Konuya hakim değilim ama mantık yürütüyorum; ölen öldü kalan kaldı, ölmeyenler hastalığı atlattılar.

Bitti gitti demek ki, ama çok ciddi karantina uyguladılar, insanların kapılarına tahtalar çivilediler bazı yerlerde.

Yeni insanlara bulaştırmayınca, bulaşanlardan da ölenler öldü kalanlar kalınca atlatılmış oldu zor süreç sanırım.

çok sıkı tecritler uygulandı. sokağa çıkma yasağı, koca bir şehrin karantinaya alınması. sokaktaki insanların hepsinin ateşlerinin ölçülmesi ve ateş çıkması durumunda çocuğuna mama almak için dahi dışarı çıkmışsa bile anında karantinaya ayrılması, hatta bazı evlerde içeride hasta olduğu tespit edilince kapının dışarıdan mühürlenmesi, içeriden açılamayacak şekilde.

böylelikle hastalığın yayılımı durduruldu, hasta olan herkes içeriye kapatıldı. dışarıda da hastalık giderek azaldı ve kontrol altına alındı.


çin zaten çok totaliter bir devlet, bireysel özgürlükler oldukça kısıtlıydı. bu önlemleri hayata geçirmek çok da zor olmadı. böylelikle yayılım bir şekilde kontrol altına alındı.

şu an çin avrupa'nın birçok ülkesinden gelen uçuşları falan iptal etti, ülkeye kontrolsüz bir biçimde corona tekrar yayılmasın diye.

elbette hastalar var, ölecek olanlar veya iyileşecek olanlar. ama hepsi karantinada, yeni vaka sayısı sıfıra dayandı.

Hayır hastalık Çin'de tamamen yok olmadı. Çin'de hala hasta insanlar var. Ama çok iyi bir karantina düzeni yönettiler. Yani hasta ve sağlıklı kişileri ayırdılar. Hastalığı yeni kaoan insan sayısı neredeyse yok düzeyinde. Ek olarak hastalığın başladığı Wuhan eyaletinde çok sıkı önlemler alındı, eyaletin belli noktları hayalet şehir gibi. Çin karantina sırasında vatandaşlarının evlerine yemek götürdü. Yurtlarda kalan öğrencilere gıda desteği yaptı. Yani elinden geldikçe insanların dışarı çıkmaması için uğraştı. Hastalığın Wuhan gibi yayılmadığı noktalarda bile vatandaşlarına dışarı çıkmamaları konusunda sınırlandırdı. Evden dışarı adım atan herkesin ateşini ölçtüler, maske dağıttılar. Hastalık sürecine kötü başladılar, ama devamını iyi getirdiler.

"Canlı hayvan pazarlarından çıkmamış mıydı bu?" Böyle söyleniyor. Ama bu virüs son 20 yıldır Dünya'da. Bu 20 sene boyunca ortaya çıkan iki-üç Coronavirus ailesinden virüs var. Bizim şimdi uğraştığımız yenisi.

"Pazarlar tamamen kapatıldı mı?" Evet, kapatıldı. Canlı hayvan pazarları kapatıldı. Bunu dışında Türkiye'ye dahil birçok ülke Çin'den et satın almayı durdurdu.

"Test edilmemiş birinde varsa yarın yine aynı şekilde başlamayacak mı?" Çin, Kore dışında sıkı şekilde karantina önlemleri almayanlar için süreç, tedavi bulunana kadar sürekli hasta insan sayısı artacak. Ama bu süreç bittikten bir iki sene sonra da hastalığı yine duyacağız. Domuz-kuş gribi gibi düşün, bitmedi. Bugün bile domuz-kuş gribi olanları duyuyoruz/görüyoruz. Ama tedavisi var artık, bu yüzden pek önemsemiyoruz.

"İlaç mı buldular yoksa yendikleri falan yok da güçlü çin imajı için mi?" Virüs için aşı-ilaç geliştirmeleri sürüyor. Ama 'kesin' aşısı ve ilacı var diyemeyiz. İlacı bulup piyasaya sürmek kolay değil. Ne yazıkki resmi prosedürler uzun.

Hastalığın Çin'de Aralık 2019'da ortaya çıktığı haber olmuştu. Tüm Dünya Aralık 2019'da bu hastalıktan haberdar oldu. Ama Çin'de hastalığın Aralık 2019 öncesinde devlet tarafından bilindiğine, saklandığına dair iddialar var. Hastalıkla ilgili haber yapan gazetecilerin tehdit edildiği biliniyor.

Güney Kore ise tüm süreci baştan sona en iyi yöneten ülke diyebiliriz. Hasta sayısındaki anlık sayı değişikliğini vatandaşlarının telefonlarına sms bile gönderdi. Herkese maske, yüz koruyucu şapkalar dağıttı.

En son tecrit için şüpheli apartman ve evlerin dış kapıları kaynakla açılamayacak duruma getiriliyordu. (Tlc kanalındaki belgeselde görmüştüm). Bildiğiniz şüpheli olanlar direkt karantinaya alınıyor, suçlu/mahkum muamelesi görüyor.

özetle hastalığın yayılma hızını muazzam derecede yavaşlattılar.

New cases:34 yazıyor www.worldometers.info
Buradan bitmediğini anlayabiliriz sanırım.

Öyle yok tutuklama, yok öldürme, kapalı kutuya koyma falan hikâyelerine inanmadan bakındım ve aşağıdaki belgeseli öneririm. Fransız bir kanal bu ve Pekin'deki karantinayı anlatıyor. Ayrıca çin'de aktif vaka sayısı dun itibariyle dünyada 8. Sıradaydı. İyilesenlerin sayısı yeni hastalardan fazla olduğu sürece perfetto diyebiliriz ki bence (eğer veriler dogruysa) çin bence bu işin üstesinden karantina ile geldi: youtu.be

Hepinize çok teşekkür ederim.
@GoodMorningTeacher okuyan herkes adına teşekkür ederim.

Kredi işlerine olumsuz bakıyorum.
15 az yıl hiç az bir zaman değil. Daha bu zaman zarfında hayatta nelerin karşımıza çıkıp planları alt üst etmeyeceği belli değil.

Sabit gelirli bekar biri olarak 10 yıllık ev kredisi kullandım, yarısı bitti, pişman değilim hatta iyi ki yapmışım. Hiçbir zaman mümkün olmazdı kredisiz ev almam.
15 yıl çok gibi, yapabiliyorsan 10 yıllık çek. Gözümde büyüdü 15 yıl :/

En fazla 1 yıl kullandım. Burası Türkiye olduğu için hiç işime güvenmem. Bak önümüz kriz. Maaşlar ödenecek mi, işten mi çıkaracaklar belli değil. Yani artık kredi çekmeden bir şeye sahip olmak zor ama optimum süreyi iyi hesaplamak lazım. Ne çok uzun olacak, ne çok fazla ödeyeceksin. 15 yıl çok bence.

5 yıl bile çok geldi bana :/

En uzun 36 ay kullandım, bitmek bilmedi. 15 yıl inanılmaz uzun, hele ev için, bilemedim

Bekar olarak 10 yıllık ev kredisiyle başladım, krediler ucuzlayınca ve evlenince 7 yillik olarak refinansman yaptım. Nisan'da bitiyor, verdiğim en iyi kararlardan birisi. Alan her zaman kazanır derler, korkma.

Çene cerrahisi İstanbul'da çok zor bulunuyor, genelde Zeytinburnu gibi uç semtler için randevu alabiliyorsunuz. Bu dönemde iyice azaltılmış randevuları çene cerrahisinin. Ben birkaç kere İzmir'de aldım, sadece birinde sizinkisi gibi bir uyarı verdi. Bursa genelde müsait oluyordu virüsten önce, oradaki hastanelere de bir bakın isterseniz işiniz acilse.

ben de alarm kurmama rağmen 2-3 aydır alamadım. pes ettim

şimdi şöyle, bazı hastanelerin kendi sitesi var ve çene cerrahisine o site üzerinden randevu alabiliyorsunuz. 2 gün önceden belli bir saatte açılıyor ve o ara almak zorundasınız. mesela marmara üni. ağız diş.

Rezene maybe

Çikolata

Sari kontoron, ama bunu icip yazin günes altinda kalmak tavsiye edilmiyor ciltte büyük yaniklar olusturabilir kis aylari icin ideal bir bitki.

Sarı kantaron + 1. Bütün evi sütlaca çevirdi kaç defa.

Gerçek antep katmeri <3
Ciddiyim.

passifloralı çay. doğadanın var.
sarı kantaron tehlikeli bir bitki, ilaç etkileşimleri var. dikkatli kullanmak gerek.

Pubmed de kefirin antidepresan özelliği olan bi araştırma okuduğunu söylemişti arkadaşım. Denenebilir.

Gördüğüm kadarıyla hastalığın hafif ve ağır seyri var. Ağır seyrettiği vakalarda oluyor. Bu da yaşa vs. bağlı diye biliyorum. Hafif seyirde kalıcı hasar yok.

Henüz kesin bir şey söyleyemiyorlar. Bazılarında hiçbir şey yok gibi görünüyor; bazı ağır vakalarda akciğerlerin kapasitesinde %15-20 azalma görüldü deniyor ama bu da teyit edilmiş bir bilgi değil. İnternette dolaşan bilgilerin çoğu varsayım üzerine.

Bu konuda gelisme bilen var mı ?
Haka kesin bilgi yok sanırım.

