çünkü kimse fakir değil.
bizim milletten para istersen fakirim der ağlar,
ama maksat hava atmak olduğu zaman kirli çıkıdırlar.

kimse fakir değil ve gittikçe zenginleşiyor.
kendimden biliyorum.

ha bir de kredi kartı kullanarak ve kredi çekerek zenginleşenler var o ayrı bir mesele evet.

ben de anlamadım zenginleşen zenginleşiyo bi ben fakirleşiyorum sanırım

(bkz: tl'den 6 sıfır atmak)

Siradisi nasi zenginlesiosun kardes ya bize de de..

Telekom, Tedaş, Tekel, Seka, Tüpraş, bazı limanlar (İzmir, İskenderun, Mersin vs.) gibi kuruluşları satarak (özelleştirme diyorlar kendi aralarında) ülkeye para girişi sağlanıyor. Özetle şimdi paramız var ama uzun vadede yarrağı yedik. Hala duble yolla övünenler var içimizde.

çünkü maaşlar falan bahsedildiği kadar kötü değil. gazetelerde görüyorum veya televizyonlarda işte yok memurun maaşı kuş kadar yok böyle şöyle, e lan benim annem babamda memur ikiside 6 bin'den fazla alıyor, arada ikramiyede alıyorlar 3 bin tl falan, nereden biliyorsan dersen yurt dısında öğrenci olmaya giderken elçilik anne babanın maaş bordrosunuda istiyordu o sebeple biliyorum. yurt dısına atanan memurlarıda görüyorum babam gibi 4 sene periyotta yüzbinlerce euro biriktirip geri dönüyorlar tr'ye. bu mu fakir memur?

özel sektörde maaşlar kötü derler arkadaşlarımın hepsi minimum 3500 tl'ye basladı. ayrıca millette dede'den ondan bundan kalan arsa evler falanda var. bir çok tanıdıgım cok sıradan işler yapsalarda kenarda bulundurdukları bir sürü evleri falan var sıkısınca satıp (attım mesela 350 bin) oradan yiyorlar.

fakir her zaman var (sistem itibariyle) ama denildiği kadar fakir bir millet değiliz. tam tersine. hiç bir zamanda tersine inanmam.

dostum fakirsin diye acıdığın herkes var ya. bu ne kadar boktan işte çalışıyor, giyimine kıyafetine bak ne kadar gariban gözüküyor diye düşündüğün insanlar var ya. hepsi senden daha zengin, daha varlıklı. o yüzden acımayı bırak, çalışmaya bak.

valla harcama şekline bağlı.

ben bim'den migros'a girince elim ayağım titriyor. giysilerimin %90'ını lcw oluşturur. yılda 1 - 2 kez alışveriş yaparım. 2'den fazla ayakkabı almam. elimdeki bilgisayarı çıkarmadan yeni bilgisayar almam. elimdeki telefonu birine satmadan yeni telefon almam vb. böyle uzar gider.

ayrıca @baldur2 +15000000

1000 liraya süpürge almak zenginlik değil, alerjin varsa alacaksın mecburen, zaten süpürge erimiyor 15 sene kullan.

Ev fiyatları 120 bin ne ki? Bir yıl ev aradık en son 320'ye bulduk. Kira fiyatı ile 160-170bine denk geliyor zaten 10 senede. Araba desen güvenli az yeni araba 22-30.

Biraz zenginlestik biraz vermeye mecburuz. Kredisini öderken fakiriz diyorlar haliyle.

40 milyara düğün çokmuş yaa.. bi düğün salonuna okdr para verilir mi....

para bok herkeste..

büyük şehirde 300 bin liraya ev alanların 1)ailesinin evi/arsası filan oluyor. babadan dededen kalıyor. adam gelmiş dikmene yerleşmiş zamanında müteaahide veriyor daire alıyor vs. 2) zamanında yolunu tutumuş. banka memuru bi kadın tanıyorum 18 yaşında çalışmaya başlamış hemen evlenmiş kendi maaşını da hep yatırıma ayırmış. şu anda 45 yaşında filan 25 senede 3 ev almış biri baya lüks 500-600k eder ama kadın zaten bankacı zamanında borsa-döviz vs. değerlendirmiş. inşaat patlayınca da gayrımenkulleri değerlenmiş almış satmış vs. banka müdürü filan da değil. maaşı ortalama. şimdiki gençlerin 30 yaşında ancak birikim yapmaya başladığı, tek maaşla geçinemediği, inşaatın patladığı düşünülürse. aileden kalmadan genç birinin bunları yapması zor. 3) büyük şehirlerde çok fazla kara para var.

küçük yerlerde/uygun muhitlerde 100-120k 'ya ev alınıyor heryer istanbul değil.böyle bi dünya insan tanıyorum. karı-koca çalışıyor (ki düğünde insanlara 20-30 bin liralık altın takılıyor/para geliyor, önce bi araba alınıyor 1-2 sene o ödeniyor varsa borç bitiriliyor ev eşyaları tamamlanıyor. sonra düğün parası peşinat yapıp gerekirse araba satılıp hemen ev. o da 4-5 sene ödeniyor. mesela karı-koca devlette öğretmen olsun evin geliri 5k eder. eve verilen en fazla bin lira. üstelik bu insanlar bi kere konsere bi kere sinemaya filan gitmiyor :) en büyük aktiviteleri anca yazın memlekete gitmek, kışın da işkembeciye.

bir de AVMlerden çıkmayan, sürekli tüketen genelde genç bir nesil var. onları ben de tam anlamadım henüz :) sanırım çalışan anne-babanın tek (belki 2) çocuğu olan kuşak büyüdü böyle oldu. bunlar yavaş yavaş üniversiteyi de bitirdiler artık ama çocuk okuldayken anne-babadan bin lira harçlık almaya alışmış şimdi işveren pazartesi-cuma 9-5 mesai maaş 1.500 diyor çocukların yüzü düşüyor. merak ediyorum bu kuşak napacak.

harbi ank ya herkes ağlıyo ama para var millette

yazamayız

atom fiziği sorcan belki.

ben atom fiziğine de profesörlüğe de lanet ettiğim için özelden yazamam.

Banane once o yazsin

1 - her ülkede yatırımlar farklı yollarla farklı kuruluşlarca yapılmış. kimi ülkeler hala 110 volt kullanıyor mesela.

2 - ışık veren kısmın önüne toz dolmuş olabilir. kablosu kırılmış olabilir.
3 - evet. bilmiyorum, park ücreti diyorlar.
4 - türkiye'de de içiliyor. (bkz: türkiye'yi istanbul'dan ibaret sanmak) hayatımın ilk 27 yılında hep musluk suyu içtim. Gaziantep ve Zonguldak'ta yaşadım.
5 - bazen bakım amaçlı, bazen trafo arızası, bazen de elektrik yetmeyince bölgesel kesintilerle tüketimi frenleme.

1. her ülkede ney aynı ki o da aynı olsun?
2. olur öyle
3. şirketlerin anlaşmaları vardır
4. içsen hepsinde içersin ama tat meselesi. o tada alışkın değilsen içmezsin.
5. olur öyle.

1- www.eksiduyuru.com
2- Cin mali bir aletin bozulmasi icin herhangi bir sebep gerekmiyor. En onemli ozellikleri bu zaten.

mause altını temizle.. genelde tozlar yapışıyor tabaka halinde .. onları bi kalemle kazıyarak çıkar.

elektrik için de kedi diyollar...

burada (aydın) hâlâ klasik sabun kullanılıyor.

köpüğün sabun kadar yumuşatmadığını iddaa eden bi berberim var ve sabuna devam diyor. ki bence de öyle, o sabun sıcak sıcak sürülünce hem süper bi his hem de daha yumuşatıcı olması mantıklı.

millete sabun daha doğal ve daha rahatlatıcı geliyor.

köpükle tıraş ederlerse bence müşteri kaybederler. Ama almanya'da sallayan pek yoktur bunları eminim.

aslinda kücüklümden beri burdaki berberler arko tras sabunu kaulanirlar, ama 3-4 berber farkina vardim gibi tras köpüge gecmisler

istanbulda hiç köpükle tıraş edeni görmedim. oyle yapacak olsa direkt kalkarım. yapacagım işi sikim derim. ama uzman tvde bir berber köpükle tıraş ettigini görmüştüm.

Firedrive 20 gb veriyor.
Mega 50gb veriyor.
Yandex 10gb veriyordu galiba.
Mail.ru bunlarınhepsinden fazla veriyor galiba.

Onedrive'ı seviyorum ben, bunun dışında dvd'lere ve belki bir tane flash belleğe yedeklemen iyi olabilir.

ben google +'a yükledim. 2048 x 1536 altı çözünürlüklerde kota yemiyor. toplam boyutu 27 gb ama 7,5 gb kadar yer kapladı hesabımda.

hayvan gibi baktıysan soğuyabilir de öyle gözün kaydıysa bir şey olmaz. aışıktır o kadarına.

çok basit, giderin varsa hoşuna gitmiştir yoksa tiksinmiştir senden.

insan ne kadar ilkel lan.

abi güzel memeye bakılır. artık kadınların bunu kabullenmesi lazım, memen güzelse şöyle bi bakılır. tabii ki içine düşmemek lazım ama baktık alt tarafı yemedik ya di mi? herkes bakarsa zamanla alışırlar.

bence soğumaz.

Okuz gibi baktiysan sogur

geçen merdivenden çıkarken merdivenlerden inen dizüstü etek giymiş bi kadının bacaklarına baktım ama istemsizce oldu. sonra hatun bana normalden uzun süre bakınca günaydın diyip o gerilimi yok edeyim dedim. yok oldu mu bilmiyorum ama oluyor yani.

aslında düşünüyorum da erkek olarak bi kadın bana baksa beğense filan hoşuma gider düşüncesinden hareketle kadın olsaydım da bi erkeğin beni beğenmesi hoşuma giderdi diyorum. burada sıkıntı olan durum sapık damgası yemek. sapık damgası vurulacak biri değilsen çok takma. olur öyle arada.

Yiyecek gibi baktiysan sogur, bir anlık göz kaymasindan bir şey olmaz.

@cokilgincvesesgetirecekbirnickarayanadam: hee öyle. ha yüzüne bakmışsın, ha memeye. hahah siz bu kadınları anlayamadan öleceksiniz erkek milleti olarak.

Heralde yiyecek gibi bakip gozlerin faltasi gibi acilmamistir. Bunda cok birsey yok,yine de sogursa luzumsuzdur.

soğusa nolcak lan sanki? bak aga, dünya malı dünyada kalır.

juninho +1

mesaj atıp şansını zorla,
melaba, ben lathspell, dün memelerinize bakmıştım, öyle güzeller ki.

dönerse senindir, dönmezse hiç senin olmamıştır.

bu kadar çok endoskopi yapılmasına anlam verememekle birlikte kendimce yanıtlayayım:

acıdan çok hissiyatı kötü. ağzından midene doğru çok da ince olmayan bir hortum ilerletiliyor. devlette boğazını uyuşturan bir sprey yapıyorlar. başka bir şey yapmıyorlardı en son. bir taraftan da içeriyi görebilmek ve ilerleyebilmek için hava basılıyor. hasta da işlem sırasında durmadan geğiriyor.

pek basit değil...

hocam defalarca yaptırdım, bir keresinde bayıltılarak yapıldı sadece.

rahat olun, hiç bir sıkıntı yok. bittikten sonra bir süre boğazınızda bir tahriş hissiniz olabilir, sonrasında o da geçer. ben her seferinde ekrandan izliyorum bile. zaten çok kısa sürecek. siz daha ne oluyor derken, onlar çıkartmış olacak. parça alsalar vs. onu da hissetmeyeceksiniz zaten.

yalnız, eğer vücudunuz dayanıyorsa, 12-14 saat önceden yemeği kesin, mümkünse son 8-10 saatte su bile içmeyin. çok daha rahat edersiniz.

3 kez endoskopi yaptırdım (birisi ssk okmeydanı hastanesinde), hepsi de ayık olarak yapıldı. boğazından midene doğru içeriye borunun girmesi refleks olarak öğürmene ve nefes alamıyormuş hissi (yazarken bile kötü oldum, bunaltı bastı) yaşatıyor. doktor sadece borunun ucuna jel gibi birşey sürüyor, gerisini aynen yaşıyorsun.

işlem acılı değil, fakat fevkalade rahatsız edici. 1-2 saat boğazında tahriş hissedeceksin hepsi bu. sonuç aynı olacak fakat hijyenine güvendiğin bir hastanede yaptır en önemlisi o.

ssk'ya cinsel iliski nedeniyle olusan hastaliklar icin gitmek biraz sikintili. her ne kadar doktordur, okumustur, medenidir desen de genelde bu tur durumlarda kahvede birbirine pandik atan adamlarin kafasinda yaklasiyorlar. merakli soru, nasihat, sitem, asagilama..istisnalari elbet vardir.

ssk'da laf eden olursa ağzının payını ver, sigortan varken de özel yere para dökmenin alemi yok bence. önce bi git memnun kalmazsan arar fiyat alırsın gitmeden evvel.
şimdiden geçmiş olsun, umarım değildir.

@hayirsiz senin duyurularini hatirliyorum seks yapmadan hiv oldum diye panik yaparsan dalga gecer tabi adam. O igneden sana hiv bulasmasi milyarda bir ihtimal bile degil. Senin durumun konu disi.

Soruya gelince kimsenin kimseyle dalga gectigi yok siklemiyo zaten devlet hastanesi doktorlari. Git iste testini niye yapmasinlar. Yapmazlarsa da ozele gidersin o zaman.

ortada siğil falan varsa muhtemelen tetkiğin tedavin yapılır.

tetkik yapmıyorsa da bir nedeni vardır, doktorun cebinden çıkmıyor tahlil parası. ama gereksiz tetkikse hepimizin cebinden çıkıyor.

ben hiçbir hekimin hastasıyla dalga geçip götüne pandik attığına rastlamadım, nasıl hastaneler varmış...

genel müdürlük haricinde bilen yok o rakamı galiba.

zamanında çok araştırdım bulamadım.

Gelen swiftlerde benim bildiğim işbankasına gelene kadar zaten baya kesiliyor aracı bankalar tarafından, işbankası ya kesmiyordur keserse 10-15 dolar keser bence.

Yabancı banka kaç dolar olursa olsun 45 dolar kesiyor ,buraya kadar çok iyi.Acaba is bankası ana paranın belli bir yüzdesini mi keser yoksa onun da sabit bir ücreti var midir? Yani maksimum kaç olur sizce ? Biraz değişik ve sorunlu bi durum ama kısa bir cevap çok yeterli olur ,teşekkür ederim :)

Almanya: AB projesi, 1 ay sonra dönüyorum.

