karbonat diyorlar. denemedim

Deotak ve muadili adini hatirlamadigim eczane versiyonunu kullandin mi?

bir kaba karbonat ile krem kıvamına gelene kadar az bir miktar suyu karıştır koltukaltına hergün sür sıfır koku .

karbonat bi ara çok az denedim ama çok pütür pütür yaptı verim alamadım sanki devam etmedim
@la noix driclor sanırım dediğin ama o da terlemeyi önlemek için baya alüminyum içeriyormuş o yüzden vazgeçtim
karbonata devam mı etsem bu marketlerde satılan bildiğimiz karbonat mı ben onunla denemiştim de

yaklaşık bir litrelik sürahiye 1 adet salatılığı soymadan doğra. bir tutam taze nane yapraklarını da at. 1 adet limonu kabuğuyla doğra. sürahiyi aldığı kadar suyla doldur. buzdolabına koy. bir kaç saat sonra bu içeceği tüketmeye başla.

evet bildiğin karbonat ben a101den falan alıyorum ordakinin tanecikleri daha küçük tahriş etmiyor.

Gratislerde kristal deodorant, hidra fugal, deotak var, onları demeyin.

Bir de koltukaltı pedleri var galiba.

karbonat kullanıyorum. herhangi bir şeyle karıştırmadan, toz halini birleştirdiğim parmaklarımın uçlarına döküp koltuk altıma pıt pıt yaparak uyguluyorum. bir olumsuzluğunu görmedim. zaten her daim hafif nemli bir yer olduğundan hemen yayılıyor, pütürlük falan kalmıyor... tavsiye ederim.
ama tabi sadece kokuyu engellemiş oluyor. yoksa kıyafette iz oluyor maalesef. terlemeyi engellemek sağlıklı değil dediğin gibi, iz olmasın diye de kimyasal bir şeyler kullanmak istemem.

Anti perspirant denedin mi?

Karbonatla koltukaltını ovabilirsin. Limon suyu sürüp bi süre bekletirsen faydasını görürsün. Adaçayını da soğutarak içmek iyi gelir diyolar.
Sonra en önemlisi kıyafet. Giydiğin kıyafetin temiz ve kumaşının pamuk olmasına dikkat et. Aynı kıyafeti 2 gün üst üste giyme.
Bi de koltukaltına botoks yapıyorlarmış.

antiperspirant deolardan kullandım sanırım ama tam verim alamıyorum, botoks vs. düşünmüyorum asıl amacım terlemekten ziyade kokuyu önlemek. Katbonatı bir daha deneyeceğim teşekkürler

aradığın şey deotak. terlemeyi engellemiyor fakat koku olusumunu engelliyor, bir kere suruyorsun 7 gun etki ediyor.

Ya ben de amway markasının roll on unu kullanıyorum, simdiye kadar kullandıklarım arasında tek koku yapmayanı. Tesadüfen bi arkadasımın halasından almıstım, hala da kullanıyorum. Bi deneyin isterseniz
Ve karbonatı da denedim. Terlemeyi engellemiyor ama en azından koku oluşumunu engelliyor
Bu kadar dikkat etmenize ragmen terlemeniz fazla ise demek ki ter bezleriniz cok calısıyor. Botoks yaptıranlar var ama o da gecici çözüm malesef

burada ben de benzer bir duyuru açmıştım orada gelen cevaplar neticesinde 1 yıldır karbonat kullanıyorum bayağı iyi.
pütür pütür geliyor elime demişsin ben kabasını tuvalet kağıdıyla alıyorum.

Dus alirken genital bolgeleri antibakteriyel sabunla yikayin
Hergun yeni kiyafetler giyin

Bir iki gunde durum devam ediyor mu etmiyor mu gorulur.

Karbonat bende ise yaramadi. Ya da ben dogru kullanamadim

Gebelik ve emzirme harici 3 senedir deotak kullaniyorum. O da koltukaltinda bazen kist yapabiliyor o yuzden ara ara ara veriyorum (3 ara :p) asiri memnunum. Ara verdigim zamanlar rexona kullaniyorum, fena degil

Dechatlonda ucuz, 5-10 liraya mi ne almistim. 50-60dan ucuz diyince acaba daha mi pahaliya aldim diye dusunuyorum, 20den fazla verme ihtimalim yok.

Decathlon

internetten baktığımda 50-60 falan diyordu dedim decathlon da böyleyse ama mağazaya girmedim

Ben bir ara araştırmıştım bu matlar arasındaki farkları.

Temel farkları;

-Kalınlık
-Yapıldığı malzeme

Esas fiyat farkını yapıldığı malzeme oluşturuyor, yoga matlarının en iyileri hareketler esnasında yere adeta yapışan lastik gibi olan ''rubber'' diye geçen matlar. Bunlar genelde 80-90 tl civarında satılıyor. Kalın olunca da çok daha ergonomik oluyor, canınız yanmıyor özellikle de yeni başlayanlar için düşme olasılığını azaltıyor.

Ancak ucuz olup genelde ''fitness matı'' diye satılan matlarda terlediğinizde üzerinden kolaylıkla kolunuz/dirseğiniz ayağınız kayar, yerde sabit durmaz kayar bunlar decathlonda 10 tl'ye bile satılıyor. Islak zemine galoşla basar gibi doğrudan düşersiniz. Genelde inceleri daha ucuz oluyor.

Bir de bazı insanlar kansorejen madde içermemesine dikkat ediyor nispeten organik materyalleri tercih ediyor ama onlar da az biraz kayma yapıyor, yine de pahalı olabiliyor.

Decathlonda yoga matları olarak genelde hep rubber içerikliler ya da eşdeğer malzemeler satıldığı için ''yoga matı'' olanlar 60 tlden başlıyor.

Bodybuilgind ve fitness matı diye satılanlar 10 tl-40 tl bandında satılıyor.

Yani onlar da etiketlerken buna dikkat etmişler özellikle almasınlar diye.

Reyonlar arasında gezindiğinizde malzemeler arasındaki farkı elinizle dokunduğunuzda çok rahat anlarsınız, en pahalıları bildiğimiz silgi/lastik gibi.

www.decathlon.com.tr

bende su var; memnunum.

biraz kaba olacak ama başka bir üslupla anlatamam,
cevap:
çünkü "yogaya merak salan karı* entel dantel karıdır, buna ne geçirsek, bunu nasıl yolsak kar, ne alırsak yanımıza kalır" diye düşünüyorlar.
Decathlon da uygun fiyatlı mat gözüme çarpmıştı, bazen a101, bim mağazalarına bu tür ürünler geliyor ama her zaman olmuyor tabi ki.

ablacım senin kafa gitmiş biraz herhalde.

Şu an sana her şey mubah sta cim. Gözünüz aydın, Allah analı babalı büyütsün.

çok çok saçma hemde.

cık cık kimseler duymasın.

torunum demekten daha güzel, dile yatkın. desin bırak. görmezden gel.

hmm, bu aralar lohusa psikojisiyle boyle dusunuyorsundur muhtemelen :) umarim bir an once atlatirsin.

babaanneler, anneanneler hele bir de ilk torunsa cok heyecanli oluyorlar. torunlari da genelde 'yavrum, oglum/kizim' diye severler. bundan daha dogal bir durum yok bence. sevgi gostergesi. asil bunlari soylemese sorun olurdu sanirim.


bir de mesela aklima geldi; gecen gun annemle konusuyorduk, arkadasinin torunu olmus. cocugu cok fazla kucagina alip sevmiyormus. oyle canim oglum, kuzum vs gibi hitaplar da kullanmiyormus. annemin garibine gitmis. insan torununu oyle mi sever diye. demem o ki sizin babaanne normal :)

torun sevgisi çok farklı bir şey. bırak istediği gibi hitap etsin. sen de fazla takılma bir an önce çocuğunun iyi olması ve sağlığına kavuşması için dua et. (inançlıysan tabi)

Allah analı babalı büyütsün.

sevmeleri normal, bir anneninde yavrusunu kıskanması normal, hastane germiş biraz sizi.

Diyecek tabii ki. Sakın bundan ötürü olan rahatsızlığını dile getirme, çok üzersin kaynanayı. Biraz zaman geçsin alışırsın.

Bu arada allah analı babalı büyütsün ^_^

Yeni doğum yapmış kadına bu konuda burada yüklenmek yersiz, o psikoloji içerisindeyken olası şeyler bunlar. O yüzden çok da umursama kafayı takıp takmamayı boşver :)

aaa doğurdun mu hayırlı olsun tebrikler
evet biraz saçmalıyorsun biraz ama doğum sonrası normal daha çok yeni geçer
bu arada adını ne koydunuz utku mu

Benim annem de bi kere bile babannenizin faydasi dokunmadi bana, sizi sevmedi der .ne garipsin ya psikolojin iyi degil gercekten :)

Allah anali babali büyütsün bu arada .

cok sacma. mutlu bile olmalisin ne guzel surekli yaninda oluyor diye.
annemin bana dogum yapacagi gece benim "buyukbaba" olacak adam kalp krizi numarasiyla hastaneye yatmis. sebep de hastanede de yuzlu yuzlu dibimizde olabilmeleri. 27 yasima geldim, ilk torunlariyim, hala inatlasirlar benimle, turkiyeye tatile gidecegim zaman bir de ustumuze onlar cikar gelirler. dusun, ne guzel bir babaannesi var senin oglunun.

Yanlış düşünüyorsun. Babaanne de sonuçta bir anne ve senden kat be kat daha tecrübeli. Ondan bir şeyler öğrenmen yararına olur. İleride sıkılıp çocuğa biraz o baksın bile diyebilirsin.

ya diyorum ya farkındayım ama işte tutamıyorum kendimi. kıskanıyorum biraz :)
yoksa kendisi dünya tatlısı bir insan çok da seviyorum ama işte hormonlar.
@limoncello adını cem koyduk :)

Allah bağışlasın.sagilikli huzurlu bir ömrü olsun.


Cok gereksiz takiyorsun.böyle düşünme bile.

