciler için.
0
love and trust
(21.06.25)
yukaridaki arkadasin asiri romantik yorumuna ithafen. hayatini instagram, fenomenlik, guzellik, popularite, gundem olma gibi suni seylere baglayan insanlar icin neden enerjimi harcayayim? kaderi ve tercihleri olumlu sekilde ilerlese belki su a n yatinda partileyip kendi hayati disindaki herseyi gormezden gelecekti. ben bu ulkeye ve insanlara dair umutlarimi coktan tukettim. sadece kalbinin guzelligine, insana hayvana dogaya sevgisinden emin oldugum kisiler icin empati yaparim.
0
buenosdias
(21.06.25)
Bence herkes yapabildiği, en iyi bildiği, en fazla hissettiği ve en samimi olduğu yerden tutsa, hepimiz bir ucundan tutmuş oluruz, iyiliğe katkımız olur en azından, karıncanın "yolunda ölürüm hiç değilse" veya "tarafım belli olsun" demesi gibi. Sessiz kalır müdahale etmezsek kötülüğe katkıda bulunmuş oluruz, ben bunu tercih etmem.
0
muhayyer divan
(21.06.25)
@muhayyer: burada karşılaşacağım tepkileri göze alarak tam da bu yüzden açtım duyuruyu.
0
🌸sekizdokuzon
(21.06.25)
İyi ettin. Konuşalım.

Biz her birimiz kendimizce yapabildiğimiz yerden tutup sadece kendimizi bile yetiştirsek kâr. Birbirimizden de öğreniriz, yapabildiğimiz kadarını hayata geçirdikçe bile faydası olur. Bir çocuk bir ergen görür örnek alır, aklında kalır, bir şekilde etkiler yani.
0
muhayyer divan
(21.06.25)
Ben adını yeni öğreniyorum her yerde görünce kimmiş diye baktım. Okulda da iş yaşamında da hafif versiyonuyla epey karşılaştım diyebilirim, hafif dediğim şöyle: zengin vs diye birinin peşine takılıp sonra da drama yaratıyorlar kendine. Nihal candan hikayesi de bunun kurumsal versiyonu.

Kişisel olarak ayrıca bir ders çıkarmadım. Demek ki çocuklarımıza sahip çıkmamız gerekiyor, ama bunu ben önceden de düşünüyordum çünkü, böyle bir atmosferde yaşam tarzında bulunma ihtimali olan birine (ogrenci olarak, çalışan ya da çalışma arkadaşı olarak, bir yerde karsilasilan bir genc ya da cocuk olarak bile), rastgele karsilassaniz bile farklı, insan gibi davranmak en azından "bir seçenek var" hissini bırakır.

Ha, etkisi olur olmaz bilmek mümkün değil. Ama bunun ötesinde yapılacak bir şey yok.

Daha basitlestirmeye çalışayım, "zengin koca arayan kız"ın kurumsallasmis, endustrilesmis versiyonunu okumuş gibi hissettim.

Bu da sistemsel bir sorun, kendine sahte cennetler yaratmaya uğraşan sadece cehenneme yürür, diye düşünüyorum. O halusinasyonu bozmanin da, ne yazık ki bir yolu yok.
0
encokbenisevinnolur
(21.06.25)
Entry'i okudum dönmüş dolaşmış tekrar tekrar bize patlamış konu. Sıkmadı mı artık insanların kendi seçimlerinin sonuçlarını kabul etmek yerine dönüp dolaşıp erkekleri ve toplumu suçlaması?

Kadınlar üzerindeki "güzellik" algısının büyük oranda kadın baskısı olduğunu, erkeklerin üzerinde de doğuştan gelen ve değiştirilemeyecek boy ya da 3+ sene düzenli beslenme ve spor (veya vücuda kalıcı zarar verme) ile elde edilebilecek beden beklentileri konuşuluyor aynı şekilde sosyal medyada. 180 altı erkeklere böcek muamelesi yapılan mecra için "hep erkekler suçla yhaaa uff" demek saçmalık. Şimdi kendini çok zeki sanan biri bana kuyruk acısı muhabbeti yapacak. Hayır. 180'den de güncellenmiş "erkeklik sınırı" olan 185'ten de uzunum.

Konuya dönecek olursak 2 tane büyük sıkıntı var. Birincisi sosyal medya. Özellikle filtre kullananların yarattığı gerçek dışı görünüş için parçalıyor insanlar kendilerini. Bununla birlikte bir de mental sağlık konularına halkın yaklaşımı da rezil durumda. "çünkü altına...tarzı şeyler yapılacağını biliyorum" şeklinde yazmışsın mesela. Bu tepkiler yine kötünün iyisi. İnsanlar zihinsel sorunları keyfi sorunlar sanıyorlar. OKB sahibine "abartıyorsun" depresyonda olana "sıkma canını" anoreksiye "biraz ekmek, pekmez sağlıklı şeyler ye" diyen insanlar asıl sorun. Desteğe ihtiyacı olanların "deli" gözüyle görülmesi de bu şekilde önemsenmemesi de durumlarının kötüye gitmesine sebep oluyor. Toplum ile ilgili bir sorumluluk varsa, budur.
0
nawar
(21.06.25)
"Toplum" derken hem kadından hem erkekten söz ediyoruz, hatta bence "25 yaş üstü çocukları olan anneleri ve babaları kastediyoruz bence.

