Genelde beğenilmiyor ama yine de yazayım dedim :))

Geçen kış defacto'dan aldıklarımı en az on defa yıkamışımdır, rengi solmadı. Dokusunda da bozulma olmadı. Kolu lastikli olanlardan bir sürü aldım, tavsiye ederim.

Kaft en iyisi bence.

defacto cidden fena değil. lcw'dan tasarım ve kalite olarak ayrılıyor bence. amazonda da baya indirime giriyor dönem dönem ben de 4 tane falan aldım geçen sene

Eşime aldığım sweatshirtler koton, h&m, kaft. Kaft tasarım olarak çok güzel ama sırf pamuklu olanlarınun yarım saat içinde dirsekleri iz yapıyor. Kotondan aldıklarım bu konuda daha iyi, sünmesi, iz yapması olmadı ama bunun marka ile değil kumaşın içeriği ile ilgisi var. İçinde biraz polyester olursa kumaşın dayanımı artıyor. Koton tasarımları da güzel. Bir de Boyner'de Jack&Jones modellerini beğenmiştik ama onlarda hiç uygun beden kalmamıştı. Fiyat olarak Koton uygun ayrıca.

Bedenini söyle, sana PUMA marka göndereyim 100 TL'ye.

dosyayı herhangi bir cloud uygulamasına at. apple olur, google olur, one drive olur.

böylece dosyadan bir sürü kopya ile uğraşmak zorunda kalmazsın.

mail atacak program konusunda fikrim yok.

task scheduler ile mail gönderimi yapılabilir.

@altıncı nesil çaylak

o özelliğin yanında parantez içinde (kullanım dışı) yazıyor.

www.labnol.org

email scheduler for gmail ile oluyor .

program adı email studio pro galiba. emailstudio.pro

www.youtube.com

Eğer ihtiyacın buysa;

dosyayı google drive yükle, sonra pc'ye drive indirip o klasör içinde excel dosyan ile çalış. Değişiklik oldukça otomatik senkronize olacak bulut ile.

Sonra istersen mobilden istersen başka pc'den dosyana ulaşabilirsin.

denemedim, teorik olarak söylemiştim.

bunun yanı sıra yyukarıdakilere alternatif vbscript veya powershell ile mail gönderme yapılıp bu sriptler schedule edilebilir.

Abi sağ kulağını sol ayakla kaşımak gibi birşey. @helenart arkadaşın dediği gibi, cloud'a yükle. Hep senkronize olur, derdin kalmaz. Google drive mesela çok kolay, dropbox da öyle. Bilgisayarda bir dosya acıyorlar kendilerine, oraya normal kopyaladıkların telefondan da görünebiliyor.

Zencefil olabilir acıya çalıyor zaten bir de çok kullanılırsa ekstra acı olabilir. Bir de beyaz biber var hintliler çok kullanıyormuş.

Internette indian spicy masala diye aratabilirsin. Masala karisim demek. Orda listeden bulabilrsin. Zerdecal isot kisnis benim bildiklerim

acı tadı veren zencefil ve piri piri

Yeminli tercümanlar oluyor. Onlardan bi acenteyi arayıp kesin bilgi alabilirsin.

turist vizesi içinse tercümeye hiç gerek yok bildiğim kadarı ile. benden de arkadaşımdan da istemediler. o zaman da yazıyordu o ibare.

Ben de 2018 başı gibi aldım vize ve herhangi bir belgeyi çevirmedim, sadece ziyaret sebebimi açıkladığım yazı İngilizce’ydi, o da zorunlu bir belge değil zaten. Belgeleri çevirmeyip üzerine post-it ile İngilizce açıklamalarını yazanlar da var. Tabii bizim bu şekilde vize almamız sizin de sorun yaşamayacağınız anlamına gelmiyor.

Ceviriye gerek yok, defalarca is arkadaslarima aldik ve sikinti yok.

Ziyaret sebebinizi aciklayan kisa bir mektubu Ingilizce yazin yeterli.

noterden onayli olmasina gerek yok

ekşi normalleştirici'de mesaj gönderme özelliği çalışmıyor.

Bilgisayarda ublock ve adblock veya herhangi iki reklam engelleyici aynı anda kullan.

Mobilde de samsung browser + reklam engelleyici kullan. Sıfır reklam sözlük.

Ublock originle daha 1 kere reklam gormedim. Ghostery de kullan iyice hizlansin.

Yalniz bunlari kurarken bazilarina izin ver diye tik isaretli geliyor onu kaldirman lazim.

Tema++

Bir yazılımcı olark uBlock origin tavsiye ederim. Adblock gibi başkasının reklamlarını engelleyip kendi reklam satan, CPU ve RAM kaynaklarını sömüren bi yazılım kullanmayın. Açık kaynak kodlu ve daha iyi olan uBlock Origin.

uzun yıllar süren adblock tecrübesinden sonra adguard'a geçiş yaptım. üstüne bir de pop-up blocker ve ekşi normalleştirici kurarsanız tadından yenmiyor.

ben X server yönlendirmesi ile GUI'ye sahip bir editör açıyorum, hatta nedit hem basit hem de işlevsel bir editör. başka bir linux'ta herhangi bir kuruluma gerek kalmadan yapılabilirken, mac bilgisayarlarda x server kurulumu yapmak gerekir.

ssh üzerinden uzaktaki dosya sistemini locale mount edebilirsin ama macos da nasıl yapılır bilmiyorum.

linkte nasıl yapacağını anlatıyorlar.

apple.stackexchange.com

Nicin filezilla ile baglanip halletmiyorsunuz?

Cok kolay aslinda vi ile.

: yaptiktan sonra d10d yaparsan 10 satiri siler. Paragraf kac satirsa o sayiyi 10 ile degistir. Kaydetmek icin de : ile vi console acip wq yapabilirsin.

Whatsapp kurucuları reklamlara karşı, anarşist kafada insanlar. Whatsapp'ı satmak istemediler zaten ilk. Sonra bildiğimiz astronomik rakama satın aldılar ama şart olarak yönetimde biz olacaz ve whatsapp'da reklam olmayacak demişlerdi bildiğim kadarıyla. Şimdi facebook paraya sıkışınca whatsapp'a reklam koymak istiyor. Bu abiler de karşı çıkıyor falan. En son çıkıp gitmişler. Whatsapp'ın sitesinde Fight Club repliği vardı. (Hala var mı bilmiyorum) Reklamlar size ihtiyacınız olmayan şeyler aldırır repliği.

zuck(facebook, instagram, whatsapp'in sahibi) ile anlasamiyorlar. zuck'in whatsapp'in gelecegi ile ilgili planlarina kurucular katilmiyor ve ayriliyor. instagram kuruculari da dun muydu ne, ayrildilar. sebep ayni sanirim. zuck'in o platformlar icin planlari kurucularin kafalarindaki plan ile uyusmuyor. e haliyle ayriliyorlar.

ayrıca facebook whatsupdaki şifreleme zorluğunun düşürülmesini istedi artik whatsup kullanmak çokda iyi bir seçenek olmayabilir gizlilik diye bir şey kalmayacak (zaten varmıydı ki)

Besiktas-Uskudar motorlari 1'e kadar var

Benim paket dün yenilendi. 2 saatlik kullanım 100 mb götürdü. Ben vodafone müzik pass paketini aldım geniş geniş kullanıyorum.

Ama şarkıların dinleme kalitesi var, şarkıların uzunlukları var mb olayı değişken yani. bana güvenip "Ha o zaman aylık x gb falan gider" gibi yorum yapma

Spotify premium'da sarkilari indirebiliyorsun. Wifi varken indirip, disarda indirdiklerini dinlersen 0mb yer. Ben hep oyle yapiyorum.

şarkı indirmek istemiyorum işte. yoksa bilgisayardan telefona atıp playerla dinlerdim.

ortalama ustu kalitede günde maks 2 saat müzik dinlicem bu kadar. aşağı yukarı 3 GB yer mi 1 ayda?

Neden indirmek istemiyorsunuz? Sürekli dinlediklerinizi çevrimdışına aldığınızda gayet güzel olur.
O 2 saatte dinlediğiniz şarkıları da indirecek zaten, hafıza yönetimi nasıl tam bilmiyorum ama her gün dinlediğiniz aynı şarkı kotadan düşmez her seferinde, önbellekte durur.
Normal kalitede 1 saatlik dinleme 50 mb yer yaklaşık.

1) stajımdan beri mac/ios kullanıyorum fakat zaman zaman windows pc ile de kullanıyorum. şunu söyleyebilirim ki hem işletim sistemi açısından hem de taşıma mac bariz rahat ve hızlı.

2) UYAP kullanırken herhangi bir sıkıntı yaşamıyoruz lakin döküman editörü kullanmak bazen eziyete dönüşebiliyor.

3) bence geç kesinlikle rahat edeceksin

Avukatca bilmiyorum ama Libre Office bayagi guzel, butun dokuman islerini halleder. MacOS'a kurulabiliyor ve ucretsiz.

Ayni mail ve sifreyi kullanmaniz lazim. 5 taneye kadar profil acabiliyorsunuz hesapta, herkes kendininkinden izlerse kimsenin nerde kaldigi, onerileri karismaz. Ama mail adresi ve sifreyi paylasmak sart.

paketlerde ayni anda izleme limiti var, bazi paketlerde ayni anda 2 kisi bazilarinda 4 kisi izleyebliiyor.

Google'da aratmak buraya yazmaktan cok daha kolay degil mi? Ustelik yol tarifi falan hepsini soyluyor da bulundugun konuma gore. Gidecegin heryeri boyle soramazsin, aramaya inan bence :)

www.google.com

Yeni gördüm bu cevabınızı. Google'da bulamadığım için buraya yazmıştım. Ayrıca pasaport için gidilecek yer, sizin verdiğiniz yer değil. Sıkıntı burada zaten. Hani giden eden olmuşsa diye. Yine de tavsiyeniz için teşekkür ederim. Kulağıma küpe oldu ;)

Kaynak denizinden yararlanmak, karisikligindan yorulmamak icin belli seylerin bilinmesi gerekiyor. Internetti kaynaklarin bazilari belli bir programi olan, adim adim ilerlerken, bazilari sadece belli teknik konulara egilir. Kimileri zaten bilinen seyleri farkli sekilde anlatirken, bir cogu da guncelligini yitirmistir.

Javascript dunyasi son birkac yilda inanilmaz hizli gelisiyor, heryerden yeni toollar, konseptler, syntax updateleri firliyor. Yazilan kodlari debug etmek, build etmek hepsi icin binlerce secenek var. Bu yuzden bu dunyanin(frontend) temelini iyi kavramak gerekiyor.

Gelistirilen konseptlerin neden gelistirildigini, neyi cozdugunu bilmeden ustunkoru problemlerin cozumunu ogrenmek gecici bir cozum sagliyor ve benzer sorunlarla karsilasinca kafa bayagi karisiyor.

Bu yuzden egitim materyallerini siniflandirmak ve ihtiyacimiza gore kullanmak onemli.

