oyun yok

kinect ara kablosu neymiş yav? Kinectin zaten kablosu var ara kabloyu laf olsun diyemi eklemiş satan eleman?

Eksiksiz herşey sadece oyun eksik :)

kaç gb'lik, ne kadar vereceksin?

onun dışında sıkıntı yok.

250 gb jtagli slim. Kinect falan 500e aldim

normal.. daha dusuk bulabilirdin belki. ama sikinti yoksa iyidir. bir kol daha olaymis iyiymis.

jtag'dan dolayi xbox live ve servislerinden faydalanamiyorsun. ancak jtag ile de bir cok seyden eksik kalmiyorsun aslinda.

xlink kai ve system link ile de online oynayabilirsin. jtaglilar arasinda.

benimki ingiliz plug girişliydi. ona bak. lazımsa dönerken converter al.

extrem bi durum ama belki olasıdır.

Meeting'den çıktım da, dil henüz yüklenmedi.

@kobretti sadece kinecte 200 300 fiyat cekiyorlar. O yuzden uygun geldi bu.

@jadle dikkat ettim ona. Cihaz pal. Normal giris.

Oyun yukletmeye geldim simdi shn elektronige (jtagi da burda yapilmis)

OK Problem degil zaten ancak yeni nesil ciktigi icin bir alt nesilin hatta kinect'de dahil olmak uzere fiyati dusecek, dusmediyse dusmek uzeredir :)

hayirli olsun.

oyun atmak eger sizin icin baglanti problemi yoksa pek problem degil. torrent kullanarak JTAG RIP(RGH) turevi x360 oyunlari indirirseniz kolaylikla atabilirsiniz.

normal .iso oyun indirirseniz, iso2god programi kullanarak jtag formatina cevirebilirsiniz.

Bir de oyun oynamadan anliyan , gamer lazim hocam . İlk onu bul derim , gerisi hallolur .

tr.investing.com

anlık olarak takip edebilirsin ama bi süre sonra hastalık olmaya başlıyor.

ayrıca sorunu cvp vermek gerekirse evet kazanabilirsin ama bunun için yaklaşık 5000 dolar kadar bi paran olması gerekir. yoksa kurdaki küçük artış sana ancak 2-3 lira kadar kar/zarar getirir.

hacım seni forex'e alalım. kaldıraç etkisi ile çok daha fazlasını kazanabilirsin.

iş bankasının uygulaması işceple anlık olarak gün boyunca takip edilebilir döviz al-sat yapılıp para kazanılabilir fakat 10-20 liranın çok çok az getirisi olur. sevinebilmeni sağlayacak minimum tutar en azından 5.000 dolar bence. gün içinde 20 defa al sat yapabilirsin. iş bankası günlük döviz işlem limiti 200.000 usd. her gün 200-300 liraya yakın para bile kazanabilirsin dalgalanma yüzünden. tabi çok dikkatli de hareket etmek lazım. neyse işte demek istediğim 10-20 lirayla iş yapacaksan verdiğin emeğe değmez.

@douchebag: Forex konusuna güvenemiyorum. Forex firmalarında çalışan birkaç akrabam ve arkadaşım var. Kazanma şansının çok diplerde olduğunu açık açık söylüyorlar.
@kisa bisey olsun istemistim: Dediğim gibi 10-20 lira farazi. İşlem yapabileceğimden değil ancak para kazanılır mı merak ettim.
Günlük olarak 500 lira bu arada çok çok iyi bir para.. 10bin doları olan böyle bir iş yaparsa zaten ayda 10bin tl daha kazanır gibi bir durum çıkıyor söylediğinden..

şu kadarını söyleyeyim bir ara 120.000 euro al-sat olayına girdim. parayı havale etmem gerektiği için tutamadım elimde. para kazamadım o yüzden. ama 2 gün daha elimd kalmış olsaydı tek hareketle 10.000 tl kazanmıştım.
dediğim gibi 5.000 dolar bu işe girmek için minimum tutar bence. yani bu kadar param olsa yan gelir yatar sürekli döviz al sat yapardım ama yok işte amk...

Ben biriktirip yapmayı düşündüm bir ara ama hem biriktirememe, hem de hata yaparım korkusu çok ağır basıyor.
5000 dolar ile işlem yapsam günde 50-60 lira para hiç hiç az değil.
Ama işte becerebileceğime bile inanmıyorum parayı bulsam dahi..
Grafiklerde indiğini gördüğüm anda alsam, çıkmasını beklemeden korkudan satarım daha düşecek diye..

ya 1-2 haftaya yayılan düşüş korkutmamalı zaten. gün içinde mutlaka dalgalanma oluyor. bizim faydalandığımız değişim günlük değişim. beş bin doların sana kaybettireceği zaten başka günler kazandırdığından fazla olmaz büyük ihtimalle. yalnız şu da var. bugünlerde aşırı dengesiz seyrediyor. bir rayına otursa aslında bildiğin geçim kaynağı olur 5.000 dolar. sabır ve cesaret bu işte en önemli faktör. yapabilmek için bir adet iş cep kurulu akıllı telefon ve bir adet 5.000 dolar yeter. 10.000 olsa daha da güzel olur. benim olsa köşeyi dönmüştüm şimdi. ama sen korkuyorsan, yapabileceğini düşünmüyorsan bulaşma derim. her ne kadar çok uçuk kayıplara sebep olmayacaksa da...

Döviz alım satımında kar için alım satım arasındaki makası kurtarabilmen lazım. Bu da aynı gün içinde olmayabilir. yani bir gün içinde birden fazla alım satıp yapıp kar etmen imkansız gibi bir şey. Kurda büyük dalgalanmalar olucak ve iniş çıkışları tahmin edebilmen lazım. Doları 2.4000 dan aldın diyelim, bunu aldığın sırada dolar alış kuru zaten 2.3900 civarındadır. Yani kar edebilmek için dolar alışın 2.3900 dan en az 2.4100 e falan çıkmasını beklemen lazım ki bir işe yarasın. Diyelim 2.4100 e çıktı ve sattın. Bir alış satış daha yapman için doların düşüşe geçtiğinden ve makası kurtaracak kadar bir yükseliş yapıcağından emin olman lazım.

ohaa öyleyse cok iyimiş lan al tek kişilik bileti koca vagonu kapat:)

avrupada 2 kez kullandım 4 kişilik vagona 2 kişilik bilet aldığımızda yine bi çift vermişlerdi yanımızda baya sohbet edip bira içe içe bütün gece yolculuk yapmıştık.
ikincisi ise faciyadı 6 kişilik vagona 2 kişi biz 4 tane afrikalıya denk gelmiştik kimseyi topraklarından dolayı yargılayamam ama vagona bile giremeden direkt restoran bölümünde 11 saat yolculuk yapmıştık.


yorgunsan sallantı sana ninni gibi geliyor, ister istemez modern trende değilsen ses alıyor içerisi, ayrıca ben düşmemek için kendimi atkı ile bağlamıştım(bu benim fobim yere yakın bile yatsam tırsıyom)

Öyle bi uygulama olacağını zannetmiyorum, belki konuştuğun adamın şahsi kararıdır bilemeyeceğim. Kalabalık kızlı erkekli bi gruba 'bir vagonu komple size verebiliriz, siz çağırmadıkça görevli koridordan bile geçmez.' demişlerdi. Birkaç kez farklı saatlerde arayıp tekrar sor bence.

Ses o kadar yok aslında. Tabi senin ses hassasiyetine de bağlı ama bi süre sonra ses de sarsıntı da yok gibi geliyor. Koridorda gayet normal yolda yürür gibi yürüyebiliyorsun. Öyle yataktan düşürecek kadar sarsıntı olmaz :)

yataklı vagon zaten öyle kocaman bi vagon değil, göt kadar bi kompartıman ve 2 yatak var altlı üstlü. yataklardan birini sen alınca da diğerini başkasına vermezler, doğru söylemiş adam.

Alkolik değilsin.

değilsin. eğer sen alkoliksen ben de öyleyim tam anlattığın kişiyim. hele birasız film falan izleyemem veya bir cuma akşamı biraz daha sert bir içki içmezsem yazık ettiğimi düşünürüm, sürekli rakı içmelik ortam yaratmaya çalışırım ayrıca kendime.

senin bahsettiklerinden çok daha fazla bahane buluyorum ama alkolik olduğumu/olduğunu düşünmüyorum.

bence alkoliksin çünkü alkolsüz yaşayamıyorsun belli ki. normalde alkolün ekstra keyif vermesi lazım, sende iş alkolsüz hayatı keyifsiz bulma noktasına gelmiş.

kendini yerlere atmadığın, ciddi psikolojik ve maddi zararlar vermediğin için şimdilik sorun yok gibi görünüyor ama alkole olan bağlılığın göz ardı edilemeyecek derecede yüksek sanki.