Çünkü en çok eleştiriyor, en fazla müdahale, en fazla kontrol manyaklığı toplumun bu kesiminden, genç ve ergen ve çocuk kesimine yöneliyor. Yoksa toplum deyince bir alay bebek de var, cezai ehliyeti olmayan bir bölük insancağız da var mesela...

Erkeklere yükleniyoruz ki. Erkekleri yönlendirenler erkekler ve kadınlar. Kadınları yönlendirenler kadınlar erkekler. Herkes birbirini etkiliyor, bundan en fazla çocuklar ergenler gençler etkileniyor ama bence yetişkinler de gayet şekil alıyorlar.

Dinlediğimiz müziklere kadar şekil verici yahu, bir müzisyen olarak konuşuyorum. O müziklerin şekillendirme sebebi de dil mesela. İçerdiği kelimeler, anlamlar, kullanmanın tercih edildiği jargon hep algılara tepkilere yön veriyor, hep böyle.
0
muhayyer divan
(21.06.25)
Her seyi neden bu kadar romantize ediyorsunuz veya etmeye calisiyorsunuz? Burada oyle bir durum yok. Yok ders cikaracagimiz neler var falan. Ne alaka?!
Sayisiz sosyal medya unlusu var nedir bu sosyal medya bir hayati daha kaydirdi soylemi hic anlamiyorum.
80lerde artist olmak icin evden kacan kizlar olurmus. Oraya baglanacak neredeyse olaylar.

Bu kiz diyelim sosyal medya unlusu degildi ve avukat olmustu. Mesela bi davada beklemedigi bir sonuc alsa, muvekkilini zor durumda biraksa yine anoreksiya olurdu muhtemelen. Psikolojik bir sorun. Her olumsuzlukta ortaya cikabilir.
Evet hapis mapis kotu seyler yasadi ama hepimiz oyle ya da boyle kotu seyler yasiyoruz ve psikolojimiz bozulabilir sonunda da. Bu kizi "pariltili hayat sonu oldu" kisvesinden bi cikarin, rahat birakin insanlari ya. Komik yani.

Ders cikarilacak, les bi hayat surmus bir kiz gormuyorum ben bu olayda. Psikolojik sorunlarini cozememe talihsizligi yasamis bir kiz goruyorum sadece. Toplum moplum ne alaka ya.
Intihara suruklenmis soylemi kullanmissin bir de. Gercekten ne alaka.

Bunlari anca nasil konusabilirdik biliyo musun. Bir ara sifir beden falan vardi. Bu kiz 15 yasinda falan olsaydi ve sifir beden dayatmasindan etkilenip kendini acliga mahkum edip bu hastaliktan olseydi konusabilirdik.

Kiz hakkinda toplum, moplum, vah sosyal medya iste diye konusan herkes aslinda maalesef icten ice de "su testisi" yorumu yapiyor ama farkinda degil.
0
Kittie
(21.06.25)
Yoğun trafikte makas atarak video çekerken tırın altına giren barzo için 'doğal seleksiyon' diyoruz.

Bugüne kadar bu durumda sosyal medyayı, toplumu veya onu iyi makas attığı için kullanıp atan kadınları suçlayanı ne gördüm, ne de duydum.

Bu hayatta herkes kendine bir yol çiziyor. Kimisi çizdiği yolun ağırlığını kaldıramıyor.

Şahsı tanımıyorum. Duyuruyu görünce kimdir, nedir diye öylesine bir baktım. Bugüne kadar ne seyretmişliğim ne de 3 dakika kafa yormuşluğum vardır. Hastalığı kötü, ölüm daha da kötü. Ama oluyor böyle. Beni ilgilendiren bir durum değil.
0
Mirket
(21.06.25)
🌸sekizdokuzon
(21.06.25)
benim cikardigim sonuc: kendisini oldurmek isteyen birine engel olamazsin, bir yolunu bulur.
0
cooperr
(21.06.25)
@sekizdokuzon

İnstagram paylaşımındaki yazıyı okudum, katılıyorum ve eksik buluyorum.

Orada gücü sadece erkekler oluşturmuyor. Kadınların da birbirlerine yaptıkları zorbalıklar var, akran zorbalığı gibi. Kadın kadının kurdudur sözü boş değil, bunu doğrulayan çok örnek var.

Yani sadece erkek beğenisi değil mesele. Kadınlar arasında birbirini kıyasıya eleştiren inciten hırpalayan çok. Hatta sanırım Nihal Candan tahminen 1 hafta kadar önce hastaneye kaldırıldığında instagram'da bir paylaşımda "bunu sen mi söylüyorsun" "evet ben söylüyorum" tarzı bir çekişme videosu paylaşılmıştı. Ben bunları hiç tanımam etmem, aşırı zayıflıktan ilgili olmasaydı aklımda kalmazdı.

