araç normal binek araba ise;

Osmangazi Köprüsü-İzmir arası

293,25x2= 586,5 TL

İstanbul içide boğaz köprüsü dahil 20 TL desek

606,5 TL ye gider gelirsiniz.

paudi + 7tl izmir-aydın otoyolunu da dahil edebilirsiniz. yani toplam git gel 620 tl.

Ben geçen hafta gittim, geldim. Eğer aceleniz yoksa Osmangazi köprüsünden sonra Bursa'dan çıkın ve eski yoldan gidin. Ben öyle yaptım. Sıfır trafik ve otomana göre (hız sınırları dahilinde) 40 dakika fark etti navigasyonuma göre. Ama ben otobana çıkarım 200 ile giderim diyorsanız o 40 dakika 2 saat de olabilir. Ama aceleniz yoksa Bursa-İzmir arasını eski yoldan (Balıkesir, Susurluk, Akhisar, Manisa) yolundan gidin bence.

eski yoldan giderseniz susurluk festivanın önünde trafik ışıklarından aklınız şaşar.

bence hayatta ödemez, tampon değer kaybı yaratan bir şey bile değil olsa olsa 2-3 k verir.

tampon plastikse karşılamaz. metal aksamlar için kismi bir ödeme yapar. öyle 10.000 falan beklentiye girmeyin.

hayatta vermez.

Raporu özelden yollayabilirseniz yardımcı olabilirim. Avukatım, ağırlıklı olarak hasar tazminatı ve değer kaybı dosyalarıyla ilgileniyorum şu aralar.

Toplu taşıma ihtimal dışı ise taksi yerine shuttle bakın. 90 liraya filan bulabilirsiniz bir ihtimal.

Korsan çağırsana yarınyarıya düşer.

Kilo da verdi mi bu süreçte? Bana beyne metastaz yapmış bir kanser olabilirmiş gibi geldi ancak odak noktası konusunda bir fikrim yok hastayı ve sonuçlarını hiç görmediğim bilmediğim için. Hiponatremi çok derinse yan etkileri ağır olabilir ama bana daha ciddi geldi sorun. Umarım dediğim çıkmaz elbette. Çok geçmiş olsun

99 kilodan 92 kiloya düştü. ancak yemeyi de iyice azaltmıştı karaciğer şüphesinden sonra. Dediğiniz gibi bir durum beyin mr ve tomografisinde görünmez miydi?

Şimdi ne desem net olmayacak, muhtemelen altta yatan daha ciddi bir durum var sırf hiponatremiden böyle şeyler olduğunu hiç duymadım. Üniversite hastanesi gibi yetkin bir yere götürün eğer götürmediyseniz

Akçığer kanserinden hüç şüphelenildi mi ?

ezbere yorum yapmak istemem doktor degilim. menenjit olabilir. ayni belirtiler annemde de vardi sonra menenjit dediler. acil sifalar dilerim.

Potasyum 2.6 idi en son. Akciğer tomografisi çekildi ancak o yönde birşey söylenmedi.

Bu sabah tekrar gittik, ateşi düşmüş, kendine gelmiş. Annemin kısa süre yanına girmesine izin verdiler, annemle konuşmuş. Mantıklı cümleler kurmuş, çocuklar ne yapıyor diye sormuş. Ben de uzaktan gördüm gelsene diye seslendi ancak içeri giremedim. Bugün de böyle giderse yarın yoğun bakımdan çıkacakmış.

evet

Bazilarinda bu filtreyi yikayabiliyorsun ama degismek daha iyi belli bir noktada.

bildiğim kadarıyla hepa filtre süpürgeyi kullanırken torbadan ya da süpürgenin işte haznesinden kaçan tozları tutarak odaya geri girmemesini sağlıyor, pislendikçe de etkisi azalıyor.

yanlışım varsa düzeltin ama evet değiştirmeliyiz/yıkamalıyız.

yıkansa bile 6 ayda bir değiştirin diyorlar. servise götürdüğümde öyle tavsiye etmişlerdi

malzeme ve metalurji teknolojisi olarak hala ortaçağı yaşadığımızı düşüyorum. bu bilimin önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde harekete geçip çok farklı malzemelerin hayatımıza gireceği görüşündeyim.

denenme kombinasyonu kalmıştır. çünkü kombinasyonu nasıl yaptığınız önemli. basitçe bir bir kaç şeyi karıştırıyorsunuz diyelim. bunun ikili üçlü dörtlü kombinasyonunu yaparsınız. önce iki elementi birleştirdiniz bunu daha sonra başka elementle(rle) karıştırırsınız. çok temel ifade etmek gerekirse bunu nasıl yaptığınız hangi yöntemle elde ettiğiniz tane boyutu kristal yapısı vs vs tahmin ettiğinizden çok kombinasyon olasılık var.

sınırsız kısacası.

simyacıların bir şey yaptığı becerdiği yok. simyacıların AMK gazetesi.

Mesele karbon bazli organik bilesiklere geldiginde limit yok denebilir. Ayni formule sahip ama farkli sekillerde baglandigi icin farkli ozelliklerde 10-15 bilesik olabiliyor.

usb uzerinden klonlama isi zor. veri aktarim kablosuyla olabilir. isiniz uzuna benziyor.

macun işini yap. ama klonlama işi sakat. kimse garanti veremez. o teknoloji daha o kadar gelişmedi. klonlamadan sonra bazı programların çalışmasında sorun yaşayabilirsin. aynı şekilde windowsta bazen sorunlar yaratabilir.

en temizi temiz kurulum. eğer win10 kullanıyorsan anakarta tanıtılı olduğu için işletim sistemine para vermeden kurtarabilirsin. diğer programlar içinde bir şekilde yolunu bulmaya çalış.

bilgisayarda veri aktarım kablosunu bağlayabileceğim bir yer yok, sadece 1 kablo var o da eski hddye bağlı, yeni alacağım ssdyi bağlayabileceğim usb dışında başka bir bağlantı yok malesef :(

@paudi
evet win 10 kullanıyorum, işletim sistemine para vermeden nasıl kullanabilirim.. eskiden win 8 veya win 7 vardı emin değilim, sonra ücretsiz win 10 yükseltmiştim.

Aradığınız program bu:

www.ubackup.com

www.ubackup.com

Hocam dediğini tam olarak ben de yaptım bir süre önce. Ssd aldım, bir de dönüştürücü kablo aldım. Usbye takıp hddyi ssdye klonladım daha sonra takıp direk kullanmaya başladım. Kafanda oturmayan yer varsa youtubea ssd klonlama yazıp technopat’ın videosunu izleyebilirsin. Ben onların önerdiği uygulamayı kullandım herhangi bir sorun da yaşamadım

casper 10 diye bir yazılım var ben onunla yapmıştım klonlama işini. sonra hdd yi söküp yerine ssd takıp pc yi açtım, masaüstü düzenim bile aynıydı :)

www.fssdev.com

Peki kullandığınız yazılımlar,
1- Hdd c ve d sürücüsü olarak ikiye ayrılmış olsun,
2-toplam kapasite 500 GB Ama kullanılan alan 300 GB olsun
3-yeni ssd 400 GB olsun,

Bu senaryoda da işe yarar mı, sizin hdd tek parça mıydı, ssdnin kapasitesi hddden düşük müydü

Benim kullandığım tek parçaydı (C:), 500 gb HDD içinde 80 gb veri vardı. 120gb SSD ye aktardım

uyumadan önce buzdolabınının orada bi 10 dk takıl. bide hamurişini aksatma. tamamdır o iş.

yemekten önce sonra tatlı, aralarda tatlı, su niyetine süt+buz+dondurma'yı blenderda karıştır iç.

hamur işi, tatlı vs ile sağlıklı kilo almanız çok mümkün olmayabilir.

1 ayda 3-4 kilo "sağlıklı kilo almak" çok gerçekçi bir hedef gibi gelmedi.

Düzenli ağırlık çalışması + buna uygun iyi bir beslenme ile kilo alabilirsiniz. ama ayda 3-4 kilo almak mümkün olmayacaktır sanıyorum ki.

her 7000 kalori fazlada 1 kg yağ alırsın.

2000 kalori günlük yaktığını varsayarsak 4 kilo için 28.000 kalori alman lazım. düz hesap 30.000 diyelim. günlük kalori alımını yaklaşık 1000 kalori arttırırsan 1 ay sonra 3-4 kilo almış olursun. göze az gibi gelebilir ama iştahsız biri için 3000 kalori her gün doldurmak kolay değil.

Bolca yiyeceksin, sağlıklı almak istiyorsan sağlıklı şeyleri bolca yiyeceksin. Kalorisi yüksek sağlıklı şeylerden yiyeceksin, örnek avokado, badem, fındık, fıstık vb.

En önemli şey sağlıklı yağ oranı yüksek şeyleri tüketmek. Böylece daha az yiyip daha çok kalori alırsın.

Sağlıklı derken tatlıyı, hamur işini yememeyi kastediyordum.

Bu aralar hesaplıyorum da gün içinde genelde 1300-1400 kalori alıyorum ki o da o gün cips falan yediysem.

