iki gunde sezon kacmaz la bekle az.

pzrts dediğin nedir arkadaşım 2 sene sonra falan mı? alt tarafı 2 gün.

özel bir pozisyon ise ve alternatifleri az ise IK'cılara bilginiz/tecrübeniz tam ise gider yapabilirsiniz. akci durumlarda aceleci yaklaşım uzman değilseniz IK uzmanlarınca hoş karşılanmıyor.

bira

kolayı değil

bira. bobrege iyi geliyo en azindan.

ikisini de icen birisi olarak soyluyorum, bira daha saglikli.

tabii ki bira. hele hele 33'lük bira'nın zararı değil olsa olsa faydası olur bence.

basit şeker düşmanı birisi olarak tercihim biradan yana olurdu (glikoz şekeri vs. ihtiva eden biralar istisna olmak üzere) www.hamsnetwork.org

EK: alkolün vücudu basit şeker olarak algılaması bu tercihte göz ardı edilmiştir, Alman bira kanunları uyarınca üretilen biralar ve Guinness falansa eğer alkolün vücuda etkisi hiç sallanmamaktadır şahsımca:)

tabii ki bira.

Eğer ki buz gibi ise, tabii ki bira.

Hangi bira olduğuna bağlı.

bira. kola'daki şekerin verdiği zararı almak için o bira'dan 5 tane içmen lazım.

hiçbiri

Bira, besin değeri oldukça yüksek bir gıda. Kalorisi yüksek ama kola gibi salt zehir değil.

hic birini

mutfağa gider bir bardak su doldururum

Sağlıkla ilgili olsa da olmasa da bira.

Sagligini dusunen ikisinide icmez.hic biri +1

İkisini de içmem. Sağlığını düşünen dışarıdan ambalajlı hiçbir şey yiyip içmez. Bira da boş kalori.

boş kalori deyip kestirip atmak hoş da, benim için şu bilgiler ışığında tadını çıkarmak daha da hoş

nutrition.about.com

www.brewersofeurope.org (özellikle sayfa 29 glisemik indeksçilere gelsin)

hocam bunu bilmiyorum ama su asagidakini kullandim. canavar gibi yiyip guzel guzel sictilar bizim kediler. tuyleri de dokulmezdi, parlakti. keyifleri acayip yerindeydi kisaca.

www.temizmama.com

eksisozluk.com

@osuruklu

evet okudum o başlığı, sanırım görece en mantıklı seçenek o. goody den viskastan iyi, etten ucuz. örnek istedim gelsin bakalım.

zaten whiskas karsilastirma kabul edilecek turden bir mama degil. çöp.

bonacibo cok guzel mamadir. bizimkiler de onsan yiyor. profesyonel mamalardan farkini gormedim ben, kilosuna 30 lira vermekten de kurtuldum. ama rc fit 32 kilosu 12.5 falanmis heralde, onu da dusunebilirsiniz.

olmaz, benimki gayet memnun halinden. köpek için aynı şeyi söyleyemem ama kedi gün içinde tek başına gayet rahat, mutlu mesut yaşar.

benimki tüm gün evde uyuyor pazar günleri evde olduğum gün bi kaç saat dışında iplemiyor, kucağımda uyuyor misal.
yani günü uyuyarak geçiriyorlar, akşama ilgilenirsen bi problem olmaz.

mutlu halinden, aşk yaşıyoruz.

kediler sıkılmazmış ya. ondan değil. biz de öyle besliyoruz.

kedi tek başına yaşayabilir. bizim kedimiz 6 yıl öyle yaşadı ama sonra bir ufaklık daha aldık. epey zorlandılar. hala da tam alışamadılar. (1 yıl oldu) şimdi baştan kedi alacak olsam aynı cinsiyette 2 kardeş alırdım. hem yaşları tutardı, hem de yavruyken birbirlerine alışmış olurdu.

bence 2 kardeş kedi alın.

yaziktir...

Kedi sizin geldiğinizi anlayıp da sizi karşılamak için kapıya geliyordur, yoksa kapıda beklemiyor kediler

iki kedi iyidir, biri büyük ikincisi yavru olunca kolay alışıyorlar, ancak ilk 1 sene yavru hiperaktif olduğu için zor oluyor, sonra alışıyorlar

yanlis degildir ama iki kedi her zaman bir kediden daha iyidir.

hem sizin icin, hem kedi icin rahatlik. oyun arkadasi olan kedi daha mutlu oluyor genelde, daha sakin, huzurlu. size de satasmaz tirnak atmaz boylece.

apartmana komşular girip çıkarken kapıya gelip miyavlıyormuş gündüz.
ben geldiğimde kapının önünde yatıyor ya da miyavlıyor oluyordu.

Sonra depresyona girip tüm tuvalet eğitimini unutabiliyorlar haberin olsun. Kendi deneyimlerime dayanarak yanlış olduğunu düşünüyorum. Ondan yalnız olmasın kimse, kediler yalnız kalmasın diyorum ve iki üç yavru kedi öneriyorum. Kardeş olsalar daha şukela olur. Annelerinden ayrılmak zaten çok zor oluyor onlar için (annenin ilk bakımını atlatmış olmalı zaten. 3 4 aylık olsunlar en az) bari kardeş olsunlar diyorum. Birbirlerine alışma sürecini de bu şekilde halletmiş olursun. Yoksa kıskanç kedilerin arasında kalabilirsin belli bir süre demedi deme.

Kolay gelsin şimdiden.

Cok tatliymis insallah atlatir. Bacagindaki tikler gecti mi yoksa devam ediyor mu? Sinirsel evreye gectiyse hastaligin prognozu kotu kabul edilir. Ama atlatan pek cok hayvan gordum sonucta biyolojik bir sistem yuzde yuz dogru yanlis demek mumkun degil. umarim sizin yavrunuzda atlatir uzun yillar arkadaslik eder size. Hayvanin yasadigi ortami surekli deterjanla falan temizlemekte fayda var agzindan, burnundan,derisinden virus surekli disari cikiyor. Ortamdaki virus yukunu hafifletmek bir nebze de olsa yarar saglayabilir. Sakin uyutmayin, hayvancagiza bir sans verin belki galip gelecektir.

Hastalıkla ilgili bir tecrübem yok ama @marceline ortamın temiz tutulması gerekliliğinden bahsetmiş. Bununla ilgili olarak, deterjandan ziyade eczaneden zefiran alın, prospektüsünde yazan ölçeklerde suyla karıştırıp, yaşadığı ortamı onunla temizleyin. Dezenfektandır Zefiran. Virüs söz konusuysa, deterjandan daha başarılı sonuçlar verir diye düşünüyorum.

İlginiz icin cok tesekkurler. @istinyede bekle , @marceline tikler kayboldu, zaten cok kisa surdu. Hastalik tutarsiz gibi ama iyiden kotuye de gitmiyor. Aksamlari gayet iyi, kosturuyor hatta. İstahi acildi, haslanmis tavuk, havuc, maydanoz, yumurta karisimi bi mama yaptik sildi supurdu.
Benim diger korkum, ben bu veledi aksamlari gezdiriyorum, her ne kadar kontrol etmeye calissam da sokaktaki mamalara sulaniyor, agzindan alip cope atiyorum. Bu sekilde diger hayvanlara gecer mi?

genclik hastaligi boyle bir hastalik zaten, duzenli olarak iyiye ya da kotuye gitmez. bir bakarsiniz aksam oyun oynuyor, lenf bezlerindeki sislik bile inmis, uyuyup uyandiginizda bebegi kaybetmis olabilirsiniz bu kadar iyi gorunurken bile.

viral bir hastaliktir, o yuzden istinyede beklecigimin dedigi gibi dezenfektanlar daha iyi sonuc verir. eger ki deterjan tarzi bir sey kullanacaksaniz da, arap sabunu kullanin, diger deterjanlari saglikli hayvanlarin oldugu evde bile kullanmiyoruz zaten. veterinere gidip atesinu olcturmeyi, takibinin yapilmasini sakin ama sakin aksatmayin. saatlere gore bile degisir genclik hastaliginin bulgulari. (sabah ates vardir aksam yoktur mesela, periyotlarla gelip gider)

ikibucuk uc aylik, asisiz, ustelik distemperi olan bir kopegi disari cikartmamaniz en dogrusu olur, yeri gazeteyle kaplayin, birakin tuvaletini gazeteye yapsin. hem o su an bagisiklik zayifligi yuzunden mikroplara cok acik, hem de salyasindan, kakasindan ya da baska salgilarindan sokaktaki yavrulara hastalik bulasabilir.

genclik hastaligi kedide de kopekte de cok surprizli seyreder, kurtulmaz dediginiz hayvan kurtulurken kurtulmasina hekimi dahil kimsenib ihtimal vermedigi yavru kurtuluverir. kaybetmeye hazirlikli olun yavruyu, ama sakin cabalamaktan vazgecmeyin. gecmis olsun.

Aslan gibi oldu!

ay çok sevindim!

kocaman olsun, koştursun hep!

Porselen

belirtmeyi unuttum galiba, çaydanlıkların Bilal'iyim. :(

nasıl bişey alayım? nereden alayım? alırken nelere dikkat etmeliyim? bunlar hep soru...

zücaciyeciden alabilirsin. esse, gibi mağazalara bak.
arkadaşın çayı az öz içenlerdense ufak çapta al. kalabalık bir aile ise daha büyük alabilirsin.

ben semaver diyorum caydanlik yerine. ama tabi zahmetli biraz o is. porselen demlikli+1 semaverle ugrasmaz diyorsan.

semaver olmaz, yurtdışına hediye olarak gidecek. bir de semaverlik kadar da hardcore çay kültürü yok. buradayken çay içmeyi çok sevmiş ve ülkesine geri dönünce aynı tadı bulamamış haliyle.

şimdi o zaman altı metal, üstü porselen mi olsun dersiniz?

hava almadıysa sorun olmaz.

bayatlar abi.
su şişesi demişsin hiç mi hava yoktu içinde :)

geberiyordum az daha, siz siz olun içmeyin. böh, iyi kustum. kolay gelsin..

hiçbişi olmaz. içmıeyecem diyosan bana gönder ben içerim. :)

su sisesi dedigin bildigimiz pet siseyse zehirler bile kardes.

Nuri alço :)

konser sayılmaz dedin ama yazayım madonna. konser sırasında pınar altuğ, yağmur atacan.
bir de gülse birsel söyleşiye gelmişti gazi üniversitesine. çok severim, acayip mutlu olmuştum.

Ece erken

Mahsun Kırmızıgül.

recep tayyip erdoğan ve kurmayları (görmez olaydım)
sugar jackson (kanki olmuştuk neredeyse; meşhur lacivert bir şapkası vardı, onu da hediye etmişti)

Kadir İnanır'ı görmüştüm Şile'de bir film seti çıkışı, gördüğüm ünlüler arasında en ünlüsü o sanırım.

Ha, pardon unutmuşum, Kamer Genç vardı bir de. Onla da el sıkışmıştım. Asdaadsasfas

oguz savas'i gormustum vapur iskelesinde. tekrar tekrar baktim adamin vapurla ne isi var diye ama oydu, 6 metre herif.

beyaz,
okan bayülgen,
ali kırca
tayyip erdoğan,
rauf denktaş.
kemal kılıçdaroğlu

colin powell

demet evgar

lisa minelli
turgut ozal
baba bush
demirel
phil collins

bkm deki ibrahim fındıkazdede
demet akalın incirlide
nuri alço istiklal de
veee daha bugun athena gökhanı gördüm range roverda :)

serhat tutumluer.

o zamanlar ünlü değildi tabii. hastasıydım, başkasını da istemezdim.

