ilkini sonunu bilmem de; death note derim ben.

(bkz: fma)

başlangıç için en güzeli bence fullmetal alchemist brotherhood olabilir. death note ile falan başlayıp çıtayı daha en baştan çok yükseltmeyelim diyeceğim ama bu önerdiğim de gayet 10 numara bir anime serisiydi.. neyse sustum o zaman, bilemedim başlangıç ne olsun :)

Aşklı ve tatlı: whisper of the heart

@nick ne olsun & @vercingetorix benim de aklıma direk death note geldi ama onu daha büyük bir olaydan sonraya saklıyorum.
ödül olarak izleyebiliyorum anca dizileri :/

nodame cantabile

popcorn kısmını bilmiyorum kullanmadım hiç, ama ünlü ve ödüllü bir animedir/ aşklı meşkli, eğlenceli

aşklı animelerin kralı: lovely complex

tengen toppa gurren lagann
gakuen mokushiroku high school of the dead
high school dxd

seul'de daha ucuzdur. seul'den al. Bazı ülkeler pasaporta işlemiyor. Biz öğrenciyiz diye kişi başı 8-9 şişe içki soktuğumuzu bilirim.

free shop'ta pasaport mutlaka istiyorlar, kaydettirme dediğiniz o ise ondan kaçar yok. internetten bir arama yap fiyatları kıyasla. geçen hafta amsterdam'dan geldim, kimi şeyler orada uygundu kimileri burada.

Oo Seul! Lotteye gitme fırsatınız olur mu bavul ticareti önerim var size, ilk müşteriniz ben olurum.

Cikarken buradaki fiyatlari not alin oradakilerle karsilastirin.

Neden evlenmek istiyorsun? Evlenmek gerek diye dusundugun icin mi? Toplumun geleneklerinin uzerinde baski olusturdugunu mu hissediyorsun?

Belki de evlenmezsen daha mutlu olacaksin. Evlilik tek yol olmayabilir.

25 de evlenip en geç 35 de boşanıyor onlar. bi hukuk bürosunda çalışıyorum, boşanma davalarımızın tamamında durum bu.

başkasını bulamamaktan korktukları için. saçmalık yani.

(bkz: #52973440)

bi de şöyle düşün
belki biz büyütüyoruz? belki evlikik illa ruh ikizinle olmak zorunda değil?
evli olmasan 25-35 arasında bi dolu ilişki yaşayabilirsin -yaşamayabilirsin de tabi
bunlarda mutlu olabilirsin- ama olmama ihtimalin de yüksek
evlenince bir düzenin oluyor işte, istiyorsan çocuk yapma/bakma/onarma şansın yükseliyor
ev alsan bir maaşla kredi ödüyorsun
yalnız uyumuyorsun -çoğu gece en azından
eşin korkunç bir insan değilse yuvarlanıp gidiyorsun
yok çok olmadı 3-5- 10 sene sonra boşanabiliyorsun zaten katolik değiliz -genelde
denemiş onu da yapmış oluyorsun hatta insanlar (31 yaşındayım ben) artık 2.ye dönmeye başladı -o kadar korksalar 2.yi yapmazlardı

"ömür boyunca beraber yasayabileceklerini düsündükleri esleri"

İnan birçoğu bu düşünceyle yaklaşmıyor olaya. Evliliği bir görevmiş ve aradan çıkartılması gereken bi işmiş gibi görüyorlar. Hizmet görmek de var işin içinde açıkçası. Adam bekar hayatında bıkmış ev işiyle uğraşmaktan. Bi arkadaş vardı, "oooh evlilik çok güzel yeaa, ütüm hazır, kahvaltım hazır" diyodu adam. Evlenmeden önce sevgililik döneminde kız hakkında "eah işte gideri var" diyen biri bu.

İnsanlar evleniyor ama gerçekten sevdikleri için değil. Bi taraf hizmet görmek için, diğer taraf da sınıf atlamak için "evcilik" oynuyor. Sonra da ayrılıyor zaten.

Erkek olarak evlilik baskısı da hissetme ayrıca.

Yas 33. bende evli degilim ama evlilik lazim. Dert etme.
evde kalmak diye bir şey yok, nasibinle halen karsilasmama durumu var.

abi evlilik gereksiz falan diyenler(ki ben de 20'lerin başında aynı şeyleri zırvalıyordum) yaşlanınca ne yapmayı planlıyorlar tek başlarına?

evlenmek şart. şart oğlu şart. toplum baskısı falan olduğu için değil. 40'ında 50'inde flört hayatı yaşayamazsın. akşam eve gidince birilerine ihtiyacın olur. ses duymak istersin. ne yapacaksın mahalle kahvesinde mi takılacaksın akşamları?

hazır fizik falan pörsümemişken, sevebileceğin, anlaşambileceğin birini başkası kapmamışken evlenmek yuva kurmak gerek. en acilinden.

yaş 26. erkek. bekar.

@haracina

Belki toplumsal anlamda evlilikle birlikte olmayi birbirine karistiriyorsun. Bir sevgilin olabilir yasin kac olursa olsun. Ama ayni evde yasamak ornegin sevgilinle senin vereceginiz bir karar. "Evlenmek lazim" deyince kisilerin uzerinde baski olusturuyorsunuz.

Bir de kisilerin yasadiklari ortamlar farkli olabilir. Cevremde 40 yas ustu doktorlar falan var. Bazilari bosanmis bazilari hic evlenmemis bazilari sevgili. Flort edebiliyorlar. Tum insanlar senin gibi dusunmuyor.

Ayrica yalnizlik korkusu sanirim seninki. Yaslaninca sana baksinlar diye cocuk da yaparsin degil mi? Hatta bir tanesi kiz olsun da ev islerine yardim etsin. Bilinc altina inince hep kisisel cikarlar beliriyor. Ama herkeste boyle cikarlar pesinde kosmayabilir.

evlilik yaşam tarzı ve olanaklarla ilgili tamamen. sevgilinizle yaşamayı, hatta aynı evde yaşamayıp istediğiniz zamanlarda bir araya gelmeyi tercih eden çiftler olabilmeyi ne bu ülkenin zavallı erkekleri ne de toplumu anlayamıyor. özellikle kadına "ufacık" etiketler yapıştırıyor. ailesinden ayrı yaşamanın tek olanağı evlenmek olan kadın ve erkekler var bu ülkede. yani bir nevi kendi evin olmasının tek yolu evlenmek. tek başına yaşamayı bile deneyimlememiş insanlar çıkıp yalnız yaşamak, yalnız yaşlanmak vs. diye ezberledikleri zırvaları sıralıyorlar.

kendi evinde kimseyle yaşayamayacağını bilen bir kadın olarak evlenmenin toplumsal bir dayatma dışında bir şey olmadığını düşünüyorum. sevgilim de, erkek arkadaşlarım da istedikleri zaman ve ben de kabul ettiğimde evime gelebilir. onlarla vakit geçirmekten aldığım keyif için ömrümüzü birleştirmeye söz vermenin mantıklı bir tarafı yok. 2 gün sonra yaşadıklarınla kendinin nasıl şekilleneceğini bilmeden ömürlük sözlere inana insanların çok sağlam çıkarları olmalı ya da akıllarını kaybetmiş olmalılar.

25 yaşında bir erkeğim.

Evlenmeyi ve baba olmayı benim kadar isteyen bir erkek daha yoktur burada. Ama evlilik için önümde 7-10 yıl civarı bir süre görüyorum. Evlenmek değil, ayrılmamak, aldatmadan mutlu bir şekilde devam edebilmek önemli. Etrafındaki şuursuzca evlenenlere bakma sen. mutluluklar dile geç.

Eşin olacak kadında olmasını istediğin özellikleri iyi düşün, iyi karar ver. Sonra o özelliklerde biri karşına çıkarsa da ilişkiye başlar, devamına bakarsın.

Kriterleriniz, kriterlerinize uyan kişilerin çevrenizde bulunması ve kriterlerinize uyan çevrenizdeki kişilerin sizden hoşlanması ile alakalı bir şey.

kendi evlilik kriterlerinize göre düşünüp hayret etmeniz çok da sağlıklı bir değerlendirme değil bence.

Adam vardır, kriteri iyi yemek yapan eli yüzü düzgün bir kadınla evlenmektir. Çevresinde böyle olan kadınlar ondan hoşlanmadığı için evlenemez.

Bir başka adam vardır, kriterleri: doktora yapan, peru'ya gitmiş, nick cave'in tüm albümlerine sahip, kumral biri ile evlenmektir. Adamın çevresinde böyle biri vardır, adam da çekici olduğu için kadınla bir şansı olmuştur, evlenmiştir.

edit: yarın 30 oluyorum, 26 yaşından beri evliyim.

geriye dönüp bakmıyorum. keşkelerim olmuyor.

hayır, düşünüyorum yanlışsa bir daha yapmam diyorum. yoksa hayat yaşanmaz

Bende bugün aynısı oldu. Mesela şöyle oldu; tatil için şehir dışına çıktım. Gittiğim yerde yakın bir arkadaşım doğurdu. (Sezeryan olduğu için hazırlıksız yakalandık) Doğum fotoğraflarını çekmemi istedi ve benim de makinem yanımda olmadığı için başka bir arkadaşımdan makinesini istedim. Normalde hiç makine istemeyiz aramızda lafı bile geçmez. İkiletmedi sağolsun hemen verdi. Ama sonra keşke istemeseydim, ben niye böyle bişey yaptım nasıl istedim diye dert ettim. Aynı gün geri iade ederken makineyi, arkadaşıma bir de hediye alıp verdim. Bu şekilde yaptığım şeyin bana veya ona verdiği rahatsızlığı az da olsa unutturmuş oldum diye düşündüm ama hala keşke istemeseydim diyip duruyorum. Şimdi makineye bişey olsa benden bilecek. Haklı da.

her gün yapıyorum bunu. önceki gün yaptığım şey bile çok saçma geliyor genelde. otokontrol sıfır.

kontrol demişken,

www.youtube.com

evet.

www.youtube.com

Eğer oluyorsa not tutma ya da günlük tutma alışkanlığı edinilmeli.

Her insanda bir miktar oluyordur gibi geliyor bana. Ama mizacınız "kusursuzluğu arayan tip" ise eminim her adımınızda, sizinkinden daha iyi olan adımları düşünmeye vakit harcıyorsunuzdur. Kendinize olan güveniniz sıfırlanmasın, hiç gerek yok.

(bkz: darphin predermine anti aging)
(bkz: darphin)

parada sınır tanımıyorsanız evet darphin, dermalogica vs iyidir.
fakat parada sınırınız var ise, o zaman yves rocher, nivea q10 vs bunlar da iş görür.
mühim olan göz cevrenizi nemli tutmak.

Ben 30 yaşındayım, anti agigne başlamamamı söylemişlerdi erkenden yormayayım yüzümü diye. Danışmış mıydınız bir uzmana?

Anti-aging değil de nemlendirici düşünün.Neme doyan cilt zaten geç yaşlanır.
Clinique-all about eyes rich.
Hesaplı bişey arıyorsanız Sebamed göz çevresi kremi.
Her ikisini de kullandım çok memnun kaldım

clinique diyorum ben de. gayet basarili her zaman aldigim urunlerden.

telefona dokundurtmam.höpörlerden konuşcaksa konuşsun.

Telefonumu kullanmak isteyen olmadı henüz. Turiste verme imkanım daha yüksek, Türkün de içinde bulunduğu durumu okumaya çalışırım önce.

Adres isteyeni götürüyorum eğer müsaitsem ve yolu biliyorsam.

her türlü yardımı yaparım. para isteyene bazen verebiliyorum ama. elinde poşet olan teyze görsem yardım ederim. birine yardım etme fırsatını hayatta kaçırmam.

