yüklü olanların bir kısmı

Vimeo
VEVO
9Gag
The Onion
Wikipedia
YouTube
Adobe Reader
Ekşi
Endomondo Sports Tracker
Spotify
SoundHound
musiXmatch lyrics player (şarkı sözlerini de bulup çalıyor şarkıları)
wptrakt(bildiğin trakt, wp uygulaması. dizilerin takibi için)
LigTV
Tapatalk
Battery(detaylı şarj bilgisi)
Google Maps
instagram
Foursquare
Gmail
Runtastic
OneDrive
HERE Maps
Shazam
call+SMS filter
Skype
Yandex.Navigator
Mackolik
Vine
Twitter
Adobe Photoshop Express
Facebook
WhatsApp
system tiles

oyunlar:
GT Racing 2: The Real Car Experience
Flappy Bird 3
Call of Dead: Modern Duty Hunter & Combat Trigger
Angry Birds Epic
Captain America: TWS
The Sims™ FreePlay
FIFA 14
Pool Live Tour
Six-Guns
World at Arms
Angry Birds
Rival Knights
Asphalt 8: Airborne
Temple Run 2
Hill Climb Racing
Subway Surfers
Total Conquest
Hungry Shark Evolution
Texas Holdem Poker

8.1 benimkine geldi, 525'e de daha gelmediyse bile yakında gelir...
proshot yükleyebiliyorsan hemen yükle, kısa süre için ücretsiz...
ücretli moliplayer var, mkv oynatacaksan gerekli.
yazdıklarımın bir kısmı kendi varsayılan uygulamaları zaten.

Ek olarak internet explorerda anasayfanasil degisiyor.

bir de bu klavyede bir sey yazatrken oneri gelmesini nasil kapariz

1-) eşitliyor olması lazım, yarına bi şeyler uydur, kontrol et sonra.
2-) settings>touch> navigation bar seçeneğini değiştir.
3-) sağda dediğin tile screen'i kaydırınca gelen ekran mı? öyleyse hayır diye biliyorum.
4-) onun da bir ayarı yok diye biliyorum.
5-) music+ diye bir uygulama var. beğendiğin şarkıları indirebiliyorsun, bedava-limitsiz. internet pakedinden yer sadece.
6-) :( bilmiyorum.

hayırlı olsun ben de 525 kullanıyorum, çok da memnunum. bir başka önerim de lock screen ayarlarından bing'in gülnük fotoğraflarını kullanman. çok güzel fotoğraflar geliyor her gün.


yeni soru sormuşsun ekleyeyim:
settings-keyboard-kullandığın dile tıkla.

ek soru: internet explorer'in ana sayfasi nasil degisiyor yahu :) bir de sik kullanilanlara site ekliyorum mesela, ilk actigimda onlarin gelmesini nasil saglarim?

8.1 yakında gelecek, isterseniz preview for developers uygulaması kurup developer hesabı alıp şimdiden kurabilirsiniz.

Benim tavsiyem o tuş titreşimini(haptic feedback) kapatmadan bir süre kullanın, ben çok alıştım mesela olmayan telefonlar kullanınca tıklamamış gibi hissediyorum. :D

Uygulama sırası değiştirilemiyor ne yazık ki, ama alfabetik olması çok kullanışlı bence bulmak daha kolay. Zaten çok kullandıklarınızı anasayfaya sabitleyin.

Öneri gelmesini dil ayarlarından kapatabilirsiniz ama o da androidlere göre falan çok çok iyi, bence onu da kullanın. Siz birkaç harf yanlış basınca otomatik düzeltiyor ya da üstte çıkıyor tıklıyorsunuz, sonrasında da kelime öneriyor yazacağınız şeyleri tahmin edebiliyor aslında :D

Takvimin ayarlarında hangi hesapların eşitleneceği, rengi vs seçiliyor. Otomatik olmuştur ama olmadıysa oradan google'ı seçersiniz.

İyi günlerde kullanın.

edit: bendeki yazılımlar:
+Stopwatch+Timer
4Blend HDR
6tag
Accurate Tuner Free
AccuWeather
Adobe Photoshop Express
Asphalt 8 Airborne
Battery
Bing Translator
Cam Scanner
Connectivity Tiles Pro+
ElFeneri
En Yakın
Face Swap
Facebook
FastPay
FlashLight-X
Here City Lens
Here Drive+
Here maps
Instagram Beta
Maxthon Browser
Messenger
Mix Radio
Modern Combat 4
NeoReader
Nokia Camera
Nokia Cinemagraph
Nokia Creative Studio
Nokia Panorama
Office
Office Lens
OneDrive
OneNote
PDF Reader
PicsArt
Runtastic
Seyahat
Skype
Speedtest.net
Turkcell Online İşlemler
Twitter
Vimeo
Vine
WhatsApp
Yemeksepeti
Youtube
Zil Sesi Yaratıcı

aşırı sümük kaybının zararı olacağını sanmıyorum ama burundaki kılcalları çatlatırsın kanatırsın falan. duşta suya kan karıştığını görürsen şaşırma.

(bkz: alerjik rinit)

uygun fiyatı bilemiycem de baskı işi için ben 5-6 defa cemil ozalit'e gittim, hep memnun döndüm.

cemiil iyi de adam siker oldu iyice. geçen %100 zam yapmışlardı çıktı başına.

ucuz olması önemli, bol miktarda, sık sık alıcam.

necdet ozalit'e gidip, bol miktarda ve sık sık alacağınızı, hatta sayısını söyleyin, indirim yapma ihtimalleri çok yüksek.

ya ne zamandır oralardayken oynayanları görüp canım çekiyor da baya uzun zamandır oynamadım ve genelde de doluyor oralar. bu akşam bilmiyorum ama oynayasım var işte benim aslında. en azından şut filan çekiyim eheh.

bu aksam musait degilim ama persembe kesin gelirim

bende uzun zamandır oynamıyorum, güzel olur ne güzel olur. saat belirlesek ya=?

dünkü duyurudan devam edeydik abi :D

perşembe akşam 8de buluşalım bence.

@reavelyn kardes adamsin :D persembe ok bana da :))

banada uyar.

nerde buluşalım? mehmet ayvalıtaş parkı? (eski havuz, bahariyeden yukarı kiliseyi geçince)

bana heryer ankara :) (vapurla karsidan gelicem)


topumuz var mi?

hayır. bende yok yani. topu olan bi arkadaşımız varsa 10 dk önce gelsin topla beklesin hem birbirimizi buluruz.

perşembe akşam 8'de ben de varım. topum var ama uyduruk bişi ayrıca havası inik.

yalnız top bi sıkıntı. limona yazıyor muyuz bu arada?

top bende var ama karsidan gelecegim icin en son ihtimal kimsede yoksa getireyim.

camiroquay, abi sana kaldı galiba ihale kimseden ses seda çıkmayınca...

Ben de gelirim karşıdan. Bugün yapılıyor mu? Kaçta.

bugün değil abi perşembe saat 8'de kadıköy mehmet ayvalıtaş parkı'nda olacağız. ben banklarda oturuyor olurum o saatte, üst-baştan anlarsınız zaten.

beyler son durumda bi sıkıntı yok di mi? hepimiz ordayız?

oradayız.

arkadaşlar hala çıkmayan varsa evden, topumuz olmadığı için (camiroquay da gelemiyor) iptal olduk haberiniz olsun.

ladri di biciclette, ağlatmayabilir ama iyidir.

@reavelyn izledim onu, teşekkürler

mar adentrooooo

@neseranni o da izlendi

moulin rouge!

jagten

babam ve oğlum

@neseranni bunlar da izlendi ya:)

mr. nobody
hachiko (izlemediysen koştura koştura git izle)
seeking a friend at the end of the world
black (hint filmi ama süperdir)

Il y a longtemps que je t'aime

Zırıl zırıl ağlatmaz ama etkili bir dram.

sleepers, gerçi yüksek ihtimal izlenmiştir o da.

the fall

12 Years a Slave

bence bunlar sarsıcı gayet.
(bkz: dom za vesanje)
(bkz: tabutta rövaşata)

böyle şeyler de var.
(bkz: la strada)
(bkz: la vie revee des anges)

onların bungee jumping'i
ruhun cinsiyeti yoktur, hoşlandığın hemcinsin belki de eski hayatında sevgilindi konulu olarak özetleyebileceğimiz güzel bir uzak doğu filmi. beni hiç bir film ağlatamadığı için ağlamametre'sini ölçeklendiremeyeceğim lakin güzel bir film.
en.wikipedia.org

ilkbahar yaz sonbahar kış ve yine ilk bahar, bu da güzel bir asya filmi.

deli deli olma
dar alanda kısa paslaşmalar

+1

haftada bir gün var.

nerede oynuyorsunuz? yarın falan oynasak mı?

caddebostan migros arkası potalarda.