Kanada: Calisiyorum

isvec, öyrenci

Hiç bir türk'ün kullanmadığı (genelde) hakları kullanmak sahip olmak.

her türlü sahtekarlığı yapıp ceza almamak.
kendisine ceza yazan polise "sen kimsin?" diye hesap sormak.
istenirse daha sayarım, bizzat şahit olduğum şeyler bunlar.

@want2die ben de doğuda kaldım. Tır şoförlüğü, hayvancılık oldukça yaygın yani çalışana iş çok. Ulaşım zorluğundan dolayı fabrika yapılmamış olması çok normal sonuçta gemiyle ulaşım sağlanamaz. Doğuya yapılan yatırım hiçbir yere yapılmıyor. Bak Ağrı'da havaalanı varken www.agri.dhmi.gov.tr Yalova'da havaalanı yok. Yazdıklarının şahsi düşüncelerinin olmadığını, doğuluların öyle düşündüğünü söylemişsin, haklısın bunları ben onlara söyleyince apışıp kalıyorlardı.

kış gibi ankaraya gidiyordum.
gece otobüsü.
ölüyorum uykudan. kessen uyanmam.
soğuk da var üşüyorum, sabaha hasta oldum zaten.
sisli puslu bi yerde durmuş otobüs.

dürtüklendim, kimlik dedi polis , nası çıkarttım bilmiyorum.
gitti. ben uyukluyorum. bir başkası geldi. vandan mı bindin dedi. yooo dedim, uyukluyorum. gitti. kadın polis geldi. ayağa kalk dedi. saç diplerimden beri aradı. kimliğimi verdi. gitti.

hareket ettik.
bi daha durmuşuz. bu dediklerim bir daha olmuş.

hareket etmişiz bir daha ve bir daha.


gün aydınlanır gibiydi ben yine aranıyordum, otobüsten bi ses duydum , alın götürün şu kızı bu kaçıncı be.

tam o an uyandım. kaçıncı lan diye.
polis de şaşırdı birden ayılmama.
ne oluyor dedim.
arama dedi. kontrol.
bu kaçıncı dedim?
kimsin sen dedi?
kimlik elinizde dedim.
vandan mı bindin dedi?
bu otobüs van otobüsü mü dedim?
biletini ver dedi
verdim.
aşağı in dedi.
tam olarak ne arıyorsunuz sorun söyleyeyim bakın dedim.
sessizlik oldu.
o an fark ettim ankaranın girişindeyiz ve kum gibi polis her yer.

bıraktılar. bindim.
yanımdaki kıza ne oldu diye sordum.
3 arama noktasında da sadece seni aradılar cüzdanını bile boşalttılar dedi.

van doğumluyum. kimlikte yazan bu. bu muamele vana.


ne uzun yazarmışım.

yakın geçmişte:
- anadillerini kullanmaları yasaktı.
- kürt=terörist olarak yaftalandılar.
- dış görünüşleri, şiveleri, yaşam tarzları ile dalga geçildi.

şu duyuruda milyonuncu yazışım ama yazmaya devam hadi bakalım. öncelikle direkt kişiye cevap vermeyi sevmem üstüne alınmasın kimse, sadece yazdıklarım arasında onlar da yer alacak.
şunu da peşin peşin belirteyim kürtler hep mağdur, onların hiç suçu yok demiyorum aman dikkat.

ilk olarak bedava elektrik su denmiş. bunu türkler de yapıyor. 5 yıldır suya elektriğe para vermeyen tanıdığım türk var. kesin bilgi yani duyum değil.
ikincisi, yeşil kart kürtlere öel tanınan bir şey mi ki? tüm doktor şiddeti kürtler üzerinden mi yapılıyor? bunların cevabını gerçekten bilmiyorum aydınlatsın varsa bilen.
üçüncüsü, bedava dükkan işletme denmiş. bak şimdi gaziantep'te yaşıyorum. istanbul'u bilemem ama burada en işlek caddelerin birinde tamamen ruhsatsız vergisiz çalışan dükkanlar var. bir değil iki değil koca cadde dükkanlarla kaplı yıllardır ne ruhsat ne bir şey. kürtlere özel mi diyeceğim de direkt bildiğim en az 3 türk var dükkanı olan orada.
dördüncüsü, pkk neden çıkmış? bu bir araştırılsın öğrenilsin. hak aramak diyoruz ya, işte baskıya dayanamayıp çıkılma olayı var. zamanında devletimiz yapmış ki bir şeyler diyorum detay vermeye gerek yok. pkk'yı haklı çıkarmıyorum yargılama meraklıları saldırmasın üzerime sadece bir zamanlar baskı vardı ve bunlar patlak verdi demek istiyorum.
şunu da merak ediyorum. inşaat işçileri ya da bu tür işlerde neden kürt yoğunluğu var? onları statü olarak daha altta(!) tutan, kalmasına sebep olan şey ne? gerçekten bilmiyorum sebebi ama bunda da bir eksikliğimiz olmuş olmalı devlet olarak. bir şeyler eksik ama ne, bilmiyorum.

yani demek istediğim ülkede yaşanan olumsuzluklarda kürtler de var türkler de. burada yaşayan her vatandaşda da var. ama nedense aynı şeyi hem kürt hem türk yapsa kürt daha çok akılda kalıyor. hatta olaydan ziyade kürt olan birinin yapması olayı bastırıyor. bu algıdan olsa gerek direkt keskin eleştirilerde bulunuluyor. belki de o yüzden hep kürt türk ayrımına maruz kalıyor birileri. daima eleştirilen, hakkının yendiğini düşünen vb. tarafta olsanız ne düşünür ne hissederdiniz bilemem.
sadece kürtlük türklük olayıyla yaklaştım duruma. kürtlerin kendi karakter özelliklerine girmedim ki bu konuda yazacak yetkinliğim de yok.

"ilk olarak bedava elektrik su denmiş. bunu türkler de yapıyor"

dan sonra okumadım .

30 sene boyunca devlete elektriğini ödemeyen bir kiş bile görmedim türk.zaten ödemezse kesilir:)ama doğuda kesilmiyor.

ha bir de sürekli belediye otobüsü yakma eşitsizlikleri var.

geçenlerde içerisinde bir kız da yanarak ölmüştü..

@uzunuzunilgi "pkk neden çıkmış? bu bir araştırılsın öğrenilsin. hak aramak diyoruz ya, işte baskıya dayanamayıp çıkılma olayı var." demişsin. o yüzden mi pkk ilk çıktığı zaman kürtleri öldürüyordu? kürtlerin hakkını savunmak için onları öldürmek... iyiymiş.
ayrıca: inci.sozlukspot.com (son satır)

uzunuzunilgi'nin yazısından sonra yorum yapma gereği duydum:

1 - ekonomik gelişmemişliğin kürtlere yönelik olduğuna inanmıyorum. iç anadolu'da, bilecik'te, zonguldak'ta da işsizlik oranı hiç de azımsanmayacak kadar yüksek.
teşvikler yetersiz denebilir ama bir türlü güven ortamı da kurulamayınca kimse yatırım yapmıyor.

şunu anlamak gerek: kapitalist bir sistem içindeyiz ve bu düzende devletten yatırım beklemek mantıklı değil. özel sektörü destekleyebilirsin ancak.

2 - yakın geçmişin öcünü almalarını doğru bulmuyorum. şu anda bu hakları var işte. geriye dönük tazminat mı ödeyelim napalım bilemiyorum. aksanla dalga geçilmesi husussa karadenizliler de temel fıkraları için örgüt kurma hakkına sahip olabilirler.

bunlar da benim fikirlerim, devam edin gençler yazmaya :)

bir ülkede devletin bir numarasına kadar bir etnik gruba mensup adam (turgut özal)yükseliyorsa o ülkede ayrımcılık yapılıyor demek tek kelime ile saçmalıktır.

doğuda iş yok deniliyor. o bölge tarım ve hayvancılık bölgesi. asıl işin olmadığı yer iç anadoludur. nüfusa kayıtlı 7 milyon sivaslının kaçının sivasta oturduğunu sorarım!
hayvancılık ve tarım diye küçümsemeyin. işini bilen bir köylü şehirde kazanılacak paranın on katını köyde kazanır şehirde harcanandan on kat daha azını harcar. mesela eniştem istanbulda tutunamadı ve köye gitti. 100 kadar koyun aldı. koyunları senede çift çift doğurdu. sermayesinin 2 katını bir senede kazanan bir şirket var mı? eniştem bu koyunları kredi çekerek aldı. düşünsenize 2 senede tüm borçlarını ödeyebilme imkanı var. üstüne ana sermaye de elinde kalacak şekilde. yani eğer orada işsizlik var ise bu devletin kabahati olduğu kadar o bölge halkının da kabahati. çalışacaksın. bölge artık barajlar sayesinde çok daha verimli halde.

@hayir anlatamadim ki sana, insanlar kullandıkları elektriğin karşılığını tabii ki ödemeli ama ben de sana sorarım ey vicdan sahibi olduğunu düşünen insan o bölgede yapılmış her çeşit insani zulmün karşılığını hangi kudret sağlayacak? Sosyal, ekonomik, hukuki eşitsizliklerin binlercesinden örnekler mi sıralayalım buraya? Bırakın artık şu elektrik mevzusunu ergenler gibi her konu açılışında aynı şeyleri zırvalamayın biraz açın kitap okuyun, gidin oraları gezin kendiniz görün. Dövlet bize böhmir iticiliğiniz kadar bir de bu var yani gören de o halkın %95 i elektriğini ödemiyor zanneder.

Adaletse herkes için adalet kardeşim.

devletin onlara bakmaması :(

toplu cevap.)

başta belirttim. kürtler mükemmel demiyorum. sadece her yerde her konuda yazılan birkaç klasik demeç var onlara karşı çıkıyorum. elektrik vergi vs olayları evet doğuda daha fazla biliyorum. ama bunları kıstas alıp tek taraflı değerlendirmeleri doğru bulmuyorum. 'türkler de böyle..' girişimin sebebi bu. doğu tarafında yaşayıp da görüyorum. çokça kürt arkadaşım var. türkleri yerip kürtleri haklı çıkarma uğraşım yok. ben türk'üm başlı başına kendimi yermem rahat olunsun. sırf bu diktalardan dolayı özellikle belirttim karşı atağa geçmeyin diye.

pkk olayına gelince. gayet uzun yazdığım bir yer vardı bulamıyorum. neyse, konu pkk'nın haklılık haksızlık durumu değil. pkk örnekti. adamların deyimi ne? 'kürtlerin hakkı vs'. adamlara bunu dedirtecek şeyi vermemeliydik diyorum, adamlar kendilerini bu cümleyle haklı çıkarmaya çalışmasına izin verdik. bundan şikayet ediyorum. pkk'nın en ufak savunulacak bir yanı yok. amaçlar tamamen farklı kürt hakkından öte onlarda. ama gel gör hala kürt hakkı diye dolaşıyorlar. pkk tamanen kürt değil, her kürt pkk değil diye de yazmadığım yer yok bu konularda. anlaşılmadıysam tekrar ediyorum, pkk'nın savunulacak tek bir yanı yok ama adamlar güya çıkış felsefeleriyle kendilerini haklı göstermeye çalışıyor ve buna sebebiyeti biz verdik maalesef.

ekonomik gelişemişlik olayına gelince, orada bir görüşüm yok. sadece dikkatimi çeken bir durum bu. neden? diye sorup da cevap alamıyordum o kadar. araştırılmaya değer hala benim için, bilen düşünen varsa bu konuda cevap beklerim.

@sıradışı, 2. madde için konuşuyorum sadece. orada da şu var benim gördüğüm kadarıyla. karadenin şiveyle dalga geçilirken gülüp eğlenilir, bir sempati sööz konusu olur falan. ama kürt şivesiyle geçilirken bir aşağılama, yerme durumu vardır. tabi bunu herkes yapmıyor ama o ikisinin arsında yaklaşık olarak böyle bir fark var. benim çevremde böyle denk geldiyse bilemeyecem tabi.

@bh. insani zulmlerden kastınız nedir biraz daha ayrıntı verirseniz sevinirim.

not: 4 ay öncesine kadar ben de gaziantep'te yaşıyordum.

Kürtçe konuştuğu için, İş arkadaşlarından baskı yemesi ve bunun için müdürü tarafından istifaya zorlanmak. Şimdi bunun hesabını hangi türkiye cumhuriyeti diplomatı verecek. Hangi türkoğlu türk verecek. Bu sadece benim sorunum

@advocatusdiaboli, onlardan biri ama direkt o değil.) silinmiş galiba hala bulamadım. ne çok başlığa yazmışım bu konularda yalnız. hala o başlığı bile tam okuyamadım ciddi tartışma dönmüştü çünkü. hatırlattığın iyi oldu teşekkür ettim :)

@siradisi00, size yaşadığım tek bir olayı aktaracağım gerisini siz hayal edin ve düşünün. Sırtımdan yaralanmış, dikişlerim yeni atılmış halde hastanenin polis odasında sivil polislerden anama, bacıma, insanıma her türlü küfrü işitip üstüne sopayla dayak yemekle tehdit edildim. Tüm bunlar sırf Kürt olduğum içindi, adam bunu suratıma söyledi. Eğitim hayatımın yanacağını söylediğimde ise bana söylediği şuydu: "Sizlerin okumaya hakkı yok oğlum." Yani bu sadece spesifik bir örnek. Sırf etnisitimden ötürü bunun kaç katını yaşadım ve benim gibi kaç Kürt bunları ve çok daha fazlasını yaşadı, yaşıyor, muhtemelen de yaşayacak. Şimdi bunlar insani zulümlere girer mi, sizi tatmin eder mi orası da siz ve inançlarınız arasında.

want2die +1

ben 2 yıl zonguldak'ta yaşadım. her yer dağlık, ortalık leş. açık okuyun ekşide zonguldak hakkında yazanları. la kent kente benzemiyor. bildiğin korku filmi seti amk. ama kimse dövlet bize bohmir demiyor. haftada bir maden göçüğü olur, habere de çıkmaz. yani bu durum savunulacak bir şey değil tabi ama her yerde böyle sıkıntılar var.
ben de dindar değilim diye işimde yükselemiyorum / dışlanıyorum. devletin polisi gelip takip ediyor beni, sosyal medyayı... kendi 15 yıllık arkadaşım bana dedi ki: "bir iş olsa; bir sen bir de dindar bir aday olsa hiç düşünmez dindarı seçerim. "
hangi türkçü, müslüman bu durumun sorumluluğunu alıyor merak ediyorum ben de...