Yol tarifi isteyen herkese, ayrım yapmadan, en iyi şekilde yardım etmeye çalışırım. Hatta bilmediğim yerleri sorduklarında yardım edemediğim için üzülürüm de. Şu ana kadar tlf isteyen olmadı, olursa duruma göre yine elimden geldiğince yardım etmek isterim.

sokakta para isteyen -dilenciler, karsidan geldim donus param kalmadicilar, hasta bilmemnesi icin yardim toplayicilar, calismak icin istanbula geldik ortada kaldik bi corba ismarlacilar vs.- genc yasli erkek kadin turk yabanci hic kimseye para vermem. isten cikiyorum yuruyeyim diyorum, adim basi evsiz/dilenci. her ihtiyaci olana 1 lira vermeye kalksan, levent'ten zincirlikuyu'ya 50'lik olursun. hava guzel diyip yuruyuse cikiyorsun, abartisiz 3 dakikada bir onun kesiliyor. arabaya biniyorsun, her trafik isiginda camina yapismis uc cocuk. ben on yildir istanbul'dayim, ya eskiden bu kadar degildi, ya da benim daha fazla gozume batmaya basladi.

su ana kadar telefon isteyen olmadi, olursa da vermem gibime geliyor. sigara isteyene veriyorum.

edit: yol soranlara da elimden geldigince cevap veriyordum, ta ki yol soracak gibi pardon bi saniye bakar misiniz bi yardimci olabilir misiniz diye on saat lafi geveleyip sonunda para isteyenlerin orani %90'lara ulasana kadar.

telefonumu vermem tanımadığım adama kullansın diye, alıp kaçabilir. duruma göre değişebilir de gerçi, bi kez gecenin bir yarısı zincirlikuyu'da kalmıştım ve birini aramam gerekiyordu, şarz yoktu falan filan. bi genç bana yardım etmişti arkadaşlarımı aramıştım. sağolsun, kimdi bilmiyorum.
genelde para isteyenlere de para vermiyorum. Ama küçük çocuklarla yemek yiyorum. Ya da yemek alıp veriyorum vs.
fakat ağır bir şey taşıyorsa genç yaşlı fark etmez, genelde yardım teklif ederim ya da sorarlarsa yardım ederim. genç erkeklere yardım etmiyorum bu arada, erkeklerde yardım yaş sınırım +60. hatta bakışına göre yardım da etmeyebilirim adamdan hoşlanmadıysam.
bunun dışında sigara da kullanmadığım için ne ateş ne sigara isteyene cevap dahi vermiyorum.
akbil isteyene de aylık kullandığım için fırsatım olmuyor. vs.

Yok ne yazık ki, o şemsiye bi şekilde açılacak.

Sabun surup kurutmayi deneyebilirsiniz, onlemez ama hafifletebilir.

pamuğa yoğun bir tuzlu su emdirip o bölgeye presleseniz?

not: işbu cevap sadece lisede hatırlanan sıvılar az yoğundan çok yoğuna geçer mantığıyla yazıldı.

eğer mümkünse clinique'in sivilce önleyici (ya da çıkmış sivilceyi söndürücü) bir ürünü var. Minik de bir şişesi. Fiyatı da 30TL civarıydı.

teramisin

Cape town - penguenler

tamam baydım herkes 1 tl verse giderim bence böylece siz de kurtulursunuz afsdagds

Ben veririm:)

Farklı bir kıta görme merakı, iklimi, okyanusu, doğası, insanları, gündelik hayatı hepsini yakından görmek istemek. Ben neredeyse Afrika'nın tamamını gördüm. En beğendiğim yer Tanzanya - Darüsselam oldu.

Gorilleri yaşam alanlarında görmek isterdim fakat ondan ötesi yok.

Afrika dünyanın Bağcılar'ı gibi bir yer. Bağcılar'ı merak edip gitmek nasıl bir şeyse Afrika'yı merak edip gitmek de öyle bir şey sanırım. Tabii bir de Afrika'dan ne anladığımıza bağlı bir durum bu. Kuzey/Güney Afrika o kadar da Afrika sayılmaz, biraz daha içeriye girmek lazım.

Exchangede tanistigim arkadasim var Zimbabwe'de. Ayrica sizi file bindiricem dedi.

Ben de Cape Town'da olmak ağaçların arasına kurulmuş köprüde yürümek istiyorumm.

Yoo, gitmek istemiyorum. G.tümü çeçe sineği ısıracak, kaplanlar kemiklerimi sıyıracak, açlıktan ağaç kurdu yiyeceğim, deli miyim ben?

En fazla Mısır'a giderdim sanırım.

Sadece Afrika değil de dünyanın her bir yanını merak ediyorum. Merak etme sebebim ne yiyorlar, ne içiyorlar, nasıl kokuyorlar, nasıl gülüyorlar. Nelere üzülüp nelere gülüyorlar.

Ben insanı ve sokakları için gidiyorum bir yerlere sanırım.

1-başka saatçiye götürün
2-armani sitesinden yada istanbuldaki dükkanına sorun
eğer emin olursanız sahte olduğundan limana şikayette bulunun,
fatura vardır umarım.

Ihtimal vermiyorum ama distributoru saat&saat seri nosundanda bakarlar ya da servise gonderin soylesinler.fashion saatin sahtesini satacaklarini sanmiyorum.

ici pilastik gibi bir seymis. buyuj ihtimalle sahte. tesekkurler cevaplar icin.

PTT ile gemiyle bir ayda gider
ekspres kargoyla 3 günde gider

5 dolarla 100 dolar gibi sallamak istiyorum fiyat farklarını

Ptt daha ucuz oluyor tabi. Ama gitmesi daha uzun suruyor. Ptt kargonun sitesinden bakarsan tahmini ucret ve süre soyluyor sana.
Ben bu sekil avustralya ya kitap gönderdim 5 adet. Bir sıkıntı olmadan ulasti.

PTT ile uçakla da yollayabilirsiniz tabii.

ptt ile amerikaya 7 gün, japonyaya 10 gün, koreye de 10 günde kargolarım ulaştı. hem de yüzeyi tercih etmiştim uçağı da değil. bana verdikleri tarih de 3 hafta idi.

fiyatları da gayet uygun. 2 kiloyu 69 liraya yollamıştım bu yaz.

300 gramlık bir kitap yolladım kanada'ya. 5,6 ya da 10 gün içersinde gider dediler. fiyatı da 11,65 kuruş tuttu arkadaşlar.

teşekkürler.

night train to lisbon filmini izleyin giderken yolda mutlaka ya da orada. ancak orada ne yapmaniz gerekir bir fikrim yok.

benimkini ruhsal bir etkinlik olarak kabul edin.

www.lisbonwalker.com

Bu siteden gezip görecek yerleri bulabilirsin, yürüyüş yollarını izlemek iyi oluyor.

3 ana bölge var.
1. Merkez ya da tarihi bölge (la baixa, chiado ve kalenin alt tarafında kalan bölge)

2. Belén anıtların bulunduğu bölge.

3. Cascais ve Estoril plajların bulunduğu bölge.

İlk olarak meydanları gezmeni tavsiye ederim (marque del pombal ve yanındaki parka kadar, bu bölgede restoranlar, chiado ve plaza del comercio var) Bu şehrin merkez bölgesi sayılır. Öğleden sonra kaleye gidebilirsin (castillo de San Jorge) ve kale civarını gezebilirsin. Kilise görmek istiyorsan kaleye çıkarken Sé de Lisboa katedrali var. Kaleye giriş ücretli ancak manzarayı görmeye değer. Kaleden inerken iki noktaya uğramak gerek.
· Mirador de Santa Luzia. Şehrin ve nehrin çok güzel manzarası var bu noktadan.

· Daha sonra “Costa do Castelo” caddesi üzerinde Chapito isimli cafe/bara git. Burası aslında bir sirk okulu ancak barın balkon kısmında inanılmaz bir manzara var ve ızgarada yaptıkları yemekler şahane. Bir bira içip, bir şeyler atıştırmak için ideal. Yan tarafında roma döneminden kalıntılar var eğer bu tip şeyleri görmeyi seviyorsan.

Kaleye gitmek için 28 nolu tramvaya bin. Şehri yürümeden gezmek için tüm tramvay hattını baştan sonra gitmek keyifli ve turistik otobüslere göre fiyatı çok daha uygun.

Belen bölgesinde çok sayıda anıt var. Monasterio de los Jeronimos, Torre de Belen ve Padrão dos Descubrimentos bunlardan bazıları. Bunların hepsi nehir kenarında, o yüzden gezmesi keyifli. Belen'de pastel de nata (kremalı çörek) yemen lazım. Dükkanın önünde sıra olsa da en iyi yapan yer burası, anıtların hemen yan tarafında kalıyor. Merkezden gelmek için 15 nolu tramvayı kullanabilirsin. Tramvaylarda cüzdana, telefona dikkat et, kalabalıkta yankesiciler olabiliyor.

Cascais küçük bir köy, geçmişte balıkçı köyüyken şimdi Lizbon'un lüks bölgelerinden biri. Cais de Sodre bölgesinden kalkan trenle geliniyor. Şehrin denizle birleştiği noktada ve liman burada bulunuyor, ayrıca küçük bir plajı var. Arabayla gideceksen Gincho'ya gidip Boca do Infierno (cehennemin girişi/ağzı) bölgesine uğra mutlaka.

Sintra da yakında ve yağmur yoksa ziyaret etmeye değer bir bölge. Lizbon'dan Rossio treniyle ulaşmak mümkün. Dağın eteklerinde bir köy burası ve çokça kale var ziyaret edilecek.

Gece Hayatı & Restoran:

1. Barrio alto bölgesi en hareketli kısım. Caddelerde barlar var, insanlar sokakta içki içer genellikle. Ben Rua de Atalaia caddesini severim. 1ª de Maio adında bir restoran var ve orada yemeyi severim. Bica adında başka bir bölge daha var, yine Barrio alto bölgesi gibi barlar ve sokakta takılan insanların olduğu.

2. Alternatif bir plan Cais do Sodré bölgesinde gün batımını izledikten sonra istasyonun arka tarafındaki barlarda takılmak olabilir. Portugalia adındaki zincir restoranda yemek yedikten sonra Meninos do Rio adlı barda bir şeyler içebilirsin.

3. Las Docas de Alcántara bölgesi de alternatif olabilir restoran anlamında.

4. Santos adlı tren istasyonu civarında da barlar var ancak Barrio Alto yeterli olacaktır. Dans edip eğlenecek diskotek arıyorsan Lux iyi bir seçenek.

Lizbon'da yemek yemek çok kolay ve hemen her yerde lezzetli şeyler yemek mümkün. Bacalao (morina balığı) en tipik deniz ürünü ve çok farklı çeşitlerde yapılıyor. Yumurtayla çırpılmış olarak sunulan “a bráz” , fırında pişmiş "Gomés Sá" veya kızartılmış "a minhota" seçeneklerini deneyebilirsin. Yemekten önce atıştırmalık pastel de Bacalao (Bacalao böreği) deneyebilirsin. Denizci şehri olması itibariyle deniz ürünleri çok lezzetli, “arroz de tamboril” adlı pilavı tavsiye ederim. Domuz yiyorsan et ürünlerinden “carne de porco a alentejana” (midyeli domuz) tavsiye ederim. Arroz de pato (ördek pilavı) da güzeldir.

