bence almanya yol yapsınlar diye para veriyor sonra o yolda sürmek için alman arabalarına ihtiyaçları olacak.

senin pazarına yatırım yapıyor ki sonra sen kazandığınla onlardan mal al. zaten adam sattığı malla sana verdiğini geri alıyor.

fonların amaçlarında gizli bu durum. mesela kültürel etkileşimi sağlamak için bu fonların kullanılmasını istiyor ab. ya da örneğin eğitim hizmetinin geliştirilmesi için kullanın diyor. çünkü kendi çıtasına çekmek istiyor aday ülkeleri de.

otele gereksinim yok ki, zaten herkes çadırda kalacak festival boyunca.

uzun araştırmalarım sonucu öğretmen evini mantıklı buldum.

muhtemelen acile gitmişsindir, iğne yapmışlardır. bir cilt doktoruna ya da aile hekimine gitmeni öneririm.

alerji uzmanına gidip test yaptırmalısın. ona göre tedavi de edebiliyorlar. bir de alerji ilaçları bağışıklığı baskılayarak çalıştığından kendine bir iki gün dikkat et.

uyuzmu oldun acaba

alerjinin sebebi genellikle bulunamıyor yalnız ayy kıyamam :/ onun yerine bi şarj aleti versek idare eder misin ki?

bende aynı el ayak kaşınmasından hastanelik oldum
bir ilaç aldım karaciğerim mahvoldu ölüyodum direkten döndüm
ilerlemeden hemen doktora git karaciğer enzimlerini kontrol ettir ilaç aldıysan penisilin alerjin olabilir
ben 25 sene aldım bişey olmadı 26. sene alerjim çıktı doktorlar olabiliyor dediler.
Tehlikeli bir olaydır sakın es geçme karaciğer önemli bir organ.

şimdi başka bir hastaneye gittim nöbetçi doktor vardı yine 4 gün iğne ve hap verdi sebebini bilemeyiz falan dedi lan ya ölürsem?

helva severim ama rejimdeyim mümkünse şu ara ölme

yediklerine dikkat et son zmanlarda ne yedin bi gözden geçir alerji yapabilecek şeyleri araştır yumurta falan gibi ilaç falan kullandıysan onları gözden geçir ne bilim adaçayı falan gibi şeyleride düşün,
bu tip alerjik şeylerden kaç artarsa direk dahiliyeye falan görün derim

@neira hacı yapma bunu! bunu yapma!
yalnız yün prenses haklı olabiler uyuz olmuş gibi kaşınıyom ya

hacı?

yün-toz-yemediğiniz sebzeler meyveler-kozmetik- deterjan-sabun-yumuşatıcı- toprak kum vs... olabilir
ama hiçbir alerjiniz yokken aniden ortaya çıktıysa tiroid vs olabilir sebebi...

benim mesela soğuk-sıcak alerjim bile var... deli gibi kaşınıyorum... iğneler var bu arada 3 ayda bir oluyorsunuz misler gibi alerji free bir hayatınız oluyor...
bu arada benim çamaşır suyuna falan alerjim var- temizlik yapılan evde gözlerim akmadan nefes alarak falan dolaşamıyorum temas ettiğiniz şeyleri gözden geçirin bence...

ankarada penisilin alerjisi için 3 ay sonraya ancak gün veriyoar
o zamana ölmezseniz test yaptırabilirsiniz :D
Sebebin besin veya kozmetik olması çok mümkün dikkatli olmanızda fayda var

alerji olmak zorunda değil. sinir stres de böyle şeyler yapabiliyor.

(bkz: ürtiker)

yediğin birşeyden ötürüyse bağarsaklarından tamamen atılana kadar reaksiyon göstermeye devam eder. çünkü acilde yapılan o iğne 48 saat korumaya göre programlı. ama çevresel durumlardan kaynaklanabilirde. hemen bir doktora git. yarım saatlik bir testle sorunu tamamen öğrenirsin

gençler olayı abartmış, her alerjisi çıkan böyle duruma düşseydi...
kasmaya gerek yok, ilaçları kullan geçmezse bir uzmana görünürsün.

yaş önemli?

buluş, en kötü ne olabilir ki? bir sonraki buluşma için deneyim kazanırsın.

hem kız arkadaşın hem de hiç buluşmadın mı :)?
yoksa başka çeşit buluşma mı?

arkadasim deneyim mantigiyla gidersen olmaz.sen hemen cinsellik olarak odaklanmissin.
git bulus muhabbet edin kahve icin vs
ama tipik türk gibi hatunu kaldirayim mantigiyla yola cikma.

30 yaşındayım ,kız sevgilim değil,cinsellik yaşamak gibi bir kaygım yok ne konuşucaz ne yapıcaz sohbet tıkanırsa...vs genel kültürüme güvenmiyorum

liseli detected. içeriği ne mesajın?

kızlarla iletişimimi geliştirmek üzere sıradan mesajlardı yeteneksizi bu konuda

ona sorular sor ve anlattır. yaşadığı zorlukları anlattır. nası aşabileceğine dair fikir jimnastiği yapın beraber. dedikodu yaptır etrafındaki insanlara dair. müzikten konuşun, haberlerden, olan bitenden, başından hiç mi ilginç bi şey geçmedi? onların bi listesini yap kafanda, konuşma tıkanır gibi olursa ucundan azcık bozdurursun. hava ve yol durumu, iklim ve bitki örtüsü, din ve ahlak, askerlik, zorluklar, hoşluklar, gündelik ekonomi, marketler, filmler, diziler, reklamlar, sözlükler, ayakkabılar, beyzbol, buz hokeyi, çocuklar, bebekler, komşular, teyzeler, amcalar, bilgisayarlar...

Insomin bağımlılık yapmayan bir ilaç beni uyutmasada bir süre kullandım ağız kuruluğu dışında yan etkisini de görmedim.

sende görülmeyen yan etki senin için önem arz etmez zaten.

normal değil, elektrik tesisatınızda bir sıkıntı olduğunun göstergesi. toprak hattınız hatalı bağlanmış olabilir. ya da toprak hattı yoluyla başka bir sinyal iletilmeye çalışılıyor da olabilir. dikkat etmek gerek.

vermidon'dan morfine atlamayalım şimdi. sen içinde ibuprofen olan bir ağrı kesici deneyebilirsin.

morfin genelde çok büyük ameliyatlar geçirmiş ve kronik ağrıları olan insanlara yazılıyor. size verilen ilacın dozu arttırılabilir ama tabii bunu doktora danışmanız gerekiyor öncelikle.

vermidon, parasetamol içerikli bir ilaç ve bundan daha güçlü analjezikler var aslında. morfine geçmeden önce hidrokodon veya oksikodon ve parasetamol birlikte içeren ilaçlardan önerebilir doktor. ibuprofen karışımlı olanlar da var:

en.wikipedia.org

ondan sonra morfin içerikliler geliyor. morfinden daha güçlü olanlar ise hidromorfon ve oksimorfon içerikli ilaçlar. ama bunları almak için çok fena şeyler olması gerekiyor ve diğer ilaçların etkisini yitirmesi gerekiyor sanırım.

geçmiş olsun.

edit: bir de bazı ağrı kesiciler kemik kaynaşmasına olumsuz etki de bulunabiliyor sanırım. yani güçlü olmasına rağmen kemik kaynaşması durumlarında önerilmeyebilir.

not: ben burda fazladan bilgiler de verdim. tabii ki öncelik doktora danışmak.

morfin vermezse geralgine falan versin

250

bana da lazım bu tekniklerden. rapor almayı düşünüyorum şahsen.

ne raporu acaba çok merak ettim.

istirahat raporu. bütün celp dönemini kapsayacak şekilde istirahat raporu almak yeterli oluyormuş. tabi bildiğim kadarıyla senede 4 tane celp dönemi var.

gata vermiyor heralde..

gata olmak zorunda değil.

tüm bilim camiası adına üzülerek ve utanarak diyorum ki (bkz: yüksek lisans) kaydı

- rapordan kasıt sağlık raporudur.
- sezon ortasında hangi üniversite yüksek lisansa alır beni? alıyorsa da masraf çok mudur ve farklı kentteyken yüksek lisansı nasıl yapabilirim?
- bakaya kaçağı durumuna düşünce (tecil bittikten sonra celbe gitmeyerek kaçak durumuna düşen elemanın adı) yüksek lisansa hala kayıt yaptırabiliyor muyuz?

benim işler karışık biraz hacılar. anlaşılan kimse kaçmıyor lam askerden. ne vatansevermişsiniz, ben de vicdani retçi bilirdim buraları.

otobüs sol şeritte gidebiliyor mu ki?

mahone: o ayrı bir konu. otobüs yerine otomobil diyelim. benim sorum şerit değiştirme halindeki kazada kusur oranları nasıl saptanıyor?

bence arkadaşınız haksız. saygılar.

benzer kazayı kadıköyde yaptık, arkadan gelen ticariydi. bizim araba tekerlek ve çamurluk kısmından, ticari sağ tampondan hasar yedi. takip mesafesi diyerekten ceza paylaştırılmıştı, sonuçta biz değil o çarpmıştı, yine de haksız bizdik.

arkadaşın haksız, şeridi kontrol etmeden çıkmış, bence suçlu arkadaşınız.

arkadaşınız haksız,şerit değiştirilirken geçeceği şeridi kontrol etmekle yükümlü. Eğer uygun geçiş imkanı yoksa durmalı şerit müsait olduğunda geçmeliydi. Geçmiş olsun.

aslında ezbere konuşmak zor, normal şartlarda şerit değiştirirken geçilecek şeridi kontrol etmek gerekiyor ancak Türkiye'deki psikopat şöför gerçeğini de işin içine katmak gerekiyor. bu otobüs şöförü pek ala arkadaşınız sol şeride geçemesin diye gaza basıp çarpacağını anlayınca da hızını kesmiş olabir.

ayrıca arkadan çarpan her zaman haksız diye bir durum yok, saatte 120 ile giden ve yakın seyreden iki aracın arasına aniden giren dangalak jip şöförünün birini gördüm dün.

doktora git.

Peki teşkkürler.

su iç, kola iç, meyve suyu iç... ama bişiler iç.
suyun emilimi en fazla kalın bağırsakta olur.

hala içemiyorsan doktora git.

su iç. kustukça daha çok iç.

doktora git, serum versinler damardan. hem elektrolit dengen düzelir, hem de kusup durmazsın

Son güncellemeyi veriyorum, son bardak suyumu içeli bir saat oldu henüz çıkarmadım, ayrıca canım hamburger kola istedi, iyiye işaret sanırım. Tüm tavsiyeler için teşekkürler, insan sayenizde yalnız hissetmiyor.

(bkz: majestik)

(bkz: tellibağ)

fiyat performanstan anladığım en düşük fiyata en yüksek alkol oranı olduğu için 12 liraya 1 litrelik altıntepe diyorum. yanına da 1 litrelik skol alırsınız cila niyetine mis.

tellibağ iyidir. 9 tl idi en son.

@sanal hayvan
hmm sanırım başlığım biraz yanlış olmuş. Aslında demek istediğim alacağım şarabın, verdiğim ücretin hakkını ziyadesiyle vermesiydi.20-30 liralık bir bütçe belirteyim o zaman.

Antik iyidir, ama bazen fiyatı 28'e çıkıyor. Bazen indirim oluyor 20'ye düşüyor.
İndirimde yakalarsan affetme.

Tera -Boğazkere Öküzgözü-, bu şarap da iyidir. Fiyatı belki Antik'den biraz daha pahalı olabilir. Ama o da indirime girdiğinde 24 liraya falan alabilirsin.

cumartesi eskiden iyiydi ama şimdi şurup gibi olmuş.

kavaklıdere yakut derim ben, mis. hem ekşi ya da acı da değildir, ben iki kadehte çarpılıyorum seni bilmem. fiyatı 25-28 gibi bişeydi en son.

beyzade vardı sanırım.