Geçmiş olsun. Allah bağışlasın.
sorunuzun cevabı evet.
ananne olduğunuzda anlayacaksınız, torun evlattan bile tatlıymış.(bütün granny ler aynı şeyi diyor). hatta evlat sermaye, torun kar dır derler.

duygularınızdaki gariplikler henüz normal seviyesine dönmemiş bazı hormonlar sebebiyle oluyor.psikoljiniz de bu nedenle karmaşıklaşıyor.eve gidip tekrar hastaneye dönme olayının da etkisi var. biraz zaman geçince bu düşüncelerinize gülüp geçeceksiniz.

çok benzer bir olaya şahit olmuştum. ben küçükken anneannem beni "canım kızım" diye sevdiğinde annemin "o benim kızım senin değil" demişliği var. (çok iyi anlaşamazlar) çok küçüktüm (5-6 yaş) ama yine de hatırlıyorum, çocuk aklımla bile annemin çok ama çok saçma bi şey söylediğini anlayabilmiştim. yani evet çok saçma bir düşünce ama loğusasın sen hiçbi şeye sıkılıp üzülme, kafa takma. olur öyle. bebeğin de analı babalı sağlıklı büyüsün.

tabi hatta oğlum diye severse çocuğu bir hışımla elinden çekip iki tokat çak asdfasdf
benim annem de torununu oğluşum diye seviyor allahtan böyle bir kızı/gelini yok kadının. tenk gad

demek sonunda ikna ettin ha:)

babaannesi de sevecek tabii ama oğlunun oğlu onun da oğlu sayılır, oğlum demesinde sakınca yok bi de bu yönden de bak

bence normal bu durumun. yani oglum falan demesine takilman normal değil ama bebegi bezlemesi falan kiskanman normal. en azindan şu zamanda. fazla sert cikismadan agirligini koymaya bak derim.

bir küçük insana (büyüklere de olur) eşya muamelesi yapmadan, sevgileri kıyaslamadan, senin benim demeden ''ne çok seviliyor (ve bu iyi bir şey)'' diye düşünürsek her şey daha iyiye gidecektir. teşekkürler.

özet: sal yani ablacım, istediği şekilde sevsin. nasıl olsa bir nokta kadın evine gidecek.

ama torunum dıye sevılmez kı yanı mecbur oglum falan dıyecek:)
alt degıstırme gıbı seylerı de ona dırek soylemek ayıp olur ama annene soylesen, ben yapabılıyorum sız bı durun dıye, o da kaynanaya şakayla karısık soyler.
sen de farkındasın da ıste sımdı bı kıskanclık olmus. bıraz bu durumlara kendını alıstırsan daha ıyı olur tabı, cocugun cok kısı tarafından sevılıyor bu harıka bır sey onun ıcın oyle dusun.
hayırlı olsun bu arada :)

o zaman anneanne/babaanne demesini de yasakla. çünkü bir tek sen doğurdun, tek anne sen olmalısın asdfsafsadf geçmiş olsun bacım

Boyle dusunmen normal ama sakin dile getirme ne kayinvalidene ne annene ne esine. Gel bize soyle. Cunku kulagina giderse cok kirilir

sen onun oğluna "canım" diyorsun ama? :D

gözünüz aydın.

kafa gitmiş ki ne gitmiş bide gece uykusuz kalmalar başlayınca ne olacak onuda yaz buraya unutma :)

eşinin annesine-eşimin annesi bi yardım edermisin mi diyorsun?yoksa anne mi?buradan yola çık.
oğlunun oğlu onunda oğlu sayılır.

bayağı kötü olmuş farları ıslatıp ince zımpara ile aşırı incitmeden zımparalıyorlar.
sonra bildiğin pasta cila çekiyorlar fara.
bayağı bir süre daha gidiyor o far.

veya mesela bu adam karbonat ve sirke kullanmış.
www.youtube.com

sadece pasta cila ve makinesi ile bunu yapanlar da var.
youtube da headlight cleaning yazınca çıkan videoalara bak.

resmen tasarım hatası. koskoca mercedes bile. vay be.

edit: tamam volkswagen de koskoca volkswagen sonuçta. :P

fotoyu interentten çektim ben yav. bizim araba değil yani. zaten bora sanırım mercedes değil.

Avuc icleri terler.

bir ton psikolojik belirtisinin yanında çokça fiziksel belirtisi de vardır. mesela ben geçen hafta o derece stresliydim ki gece kendi diş gıcırdatma sesime uyandım.

is yerimde / ozel hayatimca hicbir sorunum yok, cok mutluyum. arkadaslarimla filan da bir sikintim yok ancak su son bir haftadir sinirli oldugumu hissediyorum. bir de ellerimi uzatinca ellerim titriyor. birkac kisi ellerin titriyor dedi, korktum. hicbir sey yapmak istemiyorum, evde yatmak istiyorum. hastaliga pek alisik degilimdir, su son birkac haftada birkac hastalik peydahlandi, ondan olmus olabilir mi bu sinir filan? ne yapmali? stres mi bu?

Vücudun yorgun dusmustur. Hastalık halini de sevmiyorsan moral olarak da dusmussundur. Dengeli beslen, bol su iç, açık havaya çık (canın istemese de zorla kendini), düzelir.

Dengeli beslen. Bol su iç. Bol bol yürüyüş ve koşu yap +1

Bana göre stres şu hayatta: zor insanlarla sıfır hata çalışmaya çalışıp, hiç olmayacak yerde motivasyon ibresinin düşmesiyle birlikte enseden başlayarak aşağı doğru süzülen sıvı ve mide kramplarıdır. Arada bir yaşıyorum. Her gün yaşasam ölürdüm zaten.

Kısa vadede tedirgin olursun kafanın takıldığı şeyle ilgili paranoyak düşünürsün, aklından çıkmaz başka şeye odaklanamazsın. Bazıları tırnaklarını kemirir bazıları dudaklarını ısırır bazıları da bacağını sallar.
Uzun vadede sivilceler çıkar, saçlar beyazlar kişi çok stresliyse bazı hastalıklar çıkar. Stres bir çok hastalığı da beraberinde getirir, belki kişinin psikolojisi bile bozulabilir.

stresliysen derin olmayan yüzeysel ama sık nefes alırsın. köpekten kaçıyor gibi değil ama. bunu kendini dinleyerek anlarsın.

stresliysen boğazın kurur.avuç içlerin terler.apış aran terler.çok az bile olsa kaslarında titreme hissedersin veya karnında.

stresliysen karşındakini dinler ama anlamazsın. gözlerin bakar ama baktığını gördüğünü anlamazsın, beynin adeta brick olmuştur, kilitlenmiştir.

Evet.

mesela neler?

çok güzel sedeflerim var benim :)

"We are the cursed ones." diye de ekleyeyim.

Annemde boyun duzlesmesi var. Ne geciyor ne de duzgun yasatiyor.

romatolojik ve nörolojik hastalıklar var. konjenital defektler var

Bazı insanlara hastalık değil de adeta - ders - niteliginde gerekli bu hastaliklar. bu yönüyle kimilerine ibret olurlar.

Bazılarini da manevi açıdan imtihan edicidir bu hastaliklar.

kimse psikolojik rahatsızlıklardan bahsetmemiş. bunlar da zor.

alerjiler dahil edebilir

Zorundayız.

tedavisi bulunana kadar evet.

bugün tedavisi olmayan birçok hastalığın tedavi edilebilir hale gelmesi çok uzun sürmez diye düşünüyorum.

www.ted.com

(bkz: crispr)

Benim de dizimde iki tane doğuştan problem var. Biri sadece ameliyatla geçerken diğer sorun ameliyat olmama izin vermiyor. Ağrı kesiciler de geçirmiyor. Pilatesle yogayla idare etmeye çalışıyorum işte

Hiv

Evet. Tıpta tam şifayla sonuçlanan hastalıklar enfeksiyonlar dışında az zaten. Sadece kontrol altına alıyorsun.

bazı hastalıkların tedavisi tıpta yok. yani teşhis koyuluyor ve prosedürde tedavisi yok.

bazen tedavinin olmamasının asıl nedeni teşhisin koyulamıyor olması. bu gibi durumlarda ise alternatif tıp ve metafizik, spiritüel alana yöneliyor insanlar. buralardan tedavi bulduğunu iddia eden insanlar var. bu insanların bazılarının gerçekten iyileştiğine ben inanıyorum.

tıp çözüm bulamadığı bir konuda metafiziğe veya alternatif tıbba neden laf atar, bunlar saçmalık der anlamıyorum. senin sınırların geride kalmış, bir şey söyleyemiyorsun, çözüm sunamıyorsun bari sesini çıkarma çünkü buna hakkın yok.

romatolojik hastalıklar.

maalesef, özellikle otoimmün hastalıklar hep birbiriyle baglantılı ama çare yok henüz. ornegin bende hashimoto tiroiditi, vitiligo, seboreik dermatit var. vitiligo mesela hashimato'dan dolayı oluyormus. bence hepsi baglantılı, ya genetik bi bozukluk ya bi varyasyon; ama drogba bile çare degil henüz.

Tedavisi var diyen çıkacaktır ama migren. İnsanı öldürmüyorda güldürmüyorda. Hayat kaliteni ciddi alt üst ediyor özellikle şiddetli ataklarda.

Evet zorundayız, 2001 yılında teşhis kondu ve hala çekiyorum.

cerrahi mudahaleler ve enfeksiyonlar harici tipta tedavisi olan hastalik neredeyse yok +1.

aktardan çuval içinde satılanlardan al bence. önce tadına bak hatta küçük miktar al.

çiğ olarak da satılıyor. (yalnız ceviz hiç görmedim.zaten ilk toplama zamanı hariç tazesi olmaz cevizin.) ama bim'de bulamazsın. :)

Çiğ derken kavrulmamış mı, yoksa kabuğuyla mabuğuyla beraber anlamında mı? Kabuklu mabuklu olanlar semt pazarlarında fena olmuyor. Kavrulmamış olansa Bahçeden alıyorum genelde.

