Tabanlik koyuyo genelde ayakkabıcılar numara küçültmek için. Ama aynı rahatlığı verir mi bilmem.

kalın ortopedik taban +1 ki daha bile rahat olacaktır böyle bir ayakkabıda.

Silikonlu taban alırsanız hem daha sıkı durur hem boyu uzatır biraz hem de konforu artar

Oluyor fazlasıyla.
Genel bir unutkanlığım da var onunla ilgili zannediyorum ama sizde sadece buysa vitamin eksikligi vs. olabilir.
Dalgın stresli zamanlar geçiriyorsan onunla da etkisi olabilir.

Bende de oluyor ama normal karşılıyorum. Beyin sürekli faal arada bi kaçırıyordur diyorum ama şu da var o can sıkıcı.

Şu an senin nickini mesela ezbere biliyorumdur, 1 gün sonra aklıma gelmez.. Ertesi gün bi daha hatırlarım. Bu beni korkutuyor tek.

Bana da oluyor ama bu kadar tuhaflarindan ne zam!n baktirsam b12 yerlerde cikiyor. Bir kan tahlili verin isterseniz.

her gün et-tavuk-yumurta-peynir vb. hayvan gibi yiyorum zaten b12 eksikliği olması imkansız yani.

ona güvenemezsiniz, zira b12 emilimi problemleri oluyor, ne kadar yerseniz yeyin bağırsaklarda emilim olmazsa b12yi dışardan takviye etmek gerekiyor.

böyle tam anlaşılmıyor. Başında şöyle bir bölüm var:

I’m not looking for somebody with some superhuman gifts...
...


Bazı insanüstü yetenekleri olan birini aramıyorum.
...
Sadece öpebileceğim birine dönüştürebileceğim bir şey arıyorum.
Tam olarak böyle bir şey istiyorum.

"Sadece öpebileceğim birine dönüştürebileceğim bir şey arıyorum. hadi burayı da türkçe'den türkçe'ye çevirelim :)

yani kız buna demiş ki: öpülebilecek bir şey ol yeter, insanüstü güçlerin olmasına gerek yok. seni öpebileyim yeter. bunun gibi bir şey mi?

Sanırım öyle bir şey.

Yalnız "Just something i can turn to somebody i can kiss." burada şunu da demek istiyor olabilir, emin olamadım:

sadece dönüşebileceğim bir şey,
öpebileceğim birini arıyorum.

Bir dayanak,(ve) opecek birini istiyorum.

Boyle anladim ben. Dönüşmekle falan alakası yok.

henüz değil.

belki 100. alışverişim ama ilk kez böyle bir bildirim görüyorum. kesin bir şey diyemez miyiz?

takip kodunuzu paylaşın bence, bi bakılsın derim.

Diğer resmi de ekledim. "Yurtdışı Kabul Geliş Kaydı Yapıldı" yazıyor. gümrükten geçmiş yarın da elimde olur muhtemelen. Vergi çıktı mı acaba?

Önceki ürünlerin ptt kargo takiplerine baktım da aynı bildirimler çıkmış hep ya. Umarım bu da aynı şekilde gelir.

ptt kargo takibinde kocaman yazıyor zaten sanırım kör oldum ya.

Gümrük Vergisi : 0.0 TL
Damga Vergisi : 0.0 TL
Gümrüğe Sunma Ücreti : 0.0 TL
Yurtdışı İade Ücreti : 0.0 TL
TOPLAM : 0.0 TL

Vergi falan yok yani oh be :)

bu iş malesef lokal posta dağıtım merkezinize geldiğinde belli oluyor. heyecanlanmayın derim bu 0 TL'lere ancak vergi istemeyecekler muhtemelen.

Daha önce vergi ödeyip aldığım bi ürün oldu, yurtdışı geliş kaydı yapıldı kısmından sonra aynı gün ptt işyerinde bekliyor diye yazdılar. Bunda öyle bi şey gözükmüyor, o yüzden bence de ödemeyeceksin.

Daha önce biri hediye gönderdi almanyadan gümrük ücreti geçirdiler bi güzel 0 yazanlara inanma o yüzden:d

benim hatun gümrük muayene memuru. her hafta düzenli olarak ptt ye gidip yurtdışından gelen kargoları inceliyor. fiyat aklına yatmazsa vergi çıkarıyor. yani üstünde yazana çok takılma. gümrükten geçmesi önemli olan :)

an itibariyle geldi. 30 dolar ve web camera olarak yazmış üstüne sağ olsun. herhangi bir ücret ödemedim.

Tipik eğer ben kadından hoslandıysam kesin çok ağırbaşlı tatlı kafadengidir sendromu. hormon dostum bunlar.

git kadına laf arasında adın ne benim adım hüseyin de. elini sık gülümse. iş çıkışında seninle bir kahve içelim de. bahane uydurursa peki doktoru ne zaman görebilirim bekliyorum burada gibi bir şey gevele. aklından da tamamen sil.

that's the way it is aha aha..

Merhaba, ne yapacağını bilmiyorum ama ne yapmayacağını biliyorum; instagram vs. oradan filan ekleme abi. Benzer bir durumu ben yaşadım ve yeni yeni kendime geliyorum. Madem bir daha gidiceksin bul bir yolunu kur muhabbeti. Ayrıca duyuruyu da silme. Şunu da söyliyim, birazdan "o iş olmaz hacı" cılar gelecek, bence durumun o kadar vahim değil, umut var diye düşünüyorum.

Selam, o iş olmaz hacıcı geldi.

O iş olmaz hacı. Burası Türkiye.

direkt konuşacaksın hocam. durum böyle böyle. hayatında kimse yoksa diye gireceksin lafa. sosyal hesaplardan takip edeyim, yavaş yavaş yazayım işlerine girmemek en iyisi. evet derse ne ala hayır derse de ne ala. bazı şeyler yeşermeden gömülmeli.

ben olsam ama giderken çiçek alırdım ve direkt kıza verirdim. bu konularda atak oynamayı seviyorum. ne için derse çicek geçen gün öyle güzel güldünki içim ısındı teşekkür etmek istedim der veririm.

Ay allahım ne dan dun adamlarsınız ya. Ne o öyle yok direkt söylerim, yok atak oynarım.
Yapacağın şu: Kahveye davet edeceksin, bu kadar. Eğer biriyle beraberse zaten yekten reddeder, ok verirse de ilk yeşil ışığı almış olursun. Çiçek miçek de götürme, o daha sonranın hamlesi, şimdinin değil.

Evet.

yaşarsın. beraber yap bence ikisini.

bence dolar olarak kartınızda kalmaz. siz sonuçta kredi kartı kullanıyorsunuz, bir dolar hesabı değil. ödemeyi yaparken o anki kurdan ya da sitenin belirlediği kurdan tl olarak para çekilir dolara dönüşür satıcıya gider. iadede de aynı şekilde olacak. o anki kurdan tl olarak kartınıza iade edilir. kredi kartından para çekme oluyor mu hiç denemedim bilmiyorum. ama en kötü ihtimalle kredi kartından yaptığınız harcamalarınızdan düşecektir.

@veritaslibertas, vakıfbankta öyle olmuyor. dolar hesabın olmak zorunda dolar borcunu ödemek için. mesela şimdi denedim, tl borcumu dolar ile ödeyemiyorum. hani çevirip de ödeme olmuyor. ille de dolar borcun varsa onu ödeyebilirisin demek istiyor sistem.

@yyyy, netten baktım şimdi evet vakıfbankın sistem farklıymış. şöyle bir şey okudum, dolar borcu olup, tl ödemesi yapan birinin de borcu ödenmemiş fakat bir ay sonra hesap otomatik tlyi dolara çeviri borcu tahsil etmiş.
yani şöyle, adam 4000 dolar borcum var diye 9700tl kredi kartına göndermiş. bu para bu borçtan düşmemiş. ama bir sonraki ay borcu tl'ye çevirip karttaki miktardan düşmüşler.
sizin durum farklı ama yine aynı şey olabilir. en iyi bilgiyi yine müşteri hizmetlerinden alabilirsiniz.

benim borcum yok ki alacağım var:) vakıfbank müşteri hizmetlerine bağlanmak min. 30 dakika. bağlansam bile derdimi anlatabilmem ve karşımdakinin bunun anlyabilme ihtimali %10, anlasa da çözüme kavuşma ihtimali 0. 103 dolarlık ürün aldık. öncesinde aynı ürünü 2 kere peş peşe "yanlış" aldım ve iptal ettim. şimdid de akılsız başımın ve dalgınlığımın cezasını çekeceğim işte. 103 dolarlık ürün 309 dolara patlamış oldu. harika iş valla.

Abi okudum ama anlamadım ama daha önce defalarca yaptığım için açıklayayım.
Normalde alışveriş işlemlerinde senin kartın tl hesap olduğu için aliexp senin için borcu orada belirttiği kurdan tl ye çevirip kartından çeker.
Sonra aradan vakit geçti adamlar kargo yaptı yapmadı iade istedin. Sonuçta sen haklıysan iade edilen gün hesabıyla tlye tekrar çevirip o kur ile kartına iade işlemini yapar.
Ek bilgi: 2-20 gün diyorsa 2-20 gün arasında gelir. Genelde benim aldıklarımda 7-40 gün yazıyor, en hızlı 9 günde geldi ortalama 25 günde geliyor. Yani 2 günde de gerçekten eline geçebilme ihtimali var ama ptt aps olarak aldığı mektubu aynı il içindeki ilçeye (aralarında 20km var) 2 günde getiriyor. Adam napsın karşim demek istiyorum. Artık bu çinlilere bizimkilerden daha çok güveniyorum.

@oinomaos, yanlış anlaşılma olmuş ben kısaca özetleyeyim: "ade edilen gün hesabıyla tlye tekrar çevirip o kur ile kartına iade işlemini yapar" hayır yapmaz. vakıfbankta dolar olarak iade oluyor.

