Exxenspor

uefanin kendi sitesinden de 3 dakikalik ozetleri izleyebilirsiniz.

bu soruya herkesin cevabi bireysel olur. ben sabah erken spor yapmaktan nefret ediyorum mesela, kesinlikle tavsiye etmezdim kimseye. ama spor yapan bir suru insan taniyorum, iclerinde sabah spor yapip zipkin gibi gezenler de var. demek ki bazilarinin isine yariyor.

en iyisi kendi takviminiz icinde, "duzenli" olarak spor yapmaniza imkan veren rutin hangisiyse onu uygulamak. deneyin, sabah erkenden spor yapin, birkac gunde karar verirsiniz.

sizin durumunuzda iş yerinize yakın bir spor salonunda sabah veya akşam çıkışta gitmeniz daha uygun olur.

son bir aydır sabah 6.30da kalkım salona gidiyorum. ve hayatımda ilk kez spor yapan kilolu bir insanım ona rağmen spora gittiğim günler daha dinç daha enerjik oluyorum. spor sayesinde gece yatış saatlerim de düzene girdi. sabahın köründe kalktım boşa kalori almayım diye düşünerek yeme düzenime de artısı oldu. yeni başlamış biri olarak ben tavsiye ederim şahsen

Sabahlari hiit yapiyorum ben. Cok da iyi oluyor. Hizlica yag yakma amacin varsa haftada 2 hiit yapabilirsin

Kendimden ornekliyeyim cunku baska yolu yok.
Pazartesi/Carsamba/Cuma sabah 5:20`de kalkip 6 da salona gidip 8de cikiorum. Avantajim su an calistigim yer hem cok uzak degil hem de baslama zamani acisindan rahatim dolaysiyla 8:30 da iste olsam sorun yok ama olsaydi 6-7 arasi da yapabilirdim idmanimi gun sayim artardi. Hatta 2 ay icinde o durumda olmam gerekecek. Idmanim genel anlamda barbll ile yapilan compound liftlerden olusuyor. Squat/press/deadlift/bpress/pull up/row vb. Idmanin Sabah olmasi yada aksam olmasinin yada ac veya tok olmanizin bir farki yok. Uzun detay, burada girmeyecegim. Pazartesi/carsamba da aksam 18-20:00 arasi dil kursuna gidiyorum. Bir de bonus her aksam beslenme cantami hazirliyorum yani kahvaltim/ogle yemegim vs. de yanimda geliyor. Dolayisiyla rutinim haftasonu yogun yemek yapip, haftaici eve geldikten sonra bir dizi esliginde ertesi gune hazirlanmak uzerine. Mumkun mertebe 22 sularinda yatmaya yakinsamis oluyorum. Gun icinde yorgunlugunuz olur ama bu yaptiginiz ise bagli. fiziksel olarak bir performans sergileyecekseniz o gun problem olabilir ama ofiste oturuyorsaniz yine aksam ve sabah in farki bir noktadan sonra yok, basta bir vucut tepki verir.

Bunlarin yaninda Cardio yapmak, bir kilo verme araci degildir, dolayisiyla kilo vermek amaciyla ki buadaki amac aslen yag vermek/yag yuzdenizi dusurmek spor yapmak istiyorsaniz direnc egzersizleri yapmaniz lazim. Ozel ayri bir hedef veya ilgi yoksa kosmanin, elipticin vs.nin getirisi sanilandan az. Yani sizin 10km 50 dakka alti kosma hedefiniz vardir veya kosmayi seviorsunuzdur, lutfen yapin ve devamedin ama yoksa aradiginiz seyin cevabi cardioda degil. Bu tabii hic yapmayin demek degil.

Sabah yapabiliyorsanız iyi olur. Gece boyunca vücuttaki glikojen depoları boş olduğu için sabah direkt yağ yakmaya başlarsınız spor yaparken. Gün içinde de dinç olursunuz. Midede sorun yoksa öncesinde şekersiz sade kahve yağ yakımını ve metabolizmayı ateşler.

Sporum sabahları. Ben çok memnunum. Gün içinde yüksek oluyorum. akşam uyku için gerekli fiziksel yorgunluğu da sağlamış oluyorum. Kafam doluyken spor yapamam mesela sabah iyi geliyor.

sabah insaniysaniz bence olur. bir donem inatla erken kalkip, spora gidiyordum. cok kisa surdu bu maceram. 2. gun eliptik bisikletteyken ayagim pedaldan cikip ondeki bara carpti ve 3 parmagim kirildi :) o gun sabah sporu insani olmadigimi anladim :D

kşam ben de ölu gibi eve attıgım için kendimi, seni çok iyi anlayabiliyorum :) Ben de aynı şekilde sabah yapıp evden çıkıyorum. Asla enerji duşuklugu yaşatmıyor, aksine digerleri daha ayılamamışken ben daha zinde ve ayık hissediyorum tabii "uykumu almışsam" :D Uyku sorunu yaşamıyorsan ve 12de kesin uyurum diyorsan bence o plan yurur :)

İnsanların ne zor hayatları var. Allah yardımcınız olsun. Sabah sporu disiplini kazanırsanız harika olur. Ama zordur.

12'de uyursan o iş yaş. 8 saatin altı uykuyla sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürmen mümkün değil. 9'da yatağa girmen lazım.

Spor yapmak seni dinç tutmaz sporla vücuduna hasar verirsin iyi beslenerek ve dinlenerek tamir olursun, bunları yaptığında dinç olursun. Bu bir ipucu verebilir.

her gun 2 saat spor yapip kendinize recovery icin hic zaman ayirmiyorsaniz bu yorgunluk hissinin nasil gecmesini bekliyorsunuz? CNS fatigue diye bir olay var mesele kolum bacagim agridi da degil sadece. Ozellikle compound hareketlerle calisan bireylerin cns fatigue olayina dikkat etmesi gerekiyor.

Hergün 2 saat değil de araya 1-2 gün koyarak gitmek daha mantıklı. Vücudun dinlenmeye ihtiyacı var.

Bir de beslenme kaynaklı olabilir. Karbonhidrata çok yüklenince ben spordan sonra koltukta uyukluyorum. Protein ağırlıklı beslenmek ve dengelemek bunu çözebilir. Ayrıca düzenli olarak maden suyu içmeni tavsiye ederim.

Gece uykunda problem olabilir nefes almanda sıkıntı var mı?

işin aslı çok stresliyim ve hiçbirşey bu stressi azaltmıyor. bence ondan.

yoksa beslenme, su, vitamin düzenli kontroller falan hepsini rutin yapıyorum.

mümkün. müşteri hizmetlerini ara ve dolar ekstresi talep et.

mumkun. Is bankasi icin aramaya bile gerek yok maksimum uygulamasindan ekstreyi o sekilde ayarlayabilisiniz. Garantide de benzer uygulama vardir diye dusunuyorum.

finansbankta ben o şekilde kullanıyorum.
kreid kartınızın dolar ektresi opsiyonu açmalısınız

sertifikanin suresi olup olmadigini bilmemekle birlikte ulkelere gore farkli duzenlemeler olabiliyor. Misal Litvanya ikinci dozdan sonra 270 gun gectiyse PCR istiyor asisiz muamelesi yapiyor. Ama booster varsa sure kisitlamasi yok, gibi .

evet ulkeden ulkeye degisir. italya da @wallcan'in dedigi gibi son 9 ay icinde 2. dozu olmus olmani ya da herhangi bir zaman booster olmus olmani bekliyor.

2 hafta once lizbon'a gittim. hicbir sey print etmeden sadece pasaport ve telefonla girdim. telefondaki sertifikanin resmini gosterdim sadece ustunkoru bakip gec dediler.

bir şeyler dinleyin. Benim için kesin çözüm olan öneriler:
radyo tiyatrosu dinleme (trtdinle uygulamasını öneriririm)
siyaset analiz programları dinleme

stress nedenlerini elersek
1-su an bir diyet yapiyorsaniz bu nedenle olabilir (ketojenik diyetin yan etkisi boyledir mesela)
2- magnezyum eksikligi de cok gorulen bir nedendir. doktora danisarak uygun magnezyum takviyesini alabilirsiniz.

tekrar uyanmak konusunun sebebini bulmak lazim o ayri. Cise kalkip tekrar uyuyamama falan degilse yani. Ama uyuyamama sebebi zihinse yani dusunceler birbirini kovaliyor ve o uyku aninin konsantrasyonuna ulasmakta problem varsa; meditasyon yapmanizi oneririm. Bunun disinda eger aksama yakin agir bir spor elementi varsa bunu elemenizi oneririm bir sure. Aksam yatmadan 1 saat once mumkun mertebe mavi isik yayan tv cep telefonu vs. ile iliskinizi azaltin ve 23'ten once yatakta olmayi hedefleyin.
Kahve kola vb. yogun cafein iceren icecekleri 18 den hatta 16 dan sonra tuketmeyin. Bunun disinda horlama yada uyku apnesi gibi uyku kalitesini etkileyen farkli problemler varsa o tabii doktor mudahalesi gerektirir, septum deviasyonu duzeltmek gibi yada bir uyku kliniginde test/tedavi yontemleri gibi.

Bir şeyler dinlemeyi denedim beynimde atlayan koyunları saymayı denedim. Youtubeda ağzını şapırdatarak uuuttuğunu iddia eden biri var onu bile izledim.
Çaydan kahvedendir diye çay kahve içmedim
23 den önce yatmayı denedim
Telefonu ayrı bir yere koymayı denedim rahatsız etme moduna aldım
Magnezyum takviyesi denedim iki gündür o da olmadı.
Yatmadan iki üç saat önce sıvı alımını kestim olmadı
Demin doktora gitti o da atarax diye bir ilaç verdi.

işaret parmak uçlarınla gözünü, göz pınarını kapak üstünden çok hafif ovuşturmayı denedin mi uykuya dalmak için

Denemedim ama bugün denerim. @comp

maclarin tamamini yayinlayan oldugunu sanmiyorum cunku youtube icin uzun olur. Ancak twitch de falan takip etmek lazim full mac izlemek icin. Eskileden Boraslegend i tavsiye ederim bu arada eskisi kadar iyi degil son bir kac yildir ama sacma sapan bos muhabbet yapmaz anlamsiz bagirip cagirmaz gorece komiktir. Futboldan anlar.

Ege Arseven twitch kanalına gidersen, tüm maçlarını izleyebilirsin videolar bölümünden.

Emre de kaydediyor olabilir ama takip etmiyorum.

bu işlerde orta yolda buluşulur. 5000'de anlaşın bence.

Kesin bi dille diyeceksiniz ki eğer bu para senin ananın maaşı kadar kaldıysa sen de ananın maaşı kadar kira geliri elde edeceksin demektir.

Lutfen tufe'nin uzerinde zam yapmayin.

5 yıl sonra ancak kira tespit davası açıp bölgedeki emsal kira oranlarına göre kira oranı talep edebilir. mahkemeye ver desen mahkeme 5 yıl sonra gel der mal sahibine.
4680 hukuken ödemeniz gereken ha kafam ağrımasın diyorsan 5 yap. ama hukuken hiç bişi yapamaz.

5000 de anlaşmaya bakın. İlla 5500 diyorsa da kabul edin.

"Biliyorsunuz, memuruz ve çok zam almadık.
Yasal orana göre kira 4680 ediyor. Ayşe Teyze'nin de sıkıntı çekmesini isteyemeyiz ama kirayı ancak 4800'e kadar yükseltebiliriz. Sizin için de uygunsa 4800 olarak göndereyim kirayı" (kabul etmezse 4680 olarak gönderirsiniz)
Karşı taraf biraz daha bir şeyler derse o zaman 5000 ödemeyi düşünün derim.

İlk adımda 5000 teklif ederseniz 5500'e anlaşırsınız sonra :)
4600 küsürlü rakamı telaffuz etmeniz de önemli.

Yasal değer neyse onu yapıp geçin, maaşlı çalışanı kimse düşünmüyor. Gerçekten ev gecindermeye çalışan insanların benden farklı yazacağını sanmam

@mg3929 hocam yanlış anladınız, kirayı annesi kullanıyor yaşam giderleri için yani o anlamda diyor :)

@ahmet oturum cerezi teoride haklısınız tabii de pratikte öyle yürümüyor maalesef.

Pratikte evet, huzurumuz bozulmasın ve yeni eve çıksak bu fiyata bulamayız diye orta yolu bulmak istiyorsunuz anlıyorum ben de öyle yaparım.

Ama @michael +1. 4800 teklif edin. Olmadı 5000de el sıkışın bence.

100% zam yapmayız biz öyle insan değiliz demeleri hoş değil. 100% zam sanki haklarıymış da, lütfeder gibi 5500 teklif edemezler.

Haklarınızı bildiğinizi vurgulayarak ifade eden.

Bu sene 5500 e okey dersiniz ,seneye bunlar kabul etti deyip daha rahat artırabilirler.

%30 nisan ayı oranı. Mayıs ayında muhtemele %35 civarı olabilir. Öyle olsa 4860 ediyor zaten. Çok bir fark kalmıyor zaten Civardaki kiralardan hala çok düşük kalıyorsa kafanızı ağrıtmayın. Temmuzda muhtemelen %30 civarı zam gelecek memur maaşlarına zaten

michael_knight +1 demeye geldim, yüzde yüz artış yapacak insanlar değiliz deyip 2.000 lira kira artışı istemek de... sizin başınız ağrıyacaksa onların da ağrıyacak. benim ev sahibim hali vakti yerinde bir insan ve bana istersen hiç yapma demişti, ona rağmen ben yapmıştım. size nasıl tavır gösteriliyorsa, siz de göstermelisiniz bence.

merhaba, mayıs ayında sözleşme yaptığınız için nisan 12 aylık tüfe oranında zam yapılabilir. 1 yıllık kiracıya tüfe üzerinde zam yapamaz kirayı ve aidatı düzgün ödüyorsanız sizi evde çıkartamaz. %29,88 1075,68= 4675.68tl ödemeniz gereken tutar. Avukatla görüşün mutlaka ama ev sahibinin teklifini kabul etmeyin.

yasal oranı geçmeyin en fazla küsüratı yukarı yuvarlayın, memurlara da yasal oranda zam yapılıyor herkesin şartı eşit
annesi için vicdan yapmanıza da gerek yok

Yasal orandan fazlasını yapmayın ne olur. Yapacağınız her lira zam, sonraki senelerde size ekstra maliyet olarak dönecek. Daha bismillah ilk senede böyle yapıyorsa, ileride çekeceğiniz var. Baştan tavrınız net olsun. Çıkarmak için uğraşsın dursun gerekirse. Memura ev mi yok?