Migros, malatya pazarı

burdan aliyorum www.kim.com.tr
akiyor. ama ankaradan ankaraya gonderiyorlar ondan hizli oluyor olabilir

bimde ceviz var ben hep ordan alıyorum. simbat marka. çiğ kavrulmamış kabuklarından ayrılmış. kendim ayıklarım dersen kabuklu da var. çiğ fındık geçen ay kampanya da gelmişti her zaman olmuyor. a101 de çiğ badem sürekli satılyor. onun dışında ben genelde kuruyemişcimizden alıyorum memnunum.

bimdeki ceviz zaten çiğ.
fındık ve badem kavrulmuş.
çiğ olanın daha iyi olmasının sebebi , gıdanın içindeki doymamış yağların ve bazı yararlı maddelerin ısıya maruz kalıp özelliğini yitirmemiş olması.

migrosların kuruyemiş reyonları iyi oluyor. hem malı iyi oluyor hem istediğin kadar alıyorsun. hatta çiğ badem taa amerikadan geliyor. fındık giresun- ordu fındığı.
bkz. tedarikçileriyle çalıştım oradan biliyorum

Veriler çok yeterli olmadığı için bahsettiğin doneme ait ses değiştirme efektli iki şarkı geliyor aklıma biri Eiffel 65 - bBlue, diğeri de Akon - Lonely

Bilemedim.

roy vedas mı ki?

youtu.be

hayır :( blue zaman olarak aynı dönemde olabilir ama.

@pokemonk hayır :(

yani cher - do you believe var ama bu hem kadın hem de cıptıs cıptıs bir şey. bunu kastettiğini sanmıyorum ama bir deneyelim
youtu.be

bu olabilir mi ya. youtu.be

Aklıma ilk Roy Vedas gelmişti ama o olmadıysa şunu atıyorum.
www.youtube.com

ıslıkla çal ya da mırıldan ve şuraya at:

vocaroo.com

linki bizimle paylaş ki yardımcı olabilelim.

@ FreSh Shrek soundtracki güzel parça ama bu değil :(

bayanlar baylar şu ana kadar bulamadık

aha ıslıkla şeettim arkadaki foşurtuyu duymazsanız asdjsakjsadlkajsdjsad
vocaroo.com

Yeniden atalım
www.youtube.com

Bir de şu
www.youtube.com

Edit: Islık gelmiş, bunlar olmasa gerek o zaman.

www.youtube.com çok klişe olacak ama insanlar bu parçayı her şeye benzetiyor eklemekten zarar gelmez.

henüz bulamadık sağolun eksik olmayın muhteremler

Modjo- lady?

:( değil

facebook da "resmileşti dikkat" diye başlayan copy paste bi akım vardı. bu da aynı halt. beyin yoksunu kişilerin şuursuz akımlarından biri.

Tam olarak nasıl olmuş anlamadım ben.

o hayvan çukura düşmüş de ondan sonra mı o hale gelmiş belli değil.
ama görünen o ki hastalanınca sahibi tarafından o çukura atılmış. ölüme terk edilmiş.
onu kurtaranlar önce ilaç verip uyutmayı düşünmüşler ama yapmamışlar.
3 ay sonunda hayvan o kadar iyileşmiş.

@AWD onu anladım da yüzünü ne öyle yapmış onu anlamadım.

çok duygulanıyorum böyle olaylarda.
gözlerindeki o acı, hüzün o kadar belli ki, adeta siz de hissediyor, onları bu hallere sokanlara nefret duyuyorsunuz.
sonra yardımsever bu insanların onları yeniden hayata döndürmeleri beni çok mutlu ediyor.

hayatta tartismasiz bir sekilde bagis hakedenler varsan bunlar, tanrinin bu zavalli cocuklarini mutlu edenler.

bu insanlar sonsuza dek yaşasın ya :)

İÇİM DIŞIMA ÇIKIYOR. Daha görmediklerimizi, kimselerin görmediklerini düşündükçe deliriyorum.

2. kez gelmez. sisteme işlemeyi unutmuşlardır. şubeyi arayıp bilgi alın.

gelmez

sistemi otomatik yapmışlar. şubeyi aradığında telesekreter var sadece, onla sorguladığımda da dağıtımda diyor. :s

şu an şubeye gitsen alamazsın çünkü dağıtım yapan araçtadır. akşam döndüklerinde şubeye getirir yarın teslim alabilirsin. ya da kuryeye ulaşıp nerede olduğunu öğreneceksin aracın yanına gideceksin.

ben birkaç defa ikinci teslime geldiklerine şahit oldum.

hatta birinde arayıp kavga etmiştim. hayır olmaz kağıt bırakıldıysa bir daha gelemeyiz asla demişlerdi. sonra geldi. birbirlerinden haberleri yok. yani almaya gitseydim beni evde bulamayacaklardı. şerefsizliq.

gelmez. yurtiçi kargo kapıya kağıt bırakıp kaçmasıyla meşhurdur anasının avradının kulağını çınlattığım. genelleme yapmadan o.ç. demek istiyorum bunlara çünkü %99 u böyle yapıyor.
zile bile basmadan kapıya kağıt yapıştırıp gidiyorlar.
ulan o.ç. madem kapıya kadar geliyosun benim kargomu neden getirmiyorsun da beni yoruyosun.
aldıkları para zehir zıkkım olsun.

kapının önüne gelip ismimi bağırarak paket vermeye çalışan kurye gördüm. adam kapıya vurmaya üşeniyor. yurtiçi kargo insanları mutsuz etmek için kurulmuş bir tarikattır, telefonla teyit alıp paketin peşine öyle düşmek daha mantıklı.

bir şey hissetmedim, hissetmek mi lazımmış?

Sorumsuz aile cocugu ekmek almaya yollamış.

çocukluğumu hatırladım.Ailesi çocuğun sorumluluk duygusunu geliştirmek için ekmek almaya göndermiş.
Not: bu bir resim değil , fotoğraf

gözümden yaş geldi üzüldüm valla

Çok kötü bir foto değil. Klasik ekmek almaya giden çocuk...

eve ekmek götürmek, masum hafif ürkek çocuk, kırsal arazide bir başınalık, ağır yük altında ezilmek. bunlar ayrı ayrı da bize duygusal gelen şeyler ancak bunun mutlu bir hayattan olağan bir kare olabileceğini de unutmayın. buna üzülmeniz sizin o andaki ruh halinizle ilişkili sanırım.

Ne guzel cocuk iste. Sevdim bile

aynı ben. abartmışsınız bana kalırsa.

ailesi çocuğu ekmek almaya göndermiş, günümüzde büyük şehirlerde 10 yaşındaki çocuğunu bile dışarı çıkartmayan aileler var ancak bu her yerde böyle değil.

düzen:______
ulan adamlara bak, çocuğu yoksul kesim yapmış, eğitimsiz yapmış, yere tükürüp küfür eden yapmış... yazık hepinize. elitizminiz batsın.

yav abartmayın benim çocukluğum böyle geçti. küçüğüm diye annem abimi gönderirdi, abim rüşvetle beni gönderirdi ekmek almaya. oyunu yarım kaldı diye öyle bakıyordur.

@delicevat;

www.tdk.gov.tr

Sorumsuz bir aile cocugu ekmek almaya yollamis + 1

Bizim cocuklugumuzun da boyle gecmesi dogru olanin bu oldugu anlamina gelmiyor.

Dusuk gelir seviyesinden bir aileye ait, muhtemelen iyi egitim alma imkani bulamayacak, ileride sokakta yere tukurup kufur edecek, asgari ucretle calisacak cocuk.

ne var fotoda. hepimiz yaptık bunu.

hiçbişi hissetmedim.

ben senin hislerinde hiçbir abartı görmüyorum. çocuğun yüzüne gölge daha şimdiden düşmüş işte.

ve dünya böyle çocuklarla dolu.

edit: belli ki kalabalık bir ailesi var. sanırım aile içi şiddet var. sadece mutsuzluk değil tedirginlik ve kötü beklenti suratına yapışmış, eve dönmek endişe veriyor. aldığım hisler bu tahminlerde bulunmama neden oldu.

bildiğin çocuk işte bişey hissetmedim

aa ben :)
(bkz: #50932314)

"ekmek almaya giden çocuk" ifadesinin gerçek fotoğrafı.
masumiyet ve asalet akıyor.
üstü başı sağlam normal bir çocuk, bence abartıyorsun. 4 ekmek o yaştaki bir çocuğun zorlanacağı bir ağırlık yapmaz.
ekmek almaya giden çocuk bu işte. çocuk böyle olur.
çocuk bu işte. 50 kuruşa aldığın gofretle dünyanın en mutlu insanı yapabileceğin kişi.

akıllı da bir çocuk. ekmek almaya giderken yanlışlıkla 5 km ötedeki bir noktaya anarşist abileriyle buluşup polise taş atmaya gitmemiş. daha sonra bu or.ospu çocuğu anarşist abileri de adliye basıp savcıyı şehit etmemiş.
ben böyle çocuğa kurban olayım. canımı istesin vereyim.
pırlanta gibi bir çocuk. senin alnından öpeyim.

Aklıma ferhan şensoy geldi. Ne diyorudu?
... ve yerinize oturunuz.

yeterince elit olmadığım için üzülemediğim çocuk, ne var ki bu fotoğrafta anlamadım, çocukken ekmek almaya çok gittim, ne sokaklara çöp atarım ne yerlere tükürürüm. hatta görece iyi bir eğitim aldım. saçma sapan sosyolojik tespit yapıp, duyar kasmanın manası yok.

Hicbir sey hissetmedim. Cocukken ekmek almaya da göndermemislerdi zaten.

Arkadaslar fotografin arka planini bilmeden yok sorumsuz aile yok fakir cocuk diye atip tutmaniz gercekten bazilarinizin cok çiğ insanlar oldugunu gosteriyor.
Not:@icimurperiyor tdk'nin her yazdigi dogru mu oluyor? Kadinlar icin "musait" midir nedir o mesele oldugunda neden tdk yaziyorsa dogrudur denmedi?
Sonuc olarak fotograf cekilir resim cizilir.