Donald Trump ve turuncu saçları

bi de bi artiz gördüydüm de adı gelmiyo aklıma. du bi gugıllıyım bakiyim.

serhat tutumluer kim la?

artizin adı Matt Dillonmış.

silver linings playbook'un galasi vardi ispanyada bradley cooperi gordum bide fotograf cektik. en unlusu buydu galiba hahaha

justin bieber

en yakın olduğum, sarılıp beni öpen oktay kaynarcaydı. diğerleri saçma sapan popili insanlar.

madonna, amerikada okurken 1986 cikisli true blue plagini imzalatmistim.

ahmet kural geldi aklima su an. selam verdiydim basimla, o da karsilik vermisti, seker sey:)

Türkiye çapı Şener Şen, dünya çapı Michael Douglas'tır herhalde.

arif erdem

kurbanını kesmiştik :)

Tolga Çevik, Ezgi Mola (gösteriden sonra), Burçin Terzioğlu (alışverişte), İclal Aydın (annemin arkadaşı), Arto, Pamela (yemek yiyorlardı), Şenay Akay (Akmerkez'de eczanede). İbrahim Tatlıses çoook eskiden kuzenimin sünnetine sanatçı olarak gelmişti. Bir de Ivana Sert'i Paşabahçe mağazasında gördüm. Makyajsız falan çok güzeldi.

kivanc tatlitug
peh.

Çarli :(

kobe bryant (caddebostan sahile bir etkinlik için gelmiş, bende bisiklet sürüyordum, baktım etrafta baya bir kalabalık sordum kim geldi diye kobe gelmiş meğer. hayatımın en güzel günlerinden biriydi, keşke bir de imza alabilseydim)

Saka lan saka..
Sinasi yurtsever, sonra kardespayindaki oguzhan ve mafya basi(canisi mi desem ne diyorlardi), demet akbağ hepsini bi gunde gordum ama sayilir mi bilmiyorum.
En banko ornegim harun erdanay, bagaji duzeltirken gunaydin anlaminda kafami egmistim, saol gozum sana da gunaydin anlaminda agzini sag dogru hareket ettirmisti. Ahhahsjdkd.

Zekirya beyaz bide

erkin koray

(bkz: christoph waltz)
ben o muydu değil miydi diye anlayamadan geçti gitti önümden, emin olsaydım atlardım önüne, hıammına...
istanbul'da belirli yerlerde gezdikçe elbet görüyorsun ünlü. bir sürü gördüm ben de ama aklımda kalan azra akın oldu. ben çıkarken o iniyordu metroya, böyle resmen süzüle süzüle geçmişti yanımdan. he bi de hasta olduklarım arasında leyla lydia tuğutlu var. okulda aynı katta okuyoruz, ilk gördüğümde baya dibim düşmüştü.

Ilk gördüğüm ünlü tecavüzcü Coşkun, Antalya da paso görüyorduk ve beni korkutmuştu, selam verip şişşt merhaba diyerek, sanırım çok korkak bakmıştım yaş 8.
En ünlü gördüğüm kişi jude law, Londra'da.
Türk ünlülerden Levent'te çalışırken kanyonda paso görüyorduk ünlüleri.

ilberi her gün görüyorum

fenerbahçeli gerson.

Christina aguilera

Benim cok yaa

İpek erdem
Umit erdim
Pashan yilmazel
Ayca abana
Kerem kupaci
Cisil oral
Yeliz degirmenci miydi hayat bilgisinde oynayan, o
Serhan arslan

Bunlari hayat bilgisi setinde gordum

Tuncel kurtiz rahmetliyle isiklarda karsilastik gulumsedim o da gulumsedi bana
Levent Kirca
Daghan Kulegec
Tarik Menguc
Oguzhan Koc fotograf cektirdigim tek ünlü
Pascal Nouma avmye geldi gecen haftalarda :D
Serenay Aktas su survivordaki kiz eski makinistimizin kizi. Cilgin dershane 3 cikmadan once gelmisti babasinin yanina el sıkıstık :D

Aslında baya gördüm ama daha bugün sarp apaka denk geldim. Çekim hazırlıkları vardı, bankta oturuyordu. Ben de önünden bisikletimle geçtim gittim ehi.

jorn lande ile bira içmişliğim, james hetfield ile resmim vardır

azer bülbül

rte (ankara kizilay meydani-o gune lanet olsun),
nihat genc (ankara yuksel caddesi-selamlar nihat abi),
mogullar grubu (essen-almanya),
ekmek teknesindeki celal (ahmet yenilmez) (ankara yuzuncuyil mah. kiler market),
orhan pamuk (bochum-almanya-hazzetmem bu heriften)
umut sarikaya,erdil yasaroglu, selcuk erdem (odtu ankara-evet, umut cizdigi karakterler gibi kemcuk agizli :P)

imkanim olsa, hugh laurie ve fazil say ile tanismak isterim. Vefat etmeselerdi, tuncel kurtiz ve firinci nusret babayi ya da bu gozlerle gormek iyi olurdu.

gecen, freiburg'ta kucucuk bir topluluga konser vermisti fazil abi, son dakika konserin verilecegi cadira geldigimiz icin almamislardi bizi. tanisma firsatini oylece tepmis olduk. hugh laurie, londra'da yasiyormus duydugum kadariyla, yolum ara ara dussede, denk gelinir mi zor.

roger waters :( konser değil, kulis. ah o gün :(

kareem abdul jabbar, topkapıda.
aziz yıldırım, fenerbahçede =)

en son ivane serti gordum. pascal nouma devamlı müsterimdi. hakan peker eskiden komsumuzdu.

David Tennant'ı görmüştüm, hatta arkasını dönüp bana bakmıştı. Artık adamın içine nasıl düştüysem..

cemil ipekciyi gormustum fransiz sokaginin girisinde, sanirim orada dukkani mi ne varmis zati.
yilmaz vural'i gormustum bi kac futbolcuyla ankara kentpark avmde alisveris yaparken

Barack Obama ve Bill Clinton'i bir 10-15 metreden gormustum. Daha samimi olarak; Katy Perry ve Michael Jordan'la konusup el sikismisligim var.

Konser vs hepsini elendikten sonra aklıma ilk gelen Hakki Bulut. Birinde Ataköy'de yolda yürürken gördüm. Diğerinde de İzmir'de korumasiyla yine yolda yürürken görmustum.

He birde Murat Kekilli'yi gordum Başakşehir'de bi kafeye gelmişti gs nin sampiyonlar ligi maçını izliyordu. Tokalastik falan.

Cem Davran ile Erkan Can' i gördüm İstiklal'de salina salina yürüyorlardı.

şener şen alışverişte, gamze özçelikle kocası bağdat caddesinde, hugoyu sunan tolga abi alişverişte, mehmet turgut da fotoğrafımı çekmişti.

Şevket Süha Tezel, Metin Keçeci (BKM Mutfak) (Araba yarışı gibi bir şeyde co-pilotlarıydım.)
Mehmet Haberal (çıktıktan sonra bir söyleşide)
Kemal Kılıçdaroğlu
Yılmaz Büyükerşen ve ilçe belediye başkanları
Doğu Perinçek (söyleşi)

gerisini yazmıyorum, resmen siyasetin içindeymişim haberim yok. :D

noktayi koyuyorum: bilal inci'yi gormustum olmeden bir sure once, adana baraj golune yurumeye gelirdi sabahlari. erol tas da olsaydi, tam kombo olurdu.

fatality! finish him ! :)

sigortanın karşılama durumunu bilmiyorum ama hiç zannetmiyorum. lakin, bu duurmda 1000 lirayı cepten verecek durumunuz yoksa sponsor arayabilirsiniz, buraya, hayseve vs platformlara ilan verirseniz bir elden toplanır sanıyorum ki 1000 lira.

ameliyat için o kadar bekletilecek olması bana da çok doğru gelmedi, veteriner fakulteleri biraz devlet hastanesi mantığında çalışıyor malesef ki, başka veterinerlere de danışın derim.

bir de tabi ki yavrucak için ne kadar teşekkür etsek az, iyi ki varsınız.

sigorta ile alakalı birşey duymuştum arkadaşımdan, arkadaşım sigortacı yarın öğrenip buraya yazacağım.

evet öğrendim trafik sigortası karşılıyormuş, ancak çarpan arabanın sigortası karşılıyormuş. çarpan araba gitiğine göre, sizin aracınız varsa siz vurdum diyebilirsiniz bu durumda. sigorta şirketinin talep ettiği evraklar var bunu da sigorta şirketinizi arayıp öğrenebilirsiniz. dedi.

Bizim alman kurdumuz vardı evde. Çok hareketliydi , küçükken evdeki duvarları yedi dişleri çıktıkça duvarları ısırıyordu özellikle biz evde yokken yapıyordu.
Zaten evde terlik ayakkabı ne bulsa yerdi. Köpek uzmanı can paksoy dan eğitim aldırdık o bile bu köpeği evde bakmayın hem köpeğe yazık hem size demişti.


Aslında hangi cinsi almak istediğinizle de alakalı. Bazı köpekler çok sakin evde yatar dururlar örneğin english mastif

Havlama olayına gelince komşularımız çok şikayetçi olmuşlardı ama bizim köpeğimiz pek evde havlamazdı biz varken . Demek ki biz evde yokken havlıyormuş.

Bu arada bizim köpek kedi düşmanıydı het yolu denedik ama yine de iyi davranamıyorsu kedilere

Telden yazdığım için düzeltme yapamıyorum tekrar yazıyorum , eğer aile yeterince sabırlı ise olur ama sabırdan yoksunlarsa hiç almasınlar köpek çünkü zekası hep 1 yasındaki çocukla ömür boyu uğrasmakla eş değer bence .

Soru kapsamında sadece zorlandığım deneyimerimi yazacağım. Güzellikler bu yazdıklarımdan çok daha ağır basıyor onu diyim önclikle.

Köpek sahiplenmek hiç büyümeyecek bir çocuk sahibi olmayla eş değer. Yani sürekli ona bakmanız gerekecek. Çocuk büyüyor zamanla kendi işini kendi yapmaya başlıyor ama köpek öyle değil. Her gün gezdirmeniz gerekiyor, hasta da olsanız, yağmur çamur da olsa, çok yorgun da olsanız gezdirmeniz gerekiyor. Bahçeli ev varsa bu konu sorun olmuyor tabii.

Bunun dışındakiler köpeğin yaşına, cinsine göre değişiyor. Küçükken köpek evde yalnız kalmak istemiyor, ağlıyor. Epeyce uzun sürebiliyor bu ağlama olayı. Bu sırada komşular genellikle rahatsız oluyor.

Özellikle küçükken evdeki her şeyi kemirebiliyor, parçalayabiliyor. Ayakkabılar, terlikler, yastıklar, koltuklar... artık ne hoşuna giderse.

