dediğinin tersi var. ama dediğin yok.

netflixi o an telefonundan acarsan mutfaktayken tv de kaldigin yerden izleyebiliyosun. sadece app i acman gerek baya basit aslinda

@yemekte sadece Netflix olarak düşünmeyelim.
Basit bir teknoloji istediğim hem de çok insanın kullanacağını düşünüyorum.

Apple TV ile iPhone'un ekranini TV'ye yansitabiliyorsunuz.

ama dediginize katiliyorum, bence de basit bir sey olmali bu, hatta bilgisayara da ekran kolayca aktarilabilmeli.

Çünkü basit bir teknoloji de değil bunun ötesinde güvenlik asıl mevzu, televizyon ekranınızdaki bir çok şey telif hakkına tabidir, bu da kaydedilmesinin önlenmesi gereken içeriktir, bu yüzden hdmi dvi sürümleri görüntü kalitesini bile etkiler, kaydedilmeyi önleyici protokoller, drm korumaları vardır, görüntüyü güvensiz bir şekilde aktaracak şeylere izin verilmez, senin istediğin şey direkt olarak neden bunu ben kablosuz yayınlayıp kaydedemiyorum sorusu aslında bir nevi bu teknolojiyi geliştirecekler açısından.

Bunlar dışında düşündüğün gibi ihtiyaç duyulan bir teknoloji değildir belki, yani düşünüyorum tvde olup da telefonumda açamayıp keşke yansıtabilsem dediğim hiçbir şey yok, canlı tv izlemek dahil.

intermittent fasting var, fiziksel aktivite var, azaltilmis karbonhidrat tuketimi var, bol protein ve sebze var... bence gayet yeterli. sorun genelde irade oluyor zaten, yoksa su listeye sadik kalabilen birinin NORMAL SARTLARDA kilo verememesi mumkun degil.

ben buna kalori alimina dikkat etmeyi eklerdim ama. karbonhidratta cok keskin dusus olacak. oradan gelen kalorinin bir kismini geri kazanmak lazim protein veya saglikli yag yoluyla. yoksa gunde 4 bin kaloriden 1300'e dusersen hasta olursun, ugrasmayi da bir haftada birakirsin.

Sadece su içilecek dediği zamanda, sınırsız şekersiz çay veya bitki çayı da serbest de diyebilirsin. Bir sakıncası olmaz.
Ben olsam meyveyi de yasaklar listesine alırım.
Kuruyemişi iki ceviz veya bir avuç bademle sınırlamak uygun olur.
Karbonhidratı bu kadar sınırlarsan beton gibi yaparsın ya da hiç yapamazsın. Kabızlık kötü şey. Fiber almak şart. Ekmeğe ya da pilava o kadar mesafe koymayın. Haşlanmış sebzeler menüden eksik olmasın.

bir de başlamadan önce tiroid değerleri(tsh, t3,t4), şeker, insülin direnci ve d vitaminine baktırırsın tadından yenmez.

Böyle şeyler çok komik ve saçma, asıl yapılması gereken şeyler dışında kendi kendini gaza getirmek için yapılan ve asla uyulmayan listeler işte. Kilo vermek için gerekli olan bir tane kural var: Gelen kalorinin çıkan kaloriden az olması. Bu kadar. Buna uyduğun sürece gece 12'de de yemek yesen kilo verirsin günde 10 dakika bile yürümesen kilo verirsin ekmek yesen de pilav yesen de lahmacun yesen de kilo verirsin. Sen günlük alman gereken toplam kaloriyi hesapla bunun 300 kalori altında beslen olası kas kayıplarını tolere etmek için protein alımını diğerlerine nispeten biraz yüksek tut yeter, gerisi hikaye. Ben böyle Tumblr listeleri hazırlayıp da başarılı olan kimseyi görmedim 3 gün sonra hepsi çikolataya saldırmaya başlıyor.

yap. yapma demiyorum ama bunlardan 1, 2, 4 (ekmek ozellikle), 5, 7, 8, 10 (yani cogunlugu) zaten tum hayatin boyunca yapman gereken seyler. yani bunlara yil basina kadar disimizi sikicaz, sonrasina da artik kismet seklinde bakma.

zaman tamircisi +1. bu tarz şeyler genelde en sağlıklı ve en hızlı şekilde kilo vermeyi tarif ediyor. uyabilirseniz iyi olur tabi deneyin ama çok sıkarsa da olmadı deyip küsmeye gerek yok en nihayetinde yapacağınız tek şey yaktığınızdan az kalori almak. bunu arada çikolata, dondurma, pirinç yiyerek de yapabilirsin, 3 öğün yiyerek de. kilonuza göre değişebilir tabi ama 2 ayda 20 kilo vermenin de çok sağlıklı olacağını sanmıyorum bir de.

şu postun altına bi tek Zaman Tamircisi doğru bir yorum yapmış. böyle diyetler insanı kısa sürede bıktırıyorlar, verilen kilolar da diyet biter bitmez geri alınıyor. önemli olan kalori. vücuduna giren kalori çıkan kaloıriden azsa kilo verirsin bu kadar net. ya aynı miktarda yemek yicen ve egsersiz yapıcan, yok ben egsersiz yapamam diyosan da daha az yicen. ekmek de ye pilav da ye kızarmış patates bile yiyebilirsin. ama 3 kaşık bilav 1 tabak yerine, ayda bir kçüçük porsiyon kızarmış patates her hafta hamburger patates gömmek yerine. bu kadar basit. bunu hayat kuralı haline getirirsen diyette gibi de hissetmezsin kendini ve verdiğin kilolar da kalıcı olur.

İf iyidr. Açlık saatini 16 saat altına indirmeyin. Zaten kan şekeriniz dengelenir acıkmazsınız.

Meyveye yüklenmeyin. Günde 1 tane meyveyi aşmayın, meyve yerseniz de önden yoğurt gibi ceviz gibi glisemik indeksi düşürecek içerikler tüketin. Akşam yemeğinden sonra meyve yemeyin.

Yasak koymayın kendinize. Pilavı çıkartıp yerine sebze koyun, ama bi yerde bi kaşık pilava denk gelirseniz de yiyin yahu problem olmaz.

Haftada 1 akşam yemeğini junk food yapardım ben olsam.
Haftada 1 yalnızca öğle yemeği yiyip akşamı atlardım.Haftada 1 ise saat sınırına dikkat etmeden yerdim. Bu sayede daha takip edilebilir bir diyetiniz olur ve vücudunuz da biraz farklılık görür.
Arkadaşlarınızla dışarı vs çıkarsanız kendinizi diyeti bozmuş hissetmeZsiniz.

Günlük yürüyüşü bu kadar abartmanıza gerek yok. Ama bu sisteme kas çalışması eklemezseniz vücudunuz sarkacak. Haftada 2 3 kas çalışması, 2 3 gün yürüyüş ekleyin, 2 gün de kendinize izin verin bi şey olmaz.

Kaslarınızın erimemesi için karbonhidratı yağ ile değiştirmeniz lazım. Karbonhidrat ve protein vücutta aynı sistem tarafından enerjiye çevriliyor. Bu nedenle karbonhidratı azalttığınızda o sistem tarafından proteinler yakılmaya başlanıyor. Yağlar ise başka bir sistem tarafından yakılıyor. Vücuda yağı bol alırsanız karbonhidrat bulunmadığı durumda vücut yağ yakan sistemi devreye sokmaya alışır. Diğer türlü ne kadar proteinde alsanız vücudunuz karbonhidrat bulamayınca yağ değil protein yakmaya geçer, siz de kaslarınızı koruyamazsınız.

Kalorisiz tüm içecekleri su gibi düşünebilirsiniz. Bitki çayları, kahve vs her zaman tüketilebilir.
Sabahları elma sirkeli su benim vücudumun ödem atmasını sağlıyor. Kaslarım falan daha belirgin olduğu için daha iyi hissediyorum. Size yaptığı etkiye göre deneyebilirsiniz.

Kalori açığı yapıp yemek yediğiniz saate dikkat etmemenizi önermem. vücut sistemi çok parametreli bi sistem bu şekilde düz mantıklar sizin zayıflamanıza engel olmaz ama yavaşlatabilir. Gece uyku saatinde vücut sindirimle meşgul olduğunda uykudan alacağınız faydaları alamazsınız. Bu faydaların arasında zayıflamak da var, genç kalmak da var. Kanseri önlemek de var. Bu nedenle tok karna yatmamaya ve sindirim sistemini sürekli açık tutmamaya özen gösterin.

Eve sipariş getiren motokuryenin bir ağbiiii deyişi var ki direkt istese daha iyi. Bu adamlar adisyon başına para alıyorlarmış. Ayda 8-10 arası kazanıyorlar.

benzinlikte veriyorum genellikle. oturmalı bi mekana gittiysem garsona da bahşiş veriyorum. moto kuryeye falan pek vermem.

uçuk rakamlara pek çıkmadan veriyorum gerektiğinde.
bu arada ayda 8-10 bin tl kazanan bir kurye yok.

edit: pardon adisyon demişsin, garsonları kast ediyorsan onları bilmiyorum.

Açıkçası ben garsonluk yapsam 3-5 lira para verseler dilenci gibi hissederim kendimi. Veriliyorsa da en az 20 olmalı ki bir anlamı olsun.

vermiyorum. utanıyorum sıkılıyorum bu durumdan ama para bol yok napalım.

Vermiyorum vermekte istemiyorum. Hele oto yıkamada adet olmuş bu ne be. Adam iç dış yıkamaya 40 tl alıyor bide bahşiş istiyor, Anadolu da normal bir şehir burası. Bahşiş vermeyince afra tafra. Cimrilik değil benimkisi memurada bahşiş verelim o zaman, özenli yapsın veya yaptı işini diye.

benzincide 0 araçla gidince istiyorlar. depo kapağı kapanmıyor çünkü.
camları falan sildilerse çok ender de olsa 3-5 veriyorum.

vermiyorum. hep gittiğim berberdeki çırağa 3-5 veriyordum, bugün resmen başımda dikildi giyinirken. içimden kızdım ona da vermedim.

Vermiyorum, özellikle yılışık ve talepkarsa daha bir özenle vermiyorum.

Veriyorum ama bahşiş beklemeyene.

Hizmetine göre garsona standart %10, hizmeti çok beğenirsem belki bir üste yuvarlarım (13 ise 15 vs), beğenmezsem vermediğim de olur, altına yuvarladığım da (12 yerine 10 vs), öylesine bozukları attığım da. Arabam olmadığından benzinlikle işim olmuyor. Motokurye ise, genelde çok bozuk para üstlerini almamak ile sınırlı. Bir de benim hatam yüzünden yanlış yere giden bir Getir kuryesine bahşiş vermiştim adamcağızı uğraştırdığım için.

garsona/kuryeye bahsis verecek durumum olmadigi donemlerde lokantaya gitmem/eve yemek soylemem.

