oturma izninin geçerliliği ile ilgili ülkesine göre değişebilmekle beraber süre limitleri var. bazı şirketler de veri güvenliği vb. nedenlerle soğuk bakıyor diye biliyorum. ancak şirketini ikna edip 20 günlüğüne falan türkiye'ye gelip buradan çalışan tanıdıklarım da var.

Merhaba, bizim şirkette izinlerinin haricinde 20 iş günü Türkiye’ye gelmek ve buradan çalışmak serbest. Konum : Almanya

Her ülkenin kendi belirlediği orandan (%10-%20) daha uzun süre ülke dışarısından çalışırsan vergi problemi çıkartıyorlar. Bu yüzden şirketler uzun süre uzaktan çalışmanızı istemiyor. Buna izin veren şirketler de ben bilmiyordum kendi gitmiş, haberim yok yaklaşımıyla yapıyor.

Şirkete bağlı.
Bizim şirkette evin dışında çalışmak yasak, sebebi de güvenlik ve iş kazası olursa olayı.
Onun dışında it sirketlerinde oluyor ama gene ab dışı sorun olabiliyor.

Ulkeye bagli. Dolayisiyla vergiye bagli.belli bir surenin ustu olunca tax residence i degisiyor. Sirket politikalarinin kaynagi bu.

6 aydan uzun süre vergi verdiğin ülkeden ayrılamıyorsun. o yüzden son 2 senedir 5-6 ay kadar türkiyeye yaşıyorum.
saat farklı çok olmadığı sürece şirket pek önemsemiyor.

2 aya kadar kalabiliyoruz kagit uzerinde. Daha uzun sure baska ulkelerde kalanlar da biliyorum. 1 senede maksimum 6 ay yurtdisinda kalinabiliyor, yani 3 kere 2 ay kalabiliyorsun.

Genelde sirketten sirkete degisiyor. Bazi wfh olanlar hic yurtdisina izin vermiyor.

Ulke: ingiltere.

biraz dolaylı yoldan;
ilk olarak "(" işaretinden böl diyebilirsin (text to columns)
sonrasında birleştir (concatenate) formülüyle araya boşluk koyarak tekrar birleştirirsin.

Ama maalesef her hücrenin sonunda ) işareti yok bazıları mesela mühendisliği kelimesinden sonra aşağı inmiş. Bazısı da bilgisayar kelimesinden sonra aşağı inmiş.

neden olmuyor tam olarak anlamadım ben? bu şekilde çok veri mi var tek bir veri mi var? aynı metni alıp excele koyup araya boşluk ekledim oldu. daha net açıklayabilir misiniz?

"elimde şu şekilde bir veri var. Bu veri tek bir satırda toplanıyor. Metni kaydır yapılmış bir veri. "

veri başka yerden mi çekilip tek satırda toplanıyor?

@veritaslibertas hocam 30 bin satırlık veri bu ve pdf ten Excel e çevirdim. PDFten Excele çevirince üniversite isimlerinin olduğu sütunda böyle bir sorun oldu. Yoksa elle boşluk ekleyince hepsi düzeliyor.

şunu yapmayı deneyin belki düzelir.
ctrl+h
açılan pencerede yukarıdaki kutucuğa "(" koyun
aşağıdaki kutucuğa " (" koyun
yani bir boşluk bırakıp parantez koyun
tümünü değiştir deyin.

öncelikle allah yardımcın olsun. daha yeni o süreci atlatmış biri olarak, çok zor bir süreç geçirdim.

biraz daha detay vermen lazım. işiniz nerede? eşinizin işi nerede? araba var mı vs?

@retiredcolonel

işim şu an kasımpaşada ailem bahçelievlerde eşimin işinin nerede olacağı belli değil. arabam yok. siz nerelerden tuttunuz ?

işyerin nerde ki?
aslında capa'da daha kiralar makul. gerci biraz arap var ama olsun :)

Kayaşehir’e gidene kadar Halkalı Atakent Mahallesi’ni tavsiye ederim. Hem gayet nezih hem de kiralar nispeten daha uygun.

Makaleyi kim yazmış, neden yazmış, ne zaman yazmış(belli olgu/olaylardan sonra mı), eleştirin varsa ekleyerek bir bütün halinde sunman bekleniyor.

Aslında belli bir konu üzerine yazılmış mühendislik alanında teknik bir makale bu. Böyle olunca biraz garipsedim açıkcası.

birazcık anladığını gösterip makaleyi özetlemek gibi. çünkü bir sayfaya daha fazlası sığdırılamaz

response paper diye bak.

bi alttaki entrye bak da örnek al.

adam diyor viyana flarmoniden bilet alıcam yılbaşı balosuna, sen diyorsun 20binlira salon parası çok

olm fakirseniz evlenmeyin lan, sonra bir de çoluk çocuk yapıyorsunuz, fakirliğiniz nesilden nesile devam ediyor.

Fakirlikten ziyade enayilik olarak görüyorum 2-3 saatlik bir organizasyona 20 bin lira bayılmayı ;) bundan ziyade öneri verseydiniz iyi olurdu. Saygılar.

@killerbee, sana ne ? Senin fakirlik diye tanımladığın hayatta adam/kadın belki mutlu? Her şeyi eleştirmeyin arkadaş, yardımcı olacaksanız olun, olmayacaksanız da mükemmel düşünceleriniz size kalsın. Eleştireceksen fiyatları eleştir, düşük maaşları eleştir, insanlara hak ettiklerini vermeyenleri eleştir, insanların meşru isteklerini değil.

Sorunun cevabına gelince de cumartesi/pazar günleri fiyat yüksek oluyor. Hafta içi düğün yapman mümkünse, hafta içi yapın. Çok daha uygun oluyor. Biz Nisan ayında kına için Başakşehir’de Grand Sahra’yı tuttuk, fiyat gerçekten iyiydi öyle bir mekan için. Bahsettiğim yerin iki Salonu var. Sahra ve Grand Sahra adında. Mesela Bayrampaşa adapark içinde Svadba adında bir mekan var. Güzel mekan ama hafta içi 7500, hafta sonu 23000 gibi bir fiyat demişti. Tabii şuanki tuttuğumuz yer hem çok daha güzel hem de çok daha uygun. Ayrıca düğünü de sadece nikah yapıcaz. Sadece kına için mekan baktık. Mümkünse sen de hafta içi seç düğün gününü.

fotokopi tabii ki.
bunun dışında gıda üzerine herşey iş yapar.

meyvesuyu sık. içsin gençler. ama fotokopi fena iş yapar.

fotokopi için yatırım lazım ama iyi iş yapar.
dondurulmuş dardanel tostlarınu satabilirsin yada tost,şinitzel,patates yapabilirsin.
et/tavuk döner olabilir iyi bir havalandırma sistemi olursa

fotokopicilik zor iş,her gün kağıt kesiği.
kampüsün içinde yurt varsa ve yakınsa çamaşır yıkama yeri açın.önüne de taze sıkılmış meyve suyu standı kurun ama ben çok alıyordum.

öncelikle öğrencilerin maddi durumunu iyi inceleyin bu öğrencilerin genel yapısı nedir ceplerinde ne kadar para vardır öğrenin örneğin anadolu devlet üniversitelerinde gurme kahve dükkanı açıyorlar kahve 8-9tl adam 1 tane satıyor onu da kendi içiyor. öğrenci 50 kuruşluk çaya çok pahalı diyor.
bu bilgiyi edindikten sonra bence bakmaya başlayın. genel olarak öğrencinin derdi ucuza karnını doyurmak olacağından ucuz ama çok satılacak şeylere yönelebilirsiniz çiğköfte, sandwich gibi. eğer becerebilirseniz ekmek arası köfte falan yapan yerde olur hatta kilo ile köfte falan satarsınız öğrenciler toptan ucuza alırlar falan severler öyle şeyleri.

Ogrencinin harcadigi parayi kimse harcamiyor.sen bakma yukardaki isbilmezlere.ogrencide ozenti var.cogunda iphone var.ben takiciyim.5 tllikleri degil 30 tllikleri aliyorlar.hayatlari instagramda hava atarak geciyor.
Telefon kilifi,sarj cihazi, kulaklik vs satabilirsin.
Ya da baskili seyler
Fotokopi gibj cok yoran az kazandiran isleri salla
Gida uzmanlik ister salla
Kozmetik taki vs de olabilir.ya da akdeniz universitesi carsisini veya selcuktaki gokkusagi carsisini git yerinde gor.fikir al.

Acik parfum arti makyaj malzemeleri arti taki olabilir. Anahtarlik semsiye vs ile takviye edersin

starbucks

Kesinlikle börek, kahvalti, simit tarzı gıda işleri hatta ögle yemeği bile olabilir. Her gün fotokopi çekilmez ama hergun yemek yenir. Az uygun ve lezzetli yaparsanız 10 numara kazanırsınız.

langırt salonu diyorum ve çekiliyorum. başında durmanıza bile gerek yok. bi otomat koyun çay kahve versin, bi otomat koyun püskevit neyin versin, mekanın büyüklüğüne göre de 3-5 langırt masası. makine fakültesi varsa temiz iş

Çiğ köfte ve tavuk dürüm. Yatırım tavsiyesi. Net.

açık büfe tarzı yemek. gramaj üzerine birim fiyat olacak. bizim okuldaki epey iş yapıyor en azından.

bence doğru. ama çeviride tasarımını, kurulumunu derseniz cümle düşüklüğü kalkar sanki ortadan?

Anlamadım ne demek istediğinizi. Cümle benim olmadığı için maalesef bu cümleyi kullanmam gerekiyor.

Coğrafi veritabanı tasarımını, kurulumunu ve güncellemelerini yaparak standartlar doğrultusunda yönetmek" derseniz cümle daha oturaklı oluyor sanki?

benim uyarım tek niyet mektubuyla ilgili olacak. üç farklı üniversitede aynı bölüm olsa bile aynı niyet mektubuyla başvurmayın. kaldı ki sizin başvuracağınız bölümler birbirinden farklı. her bölüme göre ayrı niyet mektubu yazmanız gerek. niyet mektuplarınızın bazı yerleri tabii aynı olabilir ama her bölümün kendine göle hususiyetleri olacaktır.

yazmanız gereken şeyler ise 1- neden o üniversitede ve o bölümde yüksek lisans yapmak istiyorsunuz, bu yüksek lisansın size ne gibi katkıları olacak, bu yüksek lisans sayesinde neler yapacaksınız 2- sizin yeterlikleriniz, önceden yaptıklarınız, akademik ve akademik olmayan fakat kayda değer çalışmalarınız neler?

itünün uygulamasında ama tek mektuo yükleneblyor. 3 bölüme başvurdum

Hocam başarınızı kanıtlayıp bir lisans programı bitirmişsiniz fakat hala ne istediğinize tam karar verememişsiniz gibi. Ya da askerlik için bunlara giriyorsunuz.

3 tercih yapıldığı zaman itüde mülakatta sorarlar bilginiz olsun. neden 3 farklı bölüme tercih yaptın diye.

jeofizik müh
fixik müh

bu 2si yakın olduğu için sadece bu ikisini mi bıraksam ya da risk almayıp 1ini? askerlik için yapmadığıma dair bir izlenim mi oluştururum bir tane olursa?

3 tane olursa askerlik için gibi gözükecek. sırf bu yğzden bile reddeebilşirler mi?

ing şart istemiyor bunlar. belgem yok zaten. sorun olur mu

ingilizce şartı başvuruda istemiyor, fakat derslere başlayabilmek için ingilizceyi vermeniz gerekiyor.

Biletin elindeyse geçmiş uçuşlarını işleyebiliyorsun. Biletteki bilgilerin bir kısmını soruyorlar çünkü.

Mümkün hocam ;) bizzat kendim yaptım. 1 yıl önceye kadarki ucuslarinizi işletebiliyorsunuz.

geçen gün 35 tane geçmiş tarihli uçuş işledim. :/ son 1 yılı işleyebiliyosun.

beklemeden işle.

Merhaba, şehitlik turları mevcut, iskelenin yanında küçük standlar kurup bu turlara kayıt alıyorlardı birkaç ay önce gittiğimde. Eğer şehitlik kısmına gitmeyecekseniz Troia bölgesine gitmenizi öneririm. Tabi arkeolojiye ilginiz varsa. Toplu taşıma ile ulaşım mevcut diye hatırlıyorum. Onun dışında gidilebilecek yer çok ama arabasız nasıl ulaşabileceğiniz hakkında maalesef pek bilgim yok.

