Reis marka bakliyatlar nispeten kaliteli ve pahalı oluyor mısırı da var

Ben de aldim patladi. Bir seyi yanlis yapmissinizdir

Yok söyle diyim @floydian mesela daha önce aldiğimda patladı aynısı Bimden aldigim mısırda da oldu. Bi paket güzel çıkıyorsa diğeri patlamayan çıkıyor.

yağda sürekli çevirmek lazım ilk patlama olana kadar kaşıkla. böyle açık sarı gibi olacak her tarafı. ilk mısır patlayınca kapağı kapatıp sallamaya devam. ateşle de sürekli oynamak lazım aşırı kızınca tava, yanabiliyor.

ama partide de sıkıntı olabilir

Migros kullanıyorum çok memnunuz. Yayla üretiyor zaten migros'u da. Tuğba kuruyemiş de deneyebilirsiniz.

Carrefour’da sade marka organik Mısır var. Resmen sinemada gibi tadı. Ben bu kadar fark edeceğini hiç düşünmemiştim. Tavsiye ederim. Genelde tencerede patlamayan da çıkmıyor.

Diş hekimim asla ama asla mısır patlağı yemeyin dedi. Bazıları patlamış ama ortada patlamamış kısmı kalıyor ve ısırınca dişi kırabiliyor, dolguyu düşürebiliyor. Amman dikkat, yemeyin şunu.

Sade marka+1 bir de tat marka mısır var o da gayet başarılı

@adriana lima poposu yaglayicisi ben de biliyorum yedikten sonra çoğunluk diş ipi ile temizlik yapıyorum. Ha geç saatte yiyip uyuduğum da oldu ama nadir . Dişine bakmayan yemesin. Ben bakıyorum. Mısırdan vazgeçmem...

forumlarda hollandaya mail attım yenisini yolladılar geyiği dönüyor ama. bir dene istersen.

Aldığınız yerle irtibata geçin, yurtdışı ofisleriyle de haberleşin.

MX Master2S cihazımı yenisiyle değiştirmişlerdi.

Logitech Türkiye ile hiç uğraşma,direk "kullanıcı hatası"derler.Hollanda ile yazışırsan ve faturan varsa yenisini alma ihtimalin var.

logitechle servis konusunda uzun zamandır işim olmadı ama ben de anywhere mx hastasıyım.

eski zamanlarda "penta" servis sağlıyordu, hatta çok da yardımcı oluyorlardı. hatırladığım kadarıyla da istanbulda tek yetkili servis onlar.

forumlarda ben de yurtdışı servislerinden faydalananları okumuştum ancak bu son çare olabilir.

hollanda olayi dogruydu, yil 2012 falan mouse bozulunca, belirttim ve istedim bildigin yurtdisi UPS ile eve yolladilar, isin tuhafi hala calisiyor mouse.

Penta'ya ulaşmaya çalışayım Pazartesi, teşekkürler. Garantisi bittiği için aldığım yer garantisi bitmiş biz ilgilenmeyiz dedi maalesef. Bu yurtdışı ofislerden birine ulaşıp yenisini isteme olayı garantisi devam eden ürünler için geçerlidir diye tahmin ediyorum ama onu da denerim artık.

www.google.com

eğitici müzikli tabletler var. fisher price yine.

bebegim yakinda 1 yasina girecek ben oyuncaktan ziyade her firsatta kitap aliyorum kendisine. simdi ve ilerisi icin. simdilerde cirt cirtli kitaplar cok seviliyor mesela 4lu satilanlari var. su set gibi mesela:

ty.gl

benzer sekilde magnetli kitaplar da ilgi cekici oluyor:

ty.gl

ama eger ille de oyuncak almak istiyorsaniz soylendigi gibi legolar omurluk oluyor yalniz henuz hala oral donemde oldugu icin kucuk parcalilar sakincali olabilir, lego duplo serisine bakabilirsiniz.

Aktivite masası olabilir.

yıllık 4 bin km için dizel araba almak yılda bir defa tenis oynamak için en kaliteli tenis ekipmanlarını almak gibi bir şey bence. yani gereksiz. buna dizelin lt fiyatının benzini geçmesi ve yeni benzinli arabaların az yakması eklenince direkt benzinli derim ben olsam.

Dizel araç almanın bir esprisi kalmadı. Dizel fiyatı benzin fiyatını geçti. Dizel motor daha az yakıyor tabii ama dizel bir araç almak için verilen ekstra parayı kimse hesaba katmıyor. Eskiden dizel, benzinden çok daha ucuzken, yılda 20-25 bin km yapılsa bile 10 yılda fiyat farkına ulaşılıyordu. Senin belirttiğin verilere göre dizel araç almak için verilecek fark 40 yılda falan çıkar muhtemelen. Aynı aracın benzinlisi daha ucuz olacağı için benzinli tercih edilmeli.

Yılda 4000 km oldukça az zaten benzinli uygun olur. Az yakan bir model bulursanız iyi olur. isim veremem ama o da 1.4 motor olmalı en fazla.

Babanın aklında hala eski dizel fiyatları var ki ona son litre fiyatlarını göster ikna olması için istersen.

hocam bütçe zorlamıyorsa hibrit aracı tek geçerim. ş içi 3.5lt, ş dışı 4.1 lt gibi yakıyorlar 100 km’de. toyota, hyundai, seat, suzuki ilk aklıma gelenler.

benzinli araç öcü değil. sanılan gibi aşırı bir tüketim yok. 10bin km altı kesinlikle benzinli. hem de düşük bakım masrafı ve daha konforlu bir araç kullanma deneyimi.

Hep otomatiğe alışmış birisi yarı otomatikte ne gibi zorlukla karşılaşır yani…

Kullanım olarak yarı otomatik ile otomatik arasında fark yok. Mekanik olarak şöyle bir fark var. Yarı otomatikte debriyaj sistemi ve manuel vitesteki gibi dişliler var ve debriyaj otomatik. Yani araç senin yerine debriyaja basıyor ve vites geçişini yapıyor. Eski tip tek kavramalı sanzimanlarda bu vites geçişini fark ediyordun. Şimdi çift kavramalı sanzimanlarda geçiş fark edilmeyecek kadar hızlı ve akıcı oluyor.

Tam otomatik sanzimanlarda ise karşılıklı konik iki kasnak var ve vites aralıkları bu kasnakların hareketine bağlı. Teorik olarak vites aralığı ve kademeli bir geçiş yok aslında. Sürekli değişkenli vites sistemi (CVT) olarak geciyor bu tip sanzimanlar. Ama yeni tip tam otomatik sanzimanlarda sanki vites aralığı varmış gibi bir sistem var. Ama debriyaj sistemi ve dişliler arası geçiş yok bu sanziman tipinde. İki kasnak arası hareket ile vites büyüyor ya da küçülüyor.

10 yıldır hep otomatik kullanıyorum dediğin sanziman muhtemelen yarı otomatiktir. Örneğin DSG yarı otomatik bir sanziman tipi.

Piyasada gordugun otomatik diye gecinen arabalarin %90'i falan yari otomatiktir.

Firma icin uretimi daha ucuz, daha cok ariza cikarir servis daha cok kazanir. araba firmalari bunlari otomatik diye ittirir.
Wv,seat,skoda,opel bunlarin alayi boyledir. Alman firmalari sever.

Otomatik vitesin ayri bir mekanigi vardir, yari otomatiklerde ise vites bildigin duz vitestir.
Bir tane mekanizma senin icin debriyaja kendi basar, sonra o vites cubugunu kendi itip cekerek degistirir.
Genelde kararsiz kaldigi icin vitesi cabuk bozar.

Gercek otomatikler daha stabil sistemler kullanir. Debriyaj falan yoktur bunlarda.

@alperz

O dediğin olay tam tersi için söyleniyor. Ama o da doğru değil. Araç D'de iken ışıkta durduğunda frene tam basarsan baskı tamamen ayrılır. Araç bunu kendi yapıyor zaten. N'ye almanın hiçbir esprisi yok. Hatta sürekli N/D arasında geçiş yaparsan şanzımanı daha çabuk eline alırsın. www.youtube.com

@divit

Opel Alman değil bu arada. Yıllar önce PSA'ya satıldı. Fransız markası şu an. Şanzıman olarak da Peugeot ve Citroen gibi CVT ya da AT kullanıyor.

Tam otomatik şanzımanlar eski teknoloji, @himmet dayı'nın anlattığı gibi CVT bir de yazmayı unuttuğu tork konvertör sistemler vardı.

CVT görece daha azdı piyasa da, genelde japon arabalarında olurdu yanlış hatırlamıyorsam.

Tam otomatik olarak bildiğimiz otomatik arabalar genelde tork konvertörlüdür, yapı olarak yüksek güce ihtiyaç duyarlar, yakıtı manuele göre daha fazla harcalar.

Son 20 yıldır üretilen hemen her otomatik araç aslında hep yarı otomatik, çalışma mantığını anlatmış arkadaşlar.

Tam otomatiğe göre avantajları çok, yakıt tüketimi manuelden bile az bir çok araçta, güçlü motor istemediği için her motor hacminde kullanılabiliyor.

Artık tam otomatik araç istesek de bulamayız, çünkü teknoloji buna göre evrildi. Son 15-20 yılda üretilen bütün lüks ve pahalı araçlarda vitesler hep tam otomatiktir.

Ben üreticilerin "daha ucuz" olduğu için tercih ettiği savına pek anlam veremiyorum.

Neden dersek, son 20 yıl içinde bütün büyük markalar yarı otomatik şanzımanlı araç üretirken, Hyundai - Kia gibi bazı markaların bazı ucuz modellerinde 4 vites tam otomatik şanzıman kullanması tuhaf değil mi?

yukarıda arkadaşlar teknik bilgileriyle, örnekleriyle tam otomatik nedir, yarı otomatik nedir açıklamışlar. işin doğrusu yukarıda yazılanlar.

ben de şimdi amele stili yanlış bilinenini söyleyeyim. piyasada ve ortalama üstü olmayan otomobil kullanıcıları arasında, fites kolunu sola çekip manuele alıyorsun ya hani istediğin zaman manuel kullanma imkanı da sunuyor, yarı otomatik diye ona diyorlar. yani "yarısı otomatik, öteki yarısı da manuel" hesabı. çok duydum öyle zanneden, o yüzden yazmak istedim.

neyi kast ettiğini bahseden kişiyi birkaç cümle dinleyerek anlayabilirsiniz.

@alperz

tork konvertörlü şanzımanlarda motor ile şanzıman arasında mekanik bir bağlantı yok ki. sıvı (şanzıman yağı) ile bağlı birbirine. araç durduğunda (vites boşta da olsa D'de de olsa) pompa döner ama türbin dönmez. Pompa ve türbin araç dursa da gitse de hiçbir zaman eşit hızda dönmüyor. Dolayısıyla ışıkta durduğunda, rölanti devirde pompa döner, türbin durur ise bu bir sorun değildir. Bu yüzden boşa almanın bir etkisi yok.

www.youtube.com

@himmet dayi biliyorum opelin alman olmadigini ama alman kafasindayken easytronic kabusuyla dunyayi opel tanistirdi. Yokusta kaydirirdi arkaya kabus gibi bir seydi.

Almanliktan kurtulan yari otomatikten de kurtuluyor.