+1. beni de alın :/

oynasak mı beraber?

ya affedersiniz ayağımı skiyim, bi iyileşse ben çok istiyorum basket masket oynamayı. ama 2 yıldır oynamıyorum, sürekli oynayan adamların arasına girip ezilmek de istemiyorum şimdi 1.78 boyla

abi sadece burada 5 kişiyiz. kadıköy/bostancı arasında bi yer (gerekiyorsa tutup) bulup oynamamız şart oldu. organize olalım.

kim becerebilir bu organizasyon işini, çok güzel olur.

salon tutup 5v5 mi yapacağız yoksa açık havada takılacak mıyız ona karar verelim önce

açık havada, iyi bir sahada daha güzel olur.

moda sahilde ve caddebostan'da var sahalar diye biliyorum ama hiç boş görmedim. bu noktada araştırıp alternatif bulsak hayat bayram olsa (üşendim bakamıyorum şu an)

orada hem moda sahilinde hem yoğurtçu parkında hemde caddebostan sahilinde en olmadı sahilin ilerisinde potalar var elbet yer buluruz. önemli olan arkadaşlar gelmek isterler mi?

duyurursak güzelce, neden olmasın? 6 kişi bile olsak yetmez mi ki? Bak sırf şu an 3-4 adam var zaten.

tarih konuşalım?

ben de katılabilrim +1

ps3 alıp oyun oynayacaksan 12 gb alma.

psn plus alırsın, her ay 2 oyun veriyor zaten onları indire indire doldurursun hafızayı.

sorunun cevabı da, sorun yaşaman muhtemel.

boşta 2,5'luk sata hdd varsa takarsın içine.

illa önyükleme, güncelleme vs oluyor. hem 12gb'ın da tamamı sende değil. sil, hesapla, yükle derken kısacası 50 takla attırır sana.

arkadaşın dediği gibi plus'tan da yararlanamazsın doğru düzgün.

çok maliyetli. e trafik yok.

ipnelik işte. gece hayatı olmasın diye milletin. yoksa milletin gayet de kullanacağını biliyorlar. sefer sıklığını azaltarak sürdürebilirler isteseler, maliyet bahane.

20 dkda bir yap gene yap, bak millet nasıl kullanıyor o zaman. metronun gün içindeki kullanımı, gece masrafını çıkartmıyorsa da kaldırsınlar komple metroyu. CAMLARA YAPIŞIYORUZ BE!

çünkü erken yatsınlar, erken kalksınlar, az enerji tüketsinler, çok çalışsınlar.

Ray, tren, enerji hatlarinin bakimi,tamirati, temizligi ne zaman yapilsin?

Avrupada pek cok sehirde daha erken bitiyor bu arada.

Bildigimkadarıyla gece hayatını bitrmek için saatler erkene alınmış..

Raylarda metal yorgunluğu oluyor. En az 4-5 saat dinlenmeleri gerekiyor. Başka bir sebebi yok, dağılabilirsiniz.

Ankarada 23.00 te bitiyor. Arada yoldan falan çıkıyor. Milli irade böyle istiyor sen ne karışırsın?

Bence de Gelişmiş ülkelerde olduğu 24 saat çalışmalı pik saatlerde seferleri sıklaştır, diğerlerinde azaltırsınız.

raylardaki metal yorgunluğuyla alakası yok zira almanyada geceleri 2 saatte bir seferler oluyor.moonline denilen otobüs seferleride cabası.bu birazda insanların gece hayatı olmasın diye yapılan bir şey

Hadi treni anlarim da, otobus niye konmaz? Onlarin da mi dinlenmeleri gerekiyor?

24 saat calisan bazi otobus hatlari mevcut. Ayrica metrobus de calisiyor.

metrodan ziyade 24 saat çalışan otobüs hatlarının arttırılması lazım. evrupada falan da gece metro bitiyor, gece otobüsleri başlıyor

çünkü metrobüs 24 saat işliyor? diye açıklanıyor sanırım. ama gece hayatını desteklememe daha mantıklı geliyor. zira ramazanda 24 saat çalışmıştı.

çünkü kimse change.org'tan imza toplamıyor.

Gecd hayatiniza sokayim ya. Bi'siz biliyosunuz. Viyana'ya gidin bi bakin bakalim aksam kacta hayat bitiyor.

Sanki Shp'li belediye varken gece calisiyordu da sonradan kaldirildi. Izmir'de butun gece metro mu var?

Bu aletlerin tamir bakim temizlik kalibrasyon ve testleri yapilacak arkadasim. Bazi parcalari duzenli olarak degisecek mesela. Yeni makinistlere hat uzerinde egitim verilecek mesela.

Oyle bi noktaya getiriyorsunuz ki sevmedigimiz Akp savunucusu sanacaklar.

Calisan insanlar zaten haftaici pek gece hayati yasamiyor. Ha deseniz ki cuma-cumartesi metro seferleri gece 3te bitsin; bak mantikli.

Acin change.org'da imzalayalim.

madrid'de de gece 12'de bitiyor. madrid'de de gece 10'dan sonra içki almak yasak :(
not: erdoğan'ın ölümü için gün sayanlardanım ancak doğruya doğru, bunların akp ile bir alakası yok.

dünyanın her yerinde bütün devletler aynıdır. sığ düşünceli anlaması kıt arkadaşlar için cevabımı tekrarlıyorum:

çünkü erken yatsınlar, erken kalksınlar, az enerji tüketsinler, çok çalışsınlar.

e tabii ki az enerji tüketmelisin. dünyanın en büyük sorunu su ve enerji kıtlığıyken, her tür enerji üretimi doğanın ağzına sıçarken; bi zahmet az enerji tüket. lambayı söndür ve uyu.

isis, yer ve beppe en sevdiklerim. hem hızlı hem de fiyatlar uygun. beppe birazcık daha pahalı diğer ikisine kıyasla

happy moons

mosquito

dun aksam kekik'te salata yerken salatanin icinden kurt cikti. pek iyi yikamiyorlar sanirim artik, sirkede filan bekletmeleri gerekirdi halbuki...

kirmizi diye bir yer ogrendim gecen, modo'da ali usta'dan sonra saga donuyorsun. biraz ilerde, onunde calilar olan bir yer. hamburgerleri cok guzel. fiyatlar uygun.

aa bomonti var bomonti.

konu merak uyandırdı, bildirim gelsin diye yazıyorum. kusura bakma niyeti bozuk http nesnesi

Bunu anlamak için patoloji kitabı okumalısın. Dili ağırdır ama sözlükten baka baka okursan anlayabilirsin. Beynimizin, kalbimizin elektriksel aktivitesi duruyor. Önceden ekg düz çizgi gösterdiğinde kişi öldü sayılıyormuş ama artık eeg düz çizgi göstermeli. Öldüğümüz an diye bir şey yok aslında. Ölüm bile bir süreç.

robbins'ten okuyabilirsin. pdf'si linkte.

tusdersanesigereklimi.blogspot.com.tr

İngilizce olması sorun olmayacaksa birkaç yıl önce aldığım bir derste okuduğum bu konuyla alakalı makaleyi mediafire'a yükledim: www.mediafire.com

beynin kendini kapatması nedir bilemiyorum, (yani anlamadım). ama beyin kendisini kapatsa bile vucut fonksiyonları işlevlerini sürdürebilir, ki bu da beyin ölümü demek.
beyin ölüm kriterler için: www.aan.com
www.ncbi.nlm.nih.gov

sadece elektrik sinyali aslında kan ve kanın oksijen değerine bağlı. beyindeki tüm fonksiyonlardan çalışmıyorsa (buna beyin sapı dahil) bir takim kriterlerde üstüne konularak beyin ölüm gerçekleşiyor. Üstüne birey öldü mü ölmedi mi, ötenazi söz konusu olsun mu olmasın vb konu da beyin ölümü üstüne acaip tartışmalar dönüyor avrupada.
işte ölüm sırasındaki beyin, ölmüş bir breyin beyni ve beyin ölümü halen çok tartışılan mevzular: (Ana makalelerden biri) : heinonline.org

not: makalelere ulaşamazsan mesaj at yollayabilirim.

manita

aklıma hep ispanyolca geldi,
chica, leticia, lupita, nina (ninya gibi okunan), yazmin, anlamları da yakışacak isimler.

başka; zilli demişsin zaten, fıstık, pakize, gizmo, coco, missy, carmen, mimi, düşes, hera, karamel, pugsley.

ara cafe

Orası biraz sokak kahvesi gibi ya.

james joyce irish pub var. ekvator var.

ha bi de asmalımescit'te kino garden falan var, oralar da fena değil.

peyote

Başlamak en iyi motivasyondur. Bugün çok kısa da olsa spor yap. Sonra da git marketten taze meyve sebze, et vs. al. Güzel bir yemek ye.

daha önce yaptıklarından farklı bir şeyler dene.

3 sene içinde muhtemelen ip atlamıyordun. ip atla. ip atlamak çok eğlenceli.

erkek kadından üstün olmalı abi o yüzden. kadın güçsüz bi varlık ve korunmaya ihtiyacı var. kendisinden daha üstün bir fiziki gücü olmayan erkek genelde kadınlara çekici gelmez. istisnalar kaideyi bozmaz.

Amerika: Net bir şekilde uzun boy merakı var. Kendilerinden uzun erkek arıyolar.

