2 sene kadar önce 1000 liraya lg g2 aldım. hala şarjı bile tüm gün gidiyor. şimdi daha da ucuzdur. 1 sene önceye kadar "1000 liralık telefon tavsiyesi" denilince akla ilk gelen telefondur. işini rahat rahat görür bir bak derim.
şimdilerde de zenfone 2, huawei p9 lite gibi telefonlar öneriliyor.

iphone 5s alınır mı ben pahalıdır diye bakmıyodum bile ama 1400 civarı.

www.hepsiburada.com

samsung J serisi var ama kasma konusunda emin değilim.

samsung J serisini kesinlikle alma diye bikaç kişiden duydum.
Sony Xperia XA Ultra fena değil gibi.

alınmaz hocam. ben olsam almam. nereden baksan 3-4 senelik telefon. akıl işi olmaz yani. sıfır telefon alıyorsun, 1400 para veriyorsun ve teknolojisi 3-4 senelik oluyor. iphone se al madem üzerine 600 falan daha koyup.

@zoque yok hocam 1500ü geçmem. doğru diyosun ben yine androidlere bakiym.

kesinlikle lenovo k5 note.

benim de kullandığım vibe p1 bu arada lenovo'nun. hemen her şeyiyle memnunum. navigasyonuyla ilgili de ihtiyacım olan az zamanda herhangi bir tersliğine rastlamadım.

gm 5 plus kullanıyorum. çok iyi.

kurulumla ilgili yardımcı olabilirim. tema konusunda da yönlendirebilirim. şu sıralar vaktim var. yeşillendirebilirsin.

wordpress'i bir program gibi düşün. bu program bir sürü dosyadan meydana geliyor. bir oyun gibi düşün, oyunu kurunca program files içine tonla dosya yüklüyor mesela.
şimdi bu programı internet ortamında görüntüleyebilmen ve kurabilmen için, kabaca, internete açık bir harddiskin olması lazım. işte buna hosting diyoruz. hosting dosyalarını atıp tarayıcından görüntüleyebileceğin bir harddisk.
e bu harddiske nasıl ulaşacaksın tarayıcıdan? nasıl görüntüleyeceksin programını? yani bir adet www.siteadi.com şeklinde adres lazım. bunun adı da domain işte.

kabaca böyle. domainler 8.5 dolar kadardır senelik ücreti. hosting de değişir, senelik 50-100 arası ayır.
arkadaş ilgilenecekmiş zaten ama, wordpress kurulum gibi aramalarla kurulum videolarını anlatımlarını bulabilirsin. tema için de themeforest'tan seçebilirsin. şirket içinse ücretli tema öneririm.

ben de buraya yazayım ki görenler için de faydalı olabilir. farklı bir örnekle de ben devam edeyim.

wordpress'i puzzle gibi düşün. bir sürü parçadan oluşuyor. son kullanıcı genelde bitmiş halini görüyor. tema olayını da puzzle'in varyasyonları gibi düşün. manzara, bina vb.

1) godaddy.com (türkçe) üzerinden domain (alan adı: örnek bathoryy.com) alınır. ilk defa alıyorsan bile halledebilirsin. türkçe zaten site.

2) hosting lazım. yine godaddy üzerinden alabilirsin veya türkiyede turhost.com, sadecehostig.com, radore.com gibi yerlerden alabilirsin.

3) domaini hosting ile entegre etmen gerekiyor. google'a dns yönlendirme diye yazarsan çok basit. (her firmaya göre değiştiği için tam bilgi veremedim) örnek olarak godaddy.com'dan domaini alacaksan. google'a godaddy dns ayarları yazarn kaynak bulursun.

4) hosting aldığın yer sana bir panel veriyor. cpanel olur genelde. orada tıkla/kur mantığı ile çalışan bir app var. bu sayede 2 dk içinde wordpresse kurabilirsin.

5) wordpress kurulumundan sonra penele giriş yapıyorsun ve görünüm bölümünden dilediğin temayı kurabilirsin. istersen wordpress.org üzerinde ara/kur şeklinde de kurabilirsin. manuel istersen indirdiğin temanın dosyalarını wp-content/themes içerisine atarsan panelden tema görünür ve aktifleştirdiğin de temanın değiştiğini görürsün.

yani hızlıca bunları yazabildim. takıldığın yer olursa yardımcı olurum.

şirketse ve kurumsallaşma yolunda gidiyorsanız lütfen .com diye değil .com.tr diye domain alın.

Pasaport'tayım.

Speedtest sonucu:
Download: 68.70 mbps
Upload: 30.36 Mbps

alsancaktayım, bir sorun yok.

hacı skerchers go walk 2 aldım 4 ay önce.. ayakabının içi muz kokuyor ve terletiyor içinde açılmalar filan başladı 300 lirada para vermiştim. dün bi baktım skerchersta herkes aynı sorunu yaşıyomuş.

www.sikayetvar.com

www.reebok.com.tr

skecherstan delicesine memnun kalan benim herhalde? begendim diye iki cift daha aldim o derece.

eşime geçen gün şundan aldım çok memnun kaldı : www.boyner.com.tr
o da işte, günlük hayatta giyiyor.

@tiredpanda ilk 2 ay bende çok beğeniodum hatta 300 lira verdiğim en mantıklı şey diye muhabbetini bile yapmıştım ama 4.cü ayda ayakkabı çöktü abi:) ayağımdan çıkarmadan koku alıyorum ya o derece kokuyor.

skecherss biraz kalitesiz geliyor bana. kötü yorumlardan sonra düşünmem sanırım almayı.

@sta, bu güzel duruyormuş. bir lacoste almıştım deri o da yırtılmıştı 1 ay içinde, iade etmiştim. sağlam mıdır bu?

başka tavsiyesi olan?

bu arada parmesanı migrostan alıyorum ben hep. takip ederseniz ithal peynir ürünlerinde 1 alana 1 bedava yapıyorlar, 2 tane 200gr'lık parmesanı 20tl'ye almış oluyorum. pahalı geliyorsa eğer diye aklınızda bulunsun dedim.

Elinizin altında varsa kaşara ya da eriyen başka bir tür peynire bulayabilirsiniz. Yoksa maydanoz ve diğer baharatları yumurtaya karıştırın öyle pişirin. galetalı çok güzel olmayabilir. Ama bi tane deneme amaçlı yapabilirsiniz. Şahsi görüşüm.

Pahalilogindan degil de hanim yemiyor parmesan o yuzden eski kasara daha sicagim su an. Ama videoki oateteslerde oyle deli dehset bi erimis peynir goruntusu yok sanki?

Bence olur.

bence daha iyi olur

beyaz gül alın. çok şık ve o kadar da pahalı değil. vatandan da bir sennheiser kulaklık yapıştırın.

ben çiçek alınmasına karşıyım. buket alsanız iki güne soluyor. saksıda alsanız karşı tarafa sorumluluk yüklüyor. onun yerine güzel bi çikolata sepeti, beğeneceğeini düşündüğün bi tablo ya da fotoğrafınızın olduğu çerçeve... ama kişiden kişiye değişir bunlar tabi.

alsancakta pasaja baktınız mı?

şahsen bakmadım ama bakanlar sadece macbaren vs gibi tütünlerin olduğunu öylediler. tpt ve yayladağın satılacağını sanmıyorum malum zaten yasal tütünler, satabilmek için tekel bayisi olmak gerek.

ücretli reklam alıyorum ücretini verirseniz yazarım de. reklam yapmak istiyorlar belli ki. bloglara çok reklam yaptırıyor firmalar.

zorlarına gittiyse onun için sıkıştırıyorlardır.

Son yazan calisan degil, musteriymis, tovbest..

Sagolun valla ya, bir ara cidden boyle bir sorumlulugum falan mi var diye dusunmustum :)

yazı resmen ters köşe yaptı. kötülediğin markayla alakalı sıkıntı var zannettim. cevap bile vermezdim ben olsam.

var. açık ofise gidince boğulacak gibi oluyorum.

bir kaç ay önceye kadar vardı, hatta müstakil bir binada oturuyordum. şu an yok, bildiğin koridorda oturuyorum, karşılıklı iki duvarda sürekli açılıp kapanan birer kapı var. iş yerinde (devlet dairesi) ciddi bir yer sıkıntısı var zira, köşe kapmaca gibi yer değiştirip duruyoruz. yaza doğru iki kişilik bi odaya geçicem, bunu yaşayınca orası vaha gibi gelecek :)

yok, açık ofis. öncesinde sadece bizim ekibin olduğu bir odamız vardı, açık ofis sayılır mı bilmiyorum. şimdi yaklaşık 200 kişi, öncesinde 10 kişi şeklindeydi.

yok amk yok olsa maaşın 3te 1 ini verirdim. lanet olsun gereksiz dedikodu ve konuşmalara.
bütün gün beynim s.kliyo..
susun ulan diye bağırasım geliyor bağıramıyorum. bana ne ulan senin 16 yaşındaki ergen oğlunun ders çalışmayışından..

tamam sakinim..

Yok, açık ofis ne yazık ki. İnsanlarla zorunlu olarak iletişime geçmem gerekiyor, hikayelerini "hıı evet" şeklinde onaylayıp yorumlarına tepki vermekten on birim iş yapabilecekken beş birimde kalıyorum.

Eski isimde odam vardi, suan acik ofis. Ama ofiste olmuyorum genelde

malesef yok. yönetime her bulduğum fırsatta baskı yapıyorum. yanlış anlaşılmasın ancak bir mühendislik firmasında kadınlarla çalışmak gerçekten zor çünkü baskıyı çok iyi taşıdıklarını söyleyemem. hal bu olunca sürekli bir serzeniş sürekli bir şikayet ve anlamsız dedikodular dönüyor ortamda. yöneticim ile görüşüp ofiste kuytu bir yere geçtim kadınlardan en uzak noktada. şimdi görece daha iyiyim ama odam olsun çok isterdim

Evet. Önceden yoktu ama bu seferki işyerimde var. Arada kapıyı kapatıp kafa dinliyorum, çok iyi oluyor.

evet var. eski iş yerimde açık ofisti. şimdi odam var, rahat oluyor.

benim de ihtiyacım var takipteyim

evde aç bekleyen 3 çocuğunuz yoksa istifa edin. hiçbir şey psikolojinizden önemli değil. zamanınız da bu psikopatlara ayak uydurmaya çalışacak kadar değersiz değil diye tahmin ediyorum. bu gibi insana insan gibi muamele yapmayı öğrenememiş, sonradan görme, egoist karaktersizler çalışacak düzgün eleman bulamayacaklar bir gün. o zaman kuyruklarını kıstırıp insan olacaklar. o zamana kadar herkese anladığı dilden konuşmak ya da istifa edip hiç konuşmamak lazım.