Hangi sehirdesin bilmiyorum ama ailen yemegini, temizligini yapabiliyorsa koye gitmek yerine eger sana yakinlarsa oldukları yerde de kalabilirler. Ama senin ya da bir baskasinin onlarla temasa gecmeden alisverislerini yapip kapiya birakmasi ve evden cikmamalari lazim. Eger bunu yapamayacaklarsa, yani evden cikamadiklari için bunalima girebileceklerse koy daha riskli olsa da (alisverislerini yapacaklar, konu komsu gorecekler) bu riski goze alip almayacaginiza bagli.

hali hazırda virüs kapmamışsa çok mantıklı.

bence gözetim altında kalması daha mantıklı. köyde öksürmeye başlayacak, aman üşütmüşüm diyecek, dikkate alan olmayacak. zaten hastane uzakmış.

şehirlerarası otobüsle göndereceksen hiç bir anlamı yok..
şu an kimin hasta kimin sağlam olduğu belli değil..
otobüsteki yolculardan biri gizli hastaysa otobüsteki herkese anında bulaştırır..

en güzeli evden hiç çıkmamak!

Şuan 5 gun 10 gün tatil deseler 5 dk durmam direk uzarım.
Ailem çoluk coluk anne baba köyde bir ev var doluşuruz içine.
Zaten bizim köy normalde karantina gibi kimse uğramaz etmez dağ köyü.
Arkadaşın dediği gibi devlet hastanesi 30 dk. Tam teşekküllü devlet ve özel hastane 1 saat mesafede. Yapsanıza 2-3 hafta tatil millet kendini karantinaya alsın.

Tahminim birçok üniversitenin altyapısı yetersiz olduğu için. Zaten son durumda yapabilecek üniversitelerin durumunun değerlendirileceği belirtildi diye biliyorum.

Bu sorun çok garip şimdi yök tek bi yazıyla isteyebilir ilgili hoca da en basitinden youtube üzerinden hemen dersi verebilir. Sonraki sorunlar benim bilgisarım yok benim internetim yok benim haberim yok diye dallanıp budaklanacak sorunlar olacak bu durumda bu dersler işlenmiş mi olacak işlenmemiş mi olacsk muamma. Bu sorunların çok az kısmındski öğrenciler gerçekten maddi olarak zorda oldukları için gerçek olacaktır diğerinin çoğu gevseklikten olacaktır. Bi de her bölüm her ders videoderse uygun değil vs..

köydeki ilkokul çocuğunun bilgisayarı var ama üniversiteli erişemiyor çelişkiye bak.

Muhtemelen bu üç haftalık sürede üniversitelerin uzaktan eğitim için altyapı oluşturmaları bekleniyor. Yine yüksek ihtimalle, bu üç haftalık surecten dönem sonuna kadar da öğrenme ciktilarini minimum duzeyde karsilamak kaydiyla online yöntemle ilerlenecek. Uzaktan eğitimi başarılı uygulayan devlet üniversitelerinin kaynaklarından faydalanılabilir.

Üniversite altyapısından da önce o altyapıyı kullanacak zekada hocalar yok.

Içerden konuşuyorum.

en.m.wikipedia.org

Erasmus dediğin şey 2017 yılında Erasmus+ oldu. Aynı şey yani. Work&Travel var.

Bu yıl için hiçbir şey yok. seneye belki. Aisec mi ne vardı gönüllülük yapıyosunuz bebelere ders oyun falan takılıyorsunuz.

Bir arkadaş aldı, çok memnun. Oto-pilot falan bile var diyordu. Ayrıntısını bilmiyorum, sadece çok memnundu:)

0-100 hızlanması çok kötü. Araç sollama anında hiç güven vermiyor.

3 gün kullandım araba sollamak falan kabus haline geliyor performans yerlerinde altında üzerine para verseler almam yakıt tüketimini hesaplamadım

Arac sollama 0-40km arasi yani elektrikle yol alirken mi sorun oluyor? Sirkette eskiden corolla 1.8 dizel vardi performansi sahaneydi sadece hybrid olunca bi fark var mi merak ettim

Sıkıntı aracın benzinli yada elektrikli motorunda değil şanzıman sisteminde. Garip bir yapısı var bundan dolayı aracın gücünü aşırı derecede törpülüyor.

az önce test sürüşü yaptım. şahane ötesi. otobanda geleni tokatlar bu araba.

Öncelikle güzel soru sormuşsunuz konuya güzel girmişsiniz sonra küfür ile herşeyi bozmuşsunuz. Neden küfür etme ihtiyacı duyuyorsunuz küfürsüz ifade edemiyor musunuz?

Soruya dönecek olursak gelir dağılımı gelişmekte olan bütün ülkelerde olan bir sorun hatta ABD gibi gelişmiş ekonomilerde de bu sorun var bu sorunu aşabilmiş çok az ülke var dünyada.

Bu konu idrak edebilmeniz için nüfus, gelir seviyesi, eğitim seviyesi, sanayileşme gibi başlıklara bakabilirsiniz. Ayrıca her ülkeyi kendi alım gücüne göre kıyaslamak lazım Fransa'nın maaşı ile Türkiye'de ki alım gücü karşılaştırılmaz. Türkiye asgari maaş ile alım gücü en yüksek 10 avrupa ülkesinden biri. Fransa'da asgari ücret 1500 avro peki ev kiraları ne kadar mesela?

@acebi yurt dışı konusunda sürekli evler pahalı deniyır. Bir süredir almanyadaki evlere bakıyorum. 400.000 euroya 10 numara ev alıyorsun. Türkiye de 400.000 liraya ne alırsın? 1000 euro kirası olan evler mis gibi. Türkiye de 1000 liraya öyle ev yok.

"Türkiye asgari maaş ile alım gücü en yüksek 10 avrupa ülkesinden biri." Nasıl şartlanmışsam bunu "Fransa" diye okudum. Umarım yanlış yazmışsındır zira yok artık yani. Yurtdışı görmesek aldanacağız. Avrupa'da çalışanlar "oha pantolonun cebinden para çıktı lan!" parasıyla Türkiye'de ev alıyor ev!

Asgari ücretin satın alma gücüne göre bakıldığında Türkiye 25 Avrupa ülkesi içinde bu alanda 10. sırada.

Eurostat’ın açıkladığı 2019 yılı ikinci yarısına ait satın alma gücü standardına göre Türkiye’nin puanı 1033. Danimarka, İtalya, Kıbrıs, Avusturya, Finlandiya ve İsveç gibi bazı Avrupa ülkelerinde asgari ücret bulunmuyor.

Bu ülkeler dışında kalan 25 Avrupa ülkesinde asgari ücretin satın alma gücüne bakıldığında Türkiye 10. sırada. Zirvede 1636 puan ile Lüksemburg var. Bunu sırasıyla Almanya (1497), Hollanda (1459), Belçika (1435), Fransa (1379), İngiltere (1323), İrlanda (1301), İspanya (1135) ve Slovenya (1044) takip ediyor.




tr.euronews.com



www.hurriyet.com.tr

soru ve birçok cevap o kadar kompleks içeriyor ki...

Black mamba, Türkiye'de bırak 400 bin TL'yi 250 - 300 bin TL'ye bir çok şehrin en güzel yerlerinden hemde avrupadaki emsallerine göre m2 si çok geniş ve oda sayısı fazla evler alınabiliyor. Türkiye yalnızca İstanbul'un Kadıköy Moda'sından Caddebostan'ından ibaret değil.

Ekonomik krizlerde birçok girişim, çözüm olarak maaşları düşürmeyi düşünür; İşçilerin daha az parayla aynı malı üretmeleri beklenir. Ama beklenen olmaz çünkü maaşı azalan işçinin alım gücü azalır, yani bu üreticinin veya başka üreticinin malını satın alamaz. Üretici malını satamayınca büyüme için bankadan aldığı borcu ödeyemez, eline para gelemeyen banka da diğer müşterilerin faizini veremez. Böylece kriz içinden çıkılmaz hâle gelir.
Bunun çözümü aslında tam tersi olarak alım gücünü artırmaktır, böylece piyasa dönmeye devam eder. İşçiler düşük maaşlarla çalışmayı kabul ettiği sürece hem kendi sonlarını hem de piyasanın sonunu getirirler. Krizin zirve noktasında devletin bankaya yardımı gelir, böylece faiz-borç işleyişi devam eder.

@prole edit için +
yanlışta ısrarcı olmamak güzel.

acebi +1

@acebi ankara ve İzmirde 300 bine merkezi güzel bir ev bulsana. Almayadakiler gibi iyi değil hiçbiri. Ya da merkezi değil. Kadıköy gibi olmak zorunda da değil.

Ayrıca istatistikler hiçbir zaman asıl göstermesi gerekeni göstermez. Türkiye de asgari ücretli sayısı %40tan fazla. Fransa da %8.

400-500bin birimlik evlere yurtdisinda mortgage cikartabilmeniz icin senede burut 100bin birim civari yapmaniz lazim o da asgarinin cok cok ustunde bir rakam.

bunlar gereksiz kiyaslamalar ya, asgari ucretli dunyanin heryerinde surunur ay sonunu zor getirir. kalbur ustu ulkelerde yasayan asgari ucretlinin ucuncu dunya ulkelerinde yasayanlara gore avantaji parite, dolayisiyla adam zar zor $500 biriktirebilse bize gelip 1 hafta full pansiyon tatil yapabiliyor, bizimkiler bir yere gidemiyor. adam kendi ulkesindeki turistik bir yere kolay kolay gidemez. dolayisiyla avrupa'nin dusuk gelirli kesimi bize tatile geliyor, kuzey amerika'dakiler meksika'ya, kuba'ya kaciyor vs.

Black mamba, Ne Türkiye'de ve dünyanın başka yerinde asgari maaş alarak şehrin merkezi ve güzel yerinde oturulmaz. Refah içinde yaşanmaz. Asgari ücret zaten adı üstünde temel ihtiyaçlar baz alınarak asgari seviyede yaşam demektir. İstanbul'da da bırak 300 bini 80 100 bine hemde yeni bir çok ev var dar gelirli kesimin yaşadığı Esenyurt, Beylikdüzü, Sultanbeyli gibi bölgelerde.