@divit, kavga ettiğim için, o yaşlarda yeterince sağlıklı düşünemediğim için.

eksisozluk.com

@siradisi00, kimse kalkıp diyor mu Zonguldak'ta niye var bizde yok diye? Türkiye'nin geneline baktığında en içler acısı halde olan şehirlerin çoğunluğu hangi bölgede? Bahsettiğin adaletsizliklerde sana veya başkalarına destek çıkmayan kişi vicdansızdır zaten. Ama bir topluma yapılmış, tarihe yazılmış, bunca eziyete rağmen üstüne kalkıp bir de daşşak geçerek dövlet bize bohmir diyen insanın vicdanına tüküreyim ben zaten. Lisede de böyle arkadaşlarına sürekli "tamam ağlama lan." diyen tipler var ya aha işte onlardan zerre farkınız yok.

@atina Türkçe bildiği halde niye iş arkadaşlarının anlayamayacağı bir şekilde konuşuyor? Konuştuğu kuş dili bile olsa başkalarının anlayamayacağı bir şekilde konuşmak ayıptır tıpkı toplum içinde kulaktan kulağa konuşmak gibi. Böyle basit bir kişisel sorunu siyasileştirmen anlamsız, tek sorun bu olsaydı onu (anlattığın kişi kendinsen seni) işe almazlardı öyle değil mi? Belki de yaptığı(n) işten memnun değillerdi ve bahanesi oldu.

Bütün pis ve kaçak işlerin sorumlusu Kürtlermiş gibi şu duyuruda yazılanlar yeterli değil mi ? Diyarbakır Cezaevini, öğrenci işlerinde çalışırken sivil polisin gelip tüm doğulu öğrencilerin dosyalarından birer kopya aldığına şahit olmamı, Ahmet Kaya'ya yapılanları da yazayım yeterli değilse örnek olarak.

Peki Ankara'nın doğusunu baya görmüş geçirmiş bir Türk olarak yazayım bişeyler:
-Eğitim
Buraya gelen öğretmenler buradan bir an önce kaçma derdinde oluyorlar, zorunlu süreyi doldurmadan nikahı kıyıp özür grubundan hop Ankara'ya İstanbul'a kaçıyorlar.. eğitim konusunda öğrencilerini zayıf bırakıp gidiyorlar, ben ki liseyi bu bölgede bir anadolu lisesinde okudum, hazırlık sınıfında ingilizce öğretmeni evlenip basıp gitti ikinci dönem dersler çoğu zaman boş geçti müdür yardımcısı girdi filan.. zaten önyargı da olunca açıkçası hocaların öğrencilere davranışları da çok kötüydü..
-Yatırım
Evet Ağrı'ya havaalanı yaptılar ,Yalova'da yok doğru da allah aşkına hava alanı olsa ne olur olmasa ne olur kardeş :) İstanbul- Yalova seferi mi lazım :)
Onun dışında devlet teşviği son zamanlarda baya arttı buna bağlı olarak özel sektör yatırımlarında kıpırdanma görüyorum,
Tabii şu anki politikalar gereği arkadaşların da dediği gibi devletin fabrika yapacak hali yok, ama çoğu yerde devletin kendisi yok , örneğin trafik polisi , örneğin tarihi, turistik yerler tamamen bakımsız ve ilgisiz bırakılmış veya skandal restorasyonlar yapılmış..iki örnek mesela
(git: vanhaber.com
)
(git: img.diyadinnet.com
)
-Güvenlik
Bu konuda maalesef devlet yoluyla yıllarca eziyet görmüş insanlar, hizbullah,özellikle 90 larda buralarda kan kusturuyormuş, sokakta akşam 5'ten sonra kimse yürüyemiyormuş, düşünün kardeşinizi bir gün alıyorlar cesedini nehir kenarında günler sonra buluyorsunuz,
Otobüs seyahatlerinde örneğin kaçakçılık için arama yapılır,kimlik kontrolleri yapılır eğitimli köpekler koridorda gezdirilir .. O ot veya sigara bulunmasın demiyorum sadece durumu anlatıyorum ,
-Sağlık
Sağlıkta da yine ilginç bir durum var, özel hastaneler var marka hepsi medikal park gibi ama çoğu uzman doktor doğuya güneydoğuya gelir burada 30 binlere varan ücretlerde 1-2 yıl çalışır tecrübesizliklerini atar atarken de çok yanlış tedaviler yapar ölüme varan kimse de sorgulamaz ve geri batıya dönerler buna çok şahit oldum ve bu yüzden asla bu bölgede tedavi veya ameliyat olmadım..

her şey söylenmiş ben göremedim söylenmişse affola, kürt kelimesinin bir hakaret olarak kullanılması. çok duyuyorum kürt müsün olum ya kürde bak kürde tarzında şeylere. terorizme, kaçak elektriğe vs. bilumum pisliğe bakacak olursak da eminim kalıbımı basıyorum -hiç burada şunu yaptım bunu yaptım orada burada yaşadım anlatmıycam bile- orana vurduğunda kürtlerdeki suç oranı çok çok daha azdır. o kadar itilmelerine hor görülmelerine rağmen.

*van depremi olduğunda facebook'ta oh olsun geberdiler benzeri şeyler yazan pek çok insanla karşılaşmak. hatta bir kişinin toprak istiyordunuz, al işte toprağın altını size verdik, inleye inleye kullanın yazdığını bizzat görmek.
*annemlerin köy isimlerinin tamamının türkçeleştirilmesi. çocukluklarından itibaren köylerinin ismi bildikleri kelimelerden vazgeçmek zorunda bırakılmaları. üstelik bu köylerin doğuda değil, zamanında asimilasyon amacıyla iç anadoluya zorla gönderilmiş kürtlerin yaşadığı kürt köyleri olması. iç anadolu kürtleri diye bir kavram olduğunu yaşım ilerledikçe öğrenmek.
*dersim'in kayıp kızları, 5 no'lu cezaevi ve benzeri belgeselleri izleyince, diyarbakır cezaevi gibi konuları öğrendikçe, asit çukurları-toplu mezarlar yavaş yavaş ortaya çıkarılmaya başladıkça neden annemin biz almanya'da büyürken bize tek kelime kürtçe öğretmediğini anlamak.
*işe aldığım sekreterimizin ilk günlerinde kürtleri sürekli aşağılayan yorumlar yapması, sonra patronumuzun laf arasında phoebe hanımın annesi kürt dediğinde ama siz öyle değilsiniz phoebe hanım demesi. bilemiyorum, ben sekreter, o benim pozisyonumda yönetici olsa böyle toparlamaya çalışır mıydı.
*sivaslı bir kürt alevi arkadaşımın bütün çocukluk anılarının babasının falaka ve dayak sonrası köy evlerinin bahçesine atılmasıyla dolu olması.
*izmir alaybey'de bir apartmanın yarısını kaplayacak şekilde "buraya sadece TÜRKler girebilir" yazılı bir afişle kaplanmış olması ( hitler'in cafe ve restoren girişlerine yahudiler ve köpekler giremez yazması gibi )

bu kültürle büyümedim açıkcası, liseye kadar almanya'da yaşadım. annem kürt babam türk. ama annemin bize her zaman kürtlükle ilgili hiç konuşmamamızı tembihlediğini, baba tarafımında bizden uzak durduğunu, hor gördüğünü ve fırsat buldukça laf sokup aşağıladıklarını çok net hatırlıyorum. ben annemin gayet akıcı bir şekilde kürtçe konuşabildiğini ilk duyduğumda üniversite 3. sınıftaydım. elimdeki bardağı düşürmüştüm şaşkınlıktan.

hiç bir tarafın milliyetçisi değilim. dini inancımda yok. humanizme ve dünya vatandaşlığına inanıyorum.

@buzdagi iş arkadaşlarımla değil, müşteriler ile konuştum. başkasının bu dili anlayıp anlamadığı beni ilgilendirmez. anlayanla konuşurum.anlamayanla değil.
"başkalarının anlayamayacağı bir şekilde konuşmak ayıptır " yazmış bir de :) bu yazdığını 100 defa yaz bir deftere sonra gel bir defa daha konuşalım.

ayrıca kurumsal bir şirkette çalışıyorum. beni işe alanlar bana şirkette mobbing yapanlar değil, dolayısıyla saçma sapan bir yorum yapmışsın. tek bir bakış açısıyla.

herkesin sana baskı yaptığını düşün ve ister istemez aldığın ve takındığın tavırı ve refleksi düşün. müdürün de bunu rapor etmesini düşün.
işiniz gücünüz kürt olmuş.
okulda, iş hayatında, hatta futbolda bile bu ayrımcılığı görmek mümkün. ama problem değil. böyle büyüyor kürt çocukları işte hayata.
not: bilmediğimiz şeylere yorum yapmayalım.

genel görgü kuralına bak :) ne kadar görgülü olduğun ortada. zoruna gitmeyecek. alışacaksınız yavaş yavaş. sakin sakin.

kafan çalışmıyor galiba. kaç defa yazacağım daha. nnüşteri ile konuştum müşteri ile. yakınlık kurup kürtçe konuştu. özel sektörde özellikle kurumsal şirketlerde bunlar çok normal şeyler. bildiği diller kısmına kürtçe yazmıştım zaten.
not: türkiyenin en büyük 2 holdinginden birinde çalıştım.

hep varsayım üzerine konuşuyorsun.ne iş yaptığımı bilmeden. bence fazla konuşma. ben ayrımcılığın olduğunu ve bana yapıldığını söylüyorum. sen de yok sana ayrımcılık yapılmamıştır diyorsun. neyin kafasındasın sen arkadaş? ben gördüğümü söylerken,sen görmediğini savunuyorsun?üstelik de bu diretme niye? neyi savunuyorsun sen? amcın ne?

Devlet bize bakmalı olayını doğru buluyorum.

Şimdi empati kuruyorum. Ben doğuda doğmuş olsaydım ve şu anki yaşımda olsaydım. Ve iş bulamasaydım. Ya devlet yatırım yapmadığı için (ki bu doğru) devlete kin beslerdim. Skerm lan öleyim mi açlıktan? Eğer yatırım yapmıyorsa o zaman bende çalarım, kaçak kullanırım falan filan. Ne yapayım ölümümü mü bekleyeyim? Ağlayayım mı sürekli?

İkinci seçenek olarak İstanbul'a gelirdim. (ki gelmelerini haklı buluyorum)
Çalışıp para kazanmak için başka çare yok. Genelde bütün üretim tesisleri kocaeli, adapazarı vs marmara'da olduğundan buraya gelirdim.

www.ogretmendiyari.com

sadece tüylenme için reçete edildiğine rastlamadım. ancak tüylenmeye karşı yarar sağladığını okumuştum.

tüylenmeden başka bir sorunla başvurmadım ama, testlerin sonucu bunu yazdı doktor. tabi yanlış bişey söyleyip kimseyi yönlendirmek de istemem.

Her türlü doğum kontrol hapı türleri azaltır. Etkilidir. Bambaşka etkileri de vardır ki "Keşke goril gibi dolansaydım" dedirtebilir eksisozluk.com

hay allah ya, çok kötü olmuş :/

doğum kontrol hapları tüylenmeye sebep olan LH hormonunun azaltılmasında da kullanılır, etkisi vardır.

ilaç bittikten sonra hormonlar eski seviyesine geri geliyor mu peki?

genelde evet

neden kendinizi taraf olmak zorunda hissettiniz ki?

bunların hepsinden doğrular alıp ortaya yanarlı dönerli bi meyve tabağı gibi koyunca günah mı oluyormuş?

ortalama bi türk vatandaşısınız işte.

hafiften bi almancılık da yok değil hani.

hapsi bu kadar.
(küçümseyici bişe yazmadım sümmehaşa)

dostum sen mantıklı bir adamsın.

ancak bu ülkede yapılan siyaset ve insanların siyasi formları mantık sınırıları içerisinde değil ne yazık ki..

Mantıklı adamlar siyaset dışı kalıyor. ülkenin şu anki halinin sebebi de bu..

Sen liberalsin bence. Hatta liberal sol gibi.

Ayrıca devletçilik ilkesine gerek yok demişsin biraz ekonomi okusan fena olmaz. Devlet bazı malların üretimine kota koyar ya da alım az olunca piyasadan alım yapar vs. Bunlar ekonominin dengesi için önemlidir. Öyle görünmez el her şeyi halleder olayı çöktü çoktan. Boşuna mı Keynes amcamız devlet müdahalesini savundu? Neyse tabi bu detay bi konu zaten.

Bir de ''çoğulcu politika'' falan diye bi olay yok çünkü 1982 Anayasası bizzat çoğunlukçudur. Rte boşuna mı diyo %50 %bilmem kaç diye.

Edit: imla

Katılmadığım tek yer devletçilikle ilgili kısım oldu. Yabana atmamalısın, bence doğru şekilde kullanılınca faydalı bir müdehaledir.

Sosyalist bir insana benziyorsun bence. Kesinlikle ümmetçi değilsin; hatta şuradan varılabilecek en net "kalıp" tam olarak anti-ümmetçi olduğundur. Ve aynı zamanda da Atatürkçüsün de sanırım evet. Milliyetçilik sana biraz fazla kalıyor. Neyse bence "akılcı mantıkçı makul" bir insansın diyip bitireyim. Kendini herhangi bir şekilde tanımlamak, daraltmak, kalıba sokmak isteme. Bulunduğun nokta güzel. Güzellikler senin olsun.

Ulusalcı ve madem Türksün göster ürksüncüsün. Gelişime açık biri gibisin, sosyal devlet, örgütlü toplum ve insan hakları savunucusuna evrilebilirsen çoğ gösel olur bence. Türkmenlere araplardan daha çok üzülmek gibi durumları ırk genellemeleriyle değil de siyasi, sosyolojik vs teorilerle anlamlandırabilirsen bir de şu Türkler birleşip osursak dünya yola gelir düşüncesini bırakıp biraz daha pragmatik düşünebilirsen iyi olur yani.

yanıtlar vereyim biraz:

@buzbebek:
devletçiliği yanlış anlamış olabilirim. ben özelleştirmeyi kesinlikle savunan bir insanım. bu zamana kadar da türk telekom haricinde satılan hiçbir şeye üzülmedim. ha dediğin gibi devletin sisteme müdahale etmediği bir ekonomik sistem bence var olamaz. işletme mezunuyum ve az çok keynes'e yatkınlığım var.
bununla birlikte kota koyma, halihazırdaki özel şirketlere rakip olarak sektörde bulunma (örneğin kentlerdeki toplu taşıma hizmeti), gerekirse belli ürünlere destek verme (soya gibi, biyodizel gibi vb. ) olması gerekir bence.
bu noktada devletçi miyim değil miyim siz karar verin. ayrıca solcu ve milliyetçi aynı anda nasıl olurum bilemedim.

