iade talebini yapın, kargoyu hiç teslim almadığınızı belirtin. onlar halleder paranızı öderler.

ondan sonra niye kimse online alışveriş yapmıyor. yapmaz tabi.

bu kadar beklemiş olmanız bile yanlış bence
iade talep edin direkt.
sonra da şikayetvar a yazın.

O kadar yıldım ki, sanki iade sürecinde satıcı sorun çıkaracak bir de onunla uğraşacağım gibi hissediyorum.

Ve beni en çok geren şey de şu. Makineyi anneme aldım. Annemin bi arkadaşının gerizekalı kocası bilmem hangi kanalda gördüğü 300 liraya iphone reklamından telefon almış, ama paketten telefon çıkmamış!! Annem de 65 yaşında kadın, ikisi arasındaki farkı anlatamadık, bu tür yerlerin güvenilir olduğunu anlattım durdum ama sorun çıktı işte.

çok büyük olasılıkla bölge müdürlüğünde falan bi depoda tasnif edilmeyi bekliyordur

@babilbaligi ve @interview with the vampire, galiba haklısınız. İade sürecini başlattım. Hatırlattığınız için teşekkürler, şikaytvar'a da yazdım. Bakalım...

@stanley weber, bilmediğim için soruyorum, öyle bir şey olabilir mi? Çünkü son kargo hareketi şu: Kargonuz varış transfer merkezinden varış şubesine gönderiliyor.

Gerçi artık bi önemi kalmadı, iade istedim. Tekrar satın alacağım makinem için ve şu an halihazırda yolda olan başka bir ürünüm için de Allah yardımcım olsun.

Yurtiçi Kargo kâbusu bitti dedik bunlar çıktı. Firma seçme şansımız olmayınca böyle oluyor demek ki...

son dediğiniz hareket o ise şubenin olduğu şehirdedir. şubeye gidip sorun bence.

ben aynı anda aynı kodla yollanan iki farklı paketin birinin eksik geldiğini ve diğerinin transfer merkezinde kaldığını da gördüm, depoda okutulup unutulan, şubenin ücra köşesinde unutulan, her türlü abukluk var adamlarda.

iade talep etseniz bile hb o paketin geri dönmesini bekleyecektir.

@passion rules the game, Erzurum'a mı gideyim = ))

Buraya gelmek üzere oradan yola çıktı, ama buraya gelmedi gözüküyor. 47 desilik paket de pek gözden kaçamaz sanki. Bilemiyorum passion rules the game, bilemiyorum.

Peki kargo bir yerlerden bulunup çıkarılamazsa ben paramı geri alamayacak mıyım, olabilir mi böyle bir şey, lütfen olmasın çünkü...

kargonun barkodu düşmüştür ya da bir aktarma merkezinde kıyıda köşede kalmıştır. saçma evet ama oluyor malesef.

direk iade talebinde bulunup kargonun bulunmasını beklemeyi kabul etmediğini ve iade istediğini ilet bence.

Bilgilendirme yapayım. Kargom az önce (pazar günü öğleden sonra) elime ulaştı.
Kuryeye "Hayırdır, neredeymiş bu bir haftadır sormadığım yer kalmadı??" dedim, "Yoğunuz" dedi.

Fikir veren herkese teşekkür ederim.

konu olarak filmle bağı yok. ortam vs aynı, çeşitli göndermeler mevcut o kadar.

İlk sezon çok iyi, filmle de alakalı diye hatırlıyorum ben

Fargo benim izlediğim en iyi dizi. İlk 2 sezonu mükemmel. Filmini bilmediğimden bir şey diyemiyorum ama kesinlikle izle.

bu işler tamamen ev sahibinin iyi niyetine ve senin pazarlık gücüne bağlı. eğer oturduğun semtte atıyorum ev kiraları 2500 TL iken sen 1600'e oturuyorsan o zaman ev sahibi çıkman için herşeyi yapabilir.

1- Hem ev sahibi hem kiracı olarak yaşamış birisi olarak kiraya zam yapılmamasını hiç duymadım. Zaten kirayı aksatmadan ödemek kiracının yükümlülüğü, yapması gereken bir şeyi yaptı diye neden hiç zam olmasın ki?

2- Anca kirayı düzenli ödüyorsa, ev sahibine dert tasa vermiyorsa ev sahibi de iyi niyet göstererek %14 yerine daha düşük bir oranda zam yapabilir (ben şahsen öyle yapıyorum). Ancak bu ev sahibinin inisiyatifinde olan bir şey. Yani siz %7-8'de diretirseniz "evimden çık o zaman" da diyebilir, neticede kiracı kontratta yazan oranda zammı peşinen kabul ediyor zaten. Ev sahibi bunun üstüne çıkamaz ama kiracı da bunun altına inemez. Karşılıklı anlaşarak bir orta yol bulunmalı

3- Kontratta yazar ama genelde eğer bitmesine 1 ay kalana kadar aksi belirtilmemişse otomatik olarak yenilenir

1. Ev sahibinin iyi niyeti, kiracının başarısı değil. Her ay aksatmadan kira ödemek lütuf değil ki, kiracının yasal sorumluluğu zaten.

2. %10'a razı edersen iyi bir oran bence.

3. Her sene otomatik olarak yenilenir, yılı dolmadan (kalan süreden emin değilim) sözleşmenin bitirilmek istendiği taraflarca dile getirilmeli.

geçen ay zam dönemiydi. zam yapmadık karşılıklı anlaşarak. ev sahibiniz iyi niyetliyse ve makul sebepler belirtebiliyorsanız zam yapılmadan yenilemeniz mümkün. yaşadığım çevrede benden az kira veren daha iyi evler bulunuyor. ayrıca çevrede kiralık ve boşta olan bolca ev var. buradan anlaşılıyor ki kiracı bulma problemi var vs vs. bu tip argümanlarla konuşulabilir.

nane limon iyi gelir.
ekmek üzeri yoğurt + nane yiyebilir.

Yağlı olmayan kuru şeyler:
* galeta
* kızarmış ekmek
* haşlanmış patates
* Anneciğim pirinçli hasta çorbası yapardı, nurlar içinde yatsın...

kuru ekmek bastırır biraz.

çiğ sebze meyve yememeli, yağlı asitli yememeli.

ben ekmek peynir yerim genellikle. patates iyidir.
çubuk kraker filan yiyebilir.

nane limon da bulantıya iyi gelir. naneli pirinçli yoğurt çorbasi da iyi olur.

midesi bulanan hasta yoğurt yer, tuzlu kraker yer, grisini yer, haşlanmış patates yer. nane limon benim tahammül edemediğim bişiy bu arada, sevmiyorsa iyi gelir diye içirmeyin daha beter olur.

Leblebi

Simit

ekmek arası beyaz peynir

etimek

kuru ekmekle yağsız peynir

Bulantıyı dindirebilecek şeyler alır öncelikle.
En etkililerinden biri bir çay kaşığı karbonata yarım limon sıkıp köpürmesi bitmeden bi dikişte içmektir.
Kekik suyu özellikle üşütme bulantılarına birebirdir.
Nane limon +

Sonrasında peynir ekmek, çorbalar, peksimet, galeta vb. mideyi yormayacak hafif şeyler yiyebilir.

Bulantı sürekliyse:
Beslenme sekteye uğramayacak şekilde ayarlamak lazım. Naturel tatlar çok rahatsız etmeden yenebiliyor.
Tarhana, mercimek,yayla, sebze, bakliyat çorbaları çok rahatsız etmeyebilir. çorbalar pişerken içine minik havuç gibi koku bırakmayacak sebzelerden rendenin ince tarafıyla rendeleyebilirsiniz.

Ispanağı çeşitli şekillerde yapabilirsiniz. çok az yağla tavada bir iki döndürün. üzerine kelle peyniri veya kaşar rendeleyin mesela. yağlı, soğanlı salçalı yemekler ağır gelebilir. Daha çok tavada az yağla sebzeleri pişirip yakışan bişeylerle birleştirin vaya sade verin.

Salatalar iştah açar yemeği kaydırır. pancar salatası, ot salataları, patates salatası, turşular, kereviz salatası, kornişonla hafifletilmiş mayonezi az yoğurtlu rus salatası belki...

kaşarlı tost
haşlanmış ve üzerine limon sıkılıp tuz eklenmiş patates
limonu kesip yalamak üzerine tuz ekip yalamak
hafif salçalı peynirli makarna
muz
kızarmış ekmek+beyaz peynir
bulantıyı bazen ekşi mayhoş meyveler de bastırıyo kivi, dondurulmuş vişne gibi
bazı bünyelerde bardak bardak değil ama bir iki yudum kola da bulantıyı bastırıyor

Haşlanmış patates

Bir tencere suya tavuk baget, patates, soğan. Güzelce haşlasın, yesin içsin.

Haslanmis patates ve cubuk kraker

derdinize derman değil ama, binance'da işlem yaparken başlangıçta 1-2 BNB alıp kenara koyar ve "komisyonları BNB olarak al" seçeneğini işaretlerseniz hem %50 daha az komisyon verirsiniz hem de bütün komisyonu BNB olarak keseceği için aldığınız alt coinler küsurat şeklinde kalmaz.