Vinho do Porto şarabını denemelisin. Yemekle beraber değil, aperatif ya da yemekten sonra likör niyetine içilir ve tatlı bir şaraptır. Ginjinha adlı likör de yemekten sonra güzel gider.

hahahahahha cakabo :D çok teşekkür ederim! :D

@ cakabo
bize söylenecek pek bişey kalmamış :)

hard rock cafe ve akvaryum'a gidilebilir. bu mevsimde gideceksen Setubal'e uğrayıp karşındaki adada plaj keyfi yapabilirsin dönüşte, choco frito isimli sübye kızartmasından tadabilirsin. Setubal'e gidersen Marco Polo köprüsünden git 24 Eylül köprüsünden dön iki tarafıda görmüş olursun. Bol bol deniz ürünü ye şarap iç barrio alto'da eğlen işte. Ve fado tabii ki, fadosuz Lizbon olmaz.

evet abi bunlar çirkin bildiğin lan.

bence çirkin değiller. aylin aslım güzel kadındır

(bkz: çok güzeldi yarısında çıktım )

2. fena değil gerisi ı ıh

kanka ne biçim güzellik anlayışın var, çözemedim zaten. kate upton'u verseler reddedersin ama şöyle kuru, zayıf kızlar için dünyaları verirsin. sana bi italyan bulalım. akljf

2 gayet iyi.
ben fürst'ü de seviyorum, 1 numarayı yani.

@widee sırf anormalliğimi tescillemek için açtım bu duyuruyu zaten :)

onca photoshopa rağmen istenilen coşkunun yakalanamaması her şeyi özetliyor bence.

cevap: çirkin diyemeyiz çirkin benim tanımıma göre patolojik bir durum, yani gerçekten anormal bir şey olması lazım yüzünde ama çekici, güzel de değiller.

has bir tarzın var ama. duyuru kızları bu adamı kaçırmayın. asdjgs

bence kate upton'a yeterli öroyin yüklemesini yaparsak 3. veya 4. fotoğraftakilerden elde edebilirsin.

2. bence de güzel

duyuru böyle kız dolu zaten.

çok erkeksi bunlar. sanki ılıklık var gibi sende biraz ahahah.

çirkin değiller ama guzel de değiller bana gore

@sen git ceylan ertem'in nesi erkeksi lan asddasd

Çirkinler ama çirkin seksiliği diye birşey var. Sana çekici geliyor olmaları güzel oldukları anlamına gelmiyor yani kısaca.

hepsi çok güzel. özellikle 3 numero.

kendine şunu sor önce

'bu kadınlar bana verse naparım'

vereceği cevaba göre çirkin olup olmadığını kendin anlayacaksın zate

Guzel demem belki ama hicbiri cirkin degil.

2 ve 3'ün gideri var. 5. yarım şişe votkaya bakar

5 de güzel.

2 numaradaki ablayı güzel boyamışlar: cdnimage.zaman.com.tr

İçlerinde makyajsız olarak bence 1 numaralı apla güzel. Bir de 3 numaran. Makyajsız hallerinde, 1 numara hepsine rest çeker. Ceylan ertemdeki makyajı 1'e yapsalar, hepsinden güzel olur. Bence.

ilk dördün yüzü fazla kemikli ama zarif değil, dolayısıyla erkeksi. bence güzel değiller. aylin aslım güzeldir ama.

bunlar da çirkin keyt aptın da.

yüreklere su serpen(!) açıklama: güzellik ayrı bir kavram, 'verse sikmez misin?' ayrı bir kavram.

tek özellikleri renkli gözlü olmaları, bi kahverengi olarak düşün çirkin olduklarını farkedeceksin

iticiliğin sınırlarını zorluyor bence.

Ustumdeki nick arti bir

Yivranc

sıfır sıfır sıfır.

Yakisikli ve cekici degil. Itici de degil. Siradan bi tip.

Yakışıklı değil, çekici de değil. Komik ama, eğlenceli. Çokça da cinsiyetçi.

Ben baya baya çekici buluyorum. Yakışıklı da denebilir bence. Bir de bruno mars var bunun gibi.

@aychovsky nasıl cinsiyetçi? ben sadece happy şarkısı ve klibinden tanıyorum kendisini

ülkeye bağlı olarak problem çıkabilir
misal ingiltere

www.ptt.gov.tr şöyle bir şey varmış atlamışım :)

baklava, sucuk, pastırma bozulur mu acaba?

badem ezmesi gönder bulabilirsen oralarda. Bir de türk kahvesi tabiki!!!

Pişmaniye götürmüştüm ben. Yerken hem eğlendiler, hem sinirlendiler. Kendim için kahve götürüp onlara da yapmıştım. Kolonyayı tanıtırken zorlandım biraz.

salep turk kahvesi de koyacagim~

@free bird yasaktir sanirim et gondermek. bozulma olayini bilmiyorum ama bozulmasa van otlu peyniri gonderecektim babasi cok merak ediyordu. uzak doguya gidecek avrupa olsa yine bi derece belki

ankara simiti
bu simit türkiyenin başka şehrinde de dünyanın bir başka yerinde de yok!

@lee bayatlamaz mi hocam burada yedirmeyecegim taaaa uzaga kargolayacagim :)

kuru baklava gönderebilirsin bozulmaması için. türk kahvesi mutlaka olmalı. sucuk bozulur gibi bu sıcakta. şoklatıp gönderirsen olur ama.

(bkz: yara)

sertab

youtu.be


bence en guzel sarkisi budur fakat six pack cok daha iyi soylemis ve duzenlemis.

ben pek bilmem, ama bildiklerim içinden yalnızlık senfonisini çok severim. peşinden rüya ve lal gelir

-aldırma deli gönlüm - www.youtube.com
-aşk - www.youtube.com
hele 31. saniyesine bir bakın.
-sevdam ağlıyor (remix) - www.youtube.com
-sakin ol - www.youtube.com
-açık adres ve koparılan çiçekler (bunu zaten herkes bilir)

unutursun
hayat beklemez
bu böyle
bir çaresi bulunur

www.youtube.com
www.youtube.com

Vur yüreğim www.youtube.com

Kendisi çocukluk favorimdir. Eurovizyondan sonra ya o çok bozduğu ya da ben heavy metal ile tanıştığım için yollarımızı ayırdık.

yukardakilere ek olarak vurulduk.

pek bilinmez, en sevdiğim kesinlikle (bkz: bahçede)

www.youtube.com

"b" ileymiş. Kendisi söylemişti.

Suçluyum
Rüya
İncelikler Yüzünden
Yara
Yolun Başı
Yağmurdan Sonra Gelen Toprağın Kokusu
Söz Bitti
Bir Varmışım Bir Yokmuşum
The One

Bir caresi bulunur , koparilan cicekler , yalnizlik senfonisi

Yanarımı çok severim.

incelikler yüzünden
sertab olması lazım

ramadan yanıp kavrulmak demek değil mi Arapçada?

İbadetlerin amacı yoktur, tanrı istiyor diye yaparsın veya yapmazsın. Namaz kılmanın ne gibi bir amacı var? Tek bir amacı var o da tanrıya ibadet etmek. Başka da bir olayı yok. Oruç da öyle. Yoksulları anlama falan hikâye.

oruç ibadetinin amacı yoksulların halini anlamayı hedeflemek değil. kim uydurduysa epey bir milleti kandırmış

şeker bayramı tartışması da vardı bence ismi güzel sıkıntı yok fakt bu ramazan olayı fakirleri anlamak kısmı almaya yenilince biz de yenilmiş sayıldık gibi ilkoul seviyesinde bi bilgi

bayramın adı iydi fıtır fitre /fitra bu ayda veriliyo bedenin yaradılışın karşılığı şükür amaçlı bi ibadet yani derin konu ac kalmak ya da kalmamk değil değişik tabii saçmaladım anlatamadım ama bu eksende olaylar

Rasyonel düşünce ile dini özellikle ibadetleri açıklayamazsın, neden sorusuna cevap bulamazsın, i was made for you'nun dediği gibi bulmaman da gerekiyor zaten. sadece din istedi diye yapabilmelisin.
illa illa cevap: nefisine hakim oluyorsun işte.

nefsi terbiye etmek olabilir, yani susayınca acaba su içme dürtüsüne karşı gelebilip nefsini yenecek misin diye olabilir.
Not: oruç tutmuyorum ben.

Ben de geçen gün düşündüm acaba neden tutuyoruz diye. Bir anda aklıma nefis terbiyesi geldi. Bir insan acıkmaktan daha çabuk susayacağı için oruç daha zor oluyor su içmediğimiz zaman.

fakirleri anlamakla ilgisi yok orucun. bedensel ihtiyaçların önemsizliğini, önemli olanın ruh olduğunu deneyimlemek için geçen bir süre işte.

Yoksulların halinden anlamaktan ziyade iradeyi güçlendirmek gibi bir şey. Dinin zaten genel konsepti sana bir yaşayış biçimi sunar ve bunları hayatına tamamen enjekte etmeni bekler netice olarak nefse hükmetmek asıl amaç.

Bence daha çok sahip olduklarının değerini anlamakla ilgili. Yani 18 saat aç susuz kaldıktan sonra günlük hayatınızda fark etmeden içip geçtiğiniz suyun ne kadar güzel bir şey olduğunu anlıyorsunuz muhtemelen. Açken yediğiniz bir yemeğin daha lezzetli gelmesi gibi.
Bir de olayın dünyevi zevklerden uzaklaşma boyutu var ki ramazanda normalde yediğinin iki katı yemek yiyen insanları bu sebepten anlamıyorum.
Ayrıca ibadetlerin mantıklı açıklaması yoktur/olmak zorunda değildir. Evet.

not: oruç tutmuyorum.

Sen görmüyorsun diye susuzluk denen şey yaşanmıyor mu? Ne saçma bi insansın. Oruç tutma bence.

Not : Oruç tutmuyorum.

birincil güdüleri kısıtlayarak bir nevi irade testi aynı zamanda. su-yemek-seks

genel yargılardan biri daha.
orucun amaçlarından biridir fakirleri anlamak, yani salt fakirler için yapılan ibadet değil. allah, "belli bir vakte kadar yemeni ve içmeni kısıtla benim için" diyor ve yapıyoruz.
ama nedense, yine sadece belli bir güruhun sanrısı ikide bir ısıtılıp ısıtılıp önümüze getiriliyor: oruç tamamen fakirler için tutuluyor. öyle bir şey yok.

ki fakirleri anlamak için değil bizzat onlara aktif olarak yardımcı olmamız için bir sürü görevler var: zekat, sadaka, infak...
oruç sadece bunun manevi boyutlarından biri. yani evet, fakirleri anlamak içindir de ama tamamen fakirleri anlamak için değil.
islam'ı bilen ve gerçekten yaşayan biri "oruç fakirler için tutuluyor" demez.

kuranda oruc tutun yoksullarin halinden anlayin ya da son gunlerde cok cikiyor oruc kanseri yeniyor falan boyle seyler yazmaz. bunlar insan oglunun ibadetlerine ihtiyac varmis gibi kilif uydurmalari.

not: ben de tutuyorum
allah kabul etsin oruclarini.

İnsan vücudunda düzenli dehidrasyonun en büyük belirtilerinden biri, su kaybına bağlı beyin küçülmesi. Evet şaka gibi duruyor ama öyle, beynin çok çok küçük oranlarda da olsa resmen küçülmesine yol açıyor yani düzenli susuzluk.
Bu yüzden böyle bir şey istiyor olabilir bazı dinler.

Orucun amacı dünveyi zevklerden uzaklaşmak zaten. Istekleri dizginleyebilmek. Ruhu terbiye etmek.

Zaten dinin butun amaci genelde bu gibi maddi zevklerden arinip manevi dunyaya erismek.

yoksa fakirler de sevisebilir masturbasyon yapabilir onlar da yasak. Sadece fakirleri anlamak diyemeyiz buna yani. Ama icinde o da var.

