yaşına göre uygun olan playdoh hamur setlerinden birini alabilirsin.

bir arkadasim buna benzer bir sey almisti yegenine, bir bakin isterseniz:

www.akakce.com

seyirdefteri +1

lego duplo'nun serilerine bayılıyor 3 yaşındaki kızım. duplo zoo var, organic pazar var. hepsi süper onlar için.

dürbün
teleskop

www.hepsiburada.com

bu oyunu çok beğeniyorum :)

Ben yeğene aldım. Baya sevdi. Pedalları bisiklet gibi çevirmeli değil. O yüzden kolayca kullanıyor yeğenim. İki buçuk yaşında yeğen.

www.hepsiburada.com

Oyuncak at?

şöyle oyuncaklar var.
matkabı pilli filan, çok güzel oyuncak.

yeğenime tam da üçüncü yaş gününde almıştım, senelerce oynadı. hatta şimdi ufak yeğenim oynuyor :)

www.hepsiburada.com

Yalnız değilsin, seyirdefteri. Paylaştığın için teşekkürler. Biz de seni seviyoruz :)

Evet, yalnız değilsin.

Tek tavsiyem var, kendini başkalarıyla karşılaştırmaktan mümkün olduğunca vazgeç.

Yalniz degilsin.

Psikiyatrik tedavini ihmal etme lutfen.
Onun disinda spor ya da meditasyon gibi ya da farkindalik egzersizleri yaparak anksiyeteni azaltmaya calis. Kendine her zaman zihnini rahatlatacak firsat tanimaya calis, seni sakinlestiren hobilerden uzaklasma. Biraktigini fark edersen.

Kişilik yanında çevresel faktörler de çok önemli bence. Rekabet ve başarı odaklı bir çevren var muhtemelen ve bu durum seni de böyle şekillendirmiş. Yani çok başarı odaklı birinin birden çok rahat birine dönmesi beklenemez tabii ama rahatlatıcı bir şeyler her zaman mümkün bence.

Kesinlikle meditasyonu tavsiye ederim. Bir sürü app var, her gün düzenli yaptığında inanılmaz rahatladığını ve zihnini kontrol altına alabildiğini görüyorsun.

Ve spor, en kolayından bu sabah ya da akşam yürüyüşleri olabilir. Kulaklık takıp yüksek motivasyon verebilecek müziklerle birlikte. Bunun yanında yoga da eklenirse çok daha fazla yardımı olur.

Hepsinden çok, kaygılı olduğun bir durum için kendine en kötü senaryoyu kurup, en kötü böyle olur, benden kıymetli mi diyebilirsin. Ben de benzer kaygıları yüksek lisans tezim için yaşıyordum. Çok uğraştım bir noktada sağlığımın da etkilendiğini gördüm. Babamın hep söylediği bir söz vardı "hiçbir şey senin tatlı canından kıymetli değil" diye. Ben de kendime öyle dedim ve bıraktım. İş hayatında da açıklamasını yaptım bir şekilde ve bana zararı olmadı. Sonunda ölmedim, kıyamet de kopmadı.

Çok güzel bir yaştasın. Klasik belki ama tadını çıkarmaya bak. Seni mutlu eden şeylere zaman ayır, stres veren şeyleri en kısa sürede bitir/tamamla ya da hayatından çıkar bir şekilde. Kendini 40 yaşında bile hala aynı durumda görmek isemiyorsan tabii.. ömür böyle geçmez, ilaçla devam etmek de ne kadar sağlıklı?

Kimseyle de kıyaslamaya gerek yok. Çok başarılı olmak çok mutlu olmak demek değil. Sen olabileceğin kadar mutlu olmaya bak, hayallerini gerçekleştirmeye çalış, gerisi boş gerçekten..

Aşırı başarılı ama psikologlardan çıkmayan mutsuz bir çocuk yerine; hayat dolu, yüzünde güller açan, kendiyle hayatla barışık mutlu bir çocuğum olmasını tercih ederim. Kimsenin ne dediği gerçekten hiç de önemli değil. Anahtar kelime "mutluluk"

Mutluluklar:)

herkese cok tesekkur ederim cevaplariniz icin. yalniz olmadigimi biliyorum ama okumak ayri bi hos hissettirdi. Spora ara vermistim, tekrar baslicam.

@herif Hayati Yeniden Kesfedin'i okudum yakin zamanda. Bakis acima katkisi oldugunu dusunuyorum ben de.

Anksiyete diyecektim zaten soylemissin. Kaygi boyutun cok yuksek. Tamamen iyilesmen cok zor, birincil hedefin kontrol altina almak olmali.

Turkiye'de boyle alakasiz bir algi var ancak bunu kitaplarla masallarla asamazsin. Senin beyin kimyan normal insanlardan farkli, bunu dengeye koymak icin ilac almalisin.

psikiyatriste hiç gitmedim, nasıl bir yol izleniyor bilemiyorum ama psikologa gitmeni tavsiye ederim. ilaçla iyi hissedip sonra bıraktığın bir döngüye girmişsin gibi geldi bana. birisiyle gidip konuşsan daha faydalı olabilir mi acaba?

iş her türlü bulunur ya, almanya diyorsun, master diyorsun. türkiye'de çalışacaksan her türlü girersin iyi bir yere. karşılaştırma konusunda rahata tak bence, tr hatta dünya nüfusunun %90'nından daha eğitimli ve donanımlı durumdasın :)

perfectum +1 ayrıca çok gençsiniz, lütfen zamanınızı gereksiz belirsiz hele ki gelecekle ilgili kaygılarla mahvetmeyin. İleride yaşayarak göreceğiniz gerçek sıkıntılara gücünüzü saklayın, çünkü o zaman ne çocukmuşum nelere takılmışım diyeceksiniz, hepimiz gibi.

ben de ayni sekilde dusunuyorum. cok demode gorunuyor, seksenlerden kalma gibi duruyor.

çok kötü, evet.

Ben begeniyorum, guzel kombinlenirse leopar zamansizdir.

Hayvan desenli her türlü giyimden, aksesuardan adeta tiskiniyorum.

Yılan deseni olur, leopar olur, timsah olur, zebra olur.

(Adam yazar)

Kötü duruyor bence de, hiç beğenmiyorum.
Bir de bikini olunca Banu Alkan'ı çağrıştırıyor. Neremi neremi...

balpolen +1

Çok yakıştırdığım kıyafetler oluyor, giyen kişinin vücuduna bağlı olarak da çok güzel durabiliyor bence.

genel olarak kötü ama kimi kıyafet ve aksesuarlarda güzel durabiliyor.

Nasil kombinlendigine ve ne miktarda kullanildigina bagli bence.

Mesela duz taban ayakkabi ve ufak cantalarda guzel durabiliyor. Ayrica leopar deseninin siyah-beyaz, gri tonlu olani da var. Mesela opak corap olarak guzel olabiliyor bunlar. Ya da mesela bu desene sahip, yuksek belli, diz ustu bir etek + duz renk opak corap + bot + oversize bir tisort (grup tisortu olabilir) + deri/kot ceketle (opsiyonel) baya da guzel bir kombin olur.

Çok kötü bence de.

Benim gözümün önüne direkt olarak Ahu Tuba geliyor.

Çirkin değil iğrenç de aynı zamanda.

siyahi hatunlardan başka bir tene yakışmıyor leopar. onlarda güzel vahşi duruyor.

thumbs.dreamstime.com

Hiç sevmem.
Çok kötü.
Bununla birlikte kazayağı desenini de sevmem mesela o da hiç güzel değil.

hedep +1

Ben hiç kimseye yakıştıramıyorum.

Benim de gözümün önüne Banu Alkan geliyor, bütün seksapellik gidiyor.

Leopar olsaydım bile leopar desenini sevmez, varoluş sancısı çekerdim.

Berbat ötesi

Kötü buluyorum. Ama bazı ayakkabılarda falan detay olarak varsa ( tümü kastetmiyorum) o zaman gözüme çok batmıyor.Onun dışında çevremde falan görünce tuhaf bakmaktan kendimi alamıyorum. Leopar konuşulduğunda üniversitede derse henüz 20 lerin başındayken leopar anvelop bluzla gelen kız gelir aklıma , iş hayatı kimbilir ne kadar renklidir :)

@hedep +1

Hayvan desenli bütün kıyafetler çok ucuz geliyor bana da.

ben hic begenmiyorum, bilincaltima cok farkli islemis bu desen.

Cok kötü. Hiç giymedim kullanmadım kullanacağımı da sanmıyorum.

İstemem.
Ya kendim görmek ya da onun açıklamasını isterim.

İsterim

Bilmek isterim ama başkasından duymak istemem.

kimin söylediği ne fark eder, aldatılmışım, bilmek isterim.

Neden aldattığı önemli? Seks mi hosuna gitmedi, ben neyi yapamıyorum diye düşünürüm. Bir kişi aldatiysa ilişkisinde eksik kalan bir şeyler vardır. Kendimi sorgularım.

@traveller,
Yani konudan bağımsız soruyorum. Haklı ya da haksızlığı bir kenara koyarak bir cevap arıyorum

Evet
Açık ilişkiyse bizim tarafta açık olsun

isterim ama başkasından duymak istemem. hele de aldattığı kişiden duymayı hiç istemem.

ne sekilde olursa olsun bilmek isterim.

İsterim.

Isterim.

isterim.

Bence çevrenizde aldatılan biri varsa siz de bundan eminseniz söyleyin.
Direkt söyleyemezseniz dolaylı yoldan yaklaşın.
Aldatmaya bakışı nedir, aldatılmak onu ne denli sarsar, aldatılsa ne hisseder ne yapar veya tınlamaz mı. Kendine veya başkasına zarar verme ihtimali de önemli bu tür konularda. Tedbirli şekilde bildirin. Her kişinin bunu öğrenmeye hakkı olduğunu düşünüyorum.

Aptal yerine koyulmaya devam etmek istemeyeceğim için isterim.

Evet

isterim. kanıt ya da ikna edici olması iyi olur.

Evet

eved.

j r r tolkien hayrani +1

baskasindan duymak istemem diyenler, "baskasindan duyacagima bilmesem daha iyi" mi demek istiyorsunuz? yoksa "bilmem gerekir ama ogrenince kotu olur" mu demek istiyorsunuz? bilmesem daha iyi diyorsaniz cok tuhaf yani.

evleneceksiniz falan diyelim. karsinizdaki sizi aldatiyor, aldatmaya da devam edecek. siz de baska sekilde ogrenemeyeceksiniz. bunu bilen insanlar var ama size soylemeseler daha iyi mi gercekten?

isterim tabii ki.

