geçmiş olsun, nur topu gibi bir hastalığınız olmuş.

(bkz: seboreik dermatit)

haydaa kronik bir hastalik mi bu simdi? :S ömür boyu kalcak mi bunlar bende?

geçenini görmedim.sadece bir süre yok oluyor. düzenli olarak yıkadığınız zaman kabuk sorunu ortadan kalkıyor ama saçta yağlanma vs oluyor. kimi dönemlerde kabuklanma yeniden ortaya çıkabiliyor. alışıyorsunuz bununla yaşamaya. buradaki en önemli nokta düzenli olarak doktorun verdiği şampuanla saçları yıkayıp kabuklanmayı önlemek. böylece o kepek sorunu ortadan kalkmış olur. rahat edersiniz. doktora gözükün mutlaka. önereceği şampuan önemli. bana sedolin verdi. 2 günde 1 yıkıyorum ve şampuanı köpürtüp saçta 6-7 dakika tutma ve de iyice durulama olayı önemli. aman atlamayın.

doktora gidin mutlaka. benim psoriasis de saçlı derimden başlamıştı, ilk teşhis de seboreik dermatit'ti. bi gidin mutlaka, ilaçlarınızı da aksatmayın.

siemens.

samsung'un fırçasız motor olan bir modelini öneririm.

fırçalı motorlar ses yapıyormuş, fırçasız motorlar sessiz çalışıyormuş. bütün çamaşır makinelerinde geçerliymiş,haberiniz olsun :)

Samsung.

eğer zaman sizin için önemliyse mutlaka kısa programı (max. 30 dak.) olsun, hatta bende 15 dakikalık kısa programı olan bir makine var, özellikle yazın 1 kere giydiğim tişörtleri o programda yıkıyorum sudan, deterjandan ve zamandan epey tasaaruf ediyor.

sıkma devri çok seçenekli olsun (0-200-400-800-1000 gibi) çamaşırın türüne göre devrini seçin çamaşırlarınız ziyan olmasın.

ikisi bir arada olmasın; hem kurutma hem yıkama... bir makina 1 işi yapsın...ikisi bir arada olunca verimli olamayabiliyor.

aile yapınıza göre kazan büyüklüğü olsun; yalnızsanız ve uzun süre iki kişi olmayı düşünmüyorsanız 5 kg kazan, büyük bir aile için 7 kg kazan iyidir. yalnızım ama büyük eşya yıkamaya çok ihtiyacım oluyor (battaniye, kilim v.b) diyorsanız yine büyük kazanlı bir şey alın...

aklıma ilk gelenler bunlar.

bende samsung aldım memnunum şimdilik

yedek parça ve garanti sonrası uygun fiyata destek alabileceğiniz bir marka tercih edin.. beko öneririm şuan tüm beyaz eşyaları onlardan aldık..

lg çok güzel.

samsung +1

arçelik gümledikten sonra hotpoint ariston aldım ve çoook memnunum. iki yıldır kullanıyorum gerek sessiz oluşu gerekse tasarrufu programları vs si her şeyi çok güzel.

edit: şunun 9 kg lık gümüş renkli modelini 1100 e almıştık. diğer bütün özellikleri aynı, sadece renk ve kilosu farklı.
www.hepsiburada.com

Siemens kullanıyorum memnunum. Öncesinde Samsung vardıi ondan da memnundum. Vestel alma da ne alırsan al diyor herkes.

9 yıllık arçelik makina var. daha servis gelmişliği yok eve. arçelik iyidir.

samsung dan çok memnunum.

edit: 3 sene oldu, alırken ben bunu 20 sene kullanırım diye almadım. günümüz koşullarında 20 sene dayanacak makine yapılacağını sanmıyorum ayrıca teknoloji gelişiyor 5 sene sonra daha çevre dostu bir teknoloji çıkarsa onu alırım. ben ihtiyacıma/bütçeme en uygun, enerji ve su tüketimi az olan makineyi seçtim. bütün elektrikli ev aletlerimi alırken de bu şekilde davranarak aldım bana bir markadan şaşmamak düşüncesi ve bir şey alırken aman o işe odaklanmış markanın ürününü alayım düşüncesi çok saçma geliyor, nasıl olsa biraz da şans işi, en iyi denilen elde patlayabilir, en kötü denen evladiyelik olabilir.

arçelik,vestel ve bilumum koreli den uzak durman iyi olur.bosch un almanya üretimi olan modellerinden alabilirsin.
daha uygun fiyatlı profilo ve gorenje olabilir.

Arçelik'te üretim safhasında makina mühendisi olarak çalışmış arkadaşımın deyişiyle: asla arçelik almayın! adam diyor ki, gözümün önünde üretim bandında makina düştü ve kozmetik olarak düzelene kadar dövdüler. normalde böyle meselelere önem veren kurumlarda üretim esnasında bu tip makinalar doğrudan egale edilirken bunlar satışa hazır hale getiriliyor. bu sebeple de hatalı olma olasılığı artıyor.

arçelik alma +1

eski kalitesi yok malesef. ne aldıysak hiç memnun değiliz, fırınıma 3. kez servis çağıracağım. ekmek yapma mak. sı aldım bir heves altında made in china yazıyor. 3. ayında o da servise gitti ve daha kötü şekilde geri döndü. ardından tekrar gitti falan. buzdolabını da en kısa sürede hotpoint le değiştirmeyi düşünüyorum gürültüsünden bıktık çünkü. bu arada bu makinaların en eskisi 3 senelik.

Damada tuzlu türk kahvesi ikram edilir.
Yüzünü ekşitmeden içmesi gerekir :)

Allah'ın emri diye lafa girilir.

kizin babasi "hanim tufe-..." bunu duyunce adam lafini bitirmeden ayril oradan kac..

çicek cukulata, bide şase mi şasi mi ne ondan goturuosun. kıza bi kaç giyicekti makyaj malzemesi falan.

çikolatayı gondollu dedikleri tipten götür.

eksisozluk.com

dikkatetmeliyiz.wordpress.com

oğlumuz ne işle meşgul diye mutlaka sorarlar :)

Nişan sa bu nişan bohçası adı altında kıza ve kız tarafına hediyelik eşya hazırlanır.(1.dereceden yakınlarına tabi)
Kıza da sandık hazırlanır(içinde iç çamaşırı(genelde set oluyo böyle ipekli falan)kıyafet,dantel cart curt

Bide kıza sor sizde adet kahve içilirken mi kız istenmesi,önce mi sonra mı?ona göre sizinkiler hamle yapsın.Bazı bölgelerde kız istendikten sonra kahvesi içiliyor.Bazı yerlerde kahveler içilirken istenir.(kriz çıkmasın)

Bu iş yöreden yöreye değişir. Hatta kız tarafının yöresi neyse (atıyorum İstanbul'da otursalar bile) ona göre şekillenir. Sen kızın ağzını yokla, zaten böyle bir beklenti yoksa bir çiçek, biz çikolata kafidir. Göz boyamak istiyorum dersen çikolatayı gümüş tepsi içinde götürüsün. Sonra evlenince o tepsiyi kullanırsınız felan.

alabileceğin en iyi çikolata ve alabileceğin en gösterişli buketi yaptırırsın. öyle iki sap çiçek ayıp oluyo artık bu devirde.

cinse göre farkedebilir. ama sosyetik cins kedi beslemedim. o yüzden bilmiyorum. fakat tekirim var 3 adet. bunlar (yüksek derken ne mesefe?) ilk 1.5 ay yatağa bile çıkamıyorlar ve inemiyorlardı. yastıklardan rampa yapmıştım. oradan inip çıkıyorlardı. daha sonra atlamaya/ inmeye başladılar.
6-8 aylıkken bir tanesi 4. kattan düştü. korkmuştu ama sorunu yoktu (erkek) fiziksel olarak sağlamdı. (gerçi biraz da şanslıydı sanırım)

yeter mi?

bizimki de 5 aylıkken 2. kat balkondan atladı, kalça kırığı, bi ton ameliyat...

7-8 aylikken 5. Kattan dustu. Burnunun cok ufak siyirik almasi dolayisiyla kanamasi disinda hicbir sey yoktu. 1-2 gun hic hareket etmedi yatti surekli. Sonra eski haline dondu.

aşı olarak iç-dış parazit, karma, lösemi, kuduz, mantar aşıları önemli diye biliyorum

royal canin. hem kaliteli hem de iştahla yiyolar. hills de iyi derler ama benim oğlan sevmedi. royal canin fiyat olarak biraz tuzludur yalnız.

veterinere gittiğiniz zaman aşı takvimini çıkartacaktır ama kısaca senede 1 kez olması gereken aşılar (ilk sene bunlar 2şer kez vurulur), 3 ayda bir iç-dış parazitleri olacak.

mama olarak da proplan tavsiye ederim, tüy dökümünü ve kokuyu minimuma indirdiği için. veterinerimiz de tavsiye etmişti.

benim kedicikler de royal canin seviyolardı en çok. diğer mamaları mırın kırın ederek yiyolardı. aşılara gelince iç-dış parazit ve karma benim aklımda kalan önemli aşılar ama söylendiği gibi veteriner daha detaylı bilgi verecektir.

Mama olarak royal canin fit-32 yi öneririm. Bende kedimde bu mamayı kullanıyordum. Şimdi ise kısırlaştırdıktan sonra royal canin kısırlaştırılmış kediler için olan mamasını kullanıyorum. Sebebi ise şunlar: kedinin dışkısında en ufak bir koku olmuyor. Bu mamadan önce başka mamalar kullanırken dışkısı çok ağır kokulara sebep oluyordu ama şuan hiç kokmuyor. Ayrıca benim kedim seçici bir kedidir yani öyle her mamayı yemez aç kalsa bile ama bu mamaya bayıldı. Veterinerlere de danıştım bu mamanın formulü optimum oranda hazırlanmış yani günlük gereken tüm besin ihtiyacını içeriyor ve ayrıca kedinizin fazla kilo alıp obez olmasından koruyor. Ayrıca kedinizin yuttuğu tüy tomaklarının atılmasını da sağlıyor. Ayrıca yapılan testlerde bu markanın ürünlerinde GDO lu madde kullanılmadığı onaylandı.

Aşıları sorarsan veterinerler yardımcı olacaktır ama : 3 ayda bir parazit aşısı ayrıca senelik karma aşıları dışında; kuduz, lösemi fel aşıları olması gerekir.

ben barf ya da çiğ besle derim. en sağlıklısı doğasına uygun beslemek. hem de mamalardan çok daha ucuza geliyor.
ne kullandığımı sorarsan purina d&m kullanıyorum kedimin sindirim sorunlarından dolayı. kedim bunu mırın kırın ederek yiyor. en sevdiği mama proplandı. mümkünse, veterinerin özel bir talimatı olmazsa içinde en az miktarda tahıl bulunan ve mısır kesinlikle bulunmayan bir mamayı tercih etmeye bak illa kuru mama alacaksan.

önü kapalı olursa o kumaş yırtılmaz mı ya?! (düz adam)

www.marjin.com.tr bir bak derim.

maalesef orda da yok

bambi'de olabilir,iki sezondur çıkarıyolardı bu sezon da çıkartmışlardır heralde.

ı ıhh yok

bende proplan'ın dağıttığı çok güzel bir kitap var. veterinerlere sorarsanız elinde olan varsa verir ücretsiz. nerede olduğunu bilsem tarayıp gönderirdim.

valla kedi beslemek öyle kitaptan öğrenilecek şey değil pek. Kediler genelde çok farklı karakterler oluyorlar. Mesela benim bir kedim suyu çok severdi , normalde sudan nefret ederler.

genel kurallar ;

1) Kedi yıkanmaz , yıkamaya kalkan büyük acılarla karşılaşır.
2) Kumunu temiz tutmazsan başka yerlere kaka yapabilirler.
3) Tırmalama postu , yatak gibi eşyalara alıştırmak için catnipli spreyler falan oluyor onlardan sıkılabilir. Ama genele bu ibne kediler öyle güzel şeyleri sevmezler.
4) Kedinin göbeğiyle oynanmaz , çizerler adamı .

kedinin belli bir cinsi varsa, o cinse göre bir kitap edinmeye bak. Yani huy ve suy açısından insan gibi karakter geliştirseler bile, basic bir yönelimleri oluyor. Huylu, huysuz, aşırı duygusal ve sokulgan, ya da suratsız yabani gibi dağılabiliyorlar aralarında.

