[]

hamile kedi ve iletişim sorunları

bir hafta kadar önce sokakta karnı burnunda bir kediye denk gelince, kucakladım getirdim eve. doğumunu rahat yapsın da sonra bebekleri de anneyi de sahiplendiririm diye. ilk gece sürekli miyavladı, kuytu yerlere saklandı, halsiz halsiz yattı. dedim herhalde doğuracak. bekle bekle bebek çıkmadı. halsizliği de tedirgin edince veterinere götürdüm, ultrasonu çekildi bir aksilik mi var, içerde ölen bebek mi var diye. her şey yolundaymış. ama işte karnı hassas bölgesi ve orası traş edildiği için benden nefret ediyor ve benden aşırı derecede korkuyor.

eve gelince kartonların, kolilerin olduğu boş odaya girdi, giriş o giriş. çıkmıyor oradan. ben yanına girince de gözleri kocaman kocaman oluyor korkudan. sakinleştirmek için başını okşayayım dedim, iki kolumu birden parçaladı ve hırladı bana tırmaladıktan sonra. ama şöyle de dengesiz bir durum var ortada: ben odasına girmezsem mama yemiyor. miyavlayarak beni çağırıyor, ben odaya girince de mama yemeye başlıyor.

psikolojim bozulmaya başladı artık. beni sevsin, bana bayılsın demiyorum, benden korkmasa yeter. nasıl sakinleştirebilirim ben bu anne adayını?

not: fotoğrafta oyun oynamıyor, hep öyle yerlere saklanıyor. büyük bir kutunun içine özel pamuk minder yapptırıp koydum, kutuya başını sürtüyor ama kesinlikle içine girmiyor. resimde gördüğünüz gibi kartonların arkasına, fayansların üstüne yatıyor.

 
Hayvan tanımadığı bilmediği bir yerde, tedirgin olması çok normal. Sokakta olsa idi şu aralar doğum yapabileceği bir yer arayacaktı, bunu yapamıyor.

Kapıyı aralık tutup tedirgin hissetmemesini sağlamaktan başka çareniz yok, yüksek sesli müzik dinlemeyin, elektrik süpürgesini açmamaya çalışın, bulaşık yıkarken gürültü olmamasına özen gösterin. Kapıyı da aralık tutun ki evin diğer kısımlarında tehlike olmadığına inansın
  • kaymaktutmayansicaksut  (15.03.15 19:55:02) 
kapısı aralık duruyor zaten, kutuyu kapının arkasına koydum göz önünde olmasın, kendini daha rahat hissetsin diye ama kapıda çıkabileceği kadar açıklık var yani. odadan 2 kere çıktı. beni görünce, ben daha kımıldamadan kaçtı hemen odaya. korkudan erken doğum yapacak diye tedirgin oluyorum artık.


  • vesna  (15.03.15 19:59:18) 
Bir de sevmeye çalışmayın. Elinizi açık götürmeyin yanına, avucunuzun iç kısmı değil, dışı ile yaklaşın, parmaklarınız da içe dönük dursun. Tehdit olarak algılanmasın eliniz.

Odaya girmeden onunla konuşmayı da deneyebilirsiniz.sesinizden anlasın yaklaştığınızı, pat diye girmeyin odaya.

Ton balığını kandırma amaçlı kullanabilirsiniz bu arada, kokusu keskin olduğundan merak edecektir. Birkaç gün üst üste tabağı yere bırakıp giderek o yerken yaklaşın, tedirgin olduğu noktada ilerlemeyin, ona kesinlikle bakmayın. Birkaç gün sonra bir ihtimal kafasını sevdirebilir yemek yerken
  • kaymaktutmayansicaksut  (15.03.15 20:03:09) 
bir de doğurmak üzereyken kediler zaten diken üstünde oluyor, kişisel algılamayın. babamın evi müstakil, açık mutfak camından kışın ortasında kedi girip çatıya yerleşmişti doğurmak üzere, bit kadar çatıda on kere taşındı ama çıkıp gitmiyor da. oradayken ilgi gösteriyorsun, tıslıyor arkanı döner dönmez başka bir boşluğa yerleşiyor. hele doğumdan sonraki bir kaç gün yavruları evin içinde taşıyıp durdu. yani o ürkek kocaman gözlü saldırmaya hazır hali, doğurdum doğuracam psikolojisi. mama su ve sıcaklık sağlayın, doğurmak üzere olan insan kadınlar da fena kaprisli oluyorlar, içleri oynuyor, bunu göz önüne alın.


  • alice practice  (15.03.15 20:10:11) 
korkarsa korksun niye dert ediyorsun. yavrular doğunca bir süre elleşme onlara yeter. asıl sorun yavruları reddederse çıkar. doğum yapan kediler göbeği sevdirir genelde. doğum sonrası iletişimi o sayede iyileştirirsiniz.. biraz gaddar olur.


  • kargn  (15.03.15 20:16:29) 
hamile/anne kedilerin sinirleri gergin olur, tetikte olurlar çok. normalde tehdit olarak algılamayacakları davranışları tehdit olarak algılarlar annelik/koruma içgüdüleri harekete geçtiği için.

sizden nefret etmiyordur. siz öyle sanıyorsunuz. sadece korkuyor ve bu çok normal.

rahat ettiği yerde kalsın, çıkarmaya çalışmayın siz. sakinleştirmek için yaklaşmayın da; çünkü zaten korkmuş kedi, siz de yaklaşınca iyice korkar. bekleyin, o size yaklaşsın. sabırlı olmanız lazım. o size yaklaşınca da kaymaktutmayansıcaksüt'ün dediği gibi, elinizi pati gibi yapıp öyle yaklaşın. direkt sevmeyin, önce elinizi koklatın. o sevmeniz için izin verecektir. onun iznini bekleyin. ayrıca odaya girince de kedinin gözlerinin içine direkt ve uzun uzun bakmayın, bunu her kedi tehdit olarak algılar.

yere oturun, onun seviyesine. bağdaş filan kurun örneğin yerde. bekleyin sonra. beklerken başka şeylerle ilgilenin, kediye odaklanmayın. güzel güzel bir ses çıkararak ara ara onunla konuşun. kedi zaten meraklı hayvandır, sizin tehdit olmadığınızı anlayınca kendisi gelip tanışmak ister.

kısacası o kendini sevdirmek istemiyorsa zorlamayın kediyi, kendi haline bırakın. onlar öyle. kendileri gelirler.
  • whimsical  (15.03.15 22:10:32 ~ 22:12:49) 
psikolojiniz bozulmasın kedinin durumu gayet normal. doğumu yakınsa karın kasılmaları vs. de oluyor. siz ona rahat ve güvenli ortam sunmuşsunuz, zorlamayın bir süre sonra o kendini güvende hisseder zaten. sevmeye zorlarsanız o güveni asla elde edemezsiniz. sokak kedileri kapalı kalmaya alıık olmadığından sokakla temasları kesilince de agresifleşiyorlar. doğumdan sonra değişir her şey. daha önce hamile, anne kedi baktınız mı bilmiyorum ama birkaç tavsiye eklemek istiyorum. doğum sonrası çok fazla sıvı tüketiyorlar. (sütün büyük kısmının su olmasıyla ilgili de olabilir.) susuz kalmamasına dikkat edin. mama ile besliyorsanız da yavru kedi maması alırsanız daha çok sütü oluyormuş. (veteriner bilgisi)


  • madarch  (16.03.15 10:08:37) 
[]

uyurgezer mi olmuşum?

eşim uyurken konuştuğumu söylüyordu bir süredir, sabaha kadar sürekli rüya görüyorum her gece, konuşma sanırım onunla ilgili. ama dün gece bir tık üstüne çıkmışım. gece yatak odasından çıkıp mutfağa gitmiş, mutfak masasına başımı koyup uyumuşum. ben böyle bir şey yaptığımı kesinlikle hatırlamıyorum. daha önce anksiyete bozukluğu nedeniyle psikiyatr kontrolünde ilaç+terapi şeklinde bir yol izlemiştik. şimdi hayatımda değişen bazı şeylerle birlikte yeni kaygılarım da var artık. terapim mi gelmiş benim?




 
Bir gece ile hemen uyurgezer olduğunuz söylenebilir mi? Ben de 15-16 yıl önce bir yaz gecesi kalkıp en yakın arkadaşımı halının altında arayıp, sonra anneme bakarak "Haa, buradaymış" deyip gidip yanına yatmışım. Bir daha da böyle bir olay yaşamadım. Tek bir seferlik olabilir belki de.

Konuşmaya meyletme bir şeyler geldiğini gösteriyordur belki, ama her gece sürekli rüya görmeniz de varmış. Belki sıkıntılar yordu, bir görülşme neden kötü gelsin ki.
  • aychovsky  (22.01.15 22:36:53 ~ 22:37:03) 
çocukken odama uyumak üzere yatıp salonda uyanmıştım. o günden beri benzeri bir durumu bile hiç yaşamadım.
yani böyle şeyler oluyor arada. direk uyurgezer diye niteleme kendini bu yaşandı diye.

  • norek  (22.01.15 22:51:07) 
[]

hamileliğe ait batıl inançlar

neymiş hamilelikte 3 ay dolmadan hamile olduğun söylenmezmiş, bebeğe nazar değermiş düşük yaparmışsın. yok efendim eşyaları erkenden alınmazmış, bebeğe öyle olurmuş böyle olurmuş.

ne manyakça şeyler bunlar ya? var mı bildiğiniz böyle mitler?

edit: manyakça sözü çok irrite etmiş herkesi, manyakça demeyelim de sinir bozan diyelim. ne bileyim batıl inanç demeyelim de negatif enerji diyelim, ne olacak ki?

 
Bildiğim mitler yok da, bunlar daha çok "kural" olmaktan ziyade, tecrübelerle elde edilmiş "kişileri büyük hayal kırıklıklarından korumaya yönelik" önlemler olarak geldi bana. Batıl inançları da antin kuntin yasakları da hiç sevmem ama bu verdiğin örneklere o şekilde bakarak sindire sindire gitmekte de fayda olabilir derim.


  • pandispanya  (22.01.15 21:01:00) 
gebeliklerin büyük oranının düşükle sonlandığını
bunun yine çoğunlukla ilk 12 haftada olduğunu
hayatı boyunca düşük yapan kadınların sayısının hiç de az olmadığının ve her kadının ailesinde en az bir kadının böyle olduğunu
gebelikle beraber hormonel bir fırtınaya girildiğini

bilmeyenler elbette manyakça olarak tanımlayabilir
  • la noix  (22.01.15 21:01:32) 
çok fazla var. mesela aşerdiğin birşeyi yemezsen bebeğinde izi çıkarmış o yiyeceğin.
kız bebeğe hamile kadınlar çirkinleşirmiş, kızları annelerinin güzelliğini alırmış o yüzden.
bir de hamilelik boyunca kime bakarsan çocuğun ona benzermiş derler.
edit: la noix, tebrik ederim, allah tamamına erdirsin.
  • rock n roll  (22.01.15 21:02:59 ~ 22:45:14) 
Bebek doğduktan sonra 40'ı çıkana kadar anne yalnız bırakılmaz. Özellikle lohusa döneminin ilk haftası çok tehlikelidir. Anne ve bebek yalnız kalırsa cinler kendi suretlerinde ya da insan kılığına girerek anneye ve bebeğe zarar verebilirler. Doğumdan sonra annenin cin görmesi çok yaygındır sağa sola sorsanız başına gelen vardır.

Bu yüzden bebekler doğduğu gibi kulaklarına ezan okunur. Cinlerden korumak için. Okunmadığı zaman ne olduğu tam olarak bilinemiyor doğal olarak ama cinlerin bebeğe zarar verme ya da bebeğin vücuduna girerek onu ele geçirme ihtimali olabilir.

Ayrıca şöyle birşey mevcut : "Kimin bir çocuğu olur da, sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okursa, o çocuğa ümmüsıbyan hastalığı zarar vermez (cin zarar vermez)." Feyzü’l-Kadir,6:237.
  • benim adim kerim hepinizi severim  (22.01.15 21:04:33 ~ 21:05:00) 
la noix; ama bunu söyleyen hamile olduğunu söylersen düşer bebek diyor. söylemezsen düşmeyecek yani ona göre. olaya bakış açısı bilimselliğin b'sine uğramıyor yani.


  • vesna  (22.01.15 21:05:07) 
Eşyaları erkenden alınmaz. Bi de hamilelikle ilgili değil ama boş beşikte sallanmaz.


  • phoenixboy  (22.01.15 21:08:35) 
hamilelikten sonrası için var bir de.
mesela bebeklerinin kırkı çıkmamış, doğum yapmış iki anne birbirleriyle konuşurlarsa bebeklerden biri aydaş olurmuş.
(bkz: aydaş)

hatta ben küçükken, benimle aynı zamanda doğan bir bebek, annesi annemle konuştuğu için aydaş olmuş. kadın öyle diyordu.
  • m e b  (22.01.15 21:08:41 ~ 21:11:44) 
negatif enerji denilince manyakça gelmiyor
ama batıl inanç olunca manyakça oluyor
tamam aklımızı bunlarla bozmayalım ama çoğunun arkasında bir gerçeklik payı da var. ilk trimesterdeki düşükler gibi, şimdi lohusa sendromu olarak herkesin bildiği şey anadoluda bin yıllardır albasması olarak var. uydurmamış insanlar onu.
benzeri aşermektede de var. tamam kadınlarımız şımardı işin suyu çıktı..ama 16-45 yaş arası 2 seneye bir doğum yapan kadınların çiviyi, toprak duvarları filan yediğini görseydiniz. (köy yerlerinde) kadının vücudunda eksik olan minerallere aşerebildiğini düşünürdünüz, bence tabi.
bu arada bizde bebek doğduktan sonrasına dair de çok efsane şeyler var.
  • niye ama  (22.01.15 21:11:02 ~ 21:12:39) 
@vesna geleneklerin ardında yüzyılların yaşanmışlıkları vardır. doğada bulunan bir bitkideki x maddesinin bir hastalığa iyi geldiği tıp tarafından paso kanıtlanıp duruyor. gelenek dediğin bir nevi çift körlü randomize deneydir. sonucu bilmezsin, bazılarında işe yarar bazılarında yaramaz bazılarında yan etki çıkar bazılarında plasebo etkisi olur. ama toplam bir sonuç elde edilir.

40 gün mevzu da postpartum depresyon ile ilgili. ayşe teyze ppd diyemeyeceği için kendi bilgileri doğrultusunda cin diyor kuran diyor.

yani manyakça diye tanımlamadan önce gerçekten tekrar bi düşünün, insanları yaşadıkları kültür ve aldıkları eğitime göre değerlendirin

hamileyim, 12 haftaya kadar birkaç yakın arkadaşım hariç söylemedim insanlara. olurda düşük olursa abuk sabuk insanların bana paso gebeliğimi sorup konuyu hatırlatmasını istemedim.
  • la noix  (22.01.15 21:11:30 ~ 21:19:37) 
@benim adım kerim, orası lohusa depresyonunu anne çok agir geçirirse diye bebeği korumak için. Anne bebeğini öldürebilir. Plasental hormonların çat diye düşmesiyle alakalı. Bir çeşit uyarı.

Bir de türbeden geçerken elini nereye surersen bebeğin orasinda leke olur diyorlar. Dua edip yüze falan surmezlermis. Annem denedim ben ondan sizde var diyor. Bilimsel temeli ne bilmiyorum.

Karşı komşumuz çocuğu benim gibi olsun çok istedi. Huyu da, aklı da benziyormuş. Öyle dedi. Teni saçı gözü falan da benziyor. Kardeşim desem inanır millet.

Lim5le efsaneler kuşağının sonuna geldik.
  • Lim5  (22.01.15 21:12:55) 
nar sıkılmaz, doğranmaz. doğacak bebede izi kalırmış


  • caylaktozu  (22.01.15 21:17:27) 
@meb, sizde aydaş denilen şeye bizde "kırkı karışmak" deniyor.
@lim5 o el sürme olayını bizimkiler bilmiyor ancak harputlu bir arkadaşımdan aynını duymuştum. o kız da hekim, annesinin bu kontrolsüz deneyi neden yaptığını bilmiyor...
bence en büyük marifet kadının şeklinde şemalinde bebek kız mı erkek mi anlamak, bunu becerebilen teyzelerim var, respekt!
ha bir de bilimsel yönünü hala tam araştırmadım ama sanki doğruydu gibi hatırlıyorum en fazla doğum ağırlığı 3. bebektedir diye birşey var.
  • niye ama  (22.01.15 21:22:33) 
@niye ama valla ben de bilmiyorum. iyi ki çok hafif bir leke, ya kocaman kabarık bir şey olsaydi. Kardeşime de yapmış onda da aynı yerde. Annem de karın şeklinden bebek tahmini meselesini demisti ama ben aklımda tutamıyorum. Sivri olunca arkadan bakınca hiç hamile gibi gozukmuyorsa bir şey, yayik geniş bir karinsa başka şey oluyormuş.

Bir de ye tatliyi çıkar hakkiyi ye eksiyi çıkar ayseyi diye bir şey var. Yediklerimiz bebeğin genetik cinsiyetini belirlemiyor tabi, asermeyle alakalı söylemişler.
  • Lim5  (22.01.15 21:29:49) 
Hamileyken sac kestirilmez cocugun omru kisalir derler


  • sirena  (22.01.15 21:39:49) 
Hurafelere asla prim vermeyen, hurafe karşıtı hatta savaşçısı biriyim. Yaşadığım anlam veremediğim şeyler de oldu, nedenini çözebildiklerim de oldu

Hala hurafe savaşçısıyım, hurafe olmayanlar da olduğunu biliyorum, düşünce, inanmak sonuca nasıl etki ediyor bir bilseniz diyorum.

Anlatayım:
Hamileyken;

bir şey çalarsan çaldığın elini bir yerine sürersen orada lekesi kalır derler. Öğretmen bir akrabam köylüye bunun batıl olduğunu kanıtlamak için dut çalıyor bacağına sürüyor. çocuğun bacağında dut işareti var.
bundan yararlanıp hamile kadınlar karanfil çalarlar. (aktardan alınan karanfil, çiçek olan değil) ellerini erkekse çenelerine kızsa yanaklarına sürerler. çocuk gamzeli olsun diye. erkek kız olduğunu nasıl anlıyorlar bilmiyorum. benimkini de anlamışlardı yaşlılar.

ben de karanfil çalıp (çalma sayılmaz pek, iş yerinin mutfağında çalışan kadın karanfili verdi yanağına sür dedi) erkekse çenesinde kızsa yanağında gamze olsun deyip sürdüm. ben bilmiyorum daha o zaman kız mı erkek mi, inanmıyorum da böyle şeylere. o anlık bir şeydi. kızımın yanağında çok hafif gamze var. varla yok arası bir şey.

saç kestirilmez bebeğin ömrü kısa olur derler. hurafe demi?. ancak saç kesimi makas olayı belki olası tehlikere önlem alma da olabilir.

bebeğin çamaşırları gece dışarı aşılmaz. mantıklı, gece dışarıda yabani hayvanlar dolaşabilir, çamaşırlara sürünürler.

bebek doğunca baştan aşağı tuzlanır. teri kokmaz denir. bu doğru. kardeşlerden birini tuzlamadılar, teri ağır kokar gerçekten de.

doğan bebeğin koltuk altına yarasa yavrusu (galiba ölüsü) sürerlermiş, koltuk altı kılı olmasın diye. hiç bir fikrim yok. bu uygulamayı yapanı görmedim. şimdilerde yılan yağını benzer amaçla kullanıyorlar, bebeklere değil de yetişkinler.

bir yere giderken bebeğin yüzünü tuvalet çeşmesindeki suyla yıkarlar, nazar değmesin diye. sakıncalı bir hurafe.

bebeği boy abdestsiz emzirmezler, yüzüne bakmazlar. bu çok acı sonucunu gördüğüm bir hurafe.
bebek anne baba abdestsizken uyanıyor, bebeği o halde görmesinler diye yüzünü yorganla örtüyorlar, bebek havasız kalıp ölüyor. aile hekimi rapora ne yazacağını şaşırmıştı. yasal olarak bebek öldürülmüş oldu ve katili anne veya babaydı. zor bir durumdu doktor için.

var daha da aklıma bunlar geldi şimdi.
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (22.01.15 22:36:35 ~ 22:40:27) 
'bir de hamilelik boyunca kime bakarsan çocuğun ona benzermiş derler.' bunun gerçek bir örneğini biliyorum ben de.

buna bağlı olarak söylediğiniz şeyler negatif değil diyemem ama hani bir şeyi çok istersin olmaz ya bunlar bana hayal kırıklığını önlemek adına alınmaya çalışılmış önlemler gibi geliyor. Tabi ne kadar kendini hazırlarsan hazırla sonuçta böyle bir durum herkeste hayal kırıklığı yaratacaktır.

Ben bi işim olmak üzereyken birilerine söylüyorsam o iş kesin olmuyor mesela. Bunun gibi nazarla veya adını bilmediğim bi şeyle ilişkisi olan durumlardan bu da.
  • amelie poulain  (22.01.15 22:45:09) 
o ekşi tatlı meselesi hurafe. ya da bende olmadı.
ilkinde baklava istedim, ikincide pattiz kızartması, üçüncüde turşu. hepisi kız.