Ben de bilmek isterdim.

devam eden ilişkimde isterim. yani atıyorum benim şu an sevgilim var, adı da X. birisi gelip "X seni aldatıyor" desin isterim.

yok üç sene önce bitmiş bir ilişkim için birisi gelip "abi X seni aldatmıştı o zaman" desin istemem. geçmiş gitmiş, aklımda güzel kalsın boşver.

der meister+1

zor soru. yasamadan bilecegimi sanmiyorum. daha once 2 kez aldatildim. kendim yakaladim. belki daha fazla aldatildim ama soyleyen olmadi. arkadasimi aldatan oldu. soyleyemedim. ikiside birbirini aldatti, yine soyleyemedim.

isterdim.

Tabii ki, kesinlikle isterim.

Bu arada aldatildim diye kendizi sorgulayacak kadar iyi niyetli olmayin:) Cok darbe yersiniz.

Bilmiyorsam keyfimi kaçırmasın ya. Istemem ona ne ki?

soru: akdeniz akşamları hala prim yapıyor mu?

spotify'da bilmediğim bir listten farklı şarkılar dinlemekteyim. tavsiye ederim. aynılığınızı kırın!

Tam şu an çay, WhatsApp, bir de Jehan Barbur.

www.youtube.com

cok isim var ama hangi filmi izlesem diye dusunuyorum, onerisi olan var mi?

Duş aldım saçlarımı tarıyorum. Saç uçlarıma zeytinyağı sürer, ayaklarima vazelin sürüp çorabımı çekip uzanırım. Sonrasinda nette takılmaca ya da dizi film bakarım.

Yazlikta sakin sakin kitabimi okuyamiyorum cunku bu sene dibimize yapilip acilan otelin animasyon muzigi beynimi yedi.

Lanet ediyorum.

Evde boş boş oturuyorum, arkada müzik çalıyor. 4 gündür böyleyim ve pazara kadar da böyle sürecek.

Buyurun;

open.spotify.com

Eve geldim şimdi, bizimkilerle yürüyüş yaptık, pizza yedik. İçimde tuhaf bir huzursuzluk var. Birkaç gündür güzel gidiyordu ama bu sabah birden bire yine anksiyetem hortladı. Kötü düşünmekten, kaygılanmaktan kendimi alamıyorum. İşin komik yanı ortada olumsuz bir durum yok, hemen her şey normal seyrinde ilerliyor ama benim içim yine bana huzur vermiyor. Var olmayan şeyleri kafama takarak dünyayı kendime dar ediyorum. Bugün bir kez daha anladım, benim en büyük düşmanım yine benim. Sanki kafamın içinde bir canavar var ve beni rahat bırakmıyor. Neyse felaket saçmaladım. İşte bunlar hep pms. Yani umarım öyledir. Biraz müzik çalışacağım şimdi, yeni bir parça öğrenmeye çalışıyorum. Kafamın dağılmasında bana yardımcı olur umarım.

Sahile inip aşırı kalabalığa ve tatilcilere lanet ederek eve geri döndüm. Oturuyorum öyle

Kardeşimle gezdik, biraz ekonomi konuştuk. Bu aralar aramız iyi, merakını cezbeden şeyler anlatıyorum. Bazı uzun vade planlar ve projeksiyonlar kuracağız. 200 yıllık kadar : )

Bayram da iyi geldi. Hep iş hep iş, biraz kafa dinliyoruz.

6 gibi biraz kestireyim dedim, yeni uyandım jsksjnsja

Akşam duyuruya yazacaktım ankarada olan biri varsa bira içelim diye. Canım bira çekti. Buğday birası

Günaydın, kahvaltımı yaptım şimdi kitap okuyacağım

İzmir’e gitmek iyi geldi. Ağacı olan gölge bir plajda güzel bir
Gün geçirdim. Ailemi gördüm. Öküz gibi yedim dolma, aşure, köfte, kumru, boyoz , rokoko bilmilyon şey yedim ve yarım kilo tartıda farketmiş mutluyum. Özlediklerimi gördüm ve yedim hehehhe. Dönüşte efsana manisa kebabı da yidik ohhh
Ama arabanın direksiyonu bozuldu. Hava yastığı sinyali verdi ve kornası çalışmadı dönerken. Götümüz üç buçuk atttı.
Şimdi bu sabah hala tokum ve stresimi atmış bir halde mutluyum...

ben de birkaç lira köşeye atıyordum bir yurtdışı seyahati için, iptal ettim.

yurtdısı planım var iptal de edemiyorum girenler girdi

yurtdışı planım var, iptal etmiyorum.. ama yurtdışından iphone falan isteyen olursa getirebilirim diye etrafa duyuruyorum. akmasa damlar :)

Akademisyenim. ABD'de düzenlenen ve geçtiğimiz 4 yıldır gittiğim konferansa bu yıl gitmemeye karar verdim.

Aynı şekilde ben de yurtdışı seyahat planımı iptal ettim.
Almak istediğim şeyler arasındaki "olmasa da olur" diyebileceklerimi almaktan vazgeçtim.

hocam sadece yurtdışı değil ki... buğday bile dolar üzerinden alınıyor. marketteki her şey zamlandı. Kur hayatımızın her anında etkili yani özetle.

Yurtdışı planlarımı azalttım. Normalde 3 gideceksem 1 giderim diyorum. Kıyafet vs. almiim diyorum, gıda vs. evde yemeye özen göstericem vsvs.

birikimimi dolara çevirdim. 84 dolar yabdı.

kanıtım:
img-s1.onedio.com

8 ağustos'ta gittigidiyordan bıçak aldım 22 liraya. şimdi baktım 28 lira olmuş.

urun.gittigidiyor.com

Seçim zamanı ucuzlar diye 2500 liralik bileti almadım şimdi 3800 TL

Kaldı ki yurt dışında da günlük yaklaşık 80-100 dolar harcıyorum

Bu yüzden gelecek yıl büyük ihtimalle yurtdışına gidemeyeceğim

evet.

Yurt dışı gidiş maliyetlerimle beraber dolar kazanma motivasyonum da arttı.

eksiduyu.ru
:'(

Alacati’da kokteyl vs icmek avrupa’da icmekteb daha ucuz su anda. Gurbetci kafasiyla getirdigim azcik para katlanarak artiyor.
Inanamiyorum ve asiir uzuluyorum. Annemin babamin parasi pul oluyorum, benim kici kirik biriktirdigim birkac yuz euro her gun artiyor.

çocuğun ileride amerikada üniversite eğitimi için her ay kenara 1000 usd atmaya çalışıyordum, artık atamıyorum.

Haftaya avrupa planım var, iptal etmiyorum. Çünkü uçak, kalacak yer vs vs hepsini ayarlamıştım, euro olarak para da ayırmıştım. Ha şimdi o euro'yu bozsam büyük kara geçeceğim ama diğer taraftan bilet ve otellerden de zarar edeceğim. İptal etmiyorum o yüzden.

valla yurtdışı planını geçtim bu fiyat artışı temel şeylere yansıyınca 1-2 ay sonra nasıl yaşanır o'nu düşünüyorum.

Bisiklete kadro getirtecektim, vazgeçtim. Sonbahar-Kış gibi kız arkadaşımla bi hafta sonu yurt dışına kaçarız diyordum, o da zor gözüküyor şu durumda.

şimdiye kadar yurtdışına çıkmadım. arkadaşla bu yaz planlamıştık bir yerlere gideriz diye. dolar 7, euro 8 olunca artık ömrümde yurtdışı göremem sanırım:)

Ultra tasarruf moduna gectim. Iki ayri yurtdisi planim vardi ikisi de iptal. Karadeniz yaylalarina bakiyorum su an.

çok bi etkeni olmadı, ama psikolojik olarak var,
her an tetikte hissediyorum.
sanki yurt dışına gitmek istesem de artık gidemeyecek gibiyim.
borçlarım daha çok gözüme battı.
çalıştığım işte emanet gibiyim, gelecek kaygım daha fazla arttı.
ve bu ülkeden nasıl gidebilirimi düşünüyorum hala

Bilgisayar alcaktım ssd alıp elimdeki ile yetinmeye karar verdim

trde bazi borclarim vardi, her ay daha az doviz gonderiyorum.

az kazandıran ama öğrenci için ilaç gibi gelen iki işim vardı. çalıştığım bir yer krizden mi yoksa başka sebepten mi bilmem, topu dikti. diğer işten de şu ara aylık 150-200 liradan fazlasını göremiyorum, normalde 800-1000'e kadar çıkabildiği oluyordu dönem dönem. onun dışında 160usd borcum var. aldığımda 500 küsür liraydı, şu an 1100 lira. şimdilik. normalde ben ve arkadaş çevrem para harcamaktan çekinen insanlar değiliz, bütçemiz el verdiği (hatta bazen el vermediği ölçüde) takılır ederdik. şu ara hiçbirimiz hiçbir yere çıkmıyoruz, ev dışında yemek yiyen lanetleniyor, karnımızı doyurmak için yediğimiz yemek ve mecburi diğer masraflar dışında hiçbir şey yapmıyoruz.

son üç yıldır senede bir ya da iki kez ukrayna'ya gidiyordum. hem arkadaşlarım vardı geziyordum hem de rusça pratiği için çok güzel oluyordu. önümüzdeki 2-3 yıl herhangi bir yerde karadeniz kıyısına bile yaklaşamayacağım.

ben zaten öğrenciyim ve zengin olduğumuz en son dönem 2001 krizinin hemen öncesiydi, ben 6-7 yaşında falanım. o yüzden şimdilik çok derinden sarsmadı ya da vurmadı ama uzun vadede patlatacak gibi beni de. hadi ben garsonluk falan yaparım bir şekilde yürürüm de annem veya babam işten çıkarılırsa ailecek ne halt ederiz onu hiç bilmiyorum.

Oldu.

Kimse beni ziyaret etmek istemiyor, herkes "buraya gel, burada tatil yap, zaten euro da X oldu." diyor.

"Ya aklini kullan arsa al -arsanin degeri cok artiyor 111!" diye akil vermeye calisan da cok oluyor.

Herkes, projeden ve isten cikmis, su an calismayan bir sefil YL ögrencisini bana "zengin, Kibris gazinolarinda para saciyordur o!" muamelesi yapiyor.