Arabasiz sehitlik zor bence vazgecin ondan. Kilitbahir vapurlarina binip karsiya gecebilir sahil boyunca yuruyebilirsiniz. Karsidaki kalede biz sarap icerdik les bi yerdi ama restore ediyorlardi en son bitmisse guzel olabilir. Bir de kilitbahir vapurlarindan inince(2 farkli iskelede duruyorlar ama aralarinda 10 dk kadar yurume mesafesi var) iskelelerden birinin orada hemen koy var o koy gezilebilir ama baya tirmanmak gerekiyor ve hava ruzgarliysa mahvolursunuz. Gerci hava ruzgarliysa her turlu mahvolursunuz. Han kahvesine gidebilirsiniz her ne kadar eski guzel insanlar elini ayagini cekmis olsa da cok hos bir yerdir.

Kilitbahirden şehitliklere giden araçlar var, bizi gezdirmişti de açıkcası. Ama acıkırsanız kordon sonunda Truva Tost var yemenizi gerçekten isterim.

Han kahvesi, halk bahçesi, kordonda yürüyüş vaktiniz çoksa kilitbahir.

Avis var bir araba kiralayın günlük

Kilitbahire gittik oradaki minibuslerden birine bindik. Gidiş dönüş 20 liraya. Şehitler abidesine, Yahya çavuş şehitliğine ve alcitepe müzesine gittik. sonra tekrar bizi sahile getirdi.

Çok da keyifli ve güzel oldu. Çok teşekkürler.

viaport.

www.mavi.com

bostancı köprüsü

İki ürün 80-100 tl satan mavi outletler var onlardan arıyorum. Bostancı'daki o şekilde mi? Bir de kaçta kapanıyor biliyor musunuz?

oliviumdu sanırım adı, zeytinburnu'nda. dediğiniz şekilde satıyor.

Starcity

Mahmut Orhan remixlemişti onunla karıştırmıyosun di mi?

Yok hocam ya ciddi bir türkçe şarkıya benziyor

parçayı 7-8 ay önce keşfettim ama hiç böyle bir çağrışım yapmadı bana geçen süreçte

şu remixini kesinlikle dinlemelisin ama

www.youtube.com

Taksiden ve şahsi araçtan daha mantıklısı metrobüsle uzunçayır oradan metroyla pendik. Pendik köprüsünün üstüne çıkıp yht minibisüne bileceksiniz en fazla 5dk içinde ordasın.
45dk metrobüs 30dk metro 5dk minibüs. Bekleme ve yürüme süreleri 30dk

peki taksi ile gidildiğinde tünel ücretini biz karşılamıyoruz değil mi ?

tünel ücretini müşteriden isterler tabi ki..

getirirken bir sorun yasamazsiniz - tek bilgisayar getireceginizi varsayiyorum.
ben mac'imi mac'in sitesinden siparis etmistim, kapiya kadar getiriyorlar, bir sorun cikmiyor. siz de bestbuy'in sitesinden istetebilirsiniz. ancak kac gun kalacaksiniz bilemiyorum, tam o araliga yetismesi onemli. ya da nereye gideceginizi soylerseniz buradan eminim daha net yol gosterirler.

@kassiopeia

San Diego'ya gideceğim.

amazon ve diger internet sitelerinden en ucuz buldugun yerden al.

bestbuy'da tam istedigin ürün olmayabiliyor veya indirim yetmeyebiliyor. web iyidir.

pricegrabber.com

gümrükte vergi durumlari nedir onu da ogrenirsen yazar misin buraya? iste amazon.com dan 1000$ etiketli aldigin laptoptan kac para iade aliyorsun gumrukte ?

ayrica mac alma, turkiye'ye geldiginde bana ucret ver ben senin msi ina hem macos hem windows kurayim :)

texas ve louisiana disinda avrupadaki gibi vergi iadesi yok abd'de.

ders dönemi haftada en az 2 gün gelmen gerekir yoksa dersler bittikten sonra dediğin gibi iki haftada bir hoca ile görüşürsün.
yoklama bazen alınmıyor ama derslere gitmezsen zor geçersin.

paşa paşa yapacağınız doktora arıyorsanız başka yerler var.

ben direkt şirket ile üniversite ortak projelerinde doktora yapan arkadaşlar tanıyorum, onlarda bile her hafta minimum 1-2 gün ünide geçirme durumu var, zorunluluk değil çoğunda kimisi flexible ama böyle yani.

tamamen sana bağlı. istanbul'dan odtü'ye ve gazi'ye gidip gelen arkadaşlarım var, devam ettiren de oldu, ettiremeyen de. senin evdeki ve işteki sorumlulukların, eğitime bakışın ve motivasyonun, karakterin, psikolojin bi çok şey etken bunda. bunu sen bilebilirsin özetle. başlamaktan zarar gelmez, devamını yaşayarak görürsün en kötü.

ya hemen paşa paşa doktora yapacağınız yer arıyorsunuz diyorsun @kurnaz. Karşındaki kişinin ne olduğunu ne yaptığını ne kaygılarının olduğunu bilmeden böyle bir yorum yapmanız çok üzücü.

neyse ben zaten gelmek istiyorum. doktorayı da işle birlikte yürütmek istiyorum. yüksek lisansı gayet güzel yürüttüm ve çok verimli geçti. onu da iyi bir üniversitede yaptım. haftada bir gittğim de oldu. 2 haftada bir de. sadece sordum yav :S

macOS ise derdin uyumlu bir PC toplayip icine macOS kurup hackintosh yapacaksin.

(git: batuhan.org)

Haci bekle biraz. Euro falan duserse avrupa'dan almaya calis.

@ahoy kaptan

Bu yazıyı yazan siz misiniz ? bende de late 2014 mac mini var :( onu satıp 2012 mac mini almayı bile düşündüm açıkcası.

@totalstation evet benim blogum orasi, tavsiye ederim 2012 mac mini performans olarak sahane (i7 quad core olan model)

Kac olmus early15 ben 3600e almistim yilbasindan once

tam parayi toparladim 3600 e macbook air alacagim derken zamla birlikte ocagim sondu abiler

daha da sikseler alamam

puanı hesapladıktan sonra sıralamayı nasıl yapacaksınız? puanın bir önemi yok neticede.

sıralamaya dair tahminler yürütülebiliyor ösym dokümanlarından.

şimdilik puan yapmak yeterli oluyor.

bulamazsın çünkü. elinde ortalama olması lazım, standart sapma olması lazım. tabi bunlar bir de türkçe için ayrı, matematik için ayrı, sosyal kısım için ayrı, fen için ayrı hesaplanır. o yıl sınavda hangi kısımın ortalaması düşük ise onun puansal karşılığı fazla olur. kolay yapılan kısım da puan getirmez.

@blue hepsi ösym de mevcut hocam.

henüz gerçekleşmemiş sınavın standart sapması nerede mevcut?

işine yarar belki puanza.com

@levpontryagin

hocam tabiki de geçmiş sınava yani 2016 ya göre hesaplanacak. amacım kendim bir hesaplayıcı yapmak. zaten halihazırda hesaplama sitesi var. ben de kendim yapmak istiyorum. derdim buydu :(

Hocam okutuyorlar insanlar ama bilemedim :D

eksisozluk.com

dindar biri değilim. 9-10 yaşındayken parmağımdaki geçmek bilmeyen siğili yengem yok etmişti. bir incir yaprağı kırıp sütünü siğile akıtmıştı. sonra okudu mokudu bir şeyler yaptı. şidi git bu incir yaprağını bir taşın altına falan koy bu çürüyünce senin siğilin de geçecek demişti. bir zaman sonra siğilden eser kalmadı. bu da böyle bir anımdır ama hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.

okut hocam geçiyor. İstersen ben okurum.

donduruyorlar bir kaç saniye içinde katman katman olarak. iyileştikçe tekrar gidiyorsunuz iki haftada bir falan.

ben de 16.30 a aldım. Çalışıyorlardır diye umuyorum.
Yalnız nasıl bir sistemse geçen hafta randevu aldım 3 şubata randevu verdi.
Her nüfus müdürlüğü her yarım saatte 1 kişiye kimlik verebiliyormuş. Yani 1 günde 20-25 kişinin kimliği yenilenebiliyor.
Bu hızla gidersek 80 milyonluk ülkeye 30 yılda kimlik yenileriz.

Randevu alinabiliyorsa neden kapali olsun?

@sckxyss abi burası Türkiye. Böyle şeylere hazırlıklı olmak lazım :(

henüz randevu kabul edilmeyen, klasik ilk giden işini görür mantığıyla çalışılan bir bölgedeyim.

günde 35 adet kimlik başvurusu alabiliyorlarmış. o ilk 35 de sabah 9 10 gibi doluyor dediler, bunu öğrenmek için gittiğimde saat 16:40 civarıydı ve hala çalışıyorlardı.

Ya adamlar takip numarasını verin diyor diyorum ki onu ben de görebliyorum. Adamlara anlatamıyorum. Yurt dışından sorunsuz geliyor. Aynı şehirde bir ilçeden diğer ilçeye gidemiyor.

Sonra Türkiye neden böyle.

Arkadaş bizde iş ahlakı 0

başakşehir ve arnavutköy'e gitmesi normal. yurtdışı postası önce başakşehir pim'e gidiyor, orada gümrükten geçiyor, daha sonra arnavutköy bölge posta işletmesine (avpim) gönderiliyor. avpim de ilçe posta müdürlüğünüze gönderiyor. burada sıkıntı avpim'in yanlış posta müdürlüğüne göndermesi. adresteki mahalle ve ilçe bilgilerini yanlış yönlendiriyorlar sanırım. bu yüzden siparişlerde posta kodu girilmesi faydalı oluyor. yanlış ilçe posta müdürlüğüne gidince kargonuz, onlar da geriye arnavutköy avpim veya başakşehir pim'e gönderiyorlar. çünkü bölge merkezleri onlar, doğru ilçe müdürlüğüne onların göndermesi gerekiyor. beylikdüzü veya beyoğlu müdürlükleri kargo kendi bölgesinde değilse doğru bölgeye, sizin durumunuzda bahçelievler'e göndermek yerine geldiği bölge müdürlüğüne iade ediyorlar.

kısaca sıralama başakşehir > arnavutköy > bahçelievler şeklinde olmalı. arnavutköy'dekilere derdiniz anlatamazsınız gibi. adreste mutlaka posta kodu bulundurun, il ve ilçeleri de büyük harfle yazın.

i.hizliresim.com

i.hizliresim.com

@neyehbe yukarıdaki bilgiler ürünlerime ait bilgiler. yani şöyle bir kargo hareket sizce mantıklı mı ?

@totalstation: dediğim gibi arnavutköy avpim yanlış dağıtım merkezine göndermiş, orası da geriye iade etmiş. sanki avpim'dekiler senin ilçeyi bulamamışlar gibi. eğer adreste ilçe yazmıyorsa veya bahçelievler'deki sokak veya mahallenin adı başka ilçedekiyle aynıysa oraya yönlendiriyor olabilirler.

sorun avpim'den kaynaklanıyor. avpim'in numarasını bulup, şu takip kodlu kargo bahçelievler posta dağıtım merkezine yönlendirilmesi gerekiyor diye belirt istersen.

onların takip ekranı farklı sizin baktığınızdan. bir kere ben de inatlaştım onu ben de görüyorum zaten diye, sonra kodu verdim ekranı bana doğru çevirdi (konu başkaydı bu arada) asıl bilgileri gördüm orada. siz bence takip kodunu vererek sorunu anlatmayı deneyin tekrar. mümkünse ofislerinde.

ptt ile çalışmayın

www.eksiduyuru.com

şimdilik tekrar bi şubeye gidip adres değişikliği yapın 3-4 lira bişey ödeyebilirsiniz.

Öncelikle sorun yeğeninde değil ablanda. Ablan büyük ihtimalle başkasıyla rekabet halinde (çocuğunun arkadaşının velileriyle, komşularla...)

82 gayet iyi bir puan. 88 ile 100 de 5 oluyor. O ayrı bir vakâ.

Bence çocuğu rahat bırakın. Morpha kampüs var eğitim sitesi fena değil.

Okulistik diye bir şey bulmuş onu calistiracagim diyor.

Bu konuyla ilgi bir psikoloğun çok güzel bir yazısı vardı, çocuğu 100 alamadı diye yaptığı baskı, bulunduğu ruh hali, çocuk üzerindeki etkisini anlatıyordu. Aradım ama bulamadım.

Çocuk kendisini devamlı yetersiz hissediyor ve bir süre sonra kendisi için değil ailesi için bir şeyler başarmaya şartlanıyordu.

Denk gelirsem yazıya editleyip koyarım buraya.