Kiraya verirken ogretmene memura veriyorum diyen ev sahipleri var. Eger ki size de o sartta verdiyse zaten bi gram ustune cikmayin.

Yasal orandan fazlasını yapmanıza gerek yok ve yapmayın da. Bir ev sahibi olarak söylüyorum. 5. senenize kadar bu şekilde rahat rahat oturursunuz.

ayşe teyze evi satıp faizini maaş gibi kullansın. yok hem kira getirsin hem orada mal dursun diyorlarsa tüfedir max limit. ev bir insanın en temel ihtiyacı olan barınma ihtiyacını karşılayan bir şey. üzerinden başkasının ettiği karın azalması kirada yaşayan birinin umurunda olmamalı.

Inatla yazmaya devam edelim yasal oranin uzerinde yapmayin.
Bunu duzgun dille anlatabilirsiniz, kavga etmenize gerek yok haklisiniz. her seyin bir fiyati var bu evin sizin icin fiyati da mevcut kira+yasal zam. Fiyat bu yani fazlasini istemesinin bir anlami yok.

bunun memur olmakla yada issiz olmakla falan ilgisi de yok, Euro ile kazanip %50 zam bile almis olsaniz hakkiniz bu sizin. Niye bedavadan fazla para veriyorsunuz baskasina? Bakkaldan kola aldiginizda her seferinde 10 lira fazla mi vereceksiniz bakkal surat yapiyor diye? Para kolay kazanilmiyor.

kimse dememiş ama yasal orandan fazla yapmayın :)

hadi jest yapıp 4800 yaptınız diyelim. 5500 ödeseydiniz 12x700=8400 tl, seneye 5.500 üzerinden zamlanacak, aylık fark 700 olacak 1000 yani yıllık 12000, sonraki sene 17000 sonraki sene 25000. 4 senede fazladan ödeyeceğin kira toplamı 62 bin tl.

fakirden zengine sermaye transferi böyle minik hesaplarla oluyor.

Marka model onemli icerik acisindan kimi urunlerin iceriginde seker vs. oluor aromalar icin ama normal olarak yemegini ne zaman yiyorsa protein tozunu da o zaman icecek gida sonucta bunun disinda ayrica bir zarari olmaz urun temizse. Yogurt yiyebiliyorsa whey de icer.

Ancak kullanma sebebi acisindan Bu bayagi detaya girilmesi gereken konu yani niye diyeti protein bakimindan zenginlestirmek icin whey? Tavuk , yumrta , bakliyat varken? Diyelim ki tozdan daha memnunuz cesitli sebeplerden, Amac sadece gunluk protein ihtiyacini arttirmaksa niye Casein degil o zaman kana daha uzun surede karisacak, daha uzun sure tok tutacak?

Baska bir soru babaniz herhangi bir direnc idmani yapiyor mu? Makrolarini yazmamissiniz ama neden illa ayrica protein alma ihtiyaci oldugunu dusunuyorsunuz? Eger mesele kas kaybi daha az olsunsa idman yapmadiginiz surece katabolik haldeyken onun imkani yok. Idman yapsaniz da yok da o ayri. Protein Igf-1 tetikler ama buyutecek bir sey olmadigi icin(no pun intended) eger ihtiyac fazlasi aliniyorsa Igf-1 in surekli tetiklenmesi iyi degil hatta kotu sonuclar dogurur. Yine ayni sekilde basiyor sebzeyi otu ama bagirsak sagligi icin muazzam onemli o sebze ot dolayisiyla yasi itibariyle cok yalnis degil, bir de acaba bakliyati da sebze ot olarak goruyor olabilir misiniz? Ozetle elbetteki Yag ve protein miktari ve bunlarin cesitliligi cok onemli ve bununla ilgileniyor olmaniz cok guzel bir sey ama 65 yas a 30 yas muamelesi de yapmamak da gerekir. Yani her bilgi herkes icin dogru degil.

evet. makrolarina baktim 30 gram protein ya var ya yok. bakliyat haftada iki gun var. diger protein kaynaklarini artirmak konusunda ikna edemedim. ekmek kafali diyeyim sen anla.

yuruyus haric bir aktivitesi yok. tek amacim makro hesabindaki protein miktarini biraz artirmak. 60’tan sonra kas kaybinin onune gecemiyoruz evet. ama yangina bir kova da olsa su dokeyim dedim.

whey’in sebebi ucuz olmasi. scitec whey aldim. olcek basina 1,5 gram seker var. o da muhim degildir.

Protein tozlarının içinde çok çok çok fazla şeker var. Tadı kötü olduğu için basıyorlar şekeri içine. Sakın vermeyin. Sebzeden de protein alabilir pekala, mercimek, nohut gibi baklaların ağırlıkta olduğu yemekler yapabilirsiniz, yulaflı karışımlar hazırlayabilirsiniz, yarım yağlı süt, kefir vb. içirebilirsiniz.

Hazır ürün zaten her şekilde zararlı, içinde ne olduğunu bilmediğiniz şeyi vermeyin kısaca.

Protein tozunun içinde nasıl çok fazla şeker var? Yani bu ürünler ithal ürünler içinde ne olduğu açık açık yazıyor porsiyonunda 1,5-2 gram şeker olur, o da sütten gelen şeker, tat için de tatlandırıcı kullanılır onun da zararlı olduğuna dair hiçbir meta-araştırma yok. Kısaca hiçbir zararı olmaz, protein tozu hızlı sindirilir ama glisemik değerleri çok düşüktür şekeri de yükseltmez, bi zararı olmaz yani adamalar bu destek ürünleri kanser aids vs gibi bağışıklığı düşmüş hastalara veriyorlar.

mantheman protein tozu ile gainer’i karistiriyor sanirim. onlarda bol miktarda maltodekstrin bulunuyor cunku.

protein tozu verilirmi ya napıyorsun sen.çoğunun içinde sakarin türevi tatlandırcılar var şeker düzenini daha da mahvediyor.başına iş alma.

Şeker hastası için ilk tercih olmamalı açıkcası içerisinde tatlandırıcı, aroma verici maddeler var. (Özellikle bu maddeler yasaklı listenizde ise)
Piyasada fazla yok ama aromasız-tatlandırıcısız whey'lere bakabilirsin. Bir ara hardline üretiyordu hala satıştamı bilmiyorum.

tatlandirici olarak aldigim whey’de ace-k ve sukraloz var. bunlarin da diyabetle bir sorunu yok ogrendigim kadariyla.
yasakli liste falan yok. bam bam bam. tatli falan yemiyor o kadar. ekmegi cok sukur gunde iki dilime indirebildik.

Spora başla. Her gün bir süre koş. Zaman içinde kendiliğinden düzelir.
İnternetten güzel bir antrenman programı da bulabilirsin.
Sadece koşun değil, varsa bir bozukluk postürün de düzelir.

yapabiliyorsaniz bi 20 metre kosunuzu videoya ceksin birisi, sonra internetteki kosu posturu anlatimi videolariyla kiyaslayip bu yontemi tekrarlayarak gelistirebilirsiniz.

kostukca duzelmeyebilir, ayaginiz ice/disa basiyorsa ortopedik bir sorununuz olabilir vs vs.

Valla sorunun sebebini bilmek lazım.

Duruş bozukluğu varsa ve çok ilerlememişse sporla düzeltmek mümkün. Benim de yürüyüşüm garipti mesela ama ufak tefek egzersizlerle düzeldi.

Böyle bi sorun yoksa bile mesela koşmayı bilmiyorsundur, o da mümkün, o zaman onu öğrenmen lazım. En kolayı birinin göstermesi olur.

Kendi basiniza duzeltmeniz zor cunku bu motor sinir sisteminiz, kas grubu aktivasyonunuzla alakali bir durum, bir sebepten hep nasilsa oyle kosmussunuz vucudunuz boyle kosulur saniyor ama imkansiz degil. Pek cok tutorial bulabilirsiniz internette ancak bir hocanin sizi takip edip duzeltmesi daha kolay olur. Kostukca falan duzelmez.
Cogu insanin yanilgisinin aksine kosmanin ozellikle uzun mesafe kosuculugunun bir teknigi vardir. Misal kilo vermek icin kosayim diyen ama normalde kosmayan insanlar sakatliga muazzam meyillidir falan filan.

@wallcan

Heh böyle bir şey. Herhangi bir sakatlığım ya da benzeri sebepten bozulan bir koşuşum yok sadece komik koşuyorum :) ve bunu düzeltmek istiyorum

sehir merkezlerinde her yer devletin ve parali, orada yasiyorsaniz size daha ucuz olabiliyor. ancak park alanlari iyi kurgulanmis her yere park edemiyorsunuz trafigin sagligi acisindan.... sehir disinda sakin bir yerde yasiyorsaniz park parali degil ancak kafaniza gore degil park ceplerine gore park edebilirsiniz.

ulke;fransa

Fransa, 500 bin kişilik şehir;
Yüzde 99 paralı. Ha ama misal aylık kartlar var, onu alırsan istediğin yere park ediyorsun çünkü orada yaşadığını belirtiyor.

Araba olmaması gereken yerde araba olmuyor. Park edilebilecek her yer belirli. Türkiye'deki gibi 4 seritli yolu iki seride düşürme yapamiyor insanlar.

Ve evet, sehir merkezi dışında yaşıyorsanız çoğu parasız oluyor. Ama gene de park edebileceğiniz yerler belirli yani.

Buna ek olarak öğle aralarinda, tatil günlerinde de ücretsiz park yerleri. Bir de bazilarinda ilk 15 dakika ücretsiz.

Değnekci olmamasi kadar güzel bir olay yok. Öyle otopark mafyasi tipler de yok.

Şikago'da şehir içinde tüm yol kenarlarında şu bozuk para atılan aletlerden var. 1 ya da 2 saatliğine koyabiliyorsun. Sonra gidip kaldırman gerekiyor. Otoparklar var. Onların da günlüğüne 100 dolar falan diyorlar. Otelin otoparkı bile paralı ve o da günlük 75 dolar falan. Bunun sebebi şehir merkezinde çok trafik olmasın diyeymiş. Yine de trafik yoğun oluyordu. Otoparkın bedava olması böyle bir ortamda pek mümkün değil. Benzin zaten ucuz. Kimse toplu ulaşımı kullanmak istemez. Gelir bırakır arabasını da yer bulabilirse.

Kansas City'de de tam tersi. Şehrin en işlek yerinde bile kapalı otoparklar bedava. Yer bulamama gibi bir durum nadir oluyordu. Kapalı otopark çok fazla olduğu için günün belli saatlerinde bazı yol kenarlarına bıraktırmıyorlar sadece.

berlinde sehir belli park bolgelerine bolunmus durumda. kendi evinin ya da is yerinin oldugu bolgen icin park ucreti odemiyorsun ama farkli bir bolgeye park etmek ucretli. ucret de bolgenin ne kadar merkezi olup olduguna gore degisiyor, kimi yerde saatlik 1 euro, kimi yerde 10 euro. sehrin merkezi disina cikinca ise ucretsiz.

Sokak otoparkları büyük otoparklara kıyasla zaten daha pahalı. Bu da herhalde aynı fikirle sokaklar boş kalsın, park edecekler otoparklara gitsin amaçlı yapılıyor. Şikayet etmeye başladığına göre istediklerini başarıyorlar da :)

Hewit+1 kurulu ve alışılmış bir düzen var ve devlet sen oraya park ettiğinde maddi gelir, etmediğinde kamusal fayda sağlıyor. Neden bundan vazgeçsin ki.

Vilnius,

Merkezde cesitli parali otoparklarin yaninda, sokaklar da renk kodlarina ayirilmis durumda merkezden disariya ve ucretlendirme ona gore. Bolge ev sahipleri, ikametgah belgeleriyle belediyeye basvurup belirli miktara parkedebilme izni alabiliyorlar. Ancak zaten evlerin %70inde park yeri mevcut. TRdeki gibi 1 apartmana 5 park yeri konsepti yok hatta ve hatta fazla otopark yapip satma bir gelir kapisi. Bunlarin ustune bana enteresan gelen bir sekilde pek cok avmde belirli bir saatten sonrasi ucretli. Gecen Batman`e gittik cikista otopark parasi odedim. Renkli alanlar disindaki yerler ozel otopark degilse veya park yapmak yasak degilse free for all.

judu.lt

İsveçte her yer paralı. Hatta şehrin bazı bölgelerine gitmek bile paralı. Evinin olduğu sokağa araç çekmek de paralı.
Araba burada büyük dert. Ama karşılığında toplu taşıma ağı aşırı geniş ve komforlu.

Hollanda'da direkt kafana sikarsin. in cin top oynayan koyde bile parklar ucretli.

Belcika 100 Bin kisi sehir.

Sehir merkezinin bir kismi araca kapali, kalanin ciddi kisminda yolun kenari onundeki binanin park alani (Ev sahibi belediyeye para oduyor). Bir suru kapali ve acik otopark yeri var (bazi yol kenarlari acik otopark) cogunda 15 dakikaya kadar bedava, kaldirimdaki makinadan veya app ile odeme yapabiliyorsun ve gorevliler sehri dolasip park suresini baslatmamis olanlara ceza kesiyor. Az sayida 15 (yolcu ugurlama) ve 45 dakikalik (alisveris) bedava park yeri var sokaklarda.