Böyle adamlar her işyerinde var. Numunelik olarak koyuyorlar sanırım. Ya da öyle çoklar ki, her işyerine düşüyor birkaç tane.
Onu ne kadar önemserseniz, o kadar büyüyecek problem. He de geç bence. İşini mükemmel yapmaya çalışmadan, elinden geleni yapıp, canla başla falan çalışmayıp, iş çıkışı hemen her gün kendine bir aktivite bulmanı öneririm ilk aşamada. Çıkışta arkadaşlarınla oturup tavla oynamayı planlarken adamı daha az kafaya takarsın.
Elbette baktın ki hiç olmuyor, sessizce istifa etmeyi de düşünebilirsin. Ama önce onu önemsememeye çalış derim.

insanın bi hayatı var ve onuda adi bi işveren için zehir etmeye hiç ama hiç değmez.

Bugune kadar durmamin sebebi, bu tiplerle basetmeyi ogrenmek istememdi taaa ki psikopat oldugunu farkedene kadar. Insan kaynaklari calisanlarinin onceligi kesinlikle psikopat tespiti olmali!

Umarim sessizce yapmayi basaririm @lovemysel

Isin en ilginc tarafi da bu. Adamin dediklerini onun patronuna anlattim ki muhtemelen benim yetersizligime dair supheye dustu. Bu yuzden is yerinde kimseyle bu konuyu konusmayin diyor verdigim video linkinde

iş bul ayrıl elin psikopatıylan ne uğraşıyorsun.

Hangi sehirdesiniz?
Mobing yaptigina dair dava acin kaybedecek bir seyiniz yoksa.

videoyu seyrettim. adamın da dediği gibi eğer böyle bir adamsa psikopat olmayabilir, sosyopat, narkopat, anti sosyal bozukluğu, borderline ya da narsisistik kişilik bozukluğuna da sahip olabilir. bu kişilik bozukluklarına sahip insanlar gerçek bir kişiliğe sahip olmaz. küçük yaşta genelde 1-6 yaş arası kendi kimliklerini öldürürler ve hayatta kalmak için yalancı bir kimlik üretirler. bütün hayatları boyunca oynadıkları için bu kimliği, başkaları bunu çok zor anlar. bu insanların hepsi onları gerçekten seven kişilere, gerçek kurbanlarına gerçek yüzlerini gösterirler. ama bu kişilik bozukluklarından bihaber olan insanlar bunu anlayamaz, özellikle bu kişi onların yakın akrabasıysa. bu insanların hepsi gerçek yüzlerini gösterdikleri zaman tamimiyle başka bir insan gibi davranırlar ya da hayatlarındaki insanlara farklı kimlikle davranırlar. mesela ailesinin ya da eşlerinin yanında başka bir kimlik, arkadaşlarının yanında ailesindeki kimliğe zıt bir kimlik kullanırlar. kurbanlar genelde uzun süre manipüle edildiği için bu büyük farkı gördükleri zaman bile karşılarında gerçek bir insan olduğunu anlayamazlar. onun patronuna onu anlattığın zaman o bunu anlayamaz, çünkü o onu senin onu tanıdığın şekilde tanımıyor. normal bir insan bambaşka davranmadığı için adam da onun bambaşka bir insan gibi davranacağını düşünmüyor. o yüzden senin sorunlu olduğunu düşünüyor, çünkü sen doğru isen o zaman patronunun patronu kandırılmış olacak.

bu insanların hepsi çevresindeki yakın, uzak bütün insanların duygularıyla beslenirler. birisi ona nefret, aşk, sevgi duyması onu daha çok gerçek hissettirir. karşılarındaki kişileri kontrol altına almak isterler, iyi ya da kötü huy göstererek. bunlarla baş etmenin tek yolu onlarla iletişimi bütünüyle kesmek. yani patronunun suyuna giderek onla baş edemezsin. kontrolü elinde tutup, tutmadığını çok iyi anlar ve seni tekrar kontrol etmek için elinden gelen her şeyi yapar. bütün hayatını kontrol etmek, manipüle etmek üstüne harcamış bir insanı suyuna giderek manipüle edemezsin, çünkü sen bütün hayatını bunu harcamadın. o senden çok daha başarılı bu konuda. istifa etmek tek çözüm. istifa etmeden önce istifa edeceğini kimseye söyleme, bir anda istifa et. kimseye bu adam yüzünden de istifa edeceğini söyleme, özellikle de adamın kendisine. bence dava da açma mobbing için. bu insanlarla uğraşırken kazanan taraf olamazsın. eğer adam onun hakkında kötü konuştuğunu öğrenirse ya da ona dava açarsan, bunu kan davasına çevirir. hayatını kötüleştirmek için elinden geleni yapar. hiçbir şey yapamıyorsa lastiklerini patlatır ya da seni sözlü taciz eder. başka şirketlere hakkında gerçek olmayan yalanlar söyler. emin ol, insanlar ona inanır. sana bir anda çok iyi davranıp kendinden şüphe etmeni de sağlayabilir.

o adamın ana besin kaynağı onun en yakın çevresinde olanlar, o yüzden ani ve sessiz bir şekilde istifa edersen başta buna sinirlense de kısa vade içinde bunu unutur. umarım patronunun patronu senin ona söylediklerini söylemez. patronun hayatında onu seven arkadaşları, yakınları varsa bunu çok önemsemeyebilir. yalnız hissettiği bir dönemdeyse sadece bunun için bile senin peşine düşebilir.

@cikis yolu, harika tespitler bunlar. istifanin en mantikli cikis yolu oldugu konusunda ikna oldum. yalniz istifa etmeden once maas artisi talep edecegim. aslinda hakkim da var da ayri konu. artis yapmayacaklari icin de istifamin buna dayandirabilirim. boylece suphelenmezler. ha maas artisi yaparlarsa ilginc olacak :)

istifa ettim. patronuna anlatmayi denedim ama anlamadilar. ik'ci da pek anlamadi.
acik acik adamin sosyopat oldugunu soylemedim ama emarelerinden bahsettim.
acaba acikca soylesem basim belaya girer mi bilmedigim icin soyleyemedim. belki bir ay sonra mail atip soylerim, adamin boyle olduguna kanaat getirdigim icin ayrildim diye.
bir de konuyla ilgisi olanlara tavsiyem corporate psychopats diye aratabilirsiniz. allahin belalari her yerde, ozellikle ust kademelerde

istifa etmene üzüldüm.
başka işyerlerinde de bambaşka psikolojik sıkıntıları olanlarla uğraşacaksın. Ama bu dereceye getirdiğine göre, gerçekten tahammül edilebilecek gibi değildi.
Eğer ki işyeri sana düşman olursa, senin aleyhine olacak bu durum. Eğer bu düşmanlığı büyüttüklerinde, piyasada senin hakkında olumsuz propoganda yapabilecek durumdalarsa, boşver, ilerde de hiç muhatab olma derim.

@lovemyself, tesekkurler..
ilginctir, her asabi insana psikopat deniliyor ama gercekte cok tatli, sirinlik abidesi olarak da gorunebiliyorlarmis. keske hepimiz pusulalarimizi duzeltsek de, bu tipleri cok gec olmadan tespit edebilsek.

kendin için en iyi olanı yapmışsın. böyle insanları görünce ters yöne doğru depar atmak lazım. ik ve patron onlara anlattığını anlamaz, anlayamaz, çünkü daha önceden de dediğim gibi onlar onu o şekilde tanımıyor. bir süre sonra psikopat o diye mail atarsan, senin çok sorunlu biri olduğunu ya da deli olduğunu düşünecekler. istersen kanıtın olsun yine sen sorunlu gözükürsün. ucuz atlattın, mutlu ol.

zaten 69 ödüyorum diyorsun. normal hattı da bedavaya vereceklermiş işte

Turkcellin dört dörtlük paketi bu. 24 ay taahhüt vermek sorun olmayacaksa senin için kârlı olur. 10 tl fazla ödeyerek mobil interneti 4 gb alabilirsin ayrıca.

Ben mevcut tarifem 2 gb dedim diye onlar da 2 gb dediler. Muhtemelen 4 gb olursa gecerim dersem kabul edecekler. Ama 24 ay taahhut de bir yandan cok gibi emin olamiyorum. Genel olarak da faturaliya gecmeye onyargiliyim. Sanki hep kaziklayacaklar gibi geliyor

çok mantıklı mutlaka geçin bence. kazıklama durumunu da detaylı sorun işte. kaç ay taahhüt vereceğinizi, sınırlı mı sınırsız mı olduğunu, tüm vergilerin dahil olup olmadığını ve net fatura tutarınızı, her şeyi detaylıca öğrendikten sonra geçin. eğer çok pimpirikli biriyseniz yazılı olarak isteyin sözleşmeyi iyice okuyup geçin. faturanızı düzenli ödüyorsanız gelirler böyle tekliflerle. taahhütten bir zarar çıkmaz eğer 2 yıl içerisinde taşınmayı düşünmüyorsanız.

Yarin arayacaklar. Iyice ogreneyim herseyini. Bana da mantikli geldi acikcasi. Bedava gibi neticede

Hediye gene al ama maddi değeri yüksek, uğraşılmış hediyeler olmasın.

Sana hediye alinmamasi seni sevmiyorlar anlamina gelmez ama ayip ediyorlar. Ben bile kizdim.

Senin gibi insanları çok severim askerde komutanım vardı ben nöbette sıkılmayım diye Laptop getirirdi ben uyurken film izle derdi bana. Hala tek aradığım sorduğum insan odur askerliğe dair, arada onun tarzına uygun kitap hediye yollarım.

Bir iki komutana daha yolladım yine emeği olan bir teşekkür bile etmediler daha aramam bile. Sen çizgini bozma ama sana değer vermeyen insanlarlada görüşme.

senin onlara verdiğin değer kadar onlar sana değer vermiyorlar demekki.

Ben olsam ben de alınırdım. Gerçi ben de hediye almayı severim ama bi zaman sonra hic tepki almayınca hediye almayı kesiyorum. Bi keresinde avukat bir arkadaşıma masasina koyabileceği bi isimlik aldim, adini yazdırdım kargoya verip gönderdim. Surpriz olsun diye. Cok sonra aklıma geldi sordum geldi mi diye. Hediye çoktan gitmiş ama aramayi birak mesajla hediyen geldi bile demiyor, bırak teşekkür etmeyi, bana hediye almayı. Ay aklima geldi yine sinirlendim ajshjs

kıyamam ya. boşver çok takma kafana ama sana değer vermeyen insanlar olabilir bunlar. senin onlara verdiğin değeri onlara sana vermiyor olabilir. bunun için üzülme ve bu kadar hediye alma bence. hatta umursamaz davranabilirsin. hatırlama özel günlerini karşılığını göremiyorsan. çok değer verdiklerin böyle yapabiliyor işte.

valla insan olan en kötü aldığı ikinci hediyede iade-i hediye yapar.

alma artık ne olacak ki. hiç olmadı sayısını azalt.

senin hareketlerini baskalari sekillendirmesin. sen yine istersen hediye al, kutla, mesaj at. sadece cok ustune dusunme hediyelerin. baskalarinin eylemlerinin seni degistirmesine izin verme. mal degilsin. iyi bi insansin.

kötü bir duygu seni anlıyoruz. içinden geliyor ve severek yapıyorsan devam et. severek yapılan işler karşılıksızdır. o seni sen yapan inceliklerden biri. değer görüp görmeme konusunda haklısın. insan azıcık değer görmek istiyor. mesela bana doğum gününde hediye alan birine pek yakın olmasam da karşılıksız bırakmamak için alırım.
karşılık almadan hediye aldıklarım da oldu fakat bunu ben karşılık beklediğim için yapmadım. dolayısıyla durumu duygusallaştırmadım.

biz sana duyuru halkı olarak hediye alalım en iyisi:)

evet.

yapacak bir sey yok. sen verdiğin değeri hediyelerle gösteren bir tipsin, etrafındakiler de değil. normal. ben de değilim. çok az insan öyledir zaten. sen öyle bir düşünce yapısına sahip olduğun için hediye gelmeyince sevmiyorlar sonucuna varmışsın. başkalarına da öyle hediye falan alıp almadıklarını araştır. eger sadece sana öylelerse bir daha onlarla konuşma seni sevmiyorlar demektir. o sempozyum kitabı vereni direkt engelle, adam küfür etmiş resmen. o neymiş lan öyle elindeki bitirdiği boş pet şişeyi vereymiş bari bi de.