  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (22.01.15 22:51:02) 
[]

duyuru açarken tereddüt etmek

bazen oluyor bana, yazıyorum yazıyorum sonra saçma mı acaba diyorum, ne bileyim biri cins cins bir yorum yaparsa gıcık olurum durup oturduğum yerde diyorum, vazgeçiyorum öylece. mesela daha az önce yazdığım bir duyuruyu göndermeden sildim böyle.

siz de yapıyor musunuz?


 
İlk defa bugün yaptım, bundan sonra yapacağımı sanmıyorum ama


  • sen olmayan cocuk benim  (22.01.15 20:50:22) 
n'ayır.


  • kulkke  (22.01.15 20:50:48) 
Hayır. Onun için önüne gelen laf sokuyor. Duşbeg mişim karakter olarak. Sensin + çelik ayna.


  • [silinmiş]  (22.01.15 20:53:53) 
bazen yapıyorum ama sallamamaya çalışıyorum öyle durumları.
sonuçta hepimiz bir değiliz, hepimizin hayatı farklı olduğundan takıldığımız noktalar da farklı oluyor.


bu arada bugün, "taylor swift fare gibi, sinsi sinsi bakmıyor mu?" gibi son derece gereksiz duyuru açacaktım ama vazgeçtim :D
  • m e b  (22.01.15 20:54:28) 
gerçek hayatta pasiflik çok olur sende. düşünmeden gönder gelsin merak ettiklerini, burada rahat ol =)


  • biz siz onlar bensiz daha mutlular  (22.01.15 20:57:41) 
Yazdiktan sonra burada ne demek istedigim anlasilmaz diye degistirdigim oluyor, bu sekilde tereddut ediyorum. Silip baska sekilde anlatiyorum, gonder'e basana dek birkac degisiklik yaptigim oluyor.


  • delifaruk  (22.01.15 21:04:58) 
bırak tereddüt etmeyi soracağım saçma bir soru varsa aklıma ilk burası gelir. bu kadar farklı insanı başka nerede bulabilirsin ki? içlerinden birisi mutlaka merak ettiğin konuyla ilgileniyordur.


  • kaya1453  (22.01.15 21:08:42) 
delifaruk+1

üzerinde düşünmeden gönderdiğim de oluyor bazen. geçende yaptım, zor anlaşıldı. dalga geçen de oldu. dalga geçen bir kişiydi. gerisi gayet de cevap verdi. bazıları "zor anladık" dediler ama cevapladılar da sağolsunlar.
yani, dalga geçen olursa olsun n'olcak ki. neysek oyuz sonuçta. insanın bir anı bir anına uymayabilir, o an sıkılırmışsındır, yorgunsundur... gerçek hayatta da oluyor böyle şeyler. eşek saati eşref saati demişler eskiler.
cins cins yorum yapan kendi utansın. bize ne :)
  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (22.01.15 21:18:36) 
Burayi cok ciddiye aliyorsunuz. Almayin.


  • sulphur  (22.01.15 21:22:37) 
"Çok çok oluyor" diyemem tabii ki ama yazıp yazıp vazgeçtiğim oluyor. "Ne saçmaladım ben şimdi burada" diyorum.


  • aychovsky  (22.01.15 21:32:33) 
artık tereddüt ediyorum. bir keresinde biri kızmıştı bana, özelden azarladı beni :))


  • rock n roll  (22.01.15 21:36:37) 
ya bazen teknoloji konusunda cok cahilce duyurular aciyorlar, yaziyorum acikliyorum, sonra sinirleniyorum "be amk cahili, sen neden internette varsin ki o zaman" falan diye buyuk harfle yazmaya devam edip siliyorum sonra gondermeden.


  • hjarteblod  (23.01.15 00:54:55) 
yaz be canım kardeşim . kim ne diyecek diye canını sıkanlardan olma .


  • anarkokombi  (23.01.15 01:02:48) 
[]

kitaplarin onsozlerini

Okuyor musunuz? Ben okuyamiyorum, cok daraliyorum okurken. Aranizda onsozleri okuyan var mi? Cok sey kaciriyor muyum?




 
kitap bitince sıkılıp oraya sarıyorum genelde. güzel şeyler oluyor, evet. tavsiye ederim.


  • nereye bu gidis  (05.01.15 18:41:54) 
Okumuyorum genelde. Kitap bittikten sonra cok sevmissem merak edip bi bakiyorum.


  • rayde  (05.01.15 18:44:48) 
ilk önce okumuyorum. iki sebebi var:
1. önsöze kapı gibi spoiler koyuyorlar bazen.
2. yazarın/yayınevinin/çevirmenin beni ve kitap hakkındaki düşüncelerimi şekillendirsin istemiyorum. yani kalkıp da ben raskolnikov'un hal ve hareketlerini, önsöze göre algılamak, önsözdeki kalıba oturtmak istemiyorum. kitap bittikten sonra okuyorum ki "hmm, ben de böyle düşünmüştüm." veya "ben o durumu pek hissedemedim." gibi kişisel yargılamalarımı daha rahatça yapabileyim.
  • m e b  (05.01.15 18:46:30 ~ 18:49:33) 
Eskiden sıkılırdım, gereksiz vakit kaybı gibi gelirdi, şimdi okumadan geçmiyorum.


  • hayat aklini konusacak bir filozof uret  (05.01.15 18:46:39) 
okumuyorum,içim daralıyor,bir an önce olayı öğrenme, karakterleri tanımak istiyorum, bazen kitap bittikten sonra okurum ama bazen.


  • kuzey li  (05.01.15 18:48:47) 
duruma göre değişiyor. biraz okuyorum, devamını okuyup okumayacağıma o şekilde karar veriyor.

önsözü yazarın kendisi yazdıysa okuyorum genelde. ancak önceki cevapta da belirtildiği gibi, editörlük nedir bilmeden direk önsöze kitabı özetleyenlerin varlığı sebebiyle önyargıyla yaklaşıyorum.

kitap bittikten sonra geri döner bakarım. çoğu önsöz yazan şahsiyet, aslında bunun sonsöz olması gerektiğinden bihaber yazıyorlar.
  • dahinnotha  (05.01.15 18:50:05) 
istatistik yapsam %50 okuyorumdur. çok ilgi duyduğum bir mevzuysa kesin okurum. yazının niteliği de önemli. malum önsöz yazarken kendini kaybedenler var, 20 sayfa. e ben kitaba başlama heyecanıyla senin tezini mi okuyacağım?


  • antikadimag  (05.01.15 19:40:16) 
en baştan itibaren tüm sayfaları okurum. matbaa vs. dahil


  • mallemuck  (05.01.15 20:06:29) 
Genelde kitaptakilerin kim olduklarını anladıktan ve belirli bir senaryo çizildikten sonra okuyorum.


  • aychovsky  (05.01.15 20:10:00) 
önsöz yazısını kitap bittikten sonra okurum genellikle, genellikle de okurum. Bazı önsözler kitabı okuduktan sonra pekiştirici olabiliyor. Bazı önsözlerde zaten önsözü yazan kişi/ler de "yerinizde olsam doğrudan kitaba dalar sonra bu yazıyı okurdum" gibisinden şeyler de yazıyorlar ki bence de mantıklı olan bu.


  • gochebe  (05.01.15 20:17:51) 
fakültede önsözden soru soran bir hoca vardı. önsöz de 20 tane falandı ve 50 60 sayfa vardı.


  • ground  (05.01.15 20:22:42) 
[]

gece ayak ve ense-kafa terlemesi

Erkek arkadasim asagi yukari 3 haftadir durup durup gece tam yatacak vakit (gece 12 gibi yatar normalde) baslayan ayak terlemesi yuzunden uyuyamiyor. Sabah kalktiginda sac dipleri de baya baya islanmis oluyor terden. Yazlik sortla tisortle yatiyor, kalin da giyinmiyor ki. Hatta muhtemelen terlememek icin ince giyinip usuttugu icin gribi de gecmiyor. Su tere bi cozum bulalim da adam artik normal giysilerine donup su gripten de kurtulsun.

Sebebi ne olabilir? Doktora gidecegiz de hangi poliklinige gidelim biz?


 
ayak terlemesini bilemem ama ense terlemesi genelde tiroid belirtileri icinde yer alir.
bence endokrine gitmekte yarar var.

  • goochie goochie  (01.01.15 14:38:24) 
Bir kaç gün önce tv de bir doktor baş terlemesini anlatıyordu. Oksijen yetersizliğinden olur diyordu. Horlama ve apneydi konu.


  • delicevat  (01.01.15 14:46:43) 
[]

yer çekimine direnmek, spor

evet yaş ve cinsiyet itibari ile (34K,) yer çekimiyle inatlaşmak için bir süredir bıraktığım spora tekrar başlamam lazım. yürüyüş yapıyorum ama yeterli olmasa gerek. salonda spor yapmaktan nefret ediyorum. bir de 2 tane bel fıtığım var, o yüzden her egzersiz uygun değil bana.

belfitigi.belveboyunfitigi.com şuradaki egzersizler bel fıtığı için yardımcı olurken, bir yandan da yer çekimi ile olan inatlaşmamda fayda sağlar mı? yoksa onun için başka şeyler mi yapmam lazım? evetse, napmam lazım? evde uygulanabilir tavsiyelerinizi rica edeyim, çünkü dediğim gibi salon sevmeyengillerdenim.

not: kilo problemim yok. sadece fit kalmak ve sarkmamak derdindeyim.

 
Bel fıtığı varsa dikkatli olmak lazım, her egzersiz size uymayabilir. Onun için plank/side plank gibi izometrik egzersizler; hyperextension gibi bel güçlendirici hareketler ve leg raises gibi bele baskı uygulamayan karın hareketleri yapabilirsiniz. Bunlar belinizi güçlendireceği gibi karın-core bölgesini de güçlendireceği için daha sağlam bir duruşunuz olur ve varsa eğer fıtık kaynaklı ağrınızı da nispeten azaltır. Zaten fıtık olan kişiler için de doğru olan ağırlıklarla çalışmak yerine beli ve karnı güçlendirecek egzersizler yapmalarıdır.


  • angelus  (21.12.14 15:15:46) 
yüzmek bel fıtığına iyi geliyor diye biliyorum. hem komple bir spor zaten.

bir de barfiks çekmek, asılıp omurları açmak bel fıtığına iyi geliyor. tam olarak çekmesen bile asılsan iyi gelir bence.
  • yirmisantim  (21.12.14 16:34:24) 
Her türlü fiziksel aktivitenin faydası olur. "Home Bodyweight Workout" diye Youtube'da ara. Güzel şeyler çıkar.


  • arnold schwarzeneger  (22.12.14 08:02:41) 
[]

müşterek tapu

benim ailemden kalan biraz param var. erkek arkadaşımın da maaş kartı bende duruyor, oradan 3 sene de epey bir şeyler biriktirdim. üstüne de biraz kredi çekeceğiz, ev alacağız. ocak sonunda evleneceğiz. evi ise evlenmeden önce alacağız muhtemelen. evleninceye kadar içinde istediğimiz değişikliği yapıp, evlenmeden önce o eve geçelim diyoruz. şimdiki evimizi de bir arkadaşımıza kiraya vereceğiz. (şu an çok hoşumuza giden bir ev var, ayıp biliyorum ama kaparoyu verenin vazgeçmesini umut ediyoruz)

şimdi mesele şu ki, erkek arkadaşım evin tapusunun benim üzerimde olmasını istiyor. sebebi de çok yoğun çalışması ve evrak işlerine koşturamayacak olması. ben de evlilik öncesi edinilen mal olacağı için yasal hakları açısından ikimiz üstüne olsun istiyorum. hayat bu iyisi var kötüsü var, bencilliğin alemi yok, ikimizi de güvenceye almak lazım. hem o biriktirdiğimiz parayla istediği arabayı almak için çok heveslenmişti ama bu ev konusu açılınca hayallerinin arabasından vazgeçti. o yüzden sadece benim üzerime olması içime sinmiyor. evlenmeden müşterek tapu çıkartabiliyor muyuz? her işi halletsem de erkek arkadaşımı sadece imza atmaya çağırsam, böyle bir yol var mı?


 
gidin bi notere, size vekalet versin bu ev alım satım işleri için. kendisi gelmese bile siz hem onun adına hem kendi adınıza işlem yapabilirsiniz.


  • battal gemalmaz  (21.12.14 13:39:50) 
böyle yaparsak tapuda ikimizin de adı geçebilecek mi battal gemalmaz?


  • vesna  (21.12.14 13:43:01) 
başlıkta yazmışsınız işte müşterek tapu alacaksınız. kim olduğu farketmez, yoldan geçen adamla bile çıkarabilirsiniz ortak tapuyu ama kredi çekecekseniz bankaya sormanız gerekebilir bu durumu..


  • calzoncillos  (21.12.14 14:05:42) 
kredi mesele değil, ev kredisi olarak değil ihtiyaç kredisi olarak çekeceğim. 30.000 tl çeksem yetiyor. o zaman bir vekalet halleder bütün her şeyi. süpermiş. çok teşekkürler.


  • vesna  (21.12.14 14:10:46) 
Tapuda vekaletle işlem yapabilirsiniz. Dilediğiniz hisse oranında hem kendi adınıza hem de erkek arkadaşınız adına tapu çıkarabilirsiniz.
Bu arada nerden buldunuz bu adamı? kaçırma bu adamı sakın. Gözlerim yaşardı maaş kartını sana versin, senin için araba almaktan vazgeçsin evi de sırf evrakla ugrasmayayim diye senin ustune yapsın. Sizin de daha ince düşünüp illa onun adına da olsun diye uğraşmanız. Ne bileyim Vallahi bravo. Şu an tahtaya vuruyor ve nedensizce umut doluyor içim.

  • ground  (21.12.14 14:29:19) 
[]

nezle gecmiyor

Sozde grip asisi yaptirdim ama daha kis bastirmadan basimi hastaliktan alamaz oldum. Once farenjit 2 hafta surdu. Simdi de nezleyle ugrasiyorum. Asiya ragmen niye surekli hasta oluyorum ben? İlk defa bu sene boyle. Onceki senelerde boyle olmazdi hic. Yas ilerledikce hastalik gec mi iyilesir? Yaslaniyorum mu nedir? 3 haftadir duzelemedim. Gecmiyor insafsiz. Burun kenarlarimin goruntusu fena. Hapsirmak, hapsiramamak ve hapsirabilmek icin isiga bakmakla geciyor gunler. Niye iyilesmiyorum ben?




 
bilmiyorum, ama çare umca


  • eksi sozluk e bir daha geldim  (20.12.14 21:27:38) 
Aşı gripten koruyor, o senin popüler virüslerinden. Farenjit ise bir bakteri hastalığı, tamamen kaynağı farklı. Belirtilerin benzer olması, hastalığın aynı kaynaklı olduğunu göstermiyor. Grip virüsü ile nezle virüsü de farklı.

Virüs öldürmek için burnuma damlalıkla tuzlu su damlatıyorum ben ama açıkken. Tuzlu su virüsleri öldürüyor, sümüğü donduruyor. Her şeyden önce burnu açmak gerek Buğuseptil ile. Açılmayan burun = Uyurken ağızdan alınan nefes = Farenjitin devam etmesi = Daha fazla tıkalı burun. Kısır döngüden kurtulmak için önce burun açılmalı.
  • aychovsky  (20.12.14 21:31:59) 
İyileştikten sonra her gün 1 tane imuneks içerek kanınızdaki akyuvar sayısını arttırın. 2 sene sonra günde 2 adete çıkartın. Ömür boyu kullanın.

Mevsim geçişlerinde ginseng kullanın. Ayrıca ömür boyu kaliteli bir multivitamin kullanın. Grip aşısı yaptırmaya da devam edin.

Hasta falan olmazsınız bir daha.
  • hiko seijuro  (20.12.14 21:36:47) 
eksi sozluk e bir daha geldim, umca şu damla şeklinde olansa, bir arkadaş getirdi okula da, ilk kullanışta ishal yaptı, izin alıp eve gitmek zorunda kaldım son iki ders. bir daha yanıma yamacıma sokmam onu.

aychovsky, nezle şu an ki sorun da 2 hafta süren farenjit içime oturduğu için, onu da çıkardım aradan hazır sızlanmaya başlamışken. :) asıl derdim nezle.

hiko seijuro, hiç ara vermeden mi? böyle takviyeleri 1 ay kullanın 1 ay ara verin diyorlardı sanki? bir de, hakikaten üşenmeden ve unutmadan her gün alabiliyor musunuz bunları?
  • vesna  (20.12.14 21:42:19) 
imuneks düzenli kullanıma uygun. ginseng'i zaten dönemlik kullanın, yoksa vücut tölerans geliştiriyor. multivitamin ise düzenli kullanıma uygun, sakınca yok.


  • hiko seijuro  (20.12.14 21:46:07 ~ 21:46:23) 
allerjik bir rahatsızlığın da olabilir. aile hekimine gitmende fayda var.

belki de ihtiyacın olan şey bir antihistaminik.
  • siradisi00  (20.12.14 21:54:20) 
Ben 3-4 kış İmuneks kullandım. Eylül gibi başlayıp, Mayıs gibi bırakıyordum. Çok faydasını gördüm. Bu sene ihtiyaç duymadım henüz, umarım da duymam ama çok iyi bir kurtarıcı.


  • aychovsky  (20.12.14 21:56:24) 
hep benim saçma inançlarımdan uzuyor aslında hastalıklar. ateşim çıkmadığı sürece kendimi hasta saymıyorum. silerken burnum acımasa bir de hapşıramadığım zamanlarda gözlerim ağlamış gibi yanmasından bıkmasam bunu da tınlamayacağım ama çok oldu bu sefer.

aile hekimine uğrayayım en iyisi evet. teşekkürler.
  • vesna  (20.12.14 21:59:15) 
[]

bende mi bir sorun var

ocak ayında evleniyorum. hem artık çocuk istediğimiz için hem de evliliğin sağlayacağı yasal haklarımız açısından e evlenelim artık dedik. önce gelinlik krizi çıktı. ben istemiyorum, erkek arkadaşım istiyor. beyaz dantel-şifon karışımı bir elbise ile sorunu çözdük. şimdi de gündemimizde eşya konusu var. eşyaları 2 sene önce sıfırlamıştık zaten. haliyle koltukları, köşe takımını falan değiştirmek bana saçma geliyor. e 2 yılda bir zorunluluk olmadığı sürece mobilya değiştirilmez ki. yazık yani. erkek arkadaşım gözünü şimdi de mobilyalara dikti. olmaz o unut dedim diye de bana çıkıştı "sen evlenmek istemiyor musun, hiç heyecanlı bir halin yok. hayatımız değişiyor evimiz de değişse fena mı olur" diye. sadece evlilik yüzüğü için özel bir model istedim, beyaz altından kişiye özel tasarım olacak. evlilikle ilgili de başka bir isteğim olmadı. e gerek yok çünkü. bıraksam eşyalar yetmeyecek, evi bile değiştirmeye kalkacak gibi hissetmeye başladım. düşünüyorum düşünüyorum, mobilyaları niye değiştirmemiz gerektiğini hala anlamıyorum. 2 senelik mobilya sırf evdeki çekmecelerden birinde artık bir evlilik cüzdanı olacak, bankada ortak hesap açabileceğiz diye değiştirilir mi?

evliliğin lafı bile bi değişik yaptı adamı. imzadan sonra tanımakta güçlük çekmesem bari.


 
abla senin hormona falan bi baksınlar östrojenin neyin eksiktir belki.


  • divit  (13.12.14 21:02:20) 
benim için çalışma odası çok önemlidir. yeni bir başlangıç yapacak olsam, günlerce uğraşır orayı kendimce kusursuz hale getirmeye çalışırım. keza yaşayacağım evi de aynı şekilde.

2 senede bir tabii değiştirilmez ama adamcağız belli ki heves etmiş, şöyle güzel bir evm ailem olsun diyor. işten eve döndüğünde keyif alacağı bir yer olsun istiyor.

belki buna bu anlamı yüklemiş. bence sizde gariplik var.
  • Lorik Cana  (13.12.14 21:04:26) 
Belki eşyalarınızı daha kalitelileriyle değiştirmek isiyordur, bir daha ne zaman fırsatımız olur diye düşünüp.


  • m e l t e m  (13.12.14 21:05:01) 
eğer maddi durumunuz yerindeyse sizde bi gariplik var. ne güzel heves etmiş adam. millet böyle adam ister siz bir de memnun olmuyorsunuz. bana da çok hevessizsiniz gibi geldi


  • sta  (13.12.14 21:05:31) 
sanki türkiyedeki toplumsal cinsiyet rollerini değişmiş gibisiniz. Sende sorun yok merak etme.


