www.seslisozluk.com

solda 4 dene bayrak var. avustralya aksanı / amerikan aksanı / ingiliz aksanı / amerikan aksanı olarak dinleyebiliyosun.

viyekıl

seslisozluk.net ten de dinleyebilirsin.

viyakıl doğru

vihıkıl diye oku y 'yi karıştırma hiç

say.expressivo.com

viıkıl

vihıkıl ama h belli olmayacak sekilde.

buda benden gelsin
translate.google.com.tr

yüksek lisansı bitirdim nedeniyle tecil edemezsin bir tek. onun haricinde değişen hiçbir şey olmaz.

itü için konuşuyorum anında yolluyorlar okuldaki durumunu şubeye.. atılır atılmaz okuldaki askerlikle ilgilenen memura gidip benim belgemi yollamayın diye dil dökmen lazım. Gönderdikleri an olayın bitmiş oluyor. Gitmezsen bakaya kalıyorsun kayıt sırasında askerlik belgesi istedikleri için de kayıt yaptıramıyorsun çünkü bakayasın. çok boktan bir durum ama böle. yani sakın geç kalma böyle bir durum varsa kayıt tarihlerini takip et. daha uzun süre varsa özellere başvur başka illere başvur ama bekleme!:)

yüksek lisansta değil lisansta atıldığın zaman yolluyorlar haber, diye biliyorum. yüksek lisansı yolladıklarını hiç görmedim allah allah?

itü'de enstitünün öğrenci işlerine mi gitmek lazım? o memuru nerede bulabilirim? :)

atılmak hiç hesapta olmadığı için ales'e de girmedim. 2 sene ise ales'in geçerliliği askere gidiyorum. sıçtım...

aynı şey başıma geldi. duyuruda 5. kez anlatıyorum heralde : )
yüksekte atılınca anında ispikliyorlar. baha dönemi atılınca ağustosa sevkim yapıldı. ben tekrar kabul aldım temmuzda tekrar kayıt yaptırdım oh sorun yok derken öğrendim ki dersler başlamadan tecil yapılmıyormuş. 3 dönemdir bakayayım.

ne yapmak lazım?
kaydını mümkün olduğunca geç sildir. oradaki kişiye lütfen biraz geç yollayın tekrar başvuracağım vsvs diye dil dök. pek bir işe yaramaz (mustafaydı askerlikle ilgilinen adam). askerlik şuben ile iletişime geçmeye çalış. böyle böyle nolur lütfen pls bir sonraki dönem yapın tekrar kabul olcam vsvs de. onun da olması zor. haa zaten alesin yoksa(ki 3 yıla çıkmıştı ama hangi seneden sonra hatırlamıyorum sıkıyo da olabilirim.) hayırlı tezkereler.

:)
2008'de girmiştim ales'e. 3 yıla çıktıysa iyi. (askerlikle ilgilenen mustafa otomasyonda mı?)

:) okul direk seni satar ve şubeye bildirir bu adam artık okulumuz kayıtlı öğrencisi değildir diye. eğer atıldığın zaman tecil süren dolmuşsa potadasın demektir. yani yakalarsa seni askeriye direk kışlaya. ama tecil varsa sorun olmaz. haa tecil nasıl olur. lisans mezunu adamın 2 yıl tecil hakkı vardır.

not: bütün üniversiteler hemen bildirir. bir karışıklık olmadığı sürece.
okul öğrenci işleri bi poka yaramaz. senin muhattabın ask.şubesi olur.

güle güle git güle güle gel asker :)))
unutma: gez göz arpacık değil göz gez arpacık

fen bilimleri binasında sahanın yanında askerlik şubesi. 3.kattı sanırım.
ales geçerlilik 3 sene
yabancı dil sınavı 2 sene
seyduna6687'yı pek takma sen git konuş ordaki görevliyle ben gittiğimde kadın vardı mustafa olması zor:p at

atıldığın an tecil filan kalmıyor bu önemLi. yani lisanstan gelen 2 senelik tecil yalan oluyor bilgine.
sana haber de vermezler askerlik durumunla ilgili sen gidip öğrenceksin herşey bu durumlarda.

mozilla'nın kendi eklentileri var söylediğin gibi. sadece sözlük için değil her site için çalışan. milyon tane addon var olduğu için uğraşıp bulamadım ama sen bir göz at.

addons.mozilla.org

Opera icin su sekil yaptim ben;
Tools, preferences, search, add ->
name: eksisozluk,
keyword: s,
query: sozluk.sourtimes.org

bunu girdikten sonra adres cubuguna s basliginadi yazip entera basinca o basliga gidiyor. ayrica sayfada bir kelimeyi isaretleyip sag tiklayip search->eksisozluk diyebiliyorsun.

e neden kullanmıyorsun yumuşatıcı? mis gibi kokanları var onların. bence çözüm yumuşatıcıda.

yumuşatıcıyla yıka & bol bol havalandır

(bkz: King's Bounty: The legend)

Heroes of might and magic değil, "might and magic" demiştim aslında ama sağol, bakayım güzele benziyor.

Ne yazık ki aradığınız şeyi bulmak zor. Ben de aramıştım. Belki Rogue-like oyunları deneyebilirsiniz, ancak itici gelmeleri muhtemel.

Düzenleme: Ha bir de Bard's Tale serisi vardı galiba.

Düzenleme 2: 2000 sonrasını görmemişim. Yukarıdakiler epey eski.

might and magic baya kendine özgü bir oyun valla düşündüm hiç benzer bir şey gelmedi aklıma.

ortaçağ RPG olması şart mı?

Jagged Alliance 2 falan olmaz mı mesela. Çok alakasız kaçtı gerçi.

hemen bir googleladım wizardry serisi diye bir şey çıktı. yalnız hiç oynamadığımdan nedir ne değildir bilmiyorum. sekizincisi ve sonuncusu 2001 yılında çıkmış.

might and magic vii? viii?

plugin'i reinstall etmek yerine, yeni account açmayı deneseniz?

eh ne anlamı kaldı o zaman? işaretlediğim binlerce stumble'ın, onun bunun?

binlerce? hmm.. keşke onları import eden bişeyler olsa..

fenadır

kalitesine gore degisir ama en az 200 300 mb vardır bence.

ortalama youtube videosu ayarındaysa 70 mb+

istanbulda nasıl bilmiyorum ama ankara'da bu tür üniforma, önlük satan yerler var.özellikle otel ekipmanları vs sağlayan yerlerden temin edebilirisn

kasaba sorsanız yardımcı olur muhtemelen. fakat gugıllayınca yine bu sayfanın çıkması...

ya olay şu ki kasaplar da artık kumaş önlük giyiyor, ama sağlam muşamba olanından lazım.

kadıköyde üniforma satan yerler var da, taksimde yok mudur acep hmmm

biraz irice entegre tesislerde kullanılıyor halâ sizin bahsettiğiniz tür, ne işe yarar bilmem ama bir ipucu.

mecidiyeköy var ya lan hani bu otobüs duraklarının diğer tarafı cevahir tarafı değil de bi arka tarafı hani emniyet müdürlüğü var ya? hah işte onu karşına al sola doğru git. sağında kalıcak o motorcu falan var işte oralarda vardır.

bauhaus da var aynen bahsettiğiniz gibi ürünler, yüzeyi muşamba su geçirmiyor,
iş güvenliği reyonunda.

56 babamın doğum yılı

56k.

siirt

el altından alışveriş. tezgah altı, kaçakçılık, kilis filan.

sayı olarak da, modemleri sadece.

kebap salonu

7x8

K:56 . öziletkenlik katsayısı.

ayak numarası geldi benim aklıma, ne büyük ayaktır diye düşündüm. yanlış anlaşılma olmasın şş jksdfjh

56k fax modem geliyor aklıma.

babamın doğum yılı x 2

tavşab

Alfa Romeo 156

soyisim: "ellialtıoğlu"

anne doğum tarihi
56k

annem evi karıştırdığımda söyler.ortalığı elli altıya verdin diye.

baba doğum yılı + 1

4
4-5-6

elli yaş altı insan

56kbps

1956 (yılı)

ortaligi 56'ya vermek

Kurtlar vadisi 56. Bölüm fragmanı
56 tane 1in toplamı

(bkz: sinasi ellialtioglu)

Teşekkür ederim herkese.

bildiğim kadarıyla fikre patent alınamıyor. ürüne ya da uygulamaya patent alınabiliyor. yani o web projesini hayata geçirdikten ya da en azından tasarladıktan sonra patent başvurusu yapabilirsiniz. yamuluyor da olabilirim tabi.

söz sende alttaki yanıt.

buna alabileceğin zaten patent olmaz. "fikrin" patenti alınmaz.

motoru yazman lazım.

yani uygulamadan önce herhangi bişey alamıyor muyum? telif hakkı fln?

işi çıkmaza sürüyor bu durum. çünkü uygulamak için 124 bin dolara ihtiyacım var. projeyi bir yatırımcıya anlatmam lazım ilk evvela ki bu meblağ elime geçsin. ama hakları bende değilken babama bile söylemem.

netcez gari?

