​100 Mbps Limitsiz 175 GB
​Taahhüt Süresi 36 ay
Apple TV (32 GB)​​​ ​ ​ ​veriliyor
fiyat 100 tl

AKN kotasını benim gibi her türlü dolduruyorsan en ucuz tarifeyi seç. Yok doldurmuyor veya fatura döneminin sonuna doğru dolduruyorsa paket 3 ü tercih et.

50 mbit ile 100 mbit arasındaki farkı günlük kullanımda ve dahi standart film-dizi indirmelerinde anlayamazsın, akk'yi yüksek al ki hızın bi önemi kalsın 2 hafta sonra. o yüzden 1. paket.

3 yil cok uzun sure taahhut icin,hele superonline a 3 yil soz verilmez.ikinci onemli not oldu faturayi unuttun odemenin acma kapama 25-30 lira para aliyor bu arkadaslar.evvelden 2 ayda kesiyorlardi simdi ilk faturada kesiyorlar.

50 mbit ile 100 mbit arasında en azından şu an için çok fark yok kullanımda. download süreleri düşer sadece. geri kalan kullanımda ikisi de yeterli. zaten randımanlı 50 mbit alabiliyorsan bence insan olana yeter.

ha ben olsam ayda 20 liranın hesabını yapmayıp 100 mbit 175 gb alırım ama o 20 lira senin için önemliyse kesinlikle 50 mbit 125 gb olanı seçerdim.

Kesinlikle 2 değil. 1 veya 3, ama akk'si yüksek başka bir şey varsa o da olur.

ps4

bas lan bas, yemeğede besin dedin mi kralsın

Ekmek arası aminoasit al çok fena geri dönüşü oluyor öyle.

wow calm yo tits.

Eski bir hitit metni "aminoasidi basacaksın, suyu da içeceksin" der. Kadim bilgeliğe karşı çıkman hayrına olmaz.

Basma. Bu tarz takviyeler böbreklerinde sorunlara sebep olur, gaz sorunları yaşarsın, cinsel anlamda sorunlar yaşarsın. Ufak bir miktarı bile vücudunu kötü etkiler. Fit bir vücuda sahip olman yeterlidir, diğer türlü o spor salonlarında şişme erkeklerin hiçbirinin kasları gerçek değil. Spor akademisinde okuyup dersini alan biri olarak söylüyorum ki hiçbir takviye kullanmamalısın az bir miktarını bile. Hatta protein tozu vs kullanan insanların "yapay" ve "şişme" kaslarını tabiri caizse mıncıklayıp çekersen sakız gibi uzar ve hiçbir sporcu altyapısı olmayan insanlar 2-3 ayda şişme kaslı erkek bebeklere dönüyorlar. Sence bu kadar kısa sürede bu mümkün olabilir? Bilimsel olarak açıklamak gerekirse de; protein tozları aminoasitlerden oluşur, adı üstünde "asit" bu da vücudun ph'ını düşürür yani asidik yapar. Bu da vücudunun daha fazla ph'ı yüksektmeye çalışması bikarbonat üretmesi demek yani boşu boşuna vücudunu yormak demek.

Protein tozunu burundan çek aminoasiti damardan al kreatini göbek deliğinden yala.
Neyse ciddi olalım kullanabilirsin ama kilo vermeye çalışıyorsan kullanma. Kilo verme evren bitip kas kütlesi artırmaya başlayınca kullan.

ha bu arada sağlık sorunları ıvır zıvır diyenlere inanma hiçbir sağlık sorunu yaratmadığı onlarca kez kanıtlandı özel bir durumun varsa ayrı tabi.

At hormonu kullanmadığın müddetçe etki göremezsin.

otellerin asansörleri özel servis katlarına çıkmak için bir tuş kombinasyonu yada elektronik anahtarlar kullanırlar. o kata çıkmak için kombinasyon kullanıyor

yüzde doksandokuz cinayet değil bence bi şekilde açık kalmıştır farkındaysnız asansöre gayet telaşsız sakin biniyor kopma noktası bütün tuşlara basıyor kapanmayınca buda onda biri beni öldürmek istiyor psikolijisi veya paranoya diyebiliriz duyguyu yaratıyor aslında kendi sebep oluyor bu duruma

Ben de bazen böyle cins cins hareketler yapıyorum ya asansörde birden onu düşündüm. Bana hiç endişeli gelmedi daha çok oyun oynuyor, meraklı gibi geldi. Normal yapacağı hareketleri dramatik bir şekilde yapıyor. Dışarı çıkınca da kaçmıyor ki zaten duruyor öyle, bekliyor. Kapı kapanmayınca ben de bazen elimi kolumu sallıyorum, dışarıya bakıyorum, canım sıkılınca yalnızsam köşe kapmaca gibi şeyler yapıyorum, şarkı söylüyorum. Bence su deposuna çıkış ve asansör arasında bir ilişki yok. Merdivende bir şeyler oluyor. Cinayet olduğunu düşündüm ne yazık ki.

saygı duyuyorum ama bu hareketleri öylsine yapıp ölü bulunması tesadüf olamaz farkındaysan sağa sola kesin bakışlar atıyor elini kafasına getiriyor asansörün köşesine saklanıyor bunlardan en önemlisi sağa sola bakması kendi içindeki öldürülme korkusu yaşıyor aslında buda asansörü bi süre kendi kitliyor hareket etmediği için oluyor

O köşeyi saklanmayı asansörün çalışma prensibiyle ilgili bir şey düşünüp da yapmış olabilir, gerçi dışarı baktıktan sonra yapıyor. Hala bana benim de yapabileceğim şeyler gibi geliyor. Mesela tuşlara bastım ve asansör çalışmadı, kapı kapanmadı. Dışarı girip çıkmalar, sağa sola bakmalar, beklemeler, oyun oynar gibi büyük büyük adımlar atmalar, yani kapı her an kapanabilir çünkü. Ben de yapabileceğimden bana normal geliyor galiba. Yüzünü de tam göremiyorum korkuyor mu, dehşet içinde mi diye. Ama biraz baktım da ruhsal bir rahatsızlığı da varmış galiba. Depodan da çıplak çıkmış ceset. Of. Gece gece.

Mesela ben de bunları yapsam ve sonra öldürülsem, kayıtlar incelense buna benzer şeyler çıkabilir.

birine tuzak hazırlıyor gibi geldi bana.

telefona Trafi isimli uygulamayı indirin, bir bakın bakalım

bolu için sonuç vermiyor malesef

Detay derken bolu merkezden goturen bi taksici varsa numarasi filan demek istemis bence arkadas.
Kendi arabalari olmadigindan toolu tasima istemisler zaten

toplu taşıma yok evet.

derdini sikmede azıcık kafanı ve interneti kullan güzel kardeşim.

adam telefona ne diyor? modüler diyor. ne diyor? götüne sokup çıkartabilirsin diyor. bataryayı söküp hoparlör takabilirsin diyor, kamera için lens takalbilirsin diyor, bluetooh modülü takabilirsin diyor.

yani sene olmuş 2016 hala 2dk google'de youtube'de arama yapmaya üşüniyorsun yahu.

ayıp ayıp.

bataryan biterse onu doldurmakla uğraşmak ve beklemek yerine yenisini takmayı düşünmez misin sevgili aynştayn?

pil'in cikmasi diger telefonlarinkine gore alisilmisin disinda. zaten buna modül diyorlar ve farkli aparatlar takilabiliyor. Olay bu ama yeni bir sey oldugu icin kimisine cok farkli, kimisine de normal geliyor. Ilk gordugumde fazla sasirmadim. Aslinda boyle olmali diger telefonlarda da.

@mrvengeance baktım lan vallahi. bi bok bulamadıydım ben:(

@baba jo ben takılıp çıkartılmasından bahsetmiyorum götünden takılıp çıkarılmasının ne gibi bir artısı var ondan bahsediyorum. aynısını zaten kapağı çıkarıp da yapıyorsun

lan o zaman sana bi kıyak yapiyim gel:

www.youtube.com

dikkatli izle, sınav yapacam sonra.

kapağı çıkartılabilen cihazları komple metal gövde yapmak imkansıza yakın, bataryası arkadan çıkan telefonların hepsi plastik neredeyse ve bu da premium telefonlar için olumsuz bir durum. lg bu sayede hem gövdeyi metal yapabildi hem de tak-çıkar olayını sadece pil boyutundan çıkartarak yenilikçi bir çözüm sunmaya çalıştı.

tutacak mı, büyük ihtimalle hayır. ama tasarım alanında tıkanma noktasına gelen akıllı telefon sektörüne ilham vereceği kesin, etkilerini göreceğiz ilerleyen nesillerde.

heykel sanatçısıysa heykel yapar yapar sonra sergi açar, o sergiye gelenler ya da eserlerden haberdar olanlar beğendiklerini alır.

daha sanayi tipi heykelcilikten bahsediyorsan bilemiyciim.

İnstagram denenebilir gibi.

+ olarak küçük bir dükkan açıp meraklısına satabilir

büyük meblağlardan ve büyük heykellerden söz ediyorsak tabii ki belediyeler. özellikle akp'li olmayan belediyeleri kovalamak gerek. gerçi fatih sultan mehmet heykeli gibisinden heykellerle akp'lilerle de bağlantı kurulabilir.

sergi işlerini biz de biliyoruz fakat şu an için işin sanat kısmıyla ilgilenmiyoruz. sadece ticaret gözüyle bakıyoruz şu aşamada. ne bileyim, oteller, fabrikalar filan ilgilenmez mi heykel yaptırmakla?

konu 'otellerin, fabrikaların filan' ilgilenmesi mevzusu mu yoksa ilgilense bile niye sana yaptırsın mevzusu mu? muhakkak ilgilenirler tabi.

Mini figürinler vb. yapmak markalaşmak daha çok para kazandırır. Büyük para kazanmanın yolu markalaşmaktır.

Ben bir ara kendi bustumu yaptirmak icin arastirma yapmistim, ama uygun bir secenek bulamamistim.

Bence kendi ayristirip uzmanlasacagi bir kac alan secip onlara yonelik web siteleri ile lead yakalamaya calisabilir.

Buna ek olarak bireysel kullanici haricinde dendigi gibi belediyeler, oteller vb de secenek olabilir eger baglantilari varsa.

sanat için değil para için yapıyorsan para kazanamazsın ondan, başka şeylere yönel derim.

@the thin white duke

eğitimini almış diye özellikle belirtmiştim ama neyse.

