ciddi anlamda söylüyorum, sevgi konusunda.
eğer ben bir insanı seviyorsam ve o da beni seviyorsa (arkadaş, dost vs. olarak)
kesinlikle buna göre davranmasını isterim ondan.
yani, düştüğüm zaman beni kaldırabilecek birinin varlığını daima hissedeyim istiyorum. onun ötesinde, ben mükemmel değilim ki mükemmel bir şeyler isteyeyim.

KARI KONUSUNDA. bu yüzden yalnız ölücem muhtemelen.

mükemmel olmadığımı, kimsenin olamayacağını da biliyorum. ama dikkat ettiğim, önem verdiğim bir ton kriter var ve bunların tamamına uymayan bir kadınla bir hafta bile konuşamam. yani millet hoşlandığı sevimli bulduğu gödünü beğendiği kızla sevgili oluyor, 1 sene geçiriyor falan ben yapamam onu. ben it gibi aşık olacağım, gözüme herkesten güzel görünecek biriyle birlikte olabilirim ancak.

eh 100 kadından 10 tanesi benim istediğim gibi olunca, o 10 tanesi de beni sklemeyince böyle elim şeyimde kalıyom. çocukken işte interlekten falan uzak mesafe de olsa bi şekilde buluyoduk buluşturuyoduk at gibi hanımlarla sevgili oluyoduk da büyüyünce o olay bitti. ben de istemiyorum zaten bu saatten sonra uzak mesafe ilişkisi mi olur.

Verilen sözler konusunda.

Ben direkt, literal adamım. "Bu işi 3 günde bitirirm." dersen, 3. günde bitirmeni beklerim. Bitirmezsen hayatı sana elimden gelen her şekilde zindan ederim. Sözünde durmamak onursuzluktur çünkü.

"Bir işi 5 günde bitiririm." diye söz verirsem, 3. günde niye bitirmeidn hala yatıyorsun dediklerinde de aynı şekilde karşılık veririm. Hiçbir zaman giriştiğim işle ilgili verdiğim sözü tutmadığım olmamıştır.

Hayır, "Tam tersiyim" diyemem ama mükemmeli sevmem. İnsan yapmış gibi gelmez, ben insani şeyleri seviyorum ve kusurlar hoşuma gidiyor. Karşımdaki kişinin insan olduğunu hatırlatıyor.

İşimi çok seviyorum ve en iyisini yapmaya çalışıyorum ama bir işi mükemmel yaparsam eğer, sonra imza olarak çok küçük bir yerini bozarım, insanın yaptığı belli olsun diye. Örneğin, yazdığım bir makalede harf hatası, iki harfin yer değiştirmesi gibi hatalar bırakabilirim ama bu bağlaç olan de'nin bitişik yazılmasına kadar gitmez. Ancak, bu hatayı da sadece mükemmel bir şey yaptığımı düşündüğüm zaman bırakabilirim, o da sık karşılaştığım bir durum değil zaten.

İnsanlarda da duygusuzmuş gibi kusursuz olanlardan hoşlanmam. Herkes bir yerde tökezlemeli en az. Zaafları olmalı, kapıp koyvermeli, karşı koyamamalı az da olsa bir şeylere. Az olmalı ama yine de öyle bir zaman olmalı ki şapır şapır tükürdüğünü yalamalı. Sıkışmalı, küçük bir şey için panik yapmalı, çaresiz hissetmeli. Herkesin sevdiği kişilerde büyük bir sıkıntı ararım. Ama mükemmelce insan olan kişilere de bayılırım. O da öyle bir his, anlatmam istense anlatamam.

"Kusur olsun" derken de kadı kızı gibi her kusuru üstünde toplamak değil ama mükemmel olmasın. "Mükemmel, iyinin düşmanıdır" derler, ona inanıyorum.

evet. her konuda. bazen hoşuma gidiyor bazense isyan ediyorum.
çoğunlukla insan ilişkileri ve satın aldığım hizmetlerde problem yaşıyorum. hassasiyet, incelik, nezaket (kibarlık değil) dikkat ettiğim ve uyguladığım konulardır. genelde karı gibisin derler. halbuki ben normalim onlar odun gibi. (yüzlerine de söylüyorum)

hayatım konusunda çok kastırıyorum.

ama birçok eksikliğim var, bunları başaramayınca da kendime yükleniyorum. kötü bişi bence.
aşk hayatım boktan, meslek hayatım pek iyi sayılmaz. bunları halletmek için çaba göstermem gerektiğini düşünerek uyanıyorum her gün. boş da durmuyorum ama yeterli gelmiyor pek.
kısacası yorucu bir şey mükemmeliyetçilik.

Evet. Bircok konuda.

bence oturum izni almak bu kadar kolayken küçük zorluklar yaşatılması güzel bi şey. he rüşvet tabii kulağa çok kötü geliyo ama çok sinirlendim diyemicem.

kanıt yok... kanıtlayamazsın.

şahidin varsa adamın sicil nosunu adını falan biliyorsan belki...

asadasda ciddi ciddi bunu bi yerlere şikayet edebileceğini ve birilerinin ilgileneceğini mi düşünüyorsun? velkam tu dı banana ripablik kardeş.

ha bu arada onun fatihte dediği neresi dersin? vatan emniyet tabi ki. adamlar merkezden yürütüyorlar işi, epey profesyonel.

@siradisi00 eskiden arena falan vardi hani gizli kamerayla müsteri gibi gidiyorlardi filan. belki öyle birseyler organize edilir diye düsündüm ama bunla ilgilenecek gazeteci de yoktur.

@loser blueser yüksek ihtimal vatan, evet. ama ses cikarmayinca ben desisteme hizmet etmis gibi hissediyorum. öte yandan polise güven olmaz benim sikayet ettigimi ögrenince musallat olabilirler.

bunların kökü kurumaz, person of interest'te de vardı "hr(humon resources herhalde)" adı altında polis teşkilatının yozlaşmış kesimini izliyorduk, biri gidiyor biri geliyor dibi de bayaaa derinlere kadar iniyor, sonunda başına bela almış olursun eğer daha üstlerden birisinin başını yakmaya çalışırsan

www.hayatinbencesi.com

Benzer bir olay.

Oluyor böyle şeyler. Elinde isim olsaydı BİMER e falan şikayet et derdim

bi daha gidip bimer'e şikayet etmekle tehdit edersen çok güzel yaparlar işini.

(bkz: bimer)

aldırır diyorum. yağ sonuçta.

aldırmaz

Balık yağında vücudunda üretilemeyen yağ asiti mevcut. O yüzden haftada 2 defa balık tüketmen tavsiye edilir, enerjisi vardır tabi.

Kilo vermene yardımcı dahi olabilir.

yediğin herşey kilo aldırır :/ sadece bazıları daha az kalorilidir, doyurucu olduğu için ya da metabolizmayı hızlandırarak zayıflamaya yardımcı olabilir ama direk zayıflatır diye birşey söylenemez, gün içinde diğer tükettiğin besinlere bağlı.

her yıl birkaç defa sorulur:/

içtiğin 1gr'lık balık yağı vücuduna girince genleşip bir kg'ya ulaşır ve direkt göbeğine yerleşir... canan karatay gibi kardiyovasküler cerrahlar, doktorlar ne bilecek?

ironisi bile kötü oldu o derece saçma bi yaklaşım yani..

Aldırmaz. 1-2 gram yağ mı şişmanlatacak seni?

Kayıtsız bagajın bir adedi geçmemesi, 20 cm x 40 cm x 55 cm boyutlarını ve 8 kg ağırlığını aşmaması gerekmektedir.

Bunları geçmiyorsa taşınır herhalde. Burada gümrük olayı var mı onu bilemiyorum.

benim laptopumu cantasinin icinde kabul etmislerdi el bagaji olarak.

evet

üretilebilir. ama satıcının işine gelmiyor.
içindeki tablete göre adam fiyat çekiyor, sgk da ödemesini yapıyor.

sonuçta şirket kar amacı güdüyor.

üretiliyor aslında ama..
bizim sadece ağrı için ağrı kesici olarak kullandığımız ilaçları antiinflamatuar etki amacıyla kullanan hastalar oluyor tedavi için. ki çoğu zaman bu sebepten yazılır zaten. sabah akşam 2 tane kullanılacak. 5 günlük tedavi için 10luk ambalaj olması lazım.. ki yaygın olarak da böyle zaten.

bir de kar ile de alakalı. ancak tedavi şeması açısından 10 20 30 90 tabletler ideal zaten.

İstatistik vermek mümkün değil, biraz piyango işi.
İsveç'e gidecektim ama tur iptal olunca tatilimi İspanya ile değerlendirmek istedim diyebilirsin bahane olarak.

isveç için bilet ve konaklama rez. olursa yanınızda problem çıkmaz. "buradan oraya geçeceğim" dersiniz.

Valla ben iş için ilk 10-11 sene evvel alman schengen'i ile ispanya'ya (madrid) gitmiştim. (6 sene evvel de gittim yine aynı şekilde en son) 4 kişiydik ve hepimiz aynı şekilde. hiç problem olmamıştı.

piyango + buyuk ihtimal bir şey olmuyor

Yıllardır Almanya vizesi ile Fransaya gidiyorum 1 kere sormadılar.

yakın ülke olsa trenle geçecem arabayla atlayacam dersin de ispanya nere isveç nere... risk büyük.

busuu diye bir site var ama en yüksek hangi seviye var bilmiyorum.

aksamlari volkshochschule deki dil kursuna gidebilirsin. her sehirde vhs olur ve aksam almanca kurslari acilir. arkadas da edinirsin almanca muhabbet edebilecegin ki bu konusma acisindan cok onemli. yine tavsiyelerim alman haber sitelerini takip etmen, kitap okuman, evdeyken tv nin izlemesende kulak acisindan arka planda acik kalmasi.phoenix arte discovery, history channel gibi kanallar arka plan icin cok uygundur. hörbuch dinleyebilirsin youtube da var birsuru.

couchsurfing'den language tandem bulabilirsin pratik yapmak için.

dil partneri bul, bir de duolingo öneririm.

Çok teşekkürler
Hepsini denemeye çalışacağım. Tandem arkadaş için Google amcaya sorayım bakayım.

bulaşma kredi kartına. yapma. bende aynı hatayı 7 yıl önce yaptım. 3 tane kartı 1 yıl olmadan batırdım. toparlaması 4 yıl sürdü. banka kartında paran varsa harca. gerisi el şeyiyle gerdeğe girmek gibi.

İlki olur. Diğeri de bonus olabilir.

senin talep etmene gerek yok, banka bakar ki maaş alıyorsun sana kredi kartı yollama derdine düşer.

Tabi talep edebilirsin ama bence ikinci bir kart çıkarma.

adaş senin derdin bazı malum testinden fln geçmekse ole hemen değil 50-60 günü bulur. haaa google da aratırsan yabancı sitelerde detox ürünler bulabilirsin

herkes için geçerli değildir tabi ama 1-2 gecede sıfırlayan arkadaşlar tanıyorum.

biyoloji öğretmenimin iddiasına göre tereyağı 2 hafta kalıyormuş

Ulkeden ulkeye degisir, hangi havalimani?

Almanya'da markette litresi 15 Euro ama, belki bir fikir verir.

türkiye için diyorsan atu'nun sitesinden görebilirsin.

min 50 tl gözüyle bak litreliği için. 2x50 + 2x shot bardağı olan 18 euro, normal 1 lt 17 euroydu en son atüde. ama jagerde fiyat çok değişmiyor diğer freeshoplarda da.

7 yasinda. Kursta. Bu sira gidemedim.

10-11.
ikisi de değil. kendi çabamla.
evet, giderim.

14 yaşımda kayalık ve direkt 5 metre derinlikli yerde kısa mesafeli yüzüşlerle kendim girerek öğrendim. Palet kullanarak geliştirdim. Her sene tatilden tatile

Doğduğumdan beri yüzüyorum.

küçükken kursa gönderdi annem, babam. hoca bizi havuza atıyordu, fobi oldu öğrenemedim. denize hemen hemen her yıl gidiyoruz fakat ben ayağıma bişeyler dolandığında huylanıyorum ve girmek istemiyorum.

16-17 sanirim. Bogulma tehlikesi atlatinca, hemen ogrendim. :) Enistem ogretti. Denize her yaz haftasonlari, uygun oldugumuz haftaicleri dahil paso gideriz. Cennet mahallesinde rol kapma potansiyelim yukseliyo her yaz. :(((

26
kursta öğrendim, yoksa da öğrenebileceğim yoktu zaten.

3 yaşımda kendim öğrendim havuzda

kendimi bildim bileli sudayım yaşı kaç bilmiyorum

13 yaşında, kendi çabamla. son 3 senedir her yıl gidiyorum. onun öncesinde 3-4 yılda bi giderdim. denizi sevmem.