İncesin, mal değil. Fakat karşındaki insanlar senin kadar düşünceli değiller ya da düşünseler bile bir şekilde senin yaptıklarının dengini yapmıyorlar, yapamıyorlar. Tavsiyem; çok fazla önem verdiğin insanlar haricindekilere pahalı hediye almaman. Hiç karşılık alamadıkların varsa, onlara karşı aynı inceliği göstermemen. İşbu, tecrübeyle sabittir.

Ben de senin gibiydim. Baktım çok üzülüyorum, artık yalnızca aileme hediye alıyorum. Kafam rahatladı. Tavsiye ederim.

bir tabağa koyup verirseniz ve çok yerse zararı olur.
ama bir tane alıp verirseniz, o da yerse, bir şey olmaz.

yine de acılı olması kötü ama.

Niye kedinize kuru fasulye veriyorsunuz arkadasim ya? Insan bunyesi bile baklagili sindirmekte zorlaniyor gidip bunu 100% etcil bir hayvana ne diye veriyorsunuz.

Kedi et yer, hem de en canli kanlisini bile yer, etin her turlusunu yer. Bakamiyorsaniz sokaga salin eminim o hayvan kendine sizin ona baktiginizdan daha iyi bakar.

ateyist +1

kılçıksız balık verin, et verin. acılı kuru fasulye verilmez. acı yemez kedi.

et yoksa yumurta, peynir ya da sütü suyla karıştırıp filan verin.
kuru fasulye nedir gerçekten deli misiniz?

yer.

@ateyist_ sorumsuz, "amaan kedi işte, ne yerse yesin." diye düşünen bir insan olsaydım duyuruda bu soruyu sormazdım. ben mama aramaya gittiğimde arkadaşım yiyor mu diye merak edip bir tatlı kaşığı kadar kuru fasulye verdiği için endişelendim ve ben de kızdım zaten kendisine. anlamadan dinlemeden nasıl bu kadar tepki gösterebiliyorsunuz cidden anlamıyorum. her zaman kuru mamayla besliyorum, ilk defa mama tedarik edemedim ve şu an müşkül durumdayım.

çok enteresan. "kuru fasulye zararlıysa kedime ne verebilirim? diye soruyorsunuz. tepki gelince de "arkadaşımı verirken gördüm ben de kızdım ona" diyorsunuz.

bir de yani bir insanın bu konuda mantık kurabilmesi lazım. neden - sonuç ilişkisi kurabilmesi lazım. kuramıyorsa buradaki tepkilere tepki vermemesi lazım. garip gerçekten.

@dedimmidemedimmi bir an yiyebilir mi diye ben de düşünmedim değil, inkar etmiyorum zaten ama sormadan, araştırmadan vermesine kızdım. yumurta verebileceğimi öğrendim. yine de teşekkürler.

edit: bilgisiz veya mantıksız bir insan olabilirim ama kesinlikle sorumsuz, düşüncesiz değilim.

arkadaş, kuru fasulye verdi diye ne gömmüşsünüz yani bence abartı bu kadarı da. Çok vermeyin baklagil zordur eyvallah da biz kedimizi yıllardır mercimekle yeşil fasulyeyle, ciğerle taşlıkla besliyoruz kaliteli kuru mamanın yanında, taş gibi hayvan, 11 senedir aşı dışında veterinere gitmişliği yok.

Biraz sakin olmakta, insanları hemen harcamamakta fayda var.

Kısaca, kuru fasulye ağır gelebilir ama bir kaşıktan iki kaşıktan bir şey olmaz. Taze sebze yemekleri, mercimek falan yiyorsa verin bir öğün mamanın yanında. Evet çok canavarım, sokağa bıraksak kedilerimizi daha iyi, he.

kaç tane veterinerle görüştüysem kuru maması dışında bir şey vermeyin dediler. Kaliteli kuru mama alın

Yasadigin sikinti anksiyete gibi bir sey mi?

Ve "arkadas edinebilecegim yerlerde sikinti yasiyorum" derken "gruplara dahil olmada" mi sikinti cekiyorsun? Yoksa birebir iliski kurmada da mi sikinti var? Emin ol ilki (halihazirda kenetlenmis arkadas olmus gruplara kendini kabul ettirmek) herkes icin zordur. Ilkokul ortaokul lisede falan yanlislikla yabanci, icinde tanimadigin kisiler olan bir sinifa girdiginde hissettiklerini dusun... Onun gibi bir seydir, ne kadar medeni olsak da tribal bir evrim gecmisimiz var. Grup dinamikleri hala ilkel icguduler ile isliyor yuzeyde medeni olsa da ve bu konuda anksiyete ve hatta gercek zorluk yasamak normal bence.

Ama mesela yeni biriyle birebir tanisma arkadaslik kurma olayi farkli. Simdi sen burada bir soru sormussun, ben de cevapliyorum. Bunu online yapmisiz ama yuzyuze olsa da farketmez yani. Ne sen fazlaliksin ne ben fazlaligim. Ha sen bana bir sey sorarsin, ben aksi bir adamimdir seni tersleyebilirim gecistirebilirim de. Sosyal hayatta bu goze alinmasi gereken bir risktir. Okulda masana biri oturur, bir selam verirsin, bolumunu sorarsin. Bolumle ilgili merak ettigin bir seyi sorarsin. Ben bu soruyu cevaplarken "bu arada ben sodakapagi memnun oldum" der elini uzatirsin, ben de elini sıkar "memnun oldum ben de robokot" derim. Belki bir tanidiklik oradan bir arkadaslik dogar? Belki de dogmaz o kisi bunu gecistirir. Ikisi de mumkun. Reddedilmekten korkun varsa once bunu asmak gerekiyor. Tekil insanlarla boyle meraba meraba veya daha derin iliskilerin gelisirse, bu kisilerin halihazirda dahil olduklari gruplara dahil olman cok cok cok daha kolay olur. Bir gruba bir "referans" ile girmenin farki geceyle gunduz kadar farklidir.

Ozetle: halihazirda kenetlenmis birbirini taniyan gruplara dan diye dahil olmak zordur. Insanlar seni dogasi geregi dislarlar grup icinden bir referansin yoksa, fazlalikmissin gibi hissettirirler oyle bir bilincli niyetleri olmasa bile. Once tekil iliskiler kurman lazim. Gerekirse yanas insanlara, reddedilmekten korkma. Yanastigin 10 insandan 1i bile sicak davransa (ki bu oran cok daha yuksek olacaktir gercekte) bir kac ayda merhaba merhaban olan veya daha derin iliskilerin olan kisilerin sayisi artacaktir. Zamanla bu insanlarin gruplarina da dahil edilirsin. Oyle oyle gelisir cevren. Tekil iliskilerde de reddedilmekten korkma. Sana yanasan kimseye senin ilgi borcun yok. Senin yanastigin kimsenin de sana borcu yok. Ilgilenmezlerse kisisel alma, seni tanimiyorlar bile. Onemli degil. Muhakkak yeni insanlar tanimak isteyen kisiler cikacaktir zamanla.

sorun sosyal fobi olabilir. illa sosyal hayatının her anında olması gerekmez. örneğin sende de bu sınıf/okul ortamında oluyor olabilir. kimi insan çok sosyaldir ama telefonda konuşamaz örneğin. ya da yemek yerken konuşamaz, topluluk önüne çıkınca konuşamayabilir vs.

sosyal fobi ise çözümü kolay aslında ama bir o kadar da zor. benim yazdıklarından algıladığım ilk olarak bu oldu. yine de kendini daha iyi tanıyan sensin öyle olup olmadığını da muhtemelen biliyorsun.

@j j r tolkien hayrani belki de ben küçüğümdür?

@robokot birebir de olsa, grup da olsa bir sıkıntı bir darlanma hissediyorum iletişim kurarken. sırf bu yüzden sunum ödevimi yapmayıp 10 puandan vazgeçmişliğim var. :)

@olkol öyle miyim bilmiyorum mesela kendi arkadaşlarımın, çocukluk arkadaşlarımın, yanında da iyi hissederim ama yine de onların yanında da gerginim. Misal bir yere gittiğimizde yine de nefesim falan hızlanıyor yani daralıyorum açık açık.

Sosyal fobi
Birebir benzerini yaşayanlar var

@limoncello olabilir tabi. berabat bir şeymiş gerçi. ilaçsız çözülmez, çözülse de tamamen kurtulmak imkansız diyorlar kendisi için.

Aynı sorunu ben de yaşadım. Çok yüksek elit bir tabakada yaşarken bir Anadolu kentindeki üniversiteye başlamıştım. İlk başlarda sizin gibi çok sıkıntı yaşamıştım. Bu iş tamamen kafa dengi birini bulmak ve siyasi/ekonomik/kültürel seviyenize uygun ortamlarda bulunmakla ilgili diye düşünüyorum. Dediğim gibi Anadolu kentinde okurken snob,züppe, piç vs. sıfatlar takılmıştı benim için. Bu durumda en iyi yöntem umursamamak. Zaten bir süre sonra sahip olduğunuz veya pazarladığınız üstün özelliklere istinaden insanlar size gizli gizli hayranlık duymaya başlayacaklar ve durumu kontrol altına alabileceksiniz.

bir psikoterapiste görünmenizde fayda var.

@redskull ben bim ya da a101 gibi ucuzluk marketine benzetiyorum kendimi. bir çok şeyim var... ama iyi olan hiçbir şeyim yok malesef. yaşamak için yaşayan bir insanım.

@veritasilibertas psikoterapinin ilaçlı tedaviden pek bir farkı olmadığını dşünüyorum.

bence böyle düşünmen çok saçma her insanın bir yeteneği vardır. Müzik, spor veya ne bileyim başka bir şey olabilir. Siyasi görüşünüzden bahsetmişsiniz iyi bir aktivist veya entelektüel olabilirsiniz. İnsanlar buna değer verecektir.

