alma lg.
bak lg tv al ama telefon alma.
samsung al.

deism gibi.

deist gibi duruyorsun ama tam deist olamamışsın. kafan karışık sadece netleştirmen gerek bu tür olguları. burada netleştirmen çok zor birşey ama. biri gelir vardıra ikna eder diğeri gelir olur mu hiç öyle şey der daha da kafan karışır.

niye kendini kategorize etme ihtiyacı duyuyosun ki, yardır gitsin :)

(git: 167906)

böyle deist olmaz, deistler yaratıcı tanrıya kesin olarak inanırlar.

agnostisizm ile de yakından ilgisi yok, hatta hiç, zerre kadar alakası yok.

james keenan'ın dediği gibi, ateizme yakınsayan kafası karışık insan diyorum...

arkadasım oncelıkle senı cok ıyı anlıyorum .. zamanında bende senın gıbı ıkılemler yasamıs bırıyım ama ben hıc bı zaman ınanmamazlık etmedım hıcbırıne sadece olması gerektıgınden fazla sorguluyodum .. cocuklugumdan berı buyudugum cewrede hıc bı zaman oncelık dııldı dın .. cok fazla sorguluodum bılgı sahıbı olmadan fıkır sahıbı olan ınsanlar yuzunden ıyıce ıcınden cıkmaz hale gelıyodu ınandırıcılık kısmı .. kendı kendıme sawas werıyodum we bu sawasın tam ortasındayken belkı ınandırıcı gelmeyebılr ama tam 21 gece arka arkaya aynı ruyayı gordum .. hergece aynıydı ve bıseyler duyuyordum sureklı .. en sonunda bı sabah kalktıgımda kelımesı kelımesıne aklımda uyandım we nedır bu dıye arastrdıgımda daha once duymadıgım (bılıncaltı degıl yanı ) bı ayet oldugunu ogrendıgımde sawasım orda bıttı :) sımdı kesınlıkle ınanıyorum we daha guzel ıcınde bı huzur oluyo ınsanın anlmsızca .. umarım sende bırgun yolunu secmıs olrsun we o yol bnm yolum gıbı olur .. :)

(bkz: sübhanallah kardeş ibretlik bir paylaşım)

tutamadım kendimi.

@wampex +1

gece gece güldüm lan...

deizm'e bir adımdasın ama seni boşluğa çeken bi sebep var. yani tam inandım derken birşeyler okuyup ya da etrafındaki insanlardan birşeyler duyarak aaa tabiki tanrı, peygamber, kitap yok diyesin geliyor.

yaklaşık 1 yıl önce bende de aynısı olmaya başlamıştı. günde 5 vakit namaz kılıyodum, oruç tutuyordum ancak neden kıldığımı, inancımın sebebini bilmeden Allah'a kızıyodum (hani bunlara ne gerek var diye). yani müslümanlıktan bihaber olarak yaşayarak müslümanım diyerek ortada geziniyodum. malum sözlükte de ateizm ve evrim teorisi başlıklarında yazılanları okudukça ister istemez senin gibi arada kalıyordum.

bu durum benim için dayanılmaz hale gelince türkçe tefsirli (açıklamalı- yani bakara suresinin adının neden bakara olduğunu açıklayan kurandan)kur-an'ı kerim aldım. başladım okumaya ve okudukça kafamdaki sorular %90 oranında netleşmeye başladı. daha sonra etrafımda duyduğum, kendim cevaplıyamadığım eskiden de olduğu gibi beni inançsızlığa sürükleyen %10 luk kısımdaki soruları alo fetva hattına ve evimin yakınındaki camide görev yapan imam efendiye soruyorum. şu ana kadar cevaplıyamadığımız sorular yok, çünkü imam efendi bilmediği zaman o da hocalarına danışıyor.

eğer istersen kuran'ı kerimi türkçe oku, yani ben tavsiye ederim. karar senin şimdiden hayırlısı olsun.

dediğin deizm.
sende deist olmuşsun.
din iman toz duman be hafız ne uğraşıyon uyu uyu biraz unutursun, olmadı seyfi doğanay dinle bir de büyük aç bak sonra ne allah kalıyo ne peygamber,
bir kadeh atarsın peygamber olursun biraz daha içmeye devam edince nirvana denen ebeamısını ters açıdan gören pozisyona geldin mi orda dur.
takılma dostum böyle tırıvırı işlere. yaşamak güzel.

İnanmadığının bi sebebi vardır.Hayatında kötü bişey mi yaşadın ondan sonra inancını kaybetmişsindir.Hani bazı insanlar önce inanır sonra da hayattan kazık yiyince allaha inançlarını kaybederler ya seninki de öle bişey mi yoksa

zamanla hem fikirleriniz netleşip oturur. o zaman anlarsınız deist misiniz, ateist mi, agnostik mi yoksa bir din mensubu mu olduğunuzu.

yönlendirmek gibi olmasın ama inanan biri olarak dinin çok ciddi bir konu olduğunu düşünüyorum. bu noktada, yani benim inancıma göre bir ahiret hayatımız olacağı için senin de din konusunu gerçekten ciddiye almandan fayda görüyorum.

karar vermeden önce ciddi bilim adamlarının din kitaplarından faydalanmalısın. senin kafanı karıştıran şeyler temelde cehaletle ilgili şeyler. dinin felsefi bir boyutu da var ama insanlara bu boyutu ağır geliyor. malum sıcak ülke insanları azıcık kolaycı olurlar. genelde herkes basitçe "10 kez şu tesbihi çekersen cennete gidersin" tarzı şeyler duymak istiyor. kimse dinin özüyle ilgilenmiyor, okuyup araştırmıyor. bu da müslümanım diyen ama cahilce konuşan insanların sayısını çoğaltıyor ve kafası zaten karışık olanları dinden soğutuyor.

dini konuları ben de çocukluğumdan beri hep merak etmiş, senin sorduğun soruları defalarca insanlara sormuştum. hiç düzgün cevaplar da alamıyordum. cevapların kafamda netleşmesi 10 yıldan fazla zaman aldı. ama ben her soruma yavaş yavaş, vakit buldukça cevap bulmaya çalıştım. bir de mevlana'yı çok iyi anlamış birinden dinlediğim bir kaç detayı uzun zamanda kafamda sindirerek sorularımı netleştirmeye başardım.

Zamanında inancını tam anlamıyla yitirmiş, ve bu konu üzerine de çok giderek saçmasapan şeyler yapmış bir insan olarak söylüyorum, yürümekte olduğun yol pek iç açıcı bir yol değil. Ben zamanında felsefe, edebiyat ve sosyoloji üçlemesine çok fazla takıldığım sıralarda, inancımda çok büyük depremler oldu ve sonunda tam anlamıyla bir inkar haline geçtim. Bu tam 2 sene boyunca hiç değişmedi. Ezan okunurken hocaya küfrederdik, craddle of filth parçalarını full ses açardık, bulabildiğimiz her türlü insanla dalga geçerdik, tezlerini çürütmeye çalışırdık inanç konusunda. herşeyin rasyonel gerçekliğe dayandığını düşünür, ve bunca adaletsizliğin, bu denli yüce bir yaratıcının eseri olamayacağına, bunların toplumları kontrol altında tutmak için kurulmuş düzenler olduğuna inanırdık. Bunun yanında daha birçok konu ve alt başlık var ama burada açıklamak uzun sürer. Ama şimdi anlatacağım şeye dikkat et; öyle 22 gün rüyamda ayet okundu gibi birşey değil.

2008 yılının yaz ayında Work&Travel programıyla amerikaya gittim. Hesapta çalışıp kazanıp gezip tozacaktık. Ve orada o kadar çok olayla karşılaştım ki bana birşeylerin gerçekten kontrol edildiğini planlandığını hissettirdi. Orada çektiğimiz birçok zorluk gerçekten ilahi adaletle bize geri iade edildi, hayatımızı tekrar sorgulamamız, "şükretmemiz" sağlandı. Amerikan bankası(!) "yanlışlıkla(!) 400$ yatırdı hesabıma, ve asla geri ödemedik o parayı hesabı da kapattım gelirken. Amerika'da 3.günümde kaldığım yerin kapısında bulup karnını doyurduğum çocuk "şans" bu ki yaz boyunca orada olacakmış ve her darda kaldığımda (sokakta kalma tehlikesiyle karşı karşıya bile geldik) tereddütsüz bana borç verdi,yardım etti. Pedicab işi yapıyordum, çalışabildiğim son gün, öğlene kadar 40$ para kazanmıştım, gerçekten imkansız bir şekilde kaybettim o parayı, ve tekrar kazanmak için tüm gün çalıştım. O çalıştığım gece, - normalde sahilde bir yol üzerinde gidip geliyorduk bu aletlerle insanları taşıyorduk- sahilin hiç görmediğim iki ucuna da müşteri götürdüm, sonunu ilk defa o gece gördüm o yolun, ve o gece çok yüklenmekten bacağımı sakatlamışım, 4 gün bekledim,çinlilere masaj yaptırdım, elimden geleni yaptım, hiçbir şekilde bacağımdaki o kasıklık geçmiyordu ve türkiyeye dönmek zorunda kaldım. O işe girmek için çıktığım önceki işimle alakalı rapor edilmişim sponsor şirketime, sakatlandıktan 6 gün sonra ülkeden çıkmam gerektiği mailini aldım aynı gün, ve nihayetinde terkettim.

Nihayetinde burada aklıma gelmeyen ve anlatamadığım birçok daha olay ile, sanırım Allah bana geri dönüş yolunu açtı. Çünkü kafamda türkiyeye dönmemin "istendiği" ve bunun "sağlandığı" düşünceleri yerleşmiş olarak geri gelmiştim. Burda da olaylar cereyanını sürdürünce araştırmalarıma daha farklı bir yön verip, din insanlarıyla - ama yobaz olanlarla değil - konuştum, araştırdım. ama ilk kural şu : KOŞULSUZ İNANMALISIN. sonrası gelecektir inşallah.

