[]

üniversite düzeyinde amerikan futbolunun bu kadar yaygın olması

neden? en az 10-12 üniversitenin takımı var mesela ki bunlar alt seviye. direkt süper lig, 1. lig filan da var. ucuz ve kolay erişilebilir desem öyle de değil ekipmanı pahalı, sahası farklı (gerçi futbol sahası kullanılabiliyordur muhtemelen). benim birader de heves etti bizim okulun takımına girmek için, anladığım kadarıyla bayağı komünitesi de olan bi oyun.

derdim sporun kendisiyle değil, yakından takip etmemekle beraber superbowl'u filan izlerim, kurallarını az çok bilirim ama çok daha yaygın ve kolay erişilebilir sporlar varken amerikan futbolunun bu kadar popüler olması enteresan geliyor bana. neblim hiç üniye başlayan adamın basket takımına girdiğini görmüyorum. keza futbol veya hentbol, voleybol... buz hokeyini saymıyorum hadi o cidden maliyetli bir spor, kolay değil tutması.


 
Amerikan futbolu bence süper bir oyun, amerikan futbolundaki heyecan adrenalin "tatmin duygusu" ne basketbolda var ne futbolda, başlayan da bunun için başlıyordur muhtemelen. ben sırf bununla ilgili filmleri izleyerek kurallarını falan çözmüştüm ara ara da açıp izlerim Youtube'dan. Bunun dışında bu işlere girenler tabii ki gelir olarak üst seviyede ya da buraya yakın ailelerin çocukları, ulaşılabilirlik pek sorun olmaz diye düşünüyorum ama öyle olmasa da kiralık ekipman kıl yün olayları vardır herhalde, yapan yapıyor işte bi şekilde.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (31.05.23 14:30:03) 
Çünkü eğlenceli, vurdulu kirdili lol
Ne hentbol ne voleybol ne futbol testesteron dolu genç erkeklere bir rugby bir amerikan futbolu duygusu verir.

  • logisticsmanager  (31.05.23 14:33:55) 
Amerikan futbolu turkiye’de sadece universite seviyesinde (ve sonrasinda) var; yani aslinda universitede herkes beginner olarak basliyor. Bu yuzden bu spora (ve takima) girmenin daha kolay oldugunu dusunuyorum. Genelde universite duzeyinde basketbol veya voleybol oynayanlar gecmiste de bu sporlarla ugrasiyor oluyorlar. Bu yaygin sporlara universitede baslayip ligde oyanayacak kadar yukselmek daha zor bence. Daha rekabetci.

-ki beni bilirsin, dogustan bir steelers fani olarak en sevdigim sporlardandir. Ama ben zevkinden cok, baslama seviyesinin esitliginden dolayi oldugunu dusunuyorum.
  • eileengray  (31.05.23 15:04:07 ~ 15:10:36) 
[]

oy kullanmamak ve asker kaçağı olma durumu

oy kullanmayanlarla ilgili yorumlarda bu ifadeye rastlıyorum hep. işte hastası var, yaşlısı var, asker kaçağı olduğu için gitmeyenler var şeklinde. ben zamanında bıraktığım okulun mezun göstermesi sebebiyle, yanlışlıkla kaçak durumuna düşmüştüm. bundan aylar sonra, şehirlerarası otobüs yolculuğundaki gbt kontrolüyle haberim oldu.

asker kaçağı olan biri neden bu sebeple oy kullanmaya gitmesin ki, kimse gbt kontrolü yapmıyor. benim kaçırdığım bir detay mı var? hani müşahitlerin yetkisi var diyeceğim ama ben elektronik cihaz bile görmedim, seçmen listesinden adını bulup imza atacağın yeri hazırlıyorlar sadece. nerden bakacak ki kaçak olduğuna?


 
saçmalık. sanki polis tutup götürüyor. oy kullanırken farkedilecek bir şey de değil asker kaçaklığı durumu. asker kaçaklığının sadece para cezası var artık.


  • jelly bear  (28.05.23 11:00:58) 
yalan söylüyor veya bilgisi yok


  • neira  (28.05.23 13:25:24) 
eskiden asiz gercekten kolundan tutup goturdugu icin insanlarda boyle bir korku yer etti. uzun yillardir boyle bir uygulama yok ama o korku insana yetiyor.

dedigin gibi kacak tespiti icin bir mekanizma yok. kisaca jelly +1 neira +1
  • nibba  (28.05.23 16:59:28) 
oy kullanırken askere alınan birisini görmedim açıkcası


  • kondansator  (28.05.23 17:00:41) 
[]

2000'lerin başında türk basketbolunu takip edenlere bir sorum olacak

94 doğumluyum. çocukken basketbol delisiydim, o zaman lig maçları açık kanalda olduğu için de hep izlerdim. şimdi aklıma geldi, o dönemlerde sanki "normal sezondaki iki maçı da kazanan takım, olası play-off eşleşmesine 1-0 önde başlar" gibi bir kural vardı... emin değilim ama. doğru mu hatırlıyorum? eğer öyle hatırlıyorsam saha avantajı ve fikstür nasıl oluyordu mesela? bu bahsettiğim aralık 2000-2008 arası herhangi bir zamandan olabilir. böyle bi şey var mıydı yoksa ben mi uyduruyorum?




 
Vardı öyle bi kural. Şimdi Maçkolikte 2009/2010 sezonuna baktım. Efes ilk turda erdemirle oynamış 2 maç yapmış, ligde iki maçı da kazanmış Efes.

Fener ilk turda Bornova bld ile oynamış (belki o zamanki ismi farklıdır takımın), üç maç oynamış, ligde bir galibiyet bir mağlubiyet var Bornovaya karşı.

İki seride de mağlubiyet yok her iki takım da tüm maçlarını kazanarak çıkmış. Yani efes 2 maç kazanarak tur atlarken fener 3 maç kazanarak atlamış.

Muhtemelen fikstürde son maçı iptal ediyorlardır ama emin değilim
  • nundu  (20.05.23 17:42:00 ~ 17:42:50) 
www.habervesaire.com bu linkte paragrafta avantajı yazmışlar. iki maçı alınca 1-0 önde başlarken, lig bitiminde takım sıralama olarak da öndeyse ev sahibi avantajını da kazanıyormuş, böylece 3 maç değil 2 maç kazanarak finale çıkıyormuş. ben de yıllardır basketbol izlememe rağmen unutmuşum tamamen böyle olduğunu.


  • hypathia  (20.05.23 17:46:41 ~ 18:04:45) 
Aa evet hatirliyorum bu kurali. Final serisinde bile gecerliydi. Hangi yil kalkti bilmiyorum ama.


  • hlot  (20.05.23 18:08:32) 
Gayet yerinde bir kuraldi, devam etmeliydi, ligde rakibini 2 macta yenen takimin bir zahmet seride avantaji olsun. Koca sezon bosa oynaniyor resmen


  • speedy  (20.05.23 18:13:19 ~ 18:14:52) 
iyi de sezonu ustte bitiren takim zaten daha gucsuz takimla eslesiyor ve saha avantajina sahip oluyor.

1-0 baslamak playofflarda hic heyecan birakmaz. 5 mac oynanacagina 2 mac oynanip seri bitebilir. ee nerede playoff heyecani?
  • baldur2  (21.05.23 03:02:31) 
speedy+1
Olimpiakos ligde bir mac 27 sayi, bir mac 20 sayi fark yaparak yenmis Fener'i. Sen gel bir daha 0-0'dan seri baslat, is mi bu simdi? Bir baska sacmalik da 2 mac birinin evinde, sonraki 2 mac otekinin evinde oynaniyor olmasi Euroleague'de. Bir orda bir burda oynat iste karsilikli.

  • neck_and_neck  (21.05.23 10:18:19) 
[]

sigarayı bırakma ilaçları

merhaba,

bunları parasını verip eczaneden alabiliyor muyuz? öyleyse fiyatları nasıl, sizin öneriniz var mı deneyip memnun kaldığınız? reçete gerekiyorsa eğer hangi branşa gitmek gerekiyor?

3-4 yıl önce konusu geçtiğinde duyurudan birisi sağolsun kendi kullanmadığı sakızları göndermişti. gerçekten saçma derecede kolay bir şekilde bırakmıştım ben onlarla. isteği ciddi ölçüde kesmişti.

daha önce iki kez bir yıla yakın süreler bıraktım ve hem sakızlı hem aniden kesip hiçbir desteğe başvurmadığım süreç hiç fena olmadı ama şu an yapamıyorum, neden bilmiyorum. çok daha kötü hissediyorum, 2-3 saat ötesine geçme fikri bile aşırı korkunç geliyor. tek başıma beceremeyeceğim gibi. üzerime ilaç atın plz.

 
champix, zyban, qsmok antidepresan sınıfı ilaçlar var piyasada, champix toplatıldı yakın zamanda belki reformüle edilip tekrar sürülmüş olabilir bilgim yok.

mhrs üzerinden sigara bırakma polikliniğine randevu alıp uygun tedaviyi ücretsiz alabilirsiniz, nikotin bandı (flaster) veya ileri bağımlılıklarda ilaç tedavisi reçete edilebiliyor,

yok ben uğraşmayayım derseniz eczaneden ilaç/tedavi ve fiyat bilgisi edinebilirsiniz, muvaffak olmanızı dilerim şimdiden, başarılar.
  • omerff  (18.05.23 01:19:21) 
çok yan etkisi var ilaçların, bantları denediniz mi deriye yapışan? ben bant ve olips mentoll şeker ile bırakmıştım.
bant aşırı yardımcı oluyor, olipste o istek geldiğinde atıyorsun ağzına oyalıyor.
1 gün dayansanız 2. gün çok rahatlıyorsunuz düşünmeyin sürekli oyalayın kendinizi,
  • eja  (18.05.23 09:08:24) 
bulunduğun ilçede sağlık merkezlerinde birimleri oluyor, bir de sağlık bakanlığının bıraktırma hattı var.

ben aradım bunları tiryakiyim ama az içiyorum. az içen tiryakiyim. sadece muhabbet ortamında arka arkaya içiyorum. normalde 10 tane içerken öyle bir durumda 2 paketi deviriyorum.

bana yaklaşımları ''içmen kuzum içmen yavrum'' kadar oldu. dedim ilaç vs onları daha ileri seviyede veriyoruz dediler. dedim ben irademle bırakamıyorum şu anda desteğe ihtiyacım var. manevi destek verebiliriz başlangıçta dediler. sağolun deyip kapattım telefonu.
  • not sure if serious  (18.05.23 14:56:54) 
alo 171'i arıyorsunuz veya mahallenizdeki ketem'e gidiyorsunuz, ben sigarayı bırakmak istiyorum diyorsunuz. size ücretsiz qsmok ve nikotin bandı veriyorlar.


  • halanne  (18.05.23 16:56:41) 
ilacı kendiniz de alabilirsiniz. devlet eliyle almak oldukça meşakkatli. uzun uzun yazmyacağım ama 3 sene önce bu maceraya atıldım. sigara bırakma polikliniğinden randevu aldım. bir dizi gerekli / gereksiz test yapıldı. doktor "champix" yazdı. reçeteyi normal eczaneden alamıyorsunuz. toplum sağlığı merkezinden almanız gerekiyor. ancak bilin bakalım toplum sağlığı merkezinde ne yok? evet bildiniz adı geçen "champix" isimli ilaç.

o yüzden ilacı kendiniz alın. eczacıya danışın.
  • sgly  (18.05.23 22:37:33) 
[]

google chrome başlangıç sayfası değişmiş, kaldıramıyorum da

erkek kardeşime sınavda kullanması için sadece bir gün vermiştim bilgisayarı. kendisi "ben bir şey yapmadım" diyor ki zaten bilgisayar işlerini benden daha iyi bilir ama o yapmadıysa ne oldu anlamıyorum.

joygames diye bir site olmuş başlangıç sayfası. kaldırmaya çalıştığımda ise "tarayıcınız kuruluşunuz tarafından yönetilmektedir" diyerek engelliyor.

ben bunu ilk kez erasmus'ta fark etmiştim. yurdun ağına bağlandığım için öyledir diye düşündüm. hala öyle görünüyor ve bazı değişiklikleri yapamıyorum. gerçek anlamda kuruluşa filan da bağlı değilim, evde oturuyom.

bu başlangıç sayfasını nasıl değiştiririm veya kuruluş tarafından yönetilme olayını nasıl sonlandırırım? tarayıcıyı ele geçirdiler de yıllardır mal gibi kullanıyoz mu öyle yoksa?

 
resetleme yapabiliyorsaniz o baslangic sayfasini sifirliyor. su asagidakini adres cubuguna yapistirip reset'e basin. sifreler, yer imleri, gecmis filan silinmiyor bununla. diger her sey sifirlaniyor.

chrome://settings/resetProfileSettings?origin=userclick
  • supergirl  (17.05.23 22:13:36) 
[]

turknet modem iade ederken diğer iki cihazı da veriyor muyuz?

yarın evi boşaltıyorum, anca aklıma geldi. malum bu arkadaşlara telefondan ulaşılamıyor, destek kaydı açıp sormak istedim ama hata verip duruyor. ben modemi kendilerinden ödünç almıştım, hizmet bitiminde geri verecek şekilde. bunlar duvara bir tane minik cihaz yapıştırdı, bir diğer minnak oğlan da modeme bağlı. açıkçası ne işe yaradıklarını bilmiyorum, ilk kez gördüm jdfjdfk.

gece nöbeti sona erdi, cihazı turknet'e geri teslim ediyoruz, modemin yanında bu ikisini de koyacak mıyız? nette biraz baktım da "hayır sadece modem yeterli" diyenler olmuş. bilemedim.


 
Modem ve Gpon cihazını teslim etmeniz lazım, ama 3. derken neyi kast ettiniz anlamadım?


  • John Bloor  (12.05.23 17:07:16) 
modem haricinde bahsettiğim iki zımbırtı şunlar hocam,

1: prnt.sc

2: prnt.sc

ikincisi modeme bağlı, alıp götürülür ama diğerini duvara sabitlediler. şimdi bunlardan hangisini modemle birlikte teslim etmem gerekiyor? duvardakini de sökeyim mi?
  • mark greg sputnik  (12.05.23 17:28:20) 
hepsini fiber hat farklı bir sistem 2 parçalı oluyor.


  • deepex  (12.05.23 18:29:29) 
[]

sodexo'daki parayı nakde çevirme yöntemi - beyin fırtınası yapalım

arkadaşlar selam,

bir arkadaşım yurtdışında yüksek lisans hazırlığında ve sodexo kartında 8 bin liradan fazla para var. kendisi bunu kullanmıyor. nakde çevirmek ve dövizde tutmak istiyor haliyle. yalnız şirket sadece restoranlarda geçerli olacak şekilde vermiş kartı. marketler bildiğim kadarıyla komisyon karşılığı yapıyor bu işi ama sanırım restoranlar yapmıyor. öncelikle yaparlar mı, bu konuda bilginiz var mı onu sorayım.

sonralıkla bu parayı nakde çevirmek için başka neler düşünebiliriz, aklınıza bir şey geliyor mu? ben mesela kardeşimle beraber yemek siparişlerimi sodexolu yerlerden vereyim dedim, hani onun kartından alıp kendisine para verelim ama o şekilde yeterli olmayacak. ikimiz bir ayda taş çatlasa 2 bin lira sipariş veririz ki şu ara o da pek mümkün değil.

böyle 5-6 madıfakır bulsak aslında kartı kısa sürede patlatmak mümkün olur ama işte benim hiç öyle tanıdığım, güvenebileceğim biri yok. yani adama derim, sodexo'dan yer yemeği, parasını göndermez filan. o sorun.

aklınıza gelen yöntem var mı?

 
Teknik olarak çevirme mümkün olur mu bilemem.
Ama o meblayı kısa vadede bitirebilecek birinden yardım istenebilir.

Mesela maddi durumu iyi olup; tek seferde 1000 tl hesap bırakabilen birileri için birkaç haftalık bir gider...
4 kişilik bir aile iskender yediğinde bunu ödüyor mesela.

Ona uyguna okutabilirsiniz.

Sonuç: yakın çevrenizde zengin araştırın :) bol şans
  • gadlemler  (10.05.23 18:53:12) 
türkiye için konuşuyorum, herhangi bir sodexo geçerli esnaf lokantasına gitsin. komisyon %10.


  • dirildimde geldim  (10.05.23 21:53:26) 
[]

ankara'da uygun fiyata bavul alınabilecek yer önerisi

var mıdır?

yani şu an zaten büyükçe bir bavula gerekiyorsa 1000+ lira da veririm bavulcular duymasın ama ucuz yollu bi şeyler denk getirebilirsem güzel olur. bayağı kallavi bir tane ya da iki taneye ihtiyacım olabilir. bu meret gerçekten pahalı. aslında sadece bir seferlik idare etse bile yetecek, o açıdan çok kaliteli bir ürün aramıyorum. istanbul'da mesela laleli'de şov yapardım ama ankara'da o tarz yer var mı bilmiyorum. nerelere gidem?


 
Watsons'tan 1000 liraya aldım büyük boyu 1 ay kadar önce. Daha uygununu Şok'ta gördüm sanki 600 civarı mıydı ne.
Edit: Şok değildi galiba ya bim de olabilir.

  • Amaranta ursula  (08.05.23 00:09:59 ~ 01:09:17) 
Sıhhiye pazarının arka sokağından bir yerden üçlü set almıştım kabin boydan hayvani boya kadar, böyle tekerlekli yandan sürüklemeli bir model. Üç yıldır kullanıyorum hâlâ da aynı durumdalar. Şu an için yaklaşık fiyat veremem ancak üç yıl önce üçüne 200 lira vermiştim diye hatırlıyorum ve o zamana göre de cidden çok uygundu. Pazar da yanlış bilmiyorsam perşembeleri kuruluyordu, denk getirebilirseniz hem pazara hem çevresine bi bakabilirsiniz.


  • marjory  (08.05.23 00:41:41) 
Aradığın yer ulus hisarpark caddesindeki cantacilar çarşısı. Hatta adı kılıçay çantacılar çarsısıydı sanırsam. Orası da tıpkı lalelidekiler gibi bir yer. Alt kattaki dükkanlar daha ucuz falan..


  • primetime  (08.05.23 02:58:56) 
[]

taksim'in renkli siması cenk (buse) abiye niye kimse sahip çıkmadı?

malumunuz özellikle son yıllarda sosyal medyanın etkisiyle bu tarz insanlara kol kanat gerenler oldu. aklıma gelen en yakın örnek cihangir reyizle bir milyoncu mehmet. detaylarına vakıf değilim ama sanırım o civardaki esnaf filan sahip çıkıyor, yerine göre oturup karşılıklı aşık atışması bile yapıyorlar.

lubunya reyiz ise gözümüzün önünde eriyip gitti adeta. 10-15 yıl önce çok daha iyi durumdaydı bu adam. anlattıklarının ne kadarı gerçek orasını bilemiyorum tabii ama üzerine düşülse, tedavi görse filan bu kadar kötü olmazdı sanki. videolarını çekip yayınladılar, üzerinden bissürü prim yaptılar... kimse sahip çıkmadı mı bu adama? çıktılar da kendi mi istemedi ne biliyim?

adam korkunç hale gelmiş, konuştuğunda gözlerindeki korkuyu ve acıyı görüyoruz artık. eskiden saçmasapan konuşurdu gülüp geçerdik de son zamanlarda belli ki kötülemiş durumu. bu adamı niye kimse arkadaş bellemedi yahu, erkeksi lezbiyen diye mi? yoksa istanbul'un zalımeyliği mi?

lan şu gün ben kafayı yesem bütün ankara seferber olur arpamı suyumu vermek için. şu adam koskoca istanbul'da gözümüzün önünde eriyip gitti resmen. durduk yere içime dert oldu.