Ben de hic hatirlamayanlardanim. Bildim bileli yuzuyorum. Yuzme bilmeyen insanlar da oldugunu ogrenince cok sasirmistim:)

16 17 yaşında denizin ortasında deniz bisikletinden itmişlerdi beni suya. Sonra basıp gitmişlerdi arkalarından kıyıya dek yüzmüştüm. O yaşa dek boyumu geçen suya girmemiştim.

20 yaşında kursta öğrendim. denizi çok sevmem uzun zamandır da yüzmüyorum. belki unutmuşumdur. :)

7 yaşında kursta

8 yaşında, denizde, kendi kendime, her sene gideriz.

babam tarafından. hatırlamıyorum ama 5-6 olabilir.

Denize 40 dk mesafede oturmama rağmen denize ömrüm boyunca girmek için 2 kere gitmişimdir. Onlar da çocukken kollukla günübirlik şeklindeydi o yüzden galiba öğrenemedim kimse de hadi kursa yazdıralım dememiş yahu, şimdi yat gezileri vs olunca arkadaşlara başım ağrıyor, totom ağrıyor, kulağım ağrıyor gelmicem demek zorunda kalıyoruz. Herkesin yüzme bildiğini bilmiyordum :D meğer azınlık olan bizmişiz şu sıralar onu anladım.

4-5 yasinda yaz okulunda tam olarak ogrenmis olsam da oncesinde kollukla vs yuzdurmuslerdi bol bol.

7 yaşında başladım 10 yaşına kadar olimpiyat evinde yüzdüm. Sonra salaklığımdan bıraktım bir daha da gitmedim keşke devam etseymişim.

6 yaşımda öğrendim. anne ve babam havuzda göstererek öğretti, atılmadım bi yere. denize her sene giderim evet.

Kendimi bildim bileli biliyordum. 8-9 Yaşlarındayken 1 sene bir kulüpte yüzdüm.

Her sene bir hafta giderdim, şimdi dalış yapıyorum okulun topluluğu ile senede 4-5 kez bir gece konaklamalı dalışa gidiyorum.

6 yaşlarında köyde, gölde ve çayda kendi cabalarimla öğrendim ...

@for day to break yalnız değilsin :))

10 yaşımda.

biraz teyzemin çabalarıyla, biraz da havuzda gördüğüm yaşıtlarımın taktik vermesiyle :) belli bir yaşa kadar her sene giderdim denize. artık öyle olamıyor pek. (şu anki yaş 29)

7-8 yaşımda, kolluk ile. denize her sene giderim. haftada bir kez havuza da gitmeye çalışıyorum.

tam yaş hatırlamıyorum, ama küçüktüm. babam öğretti.

benim de bu konuda içimde çok kötü bir duygu var. bir yandan ulan krediler hala ucuzken 3-5 bişey çekeyim araba alayım diyorum, bir yandan da dediğin gibi talep azlığından daha sonra ucuzlama durumu, veya yakıtın hayvani seviyelere çıkma durumu var. bilemiyorum yani.

Emlak balonu çok fena patlayacak diyorum. Kredi kredi nereye kadar.

kısa vadede bi bok olacağını sanmıyorum.

bu kadar arap gelmişken emlak balonu da patlamaz.

yalnızca dolar yükselişi olasılığı mantıklı geliyor, fed'in daha fazla para basmayacağını düşünüyorum. biz de şu 230 milyar doları ödemek için önlem almaya kalkınca dolar ayağa kalkar az buçuk gibime geliyor.

ben arsa almanı öneririm. varsa borçlarını kapat tabi öncelikli olarak. kredi falan önermiyorum.

not: aöf işletme mezunuyum.

nakitte kalin, borclanmayin.

yapmıyoruz. bizim masamızda paranın, biranın ve kadının sahibi yoktur.

31

Şimdi abi şöyle yapiyorsun; bu elemana degil de içlerinden, kızdan hoşlanmadığına emin olduğun bir tanesine durumu anlatiyorsun, varsa boyle bi durum o anlattiğin arkadaşin da ya biliyordur ya da şüpheleniyordur yani, sana soyleyecektir. Olmadi oteki tipin ağzıni arar oğrenir.

hoşlandım görüşelim ayağı yap bence. kızın sevgilisi varsa anlarsın. diğer tiplerin ilgisi varsa da sana ne. sıraya girmeyeceksiniz sonuçta kız için.

öncesinde pek tabii kızın tanıdığın bir kız arkadaşı varsa ona durumu ifade edip bilgi alman iyi olur.

Digerleri ile uzun suredir takiliyor. Cok ortak arkadasiniz bar.. ama bulusamadiniz daha onceden?

Bu demektirki diger cocuklar birbirine daha yakin. Biliyorlardir kimin hoslanip kimin hoslanmadigini.. sevgilisi olana sorabilirsin.

bence önce arkadaşlara sormak lazım. kahvaltıda yediğini söyleyip hoşlandıklarını söylemiyosa da bu durumda söyler, söylemezse de daha fazla yapacak bi şey yok sanki ya.

ben söylüyorum valla.

beyler önceden söyleyeyim kavga çıkmasın diyorum. bazen de baktım yapamıyorum "hacı bu kızla ben bişi beceremiycem sana devrediyorum" dediğim de oluyor.

en güvenilir makattan. ama pratik ve temiz değil.

kulaktan ölçüm fena değil. ama başlıkları kirlenir.

pratik olanı uzaktan ölçen. %100 doğruluk sağlamaz ama tekrar tekrar ölçme şansına sahipsiniz sonuçta. ölçümün zararı yok.
en son hızlıal.com'da 80 tl civarındaydı.

Braun IRT 4520 çocuk büyünce kendisi bile kullanmaya başlıyor yeğenim için kullanmıştık halende kullanıyoruz. 6 sene oldu.

Her çeşidini denedim . En iyisi kulaktan ölçenler. Zaten hastanelerde bile sadece kulaktan ölçer kullanıyorlar

civalı termometre en doğrusudur ama civalı almayın. düşürüp kırarsanız, civa buharı size de bebeğinize de zarar verir.

(bkz: ateş/@compadrito)

çocuk acilde buna benzer kullanıyoruz. ve koltukaltı ölçüyoruz.
i00.i.aliimg.com
bunun kafası turuncu olanı. markaya dikkat etmedim.

okula kaydolduktan sonra okuldan kağıt alır askerlik şubesine verirsin tecilin yapılır.

cikarmazlar diye tahmin ediyorum, ben de 8 yil okudum, kütügümün oldugu yere son yil bi kagit gitmis, muhtemelen bakaya kagidi, onlar ne oldugunu anlamamislar tabii, seni askere cagiriyorlar dediler. ben bir sey yapmadim, ertesi yil mezun oldum, diplomayla gittim tecil ettiler, bakaya falan kimse bir sey demedi.

geçen ay aynı şey benim de başıma geldi. hatta askerlik yapacağım yer falan belli olmuştu :) yeni kayıt olduğun okulun öğrenci işlerine gidip dilekçe vereceksin. onlar ilgilenirler. sık yaşanan bi durum zaten. şubeyle işin yok.

ne kadar süreliğine gideceksin? oturum izni alacak mısın? bunlar önemli cevap verebilmemiz için.

öğrenci vizesi ne amk, sanki akbil basıyon :)

seyahat sigortasından bahsediyosan pegasus'un sitesinden online yapılıyormuş, ya da seyahat acentalarına da yaptırabilirsin.

bişi olmaz bence.

micro sd karttan sildiysen bilgisayara takıp card recovery programları kullanabilirsin

@siradisi00 sd karttta değil.

sd kartta değilse veri kurtarma merkezine para bayılmadan kurtarman imkansız diye biliyorum. zamanında ben de çok uğraştım.

varsa kilis devlet hastanesi acil yaz :)

yanıt: evet

dizi bence mal bir senaryoyla ilerliyor.

avukatın bir atarıyla adamı ipten alıyorlar nası oluyosa.

daha neler olacak bekle sen... dizi komple saçma ama neylersin.

bu dizinin senaristi cizgi film yazar gibi bolum yaziyo.

ben takmam, vurduya kirdiya uctuya kactiya bakarim dersen izle yoksa boyle gidiyor butun sezon, birak.

Ben 6 bolum dayanabildim.

devlet çoğu zaman panik atak konusunda etkili bir çözüm sunamıyor. imkanınız varsa bir kliniğe gidin. psikolog-psikiyatr işbirliği içerisinde panik atak çok daha etkili bir şekilde yok edilebiliyor.

tedavi süreci hakkında görüşme öncesi bilgi edinmek adına emdr tekniği hakkında okuyabilirsiniz. (her ne kadar uygulanacağı kesin olmasa da)

ve büyük ihtimal şu hap hakkında: citoles

edit: oha siradisi haklı. ben daha önce tanı bir doktor tarafından konuldu ve sonrasında doktora gitmediniz sandım. eğer tanı bir profesyonelce konmamışsa yukarıda yazdıklarımı yok sayın.

panik atak tanısını nasıl koydun?

Doktor tanılı ve tedavili bir panik ataklı olarak yutkunamama fobisi diye birşey duymadım.panik atakta olan şey kriz değil zaten.Eğer belirgin belirtileri şimdi yazarsam onlar olmaya başlar sende, sen yaz bakalım neler hissediyorsun

yutkunamama fobisi var. mumkun mertebe ilacsiz cozmeye calis. tek cozum yolu ustune gitmek panpa. ilac almadan psikologla halletmeye calis.

valla bence psikiyatriste git. panik atak olup olmadığına o karar versin.

bende panik atak var ne la? doktor musun olum?

belirtilerim çarpıntı,vücutta uyurken bir anda gelen kasılmalar,nefes alamama yalnız kalmaktan korkma,titremeler

bu dediklerin hipertiroidi'de de olabilir.

birçok organik hastalıkta da olabiliyor.

bence doktora git sen. :)

insülin iğnesinin kenarıyla kendin de alabilirsin. tabi dikkatli biriysen.

lan'dan bağlanacan bence.

hamachi ile bağlıyken ip adreslerinizi kontrol etseniz ya, belki bağlanmamıştır.

olmuyor bır turlu baska bır yolu war mıdır?

et yememekten düşer. doktor sadece b12'den değil kan değerlerindeki başka bir bozukluktan da şüphelenmiş olabilir. benim 37'ye (pg/ml) kadar düşmüştü. hiçkimse de bu düşüş normal değil diyerek sevk etmedi. dodexlerimi oldum yıllardır huzurla hayatıma devam ediyorum. olay sadece b12 değildir belki.

hematolojiye falan mı sevk etti? iğneyi düşünmeden git, ihmal etme.

bir de emilim bozukluğu varsa b12'yi istediğin kadar besinle ya da hapla al, bir işe yaramaz. alamazsın çünkü. mecbur iğne olman gerekebilir.

Et yememekle alakalı olmayabiliyor, kuzenim et yiyor ama iğne oluyor sürekli b12 için, ben et yemiyorum ama b12'de sıkıntı yok (bugün ölçtürdüm hatta). Yani bazı bünyeler b12'yi alamıyor gibi bir muhabbet var.

bahsettiğiniz sayıların hangi birimden olduğunu biliyorsanız normal bile olabilir. benim yaptırdığım yerde 134 pg/ml alt sınır olarak belirtilmişti. sınırların böyle belirsiz olduğu bir ölçekte panik yapmadan önce biraz araştırmak gerek.

www.eksiduyuru.com

bikaç başlık şeye bakılmış biyokimya, kan üre azotu, hematoloji, hormon eliza, hba1c ye bakmış diğer tüm değerler normal gibi ama doktor öyle diyince endişelendim ben de.

dodex iğnesi içile de biliniyor aslında.
oral / im yazar üzerinde.

Eğer midenizde bir sorun varsa emilimle alâkalı, bu da düşüklüğe sebep olur.

mide de emilim olmaz oncelikle. bir sorun varsa ince bagirsak ya da kalim bagirsaktadir.

ama yukarida arama kismina b12 yaz. tahminen onlarca b12m eksik duyurusu cikar. igne kullanman gerekirse kullan. kullanmasan bir sey olur mu bence olmaz. eksikligi yaslilik doneminde zararlidir. yasinizi 50 alti diye dusunuyorum. su an ablam da git gel yapiyor doktora. ayni sekilde cok dusuk cikti ama doktoru beslenme plani uyguluyor.

normal boyle seyler.

@kutsalbok intrinsik faktor mideden saliniyor.

@kutsalbok

midede bir sorun varsa dedim. intrensek faktör eksikliğinden bahsediyorum. emilim tabi ki bağırsaklardan olur.