öyle hemen anlayamazsın..
arabasına göre değişir..
2. el her zaman risktir..
km düşme olayı varsa lastiklerden, cantlardan, motor iç aksamdan, arabanın kolay çizilebilecek yerlerinden anlayabilirsin.

ha bu arada 2002 ve 10000 km hiç zannetmiyorum.

büyük ihtimal motor yenilenmiştir söylediğin örneğe bakacak olursak.

bunu araç başında anlarsın.

yani km orjinalse araba kendini belli eder zaten bir şekilde. kapılarından gidişinden iç döşemesinden vb.

km düşürme olayı çoğu arabanın beynini okutunca ortaya çıkıyor.

son olarak az kullanılmış da olabilir, araba modeline göre değişir. mesela 2000 model falan bi 5.20 200.000 km de motor ister 12 yaşında araba yılda 20.000 km yol yapsa 240.000 vurmuştur, adam 200 e gelince yağ yakınca motoru rektefiye eder 40.000 diye gösterir bu da olabilir. ama neblim bi vw lupo tarzı araç harbiden 20.000'de de olabilir.


özet: arabayı görünce anlarsın.

dostum araba kullanılmamış bile olsa durduğu yerde tabiri caizse çürüyor bu araba denilen şey.
bizde bir opel corsa 1.2 var 2004 model, ayda 100 km ancak yapıyoruzdur. yine de masraf çıkarıyor. 40 000'de araba.

o zaman genel olarak 2006 modeller altına bakmayayım. 5 senede de bir şey olmaz herhalde. arabayı sadece fiziksel olarak inceleyebilirim zaten, koltuk çökmüş mü, çizik var mı falan filan. teşekkürler cevaplar için.

bazı ufak 3 kapı hatchback arabalarda km göstergesi 5 haneli oluyor. gerçi yeni kasalarında nasıldır bilmiyorum ama 99-2000 twingo, ford ka, suzuki maruti tarzı arabalarda gösterge 99.999 km'yi geçtiğinde, başka bir hane olmadığı için sıfırlanıyor. yani böyle bir arabayı sana 35000 km'de dedilerse bil ki o ya 135000 km.de ya da 235000 km.de =) bir de bu tiplerde genelde her halttan kıstıkları için motor hararet göstergesi olmadığından, çoğu kişi motoru yakıyor ve yeniletmek zorunda kalıyor. o zaman da doğal olarak göstergede 5000-10000 km yazabiliyor.

kimisi mango indiriminden bahseder, kimi okuldan, kimi burçlardan. kızına göre değişir yani durum.

konusmak ,agzinin laf yapmasi cok önemli ama vucut dilinin anlattiklari daha önemli,ilk baktiginda sana ilgi duymasi lazim.

ama bundan sonra konusma olayida önemli tabi.genel kültür önemli elbette.gündemi takip etmen filan falan.

walla temel kural şu : asla efendi olayım da bekleyeyim zamana yayayım deme biraz "puşt" olmak gerek . rahat takıl öbür türlü duyacagın sözler bellidir : " Burak , sen çok iyisin , ama......" . sosyal varlıklarız kardeşim hertürlü muhabbete girersin ama ilgiliysen ki ilgilisin zaman kaybetme. sık sık konusmak kötü değil ama hani adabıyla zaten kızın hal hareket ve tavırlarıyla çeki düzen vereceksindir . sen ilk adımı at gerisi şekillenir.

blues muhabbeti yapin.

Sosyal ilişkilerde muhabbet önemli yer kaplar elbette... Şahsen bir keresinde bir çocuk bana İsveç'in politik durumundan bahsetmişti ve etkilenmiştim yani, böyle absürd bir şey bile çekebilir yani. En mantıklısı, kız hakkında arkadaşlarından tüyo olmak, olmadı Facebook hesabını incelemek, olmadı okul hakkında, bölüm hakkında vs hakkında muhabbet açmak, bir şekilde konudan konuya atlanır sonuçta...

ugii +1

konuş da istersen dünyanın en saçma şeyi olsun. hatta kıza yönelik iğnelemelerde bulunmak da faideli olabiliyür. naçizane önerimiz...

Bir iki sezon oncesinde bir doktor arkadismla konusmustum %75 e varan dogruluk payi var demisti. Bugune kadar yapilmis en basarili tip dizisiymis

tıbbi danışmanları vardır heralde. milyonda 1'de olsa olabilecek şeyler olduğunu düşünüyorum.

cogu extreme sendromlar ama zaten olayi o house un,kimsenin cözemedigi davalara bakiyor ve dolayisi ile cok nadir hastaliklar cikabiliyor.

ayrica emin olmamakla beraber cok büyük kisminin yasandigini düsünüyorum.

yaşanmamıştır ama yaşanabilir.

her kurgusal yapım gibi.

martha'nın programına o dizinin danışman doktoru (muhtemelen ekibin başıdır herhalde tek değildir dizide) çıkmış ve hepsi gerçek ve mümkün olduğunca hatasız yapmaya çalışıyoruz demişti. bazı (bir) gazetede sonuçlanamamış hastalıklar vs gibi bir köşe varmış oradan başlamış herşey. tabi sonra nasıl ilerledi bilmiyorum.

Yazarları arasında doktorlar var diye biliyorum. Gerçek çoğu.

özellikle ilk sezonlar öyleydi, ama şimdikilerde tam anlamıyla saçmalıyorlar diyebilirim.

bir de vakaların bulunmasını güçleştiren şey vakaların az görülmesi yanında house'un tanısal girişim yapmak yerine doğrudan tedaviye atlaması. sonra yan etkiler falanlar filanlar...

bir de çok çok az hastalık günler içinde böyle hızlı şekilde organları çökertiyor. we're out of time olayı pek olmuyor yani... acilde bile...

daha önce de birine önerdiğim rig n roll, ancak yarış olarak öyle kamyon yarışı değil bu.

king of the road fena değil.

bir sene önce eczaneye gittiğimde aşı kalmamıştı. ancak başkent hastanesi acilinde olmuştum aşıyı. siz acil servise gidip geri gönderdilerse garip bir durum. ama 3. aşı koruma aşısı olduğu için galiba yani 1. aşı kadar zaruri olmadığı için sizi geri göndermiş olabilirler.

Gebelere de aşı yoktu bir kaç önce. Bakanlık sağlık ocağına göndermemişti. Ben ilk aşıyı oldum, geri kalan 2 dozu olamadım aşı yok diye, doktorun yorumu, "nasıl olsa hastanede doğurursun, aşını olamadığını söylersen dikkat ederler" olmuştu. Allaha emanet doğurdum yani, hem de epizyotomi ile..

sağlık ocaklarında var yaa. ben gittiğimde iki sefer gittim misafir olaraktan vurdular. sanırım 3.cüsü 6 ay sonr a vuruluyo 5 yıl koruyuculuğu oluyo. ona daha zaman gelmedide vurdurmam heralde. 5 yılda paslı çiviye falan basmamayı denerim.

dünyada kullanımı azaldığından diye duydum. sonuçta böyle yüksek oranda kullanan az ülkelerden biriyiz ve kendimiz üretmiyoruz. hal böyle olunca içinden 20 adet aşı çıkabilen paketlerin üretimi düşmüş ve biz de alamaz olmuşuz. yakın zamanda tekli aşı sistemine geçildi, maliyet de yükseldi. ara dönemden dolayı bazı yerlere de aşı verilemedi ya da az verildi.

umarım bir gün kendi aşımızı üretebiliriz.

ikisini tek operasyonda yaptırabilirsin, evet.

sigortada da geçerli mi?

estetik geçerli değil

şimdi kemiği düzeltseler daha da kötü görüntü oluşmasın? bunun için bir şeyler yapmıyolar mı?

1 ay önce geçirdim. ama estetik yaptırmadım. sadece içten. nefes problemim kalmadı şuan da. önceki kadar dıştan görünüşte eğrilik te kalmadı. doktor demişti zaten ameliyattan önce bi miktar dıştan da belli olur diye. hiç bi problemim yok şu an. 5 günde kendime geldim.
estetik olursan iyileşme süreci çok daha uzun sürer.

sonrasında yaşayacağın acıya değer mi, onu bilemem.

acı falan yok. başarılı ve ilgili, işinde ehil bir doktor seçerseniz, acısız sorunsuz atlatırsınız.

normal deviasyon ameliyatında dış görünüşte bir değişiklik olmaz. anca burnun içinde şekli değiştirilen kemik über büyüklükteyse ve burun şeklini bozuyorsa onun oluşturduğu bozukluk giderilir.

önemli olan nokta doktordur. iyi seçim çok önemli.

estetik yaparlarsa sigortadan yararlanamazsın.

aa oluyor mu oyle tipi degismeden egrilik duzeltmek? ben yillar once sordugumda eski sekli kalmaz burnun goruntusu kesin degisecek zaten bi sure sonra daha fena egilir ceker bu sefer disaridan da gorunur egrilik vs demislerdi. ben de seklinin degismesini istemedigimden olmamistim.

zaten bunun normali şeklini değiştirmeden olması. yani şeklinin değişmesi ekstraya kaçıyor. yani evet şeklini değiştirmeden olabiliyor ameliyat. hatta doktor acemi değilse çoğu zaman şekle zarar gelmeden bitiyor ameliyat.

bi arkadaş ikisini birden yaptırdı. görüntü süper ama nefes alma olayı dokuların şişliği inince belli olacak. ucuz olsun diye herhangi bir doktora yaptırmamakta fayda var. sonrası hüsran olmasın sonra..

uyuz bir doktora denk gelmezsen estetik ameliyatını da yapar. zira nefes alman zorsa ya et vardır ya da eğrilikten ötürü içinde delikleri ayıran kıkırdakta eğri oldugu için hava geçişini engelliyordur. 3 4 sene önce bende yaptırdım sigorta halleder o işi önemli olan ameliyat sonrasındaki ıstırap. kolay gelsin.

hacı belli olmuyor o işler, ne saksılar düşüyor kafana sonra hiç ummazken çıkar birileri, sıkma canını...