Eğer para varsa sabah küşleme, öğlen pirzola, akşam bonfile. Kırmızı et, 100 gramında 300+ kalori içeriyor. Yağda kızarttık yanında yağ aldık, ekmeğe koyduk yanında karbonhidrat aldık derken en sağlıklı etle kilo alınır.

Balık ve tavukla bu iş zor ama. Onlarda 100-150 kalori filan var. 100 gram et yerine 250-300 gram tavuk gerekir, o da sıkıntı.

Bünyeye göre elbet değişir ama ben kahvaltıya ağırlık verip + akşam yemeği + yatmadan önce yediğimde alıp, kahvaltıdan kısınca da veriyorum.

Bence kahvaltıda yağ (kızartma, tereyağı, tahin-pekmez) ve karbonhidrat ağırlıklı beslenip geri kalanında da tıka basa yemeyi dene.

çok emin değilim ama fan modunda dış motor çalışmıyor diye biliyorum dolayısıyla havayı sirküle ediyor.

vantilatör gibi oluyor yani. güç tüketimi de aşağı yukarı o şekilde.

split klimalar hiçbir zaman dışarıdan hava alıp içeri vermez. ısıtmada-soğutmada-nem almada- fan da.

içerdeki havayı alıp ısıtıp-soğutup-kurutup geri içeri verir.

fan da da vantilatör gibi çalışırlar.

bu arada üzerindeki filtreleri temizlemeyi unutmayın.

split klima asla taze hava basamaz. dış ve iç ünite arasında sadece sıcak-soğuk gaz boruları gider.

En az 3 nesil.

0. Nesil son dindar nesil.
1. Nesil inancli ama dini pratiklerini yerine getirmeyen. Cocuklarina dini egitim vermemis veya az vermis.
2. Nesil Minimal veya 0 din egitimi almis, deizme kaymis. Sevgi icimizde insanlari.
3. Nesil Din mi o da ne?

Bu gelisim toplumun her kesiminde paralel olmuyor. Turkiyede 3. Nesil %0.5 felandir tahminen ama 1. nesil cok var. Merdiven basamaklari gibi ilerledigini dusunebilirsin.

net sayı veriyorum. 610 yıl. bu sayıyı nereden buldum diye sorarsan özele gel.

kalkmaz. form değiştirir.

mitler ortadan kalktı mı? tek tanrılı dinlere dönüştü eksen çağı ile beraber. efsaneler söylenceler şekil değiştirir ama devam edecektir. çünkü ne kadar çok şey bilirsek bilelim bilmediğimiz alan hep var olacaktır.

bu arada norveç'te de din var. sizin dert dinin toplumsal hayata müdahalesi sanırım.

Öyle bir dünya yok. Nasa da bile araştırmalarında Kur'an-ı Kerim'den faydalanıyor.
Bilmem ne kadar ışık yılı öteden fotolar , bilgiler verirler ama nedense dinden söz etmezler. böyle durum.

türkiye'de din kavramının ortadan kalkması için (1) çocukların doğru düzgün eğitim alması, (2) haberleşme özgürlüğünün kısıtlanmaması gerekiyor. kendimden örnek verecek olursam maruz kaldığım liyakatsiz hocalarıma rağmen internetten bilimsel bilgiye ulaşabilmiş ve evrimin ne olduğunu ancak internetten öğrenebilmiştim. yani bu kaynaklara da sosyal medya sayesinde ulaşabilmiştim. şimdi sosyal medya yasasının da gündemde olduğunu düşünürsek ve amacının da ne olduğunu hepimizin bildiğini varsayarsak, ayrıca imam hatip neslinin gelişini de hesaba katarsak türkiye'de din kavramının çook uzun bir süre varolacağını çıkarsayabiliriz. yapılabilecek tek şey kendi mahallelerimizi korumak maalesef.

3714

Kalkmaz, kalkar diyenler kendileri gibi sanıyor herkes, fatih'e bi bak bakalım, bizimkiler çocuk ta onlar karamürsel sepeti mi ? onlarda dini aktaracak çocuklarına.

antikadimag +1 + paramolacak +1

Bu arada dini baskinin kalkmasi icin dinin ortadan kalkmasi gerekmiyor. Onun icin farkli zihin donusumlerine ihtiyac var.

"Nasa da bile araştırmalarında Kur'an-ı Kerim'den faydalanıyor." diyen arkadas troll degilsen kaynak verebilir misin?

cocugumu cok dindar yetistirecegim, niye kalkiyormus dinler

Kalkmaz form değiştirir +1
İnsanlar batıl şeylere inanmaya devam edecekler. Bütün insanları eğitip eleşirel düşünmesini sağlayamazsınız.

Yeni din astroloji bence.

Daha dün gece biri hukukçu biri bilgisayar mühendisi çift arkadaşım kendilerinin de önceden inanmadığını ama kimya mühendisi bi arkadaşlarının 4 sene eğitim aldığını ve bunun fal değil matematik olduğunu iddia ettiler.

Ben inanmamaya devam ettiğim için surat astı biri hatta.

avrupa için son 50-100 yıl gibi görüyorum ben gittiğimde. z kuşağının çocukları ile beraber en azından uygulamada kalkacak ortadan görünüş o. avrupa z kuşağının dini inançlar ile pek alakası yok ancak ailelerinden görüyorlar hala. ebeveyn kontrolü yitip kendi ailelerini kurduklarında yüksek oranlarda çocuklarına aktarmayacaklardır.


bizim gibi ülkelerde daha zor bu geçiş. çünkü din siyasi olarak daha önemli bir gereç. en azından sonuna kadar zorlarlar diye düşünüyorum. orta doğu ülkelerinin çözmesi gereken çok problemi var daha.


tabi bu şehirleşme ve internet yaygınlığı ile daha çok. son 20 yılda dini inanç konusunda inanılmaz bir gerileme yaşadı dünya örneğin. internet tüm her şeyi hızlandırıyor. bunu da bambaşka bir şekilde hızlandırabilir ve dinler büyük ölçüde kırsala hapsolmuş şekilde devam edebilirler bilemedim.

Nasa'nin bile calisma saatlerini namaz saatlerine göre ayarladigi bir dönemde din kaybolur mu? Kaynak; kuran'in ta kendisi.

Avrupa'da zaten kaybolmaya basladi bile, cok fazla surmez bitmesi gelismis avrupa ulkeleri icin.

Hiç bir zaman.
Çünkü her doğan bebek, içinde inanma duygusuyla doğuyor, fabrika ayarlarında mevcut yani.

Gelinde yaşıyor mu yoksa onunda altsoyuna mı kaldı bu kısmı önemli çünkü muhatabınız bşr kişimi yoksa bir sülalemi bunu bilmeniz lazım.tek kişiyse gider konuşur helalleşirsin ama karşında kalabalık bir aile varsa bunların hepsinin hissesini ayrı ayrı devretmesi gerekiyor.orada bir geçimsizlik varsa o zaman düşündüğün saçmalıklar olur.
Eksper yaptır,değerini belirle al yanına evrağını git konuş.çıkan değerin az buçuk üstünüde teklif et ki olumlu bir düşünce oluşsun.

gelinimiz dedemin akranı. onun kardeşleri de müteveffa. dolayısıyla gelinin kendi sülalesinden olan yeğenleriyle muhatap olacağız. zaten sıkıntı çıkarma ihtimali sadece onlarda var. bizim tarafta benden başka kimse o evle uğraşmaz.

Allah yardımcın olsun şimdiden.o ailenin bir büyüğüne git meramını anlat,gerisiyle o konuşsun.tek tek olacak iş değil.içinde yurtdışında olan vardır,hakkında haciz kararı olan vardır.haberi olmayanda çıkar bizim oğlana honda civic alsana diyende.izalei şuyu yapsaydım keşkeye dönebilirsin.sırf vekalet masrafları bile dünya tutabilir.

Siz kendi adınıza almak istediğinizi belirtirseniz kıymete biner, güvendiğiniz birisi sizin haberiniz yokmuş gibi alıcı olarak yeğenlere teklifte bulunsun, kafalarına yatarsa zaten sizin de hisseniz olduğu için size gelecekler siz de madem satmaya niyetlisiniz o paraya ben alayım yabancıya gitmesin diyerek anlaşmayı kurun. Doğrudan siz isterseniz fiyat beğendiremezsiniz.

Satın almak için dava aç. Mahkemede satılsın. Senin payın 4/32 atıyorum. 28/32 lik parayı öder alırsın. Senin önce alma hakkın var. Dava öncesi payını artırırsan daha karlı olur. Anlaşabildiklerinden direkt al.

bizimde ailede böyle bir durum vardı. saçma bir yerde doğru düzgün yerini bile bilmediğimiz bir arsamız varmış. uzak bir akrabamız geldi durumu izah etti . şu paraya hisselerinizi devredin bana ben araziyi değerlendireceğim dedi.

bizde o parayı biz sana verelim bizi daha rahatsız etme dedik. bir daha yanımıza yanaşmadı. demek istediğim ölü fiyata kapatıcam derken kontrada kalma...

