(bkz: anksiyete)

delirmezsin korkma. eğer düşünceler fiziksel semptomları ortaya çıkarıyorsa (çarpıntı, nefes darlığı, terleme, titreme vs.) psikiytari zamanı gelmiş demektir. çok yoğun bunalımlar yaşıyorsan antidepresan iyi gelir, onun yanında psikoterapi şart. depresyon müdahale edilmediğinde kötüleşen bir hastalıktır. geçmiş olsun.

sakin ol be olm. sen neler yaşadın da atlattın şimdi bunlar delirecek şeyler mi.

bak sporunu da yapıyorsun. daha da konsantre ol. ben 3 aya yakın oldu gitmiyorum yine hey heylendim.

yalnız kalınacaksa da kalınacak. herkes biri ya da birileriyle yaşlanacak diye bi kural yok ki. ben kendimi buna çoktandır alıştırıyorum. çoğu şeyi aralıklarla tek başıma yapmaya başladım bile. kendi başıma da yaşayabildiğimi kendime gösteriyorum. çok da kötü bir şey olmadığını anlıyorum.

hem senin benim gibi insanlar istese de yalnız kalamaz :)) biz yalnız kalalım desek de çevre buna izin vermez.

geleceğe dair çoğu şey bizim irademiz haricinde gelişiyor. işin bize kalan yanını biz halledelim. ne oluyorsa ona göre pozisyon alırız. olmayan bir şey için şimdiden hayıflanmaya gerek yok. güçlü olmak zorundayız.

çok şey yaparsan özele gel, instagrama gel hatta kalk istanbul'a gel olm :))

Ben de aynısını düşünüyorum yalnız ölüp gidicem muhtemelen çocuk doğurmak istemediğim için. Akraban falan da yok sayılır çevremde. O yüzden sağlam çalışıp iyi para yapıp kaliteli bir huzurevine yerleşecek kadar para biriktirmem gerektiğini fark ettim. Çözüm bulunca sakinleştim biraz.

Kendinizi meşgul edecek uğraşlar edinirseniz en azından aklınız başka şeylerle meşgul olur. Ayrıca kendinize güvenin. Hayatta yalnız ölünmüyor. Mutlaka birilerinin bağı oluyor sizinle. Mesela huzurevlerinw gidin arada. Veya çocuk evlerine. En azından geleceğinizi ve geçmişinizi görebilirsiniz bir süreliğine.

meditasyon yapmani oneriyorum. ingilizce/ispanyolca biliyorsaniz buyurun: www.uclahealth.org

turkce dilinde de uygulamalar/siteler bulabilirsiniz.

Schengen'in olmadığı için işe alınmama konusu fantastik biraz.

Schengen'in ortalaması 3-6 ay bandında. Peş peşe aynı ülkeden vize alırsın 1-2 sene verenler de oluyor. Keyfi olarak almak da çok mümkün değil, seyahat ve konaklama planı görmek istiyorlar vize başvurusunda. Ayrıca vizeyi aldığın ülkeden giriş yapmazsan sorun yaşama ihtimalin bulunuyor.

Hiç öyle şeyler kalmadı artık. En mantıklısı düzenli olarak başvurup süreyi arttırmaktı ama artık şans biraz. En sonunda 2 yıl alan arkadaş bile şimdi başvurduğunda 3 ay aldı.

1 yıllık aldığım ülkeye tekrar başvurup 3 aylık aldım. Peşpeşe olayı çok geçerli değil artık sanıyorum.

Eleman "Schengen yok" diyerek element uydurmuş bence.

ne guzel ne rahat soyluyorsun oyle...

hollandadan 5 senelik schengenim var, zaman içinde artırdılar. sallıyorum önce 3 ay, sonra 6 ay sonra 1 yıl, 2 yıl, 5 yıl gibi...
başka etkenler de var ama vize geçmişi, giriş çıkışlar çok değilse uzun süreli schengen almak nerdeyse imkansız.
işe alınmanıza etkisi iş görüşmesine gitmek için olabilir ki onun ilk aşamalarını da skypla falan hallediyorlar yoksa zaten çalışma vizesi ayrı olacağı için direkt bir sebep olmamıştır sanıyorum.

"schengen"i değil de, çalışma vizesini kast etmiş olabilirler mi? schengen'in olsa da çalışma vizesi için hiçbir şey değişmeyecek aynı prosedürle beraber geçerli çünkü

Shengenim varken birçok yere başvurdum bir işe yaramadı. Sallamış bence.

5 senelik vizesi olanlari biliyorum almanya'dan ama bir ayagi yurt disinda olan tipler, cok sik gidip geliyorlar.

Schengen'in olsa da turist olarak alabileceksin ki bu da çalışma izni içeren bir şey değil. İkcı tırt ya da almama bahanesi olarak kullanmış vizesizliğinizi. Kabul etseler zaten 1 aya çıkartırlar izinleri her bir şeyi.

arkadaşlar benim anladığım kadarıyla ''schengenin olsaydı hemen seni gönderirdik, çalışma iznin çıkana kadar o şekilde çalışırdın'' dedi. tabi böyle birşey olabiliyorsa-yasalsa. zaten tecrübemim yetmeyeceği bir iş idi o yüzden pek takmadım.

Dediğin şey şöyle yasal olabilir: Vize ile o ülke topraklarındayken çalışma iznine başvurduğunda başvurun sonuçlanana dek çalışabiliyorsun (Bkz: İsveç) Yani bekleme süresi boyunca çalışmana izin veriyor ülke.

Öyledir belki.

Yok, açılmadı.
İnşaat da bitmedi, sırf o martı şeklindeki zımbırtıdan vazgeçildi.

5 yildir yapa yapa bitiremedikleri bir "asrin projesi" daha kim bilir kimleri zengin ettikten sonra iptal edildi. insaati hala bitiremediler ama, yeterince zengin olurlarsa onu da bitirirler allan izniylen.

En güzeli çemberlitaş ama kazıktır, en son euro ileydi fiyatlar. Kılıç ali paşa hamamı da öyle. Üsküdar'da Çinili Hamam var, iyiydi eskiden ama son yıllarda bilemiyorum. Beşiktaş'ta bir hamam varmış, arkadaş gitmişti, iyiydi dedi ama hangisi bilemiyorum tam.

Mihrimah Sultan Hamamı

Muhtemelen geçiyordur.
Buharda pişirmek belki daha iyidir.

çıkan suyu çorba yapmak ya da pilavda kullanmak daha verimli olabilir.
edit: sebzeler için geçerli tabii bu.

Geçiyor olmalı, tavuk suyunun vs faydalı olması başka türlü mümkün olamaz. Ama hububatların suyu çok gazlı ve asidik bildiğim kadarıyla. O nedenle faydadan çok zararlı olabilir diye yorumluyorum.

avokado bayağı yağlı ama temiz bir malzeme, onu menünüze ekleyebilirsiniz.

Eğer yemenizde sakınca yoksa kalorili meyveleri tüketebilirsiniz. Örn ortalama bir muzda 150-200 kalori var diye biliyorum.

Fistigin yasak olduguna emin misiniz? Bence islenmis kuruyemisten bahsediyorsunuzdur. Islenmemislerde bi sikinti yok.

ben yazın dediğiniz gibi beslendim, çok zayıfladım. kaloriyi biraz arttırmak adına avokado yedim. zeytinyağı ve tereyağına abandım. kilo vermemin önüne geçti bu biraz, iyi oldu.

meyve falan gerek yok, gereksiz şeker. kilo almak için onlara başvurulmaz.

Yoo normal sartlar altinda duzgun bir satici ise ugrastirmayip iade almasi lazim ama endisen isi yokusa surmesi ise paketi acip incelerken video cekebilirsin. hicbir kargocu paketi acarken beklemez, beklese bile bir anlami yok cunku onun isi paketi saglam teslim etmek sadece. pakette bir hasar yoksa icinden cikan isterse hiyar olsun bir onemi yok.

Bir şey yapmanıza gerek yok, 30 gün içerisinde sebepsiz iade hakkınız var. Hatta öyle bir şey olursa beğenmedim diye iade edin ki incelemeye falan gitmesin defo var diye.

edit: 14 imiş pardon. Genelde 30 gün süre veren yerlerden giyim alışverişi yaptığım için şaşırdım sanırım.

Verilen bilgi yanlış, internetten satışlarda 14 gün içerisinde sebepsiz iade (cayma) hakkınız var.

eskiden gümüş ve altın takılardı ama şimdi son durumu bilmiyorum.

Bu aralar sacma olan dolar/euro kurumuzdan dolayi bazi seyler yurt disindan daha ucuz oluyor.

Mesela telefonumdaki spigen kilif aldigim zaman amazonda 25 dolar falandi. Ama ben 30 liraya aldim

Netflix falanda daha pahali guncel dolar kuru ile carpinca.

deri mamul sat deri

Bize gore yurttisinda pahali olup bize ucuz olan mi yoksa soz konusu ulkede yasanlara gore kendi ulkesinde pahali olup bizde ucuz olan mi?

Ya da relative olarak degil de dogrudan rakam olarak bizde dusuk fiyatli olanlar mi? Eger oyleyse su donem otomobil haric her sey oyle neredeyse.
Tatil, toplu tasima, icme suyu, ekmek, tornavida, corap, dondurma...

Abd-türkiye için: Sağlık ve eğitim. ABD'de çok saçma bir şekilde paraya dayalı sağlık ve eğitim sektörü var.

@Kobhuzcu Aslında bu olay alım gücü kaynaklı. Yani burda yaşayan kazanan Türk'e ucuz değil o hizmetler. Batıda yaşayıp burda harcayana ucuz. Misal, x işi yapan danimarkalının saç ektirmesi maaşının danimarkada yarısı ederindeyse türkiyede x işi yapan türk'ün türkiye'de saç ektirmesi maaşının üç katı, gibi.

hollanda için konuşuyorum

sağlık: pahalı, buradaki vatandaş için de pahalı. nominal olarak da göreceli olarak da türkiye'dekinden pahalı sağlık harcamaları. 20'lik dişin cerrahi çekimi için 350 euro istediler benden, bayılacaktım az kalsın...

hizmet: bir evin badanası için 6-7 bin euro fiyat istiyorlar. çilingir çağırmak 200 eurodan başlıyor. bisikletin lastiğini işçilik dahil 90 euroya değiştiriyorlar.

giyim de pahalı ama yukarıdaki kadar kötü değil.

oyunlar: steam'de 10-20 liraya alabileceğiniz oyuna burada 35 euro fiyat çekildiğini gördüm.

Stavro hakli, Olay alim gucuyle dogrudan alakali. Kucuk sise sure 1 dolar mesela. Bi fast-food 10 dolar. Matematiksel olarak daha pahali ama alim gucu yuksek oldugu icin karsilanabilir durumda.

Bunlarin disinda insan gucune dayali hemen her sey, iscilik gerektiren seyler ve yerli uretimi olan seyler genel olarak Fark ediyor. Tekstil, deri, meyve-sebze gibi, veya araba tamiri, duvar ördürme, ne bileyim disciye gitme, ayakkabi yaptirma vs. vs. gelismis ulkelerden daha ucuz turkiye'de. Ama afrika'da veya asya'nin dandik ulkelerinde bunlar da turkiyeden daha ucuz.

Kucuk sise su*

Mobildeyim editleyemiyorum.

Bi de paket service ucretsiz turkiyede, yurtdisinda en az 5-10 dolar da paket servise verirsin disardan yemek siparis edersen.

asgari ücretlere(yerel) oranlayarak bakarsak hiçbir şey. şimdi gelip de ekmek demeyin ama mesela, ekmeğin kalitesine de bakmak gerekir çünkü bu durumda.

edit: varsa merak ediyorum ben de ama gerçekten

herkese cevapları için teşekkür ediyorum. peki bunun bir adım sonrasını düşünürsek yurtiçinden alıp yurtdışına ne satabiliriz?
devamı:www.eksiduyuru.com

spotify

fark vardır muhakkak ama ben bi bavula 350 lira vermezdim. şoktakini alırdım.

nasıl kullanacağına bağlı. uçakta kullancaksan 2. seferde kırılır. thy ile uçmuş olursan yenisini verirler, pegasus çamura yatar.

ben alır kullanırım

ben decathlondan aşağıdakini aldım. gayet guzel aldı esyaları.

www.decathlon.com.tr

ucuz alacakanız sert olanlardan almayın, ilk darbede parçalanır. Kumaş alın, daha iyi idare eder.

Not: Uçağa binecekseniz tabii. Sırf otobüs ise fark etmez.

alınır.

al ama uçağa binme..

gaziantep

uçak parası hariçse belgrad ya da budva.

Kiev

Lviv

sinop

800 euro 5 bin küsür lira dimi, 2000 küsür liraya phuket'e uçak bileti alırdım, orada hostelde kalıp ucuz yaşayarak en az iki haftamı geçirirdim. Cennet gibi.