üzülme kanka analar var bulur sna bir kız :))

gerçekten yalnız olduğumuzu anladığımız an, başkalarına en çok ihtiyacımız olduğu zamandır.

istemiyorum arkadaş 50 yaşında,akşam kahveden eve gelince,bomboş 2 göz gecekondu da yaşamayı.37 ekran tv nin karşısında,bakır sahana kırılmış iki yumurtayı yemeyi.

behzat ç mode on

şimdiden bekar yaşamayı kabullendim be panpa. sen de öyle yap bence. ;)

hacı günlerce beni uğraştırdı ama başardım.
1 - ilk etapta sata sabit disk ayarını değiştirmen gerekecek, bios'tan sata ayarını değişiyorsun, yoksa olmuyor.
2 - mümkünse bir usb cd rom bulmaya çalış, diğer türlü hakkaten zor oluyor.
3 - bootable bir flash falan kullanabilirsin, ilk etapta bir linux işletim sistemi ile açarsan (çalışan cd türü, eski pardus sürümleri ya da türkix falan da olur) sabit diski silme şansına sahip oluyorsun
win 7 üstüne xp kurmak mümkün olmadığından önce başka bir işletim sistemi aracılığıyla sabit diski silme olanağına erişmen gerekiyor, linux bunun için uygun.
4 - winxp'li bootable bir kaynak ile (cd rom ya da flash vb.) açınca o ilk mavi ekranda tüm sabit diskleri ham hale getirip sonra bölümlendirmesini yapman gerekecek.

sonrası bildik next next olayı :D

Kolay gelsin.

shiftdelete.net

burdan

beni hediye et. yani bana yardım etsin ve birini daha mutlu etmiş olsun. herşeyi olan biri başkalarını mutlu ederek mutlu olur heralde...

ofisine asabiliceği bi resmini falan yaptırsanız. dekoratif, şık olsun. veya adının yazılı olduğu kalem

parfüm

ofisi basbakan bilmem ne bakani filanca ulkenin bakani baskani vs resimlerle dolu zaten :( kalem de gecen sene 500 tane altin kalem yaptirip hediye etmis onemli dost ve musterilerine . raki iciyo bu , acaba kadeh mi yaptirsam diyorum ama o da cok "ucuz" mu kacar ya . para anlaminda degil yani fikir olarak. ermanen cabuk kurdelaya sarin gel :D

the wooden one ! bambaskaymissin ! cok yasa sen!
siradisi00 parfum olur aslinda ya /. kac liralik parfum kullaniyor olabilir ki en fazla. rochas man alsam mesela . hmm. pis kokuyosun al sunu sik adam gibi kok demek gibi olur mu ?

nick nameinize bakmadan okuyunca bi an "çeliğe su mu veriyorlarmış iş bu mu? " falan diye düşündüm de neyse :)
Hediye kısmına gelirsek, zengin beyin ilgilendiği spor dallarını biliyorsanız onunla ilgili ufacık minicik bi köşeye koyabileceği bir şey alabilirsiniz, mesela dünyada ne kadar zengin olursa olsun bir dalgıca 3 liralık bir caretta figürü heykelciği verirseniz gözleri parlar ve özellikle bir köşesinde şu bayrak nakşedilmişse aquaviews.net herhangi bir su hayvancığı verebilirsiniz, feci değer vereceklerdir o heykele.
pff neyse basit bi örnekti, buradan okuyan arkadaşlarım varsa bana caretta almalarını istediğimi belirtiyorum.

aramakla bulamayacağı basit sevimli ucuz bir şey.

ilkokul'daki gibi çöp adamdan resim yapsanız makbule geçer bence. dediğiniz gibi harcayacağınız parayla mutlu edemezsiniz adamı. kişisel özel bir şey, satılmayan çok daha makbule geçer.

parfüm hediye etmek "böyle kokmanı istiyorum" anlamına gelir çoğu kültürde, en azından ben öyle biliyorum. dolayısıyla biraz iddalı diyebilirim.

el becerin varsa yap bişeyler cıncık boncuk..

ne güzelmiş! bence eğer bütçeniz de müsaitse, siz de onun adına bir başka kişiye yardım edin. mesela bir çocuk için ayda 50-100 eğitim bursu ayarlayın. bir yere bağış yapın, ağaç dikin vs. ziyaretine de çiçekle gidersiniz.

kıştan çıkıyor olmasaydık atkı örebilirdiniz

ancak piyasada bulamayacağı ona özel birşey armağan edebilirsin. mesela kapalı çarşıya gidip, güzel bir ahşap kalem alıp üzerine adı ve soyadının ilk harflerini çizdirebilirsin. veya yine adı ve soyadını birer kol düğmesine işlettirebilirsin. bir plaket de yaptırabilirsin "bilmemne şirketi ve bize yaptığınız katkılar ve destekler için minnettarız" gibi. zippo çakmağın üzerinde de isim yazabiliyorlar. veya adamın fotoğrafını belki gravür gibi üstüne işleyebilirler.

veya çocuğu varsa, çocuğuna bir hediye almak da ince bir davranıştır. yine koyu bir futbol taraftarıysa takımının logosu olan bir ürün verilebilir. sigara içiyorsa puro seti alınabilir.

veya size yardım ettiği iş konusunda simgeleşmiş birşey olabilir. mesela bir 10 TL'yi çerçeveletip ona verin ve "sayenizde kazandığımız ilk para buydu, ilk karımız buydu" dediğinizde de yutabilir.

ne bileyim, biraz bu tarz şeylere kafa yorun. onun kolay elde edemeyeceğiz, fiyat olarak pahalı olmayan ama duygusal değeri olan şeyleri seçmeye çalışın.

uzumlu kek olabilir di , ama gecen sabah erken gorusecektik pogaca getireyim mi dedim yok kiloma dikkat ediyorum dedi . diyet bise bulayim desem beni piyasanin delikanli is bitiren kizi diye goruyolar , yemek yapmam tuhaflarina gidebilir. karakalem resim dusunebilirim. cakmak olmaz benim param tokaiye anca yeter . sporla ugrastigini sanmiyorum. kaskol alsam nasil olur acaba? ya da semsiye . neset ertas in konseri falan olsaydi iyi olurdu bilet alirdim

görünüşe göre ona pahalı bir hediye alamazsınız zaten, o yüzden şu ucuz mu kaçar demeyin, şahsi zevklerine göre alın bişeyler, mesela lokum seviyordur, bi kutu yaptırın iyisinden gidin, ağzınızın tadı hiç bozulmasın falan diye verin işte,
türk kahvesi fincan setleri var, 2 li fslan, altın seviyor madem , güral porselende miydi jumbo da mıydı altın işlemelisi, neden olmasın.
ama resim almak, yaptırmak, parfüm, bunlar kötü fikirler.

rakı içiyorsa bir tane rakı ansiklopedisi al bir de paşabahçeden karlıklı kadehler var. sek içiyorsa sek bardağından al sulu içiyorsa diğerinden.

kaşkol almasan da örsen güzel olurdu, böyle kendinden desenli yünler var örünce güzel desenli birşey oluyor, adamın tarzına göre renk seçip örebilirsin, ama örmeyi bilmiyorsundur bence

sevdiği futbolcu imzalı tuttuğu takım forması, sevdiği şarkıcı imzalı son albümü.

bu sorunun en temiz cevabı kitaptır
trilyoner de olsan bir kitap daha yeni çıktıysa, ya da haberin olmadıysa sende olmayabilir.
hediye bir kitabı kimse "bu zaten bende var" diye geri çevirmez.
önemli olan doğru olan kitabı seçmektir.
"muhteşem" dediğiniz bir kitap varsa ınu hediye edin bence.
son olarak hediye ile fiyat bağıntısı sadece az gelişmiş toplumlarda ve haliyle insanlarda mühimdir, takılmayın bu kadar.
Hediyenin değeri anlamıyla bağlantılıdır bence.
Bugüne kadar bana verilen hediyler içerisinde en çok değer verdiklerim hep maddi değer sıralamasında altlara tekabül ediyor.
ha Lamborghini alabilirse birisi bana işler değişir, o başka :))

aklıma bir şey gelmedi ama şunu ekleyebilirim illaki herkesin bir şeye ihtiyacı vardır :) senin ve abin için manevi değeri olan bir eşya varsa onu hediye edebilirsin belki( yüzük,eski saat, aile yadigarı vs)

fikirlerin hepsi guzel aslinda. cocugu var, ona bisey dusunebilirim. tesbih iyi fikir. raki kadehi olabilir.fincan seti de olur. diyojenimtrak o kadehler nasil ? bi resim link falan var mi aradim karlikli diye bulamadim.
gurabasahaf orerim ama adam orgu kaskol goyecek biri degil. hem cok fazla samimi kacar bence. o sevgiliye hediye edilir bisey gibi sanki

tamam ada aliyorum ! :D mhm kitap okuyan bi adam degil bu malesef. futbolla da cok ilgisi yok

godfatherdaki gibi ona dostluğunuzu sunun, sizin için gerektiği vakit bir iyilik yapma borcum var diyin, tabi adınız bonasera,nazorine falansa eğer :)(saçmalık bunlar biliyorum ama can sıkıntısından yazdım işte :))

beşiktaş'taki deniz müzesinde bazı bölümleri altın kaplama ve işlemeli olan rakı kadehleri satılıyor. bence rakı içen biri için uygun bir hediye.

ne olursa olsun, pahalı olmayan bir hediye alın.

tamam, sanirim raki kadehi alicam. bir iki icmisligimzi vardi. hatta gecen gun muhabbeti oldu ilk yas uzum rakisini onunla icmistim. gordum kadehler guzeldi aldim diyebilirim, is verdin de karsiliginda aliyorum gibi olmaz hem. isterse kullanir isterse kenarda durur. guzel afilli ne bilim sik bisey bulmam lazim simdi. itirazi olan?

rakı içiyosa türk sanat müziği de dinler kesin. kimi sever bilmiyorum ama mesela müzeyyen senar ın eski bir plağını al hediye et.

öncelikle yazının içinde 'hanım' lafı geçince eli sürçtü heralde dedim.. o nası ağır bi uslup bacım? neyse..

bu adam kalantor, hayalı, zengin biri olduğuna göre en sık kullandığı şeylerden biri de takım elbisedir. Hemen gidip üstünde onun ismi yazan gömlek-kravat-kol düğmesi takımı al ve gönülleri fethet.

ya da arabasında kullanabileceği bişey al. erkeğin gönlüne giden yol arabasından geçer.

eğer içki içiyorsa adının ve soyadının baş harflerinin olduğu bir set yaptırabilirsin. yani anıtkabir'de görmüşsündür KA yazılı viski şişesi ve bardakları vardı. onun gibi bir şey. çok pahalıya gelmez.

hayat ne garip lan zenginler falan var

neşet ertaş dedin de aklıma geldi.
yanlış hatırlamıyorsam ben d&r'da kasanın orda çok cd'lik bir neşet ertaş koleksiyon seti gördüm geçenlerde. onu alabilirsin.

Ehlikeyf bak. Değişik tarzda olanları, uygun olabilir.

150*150 veya 200*200cm lik yağlı boya resmi iş görür ama colourful abstract olsun, mona lisa falan diil. biz zenginler pek severiz duvara asmayı. ;)

bence chip al..dayı zenginse poker filan vardır. oynamasa da belki başlar. güzel bir chip al değerli ..uğur filan getireceğine inansın..

özel bir şey yaptır. isminin baş harflerinin olduğu kol düğmesi mesela. gümüş de olsa olur. olay ona özel olması.

ee abim ee çok doğru söylemiş ee tema aracılığıyla veya başka bir kurum aracılığıyla ağaç dik sonra bunlar senin ağabey de senin için diktim çok teşekkürler de.

Adamın mezun olduğu lise G.saray, İstanbul Erkek gibi tanınmış bir okulsa okulun armalı mamullerinden vardır, onu alabilirsiniz. Eğer hobisi filan varsa (deniz, şarapçılık vs.) güzel hardcover kitaplardan birini alabilirsin, ofisinde şık durur.

kalem. ciddi anlamda bu tarz insanlarda bir kalem sevgisi oluyor genelde ve ucuz pahalı ayırt etmiyorlar şık bir kalemle gönlünü alabilirsin yada kol düğmesi isminin baş haflerinin oldugu. yada bir firma vardı istanbulda gömleğin iç kısmına (bu etiketlerin oldugu ensedeki yere) içten yazı işliyorlardı gömlekleri o şekilde satılıyor

yok agactir kalemdir kol dugmesidir alamam. kadeh alicam ya da onla alakali bisey abi gordum aklima geldin aldim diycem. bana iyilik yaptin da bak sana hediye aldim gibi degil de , gordum aklima geldin aldim gibi bisey olmasi gerekiyo. karsilik gibi degil hani

paşabahçe'deki rakı bardağı ve karafı uyar bu kılıfa; 'görünce aklıma geldi' olayına. karafa gerek yok gibi, 2 tane kadeh alırsınız istanbul desenlisinden.

görmüştür göreceği kadar bir daha görse ne çıkar yahu, anne bu.

popo önemli bence doktora git.

gösterirdim, ona göstermeyecezde kime gösterecez amk? zamanında az bokumuzu temizlemedi çünkü. hem iki günlük doktora gösteriyozda anamıza mı göstermeyecez lannnn..

bir alternatif olarak babayı da düşünebilirsiniz.

hacı annen bu yabancı değil. kıl dönmesi falansa işi uzatma önce annene sonra doktora göster.

baba derim bende

ben de bi tek anneme gösteririm heralde.

açık sularda kısmından, sorunun yanakta olduğunu çıkardım ben. öyleyse hiç çekinmeden rahatlıkla gösterilir anneye. öyle olsa ben de gösteririm mesela. ama ne bileyim iç tarafta olsa göstermem. kıllı kıllı koca adam götü, açıyosun, domalıyosun annenin önünde. "bak, bi şey var mı?" diyosun. aboov.

valla bende kıl dönmesi olmuştu. doktor ameliyat dedi internetten biraz araştırdım annemde sağ olsun günde 2 kere temizledi ve pisliği aldı cımbızla krem falan ile 1 ayda kapandı ameliyat olmaktan kurtuldum anne lan bu var mı ötesi göster sonrada doktora git.

annen göreceğine doktor görsün :)

annem yerine doktora gösteririm daha az stresli olur.