@redskull sanmam. ben kendisini pazarlayabilen biri değilimdir pek. beceremem yani. aktivistlik, insanlara bir şeyler anlatmak... çok değerli şeyler... benim için çok bol kıyafetler gibi

Denemeden bilemezsin. Sadece umursamaz olun. Abdullah Gül bir keresinde Meral Akşener hakkında ortaya atılan kaset iddiasına "takmasın kafaya" tarzı bir cevap vermişti hala gülerim neyse. Elalem hakkımda ne der, ne düşünür gibi şeylerle zihninizi meşgul ederseniz bir yere gelemezsiniz. Bence sosyal fobinizi aşmak için ilk önce kendi fikir ve düşüncelerinizi özgürce ve rahatlıkla ifade etmeye başlayın tabi tek şart var o da saçmalamamak. İletişim Fakültesi'ndeki dersler bunun için ideal mesela. Tartışmaya girmekten çekinmeyin.

İletişim okuyorum ama insanlarla iletişim kuramadığımı üçüncü sınıfta fark ettim. Hmm. Ağır daşşak geçiyor gibisiniz. Geçmiyorsanız da hoşlandığınız var da ortamına mı giremiyonuz hayırdır? Bu yaşa kadar asosyal olarak vakit geçirmişsiniz bence aynen devam edin.

@redskull dedim ya çevremde kendimi ifade edebilir ve hatta kavga edecek şekilde savunurum kendimi, asla yalana dayanarak konuşmadım çünkü bugüne kadar. "benim gibi olanlar" geriyor beni. "benden daha iyi olanlar"


@herp üçüncü sınıfta fark ettiğim şey iletişim kuramadığım değil. ben iletişim kuramamaktan bahsetmiyorum. bahsettiğim şey kendimi kabul edememek. gayet insanlarla konuşabiliyorum. sadece aidiyet hissetmiyorum ya da kendime güvenmiyorum insanların arasında sorun o. sebebi de sizin gibi insanlar zaten "ulan gerizekalıya bak." tavırlarınız.

Sen kendini aşağılık hissediyo gibi yazmışsın yav. Bizim tavırlarında bir şey yok.

@herp sorun o zaten. kendimi sevmediğim için insaların arasında pasif kalıyorum. kendime değer vermediğim için bir çeşit kendimi kapatıp fark edilmeme arzusu içinde yaşıyorum. iletişim fakültesiyle insanın kendisni sevmemesinin bir alakası yok yani.

@imojeen psikoterapi pskiyatri falan bana çok yalanmış gibi geliyor...

@sodakapagi, psikoterapinin ilaç tedavisiyle alakası yok gerçekten. neden böyle düşündüğünü bilmemekle birlikte, bu işin içinde olan bir olarak söyleyebilirim ki, gerçekten çok acayip durumlardayken ciddi anlamda iyileşen insanlar gördüm. öncelikle maddi durumun iyiyse iyi bir terapist araştırıp ve ön yargılarından arınıp terapiste gitmeni gerçekten öneririm. çünkü ilaç gerçekten bir değişim sağlamayacaktır. ilaçla yalnızca geçici bir çözüme kavuşursun, sorunu ortadan kaldıramazsın. psikoterapi dediğimiz süreç sorunu tamamen ortadan kaldırır. bu da zor bir tedavi yöntemidir yalnız. psikoterapi öyle haftada bir gittim konuştuk düzeldik gibi bir olay değildir. terapidi kullanılan çeşitli yöntemler ve yollar vardır. sizin de yapmanız gereken şeyler olacaktır. bunları yaparsanız ve düzenli takip ederseniz düzelmemesi için bir sebep yoktur.
neyse. dediğim gibi, çözümünüzün psikoterapist olduğunu söylüyorum. umarım kısa zamanda iyi olur her şey sizin için.

Sanırım özgüven eksikliği.

onlar fazlalik. rahat ol.

Gidip şikayetçi oldukları firmanın başlığı altına yazmalılar. Başlıkta öyle tarih marih olması, rezalet kelimesini içermesi tiksindiriyor beni şahsen.

öyle başlık açınca daha etkili oluyor. düşünün 2 ay boyunca elinize bir şey geçmiş uğraşıyorsunuz. sonra ee yeter diyip başlık açıyorsunuz bir günde tüm sıkıntılar gideriliyor. firmanın başlığı altına yazmanın cazibesi olmuyor. firma başlığı girileri okuyanları çekmiyor. ama rezalet adı altında başka başlık açtın mı akan sular duruyor. hepsiburada başlığında bir sürü şikayet var ne oldu hiç bir şey...

sözlükte abartılmayan ne var ki zaten :) dediğin gibi katılıyorum.

ben böyle düşünmüyorum. rezaletin kime göre olduğuyla alakalı durum biraz. başlığı açan kişinin yerine kendimizi koyamadığımızdan da kaynaklı belki.
bakın geçenlerde superonline ile bir sorun yaşadım. artık o kadar sinirlendim ki, telefon edip küfür mü edeyim, tüketici heyetine mi başvurayım, dava mı açayım diye düşündüm. 10 gün boyunca her günümü meşgul etti mevzu. he sorun neydi diyeceksin, evimi taşıdım ve internetimi transfer ettirdim. 5 gün içinde transfer gerçekleşir en geç dediler, 12 gün sürdü. 7 günün sonunda her allahın günü aradım ve sinir katsayım artık çok yükseldi. sonunda gelip bağladılar. ekşi yazarlığım olsaydı bunu açmayı düşünürdüm. çünkü insan biraz karşıdaki de tutuşsun istiyor. he bu başlığı açsam derdini sikeyim bekleyemedin mi 12 gün diyecek adamlar da var. ama bana göre rezalet. çünkü tüm süreci ben yaşadım ve ben biliyorum. rölativite böyle bir şey işte. neyse.

londra

londra. sadece orada bu kadar uzun süre kaldım.

4 saniyeyle kaçırmışım, gg wp sta.

yazıldığı halde bir kez daha yazmak isterim sayı artsın diye,

londra +1

Oslo ve Riga.

Avrupa'nın büyük ülkelerindeki şehirleri sevemedim nedense. (Londra'yı görmedim gerçi.) Hele Berlin diyeni sniper'la indirirler.

londra demeye gelmiştim ama zaten konsensüs oluşmuş bile.

Londra haricinde 2-3 hafta kalinan sehirlerde kafaya sikiyolarmis haberin olsun.

Kocs avrupada 2-3 hafta kalinacak, yasanacak yer yokmus.

Biz bu ulkede (tr) 32 sene yasadik ama avrupada londra disinda 2-3 hafta kalinacak nitelikte hicbir yer yok.

Gitsen madrid'e en fazla 10 gun yasarsin. 10 gun sonra seni hüpletirler. Ayik ol. Ya bu memleket ya da londra. Baska yerde afedersin ayakta hoplatirlar seni.

Londra cok onemli.

Barcelona, sevilla, napoli ilk aklima gelenler.

Kopenhag. Zaten az kaldım ama daha olsa kalırdım.

barcelona, roma

berlin

isott ahahahhaah

berlin'e 10 gün gitmeyin dönmek istemezsiniz, üzücü olur.
roma ve londra kalbimdeki iki şehir. Gitsem, artı bir de barcelona ya da granada olur gibi geliyor.

@christopher nolan
@neynep

Berlin'de ne yaptınız tam olarak? Ben toplamda bir buçuk ay kaldım farklı sürelerde (en uzunu üç haftaydı) ve geçekten ciddi anlamda hiçbir şey çekici gelmedi bana. Sokaklar kalabalık, insanlar acele halinde, gürültülü, sokaklar pis, ses kirliliği çok... Ben gerçekten hiç beğenmedim Berlin'i. Hani ot gibi de davranmadım. Müzeleri gördüm, iki üniversitenin kampüsünü gezdim, meşhur meydanına gittim falan. Frankfurt ve Münih'le kıyaslayınca son derece kötü bir şehir. (Frankfurt çok güzeldi.)

@sen git ben geliyorum

Frankfurt'a ilk defa guzel diyen birini gordum. Ay ben sok! Almanlarin bile sevmedigi nadir yerlerdendir frankfurt. Bir de stuttgart var.

Berlin muze, kampus, touristic attraction gezmekle anlasilacak, yasanilabilecek bir yer. Bir ara 2 aya yakin yasadim, toplamda da 8e yakin gitmisimdir. Her gittigimde ayri bir sey buluyorum. Her gittigimde ayri bir buyuluyor beni.

Siz anladigim kadariyla daha sakin, kuralli, zengin, kucuk yerleri seviyorsunuz. Herkesin zevki farklidir tabi.
Ben de mesela kaotik sehirleri saydim genel olarak. Cunku yasadigim sehrin tarzindan farkli. (yasadigim sehrin hastasiyim bu arada)

@kuehles blondes

Evet genel olarak sakinliği ve huzuru seviyorum yaşadığım yerlerde. Ama düzenli büyük şehirleri de seviyorum. Berlin onlardan biri değildi. Frankfurt ise gerçekten güzeldi. Demek ki gerçekten zevkler renkler muhabbeti burada geçerli. Teşekkür ederim cevap için.

porta 21 yazın

yazdım olmadı :/

Cok sayida hatali deneme yaptigin icin izin vermemis olabilir. Port 21 olarak tekrar dene olmuyorsa host firmana ticket ac

yok dns'ler eski hosting'te kalmış meğersem.

gösterirsin otobüs biletini polonya'ya geçeceğine dair bir problem olmaz. o taraf alışkındır zaten polonya'ya gidenlerin o havaalanını kullanmasına.

vizeyi alırken belirttiniz mi almanya üzerinden polonyaya gideceğim diye? belirtmediyseniz sorgu sual yapabilirler. bir problem olmaz ama canınızı sıkabilirler buna hazırlıklı olun. hiç bir şey de demeyebilirler ama daha önce polislerin tutup neden buradan geçiyorsun nereye gideceksin vs gibi sert tutumlarla sorguya çektiğini biliyorum. sonuç olarak geçebiliyorsunuz ama dediğim gibi , canınızı sıkabilirler. onun dışında bir problem olmaz.

normali budur evet. sizin hatanız sonuçta.

ben çok küçükken tansaşta 6lı soda kırdım. yanımda ailem de yoktu. hani üstüme gelseler gelirlerdi ama tamam canım sen geç şöyle ben temizleyeyim diye bi abla gelmişti. ben de alacaklarımı alıp çıkmıştım.

benim marketim olsa bi meşrubat parasını almam ama tüm vitrini falan indiren olursa da benden çıkmasını istemem. herhalde bu tarz şeyler için de sigortalar var...

kasiyer kırılan şişenin/marketin sahibi olmadığından bir insiyatif almaya gerçek anlamda hakkı yoktur. (eğer şirket kendi içinde onlara bu tür yetkiler vermedi ise, ki verilmez) kasiyer kendi gönlünden "ödemeyin" diyemez, derse de şefe/müdüre haber verir sonrasında.

eğer müdür/şef'e söylerseniz yada sizi görürse muhtemelen "hiç önemli değil beyefendi" gibi bir tepki verebilir. o da kendine tanınan yetki dahilinde bunu yapar.

das kapital :(

Real'de deodorant kırmıştım kasaya giderken, bir kaç saniye içinde yetkili bir abla geldi, ödeyebilirim dedim, o ise siz alışverişinize devam edin dedi, telsizden temizlik için anons geçti.

