Gökova Orman Kampı. Çadırda kaç kişi kalırsanız kalın, toplamda 20 lira bişey ödersiniz(Çadır hariç, çadırı kendiniz getirirseniz). Çadır da kiralamak istiyorsanız günlük, yanlış hatırlamıyorsam 7 lira gibi fazladan para ödüyorsunuz.

Erkekseniz(çünkü genelde adamlar kaldığı için), Gökova'nın ilerisinde Çınar Plajı var. Çınar Plajının biraz ilerisinde sahipsiz bir kamp alanı var. 10-20 kişi kamp kurmuş oluyo genelde. Ama burası için araba şart çünkü yerleşim yerine biraz uzak, her gün yürümek dert olur.

Gökova'da turist bol. Genelde orta yaşlı turistler geliyor. Pek bar tarzı yerler yok. Genelde canlı müzik çalan restoran tarzı yerler bulunuyor.

Gökova Muğla/Merkez'e yarım saat, Marmaris'e 45 dk uzaklıkta. Marmaris ve Muğla Merkez arasında temiz güzel bir yer.

Sakin ve doğa içindeki çoğu yerde çadır kurulabiliyor.
Fethiye koyları mesela.
İstanbul olsun derseniz en son Kilyos- Baykuş Plajı' nda çadırda kaldım, deneyim olsun diye bir- iki gece kalınabilir. Başka yerler de vardır tabii, şu an aklıma gelmiyor.
Ücretler yaz mevsiminde ortalama 30-40 lira. Çadırı kendin götürürsen fiyatlar 5 lira kadar düşüyor.
Yalnız gittiğin yerle önceden konuşup elektrik, duş hizmetleri sağlıyorlar mı sormak lazım.
Tabii bir de hiç işletmeyle muhattap olmadan bir ormanın ortasında çadır kurmak var. Fenerleri ve bidonları alıp..
Bu zor olanı tabii.

üç kemalleri de sever kesin.

İhsan Oktay Anar i dene kemallerin yanında. Tarzı biraz farklıdır ama okuyup sevmeyene rastlamadım.

(bkz: fakir baykurt)

umutlar tukenince: bilal ile mehdinin romani diye bir kitap var. okunurken su gibi akip gidiyo

Bir Gün Tek Başına' dan çok etkilenmiştim (bu yıllar önceydi ama). Şimdi Oğuz Atay- Tehlikeli Oyunlar okuyorum.
Çıtayı biraz yükselteyim dersen gayet yerinde bir roman.

ben de maalesef çok fazla biriktirme huyu var. zaman zaman çok rahatsız da oluyorum. ama atmaya da kıyamıyorum. anı diye saklıyorum ama çöp ev olma yolunda da ilerliyorum.

Hiç biriktirmem gayet mutluyum.

evet maalesef biriktiriyorum ben de.. bazıları hoşuma gidiyor bazılarını sadece atmaya kıyamıyorum bazılarıyla da ne yapacağımı bilemiyorum bir gün lazım olur diye saklıyorum. anılara zaten hiç kıyamıyorum ev boş şişe, çikolata kutusu filan dolmuştu bir ara. sonra gözüm döndü attım tabi hepsini :)

deli gibi biriktiriyorum. kutular..hadiye jelatinleri..çok beğenip aldığım asla kullanmadığım defterler..bir dolu kahve kupası..daha bir sürü şey.

taşınırken atma ben yaptım sen yapma. keşke dersin. sakin kafayla uzun bir süreçte azalt, illa azaltmak istiyorsan. dağınık olmadıkları sürece onların kimseye zararı yok.

butun resmi belgeleri, zarflar dahil saklarim gittigim ulkelerden gazetelerdi de biriktiririm. evde bir koli;abd bir koli;avrupa bir koli; turkiye kagidi, iviri ziviri var, arada acar kurcalarim anilar falan....
gittigim yerlerden duvarlardan poster, uyari ayzisi gibi seyleri de alir getiririm.

fazlalığa tahammül edemiyorum. gereksizse atarım. ama çok özel güne ait bir şey ise tutarım.

Dibine kadar minimalistim. Hiç acımam eğer ihtiyacım kalmadıysa atarım. Evim bomboş tam anlamıyla. Taşınmaya kalksam bir albea kiralayıp tüm eşyalarımı ona sığdırabilirim. Sen de aramıza katıl minimalist ol. Hayatının geri kalanında hiçbir psikolojik problem yaşamazsın, sana garanti verebilirim. Sahip oldukları eşyalar insanları çok yıpratıyor.

Sözlükte "akilligelisim" isimli yazar da sıkı bir minimalisttir. Onunla iletişime geçmeni de öneririm.

Evet, istemesem de. bi seneye kadar saklarim belki lazim olur diye. ama bi sene gectikten sonra da atamam antika oldu diye.

bu arada biriktirmenin alerji ile iliskili oldugunu doymustum. biriktirmeye yol acan sey(?) ile alerjiye yol acan sey ayniymis. sizde var mi oyle bi durum?

minimalist olabilmek ozellikle bu devirde harika bi sey.

1 yıldan uzun süre kullanmadığım eşyayı -lazım olma ihtimali bile olsa- atarım. zaten ihtiyaç olsa onu nereye koyduğumu unuturum.

günlüğüm olsaydı saklardım galiba, ders notlarımı ve kitaplarımı da saklarım ama sinema bileti falan bunlara acımam atarım. hediye bile olsa kullanmıyorsam atarım.

eşyaların yaşadığına inandığım için atmam. odam çöplük gibi ama yine de atmıyorum. bazen canları sıkılmasın diye yerlerini değiştiriyorum, kolileri açıp başka koliye koyuyorum ama atmıyorum. zıbılarım bile duruyor. hayatta atmam.

Dahinnotha, bende alerjiyle alakalı bir şey olduğunu sanmıyorum. Zira şu an odamı ayıklamaya başladım.
Lisedeyken hediye gelen güller falan çıktı çekmecelerden, gerisini düşünün.
Çöp evde yaşayan kedili kadın olmak istemiyorum, atıyorum.

sevgilimin yediği çubuk krakerin poşetini atmıyorum diyeyim sana.

topluyor topluyor sonra bir ara temizlik yapıyor %80'ini falan atıyorum. eskiden kıyamazdım ama yer yok ev küçük ama attıklarım bir daha hiç aklıma gelmiyor. keşke saklasaydım dediğim yok içlerinde.

çok kolay eşya atarım (hediyeler hariç). evde elime dev bir çöp poşeti alıp önüme geleni maksimum bir saniye süren ani kararlarla çöpe attığım çok olmuştur.

gun gelecek, herkes vexationsin yolunu bulacak.

Ben en son çılgınca bir hazla eşyalarımı dağıttım.
Bir elma spotçulara,
bir elma çingenelere,
küçük bir elma da göz koymuş arkadaşa düştü.

Geriye kitaplar, defterler, çizimler, elektronik ıvır-zıvırlar, kalemler, muglar ve kıyafetler kaldı.
Ama resmen dağ gibi kıyafet ve ayakkabı dağıttım.

Daha hafifim.

Hediye edilenlerin içinde bir başkasına, onun işine daha çok yarayacağını düşündüğüm eşyaları muhakkak veriyorum, eskiden bunu da yapamazdım. Çook eskiden hediye paketlerini bile saklardım. Kitabı vermem, atmam mümkün değil. Toparlamak, temizlemek zor gelse de artık.

ben de fazla biriktiriyorum ya. çöpçü gibi. bozuk mouseları bile atmıyorum belki bi gün çalışır diye ldfkgdşsfk.

off, zayif noktam.
atmaya kiyamadigim icin mecburen biriktiriyorum.
kullanmasam da anisi oldugu icin, hediye oldugu icin, lazim olur diye atamadigim seylerle dolu evim; eski yillara ait ajandalar, gecmis yillarin ikea kataloglari, büyük/kücük gelen kiyafetler, bunlardan güzel bir sey dikerim diye alip kenara kaldirdigim kumaslar, atilmasina kiyamadigim ordan burdan toplanmis dergiler/kitaplar, liseden kalma ders kitaplari, bilumum koleksiyonlarim, bit pazarlarinda kesfedilmis incik boncuklar, yedek parca saglayicisi olarak kullandigim kismen paslanmis eski bir bisiklet (bu avluda duruyor en azindan) vs.
(bkz: deli kizin ceyizi)

Bildiğim kadarıyla bir döllenme olduysa norlevo aldıktan kısa süre sonra kanama oluyor. En basit haliyle bebek düşmesi gibi. Bir şey yapmana gerek yok.

zaten norlevonun amacı dollenmiş yumurtayı rahim duvarından sökmek olduğu için kanama yapması gayet nrmal.

bende de olmuştu öyle. hapı alınca kanama düzeninin bozulması normal sanırım.

rumeli feneri, yildiz parki, emirgan oralara gidip beraber piknik yapabilirsiniz. adalar da hafta ici iyi bir alternatif.

Balık tutun, bisiklet sürün.

müzeleri gezin

Kadıköy'de takılın ucuz mekanlar var öğrenciler için.Müzik zevkinizi bilemem ama biz genelde Zincir'de takılıyoruz..Dışarı çıktığınız zaman birlikte yemek yedikten sonra Zincire gidin,olmadı sinema :D
Rutin şeyler evet ama birlikte vakit geçirmekten keyif alıyorsanız çok da canınız sıkılmaz zaten :D
Ya da Taksim'e gidip Dorock'da takılın,o barın programları güzel oluyor,olmadı Rock'n Rolla :D

Yau aslında, dışarda yemek içmek çok da olay değil, her gün birlikte yiyip içiyoruz zaten. müzik desen evde de var... bir de balıkların canı yansın istemem :/ onları tutup yemeyi hiç istemem.

birlikte yapabileceğiniz bir hobi edinin. dans olur, bulmaca olur, her şey olur.

-puzzle alın yapın.
-günübirlik denize/ormana gidin,yüzün,gezin.
-birlikte yemek yapın.
-birlikte meyve salatası yapın,krem şantili falan.
-denize gidemiyorsanız;biraz kırmızı şarap,biraz lipton ice tea ve biraz da buzlu suyu karıştırıp,balkona kovalarla su döküp serinletip,sonra çıplak ayak ve şortlarla o nefis karışımdan için. çay bardağının içine şemsiye takın ki hem havalı hem komik olsun!