20 saat falan sürüyordur herhalde. 4 saatte bir mola, arada bir topkek kola verilir falan filan.

bildiğin otobüs yolculuğu işte.

trenle git

gece giderseniz farkli , gunduz giderseniz farkli olur.
ankara'ya kadar gordugunuzu tahmin ederek, gece yola cikin diyorum. ankara sonrasini gunduz gozuyle gorursunuz.
donuste de yine gunduz cikin yola, zira yolun uzunca bir kismini yine gunduz gozuyle gormus olursunuz.
yalniz, cok yorucu bir yol. bunu bilmenizde yarar var.

masonluk.

genleri, karakteri

bir lafa bakması laf mı diye bir adama bakması adam mı diye.

Karakter ve zekası.

görülebilecek en kötü şeyleri görmüş olması. savaşın içine doğması.

1. dünya savaşı
trabslugarp savaşı
1. balkan savaşı
2. balkan savaşı

kurtuluş savaşı

ben de bu kadar savaşta bulunsam özgüvenim olur herhalde amk

nerobianco+1
nat geo da bir belgeselde kurtuluş savaşındaki türk ordusunun dağılımı, yerleşimi vs ile ilgili "askeri deha" ürünü denmişti.

başarılı bir komutan olması
zeki olması ve bunu değerlendirip kendini geliştirmiş olması

bir de çok okurmuş yaf bu adam.

jan jack russo falan kastırırmış.
yurtdışında da epeyce bulunmuşluğu var. etkilemese etkiler sanırım.
özellikle halep görevi sonrası "şu araplardan kurtulmak gerek" diye düşünmeye başlamış diye biliyorum.

inanilmaz cok okudugu bilinen bi gercek. hakkaten her konuda fikri ve bilgisi var.

hatta bi kac hafta once debe entry'si vardi. yunan bi usta ataturk'un evine is yapmaya girmis bi arkadasiyla, ataturk buna firca kaymis falan. yunan videoda sey diyordu: "ataturk bizim yunan okullarinda ogretilen en ufak seyleri bile biliyordu". hatirlayanlar olursa entry'yi yabistirsinlar buraya.

siradisi bi insan. millet ataturk dusmanligindan "abartiyorlar yea" diyor ama hakkaten her yuzyilda boyle 1-2 kisiden fazlasi yok.

Karizma, ait oldugu dusunulen bireyden cok onda karizma bulunduguna iliskin inanctan dogar. Bu inancin nasil olustugu arastirilmali.

Okumasiyla ilgisi yok. Yasadigi donemin populer kulturune hapsolmus bir okuma listesi var.

Subay olmasi avantajlardan biri. Cunku etrafindaki insanlar sorgusuz sualsiz itaat etmeye aliskin oluyor.

Yabanci dil bilmesi degildir. Bulundugu ortamlarda herkes icin normal bir sey yabanci dil bilmek.


İleri gorusluluk degildir. En azindan siyasi olarak bircok sorunun dogmasi(kurt, azinlik, fundementalizm, otoriterlik) onun, 17.yy'da kalmis goruslerinden kalir.

Dusundugum ana sebebi soyleyeyim. Bu ayni zamanda kendisinin sevdigim tek yani. Gencliginde pek cok "ortama" ve gece hayatina bulasmasi. Bu sayede insanlarla iletisim kabiliyetini arttirabilmis ve insanlar uzerinde yarattigi imgeyi guzel sekillendirebilmistir. Dans, yuruyus, otorus, diksiyon gibi imaj yaratmada cok onemli olan butun karakteristiklerini bu sayede elde ettigini tahmin ediyorum.

askdjnasd 100 yil oncesinden bahsediyoruz lan. google'dan ozetlerini okumustur belki? alsdjnas

adam hic alakasiz geometri'ye bile kendinden bir seyler katmis, ustune kitabini cikartmis.

10dan fazla kendi yazdigi kitabi var www.fmv.edu.tr

100 sene oncesinden bahsediyoruz'u soylemis miydim?


Atatürk'ün Kitaplığındaki Türkçe Ve Osmanlıca Kitaplardan Bazıları
Ahmet Vefik Paşa : Lehçe-i Osmani
Ahmet Vefik Paşa : Lehçe-i Osmani
Mehmet Salahi : Kamus-u Osmani
Avram Galanti : Türkçede Arabi ve Latin Harfleri ve İmla Meselesi
Mehmet Ali : Tahsil-i Lisan-ı Alman
Nüzhet : Kendi Kendine Almanca
Ahmet Cevat : Türkçe sarf ve nahif
Kazım Nami : Türkçe Oku, Türkçe Yaz
Mithat Sadullah : Latin Harflerinin Türkçeye tatbiki
İbn Emin Mahmut Esat : Tarih-i Din-i İslam
Osman Bin Süleyman : Kamus
Lütfullah Ahmet : Hayat-ı Hazret-i Muhammet
Abdunnaim Bin Hasan : Ceridetül Evail ve Hamidetül Evahir
Ahmet Halit : İslam Büyükleri
Abdurrahmanil Cami : Tercüme-i Nefhatül İnsan
Mehmet Cemil : Hukuku Düvel
Katip Çelebi : Cihannuma
Feridun Bey : Feridun Bey Münşeatı
Mehmet Bin Sait : Kitabü'l Tabakatü'l-Kebir
Şemseddin Sami : Kamusu Alam (6 cilt)
Şemseddin Sami : Kamusu Okyanus
H.Z. Ülken : Aristo Metafizik
Süheyl Ünver : İbn-i Sina
Ahmet Rifat : Lügat-ı Tarihiye ve Osmaniye
M.Fuat : Amerika'da Tükler ve Gördüklerim
Rıza Tevfik : Kamus-u Felsefe
Cemal Paşa : Hatırat (1913 - 1922)
Mehmet Cemil : Sulhta ve Harpte Hukuku Düvel
Evliya Çelebi : Seyyahatname
Suphi : Tekmiletül'l-iber
Lütfi Simavi : Devr-i İnkılap
Mustafa Necip : Selimname
Osmanzade Taib : Hakikatü'l Vüzera
Ahmet Saip : Vaka-i Sultan Aziz
Ahmet Hilmi : Tarih-i İslam
Mazhar Fevzi : Hayr-i Sahil
Ziya Paşa : Endülüs Tarihi
Resulzade Mehmet Emin : Azerbaycan Cumhuriyeti
Ali Reşat : Tarih-i Osmaniye
Ali Reşat : Kurun-u Cedide Tarihi
Sebahattin : İttihat ve Terakki Cemiyetine Açık Mektuplar
Mahmut Esat : Tarih-i Dini İslam
Ahmet Mithat : İnkılap
Ahmet Cevdet : Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefa
Mustafa Efendi : Tarih-i Selanik
M. Şemsettin : İslam Tarihi
Ahmet Rasim : Osmanlı Tarihi
Necip Asım : Türk Tarihi
Mustafa Nuri Paşa : Netayic-ül Vukuat
Mehmet Zihni : Neşahir-ün Nisa
Mehmet Şemsettin : Mufassal Türk Tarihi
Ziya Gökalp : Türk Medeniyeti Tarihi

Atatürk'ün Okuduğu Yabancı Kitaplardan Birkaçı
M. Roux de Rochelle : Etats-Unis D'Amerique
M. Dubois de Jancigny ve M. Xavier Raymond : Inde
M. Chopin : Russie
M. G. L. Domeny de Nenzi : Oceanique
Bary de St Vinvent : Iles de l'Ocean
M. Ph. Le Bas : Etats de la Confederation Germanique
M. Van Hasselt : Belgique et Hollande
M. Louis Lacrcix : Iles de la Grece
M. Louis Lacrcix : Chili, Paraguay, Uruguay, Buenos Aires
Champollion Figeac : Egypte Ancienne
M. J. J. Marcel : Egypte depuis la conquete des Arabes
Rozet et Carette : Algerie, Etats Tripolitains, Tunisie
Lavalle ve Gueroult : Espagne
M. Ph de Golbery : Histoire et Description de la Suisse et du Tyrol
M. G. Pauthier : Chine et son Description Historique
M. Chepin ve A. Ubicini : Provinces Danubiennes et Roumanies
M. Ph. le Bas : Suede et Norvege
Ferdinand Denis : Portugal
Ferdinand Denis : Afrique
Ferdinand Deniz - M. C. Famin : Bresil, Colombie et Guyane
M. Larenaudiere ve M. Lacroix : Mexique Guatamala Perou
M. A. Tardieu, M. S. Cherubini : Senegambie et Guinee
M. N. Desvergers : Nubie, Abyssinie
Lacroix Yanoski : Italie Ancienne
M. Le Chevalier Artaud : Italie Sicile
Frederic Lacroix : İles Baleres et Pithyuse
M. Friess De Colonma : Histoires des Antilles
M. Elias Rensult M. Roux De Rochelle : Villes Anseatiques
M. Ferdinand Hoeger : Chaldee Assyrie Medie Babylonie
M. Neel Desverges : Arabie
S. Munk : Palestine Description Geographique historique et areheologique
Jean Yanosky ve M. Jules David : Syrie Ancienne et Moderne
M. Dubeux : Tatarie, Beloutchistan
M. V. Valmont, M. Xavier Raymond : Boutan et Nepal
Ernest Lqvi see ve Alfred Rambaud : Histoire Generale du IV e Siecle a nos jours (12 cilt)
Jean Jaures : Histoire Socialiste de la Revolution Française
Hilaire de Barenton : Le Mystere des pyramides

Atatürk'ün Dil Devrimi Sırasında Çalıştığı Kitaplardan Bazıları
H. F. Kuergic : Psychologie de Quelgues Elements des Langues Turques (1)
Vilhelm Thomson : Inscription de l'Orkhon
M. Guizot : Dictionnaire Universel des Synonymes
M. Brasseur de Bourburg : La Langue Maya
Hilaire de Barenton : L'Origine des langues des Religions et des Peuples


evet abi gece hayati, ortam falan... savaslari "cheats" ile, cumhuriyet'i "install.exe" ile falan..

atatürk'ün asla hata yapmayacak derece kusursuz olduğuna inanılması ve herkese zorla kabul ettirilmesi mesela.
bazı konularda "kral çıplak!" diyemiyorsunuz, derseniz istisnasız vatan haini ilan ediliyorsunuz.

ayrıca "atatürk'ün hataları" dediğiniz anda da bu hataların atatürk yüzünden oluşmadığını bu hataların o dönemdeki bazı sebeplerden doğduğunu söyleyenler çıkıyor ve atatürk'ün yaptığı veya yapabileceği hatalar temize çekilebiliyor.
oysa atatürk hariç herhangi bir türkiye liderine asla bu kadar tolerans tanınmıyor, atatürk harici herhangi bir liderin başarısı "zaen olmak zorunda", "bu başarı ona ait değil ki!" şeklinde yıpratılmaya çalışılırken liderin en küçük hatasında "bu hata bu başbakanın/liderin!" şeklinde karalanıyor. o, "bu, hatalar dönemindeki bazı kişilerden de kaynaklanıyor." gibi bir yaklaşımla hoş karşılanmıyor.


sonra da "en muhteşem atatürk'tü. hiçbirimiz adam değiliz, en son adam 1881'de ışıklara yürüdü" de. ne de güzel bir tutarlılık...

@advocatusdiaboli: evet, keşke kurtulabilsek o tiplerden.

@acem ve @shewassmybaby size denecek bir sey yok. Simulasyonun icinde takilin siz. Biri populer kultur 2. Dunya savasindan sonra diye sallayip wiki linki vermis, oburu de adlari tarihin tozlu sayfalarinda unutulmus kitaplarin listesini gosteriyor. Merak etmeyin, okudugu iddia edilen(!) Kitap listesini 2-3 kere inceledim, bir tane dusunce, siyaset, sosyoloji alaninda kult haline gelmis kitaplari okumamistir.

@advocatusdiaboli, gece hayatini oylesine bir fikir olarak attim. Bulunsun bir kosede diye. İlgilendigim ya da ustunde oturup cokca kafa yordugum bir konu degil. Elbette cok sig, dar ve eksiktir. Sadece farkli bir perspektif sunmasini istedim. Limon von sanders'e cikisi konusunda ise cok abartmissin. Bir kere emirlerine uymamistir. "Siktir cekmek" karsi tarafin yuzune hakaret anlamina gelir. Boyle bir sey yapmamistir. Otoriterlik 18.yy'dan kalan bir sey degil. O tercih ettigi bir sey. 18.yy'dan kalan ulus anlayisi, soyut egemenlik anlayisi ve elitist bir burokrasi/burjuva birlesmesi. Otoriterlik ise kendi tercihidir. Her donemde olabilen bir seydir. Sartlardan cok liderin isteginden kaynaklanir.

