Annesine ihtiyacı kalmayacak yaşa geldiyse düşünme al. Annesinden iyi bakarsınız ona. Bakmasan yemek su versen bile hiç değilse arabanın altında kalmaz, dayak yemez, psikopatların eline düşmez sıcak bir yeri olur.

www.facebook.com

bak burada bir sürü hayvan sahiplenilmeyi bekliyor. bir bak istersen.

ne zaman oluyor o annesine ihtiyaci kalmadigi yas? nasil anlarim. yuruse yeter mi?

@bicocca , aha sanirim bunun gibi bisey ariyormusum. tesekkurler.

Tüyleri sıklaşmış gözü açılmış dişleri çıkmışsa alabilirsin. Maksat anne sütünü yeteri kadar emmiş olması sen de biliyorsundur.

@vexations, yok tam bilmiyorum. benim ilk kedim geldiginde daha yurumeyi bilmiyordu. biberonlar sutun icine karistirdigimiz bir tozu iciriyorduk. o zaman yuruse , bi de disleri sikiysa , kuru seyler yiyebilcekse bakayim.tesekkurler.

annesi varsa en az 2 ay emmesi gerekiyor. ha ben annesiz bir kedinin bakimini da ustlenirim, annesi gibi bakar buyuturum, diyip sorumlulugu alabiliyorsaniz annesiz kedi ilanlari da cok.

mihav.com
hayvangazetesi ve twitter'da yuva ariyor diye aratirsaniz sonsuz yavru kedi ilani ile karsilasacaksiniz.

Mesajla dropbox linki yolla.

evernote'a ekle. sonra notunu paylaşılanlara aç. linkini gönderdiğinde okuyabilir direk.

dropbox haricinde google docs veya skydrive'a da koyabilirsin. buralardan da link verirsen direk okuyabilir.

tumblr ya da blogger'dan bir hesap aç. oraya yaz. yazının linkini mention at.

pastebin.com 'e yaz linkini yolla.

tr.hades-presse.com

www.abbreviations.com

ne yaparsan yap, olu taklidi yapma. ise yaramiyor, daha once denedim...

1-2 lira isterlerse ver..

genelde bozuk para istiyorlar, veriyorum. ama atm'den para çektikten sonra karşılaşmak daha tehlikelidir. kavga deneyimin yoksa macera aramayıp daha güvenli bir ortamda hallet bu işlerini.

sigara içiyorsan çakmağı çıkar, göster. ciğerleri tutuşsun şerefsizlerin...

Ben her karşılaştığımda olabildiğince hızlı yürüyerek "yok arkadaşım yok" diyerek uzaklaşıyorum.
Bugün yine oldu hatta.. Akşam, Osmanbey tarafında..

tiner yanıcı madde, çak bi kibrit bak nasıl kaçıyorlar

2 dir cevap vermeyip yada "yok hocam" diyerek hızlıca yürüyerek uzaklaşıyorum. 2 gündür ard arda olması iyice canımı sıktı. sonunda itekliycem birini ama hafiftende tırsıyorum sadece karşımdaki değil bir anda çoğalırlar diye.

ayrıca bozuk parayıda cüzdanda tuttuğum için çıkarmak da istemiyorum. cebimde olsa veririm. versem de peşime takılma ihtimali ni düşünüyorum. çok mu fazla düşünüyorum :)

www.youtube.com

ortam ıssızsa orada para çekme..zaten tinerden kafaları 1.000.000 olmuş adamların seni orada bıçaklasalar bok yoluna gidersin

koşarak kaç.

çakmaktan çok korkuyorlarmış. bir arkadaşım anlatmıştı. çakmağı çıkardığın anda uzaklaşıyorlarmış. elleri falan hep tiner olduğu için alev alıyormuş adamlar. ne kadar doğru bilgi bilemem tabii.

Kişisel alanını ihlal ettiği an biber spreyi boşaltacaksın gözüne. Canı yanmıyor onların falan diyen çıkacak şimdi yok öyle bir şey arkadaşım. Normalden az hissediyor olabilir ama yüzüne biber spreyi yiyen adam bir şey olmamış gibi ayakta duramaz.

Bir kişi de insan gibi davran dememiş vay arkadaş. 3-5 liran varsa ver. Yok vermiycem diyorsan da düzgünce söyle "yok kardeşim" diye. İtmeye falan tabi ki girme. Herhangi bir fiziksel temas senin zararına. Ayrıca biber gazı , çakmak falan ne amk. Az insan olun.

malesef yok. insanı çıldırtan ufak detaylardan biri sadece o.

hayır, obsesif değilim.
hayır, obsesif değilim.
hayır, obsesif değilim.

İkisi de media cat'ten çıkmış kitaplarımda bile var aynı olay.

Kitaplığı dizerken aşırı sinirlenmeme neden olan bir şey o. Sanırsam yok. Kafalarına göre yapıyorlar.

bence masaya kapak üste bakacak şekilde konduğunda ciltteki yazının harfleri de düz olmalı(harflerin kafası yukarı bakmalı). diyerek de yeni bi boyut katayım olaya?

neyse üstlerine gazete örttüm ve rahatladım.

onun standardı olmadığı gibi bütün kitaplar farklı boyutta. kitaplık yerleştirmeyi işkenceye dönüştürüyor.

haklısın tabii de, belki rahatsız olmuyordur insanlar. ben mesela yanımda istediğin kadar ses yap, bir şeye konsantre olmuşsam sikimde olmaz, duymam bile.

sen çok fazla şeysin ne denir ona hassas mı artık herneyse anladın sen onu, sınıfta konuşuşanlar için ya hocaya şikayet et ya da gerekli mercilere, kütüphane içinde aynı şey geçerli, ve olayıda genellememek lazım bi bizim ülkemizde mi böyle diye, bunlar olabilitesi yüksesk şeyler ve heryerde olmaz, bizim okulda mesela dersler sessiz kütüphane mezarlık gibidir.

herkes kendi şeyinin derdinde çünkü, bazıları var kendileri en üsttedir altındakilerini görmez ve onların rahatsız olması onu rahatsız etmez, bazıları diğerleriyle iletişime girmez girmek istemez bulaşmayım der. hangi üniversitedesin bu arada hacettepe bilkent odtü üçlüsündeysen alternatif yerler önerebilirim

Kalkıp çoğunluğu karşına alarak azarlamak özgüven, enerji ve karakter ister. Türkiye'de de çeşitli şartlardan dolayı bu üçünü bir arada bulamıyoruz. Senin gibi 5 kişi daha olsa emin ol sessizlik sağlanır.

Ben de geçen tramvaydayım tıkış tıkış gidiyoruz öküzün teki kadına: "ilerler misiniz hanımefendi orada bir kişilik boş yer var." dedi. Buraya kadar normal, sonra dönüp herkesin duyabileceği ses tonunda benden iyi çoban olurmuş ha dedi. Kadın o kadar bıkmıştı ki tek kelime etmedi bile.

Doğrudan veya dolaylı olarak devlet eliyle gerçekleştiği bilinen onlarca ölüme, haksızlığa, hakarete rağmen hala devleti insandan öte tutan bir toplumda biraz tıro viro bir yerden rahatsız olmuşsun. Haklısın ama fazlaca bireysel bir sıkıntı için gereksiz bir genelleme yapmışsın.

sen "çok şey" falan değilsin. gayet olması gerektiği gibi "normal"sin.
insanlar artık @eranicus'un dediği gibi kendi özgürlüklerinin, başkalarını rahatsız ettiği noktada bittiğini bile bilmeyecek bir cehalete boğulmuş durumda.

ha, ama diğer yandan çoğunluğu üniversitede okuyandır, eğitimini alandır, en iyi teknolojik ürünleri kullanandır, en son çıkan kitapları okuyandır, filmleri izleyendir.. yani insanı geliştirdiğine ve medenileştirdiğine inandığımız her şeyi yapandır. ama nedense bu en basit "sosyal alanda toplu yaşama alanlarındaki görgü/gelişmişlik kuralları"ndan nedense ısrarla ve gittikçe büyüyecek şekilde habersiz olandır. kendini bilmeyendir. dışına bir sürü etiket yapıştırmak için türlü taklalar atarken içindeki kendini görmek istemeyendir.

saydığın sorunlarda sana katılıyorum ve daha onlarcasını yüzlercesini de ekleyebilirim.

bir metroya veya inme binme davranışını kim nerede öğrenebilir ki yahu? okula mı ihtiyaç vardır bunun için, yoksa bir gram beyin bile yeterli midir..

veya daha basitini söyleyeyim; insanlar yolda yürümesini bilmiyor yahu? bir dikkat edin bu açıdan küçük bir gözlem yapın. herkes başkalarının ağzının içine girecek şekilde yürür. daha yolun hangi tarafından yürümesi gerektiğini bile bilmez. karşıdan gelenin üstüne çıkmaya çalışır. mutlaka sağı solu diğerine değer ama umurunda olmaz. özel alan diye bir şeyden haberi olmaz. haa, ama baştan aşağı her şeyi son modeldir.. dışı parlaktır da içi koftur.. teneke misali..

en çok anlayamadığım da, sanki insanlar yüzyıllar boyu tek başlarına yaşadılar da o yüzden şimdi toplu yaşam alanlarında birlikte olmaya henüz alışamamışlar gibi davranıyorlar. te allam yaa...

artık scotty'ler dönemine gelsek de kurtulsak.. ya da birer tardis'imiz olsa..