İstatistikler hiç bir zaman asıl göstermesi gerekeni göstermez demişsin sonra altınada yüzde yazmışsın Sana tavsiyem biraz istatistik oku verdiğin örnekler hem saçma hem dayanaksız istatistik bilimdir somut veriler sunar. Ayrıca %40'ı nerden çıkarttın bilmiyorum ama Türkiye'de 25 milyon çalışan nüfusun yaklaşık %8'lik kısmı asgari ücretle çalışıyor Fransa'yı bilmiyorum.

@acebi, Türkiye'de 300-400 bin liraya o güzel yerlerden ev alıp, aynı şehirde o evin peşinatını ve taksidini ödeyecek birikimi/aylık kazancı nasıl sağlayacaksınız? Evden çalışan yazılımcılar ve birkaç meslek haricinde orta sınıfın yüzde kaçının böyle bir imkanı var?

Ben istersem Helsinki'de sadece 1 yıllık birikimimi peşinat olarak ödeyip şehrin en hipster ve merkezi yerlerinden birinde 300-400 bin euroya ev alabiliyorum. Kredinin aylık masrafı şu an ödediğim kiranın üçte ikisi.

Öyle bir pembe tablo çizmişsiniz ki bilmesem az daha kesin dönüş yapacaktım.

Mobil olduğum için link koyamıyorum ama boşver merkezi yer olmasın. İmmoscout24 te ev ilanlarına bak. Bir oradaki 400 lük evlere bak bir İstanbul daki 400 lük evlere bak. Berlin deki 400 lük evlere İstanbul da sahip olamazsın.

Valla ben tam tersini biliyorum.

Trend takibi yapın anlamında söylemiştir.

aslında doğru da onu anlamak o kadar kolay değil. yükseliş trendine girdiğini çakabiliyorsan alırsın. misal 6 iken başladı yükselmeye 6.05-6.10 diye gidiyor. alırsın. diyelim zirveyi 6.40'ta yaptı sonra düşüş eğilimine girdi. misal 6.35'te satar çıkarsın.

orijinal nick bulamadim +1

'Düşen bıçak tutulmaz' diye yaygın bir tabir var. Bu şu demek; örneğin dolar şu an 6.27. Baktın düşmeye başlıyor. 6.10 olduğunda 'alım fırsatı' olarak düşünüp 6.10'a düştüğünde alırsan, doların düşmesine neden olan etken büyük ihtimalle ortadan kalkmadığı için düşmeye devam edecek. Ve sen yüksek fiyattan aldığın için ya zarar edeceksin ya da daha düşük fiyattan almadığın için de kârdan zarar etmiş olacaksın.

Bu nedenle 6.10'a düştüğünde ne yapıyoruz. Hemen atlamıyoruz. Artış trendine geçer ise, örneğin 6.15'e falan yükselmeye başlar ise orada yakalamaya çalışıp oradan alıyoruz. Dip noktasında yakalamak tamamen şans işi bence. Gündemi de iyi takip edip grafikleri doğru yorumlamak çok önemli.

Tabii tekrar söylemek gerekirse bunu yapmak hiç kolay değil. Ben 'nasıl olsa sürekli artıyor' diyerek Ethereum'u tarihi zirvesinde yakalamıştım (5.100 lira civarıydı). Ordan çok az da olsa bir miktar aldım. O günden sonra inanılmaz çakıldı. Şu an bile 900 lira civarında. O eski günlerine bir daha hiç dönmedi.

aslında alım satımın en temel prensibini söylemiş.
"düştükçe alıyorum" çok yanlış bir düşünce.
trendi takip etmek gerekir. bir şey yükseliyorsa daha yükselir, düşüyorsa daha da düşer. temel prensip bu olmalıdır.
bunu yaparken trendin yönünden emin olmak gerekir. ve aşırı alım veya satım olmadıgından emin olmak gerekir.
eğer trend yoksa da alım satım yapmamak gerekir. trend olan şeylerin peşinden gitmek gerekir.

(bkz: trend is your friend)

Biz cunda'ya gideriz genelde. Bir de hatay restoranı öneriyorlar insanlar.

Sebebi, 6112 sayili radyo ve televizyonlarin kurulus ve yayin hizmetleri hakkinda kanun. Saglik beyani ile urun reklami yasak.

turkiye'de yasak oldugu icin

bizde olmamasından çok onların bu kadar bu tür reklam yapma sebebini sormuştum.

Bizde genel sağlık sigortası, ssk, Bağkur falan var. Ama abd'de sadece özel sağlık sigortası var. Bkz. Breaking Bad'de Hank sakat kaldığında sigortası bir bok karşılamıyordu ve tedavi için bir dünya para gerekiyordu. Farklı sigortalar farklı şeyleri karşılıyor. Neden? Bizdeki özel sağlık sigortası abd'de çok yaygın. Sağlık sektörü tamamen özelleşmiş ve sosyal devlet diye bir şey yok. Dolayısıyla sağlık hizmeti metalaşmış ve deli gibi satılıyor. Büyük sektör. Bizde ise birbirine benzer sigorta paketleri bile devlet sağlık hizmetinin üstüne ek olarak yapılıyor. Özel hastaneye gitsen bile sigortalıysan bir nebze indirimden falan yararlaniyorsun. Akp'nin henüz komple ortadan kaldirmasa da daha da piyasalastirdigi seylerden biri saglik hizmetinden esit yararlanma hakkini saglayan genel saglik sigortasi dalgasi.

usa da sgk yok. herkes kendi parasıyla sağlık hizmeti satın alıyor.

Asiri rant var, ilaclar ve saglik hizmetleri asiri pahali (oligopoli) ve tuketici korumasi az. Oyle olunca yardiriyorlar.

twitter.com

Yüksek lisansa başlayabilirsin bir çok üniversitede. Devlette çalışıyorsan dil tazminatı için kullanabilirsin.

meslek lisesi mezunlarına hava atabilirsin.

not: meslek lisesi mezunlarına hepimiz kurban olalım.

4 yillik radyo tv sinemadan daha gecen ay mezun oldum. bir isim yok henuz.

90'dan sonra hiçbir artısı yok. biz arkadaşlarla challenge diye giriyoruz birbirimizi geçmek için o kadar.

kamu kurumlarında 90+ olunca dil tazminatı alıyorsunuz, genelde 3 dile kadar oluyor.

milli piyango bayiine gidip ikramiyeye çevirebiliyorsun diye biliyorum.

benimki de 87.5 ama hiçbir işe yaramadı hala işsizim. duyan oo diyor başka da bir faydası yok.

Dijital gazetecilik ve YouTube videoları için prodüksiyon işlerine bak.

Geçenlerde birini aldım işe. Cvsinde 90 müdür yds puanı olduğu yazıyordu, iyi dedim ofiste biri ingilizceyi iyi bilir en azindan. Yurtdışından biri görüşmek üzere aradı, telefonu atarcasina bana verdi "ben konuşamam ki" diye.

Kıssadan hisse en fazla is görüşmelerinde "ingilizce biliyor bu tamam" denmesine yarar.

1.si 6/10 yaaani
2.si 8/10 güzel

sadece modeller üzerinden yorumlarım bu kadar.

ikisi de 7/10 bence

5 & 4 bence

Ben şöyle bir şey söyleyeceğim: ilki otomatik ama yani 2.si olsun ki rado olduğu belli olsun. Ama... 2. sıradaki quartz saate 8bin vermek... İlki rado ve otomatik ama rado çizgisi yok malesef. Sonuç olarak hiç mantıklı gelmedi ikisi de.

@prole ayni siyah modelin otomatigi de vardi ama yanlis linki atmisim, baska bir magaza sitesinde gormus olabilirim, emin olamadim. Pilli saat almayi planlamiyorum yoksa, evet

nasıllar bence?
pahalılar?

ayrıca quartz saate bu para verilir mi?! makul göremedim ben fury. injury oldum.

@baldan kaymak ayni modelin otomatigini dusunuyorum link hatali

Saatten ufak tefek anlarım linki açtığımda 50 TL'lik saat zannettim. Fiyatı görünce şok oldum.

@kckmlqm rado modelleri bu sekilde sade oluyor genelde. Pek hakim degilmissiniz demek ki :)

1. saati daha çok beğendim, ayrıca quartz yerine otomatik tercih ederim.

kck+1 fiyatini gormesem 200 tl vermem kendi adima. tarz meselesi tabi ama ikisinide begenmedim.

bu markayi ilk defa duydum.
seiko sarb017 falan al bari.

@baldur2 cok enteresan gercekten yillardir saatci dukkanlarinin vitrininde bakip dururdum radolara, bilinmemesi beni oldukca sasirtiyor :)

Kronik bir hastalığınız yoksa veya 65 yaş üstü değilseniz çok korkmanıza gerek yok diye düşünüyorum.

valla bizim sirketten gelen son guncellemeye gore almanyaya yapilacak turizm amacli kisisel seyahatlerin bile kisitlandirilmasi onerildi.
eger gitmek istiyorsaniz, public transport kullanmamanizi, ellerinizi bol bol yikamanizi, ve sterilize etmenizi, ve kimseyle yakin temas icinde bulunmamanizi oneririm.
geri dondugunuzde de eger oksuruk veya atesiniz varsa, hemen doktora gidip ise gitmemenizi oneririm.
bu virus, aslinda dedikleri gibi yaslilar ve kronik rahatsizliklari olanlar icin korkutucu. o sebeple kendinize birsey olmasa bile virusu yaymamak lazim tabii.

sizin tasarrufunuza kalmis. ben olsaydim gitmezdim ya, zaten isvicredeyim, avrupa virusten kiriliyor.