Belediye aktif olarak araba kullanimini zorlastirip bisikleti tesvik ediyor.

Park yeri, cok talep olan yerde bedava olursa sikinti cikar. Sistem duzgun islediginde o alinan parala da cok dert olmuyor.

Not: Bize de bir suru yerde 19.00-7.00 arasi bedava veya cok indirimli.

polonya'da aksam 8 sabah 8 arasi ucretsiz. hafta sonu da ucretsiz.

viyana;

sabah 9 aksam 10 - 99% parali ve saati 2.20€. ikamet ettigin ilce icin yillik park etiketi alabilirsin (yillik 180€) ama diger ilceler icin yine ödemek zorundasin. tüm viyana icin gecerli bi etiket yok.

avrupa’da büyük şehirlerde neredeyse her yer paralı olmakla beraber, şehir merkezinde bir çok bölgeye girmek için bile para ödüyorsun. şu an istanbul bu konuda çiftlik gibi, çok daha rahat emsallerine göre. park cezası bile kesilmiyor doğru düzgün.

Muz ya da elma gibi meyvelerin yanına koyarsanız daha hızlı olgunlaşır, bu meyvelerden biriyle kesekâğıdına koyarsanız daha da hızlı olgunlaşır. Tek tek koyun ki bir anda on olgun avokadoya bakakalmayın :)

bir kabın ya da poşetin içinde elmanın yanına koyuyorum ben hep, 2 güne olur.
gazete kağıdına sarmak da işe yarıyor.

Gazeteye sarmak +1

gazete yada havlu kagida sarili olarak disarida (buzdolabinda degil) bekletin. Elma bonus hizlandirir. ama sart degil. Onemli not ayni anda 10 tanesini yemeyeceginiz icin teker teker bu islemi yapmaniz daha ekonomik olur.

açtırılması gerekiyor diye biliyorum. telefona sms gelmesi falan da sıkıntı olabiliyor. bir görüşün derim her ihtimale karşı. bankadan bankaya da değişiyor sanırım. bir bankada giriş yapmakta zorlanmıştım, ama diğerine hiç bir şey yapmadan mobil uygulamadan girmeye devam etmiştim diye hatırlıyorum.

Aradigin cogu banka sorun olmaz demisti ama onceden arayip haber vermek en temizi. Bir sey kaybedilmez. Bazi bankalar yurt disinds giris gorunce laps diye kapatabilir, sonra actirmak daha zor olur

bircok banka icin internet bankaciligina erismek istedigimde sorun oldu. kimi icin sms gelmedi. kimi yurt disi ip nedeniyle supheli islem dedi islemin ortasinda erisimi blokladi. kimi yurt disi telefon numarasini kabul etmedi.

buna ek olarak telefon bankaciligindan ulasmaya calistigimda da hem erismek hem de cozum bulmak mumkun olmadi.

ornegin garanti bankasina web uzerinden erisemedim "erisiminiz guvenlik gerekcesiyle durduruldu" dedi. fakat mobil uygulama uzerinden ulastim. kullanilacak bankanin mobil uygulamasini kullanmani ve ek olarak yurt disi erisimi ile ilgili turkiyedeyken iletisime gecmeni tavsiye ederim.

isbankasi icin cep anahtar ile nerede oldugunuzdan bagimsiz her turlu islemi yapabilirsiniz. Telefon hattina gerek yok.kredi karti islemlerinde dahil gelen sms app e geldiginden tr hattim nerede bilmiyorum suan. Diger bankalarinda benzer uygulamalari vardir olmamasi cok sacma. Gittiginizin birinci saniyesi 40 milyon lira falan transfer etmeyecekseniz hemen huylanmazlar ama mudahale etme ihtimallerinde de direkt kapama yok o zaman telefon edip actirabilirsiniz hemen.

garanti. ykb ve cepteteb icin herhangi bir sorun olmadan kullanabilirsin. eger sms onayi kullaniyorsan, onu uygulama bildirimine cevirmende yarar var. diger turlu sms icin mevcut hattini takili tutman veya takip cikarman lazim. bu konuda gordugum en garip uygulama halkbankasinda. onu kullanmiyorsan dert etme :)

yurtdışında, garanti ve vakıfbank kullandım. hiç sorun yaşamadım. yalnızca uygulama üzerinden yurtdışı kullanımını açtım. ama tedbirli olmak iyidir, bence bir çağrı merkeziyle görüş.

internet bankacılığından ziyade garanti'nin cep uygulaması sms falan gerektirmediği için cayır cayır kullanıyorum ben yurtdışında. ama yine de sms ile gelen şifreler yerine, uygulama üzerinden onaylama seçeneği varsa daha pratik olur gibime geliyor.

Enpara ve Kuveyt aktif bir şekilde kullanıyorum. Herhangi bir bildirim yapmadım. Ziraat’te sorun olmuştu.

Kontrat her sene otomatikmen yenilenir.

Kontratı kiraları ödediği sürece ve kontrata uyduğu sürece kiracı sona erdirebilir (10 yıl dolmadıysa).

Özetle tefe/tüfe zam oranında kirayı ödüyorsanız ev sahibi size çık diyemez.

Ben ev sahibi olsam öyle bir madde eklemezdim. Çünkü ev sahibinin de siz çıkmadan önce evi kiraya verme ve gezdirme hakkı var. Fakat bu ekonomide ev sahibi zaten çıkmanıza bir şey demez.

diyemez. çıkaramaz yani siz istemedikçe.

o zaman burada hemfikir olduğumuz konu, bizi çıkaramayacağı yönünde kafasına göre. e güzel bu :)

1 yıllık kontrat yaparak kendimi yine de sağlama alıp, ne olur ne olmaz gidemeyiz edemeyiz vs... "kiracı, kontratı erken sonlandıracağı zamandan en az 30 gün öncesinde ev sahibine haber vererek kontratı sonlandırabilir ve önündeki ayların kira ödemesinden muaf tutulur" maddesini eklettiremez miyim peki? sonra çıktıktan sonra, kalan kiraları ödemek zorunda kalmayayım... :)

Ev sahibi onay verirse ekletirsiniz. Ev sahibi oturup sizinle yeni bir kontrat yapmak zorunda değil. Siz böyle bir talepte bulunuyorsanız ev sahibinin de kirayı piyasa değerlerine çekme talebi pekala olabilir.

tefe tüfenin üzerinde bir artışı yapabilme hakkı var mı @kindarfil? piyasa durumuna çekmek kirayı o kadar kolay mı gerçekten?

kabul etmeme durumunda, ne oluyor? ev sahibi, benim bir kusurum olmadıysa "kontrat yapmıyorum, hadi çıkın" diyebiliyor mu yani?

niye kontrat imzalıyorsunuz orayı anlamadım ben. sizin kontratınız otomatik olarak yenileniyor zaten yazılı olmasa dahi. yapabileceği maksimum zam da dediğiniz gibi %25 civarı olacak.

evden erken çıkma meselesini kabul edip etmemek ev sahibine kalmış ama kabul etmese dahi sizi çıkarma hakkı yok.

kontrat yenileme diye bir sey yok aslinda, kontrat hep devam ediyor ve evsahibinin maksimum yapabildigi zam tefe tufe. Sebepsiz cik diyemez. Bu noktada kiraciyi koruyor yasa. Sen ben kontrat sonunda ayriliyorum diyebilirsin ama normalde kontratta onun icin bile zaman hukmu olur yenilemeden 2 ay once ayrilacagini belirtmesi gerekir vs. Erken cikma hususunda emsal davalar genelde takibi 2 aylik surenin odenmesinin uygun olugu yonunde karar vermistir dolayisiyla bana boyle bir talep gelse 60 gun onceden bilmek isterim cunku ayni yere gelir.

Ben olsam ev sahibiyle durumu konusurum cikma ihtimaliyle ilgili.

60 gün önceden de haber verebiliriz açıkcası, yeter ki kabul etsin :)

kontrat imzalama dediğim, yenilenmede bu maddeyi ekletmek istiyorum. o yüzden yeniden bir çıktı almak ve imzalaşmak gerekecek karşılıklı.

%25 evet en fazla. üstünü kabul etmeme hakkım var sanırım. değil mi?

@hooiken:

İşte kiracıyı koruyan bir kontrat var burada. Kiracıyı korumak amaçlı bir kere imzaları atınca 10 sene geçerliğini koruyan bir sözleşme var ortada. O yüzden her sene ev sahibi ile oturup kontrat yenilenmiyor yoksa suistimale de açık.

Şu anki ekonomide de doğruya doğru 4-5 yıllık kiracın varsa ve kira tefe-tüfeye göre arttıysa zararda olan bir ev sahibi var.

Özetle şu anki kontrat seni koruyor. Yarın ekonomi ne olacak belli değil. Şu anki kontratı kendi çıkarına değişime açarsan ev sahibi de madem yeniliyoruz benim kira cücük gibi kaldı ona bir bakalım diyebilir.
Şu anki ekonomide seneye o kira iyicene cücük gibi kalacak. Diyorum ki sesini çıkarma, kafasına bir şey sokma. Taşınma zamanın gelince merak etme ev sahibinin işine gelecek önceden çıkman.

Bunu demeye çalışıyorum.

@kindarfil:

teşekkür ederim gayet açıklayıcı, atarlanmadım demiştim :)

fakat bu sefer de, "hayır efendim çıkamazsın çıkarsan kalan 6 ayı ödemek zorundasın" der mi? yani hani açıkcası evet, kontrat beni koruyor tabii ki ama orada onu nasıl sıkıştırmak ya da sonrasında nasıl davranmak gerekir?

@hooiken işte şimdi söylersen kafasını bulandırıp dediğim durumu tartışmaya açabilir. Ha bir şey yapamaz ama taşınma zamanın geldiğinde de gıcıklık yapabilir. O yüzden sana önerim bir şeyleri tartışmaya açma, arasını bulmaya çalış, anladığım genel olarak yasalara saygılı normal artış yapan bir ev sahibin var. Aranı iyi tut, dediğim gibi 4 ay erken çıkman zamanı gelince onun işine gelecek.

@kindarfil:

açıkcası ilk 3 sene kontratsız oturduk. yaklaşık 10 aydır, hadi 1 sene diyelim; kontratlı oturuyoruz. anlayış konusunda, yazılı belge hususunda yarın göreceğim ilk defa :)

Aslında yasal olarak kontrata gerek yok. Fakat söz uçar yazı kalır, o yüzden kira kontratı yapılır. Kira kontratı olmasa dahi bankaya yapılan ödemeler, elektrik-su vs ödemeleri de bir bağlayıcılık oluşturur.

Kırtasiyelerden alınan standart sözleşmede kiracının belli bir süre önceden haber veri çıkabilme maddesi zaten var.

Eğer çıkma maddesi yoksa sözleşmede bu durumda max kaporanı yakar bence. Mahkeme ile vs uğraşmaz çünkü zaten senin çıkman onun da işine gelir. Yeniden yüksek fiyattan kiraya verir evi.

Seni 10 seneden önce çıkaramaz ya da 5 seneden önce tefe tüfe den fazla zam yapamaz bu yüzden sana git deme şansı yok.

Kindarfilin dediği gibi eğer sen herhangi bir nedenle sözleşmede yeniliğe gidersen büyük ihtimalle kira zammını da alırsın. Çünkü sıfırdan sözleşme demek sıfırdan yeni kira belirleme demek.

Subtitle Workshop

www.nikse.dk

online bir araç. Mp4 dosyası açıp alttaki timeline'dan yazı ekliyorsun. Ben geçen kullandım işimi gördü. SRT olarak çıktı verebiliyor.

Dakika başına 15 TL'ye yapıyormuş bu arkadaş. İnternette gördüm, tanımıyorum.
bionluk.com

Subtitle workshop fazlasiyla is gorur

geçmiş olsun. gerçekten ilginç bir senaryodasınız. bu durumu sağlık bakanlığına bi sorun ama sizin durumunuzdaki kişiler için benim düşüncem şöyle bi formül üretilebilir.

halihazırda iki doz aşı olan kişilere aşı kartı veriliyor, onlar da bu aşı kartıyla schengen vizesine başvurabilecekler. sizin durumunuzda da 1 kez aşı olmuş olmanıza rağmen covid'e yakalandığınız için vücut aslında iki kez antikor üretmiş oluyor. (2 doz aşı gibi) o nedenle sizin gibi kişilere de seyahat kartı gibi bir şey düşünülebilir. (bakanlık ve ab ortak kararı ile)

180 gün içinde covid geçirdiğini ispatlayan belge ile vize alınabileceğini düşünüyorum. Çünkü şu anki pcr-karantina gerekliliği de ülkeden ülkeye 180 gün içinde covid geçirme veya aşı programlarını tamamlama üzerine.

Bende de oluyor. Çözümünü bilmiyorum ama Lokasyondan(yurtdışı) dolayıdır diye düşünmüştüm.

www.eksiduyuru.com

ayrıca bu aralar zırt pırt çöküyor sözlük ya da hata veriyor.

Gece 12 gibi yoğunluktan ekstra sapıtıyor sözlük. Herhalde kaldırmıyor geceleri yükü

Hayır. Bölgesel zayıflama yoktur. Komple zayıflama vardır. Kollar kas kütlesi kazanarak bir miktar incelebilir ama kol çalışmak aslında kolu kalınlaştırmak için yapılan bir eylemdir ve kol üzerindeki yağlanma eğer , kilo verilmezse daha çok ortaya çıkacaktır.

Kilo diyetle verilir gerektiğinde spor ile metabolik katkısı sebebiyle desteklenebilir. Ama aslen spor kilo almak için yapılan bir şeydir zayıflama üzerindeki etkisi kişinin o periyot içindeki fiziksel kondisyonuyla ilgilidir. Dolayısıyla mekik çektim karnım eridi, kol çalıştım kolumdaki yağ gitti diye bir şey yoktur. Şöyle düşünün zayıflayan çoğu kişinin ilk olarak yüzü incelmeye başlar, bunun sebebi onların yanaklarıyla ağırlık kaldırması mıdır?