Tabi cins cins şunu bunu yedirmeme gibi mevzular var.

Sokak kedisiyse koy götüne, zira sen koymazsan o kesin koyacaktır.

d&r 'da cats for dummies kitabı vardı,kedi bakımıyla ilgili temel herşey var içinde.

aylarca kedi besledim, çok da pimpirikliydim en küçük ateşinde veterinere götürürdüm. herhangi bir probleminiz olursa çekinmeden sorabilirsiniz ben de kitap aldım ama okumadım açıkçası, her şeyi forumlardan ve kendi tecrübelerimle öğrendim :)

Kedimiz british shorthair.

Kitaplardan ancak standart düzeyde bilgi edinebilirsin fakat her kedinin kendine özgü bir kişiliği vardır, hani yararı olmaz demiyorum olur tabii ama bence kitaptan değil kendin tecrübe ederek beraber yaşamayı öğrenmelisin. onun kişiliğine göre ilgi ve bakım göstermen gerekir. Zorlandığın yerler olursa forumlar ve internet sınırsız bilgiyle dolu. Zaten ne yapmak istediklerini çok kolay anlıyorsun o kadar zor birşey değil.

çok heyecanlandım acaba bu mu diye, değilmiş :(

www.youtube.com

kardeş tebrik etmek istiyorum seni benim duyurumdan bunu çıkarttığın için. neredeyse hiçbir şeyi doğru yazmamışım ama sen gelmişsin doğru cevabı bulmuşsun. tebrik eder, teşekkürlerimi sunarım.

hehe :)

iz tedavsi roaccutane kullanımın tamamen bittikten sonra yapılıyor diye biliyorum. ama yine de başka bir doktora sor istersen.

500tl altı vergiye tabii değil sanırım.

Emsal kira kaçsa o semtte, o tutar ödenmiş gibi vergisi alınır.

Yıllık toplam 3.200 tl' nin üzerindeki kira geliri vergiye tabidir.

bu tip durumlarda her evin belirli bir kira bedeli oluyor onun üzerinden hesaplıyorlar.
yani kira kontratında yazanın önemli olacağını sanmıyorum, belli bir fiyatın altında olmamalı. mevkii, evin yaşı, m^2 sine göre falan belirleniyor.

aynen ben de babamın kiracısı görünüyorum aylık 100 lira kira bedeliyle. doğalgazım zartı zurtum da bu şekilde benim üzerime.

battaniye yemek arsızlık muhtemelen.
benimkilerden biri iplik, biri de poşet gördü mü dayanamıyor.
resmen yiyorlar yani.

bunun dışında evet, diyet mamaları pek sevmiyorlar.
eğer geçici bir süre için kullanacaksanız idare edin.
ne tür bir sorunu var bilmiyorum, ama sıkıntısı geçtikten sonra çiğ beslenmeye geçebilirsiniz eğer sindirim sorunu yaşadıysa.

normal kuru mamaya dönünce yine tekrarlar çünkü bir süre sonra.

hills'in i.d. maması var sindirim problemi olan kediler için,bayıla bayıla da yiyor bizimkisi. veterinerinize danışsanız da belki ondan kullansanız?

battaniye yemesi hakikaten arsızlığından. ipliğe benimki de dayanamıyor gerçi,poposundan yavaş yavaş çeke çeke iki metre misina çıkartmışlığım var. kemirirken yakaladığınız anda basın fırçayı. hatta kulağına başparmak ve orta parmakla yapılan halkayı çözerek vurma hareketi vardır ya, o şekilde pıt diye vurabilirsiniz.

hills sindirim sistemi hassas kediler için olan +1.
bi de kedi otu falan dene, battaniyeden de vazgeçer belki.

Yok yok aman diyim, sen mümkün değil kesemezsin. Kedileri veterinerler bile tıraş esnasında hafifçe uyutup etkisiz hale getiriyorlar. Bir veterinere falan sor soruştur bakalım ne fiyat verecekler. 50ğ-60 lira civarıdır diye tahmin etmekteyim.
Bir de tüy toplayıcı taraklar var ama bir boka yaradığını söyleyemem.
Şu ara bir de tam mevsim dönümü, bizim ev de tüy içinde boğuluyoruz. Ben de tıraş ettirmeyi düşünüyorum. Veterinerimiz 5 ay falan idare eder dedi bir kere tıraş oldu mu.

Görünen o ki gerekeli ekleme: Kendi veterinerim kendi kedilerini yılda iki kez tıraş ediyor. İlk etapta tıraşı bana tavsiye eden kendisi oldu. Ha siz doktor değil allah şifa verir diyenlerdenseniz o kadarına ben karışamam.

uzun tüylü kediler bazen beslenmeye bağlı, bazen de mevsimlik tüy dökerler. furminator kullanılabilir fakat bahar-yaz aylarında tüylerini kestirmekte yarar var, hayvan da çok rahatlar, zaten öyle sıfır numaraya da vurmaz kuaförler. daha önce de dediğim gibi ben veterinerlerin bu işi yapmasına karşıyım, kedi köpek kuaförleri çok daha tecrübeli, bayıltmadan da yapıyorlar. ben senede 2-3 kez traş ettiriyorum, kışın ettirmiyorum tabii.

ya kardeşim ben zaten hayvanın otuna bokuna razıyım, tırnakalrını da hiç kestirmedim şuan sadece evde tüy içinde boğuluyorum yemeğimden bile tüy cıkıyor diye kestirmek istiyorum.

kedi traş etmek için anestezi verecekler hayvana. her anestezi bir ölüm riski, aldığı kimyasallardan da karaciğeri zarar görecek. bu yüzden benim veterinerim önermedi, bizim kız da deli tüy döküo.
eğer tüyleri yumak yumak dolanmışsa ve tarayarak açamıyorsanız o zaman traş lazımmış yalnız, dolanan tüyler cildi haşat ettiği için traş öneriyorlar.

tüy dökümünü azaltmak için kullanılan vitaminler ve özellikle de balık yağı kapsülleri var, bi nebze azaltıyolar tüy dökümünü.

yilde 1 defa (yaz donumunde)tras ettiriyorum hayvan da rahatliyor. eger ki kediniz sakin ise anesteziye gerek kalmiyor. (benimki gayet sakin oturuyor) pet kuaforune gidin ve isinin ehli bir yer bulun istanbuldaysaniz onerebilecegim yer var. 50 tl ucreti

Veterinerler 20-30 liraya traş ediyorlar. Ev ortamında olduğu için yaz gelirken tüylerini kestirmeniz çok iyi olur.

amsterdam dogal epey.

dünyanın en yeşil başkenti bişkek'tir (kırgızistan). çok güzeldir parkları falan. çok güzel yerleri vardır.

seattle

herkes yabancıdan gitmiş. görüyor ve artırıyorum; mirandela.

vancouver/canada. böyle bir büyülü dünya yok!

park bahçe yok pek ama dağlara doğru biraz çıkarsan türkiye için rize. avrupa'da da parklarıyla bahçeleriyle falan oslo baya güzel.

yeşil değil ama olduğu gibi doğallığıyla kalmış dersen Roma.
illa yeşil istersen bence Muğla ve Muğlanın her yeri, Marsilya, Aix-En-Provence..

delft/hollanda

antalya

muğla+1
özellikle de marmarisin köyleri.

edirne

amerikada new england denilen bi bölge var, kuzeydoğusunda, doğal güzellikleri ile anılan bir bölge. Vermont diye bir eyalet var ki hele, cennetten kopmuş gibi adeta.

bahsettiğiniz rahatsızlık sanırım vitiligo. stresle bağlantısı olur eğer vitiligoysa. mutlaka bir dermatoloğa görünmelisiniz. tamamen geçmez fakat etkilerini yok eden/azaltan ilaçlar mevcut.

depresyon hali bir süre sonra geçer. ayrıca da hapla beraber kilo vermek de gayet mümkün. kilo verince muhtemelen pcos da geriler zaten.

doktoruna bir sor, `yazz 24+4''ün bu tür yan etkilerin en az olduğu oral kontrasaptif olduğu söyleniyor.

kadifepanter'e ek olarak, yazz24+4 yan etkilerin en az olduğu doğum kontrol hapı lakin pcos'un yan etkileri olan tüylenme sivilce vs. 'ye de olumlu bir etkisi yok. bu yüzden eğer bu etkiler varsa doktorunun diana35, daha hafif bi durum varsa yasmin yazmış olduğunu tahmin ediyorum. sakın doktoruna sormadan yazz24+4 'e geçme.

tüylenme ve sivilce problemim yok aslında benim tek sıkıntım düzensiz regl durumu

Ben alacağın muhtemel ve haklı cevabı söyleyeyim de: "Öf amma edebiyat parçaladın be!"

not: görüleceği gibi hala seviyorum. Ama bir yandan da veda etmek istiyorum.

6 senedir bir kez bile konuşmadık.

hayır.

az önce ben de eski eski sevgilime bişi yazdım, ancak sildim. sen de sil yazma hiç.

not: bizim de altı sene oldu.

insan kendini yıllarda geçse tutamıyor, anlıyorum. birçok kişi gördüm böyle mesajlar atan/arayan soran. fakat hepsi 'geçmiş.' geçmişi canlandırmak bilmiyorum ama sizin için çok da iyi olmaz. kimseye de sanırım olmadı. yanlış anlamayın, bir beklentiniz, gelmeyecek bir cevabınız var demiyorum. sadece daha kötü ve daha üzücü ve daha, daha... insanlar hayatlarına hiç bakmadan devam ediyorlar. eh arkalarına desek daha doğru olur. siz de arkanıza bakmadan:
atmayın.

aynen öyle. geçmiş adı üstünde geçmiş ve bitmiştir. benim de yok mu söylemek istediklerim, bir kez olsun görmek istediklerim? tek bir gülüşüne bir çok şeyi feda edebileceklerim? var ama artık bitti ve gitti. asla eskisi gibi de olmayacak. o nedenle atma. ne kendini ne onu üz.

Erkek olan sensin, ve çok daha duygusalsın.
Emin ol kız bunu küçümsemeyle karşılayacaktır. Duygusal konularda kızlar severlerse başka oluyor sevmezlerse tamamen duygusuz ve acımasız oluyorlar. Deneme derim

gönder kardeş. ama bunu gönderme. çok cins bir üslubun var. leyla ile mecnun setinden mi yazıyorsun?
yalın bır bıcımde soyle boyle boyle ıste senı ozledım ve askere gıdıyorum.

ama mutlaka yolla. yoksa bitiremeyecek gibisin.

Ben olsam böyle bir sey göndermem ama ben bu tip bir sey yazamam da, öyle bir insan degilim. Yazdigin sey seni yansitiyor, zamaninda o da seni-böyle bir mektup yazacak birini- sevmis, demek ki göndermek istiyorsan göndermelisin. Ama yane 5-6 yil ne demek tahayyül edebiliyor musun? Insanlar biraktigin noktada kalmazlar. Kafanda sevdigin kisi yok artik, biraraya gelseniz bu kim la dersin.

İlla göndereceksende öptüm sezenin dediğini yap. çok kısa ve öz olsun.

Yollamaman her daim iyidir tabii

bunu gonderme.

ya bu cumartsi gecelerinin amk. yapma abim yapmaa.

benim bile içim cız etti. bir de siz o kadar şeyler paylaşmışsınızdır illa ki hoşuna gider duygulanır o da. bir şey olsun umuduyla yazmadığını düşünüyorum bunu. çok da güzel olmuş, helal olsun. yalnız "sevdiceğinden" değil de "sevdiğinden" yapsana orayı :)

bir kağıda yaz ama yollama.

"ben senden ağız tadıyla ayrılamamıştım,şimdi ayrılayım askere de gidiorum duygusallaştım da bilio musun" yaz daha iyi.

gönder, çünkü göndermezsen rahat edemeyeceksin.
ama büyük ihtimalle cevap alamayacaksın onu da bil.

yorumlarınız sayesinde biraz daha düşünme kararı aldım, biraz daha sadeleştireceğim. belki daha net olacağım.

-hiçbir sıkıntı doğurmaz.
-sorun olmaz. kalır.
-3 aylık iyidir. mümkünse tuvalet eğitimi olan bir kedi edin.
-kedi 101 hakkında bilgim yok :)

ben memurum, kedimden memnunum :) yalnız yaşıyorum. bazı haftasonları evde kendi başına kalıyor. il dışına gidiyorum vsvs.