Benim hoşuma gitti. Evine ekmek götüren, sevimli, masum küçük bir çocuk. Daha şimdiden kendisini gömen ezberci ve önyargılı kafalardan uzak, mutlu bir hayatı olur umarım.

1-) resim değil fotoğraf.
2-) fotografa bakarak anlam cikarmak kolpaliktan baska bir sey degil. anlik surat ifadesi hicbir seyi gostermez. o cocuk 5 saniye sonra guluyor da olabilir. bizim salak basinimiz da mesala, surekli anlik bakislar ile yorum yapmayı cok sever.

"hissettiğiniz ne?" sorusu göreceli cevaplar alan, alması gereken bir soru. tatlı kafalar aldı mı bunu bir? madem aşağılayıcı ifadeler sallanmış ortaya, ben de ortaya soru sallıyorum, senin o akılcığınla mantık kasman neyine?


yetiştirme yurdunda da, ders verirken de dayak yiyen veya izleyen çocuklar gördüm, hepsinin suratı böyle sirke satıyor ve tedirgin. çocuğun anına gelmiş de olabilir, çocuk bu halet-i ruhiyeye hapsolmuş da olabilir ve bu cevapların ikisi de "siz ne algıladınız" sorusu için meşrudur. hiç günümde değilim zaten kendi boktan kompleksinizi bir fışkırtmayın, bu ne ya? önüne gelen pardesüyü açıp duyuruya attırıyor.

Bakıyorum da aramıza yeni cahiller katılmış.

www.tdk.gov.tr

Soruya cevap, hiçbir şey hissetmedim.

hiçbir şey. bakkaldan ekmek almış. hangimiz almadık?

baklava. baklavanın şerbetli yerine rendeleyin. efsane oluyor.

tarçın çubuğunu suya atıyolar

çay

dun muhallebiye kattim, suyumun icinde bir cubuk var. caya da atilir. bozaya da atilir.

elmanın üzerine döküyor bazıları.

havuçlu tarçımlı kek nammm
sonra helva irmik uun
ay lav tarçın

Ben kabuk tarçını siyah çayın içine atıyorum.Bozanın üzerine toz tarçın serpiyorum.

Çubuk tarçını filtre kahveye atarım.

elmalı turta/kurabiyenin elma harcına koyuyorsun mmmh. olsa da yesek ama yaz geldi, 10 kilo vermek gerekiyor. kisfmet.

Elma, muz, çaya da çubuk tarçın atıyorum ben, ayvanın üzerine serpmişliğim de çoktur.

çay türevleri, kek

aşurenin üstüne serpince bayılırım.
salep üzerinde de çok iyi gidiyor.(süt ürünü :( )
şu fikirler çok iyi:
www.milliyet.com.tr

irmik helvası

elmalı her türlü tatlı, kek(özellikle tarçınlı olursa güzel olur), ayrıca aşure, kurabiye üstüne dökülebilir. hızlı bir şey olsun dersen sıcak çikolataya eklenebilir ve tabi salep üzerine. her türlü gideri var yani.

yoğurt

çayla güzel oluyor. tozu değilde normal bildiğin çubuğu olucak. ilk iki-üç bardakta biraz yoğun geliyor tadı ama ondan sonra enfes.

tarçın diyince sahlep geldi aklıma direkt. ama süt ürünleri olmazmış. o yüzden havuçlu tarçınlı cevizli kek diyorum. bir de mantar kurabiye var. çok güzel!

sanırım tarçın tüketmek istiyorsun ama süt kullanamıyorsun öyle mi?
tarçın bir çok yemeğe, salataya girebilir. evde yapılan ketçapa konuluyor. biz izmirliler köfteye koyarız birazcık.
unlu tatlılarda kullanırız. lokma, helva gibi.
çayı yapılır, kış çaylarının içine konur.
elmalı kurabiye, tarçınlı kurabiye, kekler, özellikle havuçlu kabaklı keklere çok yakışıyor.
iç pilav, zeytinyağlı dolmalar...

sıcak şarabın içinde :)

benim canım tatlı isteyince bir tane sarı ya da kırmızı elmayı rendeliyorum içine de ceviz ve tarçın ekliyorum. elmalı kurabiye içi gibi oluyor bayılıyorum.

aşçılık eğitimi aldım ve şeflerimi bile şok eden şey zeytin yağı ile yapılan çoğu yemeğe koyarım hiç kimse anlamaz bile herkesin sorusu bunda ne var oluyor .
sahlep
kek
sütlü tatlılar
elmalı olan herşey
kurabiye
ve bana kalırsa herşeyee

izledim ben bunu da hannibal mıydı acaba :/

aha buldum www.youtube.com

çok doğru bulmuşsun, tebrik ederim :)

hannibal dizisinde de vardı buna benzer bir şey.

"Benim en son askerlik şubesine gidip almam gereken, askerligimin tamamlandigini gösteren bir belge var mı?"

Eskiden vardı, 3-4 yıl önce bu uygulama kaldırıldı. Artık terhis belgeniz yeterli.

"İşe girişlerde e devletten aldığımız barkodlu askerlik durumu belgesini verebilir miyiz?"

İş yerine bağlı ama bu belge resmi olarak geçerli bir belge. Elektronik ortam çökerse askerlik şubesine gidip durum belgesi alabilirsiniz. Dediğim gibi terhis belgeniz askerlik yaptığınızı belgelemek için de yeterli.

Çok teşekkürler.

Eski isyerimde ben haric neredeyse herkes aleviydi. Hepsi birbiriyle samimi falan degildi. Birbirinden nefret eden bile vardi:)

Alevilik sunniligi bilmem ama toprak topragi cekiyor. Ve istemsizce birbirini buluyorsun. sivasli Sunniyim en iyi arkadaslarim ayni bolgeden sunni. Ama ikinci sirada sivas erzincan tokat alevisi gelir.
Yani sivasli sunni olarak; muglali sunniden cok tokatli aleviyle daha kolay anlasirim.

aleviler gelsenize demişsin,alevi değilim( müslümanım, alevilikten kastettiğin hz. Ali yi çok sevmekse Aleviyim.) ama içerikle ilgili bir düzeltme yapayım:

Alevilik bir mezhep değildir. ehli sünnet görüşündeki müslümanlar da çok cana yakın insanlardır ama galiba senin şansına sana yobazlar denk gelmiş.

tr.wikipedia.org
tr.wikipedia.org

yakınlaşmayı bilmem de anlaşılıyor kimin olup olmadığı. ben anlıyorum yani (aleviyim.)
iyi biriyse de ekstra yakınlaşırım tabii ki, ne güzel işte birbirini anlayan iki insan.

kan çekiyor valla. bugüne kadar en yakınlarım hep alevi oldu. çok ekstrem farklı tipi tarzı olan bile oldu ama kan çekiyor işte sora bi bakıyorsun aa aleviymiş.

öğrenci işleri henüz askerlik şubesine bildirmemistir veya e-devlete henuz yansimamistir. o yuzden aralik 2018 olarak gorunuyordur. subeye giderek bizzat tecil ettirilmesi gerekli.

3 fotoğraf, mezuniyet belgesinin 3 fotokopisi ve aslı, 3 kimlik fotokopisi ve aslı yeterliydi yanlış hatırlamıyorsam.

sen ne olur ne olmaz yakınlardaki bir şubeye sabah erkenden git. normalde mezun olduğunda üniversitenin öğrenci işleri belge yollamak zorunda ancak mesela benimkiler ilgilenmediği için az kalsın patlıyordum. sormaktan zarar gelmez.

bırak mezun olmayı, daha okuyorken bile okulun öğrenci işleri askerlik şubesine belge göndermeyi ihmal edebiliyor. En garantisi kendi askerlik şubene gidip danışmak.Gerekiyorsa okuldan belge alıp kendi elinle götürüp askelik şubesine teslim etmek.Oralar kalabalık olur, sıra olur genelde. Bir şey danışacağını söyle. Derdini güzelce anlat.Boşu boşuna sıra bekleme.
Bir de şu var, şimdi e devlette her şey görünüyor, hangi okuldan,bölümden ne zaman mezun olmuşsun.Askerlik bilgileri de e devlette var ama işte bunların ikisi birbirine neden adam gibi senkronize olmuyor anlamıyorum.

1500 dolara toplayacağın desktop, 1500 dolara alacağın laptoptan çok daha performanslı olur tabi ki. ama 3 ay farklı bir yerde olacaksam laptop alırdım ben.

Ne tür oyun oynadığınıza bağlı sanırım ama ben laptop alırdım. Az yer kaplıyor, kolayca taşıyabiliyorsun.

Oyun laptopları da ucuz değildir bence...

1500 dolara monster dizustu alirim ben olsam. masaustunu pek aratmaz diye dusunuyorum. tabii sabit olsaydiniz ben de masaustu onerirdim.

3 ay uzun bir süre hem de tatil diyorsun o yüzden laptop diyorum. hem konsol da varmış zaten. her türlü laptop. ama şu da var laptop'lar hala masaüstüler ile yarışamıyor.

900-1000 dolarlık bir desktop ve kalanına da performansı minimum mobilitesi maksimum bir laptop. Şu anda elinde 200 ve 2000 dolarlık desktopı olan birisi olarak yazıyorum, cidden bir sikim yok. Evet performans olarak havada yakalayıp ters oturtuyorum çoğu kişiyi, ama bir işe yaramıyor. Ultra super high yerine high'da oynayınca da süper zevk alıyorsun oyundan.

3700 liraya (dediğiniz tutarın da aşağısında) monster alan arkadaşım gayet memnun. alet performans canavarı zaten. 10-15 kadar oyun yüklemiştir, bana mısın demiyor.

şu zamanda, her türlü laptop'un taşınabilirliği avantajdır diye düşünüyorum.

oyun ön planda olduğu için kesinlikle pc.laptoplar zaten oyun için tasarlanmış makine değil.oyun laptoplarının çok pahalı olması da bu yüzden.
arabayla gitme imkanın varsa bilgisayarı götürmek sorun olmaz.
yeni oyunları her laptop kaldırmaz, sistem gereksinimleri ebesinin nikahını istiyor

hırsızların da kolunu keselim madem deyince hepsi susuyorlar

sürü psikolojisi.