Kurt probleminin ana sebebi, mustafa kemal'in 1921 anayasasi'nda da verdigi ozerklik sozlerinin hepsini geri cekmesidir. Altta neden olmadikca nasil kiskirtilsin bir halk? Sen kurtulus savasi sirasinda adamlara ozerklik hakki ver, savas bitince(1924 anayasasi) bunlari kaldir. 2. Meclis secimlerinde adaylardan hepsini disla. Sesini cikaran bir iki milletvekilini de fail-i mechule ugrat. Sonra da suc ataturk'de degil mi yani?

olum cok degisik kafalar. gunumuzun suriye'sinde, irak'inda yasasalar mavi ekran verebilecek insanlar, 100 yil oncesini tv dizisi gibi elestiriyorlar ya anlamak mumkun degil.

2-3 kere incelemissin ve bi tane dusunce, siyaset, sosyoloji kitabi bulamamissin, ne diyeyim ki ben.

bonus: www.youtube.com

Acem ve she was my baby bos bos devam etmisler neyse.

Advocatusdiaboli, katildigim tek nokta bunlar burada konusulmayacak seyler. Cunku ilkokul, lise bilgileriyle gelip kirletenler kayniyor. Senin "kurtlere soz verilmedi" deyisin de, ulus kavramini 1789'a baglaman da orneklerden.

Neyse sorun degil.

Şurayı Gentlemen's Club'a çevirelim, hatun gelmesin. Bi' özeleştiri yapalım. Sonra hatunlar gelip fikir belirtir isterse.

Ya bence tamamen bakış açısı meselesi abi. Şimdi az çok hepimiz orta sınıf çocuğuyuz. Yetiştirildiğimiz ahlak belli. Hem modern olmaya, kültürlü olmaya çalışıyoruz, hem de ufaktan beridir bilinçaltımıza yerleştirilmiş gelenekselci, ahlakçılıktan kurtulamıyoruz. Sonuçta ne oluyor? Hatunu kaldırmak için Heidegger alıntısı yapan adamlar "Berkecan sence de itici değil mi? Başbaşa görüşmeseniz keşke, aklım kalıyor" diyor (O herifle görüşme bir daha diyen dangozları saymıyoruz.)

Böyle arafta kalan adamlar yüzünden hatun kısmı "Ben seni hiç böyle bilmezdim." diyor.

Tabii bu genellemem yanlış gelebilir size; fakat benim içinde bulunduğum ortamın en büyük derdi bu.

Son 8 yılda 7 sevgili değiştiren biri olarak (ki biri 3 yıl sürdü arada) benim en büyük sıkıntım "Fazla üzerime düşüyorsun, kısıtlandığımı hissediyorum." demeleri oldu mesela; ama sanıldığı gibi benimki kıskançlıktan değil. Sevgilim varsa ne bileyim her sabah göreiym, her akşam göreyim, kafama estiğinde arayayım, hiçbir şey demesem de aynı ortamda bulunalım falan istiyorum.

Velhasılı, sıkıcı adamım, kabul ediyorum.

Oh be günah çıkartma gibi oldu.

g man'den sonra cevap vermek gerek yok bence bu duyuruya. söylenecek her şeyi söylemiş. şukelamı verdim g man. çok arada kalmışlık bizi biz yapamıyor bence de.

Helal olsun. Benim suanki sevgili adayi da eski sevgilisindwn baya cekmis. Hayir bi imsomniacim bi kere uyuyamiyorum. Kiz bi iki gecw disari cikto saniye saniye rapor veriyor. Ulan tamam o kadar genis mezhepli diilim zaten de rapor vermek nedir? Sen bi check-in yaparsin ben onu yone gorurum bilirim.nerde olsugunu kafama takmam. Biri yazilir bisey eder e zaten gotune guvenerek cikmissin disari olumune acil bisey olmadigi surecw niye basip geleyim de olaylar cikartayim?
Bir de sogukluktan kastim su. Ben biraz boguyorum galiba. Bu siralar pek bi is yapmadigim icin dw sabah uyaniyorum telefona aksam yatana kadar skype telefon boyle geciyoe gunler. E kiz da endeksli yasamaktan sikiliyor mesafe koyuyor araya. Ama bir kere bile oldu mu o olay ben de paranoya yapmaya basliyorum. Hayir ozguvensiz hic diilim ama bu siktimin genlerinde var herhalde. Bizim sulale de boyle.

İphone 3gs'in minnak ekranindan devasa ellerimle yaziyorum kusura bakmayin. TTelefon bozuk

www.youtube.com

oncelikle sunu izle derim. burada bahsedilen, yarak kurek romantik komedilerde kadinin rolunun pasifize edilmesi inanilmaz dogru bir tespit. E zaten Turkiye'de toplum olumune ataerkil, o yuzden kizlar bu filmleri izleyip cok kolay model alabiliyorlar kendilerine. Yanlis anlasilmasin, sirf filmler yuzunden demiyorum. Bizim kultur de kizin pasif olmasini, iliskiye okuzun trene baktigi gibi bakmasini, armutun pisip agzina dusmesini beklemesini ogutleyen bir yapida.

"Bana kucuk surprizler yapsin ehi ehi" E, amina kodugumun, bir kere de sen kucuk surprizler yap lan? Bir kere de sen kicini yirt karsindaki icin? Kizlar teklif etsin, nolcak amk.

Iste hep bu kafalardan siyrilabilmis bir kadin aradim. Yani burada isin icinde biraz kezbanlik var, evet ama benim esas anlatmak istedigim, kadinlarin genelde tum ozveriyi ve cabayi erkek tarfindan beklemesi soz konusu. 2.5 yil once yurtta dunyanin en sacma odevini yaparken hatunun biri geldi tanisti benimle. Iste allahin kanadasinda degisik yerlerden gelmisiz, yarinimiz belli degil. Sonra gun geldi, ailesini karsisina aldi benim icin, simdi 1 yildir birlikte yasiyoruz. Demem o ki olmuyorsa olmasin abicim, sonucta muhtemelen bir kisiyle evleneceksin. Onu da iyi secmis olursun sonunda. Sunu bil ki kadinlarin byuk cogunlugu gercekten seni sallamiyor ve deger vermiyor. Sorarsan lafta destan yazarlar sana ama senden ayrilip bir hafta sonra baska bir herifle yatmakta, facebooka fotograflarini koymakta vs bir kusur gormezler.

Bir de bu kizlarin cogunun ailesi su kafada "bizim kendi evimiz varidir kira yuzi gormedik davul dengi dengine calarimis"
Ulan chuk. Sanki senin kizin aldi evi. Herkes sulaleden zengin degil iste. Ne evi anasini satim istanbul gibi yerde. Salak kari.

valla kızlarımız çok kaprisli. ortak hobi ve zevklerimizin uyduğu bi kızla konuşuyordum. artık muhabbettimmi baydı yada flörtü doğrumu yapamadım bilmiyorum 2-3 gün sonra iletişimi kesti. kadınların sağı solu belli olmuyor. belli yaş aralıklarına göre konuşursak fiziğe, kariyerine, maaşına bakıyorlar.

şimdi 1-2 gerzek gelip buraya "yhaa türkiyede erkekler daha şanslı. hep biz ilk adımı bekliyoruz." diyecek. Evet o zamanda ağzımıza sıçıyorsunuz. Siz düşünmeden ispanyol italyan erkeklerine falan verin. 2 gün sonra kapı dışındasınız.

bir kaç yıllık devam eden ilişkim var o yüzden ne kadar yorum yapmam doğru bilmiyorum ama benim gözlemlerim daha çok sürpriz bırakmama üzerine oluyor.

hem kadında hem erkekte oluyor bu. cinsiyeti de yok. g manin bahsettiği olaylardan biri de bu. her akşam göreyim, her sabah göreyim diyen erkek/kadın, kendinde karşı cinse hiç bir sürpriz bırakmıyor. e diyeceksiniz ki sürpriz kalmama olayına nasıl çözüm bulacağız?

ilişki ; gerçek ilişki düzeyine gelene kadar biraz kendi hayatınıza bakmanız gerekiyor. ondan önce ne yapıyorsanız, ondan sonra da benzer bir hayat yaşamalısınız. hayatınız sevgilisi olan erkek olarak değil, erkek olarak devam etmeli. aldatın falan demiyorum ha yanlış anlamayın. esas soru şu? o kadın sizden niye hoşlandı? çoğu erkek bu sorunun cevabı sayılacak nitelikleri ya zamanla kaybediyor ya da bu soruyu kadına çok erken cevaplıyor.

ilgiden hoşlandığını söyleyen kadın kendini yeterince tanımıyordur. normal bir arkadaşınızın sizin hakkınızda 3 senede alabileceği veriyi sevgilinize 5-6 ayda yüklüyorsunuz ve dolayısıyla dışarıda ona hala veri iletebilecek birileri olduğuna inanıyor. bu sebeple ister istemez size karşı soğukluk hissediyor, çoğu zaman bu soğukluk karşısında karşı taraf saçmalayıp iyiden iyiye ortamı soğutuyor ve hop, ayrılık. kadınları da eleştirmiyorum bu hususta, aynı şekilde benim de kız arkadaşlarım oldu geçmişte ve istisnasız hepsine karşı inanılmaz soğudum, aynı benim bu hatayı yaptığım kadınlar gibi.

Beyler duyuruyu silmiyorum.meraknetmeyin

Ben bu olayi niye böyle merak ettin anlamadim yaşa gitsin işte yukaridaki birinin dediği gibi eninde sonunda çok değişik bir durum olmazsa biriyle evleneceksin zaten tipki bu arkadaşlarının evlendigi gibi. Belki o arada onlar sorun yasayip ayrilacaklar hayatta her tipten insan var herkes birbirine benzemesi imkansiz. Ama bence assagi yukari ayni yere varıyor yani kimisi için erken kimisi için gec. Ayrica her türlü hic sevgili edinemeyip tecrübesiz bir erkek olmaktan iyidir en azindan birseyler yaşamışsin ileride tecrübe olur benim gibi olmak mi isterdin ne değer bilmez adamlarsiniz (alinma :) ) 7-8 kizla ciktim diyorsunuz daha ne.

hem namuslu olsun fazla kimseyle takılmamış olsun isteyip hem de eğlenceli olsun, gece hayatına takılabilsin, görmüş geçirmiş olsun istemeyle ilgili olabilir.

namuslu olanların kimisinin eli erkek eline değmemiş oluyor ve el ele tutuşurken bile çekiniyor. dünyaya ve erkeklere dair bilgisi yok. onlarla zaten yapamıyoruz.

diğer çekinik olmayan grup da bir ferah bir aşmış geliyor gözümüze, bizi donunda sallar lan bu deyip kaçıyoruz bence.

ortasını da bulamıyorsun. kıskançlık peydah oluyor vb.

Çünkü erkekler, genelde ortalamanızdan düşük kadınlara yoğunlaşıyorsunuz. Sizin ortalamalarınızda olmayan bu kadınlarsa, sizden daha yüksek ortalamalardaki erkeklere endekslenmiş yaşıyorlar. Sizin "kendi denginiz" zannettiğiniz kadınlar aslında size paralel bir eşikte değil, gömlek olarak düşükler ama sizden daha üst gömleğe talipler. Hal böyle olunca bir yerden sonra her iki taraf da memnuniyetsiz ayrılıyor. Size göre onlar "kezban, bi planı da kendisi yapmayan, hayatta bi becerisi olmayan, insiyatif alamayan, eğlenceden anlamayan, doggyde bile belini kıramayan kadın" oluyorlar; onlara göreyse siz "pff, yeani işte ne bileyim" oluyorsunuz.

Bence çitayı biraz yükseltin. Böyle diyorum da gerçi hiç kız tavlamadığım için ortada ne tipler var/yok bilmiyorum. Kadını erkeği geçtim, düzgün insana denk gelmek çok zor şu günlerde ülkede.

By the way, ben hep "ilişki için örnek" insan oldum, yaşadığım ilişkiler kendi koşul ve zamanları içinde hep "imrenilen, takdir gören" tarzda oldu ama sonuç olarak bugün geldiğim noktada pek bi harikulade durum var mı? Yok. Kimse bana ödül, madalya vs verdi mi? Hayır. Bu yüzden kafanızı çok da takmayın. Siz doğru oldukça su akar, yolunu bulur. Belki de bulmaz. Buna da hayat denir.

gozlemlerime dayanarak bir yorum yapicam burda. hic bir bilimsel dayanagi yok dedigim seyin.

oncelikle sunu soyleyelim, uzun iliski insani olmayan, yalniz daha mutlu olan insanlar var. onlar da bazen toplum baskisiyla iliski ariyorlar, o da hata. kimisinin yalniz olmasi gerekir, illa hepimiz bir holivud hayati yasamak zorunda degiliz. ama bu insanlar istisna.

kaideye bakarsak da hayati boyunca saglikli bir uzun iliski surdurebilen insanlar tek baslarina kendi kendine yetebilen insanlar. benim gozlemim bu yonde. yani sen o kadini/adami kendi haline biraksan da hayatta basarmak istedikleri, hedefleri, istekleri var. kendi kendine birey olmus. kendini tanimis. sevgilisiyle tanimlamiyor kendini. bu yuzden sevgilisini sikbogaz etmiyor, aksine birbirlerine hayatta destek oluyorlar.

dikis tutturamayanlarin problemi illa sevgilim olsun derdi. boyle insanlar (kadin/erkek fark etmez) illa sevgilisine "sahip olmak" istiyor. benim olsun, ben ne dersem yapsin derdi var. hayatinin orta yerine getirip koyuyor iliskiyi. sonra yurumuyor tabi. sevgili demek yol arkadasi demek, destek olunucak, destek alinicak cok yakin bir arkadas demek. bunu boyle gormeden ve once kendini tanimadan saglikli bir iliskin olmaz.

ayrica evlilige de bir basari gibi bakmamak lazim. bakalim o sekiz arkadasindan kac tanesi yurutebilecek evliligini. sagliksiz, yurumiycek bir iliskidense hic iliskin olmasin daha iyi.