- istanbul arkeoloji müzesini gesin.
- birlikte kürk mantolu madonnayı okuyun,ilişkinin kadın tarafı diğerine yalandan kızsın.
- iskambil kağıdı alıp 2 tane de iyi arkadaşınızı çağırıp batak oynayın.

sadece sevgiliyle bi yerden sonra illaki sikilmalar, tikanmalar olabiliyor.

baskalarinin da oldugu biseyler yapmak lazim.

Sergi gezin. Kitaptan baka baka yemek yapın.

ikeaya gidin

olur öyle , gercekte olabilir , size öyle aksettiriyo da olabilirler kendinizi kötü hissetmeyin diye.

belki, erken ergenlige girip gec cikmis olabilirsiniz.

benjamin button degilsiniz yani.

ben, ve daha pek çok kişi. Oluyor öyle takma
Ben 29'um 9 senedir yaşıyorum bu olayı

Boy falan erken attıysa, sakal erken çıktıysa oluyor. liseye girdiğimde 185'tim ben, doğal olarak kimse 13 yaşında demiyordu :p.

ama diğerleri gibi boy atmıyorsunuz, sakal çıkıyorsa aynı oranda çıkmıyor. eşitleniyor bir noktada. yüz de olgun durmuyorsa küçük diyebilirler belli noktadan sonra.

ulan ben de tam tersiyim ha. 18 yaşıma 4 saat kala çay bahçesinden kovulmuştum ben. neyse ki şimdi 20 falan olduk çıkartıp gösteriyorum kimliği.

bırak küçük zannetsinler. sorun yok.

ehliyet gösteriyorum adam onu bi saat inceliyor resme bakıyor bana bakıyor. sonra bi bakıyorum 16 17 yaşında kızlar sırıta sırıta geçiyor. hayır minyon bir insanda değilim. öyle olsam ben 16 17 yaşındayken de böyle bir muamele görürdüm.

14ünde gömlekle girdiğin mekana 18inde seni şort üstü tişörtle sinekkaydı sakalla almıyorlar seni. geçmişteki gibi düşün, artistik kartımı göstereyim beyler bi saniye modalarında ol, bir de yaşına güvenip çoluk çocuk gibi gitme.

bende de ayni durum var, cok kontrol ediyorlar boyle olunca. benim bu durumda olmamin sebebi cok fazla kilo vermem gerci...

aynen benim de öyle oldu. anlam veremiyorum.

kadınların istikrarlı olarak gösterdiği sabit bir yaş olabiliyor.

20'den itibaren beni sürekli 29-30 zannederlerdi, şimdi 42 oldum hala 30 diyorlar. O zaman bozulurdum ama şimdi iyi geliyor.

Bende de oldu öyle bir durum. Makyaj yapmamak, kilo almamak gibi etkenlerden ötürü oluyor.

Mide ağrısı yapmıştı bende.Yemeklerle birlikte alındıgında daha iyi oluyor

miden hassas ise alma derim. ben nzmn pharmaton içsem kusarım.

"sahur"da aldığınız için olabilir. ilaç gün boyu emilimde olduğu için boş midede zorluk çekmiştir. normalde bir şey olmaz, rahat olun.

yiyeceklerle beraber ya da tok karnına alınca daha iyi oluyor, aç karnına daha çok yan etki gösteriyor, ben tok karnına kullanmama rağmen miğdemde bulanma değil fakat garip bi his yaratmıştı, kısa kasılmalar gibi, sonra kullanmayı bıraktım

@only: Sahurda alıyorum ama yattıktan bir sure sonra uyandıracak kadar rahatsız ediyor. Sanki o kapsül midemde açılışını hissediyorum. Sahurda yediklerim mi ki az iki yumurta avucumun yarısı kadar beyaz peynir ve süt. Bunlarla beraber bittikten sonra degil. Yutuyorum.

Benim de midemi bulandırıyordu. Yan etkisi bu sanırım.

Pharmaton çok kişide bulantı şikayeti yapıyor kapsülünden dolayı. Kapsülü bir bıçakla kesip içindekilere mevye suyuna karıştırıp içebilirsiniz. Ayrıca efervesan formu da var, bir daha alacak olursanız onu deneyin.

www.youtube.com
bir süredir evde deniyorum işe yarıyor. 8 dakikacık

şurayı bi inceleyin derim. hafif bi programdan başlayıp ağıra gidebilirsiniz alışmak için..

www.walkathome.com

Şu hareket iyi efor sarf ettiriyor: yere yatıp bacaklarını düz bir şekilde havaya kaldırıyorsun, o pozisyonda kafanı yere değdirmeden mekik çekiyorsun.

yav evde spor yapılmaz en yakınında vardır salon git yazıl üç aylığına pişman olmazsın güven bana

evde çok güzel spor yapılır hocam

(bkz: power 90)

bence de evde yapılmaz. iki üç kereden sonra dağılıyosunuz o motivasyonu sağlamak için spor salonu lazım. evde yapabilecekleriniz şeyler çok sınırlı.
eve yakın ucuz bir salon varsa direk gidin.

Bulunduğunuz bölgenin belediyesini arayın. Genelde belediyeler böyle işler yapıyor. Kızılay belki olur.

kimse yok mu derneği.

Taksim' de, Galatasaray Lisesi' nin yanından Boğazkesen' e doğru inerken sağ kaldırımda bir koli var. O bir sebil, üstünde de yazıyor. İnsanlar kullanmadığı giysileri oraya bırakıyor, ihtiyacı olanlar alıyor.

şehir belirtmemişsiniz ancak istanbul'da iseniz www.sevgimagazasi.org
buraya bir bakın derim

hangi dilde turkce mi lazim?

türkçe baskısı var kitapçılarda ben d&r dan almıştım

Ben de artık basımı yok diye biliyorum. İnternetteki sahaflara bak bir de.

kebapçı ibo

konuştuklarınızı anlamayacağınız yerlerden uzak durun.

aynen.
sessiz sakin.
kimsenin olmadığı bir yer seç.
hem olası ihtimalleri değerlendirsin.

imkanın varsa al bi şişe şarap sogut iyice yada önceden caddebostanda sahilde ki bi tekelden satın al adama rica et dolabında saklasın , çimlerin üstüne sermelik havlu - hasır bişiler ayarla iki tane , kadehleri unutma .. buluşun geçin gölgeye doldurun şaraplarınızı kuru üzüm yanında iyi gider

kokoreççiye gidin.

sevişin geçer.

tabi ki şanzelize cafe. sıcak samimi bir ortam.

Taksim yakınsa Leylek Sanat Evi.

bazayı ne zaman aldın ? çok mu kirliydi ? daha önce de böyle kaşıntıların olmuş muydu ?

hayır daha önce kaşınmadım hiç.
bazayı geçen hafta aldım, sonra her yerini sildim deterjanlı bezle bir güzel. böcek için ilaçlasam mı acaba?

Vücut biti/ piresi olmasın?

öyle olsa görmem gerekmez mi?

yatağı kurutemizleme yaptır, ya da ne yapıyorlarsa işte temizlemek için.

deride bir değişiklik yok ise büyük ihtimal sinirseldir. yatağı 2. el aldığın için psikolojik olarak huylanmış olabilirsin.
temizleyince rahatlayabilirsin.

çok fazla güneşe maruz kaldıysan deri soyulmadan önce kaşınır genelde tecrübeyle sabit. allerjik bi durum olsa kızarıklık filan olurdu diye düşünüyorum.

@vakumlu: yatağı almadım, sadece bazıyı aldım.
@balerina: bir buçuk ay önce baya yanıp soyulmuştum, ama yakın zamanda yanmadım.
deli olmak üzereyim, hiçbir belirti olmadan kaşınıyorum.

aynen güneşe maruz kaldıysan kaşınırsın benim gibi.

güneş alerjisi olabilir, bende de var dikkat etmeyince kaşıntı bonus olarak nokta kızarıklıklar da getiriyor zamanla.

Alerji olmasın? Çok alaksız bi şeyden alerjik reaksiyon gösteriyor olabilir vücut.

hah Klorlu havuz yazmışsın. ben oyumu açıkçası ona kullanıyorum. DAllamalar öyle bir klor atıyor ki yıkansanda bi süre geçmiyor deli gibi kaşındırıyor.

son 2 yıldır yazlık eve ağır temizlik yapılmıyor ve bunun sonucunda mütemadiyen hapşurup kaşınıyorum alerjim olduğu için. Bi doktora gidip ilaç yazdırabilirsin ve kontrol ettirebilirsin.

Bir de sık sık banyo yap temiz tut kendini

havuza girmeyip baza ile haşır neşir olduğunda kaşıntı devam ediyorsa ve kırmızı kırmızı kabarıklıklar da varsa cildinde tahta kurdundan da şüphelenbilirsin belki?

doktora gideyim dedim ama en erken randevuyu ağustosa veriyorlar.
bir de annem doktor, antihistaminik al geçer dedi:(

Aynı şey benim de ilk defa başıma gelmişti, nedenini bir türlü bulamamıştım. Eczaneden Zyrtec aldım, kaşınınca içersen geçirir. 10 lira filan fiyatı.

yazın bende de olur ara ara. önce iyi bir keselen. sonra da nemlendirici sür bütün vücuduna. geçer muhtemelen.

bitane bi ilaç var adını hatırlamadığım en default alerji ilacı diyorlardı eczaneden falan sorabilirsin demiycem annenden ismini öğrenip alabilrsin onu.

yediğin bir şeyin dokunmuş olma ihtimali peki?

cildimde hiçbir şey yok, ne kızarıklık ne kabarıklık bu yüzden böcekli seçenekleri eledim. ama bazaya böcek ilecı sıkıcam yine de.
zyrtec'i biliyourm, yıllardır kullanırım:) bir iki hafta sonra alerji testi yaptırmak istiyorum, o yüzden kullanmadan geçirmek istiyorum.
kese ve nemlendiriciyi de denyeyim:)

kanka denize gir

muhtemelen güneş alerjisidir. güneşte deli gibi kaşınan bünye olduğum için biliyorum, eğer gözle zor görülecek kadar ufak ufak su toplanmaları da oluyorsa deride, sorun güneş alerjisi.

geçiyor valla. umut fakirin ekmeği.

Geçiyor ya.
Aşk maşk buz gibi yaşayacaksın.

nasıl geçer ulan söylesenize amk. afedersiniz bayım.

@colonizer, oldu mu şimdi

kendiliğinden geçiyor amk tek gerekli olan zaman ve sabır. açtırma bana eski defterleri. yalnız kalma arkadaşlarınla ol, çık dışarı gez falan. tek kalıp düşüncelere dalma. bir süre sonra düşünmen de geçiyor zaten.

Teyzem 60 yaşında ve bekar.Ama sevgilisi olmuş gençliğinde.