Toplu tasimaya biniyorsan orada oku ya da kendine okuma kosesi yap. Kahveni yap oraya gecip oku. Yari yatar pozisyonda olursan belki daha dinlendirici olur.

sürükleyici ve hoşuna gidecek roman tarzı türlerle yeniden kazanabilirsin.

biz küçükken türkçe öğretmenimiz fantastik roman türlerini gereksiz bulmasına ve onaylamamasına rağmen alışkanlık kazandıracak sürükleyiciliğe sahip olduğu için okuturdu. onaylamaması çok saçma, ama faydasını yadsımıyordu en azından.

ben de eski haline getiremedim ama iyileştirme yoluna koydum ve benim işime yarayan yöntem son derece basit kitaplarla yeniden başlamak oldu.

saran dedektiflik kitaplarıyla başladım yani. stres birikmesi, bıkkınlık, anlatılan şeyin zaten düşünmek istemediğin, kaçtığın şey olması gibi faktörlerin söz konusu olduğunu fark ettiğimde böyle bir yönelimde bulundum.

demin mesela der meister belirli bir roman tarifi yapmış. ben o tür romanların hastası idim, şimdi bazılarını yeniden okumaya kalksam ruhum kaldırmayabilir. o zaman x kadar hissediyorken ve daha fazla hissedemeyeceğimi sanırken bugün bu hissin on katı bir hale geldiğini gördüğümde "bebek adımları at sen" dedim kendime. psikolojik bunaltı okuyamama durumunuzda bir etken ise sürükleyici çerez kitaplar iyi gidiyor.

Kitapçıya git ve raflardaki tüm kitapların özetlerini oku. İlgini çeken bir kitabı al. Tavsiyeyle kitap okumuyorum ben. Kalite kontrolünü kendim yapıyorum her zaman. Kitaplar bu hayattaki en öznel nesneler bana kalırsa. En uygununu sadece sen keşfedebilirsin ve okumaya başlayabilirsin. Önce merak.

cep telefonu ve internette geçirdiğin zamanı kısıtlamaya çalış. kitap okumaya zaman ayır, kendini şartla.

Her gün aynı saatte 10 sayfa oku. Daha önce okuduğun kitap da olabilir. Hafif bir şey de olabilir. O 10 dk.da kitap okuyamıyorsan başka hiçbir şey yapma o sürede. Günde 10 dk dişini sıkarsan 2 hafta içinde alışmaya başlarsın.

Önemli bir nokta kendini yargılama ve sıkıştırma. Yoksa okumak nefret edilesi gelir.

Elindekileri heba olur diye okumak istemiyorsun, haklısın. Eğer başka kitap bulmakta zorlanıyorsan beğendiğin kitapları msj atarsan bir şeyler önermeye çalışırım.

evet bakıyorlar.Öğrenci değilseniz almayın,gerek yok.

Bakmasalar bile iyi niyeti suistimal etmeyin.

Öğrenci değilseniz tam bilet alın. Tam bilet pahalı geliyorsa sinemaya gitmeyerek protesto edin. Sinemalarda bu doluluk olduğu sürece bilet ucuzlamaz. Çünkü adamlar tekel.

Kaç sefer gişede beklerken falan bile kod aldım. Gişe fiyatlarından baya ucuza geliyor

m.firsatbufirsat.com

Çarşamba günü gidin. Kampanya devam ediyorsa tam/öğrenci aynı fiyat. 9 lira

Lütfen fırsatbufırsat ya da benzeri kod sitelerini kullanalım, boşa kazık yemeyelim.

migrostan 10 tl alışveriş yaparsanız cinemaximum bileti 10 liraya alabiliyordunuz(geçen haftaya kadar olduğunu biliyorum) hala devam ediyorsa oraya bir bakın.

Yıllardır olan bir site bu, ben de defalarca aldım cinemaximum bileti. Zaten verilen kod sinemia kodu gibi.

alerji olabilir.yine de içiniz rahat olması açısından acile gidin.

Tetanos asisi yasak degil hamilelere. Mutlaka doktora gidin

"Hamileyim dedim ısırdı parmağım şiş" okudum :D Geçmiş olsun :)

selamlar, malesef enfeksiyon olabilir. çok yakın bir zamanda başıma geldi.
ağrı ve şişlik varsa kötüye gidebilir takip edin, benim bildiğim tek yolu antibiyotik kullanmak.

bende de kedim veterinerden korkup bir anda elime asılıp çok derin ısırmıştı (belki inşallah sizinki daha hafif bir ısırıksa benimki kadar kötü olmadan geçebilir).
hem çok kanama oldu hem elimi uyuşturacak kadar derini ısırmıştı. başta yapacak bir şey yok çok önemsemedim, ama bir iki gün sonra parmak gittikçe şişmeye başladı, çok ağrım vardı, çevresi de kırmızıydı. hemen vet'i aradım. kadının görmesine bile gerek kalmadı, ben söylemeden tüm belirtileri kendi saydı zaten, çünkü onun başına haliyle çok sık geliyor. meğerse kedilerin tükürüklerinde insanlarda enfeksiyon yapan bir şey varmış. özellikle böyle derin ısırıklarda direkt kana karışınca enfeksiyon olmuşum ben de. antibiyotik kullanacaksın başka geçmez dedi. ben 10 gün civarı kullandım. bir iki güne acım anca azaldı. o sertlik aylar geçmesine rağmen hala içeride hafif kaldı. bir de iyileşmesi uzun sürüyor. ama sonuçta ilaçla enfeksiyon geçti.

ama ihmal etmeyin kötüye gitmesin, hamilelerde antibiyotik kullanımı nasıl bilemiyorum. ama enfeksiyon da daha kötüleşirse o da sıkıntı olabilir o nedenle takip edip kötüye giderse işinden anlayan bir veteriner sonra da doktorunuzla görüşün. (belli ki sorduğunuz veteriner pek önemsememiş.)
bu arada tetanoz çok gerekli değil. kendi kediniz olduğu için sorun olmayacaktır. dışarı da çıkmıyorsa hiç sıkıntı olmaz. zaten üzerinden vakit geçmeden olmak gerekirmiş aşıyı..
ama enfeksiyona dikkat edin. çok geçmiş olsun.

hamilelerde toksoplazma enfeksiyonu riski var kedilerden geçebilecek. çok çok önemli. mutlaka araştırın.

kadın doğum doktorunuzu arayın. toksoplazma meselesi önemli, ama acil değil. sizi yönlendirecektir.

Merhaba,

Doktora gittim. Veteriner antibiyotik krem sürsem geçebileceğini söyledi. Kedide bana zararlı herhangi bir şey yokmuş.

Jinekologum ise tetanoz olmamı ama kuduz aşısı olmamamı söyledi. Tanıdığımız bir iki doktor da kuduzu önermedi.

Tetanoz oldum. Her gün pansuman yapıp bandajlamam gerekecek tabi ne zaman geçecek bilmiyorum.

Antibiyotik ile ilgili olarak hiçbir doktor bir şey demedi zaten içmem de yasak. Ofis hekimim kullanamazsın dedi sadece.

Tetanozun bebeğe zararı yokmuş. Kuduzun bir ihtimalmiş. Jinekolog öyle dedi ama tabi sokak hayvanı olsaydı yaptırmak zorunda kalacaktım.

İşin özü, hamileler hayvanlarla biraz mesafeli davranmalı. Dünden beri öldüm öldüm dirildim.

Başına gelen olur ise de soru sorabilir sonrası için.
Verilen cevaplar için de teşekkür ederim.

sorun olmaması lazım. o şekilde kullanan arkadaşlarım var. hatta aynı numaraysa sağ sol ayrımıyla uğraşmadan karışık kullanabiliyorsun falan.. yani, sorun çıksa karışık kullanamazlardı.

hayır.

Yetişirsin, vapur seferlerinde bir sorun hatta birkaç gündür hava güneşli bile denebilir. Havataş'a veya E11 nolu İETT otobüsüne binmeni öneririm.

Yetişirsin +1

E-10'a binmezsen yetişirsin.

Dolma kalem kullanıyorsa alınabilir.

nadirkitap'tan benzer kıymette koleksiyon ya da efemera bakabilirsiniz.

Dolma kalem +1

teziniz bittiyse bir kopyasını göndermeyi bi düşünün

E sanki bazı işlemler ütülenerek yapılıyordu? Baskı devreyi çıkarmak için ütü kullandığımı hatırlıyorum.

Elinizdeki aydınger kırıştığı için mi ütülemek istiyorsunuz?

Edit: tdk ya baktım aydınger diyor, üniversitede aydıngel diye öğretmişlerdi ısrarla. Yine bana hüsrannn...

aydınger doğrusu, doğru yazılmış. Cevap: bilmiyorum, kusura bakma.

yanar bence

üzerine ince bir bez-örtü örterek üzerinde gezdirebilirsin sanki.

sıcaklığa dikkat ederek ütülenir ama aydınger üzerinde kırışıklık kaynaklı lekeler oluşmuşsa ona yapacak bir şey yok.

çekilin ben mimarım
Aydıngerdir doğrusu
ütülenir ama eğer su çekip buruşmuşsa ütüyle düzelmez.
yanmaz, ütüleyiniz.

pis buluyordur belki de tuvaleti. bazen dönüp bakmıyor çoğu kişi. ikinci kez sifon çekilmesi gerektiği durumlar olabiliyor. bi kez sifona basıp gittiği için hala kirli kalmış oluyor. sonradan giren farkediyor tabi. o yüzden olabilir.