Bu olay ozelinde ifsaya karsi degilim. Fiziksel linc olmadikca ona da karsi drgilim. Cunku artik sikildim. Ota boka tecavuz etmek icin bahane bulunmasindan, turlu turlu dalabeverelerle tecavuzculerin serbest kalmasindan ve tum bunlarin kadinin sucu olmasindan sikildim

Biraz toplumsal baskiyo hissetmeli sapik ruhlu kisiler cunku mahkemeler onlardan yana

Ayrica evli bi ogretmenin ogrencisiyle her turlu iliskisi icin de ifsaya varim

hukukun islemedigi bir yerde yasayinca insanlar buna yoneliyor. bunu cok da yadirgayamiyorum maalesef. insanlar ceza hafifletme olayindan bikmis durumda.

Ben de ifşaya karşı değilim. Ancak; karşı olduğum ve toplumlardaki 'cahillik' olarak gördüğüm şey ifşa sırasında cinsiyetçi söylemlerin (şiddet, linç, cinsiyetçi küfür vb.) yeniden üretilmesi. Mesela evde eşine ya da annesine uyguladığı şiddete (şiddet ile kastım hem sözlü hem de fiziksel eylemleri içeriyor) ve bir toplumsal grup içinde (okul, iş, arkadaş grubu vb.) çeşitli kimseleri 'kadınlaştırarak' (kadınlaşmak bu söylem içinde kötü olduğu için, ezmek istediği hemcinslerine de kadınlaştırma yoluyla şiddet uyguluyor. Hatta 'kadınlaştırılmayı' reddeden feministlere, transeksüellere ve eşcinsel erkeklere daha büyük şiddet uygulamaya çalışıyor.) uyguladığı şiddete devam ederken böyle olaylara aşırı bir reaksiyon gösteren kişiler; yeniden üretimin baş aktörleri. Aslında bu olayları normal ve düşünülebilir kılan her şeyi kendisi de eyliyor (tehdit, şiddet); üstelik bu olayları eleştirirken bile uygulamaya devam ediyor. İşte bu can sıkıcı ve bizi bir çıkmaza sokuyor. Bu türkiye toplumuna has da değil (ama daha fazla ve yoğun olarak görülüyor gibi), sonradan olmuş bir şey de değil. Bence, insanın karanlık potansiyeline işaret eden bir insanlık hali sadece.

İfşaya neden karşı olmadığıma en sonda döneyim. Doğrudan kişiyi değil de, bu eril söylemi ifşa etmeye yarıyor asıl olarak. Aslında çok görünür olan ama günlük hayat içerisinde unutma/görmeme eğilimine girdiğimiz bir söylemi ifşa ediyor. Hanginiz kız arkadaşını tehdit eden (en basitinden kıyafete karışma bile tehdit unsuru içeriyor) veya hareketlerinde farklılık gördüğü için hemcinslerini ezen bir kişiye denk gelmediniz [sanki bazı kadınlar da bu eril söylemin devamını sağlamıyormuş gibi anlaşılmasın, konumuz erkekle alakalı diye hep bu şekilde örnekler verdim]? Hatta bu denk gelmeler esnasında, hanginiz birçok kişinin bunla eğlendiğini ve destek olduğunu fark etmediniz? İşte ifşa bunun ifşası.

Toplumun algı yapısını ve eğitim seviyesini göz önüne alarak söyler misin, bu insanlardan rehabilitasyon talep etmelerini bekleyebiliyor musun? Bu vakaların rehabilitesinin hiç de kolay olmadığının farkında mısın peki? Ayrıca herkes aynı düşüncelerde olabilir mi ki toplumdan yükselen ses tek mesaj versin ve o da olabildiğince insanca olsun?

Ben de şahsen hadım edilmelerini talep ediyorum. Çünkü ceza dediğin en cahili de en aydını da caydırmalı. Minicik çocuklara, hayvancıklara bile tecavüzün tedavi edilecek bir yanı varsa dahi, o sapıkların ortaya çıkması gerçekleştiyse de tedavi edilebilmesi gerçekleşmeyeceğinden, o sapıkların ceza olarak fiziksel zarar görmelerinden yanayım.

MAhkemelerin tecavuzculerden yana oldugundan pek emin degilim ben acikcasi. Cunku tecavuz sucu isleyip de mahkemece agir cezaya carptirilan bir adami gazetelerde ya da haber sitelerinde goremezsiniz. Sadece tecavuz sucu isleyip/isledigi iddaa edilip cok az ceza alan ya da beraat edenlerin haberlerini gorursunuz. Bu haberleden 3-4 tane gormeniz de "mahkemeler hep tecavuzculerden yana" diye dusunmeye baslamaniza yeter. Ama tecaviz sucu isleyip ceza alanlarin sayisini hicbir zaman bilmeyiz.

Bir de bizim milletimiz tecavuz sucu isledigi iddaa edilen birinin tecavuzu isledigini kanitlayacak bir sey bulunamayip serbest birakildiginda mansette yazana bakip "vay serefsiz hakim, tecavuzcuyu serbest birakmis!" diyip oturdugu yerden adamin tecavuz sucunu gercekten islemis olduguna hukmediyor. Aziz milletimiz, izledikleri yarisma ve diziden, okuduklari da romanlardan ibaret olup evinin kosesindeki laptopun klavyesinden aninda davalinin almasi gereken cezaya hukmedebiliyorken neden haybeye universitelerde hukuk fakultesi falan acip, bilmem hakim savci sinavlari yapip, bilmemkacyuz sayfayi adamlara hatmettirip mulakata bilmemneye sokarlar, cuppe muppe giydiriler ki...?

@stavro o birkaç örnek bile yeter "mahkemeler tecavüzcülerden yana" dememe. hatta sadece 1 tanesi bile yeter.

ayrıca toplumsal bilicin oluşturulması isteniyorsa senin dediğin gibi yüksek ceza alanların haberi yapılır. kapkaççılara yüksek ceza verilerek, bu gösterilerek önüne geçildi. ben tecavüzde aynı "duyar"ı göremiyorum. bu da yine beni tepki vermeye itiyor

yani "yaa haberi yapılmıyor ondan bilmiyorsun" bile bir sorun sistemde.

yalnız frederick her tecavüzden sonra aynı şekil duyuruları açacaksan haber ver de, saklayalım cevaplarımızı

hoşuna gitmeyenleri tiklememek de senin hakkında pek güzel düşündürüyor

insanlar artık adalet sistemine güvenmedikleri için durum şu anda böyle. tecavüzcülere sürekli cezada indirim uygulanıyor ve insanlar adaleti kendileri sağlamaya ya da kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. secret in their eyes diye bir film var.

----spoiler- secret in their eyes----
filmde mahkeme ve devlet adaleti sağlayamadığı için adam öldürülen karısı için kendisi adalet yaratmaya çalışıyor.

Bakin, "mahkemeler gayet adatletli, siz oyle saniyorsunuz" demiyorum. Dogru mu bilmiyorum ama takim elbise giydigi icin cezasi indirilen tecavuzculer oldugu soyleniyor, ve daha bir suru sey. Zaten kalkip da Turkiye'de adalet sistemi oturmus, hukuk sistemi tikir tikir isliyor, kimsenin hakki kimsede kalmiyor diyene gulerler. Olay sadece tecavuz de degil, genel olarak adaletten eser olmayan yargi sistemimiz oldugu asikar.

Yalniz bazi durumlar var ki mahkeme beraat karari veriyor, insanlar da diyor ki "vay anasini tevavuzcuyu serbest biraktilar!". E mahkeme diyor ki bu adamin tecavuz sucu isledigini ortaya koyan bir sey yok, ben buna tecavuzcu muamelesi yapamam, tecavuzcu olmadigi icin (en azindan tecavuz ettigini bilmedigimiz icin) ben bu adami serbest birakiyorum. Ama millet diyor ki tecavuzcuyu serbest biraktilar. Yahu adam tecavuz etti diyen sensin, mahkeme degil ki? Mahkeme diyor ki bu adama tecavuzcu diyebilmek icin gerekli delillere sahip degiliz, ama insanlar oturdugu yerden tecavuzcu diyor.
Bakin bir insanin bir sucu isledigininden eminseniz, bir sahis olarak siz hic cekinmeden o insani kendinizce ama kinayarak, ama dislayarak, ama hakaret ederek cezalandirirsiniz, cunku adiniz gibi eminsiniz o insanin suclu oldugundan. Ama hukucu sahsi duygu ve dusunceleri ne olursa olsun once hukuk kurallarini goz onunde bulundurmak zorundadir. Bir mahkemedeki uyelerin tamami bir zanlinin sucu gercekten isledigine kendince emin olsa bile hukuk kurallari nezdinde suclu degilse, yani hukuk kurallarinca suclu denileniyorsa o mahkeme o insana suclu demez, diyemez.
Benim bahsettigim buydu, umarim anlatabilmisimdir.

konu aslında linç değil.Artık insanların canına tak eden konu, cezaların caydırıcı olmaması. Ölüm cezası başlı başına bir münazara konusudur. Ceza kavramının mantığını düşündüğümüzde insan öldürmenin cezası ölüm olmalıdır diyebiliriz. Ama o öğretmen kızcağızı doğrudan öldürmemiş.Ve maalesef o öğretmen bir kaç ay hapis yatıp çıkacak.En iyi ihtimalle hapiste tecavüze uğrayacak, öldürülecek veya intihara mecbur bırakılacak, ilgiyle bekliyoruz. Eğer o kızcağızı yetiştiren kültür sağlıklı bir kültür olsaydı, o kız annesine babasına durumu anlatabilseydi, psikolojik destek alsaydı belki kurtarılabilirdi.mekanı cennet olsun.
cezanın caydırıcı olmaması böyle bir şey işte.bir başka vakada kadın kendisine tecavüz eden adamın kafasını kesip köyün meydanına atar, müebbet hapis yer.insanları kendi kanunlarını uygulamaya iten şey nedir?