çek fotosunu koy biz bakalım :)

gösteririm tabii ki nolcak

aç aç aç aç aç :D

o kadar doktor var ila biri yorum yapar.

biğarkadaşa göster *

eğer kıl dönmesinden şüphe ediyorsan ve bundan utanıyorsan kimselere söylemeden internetten genel cerrahiye randevu alıyorsun gidiyorsun muayeneni oluyorsun. kıçını yabancı da olsa en azından profesyonellere emanet ediyorsun. kıl dönmesi babında...

annem beni çok defa tamamen çıplak görmüştür, hiç de çekinmem. sonuçta kukusundan çıktığım bir insandan bahsediyoruz, neyimden utanayım ki?

Biri 3 biri bir yaşında günde en az 15 kere kıç görüyorum, hiç enteresan bişi yok, 20 sene sonra gelip gösterseler gene enteresan bişi olmaz yani. Annen poponu muhtemelen binlerce kere gördü, bi baksın, geçmiş olsun.

AVG free iş görür mü?

kullanıcılar az biraz bilinçli olurlarsa evet iş görür ama serverlar içinse bence bu ikisinden birini seç bence 360 olanı kullan tabi doanımın destekliyorsa www.symantec.com

bemimde ofis varda şöyle paraya kıyıp düzgün bir virüs programı layım diyordum o zaman gerek yok. zaten 4 tane bilgisayarım var serverım yok.

avg ye pek güvenmiyorum, ben kendim bile kullanmıyorum. işyeri için hiç öneremem. nod32 de keza aynı şekilde.

kaspersky, norton, trendmicro olabilir ama sunucular işin içine girince problem oluyor. zira sunucu üzerinde çalışmıyor normal sürümleri bu antivirüslerin ve office security tarzı birşey gerekiyor. minimum maliyet derken, o kadar da maliyetten kaçılmıyor. ama gereksiz harcama da yapmamak lazım :) o bakımdan.

@genius o sayfada biraz aşağı gidersen server 2003 ü desteklemediklerini görürsün. yani ikisi de olmuyor.

kaspersky nin small office çözümüne bakmıştım 5+1 lisans veriyorlar. bir server, 5 client şeklinde ama burada 2 server var. o da elendi.

Kesinlikle Antivir. Hem ucuz, hem samimiler. Her türlü desteği de ücretsiz verirler.

antivir.com.tr

avira candır.

alternatif olarak türkçe ve ücretsiz olan comodo da aklınızda bulunsun. kurumsal müşteriler için ücretli ürünleri var ama bireysel kullanıcı sürümleri ücretsiz ve firewall'u da gayet başarılı.

f secure 'da aklınızda bulunsun.

4 gblık al kafan rahat olsun.
yalnız ufak bir hatırlatma: bu kota upload+download diye hesaplanıyor şebekeler tarafından.

250mb
Tabi cihazınız mobil ise
Yoksa windows güncelleme yapmaya kalkar mazallah

1 gb candır. bende var, ii oluyo.

sürekli video izleyen uygulama indiren ve sürekli milletin resimlerine bakan biri değilim hatta navigasyonu bile offline kullanan bir insanım ama telefonun veri sayacına bakıyorum 1gb'tan aşağı değil
tabi bu sadece mobil veri kullanımım değil wifi kullanarak yaptığım bağlantılar da dahil
bilgisayardaki kullanımımdan bahsetmiyorum bile hatta sen 4 gb'ı yettirebiliyorsan kendine alkışlanıcak adamsın
eğer evin semt merkezine yakın yerdeyse internetin 3g bağlantıda çok hızlı olur

corsanın vergisi düşüktür ve tüm zamanların en az arıza veren aracı seçildi.

öneririm.

şahsen polo alırdım

aramaya inan sevgili kardeşim
www.eksiduyuru.com

baştan 4 üncü olanı tam da senin sorduğunu cevaplıyor. böylece duyurudaki gereksiz yoğunluğa da bir son vermiş oluruz. iyi hafta sonları :)

ilk gireceğin ülkenin vizesini almak tercih sebebidir, aksi durumda kapıda sıkıntı yaşayabilirsin. italya'ya geçeceğim dersen bir ihtimal kabul ederler.

@avkatbey aslinda benim sordugum tam tersi. birde o ilan 2008 den kalma, o zamandan bu yana degismis de olabilir uygulamalar.

@siradisi00 aslinda o uygulamayi biliyorum. Ama ne kadar dikkat ediyorlar almanya ozelinde? baska schengen alip almanya`ya gitmeyi deneyen/giden oldu mu diye sorayim o halde. Bir de ucaga binis karti alirken problem cikar mi?

ben ispanyaya gidecektim. vizeyi de ispanya'dan aldım. 1 gece almanya'da kalıcaz dedik. uçuşumuz almanayaydı yani (ist-almanya-ispanya diye gidicektik), sorun olmadı ama sizinki aynı şey değil. kontrolde Almanya-ispanya uçak biletimizi gösterdik vs. vs.

fakat teoride şengen vizesinin olayı o, girebilmeniz lazım ama pratikte öyle olmayabilir.

bu işler tamamen şans ve denk geleceğin pasaport polisine bağlı. aslında tabii ki almak zorunda seni. ama kişisine göre bu durumun irdelenebilir. sen bir hikaye düşün Almanya'dan giriş yapmanı açıklayan. Ne ayaksın derse polis hikayeni anlatırsın. Oda arkadaşımın ailesi İtalyan schengen'iyle Almanya'ya sorgusuz sualsiz girmişti.

fransadan alınan vize ile ilk giriş olarak ispanyaya girdim..sorun olmadı..
tek girişlik vizeydi bu daha sonra onla tr ye dondükten sonra başka bir shengen ülkesine girdim farketmediler..ama siz 2.sini denemeyin

ösym belge vermiyor artık yeterli.

Ben internetten aldığım çıktıyla gitmiştim. Kayıtla ilgilenen memur netten bakarak teyit etti, sorun olmadı.

evet internet çıktısı yeterli. belgeyi teslim ederken tc kimlik no ve şifre isteniyor, görevli çıktı ile ösym sonuç sayfasındaki sonucu kontrol edip "görüldü" gibi bir ibare yazıp imza atıyor. veya çıktı üzerine tc kimlik no ve şifre talep ediliyor.

çıktı verilmiyor ama kimseye de ösym şifremi vermem arkadaş ben. adam ya girip benim adıma işlem yaparsa?

hangi çağdayız yaf?

çıktıyla birlikte notere gidip tastik ettirebilirsin. gsü yüksek lisans başvurularında noter tastikli internet çıktısı istiyordu.

1. pahalı olduğu için çok az kullanıyorum
2. bana göre pahalı. üretim maliyetini bilemem tabi
3. gayet güzel
4. yöresel ürün olduğu için
5. her yemek zeytinyağıyla yapılmaz.
6. çeşitlrini bilmem ama hiçbiri kızartmada kullanılmaz

En sağlıklı yağ olduğunu düşünüyorum. özellikle sızma zeytinyağı çünkü besleyici maddeler daha çok korunmuş oluyor bu yöntemle. kimyasla işlem yapılmadan, mekanik olarak yağ çıkarma yöntemi en iyisi hatta. onun dışında kanola, keten tohumu ve fındık yağları gibi bitkisel yağlar da yararlı.

egeliler neden kullanıyor çünkü zeytin en çok oralarda yetişiyor ve kültürlerinde var. sağlığa da önem veriyorlar böylece. kalitesi de bitkinin yetiştirildiği bölgeye, çeşidine, zeytin yağının yapılış işlemlerine bağlı. italya birinci bu konuda.

kaliteli ve sağlıklı olduğu için daha pahalı tabii.

-ev arkadaşım aydınlıydı, zeytin bahçeleri vardı, zeytinyağını sevmeyi bu sayede öğrendim.
bu ege zeytini diye midir bilmem ne koku ne ağırlık vardı. salatada, yemekte, kızartmada her şeyde kullandık ve hiç rahatsız olmadım, aksine gayet lezzetli oldu her yemek. et yemeği hariç, öyle öğrendim, kullanmazdım.
bizim de zeytinliğimiz var ama ben kokusundan ötürü yemezdim. şimdilerde ara ara kullanmaya başladım para vermeyeyim diye. hala salatalarda çok rahat kullanamıyorum mesela. ağır geliyor.

ben direk aydınlıyım hacı bu olay o kadar uzun ki, sadece yemek deel sabun olarak bile kllanırlar ve 80 küsür yaşındaki ninemin teni yumuşacık saçları ipek gibidir, inanmayan yaylalardan istediği nineye bakıp görür, canlı hatta sizden bile canlı olarak duruyorlar.
tıbbi ve sanayi olarak bilmem ama zeytnyağı olayında iştah açıyo yiyom yiyom kilo almıyom ve sindirim sıkıntım yok, bu genelde de böyle ailecek
ayrıca zeytinyağlı yemek pratiktir şöyle
ısıtmadan yenir souk souk tadı bozulmaz baya,
sabah zetinyağı acı pul biber köy ekmeğini banıp yedinmi en leziz yemek
koku olayı dandiklintendir, asitli yağda dandiktir, ama yağ bidonun dibinde tortu doaldır olmazsa sıkıntıdır,
ve aslında her yemek zeytinyağıyla yapılır, ve her yemek ot yemeğidir,
etli yemekler ızgarada ,köy fırınları olur ord yapılır yağ kullanılmaz,
kullanılırsa ama kesinlikle zeytinyağı olur. ayrca esktra sorunuz varsa ve siparişiniz varsa alabilirim ;) tr zeytinyağı üreticileri fed. başkanı :P

En saglikli yag ama biraz pahali.Kizartmada kullanilmaz agir olur.
Türkiye'nin en kaliteli zeytin yagi Balikesir(Edremit) de DEGIL Mugla(Köycegiz) yöresindeki agaclardan elde edilir.
Rivieara zeytinin birkac defa sikilmasiyla elde edilen yaglarin karisimidir.Genelde yemeklerdekullanilir.
Sizma zeytinin ilk sikilmasinda cikan ilk yagidir.Salatalara ve zeytinin üstüne gezdirilir ya da kekik kirmizi biber ve nane ile konarak ekmek banarak kahvaltida yenir.
Birkac cesit daha zeytinyagi vardir ama en cok riviera ve sizma kullanilir.
Koku,tat,bulaniklik,renk ve asidite yagin kalitesini belirler.(Analizleri yapilir ve kalitesini zeytinyagi experi belirler)
Ege de zeytinin anavati oldugu icin en cok zeytin yagi killanirlar.Hatta muglada pilavi ve kizartmayi da zeytinyagiyla yapan cok kisi vardir.
Bütün sebze yemekleri zeytin yagiyla yapilabilir.Pilav makarnada genelde kullanilmaz.Yemek yaparken ölcü olarak biraz daha az konur.
Benden bukadar.

www.tariszeytinyagi.com

burada çok güzel bilgiler var.

kızartmada z.yağı kullanmayarak çok şey kaçırıyorsunuz (rafine olanı kullanmalısınız. dumanlanma derecesi daha yüksektir)

1. az az kullanırım yetecek kadar ama sıkça.
2. fiyatları hafif yüksek ama kabul edilebilir snırda.
3. tadı gayet hoş
4. akdeniz mutfağını anımsatır, bir de akdenizde olmasa da memleketimi... bizim köyde yaparlardı hep.
5. zeytin çok da ondan.
6. evet yapılabilir. ailecek zeytinyağı dışında hiçbir yağ kullanmayız, annem ayçiçek yağımı çöpe attırıyordu nerdeyse.
7. ısıya dayanıklılık hususnda bir bilgim yok.
8. bilgim yok.