Var.
Genelde insan ilişkilerinde başarısızlar.
Mahallelerde ''Kedili Kadın'' olarak tanınıyorlar.

neden olmasin?

koca bulamamış? belki aramamıştırlar?

koca bulamamış kısmı hariç var öyleleri, evet.

Bizim komsumuz var mesela.60 yaslarinda hic evlenmemis.Gencliginde cok sevgilisi olmus hatta birine de sirilsiklam asikmis, nisanlilarmis .Sonra adam trafik kazasinda ölmüs.Bizim teyze de bir daha kimseyle evlenmemis.'ben O'nunla evli gibiydim baska biriyle yapamazdim' der hep.

Hayır evlenmemişse veya koca bulamamışsa (ne demekse) neden başarısız oluyorlar onu anlamıyorum. Haa sevgilisi olmayanlar içinse bu laf, insan ilişkileri kısmına katılabilirim belki ama diğer türlü neyin başarısı ki? Benim çevremde de çok var ama bir sürü sevgilileri olmuş tabii. Büyüklerimizin erken evlenmesi, evliliklerinin uzun sürmesi filan sanki hep mutlu mesutlarmış gibi gözüküyor. Aslında eskilerin çoğu yıllarca birbirine alışmış ve artık yaşlandıklarında birbirlerine aşırı sevgi duymaya başlamışlar gibi geliyor bana. Bir de tabii zamanla bazı şeyler çok çabuk değişiyor, eskiden boşanmış kadınlara bir başka gözle bakılıyordu ya da kadınların ekonomik özgürlüğü pek yoktu. artık öyle değil gibi.

tanterosa güzel tespit :D
halam var 54 yaşında evlenmedi, sanırım sevgilisi de olmamış.

püff akademide bi dolu öyle ama bulamamış mı aramamış mı olmamasını mı tercih etmişler sormak hiç aklıma gelmedi

Neden olmasın var tabi ki.Şimdi bana kızacaklar ama kedili teyze oluyor onların çoğu.

belki bekaretini kaybetmiş/bozdurmuş/sonlandırtmış/(ya da neyse işte) ve korkusundan hiç evlenmemiş de olabilir böyle bir insan. bu da bu ülkenin bir gerçeği sonuçta.

Nabıcan hacı önce onu söyle de ona göre...asdsjklmn...

evde kalmak da ne demek ya?!?! evlenmek çok büyük bir lütuf sanki de yüce bir erkeğin "almaması" sonucu evlenmeyince bir köşede kalan bişey oluyor kadın. evlenmek istememek gibi bir seçimi olamaz kadınların dimi.

sabah sabah sinir oldum şimdi iyi mi.

Gerçekten mi soruyorsunuz anlamadım. Evlenip evlenmemek bir seçimdir. Bu kadın için de böyle, erkek için de. Toplumumuzda daha edilgen oldukları için kadınların çoğu "evlendiriliyorlar" kendileri evlenmiyorlar. Eğer edilgen değilse başlıyor sorun.

Benim ablam evlenmedi. Üniversiteye kadar arkadaş grubunda daha yakın olduğu erkek arkadaşları vardı ama aile baskısı sebebiyle ileri götüremedi. Sonrasında çalışmaya başladı, bu sefer aile baskısı "hadi evlen" diye kendini gösterdi, o da "hadi len, ikiyüzlüler sizi" dedi.

Yaş ilerleyince kriterler artıyor, "niye rahatımı bozayım" diyor insan. Öte yandan belli bir yaşın üzerinde taliplerin de talip olma nedeni değişiyor, "ilk evliliğimden çocuğuma baksın, anneme-babama baksın. Maddi durumu iyiyse bana baksın", hadi be sende... Ona hak veriyorum. Eğer ben de eşimi bulmasaydım aynı şekilde yaşardım. Koca bulamamak değil, hayatını beraber geçireceğin insanı bulamamaktır buradaki nokta.

"evde kalmak" tabirini cahil kocakarı tabiri olarak biliyorduk. kocakarılarla sınırlı değilmiş demek ki..

düşünmek ve konuşmak gerçekten büyük meziyet. ağzı olan konuşuyor.

birkaç sene sonra ben de dahil olacağım. görgüsüzü çıkar, aldatanı çıkar, sorumsuzu çıkar, gözü sürekli dışarda olanı çıkar, saygısızı çıkar, sürekli "haklısın" deyip zerre kendini düzeltmeyeni çıkar, söz verip sözlerini tutmayanı çıkar, kendine bakmayanı çıkar, daha dişlerini fırçalamayı / tırnaklarını kesmeyi, iç çamaşırlarını değiştirmeyi bilmeyeni çıkar, yavşağı çıkar, evlenmek istemeyip dost hayatı yaşamayı isteyeni çıkar, daha insan ilişkileri için gereken minimum görgüye terbiyeye sahip olmayanı çıkar, ağzından küfürden başka bir şey çıkmayanı çıkar, sadakatten haberi olmayanı çıkar, hırsızı çıkar, çalanı çıkar, çalışmayanı çıkar, kardeşine akrabana gözünün önünde yavşayan hayvanı çıkar, şiddet uygulayanı çıkar, dolandıranı çıkar vs vs.. çıkar oğlu çıkar.. ha, sen bunları görene kadar da yıllarını ve emeklerini harcarlar..

şimdi bir takım kendini bilmez zeki şeyler çıkıp "ay 40 yaşına kadar evlanmamış evde kalmış kadınlar var mıdır yaaeeee!!!!" demesin diye, yukarıdaki mallardan biriyle mi evlenmemiz gerekiyor sizi "über insanoğulları?

biraz zeka biraz akıl ya.. birazcık... fazla değil..

sonra biz "aziz nesin az bile söylemiş" deyince kötü oluyoruz..

bi çektirin gidin çay koyun ya.. hatta geri de gelmeyin de toplumun zeka ortalaması artsın biraz..

isteyen üstüne alınsın bik bik başlasın..

adamlar önce "ulan erkekler acaba ne kadar evlenecek / güvenilecek / gelecek paylaşılacak kadar niteliğe sahip" diye kendilerine sormuyor da.. bakış açısına bak... tööbe tööbee.. şu zihniyetlere denk gelecek kadınlara da allah kolaylık ve sabır versin..

******

ha bu arada her kadını/erkeği uzaktan bakarak hayatını her şeyini şıp diye çözecek kadar zekilere bir not daha;
kedi ve köpek severim ama evde hayvan beslenmesine karşıyım. kafanızda oluşturduğunuz prototipe uymayacağım galiba, afedersiniz canlarım benim..

sabah sabah teallam yaa..

Beylikdüzü' nde oturuyorum. Burada pek dışarı çıkmıyorum.
Bizimkent' te açılan Özsüt, Kahve Mania, Kuba Cafe falan var ama lise gibiler.
Fena değil diyebileceğim Korner var, ama bar konseptinde olduğu için o da gece erken kapanıyor.
Çok çıkasım gelirse çamlıklaran birinde yürüyorum.

bahsettiğiinz yerleri bende biliyorum ama çok çoluk çocuk,genç kaynıyor (özelllikle kahve mania da ) :/ sevmiyorum . Bende birşey bulamadığımda yürüyüş yapıyorum! Umarm düzgün birşeyler tez zamanda açılır ve buluruz ! teşekkür ederim :)

korner var ya. ben severim orayı. tuchi yazmış zaten gözümden kaçmış.

Almancaya çevrilmiş kitabı var:

Uyar, Tomris, 1941-
Traumverkäufer : Kurzgeschichten / Tomris Uyar ; Übersetzung aus dem Türkischen und
Nachwort von Beatrix Caner. 1. Aufl. Frankfurt am Main : Literaturca, 2001.

Ayrıca İngilizcede yayımlanmış bir öyküsü var:
Uyar, Tomris: [1 story] Twenty Stories by Turkish Women Writers (1988) pp. 111-117

TEDA'nın verilerine göre yabancı dillere çevrilmiş bütün eserleri bunlardan ibaret.

Kitap olarak çevrildiği bir tek Almanca var diye biliyorum.
Türkçe haliyle bile hak ettiği yerde değil, belki Almancası.. Hani bir umut.

dolapta bir şey bulamaman sorun değilde satın alacak bir şey bulamıyorsan sorun sende.

once internetten dergilerden begendigim aklimdaki modelleri planliyorum, sonra hangi markalar satiyor bakiyorum. aslinda kahretsin her seyi zara dan aliyorum cunku designer giyinmenin baska yolu yok mali acidan. etek, pantolon etek kemer, bluz takiliyorum. hava serin olursa yagmirluk geciriveriyorum. rahat oluyo

sürü sepet tişört ve her şeyle giyilebilecek birkaç etek ya da pantolon gayet iş görüyor.

kot ve kumaş şortlar, , etek (tercihen uçuş uçuş olanlardan), basic atletlerle giy gitsin. belki ince, neon falan kemerler, ben takı sevmem ama işte arm party dedikleri hallerle pek şirin oluyor.
basit, rahat, şık, serin.

yeni sezonda bir sürü tek parça şey var kurtarıcı olan. elbise alabilirsin, bir şey bulamadığında giy ve çık. çiçek desenli olanlar çok ferah duruyor üstte. göğüs değilde sırt dekolteli olanlar daha şık.

şort, atlet (yüzücü denilenlerden filan)bu biraz spor oluyor evet
keten tek renk etek ve etekten bozma (bol demek istedim)pantolonlar
illa ciddi olmak lazımsa lacivert üstüne krem-beyaz filan giyerek yapıyorum ben onu

kışın kat kat giyeceğine yazın şortlar tişörtler bisürü şey vardır, şort giyip üstüne gömlek falan giy istersen, yani üzerinde olan herşey çok spor olmazsa biyerden kurtarır belki.

Giyinmeyi abartmamak lazım, özellikle yazın giyside minimal düzene geçmeli diye düşünüyorum.
Hiçbir mevsim pantolon giymediğim için yazın daha rahat oluyor, elbiseler püfür püfür. Bazen beğendiğim bir şalı belime bağlaıp, iğneyle tutturup etek yapıyorum. Üstüne de ince atletlerden. Ayaklara sandalet, terlik. Ooh.

aşk diye bir şey yok biz bazı duygu durumlarımıza aşkı mazeret ediyoruz o kadar.