İnternet, telif ve fikri mülkiyet haklarına ilişkin:

www.turkhukuksitesi.com

istediğiniz bilgi profesyonel danışmanlık sınırlarında dolaşıyor. bunun için avukatlarla görüşmeniz lazım.

fikir için patent alamazsınız.
bu fikri bir yatırımcıya açarak destek alma olayına gelince; öncelikle siz bunun yapılabilir birşey olduğundan emin misiniz ? Eğer eminseniz, genel hatlarıyla olayı anlatmakta bir sakınca göremiyorum, sonuç olarak bu arama motoru benzeri olayın kodlarını yazmanız gerekiyor, yok eğer diyorsanız ki "kod yazmakta bişey yok, asıl önemli olan fikir kısmı" bu durumda eğer gerçekten yapılabilir olduğundan eminseniz riske girip kredi almanızı öneririm, zaten proje belirli bir olgunluğa geldikten sonra patent alıp ötesini sponsor desteğiyle de sürdürebilirsiniz. unutmayın risk yoksa kazanç da yoktur (veya azdır)
kolay gelsin.

toefl istemeyen herhangi bir okulda mba yapacaksan, sanırım sadece abd'de okumuş olmak için yapacaksındır.

türkiye'de zaten abd'deki okullardan taş çatlasa 35-40 tanesinin adı biliniyor. o açıdan çok mantıksız değil, vasat bir yere girmekle kötü bir yere girmek arasında fark yok.

eğer sadece cv'de dursun diye istiyorsan internet üzerinden okuduğun ama diplomanı bildiğin normal aldığın okullar var. diplomanı resmen satın alıyorsun aslında.

onlardan birine kaydol. nasılsa toefl istemeyen bir yerden daha kötü olamaz.

abd'deki üni. mit yada harvard gibi bütün dünyada meşhur olan üni. haricindekiler türkiyede pek bilinmiyor zaten. önemli olan yök denkliği. ha beni denklik falan bağlamıyor sadece cv'de şekil olsun dursun, hem de gidip yeni memleket görelim diyorsan bence saçma bir fikir değil.

@mortifera
"sadece cv'de dursun diye istiyorsan internet üzerinden okuduğun ama diplomanı bildiğin normal aldığın okullar var. diplomanı resmen satın alıyorsun aslında."

bahsettiğin okullar, yök denkliği olmayanlar değil mi?

toefl istemiyorsa gmat hic istemiyordur heralde?? gmat istemeyen mba, hic kimse tarafindan ciddiye alinmaz.

okulda 3-5 sene ingilizce egitimi almis biri icin toefl kolayca gecilebilecek bir sinav. asil calisilmasi gereken sey gmat... zaman kaybedecek ve en azindan ilk 250'de bir okula gidecekseniz gmat'e kastirin. hem 1 yila da gerek yok. 1 ay toefl, 3-5 ay gmat calisin, sonra iki sinava da girin.

@507 belki hakikaten o kadar çalışmak yetiyordur. ama ben bu sene 4.sınftayım. ayrıca alttan derslerim de var. hem de ortalamamı biraz daha yükseltmeliyim. yoksa tabii ki sene içinde çalışıp geçmek isterim o sınavları. ancak o kadar para bayılıyorsun o sınavlara girerken. o yüzden iyice hazır halde girmek lazım.

ben o süreleri günde 5-6 saat çalışma temposu olarak (ve Türkiyede kalarak çalışmakta) düşünmüştüm tabi. eğer bu kadar zamanın yoksa ve ilk seferde mutlak başarı istiyorsan olabildigince uzun süre çalışmakta fayda var. ama sırf masrafı için bakılıyorsa; ABD'deki aylık yaşam masrafı 2 gmat sınav parası zaten.

- buzdolabinin normal bolmesinde en fazla 2 gun. sicaklik ise 4.4 C'den fazla olmayacak. en soguk yer olan en alta koysaniz daha iyi olur.
- buzlukta ise birkac ay (ortalama 4 ay) kalabilir. sicaklik -17.78 C'den fazla olmayacak.

(not: etin turune gore sureler degisebilir.)

etine bakar. tavuk daha çabuk bozulur mesela.

daha uzun saklamak istiyorsan pişirip dondur. o zaman daha fazla bekletebilirsin.

et bir kere çözüldüyse sakın tekrardan dondurma saklayacağım diye.

arkadaşın buzdolabı karlanma yapıyordu. buzluğu neredeyse tamamen kar olmuştu, temizleyelim dedik. 1.5 ay öncesine ait kıyma bulduk !! Köfte yapıp yedik hala hayattayız, tadı da güzeldi :D

valla şunu söyleyeyim, geçen sene kurban bayramında kestiğimiz hayvan hala buzluk kısmında -18 derecede duruyor. arada çıkarıp yiyoruz. tadı da üzel, hala da zehirlenmedik.

ama alt bölmede donuk vaziyet değilse maksimum 2-3 gün.

otursun oturduğu yerde.. ikisi de iyidir. bal'ın manzarası süperdir.
notre dame de sion'da fransızca her şey. düşünün bunu. bal ise renkli türkçe gayet.

bal derim ben.

dame desion'dan çıkıp azıcık kafayı çizmemiş tanıdığım yok. fazla disiplinli.

bir de üniversite sınavında çok avantajı olur bal'lı olmanın.

bal'a yollayın, okul haricinde dil eğitimi aldırın derim.

dame de sionu bitirdiğinde cillop gibi 2 dili olur
össde bal'de daha başarılı olur
bal'e para vermezsiniz dame de siona verirsiniz
bal'in manzarası, dame de sion'un yeri süperdir
2si de hem isim olarak hem eğitim olarak güzel okullar

ben olsam nds'de kalırım..

erkekse dame de sion.
kadınsa bilmem.

karakter yapısına göre değişir.
dame de sionda başarılı olmak için ders çalışmanın yanında bir de kurallara sorgulamadan uymayı kafaya takmayan biri olmak lazım, aksi takdirde insan o okulda boğulur, boğuldum ordan biliyorum.(çok kendi dünyasında kendi kuralları olan bir okuldur, sosyal yaşam ve öğrencilere davranış açısından başka bir okulla kıyas kabul etmez, cinstir) eğitimi iyidir ama o kadar sene boğulmaya değer mi(ydi) şahsen hala karar veremedim. bal'a göre avantajları iki dili de gayet iyi öğretmesi, kültürel açıdan da öğrenciyi beslemesi, gs üniversitesine özel geçiş sınavı ve fransada üniversite okuma şansı vermesi olabilir. okul dersleri her zaman öss'nin önünde tutulur. öss fen başarısı öss eşit ağırlıklıya göre her zaman düşüktür, bu da göz önünde bulundurulabilir.
üniversiteyi yurtdışında okumayı düşünmüyorsa ve dil konusunda da farklı çözümleri varsa bal daha rahat bir lise yaşamı sunar gibi ve eğer öğrenci zaten çalışkansa öss başarısı da yüksek olacaktır, kaldı ki bal'daki hocaların öğrencilere öss için daha çok destek vereceklerini düşünüyorum.
öğrencinin karakteri ve hedeflerine göre seçim yapılmalı. eski bir nds mezunu olarak mutlaka kalmalı diyemiyorum.

dame de sion'un diploması Galatasaray ve adını hatırlayamadığım bir drankofon lise gibi baccalaureat denkliği verir. Fransa'da üniversite okumak isterse hiçbir sınava girmeden başvurabilir, nor ortalaması rezil değilse muhtemelen kabul edilir. Artı gsü'nün iç sınavına girebilir dame de sion'a giderse. öss'den farklı alternatifleri olur dame de sion'da

spoiler eklersen sorunun başına hoş olur..

yeşil takımı hatırlayamadım ama ted'in robin için yağmur yağdırdığı bölüm 1. sezon finali yani 1x22..

tamam yeşil takımı da buldum: 3x12 no tomorrow isimli bölüm..

edit: mortifera attın ve 12'den vurdun sdklf o bölüm evet..

yeşil takım elbiseyi st. patrick's day 'li bölümde giymiştir (atıyorum)

----spoilerlı cevap----

2. soru için cevap veriyim böyle bi konuşma robin, ted ve stellanın düğünü için japonyadan döndüğünde de geçiyordu robin ted'e neden evlenmemesi gerektiğini anlatırken. 4. sezon 5. bölüm tam olarak 17.38. dakika

----spoilerlı cevap----

başlık taşımayı kullandın değil mi, ispiyonu değil?

evet başlık taşımayı kulandım.