1. sürekli. ancak yağı az tükettiğimizden çok hızlı bitmez 5 kg lık teneke 4-5 ay gider.
2. makul. hep indirimli zamanları yakalıyorum. kg fiyatı 7-9 tl fiyat uygun. 7'ye kadar indiğinde memnun oluyorum. tariş ve komili dışında pek her markayı almam. daha çok tariş hatta.
3. severim.
4. egeliyim. hamurumda var.
5. tabii ki alışkanlık. başka açıklaması yok. yoksa sağlıklı da ondan demek tamamen yanlış. nasıl adana'da kebap kokusu olmadan yüürmek mümkün değilse ege'de de z.yağsız yemek olmaz.
6. bence olur. ama her yemek sızma zeytinyağı ile olmaz. sızma ısınınca ağırlaşabilir. fakat riviera ile olur. (bu asit derecelerinden falan anlamıyorum. bu tabirler daha pratik)
7. rafine olan en dayanıklıdır ve kızartmada da kullanılır. onun dışında dayanıklılık anlamında değil ama sızma ısınınca biraz ağırlaştığı için pişirmede kullanılmaz riviera bu konuda daha iyidir. sızmayı pişmiş yemeklerin üzerine dökebilirsiniz ağır gelmezse lezzet olrak (mesela makarna. haşladıktan sonra tabağa koyduğunuzda yağı döküp karıştırın süper olur)
8. dedim ya, bilmiyorum :) doğrusu bunda asit derecesinden çok benim kafamı karıştıran şu, örneğin sızma'da x değerde olan bir yağ riviera'da x'den büyük olduğu halde daha iyi olabiliyor. o nedenle bunu pek anlamayamadım ben. eh zaten koşullar gereği yağları marketten alıyorum gidip bilmemne dağlarından toplanmış zeytininin yağını x tlye alıyor değilim. o yüzden tariş riviera ve tariş sızma benim zevklerimi tatmin ediyor yeterince. bulursam açık zeytinyağına da hayır demem. ama onu da her "harika" diyene kanmamak lazım. ev yapımı salça diye bazen tuzu dayıyorlar bir şeye benzemiyor. onun gibi her açık yağ harika değil yani.

hiç tuvalete çıkmadınız ve hiç gaz çıkarmadıysanız durum gayet kötü. ama arada bir çıkarıyorsanız doğal, zamanla düzelecektir barsak hareketleriniz. lifli gıdalar tercih etmeye bakın.

muhtemelen gaz vardır ve çıkışını kolaylaştırmak için karın bölgenize elinizde saat yönü tersinde daire çizergibi masaj yapın iyi gelecek ve bağırsaklardaki gaz çıkışını kolaylaştıracaktır.

eğer laproskopi ile olduysanız oluyor öyle. operayon sırasında içinize bastıkları o hava müthiş ağrı yapabilir, bir kaç gün sıkıntı verebilir. eşim geçen sene oldu, sürekli evde yürüyordu. sancı girdiğinde gözlerinde yaş akıyordu. umarım hafif bir şekilde atlatırsınız. bol bol yürüyüşe devam

cevap veren arkadaşlara teşekkürler, ek bilgi vereyim. gaz çıkarıyorum her 2 yoldan da. ancak henüz büyük tuvaletime çıkamadım. gelmiyor bir şey yani. zaten bugün başladım katı şeyler yemeye onun dışında sıvı ile besleniyordum, hastanedeyken de serum.

ağrılarım neredeyse tamamen bitti. operasyon olan yer de çok az var o da oturup kalkarken falan vücudu biraz zorladığımda o kadar. elimden geldiğince yürüyorum falan ama. büyük tuvaletimi edememek beni de kıllandırmadı değil.

tuvalete çıkmamı kolaylaştıracak ilaç falan almalı mıyım?

İçmeyince bırakılıyor diyip göndere basmayı çok istedim ama neyse...

Ben nasıl bıraktım:
Günde 2,5 paket sigara içiyordum. Başlayalı beri (8 yıl)1 tane bile içmediğim gün olmamıştı her türlü bir tane içtim. İnsanlar beni tanımlarken sigarayı kullanıyordu vs. Bırakmam gerektiğini biliyordum rahatsızlık verdiğini falan. Bir gün gece 02 falan paketteki son dalı aldım yaktım. Dedim ki wallcan yarın sigara içme. Sadece yarın. gidip paket alma ve içme. O gün sigara içmedim. yarın da içme dedim. Daha da sigara yakmadım 2 sene oldu. Bu arada askere gittim geldim falan. Orada da içmedim. Artık namus meselesi oldu çünkü içmiyorum yani içmeyi kendime yediremem bu saatten sonra.

(bkz: biorezonans)

Ayran icmek sigara istegini azaltiyor, icsende tat fazla vermiyor, el aliskanligindan kurtulmak icinde cekirdek

lolilop veya sakız, ne zaman canınız sigara istese. çok nikotin istiyorsanız öyle sakızlar da var. lolipop şaka değil bu arada askerde öyle kandırdım kendimi. çubuğunu atmıyordum çubuğu çiğniyordum sinirlendikçe işe yaradı.

Ben hamile kaldım. Bende işe yarayan tek yöntem bu oldu. Ha ama emzirmem bitsin, başlayacağım tekrar. Son bir buçuk yıl kaldı.

sigarayı bıraktırma hattı'nı arayın. size bir göğüs hekimi atanıyor ve tedaviniz için gereken ilaçlar ücretsiz sağlanıyor.

(git: www2.haribo.com)

canın sigara çektikçe kullan, çok işe yarıyor.
aktar dan alacağın meyan kökü (kök kısmı olsun, kalın dal gibi olanlar) de aynı işi görür.
dene çok ekonomik bir çözüm.

(git: 169690)

günde 3 paket içerken dr kız arkadaşımın tavsiyesi üzerine inanmasamda, zyban aldım ve onunla bıraktım hiç bir zaman bırakamıyacağımı düşünürken şu anda 4 sene oldu bırakalı darısı başına.buarada champix diye başka ilaç çıkmış onun için daha etkili diyorlar.

herkese teşekkürler arkadaşlar meyan kökü haribo deneyeceğim.

allen car

pathfinder.

bence ölmek üzere diyebiliriz o arabanın motoru ve yürüyeni için.

klasik bir sözdür ama demezsem olmayacak;

o kadar parayı o arabaya yatırmam ben arkadaş. gider honda civic falan alırım yafu.

fark ettim ki 15.000 - 20.000 TL arası bir 4x4 almak isteğin var. ben de bir iki sene önce öyleydim, sonradan araştırınca vazgeçtim. 10 yaşın üzerinde ve 150.000'i devirmiş arazi aracı, lada niva olmadıkça sana her zaman sorun çıkaracaktır. bir de LPG takılmış ki, off of. her sabah araba çalıştı mı çalışacak mı stresini yaşamak istemezsin sanırım.

ben bitkisel şampuanlara geçtim- sana da tavsiye ederim çok memnunum.

bioder miydi bioxin miydi artık hangisiyse, o tarz şampuanları kullanMAMAnı şiddetle tavsiye ederim. keza hiçr bir işe yaramadığı gibi o şampuanları bıraktıktan sonra dökülme hız kazanıyor.

doktora gitsen bir faydası olmaz. ne demişler: "kelin merhemi olsa kendi kafasına sürerdi."

tavsiye: komilinin bebekler için olan zentinyağı özlü şampuanı var. saç derisine baya bir hava aldırıyor. herkes de aynı etkiyi yaratır mı bilmiyorum ama bende dökülmeler azaldı.

günde 100 telden fazla dökülüyorsan doktora git. yoksa gitme.

soru ne ?

türkiye'de de ingilizce öğretmeni olunabiliyor aöf ingilizce öğretmenliğini bitirdiğin takdirde.

kaldı ki elini sallasan işletme mezununa çarpar hacı. ben bile can sıkıntısından aöf işletme bitirdim.
yakın zamanda aynı durum yüksek müh. 'ler için de geçerli olursa hiç şaşma. herkes bir master telaşında. niyeyse?

türkiyede aöf mezunları astronomik bir ortalama yapıp öyp ile araştırma görevlisi oluyor. yetmişle geçen bizlerde ağzımızı açıp bakıyoruz. aöf mezunları öğretmen olabiliyor, eğitim fakültesinde okuyanlar da 4 sene hocaların kaprisini çekiyor.

bizim halkımız kar lastiği, zincir nedir bilmez de aşırı hız nedir çok iyi bilir. 40 yılda bir kar görmenin getirisi belki de bu. hep ondan bunlar.

yetersiz altyapı. bitti.
başka bşi demeye gerek var mı hacım?
ben bugün işe gidemedim mesela, yarın da gidemeyeceğe benziyorum.

kitap alırım genelde internetten. bir de tren bileti. bir kez telefon bir kez fotoğraf makinesi aldım. ama genelde kitap tercih ederim. internt alışverişlerinin daha uygun olduğunu düşünüyorum.

mesela ev taşıyacaktık o şekilde internetten bulduk numarasını. ya da kombi bozuldu telefon numarası için interneti kullanırım. o kadar.

yalnızca iletişim değil, aynı zamanda bir ulaşım aygıtıdır benim gözümde. bilgiye ulaşmayı sağlar. bilgiye bu kadar kolay ulaşmak iyi midir, kötü müdür o da tartışılır tabi. bunun yanında bir de bağımlılık durumu söz konusu. internet bağımlılık boyutuna ulaşırsa açık ve net çok kötü bir durumdur bu.

1. elektronikten giyime birçok şey aldım, alıyorum.

2. dahinnotha'nın dediği şeyler olabilir evet.