Tatile gittim en son. "Orada ne kadar harcadin?" normaldi onceden, simdi "orada zeytinyaginin kilosu kac paradir ya!" diyen var.

Türkiye´dekilerle konusmalar sacma bir hal almaya basladi, onunu alamiyoruz.

sdece yurtışı değil yurtiçi gezilerini de iptal ettim.
dışarıdan yemek yemeyi artık çıkmıyoruz diyecek kadar azalttık.
bir şey alırken "gerçekten ihtiyacım var mı sorusunu" daha net sormaya başladık, öyle ufak şımarıklıklar yapmıyoruz belli bir meblanın üzerinde.

kısmadığımız tek şey kızımızın ihtiyaçları.

İspanya'ya yaz stajına geldim.
Planım marketten beslenip dışarıda kahve + haftada bir ucuz yerlerde yemek yemekti.

Param öyle bir eridi ki şu an marketten suyu ve ekmeği sayılı alıyorum. Türkiye'ye dönmeme 16 gün var ve resmen aç kaldım.

halihazirda almanyada yuksek lisans yapiyorum, bir donemim kaldi. birkac gundur kara kara dusunuyorum onumuzdeki donemim nasil gececek diye. eylul gibi is aramaya baslamayi dusunuyorum. tek tesellim bulundugum ulkede kalip, euroyla maas alacak olmak. kisa vadede hayatimi ciddi anlamda negativ etkiledi.

eylülde yurt dışı tatili yapıcam iptal de etmedim. ekşın olur boşver diye kendimi teselli ediyorum.

Boslugundan cikmak icin basvurdugun yollarin hepsi borls sahte mutluluklar.sen boslukta olmayacaksin da kim olacak.

terapiye gidebilirsiniz. once o hissin sebebi bulunur akabinde daha iyi hissedersiniz zaten.

kendin için değil başkaları için bişeyler yapmaya başlayabilirsin mesela.

Hayati yeniden kesfedin- Jeffrey E.Young,Janet S.Klosko

Self-care ve self-compassion konusunda okuma yapmanızı tavsiye ederim. Meditasyon - yoga da iyi gelebiliyor.

Deli gibi çalışıyorum. "Uykusuz her gece" adlı şarkıyı dinle derim.

bu durumda hak olarak görmek bence çok da mantıklı değil ama mesela kitap okuyan bir insanın kitap okuyan bir insanla birlikte olmak istemesi normaldir, hakkıdır. fakat kitap okumadığı halde seviyorsa sonradan hadi sen de kitap oku diyorsa bence hakkı değildir.

insanın kendinde olan bir şeyi karşıda da "araması" hak olabilir. ama karşıda bunu bulamadıysa ve o şekilde birlikte olduysa sonradan o kişiden öyle olmasını bekleme hakkı yoktur.

hakmıdır bilmiyorum ama hiç kimse kendinden daha düşük seviyede gördüğü biriyle ilişkiye başlamak istemiyor. spor örneğinde olduğu gibi kendi spor yapıyor ama karşı taraf kiloluysa o kişi nekadar iyi olursa olsun o iş olmuyor. karşısındakini fizik,kültür,iş,para gibi konularda denk görmesi gerekiyor. yada denkliği sağlaması için taraflardan birinin ekstra özelliği olması lazım(para,ün vb)
hakmıdır kısmı tartışmalı ama düzen böyle istisnalar harici hiç kimse gidipte kendinden çok alakasız birine tutulmuyor.

Ya kişilerin kiminle ilişki yaşamak istediğine karar verdiği kriterler "hakkı" değilse, kimin "hakkı"? sokaktan geçen Mehmet Abinin mi?

Ben de ortak zevklere sahip olduğum kişilerle birlikte olmak isterim. Kahve seven, sporla ilgilenen, müzikle ilgilenen, iyi bir işi kariyeri olan vs vs.. Karşımdaki kişi ile ilişkide olmak için bu beklentilerimin olması normal değil de ne?!

Mavi gözlü olmasını bile isteyebilir kişi, hakkıdır. Sonuçta yatağına o girecek ben değil. Mavi gözlü olmazsa sevişemem diyorsa zorla yapacak değiliz ya?!

Kendinde olanı ya da olmayanı..Kişinin bir ilişki için karşıdan beklentisi tamamen kendi hakkıdır.

Bence empati eksikligidir. Karsidaki kisi siz degil, kendisi. Unurltmamak lazim.

Haksızdır. Karşıdaki kişi bizimle tamamen aynı olmak zorunda değil.

lcha +1

Icha +1

Hak mi bilemem ama ben sohbet ederken keyif alamadigim, opusurken haz almadigim, kendine ait kisisel zevkleri ve bir dunyasi olmayan ancak bir sevgilisi olunca hayati anlamlanan kadinlari kafadan eliyorum.sohbet ve cinsel cekim yoksa iliski yok benim icin.durustluk tip meslekle iliski akmiyor bunlarla akiyor. Beraber sacmalayip eglememeyen tatillerde birbirini yoran zoraki sevisen, birbiriyle konusmaktan sikilan bir cift olacagima masturbasyon yapan tek basina istedigi filmi izleyen biri olmayi tercih ederim

Iliski baslamadan once elbette hakki.

Bence şöyle ilerliyor bu sistem: bir olmazsa olmazlarımız, ingilizcede “deal breaker” denen kriterler var, bir de olursa süper olurlarımız var. Herhangi bir kişi olmazsa olmazlarımıza hitap ediyorsa, olursa süper olurları görmezden gelebiliyoruz. Misal, siz eğer “depresif olmasın, pozitif biri olsun” kriterinize uyan birini o zamana kadar “abi kadın dediğin sarışın mavi gözlü olacak” kriterinize uymasa da sevebiliyorsunuz.

Benzer bir durumu ben kendim için anlatabilirsem, eski erkek arkadaşım çok akıllı bir adamdı, çok güzel sohbet eder, çok gülerdik. Oturup kuantum fiziği de politika da konusulabiliyordu. Ama kitap okumazdı mesela. Beni tanıyan herhangi birine sorun “sence sopiro’nun en önemli kriteri nedir sevgilide?” diye, ilk diyecekleri şey “kitap okuması” olur mesela. Ama demek ki benim olmazsa olmazım aktif olarak kitap okunması değil de, bilgi birikimiymiş, güzel sohbetmiş.

Eğer tesadüfen olmazsa olmazlarımızı biz de partnerimize sağlıyorsak o zaman öyle bir “hak” durumundan bahsedilebilir herhalde. Sağlayamıyorsak da sorun değil, herkesin ilişkiye getirdiği ayrı neticede.

Bazen burada da gördüğüm, dışarıda insanlardan da duyduğum beklenti olmasını yüzeysel bulmak olayını anlayamıyorum ben. Yani tamam herkesi kucaklayalım, insanı sevelim, doğayı koruyalım da, sevgilim diye elini tutup aileme sokacağım, yatağıma alacağım adamı/kadını da insani bir gönül bağıyla kucaklamak zorunda değilim diye düşünüyorum. “O da insan” diye bana aradığımı (ne bileyim, güven olsun, sadakat olsun, hoş sohbet, fiziksel çekim, zekice espriler vs olsun) veremeyecek birini niye isteyeyim.

Tercih hakkı var elbette.

Tıpkı erkeklerin diretme, dayatmaları gibi kadın da tercih edebilir.

Not: Erkek.

bence tercih olarak böyle bir kriter olursa ilişki daha iyi yürür gibi geliyor bana.mesela ben düğün sevmem ,böyle milletle halaylı alkışlı misketli oynmayı sevmiyorum.buluşma olarak kafede oturup kahve içip kalkmak hiç hoşuma gitmiyor.gülen eğlenen espri yaoan insanlar hoşuma gidiyor kasıntılık değil.spor yapmak hoşuma gidiyor.akşamları geceleri çıkıp gezmeyi filan seviyorum.akşam sekizde evine gidecek bana uymaz mesela .insalar kendi hobilerine göre insanlarla ilişki yaşarsa daha sağlıklı olur.özellikle erkekler.kız olsun da nasıl olursa olsun kafası belli bir süre sonra çok sıkabilir.

değil. kimseyi kendi istediğin gibi davranması ve yaşanaması için zorlayamazsın ve bunu bekleyerek baskı da oluşturamazsın. spor yapıyorsan ve bu senin için çok önemliyse senin gibi spor yapan biriyle sevgili ol. ama sevgili olup da "ben spor yapıyorum o halde sen de spor yapacaksın" ya da "ben spor yaptığım için senin de spor yapmanı bekliyorum" diyemezsin.

spor yapmayan kişilerle sevgili olmamak en doğal hakkın tabi.

fark şu: ilişkideyken birini zorlayamazsın ama ilişkiye başlamadan önce dilediğince seçme özgürlüğün var.

süper. devam.

benim hosuma gitti, devam +1. buraya da yazin zaman zaman

guzzeel ama bu pasajin oncesi ve sonrasi da onemli tabi

Edip abi'ye selamlar. Guzel olmus, pek guzel.

kafayı yiycem kim bu edip abi

Edip Cansever :) Onun şiirlerinden birisine "gönderme"

"Ahmet abi guzelim bir mendil niye kanar
dis degil tirnak degil bir mendil niye kanar
mendilimde kan sesleri"

siir.sitesi.web.tr

Çok önceden kullanmıştım, uyku yapmamıştı ama sakinleştirmişti. Tabii bünyeden bünyeye değişebilir etkileri.
Doktorunuza danışarak "Dideral" alabilirsiniz bence.

ben 4-5 ay once kullanmistim. beni gevsetti ve sakinlestirdi. tam olarak uykumu getirdi diyemem ama daha rahat uyumami sagladi. bunyeden bunyeye fakrlilik gosterebilir tabii etkileri, siz yine de uzmanina danisin.

Bende bi ise yaramadi. Plasibo etkisi buyuk bence.

Modern family.
New girl.
Scrubs.

(bkz: atypical)

seinfeld

kaç dakikalık hatırlamıyorum ama It Crowd'a bakabilirsin. İlginç karakterlerle eğlendirici bir İngiliz dizisi.

It's always sunny in philadelphia

Parks and recreation.
Hastasıyım.

the office
brooklyn 99

The last man on the earth

That'70s Show

eskilerden cheers var. o da güzeldir.

Scrubs harika bi dizi.