Bunları anlattıktan sonra bir ateist olmanın veya dinleri ve Allahı kabul etmemenin sonuçlarını yazayım sana;

1- Hiçbirşeye güvenemiyorsun, tam olarak avunacak, teselli olacak bir destek bulamıyorsun.
2- Bu bir ateist ve cool çocuk olma özentiliği olsa bile, zamanla gerçeğe dönüşebiliyor ve gerçekten de ateist bilim adamları kadar çok bildiğini düşünüyorsun - en yakın arkadaşımdan biliyorum.
3- Ortak birşey bulamıyorsun insanlarla, çünkü müslüman bir ülkede yaşıyorsun.
4- Dinin sana getirdiği kısıtlamalardan muaf sanıyorsun kendini, daha sapkın, kuralsız ve tehlikeli bir hayat benimsiyorsun.
5- Dinin yıkıldığı beyninde, geri kalan çoğu ahlak sistemi ve yargı zincirleri kırılıyor ve salak gibi ortada kalıyorsun.
6- sonuç olarak BİR BOKA inanasın gelmiyor artık. PİÇ GİBİ kalıyorsun. O yüzden o kadar smart ass olmaya gerek yok.

Gelelim sorularına:

1- Evet açlığı oruçla anlayacaksın. Sürekli aklına eseni tıkındığın bir süreçte, sokaktaki insanın ne hissettiğini, yaşadığını asla anlamayacaksın. Çünkü inanmayan insan sadece kendinden mesuldur. Halbuki dinin temelinde - BU KÖTÜ BİRŞEY midir sana soruyorum - sosyal paylaşım ve yardımlaşma bulunur, oruç da buna birebir uygundur. Tutamayanlar fidye verirler - maddi yardım.

2- Namaz neden var? Çünkü temiz ve zinde olman önemli, namaz kılan insanlara bak, hepsi çok dinç insanlardır ve yüzleri apaktır. Sonra, namaz kılmak sana şimdi korkutucu görünse de rahatlatıcı bir dini ibadettir ve Allah'a kulluğunu sunduğun, nimetlerine şükrettiğin bir teşekkür biçimi ve sorumluluk ifasıdır.

3- Dua neden var sorusu çok saçma.

SENİ İMAJLAR YILDIRMIŞ, IDEOLOJILER ve BAZI BAŞKA ŞEYLER.
Ama şundan eminim, biz ne dersek diyelim, sen bize inanmazsın. Eğer sana nasip edilmemişse, ya da zamanı gelmemişse.Sen hiç görmeyeceksin.

"Ve biz onların önlerinde bir sed ve arkalarında bir sed meydana getirdik, öylece onları sarıverdik. Artık onlar göremezler."

merhaba. ben de zamanında senin gibi kafa karışıklıklarına sahiptim. çölde deve güder bir yandan da walkman'imden cradle of filth dinlerdim. sonra bi gün hira dağında ateist arkadaşlarımla trekking yapıp cool görünmeye çalışırken bana bi vahiy indi. kafamı karıştıran soruları da alo imam hattına sordum, çözdüm.

şimdi peygamberim. sübanallah.

uzun uzadiya tasvirlere gerek yok.

+1 @svarte daue

Yönlendirmek gibi olmasın ama oruç açları anlamak için tutulmaz. Aynı şekilde tüylerinizi diken diken eden kadınlar da erkekler tahrik olacak korkusuyla başlarını örtmez.

İslam inancında herşey Allah istedi diye yapılır. İslamda teslimiyet vardır, yani "bu doğrudur" ön kabulü ile başlarsınız, ve sizden bunlar istendi diye yaparsınız. Evet oruç tutarsanız açları anlarsınız, namaz kılarsanız daha zinde olursunuz vs. Allah'ın bu ibadetleri istemesindeki amaçlar arasında bunlar da vardır elbet.

Bu düzeltmeyi yaptıktan sonra deizme yakınsadığınızı söyleyebilirim. Ama ikircikli bir durumdasınız, üzerinde düşündüğünüz halde bir tanrının varlığına tam inanmadığınız için adını koymak mümkün gibi görünmüyor.

allahın varlığını kabul etmek ve buna inanarak yaşamak tabii ki şu anki hayatınızdan daha huzurlu bir hayat sunacaktır size. ama bence varlığı %100 kabul edilemeyen bir şeye inanıp huzurlu yaşamak mı sizin tarzınız yoksa sorgulamak, araştırmak ve belkide ölene kadar hiçbir zaman cevabını bulamayacağınız ve anlayamayacağınız sorularla meşgul olup stress'li bir hayat mı sizin tarzınız.. buna karar vermelisiniz. bu çok ince bir nokta ve sen daha çok başındasın. en ufak örneğiyle; daha allah ile din arasında bir bağlantı kurmandan bunu görüyorum. yani allah'ın varlığına inanmayıp ta din'i kurallara uyabilirsin. bu kuralların çoğu (hatta belki tamamı) doğru şeylerdir. mesela oruç tutmak denilen şey; bedeni ve ruhu disipline eder. sadece açları anlamanı sağlamaz. iyi birşeydir yani. bunun gibi bi dünya örnek.

geç bir cevap veriyorum ama bence ;

din ile ilgili(bilhassa islam) yazılmış kaynakları okuyun araştırın , fakat kesinlikle imana gel türünden şeyler söylemiyorum , eğer yeterince okudum ben , yine de bana göre değil dersen topuna inanma .
ama çok iyi araştır bence , yazılmış kitapları falan.

islamiyeti kabul etmek-etmemek meselesi değil bu. din konusu belli dönemlerde sorgulanır. ben zamanında namaz kıldım beş vakit, oruç tuttum vs vs sadakamı da veririm falan falan.. sonraları bir şeylerin içimi doldurmadığını farkettim ve türkçe meal kuran okuyup sorguladım: d vitamini ihtiyacımızı islamiyetin gereksinimlerini yerine getirirken (örtünürken) nasıl giderebiliriz? ya da şimdi saçlarım açık diye bütün erkekler tahrik mi oluyor ve günahı benim boynuma mı? allah insanı yazın sıcağında aç hele ki susuz bırakır mı? yazın 17-18saat aç ve SUSUZ oruç tutulur mu? namaz mesela: neden günde beş kere en az on dklık tapınmalarda bulunayım ki kendimi affettirebilmek için? yani kendimi affettirmek için günde en az bir saat ona yalvarmam mı gerekiyor? temiz bir vicdanımla bunu kabul etsem daha iyi olmaz mı? bir kere söylesem olmaz mı? namaz duadır derler. benim bir duamın etkisi diğer namaz vaktine kadar mıdır ki bu yüzden günde beş kere aynı şeyi söyleyip duruyoruz? hele bir de temizlik kavramı var: günde beş vakit sürekli ağzını burnunu çalkalıyorsun? mileti boşver ben beni yaratanla konuşabilmek için illa ki sümüklerimi mi temizlemeliyim/grip nezle haricinde kim burnunu siler ki? yaratıcı gerçekten fiziki şeylere bakıyor mu? yoksa önemli olan kalbimiz mi? vs vs

beni yaratan bu kadar insafsız olamaz diye düşündüm. ve ona inanmayı bıraktım. şimdi çok çok huzurluyum. çünkü farkettim ki insanı yargılayan şey vicdanıdır. bir insana özür dileten şey kitapta yazması değil vicdanına dokunmasıdır.

sonuç olarak burada yazanları yine kendin sindirecek, sorgulayacak ve bir sonuca varacaksın. inancını kaybetmeye başlamanla hiçi bir şeye (yaratıcı kavramı/kendisi dahil) inanmamak arasında fark vardır. şimdilik deist olarak kabul görürsün.

@freeze, fizik ile dini karşılaştırman anlamsız. işte kendin diyorsun, imtihanın sırrı işaret olmadan da inanabilmek diye. bilimde böyle bir şey yoktur, din kanıta değil inanca dayalıdır, bu inancı destekleyecek pozitif/deneysel/bilimsel hiç bir temeli yoktur.

madem ki hiç bir kanıt yok, kendi dininin hıristiyanlıktan, musevilikten ya da ne bileyim, bahailikten daha "doğru" olduğunu nereden biliyorsun? ben şu dakika bir tanrı uydurup ona inansam, islamiyet'in ondan üstün olduğunu nasıl kanıtlarsın? ya da eski dinlerin, roma tanrılarının olmadığından nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ve daha ötesi, 2000 yıl sonra senin tanrın da mitolojiden farklı mı olacak sanıyorsun?

bir dost tavsiyesi;
biraz kuran ve incil okuyarak ateist olabilirsin evlat

yol gösterme gibi algılama ama okumaya araştırmaya devam et derim. tam oturmamış gibi herşey.

gayet de güzel olur, oluyor hatta :)
robin'i şahsen hiç sevmem, deterjan reklamı maskotu gibi gelir bana, ayrıca gereksiz bir karakter. bence batman yalnızlığın adamıdır. her daim tek tabancadır, olmalıdır.

christopher nolan'a buradan sevgilerimizi gönderiyoruz bir kere daha..

robin aslında çok sağlam bir karakterdir. fakat biz hep eski dizilerdeki halini hatırladığımız için şaklaban bir karakter gibi geliyor.

robin in hikayesi apayrı bir hikayedir. bruce wayne koruma altına alır ve ufaktan yardımcısı olarak eğitmeye başlar. Batman forever filmi de zaten bu eğitimi ve sonuçlarını anlatmakta idi...

bence bir sonraki filmde kesinlikle olması gerekir diye düşünüyorum. ama cort diye sokulacak bir karakter olmadığı için büyük ihtimal bir sonraki film de bu hikayenin başı anlatılcak.

robin askerde hafız.
sivas temeltepedeymiş piyade olaraktan.

bakaya ve yoklama kacagi durumu varsa gozaltina alabilirler. yerli askerlik subesini arayarak durumunu ogrenebilirsin. genelde yardimci oluyorlar.