önceki pis bırakmış desem sonradan giren de çilek dökmeyecek üstüne. bence çok saçma.

@dedim ben sana, bizim tuvaletlerin boklu kaldığını hiç görmedim ama böyle olsa bile en fazla 30 saniye sonra basacaksın, ne kadar dayanılmaz olabilir ki.

çiş sesi gelmesin diyedir.

Umumi tuvaletlerde evet, evde hayır.

Dışarıda çekerim kesin
Evde hayır

sifonun çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için çektiğim de oluyor.

çiş yapıp 350 tane kağıt atıp ya da kakadan sonra sifonun çalışmadığını farkedip arkamdan küfrettirmek istemem.

Cekerim. Doktor demisti cek diye. Hastalik vs riskini azaltmak icin.

işyerinde ben de çekiyorum. tuvalet pis oluyor ve hastalık riski olabilir.

çirkin bir durum yoksa çekmiyorum ki zaten çok sıkışmadıysam kötü bir tuvalete asla girmem. ayrıca umumi tuvalette oturmadan evvel sifon çeksek tüm bakteriler uçuşup götümüze yapışmaz mı? yapışır bence.

@evde liyakat.
E sen o pis suya tuvaletini yaparken oradaki bakterileri hareket geçiriyor senin idrarın? Her türlü daha pis yani

@benaslindayohum abi detay konuşup pisleşmek istemiyorum fakat tuvaletten her çıkanın sifonu çekmiş olduğu genel kabulüyle yazdım yukardakini. bence zaten sifon çekilmişken ikinciyi çekmeye gerek yok özetle.

Sesi bastırsın diye yapıyorlar.
Çiş sesi utanılacak bir şey mi?

çekin.. su akıyor mu diye kontrol amaçlı..

ev dışarısı fark etmez çekerim. ama tam çekmem. yani ufaktan bi su aksın ortam ıslansın diye. tam çekmek israf tabii. sebebine gelince ıslak alana yapılan tuvalet iş bittikten sonra tekrar sifon çekince tam temiz oluyor. amaç temiz bırakmak yani. herkese tavsiye ederim.

Adam çekmediyse önceden şap şup her düşüşte totoya birşey sıçrar diye çekilmesi mantıklı bence

Tıkanma ihtimalini azaltmak için olabilir.

genel averaj

Hayvanlardan Tanrılara Sapiens ve Homo Deus

George Orwell - 1984

Bu ara okunması lazım gibi.

Oz - Adam Fawer .

Paul Auster'in 4..3..2..1

Kılıç alinin hatıraları

rogue one'ın the force awakens ile the last jedi arasındaki geçişe bir etkisi yok, hikaye de zaman dilimi de ayrı.

ilk üç filmi izleyin diğer 5 film biraz dandik.yani 80 lerde çekilen üçleme felsefik konular var.

hatta padmenin bir lafı var hatırladığım kadarıyla şöyle:
so this is how liberty dies, with thunderaus applause.
yani "demek demokrasi böyle böyle ölüyor, binlerce alkışlarla" diyor

yalnız o feslefik konular 80lerde çekilen seride değil, 2005'te çekilen "revenge of the sith"te var.

hatta ben 80lerdeki seride en ufak bir felsefe falan olduğunu düşünmüyorum, düz bir aksiyon filmi. ama şimdi söverler :)

@follow rivers
thunderous, yıldırımı andıran manasında, binlerce demek değil. yani alkışların çok gürültülü olmasından bahsediyor.

zaman sırası şöyle, 1-2-3-rogue1-4-5-6
geçmişte geçiyor yani, sıkıntı olmaz.

rogue one gereksiz filmin teki. izlemesen de olur.

Yıkadıktan sonra sererek kurutun, asınca da sünüyorlar.

geri dönüşü yok onun.

micra

O fiyata iyi bir manuel alınabilir. Otomatikte ısrar etmek yerine manuel için maksimum iki haftada öğrenim yakalayabilirsiniz.

Otomatikte halen ısrarcıysanız, diğer değişkenleri de gözetin. Yakıt, km, yıl gibi.

Manuel olsa farklı şeyler söylenebilir ancak otomatik için C3 önerebilirim.

Ben de ayni durumdaydim. Eger istanbul'da yasiyorsaniz cok karda kista kullanmayacaksaniz otomatikle baslayin kesinlikle.

Benim butcem 25'ti bulamadim haliyle. Daha sonra 40'lara cikinca 2007 model otomatik bir corolla aldim. Bu tarz araclara bakabilirsiniz. Getz, jazz, 206 gibi araclar olabilir.

yok abi manuel kesinlikle düşünmek istemiyorum :(

Jazz ya da fiesta bakabilirsiniz. Punto da masrafsız denir ama yarı otomatik olması dezavantaj, şanzımanın sorun çıkarabildiği de söyleniyor ama yine de araştırmakta fayda var.

Biraz daha büyük bir araba isterseniz de 2009-2011 focus bakabilirsiniz. 4 ileri otomatik olduğu için yakıt tüketimi fazladır ama genel olarak sorunsuzdur.

eksiduyu.ru

Clio almayın demeye geldim hiç beğenmedim ben. İnatla opel corsa veya micra diyorum.

Micra alın istediğiniz zaman satarsınız.

500 TL'ye kadar paribu'dan alınıyor sanırım

@stanley weber

alınamıyor maalesef, hesap onayı lazım.

niye çekinilsin ki? 3 sene önce 60 milyon kişinin tüm kimlik ve adres bilgileri internete zaten saçıldı.

yine bu tip dataları satanlar var zaten yıllardır. 3-4 sene önce ofisime gelip bu datayı 3000 liraya satmaya çalışanlar oldu. genelde icra takip işi yapan hukuk bürolarının hepsinde de bu datalar var.

yine en basitinden bir gsm hattı alırken bile tanımadığınız bir telefoncuya kimlik fotokopisi veriyorsunuz.

kaldı ki zaten o ellerindeki kimlikle sizin ıslak imzanız olmadıkça bir şey yapamazlar. yapsalar da çatır çatır dava edip hukuki sorumluluktan kurtulursunuz. bu kadar önemli bir şey değil kimlik veya fotokopisi.

btc ayağına 8-10 siteye kimlik bilgilerimi, selfie vs attım bile..

@fakirpislik06, hat alırken falan kimlik üzerine hat alımı için falan yazıyoruz.

@liberal yaz hocam ne fark eder? bilgiler ellerinde sonuçta.

ben 2013'te üye olmuştum. kimlik falan vermedim üyeliğim onaylı gözüküyor.

nivelman aleti: nivo, total station

seodolit vardır bi de

teodolit o, seodolit değil.

Özellikle milliyet beni de tiksindirtmişti uzun zaman önce. Cok abartmışlardı hatta, "liseli kıza otobüste öyle bir şey yaptılar ki" tarzı tacizi, tecavüzü çağrıştıran bir yığın sözde haber vardı.

Bunun üzerine türk medyasını tamamen hayatımdan çıkarma kararı aldım. Gündemi sputnik vasıtasıyla takip ediyorum. Diken, cumhuriyet, bianet gibi platformlar haricinde de yazı okumuyorum kolay kolay.

ajans oku sen. aa, iha, dha ..

kullanmicaksin baba. bir haberi okumak icin neden bin tane fotografa tiklamamiz gerekiyor anlamiyorum. her fotograf altinda bir tane cumle var.

hurriyet milliyet vs hepsi aynı. diken.com.tr öneririm

benim de taksidim vardı, kartı kapattırdım yani artık kartla alışveriş yapamaz hale geldim sonra taksitleri ödemeye devam ettim. hepsi bitince kartı da imha ettim. başta da edebilirdim gerçi. oluyor yani dediğiniz şey.

aslında benim taksit ödemelerim haricinde asıl canımı sıkan toplam kredi kartı borcu.

mesela 5 ay boyunca gelecek olan taksit 20 lira. diyelim ki benim toplam kredi kartı borcum ise 1000 tl. ben her ay yaklaşık 300 tl minimumu ödüyorum. sonra ay içerisinde yine 300 tl harcıyorum, minimum yine 300 tl çıkıyor, sonra bunu ödüyorum ve bu döngü devam ediyor.

asıl istediğim ben borcumu kapatana kadar ekstre gelmesi. yukarıdaki örnekten yola çıkarsak, her ay 300 tl ödeme yapacağım ve borç kapanacak, borç kapanınca da ekstreler artık gelmeyecek.

e arayıp kartınızı alışverişe kapatın. sadece yatırırsınız böylelikle. ya da kart numaranızı not alıp internetten ödeyin borcu.

kullanmak istemiyorsanız kredi kartınızı makasla keserek bunu sağlamanız mümkün.
ya da her ay asgari ödeyerek sürekli faiz vermektense bir hesaplayın, kartı tamamen kapatacak kadar kredi çekin. (faizi daha az geliyorsa) her ay belli bir miktar ödeyerek borcunuzu bitirin.

kredi kartını evde bırak, internet şubeden her ay öde. senin asıl canını sıkan şey kendine hakim olamayıp harcaman da olabilir.