 
Bu kişi çok ileri düzey. Sağlıklı iletişim kurmak mümkün değil bence.


  • dissendium  (05.05.23 19:38:19) 
Herkes yaşam savaşinda.


  • kimilolo  (06.05.23 05:56:46) 
Yapilabilecek en iyi yardim hastaneye yatisinin saglanmasidir. Tedavi gormedikce daha kotu olur boyle hastalar. Sonu intihara gidebilir


  • Slynmaster  (06.05.23 15:06:20) 
[]

tang, nazo gibi tozlu içecekler artık yok mu?

belki çocukluk nostaljisi bilmiyorum ama bazen canım acayip çekiyor bunları. türkiye'de zaten içecek konusunda çeşit pek az. kola, fanta, gazoz, şurup gibi tadan tuhaf mavili-pembeli bazı şeyler vs... bazen buz gibi suya tang yapıp içeyim diyorum amma lakin ki öyle değildir.

bu tarz tozu dök karıştır içecek yok mu artık? ben ne online marketlerde ne de süpermarketlerde görebildim. sektör bitti mi?


 
Eskisi gibi bahsi geçmiyor ortalıkta.

Bu arada "link" adında içeçekte vardı.
Bu videodan sonra onu da gören yok sanırım:

m.youtube.com
  • diyecevaplandı  (04.05.23 21:17:06) 
link duruyor daha geçen gün içtim, hatta kapağını değiştirmişler iyi olmuş


  • mark greg sputnik  (04.05.23 21:21:11 ~ 21:21:22) 
  • Mirket  (04.05.23 21:25:57) 
Nazo var ya reklamını gördüm yakın zamanda.

Off Tang harikaydı hergün 1 litre içerdim. Kola falan halt etmiş cidden. Aşırı pratik, serinletici, gazı kaçtı derdi yok vb.
  • msb  (04.05.23 23:14:03) 
Nazo, Mahbuba ve Altunsa markalı içecekler var.
Genellikle internetten alıyoruz. Şu anda en hesaplısı Altunsa.

  • pro9it9is9  (04.05.23 23:21:15) 
a101'de var markasini bilmiyorum
en son iki sene once aldim sanirim iyi hatirlattin :))))

  • nibba  (04.05.23 23:29:37) 
[]

seçimle ilgili kocaeli milletvekili sorusu

malum asıl olay cumhurbaşkanlığı olduğu için ben diğer kısmı tamamen unuttum. ikametgah adresim kocaeli. son günlerde "tip'e versem boşa gider mi?" tarzı tartışmalar gördüğüm için merak ettim. kocaeli için durum nedir? herkes kendi adayıyla mı girdi? akp'ye karşı en güçlü aday kim olarak görünüyor şu an için şehirde? kimseyle siyasi tartışmaya girmek niyetinde değilim, ben kendi adıma yıllardır "bu ülkenin seçimle yönetim değiştirilebildiğini, demokrasinin varlığını hatırlaması lazım" diyen birisiyim, o yüzden stratejik kullanacağım. karşılarındaki en güçlü aday %3 oyuyla turşu bidonu olsa onları seçerim. bu noktada İYİP mi daha güçlü CHP mi acaba? büyükşehri en son CHP almıştı diye hatırlıyorum, o yüzden sanki onlar daha mantıklı ama adayları pek tanımıyorum işin açığı.




 
  • freebird5406_2  (04.05.23 00:48:13) 
çok teşekkür ederim. o zaman chp'ye verelim boolum.


  • mark greg sputnik  (04.05.23 00:51:31) 
Kocaeli'de en son genel seçimde (2018) yurtdışı oyları dağıtıldıktan sonra HDP ilk kez vekil çıkarmıştı da o baya olay olmuştu milletin dilinde. 2019'da CHP yok abi, İYİP girdi, ama AKP'li başkan seçildi hem de baya açık ara farkla falan.

Başkanlık seçiminin il bazında bi anlamı yok. Orada KK'dan devam edebilirsin.

MV listelerine de bakma bence, İYİP'in adayı şu eleman mesela: www.youtube.com

HDP'nin adayı da Gergerlioğlu.

Bunların seçilebileceğini sanmam. CHP'nin adayları iyi ama.
  • plutongezegendegilmi  (04.05.23 01:05:00) 
Chp izmit belediyesini kazandı son seçimde, Fatma Hürriyet Kaplan izmit belediye başkanı. Büyükşehir akp'de ama hâlâ. Tip'in ordan vekil çıkarması zor gibi, kılıçdar/chp ikilisi iş yapar


  • nundu  (04.05.23 08:48:04) 
[]

vücut geliştirme ve sağlık konusu

şimdi haftanın 5 günü spor salonuna giden, yediğine içtiğine dikkat eden adam tabii ki cips yiyen obezden iyi durumdadır muhtemelen. mevzu o değil. merak ettiğim şu: steroid filan basmadığı takdirde AMATÖR OLARAK vücut geliştiren kişiler genel olarak standart vatandaştan daha sağlıklı mı?

bunu şu yüzden soruyorum: konu ne zaman beslenmeye gelse özellikle bulking dönemi için paso pirinç pilavı-tavuk göğsü görüyorum. tamamen kasları geliştirmeye ve büyütmeye yönelik bir beslenme anlayışı da çok sağlıklı olmazmış gibime geliyor.

fiziksel estetik ve sağlık anlamında en dengeli spor türü nedir sizce? yani yogasından tutun kalisteniğine "dur la spor yapam" diyen insanın tercih edebileceği bir milyon tane şey var ama atıyorum sağlıklı kabul edilen akdeniz diyetinin ihtiyaçları karşılamayacağı disiplinler söz konusu.

müsabık olma niyeti olmayan fakat "sıradan vatandaş"tan farkı olsun isteyen insanın seçebileceği en güzel yol sizce ne olur? bu tabii ki kişinin isteğine, beklentisine bağlı farkındayım; powerlifting seven adamla halı saha tercih eden insanın yönelimi aynı olmaz ama genel olarak soruyorum.

ben vücut geliştirmeyi teorik bilgi olarak severim vücudu tanıma konusunda, kendim gtüm yiyip de ağırlığın altına girmiş birisi değilim. bu anlamda müziğini de sevdiğim için mesela roger baptist abiyi severim ama herif kaslı maslı olsa da daha 60'ına gelmeden 75'lik dedeler gibi duruyor misal. ha onun kendi tercihidir, kaslı ve büyük görünmeyi tercih etmiştir o ayrı mesele ama neblim kaslı, güçlü, yakışıklı, ayu gibi olayım fakat aynı zamanda sağlığımdan ödün vermeyeyim diyen biri için ne daha iyi misal?

bu arada tekrar altını çizerek söylemek istiyorum ki ben burada "farklılık" yaratmaktan söz ediyorum. yani evet sağlıklı yağ-karb, bolca protein, fiziksel aktivite vs. vücuduna yapabileceğin en iyi şey budur ama bu seni sağlıklı yapar, farklı yapmaz. atıyorum powerlifter ya da kalistenikçi adamla aynı düzeyde olmasın. ben ondan bahsediyorum.

 
Vücut geliştirme bi spor değil bana göre, kas kütlesini arttırmak da bir spor değil, sağlığa da doğrudan etkisi çok yok, yani şöyle yok: Kanser olacaksan olursun 50 yaşında öleceksen ölürsün 30 yaşında kalp krizi de geçirebilirsin spor yapıp sağlıklı beslendiğin zaman, haftanın 5 günü spor salonuna gitmen bunları engellemez ama kas kütlesini artırmanın da kendine göre avantajları var; işte kas-iskelet sistemin daha sağlıklı olur yaşlanınca iki büklüm olmazsın cinsel performansın bir süre daha idare eder yaşıtlarına göre ya da altına işemezsin belki kas kontrolü yapabildiğin için. Yani günde 1 kilo pirinç yiyen bir insan bu işi sağlık için yapıyorum derse inandırıcı olabilir mi bro mantıksız yani. Bak böyle diyorum ama 200 kilo squat yapıyorum ona rağmen diyorum bunu, geçirdiğim sakatlıkları saysam buradan Fizan'a yol olur, böyle sağlık mı olur. Sağlık için yapıyorsun çık yürü işte diyetine dikkat et haftada birkaç gün orta seviye direnç egzersizi yap bitti gitti. Onun dışında sağlıklı yaşam büyük oranda genetiğe sonra çevresel şartlara sonra yediğine içtiğine en sonda da fiziksel aktivitelere bağlı.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (01.05.23 23:49:54) 
Daha sağlıklı diyorum ben.

Psikolojik etkisi yadsınamaz. Daha mutlu hissettiriyor. Ağırlık çalışan herkes pilav - tavukçu değil bu arada (bkz : ben) - sağlıklı beslenip kas kütleni arttırmak mümkün. Roger Baptist'e baktım, adam anabolik steroid / PED'ler yüzünden yaşlanmış. Genetiğin kötüyse bu performans yükseltici ilaçların bir başka yanetkisi de hızlı yaşlanma oluyor malesef.

Haftada 4 gün ağırlık çalışma + 2 gün düzenli tempolu yürüyüş + 1 gün evde yoga / pilates kombosunu yapan biri kronik bir rahatsızlığı yoksa ülkedeki epey büyük bir kesimden daha sağlıklıdır. Dünyanın obezite oranında lider ülkelerinden birinde bu bile çok fazla ama neyse.

Kas kütlesini arttırmanın, yağ oranının mantıklı bir seviyede tutmanın, ağırlık çalışmanın (yüksek stres yüklemeden) kemiklere pozitif etkisi gibi bir sürü avantajı da mevcut.
  • Stoneface  (01.05.23 23:57:48) 
Vücut geliştirmecilerin beslenme sistemi, sağlık için iyidir. Ama öyle bulk dönemi şişeceğim sonra yağları yakacağım kaslar bana kalacak diye düşünmeden, ihtiyacın olan kaloriyi, makroları düzenlenmiş bir şekilde almak en sağlıklısı.

Vücut geliştirme bence bir spor değil, zaten sağlıklı bir şey de değil. En basitinden yaşlanınca ortaya çıkacak eklem ve kalp problemlerine gebe bir şey olduğunu düşünüyorum.

Sporun sağlıklısını yapacağım diyorsan yüzme, orta mesafe koşu, pentatlon, dekatlon, oryantiring gibi sporlara yönelmeni öneririm.
  • Mirket  (02.05.23 00:01:01) 
5 yıldır falan halter çalışıyorum. Bir sürü sakatlığım var
Sayesinde ama hala seviyorum.
Ve devam ediyorum. Ağırlık hissini sevince vazgeçmesi zor geliyor. Zamanında 1 sene vücut ağırlığı ile çalışmış karın kası yapmıştım. En güzel zamanlardı. Çok zor geliyor şimdi kilo fazla yağ fazla çünkü vücut ağır. İstiyorum tekrar o kafaya girmek. En sağlıklısı ve en keyiflisi bence. Eklemleri gereksiz zorlayıp vücudu fazla yormak mantıklı gelmiyor 40 yaşından sonra
  • hasmetizm 2046  (02.05.23 00:25:42) 
Yaptığın işin adına ne dediğin önemli. Vücut geliştirme dersen bunun anlamı şu olur: estetik, yağsız, kaslı ve damarları belirgin bir görünüm elde etmek için her şeyi yapmak. Vücut geliştirmenin olayı görünümdür. O yüzden de mesela izole çalışmalar önemlidir. Çünkü herhangi bir sebepten daha küçük kalmış bir kas olmamalıdır. Hepsi dengeli görünmelidir. O işte amaç sağlıklı olmak değil yani.

Sen ağırlık kaldırmalısın. "Ağırlık çalışıyorum" ya da "ağırlık kaldırıyorum" demelisin. Dil aklın aynasıdır. Ağzından ne çıkarsa ona yönelirsin. Amacın sakatlanmadan ve doğru teknik ile, en yüksek mobilitede en yüksek ağırlığı kaldırmak olmalı. Eklem ağrısı hissettiğinde durmayı bilmelisin. Bu işin idman kısmı. Beslenme kısmında ise yağ, karbonhidrat ve proteinin hepsinin önemli olduğunu bilip, denemeler yaparak kendine en uygun makro oranını bulup ona göre diyetine uymalısın.

Sanıyorum ki bu şekilde ölümsüz olabiliriz. İnşeallah yani. Benim hedefim 80 yaşında ağırlıksız 20 tekrar squat yapabilmek. Olursa torunumla koşabilmek.
  • alperz  (02.05.23 07:44:57) 
[]

kredi ve kredi kartı tuhaflığı

bugün sırf verecek mi diye merak ettiğimden enpara'ya 2000 lira kredi başvurusunda bulundum. vermedi. kredi kartı istedim. 30 BİN LİRA LİMİTLİ kartı onayladıklarına dair mesaj geldi. benim 6 bin lira limitli bir başka kartım var ki ben şu an öğrenciyim, aylık kılçıksız gelirim de 6-7 bin lira filan. kendi işim var ama başvurularda işyeri adresi olarak sadece ilçe yazıyorum hani detay bile vermiyorum.

bu son yılların politikası mı? kredi kartı verelim, patlatırlarsa patlatsınlar, nasılsa kendileri ödeyecek diye? çünkü hatırlıyorum 10 sene kadar önce gelire bağlıydı bu. 1000 lira maaşı olan adamın her biri 3 bin lira limitli üç tane kartı olamıyordu.

ben bunu zaten kullanmam tövbe estf geldiği gibi ya limit düşürür ya da kırar atarım, ortalama gelirimin nerdeyse beş katı limit var. manyaklık.

bana 24 ay vadeyle 2000 liracık vermeyen banka neyime güveniyor da her ay 30 bin liraya kadar delebileceğim kart veriyor? valla arayıp "siz napıyosunuz lan manyak mısınız" diye sorasım geldi, çok acayip değil mi bu?

 
iyi de 30 bin limitli kredi kartı 2000 tl krediden her türlü iyi.
çünkü taksitli nakit avans faizi 1.36 iken kredi faizleri özel bankalarda 2 falan.
kredi kartı genel olarak krediden çok daha rahat veriliyor.
  • jelly bear  (26.04.23 18:01:08) 
yok ben banka açısından merak ettim zaten. yani bana vereceği 2000 lira. geri 2400 lira olarak alıyor. vadesi 24 ay. ben bunu hiç ödemesem bile onlara zararı olmaz. halbuki 30 bin liralık kartı ben aynı gün içinde patlatabilirim. gerçi tamam bu da onlara koymaz ama sayısal olarak bakınca banka açısından BANA bunu vermeleri daha riskli değil mi? o açıdan tuhaf geldi.


  • mark greg sputnik  (26.04.23 18:05:59) 
kredi kartı kullanmak ilk aşama.
kredi daha sonra çıkıyor.
hayatında hiç kredi kartı kullanmamış insana kredi çıkması zor bu yüzden.
  • jelly bear  (26.04.23 18:08:22) 
[]

alkol toleransı hk

merak ettiğim ve anlaşılabilir sebeplerden dolayı kendi üzerimde denemeyi hiç istemediğim bir şey var. şimdi malum alkol, vücudun tolerans geliştirdiği bir şey. hiç içmeyen iki birada yamuluyor, alışık veya şüşko olan 10 birada devrilmiyor vs...

merak ettiğim şu: bir insanın 70'lik vodka devirip etkilenmeyecek toleransa ulaşması fiziksel olarak mümkün mü? yoksa o aşamaya gelene kadar ölür mü insan?

neden aklıma takıldı: görüyorum mesela adam alkolik, gerçekten alkol tüketmeden fonksiyonu yok, ciddi sorun haline gelmiş. ama bu insan bile sürekli sarhoş geziyor. yani uyuşturucu gibi "artık bu yetmiyor, daha fazlasını içmem lazım" durumu pek yok. yerine göre 3-5 bira içince bile sapıtıyor.

bu toleransın bir sınırı var mı insan vücudu için? neblim bi' 35'liği fondip yaptıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam eden birini gördünüz mü örneğin?

 
metin akpınar'ın tam 3 gün süren rakı sofrası hikayesi var.

6:20'den itibaren sofranın başlama hikayesini,

9:14'ten itibaren de bünyesinin bilimsel olarak nasıl dayandığını anlatıyor.

youtu.be
  • onemoremile  (24.04.23 18:10:26 ~ 18:11:15) 
Merakını gidereyim bro ama önce sistemin nasıl çalıştığını anlatayım: Alkol toleransının aslında kiloyla yaşla kılla yünle çok ilgisi yok. Sen alkol aldığında alkol karaciğerde önce endoplazmik retikulum sayesinde parçalanır (endoplazmik retikulum ne işe yarar diye hep sorulur) sonra alkoldehidrogenaz isimli bir enzim sayesinde sindirime uğrar, düzenli alkol tüketen bir kişide bu ADH enzimi sayıca artar ve alkolün seni etkileme süresi azalır ve tolerans gelişir. Yani karaciğerde ne kadar ADH olursa o kadar tolerans sahibi olursun, alkol aldıkça da bu gelişir. Yani bunu şöyle düşün: Ağırlık çalışıyorsun kaslara hasar veriyorsun sonra protein+karb alıyorsun kasların iyileşip büyüyor, onun gibi. Sen de alkol aldıkça bu enzim artıyor ve toleransın yükselmeye başlıyor.

İkinci olarak da düzenli alkol aldığında beyindeki gaba isimli nörotransmitterlerin etkisi artar, bunu kabaca açıklamak gerekirse bu beyindeki kimyasal bir maddedir ve alkolün uyarıcı etkisini inhibe eder, yani etkisini azaltır, yani sarhoşluk etkisi azalır. Yine düzenli alkol tüketince bu gaba isimli inhibitör transmitterlerin etkinliği artar uyarıcı transmitterlerin etkinliği azalır, bu da yine ilk maddede olduğu gibi toleransı yükseltir. Ha bu sonsuz bir eylem midir diye soracak olursan teknik olarak evet, yani sürekli 70'lik vodka devirirsen bir noktada noktaya erişirsin ama o noktaya gelmeden önce muhtemelen alkol zehirlenmesinden ölürsün.

Burada sana rahmetli ses sanatçısı Amy Winehouse'u hatırlatmak isterim, öldüğü gece kanında 4,16 promil alkol çıkmıştı ve alkol zehirlenmesinden ölmüştü, hiç heveslenme yani bu işlere.
  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (24.04.23 18:14:47) 
yok abi zaten alkolik olup ölmek gibi bir niyetim yok, ben meraklı adamım, ondan işin bu kısmını merak etmiştim. detaylı açıklama için teşekkür ederim. metin akpınar'ın sohbeti de çok tatlıymış, hiç görmemiştim daha önce.