Yegeninizi degil ablanizi calistirin bence, ona farkli aktiviteler bulun, kendini ispatlayabilecegi, takdir gorebilecegi, kendini gelistirebilecegi alanlar tespit edin. Kafayi cocugunun kotu gitmeyen derslerinden uzaklastirmasi icin bir hayati olsun. Belli ki bunlarin eksikligini cocugu ile kapatmaya calisiyor. Ayrica cocugu bir sure daha zorlarsaniz ters tepip tamamen birakabilir dersleri.

yani ablan bence aşırı rekabetçi yetiştiriyor yegenini ben bu kadar zorlamaya gerek olduguna inanmıyorum. benim 4. sınıfa giden kardeşim var 65 aldım abi dediğinde getir yanlışlarına bakalım neleri anlamadın deyip gönderiyorum. bırakın çocukluğunu yaşasın çocuk çok kastırmasın.

Ablanıza akademik başarının, hayattaki başarıyı belirlemediğini anlatın. Gerçi çocuk geyet başarılı da.

Misal benim eşim (o zamanlar sınıfta kalma vardı) ortaokulda sınıfta kalmış. Matematik öğretmeni annesini çağırmış, bunu okuldan alın, herkes okumak zorunda değil, sanayiye falan verin meslek öğrensin demiş. :) Kadındaki hayal kırıklığına gel.

Ama çok kitap okurmuş eşim, sonra M.Ü. İletişim fak. kazanmış, yüksek lisansını tamamlamış, sevdiği meslek gazeteciliği yapıyor. Kendi kazanıp, bedeli askerlik yapıp ödemiş. Şu an gerçektende kariyer olarak iyi bir yerde.

Bir diğer örnek kuzenim, dayım her zaman bizi birbirimizle kıyaslardı hep rekabet etmemizi isterdi ben sallamazdım tabi, çok başarılı bir eğitim hayatı oldu, ODTÜ çevre mühendisliğini bitirdi kuzenim, bense Ank. DTCF :) Ama özel hayatında bir türü başarıyı yakalayamadı, hiç bir işte düzenli çalışamadı, ya işten çıkarıldı ya da kendi işi beğenmeyip çıktı. Şu an yıllardır işsiz, 36 yaşında, sosyal güvencesi yok ve saçının jöle parasını bile dayım karşılıyor.

Bu örnekleri ablanıza okutun lütfen, ben canlı tanıklarıyım. Önemli olan kendiyle barışık, mutlu çocuklar yetiştirebilmek. gerisi kendiliğinden gelecek, emin olsun. Lütfen çocuğu, kaygılı ve yetersiz hissettirmesin.

sizin abla yine hatayı çocukta arıyor iyiymiş (çocuğu yetersiz-eksik-suçlu hissettirecek davranışı ve etüt merkeziyle tehdit etmesi büyük hata tabi), ben öğretmenlik yaparken veliler niye çocuğa düşük not (70-80) veriyorsunuz diye gelip öğretmenlere kızıyordu. bence manyak olmamak lazım, ablanıza finlandiyadaki eğitim sistemini ve başarı oranlarını gösterin. çocuklar çocukluğunu yaşasın.

şimdi herkes proje olarak çocuk yetiştiriyor, çocuk okulda süper başarılı olacak çıkınca matematik öğretmeni gelecek, ertesi gün piyano hocası gelecek, hafta sonu basketbola gidecek, çıkışta başka bir hocadan bilmemne dersi alacak diye çocukları salak ediyorlar. eğer bilgisayar bağımlısı falan değilse çocuk oyun oynasın, kitap okusun, çıkarın hava alsın oksijen güneş görsün. evde de hangi derste eksiklerinin ne olduğunu bulup onları tamamlayın yeter.

Biraz geç olacak cevabım ama 82 düşük not. Çünkü bu notlar bizim zamanımızdaki gibi zor sorulardan oluşan testlerin sonucu değil. Eğitim sistemimiz lacivert tonlarında olduğu için yeni sistemde kolay soru soruyorlar 0 yanlış bekliyorlar. 82-88 muhtemelen 20 soruda 2-3 yanlış demektir.
Tabii ki asıl sorun ablanızın bu sonuca ağlayarak, tehdit ederek tepki göstermesi. Bunu bir uyarı olarak dikkate alıp ilave soru çözdürmesi muhtemelen yeterli olacaktı. Okulistik fena değil.
Bütün bu cevaplarım aslında bu berbat sistemin içinde kalmak zorunda olan bir veli olduğum için geliyor. Yoksa ben de isterim çocuğumu Finlandiya'da okutayım, bütün gün oynasın ama bir dolu da şey öğrenmiş olarak gelsin. Sistem değişmedikçe çocukları en az zararla benzerleri içinde en iyi okula sokmaya çalışıyoruz.

Sketch diye program var onunla aciliyor. Appstore dan macine deneme sürümünü indirebilirsin.

Sketch ile aciliyor. Efsane bir programdir kendisi.

ben gittim. diyarbakır çıktı. devrecilik sıracılık vardı. terör de vardı. felaket bi askerlik yaptım. bütün arkadaşlarımsa çok rahat yaptı yapıor. şans işi.

ben yaşadığımı görünce, gider miydim yine olsa diyorum. gitmezdim.

iş aradım mezun olup. 1 2 ay. bulamadım. askere yazıldım. telefonum susmadı. işe başla diye. kısmet.

askerden döndüm. 1,5 2 aydır iş arıyorum.

sallayabildiğim kadar salladım, 30 yaşındayken bedelli çıktı 18 bin tl'ye yapıştırdım hemen. nedenine gelince, iki tane çocuğum var. aylık gelirim 3 bin tl üzerinde. 6 ay askerlik yapsam zaten bedelli parası kadar paradan mahrum olacağım, çoluk çocuktan eşimden 6 ay ayrı kalacağım. düzenime, kariyerime 6 ay ara vereceğim. gittiğim yerde ne ile karşılaşacağım belli değil. bir sürü neden var yani. o paraya bedelliyi yapmamak benim şartlarımda aptallık olurdu

1- Mezun olur olmaz gittim, hayatımda verdiğim en doğru karardı. Bedelli yapma durumum yoktu, eninde sonunda gidecektim çünkü. Ayrıca işsizdim.

2- Eğer çalışıyor olsaydım yüksek lisans ile, normal tecil hakkıyla falan ertelerdim sanırım.

3- Yeni mezunların iş bulması zor, benim mesleğimde yine kolay ama çoğu meslekte ciddi sıkıntılı bir süreç. Bu süreçte de askerlik bence sürekli ayak bağı oluyor.

İş yerimdeki meslektaşlarımın hiçbirisi yapmamış, çoğu bedelli sayesinde yırttı ama hala bedelli borçlarını ödüyorlar. Yırtamayanlar da yüksek lisans/doktora ile uğraşıp duruyorlar ve ciddi olarak sıkılmış durumdalar. Benim kafam oldukça rahat.

Askerlik de gerçekten saçma bir şey ama abartıldığı kadar da zor değil. Özellikle kısa dönemler için.

1- yapmadım. yapmamak için önceden hiç niyetim olmamasına rağmen bildiğin akademik kariyer yaparken buldum kendimi :)
2- bedelliyi 2 ay ile kaçırdım yenisini bekliyorum. çıkar elbet, çıkmama gibi bir şans yok.
3- neden gideyim?

Tecil ettirdim 6 ay sonra doluyor. Sonra yüksek lisans düşünüyorum. Şimdiki aklım olsa mezun olduktan sonra giderdim. Ama geçen sene kpss çalıştım ve fena da olmayan bir puan aldım. O yüzden bir kuruma girene kadar ertelemeyi düşünüyorum. Şu aşamada gidip gitmemeyi istemekten ziyade gidersem geçtiğimiz 2 yılı çöpe atmış gibi olacağım. O yüzden şu aşamada gitmek mantıksız benim içinde bulunduğum koşullar altında. Arada bedelli çıkarsa faydalanırım diye düşünüyorum.

aklımda doktora olmadan önce bu yaz dönemi gitmeyi düşünüyordum. şimdi doktora yapmak istiyorum, olur da hak kazanırsam zaten otomatik erteleniyor galiba 36 yaşına kadar. o arada bedelli çıkarsa bedelli yaparım.

Geciktirmeyi bedelli çıkana kadar düşündüm. 4 sene sonunda mezuniyetimden bedellik çıktı. 18 k yi yatırdım, hiç acımadım. o zamanlar ya bedelli çıkmazsa deniyordu ama çıkmama ihtimali yoktu. şimdi pek bedelli gündemini bilmiyorum.

Benim bu konuda teorim şu şekilde

Ya mezun olur olmaz git

Ya da sonuna kadar bedelli bekle.

Bunun arası çok saçma. Ben 1. Olanını seçtim. Gram pişman değilim.

hemen yaptım
gitmemek için elinden geleni yap bedelli de vurmazsa kısfmet artık.

neden hemen yaptım? bedelli umudum yoktu, yaşım genç olduğu için çıksa da bana vurmayacağından emindim ve kısa yapacaktım o yüzden gittim geldim.

neden gitmemeliyiz? yani böyle 2-3 saçma sebep yazınca hassiktir lan o yüzden de askere gitmiyorsan öl diyenler çıkıyor ancak yaşanılan irili ufaklı saçma sapan bir sürü şey var ve üst üste koyup bakınca gideni sikeyim diyorum. kardeşimi göndermemek için çalışıyorum mesela, olur da bedelli vurursa çat diye ödeyeceğim parasını yeminim var.

tabi bunlar bana göre, senin hayatın şartların önceliklerin farklıdır gitmen gerekiyordur o zaman hiç düşünmeden gider gelirsin. 5,5 ay öyle çok da uzun bir süre dealasfgksajy yok lan yok hele öyle bir ortamda çok uzun süre amk ya, varsa imkan gitme siktir et.

Eksik bilgi olabilir mi?

bilemiyorum denemede çıktı.
15 75 90 üçgenini kullanmak gerek bence.

AB=AC olabilir mi bence bu eksik :D

bir kere edf açısı geniş açı olamaz ki ? nasıl olacak o iş.

soru güncellendi arkadaşlar.

|ED| ile |DF| nin toplamı ikiz kenarlardan birine dik inen uzunluğa eşit olur bu şekilde.

tr.wikipedia.org

diyor ki;

İkizkenar üçgende üçüncü kenar üzerindeki herhangi bir noktadan ikizkenarlara inilen dikmelerin toplam uzunluğu , eş kenarlara köşelerden inilen yüksekliklerin uzunluğuna eşittir.

Bu nedenle 30-60-90 üçgeni oluşur. 30'un karşısı 10 ise, 90'ın karşısı 2 katı yani 20'dir ki bu |AB| olur. E o da |AC| ye eşit olduğundan, alan 10 * 20 / 2 = 100 oluyor.

@winston insani evet şimdi anladım. dediğin özelliği uygulayınca cevap çıkıyor. teşekkürler.

paralel olmasına gerek yok

@rakicandir evet gerek yok. ben wikipedia'daki başka bir maddeyi okumuşum.

A ve D noktalarını karşı köşeler olarak kullanan bir parelelkenar çiziyorsun AEDF dörtgeninin içine, Oluşan 30 60 90 ve 30 75 75 üçgenleriyle soruyu çözüyorsun. Soruyu beğendim ama yıllar sonra geometri çözdüğüm için mi yoksa gerçekten şık diye mi bilemedim. Tikleri at pls.

30 75 75 gereksiz uğraş.
yukarıdaki taban.yükseklik/2 ya da onu göremeyen için sinüs teoremi çok şık duruyor soruda.ben ilk seçeneği görmedim mesela

Cevap 81. Şıklar yanlış.

Edit: i.hizliresim.com

Edit2: 3 değil 4 müş orası, cevap 100. :(

1. cümlelerde zaman farkları vardır.
2. cümlelerde özne farklılığı vardır. yani bir cümleden diğer cümleye geçerken konunun dışında bir özne işin içine girer.
3. genelden bahsederken bir anda özele atıfta bulunulur.

4 ve 5 ?

bunları nasıl anlıyorsunuz yav :( moralim bozuldu şimdi.

valla ben türkçe'de nasıl yapıyorsam öyle cevaplıyorum. hızlı bir şekilde göz atıyorum, ilk seferinde bulduysam ne ala. bulamadıysam daha dikkatli okuyorum. 4 ve 5'in cevapları c ve b olabilir mi acaba :)

@inspired

aynen c ve b, türkçede çözebiliyorken ingilizcede çuvallıyorum.