Ben çalışmıyorum, hep birlikteyiz. Banim en zorlandığım kısım hastayken çıkarmak ve biri gelince kıskançlık yapması. Rahat durmuyor, hiç yapmadığı yaramazlıkları yapıyordu. Şimdi haylazlık yapmıyor pek ama çocuklu misafirim gelirse kıskanıyor yine. Çiçeklerimi koparıyor, yastığı kemiriyor, havlıyor. Ben varım, beni sev hep beni sev diyor aklınca. Yeğenlerime kızlarıma sarılınca kaynıyor şebek.

Tatile gitme konusu da sıkıntılı bir süreç. Ya götüreceksin ya da güvendiğin birine teslim edeceksin. Bunu da düşünmekte fayda var.

gün içinde çalışan demişsiniz, eğer kreş gibi bir imkan yoksa bebek köpeğe bakmak tüm gün çalışan insan için çok zordur. büyüyene kadar mutlaka ağlayacaktır, komşuların şikayetçi olmalarından şüpheleniyorsanız, olurlar. kesin olurlar. en başta köpek için ev değiştirmek zorunda kalabilirsiniz, evi değiştirmek yerine köpeği sahiplendirmeyi tercih edecekseniz, köpek bakmak size uygun değil. havlamasını istemiyorsanız yetişkin bir köpek sahiplenmek sizin için çok daha uygun olacaktır, daha önce köpek deneyimi olmamış insanlar için de daha kolay olur uyum sağlaması açıkçası, her ne kadar "hiç büyümeyen çocuk" benzetmesi yapıldıkça, büyüdükçe akıllanıyor, uslanıyor köpekler enerjileri azaldığı için. arkadaşımın eniği bütün gün evin içinde terör estirirken benim yetişkin köpeğim ben evde değilken ya da yürüyüşe/parka gitmediğimizde uyuyor, arada bir de gelip kendini sevdiriyor. uysal hayvan iyidir, yetişkin sahiplenin, hem sizin hem köpeğin yararına olur.

çalışırken köpeği gezdirmek sıkıntı yaratabiliyor bazen, gerçi ben genelde sabah dokuz akşam on okul-iş ikilisinde olduğum için de çok yoruluyordum ama, gecenin beyninde gelip köpeği yürümeye çıkartma derdi çok zorluyor adamı. sanırım yaşadığım en büyük zorluk bu benim.

ben köpeğimi sahiplendiğimde, muhtemelen komşularla kavga çıkar, sonra imza toplayıp bizi attırırlar, yeni ev aramaya başlayalım demiştim. ama başlarda mızırdansalar da (biz evde yokken kalorifer peteklerine vuruyormuş ibine hayvan) şimdi sessiz sakin olduğu için onlar da seviyor, çocukları oynuyor falan, sorun çözüldü yani bizim apartmanda. çözülmeyebilirdi de, bunu göze almıştık. bunu göze almak şart işte köpek sahiplenmeye karar vermek için.

he kedi köpek beslemenin benim için en en en zorlayıcı kısmı şu ama: kusmuk temizlemek. kedi de köpek de kusan hayvanlar çünkü. hele köpek, dışarda sürekli pisboğazlık edip bir şeyler yediği için midesi rahatsız olur, kusar da kusar, yediğini geri çıkartır. her seferinde öğüre öğüre temizliyorum kusmuğu. kaka gibi de değil bi de kusmuk, köpeği gazeteye/dışarıya alıştırınca bokun derdi biter de, her an her yere kusabiliyor işte, fenaa.

hiç, keşke sahiplenmeseydim demedim bu arada ama, "sahiplendim ama başıma bela oldun la puşt" diye totosuna totosuna vurduğun çok oldu. o da bana verdiği zarardan değil, saçma sapan şeyleri yiyip (kinder sürpriz oyuncakları, jelatini yumurtası falan, poşet gibi) beni panikle veterinere gitmek zorunda bıraktığı zamanlarda oldu sadece.

hı, köpeğin her şeyine katlanırım, onun derdi benim derdimdir dedikten sonra köpek sahiplenmenin zamanı yoktur bana sorarsanız. maddi durum, evin durumu vs. iyi yönde değişebileceği gibi kötü yönde de değişebilir. kötü yönde değiştiğinde atmayacağınıza göre hayvanı, o çocuğu alırken her şartta ona destek sağlamayı kabul ediyorsunuz demektir zaten. köpek sahiplenmek için illa proplan mamanın kilosuna 30-40 lira verecek maddiyatta olmanız gerekmiyor. eğer ki gerçekten istiyorlarsa köpek sahiplenmeyi, doğru zaman, "evet ben bu köpekle yaşamak istiyorum" diyecekleri köpeği buldukları zamandır.

öptüm.

öncelikle cins çok önemli. Her cinsin genel olarak karakteristik özellikleri var, araştırın.
-bir süre evin içine çişini kakasını yapacak. hatta eğitim alsa bile arada kazalar olacak. mesela evin içinde yürürken birden boka,çişe veya kusmuğa basabilirler. (bizimki çok nadir yapıyor ama gene de oluyor arada)
-oldukça masraflı olabiliyor, özellikle ilk 1 sene, aşısı, maması, oyuncağı ıvır zıvırı derken yüzlerce lira harcayacaklar.
-evdeki eşyaları ve ayakabıları kemirebilir (bizimki kemirmedi gerçi)
-tatile gitme konusu sorun olur, hayvan pansiyonları her zaman güvenilir olmayabiliyor. ben emanet etmem ne idüğü belirsiz yere mesela.
-özellikle ilk 1 sene çok sık dışarı çıkmak isteyecek tuvalet için. Yani pazar sabahı 8 de çişim var benim diye uyandırabilir. Veya gece geç saatte pijamalarını giymişken kendinizi sokakta köpek işetirken bulabilirsiniz.
-tüy çok döküyor, her ne kadar bilinenin aksine insana zararı olmasa da (kist falan yapmaz temiz hayvan tüyü) giysilerde ve yerlerde tüy topakları cirit atacak. yemeğinize bile girecek uçuşup.
-komşularla sorun yaşayabilirsiniz. Biz yaşamadık gerçi.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar..
Ben asla keşke sahiplenmeseydim demedim, ne yaparsa yapsın canı sağolsun oğlumun. can dostum o benim. Ama herkes böyle düşünmüyor tabi.
Bir de mesela sanki evde 3 yaşında çocuk varmış gibi yutulup boğabilecek şeyleri açıkta bırakmamaya dikkat ediyorsunuz. yer de boğazına bağırsağına batar veya zehirlenir diye. tetikte oluyorsunuz yani.

tüm gün çalışan insan için köpeğe bakmak iki taraf içinde çok zor. yaklaşık 3 ay önce 4 aylık bir yavru sahiplenmiştim. sabah 6'da uyanıp mamasını verip, 6.30'da dışarı çıkarıyordum 1 saat dolaşıyorduk. akşam 7 gibi yine aynı şekilde geziyorduk zor olmuyordu. ama ne zaman mesai yapmam gerekti akşam 7 olmadı 9 oldu ufaklık delirdi. eve her geldiğimde bir facia ile karşılaşıyordum, kırılan eşyalar açılıp içi boşaltılan mutfak dolapları. köpekler belli bir düzene alışınca o düzende devam etmek istiyorlar bu sıkıntı olabilir. ve siz ne kadar dışarı çıkarırsanız çıkarın 9-10 saat yalnız kalmak onlar için kabus gibi. çalışan ve yalnız yaşayan insan 2 kere düşünmeli hem kendisine hem köpeğe zor oluyor.

7-8 aylıktan küçük köpekler evde tek başına genelde "problem" çıkarabilirler. tuvalet eğitimini henüz almış olmalarından eve tuvaletlerini yapabilirler. 1.5-2 yaşına kadar enerjileri yüksek olduğundan evde sıkılıyorlar ve eşyalara zarar verebiliyorlar. genç köpeklerin eğitimi için saatle hareket etmek çok önem kazanıyor. mama, tuvalet ve gezme saati aksatılmamalı. siz yokken bunları üstelenebilecek biri yok ise sosyal hayatınız erişkin i köpek olana kadar sekteye uğrayabilir.

yaşadığınız ev apartman dairesi ise belediyeye teslim edilen apartman yönetim defteri denilen tutanağa ulaşmaya çalışın. eğer orada köpek beslenmesine karşı bir madde yok ise hiçkimse köpeğinizi şikayet edemez havladığı için. en kötü ihtimalle sadece zabıta gelip evinizde ses ölçümü yapar ki yasal sınırı hiçbir köpek havlaması geçemez. zaten büyük ırklarda havlama sorunu çok olmaz. 5199'da yapılmaya çalışılan değişiklik muhtar ve belediyenin hayvanınıza müdahalesine izin veriyor ancak yeterli bir açıklama yok.

yoğun çalışan ve gezen bir insansanız daha az enerjik bir köpek türü tercih ederseniz daha az zorlanırsınız. av köpeği olan bir ırk edinirseniz yorgunluktan ölseniz bile onunla en az 1 saat yürümek zorunda olursunuz.

eğer ilk kez bir köpekle yaşayacaksanız yavru yerine birkaç yaşında bir köpek sahiplenmenizi tavsiye ederim. her şey kolaylaşıyor. (bebekleri gece beslemek ve tuvalet ihtiyacını karşılamak gerekiyor.)

çok uslu bir golden sahibi olarak hiçbir yere gidemediğim için bazen keşke daha yaşlı olduğumd bir köpeğim olsaydı diyorum. birkaç günlüğüne bir yere gitsem, tm ihtiyaçlarını karşılayanlar olmasına ve evinden ayrılmamasına rağmen yemek yemiyor. bir yere gidince de vicdan azabı duyuyorum.

not: bir köpekle yaşamaya karar verirseniz önce barınaklar ve sahiplendirme platformlarına bakınız. her cins köpeği bulabilirsiniz. bebek ya da erişkin.

Dişi mi erkek mi?

şu sıralar bir kedi sahiplenecek olsam kesinlikle adını "arya" koyardım. game of thrones hayranlığından geliyor.

yalnız şekil şeöal olarak ne siyama ne irana benzemiş, bildiğimiz kara kedi olmuş kalmış asdfgh

hayırlı olsun çocuğunuz.
kedi bakımıyla ilgili bol bol okuma yapın.

Teşekkürler :)
Biz de game of thrones severiz olabilir oralardan bir isim.

fotoğraf çok iyi çıkmadı aslında. kara kedilere benzemiyor.

karakacan

(bkz: kedinin ismini legolas koymak)

lütfen.

Hayvanı görünce aklıma direk "torik" geldi. Niye bilmiyorum. aşdlakşd

stephen
nuri
kerem
uche
okacha
emenike
dwide

barichello da orjnal olabilir bence

sherlock

stain.

Yumak.
Bir kedi daha alırsam ben bunu koyacağım. Çok güzel bir isim bence, hem klasik, hem tatlı.

Komurcuk

grisi çok ise mıcır

kahvesi daha çok. gözler altın.

Paçoz.
Aşılarını yaptırın. Uzun ömür için sadece kuru mama verin.
Tırnaklarını nazikçe kesmeyi öğrenin. Düzenli tarayın.

arap

baattin

Bostik

comar

karabas

Huluti :D cem yılmazdan esinlendim :)

torba.karayip

diken bu. bildiğin diken.

köpük.

topak.

karakaçan
kara şimşek

ponçik

Ferudun.

Parlak.

