aklıma ilk vitamin eksikliği geldi. ama bi doktora gidip bi kan tahlili vermenizi önereceğim.

Şeker tüketimi ne durumda ?

@int ne doktoruna gitmem gerek,ne testi

@dostoyevski ölçümlerde şeker normal değerlerde ama fazla ya da az tüketince aptallaşıyorum sarsıntı yapıyo yani olabildiğince az kullanıyorum

Şeker tüketimi yapar yorgunluk. Ben şeker diyetinin çok faydasını gördüm de ondan dedim. Ama az tüketince aptallaşıyorsan bulaşma derim.

sanırım dahiliye bakar. şikayetlerini anlatırsan zaten kendisi önerecektir kan tahlilini.

endokronologa gorunebilirsiniz. goz yorgunlugu icin de goz doktoruna. ama digerleri b12 ve d vitamini eksikligi gibi geldi. gecen senelerde bende de surekli bir yorgunluk vardi kan testi sonucunda ikisinin de yerlerde surundugu ortaya cikmisti.
seker icin de hba1c testi (3 aylik seker, diabet diye gecer) yaptirabilirsiniz
gecmis olsun.

2 ay önce annem vefat etti. hastalık durumları yüzünden bekliyorduk, psikolojimi hazırlamıştım ama zor oluyor tabii. yıkanma esnasında da gördüm en son. bir süre aklımdan çıkmadı, hala çıkmıyor. hiç aklımdan çıkmıyor hatta, sürekli beni izliyor gibi. ama alışıyorsun çünkü hayat devam ediyor bir şekilde.

intihar etmezsiniz ama öyle bir durum olursa muhakkak psikolojik destek alın ve yalnız kalmayın.

derdi veren Allah sabrı da veriyor gerçekten.
birer sene arayla dayım ve dedemi kaybettim. insan alışıyor ne yazık ki.

bu arada gerçek ölüm korkusunu anne/baba olunca anlıyormuş insan, onu da belirteyim. şu an hayattaki en büyük korkum kızımın büyüdüğünü görmeden ölürsem korkusu.

sabrını kim veriyor bilemem ama bu tamamen sizin iradenizle alakalı. kahrolmaya meyilliyseniz büyük depresyonlara sebep olabilir ama toparlamak isterseniz, zamanla o acı hafifliyor mutlaka. yaşamınızı sürdüremez durumda olmuyorsunuz asla.

5 yıl öncesine kadar aile büyüklerinden birini bile kaybetmemiş biri olarak babamı kaybettim. başta bi afalladım çünkü hiç yakın ölümü yaşamamıştım. ergenlik dönemlerimdi üstelik. baya bir süre o hala hayattaymış gibi geldi, algılayamadım durumu. sonra alıştım zamanla. şimdi sadece düşününce içimde burukluk oluyor. hüzün çöküyor.

böyle başlıklar görünce, altında yazılanları okudukça kahroluyorum. ölüm de hayatın bir gerçeği, yani korkunç bir şey birinin yokluğuna alışmak zorunda kalmak, bana da sanki annem ölse tüm hayatım bitermiş gibi geliyor ama ölüm ya bu. yürümek koşmak konuşmak kadar gerçek. varlık kadar, yokluk kadar gerçek ve olmayı bekliyor. herkesin annesi bir noktada ölüyor, işin realitesi bu.

içinde bulunduğunuz psikoloji normal değil bence sevgili matilda, bir psikoloğa danışsanız belki bu yaşadığınız korku anksiyete bozukluğuna dönüşmeden bir çözümünü bulurlar.

hayattaki en büyük korkularımız bizler yaşlandıkça, hayatımız ilerledikçe değişiyor diye düşünüyorum. zamanla şu anki bu büyük korkuların, bakacaksın ki yavaş yavaş büyük korku olmaktan çıkacaklar, belki onların bıraktığı boşluklara başka korkular gelecek.

intiharla ilgili olarak da, böyle bir durumda kaldığında herkes intihar edebilseydi şu an dünyada yaşayan olmazdı. herkes nasıl başa çıkıyorsa sen de öyle başa çıkarsın.

Yaşayınca anlıyorsun. Bir hissizlik geliyor. Geçen kış dedemi kaybettim. Öncesinde hastalığında hep düşünürdüm ama kollarımda ruhunu teslim ettikten 2 dakika sonra herkes defin işlemlerinin derdine düşmüştü. Garip bir soğukkanlılık geliyor. Elbette üzüleceksin ama onlar yaşlandıkça farkında olmadan yavaş yavaş kabulleniyorsun aslında.

nazımın dediği gibi "en fazla 1 yıl sürer 20. yy da ölüm acısı" bugün canından birinin yarın hiç yokmuş gibi toprağın altında olacak oluşu. bizde gideceğiz

gösterilmiyor. nevrotik oluyorsun, eski sen pek olamıyorsun. herkesin katlanma derecesi farklı. bir tek iman gücüyle yenebildim. tek korkum o gücü kaybetmek.

Ben de aynı şeyleri düşünüyorum. 1 kere kedim, 1 kere anneannem, 1 kere dedem, 1 kere de babaannem öldü. Ben öyle durumlarda yalpalıyorum, doğru düzgün yaşayamıyorum. Doğru düzgün çalışamıyorum, iyi rüyalar göremiyorum, doğru düzgün yemiyorum. Ben de ölüm ile ilgili yazılmış psikoloji kitaplarını okumaya başladım. Bu kadar insan onca ölenden sonra yaşayabiliyorsa siz de biz de devam ederiz herhalde. Bunun dışında Vamık D. Volkan'ın Gidenin Ardından isimli kitabı bence çok iyi bir kitap yas süreci için.

Ben de öyle düşünüyordum. Annemi çok severim, hepimiz öleceğiz biliyorum, ama onun ölecek olması çok korkutuyordu beni. Şimdi o alzheimer. Bazen benim bu takıntım yüzünden Allah beni böyle mi korudu üzüntüden diye düşünüyorum. Yaşıyor annem, ama eski annem değil...
Çok üzgünüm...

üniversitede öğrenciydim kaldırımda oturmuş arkadaşımı beklerken sigara içiyordum. arkadaş da gelmek bilmiyor. ordan burdan derken annem ölse naparım dedim. deliriyorum sandım. yok ya niye ölsün dedim savuşturdum. tam 1 ay sonra öldü. bir daha gülmem heralde dedim. yıkanırken de girdim yanına ve ben de uzun süre etkisini atamadım. geçtiğimiz ay 9. yılıydı vefatının. 9 yıldır onu düşünmeden geçirdiğim bir gün bile olmadı. yemek yerken, gülerken, film izlerken vs aklımın bir köşesinde hep annem var. eskisi gibi her gün olmasa da haftada en az bir kaç kez mutlaka annem için ağlarım. yani hayat devam ediyor evet ama bi tarafın eksik, tatsız tuzsuz devam ediyor.

Annem olurse aklimi kaciririm muhtemelen. Akil sagligimi koruyabilecegimi sanmiyorum. Direnc gosterebilecegim bir aci degil.

şubat 2014'te babamı, şubat 2015'te annemi kaybettim. ikisi de ani ölüm oldu ve 30'larının başında tek başına bir adam için bence gayet metanetli davrandım. İkisinin de vefatından önce biri sorsa, dayanamam derdim, ama öyle olmuyor işte, dayanmak zorunda hissediyorsun kendini. Neden bilmiyorum hep kafamda dünya üzerinde ilk defa annesi/babası ölen sen değilsin, son da olmayacaksın gibi cümleler döndü durdu. Bir yanınız eksik olsa da hayat devam ediyor ve edecek. Nadiren de olsa aklıma gelip ağladığım oluyor.

Şunu söyleyebilirim ki önceden korkulan durumlar başına geldiğinde düşündüğün kadar korkutucu olmuyor. Ölüm acısı ile baş etmek tabi ki kolay değil ve hep bir tarafın eksik olarak devam ediyorsun hayata ama neticede devam ediyorsun. Üstünde düşünülünce sevdiklerinin ölme fikri tabi ki korkunç ama çok düşünmemek lazım üstünde, başına gelince bir şekil baş ediliyor her durumla, yani düşününce korkman çok normal bence ama olmamış senaryolar üstünde bu kadar düşünmemek lazım.

ben de annem babam ölse ben hayatta yaşayamam diyordum ama inan insan yaşıyor. geçen sene babamı kaybettim akciğer kanserinden, çok çok zor bir durum ama insan çok garip alışıyor. aklından hiç çıkmıyor, hiç unutmuyorsun ama dayanıyorsun. acısı külleniyor yani. ama ben 1 yıldır babamın tek kare fotoğrafına bakamıyorum içim öyle bir acıyorki. ellerimle kendim indirdim mezara, çok garip duygular yani. ama dayanıyorsun eskisi gibi gülüyorsun eğleniyorsun ama aklının köşesindr kalıyor hep

katlanan bisiklet heryere giriyor

abicim ezerler...üstüne arabaya zarar geldi diye dava ederler.

öyle bir haber vardı... kayseride sanırım..

O yolda gerçekten ezebilirler, oraya yakın oturuyorum. Çok dar o yollar ve iki şerit ile bir şerit arası gidip geliyor metro duraklarından ötürü. Bir de minibüsler var. aman diyeyim.

Cevaplayan herkese teşekkür ederim. Galiba vazgeçeceğim

Belli kurallara uyarsan yapılır bence. Mutlaka alternatif yollar vardır. Şu sıra insanlar bisikletlerini elden çıkarıyor, çok ucuza alırsın, yol 5 km altındaysa aheste aheste yol alırsın nolcak. Kask ve işaretçi ışıklar almayacaksan hiç başlama tabii.
Bölgeyi iyi bilmiyorum, tramvay yolu hep sıkıntılıdır zaten, uzak durmak da mantıklı olabilir tabii. Ama gültepeden sirkeciye bir yıl gittim, avcılardan hadımköye, beylikdüzüne. Birkaç defa e5 geçişi boydan boya..şu an dönsem istanbula, 15 km çapında her yere sadece bisikletle giderim bana kalsa.
Eğer almaya karar verirsen, yağmur için çözüm düşün, en iyisi yağmurluk alt üsttür bence.
Bir de lastikleri ince seçersen (26x1.5 gibi) akarsın.

Hemen kp ilçe teşkilatına yazılıyorsun. Komünist manifestoyu, bir kaç komonist yazarı okumaya başlıyosun. Sonra gelsin tuğbalar, Merveler gitsin gizemler dilaralar.

