it takes two, bu türdeki en iyi oyun olabilir

crossplay için sormuştum. farklı platformlarda beraber oynamak için. sanırım o olmuyor.

Eskiden portal 2 vardı, epey sevmiştim. Hangi oyun tarzını sevdiğinize göre değişir öneriler, burada liste mevcut:

www.pushsquare.com

anadolu hakkında bilgim yok ama taksim'de bova var, her gün başka isim/band çıkıyor. www.instagram.com
arada ufak uğramalık da asmalımescitte kum saati var, burası baya küçük ve amatör gruplar geliyor. www.instagram.com

googledan civarda çiçekçi bakıp tek tek arayarak rica etmek lazım. çoğu telefonu bile açmayabilir yoğunluktan fyi.

Bence şuan yeni bir arabaya ihtiyacınız yok. Altınızdaki araba gayet size yetiyor. Zaten yakıta da para vermiyorsunuz ne gerek var ki a noktasından b noktasına götürecek farklı bir seçenek için bir yıgın para harcamak. Araba artık bir yatırım aracı olmakta da çıktı. Yani şimdi alıp daha sonra daha yüksek fiyata satamıyor kimse. Yerinize olsam yen bir araba için harcayacagım paraya hisse altın fon alır yatırım yapardım. Zaten para olunca ne zaman istersen alırsın yenisini

Sizin durumunuzda gereksiz gözüküyor. Tek kişi seyahat ediyorsunuz ve arka koltuk zaten boş. Fazla eşyalarınızı da aktarma imkanınız var. Yakıt sizin için problem değil. Gereksiz bir harcama olur. Ayrıca dediğiniz gibi kasko ve sigorta da ekstra yük olacak.

ekonomik olarak kredi çekmeden veya düşük kredili bulabilirsen değiştirirdim, haytta ek masraf çıkartacak bir yatırımın harcaman olmayacaksa yatırım yapmadan bir şey sahibi olunmuyor.
bir üst modele imkan varsa geç değeri artsın aracının bir 5 sene sonrada 1 üst modeli zorla.

Büyük bir borca girmeden yapabiliyorsan yap.

Özellikle 1-2 yaşında bir araba alabilirsen çok iyi olur. Yakın zamanda fiyatlar "bence" dolar bazında dahi artacak.

Masraf çıkartmaya başlayabilir, bir de teknolojik olarak yetersiz geliyorsa yatırım yapmaya gerek yok.

aynı durumda 4 yaşındaki bi araçla değiştirdik.
zira 10 yaşındaki araba gittikçe yaşlanıyor. her sene kilometresi yaşı artarken değeri düşüyor.
sonra grafik durağan olmasına rağmen fiyatlar arttı, iyi ki o ara yapmışız diyoruz.

bence de fazla borç yükü oluşturmayacaksa gençleştirmek her zaman mantıklı.

cimri.com yapıyor böyle bir şey.

akakce?

değil arkadaşlar başka bir siteydi. basit bir ara yüzü vardı.

epey?

allah allah neymis merak ettim bir de şu var ama basit arayüzlü bişey bulamadım.

fiyatseyir.com

Camelcamelcamel

Sonradan hatırladım. sitenin ismi spy drop. Artık çalışmıyormuş.

gardan havalimanına havaş var hala.

taşınmazın m2 birim değeri, vergi beyanında baz alınan tutar oluyor

@ninoandmira yani 10.25 yazıyorsa 1025 tl mi demek?

100m2 ise 10.25x100=1025TL olarak son resmi bedeli gorunuyor. Ne bu tarla mı? Rayiçi düşük olunca ben öyle anladım. Alış satış öncesi rayiç bedelini arttırabilirsiniz.

evet tarla.
m2 fiyatı mı yoksa 100m2'si mi 1025 tl?

M2 fiyatı 10.25. Ama rayiç neredeyse her zaman gerçek değerin altındadır.

metrekaresi 10 lira görünmesine şaşırdım sahibindende civardakiler 2000 3000 tl.

Super Bowl, bu büyüklükte bir izleyici kitlesini çeken az sayıdaki etkinlikten biri olduğu için. Amerika'da açık ara en çok izlenen spor etkinliği olduğu için.

Hatta bu etkinliği ve içeriğini geçtim, bir anket vardı, genel izleyicinin 4'de 3'ü etkinlikte yayınlanacak reklamları merak edip dört gözle bekliyormuş.

Böyle bir veri mi var mesela büyük şirketler reklam vermese satışları artmaz veya artar gibi net bir veri yok ki. Coca cola reklamı durdursa satışları düşer bence

Abi şirketler öyle yürümüyor. Yani pepsinin umut sarikaya karikatürü gibi "reklam olmasa da satilir, niye para harcayalim? Onu faize koyalim" gibi bir olayi yok.

Bugün bu firmalardan biri 1 sene reklam vermese satışlar düşer. Çünkü bmw falan sana sattığı şey herkesin gördüğü bir lüks ürün. Gene kola da işte senin en mutlu en heyecanlı anında seninle olan bir ürün. Emin ol bmw olmasa başkası olur ve onlarda aynı büyüklükte olur haliyle prestij kaybı. Yüz milyonlarca insanin izlediği bir şeyde reklam vermek prestij.

bmw reklam yapmadığı her gün kaybeder. rakibi mercedes, lexus audi deli gibi reklam ile yeni müşteriyi cezbederken sen öyle boş oturamazsın.çinliler gündemdeyken bu kadar öne çıkmak zorundasın. prestij ve imaj oluşturman da gerekir. bmw "gibi", coca cola "gibi" markalar demişsin de, bunların o "gibi" lafına uygun olmaları için harcadıkları milyonlar sayesinde olabiliyor.

bu bir satış filmi değil.

imaj filmi.
markayı zaten biliyor ama hem bmw kullanıcılarının hem de bu sınıflarda araba kullananların kafalarındaki algıyı güçlendirmek için yapılan işlerden.
bmw'nin her zaman en havalısı olduğunu hatırlatmalılar.

Bmw amerikan piyasasına son 10 senedir çok önem veriyor hatta x serisi suvları tamamen amerikada üretmeye başladı. amerika piyasası çok büyük ve avrupalı markalar amerikada pazar payı olarak ilk sıralarda değil.

Yeni nesil tanisin diye

her şey satış değil bilinirlik görünürlük de çok önemli

@aman üstüme geliyorlar tüm gta serisini ve iki mafya oyununu oynadım. rdr2 aklımda ama o da 10 saniye hikaye, 10 dk çatışma gibi.

a plague tale innocent tavsiye ederim. yormayan, sıkmayan güzel bir oyun.

Uncharted serisine en benzer oyunlar Tomb Raider serisinin son oyunlari:
Rise of the Tomb Raider
Shadow of the Tomb Raider

korku survival aksiyon olarak:
The Evil Within
The Evil Within 2

ek olarak:
Ghost of Tsushima olabilir.
Infamous serisi olabilir.
Batman: Arkham serisi olabilir.

bol sinematik az oyun diyorsanız detroit: become human ve quantic’in diğer oyunları.

hideo kojima oyunları da olabilir. death stranding ve metal gear solid serisi.

son olarak hellblade. tam olarak aradığınız oyun. bol sinematik, basit ve az aksiyon, puzzle vs.

rdr 2 size göre :)

Heavy rain, beyond two souls, until dawn, rdr serisi, gtalar, bully, la noire

bu konuda tek dogru yok ama tavsiye edilen ayni kisi ile hep ayni dili konusmasi. yani ornegin anne ile turkce konusuyorsa hep turkce, baba ile ingilizce konusuyorsa hep ingilizce.

ornegin anne ile bir turkce, bir ingilizce konusursa cocuk bir sure sonra dialoglarda iki dili karisik kullaniyor. ornegin turkce soruya ingilizce cevap veriyor. ya da ayni cumle icinde turkce-ingilizce karisik kullaniyor. en kotusu de turkce veya ingilizce dil bilgisi kurallarini, cumledeki kelime dizilimini bir diger dille karisik kullaniyor.