Ben "kedi" diyorum. çok yaratıcı değil ama işlevsel bir isim. Adı "kedi" olsun.

Gelecek sene sahiplenecegimiz kedimiz erkek olursa ismi 'Tesla' olacak, sizin de ilgi duyduğunuz alanda, sevdiginiz birileri varsa boyle bir isim koyabilirsiniz.

Hepati diyorum ve uzaklara bakıyorum

feramüz,samba sow,çite

Kömürcan. Benim kedimin adı :-))

güzel öneriler geldi arkadaşlar teşekkürler. :)

pıfı

rule

cdn.memegenerator.net

ha kendi kedime şirin adını koydum ayrı mesele.

biber

salem

bence kahramanlık yapmasını bekleyin

bobo!

Marcus.

inanılmaz korkuyorum.

korkuyorum. gaziantepten, hakkariden falan girseler direkt yurt dışına kaçarım.

ışid dediğin iki üç bin kişilik silahlı grup. sparta hoplite'ı da değiller. yani askeri düzende savaş kapasiteleri yok. Güçlerini oradaki halktan alıyorlar çoğu zaman. 30.000 askerin zırhlı araçlarını falan bırakıp 600 700 kişilik ışid gücünden kaçması gibi olaylar var. zaten bu işin uzmanları da dahil kimseye mantıklı gelmiyor bu hadiseler. O askerler kişisel insiyatifleriyle onlara destek veriyorlar, kentleri bırakıyorlar. Ellerindeki mühimmatı araçları ışid e sunuyorlar. Bir tür destek söz konusu yani. Bir takım fikirlere göre Saddam zamanında sünni müslümanlar biraz daha rahat yaşamışlar şimdiki ırak yönetiminde şiilere biraz daha fazla destek çıkılınca sünni müslüman halk arasında içten içe bir ateş yanmaya başlamış zaten. Bu ışid in sivrilmesiyle birlikte bu kitlenin ışid'e destek verdiği yönünde fikirler mevcut. Işid'de zaten meshepsel çatışmalara giriyor sürekli. Tabi bu çatışmalar işin görünen yüzü. her örgütte olduğu gibi bunlar da bir firmanın yada bir ülkenin taşeronu aslında. Muhtemelen ışid'deki militanların dahi farkında olmadıği bir takım stratejik olaylarda maşa olarak kullanılıyorlar diğer tüm örgütler gibi. Ama saldıracakları yerlerin rotaları nasıl belirleniyor belli değil. Mesela şöyle söylentiler de var. normalde kendisine bolca para getirecek petrol yataklarına saldıracakken bir anda rota değiştirip bağdat a doğru yöneldi bunlar. Bakıyoruz ki o petrol yataklarının olduğu bölge dünya enerji devlerinden ismi lazım değil bir şirketin çok büyük yatırımlarının olduğu bir bölge. Neler olduysa bir anda rota oradan çıkyıor bağdat a doğru kayıveriyor mesela. Militanlara sorsan onların da kendine göre bir sebebi vardır elbette ama niye diğer tarafa gitmediklerini bilmezler.

Diğer taraftan ışid bir ordu değil. gerilla. Nizami bir savaş stilleri yok. Dağınık haldeler. İşte o yüzden mücadele biraz zor. Asker gönderiyorsun oraya gittiğinde ışid e katılıyor. Seni arkandan vuruyor. Kimin naptığı belli değil. Yoksa şu anki güçleriyle topyekün bir ordu gibi gelseler ve bizim silahlı güçlerimizi karşılarına alsalar bu dünyada son gördükleri şey tsk olur. Ama adamlar gerilla taktiği uyguluyorlar. Vur kaçlar, pusular, mayınlar, bombalı araçlar, sıkıştıklarında hemen sivillerin arasına karışıp yok olmalar. Tanıdık geldi mi bu taktikler ?

Biz bu manevraları 30 yıldır yaşıyoruz. Benim korkum ışidden değil. Türkiye daha önce kaç örgütü tarihe gömdü bu şekilde. Işid de bir yenisi olur eğer buraya gelirse. Benim korkum bizi yöneten adamlar ne derece akıllıca adımlar atacaklar orası mechul. Herşey yöneticilerde bitiyor yani. Bizi savaşın ortasında da bırakabilirler. Işid'i güçlendirip ilerde başımıza bela da edebilirler yada şimdiden başını ezip atabilirler. Taktikleri ne olacak ve bunu akıllı hamlelerle yapabilecekler mi önemli olan bu.

Kuzey ırak'ta beğenmediğiniz peşmerge bile şu an defansif davranıp kendi bölgesini savunabiliyor. Kaldı ki türk ordusunun kapasitesi peşmergenin kat be kat üstünde ve ırak ordusu gibi şehirleri tankları topları ışid'in eline verme niyeti de yok. Yeter ki ışid in elini güçlendirecek kozlar verilmesin hükümet tarafından.

Erbil, Kekük gibi kürt bölgelerine girerlerse korkulmalı bence. ama peşmerge kaçıp gitmediği için oralara giremiyorlar. onun dışında Türkiye'ye sıkıntı olmaz gibi.

TSK ile mücadele etmek değil asıl tehlikeli olan yurt içine yayılmış militanlarının yapabileceği terör eylemleri. Bir de bunlar ile DHKP-C benzeri örgütler arası çatışma senaryolarıyla ortamı germe çabaları da olur mu diye düşünüyorum.

işid hiç bir sik değil. götü yiyorsa hatay'ı falan almaya kalksın. varsa şekilleri türkiye'ye bekleriz, en fazla iki terör saldırısı yaparlar. anasını sikerler bu adamların böyle kamyonetlerle buraya gelmeye kalkarlarsa. ordu asker polis falan değil, halk parçalar önce.

bende acayip korkuyom la, facebook profillerini gezerken yanlışıkla beğenirim falan diye klavyedeki yön tuşlarını kullanıyorum o derece. bunu yazarken bile tedirgin oldum kimmiş lan bu bizden korkan göt diyerek ip'den adresimi falan bulurlar diye. hayır normalde bu kadar ödlek değilimdir ama canlı canlı başımın kesilmesini hiç sevmiyorum :(

ben yapabilirim, hala geçerli mi

mumkunse hala gecerli evet, cok tesekkur ederim.

Başlarda biraz pataklar bebeleri, sonra yalamaya koynunda uyutmaya falan başlar. Ha sizin kız psikopatın en önde gideni çıkarsa bilemem, normalde böyle oluyor. :)

Bebelere Luna'nın yanında fazla ilgi göstermeyin. Sizi kıskanırsa; hayatı size de bebelere de dar edebilir.

hemen alışamazlar. birkaç gün aynı odaya almayın, kapı altlarından birbirlerinin patilerini falan çekiştirsinler, o kokuya alışmaya çalışsınlar. tabi bu durum kedilerin mizacına göre daha da fazla zaman alabilir.

4 gun sonra oynamaya baslarlar. siz ellesmeyin pek. hatta bunu da dun tesadufen izlemistim. tatlilar da essek sipalari.

www.youtube.com

biz de geçen ay yaşadık aynı durumu bizim Luna'mızla :) bunu bir alışma dönemi gibi düşünün. veterinerimizin söylediği kadarıyla tıslaşmaları iyiye işaret, alışkın olmadığı durumdan kendini korumaya çalışıyor o da, saldırmadığı sürece sıkıntı yok. sürekli yan yana getirmeyin ama kokularına alışması için süre verin kedinize. ufaklar zaten alışmada sorun yaşamıyorlar. birkaç gün gözünüz üzerlerinde olsun, 1 bilemedin 2 haftaya alışacaklar birbirlerine :)hatta beraber uyuyorsanız sizi satıp ufaklıklarla uyumaya başlayabilir :) karşısında sevmeyin bu arada bir süre, kıskanır.

kıskanmasın diye yavru kedileri sevemedik hiç zaten. yanında sevmeyi bırakın yavruların odalarına bile girerken bizi gözetleyip kızıyor. Luna huysuzdur çok, tutup da yavru kedilere ciddi zarar verir mi acaba diye endişelendik aslında.

bırakın kovalasın, dövsün, aşırı zarar vermediği sürece siz karışmayın aralarındaki ilişkiye. o dayak süreci olmadan malesef ki hiyerarşi kurulmuyor. alışırlar zamanla da, merak etmeyin.

katilin sayisina ve gelecek olanlara bagli olarak arti birimle beraber gelebilirim, gelemeyebilirim de ama gelmek isterim yani.

katılım sayısı sizce ne olmalı?

Mümkünlugu var.

Oyle

yüzlerce madenci çocuğunun babalar gününde mezarlığı ziyaret ettiği günde böyle bir sebep yüzünden böyle bir soru sormak en yalın haliyle terbiyesizliktir.

yakindaki tekelle kanka olmak sart.

denemelerde 95 net yapan arkadaşın performans anksiyetesi var.

çünkü insan, karşısına gelecek soruları bilmiyor. Tek açıklaması şans. O çalışmayan kişi de benim ama hep şansım yaver gidiyor.

heyecan faktoru.

benim köpekten daha iyi getiriyor.

@brotha b; benim köpekten de daha iyi getiriyor zaten, köpeğe gösterip gösterip örnek al diyoz ama, nerdeeeee... :)

ahahaslmskd:)) bizimkine ne ödül mamaları veriyorum böyle aksiyonlara girmesi için ama beyfendiyi kıçını devirip yatmaktan bir türlü kurtaramıyoruz. çokk tatlıymış. belki de cinsle ilgili midir, bilemedim. beyle bazı kediler var acayip oyuncu. hiç bana denk gelmedi.

ne tatlı bişey bu ya:) bizim köpek yerinden kımıldamaz bişey atsak..:/

İnsanın canı çekiyor yalnız.

ne varsa dişi kedilerde var.

kedi canını onların.

o artık bi kedi değil :)

Biraz daha izlesem bana kedileri sevdirecek :)

Bizimki bir kaç kere yaptı böyle, sonra unuttu gitti kerata. Hatta videoya çekmiştik arka arkaya 4 kez getirmişti. Şimdi epey uğraşıyoruz topun yanına koşuyor mal mal bakıp kalıyor orada.

Bizim büyük kız da yapıyor bunu. Aluminyum folyoyu top haline getirip atıyoruz koridora doğru. Deli gibi koşturup, alıp, getirip önümüze bırakıyor :)

b+ :/ vfgerty:/

Yok o bende de oluyo değil sinek
Böcek görsem kaşıntı başlıyo
Hadi atıyorum gece eve böcek girdi kolumun üstünden yürümüş olsun her yerim kaşınır.

Yok böyle action.

isirikli yere amanoyak sur. ne kadar cabuk surersen o kadar basarili olur. ama dikkat et, abartma... sonucta amonyak da masum bi sivi degil. accik pamukla boyle...

şu sineksavar spreylerden sürüp gidebilirsiniz pikniğe.

bende de var sivrisinege alerji, isirdigi yer kahve tabagi kadar kizariyor. devamli sinek ilaci sikacaksin, olmadan onleyeceksin, yoksa i-ih.

Sinek isiriginin uzerine fenistil jel sureceksin.eczaneden al ve surekli bulundur yaninda,kasintiyi aliyor ve rahaylatiyor.zordur bilirim

Yatağının her yanına sarımsak koy. En azından evinde rahat edersin. Odana hırsız da girmez.