2-20 gün dediğim para iadesinin gerçekleşme süreci. ürünlerin gelmesiyle ilgili sıkıntı yok. zaten satın aldıktan 1 dk. sonra satışı iptal ettim sıkıntı yok.

evet güç bela bağlanıp konuşabildim çağrı merkeziyle. bizi arayıp talimat vereceksiniz tl borcunuzu dolarla ödeyebiliriz dedi. kadere bak ki bu aydan sonra hiç tl borcum kalmıyor. mal gibi kaldı para içeride yani süper.

gift işaretlemesin, sadece fiyatı düşük yazsın. hatta yazmasan bile tecrübeli bir satıcıysa kendisi düşük yazıyor.

ufak bir şey olduğu için geçme ihtimali yüksek.

Bende alabileceğin tüm aksesuarlar ve çok daha fazlası mevcut. Aynı fiyata verebilirim. Bir heves aldım 3 kere video çektim. Ama yi4k olan versiyon benimki.

4k ya gerek yok teşekkürler.

açıp bakıyorlar sonra internetten fiyatına bakıp yine gümrüğü çakıyorlar. adamlar akıllandı artık.

her gün yüzbinlerce paket geliyor irili ufaklı. tek tek hepsine nasıl açıp bakacaklar? ayrıca açıp bakmak gibi bir hakları var mı ki?

xrayden geçiriyorlar zaten ne olduğu gözüküyor. emin değillserse açıyorlar gayet hakları var. sonra gümrüğün üstünde içeriği kontrol edilmiştir yazan bantlarıyla kapatıylar.

önce duyuruya girme.

eksisozluk.com

bu adrese gir ve oradan duyuruya tıkla.

bu şekilde giriliyor evet ama masaüstü site açılıyor, mobil görünüme dönülemiyor bu sefer de.

Giriş yaptıktan sonra da

www.eksiduyuru.com/mobil

adresine gir. Yani tepedeki adres çubuğuna sadece mobil eklemen yeterli.

imax izle daha iyi oluyor. normal 3d gibi çok kararmıyor ekran.

böyle bir gerekçe duymadım daha önce. laptopu açtırıp çalışıp çalışmadığına bakmışlardı daha önce

uyuşturucu tespiti için parmak izi alınmaz, yara bandı gibi bişeyse svap almıştır. (bkz: svap almak)

svap: Taşınamayan veya laboratuvara götürülmesi mümkün olmayan biyolojik numunelerden steril olarak sürüntü şeklinde alınan numune. Biyolojik İncelemeler.

tamam ama neden laptop yani laptopı olanlar uyuşturucu kullanmaya daha mı meyilli? olayın mantığını soruyorum aslında.

Öyle bir ihbar/istihbarat almışlardır? Silsen bile kalıntı oluyordur, inceledikleri cihaz çok hassastır vs.

bodrum havaalanı için: svapı kola, kıyafete filan sürerek alıyorlardı
laptoptan almışlar mıydı hatırlamıyorum
başka h.alanlarında da svap alıyorlar ama neden sadece laptop onu bilmiyorum

Almanyada basima gelmisti, bu ne diyince patlayici maddeye karsi filan demislerdi.

laptopun içine uyuşturucu koyma ihtimalini düşünmüş olabilirler.

Laptopa ve kiyafete surerek almislardi benden de. Normal yani.

Öyleymiş valla herifler her attığımız adımı izliyor demek ki. Çözümü yok mu peki? net alemi derya deniz illa ki vardır aşmanın yolu:)

tor'u denedin mi?

giremedigin bir sitenin adresini versene, bence sorun turknet te degil. sen soyleyince denedim birkacini ve girebildim.

tor'u denemedim. akşam eve geçince bakarım.

@hopeless, tor fevkalade işe yaradı çoook teşekkürler:))

Birkac gundur dns degistirmek bile ise yaramiyor, her sekilde engelli siteler. Cok fazla kullanici oldugu icin dns ayarlarini modem uzerinden degistiriyordum. Allah belani versin turknet :(

yalnız bokunu çıkartmışlar işin bahis sitelerini de engellemeye başladılar. Şimdilik tor ile giriyorum da ileride bunu da engellerlerse ne yapacaz?:/

millet favoriledikçe onay sırasında yükseldiğini zannettiği için önüne geleni favoriliyor.

çaylakların favorilemesinin farklı temellere dayanıyor olabilecceğini düşünüyorum ben. Ben mesela dönüp okuyacağım bir entriyi favlıyorken çaylaklar "ulan yazar olsaydım ben de bunu yazardım tam" mantığıyla favlıyor olabilir.

Ben turbanli ile evlenmek isteyeni anlamam, fantezi gibi. Dindar birini istersin de turbanli istemek sapiklik gibi.

Bu manyaklar hep senin çevrende. Gerçi bu manyaklardan çok ne yazık ki de senin çevrene de denk gelmiş demek ki.

Dinden soğudum ya. Bu ülke insanları yüzünden. Ciddiyim eskiden dindardım şuan ne olduğum belirsiz.
@bir ileti paylaştım +1
Sapıklık ve fantezi gibi.

bu manyaklar senin çevrende bence. benim etrafımda buna şaşıran kimse olmaz. hatta türbanlıyla evlenmek istiyorum dersen şaşırıp sana garip garip bakarlar.

@bir ileti paylastım+1. Bana birisi türbanlı olsun ya dese of ne muhafazakar, sen yarın eşim çalışamaz da dersin deyip iletişimi keserim. Bıktım muhafazakarlıktan valla.

@bir ileti paylastim +1
@powerpufgirl +1

Manyaklar çok, akıllı uslu insan azaldı. Ben şaşırmazdım çünkü başı örtülü olan kızla evlenip başınu hemen açtırmış arkadaşım var ve üstelik imam hatip mezunu üstelik Konyalı. Dünyada her şey oluyor, dünya sanki insanın aklına gelen her şeyin uygulama sahası gibi. Artık buna karar verdim. Şaşırmıyorum.

Türbanlıyla evlenmek istemek de hayatında türbanlı görmek istememek de gayet olağan şeyler. Acaip tarafı yok. Bakma sen insanların aşırı şartlanmış bilgisiz zihinlerine. Onlar bilinçli değiller. Bilinçli insan, bir konuda olması gerektiği gibi davranmıyor olsa da kendini belli eder, gelişime açıktır, samimidir, olumludur. Böyle bak bakalım çevrende ne göreceksin.

Senin çevrede sıkıntı var bence. Ben hatuna ilk bunu sormuştum ailede türbanlı birisi var mı diye? Teyzesi türbanlı mesela o bile beni rahatsız ediyor.

Ne insanlar muhafazakarlaştı ne de verdiğin örnekte bir manyaklık var. Bu sadece bir tercih.

mantık şu;

türbanlı : el değmemiş
türbansız: kimin ellediği belli değil.

maalesef düşünce yapısı bu şekilde. zaten çok moda değil mi erkeklerin belli yaştan sonra annelerinden 'iyi aile kızı' bulmalarını talep etmeleri...

abi kimle evlenirseniz evlenin yeter ki aşk ve muhabbet dolu bir yuvanız olsun. bu aralar bu iki kelimeye hayranım. aşk ve muhabbet.

ne muhafazakar bir yaşam tarzına sahibim, ne de herhangi bir dinle bir alakam var, ne de ailemde bunun zıttı biri var.
ancak burada yazılanlar okudukça kafamdan aşağı kaynar sular dökülüyor.

"türbanlı kadın ne yea, her haltı yiyolar sonra türban takıyolar" kadar saçma sapan bir fikri nasıl dillendirebiliyorsunuz?
kahvehanede oturup sokaktan geçenleri kesip "aha mini eteği giymiş demek ki yollu" diye geviş getiren hıyarlardan ne farkınız kalıyor? bunu kendinize yakıştırıyor musunuz?

duyuruya gelecek olursak, "türbanlı kadınla evlenir misin?" gibi artık ortaokulda filan kalan "bir milyon verseler eşşek gibi anırır mısın?" tadındaki soruları çok önemsemeyin. herkesin belli bir dünya görüşü ve yaşam tarzı var, tabi ki bunlara uygun biriyle birliktelikler kuracaksınız, nedir yani...

benim çevremde de şaşıran kimse yok. sadece arada bir "büyük konuşma" diyenler (kınadığını yaşamak - büyük konuşulan konunun başa gelmesi vs.) çıkıyor, ıslak meşe odunu ile dövesim geliyor onları. muhabbeti kursağında bırakıyorlar insanın. karmayı falan düşünüp "lan acaba başıma gelir mi?" diye bir korkuyor insan.

türbanla ilgili şahsi fikrimi geçiyorum. herkes kafasına ne isterse onu taksın, kimseyi yargılamayacağım.

ama senin çevren baya manyak. en basitinden arkadaşın senin türbanlı kadından hoşlanmayacağını duyduğunda niye şaşırıyor ki?

benim çevremde durum tam tersi. hem iş arkadaşlarımdan, hem de normal arkadaşlarımdan herhangi birisi tutup türbanlı biriyle evlenmek istediğini söylese büyük ihtimalle delirdiğini düşünürüm çünkü "ben türbanlıyla evlenicem" neyin kafası. "ben mini etekliyle evlenicem" ya da "ben saçı kısa biriyle evlenicem" diyor muyuz?

Elo +

ben 24 yaşındayım ve geçenlerde akustik gitara heves ettim ama öğrenemedim. şu an bir kenarda duruyor. azim lazım biraz.

klasik gitar derken pop çalıp söylemek ise kastettiğin; hiçbir yaş geç sayılmaz. Zor bir şey değil, becerin ve ilgin kadar ilerletebilirsin. Keyif alman önemli neticede. istediklerini çalıp söyleyecek hale gelirsin.
Klasik müzik çalmak istiyorsan, hakikaten zor ama keyif alıyorsan ona da başla bence ama tatmin olabileceğin bir seviyeye gelmen için çok çalışman lazım.

amacım x kişinin harhangi bir parcasini çalabilmek. hani pop calmaktan kasit bu ise evet.