Gecenlerde kutuphanedeyim. (Bu olay ABD'de oluyor, bu arada). Yan masaya 5-7 civarinda ergen geldi. Okuldan cikip gelmisler. Poker oynamaya basladilar, bildigin poker. Orasi daha onceden "Sessiz calisma salonu" olarak tahsis edilmis bi yerdi. Sonradan degistirmisler, tabii bundan benim haberim yok. Oyle fisilti filan yok, en hayvanisinden ve topluca kahkahalar, cigliklar atiyolar. Sessiz olun diye uyardim. Takmadilar. Pis pis baktim. Onlar da hep beraber bana bakmaya basladiklarinda topuna birden kufrettim. Iclerindeki en hazircevap olan zilli, "Burada oturmak zorunda degilsin" dedi bana. Gittim gorevliye sikayet ettim. Kutuphanede poker oynanabiliyo mu? dedim. Caresiz bir sekilde boynunu bukerek, "Evet, orasi ergenlere tahsis edildi. Sizi isterseniz su camli odaya alalim" dedi. Göt oldum.

Ozet: Kendini ufak tefek gurultulere, seslere alistirsan iyi olur. Yarin, is hayatina atildiginda da, ya acik ofiste calismaya baslayacaksin, ya da tarif ettigin kadar sessiz bir yerin olmayacak. Yani, ortalama gurultulu bir ortamda bile yaptigin ise konsantre olabilme becerisini gelistirmen lazim. Yoksa hayatin boyunca, mutsuz ve gergin olursun.

her ne kadar yurtdışına çıkmadımsa da böyle insanların türkiye ye özgü olduğunu hiç sanmıyorum. birde şöyle bir şey var, erkek iseniz, askere gittiğinizde bu tür insanların artık uç boyutlarıyla karşılaşıyorsunuz. "neee lan bu" diye geçiyor ilk zamanlar sürekli. tabi sonradan sevmeye başlıyorsunuz biraz insanları ^^

buzdolabındaysa banko,kuru güneş görmeyen bi yerdeydiyse büyük ihtimalle içerdim.

Buzdolabında değil de kuru, güneş görmeyen bir yerdeydi.

İdeal koşullarda +6 ay ömrü oluyordu galiba bazı ilaçların.

en fazla fayda alamazsın, zararı olacağını sanmıyorum.

ic gitsin

HTC'lere bakabilir, bataryası çabuk bitiyor evet bir de yedek batarya alır kafası rahat olur. Ama ben iphone öneririm smartphone olarak, ikinci el bir tane ip4 edinebilir.

bütçeyi azcık daha artırsın, temiz bir iphone 4s vereyim kendisine. note 2 aldığım için satıyorum, cihazda hiçbir sorun yok. özelden yazarsan fiyatı konuşuruz.

ben almazdım

Almam. Paranı sokağa atarsın.

alınmaz.
çok yakar, yayla gibi gereksiz bir genişlik,
kısacası eksisi çok hacı.

ford taunus çok yakan, kullanışsız, konforsuz ve sorunlu bir arabadır. tam bir baş belasıdır.

büyük ihtimalle psikolojik. en kısa sürede bi psikoloğa git bence, gerekirse seni psikiyatriste sevk eder.

omurilik yada omurilik soğanımıydı neydi bu tip istemsiz hareketlerin kontrol edildiği bu işlerin yürütüldüğü tetiklendiği bir yer vardı yakın zamanda bir darbe falan aldıysan bence acil doktora görün çünki pek hayra alamet değil ha ama psikolojik depresyonal olaylar yaşadınsa sorun psikolojik olabilir.

uykusuzluk, stres, açlık. herhangi bi tür yoğun aktivite. önce sen düzgün yaşa, vücudun seni takip edecektir. bi de nickin çok gariban panpa, geç olmadan değiş.

Bir sağlık ocağına gidip derdini anlat ordan seni yönlendirsinler. En sağlıklısı bu.

darbe almadım. pc basında ve okul arasında geçiyor hayatım allaha şükür aman aman dertlerim yok. ama bildiğiniz gözlerim öğürüyor kusmaya calısıyor gibi sonra yutkunurken birden gidiyor kafa sıfır. hiç bişey yok. en son dün akşamda kollarımı hissedemedim hareket ettiremedm durup dururken ve bunlar olurken kafam sanki bomboş hiçbirşey düşünemiyorum sadece boşluk hissediyorum.

bence bir tatile biraz değişikliğe ihtiyacın var. biraz sporda fena olmaz bence.

uykusuzluk bir sebebse olabilir.çogu gece 3-4 civarı yatıp gününe göre 8 ile 11 arası kalkıyorum. tesekkürler ayrıca.

@am benim nick garibanlıktanda senin ki yokluktan galiba :)

evliyim 3 çocuğum var desem inanır mısın?

her neyse panpa uykunu alıyosun, stresin yok, peki beslenmen nasıl?

kartına para yatırıp takside bölüyolar,fakat arada bir komisyon ücreti alıyolar.ki tahminim yüzde 10-12 arası

Ne prosedürü yahu basbaya tefecilik. Prim vermeyiniz.

5000 tl borcun var diyelim adam alıyor kartını pos makinesinden geçiriyor mesela 6000tl tabi bu sırada eline 5000 sayıyor. Sen bu 6000tl'yi 12 taksitte ödüyorsun bankaya.

kamera, direk usb ve birkac aparat eminim ki en az 30 lira eder. incelik konusunda digeri cok kalin degilse sikinti yok bence. islemcileri falan da ayniysa eger 30 lira fazla veririm. hatta 100 lira fazla olsun kirmizi olsun diye goruyorum ve artiriyorum.

ikisininde şarjı uzun ve ekran kalitesi aynıysa 2.si ama yok birinde çözünürlük yüksek şarjı uzun gidiyor digerinin sadece bir kaç aparatındaysa salla 1.yi al

Ben 1. yi alırım. Tablette usb girişi ve kameraya hiç ihtiyacım olmadı açıkçası.

"refurbished" ismi ni mi arıyorsun?

nasıl anlarız sorusuna cevabım yok.

Paket jelatinli olur genelde. Değilse almayın ve bazen telefonu sizin yerinize açmak isteyebilirler buna izin vermeyin açıp siz inceleyin telefonu.

1. beleş uygulamaları Google'da 'x apk' yazarak veya blackmart kullanarak bulursun.

2. root cihazın kontrolünü ele almak denilebilir. overclock yapabilirsin, telefonla gelen sikik uygulamaları silersin vs.

3. telefondan telefona değişir bırak ios'u. alacaksan iyi bir makina al gio falan alıp buralarda androide çemkirme lütfen.

4. fruit ninja fruit ninjadır abi ne rahatlığı varmış aq?

5. tekrar dediğim gibi modele göre. s3 bana göre iphone dan üstün ancak adamına göre değişir.

1 uygulamalar beleş olmuyor android'de. onun yerine farklı marketler var ve bu marketler google marketteki ücretli uygulamaları ücretsiz olarak sunuyor. tabi ne kadar güvenilir olur bilemedim.

2 root bilgisayardan aşina olunan bir terim aslında. yönetici olma durumu. işletim sisteminin her şeyine erişebilme/düzeltebilme yetkisi kısaca.

3 hiç ios kullanmadım ama bu cihazın donanımına göre de değişebilir. işlemcisi ram'i iyi bir cihaz hiç bir sistemde kasılmaz.

4

5 bence her türlü android. daha açık, daha özgür ve her türlü özelleştirilebilir.

1- Android de jailbreak olayi yok, parali uygulamalarin, crack li halleri cikiyor, onlari yukluyorsun.
2- Kabaca anlatacak olursak; root atarak, telefonda hali hazirda gelen fakat kaldiramadigin uygulamalari kaldirma hakkina sahip oluyorsun.
3- Bana IOS daha stabil gibi geldi (S2 kullaniyorum)
4- Fruit Ninja icin konusacak olursak, S2 de hic bir sorun yok, Iphone daki ayni kaliteyi hissediyorsun.
5- Jailbreak'li IOS yerine Android.