@pandispanya: turan talep eden birine milliyetçi değilsin demek biraz garip değil mi? :)

@tiny penny: dediğin gibi adlandırıyorum zaten. yoksa türk arap falan umrumda değil. ama sınırlı kaynağım var. türkiye olarak tüm dünyadaki dertlere ulaşamam. öyleyse önceliğim din, dil, kültür vb. birlikteliğim insanlar olmalı diye düşünüyorum. yani avustralya'daki aborijin haklarındansa azerbaycan'daki yanvar olaylarına daha çok önem veriyorum.

burdan anladığım şu: ulusçuluk / milliyetçilik olayını çözmem gerektiği gibi devletçilik kavramına da çalışmam gerekecek :)

Siradisi00: önce Turan demişsin ama sonra daha farklı açıklamışsın. Dolayısıyla buradan "pantürkist" bir zihniyetten ziyade daha stratejik ve mantıklı bir çıkarım sezdim. Yani sen "Türk'ün gücü!!11 tüm dünyaya gösterelim auuuu!! \m/" yapmıyorsun. Sadece stratejik olarak sana farklı açılardan mantıklı gelmiş, dost olabilme potansiyeli olan, sayıca bizi güçlendirecek, benzer bir dil ve kültür potansiyelinden "faydalanalım" demişsin. Yani senin için onların "Türk" olması asıl önemli nokta değil. Rakibe karşı "makul ve güvenilir bir işbirliği" olması daha ön planda gibi. Doğru mu yanlış mı anlamışım bilemiyorum ama ben senin tarifinden bu sonuca vardığım için "milliyetçi" (daha doğrusu milliyetçilik milletini sevmekse aslında ülkücü demek istedim) kategorisine sokulacak kadar yoğun hislerinin olmadığını söylemiştim.

@pandispanya: açıkçası olay her ne kadar stratejik de olsa duygusal yanı da var. yani güçlenmek için araplarla çalışmak istemezdim. ha ülke şartları gereği çalışılabilir mi? neden olmasın?
biz 74'te soydaşlarımızın güvenliği için mi yoksa stratejik konumu için mi kıbrısa girdik bilemiyorum. ayrı bir tartışma konusu. ama bence işin "türk olmak" kısmı daha baskındı.

@advocatusdiaboli: doğru demişsin. yani burda aslında çok ince bir çizgi var. eşitlik duygusuna ters olduğunu da kabul ediyorum hani. o da insan öteki de... türk ya da arap olması nedeniyle birine yardım edip ötekine etmemeli miyiz? hayır. ama o sana daha yakın geliyor, akraban gibi... aynı dili falan konuşuyorsun, kültürel yapın benzer. ona daha sıcaksın.
normalde ırak'ta olaylar olunca "içişleridir bana ne" diyesim geliyor. ama "türkmenler zarar gördü" denince "yazık lan, kurtarsak bari, müdahale falan yapmalı mı acaba?" diyorum. ikiyüzlüyüm evet. aynı şeyi azerbaycan - ermenistan hususunda da yaşıyorum evet. :/

Pişir sen bu fikirleri
Daha çiğsin
Zıt düşünceler mevcut

@saksı: önerilerine açığım, biraz daha ayrıntılandırırsan sevinirim.

1
2. olursan oralara gelene kadar yaşadığın sinir harbi bitiriyor seni çünkü.

paraaaaaaahhhhhhh

2 çok yorucu.


1 olmak isterim. nihayetinde ortadoğuda yaşıyoruz. yağız, yiğit falan gazlı bi sıfat bulur geçinir giderim. ve evet aşşağıdaki arkadaşa referans vererek diyorum küçük dünyaların mutluluğunu bilemezsiniz.

ben babadan zengin olmak, babamdan kalan parayla yaşayıp hobi seviyesinde çalışmak istiyorum. böyle bir seçenek yok mu? hayır zaten yok da, seçenek bile olamıyo. :/

1

2.de prestij sahibi olan şirketin kendisidir, kimsenin ona ayrıca yükleyeceği bir anlam yada prestij yoktur. yönetici de olsa sadece çalıştığı şirketin elemanıdır.(köpeği diyen de olur)

1.

ikiler genelde gecesini gündüzüne katıp övündüğü tek şey geldiği nokta olan insanlar oluyor. yani herifler ömür boyu yemiyor, içmiyor, eğlenmiyor. sadece çalışıyor. sadece. sonra elde ettikleri ney? kendi şirketleri falan filan. e neden ki yani, amaç ne? ben sevmiyorum böyle hayatları. bir insanın hedefi uluslararası firmada yönetici olmak falan olmamalı. ne biliyim tırnaklarınla kazıyıp müzisyen, sporcu, yazar olursun... firmada yönetici ne? skiyim öyle hayatı, onun için çalışılır mı? bu adamlar rahat da olmuyor zaten. yönetici olunca daha çok çalışıyorlar.

temel fıkrası vardı ona benziyor bu. tam olarak hatırlamıyorum ama şöyle bir şeydi: işte ya dursun ya idris bunlardan birisi temel'e diyor ki ben tekne alacağım. alıp ne yapacaksın? denize açılacağım. açılıp ne yapacaksın? balık tutacağım. balık tutup ne yapacaksın? zengin olacağım. zengin olup ne yapacaksın? yatacağım. temel durur mu yapıştırmış cevabı, "e zaten ben yatıyom amk, ne kasıyon" demiş.

o hesap işte. yani niye uğraşayım ki 2 olmak için. neyse susayım ben yeter, kendi kendime sabaha kadar ikinci seçenekle kavga edicem yoksa. ama yani gerçekten nedir ki esprisi niye 2'yi istesin bi insan, nasıl bi hayat ki bu tek hedef üst düzey firmada yönetici olmak olmuş te allam

Bunlar nasıl cevaplar, şaşırdım gerçekten.

2 tabii ki.

1. eğitimsiz ve görgüsüzsen iç ve dış dünyan küçüktür, dünyan küçükse mutlu ve huzurlusundur. 2 Ayaklarının üstünde didinip durmak gibisi yok ama çok stresli sonunda kötü hastalıklara kalırsın filan.

1 olup küçük yerin büyük adamı olacağıma. emeğimle 2 olurum.

kesinlikle iki.

abi şu dünyada beni hayata bağlayan şey süper müzikler keşfetmek. o olmasa yaşayamam sanırım. Ama 1deki adam olsam o müzikleri araştırmak aklıma bile gelmez.

tek başına bir sebep bu benim için..

1

Parayı harcayacağım yere dair bir ufkum olmadıktan sonra, herhangi bir tatilimde Avrupa'ya seyehat etmek aklıma gelmedikten sonra, bir sonraki hedefime dair bir heyecanım olmadıktan sonra, insanlığa hiçbir hayrım dokunmadıktan sonra hayvan gibi paralı birisi olmayı ne yapayım? Tuvaleti altın kaplatsam ne olacak?

Verilen cevaplara çok şaşırdım. Hazmedilmeden sahip olunan hiçbir şeyin gücüne inanmıyorum. Benim için elbette 2.

söyle bir gercek var, 1 olan herifin ideali de yok, parasini zevkle harcayacagi bir zevki, hobisi, haz alabilecegi bir ugrasisi yok.

ilkokul mezunu bir tanidigim var, ülkücü belinde silahla gezen bir tip. emlakla ugrasiyor paraya para demiyor. kazandigi parayi yatirdigi yerler de sunlar: evine havuz, evine sauna, evine bahce vs. ama kullandigi yok, olsun diye yaptirmak daha cok. ikinci harcama yeri de araba. elde gezecek anahtari. aldigi arabalarda zevkli ruhlu arabalar degil.

2 olurum ama dünyam büyük olur, zamanla elim erdikce dünyami daha da genisletirim. 1deki adam kalin cüzdaniyla daracik bir dünyaya hapsolmustur bence.

pesin edit: benim gördügüm örneklere göre benim düsüncem bu sekilde.

İkisi de değil. Hazır parayı, görgüsüzlüğü zaten yediremem kendime. İkincisi için de ve'den sonrası olur ama uluslararası firmada yönetici olmak kariyer hedefimin hiç bir köşesinde olmadı. Yönetici ruhlu değilim ben, çalışıcıyım. O yüzden akademiye devam, maaşı önemli değil.

kariyer lan tabi ki ne krosu.

uluslararası firmada çalışırken çevrende daha kaliteli insanlar, hem akıllı hem güzel kadınlar entelektüel, görmüş geçirmiş adamlar olacak. onlarla arkadaşlık edeceksin. yabancı arkadaşların da olacak, hayata bakış açın genişleyecek. kebapçı olduğunda arkadaşın yandaki lahmacuncu olacak. bu mudur eli kalem tutan okumuş etmiş duyuru ahalisinin hayali. çalışmaktan niye bu kadar nefret ediyorsunuz? çalışmak, yükselmek, itibar görmek, emrinde vasıfsız eleman, garson vs. değil de iyi yerlerde okumuş, bilmem nerelerde master yapmış çocukların olması, onlara yöneticilik yapmka size hiç cazip gelmiyor mu?

1

2. emek vermek ve karşılığını görmek güzel şey.

1 tabiki,cahillik mutluluktur.özgüvendir,bu dünyada herkes ölüp gidicek bari mutlu ölseydik

Ikisini de istemezuk.
Ikisinde birini sec dersen 2

her gun restorna o 1ler geliyor. bir insan bir insandan tiksinir mi abi. tiksiniyorum ya. harbi tiksiniyorum.

ha 2 gibi bir sey var mi oda muamma.
prestij sahibi?
Uluslar arasi bir firmada yonetici?
Bu noktaya torpilsiz gelmis?
Ama geliri az?
yani bunlar cok uc ozellikler.

1 tabii ki.

yurt dısında okullarda okuduk,yabancı liselerde okuduk, daha sonra nispeten ismi ve prestiji olan üniversiteye girdik yabancı dil kültür tarzı şeyler boşda değiliz ama sonuc ne olacak ki? muhtemelen özel sektörde sabah 8 aksam 17 belki 18 bir işte ömür cürütüp bok gibi maaslar alacağım. bana harcanan eğitim parasını sırf cıkarmak için 20 yıl calısmam lazım muhtemelen (attım). bok gibi bir hayatım olacak.

1 profili gibi olsaydım hem daha rahat olurdum bok gibi para oldugu için, hem milletin genel olarak barzoları daha iyi buldugu için şimdikinden iyi bir sosyal hayatım olurdu, hem cahil oldugum için hiçbir şeyi dert etmezdim. nolurdu sanki su heriflerden olsaydım amk.

2.

Çünkü bilgi birikimim, görgüm, sosyal hayatım, yaşam tarzım daha güzel olur. 2. adam workshop'lara katılır, iyi bir network'ü vardır, sosyal çevresi de iyidir. Kültür sanat etkinliklerine gider, yurtdışına çıkar, güncel olayları takip eder, çevresinde bir saygınlığı vardır hem ulusal hem uluslararası.

1. ise akşam işi bittikten sonra evine gider "var mısın yok musun?" u izler, kahvede takılır, çevresi esnaftır, yaz olunca 10 günlüğüne Kumburgaz'a gider. En iyi ihtimalle Ayvalık'a gider. Bazı insanlar onunla muhabbet etmekten veya yan yana görünmekten kaçınır.

hangisi kadınlarla daha çok yatıyorsa onu olmak isterdim.

biliyorum soruna yanıt olmadı...

3.sü kebapci, mobilyaci, hedeci, hodocu. eğitimli ve görgülü üstelik hayvan gibi parasi var.

1ler 2ler hemen düşmüş birbirine.

(bkz: durun siz din kardeşisiniz)

Ben okudum, ettim, gezdim. İkinci şıkka 6 ay tahammül ettim, ayrıldım, şimdi kendi işletmem var. Daha yolun başında olduğumdan çok da yüklü meblalar kazanmıyorum, zaten derdim de para değil kalıcı bir başarı. En büyük sıkıntı sosyal yaşam; ticarî çevremden kopuk sosyalleşmem gerekmekte ki ahlakım, kültürün vs belirli bir standartda kalsın. Bir yerden sonra hakikatten ödün vermeye başlıyorsunuz tavrınızdan ve ahlakınızdan. İki satıra sığmayacak kadar dezavantajı var, derleyip toplamam haftalarımı alır, ama kararımdan memnunum. Belki sosyokültürel anlamda sınıf atlatmayacak bana, hatta tam bir babasının oğlu olacağım ama soyum sopuma maddi bolluk içeren bir hayat bırakacağıma inanıyorum.

her türlü 1.

parasızlığı çok çekiyorum ama yine de 2 olmak isterim.

Ben de 2 diyorum.

Hayatımın her aşamasında önüme bir hedef koyuyorum ve o doğrultuda ilerlemeye çalışıyorum. Geliri yüksek ama düz, basit bir işi yıllarca yapma fikri bile beni ürkütüyor.
Senin kendini geliştirme imkanın varsa durmanın bir anlamı yok.

Paranın satın alamayacağı şeyler var.

1 kesinlikle. insanlar 2. Sinin cok havalı oldugunu düsünür ama aslı oyle değil. Calısma hayatı berbat. istedigin kariyeri yap oldugunde seni kimse hatırlamayacaksa kendini paralamanın da anlamı yok. O yüzden mikeyim kariyeri

Tabiki 2 hayatta basarıların tamamını kendi sayende kendi emeginle hür iradenle başarmıs olmanın verdiği kendine güven duygusu herseyi başarmanı daha da mutlu olmanı sağlar. İleride çocuklarını daha iyi yetiştirmen onlara örnek adam olman herseye değer. Para birgün olmaz birgün eline harcayamayacak kadar geçer. Ama 1. Seçenek senin tasman olur nereye çekerse oraya gidersin memleket bu adamlardan geçilmiyor zaten orda burda karşında hep bi mekana parka bahçeye tatile vs gittiğinde bu tür insanların davranışlarından dolayı orayı tercih etmiyosun birdaha. Ben küçükçekmece gölüne kanoda çocuğumla kürek çekmeye gitmeyi hayal ederken bu barzolar sıfır jipi yanaştırıp bagajdan mangalı alıp duman tüttürüyorlar kabileleriyle bağrış çağrış. Görüşleri o kadar.

2 tabi ki

@bes Önemli olan hatırlaması mı? Yoksa nasıl hatırladığı mı?

1. si için ulan ne kazma adamdı, künktü, resmen odundu, ayının tekiydi, görgüsüzün tekiydi diye hatırlanma ihtimali yüksek.

ikincisi hakkını alamıyor gibi dediğin şekildeyse. hakkımı alamayan bir insan neden olayım ki? biri zaten geç. ikisini de olmak istemem bu şartlarda.

ishal boku mu olmak istersin, kabız boku mu, minvalinde bi soru olmuş bu.

ikisinden biri tercih edilecekse 2ncisi.

kendim için cevaplıyorum: tabii ki evet

Okunur.