Bir de bence cvt bambaska bir vites. Onu yari otomatik saymak sacma geliyor, tork konvertöru varsa otomatik degilse yari otomatiktir dusuncesi yuzunden hakki yeniyor.

CVT yarı otomatik diye geçmiyor ki?

Herkes yazmış zaten. Bir farkı yok kullanıcı için. Vitesi yana geçirince manuele dönüyor.

farkı, yarı otomatik robot ile debriyaja basarak vites değişimi yapıyor. tam otomatiklerde debriyaj yok.

trafiğin yoğun olduğu bir yerde yaşıyorsanız tork konvertörlü ve cvt şanzımandan şaşmayın.(tam otomatik) arıza ihtimali en düşük olanlar bu ikisi. zf ve aisin bu işte en iyi üreticiler.

yarı otomatik denen dsg edc dct powershift gibi viteslerden uzak durun.

edit: hatta ben artık kullanacağım aracın önce şanzımanına bakıp sonra modeline karar veriyorum.

Tahminlerimi yürüteyim, asla gerçekci dayanak değildir yazdıklarım;

Beylikdüzü Tuzla'dan 3 kat büyük yaklaşık, en başta yüz ölçümü farkı var.

Bir diğer aklıma gelen ise Tuzla eskiden beri bilinen bir yerleşim yeri, sanırım 70-80'lerin sayfiye bölgesi. İnsanların baya yazlıkları filan varmış, eski Yeşilçam filmlerinde denk gelirsiniz bahsine.

Beylikdüzü ise daha bakir, yeni yapılaşmaya hem altı hem üstü daha müsait bir bölgeydi.

Bilemeyeceğimiz ama tahmin edeceğimiz bir ihtimal daha var, o da Beylikdüzü'nde büyük arsa sahiplerinin beledeyilerde ve hükümette hatırı sayılır birileri olma olasılığı.

avrupa yakası olması sebebiyle diye düşünüyorum. bir de beylikdüzü, avcılar ve büyükçekmece arasında nispeten oturmuş ilçelerin arasında kalıyordu. bununda etkisi olabilir.

edit: bir de metrobüs etkisi.

avrupa yakasinda oturacak yer yoktu oraya dogru ittiler sehri.

Anadolu yakasi da simdi maltepeden itmeye basladi hem kuzeye hem doguya dogru itiyor.

Onceden kimse maltepeyi begenmezdi simdi kartal'dan ev tutmak zorunda kaliyorlar. Tuzla'ya akacak kalabaligi kurtkoy diye bir yer yaparak emdiler 10 sene once.

tuzla eskiden beylikdüzü'ne göre daha pahalı bir semtti. beylikdüzü ise bomboş bir araziydi, o yüzden.

avrupa yakasi+1 beylikduzunde otururken kalabalik diger semtlere ulasim 40 dk surebilir toplu tasima ile. yani is merkezlerine daha yakin. tuzladan kalabalik bi ilceye gitmek icin nerde calisip tuzlada kalinir anca sabiha gokcende falan calismak gerekir. onun disinda 40 dkikada kartal'a variriz. beylikduzune yapilan seyin bir kismi kurtkoye yapildi

USDT TRC20 ağı ile 25 centten daha ucuza mal oluyor.

algo 0.1 fee'si, 18 cent civarı yani. işlemi borsa onayladıktan sonra ortalama 4snde chaine yazılır.

xlm-stellar lumens önermişlerdi bir de. onun avantajı nedir?

btt'ye çevirerek yapıyorum şahsen.

(cep telefonu’nu soruyorum bu arada

Faturasızsız 32 TL. yetiyor artıyor

30tl 6gb+1000dk ttkom

30 TL bimcell yüklüyorum her ay, 3 lira telsiz kullanım kesiliyor.

26 liraya da 3 gb + 750 dk + 250 sms paket var.

SMS hiç harcamıyorum belki de, 50 dk konuşmam, internet de bitmiyor ya evde ya işteyim.

50tl 2000dk - 8gb turkcell

65tl Turkcell 8gb.

Şu an kendimi enayi hissettim çok veriyormusum.

34 tl-turktelekom
20 gb-1000dk

kimse kendini enayi hissetmesin diye geldim.

119 TL - 25 gb - turkcell

mobil imza ücreti de dahil sanırım gerçi buna ama o da en fazla 10 lira falandır.

19 yıllık turkcell aboneliğimi; ilk 1 yıl 49 lira, 2. yıl 57 lira olan türk telekom'un 20 gb + 1000 dk + 1000 sms + prime için kapadım. aynı paket için turkcell bunca yıllık müşterisine 159 lira önermişti.

Vodafone - 49 TL
Tarifemi vs bilmiyorum ama şimdiye kadar ne internet ne de başka bir konuda yetersizliğini çekip ekstraya girmedim (yurtdışı kullanım hariç).

190tl oduyorum ortalama olarak.

vodafone'dan memnun olmamamın yanında aşırı fazla ödediğimi fark ettim :(

20 gb internet 3000 dk (vodafonelularla sınırsız) 250 sms için 70 lira veriyorum.


geçen ay taahhütüm bitince değiştirmeyi düşünüyodum da çok yoğun bi dönemime denk geldiği için diğer hatları araştıramadım. Vodafone da günde 25 kez aradığı için iyi lanet olsun 1 yıl daha devam edeyim dedim :(

İnternetin bu kadar olmasının nedeni evde ve işte bağlantı problemleri yaşadığım için neredeyse günde 24 saat mobilden kullanıyodum interneti.

46tl
12gb+1000dk+1000sms türk telekom.

55 civari turkcell.

6gb falan internet 1000dk sanirim.

58 tl vodafone 12 gb 1000 dk (vodafona ve sabit hatta sınırsız) 250 sms

118tl
25gb+1500dk

51 tl

Telekom prime - 25 gb + 1000 dk sms

Ayda 5 ispark + yurtdisi cikis pulu + havabus

Sanirim uste para aliyor gibi biseyim

yeni yeniledim 10 gb 1000 dk 250 sms 45 lira vodefone red.

Binance türkiye de yeri adresi belli olan bir kurum. Dolayısıyla resmi bir emre vs uymakla yükümlü. Uyuyor da. Bu şekilde değerlendirebilirsiniz.

çok zor, düz bir adamsan gelmez. hükümetin bu borsa üzerinden baskı kuracak kadar uğraşmasına değecek bir isim isen belki.

soğuk cüzdana çekerseniz bir şey olmaz. binance sıkıntı.

saçı susam, zeytinyağı, Hindistan cevizi gibi yağlarla beslemek. gece sürüp, sabah yıkamak en iyisi.

ayrıca beslenmek. beta karoten içeren besinleri tüketmek. havuç özelikle çörek otu ile yenildiğinde besleme oranı artar. ve kilo almak istemiyorsanız, yemeklerden sonra havuç yiyin. glisemik endeksi yüksek.

mevsimsel dökülmeler olur.

saç kafasına masaj yapın. saç deriniz kafatasına yapışık olabilir. hareket ettirin. yapışıksa, stres te vardır.

bu biraz acayip gelecek ama ay aslan burcunda iken en az 3 kez kesim yaptırın. gürleştirir.

kozmikbakim.com dan takip edebilirsiniz.

ilk aklıma gelenler bunlar.

saçlarınızı toplamayın bir de. mümkün olduğunca açın. havalandırın. kemik tarakla tarayın.
onlarca yöntem var.

ben de uzatınca dökülmeye başlamıştı normalde saçlarım çok gür. kısaltınca problem kalktı.

Eskiden uzun saçlı biri olarak benim gözlemlediklerim şunlar. Saçları toplamak (man bun dedikleri tarz) daha fazla dökülmeye sebep oluyor. Bir de tararken dikkatli olmak lazım.

1-4 arası bilmiyorum.
5- İş bankası maximiles kullanıyorum. İlk başlarda kart aidatı yoktu. Sonrasında her sene almak istediler bende hep arayıp itiraz ettim. Size dedikleri gibi puandan keselim vs dediler. bende hayır direk kartı kapatın diye ısrar ettim ve her seferinde puanlarımda kesilmeden ücret iadesi aldım. Siz bu kadar ısrarcı oldunuz mu?

aidat yasal bi şey ya. banka iade etmek istemezse etmez. imzaladığız sözleşmede de vardır.

kartı iptal etmeye çalışırsanız muhtemelen aidatı iade ederler.

@Dr_Stat; sanırım adios için böyle bir şey var. Birkaç sene önce kapatın dediğimde tamam kapatalım demişlerdi hemen.. Bunu birkaç arkadaştan daha duydum. Puanı çok olan kişilerin kapatamayacağına güvenerek yapıyorlar diye düşünüyorum.
Kampanya açarlarsa bir uzakdoğu gidiş dönüş bileti alacak kadar puanım var içerde.. Kapatın diyemeyecek durumdayım yani maalesef :(

Aidat yasal. Ancak bankanın aidatsız bir kartı da olmalı ki onda var YK’nin, dolayısı ile yasal. İade de artık şans işi ya bence.

Maximiles. İade falan etmediler, aidatsız karta yönlendirdiler.

@lambada zaten kartımı kapat dediğinde hemen kapatmıyorlar. Önce tamam işlemleriniz başladı diyorlar. Sonrasında sizi 2-3 kere daha arıyorlar bakın emin misiniz? Neden kapatıyorsunuz diye. Bu durumda kart aidatından kapatıyorum dediğinizde iade etme ihtimalleri yüksek. Baktınız etmiyorlar kapatmaktan vazgeçersiniz ama bir denemek gerekli. Banka müşteri kaybetmek istemez sonuçta. Bu arada bunlar hep aylık harcamaları yüksek olanlar için öneriler. Benim maximilesta aylık harcamam ortalama 5-6k arası.

Aidat yasal bir şey. İade etmek zorunda değiller. Arayıp kapatıyorum diye feyk atarsan müşteri geçmişi ve parasal durumuna göre bir ihtimal iade edebilirler, eğer iyi müşteri değilsen büyük ihtimalle blöfünü yiyip kapatırlar kartını.

Seyahat kartı olarak miles & smiles kullanıyorum, aldığım milleri aidatını kurtarıyor (2 senedir aidatı iade ediyorlar zaten iyi müşteriisyim herhalde onların)

Ben bi de şunu anlamıyorum: aidatlı kredi kartı kullanıp, tüm nimetlerinden faydalanıp sonra aidat iadesi istemek biraz oyunbozanlık değil mi

Şubat ayında kredi kartımdan kesilen yaklaşık 200-TRY'lik tutarın iadesi için e-devlet üzerinden tüketici hakem heyetine başvuruda bulundum. Konu 6 ay heyette incelendikten sonra tarafıma 'bankanın haklı bulunduğuna' dair açıklama yapıldı. Hakkınızı tabii ki arayın ancak e-devlet üzerinden kart aidatı için yapacağınız her başvurunun olumlu sonuçlanacağı yanılgısına düşmeyin.

@ultranil07; hangi banka kartıydı acaba, bir de seyahat kartı mıydı benimki gibi?

sözlükte iade alanlar da yazmış, acaba banka ve seyahat/bonuslu kart olup olmamasına göre mi değişiyor bilemedim..

puanlarınızı altungold.com dan gram altına çevirebilirsiniz. sonrasında kapatma blöfünü yapın.

İş Bank Maximiles Select için bankaya yazılı başvuruda bulunmuştum web sitesesinden. İade ettiler.