1. Android'de beleş uygulama yüklemek için google'a x apk download yazar forum forum dolanırısın. bir tane bulup indirirsin, yüklersin, bir de bakarsın ki uygulamanın son sürümü 2.6 olmuş sendeki hala 1.7 falan. JB'li ios'ta ise installous'tan neredeyse tüm uygulamaları bedava bulabilirsin.

2. Root'u anlatmış arkadaşlar. Windows XP SP2 yerine PerfectXP yüklemek gibi bir şey. ya da tersi bir durum düşün.

3. Uygulama çalıştırması bakımından çok kesin söyleyebilirim ki ios daha stabildir. iPhone 4S ve Galaxy S3'ü karşılaştırdım bu konuda. Yaklaşık 15-20 uygulamayı aynı anda açınca ios'ta zerre kasma, yavaşlama olmazken android ram'de yer kalmadığını bariz hissettiriyor.

4. fruit ninja olayından kasıt şudur: iphone'da menü geçişleri, notification center inişi falan android'e göre daha akıcı. S3'te de çok güzel, çok akıcı ama ios'a göre fark var. Kimse çıkıp bıdı bıdı yapmasın o fark var. Eline alıp 3GS'i denersen ios'a kötü diyebilirsin. S3 ile karşılaştıracaksan 4S bu konuda kesinlikle üstün (iphone 5 demiyorum bile)

5. Jailbreak'li ios.

Not: tam bir apple fanboy gibi yazdım, ama eline iphone geçmemiş android savunucuları gibi de değilim. Galaxy S2'yi de S3'ü de Ericcsson'un modellerini de hatta HaTiCe'yi bile en ince detayına kadar didikledim.

ha bu arada android ile yapılıp da ios ile yapılamadığını düşündüğünüz bir çok şey yapılıyor. tabi JB'li iosta. Bluetooth ile transfermiş, tem değiştirmeymiş, yüz tanıma ile kilit açmaymış falan fişmekan hepsi Cydia ile yapılıyor. Cydia'da bunların bazıları paralı ama installous gibi paralı repoların da ücretsizleri var. örn: hackyouriphone.com

Android telefonların çok ıvır zıvır ayarı var. Oturup uğraşmak gerek. ios öyle değil, anında öğrenebiliyorsun ve çok basit. Ben mühendis değilim bir şey değilim oturup telefonumu özelleştirmeye de ihtiyacım yok onun sorunlarıyla bilmem nesiyle uğraşamam. Sen de aynıysan ios tercih et.

elbette nereden nereye olduğuna göre değişir.
Köprü geçmen gerekecekse kesinlikle toplu taşıma, aynı yakadaysan ve otopark derdin olmayacaksa özel araç.

İsinize ve is yerinizin uzaklığına bağlı. Benim çalıştığım yerle evim arasındaki mesafe 20 km, şirket araç tahsis etti benzini de bir yere kadar karşılıyor. Etmese kendi aracımı alır öyle giderdim. Calışma hayatında toplu tasıma baya yorar bence insanı. Hele ki şantiye ortamında ve sehir merkezinin baya bir dışında çalışıyorsanız.

gideceğim yere göre ikisini de tercih edebiliyorum. Eğer ikiden fazla toplu taşıma aracına binmem gerekiyorsa arabayı tercih ediyorum. Ya da toplu taşıma ile gitmek, araba ile gitmekten bir saatten fazla zaman harcatıyorsa yine arabayı tercih ediyorum. Diğer zamanlarda toplu taşıma araçlarını.

özel aracım olsaydı daima özel araçla giderdim. sebebi de şurada yazdıklarım: www.eksisozluk.com

Ne olursa olsun özel aracımla giderdim. Türkiye'de toplu taşıma yok sizi kandırmışlar. Leş gibi, eski, yetersiz, tıklım tıklım araçlarda 5dk ya gideceksem kendi aracımla 50dk'da giderim yine binmem.

tırla bile girerim o trafiğe imkanım olsa.

Cok genel bir cevap olacak ama "duruma gore degisir".

Turkiye'de yasarken 4.Levent'te oturuyordum, ofisim Akmerkez'de idi (dogal olarak park yeri derdi yok). Ozel arabayla 15 dakikada ise gidip geliyordum, toplu ulasim kullansam daha uzun surerdi. Ama Taksim'e gidecegim zaman metroya 8 dakika yuruyup metro ile gidiyordum. Bebek ya da Ortakoy'ye gidecegim zaman taksi kullaniyordum park probleminden dolayi.

beni metroya kadar götürecek bir özel aracım olsun yeterli. o yüzden ikisi de diyorum.

kesinlikle klima, bonus olarak otomatik vites olursa 10 katı trafiğe razıyım. hergün 3 vesait gidip gelen bir toplu taşımacı olarak söylüyorum. (metrobüs, otobüs, tramvay)

www.eksiduyuru.com

biraz geç cevap olacak ama kimsenin seçmediğini ben seçeyim, toplu taşımayı tercih ederim.

yalnız burada toplu taşımanın ne olduğunu açmak gerekiyor, metro ve vapur toplu taşımadır, otobüs ve metrobüs ise insanlarla alakalı dahi olmadığı için bu bağlamda ele alınmaz. dolayısıyla sadece toplu taşımayla ulaşım sağlanabiliyorsa toplu taşıma, imkan mevcut değilse özel araç tercih sebebidir.

Fitness Fucur.

ekşi elma, yeşil elma ya da sadece elma.

before & after

Fitleşş

sex pack

münec gym

Vital

fuck "body"

ruadan fitness&wellness center

antrenman koçu münir fitness salonu

fitim

Gymon

? gym
? republic
? studio
? sports center
? fitness

soru işaretini doldurmak kolay ancak daha önce koyulmamışını bulmak zor.

Görmez çünkü pc ile telefonun işletim sistemleri farklıdır. Bu biraz winamp.exe programını android e yükleyememeye benziyor çünkü platformlar farklı.

teorik olarak olabilir. pratikte görmedim henüz öyle bir virüs. hem windows hem android ortamında çalışabilecek virüs kodlamak zor iş. %97 bişe olmamıştır.

İmkansız.

www.mswos.com buraya bilgilerini gir download linkini verecek sana, usb'den ya da bir cd'den temiz kurulum yap sonrasında.

@vexa yine iso vermiyor sanki. eskisi gibi indirmeye başladı bişey ama...

En azından bir setup dosyası veriyor olması gerek. Sen de iso'ya çevirebilirsin çok rahat.

www.mswos.com

gelen maillerde setup linki de veriyorlarmış ayrıca. Oradan indirdim

4s kullanıcısıyım ve çok afedersin cihazın anasını sikti. apple gerçekten sıçtı bu sene

Aynen panps 4s in sanki5 yıllık telefon formatına dondu işin kötüsü ipadi de mikti atti

jobs öldü apple bitti geçen sefer ki gibi geri dönemez de dur bakalım bir kaç yıl sonrasını merak ediyorum.

Hisseleri eriyen Apple ios 6.0.1 ile sıçtı. Şarj çabuk bitiyor evet.

aynen panpa aynen.resmen fullken korkuyorum yarıyolda biter diye artık

zor gidiyo zor.son çare yedek harici pil almak olacak.çabuk bitti dikkat ettiysen.

2 senede bir.

2 sene ama şuankini değiştirmeyi düşünmüyorum diğer telefonlarımda hep düşünürdüm 2 sene sonra ne modelle değiştiririm diye.

4 5 yılda bir

eskiden senede bir kez değiştirirdim ancak sonra değişti bu durum, artık sadece bozuldukça değiştiriyorum. 4 sene önce aldım sanırım şu anki telefonumu.

Bozuldukça.

İlk telefonum alcatel one touch max tı. :)

Sonrakiler

Nokia 5110
Nokia 7250i
Nokia 6280
Motorola v8

Şu an Nokia c7

2

1-2 yıl.

bozulursa

elimde ruhunu teslim etmeden asla

tam 2 sene. eğer o aralıkta böyle devrim niteliğinde bir şey çıkmadıysa tabii.

bozuldukça, kullanılamaz oldukça.

bende de o derecelerden var bol bol, sadece tanıdık vasıtasıyla öğrenci bulabilmiştim zamanında. durduk yere gelmiyorlar. evin pencerelerini yapan adamın kızı, okuldaki profesörün oğlu vs gibi öğrencilerim oldu. ilan verince bakmıyor kimse.

Ne konuda özel ders bu?

tanıdığın hocalardan yürü derim ben. genelde özel ders işlerini(en azından benim arkadaşlarım için) tanıdıkları hocalar ayarlıyor, öğrencileri yönlendiriyor. aranın iyi olduğu, seni seven hocalarla konuşursan bir şey çıkar belki.