Kapaklılardan kalmadı artık. Zaten bildiğim kadarıyla kapaklılar daha çabuk bozuluyor. Samsung'un ve Nokia'nın dediğiniz gibi tuşlu modelleri var.

www.gold.com.tr
www.vatanbilgisayar.com

eyvallah, henüz kapaklı olmayan konusunda ikna edemedim kendisini, edersem bunlara bakarım.

şundan kullanıyo benim bi arkadaşım baya sağlam sıkıntısız bir telefon.

www.cimri.com

anneye kapaklı telefon budur. benim annem yıllarca kullandı, hala da sağlam. ucuz, özelliksiz, şık.

www.backoffice.be

solucanin dedigi telefonu senelerce abim kullandi. son bikac senedir annem kullaniyordu. bir suredir benim ikinci hattim takili icinde. gercekten canavar gibi.

sağolun arkadaşlar, öneriler çok iyi de piyasada yok sanırım maalesef. bu kadar eski üretim telefonlar için ikinci ele pek sıcak değilim, ki o bile bulunmıyor zaten.

götürün.

arkadaşımın köpeği kalıp tereyağı paketi ile birlikte yutmuş sonra da dışkıdan çıkarmış allahtan.

yine de veterinere danışın, sanırım plastikleri bi şekilde şanslıysa çıkarıyorlar. ki günlük ped denilen şey bi kalıp teryağ kağıdından daha küçük olsa da kağıt daha dayanıksız pedden.
ama bence çıkarır 1 gün boyunca hiç dışkılamazsa direkt götürün bence.

genelde cikarirlar ama risk almamak lazim, 24/48 saat takip edin, cikartmazsa dogru veterinere rontgene...

arkadasiniza iletir misiniz. kopege mama verirken, once burnu ile koklamasini saglasin. kopek oldugunu unutmus heralde, bu biraz yardim edebilir. bir kopek danismani lazim. cok kotu bir durumda su an muhtemelen.

yogurt
meyve
sut
cay
kahve
yesil cay
salatalik
peynir
bal
yumurta
zeytin
recel

daha sayiyim mi?

yogurdun icine misir gevregi atip yiyom ben bikac gundur. mmmmm...

ballı taze kaymaklı ekmek yenmez mi

pınar'ın cheddarlı krem peyniri var, galeta ile güzel oluyo

aa onu deniyim neseranni. of uzun uzun kahvaqltı hazırlamak istemiyorum artık :/ bıktım yaeaeae

cheddari galetayi birak da simdi bi simit beyaz peynir cay yap. ne kadar buyuk nimetler oldugunu dusun. demleme cay, guzel bir beyaz peynir, firindan yeni cikmis sicacik simit ne kadar mukemmel seyler sen biliyon mu :( ulan elimizin altinda malzeme olsa da uzun uzun kahvalti hazirlasak diye oluyor millet yurtdisinda, acayip guzel bir kahvalti kulturumuz var yasatmaya devam edin efenim! gavurlar gibi sacma sapan kahve croissant mis yok misir gevregiymis tamam aceleniz varsa kabul, turk kahvaltisi her gun her gun olmaz belki ama haftasonlarinda en azindan, bugun olmazsa pazar gunu mutlaka yapilmali.

ben uno tost ekmeği, dilimlenmiş kaşar ve dilimli açbitir salam alıyorum. sabah üşendiğim zaman iki ekmek arasına atıyorum salam ve kaşarı, sonrasında ister tosta basarsın istersen o şekkil yersin. bu bu şekkil yer. :)

har sabah 1 yada 2 tane yumurtayi cezvenin icinde hasla. sen tuvaletini vs yaparken o haslanmis olur. vakit harcamadan, saglikli, doyurucu ve ucuz kahvalti. haftaici ozellikle iyi oluyor.

ya çok üşeniyorum ben. aşırı. bazen süpersonik kahvaltılar hazırlıyorum kahvaltım da meşhurdur. meşhur poison pill kahvaltısı. ama fakat lakin bööööyle tek başına süpersonik bi kahvaltı hazırlayınca bi işe yaramıyo. zaten canım istemiyo.

gittim ben de sandviç ekmeği krem peynir ve salam aldım. bir haftalık kahvaltı ihtiyacımı bu şekilde karşılamayı düşünüyorum :/

yoğurtlu makarna yiyorum şuan. dış dünyadaki insanların yemekte yoğurt yemekten nefret ediyor ve mide bulandırıcı buluyor olmaları çok üzücü :(((

oha mide bulandırıcı mı diyolar? skandal. yoğurtlu makarna güzel bişi bence. üstüne de sadece salça ve tereyağından oluşan bir sosla mükemmellik derecesi 5 kat yukarı çıkıyo bi de ^^

Yataktan çıkmamak için türlü bahaneler duymuş/uydurmuş bir insanım ama böylesini ilk defa duyuyorum. Ayrıca kahvaltı yapmak zorunda değilsiniz, insanlar niye kahvaltı yapıyor anlamıyorum zaten.

@kamera motor kim diyor lan onu? KIM ??!! goster hemen indirelim asaga abi.

baligi bile yogurda bandirip yiyesim geliyor benim. hayat yogurtla guzel.

yoğurt her şeye yakışan bişi. yulafa bile yakışıyor. büyük saygısızlık

abovvv, jarj... herhangi bir usb sarj aleti isini gorur. ebay'den cok ucuza kapatabilirsin. en olmadi yakindaki bir elektronikciye gir al.

jarj, kör oldum galiba....

data kablosu al bi tane, bilgisayaa takar şarj edersın ucuz ucuz işte.

Iyi de surekli bilgisayarla gezmiyorum disarida napicam

jarj aleti türkiyede yok mozambikte belki..

Elinde başka orjinal kablo yoksa yani nadiren kullanmayacaksan paraya kıyıp orjinal al. Pile yazık etme.

üroloğa git.

www.urbandictionary.com

Beni anlayan onexey e tesekkuru bir borc bilirim

evet dişte çürüme olabilir. renk değiştirmesi normal değil. özellikle de yaş mama tüketiyorsa süreç hızlanır. veterinere götürüp dolgu yaptırabilirsiniz. ilerlerse ciddi sıkıntı yaratır.

veterinere götürdüm, diş etleri için bir solisyon hazırlattı ancak sürdürmüyor zilli.

yaş mama alacak param yok, anca 3 ayda bir falan ödül niyetine, bazen kahvaltıda bi dilim salam falan veriyorum (oda her gün olmuyor tabii)

tartar'a ve gingivit'ebenziyor anlattigin... solusyonu .5-1 cc civari enjektorle agzine sikalbilirsin kusmazsa. ben kucagima geldiginde ensesinden tutup kulak copunu solusyona bandirip agzinin kenarindan tepiyordum:) sonra firlayip kaciyordu...

kedinizii diş etlerinde de sorun olabilir. veterinerinize danışın.

no avalonun dedigi gibi yapin. kucaginiza geldiginde enseden kapip da yapabilirsiniz. o gingivit ve dis sorunlari geldi mi gecmiyor malesef, arttikca gliserin iyod cozeltisiyle bastirmak lazim. dis icin umarim gec kalmamissinizdir, dolgu yapilabilecek durumdadir. aksi halde cekilmesi gerekebilir zira disin. siz tekrar bi gidin veterinerinize "pampa diseti icin ilac tamam da bu dis karariyo onu nasil yapcaz" diyin. uc ihtimal var: cok kotu olmus cekmek lazim diyecek, eninde sonunda cekicez ama biraz daha bekleyelim diyecek ya da dolgu yapacak. eger direkt cekmek isterse baska bir veteriner ile de gorusub mutlaka. bir de eger bir sey yapmamaya karar verirseniz, dis macunu ve fircasi alin. disini fircalayarak curumeyi azaltabilirsiniz.

gecmis olsun.

dişi kırıldıktan sonra yeme şeklini değiştirmiş olabilir.
çiğnemeden yemeye alıştıysa, dişlerini kullanmadığı için diş taşı olur.
bunun için de dışarıdan müdahale lazım.

gerçi benim asıl aklıma takıln o köpek dişinin kırılması.
yani kolay değildir onun kırılması.

kediler midelerindeki tüyü dışarı atmak için arada bir kusar. kustuklarında o tüy topağını görürsünüz ve kusmukları renksiz olur. ama tüy yoksa, dediğiniz gibi sarı ve köpüklüyse sıkıntı olabilir. bir iki kez daha aynı şekilde kusarsa muhakkak vete götürün.

evet tüylerini kusuyorlar onu biliyorum da, bu seferkinde tüy yoktu galiba. panikten çok fark edemedim belki de. kedi otunu bilmiyordum, öğrendiğim iyi oldu. şimdi mamasını yiyor, bi sıkıntısı yok gibi. çok teşekkür ettim, bakalım tekrar olursa götüreyim bi veterinere.

benimki bi kere sarı, çorba gibi kusmuştu, bişi olmadı, yaşıyor hala, başka belirtiler yoksa, midesi üşümüştür belki, korkmayın.

evet çorba gibiydi hakkaten. neyse, rahatladım biraz, sağolun :)

muhtemelen sıcaklardan bunaldı, gitti göbeğini bulduğu ilk kalebodura yapıştırdı serin diye.. sonra da midesini üşüttü. serseri işte :)

dikkat et bu arada.. yaş sekiz, yolun yarısı.

Millet de bahsetmiş zaten, tek seferse çok üzerinde durmaya gerek yok. Kustuktan hemen sonra yemek yedirmeyin diyorlar genelde ama ne derece önemli bilmiyorum. Eğer yemek yemesine devam ediyorsa ve tekrar etmezse önemsemeyin ama aksi durumda bir veterinere danışmakta fayda var.

Safra kusmus garibim, nasil cani yanmistir o asitle. Kedinin safra kusmasi bir kez bile olsa onemli bir sey aslinda, gastrite bagli agri olabilir midede. Tekrarlarsa sistitin habercisi olabilir, dikkate almak lazim. Ben "kedi kusar ya normaldir" dusuncesi yuzunden kedimi kaybediyordum az kalsin. Takipte olun siz, sorun yoksa basit bi gastrik agriysa bile tedbirli olmak lazim. Tuy ve mama kusmasi disinda her turlu canini acitan bir sey vardir kedinin, basta kusmugun asidi olmak uzere.

birde kediler çok aç iken yemek yediklerinde de kusarlar yediklerini, neden bilmiyorum, benim kedi ile bir çok farklı ev kedisinin aynı şeyi yaptığını duydumç

açtı kustuğunda zaten, biraz obur, maması bitmişti tam mama almaya gidiyodum hatta. hani açlıktan mı kustu acaba diye bile düşündüm. ben de midesi yanmıştır diye su içirmeye falan çalıştım ama pek oralı olmadı, sonra gidip mama aldım onu görünce zaten coştu, gayet güzel yedi. gece falan pencerenin dışında çok oturuyor ben de hava alsın diye ellemiyorum ordan soğuk almış olabilir mi? bi daha tekrarlarsa hemen götürücem zaten, takipteyim, hepinize çok çok teşekkürler :)

bi de ben yetiştirmedim, sahiplendim, daha ancak sevişiyoruz öyle yolun yarısı falan demeyin yahu :) çok önceden bi kez kabız olmuş, onun dışında bi sorunu olmamış kontrol dışında veterinere götürmemiş benden önceki arkadaş, zaten öyle çıtkırıldım bi hatun da değil ama işte tam bilemediğimden panik yaptım sabah sabah :)

veteriner aşılarını yapmadıysa aşılarını yaptırın. 7-8 aylık olunca kısırlaştırın. onun dışında yavru kedinin ekstra bir ilgi isteyen bakımı yoktur. sadece 1 yaşından küçük yavrular için özel üretilen mamalar vs var. dikkat edeceksen onlarla besleyebilirsin.