Git, bir sey olmaz.

tek sorun gittiginiz yer degil. havaalanlari zaten cok hijyenik yerler degil. yaninizda oturan insan habersiz bir tasiyici olabilir, ve sizde muhtemelen habersiz bir tasiyici olup baskalarina bulastirabilirsiniz. boyle boyle bulasiyor zaten :) giderim dondukten sonra da bir 14 gun kendimi kapatip bir durumuma bakarim derseniz gidin.
Londraya is seyahatim vardi, gidecegim sirket iptal etti guvenli degil diye. benden de ekstradan kalacagim gunlerin parasi gitti. pisman degilim. dondugumde de gercekten 14 gun evden cikmayi planlamiyordum cunku yasli bir annem var, baskalarinin da annesi babasi var diye.

bizim şirket bütün uluslararası seyahat ve toplantıları yasakladı. iptel ettik ne var ne yok bekliyoruz öyle

Git dikkat et kendine

Kesinlikle iptal et

Opera tarayıcı mobil app > vpn active

google play- VPN Inf

tor browser

Android ise - SuperVPN (Logosu mavi, zirh figuru var)

Aloha Browser. en iyisi bu

android kullanıyorsan melon vpn uygulamasını yüklüyorsun. connect dedikten sonra chrome dan marstaki sitelere bile girebiliyorsun.

Sevgili duster Çok sağ ol melon vpn süper bir program yükledim çalıştı kullanımı kolay ücretsiz ve akıllı telefondan tüm yasaklı siteleri açıyor teşekkürler

t24.com.tr

haber linkindeki 15 yaşında ve türkiye'de çalışan leyla yunanistan'a gidince erkek kardeşleri gibi okula gideceğini söylemiş. ah leyla ah, gerçeksen çok hayalcisin. çalışmaya devam edip en geç 17 yaşında suriyeli bi adamın karısı olup kendi çocuklarını büyütürsün en fazla.

soruya yanıt, orada işleri güçleri olmasa da türkiye'den daha iyi koşullar. yunanistan'ı geçmeyi hedefliyorlar. çalışmalarına gerek olmadan barınma, yaşama fırsatları veriliyor. türkiye kendi vatandaşına bakmıyor, mülteciye mi bakacak. ab büyük rahatlık. isveç'e bir ulaşsalar...

zamanında biz milyonlarca mülteci alırken, avrupa ülkeleri de boyutlarına göre üç beş bin civarında komik rakamlar aldılar. Tabi aldıkları kişi sayısı az olduğu için bunları kendi içlerine entegre edebildiler; eğitim, iş vb.

Şimdi diğer mülteciler de onlarla konuşup, onların durumunu duyunca bok var zannediyor orda. Milyonlarcası gitse burdan beter olacaklarının farkında değiller. Bizdeki 4 milyon mülteci bir şekilde yarın avrupaya geçse, 1 hafta sonra koşarak gelirler bu tarafa. Kimse bizim gibi 40 milyar dolar harcamaz bunlara.

asgari ücret alıp en azından daha iyi koşullarda yaşayacaklar. onlarda asgari ücret alan bizde 7-8 bin lira maaşı olanla aynı standartlarda yaşadığı için normaldir Suriyelilerden önce gençlerin neden yurtdışında yaşamaya başladığı düşünülmeli bence. çok ciddi göç var türkiyeden okumuş neslin.

İyi biliriz. Birkaç sene önce kullanmıştım, bir daha kullanırım. Tv kanalı falan olan bir paketi vardı. TTNet'in falan yarı fiyatına aynı hız falandı. Kesilme ve yavaşlama sorunu da pek yaşamıyorduk. Tabi şu anda kullananlar daha iyi bilir.

Geçen seneye kadar kullanıyorduk gayet mutluyduk kendisiyle, evi değiştirince geldiğimiz yerde yoktu kullanamadık, zaman zaman özlediğim oluyor.

24 ay taahhütle makul bir fiyata hem televizyon hem de 100mbps internet hizmeti alıyorum. Çok memnunum. Ama bölgeye göre değişebilir tabi.

İyi bilirim 7-8 sene sorunsuz kullandık

ilk uzan ankara'da bizim bölgeye getirmişti, 20 sene falan oldu :D bir sıkıntı yaşamadık büyük denilebilecek

bölgeye göre değiştiğini söylüyorlar. Ben taşındığım zaman komşulara sordum hepsi çok memnundu bende aldım 3 yıldır beraberiz bir hatasını görmedik iyi çalışıyor. Kota az gelir falan diye düşünüp yüksek paket almayın bu sırada. Kotanız dolunca 20 liraya extra 100 gb o aya özgü alabiliyorsunuz. 10-25-50 gb de 10-15 liraya extra alabiliyorsunuz. Müthiş rahatlık.

Bir yerde Kablo net var ise o kullanılır. Yoksa kablo net olan yere taşınılır.

çok memnunum

uzun yıllardır kullanıyoruz hiç problem yaşamadık. fiyat performans hiç üzmedi

2012'den beri kullanıyorum, hiç sorun yaşatmadı.
bu süreçte üç kere taşındım, üçünde de sıkıntısız şekilde transferi sağladılar.

yakın zamanda kablonet övmüşlüğüm var, yine buraya usulca bırakayım:
www.eksiduyuru.com

zaman icinde farkli sebeplerle tüm servis saglayicilari kullandim, su an yine kablonete döndüm. hic düsünmeden kablonet alin, kablonet yoksa internet bağlatmayin.

5bin dolar ile 25bin dolar arasında değiştiğini okumuştum ne kadar doğru bilmiyorum.

bi yerde de şöyle birşey yazıyor;

A Bayraktar costs about 3,5-4 million(47 million for 12 drones were paid few year ago).

Other details;

Bayraktar is 93% locally produced

8 armed Bayraktar entered service 4 months ago and this year 14 more armed Bayraktars will enter service(they delivered that 8 batch earlier than promised so there might be increase in 2018 numbers)

There are 38 Bayraktar Tb-2s in service (15 armed).

Other than Bayraktar there is Anka(which is more advanced and has more indigeneous systems) and Vestel Karayel(which is more advanced than Bayraktars but not that much).Anka has armed versions and Anka costs 5-8 million dollars(There are few armed ones and in total 10-20 Ankas are in service.2 Satcom models entered service few weeks ago).Karayel has an armed versions but goverment didn't buy it.

Economy minister said Turkey paid 250 million dollars(including training and maintance) for 10 herons(the ones we got were very problematic) if you want to compare prices.

It doesn't seem like it was hit(another Bayraktar did an emergency landing at the start of ES.Afaik that one and this are the only Bayraktars that got damaged/destroyed) though we can't be sure without details.The important thing here is the lives of pilots which is the best part about uavs.


www.patronlardunyasi.com

Ingilizce kaynak daha doğru duruyor, 25bin dolar bile komik bir rakam çünkü

dronelardaki izleme sistemlerinin gramı altından pahalı.

Ya bu iha/siha'yı damadın şirketi mi üretiyor? Yani devlet bütçesinden damadın şirketine mi gidiyor para? (Cevap değil ama kafama takıldı)

selam bayraktarda kullanılan 100 hp rotax motorun muadili(iha, amatör spor uçak, siha vb) google fiyatı 24bin dolar

yani şöyle bayraktar iha'nın özelliklerine baktığımda 100 hp rotax motor diyor.

www.flyingmag.com

direkt olarak iha siha maliyeti 25bin dolar olayı çöp oldu.

ikincisi kim bilir elektronik ne komponentler alınıyor yurtdışından.

bizim yaptığımız dediğimiz olay sanıyorum ki çok büyü ihtimalle.

1 karbon fiberden kaporta üretmek ve bunun tasarımı

2 bu ürünlerin yazılımını geliştirmek

3 ve montaj.

benimkiler sadece tahmin ama şöyle bir bakalım, milli araba milli araba dediler yıllarca ne çıkardılar ortaya ilk seferinde? chevrolet bir aracın ön tampon hariç herşeyiyle tıpatıp aynısını.

araba yolda gidiyor, iha gökyüzünde, üstelik insansız.

25bin dolar mi? :)

arkadaslar askeriyeden bahsediyoruz, 25bin'e kanatlarini alamazsin.

f35'ler 100 milyon dolar uzeri ise IHA'larin helalinden 1 milyon dolari vardir.

1 sistem 35-40 mEuro diye konuşuluyordu.1 sistem : 6 siha,2 yer istasyonu,yedek parça vs

@prole TUSAŞ (devlet kurumu) ANKA isimli ihayı üretiyor, çok yükseğe çıkıp çok uzun süre uçuş yapabiliyor, bir günden biraz fazla olması lazım. Asıl amaç ve görevi istihbarat ve bilgi toplama. Silahlısı yapıldıysa bilgim yok.

Damadın ailesine ait olan Baykar firmasının ürettiği iha ve sihalar ise 3-4 model vardı, ANKA'ya göre daha ufak ve daha atikler bildiğim kadarıyla, ağırlıklı olarak silahlı üretim yapılıyor.

Yanlış hatırlamıyorsam Vestel de iha işi ile ilgilenmeye başlamıştı, üretim de olması lazım ama TSK bünyesinde kullanılmıyor.

TSK bünyesine ilk katılan İHA Baykara ait, yıl 2007 olmalı. ANKA ise 2010 gibi test edilmişti sanırım.

Damat denilince muhalifler olaya tersten bakıyor, sanki devlet damada bu işi yap diye teşvik etmiş gibi algılıyolar.

Tam aksine RTE Selçuk Bayraktarı yararlı ve faydalı bir adam olduğu için damat aldı bana göre :)

Yani Selçuk Bayraktarın geçmişine baktığınızda damat olmadan önce de, AKP kurulmadan önce de bu işlere kafa patlattığını, babası ve abisini bu iş için ikna edip çalışmalara başladığını görebilirsiniz.