  • isadora  (13.12.14 21:06:17) 
Senin adamı bi buraya yollasana, bizim asıl onunla konuşmamız lazım
Isadora+1000

  • emirkulu2  (13.12.14 21:09:57 ~ 21:10:16) 
hehe gelinlikli duyurunu hatırıyorum ben senin
burada benzer şeyler daha önce de konuşulmuştu ben de demiştim evlenecek olsam bu evdeki eşyalarımı kullanırım çoğu 1 yıllık daha, ne gerek var diye :)buradakiler bile üstüme yürümüştü, evlenirken yenisini almak lazımmış. ya alırım sorun değil ama yazık yani bence de
ne diyecem senin heves ettiğin yüzük dışında bişey yok mu? balayı filan ne biliyim?
bence sen normalsin, ben de son derece normal oduğumu düşünüyorum şahsen valla bi sorun yok, sadece sanırsam bizim gibi çok fazla kadın yok o yüzden böyle sorguluyoruz ara ara
  • niye ama  (13.12.14 21:12:45) 
bakın memnun olmuyor ya da hevessiz değilim. sadece gerçekten kafamda bir mantığa bürüyemiyorum ben bunu. evimiz, eşyalarımız zaten çok güzel. hepsini özenerek seçtik. fırsat buldukça, gücümüz yettikçe aldığımız şeyler değil. çok özendik, günlerce istanbulun altını üstüne getirdik o eşyaları beğenene kadar. ve gerçekten çok ciddi rakamlar ödedik. şimdi değiştirmeye kalksak yine aynı şekilde yapacağız. e israf ya. o mobilyalara verdiğimiz paraya asgari ücretle çalışan birisi 2 yıl emek veriyor. içim kaldırmıyor şimdi böyle bir değişikliği açıkçası.


  • vesna  (13.12.14 21:13:05) 
niye ama, balayı için yurt dışı programı ayarlamış zaten. öğretmenim ben, ara tatilde hep yurt dışına çıktığımız için ona itiraz etmedim. :p


  • vesna  (13.12.14 21:14:44) 
sorun beyinde. 2 senelik eşyada sorun yoksa zengin de olsan değiştirilmez, ne gerek varmış?


  • lemmiwinks  (13.12.14 21:16:00 ~ 21:17:37) 
Ya seni sınıyo belki de? Bakayım bunu da reddecek mi deyü. Alınmış adam herhalde
edit: gelinlik istememen bence de garip :)

  • yarmasimo  (13.12.14 21:18:04 ~ 21:33:51) 
valla bence bir sıkıntı yok sende. ben de olsam ben de senin gibi düşünürdüm.


  • cilgin fantezilerin adami  (13.12.14 21:20:11) 
Öncelikle enişte saygılar.

Enişte sen iyi misin öncelikle? Burdan iyi değilsin gibi görünüyor da. Seni ve geleceğinizi bu kadar ince düşünen bir kadınla evleniyorsun ve hala onun zıttına gidiyorsun. Çarpılırsın alimallah, musaf çarpmasa ekmek çarpar. Etrafında erkek arkadaşlarınla hiç mi konuşmuyorsun, gereksiz yere masraf çıkaran, sırf elalem ne der diye saçma sapan masraflar yapıp hem kendi ailesini hem müstakbel eşinin ailesini zor duruma sokan "kezoid"leri hiç mi duymadın.

Seni ikna etmeye çalışmayacağım. Eminim haklı sebeplerin vardır. Lakin bu kadını üzme. Bak ben de kadınım, 29 yaşındayım bekarım böyle kadın tanımadım. Ağzın yüzün birbirine girmesin, Allahtan veya inandığın her neyse ondan bela bulmak istemiyorsan son ver ısrarına ve vesnaya bırak kararı. Diğer türlüsü akıl mantık işi değil. Saygılar ve mutluluklar.
  • emirkulu2  (13.12.14 21:26:05) 
ben aslında mobilyaya takılmadım ama gelinlikte olay çıkarman çok garip geldi. ki bana kalsa düğün de yapmam ama bir kız bunu diyorsa orada dururum arkadaş :D


  • divit  (13.12.14 21:26:47) 
Denildiği gibi roller değişmiş gibi sanki. Tamamen sizin gibi bakıyorum evliliğe. Sadece bir imzadan ibaret. Ancak bazı kişiler toplumdan yanlış öğrenilmiş şekilde o kadar anlam yüklüyorlar ki, maalesef evlenince tamamen her şeyin değişeceğini zannediyorlar. Ve kendilerini bir anda değiştiriveriyorlar. Çok yakın erkek bir arkadaşım da bu şekilde. Adamın evlenmesine 8 9 ay vardı, normalde kafası zehir gibi çalışan, inanılmaz hafızası olan adam sürekli kafasında düğünü, sonrasını filan düşüne düşüne aylarca aptal aptal gezi etrafta. Sürekli kafasındaki şeyler de tam olarak bunlardı. İşte koltuk takımı, evi boyası, tv. zart zurt. Üstelik o da evlendiği kadın da kendi evlerinde yaşayan kişilerdi ve ikisinin de eşyaları yeniydi. Sırf tvyi geçen sene aldı mesela dev gibi bir ekran filan. Kısacası umarım evlendikten sonra memura bağlamaz sevgiliniz. Bana evliliğe bu kadar anlam yükleyen tipler tam memur kafasında gibi gelir hep. Zamanla dışarı çıkmalar azalır, birkaç sene içinde her akşam evde dizi, sana bu yakışmış filan izlerken buluverirsiniz kendinizi. En fazla arada bir yurt dışına çıkıp bol bol alış veriş yapıp dönersini işte. Ha zaten böyleyseniz problem yok ama öyle olmayın ya :) Belki bir örnekten buralara getirdim lafı ama maalesef bu risk var.

Edit: Soruya tam olarak yanıt vermemişim, hayır sizde bir problem yok. Ancak bunu tam anlamıyla ciddi ciddi eşinizle konuşmamış ve bir yol bulmamış olmanız belki problem olabilir. Bence de eşyalar yeniyse ve sıkıntı yoksa yenisini almanıza gerek yok. Çocuk da yapacağız diyorsunuz, o parayı bankaya atıp çocuğunuz için kullansanız daha güzel olur gibi.
  • pokepoke  (13.12.14 21:29:44 ~ 21:36:02) 
pokepoke, öyle bir hayatımız yok zaten. planlı bir hayatımız da yok açıkçası. kafamıza ne eserse onu yapan insanlarız daha çok. kafalarımız da genelde aynı yönden eser. evlilik lafı ortaya çıkınca bi değişik bir şey oldu bu adam. 3 sene önce evlenme teklif etmişti. geçenlerde küt diye çocuk yapsak ya biz, yaşlar geçiyor falan dedik. ne olduysa ondan sonra oldu.


  • vesna  (13.12.14 21:40:19) 
genelde evlenmeye ramak kala türk kızlarının içinden bir canavar çıkar
sizin durumda enişteden çıkmış bu canavar
--lütfen kimse hakaret algılamasın bunu ya benim bir ilişkim yok zaten belki ben de yapacam böyle şeyler bi ilişkim olsa, evlenmek filan söz konusu olsa kim bilir :) --ama misal yardımcı doçent olan evle alakası olmayan, yemek pişirmeyi bilmeyen yengem "beyaz eşyalar ille de gri olacak" dediydi benim. fellik fellik onun istediği beyaz eşyaları aradılar. bi sürü para verdiler. sonra hepsi dağıldı filan. kendisi de der şimdi, ne salaklık etmişim diye. ben böyle bi sürü vaka gördüm. böyle vakalar görmesem de oldum olası meraklısı olmadım gösterişli düğünlerin, gerkesiz masrafların yani gelinlikte de eşyalarda da sonuna kadar destekliyorum ben seni -bi faydası var mı bilmesem de :) gerçekten sorgulama kendini, bence çok haklısın ve mantıklı düşünüyorsun. burası kesin.
şimdik adamın azcık içine evlilik canavarı kaçmış, tam tersi de olabilirdi, o zaman bu adam sana ne derece tahammül eder senin saçmalıkların ne derecece kabul görürdü, nerede uzlaşırdınız??? ben benzer eksende şeyler düşünüyorum hep. onunla mukayese ediyorum.

şurada kalmış 1 ay bu da geçer aranız bozulmasın böyle şeyler için. kendini sorgulama herkes bu süreçte acaip şeyler yaşıyor işte, sizinki de böyle olacakmış eğer cidden kırılıyorsa eşya da alınır atla deve değil ama sırf kırılmasın diye, bence olay budur .. ha bi de adama hevesli, mutlu, istekli olduğunu tek tek söylesen iyi olacakmış gibi duruyor. sanki biraz hayal kırıklığı var.
  • niye ama  (13.12.14 22:04:05) 
senin gibi degerli kadini buldugu icin opsun de basina koysun. boylelerine ota boka masraf cikaran kezban layik.


  • mayeskuel  (13.12.14 22:12:18) 
Madem o kadar özenerek seçmişsiniz, ciddi ciddi araştırıp şık mobilyalar almışsınız gerçekten de gerek yok. Demek ki heves etmiş yeni bir başlangıcı yeni eşyalarla yapmaya. Bilemedim ne desem. Birkaç şeyi değiştirseniz de bari gönlü olsa. :)


  • m e l t e m  (13.12.14 22:18:06) 
Aklıma ne geldi. Enişte illa mobilya almak istiyorsa bebek odası alsın unisex beyaz böyle :) hehehe


  • emirkulu2  (13.12.14 22:19:54) 
vesna hani olur ya bişey alırsınız, aslında yenidir ama pişman da olmuşsunuzdur, onları değiştirebilirsiniz.

ilk fırsatta cam ocağı değiştiricem ben mesela. yeni de aldık atmaya kıyamıyorum ama bozuluverse sevinicem. o nasıl bir zor temizlenmektir, nasıl bir çabucak kirlenmektir, üstüne tuz dökülse pis görünmektir yarabbim. bak bi daha nefret ettim kendisinden.

işte böyle eşyalarınız varsa onları değiştirirsiniz, hem de eşinizin gönlü olur. adam heves etmiş. tam tersi kız heves etse adam istemese adama burda demediğimizi bırakmayız. ortayı bulmak lazım her şekilde.
  • physcos physcos  (13.12.14 22:38:22) 
[]

mobildeyim muhabbeti

duyuruda sıkça gördüğüm bir şey bu, mobildeyim edit yapamıyorum, mobildeyim fotoğraf göremiyorum gibi. e en altta mobil görünümden çık diye bir link var. edit yapabiliyorsun, fotoğraf görebiliyorsun, ayrıca bir duyuruya verilen cevapları görmek için de ayrıca bir yeri tıklamana gerek yok. "mobildeyim uzun yazamayacağım" hariç şu mobildeyim muhabbetlerini anlamıyorum ben. "mobildeyim editleyemiyorum" ya da "mobildeyim fotoğrafları göremiyorum" yazmaktan daha kolay alttaki mobil görünümden çık linkine tıklamak. niye var bu mobildeyim muhabbeti? benim gözden kaçırdığım bir nokta mı var? varsa nedir?




 
Bu soruyu 1 senedir açmak isteyip de bir türlü toparlayamıyordum. Bu çok önemli konuya parmak bastığın için seni tebrik eder, alnından öperim. Hakkaten ben de anlayamıyorum. Acil yazılan bir şeyde ortaya çıkabilecek abuk subuk kelime düzeltmeleri için özür dileme haricinde "mobildeyim, x yapamıyorum" konusu gerçekten kocaman bir soru işareti benim için.

Mobil görünümden çıkınca çok internet yiyor ya da telefonu kasıyor da o yüzden mi çıkmıyorsunuz misal?
  • pandispanya  (11.12.14 10:24:19) 
telefonda masaüstü sürümünü kullanıyorum bazen kafasına göre takılıyor edit yapmayabiliyor. bi de uzun yazı yazarken gözün şaşı olabiliyor. telefon 4.3 ve aşağısıysa biraz şey işte.

note 3-4 isimi led tv'yi telefon diye taşıyanlar için böle bi sorun yoktur eminim tabi
  • emirkulu2  (11.12.14 10:24:32 ~ 10:24:53) 
Mobilde masaüstü görünümü kullanmak benim için çok zor. Bu sebeple linksiz fotoğrafları mobilde ben de göremiyorum, link verilmesini tercih ederim. Onun haricinde uzun yazmak ya da cevap yazmak için mobilin bir dezavantajı olduğunu düşünmüyorum.


  • nereye bu gidis  (11.12.14 10:28:52) 
Her baslik için mobilden cikip duyuruları görmek çok külfetli. İnsan useniyor.


  • damdanakan  (11.12.14 10:29:07) 
mobil olayı zor, emirkulu'nun dediği gibi şaşı olabiliyor insan. saygı göstermekte fayda var


  • sevisgenturk  (11.12.14 10:29:44) 
1 hafta önce dikkatimi çekmişti benim o link :D


  • nickimi yermisin  (11.12.14 10:31:49) 
damdanakan, her başlık için mobilden çık demiyorsun ki. bir kere mobil görünümden çık linkine tıklayınca (taa en aşağıda link) masaüstü görünümüne dönüyor zaten. :)

sevisgenturk, ben gayet saygılı bir üslupla sordum zaten.
  • vesna  (11.12.14 10:41:53) 
Mobilden cik, masaüstüne don. Sonra masaustunden cik, mobile don derken bayagi zorlasiyor is.


  • damdanakan  (11.12.14 10:46:09) 
herkesin telefonu mobilden çık için uyumlu olmayabiliyor ya da uyumlu olsa bile fotoğrafı görememek fotografı görmek için harcayacağı işlem yerine tercih edilebilir bir durumdur olamaz mı yani?

bana da işkence geliyor mobilken mobilden çık sonra geri dön vs.

zor yani mobilken masaüstü görünümü kullanmak
  • indescribable  (11.12.14 10:53:56 ~ 10:54:16) 
Cunku safari adına konuşayım ben, o Minicik yazıları büyütüp mesela fotograf goreceksiniz diyelim mumkun değmiş bu. Basıyorum basıyorum 10. Seferde açarsa ancak. Ya da baska bir tarafa basıyorum o anda. Duyuru okurken bile bu kadar zor oluyorsa yazarken duşunun bir de.
Diyelim ki masaüstü sürümüne geçtim, simdi size Yazdığım cevabı editlemeknksteuecegim, Minicik düzeltme işaretine basman gerekiyor. Tamam baston ona. Bu kez Sayfanın yüklenmesini bekliyorum iki saat. Bekledim diyelim dusmeyip de yüklenirse, ardından Minicik yerde zoraki asagi yukarı kayıyor safaride bu ve tutturamiyorum editleyecegim yeri atıyor sanki bir asagi bir yukarı, sağa sola zor gidiyor yazdıklarım kaydiramiyorum yani, tam bir eziyet haline dönüşüyor.
Duyuru yazarken de oyle mesela. Bir şekilde mobilde hata yapıldığında geri dönüş cok zor oluyor. Imla hataları icin düzeltmeye çalışmıyorum ama ama ekleyeceğim bir sey var ise bunu yapıyorum tabii. Keske deneseniz bir, anlatabildim mi bilemedim ama sürum değiştirip edit yapmak gercekten zor.
  • mimimi  (11.12.14 10:54:56) 
çok basit bir duyuru app yapılabilir. msj geldiğinde soru cevaplandığında bildirim gelecek çok zor değil yaa.


  • mrthany  (11.12.14 11:36:04) 
Vakit kaybı. Mobilden çık, ilgili duyuruyu tekrar bul, zum Yap, butonu bul. Bunlar hakkaten zor geliyor. Halbuki mobilde yazar isminin olduğu satır boş. Diz oraya editiydi büdütüydü, capsini falan. Uğraştırma işte. Mobilitenin mantığına ters.


  • sehpa fx350  (11.12.14 11:38:33) 
"mobildeyim, ilk mesajı atamıyorum" var bir de. ben de anlam veremiyorum, alttaki "masaüstü görünüme geç" tuşuna basmak bu kadar zor olamaz.


  • devilred  (11.12.14 11:38:46) 
Mobilden duyuruya baglandigimda ilk is olarak en alttaki mobil gorunumden cik diyorum ve sana yuzde yuz katiliyorum. Zor degil ki edit yapmak, resimleri goruntulemek. Ayrica mobil surumu son derece kullanissiz. Sadece telefonun klavyesini sevmedigim icin uzun yazmak zor oluyo.


  • lionel andres  (11.12.14 11:44:27) 
tabletten rahat oluyor hep masaüstü kullanıyorum ama cepten zor oluyor. ha ama illa editliceksem yine de geçiyorum tabi


  • sta  (11.12.14 11:47:01) 
şöyle ki, cevabı yazmışsın, yollamışsın. sonra editlemen gerekiyor. en aşağı in, masaüstüne geç, sonra aynı duyuruyu tekrar bul (sayfa refleshleniyor sonuçta), tekrar duyuruyu aç, cevabını bul (çok cevap varsa bir de aboo), edite tıkla ve editle.

diğer yol, zaten açık olan duyuru cevaplar kısmında; mobildeyim: yaz ve devam et editlemene.

tamam duyuru'da hoş durmuyor bu durum ama mobil versiyona edit eklemeyenler düşünmezken ben mi düşüneyim bunu?
  • trajikomix  (11.12.14 12:03:47) 
moderatorleri uyarmak yerine adami elestiriyorsun. adam gibi mobil uygulamasi yapsinlar cok mu zor? herkes onunla ugrasmak zorunda degil ki her seferinde.


  • bohr atom modeli  (11.12.14 12:06:38) 
inan ona tıklıyorsun ya telefonum on saat kendine gelemiyor. herkesin telefonu sizinki gibi olmayabilir belki de? ondan olabilir mesela. kasıyor kardeşim kasıyor :)


  • farrytikki2  (11.12.14 12:13:10) 
Öyle bir link mi vardı? Senin gözünden kaçan bir şey yok, bizim gözümüzden kaçan bir şey var.


  • aychovsky  (11.12.14 12:15:39) 
[]

gelinlik şart mı

yoğun baskılar sonucu ocak ayında evleniyorum. yalnız sanki 4 senedir beraber yaşadığım adam beni hiç tanımamış gibi davranmaya başladı. birçok krizi aştık ama şu gelinlikte takılı kaldık. ben istemiyorum gelinlik giymek. tamam diyorum, beyaz elbise giyeyim ama gelinlik istemiyorum. hiçbir zaman öyle bir hayalim olmadı. şimdi de isteğim yok açıkçası. anneleri bile ikna ettim ama benim adamı ikna edemiyorum. abartılı bir düğün vs konsepti de yok ortada. nikah, sonrasında annelerle yemek ve akşam da arkadaşlarla kutlama yani hepsi. ben gündüzden başlayıp gecenin bilmem kaçında bitecek bir günü gelinlikle geçirmek istemiyorum.

ben seni gelinlikle görmek istiyorum diye tutturdu. (gelin saçı modelleri arıyordu gündüz internette, düşünün yani, o kadar!) ne desem vazgeçiremiyorum. hakikaten şart mıdır bu gelinlik?

edit: ha bu arada beğendiği gelin saçı da ekte. çok kararlı yani, öyle böyle değil.

 
oha! adam tam sopalıkmış. hangi erkeğe desen sırf şu yönün için evlenir senle.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (06.12.14 22:38:27) 
bir kere "yoğun baskılar sonucu evleniyorum" ne demektir ki? sizi zorluyorlar mı? bence esas problem burada.

sorunuza cevap ise; gelinlik şart değil ama örf, adet olduğu için artık giyilmemesi absürd kaçıyor. bence tarzınıza uygun güzel bir gelinlik fena olmaz.
  • the silent enigma  (06.12.14 22:39:58) 
çevremdeki bütün kızlara okutcam bu duyuruyu. analar neler doğuruyo bakın da görün diye!


  • justinho26  (06.12.14 22:39:59 ~ 22:40:20) 
değil tabii. eskilerin fotoğraflarına bakıyorum, şık elbiseler var kadınlarda. ben de giymeyi hiç düşünmemiştim, ama o kadar ciddi bir konu olmadığını ve bu nedenle giymenin çok küçük bir taviz olduğunu düşündüm. sadece bir provayla hallolacak şekilde seçtim. yalnız duvakta taviz vermedim, takmadım. eski usul tüllü minişapka kullandım. geçende arkadaşım elbise giydi beyaz, o da gelinlik havası vermişti bana göre.

sade bir gelinlik de elbiseden çok farklı durmaz. ama nikahtan sonra giyilmemeli bence.
  • tedirginlik hucresi  (06.12.14 22:41:26) 
gelinlik konusunda karar sadece gelinin olmalı bence, kim ne yapmak isterse onu yapsın ilişmesin kimse mümkünse..düğünün geri kalan kısımları için uzlaşmayı kabul edebilirim ama gelinliğe bi zahmet dokunmasınlar.
nişanlın/sevgilin başka konularda sana karışıyor mu? bu karışması dikte etmek şeklinde mi yoksa bi bu konuda mı böyle inat etti?
bi de sen ne tarz bir şey istediğini ona hiç gösterdin mi?
  • niye ama  (06.12.14 22:43:59) 
Eğer baskı yüzünden evleniyorsanız, bence asıl sorununuz gelinlik değil.

Ama cevap olarak hayır şart değil, ben de gelinlik giymeyeceğim.
  • innerbliss  (06.12.14 22:45:28) 
sadece hayali olanlar mı gelinlik giyiyo. abartı olmayan bi gelinlik giyiverin.


  • elorelia  (06.12.14 22:46:48) 
şimdi zopaynan dalabilirler ama şart. kocaman, kapılardan sığmayan bi gelinlik olmasın ama sade bir şey de olabilir. tamam erkek için masraf olmaz. binlerce lira vermeye gerek yok diye düşünüyor insan bir gece için, çok doğru bi düşünce. illa beyaz elbise olayına takılmamak lazım. sade gösterişsiz bir şeyler de iş görür. adam heves etmiş kırma. sonra için burkulur. benden söylemesi.


  • sehpa fx350  (06.12.14 22:47:25) 
lafı geçti de hadi gelinliğe bir şey demem tercih senin ama umarım ama güpgüzelim bembeyaz gelinliğe cart kırmızı kuşak falan bağlamayı düşünmüyorsundur.