Sorumsuz ve aç gözlüyüz.

Of abi çok entel stilde yazmışsınız, kafam şey oldu. Haydigger kim la?

Bence sebep erkek nüfusun fazlalığı. Kız biri olmazsa diğeri olur tadında bakıyor, yedekte cok elemanı oluyor o açıdan başarı şansımız azalıyor.

Amman be brader, huzurum olsun yeter ki, gerek yok gereksiz insanlara.

Kurtuluş Recep İvediklikte hocam.!

Beyler bölüyorum ama sizin çevrede bi sıkıntı var gibi, 4 tarafım "nerde bu adamlar?!" Diyen, düzgün ilişki hasretiyle yanan kadın dolu.

fazla hetero ve seksistsin o yüzden dikiş tutturamıyorsun.

erkek nüfus fazlalığı +1500

Fazla hetero ve seksist degilim. Pamuk gibiyim abicim ben. Daha ne kadar iyi olabilirim bilmiyorum.chieko numarami veriyorum

Benim yaşadığım ve çevremde gözlemlediğim şu; kızların (özellikle beyaz yakalı ve sosyal hayatın içinde olanların) pek kimseye eyvallahı yok. Hele bir de az çok fizik de düzgünse "senle uğraşamam, daha iyisini bulurum" modunda çekip gidiyorlar. Bu versiyonu erkekler için de geçerli olabilir ama kızlar kadar genele yayamam. Onun dışından bahsedilenler bence ilişkiden ilişkiye değişebilcek şeyler. Aşırı ilgi, ilgisizlik vs.. herkesin beklentisi farklı. 2 yıl aynı adamla/kadınla beraber olup çok ilgiden sıkıldım diyorsa bir taraf, sittirsin gitsin lütfen. Bu tür şeyleri 4-5 ayda anlarsın zaten.

Bunlar haricinde en önemlisi "hayattan beklentiler" kısmı. Belki beraber büyüyen çiftlerin de beklentileri benzer şekilleniyor ama 30'lu yaşlara doğru tanışan iki insan her ne kadar iyi anlaşsa da hayata bakış ve gelecek beklentilerinde bazı farklılıklar da ilişkiyi bozuyor, soğuma nedeni olaibliyor.

her ay ne la uzatmadan kes temiz ol. kökten çözüm de yok diye biliyorum öyle lazer falan erkeklerde oraya olmaz diye biliyorum

kimse demeden söylüym:

spor yap.
yok bu o değildi.

lazer epilasyon

düşük devir yüksek vites.

Sistem çok basit; ne kadar devir o kadar yakıt. Devir dediğin şey zaten motorun içinde patlama sayısı. Her patlamada bir miktar yakıt harcanıyor.

ben yüksek vites tercih edenlerdenim ayrıca TV'de uzman birinden şunu duymuştum: "gidebildiğiniz kadar yüksek viteste gidin". kendi arabam olan pejo 307 için 2000 devir altına düşmediği takdirde en yüksek vitesi tercih ediyorum ben.daha altında teklemeye başlıyor.
sonuç olarak yakıt tasarrufu için yüksek vites

Düşük devir ama gereğinden düşük kullanırsan da fazla yakıyor.

Ha ben yüksek vites yüksek devir kullaniyorum o ayrı.

Vitesi ne kadar yükseltip deviri düşürürsen tüketim o kadar azalır. Arabasına göre değişir ama 5. viteste 65 km/sa hızlara kadar devir çok düşmeden gidebiliyo arabalar.

delicevat'ın dediği de aynen önemli.

Arabanın devrini alması diye bir hadise var. Gittiğin hızda araba sana yeteri kadar tepki vereceği devirde gitmek en doğrusu. Altı ya da üstü yanlış.

her zaman düşük devir yüksek vites iyi değildir.

özellikle ağır araba kullanıyorsanız devrin belirli bir seviyede kalması lazım.

anlık yakıtı gösteren yol bilgisayarlarında da bu durumu takip edebilirsiniz.

yüksek viteste araç devrini almak için daha fazla yakıt tüketir.

Kullanma talimati uygun devir sayisini verir genelde turbo dizellerde 1750-2200 devirler optimum devirlerdir fakat sehir ici trafiğinde egimli yollarda 2000 -3000 araligi kullanilir dusuk devirde aracin siboblarina krank miline trigerine zarar verir heleki turbo hortumu patlarsa vay haline

araç : reno symbol.

70: 4. vitesin baslangıcı bu arabada, 85-90 ise 5. vitesin baslangıcı.

ortalama olarak, her viteste 2000 devirli hızlar düşük yakıt için ideal. daha azı da iyi olmaz. 3000 devirden sonra da vites değiştirmek lazım.

Yüksek vites ve düşük devir +1.

Birçok yeni araçta motor belli bir seviyeye ulaşıp bağırmaya başlamadan önce sürücü değiştirsin diye bazı uyarılar bile konuyor göstergeye. 4'ten 5'e geçirdiğinizde yol bilgisayarının gösterdiği yakıt tüketim miktarı ise inanılmaz düşüyor aynı hızda gitseniz bile.

Yuksek vites - dusuk devir tasarruf saglar ama arabayi uygun devirde kullanman lazim.

Düşük devirde kalman iyi ama ani ivmelenmelere ihtiyaç duyduğun bir kullanımda büyük vites daha çok yakmana sebep olabilir. Yakıt tasarrufunun asıl en önemli ayağı gereksiz frenden kaçınmaktır bu arada.

aile hekimine git bence.

sekerinize baktirin

güneş enerjisi için düz mantık hesap:

ürünün ömrü 25 yıl. 20 yılda parasını çıkarıyor.

rüzgar enerjisi için düz mantık:
kurulumu maliyetli, bakımı falan var ama fena değil. fakat açık alana ve uygun rüzgarlara sahip olman gerek.

önerim güneş paneli taktırın sıcak suya para vermeyin.

ben zamanında çok baktım ama evde kaç kişi yaşadığınızla, hangi aletleri kullandığınıza kadar bir sürü algoritması var. coğrafi konum da çok önemli.

inverter sistemi ile kullanılan ve güneş-rüzgar hibriti olan sistemler var. 2kw bir sistem kurmak çok maliyetli değil. fakat saç kurutma makinası, elektrikli fırın gibi aletleri unutmanız lazım.

a++ buzdolabı, led ampuller ve laptopları rahatlıkla çalıştırabilir 2kw. ama dediğim gibi kaç kişi yaşıyorsunuz, mekan neresi bunlar çok önemli

bozcaada hakkinda bi arastirma yaparken ruzgar tribunlerinin yillik bakim maliyetinin sadece 100 kg kadar gres yagi oldugunu okumusum bi yerde.

benim bildigim kadariyla bu tip alternatif enerji uretimi cin devlet destegi ya da vergi indirimi vs gibi bisey var. hatta eger ihtiyac fazlasi uretim yaparsaniz satabiliyorsunuz alt yapiyi kurup. yalniz ilk kurulum ucretleri cok yuksek. bi kere kurduktan sonra bakim masrafi cok az.

evdeki elektrikli malzelemerin de ona gore alinmasi lazim tabi. A plus plus olmasi lazim.

yalniz her ikisi icin de konum cok onemli.

bir bildiğim de, türkiye'de ege'nin çok güneş alıyor olması. yani ege'de (batıda diyelim) müstakil bir eviniz varsa, çatısını solar panellerle kaplayıp elektrik enerjisinin bir kısmını buradan karşılayabilirsiniz. ama söylenildiği gibi evde elektrik tüketen her şey en az a+ olmalı, tasarruf bir yaşam şekli haline gelmeli, ısı yayan ampullerden kurtulup (tasarruflu denen florasan lambalar da dahil olmak üzere) led aydınlanmaya geçmeli. kendi evim olsa ben bu yatırıma girerdim şahsen.

hem rüzgar hem de güneşten en iyi yararlanan tek bölge var türkiye'de. o da çanakkale'nin güneybatısı'dır. kaz dağlarının güney ve batı tarafları; küçük kuyu şeridi bu açıdan mükemmeldir. (rüzgar için biraz rakımı yükseltmek gerekiyor tabiiki; deniz kenarında pek olmuyor)

yer bodrum.
evde 2 kişi yaşayacak.
fikri olan fiyat belirtirse sevinirim.

surdan arayip fiyat sorabilirsiniz:
www.freebreeze.eu

www.marsenerji.com

yalniz ruzgar tribunu icin bir de gurultu sorunu var. evden biraz uzaga yapmak lazim.

arada eleman alım ilanı veriyorlar zaten. takip edersen olabilir.

Bozcaada

mersin

Kim sever ki? mecbur olunca mecburen gidiyoruz işte napıcaz başka? üşenip de gitmeyecek kadar hafif dertleriniz olur hep umarım.

O ortamı sevene selam söyle. Paşa paşa gidiyorum. Şimdi gitmezsem ileride daha uzun süre orada kalmak zorunda kalabilirim.

Hastaneye gidince bana defalarca ayip eden duyarsiz eski arkadasim aklima geliyor (sik sik hastanaye giderdi)o yuzden hastanleri sevmiyorum:)

Edit: Ama herkes gibi tipis tipis gidiyorum gerektiginde. Tatilde gezerken gitmek zorunda kaldim ornegin.

hastaneleri sevmiyorum. gerçek türk insanı profilini görmek için ideal yer.

mesleğim gereği hastanede çalışıyorum.

bu kadar insan hastaneyi sevmiyor da 75 milyon ülkede niye 90 milyon acile başvuru oluyor anlamadım (sadece acil rakamı, dikkat)

hadi itiraf edin hepiniz aslında seviyorsunuz

"Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre, yetmiş altı milyon nüfusu olan Türkiye'de geçtiğimiz yıl altı yüz yirmi sekiz milyon(rakamla 628.000.000) muayene gerçekleştirildi. Bir kişi yılda en az sekiz kez muayene olmaya hastaneye gitti. Muayenelerin iki yüz on sekiz milyonu(rakamla 218.000.000) aile hekimlikleri gibi birinci basamak sağlık merkezlerinde yapıldı. Yılda 628 milyon muayene ise tartışma yarattı."

tanesi beş kuruştan olsa hesapla işte. tabii 900 sayfayı tek bir yerde çektirmeyi başarabilirsen.

tonerli yazıcı satın alsan daha ucuza gelir bence :)
ucuz tonerli yazıcı 150 tl falan.

istanbul üniversitesi çevresinde kimi fotokopiciler çok ucuza basıyor. sayfası 4 kuruşa falan getirebilirsin pazarlık yaparak.

900 sayfa ciltlemeyle beraber 40 tl'ye falan gelir.

Gecenlerde 450 sayfayi basip ciltlettim. 25 tl tuttu. Eski duyurularimdan sa gorebilirsin. Yer istanbul besiktas.

Profesor olacak yasa gelmissin! Okunmaz!

başlanır.

25 yaşında tıpa başlamayı düşünüyorum.

başlanır hiç sıkıntı olmaz.

Başlanır. Zaten hazırlığıydı, 2. senesiydi derken 20de başlayanlar var bayağı.