"ben alkoliğim" demek için belli bir eşik var mıdır bilmiyorum ama benim için alkolik tanımı şu: hiçbir sebep yokken "dur lan akşam içeyim" deyip tek başına haftada 2'den fazla kez içiyorsan, alkoliksindir.

burada sormamız gereken soru şu: kim siker yalova kaymakamının eşiğini? boşver, yuvarla.

alkolik değilsin. yoksunluğunu hissetmiyosun, ayrıca bi kaç birayla alkolizm zaten olmaz. ha bu şekilde devam edersen bir gün alkolik olabilme ihtimalin yok değil. ama çok uzak bir ihtimal.

Kesin bilgi: Alkolik değilsin.

içtiğin gecenin sabahında uyanıp yine içki aramak alkolikliğin en net belirtisi diye biliyorum ben. tamamen uydurma da olabilir, ancak böyle insanlar tanıdım.

Haftada 10 defa içiyorum ama alkolik değilim. Haftada ikiyi aşınca da alkolik olunmaz. Sağlığını ve hayatını sıkıntıya sokmadan içiyorsan alkolik değilsin. İş senin kontrolünden çıktıysa alkoliksin.

aynen senin gibiyim. alkolik olduğumuzu düşünmüyorum. sadece her şey alkolle daha güzel olduğu için dışarı çıkmak olsun, evde film izlemek olsun, iş yapmak olsun hepsi alkolle daha çekilebilir oluyor. yani bizim sürekli içiyor olma sebebimiz diğer şeyleri daha güzel hale getirmek. bu satırları da kafam kıyak yazıyorum çünkü duyuru'da takılmak da alkolle daha güzel:) içmesek her şey daha sıkıcı ve kötü olur o kadar. delirmeyiz yani. değiliz alkolik. değiliz dimi lan:/

değiliz

alkolik değilsen alkol bağımlısısın.

bu kadar net.

daha ne olacak işte alkoliksin. değilsin, ben de aynı senin gibiyim diyen arkadaşlar da alkolik

Ulan bugün iş günü olmayaydı bea! Canım çok içmek istedi! dediğin an alkoliksin.

Ölçüt; işinin, içmene engel olduğunu düşünmen.

Güvenilir ve doğru bilgi.

Sen henüz bu aşamada değilsen bile, o aşamaya doğru yol alıyosun.

sussipussi +1. kendimizi kandiriyoruz :(

üstün başın pislik içinde, 24 saat sallana sallana, beynini kulaklarından akıtarak gezinmediğin sürece tam anlamıyla alkolik değilsin.

ama işte bunun seviyeleri var, en alt düzeyi misal haftada bir içki içme gereği duymak, fakat bunun hiç bir negatif etkisi olmuyor hayatına o yüzden alkoliklik diyemiyorsun buna.

içki içmeyi bir ihtiyaç olarak görüyorsan, içmek isteyip de içemediğin zaman için burkuluyorsa, içmek istediğinde ne yapıp ne edip o gün içmenin peşine düşüyorsan, alkoliksin.

fakat bu hayatına zarar vermiyorsa alkolik olman çok da önemli değil.

ofiste bira diye kudurdum şu an allahsızlar.

abi ölçüt işinin içmene engel olduğunu düşünmen seni alkolik falan yapmaz.

gerçekten soruyorum, aranızda işini veya okulunu içmeye engel olarak görmeyen var mı? varsa da, 3-5. insan kendisi nasılsa olması gerken ve normali o sanıyor. benim için her gün içmek normal olduğu için alkolik değilsin diyorum. başkası için işi veya okulu içmeye engel görmek ise seni alkolik yapıyor, çünkü onun normali bu. ama böyle şeyleri değerlendirirken kendinizden bağımsız düşünüp objektif olun. yapmayın abi işi-okulu içmeye engel görmek ölçüt falan değil...

valla ben buna işkembe diye cevap vereceğim. Daha da asla yemem.

kılıç balığı, solucan(çocukluk aklı) aklıma başka gelmiyor ne yazıkki.
bir de zamanında komşumuz serçe vurmuştu onu yemiştim güzel değil.

edit: ben de kımız içtim :D

at eti ve yılan eti yedim. kımız içtim.

martı döner

kanguru eti. aynı restoranda timsah da vardı, kararsız kalıp kanguruyu seçmiştim...

çok yemek seçerim o yüzden pek ekstrem şeyler yemedim ama bana göre en extreme şey tavuk yüreği. (o da daha çocukken dedem yedirmişti, cüneyt arkın gibi cesur, yürekli olursun diye kandırmıştı rahmetli gjklasd)

(bkz: mavi yengeç)

ben değil de, bir arkadaş:

www.youtube.com

dikkat: görüntüler mide kaldırıcıdır.

köpek ve balon balığı sanırım

yengeç ve kelle paça..

davşan

Kirpi

old.jagareforbundet.se şu heyvanın etini yemişliğim var

Çocukluğumda yerden bulduğum sakızı çiğnamıştım.

tavşan, at, geyik, mavi yengeç, adını bilmediğim renkli tropik balık ve midyeler.
Hiçbiri ekstrem değil gerçi.

ben için en ilerisi ahtapot salatası oldu :)

cam bardak

mermer

Boga kuyrugu.

inek dili

yani şunlar yanında ekstremliği kalmadı ama, ıspanaklı pasta yemiştim. böyle bildiğin ıspanaklı yani. dünyanın en saçma yiyeceği ama, onun dışında bir ekstremliği yok.

Peçete, kibrit çöpü ve gül. Peçete ve kibrit çöpü için çocukken yarışma bile yapmıştık, niye olduğunu da hatırlamıyorum. Gül de Demet'in Kınalı Bebek klibinden kalan bir şey.

kurbaga bacagi ve salyangoz. bir de devekusu etinin tadina baktim.

ayrıca haftaya geyik sucuklu kurufasulye yapıcam mesela, sayılır mı? :)

salyangoz haşlaması

midye lan. cidden yediğim en acayip şey oydu.

güvercin, sığırcık da yedim, pek extrem sayılmaz bunlar ama olsun.

bana sizin yediklerinize bakınca ancak bok yedim demek düşer.

deniz kestanesi

salyangoz ve ekstrem sayılırs eğer bıldırcın.

at ve eşek sucuğu (italyada bilerek satılıyor)
sülünes

koyun taşağı

dilli kaşarlı :(

edit: şimdi baktım 32gb iphone 5 de 27,9 gb capacity yazıyor

edit2: önceki hızla yazdığım olay tamamen yanlışmış hakkatten 4 gb yiyor yuh lan 32 diye farketmemişim apple iyice sikişe başladı

bütün fotoğrafları dropbox skydrive gibi ortamlara upload ederek yer açabildim. ios7 ye geçtikten sonra yine yer açılıyor.

hacı indirip kurmak için istiyor onu. ipsw yi siler indirdikten sonra düzelir hafıza. itunes'tan manuel olarak indirip update yaparsan bir şey silmene gerek kalmaz sanırım.

caiz değil, büyük günahlar arasında.

tavla bos adam oyunu da, satranc zihin gelistiren, disipline eden bir etkinlik. nasıl kötü bir sey olabilir ? onu diyenlerin amlarına koyayım ben.

ama sarhosken oynamak haram olabilir.

Kızlı erkekli oynuyorsanız günah.

blog tutmak sevap mi simdi? anlamadim ne at var icinde ne ok?

osmanlının ilk halifesi satranç tutkunuymuş. blogspottan fetva verenlere çok takılmayın.

anlamadım, satranç takımından çıkıp AT yetiştirmeye mi başlayacaksın?

hey gidi ya.

burda da at ve ok yok. mesela ben de kafirim, benim gibilerle falan muhatap oluyorsun. ne işin var lan bu sitede?

takımdan da çık burdan da bence.

Biraz daha araştırırsan bu konuları adım atamaz hale gelirsin. Çok düşünme :)

saçma sapan şeyler yazıp blogda yayınlayarak insanları yanıltmak caiz değildir aslolan.

(bkz: #32439794)

eh be kardeşim sen de tam yerine soruyorsun. Ekşi sakinlerinin bulunduğu ortamda ne dini ne de siyasi sorular soracaksın. Dini konularda cevaplarını Allah'ın yazarlığını yaptığı Kuran i kerim de bulabilirsin. Bu konuda ayet bulunmadığına göre hadislere bakacaksın. Zarla ilgili direkt hadis olduğundan haram gibi görünür. Ancak hadisleri incelerken o zamanın şartlarına ve Kuran la çelişip çelişmemesine dikkat etmelisin. O zaman tavla yoktu ve zar atıp para kazanıyorlardı zira düşünürsen bunun yanlış bir şey olduğunu anlarsın allah akıl vermiş ki düşünelim diye. Tavlada haram olmayı gerektirecek durum yoktur ancak zarla ilgili direkt hadis bulunduğundan ve Kuran da çelişen ayet bulunmadığından durumu şaibelidir. Oynamamak daha iyi olsada oynarsan cehennemlik olmassın. Satranç ın da haramla uzaktan yakından alakası yoktur. Var diyen müslümanın düşünme yeteneğinin gelişmesini istemeyen gerici ve at gözlüklü insanın tekidir. Zira Büyük Yavuz sultan selim bu oyunda ustaydı vesselam.

evli degilim ama kiz arkadasimla yasiyorum. su noktada evlensek de pek degisen bir sey olmayacak.

resmi islemlerden dolayi/gocmenlik statusu icin evlenmek gerekirse evlenebiliriz. olmadi cocuk yapmadan once filan.

evlilik sadece resmi bir statu, yasayacagin hayati devlete onaylatiyorsun, bunun karsiliginda esin sigortandan faydalaniyor filan iste. bir de evlenme sureci cok berbat, sirf akrabalar/aile icin dugun dernek, sacma sapan gelenekler vs. neyse ki bizim oyle bir sorunumuz olmayacak muhtemelen.