  • isadora  (06.12.14 22:47:57 ~ 22:49:50) 
gelinlik havasında çok zarif beyaz elbiseler var. onlardan bir kaç model gösterin bence fikrinde diretmeyecektir. mesajdan atabilirim bir kaç model size isterseniz


  • theworldismine  (06.12.14 22:48:01) 
ben de böyle bir insanla evlenmek istiyorum arkadaş hatta mümkünse düğün falan da istemesin parayı balayına yatıralım :) gelinliği bırak düğün bile şart değil.


  • quamos  (06.12.14 22:48:56) 
gelinlik yüzünden tartıştık da az önce, o yüzden sinirle öyle yazdım @the silent enigma

bir tek gelinlikte böyle inat etti. diğer konularda uzlaştık bir şekilde ama gelinlikte ısrarcı. @niye ama
  • vesna  (06.12.14 22:49:40) 
sevgilim bana nasıl bir gelinlik giymek istediğini göstermişti, yani bildiğimiz gelinlik konseptinin çok dışında, beğendim de, ama bu konu kadını ilgilendiren bir şey, giymek istemiyorsa giymemeli, başka kimsenin söz hakkı olmamalı.

oturup konuşun, "yok ben seni telli dduvaklı görmek istiyorum" diyorsa geçmiş olsun.
  • devorgilla the gunslinger  (06.12.14 22:49:44) 
Oha adama bak. Hem dugun hem gelinlik istemeyen bir kadinla evleniyor ama hala hosnut degil? Cok ilginc.

Sizi gelinlikle gormek istiyorsa bir gelinlikciye gidin uzerinize deneyin gorsun. Hatta 3-5 tane deneyin de iyice tatmin olsun. Sonra istediginizi giymenize bir sey demez bence.
  • signore  (06.12.14 22:52:57) 
haha soruyu soran sanki "çok baskı altındayım, evleneyim mi?" diye sormuş da, hemen atlanıverdi "baskı" kelimesi görülünce. benim anladığım vesna zaten bu adamla beraber yaşlanmak ister bir durumda ama ailelerden "aa evlenin olmaz öyle nikahsız" baskısı geldiği için evleniyorlar. benzer durumda arkadaşlarım vardı, onlara kalsa nikahsız yaşarlardı beraber ölene kadar ama aileler diretince "peki madem" diyerek evlendiler.

bence şart değildir ama orta bir yol bulmaya çalışın derim. adamın da gönlü kırılmasın.
  • fengari  (06.12.14 22:53:02) 
arkadaşlar tabii ki kırmızı kuşak falan yok, daha neler. düğün de yok. nikah+annelerle yemek+arkadaşlarla gece feneri barda söndürmece. e böyle bir programa gelinlik sığmıyor yani. isteği, hevesi de geçtim, boğaza yemeğe gelinlikle mi gideceğim yani, barda da gelinlik pek şık olur! of!


  • vesna  (06.12.14 22:53:15) 
aynen böyle söyle, ''ben topuklu ayakkabı ile tüm gün yorulacağım zaten, bir de gelinlik taşımak istemiyorum üzerimde. tüm bu yorgunlukla senin yanına yatmak istemiyorum.'' bunu anlar herhalde.

anlamaz ise kır kalbini valla, önemli olan senin isteğin ona bok yemek düşer. :)
  • kaymaktutmayansicaksut  (06.12.14 23:00:58 ~ 23:01:42) 
İyi niyetle yapıyor bence, zaten hiçbir şey istemediğin için, o da olsun artık diyordur, seni senden fazla düşünerek.

Gelinliksiz oluyor bence. Kardeşim de eşiyle beraber yaşıyordu evlendiklerinde, sadece nikah yaptılar ve eşi sade şık beyaz bir elbise giydi, çok da güzel olmuştu.
  • crescendo  (06.12.14 23:02:34) 
damata eğitim şart


  • gargamel  (06.12.14 23:02:45) 
Bence yakında anlayacaktır da, olmadı gelinliğe benzeyen beyaz elbiselerden giyseniz? Herhalde telli duvaklı olmasa da gelinliğe benzediğini kabul eder.


  • aychovsky  (06.12.14 23:04:08) 
vesna bu programda gelinliği hele o tarlatanın filan hiç giyilemeyeceğini bence anlar adam ya anlaması lazım :) gelinlik giyen arkadaşlarım bile bara mara giderken gelinliği çıkarıp elbise moduna geçtiler, herkes öyle yapıyor hatta topukluyu çıkarıp converseleri çekiyor insanlar...adam hiç bu muhabbetleri dinlemedi mi ki acaba yakın zamanda tecrübe eden bi arkadaşınız filan yok mu ki?


  • niye ama  (06.12.14 23:04:46) 
Damat kafayi yemiş.


  • youkoso hitori bocchi  (06.12.14 23:06:48) 
çok sade gelinlik modelleri de var, bence kendini onun yerine de koy, sen müstakbel eşini pek çok kez takım elbise ile görmüş/görecek olabilirsin ama o seni bir kez gelinlikle görme şansına sahip..

bridesdream.info

şu tarz bişey giysen ikinizin de gönlü olur bence
  • shotgunwoman  (06.12.14 23:07:13) 
beğendiği gelin saçını editleyip ekledim arkadaşlar, kararlığının boyutunu görün diye :)

hayır aklıma sadece nikahta giyeyim, yanıma kıyafet alayım, nikahtan sonra değiştirim, gelinliği koyarız bagaja programa devam ederiz demek geliyor da, acaba hah nikaha razı oldu, biraz daha bastırırsam tümden kabul edecek diye iş düşürür müyüm aklına diye korkuyorum. sizce?
  • vesna  (06.12.14 23:09:10 ~ 23:10:42) 
panpik senin gibi dişileri çoğaltmak lazım.


  • pek vokal  (06.12.14 23:10:24) 
sadece nikahta giymeye o kadar para vermek de saçma


  • kaymaktutmayansicaksut  (06.12.14 23:11:04) 
ya çok güldüm kızma ama:) çiçekli falan saç seçmiş bi de, kırma yahu enişteyi:D gelinlik+çiçekli örgülü saçla nikaha gidersin, diğer mekana geçerken üzerini değiştirip saçını açarsın ikinizin de gönlü olur ne güzel. heves etmiş baya vazgeçiremezsin bence:D


  • mayaa  (06.12.14 23:11:50) 
kısa gelinliklerden giyebilirsiniz. hem sevgilinizin istediği olur, hem rahat edersiniz, hem bara da gidebilirsiniz öyle.
www.pinterest.com
www.pinterest.com

bir de şu, klasik kabarık eteği çıkan modeller var: www.pinterest.com
  • m e l t e m  (06.12.14 23:12:46 ~ 23:15:13) 
www.kizlarmoda.com
www.modadiyari.net

bu tür şeyler bence ikinizin de isteğine en yakın yerde duruyor. örnek olsun diye resim ekledim. buna da mı yok diyor?

misal ben de düğün gelinlik vs istemiyorum. daha doğrusu gelinlik çok sade bir şey olsun kabarıklığa çok da gerek yok diyorum ama hem ailem hem erkek arkadaşım buna karşı. çok da önemsemediğim için büyütmüyorum ama. düğün olsun tamam gelinlik de sade kendi isteğimce karşımdakini de kırmadan giyerim. hani biraz ondan kırp biraz kendinen taviz ver orta yol bulunur elbet. şu süreçte böyle basit basit şeylerle doldurmayın birbirinizi.
mutluluklar.
  • uzunuzunilgi  (06.12.14 23:14:27 ~ 23:15:45) 
bence sevgilin çok tatlı bir insan :) ona bu kadar yüklenme. Bırak, istediği, beğendiği gelinliği alsın. Nikah ve fotoğraf işlemleri için giyiver yahu, ne olacak? Sonra da çıkarır, kendi istediğin elbiseyi giyersin akşam ve gecenin devamında. Saç modeli de süpermiş. Hem gelinliğe hem de elbiseye gider. Sorun bu mu yahu?


  • pandispanya  (06.12.14 23:16:34) 
benim bayıldıgım hatta asık oldugum bu gelınlığımsı elbıse ıkı tarafı da mutlu edebılır :)

1.bp.blogspot.com
  • lampetia  (06.12.14 23:21:08) 
onu diyen oğlanın adresi ver; ekşi camiası olarak sopayla dalacaz.


  • siradisi00  (06.12.14 23:25:23) 
yemin ederim gerildim şu duyuruyu okuyunca. sevgilimin ağzını yoklıycam onun da gelinlikli gelin hayali var mı diye.

bence güzel bir beyaz elbise seçip provaya adamı da götür. belki çok beğenir filan vazgeçer tutturmaktan, bu da olmuş diyerek. veya sen sade bi gelinlik seçeb.. öff. bunlar pratik öneriler ya. şimdi büyük konuşasım gelmedi o yüzden rest çek diyemiyorum. o ilk beyaz elbiseyi beğendirme opsiyonunu dene bari, kimsenin kalbi kırılmasın.
  • snape i başından beri tanırım  (07.12.14 00:20:46) 
damadın beğendiği saç + meltem'in tavsiye ettiği gelinliklerden bir kombinasyonla mutluluklar diliyorum :)

kırma adamı be, bulun orta yolu, güzel de anı olur anlatırsın ileride ben gelinlik giymek istemedim adam zorladı beni diye.
  • crescendo  (07.12.14 01:14:10) 
[]

nasıl tanıştınız sorusuna cevap vermemek

erkek arkadaşımla iğrenç bir tanışma hikayemiz var. erkek arkadaşım iş değiştirdiği için, etrafımızda yeni insanlar beliriyor bu ara. hadi eski arkadaşlar biliyor da yenilere anlatmak istemiyorum. zaten anlatınca masada buz gibi bir hava esiyor, insanların midesi bulanıyor. yemek yerken sorulduğunda "haha istanbul'a yeni tayinim çıkmış, ilk gün gelmişim, vapurda midem sen bir bulan, bir bulan, şak diye kustum adamın üstüne!" diye anlatılmıyor yani. niye bizim romantik olmasından da geçtim de, normal bir hikayemiz yok ki :(

cins bir tipmiş gibi görünmeden nasıl tanıştınız sorusunu nasıl es geçebilirim? erkek arkadaşım bu yeni işini ve ortamını çok önemsiyor da, adamı kabusu olmayayım diyorum.

(kutucuklara gece işaret gelecek, soruyu sorup kaçıyorum.)

 
bence çok eğlenceli, güzel bi tanışma hikayesi ya :D


  • akatreil  (30.11.14 15:11:50) 
ortak arkadaş aracılığıyla, en klasik metot.


  • bonjurkes  (30.11.14 15:11:54) 
Sizin tanışma şekli My Sassy Girl'e benzemiş (gerçi orada kız başkasının üstüne kusuyordu).

Yalan söyleyin efendim; gerçeği anlatmayın ve olsun bitsin. Hiçbir yalan sonsuza kadar sürmez evet, ancak konu itibari ile problem olmaz.
  • hiko seijuro  (30.11.14 15:12:52) 
bende aynı senin dediğin gibi tanıştım ama biraz farklı. eski kız arkadaşımın kuzeni onun üstüne kustu. ben ona peçete verdim vs vs derken oldu.

bence yemek esnasında anlatılmadığı sürece komik ve spesifik bir hikaye. :)
  • canercuxy  (30.11.14 15:13:56) 
bence çok tatlı bir tanışma hikayeniz var, çok doğal bi o kadar da hayatın içinden sorana enialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine'nin dediğini söylersin.


  • kuzey li  (30.11.14 15:14:27) 
Bence çok hoş bir hikaye. Midem bulanmadı. hep böyle işaretler vs gibi gizemler olduğunu düşündğğüm şekilde tanışmak istemiştim. MEsela zamanı geri alsak, miden bulanmamış olsa böyle bir olay yaşanmayacaktı.

Twitterda tanıştık de o zaman bundan utanıyorsan :D

Aynı vapura binmişiz, sabah 10 Kadıköyden kalkan. Hava kapalı, Romanyadaki kışlar gibi. Güvertede etçil olan martılara simit atıyordum ve onlar da ilginç hbiçimde simit yiyorlardı, derken yanıma yanaşıp benden çakmak istedi biri. Sigara içmediğimi söyledim. Ben de içmem ki diye cevap verdi o yüzsüz, tanışalım diye şey etmiştim...

İlerde çocuklarımn filan soracak ilerlerle ilişki, arakdaşlarına analtacaklar bak bizimkiler böyhle tanışmışlar diye. Ya toptan tanışma hikayesini değiştireceksin, yani yalanlarla ya da bir kısmını es geçerek ya da bu hikayeylel yaşamayı, arkasında durmayı öğrenmeye, direnmeye çalışacaksın. Ben 2. sini seçerdim.
  • Cursed Chico  (30.11.14 15:14:39) 
"Vapurda uzerine cay doktum" diye anlatin. Gercegine yakin birsey en azindan.


  • delifaruk  (30.11.14 15:16:46) 
Bacakların eğriyse, mini etek giymiycen.

Vapurda tanıştık deseniz olmuyo mu?
Yalan mı? Değil.
Rahatsız edici bi yön var mı? Yok.

Ekleme: Taam yivranç diil, hatta çok romantik, ama yemekte de anlatılması hiç zarif olmiycak.

- Vapurda tanıştık!
- Eee, nası yani?
- Hmm, kulağımda kulaklık, müzik dinliyodum. Ne dinlediğimi sordu. Meğer en sevdiği parçaymış! Hoş bi sohbet başladı ve aktı gitti...

daha yemeksel bi hikaye.
  • compadrito  (30.11.14 15:22:08 ~ 15:36:27) 
Iğrenç değil ya, adamın üstüne kusmama rağmen şu an sevgilisiniz. O halden bu hale <3

Vapurda rahatsizlanmistim yardim etti de bence de.
  • april12th  (30.11.14 15:29:17) 
arkadaş kimse üstümüze kusmuyor bile... o derece ümitsiziz...


  • anonymice  (30.11.14 15:31:17) 
vapurda midem bulanmıştı, başım dönüyordu. kendisi bana yardımcı oldu öyle tanıştık deyin. gerçeğe yakın olursa daha iyi olur. ilerde dostluklar gelişir, sonra yalançı olmayın :)


  • secilmis uye  (30.11.14 15:36:14) 
vapurda rahatsızlandım, yardımcı oldu, o şekilde tanıştık +1


  • icemint  (30.11.14 15:39:36) 
Mobildeyim, kisa kesicem. Vapurda rahatsizlandim bazi insanlari kesmiyor, detay isteyen merakli tazeler cikiyor:) Ondan sordum aslinda. Neyse, lafin arkasindan dolasacagim artik bir sekilde. Tesekkur ederim.


  • vesna  (30.11.14 15:51:41) 
İnsanlarda özel hayata saygı kalmamış mirim, illa tanışma detaylarını istiyorlar. "Bilmemnerede tanıştık" desen, "Eee, nasıl tanıştınız? O ne dedi? Sen ne dedin? Nasıl baktı?" diye 350 milyon ayrıntı soruyorlar. Anlatmazsan da trip atıyorlar. Öyle durumlarda arkadaşlarla laflıyormuş gibi değil de, NYPD cinayet sorgusuna çekiyormuş gibi hissediyorum; "Dün 10:30-12:30 arası bardaydım. Oradakilere sorabilirsiniz. Bakın, ondan nefret ettiğimi söylemiş olabilirim ama onu ben öldürmedim" diyesim geliyor.

Sizinki yine vapurlu mapurluymuş, en azından gerçek hayatlıymış. Hatta bence şirinmiş ve orijinalmiş bile. Ben, "Ekşi Duyuru'dan. Ben onun duyurusuna cevap yazmıştım, o da ona cevap yazmış, sonra mesajlaşmaya başladık" diyemedim hiçbir gerçek hayat tanıdığıma. Afişe olsam ayrı rezillik, olmasam ayrı.

Açıkçası bu soru için de hazırlanmamıştım hiç. Arkadaş "Nerede tanıştınız" diye sordu. cosmicstring'in dediğinden yaptım, "Arkadaşın doğum günü partisi" dedim. Ayrıntıları merak ettiler, "Sana ne, sussana" da diyemiyorsun. O an tutuşunca ve düzgün yalan uyduramayınca da dünyanın en klişe hikayesi olan "Siz de mi partiden sıkıldınız" bizim tanışma hikayemiz oldu. Birisi "Ama Facebook'ta ortak arkadaşınız da yok" deyince de "Bir arkadaşın arkadaşının arkadaşının arkadaşı" oldu. Zaten 5. kişinin sorgusundan sonra tüm ayrıntılar istemsizce ortaya çıktı. Beni çok iyi tanıyan bir kişi hariç hepsi yedi bu hikayeyi. O da "Sence ben o kadar aptal mıyım, anladım ben. Neyse. Önemli olan birlikte olmanız" dedi.

delifaruk süper bulmuş bence. En azından sıvıları bile ortak. Ya da o gün efervesan bir ilaç almış ol hasta olduğun için, o efervesan ilacı ya da şurubu dök. Çünkü kustuğun için devamında senin hasta gibi bir şey olmanla ilgili bir yere bağlanıyordur gerçek hikaye büyük olasılıkla. Devamlılık hatası olmasın. İlaçlı, şuruplu suyu pantolonuna dökmüş ol başın döndüğü için. Kusmuk kadar iğrenç olmaz. Ya da soğuk algınlığı olduğun için C vitamini olsun diye portakal suyu almış ol, onu dök. Bu ilaçtan bile daha sevimli.
  • aychovsky  (30.11.14 15:54:32 ~ 15:59:37) 
  • freedonia  (30.11.14 16:07:34) 
aychovsky

"Ama Facebook'ta ortak arkadaşınız da yok"

Ne bu yav? Ulan iy ki feys hesabı açmamışım bea! İnsanlar birbirlerinin hayatlarına nası bu kadar 'mütecaviz' olabiliyolar? Bana biri "Ama Facebook'ta ortak arkadaşınız da yok" dese, 'Donumun rengini de merak ediyon mu?' diye cevap verirdim heralda. Tööbe tööbe!

Odam olduğu zamanlarda, patronum odama girmiyodu bea! Orası benim özel alanım diye, kapıya yaslanıp konuşuyodu bennen.
  • compadrito  (30.11.14 16:22:49 ~ 16:24:53) 
@compadrito O kısım zaten benim "Bir dokun, bin ah işit" noktam. Burada özel alan pek yok, olsa da ona saygı yok. Bir kere jinekoloğa gidecektim. Servisteki bir arkadaşın bağırarak yaptığı 10 dakikalık sorguya patlayarak cevap vermemek için Joker gülümsemesi ile suratımın kasıldığını bilirim.

'Donumun rengini de merak ediyon mu?' desem, "Beni engellemeye çalışman gerçeği değiştirmez. Ortak arkadaşınız yok. Buna cevap vermeyip bana saldırıyorsun. Senin yapacağın bu kadar işte" derler. Ülkenin en çok izlenen programları zaten saçmasapan insanların hayatlarını didik didik inceleyip, karşılıklı çemkirip çirkefleşmeyi içeriyor. Vallaha, iki dakika izleyince fenalık geliyor bana. "Ama sen öyle dediğinde, ben ona öyle dedim. O bana öyle dedi, şimdi sen ne diye böyle diyorsun. Haksızsın! Hayır, hayır, o dedi böyle, şimdi lafı çarpıtma. O zaman öyle olmamıştı" üzerine dönen 3 saatlik programlar var.

Yakında zaten yatak odası ve tuvalete özel turlar başlatacağım meraklıları için. Taleplere göre seansları ayarlarım artık.
  • aychovsky  (30.11.14 16:32:20 ~ 16:36:10) 
öncelikle düşüncelerini paylaşan herkese teşekkür ederim. yemek sonrası haberi geçeyim. dayanamadım fırsat bulduğum bir ara bu tanışma hikayesinin beni gerdiğini söyledim erkek arkadaşıma. tamam sorarlarsa ben hallederim, sen sıkma canını dedi. halletti de sağ olsun! sordular, o da pat diye "vapurda üstüme kustu" dedi. kendisi çok pratiktir. bulduğu ilk çözümü uygular. "o günden beri her yıl dönümümüzü vapurda kutluyoruz" diye dalgasını geçmeyi de ihmal etmedi. kızayım mı güleyim mi bilemedim, amaaan dedim güldüm. :))


  • vesna  (30.11.14 21:11:45) 
[]

anneler neden bu kadar alıngan

oluyor? erkek arkadaşım arada annesinde kalır, o da genellikle hafta içi akşamlara denk gelir. 2 saat yüzünü anca görüyor annesi diye bugün sabahtan gönderdim adamı, git biraz gezin, yemeğe çıkın gönlünü yap annenin, ben de akşam katılayım size. başbaşa vakit geçirin biraz, özlemiştir seni dedim. gitti. neyse, az önce mesaj attı erkek arkadaşım, senin gelmediğine bozuldu galiba, bütün gün olursa sıkılırım diye mi gelmedi demiş. erkek arkadaşımın bunu bana söylemesine de bozuldum, annesinin böyle düşünmesine de bozuldum. benim annem şehir dışında ve çok özlüyorum, kendimi onun yerine koydum ve bari bu kadıncağız aynı şehrin içinde evladıyla biraz rahat vakit geçirsin istedim. kötü bir niyetim yoktu. niye bu kadar alınganlar? ya da ben mi yanlış düşünüyorum?




 
kötü niyetin yokmuş, sen git hasret gider ben size katılırım demişsin zaten, ama ikinizi görmek daha iyi gelebilirdi sanırım kendisine, öyle olur, benim de hatun buraya gelince annem "niye uğramadı ki bana?" der, öyle iyi hissediyorlar sanırım.