Gelelim fiyata, İsrail üretimi heron yanlışım yoksa 18-20 milyon dolar fiyatı vardı. Emin değilim yalanlanabilir.

Bayraktar için ise şöyle bir haber var 2016 yılına ait, 12 adet iha için devlet Baykar'a 44 milyon dolar ödemiş. Basit hesapla tanesi 3.66 milyon dolara geliyor.

Değil israil ve abd üretiminden ucuz olması, aynı paraya mal edilse bile bu teknolojiye devletim tüm imkanlarıyla tam destek vermeli.

Öncelikle maliyeti 1 milyon dolardan kesin fazla, üzerinde kullanılan kameralar 100 bin dolardan daha fazla, motorlar ve aviyonik sistemler işin içine girince maliyet 1 milyon doları rahat buluyor. Bundan bir kaç yıl önce emniyet 6 iha için 36 milyon dolar ödemişti.(linkini aşağıya bırakıyorum) Bayraktar firması da bu işi babasının hayrına yapmıyor. Bu işten çok ama çok ciddi para kazanıyorlar. Ayrıca sadece sattım bitti demiyorlar. İlerleyen zamanlarda parça ve malzeme de satıyorlar devlete. Yani ciddi bir ticaret söz konusu bu işte.

Vestel savunma da iha işinde ve onlarda 2006 da başladıkları işte karayel taktik iha üretiyorlar. Vestel savunmanın ihası baykar iha ile aynı sınıf ve bu sınıfın adı Taktik iha. Tai'nin yaptığı ihanın sınıfı ise male iha. Anka iha ile karayel ve tb2 yi kıyaslamak d segmenti bir araba ile b segmenti bir arabayı kıyaslamak gibi olur. (ANKA çok daha büyük ve çok daha fazla faydalı yük taşıma kapasitesine sahip)
Gelelim Vestel savunmaya bu firmanın iha'sı gayet başarılı bir iha ancak baykar(kayınpeder) faktöründen dolayı bugüne kadar 100 adet devlet kurumlarına sattı. Vestelden 1 adet dahi almadılar. Buna rağmen vestel ihayı ihraç etmeyi başardı. Artık hedef olarak türkiyeyi düşünmediklerini çünkü devletin sahip çıkmadığını düşündüklerini duydum.

www.yenicaggazetesi.com.tr

25bin dolar bana da çok komik geliyor ama 20 milyon dolar da çok fazla. bugun bir f16 o kadar. ki kaç tane ankayı düşürdüler..

Siha'ları bilmiyorum ama Tusaş (TAI)'nin ürettiği Anka'ların satış fiyatı yaklaşık 10 milyon dolar. Bayraktarın ürettikleri daha küçük, muhtemelen maliyetleri de daha azdır.

25 bin dolar belki kaldırma maaliyeti olabilir.

Okul söylesene delikanlı. İTÜ, ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent, Sabancı, koç'ta değilsen her türlü daha iyi eğitim vardır. Gezip tozmaya gelince: ayda 800-1000 euroyu gözden çıkaracaksın. En az.

En son siparişimi petlebi'den verdim. Ondan öncesi tanıdık bir petshop'tan. :/

kampanya yakaladıkça alıyorum. dün aşağıdaki linkteki mama 240 liraya düşmüştü. 2 tane aldım hemen.

www.gittigidiyor.com

Trendyol. N&D alıyoruz, en uygun fiyat orada oluyor.

Şu anda fiyat olarak benim aldığım ürünlerde en iyi olan petburada. Ben 10-15 kiloluk mama almıyorum ama, aylık alışveriş yapıyorum. Alışveriş yaptıkça bir sonraki alışverişte kullanabileceğiniz puan birikiyor. Ürün çeşitliliği de iyi.

Zaman içinde kullandığım site değişti, ilk başta petbesinleri'nden alıyordum, sonra zooplus, onların fiyatları artınca petburada. Bu tip petshop sitelerinin hizmetlerinden hep memnun kaldım. Ama n11, Hepsiburada gibi yerlerde farklı ürün gönderme,kötü paketleme gibi sorunlar yaşadığım için oralarda indirim olsa da söylemiyorum artık.

Ben genelde en ucuz mamayı hep gittigidiyor'dan buluyorum. Pro Plan alıyorum. SKT diye arayınca son kullanma tarihinin de yazılı olduğu ürünler çıkıyor zaten. Ona dikkat ederek alıyorum.

@spirit çuvalla gönderen işte bu satıcı, fiyatı uygun oluyo ama her defasında stres oluyorum aha bu sefer patlak gelicek kesin diye.

migros zaman zaman güzel fiyatlar yapıyor.

Academy Bookstore Cafe

Caferağa, Sakız Sk. 12/A, 34710 Kadıköy/İstanbul, Turkey
+90 216 700 19 71 g.co

Café Rea. Şömine, cam tavan, hoş bir ışık, güzel bir menü ile ideal mekan.

Passport geçerli. En fazla formaliteden birkaç soru sorarlar ama sorun olmaz.

birçok ülke 3 aydan az süresi kalmış pasaportla girişe izin vermez.

Bunun icin disisleri bakanligi > konsolosluk islemleri kismina bakabilirsiniz.

Bitisine bir ay kalmis pasaportla giremezsiniz, bu kesin.

tamamen bilmediğimden soruyorum, eğer geçerlilik süresi içerisinde kullanamayacaksam bu geçerlilik süreleri neden var?

bence de sorunsuz geçebilmen lazım sonuçta vize alman gerekmiyor.

bi arkadaşımla beraber israile gittik - gri pasaportunun süresinin bitimine 1 ay vardı.

Gecerlilik suresi en az 3 ay olmali.

Sebebi vizesi girebiliyor olman orada sinirsiz kalabilecegin anlamina gelmiyor vizesiz girip 90 gun gezebilirsin sonra donmen lazim diyor. Yani 3 ay esprisi oradan geliyor

bazi ulkeler 30 gun izin verse bile 6 ay gecerli pasaport istiyor yanioldu ya gidemedin vs vs isi siki tutuyorlar

Bitime 1 ay kalmis pasaportla hiçbir ulke seni almaz +1

Gri pasaport ozel hizmet pasaportudur onun durumu farkli dedigim normal bordo ve yesil pasaportlar için gecerli

Sıkıntı çıkma ihtimali yüksek, makedonya 90 güne kadar kalmanıza izin verdiği için en az o kadar sürelik veya daha fazla süreli pasaportunuzun olmasını isteyebilir.
Bununla birlikte vizesiz giriş olduğu için her durumda girebileceksiniz diye bir durum yok. Sınır Polisi/Sorumlusu sizi pasaport süresi veya başka bir neden ile vize almış olsanız veya ihtiyaç duymasanız bile reddedebilir.

Künefe tarzı tatlı seviyorsan, Zeynepusta.
Kebap için Yeşilkapı.

Çok daha fazla tavsiye verebilirim. Ancak daha önce yenilmediyse bence buralarda yenilmeli.

Tarsus: humuscu akın ya da kervan. Mersin'de bir şey yok. Sen tarsus'u gez, Mersin'de de melek tantuni'de tantuni yiyebilirsin. Kerebic ye bir de. Tarsus'ta st. Paul şalgamcisi var. Oraya git.

Kervan'a git, 2 yan dukkandan da findik lahmacun soylet

Adana'da bulunduğum sürede yemek yemelik bazı mekanlar öğrendim. Aklımda kalanlar Kazım Büfe (muzlu süt), Börekçi Rıza, Kaburgacı Yaşar, Levent Börekçilik, Mr. Midye, Ciğerci Ulaş, Eyvan Kebap diye gider... Çoğuna benim de gitmişliğim yok sadece fikir olsun diye yazdım.

6. aydan sonra öneren veterinerler çoğunlukta ama yine de diğer sağlık durumlarına bakarak veterinerin karar vermesi daha sağlıklı olur.

Bence sıkıntı olur. Veteriner en iyisini bilir tabii ama genelde 1 yaşını doldurmasını bekliyorlar. Bir de kızgınlığa girip geçmesini de bekliyorlar. Bence yaptırma.

operasyon anlamında bir sakınca olmasa bile daha çok küçük, bağışıklık sistemi gelişme evresinde. operasyon veya sonrasında oluşabilecek herhangi bir komplikasyonla savaşabilmek için daha dirençsiz bir bünyesi var. son söz elbette veteriner hekimin ancak güvendiğiniz bir veteriner olması şart. ne yazık ki birçoğu bu işlemi kedinizin sağlığından önce ticari kaygılarını düşünerek onaylayabilir.

1 kez kızgınlığa girmesini bekliyorlar.

ben de kızgınlığa girdikten sonra diye biliyordum ve kendi kedimi öyle yaptırdım ama şimdi veterinerler öyle demiyorlar, 6-7 aylık hiç kızgınlık yaşamadan yapılmasını öneriyorlar. Bir arkadaşım yeni yaptırdı 6 aylıkken, ben de ondan duyup şaşırdım, 4 veteriner ile görüşmüş hepsi aynı şeyi söylemiş.Benimkini 8 sene önce yaptırırken ben de araştırmıştım,herkes kızgınlıktan sonra demişti.
yalnız tüm veterinerler birbirinden farklı yatış süresi söylemiş, benimki 8 yıl önce operasyonundan sonra 3-4 saat hafif baygın kaldı sonra eve götürdük, yarasının üzeri bantlıydı, yakalık kullanmadı ve hemen iyileşti. Şimdi arkadaşın kedisi için; 1 gece yatacak, 4 saat kalacak, 2 gece yatacak gibi alakasız şeyler söylemiş her biri ve yakalık takıp dikiş yerini açık bırakmak daha popüler anlaşılan ki bence hiç gerek yok, yakalık ile mahvoluyor benimki, ne olacak ufak bir bant olsa yara üzerinde.

açıkçası ben de birkaç veterinere sordum kızlar için 6 aydan sonra hatta kızgınlığa girmeden daha iyi dediler. Bilemiyorum ya, hamile kalma riskleri var ve bu korkutuyor.