Bu videoda da gördüğümüz gibi özellikle kadınlar arasında olmak üzere toplumun geneline yayılmış dehşet verici bir linç kültürü oluştu, acı verici olan ise bu linç kültürünün ahlâkî değerleri korumak için değil son derece saçma, lüzumsuz, anlamsız şeyleri eleştirmek için kullanılması. Herif rüşvetsiz yaşamayı unutmuş ona kimse bir şey demiyor, yenidoğan çetesi, kartalkaya otelinde yangın, 6 şubat depreminden sonra o bölgelerin durumu... kimsenin umurunda değil ama birbirinin kıyafeti kilosu estetiği yaptığı yemekler yaptığı temizlik herkesin umurunda.

Rezalet tam olarak budur. Toplum toplum olduğunun farkında değil. Tam da bu sebeple toplumsal bir sorundur bu.
0
muhayyer divan
(21.06.25)
"Orada gücü sadece erkekler oluşturmuyor. Kadınların da birbirlerine yaptıkları zorbalıklar var, akran zorbalığı gibi. Kadın kadının kurdudur sözü boş değil, bunu doğrulayan çok örnek var."

Erkeklesmis, tahakküme boyun eğmiş ve böylece daha az zarar göreceğini sanan, kendini bir şekilde korumaya alan hemcinslerimiz.

"Herif rüşvetsiz yaşamayı unutmuş ona kimse bir şey demiyor, yenidoğan çetesi, kartalkaya otelinde yangın, 6 şubat depreminden sonra o bölgelerin durumu... kimsenin umurunda değil ama birbirinin kıyafeti kilosu estetiği yaptığı yemekler yaptığı temizlik herkesin umurunda."
0
🌸sekizdokuzon
(21.06.25)
Erkekleri hadım edelim demiyoruz, erkeklikten ileri gelen defakto sandıkları hakların o kadar da hakları olmadığını anlatmaya çalışıyoruz ama yol uzun.
0
🌸sekizdokuzon
(21.06.25)
Yol çok uzun. Çünkü o erkekleri de o hale anneleri getiriyor. Annelerin önemli bir kısmı hâlâ "erkektir" kelimesinin/görüşünün arkasından bakıyor hayata, çünkü bunlar hâlâ bilinçaltı kodlarımız. Bu hale kadınların ekonomik bağımsızlığının olmaması sebebiyle gelindi, erkeğe/kocaya/babaya mahkum yaşamak kadınları bu hale getirdi. Şimdi kadın çalışıp para kazanıyor ama mizacı çok sertleşti, çok hırçınlaştı, çünkü bu sefer para kazanmaya mahkum oldu, maalesef iş hayatında kadınlara karşı saygı da (kadın saygısı da erkek saygısı da) yeterli değil, yaygın değil...

Sadece kadınların çabasıyla yol almak çok zor. Erkeklerin de konuyu anlaması ve omuz atmaları lazım. Çok büyük çok tafsilatlı bir konu olduğu için anlaması da zor belki. Ama bir şekilde çabalamak gerek.
0
muhayyer divan
(21.06.25)
İşte o nurullah'in nasıl oluştuğuna da bakmak lazım. Hemen hemen her konuda olduğu gibi burada da kadının sağduyulu, aklıselim davranması, sıfır hata oynamasi gerekiyor. Erkekten üç kadından bir çürük çıkar, kadına saldıran kadın konuşulur çünkü.
0
🌸sekizdokuzon
(21.06.25)
biri "kardeşinin escort gibi davranışları" demiş de, aslında öyle değildi. bundan iki yıl önceydi sanırım, kardeşi armağan'a çıkması dolayısıyla yeniden bi gündeme gelmişti yanılmıyorsam. o zaman kardeşinin ve kendisinin instagramına bakmıştım; nihal acayip manzaralı rezidans gibi bir yerde kalıyordu (otel de olabilir) ve kardeşi ona yancı gibi takılıyordu. nihal'in sürekli çok pahalı arabalarda gider gelirken pozları vardı. hatta tam o sıra "kardeşimin artık bana yancı olmasına izin vermeyeceğim, görüşmüyorum artık" gibi açıklamaları olmuştu. yani instagramına bakıldığında escort gibi hayatı daha bariz biçimde yaşayan nihal'di. evlenmesi, boşanması, anoreksiyasının sebebi gibi kısımlarına hakim değilim. daha iyi bilen biri anlatır.
0
lil siztah
(21.06.25)
şu duyuruda gerçeklikten kopmuş feminiklerin at koşturmalarına kim ne zaman dur diyecek? hiçbir mantık, zeka kırıntısı içermeyen çirkef genellemeleri artık rahatsız etmeye başladı.
0
buenosdias
(21.06.25)
benim cikardigim ders toplumun sahip oldugu ahlaki degerler tu kaka degil. bu degerlerin olusma sebebi zaten insanlari belirli bir yola sokup onlara anlam kazandirmak. hedonizmin doruklarinda gezip de bir yol olan insan gormedim.
0
antikadimag
(22.06.25)
byung chul han, nihana ve bize neler oldugunu cok guzel anlatiyor, eserlerinde donup dolasip geldigi yer bedenimizle ve duygularimizla nasil tekrar iletisime gececegimiz meselesi bana gore. Tartismaya baslamak icin iyi bir referans noktasi olabilir.