Kuru mama yiyebiliyorsa ve tuvaletini kuma yapabiliyorsa büyük bir sıkıntı yaşamazsınız. Kuru mama yiyemiyorsa henüz biberonla vs beslemeniz gerekiyor çünkü.

Hmm, henüz daha çok küçük gözüküyor yavru, o yüzden aşılarına daha vakit var. 5 aylık falan olduktan sonra başlıyor aşılar genelde ama yine de veterinere danışsanız en doğrusu olur aşı başlatma zamanını. Yavru kediler için olan kuru mamalardan alın. Çok zayıf, çelimsizse kediler için vitaminler var onlardan kullanabilirsiniz ama onu da veterinere danışarak kullanmak en iyisi.
Tek gözü olmadığı için görüşte sıkıntı mutlaka yaşayacaktır, balkonunuz varsa çok dikkat edin, aşağı düşebilir mesafeyi ayarlayamayıp, pencerelere çok dikkat edin. Yani evde aşağı düşebileceği yerleri sağlam tellerle falan kapatın özetle.
Görme bozukluğundan dolayı çarpıp kendini yaralayabileceği yerler varsa (ne bileyim çok sivri mobilya uçları vs) oraları yumuşak şeylerle kapatabilirsiniz, bebekler için yaparlar ya. Onun dışında sizin için değerli olan, düşürüp kırabileceği tarzdaki şeyleri ortadan kaldırmakta fayda var, siz üzülmeyin diye.
Evet, aklıma gelenler bunlar şimdilik.

Ayy canım :) Geçmiş olsun öncelikle.
İç parazit aşısı önemli.
gözü için sürmelik bir şey vermedi mi? Göz kapağını dikti mi?
Diğer kediyle aralarındaki sürtüşmeye bulaşma, sadece gözünü koru. Benim danalar ilk 3 gün hırlaştılar evde, hiç karışmadım. Şimdi koyun koyuna uyuyorlar. Tabi seninkiler daha yakın ya da daha uzak da olabilir.
Yavru kediler daha hareketliler ve yavru kedi maması istiyorlar, başka farkları yok büyüklerden.
Bir de tek gözü görüyorsa normal kediden pek farkı olmayacaktır diye düşünüyorum. Çoğu zaman tamamen kör kediler bile büyük oranda normal yaşıyorlar ev ortamında. Hafif bi alılşma süreci geçirecektir sadece, mesafeyi ve görüşteki sağı-solu ayarlama hususunda.
Kolaylıklar diliyorum :)

parazit ilaçlarını verin, diğer aşılar için acele etmeyin, hele biraz kendine gelsin, sonra bakarsınız duruma. enfeksiyon vs olabilir daha vücutta, öyle hemen aşı yapılmaz.

tek göz evin içinde yaşayacak bir kedi için sııntı yaratmaz pek, sadece sizin kediyle birbirlerine alışana kadar normal bir kkediden daha dikatli olmanız gerekebilir. olmayan gözün tarafından gelen saldırıyı görmeyeceği için. bunun dışında normal yavru kedi gibi bakın işte.

Ben bayan olsam tayttan baska hicbirseyle ugrasmazdim. Hem rahat hem herseyle gidiyor.

h&m'de ve mango'da kot görünümlü taytlar var hayatımı kurtarıyor şu sıralar. (kadın olduğunu varsaydım)

ya bu sıcakta nasıl tayt giyiyorsunuz anlamayamadım ben :/ tayt daha kışlık birşey değil mi, hani sarıp-sarmalama, sıcak tutma gibi. daraltır-bunaltır-pişik yapar bence bu sıcakta.

tüm yazı kot şort/etek/tişörtle geçiyorum. giyecek birşey yok bence.

penye ince taytlardan giyiyorum ben kerbeee, valla mis gibi serin oluyor.

bir de elbise demişim tabi ki kadınım:)

sürekli tayt giyerek de olmuyor ama, böyle rahat başka şeyler arıyorum :/

değişik mama deneyin, ton balığı verin (diyet)

Baska bir veteriner gidin.

tahlil yapacak bi veterinere götür, yemeden içmden kesilen kedi (allah korusun) bir nevi ölmeye yatmış kedidir. atıyorum, böbrek yetmezliği çekiyordur.

Galaxy s2

Samsung alacaksanız galaxy s ve s mini'lerden başkasına bakmayın. Hatta s mini lere bile zorunlu kalmadıkça bakmayın.

motorola moto g, türkiye'ye geldiğinde motorola moto e. f/p açısından daha iyisini bulmak zor.

edit: hatta kesin konuşayım: bulamazsınız.

yahu 1000 liralık telefon ucuz mu allah aşkına?

markası falan önemli değil. şu an elimde glaxy ace var, hiçbir boku çalıştırmaz oldu iki senenin sonunda. açılması yarım saat sürüyor. bundan kurtulmak istiyorum sadece.

şu an forumlardaki yorumlara göre konuşacak olursam

general mobile discovery ve motorola moto e en uygun fiyatlı iki iyi telefon.

550 tl altı en iyi telefon lumia 525 tir bana göre
İlla android olacaksa fly marka telefonlar var

Lumia 525 500 tl avea bayilerinde en son

windows phone'a geçiş sorun yaratmayacaksa lumia 525 +1 diyorum. değil internette donmak, hayvani olmayan her uygulamayı/oyunu sorunsuz çalıştırıyor.

525 kullandim birkac hafta ama ayrilmak zorunda kaldik... Cok guzel birkac haftaydi..

Onun 2. Elini alacak olsam kaca olur ki fikriniz var mi?

Bime ne gelckmis?

general mobile discovery

galaxy young çok dandik telefon ya alma onu. 3-4 senelik htc wildfire s kullanıyorum o bile daha iyi.

alma. bekle. xiaomi gelecek.

Bilekli daha rahat, ama uzun sureli yuruyuslerde tabani acitiyor.

rahat değil, hele yürüyüş için hiç değil.

1 numara büyük alıp ortopedik taban koyuyorum ben. fazlasıyla rahatsız yoksa.

bence rahat değil.

rahatsızmış, öyle diyorlar. sağlık açısından da taban çökmesi, yayılması vs bir sürü arıza yapıyormuş. giymeyin diyolla.

eksisozluk.com

"38 saat giydim, ayaklarımın ırzına geçti. ikisinin de tabanları tamamen su topladı. yürüyemiyorum. bir daha uzun zaman bunu giyen top olsun."

aşırı rahatsız.

çak teylırlar rahatlık açısından en boktan konvers ayakkabılar. bende iki tane var. birisi bilekli, birisi bileksiz. ikisi de enkaz.

afedersin ama bok gibi ayakkabi. 50tl etmez normalde ama millet aliyor iste.

Rahatsız, bir dönem spor yaparken kullanmıştım biraz koşayım dedim ayaklarım patlayacak gibi oldu; ama günlük kullanılabilir. olacaksa da bileksiz olsun güzel duruyorlar.

Hiç rahat değil, ayağınızı koruyan, tutan, destekleyen hiçbir yanı yok. Kalın kartonla yürüyormuşsunuz gibi.

hiç rahat değil. new balance çok iyi bak. bok atıp duruyorlar sözlükte ama, cidden rahatlık diyorsan iyidir

normal olarak dünyanın en rahatsız ayakkabıları listesine girer taban denilen şey yok fakat, ben nerdeyse her ayakakbıma jel tabanlık kullanıyorum bu şekilde olunca benim için çok rahat özellikle sıcak mevsimlerde mükemmel ayakkabı haline geliyor.

Lescon'un konversleri rahat, çok da şıklar ve 30'a alabiliyosun.

ya lacivert ya desenli.

lacivert

Bence desenlinin deseni falan çok şirinmiş. Desenli diyorum.

yeşil

Ya su an gorgusuzluk yapmak istemiyorum ama desenli haric hepsini kullandim/kullaniyorum ve beyazin yeri cok ayri. Ama desenli bekledigimden daha da sirin cikti. Beyaz ya da desenli diyorum, sana, tarzina bagli artik.

yeşil der ve susarım

kesinlikle yeşil.

desenliyi çıkart, gri de arada derede. yeşil veya lacivert.

hep lacivert ve gri kullandığım için tercihimi bu yönde yapacağım, fakat konu converse ise saglık için tabanlık kullanın lütfen.

ya gri ya desenli.

yaz için olacaksa desenli.

2 ayda evlilik kararı hele ki bu kadar az görüşürken çılgınlık! bu kadar ilgisiz biri için değmez açıkçası.

terk edecek üç vakte kadar.

"birine ayıracak enerjim kalmıyor"

bunu demeye başladıysa biter.

haftada bir arayan adamla olmaz. abartmıyorsun.

Normal karşılarlar, biraz gülerler o kadar. Abartma çok:)

arkandan makara yaparlar.

yani en azından biz yapardık. şu var ya ilk gününde şortla geldi der kehi kehi diye gülerdik.

staj zaten is hayatina hazirlik, hata yapmak icin en uygun yer.

ilk gun kiyafete dikkat etmemis olmak insani bir durum eve gondermekle okuzluk yapmislar biraz. en fazla geyigi yapilir biraz, rahat ol.

çalışanlar değil de seni eve gönderen diğer stajyerler biraz eğlenmiş anlaşılan. nasıl bir yerde staj yapıyorsun bilmiyorum ama ilk gün zaten ortamı vs görüp öğreneceğin gün olduğu için çok da önemli değildi. ben ulusal ajansta staj yaptım - bakanlığın birimi - ve ilk hafta boyunca hep kot-askılı şeklinde gittim. sonunda birilerinin dikkatini çekmiş olacağım ki "burası resmi kurum. böyle çok sevimli görünüyorsun ama resmi kurum için uygun değil" dyerek çok talı dille uyardı beni. ama bize ne eğitim verilmişti, ne de kılık kıyafetle ilgili bir şey dendi başlarken. sana bu konuda en baştan uyarı yapılmışsa ya da ne bileyim oku diye yönetmelik falan verilmişse o zaman ayrı.

@want2die
erkegim

peki diyorum, 6 yildir binbir emekle uzattigim lepiska saclarimi kestirsem, bozulan imajimi duzeltmis olur muyum acaba onlarin gozlerinde?