  • mark greg sputnik  (24.04.23 18:18:48) 
Ruslar zaten anlattığın gibi değil mi. Ailede alkol kullananlar vardı, var. Zamanla o noktaya ulaşabilirsin ama bu yıllar sürebilir. Bir de düzen önemli. Haftada bir kez içiyorsan o noktaya hiç gelmeyebilirsin.


  • dissendium  (24.04.23 18:48:23) 
yok yav ben hiç öyle rus görmedim, en alkolikleri bile 50'lik vodkayı devirince yerlere düşüyordu.


  • mark greg sputnik  (24.04.23 18:56:11) 
35ligi devirip devam eden cok gordum.
mevzu hem antrenman hem de genetik, yani sadece antrenman yetmez.

  • cooperr  (24.04.23 19:21:38) 
O alkolik ben olmusum sanirim. 35lik votkayi bitirip devam ediyorum. İkinci 35’ligi almaya tekele gidiyorum onu da bitirince iptalke. İptalke dedigim baya koltukta sızmaca yani. Fondip falan gibi seyler yapmam efendi gibi iciyorum dumduz. Alt ast degerlerim falan baya kotuydu en son gastroenterolog senin karaciger b.ku yemis hafiften yavrucum, boyle gidersen sirozun yollari tastan demisti. Bakalim gorucez


  • vedatchilipeppers  (24.04.23 19:27:23) 
kas ve yag miktari da onemli diye biliyorum. yag coksa cok carpiliyorsun. kas coksa az…


  • alperz  (24.04.23 19:29:48) 
[]

bakırköy'e kapatma mevzuları (psikiyatri-psikoloji)

iyi akşamlar,

ülkemizde bu olay nasıl işliyor? belli bir kanunu, yolu yordamı var mı? ben özel kliniğe gidiyorum mesela. söyleyeceğim herhangi bir şey halk arasında bilinen adıyla "akıl hastanesi"ne yatırılmama sebep olabilir mi? olursa nasıl olur? gittiğim yer basbayağı ofis çünkü yani kapısında polis bekleyecek hali yok. prosedür nasıl işliyor?

mesela yabancı bir tanıdığa sordum, onun iki günlük tecrübesi var. zamanında intihar etmeye kalktığı için gelip almışlar. onunki intihar girişimi ama. arkadaşının ihbarı sonucunda iş üstünde yakalayıp direkt hastaneye götürmüşler. hem ülke hem de olay farklı.

bizde nasıl oluyor bu? speedy mustafa gibi "BANA NUTELLA ATTILAR, BEN BIÇAK ATTIM" diye kudursam misal süreç nasıl işliyor?

tamamen merakımdan soruyorum bu arada kendimi ya da başkasını öldürmek gibi bir niyetim yok. terapiste de sorarım ama zaten vaktimiz kısıtlı o kadar para veriyoruz, oradan yemek istemiyorum.

 
Bildiğim kadarıyla bir şekilde hastaneye götürülürsen acil serviste psikiyatri doktoru varsa muayene eder, yatışına karar verebilir. Yattığın yer de psikiyatri servisi oluyor doğal olarak. Kapatılma gibi bir şey yok aslında. Sadece hastaneye yatırılmış oluyorsun. İşin içine bıçak girerse polis de girer. Dosya adli vaka olur. Adli vaka olunca işin içine hukuk giriyor zaten. Başına nöbetçi bile dikebilirler.


  • dissendium  (22.04.23 23:25:03) 
ben de bildiğim kadarını söyleyeyim, psikotik isen yatırabilirler. bipoların ileri halleri, şizofreni gibi durumlarda ailenin kaymakamlık yardımıyla hastaneye yatırma hakkı var. bir de dediğin gibi intihar girişiminde ya da isteğinde yatışın verilir.


  • anna sun  (22.04.23 23:45:41 ~ 23:46:08) 
Bu arada yüksek güvenlikli adli psikiyatri servisleri ayrı oluyor. Her hastanede yok. Orada cidden zapt-u rapt altına alınabilir kişi.


  • pembe mezarlık  (22.04.23 23:51:09) 
yatırılmanı gerektirecek bir rahatsızlığının olup olmadığını ancak doktorun bilir. öyle bir durumdaysan zaten sana bunu söyleyecektir. daha ileri bir durumdaysan bu durumu bildirebilir.


  • paintov  (22.04.23 23:52:09) 
@paintov,

abi zaten öyle bir durumda olmadığımı kendim de biliyorum ama mesela ben kalkıp "birini öldürcem, kafama koydum!" desem alıp götürürler mi onu merak ediyorum. majör depresyon geçmişim var, okb de var ama çok şükür kafa hala yerinde, yani gayet normal ve sağlıklı olarak iletişim kurabiliyorum. sadece kendine zarar veren denyonun tekiyim.

ben mesela kalkıp şiddet eğilimli bi şeyden bahsetsem gizli bi düğmeye basıp ekipleri mi çağıracak yani o kısmını anlamıyorum. dediğim gibi bunları tamamen meraktan soruyorum, gerçekte kimseye zarar vermek gibi bir isteğim yok ama ilaçların biraz fazla "enerjik" yaptığını düşünüyorum açıkçası, neblim gidip atış talimi yapasım filan geliyor tuhaf tuhaf. durduk yere "aa deli bu" diye içeri tıkmalarından korkmuyorum desem yalan olur.
  • mark greg sputnik  (22.04.23 23:56:35) 
Psikiyatri servislerinde bir açık ve bir de kapalı taraf vardır. Ayrıca kapalı olan tarafta hücre tipi koğuş odaları da vardır.
Hangisinde yatacağına, kendine ya da başkasına zarar verme veya kaçma olasılığına karşılık hekim karar verir.
Hatta buralarda kullanılan ve google'da aratırsan nasıl bir şey olduğunu görebileceğin 'Deli Gömleği' adında çok işlevsel bir giysi de vardır.

Bir de o servislerde hastayı karyolaya bağlama konusunda uzman, özel ve iri hastabakıcılırla kıyafet üzerinden ışık hızında sakinleştirici iğne vurabilen hemşireler vardır.
  • Mirket  (23.04.23 00:04:09 ~ 00:33:09) 
Hastayla anlaşıp yatış verme olayı da oluyor.
Gidip ben sıkıntılıyım diyorsun, doktor bir süre seni serviste yatıralım diyor, çantanı hazırlayıp gidiyorsun.

  • vizivozo  (23.04.23 00:51:32) 
oraya bir şekilde ulaştıysan doktor yatırır ama asıl mesele oraya gitmek

çünkü kendi ailen dahil hiç kimse seni zorla bir yere götüremez
ancak çevreye zarar verici davranışlar sergileniyorsa polisin devreye girme hakkı var
eğer kendi halinde saçmalıyorsan ambulansa bile zorla bindirilemezsin teorik olarak

yine ancak ailen ve sağlık görevlileri haline acıyıp zor kullanırsa, bir şekilde sakinleştirici iğne yersen gidersin
  • bir soru sorcam  (23.04.23 12:19:57) 
bir durumun varsa bunu mutlaka doktora anlat. hastaneye yatman dışarıda birine zarar vermenden daha iyidir. evet tehlikeli olmadığın müddetçe yatırılmazsın ve düğme falan yoktur. ama hastaneye tıkılma, kapatılma gibi düşünme. hastaneye normal hasta gibi yatıp tedavi oluyorsun. sen doktoruna deli doktoru diyor musun? bu da öyle bir şey.


  • paintov  (23.04.23 12:51:19) 
yakınlarının senden çok şikayetçi olmaları lazım. tanıdığım bolca vaka var. hemen hepsi yattı hastanede. adana'da yatan bile var. ikisinin eşleri şikayetçi oldu, birinin annesi.


  • sanemz  (23.04.23 15:12:26) 
[]

türkiye'de ziyaret etmeye değer mezarlık var mı?

"ne alaka" diyenler olabilir. zamanında arkadaşımla lviv'deki liçakiv mezarlığını ziyaret etme şansımız olmuştu ki yolu düşen herkese tavsiye ederim. bakın ben inançsız insanım. oraya gidene kadar affedersiniz gtümüz çıktı bizim, ayakta duramıyorduk. kapısına kadar geldik, büfeden kahve aldık, "geri dönsek mi" diye düşündük; hani daha içeri girip gezmesi ve geri dönmesi imkansız geliyordu.

yalnız oraya girince öyle rahatladık ki resmen ruh olup uçtuk. arkadaşım da aynı fikirde. hani yalnız olsam diyeceğim ben çok sapıttım ama yok. ki kendisi bana kıyasla çok daha rasyonel, makul, dengeli birisidir. oradaki hikayeleri okumak, o kadar "ölü"nün arasında saatlerce dolaşmak yıllar sonra bile asla unutamadığım, müthiş etkili bir anı olarak kaldı aklımda.

benzer tarzda türkiye'de gidilip görülebilecek mezarlık yahut şehitlik öneriniz var mı? ben işin tamamen "ölümlü" olduğunu hatırlama, hafifleme, mental öğrenme kısmındayım bu arada. kimin yattığı önemli değil. ha orada hikayeleri, fotoğrafları varsa daha iyi elbette. o daha yardımcı oluyor.

bizim mezarlıklarımız inanılmaz iç boğucu maalesef, özensiz. ama güzelleri de vardır herhalde. nerede onlar?

 
Anamgillerin evi.

Mutfak penceresi musevi mezarlığını görüyor. Çocukluğumdan beri o büyük çam ağaçları altındaki süslü, resimli taşlarda garip bir huzur buluyorum. İnsanı inanılmaz an’da hissettiriyor. Sadece rüzgar ve kuş sesi oluyor. Maalesef musevi değilseniz girmeniz mümkün değil ama :’)
  • ruhen hastayim ben  (22.04.23 21:47:53) 
lviv'deki mezarlığa ben de gittim. evet ilginç bir yer ama sizin gibi etkilenmedim ben. :)

öneri olarak da konya üçler mezarlığı diyorum.
  • naksidil  (22.04.23 22:00:24) 
Eyüp Sultan Mezarlığı güzel bildiğim kadarıyla. Aşiyan Mezarlığı da ünlü. Bence atmosfer görmek istiyorsan Çanakkale'ye git. Ben gitmedim ama hikâye arıyorsan orada bulabilirsin.


  • dissendium  (22.04.23 22:16:15) 
çanakkale'ye gittim ya, hatta orası hariç diye ekleyecektim ama vazgeçtim. müthiş ortam kesinlikle, ona sözüm yok ama zaten askeri tarih meraklısı biri olarak yeterince gördüğüm bir yer. o açıdan aslında şehitlik de kabulum elbet ama sivil mezarlıkları daha ilgi çekici buluyorum.


  • mark greg sputnik  (22.04.23 22:17:22) 
Sivil mezarlık arıyorsan aslında arkeoloji müzelerine de gidebilirsin. Kocaeli ve Sakarya'da Bizans lahitleri var. Bayağı işlenmiş lahit görünce yetkili bi abimizmiş diyorsun. Bu da farklı bir bakış açısı katabilir.


  • dissendium  (22.04.23 22:20:52) 
Karacaahmet mezarlığı
dünyanın en büyük mezarlığı.

  • deepex  (22.04.23 22:21:19) 
Aşiyan+1
Ankara - Cebeci Asri saatlerce gezmek istemiştim.
Listemde Ankara - Karşıyaka mezarlığı var.
Edit: Çanakkale de güzel.
  • Amaranta ursula  (22.04.23 22:21:38 ~ 22:22:04) 
ahlat selcuklu mezarligi gorulebilir ama o tarafa yolunuz duserse. ben gittigimde baya sasirmistim, cunku atalarimiz eski inanclari ve yeni inanclarini harmanlamislar. bir mezar tasi yapmislar sanirsin orhun kitabesi.


  • duyulmasi gerektigi kadar  (22.04.23 22:31:34) 
Lvivle kiyaslanmaz ama eskiden haydarpasa ingiliz mezarligina giderdik ilk aklima o geldi


  • ala09  (22.04.23 23:04:04) 
Antakya mezarlığı, cebeci asri mezarlığı Ankara


  • primetime  (22.04.23 23:24:49) 
Amcamın eşi Tokatlı, zamanında bu düğün dernek kıl yün işleri için Tokat'a gittiğimizde yolumuzun üstünde ahşap/tahta mezarların bulunduğu bi mezar yeri vardı, benim hayatımda gördüğüm en gizemli yerdi. Yani duruyor mudur bilmiyorum bize bunların 150-200 yıllık olduğu söylenmişti o zamanlar ve bayağı çürümeye yüz tutmuştu, çok enteresan bir yerdi.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (22.04.23 23:55:06) 
ankara karşıyaka mezarlığı 1. ve 2. kapı arası fena değil.


  • theseachange  (23.04.23 01:12:09) 
[]

ankara üniversitesi'nde vizesine girilmeyen dersin finaline

girilebiliyor mu lisans için? yönetmeliğe baktım ki farklı sebeplerle zaten aşinayım kendisine maalesef ama bununla ilgili net bir şey göremedim açıkçası.

bizim okulda vize yüzde 30, final 80 öneme sahip. evet yüzde 110. yani gereken notu finalde alamasan bütte alırsın o yüzden şansımı denemek istiyorum. öyle bi şansım yoksa hiç zorlamayayım djfd


 
bundan 10 yıl önce girmiştim. vizeye girmezsen vize= 0 yani mantıken finale girmeye bir engel yok.finalden 100 alsan puan 80 yapar, geçersin. ama bunlar hep kağıt üstünde ve gerçeği yansıtmayan pembe hayaller.


  • AWD  (22.04.23 01:47:03) 
[]

şu kesit bir şarkıdan mı? öyleyse bulabilir miyiz? özellikle björk'çüler

arkadaşlar björk muhipleri cemiyeti bilir belki ricardo lopez denen manyağı. onun son videosunda arkada böyle tırıtım tıs tak giden çok güzel bir melodi var. shazam bulamadı. björk şarkısı mı? öyleyse hangisi? buldurabilir misiniz?

archive.org (hassas içerik sona doğru)

burada 9'uncu dakika, 30'uncu saniyeye alabilirsiniz. oradan itibaren çalan tıstık tıstık şarkı. björk'ün mü?

edit: sanki onun ya. sesini çok benzettim ben ama kendisini dinlemişliğim pek yok.

 
Björk- Human Behaviour: youtu.be


  • Amaranta ursula  (17.04.23 23:44:19) 
[]

edgar allan poe & stephen king

epic rap battles'ı görünce aklıma geldi.

poe okuduysam bile hatırlamıyorum. niyetim vardı hep aslında ama nereden başlasam bilmiyorum. türkçe çevirisini beğendiğiniz, önerebileceğiniz eserleri hangisi? bir de asıl merak ettiğim... bu abinin yazılarının insana havale geçirmiş gibi hissettirdiğini biliyorum. psikolojik olarak çok iyi bir noktada değilken okusak etkiler mi, çok üzülür müyüz?

ikinci olarak stephen king önerir misiniz? ben açıkçası "ürün" gibi kitap çıkaran yazarlara pek sıcak bakmıyorum ama habire klasik filan da bir yere kadar işin açığı, bazen akıp giden kolay kitaplar güzel oluyor. onun önerebileceğiniz bir romanı/serisi vs. var mı? açıkçası polisiye, paranormal olaylar vs. çok ilgimi çekmiyor ama dediğim gibi bazen gerçeğin dışına çıkmayı seviyorum, hikaye tutarlı ve ölçülü olduğu sürece fark etmez. GEYM OF TIRONIZ'ı çok sevmiştim mesela son birkaç sezon hariç; hani gerçek hayatta olmayan şeyler var ama öyle güzel yedirmişler, öyle güzel tasarlamışlar ki bağ kurabiliyorsun. hani ankara semalarında ejdarha görsem şaşırmayacağım. o türdeyse bu abiyi de okumak isterim. sizin öneriniz olur mu bu hususta?

 
stephen king konusunda tavsiyelerim var. ortaokulda ilk sadist'i okumuştum öyle sevdalandım kendisine. sadist paranormal bir kitap değil. onun dışında gerçek hayatla harmanlanmış bilim kurguyu sevdiğimden onun tarzını çok seviyorum. yakın zamanda onun kara kule serisini bitirdim, çok da keyif aldım bunda tabii paranormaller cirit atıyor dans ediyor. yine bilimkurgu olmayan aklıma gelen ateş yolu diye bi kitabı var. azrail koşuyor var yine paranormalsiz. ama yeşil yol, o, hayvan mezarlığı vs asıl popi kitapları hep paranormal öğeli.


  • pide  (13.04.23 17:20:50 ~ 18:16:53) 
Aziz nesin'in güldürmemesi gibi poe'da artık korkutmaz/germez bence. Zaman değişti.


  • vizivozo  (13.04.23 20:20:48) 
[]

kardeşimin bilgisayarı modemi görmüyor, sebebi ne olabilir?

internette biraz bakındım ama dalga geçer gibi antin kuntin bariz cevaplar dışında bir şey göremedim.

ben interneti geçenlerde yeni bağlattım. kendim sorunsuz erişim sağlıyorum farklı cihazlardan.

kardeşim cep telefonundan bağlanabiliyor. bilgisayarda ise wifi diğer tüm ağları görmesine rağmen benim modemi görmüyor.

bunun sebebi ne olabilir? yani düşünerek eleyeyim diyorum nereden tutsam elimde kalıyor. diğer bütün cihazlar gördüğüne, bağlandığına göre modemden veya ayarlardan kaynaklı olmasa gerek. e diğer taraftan çocuğun bilgisayarı da diğer tüm ağları görüyor, sadece bizimkini görmüyor. nasıl şeyapabiliriz bunu, fikri olan var mı?

 
benim laptoplardan birine aynısı oldu. yeni bağlattığım ağı görmüyor.


  • abi bi dizi buldum on numara  (11.04.23 08:35:22) 
bilgisayarın üzerinden de ayar yapabilirsiniz ama çok karışık bir iş. kolay yolunu söyleyeyim, modemin wireless ayarlarından kanal kısmına bakın. otomatikte ise 11. kanala veya 9. kanala alın. öyle deneyin. bazı ağ adaptörlerinde oluyor.


  • delidir yakalayin  (11.04.23 09:01:33 ~ 09:02:12) 
aklima ilk gelen sey modemin 5ghz olup kardesinin bilgisayari eski oldugu icin 5ghz desteklememesi
modem ayarlarini bir karistir bakalim sadece 5ghz mi acik? 2.4ghz de ac sonucu soyle

  • nibba  (11.04.23 09:26:47) 
2.4 de açık. kanal işini bilgisayara geçince deneyeceğim, teşekkürler.


  • mark greg sputnik  (11.04.23 09:42:09) 
Bu kanal işi biraz daha karmaşık. Farklı ülkelerde ve bölgelerde farklı kanallar var ve bazen bilgisayar bölgeye karar veremezse etraftaki sinyallerden bölgeyi seçiyor ve ona göre kanal aktive ediyor.