- iş saatlerinde evde kalması bir sorun yaratmaz. zamanının çoğunu uyuyarak geçirir zaten.
- doğrudur. yeter ki temiz kum, su ve maması olsun.
- 3 aylık civarı iyidir. tuvalet eğitimi kediler için sorun değil. bir kere kumunu gösterseniz yeter. eğitim gibi bir durumları yok. kum dışında başka bir yere yapmak istemezler zaten. kum çok kirliyse durum değişir.
- sahipleneceğiniz kediyi uzun yıllar bakabilecek durumdaysanız alın. İlerde hastalandığı zaman her gün ilgilenmeyi, her gün veteriner kliniğine veya fakülteye götürmeyi ve cebinizden yüksek miktarlarda para çıkmasını göze alıyorsanız sahiplenin.
not: pet shop'tan değilde sokaktan kedi sahiplenmenizi tavsiye ederim.

- eğer tek kediyse sıkılır,
- depresyona girebilir,
- bu kadar yalnız bırakacaksanız sahiplenmemeniz daha sağlıklı olur.

- az sıkılır sadece sorun olmaz gelınce oynarsın
- sorun olmaz
kum alıskanlıgını cok cabuk kazanıyor sorun olmaz.6 aya kadar cıkabılırsın bence. benımkı 4-5 aylıktı geldıgınde.
-lazer al mutlaka
-uzerı kapalı kumluktan al. sılıkon kum kullanma. mumkunse dogal taslı olanalrı tercıh et.
-kalorıferın uzerıne bır kutu koy orda yatar tum gun.
-tuylerı cok dokulurse kestır. hayvana da ıyı gelıyor.
-elımdekı cızıklerı bıle sevıyorum genelde :)

guzel sey evde bır arkadas. sevın onu yeter

süper bir karar öncelikle! 2 buçuk senedir bir kedim var. kendisini sokaktan kurtardım. eve aldığımda 1 aylık bile değildi. kaybolmuş bir şekilde yolun ortasındaydı. eve getirdiğim gün bir kez kuma çişini yaptırttım ve 2 buçuk senedir başka hiçbir yere çiş-kaka yapmadı. küçük almanız bu sebepten dolayı avantajlı ama küçük kedi biraz daha ele geldiği zaman daha rahat yalnız kalacaktır evde. 3-4 aylık olunca yani. o yüzden 2-3 aylık bir tosun sahiplenmeniz bence daha iyi olabilir.
biz luna'yı herkes çalıştığı ya da okula gittiği için evde yalnız bırakıyoruz. işte sabah 8-9'dan akşam 7'ye kadar çoğunlukla yalnız oluyor. bazı kediler onu yalnız bıraktığınız için tepki olarak kakasını ortalık bir yerlere yapabiliyor ama bizimki biraz ketum olsa gerek pek sorun etmedi şimdiye kadar. :) maması, suyu, temiz kumu olduğu müddetçe hiçbir sorun teşkil etmeyecektir.
ben dişi kedi almanız taraftarıyım. erkek tosuncuklar kızgınlık döneminde etrafı işaretliyorlar ve çalıştığınız için temizlemesi size biraz yorucu gelebilir o yüzden. dişi kediler kızgınlıkta fiziksel hareketlerle, bağırarak falan dışa vuruyor enerjisini. bir de çok çiş yapıyorlar o dönemde, bir kez yetişemediğinden işedi benimki yatağa. o yüzden bilgisayardı elektronik eşyaydı falan pek ortalıkta bırakmazsanız kızgınlık döneminde herhangi bir problem olmayacaktır.
tüy konusu herkesi caydıran bir olay. elbette tüyü dökülecek hayvanın. bir de uzun tüylü ise yapısal olarak 2 kat fazla dökecektir. bunun da önüne 2-3 günde bir evi süpürerek çok rahat geçersiniz. bir yazları tüylerini kestiriyoruz mesela. hayvan da inanılmaz rahatlıyor, tüylerden de yaklaşık 3 ay kadar kurtulmuş oluyorsunuz. kışın ise zaten çok fazla tüy dökmüyor. ama zaptedemeyecek gibi olursanız kasım gibi kestirip ocağa doğru biraz daha orta tüylere sahip olmasını sağlayıp üşümesini de engelleyebilirsiniz.
ama en en en önemli konu aşıları. mutlaka en temel aşılarını yaptırmalısınız. bu hem sizin hem de kediciğinizin sağlığı için çok önemli. iç-dış parazit aşıları, kuduz, lösemi aşısı gibi bir sürü aşısı var. küçükken bunlar biraz sık oluyor ama büyüdükçe seyrekleşiyor. mesela kuduz aşısı senede bir oluyor falan. karmalar 5-6 ayda bir gibi. benim bütçem yok diyorsanız en azından iç-dış parazitlerini mutlaka yaptırmanızı öneririm. tüy yutmanız durumunda sizi iç parazit aşısı koruyacaktır, pireleri dış parazit damlası engelleyecektir. ve not olarak ev kedisi dışarı çıkmasa da pirelenebiliyor. aklınızda olsun.

valla şimdilik bu kadar. anlatmayı çok sevdiğim bir konudur. bir sorunuz olursa seve seve yardım etmek isterim. bir de sahiplenecekseniz akıl vermek gibi olmasın ama barınaklardan sahiplenseniz pek de güzel olur. umarım yardımı dokunur. şimdiden mutluluklar küçük pisinizle. :)

yanıtlar için teşekkür ediyorum, hepsini ayrı ayrı okudum. değerlendirme aşamasında olduğumdan her türlü yorum benim için önemli :)

-kedi 101 bilgisi olmayanların tavsiyelerini dinlemeyin.
-kedilerin tuvalet eğitimi yoktur. kediler sadece bir kez kumunu gösterdiğinizde artık oraya yapar. kum dışına yapan kedinin bir sorunu vardı (kumu bulamamak da bu sorunlardan biridir ancak kum dışına yapan kedi hastadır, sorunludur, kumunda sorun vardır vs vs.)
-kediler uzun süre yalnız kalabilir. ama uzun süreden kasıt 30 saat kadar. bundan sonra yemek ve/veya su sıkıntısı olabilir. suyu çok koyarsınız birden fazla yere koyarsınız. ama yemeğe alışkın değilse hızlı yiyerek sonra aç kalabilir. 2 günden uzun yalnızlıklarda her gün birisi eve uğrayıp su tuvalet ve yemeğine bakmalı.
-3 aylıktan küçük kediyi annesinden ayırmayın zaten. sokakta da görseniz. çünkü sokakta annesinden ayrı gibi olsa da annesini yanına dönüyor olabilir.
-kedi satın almayın. sokaktan rastgele bir kedi de kapıp gelmeyin. bakın burada bile sahiplendirme duyuruları var. onları alın. kedi iyi hayvandır. ona iyi davranırsanız 10 yaşında bile olsa sizi sever.
-tüy döker tabi. siz hiç tüy ve saç dökmüyor musunuz :)
-aşılarını yaptırın. mutlaka. zaten yasal olarak kuduzu yaptırmak zorundasınız.
-yiyecek ve kum'u petburada.com 'dan alabilirsiniz. ekonomik ve çeşit çoktur. market maması kullanmayın.. whiskas vs gibi.
-tırnaklarını kesmeye hemen başlamayın. biraz öğrenin alışın sonra. çünkü yanlış keserseniz hem canı yanar hem kanar ve durmaz kanaması.
-kısırlaştırın. (veterineriniz doğru zamanı söyler)
-oynayın. koşturun. oyuncaklar alın. sağlığı için gerekli bunlar. obez olmasın. "aam istiyooor" diyerek saçma salak şeylerle beslemeyin (sebze vs anlamında demiyorum.. uyduruk kalitesiz mamalar vs)
-sebze meyve yemesinde sakınca yok. rafine şeker ve çikolata vs vermeyin. kesinlikle.

hepinize üşenmeyip uzun uzun anlattığınız için çok teşekkür ederim:) maddi sıkıntı yaşamıyorum ama öyle bir ağaoğlu da değilim:) alacağım 3 aylık bir kaplanın ne sıklıkla aşı olması gerekir? bana maliyeti(ay bazında - aşı dönemi bazında) ne civarda olur?

ilk yıl baya bır asısı var.
ondan sonra azallıyor. asıları ortalama 40 tl (adet) dusunebılırsın.

hafta içi işte oluyorum, hafta sonları müsaitim. aşıyı özel bir klinikte de yaptırsam sanırım fiyat aralığı aynı olacak. Her ay yalnızca bana aşı maliyeti ortalama 40 TL civarında olacak manasını çıkardım yazdığınızdan.

Edit: şurada konu daha önce incelenmiş, aşı ve aylık masraf konusunda bilgi burada mevcut: www.eksiduyuru.com

Edit2: Mama konusunda da bilgi verebilirseniz sevinirim.( şu sıklık ile şu mama, şu marka vb.)

şu an kucağımda uyumakta olan tosuncuktan öğrendiklerim:

-bana geldiğinde 2 aylıktı, anne altından ayrılmak için gereken minimum süre 2 ay yanılmıyorsam.

-tek başına kalabilir ancak yeterli suyu ve mamasını koysanız dahi, sonuçta hayvanı sıcak evde bırakacaksınız, su buharlaşabilir. sürekli devinim yapan su kapları var onlardan edinebilirsiniz.

-iki kedi birden alsanız hem sıkılmazlar hem etrafı hırpalayacaklarına birbirlerini yorarlar. ben yavruyken 2 kedi birden almadığıma pişmanım, 2. kediyi de alamıyorum bizim hanfendi bütün kedilerden nefret edio. bunun yanına başka kedi koysam ağzını yüzünü dağıtır.

-iş saatlerinde yalnız olması sıkıntı doğurmaz da işte iki tane olsalar süper olur. sanki iki kedi bakmak zormuş gibi gelio dimi, ama öyle değil işte. :) edindiğiniz zaman ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

-bizim kız bembeyaz bir ankara kedisi. beyaz tenli insanlar gibi, beyaz hayvanlar da hassas oluyorlarmış,aklınızda bulunsun. cilt ve mide hassasiyeti var mesela baya da sıkıntı çektik özellikle mideden. (serumlar,ilaçlar... vs. ucundan yırttı resmen)

-mama olarak hassasiyetten dolayı "proplan delicate kitten" kullandık yalnız üretimden kalktı ve bulmak çok zor. şimdi de Hill's İ.D. mama kullanıyoruz, hassas mideli kediler için olanından. severek yediğini söyleyemem ama baya kaliteli bir mama, mecburen de hassas olduğu için yiyor. genel olarak lezzet/sağlık oranına bakılarak proplan'ın mamalarının iyi olduğu söyleniyor.

- iyi mamayla beslemek, tüy dökümünü de önemli ölçüde azaltır, aklınızda bulunsun.

-uzmantv 'de kedi bakımıyla ilgili videolar güzel bayaa, izlerseniz faydası olur.

bir de aşılarına baktım;
3 ayda bir iç+dış parazit
yavruyken senede:
2 doz karma
2 doz lösemi
1 doz kuduz aşısı var, her sene bu aşılar birer kere olmak üzere tekrarlanmakta.

yeterince guzel ozetlenilmis, tek bir sey eklemek istiyorum:

gun icerisinde yalniz kaldiginda, genelde uyuyor olacak. dolayisiyla siz eve dondugunuzde, cin gibi bir picle karsi karsiya kalacaksiniz. o sebeple eve geldiginizde, ona zaman ayirip oyun oynayin ki yorulsun biraz kerata. aksi takdirde gece uyutmaz vallahi miymiy :)

tüm cevaplar birbirinden şahane:) hepinize teşekkür ederim, çok yardımcı oldunuz:)

www.yvesrocher.com.tr

www.thebodyshop.fr süper koku ama buralarda var mı bilmiyorum.

lanvin rumeur kullanıyorum ben onda var ama sırf yasemin kokusu değil tabi, zarada var bir de bildiğim white jasmine.

kırmızıkaşekaban+1
yves rocher tendre yasmin gayet güzeldir.

zara'nın var yaseminli olması gerekç ucuz da hem. yoksa bile zara2nın bütün kadın parfümleri ya şekerçi ya çiçekçi gibi kokuyor zaten.

bildiğim en kalıcı ve buram buram yasemin kokan, unutulmaz klasiklerden : 3.bp.blogspot.com

dior - diorissimo derim. net.

www.derinmor.com

bence alien deneyin.

