4400

kırmızı hap.

üzgünüm ama gerçek hayata hoş geldiniz. her çalışanın sıkıntısı o sıradanlık.
yine de yaratabildiğin tüm boş zamanlarında zevk aldığın şeyleri yap!
kaçış yok yani zevk almanın yollarini bul!

O zaman müzik yap arkadaş. Hayat bu yani.

Ya da çok sağlam bi yere gireceksin, kafana göre takılacaksın. Şu an staj yaptığım yerde işe saat 11'den geç olmamak kaydıyla istediğin an gelebiliyorsun, istediin zaman çıkabiliyorsun, işler bitmiş olsun yeter. Firma da bayaa taşaklı yani ona rağmen düşün.

Niye tersliyosunuz yeaa :( insan azıcık şefkatle yaklaşır.

aga birebir aynı dertten muzdaribim. arada iş çıkışı bira içmek biraz faydalı geliyor. biraz ayıltıyor insanı. onun dışında bi bok yapamıyorum.

o kadar da kötü değil bence. 3 yıldır sabah 9 akşam 6 bir işte çalışıyorum. ilk sene bende ot gibi yaşamaya başlamıştım. ama zamanla bu tempoya ayak uyduruyorsun. Tabi her gece bir etkinlik olamaz. bitersin. cuma mübarek gündür benim için. hem ben akşam işten çıkıp eve gidip tekrar hazırlanıp dışarı çıktığım çok hafta içi bilirim. şunu da unutmamak lazım ki paran olmazsa vakit ayırmana gerek kalacak aktivitelerde bulunamazsın zaten. Kısıtlı zaman+para>bol zaman+ kısıtlı para. budur denklem hocam! önemli olan neyle tatmin olduğun. ben para dolayısıyla kariyerle tatmin olanlardanım. sen hayalinin peşinden giderek bu hayatı daha çekilir kılacağına inanıyorsan öyle yap.

benzer durumdayım, devrim gerek :))

bağların yoksa araya yurtdışı falan sokmayı deneyebilirsin, staj falan deyip kaçmakta fayda var bence. arada bir nefes almış olursun belki.

Şu 8 5'i ne kadar abartıyorlar yahu. Ben ilk defa geçen yaz çalışmıştım 3.5 aylığına. Sabah 10 da başlayıp gece 1 bazen 2 de biten ve çalışırken değil oturamadığın arkana yaslanamadığın bir işti. O günlerde ileride yapacağım daimi işleri düşündüm de abi 8-5 nedir ya. Ofiste çalışyosan gün boyu oturuyosun zaten.
Bir ben mi böyle iyimserim bilmiyorum tabi.

@redd

anlatmak istediğimi bir kalıba uydurmak amacıyla öyle dedim. temsili olarak... yoksa sekizi çıkar onu koy, beşi çıkar gece on ikiyi koy.

öğrencilik güzel sorası boktan, alıştır buna kendini.. işte kazandığın parayla da bayramlarda filan tatile gidersin, o kadar, bu arada biz 8-6 çalışıyoz :)

aynı durumdayım seninle. zaten biliyordum iş hayatının böyle bişey olduğunu ama stajda bir aylığına da olsa yaşamak apayrıydı, hayattan soğudum yeminle. ya buna katlanacaksın, ya proje bazlı/freelance falan bişeyler bulacaksın ya da roket adamın dediği gibi bir yer olacak ama türkiyede öyle bi yer bulma ihtimalin bence çok düşük. sana böyle seçenekleri yazdım ama ben ne bok yiyeceğim hiç bilmiyorum:)

eskiden günde 10-11 saat calisirdim eve gelirdim dus alirdim sonra disari cikardim gezer tozar icer yerdim az biraz uyurdum sonra sabah cap canli ise giderdim. tabi o zamanlar spor da yapiyordum, spor yapiyorum dedigim haftada bir iki kez hali sahada top oynardim.

neyse zaman gecti su bu derken hem baska ise basladim hem de günde 8 saat calismaya basladim ama hayvan gibi yorgun geliyorum eve. doktor bir arkadasa sordum bu ne lan dedim, dedi ki abi hep ayni kaslarini kullaniyorsun, vücudun dinc degil, 8 saat sadece otursan bile oturmaktan yorulursun dedi, az biraz spor yap yavas yavas düzelirsin dedi, ben de kendimi kastim hayvan gibi yorgun olmama ragmen eve geldigimde biraz agirlik calistim 5-10 dakika en fazla. ama farkli kaslarimi kullaniyordum (belkide sadece psikolojiktir bu).

aradan yine zaman gecti geldik simdiye; günde 8 saat calisiyorum bazen 8 saat ayakta geciyor bazen 1-2 saati otururarak geciyor ama en az 6 saat kosturuyorum mutfagin icinde (asciyim).

eve geliyorum aksam 6 da ve daha önümde kocaman gün var diyorum.