özel isimler yapım eki aldıklarında gelecek olan iyelik eki, kip eki vs.nin kesme işaretiyle AYRILMAMASI gerekliliğinden kaynaklanan bir durum olsa gerek.

be kelimeler kesme işaretiyle ayrılmaz ki. özl isim yapım eki aldığında bambaşka bir kelimeye dönüşür, özel isim niteliğini kaybeder.

istanbul: özel isim.
istanbullu: özel isim değil. dolayısıyla getirilebilecek herhangi bir ek de ayrılmayacak.
istanbul'lu: oww komple yanlış.

1) Basvurular genelde Ekim-Kasim gibi aciliyor. Mayis civari sonuclar aciklaniyor. Agustos gibi de okula basliyorsunuz. Tabii bunlar cok kabaca.

2) Simdi girseniz aslinda en iyisi ne de olsa 2 yil gecerlilikleri var. En gec Aralik, Ocak gibi elinizde bir sinav sonucu olsun yabanci diliniz icin. GRE icin tinyurl.com adresine bakin. GMAT daha cok mba icin kullaniliyor. GRE genel amacli. Bir de eger basvuracaginiz bolum isterse GRE nin subject testleri var. Verdigim linkte cok daha detay bilgi bulabilirsiniz.

3) 2.60 not ortalamasi ile arkadasim bir programa kabul edildi. Bir kriterleri yok aslinda bu okullarin. O sene basvuranlara gore kabul alip alamayacaginiz belli oluyor. Tabii bu soylediklerimde burs yok. Universiteye harc da vermediginiz icin bir tek yasama masraflarinizi karsilamaniz gerekiyor. Gorece kabul almasi kolay bu okullara ama Avrupa pahali ne yiyecek ne iceceksiniz sinirli butceyle aileye cok da yuk olmayayim diyerek.

4) 1 senede 2 ortalamadan 3 ortalamaya hele ki son sinifsaniz cikmaniz bana sorarsaniz utopik. Hatta matematiksel olarak mumkun oldugunu sanmiyorum bir hesaplayin derim. Yine bu kriter de okuluna gore degismekle birlikte kimisi basvurunuzu degerlendirmeye bile almaz kimisi de dediginiz gibi referanslariniza, gre, toefl skorunuza bakar. sop'nizin kuvvetliligi, mulakatiniz da cok etkili olabilir. Eger hocalarla onceden iletisime gecme sene icinde de temasi koparmama durumu gibi bir sey varsa kesinlikle yapin bunu. Kabul surecinde etkisi olacaktir buyuk ihtimalle.

başvuracağın okulların sitelerine bak, bütün cevapları orda bulabilirsin.

hangi okullara başvuracağını kararlaştırmak için okulunun kariyer servisine ve rehber hocana danış.

hangi alanda master yapacağına karar vermemişsin daha hoş...

abd için:
1- genelde ocak 15 asistanlıklı başvurular için son gündür. nisan 15 gibi de normal başvurular kapanır.
2- sayısal alanlar için toefl ve gre gerekli. bu aralar halletmeye bakın. randevu ile oluyor belli bir günü yok.
3-isteniyordur.
4-olur tabi. en önemli şey sizi kabul edecek bir hoca bulmanız.özellikle güney eyaletlerinde türk hocalar, düşük ortalamalı türk öğrenciler de alıyor. arkansas, alabama vs. gibi eyatletlere bakın. bu arada o ortalamayı yükseltmeniz artık bir işe yaramaz çünkü transkriptler ocak gibi gidecek. belki ilk dönemden sonra gönderebilirsiniz.
5-tabi ki amerika :) bu cevap öznel oldu, ama akademik camianın en hareketli olduğu yer amerika olduğu için öyle söyledim. şu an winampta star spangled banner çalması da tamamen şans.

sayısalcı bile değilim bölümünü anlamadım. ama fizik de devam etmek zorunda değilsiniz, bunun yanında kabul şansının azalması konusundaki görüş doğru. bu arada hangi okul mezunu olduğunuzu yazsaydınız, daha iyi yorum yapabilirdik belki.
bol şans.

benzer bir soru sormuştum ben de. güzel tavsiyeler aldım.
(git: #90884)

not: ege'de okuyorum. 4. sınıftayım şu an. henüz mezun olmadım yani.
sayılsaycı bile değilim mevzusu ise şöyle: şimdiki aklım olsaydı sayısal seçmezdim anlamında söyledim onu. hoş, çoğu kişi yeteneğiyle, ilgisiyle alaksız bölümlerde okuyabiliyor. işte bu yüzden fizikle alakası olmayan bölümler benim için daha cazip. ama ne biliyim mesela bi işletme %100 alakasız değildir herhalde.

havuzlu ve güzel olup tuzlu olmayan bir yer olamayacağı gibi o civarda, zaten bunlar da senelik üyelik kabul edeceklerdir.

hem havuzlu hem aylıkbir yer yok maalesef. polat tower'ın fitness center ı var bu civarlarda. sanırım yıllık 1.500 tl.

polat tower'a bir arkadaşım yaklaşık 1 ay önce 3 aylık 600TL'ye üye oldu. böyle kısa süreli alternatifleri de var sanırım.

gelir amaçlı kullanacak mısın?

fotoyu alırsan zaten kullanım hakkın doğuyo. yani adı üzerinde, stock bunlar, kullanımına sunulmuş tasarımcıların. web tasarımında kullanım için bir sınırlama yok, ama baskıda vs.'de 200 bin baskıya kadar fiyat var, daha pahalı olan uzatılmış lisans var vs. Bundan fazlası yasak, ama kimsenin bunu takip ettiğini sanmıyorum. logoda falan tamamen yasaktır bu mesela. Stock görüntülere erişmenin en kolay yolu bence stock sitesine üye olup adamlara stock sağlamak. senin işlerni satıldığı anda orada belli bir meblağın olacağından, aradığın fotoyu 10 saniyede satın alabiliyosun. En kolay satış yapılan site shutterstock'tur. istock, fotolia, dreamstime falan çok zor satış yapıyo üye çokluğundan.

yani gelir amaçlımı ona tam bir cevap veremem
yaptığımı şöle anlatayım.

bir şirkete web site yapıyorum mesela, şirketi tanıtan bir site veya daha büyük bir site, bu sitelerin girişlerinde alt sayfalarında ilgili konularda fotograflar alıp kullanıyorum tabi ki ücretsiz sitelerden alıyorum bunları

dreamstimee baktım geçen fotograf üzerinde logosu var belli belirsiz yada bazılarında köşede oluyor logosu, bu fotoyu alıp kesip biçip, alıp derken para ile değil siteden direk kopyalarsam yaptığım sitede kullanırsam müşterime yada bana fatura ceza gelme olasılığı varmı?

basılı işim yok sadece web sitelerinde kullanıyorum, çok sakat çok para ceza geliyor falan gibi şeyler duyuyorum öyle zorda kalınca bir kaç tane kullansam başıma dert açmış olur muyum yani

pratikte olmayabilir, ama legal bir girişime açık bırakırsın kendini ve müşterini, evet. ayrıca kopyalanan görüntüleri artık arşiv üzerinden tanıyabilen siteler var. bu alrogitmayı istock vs. kullanıyor olabilir. bu konu baya ciddileşti, çünkü crowdsourcing sitelerinde de muazzam bir çalıp çırpma durumu var. dolayısıyla buna karşı olan hareketin de güçlendiğini söyleyebiliriz. bazen insanların çalıntı görüntüleri ve tasarımları çat diye bulabildiklerini görüyorum. aman diyeyim.

internette su an adini unuttugum bir program var. fotografin sahibi o fotografi o programa gönderdiginde program internette milyonlarca fotoyu tarayip nerede kullanildigini otomatik buluyor.bildigimiz google sistemi gibi yani bir seyin sözcugunu yazip googlede nasil aratiyorsak bu programdada fotograf öyle aratiliyor.Fotografcilar fotograflarinin nerelerde kulanilip kullanilmadigini bu sistem sayesinde buluyorLAR. bu nedenle benim sitemi kimse okumaz bilmez demeyin sistem tarandiginda kullandiginiz fotolar cikar ve ciddi anlamda hukuksal sorunlariniz olur

gercek olanı bulabileceğini sanmıyorum, ama plastik modeller var su okullarda da kullanılan.fakat bunlarda da cocuk kafatası modeli görmedim.
tıp fakültelerinde anatomi bilim dalına sorabilirsin, kadavralar belli bir süre sonra lab.lardan kalkıyor ve sanırım gömülüyorlar.ama oradan da alabileceğini sanmıyorum.
www.medikalcim.com burada modeller var.