O kızgınlığa girmeden olsun diyen veteriner kasap herhalde. Bizim kedimiz var. Birkaç aydır kısırlaştırma işini araştırıyor, kedi sahiplerine soruyor, veterinerlerle konuşuyoruz. Neredeyse hepsi 1 yaşını beklemeyi öneriyor ve muhakkak bir kez kızgınlığa girmesini bekliyorlar. Bu ara açılan kısırlaştırma sorularina verilen cevaplara bakıyorum, herhalde sokakta bulduğunuz kedileri kasap veterinerlere 3-5 kuruşa kısırlaştırtıyorsunuz. O yüzden de pek ciddiye almıyor herhalde veterinerler. Her duyurunun altında kaç aylık araştırmamıza zıt bilgiler. Bravo gerçekten. Google'a yazınca bile aksini söylüyor yahu!

1 yaşına kadar bekleyen dişi kedi o sürede doğum yapıyor çünkü? Kimse keyfinden kısırlaştırmak o sıkıntıyı yaşamak istemiyor zaten, mecburiyet olmasa sokaktakiler ne zaman kızgınlığa girmiş ne zaman doğurmuş umrum değil açıkçası.

Dişi bu arada.

kalır, kısırlaştırın. kilosu, iştahı yerindeyse veterinere de danışıp kısırlaştırın. yurtdışında 6 ay sonrası kısırlaştırılıyor.

5-6 aydan itibaren kısırlaştırabilirsiniz, ama ameliyattan önce kızgınlıktan çıkması lazım.
yani tam o dönemdeyken yapmıyorlar.
sıkı takip edin, 1-2 hafta içinde biter kızgınlığı muhtemelen, hemen kısırlaştırın o dönemde.
ama veterinere de bir sorun, belki beklemeye gerek yok der.

Kızgınlıktaki kedi kısırlaştırılmaz. Geçmesi beklenir. Bir süre eve alıp veterinere danış. İlk kızgınlık sonrası kısırlaştırılır dense de birçok veteriner 1 yaşına kadar beklemeyi önerir. Ama hamile kalma riski olduğundan veterinere danışın.

5 aylık falanken kızgınlık sonrası kısırlaştırdık.

Peki kızgınlığa girmemiş kız kardeşleri var, onlar da olabilir mi? Yoksa illa kızgınlığa girmesi gerekir mi?

eksisozluk.com

syria.liveuamap.com

old.reddit.com

twitter değil ama bütün önemli tweetler buraya düşüyor.

bir çok dilde paylaşımları var:

mobile.twitter.com

Emin olamadım ama sanki ben almıştım ya.

Aliniyor

Öyle bir teknoloji olduğunu sanmıyorum dostum.

hayır gitmiyor.

tc no ile sabıkaya bakmak o kadar kolay mıymış? bende de benim hocamın birinin tc'si var otomasyona giriş tc ile olduğu için ama bir şey olmadı daha.

Sabıkalı mısın?

değilim

GBT kontrolü yapacaktır :)

Projelerde isteniyor normaldir

tc=isim&soyisim

adınızı soyadınızı veriyorsanız tc de verebilirsiniz, her seçimde muhtarlıklara asıyorlar zaten herkesin tc'sini, önemli olsa alenen göstermezlerdi.

kesinlikle alkol. dışarıda viski tüketmiyorum artık, sadece evde. ve onları da yurt dışından free shoptan vs. temin ediyorum.

edit: nasıl unuturum tabii ki yurt dışı tatili!

kıyafet

Ayakkabı, alkol, sinema. değmeyecek fiyatlara sahip hepsi.

Dışarıda yemek.
Dışarıda içmek.
İçmek.
Dışarı çıkmak.
Daha ucuz gözlük camı mesela.
Bir de kıyafet, ayakkabı almıyorum neredeyse 1 yıldır.
Kitap yerine pdf okuyorum.
Kombiyi daha az yakıyorum.

Resmen ağzıma sıçmış. Net.

Dışarıda alkolnet. Dışarıda alkol içince elim ayağım titriyor. Eskiden sürekli meyhaneye giderdik ve alkol gazıyla ''ben ödücem karışmayın beleş para zaten'' falan derdim. Şimdi meyhaneye özel bir şey yoksa gitmiyorum. Bara, dorock'a morocka gittiğimde evde viski içip kafayı kurtarıyorum, içeride en fazla 3 bira içip dalgama bakıyorum.

Kıyafet henüz öyle koymuyor bana ama evet pahalı.

anasını satim memlekette cigara bile pahalı ya. 100-150 liradan aşağı vermiyorlar 1 parmaklık şeyi. her şey çok pahalı.

sadece yurt disi tatilleri konusunda kisitliyoruz kendimizi. o da euro bolgesi ve vize isteyen ulkeler icin. euroya tepkiliyim şengen vizesi ucretine de tepkiliyim keza. onun disinda gunluk rutinimizden bir kesinti yapmadik ama zaten cilgin harcamalarimiz vs. yoktu. sadece yilda 5-6 defa yurt disi tatilimiz vardi yilda hice veya bire dustu :/

alkolu eskiden hafta bir dışarda tüketirdim. artık ayda bir dışarda tüketiyorum. geri kalan evde tüketiyorum.
onun dışında başka kısıtladıgım olmadı.

alkol, dışarda yemek yeme tarzı şeyleri azalttım. her şeyi kısıyoruz. maslovun pramidinde bir kademe üste çıkamadan öleceğiz galiba. okuyup iş sahibi olup gündelik şeyleri bile düşünmek gerçekten hayattan zevk alma derecemizi kısıtlıyor.

alkol + yurtdışı tatili.

Spor salonu ve personal trainer konusunda vurdu en cok beni. Spor salonunun ucuzuna kaciyorum max mac fitin ucuz salonlari ve pt yok. Reformer pilates yapamiyorum mesela. Sacma ama spor konusunda vurdu en cok ekonomik kriz beni. Bi de pahali canta filan alamiyorum artik.

Eskiden bütün seyahatlerimi uçakla yapardım ay otobüs tutuyor beni vs diye şimdi kırk yılda bir ucuz bilet düşerse ancak yapıyorum. Mekanda birden fazla içki içmiyorum, üstte bir arkadaşın yazdığı gibi kafayı kurtarmadan mekana da gitmiyorum.

Eskiden daha çok birikim yapıyordum, artık yapamıyorum. İndirimleri takip etmeye çalışıyorum. Bunlar dışında çok fazla değişmedi aliskanliklarim.

Kiyafet harcamalari, yurtdisi seyahati.

dışarıda yemek içmek,
kılık kıyafet,
farklı şehirlere gitmek, tatil.

muhtelif sebeplerle aşırı tüketimim yoktu, kemer sıkmak benim yaşam tarzımdı.
geçen sene %30'a bu sene %60'a yakın zam aldım, artık kemer sıkmama gerek yok diye düşünürken baktım ki, hala aynı. tutumlu ya da dikkatli olmazsam ipin ucu kaçacak.

kurtuluşun ne tarafı? halaskargazi'ye çıkabilirsen 48n önünden geçiyor dap yapı'nın. 46 t ve 46ç'nin son durağı 5 dakika yürüme mesafesi uzak. cevahir'in önüne gelirsen 48h da geçiyor önünden.

Trafik ihtimali olduğundan otobüsü bilemeyeceğim. Ama alternatif şu olabilir: Osmanbey metroya atla, 4. Leventte in, taksiye atla. Belki otobüs güzergahı daha temizdir. B planı olarak göz önünde bulundurabilirsin metroyu.

Ya taksiye atla gel ya da 48N otobüsne bin 20-25 dk sonra orada olursun, kesin bilgi

bronşit olmuş gibisin (doktor değilim)

Bronşit ya da zatürre. Net.

Askeriyede nasıl oluyor bilmiyorum ama devlet hastanesine vs yönkendirildiyseniz e nabız'dan da o tarihlerdeki muayeneyi bulup görebilirsiniz(tabii doktor tam tanrıyı yazdıysa).

doktor (revirdeki) beni dinlerken takribi 5. saniyeden sonra gereken ilacı yazmaya başladı ve 15. saniyeye geldiğimizde ben henüz bitirmeden elime tutuşturdu. ahaha.

Söyleyebileceğim şu: çin'e gri pasaport ile gittim ve çin gibi aşırı güvenlikli bir ülkede bile bana neden geldiğimi sormadılar. Zaten pasaportta da nereye gideceğin yazmıyor diye hatırlıyorum. Sorun olacağını düşünüyorum ben.

hayır, neden böyle bir sorun olsun ki

Helsinki'den girdim, Köln'den çıktım, hiç bir sorun olmadı, olmaz.

Tekrar format at, calibro uygulamasi yukle ve oyle yuklemeye calis.

İkinci yöntem ise kindle adresi tanimlamak. Bir kindle adresi tanimlayip o adrese kitapları mail atarsan internete baglaninca kitaplar cihaza geliyor. "Send book to kindle via email" diye bir ara.

Japonya ile şu ana kadar bir şey olmadıysa haftaya da olmaz. İtalya'dan emin değilim. Şu an olay mahaline yakınım İtalya'da ve bayağı bir panik havası var. Biraz beceremediler gibi. Artış devam ederse uçuşlar iptal edilebilir. Gerçi ekonomik yükünü kaldirabilirler mi bilmiyorum turistik seyahatler nedeniyle. O yüzden İtalya için %25 diyorum.

italya-romadan bildiriyorum.buralar raad.yagmalanan market falan yok.maske takan bir kac turist gordum sadece.dun festival falanda vardi ,havada guzeldi,inanilmaz kalabalikti sokaklar..kapanacagini sanmiyorum

benim gordugum/duydugum avrupa'nin herhangi bir yerinde bazi turkler ve asyalilar disinda konuyu onemseyen yok. haberlere bakmasam haberim olmaz korona filan.