Bizin bir range extender vardı, çin pazarı için üretildiği belli çünkü priz girişi bile farklıydı. Bu range extender açıkken arkadaşımın laptopu kendisini çinde sanıp bizim modemi görmüyordu. İnternete bağlanacağı zaman gidip onu prizden çıkarıp öyle bağlanıyordu.

Eğer sizde de öyle bir şey varsa, onu deneyin. Eğer yoksa modemin ve bilgisayarın bölge ayarlarının doğru ayarlandığına emin olun. Bölgeler arasında bazı kanallar örtüşüyor, o kanalları seçmek de iş görür ama kalabalık bir kanal(çevrenizde herkes 11 kullanıyorsa mesela) seçerseniz hızınız yavaş olur.

Listesi şurada var kanalların ve bölgelerinin: en.wikipedia.org
  • bk  (11.04.23 10:05:59 ~ 10:07:33) 
5Ghz wifi bağlantısı veya kanal olabilir arkadaşların dediği gibi. ABD'den gelen laptoplar kanal konusunda uyum sağlayamayabiliyor. Böyle bir durum varsa modem ayarlarından kanalı elle ayarlamanız gerekiyor.


  • PoscheN  (11.04.23 11:14:31) 
kanal değişikliği de işe yaramadı maalesef.

ekip bağlantıyı yapmaya geldiğinde iki tane küçük cihaz getirmişti. birini duvara yapıştırdılar, diğeri modemin arkasında. ben ilk kez görüyorum bunları hayatımda :) bunlardan biri range extender olabilir mi? kablosuz modeme uzak sayılabilecek mesafeden 110mbps aldığım oluyor (normalde benim paket max 100) o açıdan makul geldi bana. ben ama hangisi nedir bilemediğim için kontrol etmekten de çekindim açıkçası, halbuki bomba mı ulan bu yanlış kabloyu çekince patlasın ama yok.
  • mark greg sputnik  (12.04.23 01:49:18) 
onlar ont cihazı. fiberden, utp'ye dönüştürür sadece konumuzla alakası yok yani :) o halde tek çözüm wireless kartının ayarları ile oynamak. modelini bulabilirsen bir bakayım sorunun nedenine.

modelini, denetim masası, sistem özellikleri, aygıt yöneticisi üzerinden ağ adaptörleri kısmında görebilirsin. intel veya realtek'tir zaten.
  • delidir yakalayin  (12.04.23 08:57:44) 
ağ bağdaştırıcıları kısmında bir ton şey var ama en tanıdık gelenler şunlar oldu,

qualcomm atheros ar956x wireless network adapter

realtek pcie gbe family controller

bunlar işimize yarar mı? :/
  • mark greg sputnik  (12.04.23 18:34:57) 
qualcomm atheros ar956x

ağ bağdaştırıcınız bu. araştırdığım kadarıyla bu kart 5 ghz wireless netwoklerde sorun yaratıyor. ilk olarak şu driver'ı deneyin

dlcdnets.asus.com

olmadı modem'den 5 ghz'i tamamen kapatın. sadece 2.4 kalsın.
  • delidir yakalayin  (13.04.23 08:47:06) 
[]

instagram kullananlar - siz de "baby don't hurt me" kaslı abiyi

görüyor musunuz?

ya işin komik tarafı ben hayvan gibi gülüyorum da bunlara. reels, keşfet filan paso bununla doldu bende. bakıyorum her yorumda insanlar "niye her şeyde bu adam var" yazmaya başlamış. yüz yıldır internet kullanıcısıyım gerçekten böyle kısa sürede ortalığı kasıp kavuran, "kaçınılmaz" hale gelen birini görmemiştim.

bir kez bile görmüş olanlar zaten kimden bahsettiğimi anlayacaktır. allaşkına siz de bu dayıyı görüyor musunuz paso? hayır insta az canavar değil tamam beğendiğin, kovaladığın içerikleri ön plana çıkarıyor ama ben bunu beğenmeden önce bile sürekli görüyordum. bu ne lan ahahaha

 
bahsettiğin içerik hangisi bilmiyorum ama evet sen baktıkça daha fazla karşına çıkartıyor. ama sadece sen değil takipt ettiklerin de bakıyor demek ki


  • paintov  (11.04.23 02:02:50) 
Dünyanın her tarafından seninle aynı zevklere sahip insanları seninle eşleştirip, onların ilgi duyduğu türden içerikleri sana da sunan bir platform.

Bahsettiğin gibi görünce tanıyacağım kaslı bir abi hiç görmedim mesela.
  • Mirket  (11.04.23 10:13:48) 
[]

magnezyum ve diğer takviyeler

merhaba dostlar,

"vücudumuzu perişan etmek; ağır hastalık, felç ve ölüm riskini arttırmak için nasıl yaşamalıyız?" sorusunun yürüyen cevabıyım ne yazık ki. hayatı minimumda yaşıyorum, müşkül durumdayım. yalnız son 8-9 gündür venatura'nın, kutusunda "magnezyum sitrat ve p-5-p (vitamin b6)" yazılı haplarından atıyorum akşamları. hem uykumu daha verimli hale getirdi hem de eskiye kıyasla belirgin ölçüde daha az mayışık hissediyorum.

böyle olunca umut ışığı belirdi içimde, "lan belki bi şeyler eksik, tamam sağlıksız yaşıyorsun ama yağını suyunu alsan en azından bu kadar kötü hissetmeyebilirsin" dedim. bu minvalde,

1) bu belirttiğim ürün iyi midir? daha iyisi var mıdır? takviyelerde hep "şunu almayın o işe yaramaz, şu daha verimlidir" gibi öneriler görüyorum, ondan soruyorum.

2) önerebileceğiniz, faydasını gördüğünüz başka takviye var mı? zamanında b12'm aşırı düşük çıkmıştı mesela ama en yakın yer bile bana uzak geldiğinden gidip iğne olmamıştım. muhtemelen hala çok düşüktür. bunun için mesela işe yarar takviye var mı? iğne için her allahın günü hastaneye gitmek zor geliyor :/

 
B12 çok fark ettiriyor. Yıllardır düşük seviyem. Her gün gidilmiyor. Sadece 5 gün her gün gidiyorsun. Sonra haftada bir kez 5 hafta, sonra sadece ayda bir kez gidiyorsun. Ben acilde yaptırıyorum. Düşükse mutlaka bundan başla. Beni yaşayan ölü durumundan kurtardı çok kez.

Destek olarak veriliyor mu bilmiyorum ama bende folik asit eksik çıkmıştı. Folik asit hapı içiyorum. Doktora söylersen onun için test isteyebilir.

Bir de B12 için hap var ama sindirim sistemime iyi gelmemişti.
  • dissendium  (31.03.23 23:52:12) 
Once bi tahlil yaptirmayi dusunmez misin :)? Mesela ben senin bu anlattigin sekilde yasamaya basladigimda hep kandaki demir oranim dusuk cikiyor. Sorunun neyden kaynaklandigini bilirsen daha net tavsiyeler gelebilir ve daha cok isine yarar.


  • e mice  (01.04.23 00:52:55) 
B12 demeye geldim ben de. Doktor takibinde olacagi icin igne olmasi daha iyi ama igne yaptirmasaniz bile yine VeNatura'nin B12 urunlerine bakabilirsiniz. Ignenin avantaji etkisini cok daha hizli gormek, hap ile ayni seviyelere daha yavas cikiyor kan degerleriniz.

Bir digeri de d vitamini. Eskiden saglik ocaklari olcup takviyesini yapiyordu ama sonra olcumden kaldirdilar, takviyesini hala yapiyorlar mi bilmiyorum, ama B12 ile ayni mantikti, 1 igne ile yuklu miktarda D vitamini veriliyordu. Duzenli takviye olarak almayi dusunurseniz kilo basina 100-150 IU arasi bisey almanin saglikli oldugu gorusunde epeyce bir uzman, bu da 70 kg biri icin 7000-10000 IU arasi bisey demek. Yine VeNatura'nin damla seklinde olanini alirsaniz, kahvaltidan sonra 7-8 damla ile halledersiniz.
  • taurina  (01.04.23 00:53:23) 
Tahlil yaptirip doktorunuzla gorusun ama agir metal icermeyen omega haplarini hicbir zaman ihmal etmeyin. Sac/tirnak icin 10000lik biotin hapi alabilirsiniz. Yediklerinize dikkat edin, islenmis eti mutfaginizdan cikarin, disarda fazla yemeyin, evde bildiginiz seyi yiyin, sabahlari imkan varsa mutlaka gunese cikin ve gun icinde edebildiginiz kadar hareket edin.


  • kassiopeia  (01.04.23 18:28:49) 
[]

madenciler maske filan takmıyor mu?

türkiye gibi insan canının ve emeğinin hiçbir değer taşımadığı bir coğrafya için belki fazla masum soru olacak ama merak ettim. işçinin ölümü belgeselindeki ukrayna kısmını izleyince yine aklıma geldi. malumunuz madenci deyince akla klasik yüzü kapkara olmuş, elinde çekiciyle kafa lambalı klasik imaj geliyor. bu insanlar zaten toprağın altında çalışıyor, yerine göre makinayla veya elle dan dun habire toz kaldıracak türlü türlü şeye vuruyor. tamam ekmek parası ama o kadar şeye maruz kalınca sigaranın yanından geçmemiş adamın dahi iç organları daha 30-35 yaşında perişan olmaz mı? patlama ve çökme riskini geçiyorum, bu insanların işten dolayı yıpranmasını engelleyecek önlem/teknoloji yok mu?

bonus olarak örneğin avrupa'da, abd'de vs. işin koşulları daha iyi mi? yani bazı iş kolları gelişmemiş dediğimiz ülkelerde daha rahat veya kazançlı olabiliyor mesela, ondan soruyorum.

benim konuyla ilgili hiç bilgim yok, "olur mu lan öyle şey tabii ki özel maskeleri var, yoksa 20 yaşında madene giren üç yıl sonra ölürdü" gibi bir cevap duymayı çok isterim açıkçası ama pek umudum yok :/ durduk yere üzüldüm lan şimdi

 
Zonguldak, is kazasi ve "meslek hastaliklarina" bagli ölümlerin en yüksek oldugu ildir(sanirim bu sorunun cevabi).

Ayrica madencilerin en çok yakalandigi hastalik türu akciger hastaliklari, dolayisiyla maske vs bir ise yaramaz.

Son olarak madencilik, gelisen teknolojiye ragmen dünyada hâlâ insan gücünün en çok gereksinim duydugu agir islerden biridir.
  • Yourcousinmarvinberry  (31.03.23 14:57:33) 
Yer altı madenciliğinde toz maskesi veriliyor zaten. İşçilerin çoğu maske kullanmaz ama taktırmak istersen üstüne bile yürür. Bir madenciye maske taktırmaya çalıştığında "Zaten yer altındayız, ter içindeyiz. Bir de bunu takıp nefes almamızı zorlaştırıyorsun" diye dayak yeme ihtimalin, "Ah! Teşekkürler. Akciğerlerimi korumalıyım" denildiğini duymandan daha yüksek. Aynı şey baret ve eldiven için de geçerli.

Bu arada evet, yer altı madenciliğinde çalışan işçilerin yıpranmayı payı sebepli erken emekliliği ve yer altında çalışırken sektöre özel sigortaları var. Makinenin olmadığı hemen hemen her madende aşağı yukarı aynı havalandırma, ölçüm ve kişisel koruyucu donanım var. Bunların kalitesinde farklar olabilir. Alternatif olarak Türkiye'de operasyon çocuğu işveren bunun parasına kıyamadığı için yaptırmamış olabilir. Türkiye'de işçi sayısının en fazla olduğu yer altı madenciliği kömür bu arada. Kullanılacak ekipmanından, kurulacak teçhizatına kadar ciddi farklılıklar olabiliyor Almanya'daki gümüş madeni ile arasında haliyle.
  • nawar  (31.03.23 15:36:39) 
nawar +1

İşçilerin yüzde 90'ı koruyucu ekipman düşmanıdır.

Fabrika en kaliteli maskeyi, gözlüğü, bareti, kulaklığı verir ama kimse takmaz.

Normalde tabii ki takılıyor.
  • dissendium  (31.03.23 16:04:06) 
[]

afrika'yla ilgili kitap ya da izlemeye değer içerik önerir misiniz

doğa belgeseli değil, politik-sosyal yönü olan, içinde insan olan şeyler arıyorum. devasa bir kıta şimdi bırak bir ucuyla diğer ucunu aynı ülke içinde bile 100 bin çeşit insan var. haliyle kuzey afrika dışındaki herhangi bir bölge/ülke ile ilgili olabilir, fark etmez. atıyorum sudan iç savaşı olur, tanzanya'yla ilgili bir belgesel olur o konuda kriterim yok.

yani bu adamların şehirleri nasıldır, köyleri nasıldır, ne yer ne içerler... misal avrupa, amerika ve asya kıtaları hakkında biraz dikkatli birisi ekstra çaba sarf etmeden çok şey öğrenebiliyor. klişe hatta belki yanlış olsa bile hepimizin kafasında belli şeyler canlanabiliyor. afrika'da bu yok bende, o yüzden öğrensem mutlu olurum. tarihi, kültürü, geleneği, geri kalma sebepleri ("zenciler aptaldır" ırkçılığı da, "beyaz adam geldi" basitliği de olmadan), yakın gelecekte potansiyeli vs...

kısacası "afrika'yla ilgili şunu okudum/gördüm, iyiydi" diyebileceğiniz her türlü insani içeriğe açığım. vice belgeselleri hariç.

 
Bu kitap bayagi iyiydi (okulda okuduk history of science dersinde):
Gabrielle Hecht, Being Nuclear: Africans and the global uranium trade

  • eileengray  (30.03.23 23:08:23 ~ 23:08:53) 
Politika ile ilgili okuduğum birkaç kitap:
Lumumba (ki kendisi kara afrikada işkence ile öldürülen ilk devlet başkanı)- Hıfzı Topuz
Siyah Bilinci- Stive Biko
Siyah Deri beyaz maske ve yer yüzünün Lanetlileri- Franz Fanon

Fanon ve Biko siyahların beyaz dünyaya karşı neden birlik olmalarına dair analizler yapıyorlar. Fanon zaten bunu Cezayir Bağımsızlık savaşı ile harmanıyor. Cezayir Bağımsızlık savaşı demişken şu filmi bırakayım:
g.co

Son olarak bir de roman bırakayım. 70'lerin Güney afrikasına tonla göndermelerin olduğu kitap. Yazarı da Güney afrikalı zaten: Barbarları Beklerken- J. M. Coetzee

Ay hadi bir de şair bırakayım. Fanon'un bolca beslendiği biri aime cesaire. çünkü bolca ten rengi, ulus, benlik ve kimlik üzerine yazıyor. Aklıma başka gelirse eklerim. Afrika bir ara benim de ilgi alanımdı.
  • Amaranta ursula  (30.03.23 23:13:41) 
  • tadellesever  (31.03.23 01:12:28) 
[]

türknet'te başıma gelen saçmalık - ödenmeyen fatura

yıllar önce türknet kullanmış, sonrasında aboneliğimi kapatmıştım. geçenlerde tekrar başvurmak için aradığımda ödenmemiş faturam olduğunu ve ancak faturalar ödendikten sonra işlem yapabileceklerini söylediler.

telefonla aradığımda 15 ve 11 liralık iki ayrı fatura söyledi kayıt. farklı aramalarımda ise "ödenmemiş borcunuz bulunmamaktadır" ve "2500 liralık borcunuz avukatlık firmasına verilmiştir" dedi.

internet bankacılığından abone numarasıyla sorguladım cidden iki tane fatura var. onları ödedim. e-devlet'ten bakıyorum adıma icra veya dava dosyası yok. o sistem üzerinde yine adıma görünen ekstra borç harç hiçbir şey yok.

online işlemlere giremiyorum. şifre istediğimde "numaranız kayıtlı olmadığı için şifre veremeyiz" diyor. halbuki telefonda "aradığınız numaraya kayıtlı abonelik için işlem" tuşu var, ona bastığımda benim aboneliğimden bahsediyordu?

çağrı merkezleri de yok bunların, nasıl ulaşacağımı şaşırdım ya. sorularım,

1) ödenmemiş borcun faizi yüzünden cidden 2500 lira takmış olabilirler mi? bahsettiğim süre yaklaşık üç yıl. bu arada bana bırakın avukatlık firmasını, ödenmemiş faturam olduğuna dair turknet'ten dahi hiçbir şekilde bilgi gelmedi. e-devlet'te, hiçbir yerde çıkmıyor. şu aşamada ne yapmam lazım?

2) bu utangaç arkadaşlara ulaşabileceğimiz bir telefon numarası, ne bileyim müşteri hizmetlerine bağlayacak bir numara kombinasyonu vs yok mu? neyi seçersem seçeyim ASLA gerçek insana bağlamıyor, sadece operatör.

3) ankara/yenimahalle için tercihen taahhütsüz, başvurudan kısa süre sonra gelip kuran, 50mbps üstü hız verebilen sağlayıcı öneriniz var mı? superonline ve telekom'a baktım ama onlar o kadar veremiyor sanki.

 
Twitter destek e yaz dönüyolar


  • momento  (30.03.23 07:29:18) 
3. netspeed öneririm. türk telekom alt yapısını kullanıyor. 100 mbit 159 tl. referans koduyla 149 tlye gelir.


  • jelly bear  (30.03.23 09:43:15) 
Yeni abone olmak istiyorum seçeneği ile işlem yap internette, "biz sizi arayalım" kısmına tıkla ararlar. Ama bu dediğimiz sizin telefon numarası ile olmayabilir, başka bir telefonla deneyebilirsiniz.

Twitter Destek +1
  • John Bloor  (30.03.23 10:02:14) 
turk.net

türknet aboneliğimi sonlandırdıktan borç sorgumu burdan yapıyorum
tc. no, ad, soyad yeterli
  • meko  (30.03.23 14:49:21) 
@meko, orayı denemiştim ama "böyle bir abone yok" hatası vermişti dün.

bugün dediğiniz gibi aradılar tekrar, halihazırda başvurum bulunuyordu zaten. "biz o konuda yardımcı olamıyoruz, 80 81'le biten numarayı arayın" dediler, "müşteri hizmetleri yok ki orada, aramadım mı sanıyorsunuz" deyince çemkirdi biraz hanımefendi, dedim neyse sen şimdi bana internet bağlayabiliyor musun? "borç varsa hata çıkarır ama yine de deneyelim" dedi.

sonuç itibariyle başvuru işlemini tamamlayabildik. şimdi borç ödeme ekranında da alacak/verecek görünmüyor.