3. her şey için.

araba far ampülünden tut da medikal malzemeye kadar her şeyi alırım internetten.

gerekli güvenlik önlemleri sağlansa ve kurumlar gerçekten kurumsal çalışabilse dışardan hiçbir şey almazdım.

vizeyi bilmem de arabana triptik vize çıkarttırman gerek diye biliyorum.

gri pasaport sistemine gideceğiz ülkenin girişi yapılmıştır zaten sınırda görev yazınızı isterlerse sıkıntı olabilir ayrıca görev dışı kullanmak suç teşkil ediyor

görünmeyen el de denen piyasa koşulları ile belirleniyor. alım / satım oranları... ;) arz talep meselesi yani.

ama ortaya bir sayi cikiyor ve bu sayiyi ya bir insan belirliyor yada bir bilgisayar. benim merak ettigim noktada tam olarak bu. yani hamdi diye bir insan bugunun kuru 1.8765 mi olcak diyor? teoriden cok pratikte bu karari kim nasil aliyor?

o değil de 8516 kuruş diye saçma bir şey var mı yaa.

virgülden sonra kaç rakamla kote edileceği ile alakalı, genel teamül alım satım sistemlerinde 4 rakamdır, bunu televizyonlar dolar 1.86-1.87 aralığında olarak verir yani yuvarlar ama aslen virgülden sonra 4 rakam olarak kote edilir. bu arada alış satış fiyatı arasında pip denilen atlama farkı vardır mesela atıyorum 1.8516 senin alışınsa 1.8514 o an senin satışındır, yani 0.0002 pip oynar her adımda yani 2 pip. gün içi ekonomik gelişmelere haber akışına göre arz-talep hareketleriyle bu fiyat aşağı yukarı salınır. neden virgülden sonra 4 rakam dersen kesin cevabım yok..

cevaplar icin tesekkur ederim ama soruyu acik bir sekilde ifade edemedim sanirim.
mesela manavda elmanin fiyatini manav amca malin gelis fiyatini, sabit giderlerini, kar marjini goz onunde tutarak belirliyor. ve elmanin kilosu 3,5 tl diyor. ve sonra bunu fiyat etiketine yaziyor.

iste bu surec dovizde nasil oluyor? yani burdaki gercek kisileri soruyorum. arz talep gibi verileri kim nasil isliyor?

fon yonetim merkezlerinde belirleniyor o rakam.basit dille anlatırsak senin dolar ihtiyacın var.ekranı takip ediyorsun.1.8516 yı gordun 1 milyon dolar işlem isteği yapıyorsun.işlemi yaptın alıma devam ediyorsun.yani talep oluşturuyorsun.benim elimde dolar var ve sen alıcısın fiyatı 1.8517 ye çıkarıyorum.en iyi fiyat bende diğer satıcılar 1.8518 e çıkmışlar.bendeki parayı alıyorsun.fiyat ne oldu 1.8517.işlemin gelişimi bu.neden 4 haneli dersen.sondaki 1 rakam yani 1 pip.her 1 milyon dolarlık işlemde 1000 dolar farkettirir. yani sen 1.8516 dan alırım 1.8517 den satarım diye kote edersen her yaptığın 1 mio işlemde 1000 dolar kazanırsın.

aksi durum.elinde dolar fazlan var.amerika gostergeler o gun kotu gidiyor.insanlar ellerindeki dolarları çıkmaya başlarlar.atıyorum euro ,yen vs talebi oluşur.sen ekrana 1.8516 yazdın baktın yemiyor.fiyatı 1 pip dusuruyorsun.oldu 1.8515 zararın 1000 dolar.diyelim talep 1.8510 da oluştu birisi çıktı ok ben alıyorum dedi.sen 6000 zarar ettin ama piyasa 1.8510 oldu.

oluşumu bu.eğer orası 3 hane olsaydı her 1 pip değişimi sana 10000 dolara malolacaktı.2 hane olsa 100.000 tek hanede her işlem 1 mio olacaktı.sirkülasyon rakamları çok yüksek,arz-talep sürekli olduğu için orası 4 hane.5 olsa her pip 100 dolar olacak kimse işlem yapmaz.10000 olsa herkes korkar.rasyonel olan 4:)

ek:sonradan eklediğin yazıyla ilgili açıklaması şu.fon yonetim merkezleri misal a bankası fon yonetimi ya da b ulkesi hazinesi.o gün yogun odemesi var dolar lazım.fon yonetim uzmanları onlerindeki bankalararası-finans piyasaları ekranında o anda akan rakamlara bakıyorlar.o rakamlar nasıl akıyor dersen piyasa mekanizması.taleplerini ekrana giriyorlar.turkiyedeki a bankası mısırdaki c bankasından 1 mio dolar alıyor.diğer bankalarda a bankasının o gun paraya ihtiyacı oldugunu biliyorlar.talebide var ekranda.ne yapıyorlar koteyi yukseltiyorlar mecbur alacaksın.buradaki uzmanda ekrandan işine gelen butun rakamları topluyor.buna karşılık elindeki rezervi neyse alışveriş yaptığı bankaya geçiyor.ortadaki havuz belli.herkesin havuzdaki hisseside belli.ne kadar çok almak istersen o kadar bedel odersin.kısaca arz ve talep gibi verileri ekrana işleyen fon yonetimi elemanları.onlara order veren gerçek kişiler,bankalar,ulkeler,tuzel kişilikler.

@duptis sunuda soruyum. merkez bankasi icin bu dedigin islemleri yapan dolar kurundan sorumlu mudur diye birisimi var. cidden piyasalara bakip bugun veya anlik olarak dolar bu kadar olsun mu diyor. sonucta bir karar aliniyor. ayrica virgulden sonrasi cok onemli degil spesifik bir sayi belirlendigini vurgulamak icin soylemistim.

oncelikle su

www.tcmb.gov.tr

bu tabloda sorduğun birimler para politikası kurulu,emisyon ve piyasalar.sorduğun müdürler bunlar.sorunun tam karşılığı buna karar veren bir mudur yok.buna karar veren bir mekanizma var.piyasa mekanizması.alım satıma karar verenler yani rakam bu olsun diyenler çoğunlukla fon yonetiminden sorumlu banka genel mudur yardımcıları.akşamleyin o gunun son kapanış rakamını alıp açıklayan ise merkez bankası.

balkon varsa yazlık yerdeysen al.
yoksa en fazla 2 kez kullanırsın,üşenirsin bir daha yapmazsın

nargile lüks keyiftir.
tabi eve taşımak ta lüks keyfi, ekonomik eğlenceye çevirmek gereksiz..
yani nargilenin keyfi; biri közü hazırlamaz, pis dumanı içine çekmezse olmaz.

yine alacaksan al. misafir gelir, hazırlarsın.

birde var bazı tipler "ooff ne keyif yapıyorum" diye haz alanlar. onlar sadece özenme ve taklidin ürünleri..

perdelerin gider eve koku siner oda dumanaltı olur bunları hesaba kattıysan al. küçük boyları süs eşyası olarak kullanılıyor, ot içmek için kullanan var mıdır bilmem.

evde nargile içmeyi önermem. zaten bir süreden sonra yatıyor öyle.

evde bol bol nargile içmiş biri olarak
- nargileyi asla ufak alma, paraya kıy büyük al, arada 10 - 20 lira fark eder, buralarda en büyükleri 35 tl'ye falan ama istanbul'daysan 50 tl'yi gözden çıkar.
- nargile asla tek başına nargile değildir :) yanında onun közünü hazırlamak falan zahmetlidir, biz sıklıkla piknik tüpü kullanıyorduk. ocakta yaparsan ocak kirleniyor falan...
- nargile yakacağın mekana yere açılabilecek kolay alev almayan kalın plastik muşambalar kullanabilirsin, gazete kağıdı yanabileceğinden riskli.
- bir paket de nargilelik kömür alacağını ve bunun ortalığı kirletebileceğini unutma
- birkaç çeşit tütün alacağını ve tütünün çok uzun ömürlü olmayacağını unutma, çabuk bitebiliyor meret.
- ev çok kokmuyor açıkçası.

sözün özü, toplamda 100 tl'ye falan mal olur sanırım. tüp falan da gidiyor epey yani. ama bence paran varsa değer. güzel bir eğlence.

kişisel not: sigara ve nargile sağlığa zararlıdır ve önerilmez. nikotin kullanımı uyuşturucu kullanımından farksızdır ve sinir sistemine geri dönüşümsüz zararlar verir. bağımlılığından kurtulmak gayet zordur. 18 yaşınızın altındaysanız nargile ve benzerlerini edinmeyiniz.

Bilirübin indirekt ve direkt konjugasyon ile metabolize olup safra ile atılan bir pigmenttir. Ve Hepatit enfeksiyonlarında sarılık konjugasyona bağlı gerçekleşmez. Hepatitte ki sarılıgın asıl nedeni, karaciğer hasarına bağlı safra yollarının stazı ve bu yollardan safranın safra kesesine gidememesine bağlıdır, erken dönemde subikter , ileri dönemde ikterik tabloya yol açar.

indirekt bilirubinin direk bilirubine çevriminden çok safra kanallarının stazı söz konusudur ve kandaki indirek bilirübin miktarı arttığından dokularda sararma görülür. kandaki indirek bilirübin miktarı 2'nin üstündeyken gözlerde, 3'ün üstündeyken vücutta sararma görülür. 5'in üzerinde portakalımsı bir renk oluşmaya başlar.

direk bilirübin suda çözünebildiğinden idrarla atılabilir, dokularda renk oluşturmaz.
düzeltme için kalotalar'a teşekkürler.

iyileşmesi 1 hafta, çektir kurtul, zaten başka çaresi yok, diğer dişlerine de zarar verir.

çektirdikten sonra ne kadar sürede rahat konuşabilirim ?

o gün bile çevrenle iletişim kuracak kadar konuşursun, ama mesleğim konuşmaya bakıyor falan diyorsan, öğretmen gibi mesela, 4-5 gün en fazla. ki sandığın kadar zor olmayacak çünkü kemikten çıkmış dişin. hiç korkulacak bir şeyi yok.

bak dostum ben bu 20 lik dislerden en cok cekeen insanim. doktora gittim, dislerin duzgun cikiyor ama gec cikar, cekmeyelim dedi. iyi dedim. iki yilda anca cikti. cekmedigim agri kalmadi kisacasi, bence hic dusunme bir sekilde cektir kurtul onlardan...

diş hekimleri 20lik diş gördüler mi çekelim biz bunu diyolar, dayanamıyolar sanırım.

sen de çektir gitsin, kafanı yorma.

peki diyelim onu çektirdikten sonra soldakinide çektirmek zorunda mıyım ? o da ete gömülü hiç çıkmamış gözükmüyo.üstteki dişlerimde durum ne bilmiyorum. bide bu 20 lik dişi çekerken azı dişe bi zarar gelmez değil mi ? sakata gelmiyelimde

diger dislerinin durumunu merak ediosan varlarmi gömük mü cikacak mi sıkıntı olusturacak mi diye bir panaromik film alip gidebilirsin.gittigin dis hekimi zaten merak ediosan senden bu filmi isteyecektir.yada bünyelerinde cekiliyorsa o gün orda cektirebilirsin filmide ücretide oyle korkulacak bir durum degil.(film icin diyorum-25 yada 30 dur) o disi cektirmen agiz sagliginin geneli icin gerekli.ayrica 20 lik görünce dayanamadigimiz icin degil sizin sagliginiz acisindan daha faydali oldugunu düsündügümüz icin cekelim diyoruz:D yoksa 20likleriniz agzinizda kalabilir siz bilirsiniz...

Geçenlerde Yaşar Nuri birşeyler söylemişti, onların ışığında;
1. Allah senin ne yapacağını biliyor ancak kader bu değil (evladım çıkma dolabın üzerine düşersin)
2. Kader, doğa kanunu demektir. Yani, elmayı bırakırsan kafana düşer, kütle çekimi, manyetik alanlar sürtünme katsayısı vs. kader budur. camdan atlarsanız yere düşersiniz.
Pek tatmin edici gelmemiş olabilir ancak duyduklarım böyleydi.

Merakınız "madem herşey belli boşa yaşıyoruz" mu acaba?

zengin ailesi olanlar veya mükemmel genlere sahip olanlar hiçbir sıkıntı çekmeden gayet kaliteli bir hayat sürdürürken diğerleri ya bir gene bence kaderle açıklanacak şekilde şansla (steve jobs) ya it gibi çalışarak, uğraşak aynı hayatı elde ediyor ya da hiç elde edemiyor.

sonra diyorlarki hırsızlık kader değil o yüzden günah. e aq zengin bir ailede doğan adam tabiki hırsızlık yapmaz-vergi falan kaçırmak hariç- ama fakir adam bir şekilde yanlış tercihlerle de o yola itiliyor. sonra yok bu dünya adaletliymiş.

ya da küçük bir çocukken hastalık geçirirsin cart olur curt olur araba çarpar hayatın sikilir. bu nasıl adalet.

işte bu yüzden taktım bu kader konusuna.