@@fill the blankets

abi çok kalın ya das kapital.

yemekhaneye "noel'e noel baba'ya hayır" " ümmet için yürüyoruz" afişleri yapıştırmadıktan sonra çok da şeyolmaz bence.

haftaiçleri bi gün sağcı ol bi gün solcu haftasonuda ortamlarda apolotik takılırsın mis

ayr. bkz ideoloji karmaşası yaşayan çocuk senmisin?

ortamların apolitiği ol yeter

hmmmfs... istanbul üniversitesi hakkında net bilgim yok ama oradaki gomilist arkadaşlarla iletişime geçip aylık kız götürme oranlarını sorabilirim istiyorsan? şaka yav şaka komilizm her türlü eppek yer sen kafanı raad tut. ama çok da ateşli kominist olma ne bileyim mesela kıza ters yapan garsonu savunma "3 kurusa bir sürü insanın tafralarını çekiyorlar zaten sana denk gelmiştir takma falan" diye. garsona da bi şey deme ama neyse şimdi senleyiz ben bi ara döner hesabını sorarım falan gibi giderler yap kıslar bayılır böyle yalan erkekliklere. hakiki komünizm savunucularından da uzak dur, foyan ortaya çıkmasın, onlarla aynı ortamda bulunma.

kolay gelsin beline kuvvet.

edit: bir de şöyle bir duyum aldık, ülkücü hatunlar çok çılgın oluyorlarmış yatakta, bayaa değişik şeyler yaşatıyorlarmış, onlara da açık bi kapı bırakmak için atatürkçü gomilist olabilirsin.

Hasta bir kral.

Eger aci veren bir hastaliksa dilenci daha mutludur.

o değilde niye dilenci oluyoruz? hasta değiliz elimiz ayağımız tutuyor. alnımızın teriyle para kazansak olmuyo mu?

acı veren hastalık ne kadar acı veriyor o da var. dayanılmayacak kadar acı ise insan kral olsa, imparator olsa ne yazar.

buna kesin cevabım yok, krallara, kraliçelere selamlar.

ikisini de secmiyorum. ben oleyim...

"Evin varsa bir sıfır koymalısın varlıklar hanene,
İşin varsa bir sıfır daha koymalısın,
İş seninse üç sıfır daha koymalısın,
İşin iyi gidiyorsa üç sıfır daha,
Araban varsa bir sıfır,
Yazlığın varsa bir sıfır daha,
Daha sıralanabilir sıfırlar hanesi...
Ancak, Sağlığın varsa bir koyarsın başına,
o zaman bütün sıfırlar anlamlı bir değere ulaşır.
Yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere..."
VEHBİ KOÇ

tabi ki sağlıklı olan.

Huzurlu olanı seçiyorum, hangisi ise artık?

Sincap

hehe açınca haber verim bide ziyarete geliyim

egzama olabilir?

Bencede egzama gibi gözüküyor sampuanlamalisin

Egzama olsa tıraş bile olamazsın, o bambaşka bir şey. Dediğin hadise bende de oluyor kimi zaman. Özellikle adam gibi durulanmazsa banyo sonrası kepek tarzı olabiliyor. Sinekkaydı tıraş sonrası ise sıkıntı yok. Bol su ile yıka sabahları.

ör

sıfıra yakın kesip bi cilt bakımı yap peeling tarzı sonra duşta vucud kremleri var onlardan kullan nemsizlik olabilir cildinde yoksa sakalların ters düz çıktığı için batıyordur ve sakalınla çok oynuyorsanda tahriş edebilir. bunlarlada geçmezse cildiyeye gitmende fayda var

sakal nemli kalıyor ve deri kabarıyordur. sakalı iyi kurutman gerek.

Özellikle çeneye yakın kısımda sakallar sert olduğu için tam kurulanmıyor ise, nemli kaldığı için oluyor.

(bkz: Atopik Dermatit)

Saçta da benzer bir durum varsa seboreik dermatit olabilir.

@cekilmis gayfe + @kartallar yuksek ucar

genelde yüzümü yıkadıktan sonra kurulamıyorum, nemli kalıyor. o zaman bu yüzden. ama hala tam sebebini anlamış değilim. ilginç.

ekmek ufağı

aynı sıkıntı bende de var, aktara gittim böyle böyle dedim bana 2 tane yağ verdi, bunları karıştır sakalının aralarına iyice yedir dedi. dediğini yaptığımda 1 hafta boyu dökülme olmuyor ama tekrar başlıyor. şuan kepekli hatta yine. yağların ismini hatırlamaya çalıştım ama hatırlayamadım, kekik yağı mıydı susam yağı mıydı neydi.

ted

Ted izledim ya 2sinide guzeldi.

The big lebowski

The little death
çok komik la...

www.filimadami.com

this is the end

çok matrak. Komedi.

Tam kafa dağıtmalık.

(bkz: lucy)

yav harbisimi olur berberin sen ne istediğini bilmiyosan bütün berberler kötü.

www.ademterzi.com.tr

kadıköyde moda caddesine git, manavdan sonra ikinci sola dön, 10-15 metre ileride solda bir berber var. Oğuz abiye traş ol. Herhangi bir aksiyonu yok, sıradan bir berber. Modanın emlak piyasası ondan sorulur. Sıkılırsan onun konusunu aç, 1 saat anlatsın.
15 lira gibi bir şeydi

Sisli Grand Cevahir Otel, "Sekil Semal" 60 70 tl falan. Ben de buradan almistim tavsiyeyi. Umit abi tam bir sanatci. Her kesimde sanat eseri cikariyor resmen.

Image Maker - Beşiktaş
Mustafa'ya tıraş oluyorum ben ama Yavuz'un da gayet iyi kestiğini biliyorum,
www.imagemakerkuafor.com

1- moda caddesindeki ilk isiklarin orda aslan berber mine vardi, yanlis hatirlamiyorsam mustafa abi vardi.yillardir gitmedim, adini unuttum :D

2- bostanci istasyomun ordaki sok'un altinda michael var, cem baya iyi keser.

3- kozyataginda ( tinyurl.com/beyazmakas ile yeri gozukuyor) beyaz makas var, orasi da baya iyidir.

Fiyatlar 30-35

naberabinin bahsettiği Oğuz Abi sanırım Lale Erkek Kuaförü. 10 numara

1. hesabına alıyor diye biliyorum
2. çok değil bence. çünkü marka burger king. her zaman müşterisi vardır.

2. Çok değil çünkü eninde sonunda o şirketin karı baya düşük oluyor. Her bok vergiden düşülsün diye şirket üzerinden alınıyor vs. Kar üzerinden alacaklarına hiç almasınlar daha iyi, uğraştıklarına değmez.

alacağımdan değil yahu soruyorum işte merak ettim. ileride para olursa alırız diye.

burgerking and mcdonalds'in batirdigi kisiler biliyorum. bence riskli ve kazanci az isler. onun yerine alternatif mutfaklara yonelseniz daha cok para yaparsiniz. turkiyeye geldi mi bilmiyorum; ama tacobell konseptinde bir yer suan burgercilerden daha cok gider.

1-) peşin veriyorsun onu, bloke işi yok. bazı markalar ekipmanlar için ayrı marka kullanma için ayrı para isteyebilir, yani 500'ün içinde olmayabilir onlar, onu sor.
2-) değil. tarif onların, nereden alacağını söylüyorlar, nasıl yapacağını söylüyorlar, senin yapman gereken sadece stratejik yere açmak ve batmamak.

kazancı az falan değil kapanan mc donalds görmedim ben burger da ha keza öyle yerini iyi ayarlayıp sabır ediceksin biraz

500 bini hava parası almıyor. 500 bin ödüyorsunuz ve size restoranı tamamen kuruyor o şekilde veriyor. 500 bine restoranımız oluyor yani. Ayrıca mc Donalds eskiden kirayı kendi ödüyordu, sizi mal sahibiyle muhattap tutmuyordu

çek bence, niye bağırıyorsun düzgünce söyle yahu

her anne çocuğunu sevecek diye bir kaide yok. çocuğunu sevmeyen anneler biliyorum, seninkide onlardan biridir.

sevmediğine eminsen vicdan yapma, ama seni sevidğini düşünüyorsan vicdan azabı çekebilirsin. yani ben olsam çekerdim.

@Kuzey li ye katiliyorum.eger seni sevmedigini dusunuyorsa ne kafana takip vicdan yapiyorsun.

Bizdede var bi tane,kadin agzina s.ciyo bizim ki hala vicdan yapiyo.

Demem o ki salla gitsin.

belki yorgunlukla alakası olamayacağını düşündüğü bir durgunluk görmüştür?
sonuçta her yorgun olduğunda "durgunsun, hayırdır?" demiyordur, öyle değil mi?

Düzgünce laf anlatmayi bırak nefes alacak takatim yok, inan ki. Resmen sinir etmek için yaptı ya. Benim kendimi tutamayıp bagiracagimi, sonra da pişman olup vicdan yapacagimi biliyor yani.

Annesini sevmeyen cocuk, çocuğunu sevmeyen anne mi var? Cok şaşırdım. Psikolojik bir problem dışında hic ihtimal vermezdim. Şaşırdım.

@tamamen hayal urunudur

yoo epey var halbuki. özellikle çocuğunu sevmeyen anne dolu ortalık. illa doğurdu diye sevecek hali yok.

catacak yer ariyor da olabilirsiniz ama...

Valla biz birbirimizden oldum olası pek hoslanmiyoruz. Cocukken en çok beni doverdi sağolsun. Babama benziyor olmak benim suçum

Kuzey li +1
Boşver takma he anne de geç sen pişman olacağına o içi içini yesin seni kızdıramadığı için. Kendini ve akıl sağlığını koru. İlerde pişman olacağın şeyler de yapma.

40 yıl eziyet etsin bir gün yüzünüze gülsün sizin aklınıza gelecek tek şey ama gülmüştü olacak.

Odiyus +1500

boşver ölümlü dünya

Aşırı tepki vermişsin

Yuma treninde kötü adam annesiyle ilgili bir muhabbet gecince kotu seyler anlatan adami olduruyordu. Sonrasonda ise "kötü adamlar da annesini sever" gibi bir laf ediyordu. İste benim aklima kazinan bu söz bana gayet inandirici geliyor. Hicbir annenin ve hicbir cocugun birbirinden nefret etmeyecegine inanıyorum. Ediyorsa da normal görmüyorum sahsen.

Annen seni ironi yollu seviyor ama sen bunları anlamıyorsun. Git şimdi annene sarıl.

Tamam sevgi var ama az uzak olsak daha iyi. Otuz senedir dip dibeyiz, bezdik birbirimizden.

Selamlar, çok sevdiğim birisiniz. Yaralar çok derin değilse madecascol krem çok işe yarıyor.

\m/

www.youtube.com

benimde kolumda var ekipmansız bindiğim için gururla taşıyorum şu an izimi geçmesinide istemiyorum çünkü bana korunmasız motorsiklete binmenin tehlikeleri hatırlatıyor.

www.motosikletaksesuarlari.com

contratubexi araştırın

annesine çekmiş.

anasının dayısının geni baskın sanki gençken çokta kötü değil annesi

bu yolladığın fotolarda bişey yok da geçen internette foto görmüştüm annesinin koltuk altı kıllı falan dedim evlatlık mı bu velet acaba ama bunları görünce öz çocukları olduğuna ikna oldum.

gormuyor musun annesine benziyor?

zaten babayla alakası yok. babası başka biri olabilir bunun ya. o baba ne o saçlar kaşlar sakallar. direk anaya çekmiş. yinede leonardo çıkmaması lazımdı ya bunlardan. leonardo çok über bişey ailesinde öyle bi güzellik yok

ikisinin de güzel genlerini almış. daha çok anneye benziyor +1

babayla alakası yok denemez, babasının çene yapısının tıpkısı var adamda. yüz, kaş-göz ise bildiğin ana.