  • devorgilla the gunslinger  (30.11.14 13:00:03 ~ 13:00:31) 
Bu annelikten ziyade biraz kadınsal vaka olmuş. hani kadınlar birbirlerine karşı hep fesat düşünür ya, onun gibi.


  • dafuq  (30.11.14 13:00:16) 
"bugün sabahtan gönderdim adamı, git biraz gezin, yemeğe çıkın gönlünü yap annenin"

sizin bu üsluba bayılıyorum :D

soruya cevap olarak, kadın seviyordur belki sizi fazlaca, kötü düşünmeyin.
  • tescillimarka  (30.11.14 13:04:56) 
öyle dedim çünkü ben gönderdim gerçekten @ tescillimarka. ben söylemesem kendi kırk yıl kalsa düşünüp de yapmaz bunu. söylendi de zaten mır mır, gidip kalıyorum işte arada ne gerek var, evde yatıp yuvarlanmak istiyorum ben diye.


  • vesna  (30.11.14 13:07:22) 
bence anne değil de, siz alınmışsınız. erkek arkadaşınız da, pek çok hemcinsi gibi ''buldumcuk'' olmuş.


  • oinone pe  (30.11.14 13:16:27) 
ben bozuldum zaten, yukarıda da yazdım, açık açık söylüyorum da. belki kendine has sıkıntıları vardır, ne bileyim evladıyla konuşmak istediği şeyler vardır, belki biraz baş başa kalmak ister her dakika yanlarında olmayayım, biraz ana-oğul vakit geçirsinler istedim. gün boyu sıkılırım diye mi gelmedi demiş.

erkek arkadaşıma zaten hepten deli oldum. öyle de dediyse söyleme bana ya. niye söylüyorsun? hayır ne geçti eline ben bunu bilince? akşam gidince konuşurum annemizle, ben kendim de açıklarım ayrıca o mesele değil de, ne bileyim hoş değil ya. rahatsız oldum.

evlensek mi muhabbetleri falan yapıp duruyor erkek arkadaşım, annemiz çaktırmadan kaynana havasına mı girdi ki :)
  • vesna  (30.11.14 13:21:32) 
evlenin <3


  • devorgilla the gunslinger  (30.11.14 13:23:14) 
dün, adamın maaş kartını aldım/bana verdi diyen abla değil misiniz siz:)

bence sizin içinizde de buram buram annelik var. üslup bile o kadar aşikar ediyor ki.

genelde kadınlar özelde anneler her şeye müdahil olmaya meraklılardır. o da öyle bir anneymiş işte. işim vardı, çişim vardı, siz anne-oğul vakit geçirin birlikte diye düşündüm diyip geçiceksiniz.
  • wilhelmwasmuss  (30.11.14 15:12:04) 
[]

maaş kartının sevgilide durması

öncelikle iddia oynamayın, yuva yıkıyor. kötü bir giriş oldu, yok yuvamın yıkıldığı yok da, erkek arkadaşım bu ara iddia oynamaya fena sardı. ben de ilgisini dağıtayım diye azıcık uğraştım falan, "dur ben seçeyim ama kazanırsam bütün para benim" dedim. "maaş kartım bile sende, gözün doysun" dedi. adamın içinde mi birikmiş nedir?

şimdi olay şöyle: benden 4 kat fazla kazanıyor. yalnız harcarken biraz cömert kendisi. bugünün yarını da var, kenarda paramız olsun diyorum. var ya diyor sanki fazla birikim göz çıkarırmış gibi. ona kalsa her ay kazandığını o ay yer bitirir. ben de o yüzden 3 sene önce maaş kartına el koydum, bende duruyor. faturalar ödeniyor, kartları yatırıyorum. kendinin hesabına biraz para koyuyorum, kalanı da birikim hesabına yatırıyorum. sesini çıkarmıyor ama işte yukarıdaki cümle kafamı karıştırdı.

siz olsanız rahatsız olur muydunuz maaş kartınızın sevgilinizde durmasından? (ama cevap verirken unutmayın, kendi halinize bırakılırsanız bir aydan öbür aya 100 lira artıramayacak kadar savurgan biri olduğunuzu varsayacaksınız.)

edit 1: yazmayı unutmuşum: kartı başta kendi vermişti ama. bir gün unuttuğu elektrik faturası yüzünden elektrik kesilince olay çıkardım ben. otomatik ödeme talimatı vermeyi bile mi akıl edemiyorsun, bu nasıl ev idare etmek diye. al o kadar kolaysa sen idare et evi diye rest çekti verdi kartı bana. ama hep bende kalacağını düşünmedi mi acaba diyorum. bir aylık bir rest çekme miydi acaba da 3 senedir azap mı çekiyor adam diye bir kaldım. kartı da kendi istemedi, ben de vermedim. sonradan isteyemedi de içine mi oturuyor nedir diye ikilem yaşadım. 3 sene boyunca bir kere bile mevzu olmamıştı çünkü.

edit2: bir miktar yatırıyorum sevgilimin başka bankadaki hesabına, kalanıyla benim maaşı birleştirip faturaları ödüyorum, mutfak alışverişi parasını ayırıyorum. bir miktar nakit ayırıyorum. kalanı da birikim hesabına atıyorum. maaş hesabında para bırakmıyorum yani. ama diğer bankadaki hesabına para yatırıyorum tabii ki, çocuk gibi eline harçlık vermiyorum yani. 35 yaşındaki adama yapılmaz o :)

en son edit: dayanamadım sordum: "kartı alıp da rahatımı bozamam hiç, ben hayatta o parayı biriktiremezdim, hayallerimdeki arabaya az kaldı" dedi. ben de kendimi yediğimle kaldım, iyi mi :))

 
Tabii ki olurdum. Kendim kazanıp kendim özgürce harcayabilmeliyim. Sevgilimi hiç ilgilendirmez.


  • shejia  (29.11.14 19:31:12) 
paraya ihtiyacım olduğunda istediğim gibi çekebiliyorsam sorun yok, gerçi ben cimriyim .


  • selam  (29.11.14 19:33:46) 
kişiye göre değişir bu durum.

ben böyle bi şeyi istemem. kazandığım parayı harcamak ya da biriktirmek benim kararımdır.

(hele ki henüz çoluk cocugum ve sorumlu oldugum bir ailem yokken)

insanlar evlilik öncesinde bu kadar olgun olmak zorunda değil.
  • kosun lan mevzu var  (29.11.14 19:34:46) 
e adamın maasına el koy, iddaa'sına el koy. sonra bu adamla bilmem kaç sene birlikte olduktan sonra neden gitti de. deme de yani dersin bu gidisle. rahat bırak biraz. senin 4 katın para kazanıyorsa tüm maasını ya da birikiminizi kumara yatıracak kadar gerizekalı değildir sanırım. ha öyleyse de iyice yesin parayı aklı basına gelir.


  • ufukcel  (29.11.14 19:35:54) 
maaş kartının sevgilide olması mı? bi yaşıma daha girdim. ne münasebet derdim. rahatsız olmayı bırak o konu hiçbir zaman açılamaz. çok ilginç buldum hakket.


  • chetinn  (29.11.14 19:36:41) 
Oha abartmışsın.

Benim erkek arkadaşım da para biriktirme konusunda çok süper değil. Ben paraları daha iyi yönetiyorum. Ama hayatta parasına/kartına el koymak gibi bişey yapamam. Çocuk mu o yahu, harçlığını ben vereyim filan. Aylık ödemelerini yapıyor, kendisine o ay ihtiyaç duyacağını düşündüğü kadar parayı da ayırıyor; artanı bana veriyor. Ben de çeşitli şekillerde değerlendiriyorum.

Bundan bağımsız olarak kendi birikmiş parası da var, ona dokunmuyoruz. Benim de ondan bağımsız birikmişim var. Ona da dokunmuyoruz ama o ay artanlarımızla ayrıca da biriktiriyoruz.

O ay kazanılan tüm paralar ortak bir havuza konup, içlerinden her iki tarafın da harçlıkları çıkarılır, giderler ödenir ve geri kalan para topluca biriktirilirse yine olur ama senin yaptığın gibi "kartın bende dursun, ben sana harçlık vereyim" şeklinde olanı çok rencide edici ve sıkıcı bence. Biraz rahat bırak adamı. Dominant teyze misin nesin :D
  • pandispanya  (29.11.14 19:37:20) 
Ona cömertlik değil savurganlık denir, dürüst olalım.

Cevap olarak: Zorla el konmasindan tabi ki rahatsız olurdum. Bana öyle bir şey asla yapılamaz, kan çıkar ama ben savurgan biri değilimdir. Parasinı kontrol edemeyen veya çok meşgul/usengec birisi olsaydım gönüllü muhasebeciligimi yapacak faturaları yatıracak, takip edecek, eve alışveriş yapacak birisine kartı isteğimle verebilirim. O da sanırım bu yüzden sesini cikartmiyor.
  • Lim5  (29.11.14 19:40:55) 
yazmayı unutmuşum: kartı başta kendi vermişti ama. bir gün unuttuğu elektrik faturası yüzünden elektrik kesilince olay çıkardım ben. otomatik ödeme talimatı vermeyi bile mi akıl edemiyorsun, bu nasıl ev idare etmek diye. al o kadar kolaysa sen idare et evi diye rest çekti verdi kartı bana. ama hep bende kalacağını düşünmedi mi acaba diyorum. bir aylık bir rest çekme miydi acaba da 3 senedir azap mı çekiyor adam diye bir kaldım. kartı da kendi istemedi, ben de vermedim. sonradan isteyemedi de içine mi oturuyor nedir diye ikilem yaşadım. 3 sene boyunca bir kere bile mevzu olmamıştı çünkü.


  • vesna  (29.11.14 19:49:39) 
kart vermekle kastettiğin ne tam olarak?

kartı verse de kartın içerisindeki miktarı farklı hesaplara aktarabilir internet şubesinden?

internet şubesinden istediği iddia veya bahis sitesine para aktarımı yapabilir.
  • kosun lan mevzu var  (29.11.14 19:51:19) 
Güvendikten sonra neden olmasın


  • solemio  (29.11.14 19:54:20) 
hiç bir şekilde ne maaş kartımı verirdim, ne de maaş kartını isterdim sevgilimin, benden bağımsız onun kendi emeğiyle kazandığı paraya ne el koyardım, ne de el koydururum. cevabım, tabii rahatsız olurum.


  • mdmfk  (29.11.14 19:54:26) 
bir miktar yatırıyorum sevgilimin başka bankadaki hesabına, kalanıyla benim maaşı birleştirip faturaları ödüyorum, mutfak alışverişi parasını ayırıyorum. bir miktar nakit ayırıyorum. kalanı da birikim hesabına atıyorum. maaş hesabında para bırakmıyorum yani. ama diğer bankadaki hesabına para yatırıyorum tabii ki, çocuk gibi eline harçlık vermiyorum yani. 35 yaşındaki adama yapılmaz o :)

@kosun lan mevzu var
  • vesna  (29.11.14 19:56:39 ~ 19:57:12) 
bence şaka yapmış. ama illa ikna olmak istiyorsan geri ver kartı, gerçekten sende durmasını istemiyorsa ikiletmeden alır, ama halinden memnunsa böyle iyiydik der almaz kartı. denemesi bedava.


  • zikardo  (29.11.14 20:03:16) 
aferin kız sana, sakın verme o banka kartını geri. ben de aynı seninki gibiyim. benim banka hesaplarım ve kredi kartlarım da eşimin kontrolünde. ve çok memnunum.


  • battal gemalmaz  (29.11.14 20:09:09) 
elbette ki rahatsız olurum.

sebepler ne olursa olsun, sevgililik ile iki farklı birey olma dengesini aşmamak gerektiğini düşünüyorum. adam bu maaş kartını verme işini kendi teklif etmiş bile olsa, mantıksız bir durum bence.

adam savurgansa savurgandır, karta el koymayla filan nereye kadar sürer ki. 3 ay, 5 ay, 1 yıl? kendim böyle bir şeyi asla yapmam, maaş kartı bende duracak artık diyen sevgilime de, hooopp yavaş gel derdim.

sevgilimde, al maaş kartım sende dursun dese, banane senin kartından, kendi harcamalarını kontrol et bi zahmet der, hiç elime almazdım.
  • wilhelmwasmuss  (29.11.14 20:10:43 ~ 20:14:13) 
Doğru olanı yapıyorsun. O da sadece espri olsun diye söylemiştir. Sıkıntı edilecek birşey yok. Rahatsız olsa illaki isterdi.


  • phoenixboy  (29.11.14 22:21:44) 
3 yılda ne para birikmiştir yaw :)


  • selam  (29.11.14 22:34:55) 
valla iyi yapıyorsun...


  • inanmazsan inanma  (29.11.14 22:45:55) 
ya ben evliyim, eşimin tam olarak ne kazandığını, nereye harcadığını ya da harcadığımızı bilmiyorum. bu da pek iyi değil, adam akıllı hesap yapmak istiyorum bilmediğim için yapamıyorum. sevgilinle senin durumunuzda sizin düzeniniz budur, sevgilin de rahatsız olmuyordur, başkalarının fikri hiç önemli olmaz. teker dönüyor ve herkes memnun.


  • sayns  (29.11.14 23:00:08) 
dayanamadım sordum: "kartı alıp da rahatımı bozamam hiç, ben hayatta o parayı biriktiremezdim, hayallerimdeki arabaya az kaldı" dedi. ben de kendimi yediğimle kaldım, iyi mi :))


  • vesna  (29.11.14 23:08:16) 
iddiasına karışıyorsun diye takılmış sana. büyütme hiç. kafasına takıp içine atıp laf sokacak olsa o kartı bırakmaz sana.


  • darkest hour  (30.11.14 02:23:38) 
Ben kadın tarafı olarak sevgilimin maaş kartının bende durmasından rahatsız olurdum. Tamam biraz müsrif seninki herhalde ama maaş kartına el koymak filan biraz fazla ağır olmuş.


  • elikası  (30.11.14 17:33:33) 
sorun filan kalmamış ortada ancak yarın bir gün böyle bir soruyu soracak olan olur yine de ben de yazayım dedim :) ben bu durumda sevgiliniz oluyorum aynı sorunu çoğu defa ben de yaşadım.oldukça savurgan biriyim para biriktiremem beceremiyorum işte ne yapayım.işte bu tip durumlarda sevgilim duruma müdahale ediyor veriyorum banka kartını ona.ne kadar süre ne kadar biriktirmem gerekirse o süre boyunca o yönetiyor durumu.bence karşılıklı anlaşma ve ilişkinin yapısına bağlı.para konularında sen ben ayrımı yapmıyorsanız olabilir garip bir durum değil :)


  • elçiye zeval olmaz  (30.11.14 21:51:26) 
En güzelini yapıyorsun.
Bu ergenlere bakma sen.

  • kahve kokusu  (01.12.14 00:23:06) 
En güzelini yapıyorsun.
Bu ergenlere bakma sen.

  • kahve kokusu  (01.12.14 00:23:06) 
[]

tamamen kadınsal bir soru

kadınlar kulübü şeysine pislik olsun diye değil, ciddi ciddi soruyorum.

tampon kullanabiliyor musunuz? çok rahatsız bir his değil mi? bir de sanki hijyenik değilmiş gibi geliyor? markadan markaya değişiyor mu rahat(sız)lığı?


 
ben kullanmadım henüz ama kullananlar çok rahat olduğunu söylüyor.


  • isadora  (27.11.14 22:20:17) 
orkidden daha rahat ve daha hijyenik.


  • shi aila  (27.11.14 22:20:46) 
kullanıyorum muazzam bir kolaylık ve rahatlık. kullanmayanları hiç anlamıyorum bu bakımdan. hiç rahatsız etmiyor beni.


  • fengari  (27.11.14 22:23:47) 
Bi kere yaz tatilinde kullandim lakin tedirgindim hep nebliyim. Aslinda rahatti ama. Ilk defa kullandim diye muhtemelen.


  • rayde  (27.11.14 22:24:33) 
hiç denemedim, benimki psikolojik bir engel denemem de sanırım


  • niye ama  (27.11.14 22:30:18) 
Kullanamıyorum. Aynen çok boktan bi his


  • suicides underground  (27.11.14 22:31:06) 
tatilde bi kaç tane kullandım çok rahatsız edici zulüm gibi geldi çıkarması takması ayrı dert. beceremedim ben onu.


  • yue  (27.11.14 22:32:34) 
her regl döneminde kullanmamakla birlikte kullanıyorum. egzersiz yapacaksam, çok koşturacaksam ve ped riskli olacaksa vs.

alıştıktan ve doğru yerleştirdikten sonra rahatsızlık vermiyor.
  • kaymaktutmayansicaksut  (27.11.14 22:34:58) 
Yeni kullanmaya basladim. Bence asiri asirisi rahat. Tek sikinti hissetmememe ragmen be zaman cikarticagimi dusunuyorum hep. Marma da o.b


  • duzsac  (27.11.14 22:43:29) 
ben kullanmadım hiç, ipli mipli tuhaf geliyor. :/

"ya düşerse" diye saçma olduğunu bildiğim bir korkum var. :)
  • m e l t e m  (27.11.14 22:46:16) 
[]

duyuru toplanmaları

yukarıdaki duyuruları görünce sorayım dedim. garip hissetmiyor musunuz hiç görmediğiniz, tanımadığınız insanlarla bir araya gelince? "ben duyurudan vesna, adım da ...." diyemem yani ben tanımadığım birine. tanıdık olmayan ortamlara girme fikri bile geriyor beni. tayin isterken bile tanıdığım olan okul tercih etmiştim. asosyal miyim ben? ya da benim gibi düşünenler var mı burada, aslında yalnız değil miyim?




 
Ben geçen hafta ilk defa gittim. İlk birkaç dakika garip ve değişik geldi. İnsanların isimleri olduğunu biliyordum da, sindirememişim ben o gerçeği meğer. Örneğin, soyadın Korkmazoğlu olsun. Ben hep onu "Vesna Korkmazoğlu" diye hayal etmişim meğer. İçimden ilk an "Vay be, onun adı nick'i değilmiş meğer" dedim. Ama bir iki dakika içinde alıştım, rahatladım.


  • aychovsky  (27.11.14 20:46:18 ~ 28.11.14 00:29:56) 
bence sorun yok tanımadığım ortamlarda daha rahat hissedebilirim hatta


  • isadora  (27.11.14 20:50:09) 
ben gülerim lan banada garip geliyor.


  • mrthany  (27.11.14 21:09:08) 
tabii ki senin gibi düşünenler var. aslında bir düşüncede bulunan her insanın aynı düşüncede olan benzerleri olması zorunlu bir yasa gibi. çünkü hiç birimiz özgün kişiliğe sahip bireyler değiliz. ama azınlık ama çoğunluk içerisindeyiz.
ben şahsen güvenlik sebebiyle değil ama kendimi rahatsız hissettiğim için "ben sözlükten şu kişiyim, sen de bu kişi olmalısın" şeklinde bir tanışıklık kaynaşımı içerisine girmeye sıcak bakmam.

  • secim  (27.11.14 21:09:46) 
duyuruda az kişi olduğu için illa ki nickine göz aşinalığı oluyo. bi de daha interaktif bi yer. mesajlaşmalar ve minik de olsa yardımlaşmalar hiç tanımadığın insana ısınmana neden oluyor.
ifşalar sayesinde de yolda görsem tanırım çoğunu :)

o yüzden sözlüğe nazaran kat kat daha iyi zirveleri.
  • seksen9  (27.11.14 21:12:29) 
yalnız değilsin bana da garip geliyor, bir de ne konuşuyorlar falan merak ediyorum ya tanımadığım biriyle konuşacak bir şey bulamıyorum ben


  • iron nick  (27.11.14 21:13:46) 
yoo yalnız değilsin. bıdır bıdır her yere yazdığım için iyi kötü tanınan biri sayılırım burda. ama hiçbir duyuru buluşmasına gitmedim. gitmem de. AŞIRI ilginç geliyor çünkü bana. 20 kişinin arasına girip "meraba ben pescador, bu da benim skim hüsnü" mü diyeceğim? çogacayip. yani gta'da falan hani harita bittiği zaman gidemiyosun, eleman olduğu yerde koşuyo ya bende de öyle. aklımın sınırlarının dışında kalıyo bu mevzu.

duyurudan tanışıp buluştuğum insan oldu, hiç tanımadığım bi ortama girdiğim de oldu elbette ama internet üzerinden tanıdığım gördüğüm 10-15 küsür kişinin arasına dalma fikri çok ilginç geliyo bana. mal gibi kalırım herhalde öylece.

ben asosyalim ama bunun asosyallikle ilgisi yok bence. bilmiyom. çok ilginç.
  • pescador  (27.11.14 21:14:18) 
simdi tanidigin insanlari tanimiyorken onlarla tanismasaydin o insanlar da hala yabanci olurdu. tanidik edinmek icin once tanimadigin insanlar bulasin ki tanisabilesin. duyuruda anonim kalmayi tercih etmek ayri tabii


  • kanzavuri  (27.11.14 21:48:23) 
Ben katilmadim ama garip gelmezdi. Tanimadigim bilmedigim seyler cekici geliyor bana.