Eğer kiloluysanız yada kilo vermek istiyorsanız internet üzerinden günlük harcadığınız kaloriyi hesaplayın, -500,450 kcal eksiltin, bol su için , komplex karbonhidratlarla dengeli bir beslenme düzenine geçin. Yediğiniz her şeyi ölçüsüyle kaydedin ve günlük harcama -450/500 kcal e sadık kalın.

Doktor tavsiyesi değildir tabiiki.

Sporunuzu yaptıktan sonra iş tamamen yeme düzeninize kalır. Ayda 2-3 kilo verirseniz sağlıklı olur bence.

Gerçek cevap en son.
Bölgesel zayıflama/yağ kaybı diye bir şey yoktur. Komple zayıflama vardır. Onun da ana yolu kalori kısıtlamasından geçer. Cardio vs. bunlar yan eklemeler vücud platoya girdiği zaman. Günlük tahmini harcadığınız kalori miktarını kcal cinsinden dürüst olarak internetten hesaplayın. Pek çok site mevcut, ondan -500 çıkarın, yediğiniz her şeyi günlük olarak ve dürüst olarak kaydeddin. Seri kilo verirsiniz. Makro kasmaya gerek yok her şeyden ortalama ölçekte yiyebilirisniz. Kesin şart olmamakla birlikte mümkün mertebe komplex karbonhidratlar tüketmeye daha özen gösterin sizi daha tok tutacaklardır. Spor bu noktada eğer fiziksel bir hedefiniz yoksa, örneğin daha kaslı olmak istiyorum, 5km yi 20 dakika altı koşmak istiyorum , squat /deadlift hedefleri vs. gibi çok bir anlamı yok. sporun genel yaşam kalitenize etkisi olacaksa da (2 gün yapılan çok değil) yağ yakımına sandığınız kadar etkisi olmayacak. 2 hafta dediğimi yapın tartı değişecektir. vs.vs. Yağ yakımınıza en fazla etki edecek şey sabah aç karnına 45-1 saat kalb atışınızı çok hızlandırmayan yürüyüş/bisiklet/stair master v.s ama bundan en iyi verimi de diyet tıkandığı zaman alırsınız. Bir anda her şeyle saldırırsanız vücud tepki verir. Silahları adım adım kullanmak gerek.


Özel olarak kol yağınızdan kurtulmak istiyorsanız pek çok estetisyen hekim yardımcı olabilir sanırım. Tıp pek çok açıdan ilerledi.

Philips uyandırma ışıklarına bakın. Tavsiye ederim. Fiyat aralığınızın üstündeki modeller de var ama içerisinde makul modeller de var. Benim kullandığımın tr satışı yok o yüzden direkt model önermiyorum.

@wallcan güzel bişeymiş aslında inceleyim ben de
@benaaymi ben de modele bakmıştım aslında iyi almamışım

ya sms hatali ya da aynen oyle olmus. yeni limit 810 tl. eskisi 500 muydu?

maksimum 810 yapabiliyormuş demek ki sana

Musteri limiti kisinin toplam sahip olabilecegi kredi karti balansidir. Diyelim Musteri limitiniz 30bin kredi kartiniz var 10 bin limitli. 20binlik ikinci bir kredi karti alabilirisiniz ama 25 binlik alirsaniz ilk kart 5 bine duser gibi gibi. Yada iki kredi karti ortak toplam 30bin I de kullanabilir vs.

Link açılmıyor.

www.amazon.com.tr

satıcı.

çalışan ürün linki: amzn.to

satıcı amazon gözüküyor burada : www.amazon.com.tr

sepete eklenin altında yazıyormuş zaten : Amazon.com.tr tarafından satılır ve gönderilir.

Şu nasıl

www.hepsiburada.com

alma, binmeyeceksin inan. Maksimum 2 haftada "ne yapacağım ben bunu" diyeceksin.

üstad yağ yakacaksan eliptik bisiklet al. interval yap. kondüsyon bisikleti sadece dayanıklılık artırır. belki biraz da bacakları forma sokar o kadar.

www.youtube.com

tv karşısında bunlara eşlik et. sadece yürüyorlar, herkese uygun. sağlıklı beslenirsen güzel sonuç alırsın. başlattığım arkadaşım 7 kg verdi.

A1 boyutu yaz o piksele göre yeni çalışma alanı oluşturup öyle çalış.

Rengiyle oynadıysan eğer mesela selective color layer kısmında görünüyorsa solundaki göze tıklayarak görünmez yapıyorsun ama kaydettiğini düşünüyorum bu durumda yine renklerle oynayarak geri almaya çalışırsan %100 başarı oranı vermeyecektir ben olsam resmin ilk halini bulup tekrar çalışmaya başlardım. Bu daha kolay hemde.

1. Yok
2. Elbisenin etrafını kaplayan bir layer mask yapın, bu mask'a hue/saturation uygulayıp ya da düz kırmızı bir renk atıp color mode'la değişik seçenekler deneyin. Birçok alternatif yöntem var bunun için.
www.youtube.com
photoshoptrainingchannel.com
blog.udemy.com

1- Güzel göreceli bir kavram fakat ofset baskı için baskı boyutu A1 ken çözünürlük 300 dpi dijital baskı için çözünürlük 72 dpi olması lazım. Aksi halde bozulma olur. Nasıl gözükeceği için fikir istiyorsan A1 boş belge yarat 300dpi koy hazırladığın çalışmayı içine büyüt A1 i kaplayacak kadar, sonra zoom sağ click baskı boyutu de. Bir de ofset için CMYK çalışman lazım, RGB yerine.

2-En baştan başlamak daha kolay. zten 1. maddeden dolayı dönmen lazım.

O ebat için yeterli görünmüyor. Ayrıca bu shutterstock'tan alınmış, üzerinde hala shutterstock demo izleri var. Dikkatli bakarsanız çapraz çizgileri ve beyaz kare gibi şeyleri görebilirsiniz.

Kızın elbisesini güzelce dekupe edip hue değerini istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.

buzdolabında duruyorsa yenir bence, üstüne bakın herhangi bir küflenme belirtisi filan yoksa sıkıntı olmaz.

kardeş bir hafta olmuş. yani 1-2 gün olsa ye de 1 hafta bildiğin deney yapmak.

küf yoksa yenir.

fırın ekmeği mi halk ekmek mi? halk ekmekse ve küf yoksa(büyük ihtimalle yoktur) yenir. biz yiyoruz valla sorun olmuyor.

çok özel bir tarif mi arıyorsun bilmiyorum ama ingiliz çayı dediğin bildiğimiz sütlü çay.

bizden farklı olarak onlar seylan çayı kullanır ki, bu da ülkemizde mevcut zaten.

yeni bişey de değil, 1980-90larda barış manço sürekli anlatırdı sütlü çayı falan.

kolayı da var, bas içine caffee cream'i al sana ingiliz çayı.

acaba sütlü çayı mı diyor diye de düşündüm, bin türlü pahalı çayı var ingilizlerin çünkü seylandan başka.

(bkz: pg tips)
(bkz: sıcak su)
(bkz: süt)
(bkz: bitti)

1- Alamazsın, gümrükten geri döner

2- evet, kendi pasaportuna ya da istediğin bir kişinin pasaportuna yapabilirsin

İnternetten alamazsın. Gümrükten geçmez simkartlı ürünler.

Arkadaşın getirir pasaport ile kaydettirirsin. 150 tl falandı sanırım.

1- Cevabı verilmiş

2- Son 4 ay içinde (120 gün) gümrük kapı giriş kaydı olan pasaporta kayıt yapılabilir.

Bir Karşıyakalı olarak Bostanlı derim ama iş yerine uzak. Tabii bu uzaklık istanbul stili bir uzaklık değil onu söyliyeyim. Teknopark google da gördüğüm yerse havalimanına 45 dkka falan ama urla ya yakın urlada bir şeyler bakılabilir.

güzelbahçe olabilir.

izmirde her yer yakın eğer araba varsa..

şu sıralar yelki çok rağbet görüyor narlıdereden hemen sonra güzel şirin bir yer

**kadıköyü izmirde aramak gibi bir hataya düşmeyin kesinlikle..

Bostanlı gerçekten de güzel bir seçenek ama uzak. İşiniz Urlaya yakın olacağından Urla İskele, Güzelbahçe, Seferihisar, Narlıdere, Balçova gibi seçenekleriniz olacak daha çok. Baya sakin yerler bence bunlar ama bir süre sonra içiniz de bayılabilir bilemedim. Belki Urla değil de Balçova, Güzelbahçe gibi yerleri merkeze yakınlık açısından tercih edebilirsiniz.

Ben şahsen Urla'daki huzuru bazen çok özlüyorum yaşarken baygınlık geçirsem de. Denizaltı kafede oturup iki bira içmeyi falan.

1- Dilin dile deyince öğrenilir. Çalışırken de öğrenirsiniz. Yeter ki gidin.
2- Avantaj/dezavantajı açman lazım? Ne anlamda?

@dissendium rusça çok zor bir değil derken neyi kastettin acaba? ingilizce'de ve almanca'da olup rusça'da olmayan derinlik kriterlerini cidden merak ettim.

kullanilan kelime ve cumle cesitliliklerine mi bakiyorsun? ahahahaha. peki ruscada cumlenin nasil kuruldugunu, kac varyasyon oldugunu, fiil cekimlerini de biliyor musun dissendium? cok basit bir ornek yaziyorum,


home - dom
at home - doma / v dome
to home - domoy / v dom
from home - iz doma
between home... - mejdu domom...

fiil cekimlerine falan girmiyorum, bu cekimleri her kelimeye yapman gerektigini ve dom kelimesinin eril olup ruscada orta ve disil cinsin de oldugunu, bu cekimlerin de istisnalarinin oldugunu hatirlatirim. biliyorum hicbir sey bilmedigin konularda uzmanmis gibi poz kesmeye bayiliyorsun ama el insaf, insanda biraz utanma olur. ruscayi ingilizceden kolay bulmus adam hsjsj.

soruya cevap: rusca cok zor ama kesinlikle ogrenilebilir bir dil. goz korkutmaya gerek olmamakla birlikte cidden cok ilgi ister, kullanilmayinca inanilmaz hizda unutulur. soyle soyleyeyim baslangic seviyesini bitirip temel duzeyde duzgun gramerle sohbet edeyim desen yine 6-7 aydan asagi surmez. cok isteyip de hayatinin geri kalaninda sikca kullanacagini dusunmuyorsan bence degmez. aksi takdirde go go go. muhendislik konusunda hicbir sey diyemiyorum.

bir dönem rusça özel ders vermiş birisi olarak yazıyorum, rusça ingilizceden çok daha zor, ispanyolca (1 yıla yakın öğrendim) ve fransızca'dan (2-3 yıl öğrendim) zor, japonca'dan (3-4 ay öğrenip dayanamayarak bıraktım) çok daha kolay bir dil bence.
temel seviyede 3-4 kelimelik cümle kurmaya 1. ayın sonunda başlayabilirsiniz fakat konuşulanları idrak etmeniz, kompleks cümleler kurmanız hele ki iş amaçlı rusça konuşmanız en az 2 yılınızı alabilir (kendinizi sadece rusçaya adamayacağınızı, bir yandan da iş hayatınızın olduğunu varsaydım).

dilin genel özellikleri şöyle:

fiil kullanımları açısından: rusçada her kişi için ayrı fiil çekimi olmakla birlikte fiiller de başına ek alarak bambaşka anlamlara veya zaman çekimlerine dönüşebiliyorlar.

kelime öğrenimi: büyük sıkıntı, çünkü fiillerin birçoğu önden ek alarak üretiliyor. sık kullanılan bir fiilin başına aldığı eke göre 15-20 farklı hali olabilir ve bu haller orijinalinden bambaşka anlamlara gelebilir.

zamir-sıfat -nesne ilişkileri: sıfatlar kelimenin cinsiyetine göre, ismin yönelme / bulunma / ayrılma vs haline göre, çoğulluğa tekilliğe göre birkaç ek alıyorlar ve bunlar kavraması sıkıntılı durumlar olabilir. Sadece sıfatlar değil zamirler de bundan nasibini alıyor, kelimenin kendisi yani nesneler de. iki güzel insana demek için kırk dereden su getirebilirsiniz.

bileşik cümleler: ingilizcedeki gibi who/which/that ile kolayca cümle birleştirmek mümkün olmayabiliyor çünkü bu bağlama kelimeleri de sıfatlarda bahsettiğim şekilde çekimlere uğruyor, her zaman stabil değiller.

ha ama biraz emek verdikten sonra bırakmaya kıyılacak bir dil değil gerçekten. :)

olm ben sana oturup alti saat ruscayla almanca arasindaki farklari da anlatirim ama sonunda "saka yapmistim" deyip kacacagini bildigim icin ugrasmiyorum.

benim okumamla ne alakasi var amk, ne cesit bi eziksin sen ya. sorun ruscanin zor olmasi degil. aksine insanlarin ruscayi kolay bulmasi beni de motive eder, lan o kadar zor degilmis derim. sorun senin tek bildigin yabanci dil a2 seviyesinde ingilizceyken toplam kelime sayisi gibi sacmasapan kriterlerle ruscanin almanca ve ingilizceden daha zor olmadigini iddia etmen. japonca icin ayni seyi soylesen yine sinirlenirdim. cunku hakkinda ahkam kestigin diller hakkinda bi skim bilmiyorsun. google'a znat fiil cekimi yazip ruscanin gramerini ogrendigini zannediyor, ustune o gramerle millete ders veriyorsun.

mantiga gel amk ich gehe - ya znayu ahah bu kadar yani. tamamlanmis/tamamlanmamis fiil? vurgu? cumle dizilimi? padej? on ekler? pisat yazmak mesela. dopisat, zapisat, perepisat. ne bunlar sence? veya ikisi de sormak demek, sprasivat ve sprosit. ne zaman hangisini kullanacaksin?


sadece aklima ilk etapta gelenleri yaziyorum. ayrica ben almanca kolay demedim. sorun senin ruscayi sacmasapan argumanlarla, yanlis yonlendirmelerle ingilizce ve almancadan kolay gosterme suursuzlugu gostermen.

neyse ya artik millet gordu zaten bunlari, seni ciddiye almak gibi bir hata yapacaklarini sanmiyorum.

forum.donanimhaber.com

forum donanım da kasa toplama manyağı adamlar var. Onlardan 2.el al geç. 5-6k iyidir sadece kasa için.