Ben geçen sene sikayetvar.com vasıtasıyla çözdüm, bilginiz olsun.

Telefoncuya iphone satmistim ve adam icloude sifresi yoksa almam ddmistim zorla hatirladim sifremi oyle sattim ki olay dogubankga geciyor. Onlar yapamiyorsa kimse yapamaz.

faturası varsa apple storeda yardımcı oluyolardı da.

kırılmaz yoksa güvenlik ihlali olur.

şifre yoksa tuğladan farksız at çöpe.

telefonu sıfırlarken icloud şifresine değil, ekran açarken girdiğiniz şifreye takılıyor olmanız lazım.

ayarlar - genel - sıfırla - tüm içerikleri ve ayarları sil

buradan denediğinizde telefonu icloud dahil her şeyleri komple sıfırlar. mağazadan aldığınız hale getirir.

icloud hesabı şirket e-mail adresi mi ?

Şu soruda da konuyla ilgili cevaplar bulabilirsiniz.

www.eksiduyuru.com

Tüp fiyatları durmaksızın artıyor, tüp şu kadar diye insanın kafasında bir bilgi oluşması imkansız, her alışta artıyor. Ama almayı mantıklı bulursanız Turkcell'in ya da İpragaz uygulumasının falan kampanyaları oluyor.

Evet de direkt dogalgazi yakmanin verimiyle kombi bir olur mu?

Tup 180 de en az 2-3 ay gitmez mi?

Tek oda da dogalgaz daha mantikli tup maxinum 1 ay gider ki bence gitmez bile.

alınmaz ya tek oda olsa bile kombi yak.

hangisi daha mantikli olur bilmiyorum

ama soyle bir olay vardi; millet gidip tupu lpg istasyonlarinda dolduruyordu ayda bir. oyle coook ucuza geliyormus vs vs

muhtemelen tehlikeli ya da yasaktir ama hala benzinliklerde goruyorum ara sira

tüp tehlikeli geliyor bana, tek oda doğalgaz mantıklı.

sakın ama sakın alınmaz.

katalitik hitler almanyasındaki gaz odaları gibi bir alettir.

sanırım katalitik kullanılan zamanları anımsayamadınız.

katalitiği yakarsınız, çok güzel ısınırsınız, içerisi ısınır ama yaktığı gazı da oda içine verdiği için insanı aptal gibi yapar, şiddetli baş ağrısı yapar, bildiğiniiz tüplü şofben zehirlenmesinde çıkan aynı gazdır odaya saldığı gaz. uykunuz geldikçe gelir hatta gidip biraz uyuyayım derseniz hayatınızı bile riske atabilirsiniz, çünkü ortama salınan yanmış gaz miktarı her geçen süre artar bu da uykuyu arttırır. öldüğünüzü bile anlayamabilirsiniz.

sık sık havalandırmanız gerekir.

özetle yarım saat katalitik yanan odada sırf bu gaz yüzünden sersemler ve uyuklamaya başlarsınız.

ayrıca hiç ekonomik değildir bir ayda sadece akşamları 4 5 saat yaksanız bir tüp 1 hafta götürür. ayda 4 tüp yapar.

dolu tüpleri dahil bedava verseler kullanmak istemem, öğrencilik zamanlarımda 3 ay kadar kullanmak durumunda kalmıştım. çok rezil bişeydir.

tek oda yakmak veya elektrik sobası alternatifini düşünmenizi öneririm.

hermetik soba da olabilir. camı falan kesip bi şekilde baca çıkartılır.

illa alacaksanız 350 liraya katalitik almanıza gerek yok, şu an fiyatları yüksek bile olsa büyük tüpün tepesine takılan katalitik başlıkları var.

ben evde salonda vakit geçiriyorum, salonla mutfak da birleşik olunca, yok yemek kokusu, yok sigara dumanı derken sürekli havalandırıyorum, evin diğer odalarını yakıyorum ama salonu yakmıyorum.

1 adet 50 wattlıka ayak ısıtıcım var internette gördüğüm en ucuzunu aldım ve çok işe yarıyor.

bir adet de kumtel fanlı ısıtıcım var ikinci kademede 2000 watt birinci kademe sanıyorum 500 watt gibi bir ısı veriyor. çok üşürsem ikinci kademeye açıyorum 15 dakika kadar son derece yeterli oluyor ortamı da güzel ısıtıyor.

tabi lokasyon istanbul yani iklimi çok sert bi yer değil.

"Tup 180 de en az 2-3 ay gitmez mi?"

Tarif ettiginiz gibi cok usuyen biriyseniz kesinlikle hayir.

Vazgectim. Parayla rezil olmak olacakmis. Uc kurus fazla odeyip konbinin kopegi olurum. Sagolun.

katalitik yaktığın odayı havalandırırken muhtemelen ısıttığından daha fazla soğutacaksın veya en azından başa baş gelecek.

panduf diye bir şey var bakabilirsiniz. cırtlı oluyor. biz kullanıyoruz.

Panduf alın patiği çıkarması kolay hemen çıkarıp atıyorlar ama panduf ayakkabı gibi olduğu için çıkaramıyor.

vicco ev patikleri çok rahat ve ortopedik. onlardan kullanabilirsiniz.

markasini unuttum su an ama ev icin uretim yapan, alti kaydirmaz, kislik-yazlik modelleri olan bir yerden aliyoruz biz, cok memnunuz; hatta ankarada iseniz eski kalanlardan uygun fiyata verebilirim

Yoyo jr deri patikleri var. Ben yürümezken giydiriyordum oğluma terletmiyor da hem biz çok memnunduk.

hayır. puana veriliyor.

hayır öyle olsa takımlar anlaşıp ilk beş dakikada karşılıklı 4-5'er gol atıp maça sonra başlar, uefa'yı üç günde batırırdı. turnuvaya katılım, tur atlama, televizyon, sıralama, puan vs. bunlara ödül var.

buzdolabına koyarsanız mayalanma yavaşlar. bu sayede daha yavaş ekşir.

mesela, ben pizza hamuru yapıp dolaba koyuyorum 4 beze. 4 günde tüketiyorum. bir şey olmuyor. ama dışarda bırakmayın ve kapaklı bir şeye koyun hava almasın.

1 günde bir şey olmaz. Ben normalde de iyi mayalansın diye 12 saat dışarıda bırakıyorum. Dolapta da 1 hafta rahat duruyor.

İçine yumurta ya da süt falan koyduysanız bi kokusuna falan bakın ama pişirmeden önce.

legal yoktur. iptv de legal değil zaten.

(bkz: stremio)

ücretsiz olarak dizipal var ama ücret falan ödenmiyor. legal olarak böyle bir şey olması mümkün değil zaten.

ücretsiz mis gibi stremio var. netflix apple tv+, amazonprime, hbomax gelmiş geçmiş tüm dizi ve filmler elinizin altında :)

10 bin tl günlük faiz, 5 bin 30 gün.

geceleri faiz veren günlük hesaplar var. hiç bir şey yapmanıza gerek yok. gün içinde havale eft yapabiliyorsunuz. oran olarak burgan bank güldüren hesap iyi. ama işte şubesi atmsi sıkıntı. teb var onunda oranı az 7.50 gibi bişey. araştırını bulursunuz büyük bankalardan.

ıslak hamburger :)

yok yav ondan başka :P

Havroye-Karadeniz Yemekleri
Nizam Pide- Pide&Kebap (Bir sütlacı var aman tanrım.)
Fıccın- Çerkes ve Anadolu Mutfagı

la fontana- pizza makarna

kelle söğüş?

taksime senelerdir gitmediğimi ve şaka maka hiçbir şey (restoran olarak en azından) hatırlamadığımı farkettim, üzüldüm. valla ama o değil de resmen yarım ekmek döneri tarif etmişsiniz, ben yarım ekmek döner diyorum :)

galatasaray lisesine gelmeden "otantik" var. orada hıngal, gözleme, vb. yemekleri yiyebilirsiniz değişiklik olur. "otantik karışık" tabağı mesela, dün oradaydım.

www.facebook.com

zaten tünele gidene kadar sağlı sollu bakarsanız pek çok yer göreceksiniz.

dönerci sayısı çok artmış gördüğüm kadarıyla. rahat bi 7-8 yer gördüm döner satan.
çiçek pasajının oralarda midyeciler ve kokoreççiler var severseniz.

Tünel de helvetia ev yemekleri var, harikadir tum yemekler.

sıraselvilerde otto var pizzası harika. tuzlu biraz.

melekler var dürüm kebap falan. fp

hayri usta var yine dürümcü. fp

hayri usta - dürüm
dürümce - dürüm

downton abbey

behzat ç tabi ki de

Benimki Fi’yi çok beğendi.

Vatanım sensin, elveda Rumeli, Çemberimde Gül Oya

Peaky blinders

donem dizisi olarak "ben onu cok sevdim" olabilir. reytingleri dusuk bir diziydi, hizli anlatima gecti erken final icin ama guzeldi ben de annem de begendik.

beyaz gelincik :)

dönem dizisi seviyorsa çemberimde gül oya'yı da sever.
hafif drama sevdiğine göre ezel'i de sever.

Bıçak sırtı na bayılacagına garanti verebilirim

Istanbullu Gelin

Ben şunu aldım çok memnun kaldım. Tavsiye ederim.

www.tefal.com.tr

gıda mühendisi birini takip ediyordum bir zamanlar en sağlıklı tencere çelik, yapışmaması gereken ürünler için titanyum kullanabilirsiniz diyip link vermişti. Gerçek mi reklam mı bilmiyorum ama en sağlıklısı çelik diyorlar hep.
Normal tencere yemeği için Hisar/Karaca çelik tencere/seti alın. Kaplaması soyuldu aktı koktu derdi yok annemin çeyizlik Hisar tencereleri taş gibi hala.
Lava’nın dökümleri çok övülüyor tavada ama kullanmadığım için bilmiyorum.

pierre cardin sakın almayın. tekstil markasından tencere mi çıkar. biz de var hepsi çöp oldu 1 yılda. eşim çeyiz diye modelini beğenip almıştı.

en saglıklı çelik. korkmaz ürünlerini tavsiye ederim. ama teflon da lazım oluyor. tefal titanium x2 x3 katlı olanlar en iyisi. ızgara tadı için demir döküm de alabilirsin lava falan.

mirket +1
aldık aşırı aşırı mennunuz.

Valla bence tencere dedigin celik olur. Alirsin olene kadar kullanirsin.

Korkmaz aldım hepsini memnunum şimdilik. Çelik granit hepsini ondan aldım.

cilekli pasta'nin dedigi insta'da erdem öner ben de onun tavsiyesine göre alacagim. bir bak istersen oran vs vermisti.

Titanyum = granit = teflon = seramik hepsi ayni plastik kaplama sadece boya rengini degistiriyorlar.

Boya takintin varsa celik alcan.

İsimleri değiştirip sertleştirilmiş yada katkılarla birleştirilmiş kanserojen satıyorlar, titanyum yada granit yada elmas kaplama bir tencere üretmek mümkün mü sizce? küçük bir hesapla imkansız olduğu ortaya çıkıyor.

