sprey olur elektrik olur her şey olur da esas kötü olan şu o elindekini alırlarsa o zaman daha da kötü olur.

kekolara sprey işlemiyo daha fazla kudurtursun artı seninde gözlerin yaşarır,elektro şok ideal

biber gazı kullanılabilir de neden medikal soru olarak açtın soruyu ona şaşırdım bak :)

Biber gazı + çakı + vazgeçilmez haydarım mevcuttu. Fakat biber gazına rock'n coke girişinde arabayı ararken el koydular.

Flying taser. Çaktınmı külçe gibi yere yaapışır valla :D

haydar niyetine PVC boru da kullanilabilir. :)

orjinal pahalıya mal olur, kalitelisi nasıl oluyor bilmiyorum, ortalama 40 tl civarında "universal" şarj aletleri var. işini görürler.

bende 5920 var. bataryası büyük ihtimal ölüdür veya ölüme yakındır. o yüzden orjinal olmasına çok da gerek yok. orjinal almak istiyorsan 100tl yi gözden çıkartman gerek

daha yeni adaptör aldım: 115 tl orjinal fiyatı. ortalama o civarda oluyor acer için. orjinallerde liteon yazıyor, iyi taklitlerde arkasında For Acer yazıyor. ancak bu zamana kadar sürekli şarj aleti değiştirmek zorunda kaldığımdan teknik servislerde satılan sahte şarj adaptörlerinin orjinallerinden farkı olduğunu söyleyemeyeceğim.

@patiska, sürekli şarj aleti değiştirdiğine göre orijinal de mi yaramaz hacı sence?

Turkcell bana, 1Nisan 2011 den itibaren 444 lü numaraların tarifemin sabit hat arama ücretiyle aynı olacağını belirten bir mesaj attı. Bir not olarak söyliyeyim dedim.

Google da Turk Telekom diye aratınca 0212 318 7000 diye bir numara veriyor.

alın size altın site :

www.444yerine.com

hmm denedim de ilginç bir yere bağlıyorlar, ama denemeye devam. :)

sistemlerini güncelliyorlarmış, sonra aramalıymışım. ya nasıl sinirlendim :@

tur ile konuşsanız ? o 6 ay olayı sadece vize alacaklar için olabilir

turla gidip gitmeyeceğim belli değil, kendim gitme ihtimalim de epey yüksek

bunu makedonya - avrupa arası vize uygulamalarından anlayabilirsin ancak, avrupa kaç aylık pasaportla makedonlara giriş izni veriyor ona bak.

Yeni verilen pasaport ile eski pasaportun numarası aynı oldugundan yeni bir hakkınız olmuyor. Bir iletişim merkezine giderseniz onlar pasaportun ne zaman kaydedildiğine bakabiliyorlar.

Yeni pasaportla eskisinin numarası aynı değil. Pasaportu uzatmadım, değiştirdim.

bende de aynı durum var, ben de merak ediyorum valla :D yapabilirsen haber ver hocam :)

ya eğer için rahat etmiyorsa içme bro.

ben olsam içerdim.

bi tek tadı kötüleşirse kötüleşir, başka bişey olmaz bence.

o tarih tavsiye edilen son tüketim tarihi, zehirlemez , o tarihin bi gün öncesiyle bigün sonrasında çok acayip değişimler olmuyor. Tadı kötü değilse içilir

yanlışlıkla duyuru açmışım bunu cevaplar kapalıydı

ifadeyi verdim bekliyorum

sabah olunca bi halt olduğu yok.

sabah kıymalı börek yicem börekçiye gidip. 7 ye kurucam saati

böyle geçen zaman neden yaşıyoz peki?

soru nedir?

aziz yıldırım çıktı mı?

uyku hapı çak bi tane. güm.

hacı kasma, eski soruları oku yeter. son 3 yılın eski sorularını çıkar, oku tekrar tekrar. zaten aklında kalanlarlar 50'ye yakın bişiler alırsın.

Dostum zor derslerin hangisi olduğu hakkında bir önerim yok ancak şuna değinmek istiyorum.
Bu aöf okumayı bazı insanlar gerçekten kolay sanıyorlar. Tamam ahım şahım bir zorluğu yok fakat soruları ezberle geç diyerek kadar da basit değil be kardeşim. Bu tavrınız soruyu soran kişiye de bir saygısızlıktır.
"Ne var ki hacı ezberle geç"
Ezberlemeye çalışsın bakalım bir iktisat teorisi istatistik matematik muhasebe... görelim..

aöf kolaydır diyemem ama zordur hiç diyemem, aöf işletme bitirmiş ve aöf elk. üretim iletim ve dağıtımı bölümü okumakta olan biri olarak diyorum.

sana saygısızlık etmek gibi bir düşüncem yok sayın @burty

tv vardır da telefonu usb olarak sarj etme olayını bilmiyorum.


e arasana metro firmasını? :) daha sağlam cevap alırsın en azından.

İnternetten bakın. Bilet almak için ilerlerken sizin bilet aldığınız sefer de çıkar karşınıza. Ordan sizin otobüsü kontrol ederseniz özellik bakımından.
+
Ulusoy'daki usbden şarj olmuştu benim telefon.

televizyon var.priz de bazı yerlerde oluyor özel istekte bulunmanız lazım diye biliyorum

edebilirsin, daa edilemeyenine rastlamadım.

edilmeyenler de var. genelde mercedesin kendi aletleri oluyo çok kullanışlı değil. funtoro muydu neydi, onlarda şarj edebilirsin usbden

excel-formulas.blogspot.com
www.microsofttraining.net

boy(b1) kilo (b2) olursa kilo bölü boyun karesi diycez.
=b2/(b1*b1) olur.

email'den ad soyad sunucu çıkarma olayına yorum yapamıyorum o neymiş yaf?
yaş çıkarma olayını üstadlara bırakıyorum.

excel-formulas.blogspot.com

ister istemez yüzünde ifade değişikliği oluyordur. otobüs tenha değilse millet yanlış anlayabilir.

o neymiş ki? napıyosun yani tam olarak ne yapıyorsun metrobüste?
olmadı aynanın karsısına geçip metrobüste yaptığın şeyi yap anlarsın surat ifadeni nasılmış

@neira
metrobüste kegel egzersizi yapıyorum. zaten aynanın karşısında yaptığımda suratımı fark ettim

benim surat ifadem değişmiyor/du sanki ya. belki uzun süre yaptığın için değişiyor olabilir tabii. başını önüne eğsen yaparken falan? gözlerini kapatsan ya da, uyuyormuş gibi. bir de faydası oldu mu hakikatten:)

yüz ifadesi olmamalı aslında. ben yaparken olmuyor? çok hayvan gibi kasma kasları.

soruna cevap: belli oluyordur ve işkillendirir insanları.

bi kegelci eksikti metrobüste...

hacı boşver nolcak sanki, aslolan cinsel mutluluk, metrobüste herkes kendi derdinde.

bu arada aklıma soktun ben de yapacam :D

kulaklık tak. en fazla "mimikleriyle müziğe eşlik ediyor zaar" şeklinde yorumlanır.

yanlis kaslari calistirip altini islatma veya gaz sizdirma tehlikesi yoksa, yuz kaslarini da calistirMAma egzersizi yapmis olursun bi yandan da. oyle ya isin ucunda 3 turlu sakata gelme ihtimali var.

metrobuste kegel egzersizi yaparken yuz ifadeniz degisiyo mu?

iyi soru...

ben kegel'e değil de, kedili sorudan aldığım "kadın başınıza" bilgisi ve "sabahları traş olma" kısmındaki tezata takıldım; traşın nahiyesini okuyarak didiklemeye çalıştım, traş olurken yüzünüzü gördüğünüze göre başka yer(ler) de olamaz, ay işin içinden çıkamadım, yardım lütfen.

erdem kıl dönmesi değildir bence, akıntılı olur kıl dönmeleri. başka bir şey olsa gerek, bir aile hekimine görün derim.
geçmiş olsun.