şimdilik evlenmek istemiyorum ama şu an baba olsam hayır demem

evli değilim, kız arkadaşım istemediği sürece resmi işlemlerle uğraşmam ileride bir gün çoluk çocuk kısmına girilirse gerekli şeyler tabi.

değilim. kısmen seçim kısmen zorunluluk yaş nedeniyle, 19.

evlenmek isterdim çünkü evliliğin "iyi" ya da "kötü" bir şey olduğuna inanmıyorum. ilişkiyi güzel yapan şey bizim anlayışımız, uyumumuz neticede. o yüzden bir "ruh eşi"yle birlikte yaşayıp mutlu mutlu ölmeyi isterdim.

amma lakin ki öyle değildir. karşı tarafa aşırı güvensizlik, kendine güvensizlik gibi bazı şeylerden dolayı asla evleneceğimi, evlenebileceğimi düşünmüyorum.

milletin anası "oğlum evlense" der mesela, bizimkisi deli gibi korkuyo evlenmemden, birileriyle bi şey yaşamamdan.

ha ilerde şartlar oluşursa, mesela 28 yaşındaysam ve 3-4 yıldır birlikteysek, işimiz gücümüz hayatımız her şeyimiz tıkırındaysa eş-dost-ana baba (hatta belki onlarsız) küçük bi' şey yapıp evleniriz. ama işte sonra çocuğumuz olur, terk eder, ben depresyona girerim, çocuklar tinerci olur falan. o yüzden korkuyorum.

evliyim, "keşke daha erken evlenseymişim" diyorum. tabii yine aynı eş olucak :)

Evli değilim. Çok değil 1 ay öncesi söz arefesinde doğru insan olmadığını anladım ve yürütemeyeceğimizden ayrıldım. Kısmen kendi seçimi.
Evet düşünüyor, istiyorum.

evli değilim, evlenmek için çok gencim zaten daha. ama ileride eğer sevebileceğim, beni sevecek, çok iyi anlaşabileceğim, hayata bakışlarımızın paralel olduğu, duygusal olarak uyuştuğumuz, zevklerimizin örtüştüğü, birbirimize bir şeyler katabileceğimiz, bir şeyler öğretebileceğimiz, anlayışlı ve her şeyden önce iyi bir insan olduğunu bildiğim bir kadınla tanışırsam çok isterim. balayında beraber dünya turu falan yapardık hatta. paramız olursa en iyi yerlerde kalırdık, çok olmazsa da gerekirse sırtımıza çantaları alıp interrail yapardık hostellerde kalarak. birlikte olduğumuz için mutlu olurduk yine. salak toplumsal kurallara uymak zorunda hissetmezdik kendimizi. ailelerimizi mutlu etmek için, tanımadığımız insanlar düğünümüzde göbek atıp dedikodu yapsın, parmağımızda yüzük olsun da toplum bizim seviştiğimizi kabul etsin diye değil de; sadece ömrümüzü beraber geçirmek istediğimiz için evlenirdik. kitap falan okurduk beraber, birer enstrüman çalmayı öğrenir, beraber bir şeyler çalıp söylemeye çalışırdık akşamları mesela, beraber yemek falan hazırlardık. ya da sadece birer kahve yapıp mutfakta sohbet ederek otururduk sabaha kadar. hiçbir şey yapmasak bile yan yana sıkılmayıp huzur içinde oturabilirdik. çok güzel olurdu yani kısacası.

ama böyle bir kadın muhtemelen yok, olsa da tanışma ihtimalim milyarda bir. o yüzden evlenmeyi istiyorum ama düşünmüyorum diyelim. evlilik hakkındaki düşüncelerim, yukarıda olduğu gibiyse harika bir şey, ama türk toplumundaki evlilik algısını soruyorsan, düpedüz iğrençlik. ailelerin gösteriş yarışı, kadının aşağılanması, erkeğe yüklenen komik sorumluluklar vesaire. bu da beni soğutuyor zaten.

evli değilim, çocuk meselesi olmasa evlenmem. evlilik olmadan çocuk olayına sıcak bakan bir ülkede yaşasam yine hiç evlenmem.

Degilim, zerre de dusunmuyorum.. Aile kavramindan, ozellikle de Turk aile yapisindan tiksiniyorum zira. Yas 26.

evlenmedendogurabilirsin.net

Evliyim mutluyum evlilikte mutlu olmak kimle evlendiğinize bağlı tavsiye ederim.

Gencim daha çok, yaşım 20. Ama tahammülsüz bir insan olmaya başladım.

Aslına bakarsak konuşmam için erken ama arkadasliktan öteye geçen ciddi ilişkilerr sıcak bakmıyorum.

sevgililik iyi
beraber yaşamak harika
evlilik.. bilemiyorum.
sanki bazı kadınlar, sevgili olmayı çok iyi becerirken evliliği hiç beceremiyor gibi geliyo. sonuçta evlenmeden evvel beraber bile yaşasan, kendi hayatına sahipsin; ama evlenince fedakarlıklar işin içine giriyor; ya da istekler, aileler vb derken o sevdiğiniz insanın aslında bir ömür boyu aynı taşın altına elinizi koyamayacağınızı düşünmeye başlıyorsunuz. sıkıntılıyım bu aralar

metrodan indikten sonra avm nin karşısındaki kapıdan girersen 300~500 mt kadar bi yürüme mesafesinde. alt kapıdan girersen yine çok uzak değil, yağmur çamur olmadığı sürece sorun olmaz.

İstinye Park'ın karşısındaki kapıdan gir. Çok yakın.

dhl ile gönderdiğinde western union dan falan daha pahalıya gelir sanırsam. ayrıca maddi değeri yüksek olacağı için riske gerek yok sanki

cok yuklu bir tutar degilse bence zarfin icine koyup gonderilebilir.

ptt ile gonderebilirsin neden kaybolsun.

heyecan yasamak istiyorsan ayakkabi kutusuna koyup gonderebilirsin.

kköyde yazıcıoğlunda bulabilirsin, en olmadı orada istediğin kalite kablo ile yaptırabilirsin.

stereo mu emin olamadım ama gg'de buldum...

güzelmiş lan

güzelmiş linki verirsen bizde nasiplenelim:)

iyiymiş harbiden.
linki ver, senin sipariş ile bizimki de gelsin.

güzel ama ön yüzde etiket gibi bişi var o hoşuma gitmedi.

güzel ama kaliteli değil sanki.

valla güzelmiş

60 liraya istanbulda da benzer çantalar bulabileceğinize eminim.

25 gün kargo beklemeye benim üreg dayanmıyür :(

@hope ender

istanbulda değilim.

yeni üyelikle 5$ hediye veriyor haberiniz olsun :)

Ben de aldım valla, dark brown

ben şubat ortası mart ortası arası yaptım.kuzey ve doğu baya soğuk oluyor hatta o kadar soğuk oluyor ki kendine sövebiliyorsun.kar bile olur büyük ihtimalle ama ne zaman italya indik hayat normale döndü bizim için mart başında 15-20 derecelerdeydi. venedikte falan baya deri ceketlerle gezmiştik.

rotan güney olduğu için tek sıkıntı yağmur olursa o dönem sıkıntın olur gibi geliyor.

her iki mevsimdede bahzettiğin bölgeleri gezmiş biri olarak yazın yapsanz daha iyi olur derim hani hollanda ve çevrese desen yaz kış pek farketmez ama güney fransa ,barcelona vs yazın çok daha güzel.gezebilecek yer her halükarda bulursunuz belki kışın yaza göre daha sakin olur tabi bu nasıl bi gezi yapmak istediğinede bağlı müzeler ve tarihi yerleri geziceksen belki kış olması ve daha az turistin olması işine gelir.

Istanbul ziverbey minibus yolu

120 metrekare 3 oda 1 salon. Banyo ve mutfak oldukca genis.

1200 kira 250 aidat. Aidatin icinde dogalgaz var.

Anneminkini yazayim.
Istanbul, sisli
Metrekare bilemiyorum, 2+1
950 tl

istanbul soğanlık metro durağı dibi

900 39 m2 1+1

üsküdar 1+1 600 doğalgaz yok amk.

Ankara Ayrancı, 95 metrekare, 3+1, 700 TL.

ankara öveçler, 3+1, 110-120 metrekare

740 lira kira.