Bende alışkanlık nesine.. Ama bilyoner de iyidir.

bilyoner, nesine, tuttur, misli hepsinde hesap aç yorumları vs incele, bilyoner ya da nesine'den oyna.

Güzel güzel,ben beğendim. Ayrıca birisinin beğenmesi değil aslolan, senin icra ederken eğlenmiş.

Zamanında bi' müzik aleti de biz çalacaktık, beceremedik.

Dinleyen var, hatta bayılırım. Çok güzel olmuş ben beğendim.

gayet güzel, yerinde olmak isterdim.

gayet güzel olmuş :) çift sesi de halletmişsiniz. pesi güzel bir ses bu. ondan sona doğru biraz detonesi olsa da kulağım hiç direnç göstermedi, dinlemek hoşuma gitti.

ben de beğendim çokça. duyalım yine imhadan sonra da.

son kısım hariç beğendim.

son kısım jerry cantrellvari olmuş. alice in chains'ın akustik performanslarındaki ton hatta. ses rengi güzel. you and whose army güzel giderdi.

www.polonezgarden.com

cekmekoy et mangal diyince bircok yer cikiyor, aktas et mangal fena degildi fiyat/performans olarak.

Istemiyorum ama cocuklari severim.

istiyorum aşırı. biyolojik saatim çalışmaya başladı herhalde.

İstiyorum. Çocuğu bir ürün, bir mal olarak görmemek lazım. Çocuk arkadaştır aslında. Tamam daha altına ederken iyi bir performans gösteremiyor ama bu çocuk büyüyünce beraber spor yaparsın, enstrüman çalarsın, gezersin, maça gidersin... Sadece çocuk değil, aile sahibi olmak güzel aslında. 40 yaşına geliyorsun, etrafında arkadaş aramak yerine kendi ailenle vakit geçiriyorsun. Hayırlı olur, hayırsız olur onu bilemem. Hastalık, ölüm bunlar canlılara has şeyler. Robot bile yeri geliyor, arıza yapıyor. Bunun suçlusu insanlar değil. Doğal bir şey bu.

istemiyorum. sorumluluk almak,kendimden çok başka birisini düşünmek beni korkutuyor.
Bir çocuk halasıyım,yeğenim küçükken gördüğüm kabusların,yaşadığım paranoyanın tarifi yok. Kendi çocuğum olsa aklımı kaçırırım ona bir şey olacak diye herhalde. Kardeşlerin yaptığı en güzel şey yeğendir diyor,bununla yetiniyorum.

@dissendium: iste ben de onu bencillik olarak goruyorum ya... Sirf yalniz kalmamak icin, spor yapmak icin birini dunyaya getirmek asil onu bir urun, bir mal olarak gormek değil mi?

Az sonra "biyolojimiz o bizim, varoluş amacımız üremek, nasıl istemezsiniz" savunması gelecek ama yok, istemiyorum ben. Ergenliğimden beri "biyolojik saatin alarm verince istersin" diyorlar, yirmi sene geçti, biyolojik saatim bozuk galiba, hâlâ çoğalma güdüm yok.

Mantıklı düşününce de kafamda oturtamıyorum. Bir gün İsveç'e, Norveç'e, Yeni Zelanda'ya yerleşirsem mantık çocuğu yapmayı değerlendiririm belki, bilemiyorum o kadarını.

@yarey, "sırf yalnız kalmamak" ile ilgili bir şey söylemedim. Çocuğun bir arkadaş olabileceğini ifade ettim. Bunun neresi bencillik? O zaman arkadaş da edinmeyelim. Arkadaşlarımızı da pratik anlamda bunun için kullanıyoruz çünkü. Ama arkadaşlarımıza ömür boyu bakma zorunluluğumuz olmadığı için onlardan faydalanmayı bencillik olarak görmüyoruz. Ayrıca, bir çocukla spor yapmak, gezmek gibi eylemler onu kullanmak değildir. Çünkü o da bu eylemlerden zevk alabilir ve hayatın güzelliklerini görebilir. Sen ileride bana baksınlar diye çocuk yapıyorsan bu bencillik sayılabilir. "Beraber yaşamak" için çocuk yapmak kesinlikle bencillik değil. Hayat bunun üzerine kurulu.

Edit: Aynen, ondan bahsediyorum. Bir de böyle motivasyon sağlamaya çalıştığımı düşünme. İsteyen yapar, istemeyen yapmaz. O kısımla ilgilenmiyorum. Zaten ben de ekonomik durumum belli bir seviyeye gelene kadar çocuk yapmayı düşünmüyorum. Yuvarlanır gideriz ya da beraber büyürüz kafasında biri değilim kesinlikle. Şu anda 24,5 yaşındayım ve 30'lu yaşlarda düşünüyorum çocuğu. Yoksa ekonomik durum iyi olmadan, hayata bakış açısı sağlıklı bir noktaya gelmeden çocuk yapmak mantıklı değil.

@dissendium: tamam şimdi anladim demek istedigini ve onayliyorum. Aslinda butun olay cocugun dunyasini güzellestirmek.

27 yaşındayım. eskiden "ileride bir gün muhtemelen çocuk isterim" derdim ama artık istemiyorum. ileride de isteyeceğimi sanmıyorum. "o duygu çok başka bir şey" diyor anneler ama ben hiiiç hazır hissetmiyorum kendimi. şu an yaşadığım spontane hayat tarzını çok seviyorum ve değiştirmek istemem. kurulu düzenimden, sevgilimle baş başa olmaktan, istediğim zaman istediğimi yapabilmekten, kendimden başkasını düşünmeden karar vermekten ötürü memnunum.

belki ileride 4-5 yaşlarında bir çocuk evlat edinmek isteyebilirim. çocukları severim çünkü ve iyi de anlaşırım. ama bebeğin doğduğu ilk bikaç sene "her şeyi bırak, tüm hayatını ona ada" fikri şimdilik bana çekici gelmiyor.

@istanbul kanatlarimin altinda'ya katılıyorum.

ben ki psikopatlık derecesinde kedi düşkünüyüm, sırf istediğim zaman istediğimi yapamayacak olmamdan dolayı kalıcı sahiplenmiyorum. kaldı ki çocuk yani...

bencillik olarak düşünenler olabilir, olsun. ben istediğimi yapamayınca, istediğim kadar dinlenemeyince ve mutsuz olunca; sorumluluğumda olan canlılar da mutsuz olacak. bunu istemiyorum.

ben de çocuklarla ilgili birşey sormuştum ona da bakabilirsin:
eksiduyu.ru

sana cevabım:
1-çocuk sevmiyorum,hazzetmiyorum
2-senin de dediğin gibi o çocuğun başına bir iş gelirse yaşayamam kahrolurum.

bu sebeplerden ötürü istemiyorum çocuk

İstiyorum ama korkuyorum da bir yandan. Hep benim olmayacak. Belli bir yaşa gelince kendi dünyası olacak. Benim istediğim kısım bıcı bıcı sevmelik olan kısmı. Bunun yetişkin olacak olan kısmı var deniliyor. O zaman onu çok özlersem asi olursa. Ekşici piçlere benzerse. Kafam karışık.

istiyorum, istediğim için de şu anda yolda. Allahın izniyle birkaç ay sonra kucağımıza alıcaz bebeğimizi.

Benim yaşama sebeplerimden biri. En güçlü sebebi değil ama en çok istediğim şeylerden biri, bir kız bir oğlan babası olmak.

insan yetiştirme deneyimi enteresan olur, açıkçası ilginç geliyor bana sıfırdan bir birey yetiştirmek. ama sırf bunun için çocuk yapamam, sorumluluğu çok yüksek. arkadaşın ablasının oluyor bi tane, hediye mediye derken konusu açıldı, o masraflar falan, bi puset 1500 lira. beziydi osuydu busuydu bi anlatmaya başladı tecrübeliler, aklım çıktı. en son benden 7 yaş küçük kuzenimin bebekliğini görmüştüm çok yakından ama o zamanlar bu hesap kitap işlerine aklım ermiyordu tabii. bitanesi söyledi, ablası çocuğunu kreşe, bak daha 3 yaşındaki çocuğu senelik ücreti 19BİN LİRA, yazıyla ondokuzbintele, okula yazdırmışlar. çılgınlık resmen, öyle zengin falan da değiller hani, durumları iyi sadece. ilkokul 40bin diyor, anam anam. daha şimdinin tutarı bunlar, ben çocuk yapana kadar uçar gider.

tamam herkes özel okulda okumak zorunda değil de, günden güne boka saran eğitim sisteminde ben çocuğumun saçma salak şekilde temel eğitim alarak sonradan kendini geliştirmesiyle uğraşmak zorunda kalmasını nasıl isteyeyim?
tr.sputniknews.com

adam demez mi "niye beni böyle okula gönderdin lan" diye. ben mesela 20 yıl sonranın çocuğu olsaydım babama derdim "niye beni dandik okula gönderdin" diye, götüm çıktı 2 gram entel olucaz hayata farklı bakıcaz diye. milletin çocuğu ilkokulda şantörlük yaparken ben lisede kıçı kırık 100 liralık gitarı tındırgadıtmayı öğrenicem diye okuldan kaçıyordum. ya o gitmediğim derste öğretilen bilgiler yüzünden stanford mezunu olamadıysam, KİM ÖDİYCEK BENİM HAKKIMI KİM? GARİBAN ANAM-BABAM MI, YOKSA ONA 2 KIZ YETMEZ Bİ DE ERKEK YAPIN DİYE BASKI YAPAN BU BOKTAN SİSTEM Mİ, YANİ SİZ Mİ?!!!