Okunur..

2 yılda her gün düzenli 300 sayfa okursanız toplamda 400'er sayfalık 540 kitap okursunuz. Bu şekilde hesaplayınca okunabili duruyor değil mi? Bence resimde de ortalama 500 kitap vardır.

orada 500 civarı kitap vardır orada tahminen. Okunabilir bence, 3 günde bitirse o kadar okumuş olur.

kitap kurdu değilsen okunmaz. bir de bölümünün ne olduğuna da bağlı mesela hukuk fakültesi öğrencisiysen zaten ders kitabı okuduğundan boş zamanlarını kitap okumaktansa görsel birşeylerle (dizi,fim,oyun gibi)değerlendirmek istiyorsun.

hergün düzenli kitap demek ortalama günde bir kitap bitirmek demek, eğer hızlı okumada ileri seviyede ise. Hergün düzenli okumanın da imkansız olduğunu düşünürsek, işin içine dersler, sınavlar, ödevler, gezmeler vs olursa?

ben mağdur bir doktora öğrencisi olarak kendi derslerim, ödevlerim ve sınavlarım için zaten hali hazırda günde 130 sayfa civarında okumak zorundayım. özetle o kütüphane benim olsaydı, okunurdu.

kitaptan anlaşılan sadece roman vb. ise o zaman bilemiyorum.

okunur herhalde.

ama o değil de kitaplığı çok kıskandım.
ne kadar güzel dizilmiş sıra sıra kitaplar...

allah nazardan saklasın :)

Okunur okunmasına da...

bu kitapları 2 yılda okuyan kişi, bunu sorsan bile SÖYLEMEZ. Yanisi şu; birisi sana "bu kitapları 2 senede okudum" diyorsa, muhtemelen doğru değildir. Bu kadar kitabı bitien kişi bununla övünemeyecek kadar yükselir çünkü. (bu sayı çok fazla değil mi? tadında bir soru olduğu için bu düşüncem) fakat bu enformasyonu başka bir kaynaktan öğrendiysen gayet mümkün. hızlı okuma teknikleri, okuma alışkanlığı vs. okunması gayet mümkündür...

genelde popüler kitaplar gibi görünüyor.
türü seviyorsan, kitap da sardıysa hızlı okunuyor.
fotodan çıkarmak zor, ama altta birkaç ithaki var galiba, onlar da bu türe dahil.
birkaç wordsworth var gibi, onlar belki klasik olabilir. üsttekiler de referans kitaplar olabilir veya biraz daha klasik romanlar.
tahminim iki yıl değil de, biraz daha uzun bir sürede okunmuş olabilir.

ben okuyamam okuyamadım da zaten kitap okumaya çalışırım her gün düzenli kitapta olurum ama bu kadar kitap okuyamam. bunları okusam ne ara ders çalışacağım.

okunmaz

sadece okunur

bu kadar kitap iki yil icinde ancak hapisteyken okunabilir.

mesela edebiyat öğrencisiyse okunur.
okumadım ama okuyanı gördüm.

Sadece okumuş olursun,başka bir işine yaramaz.

benim de iki kitaplığım var, birinde ders kitaplarımla kanunlarım var, birinde de normal kitaplarım var ama ben bile bu tempoya rağmen bitiremedim hepsini. (sindirerek okumaktan bahediyorum) bana zor gözüküyor şöyle bakınca.

Okunur.

Ancak çoğunluğu bana vampir kitapları, fantastik seriler gibi geldi. Net de görünmüyor gerçi ama. Öyle ağır felsefe kitapları vs değil gibi.

Ancak ben de okunsa bile ''Hepsini 2 yılda bitirdim eki eki'' diyen birine inanmam. Çok okuyan insan yıllarla sayfa sayısı hesabıyla falan uğraşmaz.

benim onları okuyacak kadar hiç boş vaktim olmadı.

işsiz güçsüzsen okunur.

ben 459 tane kitap saydım. muhtemelen eksik ya da fazladır foto sıkıntılı göslerim karıştı. 2 senede okursun, denildiği gibi çoğu fantastik gibi duruyor ama sırf okumak için okumanın anlamı yok bence. sindire sindire, not alarak, aldığım notları internetten sapık gibi araştıran bi tip olduğundan 2 senede bitireyim diye kasmanın anlamı yok bence.

ben boş zamanım olduğunda bir oturuşta kitabı bitirmeden kalkmıyordum ama gerçek anlamda özümseyerek okunmuş olma ihtimali var aslında ama zayıf bir ihtimal.

zor, çok zor..
yukarıda da yazmışlar zaten. işsiz güçsüzsen, aşırı bol vaktin varsa veya kasmayan bir bölümde okuyorsan o zaman belki olur diyebilirim. yoksa en sıkı kitap kurdu olsun, bence gerçekçi konuşursak iki yılda bitirmek çok zor.

sıkı bir bölümde okuyan bir insan veya hem okuyup hem çalışan için haftada bir kitaptan yılda 52 kitap bitirse de kafi.

bir de değinmişler zaten. kitapların içeriği, popülist kitaplar, okumak ama sadece okumuş için olmak vs. gibi şeyler de var.

önemli olan okuduğun şeylerin seni edebi olarak doyurması

amip filan mı kaptın ki?
doktora gitmen lazım kendiliğinden geçmez.

mutlaka doktora git, bol sıvı tüket, şekerli ve yağlı şeyler yeyip içme

reflor

Parazit varsa reflor cozum degil parazit dusurmek icin ilac, antibiyotik vercekler. Gaita testi yapip ona gore veriyorlar

su sıralar ıshal salgını var. bu nedenle en kısa surede bence bır doktora gıdın.

aynı sıkıntı bende de mevcut. sulardan şüpheleniyorum açıkçası. üsküdar'da son birkaç haftadır sularda bariz bir koku değişimi var, tam tesbit edilemeyen bir kirlilik varmış diyorlar. ishal için doktora gitsen bile eğer parazit falan değilse pek bir çözümü yok açıkçası. ilaçla falan hallolmuyor yani. yol açan toksinleri atana kadar devam ediyor. metpamid sıvı içeriğini değiştirmeden peristaltizmi hızlandırdığı için toksinlerin atılımını da hızlandırır ama huzursuzluk gibi leş bir yantesiri var.

çok çok düşük ihtimal ama yine de doktora gidip salmonella/shigella için ayrıca amibiazis için dışkı analizi yaptırılabilir.

reflor ya da maflor iç olsun bitsin hihi

verebilirsin... ayilip bayilman psikolojik.

Kendi kendine kan nakli için ameliyattan önceki 5 güne kadar kan aliyorlarmis, emin değilim ancak verilebilir gibi duruyor.

verme.

kan verince tansiyonun düşüyordur muhtemelen. operasyonda da ister istemez kan kaybedeceksin ve direncin de kırılacak.

iyileşince verirsin. sağlıklı ve dinç bireyler kan vermeli.

adamlar kıl. mümkünse boyuta uygun çanta al ya da çantanı sıkıştır - daralt.

ryanair'in çantalar için kutusu var. bir adam tam dediğin boyutlarda çanta getimişti tekerleği kenarına takıldı diye 50 euro aldılar gözümün önünde. ufak sırt çantası al.

Bir seferinde Çantam dediğin boydaydı. İçinde kırılacak eşya yoktu. O kutunun üzerine yerleştirip ayağımla üzerine basınca kutuya sığdı kabul ettiler.

Bir seferinde çantam aşırı doluydu. Eşyaları boşaltıp arkadaşa emanet ettim. Check in yapıp geri doldurdum. Birşey olmadı.

Bir seferinde ikinci işlemin aynısını uyguladıktan sonra uçağa bindim, uçakta çantayı zor taşıdığımı farkedince onu bagaja almak zorundayız dediler. İş işten geçtiği için para almadılar.

Bir seferinde de eşyaları emanet edemeyince üst üste 4 tshirt 1 kazak 1 mont giyip 1 montu da elimde taşımıştım.

Kısacası, en az 15 kez bindiysem bir kez ek ücret vermedim(5 yıl öncesidir, daha da katılaştıysa bilmiyorum)

@nightwalkerg geçen yıl bindim ve baya katıydı. ellerinde o demirden kutuyla geziyor hatunlar her çantayı deniyorlar. ben her bindiğimde uçağa bekleyenlerden en az 3 kişiden para almadan salmıyorlar. hatta avrupa da ryanair luggage diye valiz var satılıyor. riske atma bence.

çok teşekkür ediyorum cevaplar için sonuç itibariyle hala nasıl gideceğimi bilmiyorum:) negüzel.

Uzunluktan bise olmaz 10 kg gecme yeter. Checkinden once o zimbirtiya sokup denersin, sigmazda icinden elbisr cikarip ustuste giy.

Maalesef uzunluktan bişe olabiliyor. Çok riske atmayın.

o zaman buraya bir geri dönüş yapayım aklıma gelmişken. normal boyutlarda bir sırt çantasıyla gittim. ne tarttılar, ne baktılar. hatta büyük sırt çantasıyla gelenler vardı, onlarla da ilgilenmediler. (bratislava-brüksel hattı)

Ikisi arasindaysan note3.

Edit: note3 vs z2 ye lg3 demek nasil bir mantik aq.
adam lg dusunse onubyazar zaten.
ayrica samsungun ekrani her boka kiriliyorculara inanma kardesim.

Bence lg g3 al. Ben samsung almam yani.

önemli olan gereksinimin. yeni çıkan telefonda ne olacakmış ki ona ihtiyacın olduğunu hissettin?

Note 3 al da 3 ayda bir ekran degisimine 600 tl ver. Xperia z2 alabilirsin. Z3 e daha var.

lg g3'e bir artı da benden.

lumia 1520

lg g3 denmiş bolca, lakin şöyle bi şey buldum

www.yenitablet.com

açıkçası benim için şarjı önemli, evde kedi ve köpek besliyorum düştüğünde falan hemen sorun çıkarmasın diye z2 bana daha yakın gibi geliyor. Lakin aldığım telefon da 3 yıl falan idare etsin istiyorum.

G3 alınmaz Z2 rulez.

Şimdi biraz umut kırmak gibi olmasın ama 1 yılda samimi olmadıysanız, veya sen bu konuda adım attıysan fakat olmadıysa, bu işin böyle bir anda olması zor.

@once fazla denk gelemedik diyelim, benim de adım atma gibi bir amacım yoktu.

harbi hacı ya 1 senedir tanısıosn simdi mi acılmak aklına geldi derler adama. kızda şok olucak haliyle.

kabul etmesi için de bir sebep yok bunu sakın unutma. direk mevzuya girme. yavaş yavaş.

not: iki kere direk açılıp siktir yiğen yağız delikanlı.

bence de açılma. direkt hayır deme olasılığı yüksek. aranızdaki samimiyeti artır, niyetini belli et. onun vereceği tepkilere göre devam et.

öyle açılarak olmuyor ki bu işler biraz kendiliğinden gelişiyor. direk karşına alıp konuşarak olmaz yani. 1 senede neler yaptınız bilmiyorum ama bir şeyler içmeye davet et, ordan konserdir sinemadır işte birlikte vakit geçirebileceğiniz aktivitelere yönel. tipinden hoşlandıysa, sohbetini de seviyorsa bu tekliflere de sıcak bakacaktır. ama yok bir davet ettin gelmedi iki davet ettin gelmediyse zaten olmaz o iş. böyle böyle samimiyeti ilerlet işte sonra o sorar zaten klasik biz artık neyiz sorusunu.

valla hacı... muhtemelen ret yiycen ama sonunu düşünen kahraman olamaz.

uygun bir yere davet et. davet ettiğin yerde sesin başkalarınca duyulmayacak bir konum olsun. ben hep o konuda sıçıyorum. garson dinliyo gibi geliyo mk.

sonra da niyeti ahvalini söyle gitsin. ne oluyosa olur zaten. koy götüne...

Söylenen şeylere katılıyorum. Bir anda olmaz, olması zor. Samimiyet yavaşça artırılsın, duruma göre bakarsın.

soyleyince noldugunu gorduk de ondan. sicildi agzimiza, rezil olduk, hor gorulduk, dalga gecildik, evlerimize atesler salindi. oyunu oynamadan olmuyor be canim. yuzde 99.9 olmuyor diyelim ama 0.1i beklerken de yalniz kalmanin alemi yok.

reddedilmek hayallerine de ket vuruyor insanın. sebebi bu riski kabullenememektir.

@yesilimtrak

Neden ablacim? Nedenmis disi kardesler soylemesin? =) bize de yazik degil mi?

cunku badakız.

kadınlar da iki reddedilince "söylemiycem işte bir daha bana ne :(:(" moduna giriyor hemen. erkeğin reddetme hakkı bulunmuyor mu? ayrımcılık resmen. özgüvenimi yok etti, korkuyorum falan deyin açık açık. erkeklere laf etmek çok anlamsız.

bugüne kadar hiç açılmadım dolayısıylada reddedilmedim. ama acılsamda bir bok olmayacağı ortada hiç sinyal veren biri olmadı bile. hep baskası kapıyor kızı, sanki bazen bir matrixin içindeyimde diğer figuranlar daha kolay bir hayat yasayıp istediklerimi elde ediyormus gibi geliyor. tam anlatabildim mibilmiyorum.

karşıdakinin evli olması.
(bkz: indefinite leave to remain )

babam memurdu, tayin senesiydi.
ayrı düşeceğimiz, bir daha görüşemeyeceğimiz için söylemedim.

"bu olay 9 yıl önce, cep telefonu ve internetin bu kadar yaygın olmadığı zamanda yaşanmıştır.

.

üşengeçlik

şu anda sevdiğim biri yok gerçi ama, ancak çok yoğun duygular hissettiğim kişilere sevdiğimi söylememe rağmen, büyük bir istikrarla reddedildim. insanda robot değil haliyle, bir süre sonra o heyecan, istek falan da kalmıyor. amann nasıl olsa hep aynı olay, aynı klişe karşılıklar alınacak falan diye arada üşengeçlikten sevdiğimi söylemediklerim oldu.

evet cevabım üşengeçlik. yine üşenirsem yine söylemem pişman değilim.