Bi de the big bang theory izliyodum ben o tarz

Black books,
Father ted

genç erkeklerimizin boynu tutuldu

foto neden ters

ben de anlamadim ki neden ters bu boyle

Hafif bi kizillik sezdim :)

Genc beyinlere kan gitti sayende.
Guzel foto ama bu iste bir terslik var.

Ben seni hatırlıyorum sanki. Makine mühendisliği okuyordun. Senden proje mühendisi olur. :) İdealist bir hava sezdim.

Allahtan mobilim. Cihazi ters cevirmek kolay oldu.

teşekkürler ya, boynum güzel kıtladı. valla bak.

off, görünüşten karakter yorumlamayı pek sevmem ama inanılmaz kinci, hesapcı ve dedikoducu kadınlara benziyorsun. valla güzelliğine rağmen baya bir itildim. sanki umrundaymış gibi de anlattım, evet.

Lap-top'ı çevirdim ya, yazıklar olsun! Bir şey yok, sevimli surat ve choker denen boğan kolye var (._.)

@dissendium, cok heyecanlandim yorumuna :)
@ceann, saclar boya ne yazik ki, gonul isterdi ki gercek gingerim diye ortalikta fink fink gezeyim. yakin zamanda boyattim zaten, begenildi genel olarak :)

Duyurunun en güzel kadını sanırım

2. kez yorum yapma gereği duydum foto düzelince...nedense saf ve iyi niyetli biriymişsnz izlenimi aldım...yüz güzelliğide gayet başarılı ve doğal...

evet bu akşamın en iyisi oyumu sizden yana kullanıyorum

@03 pamuk gibiyim oysa

Ya bir de merak ettim, Romanya, Bulgaristan, Makedonya göçmenliği var mı? Bir arkadaşıma çok benziyorsun. :)

Edit: Tahmin etmiştim. :)

@dissendium, bulgar gocmeniyim

iş hayatı yormuş ama tatilin gelmesi açmış biraz :)
herkes ifşaya başladı,güzel olanları öne alalım :)

Laptopu ters cevirip bi daha baktim ama duz daha iyi :) o kolye rahatsiz etmiyo mu ya

sana ağırdan yazayım dedim de. pm kutun doludur şuan. hiç uğraşamam.

edit: başındakileri kov. bana yaz bi ara.

Ben de çok beğendim

aynı ayça eren şapkişliği değil mi ya. ashgdhsjdk

İlaca başlamanız maalesef şart. En azından panik atakları engellemek adına şart. Keşke Türkiye'de olsanız terapiste gitme imkânınız ve sosyal çevreniz olsa.

Şu an yapılabilecek tek şey sosyallesin. Ve ilaca başlayın. O nöbetlere size daha fazla zarar vermeye başlayacak çünkü zamanla.

Tez konusuyla ilgili merakınızı tekrar canlandıracak şeyler okuyun, izleyin, araştırın. İlginiz canlanınca çalışmalarınıza devam edersiniz. Örneğin teziniz dizel motorlar üzerineyse açıp termodinamik çalışın. Geçtiğiniz dersler size şimdi kolay gelmeye başlar. Ya da mekanik alanında bir çalışma yapacaksanız şirketlerin tasarım süreçleri ile ilgili belgeseller izleyebilirsiniz. Spor yapın bir süre. Dinlenmek için uyku şart. Eğer atılacağınızı düşünüyorsanız kendinizi fazla yıpratmadan başka bir okula geçiş yapabilirsiniz.

Merhaba,
Tez yazan hemen herkes bu süreçlerden şu veya bu şekilde geçiyor.
Ben de iki tez yazdım, şimdi doktorayı hazırlıyorum. Gündelik hayatın meşgaleleriyle de birleşince teze vakit ayırmak ne mümkün, kaldı ki insanın erteleme davranışları maalesef hep galip geliyor.
Bunun üzerine siz bir de gurbetlik ve yalnızlık çekiyorsunuz.

Ama şunları hatırlayın, siz, çok zorlu bir üniversiteyi, yurtdışında, ailenizden ve sevdiklerinizden uzakta okumayı başardınız. Bugüne değin derslerinizi geçtiniz. Bu durumda demek ki üniversitenin önünüze çıkardığı bu son engeli de aşacak potansiyele sahipsiniz. MA sürecine de girmiş olmanız, sizdeki bu potansiyeli teyit ediyor.


Bitmeyecek, başaramayacağım korkusu çok temel bir korkudur, ama şuna emin olun, o tez bitecek, çok da güzel bitecek.

Birincisi, aman yapamayacağım, aman bitiremeyeceğim düşünceleri zihninize geldiği anda bunları kovun. Kızım, seyirdefteri, sen şu kazık hocanın dersini geçtin, falan sınavı geçtin, bunu da geçersin, on numara gacısın deyin kendinize.

İkincisi, kendinize çok yüksek idealler koymayın, ortalama, vasatın altında kalmayacak bir tez yazmayı hedef edinin. Çok yüksek bir limit koymak sizde tedirginliği artırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Bu bir lisans tezi, hocaların beklentisi bir meseleyi tartışıp anladığınızı göstermeniz. Devrim yapmanız, çığır açmanız beklenmiyor sizden, siz de kendinizden bunu beklemeyin, sonra, kafanız rahatlayınca idealiniz için başka adımlar da atarsınız.

Üçüncüsü, taslak çıkararak adımlarınızı belirleyin. Olabildiğince ayrıntılı bir taslak yazın. Böylece küçük küçük adımlarla ilerleyebileceğinizi de görün.

Dördüncüsü, bilin ki tez yazımı başta gıdım gıdım ilerler, önceleri yarım sayfa bir sayfa yazılırken, yüzde 40'tan sonra bi hızlanma gelir. Seriye bağlarsınız, ardından yüzde 80lerde bi tıkanma daha gelir, motivasyon yine düşer. O zaman yine yükseltiriz hiç problem değil. Demem o ki, şimdi ilerlemiyor gibi geliyor size ama siz ufak ufak yazmaya devam ettikçe aldığınız ivmeye kendiniz bile inanamayacaksınız.

Beşincisi, sizin durumda olan diğer arkadaşlarınızla kütüphane günü, çalışma günü ayarlayın, birlikte olun. Herkes yine kendi işini yapsın ama birlikte olma güdüsü iyidir. Oo hacıt seninki iyi gidiyor, ya bak şunu ekleyebilirsin vs. gibi ufak muhabbetler çok iyi gelir.

Altıncısı, uyku ve beslenmenize dikkat edin. Uzun süre uykusuz kalmak insanın içsel gücünü düşürür. İyi ve dengeli beslenin. Fındık fıstık türünden kuruyemişler vücudun ihtiyaç duyduğu sodyumdur, potasyumdur bunları sağlar. Hergün azar azar bademler, üzümler zihni açar.

Yedincisi, gergin hissettiğinizde alın bi bardak papatya çayı, mis gibi olursunuz.

Sekizincisi, bunaldığınızda eski bir arkadaşınızı arayın, uzun uzun konuşun, kafasını şişirin gerekirse, insan konuşunca sıkıntısını atar. Söylenmek, mızmızlanmak, şikayet etmek bile olsa, nazınızı çekecek arkadaşlarınızı arayın. Telefonu kapatınca pamuk gibi olursunuz.

Dokuzuncusu, ilaçtır depresyondur bu toplara hiç girmeyin. On numara insansınız.

Sonuncusu, hele şu tezi bi bitirin, sonra kendinizi bir tartın, lan ben niye bunca yıl bu kadar stres çekip mühendislik okudum, ben bu alanı seviyor muyum, acaba sevmediğim için mi böyle oluyor tarzı muhasebeleri yapın. Belki içinizden bir dansçı, bir aşçı, bir marangoz ne bileyim bir dağcı çıkacak. Bu hayat bu kadar strese değer mi, şeker gibi çocuksun, stres neymiş.

Diyeceklerim bu kadar. Haa bu arada, aslansın kaplansın, tez neymiş la. İki formül yazıcan, iki referans vericen. Yapmadığın şey sanki. Hadi bakem.

@kullanıcı adı ne güzel yazmışsın!

yazdıklarınızı detaylı şekilde okumadım. çünkü şu keywordler yetti:

panikatak-tez-yorgunluk-yalnızlık (+düzensiz beslenme ve uykusuzluk)

neden olduğunu bilmiyorum, herşeyin belki üstüste gelmesinden olabilir, aynı dönemden ben de geçmiştim ve çoooooook yıpracısıydı, iki defa panik atak. ilkinde yapayalnızdım, dedim buraya kadarmış, ölücem. o panikle hastaneye gidip, bana bişi oluyor falan demeyi düşündüm, sonra camları açıp biraz hava alınca kendi kendine geçmişti. ailemi çağırdım yanıma.

ikinci panik atak evde olmuştu.

neyse detaylı şekilde anlatmayayım.
1) uykunu mutlaka ama mutlaka düzene sok. gece oturup gündüz uyuma. gündüz otur. gece uyu ki vücudun melatonin i max. düzeyde üretsin.

2) yüzde doksan b vitamini eksikliğin var. b12 takviyesi al. hatta başka vitaminler de al mutlaka. test ibi birşey yaptır. vitamin eksikliği panik atakta çok etkili olan şeyler.

3) yediklerine max. düzeyde dikkat et. junk food'dan ziyade güzel beslenmeye bak.

4) bilgisayar ve telefon ekranından uzak durmaya çalış. beni bir zaman sonra müzik dinlemek bile strese sokuyordu. 3-4 ay dinlenebildikten sonra düzelmiştim. tabi ilaçlar ilaçlar..

gerçekten zor bir dönemden geçiyorsun, ama merak etme atlatacaksın.

Herkese tesekkur ederim. Gercekten yazinca bile rahatladim, cevaplarinizi okumak cok mutlu etti.

@kullanici sana ayrica tesekkur ederim. Cok guel yazmissin, onerilerini dikkate alacagim. Icimi rahatlattin biraz biraz :)

Sorunun tamamını okumadım ama şöyle bir şey var.