Ben sahsen bireysel trajedilere odaklanmaktansa bu trajedilere sebep olan yapisal sorunlara bakmayi ve elestiriyi oradan kurmayi tercih ediyorum. Senin de [anlasilamayan] niyetin bu gordugum kadari ile. Bir eski cin masalinda da anlatildigi gibi herkesin delirdigi bir toplulukta bireylerin saglikli bir akla sahip olmasi mumkun degil.
0
deckard
(22.06.25)
Uzun yıllar depresyonla yaşamış biri olarak üzüldüm akıbetine.
Sözlük'te başlığına bakmıştım, anne babasının sosyal medya gönderilerine kadar takip ediyor insanlar. Sosyal medya kullanmıyorum, ama kullananları anlayabiliyorum. Ancak Nihal Candan'ın annesinin gönderilerini takip etmenin arkasındaki motivasyonu anlayamıyorum. Benzer şekilde, şu kanseri sözümona doğal yöntemlerle yendiği deneyimlerini uygulama halini getirip insanların canına kasteden kişilerin hikayesini şaşkınlıkla izledim ve okudum.
Enformasyon çöplüğünden, görsel bombardımandan korumam lazım kendimi. Benim kendi adıma çıkardığım ders bu.
0
auroraaurora
(23.06.25)
"Fakat bu kızın hayatını elinden alan toplum normları hangimizin kimlik ve değer algısını carpitmiyor"

yani ben evde oturuyor çay içiyordum, kız kendini aç bırakmış, allah rahmet eylesin.

el alem ne der diye yaşanmaz, kimsenin umrunda değilsiniz. herkes işten eve geliyor iki saat dinlenip yemek duş uyku ve sabah tekrar modunda yaşıyor. başkalarının fikirleriymiş toplummuş bunları bu kadar önemsemek tamamen bireysel akıl hastalığınız. mesela böyle insanları aslında ayırmak ve tedavi etmek gerekiyor, böyle nevrotik paranoyak kişilikler çevresine de zarar verir, biz işinde gücünde insanlar olarak böyle saldırgan tehlikeli kişilerden korunmalıyız, evet gerekirse devlet "sen duyuruya 'bu yaştan sonra evlenirsem şöyle böyle derler' yazmışsın, yürü rehabilitasyon merkezine" demeli.
0
bergamot kommando
(23.06.25)
çıkarmamız gereken çok ders var. mesela mahmakların hayatlarından ders çıkarmaya çalışanları s*klememeye başlamak bunlardan biri olabilir. yedikleri hatları yerken toplum yok, hayatlarını yaşarken toplum umurlarında değil. bu bi' yerde patlayınca suçlu toplum.
ne güzel dümen.
x.com
0
wop
(23.06.25)
🌸sekizdokuzon
(24.06.25)
Ben anlatınca anlamayanlar için yukarıya sektörün içinden mizojinist, kaba ve öfkeli başka bir kadının konu hakkında söylediklerini bıraktım. Oradan konuya atılmaya uğraşın bari.
0
🌸sekizdokuzon
(24.06.25)
yeme bozuklugunun ciddi bir rahatsizlik oldugu dersini cikardim.
0
sonsuz
(24.06.25)
(8)

ABD Halkı Sıkılmadı mı?

eisberg
Afganistan, Irak, Suriye derken şimdi de İsrail ne derse yapan bir emireri gibi devlet. Tamam İsrail lobileri güçlü, meclis senato her neyse ellerinde ok ama koca devlet Netanyahu’nun emrinde gibi. ABD halkı ne diyor bu işe, umurlarında değil mi? Ya da memnunlar mı?
Afganistan, Irak, Suriye derken şimdi de İsrail ne derse yapan bir emireri gibi devlet. Tamam İsrail lobileri güçlü, meclis senato her neyse ellerinde ok ama koca devlet Netanyahu’nun emrinde gibi. ABD halkı ne diyor bu işe, umurlarında değil mi? Ya da memnunlar mı?
0
eisberg
(19.06.25)
umurlarinda degil. hepsi bilincaltinda devletlerinin refahinin bu tarz mudahalelere dayandiginin farkinda. o nedenle cogu justify ediyor bile. en fazla solcu, ufak bir kesim protesto ediyor.

abd halki birakin dunya siyasetini, kendi siyasetlerini bile cok umursamaz. abd'nin hareketleri turkiye'den daha cok takip ediliyor amerikan halkina kiyasla.
0
antikadimag
(19.06.25)
Abd halkını bilmem ama bizim Massachusetts eyaletinden 8-10 kişilik sabit müşterilerimiz vardı. Hepsini yıllardır tanırım. Eğitimli, demokrat adaylara oy veren insanlar.

Gelgelelim Ortadoğu hakkında hiç bir fikirleri yoktu. Yani düşün hepsi üni mezunu, kuzey eyaletlerden, buralara gelip giden insanlar.