Mikrofiber yorgana devam

Yorgan

daha ince giyinip aynı yorgana devam ediyorum ben, yaz da olsa yorgana gömülme keyfinden vazgeçemiyorum <3

Baba jo+1

Yumuş yumuş yorganım <3

yurtta kalıyorum, yorganım var. bu havada yorganla yatılmayacağı için üstüm komple açık yatıyorum. bazen uykudayken yorganı üzerime çekip 5 litre su kaybetmiş olarak uyanıyorum ama.

tanga + yorgan

Ben hala yorganlayım.

yaz kış mikrofiber yorgan ftw

yorgan örtüyorum. bence hava hala soğuk.

yorgan. askerde yazın da yorgan örtüyorduk.

yorgan, üstelik bugun ekstra soğuk

Ikea'da filan sicaklik seviyesine gore yorganlar var. yaz yorgani da alabilirsiniz oradan (ya da baska bi yerden)

Onun disinda ben pikeyle yatiyorum.

pike. üstünde de polar battaniye. niye bu kadar zahmete giriyorum bilmiyorum ama yorganla kan ter içinde kalıyorum. pike tek başına da ince geliyor.

neferkity +1 Havalar daha da isininca pike ya da carsaf, bazen de hicbir sey.

yorgan. ikea'nın pofuduk yorganını kullanıyorum yaz kış. yazın çok sıcak olduğunda pikeye geçiyorum ama onun dışında hep ikea yorganı.

yorgan ama çok ince bi şortla falan yatıyorum.

battaniye + (kedi tüylerini toplasın diye) pike

ikea yazlık yorgan +1
şunu kullanıyorum:
www.ikea.com.tr

şu havalar için ideal. terletmiyor pek.

yalnızlığımı...

pamuk yorgan. anacagızım eski minderleri verdi yorgancıya pamukları bi güüzel dövdürüp yorgan yaptırdı. bi geleneksel benmişim meğer. ama bu aralar fazla sıcak oluyor cidden bazı geceler uyanıyorum bi bakıyorumm ki üstüm açık.

Yorgan kalın geliyor, battaniye ince geliyor, çözüm: iki tane battaniye üst üste

bu havada üşüyen insana diyecek bir şey bulamıyorum. pike var yatakta ama örtünmem. üstüm çıplak yatarım.

kalın battaniye

Gecenin sessizlğini örtüyorum üzerime, örtündükçe daha soğuk oluyor haliyle. Sonra boğazıma kadar karanlığa gömülüp kayboluyorum.

Yorgan + 1
Yazın ince battaniye ya da pike ile yatıyorum ama hala yorganlıyım ben. Üstelik ayağım üşüdüğü için kısa bir süre fan açarak ayakları ısıttım. Bir de benim oda yazın bile evin geri kalanına oranla serin, iklimin birkaç derece farkettiği bir oda. Enlem çizgisi salonla aramdaki koridordan mı geçiyor artık, ne.

kınayı getir aney :))

Kaba Ankara havası demişsin ama kına gecelerinde o okumuş etmiş hanımlar ezberden söyleyerek oynuyor Ankara'nın bağlarında :) yazın bir arkadaşıma liste yapmıştık bayağı bir şey dökmüştük, aklımda kalanlar;
- aynalı kemer
- zeytinyağlı yiyemem
- bu sene de bekar gezelim
- halkalı şeker ya aslında listeyi bulabilirsem yollarım da bence önemli olan arkadaşının zevki, onun sevdiği müziklerden koymalısın. Minik 1-2 tavsiye sorarsan da, gelin hanım piste gelirken geçen yazın en popüler kına gecesi şarkısı miş mişi çalıyorlar. Geline kına yakılırken genelde Yeşim salkım gülgelin hanım çalıyorlar, arkadaşına sor yüksek yüksek tepeleri de tercih edebilir,

1. yüksek yüksek
2. tepelere
3. ev kurmasınlar
4. aşrı aşrı
5. memlekete
6. kız vermesinler

benim gördüğüm videolarda hep bu playlist var

dilara yok mu ?

@mrvengeance : evet, dilarasız kına yapanı dövüyorlarmış.

bakmaya zahmet buyuranlar, bir de, verdiğim playlistte şarkıların akışı hakkında da yorum yapabilir mi? hicazdan rasta geçilmez gibi beni ters köşe yapacak değil de, işte o göbek atmaydı, bu bel kıvırma, ondan sonra o olmaz gibi.

listeye bakmadım
tarafların nereli olduklarına göre yöresel şeyler olabilir -halay horon hariç.

Grid computing ve distributed computing diye arastirmaniz lazim.

Bunun icin amaciniza ozel bir yazilim da gelistirmelisiniz. Yani cok iyi bir bilgisayar bilimcisi degilseniz evde kendi basiniz yapmaniz biraz hayal.

Bu konuda devam eden yaygin projelerden bazilari SETI ve World Community Grid. Hatta ekşi sözlük cpu power olusumu da WCG icindeydi (hala devam ediyor mu bilmiyorum).

işlemciyi bölüyorsanız işlemi de bölmeniz gerekiyor. işlemi bölmek büyük problem.

o bolumde gördükleriniz ps4 değil, slim olmayan eski kasa ps3. o model ps3'lerin içerdiği islemci mimarisi super bilgisayar yapmaya cok uygun.

yanılmıyorsam benzer mimaride bir super bilgisayarı vakti evvelinde pentagon kurmuştu.

game-insider.com

diyelim yaptın, sonra n'apacaksın ? cs-go?

bunlar oyun oynamak icin pek bir ise yaramaz. zaten mevcut oyunlar 8 core lu multithreading'i bile tam gerceklestiremiyor. distributed computing de ise bunu daha da misliyle yapman gerekir. data crunching filan yapacaksan tercih edilebilir, yoksa siradan pc kullanicisinin bununla isi olmaz.

@mr vengeance

öenmli olan yapabilmek. bişi yapıcağımdan değil.

yapılabilir, eğer bu işin tekniğinden anlıyorsanız yapabilirsiniz.

zaten örnek verilmiş pentagon yaptı. oradan arak zaten mevzu.

ama artık yapamıyorlar, yalnış olmasın ama pentagon bu işi büyütmeyi düşündü, sony satmadı, çünkü playstationların konsol maliyeti satış fiyatına yakın. adamlar oyun, aksesuar ve hizmetten para kazanma hedefindeler, dolayısı ile askeriye bunu sadece konsolou için yüklü sayıda almak isteyince satılmamıştı. linki bulduğumda ekleyeceğim.

Scientific linux diye bişey var, ubuntu versiyonları var (cloud heralde) bu işi kolay yapsın diye.

mpi/mpich mi ne vardı, buna da bakabilirsin, uygulamalar işlemci yerine GPU ile çalışsın diyorsan CUDA diye bişi var (nvidia'nın, atinin de vardır kesin)

haha :)

şişmanken küçük göründüğünü söylerler aksine, o da sadece görünme işidir, boyut hala aynıdır. bence sana öyle geliyor :)

tam aksine, etrafındaki yağlar eriyince daha büyür. yani biyolojik olarak büyümez ama daha büyük görünür devilred'in dediği gibi.

abi 58 kilo yetişkin erkek mi olur, sen nesin ki penisin ne olsun? boyunu bilmiyorum gerçi ama hani ideal kilon 58'in üzerindeyse ona çıkmaya çalış bence. vitaminsizlikten belki daha küçük görünüyodur gözüne.

normalde tam tersi oluyor. ekstra 10 kilo için 1 santim gider. yani penis olduğu yerde durur ama yağ tabakasından dolayı ocak dışı kalır, toplamda 6 santimse 5 görünür anadın mı. kendimden biliyorum amk. mis gibi pipi gitti yav :/

Kuculmez. Kesin bilgi.

Pipiyi değil kilonu dert etmelisin bence.

Dostum yanlis anlama da burada ki bircok kisinin sadece penisi 58 kilo zaten. Nesin sen hobbit falan mi? Ekmeh ye ekmek, kilo al biraz. O ne oyle.

@der meister @kareem said:
boyum 170, en fazla 63 kiloya çıkabildim. sonra hep bir düşüş yaşadım. iştahım tam zannedersem çünkü boğazım da hiç boş kalmıyor. ama nedense kilo alamıyorum, hep kaybediyorum.

o değil de çevremde 116 kiloluk adamlar var. kiloları sizin tam iki katınız kadar! :)

öte yandan kilo al diyenlere bakmayın. sağlıklı olacak kiloda olun yeterli. şişman olmaktansa zayıf olmak daha iyidir.

kilo verdikçe penis etrafında gömülü olduğu deriden çıkar dolayısıyla kilo verdikçe uzar. senin küçük görmen psikolojik olsa gerek

tabi, 43 ol mesela komple içine kaçar.

yap

İyi gelecekse yap, ama gelmeyecek.

Sakinleşmeye çalış, hepimizin hataları oldu, oluyor ve olacak.

hicbir sey icin hicbir zaman gec degildir. her seyi simdi degistir.

olabilirdi gibi kelimeler kullanıyorsan geçmişi biraz fazla düşünüyor olabilirsin. olabilirdi demek yerine şu an olmak üzere olana odaklanıp doğru olduğunu düşündüğün kararlarla bundan sonrasını istediğin şekilde yaşamalısın bence.

değiştiremeyeceğin şeyler için pişmanlık duymayı ve üzülmeyi bırak öncelikle. değişmemesi senin hatan olarak gördüğün şeylere yenilerini ekleme. hala değiştirebileceğin ve değiştirdiğin zaman seni mutlu edebilecek şeylere odaklan. geçmişte yaşadıkça şu anı da haybeye harcıyorsun.

tavuk göğüs alın pakettekilerden, ince ince doğrayıp sote kafasında yapabilirsiniz.

semizotu alın. evde bulgur varsa 2-3 kaşık ekleyin. 5tl'lik de kıyma alırsınız.
mis gibi sağlıklı ve lezzetli yemek!
tercihe göre yoğurtlu hatta sarmısak ekleyerek de yenebilir.

yanına da makarna olabilir.

Makarna al, biraz da tavuk gögsü.Biraz da biber sogan. Bunlari jülyen dogra.Tavada pisir baharatla, makarnanin üstüne koy, nefis yemek.

Tavuk göğsü mantar ve makarna. Soteleyin yanına da makarna. Afiyet olsun.

Niye herkes tavuk göğsü demiş? Tavuk kemiksiz kalça etiyle göğüs etinin kilosu arasında 1 lira oynuyor ama kesinlikle daha lezzetli.