3 yıldır ödenmeyen faturanın bence 26 lirada kalması pek mümkün değil ama telefonda bahsi geçen bu 2500 lira ne e-devlet'te görünüyor, ne onların sisteminde... bilemedim şimdi bu konuda rahat edebilir miyim ama etmesem ne yapacağım, nereden öğrenirim ki bunu?
  • mark greg sputnik  (30.03.23 21:50:27) 
[]

tl yüklemek istediğiniz hat uygun durumda olmadığı için...

yükleme yapılamamaktadır şeklinde uyarı alıyorum turkcell'den hattıma paket almaya çalışınca. aktif olarak kullanıyorum, paket dün bitmişti zaten. şu an internet erişimim yok, o yüzden mobil internete ihtiyacım olacak ama turkcell'in bu saçmalığı yüzünden ne paket alabiliyorum ne de param kalmadığı için müşteri hizmetlerini arayabiliyorum. internetten almaya çalıştığımda bu hatayı veriyor, mobil uygulamadan almaya çalıştığımda ise 3d secure ekranı gelmiyor. bankadan şifre geliyor mesela ama ekran beyaz.

daha önce böyle bir şey yaşayan var mı? nesi var ki yani hattın hep kullandığım hat? borçtan dolayıdır diye düşündüm ama alt sınır 55 liraymış. benimkinin 40 lira borcu var. yine ne olur ne olmaz onu ödeyeyim başta dedim onda da aynı hatayı verdi. yani borçla alakalıysa bile borcu da ödeyemiyorum. ne yapacağımı şaşırdım.


 
banka uygulamasından yüklemeyi denediniz mi?


  • jelly bear  (28.03.23 11:26:03) 
orada para yükleme seçeneği var. para yükleniyor evet ama paket alamıyorum.


  • mark greg sputnik  (28.03.23 11:36:44) 
hocam şöyle deneyin o zaman. bankadan para yükleyin borcu çeksin. sonra paket yükleyin


  • jelly bear  (28.03.23 12:02:34) 
[]

turknet'e başvursam tahminen ne zaman gelirler kurmaya? ankara

ev arkadaşım başka bir yere çıktı, kendine ait hattı oraya nakil yaptırmış. benim döndüğümde aynı gün bile internet ihtiyacım olabilir, mobil yetersiz kalabilir. o yüzden turknet'e başvurasım var ama evde şu an kimse yok, aynı güne denk getirebilirsem şahane olur. yakın zamanda başvuran veya işin nasıl yürüdüğünü bilen var mı aramızda? daha önce telekom'dan geçiş yaptığım için sorun olmamıştı, bu sefer evde internet yok.

bu arada ev arkadaşım "modem takıp devam edeceksin" diyor, evde internet var diyor ama ben onu da anlamadım. nakil yaptırıp kendi evine almış interneti. bizde nasıl var ki o zaman? başvururken "internet var" seçeneğini mi seçsem, "yok" mu seçsem emin olamadım. yani altyapı var tabii ki ama modem yok misal. burada var olan internet nasıl bir internet ben bilmiyorum böyle şeyleri hiç jdfjdfj


 
bunları çağrı merkezinden öğrenebilirsiniz.
gelme günüyle ilgili not düşebiliyorlardı en son, beelki teknik ekibin numarasını da alıp organize edebilirsiniz. istanbul anadolu yakası için yapmışlığım var

  • gadlemler  (27.03.23 13:50:26) 
3 ay önce istanbul'da talebin yoğun olduğu dönemde cuma günü başvurdum ptesi sabah kurulmuştu ve kullanıyordum. aciliyeti bildirirseniz belki öncelik tanıyabilirler.

turknet'in internet sitesinden altyapı sorgulama yapın. kendi altyapısı varsa 1000mbit gigafiber var gözükür. kendi altyapısı olan yerde süreç daha hızlı ilerliyor sanıyorum. binanızda siyah turknet kutusu var ise kendi altyapısı vardır.
  • debian  (27.03.23 13:52:03) 
biz pazar başvurduk ptesi sabah 10'da aradılar evde misiniz diye :D


  • tantavizisyon  (27.03.23 13:54:32) 
[]

güvenilir vpn ihtiyacı (ücretli de olur)

merhaba,

izlemek istediğim bazı yayınlar için vpn'e ihtiyacım var ama ücretsiz olanlar ya ülke seçme hakkı sunmuyor ya da çok kısıtlı data imkanı sunuyor. bana aylık 100gb belki daha fazlası lazım. ülke seçme şart değil ama olursa ekstra güzel olur.

bir de bu işin matematiğini bilmiyorum belki söylediğim mümkün değildir ama internet hızını fazla kesmemesi lazım. ethernet kablosuyla 90mbps civarı alıyorum, yine o civarda olsun yani vpn'de 10-11'e düşmesin. orijinal hızın korunması mümkün değilse bile 50+ olması gerek, yoksa zaten soruyu yok sayabiliriz.

bu kriterlere uyan, laptop için önerebileceğiniz vpn var mı? chrome eklentisi de olur ama program daha iyi. hani açayım, gireyim, tarayıcıdan bağımsız olarak pata küte açsın hepsini.

 
kaspersky vpn gayet iyi, saydığın şeyleri de yapıyor. ücretsizde sınır var sadece.


  • roket adam  (26.03.23 18:29:27) 
Surfshark

Android uygulamasıyla alınca yıllık 250 lira falan ücreti
  • westblack  (26.03.23 18:50:19) 
Usttekilerin ikisi de güvenilir degil romalılar cmon. kaspersky direkt rus hükümetine çalışıyor.

vpn direkt önerilebilecek bir şey değil gibi aslında, araştırmak gerekiyor tek tek.

Ben expressvpn kullanıyorum. Normalde "biz log saklamıyoruz" diyenlere cok inanmam ama zamanında fetullahçılar falan diye tayyipgiller expressvpn türkiye sunucularını raidlediklerinde log tutulmadığı için verecek bi bilgi bulamadılar. O yuzden biraz guveniyor gibiyim.

NordVPN'i ovuyorlar. Ben hala biraz shady buluyorum ama onlar da log tutulmadigini iddia ediyor.

Mullvad ve protonvpn en iyileri deniliyordu. Protonvpn satildi mi satilacak mi emin degilim arastirmak lazim.


Express'te yurtdisi netflix/hulu/paramount+ vs girip izliyorum ya da torrent ile bir seyler indiriyorum hiz sikintisi olmuyor.
  • aguen  (27.03.23 01:08:40) 
hocam güvenilirlikten kastım bilgilerimin filan sızdırılmaması, şifrelerin çalınmaması aslında. o kadarı bana yeter. kaspersky rus hükümetine çalışsın yani ben vpn açıp maç izleyeceğim zaten, putin'den gizlim saklım yok, en fazla "sen zelenski'yi savundun!" filan derler gittiğimde.


  • mark greg sputnik  (27.03.23 13:42:33) 
  • tantavizisyon  (27.03.23 13:48:57) 
[]

basketbolseverler - türk telekom'un olayı nedir?

ankara'da yaşıyorum ama bilet fiyatları boyumu aştığı için türk telekom maçına hiç gitmedim. fırsat oldukça yine de en azından sonuçlarını takip etmeye çalışıyorum. bu sezon belli ki canavar gibiler. ligde çok iyi gidiyorlar, avrupa'da da kendi gruplarının güçlü takımlarından biriler belli ki.

yakından takip eden varsa bu çıkışın sebebini açıklayabilir mi? neblim çok paraları vardı da iyi oyuncular mı getirdiler, koç mu iyi, yoksa yıllardır güzel bir planlama yapıldı da bunun meyveleri mi yeniyor? fener'in olduğu yerde şampiyonluk zor tabii ama neblim ligde finale kalırlar mı en azından?


 
[]

bu sezon süper lig ve 1. lig'den düşme nasıl olacak şimdi?

deprem nedeniyle çekilen takımlar önümüzdeki sezon yerlerini koruyacaklar diye biliyorum. süper lig yine neyse de 1. lig'de ne olacağını anlamadım. flashscore son iki düşecek diye güncellemiş normalde dört yerine. yeni malatya ve adana'yı ayrı tutarak en az puan alan iki takım mı düşecek? ligde kalacak takımın kaçıncı sıraya çıkması lazım? nasıl olacak bu iş?




 
Normal şartlar altında 4 takım düşüp, alt ligden 3 takım geliyordu.

sanırsam, gene son 4 düşecek ama mesela Hatayspor 16.sırada bitirdi 15. düşecek.
  • put it in your appropriate place  (25.03.23 22:09:10) 
[]

f1 ve max verstappen hastası kuzene hediye önerisi

dün kuzenimin doğum günüydü, 14 yaşına bastı minik portakal. yanlarına bir dahaki gidişimde hem geçmiş doğum günü hem de sınav öncesi moral-motivasyon (ortaokul son sınıfta) hediyesi almak istiyorum kendisine. yavrucuğum biraz okulda başarılı olma baskısıyla büyüdüğü için hassas, içine kapanık, genelde dersten başka pek bir şey düşünmeyen, kendisini tanıdığım kadarıyla çok ilgi alanı olmayan birisi fakat gelin görün ki F1 ve daha spesifik olarak max verstappen hastası.

fikir olarak buradan yürümek istiyorum, model araba filan alayım dedim ama bütçemi çok aşıyor, acayip pahalılar. 300-400 lirayı aşmayacak, 14 yaşında kız çocuğuna uygun bu tarz hediye ne olabilir?

tişörtü ve max verstappen'in hayatını anlatan kitabı (öyle bir kitap olduğunu bile bilmiyordum) kendisi almış, o yüzden daha farklı bir şey lazım ama aklıma orijinal fikir gelmiyor hiç. "oyuncak max bebek" tarzı şeyler de olmaz çünkü kendisinin strafordan yapılma max ve perez'i var kjdfjdk

 
Biz F1 delisi bir arkadaşa Aliexpress'ten minik bir model araba aldık, gayet güzel bir şey geldi. Şimdi biraz baktım, mesela şu çıktı: www.aliexpress.com


  • kobuzchu kiz  (20.03.23 08:12:18) 
Yüksek çözünürlüklü bir fotoğrafını odasına asabileceği bir şekilde çerçeveletip verebilirsiniz. Şu fotoğrafçının eserlerini çok beğeniyorum mesela www.kymillman.com ama fiyatlara bakmadım.

Şapka da olabilir, Verstappen hep takıyor: www.redbullshop.com
  • fotrsapka  (20.03.23 09:42:07) 
hali hazırda yoksa ssport plus veya f1tv aboneliği alabilirsiniz.

şurada imzalı kart almak için gerekenleri yazmışlar ama geleceğinin garantisi yok, gelse de bir kaç ay sürebilir: www.reddit.com
  • inheritance  (20.03.23 11:28:25) 
[]

kardeşe izletmelik black mirror bölümü önerileriniz (spoiler yok)

ben zamanında yine başka birinin önerisiyle, onunla beraber rastgele izlemiştim. erkek kardeşimin bu tarz işleri sevdiğini fark edince tavsiye ettim, birlikte benim favori bölümüm hated in the nation'ı izledik. çok sevdi. aynı şekilde üst düzey, en sağlam bölümlerden bazılarını izletmek istiyorum ama karar veremedim. yarın mesela 2-3 bölüm atarız belki diye düşündüm, sürekli denk gelemiyoruz zaten o yüzden seçim yapmam gerek.

asker, kavga dövüş vs. işleri sevdiği için şu ordulu fire'lı bölüm aklımda. onun dışında sizin önerileriniz ne olur? hani mesela biriyle üç bölüm izleyeceksiniz, o beğenmezse sizi vuracaklar filan deseler jdfjdkf neler seçerdiniz?


 
white christmas cunku jon hamm*-*


  • ala09  (15.03.23 22:23:55) 
1. white christmas
2. the entire history of you
3. fifteen million merits

en sevdiğim üç bölümü. kardeşin erkek ve ergense 2'yi white bear ile değiştirebilirsin. onu daha çok sever. playtest'i de sever.
  • sir gawain  (15.03.23 23:35:50 ~ 23:36:35) 
the entire history of you (imdb 8.5) bence en güzeliydi. Çoğunluğun beğenisini soruyorsanız IMDB ye göre top 3:

White Christmas 9.1 puan
Hang the DJ 8.7 puan
San Junipero 8.6 puan almış

Aslında düşününce çoğu bölümün konusunu ve adını hatırlamıyorum, üstünden 10 yıl geçti bazılarının. white c. hangisi diye baktım hatırlamak için, o da baya iyiydi.
  • wct3 org  (15.03.23 23:53:29 ~ 23:54:49) 
kardeşin kaç yaşında yazmamışsın ama şunları seveceğini düşünüyorum.

Nosedive
Metalhead
  • jepa  (16.03.23 01:34:47 ~ 01:35:27) 
19 yaşında. men against fire'ı en başa koydum askeri/politik şeyleri sevdiği için. ben her ihtimale karşı bütün bölümleri indirdim ama sanırım MAF'tan sonra fifteen million merits ve nosedive'ı seçeceğim. bunlar hem sindirmesi kolay hem de vurucu bölümler. white christmas'ta sıkılır belki bunları izlemeden direkt oraya dalarsak.


  • mark greg sputnik  (16.03.23 01:40:05) 
1-Black Museum
2-White Christmas
3-The Entire History of You
  • beraesad  (16.03.23 09:07:55) 
White Christmas zaten net Black Mirror'un en iyi bölümü puanı da en yüksek zaten. Benim ilk üçümü bırakayım şöyle:

1. White Christmas (S2 E4)
2. Playtest (S3 E2)
3. White bear (S2 E2)

Nosedive ve Entire History of You da güzel
  • bitanisanseversin  (17.03.23 17:22:29) 
the national anthem'i izlemeyin de naparsanız yapın demeye geldim ama son cümle ilginç geldi benim ilk üçüm şunlar olurdu (sırasız):

- crocodile
- hang the dj (black museum)
- metalhead

hepsi şans eseri 4. sezondan arka arkaya çıkan bölümlermiş. ama şimdi düşündüm de hang the dj yerine black museum daha iyi. o da 4. sezon. zaten büyük ihtimal geri kalanları da izlemek isteyeceksiniz.
  • curious mind  (17.03.23 17:58:07) 
bölüm isimlerini bilmiyorum ama;

herkesin birbirine sosyal medya üstünden puan verdiği
başına iş gelen ve korkuyla kaçan kadına yardım etmek yerine herkesin video çektiği
fena fena işlere bulaşmış adamların şantaj yoluyla kötü işler yaptırıldığı

şu üç bölüm benim favorim.

bir de netflix varsa bandersnatch'i mutlaka izleyin.
  • kibritsuyu  (17.03.23 18:04:59) 
[]

hdmi bağlantısında televizyonda fps düşüşü

modelini bilmiyorum ama yenilerde alınmış bir philips marka televizyon söz konusu. piyasadaki görece yeni ürünlerden biri olduğunu tahmin ediyorum. maçı bilgisayar ekranından yansıtarak izleyeyim dedim, böyle 10 saniyede bir, 3-4 saniye fps düşüşü yaşıyorum. düzenli olarak var bu. bilgisayardan izlediğimde yayının kendisinde hiçbir sorun yok. keza aynı kabloyla televizyona dizi-film vs. yansıttığımda da sorun olmadı.

o yüzden sadece maç yayını özelinde sorun yaşadığımı düşünüyorum ama nasıl çözeceğimi bilemedim açıkçası. bunun için yapılabilecek bir ayar, kontrol etmem gereken değerler var mı? nette biraz araştırdım ama hep oyunlar için öneriler var. benim izlediğim yayın bildiğimiz internet linki. resmi yayın ama selçuksport değil, silmeyin korsan vs. diye tşk


 
[]

türkçede R harfi sorusu

başıma birden fazla kez geldi bu durum. slavlar, benim R'yle biten kelimelerimin sonunu "rj" olarak algılıyor. izmir diyorum mesela, измирж (izmirj) yazıyorlar. kendimden şüphe etmeye başladım acaba bende mi konuşma bozukluğu var diye. şimdi rusçada R harfi sert evet, bir alman veya rus bastırarak telaffuz ediyor onu. buradaki anlaşmazlık ondan mı kaynaklanıyor sizce? mesela hem azerbaycan dilinde hem rusçada kapalı e ve açık e için iki farklı harf kullanılıyor, bizde tek e var ikisi için.

bizim alfabemizde R olarak aldığımız ses esasında "rj" mi oluyor kelime sonlarında cidden? yoksa ben mi r'leri filan telaffuz edemiyorum? halbuki bu yaşıma kadar hiç bu yönde bir şey duymadım, aksine diksiyonumu övdükleri oldu. ben mi izmir diyemiyom?

o memleketlerden tanıdıklarınız varsa kendilerine bi "izmir" filan diyebilir misiniz, onlar ne anlayacak acaba?

 
izmirj olarak anlama durumu yabancılarda var evet, biz r'den sonra bi duraklayıp nefes mi alıyoruz artık ne oluyorsa öyle anlaşılıyormuş. tanıdığım yok ama önceden rastlamıştım bu anlaşılmaya.


  • pide  (09.03.23 11:49:30) 
Geçenlerde youtube'da bir yabancının videosunu görmüştüm Türkçeyle ilgili. (ABD vatandaşıydı) altta da bir sürü insan onaylıyordu bu tespiti.

O da bu olaydan bahsediyordu. Bu dediğiniz özellikle kelime sonlarındaki r harfi için geçerli. Kelime başındaki r'ler için bu çok geçerli değil.

Kelime sonlarında vurguyu düşürdüğümüz için oluyor sanırım. İncir, izmir derken Rize ve Remzi derken çıkardığımız sesten farklı bir ses çıkıyor.
  • akhenaten  (09.03.23 11:52:30) 
Tarkan'ın Unutmamalı şarkısını dinle :) unuttu dedilerşşş gibi söylüyor mesela. Türkçede var bu İzmirjj diyoruz. Bu tespiti yıllar önce duyduğumda baya aydınlanma yaşamıştım ve kulağım çok seçiyor artık. Islık gibi bi ses çıkıyor r ile biten sözcüklerimizde


  • nundu  (09.03.23 12:37:30) 
Abi Türkçede de zaten kelime sonundaki R sesi çok inceden bi J sesi veriyor, yani ben denedim şimdi öyle geldi benim kulağıma daha önce fark etmemiştim, onlar daha duyarlı olabilir kendi dillerinde ondan fark etmişlerdir.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (09.03.23 12:42:51) 
yanlis telaffuzdan bunlarin hepsi.

dogru diksiyon ile turkce cok net anlasiliyor.
  • alperz  (09.03.23 13:08:01) 
var böyle bir şey. kelime sonundaki r'yi vurgulayarak söylemezsem genelde ş olarak algılanıyor.
sözlükte başlığı bile var:
(bkz: türkçede bazı r harflerinin rş sesi vermesi)
  • anonim yazar  (09.03.23 15:32:41) 
evet ş sesi cikiyor. ana dili ingilizce olan arkadasim metrodaki anons yapan seste bile duymus, seslendirme sanatcisi falandir halbuki muhtemelen diksiyonu duzgun olmasi lazim. veznecileri vezneciler+sh saniyordu.


  • aydonno  (09.03.23 19:38:58) 
[]

nuh nebiden kalma gitar iş görür mü?

merhaba,

yarın muhtemelen vazgeçerim ama şimdi aklıma geldi de benim ta yedinci sınıfta aldığım bir gitarım vardı. evde duruyor hala. babam elektro almayı reddedince sanata küsüp kenara atmıştım.