Seçimi tarihsel olabilir. Uzun erkek daha iyi döver, daha iyi koşar, daha iyi avlar, daha çok et getirir mağaraya, beni ve çocuklarımı daha iyi korur, neslimiz daha sağlam olur filan olabilir.
Diğer bir sebebi de, size matters olabilir.

Haklısınız fakat günümüzde dövüşmek, avcılık mı kaldı? pekala boyu uzun biri de dayak yiyebilir veya boyu kısa biri de güçlü olabilir. Bence bu kızların aşk anlayışının erkeklerden daha fiziksel ve somut olduğunu gösteren bir durum.

Öncelikle reddedilme sebebini sadece boy kısalığına bağlama. Gayet de kendinden uzun kızlarla ilişki yaşayanlar var.

erkek dediğin düdük gibi olmayacak topuklu giysen bile ondan uzun olmamalısın ki estetik dursun dışardan bakan bu kız buna nasıl bakmış demesin neden bilmem ama bende asla kısa biriyle olmadım olmam boy lan bu erkek dediğin uzun olur

ben 181cm olmama rağmen kendimden uzun kadınlarla birlikte olduğuma göre öyle bir şey yok. sen uyduruyorsun.

Kısa erkek kaybetmeye mahkum erkektir. Her alanda. Heee'nin dedigine katılıyorum acikcasi kısa erkek yarım erkektir.

Kolombiyalı bir genç kadın mesai arkadaşım vardı. Erkeklere olan merakını pek gizlemezdi. Patronun oğlunu gördüydü bi gün. İçi gittiydi bööle. Oraya düşüp bayılacakmış gibi şakalar yaptıydı filan. Çocuk 1.88 - 1.90 gibi bişeydi.

Günümüzde dövüşmek, avcılık hem kalmadı, hem kaldı. Uzun boylu insanları yönetici yapma gibi bir alışkanlık var. Amerika'da erkekler kadınlardan, uzun boylu erkekler de diğer erkeklerden %10-12 daha fazla para kazanıyolar. Mağaraya değil de, eve daha iyi ve daha bol et getiriyolar. Çocukları daha iyi şartlarda büyüyo, daha iyi okullara gidiyo.

Türkiye'de de dövüşmek tarihe karışmadı. Hâlâ lâzım.

İşin temelinde, çocuk yatıyor. Dişi kişi, çocuğunun, dolayısıyla neslinin daha sağlam, sağlıklı, yakışıklı, güzel ve dayanıklı olmasına yönelik içgüdüsel bir seçim yapıyor.

Peki erkekler de kızlar için aynısını düşünseydi evlenecek erkek bulabilir miydiniz? Nedir bu kız cinsindeki en iyisini ben hak ediyorum düşüncesi?

galeri4.uludagsozluk.com

erkekler de aynısını yapıyor. 3g'ye bu kadar önem verilmesinin başka sebebi ne olabilir?

Fakat ben aynısını yapmayan daha çok erkek gördüm :) Sanırım erkekler bu konularda daha merhametli ve duygusal.

ahkjhkd egolara bak lan cevaplardaki. KIZLAR EN IYISINI HAK EDER. KISA ERKEK MI OLUR LAN. KISA ERKEK YARIMDIR BEGENMEYEN DEFOLSUNNNNNN

kelimeleri degistirip erkek yerine kiz, boy yerine gogus falan desek ortaligi yikarlar amk FEMINIZMMM KADIN METALASTIRMAK diye. ben de buyuk meme olmayinca kendi neslimi iyi bi sekilde devam ettirebilecegimi dusunmuyorum, kucuk memeli kiz yarim kizdir, intihar edin kopeklerrr utanmadan sokaga mi cikiyorsunuz :@@

aradaki boy farkını kapatacak kadar cebinde deste para olmadığı için olabilir.

Çünkü işin doğası bu, kadın boy ortalaması erkek boy ortalamasının en az 10 cm altında, aynı boyda kadın-erkek ilişkisi bile zor bulunuyor bu sebeple.
Kadınlar neden kas oranı kendinden fazla erkeklerle birlikte oluyor demek gibi bir şey bence.

hjarteblod +1 cus amina koyim.

genel olarak evet kizlar cesitli sebeplerden dolayi kendinden uzun erkek arar. ben de kendimden kisa kiz ararim mesela egoist bir varligim. ama kisa erkek yarimdir falan. olmamis. tom cruse ya da robert downey jr. gelse salyaniz akmaz mi yani? boy onemli ama her sey degil. karizma oturus durus adap onemli.

edit: fransızkalanadam yazmis onu olum ne adamsin ya :)

"Duvardan duvara" diye bi laf var.

@comp, etle götle olacak is mi allasen.

Gecen gun erkekten yaklasik 10 cm uzun bi kiz gordum askiiiimm diye boynuna sariliyodu adamin. Kiz guzel erkek de normal biriydi. Az da olsa var.

hjarteblod +1
küçük memeli kadın yarımdır, kısa adamın şeyi de kısadır.
ayrıca yemeğin salçalısı kadının kalçalısıdır.

@hjarteblod işte beklenen cevap :D

www.zaytung.com

bi araştırma programıydı yanlış hatırlamıyorsam orda söylemişti uzun boylu insanlar karşılarındakine daha çok güven veriyormuş.

Oysa bu ara kısa ve genç erkek modası var ortalıkta. Dün aylardan sonra bir misafirlikte televizyon izledik. Dizilerde, reklamlarda kısa erkek, ondan az uzun kadın ilişkileri bol bol var.

Tanıdığım, doğma büyüme Amerikan bi doktor var. Boyu 1.63 filandır heralde. Lisede en güzel kızların, lisenin futbol takımındaki erkeklere çok ilgi duyduklarını anlatmıştı. Eh, bu ülkenin 'futbolcu'ları da, 1.90 filan oluyo kaliba.

cecilia koğlüsü: 'et'in mânâsı, taş devrinde mağaradan çıkıp avlanabilme ve avladığı heywanı mağaraya geri getirebilme becerisi. herif mağaranın duvarına niye geyik ve sığır resmi yapmış? yerden çayır çimen, ağaçtan sadeli meyve otlanarak mı hayatta kaldı bu itne? günümüzde ise eti, iyi para kazanabilmenin sembolü olarak kullandım. 'göt'ün mânâsı ise, kalçası geniş olan kadının, doğururken ölme ihtimali daha düşük. 'dar çatı'ya ne diye sezaryen yapıyolar? taş devrinde yapamıyolardı tabii, avrat ortadan ikiye ayrılıp, bebe de anasızlıktan ölüyodu zağar. çıkık götün mânâsı da, kışın, kıtlık zamanı 'hörgüç'ten iyi yer tombul götlü avrat. hayatta kalır. tombul memeli de iyi emzirir. bebesi hayatta kalır. (ya da erkek öyle sanıyo).

yahu kimse de demiyor ki biz o kadar ruhsuzuz, o kadar acımasısız, o kadar yüzeysel düşünürüz ki bir erkeği sırf boyundan dolayı reddedebiliriz. istatistiklere bakacak olursak ben de sana şişmanların daha zengin olduğunu, belli bir hastalık sahibi olanların daha çok kazandığını, kısa boyluların başarılı olduğu alanları falan çıkarabilirim. efendim neymiş, soyu güzel, zeki, başarılı olsunmuş. o zaman insanlar neden dedeleri, babaları kadar güzel, zeki veya başarılı veya zengin olamıyor? gerçekten yakışıklı biriyle evlenince çocuklarınızın güzel veya zeki biriyle evlenince çocuklarınızın kariyer sahibi olacağını mı düşünüyorsunuz? Eğer içgüdülere bağlarsanız, insan içgüdülerini kontrol edebilir ve değiştirebilir bir varlıktır. öyle olmasaydı herkes kendine en uygunla evlenirdi, bu kız veya erkek buna niye bakmış denmezdi.

Gözlemlediğim kadarıyla oluyor fakat birkaç şartı var sanırım. Erkek kısa olsa da kaslı falan olacak. O zaman sanki dengeliyor. Ya da şişman olacak o zaman yine dengeliyor. Herkesin bildiği bir örnek verecek olursak Cem Yılmaz - Ahu Yağtu veya Berrak Tüzünataç, Cansu Dere. Şimdi Cem Yılmaz'a bakınca adam resmen kilolu. Daha doğrusu kas ve kilo karışımı.

ali ağaoğlu örneği var para varsa boy moy hikayedir.

hiç denk gelmemişsin sanırım ama at gibi kadınların yanında hep kısa boylu erkekler görüyorum. senin dediğin üniversite yaşamında gördüğün çiftler falandır.

olurlar. mesela tom cruise hep kendinden uzun kadınlarla birlikteydi.

senin çaren agatha christie
bunun kitaplarıyla başla, hem sürükleyici, hem kalın değil, hem de ister istemez sonunu bekliyorsun.

ilgi alanından başlasan daha iyi olur. kısa dedektif hikayeleri için sherlock holmes'un bazı kitapları olabilir mesela.