Yarım kilo lor al. Maydonoz ve taze soğan al. Karıştır hepsini kaşık kaşık ye.

bim'den hazır barbunya pilaki alın. turşu, hazır çorba ve lahana sarması da alın.

bim seçenek dışı ise dedikleri gibi en mantıklısı tavuk sote.

Yufka, peynir vs. alin tavada gözleme yapın. Tereyağiyla yağlayın.

Tava böreği de yapabilirsiniz.

Ya da milföy ve yumurta alin. Bos ya da peynirli olarak katlayip tepsiye dizin üzerine yumurta surun.

Salatalik doğrayip, çay demleyin yanina.

altınının bir sınırı yok, eser sahibi yazılı bir izin vermedikçe tek cümle dahi alıntı yapamazsınız. kaynak belirtilerek kullanma hakkı yine eser sahibi insiyatifindedir.

eser sahibi yaşıyorsa kendisi ile iletişime geçilebilir, öldüyse yasal varisi hak sahibidir kendisi ile iletişime geçmek gerekir.

telif haklarını yayın evine devretmişse, sanatçının herhangi bir hakkı yoktur direkt olarak yayınevinden izin almak gerekir.

50-60 liraya Vaooov diyorsan eğer o cüzdan olmayabilir dikkat et derim

Kullandığınız f/p cüzdanlara talibim.

happyfuntimeblog.files.wordpress.com

bende bu var. gören vaoovdan çok hassktr yaa çok iyi çekiyor. olayını bilmiyosan ağır liselisin sdfsd

Fossil'in cüzdanlara bakabilirsin. Vaov dedirtmez ama işini görür.

Hangi insan adidas cuzdana vaovv demis ben de ona takildim

sunlara bir bakin isterseniz,
urun.n11.com
urun.n11.com
urun.n11.com
urun.n11.com

istanbul'a dönün.

eskişehire gidin

Istanbulluyuz hocam onuda istemiyoruz :))

hocam assos tarafında çadır kiralanacak yerler var. sessiz sakin. denize bakan çadırlarda 2 gün çadır hayatı yaşayın denize girin mis gibi hava. inanılmaz eğlenceli ve kafa dinlenecek yer. iki kişi git gel yol parası 250 falan yapar. kalan 250 lirayı da yersiniz orada.

bize gelin? mangal yapak?

kızılcahamam soğuksu milli parkına gidin mangal yapın.

trene atlayıp filyos sahile gidin.

trene atlayıp eskişehir'e gidin.

cuma gecesi otobüse binin, cumartesi sabah alanya'da olursunuz. bütün gün deniz kum güneş yapın, akşam eğlenin, ertesi gün deniz kum güneş, akşam otobüse binin sabah derse girin.

kaçar

kacar.

Kacmaz,bahanesi o.oylede al boylede

seni dibine kadar tenzih ederek şahsi görüşümü belirtmek isterim.
'özel' günler dışında içinden geldiği gibi hediye alıp vermeyi seven insanlar, yukarıdaki gibi serzenişler yaptıklarında gayet haklı buluyorum. ama yukarıdaki benzeri açıklamalar 'genelde' hediye işine tümden gıcık (bencillikten/cimrilikten ve çoğunlukla bu paralelde başkasına hediye seçmeyi ciddi zahmet ve külfet görmekten gıcık olmuş) insanlarca yapılıyor.
şu yaşıma kadar ben bunu gördüm, bunu yaşadım, arz ederim.

özel bi durumda/günde hediye alırken söve söve alıyorum, açıkça söylemek gerekirse. içimden gelmesi, bişiyi gördüğümde aa bu ona çok güzel gider deyip almam gerekiyor. o zaman gerçekten ben de mutlu oluyorum hediye verirken.

manuel mandalina +1

bir insana hediye vermeyi kapitalizmle açıklamak (fikren) bana göre saçma. İnsanlar kapitalizm ortaya çıkmadan önce hediyeleşmiyor muydu? İnsanın birini sevmesini herhangi bir ekonomik sisteme bağlamamalıyız bana kalırsa.

Bana kalırsa aklına ne zaman gelirse hediye alabilmelisin. Özel günde geçen sene almak istememiş olabilirsin ama bu sene istemişsindir ve almışsındır. Bu kadar basit. İnsanlara hediye aldığında onlar mutlu olunca sen de oluyorsan ister özel olsun ister olmasın al hediyeni.

erkeg / bağyan ?

Erkek hocam

gel dostum. 2 kırmızı tuborg ve camel sigara isterim :) ev cebeci'de bir tane müsait oda ve yatacak yatak var.

Memnuniyetle yalnız ben kendime carslberg alırım sıkıntı olmaz heralde :D

romanya

akşamcılık da alkolikliğin bir çeşidi zaten.

o değilde siroz is coming..

bir iki dubleyse bence sıkıntı yok hacı.

2 hafta içmeyin, eğer eksikliğini çok hissediyorsaniz emin adımlarla alkoliklige ilerliyorsunuz demektir. Alkolik insan çevresine zarar veren demek değildir sadece, eksikliğine de hissedendir.

Böyle bir şey varsa da en kisa zamanda önleminizi alın, haftada 1 için mesela.

abi ben de bir dönem her akşam içerdim hatta öğleden sonraları bile içerdim.

sonra ciğerim ağrımaya başladı bıraktım.

iyi değil.

yabma.

alışkanlık mı bağımlılık mı. bunu öğrenmek lazım. ikisi de iyi değil ama 2.si hiç iyi değil. 2 günde 1'e, 3 günde 1'e düşürün. sonra sosyal içici statüsüne geçin. şarap tercih ederseniz günde 1 kadeh şarap sağlıklı olabilir ama.

Aynı senin gibiyim, rakı değil bira yalnız benimki. Akşam başka türlü nasıl geçer diye düşünüyorum ben. Bi kaç bira alıp bi film izlemek ya da balkonda oturup müzik dinlemek inanılmaz keyifli geliyor. Ha pişman oluyorum tabi sıklıkla, ulan her gün içilir mi be diye ama ne bileyim iyi geliyorsa sanki sakınca yok gibi abartmadan içmekte. Gerçi düzenli alkol kullanımının depresyona sebebiyet verdiği de söyleniyor ama...

İçmesen daha iyi elbet ama bence içiyor olmayı kafaya takıp pişmanlığını sürekli yaşamak ama yine de bırakamamak daha kötü.

alkoliksin. bir çok kişi senin gibidir. alkoliktir. her gün, her akşam içer. içme ihtiyacı hisseder, kendini engelleyemez. kendini kaybetmene veya başka türlü şeyler yapmana gerek yok.

eksiklik hissetmen, içtikten sonra uyuman(aslında sızmak), içince mutlu olman(öyle sanman)... işte bunlar hep alkol bağımlılığı.

Sıkılmaktandır, benim gibi. Kaç defa duyuru açtım hatta alkolik miyim diye, herkes evet dedi ama bir buçuk aydır maddi durumlardan içmiyorum. Eksikliği var mı, yok. Param olunca içecek miyim yeniden, kesinlikle.

sen ibnenin tekisin kardeşim, yalnız içmek nedir yav ayıp

yalnız mesele şu ki bağımlılık psikolojik de olabilir. ki bence durum bu.

bknz: seri nonun ne oldugunu bilmemek.

Neresinde var seri no, soyleyin bilelim.

www.ebay.com

aga top yerine hindistan ceviziyle mi oynuyorsun @mrvengeance bunlar burkulmayı engeller adam elim soyuluyor diyor

e tamam ucuna taksın bi şey olmaz :D bulaşık eldiveniyle mi oynasın yazıkkk

Basket oynamaktan parmakların mı kanıyor hocam? Yanlış mı anlıyorum yoksa?

Günde 5-6 saat oynadığım zamanlar oldu ama hiç parmağım kanamadı. Belki nasır, bazı bölgelerde his azalması gibi şeyler oldu ama derini o kadar hasara uğratması normal değil.

edit: docrivers'ın dediğini diyecektim aslında da yanlış anlaşılmayayım diye demedim. elinle top yerine betona falan mı vuruyon hacı :(

basketbol oynamaktan parmakların soyulup kanıyorsa ortada bir yanlış var. Çok oynadım, çok oynayan arkadaşım oldu kimseden böyle birşey duymadım. En fazla çembere çok asılanlarda nasırlaşma oluyor o kadar.

Bence parmaklarınızın niye kanadığını bulup o nedeni yoketmek daha etkili bir çözüm olur

soru: misal birisi size iş hayatınızda yardımı dokunur diye bir milletvekiliyle veya bir yöneticiyle tanışma ayarlıyor gidip ne yapıyorsunuz o esnalarda?

cevap: hiç öyle torpilli olamadım.

soru: veya evlilik için falanca kızla/erkekle oturun bi tanışın filan deniyor ya hani gidip ne konuşuyorsunuz?

cevap: gitmiyorum.

kulağını yalamayın kesinlikle, tek önerim bu olacak.ben yandım siz yanmayın.

soru: misal birisi size iş hayatınızda yardımı dokunur diye bir milletvekiliyle veya bir yöneticiyle tanışma ayarlıyor gidip ne yapıyorsunuz o esnalarda?

ben de hiç gitmedim ama gitmiş olsam olay soru-cevap tarzı geçerdi herhalde. karşıdaki taraf soracak ben cevaplayacağım.

soru: veya evlilik için falanca kızla/erkekle oturun bi tanışın filan deniyor ya hani gidip ne konuşuyorsunuz?

böyle bir şey de yaşamadım ama yaşarsam ufaktan kendimi tanıtırdım, geri kalan kısımda kendisiyle ilgili bir şeyler öğrenmeye çalışırdım ne bileyim. böyle sorunca insan aklında bile canlandıramıyor.