Aynen ben de asya diyorum. Tayland, Endonezya, Filipinler.. Artık nereye ucuz varsa

Kıbrıs. Tartışmasız. Çatır çatır yer dönerdim. Keşke.

bukres ya da lviv

Budapeşte

Mamak

Kiev.

portekiz

yalnız gaziantep hakkaten güzel fikir ya. enfes yemekler var başka yerde yiyemeyeceğin.

phuket biletleri 3500tl'den başlıyor. 1600tl ile 2 hafta geçirirse helal olsun.

Geçmiş olsun. Unutmaya çalışın.

sevme kardeşim çocuk falan, millet yanlış anlıyor.

Siz iyi niyetlisiniz fakat kötü niyetli biri çikolata verip sonrasında işler farklı gelişebilirdi. esnafın gözü açıklığını ve polisin çabukluğunu takdir ettim. Üstünüze alınmayan, onlar doğru olanı yapmış, ortalık sapık kaynıyor.

ne yazık ki çocuk kaçırmaları ve tecavüzleri bu noktaya getirdi toplumu. ben o parktaki çocuğun babası olsam kızarım niye tanımadığın birinden çikolata alıyosun diye. 30'uma merdiven dayadım, ben bile tanımadıklarımdan yiyecek vs. almıyorum. mantıklı mı sizce sizden almaları? yada siz olsanız alır mısınız tanımadığınız birinden yiyecek vs.? yada çocuğunuzun almasını ister misiniz?

asla bir çocuga çikolata vermem.
süt bile vermem, belki alerjisi var belki şeker hastası, belki ailesi yedirmiyor çok hassaslar bu konuda.
avrupada bunu yapsan başın belaya girerdi.

bizim ülkede alerji yüzünden bogulma riski olan çocukların aileleri böyle durumlar yüzünden cocuklarını eve kitlemek zorunda kalıp cok zorluk çekiyorlar.
bir daha asla yapmayın bunu.

onun dışında da tabi sizin açınızdan hiç hoş değil iyi niyetle davranmıssınız ama bu ülkede tacize ugrayan cocukları dusunup sevınmenız gerekır bu gıbı guvenlık onemlerıne.

Sıkma canını kardeşim. İnsan bilemiyo ki kim iyi niyetli kim kötü niyetli

Esnafı ve polisi tebrik etmek lazım. İşin taciz tecavüz hassasiyetini geçtim, benim çocuğumu seveceksen uzaktan sev kardeşim. Temas etme, çikolata, şeker falan verme. Ben kedime bilmediğim bi mama verildiği zaman bile geriliyorum.

Aynen hocam, ben de esnafa hak veriyorum. Sen her ne kadar iyi bir şey yapsan da insanlar bunu bilmiyor. Anlayışla yaklaşmak lazım.

haklılar. tanımadığınız çocuklara ikramda bulunmayın. mesafenizi koruyun. polis doğru olanı yapmış, o çikolatanın içinde ne olduğunu bilemez.

Tanımadığınız bir çocuğa çikolata veremezsiniz, tanıdığınıza bile vermeden anne babasının iznini almanız gerekir, belki alerjisi var, bir hastalığı var evet ama belki de ailesi çıkolata yemesine izin vermiyor ve siz düzenini bozuyorsunuz.

Çocuk da olsa o bir birey, nasıl sokaktan geçen bir yetişkine çikolata vermiyorsanız ona da vermeyeceksiniz. Çok basit.

bir genel görgü kuralı söyliyeyim.

yanında çocuk olmayan hiç kimse çocuk parkında oturmamalı ve oturamaz da zaten.

sen iyi niyetli olabilirsin ama bu kadar çok pedofili vakası var ki, saymakla bitmez.

ikinci olarak anası babası yanında olmayan hiç bir çocuğa dokunamazsın, bişey ikram edemezsin ve konuşamazsın.

nerden biliyorsun çocuğun diabet olmadığını ya da bazı şeylere alerjisi olmadığını? sordun mu anne babasına? izin istedin mi çukulata verebilirmiyim diye?

polis az bile yapmış. ben onların yerinde olsam direkt alırdım içeri.

bu senaryoda özlemini çektiğim tek şey eksik kalan esnaf dayağı olmuş.

insanların az da olsa bilinçlenmesi güzel olmuş.

Mal mal agresif yorumlayan arkadaşı hariç tutuyorum ve genel olarak söylenenlere katılıyorum.

Sen iyi niyetli olabilirsin ama etraf öyle değil.

Düşünsene, evinin karşısındaki parkta hiç tanımadığın birisi oturmuş, elinde kocaman bir oyuncak ve çocuklara şeker çikolata veriyor. Bi noluyo lan demez misin?

Bence esnaf da polis de doğru olanı yapmış. Esnaf burada kendileri sana saldırsaydı hatalı olurdu ama polise haber vermişler işte. Aferin esnaf.

bilincli esnaf, hizli polis. takdir ettim.

elinde pelus ayiyla cocuk parkinda cikolata dagitmak niye hocam :) noel baba misin sen :D

arkadaşlar vurmayın adam öldü

geçenlerde MIGROS'tan çıkarken elimdeki bisküvi paketini açıyordum ki karşıma ufak bi çocuk çıktı.. çocuk elimdeki pakete bakıyordu.. hemen arkasında da annesi vardı.. önce annesinden izin aldım sonra da ufaklığa bir tane bisküvi verdim.. sonra da kendi yoluma gittim.. bence en mantıklısı bu..

hiç tanımadığınız çocukların anne babası yakınlardaysa önce onlardan izin alın.. etrafta anne baba yoksa çocuklara birşey verirseniz orada kalmayın kendi yolunuza gidin..

bu da tedirgin bakışları rahatsız etmeyecektir..

Seninle alakası yok, bence esnaf ve polis böyle bir Türkiye'de doğru olanı yapmışlar. Senin gibi iyi niyetli birisi yerine bir sapık da olabilirdi.

bence o esnafın yayına gidin. olayı anlatın, niye orda olduğunuzu falan. sonrasında mahallenin çocuklarına göz kulak oldukları için, bu konuda duyarlı davrandıkları için teşekkür edin onlara.

not: yazdıklarımda hiçbir ironi bulunmamaktadır

Yani yeteri kadar yorum yazılmış da, elinde hello kitty peluş oyuncağı ile parkta oturup çocuklara çikolata vermek... İyi cesaret. Dayak yemediğinize dua edin derim.

esnafı takdir ettim

kimlik sorgulaması yapıp uyarıp gitse polis daha iyi olurmuş ama polis aracına bindirip götürmek abartı olmuş hadi 2. kez yapsan neyse de ilkinde uyarı alman daha doğru olurdu.

türkiye gibi bir ülkede çocuklarla anne babalarının yanı harici selam sabahı kesmek gerekiyor. sadece tanıdığım komşuların çocuklarıyla arada konuşuyorum o bile yanlış şu dönemde maalesef tepkilerinde haklı insanlar ortalık sapık adi şerefsiz kaynıyor. hatta çocuk parkında atletle sürekli spor yapan bir adam var o geldi aklıma bir daha görürsem polis e şikayet edeceğim.

Siz iyi niyetli olabilirsiniz ama düşünsenize çocuk parkında yabancı bir adam, yanına kocaman peluş oyuncak almış, çocuklara çikolata dağıtıyor. Cidden "creepy" bir görüntü.
Yalnız çocukların yanlarında ebeveynleri yok muydu merak ettim.

Yaşadığınız gerçekten sinir bozucu ama o insanların tarafından bakmaya çalışın, sinir yapmayın ve hiçbir çocuğa ebeveyninden izin almadan ikramda bulunmayın.

kocaman oyuncak ayısı ile çikolata dağıtan kadın olsaydı durum creepy veya şüpheli olarak algılanmazdı. hatta sarışın güzel yüzlü bir turist erkek olsa da öyle algılanmazdı bence bizim memlekette. ama aile izni olmadan bi şey vermek yanlış bence de. ben de sürekli çanta taşıdığım için şeker falan alıp vereyim çocuklara veririm otobüste metroda diyorum. sonra tr'de yaşadığım aklıma geliyor vazgeçiyorum.

killerbee +1

Bir baba olarak soyluyorum, cocuguma tanimadigi, tanimadigim birinin cikolata, seker vs. vermesini gectim, konusmasini bile istemem. bu konu cok net. hele ki cocuk parki gibi ortalik bir yerde bunu yapiyorsun, cevredeki kimse seni tanimiyor yani bir "yabanci" durumundasin.

normal sartlarda esnafin seni cok saglam dovmesini beklerdim (dogru oldugu icin degil, genel davranis bu sekilde oldugu icin).

simdi o esnafin yanina gidip "hede hödö" yaparsan kuvvetle muhtemel dun yemedigin dayagi bugun misliyle yersin.

Esnafı da polisi de takdir ettim, olumlu anlamda beklenmedik bir son olmuş.

son olarak yanında çocuk olmadan çocuk parkında oturan kişileri(kadın erkek farketmeksizin) 155e ihbar edin diye bir sürü bildiri gördüm ana haber bültenlerinde.

Esnafı da polisi de takdir ettim. Doğru olanı yapmışlar.
Siz iyi niyetlisinizdir ama artık devir öyle değil. Birileri aynı yöntemle çocukları istismar etmeye çalışıyordur.

Böyle bir olaya 10 kez şahit olsam 10'unda da polisi arardım. Çevredekilerin davranışı da şerefsizlik değil, vatandaşlık bilincidir. Bunun yarısını yapsanız linç edilebileceğiniz mahalleler vardır.

Bu kadar uzak olmayın yaşadığınız toplumdan.

edit: arkadaşlar dün yatıp uyanınca sinirim geçti, birde başka bir şehirden hediye için gitmiştim şehre, yeşilpınar'ı falanda bilmiyorum, polis beni mahalle içinde bırakınca mecburen arkadaşı aradım süpriz bozuldu, o da sinirimi bozmuştu. arkadaşım vatan caddesinin üzerindeki ünlü bir caddede çalışıyordu, bana tarif etti oraya gittim buluştuk, ertesi sabah kendi şehrime döndüm. iri kıyım erkek olduğum için dövme cesareti göstermemiş olabilirler. ama birisi yalandan yere halkı galyana getirip durduk yere linç yiyebilirdim Allah korumuş. ben arkadaşa süpriz olayını aklımda canlandırıp hep o anı aklımda yaşadığımdan hiç aklıma gelmemişti çocuk kaçırma, taciz falan. ben zaten çocuklara çikolata verip, birisine aranızda karşı apartmanda oturan biri var mı falan diye sormuştum hepsi bu. ya çok sinir bi durumdu neyse kendi şehrimde, kendi evimdeyi şimdi.

Ucak cok pahali. O paraya ben olsam jarusalem'e giderim (tabi masraflar orda 3 4 katina cikar o ayri ama alacaginiz keyif de o oranda artar)

Uçak pahalıymış gerçekten ama eğlenirsiniz, ben aralıkta gitmiştim, hava falan sakindi bayağı. Şarapları çok nefis, yemekler de başarılı.

izmir-tiflis olduğu için biraz pahalı aktarmalı seferler en ucuz pegasus şuan kampanya kovalayacağım sanırım.

Sezgi Kırıt diye google'e yazarsanız ilk sonuçta doğru olduğunu, bu kişinin de avukat olduğunu öğrenebilirsiniz. Niye yapılıyor, kendi çaplarında farkındalık için.

www.instagram.com

avukat kendi hesabından yayınlamış yazıyı zaten. asıl sizin amacınız ne?

Farkindalik kazandirmak adalet talep etmek icin

"Kısa aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Emine Karpi'ye 'delilleri yok etme' suçundan 4 yıl, 'evi terk eden çocuğu rızası ile de olsa ailesine veya yetkili makamlara haberdar etmeden yanında tutma suçu'ndan 1 yıl hapis cezası verdi. Sanık Mehmet Mutlu Kurtlar, 'evi terk eden çocuğu rızası ile de olsa ailesine veya yetkili makamlara haberdar etmeden yanında tutma suçu'ndan 1 yıl hapis cezası aldı. Sanık Osman Küçük ise 'evi terk eden çocuğu rızası ile de olsa ailesine veya yetkili makamlara haberdar etmeden yanında tutma suçu'ndan 1 yıl, 'reşit olmayanla cinsel ilişki suçu'nu işlediği için de 2 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Sanıkların gözetim ve tutuklulukla geçen süreleri cezalardan mahsup edilmişti."

Buradan anlasilana gore ortada "kanitlanmis" bir cinayet ya da tecavuz yok. Cinayeti isleyene mahkeme 1 yil verdi diye bir sey yok. En azindan mahkeme acisindan boyle, olayin aslini bilmiyoruz dolayisiyla mahkemeye ve karara suc bulamayiz. Olayin aslini kimin suclu oldugunu hicbirimiz bilmiyoruz. Mahkeme delil bulamadim diyor. Insanlar mahkemeleri ve hukukculari tanri falan saniyor ve isleyisi dusunmuyor.
Bu duyuruya yazanlar da buyuk ihtimalle olayi ilk kez duyuyor ve cinayeti kimin isledigini kimin tecavuz ettigini falan bilmiyor. Buranin ve sosyal medyanin olaya bakisi "mahkeme katile sadece 1 yil verdi" seklinde.