Hem huzurlu hem huzursuz hissediyorsun.
Sürekli yanında olmak istiyorsun bir yandan da egon savaş veriyor.
Aşk deli işi bir şey.

bak ben oldum. İlk görüşte hiç tanımadan etmeden (tam filmlik hatunum ha) hiç haberi yoktu adamın ülkesine, şehrine taşındım, mahallesinde ev tuttum bir şekilde kendimi fark ettirdim yani teklif ondan geldi ama aslında herşeyi ben kurgulamıştım tabi bunu öğrendikten sonra manyadı :( -erkeklere seviyorum demeyeceksin...
Aşk anlatılmaz birşey, gerçekten sana ormanda 10 kaplan gücü verebilen birşey,yapmam dediklerini yaptıran sınırları, sorunları dinlemeyen birşey. Ama gel gör ki bu mantıksızlık, bu saçmalama, bu deli cesareti hali sürdürülebilir değil. Her ne kadar halen daha anın büyüsüne inanıyorsam da aşkın mutlak şart olduğuna inanmıyorum hele iyi bir şey olduğundan ciddi şüpheliyim.
Yine de bi kere ol fazla saçmalamadan bi de öylesini yaşa derim :)

hiç gerek yok aşka maşka tüm huzurun kaçacak. şuanın tadını çıkar

ask diye bir sey var.ve o duyguyu anlatabilmek icin yasamak gerekiyor bence.

yatağa uzanıyorum, karnım gurulduyor ve birden onu hatırlıyorum. neden? ilk zamanlar onunla birlikte uyuduğumuzda heyecandan sindirim sistemi hızlı çalışır, sonuç olarak karnım guruldardı. gülerdik beraber, uykumuz kaçardı bu gülmelerden.

markete giriyorsun, cips alacaksın, onunla birilikte 10 tanesini birden aldığın ve etrafın şaşıran gözlerle bakması aklına geliyor.

sıçıyorsun o aklında, tavayı tutuyorsun o aklında, sağda o solda o.
mına ko. böyle bir şey olabilir, emin değilim.

hayatının merkezine oturuyor herşeyi ona göre planlıyorsun sabahın köründe sırf onu 3 5 dakika görebilmek için dersin olmadığı halde otobüs durağına gidiyorsun

Sabah dişini fırçalarken, kahvaltını yaparken, otobüsle bir yerlere giderken, müzik dinlerken, film izlerken, kısacası her an her dakika aklına o geliyorsa aşıksın demektir.

kafa dinlenmeli bol bol. gogo götürün. şelale varmış 1 saat yürüyomuşsun filan bi bakın ben üşendim bakmadım. sinkov alın yanınıza. bir de oralar gereğinden fazla pahalı bence. kendi çadırımı kurucam desen kişi başı 40 lira mı ne ödüyorsun. ha bir de çimli bir yer göreceksiniz indiğinizde. girip sola dönünce bakkal var oraya girmeyin. pahalı orası. yukarda var 2 tane onlar nispeten ucuz. biralar fix 5 liraydı. yüksek alkollü takılacaksanız kendiniz getirin. aradaki farkın birazını benim hesap no ma geçebilirsiniz. bir de arabayla geliyorsanız eğer o toprak yoldan inmeye çalışmayın ben hafiften bir denedim yok olmadı. sen sor aklında varsa bir şeyler

El feneri ve pil alın. Bu önemli.
Alkol pahalı ve yakınlarda market yok. Otbüsten indiğiniz yerde bir Carrefour olacak. Oradan alkol, meyve, konserve yemekler ve şişe şişe su alın.
Öğle yemeği olmuyor çünkü.
Ben Gemile Camping' de kalmıştım. Yemekleri çok güzeldir.
Şelaleye gittim, hem de zor yolu seçtim.
Giderseniz siz de iki tabela göreceksiniz. Biri zor diğeri kolay yol. Zor yol tam bir macera. Suların içinden kıyafetlerinizle yürümek zorunda kalıyorsunuz. Çok eğlenceli ama telefon, fotoğraf makinası falan almayın, dımdızlak gidin.
Su mağarasını görün. Koyun solunda kalıyor, çok eğlenceli bir yer. Dalgalar insanı duvara çarpıyor falan.
Koya inerken o dağ arabalarını kullanmadım, toprak yoldan indim. 20 dakika yürüyorsun, bir eziyeti yok, bana sorarsan aksine eğlenceli. Gözünüz korkmasın.

Arabanız varsa Kabak koyu'nda kalmayın gidin fethiye'de uygun fiyatlı bir yerde kalın (Monta Verde mesela), kafanıza estiğinde kabak koyuna günübirlik gidin. çok güzel bir yer ama öyle 1 hafta falan geçer mi? sanmıyorum. Arabayla aşağı inmeye kasmayın yukarıya parkedin, yürüyerek patika yoldan inin aşağı 20-30 dk sürüyor baya eğlenceli trekking gibi oluyor. Yukarı çıkarken de o dodge kamyondan bozma safari jipleriyle çıkarsınız o da epey heyecanlı oluyor :)

Bence güzel düşünmüşüz.

7 gün çok uzun milletin işi gücü var. bence en temiz 3 gün ne dersin ?

@wessago -> buyur gel sen 3 gün kal derim (:

ağır sanat filmi istiyorsun demek sen, birazdan üşüşürler bekle biraz.

ya çok da ağır değil saydığım filmler, o kıvamda olsun kafi.

A Dangerous Method vardı. Çok hafif değilse de fotoğraf karesi gibi manzara sahnesi var bolca.

@ theherbaliser, midnight in paris ve barcelona barcelona mı ağır film? aksine bu ikisi gayet akıcı ve rahat filmlerdir.

film önerisine gelirsek before sunset ve before sunrise önerilerine katılmakla beraber 2 days in paris filmini de öneririm.

in bruges

drive

@dragon1653 isimleri çok sofistike geldi :)

paris i love you, ny i love you, vicky christina barcelona aklima ilk gelenler. sonra aklima baska gelen olursa eklerim..

Whatever works ve organize işler geliyor ilk olarak aklıma.

Bir yandan tv izleyerek ya da müzik dinleyerek, vantilatörün karşısında yaparsan. Bir ihtimal.

o kırışık kıyafetlerin yapılan işe anında cevap veriyor olması kadar tatmin edici bir duygu yok. anında karşılık alıyorsun ve bu, sadece bir ütü sayesinde oluyor :)

müzik, alkol.


bu ikiliyle sevmediğiniz herşeyi sevebilirsiniz.

@devilred sanırım ütü yapmaktan bu kadar muteşem bişeymiş gibi bahseden ilk kişisin karşılaştığım, ben bile düşündüm hakkaten çok mu zevkli acaba diye :)

@tanterosa vantilatör iyi fikir ama bu havada o da sıcak sıcak üflüyor.

@charlesbukowskiineksi müzik tamam da alkol ve ütü hımmm garip bi bileşim ama neden olmasın.

tv bence dalgınlık yaratıp kıyafet yaktırabilir. müzik olur ama. bitince kendinize ödül vereceğinizi kurgulayın kafanızda =)

içten gelir. anneme yalvarırdım küçükken ben de yapayım diye. o zamanlardan beri yapmadım ama şimdi olsa zevkle yapardım.

gece yapacaksın. nispeten serinken. televizyon açık olacak. başka püfü yok.

ödül sistemini en son köpeğimi eğitirken kullanmıştım :) işe yaramıştı evet mantıklı.

ütü yapacak insan tut kendine. sadece bu işi yapsın, küçük bi misafirlik gibi düşünsün, birkaç saatte de 50 lira kazansın mesela. sen de birkaç saatlik sıkıntıdan kurtulmak için 50 lira verirsin bence :)

herkes mutlu!

@mccormick yalnız yaşayan bi insan olarak öyle lükslerim yok maalesef :)

ben severim ütü yapmasını hiç bir ödül sistemim püf noktam da yok salt seviyorum

gömleğini ütülediğin adama aşık olmaktan geçer.

devilred+1

inanmazsaniz, (bkz: gömlek ütülemek/@compadrito)

devilred +1.
buruş buruş bir kumaşın elinizin altından pürüzsüzce çıktığını bir düşünün.mesela temizlik yaparsınız, evi b.k götürmüyorsa temizlik yaptığınız anlaşılmayabilir.ama ütü öyle mi, buruş buruş perdeyi bi perdeyi ütüleyin, asın sonra da geçin karşısına seyredin. missss:)
böyle motive edin kendinizi.

(bkz: kırık kalp sendromu)

ben bir acı hissediyorum. sızı gibi daha çok, ama hissediyorum.

Psikosomatik ağrı denen durum. Psikolojik yani evet. Böyle durumlarda fiziksel rahatsızlık bulamayınca antidepresan veriyorlar.

Onu bilmem de benim çok fazla ağrıyınca hissetmemek için artık üstüne vuruyordum. Kalbinin ordaki kaslar ağrıyormuş sıkıntıdan

www.vibramfivefingers.com

moda olsa gerek.
ben de bugün buna rastladım.
herhalde fotoğraftaki de buna benzer bir şey.

www.beymen.com

edit: evet, ben tam görememişim, ermanen'inki daha doğru.

(bkz: parmakli ayakkabi)
bunun corabi da var (bkz: parmakli corap), basta rahatsiz ediyor ama sonra alisiyorsun.

gülmedim.
ayrıca ben bunun gibi bişeyi geçen hafta istiklal'de yağız bi abinin ayağında gördüm. o daha kötü bi görüntüydü.

dağda mı fanusta mı tutuyorlar sizi bilmiyorum ya... çoooooooooooooooooookk uzun süredir var bu ayakkabılar özellikle spor, outdoor yapanlar tarafından revaçta. çin taklitleri bile var. ve eklemelyim evet ben giyerdim...

amerikada bunları giyiyor millet. ilk önce kalakalıyorsunuz sonra da ben de mi alsam diyorsunuz. çok rahatmış

Ben de İstiklal' de biri kadın biri erkek olmak üzere iki kişide görmüştüm. İlk izlenimim görüntünün çok kötü olduğu yönündeydi. Hala değişmedi.

forrest gump
el laberinto del fauno
life is beautiful
3 idiots

The Help vardı. Anne filmi.

the help +1

take shelter
little miss sunshine
life in a day
jodaeiye nader az simin
darbareye elly

Pembe Panter 1 ve 2

eyvah eyvah patlatin izlemediyseniz.

bildim ben onu. kadınlarda compumaster birinci oldu, erkeklerde ise want2die :)

sonuclar burda:

aglak adam 2

ayiadam 2

bir kac yazar once 1

compumaster 4

cro magnon 3

delirttiniz lan beni 0

der meister 6

ermanen 3

erobur 1

fader 0

goldentitan 0

hope ender 1

jangara 0

kaerin 0

kibritsuyu 1

lanlanlan 1

LORDS 0

lunedor 7

njtbcrn 0

rurouni 0

skywalkeremre 3

uykusuz her gece 2

want2die 22

wide 0

yalnux 1

yuto 0

Ödülü var mıydı, bir daha yapılırsa bizzat aday olacağım.