tabi bunu duzgun bir sekilde yonetmek zor. cunku farkli durumlarda bu dilde tutarlilik pek saglanamiyor. ornegin anne ana dil olarak turkce, baba ana dil olarak almanca konusuyorsa. ama anne ve baba aralarinda ikinci dil olarak ingilizce konusuyorsa bu cocukta karisiklik yaratabiliyor. cocuk bu durumda ana dil olarak kendine ortak olan dili yani ingilizceyi ana kullanim dili olarak secebiliyor. anne-babanin ortak dili bozuk bir ingilizceyse cocugun dili de problemli olabiliyor.

bir baska zor senaryo da ev disinda dil kullanimi oluyor. ornegin anne ile evde turkce, ev disinda ingilizce kullaniyorsa cocuk bocalayabiliyor. cocuklar kisiler ile dilleri eslestiriyor ve cok hizli ogrenip dil gecislerini cok hizli yapabiliyorlar. ama bir kisi ile evde farkli, disarida farkli dil kullaniyorlarsa bozuk konusabiliyorlar.

bir baska problem ise kardesler arasinda konusulan dil oluyor. anne baba hangi dili kullanirsa kullansin kardesler ortak kullanilan medya (tv, oyun vs) ve ortak oyun arkadaslari ile kullandigi dili kendi aralarinda kullanma egiliminde oluyor.

iste bu nedenlerden dolayi ozellikle almanyada 2. ve 3. nesil cocuklarda bozuk turkce, bozuk almanca olabiliyor. en buyuk neden de anne ve baba ile hep tutarli sekilde ayni dili degil, dilleri karisik konusmasi. diger faktorler (okul, arkadas vs) ekleinince iyice dillerin birbirine girmesi oluyor.

Bizim evde 2 dil konuşuluyor. Çocuklar birçok dili aynı anda öğrenebilir.

Eşim almanca konuşuyor. kreş, vs almanca. Sadece ben türkçe konuşuyorum çocuklarla. Bana almanca yanıt veriyorlar ama türkçe söylediğimi anlıyorlar.
Yazları türkiye'ye gidince az da olsa cümle kurabiliyorlar.
Yaşları 3 ve 5

çocuk anlasa da anlamasa da herkes kendi dilinde konuşursa kısa zaman sonra çocuk anlamaya başlar.

@emrah. dediğiniz şekilde evde 3 dil konuşuluyor. italyanca anne baba turkçe bir de çok çok iyi olmayan ortak dil ingilizce. baba çocukla türkçe anne de sadece italyanca konuşurken anne baba kendi aralarında aksanlı ingilizce konusuyorlar. bazı uzmanlar bu şekilde olmasını öneririrken bazıları da sizin dediğiniz gibi söyle içerisindeler. net bir bilgi yok maalesef.
@ a man al. almanya da normal durum bu galiba. çocuklar daha çok almancaya maruz kaldıklarından ana dil almanca olmuş oluyor.

Çocuklar yaşadıkları yerin dilini daha iyi öğrenseler de anne baba 2. Dili iyi öğretirse çocuk geride kalmaz.

Avrupa'da yaşayanların çocuklarının Türkçesi bozuk çünkü anne babalarının Türkçesi de iyi değil.

Benim abim yeğenlerimle Türkçe, eşi de kendi dilinde konuşuyor. İzlediği çizgi filmler Türkçe ve yabancı dil. Çok güzel Türkçesi var. 9 aylık olan bile Türkçe anlıyor. Yazma olayını şimdilik çözemedi.

Öyle bir çocuğumuz var. altı yaşında erkek, herkes kendi dilinde konuşuyor, kendi aramızda da ingilizce konuşuyoruz. iki anadili (türkçe, ukr.rusça) anlayıp konuşuyor, okuyup yazabiliyor. ingilizce'ye ise bizim belirlediğimiz yapay zamanlar dışında pek ihtiyaç duymadığından konuşma daha zayıf, hemen her şeyi anlıyor ama konuşmak istediğimizde basit yanıtlar veriyor. Çok zorlayıp antipati geliştirmesini istemediğimden fazla zorlamıyoruz açıkçası, ihtiyaç duyduğunda hızla öğrenebileceğini düşünüyorum. Örneğin İngilizce-İspanyolca duolingo denediğimizde sorunsuz ilerlediğini görüyoruz. Türkiye'de yaşadığımızdan Türkçesi daha başarılı. Ancak iki dilde de bizden değil de dışarıdan öğrendiği deyimleri pek düzgün ve yerinde kullanamıyor, düzeltmek de çook uzun sürüyor :)

Üç dilde de kaliteli masal kitaplarınız olmasını ve hepsinde okumalar yapmanızı önerebilirim, farklı kişilerden de o dilleri duyması çok iyi olabilir. bir dilde diğerlerinden daha başarılı olması da bizce normal, bağı kopmadığı sürece gerektiğinde kendisinin başarıyla ilerleteceğini düşünüyorum.

baba arap anne kürt hataylı bir arkadaşım doğal türkçeyle beraber 3'ünü de aşırı akıcı konuşuyor, sadece türkçe okulda eğitim, diğerleri 0.

böyle insanları görünce çok da kasmaya gerek yokmuş gibi geliyor.
türkçe hariç hiçbirini tvde filmde görmedi ama ailelerin kendi ailelerinden maruz kala kala bu seviyede.

cocukla ingilizce konusmayin. anne ful italyanca baba ful turkce konussun.

en ucuz cat6 kabloyu al geç

cat8 ile fark yaratır mı o?

Senin durumunda yaratmaz

3 tane olunca trilogy diyoruz 4'e 5'e ne denir diye baktım şöyle demişler www.google.com

"film series"

ornek:

By 1999, Sony Pictures Entertainment had acquired the motion picture rights to the character for cinema and TV,[4] creating two Spider-Man animated TV series, and two film series comprising their own continuities: the Sam Raimi Spider-Man trilogy of films (2002–2007) starring Tobey Maguire as the character, and the Marc Webb Amazing Spider-Man films (2012–2014) starring Andrew Garfield in the role.

saga olabilir.

gerçi bu biraz destansı anlamında ama hangi film için kullanacağınıza siz karar verirsiniz.

daha çok lord of the rings ya da star wars gibi serilere uygun.

bu olmazsa series dersiniz. movie series dediğinizde diziden ayrışır.

film series
movie series
film franchise
movie franchise

en.wikipedia.org

arkadaşlar gözlerinizden öpüyorum sağolun

Bonus olarak daha önceki bir filmden uyarlanarak aynı konunun devam edip geliştiği filmlere de sequel dersiniz.

"The filmmaker decided to create a sequel to the documentary"

Devam filmi anlamında.

üçleme trilogy
dörtleme tetralogy
beşleme pentalogy diye gider

Diğerleri ayrıntılı yazar da ben şunu söyleyeyim: kulak tıkacı götür. Koğuşun üçte biri hayvan gibi horlayacak.

10 ya da 11 şubatta teslim olacaksın yol iznine göre. evet sevk kağıdını çıkarıp gideceksin.


eksisozluk.com

burdan malzeme listesine bakabilirsin.

geçen sene dışarıda 2000 küsüre yaptığım alışverişi içeride 600-700 liraya halledebiliyordum. öyle 15 tane tişörtle gitmeye gerek yok, bugün gitsem 4-5 tane götürür, oradaki kantinden alırım.
dışarıda tanesine 65 lira verdiğim çorabın çiftine içeride 17 lira vermiştim mesela.

tuşlu telefon için kulaklık varsa çok işe yarar. ince bi kitap, bulmaca gibi şeyler de bizi baya oyalamıştı.

İhsan Oktay Anar - Puslu Kıtalar Atlası akıcıdır, sıkmaz, sürükler.

öykü almak isterseniz mustafa çiftci, mahir ünsal eriş kitaplarına bakabilirsiniz.

mahir ünsal eriş demeye gelmiştim, roman değil de öykü kitaplarından gönderebilirsiniz kısa kısa tatlı olur, keyif alma ihtimali artar.

barış bıçakçı

yeni şovu gösterime şubatta başlıyor.

ben bir önceki gösterisine en başlarda gitmiştim, tavsiyem ilk 15-20 gösteri sonrasına bilet alabiliyorsanız o zamana alın.