@helenart: abi 1 kere aradım, bağlanmak zaten çok zorlu bir süreç. bağlandıktan sonra "şubemize geliniiiiiz" diyen bir kocakarı 9000 km'den kalkıp gelemeyeceğimi anlatmama bile fırsat vermeden telefonu suratıma kapattı.

sen üni okuduğun için seni öyle alıp götüremezler. yanında öğrenci olduğunu kanıtlayan bir belge olsun okuldan falan aldığın resmi bir belge olursa kafan rahat olur. olmasada şart değil yani. okuduğun sürece tecilli olursun. okul bitince de (lisans için 2 yıl) tecil hakkın var. askerlik şubeni ara o kocakarı sivil memurdur, ve uğraşmamış seni sallamış yani. yurtdışında olduğunu belirt. yine tatmin edici bir cevap alamazsan şube astsubayı ile görüşmek istediğini söyle o adam sana tane tane anlatır, olmadı bir askerle konuş asker ortalığı birbirine katar zaten sana yardımcı olacak diye.
ama şu net öğrenciysen seni asla askere alamazlar.
neden yoklamada yoktun veya neden tecil talebinde bulunmadın deseler de alamazlar.

evet sevk tarihinde ellerinde olmazsan bakaya oluyorsun. Veya imkanin varsa tekrar tecil ettireceksin.

evet agustosta asker olman lazim normal sartlarda, ay sonuna kadar sevk evrakini alip agustos basi sinava girmen gerekiyor asagida duyurusu var:

www.asal.msb.gov.tr

ağustos da askersin. kısa dönem için sevk dönemlerinden nisan geçtiği için ağustosa kalmışsın. ya tekrar tecil ettirirsin yada gidersin. aksi durumda kaçak olursun, vatan borcu borcum borç hesabına gelir durum.

kuzeniniz bu sorunun cevabini daha iyi verebilirdi bence.

sanki kuzenim bütün köpek cinslerine hakim değilmiş gbi bi his oluştu içimde. adamın 8 tane köpeği var. hepsi farklı cins. ne bileyim sahibi olan biri varsa içim rahatlar gibi. özellikle 1 yaşından sonra gelişme kaydedilebilir mi ki?

üzgünüm ama 1 yaşında artık karakteri büyük ölçüde oturmuş demektir. bu saatten sonra hayvanı değiştirmek için çok vakit harcamanız gerekir. o yüzden şu anda çiftliğikteki alışkanlıkları neyse onları devam ettirme eğiliminde olacaktır.

katılmıyorum, 1 yaş bir köpek için oldukça genç bir yaştır. köpeğin karakteri 2 yaşından sonra oturmaya başlar. çekinmeden alıp eğitebilirsiniz.

www.uzmantv.com

yurdum köpeği varken ne hacet alman çobanköpeğine.
al bir tane safkan kangal da köpek nasıl oluyormuş gör.
arabalara havlamaz direk üstüne atlar kangal.

eğer karakteri oturmuş bir köpek istiyorsanız hayvan barınağına gidip bakabilirsiniz. cins ya da cins olmayan bir sürü köpek var ve oradaki bakıcılar köpeğin karakterini çok iyi biliyorlar.

www.fatihbelediyesiyedikulehayvanbarinagi.com

1 yaş bencede köpek için genç bir yaştır.Kendi Alman çoban köpeğim bize ilk geldiğinde eğitim için büyümesini beklemiştik hatta.(kaç aylık geldiğini hatırlamıyorumda.1yaşına gelmesini bekliyorduk) ha sonra eğitim almadık o ayrı :)

kahve

sodanın içine bol limon. al bardağı eline sonra. elinde tuzluk döke köpürte iç. ohhh.. serin serin hem. anında çözüm.

Ne yazık ki kusmak en iyi çözüm...

Bunun dışında C vitamini ve bol bol su al. Bir de kabak çekirdeği.

ilk buldugun eczaneden alka seltzer alıyorsun ucuz cok. suya atıp eritip içiyorsun. bi kaç saat sonra bi tane daha. ne agrı ne bulantı ne bişi kalmıyo. akşamdan kalmaların resmi içeceği.

ayranın içine dök sodayı, iç sonra o leş gibi şeyi. ne mide bulantısı kalır ne ağzında pislik.... hep yaparım, hiç üşenmem.

eno yada alka seltzer tabiki
hem hangover olayı gidiyo kusma bulantı falan hiç bişi olmuyo bas agrısıda.

tövbe et, samimi bir şekilde. allahın da izniyle bir şeyin kalmaz.
bir dahada içki falan içme, hem günah hem bak nasıl zararlı.. cız.

bünyeye göre değişkenlik göstermektedir.
mesela bana soda iyi gelmektedir.
ama başka başka insanlardan duyduklarımız.
soda+ayran
acıkahve
en iyisi uyumak tabi yapılabiliyorsa.
mümkün olduğunca az su iç kandaki alkol oranını tetikler su.
içtiğin içki de önemli bu hususta.

1

üst

2

1- üst :)

kontrollü orta saha mücadelesi şeklinde geçer, almanya asla bariz bir üstünlük kuramaz, ispanya oyunu iyi tutar.

Bahisler

ilk yarı : X
alt/üst: alt
skor: 0-1
gol: dk.67 david villa

tgs:2-3 de oynanabilir.

ispanya'nın çıkacağı oyun düzenine göre alt ya da üst olur. almanya'nın nasıl oynayacağı ise belli zaten thomas müller yerien defansif bir oyuncu ile çıkar ispanya da villa'yı sol kanatta oynatır, torres'i ileride tek başına oynatırsa alt olur.

iy/ms -> 1/2
oranı 25.

2 ve üst.

almanya cakar ve ust olur

0 derim ama en sonunda almanya alır gibi geliyor bana.

abi millet bir gaz aldı gidiyor. almanya kazanamayacak bu maçı. en azından arjantin ve ingiltere gibi biri sistemsiz diğeri takım olmayı beceremeyen iki ekip karşısında almanyanın aldığı galibiyetler gibi olmayacak. almanya buraya kadar sadece sağlam sistemi ile geldi fakat aynı şey hollanda ve ispanya'da da var. üstüne üstlük bu iki takımda almanya'dan kat kat daha fazla yetenekli oyuncu, yıldız vs. var. almanya finale çıkamaz. çıksa da şampiyon olamaz.

not: tabi bu kadar kesin konuşup bu lafları yemek de var ama bekleyip göreceğiz yaklaşık 11 saat sonra.

resmi iddia da varmi bilmiyorum ama :). Kart ustu oynamak yari final maclarinda en mantikli hareket. Final macina sari kart cezalari tasinmadigi icin futbolcular sari kart gormekten cekinmiyorlar velakin kirmizi gormemek icinde kicini yirtiyor ( or:snejider). Mesela turnuvanin en yumusak basli hakemi dunku ozbek hakemdir ve 5 sari kart gosterdi ;). Benim gonlum Alamanya'dan yana ama o kadar ortada bir mac ki. 1 veya 2 oynamak tamamen kumar olur dusuncesindeyim.Gol oyna ne bileyim baska bisey oyna ama 1 veya 2 oynama :)

ah tam 67:04 te vurdu villa ama zayıf kaldı

aha da geldi gol 4 dakika ile kaçırdım

eskiden buralar hep dutluktu, umarım bizi dinlememişsindir.

maçı skoruna kadar veren bahisin ve bahisçinin dostu ahtapot leto iyi geceler diler :)

hacı sen efsanesin yemin ediyorum. ispanya hollanda maçına ne diyorsun. aynen oynayacam.

son zamanlada cok sıkı, ciddi ciddi bakıyorlar..

geçmez gidip alın derler.

Ağır kusur.

aman diyeyim ihmal etme, birinden ödünç falan al. kusur bulmak için yer arıyorlar. benim araba en son "sağ ön taraftaki koltuğun altında üzerinde motor şase numarası yazan metal parçanın paslanmış olduğu" gerekçesiyle geçememişti muayeneden; düşün artık.

peki o zaman soruyu düzelteyim. başka hiçbir eksiği olmasa, reflektör iki tane değil de bir tane olsa, bu şekilde geçer ama değil mi?

son soruna yanıt; evet geçer ben geçtim: hafif kusur.

yangın tüpü ve ilkyardım çantası mutlaka olsun. sen reflektörü 2 le ne olur ne olmaz. adamlar her boka çok sıkı bakıyor. ama kusurlu olarak geçebilir.

riske atmaya değmez. muayene merkezlerinin önünde tezgahta gerekli her ekipman satılıyor oradan edinebilirsiniz gereçleri.

vardır. nereden aldığının önemi yok.

uzatılır sorun olmaz.

bodrumdan yakın

bodrumda her gun tekne var arabada alıyor 3-5 tane.
www.datcaferibot.com

Karayoluyla Dalaman'dan daha çabuk ulaşırsınız. Direkt sefer vardır ama bulamazsanız Marmaris-Datça yaparsınız.

yiyecek alışkanlıkları daha etkili olur. sinir/stresin yanında genetik faktörler de önemli tabe.

çıkmaz.
bir günde olacak şey değil o bir süreç sonunda meydana gelir.
nazikçe hemoroid kabaca göt lalesi derler.

çıkarsa da "bir gün" yüzünden çıkmaz. öncesinde mutlaka bi yaşanmışlık olmalı.

hacı mide röntgeni için beyaz bişey içmiştim. ayıptır söylemesi -ama söylicem- çok pis kabızlık yaptı. bir günde başverdi lale sıfırdan. (üsluba bak)

yoğun üzüntülü durumların falan -stres- vs. ilk etkilediği yerler mide ve bağırsaktır. -sindirim sistemi- yine böyle durumların kabızlığa yol açabileceği söyleniyor doktorlar tarafından. hatta bir doktordan birebir duydum. artık kabız olana bile depresyon ilacı yazıyorlar demişti.

yani buna bağlı kabızlık falan varsa mutlaka alakalıdır demek istiyorum. kabızlık yoksa da stresin sindirim sistemine olan etkilerinden dolaylı da olsa basur etkilenmiştir diye bir çıkarım yaptım kendimce.

kesinlikle philips olmasın.
kesinlikle samsung olsun.
lg'yi bilemiyorum. ama yine de samsung diyorum.

lg kendi evimde kullanıyorum 3 yıl oldu sorunsuz.
pilipis ve samsung kullananlar genelde memnun ama arkadaş memnun kalmamış sanırsam.
benden tavsiye sony alma sakın. ben aldım usandım servise göndermekten evde yatmaktadır.

Ben Samsung derim. LCD televizyon alma kılavuzu olarak da şuna bakabilirsin:

ankaramahpusu.blogspot.com

tl hesbı ile
bulgaristanda 11
almanyada 12
fransada 13
bildiklerim bunlar.
biz benzinde olduğu gibi bunda da en fazla para ödeyerek tüketen milletiz.
türkiyede hayvancılık yapan köylü eti kilosu 11 veya 12 tl gibi bir fiyata satar.
tanıdıklarım o fiyattan veriyor. ama sofraya gelene kadar 30 tl oluyor. yani aradaki simsarlara para kazandırıyoruz. asıl karıda onlar yapıyor. hayvancılık yapan gariban çiftçi değil.

almanyadan baslıyım, herkes yazsın ulkelerden yaparsın bi ortalama :)
turk marketinde kıymanın kilosu 5.5-6 € arası. sekil marketlerde 8e kadar cıkıyor. antrikot (dogru mu yazdım?) 10a kadar bulabiliyorsun.

libya 14-15 tl.