özet; spor yap.

kendi hayatını başka biri gibi yaşamak isterken zaman tükenip gidecek ve işin ironik tarafı, geriye dönüp baktığında, yaşadığın hayatın zaten sana ait olmadığını görmek olacak. hep kendinden eksik, hep tam olarak kendin gibi olamadığın bir hayat yaşayıp sonuçta aslında herkes gibi yaşadığını gördüğünde amınakoyayımbenböyleişin deyip balığa çıkacaksın. rastgele.

Yurtdışında staj yap diyen arkadaşa, ben de yurtdışında staj yapıyorum ama rahatlama diye bir olay yok. Evet saat 10'da işe gidebiliyorum ama akşam 9.30'da işten çıktığım da çok oldu :)

Rahatlamak istiyorsan erasmus yap derim :)

bu daha başlangıçç

özelde az zamanın ama çok paran, kamuda az paran ama çok zamanın olur. bende bu konuyu zamanında çok düşünmüş olup, hele ki özel sektörde çalışan bazı arkadaşlarımdan duyduğum kadarıyla akşam kasayı kapatıp işten çıkmamız 10'u buluyor. özel hayat diye bir şey kalmadı. işten eve evden işe bir pazarımız kaldı onda da evde dinlenerek geçiriyoruz derlerdi ve bende iyice hezeyana kapılırdım. maslow'unda dediği gibi insanı güdülemek için bazı nedenler olması lazım ki bu sabah 9 akşam 6 hayatı çekilir kılınsın. bu ofis ortamıysa ofisteki güzel bayanlar olur, ne bileyim her ay sonu hesabına yatan yeşil yeşil tllerin çokluğu ve çekiciliği olur bunun gibi şeyler. işini sevmek önemlidir bu noktada. günün yarısından fazlasını işinde geçiriyorsun, veya geçireceksin. en iyi ihtimalle özel sektörde mesai bitimi 6 olan bir iş bulsan bile saat 6'dan sonra kendine 4-5 saat kalıyor. eğer yaptığın işini sevmezsen ve ayakların her gün geri geri gidiyorsa sokakta şarapçı ol daha hayırlı olur senin için çünkü mutlu olursun.

bir gün 2001 yılından sonra ilk defa amerikadan kuzenim geldi ve onunla muhabbet ettikten sonra bir parça rahatladım. sordum bir günü amerikalılar nasıl geçiriyor diye? burada hafta içi hiç aktivite olmaz. harfta içi herkes işinde gücündedir. adamın altında ferrariyle işine gider ama sadece işine gitmek için arabayı kullanır. bizim türkiye'de apaçi kültüründekiler gibi kıytırık bir doblo veya hafif süslenmiş tipo ile aynı caddede 10 defa tur atmaz ki adamın altında ferrari olmasına rağmen dedi. herkes hafta sonu eğlenir onda da amerikalıların pazar eğlencesi şöyledir. sabah kiliseye gidiş ondan sonrada ya beyzbol, ya amerikan futbolu izleyim çimlerde barbekü yapmaktır dedi. benim için burada sihirli kelime ''hafta içi full business, hafta sonu eğlence'' kısmı oldu.

işte seni bilmem ama benim için bu güdülenme olayı şunlar olmalıdır ki bünyemi artık gerçek hayata alıştırıp matrixten çıkayım.

