ne zaman gtüme tekme yesem bunu dinlerim, yine dinliyom. güç veriyür. ben de kanatlı hussar olacam, ben de tide'ı çevirecem, ben de güçlü olacam. pes etmeyecem :((

www.youtube.com

a perfect circle - annihilation (crucifix cover) - (live stone and echo)

www.youtube.com

I'm only joking, and I don't believe a thing I've said!

youtu.be

www.youtube.com

Kırmızı balık gölde kıvrıla kıvrıla yüzüyor

www.youtube.com

eski bir radyo programı dinliyorum. orada da edvard grieg'e ait opus 16 la minör piyano konçertosu'nun berlin filarmoni orkestrası tarafından 1964 yılında icra edilmiş bir kaydı çalınıyor. piyanoda da geza anda var. youtube'da bulamadım, o yüzden ayrıntılayarak anlattım.

Mahallede kavga var onu dinliyorum :):)

tek şarkı söylemeyeyim, şu spotify listesini dinliyorum:

open.spotify.com

sakın reddetme-cem karaca

www.youtube.com

groove akıyor yine, atmıyım buraya sarmaz sizi.

level 42

İşten dönünce albümü başlattım, şu an bu çalıyor.

www.youtube.com

kendim söylüyorum.

www.youtube.com )

Pazara gitmeli çilek almalı bir çocuk şarkısı var ya hani onu dinliyorum, ühühüh.

dayanamadım, bir tane daha:

a perfect circle - counting bodies like sheep to the rythm of the war drums (hey maşşallah)

yıldızlar da kayar - tan versiyonunu söylüyorum içimden aynı tan gibi ama hayatta açıp dinlemem

sertab erener - aaa:
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

( be'lakor - countless skies )

çok severdim, ama kaç zamandır dinlemiyordum.
bu aralar sardım yine, günde 1-2 kere dinliyorum.

www.youtube.com

Radyodan türkçe rap dinliyorum.
turkrapfm

kimse bilmez, keşif olsun bizden
www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Hiçbir şey dinlemiyordum duyuru kanıma girdi. Herkesin attığı linkleri açıp dinlemeye çalıştım ama %80i bana çok uzak şeyler çıktı. Vay anam millet neler dinliyor dedirtti.

Lily'nin paylaştığı Spotify listesini dinliyorum. Sarı çizmeli Mehmet ağa ile geçinip gidiyoruz şu an.

www.youtube.com Recondite - Capable

@proletarier aller lander vereinigt euch ben baktım herkeş metalçi

ben de tarayarak gittim. sırayla bilmeyip merak ettiklerimi dinledim.

ben müzikli şeyleri fave'liyorum genelde. ya anında dönüyorum, ya sonra.

sanıyorum parça ismi ve grubu-kişiyi yazarsak o dediğin biraz daha az olur. dönüp edit yapıcam şimdi ben. ya eskiden öyle yapıyordum ama üşenmeye başladıydım.

şu kurbağalıdere'nin ıslah çalışmaları filan var. oralardan geliyodur büyük ihtimalle.

Yorum yapamayacağım fakat bağlantılarda herhangi bir fotoğraf mevcut değil, kontrol edebilir misiniz?

linkleri güncelledim.

Bunlar güve kelebeği oluyordur sonra.

mor ve ötesi - yeşillik

www.youtube.com

1. Tripkolik - Gözlerinin Yeşilini Özledim
2. Vega - İz Bırakanlar Unutulmaz
3. Şebnem Ferah - Çakıl Taşları
4. Yüksek Sadakat - Kafile
5. Özlem Tekin - Beni Yakan Aşkın

İlk aklıma gelenler bunlar.

Yabancılara girersem çıkamam. Bulgar/Romanya (genel olarak Balkan) müziği ve elektronik müzik dinlemeye lisede başladım.

lisede çok sevip çok dinlediğim bir sürü grup oldu ama ortaokuldan beri hayvan oğlu hayvan bir "ALMAN ENDÜSTRİYEL" aşığı olduğum için en öne çıkan, lise deyince aklıma gelen ilk beş şöyle olur sanırım,

oomph & nina hagen - fieber
oomph - unsere rettung
rammstein - feuer und wasser
megaherz - f.f.f
feindflug - ersatzteil

şunları yazarken bile ağlamaklı oldum. ne güzeldi lan o zaman hayatım. hafta sonu patatesle ice tea gömüp aachen-oberhausen maçı falan izlerdim, o zamanlar ikisi de ikinci ligdeydi. sabah akşam rammstein, oomph, megaherz falan dinleyip almanya'ya yerleşeceğim günü hayal ederdim. öyle salak, cahil bir çocuk da sayılmazdım ama o zaman bilmiyoduk tabii işte üçüncü dünya ülkesiyiz, schengen vizesi lazım falan...

iyi derecede ingilizce konuşup rus dili ve edebiyatı öğrencisi olup da almancamın çok çok zayıf olması da bambaşka bir ironi ama sadece dinlediğim şarkılar sayesinde bile anlıyom bayağı eheh.

şimdi düşündüm de benim en büyük uktem bu galiba. rusya ve almanya'da yaşamak. hadi rusya kısmını halletme şansım var, rusça okuyorum ama almanya? avrupa'da adamlar bi kere amk, nasıl gidip yaşıyon. kafam keşke 15-16 yaşımdaki kadar güzel olsa şimdi de. çok duygulandım şerefsizim. feuer und wasser kommt nicht zusammen, whats can i do sometimes, it's the life that's the life, everything is something happened :((

teoman-gönülçelen

başka gelmiyor aklıma

edit:
teoman - o
teoman - gemiler
teoman - sus konuşma

ben hep üni.de keşfettim başka şarkıcı olduğunu. biraz maldık.

as i sat sadly by her side - nick cave and the bad seeds
red right hand - nick cave and the bad seeds
life on mars - david bowie
le vent nous portera - noir desir
coffee and tv - blur

+radiohead'i de çok dinlerdim yav. paranoid android'i üsttekilerden belki daha fazla dinlemişimdir o dönem.

dido-thank you
4 non blondes-what's up
eric clapton-layla
prodigy-smack my bitch up
linkin park-numb

three days grace-gone forevr(neredeyse tüm şarkılarını severdim ama aklıma ilk bu geldi, ergenlik grubum three days grace'tir benim)

metallica- sad but true

rammstein- sonne(engel, du hast falan da olabilir bunun yerine)

daft punk- harder better faster stronger

adele- rolling in the deep

o zamanlarda da şimdi olduğu gibi alakasız şakıları listemde buluşturan biriydim. mesela danza kuduro'dan sonra chop suey falan geliyodu shuffle'da dsdsdha

don omar - dale don dale
sean paul - get busy (böğrüm ağrıyo)

bunlar herkeste olduğu gibi benim de başımın tacıydı. geri kalanlar opeth ve radiohead'in diskografisi komple.

ya o kadar da kastırmaya gerek yok. hışırdırıyor işte, rustle de geç.

kasarım been karışmayın banaa! :))

crinkle demeyi düşünüyorum. hatta dedim bile.

whistle da denilebilir belki. rüzgârda çıkardığı sesin ıslık sesine benzemesi düşünülerek. ingilizcede sık kullanılıyor.

Ucurtmanin kuyrugu nasil ses cikariyor bilmiyorum ama bence crumple ve crinkle onerilerin sesi dogrudan ifade etmek icin hatali secimler. Dolayli tasvirde belki kullanilabilir. Ben olsam rustle veya ruzgar sesinden bahsediyorsak rush kullanirdim. Whoosh ile swish bence sordugundan farkli sesler. Ruffle'dan emin degilim.

flapping

uçurtma kuyruğunun çıkardığı ses için ayrı bir kelime yok ingilizce'de, o yüzden doğadaki en yakın örneği olan yaprağın rüzgarda çıkardığı sesi ifade etmek için kullanılan, pır pır etmek anlamına gelen fluttering çeviriyi karşılayacaktır diye düşünüyorum.

www.newsshopper.co.uk

Flapping ve fluttering isabetli fakat yine ses cikarmasini degil hareketini ifade ediyor diye dusunuyorum. Ya da ben soruyu yanlis yorumluyorum.

Crinkle dedim. Arkadaşlar uçurtma elde tutuluyor. Rüzgarda onun püsküllü kuyruğu hışır hışır ötüyor. Ya rustle ya crinkle olur. Flap ya da flutter benlik değil.