Edx, Coursera, Udacity grubu;

Burdaki kurslar genelde 3-12 ay arasi suren, komple egitim saglayan, cogunlukla ucretsiz olup, belli ucret karsilingda(Khan haric) size gecerli bir sertifika bile saglayan kaynaklardir. Bence mantikli olan bunlardan sececegimiz bir kursa baslamak ve devamliligi, temel egitim yolunu bunlara dayandirmaktir.

Burada ogrenilen seylerin konsepti daha genel olarak ogretildiginden olayin neresinde oldugunu anlamamiz daha kolaydir. Bu da kendimizi tamamlamamiz gereken yerleri belirlememize yardimci olur.

Bu siteleri okul, universite gibi dusunebiliriz. Ciddi bir yola girmek istiyorsak bence kesinlikle bunlardan biriyle baslanmalidir.

Udemy, Egghead, Codecademy grubu;

Bu kurslar genelde belli konseptler uzerine, detayli kurslar saglarlar. Ama genellikle cozumun kendisine neden ihtiyacimiz olduguna dair cok bilgi vermezler. (Ornegin egghead'de redux kursu almak isteyebiliriz, ama redux'a ihtiyacimiz olan bir noktaya gelmeden redux kursunu bitirmek bize cok bisey katmayacak.)

Bence bu kurslar ozel ders gibi dusunulebilir. Asil alinan kurslarin belli haftalarindaki odevler, daha ozel konseptler, uc durumlarla karsilastikca buradan kurslar alinabilir. Ve ya uzun suren bir kursu tamamladiktan sonra bir proje elde etmek, ogrenilenleri gozden gecirmek, arada atlanmis olabilecek seyleri yakalamak icin.


Sifirdan baslayacak birine su yolu tavsiye edebilirim;
Codecademy HTML/CSS, Javascript kurslari
Codecademy React kurslari

Coursera, Edx ya da Udacity'den ihtiyaclarina gore bir kursa baslamak ve ona odaklanmak.

Diger gruptan olan(Udemy) kurslari, projeler yazmaya basladikca, derslerde ilerlemeye basladikca, konsepte daha iyi hakim olunca baslayabilirsiniz.


Ayni zamanda en onemli sey aramaya inanmak. Harvard universitesinin cs50 (Bilgisayar Bilimi) bolumunun nerdeyse tum dersleri internette oylece duruyor ve bedava! Cogu kisi bundan bi haber. Ciddi bir yola girecek kisilerin burdaki temel bilgisayar bilimi derslerini de takip etmesini tavsiye ederim.

Javascript 0 dersi;
video.cs50.net

Javascript 1 dersi;
video.cs50.net

Ayni zamanda sadece kurslari almak bize sadece teorik bilgi verecektir. Genelde soylendigi gibi, gercekten biseyler ureetmeye basladigimiz zaman ogrenmeye basliyoruz. Gercek bir proje uretmeden, kod yazip saatlerini cok basit cozumu olan seylere ayirmadan binlerce saatlik kurs izlemenin bir faydasi yok.


Bir diger onemli unsur yasam tarzini da buna uygun hale getirmek. Programlama komunitelerine dahil olmak, acik kaynak projelerini takip etmek(github.com), mumkunse katkida bulunmak, yararli newsletterlara abone olarak haftalik gonderilen mailleri okumak(Ruby weekly, Rails weekly, react weekly, mobile weekly, postgres weekly, name it...), alaninda uzman insanlarin bloglarini hatta twitterlarini takip etmek, yazilim konferanslarinin videolarini izlemek(React Conf, pyConf, RubyConf, etc...), Hackernews okumak(news.ycombinator.com), Reddit (Web dev, javascript, etc....) cok fayda saglayacaktir. Bu yasam tarzini benimsemek oluyor aslinda, zaten sevdigimiz isi yapiyorsak calismis sayilmayiz. O yuzden programlamayi seviyorsaniz bunlari yapmak dogal gelecektir.

i.hizliresim.com

bu kod geliştirme için ama çok da farkı yok.

@washe, sanirim eklemek iyi olur,

Ders 0.0.0 Ingilizce, tum yazilim evreninin dogdugu dili bilmeden bu isi yapmak, en azindan hakkiyla yapmak mumkun degil. Hazir site kurmaktan, wordpress satmaktan, bilmeyen insanlari kafalamaktan bahsetmiyorum. Ama isin ozu budur. Ingilizce bilmeden yazilim yapilamaz.

Ayrica Khan academy muhtesem bir hareket. Bedava egitim hareketi. Ilkokul lise seviyesindeki eksiklerinizi gidermek icin muhtesem. (Yapay zeka ogrenmek icin linear algebra, matris bilmek gerekiyor. Bana cok yardimci oldu burdaki kurslar.)

30.000 benim için çok evet :))

kartın varsa ve kendin hesabın varsa olması lazım.
ben bir kere ykb atmden 45000 yatırmıştım diye hatırlıyorum ama emin olamadım.

Yatır da bi güzel sıkışsın.
Yatıramazsın güzel kardeşim, hiçbir atm o tutarı kaldıramaz. Ya git şubeden yatır ya da 1000 tl 1000 tl şeklinde yatır.

Genelde tek seferde koyabilecegin maksimum banknot sayisi 140-150 filan.
Ona gore hesap et, kac kez elini torbaya atarsin filan :D

Belirtilen maximum banknot sayisini asmadan, taksit taksit yatirabilirsin. Zaten para yatirirken butun ATM'ler kac banknot koyman gerektigini soyler.

Kan emici bankalar yapisi geregi para yatirmaya teknik bir kisitlama olmadikca (500 tane banknokt gibi) seni engellemek istemez. Geri cekmek konusunda cok ugrastirirlar ama yatirmada sanmiyorum :))

Tek seferde koyulabilecek banknot sayisi maks 60 olarak belirtiyor klasik atmlerde,ziraatin atmleri icin bu sayi oldukca yukarida olabilir direk hazneye yerlestiriyorsun parayi,klasik dedigim parayi bir yerlere sokusturdugun sonra atmnin gomdugu tipkerde maks onerilen sayi 60.

Limit meselesine gelince akbank icin gunluk atmden yatirabilecegin rakam gecen sene 20.000 liraydi.

atmden kartsız yatırmak için limit var genelde kart ile işlem yapıyorsan limit çok yüksek oluyor.

Yatırırsın ama tek seferde değil, 100 lük 200 lük halindeyse iki ya da üç seferde yatar. Ama dikkat et parayı dikine değil de enine alan yeni makineleri kullan, bunlarda bile parayı kabul ettirmek çok zor.

Ben bu konuda Garanti'nin atmlerini tek geçerim, para alma hazne kapağı yukarı doğru açılıyor ve 15-20 bin liraları tek seferde koyabailiyorsun. Sen giriş tuşuna basmadan da kapağı kapatım düzgün yerleşmemiş paralar yüzünden ipnelik yapmıyor.

Kolay kolay da banknot beğenmemezlik yapmıyor, öyleki diğer bankalara para yatırmam gerekirgen bile garanti atm'sine yatırıp cepten eft ediyorum diğer bankaya. Veriyorum 4-5 TL eft ücreti ama kanser olmuyorum.

ben 40 yaşındayım

20

Ortalama 20'li yaşların ortası gibi bir şey olsa gerek. Gerçi 30+ zirvesine 25-30 kişi gelmişti ve 4-5'i 30'undan küçüktü ama çoğunluk 20-30 arası.

Yaşım 34 sayılır.

24

34.5

29 yaşındayım.

35

Sözlüğe oranla yaş ortalamasının daha küçük olduğunu düşünüyorum.

19 yaşındayım bu arada.

33.

zirve mi, hani nerde?..

22 ben.

çok yakında 20yim

35, ortalamada tuzum olsun .

33

31

26 yaşındayım.

Burada 11 yaşında üye de vardır, 60 yaşında üye de.

Bizim eve bilgisayar geldiğinde 7 yaşındaydım, mutlaka bir yerlere üye olup bir şeyler yazmışımdır. 11-12 yaşındayken bazı teknoloji forumlarına yazdığım mesajları buldum geçende, çok komik geldi. Ben bunu 2000'lerin başında yaptıysam şimdiki çocuklar da yapıyordur herhalde. Online oyunlarda hep yaşımı büyük söylerdim, 12 ise 19 yazardım mesela.

Bence yaş ortalaması 25'ten yüksek değildir.

23

Bugün doğum günüm, 30 bitti 31 oldum yav :( söyletmen beni :(

26

29

30 olmak üzereyim.

47, Pazar günü 48.

32 yaşında sözlüğe geldiğimde duyuru bile yoktu.

21

26

28

26 yaşındayıM bence 29

25-26'dan fazla değildir bence buranın yaş ortalaması.

25 sayılırım ben de.

27 yaşındayım

32

23

27 yasindayim. ortalama da 24 falandir tahminimce.

24 yaş.

Bende ort. Benim yaşım diye tahmin ediyorum.

yaş 26

ortalama da 25 civarıdır.

sözlük ortalamasının üzerindedir tahminen. 25-26 gibi olabilir.

25

26

35e
ortalama 25 falandır.

30

25

Bugün doğum günüm benim de. 35 yaşındayım.

26 yaşındayım. yaşasın anket.

34

34
www.eksiduyuru.com

30

26
Pazartesi 27 olucam

ben de hep merak ediyordum bu sorunun yanıtını.

görüyor 36 ile artırıyorum :)

24.

25 bence. 30 üstü fazla yok. 20 civarı ve altı da fazla yok. yoğunluk 25 artı eksi.

26 yım.

genel yoğunluk 23- 35 arası tabi. haha skalam da ne geniş.

30un bi tık üstüyüm. 31 :(

24

22

çoğunluk 20-25 yaş arası gibi geliyor bana.
ben 36

başlığın altına ilk yazan ben oldum son yazan da ben oluyorum olay anlaşılmıştır bu sitenin yaş ortalaması 20 yaş 30 yaş arasıdır

Cinsi ne olsun?
Kadın demekten bu kadar korkmayın.

Cevap: Okulun Facebook gruplarına da bakın, şimdi tercihler açıklanınca okul çevresinden ev bakanlar çoğalır.

Eve erkek arkadaş getirmesin şartı ile daha çok beklersin lol sry

Yanlış yere yanlış cümlelerle başladın:) feminizm kaynıyor bir kere dişi demeyecek kadın diyeceksin.ikincisi herkes herkesin şeyine karışamaz

Size tavsiyem cemaat evleri, erkek falan giremez dişi bireylerle tatlış tatlış geçinirsiniz.
Yoksa kadın demekten, aşktan sevgiden sevişmeden korkarak yaşamanız çok zor :(

Bekaret raporu da istiyor musun ?

ev tutucam ama erkek/kiz arkadasimla otelde mi kalacagim? anlamadim tam olarak. ev arkadasimin kendi odasinda ne yaptigi beni ilgilendirmez.

politically correct'leri avlama sezonu baslamis ahahaha

Ilani en basta fake candi ama su linkteki makale ile karsilastirdim, dogru gibi duruyor.

Eski modeller cok elektrik harciyormus, bir de guzel internet baglantisi lazim.

bitcoinworldwide.com

Alma zarar edersin...