1-paranın cazibeliği olur. ilk iş hayatımda aldığım ilk maaşın hazzı ap ayrıydı. hakikaten harcamaya kıyamayıp o parayı ay sonu elimde gördüğümde bütün ayın o yorgunluğu, sniri, stresi uçup gitmişti. işte bu noktada da 650 tl maaş insanda pek güdüleme yapamayabilir. ha alırsan 3.5oo tl roket etkisi yapar ama onun da maliyetleri olur. bütün yaz çalışırsın yazın 15 günlük tatilinde her sene ya 1 hafta alanyaya giderim, ya da bazı tanıdıklarımın yaptığı üzere her yaz ispanya, ingiltere, fransa, hırvatistan, rusya gibi çeşitli ülkelere giderek yılın stresini tatille ve o parayla atmaya çalışırım.
2-ölümü görüp sıtmaya razı olarak güdülenme. ölümü görüp sıtmaya razı olmayı istememk sıtmadan pansumanla kurtulmak pek olası değil. bu yüzden bizzat abimin çalıştığı tv ve dizi sektöründe gece 2-3'te gelip 4 saat uyuyup tekrar 7'de sete giderk bir çalışma temposuna şahit olup cumartesi yarım günlü 8.30-18.30'lu işe razı olmak.
3-insanın hayatını devam ettirmesi için gereken 1. hiyerarşik ihtiyaçlardan olan barınma, yemek içmek, ve cinsellikle aşk ihtiyaçlarını doyurmak. barınma ve yemek içme kolay ve geriye kalan sosyalleşme ile cilveleşme işini de şöyle halletmek. evlenip bir yuva kurarak akşam işten çıktığında barlarda cafelerde aşk peşinde koşacağına evde eşinle yemekten sonra oynaşır, cilveleşir ve cinsellik ihtiyacını da doyurduğunda yaşam daha zevkli hale gelebilir.
4- son olarakta pollyanna güdülenmesi. öyle enerjik ve atom karınca misali insanlar tanıyorum ki adamın akşam mesaiden kaçta çıktığına hiç takmıyor. full sosyal hayatına ve sosyalleşmeye devam ediyor. hafta içi işten çıkıp her akşam ayrı bir aktiviteye katılıp danslara gitmek, eğlencelere cafelere barlara gidip gecelere kadar takılmak. akşamda 12-1de eve gelip uyuyup sabah 7de kalkıp tekrar işe giden ama genede mutlu olan insanlara nominal çapa atmak.

son olarak benim bünyeme de iş ve çalışmak ters olduğu için büyük konuşmam ama aylık 2.5oo tl maaşa karşılık kendime daha az sosyal hayat ayırarak bir yaşam mı yoksa memur kafası yaşayarak sabah 8- akşam 5 de çıkıp kendime daha çok sosyal zaman ayırıp daha az parayla ama daha mutlu bir yaşam mı tercih ederim? sanırım ben büyük denizde küçük balık olmaktansa küçük denizde büyük balık olmayı yeğlerim. az param ama daha çok sosyal hayatım olsun...

kaskoyu bozdurmaman uzun vadede işine yarayacaktır. bence cepten öde gitsin.

kasko öderse seneye hasarsızlık indirimi alamazsınız, size tek artısı da bu olur.

kaskodan ödeme yapmazsan bir sonraki yıl %30 indirimli kasko yaptırırsın, kaskoyu kaça yaptırmış olduğun burda önem taşıyor yani ;) bir de karşı tarafın trafik sigortası da senin araçtaki hasarı ödüyor olmalı sanki.

aşağı yukarı yakın miktarlar, kaskoyu tercih edersem eksper filan geleceği için serviste kalma süresi uzayacak. Herkese teşekkür ederim.

Aylık 480 gibi düşünüyorsunuz da, onun %80'ini alacak onu ekleyeyim. %20'si dönünce.

italyanın kuzeyi pahalı güneyi ucuzdur, konaklama güneyde tek göz oda 100 euro, bir ev aylık 300 euro falandı ( her şey dahil, eşyalı, elektrik, su, ısınma cart curt) kuzeyde iki katı üzerinden düşünmekte fayda var. istanbul - güneydoğu farkı gibi düşün işte.

bunun dışında hizmet sektörü pahalı, gıdalar türkiyeye benzer fiyatta. gider de pizza yeyim dersen 6 eurodan aşağı ödeyemezsin, ama bir kilo elma 1 euro, bir lt süt yarım euro falandır. yani kendin pişir kendin ye yapmakta faide var.

okulun yardımı ile rahat geçinir bence, ben epey biriktirdiydim, onla da gezdiydim valla :)

italya pahalıdır ama çok değil.
restoranda yerseniz kalitesine göre, içeceklerinize göre değişir. ama pahalı bir yemek yemiş olursunuz.
pizzeria türevi yerlerde yerseniz kocaman bir dilim pizzayı 2-3 euroya yiyebiliyorsunuz.ki zaten 1 tanesi sizi doyurabiliyor. olmadı 2 taneye kesin.
alkol için marketleri seçin yine.sigara pahalı baya.içmiyordur umarım.buradaki fiyatının euroya çevrilmiş hali.7tl marlboraysa orada 5-6 euro.
marketlerden alıp evde yemek yapıldığında mevzu daha da ucuzluyor. market alışverişinde en fazla ödediğim sanırım 20 euro civarıydı.çok gözünüz korkmasın bence. ama yine de tedarikli gidin...