Ay eprişieyt ol yor participation. :P

tree of life (terrence malick)
the naked island (kaneto shindo)

Themroc (1973) filmde hiç konuşma yok (sadece inleme, haykırma ve homurdanma var) ama 60'ların ve 70'lerin yapısalcılık eleştirisinin filme vurulmuş hali.

Fear and Loathing in Las Vegas (1998) hiçbir konu örüntüsü yok ama 60'ların uyuşturucu devriminin 90'larda nasıl depolitize edildiğini işliyor.

Ve bunlar dışında David Lynch'in bütün filmleri.

torino atı.

(bkz: permanent vacation)

the neon demon

hiçbir şey anlatmıyor gibi. izlerken "ne izliyorum lan ben" diyorsunuz ama bitince kendince bir şeyler anlattığını fark ediyorsunuz. görüntüler güzel bir de.

işte güzellik kavramına takıntılı olmak, günümüzdeki güzellik algısı, cinsel sapkınlıklar vs.

edit: yuh sevent seal demişler, daha neler!?!??!?

Richard Linklater
Jim Jarmusch filmleri

Olay üzerinde pek durmaz ikisi de, anlatım güçlüdür.

"hiçbir şey anlatmayıp" kısmına uymuyor ama bu akşam izlediğim güzel bir filmi paylaşmak istedim.

(git:www.imdb.com )

rahatsız edici şeyler elbette var ama klasik dramlar kadar ağır değil. gayet insani duruşu olan bir film.

Being John Malkovic

Seventh seal olabilir.

nemfomanyak. bolca cinsel seks var çünkü.

dogville. çok estetik buluyorum.

lars von trier pek sevmem. ama melancholia ve dogville iyiydi baya.

dancer in the dark. biçim açısından zevkime en yakın filmiydi sanırım. björk de artısı tabii.

+bu arada ben de pek sevmem filmlerini.
++breaking the waves de onun filmiydi ya. tamamen çıkmış aklımdan. ikisi arasında kaldım şimdi. björk artısıyla dancer in the dark diyeyim yine.

Antichrist
Melancholia

Dogville

Benim en sevdiğim yapımı, "Riget". Ama TV filmi. Çok çok etkilenmiştim. Muhteşem bir film.

Dogville

Filmlerinin gösterim zamanları beni etkiliyor.
Melancholia filmi gösterime girdiğinde gezegenlerle ilgili bir durum vardı şimdi tam hatırlamıyorum.
Bir psikopatın kafasının içinde dolaşıyorsun resmen :)
İzliyorum, etkileniyorum ama seviyorum, sevmiyorum demek adamın yapmaya çalıştığı şeye ters. Ruh hastası manyak:D

sadegazoz +1, bu adamın filmleri sevmelik değil gibi, yani ben izlediğim şeyden tatmin olmuş bi şekilde ayrılıyorum filmden ama "sevmek" diyemem buna. antichrist izlediğim zaman itibariyle okuma yapmayı çok sevdiğim bi döneme denk geldiği için ona baya bi kanalize olmuş, kafa yormuştum; o bakımdan sanırım benim en çok "uğraştığım" trier filmidir. onun dışında beş engel'i bahsettiğim sevme eylemine zorlamayacak bir türde olduğu için rahat rahat seyretmiştim.

(git: 1214314)
(git: 1212522)

dolandırıcılık yok bence bile bile yardım etti herkes.

Zengin dilenci konusu. Dolandırıcılık yok.

En dandiğinden katı meyve sıkacağı alıp evde kendiniz sıkın onları almayın.

exotic diye bi marka var. onun vardı sanırım.

farklı tarayıcıda denedin mi?

Explorer ya da Chrome ile dene +1

Senin gönderdiğin ekranda hiç yeşil gün yani uygun gün yok ki. En başta vize için başvuru yeri seçerken, en yakın randevu günü göster diye bir link olur. Oradan kontrol ettin mi en yakın günü?

Sayfanın kodlaması ile ilgili bir sorunsa da ben şimdi chrome ile açtım ve bende bir sorun yok.

ilk 1 dakikayı dinledim. adamın sesi bok gibi.

baştan aşağı rezalet..

ciddi inceleme istersen:

(git: www.criticofmusic.com)

1000 TL çok para mı kardeş?

Birincisi cok aldiris etme oraya yazan insanlara belki yarisi gitmez o paraya ama su da bir gercek ki arz talep en temel ekonomik iliskilerden biri bu da o iste. Ulkeye bir suru insanin sevdigi sanatcilar gelmeyince insanlar parasi neyse veririm bi kere gelse demeye basliyorlar. Gayet de haklilar ben de yaptim zamaninda ama artik isin kotusu kimse gelmiyor.

senede 1 konsere ya giderim ya gitmem. ama david gilmour gelirse kaç paraysa verir giderim muhtemelen.

ona çok para gelmeseydi sormazdı. ki bana da çok zaten. neşet ertaş ölümden gelip evimde söylerse veririm, değilse topunun amk ne verecem 1000 lira.

bu başlıkta bahsedilen konserler hiçbi zaman olmamış konserler zaten ve oraya yazanların büyük çoğunluğu da bahsettiği gruplar gelse ve atıyoum 100 lira bile olsa kalkıp konsere gitmeyecekler bence. yazmak parayla değil nasıl olsa. ben giderim epey konserlere, çok istediğim ve bir daha gelmeyeceğine emin olduğum biri olursa olabilir. o da anca david gilmour filan olur herhalde evet.

Mevcut dönemde ben de hiçbir konsere öyle para vermeyi aklımdan bile geçirmem ama Metallica'nın Monsters Of Rock Moskova 91 yahut Seattle 89 konseri olsa, en azından bunlar ayarında bir konser olsa vallahi verirdim.

proletarier +1

oraya yazdıkları için "hani verecektin ulan?! niye gitmiyorsun konsere?!" demeyecek kimse. adam yazıyor çünkü yazabiliyor.

ama veriliyor da. birkaç sene evvel r. waters geldiginde biletlerin bir kısmı o fiyattandı ve tükenmişti sanırım.

şu an ben de david gilmour'a, pearl jam'e, rage against the machine'e, rush'a ve tool'a acımadan veririm o parayı.

maaşımın da neredeyse yarısı yapıyor.

not: tool ve pearl jam birer defa geldi, david gilmour, rush ve ratm hiç gelmedi türkiye'ye.

i drive the hearse yazınca aklıma geldi, final haftası gecenin üçünde uyanıp konserini izlediğim porcupine tree'ye ya da steven wilson'a da veririm o parayı.

Çalışanım. En sevdiğim grup gelse daha fazlasını bile ayırırım, çünkü sürekli değil kaç yılda bir oluyor veya hiç olmuyor böyle konserler (hatta şu an avrupa turnelerini takip ediyorum, başka bir ülkeye de gidebilirim konser için). Çünkü hayat fani. En sevdiğim grupları kanlı canlı izlemeden ölmek istemiyorum. Ben ölmesem adamlar ölüyor zaten, yaşlandılar da. Şu an bir Chris Cornell'ı ne kadar para verirsen ver bir daha canlı dinleyemeyeceksin mesela.

insanlarin keyifleri icin verdikleri/verecekleri paraya da "hani ogrenciydiniz hepiniz?" diye hesap sormak da guzel kafaymis.

porcupine tree bir konser daha verecek olsun, daha fazlasini veririm. tahminen konser verecek olsalar da asla turkiye'ye gelmeyecekler, yurt disinda bir konser olursa kesinlikle giderim ve tahminen daha fazla da tutacak zaten.

edit: hatırladım da, Tool geldiğinde 15 yaşındaydım. 15 yaşımdaki halimle ön taraftan olan bileti almıştım. biletin fiyatını falan hatırlamıyorum ama, 15 yaşımdaki halime şu an 1000 TL gibi gelen bir miktara denktir belki de. gidiliyor yani, müzik tutkusu çok başka bir şey.

iki saatlik tek bir konsere vermem ama 2 günlük iyi bir festivale 1000 lira veririm.

@trollziya çünkü avrupadaki adam her sene izleyebiliyor, çünkü avrupadaki adam komsu sehre de, komsu ülkeye de rahatça gidip izleyebiliyor, çünkü o adam avrupada.