Benim ortodontistim arkadan tel de takmisti, ona ragmen su an alt dislerim ilk halinden daha kotu durumda. O teller de cok fayda etmiyor, bozulacaksa bozuluyor saniyorum. Plastik seyi hic duymamistim.

Sabit telden (retainer diyorlar) kesinlikle taktır. Gerekirse başka doktora git ama taktır. Fakat o tel sürekli duracak. Yıllar sonra yapışkanı eriyip çıkarsa dişler yine bozuluyor çünkü. Yeniletmen gerekiyor.

evet, retainer deniliyor sanırım. arkadan takılan tel. benim ortodontist de baya rahat ve paragöz bi' adamdı. kuzenimden duymuştum retainer'ı ve onun doktoru eğer bu takılmazsa dişlerin eski haline dönme olasılığı var demişti. ben de bunu duyunca 38373838 kez söyledim de öyle ikna ettim adamı, eminim takmazdı bu kadar ısrar etmeseydim. sen de üstüne düş, o kadar emek vermişsin, boşuna gitmemesini istememek en doğal hakkın. mutlaka taktır ama ek olarak vereceği damaklığı da tak mutlaka.

ayrıca, o ön dişlerindeki açıklık da geçicidir muhtemelen. tel tedavisinden önce dişlerimde boşlukla alakalı bir sorun olmadığı halde tedaviden sonraki günlerde bende de olmuştu ufak bir boşluk. sebep sanırım diş eti çekilmesi. tedavi boyunca dişlerine ne kadar özen göstersen de tel takmamış biri gibi olamıyor o süre boyunca. birkaç haftaya düzelir seninki de, telaş etme.

cok tesekkurler cevaplariniz icin, evet cok zahmetli bir tedaviydi ve ilk gunden arasi acilinca ne kadar uzuldum anlatamam. Retainer dediginiz seyi tekrar soyleyecegim, neden takmak istemiyor anlamadim. Umarim kapanir araliklar :(

ben 12 sene tel taktım, teller çıktıktan 1 hafta sonra dişlerimin ortası ayrılmaya, alt dişlerimden biri geriye gitmeye başladı bile. abim de tel taktı, onun dişleri de seneler içinde az çok bozuldu tekrar.

plastik zımbırtıyı da sürekli olarak takmanız gerekiyor, her gece demişti bana dişçim. ben bıraktım kullanmayı, zira inanılmaz sıkıldım diş olaylarından.

Tellerim vardı çıktı. sonra uzun bir süre şeffaf kalıp kullandım. Termoplastik kalıp. Onların da görevi bitti. 3 gün önce retainer taktırdım. Alt çeneye takıldı. Üste de takılacak. Tanesi 200 lira. Ortodonti müdahalesi dişleri bir düzende tutmak içindir yani dişler sürekli hareket halindedir (mobilite) ve tedavi bittikten sonra dişlerin son halini retainer ile sabitlemezsen onca emeğin ve paran çöpe gidecektir. Retainer ile hayatının sonuna kadar birlikte olacaksın. Şu anda alt ön dişlerimin arka kısmı göbek yapmış gibi, bombe yapmış gibi hissediyorum. 3 günde bayağı alıştım dilimi sürtünce hissediyorum umarım daha da alışırım.

Bu kadar kısa sürede gözle görülür bir açılma olması zor gibi. Dişler serbest kalınca sağa sola kaçar bunu hissedersin ama o kadar da olamaz. Çok az olabilir belki ama tekrar müdahale edince eski yerlerine gelirler boşluk kapanır. Takma kafana.

Geçen hafta tellerimi çıkardım ben de :) üç dört gün sonra zorla giren diş ipi pat diye girmeye başladı sonra boşluğu gördüm. O plastik şeyi taktım 6 gün sonra tekrar birleşti şimdi :) ama çile ya yemin ederim bi bitmedi

bana da arkaya tel takılmadı. onun yerine iki günde bir gece yatarken şeffaf kap takıyorum. günlük hayatımı etkilemiyor hem de ağzımda tel mel olmuyor.

Retainer takılmasını şiddetle tavsiye ederim, kendi doktorunuz yapmıyorsa başka yerde yaptırın. Retainer takıldıktan sonra kırılabilir -tıpkı braketin kopması gibi- fazla ihmal etmeden tekrar yapıştırmaya gidin. O şeffak plak -essix/sx- pekiştirici bir plaktır doktorunuz önerdiyse kullanmalısınız, ama hijyen problemleri ve kırılıp kaybolması sebebiyle çok fazla sevmiyoruz.
Not: Diş hekimiyim.

Ben bu aralar creed dinliyorum baya.

www.youtube.com
tim günü bununla geçirdim, the hateful eight hatrına

www.akous.gr

david crosby - what are their names

www.youtube.com

Trt muzikte cok asigin var diyorlar cikti

BAHA:(Kaç yıldır piyasada, şu adam bi kere özel hayatıyla gündeme gelmedi)
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

GÜLŞEN:
www.youtube.com
www.youtube.com (Arabada nefis gidiyor)

Witchhelm - Wytchcraft www.youtube.com

www.youtube.com

neşet ertaş-cahildim dünyanın rengine kandım

mazzy star - take everything

şu an: www.youtube.com

www.youtube.com

daha iyi müzik yapan kimse olmadığını farkettiğimden beri 10 yıldır metalika dinliyorum.

şu sıralar şuna taktım ben ya;

www.youtube.com

www.youtube.com

1 buçuk aydır neredeyse aralıksız: olarak www.youtube.com

Tricky'nin yeni albümü Skilled Mechanics. Pek ısınamadım.

Kas kazanman lazım. Yemek yemen lazım. Sadece kardiyo seni eritir yav.
Ağırlık çalışın, protein alın, kendinizi öldüreceksiniz.
Sadece koşuyla spor mu olur yav.

yumurtayı çok tüketmeniz lazım orası kesin.
kardiyonun bile hafif olması lazım.
babaanneler dedeler bilir, eklemler için kelle paça, kıkırdaklı et, yahni tüketilmelidir.
diyetisyen ya da hekim değilim.

menisküs varsa dize fazla yüklenme zaten.

Bazı şeyler maalesef genetik. Senin mükemmel çalışmayla geleceğin noktanın ötesine doğuştan bir şey yapmadan gelen insanlar var. Ben de iri yarıyım ama el bileklerim çok ince. Yapacak bir şey yok.

Eklemleri doğal yollardan kalınlaştıramazsın. Yapay yollardan da ancak ergenlikte mümkün diye biliyorum ama o dünya ayrı bir dünya.

Ama eklem çevresindeki bağ ve kasları güçlendirebilirsin. Diz için leg extension tarzı egzersizler rehabilitasyon için kullanılıyor mesela.

Yapman gereken, sadece kardiyo yapıp kasları iyice güçsüzleştirmek yerine hafiften ağırlık antrenmanlarına başlamak. Bir salona kaydol. Temel başlangıç programlarından yürü git.

aslında ince olmak daha iyi, kilonda normal, bence hiç uğraşma. kilo alırsan anlarsın ince olmanın daha değerli olduğunu.

bizimkiler dizisi'nin 176. bölümünü dinliyorum.

soundcloud.com

www.youtube.com

open.spotify.com

better call saul'da keşfettim, loop'a aldım 6 saattir==> Chris Joss - Tune Down
www.youtube.com

www.youtube.com

Makine gürültüsü, kompresörlü hava sesi.

Otilia - Bilionera

www.youtube.com

open.spotify.com

Dinlediğim çalma listesinde şu çalıyor:
Zorba The Greek - John Murphy & David Hughes www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Bloomberg tv de piyasalarda one cikanlari dinliyorum.

www.youtube.com

sorun belli işte, mühendis olmayı seçmiş. okumakla meşgulken, kendine zaman ayırmamış. aman sınıfta kalmiym demiş fazla çalışmış. aman olaylara karışmiym demiş akşam evine dönmüş. sonra yaş geçmiş, karakter kemikleşmiş.

ne yapabiliriz dersen, maalesef bilmiyorum. kendisi farkedip çabalamadıktan sonra birinin kolundan tutmasını beklemek zorunda.

(bkz: sosyal zeka)

Sosyal zeka ile sayısal zeka çok farklı şeyler. Adamın sosyal zekası düşük demek ki.

Hani ortamlarda okumamış ama iyi yerlerde olan adam profilleri olur ya mesela, onların da sosyal zekası yüksek diyebilirsin.

ineğin teki işte. okumadan araştırmadan önüne konanı yemiş ezberci eğitimle biyerlere gelmiş bir mankafa.

insanların hikayelerini, yaşadıkları travmaları, başlarından geçen olayları bilmeden onlara bir hastalık, rahatsızlık teşhisi koymak biraz vicdansızlık olur.

hastalık falan yok adamın IQ sü yüksek EQ düşüktür buda sosyal ilişkilerine yansır.

üşengençlik de olabilir hastalığının adı.iq'su normalin çok çok üstünde olan bir abi tanıyorum,klima kumandasının pili 8 ay önce bitmiş,bu güne kadar pili üşengeçlikten değiştirmemiş ve soğukta oturmuş.

ya da amazon üzerinden aldığı bir şey var,eline geçeli 10günden fazla oldu ve kullanmasi gerekiyor hala kutusu açılmamış.mantıklı hareketler sergilemiyor yani.

aynen anlattığın benim kuzen, itü tekstil mühendisliğini bitirmiş (90'lar, tekstil mühendisliğinin puan tavan bilenler bilir türkiye 19.su falan kuzen), işe girip çıkmış çok çalışamamış, ales iktisattan keyfine yüksek doktora yapmış, 97 ales puanına sahip falan. şizofreni teşhisi konuldu, 15 yıldır ilaçlarına düzenli devam ediyor.

benim kuzen de itü'de mühendislik bitirdi. böyleydi ona da şizofreni teşhisi koyuldu.

gerçi yavaş yavaş bende o yöne gidiyor gibiyim.mühendislik bitirdim. ayakkabı filan boyayı geçtim delik hep benim. iş yerinde günaydın dışında konuşmuyorum. ales'de 95 üstü. korktum yemin ederim.

bence bu tarz adamların başarılı olacağı alanlarda iş bulmak gerek. satınalmacı pazarlamacı yaparsan adam tabi işsiz olur. koyacan laboratuvara yada vereceksin kalemi kağıdı teorem bulsun.