  • delifaruk  (28.11.14 00:24:42) 
[]

düşünün ki

karşınızda türkçe bilmeyen birisi var, siz de onun dilini bilmiyorsunuz. ortak bildiğiniz başka bir dil de yok. bu insanla iletişim kurmak zorundasınız. yazılı değil, sözlü iletişim ve bu durum bir kerelik değil. en az birkaç ay iletişim halinde olmanız lazım.

bu insanla nasıl iletişim kurardınız?

edit: ben en iyisi konuyu iyice açayım: 15 sınıfta derse giriyorum, bu sınıflardan 9 tanesine suriyeli öğrenci geldi. onlar türkçe ve ingilizce bilmiyor ben de arapça bilmiyorum. ve ben bu çocuklara ingilizce öğreteceğim. bu çocukları bir sınıfa toplayıp öğret deseler sorun değil, illa ki bir yol bulunur ama yok, illa saçmalayacaklar ya; adamlar tutmuş sınıflara dağıtmış. okul başlayalı 2.5 ay oldu neredeyse. kaçırdıkları konular için telafi dersi yapmak zorundayım zaten de, normal derslerde ne yapacağım ben? sınıftaki 30 öğrenciyi bırakıp onlarla tek tek işaret diliyle anlaşamam. e tek tek ilgilenmezsem bu çocuklar bir şey öğrenemez.

idareye haftada 2 saat yetmez bu çocuklara, hem ingilizce hem türkçe öğrenecek bunlar, ders dışı saatte haftada 4 saat ingilizce saati koyayım gelip okula anlatayım, bu çocuklar nasıl öğrenecek dedim, kabul etmediler. nasıl öğrenecek bu çocuklar? stresten kaşıntı tuttu yemin ederim.

 
tarzanca ve kağıt kalem yardımıyla. varsa, YouTube ve Gugıl görseller yardımıyla bi de.


  • compadrito  (21.11.14 20:14:21 ~ 20:15:01) 
Yalardım onu


  • mountaincat  (21.11.14 20:17:32) 
Mors alfabesi .


  • aeroflot  (21.11.14 20:18:44) 
Kalem kagit vasitasiyla. Cizerek yani.
Bir de vucut diliyle.
Yapmak zorunda kalmadigim sey de degil hani :)
Yemek icin eli agiza goturmek gibi.
Uyku icin gozleri kapatip eli yanaga koymak gibi.
  • mavi istiridye  (21.11.14 20:21:27) 
kendi dilinde basit şeyleri yavaş yavaş öğrete öğrete. hadi dışarı çıkalım dersin, elinle gitme işareti yaparsın. yemek dersin, işaret diliyle desteklersin. iki üç defa kullanınca zaten yemek kelimesini öğrenmiş olur. sen de onun dilinde günlük kullanımda lazım olacak kelimeleri/cümleleri zamanla öğrenirsin. olur biter.

zaten kaçımız oturup arkadaşlarla entelektüel tartışmalar, derin muhabbetler yapıyoruz ki :)
  • haracina  (21.11.14 20:23:30) 
15 sınıfta derse giriyorum, bu sınıflardan 9 tanesine suriyeli öğrenci geldi. onlar türkçe ve ingilizce bilmiyor ben de arapça bilmiyorum. ve ben bu çocuklara ingilizce öğreteceğim. bu çocukları bir sınıfa toplayıp öğret deseler sorun değil, illa ki bir yol bulunur ama yok, illa saçmalayacaklar ya; adamlar tutmuş sınıflara dağıtmış. okul başlayalı 2.5 ay oldu neredeyse. kaçırdıkları konular için telafi dersi yapmak zorundayım zaten de, normal derslerde ne yapacağım ben? sınıftaki 30 öğrenciyi bırakıp onlarla tek tek işaret diliyle anlaşamam. e tek tek ilgilenmezsem bu çocuklar bir şey öğrenemez.

idareye haftada 2 saat yetmez bu çocuklara, hem ingilizce hem türkçe öğrenecek bunlar, ders dışı saatte haftada 4 saat ingilizce saati koyayım, gelip okula anlatayım, bu çocuklar nasıl öğrenecek dedim, kabul etmediler. nasıl öğrenecek bu çocuklar? stresten kaşıntı tuttu yemin ederim.
  • vesna  (21.11.14 20:30:31) 
Türkçe öğrenmeleri sizin sorumluluğunuzda değil. Türkçeyi bir şekilde zaten öğrenecekler.
YouTube'dan ve Gugıl görsellerden faydalanarak İngilizce kelimeler öğreteceksiniz.

Basit komutlarla başlayın.

Otur, Kalk, Gutmornink filan gibi.

Bu aynen, ABD'ye göçeden ailelerin çocukları gibi. Burada göçmen sayısı fazla olduğu için özel sınıfları oluyo ama olmayan yerler de mutlaka vardır. Merak etmeyin, çocuk beyni 6 ayda çözer bütün mevzuu. 6 Ay sonra hayret edersiniz gördüğünüz gelişmeye.
  • compadrito  (21.11.14 20:35:59) 
universite hazirlikta sinifimizda tacik, kirgiz, kazak, suriyeli, irakli, irakli, urdunlu... ogrenciler vardi ve hicbiri turkce ve ingilizce bilmiyorlardi. hocamiz derste zaten hic turkce konusmazdi onlar da bir yerden sonra adapte oldular. ders aralarinda rusca, farsca ve arapca konustuklari icin ogrenmeleri biraz yavaslamis olabilir ama gene de durumu kurtardilar. hoca da mufredat neyse o sekilde ilerledi ve her zaman hepimizi derse dahil etti. kitaplardaki gorselleri kullandigini hatirliyorum bazen de yaninda ek kagitlar getirirdi.

bence onlari bir araya toplamayi dusunme ayri siniflara koyarak mantikli bir sey yapmislar orada diger cocuklarla kaynasip turkce ve hatta zorunluluktan ingilizce ogrenebilirler, obur turlu kendi aralarinda arapca konusup dururlar.
  • nefertarii  (21.11.14 21:18:34) 
bugün birkaçıyla tanıştım çocukların, çok ürkeklerdi. açıkçası kendimi çaresiz hissetmiştim daha önce durumdan haberdar edilmeden çat diye öğrencilerle karşı karşıya gelince. bir de böyle bir tecrübem yok. ilk defa karşılaşınca panikledim. sanırım çok tedirgin olmama gerek yok. ilgilenen herkese teşekkür ederim.


  • vesna  (21.11.14 21:27:16) 
[]

kulağıma bir şey yaptım

kaşınıp duruyordu kulağımın içi, ben de kaşıyayım dedim kulak temizleme çubuğuyla ama fazla mı içe gitti nedir, ağrıdı kaşırken. 2 saat oldu neredeyse hala kulağımda zonklama var. bu geçmezse kulağımın içinde acayip sesler varken uyuyamam da ben şimdi. geçici bir durumdur değil mi?




 
sigorta varsa bi acile görün kontrolü basit bişey zaten


  • Fakin idiyıts  (16.11.14 18:08:13) 
ağrı kalmadı ki. hani kulağın çınlar da garip garip sesler gelir ya, öyle sesler var kulağımın içinde. uyku vaktine kadar geçmezse uyku tutmaz şimdi. derdim uykudan olmamak yani. :)


  • vesna  (16.11.14 18:14:51) 
kulağın duyuyorsa büyük ihtimalle sorun yoktur ve geçer ama ben olsam görünürdüm garantiye almakta fayda var


  • Fakin idiyıts  (16.11.14 18:21:42) 
[]

nereye gidiyor bunlar

perdeleri yıkadım. hepsinde birer ikişer düğme düşmüş yıkanırken. çamaşır makinesinin içinde yok, lastiğinin oraya falan da girmemiş. e süzeğe gidecek şey zaten değil. makinenin kazanını inceledim, yok yani kaçıp gidebileceği bir yer. ben anlamıyorum nereye gidiyor bunlar? nerede bu düğmeler?




 
var tabi olmaz mı? ön kısımda bi hazne oluyo oraya gidiyo düğme saç teli falan.
sağ alttaki yer var ya ora işte.

upload.wikimedia.org
  • battal gemalmaz  (15.11.14 16:56:08 ~ 16:56:21) 
ben oraya baktım yoktu. @battal gemalmaz. cevabınızı okuyunca iyi mi bakamadım diye tekrar açıp bakayım dedim, su püskürdü dışarı. makine çalışıyordu da :d

makine çalışırken açmayın o kapağı, su püskürtüyor :d
  • vesna  (15.11.14 17:04:11) 
O kapağa çorap ve külot bile kaçıyor, kornişler de kesin oradadır veya oraya doğru yoldadır.


  • Lim5  (15.11.14 17:58:49) 
korniş değil düğme değil onların adı brit! hür ve kabul edilmiş britler locası adına tekzibi borç bilirim.
biz britiz, kornişlerde dolaşırız.

  • namus ninjası  (15.11.14 18:08:09) 
simdi o kapagin icinde bi tane minik hortum oluyo bi tane de cevirmeli kapak gibi bisey. makine calismazken hortumla suyu bosaltip o cevirmeli kapagi acip baktinni?


  • battal gemalmaz  (16.11.14 13:03:52) 
baktım işte, soruyu ilk sorarken süzek diye kast ettiğim orasıydı. daha sonra da baktım bir yere mi takıldı, diğer çamaşırlar yıkanırken gelir mi oraya diye, yine yok.

neyse önemli olan düğmeler değil zaten. yedek vardı, taktım astım perdeyi de, ben makineden nasıl firar ettiklerini merak ediyorum.
  • vesna  (16.11.14 15:55:37) 
[]

sünnet krizi

okula sağlık taraması için geleceklerini duyan öğrencim kolumdan çekiştirerek çağırdı beni, öğretmenim sünnet olup olmadığımıza bakarlar mı diye sordu(ilkokul 2 yaş 7), tenefüsteydik, etraftaki çocuklar duymuş, sünnetsiz diye dalga geçmişler. hastayım, raporluyum 3 gün, son durumdan haberim yok ama pazartesi gittiğimde alay etmeler devam ediyorsa müdahale edeyim mi yoksa bırakayım aralarında mı halletsinler?

liseden ilkokula geçince ergen derdinden kurtuldum diye sevinmiştim ama ilkokulun derdi de bir başka oluyormuş, durup da öğrencimin pipisi için dertleneceğim aklıma gelmezdi.


 
düşündüm de sıkıntılı bi konu. alay devam ediyorsa basit olarak sünnetin her yaşta yapılabileceği, bazı kişilerin erken bazılarının ilkokulda olabileceği hakkında kısa bir konuşma yapılabilir sanırım.


  • bay meraklı  (13.11.14 17:26:03) 
böyle konuların akademik eğitimini almamış mıydınız? burada ne kadar pedagog vardır ki sağlıklı cevap verilsin?

cevap: ne yaparsanız yapın ailesinden insan olmak ve sosyal yaşam eğitimi almamış ve hiç bir zaman da almayacak olan çocuklar için elinizden çok fazla şey gelmeyecek.
  • take me rufee2  (13.11.14 17:28:53) 
trumanshow'a hem +1 hem de -1

+1, çünkü bence de müdahale edilmeli, ama fabl gibi, masal gibi bir şeyler sınıfta okunarak, vb. Sınıfta "sünnet, pipi" lafı geçmeden.
Bir de o çocukla bol bol konuşup, onun bir eksiği olmadığı anlatılmalı. Hatta sünnetin ve sünnetsizliğin avantajları-dezavatanjları anlatılmalı ki, neyin ne olduğunu algılayamasa bile iki durumun birbirinden fazlalığı ve eksikliği olmadığını algılayabilsin (mecaz anlamda). Diğer arkadaşları da "Biz sünnet olduk, erkek olduk. Sen erkek olmadın, erkek değilsin" diye dalga geçiyorlardır şimdi onunla. Zavallı çocuk, daha bu yaşta erkek rolü, kadın rolü ile uğraşıyor.

-1, iki şeyden. Çocuklar ne yaparsan yap, en büyük canavarlar. Sen iyiyi öğretmeye çalışırsın, onlar küfür öğrenir. Anne kucağından sonra geldikleri toplumsal yapının içinde keşfettikleri ilk şey kötülük olduğundan ve yeni öğrendikleri şeyleri kullanmayı merak ettiğinden, en çok kötülüğü sömürüyorlar. Henüz empatiyi ya da "insanlık hali"ni keşfetmiş olmuyorlar. Eminim başka bir çocuğun bir sorunu olsa, bu çocuk da sürüye uyup çılgınca dalga geçer. Çocuklar çok ama çok acımasız varlıklar ve düşünmeden, sürü psikolojisi ile hareket ediyorlar. O yüzden öğretmenler "O pencereden atlasa, sen de mi atlayacaksın" sorgulamasını hababam önlerine sunuyor. Yeterince gaza gelirse atlar tabii.

Bizim serviste bir çocuk var, annesi profesör. Kadının ve ev içindeki kimsenin ağzından küfürü geçtim, "salak" çıkmaz. Kız okulda "sıçma" kelimesinin bol bol kullanıldığını öğrenmiş, şimdi sıçmak 7-24 ağzında ve bundan delicesine zevk alıyor. Annesi uanç içinde, söz geçiremiyorlar. Bu yaşta artık aile değil, çevreden öğrenilenler devreye giriyor gibi.

Bir de sınıf içinde dalga geçmenin de uygun olduğunu sanmıyorum. Ancak, herkesin tüm eksiği sınıfta dökülürse adil olur, o da herhalde pedagolojik açıdan uygun değildir.

Ek: Ben de anlamıyorum çocuk psikolojisinden. Sadece manyak olduklarını ve iyi-kötü ayrımı seçemediklerini biliyorum o yaşta.
  • aychovsky  (13.11.14 17:33:40 ~ 17:41:42) 
akademik eğitim alıyoruz da teori pratiği tutmuyor her zaman. @ take me rufee2

hem her meslekten insan var burada, pedagog da vardır belki. sormakla ne kaybederim ki?
  • vesna  (13.11.14 17:34:30 ~ 17:34:55) 
yok zaten öyle bir şey yapmam @ aychovsky. sınıf öğretmenlerine paslayıp işin kolayına kaçasım da yok değil ama çocuk benimle konuşurken duyulduğu için vicdan yaptım biraz. eşek sıpası, o da gidip sınıf öğretmenine sormuyor, haftada iki saat gördüğü bana soruyor! :)

fabl iyi fikir. her güne bir masal kitabı vardı evde, ben bu duruma uygun bir masal bulayım oradan. teşekkürler.
  • vesna  (13.11.14 17:38:23) 
buraya soracağına tecrübeli öğretmenlere sorsanız? burdaki zırtopozların(ben dahil) çocuk psikolojisinden anladıklarını sanmıyorum.


  • fayfim  (13.11.14 17:40:03) 
7 yaşında sünnet olmayan da çoktur aslında, tek o değildir. olaya sıradan bir linç vakası olarak bakmak lazım. aynı çocuk sürekli huzursuz ediliyor olabilir.


  • namus ninjası  (13.11.14 17:42:53) 
12 yıl lise öğretmenliği yapmış insana verdiler 7-8 yaşındaki çocukları, öğretmenliği baştan öğreniyorum şimdi. @fayfim okulda en tecrübeliler sınıf öğretmenleri ama onlardan da çok garip tepkiler alabiliyorum. geçenlerde bir konuyla ilgili danışayım dedim birine, "düşme üstüne bu kadar, sende koca yok çocuk yok kafa yoracak mesele arıyorsun" dedi, döndü arkasını gitti manyak. ciddiye almıyorlar ki.


  • vesna  (13.11.14 17:46:12) 
kadınlara değil erkeklere sorun hocam :)


  • fayfim  (13.11.14 18:04:41) 
müdahale et ama nasıl edersin ben de bilmiyorum açıkçası :/ 7 yaş sünnet için geç değil ki aslında. sınıfta epey vardır bence ama bu olaydan sonra onlar da söyleyemiyorlardır.


  • secilmis uye  (13.11.14 18:07:48) 
ben de geç sünnet olduğumdan bu triplere girmiştim o yaşlarda. işlevini tam bilmediğinden o yaşlarda oluyor öyle sidik yarıştırmalar. kolunu mal girip kırıp platin taktırdığı için hava atan bile gördüm.

sünnetsiz olmanın üzülünecek bir şey olmadığını ve diğerlerini kale almamasını anlat çocuğa yeterlidir. hatta "zaten asıl işlevini 8-10 yıl sonra göreceksin onun. şimdi süs niyetine duruyor. nihihihi." falan diyerek hafif psikolojik travma yaratarak diğer çocukların yarattığı olumsuz etkiyi de bastırabilirsin. hehe.

ben olsam; diğer veletlere farklı sebeplerden ceza da verirdim. zorbalık yapmanın cezasını o yaşta öğrensinler.
  • darkest hour  (13.11.14 18:30:27 ~ 18:32:34) 
Yazık sana.


  • eli  (13.11.14 18:47:42) 
benim oğlum 7 yaşında oldu sünnet. Geç değil ki 7 yaş. Babası 9 yaşında olmuş :)

Bu yaşlardaki çocuklar çok acımasız. Geçenlerde bizim oğlanın arkadaşının doğum gününe gittik, sihirbaz vardı. Adam şova başlamadan çocuklara, "çocuklaar, ben buraya niçin geldim biliyor musunuuz?" diye sordu. Hepsi birlikte "para içiiin" demesin mi :) Adamcağız mosmor oldu.

Yani bunun gibi örnekler çok. Bence rehberlik servisindeki meslektaşına danışmalısın bu konuyla ilgili.
  • old possum  (13.11.14 19:12:40 ~ 19:13:21) 
çocuklar zalimdir.

ben de 10 yasinda oldum lan nolmus?
  • cokilgincvesesgetirecekbirnickarayanadam  (13.11.14 19:15:40) 
puanlı zebra ponti adında bir hikaye kitabı var. asıl konuyu bilmiyormuş gibi sınıfta bunu okuyup hikayenin kahramanları ve davranışları hakkında yorum alışverişi yapabilirsiniz.


  • dedi ve gitti  (13.11.14 22:29:40) 
[]

insandan hayvana hastalık geçer mi

farenjit olmuşum üzerinize afiyet. grip aşısı falan oluyorum kışın grip olmamak için. dikkat ederim yani. en son ne zaman bu kadar hasta oldum hatırlamıyorum bile. doktor rapor verdi öğretmen olduğumu duyunca, okula gitme çocuklar açısından risk dedi. yarı uyur yarı uyanık geçiyor gün. kedi sallamıyor beni ama köpekler öğlen gitmeyince sevinçten çılgına döndüler, mutlu baya ikisi de ama bana çok sokuluyorlar. genel olarak sağlıklı hayvanlar, basit hastalıklar hariç önemli bir sağlık sorunları olmadı bugüne kadar(4 yaşındalar). ben de ilk defa bu kadar ağır bir farenjit geçiriyorum.

sürekli öksürüp hapşurduğum için mikrop saçıyorum. köpeklere bulaşır mı? maske takmaktan ruhum sıkıldı, bulaşmazsa çıkaracağım maskeyi.


 
bulaşmaz rahat ol, onlardan da sana geçmez :O


  • erty_ksk  (12.11.14 13:28:38) 
Humans can be the source of the following infections: 1. Zoonoses with reciprocal modes of transmission, e.g. Campylobacter and E. coli infections, trichophyton and microsporum infections, reo-, parainfluenza-, adeno, rota- and corona infections. 2. Zoonoses in which the main direction of infection is human----animal, e.g. tuberculosis and influenza A. 3. Infections originally pathogenic to humans which meet an impasse in dogs and cats (blind alley hosts), e.g. herpes simplex, varicella-zoster, measles and Corynebacterium diphtheriae. Listeria, salmonella, campylobacteria, toxoplasma, fungi, yeasts and viruses are transmitted via feed. The most dangerous virus infection to be transmitted to cats and dogs via raw pork leftovers is Aujeszky's disease. The dog or cat, which is the last link in the infection chain, suffers an agonizing death. The other infections originating from feed must be assessed quite differently. They are links in infection chains, which spread pathogens and endanger the health of man and animal in turn. A typical example is toxoplasmosis. Man becomes infected via sporulated oocysts from feces. Pet cats mainly become infected via raw pork containing cysts.


farenjitinizin hangi virüs ya da bakteri kaynaklı olduğunu bilemem ama geçme ihtimali olabilir bu durumda. farenjite sebep olan virüsler de yazıyor orda ama her farenjit virütik değildir.

siz yine de fazla yaklaşmayın onlar da grip olmasın.

kaynak makale için:

www.ncbi.nlm.nih.gov
  • neferkitty  (12.11.14 13:33:59 ~ 13:35:17) 
bulaşır. ondan da insana bulaşırsa "köpek gribi"nin kaynağı olursun. insanlar seni yüzyıllarca saygıyla anar.


  • namus ninjası  (12.11.14 14:40:21) 
virütik hastalıklar geçmez ama bakteriyel enfeksiyonlar ve parazitler geçer.


  • orpheus  (12.11.14 15:26:09) 
ben de grip olduğum zaman köpeğime geçmesin diye soruşturdum, geçmiyormuş. onların hastalıkları ayrı, bizimkiler ayrıymış.