Ağır iş yapanlara verilir bu işin raconu budur

Ben öyle lüks mekanlara pek gitmiyorum ama mesela hd iskender’de 100 liralık hesap geldi. 10 lira bahşiş bırakırım. Hesabın yüzde 10’u

Ya da eve sipariş söylediysem yine aynı şekilde

Bence arabası olanlar da gerekli yerlerde 5 lira 10 lira vermeli. Mesela benzinlikte can hıraş camı silen pompacıya ya da yıkamacıdaki genç çırağa

Şu an 5.kattayız ve asansör yok. Dolayısıyla her seferinde değil ama çoğunlukla sucuya veriyoruz. Sanalmarket alışverişimiz 250'nin üstünde tutuyor çoğu zaman ve getirme ücreti almıyor, o 5 lirayı da bahşiş olarak veriyoruz. Restoranda iyi hizmet aldığımız sürece bırakırız. Eve yemek söyleyince nşa vermiyoruz ama hava çok kötüyse veririz mesela. Kargocu ancak çok ağır bir şey getirirse veririz. Getir'den iki çikolata istediysek ona vermeyiz, zaten getirme ücreti alıyorlar

Yani kısaca yapılan işe göre değerlendirerek veriyoruz. Her hizmet aldığımızda otomatik bir %10 eklesek batarız, zaten hayat şartları malum son zamanlarda. Fakat çalışan bize hizmet vermek için normalden fazla çaba gösterdiyse bahşiş veririz. Diğer türlü standart işini yapıyorsa gerek yok. Ya da mesela araba hep aynı yerde aynı kişiye yıkatılıyorsa her seferinde değil ama arada bir verilebilir bence.

Artik hicbirine vermiyorum a

yağmurlu havada sipariş vermek mecburiyetinde kaldıysam kuryelere bahşiş veriyorum.

benzincide arabanın camını silmesini istiyorsam veriyorum, ben istemeden silmeye yelteniyorsa ve gerek yoksa silmeyin lütfen gerek yok diye uyarıyorum.

her zaman gittiğim bir restoransa garsonlara bahşiş veriyorum. yeni gittiğim bi yerse ve hizmetinden memnun kalmadıysam bahşiş vermiyorum.

Garson, kurye, sucuya mutlaka bahşiş veririm, ancak hizmetten memnun kalmadıysam (sorun kurumdan değil bizzat kişiden kaynaklanıyorsa) vermem.

Genellikle hep aynı yerlere giderim. Servis de iyiyse 5-10 tl bırakırım, o an ne varsa. Bazen bozuk param vardır onu bırakırım. Servis kötüyse söylenerek çıkarım ve asla bahşiş vermem.

Moto kuryeye vermedim hiç bahşiş ancak, yemek uygulamalarında böyle küsüratlı kalmışsa atıyorum 67 tl tutmuştur, 70 öderim.

Evimiz en üst katta ve asansör yok eve su isteyince babam bozuk para veriyor yine ya da üstü kalsın diyor.

Benzin istasyonunda da pompacıya da babam yine bozuk para veriyor varsa, erkek arkadaşım da yıkamadan sonra para üstünü bırakır.

Genelde veririm ben bahşiş, öğrenciyken vermezdim, veremezdim daha doğrusu. Şimdi para az buçuk varken vereyim kafasındayım.

Veriyorum, hangi ulkede/sehirde olursam veririm. Bunu karsilayacak durumum yoksa, gidip disarida yiyip icmem ya da eve yemek soylemem. Sanirim 22-23 yasimdan beri boyle yapiyorum.

%10 cok iyi bir orandir, cok ustune cikip karsimdakini mahcup birakmam ya da cok altina inip isini kucumsemem.

Sizin dediginizi anladim. Biraz tacize giriyor pompacinin basiniza dikilmesi mesela... Boyle insani zora dusuren, sacma sapan hareketler yapana inadina vermezdim tabii.

Meyhanelerde veriyorum. 20 lira falan ellerine sıkıştırıyorum. Böyle yaptıkça bir daha gittiğimizde daha iyi ilgileniyorlar.

Hep gittiğim mekanlarda düzenli olarak veriyorum ilk defa gittiğim yerlerde sadece memnun kalırsam veririm. Moto kuryelere sadece hava çok kötüyse veririm. Onun dışında nakliyecilere, ağır yük taşıyanlara, evime eşya taşıyanlara veririm.

kimseye bahsis vermiyorum prensip olarak. sadece amerikadayken veriyordum cunku orda vermeyince dovuyorlar. turkiyede asla.

bunun sebebi yer (hali) + yunlu kiyafet + ayakkabinin tabani ile alakali. fakat ben de cozemedim gecirmenin yolunu. muslukta akan sudan bile elektrik carpiyor, bi de ses cikiyor cit diye odum patliyo

ayakkabını değiştir.

@paudi neden?

Bazi ayakkabilarin tabanlari yapildiklari madde cinsinden oturu vucutta biriken elektrigi atmanizi engelliyor. Dolayisiyla dokundugunuz her yerden carpiliyorsunuz. Bir ara bende de oyleydi. Skechers mi kullaniyorsunuz?

Muz - elma

Tarçın, muz, orman meyveleri/çilek (donmuş da olur), çikolata parçaları, kakao çekirdekleri, chia tohumu, iki damla vanilya özütü, fındık fıstık gibi şeyler, fıstık ezmesi...

bal, kirmizi herhangi bir meyve (cilek vs), cikolata

Muz seftali ve kuru meyveler

Muz, cici bebe, turna meyvesi, kuru üzüm, Antep fıstığı, granola. Hepsini süt ve biraz yoğurtla karıştırıyorum. Tadına doyum olmuyor.

Porridge denilen şeyi, çok ince kesilmiş yulaf ile yapıyorum. Üstüne tarçın, ham kakao taneleri, chia, fıstık ezmesi ve meyve (kışın olgun Trabzon hurması ya da elma gibi meyveler) koyuyorum. Çok tatlı çektiyse canım, eser miktarda akçaağaç şurubu da koyuyorum.

dümdüz haliyle de seviyorum baya (soğuk sütle de fena olmuyor ama yoğurtla daha iyi). İçine bi şey koymak istersem de evde bulunan kuru meyveleri, fındık ceviz vs kuruyemişleri falan koyuyorum. Bal, pekmez, çikolata gibi ekstra tatlandırıcılara ihtiyaç yok bence ki baya kalorili oluyor o zaman. Dediğim gibi normalde sade tüketmek daha iyi ama çok tatlı çekiyorsa canım işte kuru incir kayısı falan varsa koyuyuroum biraz

ben badem, tarcin ve kuru dut koyuyordum en cok oyle hosuma gidiyor.

donmuş kırmızı meyveler, taze muz, kuruyemiş üçlüsünü karıştırıyorum.

yoğurt-bal-yulaf-kuru meyve-ceviz vs.

yoğurt-az pekmez-yulaf-kuru meyve-ceviz vs.

yulaf olarak değil de yulaflı meyveli müsli olarak alıyorum.

Ben tatlı sevmiyorum, makarna sosuyla pişirip yiyorum tuzlu olarak. Sarımsak, domates, biraz su, tuz ve yulaf. Kekik de yakışır.

'buf-e kür' yazdığına benzer bir şey yapıyoruz. Mükemmel oluyor.

evet. alkol yagdir.

alkol alırken yanında yenilen mezeler, cips çerez fındık fıstık, ayrıca alkol sonrası mide kazıntısı ve gecenin bir yarısı yenilen pizzalar dürümler. Esas olarak bunlar kilo alımına sebep olur. Yanında hiç bir şey tüketmeden sadece alkol alırsan o kadar etkisi olmaz. Tabi ne içtiğine de bağlı 2 kadeh şarap ya da 2 duble rakı o kadar da etki etmez, ama 10 bira içiyorsan eve o kilo aldırır.

Alkolün kendisi doğrudan kilo alımına neden olmaz. Neden? Kilo alımı dediğimiz şey vücuda alınan ekstra besinlerin/fazla kalorilerin enerji olarak depolanması için yağa dönüştürülmesidir. Yağa dönüşebilecek ürünler nelerdir? Besin değeri olan ürünlerdir. Yani protein yağ ve karbonhidrat. Alkolde bunlar var mıdır? Yoktur. O nedenle yağa da dönüşmez. Çok basit bir mantık.

Ha ama karbonhidrat içeren alkol ürünleri yok mudur? Vardır. Orada da fazla alınan karbonhidrat yağa dönüşebilir ama yağa dönüşen madde alkol değildir dediğim gibi karbonhidrattır. O da eğer kalori aşımı olursa yağa dönüşebilir.

Peki alkolün kendisi vücutta nasıl bir işlem görür? Şöyle bir işlem görür: Alkolün kendisinin, yani etil alkolün kendisinin karbonhidrat yağ ya da protein değeri yoktur dediğim gibi, bir besin değeri yoktur, ayrıca vücut tarafından da tanınmaz, o nedenle sisteme girdiğinde doğrudan karaciğere gönderilir ve orada bir takım kimyasal işlemlere uğrayarak metabolize edilir (karaciğerde dehidrogenaz enzimi aracılığı ile önce asetaldehit ve asetik aside daha sonra da karbondioksit ve su aşamasına kadar yıkılır) sonra da idrarla atılır, sahip olduğu enerjisi/kalorisi de bu işlem sırasında harcanır, yani diğer enerji kaynakları gibi kaslarda karaciğerde ya da yağ hücrelerinde depo edilmez enerji kaynağı olarak. Bununla birlikte alkolün kendi enerjisi kullanılamaz fakat yukarıda da dediğim gibi bira gibi tahıl kökenli alkol kaynaklarında tahıldan gelen kaloriler kullanılabilir, bunun da normalde alınan karbonhidrattan bir farkı yoktur. Toplam kalori alımı aşılırsa bu karbonhidratlar da yağa dönüşebilir.

Daha net anlaşılması için şu örneği vereyim: Her gün bir şişe votka içsen bir gramı bile yağa dönüşmez kilo aldırmaz. Nedenlerini yukarıda saydım.

Tek başına bir ölçek değil. Hayatımın en ince dönemi, en çok alkol tükettiğim dönemiydi.

Gün içinde başka ne tüketiliyor? Ya da ne kadar alkolden bahsediyoruz? Aktüel olarak kilom değişmedi, karantinadan beri haftada ortalama iki şişe şarap bitiriyorum. Günde bir, bir buçuk kadehe denk geliyor.

Kilo alanlar genelde ya çok abartırlardır ya da yanında aşırı gıda tüketiyorlardır.

menemen:)

@yuzdonumu boyle haslanmis yumurtayi ben de cok yakistiriyorum ama malesef yenmiyor haslanmis yumurta ailede

Ah ben cok severim de iste malesef

omlet

Döküm tavada yapın, benzer lezzeti veriyor.

döküm tava da duman yapar ama açarsın camı pencereyi ondan bişey olmaz.

Sulu elektrikli ızgarada yaparsanız duman altı olmaz.

taner ızgara diye arat. elektrikli sulu ızgara, mangala en yakın tadı bu verir, gene duman olur ama çok az, pencere ya da aspiratör açarsın en kötü.

Taner +1 ekmek kızartma patlıcan közleme balık vs çok faydalı bi alet

bunlarin hicbiri mangala yakin tat vermez veremez cunku mangalin tadi komurdedir eger komur yoksa = mangal gibi olmayacaktir.

edirnede köfteleri özel bi ızgarayla yapıyolar, kömür ile kesinlikle teması yok, üstüste dizilip kaynaklanmış çelik dikdörtgen çubuklardan oluşuyor bu ızgara ve tadı şahane oluyor. yani döküm tavada senin işin çok güzel olur.

@yemektehamsi

taner ızgara ya da benzeri elekrikli sulu ızgaralar için çok iddialıyım bu konuda. 4-5 yıldır hem kendi evimde hem ailemin evinde kullanıyoruz, etrafımdaki tüm eş dosta aldırdım herkes çok memnun.