Üç yaşındayken sen son bir yıl toplam yaşadığın sürenin yüzde 33ü. 20 yaşındayken son bir yıl o ana kadar yaşadığın hayatın yüzde beşi. Bundan dolayı olabilir.

sen şimdi 25 yaşında olduğuna göre '92lisin demek. ben 92'de televizyondan barcelona olimpiyatlarını izliyordum, dream team efsanesini takip ediyordum.

o sebep evet zaman çabuk geçiyor özellikle 18 yaştan sonra.

evet o oranla alakalı bence de. bu oran 40 yaşına gelince daha da hızlanacak mesela. 60 yaşına gelince dicez ki daha dün 40'tı. ama şu an 20 yıl önemli bir süre benim için. gerçekten su gibi akıp geçiyor zaman.

bende de tam tersi soz konusu. lisedeyken zaman cok cabuk geciyordu. hayattan keyif aliyordum ciddi diye nitelendirdigim hicbir derdim yoktu. universite o kadar zorluyor ki her donemi 1 sene gibi hissederek gecti. 4 sene once lise siralarindaymisim gibi gelmiyor hic, 10 yil gecmis gibi. gecen zamanda neler yaptigimla alakali benim icin sanirim.

Aynı şeyi düşünüyorum. Son zamanlarda çok çok hızlı geçiyor zaman ama ben şöyle bir açıklama getirdim; 6 yıldır iş hayatındayım öncesinde öğrencilik vardı hiç çalışmamıştım ve her günüm farklıydı ve öylkeyken yaptıklarından keyif almak kolaydı çünkü zaman boldu sıkılmaya bile vaktin olurdu şimdi haftasonu gelsin diye beklemek, mesai bitsin diye beklemek, maaş günü gelsin diye beklemek derken zaten aynı şeyleri de yapıyor olmaktan mütevelli çabuk geçiyor zaman( masa başı gibi de sıkıcı ve her gün aynı şeyleri yaptığınız işiniz varsa özellikle)

Bu zaman algısındaki bozukluk bana bazen anıların birbiriyle olan zaman ilişkisindeki bozukluk veya değişkenlikten oluyor gibi geliyor.

Yani birbirinden tamamen bağımsız 3-4 olay düşün. Bunlardan gerçekte birbirine çok yakın olan ama sana aralarında çok uzun zaman varmış gibi hissettiren 2 olay varken, gerçekte uzak ama yakın gelen bir başka 2 olay olabilir. Yani sabit bir hızlı geçme, yavaş geçme yok. 15-25 arasında o dönemin yavaş geçtiğini düşündürecek anılarının yanında hızlı geçtiğini düşündürecek anıların da olabilir. Son su içişin çok uzak gelirken son kebap yiyişin çok yakın gelebilir. Oynak şeyler bunlar.

Bir de sen 25 yaşındasın, 15-25 yaş civarı çok fazla yeni deneyime sahip olduğumuz bir aralık olduğu için hayatın boyunca çok daha net hatırlayacaksın bu dönemleri diğer dönemlere göre (bu dediğim akıl yürütme değil, var böyle bir şey. hatta göçmenler için bu dönem değişiyor çünkü göçtükleri dönem sıfırdan çok fazla yeni şeye maruz kalıyorlar).

Bu anıların canlılığı ve sıklığı meselesi sana çabuk geçiyor gibi hissettiriyor olabilir muhtemelen. Çünkü düşün, 5-15 arasına dair hatırladıkların ile 15-25 arasına dair hatırladıkların aynı zaman dilimi olmasına rağmen sıklık, sayı olarak fazlaysa doğal olarak bu yönde bir algı oluşturacaktır. Ama eğer bu dediğim tek sebepse, 15-25ten sonra hızın artmaya devam etmiyor olması gerek. Deneyip göreceksin :D

dido frambuazlı

lindt portakalli kahveyli guzel gidiyor.

after eight diyeceğim, naneli mıkteşem bişey, nanesi akıyor hem içinden; portakallısı da var.

Biz bounty ve mars'cıyız. Seviyoruz.

Toblerone

beyaz çikolata sevmiyorum demişssiniz ama raffaello yu tek geçerim.

denemediseniz mutlaka deneyin.
onun dışında kinder serisinin çikolataları da çok güzel.

www.pelit.com.tr

Ferroro Rocher

Sanırım içinde tek fındık vardı, onu istemediğinizi biliyorum ama onun dışında tarife uyuyor, içi akışkan.

Tipi şöyle, üsttekiler gibi. www.theansweriscake.com

Olmam.

olmam

olurum. hem de ne

O sevgiliye agiz burun dalarim. Köpek baliginin akvaryumda ne isi var bir. Insanin akvaryumda ne isi olur iki.

sevgilim olsa da ayarlasam. süper fikir.

Aslında olurdum ama olmam. Akvaryum dalışı olduğu için olmazdı, hayvanların oraya buraya tıkılmasını istemem ama denizde olacaksa ve kafesteki biz olacaksak o zaman isterim.

daha bir ölüm garantili bir şey olsaydı olabilirdi, bu haliyle çok belirsiz.

olmam. ne cay icerim ne turk kahvesi'ne katiliyorum.
macera hediye etmek istese daha guzel secenekler var.

Yoo yoo yoo. Tek fobim olan kopek balikli belgesel bile izleyemiyorum ben. Bir de birlikte dalış mi yapacağim?

Bir de ne kadar korksam da hayvanların oraya hapsedildigi gerçeği de var tabii.

Asla gitmem.
Hayvanları kullanarak rant elde eden bi yere gidemem.
Ama doğal ortamda dalış olsa, bu hediye üzerine ona evlenme teklif ederim hatta kaçırır zorla evlenirim dfghklş

hayvanat bahçeleri gibi yerlerin kapanması, hayvanların zorla tutulmaması için savaş veren derneklere üyeyim, mutlu olmam. sen de para kazandırma oralara.

Olmam. İçinde hayvan sömürüsü olan herhangi bir şeyi hediye olarak görebilmesine sinir olurum hatta.

olmam. onun yerine hiç gitmediğim bi müzeye götürsün.

eh işte.

ben güldüm eğlendim ama katılım az ve zayıftı.

gayet eğlenceliydi her zamanki gibi. sonuçta amaç kim neciymiş falan değil. gırgır şamata.

herkese tesekkurler efenim.

evet, bence de.
tabii, her zaman olduğu gibi, bu sefer de "aa, bu böyle miymiş?" diye şaşırdım. nedense o kişinin yazdıklarıyla görüntüsü arasında ister istemez bağ kuruyorum.

mesela burada verdiği cevaplar çok olgun olanlar genç, gırgır ve şamatasına yazanların orta yaşlarda olması beni şaşırttı :)

bir de serzeniş filan değil ama herkes "en havalı", "en güzel" fotoğraflar yerine direkt normal çekilmiş fotoğraflar koysaydı daha çok iyi olurdu. belki de çirkin hasedidir bu yaptığım, bilmiyorum :P

Güzel vakit geçirdim ifşalara bakarken. Ancak kiminle konuştuğumuzu, yardımlaştığımızı bilmemek de ayrı bir keyif veriyor sanki. İfşalar gizemi ortadan kaldırıyor, bu da dezavantaj gibi geliyor bana.

@m e b senden sonra sidik yarışına döndü olay.
merak ettiğim 1-2 isim vardı. onları da görmüş oldum.
sıradaki ifşayı bekliyorum.

kısa aralıklarla ifşa yaptım diye benle ilgili soru açan sen dğeil miydin, ben mi yanlış hatırlıyorum.

senle alakalı değil, ifşanın neden yapıldıgıyla alakalı bir duyuru acmıstım.

tüh kaçırmışım.

öğrencileri ile yurtdışı gezisine katılan ingilizce öğretmeni pozu

kadında makyaj olmazsa nasıl olur sorusundaki kadın.

ama sanki biraz candan bezdiren kadın tipi var gibi.

saçlar sağlıklı

oha ne kadar tatli bi poz. agzim acik kaldi. cok hossun

ben de beğendim. hem güzel hem sevimlisiniz.

saçlarınız çok güzel, arap sabunu mu kullanıyorsunuz?

sonunda makyajsız ifşa

cok tesekkur ediyorum sevgili duyuru ailesi :)
@basond makine mühendisligi okuyorum ya, keske ingilizce ogretmenligi okusam :)
@kosun lan mevzu var, amme hizmet :

www.yvesrocher.com.tr

Uzun zamandır görmediğim kuzenime benzettim, içim ısındı :)
Klasik meslek tahmini: klinik psikolog

ay cok hoşsunuz.

bir de aynı eski erkek arkadaşım.

defter, iel mensubu olabilir misin acep?

çok güzel ve doğal :)

bir de makina mühendisliği bölümünde kız yok derler. bal gibi oluyormuş.

bizim bölümde kız olmadığı tek dönem sanıyorum ki 2012 mezunlarıydı.

Biraz pahalı kaçabilir ama bu bence çok şahane bir hediye. Eline de resimle ilgili bir obje yerleştirilir; muazzam! www.bobblehead.com.tr

yağlıboya ve fırçalarını bir buket haline getirip sunabilirsin. bir de eğitim alırsa çok daha iyi olur.

sanatçıların biyografilerini çok seviyorum, fikret mualla tanınası bir insan
www.idefix.com

theo'ya mektuplar da olabilir
www.idefix.com

geçen de şunu gördüm
www.idefix.com

hocam temel malzemeleri vardırda, sen yine bi bak, tualdir, palettir, fırçalardır, boyalardır bunların hepsini birden alırsan pahalı olabilecek şeyler bence.

o yüzden başka bişey değil de resimle alakalı bişeyler bak mutlaka

istanbulda iseniz annenizle beraber resim yapmaya gidebilirsiniz belki? hem resim hem de sizi içeren bir hediye olur, çok da keyif alırsınız. masterpiece diye aratın biletix'te, belki ilginizi çeker.

Resimle amator bir sekilde ilgilenen biri olarak, 50 cm boyunda insan maketi hediye edilse cok mutlu olurdum.

foto isteriz!

Ağustos sonunda kısırlaştır anneyi.

ölür onlar.

ben ciddi ciddi torununuz oldu sandım :) bir de mutlu oldum bu yaşta ekşide takıldığınız için :)

Hayırlara vesile olsun inşallah, maşallah.

Hayırlı olsun. Ama şimdi onlar küresel hatta üstsek bir biçimde sayıca çoğalacak. O yüzden imkanınız varsa anne emzirmeyi kesince ilk onla başlayıp, daha sonra torunlar da biraz büyükçe onlarla devam ederek hepsini kısırlaştırmanı tavsiye ederim.