Avusturya'da 5-6 euro arası.

yanında mezuniyet belgesinin aslını ve kimliğini götür... daha bugün sülüsümü aldım sadece bunlar gerekti... hepimize hayırlı tezkereler...

ilaveten:
şubede askerliğime karar aldırmak istiyorum diye dilekçe yazacaksın.

haber.mynet.com

tüm olası tanıkların o askeri tutacağını hatırlatarak; olası kavgaların sonuçları:

yasal açıdan soruyorsanız: askerlerin sivilleri yargılaması gibi bir şey yok. otobüste kavga ettiğiniz yaşlı amca nasıl missileme yapacaksa o da aynısını yapabilir: sivil mahkemeye giderek.

resmi olmayan sonuçlarını tam bilemeyeceğim; sizi oradan dışarı attırmak dışında bir şey yaptıramaz; işlerinizi de yapamazsınız gibi geliyor.

şikayette bulunursan saglam bir azar yiyecegi kesin . ımaj onemlıdır sılahlı kuvvetlerde bu tarz seylere dıkkat ederler..

sana da hıcbırsey yapamaz , korkun olmasın..

Askerlik şubesinde görev yaptığım da bana ilk söylenilen şey "şube sınırlarına giren herkes asker sayılır" idi.şikayet konusuna gelince şikayet edilince şikayet edilen değil eden laf yemişdir defalarca gözümün önünde.tabiki bu şubeden şubeye değişebilir.

hakkı yok öyle davranmaya. siz resmen yedek subaylık sınavına girdiğiniz andan itibaren (kısa dönem olduğunuzu varsaydım, uzun dönemse de yol izninizin başladığı gün) asker sayılıyorsunuz. o zamana kadar herhangi bir amca ya da teyzeye ne kadar lölö yapabilirse size de o kadar yapabilir. böyle bişeye hakkı yok yani. orası sivil insanlara hizmet veren bi kamu kurumu ve bacak bacak üstüne atmak da yönetmelikle yasaklanmış falan olamaz. tamamen o astekin şeyliği...

ha ama üstteki linke de dikkat.

bende y.s. olarak yaptım askerliği ve ask.şubesinde :)
sana özetle şunları söyleyeyim;
o yavşak sivilde kesin ezik büzük bir adamdır kimsenin sikkine bile sallamadığı gölgesinden korkan embesilin biridir buna emin ol. sana bir bok yapamaz sen bağır çağır gönlünce hacı. en fazla şu olur orada ki diğer rütbeli gelir ve ne oluyor burda der sende durumu anlatırsın o da senden özür diler seni yollar o yavşağı sikertir. sen asker değilsin bi kere bunu unutma sana emir veremez hele bacak bacak üstüne atma diyemez. baktın olmuyo git yanına: -"senin askerliğin bittiğinde ben bu kapıda bekliyor olacağım" dersin. kesin tırsar hatta uyuyamaz. kendini bilen hiç bir asteğmen bu tarz davranışlarda bulunmaz. zaman geçirme derdinde olur. böyle ya..ak kafalılar kraldan daha çok kralcı olurlar kendilerini asker zannetmeye başlarlar bir tuhaf olurlar. böyle zibidiler yüzünden çok azar yedik rütbelilerden çook.
örneğin:
-paşam neden kızdın sen ya, sen sen sana diyom kovboy (askere kızıp bağıra çağıra dolaşan asteke azar)
-rambo bir daha halatla camdan girersin bölüğe çünkü kapıda odunla beklerim seni (askeri döven asteke azar)
gibi daha niceleri bir kişi yapar boru herkese kaçar.
hiç gözün korkmasın dal ibneye. yer eğer istanbul içi ise en aşağı yarbay vardır şubede o gelir olay halolur.
sen söyledin ya ben ayar oldum. benim askerlik yaptığım şube düşük yoğunluklu olduğundan her gelene çay ikram ederdik.

Heyt höyt diye konuştu benle dersin... üstüne birde "sen askere gel ,sıçakalar ağzına senin burada " diyerek gözümü korkutmaya çalıştı dersin.

askerden soğutmaya çalışmaktan sağlam ceza yer.

şubede astgm varsa oralarda bi yerde ya bi binbaşı yada bi albay vardır. ertesi gün gidip, o binbaşıyı veya albayı bulup o astegmeni şikayet etmek en kral çözümdür.

makul bi şekilde binbaşı/albaya durumu anlatıp hafif de damardan girildi mi(biz buraya askere gitmek için geliyoruz, işlemlerimiz olsun gidelim, görevimizi yapalım ama komutanım karşılaştığımız muamele bu mu olmalı bla bla tarzında) tadından yenmez.

düşünsene, vatandaşın biri gelmiş senin askerinden şikayetçi oluyor sana dem vuruyor, şikayet ediyor. off offf... o binbaşı o astegmeni var yaa oracıkta...

askeriye de imaj çok önemlidir, askere gittikten sonra çok daha iyi anlarsın ne demek istediğimi.

sube muduru/baskani yarbay veya albay'dir bir onceki arkadasin dedigi gibi ve sanirim basvuru yaparken bir ara onun imzasi gerekli sanirim tum dosyan hazir oldugunda mi ne, ben bizzat goturmustum sira ile benim gibi askerler de o sekilde yapiyordu kisa kisa muhabbet bile etmistik o sirada uygun bir dille iletirsen, bir sonraki gun sirf bu arkadasin kuzulugunu gormek icin oraya gidebilirsin:) kadrolu bir rutbeli olsa anliycam da oyle gecici takilan bir tipin artislik yapmasini sanmiyorum ki sube muduru savunsun.

ama sube icinde lafina vs cevap verebilirsin burasi askeriye demesi hic bir anlam ifade etmiyor sen asker olmadigin surece acikcasi ama fiziksel temastan kacin tabi:) illa kafaya taktiysan onun mesaisi aksam bitiyor ve disarida bir yerde kaliyorsa sivil haline denk gelirsin nasilsa:)

o değil de harbi ne adamlar varmış, ben de şubede yaptım, yedek subay adayı gelsin şubeye de muhabbet yaparız diye dört gözle bekliyorduk, bu elemansa tırı vırı peşinde.

eksileri bol:
çok çok yakar,
yedek parça sorun,
uzun vadede zararlı,
satmak zor olur piyasası yok a yakındır.
AL-MA

protein tozu kullanma,
zararlı.

zararlı degil. onunla ilgili de bir soru sormadim.

hemen kullan.

zararlı falan da degil.

kaslara proteini ne kadar çabuk ulaştırırsan o kadar iyi. tabii 30 dakika sonra alırsan da "hiç bi işe yaramıyor of" diyemeyiz. büyük faydası olur. ama ne kadar çabuk o kadar iyi.

idmanına bağlı, bazıları hem soyunma odasına geçer geçmez alıyor hem de 1 saat sonra bir ölçek alıyor.

bi antremandan önce bir antremandan hemen sonra olarak kullanıyorum genelde duştan sonra kullanıyorum.

hemen

hemen alınır. ayrıca zararlı felan değildir. en azından hergün tükettiğiniz ambalajlı ürünlerden çok zararlı değildir.

bazi spor hocalarina sordugumda eger sadece antrenmandan sonra kullaniyorsan hemen almasan da olur dedi. ama yine de hemen almak daha iyi sanirim. tesekkurler.

ben 26 dakika 42 sn sonra alıyordum. faydasını gördüm.

hemen, mümkünse üzüm suyuyla.

merhabalar,
protein tozları genellikle antremandan 1 saat önce ve hemen sonra birer porsiyon olacak şekilde alınmalıdır.


magaza.hammaddeler.com

Hammaddeler.com / Gıda Departmanı

en.wikipedia.org

en.wikipedia.org

o üçgenin içinde yazan rakam, plastiğin ne tür plastik olduğunu gösteren bir kod. çeşit çeşit plastik var. mesela 1 yazıyosa pet (pet şişelerde yazar), 7 yazıyorsa polikarbonat (damacanalarda yazar), 2, 3, 4, hdpe ldpe falan var hışır poşet, hışır olmayan poşet, pvc, bilmemne. hangisi hangisidir bilmiyorum onların kodu.

edit: ucan sincap'in linkinde hangisinin ne olduğu varmış.

teşekkürler
peki kaç kere dönüşüme uğradığını yazan bir yer var mı?
yoksa salağın teki beni boşuna mı işgillendirdi?

kac kere donustugu ne farkediyor ?

hayır dostum kaç kere dönüştürüldüğü yazmaz ama söylendiği gibi kalite derecesine göre bir sınıflandırma mevcuttur. siyah poşet en kalitesizden üretilir mesela. ne kadar saydam o kadar iyidir.

plastikleri , daha doğrusu termoplastikleri istediğin kadar dönüştürebilirsin, termoset plastikler dönüştürülemez. dönüşüm esnasında ise %70 orjinal % 30 geri döünüşüm gibi değişik oranlar kullanılıyor, tamamının geri dönüştürmek çok zor

Öğrenci misin?

hayır.

garanti bonus bende bun kullanıyorum. alternatifler
kartfinans
akses

maximum kart nasıl?birçok firma fazla tksit yapıyor diye duymuştum...

ters cevap ama:

şart diyilse almanızı önermem. o kartların avantajı müşteriye diyil bankaya, öyle olmasa satmak için kapı kapı, telefon telefon uğraşmazlardı.

bu sistemde kredi kartı kullanmak daha mantıklı. eğer sistemi komple değiştirmeyecekseniz kullanınız. yok ben protesto ediyorum efendim! derseniz de o size kalmış. zorluklarına katlanıp, gruplaşmakta özgürsünüz. bence bonus iyi.

bonus güzeldir ama garanti'yle uğraşması zor. yapı kredi worldcard diyorum.

elimde cardfinans üniversite kartı var. yıllık ücret falan almıyordu. ama nereye gitsem yok o karta sadece 3 taksit falan diyorlar bende sinirlendim ve yeni bir kredi kartı almaya kadar verdim. öyle bir talimatı sözleşmeye koydurabilir miyim???

worldcard ta taksit (en az 6) yapmayan yer görmedim şu ahir ömrümde. evet...

20-25 dk falan sürer

edit: valla şimdi fark ettim, mallığa gel. söğütlüçeşme diye okursam uzunçayırı tabi bu kadar fazla yazarım dakikayı. evet 15 dk anca sürer:)

15-20dk

15 dakkaya geçmez. ortalama 11.dakika falan.