(her standup hatta tiyatrolar için de geçerli aslında) Seyirci tepkisine göre zamanla gösteriyi biraz değiştiriyor veya vurucu kısımların yerini kaydırıyor, Cem Yılmaz da biraz geri dönüş aldıktan sonra gitmek daha mantıklı.

tampon plastik kaynak+boya. bagaj kapağı göçükle düzeltmeyle olur bence.

@adivar peki direkt tutanakla resmi ya da özel bir servise gidiliyor sanırım.
burada hasar kaydı şeysi gereksiz yükselebilir sanki ama aslında kaza fotisi ve işlem belli olduğu için sorun çıkmaz gibi satarken.

Muhtemel göçük onarım ile halledilir ama yetkili servisler direkt değişim yapıyor. Tampon sorun olmaz zaten plastik parça olduğu için onun çatlaklar kaynak zımba yardımıyla tutturulup boyanıyor. Bagaj kapağınız değişen olsa bile satarken sıkıntı çıkartmaz genellikle ön parçalar önemlidir o durumlarda. Arkadan hasarlı arabaların hasar kaydı çok yüksek olmadıkça problem olmuyor. Çok yüksek hasarlarda tavan şase direk vs işlemli mi acaba? Kanısı oluşturduğu zaman sorun olur o kadar.

Yetkili servis direkt değişim yapar +1

hem aracın değeri çok düşer hem de boşuna fazla hasar kaydı görülür. boşa giden milli servet de cabası.

bu hasar boyasız göçük düzeltm ile bile düzeltilebilir, en kötüsü bagaj kapağı sadece boya olur, değişim olmaz.

tampon stop vs önemli değil +1

teşekkürler bir yer inceleyip 20 bine randevu verdi bakalım. sigortayı hiç sokmadan vuran kişiden alacağız parayı.

kadıköy'deki çiya'yı yenecek yer bulamadım istanbulda.

Osmanbey metro durağının orada Mahir Lokantası var.

Üsküdar Bağdat Ocakbaşı bilmem de bağdatlı ocakbaşından bahsediyorsa uzak dur.
meşhurdur burası.

bence güngören'e git.

kebabçı çetin usta ve bağdatlı harici herhangi bi mekanı gözüne kestir gir.
kebabçı halil usta mı ne vardı orada o mesela iyidir.

fatih'te kebapçı kadir var orayı dene.

Maslak Kaburgaci Cabbar

hiç kaza yapmayacakmış gibi ama her an biri mallık yapabilirmiş gibi süreceksin. endişeyle araba kullanılmaz ama dikkati elden bırakma gözün aynalarda olsun sürekli.

Biri gelip vursa, napabilirsin?

Dikkatini ver, hayatına devam et.

Maalesef sen ne yaparsan yap risk hep var.

10 yıllık şöförüm. Usta da diyebilirim kendime. Şimdiye kadar hiç kazam olmadı fakat her arabaya bindiğimde sizinle aynı hisse kapılıyorum. Çünkü sen ben ne kadar iyi kullanırsak kullanalım geri kalan çogunluk berbat kullanıp kurallara uymuyorlar. İstisnasız her gün arabayı kazadan kurtarma aksiyonum oluyor. Normalde geçiş hakkında kurallara göre sende fakat ama yola atlayan mı dersin
Aynaya bakmadan şerit mi değiştiren dersin hepsi var millette. Onun için kafaya takmamak lazım. Mesela sen nasıl beceriyorsun dersen
-Birincisi devamlı aynalarımı paronayak gibi kontrol ediyorum. Sagımdan solumdan geleni önündekileri devamlı takip ediyorum.
-hız kurallarına uyup genel olarak biraz da altında yavaş kullanıyorum.
- yol hakkı bendeyse bile yavaşlıyorum. Çünkü sürücüler genelde takmayıp yola atlıyor.
- sag tarafın parkedilmiş arabayla dolu oldugu yollarda en sagdan gitmiyorum. İlla kapı açan oluyor
-önünü görmediğim şerite girmiyorum.
-tırlardan ve otobüslerden uzak durup dibine girmiyorum.
-takip meselesine her zaman uyup sinyal vermeye her zaman dikkat ediyorum.

Bu şekilde kullanırsanız kaza yapma ihtimaliniz çok ama çok düşük.

Üsttekilere ek olarak özellikle kavşaklara, yol ayrımlarına geldiğinde öncelik hakkın olsa da unut ve yeterince yavaşla. Hızını düşürmeyenlere yol ver gitsinler.

ana yollar işin kolay kısmı bence. şehir içi trafik daha sıkıntılı. dur kalklar, makas atmaya çalışanlar, kırmızıda geçmeye çalışanlar ya da bilgisiz yayalar büyük sorun. ana yolda en kötü orta şeritte 100-120 km ile sorunsuz gidersin.

şehir içinde hiç bir problem yaşamazken şehirlerarası yolda sürekli aynı korkuyla şöförlük yapıyorum. bunda muhtemelen 4 sene önce yaptığım kazanında etkisi var. remote çalışmaya başladıktan sonra aracı neredeyse hiç kullanmamaya başladım, bunun da etkisi vardır. siz de daha önce bir kaza yaşadıysanız bu sebeple bu korkuyu hissediyor olabilirsiniz. acelem yoksa yavaş yavaş gidiyorum bir şekilde korkum azalıyor.

En büyük risk insanların dalgın olmaları ve sürüş esnasında telefon kullanmaları bana göre.

Defansif sürüş tekniklerini öğrenin, hızınızı düşük tutun. Yoksa aracınızda kamera takın veya taktırın.
Kaza potansiyeli yüksel olan yol . bölge, ve hava şartlarında daha dikkatli kullanın.
Emniyet ve trafiğin yol kaza yoğunlu haritaları mevcut seyahattan önce oralara da bakabilirsiniz.

15 senelik ehliyetim var, 5 yıldır falan İstanbul'da araç kullanıyorum ama bende de anksiyete oluyor özellikle son zamanlarda.

Başı boş çok var trafikte telefonla oynayan, makası hobi haline getiren, dediğin gibi aracın bakımını vs. aksatan ama spor araba kullanıyormuşçasına aracı limitlerde kullanan hafif ticari vs. terörü mevcut.

Geçen hafta cuma günü 12'den sonra bi yarım saat kadar e-5'ten eve gelmem gerekiyordu. Müziğimi açtım 80-90 arası sağ şeritten gidiyorum bak bir değil iki değil üç farklı araç tamponumu yaladı geçti sürekli aynayı kontrol etmeme rağmen iki tanesini hiç görmedim bile kim bilir nereden hangi hızla geldiler.

3 aktarmayla falan gitmeyeceğim bir yer değilse toplu taşıma candır yine. Özellikle raylı sistem varsa en temizi. Arabayı mümkün olduğunca çıkarmamaya çalışıyorum.

çok kez denmiş. aynı durumdaydım hatta daha kötüydüm. birine zarar vermesem bile bi sağ farı patlatsam 15 bin tl gidecek diye düşünüyordum.

trafikte gerçekten hiçbir araca güvenmeyip hepsini aşırı amatör kabul etmek lazım gibi. bugün kaza yaparsam benden kaynaklı değil başkasından kaynaklı olur.
o yüzden trafikteyken yukarıda yazıldığı gibi her an her saniye biri mallık yapacakmış gibi uyanık olmak lazım.
alışınca otomatiğe bindi zaten gayet rahatım.

Evde kullanmak için yapboz dumbell daha iyi değil mi? Herbir ağırlığı ayrı ayrı mı alacaksın, ya da tek ağırlıkla mı idare edeceksin gelişme olmadan?

Şunu alalım sana diyecektim de fiyatlar ne olmuş öyle?

www.akakce.com

www.decathlon.com.tr

bunu kullanıyorum ve çok memnunum hocam.
döküm ağırlık olmalı. döküm dambıl seti olarak aratabilirsiniz.

@mtkrt yan yana 5'er tane 1'er kg ağırlık takmak istemiyorum ya

selamlar, eskisi gibi değil tabii ki ama herkesin giyim ihtiyacını karşılayacak yeterince mağaza var. a101 migros de var en küçük ilçede bile.

kargoya alternatif tek çare bi otobüsle anlaşmak olur.