Duymayan kalmasın iyi yapmışlar! Ben okuduğumda çok üzüldüm. Bir de dava açtıkları için vekalet ücreti kızın ailesinden alınacakmış:(

Ben bunun doğru olduğuna ihtimal vermediğim için amacını sordum. Olayı hatırlıyorum, gerçekten bir yıl mı ceza aldılar yani? Dehşet verici.

@stavro doğru diyosun yeterli kanıt yok vs peki sonuçta bu kız öldü mü öldü bu nasıl açıklanıyo aklım almıyor nasıl böyle bir karar çıkabilir

@stavro, dikkat edersen olayı duyuran bu işleri bilmeyen biri değil, bir avukat. Çok büyük bir adaletsizlik görmüş ki, isyan etmiş. Türkiye'de adaletin düzgün işlemediği de ortada.

farkındalık yaratmak için + bilmem kaç milyon

bu avukatın kaç yıldır bu dava için mücadele ettiğini araştırırsanız; bırakın böyle paylaşım yapmayı, bilboardları donatsa tüm ülkede, planör uçakla afiş açsa sonuna kadar hakkıdır dersiniz zaten vicdanen.

o orta yaş teyzelerde sadece duvarlarında paylaşmıyorlar bu yazıları, önemli bir kısmı bu anlamda ki saha çalışmalarına da katılmaya çalışıyor. en azından kendi çevrem muhakkak bu çalışmalarda aktif görev alıyor çeşitli şekillerde.

imza: hem orta yaş hem feminist teyze

şu olayı öğrenmek tüm günümün içine etti. olsun, benim bir günüm mahvolsun.

"Dosyada sanıklardan birinin 16 tane suç kaydı var “Uyuşturucudan hırsızlığa, hırsızlıktan geceleyin nitelikli hırsızlığa, yaralama, suç aletini satın alma ve cinayet. Bunların hepsine rağmen beraat aldı. Suç potansiyeli yüksek insanlar bugün etrafımızda dolaşıyor. Eline, gözüne, dizine her yerine muhtaç olduğumuz ayakları taşa çarpsa canımızın yandığı çocuklarımız tehlikede. "

Olayın içinde böyle bir psikopat varsa hiçbir şekilde delil aramamak gerekiyor. Çünkü psikopat. Biz olabilir diyorsak o kesin yapmıştır. Yerel mahkemenin verdiği müebbeti üst mahkeme delil yetersizliğinden bozmuş.

şöyle bir şey de var: www.instagram.com

umarım o psikopat gün yüzü göremez. insanlık olarak klinik psikopatların aramızdaki uzaylılar olduğunu kabul etmeliyiz ve tescillenenler infaz etmeliyiz. bu, bu kadar basit. herkes insan değil.

@pheobe üstünüze alınmanıza gerek yok benim bahsettiğim orta yaşlar bir yandan kekiyle çayını içerken bir yandan paylaşım yapanlar eminim yani onların herhangi bir çalışma yapmadığına. Ayrıca avukatın paylaşmasına bir şey mi dedim? Umarım böyle avukatlarımızın sayısı artar.

Sorum sadece bu paylaşım üzerine değildi zaten sosyal medyada bir sürü yalan yanlış haber dolanıyor. Ben bu kadar dehşet verici şeyler için gerçek olamaz bu diye düşünüyodum ne yazık ki nasıl bi ülkede yaşadığımı unutmuşum.

Karari veren de mahkeme. Yani hakim falan var, isini bilen insanlar sayilir onlar da. Avukati bilirkisi sayiyoruz da hakimi neden saymiyoruz?

"Olayın içinde böyle bir psikopat varsa hiçbir şekilde delil aramamak gerekiyor"
Biliyor musunuz, hukuk sistemi hicbir yerde boyle islemez. Boyle bir mantik yok. Belirli kurallar cercevesinde hareket eder mahkemeler. "ulan bundan adam olmaz baksana suna atin bunu" gibi bir mantik yok. Hakim karsisinda duran adamin suclu oldugundan %100 (%99 demiyorum bak) emin bile olabilir, sen ben de emin olabiliriz, her halukarda hukuk kurallarina kanunlara gore hareket etmek zorunda anlamadiginiz nokta bu.
Hukukun ustunlugu esastir. Bu su demek oluyor; zanli, davaci, savci, avukat, sen, ben, hicbir inisiyatif degil hukukun bizzat kendisinin ustunlugu mutlak. Bu yuzden yasadisi deliller her seyi %100 kanitlasa dahi delil sayilmiyor kimin suclu oldugu herkes tarafindan bilindigi halde hukuken suclu denemiyor mesela. Umarim anlatabilmisimdir.

@pastorize, kizin olumu nasil aciklaniyor hic ama hicbir fikrim yok. Dosyayi falan oturup incelemedim, sen de ben de bilmiyoruz.

Adamlar sucsuz, o yuzden 1yil ceza almalari da adil falan demiyorum, dikkat ederseniz anlatmaya calistigim sey baska.

üstüme alınmadım. sadece o genellemenin (bütün genellemeler gibi) ne kadar ön yargılı/dar bir bakış açısı ve tehlikeli olduğunu göstermeye çalıştım. kek pasta yiyerek yayınlamalarının yanlış olduğuna hüküm verebileceğimiz makamımız nedir? bizi otorite kılan nedir mesela? o teyze de varsın öyle paylaşsın, bakın mesela sizde bir soru işareti uyandırmış o paylaşımlar ki konuyu araştırmışsınız. bir sıfırdan büyüktür neticede.

avukatın paylaşımına da bir şey dediniz demedim. kadın az bile yapmış anlamında kişisel görüşümü paylaştım.

yalan yanlış haberler için örneğin genelleme yapmak yerine şu sayfayı ziyaret edebilirsiniz;
teyit.org

bunlar gerçek olamaz yanılgınız içinde şöyle buyrun;
anitsayac.com

sevgiler.

farkındayım stavro.
Kanıt gereğini, mahkeme sürecini anlıyorum. Yazdıklarım sadece duygusal bir dışa vurumdu.

Burada suç doğrudan bakıldığında Adli Tıp'ın sanırım. Hayat kadını sanılıp tecavüz bulgusu aranmamış. Böylece kaçırma, tecavüz, cinayet ekseninde değil de reşit olmayan birini eve alıp, doz aşımından ölüm ekseninde işleniyor olay.

Yine de gerçekte olanın bir psikopatın insanları kendi zevkine göre cansız bir cisim gibi kullandığı gerçeğini değiştirmiyor. Kanıma dokunan da bu. Tüm hayatında böyle davranan bir homo sapien alt grubunun tüm insan haklarına sahip olmasını yanlış buluyorum. Bu adamı 100 sene hapiste tutup, 100 sene işkence etsen böyle. Cehennem gibi bir yerde bir milyar sene kalsın. Dünyaya yine gelse ilk gün aynısını yapacak. Bu gerçek artık belgelenen, tekrarlanan bir olgu halini almışken hala sen, ben normal insan muamelesi görüyorlar.

Dusuncelerinizi anliyor ve oldugu gibi katiliyorum mewthree. Ve bana sorarsaniz en aci sey de hicbir zaman mutlak ideal hukuk sistemine kavusamayacagimiz gercegidir insan irki olarak. Yeryuzunde hukuku teslim edebilecegimiz insanustu bir inisiyatif olmadigi icin caresi de yok.

Babamla annem ben küçükken bağışlamışlardı. Onların motivasyonu "nasıl olsa ölünce toprak olacak, bari başkasına yarasın" düşüncesiydi galiba. O yaitan itibaren bana da kardeşime de her konusu açıldığında organ bağışının ne demek olduğunu, hayat kurtarmanın önemini falan anlattılar. Başkalarına anlatırken de hep gururlanarak ve ne kadar iyi bir şey yaptıklarını vurgulayarak anlattılar. Bu da etkiledi sanırım, çünkü organ bağışı yapmamış insanlar bana bir garip gelir. Esasen böyle bir şey yok tabii ama öyle bir hissiyat oluşmuş. Bir şekilde normalin bu olduğu kafamıza işlenmiş. Neyse, öyle işte. 18 dolar dolmaz ilk yaptığım şey organ bağışıydı. Kardeşim de aynı şeyi yapmış. Garip bir aile geleneği gibi oldu :)

Organ bağışı için çok bir motivasyona gerek yok ki? Ölünce alıyorlar işte organları, zaten siz bağışçı olsanız bile yine de birinci derece akrabalara soruluyor. Siz sanırım canlı doku nakli gibi bir şey diyorsunuz, böbrek karaciğer falan? Onda da zaten genelde tam doku uyumu için aileden biri falan oluyor, onda da motivasyon onu kurtarmak oluyor haliyle.

benim bildigim kadariyla, ancak bitkisel hayattayken organlar alinabiliyor. bir cok bitkisel hayattan cikma oykusu soz konusu. siz eger organlarinizi bagisladiysaniz sizi direk yasam destek unitesinden cekiyorlar. bitkisel hayattayken olan hala yasama ihtimalini kaybediyorsunuz. Cogu insan icgudusel olarak yasamak istedigi icin bu ihtimal 0.00001 de olsa bitkisel uykudan uyanmayi baskasinin yasamasina tercih ediyor.
Ben kararsizim.

öldükten sonrası için organ bağışı yaptım. öldükten sonra işe yarayan bütün organlarımı alsınlar. yani organlarım toprağa gömüleceklerine birilerinin hayatını kurtarsınlar. motivasyonum başkalarına faydalı olmak, hayat kurtarmak. ben öldükten sonra organlarımın hayat kurtaracak olması muhteşem bir düşünce. düzenli olarak kan bağışı da yapmak isterdim, çeşitli nedenlerle yapamıyorum.
hayattayken yapılabilecek olanlardan bahsediyorsan, ihtiyacı olsa anneme bir böbreğimi verebilirim hiç tereddütsüz, çünkü annem kendisi benim her şeyi yapma motivasyonum zaten, annemi iyileştirmek/yaşatmak için her şeyi yaparım. sanırım başkasına da veremem.

@lifeframe bilginiz yanlis. Birincisi, zaten organlarinizi bagislamis olsaniz bile aile onayi olmadan alamiyorlar. Yani, "bu organ bagislamis fisi cekin" diye bir sey yok. Organ bagislarken yapilan bilgilendirmede bana su soylendi: "Cevrenizi bilgilendirin, izin versinler. Eger hastane disinda olum soz konusu olursa hemen tam tesekkullu bir hastaneye kaldirsinlar. 1 saat icinde hastaneye ulasmis olmaniz gerekiyor." Bu noktada organ bagis kartinin onemi, eger ailenizin yaninda degil de ornegin bir trafik kazasinda olurseniz, kart cantanizdan ciktiginda polis ya da saglik gorevlileri organ bozulmasini onlemek icin hemen hastaneye kaldiriyor. Bu durumda da yine aile haberdar ediliyor ve onlarin izni gerekiyor. Her halukarda aileden habersiz hicbir islem yapilamiyor. Ortalikta dolasan sacma sapan dedikodular, yok doktor hemen fisi cekermis, sizi yasatmaya ugrasmazmis, organ mafyasi pesinize dusermis falan filan kac kisinin yasama ihtimalini bitiriyor. Lutfen bilgi sahibi olmadan, ortalikta bu dedikodularin yayilmasina izin vermeyin.

@evrim halkası, aile dışından isim yazamıyor muyum formlara? ya zaten başka birinin onayına ihtiyaç olması çok anlamsız. ben yetişkin bir bireyim ve bu kararı verdim. teyidini neden başkasından alıyorlar yeniden? illa deneyimelrden yola çıkmışlardır diye düşünmek istiyorum ama pek anlayamadım bunun mantığını.

Ben ikinci onay sebebinin bu soylentiler oldugunu dusunuyorum. Yani "bakin, zaten biz yeniden soruyoruz" diyerek tereddutte kalanlari rahatlatmak istiyor olabilirler. Kaldi ki su an bile tereddut varken bagis sayisini artirmak icin gerekli olabilir.

Aile disindan birini yazabiliyor muyduk hatirlamiyorum. Sormak lazim. 10 yil oldu ben bagislayali.

Organlarımı bağışlamayı düşünüyordum ama bir türlü eyleme geçememiştim. Üniversite 3. ya da 4. sınıftayken sözlükte kemik iliğine ihtiyaci olan benim gibi 20' lerin başlarında bir gencin yaşamak istiyorum temali bir başlığını ve başliktaki entrysini okumuştum. Okuduktan hemen sonra pantolon ve ceketimi giyip kendimi hastaneye attım. Bir çırpıda formu doldurup bağışladim organlarımı. Tabii benim niyetim direkt o çocuğa kemik iliğimi bağışlamaktı ama bazı sebeplerden dolayı olmadı. Ben formu doldururken odada bir aile de vardı. Gencin biri babasına böbreklerinden birini bağışlamak için formları dolduruyordu. Yani bağış için ölmek ya da bitkisel hayatta olma şartı yok dokularin ve diğer biyolojik şartların uyuşması yetiyor. Hatta genç arkadaş, benim ailemden ya da yakınımdan birine ihtiyaç olmamasina rağmen gönüllü olarak bağışladığımı öğrenince acayip sevinmişti. Neredeyse kalkıp sarılacaktı. Çok duygusal bir andı baba sessiz, anne ağlıyor, genç ise ortamı yumuşatmaya filan çalışiyordu. Sonra onları görmedim keşke rastlaşabilsem bir yerde.