Geçmiş olsun erdem ama belli olmaz doktora git sen, eğer başlangıçsa ilaçla tedavi edilebiliyormuş bazen.

bana erdem diyebilirsiniz...
fakat dostlar kıl dönmesi illa ağrı yapar mı?

şimdi erdemcim şöyle ki...

sen en iyisi bi doktora git.

Çok geç olana kadar yapmaz, bu yüzden erken teşhisi zordur. Ama ısrarla doktora git diyorum erdemcim.

not: Doktor değilim çok okudum.

benim arkadaş ameliyatını oldu bunun, ona sormuştum nedir diye, sonra da tabi araştırdım ameliyat olacak kadar neymiş diyerekten; hafif ilerlemiş versiyonda uç kısımda iltihap vs oluyor, batma hissi ve acıma oluyor, ağrı değil, bir de kıl dönmesi; kılın dışarı değil de, cildin içine doğru uzamasıdır, bunu da bilin ki belki faydası olur kendi-kendine-teşhisinizde

yürümeyi ve oturmayı engelleyecek kadar ağrı oluyor erdemcim. karpuzların üzerinde değil ortasında oluyor genelde bi de.

mutlaka doktora git.

kıl dönmesiyse başlangıçta masum bir sivilce gibi durabilir. zaman geçtikçe oturunca ya da sırtüstü oturunca ağrı yapar.

6 ay evvel ameliyatını olmuş biri olarak yazdım bunları.

Genellikle firmalar paket ürün sunuyorlar, tek tek seçme imkanın da olabilir ancak aynı paraya getirirler bir şekilde, paket her zaman daha avantajlıdır.

Şirketin iyisi hasar anında belli olur, onun dışında fiyatlandırma mantığında bir standart olmadığı için satın almadan önce birkaç firmadan fiyat almakta fayda var.

kasko yapılırken seçeneklerden söz edilir, dikkatli dinlemek gerekli. ama sıklıkla fiyatı arttıran etmenler saçma sapan şeyler oluyor, örneğin deprem ve sel felaketinde araba zarar görürse hasarın tümünü mü %75ini mi ödeyelim diyorlar. düşünüyorsun, deprem sel olduktan sonra arabayı düşünür müydün acba :D

kaskoyla ilgili olarak tek sürücü indirimi diye bir şey var. sanırım en çok dikkat edilmesi gerekenlerden biri. olay şudur kaskoyu sizin üzerinize yaptınız ve tek sürücü indirimine sahipsiniz. yarın öbür gün kız arkadaşınız, eşiniz, dostunuz artık kimse sizin arabanızı kullanırken kasko ortadan kalkıyor. öyle büyük bir indirim de değil. eğer arabayı bir başkasının da kullanması durumu oluşabilicekse hiç girmeyin bu topa.

axa'yı tavsiye ederim. daha önce 3 defa kullanmam gerekti hepsini problemsiz ödediler. anadolu da iyidir diye duydum...

google a kürtaj merkezi diye yazarsan her türlü bilgiyi rahatlıkla bulabilirsin ayrıca

500-1000 arası tutar

kanuni olarak 10 haftalığa kadar yapılabilir, sonrasında yasal değildir. kadın doğum hekimleri yapar, tıbbi bir gerek varsa ücretsizdir.

beyler 8 haftalık yasal sınırı diye biliyorum. 10da da yapar doktor ama 8 haftalık sanarsa ve içi rahat ederse.

anestezi ile 600 anstezi vermeden 500

yasal olarak kadın ve partnerinin izni doğrultusunda (evlilerse, değillerse sadece kadın) 10 haftalığa kadar yapılıyor. eğer tecavüz, annenin yaşamını tehlikeye atacak bir durum söz konusu ise mahkeme emri ile yaptırılabilir (bunda bir sınır yok). madde 84'tü diye hatırlıyorum ama hangi kanun onu hatırlamıyorum

10 hafta ya kadar. 10 dan sonrası hem kişi hem de hekim için ceza var.

yapabilir tabiki

yapabilir ama okuluna bağlı. bir de bazı okullar alan dışından gelenler için 1 sene mesleki hazırlık koşulu tutuyor. mesela bilkent felsefe mezunu bir insan bilkent tarihte master yapmak istediğinde alacağı eğitim 3 seneye tekabül ediyor.

üniversitenin fen ya da sosyal bilimler enstitüsü her bölüm için kriterleri bölümle birlikte belirler. eğer bilimsel hazırlık olmadan yapılabilir diyorlarsa aynen yapılır. yoksa 1 sene bilimsel hazırlık yapılır.

yapabilir ama ünv senialmamak için bin takla atabilir. ben tıp mezunu olarak medikal fizik yüksek lisansı yapamıyorum mesela, kanuni engel yok ama okul almıyor.

siradisi'nin dediği gibi, kanunen yapabilirsin ama muhtemelen mülakatta elenirsin.

mülakatta da elenmezsin. gayet yapabilirsin. hele doğa bilimleri-felsefe ilişkisi çok malum zaten, güzel bir tez önerisi ile gidersen gayet olur.

@likeinme

sen yapabileni gördün mü hacı :)))

sorunuzda hem yaşamalık hem de gezmelik yeri sormaya çalıştınız heralde. gezmek için karadeniz ve ege sahil şeridini geçmek çok güzel oluyor. iş yaşamaya gelince iş durumlarını da düşünmek gerekiyor tabii.

onun dışında daha önce köylerle ilgili sorduğum şu soru belki işe yarayabilir:

(git: 321506)

valla sehir hayatindan pek uzak degil ama izmir-urla derim ben.

ama o sahil kenarisindaki tatil yoresi degil de , urla icerdedir aslinda , onun etrafinda da koy tavuk kaz ucamayan kus cinsinden epey sey var.

ermanen; yaşayacağımız yeri seçmek için gezeceğiz köy köy kasaba kasaba duracak, tadına bakacağız.
harrage; urla'da bir dizi çekilmişti, çok sevmiştim ben de. mutlaka gideceğiz öncesinde görmeye.

ne guzel hayat. bize gulemedi.

sen gül hayata :)

adalar da olabilir. kuzulu koyunlu kısmından emin olamıyorum ama sakinlik ve yeşillik vaadettikleri kesin. bir de rahatlıkla istanbul' da çalışabilirsin vs.

Kesinlikle Ege. Madem 200 km.'lik mesafelere razısın, Bursa ve İzmir gibi iki büyük şehir alternatifin var. Onların ortasında bir yer olabilir. Ayvalık, Akçay, Altınoluk.
Aydın, Kuşadası civarı da olabilir.
Bir diğer alternatif de Çanakkale civarı ve Trakya.

Balıkesir Merkez'de Güney Marmara Kalkınma Ajansı var (Çanakkale'de de ofisi varmış) ve mühendis alımı yapıyorlar.

datcablog.com

urla.

yalova - terkos

Beypazarı (konaklarını) tavsiye ederim hem anadolu hem turizm kenti hemde heryere yakın biyer

muhtemelen yazmamıştır ama siz ara sıra netten kontrol edin, nolur nolmaz.

bazı cezaları adrese yolluyorlar çünkü.

ceza yazmış da olabilir yazmamış da olabilir adamın insafına kalmış. Ama yazmamıştır rahat ol..

sağolasınız. yazmamıştır bence de ama ne olur ne olmaz diye sorayım dedim, sağları solları belli olmuyor çünkü.

Yazacak olsa ekip arabasına cagırır makbuzu teslim ederdi.