Güneyli tipleri tahmin bile edemiyorum. 'Vardır devletin bir bildiği yeğenim' falan diyorlardır en fazla.
0
yurtsuz john
(19.06.25)
Abd'nin birkaç eyaletinde uzun süre bulundum. Konuştuklarımdan kimsenin durumdan haberi yok, gündemi takip eden kimse yok. Saydığın ülkeleri hangi kıtada olduğunu sorsan bilmezler.
0
mirty
(19.06.25)
bu iki gün önceden: ibb.co
bu da bugünden: ibb.co


ukrayna savasi 2014'te basladi, kadin buna "recent news" diyor. üstelik polonya'ya gidecek ama ukrayna'da savas var diye endiseleniyor.

digeri israil'in iran'i bombaladigini bile bilmiyor. belli ki disisleri bakanligi sayfasinda bir yerden okumus, aklinda da 2003 irak isgalinin haberlerde cokca gecmesinden ötürü yanlis kalmis, bu sebeple iki dakika önce okudugu ülkenin iran oldugunu unutmus, irak diyor.
türkiye ve yunanistan'a gelecek, güvenli mi diye soruyor. türkiye neyse de yunanistan ya, yunanistan!

bu grupta senelerdir yer alirim, en salak en cahil sorulari soranlar abdliler.
millet artik rage olmaya basladi son senelerde bunlara.
abd halkinin cok az bir kismi haric, bircogu bir halt bilmiyor karsim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(19.06.25)
amerikan halkı gerçekten garip. 3/4'ü falan zaten net zırcahil ya da aptal, ilkokul düzeyinde bile hayat bilgileri yok, onları geçiyorum. ama okumuş olanları dahi amerika kıtası dışında dünyaya karşı ilgisizler. sadece kendi kıtalarından oluşan izole bir hayat yaşıyorlar. dış politika ya da orta doğu nerd'ü falan değilse haberi bile yoktur çoğunun avrupa ve asya'da olup bitenlerden.

bir de biz özal sonrasında çok politikleşmiş bir toplumuz. politika resmen ilgi alanımız. o yüzden bizimle kıyaslamak yanlış olur. biz standart bir avrupalıya göre de dış politikayla çok daha ilgiliyiz.
0
sir gawain
(19.06.25)
ABD insanı cips sosis hamburger ve kola ile yönetiliyor. Yönetime pek bir etkileri ve dünya hakkında pek bilgileri yok.

Askerlerinin tabutları dünyanın çeşitli yerlerinden ülkelerine gitseydi uyanırlardı belki biraz ama ABD yönetimi uzun zamandır vekil devlet veya vekil örgütlere veriyor yürüttüğü kaos işlerini.

İsrail ile ilişkileri belirleyen kritik kurum ise: Aipac
Sanırım her başkanın gücü yetmiyor bu lobi noktalarına
0
diyecevaplandı
(20.06.25)
amerikadan bildiriyorum, kimsenin umurunda bile degil. halk bu konuları konuşmuyor bile, herkes kendi dalgasında.
0
oscar
(20.06.25)
adamlar magacıları seçti. abdnin büyüklüğünü görmek istiyorlar, reisleri de ona göre hareket ediyor. netanyahunun emrinde değil bu domine etkisi. ayrıca abdliler ülkelerin yerini bile bilmiyor, umurlarında falan değildir bu durumlar.
0
mikahakkinen
(20.06.25)
(3)

çeviri

deranzo1
samsun'un terme ilçesinde şu aksana denk gelince şaşırdım. kızın son cümlesinde ne dediğini anlayan var mı. çocukların ingilizcesini anlamakta zorlanıyorum. https://kick.com/mhyochi/clips/clip_01JY4J3T5DXZ4480VADJA02M32
samsun'un terme ilçesinde şu aksana denk gelince şaşırdım. kızın son cümlesinde ne dediğini anlayan var mı. çocukların ingilizcesini anlamakta zorlanıyorum.

kick.com
0
deranzo1
(19.06.25)
i learned on by myself the english diyor. kendi kendime ogrendim diyor yani. gramer hatali ama aksan fena degil.
0
antikadimag
(19.06.25)
@antikadimag

ben de all my english southern english anladım yaw sjdhsd. teşekkürler
0
🌸deranzo1
(19.06.25)
o degilde cocuklara helal olsun diyorum..
0
cooperr
(19.06.25)
(14)

Yalnızlıktan yalan söylemek zorunda kalmak

momento
İnsanlar da bir garip… Sürekli “Neredeydin?”, “Nereye gittin?” gibi sorular soruyorlar. Mecburen “Arkadaşımlaydım, işim vardı” falan diyorum. Halbuki evdeyim işte, mal gibi. Ama “Evdeydim” demek zoruma gidiyor. 2 gün izin alıyorum, hemen soruyorlar “Ne yaptın izinde?” diye ananınn… diyecem olmayacak
İnsanlar da bir garip… Sürekli “Neredeydin?”, “Nereye gittin?” gibi sorular soruyorlar. Mecburen “Arkadaşımlaydım, işim vardı” falan diyorum. Halbuki evdeyim işte, mal gibi. Ama “Evdeydim” demek zoruma gidiyor. 2 gün izin alıyorum, hemen soruyorlar “Ne yaptın izinde?” diye ananınn… diyecem olmayacak. Yalancı oldum çıktım.