Bla bla car'dan İstanbul Hatay arası gidip de yolculuk ilanı veren birini bul. Koli ebatini ve adetini söyle. Yolcu değil kargo göndermek istediğini ve ücretini fazlasıyla vereceğini söyle. Daha kolay ve daha ucuza bulursun.

Hataydayım. Koli yardımı için malzeme alıp hazırlamadıysanız tavsiyem kendilerine para yardımı yapın. Sadece mutfak giderleri için bir yardım şekli düşünüyorsanız market alış veriş kartı olabilir.

Yardımda bulunacağınız kimselerden kimim zor durumda olup olmadığını gerçekten iyi öğrenin.
suistimale açık konu ne de olsa.
İki evi olanın bile kendisini hala fakir hissettiği bir zamandayız malum.

Kışlık giyim malzemesi demişken, zaten deprem de kışın olduğundan insanlara çokça giyim eşyası yardımı yapılmıştı.

İki koli yardım malzemesi için 5000tl yi geçen bir fiyat hangi zihniyetten çıktıysa artık..

riskli gibi ya. ben direkt büyük boy buzdolabı poşetlerine bölerdim.

şu ana kadar gördüklerimde ya ücretsiz izin verildi ya da çıkış verildi (geri alıyorlar aynı zamanda).

askerlik sırasında sigorta girişi yapılamayacağı için maaş vereceklerini düşünmüyorum. ama ücretsiz izinde iken hakedilen prim/ikramiye ödemelerini alabiliyorsunuz.

Bizim şirkette (çok kurumsal bir şirket) ücretsiz izin alıyorlardı.
Bir kısmını birikmiş izinden kullanıp, kısmen de olsa maaş almak isteyenler vardı, yasal olarak aktif çalışıyor olmanız mümkün değil denmişti.

Tazminat hakkınız varsa, çıkış-giriş yapın. Çıkınca tazminatınızı, izin paranızı vs. alırsınız.

Tek zararı izin günlerinize olur. Senelik izin 2 hafta iken, 5 sene ve üzeri çalışmaya başlayınca 3 hafta izin hakkınız olur. Benim için, senelik 1 hafta fazladan izin çok daha önemli derseniz, ücretsiz izin alın.


.

yasal olarak maaş ödemesi alamazsın. askerlik süresince sgklı olmak ve maaş almak yasak. ya ücretsiz izin, ya da çıkış-giriş yapmak tek olası çözümler. ben de nisanda bedelli yapıp ücretsiz izne çıkmıştım. çıkış-giriş yaparsan kıdem tazminatını da alabilirsin.

maaş almak için tek yol yıllık izin almak. izin gününüz varsa tek seferde 4 haftalık izin alınabilir ama izinleriniz yanmış olur.
onun dışında zaten denmiş, ya ücretsiz izne çıkarıyorlar ya da çıkış veriyorlar(dönüşte almak zorundalar).

abi eskiden bezden yapılma chuck taylor ile oynuyorlarmış, yani bence hiçbir problem olmaz sadece bilek desteği olmadığı için belki ani dönüşlerde falan dikkat etmen gerekir o kadar.

sadece ayakkabı hem üst hem tabanı daha çabuk yıpranır sık oynarsan

tenis ve basketboldaki slide ve spin hareketleri hem tabanı hem de ayakkabının üst kumaş kaplaması ve dikişlerini zorluyor

1.5 yıl boyunca düzenli yaptım bir şey olmadı, sonrasında buna baya alışmışken bir gün ribaunddan inerken bileğim döndü 3. derece yırtılma yüzünden 1 yıl oldu hala basketbol oynayamıyorum.

Bende 16-17 yasindayken hergun okuldan sonra hava kararana kadar basketbol oynardım.

Bir gün bir ribaunddan inerken bileğim döndü. Çat diye ses geldi. Davul gibi şişti.

O zamanlar Annem pek bilincli değil kirik çıkıkciya gittik.

Saçma biseyler sürdü. Neyse bir süre sonra indi sis. Doku zedelenmesi olmuş.

Ne zaman düz olmayan taşlı topraklı zeminde yurusem ayağım burkulur.

Bu tarz bir sakatlığın ne zaman başına geleceğini bilemezsin.

basınç bu kadar düştüyse su kaçağı olma ihtimali çok yüksek.
petekleri bi dolaşın su sızıntısı olan bir yer varsa tespit edin.

@durbidakka takip edeceğim ama 1.5'a ayarladıktan sonra şimdilik kalorifer de sıcak su da çalışıyor.

Kaçak veya arıza varsa o basınç kısa sürede tekrar düşer. 1.5'ta kalması lazım. Tekrar düşerse yetkili servis çağırın.

kasko değeri 900 bin. kazayı da düşününce fiyatı normal göründü bana. biraz daha pazarlık yapılabilir belki. fotoğraflardan basit bir kaza gibi görünüyor ama darbeyi lastik üstünden mi almış yoksa lastikten mi almış detaylı bakmak lazım çünkü arka aks ve bağlantılarında eğrilme vesaire varsa arabanın çizgisi bozulmuş olabilir.

sağlam bir eksper kontrolünden sağlıklı çıkarsa makul göründü bana.

bence de fiyatı normal hatta piyasaya göre iyi.
o stopların orijinalinini pahalı bulup saçma yerlerde saçma stop taktırabiliyorlar zaten ekspertizde o da çıkar.

fiyat makul o yüzden ekspertizde 1-2 bin fazla verip iyi bi rapor çıkarılabilir zaten daha yepisyeni araba motor ve elektronik gibi pahalı bölgelerinde bir sorunu yoktur gibi.

onarımı yetkili serviste değilde sanayide yaptırmış sanırım. bunu dikkate almak lazım.
orient blue +1 . ayrıca bu fotodan bagaj kapağında da oynama var gibi iyi bir eksper şart.

belirtilenler dahilinde sorunsuz gibi.
fakat ben olsam o paraya sıfır clio alırım.

Aracın hasarı kafanıza takılmıyorsa alınabilir. Boya farkı, bagaj kapağı arka çamurluk tam oturmuş mu iyi bir kaportacıya gösterilebilinir. @orient blue +1 ark aks problemi daha önemli. İyi bir ekspertizle buna baktırın. Eğer arka aksın dengesi kayıksa hiç gerek yok. Çünkü arkadaş sanayide yaptırmış, orjinal servis olsa faturan olur hesap sorarsın ama sanayi işi allaha emanet.

0 otomatik clio 900 kusur arkadaslar, onu da dusundum ama gonlum yine de alman grubundan yana. Yol tutusu, saglamligi cok farkediyor

Dsg var ve kazali... dsg her an patlamaya hazir bi saatli bombadir

yeldeğirmenindeki hoş atölye'de herkes hem çok yetenekli hem de çok tatlı. bi inceleyebilirsiniz.

hayır :D

Bazı benzerlikler bana zorlama geldi. Galerimdeki saçma sapan fotoğraflarımı incelesek eminim ki bu tarz bağlantılar buluruz

Bence hep var ama maalesef bunu anlamak istemiyoruz. acaip bir mizah. Orta oyunundan gelme o ve bunu bile ekledi filmine. Bana göre çok büyük sanatçı. Gerçekten iyi buluyorum. Sanatın gelişmesi için çabalamadığından onu karalıyorlar, çünkü topluma tam sirayat edersen sanatın sadece elmalarını yemiş sayılıyorsun.

benzer diye koydukları eserler çok alakasız. benzetmek için bayağı uğraşmak lazım. bunu hazırlayan da trol amaçlı hazırlamış besbelli.

alakası yok +1

Zorlama olmuş +1

Ama ben seviyorum Recep'i şahsen, filmler içerisindeki bazı bölümler (skeçler) müthiş komedi. İlk 3 film için diyorum bunu, sonrakiler biraz zorlama.

yönetmenden senaristine bu işi yapan isimler sağda solda recep ivedik gibi gezen insanlar değil. hepsi alanında saygı duyulacak mesleki ve entellektüel birikime sahip.
ticari amaçla yapıyorlar. yoksa recep ivedik 1'in senaristinin karikatürlerine kahkaha atıyor buradaki herkes.
haliyle tabii ki kendilerine göre yaptıkları iş bu da olsa estetik kaygıları, kendi tatmin noktaları var.
türkiye'de aptal işi diye geçilen tüm işlerde durum bu.

yönetmen ekibi çalışırken tamamına değil ama bi kısmına kesin referans aldıklarına eminim.

olurum, evde yabancı biri olunca nefes almasa bile insan kendi evi rahatlığında hareket edemiyor

birisinin bana dis kapinin mandali muamelesi yaptigi her yerde rahatsiz olurum. belli bir yastan sonra eger finansal olarak mumkunse yalniz yasamak en sagliklisi.