Zara'nın gömleklerini beğenmiyorsan Damat'a bakmanı tavsiye ederim.

Zara'nın bir üst markası olarak Massimo Dutti diyebilirim? Daha çok marka var da, buraya bir bak önce.

Çin malı derken kaliteden mi modelden mi bahsediyorsun?Kalite olarak diyosan sarar ve kığılıya da o konuda çok güvenme derim.

Hem kaliteli hem de sik modeller anlaminda söylemistim. Zara bir örnekti sadece. Mutlaka bir cok markanin kendi icerisinde segment farki olan ürünleri oluyor haklisiniz. Marka cok önemli degil, ben kigili, sarar´in ürünlerinde sorun yasamadigim icin söyledim. Gözünüze herhagi bir markadan sik bir model carpmistir, belki paylasirsiniz diye sordum :)

Benim blogum vardı ama epeydir güncellemiyorum. Fikir sahibi olmak açısından bakabilirsin, devam edicem yazmaya bu aralar: www.acimamgiyerim.com

Anladım.Tabi ki değişik giyim tarzları var ve şıklık ölçüsü buna gör edeğişiyor herkes için.Veya ne tarz gömlek arandığına göre casual,formal falan filan.Günlük kullanım için dediğiniz söylüyorum,jack jones'a bakabilirsiniz apaçi gömlekleri de mevcut ama arada cidden tarz olarak çok iyi gömlekler oluyor,mesela bu sene çıkardıkları kot gömlekler çok iyi.Kalitesine gelirsek,ben hiçbir sorun yaşamadım jack jones'un gömleklerinde.Bi de hem şık hem daha da kaliteli evladiyelik kullanabileceğim bir gömlek istiyorum derseniz de dockers'ı öneririm.

çift geyik karaca'nın gömlekleri çok hoş.

yani 3.5 aylık ve yavru kendin diyosun. oyun için yapıyor neden saldırsın yavrucak ısırıyodur da hatta?

yanlışlıkla ısırıyordur o. hayvana vurmayın ama ısırdığı zaman azarlayabilirsiniz biraz.

Dişilerde bence öyle bi denyoluk oluyor. Güvenmiyor mu desem ne desem bilmiyorum ama bi anda sertçe atılıp sonradan hafifçe ısırıyor. Çok kedilerim olmuştur ama ilk kez gerçek anlamda kedi ısırmasını geçen yaz tatmış bulundum. Olduğu gibi kolum şişti ve dişleri koluma girmişti. Demem o ki, şaka yapıyo şaka istese dağıtır hepinizi..

göbeğinden uzak durun, gıdıklanınca benimki de saldırıyor.

siz ona ve isteklerine saygi duyun, denginiz gorun ve devaminda onun size saygi duymasini ogretin, bir kere hic bir fiziksel uyraran kullanmamalisiniz, cunku hep gidip bir yerine birsey yapmaniz gerekir, bagirmayacaksiniz, gece vakti istemediginiz birsey yapabilir, kendinize bir kelime secin, ve her istemediginiz bir seyi yaptiginda sakince ama otoriter bir sekilde bu kelimeyi soyleyin, ama hep ayni kelime olmaii ve hep ayni tonda soylemelisiniz. ayni sekilde odul kelimeleriniz olsun ve onlari da sevgi dolu soyleyin, yemekle odul vermeyin, odulleriniz ve cezalariniz tavriniz olsun. asiri hareketlerden kacinin, zaten bir insanin hayvanla iliskisi sirf vucut diliyle oluyor. o yuzden abartmayin. bir gun evet dediginize ertesi gun hayir demeyin, tutarli olun. sectiginiz olumsuz kelime basit bisiy olsun, mesela ben hayir diyorum, yok diyebilirsiniz, olmaz diyebilirsiniz ama ayni kelime ve ayni ton cok cok cok onemli. yani uzun bir tirat atmayin o sirada senneyaptinbenmasayacikilimayacakdemedimmi falan gibi bir cumleye baslarsaniz dalip da hic bir ise yaramaz. hep sakin sakin konusun. kedi de cocuk gibi; bagrismali cagrismali, kalabalik ve kontrolsuz ortamlarda buyuyen kediler haliylen daha kuralsiz oluyor.

arkadaşlar kediler köpek gibi eğitilmez.
ses tonu mes tonu da sökmez hiçbirine. (bu yaştan bahsediyorum)
bu yaştaki kedinin algısı, bu yaştaki köpeğe göre çok daha düşüktür.

bunu 8 kedisi olan biri olarak söylüyorum.
neredeyse hepsi isimlerini, gel-git, in aşağı vb. gibi komutları anlıyor.
o, zaman içinde kurduğunuz iletişimle ilgili.

3,5 aylık kedi henüz bebektir ve zaten sizin verdiğiniz "komutları" ancak 6 aydan sonra fark ederler. şimdi kendi kendinize yırtınıp durursunuz.

bu yaştaki kediler için hareket eden her şey "av"dır.
oyun oynar, yakalar ve ısırır.
doğa içinde hayatta kalmasına yardımcı olacak olan becerilerini yeni öğrendiği için sürekli tekrar eder.
ancak 5-6 aylık olduktan sonra algısı biraz daha genişler ve bilinçlenir.
zaten o zaman kızmanızdan da anlar.
şu anda sizin ondan farklı bir canlı olduğunuzun bile pek farkında değil.

mümkün mertebe elinizle ayağınızla oynatmaya alıştırmayın, bu alışkanlık kalıcı da olabiliyor.
gerçi büyüdükçe zaten farklı şeylere yöneliyorlar, ama olsun.

O henüz bebek, anlayışlı olun. Oyanamak istiyor olabilir, dişi kaşınıyor olabilir vs... 1 yaşından sonra her şey normale girer.

neden yapıyor bunu?

çünkü o bir kedi. kedi olduğu için yapıyor. insan bebeği gibi tepki vermesini beklemeyin, doğası gereği davranıyor. büyüyünce de böyle olacak. yaratılışı öyle. eve bir başka kedi daha alırsanız onunla oynar, size sadece sevilmeye gelir, kedi bir arkadaşı olmazsa tüm içgüdüsel vahşiliğini sizin üzerinizde deneyecek.

daha fazla bu konuda yorum yapmak istemiyorum ama kedi egitilebilir, nokta. onemli olan egitimden ne anlasildigi, egitimli olmaktan ne anladigimizdir. her canli gibi egitim kedi icin de kucuk yastan baslamalidir. butun canli iliskilerinde iki unsur cok onemlidir, birinci sevgi, ikinci disiplin. yani sevmek ve sadece beraberinde oldugu gibi kabullenmek, gelisime engeldir. bunun sonuclarini herkes kendi hayatinin aynasina donup baktiginda anlayabilir.
ben kendi tecrubelerimin sonuclarindan memnunum, diger insanlarla da paylasiyorum bu yuzden, isteyen uygular, isteyen zaten olmaz der uygulamaz, kisinin kendi tercihidir.

benzerlerı origami mobilyada vardı sanki..

chester koltuk deniliyor bunlara aklınızda olsun...

21 kelimenin 14'ünü yanlış yazman bence daha büyük bir sorun.

Ben almanya dogumluyum :) ve suan alman klavyesini kulaniyorum Notebook da

Abisi ben de Türkiye doğumluyum ama Almanca'yı bu kadar yanlış yazmıyorum.

Neyse jöle krem vs. sürme, saçlarını her gün ılık suda yıka, iyi bir şampuan kullan, saçlarını fazla uzatma, beslenmene dikkat et saçlar kendini toparlamaya başlar.

bol bol meyve sebze ye.

argan yağı çok faydalı saçlar için.

kendimizi kandırmayalım,fotoğraftada kötü gözüküyor.

kurutemızleme yapanların bir çoğu boyamada yapıyor.

aktarlardaki eski tip kağıt paketteki boyalar değil de böyle boncukçu, elişi, boya malzemesi satan yerlerde daha kudretli kumaş boyaları var. makinada vs yıkamaya da uygun. veya en kötü bi kovada boyarsın sıcak suyla, biraz da sirke atarsın filan sabitlenir.
bunun dışında kot tamir eden, paça kısaltan vs terziler var onlar da yapar bu işi.

boyar boyar da aynı renge boyar. boyamadan önce çamaşır suyuyla rengini ağart belki daha iyi boyanır. o viktorya marka boyalarla kaç pantolon boyadım. onların sabitleyicisinden de almayı unutma

iki eylül caddesindeki dry center'da boyama yapıyorlar.

kosla vanish oxi + yer bezi

karbonatlı bir şey vardı, halıya döküp sonra elektrikli süpürgeyle süpürerek temizledikleri. hem çok pratikti hem de süper temizliyordu. onu öğrenip yazacağım buraya. ön bilgi olarak verdim belki bilen vardır ben öğrenene kadar aklına gelir de anlatır diye :)

kosla halı şampuanı + araba yıkama fırçası + elektrik süpürgesi.

bütün eve can mı dayanır yahu,taksitli maksitli de olsa belki bi halı yıkama makinesi alınamaz mı?

renk skalasında kırmızı ve mavi zıt renkler, ikisi karıştırıldığında gri yani etkisiz eleman elde ediliyor :) bununla ilgisi olmalı. bir de tarih boyunca kırmızı hep kötüye atfedilmiş. o zaman karşıtı olan iyi de mavi olmalı diye düşünülmüş olabilir.

kırmızı ve mavi kan, yani temiz ve kirlenmiş kan arasındaki fark olduğunu düşünüyorum. bütün kültürlerde bu var, yalnız zıtlık belirtmesi ikisinden birinin daha iyi olduğu anlamına da pek gelmiyor. kırmızının kötüye atfedilmediği durumlar da var bence. matriksteki kırmızı hap gibi.

(bkz: renklerin psikolojik etkileri )

kırmızı tel ya da mavi teli kesip bombayı etkisiz hale getirme ikilemi de geçer..o kadar da izledik ama hangisi doğru hatırlayamadım..sanırım mavi kesilecekti..evet hatalıysam zaten bu mesaj kendi kendini imha eder birazdan..

harry potter'da kırmızı ve yeşil mücadelesi var :)

sıcak soğuk

turkiye-yunanistan :P

burda olanların çoğu seçmece. memleketlerinde o kadar düzgün hatlı hatunu birarada göremezsin.

valla güzellik dersen bence sadece farklı olduğu için çekici geliyor. irilik de bir faktör tabi. kuzeydeki insanlar daha büyük vücut yapılarına sahip. sıcak iklimlere gittikçe boy kısalıyor falan.

bir de bence en güzeller yine de brezilyada. oradaki insanların hepsi manken.

benimde demek istediğim o zaten pierre reyis bile gidip orda çekiyo pornoları neden yani ben bunu soruyorum

genetik.

gen havuznun çeşitlenmesi ya da çeşitlenmemesi (hangisi daha iyi bilmiyorum) ve zamanla bizde yaratılan güzellik algısı ile ilgili. bana da türk kızları genel olarak daha güzel, çekici ve seksi geliyor. algı falan filan..

standartların düşük panpa

Panpa bazi irklar genetik olarak guzeldir. Goreceli falan da degil. Ortadogulular olarak cirkiniz.

durdenist haklı dağılabiliriz.

blog.milliyet.com.tr

www.izafet.com

abi buna da şükür..
pakistanda filan da doğabilirdin...

Genetik. Gen havuzu ile ilgili. Gen havuzu ne kadar çeşitli olursa o kadar çirkin oluyor ırklar. Sebebi de şu; insan fiziği için birçok kötü özellik (siyah saç, esmer ten, yapılı vücut, kıllı olmak) genetik olarak baskındır iyi özelliklere (sarı saç, beyaz ten, narin vücut, pürüzsüz ten). Kuzey insanları genellikle kendi aralarında çiftleştiği için gen havuzları çok karışmamış. Oysa orta doğu insanları (Türkler) göçebe yaşadıkları için genetik özellikleri karışmış, çok karakteristik olamamış.

Tabii yaşam koşulları da var; sıcak ve bunaltıcı iklimde yüzyıllarca yaşayan ırkların vücudu yıpranmış olur. Yine nesiller boyunca lüks içinde yaşayanlar (zenginler, Avrupa) daha az yıpranmış olur. Buna karşılık, tarlada çalışanlar daha yıpranmış ve kaba vücuda sahip olur.