kazanani devilred bizzat öpüyordu ama gecti artik :/

evet, ödül olarak öpecektim ama aklımdan tamamen uçup gitmişti. hala öpebilirim?

yeni ama (bkz: sıradışı )

en azından şunu sevmem bunu sevmem deseydiniz.

amin malouf - semerkant

okumadıysan oku bu kitabı mesela. hem sürükleyici hem de bir sürü şey öğreniyorsun falan.

albert camus-yabancı.hem incedir de.

kitap dedin ve birazdan biri gelip "kürk mantolu madonna" yazacak.

otostopçunun galaksi rehberi

patrick süskind-güvercin, koku
murat menteş- korkma ben varım, dublörün dilemması
truman capote- tiffany'de kahvaltı, soğukkanlılıkla
jean christophe grange- tüm eserleri, benim favorim kızıl nehirler.
tess gerritsen- rizzoli serisi.

amin malouf - semerkant +1

John Perkins - Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları

Etgar Keret- Nimrod Çıldırışları, saçma ve komik
Mathias Enard- Savaşları, Kralları Ve Filleri Anlat Onlara, sürükleyici
Sevgi Soysal- Tante Rosa, biraz komik ve içli ve çarpıcı
Alessandro Baricco- Öfke Şatoları, okuması zor ama en iyisi
Milan Kundera- Ayrılık Valsi, biraz romantik ve akıcı
Pavese- Güzel Yaz, hafif bir yaz kitabı
Tomris Uyar- Yaza Yolculuk, hafif olmayan bir yaz kitabı

sevmediğim şeyleri okumaktan sevdiklerimide ihmal eder oldum haliyle sevip sevmeme kriterimi ortadan kaldırdım artık. deneme hariç her şeyi okuyabilirim. öneriler için teşekkürler tekrar. başka öneriler gelirse onlarada tavım.

pokemonun 6 sezonunu indirdim. 3. sezona geçmek üzereyim. bu bitsin tsubasaya geçicem =)

denk geldikçe sponge bob izliyorum :)

Çizgifilmin yaşı yok.. Cedric, sponge bob, taş devri, pokemon... Çok iyiler (:

taş devri, looney tunes, scooby doo, jetsons, vs. hala bulduğum kanalda mal gibi kitlenip izliyorum. yaş 28 oldu ve sanırım çocuk yapma fikrine sıcak bakmamın tek nedeni oturup çizgi film izlerken ve kaydıraktan kayarken çok normal karşılanıcak olmam.

aynen yaşı yok bence de. sponge bob, jetgiller, taş devri, şirinler favorim ama tom ve jerry, bugs bunny vs. bile görsem affetmem izlerim :).

ornitorenkli bir çizgi film var. ben de onu izliyorum.

Scooby doo tek geçerim :) Bir de Cnbc-e'de oynayan şu penguenli şey :)

transformers 1. sezonu i indirdim geçen , transformers the movie'nin de download u bittiği anda en az iki gün transformers izliyecem aralıksız.
yeni çizgi filmlerde kullanılan renk ve çizimler hoşuma gitmiyor..
clementine izlemek istiyorum en çok ama nette baktıgım yerlerde bölük pörçük var bölümler o yüzden hiç indirmeye kasmadım , full versiyonu bulsam indirir izlerim

takip listemde şu iki çizgi film var (biraz da mecburen :)): oscar çöllerde, the amazing world of gumball

My Little Ponies denk gelirse izliyorum.Çünkü çok güzeller, hepsinin kıçında da bir dövme :)

özel bi çabam olmuyor bu konuda ama denk gelirsem izlerim seve seve.. ayrıca "bakugan bilen nesle aşina değilim"

johnny bravo. kaçırmam.

madagaskar penguins, spongebob :)
geçenlerde bunu bitirdim bi de. çok özlemişim marvel izlemeyi.
www.imdb.com
arada çılgın korsan jack 'te bakarım.

tse ile konustum, ileri yasta cizgi film izlenerek cool olunmuyormus artik.

beyler :(

Cartoon Network' deki Adventure Time.
Çok güzel, bir deneyin.

cumartesi sabahlarının güzel olmasının tek sebebi çizgi filmlerdir. uyanır uyanmaz cnbc'e de başlayan o maratonu takip etmek ve bittiğinde üzülmek... işte bütün mesele bu. cartoon network'te yayınlanan "regular show" "dexter's laboratory" "ren and stimpy" "samurai jack" "johnny brabo" "power puff girls" "gumball" daha eskilerden "eek the cat" rocko's modern life" "korsan jack" bunlar akıl açıcı ufuk genişletici çizgiler.

tom ve jerry izlerim hala.

komşumuzun oğlu bize geldikçe zorla bikaç şey izletiyo ama şimdiki çizgi filmler rezil durumda, hiçbiri bi jetgiller, taş devri...değil onları bulsam hiçbir kuvvet beni tv önünden ayıramaz.

isminden tam emin değilim ama
ed, edd ve eddy harika bir yeni nesil çizgi film : )

johny bravo gayet lezziz

geçen sabah bir çocuk kanalında denk geldim. oscar diye çöl hayvanlarının birbirleriyle didişmeleri üzerine, zaten söz yok herşey mimiklerle anlatılıyor çok başarılı.

ben 10 ve sonraki versiyonuna alışamadım. bakugan bazen eğlenceli geliyor ama onda da çabuk sıkılıyorum.

flap jack ve limonata denizi mi ne var. o fena değil ama sünger bob her türlü döver onu.

eek the cat devam ediyomu bilmiyorum ama çok güzeldi o

adventure time var biraz frp oyunlarına gönderme yapıyor ama seslendirmesi çok başarılı yapacak bir şey yoksa gideri var

world of quest ya da sadece quest vardı bir aralar hala var mı bilmiyorum ama yine frp oyunlarına deli gibi göndermelerle dolu. kendine has bir espri anlayışı var denk getirirseniz seyredin

çılgın korsan jack çok kısa sürdü ama ara sıra hala tekrar veriyorlar, kemal sunal filmi gibi, 10 kere aynı şeyi seyret yine sıkılmazsın.

samurai jack bu da güzel ama proje yarıda bitti 2 ya da 3 sezon çıktı. tv de seyretmektense indirip seyretmek çok daha güzel.

son olarak da yine denk geldiğim. fırlama sarışın bir velet var, yanında konuşan köpeği var. ikiz ablaları var bunlar da dahi, velet üzerinde deney yapıyorlar ya da velet bunlara şaka yapıyor falan. epey eğlenceli ama çok sık denk gelmiyorum buna

şehirler arası otobüslerle çok sık seyehat etmenin güzel yanı bu. hepsinde çizgi film kanalları açık oluyor : )

south park, family guy ve simpsons yakalarsam izliyorum tvde.

Ben evde internetten çalışarak, kendi kendime çat pat seviyesine gelmiştim.
Çok zor değil.

çat pattan kastın ne ama ? çat pattan kastın 3-5 diyalog kurup, bozuk da olsa derdini anlatabilmekse kendi başına zor.

ama kastettiğin 1 kur kadar öğrenip, adres sormak, lokantada sipariş verebilmek falansa. kendi çabanla da olur, herhangi bir kursta da 1.5-2 ayda ögrenirsin.

busuu.com la başla.

Bir yıl ara verip tekrar biniciliğe döndüğümde en baştan başlatmışlardı. Çünkü epey gerilemiştim.
Adeta, rahvan, otur- kalk alıştırmaları yapmıştım üç hafta. Muhtemelen senin de bu şekilde olur.

kemik -kendisi o kadar erotikti ki yasaklandı toplatıldı bi ara sonra tekrar piyasaya sürüldü mü düzeltilip bilmiyorum gerçi-

Don Rigoberto' nun Not Defterleri var, erkeğin fantazilerini anlatıyor.
Ama aradığını verir mi bilmem, kitap onun üzerine kurulu değil çünkü.
Bir de Benim Gizli Bahçem var. Kadınların fantazilerini anlatıyor. Kitap onun üzerine kurulu.

lady chatterley'nin sevgilisi- d.h.lawrence
lolita- nabukov

edebi ötesidir iki kitap. cinselliğin yanına, toplumsal birçok şeyi de içerir.

harlequinn kırmızı seri

Nemfoman Bir Kadının Günlüğü - Valerie Tasso

Bi de Kocasını 300 erkekle aldatan kadının yazdığı bir kitap var
Çıplak Tenimin Hafızası - Şebnem Berrak A.

necati cumali: ay büyürken uyuyamam
yalniz roman degil, kisa hikayelerden olusan bir kitap

direk kaynak suyu, işin özü, esaslı edebi seks: georges bataille - story of the eye

necati cumalı- ay büyürken uyuyamam
bir de ahlaksız teklif var ama bir bölümü sadece ama süpr.

50 shades of gray diye bir roman bu ara çok popüler. okumadım, iyi olup olmadığını filan bilmiyorum ama çok görüyorum etrafta. erotik bir hikayeymiş. türkçesi çıktı mı haberim yok.

Resimdeki kişi Dali.
Film karesi değil, bir fotoğraf.

fotoğrafın adı atomicus, fotoğrafçı da halsman bu arada, kurgulanması ve çekim tekniğiyle ilgili epey bilgi bulunuyor ama link bulamadım şimdi.

edit: chillipaprika.com

Salvador Dali bu adam.

Aynılaşmış, yapay kokuyu sevmiyorum. Bana kalırsa kimse kullanmasın.
Krem tercih ediyorum. Ten kokusuyla harmanlanıyor.

çok ağır ve sıcak çalışma şekline sahip olmam.fabrikada işletme 50 derece, ve sürekli makinaların arasındayım? parfüm kullansam kaç yazar ki?

feromonu baskılaması.

hapşırtıyor.
kimyasal ve ağır kokuyor çoğu, kendime uygun parfüm bulamıyorum.

Çok yoğun kokular başımı ağrıtıyor. Yine de kullanıyorum arada.

karşı cinse başka şeyler hatırlatabiliyor.

ortam, mesela iş ortamımda bazen enterasan abiler oluyor hımm kokunuz neymiş filan denince ben hoşlaşmıyorum.
Sürdüğüm şey ne olursa olsun üstüme yapışıp çıkmaması da başka sebep koku tutuculuk diy bir ölçek var mı bilemem ben üstlerdeyim işte orda. Bi fıs sıkıp 3 gün aynısını kokma durumum var bu nedenle hiç kullanmıyorum.