Plakaya ceza konusuna gelirsek,

Trt haber den alıntıyla,

"Denetimlerdeki temel amaç, ihlalde bulunan sürücülerin durdurulmak suretiyle hatalı davranışlardan alıkonarak, hem yapılan hatalı davranışların riskleri konusunda bilgilendirmek, hem de trafik kazalarının önüne geçerek, trafik düzeni ve güvenliğini sağlamak olmalıdır.

Ancak park yasağının ihlal edilmiş olması ve sürücünün araç başında olmaması (ihlal fotoğraflanacak), seyir halinde iken ihlal edilen trafik kuralı dolayısıyla aracın durdurulmasının mümkün olmaması veya durdurulmasının trafik güvenliği açısından tehlike teşkil edecek olması, sürücünün ’dur’ uyarısına rağmen durmayarak seyre devam etmiş olması ve yakalanamaması, sürücünün trafik kuralını ihlal ettiğinin teknik cihazlarla tespit edilmesi ve durdurulmasının mümkün olmaması, zorunlu durumlarda çevirme ekibi bulundurmadan video kameralı radar ekipleri ile başta hız olmak üzere çeşitli denetimlerin yapılması’ hallerinde kanunun 116. maddesine istinaden ihlalde bulunanların araç tescil plakasına göre ceza işlemi uygulanacaktır."

Ofisimin onunde her gun ikinci sıraya park eden araçlar polis tarafından fotograflanır, sileceklerine kagıt bırakılır.

Aynısı bana oldu. 1-2 hafta sonra trafik cezamı postacıdan aldım.

1-hayır
2-bir kaza esnasında canınızdan olabilirsiniz. kaynaklanmış şasi ile yollarda olmanız sizin için büyük risk.

Bir çok şirket kasko yapmıyor, yapan a fahiş fiyat talep ediyor diye biliyorum.

1- pert arabanın kaskosu olmaz, sistemde pert olarak kayıtlıdır.

2- metal yorgunluğu hat safhadadır, nerdeyse baştan araba üretmek gibi bişi bu, ustasına bağlı ama her konuda sorun yaşayabilirsiniz. önden darbeli diyorsunuz, motor da iflah olmaz muhtemelen.

@siradisi00
Bir de yandan hasarli olan var, tek arabaya bakmamistim.

Önden alınan hasarlarda (ön sağ, ön sol dahil)yürüyen aksamda sorun oluyor. Özellikle rot-balans ayarı tutmuyor, kısa aralıklarla ayar yaptırmak gerekiyor. Hasarın durumuna göre her tarafından takır-tukur ses geliyor.

şasede bir problem yoksa binilir. sigorta şirketi bu arabaya binilmez diye perte çıkarmıyor arabayı şöyle ki;

tamir için ödeyeceği para serviste şiştikçe şişiyor bunun yerine arabayı piyasaya satıyor poliçedeki çakallıklarından ötürü de araç sahibine kasko bedelinden daha düşük bir bedel ödüyor. sattığı bedelle araç sahibine ödediği bedelin arasındaki fark aracın tamirine ödeceği paradan daha düşük oluyor ve kar ediyorlar.

arabanın kasko bedeli 70.000 lira
pert olursa araç sahibine "aracın piyasa değeri" diyerek ödeyeceği para 58.000 lira (attım ama tutturmaya çalıştım, google "pert araç ödeme" yazın ne dediğimi anlarsınız mağdurları görünce)
tamir bedeli 25.000 lira
sigorta şirketi de bu arabayı piyasaya 40.000'e satıp kar etme derdine gidiyor. olay bu.

ben alıp binmedim ama binen çok insan var. sadece kaporta hasarlı olması önemli olan. şaseye ya da airbag işine ben de girme derim.

kaskoyu da tanıdık olan tüm acenteler yapıyorlar yapmayız dediklerine bakmayın.

özetle; bankacılık ve sigortacılık tam anlamıyla ipnelik!

yabancı ülkeyse sınırdışı. kendi ülkense para cezası (miktarını bilmiyorum)

muhtemelen miktara göre değişir eğer az ise bulundurmaktan muhtemel para cezasına dönüşecek bir ceza ama çok ise ticaretine bulaşmaktan dolayı hapis cezası.

uyuşturucunun türünü hatırlamıyorum ama bir kaç sene evvel marmariste bizim komşumuz okulda çocuklara uyuşturcu sattığı için hapse girmişti (haberlerde gördüm). 2 sene sonra hapisten çıktı bi geldi çocuk bile yapmış :P (gereksiz bilgi)

italya'ya maraş otuyla girmeye çalışan bir arkadaşımız oldu, sonuç:
ufak bir soruşturma sonucu sadece kendisi kullanacağı miktarda olduğundan hiçbişi olmadı.

arada bir almak lazım. sevinsinler, yazıktır.

sevgiliye/kız arkadaşa "manita" demek daha abes değil mi hoca?

her buluştuğumda farklı bir çiçek türü. artık tür bulamıyorum, amazon florasına kadar araştırıyorum yani. geçen rafflesia aldım koyacak yer bulamadı .

daa ömrümde almışlığım yok, almam da heralde.

ne mal bi gelenek lan bu? çiçek dalında güzel amk.

sadece özür dilemek için. sokakta çiçekle gezmemek için montun içine sakladım. çiçek biraz pert oldu.

hiç

saçmalama :)

niye ya :/ daha yeni bu öküzlükte birini terk ettim pişman değilim açıkcası. adam tek dal gül getirmişti kocaman poşette. bunun utanılacak nesi var?

Evet, sonra duyuru açıyorsunuz, "sevgilim beni terk etti, halbuki çok güzel giden bir ilişkimiz vardı, rererörö..."

Çiçek alın sevgilinize. He buluşmanızda gerekmez. Ama sadece özür dilemek için de olmasın.

ben honda jazz derim hocam, üstün japon teknolojisi.

Polo vw'nin en düşük modeli ve doğuş grubu türkiyede sağlam kitliyor millete.

bir polo sahibi ve jazz kullanmış birisi olarak

* polo'nun vites geçişleri daha rahattır ve sürüş keyfi daha iyidir.
* polo daha fazla konfor sağlar
* polo jazz a göre daha az yakıt tüketir
* jazz ın iç mekanı daha ferahtır ve daha büyüktür
* jazz larda arka koltuğun oturma yerlerinin de katlanabilmesi büyük bir avantaj.
* jazz'ların torpido gözü daha kullanışlı
* poloların ses sistemi daha iyi
* volkswagen bakım ve yedek parçaları çok pahalıdır, honda ise daha da pahalı.

ben de polo sahibi olarak arabanın herşeyinden çok memnunum. ama gel gelelim km başına 60 kuruş yakıyor. otomatik.

Bir polo kullanıcısı olarak, Arabanın ufaklığı dışında herhangi bir sıkıntısı yok ve kesinlikle sürüş keyfi oldukça iyi. Sıkıntısı yok demişim ama iç dizaynı pek başarılı değil ama dışarıdan yakışıklı araba bence bu açığını böyle kapatıyor.

Tabi ki Jazz. Cruise control, VSA, Panaromik Cam tavan, 100 beygir, geniş bagaj, 6 yıl garanti, sorunsuzluk, mükemmel 2.el piyasası!

ikinci el için kesinlikle honda jazz derim. sıfır düşünüyorsanız dsg şanzımanlı yeni polo daha iyi bir seçim olabilir.

polo'nun önceki kasasında kullanılan otomatik şanzıman 4 vites ve oldukça verimsizdir. bu nedenle çok benzin yakar ve nispeten zayıf bir performans sergiler. ayrıca da vw servis ve bakımı daha pahalıdır.

honda jazz'da kullanılan cvt şanzıman ise tam tersine az yakıt tüketilmesini sağlar, vites geçişleri hissedilmez ve yeterli bir performansı vardır. kısacası çok verimlidir. ayrıca kendisinden beklenmeyecek büyüklükte bir iç mekana sahiptir. bu sebeplerden dolayı oldukça değerlidir, ikinci el piyasası yüksektir.