2007 yılı olması lazım, 50 liraya yengemin aldığını hatırlıyorum. o günden beri telleri değişmedi, akordu o dönem gittiğim hocam son derste nasıl yaptıysa öyle kaldı.

ben şimdi kendim gitar çalmaya girişsem bu alet iş görür mü? yani sesi mükemmel vermesi önemli değil açıkçası, hani ders alacak olsam öğretecek kişinin karşısına bu gitarla çıkılır mı? bi kırığı çıkığı yok açıkçası, belki tellerinin değişmesi gerekir ama neticede klasik gitar denen aletin olayı belli, sorun olma gibime geldi.

öte yandan neblim neredeyse 20 yaşına gelmiş gitar da çok temel düzeyde bilgisi olan birinin pek işine yaramazmış gibime geliyor. haksız mıyım? bu düldülün tozunu alsam el mariachi olarak ortamlara dalabilir miyim?

 
2007'de 50 liraya alacağınız gitar portakal kasasından hallice olacaktır (ilk gitarımı 2001 yılında 50 liraya almıştım portakal kasasından halliceydi) fakat dediğiniz gibi 7. perdeye kadar caz coz yapmadan ses çıkarabiliyorsa bi takım tel takıp aynen devam etmemeniz için bir sebep yok.


  • hedep  (03.03.23 22:47:33) 
Dolara vurunca su an 600-700 bandindaki gitarlar ayarında olabilir boyama sap değilse bu zamana kadar ahşap tam kurumuş sesi tam oturmuştur ufak bir bakımla iş görür


  • apocalipy  (04.03.23 01:18:13) 
[]

ankara'da kalacak yer ihtiyacı olan var mı? boş odalarım var

durum şu an için karışık ancak özellikle üniversite öğrencileri için soruyorum, okul nisan'da açılacak olursa filan diye.

ev arkadaşım, aynı zamanda evin sahibi, kiraya çıkmaya karar verdi. burayı satıp satmama konusunda kararsız. "ben burayı sana emanet ederim, 1-2 kişi bulursan olur" dedi. o yüzden bir nevi taşeron ev sahibi oldum.

ben daha bir ay filan ankara'ya gelmem ama nisan'dan itibaren ihtiyacı olan olursa eğer böyle bir imkan söz konusu. yenimahalle'de ev, teleferik durağına bir merdiven çıkışı uzaklıkta. yürürüm derseniz demetevler metro da 20-25 dakika yürüyüş mesafesinde yokuş aşağı. iki oda mevcut, fiyatlandırmaları farklı olacak zira biri hangar gibi, diğeri oldukça küçük.

ev eşyalı. küçük odada yatak ve küçük dolap var. odanın masası yok ama salonda ve mutfakta masa mevcut, onları kullanabilirsiniz. üç kişi olursak durumu bilmem ama ben en azından salonu neredeyse hiç kullanmıyorum.

büyük odada saldıray abinin deyişiyle EKİZ YATAK, dolap, masa, koltuk vs. bulunuyor.

hassas olduğumuz tek konu, sigara işinin balkon veya mutfakta yapılması.

beni eski duyurucular der meister olarak zaten tanıyordur, genel olarak asosyalin önde gideni bir insanım. ortak kullanım alanları temiz tutulsun, bulaşıklar yıkansın, çok fazla gelen giden olmasın (kendi odanızda sonsuza kadar ağırlayın orası beni ilgilendirmez), ortam sessiz ve huzurlu kalsın vs. benim başka beklentim yok açıkçası. birbirimizi hiç sevmesek de olur yani problem değil, maksat daha ucuza yaşamak.

ilgilenen arkadaşlar olursa bana mesaj atabilirler. dediğim gibi bu durum muhtemelen nisan ayının başından itibaren geçerli olacak, o yüzden "hemen geleyim" derseniz yardımcı olamama ihtimalim mevcut maalesef. ama yaz ve sonrası için uzun vadeli kalacak yer ihtiyacınız söz konusuysa bana yazabilirsiniz, ben de ev sahibiyle ona göre konuşurum, ayarlamaya çalışırız. keza her türlü soru/sorun vs. için mesaj atabilirsiniz.

bu arada böyle yazınca zırtlan gibi oluyor farkındayım ama cinsiyet ayrımı en azından ben yapmıyorum. burası da öyle eve kim geldi gitti muhabbeti yapılan bir muhit değil açıkçası. ben 28 yaşında erkeğim, aradığım sadece kirasını zamanında ödeyip evde kavga dövüş çıkarmayacak bir ev arkadaşı açıkçası. erkek, kadın, helikopter vs. pronoun'dan bağımsız olarak yazabilirsiniz.

 
[]

lgbt neden bu kadar coştu son 1-2 yıl içinde?

propaganda demek istemiyorum ama özellikle avrupa'da çok agresif bir LGBT dokunuşu görüyorum her şeyde. geçen buz hokeyi maçı izleyeyim dedim isveç'te, hepsinin forması gökkuşağı dolu. nereye baksam aynı olay.

homofobik birisi olmadığımı düşünüyorum. eşcinsellik benim nazarımda ayıplanacak bir şey değil, kim nasıl istiyorsa öyle yaşasın. beni ilgilendirmiyor, topluma zarar verdiğini filan da düşünmüyorum. seslerini duyurmak, heterolarla aynı haklara sahip olmak, ayrıma maruz kalmamak vb. isteklerini de anlıyorum.

benim ilgimi çeken nokta başka HİÇBİR ŞEY bu kadar ilgi görmezken çok yoğun bir lgbt bombardımanının peydah olması. yani neblim ırkçılık olsun, başka bi şey olsun asla bu kadar kapsamlı ve organize bir aktivite içerisinde değil.

büyük resimci biri değilim ama son 2-3 yılda böyle inanılmaz biçimde coşan LGBT vurgusunun sebebini merak ediyorum. ben mesela eşcinsellerin netflix'e "bizden de karakter koyun!" diye baskı yaptığını hiç sanmıyorum. başka hiçbir şeyin üzerinde durulmazken eşcinsellik neden bu kadar moda oldu?

inanın "insanlar uyandı, birimiz kadını diğerimiz erkeği seviyoruz diye kötü olmadığımızı anladı" filan diye düşünmeyi isterdim ama ben kesinlikle bunun böyle olduğuna inanmıyorum. öte yandan "büyük resmi" de göremiyorum açıkçası. çıkar, amaç ne ki? "amaç filan yok" diyorsanız, niye lgbt'den başka bir şey göremiyoruz? aynı hassasiyeti başka hiçbir alanda görmüyorum çünkü.

umarım yanlış anlamazsınız, tekrar altını çizerek söylüyorum ki homofobik bir insan değilim, klasik tabirle "gey arkadaşlarım da oldu" ve benim bu durumla hiçbir problemim yok açıkçası ama durduk yere niye böyle lgbt diye coşulduğunu gerçekten anlamıyorum. bu tip şeyler genelde uzun zamanda olur, toplumsal bir harekete dönüşür, ya da bi şeyin sonucunda ortaya çıkar vs... bu ne aga her yer gökkuşağı oldu, ne alaka? iki yılda aydınlandı mı herkes?

 
Lgbt, kadın haklarını desteklesem de ikisi üzerinden bir ekonomik pazar da var, stk lardan kapitalist şirketlere kadar diye düşünüyorum


  • freebird5406_2  (02.03.23 20:12:54) 
lgbt ve cinsiyetsizlik aldı yürüdü. normalde cinsiyetsiz bir dil olan türkçeye bile zorlama bir sürü şey sokmaya çalışıyorlar.

mesela sokabildikleri bir ucube: bilim insanı. yahu bilim adamı denir ona. adam zaten insan demek. sanki adam erkek demekmiş gibi bilim insanı diyorlar.
  • alperz  (02.03.23 20:50:11) 
yo, gayet de bilim insanı, iş insanı olmalı. hiç bi kadına “adam” denildiğini duymadım ben?

bunun dışında yazdıklarına katılıyorum. büyük resme göre dünya nüfusunu düşürmekmiş amaç, öyle bi şeyler okumuştum.
  • deartheodosia  (02.03.23 20:53:45) 
duymamış olabilirsin. tüm sözlüklerde adam kelimesinin ilk anlamı insandır. erkek çoğu yerde 3. anlamdadır. adamın biri, adam olmak, adam gibi falan hepsinde aynı şey söylenir. insan...

kanunda bile adam öldürmek der. insan öldürmek demez.
  • alperz  (02.03.23 20:59:52 ~ 21:00:32) 
ekmek kapısı. büyük firmalar ve kurumlar bu konuda fazla duyar kasarak reklam yapıyorlar. cebinden para vermeden hayır işi yapmış gibi oluyorsun yani. bir kaç seneye söner bu akım.

bu arada erkeklere adam, dişilere kadın denir. adam insan demek değildir. aşağıda tek tek iki cins için karşılıkları yazdım.
kız-oğlan
dişi-erkek
kadın-adam
hanım-bey
bayan-bay
karı-koca
avrat-herif
  • abelardo  (02.03.23 21:09:40 ~ 21:11:38) 
Sadece LGBT degil ki. Multiculturalizmden tut hastaliklara, obezlige, disabilityden hayvan haklarina, veganliga farkindalik, duyarlilik cok artti. Burda cinsiyetin disarda kalmasini bekleyemezsin. Zaman duyar kasma devri. Milyarda bir gorulen bir hastalik buluyorlar mesela o kisinin yasadigi zorluklari, toplumdaki onyargiyi anlatan belgeseller, yazi dizileri cikiyor falan. Woke kulturu medyayi, eglence dunyasini, bir cok sektoru ele gecirdi, dili degistiriyorlar euphemism'de .okunu cikardilar old demeyelim offensive olur elderly diyelim falan diye kafayi yedirtecek noktaya geldiler. Karsi cikan cancel ediliyor, aforoz ediliyor. Lgbtnin promote edilmesi icin elitlerin dunya nufusunu sinirlamasi plani falan deniyor. Kallergi plani, great replacement falan var Avrupa'nin kimliksizlestirilmesi jewish conspiracy teorileri falan dolu teori var, o kadar .okunu cikariyorlar ki artik insanlar konspiracy teorilere inanacak gibi oluyor.

Bu arada bir olayi anlatayim: twitter'da Bir aktrol var 30k takipcili zamaninda bir tartisma yasadim bununla, bunu hafizaya attim ben 1 hafta 10 gundur surekli tweetlerini sikayet ediyorum. kufur derecesinde ona buna saydiriyor surekli, sonuc yok twitter'dan. Inceledik, ihlal yok falan diye cevap geliyor. En sonunda chpliler lgbtli, trans bunlar ahlaksiz bunlar falan diye bir tweet atmis, caat diye yapistirdim sikayeti :) twitter'dan cevap geldi, sikayetiniz sonucu x'in hesabi dondurulmustur diye. 2-3 gundur tweet atamiyor cezali su an. Iste bunlar hep LGBTye verilen onem.
  • freedonia  (02.03.23 21:14:20 ~ 21:32:29) 
adam kelimesinin değişmesinin vakti gelmiş demek ki. sözlükler de değişsin. adam değil, “insan”.


  • deartheodosia  (02.03.23 21:31:46) 
ırk konusunda da benzer tutum var ya işte lotr dizisinde siyah elf var diye ağladı onlarca koca adam dshdsh. Hemen her dizide siyahi ya da diğer etnisitelerde karakter sayısı eskisine göre çok daha fazla.

Sjw biriyim bence ve bir yere kadar bu tutum hoşuma gidiyor. Mesela 1900lerin başında kitabı yazan adam o dönemki normlara göre yazmış ve şimdi baktığımızda ırkçı diyebileceğimiz bir insan diye 2020lerde çektiğimiz dizide siyahi oynatmayacaksak büyük ölçekte bakarsak siyahi aktörlerimiz taş mı yesin :D

Ama bi yerden sonra evet bu saçma dediğim tutumlar da oluyor. Yani benim genel bakış açım şu; insanlık tarihinde hep ikinci planda tutulan kimlikler son 100 yıl içinde artık saygı görmeye ve toplum içinde kabul edilmeye başlıyor (ki lgbt konusunda bu daha da yeni o yüzden daha çok görüyor olabiliriz son dönemde) kadınlar, beyaz olmayanlar, eşcinseller (Roma'da falan yaygın diyebiliriz ama yine de övülen bir şey değil) hep ezilmiş gruplar. Beyaz, heteroseksüel erkeklerin bu mutlak üstünlüğü artık bitiyor ve bu paradigma değişimi bazen saçma şekilde sunulan içeriklere de yol açabiliyor evet ama genel olarak eşitlik açısından normal bir süreç.

Mesela ortalama 30 karakterin olduğu bir dizide 3 lgbt karakter var diye laf ediyolar işte netflix yine lgbtflix olmuş diye ama zaten oransal bakıldığında insanların %10'u heteroseksüel değil toplumda. Ha ne oluyor bazı dizilerde bu oran çok daha yüksek olabiliyor o zaman abartı diyebiliriz ama kime ne sonuçta senarist böyle kurgulamış :)

Ayrıca arkadaşların dediği gibi ekonomik olarak da avantajlı. Biraz Che'nin resimleri üzerinden kapitalist meta yaratılması gibi yorumluyorum ben.

tl;dr: paradigma değişimi, lgbt haklarının kadın ve siyahi haklarına göre daha geç kabul görmesi ve para kazandırması

Edit: Adam kelimesi sözlükte insan olarak geçiyor ama toplumsal olarak erkek anlamında kullanılıyor. O yüzden bilim insanı gibi ifadeleri kullanmaya çalışıyorum ben de

Bunları Türkiye standartlarında beyaz denebilecek heteroseksüel bir erkek olarak yazdım bu arada ama bu süreci destekliyorum genel hatlarıyla. Ama dediğim gibi benim de "ehh abartmayın" dediğim durumlar olmuyor değil. Mesela JK Rowling'in kurduğu "anti trans" cümleler yüzünden son zamanlarda çıkan Hogwarts Legacy oyununa 0 puan veren inceleme yazarları, boykot eden hatta redditte oyunun subredditinde yazan kişilere dm atıp spoiler veren insanlar vardı dsdsh bu kadar manyaklık bence de saçma.
  • nundu  (02.03.23 21:41:37 ~ 21:46:39) 
@alperz +1, bilim insanı uydurma ve yanlış bir terim.

Neyse, "great replacement theory" diye bi mevzu var. Kabaca batıda yönetici sınıfın beyaz nüfusu azaltıp, göçmen nüfusu artırmaya çalıştığını iddia ediyorlar. İşin nüfus azaltma ayağı bu.

Mantığı TR'ye uyarlarsak, AKP'nin şehirlerde yaşayan CHP'li beyaz yakanın eşcinsel olmasını, çocuk vs. yapmamasını teşvik edip, yerine ülkeye gelen Suriyelilere vatandaşlık dağıtması gibi düşünebiliriz. İktidarı garantiliyorsun.
  • plutongezegendegilmi  (02.03.23 21:51:05) 
1-son 1-2 sene patlamadı, lgbtilerin örgütlü mücadelesi 100 yillik bir tarihe sahip, son 30 yilda daha yogun olarak akademide ve sahada görünür oldular. biz görmüyorduk, simdi biz de görüyoruz.

2- political correctness büyük bir bela, buna bir de böyle bir pazarin oldugunu gören moda ve medya sirketlerini de ekleyelim. görünürlük meselesinde bunlarin etkisini yadisamamak lazim. bir de medyada gördügü her seyin pesinden gidenler var, hic anlamadan bilmeden ben gender fluid im diyor gencler, yapma güzel kardesim, che tisörtü giyince solcu olmuyorsun, gökküsagi pozlari verince gender bender olmuyorsun. tam tersine cok degerli bir mücadelenin ticarilestirilmesine alet oldugun icin mevcut mücadele alanını işgal ediyorsun, gercek öznenin sesi senin kuru gürültün yüzünden isitilmiyor.

3- homofobik degilim diyerek baslayan her cümle homofobik bir yargi ile sonuclaniyor. gerek yok. yüzlerce yildir edebiyatta, son 100 yildir sinemada, son 50 yildir televizyonda her gün hetero ask iliskilerine tanik oluyoruz, gözümüze gözümüze heteroluk sokuluyor, kimse bunun "kapsamli ve organize bir aktivite" oldugunu düsünmüyor. lgbtilerin görünür olmasi, heterolarin görünür olmasi kadar normal, bir saldiri altinda imis gibi hissetmeniz anormal.

4- cinsiyetsizleştirme projesi, nüfus kontrolü, hepimizi ibne yapacaklar gibi komplo teorileri, benim gibi "büyük resim" merakliisini bile güldürüyor. kimse durduk yerde cinsiyetsizleştirilmez, kimse netflixte iki erkegin öpüstügünü gördügü icin escinsel olmaz. 70 yil önce amerikada siyahlar restoranlara, okullara ve kiliselere girdiginder "bunlar da heryerdeler, siyahlara karsi degilim ama her yer siyahlarla doldu. toplumumuzu ele gecirecekler, sürekli cogaliyor diyen irkci beyazlarla bizi cinsiyetsizleştirecekler, escinseller her yeri isgal ediyor diyenler arasında cok fazla fark yok.

5- cogunlukta olanlar tüm dünyanın cogunluga göre düzenlemesini isterler, kendinden başkasina yaşam hakki tanımayan ve kendi kimliginden başka kimliklerin temsilini bir tehdit olarak görenler, kendi iktidarlarinin ne kadar görünmez oldugunun farkina varamiyorlar.
  • tadellesever  (02.03.23 23:27:07 ~ 23:31:57) 
lgbtliler eziliyor mu? Evet, aşağılanıyorlar, evlenme hakları birçok ülkede yok , vb vb.
bazı sjw'ler abartıp işin b.kunu çıkarmıyor mu? o da evet.

  • vizivozo  (02.03.23 23:34:38 ~ 23:35:03) 
Komplo teorilerini sacma bulurum da genelde, burada olay, kapitalizmin kendini uyarlamasi ve gelistirmesi. Feminizm de mesela en cok kapitalizmin isine yaradi, kadinlar calisip independent olmakla kafayi bozup, Anne olmayi, kadin olmayi, sevmeyi sevilmeyi unuttu. Onceden aileyi gecindirmek icin bir kisinin maasi yeter, kadin da cocuklari buyuturdu, simdi kadin da calismak zorunda. Kim karli gozukuyor? Patronage.

Gelir dagilimi adaletsizligi tarihte var olmayan seviyelerde, temiz Suya erisimi olmayan milyonlarca insan, seriat veya diktatorlukle yonetilen onlarca ulke var ama adamlar unisex tuvaletin yayginlastirilmasi icin yuruyus yapiyor.
  • baldur2  (02.03.23 23:57:48) 
Batının türbanı da bu. Bizde nasıl sürekli başörtüsü mağduriyeti, laik dinci kutuplaşması yaratılıyorsa orada da cinsiyet, ırk tartışmalarını kullanıyorlar, sis bombası atıp milleti uyutuyorlar.