Bence herhangi bir zamanda ölme ihtimalin olduğunu göz önünde bulundur. Buna göre yap planlarını geç olmadan. İşini bilmiyorum ama biraz fazladan masraf yaparak iş yükünü düşürmen mümkün mü mesela?

sistem kurarak yaptığım işleri devretmeye çalışıyorum ama dış ticareti ve finansı benim götürmem gerekiyor. bunlar beni yoruyor.
yaşarsam maksimum bi bu kadar daha yaşarım zaten. 30 ların ortasındayım.

ay canım kıyamam.

ayda bir hatta 15 günde bir 1-2 günlük seni mutlu edecek ufak kaçamaklar yapmalısın. işi gücü bırakıp tatile çık, gez, sevdiğin birşeyi yap.

(bkz: burnout syndrome)

bi insan niye botle bi cevap yazar ya

'ay canım kiyamam.'

bence bes alti sene sonra emekli olacaginizi dusunuyorsaniz devam edin. 40larin basi emeklilik icin cok iyi.

The game for big kids olabilir mi? Gece kadar açık bilemem ama. 11'e kadar falan açıktır herhalde.

Internetten bulamadim ya, adeks'de var midir sence ?

The game, point hotel'in alt katinda gece de 1-2 ye kadar acikti, gayet keyifli bir yer

rumelihisarüstü'nde sis cafe var. 24 saat açık mekan.

Yurtdışına giriş çıkış yapmış olsun yeter. Neresi olduğu önemli değil.

Pasaportunda giris cikis damgasi varsa olur.

Belgrad veya Lviv. Para sıkıntı değilse Japonya.

Thailand

Ukrayna

Belgraaaaad

budva

guney amerika. para yoksa karadag.

malezya, singaur, tayland yap bence

Telefonu bir arkadaşına ver, tüm uygulamalarına şifre koysun ve ana ekrandan gizlesin. bildirim gelmesini de engellesin. Bu sayede interneti açsan bile nerde olduğunu bilmeyeceksin.

Butun programlari sil, yuklemeye usenirsin. Cok gerekirse yuklersin zaten.

Bir çekiç alıp modeme vuruyorsun, ardından da turkcell için bu adrese gidip internetini kapatıyorsun.
www.turkcell.com.tr

En yaratıcı bu, ya da senle bir anlaşma yapacağız; bana 200 liranı göndereceksin, sonra 31 ağustos'ta güncel kullanım bilgilerini göndereceksin (veya veri kullanımı) eğer internet kullandıysan paranı iade etmeyeceğim, eğer kullanmadıysan paranı iade edeceğim.

Bence 200 az, 500 olsun. :D

evini arabasini alalim :D

@pomknos

Onu nasıl yapıyoruz ya, ne o, neymiş ki o öyle şifre falan. Bi'de nası koycaz şifre, hiç bilmiyore ?

Hallederiz hocam.

Öncelikle telefonun android mi ios mu? Rootlanmış mı, rootlanmamış mı söylersen ona göre önereyim.

bi tane 3110 bulun. (en son onu hatırlıyorum ondan yani ashjhags akılsız telefon yani
simkartı içinden alıp akıllı telefonunuzu güvenilir birine teslim edin. oldu bitti.

@pomknos

Android-rootlanmamış

@red g

3110 falan yok şu an, olsa zaten konu kapanmıştı.

Hocam öncelikle tüm uygulamalardan çıkış yap, sonra applock uygulamasını indir, hepsini tek tek şifrele.

Gizlemek için de uygulaman bu; play.google.com

Nasıl kullanacağın burada anlatılmış; mobilge.com

Eğer 2 şifreyi de sen bilmezsen, mümkün değil kullanamazsın.

Yok, aslında mümkün. Ayarlar için de şifre koymazsan fabrika ayarlarını sıfırlayıp nete girebilirsin. Ama bu da artık kaçış butonu olsun derim ben.

3310 kullanmaya başla.

Ben de şu aralar sizinle aynı durumdayım ve ben çözüm olarak akıllı telefonumu bir yere kilitleyip eski tip akılsız dediğimiz hatta internete girmeyecek kadar eski bir telefon edinip onu kullanacağım. Niyetin şu an 1 ay. Başarabilirsem bunu sürdürmek istiyorum. Evimde internet var. SMS paketim de var. Varsın telefonumda internet olmasın. Hayır bundan 7-8 sene evvel hadi 10 olsun, 10 sene evvel akıllı telefon mu vardı hepimizde? Whatsapp Facebook instagram mı vardı??? O zaman Nasıl yaşıyorduysak şimdi de aynı şekilde yaşamak istiyorum. Belki bi çok şeyden uzak kalacağım -bakış açısına göre değişir bu- ama hiç değilse bağımlı şekilde yaşamayacağım. Sabah uyandığımda en az yarım saat telefonla ilgilenmeyeceğim. İnşallah başarabilirim. Siz de deneyin.

@pomknos

Bol teşekkür...

@theguardianofthecemetery

Aynen. 10 gün kendimi denemek istiyorum, yavaş yavaş süreyi artırıp hayatımdan çıkarıcam sanırım.

@playing star again mutlaka vardır @misir'ın telefonunda da ama çözüm olmaz. Yoksa neti kapatmak da çözüm olurdu.

Rica ederim.

MacBook yoksa iş dünyasının vazgeçilmezi thinkpad

www.teknosa.com

www.teknosa.com

asus ya da lenovo'dan vazgecme derim.

Ha bir de ofis uygulamalari icin Libre Office kullansin bence. Cok daha hizli, Microsoft Office ile tam uyumlu.

telefonun mesaj ayarlarini kurcala. gonderim merkezi gibi biseyler vardi, oralarda olabilir.

yani ingilizce ve programlama bilgim var ama daha önce hiç web tabanlı bir iş yapmışlığım yok. syntax'i kolay gibi, öğrenebilitesi yüksek ama sadece RoR yeterli olacak mı? yoksa html 5 teki gibi css, jscript ve html de işin içine girecek mi ?
haaa bu arada unutmadan mysql bilgim de çok fazla yok sadece giriş seviyesinde giriş yap, veri çek falan tarzında.

Ya çok istiyorum baba. Ama işte bu memlekette ekmek yiyebilir miyiz Ruby ile o var kafamda. Quora da falan da görüyorum çok özeniyorum ama birkaç yazıda okumuştum burda yemez demişlerdi. Para mühim freelance çalışmak önceliğim. Bununla ilgili bir duyuru açmayı düşünüyordum ben de güzel oldu buna denk geldiğim.
Code school un Rails with zombies miydi ona da bakın çok güzel olmuş.
Sizi seviyorum.

@entropee Ruby on Rails'i ogrenmek icin HTML/Css Javascript bilmek gerekiyor.

@gio Piyasada en yuksek maasi alanlar ruby'ciler oluyor cunku az bulunuyor. Bunun yaninda tum dunyada is bulabilirsin, kendi programlama ekibini kurup bi ajansa dahil olabilirsin. Yani ekmek her turlu yenir ogrendikten sonra.

@duyulmasi online egitimler var, kaynaklar sonsuz, birebir de yardimci olucam.

Bu arada RoR ile native destekli mobil uygulamalar bile yapabiliyoruz.

Backend'ini kodluyorsun. Responselari tum platformlar icin ayri yapabiliyorsun. Bu sayede sifirdan mobil app yazmana gerek kalmiyor. Kucuk takimlarin buyuk isler basarmasi icin var RoR

@ Wilhelm native destekli mobil uygulamalar konusunda sacmaliyorsun. o dedigin sadece hibrit uygulama, html5 kodluyorsun yine.

Honey kurabilirsin chrome

kastettigini tam anlamadim dostum

ben 2.000 tl'ye git mis gibi balkanları falan gez derim. Vize yok. Uçak masrafı vs herşey dahil.

Dahice, teşekkür ederim.

Bana kalırsa sony bir adım önde bu konuda. görüntü olarak da pil performansı olarak da seni samsung'dan daha mutlu edecektir. Kamera konusunda samsung daha kaliteli fakat dediğim gibi sony daha iyi bir tercih olacaktır.

samsung s5 hocam
performans olarak hic bir fark yok
ve 1200-1300 tl

sony z5 premium tabiki. sony kullanmayan bilmez, samsung gibi s2msonic bi marka sanar.

iki telefondan bahsetmişsiniz ancak ben şahsen bütün telefon markaları içinden samsung'un yanından dahi geçmem, hangi modeli olursa olsun.

sony xperia z5 premium. xperia z modelini 3 yıldır sorunsuz kullanan biri olarak söylüyorum.

burnunu parmaklarınla tıkayıp nefesini burnundan vermeye çalış, yalnız birden abanma, yavaş yavaş arttır basıncı.

esne.
ağzını aç bekle zaten az sonra esnersin, kulaklarından çatır çutur sesler gelecek. Ben uçakta tıkandığını hissedersem öyle yapıyorum, ağız açmak nefes vermek vs. hiçbiri tam işe yaramıyor esnemek çok işe yarıyor.

iki kere uçak iniş yaparken feci ağrıdı bir şey oldu sandım, inince 3-4 saat içinde tam olarak eski haline gelmişti. artık bir şey hissettiğim anda esniyorum şimdiye kadar tekrar olmadı.

bol bol tükürük yutkun ;)

merhaba. tüm arkadaşlar zaten çözümleri zaten yazmış, bir daha ki uçuşta sakız çiğneyin. (bende çalışıyor)

aynı sorun bende de oluyor. uçuştan 3 gün önce oksibor adlı kulak damlasını damlatıyorum. ağrı sızı tıkanıklak yaşanmıyor. şimdi de damlatabilirsin. kulakta biriken kir basınçla içeri itilmiş ve ağrı yapıyor. bu damla kulakta biriken kiri(buşonları) temizliyor.

Kulak zarında basınç farkı nedeniyle ufak bir zedelenme olmuş olabilir, benim başıma gelmişti.

relation between onion and ear

Takıntılısın

alskdjh sıkıntılı bir tipsin sanırım sen

işin gücün yoksa iyi yapmışsın.

ben de emeklilikte as 250 alıp denyo denyo araba sürenlere vurmayı düşünüyorum.

Ahahaha, gün intikam günüdür.

yo, bence alakası yok.
sadece "öyle başa böyle tarak" havasında bir intikam alma biçimi bu.

çok iyi yapmışsın hocam, eline sağlık
bir de sahibinden.com'dakileri gör. nerede ölücü-mezarcı var , hepsi toplanıp ilanlara mesaj atıyor.