Et köfte tavuk balık, soğan biber közleme vb tüm işleri "neredeyse" mangal kadar iyi yapıyor, tabii ki mangalla birebir aynı olmaz ama kesinlikle pişman etmez.

aspirator var mi? mutfak ayri ve kapisi var mi?

Etin oksijene maruz kalinca kararmasi normal. Oda sicakliginda beklemediyse, tuketim tarihi gecmediyse ve kokusunda bir sorun yoksa sorun olmaz bence.

hayatta yemezdim. kokmuyor mu??

valla kokmuyor :)

kokmuyorsa gom gitsin

Normal görünmüyor .

Yarın yürümeye başlar bu.

Oksijen sebebiyle. Sıkıntı olmaz, hep oluyor.
meatmythcrushers.com

Bekledikçe kararır zaten, normal. Kasap reyonlarındaki etlerde de olur. Bozuldu demek değil tabii ki, göm gitsin.

et hava ile temas edince kararır ve bu bir bozulma değildir. 2 gün buzdolabından çıkmadan durduysa, koku falan da yoksa hiçbir şey olmaz. afiyet olsun.

siz daha ziyan edin mis gibi etleri tavukları.

ben youtube'dan kendim öğreniyorum.

Onlinedan bire bir ders veren hocalar da var. Pandemiden dolayı ders ücretlerini de aşağı çektiler.

Şu anki fiyatlarını bilmiyorum fakat iki sene önce kullandığım da gerçekten yararı dokunmuştu.

Fakat uygulamaya başlamadan önce piyanoya dokunuş tekniğini(basit bir şey) internetten izlemenizi öneririm.

ben piyano ogrenmeye calisirken kullanmayi denedim fakat youtube tutorial'larinin daha isime yaradigini fark edince biraktim acikcasi

Nasıl anlar? Siteler anonim ama bir crack mi var? Kolayca anlayabilir mi süper hack yetenekleri yoksa bile? Bunu soruyorum.

Abi ne gerek var bunlara? Muhabbet arasında abi yeni bi deodorant denedim var ya üff mis gibi, eskiden leş gibi ter kokardım şimdi misk kokuyorum falan dersen mesajı alır.

Öyle muhabbetim olan biriai değil. Samimiyetimiz yok.

sürekli maruz kalmıyorsan yapma.

Les gibi ter kokan, odaya girdiginde herkesin disari ciktigi bi is arkadasim vardi. Koltuk altlarinin terden kiyafetini islattigindan yakinirken "antitranspirant deodorantlar var onlardan kullansana hem kiyafetin terden ıslanmaz hem de ter kokusunu engelliyor" demistim de "yok ben oyle deodorant falan kimyasal seyler kullanmiyorum" demisti. Bazisi mesaji, hatta dogrudan soylemeyi bile anlayamiyor. Bence anonim mail atmak mantikli. Anlayacaksa da anlasin o ter kokmak ayip degil de ter kokuyosun demek niye ayip.

Ya fazla yakınlığınızın olmaması bence çok anlamlı bir fırsat. Çünkü senin ona karşı herhangi bir garezinin de menfaatinin de olmadığını bilerek değerlendirir seni. Çekeceksin kenara, diyeceksin ki

"abicim çok samimi olarak söylemem gereken bişey var niyetimin tamamen iyilik olduğunu bilmeni istiyorum, bir arada bulunduğumuzda ortamda ter kokusu oluyor, gözlemledim acaba bakımsızlıktan mı diye ama değil, bunun vücutta bir hastalığın belirtisi olabileceğini düşünüyorum. Burnum çok hassastır kokulara karşı fazla duyarlıyım, söylemeden edemedim, bu bir hastalığın habercisi olmasın, bi doktora görünsen ya?"

Bu kadar.

Yok yani benim sorun o siteleri kullanan var mı? Direkt bu sorun için yapılmış siteler var. Kullanan varsa güvenli mi onu nerak ediyorum. Mesela

nooffenseoranything.com

Veya
www.smell-well.net

Gibi

Bulamaz diye tahmin ediyorum.

Çakma mail adresi alıp at. Ardacan gibi trolleri de sallama.

2 / 10 daha çok çaba göstermelisin. (:

Gördüğünü aktarabilme konusunda fena değilsin ama bayaaaa bi anatomi oran/orantı çalışmalısın. uzunca bir süre böyle çalışır etüd edersen aynı resmi tekrar çizmeyi denediğinde birebir modelin aynısı olduğunu hataların çok aza indiğini bariz görürsün. güzel bir başlangıç olmuş devam et.

anatomi çalışman gerek. biraz da gölgeleme lazım olabilir.

Rezil

Amatör için gayet güzel olmuş.
Anatomi ve gölgeleme çalış +1

Resmin bütününe baktığın zaman açık koyu ve orta lekelerin orantılı/ dengeli olması resmi daha güzel gösterir. taslağını geçişler, lekelerin yerleri ve birbirlerine oranlarına dikkat ederek oluştur. gölgelerken de aynı şekilde bak.

anime memesi olmuş o, biraz daha dekolte incele bence.

And memet çetin

otopark'ın asıl kurucusu and değil.
2000'de kuruldu bir grup otomobil sever tarafından. daha sonra bu oluşuma and dahil oldu bir süre sonra diğer kurucular uzaklaşınca yönetimi kendisi aldı.

Not: max 30 tl

Yeni moda şallardan hani uzun ve kareli (10 tl) + Tatlış bir kupa (10tl) + Yılbaşı süslü çikolata (max 10 tl)

güzel bir paket yapabilirsin

Kahve dunyasindan fondu seti al 28 liraymis demin gordun

ya şöyle termoslardan alın.
www.tantitoni.com.tr

ya da filtre kahve filan içiyorsa french press alın.

şirket hediyelerinde bunlar iyi oluyor.

kar küresi. not tutacağı.

oje seviyorsa renk renk oje alın bir kutuya koyup verin. ben arkadaşıma yapmıştım bunu bayılmıştı.

the body shop'ta krem, dus jeli vsden olusan setler oluyor ya da siz olusturabiliyorsunuz butcenize gore.

sıcak su torbası mudodan kalpsiz olanından, tanımadığın normal bir bağın olan kişiye gideri olan hediye.

Twigy veya pentiden ev ayakkabısı.

Şal

kız star wars seviyorsa tchibo darth vader hediye seti ve bb-8 çalar saat var ama fiyatları yüksek fakat star wars temalı her şey böyle oluyor.
ama bunun rastgele bir iş arkadaşı olduğunu da düşünürsek atkı bere takımı ya da şal falan al gitsin. kızlar şalı her zaman beğenir. kotondan alabilirsin.

ipuçlarını yakala, kız ne seviyor nelere ilgi duyuyor mesela?

youtu.be

@shangrilla

evet bu da çok benziyor çok teşekkürederim. :) ama benim kulağımda çınlayan başka bişi sanki ama bilemedim belki de budur :)

You're not coming home derkenki melodi abba money money money sarkisindaki in the rich man's workd derkenki melodiye benziyo

çok özür dilerim ama süper saçma bir şeymiş bu.

Ben instagram falan kullanmiyorum, bu tarz programlarla pek isim olmuyor ama bence neticede foto paylasim uygulamasi olsa da, özgün birsey. Ancak tag mevzusunun kisiden kisiye degismesi kafami karistirdi.Yeni seyler iyidir.

Neden diye sorup anlayamayanlar olmus. Oyun gibi düşünün. Hani size bi tema verirler de siz o temaya dair yazi yazarsiniz, resim yaparsiniz gibi... Hadi her kese farkli olmasin, her gun herkese ayni olsun tagler ama gunden gune degissin. Amac da su, mesela otesi gunu yellow tag ini verdi, o gun bittiginde instagramda o tagi barindiran(tabi uygulamanin kendi tagi de olacak fotolarda) tum fotolardan en cok like alan secilir ve uygulamanin bol takipçili kendi hesabinda featured olur gibi. Anlatabildim mi? Neden garip geliyor ki millete ben de onu anlamadim...

Ve buyrunuz buldum:
fatmumslim.com.au

bence gayet de güzel mantıklı ve tutma potansiyeli olan bir fikirmiş. bilmiyorum böyle bir uygulama var mı ama bu kadar saçma bulunup laf edilecek bir şey yok.

Tezinin iyi olması referanstan elbette çok daha önemli. Referansı çok aşırı başarılı ve dünyada isim yapmış bir prof.tan falan almadıkça çok bir şey fark etmez kimden aldığın.

Gpa ve üniversitenin adı bir dereceye kadar etkili sadece. Yurtdışında iyi yerlere gelmiş Türk'lere bakarsanız başaltı üniversitelerden gelenlerin de epey fazla olduğunu görebilirsiniz. Bunun en son örneği geçen nereye olduğunu unuttum seçilen en genç bilim kadını seçilen Türk akademisyendi. Kendisi lisansı Hacettepe fizik mühendisliğinden mezun olmuş ki çok parlak bir bölüm değildir.

Asıl sizi sivriltecek olan bilimsel çalışmalarınız olur. İyi dergilerde bol atıflı yayınlar her kapıyı açar. Geçen bir postdoc ilanı gördüm h indexi 5 istiyordu mesela.

konunun da popülerliği büyük bir etken yani öyle değil mi?

Ya benim Türkiye'den gördüğüm ABD için paraya dönüşecek işler daha çok tutuluyor. Ahaha stalker gibi görüneceğim ama dün bir Türk'ün cvsine bakmıştım. Penn state'teki mastarından sonra MİT'de doktoraya başlamış teziyle ilgili ve para kazandıran bir birimin de yöneticisi olmuş.

Ama bu demek değil ki nakit olarak geri dönüşü olmayacak teorik fizikçi kabul almaz.

Referansın etkili olacağını sanmıyorum.
Diğer bir mevzu: konu dışı olacak, polemiğe de yol açmak istemem, fakat Hacettepe Fizik için buradaki yorumu isabetli bulmadım. çok başarılı fizikçiler yetiştirdiklerine ve akademik olarak da güçlü olduklarına birebir şahidim, hatta bana göre akademik olarak, üniversitenin çoğu bölümünden de yetkindir. (not: oralı değilim).

Yüksek lisansını yaparken yayımladığın makale, makalenin kalitesi, atıfları vb etkenler hocanın referansından kat be kat etkilidir. elbette, arkadaşların söylediği gibi iyi bir hocadan alınan referans yardımcı olacaktır ama doktoraya kabul alırken akademisyenler daha çok sizin lisans/yüksek lisans akademik geçmişinizi, yaptığınız çalışmaları inceleyecek ve en önemlisi sizi mülakata alacaklar. Bütün bu faktörleri düşününce okul/hoca biraz daha önemsizleşiyor.

Konunun popülerliği önemli bir faktör ama bahsettiğin Türkiye'nin en iyi denebilecek özel üniversitelerinde tahminimce popüler konular çalışılıyordur zaten. Çalıştığın/çalışacağın konu veya buna benzer konularda araştırma yapan hocaları ve okulları sapta şimdiden. Önümüzdeki zamanlarda takip et onları, onların araştırmalarına göre kendine bir hedef de belirleyebilirsin. Yüksek lisansta çalıştığın konulardan %100 bağımsız olmasa da alakasız olabilecek konularda da PhD yapabileceğini de unutma. Yolun açık olsun.

Hocam ben Hacettepe fizik mühendisliğinin içinden sayılırım. Kötü bir bölüm demedim ki zaten böyle başarılı bir kadını çıkarmış içerisinden.