100-150 sayfa arası kitaplarla başla. hatta daha da kısa olan bir kitap önereyim: stefan zweig- satranç

emrah serbes, barış bıçakçı, ayşe kulin okuyabilirsin yazar olarak. kitap olarak da sherlock holmes, harry potter, buz ve ateşin şarkısı serisi çok akıcı kitaplardır, eğlencelidir de.


ben hoş görmüyorum ama piyasadaki en çok satılan kitaplara bakabilirsin bir. hani hiç okuyamıyorum dedin diye dedim bunu da.

chuck palahniuk oku derim.

(bkz: okuma alışkanlığı kazanmanın yolları)

bi de kitapların ilk 50 sayfa falan giriş oluyor. karakter, mekan, atmosfer aktarılıyor. 50 sayfa katlanıcam, belki sonra devamı gelir diye düşünerek motive olabilirsin mesela.

birinci yol; dışarıda, park ya da sakin bir kafe gibi bir yerde oku. erken saatte git.


ikinci yol; yatakta okuma. oturma odasında ya da bir kanepesi olan yerde oku. arkana yastıkları doldurarak da okuma.


ve okurken aklına başka düşünceler gelirse ya da hayaller gelsin. zaten biraz da onları çağrıştırabilsin diye okuyoruz.

polisiye-gerilim tarzı dene, jean christophe grange iyi gelir. kitap elde tutulduğunda kitap oluyor bence bir de.

internet kötü bir zaman geçirtici, olan okuma alışkanlığımı da kaybettim ben artık internet sebebiyle. bunu da eklemek istedim.

vahşetin çağrısı - jack london.

bende kitap okumayı sevmeyen bir adamım. bunla başlamıştım iyi gelmişti.

haruki murakami'ye başlarsan en azından adamın kitaplarını bitirene kadar kitap okumamazlık yapmazsın.

sahilde kafka ile başlayabilirsin. "önce az sayfa oku, öz sayfa oku" vs. teranelere inanma. kalem kaliteli olduktan sonra varsın kitap bitmesin, farketmez.

eğer lost, heros gibi dizileri severek izlediysen,bilim kurgu okuyarak başlamanı tavsiye ederim. mesela philip k. dick çok heyecanlı devam eder.ubik ya da albemuth özgür radyosu nu tavsiye ederim. ya da bilim kurgu uymaz dersen j.d.salinger in çavdar tarlasında çocuklar la da başlayabilirsin.

unlu yazarlarin novella ve oykulerinden baslayabilirsin.
zweig - satranc +1
marquez - kirmizi pazartesi
orwell - hayvan ciftligi
hemingway'in kisa hikayeleri gibi.

eksi sozluk meritokrasi'den kitap indirebilirsin. kindle'da okursun.
goodreads'e kaydolup okudugun kitaplara oy verebilir, listeler hazirlayabilir, okumak istediklerini kaydedebilir, yeni kitaplar kesfedebilirsin. mobil uygulamasi da var.
okudugun kitaplari internette arastirip hakkindaki yorumlari, yazildigi donemdeki olaylarla ilgisini okuyabilirsin, hem kulturel olarak yardimci olur hem de kitaba bakisini genisletir.

hocam zaten bir sürü öneri gelmiş, benim klasik önerimin pek kaale alınır bir tarafı yoktur sanırım ama ben de farklı bi' yerden gireyim, kendi motivasyonumu ve okuma alışkanlığını yeniden kazanmanın hissettirdiklerini anlatayım diyorum...

öncelikle tavsiyem, ilgi duyduğun bir konu hakkında okuman. ben almanlı, ruslu, yahudili, nazili ikinci dünya savaşı şeylerini çok seviyorum mesela. gittim primo levi'nin romanlarını aldım. ağır aksak, yıllardır paslandığım için bazı yerleri defalarca tekrarlamak zorunda kalarak, zaman zaman "anlayamıyom lan resmen yazan şeyi, piii" diye üzülüp kendi aklıma kızarak okudum.

tempoyu kaybetmemek için duyurunun da yardımıyla ilgi duyabileceğimi düşündüğüm alanlardan 15-20 kadar kitap toparladım. iki haftadır düzenli olarak, her gün en az 40-50 sayfa olmak kaydıyla okuyorum ve öyle bir değişim yaşadığımı hissediyorum ki sapık sapık gülüyorum bazen. sabah 8'de kalkıp gece 12'de yatar oldum mesela. kendimi daha özgüvenli, sakin ve rahat hissediyorum. kir pas falan silinmiş gitmiş gibime geliyor, kendimi daha rahat ve en önemlisi daha fazla kelimeyle ifade edebildiğimi fark ediyorum.

kitap okumak bir yarış değil. elbet beğenmediğin, sıkıldığın kitaplar olur. mühim olan, okuma işinden keyif almayı ve onu hayatın bir parçası haline getirebilmek. bunun için de en etkili yöntem, kitapların dünyasına girmeyi kolaylaştırması açısından ilgi duyulan konular hakkında okumak olur diye düşünüyorum. o yüzden klasik, dandik ama çok faydalı olduğunu düşündüğüm bu tavsiyeyi yazma cüreti gösterdim hehe.

mesela şöyle söyleyeyim, ben normalde iki yumurta kırıp yemeye bile üşenen tembel bir herifim. sırf okuduğum romanda gördüm diye, dağ başındaymışım gibi gidip koskoca patates haşlayıp onu yedim ki haşlanmış patatesten nefret ederim.

sevdiğin şeylerle ilgili okuyunca cidden uçup gidiyorsun. eğer gitmiyorsan, yeterince rahat okumuyorsun demektir. o noktada canını ne sıkıyor ona bakmak lazım. okurkenki pozisyon bile çok şey fark ettiriyor. yatarak okuduğumda boşuna okumuş gibi hissediyorum mesela. böyle şeyler.

ideal ayakkabı var mı bilmiyorum da, betonda atlamanı tavsiye etmem, dizler için sıkıntı diye biliyorum.

hmmm mantiken basket ayakkabisi, ziplamaya en musait ayakkabi. ben kosu ayakkabisi kullaniyorum.

benim de aklıma ilk basket ayakkabısı geldi ama o da en sevmediğim ayakkabı modeli. günlük hayatta da asla kullanamam. alternatifi var mı diye araştırıyorum:)

alma. bugünkü bir duyuruda kullanan birisi fark görmedim diyordu. görse bile alma.

Bana zamanında şöyle demişlerdi: eksiduyu.ru

AST iyidir ama Türkiye'de yok. Aslında monohidrat çok da farketmez. Dymatize, Ultimate vs. hangisini daha ucuz bulursan onu al gitsin. Son kullanma tarihlerine de bak.

olabiliyor. yeni numaralı gözlüğüme alışmam 1 ayımı aldı. ben bir sorun mu var acaba diye başka bir doktora daha gitmiştim numaralar aynı çıkmıştı. alışırsın demişti. alıştım da.

gözlüğü takmalı mı takmamalı mı peki? gözlük alışkanlığımı bozmuyorum o halde?

bence takmalısınız. bu arada camlarınız iyi mi? bazı adi camlar var böyle plastik gibi..güvenilir bir yerden aldığınızdan eminseniz takıp alışmaya çalışın bence.

atasundan aldım hep oradan alıyordum bi sorun çıkmamıştı bugüne kadar. 4 ya da 5. camım bu ilk defa ağrı yaptı.

günlük okumam, çanta karıştırmam. ayıp.

edit: başkasının telefonunun da sadece dilini değiştiririm, mesajlarına bakmam.

hızlıca bi göz gezdirirdim, çok ilgimi çekmiyor açıkçası.

okumazdım. yetiştirilmemden kaynaklanıyor sanırım. ailece herkes birbirinin özeline saygı gösteririz. telefonum kardeşimdeyken whatappten bildirim gelince kafasını çevirip direkt bana uzatır telefonu. asla yapılmaması gerektiğini düşünüyorum.

kızımınkine hızlı bir göz gezdirebilirdim. uyuşturucu kullanımı gibi sıkıntı verici bir durum olup olmadığını bilmek isteyebilir insan. gerisine karışmam.

kız kardeş demişsiniz. cevaben, okurum. abiyim ben. bunun yetiştirilmeyle ya da başka bir şeyle alakası yok. kızkardeşle de alakası yok, erkek kardeşlerime gelen mektupları okuduydum, gece açtım cüzdanını hepsini güle güle okudum. gülmeyle de alakası yok, savunma, koruma içgüdüsü belki ama, onları ana babamdan bile korurum ben. okurum.

yaşı kaç? eğer 12 - 13 gibi esrara, yanlış arkadaşlara vs açık olduğu bir yaşsa okurum.

Ablaminkini okudum zamanında. Yaş 16 falan. Aslında bana ne, ama ablam zamanında günlüğünü köşe bucak saklaması yetmezmiş gibi üstüne bir de şifreli yazınca iştahım kabarmisti. Okuduktan sonra da başım göğe ermedi. O kadar dalga mazlemesi olmasına karşın kullanmadım hiçbirini. Sadece arada "lan ben senin günlüğü deşifre etmiştim puhahaha" diyorum.

ha ama annem falan okusa zamanında, ablamin dersaneden kaçıp brad pitt'e benzeyen bir adamı kesmeye gittiğini bilse (citayi da o zamanlar pek yüksek tutmusuz vay koftehor) herhalde ablam daha iyi bir üniversiteye girerdi.

biraz araştırdım:

1-) eskiden insanlar o yaşa kadar çoktan dişlerini kaybediyordu. giden yerine yenisi gelince de sıfır sorun.