Psikopatoloji

birkaç kez söyledim reddedildim. artık kasmıyorum.
ama bana teklif eden kızları hep kabul etmişimdir, sevdiğini söylemeyen kızlar ayıp ediyor, bilmiş olsunlar.

bir 3. dünya ülkesi vatandaşı olarak 4. dünya ülkesinden bir kız bulup saçma sapan evlenmeyi planlıyorum. türk kızından ucuza geliyor.

sevdiğimizle kaldık, ondandır. kadın-erkek fark etmiyor bu durumda.
aslında sevdiğimizle kalsak iyi, babamasoliimbananickaldirsin in dediği gibi : rezil olduk, gururumuz incitildi, umursanmadık, hor görüldük. tuhaf yani. ben her zaman duyguların saklanmaması söylenmesi taraftarıydım ama öyle biri çıktı ki karşıma, lanet ettim.

sanmam. repeater özelliği var mı yine de bir kurcala ayarlarını.

rt 205'te olmaz.

ne yerken ne çıkarken.

fazlası ise hem yerken hem çıkarken.

bence yedikten sonra problem. midende sıkıntı varsa ya da çok yersen midende yakma yapabilir. güçlü birşey ise çıkarkende sıkıntı yaratabilir. tamamen senin götüne kalmış.

kişiden kişiye değişir. bana hiçbir zaman çünkü 3 yaşımda ilk acı biberimi yemeye başladım ciğercilerde kebapçılarda öyle büyüdüğüm için belki, belki de ben süper insanım beni etkilemiyor. tabii yaşadığım yerler sabah kahvaltısında ciğer yenen yerlerdi mecbur yedik yani.

Ne girerken ne cikarken bir kavanoz aci tursu biberini bitiriyorum bir gunde. Pul biber karabiber her yemege dokuyorum doluca. Kahvaltida yedigim cig biber de aci ama simdiye kadar bosaltim sirasinda hic sorun yasamadim.

bibere göre değişmekle birlikte zehir gibi yeşil biberler var ki bana hayatı zindan eder.

bununla birlikte sıçarken bu zamana kadar hiç sorun yaşamamışımdır. bilemiyorum.

www.bulabilirim.com

Bunu yedikten sonra yerken ayrı problem tuvalette ayrı problem :)

tansiyon yükselince de limonlu ayran iyi geliyor. nasıl oluyor bilmem ama senelerdir deniyoruz çalışıyor :D

edit: sıvı tüketimi düşük değil yüksek tansiyonda iyi geliyor diye biliyorum ben. anane babane derken 6-7 yaşlı ile ömrümü geçirdim ordan biliyorum. yoksa bilimsel dayanağım yok :D

al işte aynı annem. tuzu neden öcü olarak görüyolarsa? benim tansiyon da iki basamaklı sayı olmaz hiç. çok terlediğimden olabilir. annem de kendi için tuzsuz yemek yaptığından iyi ölmüyorum.
sen vücudun ne istiyosa ona göre ye. alışkanlık değilmiş zaten.

Tuz, acil ve pis bir çözümdür. Evet tansiyonu yükseltir ama bu vücudun tuza ihtiyacı olduğunu değil, tansiyonu yükseltmeye ihtiyacı olduğunu gösterir. Tuz bunu sağlar ama vücudu buna alıştırmasan iyi edersin.

tuz değil sıvı tüketin. şekerli gıda da alabilirsin.

ama tuza bir alışırsan sonrası çok fena. her yemekte tuz ararsın. yüksek tansiyon'a da olması gerekenden 5 yıl önce yakalanırsın.

kısacası babanı haklı buluyorum.

''tuz değil sıvı tüketin. şekerli gıda da alabilirsin''

lütfen bu uyarıyı dinlemeyin.
Ayran içmeye devam edin.

diş doktoru değilim, benzer problem bende de vardı.

ilk zamanlar azıyı sıkıştırıp ağrı yapıyor, ben çektirdim ama çektirmeyenlerde bizzat gördğm dişleri sıkıştırıp onların da yapısını bozuyor. süre açısından net bir şey bilmiyorum.

kesin cevap veriyorum: dişin pozisyonunu görmeden kimse doğru cevap veremez.
belki 20 sene sorunsuz kalır belki 2 ay.

Benim guzelim ortodontili ust disler bozuldu yirmiligim sayesinde. 2-3 ayda bozulur mu bilmem ama firsatin varsa cektir kurtul.

Ben de aynı durumdayken 6 ay bekledim, yamulttu sağ tarafı. çok sorun olmadı ama maksimum 1 ay sonra halletseniz süper olur.

yirmilik disin bir fonksiyonu yok, anca ariza cikartir. erkenden cektir. 5 sene bekledim, keske beklemeseydim.

onu bunu bilmem de:

sağ ve solu aynı anda çektirme. ya sağ üst + alt çektir, ya sol üst + alt

iki taraftan çektirdin mi çiğneyecek yer kalmıyor la. ayarsız dişçiler çekiyor, adam bir hafta çorba içiyor.

2-3 ayın çok etkisi olmaz muhtemelen ama eğer dişleri sıkıştırıyorsa milimetrik sıkıştırmalar bile dişleri yamultabilir. şu an 4 yirmiliğim de yarım, ve bir an önce çektirmem gerekiyormuş çünkü ön alt dişlerim gitgide yamuldu 20likler sıkıştırdığı için. çekim sonrası tel taktırmak durumundayım. ertelemeyin, benim gibi 20likleri çektirdikten sonra tel taktırmaya gitmeyin.

devletçilik = devlet eliyle kapitalizm. devlet ürün üretir ve satar. ortada para var halen.

komunizm = devlet üretir, karneyle dağıtır. para yok.

arasındaki ortak farklar üzerinden giderseniz daha kısa sürer.

ben anlamadım. komünizm, nihayetinde devlet aygıtını ortadan kaldırmayı amaçlar?

devletçilikte devlet vardır en büyük kapitalist devlettir, komünizmde devlet yoktur. devletçilikte üretim araçları devletin, komünizmde ise halkındır. ancak şu unutulmasın komünizme geçiş sosyalizm ile bu sistem oturtulduktan sonra olur. sosyalizmde üretim araçları tüm halkındır ama onu temsil eden komünist parti ve partinin yönettiği devlet üzerinden bu mülkiyet işler. her şekilde sosyalizm de olsa komünizm de olsa temel ihtiyaç maddeleri bedavadır ve eğitimde fırsat eşitliği vardır.

tamam eyvallah. @john lee, komünizm değil de sosyalizm desem daha doğru olabilrdi soru.

bence değildir.

ancak bence birbiri yerine kullanılabilir

e hesabim olmayan bir bankadan dekont nasil temin edicem. ben kartsiz islem ile yatirdim.

bilgi fişi hiçbir işe yaramaz.
yatırdığın kişi sana dekontu çıkartıp verebilir, senin yapabileceğin bir işlem yok. veya banka şubesine gidip kasadan yatıracaktın o zaman dekont verirlerdi.

amaç ne?

paranın yatırıldığını kanıtlamak ise pek tabii ki aynı şeydir. paranın o hesaba yatırıldığını kanıtlar.

aynı durumdayım, gözlerim aşırı derecede kanlanıyor, iki köşesinde de sanki kum kaçmış gibi batmalar var. zaman zaman da göz pınarlarım ve kirpik diplerim deli gibi kaşınıyor. suni gözyaşı bana da fayda etmedi.

geçmiş olsun soruna cevabım yok ama takipteyim...

tobradex damla
s: 2x1

sana ne lazım o önemli.

duvara boya / duvar kağıdı gerek. ama nem oluyor, tavana da bir şeyler yapsan belki nemi azaltır. ışıklandırmayı arttırmak ve geniş görünmesini sağlamak için bazı duvar bölümlerini aynayla kaplayabilirsin. pek şık olmaz ama ferahlık hissiyatı oluşturabilir. renk olarak da açık tonlar daha aydınlıkmış hissi oluşturabilir.

öncelikle çatı izolasyonu şart,
duvarlara da ısı yalıtımı gerek.
böylelikle soğuk sorunu çözülür.

gerisi standart, boya, yer döşemesi filan.

img03.blogcu.com

Şöyle bir şey aslında istediğim de. Napmalı, netmeli?

liveneli kadir'in dediği gibi. izolasyon. sonrasında odada yapmak istediğiniz bölme, ayırma vb. işlemler varsa onlar. sonra maddiyata göre yerlere parke, marley, laminant. duvarlar da ahşap kaplanabilir yine maddiyata göre. mis gibi de olur. çatı katları değerlendirilmeli.

çatı kaplamasından başlardım ben. izocam serdirirdim.

çatıyı o şekilde yapman için ahşap kaplatman lazım çok masraflı olur. taşyünü (izocam denilen zımbırtı işte) ve asma tavanla kaparsın çatıyı alçıpan kullanma ama alçı suyu yiyince saçmalar olur da su sızarsa çatıdan söker baştan yaparsın sonra. ısıtma tesistatı falan gerekiyorsa onu çektirir üstüne laminant parkeyi çakarsın. duvarlarada saten alçı üstüne su bazlı boya tamam işte.

denilenlere katılıyorum, iyi bir zemin izolasyonu hem alt katların hem de senin için ısı kaybını azaltır.

gaza gelip çatıya güneş paneli bile konulabilir yaf. :)

Büyük ihtimal tavan 50 metrekareden fazla, eğim sebebiyle. Sizce sadece çatıyı ne kadara hallederim?

Bayağı heveslendim burayı yapmaya da, inşaat pahalı iş.

Hacı önce rutubet, nem gibi olayları engellemek için gerekli tüm işlemleri yaptırıyorsun. Daha sonrası tamamen zevkine kalmış. Ama bence en güzeli laminant olur. Diğerleri çatı katının sıcaklığını, samimiyetini vermez. Yani demem o ki zemin ve taban dahil her yer ahşap olsun. Sıcak tutar ayrıca

görebildiğim kadarıyla ahşap konstrüksiyon üzerine trapez levha var çatıda
üstten sandviç panel yapın (m² si 30 lira fln)yalıtım işinizi çözün;
görsellik için de alttan ahşap lambiri kaplayın o da 30 lira fln m² si,
mevcut kostrüksiyona zımpara vernik tamamdır
aydınlatma yetersizse çatı penceresi de düşünebilirsin
duvarlara da ısı yalıtımı üstüne lambri yapıp açık renk boyayabilrisin
pahalı olur dersen alçı+boya
zemin zevkine kalmış

gg disinda hicbi entry'nin silindigini gormedim ben.. modlog'a da bakinca gg disinda herhangi bi silinme gerekcesi yok..

format falan kalmadi yani, bi sey gg oluyor iken ayni icerikli baska bi sey gg olmuyor zaten.. burada bi ornegi var mesela (git: 828407)

gg'nin de nasil belirlendigi belli degil yani..

zamanında (1 yıl önce falan) (bkz: adam haklı beyler) yazdım diye 1 ay çaylak olmuştum.

şimdi herkes her şeyi yazıyor. değişim böyle bir şey demek ki.

eczanelerde satılıyorsa ve sağlık bakanlığı izni yoksa tarım bakanlığı iznini vermiştir
tarım bakanlığına sorabilirsiniz
sağlık bakanlığına da (ya da bimer'e) şikayette bulunursunuz hastalıkla alakalı reklam yapılıyor diye

tarım bakanlığından onaylı bir sürü öyle ürün var. dediğin gibiyse onu sağlık bakanlığı araştırmayabilir bile. hangi ürünmüş bu? merak ettim.

bi noktaya varamazsın, tarım bakanlığı onaylı olarak ürün getirmek yasal.

istersen bimer üzerinden başvurunu yapıp bilgi edinebilirsin tabi.

diş hekimi ağız ve dişlerden kaynaklı demiyorsa, kbb bölümü, orayla da ilgili değilse iç hastalıkları. yukarıdan aşağıya yani bölümler

ben diş hekimine çürükler için gittiğimde "ağız kokusu yapıyor, onu engelle, gerekiyosa hepsini sök" dediydim. ama dişlerim genel olarak temizmiş, adam çürükleri temizleyip bıraktı. öyle genel diş tmeizliği falan bile yapmadı. o çürükler de zaten çocukluktan kalma, dişlerimi hiç fırçalamadığım zamanlardan.

8'inde zaten başka bir şey için kbb'ye gidecektim, bunu da sorayım bi.

Diş değilse uyurken ağzın açık yatıyor olabilirsin. Ağızdan nefes alınca çöl gibi kuruyor ve koku yapıyor.

belki diş eti hastalığı vardır, ya da yara falan. ama derdi zaten. istersen bir daha bi git.

(bkz: bademcik taşı)

Bademcik taşı denilen şeyden olabilir. Bademcikler girintili çıkıntılı yapıda oldukları için doku ve gıda artıkları aralarda birikip taşlaşır. Arasıra sallanıp aradan çıkarlar ve küçük, sert krem rengi kötü kokulu taşlar halinde ağıza gelebilirler. Kulak burun boğaz doktoruna gidebilir ya da tonsillolith olorak aratabilir, kaşık sapı vb. gibi yöntemlerle kendiniz çıkarmayı deneyebilirsiniz.

reflü yapıyormuş.

aklıma gelen olasılıklar:

diş çürüğü
görh
gastrit
oral enfeksiyonlar
akut rinosinüzit
postnazal akıntı
akut / kronik faranjit
akut / kronik tonsillit
özafagiyal kese
bir ihtimal akalazya
uyku apnesi
nazal septum deviasyonu

tabi bir de: kanser

geçmiş olsun. diş hekimi gördüyse, kbb öneririm.

eskiden kalma dolgun varsa dişinde onlar da yapabiliyor.

ilaçsız bi tavsiye.. 1-2 güne faydasını görürsün..

1 limon
sıcak su
şeker

günde 2 büyük bardak limonata iyi gelir.

ilaç almayın lütfen.

bedenimiz kendi kendini düzeltebilir bu gibi durumlarda.

yukarıda tavsiye iyidir, uygulayın bir kaç gün.

akşamları salata yaparken soğanını bol attınız mı, iki güne mis.

beyran iç

vcp4, vcp5, v-expert, mcp, mcse, vmstp, symantec vault daha bissürü aklıma şimdi bunlar geldi

Windows Small Business Server 2003
Basic Computer Skills and Microsoft Office Course
Advanced Training on Managing Identity Conflicts
Micro Business and Entrepreneuership Education (MicroCents method)
Promoting Active Participation and Volunteering (Action 4.3)
Youth Bridge to Europe via Intercultural Learning (European Youth Foundation)

Practical German Language Course (A1 level)

NLP Education (Advanced)
Web Programming
Power of Dialogue project, PCM and Capacity Based Courses
Cisco Networking Education
Know the History to See Future (action 1.1 project)
Take a Photo (Action 1.1 project)
Developmental hip displasies course (medical)
Family Medicine 1. Step Accomodation Education (medical)
Promoting breast-feeding course (medical)
Youth@Work Training Course on Youth Employment
Young Bridges Connecting Cultures (action 1.1)
European Partnership – An Active Citizenship (action 4.6)
Project Cycle Management Training
The Show Must Go On (Salto Training)
EmPOWERing Skills (action 4.3)
Strategy for Inclusion (action 4.3)
Youth in Progress (Support to Youth Workers' Mobility / 4.3)
Europaische Fördermittel: Die neue Programmperiode (2014-2020) und die Fördermöghlichkeiten für grenzüberschreitende Projecte”

20 kadar da ülke içi projelerden youthpass

yediklerinden.

evet yemekten.