çoğu kişi yazmış benim nedenlerimi de:

- feromonları bastırması
- kimyasal olması ve hapşırtması
- kendi kokumun güzel olması
- çoğu zaman gereksiz olması

ama nadiren de olsa çok hafif kullanabiliyorum. kendim almadım bir de, hediye geldi.

Cilt hastalıkları.

Ayakta kalırsın, ezilir ve horlanırsın ama aldırma.
Brave Heart hüviyetine bürün, kimseye aldırmadan 20 dakikada İncirli' de in.

tavsiyem mecidiyeköyden bir durak geri git önce, zincirlikuyuda bi' 5dk ön koltuk için ilk sırayı kapma yarışına gir, öyle git. doludur genelde doludur yani saati yok,sabah 06.30 akşam 23.30 arası hep doludur.

gece 10'a kadar rahatlık bekleme.. binebilirsen şanslısın.

Fazladan bilgi: Cumartesi gecesi saat 02.00 sularında tenha olur, rahat ederim diye metrobüse bindim. Küfür gibiydi, içerideki ağır ter kokusuna ve kapıyla öpüşerek gitmeye dayanamayıp bilmem kaç durak önce indim. Öyle şeylere hazırlıklı ol.

balkabağının dediğini yap.

memegenerator.net
:)

www.dr.com.tr

www.dr.com.tr

Baricco okusana.

(Özellikle Öfke Şatoları.)

(bkz: savaşları kralları ve filleri anlat onlara)

mal etmek olsa gerek. şapkalı a tabi ki.

www.tdksozluk.com

aslında "mâl etmek" ama işte şu şapkaların bir gidip bir gelmesiyle sonunda "mal etmek" olarak geçti sözlüğe. tdk'da da "mal etmek" şeklinde ararsanız çıkıyor zaten.

Bir ses olayı yoksa (affetmek, kahrolmak gibi) ayrı yazılıyor.
Tabii bir de ayrı yazıldığında yeni bir anlama gelmemesi lazım. (''Birtakım'' sözcüğünü ayrı yazmamak lazım mesela.)

Yardımcı fiille oluşan fiiller, eğer bi ses olayı yoksa ayrı yazılır.

kova küçük olunca çabuk doluyor haliyle

evet. eger askerlik ve hayat sartlari gibi yukler erkegin ustune binmeseydi muhtemelen bu fark cok daha gozle gorulur olurdu. biraz onlardan kapatiyoruz sankim.

inanmıyorum. çevre şartları, yetiştirilme ve karakter olgunlaşmada önemli. erkektir yapar düsturu yüzünden yer yer saçma sapan tipler çıksa da gayet mantıklı insanlar da mevcut. pipi veya kuku ile alakası yok yani.

kadınlar ergenliğe daha erken giriyorlar.o yuzden 2-3 yıl öndeler.13 yaşında bir kız aşk meşk mevzularına dalarken erkek o yaşlarda futbolcu olma hayallerinde.

Bilimsel bir çalışma yapmadım ama basitçe kişiden kişiye, dönemden döneme değişir derim. Hatta ikili ilişkilerde bile değişiklik gösterir. A'nın B karşısında gösterdiği olgunluk, A'nın C karşısında gösterdiğinden çok farklı olabilir. Bunun bir nedeni B ve C'nin A'nın hayatındaki yerleri veya A'nın bunlardan beklentisi vb. olabilir.

Yine de genelleme yapmak zorunda kalırsam, kadınların görece daha olgun davrandıklarını söylerim herhalde. Hayat şartları, erkeklere göre daha olgun davranışlarda bulunmaları konusunda onlarda çok daha ikna edici araçlara sahip.

yok oyle bir sey yegen. dunya tarihini erkekler yazmistir. bana 5 tane tarihe mal olan bilim kadini sayamazsin. ee hani nerde olgunluk.

aslinda o olgunluk denen sey secilecek olmanin verdigi rahatliktir. erkegin olgun gorunmemesi ise secilebilmek icin aradan siyrilmaya calismasidir. bu erkege yaraticilik katar. kadin ise sakin sakin izler. olgunluk dedigin sey bu olsa gerek. ha diyelimki erken olgunlasiyorlar peki skor ne? hatice netice olayi yani.

Not: femin ablalar saldirmayin la.

yahu tabii ki kişiden kişiye değişiyor. kadın ve erkeklerin üretim bandından seri üretim çıkmadığının farkındayım da genelleme yapıverelim işte.

@ ucarkendusupolenkelebek : kızların 13 yaşında kurduğu tozpembe aşk hayallerinin bizim kurduğumuz futbolcu olma hayallerinden çok mu farkı var gerçekçilik açısından allah aşkına :)

kişiye göre değişir.
ama fizikşel olarak daha erken (d)olgunlaşıyorlar.

Çok saçma bulmakla beraber şöyle bir şey okumuştum: Kadının cinsel yapısı içeri doğru uzandığı için küçüklükten ( keşif yaşlarından) itibaren içine dönüyor, daha erken bir zamandan başlayarak kendini çözmeye çalışıyor.

böyle bir şey hep var denir ama ben hiç aldırış etmem. Olgunluk yerine göredir ya da verilen kararlara göre. herkesin içinde bir çocuk vardır. ben o çocuğu hep yaşatmaktan yanayım ama "yerine göre" işte.

kadınlar erken olgunlaşmak zorunda kalıyor bu ülkede. zaten yapı itibariyle de yatkınlar erken olgunlaşmaya, bu ülkede olmak da tuz biber ekiyor üzerine. inanma meselesi değil, olan bu kısacası.

@maraba kadınların küçükte olsa çok yönlü bir beyni var ama senin beynin sağ elinde olması ve tek işlevli olması çok acıklı kadınlara hakaret etmekten vazgeçin

cevaba gelince evet doğrudur çünkü kadınlar ergenliğe daha erken girer ve türk toplumunda (genellersek) daha küçükten hayattın zillesini yemiş 3 yaşındayken edep yerlerini iyicenek kapatılması öğretilmiş 8 yaşında erkeklerle oynanmaması öğretilmiş 10 yaşındayken 20 yaşındaki kadın gibi davranılmasını istenmiş 18 inden sonrası potansiyel gelin muamelesi görmüş yaşı kaç olursa olsun ana yokken 2.ana olması öğretilmiş neslin küçük insanlarıdır bu yüzden bizim ülkemizde bu geçerlidir diyebiliriz

Kadınların sağlamcılığını olgunluk sananlarca uydurulmuş bir hikaye o.

@stayout hahahaha o çok yönlü beyin nedense zengin koca bulmaya çalışmak dışında pek bir işe yaramıyor.

fethiyede güzel deniz sadece kabak koyu ve kelebekler vadisi kaldı.
gerisi pis maalesef.

Kabak Koyu.
Sakin bir yerdir.

perdue

çok eğlenceli planlarım var, şimdi giyinip işe gitmek, deli stresli bi iş günü olacak bu arada, çalışmak çalışmak çalışmak, ardından eve dönmek , 3-4 saat dinlenip uyumak, kıskandırıcı değil mi?

iş görüşmesinden cevap bekliyorum..
amfi alıcam bi tane..
müzik grubumuz içi çok çalışpmam lazım bi de..

büdüt: aaa!! bende yaz okuluna gidiyorum ya la..

sevgili lunedor,
biricik qezbanın olarak söyliyim hemen: yaz okuluna gidiyorum. Bugünkü planım sigarayı bırakmak, spora başlamak ve bozguna uğrayan ilişkimdeki problemlerin bana ait kısmını anlamaya çalışmak. sen napacaksın?

UPS'in 5 gündür getiremediği pakedimi almayı düşünüyorum bugün. Aslında nereye düşünüyorum, söke söke alacağım. Getirmeyi başarabilirlerse gerçekten değişiklik olacak.

Sormuşum cevap vermemişim vereyim hemen ben de qezbanımın sorusu vesilesiyle :)

Gebze taraflarında ufak bir eğitim işim var oraya gideceğim bir saat sonra, tam program belli değil ama iki saat benim eğitimim dışında bol bol kahve içerim tahminen sonrası kısmet, kalma veya dönme ihtimalim var oralardan, umarım dönerim çünkü otelleri sevemedim bir türlü :)

valla rutin bi gün birazdan bankaya gidicem bikaç bişeyler alacağım sonra eve gelip duyuruda takılacağım öğlende işe giderim sonrası meçhul.

ben hayatimin askini bulmayi planliyorum :P

Aslında yapılacak işler icat edilecek delice proje fikirleri memnun edilecek insanlar çok. Sigarayı bırakmıştım ama yeniden asıldım.Halbuki azimliydim bugun yine bırakırım,kimseye söylemeyin:) Bugun kaykayım üzerinde düşmeden kaymaya çalışmaya devam edecegim,üzerine güzel bir animasyon yapıp stencil ile çizecegim,saç-sakal kestirecegim.2 haftadır yapmadıgım reklam filmi için kamera ayarlayacagım.Bu arada html5 ve css ile android telefonlar için tasarımlara devam edecegim:)Ha bir de hiç yüz vermedigim bi kız arkadaşımı ziyaret edicem. Sizden naber? :)

Tabii işler zamana yayılı..aşklar dakikalarda özel.
Herkese iyi haftalar,güzel yıllar.

07.35 de uyan evlatlık aldıgın kedilerin annesinin kayıp oldugunu gör panik yap , dışarı çık ara bulama , 08 20 de eve gel anne kediyi yavrularını emzirirken bul.. cidden bambaşka başladım amk.

gunaydiiiiiiiin,
sirkette isler beni tatmin etmeme basladi. hayatimda bir challange kalmadi. Buna siket ici bir cozum arayacagim bugun , yarin liderimi bezdirecek bir konusma oncesi hazirliklar falan. bir projenin bir aydan fazladir bitmeyen bir isi vae onu lolaylamaca, neden bitmedigi icin rapor hazirlamaca. birinden haber bekliyorum gelirse guzel bir yemek, gelmezse yuzlerce kalori harciyacagim, moralimi duzeltecek fitness, her iki durumdada yorgun ve multu bir sekilde eve gelir gelmez uyumaca.

1,5 yıldır aynı şirketteyim. şirket bir arpa boyu yol alamadı. gecikmenin sebebi patronların hatası, proje müdüründen sabah azarını yiyen ben. sokarun böyle işe. aralık geleydi de askere gideydim hayırlısıyla.