Bir arkadaşım migrosta kasada 4 birasını okutup çıktıktan sonra poşeti elinden düşürüyor ve hemen migrostan müşteri temsilcisi aynı biraları getirtip yeni veriyor.
Yani marketlerin müşteri memnuniyeti, müşteri sadakati politikası ile ilgili ve yine doğrusu parasını talep etmelerinden asla şikayetçi olmam, deodorant şişesini kırdığımda çok utanmıştım.

Sadece kasiyer ve müşterinin olduğu yerde, söylendiği gibi market yetki verdiyse, uygular.

bence normali bu evet.

küçük bakkal için falan normal diyebiliriz ama büyük marketler zaten o kırılma dökülme bozulma durumları için hazırlıklılar.
hem zaten kendi elemanları da kırıyor, malları getiren firmanın elemanları malı depoya indirirken de kırıyor döküyor yani o hep olan bir şey ve ana firmaya rapor edilip telafi ediliyor, bu yüzden genelde o kırılıp dökülenlerin parasını almazlar.

jonglör gibi şişeyi atıp tutmaca yaparken yani bariz mallık sebebiyle kırdıysam öderim de rafa çarpsam veya ne bileyim torba yırtılıp düşse falan isterse 10 kuruş olsun mümkün değil ödemem.

hayir, normali bu degildir. turkiyede nasi bilmiyorum ama yurtdisinda marketlerin "kayip" hesabi vardir, illa ki markette bulunan malin yuzde bilmem kaci kayip(curume, tarihi gecme, kirilma vs) olacaktir ve fiyat bunun uzerine belirlenir. tabi bakkal hasan bunu dusunmez de, super marketlerde o fiyati ben odemem.

markette çalıştığım dönemlerde çok şişe kırmışlığım var. birası var, alkolü var, kutu kolası var. hiçbir zaman patronum da benden istemedi. iade edilebiliyordu sıkıntı yoktu bizde.

hangi markette?
ve ne şişesi?
genelde ürünler iadelidir. kırılan ürünleri firmaya iade ederler para almazlar.

Kirilan bir seyin parasi hic istenmedi bende marketten, bence istenmemeli de. Musteri memnunuyeti hesabi. Ama ikincisini okutsa itiraz etmem lakin bir daha da o markete gitmem.

Öğrenciyken discount market olmayan bir ulusal market zincirinde "gölge müşteri" olarak part time iş yapmıştım. İşlerden biri de markette şişe kolalardan birini kırmaktı :) Bayağı bayağı düşürüp kırıyordum marketin ortasında :))

Beklenen şeyse parasını almamaları (çünkü sigortalı) ve müşterinin üzerine gelmemeleri, hemen temizlenmesi vs. Hatta "bunları ne biçim dizmişsiniz böyle dizerseniz düşer tabi" filan diyorduk :))

hayır istenmemli çünkü onlar kar marjlarını ona göre hesaplıyorlar aynı zamanda bir kısımı da zaten iade olarak geçiyor.
ben ev eşyaları satan bir mağazada çalıştım ve o zaman o mağazada da aynen böyle oluyordu.

migrosta basima geldi. tam kasaya gotururken siseyi dusurup ortaligi da mahvettim.
ben odeyecektim ama almadilar. yani migrosta almiyorlar.

Tansaş da alışveriş yaparken Hani sepetleri birbirinin içine geçiyorlar ya alışveriş sepetinin O kısmı açıldı aldığın zeytinyağı ve birkaç Şişe Şarap tuzla buz oldu Ben baya korkmuştum hem zeytinyağı hemde şaraplar pahalıydı Neyse ki yanıma gelip özür dilediler Siz alışverişinize devam edin dediler ben o zaman Sepetin önü açıldığı için böyle davrandılar zannetmiştim

herhangi bir kafede bile kırdığın döktüğün çayın kahvenin parasını almıyorlarken marketin alması saçma.

çok emin olmamakla birlikte marketlerin hatta en küçük bakalların bile kırılan ürünleri toptancıya geri verebildiğini sanıyorum.
Yani mesela bakkalda kırılınca onun parası bakkala girmiyor, firma onu ziyan olarak geri alıyor,

Bizim bakkal böyle anlatmıştı bana, bilenler aydınlatsın,
O yüzden markette kırılan şeyi ödemen normal değil (süpermarketten bahsediyorum tabi, züccaciyede vazo kırdıysan ödersin elbette)

ödemek zorunda değilsiniz, bulunduğunuz mekanın sigortası öder oluşacak masrafları.

atom karincanin torunu+1

ben olsam ödemek isterim ve ödemeyi teklif ederim.
nezaketen kabul etmeyip, kırılanın ücretini almazlarsa müşteri memnuniyeti adına iyi bir şey yaptıklarını düşünürüm.
ama ücretini alırlarsa da olumsuz bir şey düşünmem.

ister market olsun, ister bakkal olsun, ister pazar olsun.
sonuçta ben kırdıysam, benim telafi etmem gerekir.
karşımdaki kurumun/kuruluşun buna ihtiyacının olup olmaması değil önemli olan.
yaptığımın sonucundan doğan sorumluluğu yerine getiririm.

büyük zincir firmalarda müşteri kırıyorsa, ödeme almıyorlar. ama kendi çalışanları kırıyorsa sanırım onlardan kesiyorlar. bu yüzden başıma iki kez geldi, ikisinde de siz kırdınız değil mi bizim arkadaslar mı? diye ısrarla sormuslardı

Normali budur. Isterlerse musterinin gonlunu hos etmek icin para almayabilirler ama normalde odenmesi gerekir zaten.

örnek olsun diye soruyorum, şunun gibi mi www.clker.com ya da şu cdn2.iconfinder.com

ilki daha uygundur :)

şuraya bakmadıysanız tavsiye ederim

www.freepik.com

Aynen bende orada ariyorum ama 6 resmin de tasarimlarinin ayni olmasini istiyorum. Hepsini ayni sekilde bulamiyorum maalesef.

www.iconfinder.com
iconsetc.com

$u iki site vardi benim de bookmarklarda

varsayılan ses çıkışını değiştirmeyi denediniz mi?

baktım şimdi orada görünmüyor cihaz

www.solvusoft.com

şunu bir dener misiniz.

deneyemiyorum çünkü ücretli program. nasıl yapabilirim?

Polonyada bir turkler bir de ispanyollar cok fazladir erasmus ogrencisi olarak

ispanyollar kendi içinde gruplaşmaz umarım. bize öyle insanlar denk gelmişti. hoş türkler de öyle genelde. ama veritaslibertas +1 türk ve ispanyol sayısı denk oluyor genelde.

Kalacak yer de aklımı kurcalıyor. Yurtta kalmak istiyorum. Ama kolay bulabilir miyim emin değilim.

Polonya'da komünist zamanlardan kalma bayağı uygun fiyatlı yurtlar var. Sana tavsiyem o yurtlarda kalman. Hem sosyalleşmen kolay olur hem de Babil'in yıkılışına benzer biçimde her dilden arkadaşın olur. Bu sayede İspanyol gruplarına dahil olmak için arkadaş edinebilirsin. İngilizce konuşmaya pek yanaşmak istemediklerinden İspanyolca'nda yol katetmiş de olursun.

Ben Krakow'da bulundum ama sormak istediklerin varsa cevaplamak isterim.

ispanyollarla türkler ayrı ayrı grup oluyor, sonra ikisi hep beraber kaynaşıyormuş arkadaşlarımın söylediğine göre. erasmus güzel bi şey iyi geçer umarım, mutlu olman lazım endişeli olmaktan çok onu söyliyim.

Çok teşekkür ederim :)

Bir soru daha, henüz pasaportum yok ama yeşil pasaport alma hakkım var. Bordo değil, yeşil çıkaracağım değil mi?

her yerde her milletten insan var merak etme.

arkadasimin birisi yurtta kalmisti hic memnun degildi, eski olmasindan falan.
diger bir arkadasim 6 kisi dubleks bi evde kalmisti, o baya memnundu evden falan.
her turlu sosyallik oluyor merak etme, kaldigin yerin onemi yok.

Terapi gormeniz lazim. Net bir sey soylemek yanlis olur tedavi ile ilgili. Duruma gore ilacla birlikte de terapi uygulanabilir. Ama hayatinizi zorlastiracak derecedeyse bir uzmana gorunmeniz gerekir

En etkili yontem bilissel davranisci terapi+ilac tedavisi.m daha sonra ilaci yavas yavas birakacaksiniz ve bu zaman gelene kadar terapide zaten ne yapmaniz gerektigini ogrenmis olacaksiniz.

Psikiyatrist ve psikolog beraber olacak yani ?

Psikoterapiste gidin oncelikle. O yonlendirir sizi zaten. Terapistin yonlendirmesiyle psikiyatrra gidin

Tam olmuyor. Bence.

Su sekilde ustune gidenler var, derdine derman olur mu bilemem ama izlemesi keyifli:)
youtu.be

Ben N&D az tahıllı kullanıyorum. Gayet memnunum. Bir araştır markayı derim. Tahılsız ürünleri de mevcut.

www.zooplus.com.tr

Fitmin var. Buyuk kedi icin olani var mi bilmiyorum. IKi veteriner de bunu onerdi. Kedimiz de asiri seviyor saldiriyor resmen mamaya. Ama bildigim kadariyla proplan de iyi bir mama devam edebilirsiniz alistiysa

yok vermiyor.

forum.donanimhaber.com

0530 049 78 10
Bir arayip sorar misiniz.
Sercan bey
Alsancakta yerleri

urla kalabakta hayvan hastanesi var, iyi midir bilmem ancak aklıma geldi;

www.therapyhayvanhastanesi.com

biliyorum izmir yazmışsınız ama ben size ankara da bir yer önereceğim. petcode ateş barut. ben istanbuldan ankaraya götürdüm kedimi kendisine ve böyle bir yer yok. fb sayfalarına girip bakın yaptıkları ameliyatlara. isterseniz ateş hocanın telefonunu da verebilirim

raspbian kurarsın, kodi ile desteklersin, ben de erteleyip duruyorum almayı. windows kurulumuna baktım da bin dereden su getirmek gerekiyor.

bu dediklerini yaparsın ama performans bekleme. ucuz bir android tablet kadar ancak. windows zaten kurulamıyor. win 10 iot edition dediği başka bir şey onun.

değil.
www.kickstarter.com

hocam
300-400 liraya bir laptop alın 2.el (daha ucuzlar da var istanbuldaysnız yardımcı oluruz)

tv ye bagladıgınız seyle word excel yalan
raspberry ile youtube performansı da yalan yuksek cozunurlukte
klavye mouse ek masrafı olacak bir de

@sparkle kiddle, alinabilir bir sey ariyorum, sadece ucuz degil.
@kingcyrax, performan yalan derken? Sistemin ucmayacagini biliyorum zaten. Fakat video izlerken ne gibi bir performans gerekir ki? Pi3 hd de destekliyor bildigim kadariyla. Vİdeo izletebilsin yeterli

@veritaslibertas alınabilir derken ?

browserdan dizi/youtube izlemek kasici olabilir. bunu raspi 2b'ye gore degerlendiriyorum tabi. 3'te donanim daha iyi ama yinede kurtaracagini sanmiyorum. bi kac farkli browserda hem flash hemde html5 playerda denedim, sonuc sinir bozucu oldu.
raspbian kurulu bu arada.