Peugeot 307 - 2004 model, Benzinli otomatik 9 lt.

2007 model citroen c4 dizel (110 hp) -- 6.7 lt/100km

dacia sandero stepway - 23 kuruş / km

2012 opel astra classic 3 dizel (H) -- 6.1 lt/100km

2011 fiesta dizel manuel 5.5 lt / 100 km

bastırmak değil de, fotokopici işi olur ancak.

şehir neresi ?

1000 adetin üstünde bastıracaksan matbaayı tercih et.
daha az ise siyah-beyaz çıkış işini görür.

işi copy center da halledebilirsin. tamamı ile s/b olursa 5 lirayı geçmez.
baskı bişey tutmaz. renkli kapak ve cilt tercihin fiyatı belirleyecektir.

şehir istanbul.

@balatist matbaalar basamaz mı yahu, çünkü fotokopi kağıtlarına değil de, saman kağıt tarzı kağıda bastırmak istiyorum. illa 1000 adet sınırı olması şart mı ki?

@zidan gerçekten kitap gibi kitap olmasını istiyorum ama, yayınevinden çıkmış gibi. copy center'lar yapabilir mi ki bütün işi

50 tane kitap matbaada basılmaz. adam uğraşmaz bile.

matbaa toplu basım yeridir, adet arttıkça ucuza gelir, onun kalıbı kağıt maliyetinin 10 - 15 katıdır zaten.

istanbul çapa'da kaya kırtasiye var.

kocaaa istanbul (çapa) tıp fakültesinde ne kadar uzmanlık tezi asistan yayını öğrenci notu varsa, hepsi adamın elinden çıkıyor.

kendisi kusursuz süper bir adamdır. 15 senedir tek tabanca.

yapar hem de süper yapar.

www.kayakirtasiyefotokopi.com

zaten gidince göreceksiniz. işyeri müze gibi, her şey son teknolojisi, kendisi sakin, karizma...

basılmaz diyorsanız matbaalarla uğraşmayayım o zaman.

@truvaiti, eyvallah, yarın gidip konuşayım.

sorunu yaşıyorum ve çözemedim, msn kullanmayı toptan bıraktım, şimdi daha mutluyum.

msn aç sonra "diğer seçenekler" > "gizlilik" > "ayarları düzenle"

live sitesine bağlanacaktır. orada gizlilik seçeneklerini düzelt ve sende Özel seçeneği yani "Bana arkadaşlık daveti gönderemez" kısmı seçili oraya ayarı çek. aynı durum karşı tarafta ayarlarsa sıkıntı kalmaz.

msn nin yeni bir sürümünü yüklemekte faydalı olacaktır, benim yaptığım gibi.

45-50 dk falan sürer aktarmayla beraber.

sadece aksaray-havalimanı hattı 35-40 dakika civarında suruyor. daha karakoy'den aksaray var, arada yapacağınız aktarma var, yurume mesafesi var. Bir saat 15 dakika surer tahminimce.

tahmini 75 dakika.

75 +1

ömür boyu ventolin tedavisi alan astımlı hastalar bile olduğu düşünülürse...

önemli olan kar / zarar hesabını iyi yapmak, gerekiyorsa kullanılacak tabi.

hiçbir şey olmaz. Doktorlara güvenin. İzlenimlerinize göre paranoya yapmayın. hatta bi psikiyatriste görünebilirsiniz. Bana çok fazla endişelenmişsiniz gibi geldi bu durum hakkında.

kokorech, endişem şundan: bir zamanlar kutu kutu yuttuğumuz antibiyotikler şimdi tu kaka oldu. sorunca, aa o eski antibiyotikler yok şimdi merak etmeyin bu yenilerin öyle etkisi yok diyorlar. anlatabiliyor muyum? içmekte olduğumuz bir sürü ilaç yurtdışına tedavülden kalmış durumda, grip aşılarına bizzat doktorlar güvenmiyor ve bunu söylüyor, vs. paranoyalarım bırakın benimle kalsın böyle bir ortamda. bir de kendim için değil üç yaşındaki oğlum için endişelendiğimi hatırlattıktan sonra zehirlenmesinden falan endişe etmedğimi de söyleyeyim. yan etkilerden, tıpkı antibiyotiklerde olduğu gibi bağışıklık sitemi ya da diğer sistemlerde alışkanlıkla doz arttırımına giden bir süreçten endişe ediyorum, eğer öyle olacaksa çocuk kendisi biraz çile çekerek doğal süreçte atlatsın isterim, bunu soruyorum. doktorunuza güveninmiş. peki, oldu.

Dediğim gibi bir psikiyatriste gidin bu kadar basit bir ilacı bu kadar sorun haline getirmenizi sağlıklı bulmuyorum. senelerdir içtiğiniz antibiotik derken? bir de cocuğunuza verilen ilaç senelerdir güvenle kullanılıyor.. Yani yeni çıkan bir ilaç değil. Sizin mantıkla bir ilacın piyasaya çıkması 30 senemizi alırdı... bazıları alıyor da zaten ama ilaçlar çeşitli onaylardan geçtikten sonra salınırlar zaten... siz rahat olun... Eğer bu kadar hassassanız çocuğunuzu en başta radyasyondan koruyun...veya hazır gıdalardan...onların içindeki kimyasallardan..vs.vs. kısacası dikkat edin ama abartırsanız kafayı yersiniz...

son 100 yıl içinde kullanımdan kalkmış herhangi bir antibiyotik bilmiyorum.
Antibiyotikler penisilin de dahil olmak üzere hep aynı şekilde kullanımı sürdürülen ilaçlar.
Ayrıca yurtdışında yasaklanıp türkiyede kullanımı süren ilaçtan neyi kast ediyorsunuz merak ettim, ben öyle bir ilaç bilmiyorum.

siradis, doktorumuza anitibiyotikler hakkında soru sorarken sanırım çocuklar için kullanılan antibiyotiklerin değişmiş olmasından bahsetti. yani tedavülden kalkmaktan değil de çocuk için artık kullanılmadığından sanırım.

kokorech, o kadar ısrar ettin ki bir psikiyatra gideceğim, paranoya üzerine uzmanlaşmış var mı bildiğin? Bu konular üzerine düşünüp endişe etmek çok yersiz dediğin gibi, doktor yazdıysa bir bildiği vardır, hiç araştırmayalım, oh ne rahat sağ ol. radyasyon derken manyetik alandan bahsediyorsunuz herhalde.

e ilac icirmeyin madem, asi falan da yaptirmayin, zeynep casalini de 0 tip bilgisiyle buna karar vermisti siz de onun izinden gidin. Hatta kasip bir tip fakultesine girin, en azindan 6 sene sonra ne yapip ne yapmayacaginizi bilirsiniz, cocugun 9undan sonraki hayati kurtulmus (!) olur.
Internet daha iyi biliyor cunku doktorunuzdan, bence gitmeye gerek bile yok, bir kac asparagas haber bir kac blogla kotarirsiniz bu isi siz.
Menenjit bile olsa ilac icirmeyin cocuga, kalici beyin hasari falan olursa, ama yan etkilerinden korunduk hic olmazsa deyip mutlu olursunuz.

doktora guvenmeyip soru bile sormadan dayanaksiz edindiginiz "izlenimlerden" sonra "sozluk"te teknik bilgi aramaniza gelince, allah yardimciniz olsun ne diyeyim, insallah sag salim buyutursunuz o cocugu.