Dün odamı temizlemekten haşatım çıktığı için bütün gün tek başıma ve yarı yatar pozisyonda kitap okuyacağım, internette takılacağım. Film de izlerim tabii. Yanımdaki masada bir kase kiraz ve kayısı var.
Kirazı bilerek yeşil kaseye koydum, çok güzel görünüyor.

uzun bir zaman sonra kitap okumaya başladım. iyi geldi. eve gideyim de kitap okuyayım diye düşünüyorum şu an işteyim.

birazdan nakliyat arabası tutup,okulu biten arkadaşımdan 3-4 parça ev eşyası alacam.daha sonra hastaneye gidip 1-2 test yaptıracam.ordan da spor salonuna gidecem.akşamında da ders çalısmayı ümit ediyorum.

büt var bugün büt.yarın da yaz okulundan aldığım bi dersin vizesi var sonra yine büt var .öyle bol eğlence ekşın falan

3. kez aldığım dersin sınavına yine çalışmadım. Birazdan başlıyorum çalışmaya, akşam saat 17:30'da sınav başlayana kadar da devam ediyim diyorum.

yarın dedemlerin yanına gideceğim. çantamı hazırlarım (15 dk falan sürer).
8-10 gün burada olmayacağım için acaba bir denize mi gidip gelsem diyorum.
bir kitapta 2 öykü kaldı 30 sayfa kadar, bir yandan ona bakarım diyorum.
belki bir film izlerim diyorum.
hayatımdaki değişiklik ise şu: 9.20'de kalktım. hafta sonu 2 kpss oturumuna girdiğim için cmt-pazar erken kalkmıştım. haliyle dün erken yatıp bugün erken kalktım. böyle. tabii, maaşlı bir işte çalışıyor olsam herhalde planlarım böyle olmazdı :)

sabah pasaporta başvurdum. sonra işteyim.

akşam arabayı sevgilime vereceğim, sırf o yüzden mesaiye kalacağım. ama sanki iş varmış da kalıyormuşum gibi yapacağım.

eylülde yurtdışına gideceğim uzun süreliğine. işe bugün mü söylesem diye düşünmekteyim.

Sabah 7'de yatıp 10:43'te kalktım. İşlerim var ve gündüz sıcaklığı yüzünden rehavet çöküyor, gece bitirmeye çalışıyorum. Zaten stres yüzünden pek uyuyabildiğim de söylenemez. Ama şu dakikaya kadar yaptıklarım:

- Bilgisayarı açmak
- Google'da arama yapmak (önemsiz bir şey), Mailleri kontrol etmek, Twitter'a girmek
- Bütün gün sokaklarda gezinen kedimi aramak
- Nihayetinde lütfedip gelmesi
- Tartılmak -ve korkmak- ve diyete özgü bir kahvaltı hazırlamak. Her Pazartesi olduğu gibi bu Pazartesi de diyete başlamak ama gün bitmeden bozacak olmak. (Boşuna uğraşıyorum yani.) Önümüzdeki hafta Pazartesi'ye kadar esen kalmak.
- Kahvaltı ediyor olmak.
- Muhtemelen bir bölüm dizi izlemek ya da müzik dinlemek. (Kahvaltı sırasında.)
- Oturup bütün gün ders çalışmak. (Sınavlar)
- Ders çalışırken stresten saçlarımdaki düğümleri çözmeye çalışmak, saçların çoğunu her zamanki gibi koparmak. Ve sonuçta gene başarısız olmak.
- Çok sıkılıp, sıtkım sıyrılıp, yürüyüşe çıkmak gecenin bir vakti.

Aralarda gene yemek yeme vs. mevzuları var tabi, ama ne olur bilemem?

Çok zor şey istiyorsun. Epey gezmen lazım. İnternette değil yalnız, o muhitlerde gezmelisin.

çok zor değil. üniversite sınav sonuçlar açıklanmadan şansını dene. bu işler kısmet işi.

vaktin varsa sonbaharı da bekleyebilirsin. 2 sene önce beşiktaşta bir evi çok beğenmiş, kirası çok yüksek geldiği için vazgeçmiştim, ama gözüm kalmıştı. ev dört ay boş bekledi, kira yüzünden kimse tutmamış. ekim'de kirada 300 tl indirim yaptırıp ben tuttum sonunda. yazın herkes yerleşeceği yere yerleşince sonbaharda kiralar düşüyor bayağı. yazdığın kriterlerde o fiyata ev bulman şu an biraz zor, ama sonbaharda şansın yaver gidebilir.

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

şekersizmiş bu lolipop.

şekersiz olsa gerek.

''Ağzınıza girmesini istemediğiniz şeyleri kovar.'' mesajı veriyor. Yersen.

kalori yok, insülin derdi yok demiş.

olması gereken içten geldiği gibi davranmak ama böyle davranınca ağzına sıçıyorlar adamın

içten gelindiği gibi ama bazı davranışları törpülemek gerek (kıskançlık gibi).

İçten geldiği gibi davranmak gerekiyor ama genelde bunu yapınca kaybediyorsun söyleyeyim.

içten gelindiği gibi olmalı ama bazı davranışları törpülemek gerek ( çok üstüne düşmek gibi )

"iyi şeyler birdenbire olur" derler ya(Oğuz Atay demiş yani)
bence iyi aşklar da birdenbire olur, ali cengiz oyunlu aşklar sonradan kötü oluyor.
iki tarafta kendi gibi olursa başlarda ileride sorun yaşanmaz çünkü bu dönem tanıma dönemi, tanıma döneminde başkası olursan ilerleyen dönemlerde değiştin sen vs durumu olur ki hiç hoş olmaz.

eycof mu oynuyoruz kanka ne stratejisi, seviyosan gidip konuscan bence. hic gerek yok oyle seylere.

daha ciddi gitmelisin, abartmadan smart casual diyelim.

şimdi benden sonra birileri "önemli değil yea" dese de adamlar genel olarak bu ortalamayı ciddiye alıyorlar. son karar senin

Beyaz gömlek giy bence.

sakın ha. saçmasapan şeylerden dolayı projeniz yalan olmasın, ne gerek var.

Edirne'de Nurlu'nun hafif yumuşak tam yağlı beyaz peyniri vardır. Rakılık peynir diye geçer. İşte onunla.

Tam yağlı ezine peyniri.

kesinlikle izmir tulumu. tatlı bir karpuzun yanıda yenen hafif tuzlu peynir karpuza inanılmaz bir lezzet katıyor bence.

ben de tulum peyniriyle yerim ama herkesin damak tadına uymaz. güzelim peynirden soğursun aman dikkat.

ben domates karpuz ne varsa her seyle bahçıvan dilimli beyaz peynir yiyorum az yağlı sert çok lezzetli ama genelde pek sevilmiyor bu.

peynir değil de, bir dilim yeşil elmayı karpuzun içine sokup birkaç dakika bekleyin. sonra yiyin o dilimi. bu kıyağımı da unutmayın.

kelle peyniri. hafif tuzlu ve biraz eskimiş olanından. tek geçerim.

www.eksisozluk.com

ezine peyniri +1

izmir tulum, bergama tulum.

bakkal peyniri.

ornette +1

Ekici tam yağlı, yumuşacık ve nefis!

inanılmaz. durduğu yerde terliyor.

Evet, oturduğun yerde terleten cinsten.

telef oldum bugün panpa sıcaktan :)

acayip hakkaten ya. genelde benim odam esiyordu. şimdi kendi imkanlarımla hava yapıyorum.

aynen bugün çok pis bir sıcak vardı hala öyle.

sadece gece değil tüm gün böyleydi. gündüz desen çeşme gibiydi vucudum, sürekli terleyip durdum.hayatım boyunca bu kadar terlememiş tim. üstüne üstük birde güneş çarpmış da haberim yok. daha yeni yeni kendime geliyorum.
bugün 37 dereceymiş?

her zaman kapi pencere acinca esen odamda esintiden eser yoktu.. bi sıkıntı var bugun evet..

Beğeni endeksli yaşayan insanlarda bu durum var elbet, herkesin daha iyisi mevcut. genellemek yanlış fakat günümüzde bu beğeni ile seçimler yapılıyor veya şiddetli seçimsizliklerden dolayı yalnız kalınıyor.

Kısaca yanlış kıstasları önem sırasında yanlış yerlere koyup birbirimizi üzüyoruz hep.

Evet. 2.5 yıl oldu sevgilimle ve aslında o beni buldu(erkek kişisiyim), yani seçenekleri vardı elbet, beni aldatmayacağına da inanıyorum

karakter meselesi tamamen. eski sevgilim bahsettiğin "yeniyi görünce eskiyi şutlama" eylemini gerçekleştirmişti üzerimde. sonra nasıl beddua ettiysem ikisi de götü toparlayamadı.

Kimse kimseyi sevmez. Herkes kendini sever. Hadi insani duygular içeren durumları, hekimlerin insan sevgisini falan tenzih edelim. Bu gönül işlerinin falan 2012 yılında sevgiyle pek alakası yok gibi. Kimi neden sevesin ki? Sevmek nedir önce bir onu sormak lazım. Beğenmek midir? İstemek midir?

Tabii ki inanmıyordum, inanmadım da. Her koşulda beni seveceğine ise hiçbir şekilde inanmadım. 6,5 aylık ilişkim saçma sabuk saygısızlıklar yüzünden çöpe gitti. Ayrılma kararıma peki dedi ve 2 gün sonra bana msg atıp "öyle ya da böyle bitecekti zaten" dedi. Ve bunu bana başlangıçta bana ilişkin istikrarından ölecek olan adam söyledi. Keşke ilişki yaşanırken de bundan haberdar etseydin demek isterdim ama değmez dedim geçtim :) Benden ayrıldıktan sonra yaptığı ilk şey de arkadaşının arkadaşına facebook sayfasından abone olmaktı. Ne diyebilirim ki :) Sevgilinizin her koşulda sizi seveceğine inanıyorsanız şanslısınız ve kıymetini bilin diyorum son olarak.

lords sen uctun mu hekim görmedin heralde hayatında

ben katılıyorum sana. Bir süre sonra kadın daha iyi birini bulursa etkilenip gidebilir. Ama bunun süresi ya da her etkilendiğine gidip gitmeyeceği karakter-daha önce yaşadıkları vb. bir sürü değişkene bağlı. ve bunu kadınların daha çok yapacağına inanıyorum çünkü onlar duygularına kapılıp "ama aşığım" diyip gidebiliyorlar. Biz erkekler ise öyle bişey hissetsek bile "ne işin var lan işte sevgilin var otur oturduğun yerde" diyebiliyoruz mantıkla durdurabiliyoruz kendimizi.. gibi geliyor bana.