LYS YGS ya da ilköğretim matematik, geometri..

buraya verin ilanı

40 tl az mı sence?

hocam arkadaşlarım başına boğaziçili koyup 50den aşağı vermiyorlar,
40 sizce çok mu?

ben alırım. antalya'daysan tabi.

aynen bende bulamıyorum kimseyi. buradan mı ilan versek ne yapsak? olur mu ki:)

Hangi sehir ne dersi hocam biz bulalim size ogrenci

şehir istanbul.

referans da verebilirim çokça..

dostum internet ile olabilecek bir şey değil bu malesef. misal benim kuzenim ders veriyor onun zamanı olmadığında öğrenciyi bana paslıyor. gittiğim öğrenci memmun kalırsa ear2ear sayesinde diğerleri de istemeye başlıyor. yeter ki bir tane öğrenci bul sen gerisi gelir.

özel ders verip para kazanmaya çalışan ve seninle aynı özelliklere sahip 43 milyon öğrenci o boşluğu çoktan doldurdu da ondan.

Ben lisedeyken, muhtarlık panosunda asılı bir ilandan bulmuştuk. Belki hala verimli yerlerdir bu muhtarlıklar.

Ben iade işlemini gerçekleştirdim internetten. Hiç sorun çıkmıyor.

hasangursoy.com.tr

Tıpatıp aynısını yaptım aynı gün iade işlemi bitti.

yedek dvd sipariş etmediğim için o kısımları eklemiyorum email atacağım şu an çok teşekkürler :D

facebookta hayvan derneklerinin sayfaları var oradan yaşadığınız şehirle alakalı yardımcı olabilecek birisi çıkabilir. bi şansınızı deneyin derim. :/

Fotoğraflarını çekip tr-tr.facebook.com şu gruba ve buraya koyun sakın barınağa vermeyin.

Kadıköy yakınlarında oturan hayvansever arkadaşlarımız size iyi bir veteriner tavsiyesinde bulunsunlar, kediyi oraya götürün. Çünkü götürmüş olduğunuz veterinerin gerekli tedaviyi uyguladığından şüpheliyim.

Çok geçmiş olsun, inşallah ufaklık iyileşir.

www.kadikoy.bel.tr

kadıköy belediyesinin fikirtepede veteriner kliniği var. oraya götürebilirsiniz. büyük ihtimal ile araba çarpmıştır. bazı veterinerler çok insafsız oluyor.

Adres :Fikirtepe , Mandra Cad.Erdemler Sokak No:36 Kadıköy-?ST.
Tel : 0 216 327 72 81 - 0 216 325 17 32

bazı veterinerler sizin karşılaştıklarınız kadar insanlıktan çıkmış değil, araştırırsanız ilgilenecek birini bulabilirsiniz belki. olmadı fakülteye götürün. barınakta uyuturlar. ağrı kesici bişi yapılmadı mı? iç kanaması varsa çok durmayabilir, üzülmeyin :( yani durumu belli bir noktadan iyi demek ki uyutmamış, veya belki ona da ilaç harcamak istemedi.

Veteriner Tolga Bey'i tavsiye ederim, 0216 360 91 77

evliliğimi kurtarmak.

memur olarak atanmak. ve maalesef 4 yıldır uzattığım saçları kestirecek olmam.
ielts'ten en az 5 almak.
kpds'den iyi bir not almak.

Şirketimin temellerini atmak.

ergometrede 1 milyon metre kürek çekmek
trompet öğrenmek

huzur bulmak.

askerlik vs yüksek lisans.

Okulumu değiştirebilmek.

Stajyerlik başvurumun kabul edilmesi, akabinde iş ortamına en kısa sürede alışıp para biriktirmeye başlamak. Sınava tekrar girmek üzere önce YGS'ye, sonra Almanca LYS'ye çalışmaya başlamak. Programlamada olabildiğince kendimi geliştirmek, geliştirmek, geliştirmek.

Yarın : Sunum için hazırladığım prototipin çalışması
6 ay: Evlenmek ve iş değiştirmek

mezun olmak.

öyp o da olmazsa cari usül ile araştırma görevlisi olmak. ondan sonra kendiliğinden gelir zaten.

6 ay için; doktorayı ve iş hayatını yoluna koymak.

yarın için; işten sonra çocuğu telafi dersine alırsam ki almak zorunda hissediyorum vicdanen kursumun büyük kısmını kaçırıyorum, kursa gitmezsem de zaten gecikmiş taksidim biraz daha gecikecek.

şuan için kafamı meşgul eden şeyler; barbunyayı yesem mi yemesem mi? pilavsız çekilmeyecek gibi ama aç da yatmak istemiyorum. birazdan misafirler gelecek maç izlemeye çayı şimdiden mi koysam acaba yoksa onlar gelince mi demlesem?

son cümledeki olaylar gitmeni tetikliyorsa güle güle kullan ne diyeyim, heralde norveçe falan yerleşeceksin.

ilk bir yıl çok zor geçiyor. aile özlemi, memleket özlemi derken. oraya adapte olamıyorsun. sonra yasadığın yerin imkanları seni cezbetmeye başlıyor.

alışıyorsun iyice, skype'tan görüşmek yetebiliyor insana coğu zaman. iyi olduklarını bildikten sonra, oradaki hayatın da iyiyse neden vazçeyim diyorsun.

ama içinde her daim bir özlem kalıyor. öyle zamanlarda türk kanallarını açıp haberleri izlemek dindiriyor bunu :)

Türkiye'de zengin olmadan istisnalar dışında y.dışına kaçmak zor. Zengin olunca da Türkiye cennete dönüşüyor tüm kapıları açıyor. E yani muhtemelen değiştirmem anca gezmeye vs. giderim.

@ananza: Yaptığımız iş değer görmüyor, vatandaş olarak eziliyoruz, mevcut düzende yerimiz yok. Gelecek için 6 aydan ötesine dair plan yapamıyoruz.
Hangi olaylar gerekiyordu daha gitmek için?
Çocuğum istemediğim bir eğitim sisteminde yetişecekse, zihnine benim karşı olduğum her türlü fikir sokulmaya çalışılacaksa, bunları düşünebilirim.

Ayrıca, Norveç örneği ütopik olsun diye koyuyorsanız, Türkiye'nin mevcut durumundan kat kat iyi onlarca ülke var..

Buyrun araştırın..

@crimsonlady : Yüz yüze görmeden nasıl olur diyorum hep.. Yaşayan biri bilir ancak tabii farkı..
@vexations: Kaçmak değil aslında, bir şekilde fırsat yakalanırsa gitme durumu.. Öğrenci olur, çalışma izni olur.. Hayal kuruyorum.. Zengin olma meselesindeyse, o daha da büyük hayal zaten..

kanada buyur gel dese bir dakika durmam.

aileden ve arkadaşlardan uzak kalmak kötü.
bunun dışında kendini asla tam olarak ifade edememe durumu da var. ne kadar iyi ingilizce bilseniz de anadiliniz olmadığı sürece bir mesafe oluyor. hele de yeni bir dil öğrenilecekse daha zor.
ek olarak almanya dışında senden daha farklı bir kültürün içinde olmak, alışmak da zor. (almanya hariç düyorum çünkü hiç almanca bilmesen bile ne kaybolursun, ne aç kalısın.)

ama fırsatınn olursa hiç çekinme git. dünyanın her ülkesinde türk bulabilirsin.
ailen her zaman bir uçak uzağında olacak.

kışın giyiyorum, düz beyaz atlet...

hayır, tişört giyiyorum onun yerine.

giyiyorum.
her şeyle.
bazen giymediğim oluyor. atlet yerine tişört giyebiliyorum.
siyah atlet.
"tank top" tarzı gibi.

yıllardır atlet ve fanila giymiyorum

Abim adına cevap vereyim: Asla giymiyor. Kışın Ankara soğuğunda da fanila giyiyor. Erkek kardeşim ise yaz kış çıkarmıyor resmen.

www.eksisozluk.com

Hava 20 derecenin altına inince giymeye başlarım.