480 eu yetmez ki hibenin %80'ini alacak. yurt da mı kalacak ev de mi akalcak bu çok önemli, çünkü en büyük masraf konaklama. yurtta kalacaksa yemek onlardan mı yoksa odalarda mutfak var mı vs. bu ve benzeri soruların cevaplarını biliyorsa yapacağı harcama konusunda da bi fikri olur. italya aşırı pahalı bi ülke değil cenovayı bilmiyorum nasıl bi yer ama ararsa ucuzunu da bulur pahalısını da.

Bu arada, hibenin %80'ini toplu alacak. Yani 5 ay kalacak ise, (5x480)x0,8 = 1920 euro'luk bir meblağ yatacak hesabına. O da hemen yatmıyor, eklemekte fayda var.

torino'da 270 euro kira veriyordum paylaşımlı odaya, 360 euro tek kişilikti. ancak bunlar okulun anlaşmalı apartmanındaydı, kendi eve çıksa daha ucuza gelir tabii.

yiyecek içecek pahalı değil, özellikle market alışverişi yapıp evde yemek yaparsa gayet türkiye'ye yakın fiyatlarla doyar. meyve sebze ucuz ve taze, elli çeşit et sosis pastırma var onlardan da kesesine uygun bulabilir. ben toplu halde malzemesiz pizza alıyordum mesela, sonra taze taze biber, mantar, zeytin, salam falan koyup gayet de ucuza doyuyordum.

ha bir de şaraplar ucuz ve güzel :D dico varsa dico bulsun bi tane buranın bim'i gibi :)

topuk dikeni olabilir, olmaya da bilir, film çekmek gerek.

istanbul'daysanız doktorumu öneririm: www.fulyaayakcerrahisi.com

bu ay motorlu taşıt vergi ödeme ayı. bir çok banka kendi kredi kartını kullananlara navigasyon cihazları için indirim veriyor. takip etmek lazım onları. misal garanti bonus

Garmin marka olanlar iyi gibi sanki genelde onlar alınıyor.

ucuz bir şeyler istiyorsanız "piranha"lar genellikle 150 lira
navking route66 mini de 100-125 lira civarı.
işinizi görür.

tomtom alın rahat edin.

piranha hizlial.com'da 140 liradan başlıyor, blututlu alayım dersen 160 lira, ben ordan aldım, memnunum.
ama ömür boyu güncelleme noktasında takıldım, bir çakallık var sanki.

Piranha aldım,
www.hepsiburada.com

5 kere kullanılmamıştır :) ikinci el olarak satabilirim, garantisi var
neden diye sorarsanız aldığım zaman ihtiyacım olduğunu düşünmüştüm ancak artık ihtiyacım kalmadı (heves edip aceleyle almıştım)
neyse, kutulu olarak verebilirim, bulduğunuz en ucuz fiyatın %30 aşağısı diye düşünüyorum

dostan ya da başka bir yerden (pardus da olabilir belki, çalışan cd falan) c:'ye ntldr dosyası yapıştır, nerden bulurum dersen internetten araştırabilirsin ya da başka bir bilgisayardan edinebilirsin.
not: bu tekniği denemedim ama çalışan cd ile dosya kurtarmışlığım var evet.

düşer diyorum, ama ekonomiyle işim olmaz. sorumluluk da almam, ama daa ne yükselecek diyesim geliyo.

yavaş bi hızda 1-2 hafta içinde 2.10lara düşer. (bence)

uyandığınızda da uykulu olacaksınız. miskin miskin. bence içmeyin.

1- başlama
2- alışma.
3- o bir ilaç
4- gerçekten gereksiz şeyler. zaten bi süre sonra bağışıklık sağlıyorsun daha fazlasını istiyorsun. ve onlarsız uyumaya çalışmak işkenceye dönüyor. ılık süt / bitki çayları dene.

uykusuzluğunun başka nedenleri de olabilir, eğer ki uyku kaliten düşükse bunun nedeni uyku sırasında nefes alamaman, burun eğriliği, uyku apne sendromu gibi şeyler olabilir, hap atsan da bomba gibi olmazsın.

yok psikolojik falansa içilesi ilaçlardır, yani uykusuzluğunun kökenine inmekte faide var zannımca.