Hayır. Ücretsiz check in yapanlara genelde orta verdikleri için size öyle denk gelmiş olabilir.
Kesin boş değildir demiyorum, bu sabahki uçuş için orta koltuk bileti verdi mesela.

uçak full dolduruyor. boş koltuk diye bişey yog.

arkadaşım ankara-hatay (tersi de olabilir) uçtu anadolu jet ile. orta koltuk boştu dedi.

belki önce kenarları dolduruyorlardır. en son ortaya geçiyor olabilirler.

2 gün evvel kullandım tüm koltuklar tıka basa dolu, el bagajlarınızı koyarken sosyal mesafeye uyun anonsu yapılıyor :))))

Geçen hafta iki kez uçtum. İstanbul çıkışlı uçuşta orta koltuk doluydu. İstanbul'a dönüş uçuşunda orta koltuk boş bırakılmıştı ancak bu uçuş Anadolujet uçuşu olmasına rağmen SunExpress tarafından yapıldı.

ben de son 2 haftada 3 defa anadolu jetle uçtum, gayet doluydu orta koltuk.

mantıklısı şu. kopruyu kesinlikle kullanma. negmar ile geç. vapurdan sonra istersen bursaya çıkışına kadar otobanı kullanabilirsin. 30-40 lira birşey. bursadan sonra 110 a koy aracı bas izmire kadar. öyle 50 ye 70 e radar koymuyorlar o yolda. 110 nun üstünde öpüyorlar ama. Bursa- İzmir arası en az 3 radar görürsün.

Bence en mantıklısı osmangazi köprüsünden geçip bursaya kadar otoyolla git. Ardından bursadan sonra yeni otoyoldan devam etme eski yoldan git. bu şekilde 150 lira gibi bi tasarrufun olur.

Evet köprü pahalı kabul ediyorum ama alternatifleri de ucuz değil. Yenikapı-Yalova ido arabalı vapuruna da neredeyse aynı fiyata geldi bana geçen hafta. (2 kişi + 1 araç 130 tl verdik vapura. 50 lira yakıt tasarruf etmiş olsam vapura 80 tl vermişim.)

Körfezi dolaşmak çok yorucu kesinlikle önermmiyorum.

körfezi dolaşma. Yenikapı yalova yapabilirsin
130a geliyor veya eskihisar topçular olur o da 80.

sakın körfezi dolaşma bir kere yaptım hayattan soğudum.

Ben de köprüden geçip, otoyolu kullanmamaya çalışıyorum. Köprü gerçekten zamandan çok tasarruf ettiriyor ama istanbul izmir otoyolu eğer bayram falan değilse gereksiz. Körfezi dolaşmak gerçekten çok zaman kaybettirir. Osmangazi'den sonra ilk çıkıştan çıkıp mavi tabelaları takip edeceksin.

kesinlikle köprü + mavi tabela. hız sınırları dahilinde gidicem diyorsan eğer kaybın en fazla 1 saat olacak. yalnızca köprüye para vermiş olacaksın.
körfezi dolanmak saçmalık her halükarda gölcük taraflarında şehir içinde çok oyalanacaksın ve ekstra kilometre yapacaksın.

ben karacabeyden sonra hiç otoban kullanma gereği duymuyorum.

neredeyse iki haftada bir gidip geliyorum, hiç ceza yemedim. hatta yarın tekrar gidicem.
ama hız sınırları dahilinde gitmek hepimizin sağlığı için en iyisi. yarım saat geç gidiver bişey olmaz dostum ya.

Sadece otoyol maliyetini düşünme. Rdar riski hariç sürekli dur kalk var, aracın yıpranma payı var, stres var, yakıt tasarrufu var, vakit tasarrufu var,vs.

En rahatı ve hem araç hem sürücü dostu olan yeni otoyol+avrupa yakasındaysan mudanya-yenikapı ido. Anadolu yakasındaysan da yeni otoyol+eskihisar topçular arabalı vapuru.

sesli mesaj komutunu duyana kadar caldiriyorum. niye ayip olsun ki. hayir orada degilse zaten acamaz, kac kere caldirdigini nerden bilecek de senin gosterdigin adabi anlamis olacak?

Ben de 3 kere falan çaldırıyorum. Açıkçası uzun çaldırmak anlamsız geliyor. Ofiste bazen arkadaşlar telefonlarını masalarında bırakıp bir yerlere gittiklerinde o telefonun uzun uzun çalması, sonra çağrı düştükten sonra diğer tarafın tekrar arayıp çaldırması... Deli ediyor.

ailem ve arkadaşlarım dahil 3 defadan fazla çaldırmıyorum ben de. Bazen gördüğümüz halde açamadığımız oluyor çünkü, sessiz bile olsa açamazken telefonun çalmaya devam etmesi insanı geriyor.

benim eski telefonu aradıklarında arayan çalma sesini duyarken benim telde tık yoktu. 2-3 defa çalma sesi geldikten sonra benim telefon çalmaya başlıyordu. araştırdım çoğu eski android telefonların kronik sorunuymuş.

haberin olsun sen telefon çalıyor açsınlar diye beklerken karşı tarafın telefonu daha çalmaya başlamadan sen kapatabilisin. uzun çaldırmanın bir sakıncası yok. açmayacak adam açmıyor zaten.

Ben 4 veya 5 sefer çaldırıyorum çünkü duymayabilir, çantasından çıkarana kadar kazı çalışması yapması gerekebilir, başka odadaysa yetişmek için koşabilir vs.

3 kere çaldırıyorum. zaten ulaşabilecek seviyede müsait ise açar. değilse çaldırmanın manası yok uzun uzun.

Üçü geçince zaten sıkılmaya başlıyorum en fazla üç.

müsait değilsem ve arandığımı gördüğüm halde açamıyorsam telefonumun uzun uzun ve sürekli çalmasından rahatsız olduğum için ben de genelde 3-4 kere çaldırır kapatırım.
ancak çok yakın arkadaşlarımı falan aradığımda açılana kadar çaldırırım.
onu da her zaman yapmam.

bir işim olduğu için "birazdan ararım" diye düşünüp o an cevap vermiyorum mesela.
ama telefon sürekli çalınca "acil bir şey mi var?" duygusuna kapılıyorum.
o an işimi yarım bırakıp telefonu açtığımda öylesine bir şeyse, "birazdan arayacağım" diye kapatmak bazen çok sinir ediyor beni.
boşuna dikkatim dağılıyor çalışırken falan.
"nasılsa bir çağrı düşüyor" demek doğru değil bence yani.

Aynı senin gibiyim ve şık olanın bu olduğunu düşünüyorum.açmazsa ısrar etmeyip acil bir şeyse mesaj atıyorum,.

Telefonumu keyfi açan birisiyim.birileriyle konuşurken,bir şey okurken,oyun oynarken kısacası başka bir işim varsa telefon ekranına veya tablete bakıp kim olduğunu görüyorum.titreşimde olduğu için kendi haline bırakıyorum.eğer telefonunu uzun uzun çaldıran biriyse ona dönüş yaptığımda direk çok çaldırmamasını söylüyorum.acil bir durumsa mesaj at diyorum.aynı durumu tekrarlarsa blokluyorum.

Ben de dörtten fazla çaldırmam; bir tek annemi bayağı uzun uzun arıyorum çünkü telefonu bulup açması o kadar sürüyor zaten.

Beni aradiklarinda bunun ile ilgili bir sorunum yoktur ama; arandiktan sonra kaç kre çaldığının önemi yok benim için.

3 bana çok kısa geliyor, genelde bana gelen aramaları düşününce 3 seferde kesin açamazdım.

öte yandan telefonunu iş için çok sık kullanan insanlar mesela ofis ortamında telefon önünde, çaldığı gibi ekrana bakıp ilk çalışta açabiliyorlar,

sanırım insanların işlerine göre de değişebilir bu 3 5 olayı.

Sonuna kadar çaldırırım. 8-9’dan sonra falan kapanıyor sanırım.

65 yaşına kadar olanları ararken 3-4; 65 yaş üstü ararken mümkün olan en uzun.
65 yaş altı tekrar aramam aramasını beklerim. 65 yaş üstü 1-2 saat geçti ise tekrar ararım.

Herkese 3. Aile merak edildiği için sonuna kadar.

3 kere çaldırım, elim artık kapat tuşuna gider, basmadan önce bir iki saniye daha beklerim, 4üncü çalmış olur zaten, kapatırım.

ailem de öyle yapar, bir kaçı dışında arkadaşlarım da.

bu işin kuralı olarak 4 defa biliyorum ben. biri oturup kural koymuş mu etmiş mi bilmem ama ben çevremde 4 kere çaldırıp kapatmaktır evla olanı.

açmadıysa mesaj atarım ardından, şu sebeple aramıştım diye.

Tasarımı (aslında daha çok renkleri) çok beğendiğim için devam edin diyorum.

Girişim konusunda altın kural: siz başlayın, eğer işler iyi gidiyor gibi olursa üretim ve marketingi devredecek birini bulursunuz, birileri çıkıp size bi teklifle gelir zaten.