özellikle kışın tshrt giymek istersem renkli tshrt altına siyah. beyaz tshrtün altına kesinlike atlet giymiyorum. Yazın ise eğer iş yerinde gömlek giymem gerekirse mutlaka giyioyrum ki öğle tatilinde dışarı çıktığımda ceketle yürüdüğümde gömlek sırılsıklam oluyor. onu engellemek için illa ki giyiyorum. ya da renkli gömlekse siyah atlet

kışında, yazında giyerim. yazın teri alır. kışın sıcak tutar. siyah ve beyaz renk. millet giymiyormuş garip.

bende bu millet nasıl terliyor böyle tişörtten çıkıyor diyordum meğer atlet yokmuş. :D

365 gün giyerim. Diğer mamuller alerji yapıyor, ama ana sebep alışkanlık.

bir söz vardır, atlet adamın derisi, külot adamın yarısı... atletini giy;)

atletle fanilanın farkını bilmiyorum. ama bi şey giyiyorum hep, siyah kolsuz. yazları giymiyorum. ilk üşüdüğüm gün giymeye başlıyorum, ilk terlediğim gün çıkartıyorum.

kışın (bir hafta önceki soğuklardan sonra giymeye başladım) siyah kolsuz sporcu atleti diyorlar arkası biraz daha açık gibi olan bir atlet giyiyorum.

gömlek altına giymem.
kazak altına mecbur.
genelde bende V yaka tişört giyerim.
zaten ona göre satın alırım.

Tshirt giyerim.

giymiyorum. sevmiyorum.

giymek kıroluk değil.

evet annenin dediği doğru 3-5 ekşici harici herkes giyiyor.

atletin üşümeyi engellediği, beli soğuk havadan koruduğu 2+2=4 kadar gerçek. o yüzden kışın giyiyorum, yazın giymiyorum.

zayıf olsam 1 saniye giymem

Bugün gıymeye başladım

sürekli. çok terlerim.

Kışları giyerim ince askılı. Bugün "artık giymeliyim" dedim kendi kendime.

7 yıl önce bıraktım.

giyiyorum ben her türlü. yaz kış fark etmez. terledin mi teri alır, atlet güzeldir. genellikle siyah ya da gri olanlardan giyiyorum.

14 yaşımdan beri giymiyorum. Anneniz baskı yapıyorsa halâ giymelisiniz.
Hatta babamı da bıraktırttım bu rezaletten.

365 gün giyerim.

yazın giymem. kışın ise giyerim. siyah.

zayıfım giymem. hala atlet mi kaldı ya çok şaşırdım

yeni bıraktım giymeyi

yaz harici sürekli giyerim. beyaz, kolsuz. memleketin soğuğundan çocukluktan alışmısız. hava serinken atlet giymezsem kendimi eksik hissediyorum.

Ediliyor ancak 6 ay süreyle oluyor diye biliyorum.s

fransızları nerede muhafa ediyorsunuz :))

şaka bir yana edilir ama bidiğim kadarıyla yabancı pasaport/kimlikle yapılan kayıtlarda kişiye bir adet hat veriliyor ve telefon o hattan başkasıyla kullanılamıyor. kayıt ücreti de artık 100 tl. telefoncuya bir sorun.

fransızlar var elinizde? karpuz mu bu kardeşim :D

Evet elimizde var, -5 derecede saklıyoruz. Bozulmadan kullanayım diyorum.

Süreli diye biliyorum. Zaten işin mantığına aykırı.

Katiliyorum kesinlikle. Param cabuk ucuyor hesapli davranmaya kalkinca farkettim ne kadar hesapli da olsam bitiyor cok hizli. Benzine gelen zamlarin etkisi bence.

Sigara - Benzin tüketmiyorum. Son 5-6 aydır değil 1 senedir zam almış olmama rağmen anında eriyor ne varsa.

Tüketim toplumu olduk "oha ne oldu da bitti lan bu kadar para ?" diyoruz ...
Welcome to the "güccük Amerika"...

@ayemverihat
Ben genel olarak öyle olduk dedim hocam sadece hope enderin yaşadığı "bereketsizlik" durumu için değil, o sadece bir durumdan bahsetmiş

"ulaşıma zam gelmedi, sigaraya gelmedi. e ulan neyin fiyatı bu kadar yükseldi de çevremde kimle konuşsam son aylarda genel bir bereketsizlikten bahsediyor?"

demiş , u re really very hot dude :)

Ulaşıma zam gelmedi mi? Dostum valla biz kendimizi teleport edemiyoruz bir noktadan diğerine, toplu taşıma kullanıyoruz ve ona da kol gibi zam geldi en son. Neyin fiyatı yükseldi derken de sadece yakıt fiyatındaki kol da değil artık bacak kadar vergi vs. yüzünden artış olduğunu duymamış olma şansın yoktur sanırım.

Baya bir zam geldi yani. Bereketsizliğin sebebi bereket getireceklerini ve hatta getirdiklerini vaad edenler.

Benzinin artması sadece otomobili olanları etkilemiyor şu konuda anlaşalım.

saçma olur tabii ki.
evli insanla ilişkiyi kadın/erkek kendi kendine mi yaşıyor?
nesi mantıklı anlamadım.

saçmalık başka bişi değil. isteyen istediği ile yatar, kime ne? senin kocanı devlet mi koruyacak başka kadınlarla yatmamaktan?

neye göre ama?

o dediğin şey tam akp'nin yapacağı bişey.

ilk önce evliliği koruyoruz diye amaçlanır halk hak verir. seneler sonra ülkede eşinden başka karşı cinsle oturup çay içemez hale gelirsin. sonuçta herşey sevişmek değil. devlet karını cafe köşelerinde aldatıyosun diye de ceza verebilir.

@nezaretten taharet: benim sorudan anladığım kadarıyla evli biriyle ilişki yaşayan kişiye ceza verilecek.

yani caydırıcı olacak ki, insanlar evli insanlara yaklaşamasın.
evli kişinin alacağı ceza hakkında bir şey denmemiş soruda.

yanlışsam düzeltin.
ha, bence yine de saçma.
herkes kendi ilişkilerinden ve evliliğinden sorumludur sonuçta.

Var galiba öyle bir ceza. Direk o sebepten verilmiyor ama verilebiliyor. Erkeğe de kadına da.

3. kişiye tazminat davası açılabiliyor zaten.

evli birisiyle bilerek birlikte olan kişiye birlikte olduğu kişinin eşi evlilik birliğini bozduğu gerekçesiyle tazminat davası açabiliyor, özellikle aldatma üzerine gerçekleşen boşanmalarda yapıldığını duydum, okudum

konuyla ilgili ek bilgi:

fransa'da metreslere miras hakkı kanunu çıkarıldı.
yani kanun diyor ki, "sen onun karısısın, ama o kadın da bu adama 10 yılını verdi." (mesela)
isviçre'de de tartışılıyormuş sanırım.
yani bu da çok eleştirildi, ama olaya bu açıdan da bakmak lazım bence.

bir de ilişkilerin tarzını bilemezsin.
bunlar karışık konular çünkü.
yok karı koca ayrı yaşıyorlar, evlilik kağıt üstünde oluyor.
yok adam kadına evli olduğunu söylemiyor, sonradan ayrılamıyorlar bilmemne.
kullanıma çok açık.

@nezaretten taharet. ya akp hükümetine karşı bir insanım ben de.

hani böyle bir kanun olsa olabilecekleri soruyorum. hani çoğu kanun gibi düzgün kullanılamayacağı aşikar.

ama ben düzgün kullanıldığını ve tanımladığını varsayalım diyorum bu durumda mantıklı gibi geliyor sonuçta aileyi koruyacak.aldatılan insan bir şekilde bunun intikamını maddi ya da manevi olarak alabilecek.

aldatıldıktan sonra maddi manevi rahatlama peşinde koşan insan zaten biraz aldatılmayı hak etmiş olmaz mı?
ya da insanın gözü maddi manevi rahatlamayı mı düşünür o sırada?

yani aldatılmayı hak etmekten kastım şu:
elbette kimse aldatılmayı hak etmez de, bazen bazı insanların eşleri o kadar ilgisiz, alakasız, özensiz vb. olabiliyor ki, karşı tarafı resmen başkasının kollarına itiyor. ha, o da gitmesin başkasının koluna, istemiyorsa boşansın tabii ama işte pratikte öyle olamayabiliyor.
+
sonuçta aldatılmışsın, maddi olarak rahatlasan ne olur, manevi olarak(?!) rahatlasan ne olur. ki zaten manevi olarak da nasıl rahatlar insan onu da bilemem.
+
çok yakın bir arkadaşımın ailesi böyle bir şey yaşamıştı. karı koca birbirlerini çok seven, 15 yaşlarından itibaren birlikte olan bir çift. adam da kadın da başka kadın/erkek tanımamışlar hayatlarında.
evliliklerinin 10. yılında falan (biz küçüktük o zaman), adam karısını çok sevmesine rağmen başka bir kadına aşık oldu.

ve o dönem öyle olaylar olmuştu ki, bu karı kocanın arkadaşı olan annem bile ne kocaya, ne diğer kadına, ne de arkadaşı olan kadına kızabilmişti. yani olayda bir "suçlu" bulunamadı bir türlü. herkes söylenecek bir şey yok diye sustu oturdu. sonra adam ailesine döndü. ama bu ilişki 12 yıl sürdü.

yani herkes kötü niyetli, herkes çapkınlık peşinde değil ki.
zaten bu gibi durumlarda aldatılan insan kadar bunu yaşayanlar da acı çekebiliyor.

o yüzden anlattığım hikayeyi düşünürsek, kocan aşık olmuş başkasına.
artık o adama ne diyebilirsin?
seni rahatlatabilecek ne olabilir ki?
ne kimseye kızabilirsin, ne de maddi manevi rahatlık peşinde koşarsın bence.
zaten hiçbir şey de insanı rahatlatamaz, bir de hırsını alamamış insan konumuna düşersin.

bu işler zor, yani yasakla yasayla bilmemneyle olmuyor.
öyle olsa, dünyada kimse eşini aldatmasın diye dizi dizi yasalar çıkarılırdı.
kimse de boşanmazdı, aldatmazdı vs vs.
yasası, cezası olsa bile bunlar kimseyi durduramıyor sonuçta.