Konsere çok sık giden biri değilim ama tiyatro bale müzikal çok severim sık sık da gitmeye çalışıyorum.
Maaşımın yarısına kadarını vermişliğim vardır etkinlik için (tek bir etkinlik için değil).
Yemeğe ve etkinliğe verdiğim paraya asla acımam.

Çok gitmek istediğim bir organizasyonsa maaşımın tamamına kadarını gözden çıkarır 1 ay köşeye attığım paradan geçinirim :)

Ratm gelemez, gelse bobregi satarim. Run the jewels izledim, burada izlemek harika olurdu. Cypress hill, 1000mods, dissection (buda imkansiz) gibi isimlere acimam, her turlu giderim. 1000 lira sevdigin muzisyeni canli izlemek icin hicbirsey.

Sevdiğim gruplar genelde buraya gelmeyip de ben yurtdışına gittiğimden bi festival için totalde o fiyatın 3 katını verdiğim de oldu. Çalışıyorum, gerekirse kredi çekiyorum ya da kk.na borçlanıyorum Müzik benim en büyük, beni en heyecanlandıran hobim, bu nedenle bi kuruşuna acımam.

Futbol, muzik bunlar gonul isi. Herkes sizin gibi dusunmuyor. Param var veriyorum kime ne kardesim.

aman sanki hep çok lüzumlu şeylere para harcıyoruz. çok zora sokmayacaksa verilir tabii ki.

mesela foo fighters gelse fiyata bakmam bile.

Genel olarak bir konser kalemi yok maaşımda. İş değiştirince ekonomik olarak çakıldım gerçi ama atıyorum, aşırı sevdiğim bir grup gelse bir seferlik öyle bir para verebilirim. Öncesinden biriktirir alırım ya da taksitle alırım. Şu an o aşırı sevdiğim grubu düşünemiyorum ama vardır kesin. Daha önce kaçırdım mesela, Bon Jovi belki olabilir, belki başka biri olabilir.

Bunlar organizasyon şirketinin söğüşlemesi olabilir ama "Organizasyon iirketine kendimi söğüşlettirmeyeceğim" diye çok sevdiğim, hayatta belki bir kez dinleyebileceğim bir grubu konserini kaçırmak istemem. Keşke daha insaflı olsalar ama bir kere gitmediğimde, bir daha hayallerimde göreceğim bir konser için protesto yoluna gitmem.

Bence bir seferlik 1000 TL'yi verebilmek değil de, benim kadamdaki soru "Geceliği 500 küsur TL olan oteller nasıl böyle dolu dolu. Bütçe onu nasıl kaldırıyor".

ben önceden konser konser gezerdim, kim ne zaman nereye geliyor haberini ilk benden alabilirdin, öğrencilik hali tabii az yer, az kıyafet alır, belki küçük işler yapıp para biriktirirdim, müzik biraz gönül işi herkes anlamaz bunu ama şimdi ülkeye kimse gelmediği için böyle dertler de kalmadı:)
o başlıkta da hayallerini söylüyor insanlar, ülkemize artık kimse konser için gelmediğinden kıymetlendi tabii canlı canlı birilerini dinlemek, bu sene de o kadar ölüm oldu ki ulan şunları dinlemeden ölmesinler diyorum zaman zaman. ama türkiye'de yine de gitmeyebilirim çünkü bizim organizatörleronu getirip küçükçiftlikte falan yapar verdiğin parayı da piç ederler.

@trollziya abi bayağı bilmeden konuşuyorsun şu an.

al, 658 dolar www.metalsucks.net

750 dolar (mcg logosunun altında) i.hizliresim.com

www.altpress.com

al bak, meet and greet bile olmayan vip bilete 2.500 dolar veriyor adamlar.

ve bu heriflerin not in this lifetime tour'u sold out geçiyor her konser.

bu durum sadece guns'a özgü de değil.

verilir - verilmez dersin anlarım. ama o adamlar vermiyor / vermez deme.

edit: bu arada biletlerden biri melbourne biri las vegas ama diyorum, adamların turnedeki her konseri sold out. avrupa'da da farklı değil yani.

ben ilk metallica konserime 2014'te gittim. 150 liraya saha içi bilet aldım. aylar öncesinden aldım biletimi. o zaman son sınıftaydım ve günlük ev arkadaşımla iki kişi 5-7 liraya karnımızı doyuruyorduk. (salata malzemesi + 2 ekmek). o dönem için baktığında o bilet 1000 lira gibi bir şey benim için. zerre umrumda olmadı, çok güzel üç insanla tanıştım o konserde ve fazla fazla aldım karşılığını. daha fazla verebilecek durumda olursam daha fazla veririm.

ratm, pj, rush, tool, porcupine tree vs. bu ülkeye sık sık gelen gruplar değil. her konserde de kesinlikle yüzünde salak bir gülümsemeyle ayrılmanı sağlayacak gruplar.

fazla para mı? kesinlikle. aychovsky'nin dediği gibi keske daha ucuz olsa ama değil. izleyebiliyorken izlemek isterim ben bu insanları.

tam istedigin gibi olmasa da sevdigim bir iki sey:

1. Pain of Salvation - Martius / Nauticus II www.youtube.com

2. Nick Johnston - Sand Monster www.youtube.com

3. Puscifer - Conditions of My Parole www.youtube.com

camel power club.

@üğpoıuy, farketmez ama türkçe müzik dinlemeyi sevmiyorum pek yine de link varsa senden de alrım ^^

@rahip janick, puscifer'den başladım çok beğendim haha çok eğlenceliymiş

@füt, buna da bakıcam ^^

geçen gün şu şarkıya denk gelip solistin sesi ne kadar morrissey'e benziyor demiştim.

www.youtube.com

beğenmene çok sevindim. bir şey daha eklemek istiyorum.

simultaneous www.youtube.com

bu öyle eğlenceli falan değil, hatta biraz değişik bir şey ama beni kilitliyor kendisine.

"we will never know world peace, until three people can simultaneously look each other straight in the eye."

@saykodelik adam, what! benzemiyor resmen aynısıymiş :D

bunu da ben bırakayım şuraya bunu da seviyorum değişiklik <3 www.youtube.com

farklı olarak da pek kimsenin bilmediği bişey koyayım. ben çok severim bu abiyi.

www.youtube.com

@saykodelik adam, en son aphrodite childs'ı övdüğümüzde adam 3 gün sonra ölmüştü. umarım bu adam hali hazırda ölmüştür :p

aa evet öyle olmuştu. vay be uzun zaman olmuş. bu adam ölmedi ve aslında ben arada aratıp bakıyorum öldü mü acaba diye ahah. çünkü ölse haberimizin olmayacağı biri, gerçi benim önüme bi şekilde düşer yine sanırım. bi de canlı dinlemeyi çok isterdim ama hep memleketi texas'ta konser veriyor yıllardır :/

@saykodelik adam, şahsen ben de duymamıştım ama beğendim attım bu posttakileri listeye yine. herkes negzel şeyler dinliyor.

ben yokluktan dün aleyna tilki dinledim arkadaşlar :/

Spotify kullanıyorsan; open.spotify.com

@clones, teşekkürleer ^^

eğlenceli+farklı

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com
www.youtube.com

www.xnostalji.com

www.youtube.com

queensrcyhe denmiş <3

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

radiohead - myxomatosis www.youtube.com

sadece son filmde ufak bi bağlant var aslında ama karışık da izlenebilir öyle doğrudan bağlı değiller birbirlerine. ama ben sırayla izlemeyi tercih ederdim tabii. ayrıca binoche'u severim onun da etkisi vardır ama mavi en güzeli, evet.

sırasıyla seyretmek zorunda değilsin. ama mavi'yi muhakkak izle. beyaz candır. kırmızı da çok ayrı.

filmlerin arasında bi çok bağlantı var aslında. beyaz ile mavinin doğrudan kesiştiği bi mahkeme sahnesi var mesela. çöpe şişe aran teyze mevzuu var. ben bi yerde okudum ya da dinledim ama şimdi çıkaramıyorum. dvd setinin içindeki belgeselde ya da yorumlu izleme versiyonunda olabilir.

sırasını karıştırman sorun olmaz. bana kalırsa üçlemenin en iyi filmi mavi, onu atlama pls.