Nacizane yorumumu yaptim.

biz sanıyoruz ki bizi yaşatan yemektir sudur, oruç tutarken kendimize ispatladığımız ve buna inancımıza dair sadakatimizi allaha göstermekte olduğumuz bir şey var: bizi yaşatan, hayy olan allah'tır; yaşatacağı varsa aç susuzken de yaşatabilir, canımızı alacağı varsa karnımız yok sırtımız pek bütün ihtimaller uzuun yıllar yaşayacağımızı gösterirken de canımızı alabilir.

@vyava ben dünyada hiç susuzluk yaşanmıyor demedim. Çevremizde fakir insanlar açlıktan can veriyorlar, susuzluktan değil.

risk budur derim.

Bizim iş yerinde bi eleman vardı askere gitti dönünce devam ederim aynı iş yerinde diyordu patron almadı geri dönemedi...

Sevmiyorsan niye şimdi uğraşmayı bırakmıyorsun ki? Anlamadım.
Fuck buddy olun madem..

bir daha göremezsin.

süper olur. bunu kabul edecek kız her seyi yapar zaten. kafa rahat.

insan uğraşmak istemediği kişiyle neden hala birlikte olur? karşı tarafı meşgul etme hakkını kendisinde nasıl bulur? gibi gibi...

Lego parçalarını tamamlarsın veya büyük bir kısmını birleştirip aşağı yukarı anlamlı bir şekilde oluşturursun ondan sonra bozup tekrardan aynı şekle ulaşman mümkün.

Ama,

İnsan lan bu!

de bence. 2 ay sonra birleşmeseniz de size koymayacak gibi bir izlenim edindim.

sen bunları(mesaj vs.) zoraki yapacağın bir insanla neden birliktesin ki zaten?
anlamsız bi soru oldu tabi.. her şey temasla ilgili.. et ete değecek abi!!
bence bunu demelisin, zaten aklı olan bi kızsa gerekli cevabı verir ama kalbini fena kırarsın. yukarda bi arkadaşın da dediği gibi: insan lan bu!

ilişki anlayışın buysa sen 2 ay değil 22222 aylığına tüm kadınlarla irtibatı kes kardeş. yazık günah milletin canını sıkma.

Çok kötü bir fikir bence.
Gerçi sevgininizin ya da hoşlanmanızın boyutunu bilmiyorum ama benim bildiğim Türk kızı 10 yıllık da olsa ilişkiniz, böyle bir şeye he demez.
Ama "çok da fifi" diyebiliyorsan, salla gitsin. 2 aya 3 sevgili değiştirirsin zaten.

mesaji gonder. 2 ay sonra kiz sana dönerse senindir, dönmezse zaten hiç senin olmamıştır.
bence donmez.

o kız niye seninle birlikte oluyor? kendi ihtiyaç duyduğu şeyleri sen ona veresin diye. ihtiyaç duyduğu şeylerden biri de senin hal hatır sorman, ilgi göstermen. eğer sen bunu sağlamayacaksan, neden seninle birlikte olmaya devam etsin ki? bunu ona sağlayacak birsürü erkek var piyasada.

veresiye yok kardeş.

Mesaj yazmayi, konusmayi istemedigin insani sevmiyorsundur zaten. Sen soyle buraya yazdiklarini ona aynen, kiz da mal degilse sana siktiri ceker zaten. Kafalar rahat.

Kesin söyle. Söyle ki kiz kiminle birlikte olduğunu bilsin. Düşünsene soylemezsen senin aklindan gecenlerden habersiz hala seninle birlikte olmaya devam edecek, acidim kiza.

nick ne olsun +1

"Ölmek ve öldürmek" istemeyen kişilerin mecburi ya da kazara hayatlarını kaybettiği durumlara uzuluyor, ava giderken avlanana diğer seçenekteki kişiye duyduğum uzuntuyu hissetmiyorum. Ama ona karşı da bir şey hissediyorum yine de.

zulüm ederken öldüyse kim olursa olsun üzülmem. başka bir insan evladının hırsı uğruna öldüyse kim olursa olsun üzülürüm.

iyiye üzülüyorum, kötüye üzülmüyorum. iyiye içim parçalanıyor, kötüye ise aşşağısı kasımpaşa. maalesef hümanist olamıyorum.

kendim gibi olmayanın ölümüne üzül(e)miyorum, bencilce, insani değil ama aynı idealde birleşemediğim insanların ölümü bana fazla acı vermiyor.

o kadar ilkeli bir insan olabileceğini de sanmıyorum.

Kimseye uzulmedim. Yalnizca annem ölürse uzulecegimi dusunuyorum.

Oturup da içim parçalanmıyor ama bir of çekiyorum tanımadığım biri öldüğünde. Ömrümüzün ve ölümümüzün evreni geçtim, şu dünya için bile hiç bir anlamı olmadığı, hayatların harcanıp gittiği, şu güne kadar ta antik çağlardan başlayarak kimbilir kaç kişinin saçmasapan şeyler yüzünden heba olduğunu düşünüyorum yeniden. Bazıları 90 yaşında hasta bile olmadan çöküp ölüyor, bazıları da 20 yaşında öldürülüyor, bir bebek geceyarısı yatakta ters dönüp nefessiz kaldığı için ölüyor ve bu dünya için hiç biri önemli değil, aralarında zerre fark yok ama hayat da bir şekilde kutsal. Geçen gün Malezya uçağında ölen 300'e yakın kişinin bir anlamı var mı; kalbimi sıkıştırması dışında, yakınlarının hayatlarını değiştirmesi dışında yok. Ama ne garip ki kendi başına gelince böyle şeyler, tüm dünya sallanıyormuş gibi hissediyor insan. Saçma ve önemsiz olduğunu kabul edemiyor. Ortada çoğu zaman açıkça haklı biri var, çoğu zaman açıkça haksız biri var ama haklılığın ve haksızlığın sınırları o kadar da keskin değil, bulanık sınırlar. Dağda ölenle, askerde ölene aynı bunalıyorum; aynı ülkü onların hayatlarını yok sayıyor, harcanmış iki hayat. Keza İsrail ve Filistin'e de.

--- spoiler --
Bir Joffrey'nin ölümünde oynamış olabilirim
--- spoiler --

hastaliktan hic anlamam. ankaradaysan ve agridan gidemiyorsan gelip doktora goturebilirim bilginiz olsun. bobrek.avi esprisi degil

üşütmüş olabilir misin? sistit olma ihtimalin?

o kadar şey yazmışsın ki, kalsiyum fazla almışsın, daha önce kum dökmüşsün ve ters hareket de yapmışsın. üstelik doktora da gidemeyeceksin? neden bulmakta zorlandım :)

o yüzden en iyi ihtimalle sistit diyorum ben ya.

@sharon and hope tesekkurler yok ambulans cagiririm o kadar kotu olsa. cok tesekkurler ama.

@ariciklakurbagacik erkeklerde de oluyor mu sistit?

@comptrol ahahah kizacaktim ulan ciddi bir sey soruyoruz diye ama agri gecti nesem yerine geldi yemin ediyorum kizamiyorum. saglik cok onemli hic degerini bilmiyoruz evet.

bol bol su iç. günde en az 3 litre yani 15 su bardağı. Vitamin Shoppe, GNC benzeri bi yer varsa, saf cranberry suyu al ve mideni delmeden iç azar azar. %100 Cranberry suyu olması lâzım. Öyle değilse alma sakın. Çok sert gelirse, sulandırarak iç.

Bana böbrek agrisi gibi geldi. Bol bol su iç.
Birde agri hafiften baslayip gitgide artiyorsa ve duruşunu falan değiştirip ya da masaj yapip hicbir şekilde agriyi hafifletemiyorsan durum kotu. Böbreğin agriyor o zaman hakkaten ki gerekirse ambulans cagirman lazim ozaman.

tabii ki erkeklerde de olur. sıvı alımına dikkat etmen lazım. kafana göre antibiyotik almanı önermem ama antibiyotik de şart. eczacı en yakın sağlık danışmanındır! git sor, sistitse verir cipro'yu, verir muadilini. :)

adamı beter eder, geçmiş olsun.

"Koro"(Les Choristes), izlemekte geç kaldığım için çok kızmıştım kendime.

evet çok güzeldi

sound of noise. değişik bir filmdi, güzeldi.

o da güzeldi

Her.. www.imdb.com

Dram tabi ama nedense zevkle izledim.. Güzel senaryolar keyif veriyor insana..

Her'ü izledim. Purge çok ilgimi çekmedi açıkçası, teşekkürler yine de

Bu haftasonu 3 idiots ve django unchained izledim. İkisi de birbirinden güzeldi.

(bkz: The Grand Budapest Hotel)

(bkz: celda 211)

(bkz: charade)" hitchcock'un çekmediği en iyi hitchcock filmi" diyorlar. tatlı filmdir.
ha bir de lake house benim çok sevdiğim filmlerden o da listeye alınası.

maalesef tüm tavsiye edilen filmleri önceden izlemiş ve çok keyif almışım. Sadece charage hariç. Ancak 90 öncesi yapımları pek izleyemiyorum, yeni birşeyler olsun istiyorum.

Kesin izlemişsindir ama yazayım, ikinci kez Pulp Fiction'ı izledim. Gene hayran kaldım, harika. Son izlediklerimden Sin City var, izlemediysen tavsiye ederim.

En son izlediklerim arasında değil, ama izlerken çok keyif aldığımı söyleyebilirim. İzlemediyseniz tabi ki :)

(bkz: c'est arrive pres de chez vous)

(bkz: chungking express)

nfs

servis sabah 7 dakikada akşam 25 dk sürüyor.
Yürünmez.

2008-2009'da 4dk yürüme mesafesiydi. şimdi sabah 20 akşam 45 dk

eskiden yaya 7 dk gidiyordum. sonra iş değiştirince uzadı yol.

evin kapisini kapatmamla isyerindeki odamin kapisini acmam arasinda gecen sure 7 dk. yuruyerek hem de. kih kih kih

Var, ben. Çok güzel bir duygu, iş değiştirip yürümeye ilk başladığımda yarı zamanlı çalışıyormuşum gibi geliyordu, diğer işimde 50 km yol gidip geliyordum.

Kendine daha çok zaman ayırıyorsun, millet trafikle boğuşurken sen evine gelmiş, yemeğini yemiş oluyorsun. Sabahları uyanamama sorunum hemen hemen hiç kalmadı, genişçe kahvaltımı da ederim, duşumu da alırım. Geç yattıysam 9'a kadar uyuyup işe öyle gidiyorum, artık nasıl bir duygu sen anla..

İş ev arası 15 dk yürüyerek. Mevkii istanbul.

yürüyerek 15 dakika ve işte bu yüzden yıllardır hep geç kalırım istemeden. İşte bunlar hep rahatligin verdiği etki.
08:00 mesaisine yetişmek için sabahın 5:30'unda uyanip yollara düşer kimi arkadaşim. Onların yolda olduğu saatte ben uyuyor oluyorum. 7:30 gibi uyanip uykulu gözlerle yolda yürürken onlar iki üç saatlik yoldan gelmiş ve çoktan enerjilerinin bi kısmını harcamış oluyorlar. Gerçekten zor bi durum.

önceden 75 dakika civarı sürüyodu metrobüsle, şimdi 15 dakika metroyla. çok rahatladım!

ofise yürüyerek 20-25 dakikada ulaşıyorum, güzel egzersiz oluyor sabah-akşam.

ev-iş arası "yakın" değil, başka bir şey. iş yerinde yaşıyor gibiyim.

iş: süreyya operası
ev: operanın alt sokağı

Sabah 20dk suruyor. Aksam farkli sekilde geldigim icin 1 saat suruyor.

jeanluc sansliymis, sureyyada bir temsilden cikip eve donmem 1,5 saat:)

istanbul 3 dk. tarifi imkansız.