Ben stajımın ilk günü öyle bir giyinmiştim ki sanırsın bankanın müdürü..
Herkes çok rahattı kendimi o kadar kötü hissetmiştim ki..
Bir iki gün konuşulur sonra unutulur ya, doğru düzgün çalışırsan kimsenin hatırlayacağını sanmam ama bu olayın üzerine bir de tembel olursanız dallanıp budaklanabilir..
Çok kafaya takılacak bir şey değil daha neler yaşayacaksınız kim bilir..

calistigim yer banka ofis vs. gibi bir yer degil. Turkish Engine Center. sabiha gokcendeki thy'ye bagli ucak motoru parcalari bakim merkezi.. masa basi is degil. atolye tamirhane tarzi bir yer.

laaan saçmalama, kesme o saçları manyakmısın? kıyafetinle rezil olmuşsun ya yaptığın işle değil, işini düzgün yap unutulur gider, komik bir anı olarak kalır, sende dalga geçersin zamanla.

ben olsam orada bir gun daha gecirmem. kiyafet yuzunden eve mi gonderilir amk. koyayim oyle sirkete de kiyafet politikasina da. saclarini da kesme.

aaah birader ah ya. biz bunu sözlükçülere senelerdir anlatamadık.
iş görüşmesine giderken ciddi, temiz bir takım elbise giymek size zarar vermez, karşıda güzel intiba bırakır dedik. 3-5 özgürlükçü hippi sözlükçü "olur mu yeaa istediğin gibi git ben hep parmak arası terlikle gidiyorm" gibi palavralar sıktı.

işe başladığın ilk gün, olabildiğince resmi giyinirsin. göze batmayacak kadar sıradan bir iş kıyafeti giyersin. ortamı görüp tanıdıkça kıyafetini ona göre modifiye edersin. ve bu sana hiçbir şey kaybettirmez. ama güzel bir intiba kazandırır.

buyrun. muhtemelen bizim şu "ya ben hep şortla giderim işe yeaa" sözlükçülerinden birine çarpılmışsın. ciddi ciddi güvenip öyle gitmişsin.

benden sana tavsiye: o lepiska saçlarını da kes, yarın güzel pırıl pırıl bir kıyafetle git. yaptığın şeye utandığını, acemi olduğunu falan belirtir şekilde hem gülerek hem utanarak bir süre konuş zaten unuturlar. hoş bir intiba bırakmadın.

sakın ola böyle aptalca tavsiyelere de bir daha uyma.
iş bu. eğer yaptığın işi dünyada bir tek sen yapmıyorsan, senin yaptığın işi de yapabilen ve aynı zamanda özenli düzenli giyinen birini alıverirler işe.

bu sayede stajın sana ilk tecrübeyi kazandırmış oldu: işyerine düzgün gidilir.

saçını kesme, öyle kabul edildiysen staja saçlar kötü bir imaj bırakmamıştır zaten. saçmalama la, yazık saçlarına. :( içim yandı okurken. sakın!!!

Özellikle belirtmedilerse saç falan kesme yahu. Staj bu. Biz de zamanında çok staj yaptık. Orada çalışanlar nasıl giyiniyorsa o şekilde giyin. Ya da sana stajyersin diye serbest gel dedilerse altına düz yırtık falan olmayan mavi kot üstüne de bi yazısız düz tek renk abartısız bir tshirt giyersin . Yada üstüne koyu renkli bir gömlek giyersin gidersin. Hava soğuk olsa ince desensiz düz bir kazak giy git derdim. Kapri pantolonla erkek de olsa kadın da olsa sanayi ortamında 10km öteden seçilir. Kız olsan daha fena sanayi ortamı abazan ortamı olduğu için kapriyle dolaşan bi kız iş kazasına bile sebep olur orda abartmıyorum. Biraz da oradaki kaynak kokusu yanık pvc kokusu gibi koku karışımları üstüne sinecek. O kıyafetlerle fabrikadan çıktıktan sonra her yerde dolaşma. Kötü kokabilirsin bi hafta içinde. Oraların havasını çok soluyacaksın daha.

Buzlukta olmaz.

Alınca yıka ayıkla temizle kurula, saklama kabının içine bir kağıt havlu koyup o kapta sakla. Kavanozda falan da olur. Kağıt havlu önemli. Bir hafta, bazen daha fazla taze kalır.

Anne stayla.

bizim valide nanelerin ucundaki küçük yaprakları almadan büyüklerini temizleyip bir kaç gün suda bekletti, sonrada onları yogurt kaplarına dikti. şimdi her gün taze nane topluyor balkondan.

denenebilir.

Gittiğim yerleri yazayım.

Sevgiliyle kafe restaurant bar park en çok gittiğimiz yerler.
Arkadaşlarla kafe bar. Sıkılıp sokakta mal mal yürüdüğümüz de oluyor.
Tek başıma, parklar ya da sakin kafeler.

Ama bence avmler en çok gittiği yerler kadınların. Ben avmden nefret ederim.

Dışarıda vakit geçiririm ben, sokak aralarında dolaşmayı severim, ufak kahvehaneler falan bulursam dışarıda oturma yeri varsa otururum bi çay içerim..
Bunları genelde arkadaşımla yaparım..
Alışveriş merkezlerine mecbur kalmadıkça gitmem, gittiğimde de içinde aradığım bir şey vardır mutlaka onu ararım etraftaki hiçbir şey dikkatimi çekmez.. Ama çok tanıdığım var tüm vaktini orada geçirir bu yüzden oraları düşünebilirsiniz.. Ben "ay hava ne güzel, biraz dışarı çıkalım" diyerek kendini avm'ye atan insanların arasında yaşayan biri olarak bunu öneririm..
Mağazası bol caddeler de olabilir..

@titiraprap kişi kendin bilmek gibi irfan olmaz demiş Yunus. Markayı çıkarınca sana da bir bülten göndereyim.

avm, spor salonu, kahveciler.

Park/yeşil alan, deniz kenarı olan bir yerler, kafe.
Mecbur kalmadıkça AVM'lere girmem.

50+ yaş ve izmir için deyivereyim.

geçen ay;
arkadaşlarımla/ ailemle
3 kafede toplanmaca
1 açık alan uluslararası festival
1 açık alan resim sergisi
1 kütüphane
4-5 kültür merkezi
her gün sahil yürüyüşü
5 ksk çarşı
1 piknik
1 yakın ilçe tanıdık ziyareti

galiba bu kadar.

avm lere ben de gitmiyorum. çevremde daimi giden bildiğim kadarıyla sadece 1 kişi var.

güvercinler sanırım uygun bu tür bir yöntem için. hep geri dönüyorlar.

her yere kaka yapiyorlar. iki sene bir muhabbet kusuna bu sekilde baktim. bir vazosu vardi, cok severdi onu; uzerinde uyurdu. birgun gitti ve geri donemedi, vazonun icinde minik bir kaka tepecigiyle kaldik...

arap bulbulu de uygundur buna. yine de, gidip donememe ihtimalleri var. bir de, arap bulbulunun kakasi cok fenadir. muhabbet kusuna kiyasla cok sivi ve cok fazla...

Güzel fikirler. Dikkate alacağım bunları
@want2die'ın anlatımından çıkardığım Papağan daha temiz ama az hareketli bir hayvan. @o da olur'un Arap bülbülü biraz pis sıçıyor. muhabbet kuşu da olur ama terk edilme ihtimalim yüksek öyle mi?

ya... biz bir de papagan kacirdik o sekil. gerci manyakti, kimse uzulmedi. gidip donemeyebilirler. her zaman ihtimal dahilinde bu. komsularin penceresine filan gelmismis bizim muhabbet bebesi, kimse yakalayamamis... kim bilir ne olmustur sonra... dilerim birileri yakalamis ve iyi bakmistir ona... ama papaganimiza degil. o kactiginda gazeteye "dikkat! saldirgan!" diye ilan vermeyi dusunmustuk. i'sallah kimse tutmaya calismamistir. :)

Alalaa.. Manyak, beleşçi, huysuz falan... bu papağan fikri hoşuma gitmeye başladı ha.. benim eve uygun sanki.. yalnız da sıkılmaz ben işteyken

Bende kanarya var. Tüm gün uçuyor evde. Kafesine gece dönüyor sadece. Hava karardığında. Gün içinde de gidip yem su falan takılıyor. Ama asla cam açık olmuyor. Giderse mahvolurum.

Yalnız sanırım want2die özgür takılsın diye değil de kaçsın diye kapatmamış hayvanı. O da inatşa kaçmamış. Çok güldüm la.

Zor ya, kaçar kesin. Bir de mesela muhabbet kuşları hava akımından cort diye hasta olabiliyor. Onun olduğu odada pencere klima falan açmamaya çalışır bizimkiler. E ev de adanada olunca doğal olarak o odada kimse oturmuyo. Bizim muhabbet kuşunun kendine ait odası var sanırım. Amk o evde (ailemin evi) benim kendime ait odam yok la.:(

eskiden bizim apartman dairemizin camına güvercinler gelirdi, biz de onları ekmek kırıntısıyla beslerdik. çok eğlenceli oluyordu; çünkü o güvercinler hem bizim güvercinimizdi hem de hepsi özgürdü, zira kafeste değil, sokaklarda yaşıyorlardı. canları istediğinde gelebilirlerdi, böylece onlara ziyafet verebilirdik :) bu yöntemle uzun bir süre her gün 10 güvercin filan beslemişliğimiz var :) güvercinlerimizi tanıyorduk, onlar da bizi tanıyordu. hepsinin ayrı ayrı isimleri ve karakterleri vardı. onlarla çok güzel anılarımız var, kısacası çok güzel günlerdi...

güvercinler çok fazla kaka yaptığı için komşuların şikayetleri yüzünden onları beslemekten vazgeçemek zorunda kaldık :( eğer sizin komşularınız bizimkiler gibi böyle "ne yapsam da sorun çıkarsam" diye gözünü dört açmış tipler değilse cama ekmek kırıntısı koyup kuş beslemeyi deneyebilirsiniz, güvercinler çok çabuk ele alışır ve insanları çok sever. çok yerse de şaşırmayın, yediklerinin bir kısmını kursağında biriktirip yavrularına götürecektir büyük ihtimalle. kuş beslemeyi sadece güvercin beslemek olarak düşünmeyin tabi kumru olur, serçe olur...

bu arada güvercinler ve sokaklarda yaşayan diğer pek çok kuş türü, meydanları çok seviyor, benim gördüğüm kadarıyla :) şayet bulunduğunuz yerin meydanına giderseniz orda illa ki güvercinleri görürsünüz :) ve eğer güvercinler varsa orda, "kuş yemi" diye tabir ettiğimiz "buğday"ı satan birileri de mutlaka vardır :) yoksa bile en yakın kuruyemişçiden kolaylıkla buğday temin edebilirsiniz :) buğday alın ve meydandaki kuşlara serpin :) onlar için güzel bir ziyafet olacaktır :)

bir kuşun, hele hele sokaklarda yaşamaya çalışan bir kuşun karnını onu hapsetmeden doyurup onun sevgisini, minnetini ve güvenini kazanmak öyle güzel bir duygu ki... bazılarına abartı gibi gelebilir bu sözüm; ama inanın beslediğim o güvercinlerin bana verdiği mutluluğu insanların çok büyük bir kısmı veremiyor...

@Girdaptaki'nin anlattığı gibi bir şey müthiş. Sokakta yaşıyorlar ama bize misafirliğe geliyorlar. Ve birbirimizi tanıyoruz.. Yarın buğday alıp deneyeceğim. Bakalım komşularımın tahammüllerini bir göreyim

normalleri de öyle.

çok fazla dil var hindistanda. iki hintli aynı kabileden değilse birbirini anlamıyor bile. o yüzden genelde ingilizce konuşuyorlar.

demişti hindistanlı bir arkadaşım...