Bunlar sosyal konulardır. Hukuk'a bağlanması saçma olur.

ama işte senin karının veya kocanın aklı, sana karşı sevgisi yok mu?

ne zamandan beri güvenmiyor olduk eşlerimize. bunu anlamak istemiyorum ben. böyle bir olay olamaz. zaten aldatıyorsa 3. şahısı ipe alsalar ne olacak? ben eşimden ayrılmışım mutsuz olmuşum, 3. şahısın amına koyayım ilgilendirmez beni bi yerden sonra.

cezanın verildiği yerde iş işten geçmiştir.

ki, ceza bunu önlemez de. aksine, daha da tatlandırır, cezbedici hale getirir.

takviye derken? vitamin, protein ve karbonhidrat ihtiyacını tozlarla, haplarla karşılayacaksan bunlar daha çok yorar ki iç organları?

Sık sık ama az yemen gerek. En sağlıklısı bu. Eğer az gıda alıp çok takviye alırsan bir sürü hastalığa davetiye çıkarırsın.

günde 10 bardak nescafe % 50 süt 8-10 şeker + gün ortasında / ikindi vakti bir öğün yemek .

az besin= protein olursa olabilir. sabahları yumurtanızı, gün içinde etinizi tüketin..sağlıklı beslenmiş olursunuz zaten.

(bkz: karatay diyeti)

Bu yorum dışında diğer yorumları okuma, ilk 3 film yokmuş gibi davran.

tüm olay 3 filmde geçiyormuş gibi izle, önce 4-5-6 yı izle.

sonra dur ve deki "aaa star warsun öncesini anlatan filmler varmış bir onlarada bakayım" sonra 1-2-3 ü izle, yani tüm olay 4-5-6 da, her şey 4-5-6 da başlıyor ve bitiyor olarak bak.

7 si çıkıyor onu bekle..

imdb duydun mu kardeş

Ne kadar şanslısın. hiç izlememiş olmayı dilerdim. keşke tüm hikayeyi beynimden silip tekrar izleyebilsem...

Star Wars şaheser değil. Ben de beğenmedim ne ilk üçlüyü ne son üçlüyü. O yüzden kasma sevmediysen.

Sorunu anlayamadım açıkçası. Oem lisans tek bilgisayarda çalışır laptoplar gibi düşün onlarda da oem lisans vardır. Kutulu alsaydın istediğin pc'ye kurabilirdin ama daha tuzlu tabi. Freedos makineye oem windows kurabilirsin hiçbir sorun çıkmaz.

lisans geçersiz oluyormuş diye okudum. yani incelence korsanla birebir ceza alınıyormuş aslı var mı diye sormak istedim.

Yok öyle bir şey. Al kur.

eyemdi tabii ki de!

Tabi ki Intel.
Aslında al birini vur ötekine.
Ama sokağa atacak paran varsa AMD al...

Not: Mühendisim.

grafik kartı derken? işlemcinin üstünde ne zamandan beri grafik kartı var yahu?

amdnin fx serisinde entegre grafik yongası yok intelde var
amd işlemci alacaksan ya a serisine bakacaksın ya da grafik yongası olan anakartlara bakacaksın

ben şu an core i7 2600k kullanıyorum amd işlemcili bilgisayarlara da baktım onlar da memnun hiç amd kullanmadım şimdiye kadar kendi evimde

kağıt üstünde amd daha iyi görünüyor ama sentetik testlerde intel daha iyi görünüyor garip bir durum

PC hızlı olsun diyosan 120 GB SSD disk takacaksın, windows'u ona kuracaksın. Yanına da 1.5 TB harddisk alıp müzik falan dolduracaksın.

İşlemci zaten bilgisayarın en hızlı parçasıdır. Bilgisayarı hızlandırmak istiyorsan önce harddisk, sonra ram'e para vermen gerekir.

ssd sadece program ve bilgisayar açılışlarını hızlandırır
şu an o iki işlemci de hiçbir oyunda sorun çıkarmayacaktır zaten çok güçlü işlemciler
ama ilerde sırf ekran kartını değiştirirsin işlemciyi değiştirmezsin o zaman oyunlarda işlemci darboğaz yapabilir

bu konuyu yaklaşık 1 sene önce çok araştırmıştım. şimdi durum ne bilmiyorum ama o zaman için çoğunluk intel diyordu. ben intel i5 2500k yi tercih etmiştim. entegre grafik çözümü de vardı.

su anda intel'in i serisi islemcileri en iyi islemciler olarak kabul gormekte. sectigin 3570k' da i5lerin en ust versiyonu. bu islemcinin ozelligi saat carpan kilidi olmamasi. yani cok kolay bir sekilde overclock edip inanilmaz hizlara cikabilirsin. yanlis bilmiyorsam stock fan ile 4.2ghz seviyelerine cikabiliyor. i5 al sen. pisman olmazsin. bu seride sanirim intel hd 4000 serisi grafik karti vardi. windows icin idare eder ama bununla oyun oynamak ozellikle gtaV oynamak hayal.

Intel al. Yüzeysel olacak ama : daha az ve geç ısınıyor.

3570k ivy bridge teknolojisiyle uretilmis en yeni seri. Onu gectim daya onceki seri olan 2500 ler bile her turlu benchmatkta amd nin eline veriyor. Fanboylugu sevmem hatta rekabetin artmasi icin amd yi manevi olarak da desteklerim ama kalite ve performans acisindan intel daha onde.

geçen sene arkadaşa oldu direkt vermişlerdi, eski kartındaki aylık akbil hakkını da yenisine devretmişlerdi. ama bu randevu sistemi o zamanlar böyle miydi var mıydı bilemiyorum.

dün gittim, randevun varsa beklemiyorsun, randevun yoksa orda sıra alınıyor. karaköy hızlı çalışıyor baya, kayıp kartın belge prosedürünü bilmiyorum ama önünüzde 100 kişi de olsa en geç 1 saatte gelir sıra.

eğer boşluk bulabilirsen pasoyu alırsın ama yeni karta eski bakiyeyi bi hafta sonra devrediyolar :) benim başıma geldi ve devlet iyi sömürdü sağolsun

tam 00:00 da randevu al o gün yeni açılacağı için tüm şubeler ve saatler boş oluyor diğer hafta bugün için alabilirsin en erken ama.

Ben de anlamıyorum abicim sanki daha dün et döner 1 milyondu. 9-10 milyona penye, 20-30 milyona pantolon alıyorduk. 80-90 milyondan fazla para vermiyorduk ayakkabıya veya monta. Arkadaş maviye bi giriyorum normal bir kot 250 lira.

yeni sezon ürünler onlar panpa. bak tişörtler 6 tl oldu.

sanırım bayram ve yeni sezon olayını biraz abartarak o fiyatları yazdılar.

bir çözüm olarak sosyete pazarları, outlet mağazalar, ikinci elciler ve marka değeri olmayan(karizma, santral,kimlik gibi öylesine konulmuş markaları kastediyorum) mağazalardan alışveriş yapabilirsin.

aynı gün içinde 100 lirayada kazak aldım 15 lirayada.

ltb de 320 liraya sıradan bir mont görünce anladım ki paramız yine değer kaybetmiş, alım gücü daha da düşmüş. akatreil buna zenginleşmek denmiyor, aksine fakirleşmek deniyor. 80 kuruşa yani eski parayla 800bin liraya mazot alınan zamanları hatırlıyorum şimdi eski parayla 4 milyon olmuş.

fakir olduğumuzun veya fakirleştiğimizin göstergesi yazdıkların. acı olan ise bunun farkında olmaman veya sana farkettirmeden seni fakirleştirdikleri.
ama yazdıklarını da ''çok ucuz bunlar'' diyerek alanların olduğunun da farkında olmalısın.
sen ve ben fakiriz, onlar zengin. bunu böyle kabul edip, eskileri giyeceğiz bu kış amk.