Geçen sene -28 yaşımda- akustik gitara başladım. Country müzik çok seviyorum. Mızıka çalıyorum. Gitarda öğrenmek istedim. 5-6 ay evde kendi kendime akşamları 1-2 saat uğraştım, video dersleri eşliğinde. Ufak ufak kendimi de geliştirdim, parmaklar mahvoldu ama biraz üzerine düşünce geliştiğini hissediyorsun. Sevdiğin şarkılardan birşeyler çıkarınca insan mutlu oluyor, şevki artıyor.
Sonra iş yoğunluğu, çocuk, şehir dışı gidiş gelişler derken vakit ayıramamaya başladım. Gitar da diğer tüm enstrümanlar gibi emek ve özveri isteyen bir şey. Haliyle soğudum, hevesim kaçtı.
Yaş konusuna takılmaya gerek yok, geç değil. Ama çok vakit isteyen bir aktivite. Kafana koyarsan, vakit ayırıp özveri gösterirsen olur, neden olmasın.

-girmeli. (ahmet kanneci ciddi gitar çalışmaya 25'inden sonra başlamış)
-muhtemelen bırakır.
-öğrenilebilir.

profesyonel müzisyen olarak cevaplıyorum.

hobi amaçlı enstruman öğreniminde yaşın bir önemi yoktur. elbette çalabileceğiniz maksimum seviye, sınırlı olup, sizin azminize, enstrumana karşı olan sevginize ve zamanınıza bağlıdır. elbette bu arada kulağınız ve enstrumana karşı yeteneğiniz de mühim. nacizane, denemeniz gerektiğini belirtiyor, kolaylıklar diliyorum...

ortopediye gitmen lazım. ortopedist fizik tedaviye gerekli görürse yönlendirir.

beyin ve sinir cerrahiymiş. ortopediye gittik mal gibi yanlış geldin dedi doktor. bugün beyin'e gidicem.

Skechers

Yürüyüş / Günlük kullanım konusunda tabanları en rahat ve en "çorap gibi" ayakkabı onlar.

görsellik genel anlamda; adidas ( skeechers yanında çöp gibi kalıyor.)
görsellik ( yalnız ayakkabı tabanını baz alırsak): skeechers. ( beyaz kirlenir temzlemesi eziyettir.

aynı adidas'ın tabanı siyahını bul, evi arabayı sat al.

Gorsellik olarak kesinlikle adidas diyorum ben. Rahattır hem bi skechers kadar olmasa da. Skechersin tipi cok kotu gozukuyor bu modelde

Skechers verdiğin parayı hak ediyor sonuna kadar

arkadaşlar skechers'ın bütün ayakkabıları "memory foam" değil. belli başla birkaç model var sadece. bu linkteki de memory foam değil. öyle çok rahat tabanlı ayakkabı değil yani.

ikisini de beğenmedim açıkçası.

İkisinden biri olmak zorundaysa Adidas, daha güzel görünüyor. Diğeri çok çirkin: ayrıca günlük giydiğim bi skechers var ve çok çabuk eskidi bu nedenle tavsiye etmiyorum.

spor yapmıyorsan gerek yok

Alacağın tek protein protein tozundan geliyorsa saçma olur.

fitness, yüzme, bisiklet, body. haftada min. 5 gün çok sağlam spor yapıyorum arkadaşlar. yumurtasıydı, yağıydı, peyniriydi, mercimeğiydi dikakt ediyorum. sağlıklı beslenme konusunda sıkıntım yok.

Balığı annem temizletip alıyor. Daha pahalıya geliyor belki ama çok rahat.

"tavukların yetişme koşulları"
bunu diyorsan protein tozunun üretimini de incelemen lazım. çok tatlış ciciş duruyor etikette dimi? ama işte öyle değil.

bir şekilde organik tavuk bul az da olsa ye? yani serbest gezen falan değil de en azından saçma sapan yedirilmemiş tavuklar illa ki vardır.

@proletarier, organik muhabbetine asla inanmıyorum. Kendi ellerimle kendi köyümde yetiştirdiğim tavuk hariç organik olayı yalan.

@la noix, kanıtlarıyla birlikte elinde bir kaynak varsa ve paylaşırsan çok sevinirim.

Protein tozu da nihayetinde işlenmiş gıda. Çoğunda tatlandırıcı var ayrıca.

genetiklik apayrı bir olay ama bana kalırsa sonradan edinilmiş bir olay gibi gözüküyor.

Çocukken hepimiz gülüyorduk ve sonra çevre, hayat, tecrübe ne dersen de bir şekilde bizi etkiliyor. bazıları gülüyor bazıları somurtuyor karakterini bulurken bu hayatta. 27 yıl somurtmuş bir insanın şu saatten sonra sürekli güleryüzlü olmasını beklemem ben. Ancak somurtkanlığının farkına varıp hiç olmazsa olaylara pozitif yaklaşmaya başlaması yine de bundan sonrası için bir gelişimdir bana göre.

bir iki güldün mü alışırsın bence.

www.dailymotion.com

The king and i adli bir muzikal var. Somurge doneminde tayland da geciyor. Gercek bir yani var muzikalin ama yer yer oznel ifadeler yer aliyor. Neyse iste bu muzikal tayland i kucuk dusurdugu icin bir donem tayland da yasakti. Hala yasak mi bilmiyorum ama her gelismemis toplumun benzer tepkiler verexegi kanaatindeyim. Dusunsenize yunandw kahpe osmanli diye film cekseydi.

Bu tarz filmleri izleyebilecek ABD kitlesi Türkiye'nin haritada nerde olduğunu bile bilmiyor. Çekilmemesi o yüzden.

Oldu ya çekildi diyelim; bence en fazla 1-2 hafta tepki olur, afiş yakarlar. Sonra gündelik yaşamımıza devam ederiz.

kim yok dedi ki zaten?

www.imdb.com

o belirgin yerlerde çatlak-çizik vs vardır ondan hep oraya doluşuyodur. kaplama yaptırt :)

aynen öyle çatlak gibi böyle 2 farklı katman var gibi...

Üç hekim bir şey diyemediyse benim hiçbir şey dememem lazım ama dişlerinizi çok sert fırçalıyor veya bir şekilde (kimyasallar, asitli içecekler vesaire) yıpratıyor olabilir misiniz? Diş minesi zarar görüyor olabilir üstte bahsedilen şekilde.

asitli icecek icmiyorum ultra yumusak dis fircasiyla gayet nizami olarak fircaliyorum.

benim de öyle ama ben senin kadar dikkat de etmiyorum. o ne öyle o kadar vakti ben tüm vücuduma ayırmıyorum

Elektrikli diş fırçaları ilacın. Biraz tuzlu ama ev arkadaşım aldı, çok memnun, çocuğun dişleri parlıyor ve o dediğin lekerler eskiden dişin arka kısmında oluşuyormuş herkesinki gibi(senin de benzer diye tahmin ediyorum) artık eser yok diyor.

diş hekimiyim. çay, kahve, sigara çok içen hastalarda oluşan lekeler çoğu zaman hastanın çıkaramayacağı tipte olurlar. aşındırıcı içeren diş macunları, karbonat, çamaşır suyu gibi envai çeşit madde kullanan insanlar biliyorum. bunları yapmayın. lekeleri çıkaracağım diye bastırarak fırçalamayın.

size olabilecek önerim çay, kahve tüketiminizi azaltmanızdır. veya diş hekiminiz polisaj işlemini de yapabilir, ancak sık yaptırırsanız bu işlem hem sizin için maliyetli olacaktır hem de dişleriniz için sağlıklı olmayacaktır.

siyah

siyah +1

siyah olanı.

1 çok güzelmiş çok beğendim

mavili

Kırmızı bağcıkları yok edersen siyah olan.

gri olan kesinlikle.

siyah

insanların büyük çoğunluğu siyaha saplantılı olduğu için her şeyde siyahı seçiyor. burada renk uyumu gri ve mavide.

1 güzelmiş baya

siyah

Gri olan

siyah olan dandik kolpa ayakkabılar gibi görünüyor. tercihim 1 numara.

GRİ renkli olan alınmıştır arkadaşlar teşekkürler herkese.

Neye göre sıralamak istiyorsun?

herhangi bir kriter yok. son indrilenler arasında sürükle-bırak şeklinde bir şey aslında düşündüğüm.

O şekilde olmuyor malesef. Sıralama ölçütleri belli, şarkı, sanatçı, ekleme zamanına göre sıralayabiliyorsun. Mevcut şarkılarını çalma listeleri şeklinde yeniden düzenlemek en mantıklısı. Yeni şarkılar keşfedip bunları listelerine eklerken de istediğini istediğin listeye eklersin, olur biter.

urun.n11.com

bu adamlar xiaomi'nin her ürününü getiriyor. orijinaldir herhalde. yalnız fiyat konusunda fikrim yok, hep bu adamlardan aldığım için önerdim.

xiaomi hybrid alındı, çok memnun kalındı.

bildiğim kadarıyla (son bir değişiklik yoksa yönetmeliklerde) telefon yurt dışından kargoyla getirilemiyor.

ek: telefon sanmıştım ben.

gearbest ve banggood a bak, oralar güvenilir ve fiyatlar aşağı yukarı aynı.

30euro üstü vergili gelir ama mesaj at, üstüne 27 euro fln yazsınlar, o zaman vergisiz alabilirsin

xiaomi yi, aksiyon kamera bu arada

banggood saglamdır. genellıkle her seyi orjınal marka satar.

genelde de 7-8 dolar ısaretler. gumrukten gecebilir de gecemeyebilir de.....

şans talih kader kısmet durumları.

gear ve banggood'da yok ya da ben bulamadım bilmiyorum. aliexpresstekilerde de ya renk yok renk varsa da aparat yok...

gearbest'te var yi, şimdi baktım. şu ana kadar yaptığım alışverişlerimde hiç sorun çıkmadı.

xiaomi kendi adıyla satmıyor yi'yi. sadece yi. aratırken öyle aratmak daha mantıklı.

direk linkini alabilirsem çok sevinirim...

Bekarlığa veda aksesuar vsleri satan bir yerlerden bulursunuz belki.
Bir de youtube'da videolar var, direkt kendiniz yapın doğum günü pastası olarak.

İki tane büyükçe muffin ve baton kek kalıbıyla yapabilirsin bence

fasulyek, yapamama riskine hiç girmek istemiyorum ya.