Açıklayıcı olmuştur sanırım :)

bunların temelı beslenmeye dayanıyor, bunun yanında akraba evliligi gibi yasam sansını dusuren embesillikler oralarda yok.

cokeslilik

çok eşlilik derken?

cokesli ol

öyle yapabileceğimi zannetmiyorum.

Ya sevgi, saygı, aşk falan biraz boş işler açıkcası. İnan bana 6-7 yıl önce aynen senin gibiydim ve o "akıl oyunları"ndan nefret ederdim.
Niye herkes doyasıya yaşamıyor sevgisini, aşkını neden böyle ali cengiz oyunlarına ihtiyaç var diye kös kös düşünüp dururdum.
İddialıydım da, bir gün mutlaka saf, temiz ilişkiyi bulacaktım güya =)
Kısacası dünya üzerinde masum aşk yok ve şeytan malesef azapta gerekiyor.
Bu biraz da her şeyi çok hızlı tüketmemizle alakalı bir olgu sanırsam. Bu hıza yetişemezsen, oyuna ortak olamazsan çok gerilerde kalıyorsun.

Anladığım kadarıyla birçok kişi seni "üzülebilen narin kız" olarak bellemiş. Özet olarak tatlı, şirin ve "iyi" bir kızsın onların gözünde.
Öncelikle bu imajı yık. Biraz kadın ol, hafiften kıvırt, etrafındakilere göz süz. Sana ilgi olarak geri dönecektir. Böyle olunca da sen kendini geri çek.
Aman ha dikkat; ben sana göz orospusu ya da kezban ol demiyorum. Sadece biraz işveli ve cilveli olman gerekiyor.
İnsanlar ulaşamadıklarını/elde edemediklerini arzularlar. Ulaşılmaz olmaya çalış, biriyle beraberken bile.

Bir ilişkiye başadığın zaman, karşındakinin eksik yanlarını direk yüzüne söyle. Onları düzeltmeye, senin gözüne girmeye çalışacaktır. Ha düzeltmek için uğraşmıyorsa o da sallamıyordu emin ol. Anında bırak, başka denizlere yelken aç. Kimseyi sahiplenme. Sahiplik duygusu hataları ve suçları beraberinde getirir. Yarın ayrılıverecekmişsin gibi yaşa ilişkilerini.
Çok kasma, çok kurgulama, çok irdeleme.. Sadece yaşadığın anın tadını çıkarmaya bak.

Ama bunları yaparken atlamaman gereken çok ince bir nokta var, bir gün karşına hayatının adamı çıkacak. Ona bunları yapmamaya özen göster. Onu sımsıkı elinde tutmayı bil.
Ha ben nasıl anlayacağım onun hayatımın erkeği olduğunu dersen, işte zaten bu oyunun en pis kördüğümü burada. Bunu çözen direk Tibet'e yerleşiyor zaten ;)

senin durumun dogru soyleyenı 9 koyden kovarlar sozuyle ozetlenebılır..
bir erkek olarak tavsiyem şudur : sakın değişme.. sana hep yanlış insanlar denk gelmiş.. elbet dogrusunu da bulacaksın..çevreni biraz değiştir..(eger yapabılıyorsan) baglanmamaya çalış.. ama milletin duygularıyla da oynama.. yoksa senınde onlardan bir farkın olmaz..

kendi karakterine uygun erkekler bulamamışsın. nasıl ki herkesten arkadaş olmuyorsa herkesten sevgili hiç olmuyor.
hep yanlış kişilere denk gelmişsin. bi kere de biri gelmesin. sen gidip başlatmayı dene. kendine en uygununu böyle bulabilirsin. hemde özgüvenin de yerine gelir.

bir erkek birey olarak cevap veriyorum.

bence yaptığın en doğrusu, yani bana göre. bu davranışından umarım vazgeçmezsin çünkü doğru kişiyi bulduğunda bu özelliğin sayesinde çok mutlu olacağına inanıyorum.

bir düşün dediğimi hemen değişmeyi planlama.

kendin gibi ol. değişmeye çalışma. taktik maktik boş işler. sonra yaptıklarından kendin de tiksinirsin. ha, bi de telefon numaranı mesaj at. =P

adım gibi eminim seni sen olduğun gibi sevicek ve aslında senin gibi bir kızı yana yakıla arayan 1500000 erkek var dışarda, bu böyle değilse dişimi kırarım. kim ister lan manipülatif şıllığı

geçenlerde ki bi duyurundan 18 yaşında olduğunu hatırlıyorum. yani suana kadar keybeden ben oldum cümlesi için erken sayılırsın. daha neler görceksin. bu kadar kasmana gerek yok. başkası içinde kendini değistirme illa ki karşına senin istediğin gibi biri çıkar.

bir kız olarak ,aynı kaderi paylaşan bir kız olarak kesinlikle kendinden taviz vermemeni tembihlerim neysen nesindir, ufak tefek değişimler hariç kendini başkaları gibi olmaya zorlarsan artık o sen olmazsın kendinle çelişmeye başlarsın, üstelik mutsuz da olursun ... yok ben de adamları köpek yapıcam eteklerime kapansınlar modunda olmak istiyorum biraz da ben çektirmek istiyorum diyorsan buyur,inan bana tatlı kız modundan cilveli kız moduna girmek hiç zor değil sadece gözlemlersin olur biter,ha gerçek bir ilişki yaşayacağım diyorsan kendin ol ama sana naçizane tavsiye hiç kimsenin vazgeçilemeyecek olduğunu düşünme eğer çok kırılgansan bu özelliğinin üstüne git,bir şeylerin üstesinden gelmeye çalış.o ilişki oyunları olayının iç yüzü de tamamıyla tarafların egolarını tatmin etme isteğidir sakın kanma, bu tarz oyunlar oynamayacağın birini bul,umarım şans yanında olur...

"erkeklerin "sözde" nefret ettiği ama köpeği olduğu kızların yaptıklarından." çok katılıyorum bu cümlene ve seni çok iyi anlayabiliyorum. sorsan o kızlardan kötüsü yoktur ama her zaman onların peşinden giderler. çok gördüm bunu arkadaşlarımdan,kız çocuğu insan yerine koymuyo artık çocuğa ben acıyorum.kırk yılda bir bi iki cilve yapıyo,sonra yine aynı,yerin dibine sokup sokup çıkarıyo çocuğu. benim umrumda değil,o benim peşimden koşsun havaları. ama sonuçta gerçekten köpek gibi de koşturuyo peşinden. net olmak kolay elde edilmek,kolay vazgeçilebilmek mi demek illa,ben anlamıyorum.valla şimdi üzüldüm kendi halime bu duyuruyu görünce. umarım işine yarar bi cevap bi ilham alırsın bu duyuruna.

azıcık iradeyle çözersin. sabırlı ve iradeli ol. kendini karşındakine hayran, tapıyor şeklinde gösterme, biliyorum insan söylemek istiyor içinden gelince ama, mesela her gün sevdiğini söyleme de, kırk yılda bir söyle. kıymetli olsun söylediğin. azıcık kıymetin bilinsin, direk buna çalış. her türlü yolu var, köpeklenmeyen adam köpek olmuyor peşinde ben bunu bilirim.

şimdi öyle bişi var ki, senin bu sevgiyi açığa vurma şeklin biraz sahiplenici, bağlanmacı türde olabilir. insanlarda bu duyguları uyandırıyor olabilirsin, bunun sonucu uzaklaşma da doğal tabi. biri sana gelip sensiz olamam, seni çok seviyorum, hayatım sensin gibi bir tavır takınsa (sana biraz abartılı gelecek şekilde) sen de dengeyi bulabilmek için aynı şekilde takılırsın. insanları kendi yolunla değil de onların arzuladığı yolda sevmek lazım sanırım. kimi ilgiden hoşlanır, kimi dertleşmekten. kedinin tüylerini tersine sevemezsin mesela sırf senin tarzın bu diye. bilmem anlatabildim mi... yaptığının iyi ya da kötü olduğunu söylemiyorum bu arada, ya da değişmen gerektiği. ama başkasını severken kendi içinden çıkıp onunla da empati kurman gerek biraz.

maalesef taktik gitmekten baska caren yok, bu sorunlar aynen tekrar edecek baslamazsan.
bir erkege onu ne kadar cok sevdigini, ondan ayrilamayacagini yani ona muhtacligini kesinkes belli etmeyeceksin. hah edersen bitti orda zaten. yaptiklarinin alasini yapacaktir. her zaman gidecekmis gibi davranacaksin. gitmenden kusku duymayacak erkek sana deger de vermez. kanun bu.
hic bir zaman kisisel eksikliklerinden, sorunlarindan, zayif anlarindan erkege bahsetmeyeceksin. aglayacak haldeysen onunla gorusme. hep guclu dur yaninda.

bunlar cok da taktik degil, yalancilik degil sonucta. insanoglu bu, 100% elinde olan ve hukmedecegi seyi sonuna kadar eziyor. ikili iliskiler de de boyle. bunlari yapmaman da sana kar saglamaz. o zaman yap.

taktik değil ama, özgüven meselesi için belki şu yardımcı olabilir; kendinde "hoşlanmadığın ama değiştirebileceğin" şeyleri bi düşün,ve değiştir. Atıyorum kısa boylusundur,ona yapacak bir şey yok ama fazla kilon varsa diyet yap spor yap. atıyorum burnun büyüktür, yapacak bir şey yok ama saç modelini sevmiosan git düzgün bir yerde kestir... vs vs. gibi. kendi kendine batan bir tarafın kalmasın.Demiyorum ki manken gibi ol, neyi sevmiosan ve değiştirebiliosan değiştir. Mesela ben çilliyim,çillerimi de çok seviyorum ama hangi kozmetikçiye gitsem "şu fondoten çillerinizi kapatır bakın süper" gibi bir tavsiye alıp sinir oluyorum. Ne demek istediğimi anlatabilmişimdir umarım.
taktik konusunda da sana %100 katılsam da, kendini insanlara kolay açmamanı ve kolay bağlanmamanı önerebilirim. Zaten karşındaki insanı doğru düzgün tanımadan ve samimiyetine güvenmeden samimi davranmayı ve bağlanmayı doğru bulmuyorum... Bir de, bu her şey için geçerli sadece ilişki değil, kolay elde edilen şeyler kıymetli değildir. Bırakın karşınızdaki sizin sevginizi ve bağlılığınızı hak etmek için birşeyler yapsın, kendisi de mutlu olsun,siz de mutlu olun.

sağol:) peki neden orası bilgi verebilir misin?

genetik geleceğe yönelik bir tercih olacaktır. Zira türkiyede henüz gereken değerin verildiğini zannetmiyorum. Ama yurt dışına gideceksen (o kadar iyi isen) tercih et.