@iddaacı +1

bu tip sorularda nacizane tavsiyem (ilave olarak):
yazıya soru olarak değil, bir şeyler anlamaya, öğrenmeye çalıştığınız bir paragraf gibi bakmanız. belli ki ortada bir konu var, size bir şeyler öğretecek. böyle bakınca o akıcılığa ters olanı görmek bir nebze daha kolaylaşıyor.
mesela 5. soruda; Avrupa'da hiç bir vatandaşın sahilden 700 km.den daha uzakta oturmadığı ile başlamış. Burada siz ne beklersiniz, konuyu açmasını, yani neden öyle olduğunu, kıta mı küçük, denizler mi fazla, insanlar kıta içinde oturmayı mı tercih etmiyor vs. ama denizlerin ve okyanusların önemi tarzı bir cümle ile devam etmiş. hemen sonra tekrar bir önceki cümlenin devamı gibi konuya dönüp denizlerin kıtayı çevrelemesinden, büyüklüğünden bahsetmiş. yani bir git gel hissediliyor.
4. örnekte daha da belli: yemek saklamakla başlamış ve kurutmanın en eski yöntemlerden olduğunu söylemiş. ne beklersin, kurutmayı açıklamasını, açıklamış ikinci cümlede, üçüncü cümlede konu değiştiriyor ve dondurmak marifetiyle kurutmanın gereksizliğinden bahsediyor. tamam bu konudan yani donduruculardan, günümüzden devam ederse anlam bozulmazdı. ama geri dönüp tekrar geçmiş zamanda yapılan kurutma işlemine dönmüş. burada da konudan sapıp tekrar bir geri dönüş var.
dediğim gibi, @iddiacı güzel söylemiş, ben sadece bir bakış açısı vermek istedim. soru gibi değilde, o konuyu öğrenmek ister gibi bakarsanız paragrafa, daha kolay gelebilir bulması. burada belki sıkıntıyı ilk cümle yanlış ise yaşayabilirsiniz, ama yine de ilk iki cümlenin birbirine uymadığını gördükten sonra, 3. cümle ve devamı yardımcı oluyor.

Haftaya ders gününde, ders saatinde kimselere söz vermeyin. Pozitif yönetim konusunda sunumumu yapmak üzere benimlesiniz :)))

Saçma olabilir dedin diye yazdım. :D :D

@totalstation

yoo bence muhteşem olmuş :) teşekkür ederim :)

Bu hafta sizden istediğim görev tabi kabul ederseniz pozitif yönetimle ilgili olan sunumumu takip etmek. Bu mail 10 Sn içinde kendi kendini silecektir.

"Bu haftaki pozitif yönetim konulu sunumuma gelenlere şeker ve jelibon ikramım(ız) olacak."

Her ne kadar Obama'nın yemek davetini reddetmeme mal olsa da bu hafta size pozitif yönetim sunumunu yapacağım. Umarım daha önemli bir işiniz yoktur.

bu hafta pozitif yönetim sunumu yapıyorum, gelirseniz ekime, gelmezseniz sikime kadar.

Al geyiğin dibi:
Haftaya X gününde YY:YY (dersin saati ve günü) saatinde Z ilçesinde (okulun bulunduğu ilçe) etkinlikler şunlardır:
-Justin Bieber Halk Konseri
-Obama-Putin buluşması
-Andromeda Galaksisi'nden gelecek ilk ziyaretçiler için karşılama
- (Ad Soyad)'ın Pozitif Yönetim konulu sunumu (çaylar müesseseminin ikramı değildir)
Hangisine geleceğinizi biliyorsunuz.

Rez

upload.wikimedia.org

su scam letter ornegini kendine uyarlayabilirsin.

ne yazdın maile? insan bir bilgilendirir :)

"merhaba sevgili arkadaşlar;

25.12.2015 Cuma günü saatler 14:30'u gösterdiğinde kimselere söz vermeyin, Pozitif yönetim konusunda sunumumu yapmak üzere benimlesiniz:)

Tek yapmanız gereken ekteki raporu okuyarak aç bir şekilde gelip sunumun ve ikramın tadını çıkarmak. 2015 yılının son sunumunu kaçırmayın!!!"

iyi giyimli şık sapıktı oysa o da.

salaş başka paspallık başka. salaş ve zenginsen hipster oluyorsun otomatikman. salaş ve fakirsen ise evsiz.

Hocam kesinlikle doğru. Şöyle örnek vereyeyim üniversite son sınıfta tez sunumu için okula takım elbise ile gittim. Okuldaki kafede poğaça çay ile kahvaltı yapacaktım. İçeri girdim her zamanki gibi poğaça çay istedim. Normalde poğaçayi kâğıtta ve çayı karton bardakta veren adam o gün takım elbise ike gittiğimde poğaçayi porselen tabağa koyup dilimledi. Çayı da cam bardakta verdi mesela. Bu en basit örnek

tecrubeler insanlari bu hale getiriyor. daha onceki tecrubelerimizden faydalanarak karanlikta ustu basi perisan saci basi dagilmis bir insan yaklastiginda hepimiz cekiniriz.
herkese esit yaklasmak zorunda olunulan yerler disinda bireysel olarak onyargili olmak cok da olumsuz bir sey degil.

is gorusmesine sakalla gidince olumsuz bakan beyinsiz ik'cilaraysa daha agir sozlerim var. onlari kendime saklayayim.
bu modernlik icinde varosluktan baska bir sey degil. hepsi ikinci sinif kalitesiz insanlar.

ha bu arada, bir animi anlatayim okuyan olursa. bir gun is gorusmesine buyuk bir sirkete gittim. takim elbise giymedim ve sakallarim vardi. casual giyinmistim. neyse, kapidan girerken guvenlik beni iceriye kadar gotururken ilk anda "gel kardesim bu taraftan" dedi. sonra yolda sen lise mezunu musun? dedi. ben de yok universite dedim. muhendislik icin geldigimi anlayinca kapidan girerken "bohr bey buradan" dedi. bu da bir mallik tabii. lise mezunu olunca "bey" olunmuyor mu? ya da bana kardesim desen ne bohr bey desen ne.
bu gibi durumlarda salakca.

www.youtube.com
altyazı butonuna tıklarsan ingilizce altyazısı var. Adam takım elbiseliyken otobüse bedava binebiliyor(bir adam bekliyor yol bile veriyor!), daha spor salaş haldeyken binemiyor. Aynısının başka versiyonları da vardı. Adam normal giyinince kadınlar 3-4/10 veriyor, takım giyince 9/10 ve daha zengin-kültürlü olduğunu düşünüyorlar.

Aynısının kadın versiyonu da vardı aramadım şimdi. Onda da makyaj yapıp biraz düzgün giyinen kadın her şeyi bedavaya halledebiliyordu, öbür türlü bir sürü zorlukla karşılaşıyordu(yani daha doğrusu normal olan bu, güzelleşen kadına kolaylık gösteriliyordu)

duyuru benimdi.
neden öyle yazdığımı açıklayayım.

algı meselesi.
insanlara iyi giyimli seri katil ve salaş giyimli rehabilitasyon gönüllüsünü
karşılarına çıkarıp hangisi daha güvenilir deseler giyimine bakar, tanımadığı insan sonuçta.

bir diğer sebebi insan kendine özen gösteriyorsa karşı taraf bunu algılıyor ve
otomatik olarak olumlu çağrışımlar uyanıyor.

www.eksiduyuru.com heheh

Hocam açık adresi verirsen belki daha kolay yardımcı olabiliriz.

Yenibosnada in. Metrobüsten çıkınca sola dön ve aşağı in, orada otobüs durakları var. Tam önünden de minibüsler kalkıyor. O minibüslere sor atvye hangisi gidiyor diye. 10 dk sonra atv'desin.

@totalstation

merkez mahallesi no 26 bahcelievler

demislerdi telefonda..

Muhtemelen 2 sutundan olusan bir Excel tablosu gonderirler. 1. sutunda Ingilizcesi yazar, 2. sutuna siz Turkcesini yazip gonderirsiniz.

genelde textleri atıyorlar satır satır. karşılığını yazıp gönderiyorsun geri.

Yazılım mantığı gelende şöyledir:

mesela üzerinde ayarlar yazan bir buton var. buton'un text'i [command_1] gibi bir şey olur. o menü de dil referansını hangi dosyadan alıyorsa o dosyada:

[command_1] = Settings

gibi bir satır olur. language dosyası da düz metin dosyası olur genelde. Dosyada settings yerine Ayarlar yazıp 'turkish.xxx' diye kaydedersen dil ikinci bir dil dosyan olur.

@himmet dayi +1

Android için konuşmak gerekirse values adlı bir klasör var. Onun içinde de strings dosyası var. Kullandığın tüm yazılar orada tutuluyor. İstersen tutmayabilirsin fakat farklı dillere çeviri açısından strings kısmında tutmak daha faydalı oluyor. Eger öyle bir sey olursa size strings(english) klasörünü gönderir tamamdır. Sizde onu türkçeye cevirirsiniz..

Yarınki sınav için mi :D aynı yerde giriyorum :D yenikapı hacıosman metrosuna ulaşabilirsen onun itü ayazağa durağında ineceksin. Sonra kampüste bulursun zaten

Evet yarinki sinav icin cok tesekkur ettim :)

ismini bilmiyorum ama bir yöntem önerebilirim, -buradan sonuç çıkmazsa- söz konusu yayın sahibine mesaj atıp da sorabilirsin :{

onu da denedim ama yayın sahibinin izleyicisi çok oluyor dönüş alamadım :(

Midomi denedin mi?

telefonum biraz eski böyle uygulamalar için :(

100 bin değil de 5 bin de versen olur :) tüm mesaimi buna harcarım ben :D

sen yeterki bul 5000 tl yi hemen yolluyorum :D

telefon lazım değilki. midomi.coma girip oraya dinlet şarkıyı.

www.youtube.com

IBAN'ı özelden mi yollayım?

Hope [Instrumental Version]

iki dk arayla kaçtı. tüh :(

ohh be yeminle ağlamak istiyorum o kadar zaman sonra buldunuz ya adamsınız !!

güçlü gps sinyalleriyle kordinatları belli durakların,

Tüm Hatların durak mesafe km yüklü. Oraya gelince söylüyor. Bir sokak farklı gitse o metreye gelince yine durağın adını söyler.

@iddaaci'nin dediği şey mümkün değil.

x rotasını aynı yoldan, hiç sapmadan bir sefer 15 km olarak giden bir araç diğer gidişinde 15.5 km olarak gidebilir.

gps'e +1 diyorum.

filo takip sistemi diye bir şey duydun mu looo?

her durakta bir insan bekliyor. otobüs gelince de kumandaya basıyorlar, böylece ekran değişiyor.

şoför bir tuşa basıyor olabilir diye düşünüyorum ben. zira bazen gayet otobüs durak durak gezse de belli bir durakta takılı kalıyor ekran.

Açılın ben harita mühendisiyim :D Bizim de arkadaşlarla aramızda tartışma konusu olmuştur. Şimdi katılırsınız katılmazsınız orasını bilmem ama ben kendi fikrimi açıklayayım.

Otobüslerde dikkat ettiyseniz ayrı bir ekran var. Sefer saatini falan ekstra bilgileri gösteriyor. O ekranda araç hareket ettikçe değişen koordinat bilgisi var. (enlem boylam cinsinden.istanbul için örnek vermek gerekirse 41.123 , 28.5646 şeklinde) Ben diyorum ki, durakların koordinat bilgileri zaten bir yere kayıtlı. Nokta cinsinden tutuluyordur durakların koordinat bilgisi. Bu noktaya göre belirli bir çapta tampon bölge oluşturuluyor ve otobüsün koordinatları o tampon bölge içine geldiği zaman iki nokta arasındaki mesafe hesaplanarak otobüsün durağa olan uzaklığı bulunuyor. Belirli bir yakınlık mesafesine ulaştığı zaman da dın dın borsa istanbul diye ötüyor o durak şeysi.

Kendi adıma böyle bir senaryo kurdum. Hatta GPS'in doğruluğu kapalı ve yağmurlu havalarda azalıyor. Evet ona da dikat ettim. Sanki yağmurlu ve kapalı havalarda otobüs durak isimlerini biraz daha uzaktayken okuyor. Yani normalde durağa 3 metre kala söylüyorsa, yağmulu havada bu 5-7 metreye çıkabiliyor. Öyle işte.

gps le alıyor altyapısı da turkcell olması lazım. cok karmasık bı duzenek degil.