Bu arada bağış formunuza ailenizden birinin adını ve telefon numarasını da yazıyorsunuz. Siz öldükten sonra ona ulaşmaları için. Tabi organlarınızı bağışlayacağınız bilgisini verdikten sonra. Yanlış hatırlamıyorsam eğer adını yazacağınız yakınınızın tc kimlik numarası da gerekliydi. Çünkü ablamı arayıp sorduğumu hatırlıyorum. Bunun sebebini de görevli kadın şöyle açıkladı, öldükten sonra organlarımız, bedenimiz ailemize miras kalıyormuş haliyle her ne kadar bağışlasak bile son kararı onlar veriyormuş. Bu yüzden ailemle konuşup ikna etmemi söyledi. Aksi takdirde pek bir işe yaramıyormuş.

Haklısınız ergin bir birey olarak böyle bir şartın olması çok saçma. İçi boş birçok nokta var, ya oraya ismini yazdığım kişi benden önce ölmüşse ya ailemle hiçbir bağım yoksa ya da ailemden herkes ölmüşse böyle bir durumda ihtiyaç varsa bile organlarım bağışlanmayacak mı? Bana da mantıksız gelmişti.

Bağıştan sonra eve ilk gidişimde anlattım bizimkilere.
Annem hâlâ konu açıldığında kulaklarıni elleriyle kapatip "Sus Amaranta duymak istemiyorum" dese de sanirim bizimkiler ikna oldular. Abim ve ablamın destek olması da etkili oldu tabi.

Çok güzel düşünmüşsünüz, güzelliklere vesile olur umarım. Kolaylıklar dilerim şimdiden.

Youtube'da Gordon Ramsay ve Jamie Oliver'ın 3-5 malzeme ile evde yemek yapma videoları var, bayağı oyalar bence sizi.

Garip gelecek ama bu büyük boy devetabanını en çok gördüğüm yerler FB'deki mahalle al-sat sayfaları oluyor. Millet evine sığdıramıyor bir yerden sonra ve satıyor/veriyor. Bu mantıkla önce sahibinden.com falan gibi yerlere bakabilirsiniz. Örnek: www.sahibinden.com

merhaba, istanbul’da mısınız? eğer öyleyse geçen ay alibeyköy/ağaç aş.’den bahsettiğiniz gibi büyük bir devetabanı aldım, 2 gün önce gittiğimde de hala vardı.

mobil olduğum için fotoğraflara bakamadım, benimki şöyle:
hizliresim.com

@whoosie sahibinden neden hiç aklıma gelmemiş ki? teşekkürler! :)
@ozgur bir kusun hatirati selamlar evet istanbuldayım. Alibeyköy çokça uzak ama gideyim mutlaka! Çok güzelmiş sizin deve tabanı <3

Erken alıyorlardır. Erken alırsan 100 liraya var mesela. Çarşamba günü için de Skyscanner 172 liraya Areobilet'i gösteriyor THY uçuşu için.

@whoosie aynı sitede ben 199 tl olarak görüyorum.

çok fazla gir bak yapıyosan fiyatını artırıyosun. vpnle gir düşer. (skyscannerdan baktım 199 görünüyo şu an)

onun dışında da erken almazsan ucuz alman imkansız gibi artık.

Cerezlere kaydeder. Cerezleri sil veya baska bir bilgisayrdan bak.

Valla ben siteye bakıyorum, 18.00 Anaolujet uçuşu 172 lira. Söylendiği gibi çerez temizleyip öyle deneyin.

Carsamba gunu icin bakarsan (2 gun sonrasina) 200tlye yine ucuz bulmussun diyebilirim.

bana da youtube geçen böyle bir video önermişti: www.youtube.com

Haberin içeriğinde bir şey yok gerçi, 4liraya bileti aldı, 4 liraya bilet aldı diyor sadece. Muhtemelen bilişimciler havayolu sitesinin bir qaçığından yararlanmış

Sen şu gün şu tarihte diye bilet ararsan olmaz. Gelecek ayın son 10 gününden bir gün bana uyar dersen en ucuzunu bulur alırsın.

İnternetten alıyorlar

Sildirmeye doyamadın

Ben artelac kullanıyorum.

bu sorundan devamlı muzdarip biri olarak refresh bende de hiçbir işe aramıyor. tears natural free de öyle. bir artelac işe yarar gibi oldu ama düzenli de kullanamıyorum ben bunları. ama lens kullanıyorsanız düzenli kullanmak dışında bir çözüm yok maalesef. aklınıza geldikçe de göz kırpın oturduğunuz yerde.

Gece olan göz kuruluğu için doktorum bana A vitamini merhemi verdi (gözlerim çizildi). Yalnız doktora sormadan kullanmayın, yan etkisi olabiliyormuş A vitamininin (özellikle hamilelikte).
Adı da Vit-A Pos

lipotears

Soğuk pansuman yapın. Yapay gözyaşı damlaları gözyaşı bezlerini tembelliğe itiyor şeklinde yorumlar var. Bence bir yöntem ne kadar basitse, o kadar iyidir. Ayrıca doğal olması da cabası.

Ben buzluktaki soğuk jeli alıp, üzerine ıslak peçete koyup, soğuyan peçeteleri gözüme koyuyorum. Bu işlemi 10-15 defa tekrar ettikten sonra da, jel biraz daha ısınmış oluyor zaten. Bu noktadan sonra da paket jeli direkt gözüme koyuyorum. Bütün bu süreç 1 saat kadar sürüyor sanırım. Benim elde ettiğim sonuç, bu yöntemin yapay damlalardan daha çok etkili olduğu. (pansumanın soğukluğu insanın yüzünü, özellikle yanan göz kapaklarını rahatlatıyor; soğuk yüzünden oluşan göz yaşları da kuruluğu)

Adres iyi bir göz hekimi.
Göz kuruluğuna neden olan etkenler diye Google'a yazınca karşına çıkan her şeyi yaptığım için gözlerim acı verici biçimde kurudu.
Artık araç süremez hale gelmiştim ki doktora gittim.
Göz kuruluğu raporu yazdı.
Dede gibi aile hekimine 3 aylık ilaç yazıdırıyorum.
Tears natural free ve lipotears verdi.
Mutluyum şikayetlerim azaldı.
Ama göz tansiyonumda varmış vs. vs.
Siz de buradan çözüm aramak yerine iyi bir hekime gidin.

Aloe Vera ve bambu olabilir.

tekrar okutuluyor.

aynısı başıma geldi. paşa paşa aldım aynı dersi.

aöf'te

işletme
medya ve iletişim
fotoğrafçılık ve kameramanlık

bölümlerinden mezunum. şu anda da web tasarımı ve kodlama 2. sınıftayım. ayrıca bunlardan önce de 2 örgün önlisans mezuniyetim var. bilgi teknolojileri dersini 6.ya alıyorum.

ayrıca medya ve iletişim - fotoğrafçılık ve kameramanlık bölümleri arasında da bir sürü ortak ders vardı, hepsini tekrar verdim.

tek avantajı ingilizce, türkçe ve tarih derslerinden muaf olmak.

Başvururken muafiyet ekranı çıkıyor, bende mesela yukarıdaki bilgi teknolojileri muafiyet ekranında çıkmıştı. Ama hangileri olur hangileri olmaz emin değilim.

Yetkin insanların önce partisine cenahına bakıldığından bence. Yöneticiler kendi sözlerinden çıkacak kimseye tahammül edemiyor, ekonomi de öyle ben dedim olduya gelmiyor sonuçta. Eğitimli insanlar uzun ve tayfasıyla çalışmak istemiyor çünkü kellen alınıyor herhangi bir şeye karşı çıkarsan.

McKinsey Türkiye ofisi de var, bir sürü çalışanları da var. Onlar da çalışıyordur elbette bu projede. Fakat uluslararası bilgi birikimi ve tecrübe başka bir şey.

Ayrıca ABD şirketi dendiğine bakmayın, dünyanın her yerinden adam alıp dünyanın her yerine iş yapıyorlar.

Evet.

Mckinsey'i aracı gibi düşün. Vericekler 20-30 milyon dolar danışmanlık ücreti TR iyidir hoştur diye rapor yazıcak +kredi +yatırım imkanı şansın olucak.

senin para birimin yarıya düşmüş. faiz olmuş %27. Mckinsey rapor yazmasa kim yatırım yapar sana?

''ülke ekonomisine hakim 20 insan yok mudur?''
elbette var ama bu insanlara görev verse tüm hatalar ortaya çıkacak. verir mi adam görevi? üç gün önce kriz falan yok demedi mi bu adam?
Mckinsey ile bir NDA yaparsın verirsin parasını sır gibi tutar senin açıklarını senin ülken için. kendi kullanır tabi.

1- var.
2- evet.
3- oluşturmak bir yana sahip olduğumuzu da kaybettik.

iktidarı elinde bulunduranların sorunu kibir ve bilgi - iyi niyet eksikliği. genel anlamda gerçekliğe karşı bir mücadele yürütülüyor. dış politikadan ekonomiye kadar çeşitli alanlarda deneme yanılma yöntemiyle hareket ediliyor. genel geçer doğruları yaşayarak ve bize de sonuçlarını yaşatarak öğreniyorlar.

o değil de şu mckinsey ne para kaldıracak. 20-30 milyon ne demek? 3 yıl sanırım. 3 ayda bir denetim. yılda 10 milyon proje başına ortalama 2.5 milyon dolar. partner falan ne para kazanıyor.

1- mckinsey bir marka olduğu için tercih ediliyor sanırım.

2- olabilir ama akp içinde de kalifiye insanlar var zaten.

3-katılıyorum. hiçbir zaman dünya'da ses getirecek bir şey yapamadık tek tük istisnalar dışında bunun akp ile de alakası yok. ama bu kötü olduğumuz anlamına gelmez. ürettiğin kültürü dünya'ya satabilmek başka bir şey. bunun için de güçlü bir ülke olmalısın ki insanlar seni takip etsin.

mckinsey bir nevi üst düzey kalite standardı. bir proje veya incelemenin altında imzaları varsa uluslararası camiada o iş itibar görür. yoksa değil 20 tane nice 20ler çıkar.

3. ne doğulu olabildik ne batılı, ne doğulular bizi doğulu olarak gördü ne de batılılar batılı gördü. biz de hem kültürel hem sosyoljik olarak arada kaldık, verdiğimiz sanatsal ürünler de bu nedenle piç kaldı.

ve son paragrafınız hakkında ise: devlet herkese asgari düzeyde eşit şartlar sunmalı. mesela eğitime bakacak olursak, evime 200 metre uzaktaki okulda 1. sınıfların mevcudu 55 kişiyken 4 km uzaktaki okulda sınıf mevcudu 31 kişi. devlet okullarında ek kaynak kullanımı yasak iken (bizim meb yayınları yeterli diyorlar ama keşke yeterli olsaydı) özel kolejlerde sınırsız ek kaynak kullanabiliyorlar.

1- vardır.
2- şu anki siyasilere akıl vermeye kalkarlarsa ilk zıtlaşmada ne olacağını herkes adı gibi biliyor. kimse o sulara girmez.
3- bence biz kendimizi fazla küçümsüyoruz. birçok konuda güçlü olmamıza rağmen güçlü yanlarımızla ilerlemek varken macera arıyoruz.

eğitimin içine sıçarsan, geri kalan her şeyin içine sıçmış olursun. bunu düşünüyorum.

1) 20 degil cok daha fazla vardir.

2) AKP'li olmayan sen ben memur bile olamiyoruz. Böyle adamlar hak ettikleri yerlere gelebilseydi zaten mevcut durumda ekonomi, sanat, bilim bu durumda olmazdi.

3) Diger alanlari bilmem ama bilimde ses getirebilecek calismalari yapanlar bizden de cikabilir eger yeteneklerini köreltmeyip onlari iclerindeki cevheri cikartmaya tesvik edebilirsek. Benim okudugum üniversiteden yurtdisina giden ögrenciler hep el üstünde tutuluyor gittikleri arastirma grubunda. Doktorasini Avrupa'da alaninda en iyilerden olan bir arastirma labinda yapip Amerika'ya giden Post Doc. arkadaslarim var.
Biz elimizdekini degerlendirmeyi bilmiyoruz ve hak eden insanlar o pozisyona gelmiyorlar genelde. Bir arkadasim anlatmisti Ankara Üniversitesi Biyoloji departmaninda Evrim'i reddeden bir profesör hocalari varmis :O

1. Vardır da onlar da biatçı değilir. Kaldı ki ekonomiden anlayan iktisatçımız çok ama mesele bu değil.
2. Şu an ekonomimizi yönetenlerin bilgisi olsa dahi ekonomiyi de Erdoğan yönetiyor. O nedenle bu haldeyiz, sistem bozuk.
3. Türkiye büyük bir ülke nüfusuyla, askeri gücüyle, ekonomisiyle. Dünya siyasetine etki eden de bir ülke. Ama bilim, kültür, sanat vb konularda evet kendimizi dev aynasında görüyoruz. 20 sene önce de çok iyi değildik ama iyi olmak için çırpınıyorduk. Niyetimiz iyiydi. Şimdi hem niyetimiz bozuk, hem zaten kötü durumdayız.