15 dakiak hacı arada kaç durak varki zaten.

İçki bozuk değildir tahminimce. Fazla alkol tüketimi ishal yapabiliyor.Alkol yüzünden vücutta su emilimi azalır. İdrar veya dışkı yoluyla vücuttan fazla miktarda su atılır.

hafız belki süt bozuktur veya yediğin bir şey dokunmuştur. hemen alkolde suç bulmayın lütfen.
bıırakın bu işleri sizi allahın yoluna davet ediyorum.

alkolun günahı yoktur :)

alkole suç bulmakla zaten alakası yok konunun. sadece fazla alkol tüketiminin bir sonucu.

Normalde cok sut icmiyorsan uc bardak sut dokunmus olabilir. Buyuk ihtimalle suttur yani. Ama alkol de sindirim sistemini ters etkileyebilir, hafif ishal vs yapabilir.

eğer alkol sindirim sistemime ters etki yaptıysa bu hep böyle mi olacak? yani ağız tadıyla içemeyecek miyim yoksa zamanla alışır mıyım? bugün yine içsem mallık mı yapmış olurum? çok da canım çekiyor hani.

hafız süt gaz da yapar cırcır da bu sütün fazla tüketiminin sonuçlarıdır. söylediğim gibi herkes kabahati sütte buldu. içki şişesinin üstündeki her şeyi buraya yazmışsında süt şişesinin veya kutusunun tarihine falan baktın mı hiç hafız veya ne bileyim süt buzdolabında değilse yine bozulabilir. arkadaşların dedikleri gözünü korkutması sen içmeye devam et biraz antreman ile düzelir mide bünye bağışıklık kazanır. tabi sende abartıp alkolik olma da. kısacası içmeye devam. ama sen yine de hak yolunu bir düşün.
selametle
allah cool u seyduna

likörlerin diğer alkollü içeceklere göre belli bir tüketim ömrü var.şişenin üzerinde "3/03/2009E" yazan da bence son kullanma tarihi, "E" expire-son kullanma tarihi kısaltması.

sanırım çıkabilir
benim sol stop lambasında belli belirsiz bir kırık vardı tali kusur yazmıslar ama muayeneden geçti

hafız bunu yazarlar muayenede, ama geçer yani sorun olmaz.

aynı durumda ki plastik kelepçelerle tutturulmuş sağ ayna sorunsuz geçmişti.

cevaplar için teşekkürler arkadaşlar

doğrusu zeytinburnudayım. ama zeytinburnundayım daha çok söyleniyor, çünkü daha kolay geliyor insanlara.

(bkz: #9835708)

Tam aynı şey değil ama alakalı.

baldur kişisi
bunun böyle kaynak gösterebileceğim bir tarafı var mıdır be ?
sabahtan beri bizim editör hatunla saç saça baş başa olacağız
saçmalıyorsun diyor bana
e abi önceden burası ok meydanıymış
ok meydanındayım derlermiş şimdi burası ok meydanı değil ki
okmeydanıdayım denmesi gerekir diye tutturdum
bana mısın demiyor hatun kişi

bencede doğrusu bu zeytinburnudayım.
ama kesin tespit için tdk ya bak. yazım kuralları falan de gugili dayı sana yardımcı olabiler. ek kök meselesi yani bu zeytinburnu.

desteğiniz için teşekkür ediyorum sevgili zeyinburunlular, zeytinburnunular, zeytinburnunakiler, kalamatalar
ööeeh lan skicem gidip vatandaşlıktan çıkıcam bu nasıl bir çiledir ya

zeytinburnudayım olur mu ya çıldırdınız herhalde. oldu olacak nişantaşıya gidin bari.

üşenmeyin okuyun:

www.tdk.gov.tr

şahmeran baltacıoğlu diyordu, eminönüne değil eminönüye doğrusu, derdi bizdeki derslerinde.

eğer bu akşama kadar doğrusunu bulup getirmezse kimse vuvuzelayla intihar edeceğim
abi nooluyo hakkaten lan hangisi doğru bunun

kapı gibi tdk linki verdik yetmedi mi:)

tramvayda da zeytinburnu'na gider yazar bilmem dikkat ettiniz mi.

hayır.

avukatlar yalnızca mahkemeye sunacakları evrakları aslı gibidir yapabilirler. yurt dışında pek çok ülkede ise avukatlar noterlerin yaptıkları aslı gibidir işlerini yapmaya yetkilidir

ösym bürosuna gidip yenisini çıkartsan daha ucuza gelir.

bir de eğer bir kuruma vs başvuruyorsan kurumu arayıp sorabilirsin. pek çok kurum, aslı ile birlikte fotokopiyi götürdüğünde kendisi aslı gibidir yapıyor ücret almadan.

kahvegibi pek cok ülkede noter oldugunu söylemiş ama dünyada sayılı ülkelerde noter var, avrupada sadece fransada bulunur ve türkiyede
bilinçlenelim diye söyledim :)

ben doçentlik evrakımı hazırlarken üniversite rektörlüklerinin böyle bir yetkisi olduğu söylendi, ben sadece kendi verdikleri diploma vb. ye yapabileceklerini sanıyordum, nüfus cüzdanına bile yapabiliyormuş öğrenci işleri müdürü. Onu bir araştırsanız?

ben fi tarihinde muhtara yaptırdıydım. oo ayıbsın getir dedi bi paket malbuşa malolduydu jdfs

hayır avukatın öyle bir yetkisi yok.
notere mecbursun.
ösym bürosuna gidip yenisini çıkarabilirsin.
bide baz kurumlar aslı gibidir diye onaylayabiliyor bazı evrakları.
örneğin vergi dairesinde kimlik fotokopisini aslı gibidir diye onaylar.

@ ebush ben göremedim @ kahvegibi'nin pek çok ülkede noter olduğunu söylediğini. pek çok ülkede avukatların noterlerin yetkisine sahip olduğunu söylemiş sanırım. ben noter olan ülkelerin pek çoğu olarak anladım bunu. her zaman mükemmel ifade olmayabiliyor duyuruda hızlıca yazarken. ayrıca @ kahvegibi'yi tanımam etmem.

avukatlar sadece yedinde bulunan yargı mercilerine sunacakları evrakların fotokopilerini aslı gibidir yapabilirler.

online.tpe.gov.tr

eğer söz konusu marka tanınmış bir marka ise, başka alanlarda da kullanılması yasaktır. levi's diye sakız markası olmaz örneğin

bölgede ki ticaret sicil den bu işleri yapabilirsin sanırsam.

hayır bir ücret talep edilmiyor.

bedel falan yok.

benim yanımda fotoğraf yoktu gittiğimde. askerlik şubesinin yanındaki fotoğrafçıda çektirdim. sakallıydı ve resmen at hırsızı gibi çıktım. kimse de bir şey demedi.

@turcino +1

herhangi bir vesikalık fotoğrafını çoğalt gitsin,
nasıl olsa kendileri yeniden fotoğrafını çekecekler.
dosyaların arasında kalacağı düşünülürse hiç bir özen gerektirmeyen bir fotoğraf olayıdır.

hafız ben uzun saçlı fotomu verdim.
hatta eskiden askerlik cüzdanı vardı kuzenim uzun saçlı fotosunu koymuştu.
at hırsızı, tecavüzcü, yan kesici gibi ayrım yok askeriyede.
hepsini askere alıyorlar sen canını sıkma,
mesele o tarz adamlarla aynı koğuşta kalmak.
yan ranza alt tecavüzcü,
diğer yan ranza üst yan kesici,
koridor baştaki ranza gaspdan yatmış gibi bir çok suçlu var zaten sen dert etme.
askerlik 5 derler inanma 5 yıl gibi bir şey gidince görürsün.

ben kısa dönem yapıcam da inşallah senin söylediğin gibi adamlarla aynı koğuşta kalmam :)

ben kısa dönem yaptım askerliğimi. o sayılanlardan beter adamlarla kaldım. acemilik 28 gün sürer, herkes kısa dönemdir misstir nefistir ama usta birliği asıl mesele.

ülkemizdeki yasalar gereği sadece eczacı diplomasına sahip olanlar eczane açabilirler. yani diplomasını kiraladığınız eczacının üstüne oluyor herşey. 3 denetimde eczanesinin başında bulunmayan eczacının eczanesi kapatılır. yakalanma durumunda para cezası var mıdır bilemiyorum ama eczacının diplomasının geçersizliğine kadar gidiyor...

ayrıca bırakalım herkes kendi mesleğini yapsın, kalfa kalfalığını, eczacı eczacılığını...

muvaza olur eczacı kişi..bu uygulama özellikle doğuda baya baya yaygın...
tabiki yasak ancak kılıfına uydurulur...aslında kılıfı da yok..diploma sahibi eczane sahibi gibi görünecek, haftada 1-2 gelecek..kontrol olursa da tatilde, yemege gitti vs denilecek...
eczacı kişi için buyuk risk aslında keza saglıktan sorumlu birey o sonuçta, olurda özellikle majistral yapılır ve bununla ilgili hasta bir zarar görürse fena patlar olay...
ama canım ülkemde her şeyin bir yolu var...2-3 bin tl ye diploma kiralanabiliyor aylık..hatta daha garanti yol eczane acamayan bir eczacı bulunup diploma ucreti uzerine biraz daha konup surekli eczanede calısan gibi durması ve çalışması da istenebilir...
yasa dışıdır ama yapan var...
yapmayınız, eczane birinci derece sağlık kurulusudur ama yine de yapan var...
hatta devlet eczaneleri işine gelirine göre ticarethane gibi bile gormekte, muvazalığın sözleşmesi bile yapılmakta...

edit:anlarsa devlet ve canı isterse diploma geçici olarak çevrimdışı olur, ileride tekrarlanan bu durum diplomanın uçmasına kadar gider...