şimdi herşey ultramı olacak orta mı ? ekran kartın ne düzeyde olsun mesela söyle diyim

işlemci: ryzen 5 1600 veya ryzen 1600x
anakart: b350 soketli
ram: 3000mhz yeterli
ekran kartı: minimum 1060 6gb/rx 580 ama bütçeye göre 1070 1080..oyun odaklı olduğu için 1060 3gb ve 1050ti 1050 lardan uzak durun.

psu ram ve kasa için corsair markasını öneririm ayrıca psu olarak bu sisteme min 500w uzun bir süre yeterli gelir.

kısacası 5bin tl lik kasayı şöyle toplayabilirsin 4bin kasa + ekran kartı = 5bin
veya 3bin kasa + ekran kartı=5bin

ekran kartı bütçeni suan en etkileyen faktör diyebilirim

ryzen7 lerden bahsetmedim ama oyun odaklı için ryzen 5 yeterli onun parasına ekran kartına gömersin diye söylemedim,yok para önemli değilse ryzen 7 ve ekran kartıda yapabilirsin.

ryzen 5 1600
asus prime b350 atx anakart
gskill 2x8 2400 mhz ram
asus gtx1060 6gb ekran kartı
kingston a400 240gb ssd
wd caviar blue 1 tb hdd
nzxt s340 kasa
corsair v2 cx600 600w güç kaynağı

5089 tl. inventus'dan topladım.

sadece kasa için 5000 harikadır. şansına dolar yükselmeye başladı ama son günlerde, biraz bekleyip tekrar 3.50'ye geldiğinde amazon'dan yapıştır derim ben ekran kartı işlemci falan daha ucuza geliyor(çoğunlukla)

Bir sefer yaptım sorun olmadı, ikincide 3D secure istedi girmeme rağmen bir şekilde fail oldu ama sebebi türk kredi kartı mı başka bir şey mi bilmiyorum. Ama ilk seferde transfer gerçekleşti. Bahsettiğim seferler hep aynı yerden alışverişte. Başka bir yerde denemedim.

ben ebayden paypal üzerinde türkiye kredi kartımı kullanarak alışveriş yapıyorum. ama hesabım yabancı ülkede gözüküyor

Schengen e girdi ve çıkmadıysa bir şey işlenmez.bu giriş çıkışlarda, çıkışlar schengen dışı ülkelereyse işlenir.

Evet,istenirse degil konsolosluk istedigi anda bu bilgiyi pasaportundaki cipi okutarak,yada numarasini girerek gorebiliyor.

Schengen icinde trenyolu-karayolu-havayolu-denizyoluyla seyahat ettiginde pasaportuna hicbir sey islenmez.

En fazla schengen bolgesine ilk giris yaptigi ve son ciktigi ulke gorulur.

Takılır gümrük bedelini amazon senden tahsis eder. Sonra fazla aldığı kısmı iade eder.

Gümrüğe takılır. Ayrıca Black Friday geliyor onu bekle.

peki şu durumda ne tavsiye edersiniz? gümrük bedeli ile almak mı yoksa türkiyeden mi almak daha mantıklı? gümrük bedeli ile uğraştığına değer mi? bir de avrupaya gidip geliyorum arada sırada. o şekilde alıp gelebilir miyim?

amazonda "1200 tl ye geliyor" direk ekran fiyatından mı yoksa son işleme kadar geldin orada mı 1200 tl öyle ise o gümrük vergisi eklenmiş fiyatıdır ürünün, amazon bir miktar tahmini vergi keser gasy nin dediği gibi sonra fazlasını iade eder.

Ben 2klık değirmen getirtmiştim türkiyede 3k idi geldi kapıda pttciye %20 vergimi ödedim aldım gayet rahat oldu. Amma black friday i bekle bişi kalmadı şurada şu an elektronik almak mantıksız.

@wallcan

direkt orada gördüğüm fiyatı söyledim. black friday'i beklicem mutlaka. dediğiniz gibi daha da düşebilir.

gümrük bedeline rağmen her türlü daha ucuza gelir. 1200e gelen ekran kartı yüzde 18 ya da 20 kdv yer. 20 diyelim. 240 lira eklenecek. yine fark çok büyük.

eğer amazon seçtiğin ürünü türkiyeye gönderiyor ise (hesap açıp, adresini yazıp o şekilde ürünü aramak gerek) ürünün fiyatının yanında shipping, handling ve gümrük vergisini kalem kalem gösteriyor.

ondan sonra geriye kalan tek şey, kargo firmasını yetkilendirmek. onun için de kargo firması ürün türkiyeye ulaştığında sana mail atıyor. bir form gönderiyor, bunu doldurup geri gönderiyorsun. sonra evine geliyor ürün. vergiyi zaten amazona ödediğin için sıkıntın olmuyor..
tabi bu 85-1500 euro arası olan kişisel kullanım için olan ürünlerde.. fazlasında ticariye giriyormuş sanırım, azında zaten gümrük yok...

solcu zirvalari iste. ben de senin gibi dusunuyorum sanirim tam olarak.

ben örneklerinizdeki gibi bir duruma iş cinayeti dendiğini görmedim. ülkede pek iş kazası yok. daha çok iş cinayeti var, ondan olabilir. eğer bütün önlemler alınmışsa, kısaca tüm gereklilikler yapılmışken buna iş cinayeti deniyorsa; art niyet vardır zaten. herhangi bir kesimin zırvası değildir ama. bir tarafa yıkmamak lazım.

beni de asıl şaşırtan her iş cinayetine kaza işte, olur böyle demek. bu işin fıtratında dendi, yakın zamanda. oradan hesap edin.

ornek yanlis bence; "adam emniyet kemerini takmadi" diye bir cumle yok. Takmiyorsa cikmayacak/calismayacak. Bu is cinayetidir. Kavramlari suclu/sucsuz diye ayirmayin, kendi hatasi yahu diye bakmayin adama o hatayi yapma firsatini vermemek mesele zaten. Bu ulkede dusup olmus adama eminyet kemeri giydirip baglamamis adam diye savciya savunmaya yapan var. Az suclu, cok suclu, iyi niyetli vs. bu kavramlar suistimale acik kavramlar. Yasalar zaten her olaya is cinayeti olarak bakmiyor bu sebeple zaten 23423423 tane evrak imzalaniyor ama genel kavram olarak force major durumlar harici is cinayetidir benim fikrim.

windowsguvenlikduvari +1

İşveren gereken önlemleri almadıysa ve işçinin bu önlemlere uymasını sağlamadıysa iş cinayetidir.

zamanında bu iş kazaları/cinayetleriyle nam yapmış tuzla tersanelerinde çalışan bir arkadaşım vardı. onun anlattıklarına göre, çoğu kaza işçinin bireysel hatası yüzünden oluyor, çünkü adamlar inanılmaz derecede cahil diyordu. gaz kaçıran oksijen tüpünü ağzında sigarayla söndürmeye giden adam var, tek tek hepsinin başına isg'ci de dikemiyorsun diyordu.

yine aynı şekilde zonguldak'ta kömür ocağında çalışan birisi de, ortamdaki gaz miktarını algılayıp tehlikeli seviyeye geldiğinde uyarı veren cihazın başlığını poşetle kapatıp bantlayan(öterse uğraşmayalım diyeymiş) işçilerden, ocakların derinlerinde gizli gizli sigara içmeye çalışan işçilerden vb. bahsetmişti.

o potansiyelde oldukları elbette bir yorum. ama ülkemizdeki kazaların hemen hemen tamamı önlem eksikliğinden kaynaklanıyor. tüm önlemlerin alındığı durumda olan kazalar %3-4 dolyında olarak ifade ediliyor.

yani adamlar %96-97 haklı.

emniyet kemeri takmadığı için düşen işçi gayet güzel bir cinayet örneğidir.

Senin gibi bu işi hafifleştirmeye çalışanlar arttıkça, cümleler yumuşadıkça bu tip olaylar normalleşiyor. biz bunu bu kadar dillendirmezsek yarın "hepimiz insanız hata yaparız, bu hata neticesinde 5 kişi can verdi. ufacık bir hata halbuki. olur böyle şeyler" denecektir.

Emniyet kemeri takmayı unutmak veya takmayı reddederek bir vinçten düşmek mesela. Cinayettir dedik. neden? Çünkü sen oraya bir önleyici sistem koyarsın, emniyet kemeri takılmadığında vincin yükselmesi engellenir. çok ucuz bir poka-yoke'dir bu mesela.

windowsguvenlikduvari ve wallcan +1

gerekli önlemler full alınmış her şey %100 doğru ama yine de o adam imkansız sebeplerle ölmüş falan o zaman ok ama zaten bu "kaza"ların çoğu önlem alınmamasından, ya da alınan önlemi uygulatamamaktan kaynaklı. terimi biraz yozlaştırmışlar mı evet, ama haksızlar mı hayır. türkiyede yaşanan iş kazalarının hepsine yakını cinayettir.

bir arkadaşım çalışmış ekolü de gelmiş. evet hep bir arkadaşlar böyle örnekler görüyor. vallahi benim bir arkadaşım da demir-çelik fabrikasında çalışıyor. vinçten düşen bir parça işçinin bacağını kırıyor. adamı tehdit ediyorlar, eğer söylersen bunu çıkarmayız seni buradan diye. kağıt imzalatıyorlar adama.

bu arkadaşlar da bitmez asla. heh evet hep cahil bu insanlar. nerede ölüm deyip atlamaya çalışıyorlar. uğraşmayalım falan diyorlar tabi. işvereni görmeyenler için söylemesi kolay tabi.

Normal bir tanım bence. Çünkü göz göre göre ölüm geliyor. Baret takan adama iş kazası geçirdi dersin, ama baret takmayan birinin şantiyeye girmesi intihar gibi bir şeydir.

cengiz semercioğlu tarzında duyuru olmuş.

emniyet kemerini takma zorunluluğunu getirmeyen patron suçsuz, takmayan işçi suçlu. oh ne ala

@burya: hayır, takmayan işçi de suçlu.

emniyet kemeri takmayan işçiyi çalıştıran patron durumdan sorumlu kişi.

@killerbee

tabi ararsın. neden aramayasın? her şeyin harika gittiği, hukuk kurallarının işlediği bir ülkede ararsın tabi. ama burada arasan da öyle olmuyor. hukuk da parası olanın tarafında çoğu zaman. hele ki korkular varken. adam işe girememekten değil, o kazanlardan birine atılmaktan korkuyor inanın. arkadaşsa, bizimki de arkadaş. oradan biliyorum.

ayrıca cinayettir. ben sizi bilerek radyasyonlu bir odaya çalışmanız için sokarsam, gerekli kıyafetleri giydirmeden; iş uğruna canınıza kast etmiş olurum. bu da cinayettir. kafasına sıkmakla aynı şey. yani kişinin kafasına silah tutup çalış demek yerine, odaya atıp çalış deniyor sadece.

tr dünyada en fazla iş cinayetlerinin yaşandığı ülkelerden birisi.

hangi apartman iskelesinde kemer var? kemeri geçtim korkuluk bile yok.

birileri böyle ihmal sonucu ölümlere fıtrat dediği sürece bizler cinayet diyeceğiz. "bizler" kim? insan olduğunu düşünenler. solcu falan da değilim.

insan yaşamının solculukla ilgisi yok. evet bu işin peşinde olanlar solcular çünkü onlar eleştirmesini biliyor ve diğerleri gibi "ama devletime zarar gelmesin" demiyor.

kemerini takmadığı için ölen birinin sorumlusu aynı zamanda patronu ve hatta şefidir. takmıyorsa ceza verirler ya da işten atarlar.

ayrıca insan ölümlerini normalleştiren sağcı zırvalarına inat böyle şeyler daima savunulmalı.