YouTube baksana kesin yapılışı vardır

Gayet buldum. YouTube ta kek kalıbını bosuna alma gayet yapabilirsin.

boğazdaki yarışta esas sıkıntı mesafe değil. esas mesele akıntı, dalga ve kalabalık içinde yüzebilmek. bence yaparsın.

1- Yeterince iyi olursan bitirebilirsin tabii. Ama öncesinde havuzda elemeler oluyor zaten, her isteyen katılamıyor. 2 sene önce bir arkadaşım katılmıştı. Dediğine göre, boğazın yarısında akıntı tersine, diğer yarısında akıntıyla birlikte yüzüyorsun. Ve akıntı bayağı güçlü olduğu için, tersine yüzme kısmı bayağı zorluyor. Biz de izlemeye gitmiştik hatta, bayağı sürüklenenip rotadan sapanlar olmuştu.

2. Tehlike anında, yanlarda grupla birlikte ilerleyen botlar var, onlar seni kurtarır.

direkt yarisa katilamiyorsun zaten. once havuzda elemeler oluyor. elemeleri gecersen yarisi da bitirme sansin var demektir.

saglik ekipleri var. bir sey olursa onlar mudahele eder.

denizde akinti var. durgun suda oyle bir sure daha zor.

kesinlikle aşağılamak için söylemiyorum ama şu abla bile bitirdiyse ki öyle gözüküyor ben çok rahat bitiririm. bogazici.olimpiyatkomitesi.org.tr

evet eleme olayını biliyorum arkadaşlar onu çok rahat tempoda geçerim zaten. 30 dakikada 800 metre istiyorlar.

Kendini bu şekilde başkasıyla kıyaslama bence. Öyle ablalar var ki, sana tur bindirebilir.
Kendine güveniyorsan dene. Senin için tek sorun akıntı olur.

Ayrıca katılım sayısı yüksek olursa bu limitleri değiştirebilirler.

Edit: Baktım şimdi, 800 mt 30dk kriteri var ancak bunu başaranları iyiden kötüye listeleyip kontenjan sayısına göre alıyorlarmış. Katılımını garantilemen için daha iyi bir derece yapman gerekir.

önümüzdeki boğaz yarışının kayıtları alındı diye biliyorum. alınmadıysa da şu an için orada yüzebilecek kondisyonda değilsiniz.

denizde çok daha rahat ve hızlı filan yüzülmez. akıntıyı arkana alırsan daha hızlı olabilirsin ancak. havuzda yüzmekle denizde yüzmek aynı şey değil yani. deniz daha zor, akıntılar (özellikle boğazda) çok yorucu olur ve dalgalar nefes almanızı güçleştirir.

o fotoğraftaki kadına benzer fiziğe sahip insanlar manş denizi'ni yüzerek geçebiliyor. (45 km civarı) görünüşe aldanmamak lazım.

ben insanlardaki bu yarışma deliliğini anlayamıyorum. havuzda 1000 metreyi muntazam alamazken boğaz yarışına katılsam mı diye düşünmek neden?

bence yaza kadar bolca yüzün, yazı denizde geçirin ve önümüzdeki kış da yüzmeye devam edin. o zamanki kondisyonuna göre havuzunuzdaki hocalara da danışarak yarışa katılmayı düşünün.

@filteria, ne o? düşünmek yasaklandı da haberimiz mi yok? duyuruyu açmamın sebebi bu zaten bak soruştuyorum katılsam mı acaba bitirir miyim diyorum?

bu ota boka ayar vermeye çalışma isteği neden asıl?

neden yarışmaya katılmak istemeyeyim ki? bir spor yarışmasını bitirince alınan hazzı dünyada pek az şey veriyor.

o kondisyonla dereceye giremezsin ama boğaziçi yarışını çok rahat bitirirsin. zaten nal toplayacak adamlar elensin diye 800 metre/30 dakika gibi bir eleme yapıyorlar. o elemeyi geçersen, akıntıyı da doğru kullanabilirsen çok rahat bitirirsin.

sözlükte de yazıyor. adam 6500 metreyi 47 dakikada bitirmiş önceki senelerde. oysa havuzda 1500 metre erkekler rekoru 15 dakika. boğaziçi yarışında 47 dakikada bitiren adam 1500 metreyi 10 dakikada geçmiş gibi görünüyor ortalama. rekor mu kırmış? hayır, akıntıyı doğru kullanmış.

ha kendine güvenerek gidip akıntıya kapılan da yok değil ama benim kondisyonum biraz daha iyi olsa kesinlikle katılırdım.

sadece sorunuzu cevapladım. siz almış olabilirsiniz ama ben ayar vermedim.

kolay gelsin.

@kibritsuyu, elemeleri geç asıl olay o diyorsun yani:)

@filteria

yarismaya katilmayi dusunmekle ilgili bir sikinti yok bence. neden olmasin yani? kime ne zarari var? elemeyi geciyorsan, katilabilecek sartlari tutturuyorsan neden olmasin? illa cok iyi olmaniz gerekmiyor. yarismanin butun olayi kazanmak degildir. profesyonel sporcu olmak zorunda da degilsin. baskasinin hakkini yemiyorsun. ee? sorun ne yani? kazanirsa aferim, bitirirse gene aferim, diskalifiye olursa da cani sagolsun. hic bir sporcu, koc vs. yarismaya katilmak isteyen bir insana gecip yarismak icin yeterince iyi degilsin demez. soyle calis, boyle beslen dersin. katilma demezsin.

ayrica yarisma atmosferi cok guzel, kesinlikle o ortamda bulunmani tavsiye ederim. etrafta isinmasini yapan insanlar, yarisa kadar uyuyanlar, tezahurt yapanlar, heyecan vs. yasamak lazim.

1- boğazda sadece akıntı dalga ve kalabalık değil, boğazda yüzmenin verdiği stres ve soğuk su da performansını düşürecek. ama katıl ne kaybedersin.

2- sırt üstü uzanacaksın. zaten hemen yardıma gelirler.

Atmosfer çok güzel +1

Ya benim gittiğim sene (2015) onur konuğu adam walker katılmıştı, çok güzel ve coşkulu bir ortam vardı cidden. Organizasyonu başarılı oluyor. Yüzmesem bile bayağı heyecan yapmıştım:)

Sen elemelere katıl dediğimiz gibi, bitirip bitiremeyeceğini adamlar sana söyleyecek zaten, bitiremeyecek kapasite olanları tercih etmezler.

Elemeleri geçemesen bile 2018 için hazırlanmaya başlarsın, bir hedefin olur.

Bol şans.

beş kilometre koşamayan bir insan "maraton koşmayı istiyorum dese "süper, çalış ve koş" derim. ama, "bak iki ay sonraki şu yarışa kayıt yaptır" demem. yazdığım cevapta da "bir sene daha yüzün" dedim, çok şey mi istemişim?

yarış ortamında ben de bulundum, biliyorum nasıl olduğunu ama tekrar söylüyorum: bir insan sınırının üzerindeki bir yarışa, yarışırken hiçbir keyif alamayacağı halde neden koşturur bilmiyorum. daha önce buna benzer birçok arkadaş gördüm. bu insanları anlayamadım ve hala anlayamıyorum.

yapabilir miyim/yapmalı mıyım? diye sorup yapamazsın/yapmamalısın cevabı verene böyle tepki verilmesini de ayrıca komik buluyorum.

umarim katilirsin. cok cok guzel olur bence. ben size katiliyorum, yarisa katildim, derece aldim derdinden ziyade acayip keyifli bir deneyim olacaktir, bogazicinde yuzeceksiniz, ne guzel ne keyifli.
illa herseyi sonuca baglamaktan, insanlari asagi cekmeye calismaktan ziyade, deneyimin/surecin kendisinden keyif alindigini algilamak lazim.
eger 800m/30dak. ise eleme sarti bence elemeleri kesin gecersiniz.

@filteria,

2 ay değil 5 ay sonra yarış.

yarış şu an benim sınırımın üstünde evet ama ben de o zamana kadar açığı kapatabileceğimi düşünüyorum.

anlayamazsınız...

Yanlış bilmiyorsam 800 metre 20 dakika olmalı eleme sınırı, hatta bu yaş gruplarında ve cinsiyette daha da fark ediyor. Bir arkadaşım 18 dakika ile elenmişti, elenme nedenini süre olarak söylemişti, 30 dakika bu ölçekte bir katılım için bana düşük geldi. Bunun dışında mutlaka şansınızı deneyin, çok güzel bir organizasyon, kazanmanın değil katılmanın önemli olduğu nadir şeylerden. Çok keyifli.

bakın, "1000 metreyi 30 dk'da alıyor ve havuzun kenarına tutunup soluklanmadan gidemiyorum" diyorsunuz.

şimdiye kadar tek seferde 2000'i bırakın, 1500 metre bile yüzmemişsiniz. durum buyken 6,5 kilometrelik açık deniz yarışına katılsam mı diye soruyorsunuz.

insanlar da "katıl katıl, çok şey olursa ters dönersin seni bota alırlar" , "bence insanları aşağı çekmemeli (oha!) ve pozitif olmalıyız" filan diyorlar.

ben sadece "neden yahu, neden? ters dönüp "bitiremiyoom, alın beni" diyecekseniz, böyle bir ihtimal varsa (ki çok yüksek) neden oraya gidiyorsunuz" diye sordum. maksat yarış heyecanıysa, bir sene sonraya kalsın. olmuyor mu?

dediğim gibi, yarışın kayıtları kapanmış olmalı. ama kapanmamış olsaydı da beş ay içinde o açığı kapatabileceğinizi hiç sanmıyorum.

kayıtlar kapanmadı zaten eleme usulü neden kapansın ki? ne kadar başvuru o kadar para... ben şu an için dinlenmeli olarak yüzüyorum dedim hepitopu 2 ay bile dolmadı ay sonunda dolacak. toplamda 9-10 saat falan yüzdüm yani.

ben hangi acil durumları kastettiğimi belirttim. arkadaş da gayet makul bir cevap verdi.

ve ben de 5 ay boyunca seansımı da haftada 4 güne çıkartıp sıkı bir şekilde bu yarışa katılmazsam ne olayım... eğer buralarda olursan madalyalı resmimi de sana atıcam söz!

farkında olmadan çok sağlam gaza getirdin beni teşekkürler ayrıca.