1200+aidat. (Yazın 200 kışın 400 ısıtma hariç)

istanbul/sarıyer/zekeriyaköy/200m2

istanbul beşiktaş 2000 3+1 100m2

istanbul hisarüstü, 2+1, 950

ist kartal cevizli 2+1 90 m2 750 tl

istanbul/gumussuyu 2800 1+1 100 m2 (+50 m2 bahce)

ankara, kavaklıdere / gop 1 + 1 650 kira 120 aidat

Beşiktaş / Sinanpaşa

1000 TL. 1+1 55 m2.

Nickini vermek istemeyen:
1800$ 2+1 İstanbul / kemerburgaz, bahceli havuzlu sitede.

1600 lira kira ve 200 lira aidat

bağdat caddesi/istanbul

2 oda 1 salon ve teras var

kira 1350
istanbul / şişli, 19 mayis mahallesi, cevahir avm arkasi
130 metrekare sanirim
3 + 1, 2 banyo

İstanbul/Çengelköy
110 metrekare 3+1 1200tl

Nickini vermek istemeyen:

gaziantep,şahinbey 1+1 50 mt2 (belki daha da az/balkon falan yok) eşyalı, doğalgaz ve internet içinde 750 tl

valla ben tuzla'da 3+1, full eşyalı, havuzlu bir sitedeki daireye 900 veriyorum. aidat da 80.
hatta önümüzdeki ay da taşınacağız, 4+2, eşyasız ama yine havuzlu bir sitede. o da 900.

4. Levent 130 m2 2buçuk+1 1400

üsküdar 2+1,5 (hol+salon+mutfak bir arada) 70 m2 850 tl + 20 tl aidat

tabi ki sıkıyor sıkmazsa gömlek 1 beden büyük oluyor

sıkıyor ama alıştım ben. hissetmiyorsun bir süre sonra.

İliklemeyip kravat ile sıkıyorum ve elbette salaş duruyor. İliklersem kelimenin gerçek anlamında boğulurum. bir beden büyük gömlek de giymem.

8 yıldır falan kullanırım bu mereti, şimdiye kadar en üst düğmesini bağlamak hiç nasip olmadı, boğazım kalın vesselam. aynı dertten muzdaripsen en üst düğmeyi açık bırakıp kravatla örtüyorsun iyice, çeşitli ciddi görüşmelere bu şekilde girdim ve herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Aman diyim en üst düğmeyi ilikleyecem diye bir beden büyük gömlek alma, alma gafletinde bulursan da daralt vücuduna göre. ayrıca terziler bu en üst düğmenin yerini değiştirerek kısmen de olsa düğmenin daha rahat iliklenebilmesini sağlayabiliyorlar. tercih senin.

alıştım artık.

5 sene cumaları hariç taktım, iş değiştirdim, son iki senede toplamda 5 kere takmamışımdır.

allah sizi de kurtarsın :)

ve o beş senede hiç o son düğmeyi iliklemedim.

gömlek yakaları numaralı gömlekler var tommy de filan.tabi fiyat olarak yüksek olabilir

kravatı düzgün sıkarsanız düğmelemeye gerek kalmaz, düğmelenmediği de belli olmadığı gibi düğmenin kapalı olduğu zaman kadar rahatsız da etmez.

olm üst düğmeyi niye kapatıyorsunuz lan? üst düğmeyi kapatmayıp kravatı çekince bile yeterince nefes alınamıyorken bir de o yakadaki düğmeyi mi ilikliyorsunuz. hayatta iliklemem. arkadaşların dediği gibi kravatı çekince iliklenmiş gibi duruyor zaten.

sevgilinle gitceksen anca bu

www.tripadvisor.com.tr


ama sevgilisiz gitcek olsan tiyo dolu:)

bizimkiler gibi ama cok daha pahali

cogu yerde sakal trasi yok.

türksen ve bu işi alıştığın şekilde halletmenin tek yöntemi türk mahalleleri. fransada enseyi toparlatıp 30€ verdim önce fiyat sormakta fayda var.

gecende, berber degdiriyo mu diye bi soru vardi burda.

degdiriyo ama meme degdiriyo...

berberler genellikle unisex. sac kesen kadin da var, erkek de var. sirf kadinnarin kestigi yer de var. musteriler de kadin, erkek karisik.

biri de fiyat soruyodu. 10 dolarlik herif essek tirasi yapiyo. 20 dolara essek tirasi yapan da var. essek tirasi demeyelim de, aliyo elektrikli makinaynan giriyo, cim bicer kimin. sen de gendine kufrediyon, bi daa gelirsem siksinner diye cikiyon ordan... ama o 10 dolara tiras yapan herife bi kac kere gittim. donuma isetecek kadar gomik bi herifti. mutemadiyen konusuyodu, sanki film seyrediyom, bi yandan da figurannik yapiyom kimiydi. en son usturaynan ensemi ganatinci, biraktim, bi daa gitmedim.

bahsis dahil 25 dolari gozden cikardiginda, adama benzer bi tiras oluyon. beni ilk tiras eden kadin, cocugun var mi diye sorduydu. niyeyse?

bazilarinin isigi cok kotu oluyo. ulan yazik heriflere ve karilara bea! sabahtan aksama gadar, o boktan isikla tiras ediyolar. tam tepeden gelen, direkt isik, dukkanin diger yerleri los filan.

sac yikama lavabolari ayri. muhtemelen turkiye'de de vardir oyle yerler ama param yetmezdi, hic gitmedim.

kapisinda, kirmizi, lacivert spiral cizgili silindirin dondugu berber buldum bi tane, ona yazildim. herif de cok gomik ve cok zeki. ona gidiyom sindi. 3. gittigimde, ben daha saci tarif etmeden, ilk sefer gibi mi olsun, ikinci sefer gibi mi olsun diye sordu lan! ohaaaa dedim icimden...

yeteneksiz, beceriksiz bi adam zor yapar tabi o isi... biliyonuz amerika land of law suit'tur. delinin biri dava eder, hayatinizi garartir.

avmlerde de var. ara sokaklarda da...

bundan onceki, yunan ciktiydi. tespih mespih diye sohbet ediyoduk biraz. 3 dolar bahsisnen beraber 20 dolar veriyodum. bu seferki, 25'e geliyo bahsisnen.

gendi sacini kesen cengaverler de var ama benim gotum yemiyo tabi...

gittigim berberlerden birinde, lavabo yoktu la! berber dukkani olmayan bi yerde sac kestiriyomusum gibi bi tuhaf hissettim gendimi.

ne kadar etkiliyosa beni lavabo, su basligi acmisim:

(bkz: berberin kafayı lavaboya eğdirdiği an)

basligin tarihine baktim da sindi, yatar pozisyonda kafayi yikadiklari sac yikama lavabosunu gordukten sonra, bizim yonteme icerlemisim gibime geldi.

uff, cenem dustu gene...

Erkek trasini yarrak gibi kesiyorlar. 8 ayri eyaletinde denedim, hepsi ayni cunku bizdeki gibi ciraklik kulturu yok. Haliyle de el becerileri turk berberler kadar iyi degil. Turkiyeye gelmeden once sac tirasini 3 4 ay beklettiigimi bilirim.

Bu arada yer abd. Mobilden editlenmiyor cevap

onu bunu bilmemde asphalt 8 cok iyi. multisi de var.

Evernote.
Oyun olarak da gta sa al yeni cikti. Limbo iyidir.

bir tek örgü öremiyorum.

evet, hem de severek. o kırışıklıkların gözümün önünde yok olup dümdüz hale gelmesi beni rahatlatıyor. hafif bi simetri hastalığı olsa gerek.

sadece zorundaysam evet. ben örgü de örebiliyorum da zorunda kalmadan iskence gibi geliyor.

sadece pantolon. gömlek denedim tamamen kırışık giysem daha iyiydi.

bana öğretin agbeyler

(bkz: gömlek ütülemek/@compadrito)

Mükemmel biçimde yapabiliyorum ama ütüsüz giyinmeyi ve kılık kıyafet yönetmeliklerini her durumda ihlal etmeyi seçiyorum.

Ayıpsın..

liseyi yatılı okuyacağım kesinleşince ablam öğretmişti.

-kurumasını bekleme ütü kuruluğu diye bir şey var o anı yakalamaya çalış.

-ütün iyi olsun. en önemlisi de yüksek buhar basıncı. en az 2 bar

-pantolonu içeriden ceplerden ütülemeye başla. direk dışarıdan başlarsan cebin izi çıkar.

-kumaşına bak, yünlü ve polyesterli pantolon ütüleyince dikkat et.

-parlak gömlekleri içinden ütüle

tülbent denen bezin olsun

kireçsiz su kullan kaynamış su kullan.

ütüye su koyarken buharsız konuma getir suyu koy ve tekrar buharı aç.

ütüyü masanın üstüne dik olarak koy.

ütü masası bezinin altına güzelce havlu, seccade gibi şeyler yerleştir yumuşak olsun.

Jilet gibi ütülerim. 12 yıllık ütücüyüm :)

tonla para verdim süper ütü kakaladılar yinede yapamıyorum.