'Blind date' tarzı buluşmalardan yana değilim; insanların 'Bu benim kedim, bu senin kedin. Hadi çiftleştirelim' demesiyle aynı geliyor bana. Bir de, onlar kafasına göre yakıştırabiliyor ama senin kafan apayrı olabiliyor; bu nedenle de ne ayarladım ne gittim. Bir kere gitmiştim, 2005 yılı idi galiba, adamın ne düşündüğünü hiç bilmiyorum ama ben açıkçası zaten o şekilde buluşulduğu için baştan hevessizdim. Yine de, 'Yaşasın, insan göreceğim, insanla laflayacağım' diye gittim. Öyle arkadaşla konuşur gibi laflamaya başladım, kısa bir süre sonra da 'Bir şey olmayacak, istersen gidebilirsin. Zamanın varsa da oturur laflarız. Kibarlık etmek için kalmana gerek yok' demiştim. Sonra 2-3 saat lafladık ve o arada adamın kafasına da olmayacağı yattı ama neşeli bir muhabbetten sonra ayrıldık. Açıkçası, 'Merhaba. Benim adım şu, şurada çalışıyorum ve şuralıyım' gibi başlayan konuşmalar baştan kaybediyor bende, çünkü bunun az sonrası konuşacak konu bulamayıp garip bir sessizlik içinde oturma. Örneğin, eski bir sevgilim binanın tavanından gelen sese 'Tavanda yüzlerce fare var, birazdan düşecek hepsi' demişti ve oradan konuşma almış yürümüştü, bence daha eğlenceliydi. Özetle, planlı tanışmalar ve tanıtmalardansa, spontane konuşmalar ve konunun konuyu açması iyidir. En azından bana öyle geliyor.

Beni öyle birileri ile tanıştırmadılar ama tanımadığım kişilerle konuşmam, onlara kendimi anlatmam gerekti. Başka bir okuldan bir hoca benim konumda proje yapıyordur ve onunla da bir konferansta karşılaşmışızdır. O projeye ya da o hocanın başka bir projesine ben de katılmak istiyorumdur ve bunun için kendimi takdim etmem gerekmiştir; o zaman korka korka gidip konuşuyorum ama kendimi tanıttıktan sonra korkaklık geçiyor, derdimi anlatıyorum. Konferanslarda tek kaldığımda insanlarla tanışmam gerekiyor; o zaman bir ortak konudan dalıyorum. 'Burası ne güzel değil mi, nereleri gördünüz', vb. gibi bir yerden dalıyorum genelde.

Karsi cinsle onceden planlanmis bir tanisma bulusmasin asla gitmezdim. Oyle ismarlama seyleri sevmem. Yapmaciklik akar o isin her tarafindan.
Kisacasi aychosvky'ye katiliyorum.

Tanışmaya gittiğim kişiler için; öncelikle eli boş gitmiyorum, mutlaka beni hatırlatacak orijinal ve ufak bir hediye ile gidiyorum. kartpostal, gittiğim yerde enteresan bişey varsa ondan (aileden birine getireceğin türden şeyler; mesela datça'dan bir kavanoz bal ya da yarın kilo badem) götürüyorum. hoşsohbet oluyorum, mümkünse yemekli görüşüyorum. yakın biri gibi davranıyorum, hanım-bey yerine abla-abi kullanıyorum. mutlaka adıyla hitap edip benim de ona yardımcı olabileceğim noktaları arıyorum (adam milletvekili mesela ama çocuğuna hoca bulamamış olabilir, spora başlamak istiyor olabilir, vs.) ve sohbet ediyorum. özel yaşama ben girmiyorum, karşımdaki girerse özenli konuşuyorum. hedef sonra aradığımda hatırda kalmak.

evlensenize temalı yerlerde karşımdakini fazla takmadan eğlenmeye bakıyordum. telefon falan ben istemedim, genelde sıkıcı yemekler yerine lunapark gibi, tiyatro (varsa opera) gibi sevdiğim yerlere götürmeye çalışıyordum. samimiyeti öne çıkarınca genelde sonuç olumlu oluyordu.

özet: kendini kasma, rahat ol. tanıştıranı vurgulama. hakikaten yakının gibi davran, sen de (abartmadan) yardımcı olmaya çalış.

Havadan sudan başlayıp ince ince dokuyorum :-)

''Gönül işi'' olur Cenkist. Gönül işi.

Sosyolojik Analiz - Türk halkında zenginlik anlayışı:

- Amerika'da okuyan evlat

- Vakko

- Arabaları olmak

- Fakir birine sevdalanmak

iyi olur, paranın gözüne 'vurursun'

gözüne olmayabilir emin olamadım #?!

Olmaz.
İlerde sen komplekse girersin.
Komplekse girmiş ezik erkekten her kız soğur.

olmaz olmaz bu iş olamaz.

bi kere vizyonun dar hemşerim senin vakko'nun ortağını bulmuşsun kızıyla maddi çatışma yaşar mıyım diye buradakilere soruyorsun.

örselerler seni o ailede.

Çok güzel olur.

O kız seni nasıl buldu?

@damdanakan :D sdpghdsdpghspdospg seni de mi bulsun? AHAHAHA

Kız seni gerçekten aşıksa, sana benzer başka birisi sadece zenginliği farkıyla gelince seni terk etmeyecekse olur. Değilse olmaz.

Bir de sen bu tarz şeyleri kafana takarsan olmaz, takmazsan ihtimal var. Bu kız bana niye bakıyor diye düşünürsen paranoyak olur, sevgisine inanmazsın.

Al beni lan! diyorum kıza. -_-

Malafat büyükse oluyor.

Gönül işi olur; 700 milyonuncu gönül işi duyurusu ana sayfada açılmasıyla artık bunun altından 'Bilmiyordum' gibi bir saflık aranamaz, 'Neden ısrarla gönül işlerini anasayfaya aktarıyor bu kullanıcı ve neden sadece onun duyurularını oradan oraya taşımak için özel mesai yapıyoruz' diye gece yarısı yataklarına yatmış mod'lar olağanüstü 'Yetti be' başlıklı bir toplantı düzenlerler ve sabırları taşarak alenen duyuru altında tehdit edebilirler. Buna bağlı olarak fakir erkek ocak dışı olabilir.

Onun dışında, gerçekten zor olabilir. Kız gezmek isteyebilir doğrudan ve erkek ona para yetiştiremeyebilir. Pahalı yerlerde sürekli yemeği kaldıramayabilir. Kızın kalenderlik yapısına bağlı o, artık şansa ne denk gelirse.

senin problemlerin var dostum. arada bir nick değiştir

iq testine göre kısıtlanmalı

Egitim seviyesi ve sosyal statu icin hayir.

Ama baska kriterlere gore (mesela analitik dusunme) kisitlanmali.

O söylediğinin adı meritokrasi. Birsürü sıkıntısı var.

İnsanları o şekilde sınıflandıramazsınız. Değerlendirme yanlış olur. Herkesi temelde aynı eğitim seviyesinde tutmak zaten seçilenlerin başlıca görevi.

kisitlanmamali. 18 yasindan buyuk 55milyon kisi varsa hepsi kullanabilmeli. surda burda bir sekilde kullanamayan ( sakatligi olsun bir seyi olsun) insanlarin da yardimlar ile kullanmaya ozendirilmesi gerekiyor.

oy kullanmak iyidir. sinifli toplum iyi degildir.

sorun "düşük eğitimliler yanlış oy veriyor" değil, insanların düşük eğitimli olması. yoksa ben mesela ilber ortaylı'yla oyumun aynı sayılmasından rahatsızım.

adamın hayatı, aynı anadolu ilçesinde geçiyor. internet falan bilmiyor, dünyası küçük, 10 seçimde oy vermiş, hükümetler geliyor gidiyor, her şey her gün aynı.

sonra senin sevmediğin parti geliyor, ilçeye hastane yapıyor yolları düzeltiyor. bu adamı ben nasıl eleştireyim "ama özgürlüklere karşı, ama din sömürüsü yapıyor bu parti" diye. bu söyleidklerimin onun hayatında hiç bir etkisi yok, senin rahatsız olduğun çizgilerin varlığından bile haberdar değil.

bu örnekler çok uç, çok uzakta falan da değil. istanbulun göbeğindeki ilçelerde bile geçerli. o adamın dünyasında en büyük iyileşmeyi o parti yapmış, onu seçtiği için aşağı göremiyorum açıkçası.

bütün ülkeyi siyaset bilimcisi yapmak gibi bir hayalim de yok ama daha açık kafalar daha iyi oy verecek o kesin.

demokrasi iyidir, şeriatla yönetilmeyi önler.

Caktirmadan kisitlama yapiliyor zaten. Kambocyaliysan yasamin belli ciftci olacaksin, Taylandlilardan sikayet edeceksin, eger basbakaniniz zaten Endonezya'nin kuklasi olmasaydi seklinde cumlelerin olacak...

Turksen bir dukkan acacaksin ya da bir sirkette calisacaksin, Suriyelilerden Israillilerden sikayetci olacaksin, Aleviler olmasaydi - yobazlar olmasaydi - karsi koy olmasaydi her sey iyi olurdu gibi genellemelerin olacak...

Yasamin belli yani! Oy versen de vermesen de cok sey degismisyor.

oy verdiği parti hakkında bilgisi olmayanlar oy vermesin yeter. yani milletvekili denir, meclis nedir gibi soruları bilmeden oy verememeli insan

Nedense Türkiyedeki solcu geçinen tayfadan özgürlük kısıtlayıcı öneriler sağcılara oranla kat ve kat daha fazla ve ses getirici şekilde çıkıyor ve bu sözüm ona özgürlükçüler karşı ses fazla çıkmadığından kendilerini barışsever humanistler olarak görüyor.

Türkiye ilginç bir yer sağcılık ve solculuk resmen yer değiştirmiş.

3 tane basit matematik işlemini yapamıyorsa oy veremesin mesela, hariga olur

kesinlikle olmalı. çünkü eğitimsiz bir toplum için demokrasi gerçekten tehlikeli bir şey. zaten ülkelerin demokrasiye geçiş süreçlerinde zbam diye oturmuş bir demokrasi yok. eğitimle birlikte olgunlaşıyor.

demokrasiyle yönetilen ülkelerde, oy veren vatandaşların partiyle bütünleşmeleri, "kemikleşmiş taban" oluşturmaları saçmadır. en nihayetinde iktidara gelen partiye oy veren seçmenlerin, diğer partilere oy vermiş seçmen kitlesinden daha çok iktidarın icraatlerini sorgulaması gerekir ki en iyi sağlanan hizmetten yararlanabilsin.

yani, iktidara gelmiş parti her icraatinden önce 4 kere 5 kere düşünüp, gerekirse çok iyi analizler yapıp o icraati gerçekleştirmesi gerekir. "bir sonraki seçimde yine tek başına iktidar olurum nasılsa" diyemez, anca "ben düzgün iş yapmazsam, yaptığım işlerin hesabını veremezsem bir sonraki seçimde meclise 1 vekil bile sokamam" der.

bilmem anlatabildim mi.

@vapurlarfalan Sol ile Türk solu farklı şeylerdir. Türk solu özgürlükçü değildir. Uzak dursunlar benden!!!