Yani bu olabildiğince rahatsızlık vermeme çabası iyi niyetini gösterir ama uzun süre kalması can sıkıcı olabilirdi.2-3 hafta uzun bi süre

"Ev arkadaşıyla" yaşadığım yerde bu kadarından rahatsız olmam.

Evde gayet rahat hareket etmeye başlarsa rahatsız olurum. Rahat hareket derken, örneğin gürültü patırtı artarsa ya da ortak alanları sanki evde yerleşik biriymiş gibi kullanmaya başlarsa rahatsız olurum.

akhenaten +1

belli ki size saygılı, iyi niyetli şekilde minimum miktarda rahatsızlık vermeye çalışıyor.
ortak alanlarda hiç zararı yok. ev arkadaşınızın odasına da müdahale etmeye girer dahası.

@olaylar olaylar 2-3 hafta kalmıyor, bazen 2 3 haftada bir gün geliyor, bazen haftada 2 3 gün geliyor belli olmuyor.

Rahatsız olmam, zaten rahatsız etmemek için baya özen gösteriyorlar gibi. Senin mutfağı banyoyu bir yeri kullanmanı kısıtlayacak veya rahatsız hissettirecek davranışı varsa o zaman rahatsız olunur.

Olmam herhalde.

Ama ben duş alacağım zamanı ona göre belirliyorsam olurum. Absurd bir durum.

Kadın olsaydım kesin rahatsız olurdum.

en azından benim tecrübeme göre ev arkadaşlığıyla ilgili bütün meselelerde kuralları baştan nasıl koyarsanız öyle devam ediyor. siz bir kere tamam gelsin dediğiniz anda olay buna dönüyor. ben olurdum, eve iki kişi çıktım sonuç olarak haftada 2-3 gün üçüncü kişiyi görmek istemem ama bir kere tamam demişsiniz. yine de sizi olabildiğince rahatsız etmemeye çalışıyormuş. yine de evde ev arkadaşınız varken bile istediğiniz her şeyi yapamayabiliyorsunuz -en basitinden sesli bir şekilde müzik açıp dans etmek gibi- üçüncü bir kişi olunca da aynı rahatsızlığı hissetmeniz normal, hissediyorsanız.

Para varsa bu rezillik çekilmez. Ev arkadaşlığı zaten kötü bir şey üzerine sevgilisi geliyor.

Bu anlattigindan rahatsiz olup ev arkadasini yollarsan yerine gelen eskisini cok aratir o kadar soyliyeyim.

Ruhen hasta biraz abartmıyor musun sen de :d

Ev arkadaşının eklentisi gibi olduğu için rahatsız olmazdım, tam tersi ben ev arkadaşımın her arkadaşıyla konuşmak zorunda değilim sonuçta.

yarın öbür gün senin sevgilin geldiğinde sen de aynı haklara sahip olacaksın. %80 öğrenci evinde de bu işler böyle ilerler. bir dönem sevgilisi olur ilk aylarda gelir kalır vs. yani geliyor 10 gün gitmiyor desen, içiyo ses çıkarıyo desen anlarım ama şu durumda senin kendi çekingenliğin dışında seni rahatsız edeceği bir olay yaşanmıyor.

Sen erkeksin ve ev arkadaşının kız arkadaşı iki seks arası senle de muhabbet etsin mi istiyorsun, boşta bekar arkadaşı vardır belki? Böyle bi rahatsızlık mı? Yoksa sen kızsın ve evde bir adam var yiyeceğime içeceğime ilaç katıp bana tecavüz eder mi diye mi rahatsızlık?

Ev içinde fazla dolaşmayarak, göze görünmeyerek gösterdikleri saygının aynısını cinsel aktivitelerinin ses sınırları konusunda da gösteriyorlarsa eğer gayet tolere edilebilir bir şey. Rahatsız olacağımı sanmıyorum.

Benim eski ev arkadaşımın sevgilisi de böyle geliyordu, haftada en az 3 gün gibi, duş da alıyordu hahahaha. Ben de kendim odaya kapanmıştım evde. Yemekleri falan da dışarıda yiyip geliyordum çünkü ikimiz de çalışıyorduk ve ben geldiğimde ev arkadaşım mutfakta ikisine yemek yapıyor oluyordu (mutfağımız çok küçüktü). O zaman çok takmayıp idare ediyordum ama şimdi yalnız yaşıyorum ve geri dönüp düşününce ne saçma işmiş diyorum.

Valla beni rahatsız eder. Sevgilisi olan birlikte ev tutabilir. Hem sevgilisiyle yaşar hem de kirayı bölüşür.

düz mantık düşünüyorum başka sebebi olabilir.

oyuncular yazın ve sezon öncesi formsuzlar. form kazanmaya yeni yeni başlıyorlar
oyuncuların tatili.
normal sezonda maçlar daha çok izlenir. en büyük gelir kaynağı izleyiciler.

Takvimde koyacak dogru duzgun yer yok

Afrika kupası geçtiğimiz yaz yapılacaktı fakat kötü hava koşulları nedeniyle ocak ayına ertelendi

Kupalara katılacak takımların elemeleri sezon içine yayılıyor

mümkün değil. iki yılda bir yaz ayları da dolu oluyor zaten ya dünya şampiyonası ya da kıta şampiyonalarından dolayı. oyuncuların koca senede sahadan tamamen uzak kalabildikleri 15-20 günlük süreç var. bu seviyede spor yapmak için de form tutman lazım, 10 gün topa değmedikten sonra sahaya çıkarsan cortlarsın. haliyle milli maçlar da oyunun parçası olduğu için sezon devam ederken oynanıyor.

kısacası "sezon dışı" diye bi şey yok sayılır.

uefa takvimi böyle.

milli takım arası yapacaksın diyor uefa.

ligleri bu arada bitir diyor. Şu tarihe kadar şampiyonu belirle vs. düşündüğünüz gibi isteğe bağlı değil.

Federasyon kurallarınca hareket ediyorsunuz.

Uefa bir gün çıkıp ben ligleri mart'ta bitmiş istiyorum demedikçe de değişmez.

ayrıca ülke kollektif futbolları da gelişmez.

Çünkü milli maçlar da sezonun parçası. Milli maçlar külfet değil. Hemen hepsinin işlevi var. Bu çok laf edilen uluslar ligi mevzusu bile boşa hazırlık maçı düzenlenmesin, işlevsel olsun diye kondu. Çok nadir elemelerde fikstür gereği bay geçilen haftaya hazırlık maçı konuyor bizim sok Japonya maçı gibi. Onun nedeni de muhtemelen FIFA sıralamasının adil olması için.

Ben milli maçları, milli araları normal liglerden daha çok seven biriyim. Milli maçları böyle dandik bir olay gibi sezon arasında hadi çıkın oynayın şeklinde ayarlasalar hoşuma gitmez. Sakatlık sporun doğasında olan bir şey yapacak bi şey yok. Senin oyuncun milli maçta sakatlanabilir de, çok iyi performans gösterip değerini de artırabilir bunlar hep ihtimal.

Afrika uluslar kupası da iklim gereği yazın zor oluyor diye genelde kışın oynatılıyor. İki hafta sürüyor zaten ona da yapacak bi şey yok ki Beşiktaşlıyım ben yani bu sezon takımın yarısı gidecek neredeyse

apple watch se işinizi fazlasıyla görür.