"ben sadece "neden yahu, neden? ters dönüp "bitiremiyoom, alın beni" diyecekseniz, böyle bir ihtimal varsa neden oraya gidiyorsunuz" ya ne kadar saçma bir soru bu? herkesin başına gelebilecek şeyler en kral yüzücü bile yarşı bırakmak zorunda kalabilir olabilir yani. ya ayağıma kramp girerse diye yarışmayacak mıyız yani nasıl bir fikir yapısı bu?

kayitlar kapanmis olmali'dan biraz daha net bir cevap isterseniz buyurun; bogazici.olimpiyatkomitesi.org.tr

İlk başvuru bogazici.olimpiyatkomitesi.org.tr adresinden internet üzerinden 04.Ocak.2017 ile 15.Mart.2017 tarihleri arasında yapılır.

Bu arada "6500" seni korkutmasın, yarışın büyük kısmında akıntı yönünde yüzeceğin için havuzdaki 6500den çok çok daha az efor sarf edeceksin. Kanlıcadan başlayıp Kuruçeşmede bitirmelerinin bir nedeni var:) Havuzdaki 6500 ile boğazdaki 6500 arasında dağlar kadar fark var. Sadece akıntının ters döndüğü kısımda yönünü şaşırmaman gerekiyor.

Bir de bu sene katılım bayağı yoğunmuş galiba, o yüzden elemeleri geçmek için 800ü 20dk altında bitimeyi hedefle.

madalyayı bekliyoruz.

yanınızdan seri kulaçlarla akıp geçenlerden biri de ben olabilirim, ona göre.

www.youtube.com

birilerini geçmek gibi bir derdim yok. yarışı bitireyim yeter. başarılar...

o hatta akıntı var o yüzden daha hızlı yüzersin. akıntı dursan da seni oraya götürüyor.

hastasıyım naif gergin tartışmaların. henüz 2 aylık yüzücü için böyle bi yarışmaya katılma düşüncesi sadece heves olabilir sanırım. bence de acele etmeyip hazır olunduğunda yarışmaya katılmak daha mantıklı her yönden.

Bence senin iş olur, ama bir iki sene çalışman lazım. Olmaz değil, ama bu sene biraz erken bir hedef gibi görünüyor. Eleme ortada, istersen katıl bak.

Haftada iki gün biraz az gibi, güzel bir program yapman ve bu işten anlayan biriyle çalışman yardımcı olabilir.

İlk cevabımı tekrar ediyorum, bence yaparsın. Ama baya çalışman gerekir.

@babilbalığı, bu sene yapıldı bitti yarış.

@yazar, ne oldu? Katılabildin mi?

O zaten dahili bir hoparlör şekilde değil oyunların bazı bölümleri ona entegre edilmiş mesela gta5 de telefon oradan çalıyor, polis telsizi oradan yine bunun gibi düşün.

evet oyunla alakalı genelde o. oyun ayarlarından da kontrol edebilrsin. oyun içindeyken de durdurup denemekte fayda var.

hmmm öyle sürekli ses gelmesi gibi bir olay yok yani anlaşıldı. çok da elzem bir şey değilmiş demek ki.

İzmir'de bulunan diş hastanesi belli günlerde bu işlemi yapıyor. Sorunuza gelecek olursak; tabii yapıyorlar.

yapıyorlar, ben memnun kaldım.

yapıyolar. 6 ayda bir hakkın var.

6 ayda bir olayı diş taşı temizliği için geçerli. benim dediğim olay da mı öyle yoksa?

zaten dis tasi temizliginin icindedir bu islem. boyle ayri bir prosedur yok. devlet hastanesinde temizlemeyebilirler cogu yerde.

yani illa dolgu köprü ıvır zıvır mı yaptırmam lazım istediğim zaman tedavi olabilmek için? dişlerimdeki ufak tefek lekeleri temizletmek için 6 ay bekleyecek miyim:) aslında çok daha zahmetsiz ve kısa süren bir şey bu dolgu molgu işlerine göre. neyin kafasını yaşıyor devlet?:)

6 ayda 1 hakkın var değil, 6 ayda 1 yaptırmanı tavsiye ediyorlar. istersen her hafta yaptır. dişleri dökülecek olan sensin :)

şimdi yukarıdaki arkadaşın dediği gibi; diş temizleme gibi bir olay yoksa bu zaten diş taşı temizliğinin içindeyse 6 ayda bir oluyor o. orayı bir netleştirmemiz lazım:)

kesinlikle öyle devlet için @yazar yazmaz

özelde yaptır sadece leke ise max 100 lira tutar diye düşünüyorum çok lüks olmayan bir yerde

@carabelli, temizletiyorum max. 3 hafta sonra aynı lekeler aynı yerde yeniden çıkıyor. o yüzden ucuza kapatmaya çalışıyorum.

o zaman efektif fırçalayamıyorsunuz. mümkün değil yoksa iyi ağız bakımında bu kadar çabuk lekelenme. otomatik fırça kullanmanızı tavsiye ederim.

1- ben beğendim. şu kırmızılıklar yeni yapılmış diyeyse onlar geçer ama o hali de güzel durur bence.

2- sigara olmadığını fark etmemiştim, bu haliyle de düşünüyormuş havası var belki biraz değiştirilip çeneye falan konsa nasıl olur diye düşündüm.

dövmeyi beğenmedim, böyle düz çizimler hoşuma gitmiyor.

2.tuhaf duruyor.

3.bildiğim kadarıyla ebatlara göre bir tık fazla ama şehir/dövmeci fark ettiği için olabilir.

bacaklardaki orantısızlığı bilerek söylememiştim fark edilecek mi diye ve fark etmişsiniz. gerçekten sırıtıyor bacaklar ya.

iyi bir dövme sanatçısı değil.

aziz nesin kitpalariyla baslayabilirsiniz, baymayacak garanti. o hikayeleri zaaten sonra donup donp tekrar okumak isteyebilirsiniz.
cahit ucuk'a bakabilirsiniz, daha aristokrat bir yazin dili var bence, farkli bir donem.
klasikler var misal george orwell'den 1984 su donem icin super bir kitap.
var oglu var...

Bu biraz sizin ilgi alanınız ile alakalı. Ben mesela yakın Türkiye Tarihi okurken abim 20 sayfa okusa uykusu geliyor.

Bende mesela Osmanlı öncesi Türk Devletleri okurken 30 sayfa sonra sıkılırım. Abimde 300 sayfa okur günde bununla alakalı.

Kendi ilgi alanını bulup bunun üzerinde yazan kült isimleri araştırman gerek. Zaten bir kitap okurken içinden en az 3 kitap tavsiyesi çıkıyor.

basit açlık oyunları tarzı bişey okusanız sevmeyenini gormedim hem sürükleyicide, çok satan macera tarzı sürükleyici bişeyler gerekiyor bence size.

Böyle bir arkadaşım var, kitap okumak istiyordu 23 yaşından sonra düzenli olarak. Ona aldırdığım kitaplardan sevdiklerini yazayım. Belki sizin de işinize yarar.

John Steinbeck - Fareler ve İnsanlar
James Baldwin - Giovanni'nin Odası
Dostoyevski - Beyaz Geceler (Okuma alışkanlığını yeni kazanmak isteyen birine Dostoyevski önermek doğru görünmüyor belki ama Beyaz Geceler hem inanılmaz akıcı, anlatımı çok güzel bir kitap hem de yeni başlayacak birisi için sayfa sayısı da ideal)
Marquez - Kırmızı Pazartesi, Aşk ve Öbür Cinler

küçük prens
martı jonathan livingstone
kuşlar da gitti
alamut

ilk üçü okuması kolay ve hoş kitaplardır. dördüncü de bir tarihi olaya dayanır, okuması keyiflidir.

cezaevindenmektuplar.blogcu.com

icra dosyalarında cezaevi harcı diye bişey var. alacak üzerinden belli bir oranda kesiliyor. bildiğim kadarıyla o vergi cezaevlerine gidiyor.
yanlışım varsa düzeltin ama ben yıllardır böyle biliyorum.

mahkumlara aylık ücret veriyor devlet diye biliyorum cüzi. ayrıca sağlık açısında bütün herşeyleri ücretsiz oluyor onu biliyorum. bizim katkı verdiğimiz ilaçlara onlar 5 kuruş vermiyor. ama ödenmeyen ilaçlar onlara da ücretli.

evsiz barksız, kimsesiz birisi olsam basit bir hırsızlık suçu işler bir şekilde içeri attırırdım kendimi güzel işmiş ya. hırsızlık serbest gerçi cezası yok ama karşı tarafı çok da zora sokmayacak bir şeyler yapardım ya ne bilim.

mantıken her şeyin ücretsiz olması lazım. çünkü herkesin parası olmayabilir. o parayı verecek yakını olmayabilir. dışarı çıktığında ödesin desek, ömür boyu hapis cezası almış olabilir.

Gunluk 4 liralik bir iase bedeli var. Ama bu icerideyken tahsil.edilmiyor. sadece elektrik parasi icerdeyken tahsil ediliyor. Bu para icinde isinma ve 3 ogun yemek var. Onun disinda kantin harcamalari, giyim vb ihtiyaclari kendileri karsilamak zorunda. Bunlar icin ailesinden para gelmiyorsa icerde calismaya calisiyorlar. Ya devletin sundugu islerde ya da kogus icinde ayak isleri yaparak veya incik boncuk yapip diger mahkumlara satarak sigaralarini, gunluk ihtiya'larini karsiliyorlar. Cezaevinde dogru duzgun is imkani yoksa isler cok zor oluyor. Agir abi, pis bi antisosyalsen ve idare de goz yumuyorsa onun bunun parasina cokuyorsun.
Son olarak gunluk 4 lira olan iase bedelini cezaevinden ciktiginda tanzim ediyorlar. Genelde muhtarliktan maddi durumlarinin yeterli olmadigina dair bir kagit alarak bu odemeyi yapmama yoluna gidiyor insanlar.