Kendi haline bırak Türkiye'yi, hani bir Macaristan gibi, Yunanistan gibi, İspanya gibi takılsın yani kendi kendine zaten Avrupa'da bu nüfusa sahip üç büyüğün arkasından İtalya ile beraber geliriz seviye olarak. Globalleşmeye karşı biz içimize kapanıyoruz.

Rahat bırakacaksın insanları, teşvik etmesen de olur. Çıkar bikaç birileri yine içimizden. Ama şu an o potansiyelin kırıntısına sahip olan herkes basıp gidiyor. İran olduk.

Birayı kola gibi içememeniz normal değil mi?

Bana da şalgam ve pırasanın tadı hala tuhaf gelir. 30 yıl da yiyip içsem değişmez heralde. Sevmeyebilirsiniz tadını, normal.

sevmiyor olabilirsin. bi sorun yok. sorun olduğunu niye düşündün ki?

muhtemelen pilsner ile sınırlı bir tadım tecrübeniz olmuş. pilsner iyi güzel, ama biranın tek türü değil, daha birçok çeşidi var. özellikle buğday birası ve lager kola gibi içmek için daha uygun biralar.

siz yüksek ihtimalle daha acı ve gövdeli bir bira tipini kola gibi içmeye çalışıyorsunuz. haliyle olmuyor.

belki de bira sevmiyorsundur?

tarzınız olmayan bira türü içiyor olabilirsiniz

Tuborg gold içiyorum yav. Trakyalılar bunu su gibi içiyor suu

Adami tiklememissin ama bira kola ile bir degil zaten.
Tok karnına biranim tadi hos gelmez mesela. Kola gibi olmaz hicbir zaman.
Ayni birayi bir gun su gibi icersim baska zaman agzina süremezsin mesela.

Kaldı ki hosuna gitmiyorsa icme niye zorluyosun? Kola gibi bira icebilme yetisi kazanmak icin neden cabalayasin ki...

@stavro okuduğunu mu anlamıyosun anlamıyorum ki bunu açıklayacağımı düşünmezdim. kola gibi ne demek? Kolayı canın çeker içersin, yemeğin yanında içersin ve en önemlisi tadından tiksinmezsin. Ben yüzlerce insanla bira içtim adamlar birayı su/kola gibi tüketiyor. Yav hiç olmadı adamın canı çekiyor. Rakı balık gibi düşünebilirsin. Ayrıca adam soruya cevap vermiyo senin gibi..

Kola gibi ne demek bunu cok iyi anladim ve anlayarak yazdim. Sen anlamamissin okudugunu.
Tekrar ediyorum, kola gibi icilemez bira zaten. O kola gibi iciyor dedigin adamlar icin bile tam olarak oyle degil her zaman. Yukarida da yazdim, tok karnina iken farklidir mesela en basitinden. Bunun gibi bir takim degiskenler etkiler iste. Kola gibi degil derken bunu kastediyorum kolaya benzemedigini biz de biliyoruz.

Yumusak icimli biraari dene ve karnin tok mide doluyken degil ac karnina dene mesela. Carlsberg ornegin. Herkesin agzinin tadi bir degil, adam tuborgu su gibi icer ama sen sevmezsin icemezsin.

Amsterdam denemediyseniz belki işe yarayabilir

Son zamanlarda woongjin diye bir markanın arıtıcı reklamını görüyorum devamlı, sebil görevi de yapıyordur muhtemelen, büyükçe bir şey. Bakın isterseniz.

Evet var. Halamlar kullanıyor uzun süredir ama sanırım içinde sıcak soğuk deposu olduğu için biraz büyük.

www.n11.com

bir direkt kendinden arıtmalı 1500-2000 tl civarında olan sebilller var.

bir de eğer ki hali hazırda arıtıcınız varsa, 100-150 tl'lik, sebilin üstüne konan hazneli bi sistem var. arıtıcıdan bi hat daha çekip normal sebilin üstüne monte edilip kullanılıyor.

normal sebil 400-500 tl + bu aparat 100 tl eğer ki tezgah altı arıtıcınız varsa.

bir ofiste şu markanın sebilini görmüştüm, tarif ettiğiniz gibi : www.waternet.com.tr

arçelik 'in var arıtmalı su sebili

Genelde otel girişleri 14.00 çıkışlar 12.00 olarak bilinir. Yani 10.00 da çıkarsan o günü ödemezsin.

saat 9'da checkout olmaz o günü ödemezsiniz. rezervasyon yaparken otelde kalacağınız geceyi seçin.

yani atiyorum 23 ekim sabah cikacaksam. check out olarak 22 ekimi mi sececegim?

çekilin otelci geldi.

23 ekim sabahı çıkacaksan 23 ekim olacak son günün yani check out'un.

Eğer bir gün kalacaksan; Giriş 22.09.2018 Çıkış 23.09.2018 olacak

@baldur2 hayır tabi ki, 23 ekim sabahı çıkacaksanız çıkış tarihi olarak 23 ekimi seçin.

23 ekimde ayrılacaksan 23 ekimi seçeceksin check out tarihi olarak.

Hayır canım, 23'ünü seçeceksiniz. Zaten 11-12'ye kadar çıkmanız gerekiyor. Otel gece hesabı yapıyor gün değil, siz çıkacağınız günü seçin.

Hayir o gunu senden sonraki misafir oduyor. Sen bir onceki geceyi odemis oluyorsun. Otelde kaldigin gece basina odersin. Ertesi gun ogleden once de terkedersin.

Sadece sık önünden geçtiğim için biliyorum, gördüğüm tek hayvan dişi ile ilgili yer Kadıköy soner sokaktaki bir yer, hatta şurası goo.gl
Belki yardımcı olur diye yazayım dedim.

Muhtemelen yurt dışından

dearmusk.com
www.deermusk.com

Gerçi yurt içinden de sonuç çıkıyor ama tabii bilemiyorum.

Orada çok mekan bilmiyorum ama sizi Karaköy paklar gibi geldi.

ritim/galata

(bkz: ulus 29)

ritm mutfağı da güzeldir ve hesaplıdır görece... monkey bar da haliç manzarası ve azıcık tuzlu ama ikisini de tavisye ederim...

Frankie

Sizin adınıza ise yeterli. Kimlik soruluyor.

Hiçbir şey yok, İstanbul'dan Türkiye'den çok daha güvenli ve hatta daha modern sosyal olarak. Ama USD bazlı olduğu için fena pahalı.

Emekli bando astsubay deniyor sözlükte.

Bandocuydu evet, hatta geçen izlediğim bölümde portre sini çizdirirken konuya olmuştu

Birebir aynısı mıdır bilemem ama fiyatı bu tarz şeylerin ülkemizdeki güncel fiyatlarına göre normal.

büyük ihtmal aynısı fiyatın fazla olması vergiler.

urunler ayni olmasina ragmen ulkeden ulkeye paket ve icerikler ufak da olsa farklilik gosterebilir.

soruya gelince, fiyat sanirim yurtdisindan gelen bu urun icin normal gibi.

buna bu para verilir mi yahu? ben bi daha gelirken getireyim sana 2 kavanoz

Koşuyolu uygunsa - Birtat meyhanesi, ciğeri efsane. Mezelerden topik çok iyidir. Karışık ızgara tavsiyem.

Kadıköy'de şubesi de var ama şubesini çok tavsiye etmem.

Birtat'ın Kadıköy şubesinin de ciğeri falan enfes. Güneşin sofrası'nın ambiansı iyiydi, uzun zamandır gitmedim ama Sarnıç bir zamanlar iyiydi. Çarşı içinde kalabalık içinde oturmak da ilgilerini çekebilir, Kadı Nimet ya da Asırlık o durumda iyi olabilir.

Koşuyolu Birtat denmiş, iyidir. Yine koşuyolunda Kipos var bahçesi güzeldir, Sarnıç'ın ambiansı iyi ama yemekleri lezzetli gelmiyor bana. Fenerbahçede Misina var birde, misafir için en ferah yer orası aslında.

Haydarpaşa garındaki Mythos bir hayli turistik ve güzel bence

Kadi nimet guzel ama boyle esnaf lokantasi gibi bence.

haydarpaşa mythos +1 şöyle bi mekan:
www.youtube.com

o kadar çok turk rock festivali yapılıyor ki, sırf ortam olsun diye gelen %50 kitle zaten doymuş oluyor konsere. birde gruplar tercih etmiyor dünyanın gozunde suriye gibiyiz

O gunler bitti kardes. O organizasyonlar sikinti artik tr'de. O yuzden olmuyor.
Neyseki ben metal muzik dinleme phaze'ini gectim, darisi basiniza.

Destruction geliyor, Orphaned Land geliyor, Pain of Salvation vardı sanırım, Empyrium geliyor. Zeytinli'ye Sepultura gidiyor. Evet, bir sonisphere bir rock the nations yok ama bu konserlere giderek diğerlerinin gerçekleştirilmesini sağlamak da önemli gibi sanki.

Sormak istediğiniz etiketi büyük gruplar ise Metallica üzerinden örnek verelim. Dolar 5 liradan 7 liraya çıktığı zaman 2 günde 4.5 milyon lira artmış oldu kaşeleri. 2014'te getiren organizatör önümüzdeki sene için getirmeyi planlıyordu ama hal böyle olunca yandı o planlar.

Küçük çaplı festivaller hala var. Türkiye'de festival düzenlenmesi artık bayağı zor. Dolar/Euro kuru yüzünden. Tek tek geleni çıkıyor hala sanırsam.

Bunun yanında, eskisi gibi Sonisphereler bir daha organize edilmez herhalde, sadece Türkiye için de değil bu durum. Eskisi gibi bir müzik üretimi de olmuyor.

Bu yaz şansa Baden im Blut'a gittim, gittiğim şehirde canlı müzik sesi duyup yolu izledim. Avrupa'da hala dinleyici kitle var bence. Denk geldiğim, afişlerini gördüğüm küçük çaplı festival de çok.

Yenimahalle - Sakarya'nın denize döküldüğü yer. Tam orada olmasa bile biraz ileride yüzebilirsiniz, döküldüğü yerde de salaş balıkçı lokantaları vardı.

Marmaris bördübet.

hem nehirde hem denizde yüzmek gayet keyifli.

Eskiden olimposta nehir gürül gürül akardı akdenize kavuşurdu hem de tam o noktada denize girilirdi ama şimdi nasıldır bilmiyorum.

Bir de akçay var sanırım denize akan ama aktığı yerde denize girilmiyor yandaki sahilde giriliyor sanırım.

Alanya’da dim cayi’nin denizle kavustugu nokta <3

Alantur otelin yani hemen. Boyle bir guzellik yok. Akdenizin sicagiyla dim cayinin buz sulari

akyaka olabilir azmak çay mı nehir mi bilmiyorum gerçi ama.

Ağva

"İspanyol ekibinin Otepaa kentinin yakınında gerçekleştirdiği eğitim uçuşu"
ülkeler arasında eğitim ya da birlikte tatbikatlar oluyor böyle.

Edit: Örnek - www.trthaber.com Son paragraf.

Herkes bozulur böyle bir yanlışlığa ama sanırım günün sonunda sizin yaptığınızı yapardım.. çocuk dersini almıştır sanıyorum, almasa da onun bileceği iş, 25 tl için değmez kesinlikle..

hanim fazla tepki gostermis de isin bu raddeye gelmemesi gerekirdi normal yollardan bosuna dedektifcilik olmus yani.

sen bir yerden siparis veriyorsun, beklentin nedir? siparisin sana ulasmasi. yani sana bunu online olarak satan kisi, sadece dogru urunu gonderecegini degil, sen bana parayi boyle uzaktan yollarsan su kadar gun icinde evinde olacagini taahhut ediyor.

urun kargoya verildiyse ama sana ulasmamissa kargo subesine gidersin veya ararsin, boyle boyle kargomuz vardi teslim edilmis gozukuyor ama bize gelmedi. onlar da duruma bakar ona gore yonlendirir. kargo sirketlerinin boyle durumlar icin sigortalari bok pusurleri var, sik basa gelen bir olay ve tam da bu durum icin kenara para ayiriyorlar zaten. veya soyle diyeyim: sen her kargo masrafi odediginde, o odedigin paranin bir kismi boyle durumlarin sigortasi icin odedigin paradir. zarar tazmin yukumlulukleri olmasa kargo parasi daha az oderdin bugune kadar.

hani suc cocukta bile olmayabilir, gonderen adresi yanlis yazmistir, cocuk dogru yere birakmistir. olabilir yani. tamam kimlik dogrulamasi lazim ama kargo sirketleri bunu yapmamanin riskini daha hizli dagitimlar icin kendileri aliyor. son 100 siparisimde 5 farkli kargo sirketi, bir kisi bile kimligime bakmamistir. kendi aldiklari bir risk. kargom yanlis yere giderse oderler.

siz simdi gidip de dagitimci cocugu nereden buldunuz? 25 liralik sey icin birinin ekmegiyle oynanmaz tamam ama zaten sizin o cocukla direk muhattap olmamaniz gerekirdi, cocugu bulmaniz bile tuhaf yani.

oradaki imza sizin degil, kimlik dogrulamasi yapilmamis, mesuliyet kargo sirketinde demektir, onlar da zararinizi tazmin eder, olmasi gereken de buydu zaten.

hic biri olmadi saticiyi ararsin, yan cizerse kredi kartindan chargeback yaparsin, paran iade edilir, o zaman satici dusunsun, baska kargo sirketiyle calissin.