Şöyle bişey düşünebilirsin?

urun.n11.com

@Jedilance, husrana ugradim suan :(

Raspberry yerine video, akıllı tv için Android stick almak daha mantıklı ama siz Excel word istiyorsanız kesinlikle yanlış yoldasınız eski ama üst seviye işlemci kullanan bir Laptop daha iyi olacaktır

bunun son 3 dakikasi: m.youtube.com

ve bu: www.raspberrypi.org

nezle, üst solunum yolu enfeksiyonu ya da alerjidir.
veterinerlerin dediği gibi.
iştahı yerindeyse ve hareketliyse endişe edecek bir şey yoktur.
ama belki bağışıklığını biraz güçlendirseniz alerjiye de, nezleye de iyi gelir.
immunex verebilirsiniz, biz onu kıştan önce sokak kedilerine falan veririz doping olsun diye.
üst solunum yolu enfeksiyonu diyen veterinere alerji ihtimalini sorduğunuzda ne dedi?

@Blatta hberna, iki veteriner de dedi zaten alerji olabilir diye. Ilk goturdugumuz bu asilari yapan veteriner de gecmesi lazimdi bukadar igneye dedi ve alerji ustunde cok duramadi burnunun akintisini bu kadar gorunce ignelerin uzerine. Biraz icimi rahatlattibiz arkadaslar sag olun. Gercekten cok hareketli ve istahli

merhaba, kedimi sokakta bulduğumuzda ağzı yüzü sümük kaplıydı, size ilk önerim lütfen ama lütfen fikirsiz gibi antibiyotik kullanmayın. veterineriniz de muhtemelen fikirsiz gibi kullanıyor, o yüzden asla tedavi etmediği gibi çocuğun bünyesini de yoruyor ve ciddi bir problem yaşadığınızda elinizdeki seçenekleri sıfıra indiriyor, lütfen öncelikle bunu aklınızda tutun.

kedim şu an bir buçuk yaşında, yaşadığı solunum yolu problemleri yüzünden üç kere ölümden döndü. ölümden döndü derken abartmıyorum, zaten bu abartılacak bir mevzu da değil. durumu çok iyiyken birdenbire katatonik hala dönüyordu, hiçbir şey anlamıyorduk. o yüzden ya alerjik bişiy olmaz diye düşünmeyin, aklınıza gelmeyecek şekillerde sınanabilirsiniz.

kafam çok dağınık, düzgün yazamıyorum. güvendiğiniz bir hekime süreci anlatın, eleme yöntemiyle gitmesini rica edin. şimdiye dek kullandığınız antibiyotiklerin isimlerini öğrenin, hekiminizle paylaşın. bu süreçte hiç kortizon kullandınız mı? alerjik reaksiyonlarda kortizon biraz rahatlatır, diğer tüm olasılıklar eleniyorsa ve kortizon iyi geliyorsa muhtemelen alerjik, astım veya rhinit hastası bir kediniz var. ama bunları söylemek için çok erken. biz çok uğraştık, stabil hale getirdik, sümükle yaşamayı öğrendik ama geçmedi özetle. belki ben biraz pimpirikliyim, ama sonuçta diken üstündeyim. lütfen göz ardı etmeyin, istanbul'da iseniz kendi hekimimi önerebilirim. geçmiş olsun.

minimum yazı, bol görsel ve yeterli seviyede bilgi olsun. Ne az ne fazla. Tasarım da sade şık bir şey olsun. Bir de slaytlara numara koyun ^^ soru falan alacaksanız kolay oluyor. İnsanlar o slayt numarasından soruyorlar sorularını.

Tasarımda sadeliği önem verin. Eğer tablolar grafikler olacak ise doğru analiz yaptığınızdan, bir önceki sayfanın sonraki sayfa ile uyumlu olduğuna fln dikkat edin. Böyle şeylere daha çok takılıyorlar.

Biraz daha şık olsun derseniz prezi kullanın.

Flac olarak bul.

4K YouTube to MP3 diye bir program kullanıyorum. 320 kbps ile videoyu MP3'e dönüştürüyor.

Çözüldü. Teşekkürler.

Doğada yaşamaya ve kendi kendime yetmeyi öğrenmeye adardım. Şehirlere mümkün olduğunca uğramamaya çalışırdım.

sevgilim, eşim o an ki duruma göre yok ise sevdiğim bir arkadaş kuzen neyse onunla beraber dünyaya gezerim. anlık olarak kafama estiği gibi yaşarım.
bu durumdan sıkılacağımı düşündüğümden dediklerimi yaptığım süreçte yeni şeyler planlarım sanırım.

öyle yüce bi planım programım yok ya, sabah akşam maç izlerdim herhalde. mesela nhl ya da khl play-off'ları geldiğinde günün 16 saatini maç izleyerek geçirip 8 saatinde uyumak isterdim. iki ay boyunca.

sanatın tüm dalıyla haşır neşir olmak isterdim. aslında hayatın her lezzetinden az az tatmak isterdim. sadece tek bir şeye odaklanamazdım. benim için tek bir şey en keyifli şey de olsa uzun süre hayatımda olması bana zulüm olurdu. spor yapmak, güzel dostluklar kurmayı başarabilmek, ne istersem yiyebilmek falan filan hepsinden ortaya karışık...

robot yapmak istiyorum. yani maddi sıkıntım yok diyelim, hatta şu spacex'in kurucusu gibiyim diyelim.

robota adarım kendimi.

Göl kenarında bir ev ve sabahları kitap okumak. Çok küçük oldu belki ama benim hayalim bu abi sabah uyandıktan sonra kahvaltı yaparken kitap okumak istiyorum yada sonrasında neyse. Şu an için öyle bir imkanım yok dedem felç her sabah uyandığımda kahvaltı yapmadan önce altını temizliyorum her sabah bu yüzden 7 de uyanmak zorundayım 5 ay oldu durum böyle. Çok basit dursa da istediğim bana çok uzak geliyor şuan için.

Bir çiftlik yaptırır toplayabildiğim kadar hasta kedi köpek toplardım. Onları besler kısırlaştırır ölünceye kadar bakardım. Onlar öldükten sonra yenilerini alırdım. Böylece dışarıda sefil yaşayan hayvan sayısını kendimce azaltırdım.

Elektronik, viyola, kitap, sanat, dünya turu.
Bunları kapsar, bunlarla sınırlı değildir.

Yazilim ogrenirdim deli gibi

dalış teknesi alır, uzakdoğu ülkelerinde dalış yapar, sonra da yaptırırdım. bir yandan da boş zamanlarımda dünyayı gezerdim.

Şimdi ben eleğini elemiş duvarına asmış bir emekli olarak yapmak istediğim şeylerin büyük kısmını yapıyorum. Mesela "oh bee öyle sabah akşam bununla uğraşabileceğim" dediğm şeyi yaptım, halen de yapıyorum ama artık sabah akşam ylın her günü yapmıyorum. canım istedikçe. Zaman içinde üstüne yeni şeyler ekledim hepsini yapmaktan keyif alıyorum.
En güzeli de; ne istersem, para ve fiziki gücüm engellemediği sürece yapabileceğimi biliyor olmak. Hayat bana güzelmş şimdi böyle yazınca :)

Param olsa, çok çok çok param olsa idi; büyük bir araştırma evi kurmayı isterdim. Bilimle uğraşmak isteyen gençlerin kafalarına göre çalışabilecekleri bir yer. siyaset, ekonomik vs engeller olmadan.
Bir de kimsesiz çocuklar ve yaşlıların bir arada barınabilecekleri bakım evi kurardım. Böyle idealist isteklerim çok şimdi hepsini yazmayayım. Her mahalleye gençler için mini spor tesisi projem var mesela o da uçuk bi istek. pinpon masası olabilir gibi ama :)...


Gitarı çalışırken de çalabilirsin ki. 7/24 çalışmıyorsun ya..

öncelikle dünya turuna çıkardım bir kaç sene. sağda solda biriktirdiğim, görmek istediğim her yere giderdim. dünya turu esnasında, çıkmadan önce planını çizdirdiğim, ben seyahattayken yapılmasını istediğim, akdeniz ülkelerinden birinde (malta, italya ya da yunanistan) earthship mantığına sahip bir ev yaptırırdım. bir de denize açılıp, zaman zaman yaşayabileceğim bir tekne. tabi tüm bunlar minimum gereksinimler sağlanarak planladığım şeyler. ultralüks bir mantıktan bahsetmiyorum.

kalan rakamla, insanlığa nasıl faydam dokunur üzerine kafa yorup üzerine giderdim. plastik atıklardan tuğla üretip ev yaptıran kolombiyalı gibi. ya da ideolojilerden tamamen sıyrılmış, dini ve siyasi tüm ideolojilerden, uygulama ağırlıklı bir eğitim kurumu.

hayvanların otoyollara çıkmamasını sağlayacak bir teknoloji üzerinde çalışırdım. atıyorum onlar için tehlike sinyali yayacak bir koku olabilir. tüm otoyol kenarlarına uygulanacak bir çözüm. hayvanların karşıdan karşıya geçilmesi gereken yerlerde özel yerler hazırlayarak tabiki.

uçak kargo. aynı gün veya ertesi gün gider.

tnt ile almanyanin ortalama bi sehrine ertesi gun sabah ulasmisligi var. ekstra bi secenekte secmemistim/

Dhl polonyaya 1 gun sonrasina kargoyu teslim etti.

Dhl

UPS ile akşam saat 16:00'da teslim ettiğim kargo, ertesi gün sabah 09:30'da londra'daki adrese teslim edildi. evrak göndermiştim, 52 usd ödedim. seçenekleri var, sana söylüyorlar zaten hangi seçeneğin ne kadar sürede teslim gerçekleştirdiğini.

UPS, DHL, TNT ile bir günde ulaşır ama sabah erken saatlerde teslimat olsun diyorsanız çok daha tuzluya mal olur.

daha bugun sorgulattım. istanbuldan budapeşte'ye gidecek, dhl yarın ulaşır dedi.

buna tıklayarak www.eksiduyuru.com

yurtdışına kaçma fırsatı çok sağlamsa 1. iş.
o iş yaşsa tabii ki 2. iş.

2. iş

olanağın olasılığından bahsediyoruz, ölme eşeğim ölme. 2 diyorum.