şöyle bir alıntı yaparsak kelime oyunu anlaşılır: 'Yaratıcı yapışmaz kaplaması aşırı kalın sert tabanlı titanyum yapısı ve ----titanyum parçacıklarla güçlendirilmiş--- yeni üst tabaka yeni koruyucu kaplaması ekstra dayanıklı ve oldukça dirençlidir'

çelik tencere ve marka olarakta zwilling vb tavsiye ederim.

Buzdolabında saklanacak ise neden olmasın.

3-4 gün sonra bile yenir. kırmızı ete bişey olmaz kolay kolay. buzdolabı tabi +1

+ 1 xrated

Yer probleminiz yoksa veya kurutmalı makine almak için özel bir sebebiniz yoksa kurutma makinesini ayrı alın.

kurutma işin içine girince arıza oranı yükseliyor. bosch tavsiye ederim 4 yıldır sorunsuz. 9kilo 1400 devir benimki.

9 kg 1200 devir profilo. fp olarak en iyisi ve kaliteli

markadan bagimsiz olarak kurutma makinesini ayri alin.

Daha dün internetten arçelik çamaşır makinesi siparişi verdim. Sitesinde 1-2 gün çamaşır makinelerine bakınca %15 indirim kuponu veriyor. 6k lık makineyi 5 civarına aldım. Aklınızda bulunsun

Ben hiç internetten kasko ve sigorta yaptırmadım. Giderik bir sigortacıya, en ucuzundan en pahalısına detay detay anlattır. Hep de en ucuzunu alırım. Kaza da yaptım, kaskoyu deldirmemek için kullanmadım. Sigorta kullandim ama bir problem yaşamadım.

İnternet fiyatları yüksek çıkıyor, rastgele bir bayiden daha uygun a bulabilirsiniz.
firma önemli değil.

zorunlu olanin fiyati degismez. degisen kaskodur.

kasko da klozlar ve limitler vardir. o sebepten fiyatlar farklidir. buna ilave olarak asistan hizmetleri gibi seyler fiyati etkiler. kimisinin yetkili servis anlasmasi yoktur. benim anlastigim yere gideceksin diyebilir. detaylara bakarsaniz farkin sebebi cikar. ama tavsiyem sizi yonlendirecek bir sigortaci ile calismaniz.

bir de bankalarin bazen kasko icin kampanyalari falan oluyor. onu kontrol edebilirsiniz.

Zorunlu olanda en ucuzunu seçebilirsiniz, zaten yükümlülükler devlet garantisi ve kontrolünde.

Kaskoda ise özellikler ve faydaları inceleyin.

Trafik sigortasında en ucuzunu alabilirsiniz. Kaskoda ise poliçe detaylarını inceleyin. Benim tavsiyem ihtiyari mali mesuliyet sigortasını limitsiz veya en yüksek veren poliçeleri tercih etmeniz.

kaskonun sayfasında anlaşmalı olduğu servisler yazar bunlara bakın

zorunlunun en ucuzunu seçin. kaskoda klozları inceleyin. imm değeri 1milyon olsun. yetkili servis klozu, orjinal cam klozu v.s de olursa iyi olur.

çünkü taksi plakası sahipleri o ilçenin zaten ağa babalarıdır belediye başkanın kankasıdır.

Satın alabileceği taksi plakası yok galiba bilmiyorum. Zaten Ekrem başkan da bunun peşinde ama sürekli red yiyor yeni taksi plakası için.

girmek istiyor ama ukome'de kabul ettiremiyor.

Taksi isletmek icin plaka almasi lazim. Kimse satmaz plakasini, almaya kalkarsan da fiyati artar.
Diyelim paraya kiydin 5bin tane aldin yine sayi 17bin olacak.
Yine basamayacaksin plaka.

Istese uber tarzi bir cozumle taksileri deler gecer ama isine gelmiyor cozmek.

tamam belediye istiyor girmeyi de ukome'den geçmiyor. ukome, belediyeye bağlı birim. ukome reddedince bir nevi belediye istememiş oluyor

Yasal olarak taksi hizmetini sadece taksi plakalari ile yapabilirsin. Yeni plaka basilma kararini da varolan plaka sahipleri yatirimlarinin fiyati dusmesin diye engelliyor.

Suruculu arac kiralama tarzi yasal olarak gri alanlar var ama onlar havaalani transferi tarzi seylerde calisabiliyorlar.

Belediye başkanı bir çok konuda kafasına göre karar alamıyor, UKOME'nin yapısının değiştirilmesi nedeniyle de yeni taksi plakası işini geçiremiyor. UBER konusunda da haksız rekabetle ilgili bir mahkeme kararı var yanlış hatırlamıyorsam. Orada mevzuat değişikliği vb. gerekecektir. Keza "Belediye 5 bin araçlık filo kursun, taksi gibi hizmet versin" desen onun da muhtemelen UKOME'den geçmesi lazım yapısı gereği zira UKOME "Ulaşım Koordinasyon Müdürlüğü" demek, buradan geçmeyen ulaşım çözümü zor. Bir şey bulsan bile belediye meclisine takılır... Bana kalırsa iktidar bu konuda yine kendi ayaklarına sıkıyor ve Ekrem İmamoğlu'nun ekmeğine yağ sürüyor; 5000 yeni taksi taksicileri mevcut süreçte olumsuz etkilemez, plakalar belediyeye ait olacağı için de plaka fiyatlarını çok düşürmez. Zaten COVID nedeniyle taksilere oluşan talebin bir anda azalması mümkün değil. Taksiciler ve iktidar basit bir şekilde çözülecek lokal bir problemi kangren haline getirdi, Ekrem İmamoğlu da bunu -haklı olarak- canlı tutup üzerinden prim yapıyor.

hem telefon hem pc de kullanabileceğin bir şey olsun istiyorsan microsoft onenote. daha basit, klasörleme falan olmasın dersen google keep.

evernote

keep işimi görüyor. Her yerden rahatlıkla ulaşabiliyorum.

kısaca dijital obje. sınırlı sayıda üretiliyor veya tek bir adet üretiliyor. parasal değeri var.

monalisa tablosunun dijital olarak orjinal şekilde satılması gibi. tabi bunu sadece o tablonun hak sahipleri oluşturup satabilir.

örnek:

diyelim bir tane emoji var. bu emoji dünyada bir tek sende olcak, bu emojiyi görenler diyecek ki aa bu ne cool bi emoji sahibi kim acaba falan.

unique eser işte.

"Bu emoji sadece sende olacak" ya da "Mona Lisa tablosunun dijitali" deyince bazı şeyler havada kalıyor. Bir kere bildiğim kadarıyla NFTleştirilmiş bir dijital objenin hariçten çoğaltılıp dağıtılmasını engelleyebilecek (Eğer intellectual property kısmına girmiyorsak) teknik bir şey yok. Yani emoji örneğinde o emoji herkes tarafından görülebilir, kullanılabilir, emoji NFTsi size o emojinin yaratıcısı tarafından "Bu emojinin dijital orijinali bu kişiye aittir" gibi bir token veriyor. Mesela tweetler böyle satıldı; sonuçta Jack Dorsey'in ilk Tweet'inin NFTsine sahip olmak Tweet üzerinde bir tasarruf hakkı tanımıyor.

İşin değer kısmı ise hemen her sanat ürününde olduğu gibi alıcıların değer algısına kalmış. Bugün herhangi yeni bir şey yaratmadan, piyasada anonim olarak bulunan bir şeyi gidip NFT haline getirip satışa sunabilirsiniz. Birisi buna 1000 dolar vermek isterse verir, buna engel bir şey yok.

Bu bağlamda NFT kabaca "Bu veri bloğu, şu tarihte, şu kişi(adres) tarafından şu kişiye(adres) tescil edildi" kaydı. Bu kaydın ne anlam ifade ettiği ise taraflara kalıyor.

sanat eserlerinin dışında kendinize ait telif koyabileceğiniz ürünleri dijitalde tek kişiye satma olayı.

nft sahibi insan o eserin telif hakkı sahibi olmuyor. siz olayı çok yanlış anlamışsınız. eser gayet çoğaltılıp satılabilir. unique olmasının tek sebebi ünlülerin falan twitterda bakın bu nft benim bu hesap da benim ordan alabilirsiniz vs demesi. yoksa başkası kopyalayıp da satabilir. nft sizi telif hakkı sahibi yapmaz. ben mona lisanın fotoğrafını çekip nft olarak satabilirim buna bir engel yok.

ekşi başlığında daha ayrıntılı bilgiler var.

bence gelecekte şu şekilde olacak, türkiyede arabalar noterden satış oluyor gödügüm kadarıyla amerikada parayı verip ruhsatın arkasına imza ve register dairesine gitmeniz yeterli ama gelecekte her aracın bir nft'si de olacak, hatta aklınıza ne gelirse onun da nft'si olmasını engelleyen bir kanun yok, sonuçta bu nft'yi satmak demek o arabayı satmak demek olacak.

yani bu uygulamalar reelde bize ne kazandıracak,bunu düşününce bu mantıklı geliyor gibi.

sanal makbuz.

jelly bear zaten kişinin kendisinin telifli eseri dedim. dikkatli okudun mu bilmiyorum.

çok samimi olmadığın arkadaşlara genelde borcam alınır.

ikinci seçenek arzum el tipi blender veya rondo.

kahveyle ilgili ise ikeadan mokapot veya french press alabilirsin evlerine. yine paşabahçeden hediye alabilirsin.

Paşabahçe +1
güzel bir karaf ya da sürahi, nude serisi olabilir.

Nevresim takımı

Nevresim takımı demeye gelmiştim.

Iciyorsa rakı

Paşabahçe demeye geldim. Ancak bana gelen hediyeler hep nevresim takımı, pikeler geldi.

Ben olsam bütçeyi biraz daha artırıp takı niyetine takardım.

duvar asabilecekleri tablolukta bin parça bir puzzle.
duvara baktıkça bu evdeki ilk haftalarımızdı diye hatırlarlar, birleştirirken yaşananlar, içilen kahveler, dinlenen müzikler, edilen sohbetler unutulmaz.

Nevresim takımı almayın ne olur.

Bize her gelen nevresim takımı almış gelmiş ev depoya döndü bir kısmını kız evinde bıraktık o kadar çoklar yani.

Battaniye veya pike alsanız bile olur ama nevresim almayın lütfen ^^

yarım gram altın al

böyle durumlarda, "her eve lazım" ürünlerden uzak durmak lazım. siz almasanız da arkadaşınızın zaten alacağı ürünlerden bahsediyorum. çünkü arkadaşınız başka renk-şekil alacak olabilir. daha kalitelisini alacak olabilir. bu yüzden de hafif "lüks" ürünler almak bana daha mantıklı geliyor. yani normalde almayacağı ürünler. ama lüks derken pahalı olmasından bahsetmiyorum. illa gerekli olmayan ama olursa da iyi olabilecek ürünler. mesela mokapot ya da güzel bir puzzle. burada nevresim ve rondo denmiş, bunlar için arkadaşınızın başka tercihleri vardır. sizin tercihiniz ona uymazsa boş yere hediye almış olursunuz. bir evde de büyük ihtimalle rondo vardır zaten.

@co2s2 +1

hiç karar veremezseniz hediye kartı da verebilirsiniz, "ben bu işleri pek beceremiyorum, gönlünüze göre alın istedim" diye de eklersiniz. zaten paşabahçe'den filan bişeyler alacaksanız da mutlaka değişim kartı ekletin.