Gazetelerde yillardir aranan son utucu benim. O bicim utulerim. Alet isler el ovunur derler, demem o ki silahin iyi olmali. Tefal

evet ama çok iyi değil

ortaokuldan beri bütün gömlek ve pantolanlarımı kendim ütülüyorum,valide benim kadar iyi ütüleyemiyor.

en uygunu ptt oluyor. test edip onayladım.

özel firmalar alıp ptt'ye vermiyor bu yanlış bir kere.
yurt içi yapıyor olabilir ama büyük firmalar ups veya dhl gibi kendileri gönderiyor.

lakin ups(bildiğimiz) üzerinden gidersek genelde kurumsal çalışıldığından masraflı olur.
en mantıklısı ptt ile göndermek ben ups ile çok ama çok yakın bağlarım bile olsa ptt ile gönderiyorum.
geçen ay iki ayakkabı kutusunda eşyalar gönderdim Kanada'ya 37 lira ödedim.iki kilodan fazlaydı

PTT'yi kullanmanı salık veririm ben de. Ciddi oranda fark ediyor ücretler. Ve kitapları hediye paketi gibi sıkı sıkı sarıp üzerine koli bantıyla destek sıkıştırma yapmanı öneririm. İngiltere'den gelen kitaplarımın sırtları dağılmak üzere, sarsılmaktan sanırım. İyice bi' sağlamla kitapları.

a ve b risk demektir o yüzden getiri/götürü aralığı yüksektir. c seçeneği için ise ayda 4-5 lira anca getirir.

bitcoin değilde litecoin al ve aldıklarını unut. bitcoin şuan tavan yaptı bundan sonra tabana gider gibi

güzel kardeşim, o parayla kazanacağın para, her şey çok iyi gitse +100 lira falan olacak. genç yaşında canını sıkma, sevdiğin istediğin bir şey yap, ufak bir tatile çık, ya da üzerine biraz daha bişeyler ekleyip (80 lira kadar) bir tam altın alıp evinin kuytu köşesine "bi durum olursa" meblağı olarak sakla derim.

sevgiler,
hope ender.

cevaplar için çok teşekkürler.Dediğim gibi hope ender usta benimki öylesine bir uğraş olacak hem para kazanıyım hem de zaman öldürmek amaç beyaz yakalılar gibi yüksek miktar gömmeyeceğim yani anlayacağın.
litecoin 40 dolar bandında( :D:D çok güzel bir ifade) geziyor alınabilir mi ?

3 haftada bir 20 lira.

2-3 haftada bir,

40 lira

edit: 3'e vurdurmuyorum artık. 3 numara kestiğim zamanda kendim makinayla kesiyordum

saygılar

edit 2: para benim saç benim, en azından sik gibi bi kafayla dolaşmıyorum hahaha :D

olması gerekn 20 günde bir ama ben 30-40 günde bir oluyorum.
13 tl saç + 7 tl sakal = 20ye parlıyorum.

ayda bir, 25

3 ayı buluyor. bazı bazı 6 ayı geçiyor.

15 tl.

yaptığım tasarruf ile yat almayı düşünüyorum:p

6 ay, 15 lira.

15 gunde bir 30 tel sac bır de her hafta 5 lıra sakal aylık 50 tl

sektirmeden 3 haftada bir 15 lira

3 haftada 1 10 tl

ayda bir 20.

2-3 haftada bir 20 lira.

7 yıldır hiç gitmedim, paha biçilmez, biçilemez.

8-9 aydır olmadım. bundan sonra da uzunca bir süre olmayı düşünmüyorum. o yüzden eğer olursam acımam 200 liraya kadar veririm.

5 hafta/50 lira

Yaklaşık olarak 1,5 ayda 1 traş oluyorum diyebilirim. Ankara'da 12 TL, İstanbul'da 20 TL.

45 gün 13 tl

ayda 1-10 tl

traşa 40 lira veren enayilerde varmış ahahhah.

ben kendim keserim saçımı,makaslan.

öğrencilik zamanımda 2-3 ayda bir,şimdi ayda 1
10 Lira

ayda bir/ kendim kesiyorum.

yıllardır saçımı adam gibi kesecek adam bulamadım. en sonunda aldım makinayı elime, kendi kafama göre istediğim gibi kesiyorum. gören de bu ne lan demiyor. hatta kuaförümü soranlar bile var.

20 ila 100 tl arasında değişen rakamlarda bir çok berber / kuaför denedim. hiç birinden ilk kesiminden sonra memnun kalmadım. Saçlarda hızlı uzuyor. bir kestiğini ikinciye aynı keseni görmedim. hele bazıları kesiyor. çok güzel ilk duşu alıyorsun saçları bir daha eski haline getiremiyorsun. ifrit oluyordum... beceriksizliğe para ödemek çok irrite ediyor beni.

ez cümle, hele ki kısa kullanıyorsan, hiç uğraşma güzel bir makina ile çöz işi. hem gereksiz geyiklerden, hem gereksiz zaman harcamadan, hem de para verip memnuniyetsiz kalkmaktan kurtuluyorsun.

3 haftada bir 10 tl

en sık 2 ayda bir, en nadir senede 1

15 tl.

9 ayda bir 3 numara

40 lira verdiğimden 1-1.5 ayda birkıla 40 lira vermek koyuyor lan

40 lira ne lan? Böyle enayileri görünce insanın berber olası geliyor harbiden.

15 günde bir. tanıdık arkadaş oldugu üçün belirrli bi para yok, bazen iki tıraş üst üste hic vermem üçüncüde 20 lira atarım.

2 haftada bir. 10 kağıt.

2 haftada bir giden arkadaslar, verdiginiz parayi geçtim, ihiyaciniz var mi?
onu da gectim zamaniniz var mi? coh ilginc

ulan ben 40 lira veriyorum millete neden bu kadar koydu? arkadaşlar anlamıyorsunuz sanırım ama para benim saç benim, kan benim damar benim. istersem 400 lira veririm size noluyor?

ve evet ihtiyacım var. 2 haftayı geçince saç çirkinleşiyor o yüzden 2 haftada bir kestiriyorum. vay anasını sayın seyirciler ya kaynanadan beter çıktı bazı yazarlar :)

2 haftada yarım santim bile uzamaz. berber o duyarlılıkta kesebiliyor mu bari?

saçlarım çok hızlı uzuyor ve berber gayette güzel kesiyor :) ayrıca kestirdiğim saç çok basit olmasına rağmen kafa yapımdan dolayı 3. haftayı geçince boka sarıyor(yanlar kısa üst önler uzun). yanlar uzuyor hemen sonra bonusa dönüyor bu yüzden de 2-3 haftada bir aynı moda giriyorum

@cey

bu arkadaşın hayalinde yarattığı karakter ciddiye almayınız.

koli üretirdim şu sıralar çok ihtiyacım var ve her zman koliye ihtiyaç duyulur.

dede.

hem vefa hem de işletmenin büyümesi açısından mantıklı olur gibi geldi şu an.

ne üretirsem üreteyim türkiye dışındaki pazarı hedeflerdim. tekstil ürünleri üretir yurt dısında pazarlardım herhalde.

ucuz işçilikte çinle yarışamayacağımdan ve türkiye pazarında çin mallarıyla rekabet edemeyeceğimden, yurt dısına satardım.

gönlüm elektronik ürünlerden yana da orda bi teşvik yok, ülkede pazar yok. sıkıntı o. türk malı elektronik ürünlere "dandik" deyip uzak duruyor "cool" olmadıklarından

bu devirde kaybettirmeyecek bir şey varsa yiyecek sektörü olsa gerek. insan var olduğu sürece bir şeyler yemek tüketmek zorunda.

ama işte bu işlerde fiyat/performans oranını iyi tutturmak lazım.

dede kafasi uretirdim. Sonucta dedenin onemli olan kismi beyni, o yuzden komple dede uretmek fiyat performans acisindan pek karli olmaz. dedesi olup de miras kalanlara satarak onlari inovasyona yonlendirmis olurdum

temizlik malzememleri

fabrika değil de organik meyve-sebze işine girerdim kesin. hem doğayla iç içe olma fırsatı da var, negzel!

fabrika kurma reyis, ama bi en azindan marangoz atölyesi kurabilirsin. bir sey uretmen gereiyor en azindan :)

Insaat malzemeleri uretip ortadoguya satarim

Amerika yiksin ben insaat malzemeleri satiym, olur tutar bu is

Once dedeye guzel bir mezar. Sonrasında enpara ya yatırırdım.

eskiden hayır olsun diye bir eser yapılınca(cami, çeşme, okul vs.) bir de onun giderlerini karşılamak için han, hamam gibi gelir getirici binalar vakfedilirmiş.

ben olsam gayrimenkul satın alıp kirasını değerlendirirdim. artan parayla da insanların bedava istifade edebileceği bir şey yapardım.

tıbbi malzeme. eldiven, şırınga vb.

Sigara

organik meyve, sebze, süt, yumurta, yoğurt... kendim de yerdim, oh mis.

ileri teknolojik seramik malzeme.