Durak mesafesi için gps üzerinden çalışıyordur, otobüsün durağa ne zaman geleceğini düzgün tahmin edebilmek için de 3g üzerinden otobüs iett'nin sistemine gps'ten aldığı koordinat verisini update geçiyor olmalı.

ilk çıktığında duraktan sinyal alıyordu. sonra gps girdi işin içine hatta ilk çıktığında metrobüste vardı duraktan da sinyal almıyordu. kapı açılmasına göre sayıyordu. şu anda gps + 1

bence hala açık var bu anlattığınız sistemlerde. çünkü bazen o duraklar tersten başlıyor saymaya, ve sürekli tersten gidiyor kalkış bitiş yeri arasında. bazen de hiç alakası olmayan bir hattın duraklarını saymaya başlıyor filan. o nasıl oluyor peki?

gpsten otomatik olarak söyleniyor. hatta bi keresinde şoförün bi tanesi o cihaz sayesinde gün içinde beynim pişiyor diye söyleniyordu... baya güçlü sinyallere sahip herhalde idk

fikir yurutmeye, teori patlatmaya gerek yok. iyi bir istanbulluysaniz "akilli durak" kavramini duymussunuzdur. bu duraklarda gps vardir. otobus bu duraklardan gecerken bir sonraki duragin haberi olur ve ona gore 10 dakika sonra burada der. tabi bi guzergahta 6 duraktan sadece 2si akilliysa tahmin etme basarisi dusuyor.

stuttgart merkez yerine, metroyla/trenle gidilip gelinebilecek yakın yerlere bakabilirsiniz. böblingen, esslingen'e kadar her yere bakın hatta :P
yahut çok lüks bi yer aramıyorsanız guesthouse tarzı bi yerler olabilir belki ?

(bkz: hostel)?

@niye ama

gidip gelmek zor olmaz mı böblngenden falan ? yani mesela 2,2-5 saat sürecekse gidip gel 5 saat sürecek tam :/

airbnb'den ev/oda bakabilirsin, daha uyguna gelir muhtemelen.

@10032007 işin kötü tarafı toplam 8 kişiyiz..

tek kişi 3 gün kalma 1500 lira çok uçuk. bookingten bakın ucuz vardır. toplu taşımaya yakınlığına bakın yakınsa on numara.

euro 3 lira. 3 gun 1500 lira dediğin 480 euroya falan denk geliyor, bu da günlüğü 120 euro yapar. aslına bakarsan fiyat normal hocam.

ben espenlaub'da kalmıştım, bi bak bakalım fiyat uygun gibi. çok iyi bir otel değil ama ucuzdur.
www.booking.com

günlük 120 euro neresi ucuz hocam? daha bu yaz berlinin merkezinde 4 yıldız otelde günlük 60 euroya kaldım.

Stuttgart ile Berlin'i karşılaştırmanız büyük hata yalnız. Alakası olmayan iki şehir. Stuttgart'ın turistik çok ciddi bi yanı yok ve her tarafı sanayii devleriyle dolu çok zengin bi yer. Berlin dediğin yer sırf turistik zaten.

stuttgarttada kaldım orasıda o kadar pahalı değildi. mükemmel bir konumda jugendherberge var 30 euro idi. neyse otelde çok lükse kaçmadıkça berlin fiyatı gibi olur zaten.

1- Gerçek ama ameliyatlık olanı duymadım belki vardır.

2- Uzun vadeli kullanımının retinayı incelttiği söyleniyor. Ben 11 yıldır kullanıyorum, ama artık seneye lazer ameliyatı olmaya karar verdim çünkü bir süre sonra rahatsızlıkta gözlükten bir farkı kalmıyor.

3- Herkeste aynı şey olmuyor ama mesela ben öyle uyukladığımda lens kuruduğu için resmen gözüme yapışıyor, görüşüm çok flu oluyor öyle durumlarda. Göze zararı oluyor.

4- Derecesine bağlı. Astigmat derecem düşük ama 2.75 miyopum o yüzden 2.75 yumuşak lens kullanıyorum.

5- Sürekli solüsyona gerek yok ama kesinlikle temizlik kurallarına uymak lazım. Burada da sık sık "3 ay çıkarmadım bir şey olmadı, ben uyuyorum lensle bir şey olmuyoooo" yazanları görünce sinir oluyorum çünkü 3 ay olmaz sonra 1 kere oldu mu gözünü eline alır bakarsın öyle. Lensini solüsyon dışında bir şeyler yıkamayacaksın, ellerini yıkamadan lensini takıp çıkarmayacaksın ve lensinle uyumayacaksın. Gün içinde de gözünde lens varken asla gözünü ovuşturmayacaksın. Bilgisayara çok bakıyorsan gözlerin daha çabuk kuruyabilir o yüzden iş yerinde/okulda vs küçük bir lens solüsyonu bulundurabilirsin.

6- Ayrı olmuyor normal göz muayenesinde söyleyebilirsin.

7- İnternetten biraz daha ucuza geliyordu sanırım. Her türlü reçetesiz alamıyorsun, eskiden alabiliyordun.

1 ve 3 - lens gözündeyken uyumamalısın. gözünü kurutur ve yapışır. lensi sokağa çıkarken takıp eve gelir gelmez çıkarırım. sonuçta gözüne yabancı bir madde sokuyorsun ve gerekmediği zaman bunu gözünde tutmak çok anlamsız. 1 ay çıkarılmayan lensler de var ama bana çok ters. sağlıklı olabileceğine inanmıyorum.

2. bunu duymadım, retinayı inceltebildiğini biliyorum sadece. ayrıca gözünü enfeksiyonlara daha açık hale getiriyor.

4. bende astigmat var ama derecesi çok düşük olduğu için yumuşak lens kullanıyorum. kurtarmıyorsa evet torik lens gerekli.

5. gece yatıya kalacaksan lens kabın ve solüsyonun yanında olmalı, ama gün içinde ben hiç ihtiyaç duymadım. 7 yıldır lens kullanıyorum. lenslerinin temizliğini düzgün yaparsan, belirtilen süreyi geçmeden kullanırsan zaten lensin berraklığında ve hava geçirgenliğinde sorun olmaz ve gün içinde gözlerini rahatsız etmez.

en çok dikkat etmen gereken şey temizlik. takarken çıkarırken önce ellerini yıkamalısın. lens kabını temiz tutmalısın, musluk suyuyla değil lens solüsyonuyla temizlemek daha iyi. hiç olmazsa içilebilir suyla yıkamalısın. lenslerin günü geçtiğinde kendini imha etmiyor evet, her zaman daha uzun süre kullanabilirsin ama kalitesi bariz düşüyor. göz sağlığın için gününü çok geçirmeden yenisiyle değiştir.

6. lens muayenesi ayrıdır. özellikle ilk kez lens alacaksan göz çapının, BC değerinin ölçülmesi ve başka bazı kontrollerin yapılması lazım. rutin muayene için de lens muayenesi ayrıdır, gözlük ve lens numarası aynı olmaz.

7. internetten daha ucuza alabilirsin, özellikle dünya göz gibi yerlerde 2 katına sattıklarına şahit oldum.

selamlar. ben 15 sene fln lens kullandım kesinlikle tavsiye etmiyorum.

neden? öncelikle yazdığın şeylerden korkmana gerek yok, bahsettiklerin hep kısa süreli "talihsizlikler" ve bunların hiç biri benim başıma gelmedi. lens'in insanın gözünde kısa süreliden çok uzun süreli zararları çok daha fazla. bir kere lens gözü kurutuyor ve göz kuruluğunun kesin bir tedavisi yok. gözün iyi görmesinin sebeplerinden biridir göz yaşı. göz kuruluğu diye biraz araştırırsan aslnda göz yaşının ne kadar önemli olduğunu anlarsın.

15 senelik lens maceramda defalarca mikrop kaptı gözüm, defalarca alerji oldum. artık kendi kendime tanı koyup damla alabilecek seviyeye gelmiştim ama inan bana göz kuruluğu kadar hiç bir şeyden çekmedim.

sana 2 tavsiyem var;

birincisi; göz egzersizleri. gözün iyi görmemesinin sebebinin göz kaslarının çalışmamasından kaynaklı odaklanamadığını varsayan bir teori var ve internette bununla ilgili bir çok makale, video vs. var. günde 15-20 dakika göz egzersizi yaparak bir ay gibi bir sürede göz numaralarını düşürdüklerini iddia eden insanlar var. ben ameliyat oldum (ki birazdan gelicem bu konuya da) ama olmasaydım denerdim bu yöntemi. bence lens veya ameliyat veya herhangi bir şey denemeden önce bu denemeye değer bir yöntem. sonuçta sana hiç bir zararı yok. eğer bunu denerim dersen seni yönlendiririm.

yok bu bana olmaz dersen ameliyat diyebilirim. bunu da tavsiye ederim ben. ben oldum ve gayet memnunum. böyle bir ihtimalin varsa söyle bu konuyla da ilgili yönlediririm seni.

ha bu ikisi de olmaz illa lens kullanıcam dersen ve göz kuruluğu da önemli değil dersen gözlükten daha rahat edersin orası kesin. ben daha ameliyatla lens çıkarılan birilerine rastlamadım. illa kullanıcam dersen de söyle bununla ilgili yardımcı olmaya çalışırım kendi çapımda...

@jish cha..Bahsettiğiniz egzersizleri hiç duymamıştım. Link makale, yazı ne varsa paylaşabilir misiniz ? Acayip ilgimi çekti. İşin aslı ben gözlük kullanmayı sevmiyorum ama lens kullanmak ve ameliyat da ürkütücü geliyor (doktorlarla yaşadıklarımdan dolayı inancım az doktorlara)..Tavsiyelerinizi heyecanla beklemekteyim.

www.youtube.com

egzersizler bunlar ve benzerleri.

olay şu aslında. ben bu egzersizleri ilk denediğimde ilk bir kaç gün gözlerimin ağrıdığını farkettim. bu bir nevi kasların hamlamasıydı. uzun süre spor yapmayan insanın spor yaptıktan sonraki gün ki kas ağrıları gibi...

olay da burda bitiyor. göz kasları gözlük veya lensle beraber odaklanmaya zorlanmadıkları için güçlerini kaybediyor, zayıflıyorlar. bu yüzden mesela göz numarası gittikçe artıyor. devamlı tembellik yapıyor kaslar yani.

hiç spor yapmayan biriyle spor yapan biri bir olmuyor gibi birşey.

bu egzersizleri günde 2 kez yatarken ve uyanınca 15-20 dk yaparsanız bir ay gibi bir sürede göz numarasını sıfırladıkları ileri sürülüyor.

biraz abartı gelebilir ama düşününce bu egzersizleri önerenlerin bundan hiç bir çıkarı olmaması ve kişiye hiç bir zararı olmaması bana ilginç gelmişti. ben ameliyat olduktan sonra denedim gözümde iyileşme oldu. hani sıfırlar gibi bir iddiam yok benim, doktor değilim bilemiyorum ama denemeye kesinlikle değer bir şey...

daha detaylı olarak google'a "göz egzersizleri ile gözlükten kurtulma" yazabilirsiniz. ingilizceniz varsa eğer bunlarla ilgili bir çok da makale bulunmakta. türkçe ne kadar vardır bilmiyorum açıkçası.

giris.itu.edu.tr

ilk olarak ayarlarınız için çok teşekkür ederim, fakat ben de buralara girdim fakat her defasında yanlış parola dedi durdu, fakat daha önce giriş yapmadım ve ilk defa verilen parolayla girebilmem gerekiyordu diye düşündüm

Sende sifresi olan sistem ninova olabilir. Ben de ninovaya girebilmeme ragmen uzun bir sure sis'te giris yapamamistim sonra üşenmeyi birakip ogrenci islerine gidip sorunca baska bi şifre vermislerdi sis icin.

Önce okuyup ayar vermeden önce adamı/kadını dinleseydiniz. Sanırım yuksek lisans kaydında aldınız kullanıcı adınızı. Hatta parolayı da doğum tarihi dediler sanırım. Fakat itu sis e direkt girilmiyor. Bilgi işlemden bir şifre almak gerekiyor. Aklınızda bulunsun..

çok teşekkür ederim @totalstation. hem okuduğunu doğru anladığın, hem de doğru cevabı verdiğin için. artık bi dahaki istanbul ziyaretimde alacağım bilgi işlemden gerekli şifreyi. bu şifre ne için gerekli acaba biliyor musun bi de?

tümdengelim
harfler tek başına sadece birer semboldür bir anlamları yoktur. bu yüzden anlamlı yapılar üzerinde pratik yapmak, cümle->kelime->hece->harf şeklinde bir yol izlemek daha faydalı olabilir.
okuma fişleri, hece tablosu vs...