15 bin kişinin çalıştığı tüm türkiye'de faaliyet gösteren bir firmanın iş güvenliği sürecini koordine ediyorum. net olarak söyleyebilirim ki iş kazalarının % 90'ı alınan önleme uymama veya önlem alma sorumluluğu olan kişinin gerekli önlemi almaması nedeniyle gerçekleşir. insan davranışları bilgisayar algoritmaları gibi değil, bir klasöre erişimi kısıtladığınızda kafanız rahat o klasöre -hackerlar hariç- kimsenin girmeyeceğini düşünebilirsiniz. ancak çalışma ortamında öyle olmuyor.

tamam bir çok küçük işyerinde her adam her işi yapar mantığı olabilir ancak türkiye'nin çoğunluğunu oluşturan sanayi, hizmet, inşaat vb. alanlarda genelde her adam her işi yapmıyor ancak kazalar hep işçinin üstüne vazife olmayan işlere el atması sonucunda oluyor. art niyetli olsanız bile işveren vekili veya yönetici kusuru bulamayacağınız onlarca kaza örneği verebilirim burda.

bazen kaza görüntülerini izliyoruz, konuşmaları dinliyoruz. aklınızın alamayacağı kadar saçma şekilde kazalar oluyor. adam kilitli trafo odasının kapısını tornavidayla açıp içine giriyor mesela. orada çarpılıp ölse iş kazası mı olur iş cinayeti mi ?

inşaatlarda en sık olan kaza yüksekten düşme. adam çıkarken kemeri takıyor, tepeye çıkınca şef, uzman vs. gidince birbirlerine bağlayıp çalışıyorlar. düşerse ikisi birden düşüp ölüyor. uç örnek gibi gelebilir ama bu tür olaylar günde defalarca olan şeyler. her seferinde birileri ölmüyor olması tamamen şans.

bir diğer konu da iş güvenliği önlemlerine işçileri inandırabilmek, ikna edebilmek. eğitim vermeden imza attıran işveren elbet vardır, onlar sonradan ortaya çıkıyor zaten ama gerçekten ciddi ciddi verilen eğitimleri 100 kişiden 5 kişi ya ciddiye alır dinler ya dinlemez. beyaz yaka çalışanda bu daha da düşüktür, onların farklı bir kibiri var.

neyse çok uzatmak istemiyorum, bazı kazalar gerçekten iş cinayeti. insanları göre göre ölüme gönderiyorlar ama tüm kazalara iş cinayeti demek fazlaca romantizm içeriyor.

türkiye'de ayda en fazla ölümlü iş kazası olan dönem haziran-temmuz dönemidir. bu yıl rekor kırarak 2 ayda yaklaşık 500 kişi hayatını kaybetti. halbuki kurban bayramında insanların kendi hatası nedeniyle 1 haftada 500'den fazla kişi hayatını kaybetti.

mesela bu yılın başında bir mezbahada kolunu kesen bir kasap kan kaybından öldü, iş cinayeti dendi. bu bayramda 8 kişi kendini kesip öldü, görünmez kaza dedik.

insani bakış "iş cinayeti"dir, daha sağ ve sığ bakış ise iş kazası der geçer. insanlıktan nasip alıp almamakla ilintili tamamen...

hala işçi yüzünden diyenler var. ben anlamıyorum. yahu bu ülke cayır cayır çocuk işçi çalıştırmıyor mu? 2015 itibariyle 57 çocuk işçi öldü mesela. ama yok kaza evet. türkiye ekonomisine yön veren falan filan evet.

@windowsguvenlikduvari

sapla samanı ayırmak lazım. türkiye'de aşırı bir denetimsizlik var, yani herşey saldım çayıra mevlam kayıra modunda gidiyor. ama durum böyle diye genelleme yapılamaz. yapılırsa kazaların önüne asla geçilemez çünkü sorunu yanlış yerde aramış oluruz.

türkiye'de kazaların 1. nedeni eğitimsizliktir, cehalettir. bunda suç kimin orası ayrı bir konu, bence cehalet en büyük devlet politikası. ancak bu eğitimsizlikten kaynaklanan on binlerce kaza nedenini "önlem almama" olarak kabul edersen yanılırsın. zaten yanılıyoruz. türkiye'de kazaların % 90'ı alınan önlemlerin uygulanmasındaki eksiklerden oluşuyor.

tüm kazalara iş cinayeti diyerek topu, önlem almakla yükümlülere atarsak sorunu çözemeyiz. dediğim gibi çözemiyoruz da zaten, yıllardır iş güvenliği konusunda 1 adım ilerleyemedik.

Guvenlik konusunda takintili biriyim. Su arabayi yolunu karsisina cek desen emniyet kemerini takar oyle cekerim.
Is kazalarinda en az isverenler kadar (en az diyorum bak) calisanlar da kusurlu. Kim ne derse desin, kesinle durum boyle tr icin.

Bircok is kazasinin ben de cinayet oldugunu dusunuyorum. Ama bir o kadar da cinayet degil ahmaklik olanlar var. Turk milleti guvenlik onlemi almayi sevmiyor. Herhangi bir fabrikaya, insaata ya da imalat yapilan bir yere gidip kisa bir gezinti yaparak durumun vehametini gorebilirsiniz. Calisan adam usengecliginden gozluk takmiyor, baret giymiyor, onlem almiyor, makineyi calistirirken talimata uymuyor falan da filan. Mustehak. Tedbirsizlik olum getirir, dolayisiyle goz gore gore olume davetoye cikarmak benim gozumde cinayettir. Duruma gore isverenin isledigi cinayettir ya da dedigim gibi calisanin hatasidir ve ona da intihar derim.

Akli basinda bir insana emniyet kemerini takmasini soylersin, talimatlari calisma ortaminda ilgili yerlere asarsin ve adam da olum hos bir sey olmadigi icin bu talimatlara uyar. Ne yapalim, hayatini tehlikeye atmasin onlemini alsin diye kirbaclayalim mi adami?
Enmiyet kemerini takmamak gibi seyler kesinlikle cinayet degildir. Herkesin basina kurallara uyuyor mu diye denetlemek icin nobetci mi koyacak adam? Guvenlik icin gerekli talimatlari verdiysen, gerekli tum ekipmani da tedarik ettiysen bir isveren olarak sorumluluk tamamen senden cikmistir. Adam afedersin gerizekaliysa yapacak bir sey yok.
Neden emniyet kemeri takmamasina musade etmeyecek ortam saglamak zorunda olsun ki? Akli basindaysan, okuma yazma da biliyorsan gereken talimatlara uyarsin, olur biter.
Kimse kimsenin hayatina o kisinin kendinden daha fazla sahip cikmak zorunda degil. Bu tamamen sacmalik.

Bir de bunlarin hangi birini garantileyeceksin. Bareti takmadan calisamasin diye silikonla adamin kafasina mi yapistiracaksin? Isverenin sorumsuzlugu suc oluyorken calisanin kendi sorumsuzlugu neden suc olmuyor. Calisan gerizekali olup kendi hayatini dusunmeyip, sorumsuz davranma hakkina sahipse isveren de sorumsuz davranma hakkina sahip o zaman.
Emniyet kemerini arabada takmamak icin kemeri koltuga takili birakan insanlarin oldugu bir ulkede yasiyoruz. Ayni aptallik bir fabrikada oldugu zaman neden cinayet oluyor? Emniyet kemerini takmadigi icin trafik kazasinda paramparca olan adam icin neden otomobilin ureticisinin isledigi cinayet demiyoruz o zaman? Emniyet kemeri takmamama musade etti araba ureticisi, takmadan araba kullanacak ortami sagladi bana, benim kurnazlik yapip emniyet kemerinden kurtulmama bir care bulmadi, olursem cinayettir bu..

Adam guvenlik ekipmanini kendi takmasa bile isverenin sorumlulugudur diyenler imalathaneleri ve calisanlari bir gezsinler ve ne durumda oldugunu gorsunler.
Adam kaynak yapiyor, gozluk yok, koruyucu yok bir sey yok. Ne yapacagiz, gozlugu zincirleyecek miyiz adamin suratina?

Deste halinde kagit kesen giyotin mesela. Uretici adam giyotunun hem sag hem sol yanina buton koymus, ayni anda basili tutman gerekiyor giyotinin inip kesmesi icin. Urretici adam 2 buton koymus ki bir takim gerizekalilar (bu ifadeyi cok kullandim afedersiniz) bir eli butondayken diger elini giyotinin altina falan atmasin kartonu duzelticem diye. Avrupali uretici bunu yapmis. Bizde adam bunu kullanirken ne yapiyor?
Bir eliyle butona basiyor, oradan sesleniyor "sssst lan Mahmut su butuna bassana benim elim dolu", diger elini makinanin calisma alaninda tutuyor, parmaklari gidiyor.
Evet aynen bu oluyor. Bu adama ne yapacaksin sen? E bu adam gerizekaliysa isverenin sucu ne burada?
Bu adam da gerizekalidir buna cinayet diyen de. Insanda biraz mantik olur.

Turkiye icin kosuyorsak bircogu (bana gore) isverenin dolayli isledigi cinayet olmakla birlikte bircogu da kesinlikle cinayet degil, intihar. Calisanin kendi insiyatifiyle intihara tesbbusu ya da intihari.

@tuzzluk

durun ayırayım sapla samanı. sizin işçiden anladığınız sadece fabrikalarda çalışan işçiler sanırım. tabi siz de haklısınız. mesela ev işlerinde çalışanlar, hani şu gündelikçi dediğimiz, hala işçi sayılmıyor bu ülkede. sigortalı olabilme imkanları daha düne kadar yoktu bile. onların ölümü işçi ölümü olarak geçmiyordu mesela o rakamlara. haberlerde işçi denmez bunlara mesela. ilerliyorum samana doğru şimdi. tarım işçileri var mesela. bu ülkenin bir gerçeği. mevsimliktir üstelik bunlar. daha yeni yeni belirli eğitimler veriliyor bu insanlara. temel sağlık eğitimleri üstelik bunlar. çadırlarda barınan bu işçiler için işverene prefabrik ev yapılma zorunluluğu hala getirilmiş değil. devlet eliyle yaptırılan evler tarlalara uzak. işçi orada kalamıyor zira tarlalara gidebilmek mümkün değil. herhangi bir ilaçlama yapılmıyor. yılan sokuyor mesela bu insanları. en yakın hastane 40 km ötede. işverenin götürme gibi bir yükümlülüğü yok. o da götürmüyor. iyi gidin diyor. sonra işçi işveren kavgası görüyoruz işte televizyonlarda. kendi gözleriyle görmüş biri olarak söylüyorum bunları.

samana geldik mi? durun devam edeyim. tarlalarda çocuklar çalıştırılıyor. sosyal güvenceleri yok. zorla çalıştırılıyorlar. paralar eksik veriliyor. yevmiye değil kabala sistemiyle paralar dağıtılıyor mesela. nedir kabala? kelimenin kökenini bilmiyorum ama orada çalışan işçiler, çıkardığın ürün kadar para aldığını söylüyor. istediğin kadar çalış diyor işveren. sonra da çuvalların başına gelip, bunda çalı çırpı çok. 10 kilosu yalan bunların diyor. ilerleyeyim biraz daha. tuvalet yok tarlalarda mesela. su yok. ondan sonra bu çağda kim veremden öldü falan gibi sözler yine televizyon başında. burada önlemler alınmış mı yani şimdi? yoksa diğer yüzde 10'un içinde mi kalıyor? anlamadım ben.

ben yarın bir gün yeni bir işe girsem, bana eğitim veriliyor mesela. thy'ye gireyim şimdi. hop bilmem ne eğitimi. 2 ay. ondan önce iş yok. eğer eğitim olsa sorun dediğiniz gibi o zaman o işveren o eğitimi vermekten de sorumlu olmalı. ama tabi işçi olunca durum farklı.

@windowsguvenlikduvari

sapla samanı ayırmak lazım derken tam olarak bunu kast ediyorum zaten. insanları göz göre göre ölüme gönderiyorlar, bunlar iş cinayetidir dedim. sen de benim iş cinayeti olarak gördüklerimi benim önüme sap-saman diye çıkarıyorsun.

iş cinayeti olan var olmayan var. bunu ayırmayıp hepsi iş cinayeti dersen iş cinayetleri artarak devam eder. bir olaya sadece işveren suçlu veya işçi suçlu gözüyle bakamayız ki, ben şahsen öyle bakmıyorum. yıllardır bu işin içindeyim, verdiğin örneklerin işçi açısından çok daha kötülerini gördüm, yaşadım. tam tersini de yaşadım.

yani her işin iyisi de var kötüsü de. çok önlem alan da var hiç almayan da. alınan önleme harfiyyen uyan da var, uyacağı bir önlem bulamayan da, önemi hiçe sayan da. bu yüzden diyorum ki sapla samanı ayırmak lazım, bu yüzden her kaza iş cinayeti değildir. çok iyi incelemek lazım kazaları.

tazminat almak için elini koparan adam gördüm ben, neyse ki kamera vardı da mahkemede itiraf etmek zorunda kaldı. olayın sadece işveren tarafı yok ki, sen git makinanın korumasını sök, çalıştır içine elini sok. sonra tazminat istiyor ama oranın şefi var, iş güvenliği uzmanı var, vardiya amiri var... işveren hariç bi dünya suçsuz adam var, tazminatın hepsini patrondan almıyor ki devlet. kafasına göre bölüyor. tabi buradan da ölenler bilerek öldüler anlamı çıkmasın. her türlü insan var ülkede, kazaların da yüzlerce farklı nedeni olabilir.

bugün bu örneği verdiğin işverenler dünün işçileri. bir çok işçi tanıyorum, işçiyken sikayet edip patron-taşeron vs olunca aynısını kendi işçisine yapan. olay tamamen eğitimsizlikten başlıyor.

@tuzzluk

ben zaten buna karşı çıkmadım, duyurunun ikinci cevabı da benim. orada art niyetli durumlardan bahsettim. elbette her zaman işveren suçlu değil. ama öyle bir söylediniz ki, türkiye'deki kazaların %90'ı alınan önlemlere uymayan işçilerden kaynaklıymış. siz dediniz bunu. ben buna karşı çıkıyorum. önlem alan çok az kişi var. alınan önlemler yarım ya da eksik. önlem alınmasını savunurken, önlem alana laf edecek değilim. sapla samanı da tam bu noktada ayırdım. bir sektör söyleyin ki her alanında önlem alınmadan iş başlayamaz olsun. madencilik mi, tarım mı, demir çelik mi? ah evet var ama önlem almadan işe başlamayan firmalar. yok değil. 5 tane sayarız işte hep beraber maksimum.

bende aynı düşünce yok.

buna iş cinayeti diyebilir miyiz? twitter.com

Müthiş birbirinize girmişsiniz gençler.
Bir kaç kişi de bana sallamış, normalleştiriyormuşum filan :)

Neyse herkese teşekkür ederim. Ben merak ettiğim cevabı aldım.

Yanlış yaptığın bir şeyler var, bu çok açık. Özellikle kilo vermeye ilk başladığında vücutta su atımı olacağından sende bu dahi olmamış.
Beslenmende hata var kısacası.

spor yapmadıysanız sade diyetle bir haftada kilo verilmez. terleyecek şekilde yürüyüş yapmanız lazım. en az 45 dakika....