öhm, sakinim...

yok anacım, çocuk yetiştirmek sorumluluk isteyen bir süreç, hem de çoook uzun bir süreç. "ulan bu salaklar bu yaşa kadar nasıl gelmiş" diyerek sövdüğüm insanların arasına bir tane de ben katarsam vicdanım demez mi bana ikiyüzlü pis yaratık, az yiyeydin de veledine bez alaydın götü boklu gezmeyeydi diye?

şartlar olgunlaşırsa(piyango falan vurursa yani), tabii ki yaparım. 1 kız - 1 erkek
olsun hatta, kız erkekten 4-5 yaş falan büyük olsun mesela. ısmarlayabiliyo muyuz böyle tam?

istemiyorum, istenmemeli, istenemez...
cocuk sahibi olmak yapilacak en irrasyonel, en bencil ve en gaddar davranistir..
kardesim senin ne hakkin var baska bir canliyi yasamak zorunda birakmaya..
senin ne hakkin var birisine bir can hediye etmeye..
bakalim o insan yasamak isteyecek mi?
istemiyorsa intihar disinda geriye donme hakki olmayacak, " sıkıldım cikiyorum" deme luxu olmayacak, senin buna ne hakkin var..
kendine oyuncak veya gelecek sigortasi yapmak icin neden etiyle kaniyla duygusuyla bir CAN yaratiyorsun, kimsin sen???
yaradilistaki en buyuk hatadir uremek ozgurlugu..

istemiyorum.

1-bakabileceğime inanmıyorum
2-dünya bombok

istiyorum, hatta 4 tane olsun istiyorum. benim yaşayamadığım kardeş desteğini doya doya yaşasınlar istiyorum.

ama;
1- o kadar çocuk yapabilir miyim bilmiyorum.
2- hepsine çok iyi standartlar sağlayabilir miyim bilmiyorum.
3- mutlu, sağlıklı, çevrelerine zarar vermeyen insanlar olurlar mı bilmiyorum.
4- hayatımı onlara adamam, hep onlarla ilgilenmem gerekir, bu beni mutsuz eder mi, bilmiyorum.

İstemiyorum.

Çocukları sevmiyorum, kafam götürmüyor. Ayrıca sorumluluk almak, fedakarlık yapmak istemiyorum. Hayatımı yalnızca kendimi düşünerek geçirmek istiyorum. Tüm paramı, zamanımı, emeğimi kendim için harcamalıyım. Ancak o zaman mutlu oluyorum ben, paylaşmaktan, kendimden vermekten hoşlanmıyorum.

insanlık 1500 yıl kadardır 30 yıla insanlığın sonunun geleceğine inanarak yaşıyor. sorunlar her zaman var, ama doğan da mis gibi bir şekilde büyüyüp gidiyor. kendi doğduğun dönemi düşün, bombok bir dönem (çünkü türkiye'nin son 50 yılı öyle). yılını söyle sana tabloyu çizeyim.

bir çocuğum var, ikincisini istiyorum.

@babilbaligi, ben dönem gibi bombok yetiştim mesela, kendimden örnek alıyorum zaten, ben çektim o çekmesin diye. kim yaşadığı hayattan, büyüyüş şeklinden, geldiği noktadan memnun diye sorarsak çoğunluk memnun değilim diyecektir. bu zamana kadar böyle gelmiş olması böyle gitmek zorunda olduğunu göstermiyor. tabii ki çocuk bir şekilde büyüyüp yetişecek, hatta eminim buradaki insanların çoğunun çocuğu ülkedeki ortalama çocuğa göre daha kaliteli bir yaşama sahip olacak. ancak totalde bu bir risk ve almak istememek doğal karşılanmalı.

çocukları çok seviyorum. bebekliği ayrı, çocukluğu ayrı güzel.

@for day to break'in dediği gibi düşünceler bir de kafamda... ve klasik şeyler; kötü birisi olması, kaza-ölüm vs korkusu...

hasılı, istiyorum; hem de çok.

@Bruce: bence çocuk istememek gayet doğal bir düşünce ve her insanın en doğal hakkı. saygım sonsuz, sadece ben aynı görüşte değilim.

ben şahsen işsiz güçsüz bir anne babanın en yakın otobüs 45 dakika yürüme yolundan geçen sobalı bir evde yaptığı bir çocuğum. her ikisi de 80 döneminde içeri girmiş, işkencelerden geçmiş, işini gücünü kaybetmiş, hapisten çıkınca şehir değiştirmiş insanlar. babam ankara'ya geliyor, parası yeten ev bir gecekondu ve yağmur yağdığında ortasından bildiğin su kanalı akıyor. evlenirken gelinlik ödünç, alyans borç para ile alınıyor.

bu şartlarda doğan çocuk benim. gayet eğlenceli bir çocukluk geçirdim ve hayatımdan da büyük oranda gayet memnunum. en iyi okullarda okudum, her yaz çalıştırdılar beni hayatı öğreneyim diye.

3 yaşında bir kızım var. doğduğu zaman birsürü soru işareti vardı kafamda. nasıl büyüyecek, ben düşersem o nasıl ayakta kalacak falan filan. ama büyüyor. neredeyse her gün kızıma bakıp ne kadar doğru bir karar vermişim diyorum.

hayat insanın tek gerçek varlığı, gerisi hikaye. bir insana hayat vermek, onu ellerinde büyütmek bence muhteşem bir duygu. elimden geldiği kadar sağlama almaya çalışıyorum onu, şimdilik bir sıkıntı da yok.

aslına bakarsanız çocuk sahibi olmamak insanın doğal durumu, çocuk sahibi olmak bir karar. isteyen verir bu kararı, istemeyen vermez. herkesin kendi hayatı, hepsine saygım sonsuz. beni de fazla ilgilendirmez. ben kendi yaptığım tercihten ötürü gayet mutluyum, umarım herkes yaptığı tercihten ötürü mutlu olur.

edit: hatta bana kalırsa çocuk istemeyip çocuk sahibi olmayanları desteklemek lazım. Çünkü istemeden çekilecek dert değil. önerim, gerçekten isteyen çocuk sahibi olsun, çocuğuna iyi bakacaksa çocuk sahibi olsun. sonra sağda solda avazı çıktığı kadar çocuğa bağıran insanlar görmeyelim.

18 aylık bi kız babası olarak yazacak olursam;

çok uzun bir süre dünyaya başka bir canlı getirmenin ne büyük bir haksızlık olduğu hissiyle yaşadım. belirli bir olgunluğa ulaşmış olmak gerektiğini düşünüyorum. yani, "hadi bir çocuk yapalım" kafasıyla çocuk yapmaya uğraşmak temelden yanlış. ilişki belirli bir seviyeye gelince çocuk arzusu geliyor. en azından benim için böyle oldu.

dünya berbat bir yer evet; ama kızıma güzel müzikler dinleterek, güzel kitaplar okuyarak, güzel şeyler anlatarak ve onu mutlu büyütmek için elimden geleni yaparak bu berbatlıkla daha uygun bir yaşta karşılaşmasını sağlamaya çalışacağım. ekstrem aksilikler, hastalıklar, sakatlıklar olabilir. ama bu paranoyayla hiçbir şey yaşayamaz insan. bunu aşmaya gayret edin.

hep söylerlerdi, o yokken ne yapardım hiç bilmiyorum, hatırlamıyorum. tüm sevgim ve ilgim ona akıyor ve çok mutluyum.

darısı tüm isteyenlerin başına.

istemiyorum.
Cocuklari o kadar sevmiyorum.
7/24 bir omur cocuk bakacak kadar tahammulum ve istegim yok.

istemiyorum. dünya bombok +1

İstemiyorum Hem asla o sorumluluğu almak istemiyorum hem de zaten çocuklara zerre kadar sempati duymuyorum. Hatta ben hiç çocuk sevmiyoum.

istemiyorum. uzaktan severim sadece.

Hem çok istiyorum hem korkuyorum. düşünürken bile içim sevgiyle doluyor, bi de kız-erkek ikiz olsa var ya, of! çocukları zaten çok seviyorum, hassas şekilde gelişimleri üzerinde duruyorum, eğitimini aldım, o yüzden böylelerinin çocuk sahibi olması gerektiğini düşünüyorum ama hayat, nasip, kısmet=) tabii her anlamda hayırlı olmayacaksa olmasın. Dünyadaki en zor şey evlâdınla olan imtihandır, o yüzden ay illâ istiyom demem asla, hayırlısı ise olsun.

Istemiyorum, mantıksız geliyor.

24 yıldır aileme içten içe beni hayata getirdikleri için kızgınım. 1 başka canlıya aynı şeyi yaşatmak ve sorumluluğunu almak istemiyorum.

Uyanma anı daha etkili bence rüya görme/hatırlamada. Dinç uyanmada da bu uyku döngüsünün neresinde uyandığın çok etkili. Uyku düzene girdiyse ve derin uyku uyuyup REM'e geçip güzelce uyanıyorsan onun etkisidir. Sigara içmediğim için bırakmanın ne gibi bi etkisi olur bilemicem.