(bkz: babalık testi)

e adam aynı annesi
ayrıca annede de babada da boy-pos var, bu çok önemli. kalıplı olma ihtimali epey yüksekmiş genler bakımından.
ve de anne -babanın tipine bakarsak sanırım farklı yarımkürelerden geliyorlar :P adam melez sayılabilir (melezlerin über olma olasılığı hep daha yüksek)

rus hatunlar genelde ablak suratlı ve kolay dağılan tipler, zaten öyle olmayanları moda, oyunculuk gibi sektörleri ihya ediyor, malum :)

değildir. atılır tabi. mail bu.

Ayip olmaz zaten muhtemelen yarina kadar okumaz da.

at nasıl olsa hafta içi cevap verecektir :) Ama ben yerinde olsam pazartesi sabah erken atarım, en azından ben öyle yapıyorum.

soyle dusun, pazar gunu maillerine bakiyorsa pazar gunu mail almaktan rahatsiz degildir, pazartesi bakip gorecekse de her zamanki rutinini yaptigindan ne zaman attiginin bir onemi kalmiyor. at gitsin.

Yedi gün yirmidört saat elektronik posta gönderilebilir, ayıp değildir.

ne yazıcağına bağlı sanki:D

bajajlara bir göz at derim çok kullanıslı

hero karizma düşünebilirsin:

www.sahibinden.com

apache de güvenilirdir, titreşim biraz fazla ama cbf ve ybrye göre.

yzf 125

ikinci el aksesuarli cbf150. sifir fiyatlari gereksiz pahali. aksesuar da ekleyince iyice sisiyor fiyat. sizin kullaniminiza ideal, ybr den kesinlikle daha rahat. tvs cok titrer cbfye oranla.

honda cbr ile yamaha yzf lerede bakmanı tavsiye ederim, yzfler biraz pahalı gelebilir.

duke bakabilirsin fiyatlar bi kaç tık yukarıda ama iyidir honda gromlarda başlangıç için fena sayılmaz

hanımla hafta sonu gezmelik diyorsan cbf 150 derim. artçı konforu da önemli çünkü.

ikinci eli de çok aktif yarın bir gün model yükseltmek istediğinde elinden rahat çıkarırsın.

ybr 125'in tipini sevmiyorum yoksa o da güzel motor.

cbf 150 dayanıklı ama çamur gibi motor. diğerlerini bilmiyorum. bütçeniz varsa 250'lik almanızı öneririm. aklı başında insan çok rahat 250'likle başlayabilir.
markete filan diyorsanız, scooter alın daha iyi. 10 bin lira civarında olanlardan.

bajaj ve hero yu çok tutmadım.
cbr de olabilir gibi duruyor, fiyatları da iyi.
yzf racing sanırım? 2. kişi için biraz sıkışık görünüyor.
duke ktm iyi ama fiyat biraz yukarıda, yine de aklımda kalsın.
scooter aslında ilk düşüncemdi ama almışken motor gibi motor olsun diye tamamen vazgeçtim.
herkese teşekkürler.

Simitle ekmekte aynı fiyat, hatta bazı yerlerde simit daha pahalı.

Hayat pahalı.

Edit: Ayrıca paran yoksa yemekeyeceksin steakhouse burger, git bulgur ye, tarhana iç.

geçen gün iki açma, iki kahveye otuz lira verdik. neden mi? havalimanındaydık. bunun pek çok örneğini verebilirim. ama üşendim ve bir şeyi değiştirmeyecek.

hayat pahalı, biz fakir.

herkes gecen günden bahsetmis.

gecen gün ızgaracıda 2 dana pirzola bir antrikota 66 lira verdim, pişirme içinde.

Nasıl yedimmmm nasıl yedimmmm''''''^^^!

die fakirs!

dün 200 gram antrikotu 14 liraya aldım migros'tan. hesap doğru değil.

bildiğim kadarıyla steakhouse burger'de 150 gram et var. ayrıca pattis ve kola da var o menüde. öyle çok çok pahalı değil.

ama şöyle dersen '2008'de bu menü 9,90 tl'ydi, 2015 sonunda 19,50 tl oldu. kardeşim el insaf; bu ne zam!', şapka çıkarırım.

yurtdışı çok güzel gelsenize. burda bonfile'nin kilosu 32 lira :D o da en pahalı kasapta. normal yemeklik eti ise 17-18 liraya alıyoruz.

fakirler ölsün kasaptan selamlar.

o fiyata et alabiliyor olsak bile bunun eve gelmesi var, pişirmesi var, sofra kurup yemesi, o sofrayı toplaması var, bulaşığı var, yanında salatası, patatesi, içeceği var.

steakhouse'da bunların hiçbiri yok. pişirilmiş, patates kola dahil, sofra yok, bulaşık yok.

sadece yediğine değil, o anki durumuna göre pratikliğine de veriyorsun o parayı.

şimdi şuradaki burger king'e gidip yesem hemen doyar, eve gider ayakları uzatırım. yanındaki kasaptan et alsam dolmuşa bin, eve git, üstünü başını soyun rahatla, etleri tavaya koy pişir, sofra kur, ye, sıfrayı topla, bulaşığı yıka. aynı fiyata geldi ama üç parça etle hem en az bir saat geç karnım doydu, hem bir sürü iş çıktı.

dışarıda yemek çok akıl işi değil ama yiyoruz işte

burger lobisi hesaplar almış cevap kasıyor sandım.

Ya zaten burger king MC donalds fln lüks yer değil, kalitesiz hızlı yiyecek satıyorlar ama bizim insanımız bunları biraz standartlaştırdi gibi bence. Talep olunca da fiyatlar daki artis çok farketmiyor pek gibi.

Eskiden arada bende yerdim steakhouse, sonra homemade burger yapan yerleri keşfettim, hayatta yemek burger king fln. Adamlar sağlıklı hamburger yapıyor, çok fena da doyuruyor 25 TL fln veriyosun

Az evvel 190 gr antrikot, 500 gram tavuk biftek, 2 Salatalık, 3 domates e 18 lira verdim.

Burger king yılda ayda bir gidilecek bir yer. Zaten doyurmuyorda

20 ona verene kadar 30 liraya daily dana yerim lan. en azından at eti olmadığını bilirim. lokum gibi et. yada dediğiniz gibi marketten alıp yemek en güzeli.

ttnet kullaniyordum iki-uc hafta oncesine kadar. son bir yildir gunde 4-5 kere kopuyor ve sadece modeme reset atarak calistirilabiliyordu. yeter ulan deyip superonline'a gectim.

ttnet'te 7-8 mbit'in uzerine cikmayan hiz 12-13 mbit'e cikti. bir kere bile internet kopmadi iki haftadir.
50gb adil kullanim kotasinin uzerine cikmama ragmen hala internet yavaslamadi bir de. ohm.

d smart kullanma da ne kullanıyosan kullan

Yaklasik iki yildir superonline fiber kullaniyoruz.hicbir sikinti yasamadik.lokasyon eryaman

altyapı varsa kablo net derim.

superonline. Cok memnunum. 10 numara hizmet veriyorlar.

2 ay oldu bir sikinti yok. Nadiren koptugu oluyor ama ttnet'te de oluyordu o.

d-smart kullanma +1
çok çektim bunlardan. superonline daha kötü olamaz herhalde.

kaliteli pahalı olmayanını bilmiyorum o oduncu motifi oldummu zaten pahalı oluyor bi kere. limon company güzel yapıyordu bi ara daha varmı bilmiyorum ama lee kalite bence 8 sene giyeni gördüm

ben mudodan almıştım rahat bir tane 120 lira filandı

ne kadarı sana pahalı geliyor mesela, orası önemli. ben jack&jones'cuyum oduncu gömleğinde, ilk oraya bakarım alışveriş yapacağım zaman. ucuzcu çözümüm ise colin's, sürekli güzel şeyler olmuyor ama denemeye değer. en mantıklı yol ise ykm ya da boyner'e gidip erkek spor reyonuna bakmak, bir sürü markanınkileri bir arada görüyorsun.

bugün mavi ve loft'da birkaç model gördüm ama kararsız kaldım.
iki markanın gömleklerini giymiş olanlar varsa kaliteleri hakkında bilgi verirse sevinirim.

Doğaüstü olduğu için olamadım.

angelus trolluk yapma. paranormali salirim ustune.

bu tamamen kişinin o olayı nasıl algılamak istediğiyle alakalı. hiç yaşamadım. yaşadığımı sandığım bir ergenlik dönemim olmadı değil ama.

bi kez oldu.

atayiz olduğum için olmadım. olsam ne güzel açıklardım halbüse.

bi kere ufakken hissediyorum bu gece deprem olcak demiştim olmuştu sonra hissettiğim halde olmadı büyüdüğüm için herhalde. oğlun artık eskisi kadar masum değil anne:(

şu kadar kamera+kayıt cihazı vs olan dünyada hala elle tutulur bir doğaüstü olay videosu yok. doğaüstü olaylar toplumsal algıların hayalgücü ile birleşmesidir.

bram stoker kontr drakula romanını yazana kadar avrupada polise rapor edilmiş bir vampir saldırısı yok. romanın meşhur olmasının ardından rapor edilen saldırı sayısı onlarca.

uc harflilerle ilgili oldum. bir de ufakken gelibolu'ya giderken gece bir koye girmistik orada belli evler evliyalarinmis. eve kapi calmadan giriyorsun, kilit yok, evde kimse yok. assagida kabri var. geceleri kalkiyormus. goren goruyor. bir de karavanla gidilmisti 2 aile ile birlikte. cati katinda bir sey gormustuk ve sonrasinda millet apar topar kacti evden.

Bi kere oldu gibi ama tam kestiremiyorum çocukken karanlık salon gibi bi yerde oturuyoduk iki arkadaş da bi odanın kapısının girişinde oturuyodu daha sonra duruo dururken herhangi hava akışı falan yokken kapı kapanmaya başladı yavaş yavaş kapandı ve benim iki arkadaşı iterek kapandı :) herkes dua ediyodu ben küfür ederek kaçıyodum he bide daha önce o bölgede birisi öldüğü için iyice korkmuştuk

ekonomik olarak çok zor bir dönemden geçiyorduk, ufak bir evimiz vardı onu satabilirsek borçlarımızı ödeyip rahatlayacaktık fakat aylardır taliplisi çıkmıyordu evin

iş yerinde kutuları taşırken dilime shipping up to boston şarkısı dolandı tüm gün mırıldandım, akşam eve geldim babam telefonla aradı, evi irlandalı bir adama sattığını söyledi :)

Bazı önemli olayları önceden hissederim. Ama çok az Bi kısmını.

safer'in birinde düşüp bileğimi burktum o olur mu?