Buna muvazzalı eczane deniyor...
İşi ticarete dökmek isteyenler bu yolu tercih ediyor.
Ama iş eczacı'da bitiyor, ve eğer böyle birşey yaparsa meslekten atılıp diploma feshine kadar gidiyor olay arkadaşın dediği gibi.
Böyle bi' mesleğin ahlakı varken yapmayın bunu gidin bakkal açın bu kadar şerefsiz olmasınlar yaa...
Sen söylesene bu arada açarsa arkadaşın eczaneyi adamı hiç düşünmem ihbar ederim içeri de attırırım o adamı!

bu iş haddinden fazlaa yaygın olmaktadır. hatta bir tanesinin annesi eczacı kadın çok yaşlı almış yazlığını egede bilmem nerde kalıyor hep orda yani eczaneeye uğradığı yok. oğlu eczanenin başında yani işleetmeci gibi eleman kar kara düşünüyor annem ölürse ben ne yapacam diye. bunun gibi bir çok olay var smmm ruhsatı kiralanması gibi daha niceleri var. devletin denetim eksikliği, rüşvet gibi şeyler bu durumu devamlı kılmaktadır. böylesi bir eczane bana yanlışlıkla kalp hastalarına verilen ilaç vermişti. doktora kontrole gittiğimde benden ilaç kutusu yanındamı yanındaysa ver dedi adam deliye döndü eczaneye şikayet etti bizde eeczacılar odasına falan şikayet ettik eczaneye gidip bastıkı kalayı çıktık. bir sonraki gidişimde aynı eczane aynı adamlar orda hala duruyorlardı bir bok olmuyor ölsen öldüğünle kalıyorsun. sağolsun devletimizin insan hayatına verdiği değer bu kadar.

ilaçların marketlerde satılması bana çok uygun geliyor çünkü zaten eczacılarda işi ticarete dökmüş durumdalar. umarım bu olay gerçekleşir.

Gunaydiin :)

Doktorlar bile kiraliyor desem...

tabi cerrahlar kariologlar falan degil, mesela biyokimya uzmanlari diplomalarini labratuarlara kiraliyorlar...

fiyat ve performans olarak lg veya philips al. sony sakın alma alan akrabalarım hiç memnun değildi.

lcd elektrik tüketimi olarak daha avantajlı. ama 50 inçlere gelindiğinde plazma daha önce çıkar.

3 yıllık samsung 42 inç plazma kullanıcısıyım. alet çok da özellikli bir ürün olmamasına rağmen uydu ile kullanıldığından güzel bir görüntü kalitesi veriyor. not: hd ready ve 100 hz falan değil =)

sözün özü 50 inç düşünüyorsan bence lcd ye bulaşma. led falan bak. ama benim param az, görüntü güzel olsun dersen plazma iyidir.

Çin malı. Çift hat , JAWA, tv , diğer markalar yazısını gördüğün ilandan uzak duracaksın.

bir günde 3 batarya bitiren dandik aletler bunlar hiç inanma.

sakın alma hacı mardin e burdan gider,mardin den gelmez.
kesinlikle sallabaş bir makinadır onu söyleyeyim.

bence tahıl.
link yok bbulamadım.

edit: e zaten buğdaygil tahıl sınıfı içinde yer almıyormu kardeşim ?
daha buğdaygil ne?

evet tahıl. paceae familyasındanmış. bu da buğdaygil demekmiş. miş miş.. wiki'den bakabilirsin .

edit: buğdaygil sistematik sınıflandırmadır. tahıl ise arpa, pirinç, mısır gibi gıdaların genel adıdır.

tr.wikipedia.org

buğdaygil imiş

tr.wikipedia.org

ülkedir

tahıldır.

genleriyle oynanmıştır. yemeyin!

hafız termostad sorunundan kaynaklı olabilir. zira içi soğuk olan buzdolabı kapısı fazla açık bırakılsa bile sıcak hava yüzünden algılama sorunu yaşayarak bozuluyor. bir defa yaşanandı.

aslında manometre bağlanmadan anlanması çok zordur ama aklımda bi kaç soru var :)

1.Termostatı arızalı olabilir
2. Soğutma işlemi bir ısı çevrimidir bozdolabının arkasındaki radyator(kondenser) duvara çok yakındır yada motor(kompressor)un yanındaki fan eğer varsa sıkışmış dönmüyor olabilir.
3.Servise compresor değiştirilirken iyi vakum edilmemiş yada drayer(gaz filtre)si değiştirilmemiş olabilir
4. Compressor doğru seçilmemiş yada ömrünü yemiş olabilir.

5. sistemin gazı fazla yada eksik olabilir

senin yapabileceğin 2. maddeyi uygulamak cihazı duvara yapıştırma hava alsın eğer fanı varsa kontrol et bana bilgi ver @sıkılgan o servisteki elemanı ben döverim :))

gazını biraz atıp kondenserini serin tutarsan çalışır

Kapısını açıp, bu içi mıknatıslı olan lastikli kısmı kaynar suyla yıka. Muhtemelen dışardan hava vs alıyor. Olmadı lastiğini değiştir. Bi Kontrol et.

sarar interview.

dar italyan kesim çizgiler. hemde gomlekte hem takımda genç işi. ben sarar interview tercih ediyorum.

fiyatlarina baktim da inteview 600tl civari, asar beni bu. en fazla 300-350 verebilirim. bulamaz miyim boyle bisey bu fiyata?

koton'a da göz at..

300-350 ye marka bulman zor. indirim dönemini kollaman lazım oda satılmayan şeyler indirime giriyor zaten.

kardeşim için geçen hafta yaptığımız alışverişe istinaden dufy'nin gömleklerini tavsiye ederim. blazer ceketleri de hoş. aynı renk pantolonla tamamlanabilir.

sararı tavsiye ederim kesim olarak en beğendiğim marka italyan kesim harika.
olmadı damat a bakabilirsin ama damat pahalıdır.

İtalyan kesim fit tabir edilen durum...
Damat TWN serisi süper über bir takım...

Hiç düşünme git al :)

Ben 350 liraya kol düğmesine varana kadar hepsini aldım.
Airport Outlet Center hemen girişte sağda, gömlek de EROL diye bi mağaza var istiklal'de.
10 liraya da damat'da kol düğmesi var.

Gömlek de dar kesim 30 TL erol'da.

@canki

Airport Outlet Center nerde ki, hava alaninda mi?

taksim, besiktas ya da bilimum bu civarlardaki avmlerde -cevahir, metro city, kanyon vs.- bulabilir miyim?

optimum kurtarır seni.

sarar interview'dan 1-2 ay önce almıştım. 400 liraya 100 lira hediyesi vardı. 400'den biraz fazla bir fiyata almıştım. ayakkabı hariç.

Atla metroya aksaray'dan, in yenibosna'da... hiç yorma kendini hiç uğraşma. adamlar garanti de veriyorlar, terzi işini baştan sona yapıyorlar, benim omuzlar ve göğüsler geniş bel ince olduğu için ( namıdeğer üçgen vücut) bildiğin baştan dikti adamlar :)
tut ki sonra genişledin yada daraldın götürüyorsun takımı ayarlıyorlar bedavaya tekrar...

metrocity'ye gittim, boyner'de %50 indirim vardi, ordan fabrika marka bi takim elbise bir de ince kravat aldim; 215tl, sonra gittim zara'ya ordan da slimfit bi gomlek aldim 80tl. bu ay kredi kartinin gotume girmesi; paha bicilmez.

Bilmem mii bilmem miii....
Kız arkadaşımın Les Ottomans'daki mezuniyeti içindi benim harcamam da...
Takım elbise, ona vakkodan elbise, kiralık araba, balo parası...
Kan aldılar kan!!!

(git: 156970)

eylül ayı dahil alırsın.

www.kyk.gov.tr

tc kimlik no ile sorgulama da var. orada kredi bitiş tarihi de yazar. oradan da teyit edebilirsin.

eylül ayınıda alırsın ve biter. bende başbakanlık aldım. en son eylül ayını almıştım.

Başbakanlık mı KYK mı? Farklı şeyler sanki ikisi? Biri geri ödemeli diğer geri ödemesiz.

altı sezon.

btjunkie.org
ya da
btjunkie.org

2005'te başlayan serinin 5. sezonu yayımlandı.istersen torrentleech veya tv torrents linklerini atabilirim.

6. sezon

63 yılındaki versiyonu 89 yılına kadar devam etti. 26 sezon

yeni versiyonu ise , 2005 te başladı ve 13 er bölümden 5 sezon sürdü. 6. sezon eylül 25 te başlıyor

o ağrı bazen bende de oluyor sabahları ama işeyince geçiyor. yani ağrıya çok takılma diye dedim (yoksa ben mi ciddiye almalıyım bilemedim aslında)

tas var gecmis olsun. kirdiricaksin. git goster acilen.

eğer mart ayından bu yana tedavi görmediysen şimdiye ölmen gerekirdi :) büyük ihtimal kum veya çapı çok küçük taşların bulunmakta. ve bu taşlar böbrek havuzlarını tıkadığı için bu havuzlarda biriken idrar baskı yaparak senin canının yanmasına neden oluyor. litrelerce su içip tuvalete çıkmaman gibi bir durum hemen hemen imkanız. tahminimce içtiğin hepi topu 1,5 litre falan sudur. bunu da vucut bu sıcak günlerde işemek yerine çoğunu vucut için kullanıyor. Sana taviyem su miktarını en az bir litre daha arttırman olacaktır. aksi takdirde 10 günde 15 kilo alırdın ve böbreklerinin hacmen 15 litre olurdu :)

www.magazine.ayurvediccure.com

işeme olayını rahatlatmak için buskopan hap alamanı tavsiye ederim. olası iltahabik sorunlar içinde azosilin tavsiye edecem.

buskopan idrar yolları kas geveşeticidir. kanallar genişleyeceği için tuvalate çıkman kolay olacaktır.

not: idrarın renk koyu sarı ise vitamin sorunun olabilir. bulanık ise iltahabik bir sorun olabilir

www.intaniye.com
ailehekimince.com

hacı öncelikle geçmiş olsun.
büyük ihtimal böbreklerde sorun var. ihmal etme bir doktora git. taş olabilir zira taşda zaman zaman ağrı yapıp zaman zaman yapmayabiliyor. sen ihmal etme bir doktora görün.

belki de ilaçlar, vücudundaki iltihapları sökerken böyle etki ediyordur. bunu düşündün mü hiç?