1. yurtdışında çalışma imkanı sunuyor ama ikinci iş yurtdışında tatil imkanı sunuyor bence. :) 2 derdim.

her türlü 2.
istersen ayda 2400 lira biriktirir yurt dışına kendi istediğin gibi gidersin.

elbette 2.

ikisinede göt veririm.

garantiyatçı yapımdan dolayı 1.
bu iki iş de patlarsa ilerde yine güzel bir iş bulma şansın var ise yurt dışı olayından dolayı 2.

rahat çalışma ortamı ve yüksek maaş olduğu için 2. 1'in tek cazip yanı yurtdışında çalışma olanağı. o da kesin mi değil mi belli değil.

2

2

Hayatta en önemli şey sağlık ve huzur. Stres bu ikisinin de en büyük düşmanlarından. Maaşı 5500 tl olsaydı bile düşünmeden 2 derdim. Tabii bu benim yaşam tarzıma uygun olan bu diye böyle. Senin için yurt dışında çalışmak daha rahat çalışıp daha çok kazanmaktan daha önemliyse sen 1'i de seçebilirsin.

net 2.

eger ydisinda calismak istiyorsan da bir sure sonra direk yurtdisinda is aramaya baslarsin, guzel teklif olursa gecersin.

Araba ilave 1000 TL demektir.%50 maaş farkı ediyor.Kesinlikle 2

2

kapalı grupta gruptakiler görür sadece. aynı grupta arkadaş varsa onların akış listelerinde çıkar. sayfalarda yaptığın ettiğin ise public.

Hayir goremezler. Arkadaslarin da o grupta ise akislarinda gorunur.

superstar

hayır kesinlikle superstar değil. burnunda plastik yok. önü dümdüz bunun. samba'nınki gibi burnunda bir ekte yok. burnu klasik, düz.

dragon gibi duruyor.

dragon, samba'nın burnunda ek bir parça var. superstar'da plastik burun var. bunun burnu dümdüz arkadaşlar. samba ve dragon'a çok benziyor ama tabanı tırtıklı ve burnu düz.

Dragon bu. Bordosuna sahiptim

abi dragon'un önünde ek parça var. dikkat edin bunun tabanı direk burnuna yapışık. dragon değil bu.

taban farklı dediğininz modellerden

aşamazsın. sayfa aç diyor işte.

Facebook'un istediği şekilde bir isimle açsanız ve sonrasında ismi değiştirme gibi bir şansınız yok mu acaba. Kullanmadığımdan bilemeyeceğim ama sadece bir teklif, bir umut. Belki işinize yarar.

Aştım bu arada.

tesbihi koluna tak daha güzel olur

Kötü dostum ya, Osmanlı tuğralı doblo kullanmıyorsan gerek yok bence.

güzel değil. deri bileklik tak takacaksan.

izmir'de bu bileklikten takmayanı zikiyorlar sanırım.
bunu takıp cool olduğunu sanan gerzekler çok.

İdo değilsen çok korkunç.

an engineer & Lim5 +100000

tuğralı doblo ve tespih+1

ben takmazım. hoşuna gidiyorsa tak, abartılara kulak asma. hayat senin hayatın, masaya yumruğunu vur ve kendi kararını kendin ver beybi.

ben begenmedim alma bence.

çirkin

cok baydı bunlar. biraz modası gecti.

'tuğralı doblo ve tespih'i görüyürum ve arttırıyorum "semt çocuğu" modu. hiç gerek yok +1

Nein.

Alma, çirkin.

yapma. deri kullan.
massimo dutti de güzel bileklikler var.

sürekli cafede nargile içip herkese "sıkıntı yok karşim" diyorsan tak. araba anahtarı cüzdan ve sigara paketini masanın üzerine koymayı unutma

Erkek sadece saat takar ha bir de küpe.

kötü yahu bunlar :/

illa bileklik istiyorum dersen aşağıdaki linke bakmanı tavsiye ederim 5 senelik bi bilekliğim var buradan hala taş gibi. ankaradaysan karumda şubeleri var görüp deneyip alabilirsin

www.facebook.com

Alma, çok çirkin.

Çok istiyorsan bu tarz bir şey alabilirsin;
canlidergi.com

Aile büyüklerine lazım evet. Çocuk için gerek yok. Ailesi normal olsun yeter.

Tek sebebi aile tabii ki. Genel olarak cocuklarda psikolojik bir sorun oldugunda aile terapiye alinir, bu bile yeterli bence. Hangi sehirde aile?

Aile ankarada.

Aile zor gunler geciriyo bi yandan onlari anliyorum ama cocuk bazi seylerin farkina variyo. Her sene tatile giderken niye bu sene gitmedik diyo mesela. Aile, durumu gecistirme taraftari. Bence bi sekilde soylenmesi lazim ama soyleyince "durumumuz kotuymus aileme karsi daha toleransli olayim yaramazlik yapmayayim" demez ki 9 yasindaki cocuk. Ne yapmak lazim bilemedim.

Amara Dolce Vita oteli iyiydi. Deniz cok güzel. Tüm yabanci ickiler dahil. Bizim gittigimiz dönem servis gayet iyiydi. Her sabah kapiya güzel bir cantada günlük gazete birakmalar, odaya kahvalti servisi vs. Balayi ciftleri icin özel bir aksam yemegi düzenliyorlardi, menüde mezeler, kerevit corbasi, lagos baligi, yine bir kac bir sey daha ve en son kutlama pastasi vardi. Yedigim en güzel yemeklerden biriydi.

Ozellikle antalya demissiniz fakat, yakin zamanda kibrista balayina gittik ve inanilmaz memnun kaldik. Cratos'a gittik her sey cok guzeldi. Sehrikeyiften ucak bileti, havaalani transferleri, 5 gece hersey dahil superior oda, meyve sepeti, italyan restoranda alacarte yemek, bir oda kahvaltisi gibi seyler de icinde 2500e geldi. 7 gece de 3500 kadar tutmaz herhalde. Doneme de bagli tabi. Otel cok guzel. Aklinizda olsun.

eğer vize yetiştirebilecekseniz o parayla yurtdışında yapmak daha mantıklı görünüyor. barcelona, mallorca ikilisi şiddetle önerilir.

Evet çok iyi olurdu ama şu an için yurtdışına çıkabilme şansımız yok :(

Kendimden üst kademelere yazdığım için arz ederim kullanıyorum ben

Üstüne arz ederim, altına rica ederim

ikisi farklı şeyler.
üst makama yazılıyorsa arz ederim,
alt makama yazılıyorsa rica ederim kullanılır.
eşit derecedeki bir makama yazıyorsan arz/rica ederim kullanılır.

üst makama rica edip alt makama arz etsek dünyanın dengeleri mi bozuluyor?

Genelde hep saygi ile arz ederim.

üst alttan rica edebilir-ki tr'de pek etmez, alt üste arz eder.

Bozulabilir tabi. kime yazdığına da bağlı da, gidip bilmemne müdürüne rica ederim dersen adam da sen kim oluyorsun der. tabi bunu sana gelip bizzat demez de takık bi adamsa başka türlü diyebilir. riske atmaya gerek yok.

dilekçeyi bilgisine arz edersen bile "hııı tamam öğrendik, iyiymiş" deyip geçebilir, gereğini arz etmen lazım.
resmi yazı ise öyle yani.

Vatandaş, resmi daireye dilekçe yazarsa "arzeder". Kesin kural.
Hatta şöyle söyleyeyim, diyelim ki, kişi Tarım Bakanlığında Genel Müdür, ama şahsi işi için Emniyet Müdürlüğüne yazıyorsa atıyorum "pasaportumun yenilenmesi hususunda gereğini arzederim." diye yazması gerekir.
Kısaca bizler memur, makam sahibi değiliz de eziliyoruz gibi düşünmeye gerek yok.
not: ama bir memur demişti geçenlerde; şekil şartlarına fazla bakmayıp, talebe odaklanıyorlarmış.

malum kapandıktan sonra

piratebay ve isohunt'a bakıyorum genelde.

Eski alışkanlık demonoid'e de göz atıyorum da kapanıp açıldıktan sonra eski hali yok onda.

torrentz2.eu

Zamunda ve turktorrent.cc

çok teşekkür ederim.

Film oyun falan icin zamunda
Muzik icin rutracker.

rarbg.to, önceden kickass ilk tercihimdi ama şuan rarbg favorim. zamundaya nazaran çok daha hızlı güncelleniyor.

Whatsapp webten eşzamanlı okumustur belki.

bildiğim kadarıyla web uygulamasını açmak için telefondan ekrandaki barkodu okutmak gerekiyordu en son. konuşmanın iki tarafındaki kişiyi de görmedi okuyan kişi bu olayda aylardır. öyle bir şey mümkün gelmedi o yüzden bana.

whatsappı yedekliyorsan girip yedekleri okumuştur?

nereden, nasıl?

ekrandaki barkodu okutmak için 10 saniye yeterli.

telefonda ayarlara bakarak whatsapp web'in açık olduğu bilgisayarlara bakabilir, logout ettirebilirsin.

son girişi yapan ben gözüküyorum whatsapp web'e. tüm konuşmanın mail'ına geldiğini söylemişti. icloud'la ilgili bir şey daha olası o yüzden bence. yedekleme mail'ına kendi mail'ını yazıp yazmadığına baktım ama yazmamış. çok muhtemelen karşıda konuştuğum kişinin yanında birisi vardı ve telefonunu alıp konuşma yedeğini yolladı bizimkine gözle kaş arasında. başka bir şey benim de aklıma gelmiyor.

Karşıdakine fazla güvenme. O yollamıştır.

İnsanın piçine kaldık.

karşındaki kişi yollmıştır tabi kim yollayacak yahu. çok emin olma bence o işe

mail adresinin şifresini biliyodur yedeklerden okumuştur. ya da yedekleme için kendi mailini yazmıştır senin telefonuna ?

mail adresimin şifresi tahmin edilebilecek bir şey değil. bilse bile çift korumalı. şifreyi girdikten sonra sms onayı gerekiyor. ayrıca yedeklemeye de kendi mail'ını yazmamış. belki karşı tarafa yazmış olabilir, o konuda bir fikrim yok. konuştuğum kişiyle bir daha asla konuşmayacak derecede küsler şu an. o yüzden onun yollamış olma ihtimali de çok çok düşük.

keylogger da olabilir, watsap web kullanıyorsan ve gördüğü konuşmayı bilgisayardan yaptıysan net keylogger.

hatta screen shot alabildikleri için önceden telefonda yaptığın konuşmaları açıp bilgisayarda okuduysan gene görebilir.

bu dediğin mümkün ama telefondan konuştum gayet.

bir arkadaşın 10 saniye telini alsa, whatsapp konuşmalarının yedeğini alabilir telefonundan. bi muhbir var ikinizin arasında.

bir arkadaşımın daha başına gelmişti, evet icloud la alakalı bişeydi. iphone kullanmadığım için nasıl oluyor bilemiyorum da soracağım

ben yalnızdım evde. karşı tarafı tam olarak bilmiyorum ama çok yüksek ihtimal o saatte yalnızdır.