:) aynen devam et. destek...

bayaa işsizsin

Ahahasg bence çok eğlenceli ama ben üşenirdim

Evet ama emeğe saygı +rep diyorum uğraşına

takıntıdan ziyade bu intikam almak.. iyi yapmışsın.

hahah takıntılı değil sorunlusun bence.

eved

bence intikam ve rahatlama ihtiyacı bu, bir de boş vakit sahibi olmak. takıntı demezdim bu davranışa.

ya o değilde şimdi aklıma geldi yazmadan edemeyeceğim.. ben duyurudan birisine oyun klavyesi satacaktım, linkini falan verdim ki özelliklerini okusun ona göre karar versin. tamam alıyorum dedi. neyse sözleştik, iş çıkışı servisten alakasız bir yerde indim, buluştuk falan. laptopunu getirmiş ona klavye takıyor?! tamam dene ok, çalışıyor mu falan bunlar iyi şeyler ama bu ürünün öyle bir özelliği yok ki, laptop için klavye ne hem? haliyle driver falan aradı 15 dakika önümde, sus pus tek kelime de etmedik, sonra bulamıyorum driver dedi. ben de vaktim yok zaten, gidiyorum, klavye de sizin olsun, para istemiyorum dedim.. sırf eve kadar bir daha taşımak istemediğimden.. onu da almadı. sonra da eve taksiyle dönmek zorunda kaldım. klavyeden alacağım paranın daha fazlasını taksiye vermeme mi üzüleyim, harcadığım zamana mı, elimde poşetle evden işe, işten eve klavye taşıdığıma mı.. ama yapacak bir şey yok yani, bir şey de diyemiyorsun. yaptığınızı yapamazdım misal ben.

Onlara ders vermek istedim ama ders alacaklarını hiç sanmıyorum bu işin yaşı eğitimi yok, insanlık başka birşey. Saatlerce özelliğini sordugun onlarca resim isteyip kıran kırana pazarlık edip gitti gidiyor üzerinden satış komisyon bedelini dahi pazarlık yapan adam musvetteleri kuruş indirim için saatlerce aglayanlar hiç bir şey demeden alışveriş den vazgeciyorsa, normal oluyorsa ben takıntılı sorunlu olayım :)

cevap veriyorum: değilsin.

millet ruh hastası cidden. hani bu eşkide filan yaran sahibinden ilanları deyi yazıyorlar bazen. herif öyle bir ilan yazmış ki bir dövmediği kalmış. pazarlığın konusunu dahi açmayın kalbinizi kırarım filan diye. bazen ben bu sinirli kardeşlere hak veriyorum. bu sitelerden birşey satmış özellikle ev vearaba ilanı vermiş kişiler beni çok iyi anlayacaklardır.

O degil kesin ama birafm geldi aklima icki deyince.

değil

bu dediğinizin tam tersi sanırım?
drinkify.org

stereodose.com

çok teşekkürler, çatlıycaktım! @Wilhelm

esnaflarla ilgili çalışma çok geniş kalıyor. biraz daha daraltabilirseniz daha sağlıklı olur.
logo - kurumsal kimlik olarak düşünüyorsanız 4 renk çok fazla diye düşünüyorum. tabi bir çalışma yapıldıysa onlara da bakmak lazım, tasarımın hatlarına göre mavi ve tonları düşündüğünüz kadar ciddi kalmayabilir.

onun dışında google'da renklerin uyandırdığı hisler ve anlamları üzerine bir arama yaparsanız sizi yönlendirebilir.

ben renk konusunda tıkandığım zaman hali hazırda çalışılmış işlere bir göz atıyorum, nasıl renk seçimleri yaptıklarına bakıyorum. onun için behance.net ya da niice.co gibi sitelere çalıştığınız işin anahtar kelimelerini aratıp bir göz gezdirebilirsiniz.

Cok tesekkur ederim. Acikcasi renkler hakkinda tam bir odunum diyebilirim. O yuzden 4 tane olmasi gerektigi gibi bi israrim yok. Ben de mavi tonlarini dusundum ama bikac kisiden soguk kalir cevabini aldim.

Bir de bizim ulkenin esnafi oldugundan yabanci kaynaklari arastirmak istemedim pek.

Mesela Mavi'nin yanina 2. renk olarak ne secerdiniz siz ? Turuncu cok mu cocuksu kalir ?

paletton.com

BOyle de bir site var. Vaktiniz varsa bi palet atarsaniz cok sevinirim simdiden tesekkurler

çalışmanın ne olduğunu ve hedef kitlesini bilemediğim için çok farazi olur renk önermem.
ama mav-turuncu da zıt renk olduğundan daha çok dikkat çeker sadece. mesela FedEx logosu da turuncu mavidir ancak hatları serttir çocuksu bir hava vermez.

şu benim renk paletim: i.hizliresim.com internette orda burda gezerken aa ne güzel renk diyip biriktirdiğim renkler :D güzel bişey görürsen kullanırsın belki diye atıyorum

edit: linki güncelledim

Link calismiyor ama :(

arkadaşım, öncelikle okulundan mezunum onu belirteyim, renklerin anlamları diye basit bir google aramasında da bir çok bilgiye ulaşabilirsin.

ama sana yardımı dokunacaksa eğer illustrator kullanıyorsan, önce renk paletleri indir, bedava. sonsuz sayıda adobe kuler gibi yerlerde renk paletleri mevcut.

sonra yaptığın logo en fazla 3 renkten oluşsun sonra re-color seçeneği var illustrator'de. benim en sevdiğim özelliği. bu indirdiğin renk paletleriyle logoyu farlı renklerle görürsün.

sayısız fikir sunar sana gözüne kestirdiğini kullanırsın. hatta birden fazla gözüne ilişen varsa, müşteriye sunarsın onlar seçer. bu kısa yolu.

uzun yolu üniversitede gerçekleşiyor,sana 2 yıl boyunca bilgsayarsız ortamda boyalarla renkleri kullanmayı guaj boyalarla anlatmıyorlar ama sen öğreniyorsun yaklaşık 60-70 projeyi tamamladıktan sonra.

@Yourvenom tesekkur ederim bilgilendirme icin.

arkadaşım çok genel bir kural, mavi - turuncu, kırmızı - yeşil, mor - sarı bunlar komplamanter/karşıt/zıt renklerdir. bunların yarattığı etki siyah ve beyaz ınkine benzer. esnaflarla ilgili yapılan çalışma ne? logo mu? iç mekan tasarımı mı? her halükarda 4 renk fazla. ek olarak esnafın hangi işle uğraştığı da önemli. misal balık satan bir yer yada deniz lokantası için mavi iyidir ama kebapçıda mavi pek hoş durmaz gibi sanki, daha kırmızıya yakın renklere meyledilebilir. sanıyorum ki daha çok logo gibi grafik çalışmalar için soruyorsun. uzmanlık alanım değil ama yukarı da verdiğim zıt renklerden birini baskın diğerini de dengeleyici olarak ikinci planda tutarak hemen hemen bütün iş dallarına yönelik logo vs çalışmalarında kullanabilirsin. ek olarak bunların açık koyu, kirli tonlarını da katarak zibilyon tane şey çıkartabilirsin.

aşağıdaki video bir buçuk dakikada bütün terimlerden bahsediyor. izlemeni tavsiye ederim:

www.facebook.com

www.dropbox.com

senle konuştuğumuz sıralar yeni logomu yaptım, eleştiri kabul ederim.

@dante

senden de

tasarımcıyım
yeşil sarı siyah ve bazen gri kullanıyorum artık benim için standart haline geldi bu renkler..
he benim işim tamamen makinalar üstüne kurulu ama yinede söyleyeyim dedim :D

tamamen kafadan uyduruyorum desene.

geolocation ip api diye aratbilirsin

freegeoip.net

mesela buna get request yollarsin, o da sana json doner, yorumlarsin sonucu istegine gore.

çok teşekkürler

ip'den şehir bulma olayı yalan.

van'dayım, istanbul'da gösteriyor.

benim de yaş 30 küsürlerde. ben de seçemedim. eğitim gibi değişim de şart herhalde

24 yaşında yolunuzda ilerliyorum. Yaş geçtikçe çok da şeyin değişmeyeceğini farkına vardırdığınız için teşekkürler.

kesinlikle hayır. biliyor olsaydım çok daha farklı bi yerde olurdum herhalde.

+1

yalnışta olsa bi karar vermek lazım sanki. ben 32 olucam. biraz akıllanıyor gibiyim. ama geçici olabilir. ama her an cayabilirim.

en ufak detayına kadar biliyorum. kısa ve uzun vade planlarım ilerliyor. ölüp mölmediğim sürece bir sıkıntı yok.

Sylvia Plath'ten gelsin o zaman:

“Yaşamımın, öyküdeki yeşil incir ağacı gibi önümde dallanıp budaklandığını görüyordum.

Her dalın ucunda tombul, mor bir incir gibi eşsiz bir gelecek beni çağırıyor, göz kırpıyordu. İncirlerden biri, bir eş, mutlu bir yuva ve çocuklardı. Bir başkası, ünlü bir ozan, öteki parlak bir profesör, biri şaşırtıcı editör Ee Gee, öbürü Avrupa, Afrika ve Güney Amerika, biri Constantin, Socrates, Attila ve garip adları değişik meslekleri olan daha bir yığın aşık, bir başkasıysa Olimpiyat takım şampiyonu bir kadındı. Bu incirlerin üzerinde ve ötesinde, ne olduklarını pek çıkaramadığım bir sürü incir daha vardı.

Kendimi dalların çatallandığı noktada otururken görüyordum. Ve incirlerden hangisini seçeceğime bir türlü karar veremediğim için açlıktan ölüyordum. Hepsini ayrı ayrı istiyordum incirlerin ama birini seçmek ötekilerin hepsini kaybetmek demekti. Ve ben orada karar veremeden otururken incirler buruşup kararmaya başlıyor ve birer birer toprağa, ayaklarımın dibine düşüyorlardı.”

ve hatta: zenpencils.com

iyi benim gibi düşünen başkaları da varmış. yaş otuza dayandı. o rakamsal değişiklik meydana geldiğinde hayatta nasıl bir değişiklik olacak ya da olacak mı bilmiyorum. yalnız şöyle bir şey var ki hayatla ilgili hiçbir beklentim de yok. yani arabayı yenileme, daha çok nasıl para kazanırım çabası gibi maddi şeyleri saymazsak hayatta hiçbir şey yapmıyorum ben de.

çok şey yapmaya çalışırken hiçbir şey yapamıyoruz malesef.

Evet biliyorum, iyi vakit gecirmek istiyorum, cok sey ogrenmek istiyorum.
Evli olmayip da mutlu olmayi anlamamayi anlamiyorum ama.

bende 27'yim. ne istediğimi de biliyorum ne istemediğimi de.

ancak o evli olup mutlu olan herkesin oyun oynadığını düşünüyorum. oyun oynamayanlara helal olsun. evlilik çok çok zor iş çünkü.

"biz bu kurumu batırdık arkadaşlar"
şevket ç

bence evlenme. çocuğunla aranda yaş farkının olacağını düşünüp kaygılanmıyorsan hiç düşünme. daha erken.

her gece bir yerde de sızma. dünyayı gezme imkanın varsa bunu dene. hiçbir şeyler kıyaslanmaz bile.

25 yaşındayım, mesleğim beden eğitimi öğretmeni, ücretli öğretmenlik yaptım 2 ay sonra istifa ettim çünkü beni amacıma ulaştıracak daha kârlı bir iş vardı oraya geçtim, amacım kpss'ye çalışmak atanabilmek sonrasında da evlenmek, he belli mi olur belki bu sene atanamam ama birbirimize çok destek olduğumuz değer veren, değer verdiğim sevdiceğim var çok şükür o yüzden çoğu şey hayatımda şekillendi. istediklerimi biliyorum iyi insan olabilmek gerisi gelir zaten.
hı bu arada, çocukları sevin, onları hor görmeyin, sokakta küçümsemeyin, onlar bizim hor görmemizden, aşağılamamızdan çeşitli yollara kötü durumlara başvuruyorlar, her çocuk özeldir unutmayalım. saygılar.