Belki sikayet etmek gerek ama bu durumda benim icim elvermezdi sanirim. Bilerek yapildigindan ya da duzeletecek durumu veya zamani varken duzeltilmediginden emin oldugum bir durum olsa kesin sikayet ederim, bana gore buyuk pahasi olan bir icerik olsa onu da sikayet ederdim de, bunda biraz hata payi olan durumlar var (dikkatsizlik, acele, vb). Bir de kargo calisanlari gunluk calisma saatlerinden 3-4 saat daha fazla ve asgari ucretle calistigi icin "Biz sizin kargonuzu kirdik" deseler cok da ses cikarmam. IETT soforu manyaklasinca da ses cikarmam mesela, icimden "Sen olsan su zamana kadar 30 kere kafayi kirmistin. Istedigi kadar manyaklasmayi hak ediyor" derim icimden. Boyle durumlarda ilk seferde sikayet etmiyorum ama kisa sure icinde aldigim bir urunde ayni durum bir daha olursa o zaman sikayet ederim. Ornegin, ayni urunu yeniden soylesem ve gelmese, artik emin sayarim kendimi.

Sizin durumunuzda site ya da apartmanin bir panosu varsa "Boyle boyle bir paket yanlis kisiye teslim edilmis, bu paketi teslim alan var mi" diye bir yazi asardim sanirim.

Herkesin hatasının bedelini ödemesi gerektiğini düşünüyorum hatalı kimse cezasını kesmek lazım. Bu töleranslar sonucu kimse işini düzgün yapmıyor.

dağıtıcı ile değil direkt şube ile iletişime geçmeniz gerekirdi. çocuk tabi ki vicdanınıza oynamış.

sizin gibi yapardım.

bence sen doğrusunu yapmışsın.

kadınlar fazla kaptırıyolar böyle olaylara.

Hocam çocukla muhatap olunca olay saçmalamış...

Hanımın da fazla gergin, gerek yok böyle gerilmelere.

Kargo şirketini arar kargom gelmedi dersin, bulun dersin. Bana verildiğini iddia ediyorsanız ispat edin dersin konu kapanır. Gidip çocuğu bulmuşsun konuşmuşsun vs. konu gereksiz duygusallaşmış. Bu durumda ben de zaten o çocuğu gördükten sonra başımın gözümün sadakası olsun derdim.

yenge kesinlikle haklı. işini düzgün yapmıyorsa, bedelini ödeyecek.

sen haklısın bence hocam. ama en başta şirketle iletişime geçsen bence de mantıklıydı. sonrası için yorumum:

hanıma da ver 25TL bir daha sipariş etsin o zaman kestirmeye o kadar meraklıysa. ayıp yahu. çocuğun kötü niyetinden emin olsa haklı ama böyle sinir/stres...

ha kötü niyetliyse evet enayi sen oluyorsun ama bence o riski almaya değer. belli ki sen de adam işinden olsa o vebali kolay kolay taşıyamayacak birisin 25 TL için.

Ben hata yapınca maaşımdan kesiliyor çat diye, o yüzden böyle durumlarda çok da acımıyorum. Hata yaptıysa bedelini ödesin, benden üstün bir tarafı yok yani nihayetinde.

Tamamen çocuğun hal ve hareketleri ile değişir durum. Eğer çocuk hakikaten üzgünse ve samimi olduğuna inanırsam dünyada herkes hata yapıyor. Dünya üzerinde hata yapmayan birisi yok. Sadece ölüler hata yapmaz.

Fakat çocuğun sallar, umursamaz bir hali var ise şikayet ederdim.

Sizin için hangisi doğru ise onu yapın. Ne hanımınızı dinleyin, ne de bizi.

İhanet kaç kişilik haklı bence. Tamamen çocuğun üslubuna bakardım ki anladığım kadarıyla çocuk samimi. 25 tl’lik Şey için çocuğu işinden etmezdim ama iyi bir konuşurdum ki sen de konuşmuşsun zaten. Senin hanım biraz fazla şey yapmış bence.

Direkt randevu alamazsınız derken? Hastanenin internet sitesinden alabiliyorum randevu.

Bir de gerek görmek nasıl oluyor? Neye göre gerek gormeyebilir?

devlet hastanesi için direkt endokronolojiden randevu alınmıyor, dahiliyeye gitmek gerekiyor. özellerde direkt gidebilirsiniz.

Devlet hastanesinde (mhrs sisteminde) dahiliyeden geçmeden endokrine randevu alınmıyor, diğer hastanelerde olabilir. Gerek görmek de, sıkıntınızın ne olduğu. Gelişigüzel bütün hormonlara bakalım diye bir test yoktur muhtemelen, özelde de böyle bir girişim pahalı olabilir.

devlette doktora gidip "ben meraktan su hormon testlerini istiyorum" diyemezsin yazmazlar, bir sikayetin varsa ve o hormonlara bakilmasi gerektigine karar verirse doktor yazar, labden bakarlar.

ozel bir girisim ile yapmak istiyorsan doktora gitmene gerek yok, herhangi bir laboratuara git (biruni vs.) su su testleri istiyorum de parani alip yaparlar. sonra o sonuclarla istersen bir doktora gidersin.

güneş koruyucu
sandalet

Macbook pro 2018, magic mouse 2, beats kulaklık(beleş) aliexpressten hub.

lazer, kedi macunu

philips klipsli kulaklık aldım 35 liraya n11'den. Öncesinde şampuan ve dörtlü çamaşır deterjanı almıştım. İnternetten alışveriş en sevdiğim şey :)

Çizgi dizi

kitap, ayakkabı, traş köpüğü

termosifon, ankastre set ve 40.vodafone istanbul maratonuna kayıt yaptırdım. bunların hepsi bu hafta içinde aldıklarım. bu yıl içerisinde en büyük alışverişim bulaşık makinası olmuştu.

printer, matara, klozet kapağı.

mikrofon, 5 metre ses kablosu, tayt, tişört.

Tişört ve aux kablosu.

2 gomlek, 2 polo t-shirt, 4 cift ayakkabi, ofis kirtasiye malzemeler, market ve ev alisverislerinin bazilari son 1-2 hafta icerisinde

Telefon şarj kablosu, Çin'den.

telefon , kılıf ve kedi maması

Kozmetik ve kitap

Kitap aldım, hem indirim vs. oluyor hem de her kitap her yerde bulunmuyor malum.

Ayakkabi, mont, ceket. Ucuz denk geldi hepsi.

oksijen sensörü motosiklet için, belkin aux bluetooth cevirici

Belli bir yerden sonra hepsinin tarzı oturuyor. Örneğin ben suluboya gibi bir tarzı portfolyosunda böyle çalışma olmayan birine yaptırmam. Ya da Eva Karabudak tarzı birine gidip motorcu dövmesi yaptırmam. Yaparlar elbet de ne gerek var riske atmaya.

Her dovme stilini her dovmeci yapamaz. Yaparim diyorsa ordan uzaklas.

Her tattoo artistin uzman oldugu bir veya birkac stil olur genelde. Elbette bir seyler yaparlar ama o tarzin ustasinin yaptigi gibi olmaz.

Eger desen ve stil konusunda netsen artik bu konuda en uygun tattoo artisti bulmak kalmis.

Dovmecinin eski calismalarina goz atarak gerekirse studyosuna gidip portfolyosunu isteyerek gozlem yaparak dogru dovmeciyu bulman lazim.

Dovmeci konusunda titiz olmak iyi bir sey merak etme. Ozellikle bazi desen ve stilleree seni vezir de yapar rezil de.

Arastirma evresini uzun tut. Yazin dovme yapilmamasi bakim icin daha iyi zaten aceleye gerek yok.

hocam en riskli stilleri istiyorsun, öyle önüne gelene yaptırma. bilene yaptırman lazım yoksa gerçekten üzer. ben dotwork olmasını istediğim için Biçem Şinik'e yaptırdım. Yine olsa başkasına bulaşmazdım. Herkes dotwork yaptırıyor ama dünyanın en basit dövmelerinden biri olmasına rağmen gören herkes benim dövmemle ilgilendi yine de.

Bir adet Koray Karagözler'den bir adet de Eva'dan dövmem var. Suluboya tarzı dövmelerde ikisi de çok iyi. İyi bir dövme istiyorsan kesinlikle paraya kıyıp istediğin tarzda dövmeler yapmış birine gitmen gerek yoksa pişman olursun.. Bir de yazın bitmesini bekle bence. Dövmenin ilk 1 ay kesinlikle güneş görmemesi gerekiyor. Sonrasında da sürekli güneş kremi süreceksin zaten.

Böyle
.
Yap
.
Olmaz
.
Mi?

instagram'daki yazıyı kopyala
not defteri uygulamasına yapıştır
boşlukları düzelt
yazıyı kopyala
instagram'a yapıştır

Enter'a basmadan önceki kelimenin, emojinin sonunda boşluk olmaması gerekiyor. Boşluk olursa alta attığın yukarı çıkar.

Çalışması gerekli mi? Bırakın çalışmasın. Zorda kalınca illa çalışacaktır, özel bir rahatsızlığı yoksa insanın hayatına çok da kafamıza göre müdahale etmemek gerek.

ne ile geçiniyor?

maddi bi kaygisi yok o zaman. olsa birak is bulmayi ek is bile yapabilir kimsenin baskisi olmadan.

@whoosie, katılmıyorum, zorda kalınca çalışamayabilir bu durumda. iş bulması ayrı dert tecrübe ayrı dert alışık olmadığı bir düzene belli yaştan sonra geçebilmesi ayrı dert.
ama ne yapılabilir onu bilemiyorum.
bir kuzenim var, maddi yönden rahat, dünyayı geziyordu iki ay öncesine kadar, şimdi ise birden bire iş kurup çalışmaya karar verdi ve her ey şimdilik yolunda gidiyor. bir şekilde kendisi de değişebilir.

annesinin emekli maaşı var, babası da aylık üç beş kuruş para veriyor. hani hayatı evde ne varsa yemek üzerine kurulu. kaç yaşına geldim anneme yardım edeyim falan gibi bir kafa yok. hoş gerçi anne de yanımda dursun çalışmasın kafasında.

@whoosie iyi diyorsun ama diyelim annesi yarın bir gün öldü gitti, 25-30 yaşında hiç tecrübesi olmayan bir çocuk ne yapacak kim işe alacak. öyle ağır işlerde de çalışamaz kırılgan bir tip.

ne okuyor? okula duzenli gidiyor mu, dersleri nasil? okula devam ediyorsa cok uzerine gitme derim ama aktif olarak ilgilendigi ve surdurdugu bir sey yoksa sikinti. "vakti gelince calisir" dusuncesine katilmiyorum sahsen, 25 bunun icin cok gec bir yas. tembellik ve atalet zehir gibi, yerlesince kurtulmasi cok zor.

ana baba beslemeye devam ettiği sürece neden çalışsın ki niyeti yoksa? kessinler musluğun suyunu, alıp karşılarına konuşsunlar. anlar belki.

okulu bitirme yolundaysa sıkıştırmana gerek yok. senin yakınlık derecen nedir bilmiyoruz tabi ama geleceğe dair planlarının ne olduğunu sormakla başlayabilirsin.

Üniversite devam ediyorsa niye çalışsın. Anlamadım bu kısmı. Okulda yoksa çok sıkıntı ya. Yarın bir gün annesine bişi olsa maaşta kalmaz. Çok karanlık bir gelecek. Tembel tenekenin teki,doğruları varmış filan geçiniz bunları. Anne yanlış yapmış muhtemelen en başta. Konuşmakla düzelmez, aç kalacak ama cidden böyle aç kalacak yani ölüme yakın derecede, o zaman çalışır. Adamın bir şekilde karnı doyuyor, barınacak yeri var, niye calıssın aslında:)

www.facebook.com

OECD'nin su raporuna bakarsan zaten Turkiye'de 15 - 29 yas araligindaki her 3 kisiden biri ayni durumda.

Ne demek kırmadan la? Kalbinin amk afedersin. Ağır konuşmazsan kaldırmaz götünü o tipler.

@bos gezenin bos ustasi +1

Valla anlattigin kadariyla cocugun arada okula gidip gelmek disinda bir sosyal hayati da yok. Ot gibi yasayip gidiyor yani.