Öte yandan fizik bölümü olarak bile düşünsek Türkiye'de ilk beşte ya da onda sayılmaz.

bu kadar "meta" niteliğindeki bilgi ile herhangi bir yardım bulabileceğini sanmıyorum. bağlamdan kopuk "x" ve "y" gibi değişkenlerden bahsediyorum yani. bunlar yerine açık açık ne çalışmak istiyorsun, hangi hocalarla başvurdun, nereye ve **neden** girmek istiyorsun bundan bahsedebilir, hikayeni anlatabilirsin. bizler yapay zeka değil, insanız. insanların hikayeleri olur. neyi gizliyorsun? basamak demişsin, nereye ve neden "yükselmek" için?

sırf bu anlatım tarzın yüzünden bile "doktora" (doctor of philosophy) için uygun bir aday olmayabileceğini söyleyebilirim.

@francala

hikayemi paylaşmamayı tercih ederim, ekşiduyuruya motivasyon konuşmamı mı yapacağım ki :d. genelleştirilmiş/basitleştirilmiş bir soru sordum, tecrübeniz varsa paylaşsaydınız daha iyi olurdu sanki. bu başlığa bakıp bana benzer durumda olan insanlar da faydalanabilir böylelikle değil mi?

çünkü hikayenin içini doldurmadığın takdirde, bahsini geçirdiğin "motivasyon konuşmanda" refere ettiğin motivasyonunun sadece anlamsızca "yükselmek" olduğunu düşünecek insanlar. en azından bağlamdan kopuk değişkenlerle bezeli ve oportünist bir alt metne sahip olduğunu düşündüğüm bu şımarık ve sığ metnin bende böyle bir intiba uyandırdı. her lisanüstü eğitim mülakatının standart sorusunun "neden lisansüstü düşünüyorsunuz" olması bir tesadüf değil, bir akademisyen olarak olayda ince eleyip sık dokuyan bir tavra sahibim ve sanırım bundan dolayı beni suçlayamazsın. anlıyorum ki uygulamaları bilimlere ait bir disiplinde lisansüstü eğitim düşünüyorsun. okulunda illa ki "lan bu herifi kim hoca yapmış" dediğin birilerine denk gelmişsindir, hele türkiye'deki sosyokültürel yapı düşünüldüğünde bu kaçınılmaz. sonra bu "kim hoca yapmış lan bunu" denen adamın cv'sine açar bakarsınız, milyon adet yayını vardır, en prestijli okullardan elde ettiği diplomaları bulunmaktadır. bunun sebebi yine, dunning-kruger sendromu, eminim sen de haizsin bu bilgiye. soru: türkiye'deki sosyokültürel yapıdan kendini ne kadar izole edebildin? soru: insanlar seni tanımadan ve amacını bilmeden senin "iyi bir yere" kabul almana neden yardım etsinler? soru: bir türk üniversitesinde iki diferansiyel denklem çözmeyi öğrendin diye, doktora planları kurmaya seni iten şey neydi? bu bağlamda diğer herkesten farkın ne? soru: sence ben bu şekilde senin karşına dikiliyorsam, günün birinde bir mülakatta karşına birileri bu şekilde dikilmeyecek mi? akademi, personel olarak girebileceğin herhangi bir şirket değil. bu konuda bana itimat etmiyorsan Max Weber'ın Wissenschaft_als_Beruf isimli metnini okuyabilirsin, düşüncelere katılmasan da en azından kendi retoriğini kurmuş olursun.

ben olsam y'yi secerdim; arkadaslara katiliyorum.

@ francala sen nasil bir kafa yasiyon ya adam dogru durust sormus sorusunu iste te allaam nasi tipler var.

Bir sürü şey söylenmiş aynı şeyleri tekrarlamaya gerek yok ben de şöyle iki kelam edeyim nacizane.

Yukarda söylenildiği gibi (alanın ne bilmiyorum özellikle sosyal bilimlerde bu çok daha rahat) yüksek lisans tezinden başka bir alanda phd yaparken kendini bulabilirsin..Şartlar, senin ilgi alanların okulun yayınların durumu ne getirir bazen bilemiyorsun.. Sadece bir alanda ilginde olamaz zaten.. İlla ki bir kaç konuda az çok fikir sahibi oluyorsun..Yayınları takip ettikçe ilgine duruma göre başarılıysa phdde diğer ilgi duyduğun uygun alana yönelebilirsin.

Ayrıca Türkiyede yazılan yüksek lisans tezlerinin o kadar bağlıyıcılığı olduğunu sanmıyorum ( gerçekten iyi iş çıkaranlara değil sözüm..). Hatta genel olarak master tezinin akademik anlamda bağlayıcılığı pek yok..Çoğu akademik cv de çoğunlukla doktora yapılan yer ve doktora tezi daha üzerinde durulan bir şeydir. Bilime gerçek anlamda katkı yaptığın nokta, bilim insanı olma yolunda atılan asıl adım orası çünkü. Yüksek lisans evet, öğretici ve bir başlangıç adımı ama türkiyede ne şartlarda nasıl yazıldığıda belli işte..Önemli olan kendini ilgi duyduğun alanlarda yetkin hale getirmek, akademik alışkanlıkları kazanmak. ayrıca (özellikle) gpa ve referans ve (varsa) mülakat başvuruda daha çok öne çıkıyor.

Gagalar, ayaklar hepsi öğütülmüş halde karışıyor içine. Küçük beyaz kıkırdak denk gelir ya bazen. O işte ciğeri falan ayrı satılıyor ama değerli kısım onlar

harbi mi ya. tüh lan. aç kaldık yine.

Valla tadi guzel

Keskinoğlu'nun ısıl işlem görmüş ürünlerinde, beni rahatsiz eden ekşi bir tat var. Mesela nudget'in dışındaki sarı malzeme o kadar ekşi ki sabaha kadar tadı agzimdan gitmedi. Kadın butu piliç aldım, onda da aynı. Kebabın da farklı olduğunu düşünmüyorum

Her

kesinlikle

(bkz: das leben der anderen)


farkli bir dunya ile kulturu kastettiginizi umuyorum

www.imdb.com

avatar :D

Bence direkt black mirror dizisini izle zaten her bölüm film ayarında.

üzülerek söylemek isterim ki hepsini izlemiştim gençler :( olsun neyse artık

Neco z alenky
Beetlejuice

Benim ilk ilişkim küçük göğüslü bir kızla olmuştu, aradan 12 13 sene geçti hala en sevdiğim şey küçük göğüs. Bununla aynı sebeptir belki.

Ama sizinki iliski, isteyerek olan bisey. Tecavuz berbat bir hatira olarak kalmiyor mu akillarinda? Neden o aniyi hatirlatan biseye eğilimli olabilyorlar, tam zittina yonelmek varken ?

travma olabilir, ama yönelim olmaz. bu mantıkta babasız büyüyen her çocuk da gay olurdu.

Dışarıdan birine göre çocuğun o eylemden kaçması gerekir ama çocuk travma yaşadığı için bu tepkiyi vermek durumunda değil. Çocuk zaten cinselliği bilmiyor, cinselliği bilmediği için yaşadığı şeyin zıddını da bilmiyor. Böyle bir eğilim olduğunu düşünmüyorum ben. Böyle bir olay yaşadıktan sonra katil olan da var. Tek sebep travmanın atlatılamaması yüzünden bilinç altının sürekli o olaylarla ilgili şeyleri ön planda tutması ve çocuğun sürekli bu düşüncelere maruz kalması olabilir.

Öyle bi eğilim mi var?

Hiç böyle bir eğilim gözlemlemedim ve okumadım. Kaynak paylaşabilir misiniz?

Siz hangi dunyada yasiyorsunuz hic mi takip etmiyorsunuz olan biteni? Dizilerde ve filmlerde bile konu oluyor bu.

Buyrun kaynak: borngay.procon.org

Buyrun bu konuyu aklima getiren hony paylasimi: m.facebook.com

@yemektehamsivar, İngilizce bilmiyorsun sanırım. Verdiğin linkte hem bu görüşü doğrulayan hem de bu görüşü doğrulamayan makaleler gösterilmiş. Bunun şu anda doğruluğu düşük. Bir konunun dizilerde ya da filmlerde işlenmesi, o konuyu sadece popüler yapar, kanıtlanmış bir görüş yapmaz.

Gayet iyi ıngilizce biliyorum. Bu gorusu dogrulayan fikirler VAR soylediginiz gibi. Ben de kanitlanmis bi gorus demedim. Bu egilimin bilimsel aciklamasi varsa onu sordum.

Bende duruyor. Hem web'de, hem de iPhone'da.

Bende hala yok? Neden olabilir fikriniz var mi ?

Telefonumun dili ingikizceyken vardi, tr ye cevirmistim simdi tekrar ingilizceye cevirince geri geldi. Turkce surumlerde mi yok yani ?

imgur.com

evet. kibariye.

kibariye mi safiye soyman mi?

www.rotahaber.com

tarayıcı verilerini sıfırladın mı

hayır nasıl yapılıyor ?

Ctrl + Shift + Del

düzelmedi... baska napılabılır ?

bir de 9gag'i ekle, acaba o da facebook ikonuyla mı görünecek?

Yok duzelmıyordu.. Sılıp bastan yukledım oldu..

diğerini bilmiyorum ama ben whiplash'i beğendim. hırs üzerine ilginç bir film. müzik kısmı da bunun sosu. müzikle ister dinleyici ister icra etme anlamında olsun, alakanız varsa pekala seversiniz.

whiplaş bok gibi

ben leviathan'ı izledim gayet de güzel. ama uzun ve ağır bi film. kız arkadaşınla gitmek için uygun değildir belki. whiplash'i izlemedim ama bu kadar beğenilmesine rağmen nedense pek beğenmeyecekmişim gibi geliyor bana.

Whiplashe karar verdik teşekkürler arkadaşlar. :)

ikisini de izledim.
leviathan daha sanatsal bir film, daha ağır tempoda ilerler ama etkileyici bir filmdir. kış uykusu'nu izleyip sevdiyseniz bunu da seversiniz.

whiplash ise oldukça canlı, dinamik bir film. gerilim üst düzeyde.

ikisi arasında benim tercihim whiplash > leviathan

tabiki whiplaşh super filim ya akşam 3.kez izlicem..

kardeşiniz bir şeyleri yanlış yapıyor olabilir?

öyle vakit adilikleri yapıyorlar ama çalışınca zor bir yer değil marmara hukuk. kardeşiniz biraz ihmal etmiş olabilir. son sınıf değilse telaş etmesin. bütünlemeden öte yaz okulu da vardı kaldırmadılarsa. bir şekilde verir.

@ instant crush

Ben ne kadar ders çalışmıyorsam o o kadar çok çalışıyordu.

Aerdem

İhmal etti ama sosyal hayatını ihmal etti.

Bu sadece kardeşinize mi yapıldı onun gibi diğer kişiler de var mı? Varsa sorun hocalardadır. Yoksa kardeşinizdedir.

400 kadar kişi var

Her dersten 400 er kişi falan

belli hocalar var orda misal ticretten finalde herkes kalır veya girmez diye. ama altı ders çok. bğtte daha insaflı olacaklardır. onun dışında hocalara karşı hak aramak diye bir kurum yok malesef. çünkü hiçbiri örgütlenmez, kuyruğu kıstırır çalışır hukuk öğrencileri.