maşallah 300 liraymış. adam tutup öldürsen, sonra da kafasını kessen bile daha ucuza gelir, ne akla hizmet...

onların parcaları ayrılabiliyor, sonra tekrar birleştirilebiliyor calısma için.daha ucuzlarını da bulabilirsin herhalde.hem bu modeller bire bir oluyor anatomi calısmak için.modellemesi daha kötü, gercekle daha az bağlantılı modeller de daha ucuz olur
edit büdüt: maketkafatasi.blogspot.com su adreste bir tane satılılık diyor ama model benim pek hosuma gitmedi acıkcası.

tip fakultesi ogrencileri maket bulamadiklarinda kimsesizler mezarligindan mezar caliyorlar-di
tesvik etmek gibi olmasin
ya da olsun bilmiyorum

medikalcide pahalıysa milli eğitim bakanlığı'nın ders aletleri merkezi var. o fiyata komple iskelet bile alabilirsiniz.

eskişehirdeyim burda randevu veriyorlar.

sabah 9'da git. öğleden sonraya bırakma.

zeynep kamil'deki saat sabah 10'dan sonra fulleniyor genelde geri çeviriyorlar "size bugun sıra gelmez gençler" şeklinde. birisi adalar şubesi boş olur dediydi ama bütün işlemleri yapıyor mudur bilemiyorum tabi. sabah erkenden gitmek lazım. 8-9 gibi.(8.30'da vezneler açılıyor, bazen 9'u buluyor)

tartı bozuk olabilir mi?

Bu sorun genelde 10-15 kilo vermiş insanlarda oluyor yani 60 kilo oluyosunuz ama metabolizmanız kilonuza ayak uyduramadığından kilonuzda tam olarak oturmuyor ve sürekli değişken hale geliyor bildiğim kadarıyla..

Nası düzenli hale gelir dersenizde düzenli spor yapın 1 ay kadar ardından vücudunuz iyi duruma gelecektir kanımca..

@ocanal: tartı sağlam, maşallahı var.

@emresimsek: 10-15 kilo vermedim, 60 kilo civarındaydım zaten hep.

buna kilo almak degil, kilo dusmek yada cikmak deniyor. genelde guresciler turnuva zamani bir alt yada ust kategoride guresebilmek icin yaparlar. sebebi asiri su kaybi yada acliktir. mesela tum gun birsey yemesen ustune birde tuvalete gitsen. 2-3kg kadar fark gorebilirsin.

elektronik tartı ise her gün aynı saatte ve aynı öğünlerin sonrasında tartılmak gerekir. Mesela her sabah uyandığınızda kahvaltıdan önce olabilir. Crucio'nun dediği doğru. 5 bardak su içseniz +1 kilo eder.

hiçbir bozukluk olmasına gerek yok.

bir gün dehidresinizdir mesela (akşam fazla içki) epey eksik çıkarsınız (1-2 kilo kadar)

ertesi gün çok yemişsinizdir, 1-2 kilo fazla çıkabilirsiniz.

iki gün arasında böyle böyle 3 kilo fark bile olabilir...

ödemdir, tuzlu yemenize, yediklerinize içtiklerinize ne zaman ölçüldüğünüze göre değişir sabah aç karna tuvalete gittikten sonra tartılmanız lazım, gerçek sonucu o verir bi tek.

ben evde 76 çıkardım ama dışarı çıktığımda 79 civarı tartılıyorum her seferinde usta sizin tartı bozuk atın gitsin diyordum, bi gün anladım ki dışarı çıktığım zaman üstümdeki ayakkabı,kıyafet vs. neredeyse 2-3 kg ediyormuş.aklında bulunsun.

notepad'den bir sayfa koparıp koyabilirsin

Kullandigin okuyucuda bookmark ozelligi yok mu? O ayrac iste.

pdf de okuyorum kitabi. ama her defasinda kaldigim yeri bulmak zaman aliyor. bazen de tutturamiyorum. ciddi ciddi var midir acaba boyle bir sey? ne bileyim belki acrobat reader a eklenecek bir sey le kalinan sayfaya bir tik atilabilir ya da siraze sey edilebilir. ne bileyim yoksa da cahilligime verin.

acrobat reader ın böyle bir özelliği mevcutmuş. view/navigation panels/new bookmark şeklinde çalışıyormuş.
www.ehow.com büle
bi de pluginler varmış
www.aldenta.com gibi.

di$ilere bağlı.Misal antalya'daki kaldığım yazlıktaki sitede,genelde 1 haftalık tatile geliyorlar ve dediğin gibi oluyor.Hiç bir$ey yapma sahilde yat,bir $ekilde"top oynayalımmı?,pardon az önce telefonda hededen bahsettiniz bende hedeyi seviyorum" gibi diyaloglarla muhabbet kuruyorlar.1 hafta sonunda çekip gidecekler,yüzlerini görmeyeceksin belki buna güvenip yazları ilk adımları atıyorlar:)

var, var. kesinlikle. hele bir de "yaz aşkı" gibi bir durumsa daha da fazla var. bir daha görüşemeyecek olmaları reddedilme korkularını baskılıyor sanırım. bir de "tatilim boş geçmesin" düşüncesi de var tabii.

yazın daha bakımlı olmalarının etkisi var.

o kadar ağda mağda yaptık boşa gitmesin bari gibisinden

yazlık yerlerde daha rahat oluyor insan, sonrasını düşünmeden anın keyfini çıkarmak adına. yazın getirisi de büyük bence, misal ben, daha bi kıpır kıpır oluyorum bahardan itibaren, daha pozitif bakıyorum sanki çoğu şeye ve adım atma konusunda yardımcı oluyor bu durum bana.
hihi: ne çok daha kullanmışım yahu

niye insanların çoğunluğunun doğumgünü kış aylarındadır? baharda hormonlarda coşma olur. sadece dişiler açısından da değil. memeli hayvanat alemi komple böyle.

edit: kış aylarında doğum oranı artar istatistik olarak. genelleme yapmayalım ama artar diyelim.

nasılsa iki günlük bir şey, gönül eğlendireyim bari diye düşünüyoruz :P

var tabi. normalde "in" kullanamayacağın yerlerde "in here" de kullanmazsın.

tamamen sallıyorum come here'da come'un yanına in,on,at vs gerekmezken, gene tamamen sallıyorum state in here'da in'siz state olmayacağından kullanılması elzemdir. le mi? kendim sordum kendim cevapladım iyi mi.

"in here"daki here kapali bir mekan olmali.

vurgu farkından başka bir fark yok. "in here" da olur "here" da olur.kapalı mekan açık mekan diye bi kural yok. ama dediğim gibi birinde biraz daha vurgu farkı vardır. Örn:
"I want you in here" ile
"I want you here" aynıdır dimi?

ama tek fark vurgudan başka bişey midir?
değildir...

benim üstteki mesajımı da sayarsak 4 farklı düşünce var. hangisine inansam? :/

"in here" aynı zamanda vurgudur evet. ama kapalı alan için yapılabilecek bir vurgudur sadece. açık alanda yalnızca "right here" vurgusu yapılabilir.

yani, kapalı alandaysan

i want you here da diyebilirsin i want you in here da

ama açık alanda ya i want you here diyeceksin ya da i want you right here(vurgu amaçlı)

edit: son kararım bu. ehe.

boş odaya bir de doktor bulun bence voltran gibi oluyorsunuz.

ben ilgileniyorum ama cinsiyet ayrımcılıgına takıldım.