  • innerbliss  (12.11.14 16:07:54) 
[]

Bi tavşanımız eksikti!

evet, çok sevgisiz bir başlık oldu ama işin aslı öyle değil. anlatayım.

ev nuhun gemisi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. kendini nuh peygamber zanneden de sevgilim olacak adam! evde 2 köpek, 1 kedi, 2 kaplumbağa ve bir akvaryum balık var. Pratikte yaşadığım zorluklar şurada yazıyor, ( www.eksiduyuru.com uzun biraz üşenmeyen okusun ama okumasanız da olur) şimdi bir de tavşan çıktı başıma.

Bugün akşam bir tavşanla çıktı geldi eve. kedileri tanıştırmak için ayrı odalara koyup birkaç gün geçmesini sağlıyorlar ya, tavşanı da ayrı odaya koysam birkaç gün alışırlar mı yoksa yerler mi? evim zor ısınan bir ev. hayvan üşümesin diye ben de tavşanın olduğu odaya geçtim, aldım kucağıma da hangi bir gün böyle geçecek? tavşancık ya hasta olacak ya mevta.

kedim ve köpeklerim alışır mı yoksa yer mi bu tavşanı?(bunu yüreğim kaldırmaz)
adamla kavga edip göndersem mi tavşanı?

 
demek onu da yaptı sonunda!

bence geri gönderin :(
  • magdurum ben magdur  (05.11.14 21:29:05) 
ayrıl.


  • anonymice  (05.11.14 21:37:30) 
ayrıl derken? @anonymice


  • vesna  (05.11.14 21:48:59) 
tavşana geniş bir kafes alın, kedinin patisini uzatamayacağı kadar kaçabileceği bir kenarı olsun. bir de zaten tavşan evde dolaşsa da en nihayetinde bir kafes gerekiyor diye biliyorum, tuvalet eğitimi vermesi çok zor, hemstır gibi talaş koyabileceğiniz tepsi zeminli kafes lazım.


  • alice practice  (05.11.14 21:49:33) 
@ alice practice ; ben bilmiyorum tavşan bakmayı, daha kötüsü kendisi de bilmiyor. pet shoptan tavşan yemi almış, kucaklamış gelmiş. okur öğreniriz dedi. ne sağlığını biliyoruz, ne hastalığını. aşı yapılır mı en basitinden, onu bile bilmiyoruz. kedilerin uzanamayacağı büyüklükte kafes alsak bile, sürekli etrafta kedi köpek varken, bu hayvancağız korkmayacak mı, tedirgin yaşamayacak mı?


  • vesna  (05.11.14 21:55:17) 
earthlings'e ulaşabilirseniz aslında sözlükten filan. mesaj alımına kapalı ama dilerseniz nickaltına duyurunun linkini yapıştırayım.

bana kedi ile tavşanın aynı evde olması mantıklı gelmedi, belki birlikte büyüselerdi tamam ama kedi büyük ise avlanma içgüdüsü ile hayvancağızın ödünü koparır sanki. tavşan da onu tanımadığından oyun yapsa da anlamaz gibime geldi içgüdüsel olarak.
  • kaymaktutmayansicaksut  (05.11.14 22:18:50) 
[]

ben de herkes gibi hızlı öğrenmek istiyorum

12 yıllık öğretmenim, ilk defa ne yapacağımı bilemedim.

bugün bir öğrencim (hafif öğrenme güçlüğü var) başlıktaki cümleyi söyleyerek ağladı. böyle baya içini çeke çeke, hıçkıra hıçkıra ağladı. anladığınız üzere diğerleri hızlı öğrenmiyor aslında, öğrencimin öğrenme güçlüğü olduğu için o çok geriden yetişmeye çalışıyor ama olmuyor. 26 kişilik sınıf, 25 kişiyi onun seviyesinden götürmeye kalksam, diğerleri dersten soğuyacak, normal ilerleyince de bu çocuk böyle derin üzüntüler yaşıyor.

ders ingilizce, her konu bireysel çalışmayı kaldırmıyor. ne yapsam ki bu çocuk için? basiretim bağlandı.

Tüm cevapları tek tek okumak istemeyenler için edit:

ben şöyle düşündüm;

açıklarını kapatana kadar haftada 2 gün 1 saat erken çağırayım okula. aradaki açık kapandıktan sonra da haftada 1 gün 1 saat erken gelsin, o hafta sınıfta öğrenilecekleri önceden göstereyim, sınıfta da pekiştirmiş olur.

kendine güveni böyle gelir mi sizce yoksa daha mı çok gururuna dokunur? (ilkokul 2. sınıf öğrencisi)

bugün farklı zeka türleri olduğundan bahsettim biraz ama pek ikna olmadı. daha kendi zekasını çözümleyememişken, farklı zeka türlerinden bahsederek iyi mi yaptım bilmiyorum.

yazılı-sözlü yapılmıyor. çocuğun derdi not değil. öğrenme güçlüğünün farkında ve bu durum gururuna dokunuyor.

yaş:7-8

 
çocugun ailesinin maddi durumu iyiyse sikret. özel dersi kaldıramayacak kadar kötüyse haftada 1 saat ders ver sevabına.


  • nun  (03.11.14 20:38:11) 
çocuğu ailesinin maddi durumu iyiyse söyle özel ders alsınlar birinden.özel dersi kaldıramayacak kadar kötüyse haftada 1 saat ders ver sevabına.


  • zlatanibrahimovic11  (03.11.14 20:39:49) 
çocuğun ailesiyle bir konuşsanız? belki özel ders aldırıp açıklarını kapatmasına yardımcı olabilirler. diyelim workbook'tan ödev verdiniz, o kısmı hocasıyla evde yaptığından haberiniz olursa sınıfta ona bildiği yerden sorup özgüvenini arttırabilirsiniz. aileyle iletişim halinde bunu çözmeniz daha iyi olur. umarım bilinçli bir ailesi vardır.


  • lily briscoe  (03.11.14 20:41:24) 
yine bence bir şeyler kapması için çabalayın.
ayrıca onun olaya biraz daha pozitif yaklaşması için farklı zeka türlerinin varlığından bahsetseniz? mesela kiminde dilsel zekanın, kiminde görsel zekanın daha baskın olduğunu ve bund akendisinin bir suçu olmadığını söyleseniz?

  • m e b  (03.11.14 20:45:13) 
balık yağı içse ceviz yese , böyle zeka geliştirici egzersizler var ya , hani hafıza şampiyonu bi adam vardı onn setleri var matematik vs için. ondan alıp hediye falan etseniz belki gelişir daha hızlı öğrenir mi acaba? üzüldüm ya canım yazık


  • waterhardeningsteel  (03.11.14 20:49:15) 
evet herkesin aynı şekilde ve aynı yöntemle öğrenmediğini, farklı farklı öğrenme şekilleri olduğunu söyleyebilirsiniz, yani sen 'geri' değilsin sadece diğerlerinden değişik bir öğrenme şeklin var ve bu kötü bir şey değil şeklinde.


  • lily briscoe  (03.11.14 20:49:56) 
ben şöyle düşündüm;

açıklarını kapatana kadar haftada 2 gün 1 saat erken çağırayım okula. aradaki açık kapandıktan sonra da haftada 1 gün 1 saat erken gelsin, o hafta sınıfta öğrenilecekleri önceden göstereyim, sınıfta da pekiştirmiş olur.

kendine güveni böyle gelir mi sizce yoksa daha mı çok gururuna dokunur? (ilkokul 2. sınıf öğrencisi)

@m e b ; (sanırım siz de öğretmensiniz.) bugün bahsettim biraz ama pek ikna olmadı. daha kendi zekasını çözümleyememişken, farklı zeka türlerinden bahsederek iyi mi yaptım bilmiyorum.
  • vesna  (03.11.14 20:51:38 ~ 20:52:42) 
sözlüden yüksek verin... yapacağınız başka bir şey yok... çocuğa da sen elinden geleni yapıyorsun o bana yeter deyin... yazılıları kafana takma diyin.


  • inanmazsan inanma  (03.11.14 20:54:21 ~ 20:55:09) 
@inanmazsan inanma ; ilkokul 2. sınıfta yazılı-sözlü yapılmaz. kaldı ki çocuğun derdi not değil. çocuk öğrenme güçlüğünün farkında ve bu durum gururuna dokunuyor.


  • vesna  (03.11.14 20:56:27) 
ilkokul ise ona daha çok görsel şeyler hazırlaman lazım... kağıtlar ve oyunlar... yukarıda dediğin gibi ekstra saatlerde çalıştırman lazım...


  • inanmazsan inanma  (03.11.14 20:59:23) 
ideal bir dunyada bu cocuga ozel hoca verilirdi, ozel olarak calistirilirdi. ama boyle bir sey bu ulkede tabi ki olmaz. ne yaparsan yine sen yaparsin. elinden geleni yap, okula erken cagir, okuldan sonra calistir. ailesiyle de konus mutlaka bu durumu.

devlet okulunda mi geciyor bu olay? eger bir cozum bulamazsan bana mesaj at, yerimiz falan uyuyorsa ben cocugu ekstradan calistirmaya gonullu olurum. uzuldum cok.
  • gerard  (03.11.14 21:09:51) 
@ gerard ; çok teşekkür derim. devlet okulunda geçiyor evet. şimdilik zaman sorunum yok ama olursa, yardım teklifinizi seve seve kabul ederim. :)


  • vesna  (03.11.14 21:14:59) 
benim ortaokul 1.sınıfta ingilizcem berbattı, karneye 2 gelse sevinecek durumdaydık neredeyse. komşumuz ingilizce öğretmeni vardı, en sonunda ondan birkaç ay ders aldım. şöyle söyleyeyim, o derslerden sonraki tüm eğitim hayatım boyunca sınıfta ingilizcesi en iyi olan hep ben oldum, şu an bile çevremde yabancı dili en iyi olan benim. tam hatırlamıyorum ama defter kitap kullanarak değil de evdeki eşyaları örnek göstererek anlatmıştı bana grameri. atıyorum vazo verb oluyordu, biblo noun oluyordu işte bunları masanın üzerinde dizip dizip öyle öğretiyordu bana. hiç doğru düzgün not aldırdığını ya da bir şey yazdırdığını hatırlamıyorum ama dediğim gibi öyle canlandırmalar yaparak öyle bir yerleştirdi ki kafama temeli, sonradan çok büyük rahatlığını gördüm bunun.

siz de arkadaşların dediği gibi ders saati haricindeki zamanlarda onun yatkın olduğu bir yöntemle öğretmeye çalışırsanız başarılı olursunuz diye düşünüyorum.
  • dust in the wind  (03.11.14 22:08:14) 
siz kendi dersiniz için çok güzel çözüm üretmişsiniz ama uzun vadede problemi çözmeyecek bu. diğer derslerde hala aynı problemi yaşamaya devam edecek. öğrenme güçlüğü olan çocuklarla çalışan özel eğitim öğretmenleri, yine bu alanda çalışan pedagoglar var. onlardan yardım alarak uzun vadede problemi çözülebilir. bulunduğunuz şehirde ilgili uzmanları araştırabilirsiniz. şehir istanbulsa tavsiyede bulunabilirim.


  • avonkatalogu  (03.11.14 22:25:49) 
ne seviyosa, o konuyla ilgili şeyler çalışsanız?
YouTube'dan filmler bulup beraber seyretseniz?
gözleri iyi görüyo mu? göz muayenesi olmuş mu? bazen görme bozukluğu olan çocuklar farkedilemiyo ve öğrenme güçlüğü var zannediliyo.
gözleri bozuk değil de gerçekten öğrenme güçlüğü varsa, önemli olan şeyin, hızlı öğrenmek değil, çalışkanlık olduğunu öğretin ona. sen çalışkan ol, herşeyi yapabilirsin diyin.
bu konudaki en kardinal eser, tavşanla kaplumbağa masalıdır. sonunda kaplumbağa kazanır yarışı. neden? tavşan kendine çok güvenmektedir ama kaplumbağanın kararlılığı ve çalışkanlığı, tavşanın hızını bile alt eder. bu masalı örnek gösterebilirsiniz. hatta belki beraberce, masalın İngilizcesini okursunuz biraz daha ileride.
kendini dışlanmış, lanetli, şanssız hissetmesin, ona şans ve destek verin lütfen. en ufak başarısında dahi, alıp bağrınıza basın.
bu konuda, çocuk psikologları, pedagoglar, çocuk psikiyatrları ile görüşmeniz gerekiyosa da görüşün ve onların desteğini isteyin.
anne babayı okula davet edip onlarla da işbirliğine girmeyi zaten düşünmüşsünüzdür herhalde. kardeşleri var ve kardeşleriyle arasında öğrenme açısından fark varsa, bir kat duygusal yük de evden getiriyordur. o konuyu da araştırmanız gerekir.
rehberlik eğitim merkezleri, özel eğitim merkezlerinin tecrübeli hocalarıyla temasa geçebilirsiniz.
ona minik ve resimli hikâye kitapları, minik ve resimli sözlükler hediye edebilirsiniz.
yazılı şeyleri algılayamıyor olabilir ama görsel şeylerle çok daha iyi öğrenecek olabilir. görsel ve işitsel öğrenme tekniklerine ağırlık verebilirsiniz. misal, müzik kulağı gelişkindir, işitsel olarak çalıştırmanız, açığı telafi etmesine yarayabilir.
gerçi öğrenme güçlüğü yoktu ama, benim tanıdığım bir çocuk, İngilizceden bütünlemeye kalmıştı ortaokulda. Sonra büyüyünce, felsefî metinler tercüme eden bir çevirmen oldu. Çünkü bir başka öğretmen, ona İngilizceyi sevdirmişti.

Ah yavrum, ah canım, çok ağlattı beni! Bana adresinizi yazarsanız, öğrencinize burdan bişeyler yollamak istiyorum. Bana İngiizceyi sevdiren şey, ben tam o yaşlardayken hediye gelen resimli bir sözlüktü. Ama teklifimi kabul ederseniz, bişeyler yollayacak olursam, başka çocuklara çaktırmadan verin. Kıskançlık filan olur, çocuğa bi de kötü davranmasınlar sonra.

ekleme: Gugıla, English for slow learners yazdım, bissürü kaynak geldi. Madem İngilizce öğretmenisiniz, tekerleği yeniden icat etmeyelim. Amerika'da ve İngiltere'de böyle binlerce vaka olmuştur. Nasıl vaka? Çocuk 7-8 yaşındayken, ailesi Amerika'ya veya İngiltere'ye göç etmiştir ve aynı zamanda çocukta öğrenme güçlüğü vardır. Tamam, bu ülkelerde Special Education sınıfları var ama, gene de bu ülkelerin elinde son derece önemli miktarda tecrübe vardır ve bu tecrübelerini de mutlaka yayımlamışlardır. Onları arayıp bulsak ve onları okuya okuya gitseniz? El yordamıyla gitmekten çok daha akılcı olur böylesi.
  • compadrito  (04.11.14 03:42:31 ~ 05:11:47) 
herkese teşekkür ederim.

derslerde tahtayı yazı yazma amaçlı kullanmıyorum. ingilizcenin yazılı haliyle henüz karşılaşmadılar. sadece dinleme ve konuşma var şu an. yazıyı bu sene boyunca da vermeyi düşünmüyorum açıkçası. 3. sınıfta başlarız yazıya. anadil öğrenme prensibi üzerinden gidiyorum. bizler önce dinledik konuştuk, sonra okuma yazma devreye girdi. bu da madem yeni bir dil, aynı mantıktan yürümeli diye düşünüyorum. (zaten birçok bilimsel araştırma da bunu destekliyor.)

derslerimde poster, flash card, şarkı, oyun, animasyonlar ve kinestetik çalışma üzerinden gidiyorum. yaşları çok küçük, 40 dakikada bir sırada oturmak için çok çok küçük. o yüzden bedensel hareket imkanı tanıyan oyunlar mutlaka ekliyorum. ayda 1 dersi (haftada 2 saat ders var) bahçede yapıyorum, havalar soğuyunca kantin ya da spor salonuna geçeceğiz boş bulursak.

15 tane sınıfım var. 400 civarı öğrenci demek bu. bu 15 sınıfın 8 tanesi 2. sınıf, diğerleri de 3. sınıf. daha önce sadece lise gruplarına derse girmiş öğretmene ortaokul grupları vermek yerine ilkokul 2-3 verenleri her gün anıyorum. bütün materyallerim, her şeyim üst seviye konulara göre benim. 12 senede birikmişlerdi. yurt dışına senede 2-3 kere çıkıyorum ve her çıkışımda bol bol materyal topluyordum. bu sene çok fena kilitlendim tecrübesiz olduğum bir yaş grubunun dersine girince.

neyse ki istanbuldayım da kaynak sıkıntısı çekmiyorum.

aile maalesef ilgisiz. ben çocuğun sorununun önüne geçmesin diye söylememiştim ama anne-baba "olduğu kadar hocaaanım, büyütmeyin" deyip işin içinden çıktılar. annesi "profesör mü olacak sanki" dedi!

ben bu çocukla yalnızım. çocuk üzerinde bir tasarruf hakkım yok. aile alıp rehberlik araştırma merkezine götürmediği sürece ben alıp zorla götüremem. okulun rehberlik öğretmeni yok. doğum izninde (1500 kişilik okulda 1 rehberlik uzmanı var ve doğum izninde). el elde baş başta kaldım yani. sınıf öğretmeni ile soğuk savaş yaşıyoruz. 26 taneler, hangisinin derdine dertleneyim dedi. bende 400 tane var dedim sadece. "sende koca yok çocuk yok, sana kafa yoracak mesele lazım, benim sıkıntım bana yeter" dedi, şimdi de beni görmezden geliyor. bırakın çocuğa yardım etmeyi, bir de bana saldırdı yani.

tavsiyelerinizi ve yardım önerilerinizi büyük bir dikkatle okudum. elimden geleni yapacağım. yardıma ihtiyaç duyduğumda da yardım teklifinde bulunan arkadaşlara(arkadaş diyebilirim, değil mi?) ulaşacağım. yeniden çok teşekkür ederim hepinize. bu kadar saçma insanların arasında umut oldunuz.
  • vesna  (04.11.14 08:08:37) 
zeka seviyelerinden bahsetme. birak onu pedagoglar falan yapsin. kas yapayim derken goz cikarmaya gerek yok. o yastaki birisinin belli olgunluga erismedigini biliyoruz sonucta. anlayamaz yani garibim.

ozellikle ingilizce de benim farkettigim su, alinan egitimden cok ogrencinin kendi caba sarfetmesi lazim. ozellikle dilde bi zeka gerekmiyor, cünkü kurallar belli. aklında kalmiyorsa az calisiyor demektir, ya da "calisamiyor" demektir. bu da aslında bizim hatamız, biz ogrenmeyi ogretmeliyiz. ama onun yerine i am sage diyoruz bu sage demektir diyoruz mesela.

kendi cabalamali cocuk. o zmn ogrenir. matematik degil sonucta.
calismali. baska bi sey yok yani cok normal.
  • sage  (04.11.14 11:08:53) 
[]

köpeğe mama eğitimi

dün bir duyuruda "eğitimli köpekler sahibinden başkasının verdiği yemeği yemez." dendi. zehirleme olaylarına karşı önlem olarak öyle eğitiliyormuş. araştırdım biraz, yemiyorlarmış evet. benim arsızlar eve gelen kim ne verse yiyor. kendi evlerinde olduklarından mı acaba?

iki tane köpeğimiz var, kardeşler, barınaktan beraber çıkardık ikisini de. ilk köpeklerimiz, yaklaşık 4 senedir bizimleler. açıkçası iki bebek köpekle boğuşurken, kemirilen mobilyaların sağlam yerinde oturmaya çalışırken bunları araştırma fırsatımız olmadı zamanında, sonra da ihtiyaç duymadık kitapla köpek yetiştirmeye, bir şekilde su aktı yolunu buldu.

hiç öyle eğitim falan vermedik biz, evde çocuk büyütür gibi yetiştirdik. bir de erkek arkadaşım sağ olsun sosyallikten ölecek, eve giren çıkanın haddi hesabı yok. annesine gittiği zamanlar sadece sakin kalabiliyor ev mesela. böyle olunca köpeklerimiz de insan canlısı oldu hep. gözümüzün önünden ayırmadığımız için kötü bir şey yaşamadık, gezmeye çıktığımızda falan da verdiğimiz uzun uğraşlar sonucunda sokak köpeklerine bırakılan mamaları yemiyorlar ama tedirgin oldum yine de. 4 yaşındalar. bu yaştan sonra kazanabilirler mi o eğitimi? yoksa sokak köpeklerine bırakılan mamalara dokunmamalarını referans alarak sorun yok diyebilir miyiz?

 
eğer eve gelen insanların köpeklerinizi zehirleyeceklerinden endişe ediyorsanız tabi ki eğitime gönderebilirsiniz.
sokakta da başıboş bırakmıyorsunuzdur diye tahmin ediyorum.
Benim köpeğim de herkesin verdiği mamayı yer çünkü yememesi gerektiğini söyleme gereği duymadım.
açıkçası sizin dediğiniz daha çok köşklerin villaların bekçi köpekleri için geçerli, yani hırsızık durumlarında önce köpeği zehirlerlermiş ki eve girebilsinler. o yüzden de hayvanları eğitiyorlar güvenlik açısından.
  • innerbliss  (29.10.14 11:14:26) 
yine bir gün sokağınızın bir yerine ufak bir kemik bırakın. sonrasında alın köpeklerinizi gezintiye çıkartıp bu kemiğin yanında geçin. tepkisi ne olacak görün.

sokak köpekleri için bırakılan mamayı burada baz almak doğru olmaz sanırım. çünkü bizim köpek başka mamayı hemen kabullenmez.

kemiği yedi mi? başka bir zaman yine ufak bir kemiğe acı sosu sürüp yine bir yere bırakın. (aynı yer olmadın).

bir de böyle deneyin.
  • teknikekip  (29.10.14 11:17:54) 
acı sosu anlamadım @teknikekip, ne için acı sos? hem acı zarar vermez mi midesine? normal bizim yediğimiz yemeklerden vermedik hiç, baharat falan bilmezler yani, hiç girmedi midelerine.