Bunu biraz daha açabilir misiniz? Mesela önce atıyorum ali ata bak mı öğretmen gerek ?

dhgm.meb.gov.tr
buraya (çözümleme metodu) bir göz gezdir. bu yazı güncel değil. sanıyorum eğitim kurumlarınca benimsenen yöntem değişmiş. belki alternatif olur, ufuk açar dedim. biz (bizim nesil)okuma-yazmayı tümdengelim ile öğrendik. hatta yabancı dili de önce kalıplar ile başlayarak öğrendik. iyi ya da kötü bir şekilde öğrendik işte :P

"rrr" benim de aklıma yatmazdı sanırım. =)

Gelmiyor zira her okulun her bolumu ingilizce degil ya da adam meslek hayati boyunca ingilizce gereksinim duymayacagini dusunuyor ve kendini ilerletmiyor.

Evet, en basiti genel kultur icin belirli seviyede ingilizce öğrenmek gerek belki ama cok gereksinim duymuyorsa neden ogrenmedin demem acikcasi.kendi tercihi.

ingilizce hazırlık ne demek, öğretmenler bile bilmiyor ki ingilizce bir de öğreticekler ? ama şunu farkettim akdeniz ülkelerinin gevşek insanları yabancı dil konusunda kötü. italyanlar, ispanyollar, türkler ... türkiye'de kaç kişi yurt dışına çıkıyor ya da ingilizcenin eksikliğini hissediyor?

ingilizce ilk okul, orta okul ve lise hayatım boyunca doğru düzgün ingilizce bilmeyen ama harike bildiğini iddia eden ve harike öğrettiğini savunan insalarla geçti.
bir ne zaman bu öğretmeler konuşsa çabalamıuorsunuz, isteğiniz yok, yeteneğiniz yok diye diye hevesim kırıldı.
üniversite de hazırlık okumak zorunda kaldım ve şu an b1 belki zorlarsak b2 seviyesinde ingilizcem var diyebilirim. (derslerime genelde native hocalar girdi bunun çok büyük katkısı var, hatta tek etmen diyebilirim)
türk hocalarla öğrenilmiyor dil. açıkçası bana hiç garip gelmiyor, ingilizce bilmeyen ingilizce öğretmeni gördü bu gözler, öğrencisi bilmemiş çok mu?

ben bilmiyorum ve 4.sınıftan lise sona kadar tahtaya hep aynı şeyler yazıldı.S+V+O vb.Ben nasıl öğreneyim abi şimdi ingilizceyi?:D

Türk hocalarla öğrenilemeyen ingilizceden mi bahsediyoruz?
İlk orta ve lise de gördüğün tense lerden ve if clause type 0 ve belki zorlarsak type 1 den ileri gitmeyen her sınıfta aynı şeyleri tekrarlayan ingilizce öğretmenleri ile öğrenilmeyen dimi bahsedilen ingilizce?

İngilizce öğretmenlerimiz başlı başına yeteri kadar iyi ve donanımlı değil iken daha bacak kadar boy ile ingilizceye hakim olmamızı beklerken " yeteri kadar istemiyorsunuz çalışmıyorsunuz " diyen bi öğretim sistemine sahipler.

Üniversiteler (!) Vasat kere vasat! En azindan kendi okulum için diyorum. Muafiyet sınavına girmedim diye seviye belirleme sınavımı iptal ettiler halbuki sınav parasini da yatırmıştım ve ben zorla bildiğin abc den başlayan seviyenin rastgele bi şubesine atıldım. Bildiğin lise 1 tekrarı oldu!!!

Bu gibi sebepler başta insanı herhangi bir dilden soğutur.

Onun haricinde pratik yapacak herhangi bi insanı bulmak daha zor. Kafadan aksan yok bilgi zaten yok kime gitsen diziden üç beş replik ve aksan kapmış gelmiş konuşuyorum ayağı.


Her neyse çok uzattım okuldaki eğitimle öğrenilmemesinin sebebi yabancı dil öğretmenleri ve onlara dayatılan sistemdir. Bu sistem bildiğin boşluk doldurma soruları gibi sıfır pratik içeren saçma sapan bi eğitim paketi.!



Ha yetenek vardır bunlara rağmen Advanced konuşur tebrik ederim ama bi arkadaşım var 7 8 yıl da anca Advanced seviyeye geldi bi de beni ezmeye çalışıyor. Komedi gibi. Sadece diziler ve şarkılarla yapmıştı aman ufak detay.

8 sene ingilizce dersi görüp, yine de gram bilmemek. Eğer hevesin yoksa öğrenmen imkansıza yakın.

Eğer, belirli bir liseye/üniversiteye başlarken İngilizce bilgisi seviyesi aynı olan (başlangıç seviyesi diyelim) öğrencilerden çoğunun İngilizce bilgisi seviyesi o lisede/üniversitede aldığı İngilizce eğitim sayesinde acayip iyileşirken bazılarınınki aynı seviyede (başlangıç seviyesinde) kalıyorsa o zaman garip geliyor bana da.

Böyle bir durum söz konusu değilse o zaman kişiyi garipsemiyorum. O zaman okulu garipsiyorum doğru düzgün dil öğretmediği için.

Ha ama İngilizce'yi değil de başka bir dili sular seller gibi konuşuyordur belki de İngilizce'yi iyi bilmiyor diye garipsediğimiz kişiler.

ulkemiz ogrencilerinin %99'unun muzdarip oldugu durum. 98 yazmistim, dusuk olduguna karar verip degistirdim.

ozel bi anadolu lisesinde okudum, lisede ingilizce hocamdan daha iyi ingilizce biliyodum, sınav kağıdıma düşük not vermişti. kağıdıma baktım, neresi yanlış göster amk dedim. "bu benim senden istedigim cevap degil cnm" dedi. lan at kafasi, matematik problemi mi cozuyoruz ki her seyin bi cevabı olsun? dil bu dil. neyse "he tamam" deyip gectim. bu adamlardan ne ogrenicen ki?

Dostum üniversite okuyup Türkçe bilmeyenlerimiz varken bence çok da garipsenmemeli bu konu :)

evet garip geliyor. burada da yine öğretmenlere bok atılmış. eğitim sistemimizin genel olarak çok kötü olduğunun farkındayım, bu düşünceye katılıyorum. genel olarak öğretmenlerimiz kalitesiz, ona da eyvallah.

ben tekirdağ'ın bir ilçesinde, anadolu lisesinde okudum. normal bir lise yani işte ilçenin anadolu liseleri olur ya onlardan. sanırım okuldaki tüm ingilizce öğretmenleri dersimize girdi çünkü yabancı dil bölümündeydim. haftada toplam nerdeyse 30 saat geçiriyorduk. diğer bölümlerdeki arkadaşlar ödev mödev olunca bize soruyordu, hangi konular işlenmiş hoca ne anlatmış ne yapılmış vs. görüyorduk yani. hem öğretmenlerle, hem diğer bölümlerdeki kişilerle yakın ilişki halindeydik.

ve rahatlıkla söyleyebilirim ki anadolu lisesinde sayısal öğrencileri bile "ingilizce biliyorum" demeye yetecek kadar ingilizce öğreniyor. ama ilgilenmiyorlar. istemiyorlar. külfet olarak görüyorlar. onlara da kızamazsın gerçi, adamlara sabahtan akşama kadar fizik-matematik çözün diyorlar, sınavda ondan sorumlu çünkü. oturup ingilizce dersini dinlemiyor ya da ingilizce cümle kurmak için uğraşmıyor. önceliği o değil. ingilizcenin ona bir şey kazandıracağını düşünmüyor.

o açıdan yani kimse "öğrenilmiyor pfff çok kötü" demesin. öğrenen öğreniyor. dediğim gibi eğitim sisteminin saçmalığı dolayısıyla fizik çözmeniz daha faydalı olabiliyor, ingilizce öğrenmek için ekstra çaba sarf etmeniz gerekebiliyor ama öğretmenler size yetecek ingilizceyi öğretiyor abi lisede. kimse şaapmasın.

ben hayatımda ne yurtdışına çıktım ne de kursa gittim. filmin, dizinin, şarkının %80-90'ını anlarım, çok akıcı olmasa da her istediğimi söyleyebilecek kadar konuşabiliyorum. sayısal öğrencisinden bunu beklemem çünkü ben 35 saat görüyorum adam 5 saat görüyor. ama o 5 saatte anlatılan konuları biliyorum. onları dinlesen, çalışsan ingilizce bilirsin. advanced olmaz belki ama ingilizce bilirsin yani.

o yüzden geçiniz bu öğretmenler çok rererö muhabbetini. ha kişisel bir sorununuz olmuştur hocayla, gerçekten çok kötüdür ya da ruh hastasıdır sizi soğutmuştur öğrenememişsinizdir eyvallah. ama genellemeyin.

Net Limit'i de unutmamak gerekir.

Bir öğrenci doktora tezine başlık olarak "Net Limit" yazmıştır. Kurul öğrenciyi başlığı Türkçe yazmakla suçlamıştır. Böyle garip bir ülkede yaşıyoruz :)

şurda sheridan lefanu, lovecraft ı nasıl etkilemiştir. mary shelly ile bram stocker, lord byron ile polidori tartışacak biri olsa, her türlü güvenirim. yani anahtar, ortak nokta, ortak hobi. okulun dağcılık klubünde tanışmak gibi oluyor gerisi.

sen karşındakini beğenmediğin ya da karşındaki seni beğenmediği zaman arkadaş oluyorsunuz ^^

heteroseksüelsen sadece hem cinslerinle arkadaşlık beklentisine girmen daha istikrarlı bir yol olur.

Cümleye nassın hacı abi diye başla. Yüzde yüz çalışıyor. Makara dalga dümen yap işte.

işte ben sanal alemde hiçbir hemcinsimle arkadaş olamadım şu ana kadar, benim de dişi olduğumu öğrenince muhabbet ok kib by yönüne gidiyor, yani anlamadığım herkesin mi beklentisi farklı?

kızsan sebebi şu:

i0.kym-cdn.com

ya da konuştuğun kızlar dediğin gibi arkadaş aramıyordur.

insanları tanımak internet üzerinden daha kolay. sözlükte ya da duyuruda açıp ne yazmış ne etmiş bakabiliyosun. facebook'ta twitter'da ne yazıyor ediyor bakabiliyosun. yani dünya görüşü, yazım tarzı, ilgi duyduğu şeyler vs. hepsi zaten önüne serilmiş oluyor internette. kafa olarak uyuştuğun zaman, yüz yüze her türlü gidiyorsun. benim bi arkadaşım var mesela internette görebileceğin en piç, en arıza tiplerden biri. yüz yüze tam aksine çok sakin, ağzını bıçak açmaz. ama herifi tanıdığım, bildiğim için o haliyle bile gayet güzel anlaşıyorum.

hemcinslerle muhabbet genelde ortak ve sürekliliği olan bir konu sayesinde başlıyor, ya da diğer arkadaşlar tanıştırıyor. örneğin şu an en yakın arkadaşlarımdan birini, football manager turnuvasında tanımıştım. işte yauu hocam sen ne yaptın vauu hocam ben mertesacker'i sana vereyim sen bana holosko'yu ver vs. derken öyle işte muhabbet ilerledi.

karşı cinsle muhabbet nasıl ilerliyo onu bilmiyorum, son birkaç yılda o konuda bayağı kötüyüm.

karşımdakinin sözüne güvenmeme gerek yok. nasıl ki benim klavye kullanabilen bir patates olmadığımın garantisi yok, karşımdakinin olduğunu söylediği şey olduğunun da garantisi yok. bunu göze alarak konuşuyorum. buluşacaksak "böbreğimi alırsa?" diye korkmuyorum çünkü korkması gereken karşı taraf.

nasıl arkadaş edinilir biliyorum :) asosyal ya da antisosyal biri değilim.
sadece sanal alemde ilişkilerin nasıl bu kadar çabuk gelişebildiğini sizin açınızdan öğrenmek istiyorum.
yani üç günde kanka olabiliyor insanlar ya da üç beş günde bi ilişkiye başlayabiliyorlar.
anlatamadım galiba kendimi :/

ben böyle yerlerden arkadaş olan insanlar olduğuna inanmıyorum. yalandan yere arkadaş olmuşlardır.

temelsiz, sözde arkadaşlık ilişkileri olarak görüyorum ben bunları. kimse kimseyle üç günde kanka olamaz, kanka görünür ama pek güzel. yani boşuna kendinde eksiklik arama, gösterişe kanma.

eksiklik aramıyorum, aksine sizin gibi düşündüğüm için insanların bunu nasıl yapabildiğini merak ediyorum.
ne biliyim öyle işte, yine kendimi anlatamadım :)

efendim, 4 senedir bir ilişkim var ve ailelerimiz de görüşür bilir ve biz sözlük üzerinden tanıştık.
çok da mutluyuz.

açıkcası o kısmı bende bilmiyorum nasıl oldu nedenli gelişti.sadece sesini duyduğumda benim olması gerektiğine karar vermiştim çünkü kendimi gerçekten çok garip hissetmiştim ve bir gün canım sıkkın olduğunda bana hiç kimsenin yapmadığı ve ihtiyacım olan o hissi verdi. o günden sonra da benim oldu.

tanıştığımız andan itibaren tek yaptığımız şey birbirimize hassas davranmaktı.

bence konuştukların sadece aranan insanlar, biz aranmıyorduk. o benim anaç tarafımı ben onun vicdanını keşfettim.. olay bu.

diyelim ki sen kadınsın ben zaten erkeğim..
Düşük ateş
avukat var mı avukaat?
tarot
Staj bulmaca
diye 4 tane başlık açmışsın..bunlardan stajdan giriyorum mesela muhabbete bana şöyle oldu böyle oldu falan diye sonra tarot avukat ateş vs yardırıyorum..bakıyorum ki laf lafı açıyor..2-3 gün ara ile başlıyorum mesaj bombardımanına sonra eğer hala aktif cevaplar geliyorsa..şurada şu varmış şöyle şöyle yapalım mı kaçınılmaz oluyor..kadın tarafı en az 3 kişi geliyor o ayrı tabi..o da erkeğin profesyonelliğine göre avantajda dezavantajda olabilir..