Ben öyle bi durum görmedim. Reçeteli kullanmıştım üstelik, aptal gibi olduğum için bıraktım kullanmıyorum. Bir de bağımlılık yapar bi noktadan sonra, ondan da korktum devam etmedim.

Not: Hala çok ciddi olmasa da uyku problemim var.

1. analjezik
2. ilaçla 7 gün ilaçsız 1 haftada geçer.

soğuk algınlığı gibi hastalıklarda virüslerin yarattığı kas ağrılarını geçirmek için, biraz daha rahat etsin hastalar diye varlar.

vücut bunları antikorlarıyla yener. nasıl elini bir yere takarsın da enfeksiyon gelişir ve antikorlar yine iş başındadır. onun gibi. antibiyotikler de viral hastalıklara iyi gelmez. ateş varsa kullanılmalıdır ek bilgisini de sunayım.

1) semptomları tevadi ediyor bu ilaçlar. burun tıkanıyorsa mesela tıkanmasını engelliyor, ateş varsa düşürüyor vs.
2) bağışıklık sistemi

theraflu ağır uyutmaya, nurofen ise kendinizi 4 saat boyunca süper enerjik ve sağlıklı hissetmenize yarar. her iki durumda da hastalığın size çektirdiği acılar biraz olsun azalmış olur.

güzel özetlenmiş, bu ilaçlar hastalığı iyileştirmez, yalnızca sizi daha iyi hissettirir, kimisi uyutur kimisi ağrıyı keser, bazıları mukusun kolay akmasını sağlar, bazıları allerjik bünyenin tepkisini azaltır, ama sonuç olarak rahatsızlığı bünye yener, ilaçlar değil.

beta glukan

beta glukanın işe yaradığına dair elde tutulur bir kanıt yoktur.
gastroenterolojici bi hoca söylediydi.

direnç artırmak için soğuk duş faydalıdır.

bağışıklık ve vucut direncinin yüksek olması hem genetik hem de bebeklikten gelen bişey.

düzenli yapılan fitness türevi zorlayıcı sproların bağışıklığı ve vucut direncini arttırdığına şahit oldum. vucudu susuz bırakmamanın ve düzenli su içmenin de etkili olduğu ispatlanmıştı.

iyi kahvalti, duzgun beslenmek. balik yemek, et yemek. taze meyve yemek, duzgun beslenmeyi hayat standarti haline getirmek.
duzgun uyumak, duzgun uyanmak. sigara icmemek.
vitamin almak, duzenli bi seks hayati.
bi de asosyal olmamak lazim.

son okuduklarıma göre "çinko" alımı bağışıklığı arttırıyor, bir de immuneks var bilmiyorum işe yarıyor mu.

www.deutschseite.de öncelikle ingilizce almanca olan bu siteden başla grammeri gayet iyi anlatmakta.
www.dw-world.de buradan haberleri hem okuyup hem dinleyerek kulağını geliştir.
www.schubert-verlag.de buradaki alıştırmalara bak.
kesinlikle bir pons sözlük al.
bol bol der spiegel adlı gazetenin internetten metinlerini oku.

rammstein dinleyin, cevirilerini okuyun sonra

Almanca pek kendi kendine öğrenilecek bir dil değil, Almanya'da bile bulunsan aylarca kursa gitmen gerekir az çok işine yarayacak bir dil için. Onun için başka bir şeye sar derim. Kendi kendine öğrendğin almancayla cv'ne bir şey yazarsan üzerler yani.

almanya'da eğitim almayı düşünüyorum, cv gibi bir derdim de yok, başka neye sarabilirim ki hem?

İşte bu şekilde alamazsın onu demeye çalışıyorum, yanlış anlama heves kırmak gibi olmasın da.

malwarebytes anti malware ve spybot search&destroy öneririm.

bence manasız ve gereksiz bir yazılımdır, kendince reklam yazılımlarını bulmaya çalışır.

avast yerine avira'yı öneririm, ikisini de kullandım, avira daha iyi koruyo, daha fazla virüs buluyo ve ücretsiz.