2-) dişçilik çok eski bi olay (hammurabi kanunlarındaki diş çekme muhabbeti). duruma göre çekiliyormuş.

3-) akışına bırakıyorlardı. ya enfeksiyon kapıp ölüyorlardı ya da o bi şekilde yerini bulup yerleşiyordu. diş iyileşse bile ısırmada bariz sorunlar yaşıyormuş insanlar. george washington mesela böyle yaşamış.

derlediğim cevapları daha detaylı okumak istersen:
www.fluther.com

answers.yahoo.com

www.reddit.com

cok tesekkur ederim. yahoo ve reddit'deki link'lere soruyu sorduktan sonra "cevap gelmeyecek buna" diye dusunup arastirirken ben de denk gelmistim ama ilk link'i ben de bulamadimdi. ki oradaki ilk cevap da guzel.

operasyona aklim yatmaya basliyor.

skyrim ?

max payne

ps3 sahibiysen heavy rain.

skyrim'i oynadım. zaten tür shooter değil. max payne'ler bitti. ps3 yok.

far cry3

far cry3 +1

sniper elite 3

Zorluyorum:
Bunu yapmak için yeterince güdülendim. Güdü? (Evet, komik bi' kelime.)

anlami o tarz ama ingilizce kokenli bir kelime. (motivasyon gibi yani)

Stimülasyon olabilir mi?

creativity, inventiveness, innovation, ingenuity, genius, imagination, originality, artistry, insight, vision, finesse, flair, hearten, cheer, buoy up, uplift, inspire, motivate, spur on, stir, stir up, fire up, stimulate, invigorate, vitalize, revitalize, embolden, fortify, rally, buck up, pep up, give a shot in the arm to, motive, motivating force, incentive, stimulus, stimulation, inducement, incitement, spur, reason, carrot?

focus?

incentive diyorum. türkçe de insentif filan diye kullanılıyo mu? stürkçesi baya saçma gibi ama..

enthusiasm?

400

modeli ne aletin?

kaçlık? eski tüplü tvler için kablosu/çıkışı var mı? bir de şehir neresi? alırım belki.

yazmayı unutmuşum, 500 gb şehir izmir

@teknikekip, abi arkada sadece hdmi power ve bir de kuvvetle muhtemel sata girişi mevcut

Oyunlara ve modele bağlı. 500gb slim de olabilir super slim de...

fifa 14 (psn'den satın aldım)
gran turismo 5
top spin 4
killzone 3
cod black ops
ratatuille

super slim değil bu o kesin. ya normal ya da slim bir ihtimal.

min 400
max 450 eder

serverlar hangi ülkede? daha yakındaki bir server a bağlanmayı dene.

bir de komut satırını aç;

ping google.com -t

yazıp enter a bas. sürekli google.com a ping atıcak bilgisayarın. bunu yarım saat falan gözlemle. düşen ping oluyor mu? oluyorsa çok sık mı oluyor vs vs. ping testi net bir sonuç vermez ama denemekte fayda var. serverla kısa süreli kesintiler yaşadığın için bir süre sonra server sana yürü git diyor olabilir.

ping kaybı yok hiç.

biraz çirkeflik yap 500'e zorla bence.

Can Gox'u hayal kahvesinde dinledim, ekşideki yorumları okumadım ama tam olarak şikayet edilen durum nedir? Stadyum değil, ayakta durulan standart bi mekan sonuçta. Bi insan ne kadar fazla beklenti yüklenebilir ki oraya giderken? Benim tecrübeme göre bahssettiğiniz şey mümkün, ben o şekilde yaptım.

biri kalabalıktan (aşırı kalabalıktan) şikayet etmiş. çalışanların kabalığı, sahnenin/sahne önünün falan rahatsızlığından bahsedilmiş. iyi şeyler de var arada.

ben mekana hiç gitmedim, insanlara temas etmeden, ayakta durup terden ölmesem yeter bana.

Çalışanlar genelde g.tü kalkık hayal kahvesinde, doğrudur. Ben genelde ses sistemi açısından önemsiyorum; bu kısım fena değil. Mekana biraz erken gidip kendinize bi masa bulabilirseniz tam kalabalığın en ortasında kalma durumunu nispeten hafifletebilirsiniz. Bi yerden sonra "müziğin sesini duyanların" da gelmesi durumu olabiliyor. Öyle izdiham şeklinde değil elbette. Ama çok rahat bir alan da diyemeyiz. Yine de her şeye rağmen değer mi? Bence de

ayakta durup terden ölmesem dediğimde anlatım bozukluğu olmuş, ayakta durmak da sorun değil ebnim için. tıkış tıkış olmasa yeterdi. ama anlattıklarınızdan sonra sıcak bakmaya başladım olaya.

son olarak, fiyatlar ne durumda içeride? örnekle açıklayabilirseniz çok sevinirim.

alışkanlık.

aliskanlik sadece. ozel bir nedeni oldugunu sanmiyorum dil kayiyor oyle.

Muhtemelen o dili daha kolay konusutuklari icindir. Ama ayip!

Ben 3 saat ingilizce işlenen dersten/ingilizce bir filmden çıktığımda bile kafam türkçeye dönerken tekliyor. Türkçe konuşmak daha zor geliyor olabilir. Genelde türkçe ve yabancı dili karışık konuşuyorlar gerçi.

Bazıları göt kalkıklığından yapıyor orada o kadar çok eziliyorlar ki almanların onlardan üstün olduğunu günlük hayatta o kadar çok görüyolar ki türkiyeye gelince de kendilerince almanlık taslıyolar.

Eziklikten yani. Ezik olmayanlar hariç tabi ki. Onlar zaten böyle saçma iş yapmıyor.

adam almanyada doğuyor almanyada büyüyor. arkadaşlarının %90'ı alman. alman okullarınca türkçe konuşmak yasaklandı. konuşursa belki aile içinde türkçe konuşuyor.

okuma yazmayı almanca öğreniyor, alman edebiyatı eğitimi almış. türk öğretmenler 4. sınıfa kadar uyduruk bir türkçe eğitimi veriyorlar ama başarıya ulaşmıyor. çoğu türk türkçe yazamıyor, yalnızca konuşabiliyor. sözcükleri de tam telaffuzda zorlanıyor, özellikle "r" sesini söyleyemediği için seviyorum yerine seviyom demeye başlıyor. garip bir türkçe ortaya çıkıyor. uzun cümleler kuramıyorlar.

Alışkanlık gerçekten de. Derdini anlatabilme telaşı. Bir filmi veya diziyi başka dilde seyrettiğinde veya kitabı başka dilde okuduğunda, onu özetlerken oradaki sözcükleri kullanabilıyor insan. İlk aklına gelen o oluyor çünkü.

birazdan orada tuvalet temizleyip burada bmw ile geziyorcular gelir

20 - 30 yıl türkçe konuşup bir dünya ingilizce dersi görmemize rağmen nasıl amerikalı biri ile sohbet ederken en sık kullandığımız kelimeler yes ve no oluyorsa onlarda da aynı durum oluyor. Anadilleri almanca ve kendilerini o dilde rahat hissediyorlar. Dolayısıyla adamlar Türkçe konuşurken kendilerini zorluyorlar normal olanı almanca.

Almanca dedim ama, fransızca, hollandaca, isveççe vs. de koyabilirsiniz yerine.

Eniştem kuzenleri azarlayacagi zaman ya da bize duyurmadan bir şeyin dedikodusunu yapacağı zaman almanca konuşuyor. Uyuz oluyorum. Kuzenler aksanlı da olsa çatır çatır turkce konuşuyor ki doğma büyüme isviçre çocukları. Diğer iki yavru kuzen var almanya'da onlar çok zorlanıyor ama, sofrada bile schololade, fisch, milch falan diyorlar. Zorlandıkları da gerçek, anlamasinlar diye yaptıkları da.

Lumia'yı babam kullanıyor, çok mutlu değil. Neden Android'e bulaştırmak istemediniz, bilemem de babam Windows için az sayıda uygulama mevcut olduğu için pek mutsuz.

lumia 625 o zaman.
ben de geçen gün lumia 1520 aldım kendime, teslim edilmesini bekliyorum. wp kullanan tanıdıklarımın tamamı memnun.
ilk zamanlar uygulama az diyordu bir kısmı ama o açık da kapandı büyük ölçüde.
he 1520'de zaten birkaç şeyin(fb, twitter vs.) uygulaması gerekmeyecek bana :) direkt tarayıcıdan pc sürümüyle kullanırım. full hd 6" ekran.

@aychovsky Onun uygulamayla, daha doğrusu telefonla pek işi olmadığı için böyle bir seçimi uygun gördüm :)

Ayrıca Windows'un aynı fiyat bandındaki telefonları Android'e göre çok daha hızlı. Babanda hangi modeli var bu arada?

525 kullanıyorum memnunum. 520-525-620 iyidir.

