Ablanıza akademik başarının, hayattaki başarıyı belirlemediğini anlatın. Gerçi çocuk geyet başarılı da.
Misal benim eşim (o zamanlar sınıfta kalma vardı) ortaokulda sınıfta kalmış. Matematik öğretmeni annesini çağırmış, bunu okuldan alın, herkes okumak zorunda değil, sanayiye falan verin meslek öğrensin demiş. :) Kadındaki hayal kırıklığına gel.
Ama çok kitap okurmuş eşim, sonra M.Ü. İletişim fak. kazanmış, yüksek lisansını tamamlamış, sevdiği meslek gazeteciliği yapıyor. Kendi kazanıp, bedeli askerlik yapıp ödemiş. Şu an gerçektende kariyer olarak iyi bir yerde.
Bir diğer örnek kuzenim, dayım her zaman bizi birbirimizle kıyaslardı hep rekabet etmemizi isterdi ben sallamazdım tabi, çok başarılı bir eğitim hayatı oldu, ODTÜ çevre mühendisliğini bitirdi kuzenim, bense Ank. DTCF :) Ama özel hayatında bir türü başarıyı yakalayamadı, hiç bir işte düzenli çalışamadı, ya işten çıkarıldı ya da kendi işi beğenmeyip çıktı. Şu an yıllardır işsiz, 36 yaşında, sosyal güvencesi yok ve saçının jöle parasını bile dayım karşılıyor.
Bu örnekleri ablanıza okutun lütfen, ben canlı tanıklarıyım. Önemli olan kendiyle barışık, mutlu çocuklar yetiştirebilmek. gerisi kendiliğinden gelecek, emin olsun. Lütfen çocuğu, kaygılı ve yetersiz hissettirmesin.
0