@pasp ileri teknolojiden kastin ne reyis? ne amacliyorsun?

bi anlatsam yer yerinden oynar.. :D

ya, ülkemizde bazı madenlerin çıkışı ne yazık ki uluslararası antlaşmalarla bağlanmış durumda, ama bu durum bir kaç seneye değişecek -anlaşma şartlarından dolayı- halihazırda üretim yapan bir-iki firma var zaten ve hayvan gibi para kırma ihtimalin var, çünkü ileri teknolojik seramikler hafif, darbelere dirençli, yüksek sıcaklık ve sürtünmelere karşı dayanıklı olduklarından, otomotivden uçak uzay sanayiine, biyomalzemelerden -mesela tam kalça implantları- askeri araçlara kadar pek çok alanda kullanılabiliyor. ben olsam bu alana yönelirdim ki zaten üniversiteler olsun, özel sektördeki bazı firmalar olsun, seramiklere yönelmiş durumdalar. kimisi kaplama yapıyor kimisi toz üretiyor, falan. ha gerçi kök hücre teknolojisi ile bi yirmi seneye kadar biyomalzeme olayı biter, diye tahmin ediyorum.

ha bir de, nano malzeme işine de girebilirdim, quantum dot gibi. kanser tedavisinden petrol rafinerilerine kadar pek çok alanda kullanılabiliyor. çok enteresan bişi cidden.

DARK: hangi bölümde okuyorsun bilmiyorum ama, bu son zamanlarda hocalarımızla konuştuğumuz bir konu. buna dayanarak söyledim. kendim de biyomalzeme olarak seramik parça ürettim, testleri yapılıyor şu anda -artık ben yapmıyorum, ben seramik toz üretimi yapıyorum sanayi tezi olarak, yani işi bilip de girenlerin yanında çalışıyorum- . sanayi tezi olarak da, implantların lab. ortamında üretimi yapıp sonrasında da şirketin isteği doğrultusunda seri üretimi yöneten arkadaşlarım var. yaptıklarıma ve gördüklerime dayanarak söyledim, kafadan atmıyorum yani.

not: tam kalça implantının seramik yerine kök hücre teknolojisi kullanılarak üretilmesi gibi projeler var, bahsettiğim buydu. belki biraz hızlı geçmiş olabilirim.

bir de şunu eklemek isterim ki, tam kalça implantlarında genelde seramik ya da metal kullanılır, ama metallerin korozyonundan dolayı, seramiğe yönelim var. dediğin gibi polymerler de implantlarda kullanılıyor sıklıkla, ama kemik tamamlayıcı/ikame edici ortopedik implantlarda polymer yapılı malzemeler fazla kullanılmaz -hatta ilk defa senden duydum. ortopedik implantlar üzerinde sunum yapmışlığım var- çünkü yorulma dayanımları yeteri kadar iyi değildir. ha, çok sert bir seramik malzemenin de kullanılması iyi değildir, basma direnci yüksek olacağından, vücuttaki orijinal kemiğin belli bir cycling sonucunda erimeye başlamasına neden olurlar. konuyla ilgili sunumumu istersen sana atabilirim. hala ikna olmadıysan, istanbul teknik üniversitesi'nde prof. dr. gültekin göller var, onunla da görüşebilirsin, kendisi biyomalzeme dersini veriyor lisansüstü öğrencilere.

tamam, farklı bir şey dememişiz zaten. benim dediğim tam kalça implantı, burada hip joints'den bahsediyor, yani birleşme yerinden, bu kısım polymer olur zaten vücuda bağlandığı için, seramik olsa bu sefer de kemik-seramik sürtünmesinden dolayı kemik de aşınır, seramik de. biz hip jointlerin metalik olanlarını görmüştük mesela derste, gültekin hoca getirmişti, vücut içinde çıkarılmış parçalar, aşındıkları için test yapılması amacıyla hocaya verilmiş. yoksa polymer kullanılıyor dediğim gibi. benim ürettiğim seramik biomaterialı biz total hip implant olarak tasarlamıştık mesela, öyle düşün.

high tech seramiklere gelince, ben şu anda zaten üretiyorum. benim şu anda ürettiğim daha yeni bir malzeme, ama benden önce çalıştıkları malzemelerin ihracatından çok iyi para kazanmış firma, o yüzden proje açılmış.

kemik-kök hücre ilişkisine gelince, bu da şu anki üni.mde olsun, eski üni.lerimde olsun, konuşulan konular. bu konuda proje tasarlayan hocalar var. o konu benim alanım sayılmaz, ama anladığıma ve dinlediklerime göre, kök hücre teknolojisindeki ilerlemeyle, 20 yıla implantlara gerek kalmayacağı söyleniyor, ki benim de mantığıma uyuyor. böyleyken böyle.

ahahah tamam ya ama süpermiş o çivi ben araştırayım onu.

evet evet, polymer vücut içinde çözünebiliyor, chain yapı bozuluyor, zaten kristallendirsen gevrek oluyor, onu hiç kullanamazsın, termoplastik olacak şekilde üreteceksin o da çözünebilir oluyor daha kristallenmediği için falan, ben de gerçi unuttum polimerleri en son lisansta görmüştüm, çalışmam gerek sınavda çıkacak. neyse, metal de öyle işte, o da korozyona uğruyor ya. seramik iyidir ama işte o da kemiğe zarar verebiliyor dediğim gibi. en güzeli vücudun kendi şeysi ya la, vücut iyidir -ne dedim ben ya?!- ha tabi 20ye 30a kim öle kim kala ben yarın ne yapıcam onu bile bilmiyorum sabah kalkıp kahvaltı edeyim giyiniyim süsleniyim püsleniyim okula gidiyim istiyorum sonra gene lab. gene lab. giyiniyorum güzel güzel sonra kazağım asit oluyor -en sevdiğim kazağım bugün gürültüye gitti misal, ileri teknoloji seramiklerin allah belacığını virsin! diye ağlayarak eve döndüm :,( adamlar seviyeyi yükseltiyor, ben kazağımın derdindeyim, o da ayrı.... divit +1 yani.. ama kazak yaaa çok güzeldi yaaaa omuzları açıktı falan böyle seksiydi ne bileyim? :(

ben olsam kazak fabrikası kurardım, bir de 35 numara ayakkabı, bak bunlar da lazım bernadette gibiyim ayağım yok neredeyse falan.. ayağıma implant yapıcam ben sinirlendim ayakkabı bulamıyorum kazağım asit oluyor üff falan yağne! (ha önlük giy dersen, giydim sıcak bastı, hallerim geldi herhalde ne bilem ben pffftt..) :)))))))) neyse ben gideyim çay koyayım en iyisi memnun oldum iyi akşamlar öptm kib bye (okuldan yeni geldim kusura bakmayın saçmalıyorum açlıktan :( )

belki saçma gelecek ama tüm parametreler bu cevabı gösteriyor

takımını değiştir

dropbox vb. syncler.

Önce kill amwo sonra combofix yaptık. normal seviyeye geldi, muhtemelen trojan vs. bulaşmış.

9-18 haftada 5 gün

önceki işimde: 50
şimdkinde 40

0.
işsizim.
Daha öncesinde 9-18, haftada 5 gün.

10-10 2gun is bir gun izin
60 saat felan haftalik

çalışıyorken 9-18 idi. 5 gün.

yasal 45 saat. (özel işletmelerde)
normal saatin altında çalışıyorum ben.

O senin patronun yaptığı genel laz müteahhit kafası. Yedikleri kul hakları sapır sapır çıkacak elbet o patronlardan.

kağıt üzerinde 9 18 ama reelde 9 21

bir ara 08-20 arası çalışıyordum. sigortasız bin lira alıyordum

ben patron şirketinde çalışmıyorum ama senenin ortalaması haftalık 50 saattir.

erkeksin de mi kesin sen..

ah ulan keşke benim ailem için de cinsiyet sorun olmasa.. ben kesinlikle sorun yapmazdım..

öyle keyifli anlattın ki çıkasım geldi. ahaha

vala eve ortak olamam ama arada biramı, fıstığımı alır kapınızı çalarım biladerim...

evi bulalım ilk haftasonu zirveyi terasta yapıcaz:)

bence artık kız taklidi yap yoksa evsizlikten öleceksin.

hacı salla ya erkek tribi diye bişi var valla tokat manyağı yapasım var. benzer dert bende de var. baya yakın arkadaşım kız arkadaşından ayrıldı ben ararken ayda bir yanıma gelen adam günde 3 kez arar oldu. he diyorum ok çıkalım çık çıkta her gece nereye kadar 2 gün mesaiye kalınca şimdi konuşmuyor.

sonuç:haksız.

flört boyutu var mı?

yoksa onunla konuş. ne oldu de sor, elbet buluşmak için bir fırsat yaratabilirsiniz.

varsa onunla konuş. dürüst ol, sorun ne sor, düşündüklerini anlat.

vizelerine çalış. valla

muhammed ölmüş

kim halife olacak diye birbirlerine düşmüşler.
millet ikiye bölünmüş.

hala o bokun sürünmesi sağa sola.


hariciler falan da var onlar da ayrı hikaye. bu ikisine de siktiri basıp kendi kendilerine takılmışlar.

bişi yok. olay bu.

alevilik sünnilik birer mezhep değil öncelikle onu söylim.
islamda 4 büyük mezhep var, hanfilik, şafilik, malikilik ve hanbelilik.
bu 4 büyük din alimi kuran'dan sonra, sünnetlerle kendilerine göre yorumlayıp dini öyle yaşamışlar. kimi mezhepte bir hayvana dokunmak abdesti bozarken, kimisi namazı elleri yanda kılar. bu gibi farklılıklar var. türkiye'nin büyük çoğunluğu hanefidir. iran'da şafiler çoktur.
alevilik-sünnilik tamamen farklı bir olay.
aleviler hz. muhammed'i peygamber olarak kabul ederler ancak hz. ali'nin yolundan giderler. mesela hz. ali namaz kılarken öldürüldü diye namaz kılmazlar bazıları ama namaz kılan çok alevi de var ayrıca.
islamı paylaşmamak değil de farklı yaşamak diyelim kısaca.
son olarak da sünnilerin alevileri sevmemesi (veya tam tersi) diye bir olay yok.