Yok yahu, olmadi bir turlu. Hatta kucukken birkere meraktan ugrastim ciksinlar diye, gece kalktim karanlikta "hadi cikin, cikin da goreyim" falan dedim inler cinler gelsin diye. Gelen giden olmadi, merakimi gideremedim:D

oldum ama ergenlik anısını kabul etmediğin için anlatmıyorum.

hayır, olmadım.
böyle bir iki şamataya katıldım.
birinde ergen olmayan kız çocuğu lazımmış, beni bir de kan kardeşimi bir tas suyun başına oturttular, suda küçük adamlar görünce bize söyleyin dediler. kan kardeşim gördüğünü söyledi ben de görmediğimi söyledim. kadın beni azarladı, sen çık odadan dedi. çıktım. sonra ne oldu bilmiyorum.

ikincisi de şu bir zamanların meşhur mandrake'si. bir sinema dolusu insan çoğu da kadın. soracağımız 3 soruyu yazacağımız kağıtları dağıtttılar. kağıtları sarı madeni bir kaba topladılar sonra da yaktılar galiba, orasını hatırlamıyorum.
sonra da herkese bişeyler söylemeye başladı. liseli bir kıza (ben de lisedeyim o zamanlar) sevgilinin resimlerini yırtmışsın ağacın altına gömmüşsün gibi bi şeyler dedi. kız kaçar gibi koşarak salonu terketti. atraksiyon salonda iyi etki bıraktı sanıyorum, millet pür dikkat dinliyordu.
lakin benimkini bilemedi. yanımda evli olmayan ileri yaşta bi akrabam vardı, zaten onun ısrarıyla gitmiştim, arkadaş olayım diye, ona neler dedi hatırlamıyorum.
oysa ben tek soru sormuştum. (mutlu olacak mıyım yazmıştım) bana sen cinlisin mi dedi ne dedi şimdi hatırlamıyorum. sorumu cevaplarken gözlerimin içine bakıyordu. ben zaten baştan " saçmalık" diyerek gittiğim için işin dümenleri ne olabilir diye incelemedeydim. gözlerime bakarken içimden telapati kuruyorsa anlarım şimdi filan diyordum.
söylemedi, sorumu da, cevabını da söyleyemedi. ama iyi para kırdı.

cin siktim

Atmıyorum.

Hayır, mesaj atmıyorum.

Gerçekten duyuru olup da mesaj atılması gerekirse atıyorum.

belki ozel bir konu? bilgim varsa atarim mesaj.

ben de ölsem atmam. ama hayatta olduğum sürece atacağım asdaldkakl

çok spesifik bir konu ve cevap vermezsem işi çok aksayacaksa atarım ki genelin %5'ine falan denk gelir heralde.

çeviri sorularına ama ölsem atmam diyeyim.

Bilgim dahilinde bir konuysa atarım.

kritik bir şeyse atarım da. yüzde 90 atmam. b*kunda boğulsun p**venk derim.

edit: kritik olduğunu belli edecek bir şey yazmamış, bodoslama konuya girmiş olanları zaten adamdan saymıyorum.

örnek:

ingilizce çeviri

slm arkadaşlar yarın ödev için yetiştirmem gereken 6 sayfa çeviri varda biri yardım edebilirmi özelden yazın tşk

attım tekrar sordu, o günden beri atmıyorum

hayır, duyuru olarak açsalar bi nebze, zaten cevap verme seçeneği yok onda, mecbur mesajla döneceksin yardım etmek istiyorsan. ama gidip de cevap verme seçeneğim olan bir yerde mesaj atmak mantıksız, kullanışsız. zaten kullanım da bu olmamalı.

eğer mümkünse derdini üstü kapalıca ama uzmanın anlayacağı şekilde anlatsa, uzmandan mesaj gelince de özel mesajını atsa nazik bir yaklaşım olur da bunu düşünecek insan kaç tanedir bilemiyorum.

atmıyorum, içimden de küfür ediyorum.

atmıyorum, ama kritik bir şey olsa, konu üzeri kapalı anlatılmış olsa atabilirim.

i ve been mistreated +1

ne oluyo mesaj atınca ayıp bişey mi anlamadım,gerekirse atılır tabi

Eğer yardımım olacak gibi bir şeyse ve ödevi, vb. başka birinin üstüne yıkmak gibi elimi verince kolumu kaptıracağım bir şey değilse atarım. Çok kişiye atmamışımdır ama denk gelirse atarım.

Nö. Atmam. İtici sevimsiz.

Geçende vardı doktorlar dm den ulaşsın diyordu, hayret kimse de bozmamıştı.

Belli olmaz konuya göre değişir.

www.imdb.com

su ıyıdır

cosmos + 1.000.000

cosmos + 1.000.000.000

kimse söylememiş ama cosmos iyidir.

hatta ilk önce eskisinden başla. cosmos (by carl sagan) bunun kitabı da var. dizi de 13 bölümlük. diziyi izleyip kitabı okuyabilirsin. ya da tam tersi. sana kalmış.

Q10 var. Bence alma ya. Cok sikintili aletler.

Donanim problemi cok.

Yazilim mukemmel ama dis destekcisi az.

Android 4,3 programlarini calistiriyor..

Ama
Periscope nedir hala bilmiyorum mesela. Yuklenmiyor. Android 4,4 ve uzeri programlar icin calistiracak sistem yok.

@stevie
tasarımı çok hoşuma gitti. facebook/instagram/twitter/swarm/snapchat dışında bir uygulama kullanmıyorum ama bunları aşırı kullanıyorum. kamerada önemli kararsızım açıkçası

Swarm ve snapchat emin degilim

suprayn degil, pharmaton tavsiye ederim. Saglikci degilim.

multivitamin olarak gnc tavsiye ederim. bunun yaninda hava degisimi oldugu icin bunlari yasaman normal. vucut kendini adapte etmeye calisiyor. bol b ve c vitamini iceren besinleri yemeye calisin.

multivitamin'in yaninda b vitaminini complex olarak ayri satin alirsaniz daha da iyi olur.

ben onun için B vitamini (B12 mesela) kullanıyorum.. Kullandığımın ismi benexol.. çok aktif bir yararını görmedim..günde bir tane alıyorum.. ama sanırım bünyeden atılan B ve C vitaminlerini almak en sağlıklısı sürekli alınıcaksa..

oldum olası yorgunum aslında iyi besleniyorum spor yapıyorum alışkanlığım yok ama neden böyle anlamadım gözlerim çok kötü beynim ağırlık yapıyo sebepsiz ölmek istiyorum:D şu vitamin olayını bi deniyim

@05 soyledigin reaksiyonlar cok ciddi ama. bence sallamadan bir an once doktora gozuk. bagisiklik sistemi veya dolasim sistemi sorunun cikabilir ileride.

@paspas hangi klinik??

D vitaminine baktır!!! eksik olabilir, baktırmışken b12'ye demire falan da baktır, sonra bana dua edersin belki.

Multiler yerine D vitamini ve Omega-3 takviyesi al adam akıllı.

Pharmaton +1

kanzuk 6s'in hoparlörünü beğenmediğini yazmıştı. o kalmış aklımda. ben 6 kkullanıyorum memnunum. arkasına sert kapak takar üzerine film filtre çekersin bir halt olmaz. alınabilir. ama eskiyor tabi, telefon işte.

fazla bi özellik aramıyosan çok pahalı bişey almana gerek varmı

@05

stabilite arıyorum, üretici firmanın ürettiği ürünün arkasında durmasını bekliyorum. ama bunu ne yazık ki diğer üreticilerde göremiyorum.

www.techradar.com

Polisiye gerilim okusana heyecanlı oluyor onlar öyle öyle gelişir zaten
Yazar istersen

Harlan Coben ve Tess Gerritsen favorim

Kazanamazsin
"Kitap" denen sey de romanlardan ibaret degil.

Sevdiğin türlerden başla, sevmediklerini de merak etmeye başlarsın. Benim aliskanlik 90larda kuponlarla aldigimiz ansiklopedilerle başladı.

Hayatimda hic kitap okumadim. Eksikligini hissetmiyorum.

kısa kitaplara yönel ilk...belki şimdiye kadar okuduğun tarzlar ilgini çekmemiştir bende oturup dünya klasiklerinden okumak istiyorum ama inanılmaz sıkıcı

çok basit.
küçük kitaplardan başla.
mesela küçük prens, şeker portakalı, samed behrengi kitapları gibi. bundan sonra kısa romanlar, şiir kitaplarıyla devam edersiniz. bu sayede kendinize ben kitap okuyorum mesajı verirsiniz ve güveniniz yerine gelir.

ilgini çekecek kitaplarla başlaman önemli. polisiye kitaplar gerçekten çok sarıyor, film izliyor gibi merak içinde okuyorsunuz. ya da fantastik kitaplar olabilir. bildiğin harry potterla falan bile başlayabilirsin. ya da game of thrones falan okuyabilirsin. tonla ilgi çekici fantastik kitap var. denildiği gibi kitap denen şey romanlardan ibaret değil, fakat bu da bir adımdır, bakma sen bu ukala tiplere. kimse anasının karnından çıkınca felsefe okumaya başlamıyor.

bence yapacak başka şeylerin olduğu için okumuyorsun. ben de bir süredir okumuyorum, geçen gün elektrikler kesildi 10 saat, çıktım evden turgenyev'in babalar ve oğullar'ını aldım. oturdum 185 sayfa okudum. o günden bugüne yüzüne bakmadım sonra kitabın. bugün 7 sayfa okuyup bıraktım.

Roman okumayı sevmiyorsan roman okuma. Herkes edebiyat sevmek zorunda değil. Tarih sosyoloji vs ilgilendiğin alan üzerine de bir şeyler okuyabilirsin.

ben kindle aldim, kindle sayesinde bir polisiye seri ile karsilastim, simdi 3.cü kitaptayim bütün kitaplar ayni kisiler üzerinden ilerliyor yani gözü pek bir polis, bir hacker, eskiden bodyguartlik yapmis bir eleman ve bir adli tip doktoru catlak bir hanim. ilk kitabi okuduktan sonra ikinci ücüncü kitaplari da okumak istiyorsun. hatta yazar seriye yeni bir kitap ekleyince hemen alasin geliyor.

edit; isim istenildi: yazarin ismi alexander hartung

seri isimleri (almanca):

-Bis alle Schuld beglichen
-Vor deinem Grab
-Wenn alle Hoffnung vergangen

kitaplarin ingilizce isimleri:

Until the Debt Is Paid

Grave Intent

agatha christie oku.

ilgi duyduğun konularda oku. okumaya alışınca kurgu da okursun, ki kurgu okuman gerekmiyor. esasen öğrenmek için okumak lazım diye düşünüyorum.

edit: ha tabi kurgu var kurgu var; bazıları gayet de öğretici.

İnternete ayrılan zaman kesinlikle ama kesinlikle kısaltılmalı. Diğer türlü insan beyni her zaman kolay olana meyletmek istiyor ve inan kitap o kolay olan olmuyor hiçbir zaman :)

Bir adet Kindle edinmek motive edebilir. Şahsen ben toplamda 40 dakikamı metro gidiş gelişlerinde kitap okuyarak değerlendiriyordum okul zamanlarında. Ayrıca e-kitap beleş bir şey olduğu için "istedim de alamadım" dediğin kitapları bile hemen edinebiliyorsun.