Türcülüğe, Yaşçılığa, Cinsiyetçiliğe, Irkçılığa, Görünüşçülüğe, Sınıfçılığa... KARŞIYIM!

Aslında çok kolay: Kimsenin yaşamı beni ilgilendirmez.

Bunu kafaya oturtunca zaten Türk solundan da dinci yobazlığından da liberallikten de uzaklaşıyorsun.

çok cahilce. hayalperest fakat herkes eşit haklara ve fırsatlara sahip olmalı.

Bütün vatandaşlarının eşit seviyede eğitim alması, bu eğitimin sürdürülebilir olması zaten devletin sorumluluğu. Vatandaş olarak temel bir hakkım olan eğitimi bana sağlayamadığı gibi, birde bana kısıtlama mı getirecek eğitim seviyesine bakarak?

Oylarda nitelik sınıflandırması yapılabilir.
*Kaynağını hatırlamıyorum ama, Abd de eskiden bazı eyaletlerde sınav şartı varmış. Temel vatandaşlık sınavı, oy kullanmak isteyenler bu sınava girermiş.
*veya herkes eğitimi, verdiği vergi ve varsa devlet hizmeti sıfatına göre oy kullanabilir. Bu da isviçrenin bazı kantonlarında uygulanmış.
Mesela ilkokul mezunu 1 oy ünili 4 oy prof 8 oy kullanır.
0-1000₺ arası vergi veren 1 oy 10000-100000₺ arası vergi veren 4 oy kullanır
Yada memurlar memuriyet derecelerine ve rütbelerine göre ekstra oy hakkı olur mesela 1-6 yıllık memur 1 oy 12-18 yıllık memur 3 oy kullanır
*üstelik uygulama da basit seçmen listesinde herkese kaç pusula verileceği yazar
Ör: yılda 50000₺ vergi vermiş bir prof. Profluktan sekiz vergiden dört memuriyetten üç oy kullanma hakkı olur. Toplamda onbeş oy verir.
Veya Lise mezunu yılda 50000₺ vergi veren esnaf eğitimden üç vergiden dört toplamda yedi oy verir.
*bu uygulamalar toplumun çok geniş bir kısmını oluşturan kesim tarafından rahatsızlıkla karşılanır, o ayrı.
Ama seçim sadece birilerini biryerlere halkın tayin etmesi değildir. Birazda halka danışmaktır. Bu durumda herkes bu tip meseleleri aynı kapasite ile değerlendiremez. Ve de kesinlikle bir çoban ile prof. Oyu aynı değil.
Yada yılda devlete 1000000₺ vergi veren ile vermeyenin. Devletin politikalarına karşı alacağı tavır aynı değil.

Hayır.

Sen çok süper olduğunu düşündüğün fikirlerini senden az kafasının çalıştığını düşündüğün insanlara, o üstün vasıflarına rağmen anlatmayı beceremiyorsan; o senin eksikliğindir.

Ne doçentler gördük malın önde gideni.

Ne mankenler gördük (Aysun Kayacı) bir de...

Anayasada da vatandaşlar eşittir. Demokrasiye tamamen aykırıdır eğitime ve sosyal statüye bağlı oy hakkı. Kaldı ki hiçbir "big dilemma"yı çözmez bu tarz teoriler bence.

Eğitim cehaleti alır eşeklik baki kalır. Bunu inkar eden yok herhalde. Ama genede herkesin oyu bir olamaz. Çünkü insanlar oy verirken bilgi ve fikir seviyelerine konuyla ilişikliklerine göre akıl yürüterek bir tercih yapıyor.
İnsanlar insan olduklarından ötürü hertürlü temel insan hakkından eşit yararlanmalı. Ancak doktrinde üçüncü kuşak insan haklarının kullanımının şekillendirilebileceği görüşü baskın.
Gene dediğim gibi bu tip katsayılı uygulama fikri toplumda rahatsızlık yaratır.
Diğer bi faktör bu memleket bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuşların memleketidir.
Sokakta kime sorsan, gıcık aldığı bi akademisyen illaki vardır ve o akademisyen malın önde gidenidir.

öyle bir evrensel kanun olsa bile kılıfını uydururlar rahat olun :) hatta daha ileri gidip donanımlı insanların oy vermesini falan engellerler. burası türkiye.

evet verilmeli.

dünyadan haberi olmayan davarlar benim yaşamıma müdahale edemezler.

4 yıl önce "esad 2 haftaya gider" diyen beceriksizi dışişleri bakanıyken başbakan yaptılar, bir de bu adam profesör.

kaldı ki kendisinin "ukrayna krizine el koyuyoruz" demişliği var, çözüm süreci denen skandalda falan parmaği var.

demek ki profesör olmakla olmuyor.

cevap: hayır, eşit olmalı.

parti logosuna göre oy veren insanlar oy vermemeli bence. okuma yazma bilmeyen teyzelere "ampüle" bas diyorlar, "ampüle" basıyor. gel de isyan etme. bu vatandaş, vatandaşlık görevini yapmış oldu eyvallah. akli melekeleri yerinde olmayanlar oy kullanamıyor mesela ( gerçi türkiye'de onlara bile oy kullandırıyorlar ya) sadece resme bakıp oy verebilen birisiyle akli dengesi yerinde olmayan birisi bence aşağı yukarı aynı kefeye koyulmalıdır. demokrasi falan filan deyip oy verecekler sittin sene değişmez bu o ayrı tabi..

internetten kaynaklı, bir ihtimal modemden

@mrvengeance

modemi yeni aldım ama.

kablosuz yerine kablo kullanarak biraz iyileşme görebilirsin, ama az yani. banlatacak kadar kötüyse kurtarır mı emin değilim.

yani yeni modem sorunsuz olacak diye bir durum yok tabi :)

modemden eminseniz bu sorun internetten kaynaklıdır, celeron'un dediği gibi lan ile bağlanarakta bir deneme yapın derim

Müşteri hizmetlerini ara. Ne lan bu mk de. Cemkir bi reset atsınlar. Düzelmezse tekrar küfret.

ülkemizdeki eski altyapılardan dolayı öyle. Adamlar bilmemkaç mbps'a kadar diyip tam bir hız vaat edemiyorlar, uzaklığına göre değişiyormuş bilmemne. Ping de öyle.

İngiltere'de 1-2ms ping gördüğüm oldu, artık son nokta yani :D Türkiye genel olarak berbat o konuda.

teknik olarao ramle chrome'da html5te yalan. ram lazım, cpu değişecekse muhtemelen boardda değişecek..ram ve disk güncellenebilir gerisi fazla maliyetli olur hatta kasayı at yenisini al bile olabilir

onlar mutluysa elleme derim.
ha çok elleyeceksen bir ram ve ssd al.

her sey 30 gb yer tutmuyor, yavas da olsa rahatsız degılıiz aman elleme diyorlar. ama bilgisayarıma tıklayınca klasörlerin gelmesi 10 sn. sıfır bilgisayar performansına cıkmayı hedeflemıyorum ama rami degistiermek, son 6 yıl içinde kasayı ilk defa temizlemek vs hic mi fark yaratmaz @mrvengeance? bır de w10 olayına yorumun nedir? hiç bulasmadan 2. el kasa mı bakayım? nasıl ikna ederim bizimkileri bilmiyorum.

Rami 8 yap. ssd al. baska da is yapilmaz. ha bir de temizlik ve termal macun.

w10 yukleme bence de. w7 max.

ram'i yukseltmeden once ssd takmani oneririm.
120gb kingston'lar 120tl mi ne ve isini hayli hayli gorur.

sonra ram'i 4'e yukseltebilirsin ama anakartinla uyumlu falan bulman zor olacaktir. 2.elde belki vardir.

onun disinda cok da bisey yapamazsin dusuk butce ile

urun.gittigidiyor.com şu arkadaştan iki tane al. bir de milletin dediği gibi 120'lik falan herhangi bir ssd bu bilgisayarı iki üç yıl daha götürür.

ama temizlik şart.

ajan
herkes söylemis.
120 lik ssd cak. ssd siz olmaz.
ram 2 daha eklesen olur
ama windows 7 iyidir. cok rahat bir sistem.
kasayı da ac elektrik supurgesi ile tozu cek yeter.
islemci sıkıntı cikartirsa termal macun olayına girersin.

kasa temizlendikten sonra ssd ve ram takmak 10 dk lık iş.
windows 7 kurmak 1 saat falan surer.
slimdrivers diye program var bunu kaydet driverleri hemen kurarsin.

taktik :
ssd yi ve ram i satın al cebinde dursun.
aksamustu kasayı temizleyecegim de bi temizle.
sonra isletimini guncelleyecegim gece de kasa acik olarak milleti uykuya gonder.
degisimi yap
windows u kur
ertesi gün bak.

1. gönderim yok
2. reklam kaldırılabiliyor
3. istanbul bilişim satıyor ancak voyage yok sanırım

yollamıyorlar
n11de vardı ama çok pahalı, reklamlı satıyorlar

türkiye'ye gönderim olmuyor yeni modellerde. reklamlı versiyon alabilirsin, sonra amazon chat'e "abicim/ablacım, bende böyle bi kindle var ama ben abd'de yaşamıyorum, o reklamlar sizin oralar için geçerli, benim şu reklamları bi kaldırıverseniz size zahmet" dediğinde 5 dk dolmadan çat diye kaldırıyorlar o reklamları. n11'de hobiall mağazasından aldım ben pp3'ü, memnun da kaldım.

neden voyage? overpriced bence. pw gayet temiz, yeni kındle serısı de yolda.

reklamlar temalı ekran koruyucusu gıbı, rahatsız etmıyor. cok da umursamıyor ınsan zaten. @devilredin yöntem de iyiymiş.

neden voyage sorusuna cevabı ben vereyim, ergonomisi pw2/3'e göre oldukça rahat ve ışıklanması gerçekten cezbedici. yani en azından benim için

Yeni kindle a da baktım onu sa göndermiyorlar ve fiyatı 300e yakın.

kindleın türkiyeye yollamama nedenı servis ve hizmet sunamaması. türkçe icerik veremedigim yere kindle yollamam mantıgından kaynaklı. bilmiyorlar ki meritokrasi vs ile yıllardır korsan kullanıyor bu ülke? hoş, e kitaba para verip alsan da istediğin platformda rahatca okuyamıyorsun. tek yolu drm kırmak o da zaten illegal. derdim büyük, soruda yeni farkettim niye yok kısmını. bu yüzden.