Not: başlayınca mesaj atın, görseldekinden almak istiyorum :)

çok boş bi girişim. 10 koyup 3 alacağın bir şey.

www.youtube.com

www.youtube.com

bu videoları izlemeni tavsiye ederim. iş modelinden ziyade farklı görevleri aynı kişi yapınca neler oluyor. Çok ortaklı yapıdan tek ortaklı yapıya düşünce neler hissediyorsun gibi. girişiminin sana getirileri ve götürüleri görebileceğin bir ufak kesit.

İyi bir tasarımcı olmak iyi bir girişimci olmak değildir.

Valla bu tip sureclere girerken insanin en zorlandigi asamalari gecmissiniz (fikir, planlama, uygulama). Burda durmak yazik olur. Mevzu para ise kredi cekin (veya ben size ortak olayim :)) ve diger pazarlama gibi diger isleri freelancerlar araciligiyla yapin. Is tutar veya tutmaz en fazla batarsiniz. Fakat denememek en kotusu olur

yaptığımız hesaplamalara göre çok bir yatırım gerekmiyordu. yani şirket gibi kurmayacağım sonuçta, 5-6 bin gibi bir şeyle hallediyorduk. az adetli olacaktı vs.vs.

hani çekim falan yapacak olsaydık ona para giderdi çünkü bir arkadaşıma danıştığımda 10 binden aşağı olmuyor demişti.o da yok :)

@paudi o yüzden buradaki kadar büyük yatırımlara gerek yok. ama her şeyi bir kişinin yapmasını ben de makul bulmuyorum.

bu işleri halihazirda yapan bir şirketle temasa gecin ve onlar üzerinden üretimini yaptirin bence, parca başına komisyon alirsiniz. kendi başınıza yapsaniz kazanacaginiz parayi kazanmazsiniz belki ama işin en sorunlu kisimlarini da üstlenmemis olursunuz.

Google Photos bence en iyisi, hatta profesyonel fotoğrafçılık yapmıyorsanız high quality algoritması çok iyi. Para vermeden sınırsız yükleme yapabilirsiniz.

www.phonearena.com:~:text=Google%20Photos%20%22High%20quality%22%20vs%20%22Original%22%3A%20What's,difference%20and%20should%20you%20care&text=Unlimited%20storage%20is%20available%20to,and%2For%20Google%20Pixel%20owners.

Google

google photos, ucretsiz bile kullanabilirsiniz. ben dropbox'tan fotograflari photos'a, dosyalari drive'a gecirdim. dropbox kadar smooth calismiyor arada tekledigi oluyor drive'in ama fiyat avantaji icin deger. photos inanilmaz iyi, kendi kendine kategorilemeler vs. yapiyor, app'i de gayet iyi, cok memnunum.

neden böyle bişey istiyorsunuz ki? 2 günlük eğlence için mi?

yaz sıcağında hangi mama hangi su 1 haftayı çıkarır? değil haftayı iki güne bayatlar zaten ne koyarsanız koyun.

hayvanın canı sıkılır, mutsuz olur.

bakacak başka biri varsa belki olabilir ama siz iki günlük hayvan sahipliği yapacaksanınız diye kalan 5 gün için yazık etmeyin hayvana.

kesinlikle olmaz. tavuk degil bu.

Sokağa bırakın daha iyi. Bir köpek 2 yaşındaki bir çocukla aynı zekaya sahiptir. 2 yaşındaki bir çocuk kendi kendine yemek yiyebiliyor olsa haftanın 5 günü bir bahçede yalnız bırakır mısınız?

Hayvanlarin bitkiler gibi sadece yemek ve suya ihtiyacı olduğunu sanıyoruz.

kışın nasıl olacak ?

yok artik nihat dogan.
akillica bi hareket olmaz kopek kacti mi atladi mi havladi mi bir yerine bir sey mi oldu haberin olmaz. ayrica o hayvan orada cok darlanir.
kopek sahibi degil de gunah sahibi olursun kesin \(°_°)/

Bahçeden kaçar, bahçeyi pisletir

köpekler günlük ilgi gerektiren hayvanlardan, gün içerisinde iletişim kurmayı, oynamayı severler, eğer bütün hafta siz hariç başkaları ile (yoldan geçen vs.) muhattap olursa bi hafta sonu size saldırıverir. hayvanların şirazesi ile oynamayın.

Köpeklere haftada 2 gün oyuncak muamelesi yapmak biraz şımarıkça bir davranış. Bir de alacağım diyorsun. Sahiplenmek bile değil. “Fıstık benim olacak” desen bu kadar olmazdı. Köpeklerin ihtiyacı olan şey yem ve su değil.

ille alicam diyorsaniz bari 2 tane sahiplenin barinaktan arkadas olsunlar, dijital mama kaplari var. her gun otomatik belirli bir miktar veriyor ondan koyun (su icin de boyle seyler var)

250 falan

kombi yaz-kış farketmeksizin çok düşük elektrik tüketir.

Son ayı bilmiyorum da geçen sene elektriğe ciddi zam yapıldı; o yüzden yükselmiştir. Bizim de 70-80 lira olan fatura 110-120dan aşağı gelmez oldu.

100 civari gelirken 150 civari geliyor artik (not:haftada 2-3 gun evde yokuz)

150-200 arası

100-130 lira civarlarında

senin anlattığının aynısı.
8-10 ay öncesine kadar maks 70-80 gelirdi ama sonrasında minimum 110-120 geliyor.

6 gün çalışıyorum ona rağmen 100'ün altına düşmedi. Müthiş zam bindirdiler elektriğe.

100 civarı gelirdi 225 gelmis

190-200

geçen sene aynı aylarda 100-120 civarıydı.

aslında çok kolay. geçen hafta ben kendim değiştirdim. youtube da videoları bak 1 tornavida ile kendin yapabilirsin.

tabi ki dataservis.

Ben de kendim değiştirmiştim. Aşırı basit. Youtube a bi bak derim

herhangi bir yer olabilir, çok kompleks bir işlem değil. Kasanın arkasındaki klavye logosu olan 3 vidayı söküyorsun, ön taraftan da pena gibi bir şeyle hafif kanırtıp kaldırıyorsun ve klavyenin flex kablosunu anakarttan söküyorsun (anakarttaki soket kilitlidir kilidini açıp sökmen lazım.

Klavyeyi sen götüreceksen maksimum 50tl alırlar.

Sadece montaj 240tl dediler ne yapmalıyım sizce, biraz komplike imiş montajı

model ismi + keyboard replacement yaz youtube a bir bak

Sıradan kullanıcıların yapabileceği bir işlem değil hocam, bakmıştım, lenovo yoga 900

%13,08

Direk 12 ile mi çarpıyoruz bileşke faiz vs yok mu

Kredi faizleri mevduat faizleri gibi hesaplanmaz, mevduat faizinde ana paranın üzerine bir sonraki faiz getirisi eklendiği için bileşik faiz hesaplanır ancak kredide çektiğin ana para üzerine faiz peşin olarak eklenir aylık 1.09 üzerinden.

Ama sen ödemelerini zamanında yapmazsan gecikme faizi o ayın ödemesine eklenir.

direkt 12 ile carpiyorsun.
bileske faiz yok. bileske faiz sen para yatirip faiz geliri elde ettigin zaman var.

Kat mülkiyet kanunu var. Tüm maliklerin yani daire sahiplerinin bir araya gelip ilk işlemleri yapması gerekli. Daha doğrusu yönetici seçip yöneticinin apartman adına tüzel kişilik oluşturup sayacı asansörü bakım firmasını vs. hepsini ayarlaması gerekli.

Bir asansör montaj eden firmayı bulun ona sorun o size açıklayacaktır. Öyle zahmetli bir olay yok. Para veriyorsunuz bitiyor olay. O çözer herşeyi.

geçen hafta çamlık kamping deydim. keşke sokakta kalıp kaldırımlarda yatsaydım da oraya o parayı verip rezil olmasaydım.

Biz geçen hafta Altin Kamp'taydık, Ayvalık'ta değil ama yakın, Ören'de. Çok memnun kaldık, deniz soğuktu sadece ama o taraflar öyle galiba genel olarak..

parayı başka bankadaki hesaba etf edip oradan çekin.

böyle bir şey olmaması lazım. ilk defa duyuyorum çok saçma. eft yapın dicem de ondan da ücret keserler kesin. başka şubeyi deneyin bi. olmadı bankanın genel müdürlüğüne ulaşın.

İlginç bir durum, hiç bir bankanın böyle bir uygulaması yok, ya akrabanız bir şeyleri yanlış anlamış ya da banka şubesi bir şeyleri yanlış anlamış.

Büyük bir ihtimalle para vadeli mevduat hesabındaydı ve akrabanız mevduat hesabını kapatıp çekmek istiyor bu yüzden de yansıtılmış olan faizden feragat etmesi gerektiği söylenmiştir. Yoksa bankadan tüm paranı çekiyorsun diye senden komisyon alınması gibi bir durum olsa ertesi gün Türkiye'de yer yerinden oynar.

ATM ise her bankada günlük limit üstü çekme istekleri komisyonlu oluyor. o normal. şube için saçma geldi bu olay.

Hesap vadesiz, bu nedenle faiz vs feragat durumu yok. Benzer bir durum Halkbank'ta da varmış. sikayetvar.com'da örneğini görebilirsiniz:
www.sikayetvar.com
İnsanların sırtından daha ne kadar para kazanırım çabası hep bunlar, hey Allaaam!