şu anki durumuna, hedeflerine falan bağlı olarak değişir ama tek aklına takılan yaş olayıysa sıkıntı olmaz okunur. babam hukuk fakültesinden mezun olduğunda ben 7 yaşındaydım o da 32-33 yaşında falanmış demek ki. İkinci mesleğiydi gerçi onun ama "bu yaştan sonra bizden geçmiş, kafam almıyor" olayları olmadı hiç. çok alışmak gerek ama hem kazanmak hem de adamakıllı mezun olmak için..

zaten bi çok insan 24-25 yasında mezun oluyor artık.hiç geç değil.

istiyorsan başlanır. mesleğin getireceği tüm sonuçları göz önüne alabiliyorsan oku. eğer hukuk fakültesinde okumak veya adaletle ilgili bir mesleğe dahil olmak istemiyorsan başlama sakın, hem çok sıkılırsın çok bunalırsın, hem de çok çalışmak zorunda kalırsın. dünyadaki en kötü kesişim, sıkılıp bunaldığın halde çalışmak zorunda olmak. meslek hayatı da aynı şekilde, sevmiyorsan, sıkılıp bunalırsın ve çalışmak zorunda kalırsın.

duyurularını görüyorum arada, bence hukuktan başka bir bölüm seç dostum. ölümüne istemiyorsan hukuk fakültesinde okumayı ve hukukçu olmayı, inanılmaz sebatkar olmalısın bitirmek için ve bitirdikten sonra herhangi bir maddi beklenti içine girmemelisin.

kısacası seviyorsan gel, sevmiyorsan hiç bulaşma.

seyfi oktay, hukuk fakültesini 10 yılda mı ne bitirmişti. adam, adalet bakanı oldu.

Başlanır tabii ki. Bizim fakültede afla gelen, dgs ile gelen yaş ortalaması 35 olan bir sürü kişi var. :)

Hukuk bana göre en az 35 yaşından sonra okunması gereken bir bölüm. Geç kalmışsın diyenleri ciddiye alma, onlar eğitimden anlamazlar.

ben de 22de baslayacagim uni ye farketmez yas rahat ol abi. hukuk da okunur tip da okunur herhangi bir bolum okunur o sorun degil. onemli olan sen hukugun senin istedigin sey olduguna emin ol. gerisi onemli degil yas vs. 18 de girip 22de bitirmiyor cogunluk zaten. bitirenlere de madalya takmiyorlar.

Başla, niye geç olsun, sevmediğin bi meslekte 40 yıl geçireceğine...

benim peder 30-35li yaşlarında bitirmiş istanbul hukuğu. 70 yaşına kadarda yaptı mesleğini sen düşün :)

22 yaşında hukuk dahil olmak üzere tüm bölümlere başlanır.

ben üniv. bırakıp 21 de başladım. şu an 23 üm 3.sınıftayım.zaman çabuk geçiyor. Kafana uygun bir ortama düşersen çok eğlenebilirsin. Hukuk okursan gelecek kaygında olmaz. 2 sene uzatsan bile 27 gibi mezunsun.

ben 22 yaşında üniversiteye girdim.pek sıkıntı yaşamadım.23 belki geç ama 22 kesinlikle değil.

22de Tıp fakültesine başlamıştım.

30 da 35 de bile olur

Lisans+yüksek lisans derken okuldan insanlar artık 27'sinde ayrılıyor. Bariz okunur.

Ben 25 yaşımda afla döndüm şimdi son sınıftayım. Artık baymaya başladı o kesin ama senin yaşında olsaydım hiç problem etmezdim. Zaten hukuk fakültelerinin yaş ortalaması genelde diğer fakültelerden yüksek oluyor, hem geç bitiren çok, hem de senin gibi sonradan yazılan bir çok insan vardır.
Bir de yukarıda da yazıldığı gibi aslında hukuk gerçekten 18 yaşında girip 22 de mezun olunacak bir bölüm değil. Mesela ABD'de bildiğim kadarıyla lisans mezunu olman gerekiyor hukuk fakültesine girebilmek için, yani 2. üniversite olarak okuyabiliyorsun.
Kısacası yaşı hiç dert etme, hiç geç değil. Ancak sadece avukatlık mesleği bu tantanaya değer mi, bunun değerlendirmesini iyi yap derim.

hukuk okuyacaksınız ama sonunda ne yapacaksınız? asıl soru bu bence. okunur, okumanın yaşı yok. bizim okulun birincisi 42 yaşındaydı :D

etrafınızda hiç tanıdık avukat olmadığını ve kendi ofisinizi açacak durumda olmadığınızı varsayarak başlarsak. 26-27 yaşında okul bittikten sonra staj yapacaksınız ve şunu da hesaba katın sizinle aynı yaştaki adamlarla çalışıp onların kağıt işlerini yapcaksınız. bunun yanında, piyasada ölücü bol olduğu için, alacağınız ücret de çok komik olacak.

ha bu arada 5 sene sonra iyi bir ücret almanız, istisnai bir adam olmadıktan sonra zor. unutmayın sadece 4 senelik tecrübeniz var. eğer askere giderseniz 3 ya da 3.5 sene. alacağınız ücret en iyi ihtimalde 3 bin ya da 4 bin olur. bu en kötü senaryo.

en iyi senaryo, bir şekilde ülkedeki lider hukuk firmalarından birine girersiniz, oradan sonrası kolay zaten, yaşın fazla bir önemi olmaz. alır yürürsünüz oradan.

hakimlik savcılık sınavı için en az 1 sene çok sıkı çalışmanız gerekir. kolay bir sınav değil ve çoğu şeyi ezbere dayanıyor. nasıl ygs'ye-lys'e çalışıyorsanız o şekilde çalışacaksınız. bunun kaçarı yok. işle yürütürebilirsiniz fakat çok çok zor.

bunun dışındaki işler içinse bir problem teşkil etmez. fakat avukatlık yapmak istiyorsanız, iyi düşünün ona göre karar verin.

30 yaşında dahi olsan başlanır. Ciddiye alma sebepsiz yere başlanmaz diyen dümbükleri. Hukuktan mezun olmak mesele değilse, -avukatlık için konuşuyorum- avukatlık da mesele olmaz. Tamamen çevreye, duruşuna bağlı. Piyasada leş avukatlar dolu. Asgari ücrete tamah eden fotokopicileri avuakt diye saldılar ortaya zaten. Onlardan bir farkın olacağını düşünüyorsan gel başla derim ben sana. 30 yaşına geldiğinde senden sadece 2 3 yıl tecrübe farkı olacak. Kapanmayacak bir şey değil.

Bundan sonraki süreçte disiplinli çalışarak, bitirebileceğin en kısa sürede bitirmeyi kafana koyduysan okunur elbette, niye okunmasın. Bu konuda bir yaş sınırı vs. olduğunu da düşünmüyorum.

Uzatmak ancak yurtdışında dil eğitimi, ciddi hobilere yönelmek ve bunlara zaman harcamak durumunda kabul edilebilir bu saatten sonra. Gidin hayallerinizin peşinden arkadaş, ben gidemedim, beceremedim istediğim bölümde okumayı. Pişmanım :(

çok maliyetli. e trafik yok.

ipnelik işte. gece hayatı olmasın diye milletin. yoksa milletin gayet de kullanacağını biliyorlar. sefer sıklığını azaltarak sürdürebilirler isteseler, maliyet bahane.

20 dkda bir yap gene yap, bak millet nasıl kullanıyor o zaman. metronun gün içindeki kullanımı, gece masrafını çıkartmıyorsa da kaldırsınlar komple metroyu. CAMLARA YAPIŞIYORUZ BE!

çünkü erken yatsınlar, erken kalksınlar, az enerji tüketsinler, çok çalışsınlar.

Ray, tren, enerji hatlarinin bakimi,tamirati, temizligi ne zaman yapilsin?

Avrupada pek cok sehirde daha erken bitiyor bu arada.

Bildigimkadarıyla gece hayatını bitrmek için saatler erkene alınmış..

Raylarda metal yorgunluğu oluyor. En az 4-5 saat dinlenmeleri gerekiyor. Başka bir sebebi yok, dağılabilirsiniz.

Ankarada 23.00 te bitiyor. Arada yoldan falan çıkıyor. Milli irade böyle istiyor sen ne karışırsın?

Bence de Gelişmiş ülkelerde olduğu 24 saat çalışmalı pik saatlerde seferleri sıklaştır, diğerlerinde azaltırsınız.

raylardaki metal yorgunluğuyla alakası yok zira almanyada geceleri 2 saatte bir seferler oluyor.moonline denilen otobüs seferleride cabası.bu birazda insanların gece hayatı olmasın diye yapılan bir şey

Hadi treni anlarim da, otobus niye konmaz? Onlarin da mi dinlenmeleri gerekiyor?

24 saat calisan bazi otobus hatlari mevcut. Ayrica metrobus de calisiyor.

metrodan ziyade 24 saat çalışan otobüs hatlarının arttırılması lazım. evrupada falan da gece metro bitiyor, gece otobüsleri başlıyor

çünkü metrobüs 24 saat işliyor? diye açıklanıyor sanırım. ama gece hayatını desteklememe daha mantıklı geliyor. zira ramazanda 24 saat çalışmıştı.

çünkü kimse change.org'tan imza toplamıyor.

Gecd hayatiniza sokayim ya. Bi'siz biliyosunuz. Viyana'ya gidin bi bakin bakalim aksam kacta hayat bitiyor.

Sanki Shp'li belediye varken gece calisiyordu da sonradan kaldirildi. Izmir'de butun gece metro mu var?

Bu aletlerin tamir bakim temizlik kalibrasyon ve testleri yapilacak arkadasim. Bazi parcalari duzenli olarak degisecek mesela. Yeni makinistlere hat uzerinde egitim verilecek mesela.

Oyle bi noktaya getiriyorsunuz ki sevmedigimiz Akp savunucusu sanacaklar.

Calisan insanlar zaten haftaici pek gece hayati yasamiyor. Ha deseniz ki cuma-cumartesi metro seferleri gece 3te bitsin; bak mantikli.

Acin change.org'da imzalayalim.

madrid'de de gece 12'de bitiyor. madrid'de de gece 10'dan sonra içki almak yasak :(
not: erdoğan'ın ölümü için gün sayanlardanım ancak doğruya doğru, bunların akp ile bir alakası yok.

dünyanın her yerinde bütün devletler aynıdır. sığ düşünceli anlaması kıt arkadaşlar için cevabımı tekrarlıyorum:

çünkü erken yatsınlar, erken kalksınlar, az enerji tüketsinler, çok çalışsınlar.

e tabii ki az enerji tüketmelisin. dünyanın en büyük sorunu su ve enerji kıtlığıyken, her tür enerji üretimi doğanın ağzına sıçarken; bi zahmet az enerji tüket. lambayı söndür ve uyu.

anjelina jolinin filmi miydi?

hayir. adam basrolde.

google ile buldugum "savior" isimli film sanirim:
www.imdb.com

kitkat (4.4) geldiyse yap. 4.4ten memnunuz.

Tam olarak aynısını yaşıyorum. 3 şarkıyı iyi söylediğimi söylüyorlar, gerisinde de işte hareketli şarkıyı slow diye yutturabiliyorum millete; hem de hiç çaba göstermeden.

İnsanın sesi bir şekilde kendine iyiymiş gibi geliyor. Kendi asıl sesimizi ancak bir yere kaydettikten sonra duyuyoruz. Hani kendi sesimizi dinlerken "Ayy, bu kim be? Böyle mi konuşuyorum ben?" deriz ya; hah, insanlar bizi öyle duyuyor.

Bu da demektir ki ya ses yok, ya kulak yok, ya da ikisi birden yok.

Bana kalırsa kayıtla aynı ses tonuna tınısına sahip değil. Abimle benim seslerimizin rengi aynı bunu farkediyorum(başka kişilerden de duyuyorum) hem ama kayıt edince farklı geliyor.

Ses hafızanızla (kulağım iyi derler ya) alakalı bence

hayır.

ama içkiliyken yapıyorum zaten.

ben topuk yerde kullanıyorum. tam yerini bulduğun zaman sorun olmaz, alışırsın.

hmm. hiç düşünmedim pedala nasıl bastığımı. en rahat olduğunuz şekilde basmalısınız bence.

yokuşta kalkış sırasında kavrama noktasını bulursanız işte o zaman işler yoluna girer. sağ ayağınız frende, sol ayağınızı debriyajdan yavaş yavaş çekerken motorun titreme-hırlama arası çıkardığı sesi duyabilirseniz; o noktada durun. hırlasın, titresin biraz. bu noktada ayağınızı frenden çekince aracın geri kaymadığını farkedeceksiniz.

biraz gaz verip, ayağınızı yavaşça debriyajdan çekince hadi selametle.

ben de çok azıcık kaydırırım hep ama o kadar da olsun diyorum. topuğum hep yerde oluyor. dur-kalk pratiği yapa yapa yerleşecek bir şey o, alışınca zaten seri bir şekilde kalkarsın.

bu arada çok dik yokuşlarda direkt el freniyle kalkıyorum. sen de en olmadı hiç kasma el freniyle kalk git işte.

ne yazık ki topuk yerde alıştım. tüm paspasların topuk yeri aşınıyor. :)

önce düz yolda debriyajın kavrama noktasını iyice öğren. araç frende değilken debriyajı öyle bir noktada tutuyorsun ki araba ne ileri ne geri gidiyor. o noktaya alışınca yokuşta el frenine falan da gerek kalmıyor. el freni kafa karıştırıcı.

benim topuk yerde oluyor genelde.

yokusta kaydirmamak icin pratik en iyisi, trafige kapali bir yerde (arabanin gecmedigi yer)

yokusta durdur arabayi.
frene basili tut.
vitesi 1e tak ama ayagini debriyajdan kaldirma.
simdi ayagini cok yavas debriyafdan kaldir, frene basili tutmaya devam et.
araba titremeye baslayacak, titremeye basladiginda ayagini frenden cek, araba kaymayacak.
gaza bas biraz, o arada ayagini yavas yavas debriyajdan kaldirirken gaza daha hizli basmaya basla.

yokusta kalktin :)

dik yokuslarda direk el freni ile kalk, el frenini 50tl'ye degistirirsin. debriyaj daha buyuk paralara mal olur.