@uyuyandam
kardeşim amma olay yarattın. Sana sormuyorum, fikrini söyle çekil. menenjite nereden geldik. Sözlükten de buradan da sizin gibi hariçten gazel okuyanlar değil de, konu hakkında uzmanlaşmış kişiler yazabiliyor. Ben benim gibi anne baba olan insanların deneyimlerinden de yararlanmak istiyorum, sana ne? belki kullandı zararını gördü, sonra doğal olarak neden zarar gördüğünü anladı dinledi. Daha üç ay önce o senin doktorlardan birine güvenseydim, cort diye çocuğa göz ameliyatı yapıyordu, hem de ciddi bir ameliyat. buradan da diğer doktorlardan da sordum soruşturdum, "sizi kucağa oturtuyorlarmış, tipik özel hastane muamelesi" dedi herkes ve ikna edici şekilde neden ameliyat gerekmediğini anlattılar. kaynak verenler oldu, okuduk ve başka doktorlarla da sağlamasını yaptık.
herhalde buradan birileri "böyle böyle etkileri var" dediği anda adamı ya da kadını uzman sayıp doktordan daha iyi biliyor muamelesi yapmayacağız, saptırmayın. mesela sana ve kokorech'e hiç ama hiç güvenmedim. konu hakkında bilginiz yok, konu hakkında hiçbir şey söylemeden sallıyorsunuz. kaynak falan gösterme de yok. doktordan daha mı iyi bileceksin'den öteye giden bir laf yok. bunun "mevlam görelim neyler, ne eylerse güzel eyler" demekten ne farkı var? "o ilaçlar bilmem ne kadar tetkikten geçiyor", gördük o ilaçlardan sonradan yasaklananlarını, onlar da tetkikten geçmişti.
aile ve sağlık bakanlığı gibi yazmayın artık şuraya. bilmiyorsanız sadece "fazla endişe ediyorsunuz bence, ben öyle yapmıyorum" yazarsınız olur biter, yok "psikiyatra gidin", yok "o çocuğu inşallah sağ salim büyütürsünüz". yahu ben size öğütlerde bulunuyor muyum? anladığım kadarıyla ya doktorsunuz ya da eczacı ve bu söylediklerimi "modern" tıbba hakaret addediyorsunuz. Tıpla alıp vermediğim yok, ama bazı uygulamaları da tartmak istiyorum. Bir sürü çocuk öldü bu ülkede doktorların elinde, yanlış uygulamalar yüzünden. Birçok da doktor arkadaşım var, ne güzel hikayeler anlatıyorlar bir bilsen. Biri doktorluğu bıraktı, başka sektöre geçti alavere dalavereye dahil olmak istemediği için. Hele ilaç sektörüne giren bir arkadaşım var, anlattıklarına inanamazsın; sektörden atılma pahasına romanını yazacak, okursunuz.
Velhasıl "modern tıp" iyidir güzeldir de bu ismi hak etmesi için zaten sorgulanabilmesi de lazımdır.
ama siz doktorunuz ne verirse sorgulamadan kullanın, ben karışıyor muyum? ne de olsa hipokrat yemini etmiş yalan söyleyecek hali yok. ama lütfen burayı işgal etmeyin de, birşeyler bilen birileri varsa yazsın.

çok insan alınır bu sorunuza.

ama yine de cevap vereyim, evet mümkün.

gayet tabi, böyle düşünmek sana bir şey kazandırmaz.

tabi ki de mümkün. bu biraz da senin girişkenliğine,sosyalliğine,insanlarla olan ilişkilerine,çalışkanlığına bağlı

valla ales'ten 86, üds'den 82,5 notla yüksek lisansa başvurumu dahi almıyorlarsa bilmiyorum akademisyen olabilir miyim? bana olamazmışım gibi geliyor.

not: bu notlar da not mu ulan diyen arkadaşlar olabilir, onlara da hak veriyorum. çok da yüksek notlar değil evet.

@marido; kimseyi kırmak gibi bir amacım yoktu. eğer kırdıysam özür dilerim. ancak şimdiye kadar bu konuyu kiminle konuştuysam "türkiye'de akademisyen olunmaz,akademisyen doğulur" minvalinde yanıtlar aldım. ayrıca yeni açılan birçok üniversitede türkiye'nin son yıllardaki siyasi iklimine yaslanarak çeşitli cemaatlerin nasıl hakimiyet kurduğu ortadadır. yine diğer çeşitli idolojilerin kadrolaşma yoluna gittikleri bilinmektedir.

@ladybug; girişkenlikle, sosyallikle ne alakası var konunun? benim söylemek istediğim tam olarak şu; ben kimseye yalakalık yapmadan, hocaların kuyruğunda dolaşmadan, bileğimin hakkıyla bu işin olup olmayacağını soruyorum. sanırım sizin bahsettiğiniz girişkenlik, insan ilişkileri vs. olmayacağını gösteriyor.

@siradisi00; peki hocam senden daha düşük not almasına rağmen başvuruları kabul edilenler var mı? bu konuda bilgiye sahip misin?

annem babam akademisyen, diyeceğim şudur ki akademisyen olursun (kimler olmuyor ki?); ancak olsan bile eğer sağlam bir çevren yoksa kadro peşinde çok koşarsın.

bir de akademi zemini çok kaygan olan bir yer. bunu bilmende fayda var.

büyükşehirde bir üniversitede çalışıyorum ben. belki bir odtü, boğaziçi değil ama fena da sayılmaz hani. biliyor musunuz iki sene içinde beş ar.gör. kadrosunu beğenip de gelen olmadığı için dolduramadan yaktık.

sonra işte işsizlikten veya ne bileyim akademideki torpilden bahsedilince her yerde ben çok şaşırıyorum.

@yokumbenburda evet alıyorlar, benim bölümümü pek sevmediler sanırım, yanıt bile vermiyorlar bana.

@yokumbenburda daha açık konuşayım torpilsiz lisansüstüne devam etmen mümkün sen puanlarını alıp geldikten sonra..A üniversitesi kabul etmezse B kabul eder,mutlaka bir üniversite kabul eder yani..

Ancak lisanüstünde ilerlemen senin girişkenliğine bağlı o da şöyle kendini tanıtma,hedefini belirtme,projelere katılma,hocalara yardımcı olma,v.b Sivri,sevilmeyen,kimseye gram faydası dokunmayan birini ilerletmezler.

Özel sektörde de böyle değil mi?
İnsan kaynakları seni giydiğin iç çamaşırına kadar sorgular,seni tanımak isterler.Sonra çalışmaya başlarsın performansına,diğer çalışanlarla ve üslerinle olan ilişkine bakarlar.Bir gözleri hep üzerindedir.Sivri,sevilmeyen,kimseye gram faydası dokunmayan birini ilerletmezler.Hatta atarlar bile.

Girişkenlik,sosyallik ve insanlarla olan iyi ilişkiler anahtardır bence buna da torpil diyemeyiz, özel sektördekine diyemediğimiz gibi

uykusunu yakalayan adam, kayranın kedisi ve marido +1+1+1

3 iş günü

agacım bence en iyi nöbetçi eczaneye telefon açın sorun.

Hastaligin pazar günü pause mi oluyor ?

ne alakası var, bir kaç krem nihayetinde.

Pazar günü de nöbetçi eczane bulunabildiğinden ötürü reçetelerde haftasonu da sayılır

REÇETE GEÇERLİLİK SÜRESİ (4) İŞ GÜNÜDÜR


sgk'nın sitesinden. yani c.tesi pazar sayılmaz

Uygulamada 3 gündür. Ben hep 3 gün olarak duydum bildim.

vlc player, km player.

vlc +1
ve "media player classic - home cinema"

vlc candir

k lite codec

yarım torrent'i izlemek için vlc
altyazıları kendisi bulsun dersen bsplayer
benim vazgeçemediğimse gom player.

tüm playerleri denedim yazılan en çok km player hoşuma gitti hatta tam aradığım şey diyebilirim ilgilenen herkese teşekkürler

asitli içecekler işe yarıyordu sanırım.

olm ben öyle çözmüştüm lan beğenmiyon da.

ağızda çıkan yaralar için mürekkep gibi bir ilaç vardı eczaneye sor verir sanırım
@zaraeta sorma bende reçete yazdım ama tık yok :))

yediklerinize dikkat edin.

soğan ye. sarımsak ye. asitli içeceklerden uzak dur.
ilaca gerek yok.

gündüz m nin dediği ilaç muhtemelen pyraldine. pek bir etkisi olmaz.

halen orada duruyorsa acile gidin çıkartsınlar, bir ay önce eşimin başına geldi.