Salon için bir kişilik daha kontenjan var mı? Kira konusunda çok cömert olurum.

to kafkaslı: yatak odalarının hepsi aynı cepheye bakıyor. geride kalan oda da aslında çocuk odası ve biz onu salon olarak kullanıyoruz. salona birini daha mı getirmek istedin, anlayamadım pek. fakat onu kabul edebileceğimizi sanmıyorum, o zaman yemek yiyecek ve televizyon izleyecek yer kalmaz çünkü.

to byran fury: cinsiyet ayrımcılığına bir kadın olarak senden daha karşıyım ama evimde bornozla gezme lüksü gibi meşru bir gerekçem var.

to mortifera: yaratıcı yorumunu herkesle paylaştım. merci.

belki de arkadaşın google yeteneklerini sınamışlardır?

www.google.com.tr

google dan baktı ama doğru cevap bu olurmu onu bilmiyor.

mülakatta sormuşlar bilememiş mi bul getir mi dediler?. cevabı bulunca söyleyecekse açsın geotechnical engineering kitaplarından baksın. bowles'in foundation engineering and analysis ve ya coduto'nun foundation engineering kitaplarında var açıkça.. googleda çıkan 3. pdf de prosedür anlatılıyor.

bocek fln bisiler ısırmıstır.

kaşınma, yara oluşumu ve kabuk bağlaması sedef e delalettir. doktora görünün bence.

onlarca nedeni olabilir. sıcaklık da başlıcaları bu aralar...

egzama da olabilir tabii.

pislik diyecem ayıp olacak gibi. kaşımaktan oluyordur yaralarda. yoksa öyle ne olacak başka

(bkz: seboreik dermatit) olabilitesi var

müziğin evrenselliğinden faydalanın.

Birazcık alkol alıp tanışmayı deneyin cesaret falan? Alkol almak deyince alın bi şişe şarap ya bu bana fazla geldi içer misiniz deyin hayır diyen olmaz heralde en azından ben demezdim, ne bileyim işte benim de kafam da güzel zaten...

yani tabi müziği sonuna kadar açıp dinletemiyorum, o işi birazcık yatırır.

hele şarap alıp 10 kişinin ortasına dalamam sanırım. bana olsa aynı şey tırsardım galiba. :D

sporun da evrenselliginden faydalanin.

Ya bir ikisini yalnız yakalayıp onları tavlayıp gruba girmek gerek sanki...

sigaranın evrenselliğinden faydalanın.

çok klişe ama bişeyiniz bitsin evde gidip isteyin birinden.bi tanışma faslı olur.sosyal hayatın bazen güzel bazen kötü yanı merhaba dan sonra nasılsın napıyorsun cümleleri gelir.o arada ya işte ben de geldim sıkılıyorum buralarda.siz nası vakit geçiriyosunuz tarzı cümleleri araya sıkıştırıp bi sonraki ortama davet edilmezseniz çocuğumu keserim.çok net.

deniz?

herkese benden bira diyerekten atla ortama
hepisinin sevgilisi olmazsan ben de bööleyim...

biraz dolaylı olacak ama yukarıdakileri tutturamazsan, gençler çemberi fena daraltmışlarsa ailelerini hedefle. mesela eğer evler dip dibeyse önlerinden geçerken günaydın, tıkınıyorlarsa afiyet olsun vs esirgeme. çünkü ailenin gözüne çarparsan bir kere, kesin "şu çocuğu da tanıyor musun onu da çağırsanıza çok efendi çocuk" muhabbeti geçer. hatta onlar sana sorar öğrenirler kimin nesiymişsin. evler yakın değilse aynısı plajda da uygulanabilir. kibar ve güleryüzlü ol.

kumsalın altından tünel kaz.

sanki duyuruyu kendim açmışım da cevaplarına göz gezdiriorum gibi hissettim bir anda. aynı benim durum yahu. ben yazlığıa gitmeyip, para biriktirip otele gidiyorum ordaki ortama girmek daha mantıklı :)) arkadaşsız çekilmiyor çünkü yazlık.

astronominin evrenselliğinden yararlanın. (sırf bu cümleyi yazabilmek için cevab verdim, evet)
yaz göğündeki takım yıldızları ve ilgili mitleri öğrenirseniz güzel muhabbet açabilirsiniz.

kızlarla muhabbeti kurmaya çalış bence önce, ama sakın hemen birine yazılmaya kalkma, sonra adın yavşağa çıkar hem de biraz bekle daha güzellerini görürsün belki:)

akşam üstü bir voleybol topu alıp sahile inin.

hacı köpek, kedi, kaz... bağla ipi, iki gezdir sahilde mıncırırsın.

az mı izleniyor? daha fazla izlenen bir sci-fi dizisi var mı ki türkiye'de?

türkiye'de bsg'nin lost, prison break, heroes kadar olmasa da seveni çok. neticede memlekette çok büyük bir kesim bırak dizi takip etmeyi altyazılı film izlemekten bile hazetmiyor. bir milyon kişi izleyecek olsa özel kanallar kapışırdı bu dizileri. daha lost'a prison break'e yeni el attılar halbuki.

çevrendekiler bilim kurgu sevmiyor olabilir. herkes bilim kurgu sevecek diye bir kural yok.

izlemesi için kime tavsiye ettiysem, gerçek dışı olduğu için izlemeye devam etmedi. aslında çok ciddi ve dikkate alınması gereken teorileri var. baltar'ın dinle ilgili yaptığı konuşmalar ya da işçilerin hak aramak adıan greve başlaması vs. bunlar yaşadığımız dünyanın sorunları, insan var oldukça yaşanacak şeyler aslında. ama sanırım işin içine cylonlar, uzay meselesi girince daha mini seri bitmeden, devreye önyagılar giriyor. aslında benim gibi kurgu dizi-filmlere çok yatkın olmayan biri bile günde 10'a yakın bölümünü izlediyse, battlestar galactica başarılı bir dizidir. ve bence izlemek için tavsiye değil merak gerekiyor.

kesinlikle hayatımda izlediğim en iyi dizi olabilir.
izlemeyenler ne kaçırdıklarının farkında değiller.
ayrıca izleyen sayısının artması dizilerin senaryolarını zorlama bi şekilde uzattırtıyor ve ortaya ucube bişi çıkıyor. o yüzden böyle daha iyi belkide..

bitti ya ondan izlemiyorlardır:P şaka bir yana onların kaybı. "robotlar falan ehe" diyip geçiyor saflar ne diyim ki odunla mı döviyim?

Fakat 5 sezon muhteşem giden diziyi nasıl da dandik bir sonla bitirdirdiler. Sadece ben mi beğenmedim acaba?

Bilim kurgu herkesin ilgisini çekmiyor, misal ben de Star Wars izlememiş olanları garipsiyorum, bir kaç tanesine SW sevgisi aşılamayı denedim ama izlerken zevk almıyorlar.

bok gibi olması yüzünden olabilir.

@pichoscosama2: bu sorunu o final bolumu hic olmamis gibi dusunerek cozdum, artik onumuzdeki new caprica'lara bakicaz.

starwars'ın ilk 3 filmi (4.5.6) bsg'den daha sci fi bence (yeni bsg tabi).

ikisinin de eşit derecede seni kasacağını düşünüyorum, Koç'da bildiğim kadarıyla 5 sene sonunda bursunu kesiyorlar, okulu bitirebileceğin konusunda kendine güveniyor musun? Ben de böyle arada kalmıştım sonra Boğaziçi'nde bir bölümü tercih ettim ama okulum uzadı, burslu olsaydım başıma gelecekleri tahmin bile edemiyorum şu an.

bence koç ekonomi burslu. bursun 5 senede kesiliyor evet. ama emin ol mezun olması zor bi bölüm değil (koçluyum, ordan biliyorum) mezun olması zor bir okul da değil. azıcık kafan çalışıyrosa, biraz disiplinliysen rahat 3.5 ortalama ile çıkarsın. koç'ta okuyan genel öğrenci profili "kıroyum emme para bende" nin biraz üstünde olduğu için hocalar çok zorlayamıyorlar. en kötüsü 1 sene uzatıyor okulu. bak en kötü öğrencinin en fazla 1 sene uzuyor dedim, sen en berbat en boktan öğrenci değilsen koç'a gel derim.

buna ek olarak burslulara dorm'lar da burslu. zaten tatil köyü gibi okul kışın kar yağınca da kayak merkezi gibin oluyor. keyfine bakar güzelce mezun olursun.

kafadan boğaziçi iktisat.

boğaziçi'nin mühendisliğine, diğer bölümlerine bok atılabilir belki ama ib konusunda bence boğaziçi.

boğaziçi!

koç'ta masterı yeni bitmiş biri olarak, boğaziçi derim.

burslu koç ekonomi. yüksek lisans düşünüyorsan özellikle. kariyer yönlendirmesi olsun, yurtdışı danışmanlığı olsun, hoca-öğrenci iletişimi olsun boğaziçi'nin eline verir bence. ha kadir has burslu deseydin boğaziçi derdim, ya da koç sosyoloji falan deseydin gene boğaziçi. ama ekonomi için kesinlikle koç.

boğaziçi tercih edilmeli..

ya siktir et koç'u.