Bu arada küresel değil karesel yazdım ama saolsun tablet otomatik düzeltmiş. Mobil olunca editleyemedim. Ha bu arada anneye emziren anneler için olan kedi mamalarından alabilirsen, yavruların gelişimi için iyi olur.

yaa hatırlıyorum o duyuruyu çok sevindim :)) gider gitmez fotosunu isteriz bebişlerin. bizim yerimize de sev bolca :)

oyuncu çok kötü. ama karakter güzel yazılmış. güçlü kadın, kendinden emin, net. devrimci vs.

tam bir kezban

ise yaramaz ama iyi niyetli olarak goruyorum. ejderhalari haric ortada savas stratejisi yok . varsa yoksa ates, zeka i ih.

Her turlu uyar bana,hastasiyim.

son sezonu izlemedim, degistiyse bilmiyorum ama benim izledigim kisimda agir kezonun ve salagin tekiydi. ejderham var diye poz kesip duran sinir bozucu, aptal bir tip. jorah reyize vermiyor ama daario denen at hirsizina veriyor falan tam les.

Çok sıkıcı ve tam bir zeka yoksunu karakter. Tabii yaşının çok küçük olmasının da etkisi var. Okurken sıkılıyordum. İzlerken de sıkılıyorum.

fiziksel olarak da, dizideki karakter olarak da pek sevmiyorum. varsa yoksa ejderhalar işte. onlar benim olsa ben de kalesi olarak dolaşırdım ne var ki? bir de kendi ismini böyle uzun uzun her seferinde anlatma haline kıl oluyorum. batman'li caps karikatürlerindeki gibi tam o esnada ağzının ortasına vurasım geliyor.
bu arada fiziksel olarak da kocaman bir poposu var ki genelde o açıdan asla göstermiyorlar. terminatör filminde de böyleydi bu. görüntü yönetmenliğinde sevilmiyorum onun poposu :D tercümanı olan kız kalesi'ye bin basar.

Nefret ediyorum, keşke geberse patlıcan kol.

O göt kalkıklığı, o böyle aman düşmüşe yardım edelim ama bunu da gizli yapmayalım prim sağlayalım bundancı iki yüzlü yardımseverliği, 14 dakika boyunca adını ve sıfatlarını söylemesi (allah mısın amk), britney spearsvari bön bön bakan gözleri, beyin özürlü ejderhaları... kusucam valla şimdi.

Ben Ramsay Bolton'u ve Cersei'yi seviyorum/dum.

memelerini

ya bi olmamıslık var, aslında guzel karakter olacakmıs da tam direkten donmus gibi.

bu arada der meister'a cok katılıyorum, jorah gibi bi efsane varken alakasız adamlarla dusup kalkması terbiyesizlik.

bu kadın güzel değil, sadece tatlı. hani aysun kayacı da güzel değildir ama tatlıdır, çekicidir, seksidir ya, bu da öyle.

güzel kavramı ise missandei ile hayat buluyor.

Aynen kitabı bilmiyorum da dizideki pek sevilecek gibi değil. Dragonu varmış ne olmuş yani Jon Snow'un ölüp dirildiği bir dünyada dragon dragon dediğin nedir ki gülüm XD

Ben de sevmiyorum; fazla mıy miy geliyor ama tahtı o alacak sanırım.

kezban +1

Erzurum khalesi? Ashgkhkhs

Diziyi izlemedim ama birkaç keps gördüm hatun güzel. Ejderhası olan hatunlar bana ayrı bi çekici geliyor.
Pomç pomç pomç.

tam bir mal hiç sevmiyorum.

Acikcasi sahilde, kayaliklarda, goz temasi kurarak mastürbasyon yapan adami 200 metre ilerideki polislere sikayet ettim ve cevaplari aynen soyledi: Olur mu canim oyle sey, yanlis gormussundur. Acayipliklerin ulkesi...

Bir daha gormek mi istiyorsun?

Ayni yerde yapiyorsa senin gibi sikayet edenler olmustur,polis alir onu.

@seyirdefteri ben de KOCA İL EMNİYET MÜDÜRLÜGÜNÜN KARSISINDA mastürbasyon yapan adamı şikayet etmiştim. daha fazla bir sey dememe gerek var mı...........

adamın prostatı olabilir, hic dusundun mu bunu?

Bir tanıdık her 1 saattebir isiyor nereye bulursa.

bu ne aptalca bir cevap. mesela adminler bu gibi cevapları silmeli. tam olarak bu gibi.

prostatı varsa meydanda işemesin.

İşesin adam sana ne zararı var? Hayatında hiç penis görmedin mi? 'Polis'e şikayet edecek boyutta irite oluyorsan, bence sorunu kendinde de aramalısın.

bence doğru yapmışsın, polis her ne kadar bir şey yapmasa da...

@o değilde sence soruda bundan mi bahsediyor, sen burda birilerini eleştirmek için mi varsın? Soruya bir cevabin varsa ver ya da sus.

her şey olur bu sıcaklarda dondurma iyi, üzerine mum koyarsınız. yani çiğköfteye bile konmuşluğu var. ne tarz bir şey istiyorsunuz?

Pasta seklinde dondurmalar var, dilimlenebilen. Onlar olabilir mesela. Ayrica ekler ve profiterol da olabilir gibi geldi.

(bkz: Viennetta)

İçine dondurma gömülü irmik helvası <3

muzlu mozaik pasta. kolay ve şaşılacak derede güzel.

bir borcam tabanına piskevit diziyoruz 2-3 kat. üstüne krem şanti, üstüne muz diziyoruz, onun üstüne de bitterli puding.

islak kek denilen bisey oluyor kakaolu fln o guzel hafif.
dondurmali irmik +1 ayric

Çiğ köfte +1

encrypted-tbn1.gstatic.com

paraşütle atlamak. fırsat olmadı daha :/

Keske sporcu olsaydim. Voleybol veya basketbolcu olmayi takip kafama lisedeyken beceremeyince hemen birakmasaydim. 1.82 boyla her goren basketci misin dediginde yok degilim demezdim en azindan

Şimdiki aklım olsa bir sene bekleyip yeniden ÖSS'ye girerek daha iyi bir üniversitede okumak isterdim. Okuduğum bölümden memnunum ama okuldan memnun değilim. İş hayatında kendimi müzmin sakat futbolcu gibi hissediyorum. Ama ilerde ne olur bilemem. Belki işler değişir. Şu an için en büyük pişmanlığım bu diyebilirim.

Savas jetiyle seyahat etmek ve F1 aracina binmek.

Pismanlik seviyesinde degil, denk gelince yapacagim.

zamanında sevdiğim ve üzüldüğüm biri için pişmanlığım var. tarihi değiştirsem o güne gider yolumu değiştirirdim. onun hakkındaki öğrendiklerim o kadar mide bulandırıcı ki. ücretsiz escort hayatı yaşayan biri ile az daha.. neyse ki kurtulmuşum diye seviniyorum. ama kendimi bir HİÇ için üzdüğüme yanıyorum o kadar.

Daha çok gezebilmek (yurtdışı) ve workaway.info sitesindeki işlerden birinde (tercihen çiftlikler) çalışabilmek isterdim.
Evden çalışmaya müsade eden bir iş sahibi olamamak cok kötü, zamanımı ve hayatımı kapitalist sistem sömürüyor resmen.
Çocukluktan itibaren bir enstürman çalıyor olmak veya spor dalıyla uğraşıyor olmak isterdim.
Daha geniş ve rahat yetiştirilmiş olmak isterdim, rahatca iletişim kurmak ve istediklerimle yatıp kalkmak (evliliği ilk tercih&zorunluluk olarak düşünmemek için)
Daha 30a gelmedim ama çok pişmanlık birikti sanki...

ve imkanım var iken avrupa seyahati yapmamış olmak.

çocukken akülü arabam olmadı :( geri kalan her şeyi ya yaptım, ya da fırsatım var.

Lisede kürek takımına çağırmışlardı, istemem diyip gitmedim. Üniversitede rüzgar sörfüne başlamıştım onu da bıraktım. Keşke ilgilenseydim, kürek geçti belki sörfe dönebilirim.

- akülü araba (çocukluk hayalimdi, hâlâ buna binen çocuk görünce içim cız eder),
- yazları tatil (8 yaşında mı ne bir kere ailecek gitmiştik. ondan sonraki tüm yazlarım evde oturarak geçti. bu saatten sonra da tatil falan istemiyorum. geçen yıllar için içimde uktedir),
- tek başıma yaşamak (ailem kuyruk gibi peşimde. gitmiyorlar. en sonunda allah kahretsin ne hâliniz varsa görün dedim. yalnız yaşayamadım, bu saatten sonra da skimde değil),
- türkiye'den siktir olup gitmek,
- eli yüzü düzgün bir araba sahibi olmak (ehliyeti geçtim, taksim'e çıkacak param yok),

daha uzar gider bu. bi de hoşlandığım hatun vardı, taa 2014'te kalan. onunla olsa güzel olacaktı. olmadı.

insanları çok kolay harcamasaydım, arkadaslarima karsi biraz vefali olsaydım, arayıp sorsaydım daha iyi olurdu. bunun disinda "keşke" dediğim hiçbi şey yok.

Cocukken paten istemiştim, almamışlardı. O bayağı sarstı. Onun dışında çok tutkulu isteklerim olmuyor.

Ambrosia+1

üniversitede not ortalamam düşmesin diye erasmus yapmamıştım. salaklığa bakar mısın!? o sıralar akademik kariyer düşünüyordum, şimdi oralara gidip diploma notumu düşürmeyeyim demiştim. mezun olduktan sonra bambaşka bir yola yöneldim halbuki, not ortalamamın bana hiçbir katkısı olmadı. en büyük pişmanlıklarımdan biridir bu.

üniversiteden mezun olunca b.k varmış gibi hemen küçücük bir köye atandım öğretmen olarak. dört koca yılımı harcadım orada. en güzel yıllarımı heba ettim dağ başında. şimdiki aklım olsa üniversiteyi bitirdiğim yıl hazır yaş da müsaitken interrail yapardım tek başıma. gelince de yüksek lisans kasardım. hayatımın baharındayken mahrumiyet hayatı yaşamazdım.

bir de yüzmeye devam etseydim keşke. lise sonda öss'ye hazırlanacağım derken bırakmasaydım. boyum şimdi daha uzun olurdu (kısa değilim ama olsun, bi 5-6 cm daha uzun olsaydım uzun boylu kategorisine girerdim direkt).