@etna yalnışım varsa düzelt

suriyede ki olaylar bu farklılıkla alakalı değil mi?

yada tr de alevilerin bir şekilde kendilerinin hor görüldüğü düşünmesi, osmanlı zamanında alevilerin katledildiği falan gibi şeylerin söylenmesi(bunu da 3. köprünün ismi açıklanınca duydum)

cidden bu konudan çok uzağım ama son yıllar da çok fazla gözüme batmaya başladı insanların inançları yüzünden devletler tarafından katledilmeleri vs.

aynı dili farklı şive ile konuşmak gibi sevdiğim bir cümle var bu konu ile ilgili. inanılan değerler ortak ama ibadet farkları var. peygamber ikisinde de hz muhammed ama hz ali de veli olarak kabul ediliyor alevilikte.

suriyedeki olayların mezheplerle alakası yok. orası tamamen siyasi.

iki farkı ayrım var aslında
1. şii-sünni ayrımı sünni her yerde sünni olarak adlandırılıyor bildiğim kadarıyla ama şii'lik biraz farklı biz alevi diyoruz iranda şii diyorlar caferi diyorlar imamiyye diyorlar orası biraz karışık
2. mezhep ayrımı İslamda ehl-i kitap kabul edilen 4 mezhep var hanefilik, şafilik, malikilik ve hanbelilik bunların hepsi sünni mezhepleri (bi de vahhabilik var suudi arabistandaki de onu katmayalım)
Daha karışığı Türkiyedeki alevilerin büyük kısmı hanefilik çatısı altına giriyorlar -(e bu da baştan ters oluyor işte seveme sevmeme hikayesi burdan: hanefilik şii değil sünni bir mezhep çünkü. Ha, kendileri girmiyorlar da devlet öyle görüyor zira devletin dini en çok bu hanefi fıkhına --devletin dini?? laik değil miydik biz? diyeni diyanet bütçesiyle döverim...Öte yandan türkiye hanefi ve sünni olmasına rağmen ehl-i beyt sevgisi konusunda diğer sünni ülkeler gibi değil...
az bi kısım şafi var, ağırlık doğuda olmak üzere.
Suriyeyi çok ayrıntılı bilmiyorum ama orda sadece şii-sünni değil + arap olma olmama durumu da bu ayrımlar da etkili.

abooo çok karışık hacı.

şimdi yavuz sultanın şah ismaille halleşmesi mi desek
hilafetin siyasal hayata sirayeti mi desek.

yani bişe bilmiyom ne la bu diye sorunca çat diye bi cevap verilecek konu değil.


ama siyasi yani. sadece siyasi.

bir sünniye sorarsanız başka bir aleviye sorarsanız bambaşka cevaplar alırsınız bu konuda. tarihsel olarak devlet başta olmak üzere yeri geldiğinde toplumun belli bölümleri bir şekilde aleviliğin veya alevilerin karşısında olmuştur bir şekilde. karşısında olmak derken, alevilerin yaptığı bir şey yok. maraş, çorum olayları gibi olaylara bakarsanız bir şekilde alvilerin bizatihi fiziksel varoluşları yani canlarına kastedilmiştir.ama neden? çünkü belki devlet, belki faşist çeteler, belki başka odaklar bir şekilde alevileirn inancından ve kendilerinden,fikirlerinden rahatsızlar. bunların nedenlerini biraz incelemeniz gerek mirim. okumak iyidir.

youtu.be

Hayatimda izlemedim yetenek sizsiniz.
Discolarda da tum sarkilarin did dirin di did dirin di oldugunu varsayiyorum.

Soru inanilmaz sacma, prezarlatif'e cok guldum.

Anektodlar bitti, tahmin zamani.

Stromae - Papaoutai
www.youtube.com

Bu mu?

www.youtube.com

bence ilaç kullanma, canın ne istiyorsa ye. gece yatmadan çikolata göm, yemeklerden iki tabak ye, çok da hareket etme. 1 aya alırsın bak.

gece yatmadan önce tereyağlı ballı ekmek ye

protein tozu vb. takviyeler alabilirsin. gece yatmadan önce yok kuzu dalağı ye yok dana böbreği götür gibi lafları dinlememeni öneririm. kilo alayım derken bi taraflarının şişmesi hiç hoş olmaz.

antep fıstığı
bol bol yemek suyuna ekmek ban
şerbetli tatlı ye

ayrıca ilaçlarla kilo alacağına doğal yiyeceklerden al. şekeri meyveden yağı etten vs.

kiloyu sağlıksızca değil de dengeli almak istiyorsanız vücudunuza faydası da bulunan ama aynı zamanda kalorisi de yüksek yiyeceklere yönelmelisiniz.
yoksa zayıf şişman olursunuz, göbek çıkar, hiçbir şeye benzemez.

fıstık ezmesi
tahin
bal
badem-ceviz-fındık
tam yağlı beyaz peyniri
bol protein (yumurta, et, tavuk, balık)
zeytin/ zeytin yağı
taze-kuru meyveler

bunlardan oluşan güzel bir beslenme programı oluşturursanız hem sağlıklı beslenmiş olursunuz hem de gelsin kilolar :)

50+

20 falan

ne işe yarıyor bu.. geçen birkaç ay içinde yine yaptılardı..

22

22

29

ondokz

18

29

24

28

20

30

40

26

21

20

13

23

zgrydn e kadar 23.9 etti ortalama

ganyotçuğum ve kendi yaşımı düzelterek ekledim bu arada

edit: bu sorular iyi oluyor -28 eledim sizi aşklarım

31

@glori,

"not everything revolves around you"

:)

26

@douchebag: duyuru is enough for me :(

19

31

30

gloriciğm, daha 18 yaşında 28-'leri eliyorsan görüşelim. ben sana keriz buliyim, sen de hazine avcılığı yap, parayı kırışalım he? o ışığı gördüm sende.

22

33

Glorinin 18 olduguna inanmam en az 25tir
Ben 18-19

29

26

28.

bir ankete daha katılmanın huzuru içerisindeyim.

glori'nin gerçek yaşı 32. hepinizi kandırıyor.

26 male Artvin. you?

23 kanka

21

seeekkkkizzz

29

35

22

20 yıl 5 ay

30

hiç birşeye gerek yok direkt çıkıyor ülkeden, sorarlarsa söyler ki bana onca giriş çıkışta bir kez bile sormadılar

ben havaalanında şunu görmüştüm:
yeşil pasaportu olan türk vatandaşlarının fransa'ya girişte yanında bulundurması gereken belgeler:
kalacağı yerin rezervasyonu
davet mektubu
dönüş uçak bileti
...

yazmaya başlayınca unuttum 3 tane daha vardı. ve türkçe yazılmış bir metindi. ben fransa'ya st.etienne'den girdim. hiçbiri yoktu yanımda, yeşil pasaportum var elimi kolumu sallayarak gittim. sorun oldu. ama çözülüyor yani, stres yapmadan ikna etmek gerek.

ama bence en azından dönüş uçak biletinin çıktısını alsın ki ne zaman döneceği belli olsun. tabi siz gönderebiliyorsanız ikametgah da bir artı olur.

bana sordular, "şu kadar kalıp döneceğim" dedim, "iyi eğlenceler" deyip yolladılar. Kız arkadaşın sakallı terörist tipli değilse sorun olmaz.

donus biletini de aldi zaten ya. bir de davet mektubu gondereyim iyisi mi.

booking.com'dan falan bir sekilde kolpaci bir rezervasyon ayarlayalim. cevaplayan herkese cok tesekkur ederim.

kendime cevap vereyim.

alman sinir polisi niye geldiniz diye sormus. "valla iste bir christmas havasi alayim diye geldim" demis. donus biletini gostermis polise, "hmm, quick trip ha?" demis polis. buyur etmis ulkeden iceri.

kavurarak yapmayı dene, pilav gibi.