boğaziçi iktisat, okul sonrası anlamında sana en fazla kapıyı açabilecek bölümlerden biri, caps lock açık bile yazabilirim inanılmaz bir şekilde tercih edilmekteler.

eğitim olarak da boğaziçinin idari bilimler fakültesi iyidir, o konuda için rahat olsun; + okulun sosyal ortamı da hem okul hayatındaki eğlence hem de okul sonrası için çok şey katar sana.

anladım, boğaziçi çok iyi çok güzel fark ettim de sözlükte ekonomiden çok matematik yapıyoruz, çok soyut ve gereksiz önkoşullar var gibi birçok eleştiri vardı. Bu sorunlar eğitimi çok etkiliyor mu?

boğaziçi ekonomi bence.

ekonomi okumuyorum ama "boğaziçi'nde ekonomi okursan çok iyi bi ekonomi teorisyeni olursun" vs gibi eleştiriler ben de duymuştum. fakat yukarıda dedikleri gibi "boğaziçi teknik üniversite değil mühendisliği kötü" falan diyebilirler (ki doğrudur) ama öğretim yani diploma, meslek vs bakımından boğaziçi iktisadi ve idari bilimler fakültesinin türkiye'de rakibi olduğunu sanmıyorum. bunun yanında mühim olan adam gibi mühendis ya da iktisatçı olabilmek değil adam gibi adam olabilmektir bence. kulüpler olsun, sosyal imkanlar olsun, kampüs hayatı olsun boğaziçi'nin istanbul'da rakibi yok, ankara'da odtü rakip bu açıdan ama o da ankara işte.

anthem-the world is full of sunshine
olabilir mi acaba??

malesef malesef

1- Aynen bahsettiğin gibi her şey.

2- Standart yok ama genelde 3 tane olur. Bir de anakartın destekleyebileceği maksimum bellek boyutu vardır. 3-4 sene önce alınan anakartlarda genelde 2 gb sınır vardır. Şimdikilerde 4 gb, iyi anakartlarda 8 gb sınır var. Yeni nesil anakartlar ddr ve ddr2 hatta ddr3 ram'leri desteklerler. Eskiler sd ve edo'ya kadar gidiyor. İşletim sistemin vista olduğu için yeni bir sistem sanıyorum. ddr2 destekler gibi; ama ddr3 için bir şey söyleyemeyeceğim. Anakartının üreticisinin sitesinden marka-modele göre desteklediği ramlere bakabilirsin. bakabilirsin.

3- Basit ram takmak. Kasayı açıp slota yerleştireceksin, bu kadar. Eski kasetli atarilere kaset yerleştirmek gibi.

4- bkz: 2.b

bellek(ram) alımını ana karta göre seçeceksin, ana kartın max hızı neyse belleği de max o kadar hızda olanı alabilirsin.

ana kartına göre kaç slot olduğu değişir. açıp bak.(ayrıca dikkat etmen gereken bilgisayarındaki 1 gb 512 x 2 olarak takılmış olabilir)

ram takmak basit bir şeydir. zaten yanlış takamazsın. anakart modelini nette arat, ona göre neyi destekletip desteklemediğine bak

ayrıca resimdekiler dediğin gibi. kit

anakart modelini nette aratıp neyi destekleyip desteklemediğine bak. ona göre parça al.

sanıyorum hız 1600 Mhz 800 mhz değerleri. ben cpu z programı ile mainboardan bakıyorum anakarta ama hız bölümü nerde yazıyor bilemedim.


manufacturer yazan mı chipset yazan mı nereye bakacağım ana kartın hızını öğrenmek için cpu z programında.

3. çok kolay parça değiştirmek. zaten ram'in üzerinde çentikler var. oturduğu slot üzerinde de çentikler var. zamanında ram'i ters takıp yakmış birisi olarak şu tavsiyeyi vereyim. kasayı önüne yatır çentiklere güzelce bak. ram tam oturmadan pc yi açma. ayrıca ram'e çıplak elle dokunmadan önce kasanın dışına bir dokun. bazen vücuttaki statik elektrik bu gibi parçalara zarar verebiliyor.

3 tane rem takmak gerçekten saçma. 2 tane tak, ve taktıkların da aynı olsun. (2 ise 2, 1 ise 1 vs) en iyi performans öyle alınıyor.

rem değiştirmek en kolayıdır bu arada. google'a yazsan bile resimli açıklayan yerler bulabilirsin.

Ailemden 3 kişi ile farklı deneyimlere sahip olduğum hastahane(göz, kemik ve ben kıl dönmesi ameliyatları olunmuştur.)

www.sjh.com.tr

Doktor olarak Op. Dr.Nihat Pakakar bu ameliyatların ikisini yapmıştır.
(Kemik ve kıl dönmesi)

Geçmiş olsun

ben olmadım ama acıbadem hastanesi (bakırköy) iyi derler.

Acıbadem Hastahanesi.Prof. Dr. Cihan Uras.

Kendisi bu konuda Türkiye'nin önde gelen cerrahlarından birisidir.Muhtemelen 2 gün içerisinde evinize yollanırsınız fakat en az 15 gün yüz üstü yatmanız gerekmekte ki tecrübe etmiş biri olarak bunun bir işkence olduğunu söylemek zorundayım.1 ay gibi sürede hayatınız normal şekline döner.

8-9 milyar gibi bir ücret tutar.

doktor degil de onemli olan sanirim bu iste uygulanan ameliyatin nuks etmemesi, yara iyilesme suresi gibi durumlar var; kendimden de biliyorum literature bakin en optimum olan yontem olan "limberg flep" ile oldum ben. Kocaeli Tip Fakultesinde oldum.

eğer flep yöntemini seçerseniz ve tedavi de biraz geç kalmış durumdaysanız.ameliyat sonrası bir süre depresyona girebilirsiniz.

öteki durumda ise 10 kere ameliyat olma durumunuz var.kısaca maalesef iki ucu b.... değnek.

20 yıl boyunca camiyle arasında 3 apartman bir sokak olan bir dairede yaşadım.. çift cam yoktu pencerelerde ama ses her türlü geliyor camiden.. sadece ezan olarak da düşünme sela (salâtmış doğrusu) da okunuyor misal.. bir süreden sonra alışıyor tabi insan ama alternatif varsa kesinlikle onu değerlendirmeni tavsiye ederim..

3 caminin arasında oturan biri olarak söylüyorum ki; sabah ezanlarına uyanmayı bir süre sonra bırakıyorsun. Alışıyorsun ama ikindi, akşam, yatsı zamanlarında eğer evin içinde biriyle konuşuyorsan 10 dk ara vermeli ya da haykırmalısın :)

havaalanı yada tren yolu yanında oturmak gibi bir şey cami yanında oturmak, zamanla yıldırmaktan çok alışırsın.

ayrıca çevrede minarenin boyuna yakın bir bina yoksa şayet ve senin evde bitişik ise ezan sesi sana biraz zor gelir hatta duymama imkanın bile var(bi akrabanın evi bitişik olmasına rağmen biz ezan sesnini duymamıştık tüm gün boyunca), ama varsa ses binalardan yansıyıp caminin yakınında daha çok duyulabilinir.

hmmm bir ikindi vakti emlakçıyı kafalayıp gideyim o zaman.

aslında cami olmasının iyi tarafı da var emlak değerini düşürüyor heheh :)

hatta bir mucize olur da ezanın okunması mahalle halkının insiyatifine bırakılırsa, satarsam kâr'a da geçerim epey heh heh

kimdir nedir demeden kufreder bulabilirsin kendini bi sure sonra. ola ki bi gun camlari acip odalari havalandirayim desen 5.1 surround sistemle dinlersin boguren mikrofona ek olarak.. (adamin oksuruk/tiksirik ve mikrofon cizirtilari da bonus). ali$iliyor elbet ama algida secici veya takintili bi insani rahatsiz ediyor; hayattan, vesaire tum maneviyattan sogutuyor.
gunumuzde neredeyse her haneye bi cami dustugunden (ya da cok yakinda bu proje gercekleseceginden)daha iyi bi secenek varsa degerlendir diyemiyorum : )

gule gule oturunuz yeni evinizde:)

bakalım ya. çok hiddetli bir adam olmadığımdan ötürü müezzini sniper ile indirecek kıvama gelmem zaten heralde.

ama hoparlörünü bozabilirim belki ara sıra. mikrodalga fırının kapağını açıp minareye doğrultup çalıştırarak filan. heheh.

cami minaresinin yanında oturmuşluğum var 10 sene. ezan kulağıma bağırıyodu balkondayken. o kadar alışıyorsun ki şimdi bunu okuyunca anca aklıma geldi. hiç olaya bir dezavantaj gibi bakmamışım. sabah ezanını 1 2 hafta duyarsın ondan sonra bişicik olmaz. eğer ciddi fiyat ucuzluğu varsa kaçırma bence.