Marmara hukuku 7 yılda bitirdim. bitirene kadar sövdum. Ama şimdi bakınca kendime daha çok sövüyorum. Hersene yüzlerce kişi mezun oliyor o okuldan. Yani daha fazla çalışmalısınız. Topu okula atmak çözüm değil. Ne kadar zor olursa okul o kadar ilerde rahat eder. Sosyal ortamı azaltacaksın, sınav geçmek için değil öğrenmek için çalışacaksınız.

Final dönemine 1 ay kala güne 1 2 saat uyku ile ders çalıştı kardeşim. Hayır calismiyor olsa sesim çıkmayacak.
Öğrenmenin ötesinde çalışma içindeydı hayır yani zihniyeti neresinden tutsak elde kalıyor.

Tıkanıklık var herhalde kıvrımlarda oksijen gitmiyor demek.

Bu ne ya!

Sosyal ortamı yok kardeşimin. Ev okul okul ev dizi bile izlemiyor evde tv yok internet yok düşünün

Hukuk son sınıf öğrencisiyim. Marmara Hukuk'u çok zor bilmem ama kolay da bilmem. 3'üncü sınıfsa bu sonuçlara şaşırmam çünkü 3'üncü sınıf en önemli ve en zor sınıftır.

Her hocanın bir üslubu vardır. Bazı hocalar örnek ister, bazıları çok fazla bilgi ister ve ayrıntı verilmesinden hoşnut olur, bazıları kısa ve öz bilgi ister... Bazıları her sene aynı soruyu sorar... Bazı hocalar için ders notu yeterli gelmez, dipnotlarına kadar kitabı okumak gerekir.

İlgili dersleri daha önce o hocadan almış ve başarılı olmuş öğrencilere danışması çok faydalı olacaktır.

Preator onları yaptı daha önce konuştu. Her hoca nasıl istiyorsa ona göre çalışıyor

Yani kardeşimin çalıştığından eminİz. Ama Hocalar geçirmiyor ne yapmalı ?

Kalip seneye alttan alirken gunde yarim saat uyuyarak calissin 1-2 saat cok bence uyku icin.

ben kendim hukuk terkim ve türkiye'de okumadım hukuğu ama annem babam ankara hukuk mezunu. dediklerine göre hocanın oyununa göre oynamak gerekiyormus. yani istediğin kadar ezberle et hocanın sablonuna uymuyorsan geçer not alamıyorsun, bir üstteki cevap da yazıldıgı gibi. kimi hoca schematiclerle cevabı acıklayan cevaplar beklerken kimi dipnottan soruyor daha bariz sorular yerine, kimisi direk yanıt beklerken kimisi yanıtın kendisinide acıklayan uzun paragraflar bekliyor falan gibi.

babam her hocanın beklentisine göre kendini ayarlayarak 4 senede zorlanmadan bitirmiş, ki ankara hukuğun zor oldugu aşikar. yani belki kardeşin kendini daha iyi ayarlayabilir hocanın karakteristiğine göre.

Fransız nabza göre şerbet misali çalışmış zaten. Ona rağmen 90 beklenen kağıtlar 30 lar 40 lar da

Bir kere 3.13 ortalama donemin tum derslerinden de kalsan 0.87'ye dusmez. Kardesin sizi yiyor olmasin.

He ben salağım bilmiyorum dimi? Dönem Ortalaması düşmüş 0.87 ye Mobilim. Duzelmiyor

Vay arkadas ne kardesmis, hep hakli hep hakli, demek ki kardesin calismayi bilmiyo ya da kafa basmiyo, millet nasil geciyo

dönem ortalamasıdır o 0.87

yarım dönem ortalaması genel ortalamayı o kadar düşüremez.

örnek olsun diye şöyle bir şey buldum.
6 ders koydum derslerin 4ünü f 2sini ile de d ile geçtiğini varsaydım.
0.5 ortalama verdi. kaldı ki kardeşinizin ortalaması 3.13 müş. sadece bilgi olsun diye verdim.

www.unibilgi.net

marmara hukuk'ta cok tanıdıgım var.en yakın arkadaşım da orada.yanlış anlama ama bulabileceği en kolay hukuk fakültelerinden biri, hocalar çok problemli değil diye biliyorum.benim arkadasım iki gün çalışarak en zorlu dersleri geçiyor, über zekalı falan da değil.belki bi aksilik olmuştur, stres durumu falan bazen oluyo öyle.

kontrolsüz güç, güç değildir

yok valla üzgünüm. daha erkene çekebilirsin ama. istersen okulda nasıl sıçılır konulu bilgilendirici bir yazı yazabilirim?

yemek zamanı alışkanlığını değiştir, çıkıcak bişey olmazsa 12'de sıçmazsın.

düzenli yemek yiyerek. sabahları makul saatte duzgun bir kahvaltı yaparsan, okula gitmeden önce evde bi temiz sıçarsın. kahvaltıdan sonra sıçmayan bizden değildir.

Aksama degilde sabah uyanincaya cekmek daha mantikli. Cunku aksam yemegi de ancak sabaha posasini birakir, iyicene birikir.

Sabaha cekmek istiyosan uyaninca surekli hareket halinde ol. Evin icinde yuru, zaten ise/okula gitmek icin hazirlaniyosundur. Sonra gir tuvalete otur ikin, su falan tut yani ne diyiyim.. Aksam pizza(sosisli salamli), mercimek koftesi, bakliyat turu seyler yersen bi sure o senin tuvaletini getirir sabah.


Yok aksama cekmek istiyorum ben diyorsanda 1 hafta falan sikinti cekmen gerek. 12de geldiginde yapma aksama kadar tut, 5-10 gunden sonra aksama cekilmis olur.

Bu isler zor degil sadece alisma suresi var o kadar.. Bir de herkesin dogasinda var ama bahsederken midem bulandi bea.. Samimiyetin icin tsk ederim yinede..

ben üç gün tutabiliyorum la ne demek her gün öğlen yapıyorum :/

evin içinde çığlık attım şuan lol

Var. Her gün aynı saatte tuvalete git. Olmasa bile git.

Arkadaşlar utanç verici farkındayım :d

www.youtube.com

dedigin tarife uyan bi ablamiz

aklıma okuyunca jehan barbur geldi. bir bakıver istersen o mu.

birsen tezer olabilir ama sözler aklıma bişi getirmedi.

Bahsettigim kadin Brenna idi ama aradigim sarki bu degil. Icinde dedigim sozler gecen bir sarkisi var mi bilen var mi ?

www.imdb.com ?

Degil..

Malesef.Alakasi bile yok..

The Hole (2001)

Clueless filmindeki anlamıyla kullanılmış, yav he he yani. Çok beklersin diyebilirsin.

Cok beklersin uyar mi ki?

+Senin evini temizleyecegim
-cok beklersin!

Uymuyo ki.


Konusma su sekil olsa olurdu ama benim dedigime uymaz bence:


+Benim evimi temizlesene?
-Cok beklersin!


Bi de sirf bu konusmadaki manaini sormuyorum. Genel olarak as if interjection olarak kullanildiginda en iyi nasil cevrilr. Cumlenin ortasindaki kullanimini sormuyorum (you are laughing as if you have no problems cumlesinde sanki manasinda kullaniliyo mesela, bunu sormuyorum)

Pardon, ben aynı kişi konuşuyor sandım, cevap olarak söylendiğini anlamadım. Hadi oradan denebilir o zaman.

"yok ya" olabilir.

keşke. yavuşak yorumunu istersen inş cnm yaa.

-bütün evini temizleyeeğim.
+güya... (yani inanmıyor)

1

hepsi iğrenç ama en iyisi 3 numara.

ben almazdım gibi ama en iyi renk 1 bence.

üzerine giyeceğin giysilerin renklerine göre değişir de genel olarak 1.

nesi iğrenç yahu bu ayakkabıların?gayet normal insan ayakkabısı.beğendiysen al gitsin.

iğrenç mi? cidden o kadar mı kötü. nese

hepsi kotu ama 1 kotunun iyisi

2

fena değil.

sanırım 3 ü alıcam

illa alıcam diyorsan 1

Ayakkabı gayet guzel. 3.

2 guzel bence.

ben de bir tek 3'ü beğenmedim :)) önce 2, sonra 1 derim

herkes farklı bişeyler diyo :D

1. ayakkabının üstü güzel alt plastik kısımları hoş değil.

hepsi çok kötüymüş, umarım almamışsındır.

almadım henüz. :)

diğer kızdan hoşlandığı için seni aralarında istemiyor olabilir.

ayıp tabii. eğer soru buysa..

çocugun kompleksli olmasından kaynaklanıyor. yaptığı çok ayıp.

Arkadaslar tamam takmamaya karar verdım cunku muhabbet "ow ben bıra ıcerım ustune tekıla shot yaparım hıc acımam" "bı keresınde 4 bıra ustune 18 shot yapmıstım supperdı yeaa" gıbı gerızekalı konulara dondu, bu ınsanlarla zaten ısım olmazmıs bnu anladm..

Yok dıger kızdan hoslanmadıgına emınım. Kesınlkle komplex..

sen de ona bakma. malın önde gideniymiş. ben de sinir olurum. tavrımı koyarım.

Kıza kendini kanıtlamak istiyor.

Ayip tabiki. Cok ayip hemde. Diger kizdan hoslanmasida(eger oyle birsey varsa)mazeret degil, ayip.

ya da böyle şey gibi mi, hoşlandığın kişiye bakamazsın, direkt konuşamazsın falan. aaa senden mi hoşlanıyor yoksa? neyse zaten takılmayacakmışsın daha fazla, salla geç.

Yok hoslanma mevzubahıs degıl ucumuzun de sevgılısı var.. Salak sadece

Ortamdan gitmeni istiyor.

üslup çok çirkin herifteki, bir cacık olmaz ondan, şekilci tipler her yerde aynı.

Lan bu adam hangi yuzle konusuyor ben anlamiyorum okurken ilani cevaaplarini falan sinirim bozuldu bunun gibi okuzler cok da bari buralarda olmasalar.

edit : bu adama haklı diyen aklıevveller, insanlar okuyacak kitap bulamazken kendi ülkesinde bu herifçioğlu kitaplığına süs için kitap arıyor bunu eleştirenlere de noğğlacak alla alla istersem götüme sokarım tarzı pişkince bir tavır sergiliyor. halbuki kitaba ihtiyacı yok onun için, sizin de...

ben kitap okuyamadığım zamanlarda kendimden utanıyorum. "kitap okumayı sevmem" diyen bi arkadaşım var. bu onun daha kaba versiyonu işte.

Eve kız geldiğinde hava atacak çakal.

inandığı kurallarla başkalarının hayatına karışan dallamalara oldum olası sinir olmuşumdur. adam ister okur ister çöpe atar. sana giren çıkan ne?

@mayeskuel o zaman ortalarda yobazlara benzediniz diye bik bik ötmeyecek.

Hem ülkeyi eleştirip hem de olması gerekeni yapmıyorsan eleştiri hakkını kaybedersin.