Bi de hazır üçlemeyi izliyorken double life of veronik'i de patlat. Senin yüzünden maratona giricem şimdi, hasstasıyım :3

sosyal mesaj: mobile edit gelsin!

Sanırım bu kadar baskıya dayanamıcam artık, Mavi'yi de seyredicem ama sırasız olacak, zaten bugüne kadar hep böyle denk geldi, sevdiğim diziler olsun, filmler olsun, sıralar karıştı hep.

Dediğim gibi bu üçlemede sıranın fazla bi önemi yok. Bahsettiğim bağlantılar öyle devamlılık arzeden şeyler değil. Beyaz nispeten eğlenceli, kırmızı ve mavi depresiftir. Filmlerde ciddi emek var bu arada, mavide bir şekeri çaya batırma sahnesi var mesela, hikayesini öğren derim. Belgeseli de izle ardından özetle.

Beyaz'ı seyrettim bile:) Sıra önemli olmasa da Kırmızı önce izlenmemeli şeklinde bir yorum duydum,önce Kırmızı sonra Mavi seans saatleri açısından bana daha uygun, yine de duyduğum söylenti doğruysa şartları zorlayayım mı önce Mavi'yi seyretmek için?

Bu arada filmin sinema duygusu ve müziği çok hoşuma gitti, uzun zamandır filmlerde sinema tadı almıyordum, çok iyi geldi bu film, ne varsa eskilerde var.

Ben de az önce seyrettim. Gözün körolmasın, evde dvd seti var, sinemaya gittim senin yüzünden xD

Ben kırmızı en son diye biliyorum. Hiç farketmez, patlat gitsin.

Kendi soruma kendim cevap veriyorum, filmlerin hikayeleri birbirinden bağımsız, küçük kesişmeler var hikaye akışını etkilemeyen, Mavi ve Beyaz sırasız izlenebilir ama Kırmızı muhakkak en son izlenmeli, Kırmızı'yı önce izleyen diğer iki filme yazık eder...

json deserialize, serialize diye arayabilirsin.

xml'e alıp istediği şekilde düzenleyip istediğin yere gönderebilirsin.

Dataset'e aldığım örnek.

string _SubeKodu = lookUpEdit1.Properties.GetDataSourceValue("SUBE_KODU", lookUpEdit1.ItemIndex).ToString();
var json = "";
//string _url = "xxx.xxx.com _tarih +"&sube=xxx&apikey=----";
string _url = _Servis_Url + "?tarih=" + _tarih + "&sube=" + _SubeKodu + "&apikey=" + _Servis_ApiKey + "";
using (WebClient wc = new WebClient())
{
json = wc.DownloadString(_url);
}

DataSet dataSet = JsonConvert.DeserializeObject<DataSet>(json);
DataTable dataTable = dataSet.Tables["LIST_FATURA"];
DataTable dataTable1 = dataSet.Tables["LIST_FIS"];
dataTable.Merge(dataTable1);
// 14.02.2017 yemek çekleri fiş olarak gelmiyor.
DataTable dataTable2 = dataSet.Tables["LIST_IRSALIYE"];
DataTable dataTable3 = dataSet.Tables["LIST_BELGE_HAREKET"];
DataTable dataTable4 = dataSet.Tables["LIST_CARI_KART"];
DataTable dataTable5 = dataSet.Tables["LIST_URUNLER"];
DataTable dataTable6 = dataSet.Tables["LIST_TAHSILAT"];


if (dataTable1 != null)
{
GridSatisBelge.DataSource = dataTable;
}
if (dataTable3 != null)
{
GridSatisKalemler.DataSource = dataTable3;
}
if (dataTable4 != null)
{
GridCariKart.DataSource = dataTable4;
}
if (dataTable5 != null)
{
GridStokKart.DataSource = dataTable5;
}
if (dataTable6 != null)
{
GridTahsilat.DataSource = dataTable6;
}
gf.Bilgi_Goster("Bilgi", _tarih + " Tarihli, " + _SubeKodu + " Şubesi Verileri Getirildi");

Sonuc_Getir();
_listelendi = 1;

sadece ekşi sözlükten bu nikle gelebilirsin. sözlükten uçurulursan da giriş yapamayacağın için öyle kalır hesabın. önceden yazdıkların buradan silinmez.

ekşide uçurulursan, duyuruya girmek için sub-etha'ya girip tıklaman gerektiğinden giremezsin. Belki 1 gün cookielerin ekmeğini yersin, girersin ama o kadar. Ekşi olmadan bu nickle girmek istiyorsan, bağış yapıp marul hirsizi diye bi duyuru hesabı aç, ancak o şekilde girersin. Uçuruldun mu yoksa bişi sorcam ekolünden sorularından mı :D

işkolig?

glassdoor

işkolig'di sanırım aklıma gelmeyen. gerçi şimdi baktım orda benim aradığım şirket yok. başka varsa ona da bakabilirim.

şartlarnasıl mı ne var bi de

edit: engellemişler vpn'le giriliyo
www.sartlarnasil.com

yapman gereken tek şey mean bastardları asmak, yapmazsan sıçtın, olmazsa olmaz gibi bi anlam sanırım.

Ben de soyle anladim. Sadece mean bastardlari asman gerek. Ama asilmasi gereken mean bastardlari.

Virgül olmaması lazim

virgulde sorun yok, sadece mean bastardlari as diyor. emin ol astiklarin mean bastard diyor.

Hayır, arkadaşlar yanlış yorumlamış bana kalırsa.

"Aslında sadece aşağılık piçleri asman gerek. Ama aşağılık piçleri kesinlikle asman gerekiyor."

Yani ilk cümlede "aşağılık piçler dışında asman gereken biri yok" derken, ikinci cümlede "aşağılık piçleri mutlaka asmalısın" demeye çalışıyor.

@proletarier +1

union all yapınca oluşan tabloyu bir temp tabloya atıp onun üzerinden yapabilirsin. aşağıdaki gibi bişeyler.

select * into #temp
from
(
select * from table1
union all
select * from table2
)

select * from #temp
group by code

drop table #temp

SELECT
x, sum(para)
FROM
(YAZMIŞ OLDUĞUN UNION LU SORGU) as q
GROUP BY x;

@tepedeki psychedelic adam tam anlayamadım ama benim union all ladığım tablolar çok karmaşık

@renkli hayalet seninkini de denemiştim önceden ama şimdi yine denedim ancak YAZMIŞ OLDUĞUM UNION LU SORGU'yu parantez içine alınca hata veriyor. Hata şöyle: JOIN işleminde söz dizimi hatası

karmaşık olması bi problem değil. sonuç olarak union'layabiliyosan onu bi temp tabloya atıp sonra istediğin gruplamayı yapabilirsin.

#temp tablo anladığım kadarıyla oluşturduğum unionlı tabloyu tablo olarak database e eklediğim tablo değil mi?

az once sozlukte okudum da ruh halimi anlatiyor, sagolsun suser arkadas kaynak vermemis, kimbilir belki de kaynak kendisidir..

yazara mesaj attım :)

eyvallah:)

Şahaneymiş.

bir pessoa havası var sanki.

yani pessoa ya da shopenaur (dogrusunu yazamadim) ya da genc werner in acilari belki..

agoda'yı soruyossun sanırım. ama daha iyi mi bilmem. hiç kullanmadım.

hotels.com da var.

helena bonham carter
frida kahlo
eva green
rachel weisz
sophie ellis-bextor

edit: söylemeyi nasıl unuttum bilmiyorum bilmiyorum ama listede sinead o'connor da var.

jane birkin

yıldız tilbe

helena bonham carter

Marilyn Monroe
Frida kahlo
Candan ercetin

Audrey Hepburn ve Kahlo kesinlikle.

Giyimi, duruşu, gülüşü, konuşması, zarafeti ve asaleti bir kadının tarzını belirleyen temel şeyler bence. Her şeyden önemlisi asil olması ve kendine has bir çekiciliğinin bulunması.

tomris uyar
frida kahlo
janis joplin

Angie Harmon geldi aklima.

Bence tarz sactir kadinda. Olay sacta biter. Sac olmazsa olmaz. Bir de gunes gozlugu. Erkek gibi kisa sacla ne yaparsa yapsin cekici olamaz mesela kadin benim gozumde.