Yol yapım çalışmalarında hala kullanılıyor mahkumlar

Türk insaninin geneli hayvan gorunce "iyyy pis elleme" diye buyutuyor, "kedi nankor de kopek iyi" ya da "kopek giren eve melek girmez" gibi cesitli hurafeler ile cocugu buyutuyor. O cocuk buyuyunce "iyy kedi mi cok pis defolsun gitsin"diyen bir prenses ya da bu ornekteki gibi dunyayi insandan ibaret sanan bir yaratiga donusuyor. Mesela gecen bir doktor toksoplazmazis ile turk insaninin yanlis bildigi seyleri uzun uzun yazmisti, aksama uzun uzun buraya yazicam. Toksoplazmosisin genelini insanlarin kediden degil yediklerinden ictiklerinden geldigini ve kediden kapma olasiliginin dusuk oldugunu hele ki ev kedisinde cok cok dusuk ihtimalli oldugunu bilimsel veriler ile anlatmisti. Ya da kedi alerjim var diye sokaktaki kediden dahi korlan tiplerin bilimsel hicbir dayanagi yok. Kedi alerjisi sdece evinde kedi bealeyenler icin risk teskil ediyor. Aksama uzunca yazicam ama simdiden rezerve edeyim tamamen bozuk yetistrilme tarzi, hurafelere inanan siddet dolu bir toplum olmanin sonuclari.

Kadınlarla, hayvanlarla sağlıklı ilişkiler kurabilmen gariptir. Sokakta kar topu da oynayamazsın yaşın on değilse. Öldürülürsün. Hazımsız sevgisiz göt laleleri izin vermez, onları kontrol edebilen bir medeniyet değil bizimki.

neferkitty +1

Hayvanlar pis görülüyor genelde, oysaki o hayvanın ağzı kendi ağzından bin kat temiz, haberi yok. Leş insanlar.

Bir de bu tiplerin iyi, güzel olan her şeye karşı olduklarını düşünüyorum. Hayata olan hınçlarını etrafa saldırarak çıkarmaya çalışıyorlar. Sevgilinle el ele tutuşmak, arkadaşlarınla eğlenmek, kahkaha atmak, dans etmek, kedi-köpek beslemek vs hiçbirine katlanamıyorlar.

hayvanların pis görülmesinden ziyade safkan davarlık olduğunu düşünüyorum bu mevzunun. türkiye'de herhangi bir şefkat ve zerafet göstermek ''zayıflık'' olarak algılanıyor ne yazık ki. zayıflar üzerinden güç gösterisi yapmak isteyen davarlar da ''koymayacaksın demedim mi lan!!'' deyip kavga çıkarmaya geliyor bilinçli olarak. hayvan nefretinden kaynaklandığını düşünmüyorum pek yani.

@acemi, kedinin ağzı "daha" temiz dedim, karşılaştırmayı es geçmişsin, bir daha oku.

Ki bir kedinin ağzı diyelim ki pis olsun, bana göre her halükarda o leş sigara içen, dişlerini fırçalamayan, çürüklerle dolu ağzı leş kokan, balgam atan vs tiplerden çook daha temiz. Sokakta gördüğüm insanların yüzde 90'ının ağız kokusundan yanlarına yaklaşılmıyor yahu. Bir de kendilerine bakmadan kedilerin pisliğini dert ediyor bu tipler.

Mahallemde baktığım kediler, yaptığım kedi evleri var. Bundan sonra mama vermeye biber gazıyla falan çıkacağım sanırım. Her şey beklenir bu hayvan düşmanı pisliklerden.

Hamileyim diye evinin 5 metre ötesinde kedi görmek istemeyen tipler var mesela, bakın burada bir doktorun yazısından alıntılayım öncelikle:

Toksoplazmozis nasıl bulaşır?
Kediler de bu paraziti enfekte bir hayvanı (fare gibi) çiğ olarak yediklerinde alırlar. Bundan sonta yaklaşık 2 hafta süreyle parazit kedinin barsağında çoğalır. Takip eden dönemde kedinin dışkısı ile dışarıya atılır. Atılan bu parazitlerin bulaşıcı olabilmesi için dış dünyada 24 saat geçirmeleri gerekir. Daha önce bulaşıcılıkları olmaz. Enfekte bir kedi yaklaşık 2-3 hafta süreyle dışkısı ile parazit atar. Bundan sonraki dönemde kedinin dışkısında parazit olmaz. Bir kere toksoplazma enfeksiyonu geçiren kedi bağışıklık kazanır ve daha sonra yeniden enfekte olmayacağı gibi bulaştırıcılık özelliği de taşımaz Benzer bir özellik insanlarda da vardır. Bir kere enfeksiyon geçiren bir kişi bağışıklık kazanır ve daha sonra yeniden hastalanmaz.
Sokak kedileri genelde bu enfeksiyonu yaşamlarının çok erken döneminde geçirirler ve beğışıklık kazanırlar. Bu nedenle büyük sokak kedilerinden enfeksiyon bulaşması çok uzak bir olasılıktır.Benzer şekilde çiğ etle beslenmeyen sadece kuru mama yiyen ve sokağa çıkmayan ev kedilerinde ise hastalığın görülmesi olanaksızdır.
Kedinin dışkısı ile toprağa atılan ve 24 saat içinde bulaşıcı özellik kazanan parazitler beslenme sırasında (örneğin otlaklarda) sığır, koyun, inek gibi hayvanların sindirim sitemine geçer. Daha sonra buradan kas dokusu içine geçerek hayvanı enfekte eder. Böyle bir hayvanın eti pişirilmeden ya da az pişirilerek bir insan tarafından yendiğinde direkt olarak o insanda da enfeksiyona neden olur. Bir başka bulaşma yolu da toksoplazma bulunan toprakla temas etmiş meyve ve sebzelerin uygun şekilde yıkanmadan yenmesidir.
Görüldüğü gibi toksoplazma insana 3 temel şekilde bulaşabilir.
Enfekte bir kedinin dışıkısı ile temas edip daha sonra bu temasın gerçekleştiği eli yıkamadan ağıza götürmek
Enfekte bir hayvanın etini iyice pişirmeden yemek
Paraziti barındıran bir besin maddesini iyice yıkamadan yemek
İnsanlarda bir bulaşma yolu daha vardır:
Enfekte bir anne adayından hamilelik sırasında bebeğine bulaşması

www.mumcu.com


Kedi alerjim var diye sokakta kedi görünce anafilaksi geçireceğini sanan tipler var mesela:

kedi alerjisinin sebebi tüy değildir, kedinin tükürüğünde, idrarında ve kepeğinde bulunan proteinlerdir.

ancak hali hazırda toz alerjisi vs olan alerjik bireyler kedi görünce hapşurmaya filan başlayabilir, çünkü sokak kedisinde ya da evlerini düzenli temizlemeyen insanların kedisinin tüylerinde tozlar, moldlar, polenler ya da diğer alerjenler tutunabilmektedir. dışarıda herhangi bir yerde gördüğünüz kedinin sizde ölümcül alerjiyi tetiklemesi elinizi önce kediye yalatıp sonra da kendiniz aynı yeri yalamadan, dokunmadan, sevmeden, kumunu temizlemeden, aynı ortamda uzun süre bulunmadan bilimsel olarak mümkün değildir, en fazla tozlu bir ortama girmiş gibi 2 kez hapşurursunuz çünkü aslında toz vs. taşıdığı antijenlere olan alerjisiniz yüzünden hapşuruyorsunuz demektir. eğer bu kadar tozdan ölecek olsanız dışarı bile çıkamazdınız, toplu taşıma aracına binemezdiniz, ya da ilk gördüğünüz çiçekte çoktan anafilaksiye girerdiniz ama bugüne kadar bu denli yüksek alerjen bir toz antijeni henüz dünyaya iniş yapmadı. ya da evi 3 gün temizlemeseniz toplanan tozlar yüzünden çoktan evinizde ölü bulunmuş filan olmalıydınız.

Kedinin parazit taşıma olayına gelirsek;

Evet sokak kedilerin çoğu parazitlidir. İç parazitlerin temel sebebi şehir sirkülasyonu yani sokakların kirliliği. Gelişmiş ülkelerde bu sokak kirliliğinin önüne geçmek için çok daha iyi alt yapılar mevcutken bizim ülkemizde bu şeyler oldukça ütopik. Bu nedenle Avrupa'da senede 2 kez yapılan bir ğparazit ilacı bizim ülkemizde senede 4-6 defaya çıkabilmekte. Buradaki temel sorun sokakların pisliğinin önüne geçebilmesi. Ayrıca dış parazit de kedi çok zayıf kalmadıkça insana geçmez, başka kediye geçer, toprağa çiçeğe geçer ama insanı uzun süre konak olarak tutunmaz.

Ağızlarındaki bakteri popülasyonu insana nazaran kat be kat daha düşüktür ancak oral floraları da farklıdır. Yalnız bu flora farklılığına gelirsek; ess olarak infektivite derecesi yüksek olan insandır. İnsan ısırıkları en ölümcül ısırıklardandır, çünkü insanın oral florasındaki bakterilerin patojenileri çok daha yüksektir. Bu konuda google'da çok fazla kaynağa ulaşabilirsiniz. Söz konusu ısırık kanatacak yani dişimizi dri altına geçirecek kadar derin ısırıklardır. Kedide ''kedi tırmığı hastalığı'' taşıyan kene (her kene değil yani enfekte kene olması lazım) olmadığı sürece kedinin tırmalayarak kedi tırmığı hastalığı bulaştırması söz konusu değildir. Kuduzun kediden bulaşma ihtimali %2'yi geçmez.

Yalnız burada dikkatinizi bir noktaya çekmek isterim; kediden bulaşabilecek her türlü hastalıkta şöyle bir ayrıntı var:

Kediye dokunmadan, temas etmeden, sevmeden, dışkısıyla temasa geçmeden hiçbir hastalığı kapmanız mümkün değil.