bu tarz programların kimisinin bulduğunu diğeri bulmaz onun icin onun yanına bunu koy şunu da koy durumları çıkıyor bence çok gereksiz bir hamallık.
avast sadece goruntu deneyimlerime dayanarak fikrim bu yonde,
kullandığı kaynak, kaçırdığı virus eksisi artısından fazla.
size tavsiyem ise su sekilde:

temiz windows (gerekmedikçe ekstra program kurmayın deneme tahtasına çevirmeyin) +
bilinçli kullanıcı +
imkanınız varsa bilgisayarınızı eş dostla paylaşmayın (bi tur versene tarzı) +
nod32 smart security (dünya güzeli, verilen parayı tamamen hakediyor) +
ad muncher (bir başka dünya güzeli program daha, sadece reklam değil reklam yoluyla js exploitlerle gelen saçma sapan malware spyware tarzı programları da engelliyor) +
hosts dosyanızı parazit sitelere karşı güncel tutun +
ana tarayıcı olarak opera kullanın sadece internet explorer talep eden sitelerde Internet Explorer (diğer adı yamalı bohça) kullanın
bilgisayarı kullanma yoğunluğunuza bağlı olarak günlük veya haftalık ccleaner ile bütün opsiyonlarını işaretleyip (boş alanı temizle hariç) temizleyin +
her ihtimale karşı ayda bir prevx free ile taratın (sonra kaldırın)
budur.
Bunları yapın bilgisayarınız daima ilk günkü gibi temiz kalır.

mezun olduğun üni. dışında, başka bir üni. yapmaz o işi.

noter sadece 22 lira istiyor. başka da istemiyor. birden fazlası için katlanmıyor sadece üç beş lira ekleniyor. sadece kendi üniversitenden yaptırabilirsin o da transkript ve geçici mez. belgesi için.

kendi üniversiten aslı gibidir yapabliiyor, en azından benim üniversitem yapıyordu, yine belli bir ücret karşılığı haha. farklı bir üniversitenin yapabileceğini sanmıyorum.

şimdi karamsarlığa sürüklemeyeyim seni ama ben de 1-2 ay önce aynı sorunu yaşadım. anakartı yanmış benim netbook'un.

anakart yanmış.

anakart gitmesi, garantisi varsa sıkıntı yok yenisini veriyolar, msi dizüstünde oldu bende iki kez değiştim, sonra yepyeni bişiler aldım offf, iyi olduydu.

Münihli biri olarak sana Münihi öneririm. Ekim ayında ayırca October Fest oluyor. Çok eğlenceli geçiyor. Ayrıca, Avsutrya, isviçreye çok yakınsın. Diğer ülkerele de çok rahat gezebilrsin. Herkes Münihte dialekt konuşulduğunu söyler ama bu sayı gençlerde o kadar faazla değil :D

Bari'ye bir konferans için gitmiştim. ilginç, eğlenceli, vs bir yer değil. AMA, yemekler muhteşem ve diğer yerlere oranla acayip ucuz. Nerede ne yediysem hepsi acayip lezzetliydi. Zaten Bari'nin de bulunduğu Puglia bölgesi yemekleriyle ve taze ürünleriyle meşhurmuş.

münihe gidersen erasmus yaptığını anlamazsın.almancı'can gelişir.zira gördüğün gibi türkçe yazan münihliler var aramızda.bi oktoberfeste kanıp gitme.çek'e gidenler çok mutlu, antwrep de olabilir.

Dresden. Berlin gibi sonsuz bir sanat merkezine cok yakindir. Hem bir Dogu Avrupa hem Bati Avrupa ulkesi ozellikleri tasir. Daha ucuzdur. Dogu Almanlar yabancilara karsi daha guzel yaklasir, daha egitimlidirler. Cennet gibi bir doga, mukemmel bir sehir. Almanya yi daha once gormemissen, bence kucumseme. O cok imrendigin Avusturya sehirlerine bilmem ne bilmem kac basar. yarisa sokmaz yersiz onlarla. Munih cok parcali, cok kozmopolit, cok kalabalik bir finans sehri, guzel sanatlar okuyan adama fazla mekanik gelir, bence. Dahasi mi, Polonya ve Cek Cunhuriyetine saatlik uzakliktasin. Avrupa nin hic bir yeri icin yakinlik, gezmek vs sorun olmaz zaten

1 viyana
2 münih derim şahsen.

bari'ye gidersin, masrafın az paran çok olur, italyanlar rahat adamlardır, ders mers sallamazsın, ucuz uçaklara atlar avrupayı gezersin, münihe de gidersin, diğerlerine de. diğer ülkelerde maddiyat düşünmektense...

ne eksik ne fazla. uygun.