Böyle bir şey var öncelikle, bu durumun sebepleri;

Hesabınızın bulunduğu şube dışında bir şubeden para çekilmek isteniyordur ama aslında paranız farklı şubede olduğundan şubeye bir maliyeti olmalı.

Düşündüğünüz gibi yıllardır para kazanamamış daha yeni EFT ile gelmiş olabilir para, aynı gün içinde gelen yüksek tutarlı parayı nakit çıkarmak özellikle kendi şubeniz dışındaysa maliyetlidir ücretini keserler, kendi şubenizde kesebilir, 500 lira için karşılaştığım bir durumdu benim.

Bunun dışında acil çekmek istendiğinde grup aracının maliyetini ödemeniz gerekebilir kasada para yoksa fakat burada önceden haber verilmiştir sanırım diye düşünüyorum.

edit: para orada uzun süre dururken ve kendi şubesinin para istemesi çok uygunsuz olmuş ama ilgili banka için bir yandan da normal, siyasete alet olup sırf birilerinin çıkarı için milyonlarca görev zararı yazan bir banka bunu birilerinden çıkarmaya çalışacaktı tabi.

Merhaba atom karınca açıklamış üstte.

Gidip hesap açtırdığı şubeden çekecek komisyon vermemek için. Ya da az bir miktarsa her gün atmden maks limitten çekebilir.

Şubeler arası eft ücreti her zaman olan birşeydi.

Hesabın açıldığı şube müdürünün verdiği bilgiler bu şekilde maalesef. Hesabın olduğu şubeden çekerlerse önceden haber vermiş dahi olsalar bir miktar komisyon ödeyecekler, başka şubeden çekmeye kalkarlarsa daha fazla ödeyeceklermiş. Saçmalığa gelin. Günün en anlamlı çıkarımı baş harfi ziraat olan bankadan uzak durmak galiba. Her türlü öpüyorlar yoksa

@atom karincanin torunu: bu arada hesap yıllardır orada ve para öylece duruyor.

Bilgilerin hepsini tek seferde verseydim ölürdüm galiba.

herkes kafasına göre bir şeyler yazmış da ben de bildiklerimi yazayım.

Uzun zamandır ticaret ile uğraşıyorum kendi şubelerim de farklı şubeler de dahil defalarca özel bankalardan toplu çekim yaptığım oldu bir kez bile komisyon ödemedim.

Defalarca yüklü döviz çekim talebim oldu komisyon ödemedim. En fazla 2 gün beklediğim oldu onun dışında bir mali yükü olmadı bana. Bu durumda bir tuhaflık var şimdiye kadar kamu bankalarından para çekme durumum olmadığı için yorum yapamıyorum ama yukarıda yazılanlara katılmıyorum bankadaki paranızı çekerken şimdiye kadar hiç komisyon ödemişliğim yok bana özel muamele yapılmıyorsa ortada tuhaf bir durum var.

Sonradan gelen edit : sanırım kamu bankalarında böyle bir durum var.

Aynen, baş harfi iş bankası olan banka da aynı şeyi yapıyor. Günlük belirtilen üst limiti aşınca komisyon alıyor. Onun için şikayet edilse sonucun lehinize sonuçlanması düşük olasılık gibi :)

olur mu öyle şey canım, hesabın olduğu şube olmasa bile bugüne kadar yüzbinlerce lira yatırıp çektik, hiç bir zaman komisyon falan istenmedi. bankacıların içine doğdum, bütün sülalem bankada çalışıyor, şimdiye kadar böyle bir şey duymadım.
sadece yüksek meblağlarda önceden haber verilmesi istenir.
o şube müdüründen sizin imzaladığınız sözleşmede bu komisyon ücretini belirten maddeyi göstermesini istesinler, eğer madde açık açık bunu belirtmiyorsa ilgili kurumlara ulaşıp hususu danışacağınızı bildirin.
defalarca gördük parayı çekmenizi istemedikleri için yokuş yaptıklarını, sebebini falan soranları. böyle paralarla çok haşır neşir olmayan vatandaşa her hile hurdayı yutturmaya çalışan çok var, dikkatli olun.

Var böyle bir şey malesef.
Üç yıl önce ziraat atm’den biraz yüksek para çektiği de 10 lira işlem ücreti almıştı. O an anlayamadım, bir yanlışlık yaptım sanıyordum, akabinde şubeden para çekmem gerektiğinde ücret kesileceği söylenince mevzuyu anladım. Hesabın açıldığı şubenin dışından para çektiğinizde kendi paranızı çekiyor olsanız bile ücret kesiyorlar.

Bu nedenle bankalara elinizi kolunuzu kaptırmak istemiyorsanız faizsiz bankacılık yapmaya çalışan Kuveytturk ya da Albaraka gibi bankaları seçmelisiniz. İnternet eft ve pek çok işlemleri ücretsiz. (yüklü hesap çekimi denemedim)

Yani hakkınızı savunmak gibi pek şansınız yok, bankacılık kurallarına dayandırıyorlar yaptıkları işi. Ama hesabın açıldığı şubeden kesilmemesi lazım diye biliyorum.

Antik yunan heykellerine ilgili ise. afrodisias Gidip görmeni tavsiye ederim. Aydın- karacasu

antik yunan için şöyle oldu:

MÖ 750'lerden itibaren karanlık çağlardan çıkmaya başladılar. Doğu ile ticarete başladılar. Bunun etkisi ilk olarak çömlekçilikte görüldü. Çömlekler üzerine doğuluların hoşlanacağı ya da yunan düşüncesindeki oriental bakış açısına uygun resimler çizmeye başladılar. (Googla “Orientalizan pottery” yazarak görselleri inceleyebilirsiniz.) Demek ki ilk olarak, bugün bizim batıya özendiğimiz gibi onlar da doğuya özendiler ve bu etki kendisini çömlekçilik snatında gösterdi.

Bu etkinin kendini gösterdiği ikinci alan heykelcilik oldu. Bu dönemlerde Mısırdan devasa heykel yapmayı öğrendiler. Heykeller başlangıçta son derece basitti, baston yutmuş gibi duran kasıntı heykeller yapabiliyorlardı. (googla "arkaik heykel" yazarak görsellee bakabilirsiniz.).

Yunan kültürünün "ben daha iyisini yapabilirim" inancı nedeniyle bundan sonra her alanda hızlı bir gelişme var. Bu gelişmenin heykeldeki karşılığı "hareket arayışı". yani kazık yutmuş heykelden hareket halindeki heykele geçiş için arayışlar. Büyük heykeller yapmaya yunanlılardan 1000 sene önce başlayan mısırlılar hala aynı tarz hareketsiz heykeller yapadursun, yunanlılar MÖ 450'lere gelindiğinde hemen her türlü hareket ve duyguyu taşa yansıtabilmeye başlamışlardı. (googla "Discobolus")

Bundan sonraki sanatsal akımın adı "idealizm"dir. Çünkü yine yunan düşüncesine göre olimpos tanrıları evrendeki kaosa son vererek başa geçmişlerdir. O yuzden insanın da araması gereken "düzen"dir. Mimaride "dor düzeni" "korint düzeni" "ion düzeni" gibi stillerin düzen adıyla anılması bu yüzdendir. İşte böylesi bir anlayış içinde heykeller de idealize edilerek yapılırdı. İdealize heykellerde kusur bulunmaz, olduğu gibi değil, olması gerektiği gibi yapılırdı.

İdealizm anlayışı kabaca Hadriana (MS 2. Yy’a) kadar sürdü. Hadrian heykelinin aslına uygun biçimde tasvirini yaptıran ilk roma imparatordudur. Ondan sonra başlayan akım ise realizm olarak anılır. Artık güzelliğine çirkinliğine bakılmaksızın herkes olduğu gibi tasvir edilmeye başlanmıştır.

Özetle, toplumları etkileyen önemli olaylar ve kişiler sanatsal akımlara yön verir.

Savaşlar, ganimetler, ticaret. Şimdiki kadar olmasa da dünya globaldi yine kısmen.

2 hafta once 4 kısı geldik jandarma bişey demedi

5-10 sorun yok...

dün sabihadan gidiş-geliş uçusum oldu. önlem falan yok eskisi gibi herşey öyle haberlerde gösterildiği gibi değil. sadece sosyal mesafe deniyor başka bir önlem falan yok. insanlarında ipinde değil hiçbişey. uçakta dip dibe. ucağa giden-gelen otobüste dib dibe. yürüyen merdivenler dar yerlerde yığılıyorsun gene haberin olsun.

Bla bla car'da yolculukların açıldığına denk gelmiştim. Bir ona bakın isterseniz. Arka koltuğa tek yolcu alma hakları var. Otobüs veya uçakta 47395 kişiyle temas etmekten daha güvenilir olabilir.

otobüs uçak arasında isen otobüs derim. en azından belirli mesafe olur yanındakiyle filan.

Trende de ucakta oldugu gibi herkesin koltugu var. yani bir dar olma durumu yok.
Tren biletleri 3-4 gun onceden aciliyormus satisa, ondan once yer yok gibi gosterebilir sanirim.

uçaklarda orta koltuk boş değil mi?