Bir de Nazım'ın oğluna yazdığı mektuplarda öğütlediklerinden birisi "kendine günde en az şu kadar sayfa okuyacağım diye söz vermelisin. bunu da benim için değil, kendin için yapmalısın" idi. Böyle bir limit de konulabilir, çok zorlamayacak ama günden güne geliştirecek bir miktar zamanla belirlenir.

Benden bu kadar :)

İnternete ayrilan zaman kesinlikle ama kesinlikle kisaptilmamali!
İnternette bos beles işlere ayrilan zaman kisaltilmali.

Öncelikle ehliyet hayırlı olsun. Eğer imkanın varsa kurumsal bir yerden (Honda, Gis, Yamaha vb.) bir Güvenli Sürüş 1 dersini almanı tavsiye ederim. Eğer bu imkanın yoksa da internetten epey araştırma yap, sürüşünü geliştirmek için çok çalış.

Ybr başlangıç için iyidir, Wr125 güzel motosiklet ama ybr'den sonra, biraz kendini geliştirdiğini düşünürsen 250 cc ile devam etmeni tavsiye ederim. Ayrıca ortalama bir sürücü için Crf 250L gibi dual-sport motorlar daha kullanışlı. Ekipmana gelince, revzilla.com sitesindeki yorumları okuyarak araştırmalara başlayabilirsin. Bu ekipman işi bir deryadır, araştırması hem güzeldir hem de işkencedir. Deriler eğer iyi bir markanınsa tekstilden daha iyi korur, ama herkes bir anda deri alamıyor, malum fiyatlar. Ama 2500 liraya belki en üst kalite olmasa da, güzel bir ekipman takımı yapabilirsin.

Son olarak, sürekli sürüşünü geliştirmeye çalış; kontra tekniği gibi olmazsa olmaz teknikleri öğren. En önemlisi de, 100k km yol da yapmış olsan, kendini her daim bir acemi gibi gör.

Keyifli sürüşler.

yağışlı havalar geliyor lastikleri değiştirmekle başla bence. ayrıyetten iyi bir kask

Bu işin sıralaması, eğitim, ehliyet, ekipman, motor.

Honda GS1 e mutlaka git. Sonrasında da bir kere eğitim aldım, oldum diye eğitimi bırakma, belli aralıklarla seviyeni yükselterek başka eğitimlere de git.

Ehliyet aldığını varsayıyorum. Bunu da sakın pas geçme. Başına neler gelebileceğini tahmin edemezsin.

IXS, 4riders gibi markalardan uzak dur. Ucuz etin yahnisi kötü olur. Motosiklette ise rezalet olur. Gerekirse motor parandan kıs, ekipmandan ve eğitimden kısma.

Deri, sürtünmeye karşı en dayanıklı malzeme. Şu an ki teknolojiyle deri mukavemetine yaklaşılabilinmiş değil. Bu kenarda bi dursun. Fakat, piste girmeyeceksen ve şekilci değilsen deri almana da gerek yok. Kaliteli bir markanın tekstil montu da yeterli korumayı sağlacak.

Kesinlikle ixs, 4riders gibi abuk gubuk markalara güvenme ve alışveriş yapma. Kaliteli motosiklet ekipmanı, düzgün bakılırsa uzun süre dayanır. O abuk gubuk markaların ki ise çöp olur, 1 sene sonra yenisini almak zorunda kalırsın. Ki güvenlik faktörlerini göz ardı ettim.

Ekipman seçimi çok geniş bir konu. Neye ihtiyacın var ya da nerede kafan karıştı onu yazarsan daha detaylı cevap verebilirim.

Bot ve korumalı pantolon almayı (yada en azından bir dizlik, fakat dizlik hiç bir zaman korumalı bir pantolonun yerini tutmaz.) unutma. Bunlarda elzem.

Ha bu arada ekşiteker diye bir şey de var :)

Çok güzel bir dünyaya atılıyorsun. Hoş geldin.

Honda'dan temmuz ortasında eğitim aldığımı yazmayı unutmuşum.

Monta 1000, kaska 1000 ayırdım. Kalan 500 ile pantolon ve eldiveni hallederim diye düşünüyorum. Geri kalanı motordan 1-2 ay sonra toparlayabileceğim sanırım. Yani 2500 ilk birkaç ekipman olacak gibi.

Diğer ekipmanlar göz kararıyla ve marka kalitesi ile anlaşılıyor ama kask konusu benim için kapalı kutu. Kaza yaşamamış insanların kask yorumlarını da ciddiye alamıyorum.

Sizlerin 1000 fiyat aralığında güvenilirliğini duyduğunuz/gördüğünüz kasklar nedir diye sorabilirim.

Deri mont 1000 liraya ne önerirsiniz diye sorabilirim? (fc moto'dan olabilir)

Cevaplarınız için teşekkürler

Djarum mentol

Sigara büfeden falan alıcam. O dediğin ankarada kaçak göçek buluyoruz

winston xscode

chesterfield navy blue uzun box var, kısasıyla aynı.

niye alıyon otlan milleten farklı farklı insanlardan al bide bunu deniyim diye hatta hahahaha

Telefonla senkronize ettigin mail adresine mi bagli facebook? Eger oyleyse facebook un bagli oldugu mail adresini degistirerek dene bir de.

@nefer, hayır mail adresi de farklı :/

tanıdığın tanıdığıysa ortak varsa aynı yerde yaşıyorsanız okul/iş olabiliyor

Benim aklımdan biri geçse bile önerilen arkadaş listesinde gördüğüm oldu birkaç kere. Wtf?!

twitterdan mentionla

çocuk acili var mı bilmiyorumda çocuk için özel kliniği olan medisitate hastahanesi var kavacıkta

12 ye kadar Yeditepe Üniversitesi hastanesi açık.

Medicalpark göztepe de çocuk dr var acilde

hesap makinesi ve fabrikasıda aynı lafları çok profesyonelce ahahha

aynı ürünü sahibinden sitesinden bi bak çoğunlukla aynı çıkar harbiden hesap makinesine başvuracak kadar fiyat oymuş mu ? bi kontrol edin.

tanıdık yabancı farketmez bir kere alacağınız için malzemeyi hazırlamış.

orijinalleri bu 500-600 den başlar üstüne çıkar. orijinal olmayanına 375 tl istiyorsa. (bkz: inanma sikecek)

işportada 20-30 tl lik saattir orijinal değilse.

orjinal armani alsan ne olur bi boka yaramaz yine güzel markaların replikalarını yapıyolar onlardan al iyi mekanizmalı olanları daha memnun kalırsın

Tanıdık kazığı atacak.

Saattan önce beyin tak. Saat sonra :)

Gitme. Gitmek için tek bir mantıklı sebep söyle ben de hemen yarın yoklamaya giricem bak valla.

çok önemli işleriniz yoksa gidin askere. ilerisi için ilginç tecrubeleriniz olur.

doğu'ya düşersen nöbette duymama ile alakalı problem olabilir.

gitme diyenelre sesleniyorum gidenler hayvan mı?çanakkale de savaşanlar evinin dibidne rahat uyu diye nöbet tutan asker öküz mü?

sağlık problemini söylersin askeri dr. durum değerlendirmesi yapar seni geri hizmette kullanabilirler yada yaptırmazlar onlar bilir ne yapacağını.

Ya muayenede soracaklar size bir hastalığınız var mı diye söyleyin mutlaka, sağlık problemi falan yaşamayın.

abi tecrübe olur bilmemne diyenlere kulak asma. gitme gitmeme şansın varsa.
not: ben gittim geldim.

duyma yüzde 40 üzeriyse doğrudan çürük veriyorlar diye biliyorum. acemi birliğinde iken küçük bir yerden gelen saf ve temiz kalpli bir arkadaş vardı. Nerden estiyse sağlık karnesine kulağımda biraz sıkıntı var yazmış. Keşke yazmasaydım ben askerlik yapmak istiyorum demişti. Gatada teste tabii tutulunca hemen muaf ettiler eve gönderdiler.

Duyma problemin varsa gitme askere. Sıkıntı olur.

gidersen köpek gibi pişman olursun.
ayrıca ne gibi bi tecbure olucakmıs merak ediyorum

eğer bu özründen ötürü ciddi bir sıkıntıya sebebiyet verirsen hakkında dava açılıp hapis bile yatabilirsin, zira kusurunu söylememek suçtur. ne isen onu söyle, alıp almamak onlara kalmış.

Askerde adam olunsaydı sokaklar beyefendiden geçilmezdi. Nerede it kopuk şerefsiz dolandırıcı var hepsi askere gitmiş. Kim adam olmuş askere gidince? Düzgün adamın da psikolojisini bozup gönderiyorlar. Gidemeyebiliyorsan gitme.

Acikcasi ben de gitmek istemiyorum ama bu durumun muaf sebebi olmasi ise falan girerken sikinti olur mu onu da bilmiyorum. Ayrica yas 27 oldu 24'de mezun oldum ama hic bir sekilde tecil vs icin gitmedim bi yere bu da ayri bir sikinti galiba

tecrübe için askeremi gidilir tövbe allahim yarabbim

askerde kazanacağın hiçbir şey yok. gitme.

gitme.

ancak kimleri alıyorlar, sanma ki böyle mükemmel işleyen sorunsuz bir prosedür var orda. 100 doktorun 90'ı muaf der 10'u elverişli der kendini möbet tutarken bulabilirsin. o yüzden muayeneni ol, rahatsızlığını belirt sonra ne çıkarsa bahtına :)

hayatta verecegın en boktan kkarar askere gıtme kararıdır.

6 ay değil 5 ay yapacaksın. değil 5 ay 5 gün için bile gidilmez. asla gitme. millet ne çileler çekiyor askerden yırtmak için.

Fiziksel güç gerektiren bir iş ya da polis olmak ...vb gibi bir amacınız yoksa engel çıkarmaz.

Ülkücüler ayaklanmış.

Gitme kardeşim. Askerden yazıyorum sana şu an. Ömrünün altı ayı çöpe gidiyor. Vatanı kurtarmıyorsun, paspas atıp bulaşık yıkıyorsun, tüm gün 12 saat çalışıp gece bir de boş tüfekle nöbet tutuyorsun, dalga geçer gibi. Askerliğin üniversite mezunu adama katacağı HİÇBİR ŞEY yok. Hiçbir şey.

Gitme.

Yarın kbb doktoru ile yola çıkıyoruz bakalım sonuç ne olacak, yazarım buraya.

Sağ kulak % 100 kayıp muaf/çürük çıktım. Nice arkadaşım binlerce lira çekip bedelli yaptı. Neyse kırk yılda bi işe yaradı bu sağ kulağım.

hayırlı uğurlu olsun. bir de engelli kimliği alabilirsen hayatın kurtuldu demektir.:)

@yazar yazmaz yazan yazar buna engelli kimliği vermiyorlar hacıcığım

şansına küs panpa. en azından askerlik yapmadın o da güzel bir şey:) vay be 4 yılı geçmiş. zaman ne çabuk geçiyor...