  • speedy  (03.03.23 00:09:58) 
tam olarak cagimizin vebasi bu woke kulturu ve politik dogruculuk.

olayin buyuk resim kismini bilemeyecegim ancak bireysel yaklasacagim. insanlarin kendilerini topluma kabullendirmek icin duyar kasmalari konusu amerika'da hayatin her yerinde karsina cikiyor. yani bunlarin personal identity kavrami uzerinden tartistiklarini falan goremezsin, amaclari sadece dogru gozuken seyi soylemektir. bunlar yuzunden kimse agzini acamiyor artik.

bir de kurumsal yapida da bu degisimler yasaniyor. mesela her kurum biz daha woke'uz ulan diye vanayi biraz daha aciyor. sahibinden'de otomobil fiyatlarinin sonsuz donguye girip yukselmesi gibi her sirket logosunu gokkusagi yapiyor. cunku yapmazsan linc yiyeceksin. tam bir fasizm.

ondan sonra sirketlerde diversity alimlari var mesela. ben artik dunyada ayrimciligin irk, ten rengi, cinsiyet uzerinden degil de tamamen mali durumdan kaynaklandigini dusunuyorum. ama mesela okulda ailesi zengin siyahi bir arkadasim vardi. cocuk olabilecek en rahat hayati yasiyor amerika'da. hem privileged hem de underprivileged haklarindan yararlaniyor siyahi oldugu icin. onunde acilmayan kapi yok. kalibresinden daha iyi okullara ve islere giriyor boylece.
  • antikadimag  (03.03.23 02:53:21 ~ 10:34:10) 
sevgili arkadaşlar, zihninizde adam kelimesini erkek kelimesiyle eşleyerek türkçe adına büyük bir hata yapıyorsunuz. dil aklın aynasıdır. dilimizi koruyalım. bizim dilimizde cinsiyet farkı çok az kelimede var. o da cinsiyetin gerekli olduğu durumlar için kullanılıyor. yüzyıllardır yazılan metinlerde, konuşulan cümlelerde adam kelimesinin anlamı belli ve net.

erkekler tuvaleti diyoruz. adamlar tuvaleti demiyoruz. adam öldürmekten hapse giriyoruz. doktor olmuşsun ama adam olamamışsın diyoruz. adam sen de! diyoruz. diyoruz oğlu diyoruz.

woke'çuların zokasını yutmayın. üçkağıda getiriyorlar.
  • alperz  (03.03.23 05:28:05) 
Arkadasim stk il yoneticisi. Ilgilendigi konu cevre toprak... kendisine durduk yere teklif geldi. Bizimle ilgili bi etkinlik duzenle size 50bin tl bagis yapalim.

Hedef mi? Pazari genisletmek. Lgbt giyim buyuk rant mesela.
  • halk  (03.03.23 09:13:47) 
alperz+1

'Adam gibi bir iş bul kendine' denilen kişi erkek midir kadın mıdır?
Ya da buradaki 'adam' kelimesinin terine erkekler için ne densin, kadınlar için ne densin?
  • Mirket  (03.03.23 10:16:39) 
adam kelimesinin kadinlara uyduguna katilmiyorum. annenizi adam olarak mi dusunuyorsunuz? sokakta bir kadini arkadasiniza gosterirken adama bak der misiniz? bir olayi tarif ederken arkadasiniz size adamin biri dukkandan cikti derse hangi cinsiyeti dusunursunuz?

adamin toplumdaki karsiligi bellidir, sjw'lerin inlerine girecegiz derken yanlis inlere girmeyelim.
  • antikadimag  (03.03.23 10:32:34) 
eger cinsiyet soz konusu ise annemi kadin, babami erkek olarak dusunuyorum.

bir kadindan bahsederken “adama bak ya nasil konusuyor” diyorum. gencler haric kimsenin de cikip “adam degil o kadin” dedigini duymadim.

bir insanin cinsiyetini vurgulayacaksam kadin erkek derim. vurgulamayacaksam adam ya da insan derim. cins olarak insandan bahsedeceksem insan derim. bana ilkokulda ortaokulda ailem ve hocalarim boyle ogretti. 90’larda okudugum tum kitaplarda da boyle yaziyor.

ne yapayim simdi yeni cikti bu diye buna mi adapte olayim? kelimenin anlami belli. zorla neden degistiriyoruz?
  • alperz  (03.03.23 11:57:52) 
@tadellesever 4.maddeye cevap vereyim. Propagandanin hedefi: yeni nesil gencler, teenler, cocuklar zaten sen ben degiliz. Benligi, kisligi oturmus 30-40 yasindaki kisinin 2 diziyle, sanatciyla mi LGBT olucaz diye dalga gecmesi, Kadikoy'de kendi mahallesinde yasayan laikin barima gidiyorum, ickimi iciyorum, AKP iktidari geldi de ne oldu islamci mi oldum ben simdi demesi gibi bir sey. Sen olmadin kardesim ama toplum oldu, toplum oluyor, cik bak Anadolu'ya adim basi imam hatip, tarikatler, cemaatler, kuran kurslari gecligin basina coreklenmis. Ek olarak: eksisozluk.com


  • freedonia  (03.03.23 12:01:23 ~ 12:15:58) 
Aldous Huxley'in cesur yeni dünya adlı romanını okuyarak kapitalizmin ne yöne evrilmek istediğini anlayabilirsiniz.

LGBT konusunun bugünkü şekliyle ele alınması da bu yola hizmet ediyor.
Ayrımcılık yapılması, toplumdan dışlanması ayrı bir konu. Bu önyargıların önüne geçilmesi değil mevzu.

türkiye'deki yansımaları ise çok başka. Türkiye "duyarlılık ithal etmeye" bayılıyor. Alakasız bir konu ama oradan anlayabilirsiniz. Zenci mi, siyahi mi, afro-türk mü tartışması.

Mesela türkiye'de bir süredir "zenci demeyelim, siyahi diyelim" tartışması dönüyor. Vay efendim negro ismini değiştiriyor. Siyahi ve zencinin kelime anlamı aynı. Biri farsça, biri arapça sadece. Negro da bunların ispanyolcası ve bir sıfat. Birinin fiziksel özelliğini tanımlamak ırkçılık değildir. Esmer, sarışın, mavi gözlü, siyahi, beyaz tenli demekten farkı yok mesela. Bunu bir hakaret amacıyla kullanmakta sıkıntı başlıyor. ABD'deki sorun negro kelimesinden türetilen "nigga" kelimesi ve bunun aşağılamak için kullanılması. Yani aynı örnek değil ama anlatmak için söyleyeyim: Birine sarışın demek sorun değildir. Ama mahalllede kavga çıktığında birine "şşşş sarı gel lan buraya" derler ya işte orada iş değişiyor gibi gibi.

bunu ABD'de azınlık haklarıyla ilgili bir tartışmada bir zenci söyledi ve çok haklıydı. Ben sana "beyaz" dediğimde sen bundan utanmıyorsun. Ama sen bana "siyah" demeye çekiniyorsun çünkü "siyah" olmanın kötü bir şey olduğunu düşünüyorsun. O yüzden siyah demek istemiyorsun. Yani ya birine beyaz demenin de ırkçılık olduğunu kabul edelim ya da siyah demenin ırkçılık olmadığını kabul edelim çünkü siyah olmak aşağılanacak bir durum değil diyordu. Pozitif ayrımcılık aslında ayrımcılığın kendisidir.

Bir başka örnek, kadınlar az kazanıyor konusu. Bu abd'de geçerli bir durum. Türkiye'de istatistiki olarak öyle büyük bir fark yok kadın ve erkek maaşları arasında. zaten herkes az kazanıyor:D Ama niyeyse ABD'de bu popüler olunca türkiye'de de gündem oldu. Halbuki türkiye'de aslında işçi sınıfının daha başka sorunları var konuşulması gereken hem kadınlar hem erkekler için. Ama biz sırf popüler diye onu konu etmeyi seçtik.

LGBT konusu da öyle. Türkiye ile dünyanın arasında çok büyük farklar var aslında kültürel olarak. Düşünün 70'lerde 80'lerde türkiye'nin en popüler sanatçıları zeki müren ve bülent ersoy. Huysuz Virjin TV'lerde prime time program yapıyordu. ABD'de, İngiltere'de 80'lerde ya da 90'larda bir drag queen'in program yaptığını hayal bile edemezdiniz. Ama biz bu konuyu da kendimize özgü kodlarla değil, nedense ABD'de popüler olduğu haliyle değerlendiriyoruz.
  • anten  (03.03.23 12:59:10 ~ 13:03:15) 
[]

abd'nin en avrupai eyaletleri hangileri?

konu abd olunca klasik cevap haklı olarak "eyalete bağlı" oluyor. şimdi eyaletlerin yetkileri, kanunların kapsamı vs. ne kadar geniş bilmiyorum ama avrupailikten kastım şu,

* düşük suç oranı, özellikle silahla yaralama alanında (silahın yasak olduğu diyeceğim ama tüm eyaletlerde serbest sanırım amendment şeysinden dolayı)

* toplu taşımaya ABD standartlarında müsait, arabasız süpermarkete veya parka bahçeye gidebilme imkanı

* ırkçı, redneck tayfa yok ama her şeyden nem kapan sjw'lerin de sesi çok çıkmıyor. ortada bir yerde, makul, sakin vatandaşlar.

* vergiler daha yüksek ama altyapıdır, okuldur vs. bu tip hizmetler daha iyi.

aklıma ilk etapta bunlar geliyor ama sizin avrupa'yla özdeşleştirdiğiniz başka şeyler varsa onları da ekleyebilirsiniz.

belki bu saydıklarımın tamamını karşılayan tek bir eyalet bile yoktur, yani en avrupai eyalet bile belki avrupa'ya yakın değildir ama yine de merak ettim. var mı böyle eyaletler? "şu kriter için şurası, bu kriter için burası" gibi de paylaşabilirsiniz.

 
new england bolgesi biraz oyle. ama cok fark var yine.

bir de degerlendirme kriterlerine gore farkli yerler soylenebilir.

iklim olarak avrupai (bkz: seattle) (bkz: washington)
tarihi olarak avrupai (bkz: boston) (bkz: massachusetts)

bu sehirlerde toplu tasima da var. sanirim en yakini bu. washington ve massachusetts. eyaletlerinde sosyal devlet de mudahil olmaya calisiyor issizlik maasi vb haklar abd'de bu kadar iyi olan baska eyalet yok.
  • antikadimag  (24.02.23 21:44:10) 
ilk yerleşim yerleridir ama onlar bile avrupai değil.
boston - massac.

  • gurur  (24.02.23 22:11:03) 
okyanus kiyisinda olan kentlerde avrupa "esintisi" var.

seattle, miami..
  • cooperr  (24.02.23 23:33:04) 
[]

insanın önemsizliği ve anlamsızlığı temalı/dokunuşlu roman önerisi

konu doğrudan böyle olmak zorunda değil ama okuduğunuzda "ulan milyarlarca yıllık gezegene öylesine gelmiş, kendi küçük dünyası dışında hiçbir manası olmayan tırto adamlarız" düşüncesi uyandıran; felsefi yönü olan (ama fazla olmasın) ama herkesin anlayabileceği bir dille yazılmış romanlar önerir misiniz? camus ve sartre okudum, onların anlayışı biraz öyle hissettirmişti. benzer şekilde babalar ve oğullar da oraya dokunuyor ama tam olarak konu bu değil. en azından bana öyle geldi.

bu arada hikayenin dramatik olmasına gerek yok, yani önemsizlik ve hiçlik pozitif bir şey de olabilir yerine göre. böyle bi şeyler arıyorum. doğrudan roman olur, yazar veya tür önerisi olur vs... aslında bu konularda felsefi okuma yapmak da fena fikir değil ama benim altyapım yok. bir sayfalık cümlelerin içinde kayboluyorum, hiçbir şey anlamıyorum. o yüzden öyle bir öneriniz varsa temel seviye olsun lütfen, yani "alman istiyorsan faust hocam" durumu olmasın plz tşk


 
Kuyruklu yıldız altında bir izdivaç


  • baba553  (22.02.23 21:16:31) 
Sorunuzun başını okuduğumda direkt aklıma Dino Buzzati'nin Tatar Çölü romanı geldi. Aslında çok bağlantılı değil ama bir göz atabilirsiniz.


  • hayalhayal  (22.02.23 21:35:20) 
O zaman Camus' ya Kafka'ya ilham veren bir kitap önereyim: Herman Melville - Katip Bartleby


  • Amaranta ursula  (22.02.23 21:38:19) 
@hayalhayal,

tatar çölü en sevdiğim romanlardan biri. aslında tam olarak öyle bir şey aradığım. tatar çölü'nü okumak kolaydı ama kamyon gibi çarpıyordu. ekşi tabiriyle cidden tam olarak "ufku iki katına çıkaran kısa kitaplar"dan biri :)
  • mark greg sputnik  (22.02.23 21:40:36) 
Tatar Çölünü beğendiyseniz Kobo Abe- Kumların Kadınını tavsiye ediyorum. Birde Yukio Mishima'nın "Denizi Yitiren Denizci" kitabı var ben bunuda beğenmiştim.


  • hayalhayal  (22.02.23 21:45:48) 
Viktor E. Frankl - İnsanın Anlam Arayışı


  • gallienus  (22.02.23 23:17:05) 
Georges Perec - Uyuyan Adam

İlle de roman olsun demiyorsanız, Eski Ahit'in "Vaiz" isimli bölümünü de ilginç bulabilirsiniz.
  • huçi kuçi  (23.02.23 00:31:38) 
Açlık - knut hamsun


  • ruhen hastayim ben  (23.02.23 08:53:36) 
Sanırım böyle birşey aradığınız:

Roman değil, film. Ancak arayışınıza uygun: White Tiger (YouTube üzerinde ucretsiz yayınlı).
  • alfired  (23.02.23 10:49:54) 
Erlend Loe - Doppler.


  • charbiel  (23.02.23 18:54:20) 
[]

her gün (en azından 3-4 hafta boyunca) istisnasız yaptığınız neler var?

çok çok temel şeyleri saymıyorum. yataktan kalkmak, el-yüz yıkamak, tuvalete gitmek, yemek yemek filan gibi ama mesela diş fırçalamak olabilir çünkü toplumun büyük bölümünün herkesin günde iki kez diş fırçaladığını hiç sanmıyorum. böyle hiç aralıksız, her allahın günü yaptığınız bir şey var mı? mecburi olur, rutin olur, bağımlılık olur. böyle deyince aklıma geldi sigarayı da saymayalım hehe sigara içen adam her gün içiyordur zaten.

ben düşününce aklıma haberlere bakmak dışında hiçbir şey gelmedi mesela. iki elim kanda da olsa telegram'ı açıp bi şeylere bakarım. onun haricinde yok. sizde neler var?


 
tartılmak. her gün aynı saatte aynı giysiyle tartılırım.


  • roket adam  (19.02.23 20:52:43) 
Sabah uyanır uyanmaz kahve-sigara.
En az 15 yıldır.

  • etna  (19.02.23 20:56:39) 
Sabah kahve, akşam alkol.


  • msb  (19.02.23 21:01:53) 
yatmadan önce telefona bakmak...
dedem ve ninem için versiyonu: yatmadan önce televizyona bakmak.

  • senolll  (19.02.23 21:10:53 ~ 21:11:08) 
Son 15 senede falan iki gün üst üste antrenman yapmadığım bir dönem olmamıştır muhtemelen.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (19.02.23 21:29:45) 
Seks; piyano çalmak ; parkta yürüyüş ; hergğn sosyal medya ve ekşi başlık taraması ; kuaför ; aile whatsapp yazışmarı; dostlarla düzenli görğntğlü görüşme


  • gadlemler  (19.02.23 21:36:57) 
Düzenli yaptığım tek şey spor. Bir de yakın çevremden sır gibi sakladığım bir alışkanlığım da yemek hazırlarken, çay içerken falan gizli gizli türkü dinleyip eşlik etmek :( en köylü özelliğim :(


  • ruhen hastayim ben  (19.02.23 21:47:22 ~ 21:47:54) 
zipor. sabahlari limonlu tuzlu su ustune kahve. ustune de 2 litre su.


  • alperz  (19.02.23 22:22:52) 
Spor yapıyorum.

Bi de şöyle bi alışkanlığım var, daha derinden tanımak istediğim bi müzik türü olursa, bi playlist yapıp 2-3 ay aralıksız (iş yaparken vs) her gün dinlerim. Bunu yaptıktan sonra o türün öncüleri, temelleri, deneysel çalışmalar vs. hakkında kafamda bi şablon oluşmuş olur, daha sonra o türde bir müzik dinlersem daha çok keyif alırım.
  • plutongezegendegilmi  (19.02.23 22:24:28) 
Her gun film izlerdim. 6 subat'tan beri izlemiyorum. Biraz normallesince en hizli donecegim rutin bu. Haftalik ortalamam 10'du.


  • unidentified floating object  (19.02.23 23:23:45) 
Sahilde yürüyüş.


  • ms brownstone  (19.02.23 23:52:30) 
Biraz düşündüm de benim için kitap okumak sanırım. Çok yorgun da olsam, üzgün de olsam, kızgın da olsam gün içinde illa ki 4-5 sayfa da olsa bir şey okurum ki normal zamanda en az yarım saat, kırk beş dakikami ayırıyorum. Zihnimi dinlendiriyor.

Hasta olduğum zamanlar dışında içinde kahve icmedigim gün sayısı da bir elin parmaklarını geçmez.

Kedimin tuvaletini temizlemek. Yorgun olup yarın temizlerim dedigim günlerde de kendisi buna pek müsade etmiyor.

Gündeme kısaca göz atmak. 'aa bu ara gündemden uzak kaldim' insanı hiç olamadım maalesef. Tatilde bile illa ki bakarım haberlere.

Son 3-4 yıldır da yemek yaparken ya da ütü yaparken podcast dinlemek eklendi rutinime. Özellikle ütuden ölümüne nefret edip zaman kaybı olarak gördüğüm için en azından böyle değerlendireyim diyorum.
  • fraise  (20.02.23 00:43:15) 
her sabah mutlaka du$.
her aksam yatmadan dis fircalamak, yoksa uyuyamiyorum

  • cooperr  (20.02.23 00:54:06) 
Serbest çalışan bir konferans çevirmeni olduğum ve deprem dönemi tüm işler iptal olduğu için (eşim de afet bölgesine gönüllü gittiği için-onu niye belirttim derseniz, o gitmese idi ben giderdim kesin, ama ikimizin de yaşlı ve hasta annelerinin sorumluluğu birimizde kalmalı hep), gündelik işler ve gündem takibi haricinde, evde dağınıklığı yok etmeye karar verdim, her gün bir dolap, çekmece, kitaplık rafı vs gibi şeyleri komple boşaltıp, sıfırdan derli toplu yerleştiriyorum.