Ortalama bir tren koltugu ucak koltugunun 1.5 kati genisliktedir ve ayak mesafesi de en az iki katidir.

@yeterama...

Cogu havayolu uygulamiyor cunku zorunlu bir uygulama degil orta koltugun bos olmasi.

@yeterama

uçaklar balık istifi. utanmasalar pilotun yanına yolcu alacaklar.

bu pandemideki zararları kapatmanın peşinde hepsi.

one'ın kotasını ailenle falan da paylaşabiliyorsun. google drive daha çok kişisel gibi.

eğer birileriyle paylaşma ihtimalin de varsa one drive.

diğer özellikleri aşağı yukarı aynı olması lazım.

oha google one olarak cevapladım. siz onedrive soruyorsunuz galiba.

hangisi daha ucuzsa o diyorum. ikisini de kullanıyorum pek farkları yok ama kişisel kullanıyorsanız onedrive senkronizasyon uygulaması google'ın uygulamasından bence daha iyi.

bu arada üniversite öğrencisiyseniz microsoft onedrive 1tb ücretsiz olabilir kontrol edin.

google daha iyi.

(bkz: antipas )

(bkz: boya)

Pas giderici spreyler vardı

boya +1

takdir edersiniz ki pas giderici spreyler pas gidermek için. tekrar paslanmayı önlemek için ucuz, kolay ve etkili olan yöntem boyamaktır.

Metal olduğu için çok kötü duracak boyamak istemiyorum. Şeffaf bir şey varsa tabii harika olur.

vernik? boyanın şeffafı işte. yani örtücü olunca boya deniyor, şeffaf olunca vernik.

Departed, korku yok ama

orta yaş ve üzeri her anne babanın izlemesi gerektiğini düşündüğüm bir gerilim filmi var gerald's game diye, onu izlesinler bence.

Kur stremio yu keyfine bak.

gerald's game denmiş o zaman ben de get out diyeyim.

bu arada the shining ardından da doctor sleep izleyebilirler.(doctor sleep netflix'te yok ama)

hush, don’t breathe, truth or dare. netflixte yok ama sıra gelirse the invisible man olabilir. bugün izledik gayet güzeldi.

film değil ama into the night dizisini beğenirler gibi geliyor. hem heyecanlı hem de Türk oyuncu var falan.

Görünmeyen misafir. Korku yok ama

Tepedeki ev dizisini önerin.
İspanyol filmleri de iyidir.

bloodride 10 bölümlük bir seri. gerilim korku türü severler bence.

film yerine dizi de izletilebilir. ben de bizimkilere açtım geçenlerde la casa de papel'i. uzun süre sesleri çıkmadı asagfajf. sonraki bölüme geçmeyi de öğrettim. ohh mis^^

Tabi mi çevirir, bisikletçiler gezebilir diye bir şey yok :)

"sokağa çıkma "yasağı""

gayet açık ve net aslında, anlaşılamayan kısmı nedir diye düşünüp düşünüp bulamıyorum bir türlü. herkeste aynı soru, "şuraya gitsem çevirirler mi acaba?"

yasaksa demek ki çıkılamıyor, çıkılamıyorsa da çevirmeleri beklenen durumdur.

sorunun cevabına gelirsek;

git arkadaşım, git de çevirip yazsınlar cezayı, için rahat etsin.

çıkarken bi poşete ekmek al. çevirirlerse ekmek aldım eve gidiyorum de. üstünede biraz poçoz giyin ki evden ekmek almak için çıktığın belli olsun.

4 saat kaldı. az daha sık dişini. resmi harici sivillerde dolaşıyormuş. 2 tane abur cubur yüzünden ceza yemek mantıklı değil.

tamam arkadaslar cikmiyorum. peki saat 12 den sonra ciksam ? benzinlikler hepsi acik olur mu marketleri dahil

Abi masanın üstüne 3150 lira koy,sonra iyice yakınlaşarak bak gözün yiyorsa çık.

Benzinliklerin açık olup olmadığı ilçe kaymakamlığı sitesinde yazıyor. Yani bir ilçede belirli sayıda benzinlik nöbetçi.

12den sonra butun benzinciler acik olur mu ? bolgemdeki acik olan benzincihye baktim da epeeeey uzaktaymis. yakin olana gidicem

steve jobs un hindistana takılması gibi bişey mi diyosun ?

Bahsettigin sey meditasyon falan ise hayir tabii ki. Gidip orada agir islerde calisiliyor bahsettigim romanda.

Başkan kimin bahsettigini hatırlamıyorum ama çar 1. Petro İstanbul dahil birçok Avrupa kentinde ve tersanelerinde işçi olarak çalışıyor. Olay doğru.

Onlar da cileli iscilerin halinden anlamak icin calisiyor yani?

Nasil arastirabirim peki konuyu? Fikri olan var mi?

Kezban acar - başlangıçtan Bolşevik devrimine Rus tarihi
Carlardan bahsederken bu olaylardan bahseder. Onun haricinde emin değilim ama bu tip anekdotlar dostoyevski - bir yazarin guncesi'nde de bulunabilir. Adam güncel olaylar hakkındaki fikirlerini yazmış. Mutlaka laf oraya gelmiştir. Ama dediğim gibi özel olarak bu işlerden bahseden hicbirsey hatırlamıyorum.
Rus tarihi ile ilgili çok sevdiğim diğer bir kaynak da; Orlando figes - natasa'nin dansı. Rus yaşamı ile ilgili birçok şey bulunur. Çok iyi bir kaynaktır.

dostoyevski - budala kitabında geçiyordu sanırım. hafızamı zorladım ama detayını hatırlayamadım.

Budala'yi okumadim ben. Yeraltindan notlar olabilir. Pdf'ini indirip araticam bir ara.

işletim sistemini kurarken windowsu sıfırdan kurmayı seçerseniz, ve kurarken ssd ye yüklersen başta işletim sistemi seçme ekranı çıkmaz. diğer harddiskte de alacağın dosyaları bir yere aldıktan sonra biçimlendir.

bios tan ssd nin slotunu üste al. çok basit.

Başkan benim de benzer bir sıkıntım vardı. SSD hariç tüm diskleri sökerek format atmış daha sonra takmış sorun cozulmustu. Ama bende ikinci os yoktu.

@efruz, teşekkürler. tekrar kuracağım yani :( of...
@paudi, denememiş olabilir miyim hocam sence :) her şeyi onlarca kez denedim...

Sorunuza cevap için gelmedim ama anladığım kadarıyla laptopa taktınız.
Laptoplara ssd takılırken genelde hddyi cdrom yerine ssd yi de hdd yuvasına takarlar. Cdrom yuvaları genelde sata2 oluyor bu nedenle ssdyi istediğimiz verimle kullanamıyoruz.
Bir ara yerlerini değiştiriverin:)

hepinize teşekkür ederim.
@milletin efendisi olmaya gelen adam, laptop'un içini açmadan dvdrom çıkartılabiliyor, bu sebeple bu yuvaya takmıştım. istemiyorum içini açmak, garanti dışı kalacak.
ama gördüğüm kadarıyla buna mecburum şu an...

(bkz: youtube)

puzzle, bulmaca, sudoku?
bilgi yarışması oyunu yükleyebilirsin akıllı telefonu varsa.

benim babam da kitap okumazdı hem de hiç. şimdi haber aldım benim kütüphaneyi indirmiş. günde bir kitap bitiriyomuş :d bence kitaptan yürütün.

bahçe işleri seviyorsa sukulent/kaktüs alıp bakabilir. onlarla ilgilenmek baya güzel zaman harcatıyor. topraklarını değiştir, yaprakları kontrol et, ışığı iyi mi yerini sevdi mi vs hepsi iş. ihtiyacınız olan malzemeleri internet üzerinden alabilirsiniz biraz bütçe gerekiyor. neyi, nasıl yapacağını öğrenmek için de bir sürü video izler. bir de saksıda yetişen meyveler var. kumkuat, limon gibi. onlardan alabilirsiniz. balkon vs varsa hava da güzelleşiyor orada onlarla vakit geçirebilir. kendimden biliyorum bu süreçte en güzel terapi bitkiler oldu bana. 3 tane meyve fidesi aldım heyecanla bekliyorum.

''hatta ayrilmayi bile dusunuyorum. Sizce abarttim mi ya da olmasi gereken mi?'' bu kişiden kişey değişir. benim için o bilgisayarlarda şifre bile olmamalıydı mesela, ama diğeri de açık arar gibi bilgisayarı karıştırmayacak kadar güvenmeli de aynı zamanda. ya da şöyle söyliyim, soğumakta haklısın ama ayrılıp ayrılmamak sizin ilişki dinamiklerinize kalmış.

Soğumakta haklısın
Sen kendin bir şey saklamıyorken karşı tarafın bir şeyler saklaması hoş değil. Uzun süreli de bir ilişkiniz varmış, bilemiyorum, pek sağlıklı değil karşı tarafın yaptığı şey.
Ve sakladığı şeyler var ki anında şifresini değiştirmiş.
Kendinize saygınızı kaybetmeyin lütfen.