ama en temiz yol hala gelenlere getirtmek. su an aldıgım 4 kindleın 3ü es ve dostta. her daim amazon kampanyalarına dnk getirdigimden en az 50 euro kar elde ediyorlar tr fiyatına kıyasla.

piyasadaki akıllı telefonların bir çoğu o cihazlardan daha kaliteli çekiyor. bu sene bir çok arkadaşa o şekilde ödevler yaptık. bir gözden geçir derim

Bizim var ama nerde bilmiyorum :p annemlerin evinde bi de

yavrucum istanbuldaysan tahtakeleye bi git. 100*200 gibi bulursun.

hocam dusuk kaliteli bir calisma yapacaksin sanirim. cep telefonu ile cek, uzerine retro veya vintage filtre at. en isine yarayan boyle olur sanirim.

evimin paspası
önce öyle düşündüm fakat önemli olan o kamerada kullandığım kademeli zoom. onu arıyorum biraz bu makinede. :/

o da dogru :)

"kuran çarpsın düzgün çevireceğim" diyolarmış gibi geliyor bana hep

www.nasilolunur.net

meslek standardi getirilecek, sadece mutercim-tercumanlik ve ceviribilim mezunlari olabilecek diyorlar ama ne zaman olur bilmiyorum. yine bence degil yeminli, herhangi bir yerde cevirmen olabilmek icin mutercim-tercumanlik ya da ceviribilim mezunu olmanin gerektigini soyleyebilirim. filoloji de kurtarmaz.

tanıdığım 10 tercümanlık bölümünden tercümanın 9undan daha iyi çevirenler başka bölüm mezunları..

dil bölümü mezunu olmak da şart filan değil ben fen fakültesi mezunuyum. mühendislik mezunu olan dünya kadar yeminli tercüman var. hukukçu ve işletmeciler daha fazladır belki.

sebep de şu ki yeminli terücmanlık diye bir meslek tanımı yok. meslek değil bu sadece noterde edilen bir yemin, verilen bir belge. noterin kafasına göre verdiği bir belge...

ingilizce için şu devirde lise mezununa -tanımadığı bir noter !!!burası çook önemli!!!- durup dururken bu yemini ettirmez; dünya kadar üniversite mezunu var, tercüme onaylayan her noterin yeminli 3-5 tane terücmanı zaten var, seninle uğraşmaz.. Fakat diyelim ki urduca biliyorum, arnavutça yok afrikaans biliyorum ama lise mezunuyum çünkü ilgili ülkede okudum liseyi gibi bir şey dersen gayet de olur.

Ben tercümanlık mezunuyum, dil bilmeyen insanlara adamına göre yeminli tercüman belgesi veren noter bana vermedi. Şansını deneyip, noterleri gezmelisin.

ayrıca yeminli tercüman olmanın bir numarası yok. senelerdir yeminli tercümanım yüzbinlerce sayfa çevirdim. toplamda 10 sayfa kaşelemişsem ancak o kadardır...

eskiden de yoktu da artık hiç yok noterler tahsil ettikleri ücretlerden tercümanın payını sene başından beri vermiyor. (eskiden bir kısmı veriyordu) zaten veriyor da olsalar onu büro alıyor. ingilizce için yeminli tercümanlık hiç bir şey fark ettirmiyor. tercümeyi yapan başka, kaşeleyen başka, yeminli tercüman diye mührü olan başka kişi -sürekli bu böyle.

nadir diller için durumlar farklı olabilir, bişey diyemiyorum.

Lise mezunu olup da o ulkenin dilini cok iyi nildigini kanitlarsan da veriliyormus.
Mesela italyan lisesi mezunlari maturita yapinca ya da alman mezunlari abituru yapinca filan. Ama emin degilim.

Zaten tercumanlik mezunu olanlar genelde cok kotu ceviriyor bence :/ (linc etmeyin, ingilizce ogretmenlerinin cogunun ingilizce konusamadigi bi ulkede tercumanlik okumus insanlar sonucta)

kuehles blondes tercümanlık mezunu olup yeminli tercümanlık belgesi alsanda yapamıyorsan zaten hiçbir şekilde tutunamazsın bu sektörde, yapamayan birini yeminli tercümanlık belgesi kurtarmıyor ne yazık ki.

Ayrıca yemin zaptı tercüma bürosunda kalıyor, iznin olmadan da imzanı kullanıyorlar.

öyle bişey olabilir mi sence? belediye daha kırılan kaldırımın kenarını 6 ayda yapıyor. hangisini kısırlaştıracak?

sokak hayvanlarının sayısının çok olması onların kendi aralarında çiftleşmeleri değil "ya ben bundan sıkıldım" diye sokağa atan insanlardan kaynaklanıyor. bir de yaşadığı yerden toplayıp, şehre getirip bırakan var. adam arabaya dolduruyor köyde kaç tane köpek varsa, bırakıp kaçıyor. bunu devamlı yapan insanlar var, "enayi miyim la ben veterinere para vereyim" diyor adam, arabaya doldurup getiriyor şehre. Bir köpek bir tane doğurmuyor takdir edersin ki.

bazı belediyeler çok yoğun çalışsa da genel olarak belediyelerin ulaşabildiği hayvan sayısının inanılmaz derece düşük olduğunu düşünüyorum.

sorunun kaynağına inmek de çok önemli bence, o yüzden insanları eğitmek için elimizden geleni yapmalıyız. köpeğe bakamayacak olan alamasın, hediye olarak hayvan satışı yasaklansın, ya da ne bileyim, hayvanın sahibi iflas etti diyelim, köpeğini geçici olarak bırakabileceği bir yerin olması lazım ki sokağa atmasın.

sokakta yürüyorum, adam 40 kilo, tasmasını tuttuğu köpek 30 kilo, hayvan havlaya havlaya yolu ikiye yararak gidiyor, fermuar gibi açılıyor kaldırım. buradaki problemi görmek için fazla düşünmeye gerek yok, gayet açık.

kalmasin zaten. onlarin yeri ailenin bir ferdi gibi insanlarin yanibasi. sizce o kedi ve kopekler sokakta mutlu mu ya da guvende mi? kaci yasliliktan oluyor? mesela norvec'e gitseniz, buz gibi bir kis gecesi sokakta hic sokak kopegi gormeseniz uzulur musunuz sevinir misiniz?

Ben ormanlık yerde yaşıyorum belediye veterinerini de tanıyorum. Kalmayacak diye bir şey yok. İki ormanın arasında kalıyor mahalle ve çevre belediyeler kamyonlara doldurup bize atıyor. Bizim belediye de nolacak bakarız diyor. Köpeğinden sıkılan ormana bırakıyor buraya geliyor. Geçen sene benim sokağımda 3 tane kurt köpeği vardı. Husky bile gördüm. O cins olanları kaptılar karma olan yavruları kaldı.

En azından bizim belediye veterinerinin ne kadar uğraştığını biliyorum. Çevre belediyeler uğraşmayıp bize atıyor 3er 3er doğuruyorlar tükenmesi çok zor.

Ayrıca kedileri belediye kısırlaştırmaz. Kedi avına çıkmıyorlar. Hayvanseverler götürür ya da çağırır genelde. Onda da hangi birine yetişicez.

sence mümkün mü?

Mümkün elbette.

Google play'de görünmesini istiyorsanız bunu r10'da yapanlar var, 15 liraya satanlar bile var hatta. Ama çok iyi değiller. Mobil halinin uygulama olarak görünmesini sağlayıp play'e yüklüyorlar.

phonegap ile ücretsiz yapabilirsiniz.
daha da basit bir şey arıyorsanız www.appyet.com a bakın.

r10cu çoluk çocuk da bununla yapıp para istiyor.

cok basitmis cidden stackoverflow.com

kırılmadı.

Sol el bilegim kirildi.
Cok pis bir aci ama cok da tuhaf ayni zamanda.

Ama en cok rontgen icin duzlestirmeye calistiklarinda acidi. Ahh hala da ondan ala aci cekmisligim yoktu.

yerinde duramayacağın bir acı

kırılsa duramazsın.

Ayagim kirildi. Kirilinca aciyo ama sonra gecio. Zaten lafi var kiriksa iyi catlaksa duramazsin diye

Bilegim bi kac defa kirildi. kirikarim duzgun kiriklardi anladigim kadariyla ki oyle duzeltme yerine getirme falan filan olmadi, olduysa da oyle canim cikmadi yani.. Neyse asil mesele kiriklarin hicbirini rontgene kadar anlamadim yani sicagiyla anlasilmaz mevzusu dogru, zaman gectikce agri ve siame oluyo

kırılmış 1-2 ay sonra fark ettik. doktor bölgeyi bulup bastırınca acıdı, yoksa acımıyordu

ben de bisikletten dusup sag el bas parmagimla bilek arasindaki kemigi kirmistim. hastaneye kadar veya sonrasinda onunla ilgili hicbir aci hatirlamiyorum. asfalt yanigi cok feci bir sey asfalt yanigi varken baska yerinize canli dikis atsalar dahi hissetmezsiniz. ki onu da yapmislardi.

kırılan yere göre değişir. hareketli kemiklerin olmadığı bir yer (mesela burun köprüsü ya da kaburga) kırılırsa kemikler yerinden oynamadığı sürece acı hissetmezsin. ancak kaynayana kadar çok şiddetli ağrı çekersin. bu tür kemik kırıklarında kırılan kemikler sinirlere baskı yapmadığı için acı vermezler ama kaynama sürecinde ağrı yaparlar (her iki örneği yaşadım. ikincisinde kalp krizi geçiriyorum sanmıştım).
hareketli kemik kırılmaları ise acı yapar. bileği kırılan bir arkadaşımın acıdan haykıra haykıra ağladığını gördüm. düşman başına.