Umurlarında değil de ondan

(bkz: itü )

cevap sorunun içinde gizli.

belki de çocukken fakirlik içinde ve maddi-manevi anlamda çok bakımsız bi şekilde yetiştirildi. başarılı olması için muazzam bi baskı gördü belki, yazık.

soruna cevabım evet. iron maiden suyu içiyorum. son olarak "insan kötü hissettiği için mi poh gibi beslenir, yoksa poh gibi beslendiği için mi kötü hisseder?" sorusunu soruyorum

çok kötü hissetmiyorum, bir günden bir şey olmaz. hatta bazen mutlu olmak adına bilerek yapıyorum. önemli olan bu bir günün 2, 3 derken haftaya çıkmaması. öyle günleri daha sonraki günlerde ot yiyerek, sıfır ekmek, sıfır şeker tüketimiyle telafi ettiğimi düşünüyorum.

Poh gibi beslenmek aciyi azaltiyorsa bende baslayayim. Azaltir mi hocam?

Genelde kötü beslenmediğim için hayır kötü hissetmiyorum. Arada lazım öyle günler. Böyle kalorili kalorili, yağlı yağlı, off süper. Daha bugün öğlen kızarmış mantı yedim. Valla canıma değsin, afiyet şeker olsun bana.

cevabım evet, mesela az önce 2 tane dürüm + 1 litre kola gömdüm. gerizekalı gibi sonrasında 20 tane mekik çektim. muhtemelen 2000 tane mekik çeksem bile bir faydası olmaz. kısacası gayet normal bir his, yarın az yiyerek dengeleyebilirsin.

hava demir gibi, biraz çıkın yürüyüş yapın hepsinden daha iyi gelecektir.

Evdeyken hiç böyle beslenmedim. Genelde arkadaşta kaldıysam öyle oluyorum. Eve gelip duş alıp, tıraş oluyorum. Kahvaltı da bol domatesli, peynirli falan olunca hooop ta-ma-men sı-fır-lan-dı bı-bı-cım :)

biz eşime haftasonları senin deyiminle pok gibi besleniyoruz isteyerek hafta içi iş yerinde ve akşam kvnin yaptıgı sulu ev yemeklerinden bıktık çünkü öğrencilikteki gibi beslenmek hoşumuza gidiyor zevk için pok gibi beslenin

İş yaşamı çoğu zaman beni de o duruma sokuyor. Eve varınca sağlıksız şeyler yiyip düşünmemi sağlamayacak sitcom izlemek en büyük eğlencem oluyor

benim arada beslenmediğim günler bile oluyor gayet normal hissediyorum kendimi.

Hahaha, yaklaşık 15 gündür hergun makarna yiyorum, her yanım makarna oldu bu duyuruyu görünce gülesim geldi doğrusu. Soruna cevap olarak kötü hissediyorum, ulan hayat böyle geçer mi falan diyorum. Geçiyor ama, sağlık olsun.

metabolizmam mı hızlı çalıştığındandır yoksa bünye meselesi mi bilmiyorum. oldukça sağlıksız beslendiğim, dürüm üstüne dürüm yediğim günlerim oluyor. yetmiyor steakhouse'lar falan da yiyorum. neredeyse her öğünümde et var, üstelik en yağlı tarafından. hızlı yakmam gerekir ki kilolu bir adam değilim. dolayısıyla çok da kötü hissediyorum diyemem.

tabi bu herkeste aynı olacak diye bir kaide yok. spordan nefret eden bir adam olarak söylüyorum; hareketli bir şeyler yap. yak aldığını.

Ertesi gün 24 saat fasting ile sistemi boşaltıyorum. Üstüne de sağlam bir antrenman, tertemiz.

Berbat hissediyorum, talcide&rennieye koşuyorum midem kaldırmıyor artık :(

Olmus adamin ardindan konusma bicimine bak ayip! Yanit vermek icin tikladim ama hic degmezmis.

@traveller www.youtube.com

sosyal sorumluluğu üstteki arkadaş hallettiğine göre ben cevap vereyim. hedenşoldırstan gayet memnunum.

ben valla palmolive hem duj jeli hem de şampiyon olanından kullanıyorum çogh memnunum.

otacı

T&G siyah kutu. saç kremi ve şampuan bir arada. ithaldir. avrupada üretiliyor.
ketoral, bu iyileştirici ve eczanede satılır. arada saçı toparlamak için kullanabilirsin.
selsun blue kepekli saçlar için var bir de. bazı eczanelerde bulunuyor. ithaldir.

Sebamed anti hairloss

head & shoulders var benim kullandığım. "erkek tipi saç dökülmelerine karşı etkili" falan yazılı üstünde.

gerçi hiçbir şampuan serumlu da olsa saç dökülmesini önlemez de, birçok şampuan denedim. kepeğe karşı en etkilisi bu oldu.

Benim "kocişim" Tresan kullanıyor. Yağlı saçlar için. Mis gibin şampuan.

balkon kapısı ve pencere önlerine havlu tıka. pencereleri açmıyosan eğer naylonla komple kapat gitsin. kenarlara raptiye vurursun.

@acemi: dışarıdan mı straforla kaplayayım kardeş anlamadım? içerden ne farkı var?

ben perdeleri duvarlara bantladım.

erzurumda değildim ama balkon kapısını battaniyeyle kaplayıp kapıyı sıkıştırmak farketmişti.
cam çerçevelerine içten naylon çekip bantlamak(camla arasında boşluk kalacak) farketmişti.
camları straforla kaplasan farkeder.
erzurumda yerel pazardan yün yorgan bul.orijinal içi yün yorgan. yorgancı dükkanı oluyor,bazı yerlerde diken yorgancı teyzeler oluyor.yünün farkını anlatamam, yaşaman lazım.

straforla kapatsan bile üzerine sıva vurmadığın için bi anlamı olmaz.
bence camlarını sinerji camla değiş.

kartal tibet geliyor önce.
altar tibet derseniz de aklıma altar'ın oğlu tarkan gelir direk.

ardından tibet'li rahipler, turuncu, budizm, hindistan ve ezoterizm geliyor. olumsuz bir çağrışım yapmıyor. Timur, Teoman gibi isimlere ne hissediyorsam buna da benzer hissediyorum.

upload.wikimedia.org

www.zocalopublicsquare.org

media.sinematurk.com

Ulke olan Tibet ve deniz seviyesinden yuksekligi canlaniyor gozumde ilk anda.

Altar Tibet'i isim olarak düşününce aklıma direkt humar'ın oğlu timar geliyor.

Kötü bir isim bence.

Bir sürü şey geliyor ama hepsi Tarkan filmlerindeki ahtapotla bitiyor :(

Ülke olandan önce Kartal Tibet geliyor.

ingilizce konuşulan ülkelerde direkt budist tapınağında bir kürsü canlanır milletin gözünde, demedi deme. malum, altar = sunak. e tibet de dedin mi, daha ne olsun.

istersen google görsellerde altar tibet diye bir tarat.

bir türk olarak bana altar'ın oğlu tarkan ve kartal tibet kombinasyonundan su canlanıveriyor
1.bp.blogspot.com

beğenmeyenler arasında hatırladığım kadarıyla ben de vardım hala beğenmiyorum.

beğenmeme sebebim şuydu; isimlerin ya evrensel bir değeri anlatması ya da bir şekilde içinde yaşanılan ve tarihsel bir bağımız olan coğrafya veya kültürle az çok bir ilintisi olması gerektiğine inanıyorum.

tibet deyince çocuğun kültürel kimliğiyle bağdaştıracağım bir şey uyanmıyor.

tibet deyince aklımda tibet öküzü, Uzakdoğu, hiçbir bağımız olmayan bir coğrafi alan, tibet rahipleri falan geliyor ve ne alaka böyle isim mi konulur düşünceleri geçiyor. eleştiri anlamında değil de, misal tokat erbaa nüfusuna kayıtlı bir çocuğun isminin sanchez olması falan gibi bir gariplik hissi oluşuyor.

yoksa minik yavrunuz altar Tibet'le bir alıp veremediğimiz yok :)

www.youtube.com

farkli olmak adina koyulmus bir isim gibi. (bkz: tibet agirtan) vardi bir de...

zorlama bir isim bence ama siz begeniyorsaniz bize b*k yemek duser bence...

okuz geliyor. tibet okuzu.

bence cok otantık hoş bi isim, yuksek ihtimalle ebeveynleri dagcı bi cocuk oldugunu dusunurum; takdir ederim

büyüyünce çin'e gitmesin :)

(bkz: free tibet)

şaka bir yana güzel isim bence.

entel dantel abuk subuk bir çocuk.

altar'ın oğlu tarkan'ı oynayan kartal tibet.

turuncu turuncu peştemal giymiş keşişler topluluğu geliyor aklıma.
pixabay.com


birde çokonat reklamı geliyor aklıma.
www.youtube.com

benim aklıma ülke olan tibet geliyor. en sevdiğim erkek isimlerinden biri.

türk filmi falan geliyor. hiç beğenmedim ben de ismi :( hiçbir yaşa gitmez bence

holdigte orta yaşlarda gözleri hafif çekik bir müdür. hisse senetleri falan imzalıyo.

tibet öküzü 3 harfli.

(bkz: yak)

durgun bir göl.
tütsü kokusu.
ipek kumaş.

tuvalet kağıdı.

haha, tuvalet kağıdı hiç koymamıştım daha önce :)

kalem

telefon

ince bir telefon mu?

konser/maç bileti

çiçek, kartvizit, ufak not kağıtları, postit

fotoğraf, fiş, kalem, kağıt tomarları...

ben (baya) küçükken kardeşimin okul kitaplarından birisinin arasında yabış yabış lades kemiği koymuştum, bulunca uyuz olsun diye. hey gidinin...