  • cedilla  (20.02.23 02:48:07 ~ 02:50:12) 
kahve-dus-köpek gezdirme-kosu


  • abi bi dizi buldum on numara  (20.02.23 10:20:59) 
kitap, kahve, gece yatmadan duş (iki güne bir saç yıkamak), araba kullanırken podcast dinlemek, cildimi temizlemek / nemlendirmek, annem ve sevdiceğimle görüşemediğim günler telefonla konuşmak


  • lapetite  (20.02.23 14:42:36) 
[]

yüzyıllık yalnızlık

iyi akşamlar,

uzun süredir okumaya niyetlendiğim bu romanı edinmiş bulunmaktayım fakat çok karışık olduğu, karakterlerin birbirine karıştığı yazılmış hep. o yüzden ürktüm biraz. esasında hikayeyi bile bilmiyorum. sırf garcia marquez dedem yazmış diye okumak istedim, doğu avrupa'da yolculuk'u çok beğenmiştim.

spoiler olmadan, "okumadan önce bilsen iyi olur" diyebileceğiniz bir detay veya okurken kafam karıştıkça bakabileceğim bir yer var mı acaba? yoksa iq testinde maymunu az farkla tokatlayan üst düzey şahsım bunu da okuyup anlar mı yardımsız?

 
Ailenin soyağacı var kitabın başında veya sonunda sürekli ona bakmalısın. Kitabı ara vermeden bitirmelisin.


  • robernarkha  (09.02.23 21:27:06) 
Marquez'in en güzel kitabı bu.
Diğer kitaplarını sevdiysen buna bayılırsın.

Ben soyağacını açıp açıp bakmaktan yorulup, fotokopisini çekip karşıma koymuştum. İşe yarıyor. Tavsiye ederim.
  • Mirket  (09.02.23 21:56:07) 
Nickimin ilhamı:D
Soyağacına sürekli bak+1
En fazla 3 gün içinde bitirsen iyi olur.
  • Amaranta ursula  (09.02.23 22:00:26) 
Okuduğum en güzel kitaplardan biri. Bana karışık gelmemişti. Okumayan pişman olur.


  • yenibirgüzelnick  (09.02.23 23:58:00) 
bana da karmaşık gelmemiştir. ya da bir süre sonra boş vermiştim :)


  • paintov  (10.02.23 12:30:57) 
[]

logitech driving force gt satılacak olursa kaça gider?

biraz piyasaya baktım da hiç bilemedim ya, 2-5 bin arasında fiyat çekenler var. ben bunu 2013 yılında ikinci elden 250 liraya mı ne almıştım. direksiyonun arka kısmında hafif bir pörtleme söz konusu ama oyunu etkilemiyor, kullanırken dokunulan bir yerde değil. tertemiz çalışıyor.

şu an için satmak gibi bir niyetim yok ama satacak olsam hem karşı tarafı ütmeden hem de kendim kazık yemeden nasıl bir fiyat aralığı seçmeliyim sizce bugün için? para edecek bi şey mi yani aslında onu merak ediyorum biraz.

bende hiç yok o ikinci el uygulamaları şeysileri vs. aktif kullananlar varsa rica etsem bakabilirler mi satışta varsa ne kadar gidiyor ediyor?

 
[]

gs-ts maçının ertelenme ihtimali var mı sizce?

evden izleyeceğim yani ertelenirse açar başka maç izlerim o açıdan çok sorun değil ama açıkçası heyecanlıyım. nefis bir pazar akşamı, çay demler türkiye süper sirkini izlerim diye keyifleniverdim amma galiba istanbul'da havanın karlı olması ihtimali varmış.

yarın akşam 7 civarında seyrantepe civarında çok soğuk hava veya kar beklentisi var mı? süre 24 saatten az olduğu için görece isabetli tahminler vardır diye düşündüm. özellikle meteoroloji forumlarını takip eden arkadaşlar varsa onlar daha iyi biliyor bu işleri, yoksa mgm'ye ben de bakarım ama onların bu tahminleri tutturduğunu hiç görmedim.


 
Bana kalırsa yok.
Bu maçı erkekler oynayacak, kadınlar ligi olsa ok. Fakat şu an hiçbir şüphem yok. Oynanacak.

  • pavlis  (04.02.23 22:05:28) 
[]

duolingo'da 6 günde 9k exp yapan psikopatlar

bunu nasıl beceriyorlar?

biz arkadaşla iddialaştığımız için bu ara hem öğrenmeye çalıştığım hem de bildiğim bir dile duolingo üzerinden bakıyorum. fitu fitu bütün alıştırmaları geçiyorum. hatta ücretsiz deneme süper zımbırtı verdiler, ünite sonlarında bu efsanevi kupa var, her biri 40 xp veriyor. bakıyorum dinleme kısmı var, o da neredeyse hiçbir şey yapmadan 20 xp mi ne veriyordu.

ben iki gün filan sıkı çalışınca 4 bine yaklaştım ki arkadaşım şok oldu, ne yapıyosun sen manyak diye. şu an leaderboard'da birinci sıradaki sayko ise 9 bin puanda. her baktığımda 2 bin artmış oluyor kız. üstelik çalıştığı tek dil ingilizce.

bunun kolay bi yolu mu var, nasıl xp farmlıyo bunlar böyle? sinir oldum.

farkındayım çok boş bi mesele yani ama haftayı birinci tamamlarım diye heves etmiştim lan örselendim, bu nasıl bir aşkmış, bi haftada 9 bin puan ne ya

 
hile falan bulmuştur onunla yapıyordur. ruh hastası mı yok...


  • yazar yazmaz yazan yazar  (03.02.23 14:22:22) 
On yıl önce falan web’ten girince soru sorup cevaplama imkanı sunan bir forum sayfası açılıyordu. Orada hediye puan/elmas gibi şeyler veriliyordu hatırladığım kadarıyla. Bu olabilir.


  • ruhen hastayim ben  (03.02.23 14:25:32 ~ 14:25:54) 
2 Kat xp hakkı kazanıp, tamamladığın dersleri legendary yaparsan çok xp kazanıyorsun. 80 90 oluyordu galiba tek derste. 9bin yine de çok tabii


  • zero times infinity  (03.02.23 14:50:24) 
benim arkadaş var öyle sayko, 10 kere baştan sona bitirmiş. beni engelleyecekler diyor :)


  • gabe h coud  (03.02.23 16:07:00) 
bazi insanlar bu tarz seylerde gercekten sayko oluyor.
ben duolingo yunanca grubuna girdim facebookta. 2000 streak yapan var. 5 yildir her gun giriyor ve en az bir alistirma yapiyor dusunun. sadece bir kisi degil, digerleri de 1400, 1200... inanilmaz. benim maksimum 45 olmustu.

  • supergirl  (03.02.23 21:50:31) 
Ben 53 day streak yaptım diye kendimi psikopat sanıyordum.


  • stavro  (03.02.23 22:10:31) 
Psikopat değiller. Muhtemelen senden benden çok zaman da harcamıyorlar. Her versiyonda bir xp exploiti oluyor mutlaka.

Benim liglerde de 15-20k xp kasanlar olunca geçenlerde bir açıp baktım, saatte 1000 xp kazanma yolu falan anlatmışlardı. İlgimi çekmediğinden doğru dürüst okumadım, aklımda da kalmadı ama sonuçta hadise belli. Legendary pratiği ile yapıldığı aklımda kaldı sadece.
  • yere dusup kirilan sarap kadehi  (04.02.23 13:02:10) 
legendary pratiği sekiz seviye ve toplamda 320xp veriyor ama. bir saat sürmez belki ama müthiş kararlılığa sahip olmayan birini yorar diye düşünüyorum, hep aynı sorular zaten, sıkıyor. bi' de oraya gelmek için önce üniteyi bitirmek lazım. hani 20 ünite yapıp legendary'lere dokunmamış biri evet 5-6 günde deli gibi puan kasabilir sadece onlara odaklanarak ama sakin sakin öğrenen, sırayla giden birinin böyle coşması imkansız gibime geldi. dediğiniz gibi muhtemelen kolay exp veren bir şeyler bulmuşlardır herhalde.


  • mark greg sputnik  (04.02.23 20:29:19) 
[]

twitter'da ismimi değiştiremiyor muyum

@ olandan bahsetmiyorum, bu kendi yazdığımız isim. mümkünse internet sitesi üzerinden yapmak istiyorum ama mobil de olur android için.

ya o kadar baktım ettim sitede bulamıyorum. internette araştırıyorum, gösterdikleri arayüzler ve sekmeler filan benim şu an twitter'da gördüğümden tamamen farklı. sinir oldum. bu @ zımbırtısını değiştirmeyi buldum mesela tamam ama ismim değişmiyor. yolu yok mu bunun? yani insanların bana ulaşabileceği handle'ı tak diye değiştirebiliyorum da hiçbir önemi olmayan isim niye değişmiyor anlamadım.


 
Android: Profil fotoğrafına tıkla, soldan panel açılacak, profil > profili düzenle.
Web: Profil fotoğrafına tıkla, açılan sayfadan profili düzenle butonuna bas.

  • cinsi kisi  (26.01.23 14:57:07) 
Çalışma var herhalde, çünkü Elon Musk da değiştiremiyorum diye tweet atmıştı bu sabah.


  • malheiros  (26.01.23 15:07:22) 
@cinsi kisi: web'de profil fotoğrafına tıklayınca hiçbir şey çıkmıyor. kendi sayfamda sağ tarafta profili ayarla sekmesi var ama orada da böyle bir seçenek göremedim.


  • mark greg sputnik  (26.01.23 15:24:49) 
Android uygulamada profiline gir. Sağda edit profile tuşu var headerın altında. Ordan yapılıyor direkt açılan pencerede isim kısmı var.

Web'de de aynı şekilde hatta, şimdi açılıyor bende pencere orada profil fotosu, ad, bio falan değiştiriliyor
  • nundu  (26.01.23 16:22:48 ~ 16:24:03) 
[]

istanbul'da 60 m2, yeni ev fiyatı

ukraynalı arkadaşım merak ediyor da benim hiç alakam ve bilgim yok o tarafın fiyatları konusunda, o yüzden size sorayım dedim. genç, bekar, uzaktan çalışıyor. daha ucuz olsun diye özellikle merkeze uzak olsun dedi. tek beklentisi görece yeni, temiz, güzel bir bina/çevre olması. mesela 10 sene öncesi için konuşacak olursak beylikdüzü tam onun tercih edeceği tarzda bir yer olurdu - sakin, ucuz, rahat. arabası var zaten, alır yani, o açıdan dağ başı olması filan da çok koymaz.

şimdi bugün gelip böyle küçük, yenice bir ev almaya niyetlense ne kadar ödemesi gerekir sizce aşağı yukarı? semt/ilçeye göre en azından fikir verebilirseniz memnun olurum. teşekkürlre.


 
merkeze ennn uzak yer ile geldim. muhtemelen diğer yerler bundan daha pahalı olur burdan düşünün. efenim sahibindende, bina yaşı 5e kadar olan, brüt en fazla 90 m2 olan ve silivri merkezde olan evleri sıralattım. www.sahibinden.com ilk fotodaki araba güven vermedi gerçi, yine de silmiyorum. www.sahibinden.com yine başka bi ilan. yani burası istanbul'da ilçe merkezi olarak ennn dışta olan yerler ve fiyatlar böyle. fikir vermesi açısından yolladım.


  • pide  (24.01.23 21:55:27 ~ 21:56:49) 
[]

silah kullanmayı öğrenmek

iyi geceler,

bu konuda çok uzun süredir hevesim var. yani QARİZMA_SAVAŞÇI_06 olmak farklı bir mevzu tabii ama mesela silahı söküp takmak, nişan almak gibi temel şeyleri öğrenmek istiyorum. henüz askere gitmedim. gitsem de ilaç kullandığım için silah vermeyebilirlermiş sanırım.

bunu öğrenmenin bir yolu var mı? poligona gitsem mesela hiç tecrübesiz, tüfekle ateş etmek istesem yapabiliyor muyum? yolunu yordamını gösteriyorlar mı, anlatıyorlar mı? yani pata küte sıkmak değil de daha çok eğitim gibi düşünüyorum temel düzeyde.

aslında dayım avcılıkla uğraşıyor, ondan rica etsem yardımcı olabilir ama neblim şimdi adama da dağlara tepelere gidelim fitu fitu sıkalım demek tuhaf geliyor bana. en olmadı öyle denerim yine de sanırım.

özetle askere gitmeden legal olarak silah kullanmayı öğrenmek mümkün mü? önemliyse eğer şehir ankara. "gardaşım çankırı'da üveyik avlıyorum benle gel sana da ateş ettiririm" diyen varsa o da olur, seve seve gelirim.

 
çukurambar'da bir poligon var baya övülüyor, inceleyebilirsin.


  • marlonbranda  (12.01.23 22:32:10) 
poligonlar bu is icin var. dab poligon un yorumlari iyi. ankara poligon yazip yorumlara gore arayabilirsin.


  • unabomber  (12.01.23 22:40:28) 
herhangi bir poligona gidersen ve acemi olduğunu belirtirsen silah seçimi ve atışlarda sana yardımcı olurlar. hiçbir poligon acemi adamı silahla tek başına bırakmıyor. önce boş bir silahla bir iki defa tetik düşürme eğitimi veriyor. sonra dolu silahla direkt yanında acil durumda müdahale edecek mesafede durarak atışları yaptırıyorlar.


  • orpheus  (13.01.23 04:48:06) 
[]

camın önündeki duvar küf tutuyor

geçen kış böyle bir sorun yoktu, bu yıl sürekli olarak orayı temizlemem gerekiyor.

pencerenin içeride kalan kısmında mermer yok, o bölgenin bir adı var mıdır bilmiyorum ama direkt duvar var camın önünde. biraz içeri doğru giriyor tabii, neblim şişe filan koyulabilir mesela. mermerden daha geniş bir alan.

cam sürekli buğulanıyor, galiba onun dökülen suyu neden oluyor buna ama onu nasıl engelleyeceğimi de bilemedim. bir de pis şey yani domestos'la hatır hutur girişsem bile ister istemez yıpranıyor, boya da zarar görecek bu gidişle. ev benim olsa yine önemsemezdim ama benim değil.

benzer problem yaşayan oldu mu? nasıl çözebilirim, yolu var mıdır? evin başka hiçbir yerinde böyle bir sorun yok bu arada. sadece pencerenin önü küfleniyor, ne alaka anlamadım. son bir ayda olmaya başladı, geçen kış veya diğer mevsimlerde yoktu.

 
Aynı camın buğulanması (terlemesi) gibi duvar da terliyor, yani sorun dışarıdan içeri giren bir su kaynağı değil.

Evde yüksek nem olabilir, bina yalıtımlı olduğu için duvar ve camlar terleme yapıyor. Evde nem yüksek ve sıcaklık fazla ise terleme artar.
  • John Bloor  (09.01.23 11:00:33) 
Alt komşuda da benzer bir sorun olmuş geçen anlatıyordu. Çift camın üretim hatasından kaynaklıymış Camın fitilinde mi bir problem varmış ne. Camda problem olduğundan buğu yapıyor ve içeri akıyormuş

şöyle bir şey buldum
www.youtube.com

sizin de sorununuz muhtemelen izolasyon eksikliği nedeniyle dışarıdan içeri su girmesi değil, camın buğu yapması. Onu kesmeniz gerekir
  • asbe  (09.01.23 11:25:18) 
[]

bir şarkı arıyorum, bretonca olabilir

remi gaillard'ın bir videosunda çalıyordu sanırım. böyle gaydalı filan çok eğlenceli bir şarkı. les bretons bilmem ne bi şeyler diye kalmış aklımda ama böyle aratınca hiç bulamıyorum. eskiler hatırlar belki. irlanda müziği gibiydi böyle çok tatlıydı. bi buldurun be :(




 
"breton music remi gaillard" diye google araması yapınca çıktı ahaha ben youtube'da arıyordum ısrarla. merak eden olursa şuymuş: www.youtube.com


  • mark greg sputnik  (07.01.23 23:37:37) 
[]

terapide dinamik yaklaşım

arkadaşlar selam,

malum son zamanlarda bu konuda sık soru soruyorum. benim için yeni ve çok ilginç bir tecrübe. fazlasıyla da ihtiyaç duyduğum bir şey. o yüzden pek hevesliyim.

hocam bana bu alanda çalıştığını söyledi. özetle 0-5 yaş arasını irdeleme. en azından ben öyle anladım. dedi ki sen hayatında ne sorun yaşasan, o dönemdeki problemlere tosluyorsun. yani klasik "çocukluğuna inelim" durumu.

şimdi ben terapide hangi yaklaşımlar vardır, hangisi neye yarar, orasını bilmiyorum. kendi adıma ciddi travması olmayan fakat buna rağmen anksiyete delisi, duygusal, fazla hassas biriyim. travma olmamasından kastım tecavüz, aile içi şiddet gibi ciddi travmatik tecrübeler. yoksa anlattıklarımdan yola çıkarak hocam önemli travmalarım olduğunu söylüyor, ben farkında bile değilim.

bu yaklaşımla çalışan birinden terapi aldınız mı? faydasını gördünüz mü? ben mesela bazen çocukluğuma dair şeyleri hatırlamakta çok zorlanıyorum. biraz da klişe geliyor çocukluğa inme işi... yani ne olmuşsa olmuş, bu saatten sonra ne değişecek ki? ama bir yandan da diyorum işte ulan o kadar biliyorsan kendin çöz madem, çözemedin işte.

neyse, bu yaklaşımla ilgili düşünceleriniz nedir? hem danışanlardan hem de psikolog/psikiyatrist varsa aramızda onlardan fikir almak isterim. mesela benim gibi spesifik, ağır travması olmayan ama "sad boi" olarak büyümüş, hep kendini sorgulamış hüzünlü şahıslar için uygun bir yaklaşım mıdır sizce?

 
Travma sonrası stres bozukluğu tanısı ile terapi alıyorum. Faydasını gördüm. Görmeye de devam ediyorum. Ve şunu ekliyorum; insan dünyaya yalnızca çocukken bakar, gerisi hatıradır.


  • ruhen hastayim ben  (06.01.23 20:00:04) 
en sevdiğim ve şu an bile (başkasından terapi alırken) dönmek istediğim terapistim de psikodinamikçi. bu ekolü davranışlarımızın bilinçdışı kökenlerine odaklanma şeklinde düşünebiliriz. çocukluğa inme meselesi çok klişeleşmiş ve içi boşaltılmış bir hal almış olsa da biliçdışı süreçler de o zamanlardan kurulmaya başladığından önemi büyük gerçekten ama anlattığımız her şeyin de çocukluğa indirgendiğini/oradan hatıralara ulaşmaya çalıştığımızı çok hatırlamıyorum. bana daha çok seansa getirdiklerimizin (günlük yaşamdan rüyalara kadar) serbest çağrışımlarıyla beraber analizi gibi geliyor. bastırılmış gerçeklerimiz, duygularımız sadece çocukluğa dair olmayabilir ama izleri çocukluğa kadar köklenmiştir büyük ihtimalle...
terapide de bu köklerin bilinç seviyesinde görünür kılınması hedefleniyor. bu farkediş de duygusal, zihinsel rahatlamayı getirecek.

  • anna sun  (07.01.23 00:36:12) 
123   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.