Lan kolay lan..
Göz için tobrased veya muadili pomad.
Pire varsa düşük doz damla.
İç parazit için vet'e.
1 aylık olamaz; 2-3 arasıdır. Süt ver, suyla karıştır. Motoru bozarsa milupa devam sütü ucuz ve etkili, açık ayran kıvamında sulandırır verirsin en ufağın bi büyüğü bir şırınga ile.

anasından ayırmış olma da...

tuvalet alışkanlığı için, kumunu takıldığı yerlerin yakınına koyun güvende hissedeceği bi köşe olsun, sonra alın kediyi, kuma koyun, patilerini tutup kumu eşeletin kumunu tanısın. sonra oraya yapması lazım tuvaletini. günde 1 kere de temizleyin.

kargn'ın dediği gibi 1 aylık olamaz, 2 3 arası birşeydir. 1 2 resim at bari :(

önce bir veterinerle görüşün. eğer çok küçükse özel sütle beslenmesi lazım (sakın inek sütü vermeyin. veterinerlerde anne kedi süt tozu var. onu kullanın). tuvalet alışkanlığından önce tuvaletini yapıp yapmayı biliyor mu onu öğrenin.
kısaca hemen bir veterinere gösterin ufaklığı. kaç aylık, nelere ihtiyacı olur, neler yapmak gerekir, hepsini söyler.
not: annesinden ayırdıysanız anne onu tekrar kabul etmeyecektir. sizin bakmanız lazım.

sütü biberona koyun öyle verin, dediğin kadar küçükse daha yalayarak içmeyebilir.
bazısı biberonu ağzına dayayınca da içmiyo, ben bebek gibi kucağıma alarak içirmiştim yavru kedinin birine öyle, sanırım kalp atışını takip ediyo ondan. yani kucağınızda besliceniz. sonra büyüdükçe bildiğin kedi olcak zaten.

Selamlar,
Sagolun yanitlar icin yazamadim. Kedilerden anlayan bir dostumuza gosterdik 4-5haftalik anca dedi. Sutu kendi icebiliyor, sulandirip verdik. Mama aldik. Saldirarak yedi cok sevdi. Kum da aldik bir kere gosterdim islak peceteyle yaptirtmaya calistim bir kerede alisti, kendi gidip yapiyor. Inanilmaz oyuncu durmadan ayaklarimiza saldırıyor. Cok akilli bi kedi bence.
Goz damlasi da aldik iki tane gozleri de hemen kendine geldi. Duzenli kullaniyoruz simdi. Velhasil mutluyuz alistik bile:)
Veteriner kapaliydi bugun, goturemedim hafta ici goturecegiz hemen.

Bir de bir sey soracagim tuyleri ister istemez az az dökülüyor. Biraz da tuylu bir kedi. Ben de sanki bogazima tuy kacmis gibi hissediyorum hep sabahtan beri. Aşı falan da yaptiramadik daha. Bir sey bulasmaz bize degil mi tuyunden falan ne olabilir? 3 ayliga kadar asi yapilmazmis zaten sanirim

"Borçluların 1 Ağustos 2016’ya kadar Ziraat Bankası üzerinden yaptıkları ödemelerin sisteme işletilmesinin ardından kalan borçlar vergi dairesine aktarılıyor.

Söz konusu borçların vergi dairelerine devrinin tamamlanmasının ardından borç ve borçlulara ilişkin yapılacak tüm iş ve işlemler de vergi dairelerinin yetkisinde olacak.

Borçlular, halen devam eden devir işlemlerinin tamamlanması ve Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yapılacak tahakkuk işlemlerinin ardından İnternet Vergi Dairesi üzerinden borç sorgulama ve ödeme yapabilecek."

kaynak kyk sitesi ama site sayfasını bulamıyorum şu an. yani geciktirmeyle alakası yok, herkes vergi dairesinden ödeyecek artık.

kyk sağlıklı bir cevap alamayacağın hatta telefonla ulaşmakta bile başarılı olamayacağın bir çok devlet kurumundan bir tanesidir.
soruya cevap olarak:
eğer istanbuldaysan bu işlere yeditepe vergi dairesi bakmaktadır.
oraya gider öğrenirsin her şeyi, taksitlendirme falan yaparsın. taksitlendirme yapman için borcun %30 tutarını ödemen gerekiyor.
sonrasında ödemeni istediğin vergi dairesinden yapabiliyorsun.
dikkatimi çekti senin gibi çok insan var.
hepsi düzenli ödediğini söylüyor ama neden vergi dairesine devreder anlamadım.
çünkü ödenmeyenler devrolur.

@dedimmidemedimmi yanlış bilgilendirmeyin hocam insanları,

durum şöyle: 351 sayılı kanun gereği Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumundan öğrenim ve katkı kredisi kullanan, geri ödemeleri başladığı halde hiç ödeme yapmayan ya da iki veya daha fazla taksitini vadesinde ödemeyen borçluların borçları, vergi dairelerine aktarılıyor.

Kyk sitesinde bu açıklama

Demek istiyor ki 1 kuruşu bile 1 gün geciktirdiysen bunu hanene yazarım, 2 kere oldu mu vergi dairesine atarım seni diyor, kanun böyle.

@veritaslibertas en az 2 kere geç ödeme yapmışssınızdır hocam iyi düşünün.

31 mart taksidini 1 nisan da ödediniz mesela bu gecikme oluyor, 2 kere böyle hata vergi dairesine uçuruyor

Su an sakin gidip taksitlendireyim deme. Yuksek faizden yaparlar. Vergi affi resmi gazetede yayinlansin oyle yaptir hem 36 aya kadar yayiyorlar hemde internetten kredi karti ile taksit odeme imkani oluyor.

onakomabunako, yanlış bilgilendirmiyorum. oturmamış bir sistem var, yeterince düzgün işlemiyor demek ki. ben her zaman zamanında veya gününden önce ödemişimdir ama benimki de aktarıldı vergi dairesine.

@dedimmi hocam hiç gün kaçırmadınız mı ? Yada 1 lirasını önümüzdeki ay yatırırım deyip eksik yatırmadınız mı ? meraktan soruyorum hocam size öyle yaptılarsa kyk'ya başvurabilirsiniz

Ödemeleri kredi kartı-banka kartı kullanarak yaptıysanız mesela ayın son günü belli bir saatten sonra ki ödemeler 1 gün sonraya atılıyor, yani 1 gün geç ödemiş gözüküyorsunuz. Bunlara geçmiş dönem makbuzlarını kontrol ederek bakabilirsiniz

Dun baktim gib'in sitesine düşmüş borcum, ayni kyknin sitesindeki taksitler gibi 270er lira olarak. Oradan odeme yaptim, bir sorun olmaz herhalde vergi dairesine gidip bir sey yapmama gerek var mi acaba

Aracı dediğiniz kişiler, marka vekilleri. Mutlaka vekille başvurmanızı öneririm.

Başvuru ücreti, sınıf sayısına göre belirleniyor. Online başvuruda 190 lira mı ne sınıf başına. Üzerine de 250-300 lira verirseniz bir vekil başvurunuzu yapar.

Başvuruyu kendisi yapıp sonraki işlemleri kaçırdığı için parası yanan o kadar çok ki...

Kendiniz yapmak isterseniz, online.turkpatent.gov.tr sayfasından e-imza ile başvurunuzu yapacaksınız. Ücreti buradan kredi kartı ile ödeyebilirsiniz.

Cok tesekkurler yanitiniz icin.
Sürekli takip etsem yapamaz miyim? Mesele takip etmekte anladigim kadariyla. Bir tanidik araci onerdi de az once, 1200 tl odemisler oneren kisiler, bana cok geldi o yuzden kendim yapabilir miyim diye bir arayisa girdim 700 lira kadar ucret almis sanirim kendisi. Daha uyguna da bulabilirim o zaman dediginize göre.

Bir de e-imzam yok o gerekli mi? Verdiginiz linke tc numaramla giris yapabiliyorum

E imza olmadan basvuru yapabilirsin ama bu sefer sinif basina 290 lira gibi bisry oluyor. Astari yuzunden pahali.

Daha gecen hafta biri 10 sinifli basvuruyu yakmis takipsizlikten. Ikinci seferde vekille basvuru yapti. Maliyet iki kat para ve iki kat zaman oldu. Hic gerek yok.

ne amaçla kullanılacak ürün tanıtım veya kurumsal mı yoksa blog mu?
amax benim sevdigim temelardandır bu olabilir: (git: demo.olevmedia.net)
avada herşeye deva ama biraz eski bi tema kaldı gibi düzenleyicide: (git: demo.theme-fusion.com)
geniş çaplı bi tema istiyosan newsmag çok iyi. bi örneği şu baya beğeniyorum: (git: www.simurg-gaming.com)
bunlar pahalı ama. nostalgia daha ucuz olarak da beğendiklerimdem biri sana uyabilir: quanticalabs.com . bunu theme forestta 29dolara satıyorlar galiba.

wordpress olunca fiyatlar niye bu kadar uçuyo onu bilmiyorum ama

merhabalar. kurumsal kullanılacak unutmuşum eklemeyi

Google'da "excel dynamic named range" diye aratabilirsin.

Tam istedigim sey bu mu emin olamadım. Cok fazla da anlamıyorum macro yazmaktan.

Bu macro değil, veri girdiğin sütunu tek bir hücrede tanımlıyorsun. Sonra ona isim atıyorsun. Range olarak sayı yerine atadığın ismi yazıyorsun.

Evet biraz cozdum offset ile yapilabiliyor sanirim ama nedense counta kismi hata veriyor bende. Uygulayamiyorum.

Aslinda sorunun daha farkli bir yerden kaynaklandığını anladim.
Su konuda yardimci olabilirseniz cozmus olacagim.
Bir hucreye formul uyguladığımızda hucrenin kosesine cift tikladigimizda formul aşağı kadar iniyor ya, onu macroda yapabilmem lazim. Burada formulde belirlenen alana kadsr iniyor sadece

Yok, yapamiyorum. Yok mu kodu yazabilecek olan lutfen

Record macro diyerek ctrl + down, yaparsan vba sayfasında (alt f11) kod olarak yazıyor.

Istedigim sey bu degil ama. Denedim onu da

Selection.AutoFill Destination:=Range("D4:D600")
Range("D4:D600").Select

Kaydederken cift tikliyorum ve D600e kadar iniyor, fakat bir sonraki raporda bunun ornegin D500e kadar inmesi gerekiyor. Bunu yapamiyorum. Her raporda farkli cunku ama makro kaydet diyerek o an yapilan yerleri kaydediyor

Yapmak istediğin şey hazır makro kaydederek olmaz. İlk önce aktif satır ve sütun sayılarını bulman lazım. Yani çalışacağın range dinamik olduğu için senin işlem yapmadan önce range'i tespit etmen gerekiyor.

Daha sonra yapacağın işlemler için ilk satırdan son satıra kadar döngü kurman lazım, ister for, ister while, ister for each kullanırsın.

Hangi sehirdesiniz?

Balıkesir