çok güzel battaniyeler var.

bambu ev eşyaları oluyor kap kaçak.

içiyorlarsa güzel bir içki de olabilir +1

mokapot da güzelmiş.

bunlar beni mutlu ederdi.

Araba vitesteyken el frenini çekmiyorsan bi sorun olmaz.

@zaman tamircisi yokusta vitesi boşa almadığım için vites 1 deyken kontagi kapatip o sekilde cekiyorum el frenini. en son ayagimi fren pedalindan çekiyorum.

önce boşa atıp el frenini çek, ayağını frenden kaldır arabanın yükü el frenine binsin. daha sonra kontağı kapattıktan sonra vitese al arabayı öyle kalsın. takoz koyulur aslında ama kaldırıma doğru çevirmekte olumlu.

senin yaptığında yük şanzımana da biniyor sanırım.

Öyle yapma bütün yükü şanzımana verirsin o şekilde; boştayken el frenini çek yükü el frenine bindir sonra vitese al. Yapabileceğin en yanlış yöntem senin yaptığın.

birseylerin yanlis oldugu belliydi :) cok tesekkurler

Önce el freni, sonra frene bırakıp vitese takican ki yuk şanzımana degil frene binsin. Yuksrda demisler gerci zaten.

Bunum dışında tekrrleri kaldirma dondurip dayarsan lastiklerde balon olusur lastik omrunden yersin yani. Kaldırrima doğru cevir ama dayama.

Yazıldıkça ek yapılmış bilgilere, bir tane de ben ekleyeyim;

Tekerleri kaldırıma doğru çevir ama dayayıp lastik şeklini bozma +1

Fakat kaldırım ile teker arasında fazla mesafe olmasın, olur da araç frenden ya da vitesden kurtulursa kaldırıma dayanmadan önce mesafe fazla ise hızlanma kaldırımı aşabilir.

Tabi bu milyonda bir ihtimal, ama sıralama yukarıda yazıldığı gibi olmalı

boşa al
el freni çek
ayak frenini bırak
vitese tak
stop et

Lastigi kaldirima cevirme yurtdisinda gordugum bir yontem de benim hic hosuma gitmiyor, cunku kaydirirsan butun yuku asimetrik bir sekilde on takima veriyorsun bir de yol tarafindaki teker acikta kaliyor, birisi orada arabaya dokunsa butun on takim yine ha$at olur.

O yuzden ben de el freni + vitese al taraftariyim. Onun ustune arac hala kayiyorsa takdiri ilahi, yapacak birsey yok.

öyle kolay olsa, geçerli bir mazeretin olması gerekiyor istediğin gibi ya da belli süre geçince donduramıyorsun

var, askerlik

kaydını yaptırdıktan sonra dondurabilirsin.

Haşırt diye frene abanamazsın. Seni de yoldan çıkarıp takla attırabilir. Yapan olduğunu sanmıyorum.
Yapan da bir şeye güvenerek yapmaz, deli cesareti.

ondeki arac olarak fren yaparsaniz hem onu hem sizi spatulayla kazirlar, muhtemelen o da bunu bildiginden kimsenin fren yapmayacagini varsayiyordur herhalde.

ben bu sekil hareketler yapan kisilerin psikolojik olarak cok normal olduklarini dusunmuyorum. adrenalin bagimliligi veya ileri derece gerizekalilik gibi problemleri var muhtemelen.

öle haşırt frenle takla atarsın. adam 230la dibine giriyorsa motoru senden kuvvetlidir bir zahmet kenara çekil.

belli hızdan sonra insan beyni o hızın ne olduğunu algılayamıyor.

@mikahakkinen, 22 yıllık şoför olarak öyle bir durumda "haşırt diye" fren yapmanın sonuçlarını biliyorum elbette :) Ayrıca 230'la dibime girmenin kullandığım aracın motor gücüyle bağlantısını anlayamadım, Alman otobanlarında kullanmıyoruz.

Ha bir de ek olarak (bkz: takip mesafesi)

Böyle insanların hareketlerinde mantık aranmaz. İleri düzey geri zekâlılık.

Volvo'nuz varsa deneyebilirsiniz frene basmayı.

lh3.googleusercontent.com

Hicbir boka güvenip güvenilmeyecegini düşündükleri yok, sadece dayiyorlar ondeki araca. Bu değişkenleri hesaba katacak kafa olsa onu yapmaz zaten adam gerizekali.

Ben frene bir dokun çek yapıyorum bazen uyuzluk olsun diye ama genelde yuksek hızlardayken arkama dayanan adama yolu verip geçiyorum arkamda durdukca bana da tehlike.

Arkanda saatte 230km hizla ilerleyebiliyosa ikiniz de suc isliyosunuz demektir. senin de ondan pek farkin yok yani.

genelde yavaş yavaş frene basıp daha da yavaşlayıp sağ şeride geçiyorum. arkadaşı 100'e indirmeden bırakmıyorum ama özellikle trafik yoğunsa.

hiç tribe girmeden sağ şeride geçiyorum uygun zamanda. selametle gitsin :)

kayınpederim 40 senelik şoför ama takip mesafesi falan bilmiyor. yılla alakalı şoförlük deyimi çok saçma.
motor gücüyle alakası şudur. piyasada araçlarda 220 göstergeli araçlar var ancak o hıza çıkamaz. o hıza belli araçlar çıkar, senin aracın c180 arkadan gelen c63 amgyse bi zahmet kenara çekil. bunu demek istedim. 230la göt göte gitmenin mantıklı bir açıklaması zaten yok.

Tamamen cahil cesareti, gamsızlık, eğitimsizlik.

Çok güçlü ve hızlı bir araban varsa, suç işleyip de çok hızlı gitmek istiyorsan da öndeki aracın tamponuna kadar dayanmaman lazım. Mesafeyi koruyarak selektör mü yaparsın korna mı çalarsın bir şekilde uyar.

Öndeki adamın önünde ani bir şey olsa ve frene dokunsa en az 2 araba perte çıkar, içindeki canları Allah bilir. Yan şeritlerde araç varsa onlar da tehlikeye girer.

Öndeki aracın önüne hayvan çıkabilir, başka bir araçtan düşen bir parça gelebilir, daha önceden yola düşmüş birşey rüzgarla havalanabilir.

Takip mesafesini korumamanın hiç bir savunması olamaz, aynı adamlar erkek ortamında bir silah varsa "sıham mı la ahaha" diye şaka da yapıyordur.

İnsanları canından, çocukları anasından babasından etmeyi umursamayan ruh hastası, eğitimsiz, aile terbiyesi almamış tipler işte. yol ver geçsin gitsin. itle it olmaya gerek yok.

o hızlarda gazdan ayak çekildi mi araç baya hızlı yavaşlıyor
ama büyük mallık yapılan

Twitter'da @esenol kullanılmaması gerektiğini söylüyor. Ben ona inanırım.

Esin Davutoğlu Şenol'u bilmeyenler var sanırım kendisinin Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı olduğunu şuraya bırakayım.

Abdurrahman dilipak'da kullanılmaması gerektiğini söylüyor. karar sizin :)

Semptom var mı?

@pispinti ufak soğuk algınlığı belirtileri var sadece.

Benim aşım yokken 1 yıl önceki varyant ile geçirdim.ilaçtan sonra iyileştim ama ilk 6 ay çarpıntı vs gibi şeyler yaşadım. Kendinizi gözmelemenizi kötüleşirseniz kullanmanızı öneririm.

ben kullanmadım.

yakın zamanda bir arkadaşım oldu. ilacı getirenler zaten aşınız var. eğer çok kötüleşirseniz kullanırsınız demişler.

Bende nefes darlığı vardı ciğerlere inmeye başlamış kullan demişlerdi kullandım nefes darlığım azalmıştı sonra. Ateşim de düşük seyretmişti hep.

ağır geçirirsen kullan. işe yarıyor.

İşe yarıyor +1
Ağır etkileri var -1

Zamanında iki ilaç vardı. Bu ikinci ilaç ağır etkileri olan ilaç idi. Zaten covid faydası olmayan zatürre ilacı gibi bişeydir. Onu vermeyi uzuuuuun süre önce durdurdular.

Fakat şu "çevre" bu durumu "covid ilacı zararlı" diye genelledi.

Şu çevreye bi sormanı rica ediyorum, zararlı dedikleri covid ilacının tam adı neymiş. (kesin bilmiyoruz diyecekler yada "işte veriyorlar ya onlar" deyip geçiştirecekler)

Bu verdikleri ilaç yüzde yüz iyileştiren bir ilaç değil ve fakat covidi hafif geçirmeye faydası olan bir ilaç.

Hafif geçiriyorsunuzdur kullanmazsınız siz bilirsiniz.

Ayrıca o söyleyen çevreyi bulsam bir çift sözüm olacak ama neyse :)

Aynı ilaç mı bilmiyorum ama ailemden herkes kullandı ilacı pozitif olmadığım halde bana da verdiler ve ben de kullandım, bir yan etkisi olmadı sadece ilk dozlar biraz fazla olduğundan bol sıvı tüketmeniz iyi olabilir.

İlacın ağır yan etkileri yok. Kullanırsanız bir zararı olmaz. Kanıtlanmış bir faydası da yok. Kullanmazsanız da bir zararı olmaz. Kullanıp kullanmamanın zarar noktasında fark yaratmadığını düşünürsek kullanmak daha mantıklı.

Ben kullanmadım, nefes sorunum olmadı, sadece yüksek ateş vardı. Oldukça sağlam beslenmeye dikkat ettim.

Covid pozitif biri olarak yazıyorum şu an, 13.günümdeyim.

Aşı çift doz sinovac var. İlacı kullanmayacaktım, sözde. Çok tepkiliydim. Ama can korkusu içime yerleşene kadarmış o :) 3.gün çok kötü oldum ve içmeye başladım. İlaç sayesinde 2 gün içinde toparladım. Öyle ki, ilaç saatlerine yakın ilacın etkisi azaldığı için öksürük nöbetlerim artıyordu. İlacı içince rahatlıyordum.

Google slides, google calendar gibi uygulamaları indirebilirsiniz office365 yerine

bence office 365 de indirebilirsiniz. artık bir pc'ye benzer şekilde de çalışabiliyor ipadler, e-postalarda daha düzgün görüntüleme yapabileceğiniz ve üzerinde çalışabileceğiniz, uyumluluk sorunu yaratmayacak excel ve word dosyaları önem kazanıyor böyle bir platformda. ama zorunluluk değil tabi, sadece konfor.

bu konuyu ben de çok merak ediyorum. normal şartlarda laptop karşısında oturuyorum sürekli ama ipad pro ile iş yapanların da ne yaptığını merak ediyorum.

mail'leri takip ediyorsunuz. kısa-orta uzunlukta cevap verebiliyorsunuz. ok. ama uzun uzun bir şey yazmak için adam gibi klavye istiyorum.

excel dosyalarına bakmak mümkün, hatta basit değişiklikler yapmak da mümkün ama yeni dosya yaratayım, geniş geniş değişiklik yapayım demek pek mümkün değil.

word dosyaları da aynı mail'ler gibi. takip etmek ve kısa yazılar mümkün ama uzun uzun yazmak için yine adam gibi klavye lazım.

kalıyor bazı productivity app'leri. onları da telefon üzerinden kullanmak mümkün.

kısacası uzun uzun yazı yazmayan birisi için ipad mantıklı olabilir, ama o kadar

kesinlikle not alma uygulamaları. microsoft one note kullanın veriminizi oldukça arttıracak. grafik, rapor, serbest el çizim, pdf, office, ses kaydı her şeyi içine ekleyebilirsin. yine to do uygulaması da iyi planlama için.