7-8 dakika arabayla

Bundan 3 ay öncesine kadar başka bir şehirde yaşıyordum, çalıştığım yer evime max.10 dk yürüme mesafesindeydi. o zamanlar bu yolu yürümeye bile üşeniyordum. şimdi ise İstanbul'da yaşıyorum işe 3 vesait ile gidiyorum. yaklaşık 2 saat sürüyor. kıymetini bilememişim eski işimin.

15 sene iş yerim hep uzaktaydı evime ve yürüyerek gidebileceğim bir işim olmasını dilerdim hep.Bu sene gerçekleşti dileğim yürüyerek 3 dakika, duşunu rahat rahat al, kahvaltını yap oh mis :)

evimle işim arası 1.8 km :) yürümek güzel de yokuşu bol :)

Erkekler cok cunku duyuruda

Saka saka salladim

Aslinda illa bir genelleme yapacaksak, kadinlarin degil de, duyuruda popi olan mi diyeyim ne diyeyim(nicki bilinen kullanicilar/yazarlar) onlarinki daha cok cekiyor.

kadınım ama duyurularıma hiç cevap alamadığım oldu. yazıklar olsun.
yani alakası yok :)

o da benim bir sorunuma yardım eder düşüncesinden sanırım. :)

Bende böyle bir algı olusmadi ki sorularima ortalama 1,5 cevap almisimdir. Ama bunun erkek olmam ile bağlantısı olduğunu düşünmedim hiç.

Sana oyle gelmis.

+18 Seks sorusu yaz sgahahaha :d :d Yigilmayi gorursun.

Ayrica herkes herkesin cinsiyetini bilmiyo.

ben kim kız kim erkek bilmiyorum mesela.

cevap verirken erkek ya da kadin hic bisekilde etkilenmiyorum. cevabi bilirsem veririm, bilmiyorsam da sirf kadin diye kastirmam ceap vercem diye.

zaten kim kadin kim erkek onu bile bilmiyorum cogu zaman. hatta soruyu okurken nick'e bile dikkat etmiyorum hic, kimin sorusuymus bu diye.

@sharon and hope;

kimse kimsenin cinsiyetini bilmiyor, evet ama "uzun saçımı kısacık kestirsem mi (caps'li)?", "akşama iftarda ne pişirsem ya?", "bu elbiseyi kelebekli mi gyisem kelebeksiz mi?", "boynumdaki şu morluk ne olabilir?" tarzındaki sorular ipucu vermiyor mu?

yukarida bahsettigin sorular, soruyu kadin midir kiz midir onlar sordugu icin degil, her hangi bir bilgi-birikim gerektirmeyen sorular oldugu icin cok cevap aliyor bence. bisey bilmeye gerek kalmadan herkes fikrini soyleyebiliyor. dogru ya da yanlis yok. bizim milletce en cok sevdigimiz sey zaten nasihat vermek, baskasinin isine karismak, herkese kendi dusuncelerimizi aktarmaktir. bu sorular da aslinda o amacimiza hizmet ediyor bence.

bildigim bi konuysa yardimci olmaya calisiyorum.. duyurudan cinsiyetini bildigim insan sayisi cok azdir yani

kıdemcilik mi ne derler... her yerde işliyor.

çoğu kişinin cinsiyetini bilmiyorum bile. onu geçtim cevap ya da soruları çok dikkatimi çekmeyen kişilerin öyle isimlerini de bilmem hiç.

sana öyle geliyor olmasın?

yahu ben "nick'e göre cevap veriyorlar" demedim açıklamamda.

yukarıda şunu demiştim:
kimse kimsenin cinsiyetini bilmiyor, evet ama "uzun saçımı kısacık kestirsem mi (caps'li)?", "akşama iftarda ne pişirsem ya?", "bu elbiseyi kelebekli mi gyisem kelebeksiz mi?", "boynumdaki şu morluk ne olabilir?" tarzındaki sorular ipucu vermiyor mu?

bu gayet anlaşılır zannedersem :)

o dediğin soruları sadece kızların soruyor olduğunu düşünmek asıl sorun bence. hatta sen toptan yanlış anlamışsın burayı.

Siz niye bu konuya bu kadar taktınız, ben asıl onu merak ettim.

www.eksiduyuru.com Şu duyuruyu açtınız, "bir kız/kadın/hanımefendi/bayan/dişi kullanıcının sorusu kadar ilgi görmeyecek, biliyorum ama olsun." diye not dşmüşsünüz, 27 cevap var, hiç cevap alamamışsınız, yazık. :(

www.eksiduyuru.com Bu akşam açtığınız bir başka duyuru, 15 cevap var. Buna da kimse bir şey yazmamış, kıyamam. :(

Diğer duyurularınızın cevaplanma sayılarına bakıyorum, e bilgi/uzmanlık/ilgi alanı gerektirenler dışında(ki bunlara her zaman az cevap gelir) cevaplanma sayısı hiç de kötü değil.

Beklentiniz ne? Her duyurunuza 50+ cevap almak mı?

sorunun cevabı da açık ve net. evrim. sana bu yaşında evrim mi anlatayım?

@devilred: hayır, burayı yanlış anlamadım.
o soruların erkekler tarafındna sorma olasılığı kadınlara oranlara çok çok düşük. burayı sürekli takip ediyorum zaten.

@istinyede bekle: o, duyurularıma düştüğüm notun verilen cevaplar(ın sayısın)a etkisinin olduğuna eminim. eğer ki bir tedirginliğim olmasa o notu düşmezdim zaten.

dahası, sayaç neye göre işliyor bilmiyorum ama görüntüleme sayısı da duyurunun ne kadar önemsendiğini gösteren noktalardan biri.
elbette sorulara cevap verme-vermeme özgürlüğünüz var, bunun da farkındayım.
ancak o, az önce örnek verdiğim tarzdaki duyurularla kıyaslandığında, daha önce gerek bana gerekse bir başka yazarlara yapılan eleştirilere baktığımda, bu beni böyle bir soru sormaya yöneltti.

@istinyede bekle'nin cevabindan sonra cevap yazmama gerek yok ama bence sana oyle geliyor. Cinsiyet degilde konuya gore degisiyor. Ornegin "kadinlar siz ne dusunursunuz?" gibi bir soruyo bircok kisi fikir yurutebilir. Ornek vereyim, Italya ile ilgili sorularima cok faydali cevaplar aldim ama Izlanda ile ilgili sorulara hic cevap alamadim. Bilen yokmus cunku.

yok daha memeler!

çünkü seks.

Bu haftanın en çok izlenen duyurularının sahiplerinden 5-6 tanesi kadın, kalanı erkek.

Kelebekli elbise, saç uzunluğu gibi konularda daha çok şey söylenebiliyor çünkü kolay ve herkesin söyleyebileceği bir şey olabileceği konular. Daha ciddi konularda bir şeyler söylemek zorlayıcı olabiliyor.

Bir de eğlence amaçlı takip edilenler var. Bazı trollükle-çılgınlık arasındaki ünlü nick'lere sahip isimleri duyuruya neşe kattığı için takip edebiliyorlar.

fotosunu telefonundan gösterirse görgüsüzlük olur kanka

e arabasız olmuyor. her şeye lazım. giderken bir şeyler de götürüyorlar hem kalabalık geliyorlar uçak da pahalı eskiye göre. hem geziyorlar, hem de hava atıyorlar lüks arabalarıyla. rent a car da pahalı. en güzelini yapıyorlar.

en az 4-5 kişi geldiklerinden 4-5 kişinin uçak masrafını benzinle denkleştiriyorlardır. hem kendi ülkelerinde de istedikleri gibi gezmiş oluyorlar böylece.

türkiyeden yığınla yağ, peynir gibi ıvır zıvırları bagaja doldurmak için olabilir. ben öyle yapardım.

Valla geze geze geliyorlar, her ülkede bir gün kalıyorlar. Bir sürü eşya getiriyorlar. Bir sürü buradan götürüyorlar. Aile yanından deniz kenarına tatile gidiyorlar.

madem 4-5 kişi geliyor o zaman arabanın bagajına koyacaklarına kişi başı en az 20 kilo + kabin bagajı çarpı 5 kişi desek, dünyanın şeyini getirir götürler. daha mantıklı değil mi?

Geldiklerinde birkaç ay kalıyorlar. Arabasız olmak zor olur diye düşünülüyor. Haklılar da.

adam -atıyorum- kırşehirli veya emirdağlı veya kululu- buralardan hiç birine uçak yok olsa da 2-3 kere aktaracak mesela basel -istanbul- ankara yapıp otobüse binecek. sonra köye dolmuşa binecek...
zaten 3 hafta tatili var otogarlarda mı geçirsin? uçakla gelmek -süre olarak- aynısına geliyor. yeşilköyde oturmuyor ki bu insanlar.
3 şoför hiç durmadan en fazla 48 saatte köydeki evinin kapısa varıyorlar. bi de daha bunun hatunun memleketi kısmı var. pikniği, düğünü vs var. hava atmak bi kenarda dursun.
bavulun yoksa pegasusla 200 euro uçabilirsin pek çok noktaya ama herkes öyle pratik yerlerde oturmuyor. aileler kalabalık. yazı bekliyor insanlar düğün nişan yapmak için...her sene ya gıda ya ev alışverişi yapılıyor türkiyeden. sadece nevresim havlu bile dünya kadar yer tutuyor gelinliği filan saymıyorum hiç.
bunların hiçbirini yapmayan zaten atayıp uçakla geliyor :)

işsizlik işte.

garsonlar ve tahammül konusunda haklısınız, bu arada bana göre de çok yüzeysel bi tespit bu tivitteki.

fakat tiviti yazanın niyeti, bizatihi garsonları ya da garsonluğu değil de çok bariz bi durumun soru ile teyit edilmesini ti'ye almak. garson orada bi nevi konu mankeni olmuş.

önceden komik olmayı bir zümreye bırakıp köşemizde onlara gülüyorduk. sosyal medyayla birlikte herkes komik olup ilgi çekici şeyler yazmaya çalışıyor. normal olmak artık çok kıymetsiz olduğundan herkes zorluyor. zorlayınca da böyle şeyler çıkıyor işte.

Abartmıyorsun. Bence haklısın. Toplumda statüsü sizden düşük olan insana tahammül ve saygı az ne yazık ki. Yazar bence de yaşamamış böyle bir şey ""şerefine" esprisi için yazılmış bir tweet gibi geldi. Ama mevzu üzerinden fikrimizi beyan edelim dedik.

Aslında böyle bir durumda çoğu kişinin aklından benzer şeyler geçer ama tabii kabaca ve espri kasarak yazmak itici olmuş.

Sosyal hayatta katlanamadığım, beni saniyesinde çileden çıkartan yegane insan garsonlara veya herhangi bir hizmet elemanına kötü davranan insandır. Direkt olarak çiğ görüyorum bu tip davranışlarda bulunan insanları.
Türkiye'de çok büyük bir çoğunluk "ne oldum delisi" olduğu için çokça karşılaşıyoruz bu tip davranışlarla.
Bir sebebi de çoğu insanın hiç vasıfsız işlerde çalışmamış olması. Üniversite çağındaki bir gencin okurken ufak bir işte çalışmasını çoğu insan "acılı" bir yüz ifadesi ile karşılıyor.
Bu herifçioğlu da kendi küçük dünyasında yaşıyor işte. (Çok doluyum bu konularda. Sinirlendim yine. -_-)

garsonlar özelinde şöyle bir durum da söz konusu. gittiğimiz öğrenciyken gittiğimiz kahve'de bizim garson sarı her masayı dolaşır sonra ocakçıya

"15 çay, 2 oralet, 3 kivi, 1 muz 3 tostum var" diyerek dolaptan aldığı 4 kola 5 sodayı masalara dağıtmaya başlardı.