şimdi el freni çektin, vitesi bire aldın. sonra ufaktan başla. araba artık "bırakın lan beni" diye böyle kendini ileriye atmaya başladığında ama el freni engel olduğu için gitmediğinde el frenini indireceksin. debriyajdan yavaş yavaş çekerken gaza kökle ufaktan.
motor biraz bağıracak ama olsun. sonuçta çok nadir durumlar. bırak motor bağırsın.

yahu ben bu işi hiç yapamacakmışım gibi geliyor
topuk yerde olunca ayak bileğiyle kavrama noktasını daha iyi ayarlayım gibime geliyor ama debriyaj pedalı fren ve gaza göre biçimi daha farklı o yüzden topuklu olayı tam oturtamadım

bacak itme kontrollü ayak ucuyla basma olayında ise kontrol çok zor
el frenli de alışmak istemiyorum

topuk yerde degilken yap o zaman :) hangisi senin rahatina gidiyorsa onu yap. pek onemli degil bu =)

alisirsan alis yahu el frenine :) arabam degerli dersin. daha az zararli el freni ile kalkmak.

@technicalte, ben de öğrenirken el freni ile kalkmak istemiyordum, hiç denemedim bile el freni ile kalkmayı. sanki el freni kullanınca "şoför" olamıyorsun gibi bir algı mı oluyor o ara bilmiyorum. el frenini kullanmaya başladıktan sonra diğeri amelelik gibi geliyor artık bana. millet trafikte zaten senin arabanın dibine kadar sokuyor arabasını, ne gereği var gerilmeye kullan el frenini gitsin.

debriyaj balatasına vereceğin para ile gerçekten kıyaslanamaz ayrıca, balata parası ödedim oradan biliyorum.

bi ayak frende, bi ayak debriyajda, yavaş yavaş debriyajdan çekiyorsun, bi noktada araba hafiten titremeye başlıyor. o noktada debriyajda tutuyorsn ayağı, çekmeden. frendeki ayak hızlıca gaza geçiyor ve biraz gaz verip debriyajdan yavaş yavaş alıyorsn.

topuğa takılma. baskı balatayı zorla biraz öğrenene kadar. dedikleri gibi kavrama noktası kas hafızana yerleşince topuk değerken de değmezken de kaldırırsın arabayı. hatta elinle bile. ilk zamanlar azıcık bağırtman lazım arabayı.

benim araba gibi kavrama noktasını belli etmeyen bir aracın varsa işin zor, dik yokuşlarda el frenli yönteme mahkum olursun, hafif yokuşlarda da pratik yaparak ince kaydırmalarla aracı kaldırırsın. püf nokta, titreme olan kavrama noktasında fazla tutmayın aracı, yani en azından sürekli o noktada tutmaktansa kalkmadan 2-3 saniye önce falan o noktaya gelin.

memintoları tombikto.

@willzyx ashashsa+1

sıfır beden manken furyasına bir isyan. kıvrımlı hatlara dönüş. retro bir güzellik. bence de süper hatun.

türk erkeği zayıf değil balık etli seviyor. kate upton da öyle. bence overrated.

Kıvrımlı dedikleri vücutta şöyle bişey oluyo yalnız, bel simit, popo düz. Bu nasıl bi kıvrım ben çözemediğim için muhtemelen ben de "kıskanç, kezban" filan oluyorum ahahshaha :D nerde o eski güzel kadınlar azizim.

Skinny fat'in ta kendisi. 2 çocuk anası Adriana lima, kendisinden kat be kat daha fit. eksisozluk.com

Meme dusun, boyle kafani sokmussun icinde kaybolmussun.. ona beden ver bide daha portatif hale gelsin diye..

Kadin memenin etrafindaki et parcasi resmen

büyük memeleri ve gerizekalı sosyal medya & basının gazıyla bi' yerlere gelmiş modelin biri işte. bildiğin inek gibi hatun. pek bi numarası olmadığı halde meşhur edilen, tapılan ve yine bu sebepten dolayı durduk yere nefret edilmeye başlanan (bieber gibi) insanlardan biri işte.

kate bacı sadece büyük memeli bi kadın. asıl suçlu ondan nefret eden ya da onu idolize eden sik kafalı toplumlarda, aha böööyle bu kocaman dünyanın ben diyim %20 sen de %30'unda. belki biraz daha az, belki biraz daha fazla.

bizim lisede de aha böyle memeleri ve kate upton'dan çok daha güzel yüzü olan kızlar vardı. eminim her lisede vardır, vardı. hiç de böyle olay olmuyodu onlar.

Hayatı boyunca bir kez bile memeye dokunmamışların memesini beğenmediği bir kadındır kate.bence mankenlik için kilolu olsa da oldukça güzeldir...

Ben dokundum, belirteyim de :p minik donutcum sanırım sen de dokunmuşsundur :D barbara sen de aşkdajskdhasahha :D

Ha bir de memesi küçük kızların çekemediği "kadın" dır :)))

ajksdhjhahahha şimdi beden versek bi dert, vermesek ayrı bi dert şu durumda @yemektehamsivar, çok özür diliyorum duyurunu trollüyo gibi oldum şu an farkındayım ama sen "belge ve yorum"dan ziyade sırf bok atmaya gelenleri anlamışsındır zaten kardeşim. eyyorlamam bu kadar :D:D

niye lan ben de dokundum memeye, allah allah.

Manken olarak kilolu olduğunu bir önce entry de girmiştim.
Kadın kız ayrımı yapılan bir entry görmedim.tırnak işareti gerçek bir kadın olduğunu vurgulamak içindi.
Kimseye özel atılmış bir laf olmadığından kimsenin ölçüsüne kanıtına ihtiyaç yok.
Ayrıca bence de manken vs olamaz sadece göğüs güzeli olur.
Nokta

Edit : büyük göğüs eşit değildir güzel göğüs.yani her büyük göğüslü güzel göğüse sahip değildir.

kate upton'a "güzel değil" demek ronaldo'ya "küçük maçların oyuncusu" demekle eşdeğer.

vücudunun çirkinliğini geçtim, memeleri de sarkık. selülit dolu bir mankencik.

istediğin yere.

polonya sıkıntı çıkarmıyor.
ama ankara kolay veriyor. :)
arkadaşın bile başvurabiliyor.

değil evlenmek bi ilişkiye bile başlayamam. serde kıskançlık var.

porno sanat mıdır, bence onu konuşalım önce

hayır ya saçmalama.

porno sanatı derken?

birazdan buraya midesi geniş kolpacı ekşiciler toplanacak.
böyle bişiyi yapmak için midesiz olmak lazım.

Mümkünsüz

düşündüm de evlenebilirim galiba.
ama çok zor la... bilemedim. çok seversem evlenebilirim evet.

böyle midesiz insan olamaz ya.
ulan günde 10 20 30 kişinin üzerinden geçtiği bay/bayan farketmez aynı evi, kaşığı nasıl paylaşırsın lan.

evlenme fikrine karsiyim; ama iliski yasarim.

yok kanka. pornoculuk rezilliktir.

icra etmeye devam ediyor mu, istifa edip emekliye mi ayrılmış?

Namümkün

soruyu şöyle değiştirsen güzel olabilir. sibel kekilli'yle evlenme şansınız olsa, evlenir miydiniz?

Yoh artık!

not: Sibel Kekilliyle de evlenmezdim.

@mayeskuel+1

-Sanat, en genel anlamıyla yaratıcılığın ve hayalgücünün ifadesi olarak anlaşılır.
-Sanat sözcüğü genelde görsel sanatlar anlamında kullanılır. Sözcüğün bugünkü kullanımı, batı kültürünün etkisiyle, ingilizcedeki 'art' sözcüğüne yakın olsa da halk arasında biraz daha geniş anlamda kullanılır. Gerek İngilizce'deki 'art' ('artificial' = yapay)[3], gerek Almanca'daki 'Kunst' ('künstlich' = yapay)[4] gerekse Türkçe'deki Arapça kökenli 'sanat' ('suni' = yapay)[5] sözcükleri içlerinde yapaylığa dair bir anlam barındırır.

Bu anlamda yola çıkarsak porno da sanat olabilir.

dost hayatı yaşarım.

üniversitede yurtta kalırken oda arkadaşlarımdan biri sevgilisiyle yaptıkları hayvanlıkları anlattıktan sonra odanın içinde kızın dokunduğu yerlere dokunamaz olmuştum, ki "yabancı" da değil, sevgilisi alt tarafı. dediğin türden birisiyle aynı evi paylaştığımı düşünemiyorum. bak evlilikten bahsetmedim bile. aynı evi paylaşmak dedim.

@letheavendangered, arkadaşının sevgilisiyle yaptıkları hayvanlık mıdır bilemem ama arkadaşının bunlara sana bu detayda anlatması sahiden hayvanlıkmış.

hayır.
www.ensonhaber.com

bende pornocuysam olur.

Evet.

para karşılığı seks yapıyorlar bi nevi, sanattan çok fuhuş. evlenilmez tabi ki

Oncelikle olayi anlayabilmek icin bakis acimizi degistirmeliyiz.

Sen isciysen, calisansan, konu komsun maaana buluyorsa pornocu ile ayni binada bile oturamazsin.

Ama sen bi charlie sheen isem.. bir playboy isem. Pornocu ile yasamak gurur vericidir.

Yani 800 lira kazaniyorsam. Eltim, gorumcem, kaynatam varsa.. aman konu komsu ne der durumundaysam hayir.. ama dan bilzerian isem. Mankenlerin sirtindan Dun kokain ictiysem.. evet.

Hazir bu konu acilmisken izledigim bir filmide tavsiye edeyim.

www.beyazperde.com "Yeni Başlayanlar için Vahşi Batı"

Burdaki yan rollerden birinin nisanlisida fahise olarak bir barda calisiyor. Eleman sevgilisini almaya gittiginde cogu zaman biraz oturup beklemek zorunda bile kaliyor. Isin en sacma tarafi ise, kizin evlenmeden cocuga mermemesi :p

sanat kelimesine katılmamakla beraber evliliği de yanlış buluyorum. gene de niye cevap yazmak istediğimi şu an ben de anlamadım.
ama ciddi ilişki yaşar mıyım şeklinde olsa evet derim. porno sektörü iğrenç bir şey olmasına rağmen büyük televizyonların saçma sapan dizi sektörleri bence daha iğrenç. porno en azından birilerini rahatlatmaya yarıyor. televizyonda o da yok. yani para kazanmak için seks yapan insan, daha çok para kazanmak için televizyon kanalına kendini satan insandan yeğdir. aynı zamanda "memur olayım da ben de klasik sistem hayatı yaşayayım" diyen insandan da yeğdir.

Eve iş getirmediği sürece sorun olmaz :pP

kamera motor'un bahsettiği geniş ekşicilerden biriyim ancak yine de evlenmem diyorum.

yalnız benim sebebim porno yıldızı olması değil, pornonun kendisi. şöyle ki, eşimin sabah sete gidip bissürü herifle zigişmesini, porno sektörünün çarklarından biri olmasını, milyonlarca herife osbir malzemesi sağlamasını sevmem. yani mesele "vermesi" değil de, sektörün ve ortamın rahatsız ediciliği benim açımdan. kadınların tehlikeli ve ağır işlerde çalışan heriflerden ziyade eli yüzü düzgün, daha sakin-normal işleri olan adamları tercih etmesi gibi.

hem cinsellik hem de ilişki konusunda sapıklık derecesine varan garip fikirlerim olduğu için "AAAA EŞİM BAŞKASIYLA KESİNLİKLE SEVİŞEMEZ" diyemiyorum. öyle ya da böyle, evliliğin veya sevgililiğin bir döneminde çiftler ya aldatır ya da cinsel hayatlarını renklendirmek için başkasına meyleder diye düşünüyorum şahsen. ama kendim bunu kaldıracak kapasitede birisi olmadığım için osbire devam ediyorum. saygılarımla,

Evlenirim, ben de sektöre girerim. Sadece birlikte film çekeriz. Şu an Kayden Kross'un yaptığı gibi.

normal. acile değil, aile hekiminize uğrayın bir. daha etkili bir antibiyotik verecektir amoklavin, augmentin yetersiz kalmış olabilir.

parol at bi tane.

düzelmezsen aile hekimine muayene ol.

bu sene musallat olan bi farenjit tipi... ilac iciyorsun geciyor, ilaci birakiyorsun geri basliyor:(( farkli ilac ve daha uzun kullanman gerekiyor. ben kbb ile cozmustum bi miktar.

nası ya nerde uçurmuşlar

(bkz: #45001760)

buna çok güldüm ben ahahah

Sebebi neymiş ki?