Frida kahlo'nun tarz ile uzaktan yakinda alakasi olmadigini dusunuyorum. Tarz marz yok onda bana gore mesela.

jane fonda
patti smith
merly streep
lady gaga :) (bayılıyorum her haline)

Hayret Lady Diana yazan olmamış. Benim de aklıma ilk Audrey Hepburn geldi, mutlaka başka da var fakat şu an hatırlayamıyorum.

@stavro, ne kadar önyargılısınız, kısa saç kimi tarzın tamamlayıcısıdır ve inanılmaz çekicidir, geleneksel düşünceler bunu kabul etmez tabii. Laf etmedim sadece bu kadar keskin yazılmış görünce şaşırdım.

bir kişi de çıkıp Shirley Manson yazmamış...cık cık

ha bir de tabii ki Björk <3

Kişiye özel olan, imza gibi duran ve herkesin artık kabul ettiği özellikleri tarz olarak tanımlıyorum. Yani, başka bir kişide saç , başka bir kişide makyaj,başka bir kişide giysi, başka bir kişide giysisizlik olur. Görünce 'Ondan başkası olamaz' ya da 'Onu zaten bu yapardı' diyeceğimiz şeyler tarzdır.

Tarihte deyince 'Ayy, kimbilir kimler var' diyorum ve aklıma kimse gelmiyor. Lady Gaga'nın tarzını seviyorum, en sevdiğim muhtemelen o değildir de; aklıma bir o bir de Coco Chanel ve Audrey Hepburn geldi. Son ikisini sevmediğimi biliyorum, o yüzden Lady Gaga olsun.

Katharine hepburn

Onyargi degil tam olarak. Ornegin hardal lezzetsizdir, neye kullanirsan kullan tadini bozar gibi.
Erkege ruj yakismamasi gibi mesela. Adama istedigini giydir, istedigin aksesuari kullan, didaklari ferrari kirmizisina boyattigin zaman tarzin icine edersin ornegin. Hicbir erkek tarzi ruj bir secenek degil. Benim gozumde boyle bu. Hepimizin ortak noktada buluscagi mutlak bir "tarz" ve "tarz olmayan" yok. Yoksa herkez onyargili sayilir o sekilde bakarsak.

Bu arada yukarida gorunce aklima geldi bence de Lady gaga kesinlikle. Tarzi olan kadin sorusunun ilk cevabi Lady gaga:) Kiz direkt tarz.

Patti Smith
Anita Pallenberg

Dizi karakteri olur mu?

House of cards'daki Claire Underwood. Aşırı karizmatik bir kadın. Saçları, yüzü, konuşma şekli, kıyafetleri vs.

Kesinlikle Claire Underwood +1
Sophia Vergara

Stavro, hardalı yoğurt ve mayonezle karıştırınca harika bir salata sosu olur bi kere, sadece oranı iyi ayarlamak gerek. Gıcıklığına yazdım=) sos konusunda ciddiyim o ayrı. evet kişiye göre değişir, herkesin önyargıları var haklısınız.

ben de ek vapur seferleri konuyor diye duydum fakat nereye geçiyor onu bilmiyorum.

ringo jets varmış lan!

en son 00.00 ve 00.20'de Mavi Marmara iskelesinden Bostancı'ya motor seferi varmış.

danke şön biz de öğrenmiş olduk

en kolayı bi arayüzle filan (sql server management tudio gibi ya da her ne kullanıyosan) tabloya erişimin varsa tabloya sağ tıklayıp edit gibi bi seçenek varsa kayıtları listeler sen de elle girip kaydedersin. yoksa insert değil de update yazman lazım. internette update queryleri bulabilirsin, zor bişey değil onu yazmak.

yaşları rastgele bir değer verecekson fonksiyonla filan yapılabilir.
aksi takdirde zaten bire bir update etmelisin.

values içindeki sayıları tırnak içinde yazmışsın tırnağı kaldırırsan ekler.

Update customers set age = 23 Where id = 1

widespread kullanabilirsin belki yaygın manasında.

fabrikadan çıkmış,endüstriyel tiplerden bahsedecek bir cümlede kelime..

Bence aradığınız deyim “cookie-cutter”. Tam olarak “birbirinin aynı, tek kalıptan çıkmış, aynısından her yerde bulunan” demek.
Sıfat olarak bir ismin önünde kullanılmalı, örn.. “cookie-cutter design”
Tureng: tureng.com
Urban Dict.: www.urbandictionary.com
Deyim olarak değil de literally kullanırsanız, kurabiye kalıbı demek zaten.

adres satırını kopyalayabilirsin?

eksisozluk.com

İşte öyle yaptığımda sadece başlık çıkıyor. Mesela senin verdiğin linki entry olarak yazmaya çalıştığımda bkz: gliese 581 çıkıyor sadece

hmm onu doğrudan bkz.'a dönüştürüyomuş kendisi. o zaman yok sanırım yolu bildiğim kadarıyla

(bkz: riekerink bey diyeceksiniz)

bi de bu var. eksisozluk.com

Ozan güven'in bir gazeteciyle tartışmasında kullandığı bir cümle. Ozan bey diyeceksin. Kaç yaşındasın sen. Sonra yazacaklar içkiliydi bilmem ne

@tepedeki psychedelic adam +1

Ozan Güven ile bir bağlantısı yok.

Onun lafı şöyle.

"Olum bak normali bunun nedir biliyor musun Ozan Bey iyi akşamlar..."

orijinali
(bkz: beşiktaş bey diyeceksiniz)

goodman +1,

"beşiktaş bey diyeceksiniz"den geliyor mevzu...
ozan güven ile hiçbir alakası yok.

Benim bildiğim eski bir İstanbul hikayesi minibüscünün biri Eyüp Eyüp diye yolcu toplarken bitirim kabadayınin teki minibüsçünun ensesine tokat atarak babanın oğlu mu lan Eyüp "Eyüp Sultan" diyeceksin diyerek racon keser olay bu burdan esinlenilmiş gibi

Twitter da dışmimar var, ilk onda gördüm ben

olayın çıkışı şener şen ile ilyas salmanın çiçek abbas filmine dayanmaktadır.

ilyas salman dolmuşu yeni alıp kahveye girdiğinde şu konuşma yaşanır ;

ça - herkese benden çay !
ş - ben istemem
ça - şakire çay yok.
ş - Ne demek şakir ?
ça - o adını mı değiştirdin ?
ş- sen bana nasıl şakir dersin lan kelek ?
ça - nediyem mesela mahmut mu diyem , şakir ?
ş - şakir abi , ağa , dayı diyeceksin !!


bu kalıp sonrasında x bey diyeceksinize evrildi ..

isteyen izlesin ilgili kısmı olayın özüne varacaksınız ..

youtu.be

direkt gidiyorsun

gerekmiyor ama vizen olsa dahi ülkeye girebileceğinin garantisi yok, iş pasaport polisine bakıyor. o yüzden gidiş-dönüş bileti, kalacak yer rezervasyonu, para vb. şeyleri sorulması halinde sunabileceğin şekilde ayarlarsan çok daha rahat edersin. teoride evet geçerli pasaportunu ve uçak biletini alıp gidebilirsin ama bu şekilde almayıp geri çevirme ihtimalleri de var.

geçenlerde yanlış hatırlamıyorsam bir duyurucu estonya'ya gidip de kapıdan çevrilmişti vizesi olmasına rağmen.

Pasaport polisleri pasaportunuzda daha önce giriş- çıkış yaptığınız ülkelere dikkat ediyorlar. Beraber yolculuk yaptığımız bir arkadaşımın tüm pasaportu Irak giriş çıkışı ile doluydu işi gereği, 1 saat sorguya çekip öyle aldılar ülkeye. Otel rezervasyonlarından tutun da cebinizdeki paraya kadar göstermenizi isteyebilirler. Cebinizdeki paranın seyahatiniz boyunca yetip yetmeyeceğine de bakıyorlar. Yanımızdaki bir başka kadın para göster denince çantasından 50 bin euro kadar para çıkarıp saymıştı, onun sorgusu bir süre daha devam etti bu kadar parayı niye yanında getirdin diye :)

yurtdışı çıkış harcı yine lazım tabii, bi o var.

gayfe daha iyi bilir ama benim bildigim omonia tarlabasi gibi bir yer ya

merkez akropolis. omonia biraz çevresi kötü bi yer. orda kalmışlığım var ama akropolis tarafında uygun yer bulursanız daha iyi olur. motorunuz olacaksa yine akropolis'te kalıp etrafa gün içinde gitmeniz daha iyi bence.