Bazı çelik kapılarda aşağıya ve yukarıya uzayan parçalar ikinci üçüncü dönüşte çıkıyor ortaya

ben 2 kere kilitliyorum. bir şey duymuştum 1 kez kilitlendiğinde bu kutu kola gibi içecekleri düzleştirip kapının o köşesinden kredi kartı gibi geçirince çat diye açılıyormuş diye. hatta evde anahtarımı unuttuğumu sandığım bir gün arkadaşımla denemeye giriştik ama anahtar çantamdan çıktı sonra. o yüzden 2 kez kilitliyorum, ne kadar doğrudur bilmiyorum ama alışkanlık işte.

Cok kilitlersen hirsiza ekstra is cikariyorsun, 1 kere donmus kapiyi acmasi daha kolay.
Duzgun aleti yoksa ikinci turda bir kere daha cozmesi gerekiyor.

1 kere kilitlendiği zaman kapının materyaline bağlı olarak kapının levye ile kanırtılarak açılması daha kolay olacaktır. 2 kere kilitlediğinizde kanırtarak açma işlemi daha zor olur.

Niye tek seferde 2 kere kilitlenmiş gibi ilerlemiyor o zaman bu kilit dilleri diye sorarsanız da, bunun sebebi anahtarın 360 derece dönmesi kilit mekanizmasının boyutuna göre kilit dilini anca o kadar seviye ilerletebilmesi. Mekanizma haznesinin daha büyük olması gerekir.

Mobildeyim editleyemedim: 3 kere çevirme işi 3 ayrı kilitleme/güvenlik seviyesi değil yani. Kilidin amacı dili tamamen pervaza geçirmek. Bunun için de en basit en küçük mekanizmalı çözüm anahtarı 3 kere çevirmek.

Şey gibi düşün, bu el ile kuyudan su çıkarma aletleri gibi. Amaç bir kova su çıkarmak ise belki 20 kere indirip kaldırmanız gerekecek. İllaki tek seferde kova dolduran bir pompa yapılabilir ancak boyutları fonksiyonel olmaz.
Standart kilitleme işlemini bir kova su doldurmaya benzetirsen de bunun için 2-3 kere çevirmen gerekiyor anahtarı.

kapıyı kanırtarak açmak isteyen hırsızı zorlamak için.

Binance batmadığı sürece bi sorun olmaz, Binance batarsa her şey batar zaten dünyanın en büyük borsası. Ben son 1 senedir bankada hiçbir şey tutmuyorum her şey borsada ya da soğuk cüzdanda.

Binance'taki paralar USD'ye değil, USDT (tether) veya başka stabilcoinlere endeksli.

Örnek olarak Tether'in piyasa değeri $69 milyar, peki ellerinde bunun karşılığı olarak dolar var mı?

Sadece son sayfayı okumanız yeterli olur. (bkz: tether)

binance dediğiniz firma, cayman adalarında faal gösteren bir şirket bunu bilerek yatırım yapın bence

Usdc daha regulated olabilir.

Benim paramın çoğu kriptoda ve oraya bankadan daha çok güveniyorum. (Türkiye faktörü. Avrupada olsam bankaya daha çok güvenirdim) Ama usdt bir dönem karşılığını gösterdi sonra tekrar söylentiler çıktı vs bir araştır işte.

edit: son zamanlarda Terra ağının stablecoini UST çok öne çıkıyor mesela, karşılığı vs. var mı araştırmadım ama bir sürü seçenek var en decentralized ve düzgün görünenine yatır yatıracaksan.

Kripto borsalarda iki aşamalı doğrulama olsa da bir şekilde şifreye erişip parayı uçurabiliyorlar. Daha önce örneği yaşandı. Böyle bir durumda binance ya da diğer herhangi bir kurum "yapacak bir şey yok" diyor.

Güven konusunda tereddütünüz yoksa başka dezavantajı olmaz.

ben busd kullanıyorum. tether güven vermiyor açıkçası. ayrıca bankalarda makas dışında kambiyo vergisi de var alırken.

Usdt yerine busd kullanıyorum ben de. En azından muhatabı bizzat binance. Tether'e güven konusu biraz muallakta.

Openoffice yerine sunu oneririm:

www.libreoffice.org

LibreOffice +1

anadolu uni açıköğretime 1 dönem yazıl ve ücretsiz olarak ömür boyu kullan. excel powerpoint dahil. üstüne 5 terabyte one drive. diğer onenote, to do falanda bedava.

openoffice'ten ayrıldığından beri libreoffice kullanıyorum. ms office yüklemeyeli yıllar oldu.

Online kullanacaksan eğer Microsoft Office ücretsiz.

Yumurtayı bir kasede güzelce çırp, içine bir miktar tuz karabiber isteğe bağlı süt ekle.
Tavayı ısıt, tereyağı ekle, yağ eriyip ısındıktan sonra yumurtayı eşit kalınlıkta dök.
Tava büyüklüğüne göre yumurta sayısı kullanmak önemli, çok kalın olursa karıştırmak zorunda kalabilirsin, bu görüntüyü bozar.
Daha sonra pişmeye yakın rendelenmiş kaşar peynirini üzerine serpiştir ve omletini katla.

Afiyet olsun.

Aycicek yagi.

omlet yapacaksan; omlette sıvı yağ kullanılır.

Valla tavada yiyeceksem sahanda ve tereyağlı tercihim yoksa haşlama yerim daha iyi :D

hellim peynirine 2 yumurta kır yeter

tereyağ ve kaşar birleşince ağır oluyor. kaşarda yağlı ve süt ürünü çünkü. az ayçiçek ile çırpılmış yumurtayı dök. rendeye de gerek yok kaşar dilimlerini ser. karabiberde hafif çekebilirsin. sonunda ortadan katla. çok pişirme hafif ıslak kalsın.

Mutlaka sinema, hatta mümkünse IMAX.

imax'te izlemeye engel olacak bir durum varsa evden izlemeye itirazım olmaz, ama imax'te izlemeye engel olacak bir durum yoksa kesinlikle imax'te izlenmeli bence de.

az önce bir arkadaşım da illa sinema dedi ama bu ortamda gerek var mı 150 kişi ile 3 saat boyunca aynı ortamda bulunmaya bilemedim.

daha sessiz sakin diye evde izledim. ama görüntüler şahane, sinemada daha bi güzel izlenirmiş. sinemada bile hapur hupur bi şeyler yemeden duramayanlardan rahatsız olmuyorsanız bence sinemada izleyin.

evde 4k 55-60 inç tv varsa evde izle.

Evde izledim ama inemada izleseydim çok daha keyif alacağıma eminim.

kim gitse ses çok iyidi diyor, şimdi hiçc ovid çekemeyeceğim için eve paşa paşa izleyeceğim

ben evli değilim, sevgilim de yok ama benim çevremde durum tam tersi diyebilirim. özellikle eşlerle birlikte olacak şekilde bir plan yapılmamışsa kimse eşini getirmez, eski zamanlardaki gibi sohbet edilir, eğlenilir herkes evlere dağılır. eşlerle birlikte bişeyler yapalım planı da çok olmaz açıkçası.

ablam da eşiyle birlikte çok fazla plan yapmaz mesela, eşinin haftada bir gün üniversite arkadaşları ile düzenli buluşmaları olur, onun dışında da çıkar arkadaşlarıyla görüşür, tatillere gider gelir, aynı şekilde ablam da öyle yapar. sizin arkadaşlarınızın davranışları bana pek normal gelmedi açıkçası. ben bozulurdum ve görüşmek istemezdim sanırım.

Öyle çiftler var maalesef. Yapışık ikiz gibiler. Haklısınız. Bunu bence erkeğin düşünmesi lazım "benim ne işim var?" diye. Ben evli olsam, eşim kız arkadaşıyla buluşacak olsa, "iyi ben de evde PS oynarım" falan derdim. Ama en büyük hata kızda. Dünyada sanki sadece kendisinin eşi varmış gibi davranıyorsa bence hayatınızdan çıkarın gitsin.

Böyle. Eşlere uymadan plan bile yapılamıyor, hatta evlendikten sonra tamamen yokolan arkadaşım var. (Bekarım)

evleneli 6 yıl, ilişki başlangıcı ise 14 yıl olan ben için anlattıklarınız çok ilginç geldi.

bir erkek olarak bana göre eşimin hemcins arkadaşlarıyla olan ortamına girmek aşırı sıkıcı. Hani eşlerle katıldığımız bir ortam olsa ve kafa dengi olsa yine neyse ki o bile çok kafa açıyor.

Evet, birlikte vakit geçiririz, genelde beraber hareket eder, planlama yaparız ancak ben arkadaşım / arkadaş grubumla takılırken, o da kendi arkadaşlarıyla takılırken kimse kimseye "sen gelme" demez ama bir zincir varmış gibi de sürüklemez.

evliyim, etrafımdaki de 1 arkadaşım hariç herkes evlendi neredeyse.
buluşma öncesinde eşli ya da eşsiz olacaksa bu konuşulur, herkes ona göre hazırlık yapar.
erkek erkeğe de buluşuyoruz, eşim de arkadaşlarıyla kız kıza buluşur, bazen de toplu olarak buluşuruz. sürekli eşli buluşmak aşırı saçma.
senin arkadaşlardaki sıkıntı bence kocaları ile alakalı. kıskanıyorlardır, izin vermiyorlardır vs vs. saçma ama böyle, gerici kafalarda herkes maalesef.

benim eşim çağırdığında kız arkadaşlarıyla olan planlarına genelde "ne işim var benim gelmiyorum" derim :)

arkadaşının yaptığı tamamen saçmalık

(evliyim ve evli arkadaşlarım var)

Hocam valla açık açık talep etmekte fayda var. Bazen don sütyen muhabbeti yapmak istiyorum yapamıyorum, tamam eşli de olsun ama birbirimizi tek görmeyeli 4 sene olmuş düşününce de. Bence bi bilsin, eğer yok "ben eşimsiz görüşemem" diyorsa, sen de ona göre beklentiye girmezsin.

bende eşli-eşsiz görüşmeler baştan konuşulur. Kızkıza olmanın keyfi başka.

Evli değilim, bende de tam tersi.

Sık görüştüğüm arkadaşlarımın da buluşmalara eşleriyle geldiği oluyor. Ama daha sık eşleri olmadan geliyorlar. Ben de bu arkadaşlardan biriyle 3-4 yıl eşi olmadan görüşemeyecek olsam soğurdum biraz.

evliyim. dışarıda çok plan yapmıyoruz zaten ama diyelim ki yaptık, diğerimiz davet edilmediyse o plana dahil olmaz ve bundan rahatsızlık da duymaz. bence de her yere kuyruk gibi eşli gidilmez ama herkes için bu böyle olmalı diyemeyiz. belki sizin arkadaşınıza dümdüz senle tek konuşmaya ihtiyacım var bana vakit ayırır mısın demeniz gerekiyordur. bunu bu düzlükte ifade etmedikçe arkadaşlarınızın tutum değiştireceklerini düşünmüyorum.

xdenizx +1
ama aynı zamanda
lcha +1

Evliyim, en yakın arkadaşım evli ve çocuklu, farklı şehirlerde yaşıyoruz. Kısıtlı zamanlarda görüşebiliyoruz artık çoğunlukla. Bir araya gelebildiğimizde önce çocukları babaanneye bırakıyorlar, sonra buluşuyoruz. Arada "ne zamandır baş başa kalamadık ya yeter" deyip eşlerimizi bırakıyoruz, kısa süreli olsa bile en azından bir kahve içiyoruz ikimiz.