3 hafta önce kaza sonucu koprucuk kemiğim kırıldı, öyle bağırtacak kadar acı hissetmedim. Sızladi fakat bayaa

7 yaşındayken sol kolumu çok ciddi şekilde kırdım. öyle ki bilek dirsek arası kemik deriyi yırtıp çıkmıştı. 2mm yandan kırsam atardamarı keseceği için hayatımı kurtarmak adına kolumu kesmeleri gerekebilirmiş. kırdığımın hemen ardından kolum davul gibi şişti iç kanamadan ötürü. hastaneye götürdüler arabada tümsekten geçerken kolumun çok acıdığını hatırlıyorum ama normal şeyler bunlar. hastane doktor hemen ameliyat demiş babam güvenmeyip yedikule ermeni hastanesine götürmüş. doktorlar alçıya almış hemen. doktorun babamla konuşurken şunu dediğini hatırlıyorum: çok doğru kararla buraya getirmişsiniz o iç kanama geçiren kola neşter vurduğun an hayatını kurtarmak için kolunu kesmen gerekir kanamayı durduramazsın. babam o gün hayatımı kurtarmış kısaca..

geçen sene de yaklaşık 60km ile viraj aşağı sola eğimli yolda ilerlerken yerdeki kumdan ötürü sola düştüm ve sol omzumu çatlattım. ilk başta şoka girdiğim için idrak edemedim ancak kolumu yukarı kaldırmaya çalışınca ağrdığını farkettim ve doktora gittim. fizyoterapi ile sorun çözüldü

benim de sol el bileğim kırıldı. önce anlamadım, eczaneye gidip kas gevşetici krem aldım, sürüp yattım. ertesi gün kalktığımda bütün kolum simsiyah bi renge bürünmüştü. morarmıştı ama siyaha yakın bi mor.. korktum tabi, hastaneye gittim, kırık olduğu tespit edildi, alçıya alındı. herhangi bi acı hissetmedim, sırf o morarmasından tedirgin olmuştum bi de alçının durduğu süre boyunca işemek, giyinmek, saç toplamak, tırnak kesmek gibi eylemler oldukça zorlamıştı.

fakat ciddili kazalar yaralanmalar hariç, böyle küçük ölçekli acılar konusunda tırnak çektirmenin üstüne tanımam.

Motosikletten düştüm. Kalktım motorun hasarına baktım, var biraz hasar ama sürülebilecek gibi atladım arkadaşların yanına gittim. Meğer köprücük kemiğimi kırmışım onlar farketti.

Yani o an hiç acısı yoktu. Ama iki sene geçmesine rağmen hala şınav çekerken zorlanıyorum.

çok aşırı bi acı ağrı olmuyo ama görüntü hoş değil
kırık olsa duramazsın olayı da yalan, baya duruyosun
en dayanılmaz ağrı açık ara böbrek ağrısıdır

maşallah diyelim hiç kırılmadı.

Çok düştüm ama kırılmadı, nazar değmesin.

Hali saha macinda sol ayagimin en kucuk ikinci parmagi (soldan ikinci. baska nasil anlatilir ki lan bu!?) kirildi iki sene once. Parcali kirik vardi. Igneyle uyusturdu, botatel falan takti doktor. Aci hissetmedim kirildiginda fakat cok tuhaf bir sikinti duydum. Soyle ki, tek ayak ustunde sekince kirilan parmak cok fena sallaniyordu. Aradaki boslugu hissedebiliyordun yani.

Iki kolum da farkli zamanlarda kirildi. Tarif edilemeyecek kadar guclu bir agri. O yuzden tarif edemem.
Bu zamana kadar yasadigim en kotu aci kol kirilmasi, digeri de bobrek sancisiydi.
Dusmanimin basina gelmesin diyeyim kisaca.

Edit: Bir de kirilan yere ve kirilma sekline gore de durum degisiyor. Ilk kirildiginda aninda muthis bir agriyla kivranmaya basladim, acidan midem bulanip ogurmeye basladim falan. Diger kolum kirildiginda ise ilk anda bir sey hissetmedim, sonradan agrimaya basladi. Kipirtattigim an agriyordu.

12 yaşındayken iki ayağımın üstünde dururken kolumu kırmıştım. Hem çıkmış hem kırılmıştı. Büyük beceri. Düştüğüm yerden 10 dakika kalkamamıştım. Çok çok büyük bir acı değil ama tarifi zor. Ağrı gibi daha çok. Ama çok büyük bir ağrı gibi.

şükürler olsun ki hiçbir yerim kırılmadı.
hep korkmuşumdur bir yerlerim kırılacak/kırılır diye.

kalbim kırıldı. çok ağır bir acı. tarifi yok.

bu paraya öküz alırız

bugun yanima bi tane xsr 700 parketmişti, baya begendim

para dert degilse alinir. Bakimlari ve parcalarinin fiyatlarini da ekle estradan. Sensörü bozulsa en az 1000 tl'lik masrafi var. BMW'nin o olayini sevmiyorum.

motosiklet geçmişiniz nedir?

muadili ducati varken bmw'ye para vermek. ne biliyim para bol heralde.

0 km/sa sabit hızla 100 km’de yakıt tüketimi 4,5 lt
120 km/sa sabit hızla 100 km’de yakıt tüketimi 5,8 lt

ABAREYYYYY

bütçen el veriyorsa al tabi, güzel motor.

yalnız ben olsam bu tarzda ducati scramble full throutle modelini tercih ederdim. ona da bir bak derim.

2002de ilk motor sürmeye başladım, son dört yıldır falan kullanmıyorum, valla niyeti bozucam sanırım, bu ducati de güzelmiş.

tarzı için 1170cc motor fazla bence. yamaha ve triumph da bakabilirsin.

ben baktım bana göstermedi bi de sen bak

+

2.

sildirmiş gitmiş

evlendi, şehir değiştirdi diye biliyorum. demek ki çevresini de değiştirdi :/
edit: ben onu başkasıyla karıştırıyorum galiba ama hayırlısı..

oyun sorularını pek bi güzel cevaplardı. istatistikler yanıltmazsa 4 yıl sonra tekrar aramızda görebiliriz :)

buradaki yönetimle bir sorunlar olmuştu. bıraktı burayı.

yönetimle sorunlar olmuştu nedir? aidatı mı ödemedi, toplantıya mı gelmedi? herkes delirmiş aboo

Duyuruya geri dönmeyi düşünmüyor ama isteyen olursa steam'den bulabilir.

insanın bile gittiğinde geri dönüşü olmuyor, droidde nasıl olsun

var, www.bose.com

tesekkurler, baska markalar biliyor musunuz? bose urunleri cok pahali

Bu wifi transfer aparatlarinda jack girisi olan gormustum gibi hatirliyorum.

Ya da eski airport express aparati alip onun uzerinden herhangi bir hoparlorle yardirmak

hoparlör değil ama evde wireless gücü sıkıntısı çektiğimden Asus RP-N14 Kablosuz Repeater'ı almıştım ucuz yollu, ekstra adaptör derdi yok vs. diye. alette airplay desteği de varmış kulaklık/hoparlör çıkışı ile birlikte aldıktan sonra farketmiştim. bir alternatif çözüm olabilir senin için de. cizgilipijama'nın bahsettiği şey de bu sanırım.
bir kere wireless (ya da ethernet ile kablolu şekilde) ağa bağlandıktan sonra evde bulunan tüm aygıtlar airplay desteğini görüyor (pc'de itunes, macbook, iphone, ipad vs. android cihazlar hakkında bir fikrim yok ancak illaki bir app'i zartu zurtu vardır) bunu alıp herhangi bir hoparlör bağlayabilirsiniz kısaca. üzerinde dokunmatik bir alan da var mute vs. işler için.
tek kötü yanı haftada bir falan kilitlenebiliyor alet bazen sürekli açık kalınca. bi kapatıp açınca düzeliyor.

çalışılamaz

neden casilisilamaz?

X minds ile mümkün.

internetteki kaynaklar bayağ bal kaymak tabi ama güzel bir ingilizce ile.

yapmak istediğiniz işe göre php, oradan bir db tercihen SQL (mySQL) ordan da ileri gidilecekse linux öğrenilebilir..

sorgular falan bunlar hep lazım, xmldir entegrasyondur vs.

düşündüğün pek çok şey zaten yapılı, sadece bizimkiler yeterince önem vermiyorlar pek çok şey otomasyon olmadan devam ediyor, hem iyi hem de kötü bir şey.

aklına gelenlerin çoğu zaten yapıldı, ancak yine de bazı şeylerin gözden kaçmış olabilme ihtimali var, senin dediğin herhangi bir şeyin telefondan yada pc'den kontrol edilmesine Iot deniliyor artık, (Internet of things) bu şekilde aramalarını yaparsan çok daha değişik fikirlere ulaşabilirsin, her ne kadar basit fikirlerin çoğu yapılmış olsa bile atlanmış yada farklı ihtiyaçlar için değişiklik gerekebilecek bir çok ürün var belki bir şey yakalarsın, uzun süredir sektörde olanların en önemli problemi körelmeleri, heyecanlarının düşmesi ve farkındalıklarının azalması, madem hevesin var araştırma yap bol bol.

ingilizcen okuduğunu anlamanda yeterli ise bir ardunio al ve tutorial'lardan çalışmaya başla. zamanla zaten merakın artacak tutorial'lar kesmeyecek kendin başka başka aramalar yapacaksın. hayır beceremezsen ne olur sanki? kaç para ki bir ardunio? olmadı satarsın zaten.

bu ders (internet of things) size gore sanki
www.coursera.org

ders birazcik tuzlu ama maddi yardim secenegini secerseniz ucretsiz.

ikinci konu hakkinda cok alakali olmasada gecen hafta basladigim bir kitabi onereyim, optimist yayinevinin ted ceviri serisinden "rakamlara takilma" oneririm. bitirdigimde kargo ile gonderebilirim :)

güzel bir blog acip,oraya koyabilirsiniz.

Tumblr da olabilir,

niye degerlensin? neden degerlendirmek istiyorsunuz? gazete iste arsiv olarak degerli. satmak istiyorsaniz satis sitelerini kullanin, sergilemek istiyorsaniz bir web sitesi acip, guzelce tarayip yayinlayin. siteyide beraber yapalim hatta

O ekran kartıyla zor. Gta v senin bilgisayarı oynatır ama :)

İ7 de o ekran kartı mantıksız geldi bana. Emin misin çift ekran kartı vardır belki ?

i7'de hangi i7? 6970HQ ile 6500U bir olur mu aq? büyük ihtimal laptop ve u serisi. o ekran kartına en mantıklı açıklama bu.

kaldirmaz

www.systemrequirementslab.com

Buradan bakabilirsin istediğin oyunlara.

gta vi derken başkan? gta 6 mı çıktı?

gayet amı götü dağılıyor amiyane tabirle

saçın dağılmaması mevzu bahis değil.
brezilya fönü bile nafile.

saçın dağılması, makyajın akması, amiyane tabirle bayılıyorum bunlara... çok tatlı oluyor hatun çok çekicigeliyor bana. seviyorum dağıtmayı :)

dağılıyor o saçlar, sonrasında ağza falan giriyor.

ayak üstüyken bile böyle

img.haberler.com

Evet filmlerde ve pornolarda oluyor (kimi pornolar disinda, zaten onlarda da asiri seksten makyaji bozulmus gibi gosterme makyaji var)

soruyu soran gadin mi peki?

topla saçını :p and no make up seks plz...