625 de olabilir.

www.kliksa.com

490'a dusmusken kacirma.

Htc 8x iyidir suan ucuzlamisken

bir de turkcell sarı puanlarla ucuza lumia alınıyordu. dur bakayım devam ediyor mu kampanya, bulayım döneceğim birazdan.

ahan da budur: www.turkcell.com.tr

Babamınki 525'miş. "Ön kamerası yok bunun, Skype kullanamıyorum" diyor. Skype'la bizle konuşmaya çalışıyor da, olmuyor.

@compotrol, wp8'de olmayıp da androidde olan kaç tane toplu görüşme programı var allah aşkına? hele hele 10 kişiden 9'u sadece watsap kullanıyorken

ayrıca lumia aldım memnunum. ilk günden beri bir kez bile takılmadı, menüler arası geçişte bir an için kasmadı, facebook twitter wassap vb. tüm uygulamalar canavar gibi perforamnsla çalışıyor ve telefonun şarjı tam kullaımda 1.5 gün dayanıyor. ben bi telefondan daha fazlasını isteyecek değilim.

ezik gibi oyun oynamıyorum telde :)

600 lira gibi bi şeydir diye tahmin ediyorum. geçen gün sadece çerçeveye bu fiyatı istemişti bi yer.

Markaya gore degisir.

200 - 600 arasi biseyler olmali.

I completed it for the categories having filters.

bahsettiğin filtreye sahip olmak, filtrelenmek ise categories'den sonra sadece filtered.

poweriso programını indirip çıkartacaksın. aynı winzip, winrar gibi düşün.

poweriso kurduktan sonra iso file'ın üstüne sağ tıklayıp ''poweriso> şuraya monte et:'' yapman lazım. sonra cd takmış gibi olacakb ilgisayara.

bi saat boyunca oturma. her gün 15 dakika otur. ben de bu sene üniversiteye hazırlanacağım 4 senedir ders yapmadım. her gün bir konu anlatımı okuyup testlerini çözüyorum. yarım saat-kırk beş dk sürüyor.

derslerin daha ağırdır tabii ama kademeli olarak arttırmanı tavsiye ederim.

15 dk bile çok zorluyorsa seni, o 15 dakikadan sonra çok sevdiğin bir şey yap. mesela basket oynamak diyelim. basket oynamak aklına geldiyse, öncesinde 15 dk ders yapma zorunluluğun olsun.

bu ve bir önceki duyurunu okudum.

"hayattan soğudum"
"tümörün nüksetmesine üzülmüyorum, derslerimin kötü olmasına üzülüyorum"
"bunun benim için ne kadar önemli olduğunu bilmenizi isterim."
"önemli bir sıkıntım var"
"kendime olan güvenim bile azalmaya başladı."
"hiçbir zaman başarılı olamayacakmışım gibi hissediyorum."

***
anlattığın her şeyde senin için ne kadar büyük bir problem oluşturduğunu ifade etmişsin.
artık diğer ciddi problemlerinin de (sağlık sorunların) önüne geçmiş, en büyük sıkıntın olmuş.
birkaç ayrı duyuru açmışsın, yardım istemişsin.
sorununun görünen kısmı: ders çalışamamak.
ders çalışamayınca sınavlarda başarısız olmak ve derslerden kalmak.
ulaştığın en büyük problem de okulu bir yıl (böyle giderse daha fazla uzatmak. bitirememek).


yazdıklarınla lisede özel okulda okuduğunu varsayıyorum. lisede okula gitmen yeterliydi. derslerde katılımcı olmasan da hocalar tanıyor, ilgileniyordu. çalışmasan da başarılı olmanın verdiği özgüven vardı. lise senin için ayrı bir defter. üniversiteyi liseyle kıyaslayamazsın. "lisede böyle değildim". bu ifade senin için bitmeli.
lisede ne öğreniyoruz? her yıl birbirinin aynısı konular. lise 2'de öğrendiğin konuyu lise 4'te de tekrar ediyorsun. üniversite kadar zorlayıcı değil. üniversitede artık alan eğitimi almaya başlıyorsun.


probleminin DERS ÇALIŞAMAMAK olduğunu sanmıyorum. en azından sandığın şekilde değil. psikolojik bir boyutu var. metodlarla değiştirilemeyecek bir problem haline gelmiş. koşullanmış olabilirsin.
ancak yumurta kapıya dayandığında zorlayıcı bir etkenle çalışmaya başlıyorsun, bu da senin için bir şey değiştirmiyor.


seni ders çalışmaktan bu kadar uzaklaştıran ne?
neden çalışamıyorsun?
ders çalışmayı mı sevmiyorsun? çalışman gerekenler mi seni zorluyor?
ders notlarına baktığında aklını meşgul eden ne var? dikkatini ne dağıtıyor?
derslerini görmek sende nasıl bir etki oluşturuyor? üzülüyor musun, sıkılıyor musun, sevmiyor musun?

"o" problem ne?
masaya oturduğunda hissettiğin ve seni masadan kaçırmaya çalışan şey ne?


ders çalışmak harici o anda ne yapmak istiyorsun? neden yapmak istiyorsun?


bir zaman sonra bunlar seni daha da sıkmaya başlayacak. ailene yalanlar söylemeye başlayabilirsin örneğin, vicdan azabı hissetmene neden olabilir.
yapman gereken tek şey çalışmak olduğu halde çalışmamak suçluluk duygusu hissettirir. daha fazla açmaza girersin.
destekleyen başka faktörler de varsa (çalışan ve destek olan baba, okul ve başarılı olman için her imkanı sağlayan aile vs.) suçluluk duygun katlanarak artar.
okulda dersi geçen insanları gördükçe ve aynı derslerden kaldıkça kendine güven duygun da hızla azalır (lisedeki rahatlığı hatırlayarak o günlerle kıyaslayıp durursan daha da üzülürsün). (bkz: öğrenilmiş çaresizlik)

bir kısır döngünün içerisinde gün geçtikçe kendini yıpratır durursun. daha çok üzülürsün ve bu okulu uzatmaktan sonra bitiremeyeceğini düşünmeye, bırakmayı düşünmeye ve bırakmaya kadar gider.


tam tersini düşün:
derslerini geçtiğinde özgüvenin de yavaş yavaş artmaya başlayacak. yapabileceğini göreceksin. belki de 1 yıl gecikmeyle mezun olacaksın.


çalışamamanın ardındaki nedenleri bulmaya çalış ve bunların üzerine git.


-benim tavsiyem yaz okulundaysan, etrafta öğrenci grupları varsa aralarına kaynamaya çalış. sınıfta birkaç kişi bir aradaysa artık bu çaresizlikle cesaretini topla yanlarına gidip çalışacak mısınız, ben de çalışmak istiyorum ama çok şey kaçırdım de. ya da konuyu anlamışa benzeyen kişinin yanına otur. iki hafta kalmış zaten. direkt konuya gir birlikte çalışalım mı diye. bunları yaptığında kaybedeceğin HİÇBİR şey yok.
-mutlaka o dersi anlatan birileri vardır. fotokopiciler bilir, sor. ya da facebook gruplarına yaz. birisinden özel dersle anlatmasını iste. senin bir şey bilmeyerek kendi başına çalışıp 2x zamanda anlayabileceğin başka biri x/2 zamanda anlatabilir.

ayrıca başkasının yanında çalışmak ya da sözleşmek seni çalışmaya koşullayacaktır. konuşmaktan çekinme. belki o insanları bir daha görmeyeceksin bile. görsen de tanışıklığın olmuş olur, daha iyi. kimse ders anlatmasını / birlikte çalışmayı istiyorsun diye absürt bir tepki vermez.

bunu ben de yapamıyorum ama yapanlar var: hocayla gidip özel olarak konuşmak. yaz okulunda daha insaflı oluyorlar. hocam benim adım xx (burayı atlama, hocanın aklında kalsın ismin. başkalarından ayırıcı ismine ya da soyismine vurgu yap). böyle böyle, bir yıl kaybedeceğim, sağlık sorunlarım var birkaç ameliyat oldum şu notu almam gerek de. bunu yüzsüzlükle ve saygısızlıkla yapmazsan yine kaybedeceğin bir şey yok.

-sakın derslerini makeuplara bırakma. kaç yıllık üniversite hayatımda sınavlarla ilgili tecrübe ettiğim en önemli durum bu. makeuplar daha zorlayıcı olur. B alacağın sınavdan D alırsın.


sınavlardan önce girmeden bol bol dua et.


çaresiz değilsin, bir başlasan çorap söküğü gibi gelecek aslında. sen de rahatlayacaksın.

yaz okulunu geçersen de geçmenin rehavetine kapılma. işleri başından sıkı tut.

eğer olur da kalırsan 1 yıl uzatacak olmak seni daha çok üzmesin. sorumluluğunu al. baştan başla. öğrenilmiş çaresizliğe daha çok yakalanma. bir gömleğin başını yanlış iliklersen geri kalanı da yanlış gider, bu yüzden senenin başından başla. son ana kadar yatma.

son tavsiyem ailenden güvenebileceğin birine kendini aç. derslerini anlat, gizleme. için içini yer. paylaş.

true detective

genelde pilot bölümler (ilk bölümler) daha fazla bütçeyle çekliyorlar ve oldukça etkili görünüyorlar ama tabii ilerleyen bölümlerde ya heyecan, ya da etkileyicilik azalıyor bütçeyle orantılı olarak.


bu sebeple ilk bölüme göre yanılabilirsin dizileri izlerken.

the shield.

twin peaks.