Ben milano'dayım insanlar kafayı yemiş durumda. Süpermarketleri yağmalayan (evet yağmalanıyor) insanlar dışında normale göre çook az insan var dışarıda. Duomo meydan bomboştu, metrolar nispeten boş, restoranlar boş. Ne maske kalmış ne çamaşır suyu ne dezenfektan. Günde 6 uçak falan gidip geliyor istanbul'a zaten geldiyse çoktan gelmiştir bile bence 1-2 haftaya ortaya çıkar. Uçaklar iptal olmaz yine de herhalde.

engellemenin yolunu bilmiyorum da buğulanan yüzeyi eski haline getiren 2 yol var:
1. yüzeye kurutma makinesi tutun 10 saniyeye kalmadan açılıyor.
2. www.hepsiburada.com

Buğu önleyici spreyler var, onlarla silin. Bir de buğulanmayan aynalar var, onlarla değiştirebilirsiniz. Baktım şimdi, mesela Vitra firmasının varmış buğulanmayan banyo aynası.

kalıp sabunu ıslatıp elimize sürüyoruz,elimizi de aynaya sürüyoruz ve buğu olmadan traşımızı oluyoruz.

Hadi bir çözüm de ben söyleyeyim: banyoya aspiratör fan takıyoruz, böylece banyo buhar olmuyor, cam da buğulanmıyor.

kapı ve pencereyi duş sonrası hemen açınca da aynaya istediğini vermiş olursunuz, 1 dk sürmez.

www.luggat.com

salatalığın içi ile aynayı ovarsanız da ayna buğulanmıyor.

bugu onleyici seffaf film kullanabilirsiniz aynada ki ufak (ihtiyaciniz kadar) bir bolgede olmasi yeterli
www.gittigidiyor.com

aynagi tras kopugu ile silince de bugu yapmiyor.

Elma kabugunun ici ile de silince bugu yapmiyormus diye duymustum ama denemedim.

Hocam bu konuya hiç girme, kafan patlar. Şunu söyleyeyim: gram altın fiyatı ons fiyatı ve dolar fiyatına bağlıdır. Herhangi biri artınca gram fiyatı artar. Ons altın fiyatı dolar cinsindendir. Sen Türkiye'de gram, çeyrek, yarım, tam bulursun. Kimse yatırım tavsiyesi verebilecek kadar bilmiyor bu işleri. İnternet bankacılığından gram altın alabilirsin. Kendi kararını kendin ver. Ben geleneksel yöntemlerden yanayım. Ytd. Gerçi tavsiye de vermedim ama yine de tavsiye falan değildir.

31.1 gram altın = ons altın
cumhuriyet altını = 22 ayar 7.2 gram altın

yılsonu gram altın için 400 tl olması öngörülüyor.

altını döviz gibi internet bankacılığı ile satın almak mümkün. altın hesabı açmanız istenebilir.

uzun vadede bir yorum yapamam fakat ikisi de paralel yükseliş gösterir.

yatırım tavsiyesi değildir.

teşekkürler

peki cumhuriyet altınını gidip fiziki olarak nasıl alabilirim en uygun fiyatla. kuyumcu diyeceksiniz ama onlar biraz daha pahalı satıyordur oyle değil mi? bunların alırken satarken doviz büroları gibi belirli tabelalari var mı?

aynı şekildeydim bir haberdim. geçen pazartesi boşta durmasın para diye altın aldım internetten. 307 liraydı bu sabah uyandım 332 olmuş? evde tutmaktansa hesapta tutmak daha mantıklı çalınma riskine karşı.

altını banka üzerinden altın hesabı açarak alabilirsiniz. bizzat yapıyorum temiz oluyor. altınları saklama derdiniz yok. ayrıca satmak istediğinizde kuyumcu gezmiyorsunuz mobil bankacılığa giriyorsunuz sat diyorsunuz satılıyor. ama banka size altın değerinde bir ürün sunuyor. yani bankaya gidip altınlarımı çekmek istiyorum diyip fiziki altın tahsil edemezsiniz. bozdurup tl çekiyorsunuz yine.

@prole nickli arkadaş kafanızı iyice karıştırmak için elinden geleni yapmış. altın altındır. ons fiyatı, kilo fiyatı gram fiyatı ton fiyatı hepsi aynıdır. nasıl ki benzinin 1 litresinin fiyatı artınca 2 litresininki de artıyorsa bu da aynı şey. ons =31 küsür gram. yani kafayı ons a vb takmayın, gramla iş yapın. adam öyle bir yazmış ki ons sanki bir birim değilde altının bambaşka bir hali.. ons sadece adamların birbirleriyle yaptıkları alışverişteki birim. troy ons üzerinden yapılıyor büyük alışverişler. ama bize giren çıkan yok. biz gramla alıyoruz. altının gram fiyatıyla 2 gram fiyatı veya 31 gram fiyatı aynıdır. sadece işçilik vb azaldığı için yüklü miktarda "cüzi" bir miktar indirim olmuş oluyor. yoksa alayı aynı. kafanızı karıştırmayın. altın uzun vadede her zaman kazandırır.

ONS ingiliz ağırlık ölçü birimi, gram karşılığı cevaplarda verilmiş.

Çeyrek, yarım, cumhuriyet, reşat, gramise gibi farklı boy ve ağırlıklarda satılan altınlar ise darphanenin ürettiği hazır basılı altınlar.

Son yıllarda çeyrek çok yükselince, insanlar düğünlerde takın diye gram altın çıkardılar bir de.

Kapakları normal çöpe at. Tr'de daha metal çöp geri dönüşümü görmedim. Sadece cam atacaksın cam atık kutularına. Kapaksız.

Farketmez, camlar da çöpe gidiyor.

Camlar da geri dönüşmuyor? İş yerinde her hafta iki çuval cam şişe çıkıyor da gelen ekipler geri dönüşüm olmuyor diye camlari almıyor. Kağıt ve plastik alıyor.

Umarım yanlış biliyorumdur ya da sadece bizim orada öyledir.

Yakınınızda cam şişe kumbarası varsa şeffaf ve renkli olmak üzere iki farklı bölümü var ona göre atabilirsiniz, kapak veya farklı bir şey atmayın içine.

@biseysorcaktim; o gelenler sadece kağıt ve plastik için geri dönüşüm toplayan görevlilerdir.

metali farklı bir yere at.


@birseysoracaktım

yanlış biliyorsun. "cam yeniden cam" isimli projeye göz atmanı öneririm.

cam yüzde yüz olarak geri dönüştürülebilen bir üründür. 1 cam şişe dönüşümü = 1 yeni cam şişe.

2018 senesinde yenişehir cam ambalaj fabrikasında üretim %48,4 oranında geri dönüşmüş camlar ile yapılmıştır.

Tapuya gidip bizzat sorun.

bizim daire tapusu da kart irtifaklı. bu kötü bir şey mi? mesela potansiyel zararları nelerdir? satamaz mıyız daireyi?

İrtifaktan mülkiyete geçirmek için, yapı kullanma izin belgesi, bağımsız bölüm listesi, imar çapı ve veraset harçlar vergi dairesinden borcu yoktur yazısı alıp, bulunduğunuz ilçenin tapu müdürlüğüne başvuracaksınız.

Öncelikle, kat mülkiyetini sadece sizin daireniz için yapamazsınız, tüm binanın tapuları için yapılır. Adamın bahsettiği 200tl x 15 =3.000tl civarı bir masraf çıkacaktır, en az. Yani 200tl daire başına doğru bir tutar. Fakat:

1. Eğer yapım zamanından kalma vergi borcu falan varsa ilk önce bunların ödenmesi gerekir ve bu sizin değil müteahhitin veya şu anki ev sahibinin üstleneci borç olmalıdır.

2. Bu dönüşümü yapmak için apartmandan para toplayacaksınız ama insanlar belki vermek istemeyecekler, belki de ilgilenmeyecekler ve tüm tutar bir kaç dairenin üzerine kalacak.

Ben sizin yerinizde olsam, satıcıdan tapuda cins değişikliğini yaptırmasını ancak ondan sonra alabilceğimi söylerdim. Bir kez aynen sizin durumunuzda bir daire alacaktık ve adama tapuyu mülkiyete çevirtmesini söyledik ve ondan sonra satın aldık.

Kısaca, siz belediyeden yapı kullanma izin belgesini ve veraset harçlardan borcu olup olmadığını öğreneceksiniz. Ama sizin yerinizde olsam uğraşmam, satıcının yapması gereken işler bunlar...

Bu arada iskan belgesini gördüm. Belgedeki daire sayısı ile binadaki mevcut daire sayısı uyumlu değil. Muhtemelen iskan alındıktan sonra değişiklik yapılmış. Bu binadan kat mülkiyetli daire bile alınsa ilerde şikayet üzerine sorun çıkabilir mi?

Senin dairen projesine tamamen uygunsa iskan sonrası dairende değişiklik yoksa birşey olmaz

Birincisi: genelde yemek kültürü tarım ürünlerine ve ticaret ile kolay edinilebilen besin maddelerine dayanır.
İkincisi: siyasete ilişkin yemek çeşitliliği ya da kültürü değil ama yemek yeme kültürü değişiyor sanırım. Fransızların adabı muaşeret kurallarının monarşi ile ilgisi önemli olabilir.
Üçüncüsü: içki ve domuz etinin dindar toplumların yemek kültürüne etkisi
Dördüncü: kapitalizmi ideoloji olarak alırsak hazır yemeklerin nasıl ev yapımının yerini aldığını 1950'lerden itibaren görebiliriz.