Depresyonda olabilir ya da baska psikolojik sorunlari olabilir.

babasının verdiği paranın kesilmemesi için okulunu uzatıp duruyor okulu da anadolu üniversitesi uzaktan eğitimli bişey gidecek bir okulu kampüsü falan da yok. ekonomik durumu öyle iş kuracak gezecek gibi bir durumda değil. diyorum ya genelde evde, annesi ne yemek yaparsa onu yiyor, birkaç tane arkadaşı var arada bir onlarla evinin çevresinde öyle basket falan oynuyorlar. başka da bir aksiyonu yok.

kuru ekmek versen onu yer yine de çalışma için bir istek olmaz gibime geliyor.

Valla bir tek ben mi dert ediyorum diye düşünüyorum bazen. bir de elin ekmek tutsun kıvamında saçma sapan şeyler de söylemek istemiyorum. akla yatabilecek ama bu durumdaki bir adamı da kırmayacak üslup bulamıyorum.

annesi mannesi de dert etmiyormuş, o zaman size ne ki? aynı durumdaki kişi olsam ve bana ıdısının dıdısı biri "çalış" dese "annem dert etmiyorken sana noluyor" derdim. kusura bakmayın da sjdjdjdd

kendi haline bırakın, mecbur kalmadıkça çalışmayacaktır.

Toplum baskisi ile herkesi kolelik duzeninde calismaya itmeyin. Calismak koleliktir.

Tembellik hakki diye bir sey var.

25 yaş çok geç değil, ben 28de üni'yi bitirip başladım çalışmaya. benim durum biraz daha siyasiydi üni bitmemesinde.

annesinde bitiyor o iş, konfor alanından çıkartılması gerek. annesi evin önüne koyacak işlerini yapmayacak vs. vs. böyle bir adam başka türlü çalışmaz.

ha şu var, herif memnunsa kime ne. geçen ekşi'de 117bin tl ile hayat boyu yaşamak gibi bir başlık vardı, belki çocuğun bakışı cidden budur.

amacın nedir niye çalışmıyorsun diye sorabilirsin. annene bişey olursa planın nedir diye de eklersin. belki bilmediğin, bankada 100-200 bin para vardır ve ona güveniyordur. kimisi hayata tembellik için gelir bu kişi de onlardan biridir.

Adam zerre tutarsız gelmedi bana. Çalışmıyor ama sizden bir şey de beklemiyor. Annesi de dert etmiyor bu durumu. Çalışmasın efenim.

daha önce mobilde olduğum için uzun uzun yazamamıştım, "boşverin çalışmasın" yaklaşımının sağlıklı olacağını ve bu tarzda birinin "ihtiyacı olduğunda çalışacağını" düşünmüyorum çünkü yakın zamana kadar ben de böyleydim. beni hayata katılmaya ve çalışmaya teşvik eden şey isteklerimin olmasıydı. görünen o ki bu çocukta o da yok. bence bu net bir şekilde depresyonda olduğunun veya sağlıklı düşünmediğinin göstergesi. o çocuk emin olun bu zihniyetle para kazanması gerektiğinde de tutunamayacak. belki aç kalmamak için bir yerde işe girecek ama kendini biraz rahatlattığı anda oradan ayrılacak. böyle insanlar tanıyorum. devamlılık ve istikrar gerektiren hiçbir şeyde başarılı olamıyorlar, aç karınlarını doyurmak için çalışırken de mutlu değiller. çünkü kendilerine tamamen yabancı olan bir konseptle karşı karşıya kalıyorlar ve inanılmaz bunalıyorlar. bir obezin maraton koşmasına benzetiyorum şahsen bunu. bir obez maraton koşabilir mi? evet ama öncelikle fazla kilolarını vermesi ve çokça antrenman yapması, kendini hazırlaması gerekir. bu arkadaş ise maraton gününe kadar obez kalmaya devam edecek ve o gün geldiğinde çalışmak onun için maratondan farksız olacak. bunalacak, nefret edecek, kusacak ve maratonun aksine "ben istemiyorum, bırakacağım" bile diyemeyecek; koşmaya devam etmek zorunda kalacak. bu mental olarak bitirir insanı, daha kötü hale sokar. çünkü şu an "azla yetinebiliyorum" diyorsa bile, yarın "çalışmam gerekse dahi çalışamıyorum" demeye başlayacak. bunu görecek. varsa özgüveni de tamamen paramparça olacak.

ben "şu an okuyorsa üzerine gitmeyin" dedim ama düzenli olarak okula gittiğini, başarılı olduğunu, evden çıkıp okula falan gittiğini varsaymıştım. durum buysa bence hafife alınmamalı. o yüzden psikolog yardımı gerekli bence. dediğim gibi, bunları aşağı yukarı aynı şeyleri yaşamış birisi olarak yazıyorum ve rahatlıkla söyleyebilirim ki o dönemde sağlıklı değildim ben, hastaydım.

kimseye "sen hastasın" diyemem elbette ama şahsi görüşümce, böyle yaşamayı isteyen bir gencin de sağlıklı olması pek mümkün değil. insan yerine göre parasız veya çalışmadan yaşamayı dahi arzulayabilir ama bunun için bir şeyler yapma gayretinde olur. bu arkadaş gördüğüm kadarıyla sadece anne ve babasının verdiği parayla hayatta kalmaya gayret ediyor. hiçbir şekilde yaşam ya da hareketlilik emaresi yok. bu tehlikeli. "ben çalışmak istemiyorum" deyip bahçede kendine bir ev yapsa bile "bir şeyle uğraşıyor, istediği bir şey var" dersin... bu adamda hiçbir şey yok.

ayrıca ykyt'nin şaka yapmak istediğini varsayıyorum. "kimse çalışmak zorunda değil" ne ya? çalışmayı, kendine ve topluma faydalı olmayı "kölelik" olarak değerlendirmek nasıl bir çiğlik örneği? çalışma şartlarına, fazla mesaiye, gelir adaletsizliğine bulduğunuz çözüm bu mu yani, tamamen çalışmayı bırakmak? insan olarak fonksiyonunuz nedir? çalışmadan, kimseyle muhatap olmadan, hiçbir şey üretmeden, hiçbir fonksiyona sahip olmadan yaşadığınızda mutlu oluyor musunuz?

ha oluyorsunuz diyelim, hadi biz "sistemin köleleri" olarak başkalarına yaranmak isteyen ezikler olalım... o zaman kaynağınızı kendiniz yaratmak zorundasınız. evet çalışmak zorunda değilsiniz ve tembellik bir hak ama kimse size bakmak ve para vermek zorunda da değil. böyle saçmalık olmaz. 25 yaşında anamın babamın verdiğiyle yaşayacağım ve "kölelik istemiyorum cnm sağolun tembellik haktır" diyeceğim. yok ya. anam babam eşek mi o zaman, onlar neden çalışmış?

dedigin hic bir sey ise yaramaz, finans kaynaginin kesilmesi lazim anca oyle. biri baktikca ona o hayat devam eder, aci ama gercek. sayisiz kere gordugum bir olay.

hiç bulaşma ne hali varsa görsün derim. Yakın akrabam falan değilse zerre umurumda olmaz böyle çalışmayan tipler.

truecaller

CIA

yüklü değil, tanıdığım insanların numaralarının neidüğü belirsiz insanların eline "öylece" vermeyi bencillik sayıyorum. evet herkesin numarası bir yerlerde, evet sanki numara çok mu gizli blablabla. bir arkadaşım kuracaktı şu getcontact zamanı, kuruyorsan benim numaramı sil öyle kur dedim, şu an için veri tabanında değilim ne bunun ne cia'in.

hayır.

Korkacak, çekinecek hiçbir şey yok.
Zaten ağrı, sızı olmuyor. Ben sadece ortamdaki kalabalıktan gerilmiştim. Bir de yüzünüzü bandajlıyorlar, gözü kapatmamamız için sanırım. 14 yıl oldu ben yaptıralı, çok memnunum.

benzer durumdayız sanırım (miyopum), meşhur hastanelerden birinde 3 yıl önce gözlerini yaptırıp memnun kalan arkadaşımın tavsiyesiyle geçen hafta doktorundan randevu alıp muayeneye gittim.
-bir dizi muayene, makine tetkiki sonucu doktor lazer ameliyatı olabileceğimi, büyük bir riski olmadığını ancak 10 yıl sonra yakın gözlüğünün kaçınılmaz olacağını söyledi
-2 yöntemden birini uygulayacağını birinin (lasic) 4500tl diğerinin (prk) 5500tl olduğunu söyledi, taksit yapıyorlar
-ameliyatı göze aldım ama 4500tl de az para değil, halen kararsızım

Saykodelik ışıkları ilk defa duyuyorum, o nasıl bir şeymiş yahu?

Ben de 11 sene önce oldum, iki gözüm de 3 derece miyoptu. Ertesi gün sabah uyanınca resmen "görüyorum, görüyorum!!" diye sevindiğimi hatırlıyorum:)
Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biriymiş, hayat kalitem yükseldi resmen.

Ameliyat esnasında hiç ağrı hissetmiyorsun. Sonrasında birkaç gün yanma oluyor, o kadar.

Ben normalden daha ağrılı olan prk ile olmak durumunda kaldım, hiç öyle görüş gitmesi, saykodelik ışıklar görmedim ki görseydim eğlenceli olurdu. 5 sene oldu olalı, iyi ki olmuşum. Ameliyatta acı yok, benim operasyonun sonrasında 3 gün sızı oldu, klasik lazerde o bile yok sanırım. Bende de 3 gün sonra hiçbir şey kalmadı.

Ayıca önce doktora gidin test yaptırın bakalım uygun mu gözünüz korneanız falan.

cevaplar için teşekkür ederim.

@whoosie 5-6 yıldır aynı doktora gidiyorum. çok ilgili bir hekim. önümüzdeki haftalarda kontrole gideceğim ve bu konuyu da görüşüp muayene olacağım

Merhaba,

5 sene once oldum ben. Operasyon suresince zaten bir sey hissetmiyorsunuz. Gorusum kapanmisti ama saykodelik isiklar gormedim. Cok kisa suruyor. Ciktigimda basim cok agriyordu sadece yapilan mudahaleden dolayi. Onu da bir agri kesiciyle hallettim. Operasyondan hemen sonra tum bulanikliga ragmen gorebildigim kadariyla bile goruntum netlesmisti. Kisa bir sure icinde de tamamen duzeldi. Su an sadece bilgisayar karsisinda yogun calismaya bagli olarak biraz sikinti cekiyorum, onun disinda bir sikintim yok.

Operasyonun gerekliligi ile ilgili tartismalari okumussunuzdur, desteklemeyen bir kesim de var. Ben onunla ilgili bir sey demeyecegim, o kisisel tercihiniz ama ben hala cok memnunum. 4 numara miyoptum bu arada.

Zerre korkacak bir şey yok, sadece adı ameliyat.

5 yıl önce oldum ve benden sonra aynı doktora 20'den fazla kişi gönderdim. Şikayetçi olan kimse yok. Bazısının numarası 0'a düşüyor bazısı 0.25 0.50 falan ama gözlük ihtiyacı kalmıyor.

Ameliyat anında görüntünün gittiği bir an var ama korkutucu birşey değil. sadece gözüne ışık tutulmuş gibi bir aydınlık görüyorsun.

Ben bırak ameliyatı iğneden korkan adamım, ona rağmen çok rahat geçti. Gönül rahatlığıyla gidebilirsin. Sadece doktorunu iyi seç yeter.

Orta Avrupa Turu olabilir.

Küba ya da Tayland sanırım. Ya da Vietnam. Ama ilk tercihim her zaman Küba.

Ben olsam Avrupa dışında bir yere giderdim. Avrupa'ya kendiniz de gidersiniz her türlü.

Uzakdoğu forever. Olmadı Güney Amerika. İlla Avrupa isterseniz İskandinavya.

Para benim hesabımda değil, hiçbir zaman olmayacak ve harcama limitim 100 bin tl diye düşünüyorum. 20 bin dolares ediyor.

2 çift olunduğuna göre 2 odalı bir yer lazım en azından. Ben Manhattan'da geceliği $200 civarı bi yer totarım, o zaten 2800 dolar ediyor, business class uçarım kişi başı git gel $2000 da o tutsa gerek. Gerisini de orada rahatça gezmeye, yemeye içmeye harcarım.

katmandu, bangkok, phnom penh, ho chi minh yapardım ben.

100 bin tl ye ne avrupası yav. uzakdoğuya veya guney amerikaya giderim

nepal - çin - mogolistanı iceren cok genis bir tur da olabilir

koh samui

benim de ilk tercihim küba olurdu. yeni zelanda da gitmek istediğim yerlerden. ama henüz gitmediyseniz avrupa turu da güzel bir tercih olur.

Antarktika turu yapardım. Ya ya kuzey kutbu. Bir daha gitmemin zor olacağı yerlere giderdim bu kadar para bulmuşken:)

Kolay gidilemeyecek bir yer olmalı uzak doğuya ilgi varsa Nepal, Tayland ya da Japonya olabilir. Diğer türlü Hawaii, Küba da olabilir.

abd ya da japonya yaparım. ya da gözümü karartıp ikisi birden.