Kelle koltukta takılıyoruz.

Valla çok üzüldüm. Divit duyuru'nun demirbaşıdır. Silinemez.

Duyuruda yaprak dökümü. :(
Yazarlar sadece duyurudan uçurulabiliyor mu? Hodor entrysinden dolayı olabilir. aşldkaşsd

bana hep kıllık yapıyodu iyi olmuş!

aslında ben bi ters olayını görmedim neden olmuş ki? gibson da aynı şekilde pisi pisine gitti, hala nedenini bilmiyorum(umarım benim yüzümden değildir) ama troller yüzünden dönmek istemiyo. bi de senialanbilmemne diye biri vardı onu da severdim. mesajda modun birine küfretti diye gitti.

evet arada sululuk yapıyordu, cevapla alakasız şeyler yazıyordu ama seviyordum ben adamı. süreli olup geri gelse bari.

Sebep bu mu cidden?

divit eğlenceliydi de, diğerlerinin gittiği iyi olmuş.

bence sözlüğe kapatma davası açma vakti gelmiş

hepi topu 50 kisinin girdigi forumda "duzgun turkce kullan yoksa banlarim", "9 no.lu kurala aykiri geldin seni banlarim cocuq" diye takilan moderatorler olurdu. sonra forum donemi kapandi falan.

yillar sonra eksiduyuru'da tekrar gordum bunu. nostarji gibi nostarji, buyuk hizmet.
biz de moderatorlerle sinaniyoruz iste aq, napicaksin.

ilk kez ucurulan biri icin uzuldum (kendi adina uzuldum mu emin degilim)

gibsonrules'un troll'ler nedeniyle donmek istememesi. ajdar'in vanli muslum yuzunden muzigi birakmasi gibi.

bu entry için bir adam uçurulur mu la?

millet kafayı yemiş.
benim de gidişim yakındır demek ki.

lan çok ayıp olmuş adama. kişisel muhabbetim olmasa da çok severdim, divit geri dön reyiz :(

Bir kere mesajlaşmıştık duyurada ama yazdıklarını hep görüyordum. Yalnız o entry için uçurulduysa cidden ayıp olmuş, sözlük ayrı duyuru ayrı.

Haydaaaa. Duyuru da bile bedava yaşıyoruz.

--- spoiler ---

Hakkaten Game of Thrones gibi oldu ortalık, moderatör takımı herkes ölmeden rahat etmeyecek herhalde.

--- spoiler ---

kac zamandan beri duyurudaydı. üzüldüm ya :-(

gelir geri bence isterse. beni de uçurmuşlardı bir ara.

Haydaa gibson da mı uçmuş, kafayı yemiş bu insanlar ya. Diviti de tanımam ama bahsi geçen entryden dolayıysa o da ayrı bi saçmalık olmuş. İğne atsan trollden geçilmiyoken emek veren insanların kişisel komplekslere kurban gitmesi acı ve komik. Geri geleceklerine inandığım için daha fazla uzatmıyorum. Yazık.

Geçenlerde beni de uçurdular. Küfür nedeniyle uçurulmuşum. "sokarım" "ibiş" gibi cümleler sarf ettiğim içindi. Haklıydı belki.

Uçuran Moderatöre sözlükte neler yazmış diye baktım, aman tanrım bir de ne göreyim? Her entryde en az bir küfür var. Hem de benim yazdıklarım onun yazdıkları yanında bir bebeğin "kaka" demesi kadar masumdu. Bu mu burayı modere ediyor diye düşündüm sonra kendi kendime...

Sonra dedim, aman ya banane!

Mevzu bahis olayı biliyorum, sanıyorum. Soru : hodor kimdir? altına girilen cevaplardan, benim de cevabım silinmişti. Sonrasında sunu girmiştim;
eksisozluk.com

vesselam; hollowlife'un normal bir insan oldugunu düşünmüyorum. bi sekilde bazı yazarlara kin besleyip, çakma kural ve tamamen keyfi kararlarla insanları uçuruyor. sistematik bi sekilde ilerliyor.

divit'le de kişisel muhabbetim olmasa da faydalı biriydi. Mizah yapıyordu. umarım en yakın zamanda hatadan dönülür.

öf yaa gene mi gelmiş
oh bee diyen var mı diye hızlıca arayıp yazacaktım. ffffffraaaaaaaaaaak

nasıl, gibson'ı tekrar mı uçurdular? uçunca geri gelmişti zaten o buralardaydı?

divit bi yolunu bulur gelir diyecektim de burdaymış zaten adam. sktir edin divit'i kendisi de önemsemiyodur. gelir o her şekilde takılır, devam eder.

kim veriyor değil. bu mantalite gayet mantıklı bir mantalite bokunu çıkaran insanlar hariç.

genç ve tecrübesiz birine tecrübeli birine ödediğim parayı ödeyecek değilim herhalde? ayriyetten bu insanların hata yapma payı da çok yüksek tecrübesizliklerinden dolayı, veyahut iş teslim süresi ya da benzeri pek çok faktöriyel. üstelik kafa rahatlığı da söz konusu değil.

10 sene ile 1 sene arasındaki fark o kadar az değil, ama bi tarafa kahve ısmarlamak öteki tarafa ücret ödemek bence de saçmalık. öğrenci de olsa ücret almalı.

"Senle daha çok işler yapacağız" ve "Bu tecrübeyi de edinmen sana fayda sağlar"cılara cevabım sabit oldu hep;

Fiyatım bu. Size fazla geldiyse çalışamayız.

Çok şükür başım ağrımıyor serbest işlerden artık.

kapitalist düzen...

valla ben de böyle yaptırıyorum işim düştü mü. web tasarım için mesela ünv. facebook gruplarına giriyorum. harçlık çıkarmak isteyen öğrenci 150 diyor, 100'e anlaşıyorsun. ne fatura var ne bir şey.

gitsem şirket ağzını 1000'den açar. ama bana joomla wordpress yeter, ben sıfırdan kod yazsın istemiyorum ki.

kısacası beklenti ile ilgili, 10 yıllık tasarımcı da gitsin halı fabrikasına tasarım yapsın, benim etim ne budum ne?

Zaten 1 yıllık insan 10 yıllık insanın isteyeceği parayı istemez genelde. Ben aynı para almalarını tabii ki beklemiyorum. Bunu kullanarak zaten düşük olan bir meblağı daha da düşürmeye çalışan insanları anlamıyorum sadece.

@sıradışı zaten bahsettiğim olay bu. Adam istiyor ki sıfırdan kod yazılsın, özgün tasarım olsun, tasarımlar profesyonel olsun (ki çıkan işler zaten profesyonel) hem de kalkıp "ama siz bu işte daha yenisiniz" diye fiyat kırmaya çalışıyor.

Bu islerin en onemli artısı bence portfolyo gibi bir dosyayı onlerine koyup fiyatınızı soyleyebilmek. Ogrenci o fiyati bicemiyosa onun sacmalamasidir. Cunku ogrenci ya da emekli olsun ortadaki isin kalitesi o surecte verilen zamanin tecrubenin toplami oluyor. Yeteneksiz bi adama da sırf 10 15 senedir sektorde diye haketmedigini vermek de yanlış. Herkes kendini gelistirmeli ozetle ve degerini bilmeli. En az 10 senedir benim gordugum bu işte "bizden cok is gelir"ciler, "baska islerimizde var"cilar bitmedi ve bitmez de.

Ek. Dizi izliyorum anlam imla vb hatalardan dolayi kusura bakmayin mobilim

bana mantıksız gelmedi. portfolyosü olmayan adama daha az güvenirsin. ilk başlarda ücretsiz iş yapmaya da karşı değilim.

eğer yaparken zevk aldığın bi işin varsa para o kadar da sorun olmamalı. doğum fotoğrafçılığı yaparken 100 lira aldığım aileyi çok sevdiğim için karımı 10 lira tutarken 600 lira aldığım kişide 300 yapıyodum. fotoğraf kalitesi aynıydı ama içimden geldiği için daha çok fotoğraf bastırıp daha güzel bi albüm yapıp üstüne de bebeğe hediye aldım.

ama dersen ki 10 yıllık fotoğrafçıya 2000 veriyolar ve aynı kalite. yine haklı bulurum. portfolyo önemli. harddiskim yandığı için insanlara örnek fotoğraf gösteremiyorum ve aylardır çekim yapamıyorum. güvenmemelerine de hak veriyorum.

derler ki, kişi eşek olursa semer vuran çok olurmuş.
yeni türemediler. bilhassa internette cirit atıyolar. ama sürmesi biraz da arz talep meselesi herhalde.

o sırada aşırı profesyonel davranmak lazım işte. baştan konuşmak lazım herşeyi. yeri gelir yeni olduğunuzu söylemezsiniz.

ama işi beğenmeyince ücret ödenmemesi baya gıcık bi durum. 70 fotoğraflık albümden sırf bi fotoğrafta süt dişi görünüyo diye para ödememişlerdi bi keresinde. baya bozulmuştum. e şimdi beğenmediler haklılar, evlilik olunca da bişey diyemedim. fotoğrafları da vermiştim. aman kul hakkı geçmesin de..

dur lan haklı değiller aslında, ben onlara baştan demiştim öğrenciyim diye. hatta bilerek ucuz olduğu için istediklerini belirtmişlerdi. ben de hatta daha alt sınıf kalite bir albüm yaparım demiştim. bak yine sinirlendim.

aynı işi, gram ilerletmeden on yıl yapanların on yıl tecrübeli sayılması... saçma ama yaygın bu.

elbette makul bir oranda fark koyulabilir ama "karın tokluğunu ima eden" teklif de abesle iştigaldir, kibar olmaya gerek yok ahlaksızlıktır.

bunlar, piyasa aklı; esasa ilişkin akıllar değil. kendinizden eminseniz içinizden geleni söyleyin, en azından bir kişiden bir laf duymuş olsunlar. ve dilerim ki kahve ısmarlayarak elde ettikleri işler ellerinde patlar. elde patlamayacak iş yapan amatör, öğrenci veya freelancer da sizin dediğinizi derse zaten, bir yıllık tecrübenin aynını on yıl tekrarlayanlara parayı bayılsınlar, bu da ellerinde patlayacak netçede, hem de daha pahalıya:)

şimdi bir de şöyle bir şey var, ben 10 000 lira verince alacağım hizmetin çok iyi olacağının da benim için garantisi yoksa ben o işe girmem arkadaş.

zamanında bilgisayarlarla uğraşmaktan gına gelince başkan dedi tam zamanlı adam tutalım. gün boyunca ilgilensin. web sitemizi de yapar ucuza gelir.

lan adamı aldık, çalıştırmak da dert. web sitesinden çok iyi anlarım 10 tane yaptım diyor ama kod yazma süreci vb bir türlü bitmqek bilmiyor ki sitenin son halini görelim.

siteyi bitirir bitirmez yol verdik elemana. sonra tekrar site yaptırdık falan fıstık...

kendin yapsan daha kolay yeminle.

burda önemli olan senin ihtiyaçların.

- mesela bankaya gitmek yerine int. bankacılığı kullan.

- e-devlet kullan, okula gidip öğrenci belgesi alma vb.

- dil öğreniyorsan duolingo, babbel kullan vb.

kısacası sana ne lazım abi?

@sıradışı bu söylediklerini zaten yapıyorum. ihtiyaçlarım doğrultusunda zaten tedavisini de buluyorum. etkin kullanmak tanımını sınırlandırmadım ki bilmediğim şeyleri de keşfedeyim.

StumbleUpon'a üye ol. keşif için çok faydalı.

öyle bir dünya yok. ihtiyaçlarını belirt ki yanıt verelim. çünkü internet bir bilgi çöplüğü.

sen metal müzik sevmiyorsan metal müzik tarihini aç oku desem neyine yarar?
sen sosyal bilimler okuyorsan ben de sana forex sitesi önersem açar okur musun? forex de kişisel gelişim sağlayabilir kişiye.
mesela ben teknolojiyle ilgilenmeyi seviyorum technopat'a giriyorum. belki sen bilgisayarlarla ilgili bir şey okumayı sevmiyorsun?

kısacası önce sen kendini tanıycan hacı.

işe geçer

nane limon cayi
kekik suyu
ayaklariniza sicak su torbasi koyun diycem, apandist ise ölür falan da basima kalirsiniz.

Bu da gelir, bu da geçer.

Spor yap