Önerisi olan var mı?
0
momento
(19.06.25)
doğruyu söyle geç. ya da takıldım öyle de geç. yalan söylemeyi gerektirecek bir konu değil ki bu. 1-2 geçiştirirsen daha sormazlar zaten. evde boş boş takıldım de nolacak?
0
jelly bear
(19.06.25)
evde mal gibi oturmak utanilacak sıkılacak bir sey degil kardesim. dışaridaki insanlar da kafede mal gibi oturarak saatlerini geciriyorlar. senden benden bir farkları yok yani. evde takiliyorum de gec, kimseye hesap vermek zorunda degilsin.
0
deckard
(19.06.25)
Hickimseye bi sey söylemek zorunda degilsin, evde oldugunu da. "Paylasmak istemiyorum" deyip konuyu degistir. Hickimse icin olmadigin biri gibi davranmaya, olmadigin yerde varmissin gibi konusmaya degmez. Bence bu cok sacma.
0
sey mi dostum
(19.06.25)
Evde oturup dişe dokunur hiçbir şey yapmayıp mutlu olabilmek güzel bir şey. Aktif olmak, sığır gibi yaşamamak tamam güzel ama her dakika yamaçlardan atlayıp, kırlarda koşmuyor kimse. Çıkıp en yeni popüler kahveciye gidip çilekli matcha latte storysi atmadın, evde kanepeye uzanıp çay içtin diye senin yaptığın daha boş olmuyor yani. Yalan söyleyecek bir şey yok. Evde oturdum dinlendim de geç. Kime ne
0
cay koy geliyorum
(19.06.25)
garip olan insanlar degil. cok sey paylasmadigin insanlarla gunluk muhabbet nasil olur? naber, hayat nasil, ne yaptin, nereye gittin vs..
0
buenosdias
(19.06.25)
sana şunu söyleyeyim. bundan birkaç sene önce kuzenime yeşilköy sahilin fotoğraflarını atmıştım bak burası çok güzel bi gün gel birlikte oturalım sahilde armut koltuklar falan var dedim. olur falan dedi. aradan birkaç ay geçti baktım yeşilköy sahilden fotoğraflar paylaşmış. dedim aaaa yeşilköy'e mi gittin beğendin mi falan dedim. yooo tanımadın mı senin bana gönderdiğin fotoğraflar. dedim nasıl yani? dışarda geziyor gibi görünmem lazımdı onları paylaştım dedi. demem o ki herkes evde zaten bakma geziyor görünenlere. onlar da evde. belki kıskançlıklarından soruyolardır bilemem. ben bayramda çöp atmaya bile çıkmadım. gerine gerine de söyledim evden dışarı adımımı atmadım diye. evde güzel zaman geçirmek lükstür. evde huzuru olmadığı için mümkün olduğunca ve geç giden milyonlarca insan var.
0
matilda
(19.06.25)
Bu kadarcık şeyden bile hassaslaşmışsan senin bişeyler yapman gerek diye düşünüyorum. İmkanların nelere elverişli bilmiyorum ama hayatına yeni bir şeyler koyman lazım, kafa dağıtacak ve seni hayata alıştıracak bir şeyler lazım. Yoksa gerçekten yalancı biri olman işten bile değil.

İnsanlara karışman lazım. İletişim içinde olacağın bişeyler. Hareketli mesela. Dans, halk oyunları, koşu vs... iletişimli ve hareketli bişeyler bulmak lazım sana.
0
muhayyer divan
(19.06.25)
hiic takildim oyle diyip gecistir. insanlar onu kotu niyetle sormuyor, muhabbet olsun diye soruyor. bence insanlar degil de sen hicbir sey yapmadigin icin kendinden rahatsiz oluyorsun ve yalan soyleme ihtiyacini hissediyorsun.
0
antikadimag
(19.06.25)
yalnızlık ve pek birşey yapmamak malesef zaaflarımızdan birisi.
insanlar bu soruyu sana iki türlü sorabilir;
1- seninle challenge yapmak, seninle yarışmak için. sidik yarıştıranlar evet var.
2- laf olsun diye, boş muhabbet için.

başta ne dedim. yalnızlık ve birşey yapmamak zaaflarımızdan birisi olduğu için, karşıdaki kişi laf olsun diye sorduğu soruyu sen alınganlık gösterip, seninle challenge yapmak için sorduğunu zannediyorsun. içinde olduğun durumla alakalı sıkıldığın için onlara bu sıkıntıyı anlatmak istemiyorsun.

doğal ve kendin ol. evdeydim birşey yapmadım, evde yaptıklarını ilginçleştir mesela, evde yaptıklarını anlat (yemek, sinema, playstation, dizi vs)

hiçbişey yapmıyorsan da evde de olsan bişiler yap =) bu hem anlatmanı hem de sıkılmamanı sağlıyacak.
0
love and trust
(19.06.25)
Nazikçe sanane bundan demek de bir seçenek bence böyle işgalci insanlara karşı.
0
encokbenisevinnolur
(19.06.25)
Bir toplulukta yaşamak istiyorsan bir miktar bilgi paylaşacaksın. Bu karşılıklı bir durum.

Ha kimseyle hiçbir münasebete girmek istemiyorsan zaten cevap vermezsin geçer gider.

Soran insanları ya önemse ve cevap ver ya da önemseme ve cevap verme.

İki gün izin yapan birine ne yaptın diye sormak çok normal bir durum, soranlara kızman çok saçma.
0
michael_knight
(20.06.25)
Niye utaniyorsun ki kendinden?