öte yandan sözüm ona lüks bir yerde 2 tane çayı aklında tutamayan garson var. tweetle alakalı değil ama sarı'yı tanıtmak, yüceltmek istedim. az çayını içmedik.

abartıyorsun. o durumu yaşasa garsona böyle bir şey demeyecek, dediğin gibi geyiğine insanlar okusun gülsün diye yazılmış. kimi güler kimi gülmez o ayrı. bira mı diye soran garsona da, bunu mizahi bir twite çevirene de tahammül etmeyi bilmek lazım.

bu kadar gergin olma diycem ama, haleti ruhiyemizin orospu olduğu memlekette hepimiz gerginiz sen de haklısın. :)

nachtmahr dinle seversin

geçenlerde mantus diye bir gruba denk geldim youtubeda. güzeldi.

Cetin cetinkaya - Sie liegt in meinen armen. :P

ich kann es nicht ertragen.... :P

bu tip sarkilardan bahsediyosun di mi pescadorcum? :P (dun sarki arayisima verdigin cevabi unutmadim:P)

:Wumpscut:
Agonoize
Stahlmann
Eisbrecher
Unheilig
Straftanz

avusturyalılar ama klangkarussel var benim bu tarz olup da hoşuma giden. hele ki sonnentanz ve sternenkinder <3

millionen lichter diye bi şarkı vardı. christina bişey söylüyor.
nie vergessen - glasperlenspiel

bu ikisi iyi bunlardan yürüyebilirsin.

pop-rock istersen de tim bendzko iyi bence. nur noch kurz die welt retten favorim.
bunun yanında die toten hosen da iyidir. alles aus liebe.

(bkz: Einsturzende Neubauten)

feeling b

Rammstein!
Baska birsey demem.

Edit: Rammstein'i kendin soylemissin zaten, simdi gordum.

yaz okuluna gidiyorum, ikinci dönemki fizik hocamın ta amk.

Ne kadar geçerli bir cevap bilmiyorum ama bilgisayar mühendisiyim. İş dışında akşamları evde kod yazıyorum. Her gün bir api öğrenmek-bir framework'e hello world dedirtmek veya bir problemi çözmek gibi bir uğraşım var.

-bir gün canla başla, bir gün ciddiye almayarak, kendi kendime, sadece mp3 şeklindeki derslerle ispanyolca öğrenmeye,

-bol bol kitap okumaya, okumam gereken kitapların listesini çıkarmaya

-kendimden nefret ettiğimi unutmaya çalışıyorum.

Dünyanın çeşitli ülkelerine ait folklorik öykülerini derliyorum. Ülkelerin felsefeleri ile beraber ana mesaj algılaması yapmaya çalışıyorum. Bir adet de savaş ülkeleri ve çocuklar ile ilgili makale var hocamla beraber üzerinde çalıştığımız. Başka da bir şey yok şu aralar.

mesleki seminer/konferans oldukca gitmeye calisiyorum.

hiçbi şey yapmıyom aslında. son dönemde bilgisayarımlan, interletimlen bir uzakdoğru turu yaptım. birim 731'le ilgili bissürü şey izledim. aynı şekilde kuzey kore'yle ilgili bissürü şey okudum, izledim. daha izlemem gereken 3-4 şey daha var, bekliyolar listede. ordan MAO ZEDONG YOLDAŞIMla ilgili birkaç film izlerim herhalde, ona geçerim. bir tane izlemiştim güzeldi o, adını unuttum ama. topal memur vardı falan.

"izlediklerinden ne anladın?" dersen bi şey anlamadım valla işte merak edip izliyorum öyle ne olmuş ne bitmiş diye. eğlenceli geliyo oturduğum yerden savaşın seyrini takip etmek falan. kızlar çok etkilenmiyo mao falan deyince.

java öğreniyorum.

bi de göbek yapıyorum.

-flüt çalıyom, ilerletmeye çalışıyom. ukulelem var bi de o da aynı şekil.
-mitolojilere sardım bu ara onlarla ilgili kitaplar edindim.

2 hafta oldu okul tatile gireli. Dunya klasiklerinden falan okuyorum iste. Spora basladim. Baska da bir sey yapmiyorum pek. Film onerilerine acigim.

pide yiyorum.
bazen kasarli bazen kasarsiz.
hayat benim icin bu iki uc nokta.

dünya kupasından sonra düştüğüm boşluğu anlatamam. aylardır kitap okumuyorum diye gittim kitap aldım, 30. sayfasında falan kaldı. bakalım inşallah okuyacam. yine aylardır film izlemiyordum, donnie brasco'yu izledim. al pacino iyi oyuncu. spora sardım çok fena. en yakın arkadaşlarımı da spor salonunda ediniyorum hep. iyi çocuklar. geçen gün köfteci ramiz'de köfte yerken twitter'da brezilyalı ramires için ''ahan da köfteci ramires girdi oyuna'' esprisini yapan biri geldi aklıma, sebepsiz güldüm. oğlum niye bitti bu dünya kupası ya :(

-işletme okuyorum
-potansiyel bir işsiz adayı olmamak için bölümümle ilgili yazılar, makaleler okuyorum.
- haftada 3 gün ingilizce kursuna gidiyorum.
- ve bolca kitap okuyup film izlemeye çalışıyorum.

kitap okuyorum, dil çalışıyorum, bişeyler öğrenmeye çalışıyorum

yerinde olsam yaklaşmam bile, karakter değişmez sonuçta..

Yanlis anlasilmasin ben bagyanim zaten. :) Bahsettigim kisi aileden birinin sevgili adayi ve benim de eski isyerimden arkadasim.

1. kadın yalnız kalamıyor. ilgisiz yapamıyor.

2. uzun süreli ilişkinin erkek tarafı ağır saçmalamış. bir ilişki bir kere biter. geri dönen 1 aptal ise kabul eden 2 aptaldır, bir ilişki ayrıca bitiyorsa iki tarafın da suçu vardır.

3. 1 sene kimseyele birlikte olmadıysa yavaş yavaş yeni ilişkiye hazırlanacaktır.

4. ahlak bekçiliği yapıyorsnuz, verilen bilgiler ışığında kötü biri olup olmamadığına karar verme şansı yok.

Bence karakteri hakkında kesin bi şey denilemez. Sonuçta kimseyi aldatmış mı? Hayır. Ortada etik olmayan hiçbir şey yok. Ayrılık döneminde başkasıyla birlikte takılmış, evet. Ama adı üstünde ayrılık dönemi. Bence normal.

Belki de karşısındaki insanlarla uyuşamadı ve bitirdi. Bu da bi ihtimal. Uzun ilişki konusunda ise, bence takıntı yapmış gibi durmuyor.

Valla onu bunu bilmiyorum da bu kızla zor. Yani benim için :)

tamam işte ailenden olanı uzaklaştır o zaman. Derttir, sıkıntıdır, uğraşılmaz.

olmaz bence. insanlar kolay kolay değişmediği için muhtemelen yeni ilişkisinde de aynı hareketleri yapacaktır.

takılacaklarsa olur da, uzun ve ciddi ilişki zor.

kızın işi hakikaten zor. internet'in bir köşesinde, ekşi duyuruda bile altı oyuluyor.

kendisi sözlük yazarı olsaydı uzun uzun alakası olmayan aile bireylerinin nasıl duygusal mobbing yaptığından bahseder ekşi sözlük'te, en beğenilenlere girerdi. şukular da sizden gelirdi. böyle dengesizsiniz olm siz.

Aldatma şöyle var. Uzun ilişkisinde yaşadığı ayrılıklarda beraber olduğu kişilerle tekrar aynı kişiye dönemk için bitiriyor ilişkisini. Bence bu da aldatmadır, birisyle beraberken, öncekiyle tekrar görüşüp tamam sana geliyorum demek de aldatmadır benim nazarımda.

Kız kötü bir insan değil zaten, sadece ilişki davranışları açısından bence-bir kadın gözüyle-çabuk kapılan ve çabuk vazgeçen bir tip. O'na ciddi yaklaşan bağlanan birisini kolayca üzebilir. Olmayabilir de tabii ki. Bu profil erkek olsa ve bunları biliyor olsam, ben hep diken üstünde olurdum açıkçası. Tabi bu kızdan hoşlanan kişiye bunlardan bahsetmedim, doğru da bulmuyorum bahsetmeyi.

1. Uzun ilişki önceden takıntı halindeymiş. Terk etmesi gerektiğini biliyormuş ama her seferinde geri dönmüş. Onun yokluğunu gidermek için böyle bir şeyler yapmış. En sonunda da gücü toplayıp temelli bitirebilmiş. Seviyorlarmış demek ki birbirlerini bu kadar yapboz tahtasına çevirdiklerine göre.

Zaten diğerleri ile ayrıldıktan sonra birlikte imiş. Ayrıldıktan 10 dakika sonrası bile karşı tarafı ilgilendirmez.

Bir senedir hayatında kimse olmamışsa artık aklında değildir. Kabullenmiştir. Yeni bir ilişkiye hazır olmayabilir ama artık saplantı noktasında da değildir. Güven olur.

2. Kızamıyorum ben böyle şeylere. Şu ana kadar kötü addedilen birçok şeyi yapmadım, yapmak da istemiyorum şu an ama bu ileride gözümün dönmesi ve yapmayacağım anlamına gelmez. Hepimiz, birinin parmak şıklatmasıyla, duyduğumuz bir lafla, sevdiğimiz kişinin bir hareketiyle yıllar boyunca kınadığımız bir hareketi gözümüz dönüp düşünmeden yapma ve tükürdüğümüzü şapır şapır yalama potansiyeline sahibiz. İleride boyu aşabilecek sözler söylememek gerek.

ona ciddi yaklaşan birini üzerse üzer, bu ilişki tecrübesidir. birini elinden tutup karşıdan karsiya geçirmenize gerek yok.

bayıltıp böbrek çalan, kredi çektirip hayat karartan bir insan değil ise müdahele etmeyin. hem ahını alırsınız, hem kötü olan siz olursunuz.

bırakın yaşasınlar.

Kizin gercek aski olan cocuk evlenene kadar guven olmaz. Evlendi diyelim bu seferde yine tetikte olmak gerek seks yapabilirler.

Kiza tokat atip kacin.

Bence de artık malum uzun ilişkisine dair bir şey yoktur. Diğer anlattıkların da çoğu insanın yaptığı şeyler, ayrılıkların nasıl gerçekleştiğini bilemeyiz. Belki de ayrılıkla, yalnızlıkla kolay baş edebilen biri değil ve bu süreçte hep bir yara bandıyla geçiyor. Yaşları yazmamaışsın ama tahminim 30 civarıdır, insanlar olgunlaşır da zamanla, beklentiler de değişebilir. Sonrası için çok bleirleyici şeyler değil bence anlattıkların.

öncelikle kız aldatmamış. gayet normal bir şey yaptığı. hele yaşı çok da büyük değilse arayışta olması çok normal.

ben de benzer bir dönemden geçtim. kızın yerinde olsam uzun süreli ilişkime geri dönmezdim (dönmedim). burada erkek tarafında var bir aklını çelme durumu belli ki. o boşlukta iken bir anda "ya aslında bu iyi miydi neydi?" diyorsun. aslında yanlış bir çıkarım tabi. neyse.

ve gerçekten erkek tarafı takmıyorsa durumu biz ve siz neden tartışıyorsunuz?

Eski sevgilisi barzoymuş, çok daralmış kız. Ayrılıp başkasıyla takılmasının sebebi o.
Eski sevgilisi hala kızın aklında mı bilemem.

kızı çok sevdim ya :) hiç aldatmamış. kendi anlattıysa bunları dobra birine de benziyo.