Sporsuz kilo verilmez.

hiç spor yapmadan 20 kilo verdim. hayatında diyet yapmamışları dinleme. ama senin diyetinde bi sıkıntı var gibi. diyetisyene gittin mi? bir de benim diyetisyen diyet anında etki etmez bünye hızına göre 7-9-11 gün içinde bir anda kilo atarsın derdi. o yüzden kendi başıma kafama göre zamanalrda tartılmamı istemezdi. ama senin üstüne almış olman saçma tabi. diyetisyene danış

Tartilma zamanlariniz onemli. Dogru takip icin her zaman ayni sartlarda tartiya cikmaniz gerek. Genelde moral de olsun diye Sabah erken tuvalete gittikten sonra mumkunse ic camasiri ile tartilmak onerilir.

Misal bu halde tartilip aksam dolu migdeyle tartilirsaniz ayni gun arada 1.5 kilo oynar. Bu tip bir durum olabilir mi?

Spor elbetteki tavsiye edilir,hemen daha verimli bir hayat yasamaniz icin hem de kas yuzdeniz bazal metabolizmaniz icin onemli ama sporsuz kilo verilmez kadar sacma bir laf duymadim.

geçende bir başka duyuruda yazdığımı copy paste ediyorum. alınmaca darılmaca olmasın.

kesinlikle bir doktora görün, ondan sonra dediklerimi dikkate al, hastalıkla alakalı olabilir kilolar. doktora görün önce.

bilmiyorum burada yazanlar birebir tecrübe edenler mi teorik yazanlar mı ama ben 2-3 ayda totalde 85 ten 77 ye düştüm. göbeğin büyük kısmı gitti, amacım 70 civarı olmak.

açık açık yazacağım.

abi en başta çoğu kilo verme öğüdü verenlerin göbeği var. belki de hayatında spor yapmamış kişiler, arkadaştan ordan buradan şuradan yorum yapıyorlar. salak saçma azarlayanları da var. fotosuna bakıyorsun adamın dana gibi amk. neyse.

en başta şunu açığa kavuşturalım spor salonuna yazılacaksın. yürüyüş işi geyik, bi boka yaramaz, çünkü efor sarfetmezsin. dede misin, nine misin? terleyeceksin.

başka çaresi yok. ucuz ya da pahalı uzak ya da yakın spor salonuna gidilecek. yoksa o göbek gitme isteği hayallerde kalır.

hee çok çok çok iradelisindir, eve bisiklet alırsın gene verirsin. ama bunlar yalan olur %99.999.

kısaca spor salonu olacak.

bunun dışında sporsuz, yemeden keserek kilo verirsen o kilolar 6 aya geri gelir.

yemeden kesmeyeceksin kesinlikle, junk food denen abur cubur ve hazı gıdaları keseceksin. yerken de bokunu çıkarmayacaksın ama yiyeceksin, yoksa dediğim gibi kiloyu verdiğin gibi alırsın bir de üzerine afiyet hayat boyu taşıyacağın hastalıklara yakalanabilirsin.

günde 4-5 öğün yiyeceksin ama az- öz olacak bunlar. proteini çok karbonhidratı az. vitaminlerin tamamını al, her gün tavuk, kırmızı et ya da balık ye.

her gün bir elma, muz, armut gibi en az 100-150 gr iyi meyve tüket, üzüm kötüdür, yeşil elma iyidir. ama spor yaptığın sürece üzüm gibi şekerden ibaret şeyler yemedikçe hepsi iyidir.

her gün domates ve salatalıktan yapılma sadece az 3-5 gr tuz, limonsuyu ve 15 gr zeytinyağından oluşan salata ye, her gün.

sabah 2 yumurta, ve domates ye, peyniri %10 yağdan düşük seç. ben %9 luk mozarella yerim 50 gr kadar.

ara öğünlerde azcık kuruyemiş olur. salatalık olur, az fındık olur. hurma olmaz, hurma diyeti bok eder.

sakız olsun mümkünse naneli, zira nefes kokması yaşama.

soğan ve sarımsağı kes, bu tamamen psikolojik olarak seni yorgun düşmemen için.

her öğünde maksimum 200-250 gr ye.

günde min. 3 lt su tüket.

meyve suyu, kola gibi şeyleri kes.

hazır tüm gıdaları kes.

çikolata, şeker yok.

kısaca sağlıklı beslen.

gelelim spora, her gün 45 dakika kardiyo yap. eğer çok kiloluysan bisiklet ya da eliptik bisiklet yap koşu bandında dizlerin zarar görecektir. koşu bandı noırmal kilolardan sonra.

her gün 45 dakika kardiyo en önemli dostun. hatta ilk 1-2 hafta 45 dakika kardiyo yarım saat ara bir 45 dakika kardiyo daha yapabilirsin. ölü gibi olursun ama bu ilk 2 hafta çok çok önemli.

her gün minimum 15 dakika bir bölgeyi çalıştır, bacak, kollar, omuz, karın etc. bunu her iki günde bir de yapabilirsin ama bence her gün biraz da olsa çalıştır ideali 30 dakika. ama yapamazsan da 15 dakka yap.

her zaman ama her zaman spor başında ve sonunda 10 ar dakika esne.

bacaklar çok çok önemli. baldır bacak kasları vucuttaki en büyük kaslardır. dolayısı ile kilo verirken en rahatlıkla kilo vermene olanak sağlayan ve enerji yakan gruptur ve aynı zamanda güçlüdür. 45 dakika çalışabilir mesela.

karın kası erkeğin trickli kısmıdır, bu nedemek? göbeği biraz karın kası çalışarak görünmez hale getirebilirsin. elbette biraz kilo verdikten sonra. karın kasları geliştikçe göbeği birarada tutar, göbek daha diri ve derli toplu olur, göbek azalır.

göbek uzun zamanda gider 1 ayda gitmez ama azalır. bence tam göbek 6 ayda anca gider. 3 ay içinde oldukça belirginliği kaybolabilir.

ben son 30 günde 28 gün spora gittim. son 30 günde 4 kilo verdim ama hem çok sağlıklı bir şekilde hem de kas kütlesini arttırarak verdim. amacım zaten 6 ay 1 seneye yaymak 70 kg hedefini. bundan sonra da 2 gün gidip 1 gün ara verebilirim ama her gün giderim duruma göre. zamana bağlı.

neyse. ev içinde her sabah esneyeceksin 10 dakika. güne güzel başlarsın.

her gün 1 fincan kahve de bence oldukça güzel.

günlük yaşamını değiştirmedikçe kiloda veremezsin bunuda belirteyim. yediklerini sağlıklı hale getirecek ve her gün sporu aksatmayacaksın. bir de hedef kilondan sonra yemek konusunda daha rahatsın.

bu arada unutmuşum yazayım. ben normalde spor yapardım son 2-3 sene çok azalttım, dana gibi olunca tekrar başladım. ilk başları ondan çok zor olmadı. ama hiç spor yapmamış biri daha dikkatli olmalı özellikle ağırlık kısmında, kaslar zarar görmemeli.

neler yedin? ve ikisinde de sabah aç karnına çıplak mı tartıldın?

zooqle.com

izlediğin dizileri bu sitedeki profiline ekleyip diziler çıktığı gibi sitenin anasayfasında görebilirsin.

eztv.ag

isohunt.to

abi ben okurken bile anladım ki sen oradaki işi değil kendi keyfini/durumunu geliştirmek istiyorsun.

alacak adam isterki alacağı adam işi geliştirsin.

bunu geçtim yaptığınız işte lokal alımlar yapılır genelde. sistem, dil bilmiyorsunuz zira.

1-isin ne kadar rare oldugunu bilmiyorum. local adam yetistirmek, hazir adami getirmekten daha kolay olabilir cogu zaman. cogu hizmet sektörü icin ayni, diyorsan ki benim gibi welding yapan adam yok, seni uzaya bile cikartirlar, ama her bransta her sektörde ayni sey yok. yorum yapamayacagim.
2-maliyet sadece onunla bitmiyor da ugrastiriyor. direkt olarak burada, bir firma, almansan öncelik verelim dedi, nedeni de cok fazla belge isi ve sorun cikmasi. benden önce pozisyonda bir türk varmis, adam direkt bunu söyleyebiliyor.
3-oha. bu kadar genelleme yapmamak lazim, avrupa icinde ayni ülkede iki farkli sektör bile cok farkli yorum dönüyor. ama genel olarak daha profesyonel, daha az laubaliler. cok cok genellersem, kendi bransim üzerinden böyle derdim.
4-bir sekilde anlasabilmek sana bagli. ortamina göre uyum saglayamiyorsan, zor. tamamen kaniksanman, gene zor.
5-yorum yok. pozisyona yabanciyim, tüm sehirleri de bilmiyorum.
6-deneyimim yok, gene yorum yapamam.

ilgili şehirleri bilmiyorum da bu sene litvanyaya taşındım vilnius için söyleyebilirim.

1- Dendiği gibi bireyin özellikli olması çok mühim. Örneğin litvanya'da bir firma yabancı bir personel almadan ilan verip litvan birini aramak zorunda x sürede litvan birini bulamamış olmak ve bunu ispatlamak work permit şartlarından. X aklımda 2 ay diye kalmış bakmak zor geliyo şu an
2- Mesele maliyet değil. Üstte söylediğim uğraş sana çalışma vizesi çıkarmak 2 aydan fazla sürüyor, ben bu sürede ülke vatandaşını 2 ay çalıştırabiliyorum seni niye alayım? Ya burayı sevmezsen ya yabancılık çekip 1 ay sonra gitmek istersen vs.vs. Risk faktörü çok. Bir de şunu ben de bilmiyorum bizdeki gibi 1 e 5 tarzı durumlar olabilir yani 1 yabancı çalıştırabilmek için 5 türk çalıştırmanız gerek türkiyede.
3- Farklı. Avrupa verim daha yüksek ama çalışma algıları daha farklı, dünya yansa umursamaz hakkı 6 da çıkmaksa 6.00 da çıkar arkasına bakmaz vs. Kimse de vefasız falan demez.6 ya kadar da maksimumunu verir. Tabii istisnalar kaideyi bozmaz.
4- İnsanlar, insanlar. Tabii avrupa için konuşuyorum amerikalılar niyeyse gözümde herkese pislik gibi davranıyormuş gibi geliyor bana.
5- işinle ilgili en ufak fikrim yok.
6- Hayatta aldığım en doğru kararlardan biri. Nihayetinde gelmediğin sürece gelmemiş olacaksın hiç gelmeyip pişman olmak mı? gelip pişman olmak mı? bence gelip pişman olmak ki pişman olacağını çok sanmıyorum iş bulabildikten sonra.

Alma. Başta hevesle kullanacak sonra bırakacaksın ve eşşek gibi aleti koyacak yer bulamayacaksın. kendi tecrübemle, çevremde gördüklerimle sabit. Onun yerine dışarı çık yürü koş ya da salona gitmeye devam et yada en azından bisiklet falan al kapladığı alan küçük olsun.

Ucuza kaçma.

Motoru 1.75 hp falan olmasın, 2.5-3 hp'den aşağısına bakma.

Nordictrack c200 falan al bütçe varsa.

edit: wallcan +1, o parayla salona git daha verimli olur.

Motoru en düşük 2.5 HP olsun, otomatik eğim olsun, bant genişliği en düşük 45 cm olsun.

Alma diyenleri takma, ben 8 ay önce aldım, 8 aydır da düzenli kullanıyorum. Disiplin ve azimle alakalı bu işler.

Otomatik eğim istemesen benimkinden önerirdim ama kısmet değilmiş :)

60 kiloyum, sporu biraktigim an ete geliyorum:)) saka biyana ben de kosu bantlari ile ilgili ayni seyi dusunuyorum cogu insan icin pahali bir camasir askisi olmaktan oteye gitmiyor ama ben uc senedir duzenli salona gidiyorum, cardio da duzenimin onemli bir parcasi ben kullanirim gibi geliyor.

www.hepsiburada.com

Bununla ciddi dusunuyorum ya da ,
www.hepsiburada.com

Voit her zaman ilk tercih olur, diğerinin teknik özellikleri daha iyi gibi gözükebilir ama Voit her zaman iyidir. 5 yıl da motor garantisi varmış.

evet diğer arkadaşların yazdığı gibi motoru 2,5 hp den aşağı olmasın. gerisi çokta önemli değil. bende 1.75 hp var, ucuza sıfır almıştım. 70+ kilo üzerinde anca yürür koşamaz. neden? çünkü o ağırlığa direnmeye gücü yetmiyor dolayısı ile adımını attıkça band sekteye uğruyor. 1.75 hp ve +70kg için söylediklerim.

ek olarak: kışın kullanırım, askı olmadı yani. bahar-yaz bisiklet ve dışar da koşmayı tercih ediyorum.

bulunduğun il, bildiğin programlar, sosyal çevren ve fiziksel halin bile etkili bu sorunun cevabına. Ama başlangıçta maaşı sözde patronlarının ayarlamasına izin verirde üstüne bir de diplomanı kullandırırsan kolay iş bulursun. Ama prensiplerin varsa da torpil şart malesef.

İyi bir inşaat mühendisi olmak istiyorum diyorsan üzerine ayrıntılı konuşuruz ama nasıl hızlı ve kolay iş bulurum diyorsan da torpil dışında yapı denetimler ve gayrimenkul değerleme firmaları ölü maaşa hızlı personel akışı gerçekleştirirler.

satış mühendisliği yapar.

Meslekte iş referansla yürür genelde ne yazık ki network'ün geniş olacak dolayısıyla part one tanıdık. Onun dışında ülkenin projeci yetiştiren okullarından mezunsan dizayn ofisler sürekli yetiştirilecek adam ararlar. Yok saha personeli yetiştiren okullarından mezunsan ne yazık ki başlangıç için tanıdık en rahatı onun dışında elbetteki hayat ve geçinme dertleri sebebiyle para önemli oluyor ama senin için çok önemli değilse olabildiğince firmaya mail at "ben sıfır bir adamım özgeçmişim bu yetişmek istiyorum diye". Elbet dönen olacaktır maaş tatmin etmeyebilir başta, ama sonuçta amacın bir sonraki işinde istediğin mertebelerde maaş almak olmalı. Meslek çok dalı budağı imkanı olan bir meslek herkes ekmeğini kazanır.

inconsistent

discrepancy

neden match kullanmıyorsunuz? çok mu basit kalıyor. Due to change in currency blabla our calculations do not match.