Hocam vallahi ben böyle sanal ortamdan bulduğum kişilerle çok yakın arkadaş oldum. Hala da görüşürüz açıkçası. Bir kere sanaldan arkadaş bulmak daha kolay neden dersen sanalda ilgi alanıma göre sana yakın kişiyi bulman daha olası.

sanal ortamdan arkadaş olmak zor değil.
arkadaş olunuyor yukarıda söylendiği gibi açtığı başlıklardan ya da ilgi alanından yürürsen konuşacak birşeylerin oluyor.
bunun dışında bu arkadaşlığı daha ileri bir düzeye getirmek için de kişiyi bir sonraki aşamaya zamanla hazırlaman gerek.mesela o kişi burdaysa facebook'unu alman gerek.facebook'u varsa whatsapp'ı sonra dışarda buluşmalar ve gerisi sana kalmış

ha ben burda kimseyle birebir tanıştım mı? hayır. tanışmak için çaba sarf ettim mi? hayır. merak ettiğim,yüzyüze tanışayım dediğim kimse var mı? hayır.
ama olsaydı yukarıdaki şemayı uygulardım teoride

Grip virütik bir hastalık olduğu için ilaçla virüsü öldüremiyorsunuz, ama ne bilim vücudun kırıklığını, gribin neden olduğu semptomları azaltıp (burun akıntısı, kırıklık vs) dolayısıyla genel mutluluk endeksini, moralini düzeltiyorsa, bunun bağışıklık üzerinde çok olumlu etkisi olduğu biliniyor.

Dolayısıyla ilaç, olmazsa olmaz değil, çok gerekli değil ama hangi ilaç olduğuna bağlı. Bazıları hiç gerekli olmayabilir.

İlaç olmasa vücut kendi hastalığını yenebilir.

İlaçların çalışma mantığı bir yeri iyileştirirken, başka yeri yan etkilerle bozmak hiç değil. Yine de bazı/birçok ilacın yan etkileri olabiliyor.

Başı ağrıyan biri minoset veya parol içmezse sonsuza dek başı ağrımayacak. Ağrının neden olduğu da tam açıklık kazanmış birşey değil. Muhtemelen uyuyunca, ya da zamanla geçer. Ağrı kesiciler ağrı eşiğini değiştirip ağrıyı hissetmeni engelliyor, ağrın erken bitti sanıyorsun. Biteceği zaman da kendi bitiyor zaten nasıl oluyorsa.

İlaçların mantığı bir yeri iyileştirirken başka bir yeri bozmak değil. Yan etkileri var tabii ama asıl amaç bu değil, herkeste ve her zaman olmuyor zaten o yan etkiler.

Grip virüs zaten, ne yaparsan yap bir süre hasta gezeceksin, ilaçlar gribi tedavi etmiyor, semptomları azaltmaya çalışıyor. Ağrı kesici içmezsen tabii ki aynı sürede geçecek o grip ama ağrı çekeceksin. Kişinin kendi tercihi.

ben de gerekmedikçe ilaç içmeyi sevmem ama regl ağrılarım çok şiddetli oluyor mesela.
saatlerce o ağrıyı çekmek istemiyorum. Eğer midemde karaciğerimde sorun yoksa içerim ben o ilacı.

bazı insanlar katiyyen ilaç içmem diyor, başı da ağrısa kıçı da ağrısa, peki iyi güzel kendi seçimi.
Ama durup durup ortalıkta oram buram ağrıyor diye afra tafra yapıyor, kafa şişiriyor ağlıyor inliyor. ben de bunu anlamıyorum.
-E ilaç iç?
-Yok ben ilaç içmeyi sevmiyorum.
-kıvran dur o zaman teallaam

Aslında sorun şurada başladı . Doktora gidiyorsun önemli bir şeyin yok diyor. Rahatlaman için 3 tane ilaç veriyor. Bunları içmek zararlı değil mi ?

semptomatik tedaviye hasta kendi karar verebilir. eğer ben idare ederim diyorsa ilacını içmesine gerek yok. ben ağrı çekmek istemiyorum diyorsanız da haplar orada.

Mesela öksürük şurubu içmeyin derler, çünkü vücut öksürerek atarmış mikropları (veya her neyse)
Veya burun akıntısı da aslında vücudun bir savunma mekanizması sanırım, ama biz günlük hayatımızı aksattıkları için bu semptomları önlemeye çalışıyoruz.

Hocam kartaldan ayrılık çeşmesi ordan marmarayla yenikapı ordan metro ile seyrantepe yapabilirsiniz bence? Olmaz mı ?

500t de kullanılabilir e-5'ten binip tek araçla gidebilirsiniz ama ne kadar sürer işte onu kimse bilemez

en mantıklı sonuç şöyle oldu:

16A ile Uzunçayır, oradan metrobüs ile Zincirlikuyu, oradan da 27SE ile Seyrantepe Sanayi.

Aylık akbil almak da güzel bir çözüm : ))

Bölümünüz nedir ? Mesela şu kaybolan uçaklarla ilgili bir şey ler anlatamaz mısınız ? Veya deveasa yapılar olabilir ? Ne biliyim belki günümüzde kullanılan mobil teknolojilerin geleceği hakkında konuşabilirsin belki ? Belki cocuklara programlama ogretilmesinden bahsedebilirsin..imm aklıma başka bir şey gelmedi.

pdr bölümündeyim.15-20 dakika arası olması lazım.önerdiğiniz konular için teşekkürler.

Whatsapp olsa aslinda 3310'a bile gecerim :) Sadece whatsapp olsun, sarji da uzun gitsin yeter. Akilli telefonlarin kazandirdiklari cok ama insan hayatinin gizliligini kaybettirdi bize. Artik her an ulasilabiliyoruz.

Arada sirada 3-5 gun kapatiyorum telefonu, kafam rahatliyor. Telefon acikken her boslugu onunla dolduruyorsun. Aman facebook, aman twitter, aman su aman bu...

HTC'nin eski bir modelini kullanıyorum. Şu anda 3'ten fazla uygulama yüklenmiyor. Günümü yolda geçiriyorum (yaklaşık 4 saat), yolda trafik kontrolünden sesli kitabına birçok uygulama gerekiyor. Geçen gün gerekli bir banka uygulaması için sabah-akşam kullandığım bir uygulamadan vazgeçmek zorunda kaldım. Mobil şebeke açık olursa da telefonun şarjı en geç 2 saate bitiyor. E-postalarımı yüklemedim bile, işle ilgili şeylere acil cevap veremiyorum. Bu bazen azarlanmaya neden oluyor. Facebook veya mesajlaşma programlarını ise bilinçli olarak ben yüklemedim, mesajlaşmayı sevmiyorum; gerçi yer de yok.

Bu telefonu hala kullanıyor olma nedenim 3 günlük Iphone 5C'mi kapkaç ile çaldırmış olmam. Şimdiki telefonumdan sesli kitap uygulamamı sildim, hayata daha fazla zaman ayırıyorum, TEM'de trafikteki araçların plakasından kelime üretmece ile hayata ayırdığım zamanın keyfini çıkarıyorum. Kitap okuyamıyorum, çünkü tutuyor. Ancak dinleyebiliyorum.

Artık geri dönülemez bir bağımlılığımız olduğunu düşünüyorum, hepimizin emziği oldu. Dokunmazsak titreme geliyor, elimize alınca yatışıyoruz.

Ben şarjı uzun giden akılsız bir telefonageçtim (aslında Nokia, whatsapp da var, akıllı demek istemiyorum bu telefona). ŞArjı 3-4 gün gidiyor. İnternette vakitkaybetmiyorum. Yoldabakıyordum, yolda kitap bulmacavs yapıyorum artık.


Telefonun akıllığı arttıkça, verdiği stres de artıyor.

ben de bi' ara böyle düşünüyordum ama sonra bir e-kitap okuyucu aldım, akıllı telefon hayatımdan çıkmış oldu otomatikman. ben de anlamadım bu çıkış sürecini. önceden en yenisini almalıyım, en yenisi bende olmalı krizleri geçiren ben, şu sıralar piyasayı bile takip etmez oldum. telefonu arayan soran birisi varsa, mesaj atan varsa elime alır oldum. arada bir de kamerasını kullanmak için.

daha iyi olur gibi öyle bir şey yaparcan bence de. Benzer stresi, zaman kaybını yaşayacağım endişesiyle akıllı telefona geçmeyenlerdenim ben, mutluyum böyle, bu durumun kazancı benim için kaybından çok daha fazla, elimin altında zaten bilgisayar olması yeterli oluyor işlerim için. Umut Sarıkaya'nın da güzel bir hikayesi vardır bu konuda o da dem vurur bir nebze de meşrulaştırır "bu yol aplikasyonu iyiliğini baban yapmaz bu hayatta" diyerekten. Ortalama 7-10 gün şarjı giden basit bir telefon işimi görüyor, hele bazı zamanlar telefonu evde unutup çıktığım oluyor daha da bir rahat hissediyorum kendimi.

@yirmi santim
Bence geri dönülmez değil nu bağımlılık bilgisayar açıkken sürekli facebookta fink atan ben. Radikal bir kararla facebook,twitter ve linkedin hesabımı kapattım. Artık hiç mi hiç aramıyorum. Bence isteyince kurtulabiliyoruz.
Akıllı telefonu faydalı olarak kullanabiliriz istersek ama çoğumuzda bu irade yok. Ben de dahil

ben işim gereği akıllı telefon kullanıyorum. eğer akıllı telefonu hayatımdan çıkarırsam yanımda bi laptop ve 3g modülü taşımam gerekir. ancak şunu da görüyorum, telefonu açıp sabahtan akşama kadar candy crush oynayan ve 100 metrede bir check in yapan tipler de var. sırf oyuncak onun için. olmasa bişey kaybetmez yani. benim telefonda hiç oyun yoktur. foursquare, facebook, twitter tarzı programlar da yoktur. bi takım hesaplamalar için bazı özel uygulamalar var. onları kullanırım. döküman okurum. not alırım. internete çıkarım. mail alır ve gönderirim. bir de aramam gereken insanları ararım. bu profilde bir kullanım için gerekli oluyor akıllı telefon.

demek istediğim size gerekmiyorsa pekala bırakabilirsiniz. gerekiyorsa da kasmayın. en azından benim için zaman kaybı değil tam tersine saatlerce tasarruf sağlıyor.

ben cok özelligini kullaniyorum.

-almanyada yasiyorum ve burada hala her yeri bilmiyorum. mesela adresi giriyorum haritada sonra oraya yürüme rotasini cikarip baka baka buluyorum hayatta bulamayacagim yerleri.
-deutsche bahn uygulamasi ile gidecegim istasyona hangi trenlerle hangi aktarmalari hangi saatlerde yapacagima bakiyorum.
-sözlük var bilmedigim kelimelere yolda olsam bile bakabiliyorum.
-alisveriste mesela bir sey begendim, amazon uygulamasina barkodu okutuyorum amazonda ayni ürün ne kadar onu görüp hemen o anda amazondan alabiliyorum.
-parali ve cok güvenilir bir hava durumu uygulamasi aldim. hava durumuna evdeyken bakip ona göre giyiniyorum. (burada hava ayni gün sabah 8 derece, öglen 25 derece aksam 16 derece olabiliyor. abartmiyorum)
-gelbe seiten (sari sayfalar) diye bir uygulama var yakindaki iste ne ararsan telefon no adres ile bulabiliyorum. en son ayakkabi tamircisi buldum yakinda.

askerlik tecil ettirmede işe yarıyor bir de resmi olarak üniversite mezunu olman gerekirse işe yarıyor (misal memursun ve maaşın fark edecek) bunun dışında olmaıs ile olmaması arasında bir fark yok.

diplomanın değersizi mi olur? açıköğretimin tek farkı evde kendisi derslere çalışıp sınava giriyor. diğer yönleriyle aynı. yani örgün öğretim de işletme okuyanla aynı dersleri görüyor. hatta ben açıköğretim okuyan insana daha çok saygı duyarım. çünkü açıköğretim okuyanlar evde o belki de hayatında görmediği dersleri tek başına öğrenmek zorunda. açıköğretime kolay girersin ama kolay mezun olamazsın. her diploma bir emek sonucu alınıyor. o insan da diğerleri gibi belki gece gündüz ders çalışıyor, sosyal hayatını, özel hayatını ihmal ediyor. değersiz mi şimdi bu diploma?