2 gece 3 günde pek gezemezsiniz atina'yı. omonoia da akropolis de merkezi yerler, ben akropolis'i tercih ederdim. metro hattı var her yere ulaşabilirsiniz.
gezilecek yerler tabi başta akropolis, arkeoloji müzesi, olympia zeus tapınağı, syntagma meydanı ve parlamento binası, eski olimpiyat stadı, lykavittos tepesi, monastiraki meydanı, ulusal bahçe, üniversite, eski meclis vs vs vs yazmaktan yoruldum :)
yemek için monastiraki'deki thanasi'de mutlaka souvlaki yiyin. goody's yerel fast food zinciri orandan da yiyebilirsiniz hamburger vs. thanasi'nin karşısında bayraktaris var orayı ben beğenmedim. döner de yiyebilirsin gyros adı. dana, tavuk ve domuz olarak 3 çeşit. bi de bizim ucuzcumuz var kallithea'da kafe ouzeri adriana diye. ozu içip yemek ye daha 25 yurodan fazla hesap ödemedik oraya :)
omonoia meydanına yakın 28 ekim caddesinin oralarda bir girit restoranı vardı. inanılmaz güzel yemekleri var.
brettos diye bir yer var plaka'da, renk renk içkileri var çogzel www.brettosplaka.com
bir de denize gireceksen tram'a binip, voula yönüne, kalamaki veya zefiros durağında inin, bolivar beach club'ı şiddetle öneririm.
iyi gezmeler
ha bir de milli içecek frappe için mutlaka

edit: der meister haklı bu arada omonoia junkie place. ha bu arada exarheia diye bir semt var anarşistlerin kontrolünde, orayı da gezebilirsiniz çok güzel grafitiler var. güvenlik açısından sorun yok hatta yabancısınız diye sizi daha çok severler. karargah gibi bir binaları var oranın fotosunu çekmeyin sıkıntı yaparlar. link açılırsa bknz www.google.gr

2009'da interrail yaparken, Akropoli'de bir akşam 2 kızla tanıştık. Kendileri teklif etti bizi gezdirmeyi. Gecenin sonunda Exarchia'da bir parkta 10-15 anarşist kardeşlerim ot çekip muhabbet ediyorduk.Arada satranç filan oynuyorduk. Hayatımın en güzel gecelerinden biriydi. Pek bir tavsiye içermiyor ama niyeyse bu anımı yazasım geldi:)

ekleyebiliyorsun, direk search e tıklayınca zaten "search players&topics" yazıyor.

hmm aslında soruyu bunu oynayan facebook arkadaşlarımı bir şekilde listeleyemiyor muyum şeklinde sormam gerekiyodu sanırım. yani bu cevap tam istediğimi vermiyor aslında.

telefon rehberindekileri secip ekleyebiliyorsun diye biliyorum.

ben öyle bir opsiyon göremiyorum.

ee kira yıldan yıla yenilenmiyor mu? o sene dolunca yenilemeyip çıkmasını istediğini söyle bi süre önceden.

yapabilirsin fakat 2500'e birine verip çok daha fazla zarar etmeyeceğinin de bir garantisi yok.

@tepedeki psychedelic adam böyle bi şey yokmuş ki, kiracıyı çıkartamıyorsun :/. Bahane lazım, noterden ihtarname çekecekmişsin bahane olsa bile, o zaman bile 6 ay veriyorlar çıkması için.

ya tamam da sözleşmeyi yenilemezsen kiracının o dükkan üzerinde nasıl bi hakkı olabilir ki? dediğin şey sözleşme bitmeden çıkarmak istemen durumundadır. öyle mal sahibi bi insan değilim gerçi çok da bilmiyorum ama bence bi daha detaylı bak o olaylara.

@nrmnm, tanımadık insanlara verdik diğer 3 dükkanı gerçekten hepsi sorunsuz, birini geçen sene kiraya verdim her ay gününde veriyor, bu akraba ve tanıdık 10 yıldır girdiği günden beri bu şekilde devam ediyor, bi şey deyince de babasını çağırıyor, babası kızım ben senin dedenin arkadaşıyım, dostuz biz diyo, ee bu nasıl dostluk?

@tepedeki ben de bilmiyorum ki daha önce buraya sormuştum o zaman demişlerdi :/ dur belki bilen çıkar. Üstümüze bilgi atın pliz.

kira kontratinda hangi tarihlerde kirayi yatiracagi yaziyor mu? kirayi geciktirdigi her seferde ihtarname cekin. iki kere hakli ihtar halinde tahliye davasi acabilirsiniz.

ayrica 5 yildan uzun sure oldu ise kira tespit davasi acabilirsiniz.

10 yıldır kiracıysa tahliyesini isteyebiliyorsunuz. ev için böyle en azından, dükkan da farklı değildir herhalde.

@kassiopeia kira tespit davası açınca, yeni kira tespit edilirse onun üzerinden mi yatırmak zorunda? Sözleşmeyi de annem kaybetmiş, bu da başka bi hadise, şu anda sözleşme yok elimizde. Geçen sene sözleşme imzalamaya gitti babam, biraz tehdit eder gibi olmuş (amca bi trafik kavgasından kimler ölüyo, hayat çok zor dikkat etmek lazım falan demiş), babam da ben gidiyorum eka burda ya onla uğraşırlarsa diye vazgeçmiş :(.

Kirayı üç kez vaktinde yatırmazsa daha kolay çıkartılıyor bence direk bir avukatla görüşün burada hekesin bilgisi kopuk kopuk çıkartırsınız bence

Civardaki emsal kira değerlerinden daha düşük bir kira ödüyorsa dava açıp hakimden kiranın arttırılmasını isteyebilirsiniz. Normalde ÜFE oranından fazla zam yapılamaz ama dediğim gibi çevredeki emsal kira değerine çekilir.

hic mi sozlesme yok yoksa var da bir nusha adamda ve size vermiyor mu?
elinizde sozlesme olmasa bile bankaya yatiyor degil mi kira? elbette yazili olmasi ispat icin onemli bir unsur ancak kira sozlesmesi yazili olmak zorunda degil.

kira tespit davasindan sonra kirayi o bedele gore yatirmak zorunda ancak bunun icin bazi sartlar var belirttigim gibi. eger bu adamla ugrasmak konusunda ciddi iseniz, ki anlattiklariniza bakilirsa belirttigim gibi cikartma ihtimaliniz var ya da kirayi arttirma vs. mutlaka bir avukat tutun. zira ihtar cekilmesi, belki tahliye davasi acilmasi, vs. gerekecektir.

hukuki olarak çeşitli imkanlar mevcut. mesaj yazarsanız yardımcı olurum.

bir dönem beraber yaşadık. siz de yaşayın kesinlikle çok güzel ama akıp gitmiyor. sizi orda tutuyor.

akıp gitmiyor ama akıp gitmemek için yazılmış bir kitap. başucu kitabı diye küçük pirens tutuyor insanlar, asıl başucu kitabı budur. ha, sürekli okumak insanı düşünceli yapar, bu açıdan çok önermem ama en az bir kere bitirmeli. ben okurken zorlandım evet, elime alırken değil ama sayfalarca okumak açısından.

6 ay önce başladım okumaya. Yarısına kadar geldim. Oturup 1 haftada bitirilecek kitap değil bana göre. Ruh halime göre alıp okuyorum. Bazen hiç bir şey ifade etmezken. Bazen ben yazsam bu kadar olurdu diyebiliyorum. Her okunduğunda farklı anlam çıkarılabilinecek bir kitap.

Agir depresif bir insanım, yorumlara bakıp tam bana gore deyip aldim ama yok, ne akıyor ne gidiyor, yarısında çıktım, pek tavsiye etmem..

çoğunlukla akıp gitmişken ne oluyor lan bir sanye bitmesin kısa zamanda diyerek bir süre de günde 5-10 sayfa ilerlediğim ve bitmesini istemediğim kitaplardan idi. Aslında bitmedi benim için, ara ara dönüp not aldığım kısımlara bakacağım.