  • vesna  (29.10.14 11:27:18) 
bir kere yerse yine başka yere acı soslu kemik bırakın. bir daha dışarıda bir şey yememesi için yapıyorsunuz bunu. zehir yemesinden iyi değil mi sizce?


  • teknikekip  (29.10.14 11:28:53) 
ha anladım, kemiği yerse yapacağız. ben yemezse de koyacağız zannettim, ondan sormuştum. teşekkürler.

edit: gerçi kemiği yedi mi? yazmışsınız, ben onu gözden kaçırmışım.
  • vesna  (29.10.14 11:31:29 ~ 11:32:25) 
[]

köpekler kediler balıklar kaplumbağalar sevgili ve ben

İki tane sokak iti cinsi köpeğim, bir tane de kendini kontes zanneden sokak kedisi cinsi zilli bir kedim var. bir de akvaryum. balık sayısı veremiyorum, net bir sayısı yok zira, değişiyor sürekli. iki tane de kaplumbağa var evde. şimdi utanmadan sıkılmadan "papağan istiyorum ben" diye tutturan bir sevgili var. adam deli misin o papağan stresten ölür, kedi köpek beslenen evde papağan mı olur diyorum. o zaman tavşan alalım diyor sanki tavşanı kedi köpek rahat bırakırmış gibi. bıraksam ikisini birden alır. o yüzden ikisine de izin vermiyorum. hatta bıraksam evi Nuh'un gemisine çevirir. bir ara da iguana diye tutturmuştu, evde sürüngen istemiyorum diye kesip attım onu.

Sorunlar şunlar;

kedi sürekli köpekleri maymun ediyor, hayvanlar gelip bana ağlıyor sonra. uyurken gidip köpeklerin koynunda uyuyor ama uyanıkken hayatı dar ediyor. sokağa koyacam seni diye tehdit ediyorum, gidip kapının önünde miyavlıyor "yemedim blöfünü" dercesine. üstüne kuma kedi getirsem köpekleri rahat bırakır mı diye düşünüyorum ama bir yandan da evde bir hayvana daha tahammülüm kalmamış gibi hissediyorum.

köpeklerim babacı. sabahın kör ayazında gezmeye çıkaran benim, okuldan gelip dışarı çıkarıp saatlerce oynayan benim. gün boyu evde onlarla sevgi yumağı olan benim. akşam sevgilim gelince dötü başı ayrı oynuyor ikisinin de. çıldırıyorlar baba diye. bir de ben sevgilime sarılınca eşofmanımı falan çekiyorlar dişleriyle. nasıl kurtulacağım bunların kıskançlık krizlerinden?

tekrar kediye geçiyoruz; akvaryumdaki balıklara rahat vermiyor. akvaryumun kapağına kilit vurmak hariç her yolu denedim. sadece akvaryumun üzerine ağır madde koyma seçeneği yok, üstlerine düşer bir yerleri kırılırsa ona dayanamam. tamam avlamıyor ama napıp edip akvaryumun kapağını açıp patisini akvaryumun içine sokup oynuyor. bir gün iç güdülerine yenilip balıkları avlayacak diye korkuyorum. kediyi akvaryumdan uzak tutmanın bir yolu var mı? (çok ümitsizim bu soruyu sorarken.)

yine kedi; kaplumbağa yeni geldi sayılır. garibime bir rahat vermedi. sürekli patisiyle yan yan vuruyor, üzerine basıyor. ne yapayım da huzur yüzü görsün gariban kaplumbağalar?

sevgili; eskiciye versem alır mı bu adamı? deli ediyor beni.

 
kaplumbağalarla balıkları bir odaya koyup kapısını kapalı tutmaktan başka aklıma bir çözüm gelmedi.

bu arada eşim izin verse ben de aynen sevgiliniz gibi olurdum onu da belirteyim :)
  • physcos physcos  (28.10.14 15:20:15) 
iyi de kapalı kapıya hem kedinin hem köpeklerin tahammülü yok. o zaman ev iyice curcuna olur. o işe yaramaz yani. ben daha çok kediyi eğitme ütopyası üzerine yollar araştırıyorum. çaresizlik insanı hayalperest yapıyor.

bir de @physcos physcos yapmayın böyle şeyler, bakın sonra eskiciye vermeyi düşünüyoruz. :p
  • vesna  (28.10.14 15:25:58) 
allaah, ne güzel ev orası öyle. (: zor olsa gerek sorunlardan da anlaşıldığı üzere ama olsun, çözülemeyecek şeyler değil bunlar.

köpeklerin kıskançlık sorunu: öncelikle sevgilin eve geldiğinde bir rutininiz olsun. eve girdiğinde önce köpekleri sevmesin, size sarılıp öpsün; sonra köpekleri sevsin. bunu bir süre uygularsanız köpekler yavaş yavaş alışacaktır. bununla birlikte, siz birbirinizle ilgilendiğinizde yanınıza gelip salça olurlarsa, HER SEFERİNDE (bu gerçekten en önemlisi) onlara parmağınızı uzatıp oradan uzaklaşmalarını söyleyin. uzaklaşana kadar parmağınızı indirmeyin, gözlerine bakmaya devam edin. yeniden gelirlerse tekrarlayın. özellikle sevgilin için çıldırıyorlarsa onun da bu şekilde yapması önemli. her zaman böyle yaparsanız emin olun ki bir süre anlayacaklardır.

kedinin köpeklere yaptığı acayiplikler: belki köpekler çift oldukları için türdaşsız kalması sebebiyle yapıyor olabilir bu hareketleri. bir köpek bir kedi olsa olmayabilirdi belki, ama onları bir takım olarak görüp sataşıyor olabilir. gerçekten başka bir kedi sorunu çözebilir, ancak size fazla gelecekse ne diyebilirim bilemedim. (:

bu arada kediniz eve ne zaman geldi? yani kedi geldiğinde halihazırda köpekler var mıydı yoksa ilk o muydu bence bu da önemli olabilir. örneğin kaplumbağanın yeni gelmesi sebebiyle kıskançlık yapıyor olabilir..

son olarak akvaryumu yüksek bir yere konuşlandırsanız zıp zıp zıplar mı acaba, bir kaç gün deneseniz?
  • treamorg  (28.10.14 15:49:10) 
kedi daha sonra geldi. sokakta yağmurun altında çamur pislik içinde bulduk. ölmesin diye aldık, içinden kontes çıktı. @treamorg

türlerin yalnız olmaması görüşüne katılıyorum, bu nedenle köpek iki tane. kediyi ise iyileşsin de sahiplendirelim diye almıştık, başıma kaldı sıpa. şimdi bir kedi daha alsam benim sinirlerim kaldırır mı emin değilim. çünkü yeni gelen de akvaryuma kaplumbağalara sataşacak. şimdi en azından ya sadece akvaryuma ya da sadece kaplumbağaya bulaşabiliyor, ben de takip edebiliyorum. iki tane olduklarında kontrol etmek de güçleşecek.

kedimiz tavanla arasında 20 cm boşluk olan gardrobun tepesine zıplayıp tırmanabilen(gardrobun kapaklarında tırnak izleri var hep) , kapıların üstlerinde gezen, kapı üstünde gezebiliyorsam tv'nin üstünde de gezebilirim deyip, led tv'yi yere deviren cinsten. akıllandık, duvara sabitledik tv'yi, hala üstünde gezmeye çalışıyor ama artık deviremiyor. akvaryumu yükseğe koymak sökmez o serseriye tüm bu sebeplerden.

kurşun falan döktüreyim bari balıklarla kaplumbağalara zeval gelmesin diye. :)
  • vesna  (28.10.14 16:01:03) 
kediniz evdeki ilk hayvan olmuş olsaydı belki bir iki kelam ederdim de, bir de sonradan gelmiş neden böyle yapıyor bilemedim /: harbiden kontes çıkmış içinden..

ben şu ana kadar yalnızca köpek beslediğimden kedilerin nasıl eğitilebileceğini bilmiyorum. ama aslında eğitilemeyeceğini duyup durdum besleyenlerden, ne yazık ki.

hayvanlar arasında ayrım yapılmaz ama bu kadar hayvanın içinde denklemi bozan sadece kedinizse (ki öyle gözüküyor) ve onu geçici ev sahipliği yapma, iyileştirme amacı ile almışsanız, iyi tanıdığınız, bildiğiniz bir arkadaşınıza/tanıdığa falan veremez misiniz acaba.. evdeki tek hayvan olsa buna rağmen "bakamıyorum" deseniz neyse de, bu kalabalıklıkta çok başınız ağrıyorsa üzülerek de olsa bu yolu düşünebilirsiniz.. iki taraf için de daha iyi olabilir. /:
  • treamorg  (28.10.14 16:18:12) 
kediyi göndermeyi ben de düşündüm de, eve ilk geldiğinde "köpeklere hastalık bulaştırırsa sorarım ben sana, kliniğe bıraksan olmuyor muydu, ne işi var pislik içinde vs vs" kediye dünyanın lafını eden ve tam bir köpek adamı olan sevgilim şimdi kediye "aşkım kızım" diyor. teklif etsem beni gönderebilir yani evden, zira bana en son ne zaman aşkım dediğini hatırlamıyorum :d evet evet kedi kalsın, adamı eskiciye vereyim. düşündükçe daha da bileniyorum.

yok mu benim gibi nuhun gemisinden düşen koca duyuruda? tecrübelerinizi paylaşın da, çözüm bulamasak da en azından yalnız değilim diye teselli bulayım:)

yazık bana ya.
  • vesna  (28.10.14 16:26:44) 
4 kus,2 kaplumbaga ve sayisiz balik.Allah tan bizimkiler zararsiz :)
Yani ortada dolanan yok o da benim korkum yuzunden yoksa sizin evi aratmazdi bizim evde.

Bir sey sormak istiyorum.
Bizim kaplumbagalar cok koku yapiyor neden olabilir yada sizde boyle bir durum yasandimi?
  • brnbrs  (28.10.14 17:32:17) 
@brnbrs kaplumbağa daha 10 gündür var. en tecrübesiz olduğum konu kaplumbağa bu yüzden. bizde henüz koku yok. kare şeklinde geniş cam bir akvaryumu var. içinde bir tarafında kum yığılı, sonra ahşap bir aksesuar var. güneşlenmeleri için cam basamak var suyun yüksekliğinin üzerinde kalan. ama kum yüzünden akvaryum güzel temizlenmeyecek, koku yapacak gibi geliyor bana da. sanırım içindeki kumu boşaltacağım. akvaryum.com var, oradan araştırıyorum ben de kaplumbağa beslemenin inceliklerini.


  • vesna  (28.10.14 19:21:35 ~ 19:22:31) 
hiç kimse yok mu duyuruda ben de benzer durumdayım, biz şunları yaptık falan diyebilecek?


  • vesna  (28.10.14 20:11:19) 
[]

Saçımı boyatmak istiyorum ama

Daha önce hiç boyatmadım saçlarımı. açık kumral yaptırmak istiyorum. avrupa yakasında -özellikle beşiktaş civarı- önerebileceğiniz bir kuaför var mı?


bir de sert bir geçiş mi olur? (saçlarımın şimdiki hali ekte)

bir de açmak için çok yıpratırlar mı saçlarımı?

hiç ellemesem mi? ince telli saçlarım, boyatayım derken saçlarımdan olmam değil mi?

 
Nişantaşı Makas. Ombre yaptırmanı tavsiye ederim. Çok başarılı işler yapıyorlar.


  • broken minded  (28.10.14 13:44:00) 
çevremdeki herkes saçmalama saç rengin çok güzel diye itiraz ediyor. beyaz falan yok, sadece sıkıldım sanırım. ondan kafam karıştı benim de, bir de buraya sorayım dedim.

@broken minded; ombre görsellerine baktım da, tek renk istiyorum ben. uç farklı üst farklı istemiyorum.
  • vesna  (28.10.14 13:51:44) 
yazık


  • sperm mail  (28.10.14 13:59:12) 
beyazlamadı falansa bence de boyatma çoğu kıza doğal saç rengi daha çok yakışıyor benim görüşüm.

bi de normal bi fotonu koysan daha iyi bi yorum yapılır sanırım ten rengine göre falan nedir bu ifşa olma korkusu yahu :)
  • high hopes of the sozluk  (28.10.14 14:03:48) 
Beğeni, görüntü falan değil derdim. öyle bir kaygım yok. sadece sıkıldım. ama hem çevremdekiler hem de burada sizler böyle söyleyince iyice ikilemde kaldım.

neyse, ben biraz daha düşüneyim en iyisi.
  • vesna  (28.10.14 14:03:52) 
Ya bir boyaya bu kadar anlam yüklenmesin lütfen, bana sorarsan da saçlarını boyatanlar özgüvenli o zaman diyeyim ne alaası var tamamen bağımsız şeyler. Nolacak boyat gitsin beğenmedin mi, orjinal rengine de boyarlar geri. Saç rengin boyayla yakalanacak bir renk, küllü kumral falan olsaydın bi daha düşün derdim çünkü yapamıyorlar onu ama yapılacak bir renk saçın boyat biraz değişiklik olur. İnsanlar çok fena ya şimdi boyatınca aaa çok güzel olmuşsun diyecek o boyatma diyenler, koyu saç resmi gösteriyordu çok tatlı olmuşsun cnmmm olcak etrafın. Kimsenin fikrini ciddiye almayacaksın böyle işlerde canın boyatmak mı istiyor boyat, bu kadar net.

Not: Boyanın masumiyetle veya özgüvenle alakası var demeyin artık rica ediyorum.
  • ekaterina  (28.10.14 14:30:28) 
istiyorsan boyat tabi de saçlarındaki eski canlılığı parlaklığı filan bekleme. açıcı kullanılan her boya saçı yıpratır, bu da şekillendirmeyle daha fazla zaman harcayacağın anlamına gelir.


  • physcos physcos  (28.10.14 15:26:20) 
[]

Sözlükte sağ tıklayamıyorum

Başka sitelerde sağ tıklayabiliyorum ama sözlükte olmuyor. önceden yapılabiliyordu. neden böyle oldu ki? sizde de böyle mi?




 
yok çatır çatır tıklıyorum ben.


  • ufukcel  (26.10.14 16:39:13) 
alla alla, bende niye böyle olmuş olabilir? nasıl düzeltilir ki?

başlıkta biri gelip entry linki veriyor, merak ediyorum entryde yazanları, başlığı okurken entry arada kaynamasın diye sağ tıklayıp yeni sekmede açmaya çalışıyorum, ama sağ tıklanmıyor.
  • vesna  (26.10.14 16:43:27 ~ 16:43:46) 
baska bir tarayıcıda denedin mi?


  • ufukcel  (26.10.14 16:45:13) 
yok denememiştim, sayfayı kapatıp tekrar yeni bir sayfa açmıştım sadece öyle düzelmemişti. şimdi bilgisayarı kapatıp tekrar açtım, düzeldi. teşekkür ederim ilgilendiğiniz için.


  • vesna  (26.10.14 16:50:26) 
[]

Çilingir olmak için

ne yapmak lazım? (sırf merak sorusudur)

Yani düşünsenize, adamlar her kapıyı açabiliyor. Bi lisanslandırma kurumu falan, ne bileyim mesleğe başlarken ettikleri bir yemin, bir denetleme mekanizması falan var mı? Kötü niyetli olsa, tatile çıkanların evlerini istediği gibi boşaltabilirler. iyi niyetlisini kötü niyetlisini nasıl ayırt edip de başlatıyorlar mesleğe?


 
Yanlış hatırlamıyosam, bizim maalledeki çilingirlerden biri, eski bir kasa hırsızıydı. Cezasını çektikten sonra, hevesini ve becerisini, yasal yollardan, helâl paraya dönüştürme yolunu seçmişti.


  • compadrito  (26.10.14 15:53:46) 
O nasıl iş ya? @compadrito

Mesleği yapabilmeleri için almaları gereken bir ruhsat falan yok mu? Eski hırsıza nasıl tamam çilingir olabilirsin deyip ruhsat veriyorlar? Adamın sabıkası hırsızlıktan :/
  • vesna  (26.10.14 16:05:13) 
Milli Eğitim Bakanlığı'nın konuyla ilgili okulları var, oraya gidip sertifika alma zorunluluğu var diye biliyorum ama tam da emin değilim açıkçası.


  • angelus  (26.10.14 16:09:22) 
birde yoğun bir denetim var. herhangi bir hırsızlık olduğunda da kilit açılmış ya da kırılmışsa polis ilk çilingirlere gidiyor.


  • air  (26.10.14 16:18:02) 
Eğer bu konuda bir sertifika alma mecburiyeti varsa, bu söylediğim şey, o sertifikalar mecbur olmadan önce tabii. Adam bir hapishaneye bakmış, bir dışarıdaki hayata bakmış ve 'Bu iş böyle olmayacak, ben daha az ama sürekli para kazanayım bu becerimden' diyerek tevbekâr olmuş olabilir.


  • compadrito  (26.10.14 16:20:04) 
[]

Öz üvey durumları

Öz kardeş olmak için anne ve babanın aynı olması gerekmiyor mu? biri şey dedi bugün; anneler aynı babalar farklıysa üvey kardeş olur ama babalar aynı anneler farklıysa öz olur. Açıklaması da şeymiş, soy babadan geldiği için babalar aynıysa anneler farklı olsa bile öz kabul edilirmiş.

Doğru mu bu, ben bunca zamandır yanlış mı biliyormuşum?


 
doğru değil.


  • devilred  (23.10.14 19:57:16) 
doğru olması lazım, ben de öyle biliyorum.

edit: vikisözlük tdk'yı kaynak göstererek babaları bir olanlara da öz kardeş demiş: tr.wiktionary.org

tdk ise "Ana babaları bir olan kardeşlerden her biri" demiş öz kardeş için.
  • calzoncillos  (23.10.14 19:57:45 ~ 20:22:58) 
düşünce olarak bana mantıklı gelen Anne&baba aynı= öz ama soyun babadan devam ettiği de doğru. oha ne karışık işmiş.


  • Sskywalkeremre  (23.10.14 20:06:19) 
Annemin baba bir anne farklı kardeşleri var ve bal gibi de üveyler. Çünkü üveyliği soyad değil size yapılan davranış belirler. Size yok olan, üveylere var oluyorsa ne kadar bir kandan olursan ol üveysindir.


  • readmymind  (23.10.14 20:09:53) 
Bence ayni anne baba bir tek oz olur.
ama genel kani baba bir kardeslerin oz oldugu yonunde. Baba bir kardesim var, uvey desem ama o oz diye düzeltirler hemen.

  • rayde  (23.10.14 20:11:43) 
sadakatsiz'in dediği gibi.
çok aptal bir kanı var insanlarda, sebebini çözemiyorum, saçmalıklardan biri işte. anne ya da baba birinden biri farklıysa öz değildir. bu kadar basit.

  • mutlusismankedi2015  (23.10.14 20:29:56) 
[]

Google'da hastalık araştırmak istemiyorum

Yüzümün sağ tarafında, dudağımda ve alnımda birkaç saniyelik uyuşmalar oluyor birkaç gündür. Sadece birkaç saniye sürüp geçiyor. Eş zamanlı değil ama, mesela yanağım uyuşurken aynı anda alnım ya da dudağım da uyuşmuyor.

Şimdi googledan arasam ya felç çıkar ya kalp krizi.

Ruhsal açıdan çok parlak dönemlerden geçmiyorum. Anksiyete bozukluğu yaşıyorum ama daha önce de anksiyete bozukluğu denmişti, o zaman böyle şeyler olmadı. Bana daha önce olmamış olsa da anksiyete bozukluğunda böyle şeyler olur mu yoksa bedensel bir rahatsızlık mıdır? Her ihtimale karşı şu polikliniğe git dediğiniz bir poliklinik var mı?

 
Nöroloji ilgilenir bunlarla.


  • Lim5  (18.10.14 17:48:26) 
Anksiyete için ilaç alıyorsanız onun yan etkisidir belki. Prospektüsüne bir göz atın eğer ilaç alıyorsanız. Olası yan etkiler yazıyordur orda.


  • youkoso hitori bocchi  (18.10.14 17:53:09) 
@youkoso hitori bocchi İlaç kullanmıyorum. (Daha önce anksiyete bozukluğu yaşadığım için, belirtilerin tanıdık olmasından dolayı yine öyle olduğunu varsaydım.) Yan etki durumu söz konusu değil yani.


  • vesna  (18.10.14 18:01:54) 
nörolojiye git
yarın da açık bir eczaneden multivitamin al. çok alengirli olmasına gerek yok, benim favorim supradyn

sinir-kas kavşağında, kas kasılmasında çeşitli vitamin ve mineraller de görev alıyor.
  • la noix  (18.10.14 19:08:02) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.