@rocknroll ben öyle düşünmüyorum ya. Bence açıköğretim ogrencilerinin kendi kendilerine uydurdukları bir şey. Açıköğretimde neredeyse çoğu dersi 30 puan ortalama ile gecebiliyorsunuz. Mesela açık öğretime kitap açmadan girip 9 dersten 7 sini geçen adam tanıyorum.

İşin sonunda test ya sınavlar. Ne kadar zor olsa bile sallama şansın var. Normal üniversitede okuyanlar klasik sınava da giriyor. Derslere giriyor falan filan. Bence abartılmış bir balon bu açık öğretim. Millet şöyle zor böyle zor diye ortalıkta geziniyor. Zor falan değil işte bence

Cevap olarak bence de değersiz bir diploma degil. Bunu belirteyim.

Gençler; olması gerektiğini düşündüğünüz, olmasını istediğiniz ile gerçekte olan, yaşanan farklı. İdeal ile hayali ayırabilmek gerekiyor bu yüzden.

değersiz bence.
zaten üniversite bitirmiş biri için olsa da olur olmasa da olur.

cevaplar için çok teşekkürler

www.vatanbilgisayar.com

www.ucuzuburada.com

nope. casper, exper bulaşma. aman.

Mac al akmaz kokmaz.air 13" i5 bulursun o fiyata

casper cidden çok mu kötü?

mac alamam ya windows işletim sistemi lazım bana.

paranın yettiği herhangi bir dell, lenovo, asus vs. al.

evet, epey kötü. içeriği aşağı yukarı aynı cihazların. ama stabil çalışma neredeyse yok. ıslık çalan fan, fazla ısınan bilgisayar, acayip dandik kasa, kırılan menteşeler, sürekli takılan-donan makineler.. her markada olabilir bunlar ama casper-exper ikilisinde epey yoğun. ben ucuz diye packard bell aldım taş gibi çıktı. bi klavyesi saçmaladı, değiştirdim sıkıntı yok şimdi.

asus x550jk-xo012d. daha dün bi arkadaşa zorla aldırttım. fiyat performans canavarı.

hp alma. asus al, lenova al ama hp alma. evde iki tane laptop var. ikisini aynı odada çalıştırınca kaloriferi kapatıyorum. birde çok ses yapıyor. sanki ende uçak kalkıyor.

yenibosnadan taksi 7-8 tl yazar koçtaşın yanında taksiler olur hep

basond ben buraya haftanın iki günü gidip gelcem, hep taksiye binersem aç kalırım

aktarma yapmaniza falan gerek yok. evinizin onunden 31E ye binin ismek in onunde inebilirsiniz.

Hocam fatih itfaiye durağı var sık olarak geçmez ama 31E' ye binip yenibosna merkez camii durağında inersen tam ismegin kapısının önünde inmiş olursun. Olmadı metro/metrobüs ile şirinevler' e gelip sirinevlerden 98B 31 ve yine 31E otobüslerinden hangisi denk gelirse ona binip yenibosna merkez camii durağında inersen ismegin kapısının önünde inersin

al o zaman
prntscr.com

prntscr.com

yenibosna metro durağı ile cami durağı arası hatlar.
www.iett.gov.tr

edit buda fatih durağı ile ismek arası hatlar
prntscr.com

metrobüsten inip yürüyün, en fazla 10 dk orası. dümdüz yol. zaten otobüsler o kadar sık geçmiyor. ayrıca o yolda trafik olur. her türlü yürümek mantıklı.

Otobüs diyen arkadaşlar, burada yenibosna merkez Camii diye durak yok ama??

mobil.iett.gov.tr(KUYUMCUKENT)---EM%C4%B0N%C3%96N%C3%9C-%C4%B0ETT-Otob%C3%BCs-Sefer-Bilgileri-ve-Duraklar%C4%B1

ismek in onu tek yon oldugu icin eminonu yonune giderken yan caddeye gecmeniz gerekir. yani ismek e gelirken merkez camisi duraginda inersiniz donuste ise yan caddeye yuruyup oradan binersiniz. yan cadde dedigim fatih caddesi, 4 5 dakika yurume mesafesi

eminonu kuyumcukent yonune bakarsaniz cami duragini gorursunuz.

O durağın ismi değişmiş sanırım ne olduğunu biliyor musunuz?

Edit: Hııııı

Edit2: Süpersiniz hepinize ayrı ayrı teşekkürler iyi ki varsınız

ben durak yazmadım haritadan tikledim kendisi buldu o durağı cami durağı yazınca bulamadı

kamera telefonda önem verdiğim bir nokta ama ilk sıralarda değil kesinlikle. aslında yola g2 alayım diye çıktım sonra g3 girdi aklıma. nexus'u çok istiyorum aslında ama hiç kurcalama şansım olmadı. g3'ü falan inceledim hep.

telefon değiştirmeyi seven biriyim. 16 aydır falan g2 kullanıyorum yeni telefonların hiç biri çekici gelmiyor. bakıyorum telefonumdan verdiğinden fazlasını vermiyorlar. yeni telefon ille alacaksın deseler iphone alırdım heralde değişiklik olsun diye.

g3ün ekranı işlemcisi için biraz fazla kaliteli. o yüzden kasma yapabilir riskli tercih. nexus 5 şık telefon güzel telefon. kasmaz akar gider. galaxy nexus kullanmıştım bir ara listelerde gözükmeyen bazı özellikleri beni üzmüştü(ses kartı, gps çipi kalitesizdi. kalitesiz geliyordu gps yerimi bulamıyordu) düzeltilmişmidir bilmiyorum o yüzden g2>nexus5 diyorum. g3ü boşver bence dışardan biraz daha şık ama değmez fazla para vermeye. hem ikisi de pahalı telefonlar değil borca girmezsin.

not: g2 alacaksan paralel ithalat alma lg türkiye garantili al. 16gb yetiyor ama sıkıntı yaşatıyor biraz onu kullanımına göre sen karar ver. yaklaşık 10 gb kullanabilir alanı var 16gbın gerisi işletim sistemi.

hocam borç harç yapacaksan asus zenfone 5 veya 6 ya bak derim. hem fazla pahalı değil. hem de kullanıcı dostu yine de araştır. ona göre karar ver :)

şuan kullandığım telefonun hafızası 8gb ama bunun 6 sı falan boş. benim için hafızanın çokluğu pek önemli değil açıkçası. tek derdim donma/kasma yapmasın alacağım telefon. elektronikte öyle hepsiburada/gittigidiyor falan güvenmiyorum. genelde vatan'ı kullanırım yine öyle olacak. oralarda satılan g2'nin paralel ithalat olma durumu yoktur sanırım.

asus'un telefonlarını da hiç görmedim. açıkçası aklımda da yoktu ama onları da araştırayım. çabuk karar vermek istemiyorum bir öncekinde hızlı davrandım aldığım telefon şuan çöp :(

buradan net olarak şunu çıkardım yalnız. g3 listemden tamamen elendi.

merhaba tekrar yeni gördüm cevabınızı. bir önceki telefonu ne zaman aldınız bilmiyorum ama bir süre sonra herhangi bir android telefon kasmaya başlayacaktır. uygulamaların arka planda birbirleriyle yaptıkları işlemler telefonu şişirecektir. telefon kasma yaptığı zaman format atmanızı tavsiye ederim. kişilerinizi google hesabınıza kaydeder, fotoğraflarınız için de google fotoğraf uygulamasındaki otomatik yedeklemeyi açık tutarsanız format atmak korkulacak birşey değil. 6-10 ay da bir format atmanızı tavsiye ederim.
iphone alırsanız bunu yapmaya gerek duymayacaksınız. ancak gelen her güncellemeyle beraber telefonunuz biraz daha hantallaşacak. yaklaşık 3-4 sene sonra telefonunuzu değiştirmek zorunda hissedeceksiniz. kısaca telefonlar 2 sene kullanılması için üretiliyor.

not: vatan paralel mi satıyor emin değilim. satıcıya sorarsınız lg türkiye garantili demesi lazım. teknosalar lg türkiye garantili satıyor. 1250 lira fiyatı.

@minik donut canavarı önceki mesajımda da belirttiğim gibi yaklaşık 1 sene galaxy nexus kullandım. şu an annem kullanıyor telefonu. yazın çıkan bir sorundan ötürü format atılmıştı. 1 ay önce bu çok yavaşladı diye getirdi bana telefonu yine format attık düzeldi. açık konuşmak gerekirse blackberryden andoide geçtiğimden bu yana en az memnun kaldığım telefondu.

ilk nexuslardan kastın nexus 4 ve sonrasıysa hayır kullanmadım.

neden yalan söylediğimi iddia ediyorsunuz anlamıyorum. lg firmasıyla bir bağlantım yok galaxy nexusa karşı bir garezim de yok. kullanan kişi olarak yeterli olmadığını söylüyorum.
arkadaşınızın telefondan beklentisi düşük olabilir, düzenli olarak format atıyor olabilir, telefona karnel custom rom gibi çeşitli şeyler yükleyip daha iyi hale getirmiş olabilir, hepsini geçtim kullandığı şeyin en iyisi olduğunu iddia eden bir kullanıcı olabilir.

Bunun chrome ile ilgili olmaması lazım diye düşünüyorum. İşletim sisteminlye alakalı ya da siteyle.

acaba ekran kartı mı yüklü değil :S

Onla ilgisi yok. Başka tarayıcılarda da mı durum aynı ya da dosylara bakarken? Eklenti mş yükledin chromea?

başka tarayıcılarda durum aynı değil. chrome kaldırdım tekrar yükledim sorun aynı :S

www.gtricks.com şurdakiler işe yarayabilir gibi.

Ben çoğunlukla koton, hm, berska ve zara dan alıyorum.

Ltb koton un nesini begenmedin yahu. Gayet güzel şeyler oluyor.

Ya pantolonlarin hepsi yirtik pirtik. Dapdar pantolonlar. Cok uc renklerde sweetler. Ciyak sari sweet giymek istemiyorum ben. :(

mudo, mavi, mango, zara.
koton ve bershka'yı hiç sevmiyorum ben de. elinize aldığınızda ilk yıkamada ağzı burnu dağılacakmış hissi veriyor.

colin's?

Hm iyi. Mavi, zara,pull. Herşeyler güzel değil ama gene eli yüzü düzgün kıyafetlerin çoğu buralardan.

gap

ne yazık ki bende aynı sorunu yaşıyorum dostum herkesi dar paça giymeye zorluyorlar resmen mavinin kotları geniş ferah baya

vodafone'a geçtim turkcell'den. 19 tl'ye 1gb internet, 1000dk. her yöne. sms yok.(sms:33 krş)

turkcell kontörlü 25tl, 2gb internet, 500dk, 5000sms.

Ben gençturkcell kullanıyorum. 25 tl ye 2gb 1000 sms 500 dk hy.

@murty @charles

gencturkcell iyi görünüyo ben de gencturkcellliyim ama birkaç ay sonra yaşım 26 olacak sıkıntı olur mu

ben 30'u geçtim hala genç turkcell'liyim.

ben gnc25 paketi aldım şimdi .. her yöne 500 dk 1 gb internet siz 2gb + 1000 sms + 500 dk nerden aldınız yav ? öyle bir paket bulamadım ?

bence asus zenfone 5 al paran cebine kalsın.

Note 3.
s5 im var arastirirken cok da farklilik olmadigini anladim. Hem note 3 un ekrani daha buyuk bahsettigin isler icin. Hem de fiyati baya dustu. S5 daha pahali yani su an.
Para problem olmaz dersen ise note 4. Note serisi baya iyi cunku.

belli başlı markaları kafaya takmadıysan huawei, lenova ve sair çin malı telefonlara bir bak derim, f/p oranı oldukça iyi ürünler var. performansa kalite de dahil ama servis biraz sıkıntılı.