öyle okuyayım bitsin denilebilecek bir kitap değil zaten. konular birbirinden bağımsız olarak bölüm bölüm hep. adam oturup düşüncelerini kağıda dökmüş işte. adı üstünde zaten, huzurluğun kitabı olduğu için akıp gitmiyor, durdurup düşündürüyor. zorlandım diyemem ama çok fazla düşündürdüğünü söyleyebilirim.

şöyle bişeyler yazmıştım. okumak istediğim halde yarıda bıraktım. tekrar başlar, okurum ama ne zaman bilmiyorum şu an.

(bkz: iz bırakan kitap cümleleri/#25063922)

pessoa bana huzur verir. en sevdiğim kitabı da budur. keşke açsam da tekrar okusam.
kitaba göz at. istersen tek seferde bitir, istersen baş ucunda beklet, başka kitaplar okurken arada ona dön.

melodiyi vocaroo ile kaydedip buraya koysana

bir mırıldansana.

dıt dıt, dıt dıdıt dıt dıt kısmını okuyunca resmen Mirkelam- Tavla bu dedim :D taaki I fall you kısmını görene kadar :D

www.youtube.com

bulursam editleceğim, ayrıca vocaroo@+1 daha rahat olur..

www.youtube.com

orjinalini değil seninkini dinliyorum abi daha doğal ve hisli olmuş

bu müzik pazar günü yayınlanan trt spor programının müziğiydi sanırsam.

red hot chilli papers cant stop

can't stop +1

The Lobster

www.imdb.com

(bkz: otesanek)

Taxidermia

the game, dogville, taxidermia, the one i love, being john malkovich bunları da izledim.

raw
the one i love
the perfect host
being john malkovich

bir de nerden aklıma geldi bilmiyorum ama "öldür beni" diye amatör türk yapımı bir film vardı onun da konusu ilginçti baya

four rooms
night on earth

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

Split
Otostopçunun galaksi rehberi

donnie darko.

frequencies

Ich seh Ich seh

(bkz: sedmikrasky)
(bkz: vtackovia siroty a blazni)
(bkz: valerie a tyden divu)

Baharatçılarda veyahut kuruyemişçilerde büyük devasa makine oluyor. Biz orda çektirmiştik bi kere.

ya sorunuzun cevabı değil biliyorum ama, bence o yatırımı yapın ve bir kahve çekirdeği öğütücüsü alın. Ben Sinbo'nunkini almıştım, yıllardır kullanıyorum, çok da memnunum. 45 liradan iki bin liraya kadar bir sürü model bulursunuz. Hepsiburada çabuk da gönderiyor.

Kendi istediğiniz zaman öğütmek hem keyif hem tat açısından farklı oluyor, hazıra kıyasla.

Sorunuza cevap olarak da, kahve zincirlerinde yapacaklarını sanmıyorum onlara ait bir kahve değilse. Mahallenizdeki kuruyemişçiler veya aktarlardan isteyebilirsiniz belki.

ben de hazır alma taraftarı değilim, daha lokal yerlerden az az o anda çektirip alıyorum. şimdi elime kenya'dan bir miktar kahve çekirdeği geçti onun için sordum da bakalım, pek öğütücü alma düşüncem yok.

Hocam Starbucks'da çektir, ücretsiz ve sorunsuz çekiyorlar.

10 binimci günümden haberim yoktu bir şey yapmadım. sahi senin nasıl haberin var?

Çocuklarla, varsa torunlarla falan geçirebilirsiniz. Kalabalık iyidir.

Edit: İlk 10.000'miş. Kendinizi bakıma alın; hamam, kese, masaj, cilt bakımı, manikür, pedikür, güzel hafif bir yemek.

böyle açtığım bi başlık var ahah. hatta şimdi fark ettim de 4 gün önce de 11000. günümmüş, onu kaçırmışım.

(bkz: insanın hayattaki 10000. günü)

@cekilmis gayfe

3 sene evvel nick cave "20000 days on earth" diye bi belgesel film çekmişti. ben de merak etmiştim benimkini. 3 yıldır bekliyorum. :)

@tepedeki psycho

ahahah aynı filmden aklımıza gelmiş demek.

bir kere su sarkıyı kesin bir kere dinle

www.youtube.com

bugun hayatimin 11160. gunuymus, sayende ogrendim hocam sagol :D

ben daha 4 yasindayken salondaki sehpanin altini karaladigim zamani hatirliyorum. simdi o sehpa kendi salonumda duruyor. bizim evde pek bi' sey atilmaz, sekil de degistirmez, saklanir, kullanilir. :D

Benim 8000. günüymüş. Güzel bir gün geçirdim, bilsem de böyle geçirirdim :)

ben akşama pilav üstü kuru fasulye yapmayı düşünüyorum.
dünden hazırlığımı yapmışitım.

%95 sıkıntı olmaz ancak Türkiye için o %5 pay her zaman mevcut.

Gayet güvenli. Ücret açısından bilmeyene biraz geçirebilirler ama güven açısından sorun yok.

ülkede yaşamanın standart tehlikesi dışında ekstra bir tehlikesi yok.

bir durağa ait şoför kapısında bilmemne taksi yazan bir taksi tercih edebilirsin.

eğer yük yoksa ben olsam metroyla giderdim amma taksi mecburiyse yapacak bir şey yok. o ufak da olsa olan ihtimal her yerde var.

duraktan binin sıkıntı olmaz

duraktan binersen bir sıkıntı olmaz.
eğer içinde kuşku varsa taksiye binmeden plakasını ve durağını önce aklına, peşine de telefonuna kaydedebilirsin.

9 yıl da var. oluyo demek.

www.espn.co.uk

sözleşme için bir sınır yok diye biliyorum. ama genelde uzun süreli sözleşme yapıp risk almak istemez kulüpler.

fifa kuralı 18 yaşına kadar max 3 yıl, sonrasında max 5 yıl diyor.

www.fifa.com

9 yıl kontrat imzalayan çakal arkadaşlara fifa ayarı: dailypost.ng

sadece ispanya'da oluyor böyle şeyler zira domestik yasalarında sınır yok diye üfürükten tayyare uçuruyorlar.

6 yılda evliler boşanıyor aq, o kadar uzun süre kimseye söz verilmez.

cm 01-02 oynarken oyunun başında 10 yıllık imzalanıyordu.sonra "FIFA kuralların değişeceğini açıkladı" diye bir haber gelip 1 ay sonra en fazla 5 yıllık sözleşme yapılıyordu.

bence verebilir kendini mutlu edecek bir evse. ama buraya çoğunluk vermemeli yazacak.

vermemelidir. 2200 liralik evin sana sagladigi faydayi daha uygun fiyata bulabilirsin. kira icin cok 2200 lira.

Home ofis çalışacaksam verirdim o parayı çünkü zamanımın çoğu orada geçecek olurdu. O paraya da gayet güzel geniş bir ev olurdu ama şu haliyle bana biraz fazla gibi geldi. SOnuçta gelirin 3'te 1'i ancak imkansız astronomik bir oran da değil 3/1.

Bu daha çok maaş kira denklemi olmuş. Eğer muhit ve ev kalitesi için değecek bir fiyatsa olabilir fakat her evin başka fiyatlı bir alternatifi olabilir, bu fiyattan 200-300 lira aşağı yerleri bulabilirsiniz eğer "çok araştırdım daha uyguna böyle ev yoktu" demiyorsanız bence olur

kişiye göre değişir. istanbul'un merkezi bir yerinde, ruhu olan eski bir apartmansa 3bin de verilir. ama şehrin dışında, site içinde, sırf havuzlu diye, 250 lira aidatlı soğuk ve ucube apartmanlara o paralar çooook bence.

@mrsmoon aynen öyle bir yer vallahi ve uzun zamandır istemediğim küçük bir evde oturduğum için cok sıkıldım. İstanbul'un merkezi bir yeri ve eski bir bina içi de harika yaptırılmış ev sahibi tarafından. 100 tl bile daha düşse ne güzel olurdu..
Baslık yanlış olmus evet maaş kira denklemi

@filipis hakikaten 20 ev dolaştım böyke bir ev yoktu. E malum burası İstanbul

aslinda normalde 1/3 kira orani oldukca normal, lakin 2200 kira fazla, elbette tamamen kisinin istek ve zevki ile alakali. mesela o evde mutlu olacaksaniz o para ile ölcülemez.

istiyorsaniz oran normal bence tutulabilir.