Children of men

children of men izledim. the elephant man tarzı çok iyi olur. o da aklınızda bulunsun önerirken

mr.nobody

oyle uu kafali bir film degil "şeçimler" hakkinda bir düşündurtüyor.

nobody +1

ai

(git: 969852)

(bkz: black mirror)

film değil gerçi.
ortak bir tema üzerine kurulmuş, hikaye olarak birbirinden bağımsız toplam 7 bölümlük bir dizi. neredeyse her bölümü ayrı bir film ayarında.

şiddetle tavsiyemdir.

çok şaşırmayacağız diye düşünüyorum en azından

Hic sanmiyorum. CUnku her yeniligi ogrenerek devam ediyoruz. Onceki kusakla bu kusak arasinda cok fark var. Internetin oldugu bir cagda geciriyrouz gencligi en basitinden.

Mala baglamayiz.
Daha cok "yav bu benim aklima gelmisti yaauv" der dururuz.

Kendi adıma söyleyeyim hayır. Bu teknolojik aletler onların zamanında gelişti amk. Takip etmediler böyle kaldılar. Gidip Levent Pekcan'ı falan örnek alsın insanlar. Ben şahsen gayet de takip ediyorum, etmeye de devam edicem. Şu anda takip etmeyen yaşıtlarım var mesela, onlar da mala bağlıyor yaştan bağımsız.

mala bağlamama yol açacak kadar iddialı bir gelişmeye tanık olmayı çok isterim doğrusu.

icat ne olursa olsun o nesilden çok daha kolay adapte oluruz diye düşünüyorum.

Belirli bir yasin uzerindeki kisiler cogumuzda kirsal alandir.

Ben de tum tanidiklarimdan tum yaslilarin oyle oldugunu dusunuyordum fakat istanbuldaki bircok yasli insan her seyi benden daha iyi takip ediyor.

Dolayisiyla yaslandigimizda toplumsal sinif olarak kucuk burjuva veya ustu bi kategoride bulunursak mala baglamayacagiz denilebilir.

Son 50 senede gelişen teknoloji dijital çağ teknolojisi, ondan önceki teknoloji mekanik teknolojisiydi. Yaşlıların mala bağlaması bu yüzden. Arasında aşılması zor farklılıklar var. Biz yaşlandığımızda da böyle bir fark olursa biz de mala bağlarız ama gelişme bu teknoloji üzerinden devam ederse, ki öyle gözüküyor, şaşırırız ama çözmemiz çok zor olmaz kanaatindeyim.

Tabii ki mala bağlarız. En azından ben bağlarım. Birkaç istisna kişi dışında da bağlanacağını tahmin ediyorum. Teknolojinin ortaya çıkış ivmesi bile artan ivmeli ki, ortaya çıkış hızı eskiye göre çok farklı. Onların adapte olacak az şeyi vardı, bizim adapte olacak daha çok şeyimiz olacak. Teknolojilerin ömürleri de kısalacak. Biz adapte olana kadar yenisi gelecek.

Üstelik teknoloji ürünleri pahalı da, vergili mergili. Bu demektir ki fakir kesim hepsine birden yetişemeyecek. Örneğin şu an GoPro teknolojisini bilmiyorum, fakir olmasam bile bütçemi düşününce benim için pahalı. Alıp da kullanamam. Birkaç yıl içinde alma umudum da yok. Eğer bu süre içinde birtakım ürünler GoPro'nun teknolojisinin üstüne gelirse, koparım doğrudan. Ya Kindle, vs. Şu an kolay bir ürün ama onun da üstüne eklemeler olduğunda iptal olacağım. Elimde yok çünkü. Birikimli teknolojiyi takip etmek daha da zor.

Hatırlatırım ki, benzer şeyleri bizden önceki nesil de kendinden önceki nesil de duydu. Onlar da kendilerinden çok emindiler.

benim şu anda bile mala bağladığım durumlar oluyor. mesela şu 3d printer'ları anlayamıyorum. şimdi gençken her şeyi takip edebiliyoruz ve hep öyle olacağını düşünüyoruz ancak insan yaşlandıkça öğrenme yetisi de azalıyor. kafamızın basmadığı çok şey olacak diye düşünüyorum.

daha beter olacağız.
2 yaşında çocukların ipad'e hakimiyeti şimdiden korkutucu.
onların tasarladığı şeylere yetişmek için çok ciddi efor sarf etmemiz gerek.

Elbette gençler ile aşık atamayacağız ama ihtiyacımız kadar kullanabileceğiz teknolojiyi.

Ayrica teknoloji ilerledikce aptalin bile kullanabilecegi asiri derecede basitlestirilmis arayuzler gelistiriliyor. Teknolojiyi kullanmak gitgide basitlesiyor. Ve ulasmak eskisinden daha kolay. Mala baglayan kusagin zamaninda pc ler sadece universitelerde falan vardi mesela. Eskiden elektrigin bile gitmedigi yerlerde simdi insanlarin elinde tabletler var. Bilgisayari zamaninda komut yazarak kullanirken bugun 4-5 yasinda cocuk tasinabilir bilgisayar olan tableti rahatlikla kullanibiliyor arayuz sayesinde. Teknoloji git gide bizimle ic ice oluyor, hayatimizin her alanina girip hayatimizi kolaylastiriyor, attigin adimda her tarafinda teknoloji var. Evdeki esyalar bile birbiriyle koordineli calisir hale geliyor, beyaz esyalarin kablosuz baglantilari var, gittikce de yayginlasacak ve teknolojileri gelisecek. Yani teknolojiden uzak kalmak soz konusu degil, bu yuzden neye ugradagini sasirma gibi bir seyin soz konusu olmasina ihtimal bile vermiyorum.
Onceki kusakla simdiki kusak arasinda fark degil ucurum var adeta. Ozellikle kirsal kesimde buyuyenler icin teknoloji radyo ve tv den ibaretti. O neslin yasi ilerledikce bilgisayar kullanimi yayginlasmaya basladi ama o kusagin cocuklari hasir-nesir oldular bilgisayarlarla, onlarin icin biraz gec idi, daha sonra performansi artan bilgisayarlar ile internetin hizlanmasi ile bilgisiyar hayatin daha fazla alaninda ise yaramaya basladi derken akilli telefonlar vs teknoloji alip basini giderken o eski kusak polisiye filmi yaridan sonra izlemeye baslayip ne olup bittigini anlamayan izleyici gibiydi.
Bundan sonraki kusak icin boyle bir sey olacagini hic sanmiyorum. Teknoloji asla yerinde durmuyor, hatta ivme kazaniyor ama ayni mantikla bu kusagin basina da ayni sey gelecegini dusunebilirsiniz ama her sey cok farkli, bilgi her an her yerde, ulasilabilir vaziyette. Bir parmagindaki tirnak kadar hacimde 128gb veri saklayabiliyorsun, bu veriyi eskisinden cok daha hizli iletebiliyorsun. Oturdugun yerden dunyanin obur ucundaki universitenin kutuphanesine girebiliyorsun. Oturdugun yerden yuzlerce urunun teknik ozelliklerini inceleyip siparis edebiliyorsun, yenileri ciktiginda aninda haber alabiliyor, onlarca kullanici deneyiminden fikir alabiliyorsun hem de aninda.
Bir ivme olabiir ama ote yandan yarisa pistin ortasindan basliyorsunuz.

Edit: arayuzlerin kolaylastigi soylenmis zaten.

ben her devrin adamıyım

;)

ya yazdırsan okur öğrenirler tabii, akıllı çocuklar :)

zamanında elde ettikleri bilgiler şu anda bu bölümlerdeki sınavları verebilmelerine yeter miydi? onu yapamazlardı herhalde. sonuçta onlardan sonra bulunan şeyler hakkında bi bilgileri yok.

adamlar yeniliğe açıklar farklı düşünme yetisine sahipler
bence üstüne farklı yenilikler de getirebilirlerdi

sanki quora'dan araklamadiginiz sorunuz var...

erasmus yapip batili kizlarin gotunden ayrilmazlardi. 500 yil once eglenceli hic bir bok yokken ben de egitime odaklanip bulus yaparim. newton ve darwin abartılmış balondur.

o kadar da çok şey değişmedi aslında kağıt üstünde fizik biyoloji hala aynı gözlem-deney mekanizmaları gelişti sadece.

543253245. olan adam girip bitiriyor, insanda kaç kromozom var bilmeyen biyolog gördüm ben. Dereceyle bitirirlerdi. Ama doğru yerleştir, Newton biyolojiye Darwin fiziğe gitmesin. Yine dereceyle bitirirler gerçi bu ülkede.

viyanaya gelmeden sakalını eline verirler süleymanın, değişken çok tabi ama ev sahibi rome

(bkz: anakronizm)

Osmanlı güçlü bir devlet değil. Çağındaki devletler bok gibiydi. Osmanlı'nın güçlü olmasıyla bunun arasında fark var.

Ayrıca Osmanlı'nın savaş taktiği de "Sen sağı al ben solu. Kıstırırız ortaya hadi yallah." düzeyindeydi. Şimdi gelip bana eğitimleriyle ilgili savaş raporlarıyla ilgili şeyleri gösterip göt etmeye çalışacaklar, ben basitleştirmeye çalışıyorum. Osmanlı'da (Daha doğrusu Türk tarihinde) savaş taktiği yok gibi bir şey.

Roma Yunanların ne kadar piyade taktiği varsa aldı, üstüne bir de kendisi köpek gibi geliştirdi. Roma'yla Osmanlı'yı kıyaslamak Roma'ya değil, insan aklına tarih bilimine mantığa çok büyük bir hakaret.

Roma'nın en güçlü zamanı olmasına falan gerek yok, Galya valisiyken Sezar gitse tükürürdü ağzına.

filmlerde roma'nın taktiği yok deniliyordu ama... birkaç film ve dizide duymuştum. taktik yok. disiplinli ve kalabalık sadece.

osmanlıda bir sürü asker sınıfı var. delilerden tut humbaracılara kadar. topçusu, akıncısı, sipahisi... e bunlar taktik gereği değildir de nedir? "hadi beyler 100 bin kişi olduk önümüze gelene yağıştırıyoruz taktik bu." dediklerini de sanmıyorum. mesela kariyerli bir tarih öğretmenimiz zamanında mısır'da yapılan bir savaşta -büyüh ihtimal ridaniye- bir taktikten bahsetmişti de tüm sınıf ağzımız açık dinlemiştik... ta 15 sene önce hatırlayamıyorum.

bir de teknolojik üstünlük olayı var. osmanlı otlukbeli'den sonra tüfek kullanmaya başlıyor. fatih dönemindeki toplar hakeza... bu teknolojik üstünlükle osmanlı romanın sülalesini sikertir.

attila'nın papayı haraca bağlayıp vatikanı sırf uğursuzdur diye alma imkanı varken almadığını da biliyoruz. demek ki roma da yenilmez değil.

hasılı spartacus siker. crixus ayrılmasaydı şimdi spartacus sezar olduydu.

bu tür ihtimal işleri kesat. zira "böyle değil de şöyle olsaydı" ile başlayan cümleler içinde -belki de- sonsuz ihtimaller barındıracağı için bu muhabbetlerin de önü sonu gelmez.

söz temsil, "az daha sağdan vursam goldü" diyen bir futbolcu, az daha sağdan vurduğunda kalecinin armut toplamaya gideceğini mi düşünüyor? o da az daha sağa yatar, o kadar. bu daha en basiti. işin içine başka ihtimaller de girince...

ayak yorgana göre uzatılır. karşında güçlü rakip olursa sen de kendini ona göre hazırlarsın. etrafın kepazelerle dolarsa kendini geliştirmek için niye yorulasın?

demem o ki bu tür sorular öyle kolay cevaplanacak sorular olmadığı gibi çok su götüren hamurdur da. iyi fantezi romanı çıkar buradan. ha gayret...