2 yıldır havuzda watch se kullanıyorum.

neredeyse tüm rakipleri de bunları sağlar zaten:
- nabzı her koşulda tam isabet ölçüyor.
- yüzerken rahat, kola iyi oturuyor.
- açması kapaması suyun içinde kolay.

beni rahatsız eden tek şey var. o da sanırım havuz bi rezidansın eksi 1. katında diye:
gps dolaylı çok çok iyi nokta konum göremediği için 50 metre gidiyorum 55 diyor falan mesela. ama bence bu da normaldir.

almadan önce garmin'i de çok inceledim ama apple watch se sonuçta her türlü yerde her kombinle her ortamda kullanılabiliyor diye aldım.

iyi olmadığına eminim ama bostancı'daki lunaparkta kısa mesafelisi vardı.
11 yaşındaki yeğenim eğlendiğini söylemişti ama çok "çocukça" bulmuştu. belki bi tık daha küçük yaştakiler daha da eğlenebilir.

Bostancıdaki çok komik ve çocukça gerçekten, yıllar önce yapılmış...
8-9 yaşa kadar etkili olabilir belki. Uzun sürmüyor bu arada.
Yeni yapılan, daha modern yerlere bakmanızı öneririm

Bostancı’dakine 4 yaşındaki yeğenimle binmiştim. Çocukcağızdan hiç görmediğim bir olgunluk gördüm. “Hmm” diyerek bitmesini bekledi adeta. Ona gitmeyin demeye geldim.

dj snake'ye gittim en son.

otopark alanın içerisinde ormanın içlerine doğru çokca yer var, erken giderseniz önden yer kapabilirsiniz. ayrıca yol üstüne de bırakıyorlar fakat gelen, geçen sürtebilir yürüyen çizer vs. diye biz bırakmadık. otopark açısında sıfır sorun yaşadık.


çıkış içinse yine bahçeköy caddesi ve orman içerisinden stabilize yoldan giderek kemer'in oraya çıkabilirsiniz. biraz trafik oldu ama abartılacak bir şey yoktu, kolayca çıktık.


biz bi sorun yaşamadık. belki organizasyonu yapanlar iyi yapmıştır bu işleri.

@mutlu yillar sana, kapı açılış saat kaçtaydı? siz kaçta içeri girip yer bulabildiniz?

- erken giderseniz bi park yeri bulabilme şansınız var ama kesin değil.
- arabayla çıkışta hemen event sonrası değil biraz bekleyip çıkmak mantıklı.
- su büyük sorun. 50 liraya fiş satıyorlar sonra suyu o fişle alabiliyorsun. nakit yok.
- 18 eylüldeki vini vici'deki su bitmişti. susuzluktan kafayı yiyecekti millet. arabayla gidecekseniz 2 şişe atın.
- dışarıdan su sokamazsınız.
- tuvaletlere bir şey demiyorum. ömrünüzde görüp görebileceğiniz en pis tuvaleti hayal edin. ondan da daha pis olacak.

başka djler olduğu için kapılar çok erken açılmıştı. arabayı koyduğum yerin fotoğrafını 20:43 de çekmişim. snake'de 11 gibi çıktı sanırım. asıl olaydan 2 saat önce diyebiliriz.

Savunuyor demeyelim de kutuplaştırıcı dilden uzaklamış daha kucaklayıcı bir dil kullanmış ilginç bir şekilde. Gerçek düşüncülerinin öyle olduğunu sanmıyorum danışmanları veya birileri seçim odaklı konuşması için taktiksel olarak yönlendirmiş olabilir oy vermeyenlerin de sempatisini kazanmak için.

ben de sizin gibi yorumladım bir cümle muhafazakarlara bir cümle sekülerlere. kim nereyi istiyorsa orayı alsın.

sonuçta bunlaaaeaar şortla voleybol oynuyor diyebilirdi. tepki çekmemek için pek ortalıkta görünmemeyi düşündüğü için öylesine ortaya karışık bir şey demiş geçmiş.

Siz bir de seçimden sonra dinleyin.

ya daha bugün rtük "lgbt propagandasına dur de" diye kamu spotu yayına soktu tüm kanallarda.

erdoğan'ı 2 gündür tanımıyoruz. söyledikleri gayet açık.

sadece rende binasından yönetildiği daha önce ortaya çıkan bazı twitter sayfaları bakın ebrar'ı savundu diye girdi. herkesin kafası o yüzden karıştı.
"bir grup azınlık" olarak sekülerleri görüyor. "tüm bireyler" olarak kendilerinden olanları görüyor. lgbtleri insan yerine koymuyor ki.
kendi kitlesini birleştirmeye milliyetçi-muhafazakar-merkezdeki atatürkçüleri vs tutmaya çalışıyor.

çok fazla ortaya konuşmuş. tamamen politik hareketler. 2+2=4 dese matematiği bile sorgulama ihtiyacı hissederim.

RTE geçen gün de ek mtv'yi eleştirdi galiba. Kendi kendine iyi polis kötü polis oynuyor gibi.
Bu paragrafta da klasik monserler, laiklikler eleştirisi gibi başlamış. Bunlar zaten kendi kesiminin duyunca orgazm olduğu ifadeler. Manası önemli değil. Tınısı yetiyor.

Tanımasak bilmesek ne güzel, ne yapıcı, ne birleştirici konuşma deyip takdir edeceğiz...

Muhalefetten umudu kesen bir kitle rte'nin en ufak bir açıklamasından medet umar olmuş. Biraz daha açıklama yapsa "yok ya o kadar da kötü adam değil" diyecekler. Muhalefet partilerinin durumu o kadar vahim işte. Yoksa rte ve lgbt'ye ılımlı yaklaşmak ne alaka yani.

Twitter'da çok var böyle şeyler paylaşan muhalif görünümlü ama Fahrettin'e hizmet eden hesaplar (23 derece benzeri haber hesapları)
Bu tarz demeçlerden öncesini sonrasını kırpıp ılımlı bir şey söylenmiş gibi paylaşıyorlar. Alıcısı da var maalesef

bence ebrar'ı savunan bir açıklama değil, ben tam aksi olarak anladım, özellikle alıntıladıgın paragraf net şekilde ebrar'ı eleştiriyor.

seçimi kazandığı gün otobüs üstünde konuşma yaparken bile "bunlaaarr legeeebeteli miiiiğğğ???" diye haykırıyordu.

adam baktı muhalefet çok pasif, o işi de üstlendi. hem iktidar, hem muhalefet. :D

omm cafe. interneti de iyiydi, mesai saatlerinde çok sakin oluyor.

sümer'de 78 var, çalışma odası mevcut.

Uyanık Kütüphane, girişte sesli kısımında toplantıya da katılabilirsiniz, oldukça sessiz oluyor. Hatta bazen fazla sessiz.

www.eksiduyuru.com

subesine gore degisebilir. merkezi bir subede muhtemelen cekilebilir ama islem hacmi dusuk bir subeyse haber vermekte fayda var. ellerinde varsa yardimci olurlar

kesinlikle alman gerekiyorsa haber ver, diğer türlü 1000 dolar çıktı derlerse o kadarını almak durumunda kalırsın. Şube şube dolaşırsın vs.

Haber versen de cekemeyebilirsin, döviz için çok ugrastirmaya başladılar.

Valla birkaç ay önce gayet merkezi bir şubeden 200 euro çekemedim. Bence de haber verin.

o civar bi para için 3-4 şube dolaşmam gerekti. haber vermeseniz de merkezi ve büyük bir şubeyi seçin.

Haber vermenin bir zararı yok ki, vermekte fayda var. Olmadığına çok rastladım.

100k lira para değil ama dolar çekmek sıkıntılı bir süreç, haber verin

Halen hizmet veriyorlarsa uluönder'de semt coffee fena degildi calismak icin. Klimasi var miydi hatirlamiyorum.

Benim tercihim uyanık kütüphane, hem sesli hem de sessiz alanı ile tam bunun için biçilmiş kaftan

www.instagram.com

sümerde 78 var, çalışma odası mevcut.

omm cafe 10/10.

Türk telekom bayiilerinde olması lazım. Bir de bankamatik kartları ile de çalışıyor.

kullanmak için telefon üzerindeki talimatı mutlaka okuyun. Önce kartı takıp çıkartıyorsun falan bir kaç prosedür vardı :)

meydanlara yakın tekeller satıyordu ya geçen sene. kalkamadıysa hala işlek/turistik yerlerde kartlar satılıyordur hala.

www.ttmkart.com.tr

şöyle bir çözüm var

alınır tabii. bir süre dışarı çıkmak isteyebilir belki ama yemeğin suyun her daim hazır olduğu güvenli eve hemen alışacaktır. sokakta her an ölüm riskiyle yasamasındansa evde olması her halükarda daha iyi.