Yaglari yeterince sindiremediginden oluyor muhtemelen

uzun süreli olması düşündürücü gaita tahlili yaptır bi kafan rahat etsin..

Safra kesesi falan gibi sorunlarda oluyor

yediklerinden diyen arkadaşlar; her zaman yediğim şeyleri yiyorum koku için yediklerimden birşey olacağını sanmıyorum.

kimse yazmamış:

kanser olabilir.

bi arkadasim bagisiklik guclendiren ek vitamin benzeri seylerden aliyordu. aman allahim o nasil bir kokudur. eger benzer birseyler kullaniyorsan bu yuzden de olabilir.

çok alkol aldığım günlerin ertesinde oluyor öyle.

demir hapı falan mı alıyorsun ?

Hayir

galiba ama baktırmadım şüpheleniyorum :(

zaman su gibi akiyordan uydurmuslar bence.

emin olmamakla beraber denizcilik kaynakli olduguna inaniyorum. yillar önce okudugum korsanlarin bulundugu bir kitapta denize bakip adam saati söylüyordu, suyun zamanla olusturdugu cizgi ve ayin durumu sana "zamani söyler, yönü söyler, bu gece ölüp ölmeyecegini söyler cocuk!" gibi bir kisim hatirliyorum belli belirsiz.

ey soru sahibi, peki sen bu soruya burada tatmin edici bi cevap alacağına inandın mı :)

ben de uydurayım: tahminim, aslında su benzeri başka bi kelime olup zamanla ses değişimine uğramış olması. direkt sularında diye dile yerleşmesi için yer bildiren bir kullanımdan türemesi lazım. "civarında" anlamından hareketle mesela "yalova sularında" falan diye bir kullanım olacak ki oradan da zaman anlamına aktarılsın. ama böylesi de sanki salakça oluyor. oyum ses değişiminden yana. atıyorum mesela eski türkçede sud diye bişi vardır da sudlarında diye diye sularında olur :) nişanyanda bişi bulamadım.

@zeta,

karasulari, turkiye sulari kullanimi civar manasinda degil ki, su/deniz manasinda.. yani 1. anlam.

etraf anlamindaki civar da aslinda 1. anlam.

civar manasinda su kelimesini kullanmak 1. anlam olmadigi icin merak ettim. boyle farkli kullanimlarin genelde ilginc aciklamalari falan oluyor. oyle bisi aradim esasinda.

Zaman su gibi akıyordan değilde, suyun direkt akışından etkilenerek kullanılıyor bence, yani bir ırmak kenarında saat 2.30 sularında akan sudan bahsetmek gibi, saçma falan güzel oldu, biraz da aynı su da iki sefer yıkanmaz olayı var :D

Ben şimdi ne yazdım? Çok saçma oldu.

su saati kullanımı sonucu olmuş bence deyip arttırıyorum

tdk"ya gore anlami zaten zaman demekmis

"su
Zaman, vakit : Ağşam sularında, dokuz sularında yola çıkmıştım.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü"

www.tdk.gov.tr

adam gayet güzel bir soru sormuş. ben de merak ederdim bunu ama hiç araştırmak aklıma gelmemişti.

şimdi araştırdım ve bu konuda bir makale bile yazıldığını gördüm.

buyrun burada: www.tdk.gov.tr

adam 8 sayfa boyunca anlatmış. ben de şimdi okuyacağım.

edit: 10 sayfalık başka bir makale daha buldum: www.tdk.gov.tr

Eski turkcede etraf anlamina gelen sû kelimesinin zaman icerisinde su halini almasi. Civar etraf anlamina gelen bu sû kelimesi su uyur dusman uyumaz deyisinde de su halini almis.

seçime doğru çıkar 2015 yılında. 20-25k isterler bence.

Onceki 30 oldugundan, en az 25bin istenir.

çıkar, 20 bin. umarım yaş düşer...!!!

eli mahkum çıkacak,
2015 yaş 25 ücret 15

eli mahkum değil. çıkmayacak. bakaya sayısı 100.000 bile değilmiş. 2-3 sene daha bekleyecekler.

eşim 33 yaşında askere gitmesini istemiyorum :(
seneye doktorası bitince gitmek zorunda.

bence çıkar. abdnin para politikasıyla beraber 2015 yılında ufaktan küresel kriz yolda gibi. devlete para lazım anlayacağın. çıksa da emin olsak krizin geldiğinden.

2014 aralık'a doğru çıkacağı inancındayım.
yaş 28 tutar 25 bin diyorum.

en azından 2 sene sonra çıksa da hem para koysak kenara hem de yaşı garantiye alsak diyorum :)

veyahut çıksın şimdi 2 sene sonra da çıksın. ama şimdi çıkınca 2 sene sonra çıkmayacaksa çıkmasın.

kalp calisiyor. :) gecmis olsun

EKG makinesinin fişi takılı.

ekg çekilme sebebini, şikayetini, öykünü de yazsaydın daha anlamlı olurdu ama potasyum fazlalığı(hiperkalemi) var gibi gördük.

espiriler şükela :/

tek başına tetkik sonucu tıpta anlam ifade etmez. şikayet, hikayen ve fizik muayenenle birleştirmek gerek.

arkadaşlara katılıyorum. kalp çalışıyor görünüyor.

telefon değilde çamaşır makinesi buzdolabı olsa al derdim. Fakat telefonu kurcalarken piç ediyolar. sıkıntı çıkabilir bence. tabi çıkmayadabilir. belirli bir risk karşılığı daha ucuza alıyorsun.

ben olsam alırdım. sonuçta teşhir daha ucuz olsa dahi 2 yıl garantisi var. bozuldu mu veririm garantiye yenisi gelir/onarılır.

dikkatli olmak lazım. geçen gün teknosada teşhir ürünlerine bakarken fark ettim buzdolaplarının neredeyse hepsinde göçük vardı. teşhir ürünü telefonlar da hep çizik olur. bana sorarsan aldığın riske değmez o kadar da ucuza vermiyorlar.

Degmez. Cok cok ucuz olmali ki degsin. O da olmuyor.

Teşhir ürünü aslında mağazada kullanıma açılan üründür ama bazı firmalar iade edilmiş servisten geri gelmiş veya vip hizmet kapsamında değiştirlmiş ürünleri satıyorlar yani bunlar kişisel kullanım için kullanılmış ürünler ve almanı tavsiye etmem ama mağazada teşhir edilenler alınabilir ama onlar da zaten çok ucuz olumyor.

teknosanın sitesinden baktım bazı ürünler yarı fiyatıydı. hiç biri istediğim ürün değil ama her hangi bir telefoncuya gidip ikinci el telefon almakla aynı riskse ürünleri düzenli olarak kontrol etmeyi düşünüyorum. sıfır alacak durumum zaten yok da olsa bile o kadar parayı telefona veresim yok.

o paralara iki kişi yurt dışı tatili yapar :/

Pek çok mağaza teşhir ürünlerinde garanti sağlamıyor. Ona dikkat et. Aslında en temizi alma teşhir ürünü. O ne la?

@dunedan 2. el alacaktım teşhir ürünü alayım dedim :) duyurunun nadir fakirlerindenim dalga geçme.

rusca

fransızca.

sosyoloji okuyan bir arkadaşım neredeyse bütün makalelerin fransızca olduğundan yakınıyordu (ya da artık hangi dil daha çok sosyoloji ile ilgilendiyse). kendi alanınla ilgili bir dil öğren.

kendi alanınla ilgili bir dil öğren +1

yok saydıklarımdan biri olsun diyosan italyanca.

almanca

japonca

çocuklarına nasıl örnek oluyorlar ben de anlamadım. çok ama çok yanlış.

bunu namussuzlukla derecelendirmek saçma onu en başta söyleyim de.

çok saçma bir soru olmuş aslında. olaylara bu kadar sert bakmamak lazım. konuşmaları da duymak lazım darp anındaki.

elemanın yaptığı tam bir puştluk zaten. bıçak falan hele hiç girmiyorum o konuya. bak 1-2 yumruk attıktan sonra kendine gelse tamam onu bile anlarım da bu baya kafasına kafasına öldürmeye vuruyor.

"ulan nolcak beleşe geçse"cilere de hak veriyorum. harbiden nolur yani? türkiye'de yaşıyorsun, etraf bunun gibi maganda dolu. bırak geçsin, geçtikten sonra nereye şikayet (ihbar) ediyorsan et.

belediyenin bu tip ayrı masalar kurması lazım zaten. şoförün yolcuyla hiç muhattap olmadan ihbar edebileceği bir yer.

@brotha, yahu ne demek geçsin? ne demek abicim bu? ben bıktım sizin kafanızdaki insanlardan ya. sinirli yazmayayım diyorum ama insanı delirtiyorsunuz.

niye geçiyor amk?
benim anam babam tam basıyor, ben tam basıyorum, kuzenim, akrabalarım arkadaşlarım tam basıyor. niye bu hıyar ağası tam basmayacak? ben elektrik faturası ödüyorum, niye başkaları ödemiyor? ben namuslu yaşamaya çalışıyorum, niye namussuzların yediği bokları ben örtmek zorunda kalıyorum?

ihbar hattı diye bir şey yok. şoförün orada yapması gereken şey kartı almak. ve de alıyor. ama otobüsteki diğer vatandaşlar da muhtemelen "ya sana ne bırak geçsin" kafasında oldukları için, otobüsten inip o hayvanın üste çıkmasını sağlıyorlar.

bir üleknin zihniyeti, 1tl'lik hırsızlıklara gösterdikleri tepkiyle ölçülür. tabandaki insan "nolacak çalıyorsa durumu yoktur çalıyordur" diyorsa, tepedeki adamın ayakkabı kutusuna sakladığı milyar dolarlara ses çıkarmasını bekleyemezsiniz.

ben de beklemiyorum artık bu ülkeden öyle bir şey.

herkesin adaleti kendi sikinin keyfine. kimsenin kanun kitabını umursadığı yok.

(bkz: kitap çalmak/@kamera motor)

başlığında geçen sene deliye dönmüştüm, bu sene bunda deliye dönüyorum. dediğim gibi, kanun kitabında suç mu? kim sikine takar, bırak geçsin. bırak çalsın. bırak kaçırsın. fakirdir fukaradır.

oldu!

bu herifi savunmak çok açok bir şekilde namussuzluktur. hırsıza, arsıza yataklık etmektir. sadece ahlaksız değil aynı zamanda bir gram zekadan yoksun olmayı da gerektirir.

ulan nolur beleşe geçsincilere hak verenlerin argumanı da nolur yani burası türkiye. o yapsın git sonra şikayet et.

bu kafadaki insanların bir olayı idrak etmesini, empati kurması için sadece anana bacına yapsalar kıyaslaması yapmak gerekiyor. yoksa kafalar almıyor.

peki arkadaşım, şimdi senin ananı bacını yoldan geçerken parmaklasalar. nolcak yahu alt tarafı bir parmak? hem adam fakir fukara, karıya gidemiyor. bırak parmaklasın sen sonra git yine şikayetini et. ne var yani?

bak oldu mu şeker kamışı kardeşim? olmadı değil mi?

burası türkiye diyerek bu olayları normalleştirdiğinde, memleket bunlardan geçilmez hale geliyor işte. türkiyeymiş. bunların normal görüldüğü türkiyenin amına koyayım izninizle.

@kamera motor

hocam sakin, geçsin demedim ben zaten.

asıl demek istediğim kısaca şu: şoför baktı ki bu herif laftan anlamıyor, o zaman bıraksın geçsin ama bi yere de şikayet edebilsin herifi anında. bir sonraki durakta da yetkililer/polisler/güvenlik alsın herifi paşa paşa.

şoför haklı, adamı savunanlar namussuz.

şoför haklı, adamı savunanlar namussuz, orada seyirci kalanlar korkak.

kamera motor +1.

tabii ki şoför haklı.

zaten şoföre suç atan veya o magandaya laf atmaktan ziyade "ulan ülkeyi soydular ses yok da bu zavallı adama mı sesiniz çıkıyor? bu arada tayyip ölsün." gibi asıl amacı her an olayı soğutup hükümete laf sokma yarışına giren dallamaların nefes alması bile doğaya zarar.


ve senin de dediğin gibi, benim annem babam tam basıyor, kardeşim tam basıyor da neden bu dingil tam basmıyor? onunki para da bizimkisi para değil mi sanki?

entrileri şimdi okudum. Biraz önceki yorumumun/yorumlarımızın hatalı olma ihitmali mevcut. Zira, ses olmadan izledik görüntüleri. Çocuk haklı da olabilir diyorum, şu entriyi okuduktan sonra :
eksisozluk.com

Eğer öyleyse, birçoğumuz, bir başkası için akbil basmıştır.

Orda olanları bilmeden yorum yapmamak lazım.

@varol,

ya ben haklılığı haksızlığı tartışmyıroum burada.

burada, adamın akbil sahtekarlığı yaptığını varsayarak yorum yazan adamların cümlelerini eleştiriyorum. adam diyor ki "ya yaptıysa yaptı sana ne, sen mi kurtaracan ülkeyi"

böyle mantık olmaz diyorum.

@kamera motor

o konuda sonuna kadar haklısın. zaten bu tip insanların günlük hayattaki tavırları/destekleri yüzünden çoğu potansiyel suçlu gaza gelip daha çok yüz buluyor.

saçma ama paralel bir örnek için: karısını öldüren adama "namusunu temizledi" diyen ortam.

Eskişehir'de tramvay durağına kaçak giren bir grup videodaki gibi aygır kılıklı hırsızı güvenlik görevlisine şikayet ettiğim için bu aygırlar tarafından linç edilmekten son anda kurtulmuştum. o zaman da sağolsunlar beni kurtaran halktan " kızım bırak geçsinler sen mi kurtarıcan ülkeyi" gibi eleştiriler almıştım. hayır üzerime yürümeleri ve dövmek istemeleri diil insanların şikayet etmeme şaşırmaları çok koymuştu...

savunmuyorum da, polislere, otobüs şöforlerine, taksicilere, üzülemiyorum. sadece

eğer bugün evien giren hırsızı "aman başımıza dert alırız" diye şikayet etmiyorsanız,
eğer gözünüzün önünde siz otobüse 2.15 basarken yanınızdaki adam 1.40 basıyorsa,
eğer siz kol gibi elektrik faturasıyla boğuşurken karşınızdaki apartman kaçak elektrikle yaşıyorsa,
eğer siz vergi veriyor, anneniz babanız vergi veriyorken karşı dairenizdeki adam bunları bile kaçırıyorsa.

ve eğer siz tüm bunlara rağmen susuyorsanız. başınızdaki insanların nyie çaldığını sormayacaksınız. bu ülkede hırsızın da, kaçakçının da, sahtekarın da çok bol ve her mevkide bulunmasının sebebi, halk tabanının hırsızlık ve kaçakçılara karşı ses etmiyor oluşudur.

sen daha 19-20 yaşında bir piçin şoför yumruklamasını haklı görüyorsan,
"ya boşver o adamlar çalıyor, yerine gelecek adam da çalacak nasılsa" kafasında oy atan adama laf edemezsin.