"Osmanlı'nın savaş taktiği de "Sen sağı al ben solu. Kıstırırız ortaya hadi yallah." düzeyindeydi" veya "osmanlı habire turan taktiği kasıyordu, bu avrupalılar da amma eşekmiş ha, hep aynı tatktiği yiyorlarmış" vs. diyen kafaya bakma.

osmanlının asıl gücü barutlu silahları etkin kullanmasıydı. avrupa barutlu silahların gücünü anlayana kadar bizimkiler z.kertmişler ortalığı. sonra onlar da etkin bir şekilde kullanmaya başlayınca bizimkilerin fetihleri durmuş zaten.

kısaca ateşli silah kullanma becerisi çatapat oynama seviyesinde olan romayı bizimkiler hoplatırlardı. sebebi daha disiplinli veya daha über-süper olmasından değil, dönemin teknolojisini (ateşli silah) daha iyi kullanmasındandı.

1900 derse indirim yap düz 1500 olsun diyceksin olmaz diycek 1600 diyceksin o 1800 diycek 1700'e anlaşcaksınız, vermezse almıycaksın ondan başka bisikletçimi yok. bisikletten anlamam

edit: bi sonraki duyrunu merakla bekliyoruz swh

Ustayla iletişim kurup sana bi şeyler öğretmesini sağlayabilirsin sanki gibi geldi bana.

okula söylesen de bir şey değişmez adam zaten niyetini belli etmiş sabredeceksin. senden sorumlu kişinin üstündeki bir mevkide tanıdığın varsa ona anlat.

siktiri çekmelisin

kaç yaşına gelmişsin ki mühendislik okuyorsun. ama azarlayan adama tek laf edemiyorsun. devam et sen yer süpürmeye

sikerim stajınızı yakarsan yak de.

aksi takdirde bir ömür boyu içinde ukte kalacaktır.

"hayır" demeyi öğrenmelisin.

yer süpürtmekte iyidir boşver süpür bi kere o lafı yedikten sonra

Stajyere kolay kolay bir iş yaptırmazlar. iş tecrüben yoksa en saçma en alt işlerden başlarsın maalesef. sabır tavsiye ederim.

Kablo açma,tesisat çekme vb. mesleğinle ilgili tüm ameleliği isteyerek yap ama sakın yer süpürme.

el çizimi, boyama, tekstür, maket, 3dmax, autocad, sürekli bunlarla uğraşacaksın.
daima okula elinde kocaman bir çantayla gideceksin.
bitirdikten sonra ofis açamıyorsun sanırım, mimarın imzasına ihtiyacın var.

Mimarin imzasina ihtiyacin yok, ic mimarin kendi imza yetkisi var.

Mimarliginm dallari,devam zorunlulugunun en ust seviyede oldugu bolumlerdir. Her hafta proje icin hocana bir seyler sunman lazim, sonra aldigin kritik kapsaminda haftaya yeni bir seyler getireceksin. Muhtemelen okulda derslere katilmak icin harcadigin zamanin iki katini, belki daha fazlasini projeleri, sunumlari yetistirmek icin harcayacaksin. Haftada 1-2 gun sabahlarsin.

Zor yani. "Devam zorunlulugu olur mu?" diye sorarken, "Acaba okurken ense yapabilir miyim?" diye dusunuyorsan pesin soyleyeyim o okul bitmez.

çok uğraştırıcı bıktım ben allah belasını versin

ustanın nasıl yaptığını bilmemiz gerek bunu cevaplamak için.

destek kullanmadan yaptıysa o iş nanay.

betonsa demir atmıştır bişey olmaz muhtemelen ahşapsa bilmiyorum bi baktırın en kötü birinin başına çökmesin

rahatlıkla çökebilir. yaptığınız evin tüm statik hesaplarını değiştiren bir değişiklik. bunu sadece bir ustayla değil bir de inşaat mühendisiyle yapmanız lazımdı. madem tamir ettireceksiniz sadece ustaya güvenmeyin derim.

evet daha ucuz vergisiz felan gümrükten kaçak yapıyolar bişeyler:)

bu tip şeyerde networking de çok büyük rol oynuyor. Yıllarca lüks araçlar satan gelericilerle komşu ve aile dostu olduk. Benim çocukluğumdan beri gözlemlediğim ünlülerle, parası olan insanlarla zaten iyi ilişkileri oluyor. Adam araba almamış olsa bile geliyor, pohpohlanıyor falan. Bu arkadaş ilişkileri içinde sanırım tercih arkadaştan yana yapılabiliyor dolayısıyla.

m.radikal.com.tr

Bak mesela adam 2 ferrari getirmiş, sadece birinin vergisini vermiş. Aynı plakayı iki arabada da kullanıyor.

Çeşitli yöntemlerle arabanın fiyatını ucuz göstererek daha az vergi ödüyorlar.

www.milliyet.com.tr

paralel ithalat gibi düşün işte.

vergi ve fiyat avantajlarına ilaveten, galeride hazır olan arabayı alıyorsun. yetkili satıcı ise önce siparişi alıyor, 3-4 ay sonra teslim ediyor. bazı arabalarda bu süre 1-2 yıla kadar çıkıyor.

baraj muhabbeti icin su tabloya bakmakta fayda var:

www.secim-sonuclari.com

Arkadas, adam %34 oy aliyor, meclisin %65'ini kapatiyor. yani neredeyse aldigi oy oraninin iki kati bir temsile ulasiyor. akla mantiga sigacak is degil.

2007'de is soyle bir tablo var: www.secim-sonuclari.com

tamam, akp'nin oyu artmis ama yine de aldigi oya oranla cok daha fazla bir temsil sayisina ulasmasi soz konusu. bu isin sirri da tabii ki baraj sistemi. akp'nin 2002 secimlerinden once kaldiracagini iddia ettigi, 82 anayasasi urunu bu sistem, her daim bir cok oyun cope gitmesini saglayarak akp'nin ekmegine yag surdu. akp-mhp ve chp'nin baraji asacagina dair suphe yoktu zaten. herhangi baska bir partinin baraji asmasi, mukemmel olmasa da daha adil bir temsiliyetin meclise yansimasi demek. hani "halkin iradesi" diye bagirip duruyordu ya akp hani? hah iste, sen %34 oy oraniyla meclisin %65'ini idare ediyorsun, neyin iradesi?

hdp'ye %100 guveniyorum diyemem sahsen ama bence meclise girmeleri pek cok acidan guzel bir olay.

koasliyon iktidarı bir partinin mecliste tek başına iktidar olacak sayıda koltuk kazanamaması, daha genel itibariyle meclisin 1/2'si sayıda milletvekilinin kendilerine güven oyu vermemesi durumunda birden fazla parti ile ortaklık kurarak güven oyu alabilecek yeter sayıya ulaşmasıdır. böyle bir şey parlamenter sistemin gerekliliğidir.

10 kişilik sınıfta 3-3-3-1 oy alınırsa. Minimum 6 güven oyunu sağlayacak (çoğunluk) koalisyon hükümeti kurulur. Ha şu da teorik olarak mümkün 1 oy alan adam -Ben hükümet kuruyorum derse ve diğerleri minimum 6 olacak şekilde bu hükümete destek olursa bu da tek başına iktidar için mümkündür .

tabiki günümüz türkiyesinde bu imkansız.

akp kesinlikle kendini baraj altında bıraktı istediği rakam 400'dü 330'u bile alamayınca şu sonuçlarla en karlı çıkan bence akp oldu erken seçime kadar neler olucak iyi izleyin.

merhum Mehmet Ali Birand'ın söylediği, "öcalan birgün meclise girecek" sözünün gerçekleşeceği günü merak ediyorum.

kafa karıştırmaya yönelik bir video. belirli bir amaca hizmet ediyor. apo adi bi herif zaten.

@2006

İyi ama S.Demirtaş ve HDP, Apo'dan bağımsız değiller. Bunu bizzat S.Demirtaş söylüyor.

hdp'ye oy veriyor olmam ile öcalan'ın 16 sene önce söylediği sözler arasında bir bağlantı görmüyorum. o yüzden bu video hakkında bir şey düşünmüyorum çünkü önemsemiyorum.

ekleme: hdpye oy veren herkesin öcalan'ı sevdiğini düşünmeyin. alakası yok. hdp ile hiçbir alakası yoktur tabii ki diyemem, ama hdpye oy vermek demek, öcalanı sevmek ve desteklemek değil. o yüzden umrumda değil bu video

hdp'ye oy verecek olanlara değil de direk hdplilere sorsan kafandaki soru işaretlerine daha net cevaplar alırdın belki. hdp'ye oy verecek biri olarak bu video bana hiçbir şey ifade etmiyor. apo benim önderim değildir, olamaz. benim önder kabul ettiğim insanların teorik olarak çok gerisindedir. hdp'nin mecliste olması gerektiğine inandığım için oy vereceğim, hepsi bu.

normalde hdp'li olmayıo da hdp'ye oy vereceklerin mantığıyla söylüyorum.

hdp'nin barajı geçmesi, akp'nin başkanlık sistemini getirmesinden çok çok çok daha az rahatsız edici, o yüzden zaten herkesin bildiği bu videoların bu şeçim için bir anlam ifade etmeyeceğini düşünüyorum.

zaten hdp'ye bir şekilde oy verecek herkes, hdp'nin - pkk- öcalan'dan tamamen bağımsız olmadığının farkında, zaten en başta parti bunu inkar etmiyor.

stratejik oy kullanacaksın, bu öcalan-hdp şeysi seni çok rahatsız ediyosa, o oyu vermezsin zaten.

arkadaşım ne istiyosunuz bu insanlardan? anlamıyorum gerçekten derdiniz ne yani dağa çıksalar suç siyaset yapsalar suç ne yapsınlar yani? dağada çıkmasınlar siyasette yapmasınlar senin partine oy versinler başka bi isteğin varmı

Bu hdp ye oy verecegim ama ocalan i desteklemiyorum, stratejik oy kullaniyorum diyenler; o adamlar meclise girince hep turk partizani davranislarda bulunacaklar, bolucu hicbir faaliyetleri olmayacak cunku onlar kurtlugu degil, turkiyeyi dusunuyor dimi? Sizler beyninizi nerde biraktiniz Allahaskina? Bu adamlar pkk yi veya her ne haltsa benzerlerini guclendirmeye baslayip, olaylar tekrar patlak verdigi zaman bu ulkede olen her bir sehitten siz de sorumlu olacaksiniz soyliyeyim. Oyle egitim sisteminin sonuclari ileriyi gormekten ve analiz etmekten aciz boyle mal bireyler oluyor iste, yapicak bisey yok.