Dişçilik bugün ve gelecekte her daim prim yapacaktır. Paraya ulaşma garantin var (daha yüksek oranda). Ama muayenehane açman gerek, onun içinde biraz sermaye lazım.

sermaye konusunu bilmiyorum ya bulunabilir:D genetik okursam büyük ihtimalle yurtdışında olacağımı da biliyorum ama yurtdışı biraz soğuk geliyo açıkcası türkiyede olsa keşke iş imkanları

iyi bir üni.de genetik oku. biyoloji tutkusu bende de vardır mesela diş hekimliğini severek yapacağını tahmin etmiyorum. ben yapmazdım en azından. tıp neden istemiyorsun bilemiyorum ama bir de biyokimya düşündün mü hiç? elimde olsa bu bölümü zevkle okurdum ben. ayrıca genetik için illa yurt dışı diye düşünme. sen okuyup bitirene kadar türkiyede neler olur kimbilir.

biyokimya mo hiç düşünmedim açıkcası:D ya bilemiyorum 4 5 sene okuycam sonuçta o süre içinde avrupada da çok şeyler değişir tabiki türkiyede de iş imkanı olabilir ama kesin bişey yokki şuan o yüzden kararsızım aslında

olkol dostumun yorumuna ithafen diyorumki kardeş sen okuyup bitirene kadar türkiyede bir bok olmayacaktır (tabi okulu 150 yılda bitirme hedefin yoksa).

bir genetik ve biyomuhendıslık ögrencisi olarak, molekuler biyoloji ve genetiği tavsiye etmem. bu bölümde kendini geliştirmetikçe yada yurtdışına cıkmadıkca normal bır bıyolojı mezunundan çok farkın olmaz. tercıh edeceksen genetik ve biyomuhendıslıgı tercih et. alanı daha geniş. biyolojik alanlar dışında ilaç, medıkal, gıda, sanayi hertürlü yerde birsekilde iş bulabilirsin fakat yine bu bölumdede kendini gelişirmen sürekli araştırma yapman gerekecek. dişçilikte sadece okulunu okuyup bitirmen yeterli sonrasında cok rahat işe girersin daha garantilir. fakat burada önemlı olan senın hangısını severek okuyup yapabileceğin. aslında önemlı olan bölum degıl kendı alanında bir numara olmak. o zaman herturlu bıryerde iş bulursun

silizittin en iyi şekilde yardımcı olmuş sana daha ne olsun:D

@poseidon1, bu kadarda karamsar olma sonuçta türkiyenin bu konuda ki geleceğini de belirleyecek olan bu işi severek yapan öğrencileri olacak. hem bence bi işin geleceğinden daha önemli şeyler var. sen severek yapacağın meslek hangisiyse onu seç derim. bu daha önemli bence. he diş hekimliğini de sevebilirim diyosan seç ama sonradan pişman olmayacaksan keşke genetik seçeydim demeyeceksen. işini sevmezsen işini doğru düzgün de yapamazsın bence. hep keşke dersin sonradan. çok önemli bi karar alıyorsun bunun bilincinde ol. cesur olup gelecekte çok önemli işler başarabileceğine inanıyosan, üni.yi hakkını vere vere okurum diyosan ben hala genetik diyorum.

ne kadar idealistsin,biraz da bununla ilgili. ama yurtdışına çıkma planın yoksa kesinlikle diş hekimliğini öneririm. sonuçta türkiyede "astronomi ve uzay bilimleri" diye de bölüm var ama çıkanlar çoğunlukla fizik öğretmenliği yapıyorlar :)

puanın yeterse tıp oku, ne biliyim olmadı eczacılık falan..
Türkiyede her daim yeterli para kazanabileceğin ve yeterli saygınlığı -kime göre?- elde edebileceğin bölümler.
sakın o puanla gidip de mühendislik falan okuma derdim, sen gelmiş genetik diyorsun.
oku tıp, kafan rahat olsun, hem kız isterken doktorum dersin, kaynana hemen tav olur.
artık kimse mühendisleri siktemiyor lan fog koyayım

bunun tanısını doktorlar bile anlatıma göre değil, röntgene mr a filan bakıp koyuyorlar,burdan alabileceğiniz hiç bir tanı sağlıklı olmayacaktır yani. Bir fizik tedavi uzmanına veya nöroloğa giderseniz ona göre teşhisinizi de tedavinizi de almış olursunuz.

imza: 3 gün önce fizik tedavi uzmanına gidip, röntgen çekilerek teşhisi konulmuş tedavisine başlanmış bir kişi.

spor salonlarının kilo arttırmayla ilgili değişik programları var. kısa sürede o kadar kilo almaktansa, atıyorum 6-8 ay gibi bi sürede, kaslanmayla birlikte gerçekleşen bir kilo artışı, hem daha estetik, hem daha sağlıklı sonuçlar verecektir bence.
zayıf kollar ve bacaklarla, göbekli bir vücut değildir heralde senin istediğin de?

bir kadın olarak görüşüm budur

delfina+1

bir de diyetsyen yardımı alırsanız süper olur. sonuç olarak sopaya takılmış top gibi görünmek istemessiniz :)

hergün bir çay bardağı zeytinyağı iç. 600 kalori kafadan alırsın. geri kalan yediklerinle birlikte kısa sürede 10 kilo alırsın.

kilo alırsın ama göbekli gıdılı bir insan olursun. bunlar sana kas kazandırmaz bu yüzden zaten genetik olarak muhtemelen kassız bir insan olduğun için kötü durur ilerde yağlarını yakmak için can hıraş çalışırsın.

bunun yerine güzel olanı ve faydalı olanı spor salonuna gidip bench press basacaksın. kollarını çalıştıracaksın. yumurta süt peynir makarna yoğurt et ekmek tarzı besleneceksin ve ideal bir fiziğe kavuşacaksın.

(bkz: super size me)

profesyonel yardım alın.

profesyonel derken 3 hafta önce açılan mahalle vücut geliştirme salonundan bahsetmiyorum. mevcut bünye yapınıza göre -ki bu bakıp anlaşılacak bir şey değildir test sonucu gereklidir- size verilecek olan muhtemelen protein ağırlıklı (sentetik protein veya fast food değil kesinlikle) beslenmeyi hafif sporla, örneğin: 1 haftada aralıklarla 3-4 gün (arka arkaya değil, araya dinlenme koyarak) 10 dakika kardiyo + 30dk hafif genel vücut çalışması gibi bir program, yapmanız durumunda ve bu programı düzenli biçimde 3-4 ay devam ettirmeniz durumunda sağlıklı bir kilo alma gerçekleştirebilirsiniz.

ha bunları es geçip sadece yağ (sadece ve aşırı balık yağı, sadece fast food vs) tüketirseniz, hem metabolizmanıza sıçarsınız hem de karaciğeri mahvedersiniz.

düzgün bir kilo alımı yapmak için her 3 tür besinden (karbonhidrat, protein, yağ) de tüketmelisin ancak oranları farklı olmalı, hangisini daha çok tüketmen gerekeceği de bir diyetisyenle yapacağın görüşme ve testlerden sonra anlaşılır.

asla ve asla, düz mantıkla hareket edip fast food ile kilo alacağını düşünme; elde edeceğin şey muhtemelen kalıcı ve sağlıksız yağlanma, karaciğer yorgunluğu, bünyenin zayıflaması (bazal metabolizmanın hızla yavaşlaması en bariz sonuç olur) gibi istenmeyen, sağlıksız ve uzun süreli sorunlarla baş başa kalırsın.

en iyisini istiyorsan diyetisyene gidersin, ha "ben diyetisyene para mı verecem lan?" dersen (çok kişi böyle söyler ve) gidip body building'e yazılırsın paranı oraya verirsin, 2 ay abanırsın ama düzgün beslenmeyeceğin için kas oluşumun yavaş ve beklentilerinin altında kalır, 3. aya geldiğinde de "eeaah bir s*kime yaramadı body yapmak" diyerek daha saçma işlere (sentetik protein tüketimi vs) başlarsın, sonund da karaciğerini bitirirsin.

sana buradan tavsiye verecek insanların hiç biri, yetkin bir diyetisyenin yapacağı faydayı yapamazlar. bunu buradaki insanların niyeti kötü demek için söylemiyorum, hatta belki birisinini tavsiyesi sana uygun bile olabilir, ancak profesyonel bir yardımın değeri ve riskinin daha düşük olması tartışılmaz şeylerdir.

karar tabii ki de senin.

yedikleriniz önemli spordan daha fazla.
ben sadece günde 1 saat bisiklete biniyorum (sokakta) ve 1.5 ayda 8 kilo verdim.

normal ihtiyacın olan kalorinin biraz altına düşmelisin öğünlerinde ki kilo verebilesin, dakikalar şuanda yetersiz, bence artması gerek. makinelerle çalışmaktan ziyade kardiyo ve bisiklete daha çok ağırlık vermelisin kilo verebilmek için. bir de mutlaka düzenli beslen, spordan sonra kesinlikle yağlı yeme, kilo vereyim derken kilo alırsın.

sıkılaşıyosundur. kilo o yüzden aynı kalır. ama yağ yakıyosun ve bu yakında görüntüne yansır. hiç durmadan devam et ;)

@deneme
30 dk bisiklet 30 dk koşuda duman olursun, çok fazla...

Programın doğru, o konuda bir sıkıntı yok.

Diyet yapmalısın. Spor sadece diyetin süresini kısaltır. Yoksa diyet yapmazsan pek bir yere varamazsın.

spor yaparak kilo almak daha kolay bence. bunun nedeni spor yapanların "nasıl olsa spor yapıyorum, şu dürümü de götüreyim o zaman" düşüncesidir. kardiyo programın bence de uygun.
spor kilo verdirmez. yalnızca kilo vermenize yardımcı olur. kilo vermek istiyorsanız önce diyete başlamalısınız. az yemek değil, günlük kalori hesabınıza göre yaptığınız programı uygulamak gerek.

ben de 3 haftadır gidiyorum. kilom aynı. ama göbek kısmı biraz incelmiş sanırım. kaslarda da sıkılaşma var. diyet yapmadan bu kadar oluyor demek ki.

Kardiyo için ısınman ve soğuman lazım. Öncedinde ve sonrasında yürüyüşle 10+20+10 yap.

yemekleri hem pişirirken hem de yerken tuz atmayın. 1-2 hafta içinde 2-3 kilo verirsiniz. ama sağlıklı ve fit bir vücut için hem düzenli spor hem düzenli beslenme gerekli.

high intensity interval training diye bir çalışma şekli var yağ yakımını yüksek seviyeye çıkarmak için. ben yürüyüş bandında 1 dakika 13 te koşuyordum 1 dakika 6 da yürüyordum sonra tekrar 1 dakikalığına 13 te koşuyordum 20-25 dakika boyunca böyle gidiyor. sonrasında bisikletle de aynı şekilde.bu arada kardiyo antremanı 30-40 dakikayı geçmemesi lazımdı diye bir şeyler hatırlıyorum.ama en önemlisi tabiki beslenmen :D

boğazını tut , az az ve sık sık ye, yağlı tuzlu şekerli gıdalardan ve içeceklerden uzak dur. çatır çatır kilo verirsin. :) boğazı tutmadan spor pek de beklendiği kadar kilo verdirmiyor.

beyler bir sey eklemeyi unutmusum bende inanilmaz derecede terleme durumu var kucuklugumden beri.

soyle soyliyim, bildigin musluk gibi akiyor ter, spor salonuna belki 100000 kisi geliyosa bir kiside bunu gormedim.

her neyse, 30 dakika kosu bisiklet falan demisler onlari yapmam mumkun degil su an ben sinirlarimi zorluyorum bittigim an birakiyorum her ne yapiyosam. kiloluyuz yani 3-5kilo fazlam var durumu degil :)

tek kaniya vardim bundan boyle az yiyecem gunde 2 ogun yiyorum zaten bekar hayati. bir de ivirziviri kesicem. ama fena sivi tuketirim ben bu terleme durumundan dolayi, onu kesebilecegimi sanmiyorum

bir sorum daha var mekik onemli mi gerek var mi? yoksa makinelerin biri mekik gorevi goruyor o yeterli mi? cunku makineyle cok daha basit normalden bu gobegi kaldirmak :)

çok emin olmamakla birlikte, bir dizinin müziğiydi ama,mad men miydi bilemedim şimdi :s

amy winehouse

www.youtube.com

@physcos physcos, sorumun tamamını okudun mu? mozart'ın eine kleine nachtmusik adlı eserinin cover versiyonunu sormuştum ben.

hah, video linki buldum. işte burdaki versiyonunu soruyorum.
www.youtube.com

yardım etmeye çalışanda kabahat,ne bileyim ben izlemiom mad men filan, reklamlarından hatırladığımı yazdım. yazmışım zaten emin değilim diye.

@physcos physcos, kabahatlisin diyen oldu mu? sorumu tamamen okumamışsın, sadece başlığa bakmışsın belli ki. kötü niyetin olduğunu da söylemiyorum. ama burda çok yapılıyor bu maalesef.