Yazın serin odaya geçiyorum, ezan sesi devamlı geliyor. yaz başından beri en fazla 3 kere uyanmışımdır sabah ezanıyla. Bir süre sonra alışılıyor. Tren yolu kenarı, havaalanı yakını vs. çok daha gürültülü gelir devamlı olduğu için.

ben de yaz okulunda bikaç ay evi caminin karşısında olan teyzemlerde kalmıstım. sabah ezanı sanki beynimin içinde okunuyor gibiydi. eğer uykuna düşkünsen bi süre sonra sinirlerini bozabilir.

belki merkezi sistem vardır yani camiden değil de bir direkteki spikırdan geliyordur. yapılmışlığı var mı bilmiyorum ama şikayet edebilirsin. sonuçta 12den sonra gürültü yapmak yasak değil mi?

evet bir süre sonra alışıyorsun.

(bkz: türkiye çok süper laik bir ülkedir)

hem caminin çaprazında hem havalimanına yakın sayılabilecek bir yerde oturan biri olarak(bir de çok işlek bir sokak, minibüsler fln geçiyo sürekli) diyeceğim tek şey şudur; alışırsınız! en fazla bi ay sürer. misafir gelenler çok yadırgıyor ilk günlerde ama biz hiç duymuyoruz bile sanki.

eğer sadece sizseniz alışırsınız bir süre sonra. yalnız bebek varsa sabah ezanlarında biraz sorun olabilir. malum sabah ezanı biraz daha uzun sürüyor diğerlerine göre. buna benzer bir durumda olan yeni bebekleri olan bir arkadaşım imamla görüşerek hoparlörün yönünü biraz çevirmelerini sağlamıştı. ama çoğu zaman bu anlayışla karşılaşmak mümkün değildir tabi.

siz yine de bir ikindi vakti eve gidip deneyin, garanti olsun. evin camiye uzaklığı, hoparlörün gücü vs. hepsi farklı değişkenler. her ev için aynı sonuçları vermez neticede.

Benim evimde 23 yıldır Cami'ye çok yakın ve hala sabah ezanlarında sesi duyup irkildigim oluyor, bende çözümü sabah ezanından sonra uyumakta buldum ;D ama cidden ses çok fazla geliyor özellikle yazın camları açık tuttugun için her ezan vakti konuşmuyor bitmesini bekliyoruz .)ama o kadar da önemli degil alışıyorsun cidden...

20 yıldır cami ile arasında 10 metre olan bir apartmanda yaşıyorum. Ara sıra sinir bozuyor ezan sesinin desibeli, ama çoğu zaman duymuyorum bile. Alışa bilmene bağlı aslında.

1.5 yıl bir cami ile ses savaşı yaptım ben. Sonuçta yönlendirilmiş düşük frekanslı ses ile adamları yıldırdım ama o zamana kadar az çekmedim.

içinde hissedersin sesi, aman uzak dur.

cafe sahibine sorsan en hızlısı

bios ayarlarından düzeltilir.

@axijazz, biraz daha açabilir misin?

sanırım sadece anabilgisayarda açıyorlar usb leri, geçende arkadasıma acil çıktı almak için girdiğimizde öyleydi en azından.

pc yi açarken deleteye bas bios açılacak oradan bulursun USB portları disabledir enable yap.

net cafe ise genellikle kullandiklari cafe yönetim programlarindan kaynaklıdır. Ana makinada oturan kişiden yardım alman gerekecektir. Biosdan kurtaracagini sanmiyorum.

www.tatliaskim.com

sitedeki küçük programla sorununuzu halledebilirsiniz

nedir bu kadar fantezi ya? gidin söyleyin kasadaki elemana olsun bitsin.

1) elektronik esya (notebook, cep telefonu vs) ki sizin de dediginiz gibi az cok sermaye gerektirir.

2) elbise (t-shirt, pantolon isine girenler cok)

Ne getirirsen getir gümrük denen naneye takılacaktır, o da astar yüz muhabbetinden çok avantajlı olmayacaktır.

bas gitar. (fender musicman)

bong.

supplementler

burda 30 dolar turkiye de 250 ytl dusun artik. hatta ben gondereyim.

gümrük için bir şeyler ayarlarsan buluruz her türlü, bak "buluruz" diyorum :)

kanat! nar ekşisinde marine edilmiş tam sarmısak! tabii ki pirzola, kekikli mekikli.

sucuk

sucuk aklima geldi ama bulabilir miyim bilmiorum ki
bu arada kekikli pirzola on numero

mantar

kebap
kusbasi
pilic sis
pastirma!!

pastirma pek guzel gorundu
mangalda guzel olur mu bilemedim
ama gene de denicem

ingilizler mısır koyuyor mangalın üstüne etlerin yanına falan, nerden geliyor misafirin bilmem ama aklında olsun.
Mutlaka sucuk yap..Çünkü sucuk geleneğinden çok sosis gelenekleri vardır..Acısız olmasına dikkat et..Ketchup, mayonez ve hardal gibi sosları sakın unutma...
avrupa' dan geliyorlarsa biber, çarliston ve soğan unutma ama, ekmeği de kızart üstünde coss diye bastır; bizim ekmeklerimiz farklı..
acıktım.

kanat kanat kanat... acılı böyle, soslu moslu.

sonra köz daha otururken patlıcan, kırmızı biber, yeşil biber, domates filan közle. etin yanında patlıcan salatası yaparsın, ölürler.

ve folyoya sarımsağı saracaksın, közün içinde bi yarım saat duracak. ondan sonra sarımsağın kafasını kesip alttan sıkıp içini boşaltacaksın.

canım çekti vallaa.

mısır da közlenebilir tabi.

mantar çok uzun sürer. kanat da zor pişer. bunları en evvelden koy.

abartmak istersen közde patates kömürün içine yatırcan bir de soğanı da aynı şekilde kömüre yatırıp sonra zeytinyağı pul biber vs ile servis etcen. yok daha da abartmak isterim dersen dalak, koç yumurtası (bildiğin taşak), kulak, dil gibi daha önce tatmamış oldukları iddialı sakatat pişirebilirsin. bunları bol tuzla servis etmelisin. ya beğenirler ya iğrenirler ortası yok.

kardiyonun asıl amacı kalbi hızlı çalıştırmak değil abi. sonucu o. yani fazla kalori harcatan hareketlerin ortak noktası kalbi hızlı çalıştırmak ve dolaşımı arttırmak olduğu için buna kardiyo deniyor. yoksa 20 sene önce bakarsan böyle bir kelime olduğunu bile sanmam "koşmak" deniliyordur heralde.

ağır bir halteri kaldırıp indirirken de hiçbir şekilde yarım saatte koşuda harcadığın enerjiyi harcayamazsın zaten :) yarım saat kaldırıp indirirsen de harcayamazsın büyük ihtimalle hatta, ki o kadar süre dayanman imkansız.

ama başka tür egzersizler var, hem ağırlık hem de kardiyo içeren. mesela elde hafif dambıllar tutarak yapılan spinning filan. onlar felaket yakıyor. ama işte zamanını filan ona göre ayarlican tabi tek başına yapılmıyor...

bir grafik anlatmıştı tıpçı bir arkadaş, mevzuu kalp atış hızına göre vücudun hangi enerji kaynağını yüzde kaç tercih ettiğiydi. o 500 kiloluk halterde örneğin çok yüksek oranda vücuttaki karbonhidrat formları kullanılacak, oysa işte o hedef kalp atış aralığında maksimal olarak yağ tercih ediliyor olacak gibi bir tezi vardı grafiğin.

ben yine de bu konudaki bilgilerin fevkalade teorik veyahut dolaylı ölçümlerle edindiğinden, kişisel faktörleri de göz önüne alırsak çok değişken olabileceği düşüncesindeyim. kaldı ki net olarak kalorik denge negatif olmadıkça direk yağlar yakılabiliyor olsa bile pek birşey değişmeyecektir.

Size de sorunuzu düzenleyip, gerekirse genişleterek sitemizdeki egzersiz ve beslenme uzmanına yollamanızı, bilimsel bir makale şeklinde yanıtlanabilmesini sağlamanızı öneririm.