Ben de yaklaşık 4 yıldır kronik faranjitim içmediğim antibiyotik kalmadı neredeyse.Faranjit ilk günlerde normal bir boğaz ağrısı gibi gözükse bile 3-4 gün ağrı max. ulaşır.Senin de tam bu zamanına denk gelmiş.İlaçlar etkisini 2-3. günde gösterebiliyor tam olarak malesef.
Önerim biraz daha dikkat et şu zamanlarda gereksiz konuşma,bağırma,soğuk-sıcak yasakla kendine.2-3 gün dinlen yoksa başın daha kötü belaya girer. :)

ilaçlarını içedur ama eczanede dvit3 ampülü al 1 tane iç,
onun dışında da birkaç gün, günde 8 gram c vitamini 3, faydası olur.

belki hastalığın bu safhası ilaç kullanmaya başladığın zamana denk gelmiştir. benimde sık sık yaşadığım bir sorundur. ayrıca bademcikler şişince yutkunmak zorlaşır ve östaki adı verilen boğaz ve kulak arasında ki boruya boğazdan bademciklerin şişmesi sebebi ile gelen basınçtan dolayı duyma ağırlığı normaldir. bol bol vitamin takviyesi ve bol bol sıvı gıdalar tüketmeye çalış. antibiyotiki ihmal etme düzenli iç. tantum verde bboğaz spreyi var ondan al 5 tl falan arada bir fıs fıs yap.
geçmiş olsun.

penso günlük 1000 mg üç tane alıyorsun 2. güne kalmadan acı sızı gidiyor... hemen bırakmyor kutuyu bitiriyorsun, mutlu biri olacaksın sonunda...

bende "yohannesburg" diye biliyorum.

www.youtube.com -14.sn
www.youtube.com -13. sn

cohanesburg doğru sanırım.

"yohannesborg" olarak da "cohannesborg" olarak da duymuştum. soru sayesinde doğrusunu öğreneyim dedim ama daha bi karıştı sanki :)

cohannesborg: www.seslisozluk.com

yohannesborg: say.expressivo.com

trt dediyse doprudur.
bu konuda genelde doğrusunu söylemeye çalışıyorlar mesela hollandalı Kuyt'ı köyt diye tellaffuz ediyorlar diye millet dalga geçiyor ama orjinali öyleymiş

yohannesborg da cohannesborg da aslında doğru telafuzlar ama farklı dillere göre.
türkçede nasıl telaffuz ediliyor net olarak bilmiyorum. ama almanlar yohannesborg der fransızlar da.

aynen yazıldığı gibi okuyacaksın fakat ilk ağzını je dercesine açarken yeyi yuvarlayarak soyleyeceksin ipnemsi gibi oluo :) ama doğrusu o

cohannesburg. İngilizi öyle okuyo valla.

www.acapela-group.com

TDK'nın halt etmesi!
Oradaki hanımlar beyler bir türlü fikir birliğinde bulunamadıkları için oluyor tüm bu karmaşalar. Badit örnek. Avrupa'nın para birimi nedir?
Yüro mu Avro mu? Yüro'ysa neden Euro diye yazıyoruz? vs.vs.... gider bu
Doğrusu Avro tabii de kime söylüyorsun? KAç kişi anliicak sen Avro deyince falan filan... Ve fakat bu kadar Türkçe milliyetçisi olan bu zıbıdıklar "hastahane" deki haneyi bozup "hastane" yapacak kadar da zıbıtıklar işte.
Öf bunaldım.

yohannesburg olmalı. şehre ismini verenler büyük ihtimalle hollandalılardır. Güney Afrikanın sömürgeleştiren hollandalılar hem "burg" eki de avrupai bir ek. Hollandalılar da J harfini bizim Y harfimiz gibi telaffuz ettiği için yohannesburg olmalı.
Hem Eurosport Türkiye spikerleri de böyle telaffuz ediyor. TRT ise artık eskisi kadar dikkatli değil bu konularda her hangi bir özel kanal gibi...

j'yi c olarak telaffuz eden ingiliz, amerikalı cohanesburg
j'yi y olarak telaffuz eden alman, hollandalı yohanesburg
j'yi h olarak telaffuz eden ispanyol hohanesburg
j'yi j olarak telaffuz eden türk johanesburg

diye telaffuz eder. herkes kendi dilinde j nasıl okunuyorsa öyle okur. ocanal'ın linkindekilerin de hiçbiri güney afrikalı değil.

memleketin kendisi (güney afrikalılar) nasıl okuyor o önemli.

Arayacağınız kişi bilgisayar kullanabiliyorsa Skype üzerinden sesli ve görüntülü olarak iletişebilirsiniz. Skype kredisi alarak nprmal telefon numaralarını da arayabiliyorsunuz ama bundan daha ucuz seçenekler de vardır mutlaka normal telefon arayacaksanız.

ptt lerde falan yurdışını arama kartları satılıyor onlarla arayınca baya uygun oluyordu sanırım (sabit hatlar için özellikle)

avrupa'da şöyle bir durum var. internetin bağlı olduğu telefonlardan bütün avrupa ülkelerini beleşe arıyorsunuz. Türkiye de dahil. o yüzden, gurbetçi aileler internet kullanmasalar bile, hatta alıyorlar. ve beleşe, doya doya, istedikleri kadar konuşuyorlar. yurtdışına gittiğimde, arkadaşlar mail atar ya da çaldırır kapatır, ben sabit hattı beleşe ararım.
bu konu asla sorun olmayacak yani. yurtta falan kalacaksan, hemen bi türk aile ile muhabbeti derinleştir. verirler telefonlarını. cebi aramazsan sorun yok.
hadi geçmiş olsun.

vodofone almanyada ki hatlarında her ay türkiyeyi aramak için 500 dakika veriyor ama burdaki vodofoneluları arayabiliyorsun tabi. biz öyle konuşuyoruz. ayrıca sabit hatlardan türekiyedeki sabit hatları ücretsiz arayabileceğin kampğanyalar var. yani sorun olmaz eğer köln e gidersen aynı türkiye gibi hafız hiç sıla özleminde olmaz.

internetin bağlı olduğu telefon meselesi internet hizmeti aldığın kuruma göre değişir, mesela kabel'in böyle bir olayı var ama aramak istediğin ülkeye göre +15 ila 30 euro arası bişey ödüyosun. ben e+ kullanıyorum, ayyıldız diye bi olay var,türkiye'de cep telefonunu aramanın dakikası 19 cent, sabit hat 9 cent :)

troy
alexander

odisseus
Ba'al
Minatour
Beowolf
wonder woman ın animasyonu
Outlander
Pathfinder
üç başlı şeytan (cerberus)

"Günah Keçisi" ...Filmde mitolojik bir yaratığın maceraları anlatılıyor.İzlemeni tavsiye ederim.

banka ile görüş böyle bir sistem olması lazım gelir hele hele kurumsalda mutlaka vardır sanırsam.

var tabi...
bana sms geliyor, hatta atmden para çekince veya alışveriş yapınca da mesaj geliyor.
bişey alıyorum şifreyi yazıp çıkıyorum, daha dükkandan adımımı atmadan mesaj geliyor.
denizbankla çalışıyorum, şimdilik bedava ama ilerde naaparlar belli olmaz

YKB'nin de böyle bir hizmeti var. Hem de senelerdir.

garantide var..

akbank aylık 1 tl karşılığı sms gönderiyordu.

Hep "iş bankası" kelimesini duymayı bekledim. Ama duyamadım. Teşekkür ederim. yarın bankayı arayıp sorucam onlarda var mıymış diye.

İşbankta yokmuş

iş görür ama belli bir zaman sonra uğultu yapmaya başlıyor haberiniz olsun.

ha bir de gece karanlıkta göz alabiliyor.

bir şeye yaradığı yok alma bence zamanla bir işe yaramadığını anlarsın. benim arkadaşta vardı şimdi sadece laptopu yükseltmek için kullanıyor. gereksiz.

bende var.

1. ışık rahatsız ediyor.
2. soğutucu olarak işe yaramıyor.
3. ses çıkartıyor.

giriş yaparken gbt den asker kaçağı olarak arandığınız çıkarsa ki çıkar seni hemen karakola alırlar.ordan da bağlı olduğun yada en yakın askerlik şubene götürürler.elinde belge( diplamadır çıkış belgesidir ) olduktan sonra şube sana tecil vermek zorunda.nerdenmi biliyorum, benim başıma geldi bunlar+ askerliğimi askerlik şubesinde yaptım ;)

OO-Oooooo

yaklaşık olarak 2 senedir gbt ye askerlik durumu işlenmiyor. avrupa birliği uyum kanunları gereği. ama tabiki askerlik şubesi asker kaçağı olduğun için savcılığa suç duyurusunda bulunduysa yakalama kararı çıkartılıyor vs. öyle eskisi gibi askeliğini yapmadın çağır inzibat yok yani.

bir şey olmaz gel sen. en fazla polisler on dakika durumunu anlatırsın. panik olmaz ben bu işlemi yaptırmak için geldim falan de bir sorun olmaz ya. fazla kafana takma yani. çünkü tecil hakkın var ama eğer tecil hakkın dolmuş olsaydı muamele değişirdi.

öğrenciye verin

biraz acımasız olacak ama kira tarihleri için senet duzenleyıp,bır yıllık ımzalatabılırsınız

memura ver. maasi sabit. temiz.

senet düzenleseniz de geçersiz olacktır. üstelik açılacak bir davayla başınızın belaya gireceğini söylemek gerek.