çokomel ambalajı ve bilimum böyle ufak özellikle parlak kağıt ambalajlar

kıyafet etiketi

cetvel

konser veya sinema bileti, kartvizit, para, fiş, kağıt parçası...

ayakkabı keçesi,
hazır külah dondurmaların tepesindeki yuvarlak kağıt

terkedilmiş bir cadillac dan sökülmüş "eldorado" yazısı veya chrysler den, jeep den sökülmüş "limited" yazısı

ski kağıt para

Ben farklı müze biletlerini koyuyorum ya da tramvay metro biletlerini falan.

post-it

kalem, cetvel +1.

düzenli kitap okudugum süre icerisinde sayfa numarasini hatirlardim, ayrac kullanmazdim. sonra uni is derken, bir saat evvel ne yaptigimi bile unutuyorum.

fotoğraf

peynir-domates.

koltuk kenarı
daha doğrusu, kitabın o sayfası açık vaziyette ters çevrilip koltuk kenarına konur

bak bir sır vereyim. Sabah akşam 4 ay boyunca sarımsak ye. (en azından küçük bir diş, aç karnına) beyazlar gidiyor böylece. bir kitaptan öğrenmiştim. bende de var ama denemedim. zaten rahatsız da etmiyor o kadar.

erkeksen hayır kadınsan evet.

26 yaşımdayım, normal şartlarda beyazınız önde ayırdığınız yerde bir tutamdır. ben kimyasal boyalara alerjim olduğundan boyatamıyorum ama boyatabilen bütün arkadaşlarım, saç dökülmesi, naylon gibi olması, beyazların artması, saçların tel tel ayrılması gibi sorunlarla karşılaştı. genelde kadınların dip boyaları çıktığında kullandığı, bölgesel rimel ya da ruj gibi boyalar var. günlük boyuyorsunuz, yıkanınca çıkıyor. ben saçımı ayırdığım noktadaki 4-5 tel beyazla fazlasıyla mutluyum. siz de ille mutlu olun demiyorum ama, yüz makyajı yaptığınız 10 dakikada onu da kapatmak öyle kolay ki.

senin yaşlarda boyatmaya başladım çok pişmanım.çok artış gösterdi boyadan sonra.seyrelme falan da oldu hafiften.bence yapma.kısa tutabilirsin saçları.

boya

boyama. beyaz sac neden kotu olsun ki ya?

sarımsak yutardım bir aralar.çiğnemden yuttuğun için kesinlikle koku yapmıyor. kokusunu ancak tuvalette ya da gaz çıakrınca anlıyorsun.Tavsiye ederim,sayısız faydası var.
saç aslında renkli değildir. saça renk veren maddeler bazı sebeplerle özelliğini kaybeder.beyaz saç konusunda genetik faktörler önemli. ben 26 yaşındayım tek tük beyaz gördüm aynada, toplasan 5 tel falan. hemen araştırdım ve karşıma çıkan ilk şey diyet oldu yani beslenme şeklin. şekeri ve tuzu azalt.dengeli beslenmek çok önemli. sinir stres gerçekten saçı beyazlatıyor. ama işte genetik olarak beyazlayacaksa senin yapabileceklerin çok kısıtlı. sarımsak konusunu lisede biyoloji hocam söylemişti ve işe yarayan bir şey. miden rahatsız olmuyorsa, hassas değilse hiç olmazsa günde bir diş sarımsağı soyup bol suyla yut. ama mümkün olduğunca yerli sarımsak olsun.
yazdıklarımı okudum da cinsiyet belirtmemişim, erkeğim.

Saç tebeşirleri var. Onlardan kullanabilirsin.

Sacini boyatma :(
Benimki boyadsn mi bilmiyorum ama boyatmaya basladigimdan beri cok seyreldi.
Son 1 senedir boyatmiyorum. Biraz daha iyi durumda gibi.

üşüttüysen ondandır. üşütmediysen git bi görün

döş dediğimiz yerden,göğüs bölgesinden geliyordur. üşütünce olur. sıkı giyin. güzel bi bitki çayı iç.

Hasta hissetmiyorum ama belki henuz farkedememisimdir tesekkurler yanitlar icin

balgam yok. dun geceden beri anksiyete var gibi surekli gereksiz bi tedirginlik var ustumde kalbimin hizli attigini hissediyorum onun disinda fizyolojik bi sikayetim yok usumek, burun akintisi, balgam vs gibi. Usutecegim sanirim ?

aritmi?

Aritmi'm yok Kardiyomegali var onla da alakali degil sanirim su an farkettim ayaklarim cok soguk usuttum sanirim.

ateşiniz var mı? ağrıyla beraber mi? perikardit olabilir bir ihtimal, zaten kardiyomegaliniz de varmış. bir polikliniğe görünmenizi öneririm durum devam ederse.

perikardiyal sürtünme sesi gibi anlatıyorsun ama bence senin hiçbişeyin yok anksiyeteye bağli bağlıdır perikardit olsa geçmez öyle hemen.

Evet.

konuşabilirler bile.

www.youtube.com

ben bu konuda bir araştırma okumuştum. işaret dili öğretilen goriller baya düzgün şekilde sorulara cevap verip, isteklerini iletebilseler de asla soru sormamışlar insanlara.

iki hayvan karşı karşıya geldiğinde hemen kaçışmaz ya da hemen saldırmazlar.ne olacaksa bir süre sonra olur. bu arada geçen sürede düşündüklerini zannediyorum.

9gag.com

işte bunların hepsi kafaya etki-tepki şeklinde mi gidiyor.. yoksa insanlarda ki gibi bir soru kalıbı-olgusu-düşüncesi var mı onu merak ettim..

bana kalırsa bir canlı soru sorabiliyorsa(böyle bir algı ile hareket edebiliyorsa) gelişir, evrimleşir zaten.. hayvanlarda daha çok refleks var gibi sanki..

Papagan Alex var varolussal soru soran bilinen ilk ve tek hayvan. Aynaya bakarak ben hangi rengim diye sormus. Bu onun kendi varliginin farkinda olacak kadar ozfarkindaliga erismis oldugunu gosteriyor. En egitimli sempanzeler bile bu tarz bir soru sorabilmis degil. en.wikipedia.org

Herhalde lan.

merak yetenegimiz, atalarimizin sirt ustu uyumayi becerdikten sonra, yildizlara, aya baka baka, ne ki bunlar diye dusunmesinden baslamis olabilir. hayvanlarda merak duygusu, kesfetme duygusu da benzer bence ama belki ayrildigi bir nokta vardir.

sirt ustu yatma teorisi benim degil, unlu astrofizikci tyson'un.

(bkz: ayna nöronları)

avg free. aylardir bir sorun yapmadı.

win7 ve öncesi için: microsoft security essentials

sonrası için: microsoft defender (halihazırda yüklü olarak gelir)

Baidu antivirus programını kullanıyorum. Temel görevlerinin yanında yan araçları gayet kullanışlı.

360 total security. beleş.kasmaz.

Bitdefender ver 10 tl 1 yil kullan. 3 senedir ben ve 4 arkadasim kullaniyoruz. 3 kullanici 1 yil 20tl aliyoruz.

bunu okudugumda antivirüs kullanmadıgımı farkettim

kalkmak yok uyumaya devam

a turkish poverb says that "erken yat erken kalk" En geç 22:00 de yatakta olman lazım.
akıllı telefonuna uyku uygulaması indir.uykunun uyanmak için en uygun evresini hesaplayıp alarmı ona göre kuruyosun.6 saat uyuyup 8-10 saat uyumuş gibi dinç kalkıyosun.

yok uyumam da lazım

uyuman lazımsa akşam 8'de yat.

AWD'nin dediği program Sleep Bot. 4:40 de 4:00-4:40 arası uyandırır seni rem uykusundan çıkınca.

Bir ise yarasa henkel, ya da ne haltsa bir suru firma ekler onu satardi bence.

saçma sapan geyikleri siktir et, onun yöntemi miracle diye geçiyor, sacimindoktoru.com'da görebilirsin. deneyen ve başarılı olan türkiye'de ve dünyada yüzlerce kişi var.

doğum kontrol haplarının sıvı olanı da var diye biliyorum. onu da bir araştır abi daha iyi karışır.

Miracle losyon diye geçiyor evet. Ama uzun vadede ne gibi yan etkileri olur düşünmek lazım. Bak burda biri şöyle bir şey yapmış. nesneslis.blogspot.com.tr

Memelerin büyüyebilir. Yağlanabilirsin. Ereksiyon kaybı olabilir. Psikolojini de ekleyebilir. Tabi bunların hepsi doz ve senin östrojene hassasiyetine bağlı.

İyi de doğum kontrol ilacını içmeyecek ki başına sürecek. Niye etkisi olsun?

Ben bir tanıdığın tavsiyesiyle gidip eczaneye sordum. Tanıdığım ve başarılı olan kişi kadın, ben erkek.

Eczacı kesinlikle işe yarar dedi, ama erkeklere önermem dedi. Cilt üzerinden hormon alımı gayet kolay, vücuda estrogen sokuyorsun. Etkileri kötü olabilir dedi.

Doğum kontrol hapını erkek yutarsa ne olur diye araştırmak lazım. Saç yıkamak, doğrudan yutmanın onda biri kadar etki ediyordur.

Karanfil suyu yapin sac dokulmesini durduruyor ve yeni saclarin cikmasina imkan sağliyor.kadinlara bile zarari varken erkekler neden kullansin ki?

uzman olmayanların böyle konulara cevap vermesini yorum yapmasını anlamıyorum.
madem öyle ben de yorum yapayım: yollu olursun, elin buz gibi, g.tün karpuz gibi olur.memelerin folloş olur ayol.

Siyasi görüşüm AKP'den çok uzak. Ülkemi haklı buluyorum. İhlal var, Türkmen'leri bombalıyordu, iyi oldu.

legal bir hareket ama desteklemiyorum.

Türkiye haklı.
Destekliyorum.
(uçak düstüğünde havadaki dumanları görenlerdenim)

türkiye haklı.

ama bu harekette amariganın parnağı var annıyon mu.