Bulunduğumuz yerdeki arkadaşlarımızla da bazen çiftler halinde, bazen kendimiz program yapıyoruz, genellikle önceden belli oluyor zaten plan yaparken. Bu arkadaşların da çoğu evli, bazıları çocuklu.

Yani bütün evli çiftler böyle değil ve sinir olmakta haklısınız. Ama kendi kendinize sinir olacağınıza "bu sefer kız kıza buluşalım, ne zamandır yapamıyoruz özledim," deyin. Yine de olmuyorsa artık zorlamazsınız siz de.

Eşiyle kararlaştırmadan plan yapmak benim zihniyetime ters açıkcası. Ben pazar kankilerimle program yaparım ama eşimin benimle yapmayı planladığı bir aktivite vardı mesela benle henüz paylaşmadığı olmaz benim gözümde. Çevrem de bu kafada.
Ama kadın kadına veya erkek erkeğe olan plana siyam ikizleri gibi eşini getirmek bana çok abes geldi. Benim maç muhabbetinde ne işim var ne halt yerlerse yesinler erkek erkeğe.

Evliyim, evli-bekar-boşanmış arkadaşlarım var ve onlarla (eşlerden ayrı) buluşabiliyoruz. Tatil deseniz hadi bir nebze ama yemeğe / çay içmeye de eşinle beraber gitme adam/kadın!

Tatili ayrı tutma sebebim eşler çalıştığı zaman birbirlerine ayıracak vakitleri kalmıyor, e tatil de sayılı gün, o sebeple şeettim.

2 çocuk babası, 6 yıldır biri olarak, zırp pırt ota boka karısını getiren adam ya maldır yada sünepenin tekidir...
Her yere eşle gitme, eşe saygı göstermek anlamına gelmez.

Muhtemelen. Genelde fiber apartman kapısından ilk prize kadar getirip, fazlasını çekmeye üşeniyorlar, modem eskisinden uzak yerdeyse düzgün sinyal alamıyor olabilirsiniz.

Modemin dibinden 5ghz ağa bağlanıp, hız testi yapın. Hız gene düşük ping yüksek ise, fiber kablolar çok hassas oluyor, montaj sırasında bükülmüş olabilir.

5ghz ile 2.4ghz arasında çok hız farkı oluyor. Önce kablo ile bağlanıp speedtest yap, orada 100mbit alıyorsa sorun içeridedir

5 GHz - 2.4 GHz tipiyle ilgili değildir muhtemelen. 50 metre uzakta değilsen modemden 2.4 GHz 600 Mbps’ye kadar destekler. 5 GHz da 1300 Mbps’ye kadar destekler. Youtube videoları can çekişiyor ise bağlantıda problem vardır. Modem ile ilgili de olabilir. Önce kullandığınız wi-fi ağı ile hız testi yapın. 85~100 arası çıkmaz ise direkt Superonline müşteri hizmetlerini arayın ve şikayet kaydı oluşturun. Onlar bağlantıyı sıfırlıyorlar ya da modem yazılımını güncelliyorlar vs.

arıza kaydı oluşturun gelsinler baksınlar.

modem arayüzünden gelen hıza bak birde. superonline çakallık yapıp hızı azaltabiliyor müşteri uyanmazsa. 2-3 kere yaptılar telefonla arayıp düzelttirdim. cevap olarak"efendim altyapınız bu hızda daha stabil çalışır ondan" diyorlar. hadi lan ordan dedim :) aldığım hızı benden iyi biliyor haspam.

bu arada 192.168.1.1 veya 192.168.2.1 falandır arayüz adresi.

hiztesti.turktelekom.com.tr

Sürekli yiyorsaniz ağır metal birikimi olabilir ama arasıra yenebilir bence.

uskumru somon falanda var bimde a101de. menşei yurtdışı ise alın.

Avrupa yakasında bildiğim yok maalesef.
Anadolu yakası;
Kadıköy - Tatar Salim
Ataşehir - Tatar Salim
Kavacık - Bayramoğlu

www.zomato.com

Avrupa yakasında adamakilli donerci bulamadım ben.
Anadolu yakasında Bayramoğlu derim net. Biraz pahalidir ama hakedecek seviyededir. Baska yerde yedigimin doner olmadigini farkettirmisti ilk denediğimde.

Kuzguncuk metet istanbulda en iyi

Dönerci sadık, aksaray da salaş mekan sözlükte yorumları iyi. Ben yolum düşerde ugruyorum.

www.aliusta.com.tr avrupa yakasında dediğin için. yoksa bayramoğlu döner baya iyi. ali ustada iyidir ama.

beşiktaş'ta karadeniz döner.
kapalı çarşı taraflarında da şahin usta var.
anadolu yakası'nda da tatar salim'i seviyorum ben.

dönerci şahin usta demeye geldim ama yazılmış.

Beşiktaş Karadeniz döner'e +1
Yusufpaşa tramvay durağında ki Dönerci Sadık Ustaya da +1 (Gerçi eskisi kadar iyi değil son denediklerimde)

Ben ayrıca Günaydın restoranlarındaki döneri de oldukça başarılı buluyorum (Hatta favorim). Zorlu, İstinye Park, Buyaka ve Akasya şubelerinde denedim. Dönerlerinde belli bir standartları olsa da istinye parktaki şube sıcak ekmek, daha taze domates-biber kullanımıyla bir adım önde diğer şubelerinden.

Güzel cevaplar gelmiş. Benim favorim bayramoğlu ancak objektif bir sıralama yapacak olursam:

1-Şahin usta
2-bayramoğlu
3-karadeniz
4-sadık usta

En önemli bilgi: dönerin en lezzetli hali ilk kesimidir, burada sayılan kaliteli dönercilerin çoğu da 10-11 gibi kesmeye başlar. Yani 12den sonra ne kadar geç gidersen yediğin kalite o kadar düşer. Hele 3-4ten sonra zaten ya bitmiş oluyor ya da yesen bile bu muymuş diyebilirsin. Nerede yediğin kadar önemli bir mevzu bu.

Avrupa yakasında değil ama Kuzguncuk Metet Döner diyeceğim, yalnız çok uzun zamandır etle aram olmadığı için yemedim ama yediğim zamanlarda beğeniyordum, 2015 yılı olan olmalı son gidişim.

corolla hb çıkmış yeni ona bakabilirsin. yine scala, leon tavsiye ederim.

280k 2016-17 kadjar

golf 7

Çukurlu kasisli ise alma yerine Japon öneririm. Toyota veya Honda

alternatif olarak leon bakabilirsin. 3-4 yıl kullandım, gayet de memnundum. iç hacmi bagajı vs. de gayet yeterli bence.

Japon tavsiye edilir, kullanıp memnun kaldığım Citroen C3 sıfır olarak otomatik alabilirsiniz.

Civic lpg

0 corolla alabilirsin.

megane hb çok iyi bir seçenek, özellikle dizeli inanılmaz az yakıyor. sedan versiyonunu epey kullandım, hem çok genişti, hemn çok çok az yakıyordu, hem de uzun yolda vs çok yormadı.

Sıfır için
Egea cross Lounge
Honda city
Clio rs line
Polo life
208 gt line

Astra k

%10-15 daha fazla vermeyi kabul ediyorsan neden olmasın. ekspertiz dediğin zor bir iş değil satıcıyla anlaşıyorsun senin seçeceğin kurumsal bir yerde gidip baktırıyorsun bu kadar. yoksa en uzmanım diyen biri bile aracın çoğu detayını göremez.

ekspertiz de sana sadece kaporta hasarı ve ağır şase işlemlerini söyleyebilir. o da mekanik veya motor aksam hasarlarını bilemez. wowwo falan da motor-mekanik hasarı bilemez buna emin ol.

Ben aldım vava'dan. Piyasa fiyatının üstüne değil hem de piyasa fiyatına aldım. Sorularınız varsa cevaplayabilirim.

@himmet dayi aracı satın almadan önce göremiyorsunuz diyorlar. nasıl güvendiniz? bir de kendi eksper raporları haricinde ekstra bir şey çıktı mı? kozmetik olarak fotoğrafları gibi miydi?

Satin almadan once gorememek nedir yahu? Bir mali bakmadan almak diyr bir sey mi var, ben sanmıyorum boyle olacagini. Bu sekilde kimse arac almaz ki.

Ben sahistan aldigim 2.el aracta cok sikinti yasadim. Bir dahakine ben de bu tarz kurumdaldan alabilirim çünkü bir sure motor mekanik garantisi var.
Siz simdi sahistan alacaginiz araci eskpertize goturseniz size motor hakkında pek bilgi veremeyecekler. Size motor garantisini verecek biri yok ortada. Bana daha guvenli geliyor bu kurumsal 2.elciler. baktigimda piyasa fiyatından yuksek de değil fiyatlar. Alirken cok olduruyorlar zaten, ordan kar ediyorlardir. Uc bes fazla versen de garantili is daha iyi. Benim cok basim agridi 2.elde. ekspere de soktuk tabi ama eksperle is bitmiyor eksper motorun icini acip bakmıyor nihayetinde.

Evet. Aracın sahibi olmadan göremiyorsunuz. Bu doğru. Başta bende şaşırdım açıkçası. Ama güvenilmeyecek bir durum yok. İlk olarak size ekspertiz garantisi ve mekanik bakım garantisi (3 ay ya da 5 bin km) veriyorlar. Ayrıca aracı beğenmezseniz 14 gün içinde koşulsuz iade edilebiliyor. Burada tek problem aracı görmek için tüm parayı ödemek zorundasınız. Eğer bu sizin için sorun değilse aracı aldıktan sonra bir sorun ile karşılaşır ya da atıyorum rengini bile beğenmezseniz iade edersiniz. Tüm parayı iade ediyorlar. Ancak şöyle bir şey var. Aracın koltuğundaki lekeye kadar her şey çok net bir şekilde sitesinde belirtiliyor. Hatta ben aldığım araçta belirtilen 3 çizikten ikisini göremedim. 5 Cm yakından bakmak gerekiyor çizik olduğunu anlamak için.

Aracı görmeden kimse almaz demiş arkadaş ama deli gibi araç satıyor. Ben aldıktan sonra da takip ettim. Özellikle düşük km, otomatik vites araç gelince, kaza boya falan da yoksa anında satılıyor.

Piyasa fiyatı ile ilgili de şöyle söyleyeyim; ben aracı 254 bine aldım. Almadan önce de piyasa fiyatı araştırdım. Aldığım aracın neredeyse aynısı bir araç vardı sahibinden'de ve fiyatı 266 bin lira idi. Pazarlıkla en fazla 255'e düşse bile hem bakım garantisi olmayacak hem de ekspertiz ile uğraşacaksın.