Kader : İnsanın doğumundan ölümüne kadar yaşayacağı ve yapacağı herşeyin Alah tarafından önceden biliniyor olup, yaşamak durumunda olduğumuz bir süreçtir.

Allah için zaman kavramı yoktur, doğrudur. Bizim için geçmiş şimdiki ve gelecek zaman vardır, ama Allah katında herşey sadece bir andır, bizim için gelecek olan süreç, Allah katında olmuş bitmiştir.

Burda en çok dikkat edilmesi gereken nokta şudur. Kader yazılır ve bizde ona göre yaşamak zorundayız kanısı yanlıştır. Zaten böyle olsa kimse, dünyada yaptıklarından dolayı bir sorguya çekilemezdi, adil olmazdı. Ama Allah adildir.

Allah sonsuz ilmiyle ve zamandan bağımsız olduğundan dolayı, sizin yaşamınız boyunca, yapacağınız tercihleri, atacağınız adımları, geçeceğiniz yolları, ölümünüzü, zaten bilmektedir, daha siz doğmadan. Çünkü sizin doğmadığınız zaman dilimi ve sizin 50 yaşında oldugunuz zaman dilimi arasında 50 yıllık fark sadece, biz insanlar için vardır. Onun katında geçtiğimiz 15 milyar yıl ve kainatın kalan ömrü sadece bir andır.

Bir örnek verecek olursak olay aslında şudur. Yönetmen sizsiniz ve 50 kadar oyuncu topladınız sete ve dedinizki , doğaçlama oynayın, ben karışmıyorum, tercih sizin... Adamlar oynadılar, kendilerince, sizde oyuna göre senaryoyu yazdınız. Ve tekrar oynamalarını istedniz, arada bir farkla sadece, siz zaten olacakları biliyorsunuz.

Kısaca kader, yazılıpta oynamak sorunda olduğumuz bir senaryo değildir. Kader: bizim oynayıp bitirdiğimiz filimin, filim bittikten sonra yazılmış halidir. Tabiki burda adı geçen sonra kavramı bizim için geçerlidir.

Umarım, doğru ifade edebilmişimdir.

kader yok keder var kaarşim , içelim bi güzel.

yeterli bilgim olmadığından yanlış yönlendirmek istemem ancak zaten bunlar iki soru cevapla yanıtlanabilecek şeyler değil
öncelikle konuya islamiyet açısından baktığınızı varsayıyorum
bir çoğu benim tahminim, size soracağınız soruları bulmanızda yardımcı olur diye yazıyorum.
1. dünya nın adil olduğunu hiç duymadım
2. herkes kendi eylemlerinden sorumlu, şayet Allah' ın varlığına inanıyorsanız sizin sınavınızı değerlendirirken böyle basit bir şeyi gözden kaçıracağını düşünmemelisiniz. belki zengin birinin sakız sçalması daha büyük bir suç olacak fakir birinin baklava çalmasından? ya da şöyle olabilir mi; zor şartlarda yaşadın +1000 bonus, hırsızlık -85 ceza puanı, ama zengin kişi +150 bonus alıyordur belki?
Bunun yanında tek soru birşey çaldın çalmadın değildir sanırım
ayrıca zengin kişinin (duyduklarıma göre) imtihana dahil olan daha çok konusu var. elindeki parayı nasıl kullandığı ile ilgili vs.

@yazar oldum ben simdi: en son yazdığınız kader konusunun dışına çıkmış biraz. kader kolay anlaşılacak bir şey değildir, buraya yazılan bir kaç cümle de bir şey ifade etmez. yalnız @mauro eterna güzel ifade etmiş... size tavsiyem bol araştırma yapmanız, okumanızdır. son yazdıklarınıza gelince, yakın çevremize hatta kendimize bakarsak en basitinden bazı şeylere sahipken, bazı şeylere ulaşamamışızdır. klasik türk filmlerinde bile işlenen zengin kızın sevdiği erkeği elde edememesi, çok fakir bir ailenin çok mutlu olması, kaza geçiren birinin tekerlekli sandalyede bile en yakışıklı adamdan daha sadık bir sevdiğinin olması, zengin adamın çok çapkın kötü huylu olması bu böyle uzar da gider. İnsanoğlu da hiçbir zaman yetinmez olduğu için hep kendinde olmayan özellikleri görür. Daha çok çalışıp zenginden daha zengin olmak yerine fakiriz anasını satayım düşüncesi ya da aşırı kilolu belki de genetik kilolu olduğu için daha çok dikkat edip ve belki de bu şekilde yaşının ileriki yıllarında daha da dinç sağlıklı o zamanlar ondan zayıf olanlardan daha zinde kalacağını düşünmek yerine biz de şans olsa zaten ebru şallı olarak gelirdik gibi laflarla işi içinden sıyrılıyoruz. bilmiyorum neden böyleyiz sırf bizim millet mi böyle ama umarım istediklerimi anlatabilmişimdir. Etrafta yüzde yüz mutlu herşey süper olan biri yoktur. içini bilemeyiz insanların. o yüzden soruyorum ''Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin'' :)

hacı var da her an her saniye yeniden yazıyoruz.

hacıt çok basit bir açıklamaya bakıyor;
- kader nedir? kader senin yaşayacağın her şeyin önceden belli olmasıdır. bunu geleceğe dönüş filmi gibi düşün.
- kader iki çeşittir, yaşantında senin değiştirebileceğin şeyler vardır, asla değiştiremeyeceğin şeyler vardır. insanlar yanılarak senin değiştiremeyeceğin şeyleri yalnızca kader sanır, tamam bu da kaderdir ama kaderini sen çizersin aynı zamanda.
senin değiştiremeyeceğin şey: anneni babanı seçemezsin müdür, basit. doğduğun ili seçemezsin...
senin değiştirebileceğin şey: spor yapıp düzgün beslenirsen daha uzun yaşarsın. bu da kaderdir, ama sen kaderini iyi yönde etkilersin.

bununla birlikte yüce yaratıcı sonuçta her şeye gücü yettiğinden senin gelecekte ne yapacağını da bilir, kaderini ve ne zaman öleceğini bilir, hayat hikayen bant kaydı olarak zaten elindedir, ama bu durum senin yapacaklarını etkilediği anlamına gelmez, yalnızca buna muktedirdir.

bir ateistin gözünden kader konusunu dinlediniz, hatam varsa affola. saygılar.

kader mevzusu karışık tabii islama göre yorumlarsak;
bilmemiz gereken iki üç tanım var levh-i mahfuz; irade-i cüz'iye ve irade-i külliye bunları araştırmak gerek.
bana kalırsa kader önceden bilinme durumu fakat islam'da allah inanmayı veya inanmamayı bile belirleyici olduğunu söylüyor ve aslında her şey allah'ın rızası ile gerçekleşiyor ve rıza göstermedikleri gerçekleşmiyor bu durumda bizim cüzzi irademiz yönelimlerle ilgili fakat olup olmaması kısmet, kısmet değilmiş kavramına giriyorki burada bilinmeden öte bir müdahale söz konusu yani bir nevi izin, yol çizili ve biz onu değiştirmek için bir şey yaptığımızda değiştirme şansımız var eğer izin olursa ama değiştirememe ihtimalimizde mevcut bu durumda başımıza gelenler bizim yönelimlerimiz+verilen izin şeklinde.

yani kötü bir hayat bir miktar bizim suçumuz bir miktar bize izin verilmeme durumu yalnız burda şöyle bir durum var levh-i mahfuz'da yazılı olan kader değiştirme gücü allah'ta var o yüzden dua kaderi değiştirir diye bir söz mevcut şöyleki; vekil(tevekkül), veli(mevla), merhamet(rahman), cömertlik(latif), dualara cevap veren(mucib, vehhab) gibi kavramlar doğru yöne yöneldiğimiz ve dua ettiğimiz zaman isteklerimizin doğruluğuda göz önünde bulundurularak gerçekleşebileceği söyleniyor yani irade-i külliye kısmında bizim istediğimiz fakat olmayan bir şey var ise ya isteme şekli yanlıştır(türbe, hoca, büyü veya kuru kuru isteme) ya da istediğimiz şeyde bizim göremediğimiz bir yanlış vardır sonuçta kusur bizde oluyor yine bu durumda savrulan yapraklar değiliz anlamı çıkıyor.
yalnız en tehlikeli kısım bence şurası her şeye gücü yeten(kadir) bu noktada dua ile bu iş olsun ve hayırlısı bu olsun diye istemek mantıklı hani hep bir örnek vardır ya paran olunca sapıtıcaksın belki o yüzden sana para nasip olmuyor diye işte burada her şeye gücü yeten bir güçten param olsun ve sapıtmayayım diye istemek mantık içinde tutarlı o zaman olmama sebebi biraz havada kalıyor.

konuyu dağıttım galiba toparlamam gerekirse kader kavramı kur'an da tam olarak geçen bir kavram değil bilinme kısmı dışında bu bilinme kısmının değişme ihtimali de geçiyor ama dediğim gibi allah'ın hükmü esas o yüzden şöyle bir ayet var bunu yapacağım demeyin inşallah yapacağım diyin gibi işte bu inşallah kısmı kaderimiz gerisi özgür irademiz. kader ne sadece bilinmesi ne de çizilmiş bir yol ikisi arasında bir mevzu tam olarak kavramakta, kabullenmekte oldukça zor.

kader yok,kelebek etkisi var.

gelecek ve gecmis kavramlari garip kavramlar,bana yasadigimi kanitla gibisinden,bir gün uyanip tüm bunlarin ,burada yazanlarda dahil,rüya olup olmadigini bilemezsin.

tüm algilar beyninde isleniyo.hersey beynin oyunu olabilir.neyse,tanri yol mol sunmuyo.

dedigim gibi hayatta herseyi biz yapiyoruz,iyi kötü ,tanri kavramini sucliyicak biri aradigimizda ya da avunmak istedigimizde ortaya cikariyoruz.

cünkü böylesi daha kolay,hayatta her sey senin secimlerine bagli.

bazı olguların sonuçları kaderdir mesela yer çekimi ya da daha afili ismiyle arz cazibesi.

bu soruya yıllaar önce biri şu kapıya çıkan bi cevap vermişti: benim bi çocuğum olsa,önüne bir tabak ıspanak ve bir çikolata koysam, onun çikolatayı seçeceğini bilirim,çünkü onu tanırım. bizi yaratan,bizi benim çocuğumu tanıdığımdan daha iyi tanır,ve onun ilmi sonsuzdur. onun önceden bilmesi,her şeyi önceden yazıp çizdiği ve bizim de yazılana göre oynadığımız anlamına gelmez.

ayrıca şu da ilgili gibi geldi,farklı bi bakış:
Laplace'ın Şeytanı Pierre-Simon Laplace tarafından 1814'te yayınlanan bir makalede belirtildiği üzere evrendeki her atomun yerini ve hareketini bilen ve bu sayede evrenin ve kainatın bütün bir geçmiş ve geleceğini bilen sanal bir varlığın mevcut olduğunu iddia eden düşünsel bir deneydir. Laplace'ın makalesinde nedensel determinizmi kavramsallaştırdığı ifadesinin özgün hali şu şekildedir:

“ “Evrenin şimdiki halini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek, ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir.”

geek362.wordpress.com

bana sorarsan kadere inanıp inanmadığımı tam bilmiyorum:) eğer inanmak istiyosan böyle şeyleri çok düşünmeden kabullenmek gerekiyor galiba biraz.