Sofie'nin Dünyası ile başlayabilirsin. Cocuklar için felsefe kitabı gibi düşünülebilir.

erich fromm'un kitaplarının hem anlaşılır bir dili hem de dolu bir içeriği var. (bkz: sevme sanatı) ve (bkz: sahip olmak ya da olmak) başlangıç için tavsiye olunur.

Ruyalar senden bagimsiz degil. Bunun farkina var once.

Gordugun hersey senin imgelerin. Freud'un konuyla ilgili kitabi var okuyabilirsin.

Kopyala yapıştır yapacağım daha önce yazılanlardan ama önce şu kısmını söyleyeyim. Daha niye rüya görüyoruz ve rüya-kişilik-günlük hayat etkisi net çözülmüş konular değil. Hatta bir cevabın, bin tane yeni soru doğurduğu bir kavram. Şimdi kopyala yapıştır yapayım.

Konu ile ilgili çok farklı ekoller var. Herkesin yorumlaması da bayağı farklı. Çoğunluğun (hepsinin değil) ortak olduğu tek nokta var: Bir kere görülen bir rüyanın anlamı yoktur, çünkü uyurken nöronlar dinlenmeye geçer. Bu dinlenme sırasında nöronlar arası kontrol edilemez elektrik akımları olur ve bu akımlar bazen karışır. O da rüya olarak bize geri döner. Günlük hayatta başımıza gelen şrylerin saçmasapan şeylerle karışması dikkate değer değildir.

Burada genel olarak ayrılan kısım, tekrarlı görülen rüyalarda. Tekrarlı görülen rüya tipi bir şey anlatmaya çalıştığını söyleyenler çok fazla, bunun saçma olduğunu da söyleyenler çok fazla. Bir ortak kanı yok ama sembolizasyonun yoğun olduğu düşünülüyor. Rüyadaki ortak noktaları çıkarmanın önemli olduğunu söyleyenler var.

Ayrıca, rüyanın canlıymış gibi olmasının çok yanıltıcı olduğunu söylüyorlar, bunu yeni okudum. Bu canlıymış gibi görünen rüyalar, tamamen uyanmanın ne kadar öncesinde gördüğüne, gördüğün konunun duygusal olarak seni etkilemesine, kafanın içindeki elektrik akımı-kimyasal tepkimelere göre değişiyor. Yani, "Rüya çok canlıydı, bir şey anlatmaya çalışıyor"un bir yanılgı olduğu (yine herkeste değil) çoğunlukta ortak bir nokta.

Örneğin, Freud ekolü "Kılıç gördün, penis sorunların var" gibi şeyler söyleyebilirken. Bir başka ekol "Kılıç gördün, demek ki içinde bir şeylerle mücadele ediyorsun" diyebilir. Nusret Kaya diye bir adam var örneğin, bu adam rüya günlüğü tutturuyor ama o tekli rüyalara da anlam yüklüyor. Daha çok Freudien, bir tutam da Jung ama İslam felsefesi, Taoizm karışık bir adam. Türlü gibi, içinde her şey var. Ona göre önce cinsel sorunlar çözülmeli. Onlar çözülmezse ve rüya yolu ile deşifre edilmezse, insan nörotik olmaya yatkın olur. Bir noktada katılıyorum; atılamayan libidinal enerji insanı nörotik de yapar, deli de yapabilir ama güvenmediğim kısmı, bunun bilimsel altyapısı. Çok net bir altyapı sunmuyor. Sadece birtakım güçlü analojileri var ama çok da kanıtı yok. Dolayısıyla hastalarında psikoanalizin mi etkisi var, plasebo etkisi mi; bu da kanıtlanması gereken bir konu.

Gillian Holloway diye bir kadın var, bu kadın biraz daha somut şeyler söylüyor. O da tekrarlı rüyalar üzerinde duruyor. Bunların bilinçaltından ziyade, o anlık beyinin düşündüğü şeyin veya dert ettiği şeyin bir sembolü olduğunu düşünüyor. Örneğin, çok yaygın rüyaların bir desenini çıkarıyor. 10 küsur çeşit rüyanın çok yaygın olduğunu söylüyor. Atıyorum, bunlardan biri kendini çıplak görmek. Rüyanın içeriğine göre değişse de, bunun genelde o zamanda insanlardan saklanan şeyler veya kişisel özellikler olduğunu, o nedenle bir şeylerin açığa çıkmasından duyulan gerginlik kaynaklı böyle şeyler görülebildiğini söylüyor. Bu kadının çalışmaları biraz daha güvenilir; çünkü istatistiğe bağlı bazı kanıtları var. Hala "Neden" sorusuna cevap vermiyor ama en azından bir şeyleri bağlantılayabiliyor. Örneğin, genelde "Rüyamda dişim düştü, bir yakınım ölecek" gibi hurafelere karşı bu rüyanın 15-35 yaş arasında sıklıkla görüldüğnü, kadınlarda da erkeklerde de aynı sıklıkta olduğunu, bu rüyayı görülenler arasında yaptığı araştırmalarda, bu rüyanın insanın kendini ait olmadığı bir yerde ve konumda hissetmesi sırasında ya da kaybedilecek çok şey olduğu düşünülen ve radikal olabilecek kararlar verildiği sırada gördüğünü çıkarıyor.

Senin-benim rüyaların bilimsel dilinden anlamamız çok saçma olur. Yorumlayanlar içerideki ayrıntılara göre binbir şeyi değiştirebiliyorken, "Bu bu demektir" demek çok da anlamlı değil.

asıl sorun şuydu:
*bazen karanlık bir dönemim oluyor. hiç rüya görmediğim bir dönem (görüyorum da daha uyanmadan unutuyorum belki). şimdi düşündüğümde bu dönemin sanki rutine binmiş, sanki tekdüze yaşadığım zamanları kapsadığı duygusuna kapılıyorum.

*bazen absürt bir döneme giriyorum. garip, yani rüya gibi rüyalar görüyorum. dali'nin tablo şarlatanlıkları gibi. zırvanın tevili olmaz deyip üzerine hiç eğilmiyorum bu türden rüyaların. rüyasını sürekli sağa sola anlatan tipler olur ya, böyle uzun uzun anlatırlar. nezaketen dinlerim, ama çok sıkar beni. çoğu kez, zırva işte, derim.

*asıl derdim, şu an içinde olduğum dönemle ilgili. anlamlı, senaryolu, belli başlı insanlarla mantıklı hadiselerin cereyan ettiği rüyalar görüyorum bu dönemde. kaygılarıma, korkularıma, mutluluğuma, beklentilerime karşılıkmış gibi geliyor. en çok bu tip rüyalar ilgimi çekiyor, neden ve niye acaba, ne denmek isteniyor acaba gibi sorular soruyorum kendime. yorumunu merak ediyorum. belki yukarıdaki absürt rüyalardan farkı yok, belki onlar daha anlamlı, işin bu kısmını bilmiyorum zaten.

hülasa bu dönem belli bir hikâyesi, anlam bütünlüğü olan rüyalar görüyorum... ya diyalog olarak ya görüntü olarak aklımda kalıyor, bütün gün beni meşgul ediyor.

bu iki dönem arasındaki farkın nedenini merak ediyorum...

Rüya hatırlamakla ilgili okuduğum şeylerden biri şuydu: Erkeklerde kadınlardan daha az olan bir şey. Aslında herkes gece boyu 3-5 rüya görüyor (daha fazla da olabilir) ama sabah kalktığında hatırlanmıyor rüyalar. Rüya hatırlamanın uykunun hangi evresinde uyandığı ile yakından ilgisi olduğu gibi, hatırlamamanın da duygularını kabul etmemekle ilgili olduğunu söylüyorlar. Örneğin, erkekler daha zor ağlar ya da ağlamak istemezler, duygu yüzleşmeleri toplumsal olarak daha baskılıdır. Aynı şekilde, içeride katılaşmaya neden olur bu, bu nedenle de duyguları ile çok yüzleşmeyi tercih etmezler, göz ardı etmeye meyillidirler. Aynı şekilde, rüyalar da göz ardı edilirmiş bu yapı ile. Dolayısıyla rüya hatırlanmayan dönemler, motor gibi kendi hayatımıza devam ettiğimiz dönemler olması, eğer bu öneri doğru ise, çok da mantıksız değil gibi.

Aynı şekilde kafa yoğunluğu olan dönemlerde, beyne uyku sırasında güzel bir format atıldığından, dinlenme sırasında cızır cızır elektrik akımı dolaşıyor. "Çabuk onar, çabuk onar, ortalık karışık" diye. Bu dönemlerde, daha çok kaçak ve daha çok saçma rüya görüldüğü söyleniyor.

Şu anki durum için nasıl bir şey diyebiliriz ki? Kaygılarına ve beklentilerine karşılık gelmesi normal bir durum olabilir. Sık gördüğün bir şey varsa, bunları ortaya çıkarıp "Acaba ne demişler" diye araştırabilirsin. Doğru bir yorum olup olmayacağını anlamak için şöyle kriterler öneriyorlar:

1. Fiziksel tepki: Ayak titremesi, terleme, kalp çarpıntısı, karın gurultusu gibi tepkiler verdirtebilir.
2. Okuduğunuz, öğrendiğiniz açıklama sizi rahatlatabilir.
3. Mantığınıza yatıyor olabilir, aradaki bağlantıları kurup "Evet, hakkaten de böyle" dedirtebilir.
4. Açıklama yaşantınızda o dönemine çok uyuyor olabilir.
5. "Vallahi de böyle, yeminle aklıma gelmişti" dedirtir.
6. Rahatsızlık da verebilir, kabullenememe duygusu hissettirir.
7. Bir anda her şey çok doğruymuş gibi hissettirir.

Ben de milletin dediklerini toplayıp çeviriyorum.

@aychovsky, rüya hatırlama konusunda eski kız arkadaşım çok enteresan bir insandı. mesela sabah arayıp dur sana rüyamı anlatayım dediğinde bir saati bulurdu anlattıkları, hatta geçerdi de. dedim ya, hiç sevmem ben rüyalar üzerine konuşmayı. kişisel ve gizemli bir tecrübedir ve bir başkasının bunu anlamasını beklemek imkânsızı beklemek gibi bir şeydir diye düşündüğüm için sevmem yani. çünkü zor bela hatırladığım rüyalarda bazen, ulan nasıl anlatsam ki bunu, diye bocaladığım için işin içinden çıkamadığım çok olmuştur. gördüğünü olduğu gibi anlatamıyorsun bile. işte bu sebeple kız arkadaşıma, bu böyle olmayacak, gel sana ses kayıt cihazı alalım, sen her sabah gördüklerini buna anlat, sonra bunları deşifre edip düzenleyelim. harika bir iş çıkabilir sonuçta, dedim. çünkü ben dinlemekten sıkılsam da uzuuun ve oldukça sürükleyici rüyalardı.devamlı bir şeyler oluyor ve her bir şeyi en ince ayrıntısıyla hatırlıyor. şaşkınlık verici. benim kör dönemim o aralar. hiçbir şey hatırlayamıyorum rüyayla ilgili. o vakitler ben bunu ruhsuzluk gibi algılamıştım, ve kimseye çaktırmadan kendime küsmüştüm. ama şu bir gerçek ki kız arkadaşım da normal değildi. ben o şekilde uzun, tafsilatlı rüya anlatan kimseye şahit olmadım bugüne dek.