Pirinç.
Ben küçükken annemler pirinç ayıklarken bir yaramazlık yapıp pirinci üstüme döktürmüştüm. Kulağıma kaçan olmuştu süpürgeyle çekmeye çalışmışlardı. Hala beynimde pirinç olduğunu düşünüyorum.

Paten. Kucuklugumdr cok istemistim ama cok pahalı birşey olduğunu düşündüğüm için isteyememiştim ki aslında istesem alırlardı galiba.
30 yasima geldim iki aydır eşimle kavga ediyoruz bu mevzudan dolayı. Paten alıp kaymayı ögrenicem diyorum, koca kadın oldun düşersen biyerini kırarsın diyor, ben de düşersem düşerim noolacak kafasındayım.
Yarın gidip kendime bir çift paten alıcam ve parkta alıştırmalara başlıycam. Şans dileyin düşüp biryerlerimi kırmayayım.

bisiklete binmek :(

Herkese samimi cevaplari icin tesekkur ederim, gulumsettiniz beni. @köstebek kurabiye sana uzuldum ama.

keşke öss'ye tekrar hazırlansaydım, ilk sene tercih yapıp hayatımı karartmasaydım diyorum.

okulu okuduktan sonra da bu yüksek lisans bokuna bulaşmasaydım diyorum.

işte çalışmak yerine çok daha güzel bir üniversitede okumak.
siktiri boktan bir okuldan mezun olduk şimdi yaptığım işle alakası bile yok.

küçüklükten bu yana bir spor dalını yapıp onda ne kadar ilerleyebileceğimi görmek isterdim.

köstebek kurabiye +1 hangi akla hizmet not ortalaman iyiyken sırf aptalca saptal şeyleri bahane ederek gitmeye hak kazandığım yere gitmekten vazgeçtim anlamıyorum. Mallığın dip alasıydı erasmusa gitmekten vazgeçmek, içime yumruk gibi oturdu gitmiyor:(

akülü araba +1 ve sallanan at. akülü araba biraz daha ulaşılamazdı o yüzden çok kötü hissetmezdim kendimi ama bi sallanan atım olmadı diye bi süre sallanan at gördükçe hüzünlendiğim doğrudur. onun yerine sallanan sandalye alıcam kendime güzel bi tane.

Üniversite zamanı yurtdışında kısa bir dönem de olsa okumuş olmak isterdim.

ekonomi sınıfında ingiltere'ye giderken benim limitim 20 kg dı 23'e kadar bir şey demediler. el bagajım küçük bir valizdi 8kg'lık ayrıca benim de senin gibi sırt çantam ve laptop çantam vardı. 8 kg'a bunlar dahil değil.

Valla yıllardır İsviçre'ye uçuyorum Almanya'ya da gitmisligim var hep 30 kilo bagajım oluyor (ekonomi) ama burada sorunca 20 kg oldugunu söylüyorlar o yuzden müşteri hizmetlerini arayıp sorun en iyisi.İsvicre olsa net sekilde 30 kg derdim.

mail ile size gelen biletin alt kisimlarda serbest bagaj hakki diye bir bolum olmasi lazim. serbest bagaj hakkı kg olarak orada yazar. kabin bagaji, ucakta yaniniza aldiginiz bagajdir ve 8 kg ile sinirlidir. ayrica belirli ebatlari gecemez. ondeki koltugun altina ya da bas ustu dolabina konur. el bagajniz genelde yaninizda bulundurdugunuz bir bagajdir. gunluk hayatta kullandiginiz cantalar bu kapsamdadir.

1. el ve kabin baganizi 2 parca almaniz bir problem yaratmaz (normal bir sirt ve laptop cantasi oldugu varsayimi ile).
2. ucagin bagaj bolmesine gidecek bagaj icin ise biletiniz kontrol edin mutlaka bir yerlerde yaziyordur. olmadi cagri merkezine sorabilirsiniz. 2 ay once frankfurt ucusunda sinir 30 kg idi.

maile dikkatli bakarsanız orda serbest bagaj hakkı: 30 kg diye yazıyo. ayrıca iki gün önce münihe gelmiş biri olarak bunu 30 kg hakkınız olduğunu garanti edebilirim. sitede 20 kg yazıyo ama o değişiyo aslında ve Almanya'da her yere 30 kg olduğundan eminim.

el bagajı da 1 parça (8 kg) + laptop çantasıdır. ama thynin daha önce hiç el bagajı için kilo ölçtüğünü görmedim.

bilet uzerinde bulamadi iseniz
www4.thy.com

adresinden bilet bilgilerinizi bulabilirsiniz. sorgulama sonucu cikan e-bilet numarasina tiklarsaniz. bagaj hakkiniz dahil her turlu bilgiye ulasabilirsiniz.

jpsartre +1, thy nin kaban bagaji olctugunu bende bugune kadar gormedim :)

Geçenlerde Bremen'e uçtum THY ile. Sınır 30 kg idi.

Bir türlü göremedim ben emaildeki bagaj kısmını. Nasıl yazılmış olabilir ki, kısaltmalarlar sanırım ama?

@helenart çok teşekkür ederim, çok yardımı oldu.

aha bi münih yolcusu daha. bavulunuz max. 30 kg olabilir ekonomi ise. iyi yolculuklar.

www.youtube.com

ilk aklıma gelen... kesin bunu dinlerdim.

Daha da kedere boğulmak için: Radiohead - No Surprises
Her şeyi geride bırakmak için: Europe - The Final Countdown

Normal bir günde yoldayken de,söylediginiz gibi bir durumda da; (git:www.youtube.com ) bunu dinlerim.

Bu da benden :

www.youtube.com

arjantinli olaydim bunu dinlerdim www.youtube.com

ilk aklıma gelen ve hep ilk aklıma geleceğini bildiğim şarkıyı dinlerdim:

www.youtube.com

tabikisi de bu.

www.youtube.com

www.youtube.com

bu topraklardan:

cem karaca-hep kahır
zülfü livaneli&sezen aksu-sürgün
kazım koyuncu-ayrılık şarkısı
yaşar kurt-alışamadım

ahmet kaya, barış manço vs.

grails-deep politics
mogwai-take me somewhere nice
stephen h.-all angels gone
eksi ekso-the gallows
the white buffalo-the matador&the woods

rascal flatts - life is a highway

isviçre. 3. sınıf insan muamelesi görmeyi içine sindirebileceksen git bence.

almanya bence. hatta almanya ile ilgili çok güzel bir entry vardı. en beğenilenlere girmişti. onu bulup okumanı tavsiye ederim.

Vancouver dünyanın en yaşanılabilir şehirleri arasında 1. geliyordu genelde. Şahsen orada yaşamış birisi olarak herşey düzenli ve sisteme göre gidiyor ama genç biri orada sıkılabilir. Aksiyon olarak bişey yok yani. Kanada

Seneye Almanya-Münih'e taşınıyorum üniversite için. Ben çok isteyerek içime sinerek gidiyorum.

Almanya. Gidip görmüşlüğüm var, gelecek planlarımda da yer alıyor. Ben Osnabrück, Münih, Bremen taraflarını görmüştüm, her biri güzel yerlerdi. O bölgede rus göçmenler de var sanırım bayağı.

Almanya Hamburg. Yeşilliğin hası, gece hayatının allahı var (tabii haftasonları sadece). Çok güzel ve yaşanılır bir şehir.

hamburg +1
biraz soğuk ama yaşam gerçekten güzel.

Herkes Almanya demiş. Merak etmeye başladım şimdi Alamanyayı

orta halli bir hayat yasayabileceksen kesinlikle kanada. yani universite mezunu isen ya da calisip bir yerlere gelirsen.

O bölgenin yerel halkı olarak mı yoksa göçmen olarak mı? Sanırım herkes yerel halk olarak düşünüyor, alman olsam evet almanya, fakat şu anki göçmenlik yasaları, türk göçmenlerin durumu, toplumdaki büyük önyargılar ve önüne çıkarılacak 'camdan' engeller göz önüne alındığında o ülke kesinlikle almanya değil bir türk göçmen için.

almanyaya gidip, tatillerde 3 aylık maaşını gömüp bmw kiralayıp türkiyeye dönen almancı akrabalarınıza 'aa ne güzel yaşıyolar' diye özenmeyin, arka planda çok ciddi sıkıntılar çekiyorlar. Vizeni uzatmaktan, iş bulmaya kadar almanya eski cazibesini çoktan kaybetti, mantıklı bir seçim değil diye düşünüyorum 1 sene yaşamış bir insan olarak.

Bana sorarsan Kanada, Amerika (California - LA tarafları), Yeni Zelanda (bi ihtimal?) vesaire.

İskandinav ülkeleri derdim ama soğuk ve güneş ışığı sıkıntı. Hayat çok pahalı vs. Cevabım kanada.

Para konusu dert edilmeyecekse Finlandiya.

ben olsam direk viyanaya giderdim...
almanya kadar turklerden bıkmamıslar ve sehir de insanlar da inanılmaz iyi ve duzenli, huzurlu

amerika tabiki.

burda isveç, finlandiya, avusturya diyenlere bakma, tişört giymeyi özledikleri zaman koşa koşa dönerler türkiyeye.

cevabım ise avustralya.

saldırır,cesaret edemezsin zaten.çok pis bakıyo anne kedi :)

bence yapardı

takip et,anne gidince sev

ani hareketler yapmazsanız problem olmaz. önce annesini sevin hatta, güven oluşturun..