@kurnaz İstanbul ve şehrin göbeğinde ve iş yeri yakınlık meselesi.

Kiralamanın önemli bir avantajı vardır. Orayı satın almıyorsun. Bir yıllık sözleşme yap. Keyfini çıkar. Gelir arttıkça harcamalar da artar. Geliri senden düşük olan çoğunluk kiralamamanı söyleyecektir. İstanbul'da güzel bir lokasyonda, çok beğendiğin bir evse sana artısı çok olacaktır.

Mutlaka vermelidir.
Döverler.

Niye dövsünler burası İstanbul diye mi?

Evde zaman geçirmeyi seviypr eve önem veriyorsanız verilir. Ben benzer bir rakam vermiştim.

Bence bu dediğin şartlarda vermelidir.

silver apple'in yorumuna tamamen katiliyorum. Kirasi yuksek bir dairede oturuyorum, sorduklarinda bazi insanlara soyleyince cok sasiranlar oluyor. Geliri dusuk olanlar bunu algilayamayabilirler. 2200 tl bugun cogu universite mezunu icin cok guzel bir baslangic maasi olarak kabul ediliyor. Seni mutlu ve huzurlu edecekse 3250'ye kadar kira verilebilir. Isine yakin, ya da rahat ve kisa ulasimi olacak bakimli guzel bir daireye neden verilmesin ki? Ozellikle Istanbul'da ise yurume mesafesinde olabilecek bir yere bu paralari dusunmeden verirdim.

verilebilir.

6000 maaşa 2000 düşünüyorum ben de ,stanbulda.

ha benim avantajım ilk yıl 1500 TL kira yardımı gelecek olması. onunla biriikte rahat ödenir diye düşünüyorum.

vermemeli

neden böyle bir sonuç döndürmeye çalışıyosun ki doğrudan where urun-1 diye çek sonra bedenleri istediğin gibi kullanırsın, virgülle ayırıp ekrana basarsın vs.

GROUP_CONCAT kullanın

select urun,group_concat(beden) as beden from tablo group by 1 order by 1;

sanırım Rileyson Born Italic.

tinyurl.com

Çok benziyor ama değil. Yler Gler farklı. Yine de teşekkür ederim.

lato regular italic, fonts.google.com

örneklerde 6. varyant: i.hizliresim.com

Aux

3,5 mm jack uzatma kablosu?
böyle bişey mi? goo.gl

yok ya aux'u soruyodum aklıma gelmemişti ismi. ama bu kablonun kalitesi de sesi etkiliyor sanırım o yüzden marka öneriniz varsa alırım.

Bose

Bu kadar anlattıktan sonra sıvasız tuğla bina sandım. Bence bu dış görünüş dert değil. Dikilitaş yokuşları beni daha çok korkuturdu.

tek aklına takılan dış görüntüsüyse bence bu dert edilecek bi durumda değil.

@tepedeki psychedelic adam galiba beklenti-olan dengesi. bir de konfor alanından çıkmak böyle bir şey sanırım :)

aa kardeşime komşu çıkmışsın galiba ya, muhtarlığın ora mı ora?

iş yerime daha yakın ve makul her semt için düzenimi bozardım, gönül isterdi yeni bir binaya çık ama herhalde maddi olanaksızlıklar? bu kadar dert etme, içi de güzelmiş, işine de yakın. daha ne olsun.

Sırf merkezde olmak için böyle döküntü binalarda yaşamak büyük cesaret. Bir depremde bu binanın içinde olmak istemezdim.

arrow +1

Çok kötü. İçeri girmeye korkardım. :(

demeyin şöyle şeyler tuttum sayılır

The lights are on but nobody's home. Aklı başka yerde olmak. Aradığınız değil ama idare eder :)

Luftmensch. en.m.wiktionary.org

direk head in the clouds var

daydreamer var.

chase rainbows

0 +1

Haziran'da 4 kitap okudum, bunların ikisi tek oturumda bitecek ince kitaplardı;

Mithistorima - Yorgos Seferis
Baran Peregrine'in Tuhaf Çocukları - Ransom Riggs
Benim Hüzünlü Orospularım - Gabriel Garcia Marquez
2001: Eski Türkiye'nin Son Yılı - Mirgün Cabas

0. Hatta son 4 yıl için de geçerli bu rakam.

2
har
merhume
ikisi de murat uyurkulak

2
samarit'in sırrı
vahşi adalet.

normalde haftada 1 kitap okurum ama bu aralar pek zaman bulamıyorum.

Isabel Allende - Ruhlar Evi
Ursula K. Le guin - Mülksüzler
Hasan Ali Toptaş - Gölgesizler
Dostoyevski - Budala (Yarısındayım.)

2 kitap, 1 de çizgi roman

genç werther'in acıları-goethe
liseden arkadaşlar-selçuk aydemir

y: the last man (cilt 7)

not: şu anda da "ölüm bir varmış bir yokmuş"u okuyorum (jose saramago)

Darwin ve darwincilik
Sözde kızlar - Peyami safa
Deniz kurdu - Jack london
Otostopçunun galaksi rehberi (henüz bitmedi)

3 okundu, 4. bugün bitecek.

Uyuyan Adam, Rosshalde, Kâtip Bartleby
+
İnsan Olmak

2.yi okuyorum. :(

Chuck Palahniuk - Kaçaklar ve Mülteciler
Charles Dickens - Oliver Twist

Orta zekalılar cenneti
Kırmızı pazartesi
Sapiens
Kara kitap'a devam ediyorum. Daha uzun bir zamanımı alacak gibi.

2
muhteşem gatsby - f. fitzgerald.
echo'nun kemikleri - samuel beckett.

3.5

Aşkın en güzel tarihi
Seninle başlamadı - mark wolynn
Antik dünya - susan wise bauer
Ortaçağ dünyası - susan wise bauer bu bitmedi daha

bir :(
i.hizliresim.com

Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Halkidona'dan Kadıköy'e Körler Ülkesinin Hikayesi
Fransız Teğmenin Kadını (devam ediyor)

25 mayısta 7 tane kitap almıştım hedefim haziran içinde bunların hepsini okumaktı ama sadece 2 tanesini okuyabildim (Sapiens ve Bülbülü Öldürmek).
3. kitaba bu akşam başlayacağım.

4 oldu dün itibariyla

araba kiralayıp dolaşma imkanınız varsa transilvanya bölgesi güzel. braşov ve oradaki castelul bran (aka. drakula'nın kalesi), sighişoara, karpatlar'ı geçen transfagaraşan yolu güzel yerler. kuzeyde cluj'a gidilebilir, öğrenci şehri. bükreş'te zaman geçirilecekse de herastrau park'ı ve yanındaki village museum'a gitmemezlik etmeyin.

konaklamayı nerede nasıl yaptınız, kendi arabamızla gıtmek bır sorun teskıl edebılır mı, polıs rusvet hırsızlık vb acılarından...

buradan arabayla gitme meselesini bilmiyorum. oradan araba kiralamıştık. hatta dönüşte uçağa yetişmek için biraz hızlı gidip ceza da yemiştik. öyle rüşvetlik bi durum olmadı. hostelde kaldık.

birçok yer böyle değil. birçok yer 9-18 ya da 8-17. ama ben geç başlama taraftarı olduğum için 8'e pek sıcak bakmıyorum zaten.

09.00 - 18.00 arası çalışıyorum. Biraz erken, hem de İstanbul'daysan ve trafiğe takılacaksan baya zorlar diye düşünüyorum.

bir çok yer 9-18 veya 18:30 çalışıyor. az biraz daha uzun genelden.

İş kanununa göre normal görünüyor (c.tesi çalışmadığınızı varsayarsak) Haftalık çalışma süresi 45 saat. eğer günde 1 saat yemek molanız varsa 9 saat 5 günden anca 45 saat yapıyor

İş kanuna göre normal Faik abinin dediği gibi bi çok plaza insanı 8 saat çalışıyor ancak sanayide 9 saat bu. Ben 7.30-5 çalışıyorum 9da işe başlıyor olsam mutluluk seviyem 2 kat artardı ama.

Eskiden 8:30-18:00 di şimdi başka bi yerde 9-18. Bi arkadaşım ise 8:00-18:30

Kim ne tutturursa. Ama bence 8 erken.

2000-2500

en az 2,5

sr. ne kadardır peki?