1. çok taksa kendi ayrılmazdı.
2. gözü dışarda demek çok ayıp. yedekte adam tuttuğunu da bilemeyiz. bekar kadına niye erkeklerlen takılıyon denmez.

muhtemelen eski sevgilisi manyağın biriydi. o da ayrıldı, hayatına devam etti. illa yas tutup kendini nadasa mı bırakacaktı? flört yaşla ve karakterle ilgilidir. kız flört etmeyi seviyomuş. sevgilisi barışmak isteyince de ilk zamanlardaki gibi keyif alıyomuş.
böyle bi insanın sevgilisi arada ilk günlerin heyecanını yaşatmak için elinden geleni yapmalı. yoksa kız sıkılır gider.
temkinli değil tedbirli yaklaşmak lazım. sıkılırsa gözü aşk meşk görmez. son 1 yılda bekarsa belki değişmiştir, küçük bi ihtimal.


burdan calzoncillosa sesleniyorum, bi insanı yaptığı hatalara hapsetmek çok acımasızca. sevgilin ona ağır gelen bi hareketini değiştirme şansı vermese, uzak dursa?

Kadın ilgisiz yapamıyor +1

İlişki bağımlısı olmuş, hayatında birisi olmazsa ölecek hastalığına yakalanmış. Büyük ihtimal cepleri çok doludur. Tabii bu sadece senin söylediklerinle yapılacak çıkarımlar, belki çok düzgün bir karakteri vardır, karşısına çıkan insanlar zamansız denk gelmiştir, sevgililerini çok sevmiştir, düzgün bir insandır, aradığın insan o olabilir v.s. Özetle tanımadan bilemezsin.

Senlik değil dostum, senlik değil.

pattern değişmiş ama, son 1 yıldır kendini toparlama sürecine girmiş anlaşılan, ha temkinli yaklaşırsınız elbet, bağlanma konusunda temkinli davranırsınız. ama bazen unutmak zordur elbette, siz de uğraşmak istemiyorsanız zaten sevmiyorsunuzdur uğraşmayın derim.

ben anlamadım ki ilişkiye başlarken kapora mı yatırılıyor, arkadaşın kaporası mı yanacak. takılsın baktı kıçı başı oynuyor ayrılır.

aşık olma takıl gitsin. zamana göre şekillenir zaten ona soralar sormak yerine hareketlerini davranışlarını görerek yaşayarak sendeki yerini alsın. biz ne desek boş.

Ha kadın mıymış, kesin orospudur.

(bkz: ironi)

Takilmak istiyorsan takil, belki iyi vakit gecirirsiniz ama ciddi iliski bekleme.
Baglanma yani.

iki sey var. birincisi: kadinlar her zaman terkeden bendim der, aksi olsa dahi. gururlarina yediremezler. ikincisi: 3e bolme kurali vardir. bir kadin 3 kisiyle birlikte oldum diyorsa gercek rakam genelde 9 civaridir. aradaki birkac haftalik kacamaklari vsleri saymamistir.

ne yapmak lazim: zamana birakmak lazim. iste o zaman gercek kisiligi ortaya cikacaktir.

cheers!

Bence genelleme yapmak doğru olmayabilir. Aynen sizin hikayenizdeki gibi bir kız arkadaşım var. Şimdi evli ve çocuklu. Kocası ile de çok mutlular. En ufak bir göz kayması durumu yoktur diye de sanıyorum. Eski uzun ilişkisini kafasında bitiremediğinden diğer ilişkileri sonlanmıştı. Ama herkes unutuluyor. O da yeni ve mutlu bir hayata başladı.

bu durumda kız yerine erkek koysaydık kesinlikle böyle tepkiler toplamazdı. erkek adam, ne var normal filan denilirdi. bu yüzden bende diyorum ki gayet normal. kadın için de erkek için de.

1) takıntı haline getirmemiştir. sadece kendisini etkileyen biri çıkmadığı için karşına bekliyordur.

2) ayrıldıktan sonra napsaydı karalar mı bağlasaydı? herkesin karakteri farklı belki o da unutmak için her defasında kendisine yazan ilk erkeğe baktı ama sonra eski sevgilisiyle sorunları çözdüğü için geri döndü. neden yedekte adam tutsun, kolay adam harcasın anlamadım.

bu kızın durumunda olan bir sürü erkek var ve bu konu hiç sorun olmuyor. bir kız da neden olsun.

Problemi anlamadım. Kız kimseyi aldatmamış, biriyle ilişkisini bitirince başkasıyla olmuş. Belki yalnız kalmaktan hoşlanmıyor, ilgi meraklısı da olabilir ama gerçekten problem göremedim ben. Biriyle ayrılınca ağlayıp sızlanması, yıllarca kimseyle olmaması filan mı gerekiyor?

iki yönlü bir cevap verebilirim. bu ilişki kız 20 yaşından sonra başlayıp 6 yıl sürmüş bir ilişkiyse 1, lisede başlayıp da 6 yıl sürmüş bir ilişkiyse 2 numaralı cevap.

1-
kız tam bir attention whore. kalıbımı basarım, babasıyla da sorunlu bir ilişkisi vardır. uzak durun. normal şartlar altında "ahlak bekçiliği" üzerine, "her insanın bir kar tanesi gibi eşsiz ve özgün olduğu (!)" üzerine, "insanları tanımadan yargılamamak gerektiği" üzerine, "etik" üzerine saçmalamak isterdim ama yeterince tecrübe ettim. u-z-a-k-d-u-r-s-u-n.

kendisine bir de şiir yazdım:

aman, eski sevgilisine dönmüş yüz kiloluk bir nazan,
üstelik sevişmiş her önüne gelenlen,
ben olsam utanırım, bu nasıl keziban,
hem ilgiye aç hem de midesi var genişten.


2-
kızın 6 yıl boyunca birlikte olduğu adam muhtemelen sevmediği bir adamdı. ki tahmin ediyorum, liseden sevgilisi. lisedeki birliktelikler de aşk motivasyonuyla değil de genelde özenti motivasyonuyla başlar. dolayısıyla o dönem başlamış bir ilişkinin uzun sürmesi daha olası. uzun sürmesinin nedeni de alışkanlık. sonra kız sevmediğine kanaat getirip birkaç kez gemileri yakmaya çalışmış ama alışkanlığın gücü gerçeklerin gücünü bastırmış ve kız geri dönmüş. 6 yılda 2-3 ayrılık pek de sevmeyen bir kız için hiçbir şey değil.

pert arabanın fiyatının %40ı (sanırım) kadar bir hasar çıkarsa verilen rapor. Pert arabanın fiyatı satarken çok düşüyor. O sebeple kritik durumlarda perte çıksın isteyenler olur.

Benim yaptığım kazada pert kararı çıktı ucundan. Bende hava yastıklarının tamamı da açılmıştı. Sizinki çıkmaz gibi geldi ama motor hasar görmediyse.

anladım ama ben perte çıkmasın yapılsın deme hakkına sahip miyim merak ettiğim.

Pert olduktan sonra sen paranı alıyorsun araç da ihale ile satılıyor. Dilersen ihale taban fiyatından arabayı sen alıp yaptırıp binebilirsin. Öyle bir ayrıcalık tanıyorlar diye biliyorum. Acentene bunu bi sor istersen.

Amcamın arabası pert olmuştu oradan biliyorum,2 yıllık arabaya sıfırı ederinde para vermişti kasko.

geçmiş olsun daha yenilerde aldıydın arabayı sanki hatırlıyorum enteresandır çok unutkan olan ben nickini hiç unutmuyorum,

neyse tekrardan geçmiş olsun kaza boyutuna göre pert kararını eksper verir ya arabanın değerinden düşük bir para alırsın yada yüksek masraflı tamiri olan zor satacağın bir araban olmuş olur sonuçta her türlü zarardasın.

Ancak bu durumda senin paraya arabaya ne kadar ihtiyaç duyduğun önemli parayı alıyim biraz daha düşük modellisi olsun ama kazasız olsun diyebilirsin yada cebimden para çıkmasın tamir olsun binerim dersin araba seni nerede bırakır piyango oynarsın.

Bence kazanın boyutlarını söyle sen servis ne kadar masraf çıkardı? Aracın modeli markası nedir (peugeot diye hatırıyorum ben)? Pert olursa kasko ne kadar ödeyecek? Ha bide aracı ne kadara almıştın?

Bu soruların cevaplarına göre karar ver. Olmadı özelden yaz bende kend fikrimi söylerim.

@basond kaza bugün olduğu için henüz bir bilgimiz yok. olunca bilgi veririm sana :) bir hafta on günü bulur dediler. bakalım bekliyoruz. peugeot 206 araç..

Genelde sigorta aracın değerine yakın bir miktar öder pert olunca, üstelik bu miktarı beğenmezseniz itiraz edip aracın değerine yükselttirme imkanınız mevcut. Kazalı arabayı yaptırıp binip sonra satmaya çalışmaktansa parasını alıp yenisini almak daha mantıklı bence.

Megane 2 reklamı. Yol tutuşu vurgusu reklam müziği ( moby ) falan herseyiyle.

youtu.be

eksisozluk.com

şimdi farkettim sanırım türkiye'de en iyi reklamlardan birisini anadolu sigortanın çalıştığı reklam ajansı yapıyor. ikisinide anadolu sigorta yapmış.

www.youtube.com


www.youtube.com

www.youtube.com yıllardır aklımdan çıkmamış, beko reklamı.

www.youtube.com

Ben genelde Wolksewagen reklamlarını çok yaratıcı buluyorum ama içlerinde en beğendiğim sanırım bu...

youtu.be

Bir de Beko reklamı, seslendirme süper. Okan Yalabık, tebrik edilesi insan...

youtu.be

profilo'nun yeni buzdolabı reklamına bayılmıştım, ne yazık ki "çocuklar da mutluluktan ağladığına göre..." kısmını kestikleri için bir süre sonra reklam tüm güzel etkisini kaybetti gözümde.

www.youtube.com

www.youtube.com - nike possibilities. - tarzi + müzik (the keys future starts slow)

www.youtube.com cekim + müzik. jonathan glazer

www.youtube.com cooks range - hos olmustu bence.

www.youtube.com tarz + twist + müzik

edit:



www.youtube.com

www.youtube.com

the day before - deprem bilinçlendirmesi
www.youtube.com

free - sigara bilinçlendirmesi
vimeo.com

çöp toplama bilinçlendirmesi
vimeo.com

küresel ısınma bilinçlendirmesi
vimeo.com

edit: bir de volvo'nun youtube sayfasındaki videolar da çok başarılı.

edit2: ya bir de türkiyeden bir reklam vardı aklımda banka diye kalmış. günlerin monotonluğundan bahseden bir reklam. kadın otoparkta arabasını vuruyordu sürekli, üste bu dünün vuruğu vs yazıyordu. ofiste kahve izlerinin günleri yazıyordu vs. neydi bu?

pandanın son reklamı haz peşinde... tek geçerim.

citröen c4 robot dance.
www.youtube.com yıllardır en sevdiğim.

www.youtube.com

unutmusum. okulu ekmeyin okulu kirmayin reklami.

www.facebook.com
Push To Add Drama - TNT

www.facebook.com
Walk In Fridge - Heineken

www.facebook.com
Walking Fridge - Heineken

www.facebook.com
Dumb Ways To Die - Melbourne Metro

www.facebook.com
Gareth Pugh - Reklam da sayılmaz ya pek

www.youtube.com

m.youtube.com
m.youtube.com

Hic inandirici degil urune tesvik etmiyo ama baya vurucu ve guzel.

birsuru bb krem denedim. biri kurutur buri yaglandirir birinin rengi uymaz. biri sivilce yapar

ben şöyle bisey yapıyorum. bb kremle alakali niveayla gorusmustum. yani bunu krem gibi düşünebilir miyim aksam yikamadan yatabilir miyim diye sordum tum bb kremlerin icinde hafif kapaticilik ve renklendirici olduğunu akşam yatmadan once yikanmasi gerektiğini soylediler.


e ben de artik kendi kullandigim favori krem ve gunes kremimin icine en koyu kullandigim fondotenimden bir damla damlatiyorum avcumda karıştırıp kendi bb kremimi yapıyorum. missssss....

koreden getirteceksen cilt maskesi getirt. en uyi cilt bakim urunleri orda.