şarjı uzun gitmez, ama genel anlamda idare eder. o fiyata alıp biraz daha pahalıya okutulabilir de =) yalnız Bim'den alacaksınız muhtemelen de, kapısında yatmak gerekebilir, zira stokların 3-4 saatten fazla dayanacağını sanmıyorum.

ikinci else pahalı, sıfırsa gayet ucuz, benzer özellikli olarak buna da bakıver:
www.hizlial.com

markayı önemsiyorum diyebilirsin ama ben de derim ki, günümüz çin'inde herkes netbook ürettirip üzerine kendi amblemini bastırıyor bence.

şimdiden hayırlı olsun ;)

teşekkürler, bim'den alacaktım ama vazgeçtim, bir yüz tl daha koyup 2 gb ramli almaya karar verdim hemde taksitle alırım mantığına karşı koyamadım :D

almak namümkün oldu zaten, millet market önünde yatmış resmen

sabri yurdakul

doğru doktora gitmelisiniz.

türkiye'de psikiyatri sıklıkla ilaç firmalarının elinde döner, dahası psikoloğa yönlendirme uygulaması yetersiz kaldığından ve tak fişi, bitir işi mantığıyla ilaçlara yönelim bulunduğundan selam verene ilaç başlanır.
kimi kişiler vardır ki hayatlarında öyle şeyler yaşarlar ki hala psikolojilerinin normal kalması anormal olur kanımca, tecavüze uğramışlar, savaşlarda yeralmışlar, işkencelere uğramışlar ya da ailesi bölünmüşler vb.
bu kişilere bile ilaçların kokteyl gibi verilmesi bana etik gelmiyor ama yapcak bişi yok.
Bir de elektroşok tedavisi var ki kişisel fikrim ilaçlardan daha üstün ama insanlar nedense saldırıp duruyor. bu tedaviden fayda gören insanlar var, bunu kabullenmek lazım bence.

gün içinde uykun gelmiyor mu? ben de aynı durumdayım ama gün içinde 12'den sonra geberiyorum. eve düşüp yatıyorum tekrardan birkaç saat, sonra tekrar sabaha kadar uyumuyorum.

psikiyatri değil,nöroloji

hiç mi hiç gelmiyor ya enerjim yerinde tüm gün çalışıyorum. akşam da okula gidiyorum. saat 23e doğru geliyorum eve. sohbet muhabbet kitaptı derken saat 5 i buluyor.. uyuyamıyorum

uyku saatlerimiz tıpatıp aynı. ama kıymetini bil. benim günümün 2 saati yol olmak üzere,4 saati okulda geçiyor, 2 saatinde uyuyorum. bir de senden var bi tane bende günde 3-4 defa da onu bozup çözüyorum. kalan 17-18 saat bilgisayar başında. internet bağımlısı olmadığın için şanslısın. boşver uykuyu. psikolog falan hikaye. aynen devam et.

6 ay önce ne oldu hatırlamaya çalış. sorun o zaman başlamış çünkü?

edit: pardon her gün 3 saat kitaba gidiyordu, unutmuşum :)

yok hiç ilaç kullanmıyorum, alkol de yok. ama bazı zamanlar uçuyormuşum gibi hissetiğimi söyleyebilirim. ciddi manada uçtuğum yok da (: dizler sanki yere basmıyor his yok.

hangi şehirde yaşıyorsun?

kilo kaybı da var mı? ve yukarıda da söylenmiş: 6 ay önce bir şey olmuş. onu hatırla. bence psikiyatriye gitmen gerekebilir.

söylememe gerek varmı bilmiyorum ama hiç normal bir durum değil. bence gözardı etme hemen bir doktora danış. beyinle ilgili problemler şakaya gelmez. zamanla halüsünasyonlar ve bilinç kaybı yaşayabilirsin maazallah. hiç ummadığın kadar sarpa sarabilir işler. şu anda aklın başındayken hemen doktora danış.

kanka sen naaptın yaaa?

unisom / insomin tablet

ben çocukken çok isterdim gözlük takmak o yüzden az ışıkta kitap okur, televizyonu dibinden seyrederdim. mallık varmış biraz evet. daha sonra göz mütehassısı bi arkadaşım şey demişti bu tür dangalakça eylemler sadece var olan bozukluğu hızlandırmaya yarıyor.ben 14 yaşından beri gözlük 16'dan beri lens kullanıyorum. bilemiyorum ne kadarı benim mallığım yüzünden.