Uzun rüya kısa rüya görmek diye bir şey yok bildiğim kadarıyla, sadece daha uzun kısmını hatırlıyorsun ve daha net çözünürlükte görüyorsun. Yani kimi rüyalar bulanık, silik ve düşünsel ağırlıklıdır ve uyandığında neredeyse hiçbir şey hatırlamaz insan ve hiçbir rüya görmediğini zanneder.

Benim sorum son günlerde ve son dönemde balık tüketimini arttırdınız mı? Ya da omega 3 kapsülü veya vitamin hapı gibi şeyler?

siyah giyen adam +1
rüyalar uzun sürmez, biz uzun sürdüğünü sanarız. 1 rüyanın yaklaşık 6-7 saniye sürdüğüne dair bir şeyler okumuştum zamanında. sigarayı bırakmanın etkisi olabilir.

uyurken bir taraftan serin hava vs geliyorsa bilinç ara ara uyarılıyor. ben o tip gecelerde gördüklerimi hatırlıyorum.

@siyah giyen adam evet bilimsel olarak öyle biliyorum ama, yıllardır hiç hatırlamazken şimdilerde uzun süren detaylı rüyaları hatırlıyor olmamın sebebi ne olabilir diye merak ettim

ben kütük gibi uyuduğum için genelde hiç bir şey hatırlamam, biriyle uyuduğum zaman daha çok rüya hatırlıyorum, yanımdaki kıpraştıkça uykum açılıyo olabilir bilmiyorum. neyse hayatında böyle bi değişiklik olduysa onunla da ilgili olabilir diyeceğim o.

esenyurt tarafı her zaman için sıkıntılıdır, ikamet için asla önermem. Büyükşehir mah. tarafından ev bakabilirsiniz şirketin servisi varsa, oralar çok daha düzgün ve güvenli arada e 5 var sadece.

Esenyurtin yanı o yolun karşısında gzl siteler var gol şehir evleri falan onlara bakabilirsiniz

Esenkent Mahallesi Esenyurt'un tek iyi mahallesidir diyebilirim. Oraya bir bakın.

o mülklerin hepsini araplar alıyor sadece insan olarak aramızda olduklarını düşünenler bu işin ciddiyetini anlamıyor işte

cevap basit.

Çünkü başka iş bilmşyorlar. mikroçip mi üretsinler? kafa ona basıyor.

O evler birileri yaşasın diye yapılmıyor temelde. Soğuyan kapitalin sirkülasyon için kaçış yaptığı bir sektör sadece. Yani o binaları gördüğünde aklına bir yaşam alanı gelmesin maddeleşmiş sermaye bloklarından bir farkı yok. İspanyada inşaat krizinden oluşan hayalet şehirleri hatırla. Tipik verimsiz yatırım örneğidir ayrıca.

para para!
konut fazlası var, hala bina dikiyorlar.
babasının hayrına bina yapmaz kimse.
suudiler, katarlılar mülk manyağıdır. alıyorlar. bizimkiler de satıyorlar.
fazla ağırlıktan çökene kadar yüklenecekler istanbul'a.

suudi, katar, genel olarak arap +1

öyle batırdılar ki ülkeyi. sonun nereye varacağına dair yazılabilecek birkaç şey var ama son istanbul ziyaretimde yaşadığım afallama yüzünden bunu pas geçeceğim.

bu işin sonunu yokuşa sürüyorlar. hiç gerek yokken. sonuç onların dönemine gelir ya da gelmez. ancak suudiler de bitti (katar'ın doğalgazına el koymak için çevirdikleri dolap zaten işi ayyuka çıkardı), sıcak para da bitti, üretim ekonomisi şart, baas ağırlıklı avrasya'ya girip de karşıdevrimci ajandanı sokuşturmaya devam edemezsin. ecnebiler ne demiş, kekini ya yiyeceksin, ya saklayacaksın, ikisini birden yapamazsın. bu yüzyıl ortadoğunun rönesansına ve siyasi islamın bitişine sahne olur da arada insanlar, hayatlar, doğa heder oluyor.

yuto'nun dediğine de katılıyorum bu arada. ancak alıcılar arasında ciddi ölçüde arap var.

satışlar azaldı götleri tutuştu reklama abanıp elden çıkarmaya çalışıyolar gibi geliyo bana

@yuto doğru tahmin. satışlarda büyük düşüş var. özellikle kentsel dönüşüm işi yapan müteahhitler patır patır patlıyor bu ara. bir doygunluğa ulaşılmış durumda.

Geçmiş olsun. Pimpiriklenmissin.
Pirelensen anlamamana imkan yok cayır cayır kasinirdin. Pire değil bu kuruntu.

görünürde bişey yoksa yoktur. googleda bak bakalım pire ısırığına, farkedilmeyecek gibi değildir o.

yanyana iki üç tane pembe nokta (ayı gibi kaşınacak) varsa geçmiş olsun. yoksa devam :)

bulvar 216 önünden geçiyomuş sarı dolmuşlar. bostancıya giden öteki dolmuş da duraklardan kalkıp ataşehir üzerinden dolaşıyomuş.


yalnız taksim dolmuşları gibi ara duraklarda yolcu almama durumu olabilir belki bilmiyorum.

otobüs olarak da 16m geçiyormuş
www.iett.istanbul

Palladıumun oradan 8a geçiyor dolmuş yok. Az aşağısındanda yenisahra kadıköy minibüsleri var

Hedef Palladium'sa Ataşehir'den kalkan Üsküdar/Harem minibüsleri 7-8 dakikalık yürüme mesafesinden geçer. Memorial Ataşehir köşesinde bir yerde inseniz yeter.

sadece kabin bagajıyla gidebilirsin. onun da boyut sınırlaması var max 8 kg, şu kadar boyutta gibi...

sadece bavulunu veremiyorsun check in yaparken, bavulunun kabinde olması lazım kısacası.

bagaj vermeniz şartsa ücret karşılığı yapabilirsiniz

Odanın içinde kasa var ise kasaya kitleyebilirsin. Tabii boyutunun yeterli olması lazım.

kasa +1
yoksa odada falan kesin çalınır
oda da yoksa otelin belki kiralık kasası olabilir.
Emanet kasası

Odanın içinde kasa değil de dolaplar var, sanırım ya kendi kilitleri var ya da asma kilit takmalı. Ama her türlü patlatmaya müsait yani

o mantıkla yaklaşırsan odadaki kasaların zaten otel tarafından açılabilen anahtarları da oluyor. Sen şifreyi değiştirip gittiğinde sıfırlıyorlar yani. Dünynın en güvenli kasası da olsa patlatmak isteyen adam patlatır.

@himmet dayi tabi oyle bir ihtimalde var fakat ozel oda gibi degil maalesef, odaya giris cikis yapan insanlar var tabi kartla giriliyor ama insanin aklinda da kusku kaliyor. tren istasyonunda falan parali kasa gibi bir sey mevcut mudur?

Yani kesin çalınır da denemez tabii, insana göre farkedern. Ben canon fotoğraf makinamı sırt çantamın içinde bırakarak çıkıp gezmiştim amsterdamda. bi şey olmadı ama buna güvenerek de bırakılmaz tabii.

@akatreil aslında sırt çantamda vs. taşımak benim için sorun değil fakat daha rahat dolaşmak istiyorum. Bar veya coffeeshop tarzı mekanlardan sonra bir de onun derdiyle dolaşmayayım.

Araba kiralayin. Arabanin bagajina kilitleyin. Arabayi da otoparka birakin.

Çoğu hostel'de kilitlenebilir bir dolap oluyor zaten ama yine de siz yanınızda minik bir asma kilit götürün. Hostellerde herkesin yanında laptopları elektronik aletleri olur, ilk siz olmayacaksınız merak etmeyin. Mutlaka kilitli bir dolap bulursunuz.

En kötü ihtimal tren istasyonunda elektronik kasalar oluyor oraya bırakabilirsiniz. Endişe edeceğiniz bir durum yok bence, zaten daha önce kalmışsınız hosteli ve dolap sistemini biliyorsunuzdur.

@Traveller maalesef ehliyetime el konulduğu için araba kiralama şansım yok.

@nickfury tren istasyonlarındaki elektronik kasaları denemeyi düşünüyorum. artık en kötü kaderime razı gelip hostelde dolabın içinde bırakıcam.

www.amsterdam.info tarzı kiralık kasalarla çözülebilir. hostele bırakmayın.

Hostelde birakirsan kesin calinir degil, buyuk ihtimalle hicbir sey olmaz ama tabii ki kendinizi garantiye alin. Hostel'de kilitli kasa vardir, siteden bakin. Oda resimlerinde de buyuk ihtimalle kasanin boyutunu gorursunuz laptop sigar mi sigmaz mi. Bazisinda kilit olmaz kendi asma kilidini kullanirsin, o yuzden yaninda asma kilit gotur.

2. bir secenek bavulun icine koyup bavulu da hostelin luggage room'una birakmak. Kilitli bir oda oluyor bavul icin bazilarinda.

Hostelde genelde birşey calinmiyor ama en kötü resepsiyona birakirsin.

=100-((290-116)/250) == 99,30

buldum ama doğru bir sonuc mudur emin olamadım ?