İkisinden de getirt bence, düşünmeye değmeyecek kadar ucuzlar çünkü. Missha kullandım memnun kaldım.

Ben günlük makyajımda bb krem kullanmayı seviyorum. O yüzden hangisi daha iyiyse ondan şöyle 2-3 tane aldırayım evde bulunsun diyorum, malum sürekli Kore'ye gidemiyoruz :) Missha burada oldukça pahalı, skin food Türkiye'de yok. O yüzden şimdi ikisinden de aldırsam keşke şunu almasaydım da bundan 2 tane aldırsaydım demek de istemiyorum :) Arada kaldım...

Yerinizde olsam ikisinden de 2şer tane getirtirdim. felinanın dediği gibi zaten ucuz. Hadi missha bulunuyo öteki yok. Ben olsam ikisinden de isterim denemiş olurum hem.

Hera markali cc krem almanizi tavsiye ederim. missha da skinfood da korenin daha orta dusuk seviye markalari. Missha bb 13 iyi mi? kesinlikle. Ama Hera almasini tavsiye eder ben yine de. Lotte duty freeden alacak degil mi?

Parasini versem bana da sulwhasoo goz alti kremi alsa.

imza: gecen sene guney koreden 1500 dolarlik kozmetik alisverisi yapmis kadim~
bir de salyangoz maskesi alsin size.

mobiledan yaziyorum cumleler dusuk typolar var. piyuv pardon.

Ben skin food kullanıyorum memnunum

Misshayı kullanıyorum uzun zamandır çok da memnunum

aynen ikisinden de bir sürü getirsin memnun kalırsan burada bulamazsın onları çünkü.

kiz degilim.

eskisi cemaat abisi gibi göstermis seni, yeni gözlügün yakismis. güle güle kullan.

gözler +6 diyoptri galiba; eskisine göre yeni çerçeve güzel, biraz daha küçük seçebilirdin sadece. lens kullanmayı düşün derim ben, büyük rahatlık.

Oo ifsa

Yenisi iyi

ben de +1
eskisi cemaat, yeni daha iyi, lens tercih etmelisin yine de.

@diabolus79 yok yahu o kadar değil bi taraf 2.75 diğer taraf 3.5 diyoptri nedir anlamadım gugıllamama rağmen

gözlük iyi de bıyıkları kes abi.

yoksa gidisat su: www.youtube.com

gözlük falan da kurtarmayacak.

yakışmış güle güle kullan. bu arada kardeşime çok benziyorsun. kendisi bile gözlerine inanamadı:)

ben eskisini daha çok beğendim.
yeni de kötü durmamış ama.

Büyük değil mi ya? Yüzünü aşmış gözlükler. Bence olmamış ama kız olmadığım için ciddiye alma.

yenisi daha iyi. hem katkısızdan hem de eskiden.

@ufukcel simitçi bıyığı bırakıyorum yahu niye karışıyorsunuz hahaha

@1a2b3c4d başkan öm yolla istersen bende meraklandım şimdi :)

@cemallamec ya seksen tane gözlük denedim en insancılı buydu.

lan niye bilmiyorum da ahmet dursun geldi aklıma seni görünce. kardeş payındaki. yeni hali +1

kardeş şaka maka biraz büyük olmuş
gözlükçüye git aynısının küçüğünü alıcam de camları da ona göre tekrar kesebilir

bıyıklar gitsin, saçları da az uzat.

bıyıkları kes panpa

Kesin dalga geçmeli bi fotoğraftır diye açtım, gerçek insanmış. Bence tam mattia, matteo filan öyle bi tipin var gerçekten. Bi insan bu kadar mı mattia olur ya şok oldum. Neyse, yeni gözlük iyi olmuş, hayırlı olsun.

Vay eski dinci Faruk hoca

o biyik ve sakalda israrciysan eski gozluk daha iyi.

o biyik ve sakali kes derim ben, o zaman yeni gozluk guzel durucak.

evet kizim.

lazer ameliyatı ol. gözlük coni dep hariç kimseye yakışmıyor.

Yeni gözlük diyorum.

yalarun

evet bayanım ama erkeksi

yenisi daha iyi.hatta gözlüksüz halinden de iyi.
güle güle kullan.

Kilo ver.

yenisi daha iyi. ama bıyıklar efsane.

menemen, makarna, et/tavuk/mantar sote, omlet

makarna, ton balıklı salata, çorba. hem ucuz hem sağlıklı. benim favori menüm

Haşlama yap. Aklına gelen her şeyi haşla. Patates, kabak, havuç, brokoli, tavuk...

makarnanın her çeşidini dene zaten. beşamel sos + kaşar
domates sos, peynir, salam vs.

fırın varsa milföy hamuru çok pratiktir.

taze fasulye yapmak kolaydır. al pazardan ayıkla. doğra soğanı, rendele domatesi 2 kaşık zyağı koy, at tencereye. tuz karabiber ekle. bitti. en basit şekliyle anlatıyorum tabi ki)

yufka al. içine zevkine göre iç koy. peynir-maydanoz, patates, yumurtalı vs.
tavada çok az yağ ile pişir.

Bi de ''tencere pizzası'' diye bir tarif var nette meşhur, onu yap gerçekten çok güzel oluyo ve 1 tanesi bile doyuruyo. Hem tertemiz ev yapımı. 3 kahve fincanı un ölçülü. ölçüleri tam zaten değiştirme aynen yap.

Malzemeler:
Tavuk balet
mayonez
salça-tuz-karabiber-sarımsak
bulgur (pilavlık)

Yemek istediğin kadar tavuk bagetin üzerine tuz ve karabiber serp. Daha sonra üzerine ezdiğin sarımsakları sur... 1 kaşık Mayonez ve biraz salçayı karıştır yine tavuğun üzerine sur ve ya yağlı tepsiye ya da borcama koy... Önceden 180 derecede ısıtılmış fırına koy ve 40dk pişir.

Bir tencereye yağı koy üzerine minik minik doğradığın soğanları koy kavur. Sonra 1 su bardağı bulguru koy 2 dakika karıştır. Daha sonra 2 su bardağı kaynar su koy bulgurun üzerine. Tuzunu at. Tadına bak... Kapağını kapat tencerenin. Bulgur suyunu çekince tavuk da pişmiş olur...

Yanına da çoban salata yapabilirsin

1 kilo tavuk göğsü alın, kilosu 8,45. Haftanın üç günü arayla yersiniz. Hem ucuz hem de sağlıklı. Yanına biraz da salata yaparsanız başka bir şeye gerek yok.

Tabi. Hepsini teker teker. Hiçbirini unutmadim. Eski sevgililerim.

Nayır

hayır. ha onlar beni takip ediyor ve bunu belli ediyor. o ayrı. kadınlar çok garip. hem terk ediyor hem kontrol etmeden duramıyorlar.

www.eksiduyuru.com

Evet ama görünmeziz.

evet resmi olarak birbirimizi her ortamda takip ediyoruz. Bence gayet normal bir durum arada resmimi de beğeniyor falan aradan uzun zaman geçince böyle şeyler sıkıntı olmuyor karşılıklı her şey bitince. Ne o bana yönelik bir şey paylaşıyor ne de ben.

beni sevenin değil, sevdiğim insanın yanında olmak isterim bir kadın olarak. şu an birine aşığım, ölüyorum. ama ben daha çok seviyorum. insanlar kadın erkek farketmez sevdiği kişiyle olmalı kendisini sevenle değil.

Acı ama öyle bence ya, kadına sevilmek, erkeğe de sevmek yakışıyo

Bu cümlelerin hepsi, kadınların kendilerini koruyamadığı, kendi ayakları üzerinde duramadığı zamanlarda çıkarılmışlar. Şu an 21. yüzyılda, aklı başında, şehirli bir kadın için geçerliliği olduğunu düşünmüyorum. Hem sevip hem sevildiğin insanla beraber olmak en güzeli. Derecesi bilinemez, bilinirse ve arada 'uçurumlar' varsa da sağlıklı bir insan tarafından kabul edilemez.

aynen öyle. erkek sever, kadın sevilir.

İlle birini seçmek durumdaysak ben sevmeyi tercih ederim. Ben hissetmedikten sonra ne hayır gelir o işten?

Kadınım.

hayatımda duyduğum en gerzekçe cümle olabilir.

pandispanya'ya katılmakla beraber, evlilikte düzgün çocuk yapmak için de o çocuğun zevkli bir aşk ürünü olması gerektiğine inancım var. Bunun için de iki tarafın birden katkısı gerekiyor.

bence her insan sevmeli sevilmeli

öncelikle; kimse kimseyle bi hayat kurmamalı, kimse kimseye angaje olmamalı, kimse kimsenin malı olmamalı.

sonralıkla da kadını, erkeği ve sair cinsleri kendi içinde bu tür kalıplarla tanımlamaya çalışmak netice vermez. duyar kasmıyorum, olanı söylüyorum. bazı kadın sevmek ister, bazı erkek sevilmek ister, bazısı ikisini ister. ama anketvari, "bakalım çoğunluk ne durumda" şeklinde bi nabız yoklama ise amaç, ona bi itirazım olamaz elbette. hatta, "ben bi erkek olarak, beğendiğim, sevdiğim birinin beni beğenmesini, sevmesini isterim" diyerek katkıda da bulunabilirim bu ankete.

Erkek daha cok sevmeli ki kadinina sadik olsun, çünkü aldatmaya daha meyilliler. Özetlemem bu kadar.

erkekler sevdikleri kadınlara karşı bile çok vicdansızlar kaldı ki sevmedikleri zaman iş çağrından çıkabilir, üzülen taraf kadın olur.

ama kadın merhametlidir, sevmese de karşı tarafın sevgisinin emeğinin karşılığını verir.

gadınlar olarak ilgiden hoşlandığımız da gerçek, o yüzden elinizdekinin kıymetini bilin ilgi gösterin ki kaçmasın kadın.

ps: bu tespit çıkarılırken o.ç.ları göz ardı edilmiştir.

toplumsal cinsiyete yönelik tutumlar vol.92432383343238549855765

Kadına sevmek de çok yakışır. Ben katılmıyorum. Tribe girmeden, kendini gereksiz yere ezdirmeden falan işte sadece sevmek. Kadın sevdikçe ggüzelleşen bir canlı bence.

esit olmasi tabi ki her zaman ideal. ama birini secmek zorunda olsam daha cok seven olmayi tercih ederim. obur turlu buyuk ihtimalle sevdigim insani uzmek zorunda kalirim cunku. daha az sevmek her zaman uzer bunu fark ettiginde. ben gucluyum, karsimdaki insan beni uzse de toparlanirim. ama sevdigim birini uzmus olmakla yasayabilicegimi sanmiyorum.

ben kadinim. bu laf toplumda genelde erkeklerin kadinlarin pesinden kosmasi gerektigi algisi yuzunden cikmis bence. o yuzden cogu insan evet kadina sevilmek yakisir diye dusunur, dogaldir bu.

hayat kurucaksan ya cok cok sevicek iki taraf da ve ilerde bu sevgi azalmiycak, ya da az da olsa sevgi ve cokca saygi olucak ki cocuklar iyi bir ortamda buyusun.