Makarnayu suda mümkün olduğunca az bekletmelisin. Bir kaşık sıvı yağ atılmış su fokur fokur kaynarken at makarnayı, 8 dk sonra çıkar, soğuk su akarken altında süz.

Salçalı, karabiberli makarna favorimdir.

suya bolca tuz at, fokurdamaya başlayınca makarnaları at 8-10 dakika ara sıra karıştırarak pişir. arkasında aynen böyle yazıyor paketin gayet de güzel oluyor.

evde makarna yapiyorum yazmissiniz acaba taze makarna icin mi soruyorsunuz? taze makarnalar (sert olmayanlar) sadece 2-3 dakika haslaniyor kaynamis suda haberiniz olsun.

tabii ben soruyu yanlis algilamis da olabilirim :)

kurutuyorsunuz değil mi?

her marka aynı olmuyor, bazıları pişer pişmez parçalanabilir. eğer suya atarken iki karıştırıyorsanız ve su makarnanın üzerini örtüyorsa sorun olmaması lazım. makarnanın rengi koyu ve sertliği fazla olunca pişmiş hali de güzel oluyor. barilla ve pastavilla böyle. uzun zamandır yemedim ama piyale orta, filiz yumuşaktı mesela.

fesleğenli krema sosu fena olmuyor.

yeşil biberi çok ince doğrayıp yağda çevirdikten sonra ince rendelenmiş domatesi ve sevdiğiniz baharatları ekleyebilirsiniz.

sarmısaklı yoğurt da olur.

ek: ev makarnasıysa, kurutulmuş da olsa daha çabuk pişer.

Arkadaşlar, paketin arkasını okumama rağmen uygulamadığımı fark ettim. ben tencereye soğuk su ile birlikte makarnayı koyuyor ve min. 20 dakika pişmesini bekliyordum. İtalyan halkından özür diliyorum.

Teşekkürler.

Barillanın fesleğenli sosu bence nefis, tencerenin dibini yalayasım geliyor.

7-8 dakika ideal. haşladığın suya sadece tuz at. yağ ekleme.
pişince makarnanın tüm suyunu süzme. biraz sulu kalsın. soğuk sudan geçirme.
diğer kapta sosu hazırla.
sonra sıcak olmayan bir kapta (başka bir tencere, borcam, vesaire) makarnayı ve sosu karıştır.
kural böyle arkadaş. makarnanın tadına doyamazsın.
biz haşlanmış makarnayı soğuk suda yıkayıp, sosu pişirip, pişen sosla pişmiş makarnayı tekrar pişiriyoruz. cinayet lan!

en lezzetli sos; orta boy soğanı kes (jülyen olsun ağza gelsin)
biraz kavur. sonra mantarları ekle. suyunu çekmeye yakın kremayı ekle. kremayı çok pişirme ama yoksa krema yağa dönüşür.
anlattığım gibi makarnayla başka bir kapta karıştır.

Allahım sana geliyorum...

-kaliteli makarna al.
-fokur fokur kaynayan suya at.
-beş-on dakika arası kaynat. arada ağzına bir tane atıp olmuş mu diye bak.
-iyice süz ve süzdükten sonra bekleme.

çeşmeden doldurduğun suyun içerisine makarnayı at. sonra altını yak. kaynamaya geldikten 5-7 dakika sonra çıkart suyunu süz. suyunu süzdükten sonra biraz yıka. yağda kızart. keyfine göre salça ve diğer soslar. bu kadar.

elinizde yazılı bir kayıt varsa dava açarsınız bence, ama bunu taahhüt ettiklerine dahil bir şey yoksa sizin bunu sistemden çıkmak istediğiniz için uydurduğunuzu falan düşünebilirler

maalesef yok. şimdi elimiz kolumuz bağlı mı yani?

worms kesinlikle uuv.

biz deliler gibi nfs oynardık baya baya dirsek falan atardık yani

kız arkadaşın gamersa her şeyi oynarsınız
lol, wow, dota, pes, araba yarışı, sro
ama gamer değilse transformice bile oynayamazsınız :P

"little big planet" olabilir.

edit: neira'nın dediği gibi "gamer" olayı var bi de

www.google.com.tr

ciddiyim.

haxball ve dövüş oyunları olabilir.

en yakın sgk müdürlüğüne git. Zaten her ilçede var. Sildirirsin büyük ihtimalle.

aynı durum bende de mevcut. iş değiştirirken 15 gün tatil yapayım dedim ibnenin doğutturdukları yüzünden 2500 lira borcum çıktı. sgk ya gidiyorsun gelir testi falan yapıp borcunu düşürüyorlar ama maaşın 5-6 lira civarı ise 500-600 lira gibi bir şey çıkıyor adam bana ödeme bunu işten cıkınca gel tekrar gelir testi yaptır 40 lira gibi bir şey ödersin dedi. ok dedim ama her geçen gün borcum daha da artıyor.

kuru sabun sürülür kan taşı niyetine ama...

kedi götünü görmüş .. deyip büyüklerimi andıktan sonra pamukla bastır üstüne rakı içmeye devam et bişi olmaz.

çok derin bir kesik olması muhtemel konservenin hiç şakası yok. pres sonrası biraz buz gezdir şok uygula işte bir nevi

Çarpıklık normal dağılımda 0 olarak varsayılır. Bir dağılımın çarpıklık katsayısı negatif ise dağılım sağa, pozitif ise sola çarpıktır. +- 2 saçılımı çoğu istatistikçi tarafından normal varsayılır.
Basıklık ise dağılımın normal dağılıma göre basık veya pik yapması olarak tanımlanır. Çarpıklık değerinde olduğu gibi 0'dır. Pozitif değerler normal dağılıma göre dikliği, negatif değerler ise dağılımın normal dağılıma göre basıklığını gösterir. Basıklık katsayısının +- 2 değerler arasında olması normal olarak değerlendirilir.

alarmsaat.blogspot.com

Mesaj kutunu yeşillendirdim.

pendik sahilde marina var.

eskişehir öğrenci şehri, couchsurfing denenebilir.

hostel

bello otelde kalmıştım ben 70 liraydı kahvaltı dahil. az biraz pazarlıkla 40 liraya çektim. bir kaç gün kalacaz deyince her otel güzellik yapar.

Hosteleski

yandex i öneririm.

yandex navigasyon çıkarttı bildiğin dene istersen

blogs.msdn.com

şöyle birşeyler var ama tam olarak işini görür mü emin değilim.

yazılım bilgin varsa istediğin kişilerin sayfalarındaki yazdıklarını bir excele kaydedicek bir bot programlayabilirsen gerisi daha basit olabilir.

teknik okullar iyidir.

odtü ve itü. potansiyel bir boğaziçi belki.

yalnız eskisi kadar sert bir ayrım yok bence, yani "oo odtü tamam bu adamı alalım" olayı artık değişiyor bana kalırsa.

Odtü, bilkent, hacettep, itü.

boğaziçi daha çok yönetici pozisyonunda yetiştiriyor mühendisleri.

muhendislige gore degisir. bilgisayar icin bogazici, odtu, bilkent

Özel üniversitelerinin örenğin koç un burslu mühendislikleri en yüksek neden o zaman

cunku adamlar 5-10 kisi burslu aliyolar ama odtu 200 kisi aliyor.

ozelde bir bolum dusun toplam 30 kisi aliyo 1 kisi tam burslu 29 kisi burssuz.burslu olan kisi turkiye 1.ise o bolumun taban puani o kisinin puani oluyo ve bolum de turkiyenin en iyisi? oluyor

gökhanbulut noktayı koymuş

e-10 sanırsam önünden geçiyor

harita.iett.gov.tr

e10 tam onunden geciyor ama bostanci koprusunde duruyor. yani arada bir 1 km falan var. ordan yuruyerek ulasim nasil olur bilmiyorum zira yol yok. taksiye atlayin ordan 5 lira max tutar.

1- genelde çalıntı

2- genelde okul hallediyor ama yinede öğrenci işlerini dürtmekte fayda var

3- oha lan daha dün bunun muhabbetini yaptık bu soruya ben de cevap arıyorum

4- error!

1- çalıntı ve kaçak. çoğunlukla çalıntı.

2- okullar bazen salaklaşıyor valla. ben geçen sene 2 üniversitede kayıtlıydım biri örgün biri açık ikisi de tecil ettirmemiş gittim kendim hallettim. bazı okullar sallıyor heralde.

3- özel şirketlerin çoğu garantiyle anlaşmalı. en azından benim çalıştığım 3 yer de öyleydi. bu kadar çalışan adamın maaşları, kredi kartları v.s. ondandır sanırım.

4- bu soruyu geçtim.

2ye cevap başlarken eğer 25 yaşını geçkinseniz askerliğini yaptı belgesi istiyolar yoksa üniversite kendi hallediyo o işi hiç kağıt filan da gelmiyo okul bitene kadar

1- çoğunlukla çalıntı.

2- okul hallediyor.

3- Anlaşmaları avantajlı demek ki benimkisi yapı kredi.

4- Börekçileri bilmiyorum ama taksi, dolmuş hatları doğudan gelmiş insanların elinde.