Kediler de dışkılarını toprağa gömdükleri için dışkısını görme ihtimaliniz bile normalde çok düşüktür. Yani sokaktaki herhangi ve sizin hiç dokunmadığınız kedinin size hastalık bulaştırma ihtimali; herhangi bir trafik kazasında yaralanma ihtimalinizden çok daha düşüktür.

Sokağa da parazit taşıdıkları kısmı pek doğru olmuyor çünkü parazitin temel kaynağı pis sokak. Yani ana kaynak kedi değil. Dolasıyla ''sokağımızı bok götürüyor'' diye abartmadan önce herkesin kendi kapısının önünü süpürmesi gerekiyor.

İnsanlar kedi köpek sevmek zorunda değil ama kendisine direkt zararı olmayan bir canlıya da müdahele etmeleri de açık ve net vicdansızlıktır.

Bir de sokağında kedi besleyip etrafa mama dağılan yerler oluyor, ben yakınımda denk geldikçe elime süpürgeyi alıp gidip sokağı temizliyorum. Rüzgardan filan mama kapları devrilebiliyor ve pis ortam olması insanların eline koz veriyor. Bu nedenle kedi besleyen arkadaşlar mama kaplarının temiz ve korunaklı yerlerde olmasına dikkat etmesinde fayda var, zira ayda 1 banyo yapan tipler sokakta hijyen uzmanı kesilebiliyor.

Şimdi karlar eriyor bütün yokuşlara bakın karton, poşet dolu. Adamlar kayarken kullandığı çöpü bile sokağa atıyor çöpe atmaktan aciz. Ama sorsan Türk halkı çok titiz.

daha şekerli değil ama tatlılığı fazla. onun sebebi de şekerin parçalanmış olmasından kaynaklanıyor benim bildiğim. midesi laktozu sindiremeyenlere öneriliyor: kediler, bebeler, mide rahatsızlığı olanlar.

Laktozsuz süt daha zararlı değildir. Laktoz, glikoz ve galaktoz monomerlerinin birleşiminden oluşan bir dimerdir ve laktaz enzimi ile sindirime uğrar vücutta. Yaş ilerledikçe insanda sebebi bilinmeyen bir şekilde laktaz enzimi üretilmemeye başlar, dolayısıyla alınan laktoz sindirilemez. Bu da bazı problemlere sebep olur. Laktozsuz sütte laktaz enzimi baştan atılmış ve dimer, monomerlerine parçalanmış oluyor. Daha tatlı gelmesi bu yüzdendir.

şeker oranı aynıysa, laktozsuz süt daha tatlı olduğu için onu seçmek gayet mantıklı o zaman.

hakkında göstermelik bir soruşturma açıldı.
sonra rize belediye başkanı odasında çay ısmarlamıştır.

tam olarak ne suçundan ceza alıyor böyle davranışlar?

@levpontryagain (bkz: atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkında kanun)

@teritori teşekkür ederim inceliyorum

sanırım bu kanun atatürk'e bugüne kadar yapılmış en büyük hakaret. okudum biraz ve yüreğim sıkıştı devam edemedim.

bence çok daha basit bir sorun. hatta tamamen mekanik bir sorun. anahtarı çevirdiğinizde hareket edip kilidi açan, hatta merkezi kilit motorunun da bağlı olduğu, kumandadan basınca aynı şekilde (anahtarı çevirmiş gibi) dönüp kilidi açan tel gibi şey yerinden çıkmıştır soför kapısında.

herhangi bir oto kilitçi kapı döşemesini söküp o teli yerine takacak. malzeme kullanırsa 50-100, kullanmazsa "ne verirsen abi, at bi siftah"a yaparlar.

Opel de oldu aynısı bizde korumaya alıyomuş kendini araç. 200 lira kaçmıştı bi çilingir çağırdık yaptı gitti gecenin köründe

1- yapmaz
2- değil

az miktarda yiyip/içtiğin varsayıyorum.

Yerfıstığının 100 gramı 600 kalori civarı, günlük aldığın kaloriyi aşarsan yağlanırsın. Onun dışında yerfıstığı çok da sağlıklı yağ barındırmaz bolca omega6 barındırır. Omega6 iyi bir yağ asidi değil.

Laktoz hassasiyetin varsa ishal olursun.

@angelus, hep demez miyiz aldığımız kalori değil kalorinin nereden geldiği önemli diye? değiştirdik mi onu da ne oldu?

yazar yazmaz yazan yazar; O dediğimiz toplam makroyu nereden alıp almadığınla alakalı. Yani doğru kaynaklardan alıyorsun diye sonsuz yemek yemek diye bir şey yok. Misal "Sen günlük kalorini aşma da istersen baklava ye kilo almazsın" derler, öyle bir şey olmadığını anlatmak için söylüyoruz onu. Yanlış kaynaklardan ihtiyacının altında kalori alırsan, kilo alırsın; doğru kaynaklardan ihtiyacından fazla kalori alırsan, yine kilo alırsın.

gün içinde ne yediğiniz ile alakalı. günlük yağ alımını yapmanız lazım zaten, yer fıstığı, badem, ceviz, fındık ya da bazen salataya ilave eklenen ekstra yağ, mayonez, farketmez, ancak elbette besin değeri en yüksek oladan yana tercih kulanmak sağlık açısından gereklidir. o nedenle günlük beslenme düzeniniz nasıl bilmiyorum ama gün içinde çok aşırıya kaçmıyorsanız günde bir avuç civarı yer fıstığı kilo aldırtmaz. ayrıca yağ olarak kalitesi ne olursa olsun, yer fıstığı kuruyemişler içinde en yüksek proteine sahip yemiştir. bu nedenle özellikle sporcular yer fıstığı ezmesine yüklenir genelde. yani yine de faydalıdır.

@vejeteryanvampir, kahvaltıyı kaldırdım bu aralar 2 öğün yiyorm. öğle: çorba, sabze yemeği, 5-6 kaşık bulgur. akşam: brokolili tavuk sote. haftada 3-4 gün düzenli spor.

ek: şurdan kuru yemiş ve tohumların besin değerini kıyaslayabilirsiniz mesela: www.google.com.tr

süt için ise, şeker oğal sütten geldiği için zararlı değil çok aşırıya kaçmadıkça. eklenti/rafine şekerden uzak durun (örneğin meyveli yoğurttaki eklenti şeker) en önemlisi o.

şimdi mesajınızı gördüm, tabii kadın mısınız erkek misiniz bilmiyorum, boyunuz, kilonuz vs bunlar hep önemli şeyler ama her halükarda özellikle protein açısından yetersiz gibi geldi, yumurta, peynir de ekleyin en azından. ama her halükarda beslenmenize yağ eklemeniz lazımmış, kuruyemişi abartmadıkça (söylediğiniz biçim abartı değil) yiyin bence.

Yer fıstığının kuruyemiş değil bir bakliyat cinsi olduğunu ve phytic acid (fitik asit) ve lektin içermesi sebebiyle literatürde tamamen sağlıklı olmadığı yönünde tartışmaların da mevcut olduğunu unutmamak gerek.

Çiğ kuruyemiş tüketmeniz her zaman daha sağlıklıdır. Kavrulmuş işlenmiş kuruyemiş de yüksek kalori bulunur.

çiğ zaten. kabuklu ve tuzsuz.

yağ yakımı için nabız önemli, nabzın kademeleri var(tam kademe denmez ama) şurayı oku.
uvfitness.net

@baba jo, matematik öğretmeni olmak lazım sanırım nabız ölçmek için:)

nabız ölçen kol saatleri falan oluyor. telefonla vs haberleşip telefondaki sanal koçu bilgilendiriyor. telefon bu nabız hareketlerini sürekli tuttuğu için yavaşladın nabzın düştü hızlan falan deyip direktif veriyor.
teknoseyirde bu gibi cihazların kullanımına dair video vardı.
profesyonel sporcu değilsen ya da öylesine spor yapıyorsan gereksiz.

ben çok ölçerim ya :/

ta gençliğimden beri ritim bozukluğu vardı. ondan sebep. telefonun kamerasından ölçen uygulamalar da gayet doğru ölçüyor. o yokken de saatle bakardım.

Yaptığın sporun süresini, harcadığın kaloriyi, yaktığın yağı, en düşük ve en yüksek nabız sayını aklında tutup sorduğunda söyleyen şirin alet. Kalbinle ilgili sorunun varsa, kalori hesaplarıyla bir ilgin varsa ve özellikle HIIT çalışma yapıyorsan gerekli bir alettir. Su altı basınca mukavimliği ve yakındaki nabız ölçerle frekans karışmama özellikleri fiyatlarını arttıran özelliklerdir. Başka soru?

en.wikipedia.org(film) ??

(bkz: unbroken)

coldplay miracles soundtrack diye aratınca çıktı.

www.imdb.com

genetik olarak hastalığın çocukta olması kesin değildir, sadece ihtimali yüksektir. ben yine de çocuk yapmazdım.

çocukta olacağı kesinse yapmam. yine de büyük konuşmamak lazım.

Hayır.

kalp hastası insanların hiçbiri çocuk yapmasa insan nesli sona yaklaşırdı herhalde. genetik olarak taşınma riskine hiç girmeyeceksek illaki herkeste bir sıkıntı var.

çocukta olmasını bırak çocuk bensiz büyüyecekse yapmam

Yazdığınızı okuyunca başka şeyler geldi aklıma. Tedavi edilemeyen/edilmesi çok zor olan ve insan hayatını büyük ölçüde etkileyen bir hastalığı olan bir ülkede yaşıyoruz.
Yanıt: Hayır. (hem sizin hem benim kastettiğim anlamda)

bir abimiz vardı geçen yıl kaybettik. ailesinden gelen bir kalp rahatsızlığı söz konusuydu. 42 yaşında kalp yüzünden dağ gibi adam aniden vefat etti. derlendik toplandık cenazesine gittik. gidince öğrendik ki baba ve amcaları da aynı nedenden ölmüş. bir tane kendisinden büyük abisi var hayatta. annesi sağlam sadece. 2 tane de çocuğu var 10'lu yaşlarda. şimdi karısı için büyük bir sınav. çocukları için daha büyük bir sınav başladı. o çocuklar yarın evlenmek istediklerinde belki evleneceği kişi daha baştan tavır alacak bu duruma karşı. ne kadar duygusal olursak olalım evliliklerin de materyalistleştiğini herkes kabul eder herhalde. belki bu çocuklarda yarın babaları gibi olacak, yine anneleri ve karıları kalacak tek başına.