Toplumsal sözleşmeyi açın okuyun biraz.

size ne arkadaş? bence çok doğru söylemiş, yobazlardan farkınız yok diye. ister dekor olarak kullanır ister yakıp atar, tekrar soruyorum size ne? tepki verenler haklı falan da değil. sen kitap okumadığın zaman kendinden utanıyorsan o da öyle olmak zorunda mı?

gelmiş toplumsal sözleşmeyi okuyun biraz yeaa diyor bi de. heh herifin orda küfür ettiği entel bu işte. kitap okuyanlara etmiyor o küfürleri.

yobazlara benzediniz demekte son derece haklı. çünkü kendisine sataşılıyor. adamın amacı sadece kitap satın almak. o salça olanlar kitap fetişist, faşizanlığını başka yerlerde yapsın. cevap verirken bile hedehödö'yü açıp okuyun diyen bir adam zaten bu konuda onjektif olamaz. açıp okusam ne yazar? kitap yazarlarını allah, kitapları da kutsal gördüğünüz için kitaplara sizin kadar bağlı değilim. ha çok cahil de sayılmam. 200'ün üstünde kitap okudum. en fazla hobi ve ilham kaynağı olabilir.

Toplumsal sözleşme bir entel kimliği yüklemez kimseye. Söylediğim söz genel bir deyimdir toplumsal sözleşme bir kitap olmadığı gibi etrafınıza bakın sizi rahatsız edebilecekleri halde etmiyorlarsa saygıdandır anlamı çıkar.
Ayrıca toplum için en iyisinş yapın böylece eleştirmenize gerek kalmaz der.

Neyse nato kafa nato mermer siz böyle devam edin sonra oturduğunuz yerden ülkeyi eleştirin.

Değiştirirsiniz ülkeyi değiştirir.

@ack30 Dekor olarak satılan kıtaplar var. Fılmlerde dızılerde kafelerde goruyoruz, kartondan yapılmıs oluyolar. Gıtsın ondan alsın. Delı mıdır nedır?

Linke bakmadım ama böyle insanlar ne bileyim yani 300kadar kitaplığımda kitabım var ki okudum da hepsini almak istediğim bi o kadar daha var ki.
Ne bileyim garip geliyo gelsin benim evime süs diye alsın kitap :)

Kitaba aç biriyim sanırım.

Var böyle bi tanıdık.
Eşyalı evde oturuyo kitaplık varmış işte raflar boş durmasın diye 3-5kitap atmış ki hiçbirini de okumamış.
İnsanların dikkatini çekiyomuş da falan.

Garip geliyo ama saygı duyuyorm

Değiştiremeyiz insanları ve tutumlarını yapacak bişe yok

Tepki göstermek insanların ne haddine anlamış değilim, sonra özgür değiliz şöyleyiz böyleyiz. Adam süs olarak kitap almak istiyormuş size ne oluyor ki? Sen vermezsin ya da satmazsın kitabını olur biter al sana tepki. Sen yardımcı olmayıver.

kişisel tercihtir saygı duyar önümü iliklerim.

eleman ağır troll zaten, buraya da sarmıştı bi ara.

oyle olsa zaten gider korsandan, eskiciden vs alir toplar getirir, trolldur diyip yuz vermemek en iyisi olurdu

adamın yaptığı çok salakça. böyle işlerle uğraşan bir tip hakkında iyi düşünmezdim açıkçası. ama ona saldıranların tavrı da bir o kadar salakça bana kalırsa.

işi kitap ihtiyacı olanlara, kesilen ağaçlara bağlamak falan çok ilgin. halihazırda birileri tarafından satın alınmış, okunmuş ya da zaten adamın amacı olduğu üzere sadece şekil olsun diye bir kenarda bırakılmış 150 küsür kitabı parasını verip alacağını söylüyor adam. gidip kendisi yeni kitaplar bastırmıyor ya da çocukların kütüphanesinden kitap çalmıyor.

yaptığı hoş değil evet de, parasını verip basılmış olan 150 tane kitabı alacak birini bu tip argümanlarla eleştirmek de saçma ya gerçekten. ya istiyorsa götünü silsin size ne oluyor ki? kitap okuyacak parası olmayanlar, birisi 150 tane kitap alacağım deyince mi aklınıza geliyor? geçin bunu. kütüphane var, bilgisayar var, internet var. isteyen her türlü kitap okur.

okuyunca yazan hakkında insan kötü düşünüyor ama, bu konuya eleştiri getiren çoğu kişi evlilik teklifini tek taşla yapıyor/yapılmasını bekliyor. herkesin her yaptığı mantıklı mı sanki?

jspivey.wikispaces.com

yobaz entelsiniz cahil okumuyorum eksikliğini hissetmiyorum hobi ne gerek var

Yukardaki kelimeleri içeren cümleler kuran adamlarla tartışmıyorum ben hiç. Size de tavsiye ederim.

Bu arada kitap bulamayan adama kütüphane var internet var demek harika mantık über zekice.

Bence de haklılar tepkilerinde.

Adam da kitap alacağına, böyle sert kitap kalıplarından alsa ya. Kapağı var, içi yok. Dışarıdan normal kitapmış gibi duruyor.

hepsini marketten

Aynen, hepsi ayni marketten.

mecburiyetten iki farkli marketten yapiyorum.

tahin-pekmez, sucuk gibi seyleri turk marketinden aliyorum da, kalan diger her seyi herhangi bir marketten aliyorum.

Bizim burada kahvaltı dünyası gibi bir isme sahip bir yer var. Oradan alıyorum ben her şeyi. Genelde ramazan iftarlarında kahaltı yapmadan önce gider alırız salam, kavurma, fındık ezmesi falan. Sucuk Fatih'teki özel bir kasaptan geliyor, zeytin Gemlik'ten geliyor, kaymak ise annem tarafından kaynatılan manda sütünün üzerinden alınıyor.

köylüce gurme kahvaltıcı manav - acıbadem

Bim

Su an bu soruyu sorarak bır paradoks yarattın

ayrıca sacma. Bırı bunun haında ne dusunuyosun dıyınce oturup dusunuyoruz yazıyoruz ıste. Olay bundan ıbaret???

sokakta gördüğün her şey aklına bi şey getirmese de "x aklına ne getiriyor" denildiğinde insanın(aslında benim) aklına bi anda bi şey geliyor.

mesela toyota corolla gördüğümde aklıma bi şey gelmez ama kendi kendime "corrolla görünce aklına ne geliyor?" diye bi anda sordum ve camdan bakıp corrollayı gördüm. oha lan aklıma hiç bi şey gelmedi. saçmalık..

sorunun sorulduğu an kafamda canlanıyor hemen bir şeyler.

daha önce sözlükte bu şekilde başlık açılmıştı diye hatırlıyorum. fenomen oldu sonra.

şu efsane arkadaş yüzünden: cdn.eksibition.org

Iı de tee 2003 bu yahu. Duyuru lys cılerden gecılmıyo bunlar 2003'te 7 yasında bebeydıler. Ordan baslamıs olabılır ama kullananlar bence ona atıfta bulunmuyo.. Yersız bı mahcubıyet oldugunu dusunmekteyım..

bu her şeyin başı olan entryi bilmeseler de kulaktan kulağa yayılan "x soruyorum hemen silicem" muhabbetini duymuşlardır.

uzmanlar önermiyor.çikolata yerine kuru meyve tavsiye ediyorlar. güzel bir kahvaltı da önemli tabii ki.

kesinlikle sabah kahvaltısı

hocam siktir et besin değerlerini falan en sevdiğin şeyleri ye. ben olsam sucukları kızartırdım ekmeee bana bana yerdim

hafif bir peynir,zeyin,domates vs kahvaltısı + fındık + ceviz+ badem (burası 1 avucu gecmicek)

yeterli.

Bol protein no tatava

her zaman yediğinizin ne azını ne çoğunu yiyin rutin kahvaltınızı yapın uzmanlar öyle diyor

onlarca turkiye denemesi sbsler ygsler lyslere girmis biri olarak bu onerilerin helsi faso fiso.
sabah kalktin diyelim.heyecenla miden bulandi.
cikolota seker ne yersen ye sinavda ebeni gorursun.
sabah kalk canin ne istiyorsa onu ye.
yaglilardan uzak dur.
ben ygs'ye sadece kucuk.bi toblero ile girmistim.
hayvan gibi gecti.

össye girdiğim sabah ciğer yemiştim amk

Tahıl tüketmemen iyi olurdu ama bu tür radikal değişiklikler için doğru zaman değil. Mideni çok şişirme sadece ve şekerden uzak dur. Proteini yüksek almaya çalış. Hiçbir şeyi abartma.

Ne istiyosan onu ye ya oldu olacak kalori hesabi yapacaklar hmm sinav 160 dk hmm bu 50 kcal 15 dakika yetse hmm su findiktan 5 tane ve de hmmm ceviz... Yav ne gerek var ne yiyosan onu ye normalde. Kolay gelsin basarilaaaar. Cikolata da ye bence bu arada.

Pekmez ye..

ara sıra halkın arasına karışmanız sağlığınız açısından iyi oluyor kraliçem, yaygın mikrop ve virüslere karşı bir nevi aşılanmış oluyor, hastalıklara bağışıklık kazanmış oluyorsunuz.

küçük bir otomobil almalısınız tabii önce ehliyet.

motör de alabilirsiniz kraliçem.

oo linç... bir ben varmışım demek ki bu toplu taşımada ezilen, ne güzel.

oğlum ne biçim konuşuyosunuz lan kraliçenizle, terbiyesiz herifler?

şaka bir yana, bu istanbul'un gerçeği ne yazık ki. sizi hırpalayan insanların çoğu sizden daha kaba değiller günlük hayatta, emin olabilirsiniz.

dövüşmekten ya da nispeten daha az kalabalık saatlerde/rotalarda yolculuk etmekten başka şansınız yok ne yazık ki. ben yaşlılara, elinde fazlaca yük ya da çocuk olan insanlara basmamaya çalışıyorum. gerisini ezip biçiyorum. oturmak için falan değil... binebilmek için sadece. söğütlüçeşme'ye giden o metrobüste küçük bir alan kaplayabilmek için. belki de binişimi tamamlayamadan, kapıda teslim edeceğim ruhuma metrobüsün havasını solutabilmek için...

alternatifiniz, şansınız yok.

savaşacaksınız.

binene dek.

Ayni sekilde vahsileseceksin. Karsindaki insan gibi davransa sen de oyle davranirsin

Yasaya yasaya tecrube kazanıyosunuz baska yolu yok..

insanların insanca davranmasını beklemek ne zamandan beri snobluk/halktan kopukluk/kraliçelik vb. oluyor? bir insanın otomobili olmayabilir, toplu taşaımayla gitmek isteyebilir, yine de çevresindeki insanların medenice davranmasını beklemek hakkı. ayrıca hadi örnekteki kişi genç, yaşlılar, engelliler (özellikle engeli yahut hastalığı dışarıdan belli olmayan pek çok kişi var) vb. ne yapsın? ha derseniz ki bizim memleket budur, milletimizin en temel özelliği medeniyetsizliktir o ayrı mesele.

soruya yanıt: dedikleri doğru, yaşaya yaşaya tecrübe kazanacaksınız. ama bu yalnızca sizin "yer kapmanıza" yardımcı olur. yoksa metrodan hatta asansörden siz daha çıkmadan girmeye çalışan insanları gördükçe sinirinizin oynaması ve memleketinizdeki insanlar için üzülmenize bir çare yok gibi. bu arada otomobil de her zaman çare değil. benzer sorunlarla kendiniz araba sürerken de karşılaşacaksınız.