Alınır ama alınmaz. O çevreye alışmıştır. Keyfi yerindedir. Evde sıkılabilir. Belki kışa doğru alabilirsiniz.

kediye bağlı alıp iç-dış parazit yaptırıp temizleyip eve atacaksın. kalmak istiyorsa o zaten yayılır gitmez. gitmek istiyorsa da kapıda camda ağlar fark edersin.

Denemeden bilinmez en kötü bin lira civarı aşı kum mama kaybınız olur can kurtulacaksa değer.

Belki hastası olacak ev ortamının yayılıp duracak belki gezmeli kedi olur ara sıra çıkar geri gelir, belki de 3. günden bas bas bağırıp çıkmak isteyecek hepsi mümkün.

ilk başta dışarıyı isteyebilir alışkanlığı hemen değişmez bir kaç ay sabrederseniz kışa tamamen evci olur.
her kedide aynı değil bazısı tamamen hemen evci olurken kimi gündüzleri çıkmak istiyor.

kesinlikle alınır. özgürlük, keyif meselesi değil sadece bu.
evde bakılan kedilerin ortalama ömrü 12-15,
sokak kedilerinin ortalama ömrü 2-3 sene.

mamasu suyu güvenli alanı olduğu sürece kolayca alışır.

alinir. 10 yil yasacakken 10 ay dahi yasayamiyorlar.

Ilk baslarda evde durmak istemeyebilir, sabir gerektirecek bir surec. Ama ücüncü cümleniz tüm sorunlari cozer bence.

ınstagram'da biletino'yu takip edersen bütün hepsine çare olur :)

takip ediyormusum zaten pek bi olayi yok gibi sanki

1) bugece.co

2) www.instagram.com

Eylül ayında Armin van Buuren gelecek diyorlar ne kadar doğru bilemem. Bir de sizin bu tarz etkinlik/event'ten ne beklediğinize de bağlı bu işler.

Trance / Techno gibi alanlarda ben etkinlik bakıyorsanız bakmayın derim. Hoş Trance çalan çok kimse de kalmadı. Hepsi Tech House, Melodic Techno arasında gidip geliyor. Niş bir edm türü seçiminiz varsa biraz etkinlik sitelerini takip iyi olacaktır.

ekleme: ayrıca sevdiğiniz veya takip ettiğiniz dj/prodüktörlerin/grupların kendi web sayfalarında yıl içindeki gig'leri bellidir. oralardan da takip edebilirsiniz.

bütün mixler elbetteki önceden yapılmış ve hazır bir halde.

dj'in yaptığı şey kalabalığın ve kitlenin durumuna göre
parçayı uzatıp kısaltmak
geçişleri sağlamak
ek müzikler eklemek
ilave sesler ile çoşkuyu uzatmak
vb

çünkü her kitle başka bir davranış gösterir. kimisi hemen havaya girer, kimi sona doğru kimiside ara ara çoşar.

dj'in görevi çoşku anına getirip o seviyeyi en uzun süre tutabilmek aslında.

o sebeple hızlı hızlı parçaları da geçebilir. uzatabilir de.

tabi bu olması gereken. aslında play'e basıp 2 saat instagramına baksa yine herşey akar gider.

Üstteki cevap+1
Ek olarak tüm şarkılarını baştan çalan dj'ler de yok değil. Stephan bodzin çok sevdiğim bir elemandır. Özgündür. Çoğu şarkısının live versiyonunu daha çok beğenirim. Kendine özel yaptığı cihaz ile icra eder müziğini.
youtu.be

Birden fazla enstrüman çalıp, loop a kaydederek müzik yapan dj'ler de vardır. Onları dinlemek de oldukça keyiflidir. Fkj gibi.

youtu.be

live ve dj set diye ikiye bölünüyor performanslar.
zaten bi afişte yazıyor genelde bunlar.

maalesef dünyada live çalan dj'ler türkiyede büyük ihtimal daha ucuz diye dj set çalıyor.
adından da anlaşılıyor fark, yukarıda açıklanmış.

Sanırım burada birkaç kavram kargaşası var önce onları giderelim.
Dj ve Prodüktör diye esasen iki kavramdan bahsedebiliriz. DJ mevcutta birileri tarafından yapılmış şarkıyı çalan kişi, Prodüktör ise o şarkıyı yapan kişidir.
Gelelim DJ set kavramına. 2 saatlik bir performansta ortalama 20 civarında parçanın potpori şeklinde birbirine bağlanarak çalınmasına diyoruz. Buna terminolojide mixing denir. Mix aynı zamanda prodüksiyonda da kullanılan bir tanımdır ama ona burda girmeyelim. Bu potpori işi performans içinde %90 canlı yapılır. Yani sadece bir parçadan diğerine geçme işi. Parçanın tamamen yaratılması değil. Yaratma işi stüdyoda prodüktörler tarafından yapılır. Ha kişi hem prodüktör hem dj de olabilir bkz david guetta. Kafayı karıştıran dj'in performans esnasında iki parçayı mixlerken kullandığı extra sample, efekt ve tekniktir. Parça temelde aynıdır ama sanki remixlenmiş gibi olur. Bunu da son dönemde james hype örneğinde net görebiliriz.

Maaşlar düşük ve güvencesizlik

Stream platformlarından hak ettikleri telifi alamadıklarından şikayetçiler bir de yapay zeka teknolojilerinin aktörlerin görünüşünün taranıp tekrar tekrar kullanılabilmesi ve bunun şirketlerin uhdesinde olması gibi şeylerin önüne geçilmesini istiyorlar sanırım.

gelirler kat kat artmasına rağmen pastadan yazarlara verilen pay aynı, totale bakınca daha düşük oluyor.
milyar dolar gişe yapan filmlerde filmin en önemli parçası olan senaristler figuran ayarında paralar alıyor.

ek olarak yazarlara "sen bize 100 sayfa senaryo yerine 5 sayfa hikaye yaz, detaylarini AI'a yazdiralim, sonra sen gel birkac rotus at bitiminde. Biz da sana 3 aylik maas yerine 2 haftalik maas verelim" diyorlarmis.

Ne kadar felsefi sayılır bilmiyorum ama Byung-Chul Han- Şeffaflık Toplumu' nu öneririm.

Felsefenin Tesellisi - Alain De Botton

Platon'un kitapları var. İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkmış. Şölen-Dostluk diye bir kitabı var. Şölen'de sevginin ne olduğunu ne olmadığını konuşuyorlar. Dostluk'ta da Sokrates'in Bilgi üzerine bir fikir yürütmesi var. Bir iki sayfa falan. Çok etkilemişti beni.

alfa'nın felsefe kitabı. ortamlarda pdf'i de bulunuyor.

Gençlerle Baş Başa: Felsefenin Bahçesinde

gençler için batı felsefesi - luc ferry.

metne çevrilmiş konuşmalardan oluşuyor ve anlatımını şahsen beğendim. belirli bir yaklaşımı da var felsefe tarihine. fena değil.

ben olsam kesinlikle vermem, dava sürecine bakarım. %100 bunu yaparım.

hukuki olarak bu davayı alır mı burada hakaret var mı bilemiyorum. ama sorduğunuz üzere söylüyorum, ben olsam 1 kuruş vermezdim.
şimdi ne söylesem gg ama çocuğunu bırakıp sayfa sayfa gezip hakaret mi arıyormuş dava açmaya?..

