sümüklü,
muhtemelen çok iyi bir ailede yetiştin, Türkiye'yi yeterince tanımıyosun ve İstanbul'da araba kullanmadın.
www.youtube.comben Türkler çirkin filan demedim.
Soruyu tersten soralım dedim. Yani Türklerin yaptığı ve Amerikalıların kabalık olarak gördüğü şeyler diye soralım. Amerikalı dememin sebebi, ikimiz de iyi kötü bişeyler biliyoruz Amerika'ya dair...
Ben Amerika'da 8 senedir araba kullanıyorum. Şimdiye kadar 1 tane bile BMW'li götüme kadar girip selektör-korna yapmadı.
kuja dostumuz beni çok iyi anlar.
Senede bir defa trafik magandasına denk geliyorum. Onda da o kişinin göçmen mi Amerikalı mı olduğunu anlamama pek imkân yok. Yalnız geçen sene bişey oldu: Stop levhası olan bir kavşakta durdum ve hareket etmekte 1 saniye kadar geç kaldım. Geceydi ve kendimi emniyette hissetmedim, yol görünmüyodu. 1-2 saniyelik bir tereddüdüm oldu. Arkamdaki X5'li kornaya bi asıldı!!!! En az 5 saniye süreyle kornaya bastı ve yanıma gelip camını açtı. ''Are you driving???'' diye bağırdı bana. Ben de camımı açıp, ana, avrat, sülale, bacı, ciğerlerim parçalanıncaya kadar küfrettim. Ne var ulan! Ne var!!! diye basbas bağırdım. Cevap: ''Türk müydünüz abi? Pardon!''
Benim burda bi patronum vardı, odama girmezdi. Çünkü odam, özel alanım olarak kabul ediliyor. Odamın kapısında durur ve oradan konuşurdu benimle. O başka bir işyeriydi. Şimdi işyerimde, iki gün önce, patronumun patronu geldi yanıma. Ben de mesai saati olmasına rağmen, kulaküstü kulaklıklarımı takmış müzik dinleyerek yapıyodum işimi. Onu görünce, kulaklığı çıkardım tabii. Kulaklığı da hemen çıkaramıyosun. En az 1-2 saniye sürüyo. Adam kibarca ne dedi biliyo musun? ''Sorry for bothering.''
Sana hiçkimse özel hayatınla ilgili bir soru soramaz. Hem yazılı hem de yazılı olmayan kurallarla, kesin olarak belirlenmiştir bu. Misal, doktor randevusu aldın. Âmirinden izin istiyosun. Ne doktoru? diye soramaz. Hatta doktora gittiğini söylemek istemiyosan, personal business der geçersin. Neymiş o personal business diyemez. Doktora gittin, döndün. Neyin varmış diye soramaz. Gizlice senin dosyana bakamaz, teşhisi neymiş acaba diye. Türkiye'de bi patronum vardı. Soruyodu kıza. Kız da kadın doğumcuya gideceğim diyodu. Kadın doğumcunun adını soruyodu bu defa. Dün burada bi duyuru vardı. ''Sevgilin yemek yapıyo mu?'' diye soruyomuş akrabalar mesela. Yapmıyo dersen de, bi yığın kafa ütülüyomuş.
Amerika'da bir süre yaşamış bir arkadaşım, Türkiye'ye döndü. Sonra orada yapamadı, tekrar Amerika'ya döndü. Türkiye'de, İstanbul'da, oturduğu sitede, arabasının yanına biri yaklaşmış. Biri dediğim, bir komşu ama selam sabah olmayan bir komşu. ''İkinci el mi aldın sen bunu?'' diye lafa girmiş. Bu Amerika'da kabalık olarak nitelendirilir.
Misal, markettesindir. Raflar arasındaki koridorlardan birinde dikilmiş, ve raflara bakıyosundur. Ama biraz geriden bakıyosundur. O koridordan geçmek isteyen biri, Excuse me diyerek geçer seninle raf arasından. Demese noolur? Hiçbişey olmaz. Çünkü geçebileceği başka biyer yoktur ve senin hava sahanla, onun rotası kesişiyodur. Ama der ve geçer. Başka bir ülkede daha yaşadım epeyce bi süre. Oradaki kibarlığa ve uysallığa da hayran kaldım.
Buna benzer çok örnekler verebilirim. Sen de diyebilirsin ki, sahte bir kibarlık o! Genelde sevgisizlik hâkim, yalnızlık hâkim, bencillik hâkim! Haklı da olursun, bunu demekle. Ama konu kabalıktan açıldığı için listemiz kabarık dedim.
yurtdışında ortalama bir türk erkeği de, türk kadını da gayet beğeniliyor.
demişsin. bu tespitine katılamayacağım. senin ortalama zannettiğin o Türkler ortalama değil. askerlik yapmadığın ve büyük bi ihtimalle Anadolu'da yaşamadığın için sen Türkiye ortalamasını bilmiyosun.
@tepedeki saykedelik abim
sümüklü hatırlattı. bişey daha unutmuşuz. Başka ülkeleri pek bilmiyorum ama Türkiye'de tuvaletin zemini pis bir yer olarak kabul edilir. Amerika'da ise, adam laptop çantasıyla, sırt çantasıyla giriyor şirketin tuvaletine. O çantayla birlikte giriyor tuvalet kabinine. E, tuvalet kabin kapılarının altı da, yerden 35 santimetre kadar yüksekte. Yani klozete oturmuş bir kişinin ayakkabılarını görüyosun. Adam o çantayı yere koyuyo, onu da görüyosun. bu da bizim pek yapacağımız bişiy diil.