Yıllarca hindistanı sömürge olarak kullanan ingilizler bence dünyada her millete yaptığı gibi hintlilerin dillerine de gerekli tahribatı yapmıştır.Bende böyle düşünmüştüm hint filmlerinde konuşma yapılarını görünce

Bohem biraz, begendiysen giy gitsin

bence çok güzelmiş.

bence de kaba. yaşlı, kilolu ve dolayısıyla ayakları şişmiş kadın ayakkabısı gibi.

ön tokası olmayaymış iyiymiş. yine de o paraya gideri var.

bence gayet hoş.

devilred +1000

berbat amına koyim bu ne ya. buna para vermeyeceksin herhalde?

Biraz kaba sanki ama uzun tiril tiril bir etek veya elbiseyle, üzerine de benzer renk kısa deri ceketle neden olmasın diyorum.

bi giyip de resmini koyar mısın? güzel durur gibi geldi ama giyince tahmin edemedim. bazen güzel şeyler giyince olmuyor.

daha leş bi ayakkabı görmedim eğer 150+ kg zenci renkli elbise giyen bi abla değilsen üzgünüm

bi insanın zevki, yada herhangi bi cisim hakkında yorum yaparken kendinizden geçmeniz çok garip.ayrıca 150 kilo+zenci değilsen gibi bi ifade hem kilolu hem de siyahi insanlara ayrımcılık içeren bi cümle.çok ayıp!!! @lim5 koyuyorum şimdi

kısa bir şort ve uzun bir etekle güzel gidebilir.

amına koyıyım ne ya? böyle vasat cinsiyetçi küfürler etme lütfen @tütün hem de bi ayakkabı alt tarafı.cansız ruhsuz zararsız bişey

adımız abazana çıkmayacaksa ayağında görmek, fikir edinmek ve paylaşmak açısından daha anlamlı olur.

bizımla değilsin.
şaka şaka fena değil :)

@lampetia

soruya ekleyiniz kuzum.
daha önce eklemiş olduğunuz fotonun yanına eklenmeeor mu?

bence kimseyi takmaman lazım beğenerek aldığını var sayıyorum ve giymelisin sonuçta zaten senin beğendiğini başka biri beğenmek zorunda değil. kimseye göre hayatımız yaşamamalıyız bugun ayakkabı olur yarın yanındaki olur nitekim.

bordo ojeyle kullan.

he bi de çok kısa olmayan aşağı yukarı diz hizasındaki tercihen beyaz kenar desenli siyah etekle güzel olacaktır.

para birimi pound olduğuna göre, bulunduğun yerde maalle baskısı yoktur, bütçe baskısı vardır.

dolayısıyla, çoğiy bişiy yapmışın. güle güle giy. hiçkimseyi de sikleme.

ben beğendim, ben olsam ben de alırdım :) güle güle kullan :)

yorumlara koptum :)

aly ya al 3 pound nelere vermiyoruz ki? al bulunsun

@nodrap bordomsu bi oje vardı denediğimde çok güzel durdu cidden.

@compadrito evet bi ayakkabıya bu kadar iğrenç ıykk diycek insanlar yok burda :(

@pandispanya teşekkür ederim, çok sevindim xx

küfürle beklemek vallahi. bekletene söverim.

oruç aruoba. uzak.

market kasasinda, devlet dairesinde vb sikilarak kuyrukta uzun uzun beklemek. dusununce bile darlandim. ayrica acken restoranda yemegim gelsin diye beklemek.

BEN DE SEVMİYORUM! YİHU!
(hatta iğrenç geliyor)(oley)

Ben kardeş payın bir kez yarım bölüm izledim, çok iyiydi. Pek konuyu da anlamadım ama espriler çok akıcı.

zevk meselesi. yorma kendini

İşler güçler iyiydi, gerisini ben de sevemedim.

adamlar bence çok kaliteli işler yapıyor öyle recep ivedik tarzı osuruktan durumlar yok.

peki beğenmeyenler ne tarz komedi filmlerden hoşlanıyor ki?

~öyleki tv de sansürlü izlemek ile pc de sansürsüz izlemek arasında bile çok fark var bazı espiriler o kadar hızlı geçiyor ki anlamıyorsun durdurup durdurup izlemek zorunda kaldığım anlar oluyor.

ben de sevmıyorum. bi kere superler algısı yaratıldı ya artık zor gozden dusmelerı.

Beğenmeyenler ne tarz filmlerden hoşlanıyor, elbette recep ivedik değil :)

Türkler bilmem ne yapmasın gibi çıkarımlardan hiç hoşlanmam ama kaliteli komedisi olan bir millet maalesef değiliz pek.

Ben Jim Carrey, Adam Sandler, Ben Stiller, Robin Williams, Cem Yılmaz filan seviyorum. Bunların her filmini defalarca izleyebilirim. Ama entarisi dım dım yar beni pek cezbetmiyor maalesef...

ben de beğenmiyorum. komik gelmiyor. recep ivedikten bi farkları yok. ona gülen bunlara da gülüyor işte.

Ben de sevmiyorum, milletin kahkahalar attığı sahnelerde aşağıdaki gibi bakıyorum, en fazla bir gülümseme oluyor o kadar.

Not: Somurtmayı hiç sevmem, yüzümden gülümseme eksik olmaz genelde.

pbs.twimg.com :large

Beğenmeyebilirsin, doğaldır. Ama "ya bunu nasıl beğeniyorlar!!1!" veya " Buna da gülmeyen neye gülüyor acaba!!" demek de saçma.

Bu arada ben de sevmiyorum. Abartılı ve cıvık geliyor.

kisiye gore sanirim
bende leyla ile mecnuna yani oyunculara dialoglara falan degil gulmek dudak bile kipirdatmiyorum.
murat cemcir ahmet kural citadir benim icin.

Ben de sevmiyorum.

ben de beğenmiyorum. komik bulmuyorum ve abartıldığını düşünüyorum.

arada komik olduğunu düşünsem de özellikle sözlükte gözüme gözüme sokulması yok mu, sırf kıllığına izlemiyor gibiyim öyle bir durum olmadığı halde.

Isler Gucler 16. bolume kadar. Bak bolum sayisini bile hatirliyorum. 16. bolume kadar cok iyilerdi ama ondan sonra tukendiler. Dugun Dernek ise o bolumleri seven biri icin tam anlamiyla hayal kirikligiydi. Gulmuyorum, izlemiyorum.

Ha bir de ona gulmeyip recep ivedik'e mi guluyorsunuz nasil bir mantiktir ya.

@zibidigibi: emin ol biçok erkekten daha fazla hakimim sözlük jargonu ve internet olaylarına. ben 13 yaşından beri sözlük yazarıyım ulaaağnn :D Neyse. Bana çok ticari geliyor işte o göndermeleri. Devamlı aynı şeyler. Bi daha cevap yazmayacağım bu başlığa, tamam :D Ama çok cevap verilesi şeyler yazdığın için yazdım ben de. Artık gidiyorum. See you in another life brother.

Az önce çamaşır asarken ses olsun diye kardeş payı'nı açtım, beş dakika açık durdu, kapattım, tahammül edemedim.

İşler güçler'i de izlemezdim bir iki defa denk geldiğimde bakmıştım ama yine ilgimi çeken bir durum göremedim.

Düğün Dernek'i izlemedim, fragmanına hiçbir şekilde gülmedim ve ötesinde aptalca buldum. Çoğu kişi de fragmanda en komik sahneler toplanmış deyince, sevmeyeceğimi anladım.

başlarda iyiydi. ama bir yereden sonra yaptıkları işin b.ku çıktı bence de.

Daha onceki islerini sirf sozlukte vs cok abartildi diye izlemek istememisti canim. Kardes Payi'na denk geldim izledim ve turklerin de absurd komediyi basarabildigini gorup sevindim. Beni guldurduler. Gerci calistiklari yazarlara asina oldugum icin boyle bir is oldugunu tahmin ediyordum ama olsun. Bence komiklermis. Herkese hitap edecek bir tarz degil. Mizah anlayisi da degisiyor kisiden kisiye gore sonucta.

Edit: @pandispanya ben de senin saydigin komedyenlerin yuzde 90ini izlemekten imtinayla kaciyorum mesela. Hic komik gelmiyorlar bana.

ilk defa gecen haftaki bolumunu izledim kardes payinin. ondan once hic izlememistim, notrdum yani.

ama ahmet kuralin kizla gittigi restoranda tam ekmek patso yemesi ve hatunun 'ne o oyle liseli gibi' demesi hala aklimda, liseyi ve oglen arasinda kostugumuz 200 erkek doner yedigimiz lokantayi hatirlatti :)

toplayayim; biraz izlemek gerekiyor galiba bir de elektrik almak da lazim. olmuyorsa. zorlama

üsküdara gider iken der giderim.

Filmlerini sevmiyorum ama.

ben de sevmiyorum. yarım saat donuk bir surat bazen de yarım gülümsemeyle izlediğim şey işkence resmen. beğenmeyenin zekasıyla veya genel kültürü hakkında yorum yapılması ise düğün derneğin tamamından daha komik bence.

düğün derneği zaten biraz daha yeni projelere kaynak sağlamak adına popüler kültüre hizmet çektiklerini kendileri de söylediler. bu adamların değerlendirmesini onun üzerinden yapmayın. o kadar düşük bütçeyle çektikleri çalgı çengiyi izleyin mesela.
ben de önyargılıydım işler güçler zamanında hatta bittikten sonra izlemeye başladım ama biri dese bu kadar güleceğimi seveceğimi inanmazdım. o bize has sığ durum komedisi küfür komedisi olayını çoktan aşmışlar tamam yer yer kötü sahneler oluyor ama o da türk dizi film sektörünün kaliteli dizilere olan acemiliği diyelim. yavaş yavaş atacaklardır. ben seviyorum severek izliyorum. 5 dakka izledim tahammül edemedim 10 dakka izledim kapattımla değerlendirilecek adamlar değiller. Kemaradan hırsızın tespit edildiği sahnede 17 aralık tarihi gözükmesi bizi bizden alır mesela. www.kardespayi.org

her adam sandler, jim carrey filminde istisnasız osuruk ve kadınadam espirisi vardır. Buna rağmen bunlar çok seviyeli cemcir-kural seviyesiz demek saçma.

Benim bildiğim komedi (ki daha fazlasını bilsem gider komedyen olurdum) ya tespiti karikatürize ederek (cem yılmaz'ın ingilizce yemek siparişi) ya göndermelerle (bir çok filmde imperial march eşliğinde darth vader yürümesi) ya da osurup geğirmeyle (ivedik) yapılıyor. Bence bu ikili ilk iki tarzı en az amerikalı muadilleri kadar iyi beceriyor.

birçok şeyin karışımı, aktarlarda patates baharatı iye satılıyor.

sadece la vita e bella kendisi yapar, onunki de bambaşka bir baharat karışımıdır. gidip yemenizi öneriyorum<3 -artık üzeirne dökmüyorlar ama, yanında getiriyorlar, baharatlıktaki sarı şey patates baharatı. seviyoruz-

bir çok şeyin karışımı ama mekanlar kendileri hazırlamıyor. hazır karışım halinde bazı baharatcılarda satılıyor. istanbulda olsan mısır çarşısında bulabilirsin derdim, ben de sormuştum nedir bu diye adını söylediler ama unuttum. baharatcılar bilir. siz tarif edin onlar satıyorsa bilirler zaten neyi anlatmaya çalıştığınızı.