Lcw'den yeni sezon 29 tl'ye bir sürü gömlek aldım bayram öncesinde.
Bedava mı satsınlar aga?
Defacto'ya bak bir de istersen.

Zengin olduk evet. Sokaklar mercedesten porsche'dan bmw'den geçilmiyor. Hayır ironi yapmıyorum. Ortalama bir semtteyim ve dışarda gördüğüm lüks araba sayısına inanamıyorum resmen.

devlete domaldığımız vergi yüzünden sokaktaki arabayı zenginlik göstergesi olarak kabul ediyoruz lan ne acı.

kredi kartları sağolsun

ikea'dan mobilya alma. kitaplık al masa sandalye al ama koltuk alma. bir dost.

joel'e katılıyorum içinde kumaş barındıran bir şey alma.

mobilyaları genelde kalitesiz. daha doğrusu fiyat performans oranı düşük. aksesuar dersen amenna ama o paraya alacağın başka markaların mobilyaları yüksek ihtimal daha kullanışlı ve dayanıklı olacaktır.

tamam 3 cevapla vaz geçtim zaten, babam da karşıydı ama belki iyi bir şey söyleyen çıkar dedim. teşekkürler :)

ama gidip bellona dan mondi den istikbal den de alma.

yataş'ınkiler çok güzel. biz de ikea'dan aldık. pişmanız.

e nerden alalım? ikea kötü hakikaten evet ona katılıyorum. bilindik mobilya markaları tavsiye edilmemiş...

o zaman?

tepehome ve doğtaş'tan beğendiğim şeyler var fiyatlar 3000 civarı yalnız. bu fiyata ikeadan berjerle beraber falan alabiliyorum hatta daha fazlasını da alabiliyorum diye düşünmüştüm en başta.

mondi, istikbal falan düşünmüyorum zaten. genel olarak bana hiç uymayan tarzdalar. bellona da bir iki tane var ama o parayla yine tepehome ve doğtaştakileri alabilirim gayet.

8 daha yeni.

bence bekle. service pack falan çıksın.

hizli aciliyormus
genel olarak sistem performansi, optimizasyonu daha iyiymis.
daha cok driver'i otomatik olarak taniyacak.
cloud entegrasyonu.

Daha minimal.

6ay 1 sene sonra sistem otursun, updateleri yamaları driverları bi çıksın ondan sonra belki geçilir

manevi tazminat davası açabilir.
hukuki söylemi bu olmayabilir, ama ne kastettiğimi anlamışsındır.

ama hakaret dışında başka türlü ırkçı bir durumla karşılaşırsa (mesela zenci olduğu için işten atılma, işe alınmama, hizmet görmeme vs.) daha farklı yaptırımlar olabilir.

suç tabi. nouma beşiktaşta oynarken bir hakem kendisi hakkında "o zenci mi?" dedi diye dava açmıştı.

Negro diye bisküvi var bizde yahu. Ne yani yanlışlıkla bir zencinin karşısında yersek dava mı edilecez?

bana da saçma gelmişti, amerika gibi bir ırkçılık söz konusu değil bizim kültürümüzde. ama hakaret sayılabiliyor. gerçi son zamanlarda zencileri aşağılayanları görmedim değil(amerikan filmlerinin etkisi diye düşünüyorum)

Irkcilik insan haklari ihlalidir.

mavijojo ve ruh'un dediklerine ek olarak:
biz zenci derken ten rengini kastediyoruz genelde. esmer, buğday gibi.
ama hakaret olarak/ayrımcılık zenci dediğin vakit iş değişiyor.
mesela zenciler sıranın sonuna geçsin, zenciler ayrı otobüse binsin gibi basit şeyler bile ırkçılık oluyor.
bu konuda fazla bilgim yok, bu yüzden basit örnekler veriyorum.

Tamamen kendi görüşüm: Bence bir grup insan bir şekilde pişirmeyi buldu ve öyle yemeye başladı. Diğer gruplar pişirmeden yemeye devam etti ve sayıları azaldı. Doğal seçilim işte. Kıçımdan salladım.

Böyle bir şeyin imkanı yok ateşi kullanmadan önce uzun yıllar türünün devamlılığını sağladı homo sapiens.

o bakterilere karşı bağışıklıkları olup olmadığını bilmiyoruz ki. üreyebilecek kadar yaşamışlar ancak yaşam süresi bugüne göre çok çok kısaymış, kısa olmasının sebeplerinden biri de bu olabilir.
ayrıca insan vücudunda milyonlarca bakteri var simbiyoz olarak. sindirim ve daha başka bir çok işlevleri var, insanlar bakterilere karşı bağışıklıklarını yitirmiş değil.
buzul çağının bir etkisi olabilir, eskimoların da bağışıklık sistemleri zayıftır.
çiğ etlerdeki tenyalar falan pek bağışıklık kazanabilinecek şeyler gibi gelmiyor bana ya, gidip beyne falan yerleşiyorlar :/

bademin, fındığın da yararı olur kavrulmamış alırsan.
kuru kayısı, kuru incir, hurma, ceviz... azar azar alsan da olur.

karnıbahar seversen eğer minik minik kesip çiğ olarak yiyebilirsin.bunu tvde bir diyetisyen önermişti.hem atıştırma isteğini alır,hem faydalı,sağlıklı,kilo da yapmaz diye.ben hiç denemedim ama.

kuruyemişçilerde her çeşit meyvenin kurusu var(mango, ananas, yaban mersini, ayva, elma, incir, muz, kivi, limon...) onlardan bi demet yaptır iyi olur.

Yaban mersini

Şöyle yararıyla zararıyla söyleyecek kadar bilenler varsa, onların da görüşünü almak isterim.

@megalomaniac, yazdığın meyve kuruları şekerle korunuyor. şekere bulanmış oluyor her yerleri.

günde bir avuç badem-ceviz-fındık karışımı ve 5-6 adet sekiz saat suda bekletilip yumuşatılmış kuru incir ve kayısının zararı olmaz. yararı olur.

yaban mersini diyen arkadaş da haklı. ekşi olanını al.

@raymond, dostum sen de çok hazırcısın ha.
vitamin, protein, mineral, antioksidan, kalsiyum... hepsini içeriyor çiğ yemişler.
çiğ (yani kavrulmamış) kabak çekirdeğini de ekliyorum.

havuç, atom salata oluyo bide kütür kütür, üstünede azıcık limon ooh şahane

eti formlar, mavi-yeşil light ürünler, ondan sonra cornflakes'ler falan hep zararlı. içerdikleri koruyucular çok tüketilmesi durumunda zararlı olabilir. bir de light olması için içerdikleri aspartam, sakarin vb. gibi tatlandırıcıların çoğunluğu güvenli kabul edilmiyor. artı kan şekerinde dalgalanma yaratıp kısa bir süre sonra daha fazla açlık hissine neden olup sonuç olarak daha çok yemenize yol açıyor.

ne yemek lazım dersen, meyveler olabilir. havuç vb. sebzeler olabilir. mehmet öz kabaktır, patlıcandır falan ince ince dilimleyip fırınların. cips gibi onları yiyebilirsiniz diyordu. aklına yatarsa öyle de yapabilirsin. işlenmemiş. fındık, badem, ceviz vb. olabilir arkadaşların dediği gibi. çok abartmamak kaydıyla tabi.

ne yazık ki. ama arada ücretsiz oluyor geçen ay olmuştu hatta. jailbreak yapın rahatlayın diyorum her zaman!

Değil, olmasın da. Adamlar 1$'a reklamsız, dertsiz mesajlaşma sistemi sunuyor bir de bedava arıyorsunuz, bırakın adamlar hakları olan parayı kazansın.

Dolar değil tl.

diil.

Ben beleşe aldım

b12 gerek sana.

www.beslenme.gov.tr

çoğunlukla mantar tüketmene gerek yok. mantar'ın en büyük özelliği ve önemi çabuk hazırlanışı.
önerebileceğim yoğun protein kaynakları: tofu, yemişler (kavrulmamış tabii ki) ve kinoa ve baklagiller. baklagileri filizlendirmek basittir. besin değerleri kat kat artar bu şekilde tüketirsen. 1 yıldır vegan'ım. protein eksikliği çekmiyoruz kolay kolay. bence çok üstünde durma. bi şeylerin yolunda gitmediğini hissediyorsan, bu protein eksikliği değildir diye düşünüyorum.
bebek mamasını tüketmen de gereksiz, evet.