Düşündüm düşündüm doğrudan yemek kültürü ile ideoloji ilişkisini kuramadım. İdeoloji dediğimiz liberalizm, kapitalizm vs. Ama devlet işin içine girince faşizm döneminde geleneksel yemeklerin nasıl teşvik edildiği, kapitalist dönemde nasıl tüketim dolaylı bir mutfak alışkanlığına evrildiği arastirilabilir belki.

aynı grup üyeleri aynı şeyleri beraber yerler.

yahudi kosher şartlarına göre yabancının yemeğiyle aynı kapta pişen yemek kosher değildir. benzeri her dinde var, veganlık dahil.

örneğin biz “arap” der geçeriz ancak körfez arabı ile suriyeli baya farklıdır kültürde. yemek boyutuna bakınca zeytinyağı, kekik gibi şeyler birinin sofrasında olur diğerinde olmaz. hatta suriyede de doğulu kara suriyeli ile batılı beyaz suriyeli farklıdır. derin bakınca güney italyalı ile batı suriyelinin çok farklı olmadığı görülür.

türkiyede biz fırat yani roma’nın doğal sınırının iki yakasını da içerdiğimiz için + kıyı-iç ayrımını çok sert yaşadığımız için italya/yunanistan aksine hepsini gözlemleme şansına sahibiz.

bi de şu var twitter.com

Tarim subvansiyon ve tesviklerine bakmani oneririm.

farklı tarayıcıdan ve telefondan da denedim. durum aynı.

Vpn kullanıp farklı ip'den bağlan. Bir de ctrl+f5 dene.

Bir şey olmaz. Ya geri gider ya iç ederler. Muhtemelen iç ederler.

Sorun olmaz. Vergisi çıksa bile teslim almadığınız takdirde ödeme zorunluluğunuz yoktur. Ürün geri gitse de gitmese de ücret iadesi için başvurabilirsiniz.

Gönderen adamın ne suçu var,durduk yere insana zarar veriyorsun.her türlü adamı maddi zarara uğratıyorsun.ürün geriye giderse kargo ücretini ödüyor adam,gitmezse malını kaybediyor.parasını çalıyorsun adamın.

5-6 aylıkken kısırlaştırabilirsiniz.
en azından erkeği önce kısırlaştırın, çünkü dişilerin ameliyatı biraz daha ağır oluyor.
erkeklerinki basit.
durumunuz müsaitse yarın hemen götürün erkek olanı derim.
ama veterinere de bir sorun.
belki o başka nedenlerden dolayı önce dişi der ya da ikisini beraber yapabilirse öyle yapar.

Normalde erkek kedileri bir yaşından önce kisirlastırmayi doğru bulmuyorlar; ileriki dönemlerde idrar yolları ile ilgili çok sorun yasayabiliyorlar ki iki ayrı arkadaşımın kedileri bu sebeple bayağı çekti. Biz bizim kediyi de bir yaşında kisirlastirdik. Ama sizde iki kedi olduğu için belki durum biraz daha farklı olabilir, yani kisirlastirmaktan başka seçeneğiniz kalmayabilir. Yine de veterinerinize güveniyorsanız (bizim veterinerimiz çok gerekli değilse bir yaşına kadar bekletiyor hep) danışıp ona göre karar verirsiniz.

Kızgınlığa girdiklerine emin misiniz bu arada?

Erkek olan dişinin üstüne çıkıp boynunu ısırıyor sürekli, biz ayırsak 10 saniye sonra yine ısırıyor. İkisi de daha önce yapmadıkları şekilde acı acı miyavlamaya başladı. Gece ayrı odalarda tuttum kapıya gidip miyavlıyorlar sürekli. Dişi olan yerlere sürünüyor falan... Kızgınlık gibi duruyor. Tek korkum hamilelik olması, dişi çok küçük tehlikeli olabilir onun için.

No way! Kedilerde (istanbul veterinerleri için konuşuyorum) kısırlaştırma için hepsi 1 yaşını bekleyin diyor. 1 yaşından önce kısırlaştırmanı önermem. O süre zarfında bir arkadaşına ver birini istersen, ayrı tut ama 5 aylık "yavru" kedi kısırlaştırılmaz.

Öyle mi yaa 6 aylık kısırlaştırılıyor diyenler de var. Veterinere bugün gidicez henüz görüşmedim.

istanbul veterinerlerinden 1 yaşını bekleyin demeyenleri tanıyorum. nasıl bu kadar genel konuşabiliyorsunuz ilginç. insanların hiçbir kaynağa yönelmeden bazı şeyleri doğrudan kabul etmesi tuhaf. internet güvenilmez diyeceksiniz belki ama yurtdışında ortalama kısırlaştırma yaşı gibi genel bir konuda bilgiye ulaşmak mümkün ve bu 6 ay civarı.
(git:www.americanveterinarian.com )
hatta verdiğim makalede 6 diyoruz ama 5'e mi çeksek diye tartışmışlar.
mesela şurada da erkenden ne kastedildiği anlatılıyor:
(git:www.fve.org )

istanbul veterinerleri kedinin sağlık durumuna göre gayet güzel 5-6 aylıkken kısırlaştırabiliyorlar.
bunun örneği de benim beş buçuk aylıkken kısırlaştırılmış olan kedim.
hatta çoğu "eskiden 1-1,5 yaşına kadar beklenirdi ama gereği yokmuş" diyor.
kedi kızgınlığa girecek olgunluğa eriştiyse, kısırlaştırılabilir.
sizinkiler de kızgınlığa girdiyse kısırlaştırılabilir demektir.

5 aylik kedi gayet tabi kisirlastirilabilir, ama kizginlik döneminde kedi genelde kisirlastirilmaz cünkü ameliyatı riskli olur. bu nedenle kizginlik döneminin gecmesi beklenir.
su anda yapabileceğiniz tek sey kedileri ayırıp bu bi hafta, on günlük dönemin gecmesini beklemek ve akabinde ya ikisini birden ya da ilk olarak DISI kediyi kisirlastirmak cünkü erkek kediler kisirlastirma ameliyatından sonra 6 haftaya kadar hamile bırakabiliyorlar!

bu arada kisirlastirmak icin kedinin kizginlik dönemine girmiş olmasina beklemeye gerek yok. yalnız girdiyse, gecmesi beklenir. girmediyse öncesinde, narkozu atlatabilecek fiziksel duruma sahipse 4 aylik da kisirlastirilabilir.

bir yaşından önce kisirlastirilan kedilerin idrar yollar ile ilgili sorun yasadigi bilimsel olarak çürütüldü. idrar yollar ve böbrek sorunlarının başlıca sebebi kuru mamadır.

tinyurl.com

Herkese çok teşekkür ederim. Veteriner muayene sonrası 1 ay kadar beklememiz gerektiğini söyledi. 1 ay ayrı tutmaya çalışıcaz ama nasıl olacak bilemiyorum bakalım.

1 ay bekleme icin gerekçe ne?
kizginlik dönemi biter bitmez kisirlastirilmasi gerekiyor. 1 ay beklerseniz ikinci defa yine kizginlik dönemine girecek büyük ihtimalle. yazık hayvanlara :(
lüften baska veterinerlere de danisin, beklemek icin hic bir sebep yok!

Daha olgunluğa erişmediklerini söyledi veteriner :( süt dişleri duruyor en az 3 hafta sürer dişlerin tamamlanması ve olgunluğa erişmesi dedi. 3 hafta sonra tekrar götürücez. Önce dişi ameliyat olacakmış

kediler kizginlik dönemine girmişler, daha ne olgunluğa erisecekler?
kedilerin agirligini biliyor musunuz?
1 ay beklerseniz o arada yine kizginlik dönemine girme ihtimalleri var. bi daha gittiğinizde "bu kedi hamile" demezler insallah.
lüften baska veterinere de danisin.

Tekrar gidene kadar ayrı tutucaz kedileri ama çok zorlanıyoruz :( biri 2,8kg biri 3,2kg. Hareketleri içgüdüsel olarak yaptıklarını, erkeğin çok büyük ihtimalle hamile bırakamayacağını ama her ihtimale karşı ayrı tutmamızı söyledi veteriner

Normalde bunların mandalı oluyordu ama bu sanki metalin gerilmesiyle tutuyor gibi. Üstteki tutacak yerin aşağı indiği yerlerden iki tarafı aşağı bastırıp alt kısımları kurtarabilir misiniz? Öyle mi acaba?

metalin gerilmesiyle tutuyor. aynısı bende var.

tutma yerinin takılı olduğu metal şeridin nondik nondik diye basıtırınca aşağı doğru esnemesi lazım. sağ veya sol ucundan aşağı doğru bastırıp esneteceksiniz ve altta takılı olan çengel gibi ucu kurtulacak. tek taraf kurtulunca diğer taraf da kurtulacak.

takarken de tersini yapacaksınız. tek tarafın çengelini geçirdikten sonra öteki tarafı bastırıp esneterek onu da geçireceksiniz.

mazgal mı rögar mı? mazgal ise esnaftan yardım iste, 1-2 kişi bile o ızgarayı kaldırır. alamayacak gibiysen fen işleri yetkili olabilir diye düşünüyorum. sonuçta oralar temizlenen yerler de.

bu gibi durumlarda bulunduğunuz mekan cadde ise ibb, sokak ise ilçe belediye ekipleri ilgileniyormuş. ibb ekipleri geldi, telefona sonradan bozulduğunu anlasam da kavuşmuş oldum. yaklaşık 45 dk.da geldiler, sağ olsunlar.

E-10

oradan e-5'e, e-5 üstünde de metro durakları ile kartal adliye'ye.
bazı otobüsler direkt gidiyor da olabilir ama genelde ekspresstirler dikkat edin. duraklarına.

16s

E-10.
Önünde indiriyor.