Videoyu izlemedim
Bu kadar keskin yorumlamak doğru değil. Sanırım daha ses bile yok, yapılanı meşru kılmaz hiç bir hareket ama namus la ne alakası var lan, geçen pazarda gördüm kiloyla satılıyordu

@sası, sen okudun mu ne yazdığımı?

adamlar olayı yorumlamıyor. adamlar "ya başkasının kartıysa başkasının kartı kime ne" diyor. anlayabiliyor musun farkı?

adam orada "ya o çocuk kız arkdaşının kartını basmış suçu yok ki" demiyor.
adam orada elemanı suçlu görmesine rağmen "ya 1tl mi kurtaracak dünyayı" diyor.

farkı anlayın önce.

Velevki kaçak bindi yada sahte bastı, buna göz yummak yerine benzin gibi parlamanın o adamın yaptığından farksız.

yahu niye göz yumacak arkadaş bana şunu bi açıkalyın?
bana da göz yumulsun o zaman, ben de bilet basmadan geçeyim. benim babam kazandığı üç kuruş paranın çoğunu kentkarta yatırıyor, o da beleş binsin. bize niye göz yumulmuyor?

ben ranta ve tekele dayalı düzende çalışıp hamuduyla götüren ve insana zerre değer vermeyen toplu taşımacılar için üzülemiyorum kardeş. beni affet. ses yok, yorum yazamam ama kafasına göre durakta durup kafasına göre bastığı içi kendisini uyaran gence (o zaman yanında olan) muaviniyle tornavidalı saldıran 329 hattı (derbent-yenikapı ölüm otobüsü) şoföründen sonra benim de perspektifim değişti.
ha bi de dükkanını bahçesini gezdirdiği sokak köpeğiyle kirletti diye ufacık bi çocuğu ölümüne döven bi çay bahçesi çalışanını uyardığım ve diklenice polis çağırmaya çalıştığım için için dayak yemiştim bütün çay bahçesinden. onun da etkisi var.
çalıştırdığı suriyeliden dayak yiyen patronun imalathanedeki görüntülerinden sonra da aynı kayıtsızlık oldu.
insana insan gibi davranmamak çok yaygın. ben de haklı olduğum zaman berserk moda geçiyorum. çok affedersin ama çekerim emaneti sikerim adaleti. bu bir realite.

Bak dostum bahsettiğin adalete eğitim ile varabilirsin, sen gibi namuscular, dinciler, örfcüler vs vs bu kalıplardaki biçimlerle ömür boyu savaşırsın. Savaş ile değil ıslah ile gelir o bahsettiğin konfor. Onun için hak arama kısa vadeli çözüm ama ömür boyu ızdırap.

yahu siz türkçe anlamıyor msunuz.

adam hırsızı savunuyor diyorum.y apılan hırsızlığı savunuyor.
adam kitap çalmayı savunuyor, adam herkesim tam bastığı akbili indirimli basmasını savunuyor.

ulan bu ülkede ne zaman bu amını yurdunu siktiğimin siyasetinden bağımsız düşünüp hırsıza hırsız, yapılana hırsızlık diyecek ve bu adamların ceza almasını isteyeceksiniz.

kahrolun amk. size eğitim veren ailelerinize de yazıklar olsun

iğne çalmakla altın çalmak arasında "hırsızlık duygusu" açısından fark olduğunu bilmeyenlerin yaptığı saçma yorumlar onlar.

ekşisözlük çok garip bir yer oldu.
toplum tümden namussuz valla.

ayrıca tespitin de hoşuma gitti hocam.

Sen ne düşündüğünü bile bilmiyorsun bence.

valla namussuzluk kelimesi ağır mı kaçıyor bilemeyeceğim ama yaptığı hukuka aykırı kaçmakta. biri ilgili mevzuatları koymuş oraya ama kimse iplememiş sanırsam şoförlerin genel hal ve tavırlarından dolayı. uygunsuz kullanım halinde şoförün karta el koymaya hakkı var mevzuata göre, yaptığı hayvanlık filan değil, adam işini yapmakta, herhangi bir memur gibi. bu tape'ler çıktığında gümrük memuru teoman "memurluğumu yakamam" deyince çok sevmişti herkes, buna niye kızdınız ki, o da memurluğunu yakmak istemiyordu belki de. zaten şöförün cebine gitmiyor ki o basılan akbiller, adam sabit bir maaş alıyor. ayrıca bıçak çeken adamın fiili tck'ya göre suç, bir de kamu görevlisine yaptığı için bu ağırlaştırıcı sebep oluyor. şunu savunmanın bile insanları suç işlemeye teşvik edebileceğinin farkında mısınız, lütfen bunun bilincinde olun.

otobüs a.ş. ya da iett, neyse artık, her ne kadar kamu hizmeti sunsa da adamlar bunun farkına varamadıkları (veya varmak istemedikleri için) için kar etme amacı güdüyorlar aşırı şekilde, yıllık kar filan açıklıyorlar bakmışsın uçuyor gidiyor filan. verilen hizmetin bir birim ücreti var öğrenci, öğretmen, emekli veya normal istanbul kart kullanmanızdan bağımsız olarak. emekliler bedavaya biniyor, ben öğrenciyim 1.10 basıyorum mesela, tamdan 2.15 alıyor. emeklinin hiç vermediği veya öğrencinin o vermediği kısım tam ödeme yapanınkinden veya bilet satışlarından kazanılan miktarla karşılanıyor. yani siz başkasının taşıma ücretini de ödüyorsunuz bir şekilde zaten. vergilerin toplanma mantığı ile aynı yani. gerçi istanbul bb bunu ne kadar adil yapıyor bilmiyorum, birimi ne şekilde ayarlıyor hiçbir fikrim yok. öğrenci bedellendirmesi üzerinden bile kar ediyor olabilir, o kadar bilgim bulunmamakta.

videoyu seyretmedim, o yüzden ne kartı kullandı da böyle karmaşa çıktı bilmiyorum. öğrenci kartı kullanıyorsa yine azıcık tolere edilebilecek bir şey (dayak atmasını tolere etmiyorum katiyen, kullanmasını diyorum) ama emekli kartı filan kullanıyorsa çok büyük bir suistimal söz konusu benim açımdan. sonuçta onları emekli maaşına bağlı yaşayan, doğru düzgün geliri bulunmayan 65 yaş üstü vatandaşlara veriyorlar. geçen otobüse bindiğimde büyük ihtimalle annesinin-babasının kartını kullanan 40'lı yaşlarında birini gördüm, şöför anladı, biraz laf etti ama kendisi hiç istifini bozmadan oturmaya devam etti. hiç durumu olmayan biri gibi de durmuyordu valla üstüne başına bakınca, ama yine de günahını almayayım kendisinin. neyse, demek istediğime geleyim, uygunsuz kullanımın parası sizin cebinizden çıkıyor. ülkede zaten vergiler yerine gitmiyor, aşırı şekilde sömürülüyoruz, bir de buradan sömürülüyoruz onu diyorum. ibb elde ettiği karla şu uygunsuz kullanımların yarattığı zararı giderelim demez, üstüne senden yine para alır, yine aynı karı elde etmeye çalışır. olan size bize olur. ibb aslında durumu olmayan insanlara öğrenci veya yaşlı olmamalarına rağmen bir çözüm bulabilir ama bulmuyor işte. böyle durumları görmemezlikten gelmeye devam ediyoruz. aslında buradaki asıl suçlu sosyal devlet anlayışını hayata geçiremeyenlerde de onun için tepki koymak lazım ama o da yok işte, ne yapalım.

şöförde haksız yolcuda al birini vur ötekine hepsi pislik.yolcu kendisine ait olmayan akbille geçmeye çalışmış şöför bu akbile el koymuş, bence polis dışında kimse kimsenin eşyasına,malına el koyamaz. şöför yolcuyu almayabilirdi ama elinde belkide arkadaşıonın kardeşinin akbilini el koyamaz!

@zibidigibi adama yasal olarak el koyma hakkı vermişler. bu durumda iett'yi dava etmen gerekir.

Soforun karta el koymasi icin karti sofore vermek gerekir. Sofor karti istediginde buna olumsuz yanit vermek yolcunun insiyatifindedir. Ne yapacak zorla mi alacak karti?

Neymis efendim mevzuatta el koyma yetkisi varmis? Lan nasil alacak karti? Polis mi jandarma mi bu? Zor kullanarak mi elimizdeki karta el koyacak?

Kaldi ki orada acik sekilde tahrik ettigi goruluyor. Yolcunun bicak cekmesi yanlis. Bicak cektigi icin cezasini cekmesi gerek. Fakat diger turlu ortada bi haksizlik var, sofor o sekilde otobuse binmesine izin vermez tamam fakat karti almak ne lan, sen kimsin yani?

Ya kardeşim biraz empati yapın misal çok acil bir işin cıktı kardeşinin/arkadasının akbilini aldın tam okutup yerine geçecen barzo kılıklı şöför elinden kartı kapacak sende bakacaksın, zaten adam direk girişmiyor önce bir münakaşa var aralarında büyük ihtimal kartı istiyor fakat çoğumuz görmüşüzdür konuşması yolcuya vatandaşa nasıl davranması gerektiğinin bilmeyen şöförleri.

mevzuat zaten vatandaş lehine hiçbirşey yoktur bu maddede şirketin karını koruma adına.

bazı şeylerin kanunsuz olduğunu düşünerek ve belli başlı örneklerle (torrent, şarkı indirme vb. ) hırsızlığı normalleştirme çabası bana rahatsız edici geliyor.

ben de torrent'ten film indiriyorum ve bunun hırsızlık olduğunu kabul ediyorum.
şunun fiyatı fazla o zaman ödememek için her yolu deneyelim ne la?

hepiniz anarşik mi oldunuz?

e piyasada karı yok, one night stand bulamıyoz, hayat kadınları da çok pahalı deyip tecavüzü de normalleştirin de tam olsun.

boş yere kavga etmeyin. adalet eşitsizliğin üzerine inşa edilmeye başladığında çalışır

1. İETT kim oluyor ki şoföre karar verme ve el koyma yetkisi veriyor.
2. Sen kim oluyorsun ki görüş bildirenlere namussuz diyorsun.

bu adamı hiç bir şart altında savunmam ama buna namussuzluk demeyi de savunmam.

görüntü çok rahatsız edici, evet.

ancak "ben tam basarken o niye indirimli basıyor" düşüncesi lütfen hakaret algılamayın ama ilkokuldaki bir çocuğun hislerinden öte değil.

ben bu küçük olaya ölesiye öfkelenen kişiye "sen hakkını arıyor musun ki 'barzo' dediğin adamdan bunu bekliyorsun?" diye sorarım.

olaydan sizin sorunuzla haberim oldu. farkındaysanız cevap verenler dahil kimse bu adamı savunmuyor. ancak sorunuz tartışmalı. zira öfkenizin büyüklüğünün mantıksal değil ancak duygusal bir temeli olabileceğini düşünüyorum.

1. iett kartı zaten basıp insanlara dağıtan kurum değil mi?
2. burda herkes herkese bişiler diyo valla.

kan verirken 2 sayfa kadar soru soruluyor, sorulardan biri son 6 ay içerisinde yurtdışına çıkılıp çıkılmadığı
kan verildiğinde 3 hastalığa bakılıyor: hiv, hepatit c ve sifiliz

3-6 ay bu hastalıklardan ikisi için pencere dönemi. o arada sizde o hastalık varsa kan tahlilinde çıkmaz, başka insana bulaştırmış olursunuz. belki o anda kurtarırsınız hastayı ama 10 sene sonra aids ya da karaciğer kanseri olabilir

kan vermek ne kadar kutsal olsa da kızılay'ın hiv'li kan verdiği bir ülkede yaşıyoruz. o yüzden bu tarz kuralların olması şart

edit: o değil de tıpçı değil miydin sen?

zamanında eston arkadaşım kan vermişti.

ama sistem değişmiş olabilir.

kızılayda mantık şudur: bir risk varsa, o işe hiç girme. yani değil ki STD kapmışsın, yurtdışına çıkmış olsan dahi kan almaktan uzak duruyorlar senden.

acil kan ihtiyacı kavramı farklı, öyle bir durumda bu kurallar esnetilebiliyor. fakat zaten kızılayın kan depoları var, şirket mantığıyla çalışıyor. belli bir stoğu var, bu stoktaki kanı hastanelere satıyor. sgk'dan/ özel sigortadan/ vatandaştan da parasını alıyor. bu yolla kan alım, personel, malzeme vb. masrafını karşılıyor. boşa alınmış kan gereksiz maliyet oluşturuyor. çünkü güvenilir olmayan kan çöpe gidiyor.

bilmem anlatabildim mi

not: bu soruyu bir tipci olarak sormadim zaten bir insan olarak sordum. ayrica kan alma unitesinde gorev almadigim icin bu uygulamadan habersizdim, daha once boyle bi urumda karsilasmamistim. zaten 10aydir ulkeden disari cikamistim. hivli kan verme olayindan haberdarim zaten olmayan yok. meslektas oldugumu ve.s belirtmeme ragmen izn vermediler. cok yuzeysel bir uygulama var zaten anketi dolduranlar tak tak cizgiyi atip veriyor sorulara bakmiyor bile. bence bu uygulamanin sebebi kendi tenbelliklerinden kaynaklaniyor.

O boyutda bir taş için açık ameliyat yapacaklarını sanmıyorum. ESWT en zahmetsiz olanı.

ben 2 cmlik taşa eswt yaptırdım sen 4mm'e yaptırma. böbreğin ağzına sıçan bişi. zbam zbam diye vuruyor. ağrını azaltacak çözümü söylüyorum (bkz: gilaburu suyu) iğrenç tat ve kokusunu rağmen böbrek ağrısına birebir.


4 mm ne aq. açık ameliyat hayatta yapmazlar ha çok istersen aletin ucundan girip alırlar aşağıda ise.

bir de geçmiş olsun böbrek bir kere taş yaptı mı gerisi gelir.