Banko izlemişsindir ama House M.D. diyorum ben

the black mirror.

gerçi zaten başka pek bildiğim dizi de yok ya.

sherlock.

ilk bölümden oha dedirtir, diğer bölümlerde de oha dedirtmeye devam eder.

Oz. her bölümü oha dedirtir.

breaking bad'in ilk bölümü çok fenaydı ama kesin izlemişsindir

lost hehe

orphan black inanılmaz sardı. iki günde bitirdim iki sezonu.

fargo

true dedective, fargo, the killing, breaking bad, halt & catch fire

(bkz: under the dome)

black mirror +1

ingiliz komedisi dersen coupling'i de tavsiye ederim mutlaka.

Evet participle phrasemis. Guzel bir calisma yontemi olarak bu tur cumleleri ikiye ayirip yazmani oneririm. (hatta sonra cumle icindeki detaylari degiatirip yine ayni formatta tek cumle olarak yazabilirsin.)

öznelerle alakalı bu ben de beceremiyorum da oradan yürümeyi dene bence

bir ilaç var, ertesi gün bok gibi olmaması için, adını bilmiyorum ama bilen birileri söyler, ya da eczacıya sorsun.

evden çıkamaz şu an, kusmayı falan önericem de iyi mi yapar kötü mü bilemedim.

life hacks tarzı şeyler var ya, onlara bi bakın.

mesela ben şeyi hatırlıyorum, yatağa yattığında bi ayağını yataktan sarkıtıp yere basması gerekiyormuş ki vücut dengede olduğunu anlasın (ya da böyle bi şey) baş dönmesini engellermiş.

tabi kusabiliyorsa kusmak en iyisidir. rahatlatır. beceremiyorsa küçük dilini parmaklasın, işe yarar. onu da yapamıyorsa tuzlu su içsin, kusturuyor.

kusmak rahatlatır esasında. kustuktan sonra da ekmek falan bişiler yiyip mideyi doldurabilir.

kahveyi salla gitsin kussun sonra da bol bol su içsin biraz zorlasın bi de ağrı kesici yutsun yarın daha iyi hisseder.
he bi de banyo yapsın soğuk suyla iyi gelir.
edit :evet ekmek mide bulantısına iyi gelir ama yiyebilir meçhul ben pek yiyemem valla ama yerse mide bulantısına iyi gelir

aha şarj bitiyor dedi eleman, iletişim koptu sanırım. en son git kus dedim bakalım nolacak...

kusmak +1

çok içtiyse uyumasın. gözünü bile kapatmasın. başı dönüp midesi bulanacak.

bol bol su içsin. içerse kusabilir muhtemelen. şimdi ilaç firmaları beni sniper ile vuracak ama bol su içmek ertesi gün su ve mineral eksikliği vs. gibi şeylerin sebep olduğu akşamdan kalma durumuna karşı bire bir. hiç öyle alka-seltzer hede hödö gibi şeylere gerek yok.

baş ağrısından vs. acı çekip ilaç ile düzeleceğine, uyandığında da hiç sorun yaşama.. mis

bahsedilen ilaç alka sethzer. ama böbrek sorunu varsa kullanmasın.

Alka seltzer icir.. yan yatsin. Uyurken kusup bogulmasin. Olmaz deme. Ben bir kez uyandigimda kusmustum. Yan yatirmisti kiz arkadasim..

klozete yanaşıp kusmayı beklesin. biraz ters durunca ters sağımsal hareket başlar zaten. parmak tahriş eder yıvrım.

cevaplar için sağ olun, çocuk sağlam şu an.

sana çok basit ve kilit bir şey söyleyeyim, onu araştır: glisemik indeks.

Ustteki cevap +1
Ama cok acikilan durumlarda salatalik oneririm.
Meyve olarak asidik meyvelerden uzak dur derim. Kavun fln olabilir.
Sut seviyorsan gece balli sut guzel gidiyor.

Gece yemek yemenin kötü olduğu ve kilo aldırdığı sadece bir mitten ibarettir, şehir efsanesidir.

Günün sonunda, aldığın kalorilerden harcadığın kalorileri çıkarttığında eksideysen kilo verirsin. Bunun saat ile, gece ile falan alakası yoktur. İstersen o aldığın kaloriyi sabah kahvaltısında ye, istersen gece uyanıp yedikten sonra tekrar yat; arasında bir fark yoktur. Belki işte midesi dolu olarak uyursan rahatsız hissedersin ve kaliteli bir uyku çekemezsin gibi farklar olabilir.

Konu aldığın kaloriden ibarettir ve bu kalorileri hangi kaynaklardan aldığınla alakalıdır. Saatin ve öğün sayısının herhangi bir önemi olmadan, aldığın kalori miktarını ve kaynak türünü dert etmelisin. Kaynak türü de; et, sebze, yumurta, balık, tavuk gibi gıdalar ağırlıklı bir beslenme düzeni olmalı. Yani proteini zengin, yağı ve karbonhidratı sınırlı olacak şekilde pişirilmiş yemeklerden kalorini almalısın.

Mantık bu. Gerisini kendin araştır, google yardımcın olsun.

Kalori bazinda gece yemek zararli midir bilmem ama reflü gibi rahatsizliklarin ortaya cikmasi veya ilerlemesinde feci etkendir.

Gec saat denmesinin amaci da, yatma zamani ile yeme zamaninin cok yakin olmasi ve iyi sindirim olmadan yatma pozisonuna gecilmesi.

Salatalik en guzeli. Onun disinda atistirmalik olarak beyaz leblebi, az sayida cig badem veya ceviz de iyidir. Bi de her karnin acikmis gibi hissettiginde bir sey yemeden once bir bardak su icip 10 dakika bekleyip, hala acsan oyle yemeni tavsiye ederim.

İkinci kilit şeyi de ben söylemiş olayım: leptin hormonu

Bi saatten sonra bir şeyler yememeye çalışırsanız leptin hormonunuzun çalışmasına izin vermiş olursunuz. Çok da acıkırsanız en azından meyve yemeyin diyebilirim.

İlk cevaba da kesinlikle katılıyorum. Artık kalori sayma devri yavaştan kapanıyor, glisemik indeks meselesini gerçekten araştırmalısınız.

Peki tuz konusunda ne diyorsunuz beyler? Tuz-şeker gerçekten çıkmalı mı tamamen hayatımdan yoksa az da olsa kullanabilir miyim? Hocam yemekler de tuzsuz hiçbir halta benzemiyor yahu.

tuz su tutar abi vücudunda. ne kadar kullanıyorsun bilmiyorum ama, azalt. ben kendimi bildim bileli tuzluk tutmadım hayatımda. anam da sağ olsun hep az tuzlu yapar. alışırsın.

şu sıralar pastanın çileği daha sık kullanılıyor türkçede. ama bahsettiğin türden bir deyim var biliyorum, dilimin ucunda inşallah editleyecem.

Bu da kaymağı?

kaymağı +1

nasıl oluyor da ingilizcesini bilip türkçesini bilmiyorsunuz, ben de bunu anlamıyorum.

Turkce'de kaymagi deniyor ama Turkce olmasa da kullanilan "crème de la crème" deyisi de var.

bu da cabası geldi benim aklıma

@baldur, abi öyle bir deyim olup olmadığından bile emin değilim aslında. icing on the cake'i dota maçlarında sık sık duyuyorum, nerdeyse her gün duyduğum bi laf. "bu da cabası" falan tam karşılamıyor gibime geldi, o yüzden sorayım dedim. sürekli meeting set eden, türkçeyi forget eden bi tip değilim yani.

sanırım kaymağı en yakın olanı.

masaj+soğuk duş+esneme baktın bunlar fayda etmiyor kas gevşetici.

masajı da profesyonel masaj gibi düşünme birisi bacağını sıksa iyi gelir zaten.

ağrıyorsa kasların çalışıyor demektir.yavaş tempoda uzun yürüyüş yapman gerekli .(dolaşım yapan kan kaslara oksijen taşıması için).yoksa mala bağlar sakat gibi oturursun.

buza devam, üstüne basma, ayağını bi yastığın falan üstüne koy.

ilk 48 saat soğuk uygula. devamında sıcak uygula.

Simdilik buza devam et, antiinflamatuar bir krem varsa surebilirsin. Kırık olmadığından emin ol.
İlerisi için konuşursak bilek burkuldugunda ligamentler (bağlar) de gevsiyor. Fizik tedavi gerekebilir cunku daha sonra eskisi gibi ayagi yukarı aşaği hareket ettirmek zor oluyor. Uzmanları daha iyi bilir ama ayakla alfabeyi yazmanın iyi olduğunu okumuştum.