@mrvengeance

hı hı, gadın.

Sonucta dudaklar iki kat büyük, yanaklar pespembe bir sekilde kalınlığından daha cok makyajsız başlanıp makyajlı bitiyor halbuki :) Sac konusuna girmeyelim. Fark var :(

haa gadınsa tek derdin bu olsun yav.

1. evet
2. evet

taşımak istediğiniz şirketten transfer request yapacaksınız, size transfer key soracak onu girince işlemler 1-6 iş günü içerisinde tamamlanır.

o bisikletin daha ucuzusu yok ama bu bisikletin daha ucuzu olabilir.

Buna da bir bakabilirsin.

şu modeller de baya kaliteli ve daha ucuz oluyor

arkadaşlar tamam güldük eğlendik linki koydum oraya bakın bi :)

btwin decathlon'un markası zannedersem. başka yerde bulunmaz

www.btwin.com

Decathlonun kendi markası olduğu için başka yerde bulamazsın muhtemelen.

hayır

dünyada bundan daha mantıklı bir hareket daha olamaz

cevap: hayır.

açıklama: beyaz şeyler dediklerinizin sebebi bir iltihap muhtemelen. diyelim kazıdınız, bütün mikroorganizmaları temizlediğinizden asla emin olamazsınız, temizleyemeyeceginizin garantisini verebilirim. kazırken sadece enfeksiyon almış bölümü sıyırmanız mümkün olmayacağından en ufak kanama, ordaki problemin daha içeri sızmasına ve daha başka sorunlara yol açacaktır.

cevap: hayır. hastaneye gidin lütfen, geçmiş olsun.

%40 falan ciddiydim ama son cevaptan sonra yapmayacağım. Teşekkürler @olanlaolunmaz !!!

onların bademcik tası mı iltihap mı oldugunu ayırt edemiyor musunuz? bademcik tasıysa ve mideniz kalkmıyorsa(ben oguruyorum sahsen) kulak pamuguyla ittirmek suretiyle alınabilir.yıllardır alan tanıyorum bişiy olmadı henuz.

Hiç öğürmeden bu işlemi yapabiliyorsanız bence bademciklerinizi bile alabilirsiniz.

Onları kazıyıp ölen birini tanıyorum.

youtube'da bunun üzerine bir sürü video var, en çok izlenmişlerden birini bırakıp kaçayım;
www.youtube.com

midesi kaldırmayacak arkadaşlar hiç açmasın.

Taş olduğunu sanmıyorum. Son 3 ayda iki kere daha başıma geldi. Antibiyotik alınca geçiyo. Muhtemelen bakteri falan.

@acemi; atuşman

bir sonraki aşama kendi kendine endoskopi yapmak olacak galiba. nasıl yapıyorsun abi hele anlat.

popcorn time çalıştı ve alt yazısı mı kaldı ?

özel ayar diyerek internetten indirmiş olduğunuz başka bir altyazıyı ekleyebilirsiniz.

Ya alt yazı yüklemeyi biliyorum tabii ki

önceki versiyonlarda bu sorun vardı ama en son şu adrestekini indirdiğimde artık dışardan eklenen altyazılarda türkçe karakter sorunu yapmıyor. siz de aynı adresten mac versiyonunu indirip bir deneyin isterseniz.

popcorntime.sh

Not: biliyorum .io adresi kapandıktan sonra birçok farklı adres ortaya çıktı. bu adresin güvenliğinden net emin değilim, sadece popcorntime subreddit'inde bu adres öneriliyordu.

Nolor troll um de :/

bence görüşmemesinin başka bir sebebi olabilir. uzak mesafe ilişkisi yaşayan ben bile daha sık görüşüyorum.
bir de ilişkinin başında görüşmeler daha az olur genelde sonradan sıklaşır. sizde saçma bir durum oluşmuş.

Haftada ucken bir mi oldu? Bir buçuk ayda bir mi?

hafta 3 iken haftada 1 e düştü ilişki başlayalı 2 buçuk ay oldu.ilk 1 ay haftada 3 gün görüşüyorduk. sonra hafta 1 e düştü

Benim bildiğim de, ilk birkaç ay çok yoğun gorusulur sonra adayı acarsin yavaş yavaş. Haftada bire duser, iki haftada bire duser. Paran olmaz, vaktin olmaz falan. İlk zamanlar tabii yeni ilişki gazıyla insan surekli yan yana olmak istiyor. Başka bi sıkıntın yoksa ayrılma tabii. Bunun için ayrılır mı insan? :)

yav neleri dert etmişsiniz, kurban olayım insan bundan ayrılmaya kalkar mı. gidin alttaki duyurumu okuyun ibret alın :(

ayrıl

Ayril, adamin hayatini kurtarmis olursun enazindan.

Hesaplar biraz kafa karıştırıcı olmuş ama sanırım üçün birini almışsınız. Ayrılın.

Sen calisiyor musun?

Nasil haftada bire duser ya, sevse 24 saat yaninda olurdu. Sevse isten ayrilip seni daha cok gorebilecegi ise girerdi. Kesinlikle ayril, durulmaz o adanla. Seni kullaniyor

Calisiyosan onu anlaman, calismiyosan da işten vakit bulamamasini sorun etmemen lazim.ayni evde yasamiyorsaniz evleriniz cok yakin degilse haftada 1 normal.

Evet iliskinin basinda bunu sorun ediyosan sonunda kim bilir ne yaparsin. Ayril bence de.

Ayrıl yazık adama.

dön dön sen. o adama yazıktır. hem çalışıyo eşşek gibi hem de senin tribini çekiyo. yazık. daha fazla çektirme adama.

ilişki bitmiş. ayrıl.

adama yazık diyenler olmuş, insan gerçekten hayret ediyor. insan sevdiğini haftada bir gün görerek yaşayabiliyorsa yeterince sevmiyordur bence. long distance olmayan bi ilişkide çok uç durumlar olmadıkça düzenli haftada bir görüşmek iki taraf tarafından garip bir şekilde onaylanmıyorsa kabul edilecek bir tarafı yok. çok çok seviyorsan zamanla alışmaya çalış ama öyle bir durum yoksa anca üzülürsün. özel gününde, hastayken, mutsuzken vs yanında olmayacak insanla sevgili olmanın ne gibi bir manası olabilir?

O iş yaş. İsteyen adam görüşme sıklığını düşürmez.

sizin durum gayet normal. anormal olan hiç birşey göremiyorum.
ilk tanıştığımızdan beri aynı şehirde olmamıza rağmen 15 günde bir buluşuyoruz. benim eski duyurularımı görsen, bu durumdan devamlı şikayet eder dururdum.
sevip seviliyorsanız, çok dert etmeyin..

Ayrıl da adam rahat etsin.

hahahah normal bence.Haftada 1 idealdir.Her gün dipdibe lise zamanlarında olur.İki tarafta işsiz güçsüz olacak anca öylee.

Her hafta bu konuyu konusmanin mantiksiz oldugunu soylerek mantikli bir sey soylemis. Mimarmis zaten, fazla yuklenmeyin adama. Ben olsam ayrilirdim ama. Yani adamin yerinde olsam.

dur bi aynı sektördeyiz. mesleğe ilk girişte çok yükleniyorlar, bitmiyor projeler ve her iş acil. az sabır rahata erecektir.

vakit kaybetmeden ayrıl, bul bi liseli. istediğin zaman istediğin yere gelir. hesaplar senden ama.

Evet bende çalışıyorum. Ogretmenim ayni sehirde yaşıyoruz. Bu görüşme sayisinin az olduğunu düşünüyorum. Birbirimizi tanimamiz açısından

yol yakınken dön

kafanızdaki ideal ilişkinin olmazsa olmazlarından biri demek ki haftada birkaç kere görüşmek. görüşemiyor olmaktan rahatsızlık duyuyor olmanızı bir noktaya kadar anlıyorum ama hak vermiyorum. belki biraz ideal ilişki tanımınızı değiştirmeye ihtiyacınız vardır, çünkü bir ilişkide en önemli şeylerden biri gerçekten görüşme sıklığı değil.

çözümü şu an için mümkün olmayan -çünkü erkek arkadaşınız çok yoğun, yine de size haftada bir vakit ayırıyor- bu rahatsızlığınızı defalarca dile getirmeniz karşınızdaki kişiyi bunaltacaktır. kumar oynuyorsunuz, karşınızdaki insanı seviyor; ona güveniyor, gerçekten değer veriyorsanız bu kumarı oynamayın. biraz sabredin.

Çalışan çiftler zaten en sık haftada 1 görüşebilir. Evleriniz birbirinize yakın değilse, işyerleriniz gene aynı şekilde yakın değilse görüşemezsiniz. Telefonda konuşarak, mesajlaşarak özleminizi gidermeyi deneyin.

Adam haklıymış.

sen şu an ikinci rolündesin, hayırlı olsun bacım.

Siz hala öğrenciyseniz, buna alışmak zor olabilir ama çalışanlar için haftada bir normal. Hatta, eğer çok yoğunda ona göre sık bile sayılabilir. Akşam eve işle geliyordur. İllişkinin ilk başlarında görüşe görüşe yığıldı tabii işleri, şimdi de paşa paşa eritmesi gerek o işleri tabii ki. Bundan daha doğal bir şey yok. Siz de kendinizi oyalayacak bir şeyler bulabilmelisiniz.

Edit: Çalışıyormuşsunuz. Davranışlarından bir soğukluk olup olmadığını anlayabilirsiniz. Doyamadığınız için mi kızgınsıznız, yoksa onun size davranışları değişti mi?

Edit2: evde liyakat kalmamis + 1

Ikinci olduğumun nasil anlayabilirim. Evlerimiz yakın . ayni sehirde yaşıyoruz ayni ilçe. Doguda bir sehirde yaşıyorum. Yürüme mesafesinde evlerimiz. Yakin yani. Ne zaman sorsam ofiste çalışıyor. Musterilerle uğraşıyor. Ne ara ikincisini yapar bilemedim :/ davranislari degismedi. Tanimak icin vakit gecirmemiz gerektigini düşünüyorum.

evet.

Alamazsın.

Alırsın

alabilirsin. poşet açılmadığı sürece tabi.

alamazsın