Evde takildim de. Yemek yaptim, temizlik yaptim, sonra da film izledim de oldu bitti.
0
baldur2
(20.06.25)
iki gün izin sonrası tatil dönüşlerinde ofiste herkes haftasonu ne yatığını sırayla anlatırdı. ama istisnasız her pazartesi bu muhabbet dönerdi. kimi avm'ye gitmiş, kimi yazlığa gitmiş, kimi evde bilmemne dizisini seyretmiş. yemin ediyorum bu muhabbet her pazartesi öğlen yemeğine kadar olan şaşmaz bir süreçti. ve kimse bu soruyu geçiştirmezdi, enn basit şeyi yapmış kişi bile, (diyelim ki oturup duvarları seyretmiş olsun) öyle bi ballandırarak anlatırdı ki, en az yarım saat!! haha haftabaşı istiklal marşımız olmuştu bu ritüel =) düşünüyorum da "the office" senaryosu gibi :))

yani aslında kimse kimin ne yaptığını merak etmiyor da, hayatla alakalı "malumat" alma ritüeli işte. kim ne yapsın senin ne yaptığını. boş muhabbet. hayat böyle dönüyor.

hayata çok anlam yüklememize gerek yok sanırım. yüzde 90'ı boş muhabbet.

(bunu briaz da kendimeyazıyorum) :)
0
love and trust
(20.06.25)
Evde olmak kötü bişey değil ki. Hem laf olsun diye hem de hasetlerinden “bakayım benim gittiğim yerlerden daha iyi bir yere gittin mi” diye meraktan soruyorlar.

Sen “evdeydim” demeyi acınası buluyorsan, evde olmayı biraz süsleyip püsle. Pek iyi değilim ama “canım ruhumu dinlendirdim ya”, “bol bol kahve kitap yaptım kafamı boşalttım”, “kendime yöneldim ya”, “izlenecekler listem çok kabarmıştı. Film günü yaptım” falan diye abuk subuk İnstagram laflarını kullanabilirsin. Bunlar gündelik diline çok yabancı tavırlarsa “oğlum devirdim götü hayvan gibi uyudum! Sıçmak için kalkmasam yataktan çıkmazdım! Bi kendime geldim amk ya” falan da diyebilirsin.

Önemli olan nasıl söylediğin.
0
lazor
(20.06.25)
(12)

Türkiye eyaletlere ayrılsaydı

kizil karga
Ülkeye yararı/zararı ne olurdu?
Ülkeye yararı/zararı ne olurdu?
0
kizil karga
(19.06.25)
"Lanet olası federaller" şeklinde sinir krizi geçirme şansımız olurdu.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(19.06.25)
yüksek ihtimalle sonumuz yugoslavya gibi olurdu. hatta ondan da beteri.

başka coğrafyada yaşanan sıkıntılar ortadoğuda üç kat fazla yaşanır.
0
yurtsuz john
(19.06.25)
Hic bir sey yok ki bu ulkenin yararina olsun. Tek bir kisinin vefati dışında...
0
duster
(19.06.25)
Bölücü, ayrılıkçı düşünce ve eylemlerin olduğu ülkelerde bölünme anahtarının bölücülere altın tepsi içinde sunulması faaliyetidir.

Atatürk, üniter yapı dediyse bir bildiği vardır.
0
Mirket
(19.06.25)
Balkanization keyword u ile arama yapiniz.
0
deckard
(19.06.25)
Yararı iç bölüşüm daha hakkaniyetli oluyor ve bölümler daha verimli büyümeye açık oluyor. Zararı bölünmüş oluyorsun. Yani merkezi yönetimin toplam gücü azalmış oluyor, hem yerel yönetime yönetimi delege ettiği kadar, hem de birleşim sinerjisinin düşmesi ile. Uzun vadede, bölümlerin birbirinden uzaklaşması sürecinin sonunda tamamen kopması riski olur.
0
osssy
(19.06.25)
ülke ve toplum olmanın şartları bazı kuralların o sınırlar dahilinde geçerli olması mesela ortak dil, aynı yasaklar ve yasalar gibi. eyalet olursa aslında kendi içlerinde karar verebilir, kendi yasalarını oluşturabilir demek. bir çeşit özerklik bu. başta hoş görünüyor. özellikle ayrılıkçı olup da istanbul, ege ve akdeniz'de bir çok sektörü gerek yasal ama çoğunlukla gayriyasal yollarla ele geçirmiş olan insanların bu bölgelerden elini çekeceğini düşünürsek iyi gibi. ama gitmezler.

geçen ben de grok'a sormuştum. şöyle özetledi.
hem siyasi hem de toplumsal açıdan ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu durum, merkezi otoritenin zayıflamasına yol açarak ulusal birliği ve bütünlüğü tehdit edebilir. Ayrılıkçı gruplar veya kötü niyetli yabancı aktörler, böyle bir bölünmeyi kendi çıkarları doğrultusunda kullanabilir; bu, etnik gerilimleri artırabilir ve bölgesel çatışmalara zemin hazırlayabilir.