dün oyumu hdp'ye verdim çünkü denildiği gibi akp den daha az zararlı bu bir. ikincisi Kürt hareketini yalnızca kafası atan bir kurtun terörizme sarmasi olarak görmüyorum. son olarak meclise girmeleri daha yaşanabilir bir Türkiye için gerekli.

normalde CHP ye verirdim çünkü bu seçimde gerçekten hakediyor fakat akpnin guc kaybetmesi, chp nin yuzde 1 oy fazla almasından daha hayatı öneme sahip bu seçimde.

denize düşen yılana sarılır hesabı verilecek hdp'ye verilen oyların çoğu. şimdi kimse kimseyi kandırmasın. hdp'nin kemik kitles yine barajı aşamazdı, ben hdp'ye oy vermeyecek birisi olarak hdp'nin bu seçimde barajı rahat geçeceğini düşünüyorum. hdp'ye oy vermeyenler "ille de türk solu" kafalı insanlar olur.

hdp'ye oy verecek bir kimseyim.
hdp'den de zerre hoşlanmıyorum. hdp'ye oy verme sebebim ayrıca terör yaratan,teröriste sayın diyen,içinde bilimum gerici yobazların bulunduğu bir parti.iktidarın yalakalarıyla bir araya gelip kakara kikiri yapan,geziye mhp kadar bile olsa destek vermeyen bir partinin şuncacık değeri yok gözümde.
peki neden oy vereceğim?
kaos olsun diye. mhp-akp-chp oy verebileceğim partiler değil.daha önce zorunluluktan chp'ye verdim. her seferinde de küfrede küfrede verdim. bu seçimde hdp her ankette barajı çok rahat geçiyor görünseydi yine vermezdim. fakat hdp'ye vereceğim oy akp'nin başkanlık hayaline karşı duracağını düşündüğüm içindir.yarın syriza gibi sözlerinden geri dönebilirler ve kol kola girip gülüp eğlenmeye başkanlık sistemi için birbirini yalamaya devam edebilirler.O zaman da kandırıldım derim,bir daha da oy vermem.

başka bi yerden kirala saçma saçma işler yapmasınlar o ne ya

uber uygulamasını kur, uber xl bir araç çağır ? daha ucuza gelecektir. (gelen araç vito)

uber'i hesapladım 300 lira civarında tutuyor 14 saat için en olmadı onu yapıcam artık.

aerobilet'in transfer desteği var. sizinki de bir nevi transfer.

444 000 3 'ü bir arayın istiyorsanız.
durumu anlatırsanız bir çözüm sunabilirler.

köşe dönmek için kullanan yoktur ama
kısaca hesap işletim ücreti olmayan, eve getirip kartı veren, bi sıkıntı olursa da müşteri hizmetlerine 3 saniyede ulaşabileceğiniz bir sistem
kredi kartını fiziken kullanmıyorum benim tüm ihtiyaçlarımı karşılıyor
banka kartının diğer banka ATMlerinden para çekmekte ayda bir kere ücreti yok
bi de bazı kampanyaları oluyor onları çok insanın ilgisini çekiyor
bence tek eksiği sanal kart (kredi kartı özellikli bir araç) özelliği olmaması o da olsa internetten bilet şu bu alırken de kullansak tadından yenmeyecek.

Asıl moda oluşu çıktıktan 1 sene sonra yaptıkları internet alışverişinin 20%'si iade kampanyası başladı. Bir de yemeksepeti kampanyası da dikkat çekiciydi.

bilisim caginin tr'deki gelecegini iyi koklayan akilli adamlar tarafindan gelistirildi bu konsept ve bunlar ilk turkiyede bu sekilde. moda olmasinin sebebi de bu. yani dukkan kiralayip, sube acmadiklari icin bu sabit maliyetleri olmadigindan arkadaslarin saydigi avantajlari saglayan urunler cikardilar piyasaya. o da sozluk ortaminda herkes internet ve bilgisayar kullanicisi oldugu icin populer oldu.

kredi çekmeyi kolaylaştırırmı peki? gerçi kredi faizleri yine aynı bok

Enparanın faizleri garantiden çok çok daha iyi, yapı krediyle aynı, halk bankası biraz daha iyi olabilir ama tam emin değilim. Halk bankasından bile şu yönüyle öne çıkıyor, sigorta ve dosya masrafı yok. Eğer geliriniz varsa, bir işte çalışıyorsanız çok kolay kredi çekebilirsiniz enpara.com'dan üzerime 25000 tl kredi varken hiçbir banka kredi vermezken enpara 17000 tl verdi. Hemen başvurup size ne kadar kredi vereceğini de öğrenebilirsiniz ayrıca.

@niye ama banka karti 3d secure sunan alisveris siteleeinde kredi karti gibi kullanilabiliyor. Internet uErinden alisveris yapabilirsin bir cok siteden

havale ve eft ücreti yok derken?
başka bankaya para aktarırken ücret kesmiyor mu yani?

@exlibris

bazı yerlerde enpara geçmiyor sanal kart gibi birşey lazım oluyor gerçekten.

@fatihkkk

evet hiçbir ücret alınmıyor o işlemlerden.

havale, eft, hesap işletim ücreti zaten yıllardır kuveyttürk'ten alınmıyordu. yüksek faizleri ve kampanyaları için hesap açtım ben.

klasiktir yazalım:

Appstore, Itunes, Android, Steam gibi ortamlardan aylık 25 TL'ye kadar iade kampanyası güzel. 50 TL mal alıyorsun yarısı iade, her ay 1 kere.

ben havale eft için kullanıyorum sadece. seneye vurunca 200-250 lira cebimde kalıyor.

Alınır hobi yapılır daga tasa vurulur evlat gibi sevilir biraz para yer

Tahmin edebildiğim kadarıyla bu araçlarda enjeksiyon sisteminin olabilmesi imkansız. Karbüratör ise ilkel teknoloji ile çalışır. Benzin deposunda kalın bir hortum vardır ordan da 4x4 olarak pipetle kola çekermiş gibi çeker.
Bunun yanında parçası bulunur mu ? Anlayan ustası bulunur mu ? Bunlar da problem. Bütçe az diye alıp da ayırdığınız bütçenin de fazlasını harcamayın derim. Ayrıca 40 yaşında aracın kaportası, yürürü, motor durumu nasıl olur bilinmez. Büyük risk.
Bu tarzda ısrarcıysanız Lada Niva bakın derim. Hemen hemen aynı fiyata daha küçük motorlu, daha ekonomik, 20-25 yaş daha genç..

Petrol ofisin varsa al.

olm bunlar tüplü lan hep o kadar yakar mı lan ?

tavsiyem dizel olanlarından almanız tabi binek araç gibi yakmayacaktır ama cüssesine göre fazlada yakmaz hazır yapılı olanlardan birtane alabilirsiniz belki ama iyi anlayan biriyle hareket etmeniz daha doğru olacaktır 110 veya 130 lar benim daha çok hoşuma gidiyor bilmiyorum tabi konfor aramayın fiyatlar çok yükselmiş yanlız tam mevsimi ya

tatlılığa bak swh www.sahibinden.com

şahin doğan alma tabi ama bunu da alma. çok yakar ve ilk arızasında aldığına pişman olursun. ikinci araba olarak alınır garajda beslersin haftasonu çıkar gezersin süper olur ama her gün kullanılmaz güvenilmez.

bütçe ne kadar ona göre tavsiye verebiliriz burda? bir de arazi aracı mı olmalı illa?

Eski defender 90 lar artik alinmaz halihazirda en duzgun toplanmisi bile gecekondu gibi.anca bir tane ellenmemisini bulup restore edersin guzel olur ama dogan sahin diyince o butcelerde cildi tahris eder.o yuzden alinmaz.ama 10-12 liralara 1989-92 defender 110 alinir.askeriye cikmasidir,dosemesi falan duzgunse alinir binilir ama sehir icinde bazen zor olabilir.butce belliyse sahin dogan bir tanedir.renoda olur.

Parçasını bulman imkansızdır. Balatasını bile bulamazsın. Ayrıca muayeneden geçirmesi çok zor olur..

bütün parçalarını bulabilirsin muayeneden de geçirirsin, emek x zaman x para istiyor sadece. sallamayalım lütfen arkadaşlar

bi ders için çektirdiğim 200 sayfalık renkli fotokopi, yaklaşık 90 lira felan vermiştim. normal bişeye versem bu kadar koymaz o bastırdığım kitabı bi kere açıp okumadım. acayip koymuştu niye renksiz çıkartmadım diye 2 gün tribe girmiştim. öğrenciye 90 lira her türlü koyuyor da bu apayrı koymuştu :d

annemlerin zoruyla bi gömlek aldım ama hiç sevmedim aslında ve bi kez bile giymedim. ucuz bi şey de değildi üstelik.

Yoğurt makinesi.

geçen saat aldım 1,300 liraya evde biyerde takmıyorum

dvd player. bir kere bile kullanmadim.

Ay yüzeyinden Sea Of Tranquility manzaralı arsa. Domates yetiştirecektim :/

Sıkı itiraftır.

Lisede iddaadan 5 liraya 90 lira kazanmıştım, gidip aynı bir patron gibi 250 kontör aldım, sony ericsson k300i telefonumla wap'tan phonerotica'ya girdim, iki tane 128*96 piksel çözünürlükteki erotik video için 150 civarı kontörümü yedim. Zor yıllardı.

saçımın rengini değiştireceğim diye kuaföre gittim, beş sene evvel toplamda bin liraya yakın para verdim, yanmış ve mecburen kısacık kestirilmiş saçlarımla kalakaldım en sonunda. kuaför sucks!

Stilistlik kursuna gitmiştim, 2006 civarında 3 bin lira falan vermiştim, bütün çalıştığımı kursa veriyordum ve eğitim çöptü resmen. Hala içim acır.

Dvd player +1

Kaz tuyu uyku tulumu, Dagci cantasi, kask vs. Bir haftalik yemesi, icmesi, ekstra harcamasiyla birlikte bir yurtdisi gezisi parasi kadar gitti hepsine. (Kullanacak zamanim yok malzemeleri:)

Columbia'nin fileden yapilmis gereksiz ayakkabisi.

O gun musait miyim diye bakmadan aldigim ucak, konser vs. biletleri.

"o ne çirkin bir şey lan" diye düşünüyorum.

sokağa çıkmadığım için hiç görmedim ama çok çirkinmiş, saçmasapan şeyleri moda yapma şeysinin bir parçası. görsem dikkatimi çekmezdi yine de, fotoğraf olarak görünce çirkinmiş diyorum.

hahaha der meister +1 mağaramdan çıkmadığım için hiç görmedim.

Ben de erekekim ben de yorum yapıcam : çok çirkin sakın almayın kızlar.

kötü

bi erkek olarak söylüyorum, kışlık bi modeli yazlık yapmışlar gibi beyazı moru su yeşili güzel renkten kurtarıyo sadece

eww

dengesiz olur bu, koşaman.

önceliklerim farklı galiba, bilemedim.

kötü. ayrıca sanki biraz:

(bkz: amish)

kosarak uzaklas. (bu ayakkabilar olmadan)

kötü