290 üzerinden 250 ise 100 üzerinde 86,20

tabi bu durumda dip puanın 40 oluyor.

başlangıç değeri 0 değil 116 en düşük 116 alınabiliyor. Bu mantık ne kadar doğru emin olamıyorum. başlangıç değer 0 olsaydı böyle olacaktı. sanki. yanlışşsam düzeltin

Bence:
(250-116)*100/(290-116)=77.01149425

i.hizliresim.com

olay budur.

(290-250)/(290-116)= (100-x)/100
40/174=(100-x)/100
x=77.01

explorer doğru demiş.

termo alan her mühendis bilir ki ara değerler böyle hesaplanır:)

excel formülü için:

en düşük puan:A
en yüksek puan:B
öğrenci notu:C

olursa

=100*((C-A)/(B-A))

şeklinde bulunur. (bu durumda 116 alan öğrenci 100 üzerinden 0, 290 alan öğrenci 100 almış olur)

www.mpi.gov.tr

kaç bilmişsin kontrol et işte şuradan.
www.millipiyango.gov.tr

www.millipiyango.gov.tr

ilk defa oynadığın belli. milli piyango değil bu. 6 numara çekiliyor sadece o numaralara göre kontrol ediyorsun elindeki bileti. sorgu olayına gerek yok yani.

çok yanlış anlamışım olayı ben evet. yardımcı olanlara teşekkürler.
not: hüsran :(

girişim servis e ulaşır mısın? benim sorunlarımı çok kısa sürede çözmüşlerdi.

ipod kullanıyorum

gece saat tam 12'de girersen 1 hafta sonrasina randevu alabilirsin. iki kere aldım o şekilde.

Pupa'nın teknik servisinden faydalanabilirsin.

Sabah

Pazartesi sabah hesaba geçer. Çekebilirsin.

vadesiz hesabınız ve internet bağlantınız varsa 5 mayıs sabahı vadeli hesaptan vadesiz hesaba aktarabilirsiniz. sonrası kolay zaten.

sherlock yeni olan.
the sopranos ve oz da eski olanlardan kaliteli yapımlar.

OZ

Oz +1

bence birde anime dünyasına şans ver, izlediklerinle izlediklerimiz aynı ve sana önerim death note'tur .

queer as folk
millennium

bu günlerde yoldan geçene bile the following tavsiye ediyorum.

curb your enthusiasm var. larry david den. seinfeld'i sevdiysen bunu da seversin.

breaking bad yok mu orda?? aa evet yok.

Californication
Shameless

sherlock, modern family, doctor who, suits ve entourage.

it crowd - hastası olursun
black mirror - aboo ki aboo..

kenarlarına kulak temizleme çubuğuyla zeytinyağı sürüldüğünü duymuştum. Baya da işe yarıyor galiba, herkes bahsettiğine göre. Ben activa'lardan yiyorum sıkıntı olduğunda ama senin durumunda meyveli yoğurt yemek için çok geç sanırım :)

beta.eksisozluk.com

courage, denizaya; courage for our friends.

fitil

gun boyunca yaklasik 5 litre su ic, sebze yemegi falan ye, bir iki gune duzelirsin. gecmis olsun

ikinirsan basur olursun, ve bunu buraya yaziyorum, benim nezdimde, basur olmak "allahim bunu dusmanima bile vermesin" dedirten tek seydir. sakin.

Ikınmak dogru degil, zorlama. İki maksimum uc bardak form çay iç. normal şartlarda cırcır yapıyor, herhalde senin durumunda da etkisi olur. Bundan sonra da tekrarlanmamasi icin bol su al, lifli gidalarla beslen

form çayda da üçün dahi etkisi olmazsa -ki üçü bile çok çaresiz kalmazsan içme- sakin dördü beşi deneme. hoş olmayabilir sonucları

oturmaya yarayan kıçımızdaki kasları sık bırak sık bırak. bunun için ayağa kalk ve iki ayağının parmak uclarında yüksel akçal. kıç kaslarını sık bırak işte. bu hareket hem oradaki kasların kanlanmasını ve dışarı itme gücünü artırmasına yardımcı olacaktır hem de o kaskatı kesilen dışkının içerideki büyük kütle halinde olan formunu-şeklini daha çıkışa uygun hale getirecektir.

tuvaletini yaptıktan sonra ağrı sızı olacak ve muhtemelen çatlama ve beraberinde az da olsa kanama olacaktır. bunu önlemek ve makattaki kan akışını azaltmak için bisiklet selesine oturabilirsin veya evde bisiklet selesine oturmuş etkisi yapacak bir objeye oturmalısın. mesela koltuk kenarı, enlemesine şarap-bira şişesi. geçmiş olsun.

Zeytinyağı içebilirsin bir yemek kaşığı. Kuru kayısı bulabilirsen ondan yiyebilirsin. Bir de bekunis diye bir hap var da hiç kullanmadığım için bir şey diyemiyorum.

sinameki diye bir ot var. suyun icine atip kaynatiyorsun (iki tutam kadar). kaynayinca altini kis iyice demlensin. sonra süz, biraz sogumasini bekle ve bir dikiste ic (bir su bardagi kadar). birkac saate etkisini gostermesi lazim.

kadın mısın?
yıllar önce benim de başıma aynısı geldi. 2 gün tuvalette ağladıktan sonra, aklıma bunun kalın bağırsakla ilgili olmayabileceğini düşündüm.

doğruymuş. yumurtalıklarımdan biri şişmiş ve kafam kadar olmuş. tıpta buna yansıyan ağrı deniyor. aslında yumurtalığımda olan şişkinlik ve doluluk hissini (ve ağrıyı) kalın bağırsağımdaki zıchamadığım bi dışkı sanıyormuşum.
o gece gittiğim hastanedeki kadın doğumcu söyledi.
1 hafta hastanede yatmıştım.... git kontrol ettir bence

edit: ha sorun gerçekten kaka ise sinameki iç. 2 saate söktürür. veya fitil at bi tane.

o sertliğe fekalom deniyor, yani dışkı tıkacı. zor bir durumdasın, geçmiş olsun. o tıkaçtan kurtulmadan, normal dışkılama yapman çok zor. ıkınmak çözüm değil, sakın yapma. dışkı yumuşatıcıları dene, olmazsa doktora git. alttaki linki oku, biraz araştır. kendin karar ver ne yapacağına.

tekrar geçmiş olsun.

www.doktorlariz.biz

fitil + zeytinyağlı pamuk

mercimek çorbası

ılık suda bekletilmiş bikaç kayısı.

bu yöntem kabız olan birini çok rahat sıçırtır.

@@@ SONUÇ: dayanamadım doktora gittim...mötüme boru gibi bi iğne sokup içine ilaç attı...15 dakika sonra bişey kalmadı...herkese teşekkürler...allah düşmanıma vermesin...çok zor bir olaymış yaa....

705600 sayisini carpanlarina ayir.
7x7x5x5x3x3x2x2x2x2x2x2 yapiyor
bu sayilari ikili uclu esleyerek o delikanli sayilarindan bulacaksin. 19,13 ve 17 zaten asal olduklarindan eleniyor. 7 ile elde edilebilecek tek delikanli sayisi 14, digerleri de 15 ve 16 gibi 3 5 ve 2 ile bulunabilecek sayilar olmali.
sonucta 14x14x15x15x16 ya ulasiyoruz. yani (2x7x2x7x3x5x3x5x2x2x2x2)
son sayilarin aritmetik ortalamasi:
14+14+15+15+16 = 74 74/5=14,8

Ciddi bir işlem amaleliğiyle beraber çözülebilecek bir soru.
bütün yaşları 13+n şeklinde yazıyoruz. Ve başlarına birer katsayı koyuyoruz.
a13+b(13+1)+ c(13+2)+ d(13+3)+ e(13+4)+ f(13+5)+ g(13+6)=SAYILARIN TOPLAMI
Aritemetik Ortalama=SAYILARIN TOPLAMI/SAYISAYISI olduğu için;
[a13+b(13+1)+ c(13+2)+ d(13+3)+ e(13+4)+ f(13+5)+ g(13+6)]/a+b+c+d+e+f+g=ARITMETIK ORTALAMA


İfadeyi düzenlersek ortalama;
(13) + [(b+2c+3d+4e+5f+6g)/a+b+c+d+e+f+g] şeklinde bulunabilir.

Verilen çarpım sayısı üssen ifade edilirse;
13^a * 14^b * 15^c * 16^d * 17^e * 18^f * 19^g = 705600
ifadesi bulunur.
14=2*7 15=3*5 16=2^4 18=(3^2)*2 şeklinde yazılabilceği için ifade değiştirilir;
2^(b+4d+f) * 3^(c+2f) * 5^c * 7^b * 13^a * 17^e * 19^g=705600
olur.
Şimdi 705600 sayısını çarpanlara ayırıyoruz;
ve üstsel olarak yazıyoruz. Hazır yazılmış linki
www4a.wolframalpha.com
2^6 * 3^2 * 5^2 * 7^2
buradan hareketle
b+4d+f=6 c+2f=2 c=2 b=2 diğer harfler ise 0(sıfır) bulunur.
denklemlerde c ve b'yi yerine koyarsak d=1 f=0 bulunur.
elimizdeki sayıları(d=1 c=2 b=2) ilk bulduğumuz aritmetik ortalama denkleminde yerine koyuyoruz;
13 + [(2 + 2*2 + 3*1)/1+2+2]= 14,8 cevabımız B şıkkı vatana millete hayırlı olsun.