Türkiye Cumhuriyeti için olası zararlar şunlar olabilir:

Ekonomik İstikrarsızlık: Bölgesel yönetimler arasında kaynak dağılımı ve ekonomik politikalar konusunda anlaşmazlıklar çıkabilir, bu da ekonomik bütünlüğü zedeleyebilir.
Güvenlik Riski: Merkezi kontrolün azalması, terör örgütlerinin veya dış güçlerin müdahale alanını genişletebilir.
Kültürel ve Sosyal Ayrışma: Farklı bölgeler arasında kimlik temelli ayrışmalar artabilir, ulusal dayanışma zayıflayabilir.
Uluslararası İtibar Kaybı: Federasyon yapısına geçiş, Türkiye'nin bölgesel ve küresel etkisini azaltabilir, diğer ülkeler tarafından daha az ciddiye alınmasına neden olabilir.
Bu tür bir dönüşüm, dikkatli planlama ve geniş toplumsal mutabakat gerektirir; aksi halde kaos ve parçalanma riski yüksektir.
0
biseysorcaktim
(19.06.25)
Eyalet sistemi tek başına kötü bir şey değil ancak işin siyasi tarafını bir yana bıraksak bile bence Türkiye açısında çok mantıklı değil. Ülkenin coğrafyası merkezi yönetimi zorlaştıracak kadar büyük değil; yani mesela Avustralya gibi birbirinden aşırı alakasız büyük bölgeler yok. Keza ekonomik açıdan da ülkenin önemli bir kısmında eyaletlere ayrıldığında o eyaletin kendine yeterliliğini sağlayacak bir faaliyet yok. Kürt nüfusu bir yana bırakırsak genel olarak "Bizim yaşam pratiklerimiz farklı, o yüzden kurallarımız da farklı olsun" gibi bir hukuki ihtiyaç da yok.
0
salihdt
(19.06.25)
Eyalet sistemi var eyalet sistemi var. Hangi ülkeye benzer bir model alacağın, kaç eyalet olacağı, sınırları nasıl çizileceği, eyaletlerin hangi hakları olacağı hangi hakların federal hükümette kalacağı gibi sayısız değişken var. Bu değişkenlerdeki farklılıklara bağlı olarak ülke için hayırlı da olabilir ülkeyi kaosa da sürükleyebilir. Ya da bazı açılardan getireceği faydalar ve diğer açılardan zorluklar arasında bir denge yaratılabilir. Hayatta her şeye kesin iyi/kesin kötü bakış açısına sahip olmak makul değil.

Ben yönetimin yerelden genele gitmesi gerektiğini düşünen biriyim, belediyelerden başlayarak yerel yönetim güçlendirilmeli. Ama bu benim şahsi kanaatim diye kimseye bunu dayatmaya çalışmadığım gibi, Türkiye'de şu an bunun çok mümkün olmadığını ya da olumsuz sonuçları olabileceğini de göz önünde bulunduruyorum. Yine de bunun akademik olarak tartışılmasında bir zarar da olmaması ve konu her açıldığında "Atatürk üniter devlet dediyse bir bildiği vardır" denip kapatılmasının gereksiz olduğunu düşünüyorum. Atatürk'ü çok seven biri olarak 100 sene öncesinin Türkiye ve Dünya paradigmasında verilen her kararı günümüzde ayet kabul etmek onun kendi dünya görüşüne de ters.

Yani sonuç olarak, eyalet sistemi demek illa bölücülüğe bir kala demek değil. Almanya da federatif bir ülke. En fazla arada Bavyeralılar eğleniyor işte biz daha iyiyiz sizden falan diye. Rusya da federatif bir ülke, içinde yirmi küsür yarı bağımsız cumhuriyet var, Putin sonrası ne olacağı belli değil. Hangi sistemi seçip nasıl uyguladığına göre değişken bir durum.
0
nundu
(19.06.25)
39 tane Alman krallığını/eyaletini birleştiren Otto von Bismarck ya da hali hazırda yeni bir kıtaya yerleşen kolonilerin oluşturduğu devletler/eyaletler birliği üzerinden "olumlu" örnek vermek hatalı olur. Bu topraklarda eyalet sistemine en yakın şey, en yakın zamanda Osmanlı dönemi beylikler/sancaklar birliği diyebiliriz.

Şu haliyle en gerçekçi sonuç Yugoslavya gibi paramparça olmak ya da Irak gibi dış tehditlere karşı olarak maşa bir halde, maşayı tutan eller tarafından bir arada tutulmak olurdu.
0
nawar
(19.06.25)
ya turkiye cok catismali bir ulke. yarisi ege'de avrupa kulturunde, yarisi ortadogu kulturunde ve bunun catismasini her gun yasiyoruz. ulke kurulusunda elde kalan topraklar cok ters sekilde kalmis. yani dogu ve guneydogu yerine elde balkanlar ve yunanistan kalsa cicek gibi bir ulke olurmusuz. simdi iki farkli kutbu icinde tasimaya calisip aci ceken bir ulke.
0
antikadimag
(19.06.25)
Bürokrasideki doğu karadenizliler kendi bölgelerine sürülecekse desteklerim. Adamlar Türkiye'yi organize sömürüyorlar. THY onların, devlet bankaları onların, bakanlıkların yarıdan fazlası onların, diyanet onların, İBB onların, ordunun üst kademesi yakında tamamen onların olacak... Böyle gider liste. Sonra hepimiz eşit vatandaşız masalları. Akp bir pontus rant derneğine dönmüş durumda. CHP'nin de geleceği parlak değil. Federasyon olsun, hepsi pontusa sürülsün!
0
mesuta
(19.06.25)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.