şu anki durumumla ilgili yazdıkların ilginç geldi bana. yine dediğim gibi, manasını merak etmekten çok, bu iki dönem arasındaki farkın neden kaynaklandığına odaklandım ben. beynimin içinde kaynayan şeyi anlamak istiyorum. çünkü bunun hayatta ıskaladığım ve yıllarca sonra fark ettiğim birçok şeyle bir ilintisi var. her neyse işte.

troll ?

alt tabiki sorumu bu.

Neden alt peki :)?

ikisini birden vakumla

imgkelebek.hurriyet.com.tr

Alt çene diyenler de var ama img-0.onedio.com

Şı şekil:

llcdn.listelist.com

ilk yapışma sırasında bende aynı ikileme düşüyorum, ilkini aştıktan sonra zaten sırayla geziyorum ama ilk yapışma için sanırım kural alt dudak.

edit büdüt: sebebi ısırması daha kolay olduğu içinmiş (evet; araştırdım)

Ne fark ediyo ki?

ortala bence

Burnunu öp.

üşüttüysen ondandır. üşütmediysen git bi görün

döş dediğimiz yerden,göğüs bölgesinden geliyordur. üşütünce olur. sıkı giyin. güzel bi bitki çayı iç.

Hasta hissetmiyorum ama belki henuz farkedememisimdir tesekkurler yanitlar icin

balgam yok. dun geceden beri anksiyete var gibi surekli gereksiz bi tedirginlik var ustumde kalbimin hizli attigini hissediyorum onun disinda fizyolojik bi sikayetim yok usumek, burun akintisi, balgam vs gibi. Usutecegim sanirim ?

aritmi?

Aritmi'm yok Kardiyomegali var onla da alakali degil sanirim su an farkettim ayaklarim cok soguk usuttum sanirim.

ateşiniz var mı? ağrıyla beraber mi? perikardit olabilir bir ihtimal, zaten kardiyomegaliniz de varmış. bir polikliniğe görünmenizi öneririm durum devam ederse.

perikardiyal sürtünme sesi gibi anlatıyorsun ama bence senin hiçbişeyin yok anksiyeteye bağli bağlıdır perikardit olsa geçmez öyle hemen.

up

Mail atmayi denedin mi ? Ben de bakindim kariyer, misyon, vizyon sayfalarina ama yararli bisey bulamadim

@Willhelm denemedim onu da diğer her yolları denedim. Yok arkadaş ya :(

Zirve isi yas. Zirveye gelcem diyip gelmezse ne yapacaksiniz.

Hediyelesmek isteyenlere uygun tarih ayarlanmasi asiri zor. Bi de gecen sene mesela ben ankaraya gondermistim hediye istanbuldan. Cok guzel biriyle tanistim bu vesileyle

Ama ilk sikka varim

Zirve işi olmaz. Karaliste ve kefil işi mantıklı.

Bu durumda bana kefil gerekir

edit: bu işi organize eden ufak kağıtlara katılacak olanların nickini yazıp kamera önünde eşleştirme yapsın hatta periscope'dan falan canlı yayın olsa daha heyecanlı olur çekirdeklerimizi alır izleriz (bilmiyorum öncekilerde öyle mi yaptınız ama)

Zirve olayı yas zira geleceğim deyip gelmeyen olabilir+1.

İlk şık olabilir ama bu sefer de yeni gelen kimseyi almayacak mıyız? Bir de mesela geçen sene hediyeler verilirken zaman sorunları vs yaşandı, ona da bir çözüm bulmak gerek.

kitabımla birlikte hazırım.

zirve işi yaş

kara liste , kefil olayı +1

karaliste olayıyla yeni katılımlar tamamen engellenmiş olacak ki ayıbdır.
zirve zaten yaş

fraise, yeni gelen kişiye içerden birinin güveniyor olması lazım. yoksa gene aynı döngü tekrarlanacak cunku. zaman konusunda da tabii bir tarih belirleyecegiz ama eşlerin aralarında çözmeleri gerekiyor onu.

xin zhao, yeni katılımlar belki buyuk oranda engellenecek ama cozumu de basit, sadece yeniyi tanıyan bilen biri olmalı. senin baska bir önerin varsa paylaş lütfen. geçen senelerdeki gibi yaparsak gene bir sürü insan boş yere beklemiş olacak.

ben de katılmak isterim ama tanıdık çıkmazsa nolacak. geçen yıllarda sözünü tutmayanlar çıkarılsın. yeniler için kefil olmasın. bir sonraki yıl yine sözünde durmayanlar çıkarılır. böyle devam eder.bu arada sözüm senet.

domates yiyom a katiliyorum. kaç yıldır buradayım ama beni bilen 1 kişi çıkmaz mesela.

karşılıklı hediyeleşme daha mantıklı yani geçen senelerdeki gibi bir kişiye hediye alıp başka birinden hediye beklemek değil çift belirlenip birbirine max 50 tl limitli hediye alma gibi.

@denne mesajla sana bildirilmesin gondermeyenler burada acik acik yazsin. Nick altimdan da gorevilecegin gibi o abuk sabuk mesaj atacak psikopatlar da var burda :)

ben geçen yıl ki halinden memnundum. bana hediye alacak kişi mesaj attı çok geç gönderebileceğim diye hiç sorun etmedim. haftalar sonra üstelik çok işime yarayacak bir hediye gönderdi. belki adamın maddi durumu o an değişti elvermedi, belki uzak bir şantiyede görev yapıyor ne malum. bu kadar takılmamak lazım hediye gelmemesine.

zirve olmaz.

tanıdık isimlerle hediyeleşme olursa katılırım.

Ben de katilmak isterim ancak duyurunun ilk internet kullanicilarindan biriyim (ilk 3'e oynarim galiba) ama beni taniyan kefil olabilecek kimse yok.

Bu konuda yardimci olmanizi ve yeni kisilere de yer acmanizi oneririm.

ben de katılırım.

geçen sene çıkardığım derslerden biri de, bazen insanlar ortada bir sebep yokken bile memnuniyetsiz olabiliyorlar karşılarına çıkan insandan ötürü (belki duyurularını sevmiyor, belki zamanında takışmış, belki hoşlanmadığı bir siyasi görüşü/tavrı var, karşı cins bekliyordur aynı cin gelmiştir vs vs). bu şekilde yapmayacak şekilde kendinizi şartlamanızı rica ediyorum. herşeyi organize etmenin getirdiği yükün yanında, alakasız yerden ve sebepten gelen memnuniyetsizlikleri de gidermeye çabalamak hiç hoş olmuyor maalesef :\

benim bu sene çok fazla vaktim olamayacak, zirve olursa da katılamayabilirim o yüzden. yine yüzyüze hediyeleşmek isteyenler kendi aralarında anlaşırlarsa buluşabilirler tabii ki.

bu arada elimden geldiği kadar yardımcı olmak da isterim sana denne. vaktim yettiğince çabalarım yani :) söylemen yeter ;)

3 günlük tarih aralığı belirleyelim.Herkes o tarihler arasında gönderecek yani hediyesini postalayacak ve kargo-posta makbuzunun fotoğrafını birbirine yollayacak veya bir koordinasyon ekibi oluşturulacak hediyesini gönderen makbuz fotosunu koordinasyona gönderecek.

Ekşi duyuruya üye olabilmek için yapılan işlemin mantığına benzeyecek

mrthany, bu konu aklımdaydı ama yazıp yorum istemeyi unutmusum, cok tesekkurler :)

bu fikri mantıklı buluyorum bi de şu an aklıma bişi geldi, böyle yaparsak yeni gelenleri esas gruptan kişilerle eşleştirebiliriz belki. ve önce yeniler kargosunu gönderir kodu gören eskiler de kendi hediyesini yollar.

çok fazla önlem almaya calısıyoruz bu da hoş gelmiyor bi yandan ama tadını çıkarabilmek için de mecburuz. kimse darılmasın nolur bi şekilde altından kalkacağız bu işin.

benim gibi kefili olmayıp, katılmak isteyen, ve buralarda yeni olanlar ne yapsın :)

la noix, ifşalar geldikçe her iki tarafa da sorulacak aksi olsa dediğinde haklıydın.
senin hediyeni gönderdiğini biliyorum böyle bildiğim çok kişi var yanlış beyan veren olursa da hemen tırnaklarımı çıkarırım :))
duyuru altında paylaşılması doğru gelmiyor ama çoğunluk da burda yazılsın derse yapacak bir şey yok tabii.

Phoebe, güzel bir şey paylaşmışsınız o arkadaşla. ama göndermeseydi böyle düşünmen biraz daha zorlaşacaktı cunku tek zorunlulugu ve güzelliği hediye göndermek olan bir meselede hediyeye takılmamak imkansız. anafikirle çelişiyor. para ayıramayacak ya da şehirden uzak kalacak olsam ben katılmazdım mesela bu etkinliğe. sen de katılmazdın.

loveinaflipbook, çok sağol canım <3 inşallah kolaylıkla, tatlı tatlı ilerler bu yıl. cok umutluyum, capcanlı ve heyecanlıyım :))

ladybug, fikir güzel, çok uğraştırır gibi ama yine de denenebilir diyecekken aklıma şu geldi, gene üstte bahsettiğim gibi o belirlenen aralıkta yeniler hediyelerini gönderir ve kargo kodlarını ya da makbuz fotograflarını yollar bir kişide toplanır bunlar. sonra da eskiler hediyelerini gönderir ve problem çözülür.

@denne, yok benim söylemek istediğim şuydu; biri bu etkinliğe katılmıştır ama görev yeri değişmiştir o süreçte, hastası olmuştur, aniden parası bitmiştir falan filan...yani illa art niyet aramayalım hediye gönderilmemesi konusunda demek istemiştim :).

katılırım, zirve olmaz.

Phoebe, cok pardon, onda haklısın :) benım de hediyem geç gelmişti bu yıl ama gayet anlaşmıştık haberim vardı. taraflar iyi niyetli olursa mutlaka ortada bulusulur. ama hiç gönderilmezse OMG :))

ya hediyeleşmeyi boşverin de şöyle geniş bi kitap takas şeysi yapılsın yapılabilirse. ptt kargo 1 kilo kitabı 3-4 liraya falan taşıyor kampanyaları var ama sene sonunda bitebilir kampanya. kitap meraklısı epey kişi vardır diye tahmin ediyorum böyle bi takas organizasyonu güzel olabilir yılbaşına kadar yapılırsa.

zirve fikri bence olumsuz ,
kefil de sıkıntılı ,

ben katılırım kefil bulamam

geçen yıl katılmıştım, bu yıl da katılırım. ama keşke herkes aynı özeni gösterse hediye konusunda, alkol kullanmadığım halde bira kitabı gelmişti bana. zirveye katılmayı istemem.