Kesinlikle bir şey çıkar. Benim de 2 senelik kız arkadaşım son aylarda Telefonuna şifre koymaya her geldiğinde değiştirmeye her fırsatta telefonumu kurcalarken bir anda güveniyorum ediyorum diyerek kurcalamamaya başladı kendininkini de şifreledi.ben hiç girmedim telefonuna ama biliyordum şifresini filan ailevi şeyleri vardır diye de daha galerisine rehberine bile görmedim. Sonuç haftaya nişanı var :) benimle iken başkasıyla da flörtlesip işi ciddiye bindirince yalandan bir kavga gürültü hop ayrıldık iyi dedim nasılsa 3 5 güne saçmaladığını anlayınca aklı başına gelir diye düşünürken 1 hafta sonrasına gün almışlar şu korona morona günlerine rağmen. Ha laptopta belki karate filmleri ve ona dair geçmişi vardır belki ondandır. Ama bisey vardır

senin bilgisayar şifreni 1.5 yıldır biliyorken, kendisinin şifresi öğrenilir öğrenmez hemen değiştirmesi güvenilmez bir tip olduğunu gösteriyor. seni kontrol altında tutuyor, kendisi özgür.

senin şifreni bilmiyor olsa degistirmesi sorun olmazdı. benim laptop şifremi de kimse bilmez. kimseye bilgisayarı da şifreyi de vermem. ama kimseden de almam..

ayrılcoco demeye geldim

Sen de şifreni değiştir. Bakalım ne diyecek.

Senin blgisayarındaki şeyleri karıştırdığında soğumalıydın, soğumakta geç kalmışsın.

Abartmıyorsun. Bana bunu yapan birisi vardı. Pcleri değiştirmiştik, benimkindeki bir hatayla ilgileniyordu, sonra her şeyimi okumuş, her şeyime bakmış. Ben onu çok umursamadığım için çok da üstüne düşmemiştim.

Çevremin zoruyla şans verdiğim için umursamamıştım, siz bi de önem veriyorsunuz yani bence çok rahatsız edici.

net olarak birşeyler saklıyor. ayrıl gitsin, geç bile kalmış olabilirsin

çok haklısın kesinlikle. hiç güzellemelere, ona güvenmiyorsun masallarına girmeye gerek yok. ilişki ister istemez fedakarlık ve özel alan kesintileri içerir. adamın sana karşı olan tavrı çok net. sindirme sakın sana bu yaptığını ve tepkini göster. bu noktada en doğrusu yol vermek.

önemli olan beyninden ne sakladığı
herkes hata yapar

Şifre eski sevgilisinin ismi olabilir. Sağlam boynuz çakmış dayı.

Bu ve buna benzer durumlarda kullanılan klasik bir yalan var.

''Amacım o değildi.. Bugüne kadar hiç yapmadım, öylesine bakayım dedim.. Kurcalamak istemedim.. İster istemez, insanlık hali'' vs vs.. Bir kere burada biz bizeyiz. Varmış ki içinizde bir şey denemişsiniz işte. Argo tabirle ''Yemeyin bizi'' diyorum..

Aynı şeyi ben de yaşadım. Aynı demeyelim gerçi. Farklı bir versiyonunu. Şifresini hiç bilmiyordum. Onun laptopunu kullanmam gerektiği zaman, bana ayrıdan oturum açtı. Yani yeni bir windows açtı(Nasıl açıklayacağımı bilemedim. Anlamışsınızdır umarım) Hayır yani şifresini bilmeyi geçtim, al sen gir şifreni bakmıyorum desem bile kabul etmemişti. Gitti ayrıdan bana özel kullanıcı sayfası açtı. Dümdüz bir windows, hiçbir uygulama yok. Sadece chrome var. Öyle düşünün yani... Sonunun ne olduğunu söylemeye gerek yok. Oldu bir şeyler. Varmış saklamasının bir nedeni. Neyse.

Otur, konuş. Konuş ama güzel konuş. Hala içine sinmeyen bir şeyler varsa eğer ona göre akıllı kararlar ver.

ergenlikten beri sakladığı porno arşivini görmeni istememiş olabilir.

bu durumdan hayatın boyunca için rahat edecek şekilde huzurla sıyrılmak istiyorsan öncelikle onun suçlu veya masum olma ihtimalini unut. bu iki ihtimalden biri ağır basınca beyninle değil kalbinle karar vermiş olursun ki bu durumda bunu istemeyiz. bırak seni hakladığını düşünsün. ilk bir araya geldiğinizde de hazırlıksız yakalayıp şifreyi tekrar iste. vermezse de eşitlikten bahset. o istemeseydi senin de isteme hakkın olmazdı ama zamanında o istedi sonuçta. vermek zorunda olduğunu kavrasın.

bu durumda şifreyi verirse senindir, vermezse zaten hiç senin olmamıştır.

çıkar.

bu kadarcık ihtiyaç kredisi çekeceğiine kredi kartından taksitli avans çek daha iyi. masraf yok. buna hayat sigortası koyarlar sigortasız ki o da bankadan bankaya değişir politikları faiz oranı yükselir. kredi kartında limit varsa daha uzun vadede çek daha az faiz ödersin. hem kredi ödeme günü kaçırma olmaz kredi kartından otomatik çekilir.

çektin mi?

dublaj hatası. orjınal izle kızı diyor.

Altyazıda hep kızı diyor

mutlu yıllar.

benimde 29 şubat

mutlu yıllar :)

Kuzenim var.4 yılda bir denk gelir. Mutlu yaşlar dilerim.

Nüfusunda ne yazıyor? Her yıl doğum günü SMS i gelmiyor değil mi?

Doğum günün kutlu olsun bu arada :)

Gerçekten 29.02.xxxx yazıyor. Ve evet ne banka ne şirket hiç kimse diğer yıllarda mail ya da sms atmıyor.

Doğum günün kutlu olsun. Mutlu yıllar

bileti iptal edebilirsiniz, değişiklik hakkınız da olur bu haliyle.

Eğer başka uçuş varsa değiştiriyorlar. Varyasyonlara bakın teklif ettiğiniz yere ve uçuş a değiştirirler. Anadolujet thy fark etmiyor. Örneğin kayseri yerine adana varsa çözebilirler.

Yani, 25 ten sonra durup, 35 ten sonra yikim basliyor bence.

Biyolojik olarak 18~21

Sosyolojik olarak 18 (sonrası reşitlik yani her şeyden sorumlu olma)

Mesleki yeterliliğe ya da diğer bir deyişle kariyerin başlama yaşına göre 20 (ülkemizde ne yazık ki bu yaş 25'e çıkmakta, hatta daha da yukarısı)

30'a girdinmi tamam. sonrasi zaten cok hizli ilerliyor.
27 superdi ya, en guzel yas bence.

27 sonrası çöküş başlıyor, hayal kurmayı azaltiyorsun. Bence cevap 27.

Öyle 30-35'te gençlik bitmez. Paranız bitmiş sizin.

25 yaş altı isen 25'te bitiyor sanıyorsun. Ama 25'i geçince 30'da biter ya diyorsun. 30'a dogru yaklaştıkça sınır 35 mi acaba diye düşünmeye başlıyorsun.

Yaş; neredeyse 29.

32'den bildiriyorum, hala bitmedi ^^

Ruhsal olarak artik genc hissetmedigin yasta, fiziksel olarak 34-35 sanirim.

Hahahaha 32’yim. Yüksek ihtimalle 50’de bile genç olacağım. Sizi mutlu eden insanlarla takılır, iyi yer, spor yapar ve stressiz bir iş yaparsanız yaşlanmıyorsunuz.

36 yım henüz geri yıkım başlamadı çok şükür 20 lerimden daha dinç daha hareketliyim kişiden kişiye değişir tabi.

26,794 e kalmiyorsun. 24 son kabul edilebilir.

31 benim kırılmam noktam oldu.

Neye göre tam olarak? Fiziksel mi psikolojik mi? Fiziksel olarak bence 16 civarı, ruhsal olaraksa 70e kadar yolu var :)

24 veya 30 yasinda farkli hissettigim bir durum olmadi. Ama mesele turkce rap dinlemiyorum bu tarz yeni nesil trendleri izlemekse mesele genc degilim

Gençlik bence "heves ettiklerini yapabilme becerisi" demek. Çünkü insan yaşlandıkça dirayeti azalıyor, aklında olanı hayata geçirme ihtimali küçülüyor. Gençken sonunu pek düşünmüyorsun, olumsuzlukları görmezden gelebiliyorsun; deli dolu olmak mevzusu.

Bu açıdan bakınca direkt yaş sınırı koyamıyorum ben. 30dan küçük olup çeşitli sebepler yüzünden hevesini kaybetmiş çok insan var. Onlara genç demem ben mesela, erken olgun denmeli. Tam tersi, 35 yaşında olup çatır çatır heveslerini yerine getiren, içi yaşama enerjisi dolu insanlar da var. O yüzden diyemiyorum ben 25'te 30'da biter.