- çok fazla çikolata yeme ihtiyacı duyuyorum. :DDDD

sanarsın temel besin öğesi, ahahaha, hiç güleceğim yoktu.

Neyse, pekmez, maydanoz ve üzüm gibi gıdalarda demir bulunur. tahıl, çay, kahve, çikolata gibi gıdalar demir emilimini azaltır. Demir eksikliği anemisi olan kişide kan kaybının nedeni araştırılmalıdır. Ya da emilim bozukluğunun. Bu kan sıklıkla sindirim sisteminden ve kadınlarda adet dönemiyle kaybedilir. Kayıpların azaltılması yoluna gidilmezse ne kadar demir alınsa da vücut dengeli bir yaşam süremez.
Gerekirse ayrıntıya girilebilir.

kırmızı et yiyebilirsin. hatta ye.

halim olsa ben de gülerdim de bu meret halsizlik yapıyor. kansızlık denince ilk akla gelen besin pekmez siyah üzüm vs dir. tamam onlar cepte, hatta c vitamini ile alıyorum ki demiri bağlasın (emilimini artırsın). çikolataya gelince ben eskiden çikolata seven biri değildim ama bir süredir hayatımın önemli bir parçası. yemeyince elim ayağım titriyor sanki bağımlılık mıdır bilemem çünkü başka bir tatlı ile yer değiştirmiyor illa bitter çikolata olmalı. durum vahim temel besin maddeleri arasında benim için zaten.
kırmızı et yiyorum. benim beslenme şeklimde çikolatadan başka kural dışı bir durum yok. ama benim asıl sorum vücudun demir deposunu takviye sağlamlaştırmak, kayıpları önlemek.

takviyeden önce aneminin nedenini bulmak lazım. nedenini bulup çözmeden takviyenin faydası olmaz.

dengesiz beslenmekten kaynaklandığını söylemişti doktorum. kan yapıcı ilaçlar kullanman gerekir.
(bkz: ferrum fort)
tabi günlük dozajı ayarlamak için doktora gitmende fayda var.

what the hell are you talking about?

I'm talking about how hard uds is.

o değil de paragraf sorularında nasıl kopya çekmeyi düşünüyorsun ?

çek hacı ben izin verdim.

bilmiyorum ya birine bakmayı dusnuyorum.net! bi de hazırlanan varsa parag.sorularını nası cozuyo biraz taktik verse.kitaptaki taktikler cok bilimsel geliyor.

üds'ye girenlerin yarısı yapamıyor zaten yapabilecek adamın yanında olacağını ne bilcen, daha da batarsın hele bi de yakalansan üds'de kopya çekilmez ki alla alla nasıl düşündün sen bunu :) ielts'e gir hazır olunca boşver üdsyi o zaman.

kopya çekmeyi başarabiliyorsan helal olsun valla.

peki şimdi 80 soru var ve 5 secenek var yani her secenek 16 tane işaretlencek boyle bi genelleme var mıdır?

kopya çekme, piyasada sınav stratejileri üzerine yayınlanmış kitaplar var, onlara göz at. adamlar hangi cümleye bakılması gerektiğine kadar yazıyorlar.

Lazerle yakma, koterle dağlama, neşterle alma gibi yöntemlerle fizyolojik olarak geçirilse bile, siğil aslen psikolojik olarak, siğilin geçeceğine dair kendinizi çok kuvvetli bir şekilde inandırırsanız geçer. Siğili iyileştirdiği söylenen bütün saçma sapan kocakarı yöntemleri de hakikaten işe yarar, zira hepsinde geçeceğine inanırsınız ve geçer.

Bakınız bu tedavi yöntemleri gerçektir: (bkz: siğil/@kibritsuyu)

kocakarı yontemleri ne var mesela?

cami hocasına okutulan mercimekler boş yumurtaya dolduruluyor. yumurta su akan bir yere gömülüyor. mercimekler çürüyünce siğil de düşüyor. tecrübeyle sabit efem.

okut. işe yarıyor gerçekten.

çevresinden arpa çevirme muhabbeti vardı.

okutmak +1

halamda varmış küçükken siğil. annesi eline bir avuç tuz vermiş, git bunu dereye dök, arkana hiç bakmadan eve gel demiş. birkaç güne geçmiş sonra.

orka ilaç idi saniyorum adlarini unuttum iki ürünleri var onlarla geçti eczaciya sor, bayagi vakit aliyor ama geciyor.

bende de vardı. ayağımın altında diye uzun bir süre sallamadım. sonra doktora gittim ilaç verdi ve 3 4 seans yaktırmamı söyledi. ilacı çok az kullandım 1 kere de yaktırmaya gittim. sonra şehir dışını çıkınca ilaç işi de yaktırma işi de yalan oldu.

1-2 ay sonra ben tekrar yaktırmaya gitmeyi düşünürken kendiliğinden geçtiler. ama ilaçları etkisi mi kendiliğinden mi geçti bir fikrim yok (:

benim de ellerimde vardı yıllar önce. inanılmaz ama ben onları kafaya taktıkça çoğalıyorlardı. incir sütü denemiştim o bayağı küçültmüştü. daha başka ilaçlar da denedim ama işe yaramadı. sonunda gidip hastanede gazla yaktırdım, ben hayatımda böyle bir acı daha görmedim. elimi kopardılar sanki. izleri de bir süre kaldı.
buna dayanabilecekseniz yaktırın. kesin çözüm, sonrasında da ya yine çıkarsa diye düşünmeyin yoksa çıkarlar :))

Ben şu okutma olayını açıklayayım. Başparmağımda vardı, baya bir süre de kaldı orda. Kopartmıştım, aynen geri çıktı. Küçüktüm o zaman, 8-9 yaşlarım. Doktora gittik (Tekirdağ Devlet Hastanesi) doktor okutun dedi, babam da okutalım diyordu da, annem daha bilimciydi. Neyse, Babaannem'e zamanında köyde yaşlı bir kadın el vermiş, babaannem de sürekli okurdu milleti. Bir gün beni de okudu, Ay'ın yenilendiği gün ay ışığına çıktık, okudu bir kaç dua, ayağının altından toz aldı sürdü, 1 haftaya geçti o siğil.

okutma olayının yada bu tür kocakarı ilaçıarının temeli kişinin tedavi olacağına inanmasıdır. özetle placebo etkisi.

bağışıklık sisteminizi güçlü tutun, iyi beslenip spor yapın, bol su için ve sağlıklı yaşayın hem siğilleriniz gider hem de yaşam kaliteniz artar.

bir kaç ayda geciyor eczaneye git iki tane asidsi ilac var adları bilmiyorum, hatırlamıyorum.

boyle turkuaz rengi kutuda sabah aksam sur, 10 lira civarında filan olcak fiyatlari yerli bir ilac firması...

eğer yüksek lisas yapacaksan kesinlikle yüksek lisansta, özellikle ders aşamasında değil de tez aşamasında... hem ders derdi yok, hem de tez için içi dolu kütüphaneler yanı başında olur. hem de kafana göre takılırsın gittiğin yerde durumuna göre

yüksek lisans düşünmüyorsan, 4 sınıfa bırakma

herkesten duyduğum öneri bu benim

farketmez. 2 dönem gitmeye çalış bir de

hayır yaf, eline fırsat geçmişken hemen git. akıllı ol, sonra o not ortalamasını falan nası tutturacaksın?

hayat her zaman insanın önüne fırsat sunmuyor bilesin.

son sınıfa bırakmadan git. hatta madem kazandın durma burda. ikinci döneme de bırakma. ilk dönem çok daha hareketli bana göre.