Asıl öğrenmek istediğim bu hakaret tazminati davalarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması oluyor mu? Sabıkam yok çünkü. Ceza alsam da ertelenir mi? Kafamda deli sorular. :(

Tarikat avukatlarıni saldı üstüme.

avukatla görüştünüz mü hiç? eleştiri olarak kabul edilebilir belki avukat daha iyi bilir. siz ifadenizde direkt hakaret ettiğiniz kabul ederek özür dilemişsiniz.

savunmanızı şöyle yapsaydınız belki daha iyi olabilirdi." şahsı tanımıyorum ve kişisel olarak kendisine hakaret etmedim. hayat görüşüme göre çocuğuna karşı ebeveyn görevlerini getirmediğini ve tarikata bırakarak çocuğun başına gelen olaydan çok etkilendiğim için kişilere değil duruma karşı eleştiri hakkımı kullanarak bu yorumu yazdım." gibisinden birşeyler söylebilirsin. bence avukat bu yazdığımdan daha iyi bir savunma hazırlayabilir.

iki olasılık var. 16bin tl üzerinden biraz daha pazarlık yapacaksınız ya da avukata para verip davayı kazanmaya bakacaksınız.

daha önce siciliniz temizse 5 yıl ertelemeye atar davayı bir şey ödemeden geçer gidersiniz. bir avukat bulmaya bakın. uygun fiyatlar verenler bulabilirseniz 3-5 bine halleder karşı tarafa da bir şey ödemezsiniz.

çağdaş hukukçular derneği ile iletişime geçerseniz yardımcı olacaklarına eminim.

bi kuruş ödeme dava açsa bile para alamaz.

Sicilim tertemiz arkadaşlar, trafik cezam bile yok.

Hagb alınca da karşı vekalet ücreti ödüyorsun.
Sonra onu icraya koyuyorlar.
Bir de icra vekalet ücret ödüyorsun.

Sonra manevi tazminat davası açıyorlar.
Manevi tazminat ve karşı vekalet ücreti ödüyorsun.

Sen ödemeden icraya koyarlarsa oraya da ayrıca icra vekalet ücreti ödüyorsun.

Tüm bunların yanında 5 sene diken üstünde geziyorsun.

Sana tavsiyem biraz pazarlık yap. Uzlaştırmacı da biraz yardımcı olur diğer tarafı ikna konusunda. 12-13’e çek. Öde geç.

5 ideal gibi. o saatte hızlı gidiyor baya.
online bilete gerek yok bence. direkt otobüse binerken bilet alabilirsiniz, onlinedan daha kolay.
point hotel'e bakabilirsiniz konumdan, onun önünden kalkıyor.

yakalayan ülkeye ait oluyor.
geçen sene sırbistan yakaladıkları paralarla ülkedeki tüm okullara spor salonu mu ne yaptırmıştı mesela.
konu ne olursa olsun para sahiplerinin geri alma hakkı yok.

o para gidiyor, dönüşü yok

Kaptırmak ayrı bir dert, bir de Alman hükümeti "gel bakalım, sen neden bunu nakit götürdün? Bu işin kaynağı, vergisi vs." diye sorguya çeker. Kayıt dışı işi varsa ki, %99 vardır. Parayı o yüzden nakit getiriyor. Anasını ağlatırlar.


.

Herhangi bir insan parayi saga sola saklayip götürmeye calisiyorsa bu paranin normal şekilde kazanilma ihtimali yüzde 1, bu şekilde de o paranin gelisini kanitlamasi da yüzde 1.
O yüzden o paralar ile yakalayan devlet tepside dansöz oynatıyor.

8:05'te inecekse buçuktakine yetişemez.
tam 8:05'te havalimanı kapısında olsa taksiyle kesin de dakik değil o kadar maalesef.
adana havalimanına güven olmuyor zaten ben ertelemesiz inip kalkan uçak görmedim minicik olduğu için çok rötar oluyor.

indirimli dönem yok. şimdi gelecek seneden indirimli. şimdi başvur. gelecek sene hem kurs ücreti hem harç hem sınav ücreti her şey artacak. birazcık google araması yaparsan bulabilirsin.

8 8 buçuk arası bir şey şu an. indirimli dönem jelly bear'in dediği gibi ne kadar erkense o kadar iyi.

ücretler yıllık olarak güncelleniyor. yani yıl bitmeden ehliyet alacak şekilde planlama yaparsanız avantajlı olursunuz. en hızlı kursu seçtiğinizi ve sınavları ilk seferde geçeceğinizi varsayarsak toplam süre 2-3 ay civarı olur. o şekilde hesaplayabilirsiniz. ama sınavlardan kalmanız halinde süre uzar.

kurs + teorik sınav + direksiyon sınavı + harç ve defter bedeli
toplam ücret bu.

8-9 civarı tuttu benim. İstanbul.

öyle bir ihtimal yok. izmirde odunu da aday yapsalar chp kazanır.

İzmir CHP'li değil. Ak Parti karşıtı. CHP onun için kazanıyor.

Demografik yapısı hızla değişiyor. Zaman ne gösterir, bilinmez.

Ek:

Çöpten, ottan, peyzajdan, yoldan yakınan arkadaşlar olmuş da, Büyükşehir Belediyelerinin o konularda görevi ve sorumluluğu yoktur.
Büyükşehir Belediyelerinin Görevleri şurada yazar.

www5.tbmm.gov.tr

Ancak seçerken kimi, niye, seçtiğimizi bilmek için okumak lazım elbette.

Platon MÖ 400 lü yıllarda yaşamış ve
'Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur.' demiş.

Aradan 2400 yıl geçmiş Adam hala haklı.

İzmirliyim. Etrafımda 18 yaşına girdiginden beri kayıtsız şartsız CHP'ye oy vermiş 30-45 yaş arası kişilerin bazilarinda seçimlerden sonra inanilmaz bir düşmanlık gelişti. Yerel seçim konusu hiç açılmadı da, düşmanca konuşan bazıları dediklerim CHP'li değil de AKP karşıtı olduğu için CHP'ye oy verenler.

Demografik yapı da hızla değişiyor. Olmaz diyemem.

ben şansı en azından yarı yarıya görüyorum bugün için.

akp'nin her türlü %35'i var.
yeşil sol bu seçimde de chp'yi destekleyecek mi belli değil. %10 oy demek bu.
iyi parti ile chp arasında ne olacak bilmiyoruz.
chp, iyi parti ve yeşil sol ortak aday çıkarmazsa belediyeden memnun olmayanların oylarının partilere bölünmesiyle bu seçim akp kesin alacak.

Valla akp bir dönem, çok değil sadece bir dönem belediyecilik yapsa İzmir'de, şehir çağ atlar.
Ama odun koysa seçilir +1

yıllar sonra izmire geldim, şehir izbe kalmış. yollar berbat, peyzaj berbat. budanmış çimi olan yer görmedim resmen. her yer psilik içinde. şaka gibi gerçekten.

akp'li değil, 7 sülaleden chp'liyim. ama şuan izmir'e taşınsam akp'ye oy atarım ki, chp burayı bir daha cepte görüp yatmasın. yattıkları için şehir geri gitmiş resmen. rehavet, gelişmeyi yok eder. akp 1 dönem gelip çalışsın, ertesi dönem chp geri gelsin onlar da çalışmak zorunda kalsın.

bir daha hiçbir partiye 2 seçim üst üste oy atmam. beni tavlamak için uğraşsınlar.

şehirde hizmet yok, belediyenin bir çalışması yok. hükümet bize ödenek vermiyor gibi bir bahanenin ardına saklanmış tüm şehir ve seçilmiş kesim. ancak buna rağmen akpnin belediyeyi alması gibi bir drum söz konusu olamaz. adamlar 7/24 belediyeyi gömer ama gider chpye basar. izmirde akpnin başa geçmesi demek şehirdeki insanlara zulüm olur.

ben seneye ak partinin mustafa varank'ı aday göstereceğini düşünüyorum izmir için ama yukarıda söylendiği gibi kimi koyarsa koysun izmir'i almasını imkansız görüyorum.

izmir'de zamanında adamlar mahallelerin ilçelerini değiştirdiler gene alamadılar. Ne olduğu belirsiz herifleri taşırsa anca çevre ilçeleri alırlar, büyükşehirin imkanı yok. Olursa zaten durulmaz daha bu ülkede.

ne için arıyorsunuz? casual, sportif, rahatlık öncelikli, karizma öncelikli vs.

indirim falan yakalanıp 2000'e forum low, rivalvy low hatta 1.500'lerde advantage falan olabilir.

Spor giyiyorum. Spor olabilir ama görünüşü iyiyse spor dışı olabilir.

Puma Suede.

www.nike.com

www.nike.com

www.nike.com

www.nike.com

ysk yani devlet ödüyor.