Hissedilen yaş geyiklerini bir tarafa bırakırsak:

0-3 bebek
3-12 çocuk
12-18 ergen
18-25 genç
25-40 yetişkin
40-60 orta yaşlı
60+ yaşlı

başka sekmede yada browser da açık kaldıysa ikincisinde açmaz.

bende de benzer bir problem vardı, adblock kapattım şimdilik düzeldi gibi. sende de adblock varsa kapatmayı bi dene.

mümkün. adobe acrobat takla bile attırır.

Tabiki, yazdır diyorsunuz, yazıcı yerine pdf seciyorsunuz. İstediğiniz sayfaları da seçiyorsunuz, bu kadar. Ya da Adobe pro varsa direk sayfa silip ekleyebilirsiniz.

Google a yazarsanız PDF sayfa bölme gibi bir şey online olarak da yapabilmeniz mümkün

pdfsam diye bi uygulama var, ücretsiz ve muhteşem
pdfsam.org

chrome.google.com

bununla hayatına anlam katabilirsin.

www.ilovepdf.com

programa gerek yok bunun için. pdfi açıp yazdır'a basıcaksınız, Microsoft Print to Pdf yazanı seçiceksiniz sayfa aralığı girebilirsiniz burada aynı normal yazdırma işlemi gibi. böylece ayrı bir dosya olarak kaydetmiş olacaksınız.

salaklık değil. paraya itiyacın yoksa (kendinden başkasına karşı sorumluluğun yoksa) git, kaç kendini kurtar. yaş ilerledikçe daha zor oluyor konfor alanından çıkmak.

konfor alanı tuzağına düşmüşsün, bence git, yoksa bu ruh haline alışırsın ve böyle gider. sadece yurtdışı için değil, ileride başka şeyleri de kovalamazsın.

temel düzeyde almancan varsa 1 mart 2020 den itibaren süper ötesi bir fırsat var
almanya 1 mart 2020 yazıp google'la istersen

Git.

neden "dönünce bana ne katacak" diye sıg bir fikire kapılıyorsun ki. aklın varsa dönme. dönmemek için çabala.

Sen buralara gelemezsin aslanım. Bu uyuşuklukla, bu isteksizlikle, bu sorumsuzlukla, bu heyecansızlıkla seni buralar harcar. Yeni hayatlar yeni maceralar sana göre değil. Boşver.

kilometresi biraz fazla motorun. o yüzden 10w40 koy demiştir usta. sana kalmış bu karar.

2001’de 5w30 yag mi varmis da onu koyuyorsun? 10w40 yari sentetik tamamdir.

Eğer içinde şüphe varsa. Yetkili servisi ara yaptıracagın bakımlar için teklif iste. Teklif geldikten sonra tekrar ara teklifteki kalemleri tek tek sor hangi marka model diye. Birazda indirim iste kapat telefonu. Sonra elindeki bilgiler ile istediğin yere bakımı yaptır.

arabayı çekebilirler.

Çok uzaktayım, çekici ile otoparka çekin diyebilirsin en fazla. Vakıf çekici ücreti 150 tl filandı sanırım, bir de otopark ücreti olur 20 lira ortalama.

Arabayı kurtar kardeş. Ya da arayan kişiye deki gelmem mümkün değil. Calışma ertelensin.yok ertelnemiyorsa da siz dikkatli bir şekilde çekin de.

2 saat birşey değil, üşenmeden gidin kendiniz çekin arabanızı. Çekiciye yüklerken başına birşey gelebilir, zarar verebilirler. Üstüne çekici parası, otopark parası çıkacak.

Ayrıca sizin arabanız var diye çalışmayı ertelemezler. Olur da üzerine ağaç düşerse biz aradık çekmenizi rica ettik, sorumluluk sizde deyip işin içinden çıkabilirler. (Hukuki boyutunu bilmiyorum.)

ben olsam çekerim.

Aracı çektirip birkaç metre öteye koymaları için yalvar. İşe yaratacaktır.

üzerinden 2 saat geçmiş ve hala tik attıgına göre gitmedin arabanın yanına.
sonuç ne oldu merak ettim

Dağ başından medeniyete gidemezdim, sonra müşteriye gitmem gerekti zaten hiç imkanım olmadı gitmeye. Demin muhtarı aradım, başka insanlar da (haliyle) arabalarını çekemediği için çalışma iptal edilmiş. Yarım saat önceden ve insanların işte olduğu saatte ararlarsa kim nasıl gidip çeksin arabasını.

Kesinlikle kazık. Birde karavan için uygun değil. Karavan için biraz daha diri ekmeği yenmemiş bir araç düşünmenizi tavsiye ederim. 20 binliralik bir aracın arkasına 100 binliranın üzerinde bir masraf yapmak akıllıca olmayacaktır.

Sayende duyuruya ara verip deli gibi büyük hacim panelvanlara, oradan da gezenbilir forumunda yapım aşamalarına geçtim :)

O modeller için fiyat ortalaması o aralarda zaten, kazıklanacak bir durum yok fiyatlara bakınca.

Aracı kendi imkanlarınız ve ekonomik olarak yapmaya çalışacaksanız bu model bu fyatlar normal, ama @paudi'nin dediği gibi her şeyi bu iş için özel alacak ve paraya kıyacaksanız daha yeni ve daha temiz bir araç almalısınız.

Ercüment karakteri hiç yok kitaplarda, savcı da erkekti diye hatırlıyorum.
senaryoda oluşturulan karakterler

Savcı tamamen senaryo.

Ercüment senaristin yarattığı bir karakter olmalı, zaten onun üzerine yeni bir senaryo yazıp film mi dizi mi ne çekeceklerdi.

ne alırsanız alın ssd olsun içinde.

İkinci el macbook air. Hayatına renk katacaktır.

1 hafta önce babama aşağıdaki cihazı aldım, epey iyi

www.vatanbilgisayar.com

öneririm

www.hepsiburada.com

www.gittigidiyor.com

1.5 kg,
FHD Ekran,

mac i kullanamaz :(
ssd de fiyat arttırıyor çok, gerçekten çok mu gerekli :(

i5 yeterli olur. bir de ssd'si olsun gerisi kozmetik. gözüne hangisi hoş gelirse onu al.

ssd bilgisayarın açıldığında worde tıkladığında vs hızlı açılmasını etkiler. i5 şart değil. ama çok da ucuza yok ssdsiz. 500 tl falan farkeder max.

SSD'yi sonradan kendiniz de alıp takabilirsiniz. Ama garantisi bozulabilir o zaman. SSD bence şart. Monitörü olmasın SSD'si olsun :) o derece.

Neden tablet degil?

Tabletle office programlarını kullanmayı bi deneyin, sonra tekrar konuşalım.

Fikrim yok ama bunu cok tatli buldum, cok hos.

@kibritsuyu
Tabletimde klavye ile ofis programlarini oldukca rahat kullaniyorum. Klavyesiz zor olur tabi.

binlerce sayfa ucuz çıktıyı en ucuz yazıcı alıp çıkarak alabilirsin. 150 liraya al bi yazıcı 2 top kagıt bitti gitti. iş sonrası yazıcı yanına kar. eğer çok masraflı dıyorsan yazıcıyı işin bitince letgo dan sat.

Marmara universitesinin cevresi ucuz. Binlerce sayfaysa pazarlik da yapilir ayrica normal fiyata gore
Bir de rihtimdaki derya is hani icinden de fiyat al

yaşayıp gidiyoruz işte. ne yap dememizi bekliyorsun ki

Ask, evlilik durumlari nasil?

benim 30 dan sonra başladı hayat desem yeridir.

beyefendi 30 a girmenizi can-ı gönülden kutluyorum. bununla alakalı dualar var. 30 a girdiğiniz okumanız gerekiyor. internette araştırabilirsiniz.

@postmodern bekarım.evlilik şu an zor.İş anlamında idare eder.

Kötü. İnsan en geç 20'de evlenmeli. Allah kurtarsın.

Girince boy ver de, derin değilse biz de girelim.

1990'lılar 30 oluyor ya omfg :/
32'den bildiriyorum, 30'lar çok güzel:)

Hayatımın en nitelikli ilişkisini 30 yaşımda yaşadım. 31i de beraber yürüttük.
Sonrası sorma tufan oldu, dağılıp gitti her şey...

Hayat 30'undan sonra başlıyor evlat!

Moral bozmayayım da 1990 lı iseniz 30dan gün almıyorsunuz. 30 yaşınızı dolduruyorsunuz. 31 yaşınıza girip 31den gün almaya başlıyorsunuz. Ama doldurulan yaş söylendiği için (gün alınan değil) 30 yaşındasınız :) neyse hayırlı uğurlu olsun, 30 üstü bir sürü bekar insan var, dert değil:)

muhteşem. her şeye zaman var. iş, hobi, arkadaş, spor, dizi film...

tek bildigim 30 lar cok cabuk geciyor, 20 ler oyle degildi, iyi degerlendirmeye bak,
not:40

üzülme. çıtırlar bize emanet. teyzelerle mutluluklar.

36'dan bildiriyorum; mis gibi.

hayat 30 dan sonra güzel özellikle erkeksen, 40 ına kadar evleneyim deme sakın

31 e girmek üzere olan var. artık zaman daha hızlı geçiyor