Vava'da ise yapman gereken parayı yatırıp noterden vekalet çıkarmak. Sonra istersen kapına kadar getiriyorlar aracı. Açıkçası aldığım araç beklediğimden çok daha iyiydi. Bu nedenle soranlara vava'yı öneriyorum. Dediğim gibi tek problem aracı görmek mümkün değil. Ama sitede 40 tane fotoğraf oluyor. Düşününce "görüp ne yapacağım?" dedim. Zaten bi araç alacaksan rengine kadar nasıl göründüğünü biliyorsun sokakta gördüğün araçlardan. Gidip araca baksan ne değişecek? Araç geldi, beğenmedin; iade et. Buradaki problem kredi vs çekiyorsan iade ettiğin araç için o parayı bir kere çekmiş oluyorsun ve her hafta artan bir araç piyasası var. Ben aracı 254'e aldım 1,5 ay önce. Şu an piyasa fiyatı 291 bin oldu.

Son olarak şunu da ekleyeyim. Ben aracı tekrar vava'ya satmak istediğimde verilen ön teklif 294 bin şu an. Tabii kontrolden sonra son teklifte biraz düşüyor teklif ama benim araçta fiyat kıracak bir yer de yok. Yine de hadi 10 bin kırdı diyelim. Piyasanın 5 bin altına hiç uğramadan anında satıyorsun. Vava bu sıralar adını duyurmak için çok kâr etmeden al sat yapıyor gibi duruyor şu an. Ben aynı aracı aabam.com'da trinkt sat yapınca 276 bin teklif ediliyor örneğin.

@himmet çok teşekkürler ayrıntılı cevap için. manuel egea cross var bende. çok memnunum ama otomatik lazım. cliolara bakıyorum denk gelirse alıcam gibi. sistem fena durmuyor en kötü iade ederiz. ama avantajı çok çok fazla sahibindendeki satıcılarla uğraşmamak için.

Rico
cerpanorm

rico
cetaform

n11'de nalburiye ucuz oluyor oraya bakın demek istedim. elta ucuza bulursunuz belki.

altın ama nasıl altın? bilezik mi, çeyrek-yarım falan mı? bilezikte falan işler değişiyor çünkü.
şu sıralar her banka almıyor bildiğim kadarıyla. önceden bankaların altın günleri olurdu sanırım covid nedeniyle ara verildi.

bozuyorsa kuveyt türk'ten yapmak mantıklı olur. keza dövizde de makas olayı düşük çünkü. altında da öyle, baktım. dini yönden değil, makas faktörü bakımından söylüyorum.

kuyumcular daha yükseğe bozar bence.

Kuveyttürk’ün altın günleri var şuan günü çağrı merkezinden öğrenebilirsiniz. Oranları iyidir ama kuyumcudan da fiyat alın yine.

Kuyumcuyu bilmem, Kuveytturk +1
Altın günleri başlamış, sitesine bakın

ben olsam bankaya altin goturmem kesin duduklenirsin, hep tanidik kuyumcudan bozdurdum. burda kuyumcunun "tanidik" olmasi onemli tabii.

kuyumcukent nadirgold şubesine git. elindeki altınları has atlına çevirt. sonra kuveytturke yatır. istediğin zaman boz.

Oyum Golf’e hatta paylaşmak riskli bence zira du bakalım temizmiş alabilir miyiz acaba diye düşündüm. Araba arıyoruz bir süredir(3 ay oldu) sıfır mı ikinci el mi bagajı yeter mi derken alacak para eridi. Sedan sevmiyorum kesinlikle ama Opel de iç mekan konusunda değişiklik yapmayı sevmiyor tüm arabalarının konsolları birbirine benziyor.

Golfü alırdım ben olsam.

Arabalar neredeyse 200 bin km'de. Bir tanesi 140 binde, o da Polo. Biri de 87 binde. Benim oyum 87 binlik olanda ama bu kadar çok dizel araç seçtiğinize göre az yaksın diye düşünüyorsunuz. Bu kadar para verip 200 binde araç alınmaz. Çok masraf çıkarmaya aday araçlar hepsi.

Passat tabiki ama dsg vitesine iyi baktırın çok sorunlular.

100 bin üstü araç alma, bu araçların hepsi masraf çıkarma adayı şu anda. paranın yettiği daha alt model bir araç al, 180 bin civarına manuel egea var o bile bunların hepsinden daha rahattır.

insignia kronik sıkıntılı bir araç. dizellerde baktığınız araçlar ise dizel için yüksek kmli araçlar. ustanı bulup almanız gereken araçlar.

200bin üstü dizeller çok sıkıntılı. Ömürleri 200-250 denebilir. İyi bakımlı benzinli de bu oran 300-350 bile olabilir.

Passatın şanzımanı iyi bir ustaya gösterip düşünürdüm. Maalesef 200binlere gelmiş dizel düşünmezdim. Ha 6-8 ay kullanır yine değiştiririm diyorsan o ayrı

200bini geçmiş dizel almazdım. Birde dsg de çok km yapanı almam. 45binde golf var bende ama üsttekilerden astra secerim.

Evet 200 bin km yapmis arac, bununla daha ne kadar konforlu gidebilirsiniz? Bu kadar yuksek km de arac almayi cok riskli buluyorum acikcasi
En dusuk km li 1 numara, polo da kotunun iyisi 140 binde. Diger soylediklerinin de dogru oldugunu varsayiyoruz tabi

cevaplarınız ve araştırmalarım sonucu dizel 200000 kmlik araçlardan, opellerin hantal olduğu yorumları, passatların da yüksek bakım onarım maliyeti çıkarabileceği nedenleri ile vazgeçtim, park sorunu yaşamamak için sedanları da eliyorum

fiyat aralığı 150-190k lira arasında
doğru düzgün golf ya da leon olmayacak sanırım bu aralıkta
dolayısıyla temiz bir polo ya da ibiza'ya kalacağım gibi görünüyor-100000 km ve altı
otomatik olması lazım

gerçekçi mi düşünüyorum? öneri ve düşüncelerinizi alabilir miyim ? :)

clio 1.3 tce 130 beygrlik edc versiyonunu al. roket gibi.

Clio hic bakmadim, bu modele bakacagim, peki elden çıkarmak volkswagen kadar kolay olur mu

Clio çok mantıklı bence de, ve istediğin zaman aynı gün satarsın. Çok yaygın bir araç, yedek parçası ucuz, servisi ucuz, az yakıyor, her türlü mantıklı.

Büyük kampüslerin etrafında gözle görülür bir öğrenci popülasyonu vardır, onun haricinde daha dağınık diğer illere göre. Mesela mecidiyeköy-gülbağ kısmında öğrenci bi nebze daha çoktur. Kadıköyde marmara'nın civarı eğitim mahallesinde vardır. Keza iü sebepli avcıların kampüs yakınları.

4.levent
Gültepe

dediğiniz illerde 1-2 üni olduğu için yerleri belli. istanbulda her yerde üniversite var. 20-30 tane yer sayılır. itü için m2 metro duraklarına yakın olan her yer diyebilirm mesela.

yeditepe üni için kayışdağı, bilgi üni için eyüp, istanbul üni için fatih… üsttekiler +1

rumelihisarüstü

teşekkür ederim cevaplar için.

Vakıfbank hesabim var parayı dörde bölüp tutuyorum dolar altın euro tl ama tl çoktu onları da döviz yaparım galiba. Fiziki almıyorum bankadan alıyorum

Kardeşim bi tane paribu hesabı açıyosun tether alıyorsun. Tether, dolara sabitlenmiş bir dijital paradır. Ben bütün bakiyeyi tether olarak tutuyorum. Yarısı paribuda yarısı binance’da.

vergi ve boşa makas ödememek için binance'den dijital dolar olan busd al derim ama istemiyorsun.

o yüzden en iyisi kuveytturk hesabı açıyorsun. internet bankacılığından al/sat işlemlerini yapıyorsun. en düşük makas kuveytte olduğu için diyorum. dini sebepli değil.

sırt üstü uyuyup uyumadığını nereden biliyorsun? uykuya daldıktan sonra dönüp durur insan, en iyi ihtimalle gözlerini açtığında da sırt üstü olabilirsin ama gece boyu sırt üstü sabit uyumak diye bir şey yok.
kaldı ki kabusu gördüğün süre kısa sürer, uykunun %80 sırt üstü geçse bile rüyayı gördüğün anda hangi pozisyonda olduğunu bilemezsin.

Sırtüstü uyuyup sırtüstü uyanıyorum. Herkesin uyuma şekli farklıdır. Çok dönen de var mesela. Ama nasıl uyursam öyle uyanıyorum genelde. Dönüp durduğum da oluyor tabi ama az.

Uzmanı değilim ancak olaya yanlış taraftan bakıyor olabilirsiniz. İnsan gece boyunca rüyalar görür, sırtüstü yatarken bir şeyden rahatsız olup uyanıyor, bu sırada da gördüğünüz kabusu hatırlıyor olabilirsiniz.

Bunu son bir yıldır deneyimliyorum. Bilerek sırtüstü yatmaya bile başladım uyumak için. Ve sırtüstü uyuduğumda %90 kabus görüyorum.

sebebini bilmiyorum ama karabasan dedikleri uyku felci de sırt üstü yatarken daha çok görülür.
evrimagaci.org

mümkün. ben de cenin pozisyonunda uykuya dalmışsam o gece kabus görme ihtimalim her zamankinden fazladır. kabustan uyandığımda da o pozisyonda oluyorum. kaldı ki yılda toplasanız 20 kere ancak o pozisyonda uyurum. yarısında kabus. normal veya alışkın olduğum pozisyonda uyuduğumda kabus görmediğim anlamı çıkmasın tabi.

bu kabusların sebebi normalde pek uyumadığımız, görece bize rahatsız gelen pozisyonlar olabilir. uykudaki fiziki durumların (rahatlık veya rahatsızlık) bilinçaltı üstündeki etkisi de diyebiliriz.

birkaç kere bu şekilde uyuyunca karabasan gelmişti bana. ondan beri sırtüstü uyumaktan korkuyorum. aslında sırtüstü daha rahat uykuya dalıyorum ama yine öyle olmasından korkuyorum.

sırt üstü uyurken daha çok kabus görüldüğümü duymuştum bende. Kan akışı ile alakalı, sinirler ile alakalı bir şeydir heralde. sırt üstü uyumak benim kollarımı uyuşturuyor mesela.

Kabus ise çok görmüyorum. Sırt üstü uyusam da görmüyorum. Ama görmek de olağan.

Aynı şeyi yaşıyorum. Spiritüel varlıklara karşı savunmasız olduğumuzu düşünüyorum o an, o yüzden böyle olabilir mi acaba diye düşünüyormuş. Sağa yatmakla alakalı hadis var mesela.

Burundan nefes alma probleminiz varsa, sırtüstü yatarken rahatsız olacağınız için kabus görüyor olabilirsiniz. Yan yatmak nefes almayı kolaylaştırıyor, horlamayı azaltıyor.

Valla bende hic olmuyor. Sirt üstü yatsam da bir sey degismiyor. Ne sekil yatarsam yatayim kabus gormuyorum zaten.

Tespit gibi tespit.
Sırt üstü uyuyunca ya karabasan geliyor ya da kabus.

ben de tam tersi yüz üstü yatınca karabasan veya kabus görüyorum. ama yüzde 50 orandadır. her zaman değil. uyanınca çok da fifi modunda oluyorum ama :)