Bunu anlamak için vücudun enerji metabolizmasını anlamak lazım. Vücuttaki çalışan her mekanizmanın enerji metabolizması ve anlık duruma göre kullandığı enerji kaynağı farklıdır. Yani benim vücudumda 20 kilo yağ var vücut bunu kullansın ben yemek yemeyeyim gibi bir şey olmuyor ne yazık ki.
Neden?
Şu nedenle: Vücut yağlarının enerji metabolizmasında kullanılması için oksijen gerekir, yağlar oksijene okside olarak Krebs Döngüsüne girer ve ATP üretilir, bunun için de kalbin düşük tempoda çalışması gerekir, kalp atışı hızlandıkça kalbin dokulara oksijen taşıması güçleşir, yağlar oksijene okside oldukları için oksijen azaldıkça kullanılabilirliği de azalır enerji üretemez. Senin beklentini yıkan ilk aşama bu. Yani birnoktadan bir noktaya yürürken yağ kullanılıyor ama tempo arttıkça işler değişiyor, nedenini aşağıda açıklayacam. Yani evet yağların var ama yağlar "duruma göre" kullanılabiliyor sadece.
Peki yağlar kullanılamayınca ne oluyor? O zaman dışarıdan aldığın karbonhidratlar devreye giriyor. Karbonhidratlar glikoza yıkılıp kaslara ve karaciğere depo edilir, fiziksel aktivite sırasında oksijen düştüğü zaman kullanılması için oksijene ihtiyacı olmayan bu karbonhidratlar enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlar. Yani atıyorum sen salına salına yürürken (yağ yakarken) aniden biri takıldı peşine seni kovalamaya başladı sen de can havliyle koşmaya başladın, hah işte bu noktada anlık olarak birkaç saniye içinde önce fosfokreatinden enerji üretirsin sonra kas glikojenleri devreye girer hızla koşmaya başlarsın, bunu vücut yağı ile yapamazsın zira bunun için oksijen lazım, patlayıcı bir güç uyguladığında, mesela sprint attığında dediğim gibi glikojen gerekir, bunun için de karbonhidrat lazım, onu da dışarıdan alacaksın.
Şimdi diyeceksin ki "ben almıyorum kardeşim ölecek miyim?" Hayır ölmezsin ama sistem bir yolunu bulur. Misal glikoza/şekere/karbonhidrata ihtiyaç duyarsa ve sen vermiyorsan sistem bu sefer Alanin isimli aminoaside gider zira bu aminoasit glikojne çevrilir, yani sen dışarıdan karbonhidat vermezsen sistem aminoasitleri glikojene çevirir sen de kas kaybedersin, hadi diyelim karbonhidrat verdin protein vermedin, bu sefer de kaslarını besleyemediğin için yine kas kaybedersin, hadi diyelim ikisinden de az az verdin yağ vermedin, bu sefer hasarlı hücrelerin tamir olmaz cinsiyet hormonların üretimi durur vs. Gördüğün gibi bu da senin beklentini yıkan ikinci bölüm. Bunların üstüne bir de spor yaptın diyelim, yani hem vücudu beslemedin hem spor yaptın, e bu kaslar ne ile tamir olacak? Yine kas proteinlerin kullanılacak. Her şekilde zarardasın yani. Burada önemli olan nokta, en az besinle yaşamak için neredeyse sıfır harekette olman lazım, ne kadar az hareket edersen o kadar az kaloriye ihtiyaç duyarsın.
Bunların dışında, dışarıdan kalori almanın nedenlerinden biri, içorganlar çalışmak için yağa ihtiyaç duysa bile beyin ve sinir sistemi şekerle/glikozla çalışır, onun için de karaciğere şeker yüklemen gerekir zira beyin ve sinir sistemi kandaki şeker seviyesi 3/4 gramın altına düştüğü an karaciğerdeki şekeri çekerek kullanmaya başlar, beyin ve sinir sistemi sadece karbonhidratla çalışır, ha yağdan üretilen ketonla da çalışır ama onun için de yine yüksek yağ alman gerekir o sisteme geçmek için, o da yüksek kalori almak anlamına gelir. Diyelim ki sen yine inat ettin karaciğere şeker yüklemedin, sistem yine Alanin aminoasidini yıkarak glikoz sağlar beyin yine şekeri kullanır, o da senin yine kas kaybetmene neden olur, kas kaybı da bağışıklık sisteminin çökmesi hastalıklara açık hale gelmek olduğu için oldukça sağlıksız bir sonuçtur.
Yani bunlar dışarıdan neden kalori almak zorundayız sorusunun birkaç cevabı, daha fazla da var aslında ama elzem nedenler bunlar.
0