Aralık celbi iyidir.

mentuhotep +1

not ortalamasını dert etmiyorum. çok da beğenmedim zaten ortalamamı önümüzdeki dönemlerde daha da yükselticem. bu sınava da eğlencesine girmiştim.

girerkenki niyetim şuydu: "şimdi kazanırsam güz döneminde gidicem, kışın napayım. bu bir deneme olsun, önümüzdeki dönem cidden kasarak girerim sınava, yüksek puan yapıp ikinci senenin baharında giderim." sınav sahiden kolaydı. sorular az buçuk tahmin ettiğim gibi. yds ye hazırlanış olduğum için sınavların taktiklerini de biliyorum. sınav sisteminde vs bir değişiklik olmazsa önümüzdeki dönem girer, seneye bugünlerde orada olurum. yüzlerce kesz yabancı dil sınavına girdiğim için sınav sisteminde bir değişim olmadığı sürece daha ytüksek puan alacağıma eminim. emin olmadığım tek nokta bu yazdığım olayda bir noktayı atlıyor muyum? eğer olay benim gördüğüm gibiyse planladığımı uygulamak daha mantıklı. görmediğim birşey varsa, lütfen belirtin fikrinizi.

2 sene sonra da çok değişeceğini sanmıyorum, imkan varsa git.

erasmus a hak kazandınız ise 2 yıl içinde istediğiniz zaman gidebilirsiniz.hakkınız saklı kalır.

bildiğim kadarıyla ödenmiyor.

Hastaneye gidip test yaptırırsanız, muayene ücreti dışında bir ücret alınmıyor.

iyi niyetli düşünüyorum.
hesap vermek amacıyla değil de nerede olduğunun / olduğumun bilinmesi şu açıdan gerekli olabilir ki;
bir süre sonra haber alınamaz, telefon kapanır bir şey olur fellik fellik olasılıkları gezmektense son bulunduğu yere gitmek en akıllıcasıdır.
işin kötü yanını düşünerek bu çıkarımı yaptım. başka bir açıdan bakıp yorumlamadım. bu kadar. fin.

bir rapor verme olgusu olmasa oluyor, bu nedenle sıklıkla ilişkilerde sıkılıyorum, evet.

yeni moda böyle... GSM operatörlerinin kirli parmağını arıyorum bu işin içinde. Evet, su kaçırmış ve keçileri kaçırmış durumdayız hep beraber...

Ben bu tarz meraklara tek cevap veriyorum: İstanbul'da yaşıyoruz..

Yetiyor da artıyor..

Oha çok marjinal bi ilişkiniz vaaaar!!!1

Her ilişki insan karakterlerinden ötürü birbirinden farklıdır. Yani değişmez iletişim kriterleri diye bi belge imzalamıyoruz ilişkiye başlamadan önce.

ben de aynı şeylere tanık oluyorum, ben de çok şaşırıyorum ve onların yerine bile sıkılıyorum. benim de çoğu kısmı evli olarak geçmekte olan 6-7 yıllık ilişkim, haberleşme konusunda sizinkine çok benzer.

tabii ki sorun "onlar"da :)

Eski ilişkimde sürekli birbirimize nerede olduğumuzu bildirirdik. Bu birine hesap verme veya kıskançlık sebebiyle yapılan bir şey değildi.

Şöyle düşün; Kız arkadaşın veya erkek arkadaşın saat sabah 8'de kalkıp işe gitmesi gerekiyor. Sabah 8'de "günaydın" diye bir mesaj atmamış ise bir terslik vardır. Ya uyanamamıştır, ya bir şey olmuştur. Bu durumda sen arayarak gerekiyorsa onu uyandırabilir veya durumunu sorgulayabilirsin.

Aynı zamanda gittiği yeri söylemesi başına bir şey gelmesi durumu için.

Örneğin bir keresinde bankaya gidip 3 saat boyunca haber alamayınca (10 dakikalık bir iş için gitmişti) o bankaya acaba bi'şey mi oldu korkusuyla gitmişliğim vardır. Ki haksız da çıkmamıştım karşılıksız çek'ten polisler filan götürmüşler hatunu. (mevzuyla alakası yok muhasebeci :) )

Sonuçta bin bir türlü insan olduğu gibi hayatta bin bir türlü olasılık var. Araba çarpabilir, rahatsızlanabilir, ölebilir bile.

Hatta ben özellikle tehlikeli bir yere gidiyorsam. Uçsuz bucaksız tehlikelere yol alıyorsam özellikle bildiriyordum ki başıma bir şey gelirse nerede olduğum bilinsin, kiminle olduğum bilinsin. Aksi taktirde cep telefonumdan yerimi tespit etmeleri, savcılık, polis vs.. bir dünya uzun prosedür ve zaman alan işler.

Umarım amacı anlatabilmişimdir.

tencere kapak olayı, kimisi sever böyle dedektifçilik oynamayı, kimisi hiç hazzetmez. farklılıktır bu, daha iyisi ya da doğrusu yoktur deyip geçmek isterim.

bu tip huyu olan insanlar cidden meraktan, evhamdan bu kadar paranoyaya boğuluyorlarsa cep telefonlarında otomatik yer bildirimi yapan uygulamalar var, onları önerebilirim. Üstelik arayarak taciz etme derdi de yok. google latitude mesela..

ayağınla hafifçe alttan kaldırıp yere bırak.

yok olmuyor ya. amuda kalkmam falan da gerekiyor mu acaba? özel bir kursu var mı bunun? tartı açmayı öğreten. bu ne sikimsonik bir işmiş yahu. bir düğme koyamamışlar mı şuraya.

o zaman pilin altındaki jelatini çıkar, o da olmazsa pili iyi oturt, hala olmazsa yeni pil al.

pilini taktınmı :)

jelatini çıkarınca oldu tamamdır fark etmemişim öyle bir şey olduğunu :)

çalışır ama çok memnun kalmayabilirsin, firefox'ta donuyor, ben acer netbookta denedim, pek iyi olmadı.

Pardus artık geliştirilmiyor, biliyorsunuz değil mi? Benim Dell Netbook'umda vardı, oldukça yavaş çalışıyor.

verdim bir arkadaşın arkadaşının bilgi işlemci arkadaşına. al dedim bunu hallet vakit ayıranlara teşekkür ederim.

hmm yanlış anlamadıysam 2. sol ayak parmağında ezilme olmuş. emin değilim. icd kodunu bulmak da gayet zor.

evet bende oyle anladım, şikayetlerden de o anlaşılıyor, ayrıca tedaviyi yapan doktorla da konuştum teşhişimiz doğrudur.

Valla alınmada olmayan tedavi için doktor arıyorsun.

günde 100 telden azsa gitme bari.

en azından genetik mi stresten mi onu anlayalım. çünkü hep farklı yanıtlar aldım. daha donanımlı bir yerde bakınsam en azından içimde kalmaz. 100 telden azı geçtim, inanılmaz seyrelme oldu. baktığında anlıyorsun kelleşmeye başladığımı. saç ekimi en son seçenek şimdilik.

padme amidala +1

cerrahpaşa dermatolojiye gorun, kan degerlerine demir cinko baktir...
belki baska bir hastaligin erken uyarisi filandir belki anemi filan var yada b vitamini diptedir...

tek tedavi sac ekimi deri uzmani arkadasim var oyle diyor hap, sprey hepsi palavra imis...

su tabancası

beyin.

pfeifer-zeliska 600 nitro express

biber gazı. daha iyi bir silah görmedim, emniyet bile ona geçti dikkat edersen.