Ben henüz görmedigim icin Avrupa turu yapardim ama konaklamayi ve yeme icmeyi en güzel sekilde yapardim param cok olacagi icin.

Konu disi soru: parayi ezmek de nedir? Ilk kez duydum.

Ayrica yurt disina bolca giderdim ve bunu egitim harcamasi olarak gorurdum. Para 100 bin dolarsa da en iyisi ucuza ev almak ve oturum izni almak.

Çok yakın değilseniz Paşabahçe'den bütçenize uygun herhangi bir şey alın, yanına da değştirme kartı koysunlar. On numara.
Kahve makineleri varsa kahve öğütücü olabilir ya da moka pot falan, kahveli bir şeyler mesela.

şarap içiyorsa paşabahçeden karaf

eğer yakın arkadaşsanız arayıp sorun neye ihtiyacı olduğunu, en temizi.

Havalimanından en rahatı havabus'la direkt Kadıköy sahile gelmek, 10 lira. İndiğiniz yerden Harem minibüslerine binebilirsiniz.

2- sahilden gitmez.
3- sahilden gitmez.

özel tur ise bilmem ama amasra ve safranbolu'ya giden firmalar yeniçağa'da otobandan ayrılır öyle gider.

haremdeki firmalara tel. aç safranboluya gidiyorlarsa pendik-kartal civarlarında yol üstünde yolcu alıyorlar. sabiha gökçenden birkaç araç değişip hareme gitmektense tek araçla çok daha kısa sürede dediğim yol üstüne gidip ordan daha önce yer ayırttığın safranbolu aracına binmeniz daha rahat olur

Söğütlüçeşme Caddesi'nde Tahsin Erdevir var, kendisinin yaptığı dolgular kaplamalar yaklaşık 20 seneye yakındır benimle, tık demedi. Telefonu ve ücret bilgisi yok ama aşırı memnunum kendisinden (umarım halen çalışıyordur, tatlı bir amcaydı)

tr.foursquare.com

Dt Hakan Nanto Kazasker'de

McDonald’s ın hemen arkasında tavsiye ederim.

g.co

www.hayalmum.com
burayı arayıp bir sorun isterseniz, yeldeğirmeninde.

tay mum'da vardır kesin.
www.taymum.com.tr

ama selamiçeşme mağazası kentsel dönüşüm nedeniyle kapalıymış maalesef.
diğer şubesi topağacı'nda.

birkaç sene önce d vitamini eksikliği sebebiyle çok saçım dökülmüştü benim de. ona da baktılar mı?

@pide
Evet baktılar. Normalmiş. 40 falan dedi yanılmıyorsam

Vichy mi, şu selülit kremleri olan marka mı? Ben o markaya inanmıyorum hiç. Benim de saç diplerime bakıp kendi ürünlerini vermişlerdi.

Ben de aynı sorunları kaşıyorum.Yaşlarımız da aynı. Benim kansızlıktan dolayı liseden sonra seyreldi. Ben saçıma bir sürü şey kullandım. Üniversite zamanında düzenli olarak doktora gitim ama yok olmuyor. En son gittiğim cildiyeci de bayandı ve saçının tepesi açıktı. Genlerde varsa çare olmuyor, giden saçlara oturup ağlamak daha çok yoruyor.

Yapmadığım tek şey bemiks, evigen... Sana iyi gelirse son olarak bunu deneyeceğim:)

not: erkek

10 sene falan önce, saçlarım çok dökülüyordu cerrahpaşa'da okuyan arkadaşım "saçlar çok değişik nedenlerden dökülebiliyor önce bir dermatolog'a git o sana genel bir kan testi yaptırtacak" demişti. nihayetinde gittim ve malesef ki -aslında şükretmek gerek tabii de- bütün değerlerim mükemmele yakın çıktı. sonuç: erkek tipi saç dökülmesi.. (sonrası tabii ağır bir maddi külfet, ilacıydı şampuanıydı, ampülüydü tüpüydü..)

bakın sizin b12'niz düşük çıkmış. şu an doktor olan o arkadaşımın da demir eksikliğinden dökülüyordu. 2 hafta toparlaması için çok kısa bir süre gibi geliyor bana, neden derseniz saç dökülmesi ilaçlrında min 2-3 ay beklenir sonuçlar için. bence telaşa mahal yok, toparlarsınız. neticesinde erkek değilsiniz, erkek tipi dökülme olasılığınız da yok :)

ama bence siz içinizin rahat etmesi için başka bir dermatolog'a daha gidin. işinizi şansa bırakmayın.

Bence kafanıza aktardan falan aldığınız çeşitli şeyleri ve şampuanları sürmeyin öncelikle. Sonrasında, stres yaparsanız daha çok dökülür. Doktorunuz ne şampuan verdi? Benim anneme Babe'nin ve Ducray'ın şampuanlarını tavsiye etmişti mesela, iyi geldi bayağı. Saçları çok seyrek olan bir arkadaşım da Vildan Gemici diye bir doktoru aşırı tavsiye etmişti, hakikaten de saçları gürleşmişti kızın. Eğer İstanbul'daysanız o doktoru da deneyebilirsiniz.

Arkadaşlar, cevaplar için çok teşekkür ederim.

Eşim de ben üzülünce takma benimki de dökülmüştü ya bir ara diyor. O öyle deyince benim sinirler tavan yapıyor. Sen erkeksin diyorum ya nasıl karşılaştırırsın. Erkekler kel olması gayet normal ama bir kadın da normal mi sence diyorum? Tartışıyoruz.

Doktora kan testi için gittiğimde saç dökülmesine ait bişey vermedi. Alerjim olduğu için anthix kullanıyordum sadece kredm tarzı şeyler verdi. Testlerin bir kısmı yarın çıkar dedi, kalanı 15 gün sonra çıkar dedi. Ben ertesi gün izin alamayacağım için başkası gidip sonuçları gösterdi ve sadece dediğim gibi b12 iğnesi vermiş.

15 gün sonra çıkacak bir test görünmüyor, hepsi çıkmış dedi bir yakınım. Anlamadım. Önümüzdeki günlerde tekrar gideceğim. Belki o zaman saç için de birşeyler verir. AMA ÇALIŞTIĞIM İÇİN ZORLANIYORUM.

Çok stresli günler yaşadım 1 yıl öncesine kadar. Şuan düzeldi bazı durumlar ama onun devamında sonucu olabilir mi acaba bu? Stres yüzünden dökülen saçlar geri gelir mi mesela? Eğer öyleyse.

Çam terebentini şampuana karıştırma özelliğini yitiriyor dedi aktardaki kız. Ama bemiz evigen olur dedi.

çam terebentini saçın daha çabuk uzamasını sağlıyor ama gürleştirmiyor. şampuan şişesine katmak yerine, her şampuan uygulayacağımda avucuma bir damla da terebentin döküyorum. bi de doktor bana şunu verdi www.hairpharma.com.tr sürekli kullan dedi. tee iki sene önce d vitamini eksikliği yüzünden dökülen saçlarım bunun sayesinde daha yeni yeni çıktı. öyle kel kel geziyomuşum senelerdir :')

Beslenmen nasıl? Benim de eskiden çok dökülürdü, beslenmemi düzeltince saçlarım da düzeldi. Muhtemel yeterli protein almıyorsun, benim öyleydi.

@peggy

Beslenme düzensiz tabi. Yıllardır böyle ama hiç düzenli beslendiğimi hatırlamıyorum.
Evlendikten sonra 1 yıl içinde gezmek ve abur cuburdan dolayı 12 kg. aldım. Şuan 7 kg. kaldı.
Ama dediğim gibi toplam 2 yıl boyunca çok sıkıntılı günler geçirdim Hergün ağlayıp üzüldüm. Son 1 yıldır çok şükür o sıkıntılarım gitti.
Başka sıkıntılar tabiki var ufak tefek.
Çok stresli ve çabuk sinirlenen bir yapım var.İş stresli ve yoğun.
AMA BUNLAR YENİ OLAN ŞEYLER DEĞİL. Hep vardı.

Tiroit hormonlarına baktır.

Kerastase dökülme karsiti serum dener misin?

@caletti
free t4 diye bakmış heralde. normal görünüyor. Bi de TSH var. o da düsüğe akın ama verilen aralıkta kaldığı için normal.

@perfectum

Kullanırım kullanmasına da korkuyorum hep döker diye

@yansitmayan ayna Dokmez, bilakis yeni sac cikarir. Kullan.

@perfectum

www.saciniboya.com


Bunu diyorsunuz değil mi?

Evet ta kendisi. Yalniz su sampuanla birlikte kullan: www.cosmostation.com

Zaten dokulmen duracaktir, tesekkur edeceksin markaya :D

b12 plus kullanın, biyotin ve folik asit takviyesi ile azalabilir.

@yansıtmayan ayna,

"Bunlar yeni değil, hep vardı" ama bir noktadan sonra vücut tolere edemiyor işte. Kiminin saçı dökülüyor, kimin cildi bozuluyor, kimi sürekli hasta olmaya başlıyor vs vs.

Benim de o dönem saçıma sarımsak bile sürmüşlüğüm vardır, senelerce her şeyi denedim, tonlarca para verdim serumlar aldım, neler neler. Ha bunlar belki saç derisi için yararlıdır, ama saçın kendisini güçlendirmiyor maalesef. Ben anladım ki dışarıdan yapılan hiçbir işlem saça yararlı değil, hepsi para tuzağı. İçeri odaklanmak gerekiyor.

Madem kilo fazlan da var, güzel ve kaliteli beslenmeye başla, farkı göreceksin diyorum.
Özellikle protein almayı ihmal etmemen gerekiyor. Bu sorunu birebir yaşadım ve bu şekilde çözüldü. Beslenme cidden fark ettiriyor, hem saçta hem ciltte.

Tabii genetik ise bilemiyorum, ondan kaçış yok sanırım.

demir hapına da başlayabilirsiniz. benim de saçım dökülüyor, bana iş yeri hekimi demir eksikliğinden demişti. demir baktırın bi. aslında genel tahlil yaptırıp direkt sebebi bulun ve sorunu çözerek durdurun. barcelino diye aktarlarda satılan bitkisel bir ürün var bir de. onu kullandığım dönem oldu. saçıma iyi gelmişti.

cildiyeye git. sampuan arama, aktar falan dolasma.

anladığım kadarıyla rahatsız olunan şey kedileri besliyor olmanız değil, apartman etrafındaki kedi popülasyonunun aşırı şekilde artmasına sebep olma ihtimaliniz. mesaiden yorgun argın dönen herhangi bir kişi, yaşadığı yere girerken ona yemek vereceği umuduyla dizine tırmanarak ona salça olan en az 4-5 kediyle baş etmek zorunda hissetmeyebilir. peşinden apartmana girmeye kalkanlar olacak, onları dışarı çıkarmak gerekecek vs.

komşularınızla boş yere münakaşaya girmeyip kedileri yakındaki boş bir alanda (park, arazi vs.) besleyin bence.

Aynen muti'nin dediği gibi, biraz daha uzakta ve tenha saatlerde.
Sokak hayvanlarını besleyen, su kabı bırakan insanların sayısı arttıkça sesleri azalıyor böyle tiplerin.

"Beni sırat köprüsünden onlar geçirecek", "öbür dünyada benim adıma şahitlik yapacaklar" gibi ultra muhafazakar garip söylemlerle dinsizin hakkından imansız gelir yöntemini uygulayabilirsiniz :)

Muhafazakarlıkla ne alakası var? güzel beynin bu olayla nasıl bağlantı kurdu merak ettim? Bence kedilere yaşam hakkı tanımayanlarla beraber kafayı hayvanlarla bozmuş, insanların alanına saygı duymayan ve her kötülüğü dine bağlayan at beyinliler de ortadan kalkmalı.

kedilere zarar verme ihtimallerine karşılık biraz uzakta besleyebilirsiniz +1. ben de dinden giriyorum valla konuya, böyle mi emrediyor islam vs.

ayrıca yani @zgrydn, allah rızası için bak allah adı veriyorum hayatında kedilerle pek alakası olmayan insanlar yorum yapmasın. bu kadar yıllık hayatımda, en azından benim tanıdığım yüzlerce kedi, asla ama asla kendisine kötü davranan ya da daha önce kendisini hiç beslemeyen insanlara "salça" olmadı.

saçmalamaya başlıyorsunuz artık.

Insanlar apartmanlarinin onunde copleri karistiran sokak hayvani istemeyebilir. Bunun comarlikla alakasi yok. Ben de sirin gordugunuz icin doganin isine karisip kendi elinizle bir hayvani baska bir hayvanla beslemenize karsiyim. Ot falan yeseler neyse! Senin cigerleri ile besledigin tavuklarin ne sucu var! Canilik!

@piremses, 3 sene ev arkadaşımla beraber kedi besledim. hiçbir bakımını aksatmadım. oyun oynayıp bol bol eğlendim. kedileri severim de... yani şurdan bir yerden yol alabilirsin.

bir apartman etrafındaki kedi nüfusunun ne kadar artabildiğine dair uç örnekleri yaşamış biri olarak verdim tavsiyeyi. uygulayıp uygulamamak soruyu sorana kalmış.