Edit: benden önce de davranmışlar olsun canım maksat çözmekti :)

sayıların çarpımını vermiş, toplamlarını soruyor. ilk bakışta uzun uzun işlem yaparak çözülecek gibi bir soru. yani öyle birbirinin yerine koyup çözülecek bir şeye benzemiyor. kısa bir yolu yok, uzun uzun çarpma bölme yaptıracak bir soru.

705600'ün son iki basamağı olan sıfırları elde etmek için öncelikle 2 tane 15'e ihtiyacımız var. 15*15=225 705600/225=3136 geriye kalanların çarpımı bu. 3136 13, 17, 19'a bölünmüyor. 16'ya bölünce 196 yapar, o da 14'ün karesi. yani 14+14+15+15+16=74/5=14,8

bence en kolay yol bu. stanley weber'in çözümüyle de birleştirilebilir.

www.penciltalk.org

bir başka yöntem de şu:
alanını çıkartmak istediğin yere bir polyline çiz. sonra o polyline'ın özelliklerine bak. çevresi ve alanı yazar.

yapabileceğin birşey yok. alka seltzer at birtane ve yat direk. ben genelde çikolatalı süt içerim,işe yarar ama sen deneme. deneyen herkes dahada kötü oldu.

acile git

Su içip kusmaya devam. Elbet bitecek. Rahatladığın an uyumaya çalış.

bir şişe sodanın içerisine bir aspirin at. iyice erisin. sonra onu iç. çok iyi gelecek.

bol su içmeye devam et.
alka seltzer iyidir, ondan iç.
aspirin içme.

metpamid varsa onu iç, midende durdurabilirsen bulantıyı keser. yarım saat bir sonra da yağsız bişiler yemeye çalış. böyle grissini gibi kuru, yağsız bişi iyi gelir bulantıya.

gastroenterit.
süt ve süt ürünlerinden uzak durun. bol yağlı, baharatlı, tuzlu şeyler yemeyin.
haşlanmış patates iyi gelebilir. akşama bişeyiniz kalmaz zaten.

bir çok yerde kart geçiyor ancak orada atm hatırlamıyorum.

bi tırın arkasında yapı kredi atm'si görmüştüm 3 sene kadar önce.

yeni konmadıysa atm yok diye biliyorum ben de. kartla halledersin.

sıkışık program sebebiyle süper finalde bu hafta maçlar hafta içi oynanıyor.

2 tane maçın neresi sıkışık? zaten kendileri icat etmediler mi?

kadiköyden metrobüsle zincirlikuyu'ya gel. yukarıdan geçen minibüs ya da otobüs alternatifleriyle ulaşabilirsin. çok hat var önünden geçen.

Zamanın varsa vapurla Eminönü'ne, oradan tramvayla havalimanına..

Kadıköy'den dolmuşla Taksim. Taksim'den Havataş'la Atatürk Havalimanı. Saatleri için:
www.havatas.com

yolculuğuna kaç para ayırdığına bağlı..

eğer metrobüse ulaşabiliyorsan metrobüsle şirinevler ordan da metroya bin, havaalanı durağında inersin.

yok metrobüs uzak diyorsan üsküdar'dan kabataş/eminönü/karaköy'den herhangi biri, sonra tramvay ve ardından da metro..

bende para var 8-10 lira möhim deel diyorsan taksim ordan da havataş..

kabataş/eminönü/karaköy ' den tramvay a bindim diyelim. hangi durakta inmem gerekiyor?
indikten sonra metro için yürümem vs. gerekiyor mu?

Eminönü > Yusufpaşa (Marcus Aquila'nın düzeltmesi)
Yusufpaşa > Havalimanı

Edit: www.istanbuludfestivali.com

Bu haritaya göre Zeytinburnu'nda 2 hat yeniden buluşuyor. Burada da aktarma yapabilirsin.
Aksaray'da hat değiştirirken biraz yürümek gerekiyordu, Zeytinburnu'nda bir üst geçit geçmek yetiyordu..

altunizade'den de havaş kalkıyor

metroyla gideceksen aktarmayı kesinlikle Yusufpaşa'da yap. diğer hat zeytinburnu içerisinde çok dolaşıyor.

kadikoy
kadikoyden deniz otobusu
taksi dolmus

Montaigne Denemeler kesinlikle.Bir daha okunmalı.

hermann hesse - demian (aksine ne bulmuşum bunda o kadar dedim, sıkıldım okurken)
jostein gaarder - sofi'nin dünyası (zamanında hiç bir şey anlamamışım dedim)
nietzsche - böyle buyurdu zerdüşt
irvin yalom - nietzsche ağladığında (hikayeyi bildiğim için sarmadı, yarıda bıraktım)
wladimir bartol - alamut (arasıra bazı bölümlerini tekrar okuyorum)
amin maalouf - semerkant (ışık bahçeleri'ni de küçük yaşta okumuştum, alıp tekrar okuyacağım)
platon'un diyaloglarını ara sıra tekrar okuyorum.
yaşar kemal'in ince memed'ini tekrar okumak istiyorum ama dört cilt gözümde büyüyor.

Henri charriere - kelebek 12-13 yaşında okudum hala aklıma gelir arada, yine okumak isterim. Bir de sakıncalı piyadeyi okurken epey gülmüstüm o kadar komik miydi gercekten.

küçük prensi durur durur okurum. büyüdükçe daha bi çok okurum.

kara kitap ve tutunamayanlar

uğultulu tepeler

çalıkuşu

oyle ki bazi kisimlari hala ezbere bilirim.

Sefillerin 4 5 versiyonunu falan okumusumdur. Basitlestirilmislerden baslayarak.

Daha cok var gerci

ozellikle cocuk kitaplari segmentinden

define adasi
mercan adasi
ucan otomobil
beyaz balina moby dick
fedor amca
bir seftali bin seftali
kucuk kara balik
kucuk prens...

Sonra harry potter serisi
yuzuklerin efendisi
gulun adi

ohoo daha cok vardir simdi aklima bunlar geldi.

Kucukkenki takintim da buymus herhalde.

eroin diye bi kitap vardı, 5 kere filan okumuşumdur.kendi rekorum. böyle bi halt olacaamı belli etmiş ama anlamamışım.

küçük prensi okudum 3 kere. bir ilkokulda, bir lisede, bir üniversitede. her seferinde nesi var bu kitabın ki bu kadar övüyorlar dedim. hala da bir şey bulamadım, sevemedim.

jane eyre, küçük kadınlar, yüzüklerin efendisi, harry potter, gülperinin serüvenleri gibi küçükken okuduğum kitapları 1 milyon kere okudum. o zamanlar çok hızlı okurdum, yeniden yeniden okuyunca içime işlerdi sanırım.

küçük prens +1
tutunamayanlar
yolda
yeraltından notlar
rock laneti
vs

senin bahsettiğin sebeplerden değil; seri katiller ansiklopedisi.

normal çizgi ekle. otomatik şekillerden.

boşluk karakteriyle satır bitene kadar devam et. boşluğu da seç altını çizerken.

dahinnota dediğin olmuyor

lancelot du lac, otomatik şekiller nerde_?

araç çubuklarından "çizim"i ekle. orda çizgi ekleyebilirsin.

ulaştım. biraz altt boşluk bırakıyor ben daha underline gibi istiyorum ama çok teşekkürler.

tam altta olsun diyorsan:
kelimeyi yaz, sonuna bir nokta koy. noktayla kelime arasina space ile bosluk birak. o zaman her seyin altini cizebilmesi lazim.
noktanin rengini beyaza cevir. gorunmez olsun. falan filan.

başlığı yazın;
alt satıra geçin, tire (-) koyarak satır sonuna kadar gidin, satır sonunda enter.
kolay gelsin...

önce şantiyeci mi yoksa projeci mi olacağına karar ver.

şantiye

ama torpil ama sabır ne yap yap işin kontrol tarafında bulun ve he o kanaldan devam et. gerisini bilemeyeceğim.

şantiyeyse yüksek lisansı boşveriyorsun.
yurtdışı mı yurtiçi mi karar veriyorsun.
şantiyeci için yurtiçinde kalmak pek mantıklı değil.
büyük güvenilir şirketlerde tanıdık var mı bakıyorsun. enka mesa rönesans yüksel vs. gidebileceğin yerleri sıralıyorsun, arap ülkeleri mi, rusya ve türki cumhuriyetler, afganistan, mısır bunu ayırıyorsun. burada yapılan işin niteliğini iyice soruyorsun, yol inşaatı mı köprü mü, yapı mı, endüstri yapısı mı. bu da çok önemli.
aldığın iş mümkün olduğunca satın alma üzerine olursa hızla yükselirsin. kontrol montrol ile uğraşırsan 40 yaşına gelip hala donatı sayarsın.
benim sana tavsiyem arap ülkeleridir, öncelikle de katardır. dünya kupasını aldı, uzun süre büyük yatırımlar olmaya devam edecek bu sayede. yol işi yerine de yapı alanında çalışman da daha yararlı olur kanaatindeyim.

eğer projeci olacağım deseydin bambaşka şeyler diyecektim tabii ki.