İlk örnekte yapacak bir şey yok, öyle bir insana ne deseniz boş.
İkinci örnekte yüzüne bakıp, al bin hadi, deyip geri çekilirdim herhalde. Metrobüse mümkün oldukça binmemeye çalışıyorum, toplu taşıma beni geriyor ki gerilmekte haklıyım çünkü ne zaman binsem bir şey oluyor. Bir kere metrobüste iki koltuk arasındaki dar mesafede duruyorken teyzenin teki boş koltuğa geçmek için önümden geçmeye çalıştı, ama ge çe me di sıkıştı. Ben de sakince geri çekilip, insan içinde sevişmemize gerek yok, demiştim. Karşımdaki insan güldü, e ben şimdi daha ne diyeyim böyle insana... O yüzden mümkün olduğunca yoğunluğu az olan hatlar kullanmak, mümkünse yürümek en temizi.

medeniyetin tam olarak uğrayamadığı topraklarda bunun pek bir çözümü yok. araba da alsan trafik içerisinde farklı sorunlarla karşılaşacaksın. ama ben inatla en azından metrobüs kullanmıyorum mesela. yine toplu taşıma kullanıyorum, yolu da uzatıyorum ama evden erken çıkıp daha medeni bir şekilde gitmem gereken yere ulaşmanın hesabını yapıyorum. tabii bu süreçte yine karşıma çıkan bu insanlıktan nasibini almamış tiplerin gözlerinin içine bakıyorum sadece, bir anda sakinleşiyor birkaç saniye önce gözü dönen manyak. etkili bence. ha ayrıca senin şu yazdığın duyuruna verilen cevaplara da bakacak olursak, bir bok değişmeyeceği aşikar.

hacı tekniği veriyorum şimdi sana bak. metrobüs benim gibi davarlar yüzünden 1 adımlık mesafe bırakıyor yaklaşırken. metrobüs durmadan önce bir adım atıyorsun ileri doğru(o bir adım inanılomaz bir avantaj sağlıyor sana) ondan sonra duruma göre sağa veya sola yakınsan yapacağın haraket şu misal sağ tarafa gidiyosun, sağ taraftaki direği tutuyosun hop sağ taraftaki trafik kitleniyo. sen de direği hiç bırakmadan döne döne yerine oturuyosun kalabalığın etrafından dolanarak. olmadı rugbyciyim ben sana 3-5 tackle haraketi öğretirim duruma göre.

sirf bunun araba alma, suruculer daha da stresli ve hayvan. gidecegin yere erken gitmeye calis. baktin cok rahatsizsin, vasita degistirirsin.

ayrica kendini ezdirme ama kavgaya da mahal verme derim. boyle tipler cirkef olur, olayi daha da sundurur. uzulen yine sen olursun. yerinde tepkini ver, gec.

sabah normal bir kahvaltının yanında bir kase eti cici bebe yiyecek.

öğlen 3 adet sosisli.

ara öğün her türlü zararlı atıştırmalıklar

akşam : protein karbonhidrat ağırlıklı beslencek.

yatmadan önce eti cici bebe yanında fast food yiyecek.

20 kilo garanti 1 ay içinde.

akşamları (7'den sonra) ekmek arası olarak yiyecek tüketmeli. ne yerse yesin ekmek arası yesin.

10-15 kilo almak isteyen bir insan zayıftır. zayıflık bünyesel bir olay. diyetisyene gidip anlat derdini. kafana göre kilo alman hem zor hem tehlikeli.

deli gibi yesen de bünye bir yere kadar kabul edecek sonra afallayacak.

bir de size çok özeniyorum amk ya. nolurdu göbekli olmayaydım?

Spor şart.

kendi beslenme düzenimi yazıyorum.ayda 5 kilo garantili.

SABAH: kahvaltı yapılmayacak, uyandıktan bir kaç saat sonra bisküvi, tatlı ne varsa yenilecek.eğer varsa yarım kutu cicibebe bi bardak ılık sütle karıştırılıp yenilecek.

ARA ÖĞÜN: mutlaka karbonhidrat alımı yapılmalı.ben genelde açma, simit gibi şeyler tercih ediyorum.ama yağlı bir börek de oldukça yerinde seçim olur.Hamurişinin ardından kahve+çikolata

ÖĞLE: sebze+yoğurt gibi sağlıklı şeyler ekmekle birlikte tüketilecek.

ARA ÖĞÜN: 3-5 bisküvi-kurabiye, 1 muz, varsa akşamdan kalmış makarna

AKŞAM: ne yenildiğinin çok önemi yok ama yemekten önce çorba içilmesin.çorba ve salata tok tutuyo, aynı zaman da yoğurt da.bu üçü yenmesin, ekmeğe devam..

ARA ÖĞÜN: tatlı, yaz aylarında oldugumuz için çikolata kaplı bi dondurma tercih edilebilir.

YATMADAN ÖNCE: eğer dışarıdan yemek soyleme imkanı varsa pizza, ıslak vs..evde yapılacaksa yarım ekmeğe tost veya patates kızartması

Cıps yesın full..

o beden, o er kişiye 35 yaşından sonra da lâzım olacak. şimdiden içine sıçmasa, çoğzel olur.

aynı sorunu bende yaşıyorum. yazanların hiçbiri işe yaramayacak. spora başlasın. ancak öyle kilo alabilir.

Yağlanarak kilo almanın kimseye faydası yok. Spor yapsın, protein ve sağlıklı yağ alımını arttırsın.

normal, 36 saat sürer. göz yaşı iyi fikir. lens takma. dinlendir.

Uyu bıraz..

Yarar. Deginmek istedigi noktayi cok guzel dille anlatmis kitaplar insana hakkaten cesaret verebiliyor. Bence okuyun.

Uzunca süre maske takarsan altındaki kişiliği de unutursun. Rol yap. Tabi mizaç meselesi. Karizmatik rolü yapamıyorsan, dindar ya da psikopat rolü de olur.

Karizmatik rolünü, filmlerden falan hareket mimik ve söz çalacaksın. tabi karizmatik olmak kalıpla mümkün. cüssenden aldığın güçle insanlara kabadayılık veya abilik taslayacaksın.

dindar rolü, ensende boza pişirip annenden emdiğin sütü burnundan getirseler, biz dindarız, hakkımızda hayırlısı buymuş modunda karşılayacaksın.

psikopat rolünde, ulan dua etsinler şu anda devam eden 2 mahkemem var, yoksa sikerdim belalarını, 4 yıl yatarım var şartı salıverdim lan ben!

yaramaz, hamurunuzda yoksa, lider olamazsiniz, eger hamurunuzda varsa, er gec zaten lider olacaksiniz bir sure sonra secimleriniz sizi liderlige tasiyacaktir. ama kitap alip okuyup kendinizden nefret edebilirisniz. cunku herkes lider olmak zorunda degil.
ama insanlara hayir demeyi ogrenmek istiyorsaniz, gunde en az 3 kisiye hayir demekle ise baslayin, kendi sesinizi bulana kadar devam edin. lider olmaya kasmayan ama kendi haaytini diledigi gibi yoneten biri olmakla gurur duyun sonra

vfgerty'nin söylediği konu ile bağlantılı bir konuşma:

www.ted.com

Peki, teşekkür ederim arkadaşlar

biraz inanıyorum sanırım, mucize yaratmazlar tabi ki, ama aksi kanıtlanana kadar ben açık fikirli olmaktan yanayım.
belki bilimin henüz keşfedemediği dalga boyutlarına bir şeyler oluyodur..

Ben ınanıyorum 3 ay boyunca opal taktım sıfır stres sıfır dert.. Sonra kolyem bıleklık koptu kayboldu yıne dertler gerı geldı. Ne zamandır da yenısını almk ıstıyodum ıyı hatırlattı bu duyuru..

ben kullanmayan arkadaşımı görmedim desem yeri.

ben boyle bır moda tesbıt etmedım tesaduftur bence..

ben bu güne kadar hiç kullanmadım. moda olduğunu sanmıyorum.

ben de farkettim bunu. olabilir hakikaten.

artık kapak fotoğrafını boş bırakabilme seçeneği var, o yüzden. eskiden yoktu bu olay, bir kere koydun mu kaldıramıyordun.

Kapak fotoğrafı ne ki. Ben hiç kullanmadım :)

benim de bos duruyordu bayadir, ozel bi sebebi yok

Ic organlari patlamis bir suru insan olur. Olum bilmiyorum.

Ağaçlara ne oluyorsa insanlara da o olur bence. Islanırlar yani.

Belli bir yükseklikten bıraktığı için su hızlıca limit hıza ulaşıp damlalara ayrılır bence. Yani aşırı şiddetli bir yağmur gibi olur.

Helıkopter gerektıren yangınlar genelde orman yanını falan oldugundan cevrede ınsan olmuyor yanı. Zaten yangının yanında plajda guneslenen ınsan ne arasın?
Boyle bı kurtarma calısmasında herhalde ınsanlar da dusunuluyodur. Sanmıyorum kı cıddı zarar versın..

hiç bir şey olmaz. toma suyu bile daha tazyikli daha sert gelir insana. ama birşey olmuyor, görüyorsunuz.

aksi takdirde çok yüksekten boşalan yağmur damlaları herhalde kurşun etkisi yaparlardı.

belki insan kendisi yukarıdan suya düştüğünde beton etkisi yarattığı için bu tür bir ihtimal üzerinde duruyordur.

Orman yangınlarına müdahale sırasında çoğu zaman geliyor zaten. Helikopter suyu kütle halde bırakacak kadar alçaktan uçmuyor. Üstelik ben bundan dolayı ölen ya da yaralanan henüz görmedim.

Ben arabanin uzerine dusmusunu gordum. Arabanin camlari patlamis tum tavani cokmustu. Koltuklarin seklini almisti. Ustu cukurdu arabanin.

Yağmur beynimizi delmiyorsa helikopterden bırakılan su hiçbir şey yapmaz. Islatır en fazla.

ciddi bir şey olmaz, dağılıyor çünkü havada baya. çok yakından gördüm su bırakırken.

Eskiden severdim şimdi çok tatlı geliyor.

ben varım.

Vaaaaarrrr! Been.

Ulker cikolatali gofret ne ya, alacaklarsa Ferrero Rocher alsinlar.

O olmuyosa, ece cikolata da olur. ^^

75 kr olduktan sonra sevmez oldumm!

Neyı onerırsınız muadıl olarak?

sarelle'nin gofretleri var güzel.
ya da nestle.
olmadı tadelle.

yok. cocukluguma dondum keske bi tane olsa da yesem simdi.. olay tatta degil nostaljide.

Arkadaslar bence tadı kotu degıl ya. Nostaljısı de var, paketı falan yıllardır aynı. Nestlenınkı falan da aynı degıl o tat yok. Reklamları da yenı degıl kı, aranızda ulker cıkolatalı gofret sevmeyen var mı'nın ılk reklamı 7-8 sene once fln cıkmıstı dıye hatırlıyorumm..

tabiki seviyoz gardaş sevilmez mi. bi döneme damgasını vurmuş.
ferrero roşe demişler bide elleh elleh yea. bari şu çugulata üstünden elitizm yapmayın lan.

sevmiyorum

Bunu sevmeyen şekersiz çayı da sevmez. Yatacak yeriniz yok.

ben

düz gofret sevmiyorum.

severim de para vermem. bence 75 kuruş fazla çünkü.

biri ısmarlarsa yerim. yoksa bim'den 25 kuruşa centro alır keyfime bakarım.

Hıc de osurmuyor sevgılım, nıye osursun cart curt?

ya dünyaya zararın dokunmasın açma suyu..
yardır la.. seviyorsa toplu paket aldı..