@donnie arko, diziyi hiç izlemişliğim yok, o yüzden soruna cevap veremeyeceğim ama cevap veren çıkar belki.

bu bir sure ustte dursa iyi olur aslinda?

bu arada biraz internette aradigim kadariyla,islatilmis kedi mamasi verilebildigini gordum denemekte fayda var.
buradan bakabilirsiniz; bit.ly

yazlıkta yuvadan düşen kırlangıçlara bakardık eskiden. birinden duymuştuk yumurtanın pişmiş sarısını parçalayıp suyla beraber çay kaşığında yediriyoduk kuşlara. genelde bir hafta sonra falan uçup gidiyorlardı. yalnız yuvadan uçup gidince çok üzülüyorsun.

kuşlar ne yavrusu acaba?
ben güvercin yavrularını bu şekilde beslemiştim. buğdayları bir güzel ez daha sonra suyla karıştırıp tekrar ezmeye devam et. mama kıvamına getir.eczaneye gidip bir tane şırınga al şırınganın içine hazırladığın mamadan koy ve yedirmeye başla..büyük ihtimalle annesi beslemeyecek'tir

not; çok uzun zamandır kuş besledim.

haşlanmış pirinç,haşlanmış yumurta,haşlanmış buğdayı kaynatıp mama haline getirdikten sonra şırıngayla besleyebilirsiniz. ayrıca whitte molen diye bir markanın yavru kuşlar için hazır mamaları da var,petshoplarda bulabilirsiniz,yine o mamayı da suyla karıştırıp şırıngayla besleyebilirsiniz.

uzun zamandır kuş besliyorum. hatta ölmek üzere olan ve yemeden içmeden kesilen 2 adet kuşu da sağlığına kavuşturmuşluğum vardır :)

bu arada hikayenin sonunu merak eden olursa diye devam edim..

tam hayvanları beslemeye yeltendiğimde anne olduğunu tahmin ettiğim bi kuş "graaak graaak" diye saldırayazdı; ben de du bakim diye bekledim. hakatten de anneleriymiş.

dün bugün kuşlar ayaklandı. etrafta uçuyorlar.

balkonun pervazına su koydum. onlar da kaka yaparak teşekkür ediyolar.

hadi gözünaydın..büyük bir yükten kurtarmış seni anne

neyseki teşekkür etmesini biliyorlarmış :D

geçmiş olsun :)

doğum kontrol hapı hormonların içine ettiği için bıraktığınız gibi düzensizleşmesi normal gibi. kendi doktoronuza bi sorsanız daha net bilgi alabilirsiniz gibi.

Soracağım zaten, annem de doktor ona da sordum "E kullanacaksın o zaman dkh" dedi. Ama işte ne bileyim durumdan oldukça rahatsızım. Daha önce tecrübe eden olmuşsa böyle bi durumu bilgi alsam güzel olur dedim :)

yasmin kullandıysanız o biraz farklı hassasiyetler yaratıyor. ama kistiniz olsada olmasada bu tarz gecikmelerin olması çok büyük olasılık. doktorunuza danışmanız faydanıza olur.

Microgynon kullanıyor idim. Bir haftalık bi minör depresyon dışında çok da bir yan etkisini görmedim. Kilo da aldırmadı hiç. 21 günün sonunda da 3 gün içerisinde adetim düzenli oluyordu, bir ay oldu bırakalı, alışmışım düzene rahatsız oldum. Yarın arayıp Cuma günü için randevu alacağım zaten.

doktorlar için 1 haftalık gecikme olağan karşılanıyor.

normal normal,zaten kist varsa çok normal.

istanbula gitme imkanınız varsa şu başlığa bir göz atmanızda sayısız hikmetler olabilir
(bkz: kolsuz agop)

9 eylül üniversitesinde prof. dr. ayşe şebnem özkan, oldukça iyidir.

adam eve hotel (antalya belek)

ben olsam güneyle hiç kafayı bozmadan, değişik ve hatta kel alaka bi yere giderdim. ya ege tarafı, mesela Bozcaada, ve hatta Karadeniz'in yemyeşil yaylaları, hele ki bu mevsimde bence şahane olur.

olimposa gidin ağaç evlere.

www.sabrinashaus.com

zeynep, yağmur, nisan bence bu 3'ü dünyanın en güzel isimleridir.

duru, burçin, asu, ahu, ahsen

eliz.

hevidar.

kendi ismim melike :)

ayça
güzel bence

bilge.

hele bir süper akıllı bir şey olup çıkarsa çok yakışır diye düşünüyorum.

ege (unisex)

dila
daha önce de burda cevap olarak yazmistim, hatta bir keresinde gercekten konuldu sanirim.

melda
deniz
ebru
seral
idil
duru+1
bilge+1

sedef.

çok duru ve çok da yakışır bence.

Berfu

Olabilir.
Belki.

sultan

pınar
sera
ece
seren
sevi (aşk demek)

Soyadı ne olacak peki?

deniz ismine oldum olası tapmışımdır. bir de defne diyebilirim.

"irem" kulağa çok hoş gelen bi isim.

aysu, ilkay, demet, tuğçe, özlem,... favorim aysu. kendi ismimi de mesaj atarım istersen.

berfin?

melek,bahar...

-ayperi (ayperiugur.com)
-ege
-meltem
-gülçin

elbette meltem. (hehe)

melek
aysun
sevgi

irem için +1 diyorum. daha güzel bi kız ismi olamaz.

bahar ve ayline bayılıyorum. kızım olursa işşallaa ikisinden biri.

gökçe
çınar
elçin

ben asya dua koycam sen duasını at asya koy mis gibi ha birde soyadınız a ile başlıyorsa tadından yenmez :)allah analı babalı sağlıklı büyütsün

hı birde merve koyma gözünü seveyim dershanede isim sırasına göre sınıflandırıldığımız bir sınav olduk yemin ederim 25 merve vardı 800 kişilik kursta aman diyim ha birde ebru

su

"Hazal" ismi hep hoşuma gitmiştir benim :)

didem

melike şahane bir isimdir ama o olmazsa neva olsun, o da olmazsa gülce olsun.

irem+1

sedefi ise hiç tavsiye etmem bir sedef (psoriasis) hastası olarak.

oksan

berrak

yaprak

çilem

şeyda,derya,ilayda,daaçminnn

aylin, leyla.

fadime

mutlu ...

İsim koyduğunuzda burdan da haber verin bize, merak ettim valla :)) Hayatı boyunca mutlu olur inşallah :)

zeynep duru

elif bilge

süveyda

eslem

rüya

hayal

sedef can

tabiki de sevde

ee ne oldu kızımızın adı? :)

isim ne oldu?

denef

defne
duru
zülal
zeynep

halı şampuanı yerine arap sabunu kullanılabilir.
tül perdelerde de omo kullanılabilir ama normalden fazla köpürür,elinizde yıkayacaksanız canınızdan bezersiniz.
edit sonrası: istanbul beyefendisi +1

edit sonrası durum

1. halı şampuanı
2. tül deterjanı daha narin yıkar ve daha beyaz yapar bekar evinde değilseniz bnu tercih edin. yoksa rahvan gitsin.

halıyı bilmem de perdeler için narin çamaşırlara özel sıvı deterjanlar da iyi bir seçenek olabilir.

tul deterjanini bilmiyorum da, kosla'nin hali sampuani gercekten cok basarili.

sketch up. ogrenmesi kolay, ucretsiz ve pratik.

smartdraw diye bir şey de var.

içerisinde mobilya çizimleri olan veya ölçülerini değiştirebileceğim basit çizimler içeren. mobilyayı eve yerleşme görüntüsünde kullanacağım ve bu programlara yabancıyım hiç kullanmadım.

(bkz: autodesk sketchbook)
son sürümünü edininiz, kral programdır...

ikeanın veya koçtaşın,tam hatırlayamıyorum ama, sitelerinden birinde olması lazım.

kremi oluyor onların. onlardan sürmek lazım. sistral krem gibi. avili bir kutu da içme. avil yerine günde bir kere 5mg aerius alabilirsin. aerius yeni jenerasyondandır, yan etkisi neredeyse hiç yoktur. bi de sanırım bu kurdeşenlere advantan krem veriyor olabilirler. steroid içerdiği için oradaki enflamasyonu alacaktır. kaşıntıyı ve bundan doğan iritasyonu da geçirecektir. benim de bu tarz yaralarım oluyor alerjik (güneşten). doktorlar da alerjik kaşıntılara hep advantan veriyor.

kardeşim de dökmüştü bir iki sene evvel. çok fenaydı iki katman halinde falandı sanırım onun kabarcıkları:) bir krem kullandık, inanılmaz iyi geldi. malesef adını hatırlayamayacağım ancak bir doktora, eczaneye vs sorarsanız illa ki gösterirler sanırım. geçmiş olsun.

kaşınan yerlere anestol pomat sürerseniz kaşıntısını alır ama geçici çözümdür yani sadece hafif anestezik yan etkisi olduğu için kaşınmayı durduruyor bildiğim kadarıyla. geçmiş olsun...

hastaneye git bence. daha da ilerleyip soluk almanı dahi engelleyebilir demişti doktor bana.

Atarax işe yarayabilir.

dysondan şaşma.

philips'ten memnunum. modeli de şu

www.enucuzkaca.com

kamoon, kesinlikle ama kesinlikle beni istemediğini, olmayacağını söyleyen kişi için 5 saatlik yol v.s. kafeye gidersen onun gözünde aşağılık, sümsük bir adam pozisyonuna düşersin. hem ne saçma ya of sana kızıyorum.

bu tur olaylarin cozum planinda ki en buyuk etken para bence. paran varsa range rover paran yoksa game over. 3.30 ci ile git , kizi evinin onunden al arkadaslarinin onunde bak ne oluyor. o deli gibi 4 elle sarildigi arkadaslarina nasil bir anda dirsek ceviriyor. sana gunde 10 uzeri 83273278953498 msj atiyor.

saka bir yana..

bu kiz olgunlasmamis kardes senin yaptigin bu davranisin guzelligini degerini anlayamaz. sen ne yapacaksin soyleyeyim bu sevdayi bir kenara koyacaksin kendini gelistireceksin ileride sana garanti uzerine garanti veriyorum eger ki full bir adam olursan, kizin da bos bir aninda(ki olacak emin ol) ayaklarina kapattirirsin. sakin bir hamle yapma su an, istersen agzinla kus tut bu sartlar altinda yine bir sey degismez.
hee evine her gun 50-100 adet gul yollatirim, icine de karizmatik notlar eklerim, hic gitmedigi yerlere gotururum ugrasir dururum diyorsan bir sey diyemem.imkansiz ask yoktur imkanlar kisitlidir ;)
diger duyurunu da okumustum bu kiz bariz olgunlasmamis dostum sakin bir hamle yapma sakin kuculme karsindaki insan daha liseli olgun biri degil.(liseliler alinmasin lutfen)

hacı çok iplemişsin yaa.. biraz sal gitsin. sen üzerine gittikçe elinden hepten kaçar. bi kere gitmişsn neler yaşamışsn. beklentilere girip sonrasında hayal kırıklığı çok boktan birşey. sen haklıyken bırak ipin ucunu. açıkçası hayatından çıkacakmış gibi hazırla kendini..

vazgeçme, içinden ne geliyorsa onu yap, fazla rahatsız etme, biraz gizem hep iyidir, çiçekle bir yere çağıracağına kapısına git çiçeği bırak dön. istersen içinden gelenleri bir şeye yaz onuda bırak. ama eğer gerçekten içindeyse, vazgeçme. ve inan. sabret. tam olarak aynı olmasada seni bir kısım anlayabiliyorum.

ayrıca madworldün dediği "bu ara ağzınla kuş tutsan kesmez." minvalindeki cümlesine katılıyorum. evet bir çok defa hayal kırıklığına uğrayacaksındır çok yüksek ihtimalle. ama içinde sana karşı çok ufak bir şey varsa, zaman çok önemli şey.

bu zamanın, aleyhime işlemesinden de korkuyorum...

biz biktik, kiz daha cok bikmistir heralde, neden kendinizi perisan ediyorsunuz bir kiz icin... hayatinda basarili olmaya bakin, gerisi gelir, birakin boyle seylerle ugrasmayi...

okudum hepsini üzerime bir ağırlık çöktü. normalde ilişkisel şeylerden pek anlamam bana kalırsa korkma be olm. olan olmuş zaten. yani ne yaparsan yap olmuyor işte. o yüzden derim ki ben son kez dene. eh olmuyorsa da artık biter gider. son olasılığı da işte tüketirsin böylece bundan sonra yeni bir şeye başlarsan hem aklında olmaz olsaydı ne olurdu diye hem de kendini tatmiş etmiş olursun. bana sorarsan ben asla bu dediklerini yapamam. zaten sevseydi arardı sorardı derim ama işte zaten benim bu kadar dert edindiğim bir mevzu da olmadı. neyse işte denemeye değer bence son bir kere olmazsa da geleceğe bakarsın.

bu arada bayan arkadaşlarımızdan fikrini beyan edecek olan yok mu?

işim gücüm varken rasgeldim, üşenmeden merak edip iki duyuruyu da okudum. cevaplara bakamadım özür dilerim.

ama ben olsam gitmezdim. peşini bırakırdım. anlattıklarına bakılırsa kız senin sevgini haketmek için hiçbir şey yapmamış ki. sen aşık olmuşsun. sen sevmişsin. bir sürü fedakarlıkta bulunmuşsun. o kadar şey paylaşmışsınız. seni tanımadıysa. daha fazla tanımak istemiyorsa. sevdiğine hala inandıramadıysan bence zorlamanın pek alemi yok.