çok zor bir karar.

yapmazdım. hatta en basında dişi kişi ile zaten tamamını konusurdum. evlatlık almak daha mantıklı o konuda ama ne kadar sevginizi verebileceksiniz.çocuk heder olmamalı.

sdflkjgsdlfj bizde de var :D o teyzelerden birisi de annem :)) anlamını bilmiyor, ben de ses etmiyorum

aynı şemsiyeden bizde de var kim sattı kim aldı hala bilmiyorum :)

Lgbt şemsiyesi nedir? Gökkuşağı renklerinde falan mı? Gökkuşağını sahiplenecek halleri yok. Komik gelmiyor bana.

Gökkuşağı şemsiyeleri çook eskiden vardı, bayağı moda olmuştu, çok kolay bulunabilir olduğu için lgbt eylemlerinde falan da öne çıktı, sahiplenildi.

Bundan dolayı komik gelmiyor ve gökkuşağı renkleri lgbt'nin zimmetinde değil, gezi zamanında boyanan gökkuşağı merdivenler gibi.

Gülmüyorum, çok tatlılar.
Katlanılabilir olanlardan bulursam almak istediğim şemsiyedir ayrıca severim.

"gay" kelimesi de "mutlu" demekti ingilizcede 30-40 yıl önceye kadar. Şimdi "I'm gay" diyen teyzeye gülerler. Şu anki anlamı önemli. Amerikanın yaşlıları "gay" kelimesini "mutlu" olarak kullanabiliyor. Gençler kullanmıyor tabi ki.

Kim kimden sahiplendi meselesi değil. Sen gökkuşağı renklerini LGBT ile eşleştiriyorsan gülersin, teyze bunu bilmiyorsa gülmez. Teyze türbanlıysa daha çok gülersin, kendi bileceğin iş.

Demem o ki, onlar "anlamını bilmeden" dolaşmıyorlar. Onlar için anlamıyla senin için anlamı farklı, hepsi bu. Kimse kimseden bir şey sahiplenmiş değil.

Gökkuşağı renkleri ne zamandan beri lqbgbt lerin malı oldu? Bırakın bu şımarık halleri.

ya ahahahahhaha daha 2 saat once bunu dusunup kendi kendime guldum ama ben henuz 1 teyzeye vakıf oldum:)

ne indirimi? indirimler ocak ayında başlıyor diye biliyorum ama?

inditex olarak pull&bear da black friday gordum ama olabilir sitesine baktin mi?

Hayir yok, dun sordum, biz black friday indirimi yapmiyoruz dedi gorevli.

zikirmatik su geçirir:) hem de ergonomik değil pek. bileğe takılan bir şey olması lazım.

bu gg linki sıkıntılı ad.zanox diye bir link açıldı kırmızı yazılar var.

su gecirmez mp3 calar alip belli bir sure yuzmeyi deneyebilirsiniz, yani 40 dakikalik sarki koyup en azindan her seferinde 40 dakika yuzdugunuzden emin olabilirsiniz. ortalama ayni mesafe gidip geliniyor zaten her seferinde.

dakika değil tur önemli benim için. havuz 1 saat zaten bunu hesaplamaya gerek yok:)

yuzdugunuz saati hesaplayin demedim zaten hocam, bir turu kac dakikada atiyorsaniz bir saatin sonunda o dakika hesabi cok degismiyor, hele de duzenli yuzuyorsaniz, oradan hesaplayabilirsiniz demek istedim.

@want2die, çok pahalıymış böyle bir amaç için.
@kassi, o kadar düzenli yüzemiyorum ara ara dinleniyorum. zamandan yola çıkarak tur hesabı yapmam çok zor.

5 liraya bir casio saat alıp onun kronometresi üzerinden yürümek en mantıklı şey gibi duruyor.

milletin ne düsündügünü umursamazsanız minik abakus goturun ya da bir torba kucuk tas bir torbadan digerine aktarın :)

Ben de cok dertliydim bu konudan bir cozum bulamadim ama yazar yazmaz yazan yazarinki bence en mantiklisi bence. Mesela kronoyu ac her turda 1 saniye attir durdur. Hatta ben de oyle yapcam lan bundan sonra.

havuzda parkur arası boncuklar var ya onları abaküs niyetine kullan.

bizim havuz 25 metreydi. bir git gel yapinca havuz kiyisinda duran terligimi 45 derece ceviriyordum.

eğer turun sonunda birkaç saniyelik durmak sorun olmayacaksa havuz kenarındaki taşan suyun gittiği kenar mazgallarından bir yeri başlangıç noktası belirleyip, her tur sonunda yine kendi belirleyeceğiniz bir işareti (terlik, su şişesi vs) bir tık kaydırın.

misfit.com

tam olarak aradığınız ürün bu. antrenman sonrasında kaç tur yüzdüğünüzü ve ne kadar kalori harcadığınızı gösteriyor.

touch pad e basınca aktifleşiyormuş.

sandığın kadar uzun sürmemeli ya ne kadar yavaş ki internetin?

akk'si dolmuş internet hızı işte klasik. 360p video bile izlettirmeyen cinsten yani.

Superonline gece akk'sız bir arkadaş bulacaksın. 1 gecede iner neredeyse

Uydunet'te Nitro diye bir olay var. Bir günlüğüne hızı artırıyorsun. Eğer Uydunet kullanıyorsan o yol en iyisi.

2 kullanıcıyı da playstation store da tanımla. o zaman o sorundan kurtuluyorsun ya da tanımlı olan kolla oyunu aç maç yap kısmına gir sonra diğer kolu aç geri dön kolun yönünü seç o zaman kadrolar güncel oluyor. evet çok karışık ben de bulana kadar götüm çıktı.

yalnız bu hatayı verdiğinde elimdeki kolu kapatıyor sistem. diğer kolu açıyorum misafir kullanıcı oluşturuyorum. oyun ekranına geri dönüyorum hataya tamam diyorum hoop kadrolar yine güncel değil. ps4'ü de pes i de aldığıma pişman olmak üzereyim. bu kadar zor olmamalı abi bir oyun oynamak ya.

diskle aldığın oyunları da yüklüyor harddiske 1 tb iyidir :)

psnden oyun alınmıyor mu, neden?

hiçbir kredi kartını kabul etmiyor. nette her yerde yüzbinlerce şikayet var ve çözümü de yok. bir gün bir bakmışsın tesadüfen kabul ediyor. atıyorum 1 hafta sonra denedeiğnide yine oyun alamıyorsun gibi saçmasapan ve kimsenin ilgilenmediği esrarengiz bir olay.

teknoseyir'de sony yetkilisinin videosu çıktı yeni, ona bir bak.

türkçe karakter ve noktalama işareti kullanmamak gerekiyormuş. öyle dedi.

not: psn'i hiç kullanmadım.

yok hocam hiç alakası yok yıllardır denenen şeyler:)

1tb alma 500gb al sende :) ayrica oyunlardan video,foto kaydediyorum ben surekli ve paylasiyorum, yer lazim yani :D

@kamyonsans, oyun indirme olayını nasıl hallediyorsun? cd mi alıyorsun?

abi sadece demo indiriyorum ben kararsiz kaldigim oyunlarda; onun disinda cok zamanim yok o yuzden kutulu aliyorum oynuyorum sonra da satiyorum :D

www.hepsiburada.com

oneplus 2-3 ne tutturursan
meizu m3 note
xiaomi redmi note 3 pro (pro olması önemli)

hocam
tasarım demezseniz
samsung s5
su toz gecirmez
hızlı sarj
iphone 6 ayarında bir telefon
kotu yorum bile okuyamazsınız

tavsiye ederim
hatta iphone 7 ile karsilastirması
hız acısından da hic bir fark yok
www.phonearena.com

Sonylere yönelin.

www.meizu.com

Evet tüm tavsiyelere baktım ve xiaomi mi 5 bayağı bir kafama yattı... Biraz buna yoğunlaşmak gerek.

gereksiz 500 yeter. çoğu oyunu satın alıp indiriyorsun ama 10larca oyun almayacağını varsayarsak 500 yeter dedim.

cd üzerinden oynasan da ps4'e kaydediyor oyunu. ama 500 gb yeter. bana yetiyor. arada bir doluyor, oynamadığım oyunu siliyorum. aynı anda 7-8 oyun oynamıyorsan yeter.

500 yetmez, 60-70 gb artık oyunlar, gittikçe de artıyor. uzun ömürlü bir cihaz bu, 3 sene 5 oyun oynayacaksan verme zaten o parayı. "oyun bitti sil" desen artık her oyunun multiplayer'ı var, 1-2 sene sonra sıkıldığın oyuna dönersin mesela, bf3'ün bile server'ları hala dolu.

Ben cogu oyunu cd den oynamayi tercih ediyorum. Bu sayede oyun bitince takas falan yapma imkanim oluyor. Dolayisiyla cihazda hafizaya ihtiyac duymuyorum.
Eger sen de cd den oynayacaksan 500 yeter. Yok indirecem dersen 1 tb al. Bir de indirmenin su kotu yani akn yi bitiriyor.

aynen bir de akn olayı var 1 oyun yüzünden 1 ay sinir bozucu hız. kaldı ki o hızda online oynamak da imkansız. 500 gb alıp cd ile oynamak mantıklı hem takas da yapılabilir.

Ufak bir tasarım değişikliği dışında yeni nesil USB olarak da oynanabiliyor. O da daha az latency demek. Onun dışında teknik bir farklılık yok.

ışıkları falan aynı yerde di mi? tasarım olarak neyi değiştirdiler tam olarak?

Yazdığına göre kolun üst tarafındaki ışığı touch pad'in hemen üzerine almışlar.