Yavru kediyi sevmeyin insan kokusu sinerse üzerine annesi bakmaz.

sevmeyin +1

sevme çünkü hem anne kedinin gazabına uğrayabilirsin hem de yavru kedicikler bu kadar çabuk insanlara güvenmeye kalkmasınlar. Sonra çoluk çocuğun elinde oyuncak olurlar insana hemen alışırlarsa.

ellerinin kokusu sinerse anneleri dışlayabiliyor kedileri. bizim ayakkabılığa doğmuştu 6 tane falan hepsini elde naylon eldivenle taşıdık koku geçmesin diye. bu dönemde yapacağın tek kıyak onları başka kedilerin (özellikler erkek) görmemesini sağlamak ve annelerine sütlü ekmek vs. tarzı yiyecekler bırakmak.

belki klasik ama yağmurluk ve şemsiye mutlaka bulundur. Yılın yarısından fazlası gri ve heran yağışa hazır bir gökyüzü ile geçireceksin.

ayrıntı olacak ama berbere burada gidin. Diş kontrolüne de gidin buradayken, çürüğünüz vs varsa burada hallettirin.

oraya giderken yanında bolca para bulundur. zira münchen almanyanın en pahalı şehridir. normalde 1 euro olan birşey orada 4-5 katı fazladır. alışveriş derken neyi kasettiğini anlamadım ama yiyecek içinse ALDI ucuzdur. Buradaki BİM orada Aldi oluyor:) Bisiklet tavsiyem; 2. el pazarı kurulur genelde pazar günü hauptbahnhof arkasında olur (bremen'de öyleydi). Bisikleti bu pazardan 2. el çok cüzi fiyata bulabilirsin. Aman çok güzel bisiklet alma, ayı düğümü atıp bağlasan bile 1 ay dayanmaz çalınır hemen:) başka sorun olursa yardımcı olurum. İyi yolculuklar şimdiden..

babebo+1

münih cidden çok pahalıdır,özellikle kiralar.12 m2 odaya 800 euro veren insanlar var.Gitmeden önce kalıcak yer sorununu mutlaka çöz derim.Bayernliler ırkçıdır biraz,kafana takma.

@jpsartre zaten kalacak yeri buldum o sıkıntı değil ama dediğin gibi gerçekten çok pahalı. Stüdyo daire gibi bi yurt odası buldum. Yatak odası,mutfak,banyo,balkon toplam 28 m2. Elektrik,su, ısınma, internet toplam 600 €.

Aslında tavsiyeler saymakla bitmez. Ben de 2 yıl önce aynı yolu izleyerek Stuttgart'a geldim.
Öncelikle gidiş dönüş tarihlerini şimdiden ayarla. Mümkün olduğunca çok kışlık getir. Kayak montları kışın çok iyi iş görüyor. Tekstil türkiye'de daha ucuz, timberland botlar da öyle. İlk başta ihtiyacın olmayacağı için eğer aralık başına kadar türkiyeye bir gidiş dönüş yapmayı planlıyorsan en "ağır" kışlıkları o zaman da getirebilirsin.
Münih'de konuşulan almanca sıkıntı olmasa da, okuldaki profesörlerinden bol bol bayrisch duyabilirsin, o zaman tamamen başka bir dünyadan gelmişsin gibi oluyor gerçekten.
Türkiye'de annen ya da babandan sgk'lıysan, gelmeden at11 denilen belgeyi de getir. Bu belge senin türkiye'de sigortalı olduğunu ve almanyadaki sağlık harcamalarının karşılanacağını gösteren bir belge. Bu belgeyle ayda 80€ paran cebinde kalır.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
Wilkommen in Deutschland!

şehir planı edin. telefonun akıllı telefon değilse uluşım haritasını yanında taşı öğrenene kadar. akıllı telefonsa bütün duraklar ve ulaşım planını ordan görebiliyorsun.
Almanya gıda konusunda türkiyeden çok pahalı değil. Helal takıntın olacaksa (benim vardı) süper büyük marketlerde avustralyadan gelme et oluyor şoklanmış ve helal sertifikalı tavuk da oluyor türk-arap kasaplardan daha ucuz ve açıkçası ben araplara güveneceğime avustralyalılara güvenmeyi tercih ederim...
Alışveriş için etraftaki marketleri öğreneceksin lidl-aldi- penny gibi ucuz olanlara misal okuldan yurda gelirken uğramaya çalış hem kontrol etmiş olursun hem o vakti iyi kullanmış olursun. Kol çantanda bi tane bez market poşeti bulundur her zaman. neyde ucuzluk varsa onu alırsın :)) ben öyle yapıyordum. kimi kez şampuan kimi kez meyve...Hem haftalık alışverişinde yük olmaz.
bot-çizme ihtiyacın çok olacak. Neredeyse ağustostan mayısa kadar bunları giyeceksin. Almanyaya gitmeden önce 1 tane çizmesi olan benim ordayken 4-5 tane olmuştu. Ucuz yollu bulduğunda al lazım olur.
Bisiklet malzemeleri için deli fiyatlar isteyenler var akseauar, kask vs. için de. Bunları ikinci el bulabilirsin. Kantinlerde bi dolu ilan olur onlara bak kijiji.de gibi sitelere bak hele münihte mutlaka işine yarar şeyler çıkar.
Saç boyama, kuaföre gitme, kaş alma gibi alışkanlıkların varsa kendin yapmayı öğren. Deli para harcarsın. (benim kuaför alışkanlığım yok ama adam gibi saç kesen yerlerde 20 euro filanmış)

Kışlık kıyafetleri stoklamam lazım aslında. Çok haklısın @niye ama.

leyla & tarık

edriyin & rocky

cısto ve pofik

leyla ile mecnun
hansel ve gretel
edi (sarı) ile büdü (gri)

Feride ile ferit
Porto ile Riko
Nazli ile Cabbar

Mutlu (erkek). ( Kiz) sakine

dişi - üzüm
erkek - perçin

ying-yang

Coco- chanel

Porto ile riko +1

erkek olan için ajan; dişi için aklıma gelmedi.:D

pamuk - şeker

kimyon (erkek)
güllaç (kız)

sherlock - watson

Christian Louboutin yada convers al :D

(bkz: bambi)

kadıköyde enes var. fiyatları cok uygun ve cesit bol.
boganın ordaki mcdonaldsdan yukarı cıkıyorsun hemen önüne geliyor zaten.

Hotiç'e bakın derim.

kadiköy enestekiler tek kullanımlık rahat değil ordakiler

Facebooktaki hayvan sahiplendirme sitelerine bi an önce ilan verin. Anca yayınlanır, körlük durumundan dolayı sahiplenen birileri çıkacaktır diye düşünüyorum. Olabildiğince fotoğrafını çekin ama.

Hayvanseverler, kedi gibi sayfalar var ilan yayınlayan. Mobildeyim link atamıyorum şu an ama pcye geçince veriyim linkleri

Öncelikle yemekle ve yaklaştığında kafasını veya boğazının altını çok yavaş bi şekilde okşayarak güvenini kazanın. Çok uzun sürmez zaten söz konusu yemek olunca. Ama ona pisi pisi diye seslenmeyin başka bi ses çıkarın sadece size alışsın. Sonraki günlerde yine ses çıkarın ama yemeği önüne koymayın. Yemek katıysa parçalara bölüp her parçayı farklı yere koyun ki koku alma kabiliyetini kullanabilsin. Olabildiğince temiz tutmaya çalışın onu, eğer çok pisse nemli bezle silin biraz. Bir de antibiotikli göz damlaları var. Fiyatları da 2,5-5 tl arası çok bi şey değil yani. Yarın bi eczaneye uğrayabilirseniz ondan mutlaka alın, gözünü dezenfekte eder iltihap varsa gözü rahatlatır. Ben Gentagut kullanıyorum, tavsiye ederim.
Onun adına size teşekkür ederim.

biz yemek verince başka bi anne kedi bebelerini alıp geldi. sabah kahvaltısından sonra bizim kediciği görmedik. iddialara göre o anne ve bebeleriyle beraber. benim düşüncemse annenin o kediciği mekandan uzaklaştırmış olması. gerçi geçen hafta bu ikisi beraber takılıyolardı ama belki diğer bebeler olunca hırçınlaşmıştır.

sonuç olarak üzüm asmalarına çıktıp da orada yattığında çektiğim fotodan başka foto yok elimde :P şu anda kedi de yok gerçi. neyse etraf kalabalık, besleyen komşu olur heralde. belki de akşam geri döner aramıza :)

adaletlerini biliyorum da, kimse ses çıkarmadı mı diyorum..

İstanbul Barolar Birliği başkanı peşini bırakmayacağız diye bir açıklama yaptı bugün Çağlayan adliyesinin önünde. Ne kadar güvenilir ya da ne kadar etkin bi rol oynar soruşturmada, orası tartışılır

Merkezde mc donald'sın hemen sağındaki pasajın içinde hoş takılar satan bir yer var.

www.safirgumus.com

süte ekmek doğra.
edit: sonuna gelene kadar başını unuttum. yoğurda doğrayıver.

yoğurt verebilirsin, ama soğuk olmasın. istersen ekmeği yumuşatıp da verebilirsin yanında.

süt yok diyorum sen süte ekmek doğra diyorsun.

peynir yer. süt yoksa yoğurdu sulandırıp bir dene derim.

yarın migrosta mamalar %40 indirimde. yakında varsa bi uğrayın da ziyafet çeksin yavrucaklar :)

Üstad, salam süt ton balığı ile beslenen kedi çok aç kalmadıkça o ayarda yiyeceklerden başka birşey yemez. Çok aç kalırsa ancak başka şeyler yiyebilir. Normalde ben olsam bahsettiğin şeylerden vereceğime evde ne pişerse ondan verirdim.

Yemeklerden arta kalanlar vs. olabilir.

sütten ziyade yoğurt yer kediler zaten. ekmek ile yoğurdu karıştır. kuruyemiş de ezip koy karıştır hatta biraz. ver bakalım yiyecek mi.

Yoğurdu azıcık sulandırıp minik minik ekmek doğrayıp verebilirsin evet. Ama çok soğuk yoğurt verme, direk dolaptan çıkarıp verme yani, azıcık ılık olsun.
Bir de yumurta varsa, hafif haşlayıp soğumasını bekleyip onu da verebilirsin, yine bölerek tabi.
Peynir beyaz peynirse verme.

yenir, haşlanmış yumurta, yoğurt içine doğranmış ekmek yerler. çöpten beslenen hayvan çok seçici değildir zaten.

Peynire bayılıyolar. Biz emziren anneyi peynirle beslemiştik bi şey yokken, yavruları da gidip gelip yalıyodu peynirleri. Böyle durumlar için kuru mama bulundurmalısın evde, bi şey yokken verirsin bi tek.

yoğurda ekmek doğra.bide yumurta varsa onu da verebilirsin.benim kedim yiyodu.çiğ veriyodum ben.pişmiş de olur.

makarna, yumurta, peynir, her tür et. ama küçük parçalara ayırmadığın sürece suratına bakmazlar isterse de en leziz et olsun. bi de salça soslu makarnayı falan kokusundan dolayı yemeyecekler diye endişe ediyosan üzerine bi yumurta kır ve karıştır. bayılırlar çiğ yumurtaya.

Saydıklarının dışında kilosu 4 ile 5 tl arasında değişen açık mamalara alıştır. rahat oluyor beslemesi.