Romanya görece fakir bir ülke, para birimi "ley" ve 2 ley = 1 tl (yaklaşık olarak)
birçok türk markaya rastlayacaksın, her yer dacia araba dolu, taksiler gayet ucuz, ama kazıklamaya çalışıyorlar dikkat. bir de sözcük öğrenmişler "arkadaş" sana arkadaş diyene kanma benden demesi :)
trenleri kirli ama pratik ve uygun. başkent bükreş 5er şeritli biton yola sahip. her yerde ikinci el giysiler falan satılıyor. eski komunüs ülke hissiyatına sahip olcan.
Braşov'u bilmem etmem müdür, ama çok sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum. başka spesifik bir konu varsa yardımcı olmak isterim. saygılar.

4 yıllık tecrübeli ve sağlam bir yerde çalışan avukat 2300 lira alıyor, 1 yıllık vakıf üniversitesi restorasyon bölümü mezunu arkadaşım, 2100 lira alıyor. dahası, işe iade davasını açtığımız değnekçi 2500 lira maaş alıyor.

şimdi sen söyle, hangisine daha çok ihtiyaç varmış?
laf olsun, diye, bir bok sanıldığı için herkesçe istendiği için, vakıf üniversitelerinin gözdesidir. zaten bi masa, sandalye, bir de kitaplıktan kuruluyor. öyle tıp, mühendislik fakültesi gibi falan değil. çoğu okulda alakasız hocalarca uzman olunmayan konularda ders veriliyor. devlet de bol bol açıyor ki, bol bol okusun gençlerimiz, bir bok olsun. artık nasıl olunacaksa. hukukta uzmanlık sınavı kaçınılmaz, bu gidişle. ki destekliyoruz arkadaş.

ankara eyvallah da istanbul üniversitesinde artık hukuk okunmaz. seviye yerlerde geziyor. 400 kişilik amfiler. millet ya fotokopiciden notla geçiyor, ya sınavdan sınava sınava okula gidiyor ya da koca amfide hiçbir şey anlayamıyor. neredeyse hiç iyi hoca kalmadı istanbul hukukta. kalanlar zaten bir ceza kanunu ve cmk hazırladılar ki bütün doktrinin diline düştü bu ne rezillik diye. ankara'da hukuk ve edebiyat gibi bir ders verilebilirken istanbul'da bu açık fikirlikten, bu geniş ufukluluktan söz edilemez. bilgi, yeditepe gibi vakıf üniversitelerindeki hukuk fakültelerinin durumu istanbul'dan daha iyi şimdi.

bu arada barolar artık mesleki yeterlilik sınavı mutlaka yapmalı, ben de destekliyorum.

dokuz eylül hukukda da var aynı durum.ögrenci sayısı 400 ve iki şubeye ayrılmıs durumda.şube sayısı 200, sınıf kapasitesi 100.ders baslama saatinden 1 saat once gelenler anca yer buluyo.hukuk fakültelerini bu duruma düşürenlerin soyuna sopuna sokayım arkadas ya.

ne olcak yani hukuk mezunları ??

@last sen mühendisliğe geri dön en iyisi. :)

dostum sosyal ve sözel bölüm açmak bir üniversite için en kolay şeydir, lab derdi yok, özel sınıf yok, staj yok, masraf yok kısacası.
iki sınıf koy bi de kütüphane... al sana hukuk fakültesi, başka bişi gerek mi? değil.
tıpı düşün? sırf 3 yıllık staj için hastane bulman gerek, mikroskobuydu, bilgisayarıydı, sarf malzemesiydi... tonla iş... eğitim zaiyatlarına girmiyorum bile.
hani ben de yeni ünv açsam ben de işletme iktisat açarım, hukuk açarım, siyasal açarım. maksat gençler okusun para getirsin, siyasal öğrencileri kavga etsin, güvenlik güçleri coplasın falan... güzel şeyler bunlar. bak gözlerim $$$ €€€ oldu. ;)

Hukuk mezunlarının sonunun atanamayan öğretmenler gibi olacağı çok önceden söylenmişti

1 ay falan gibi uzun bi süresi vardı diye hatırlıyorum ama çok güvenilir bir kaynak da değilim.

Hiç bir testin 1 ay süreceğini sanmıyorum, sağlık ocağındaki aile hekiminize danışırsanız en sağlıklı çözüme kavuşturacaktır sizi. Ve pek endişe etmenize de gerek yok, bulaşıcılığı çok yüksek bir hastalık değil. Tabi bir travesti veya bir fahişeyle beraber olmadıysanız.

ulaşılabilir seviye 3 ay alabilir

testi hastalık kapma olasılığınızın olduğu ilişkiden üç ay sonra yaptıryorsunuz sonuç garanti olsun diye. sonucu ise yaptırdığınız yere göre 1-7 gün içinde alırsınız.

aids testi var ve 3 -4 saatte elisa yöntemi ile sonuç almak mümkün. tabi virüs sayımı yaptırmayacaksanız... gerek de yok, anti- hiv'e bakılması yeterli oluyor.

şüpheli iğne batması nedeniyle kişisel torpil hakkımı kullanarak acilden yaptırmışlığım dahi var bu testi.

aids den şüpeleniyorsanız kuluçka süresi 2 ay- 6 yıldır.
eliza testi herhangi bir devlet hastanesinde 2 saat içinde sonuçlanır.

internet 1mbps ise taş çatlasa 120 ile download yaparsın. ayrıca torrenti rapidle filan karıştırma ne kadar çok torent kaynağı olursa o kadar hızlı indirirsin. yani aslında filmi torrent sitesinden değil benim bilgisayarımdan indirmiş olursun.

1 mbps ile 900 KB goremezsiniz... max 120 gorursunuz..

1mbps internet hızı ile nasıl 600-900 kb download yapmayı düşünüosun..

1mbps hız demek maksimum 128 kb download yapabilirsin demek.. torrent siteleri ile alakası yok yane.

siz zaten hızın "torrent sitesi" ile ilgili olduğunu düşünüyorsanız, baştan yanlış anlamışsınız mantığı demektir.

şuraya göz atmakta fayda var: (bkz: #18029305)

Peki babama ısrar etsem 8 mbps yaptırsam?

o zaman yeterli kaynak varsa 900 KB civarında indirebilirsin.

zamunda.net net :d

Excel uçsuz bucaksız bir çöl gibidir, kitap eksik olur ama kurs şart, yada çok iyi bilen biri sana uygulamaları vs. gösterecek.

(bkz: çizgi tagem)

bilge adam candır, kaynakları da açıklayıcı ve görsellere dayalıdır.
reklam yaptık ama güzel yapıyor şerefsizler napalım.

doğu. doğduğum yerle ilgisi olabilir.

seçeneklere koymamışsın tik koymazsan da olur ama kesinlikle tam ortasında hissediyorum

batı.

batı.

uzunca bi sure kendimi batili sandim, sadece batili yazarlar okuyordum, bati muzikleri, bati filmleri, herseyin batisi:) ama ne zaman ki ingiltere ye gidip bi kac sene kaldim, iste o zaman anladim ki, gayet de doguluyum. gayet de memnunum dogululugumdan:)

orhan pamuk duyuru hesabı almış gençleri yokluyor sanırım.

orhan bey ailecek severek okuyoruz romanlarınızı. başarılarınızın devamını dileriz.

sentez. orta doğu.

c) akdenizli

batı. mümkün olduğunca avrupa.

batı

hayat
doğuda sessizlik
suskunluk anlamında
batıda ise
değerli bir taş sanki

susmak
doğuda erdem
meziyet anlamında
batıda ise
değersiz bir hak gibi

ayır bizi boğaziçi
kutsa beni atlatmadan

gülmek
doğuda utanç kibir anlamında
batıda ise
doğal bir istek sanki

bilgi
doğuda saygınlık itibar anlamında
batıda ise paraya endeksli

ayır bizi boğaziçi
anlat bizi ayırmadan
acı, ağrı ve sonsuz çile
politikayla yok hiç bir dilde...

(bkz: tam ortasındayım)

tamamiyle bati

pratikte 3g nedeniyle sana yükleyebilecekleri aylık en yüksek tutar: 99 tl
daha yüksek fatura gelemiyor. bu mantıkla 99 tl diyebiliriz.

gördüğüm en yüksek kotalı net de avea taraftar jet gibi bişi. 5 gb 19 tl.

lütfen okuyun: (bkz: çok ram yemek kötüdür)

bu açıklama soruma yanıt olmadı sevgili @celeron 300a, yine de bilgilendirme için teşekkür ederim ancak bahsi geçen firefox;
- kendisi çalışırken bilgisayarı yavaşlatıyor, diğer yazılımları önlüyor
- kendisi de yavaş çalışıyor.

yani... bu çocuk olmamış mozilla demek istiyorum.

benim de aklıma şu bakınız geldi okuyunca
(bkz: task manager ile benchmark yapmak)

vay arkadaş, derdiniz yanıt vermek mi benle mi uğraşmak mı anlamıyom :D
bilgisayar yavaşlıyor işte, task manager'dan geçmişim, gözümle görüyom yavaşladığını, az rem yese, cpu yemese kaç yazar.
lamer'ım, ergenim, bilgisayardan ctrl alt del'e basmak kadar anlıyom ama 2 kere 2 de 4 ediyor, yavaş lan bu firefox...

firefox'u hızlandırma yöntemleri mevzut. hatta,
(git: www.wikihow.com) burda ve burada:
www.techradar.com
burada yazılanları yaparsan belki ram yemesine değil; ama tarayıcıyı kesinlikle daha hızlı yaparsın.

derdimiz seninle uğraşmak değil ama bilgisayarların belli bir kapasitesi oluyor ve task olayınında belli bir ram ihtiyacı yani şimdi ben tata araba alayım ama 200'e çıkmıyor bu diyeyim olur mu? olmaz olay o yani.
evet yiyiyorlar da adamlar sana bana gıcık veya ram üreticileriyle anlaşmalı olduğundan değil günümüzde oluru bu o işin explorer daha beter o 15mb dediğin zamanlarda baktığın web sayfaları şimdikiler gibi değildiki.

valla ekşisözlük yıllardır ekşisözlük abi, adamlar animasyon oynatmıyor ya anasayfada... gmail de öle.
facebook farklı ama onu kabul ediyom evet.
nese gençlik yardımlar için sağ ol, bunları deniycem. dediğinize göre netbook'la nete girmemek gerekiyor, yeni bilgisayar bakmak gerek.

idealist değilsen yaklaşma.

bununla birlikte yüksek lisans'tan beklentin ne ki? bilim yapmaya girmiyon mu işte? zor olcak tabi. amacın yüksek müh olmaksa yalnızca ona bişi diyemiycem.
bitirince bu alanda çalışmak istiyorsan gir derim kısacası.

Bu konuda yüksek yaparsan akademik kariyere bir adım daha yaklaşırsın, yüksek yaptığın üniversiteye göre değişmekle birlikte hiç de kolay konular değiller. Amacın profesörlüğe doğru gitmek veya konuda uzmanlaşıp aselsan'dan gsm operatörlerine kadar görev yapmak değilse hiç bulaşma, saçlarını ağartma. Saygılar.

bu konuda yüksek lisans falan yapmıyorum baştan söyliyeyim. ama yaptığım iş geregi tam olarak işim bu konu o yüzden akademik kısmını bilmemem ama genel hatlarını anlatabilirim.

hem pratik hem de teorik olarak zor. işin özünü mantığını iyi kavramak ve matematiği iyi bilmek lazım. iş alanı oldukça dar. yarın öbür gün kendim birşey yapayım dersen sahip olman gereken aletler oldukça pahalı.

sonuç olarak bence elektroniği, fiziği ve matematiği sevmiyorsan işin zor.