ışın kılıcı

mkek sayfasından bakabilirsin, katalogları güncel sayılır. Zaten başka bir yerden satın alman mümkün değil.

cs de olsa tak tak derdim.

7,65 baretta

eğer taşıma ruhsatın varsa azcık paraya kıy direk walther p99 al. yoksa da canik 55.

tabiki de GAU-17/A.. hem tasimasi kolay, hem etkili.. fiyat performans acisindan da cok iyi.

glock g32!! 357 Sig atıyor mermi olarak. Bu mermi çok etkilidir. Amerikan başkanını koruyan ajanlar kullanıyor bu mermiyi.

smith wesson sigma, glockun eline ayagina verir onu soyliyim. 750 gram filan agirligi var ama rahatsiz edici degil yani. ayrica horozu gizli, plastik kaplama ve ultra $Ik bi silah. glock modellerinin kabzalari cok basit gorunuyo bence. ayrica kucuk modelleri de olabilir ama cok detayli bilgim yok. benim tavsiyem, s&w sigma 0.40 qarde$

www.sarsilmaz.com.tr

iyileşen yara kaşınır.
7 yıldır evde beslenen köpekte de kuduz yoktur %99.99999 ihtimal. arkadaşının köpeği olduğuna göre de göz önünde olan bi hayvan. 5-10 gün içerisinde köpek kudurma belirtisi de göstermezse bir şey olmaz.

Tetanoz aşısı olmadım ısırıldıktan sonra, zaten hemen yakında eczane vardı, eczaneye gttik bi pansuman yaptlar o kadar. Aşı ile ilgili bişey söylemediler. Peki tetanoz aşısı ne kadar etkili oluyo. Ben olmuştum ama ne zaman hatırlamıyorum.

durumu bir doktara danışın. kuduz'a gerek olduğunu sanmıyorum, tetanoz'u ise yine doktora danışarak, doktor gerekli görürse yaptırabilirsiniz. zaten başka yaralanmalara karşı da sizi koruyacaktır. fakat üzerinden epey bir zaman geçmiş, tetanoz aşısı olmayı düşünüyorsanız vakit kaybetmeden doktora başvurun derim.

durum 1 - köpek ısırıklı yer kapatılmaz. temizlenir ve temiz tutulur.
durum 2 - ısıran hayvan şüpheli değilse kuduz aşısına gerek yoktur, köpek yakalanır ve takip edilir, zaten arkadaşın köpeği imiş, bi süre takip etceksiniz. O kudurma belirtisi gösterirse risk var.
durum 3 - her halükarda son 5 yıl içinde tetanoz aşısı olmadıysanız 24 saat içinde tetanoz aşısı olun.

gece uyurken tekrar çatlatmış olmayasınız?
benim de iki kaburgam çatlamıştı seneler önce ama geçtikten sonra ağrı geri gelmedi, yeniden aynı ağrıyı çekiyorsanız yeni bir çatlak oluşmuştur diye düşünüyorum. direkt doktor.

öksürüğünüz var mı etkileyebilir.

kemik parçacıkları doku üzeirnde rahatsızlık yaratıyor olabilir, bir hekime başvurmakta fayda var.

kırıkların (tümüyle iyileşse bile nemli ve soğuk havalarda tekrardan ağrı yapması normal bir olay. ve çatlak böyledir arada yapar bunu.

imza: 1 yıl önce kaburgasını çatlatmış (ve şu anda ağrı çeken) bir diğer bahtsız.

grip sonrası normaldir. 3-4 gün içinde geçer.

@tururo,ben sıcak su torbası ve ağrı kesici eşliğinde voltaren sürdüm elim yetiştiğince.. tavsiye ederim eğer başa çıkamayacağın kadar ağrı varsa..

@schwarzfahrer, doktora da gitsem bunları önericek sonuçta.. çatlağa,hele ki kaburga çatlağına yapılabilecek başka hiçbir şey yok..

@alisveris arabası, grip olmadım bu kış..

sadece bunca zaman geçmesine rağmen bu şiddetli ağrı bana mı mahsus merak ettim.. yanıtlar için çok teşekkür ederim..

ev: 23,734 kuruş/kWh
işyeri: (ticarethane: 25,159 kuruş/kWh,
sanayi de var ayrıca,

www.tedas.gov.tr'de tarifeler kısmına tıklayınca ayrıntılı bir excel tablosu çıkıyor.

@siradisi: sanırım tabloda onun da olması lazım, ayrıntılı incelemedim..

kalkınmada öncelik bölge olmak ile fiyatlar değişiyor, onu da belirtseniz?

tamir edilebilir pek tabi ki de. hiç yoktan iyidir.

anten alıp takabikirsin, mesela;

www.hepsiburada.com

1 - abs'si olmayan araçta esp olması teknolojik olarak mümkün değil, hala abs'siz arabalar var olduğuna göre?
2 - kapitalist düzende yaşıyoruz, yeni teknolojiler (çok yeni olmasalar da) para ettiği sürece farklı şekillerde bizlere sunulacak, biz de soyulmaya devam edeceğiz.
3 - esp çok güzel bir teknoloji ama yarar / zarar olgusu tartışmalı. spor kullanımlarda kapatılması öneriliyor. aç/kapa butonu bulunan bir özellikten söz ediyoruz. çok önemli olaydı kapatma butonu olmazdı belki de.

2005 clio da standart olan olan abs esp bizim 2005 model sıfır aldığımız standart olmayan clio da neden yoktu ya :D

ankara geneline sanırım net bir yayın için 25-50watt arası bir yayın yapman lazım.

elektrik parası çok mühim değil de iş frekans bedeli ödemekte. sanırım rtük'ten satın alınıyor.

frekans işine artık devlet bakmıyor. tüm frekanslar şahısların elinde. almak istediniz frekansın sahibine gidip lokasyona göre binlerce dolar para ödeyip alıyorsunuz frekansı. power fm'in değerini çok merak ediyorum mesela ben.

lynda.com :)

kitapla olmaz

videoları aç bi yandan da photoshop aç otur bilgisayarın başında saatlerce

tutvid
tutplus

youtube search - photoshop

ben kursa gitmiştim

oz
breaking bad
battlestar galactica

suits var henüz birinci sezonu çekilmiş. tam house tadında.

www.imdb.com

sherlock

"dexter; öeh" diyen insan neyi beğenir bilemesem de:

-the big bang theory var her bi sezonu bi öncekinden güzel.

-sci-fi'den tiksinirim ama, battlestar galactica'yı 15 günde izledim tüm ara filmleriyle beraber.

-"adam her bölüm dünyayı kurtarıyo bla bla" önyargısından kurtulup 24 izledim 8 sezon, hatta 4. sezonunu dizinin mantığındaki gibi 24 saatte izledim. mis gibi de gidiyor. o diziyle aklınca dalga geçen kıçımı öpebilir. büyük yapım bence.

-fringe başlarda baya bi güzel ama sonra boka sarıyor gibi. alışkanlıktan izliyorum.

-nikita var, kimse izlemez, ben çok beğeniyorum. percy diye bi karakter var, sırf onun için izlenir. özellikle şu an devam etmekte olan 2. sezon şahane.

-rome var. bilmiyorum izledin mi ama, spartacus'müş(ilk sezonu hariç, ona laf yok) game of thrones'muş yanında esamesi okunmaz. rome can'dır.

sevgiler,

bksibk

nip tuck

the wire
deadwood

kimse yazmamış hayret

greys anatomy

greys anatomy konusunda kim haklıı, buna varış hakemleri karar verecek..

shameless ilginç bi dizi..
hung enteresandı sonradan bıraktık.
prison break ı izlemyenlere kız vermiyorlar.

yüksek şart hocam.

4 yıllık lisanstan sonra 2 yıl tecil alma hakkınız var.
2 yılın başında ortasında sonunda yüksek lisans gelirse daha da uzar.