1-crt degilse sorun yok.
2- yok daha neler.

hayatı göz doktorunda geçen birisi olarak "hayır" cevabını vereceğim. ancak yapmanız gereken en önemli şey gözü kurutmamak. bunun dışında sorun yok.

crt ile ne ilgisi var merak ettim. 2 yıl öncesine kadar hiç bir lcd crt'den daha iyi değildi. ha crt deyince 50 hertz kullanmayın tabi. ancak hala lcd'nin arkasında bir ışık olduğu gerçeğini unutmayın. siyahı crt gibi siyah gösteren bir lcd gösterin bana, önce monitörümü pnecereden atacağım (kat 3) sonra da o moitörden bi de size hediye edeceğim.
bu arada hi-end monitör getirmeyin karşıma 3-5000$a satılan. 350 tl'lik crtnin rengi ile 5000'lik lcd veya led karşılaştırmayacağım.

catot ray tube den seyolan seyler gozu seyedıyor.

sana yanlış şey etmişler. o gözü değil bütün vücudu şey ediyor. radyasyon vs ile. öldürüyor doğrudan.

crt daha fazla yoruyor aga. O kesin. ama bozuyor mu soru o işte.

sanırım göz bozukluğu 18-24 yaşlarına kadar filan en hayvani ilerlemesini gerçekleştiriyor. o yüzden bilgisayar bölümündeki miyoplar kendinden. bende bilgisayar okudum 10 kişilik bölümden 4 kişinin gözlüğü lensi filan vardı. onlar da zaten okula başladıklarında takıyorlardı. ha ben 12 yaşımdan beni bilgisayar karşısındayım.eşek kadar oldum ama bol bol kaşınıyor ama görmede bozukluk yok.

Soğuk olayı da evde filan yaşlılardan çok büyük psikolojik baskı görüyorum terlik giymem için. Unutup duruyorum.

neyse sağolun.

crt'nin daha çok yormasının tek sebebi ucuz crt'lerin (banka vs'de bulunan) işyeri tipi ucuz monitörlerin tarama hızının düşük olmasıdır. (gerçi bunda oradaki it'cilerin de kabahatı var. gidip ayarlasana en azından 80 hz'e. benim filibis ile 100 hz kullanıyorum ve gözüm yorulmaz bile. retina dekolmanının ise monitör ve tv ile ilgisi zaten yok.

şu programı kullanın. gayet işe yarıyor ve zevkli oluyor. insan çişe gitmeyi unutuyor bazen:
www.donationcoder.com

1 - bozmaz
2 - romatizma ile soğuk arasında bir ilişki saptanmış ama tam olarak ortaya konmuş bir şey de yok. tabi romatizmadan kasıta bağlı, halk arasında geçen romatizma ile tıptaki bambaşka şeyler, zaten belli bir yaştan sonra nerdeyse herkeste dizlerde bacaklarda ağrı oluyor.

sakincasi olmaz.

agri kesici turevlerini en sik 4 saatle aldiginiz surece de problem olmaz. kaldi ki thera flu agri kesici turevi degil.

umca al. bağışıklık sistemini güçlendirir ve 2 gün içinde ayağa kalkarsın :P

eğer 20 yaşının altında değilsen alabilirsin, theraflu içerisinde burun tıkanıklığı ve halsizlik kırgınlık giderici maddeler yer almakta. theraflu'yu 4 saatte bire kadar çıkarabilirsin, ancak pek önermem, ideali en fazla günde 3 kez almaktır kanımca.
Ayrıca yapılan son araştırmalara göre soğuk algınlığına yakalanıldıktan sonra alınan C vitamini rahatsızlığın süresine etki etmiyor. Bu nedenle aspirin plus C kırgınlığını azaltmak adına yardımcı olacaktır.
Bol sıvı gıda almanı ve biraz sabretmeni öneririm.

Ayrıca theraflu 650 mg parasetamol içerir ki parasetamolü ağrı kesici bir madde olarak kabul etmek daha uygun düşer sanırım.
Geçmiş olsun.

parasetamol içeren ilaçlarla asetilsalisilik asit (aspirin) içeren ilaçları birarada kullanmayınız, kullandırtmayınız. İkisinin bbrek üzerine toksik etkisi var ancak farklı mekanizmalarla oluşuyor bu etki. Birlikte kullanırsanız voltranı oluşturabilirler, hasar riskini artırırsınız.