bırak sevgilimi, şehir dışından bir arkadaşım misafir gelse bile burada içinde bulunacağı ortamdan memnun mu değil mi, sıkıldı mı, rahat mı, eğleniyor mu diye merak eder kaygılanırım. sonuçta bu insan benim yanıma misafir olarak gelmiş. benim için gelmiş. ben ise onu hiç siklemeden her gün gördüğüm arkadaşlarıma zorla memnun olmadığı halde maruz bırakmam. en yakın arkadaşım bile gelen misafirin yanında en azından bir kaç günlüğüne ikinci, üçüncü, beşinci plana düşer. zaten yakın arkadaş dediğin bunu anlar ve buna göre davranır. kızın arkadaşları da senin durumunu, sıkıldığını anlayıp, sizi biraz yanlız bırakmak için bahaneler üretebilirlerdi. ya da sana daha sıcak davranabilirlerdi. insanı arkadaş çevresi de yeterince iyi tanımlar bence.

onu tekrar elde edemezsin demiyorum. belki tekrar etkileyip bir şeyleri başlatabilirsin. sonuçta kızı en iyi sen tanıyorsun. ama yazdıklarından okuduğum kadarıyla, bana değmezmiş gibi geliyor. gençsin başka kız mı yok yahu.

sadece seni kendine getirmek için yazıyorum, ikizler burcuyum ve o istemediği halde bu kadar üstüne düşmen benim bile endişeden gözlerimi faltaşı gibi açtırdı. şu an bu ısrarcılığınla sevdiğim için öldürdüm diyen magandalardan bir tık uzaksın. bu kadar saplantı hiç iyi değil, kaldı ki bir yaşanmışlık bile yok arada, sırf olmadığı için sabit fikir yapmışsın. kızı da rahat bırak kendini de.

kendi önüne bak lütfen. saplantılar çok zaman sadece zarar verir.
bence gitme, bir reddi daha kaldırabilecek durumda görmedim seni.
gitme.

başlangıcı kötü giden bir ilişkinin iyi sonuçlandığını hiç görmedim. yeni denizlere yelken aç.

Eski duyuruyu okumadım ama;

Bence git. Aklında kalır, geçmez. Bir de şu var; gitmezsen, kız İstanbul'a gelince görüşmeye çağırmak için yüzün olmaz. O gelmeden önce bir fedakarlık yapman gerek.

Bence şöyle yap; Hazırlan, süslen filan, çiçek alma bence. Eğer öyle bir şey varsa, kızın orada bulamayacağı ve hep istediği bir şey al İstanbul'dan. Küçük ama manevi değeri olsun. Git, ara, sadece bir yemek yiyelim de; gelir. Konuş onunla, samimi duygularını dök. "Seni zorlamak istemiyorum. Ama içimdekileri sana söylemem gerekiyordu." tarzı şeyler söyle. Böylece, hemen sevgili olmasanız bile onu kaybetmemiş olursun. Bir kere samimiyetine inandı mı, ara sıra konuşursunuz, sonra kız İstanbul'a geldiğinde tekrar görüşürsünüz, ilerisi için şansın olur. Sonradan ikna edersin kızı.

hiç bi işe yaramaz hiç gitme olmuyosa olmuyodur bu kızlar böyle.büyüklük sende kalsın kendini daha fazla küçük düşürme.bende bi kızın peşinden 6 ay koştum kız olmaz dedi en başında vsvs ben her yolu denedim yok olmadı aq

long live rock'n roll +1

he ama olacağını sanmam. yine de içinde kalmaz, elimden geleni yaptım demiş olursun.kız bi şekilde soğumuş senden anladığım kadarıyla. öle çiçekle böcekle tavlayabilir misin tekrar,bilemem.

hepimiz senin durumunun farkındayız çünkü bu tarz şeyler yaşanıyor sende takdir edersinki herkes birisini çok sevmiştir fakat verilen cevaplar seni daha da karmaşık bir duruma sokmasın.birisi git diyor birisi gitme diyor.senin kafanda hangisi varsa o cevaplar sana daha makul gelecektir lakin en mantıklısı ve tecrübeyle sabit olan cevaplar bence gitmemen gerektiği söylenen cevaplardır.

çok ısrarcı olma.sıkıyor fazla ilgi kızları.

kendini toparlaman biraz vakit alabilir.sen hayatına bak belkide çok fazla kalıplaşmış bir hayatın vardır.bunun dışına çık biraz.eğlenceden hoşlanıyorsan git gez.biraz daha sakinim diyorsan git bir müzeye yada tarihi eserlerin olduğu bir mekana kendi halinde dolaş.birisiyle tanışırsın belki değişiklik iyi gelir.

yazacaklarımı mazur gör ama sanıyorum senin mazoşist bir yanın var arkadaşım. bir erkek olarak güzel kıyafetler, çiçekler, kapısına gitmek, olmaz diyen birini elde etmeye çalışmak saplantılı bir durum gibi geldi bana. ilk duyurun daha çok ne yapmalıyım kafam karışık modundaydı, bu duyurun ise kafaya taktığım bir şey var yapmalı mıyım sorusu.

tavsiyem gitmemen yönünde. kız alenen istemediğini ve sevmediğini söylemiş. "hayır" demek belki demek değildir. "hayır" demişse "hayır" demiştir. kız naz yapmıyor ya da senden ilgi beklemiyor. farkındaysan tüm iletişim yollarını kapatmaya çalışıyor rahatsızlığını dile getiriyor. bunu yaparken seni incitmemek için özen göstermiyor. yani iyi çocuk ya kalbi kırılmasın demiyor arkadaş olarak bile sana tahammülü yok.

empati yapıyorum yine de cık... yanlış yoldasın.

gittiysen yazik ettin bosuna atp sarfiyati. acele etme bekle. ne yaparsan yap ise yaramaz bu aralar.

tabii ki iyidir. bi kere özgüveni olan insan girişken olur. bu da her şeyin anahtarı zaten.

istersen bi ara uzun uzun anlatırım şimdi kaybedenler kulübünü izliyicem ama özetle söylemem gerekirse ben ruh sağlığımı özgüvene borçluyum

Kendini bilmekle alakalı bu biraz. Yeteneklerini, vasıflarını, dışarıdan nasıl göründüğünü bilerek kendine güvenmek ayrı bir de kendini olduğundan daha vasıflı görmek ayrı. Bazen öyle tipler olur ya adam kendini çok komik zanneder, kendine çok güveniyordur ama esprilerine kimse gülmez, yahut çok karizmatik görüyordur kendini ama yanaştığı kadınlara maskara olur vs..

Özetle; insan sahip olduğu vasıflara güvenmeli, eksik- yanlış olduğu konuların da farkında olmalı.

(bkz: özgüven) burada bayağı açıklanıyor aslında.

bir gün her şeyini ona borçlu olduğunu anlayacaksın.

05 +1
iyidir iyi. çok fazlası aşırıya kaçar. ama o da kötü değildir.

İyidir.

Özgüven olmadığı için kaçan ne kızlar bilirim.

özgüven iyidir, son dönemde kibirle karıştıran çok oluyor ama bunu,kibir kötüdür.

ne biçim arkadaşmış bence psikolojisi fena bozulmuş kolay kolayda düzelmez sen ben yapamayız yani

o kız o beyinsizi görüyorsa eğer, görmesin. gördükçe sinirleri hiç yatışmayacaktır çünkü. uzaklaştır mümkünse, madem çok yakın arkadaşın, birlikte il dışına çıkın kafa dağıtın falan. o beyinsizi de 1 ay boyunca kadın görmemiş adamların yanına koy, hepsinin derdine çare olur.

kızı psikologa vs götürmeye çalış.

o beyinsizi psikolog da paklamaz, mümkünse çevresinden uzak tutunuz. mümkün değilse döve döve uzaklaştırınız.

Psikiyatriste gitmeye ikna ettim sonra ben anlatmam dedi vazgecti simdi tekrar niyeti var gibi ama bilemiyorum. Ben kenfini kesip hissetmemesini bir de ustune huzur bulmasini anlayamiyorum. Jileti aldim elinden, onla zarar vermezsem bile acisini baska sekilde zarar vererek cikartacagim dedi az once. O beyinsiz kiz da bizimkine iyilik yapiyor guya. Browninin ustune saplamis gelmis, benim sorunlu arkadasa verdigi seye bakin ya.

kızın psikoloğu ol.

@borzoi cok denedim uyariyorum olmuyor nutuk atiyorum olmuyor dertlesiyoruz olmuyor ailesini one suruyorum olmuyor. Zihnine giremiyorum, hatta bence icinde ne oldugunu kendi de bilmiyor.
Baska ne yontem deneyebilirim bu kizla iletisim icin?

tabirimi bağışla, ama götün yiyorsa sende jiletle bir sefer kendini. ters tepebiliyor, sana acıyıp kendisi de durabiliyor böyle tiplerde..

Peki ben bu kiza nasil yaklasayim? Mesafe koysam mi koymasam mi?

onu en iyi tanıyan sensin sen daha iyi bilirsin bizim cevaplarımıza fazla önem verme bu konuda.

Bu kız dediğin kendini jiletleyen ana karakterimiz galiba. Sana değer verdiğine inanıyorsan mesafe koyma derim.

Evet kiz ana karakterimiz, beyinsiz de jileti ona veren yaratik. Tesekkurler cevaplar icin.

Kendini jiletiliyorsa birşeyler kullanıyor olma ihtimali var, bu olasığı da göz ardı etmeyin. Çünkü kendini jiletlemek hele ki bir kadın için çok kolay bir hareket değil. Eğer manyaklığından dolayı yapıyorsa birşey diyemeyeceğim ama kullandığı bir maddenin etkisinde kalarak bu tip şeyler yapıyorsa size de zarar verme olasılığı var.

ok by +1

bu insanlar düzelmiyor. düzelttiğini zannedersin. sana söylemeden yapmaya devam eder. ya da yapmayı bırakır, senle en küçük tartışmada tekrar özüne döner, bu sefer eskisinden de kötü olur. olan senin psikolojine olur. tecrübeyle sabittir.

jilet izlerini ömrü boyunca taşıyacağını, çok çirkin durduğunu falan söyleseniz? hatta bir sürü insanın bu izleri kapatmak için kollarına baştan başa dövme yaptırdığını mesela? saçma sapan geliyor bana da bu fikir ama, arkadaşınızın yediği halttan daha saçma olamaz. bir de mümkünse, ailesinden anlayışlı davranabilecek ve sır tutabilecek, kıza da yardım edebilecek birine söyleseniz de bi höst deseler? benim anladığım kadarıyla bunları ilgi çekmek için yapıyor... ilgi çekmek için başka yollar göstermek de faydalı olabilir.

evet.

olumsuz etkisi yok..defalarca aldım..

karaciğerinizi ne kadar seviyorsunuz? cevabı buna göre değişir heralde. 6-7 aylık bir tedavi süresi var ortalama, bu sürede içmemek daha mantıklı gelmişti bana ve içmedim. Doktorum haftada 1,1 kadehi geçmemek üzere izin vermişti ama. içsem de bir şey olur muydu bilemem ama ne gerek var riske atmaya?

(bkz: majezik)

regl dönemini abartmayarak yardımın en büyüğünü yaparsın.

sancısı varsa öldür bence

ağrı kesici ve sıcak su torbaları ve sıcak bitki çayları ve bilimum sıcak çaylar...

ekleme: en önemlisi de tatlı krizini bastıracak şeyler. şekerleme, tatlı, çikolata

buscopan iyidir.

target dummy :)

ona kucuk surprizler yap.

majezik ve çikolata

yuruyus +1.
eskiler isi biliyormus. aslinda iki tarafa da igrenc gelmiyorsa seks de ise yarar. amac, bence isi kaynagindan cok hareketle isitmak olmali. isi kaynagi gereginden fazla isitip, cok sicak bir havada regl olma tecrubesine donusebilir gibi geliyor.

ayaklarını sıcak tutacak ev ayakkabıları -şu polarlı molarlı olanlar- pek bi işe yarıyor.

Aşağıdaki videoyu izle ve aynen uygula:

www.youtube.com

cok corba iciyorsundur. yeterince su icersen olmaz sanirim.

yediklerinin listesini çıkar ve bol su iç.

Aslında çok fazla su içiyorum, çorba içmeye de dikkat ediyorum. Özellikle çorba olsa da içsem demiyorum.