Ben de katilmak isterim ama yurtdisinda yasiyorum :(

Zirve fikrine katılmıyorum, çünkü o güne çok bağlı. Normalde gelebilecek bir insan o gün gelemeyebilir. Yeniye kefile de çok gerek yok bence, deneyerek görebiliriz. Ama sabıkalı olanların kefillendirilmesi olabilir. Örneğin, geçen sene istisnai birilerinin geçerli bir mazereti vardır, bu sene ona biri kefil olabilir. Olmadı kara liste yapılır.

Ben meseleyi ilk defa okudum. Beni de yazın bana mesajla ulaşabilirsiniz. Zirve işi sıkıntı. Şartlara uyarsak katılırız.

@loser blueser +1 kitap takası mantıklı olabilir.
@sayns +1 dediği gibi ilgisiz bir hediye çok da hoş olmuyor.
@meyve parcacikli kadin +1 ben de varım kefil bulamam sanırım.

alıntılı cevap :D

kitap takası -1
zaten elimde sadece arşivlik kitaplar var, diğerlerini elden çıkarıyorum. ha gider satın alırım o kişiye özel ama takasa yokum.

güncelleme yaptım arkadaşlar, yorumlarınız çok önemli.

mantıklı olmuş derim.

edit:3lü fikri daha iyi +1
listeye girenler aldıklarının faturasını çeksinler sana göndersinler

Üçlü fikri, ikili fikrinden daha iyi bence. İkili olursa düğünlerdeki "Ben ona altın taktım, o bana 100 TL. Verdiğimi alamadım, aldığımı veremedim" gibi hediyeleri karşılaştırma durumu olur. Üçlü olduğunda, karşı taraftakinin ne gönderdiğini bilmediğinden, kendine gelenle kendi gönderdiğini karşılaştırsa bile, iki kişi arası bir ezik hissetme, "Senin bana aldığın daha güzelmiş, kötü hissettim" ya da "Ben sana ne gönderdim, bana layık gördüğüne bak" durumu olmaz. Hediye fiyatları aynı olsa bile "Ben ona kullanacağı şeyi aldım, o bana saçma bir şey almış" durumu karşılıklı olmaz ve kişiselleştirilmez. Bir kişiye ona bir şey vermeden "Benim hediye standardımı tutturamadın" demekle, bir şey hediye ettikten sonra üstüne "Karşılığı bu mu olacaktı" demek biraz daha farklı geliyor.

Benim için 5 TL'lik ya da 50 TL'lik bir şey gelmesi ya da kullanıp/kullanmayacağım bir şey olması önemli değil, elimden gelenin de en iyisini yapmaya çalışırım ama benim için önemli olan bahaneyle iki kişiyle anlaşabilmek, onlarla iletişime geçebilmek, kişisel küçük mesajlar gönderebilmek ve bir şeyler paylaşabilmek için bir vesile bulmuş olmak. Bu yüzden, üçlü oluşunu kişisel olarak bu nedenle de destekliyorum. Bir kişi ile değil, iki kişiyle bir şeyler paylaşağım, bu daha heyecanlı. Bana bir şey gelmeyince enayi gibi hissetmeyeceğim, kullanmayacağım bir şey geldiğinde karşımdaki beni tanımadığından kendi zevkine beni ortak etmeye çalıştığı için sevineceğim, muzip bir şey geldiğinde anlatacağım bir hikayem olacak, güzel bir şey çıkarsa sevinip mutlu olacağım. İkili olursa, bu karşılıklı memnuniyet, "Aldım, verdim"e dönüşebilir ki, üçlüyken bile çok şikayet geliyor.

üçlü fikri bence de daha iyi. zirve ya da yüzyüze verme işi de opsiyonel sorulabilir. belki bu şekilde tercih eden kişileri birbiriyle eşleştirirsiniz.

ben de katılırım ama kefil bulamam.

üçlü olursa gene kayıpları engelleyemeyiz ve 1 kişi hediyesini göndermediğinde domino etkisi yaratmış olur.
yine de karar yüce duyuru milletinin. nasıl isterseniz öyle olacak.

daha önce hiç katılmadım o yüzden bu senekine katılmak isterim. kefilim yok. ikili fikri de daha mantıklı geldi.

Bir önceki hediyeleşmeye katılmıştım.
Üçlü +1

"Sana hediye gelmeden sen de gönderme" yerine, en azından bu sene kara liste oluşturmaya başlasak ve hediye gitmeyen kişilere, topluca minik hediyeler göndersek? Biraz zor olur gerçi katılmak isteyen herkesten 5-10 TL toplamak ama, atıyorum gönüllüler olabilir. Hediye gelmeyen bir kişileri bir havuzda toplayıp onlara hediyeler alsak?

Saçma bir fikir de olabilir ama belki buradan yola çıkarak başka birinin aklına bir fikir gelir.

kara liste isterseniz mesaj yoluyla göndereyim

Kara listeli uclu +1
Yeni gelenler kendi arasinda eslesebilir, gecen senelerde katilmis olanlar da kendi arasinda

aychovsky, birleşerek hediye alma fikri bence çok güzel. katılım olur mu buna bilmem ama bu kadar güvenlik önlemi alana kadar bunu yapsak hediyeleşme ruhuna daha çok yakışır.

ya da para toplamayız, etkinlik bittiğinde kimlere hediyesi gitmemiş bunu tespit ederiz ve açıkta kalanlara da gönüllü olanlar içlerinden geldiği gibi hediyelerini gönderirler.

kara liste geçen yıllarda hediyesini göndermeyenleri gösterecek, bu sene isterlerse katılamayacaklar sadece. yani yeni etkinliğimizi ilgilendirmiyorlar. bu sene yeni kara liste oluşturmayalım diye aslında çabamız.

ben de katılmak isterim, öncekilere katılamamıştım hiç, ama kefilim yok.

şöyle de olabilir: katılımları alalım, kara listeye girecek kişiler elensin ve yolumuza başlayalım. 1 hafta gibi bir sure katılım sürsün. 5 aralık'a kadar da hiç iletişime geçmemiş olanlar belirlenip listeden çıkarılsın. yerine yeni katılımcılar varsa eklensin yoksa da duzenlemeler yapmamız gerekecek listede.

bir de gönüllülük meselesini oylamaya sunacagım üstteki konu ile.

duyuruda böyle bir etkinlik yapıldığını duymamıştım açıkcası.

bu yıl yapılacaksa ben de dahil olmak isterim.

diğer arkadaşların da dediği gibi zirve işi zor, ancak eşleştirme/adres ile kargolamak daha mantıklı geldi bana da

şöyle buyrun: www.eksiduyuru.com

ben de katilmak isterim.

ben de katılmak istiyorum. beni de ekleyin lütfen listeye.

ilk kez katılacağım. kefil mefil derseniz kalbim kırılır.

bende hediyeleşmek istiyorum. kefilim falan yok ona göre alacaksanız alın.

Kefilim benim de yok ama katılmayı isterim, haberim olmamıştı daha önce.

Duyuru hediyeleşmesini çok seviyorum. Geçen sene ben de bu vesile ile güzel insanlarla tanışan şanslı kısımdayım. Lakin karşılıklı hediyeleşme fikrini sevmedim. 3lü +1

Zirve olursa gitmem.

hediyeleşme mevzuuna bende dahil olmak isterim

no kefil yes hediye mottosu ile geldim.
zirve yaş

Bence herkes hediyeleri sana yollasın önceden.

etkinliğe katılmak istiyorum :)

buyrun: www.eksiduyuru.com

katılırım +1
kefil bulamam +1
üçlü + 1

ivan ilyiç'in ölümü
fareler ve insanlar
garp cephesinde yeni birşey yok
veronika ölmek istiyor

kucuk prens

stefan zweig iyi bi muharrir bence.

intibah

simyacı

bence türkçe kitap okuyarak başlamalısın.

aynı zamanda popüler bir kitap olan ve hava atmana da yarayacak olan "kürk mantolu madonna" iyidir bence

patrick süskind: by sommers'in öyküsü; güvercin
gabriel garcia marquez: kırmızı pazartesi
salinger: franny ve zooey

dönüşüm

genç werther'in acıları, satranç, dönüşüm, yabancı.

Marslı.

Cekirdek gibi gidiyor.

gölgesizler

yukarıda zweig yazan arkadaşlara katılıyorum.

(bkz: vierundzwanzig stunden aus dem leben einer frau)
(bkz: schachnovelle)

öyküden gideyim diyorsanız aziz nesin de sizi çabuk ısındıracaktır.

korktuklari biseye benzetiyolar mesela belki de olu kedi yavrusu falan

eksisozluk.com

Kedi yemegini yerken gizlice arkasina konan nesneyi fark edip 'ulan bu az önce yoktu burda nerden geldi' diyerek korkuyor. Olay bu, yoksa salataliktan korkmazlar

Bak bu korkmuyor mesela youtu.be

Arkalarına böyle sinsice yaklaşıp koydukları için bir anda görünce korkuyorlar. Yoksa gidip böyle göstere göstere salatalıkla yaklaşınca korkmuyorlar. Ben denedim. Gerçi badem salatalıkla denedim ama olsun.

i.imgur.com

bizim rüzgar'a denedim siktir çekti kerata :)
yani bu deney her kedide çalışmıyor.

Dur yahu bulucam simdi, silme duyuruyu. Daha dun gormustum.

Edit: buldum: www.iflscience.com

www.youtube.com

www.france24.com

onu izliyorum da zaten hiçbir şey anlamıyorum

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

ben de olsam aynısını yapardım herhalde. bakışları umursamayın olur biter.

iyi yapmıslar. olaya değil insana saygı meselesi tamamen.

sen nasıl hissediyorsan öyle yap. baskıyla yapacaksan hiç yapma. sevmiyorsundur, saygı duymuyorsundur. safını belli eden adamı severim.

Kalkmamayı tercih etmişsin, garip bir şey yok bence. Şu meseleleri bi aşamadık gitti toplum olarak.

sen kalkmamayı onlar da dik dik bakmayı tercih etmişler. fark göremiyorum. cicili bicili bakıp yürü be aslanım demelerini beklemiyordun herhalde? iş bakmayı aşıp başka şeylere yönelseydi duyurunu haklı bulurdum

edit: mesela sen işine gelmeyen cevapları da tiklememeyi, biz de içimizden "hehe ergen" demeyi seçiyoruz

Memleketçe zor günler geçiriyoruz artık solcuların da sağcılara tahammülü kalmadı. Ven olsam kötü bakmadım ama muhabbeti de azaltırdım.

Ya su sana dik dik bakmayi secmis onlar da lafi ne kadar sacmadir. Onlar da seni oldurmeyi secmis onlarin ozgurlugu demek gibi bisey. Sirf bi insan senin gosterdigin hassasiyeti gostermiyor diye bunlari yapmak ne kadar sacma bi turlu asamadik su olaylari.