Edit: Ayağını yukarıda tut. Onu unutmuşum.

tavsiyem yarın doktora gidip -ya da şimdi git- atel yaptırt -yarım alçı diye de geçer- ayak bileklerimin ikisini de zamanında inanılmaz kötü burkmuştum, atel yapılmayanda yer etti, her sene bir kaç kere aynı şekilde burkulur. diğeri de burkulur ama atel yapılmayan kadar değil. ha tabi doktor ok derse. film falan da çektirt nolur nolmaz, bazı insanlarda çatlak ve kırıklar çok az acıya sebebiyet verebiliyor ya da hiç acımıyor. eğer ilk defa böyle bir şey yaşadıysan, film çektirsen iyi olur. gerçi doktora gidince her türlü çektirecek.

voltaren krem varsa sürebilirsin -öyle ovuşturma, sür bırak-. buzu da 10 dakikadan fazla tutma, damarlarda tıkanıklığa sebebiyet verebiliyor.

ilaç alerjin yoksa kas gevşetici + ağrı kesici yut (ben geçtiğimiz 3 hafta içinde iki bileğimi de burktum birer kere, rantudil ağrı kesici ve muscoril (ya da muscoflex) kas gevşetici kullandım, rantudil'in şişliği -yani ödemi- indirme gibi bir özelliği de var, o yüzden tavsiye ederim, tabi doktora sormadan alma gene de)

evet ayağını yukarda tut, daha da şişmesin. kesinlikle üstüne basma.

spor çorabı almanı da tavsiye ederim bu arada, zaten doktor da verir muhtemelen. ayağı sabitler.

çok geçmiş olsun.

arkadaşlar hepinize teşekkür ederim cevaplar için.

gerçi arkadaşlar cevap vermiş ama her 2 yılda bir bilek burkan biri olarak tavsiyem şişliğin biraz indikten sonra (1-2 gün sonra falan )ayak bilekliği kullan. silikon destekli olsun.

silikon destekli ayak bilekliği... 20- 30 liraya bulabilirsin ve bileklerin iş yükünü azaltıyor, burkulmayı engelliyor, sabit tutarak hızlı iyileşmeyi sağlıyor.

geçmiş olsun.

evet

yanaklar küçülür gıdı azalır, o yüzden evet.

Yeni görüntüye alışıldığında o sorun kalkıyor ortadan.

eğer linkten bi sıkıntı yaşamadıysam bostancıyı gösteriyor senin verdiğin link. ona da gitmek için beşiktaş iskelesinin hemen oradan metroya bin, metrodan bostancıda in, vergi dairesi yazan çıkışı takip et.

edit: ama senin aradığın eğer bostancıdaysa geçerli bu.

evet evet bostancıda. adresi bostanci sanayi sitesi, değirmenyolu sokak diye vermiş. aynı yerden bahsediyoruz o zaman sanırsam, değil mi?

tamam o zaman, dediğim gibi yapıyorsun. metroya bin, bostancıda in, vergi dairesi çıkışını takip et. çıktıktan sonra yokuştan aşağı dümdüz yürü. e-5'in kenarından devam et sol tarafın yeşillik sağ tarafın e-5 kalacak. bi 100 metre ilerleyince görürsün sol tarafında.

dediğini yaptım ben kartta para bırakmamıştım son alışverişimde. sonra bi 50 kaat yükledim bi şey düşmedi, gene harcadım 1-2 lira kalmıştı

benim küpe deliklerinin yakınında bir kaç senede bir oluyor bir iki aya geçiyor. dert etmeyin.

kulagimin arkasinda cikti.
doktor duzensiz kilo alıp vermen ile ilgili olabilir demişti.
kendiliginden gecti.

3 yıldır var ve geçmedi. oynaması çok hoş oluyor ama. 2 kulağımda da var.

@kutsalbok bu ara bi hafta 2 kilo verip öteki hafta 2 kilo alıyorum bu her hafta da değişiyor. onu bi düzene soksam olur mu sence?

ya bunu sordum ben hekime "antibiyotik kullanacaksın" dedi. "en az 2 hafta kullanman lazım" dedi. hatta daha fazla. ben de değmeyeceğini bildiğimden kullanmadım hiç.

büyüyüp başa bela olabiliyor, kurcalamayın.
gerçi kurcalamasanız da büyüyebilir, tamamen sizin yapınıza bağlı, biraz da şans.

deldir gitsin o yağ, irin, iltihap artık neyse fışkırır delinince.

ehehe şaka tabii ki bekle geçer bende de oluyor ara sıra gerçi eskiden birkaç ayda bir çıkan şey artık bir yıl oldu falan çıkmıyor.

Bende de vardı aynısından. Aldırdım ufak bi operasyonla. Geçmiş olsun.

Esnetme yapacaksın. Foam Roller ile de çalışabilirsin.

masaj+esnetme

Stresten olabilir, cok tipik bi stres belirtisi ama yine de doktora danışın.

serum minerallerine bakabilir hekimler. başta kalsiyum. belki bir dengesizlik vardır.

magnezyum takviyesi almayı denedin mi ?

acıkcası magnezzyum denemiştim ama pek bi faydasını görmedim geçen sene öyle saldım gitti ama şimdi gene aklım takıldı neden la acaba diye. günde 15 kez oluyordur.

değerlerini ölçtür bi derim

birkaç günlük olsa yorgunsun falan derdim de 2 senedir seğiriyor diyorsun abi nasıl gitmedin doktora hala? koş hemen...

bir nörologla görüşmelisin bence eğer kan değerlerin normalse

evet kene, adres ver de helvaya gelelim çok severim

ivit. ölebilirsin iğnesi içerde kaldıysa. acile git.

benziyor, bence bir kavanoza koy. acile git.

Geldim acile, olur muyum ki?

ah yaa, niye kendin koparırsın ki hiç mi haber izlemiyorsun be kardeşim!

Koparmadim ki. Sakin sskin duruyordu. Yasayan bi si oldugunu elime alinca anladim. Kirinti sanmistim kendisini. Moral verin yahu :(

zararsız kene bişi olmaz

Cildine yapışmadıysa sıkıntı yok.

e öyle bir yazmışsın ki kopardın sandık. bi şey olmaz o zaman raad ol.

kaba davranmışsın kene sana darılmış olabilir. sakin sakin duran canlıyı kırıntı sanıp dürtüklemişsin yazıklar olsun.

hala yazmadın umarım ölmemişsindir.

Olmedim daha. Bu hayvanatta fink atiyor ilac sisesinde. Olmemis olmasi iyi haber degil mi? Cok gencim daha cok.

karga

dunia

Rexx'in orada bomonti, tek geçerim.

liman kahve
masal evi
karga yazın çekilmiyor ya,çok boğucu
trip

masal evi
liman kahvesi
karin

(üçü yan yana, birbirine çok benzer işletmeler)

lal'in bahçesi de fena sayılmaz.

hayalperest
kafka

the mentalist

oz ve ryan o reilly. oz ve kareem said. oz ve augustus bi şey.. OZ izle abi.

House of Cards.

Underwoodlara bayılacaksın.

1- house of cards
2- house
3- mentalist
4- white collar

bu sırayla izle.

direkt rust karakteri canlandı gözümde. true detective.
ve de joe carroll karakteriyle arttırıyor the following diyorum.

Boss da ucundan uyabilir

bir roman karakteri olarak (bkz: rahmetov), nasıl yapmalı.

entourage - ari gold

Abi naptiniz? Monk var yau!

yuh hannibal nasıl unutulur?

"lie to me" var yayından mı kaldırıldı bitti mi ne. onda da adam insanların mimiklerinden, jestlerinden yalanlarını duygularını anlayarak olayları çözüyordu, polise yardımcı oluyordu vs.

nip tuck

fringe...

Rome, oz, nip tuck, sopranos, six feet under ve mad men. Gerisinin dizi karakteri oldugu cok belli.

spartacus tabiki.

true detective , sağlam karakterler ve sağlam felsefe var tavsiye ederim

bi fotoğrafta osman sırt yazılı birisini gördüm o olabilir.

otman bakkal'i isirmisti.
www.youtube.com

hiç yok maalesef.

Var capitol akbank kapali ama cevahir garanti acik.

doğru bende cevahirde açık yapı kredi hatırlıyorum haftasonu.
tek şansın avm denemek. siteden şube varmı bak derim

nası hiç yok ya :(

avrupa'dan bi sürü saydınız ama anadoluda, kadıköyde, e-5'te falan olsa ya bunlar. niye yoklar? kahpeler... internete bakayım bi.

Valla anadolu yakasinda zor gibi bi ihtimal sabiha gkcendeki sube aklima geliyor ama emin degilim.cevahirden eminim

Pazar günü açık banka bul da Anadolu'su, Avrupa'sı kalsın :)

Cevahir'de açık olduğunu hatırlıyorum ben de ama bir keresinde gittiğimde kapalıydı. Neye göre açık, neye göre kapalı hiç bilmiyorum.

cumartesi cevahirdekilerin acik oldugunu gordum. pazar da aciktir gibi

hiç de bile, gayet de açık banka buldum hem de anadolu yakasında. kozyatağı carrefour'da garanti ve yapı kredi açıktı arkadaşlar. yardım edenlere teşekkürler