öğrenciye verin ve 2 ay üzerinde kira geciktireni bekletmeden çıkarın. ki onlar da çıkacaktır.

not:bende öğrenciyim 2 gün gecikmiyor yeminle.

tahliye taahudu gibi bi si hazirlatiyorlar noter kanaliyla. (x aylik gecikmede evden atabilecegine dair).

ister suistimal edildiginizde aleyhte kullanir, ister insani hallerde inisiyatif kullanirsiniz.

insan bu kavun değil ki? Şans tamamen ama baştan depozitoyu falan çok tutun. Peşin para verebilen adam ödeme sıkıntısı da yaşamaz muhtemelen.
Bir süre düzenli ödeme olduysa depozitonun bir kısmını iade edin tabi. 1 kira depozito iyidir. Garanti olması için 2 kira alınabilir. İnsan olan 1 kira geciktirir zaten ikisini birden geciktirmesi zor.

dostum bunu bir çaresi yok ne yaparsan yap adam çıkmak istemedimi her şey ondan yana kanun falan bilmem ne her şey. yani ondan yana derken senin zamanın gidiyor paran gidiyor o adamı bir şekilde evden atsanda olan sana olmuş oluyor. çevrenden birilerini bulmaya çalış. olmadı sağlam bir kira kontratı yapmalısın. senet olayı falan seni uğraştırır. senet tutarının bilmem yüzde kaçını harç hesabı ödüyorsun falan filan çok uzun hikaye yani.

emlakçıya verin niye siz uraşıyosunuz

bir tanıdık aylık senetler düzenleyip bu senetleri de tahsili için bankasına veriyordu. belki bir çözüm olabilir.
ayrıca konut sektöründe çalıştığı için pek çok kiracı-ev sahibi problemi görmüş birisi olarak önerim en az iki kira depozito alın. hatta daha çok bile alın :)

bana verin evi, su an cok acil ev ariyorum, kirayi saatinde yatiririm.

serefsiz emlakcilara da sakin vermeyin, ev bos kalsin vermeyin.

bu arada ev uygunsa, tek kisi icin, istanul'daysa merkezi bir yerde, dusunebilirim. siz de dusunun.

maaş kesintisi işçiye verilecek bir cezadır ve yapılması mümkündür. ancak maaş kesintisinin belirli prosedürleri vardır. maaş kesintisinde işveren o parayı alıp cebine de atmaz. parayı çsgb'nın bir fonuna yatırır. ancak 1 dk'lık gecikmelerin için yapılacak maaş kesintisinin mahkemeden döneceğini tahmin ederim. yalnız işçi geç kalmayı devamlılık haline getirdiyse, işveren işçiyi tazminatını ödemeksizin işten çıkartabilir. haberiniz olsun.

para cezası iş kanunua aykırı değil, bilakis tanımlanmış. fakat; işçi işe başlarken hangi durumlarda para cezası olması gerektiği beyan edilmesi gerekiyor ve 3-5 gün içinde ceza işçiye yazılı olarak bildirilmesi gerekiyor. bildirilmediğinde ya da işe başladığında beyan edilmediğinde geçersiz kalıyor.

ysal dayanak derken; iş kanunu ve diğer busuru kanunlar var, hic bir sozlesme kanuna aykırı madde iceremez, içerse de hukumsuzdur.

sözleşme öncelikli olarak insan haklarına, kanunlara uygun olmak zorundadır. kanunlarla çerçevesi çizilmiş bir olayda çerçeve dışına çıkılamaz eğer öyle olursa itiraz durumunda o sözleşme yok sayılır batın olur. sözleşmenin geçerli olabilmesi için geçerlilik şartlarından en önemlileri kanunlara, kişi haklarına falan aykırı olmaması gerektiğidir. senin verdiğin örnekten yola çıkarsak işveren olarak kanunen bir ayda çalışanın en fazla 2 günlük yevmiyesini kesintiye uğratabilirsin öyle kafana göre 1 dk. geç geldin 30 tl ver gibisinden bir madde koymak olmaz. şimdi adam 30000 tl maaş alıyor 30 tl ne ki deme sen somutlaştırdığımız olayı anla sadece. kişiler haklarını bilseler firmalar millete öyle at penisi gibi sözleşmeleri imzalatamazlar.
bazı hususlar işverene iş aktini tek taraflı fesih hakkı verir ve tazminat ödemesine gerek kalmaz bazıları:bir ayda mazeretsiz 5 gün işe gelmeme, diğer çalışanlara taciz, işi veya kendi hayatını tehlikeye sokacak hareketlerde bulunma gibi.
kısaca sözleşmedeki her maddenin yasal bir dayanağı olmak zorundadır. öyle kafana göre yazamazsın. işçinin itiraz hakkı vardır.
çalışan kesim iş ve sosyal güvenlik hukukundan habersiz olunca feci eziliyor adamı odaya çağırıp beş kuruş alamazsın gibisinden tehditler korkutmalar falan oysa adam haklı ama koca firma tazminat veya herhangi bir durumda para vermemek için bu tür yöntemlere başvuruyor düşün artık. adam bilse durumu kimse bunları yapamaz.
işçinin iflas durumunda işverenden alacağı var ise devletten sonra en önceliklidir ama gerçek hayatta hep en sona kalmaktadır.

Sözleşmeler belli şartlara uymazsa baştan butlan(kesin hükümsüz)olurlar.
Örneğin sözleşme şekle,kamu düzenine,ahlaka aykırıysa
Yapılacak edimler imkansızsa
Muvaaza(hile) varsa
Kişi sözleşme yapması için yanıltılmış yada korkutulmuşsa
Taraflardan birisi küçük,kısıtlı ya da akıl sağlığı yerinde değilse gibi...

şimdi istanbulun dört bir yanından yazacaklar seninde aklın zihnin bulanacak. bari yeri belli etseydin. örneğin: sultançiftliği gibi..

taze kekiğin tadı çok keskindir aman. 1 dal ince ince doğrayıp atsanız olur salataya, onun dışında çayını yapsanız daha güzel olur, geri kalanını da kurutun bence, taze kekik pek kullanışlı değildir zira.

Annem yapmıştı geçen gün haşlamıyorsun limon yağ sarımsak domates kırmızı biber koydu.

baharat gibin kullanabilirsin omlet yaparsın at içine mis gibin olmaktadır. arkadaşların dediği gibi salataya katabilirsin. mangallık etin terbiyesinde kullanabilirsin. türetebilirsin. gayet güzel bir ottur kendileri. afiyetler olsun için şifa dolsun.
sonu iyi olmadı gibi?

(bkz: zeytin/@pass)

en iyi sonuç veterinerlik fakültelerinden alınır. hemde ucuzdur. biz geçen seneler bir sokak köpeğini götürdük durumu anlattık adamlar ameliyat etti bir tıp doktoru falanda geldi cerrah adam hayvan dostu neyse para falan almadılar. bu olay istanbul üni. avcılar kampüsü veterinerlik fakültesinde olmuştu.

veterinerlik fakultesi olan her ilde cok guzel ilgileniyolar. sadece ilaclarin maliyetini karsilaman yeterli onlar icin. o da bisey tutmuyo bile. hic dusunme git. muthis bi huzur bekliyo seni.

tam olarak durumunu çözmeden bence elleme.
dişi mi?
dişi ise bebek bakıyor mu?
bebelerinden ayırmış bile olabilirsin.
erkek ise belki fakülteye götürebilirsin. bir röntgen ile durumu açıklığa kavuşur, neler yapılabileceği öğrenilir. kırığı ters bir yerde olmuş ve çok abzürd bir şekilde kaynamış ise tekrar kırıp tutturmaları mümkün olmayabilir. bunu anca veteriner röntgene bakıp sana anlatabilir.

yani kaş yapıcam derken göz çıkarırsan o huzur seni bulmayacağı gibi vicdan azabına dönüşebilir haberin olsun. tabi sen bunlardan hiç haberdar olmazsan, kayıtsızlığın verdiği huzur da ayrıca tatlı gelebilir, orasını bilemem.

ama tüm bunları yaparken, hayvanı yakalamak güç olacaksa, çok stres yaratacaksa bence ellememek daha iyi. doğayı seleksiyonuna bırakmak gerekiyor. erkek ise kısırlaştırırlar da fakültede, o da iyi olabilir.

uğraşmak istiyorsan, yanına korkmadan yaklaştırıp, sevdiriyorsa al götür fakülteye.
ha başka türlü bir durum ise, yemek, su ver, allahın işine karışma :P


şimdi duyurunu daha iyi okuyunca cevabımı netleştirdim.
bırak elleme, dağınık kalsın.
hayat böyle bişi. acımasız veya hayvan düşmanı olmazsın, tam tersine bilinçli bir insan olursun.

kedinin bebeleri yoktur buyuk ihtimalle, cunku hic karnini falan gormedim, her gun karsilasiyoruz
ama yanina yaklastirmiyo
sanirim adina da itibar ederek kediebesi nin onerisini uygulayacagim.

Ulusoy'a uzun süredir binmiyorum. Bence Varan+bele koyulacak ufak yastık.

kesinlikle ulusoy. Tekli koltuk + PRIZ var abi daha ne olsun

otobus firmalarinin karsilastirmasindan cok otobuslerin karsilastirmasini yapmak gerekiyor.

genel olarak ulusoy ve varan'in otobusleri daha konforlu idi ancak kamil koc ve hatta metro ve diger bazi firmalarin yaptigi yeni otobus alimlari ile aradaki kalite farki cok azaldi

hangi otobuse bineceginiz cok onemli, benim onerim, uc firmadan herhangi birinin tekli koltuklarindan biriyle gitmeniz. boylelikle belinizin agrimamasi icin gerekli oturma/yatma pozisyonunu almaniz kolaylasacaktir

kâmil koç, metro turizm'e satıldı geçen gün.

edit: satılan hakiki koç'muş, sevindim aslında. herkesten özür dilerim.

Güzergah da önemli. Ulusoy büyük şehirler arasında iyiyse de bazı güzergahlarda saç baş yoldurtuyor. Varan, o olmazsa Kamil Koç.

Kamil Koç rahat hat kesinlikle tavsiye
Tekli koltuğu alıyorsunuz
Tv masanızda ister tv kanallarını izle ister film çeşitlerinden seç izle olmadı müzik dinle herşey var yiyeceklerde gırlaaa daha ne olsun

yazmamışsın gerçi ama boss turizm

wowturkey.com

öncelikle küçük bir düzeltme yapayım, metro turizm' e satılan kamil koç değil, hakiki koç firması.
duyurudaki soruya gelicek olursak, yıllardır 10 saat ve üzeri otobüs yolculukları yapıyorum. bir zamanlar gerek müşteri, gerek personel, gerek otobüs kalitesi olsun varan turizm tek tercihimdi, fakat son zamanlarda grubun taşımacılık dışında alanlara ağırlık vermesiyle (gıda, turizm) özellikle otobüs ve personel kalitesinde ciddi düşüşler başladı, bulunduğunuz yeri bilmiyorum ama istanbul avrupa yakası' ndaki çağlayan terminalini de kapatmasıyla servis saatleri ve otobüs saatleri arasında da uzun süreli beklemeler var.
güzergahınızda pamukkale turizm pamuk yol var mı bilmiyorum ama varan deluxe, ya da kamil koç rahat hat gibi otobüsün sol tarafındaki koltuklar tekli düzen, her koltuk arkasında kişiye özel usb girişli ekranlar var, fiyatı varan' dan daha uygun. tavsiye ederim.

ulusoy, tekli koltuk. (tek katliya denk gelmedim ama, cift katli olan modellerdekiler acaip rahatti)

(soylemeden edemiyciyym: varan kalitesi hk. spektakuler'in dediklerine %100 katiliyorum)

www.anadolu.com.tr bi incelemenizi tavsiye ederim.

kamil koç dandik be.
1-varan
2-ulusoy derim.

iyi yolculuklar.