çok abartıyorsunuz. bazı insanlardan çekinilir de sevgili bu. hem sifon musluk vb duyunca anlayıp daha çok komiğine gidebilir.

yapacaksanız da akıllı telefonlar için flush mı ne bi uygulama vardı onu kullanın suyu gereksiz yere harcamayın.
ha bir de i harfi çok güzel, kullansanıza :)

Ahahah :) olur oyle. Soyle dusun, sevgilin ciksa tuvaletten sonra sen girsen, icerde hafif bi koku duysan igrenir misin? Nolucak, ona olan gorusun mu degisecek? Insanin dogal bi ihtiyaci sonucta bu. Cis sesini de duysun kimse sen tuvalete girdiginde seni dinlemiyo merak etme :)

oha çok abartmışsın bence. bunu erkek arkadaşına anlatsana? bence her şey konuşulmalı. boşaltım sistemi gizli ya da ayıp bişey değil. hatta bence yapabiliyoken yap. ben tuvalet olayını yekten sevmediğim ve sistit olup durduğum için beni elimden tutup tuvaletin kapısına götüren bi erkek arkadaşım vardı hasta olucan diye. relax ol

konuşun bu konuyu belki o da sıkılıyordur senin gibi.
kokusundan çekiniyorsan da 1-2 kibrit çakın tuvaletten çıkmadan diyorlardı. çakmak da olur.

oha lan neler neler okudum. rahatlık konusunu fazla abartmış insanlar. patır patır sıç ona şarkı türkü gibi gelir ne demek?

ayrıca hiçbir kız arkadaşımın yanında hiçbir yönden gaz çıkarmadım. zaten çıkarılmasını da rahatsız edici buluyorum. evet, bağırsak ve gaz üzerine yapılan komediden de bir gram haz etmiyorum.

işemek konusunda sorun yok. işe. zaten kapı kapalıyken o ses de çıkmaz. diğeri konusunda ise çözüm bulunursa iyi olur. gerçi ben evim dışında zaten, hiç büyük tuvaletim gelmiyor bile. tabii ya geceyarısı büyük tuvalete gitmek biraz abartı da olsa çözüm olabilir. aslında tuvaletleri ses geçirmez yapacaksın kimsenin derdi olmayacak :D

10 aylık ilişkide iki taraf neredeyse birlikte gider tuvalete ne diyorsunuz yahu. Bu kadar çekindiğinize göre karşı tarafa olan hislerinizi tekrar gözden geçirin "oldukça samimi" değilsiniz belli ki . Kısaca ilişkinizde bir sorun var. Bu ufak bir örnek verdiğiniz ama bu durum doğal değil.

valla seni anlayabliyorum. çünkü kız arkadaşım(şu an ayrıyız ama ben seviyorum hala. ayrıllalı da yeni oldu) 1,5 yıllıkken bile büyük tuvaletini yapamazdı benim evide :) hatta bunu konuşmuştuk bi kere birbirimizle. bir yere doğru yürüyorduk. yarım saat boyunca yürümüştük ve bunun muhabbetini yapmıştık :D önce bi başkasının evinde büyük tuvaleti yapmanın zorluklarından ve rahatlıklarından konu açılmıştı. sonra laf laafı açtı ve kendi durumlarımızı konuşmuştuk gülerek. o an söylemişti ben hala sende yapamam diye "ay yok hala yapamam ben" demişti. ben ise o bendeyken bir kere büyük tuvaletimi yapmıştım. o da çok mecburi kalmıştım artık :)

yani lafın kısası bi yere kadar normal bu durum. kız arkadaşıma bakınca seni anlayabiliyorum. ama bizim aramızdaki o konuşma geçtikten sonra ikimzide daha bi rahat olmuştuk. sen de çok kasma. ne bileyim bi ara şakayla karışık "senin tuvaletine hiç sıçmadım ben biliyo musun" falan de.

@rexex ne alaka ılıskıyı gozden gecırmekle yahu? Her ınsan bu konuda bu kadar rahat olmak zorunda degıl. 10 aydır sevgılıyız dıye bırımız sıcarken oburu koltuk altına agda mı yapsın nedır anlamadım?

@saturn tesekkurler, boyle dıle getırmek ıse yarayabılır benım ıcın de :))
ve dıger tum arkadaslara da tesekkurler cevab veren..

çok acayip bir çiftsiniz hiç mi birbirinize oral müdaleler yapmadınız ki hala aranızda çis sesi bok sesi osuruğun lafını yapıyorsunuz.

çözüm; durmadan sifonu cekip su sesiyle bastırmak, eğer hala içinden sçmak gelmiyorsa kendi çıkardığın sesten rahatsız olamamk için kulaklıkla müzik dinlemek.

cevap yazarken bu kadar sıç bok kullandığımı hatırlamıyorum.

yanına kibrit al sıçacağın osurcağın zaman işin bittikten sonra bi kibrit yak koku felan kalmaz. Metanı yaktığı için koku olmuyor, almanların yaptığı en mantıklı iş herhalde.

sıkıntı yapma 2 sene sonunda salonun ortasına sıçacak kıvama geliyosun.

Koku bırakma yeter. Çişi kesik kesik yapmak egzersiz aynı zamanda. Tutma içinde hiçbir şeyi, zararlı. En son altına yaparsın, gülerken kaçırırsın falan sonra daha fena olur.

yahu siz ilişkiye başlarken ben sıçmıyorum, işemiyorum falan mı dediniz? ya da sesi duyunca, karıya bak la amma işedi diyecek bir adamla mı birliktesiniz? yoksa içselleştirdiğiniz değer yargılarını beyfendiye mi yansıtıyorsunuz? niye cart curt osursun sevgilim dediğinize göre kendi fikirlerinizi ona yansıtıyorsunuz. bence yıldönümünüzü beraber osurarak kutlayın. ilişki nefes alsın.

pembedir zaten sizinki, dert etmeyin.

Neredeyse 20 yil sonra marsa koloni kuracagiz millet olarak kac kitaya nam salmis yukmetmis adamiz ugrastigimiz seylere bak.

Bir kere birisi tuvalete girdikten sonra 5 dakika-10 dakika beklenilir karsi tarafi gucendirmemek icin erkan adap denen bir sey var.
Sese falan gelince bir bu ikincisi ise issizlik sorunu o derece.

Umumi tuvaletlerde cok olur, hatta musluk acilir tam osururken oksurulur falan komik olan bu degil aslinda komik olan su, bazen senkron kaymasi yasaniyor adam.gaz cikisiyla oksuru tutturamiyor once ohoum.sonra bir ugultu bir kararti.boyyylee.

Neden utaniyorsunuz hocam korkmayin yandaki de orada kahvalti yapmiyor tuvalet orasi tuvalet. Ha arkadasinin evinde siz mutfaga pisliyorsaniz orasini bilmem:)

Burada ben hayatim boyunca hicbir kiz arkadasimin yaninda da osurmadim.

Azcik da dalga gecmeyi.ogrenin uzerinizden o gerginlik atilir.boylelikle.

Ben mesela arkadaslarla oturuken cisim geldi mi? Hocalar bana musade ben bir baligin suyunu degistirip geleyim derim bazilari.ne baligi falan der, yazan kiz varsa, ayy ne tatli ya senin baligin.mi var ccokk seker.der.

Sonradan anlayanlar olur ve yarilirlar.

Sen de tuvalete girdin mi ilk postayi birak ikinci pirtigi da birakip.ciktiginda bebegim tuvaletimiz cevrimdisi acisi yuklenme dolasiyla.gececi bir sure gizmet verememktedir.de. Durumu anlar.

Zamanla da samimiyet bunu astiriyor simdi dusundum de.erkek arkadaslarla otururken eskiden bu sese kulak.verin diyip.bayagi bayagi sessizlik saglatip.yelleniyorduk ya da parmagimizi uzatip.sunu ceksene derdik cekince.koyverirdik.

daha sevgili olamamışsınız o yakınlık yok o zaman O.o

ev eğer küçük ise gayet normal bi durum. 1+1, 2+1 evlerde boyle sikintilar yasaniyor, bende yasiyorum. tuvalet ile salon dip dibe osursan, cok net duyuluyor.

en iyi cozum, muslugu acmak yada sifona basarak sesi bastirmak ;)

Aynısı bende de vardı ama haklı gerekçelerle, klozet duvarının arkası oturma odası idi. Daha pantolon indirsen duyuluyordu. Kim girse girsin, müzik, ses ne kadar açık olursa olsun bir noktada löp diye bir su sıçrama sesi duyuluyordu. Dışarı çıkıp sokakta bir köşeye salsam o kadar gerilmezdim herhalde. Olsun, osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur diyelim.

Tuvalet orası, kimse gül kokmasını beklemiyor.

Japonlar da çok utanıyorlar tuvaletteyken, ezilip büzülüyorlar. Onlar için bir tuş yapmışlar bazı tuvaletlerde. Sen yaparken, ona basıyorsun. Sifon sesi çıkarıyor bir süreliğine. Sonra yetmezse tekrar basıyorsun. Sen de cepten oyun flaan aç, Super Mario, Angry Birds sesleri eşliğinde yap.

Şimdi işerken rahatım da daha sıçtığım gerçeğiyle şu yaşta hala kendim yüzleşmiş değilim. Yani biliyorum tabii de, biri bana söylese "Valla mı, bu sırrımı nereden biliyor" diye de şaşırırım. Samimiyetten değil, kakamla barışık bir insan değilim. Yine de biyoloji üstün geliyor, başkasının evi dinlemiyorum. Ama sevgili evi apayrı, o durumda ben de kakaya büyük anlam yüklüyorum. "Bu kaka ile, artık pembe dünyadan, güzel ilişkimizden sonsuza kadar ayrılacağımıza; ayaklarımızın yere basacağına, seni iyinle, kötünle ve bokunla seveceğime sonsuza kadar söz veriyorum" diye konuşma yapasım bile geliyor.

Arkadaşlar siz o sifonu çekerek gaz çıkardığınızda tuvaletin içindeki gürültüden dolayı ses kamufle oldu sanıyorsunuz da :D dışarıdan o iki ses gayet ayrı ayrı farkedilebiliyor :D belirteyim dedim :D:D:D

yemektehamsivar, öyle bir zamanda sevgilinden açık açık "şu müziğin/televizyonun sesini açsana biraz, tuvalete giricem de? ^^" de. Böylelikle hem tatlı hem espirili bir dille konuyu biraz açmış olursunuz. Sonrası daha kolay olabilir.

çok tatlısın yemektehamsivar :)

çok seven insan sevgilisine karşı mükemmel olmak/görünmek ister bence. sende de böyle diye düşündüm. umarım öyledir :P

müzik/tv sesini açabilirsin biraz.

Bu ilişkide bi eşik. Biz de konuşmuştuk zamanında bunu. Ben de çiş neyse de ötekinde feci geriliyodum yapamıyodum bi türlü. Sevgilim yanımda osuruyodu ben de kızıyodum hatta. O da diyodu 'kızım bak senden çekinmiyorum işte ne kadar rahatım yanında' O osurunca ben yan odaya kaçıyodum. Deli gibi gülüyoduk.

Bi gün sabah uyandım baktım tuvalet tıkalı. Çağırdım ilk şüpheliyi tabi. ''Ne yaptın lan tuvalete?'' dedim. Artık nasıl becerdiyse gideri tıkamış! Hiç iğrenmediğim gibi utanıp sıkılan hallerini daha da sevmiştim. Açıkça konuşun, şakaya vurun, sonsuza kadar böyle idare edemeyeceksin zaten. Büyütme gözünde bak neler var :)

ben de komşular duyarsa diye korkuyorum.