Aynı gün daha etkileyici biriyle tanışamaz çünkü benimle tanıştı muhahah :D (Egom-özgüvenim konuşuyor :D)

inanıyordum önceleri;şimdileri inanmak zor bu duruma.erkekler güzellik şeysinde;kızlar zenginlik.nasıl inanır ki insan bu durumda.

daha iyisini arayan insan daha iyisini elbette ki bulur. mesele daha iyisini arayana denk gelmemekte. sürekli böylelerine denk geliyorsa insan, hatayı kendinde aramalıdır.

delice tutku da vardır, daha iyisini aramayan insan da. oldum, oradan biliyorum.

Birini güzel/yakışıklı, zengin ya da çekici olması gibi yüzeysel nedenlerle seven insan daha kolay vazgeçer. Ama o kişinin yüreği ve karakteri ise sizi ona bağlayan, kralı gelse onun yerini alamaz. Bu zamanda ilişkilerin çoğu yüzeysel yaşandığı için de herkes aynı kaygıyı taşıyor doğal olarak.

www.youtube.com

kimse kimseyi her koşulda sevmez ve herkes herkesi aldatır. başlığa direkt cevap oldu.

İnanmıyorum. Kimse vazgeçilmez değil, diye düşünüyorum.

dostum tabi ki de inanmıyorum sizde inanmayın eninde sonunda sevgisi azalacak zaten sadece onun değil karşılıklı uzun ilişki her zaman sıkar

bar olayıyla ilgili şöyle sabit bir düşüncem var eğer kıza normalde de güveniyorsam(güvenmediğim kişilerle uzun süreli ilişkiye başlamıyorum,one night stand akar)tartıştık ve tatile gitti o sinir hala üstünde ve biriyle tanıştıysa alkollüyse yüzde 100 aldatır,ama kafa yerindeyse aldatmaz diye düşünüyorum ama bilemezsin tabi.

ha bu benim sevgilim o an kimse onun hakkında ki sabit teorim. olayı oraya getirmemek lazım önlem almak lazım o yüzden.

sen bana gelsen bnm sevglm böyle böyle yaptı çktı tatile böyle oldu vs desen kesin aldatır/aldatmıştır derim çnkü senin kadar iyi tanıyamamam senin sevgilini şüpheci yaklaşırım... kapiş?

ilk soruna gelince;19-26 yaş arasındaki sevgiliklerde ben de senin gibi kadınların çoğunlukla pragmatist olarak yaşadıklarını düşünüyorum.

siz o gün orda denk geldiniz tanıştınız senin atıyorum çok espritüel olmandan ve bakışlarından etkilendi...o zaman senden daha çekici hatta zengin vs biri gelse çoğu kız seni satıvermez ama yarın bigün çok takıldınız muhabbet kısırlaşmaya başladı,eski espritüelliğin yok konu sıkıntısı çekiyosunuz,hep aynı mekanlarda aynı insanlarlasınız o an üstte bahsettiğim gibi biri denk gelirse büyük ihtimal yalnız kalmaya ihtiyacım vaar:/ yürümüyooo:( falan derken bi bakmışın kızı o berkecan götürüyor.

her koşulda sevgi diye bir şey var mı acaba? bu bir yana, olması gerekir mi?

verdiğiniz örneği es geçiyorum, çünkü örnekler düşünmeye pek de yardımcı olmaz. karakterim oturmamışsa, bu anlamda bir omurgam yoksa ve başlangıçtaki halimden fersah fersah uzaklaşıyorsam, emek vermeyi hak etmeyecek kadar şuursuzca takılıyorsam neden sevsin? neden bekleyeyim?

ama geçici durumlar, genel sevilesi/olumlu halimi yadsımayan (omurgamı zedelemeyen, kişiliğimi bozmayan) mikro sorunlarda, tabii aradaki farkı anlayacak kapasitedeyse, sevecektir.

burada tek bir parametreden yola çıkılamaz kısaca.

sevmek yetinmektir lan.

çok seviyorsun aşıksın bıdıbıdı. dışarıda her zaman daha iyisi daha güzeli daha yakışıklısı paralısı imkanlısı cartlısı curtlusu mevcut. var yani. her zaman daha iyisi var.

fakat sevmek yetinmektir. tüm eksileriyle, eksikleriyle, kötü yönleriyle kabullenip, ben bunu istiyorum ve bununla bu insanla yetiniyorum yahu dahasını sikeyim demektir. dahasının var olduğunu bilerek. bu özgüvene sahip olarak. ha özgüven yoksa zaten dahasını görünce sapıtıyor insan evladı.

yetinmek abi. yetinebilmek.

saçmalık.

"ve kadınların ilişkilerini iyinin kötüsü olarak yaşadıklarını düşünüyorum. yani o kötünün daha iyisi denk geldiğinde hoop kapı önündesiniz."

burası kesinlikle doğru. sevgilim yok ama edindiğim tecrübeler ve duyduğum şeyler bunu doğrular nitelikte, burada hanım arkadaşlar "yok böyle değil yeaa" , "biz ölümüne severizqiii" diyebilirler ama onların alayı yalan. ayrıca, erkekler için öyle değil. orasına katılmıyorum, çünkü, erkekler cesaret edemez, çünkü eldeki kötünün iyisini, kötünün iyisinin bir level üstü için riske atamazlar. lakin kızlar atıyor.

bu devirde en güvenilmeyecek olan cinsiyet kızlardır beyler. erkeklerin içinde de çürükler olsa da, kızların alayı çürük lakin göstermiyorlar.

@jangara, @tedirginlik hucresi + 1

maşallah ortalık ergen düşüncelerden geçilmiyor. aferin size.

birinin sizi terk etmesine uydurduğunuz kılıfları bulan kafalarınız gerçekten çok güzelmiş güle güle kullanın.

evladım, sen hiç aynaya geçip "ulan bu kızın bu ilişkide benden beklentileri neydi, ben ne kadarını karşıladım, ne kadar yol kat ettim" diye sordun mu kendine? (aynı şey karşı taraf için de geçerli ama şu anki konuyla alakası yok)

şunu hala anlatamadık;

hiç bir ilişki dışardan bozulmaz. ilişki içeriden bozulur. o yüzden kendine ve ilişkine bakacaksın.

artı; giden değil kalan terk eden.. sen neleri söz verip de düzeltmedin kendinde de karşındaki sürekli aynı sıkıntıları yaşadığını ve kısırdöngüye dönüştüğünü görünce artık bıkıp gitmeye karar verdi?

insanların kırılma/bıkma/mücadeleden vazgeçme noktaları var. ilişkide yaşanan/atlatılamayan/süreklilik arz eden sorunlar yüzünden bu noktalara gelen kadın/erkek, terk ediyor.

sonuçta sağlıklı ve uzun dediğim ilişkilerin başlamalarının en büyük sebebi iki tarafın bir ilişkiden/sevgiliden beklentilerinde ortak noktaların buluşması.

zaman içinde çıkan küçük/büyük sorunlarda ilerleme kaydedilemiyorsa, beklentilerdeki uyumluluk bozulmuşsa; kişilerin kendi ilişki/sevgili/aşık olma beklentilerine daha çok karşılık verecek birilerine çekilmeleri normaldir. ama bunun ilk sebebi, var olan ilişkide yaşanan sorunlar/çıkmazlar/yanlışların sürekli tekrarıdır.

falan filan...

yok bara gidecekmiş de, kızgınsa aldatırmış da... ilkokul çocuğu musunuz nesiniz yahu??

aldatmak kişinin kişiliğinin bir parçasıdır ya da değildir.
bahsedilen ortamlar, içinde var olan şeyin ortaya çıkmasına sebeptir sadece.

ben 15 ay asker beklemiş, o arada bir sürü bara organizasyona da katılmış, ama bırak öyle şeyleri gözünü bile kaydırmamış kadınlar tanıyorum?

tekrar başa dönüyoruz;

"ilişki içeriden bozulur."
bir kadın terk ettiğinde, salak salak genellemeler yapacağınıza oturup aynaya bakın da ilişkide beklentiler neydi, kim ne yaptı da o hale geldi diyerek tarafsız olarak bir muhasebesini yapın.

beklentiler birbirini karşılamıyorsa; burada hiç bir taraf kötü ya da suçlu değildir. olmuyordur, insan gibi davranışlarla yoluna devam edersin edebinle adabınla..

Sevgilimin her koşulda beni seveceğine inanıyorum; ancak aldatmayacağının da garantisini vermek ütopik olur diye düşünüyorum. Bir gaflet anı olabilir. Bununla birlikte, benden habersiz tatile çıkması başlı başına bir sorun yaratacağı için, bara gidip biriyle tanışmış vs yanında bir detay olarak kalacaktır.

heyecan devam ediyorsa aranızda george clooney gelse dönüp bakmaz. ama heyecan bitmişse her an her şey olabilir.

ekstra bi acı vermez

Hayıııır. Ama hissi azalttığı için istemiyor olabilir.
Korunmakta fayda var. Kötü ama korkunç değil.

belki de kullandığınız kondom şu tırtıklı olanlardandır dikkatli bakın isterseniz.

vajinal kuruluk olmasın ya da latekse karşı hassiyet?

@muhendis : tırtıklı kondom da ekstra acı vermez ki.

lateks veya spermisid alerjisi de olabilirmiş.

partner yeterince ıslanmıyor da olabilir. önsevişme uzatılabilir veya kayganlaştırıcı kullanılabilir.

oluru yoksa doktora gitsin.

condomlu birliktelik normalden daha az zevklidir. moral bozar, haliyle vajina kurur. kuruduğu için acıtır. tek sebebi budur. comdom acı verdiğinden değil yeterince ıslak ve kaygan olmadığındandır. tırtıklı condom kullanmayı dene ya da ekstra ince condom. belki düzelir.

yapma etme @tanterosa riskin en yüksek olduğu dönem doğurganlığın en yüksek olduğu reglin bitmesinden bir hafta sonrasıdır. reglin hemen öncesi pre menstrual dönemdir ve herangi bir hamilelik riski yoktur.

risk yok, hosein in dediği gibi pms denir o döneme

bebegimonline.com ' dan bildiriyorum, regl öncesi risk azalıyor.
So sorry.

cok cok dusuktur.
Regl doneminin basladigi gune 1. gun dersek, 13. gun ile 15. gunler arasi gebe kalma riski en yuksektir.