@jalapeno, baklagilleri filizlendirmekten kastın nedir, anlayamadım. Bir de bu aralar saçlarımın dökülmesinde bir artış var. Genetik olmadığını bildiğimden bunu beslenme biçimine bağlıyorum. Kan tahlili yaptırmaktan da çekiniyorum çünkü o mikroskopta incelenen kandan dört tüp alınması beni şüpheye itiyor.

Bir de vegan olarak bal dahi tüketmeyen birisi misin?

@berat1058, filizlendirme işlemi baklagillerle sınırlı değil, eksik yazmışım.
çiğ tüketebileceksin filizlendirdiğinde. canlı besin yemiş olacaksın. pişmiş mercimekten aldığın proteinin kat kat fazlasını alacaksın.
baklagillerle başlayacaksan filizlendirme işlemine, organik veya yeni mahsül olmasına dikkat et. filizlenemeden bozulabiliyor aksi taktirde.
en çabuk filizlenen, maş fasülyesidir. istanbul'da isen kolay temin edersin.

bal tüketmiyorum.

www.dafont.com

times new roman iyidir. ciddi durur :p

e yuh. tamamen ne yazdıracağınla ilgili bi şey yazı karakteri ("font" değil) seçimi. bu kafayla dövme falan yaptırma sen.

comic sans ms

evet, önce ne yazdıracağına karar vermelisin. font, cümlenin taşıdığı anlama göre seçilir. gerekirse birden fazla font da kullanabilirsin. şimdi burada hangi font diye sorarsan, her kafadan ayrı bir ses çıkar. örneğin bir kızıldereli atasözü yazdıracaksan, helvetica ile yazamazsın bunu. içeriği bilmemiz lazım önce.

yazdıracağım şey belli zaten

fallout 3 ile new vegas. oynadığım rpg ler arasında beni en çok saran fallout oyunları olmuştur. bunlarla 2 mevsim geçirebilirsin...

Pc'de oyun oynamak istiyorsan: dishonored.

the witcher 2.

Petrol sadece yakıt değil. Birçok kullan-at ürünün yapısında var bir kere. Neredeyse her alanda kullanılıyor petrol. Bu kadar değerli olmasının sebebi dediğin gibi yakın zamanda bitecek olması. Bunun kaçarı yok.

petrol bugün de olusmaya devam ediyor benim bildigim. sonucta biyolojik/kimyasal bir sürec ve bu sürec bugün de devam ediyor.

ama iste günde 1 birim olusuyorsa biz 10000000 birim harciyoruz.

aslinda bakarsan bir anlamda depolanmis günes enerjisini kullaniyoruz. yillarca depolanmis durmus biz bunu bir kac günde kullaniyoruz.

en az 150 yıl daha yetecek petrol var merak etmeyin.

Clone stamp ile silebilirsiniz.

denedim fakat tonlama farklı olduğundan bozuluyor resim

Çok yaklaştırıp minik minik yapmak lazım üstüne de healing tool kullanılabilir ama zaten çözünürlüğü düşük imajın bence kendiniz baştan yapın daha anlamlı olur hem:)

Tasarımı baştan yapın zor bir şey değil bu.

önce ortadaki açık kahverengi kısmın tamamını seç dikdörtgen şeklinde. daha sonra içerdeki logoyu alt ile seç (yani genel seçtiğin yerden çıkart) sonra kafana göre boya içerisini. daha sonra üst tarafları silmek daha kolay zaten.

kendim yaptım valla daha güzel oldu teşekkürler ilham için

abartıldı amk boku çıkarıldı.

bende yok ama hosuma gidiyo.

abarti belki ama moda gibi. bikac seneye azalir baska bir sey cikar. ama güzel bence.

numaralı ya da numarasız, kötü ve acayip itici duruyor

Leş gibi.

adam haklı bence

illa gidip görmek mi lazım_? tarihe mi kurgu diyorsun yani_? ben anlayamadım tam.

3 kişinin bile aralarında anlaşmadan aynı yalanı söylemesi mümkün değilken o kadar insanın ve delilin müthiş bir senkronizasyonla ayarlanıp istenilen hale getirilmesi imkansız.

diyorum ki ben mesela şimdi hepimiz anlaşıp "2012 yılında şöyle bir olay oldu" diye sağa sola yazsak, 10-15 ülkede falan böyle notlar alınsa

100 yıl sonra bunu okuyan insanlar bunu gerçek zannedecekler. tarih zaten tamamen kurgudan ibaret.

@vexa istenilen hal dediğin nedir? mesela anadolu tarihini bi avrupalı'dan okuyunca bambaşka bir şeymiş gibi geliyor, türkiye'de yazılan bir resmi tarih kitabından okuyunca bambaşka...

heli hazırda herkes kafasına göre yazmıyor mu zaten.

hele ki daha eskisi için, adamlar yeni bir arkeolojik alan buluyorlar, bütün tarih değişiyor. tarih dediğin nasıl değişir lan?

yazılı kaynaklar var.

eve geldin, kapı kilidi kırılmış, laptop ve altınlar ortada yok, hiç kimse hiç bir şey görmemiş.

peki sence ne olduğunu bilebilme şansımız var mı?

eveet çünkü çağımızda olmuş bir olay, eve gelmeden bunları görmeden nasıl bileceğiz diyorum ben. herkes anlatıyor bir şeyler olmuş, ya hırsız anlatıyorsa bu hikayeyi?

300'ü izlemedin mi bu konuda beni çok aydınlattı zamanında. orda xerxes dior ki leonidas'a "tüm tarihçilerinizi öldürücem. tüm kitaplarınızı yaktırıcam. kimse sizin yaşadığınızdan haberdar olmayacak" bu sahneden beri tarihi hep sorguladım.

bir de şu var. "tarihi muzafferler yazar."

Kişi gidip bir tek hırsızın versiyonuna bakarsa o iş olmaz. Bir de mobese kayıtları ve çevredekilerin ifadesi de o geçmişi anlatır bize.

Tamam 100 yıl önce mobese yoktu. Ama milyonlarca insanı etkileyen olaylar oldu. Ufak detaylar farklı olabilir. Ama birşey olmuşsa olmuştur. Bunları kaydeden vakanüvistler, geçmişteki olayları inceleyen tarihçiler ve bundan 100 yıl sonrası için de internet adınca koca bir kaynak var.

Ha ama en derin kısımlar en arka plan hakkındaki bilgi bambaşka şey. Onları 500 yıl sonra bile bilemeyebiliriz.

zaten o yüzden karşılaştırmalı tarih var. bütün kaynaklar araştırılıyor. tek bir kaynaktan yazarsan dediğin gibi bir şey ortaya çıkar. güneş tutulması olunca sadece 1 kişi yazmıyor bunu. farklı yerlerden kimseler de yazıyor. biz de anlıyoruz ki hakkaten olmuş bu olay. hem zaten her olayı da bilemiyoruz, tarihte kayda değer olayları bilebiliyoruz.

gerçekten çok ama çok fazla kaynak var. devlet erkanının aralarında yazışmaları, mektuplar, günlükler, hukuki belgeler, yazıtlar, vs.

ayrıca 2012'de şöyle bir olay oldu diye karar verip yapsak, yaparız. ama eskiden böyle incivari trollük yapanlar yoktu.

@gereksiz insan, eve 100 yıl sonra geldin, sanki anlayamayacak mısın ne olduğunu? 200 yıl sonra gelsen o eve, geride kalan izlere bakarak ahnda hırsız girmiş dersin.

eski olaylar da o şekilde, öyle yazıya kitaba kesin gözüyle bakılmıyor, bir iddia varsa gidip kanıt bulmaya çılışıyorlar.

işte ne bileyim, mesela diyorlar ki almanya 2.ci dünya savaşında yenildi. ortamda orada bulunmuş kimse yoksa uçağa atlayıp avrupaya gidiyorlar ve ne kadarının almanya olduğuna bakıyorlar. eğer almanya yenildiyse etrafta polonya gibi ülkeler bulunuyor.

zaten yaşayanların sözüne ne inanıyorsun ki? belki şimdi de yalan söylüyorlar, illa kitaba yazıp mı yalan söylemeleri lazım? inamıyorsan gibip bakıyorsun durum ne.

Bende oluyor. Özellikle sözel anlamda ciddi hafıza sıkıntısı çekiyorum.

Tam tersi, özellikle oyun oynadıktan sonra beynim cilalanmış gibi hissediyorum daha hızlı daha rahat düşünüyorum. Ama bunun dışında bütün gün sörf yapıp, odaklanmadan vakit geçirince dediğiniz oluyor. Ancak bunun bilgisayarla alakası yok. Boş otobüs seyahatleri de aynı etkiyi yapıyor.