@wallcan, evet resmi bir yazışma, o yüzden özellikle -varsa- terim kullanmak istiyorum.

kenardaki mavi mandalı yukarı doğru kaldırarak çek kartı.

ya da mandalı kartın olduğu tarafa doğru iterken kartı yukarı çekerek de kartı çıkartabilirsin.

bagajın varsa 40 dakika, yoksa 25 dakika önce alanda olsan yeterli.

online checkin yapmayacaksanız önceden, uçuş saatinden 25 dakika önce check-in kapanmış olabilir (kapanacağından eminim de yine de hata payı bıraktım) haberiniz olsun, temelde 1 saat önce alanda olmanız tavsiye edilir ama 45 iyidir online check-in yapmadıysanız.

tanıdığım falan yok da yaramaz, kullanmayın böyle ürünleri alayı dolandırıcı. Böyle hakikaten sağlığa zararsız zayıflatan ürünün piyasa değeri milyar dolarlar. Viagradan büyük patlama yapar. Düşünsene koskoca bir sektör var light ürün ve spor üzerine ve sen içecek yaratıp bunu başarıyorsun ve tanıtımı Instagram reklamlarıyla yapılıyor...

www.sikayetvar.com

zannetmem et,tavuk vs. olsa bozulur da sarma falan bozulmaz. Millet memleketten otobüsle vs. neler getiriyor bir günlük yoldan 8.5 saat çok bişi değil bence. Tabii ki uzman yorumu değil bence bişi olmaz sonra yiyip zehirlenip beni kovalamayın.

Ama onlar otobuste otobusun dolabina falan veriyordur. Sarmayi kabine alirlar mi ki?

Alirlar kabine bir sey olmaz bozulmazda zeytinyagli sarma gider gitmez dolaba koyun ama

bagajlar ısıtmalı gitmiyor zaten öyle bakarsan bagajda olması daha iyi daha soğuk olur kabinden. yanlışım yoksa +8 derece falan oluyor

Arkadasim Turkiyeden Amerikaya getirdi 13 saatlik ucak yolculugu ile. Daha dolaptan cikartilip havaalanina getiris surelerini falan yazmiyorum. Gayette lezzetliydi. :)

Kabine alinca dolaba koydururum diye duusnmustum ama pegasus ondan bile para alabilir simdi dusnunce..

Aman diyim kabin filan ne diyorsun!!! Bagaja ver hic bir sey olmaz o surede guzelce paketlersen akip kokmasi da olmaz

Guzel paketle streçle sar, varsa hava muhafazalı kaba koy ama şart değil. Bagaja ver. Bir şey olmaz. Rahat ol.

Cig götürüp gidecegin yerde de pisirebilirsin.

Psirme gibi bi durum olmayacak maalesef. Bagajda bisey olmaz herhalde ya bence de.

bagaja koyunca oradan oraya savrulacağı için hırpalanabilir. ben 4lü teneke bira koydum, naylon paketinde. ondan çıkıp dağılmıştı içerdi. senin dolmalar da pilava dönebilir. bence kabine al.

Hicbir sey olmaz.

Daha yeni 13 saati askin yolculukta lor peyniri goturdum. Sapasaglam.


@cekilmis gayfe

Saklama kaplarinin agzi filan kilitli zaten, hicbisey olmaz. Kabine de alinmasina gerek yok.

@regina
Kabindeki dolaba
Sadece soguk zinciri kirilmamasi gereken ilaclar aliniyor, goz onunde olsun nolur nolmaz diye. (Bildigim kadariyla)
Bagaj kismi zaten soguk, havalimani deseniz 30
Derece degil ki pofur pofur klimayi basiyorlar zaten. Hicbir sey olmaz. Merak etmeyin.

@kuehles, bişi olur demedim bavulda hırpalanabilir dedim :)

Bazen donuyor bagaja verince ürünler soğukta, uçakta. Kabine alma, ötekine ver donar, bozulmaz

Çok sıcağa maruz kalırsa içindeki soğan da kokabilir , sanmıyorum ama garanti olsun derseniz , 2 tane 500 ml pet şişe atın buzluğa, çıkarken sarmanın yanına koyun soğuk tutar. içiniz rahat olur. Yalnız şişe ve sarmaları sofra örtüsü gibi bişeye sarmanız gerekir, yoksa poşet terler, kabin içinde ya da valizdeyse başka eşyaları ıslatabilir.

Sarma yolda mi suanda ya, gidiyor mu, ne oldu son durum? Gitmis mi saglam, sarma cunku bu. Onemli. Sarma :( Yediniz mi? Hirpalanmamis di mi :D Hirpalanmamasi onemli çünkü :(

Bulunduğunuz bölgedeki bir tercüme bürosuna gidip evrağınızı veriyorsunuz ya da internet üzerinden taratıp gönderebilirsiniz. Yaklaşık 50 tl tercümesi tutar(ingilizce), ayrıca noter harcı var. O da 100 tl civarında olacaktır. İnternet üzerinden gönderirseniz iatediğiniz adrese kargoyla gönderirler.

yuh o kadar pahali mi? bu sadece sabika kaydi icin mi? daha bunun transkripti, diplomasi da var? hepsi icin bu kadar para bayilacak miyim yani?

Malesef :( tanıdığınız yeminli tercüman varsa o da yapabilir. Bağlı olduğu notere tasdik ettirebilir. Pazarlık yapın bürolar böyle malesef.

yurtdışında okul & vize başvurusu için 3-4 bin lira ödedim toplamda çeviri ve noterlere. ha benim salaklığımdan dolayı bunun bin lirası falan çöpe gitti ama evet maalesef sistem böyle. transkript, diploma, şu bu derken her kağıt için ayrı çeviri, her kağıt için noter tasdiki, şunun için şuraya uğra bunun için buraya uğra hooop bitti giti paracıklar.

öncelikle özellikle almanya içinse noter istenmiyor olabilir -teyit edin bunu mutlaka.
sadece yeminli tercüman kaşesi yeterli olabilir
büroda değilim artık :) yeminli tercümanım ama kaşemi kullanmıyorum yoksa biz kaşe basmaya para almıyoruz tanıdıklara filan. çeviri zaten sayfası 15 lira filan tutuyor o belgelerde -belge olunca bin kr. ücretleri geçerli olmuyor. yeminli terücme kısmı için pzarlık yapmanız olası.
gel geleim noter istiyorlarsa yapacak hiçbir şeyiniz yok 90 küsür lira tek sayfanın onayı. ve evet her sayfaya tek tek bayılacaksınız o parayı. bunu da tam sayfa yarım sayfa vs. olayları var ama diplomaya sicil kaydına onlar sökmez.

Ankarada iseniz genel merkezden 3 dilde alınabiliyor. başka ilde veriliyor mu emin değilim. Tek evrak üstünde ingilizce almanca fransızca yazıyor karşılığı. bilgi için www.adlisicil.adalet.gov.tr

Ayrıca genel not: Yurtdışında elçiliklerden de alınabiliyor aynı evrak.

@niyeama evet noter onayi gerekmioyr sanirim adece yeminli tercuman kasesi istiyorlar,

@wallcan: istanbuldayim ama belki senin dedigin isime yarayabilir, bir bakayim istanbulda veriyorlar miymis

Kendisi evde yapiyorsa eline saglik, afiyet olsun.

Samimi bulmuyorum.

valla herhangi bir şey düşüneyim diye çok zorladım ama bir şey düşünemedim. pizza bence güzel bir yiyecek. herhangi biri için "en güzel" olmasında bir acayiplik göremiyorum şahsen.

Hakkımda ne düşünüyorlar acaba derim.

ergen
ya da oyun duskunu geek

benim de en sevdiğim yemek cheeseburger ya nolmuş? :D

Usengec ve zevksiz.

Ninja Kaplumbağa değilse mal olduğunu düşünürüm.

insan olduğunu düşünüyorum.

Bi şey düşünmem. Olamaz mı olabilir.

Çeşit olarak (karkşık vb.)hangi pizzayı sevdiğini düşünürüm.

Nuffin.

hiç bir ön yargı geldi aklıma. usengec, mal gibi seyler nasıl aklınıza geldi ona şaşırdım hatta. pizza var pizza var.

en sevdigi yemek pizza olan insan olduğunu düşünürüm.

ayrıca hononu & sinasibabur +1

Hiç bir ekstra şey düşünmem, zayıfsa falan belki vay abura koyim yiyor yakmıyor falan derim. Onun dışında gayet doğal.

Oncden olsa "nasil yani?" derdim ama "off simdi bi Mcdonalds'ta olsak, soyle kocaman bigmac koysak onumuze miss gibi offf" diyen adama rastladigim icin artik hic sasirmiyorum. Evet gercekten rastladim. Adamin cani cekiyordu o an.

@sage nin önerisi ile Eldiven kullanmayı bıraktım. Gerek yok pek hakketten. Rippetoe nun grip ile ilgili bir videosu var. Onu izle. Linkteki modelden kullandım. Normal eldivenlerden daha iyi bence. Ağırlık falan da takılıyor evet. Attım kenara duruyor şimdi.

www.azquotes.com

tamam da eldiven takmazsam sıvacı eli gibi oluyor ellerim. bebeksi yumuşaklığı kayboluyor :))

Bebeksi olmaması uzun vadede işini kolaylaştırır.

Trakai kalesi göller vs. 28 km vilniusa, sağ sol doğa bakmaca
Katedral ve çevresi arkasındaki kalemsi tepe falan tarih bakmaca
Başkanlık konutu old town yürümece dolaşmaca
Televizyon kulesi = atakule, yemek falan yemece.
Alaus Biblioteka bira içmece çeşitli
Pianoman barda oturmaca bira,içki içmece
Jurgis ir Drakonas pizza yemece - oldtown
Dublis litvanya mutfaa yemece - oldtown
Hava güzelse yağmurlu değilse Pabo Latino da akşam dans sonrası her türlü olasılık arzuya isteğe göre - oldtown -- bu oldtown yazdıklarımın hepsi aynı sokakta btw.
Hava yağmurluysa Cocainn de dans etmece sonrası her türlü olasılık.
Hava yağmurluysa ve yaş üniversite 1,2 seviyesiyse Salento da dans etmece ama bariz genç bir topluluk.

Bunun dışında bir tane 2. dünya savaşı müzesi/yahudi anıtlığı tarzı bişi var orada tarihi alan gezmece.

Başın olurda bir şekil sıkışırsa bana buradan yada sözlükten mesaj atabilirsin.

Calisma bakanligi ya da gocmen dairesi ile isleri takip edecek, basvuru ve yazismalari yapacak birisi lazim Polonya'da. Bu islerde genelde sirketler gocmen avukatlik burolari ile calisiyorlar.

Calisma izninin cikmasi iyi ihtimalle 3 ay surer. Vize genelde 2-3 gunde cikiyor calisma izni olunca.

Polonyayı bilmemekle birlikte genel avrupa da hatta türkiyede bile böyle olduğundan benzer olduğunu düşünmekteyim. Şirket çalışan için çalışan o ülkeye gitmeden çalışma izni için başvurur çalışma izni çıkar sonra çalışan kendi ülkesinden konsolosluğa oturum için başvurur gider. Elbette ki ülkeye turist yada ticari vizeyle girip içerideyken de bu işlemler yapılabilir fakat bazen tekrar tr ye dönüp oturum için başvurmak gerekebiliyor.

Ülkeden ülkeye değişse de 2 ay alabilir burada bir kaç anahtar faktör var sizin için bir şirket fransızsa polonyada şubeleri var mı? İki bir meslek mi icraa ediyorsunuz doktorluk mühendislik gibi yoksa genel bir iş mi yapıyorsunuz satış vs. gibi bunlar süreyi etkileyecek hatta kabul görmemeyi sağlayacak faktörler. bir not misal litvanya için şirketlerin önce gazeteye ilan verip 2 ay bir litvan araması gerekiyor bulamazsa izin veriyorlar yabancı alımına tabii bu işin resmi yani her zaman böyle olmuyor.

danışman pozisyonunda çalışıyorum ve sektörüme göre kalifiye eleman sayılırım. Bu konuda sorun çıkaracaklarını sanmıyorum, 35 farklı milletten çalışanlar varmış.

2-3 ay ise güzel bir süre benim içinde. Buna ek olarak benden araştırmamı istediler nasıl alınır diye.

1. onlar oradan başvuracak çalışma izni için
2. ben buradan o belgelerle oturum için başvuracağım

polonya değil ama bi kuzey ülkesi için 6-7 ay kadar sürdü, üstelik belgeler, kontrat vs çok düzenli olmasına rağmen. Mülteci akını işleri biraz aksatıyor.

ben de 3 ay kadar sürer diye biliyorum. senin tr'de bsavurman icin sana bir kontrat vermeleri gerekir sanirim. en temizi polonya'nin göcmenlerle alakali bakanliginin internet sitesine bakmak, ingilizce versiyonu vardir. orda izlenecek adimlar yaziyordur.

3 sifir degil bin.

15.200
1.600

15.2 veya 1.6'ya 3 sıfır eklenirse zaten ordaki nokta - virgül olması gerekiyor bence- kayar ve 15200 ve 1600 olur.

tek basina k, 000 demek olurdu bu mantikta ki baya bi standart sapma olurmus.

1600
15200

Benim çıkarımım k kg gibi 1 kg=1000gr

gr, Kg
m, Km

K harfini yıllarca kullanıp ne anlama geldiğini bilmiyor olamazsınız yahu

K aslında küçük k ile ifade edilir, Latince'de kilodur, bin anlamına gelir. Ayrıca M de (bu büyük, küçük olanı mili) Latince'de megadır, milyon anlamına gelir.

3M $ filan buradan kaynaklı.