@wilhelm evet birine bakmakla öldürmeyi aynı kefeye koydun bravo. alkışlıyorum seni. süper bi mantık

sen kalkmayarak onlara tepki verdin,
onlar da sen kalkmadığın için öyle baktılar.

etki-tepki.

Bravo iyi b.k yemişsin. Böyle bir tarz edinmeyi de sana kim öğrettiyse.. İkinize de laflarım var ama klavye delikanlısı değilim.

evet farkları yok.

istiklal marşı okumak, ayakta durmak da benzer bir şey bence. gereksiz semboller.

Ben ateistim
İşim gereği çok farklı görüşte insanlarla konuşuyorum
EZan sesinden hoşlanmıyorum ama bir muhafazakarın yanında müziğin sesini kısııyorum. Bu benim Karşımdaki saygımdan ileri geliyor. Gökten indiği sanılan Arap ucubesi o kitaba inandığımdan değil

Ve aynı bu olayda da bunu sana zararı getirisinden daha fazla. Milli bir bilinç ortaya konuluyor mesele Atatürk ün kara kaşı mavi gözü değil. Bunu anlayamadığın için ben de sana davar gözüyle bakardım

senin ayağa kalkmamana birşey diyemem.

ama buraya yazmanın başka bir manası var. maalesef devir sizin devriniz. devam edin tüm ipler sizin gibilerin elinde.

bende olsam bende dik dik bakardım ve senin tabirinle zerre pişman olmazdım. hatta sana kin bile duyabilirdim. sanki bana dünyayı kurtarıyorda 1 dakikalığına yaşadığı ülkenin kurucu liderine saygıda bulunamıyor.

Ben de sana sığır muamelesi yapardım

Tek kelime etmem veya gelip burda afişe etmem
Bu ifşanın sebebini anlayabiliyoruz yorulma sen.

gormus, gecirmis dinsiz biriyim. o yuzden burada bana laf sokanlari da, isyerinde yuzume nefretle bakanlarin nazarimda acik giyenene nefretle bakan karacarsaflidan hicbir farki yok. ayni denizin icindeki farkli baliklarsiniz. bosuna uygarlik, laiklik, muasir medeniyet tatavasi yapmayin. zira ayni sekilde bagnazlik kokuyorsunuz.

haha bu baslikta cok iyi yapmissin bravo diyene tik dagitiyorum diye duyuru acsan daha iyi olurmus :)

ya da yorumlari alayim diye degil ovguleri alayim yazsaydin.

bunun sana goresi bana goresi yok. su baslikta yazilanlari al yabanci ulkedeki 100 kisiye goster. 99'u bu ne sacmalik. tabi ki kalkmak zorunda degil diyecekken aksi yonde fikir beyan edenlere tabiki tik koymam.

burada olumsuz yorum yapanların bir kısmı aktroll falan sanmış seni bu arada. böyle düşünülmesi de komik olmuş. :D

sanki sadece dinci, aktroll falan olunca yapılacak bir şey saygı duruşunda bulunmamak. :)

Ulus devlet, hayalet bilmi ve hayali kimlikler, ölüyü diriltmek vs vs pek bilemeyeceğiniz açıkcası kahvehanelerde vatan millet kurtaran veya böyle arkadaş ortamında olan cool tiplerin bileceği şeyler değil, daha işin kitabıdır.

Bu tip şeylerin dayanağıdır.

Bilgi fikir, fikir bilgi denkleminde lazımdır velhasıl.

senin yaptığın normal olan. sana dik dik bakan, elinden gelse yargılamadan asacak olanlara ise "fa$ist" diyoruz. çok $eyapmamak lazım, s.klemeyince gidiyorlar.

Şu Avrupalı, yabancı kavramı neyse kafanızda ben bunu anlamıyorum. O yabancılar senin gibi ota boka tepki gösterme meraklısı değiller, bak nası yaptım ama iyi yapmış mıyım minvalinde soru soracaklarını da sanmıyorum, gerçekten hissettiği gibi davranan insan bunu zaten sorgulamaz ve destek aramaz gereksiz yere. Ayrıca bulunduğun ortama göre şekillenmesi gereken saygı ve davranış biçimi denilen bir şey vardır ama bu saçma ülkeden ve insanlarından bunu beklemek lüks olur gibi gelmeye başladı artık. Özetle kafası karışık bir ergenden farkın yok şu an benim için.

bence gereksiz sivrilme çabası, gövde gösterisi yaptığın ama anlayamadığım şu; madem davranışının doğruluğundan yüzde yüz eminsin, karşıt görüş belirtenleri kale almıyorsun, neden fikir alıyorsun ki milletten?

ergenlikten, iyi yapmis miyim diye sordugumdan yada kendime yandas aradigimdan acmadim bu duyuruyu. ortada kabak gibi gorunen mahalle baskisini dile getirdim. ayni boku ramazan'da size yapinca agliyorsunuz ama? ben burada benzer bir durumu dile getirdim zorunuza gidince hemen halinin artina supurme telasina giriyorsunuz.

soruya cevap: sallama. bunlar o çomar dediklerinden bin kat yobazlar. halk bunların ne mal olduğunu gayet iyi biliyor zaten.

bu cecilia gibilere de ayrıca bayılıyorum. her sosyal sitede bunun gibi tiplerden birkaç tane var. favori kelimeleri genelde vesselam, favori deyişleri "cahil" içeren herhangi bir şey. iki tane janjanlı kelime öğrenince hemen o "kahvehane" (o neyse) seviyesinin üstünde olduklarını iddia ederler. itinayla uzaklaşmak lazım.

Tercih etmediğim bir saygı gösterme şekli...

kalkıp kalkmamayı bilmem de 80 küsür yıl önce olay için dediğin için senin saygısız biri olduğunu düşünüyorum en azından başka insanların değerlerine saygın yok, o yüzden saygı beklemen de çok saçma. tikimi de atma lütfen, ben istemiyorum.

aşırı atatürk nefreti olan biriysen saygı duyarumda "yeni bişey değil yeaa" ayağına ilgi çekmek için elinden geleni yapmışsın ve başarmışsın

80 yil once olan olay tabirinde ne varmis? tipki mezarlik kenarindan gecerken ses kistiran adamlar gibi ucuz ajitasyon yapiyorsun su an. aci kayip, vahim olay, vefat diyince onayini almis mi olucam?

Çok pardon arkadaşımda ben olsam sadece bakışla kalmazdım temizde bi döverdim. Bu ülkeden yaşıyorsan Atatürkü sevmesende saygı duyacaksın!! Saygı duymama gibi bi ihtimalin olamaz. O zaman defolur gider başka bi ülkede yaşarsın. Atatürkün temellerini attığı bu ülkede yaşayamazsın!!!

''su baslikta yazilanlari al yabanci ulkedeki 100 kisiye goster. 99'u bu ne sacmalik. tabi ki kalkmak zorunda degil diyecekken..'' ?
madem bu kadar eminsin, karşıt cevaplara tahammülün yok, ne diye duyuru açıyorsun o zaman? tüm duyuru halkının seni tebrik etmesini mi bekliyordun? mahalle baskısını belirtmek için falan açmadığın bariz belli. şu anki tutumunun faşistliğinin farkında değil misin peki?

olaydan bağımsız yazıyorum, şu duyuruyu açma amacın ve karşıt görüş belirtenlere olan tavrın gayet kibirli.

edit: olaydaki kişisel tercihin hakkında bir laf etmemişken, duyurudaki cevaplara olan tutumun hakkında yazmışken hala bağnaz vs. diye suçluyorsun. ya salağa yatıyorsun ya da yazdığımı anlamadın.

mesela olayı yorumlasam, normalde saygı duyardım, kişisel tercihin, kendince haklısın derdim. ama şu itici tavrın asıl senin hakkındaki farklı fikirlere tahammülün olmadığını gösteriyor, dolayısıyla kusura bakma, daha sen saygı duymuyorken karşındakine, ben sana nasıl saygı duyayım?

yahu ben $unu anlamıyorum, bu ulusalcı ağalar liberale "s.ktimin tatlısu liberali" der, muhafazakara "koydumun anadolu çomarı" der, komüniste "duyar kasan hümanizm orospusu" der vs. vs. ama bir tane adam çıkıp kendilerine "zorba" dediğinde de basar feryadı "ifade özgürlüğümüz azcfdsfgdsd!11!1" diye. en güzeli sanırım kendileriyle hiç tartı$mamak. çünkü haklılıklarını kabul etmediğiniz bi tartı$ma onlar için sadece köpek havlamasından ibaret. o yüzden tamam kabul ediyorum, ulusalcılar haklıdır ve sen ayağa kalkmadığın için 60 ki$i oracıkta sana sırayla kaysaydı bunu hak etmi$ olurdun mayeskuel. daha da uzatıp adamların linç etme özgürlüğünü bloklama. ayrıca elinde imkan olsa seni asacak adamların cevaplarını tiklemediğin için de suçlusun, cahilsin vs.

kalkmayisimin yada bu duyurunun sebebi kibir, ergenlik, nefret falan degil. hani sabahtan beri bi yerden laf sokayim diye kicinizi yirtiyorsunuz; ama ortada hic bir hakaret ve saygisizlik yok. ettigimi iddia eden acip gostersin. sadece notr kaldim. ama bagnazliginiz oyle bir seviyedeki sizin icin notr olmak bile kabul edilemez. kalkmiyorum amk yaa zorla mi lan? kimse beni zorla kaldirmadi; ama benim suratima mal mal bakarak kimsenin mahalle baskisi yapmaya hakki da yok. fiziksel olarak tanimadigim bir insana saygi gostermek bana aptalca geliyor. tipki sebepsiz yere saygisizlik yapmak gibi.

yazmayacaktım ama duyuruya orta çağdan bağlanıp "beğenmiyorsan defol git başka ülkede yaşa!!" edebiyatı yapan tek hücreliler de geldiğine göre mecburiyet oldu.

"bunu neden reklam ediyorsun?" da ne demek yahu.. belli ki adamın rahatsız olduğu bir durum var ve rahatsızlığını dile getirme ihtiyacı duymuş veya duyuru populasyonunun görüşlerini almak istemiş. bu hazımsızlık, bu susturma çabası niye? niyet okuyuculuğu yapıp "kalkmazsan kalkma ama sağda solda da selebritilik peşinde koşma" diyerek bu rezaleti gizlemeye çabalamak niye? bir taraftan özgürlük türküleri çığırırken diğer taraftan sansürcülüğün dikâlâsını yapan şu kemalist refleksten gına geldi artık.

trol

O an ayağa kalkan, saygı duruşuna geçen insanları sabote etmediğiniz sürece saygısızlık etmiş olmazsınız, bu durumda tepki gösterilmesini pek anlamlı bulmadım ben. İçinizden o an öyle davranmak gelmiyorsa zorla kalkmanız bir şey ifade etmez sonuçta. Yalnız gerekçe olarak üzerinden uzun zaman geçmiş olmasını ileri sürmek mantıklı değil. Yas bu, hatırlanıldığı müddetçe devam edilir.


Evet yorumları alayım dedikten sonra sadece sizi haklı bulanları tiklemeniz pek gülünç.