Konu detaylı bir konu, ben kardiyovasküler yerine dolaşım sistemi demeyi tercih ediyorum. Pek çok şeyi yanlış kullandığımız gibi bu "kardiyo"yuda yanlış biçimde kullanıyor, daha sonra bu yanlışlığı benimsiyor daha sonrada kavramları çorba yapıyoruz.

Sorularınıza kısaca yanıtlar vermeye çalışacağım, tabii ki bilgim dahilinde ve detaya girmeden.

Kalbin atması bir iştir, her iş bir enerji harcatır ancak kalbin atması için gerekli enerji yağ yaktıracak kadar çok olamaz. Bana kalırsa bu neredeyse mümkün değildir, kalp kasları koca vücudumuzla kıyaslandığında çok küçük kalıp, çok küçük enerjiyle rahatlıkla çalışabilir. Kaldı kalpteki kaslar özel kaslardır, bu harika kasların işlevine göre ne tür temel farklılıklara sahip olduğunu "kaslar" adlı yazımdan öğrenebililirsiniz.

Yani sizin deyiminizle "kalbiniz götünüzde" atarsa yağ yakmazsınız, dolaşımınız hızlanır ancak bu da yağ yakımı için yeterli değildir.

Vücudumuza "asıl" kalori yaktıran şey demeyelim, çünkü kaloriler pek çok farklı iş için kullanılıyor, kaldı ki işin içine bir de aerobik anaerobik sistem girince konu daha da detaylanıyor. Ancak sizin kastettiğiniz anlamda kalori yakımı için konuşursak "evet kalori yaktıran en önemli unsur kas çalışması."

Ağırlık kaldırmak da güzelce kalori yakmamıza neden olur, hatta bazılarına göre dolaşım sistemi için yapılan egzersizlerden daha çok kalori yaktırmaktadır. Bazıları dediklerim uzman kişilerdir tabi. Ancak ben dolaşım sistemi egzersizlerini vazgeçilmez görüyorum, kaslarımın daha küçük görünmesine rağmen tel tel görünmesini de buna borçlu olduğumu sanıyorum.

Bir nokta daha, bir çok kişi ağırlık ve koşma gibi egzersizleri değerlendirirken bunları kesin olarak birbirinden ayırırlar. Bu doğru değildir. Koşmadan koşmaya fark vardır. Başta sürat koşuları olmak üzere, bir çok kardiyovasküler egzersiz anaerobik enerji sisteminin elemanlarının çalışmasına da muhtaç olduğundan birebir ağırlık kaldırma gibi etki gösterir. Kısa mesafede hız koşucularının (sprinter) kaslı olmasının bir nedeni de çok güçlü olmaları gerektiğidir, yani usain bolt o kol kaslarını, o bacak kaslarını mr. olympiaya katılmak için değil, daha hızlı koşmak için yapar.

Güçsüz birisi için uzun bir koşu bile ağırlık kaldırmayla benzer etki gösterebilir. Yani hem aerobik hem anaerobik sistem birlikte çalışır.

Sözü toparlayayım:
Sadece kalp atım hızınızı arttırarak yağ yakımı sağlayamazsınız. Ancak ben oturduğum yerden yarım saat bir saat boyunca kalp atım hızımı arttıracam derseniz (ki azami kalp atımınızla bu kadar uzun süreli bir arttırma kalp krizi geçirmenize bile neden olabilir) yağ yakma olasılığınız vardır. Ama kısa süreli bir kalp atım hızı arttırımının size dişe dokunur bir faydası olamaz.

Sadece ağırlık kaldırarak yağ yakabilirsiniz ancak gelişimi kısıtlı bir dolaşım sisteminiz ve gelişmemiş bir aerobik enerji sisteminiz olur. Size de bodyci deriz, sonra diyet yaparak yağlarınızı daha da bi güzel yakar, definisyon yaparsınız. Kondisyonunuz benim gibilere göre yerlerde sürünür, sizin ensenize vurup vurup kaçarız.

Sizce de mantıklı olan hem koşmak hem de ağırlık kaldırmak değil midir?

:-)

Ek: eklemeyi unuttuğumö bir nokta var. Hızlı kalp atımı demek hızlı çalışan metabolizmaya işaret eder. Ama dediğim gibi dinlenme durumunda ne kadar, kişinin yaşı ne akdar off off. Yazmak lazım bunları güzelce.

Ek2: Şu yukarda bahsettiğim lif lif kaslarım konusunda sanırım yanılıyorum. Koşmayı sevdiğim için belki de buna inanmak istiyorum diyelim. Ama vücut geliştirme sporcularının benim kadar koşmadan definisyona girerek benden kat kat lifli olduğu bir gerçek. Kondisyonları yani dayanıklılıkları düşük ama lifse lif.

Bir de cimnstikçiler var tabi, onlarda her daim lifli lifli gezerler ve aerocik antrenmanlar yapıyorlar mı orasını bilmiyorum. Gerçi yaptıkları hareketler ve antrenmanlar belirli bir aerobik kapasiteye muhtaç ama daha çok kuvvete dayanıyor.

superbad

senior skip day ve american high school (+18 di galiba 2side ^^)

sex drive da fena değil.

şu adamın filmlerine bi bak derim; Gus Van Sant

özellikle ;

(bkz: Elephant)
(bkz: Good Will Hunting)
(bkz: Paranoid Park)

yeni olmasalar da izlememi$sindir herhalde diyerekten:

grandma's boy
dazed and confused
young people fucking

süperbad'e artı 1.

ve ek olarak,

(bkz: 10 things i hate about you)

american pie serileri

imdb.com ve tv.com'da o bolumun ozeti oluyor. isinizi gorur mu bilmem. house bolumleri atlanmadan izlenmeli :(

www.google.com.tr

kafayı takma orda yaktığın kalori üstüne yazan şeylere. sadece baştan sağma bir hesaplama olmasının yanında, spordan sonraki saatlerde de vücut fazladan kalori yakıyor. bu nedenle pek bir şey ifade ettiğini söyleyemem o kalorilerin.

bence mekik masasina pek de gerek yok cunku mekik masasinda en fazla uc dort farkli yapilabiliyor. yerde mat uzerinde daha farkli ve fazla karin calisma olanagi var. hatta ve hatta bir aeorobik topu adami daha cok zorlar gibin. kol icin de dumbil alin kafidir. bu tur aletlerde weider'i tercih ediyorum ben.

bira göbeği olsun, pekin göbeği olsun; bundan kurtulmanın yegane yolu sadece mekik çekmek değildir. tüm vücudu çalıştıran düzenli egzersizler yapman gerek. tabi bunu dengeli ve öz bir beslenme alışkanlığıyla tamamlamak lazım. efsane özet geçtim ama işin temel mantığı budur. kolay erimez nitekim o göbek. sorunun cevabını ise aşağıdaki yanıtlarda bulacağını sanıyorum!?

göbek için sadece mekik değil cardio yapmak ve düzenli beslenmek gerek. hatta diğer ikisi mekikten daha önemli bildiğim kadarıyla. en azından ben bu şekilde kurtuldum göbekten.

mekik çekmenin göbeği eritmede hiçbir etkisi yoktur. o sadece kas yapar altında, üstteki yağı eritmezsen de o kas da bir halta yaramaz açıkçası.

@mortifera
üstteki yağ nasıl eriyecek peki? varmı bi öneriniz?

koşacaksın her gün bir yarım saat 40 dakika filan. gider o yavaş yavaş.

bira göbeği sanıldığından daha az masum, ekstremi santral obezite olan, erkeklerde görülen bir yağ bağlama işi olduğundan, net kaloriyi eksi yapıp (az ye spor yap) yağ kütlemizi azaltacağız ancak o zaman gidecek.

Karak Norn serverindayız buyuk bir guildimiz var cok buyuk olmasada ORder ız ve serverde guzel bir denge söz konusu,yakında oyunda eu da sadece 4 server kalcak karak norn ,eight picks 2 tane daha..acele yazdm entryi yanlız olmadını bil diye..oyunda tarhana yi bul order da...

order oynamam heralde ben malesef.

eğer cukka sağlamsa birazcık, kanlıcadaki lacivert derim. oradan etkilenmeyecek çiftin sinirleri hisleri yoktur o derece bir ortam. biraz kasıntı tabii ki. bu arada avrupa istemişsin ama r.hisarından ufak tekneler kalkıyor lacivert için çok romantik olabilir. bilgi iste arayıp bence bi. ama dediğim gibi kalın bir yer, ayda yılda bir bir olaysa değer yani.

paran coksa lacivert şahanedir.onun yanı sıra etiler sırtlarında ikinci kopruye ve bogaza bakan bi mekan var,adını sanını bilmiyorum ama manzarası muthistir.

(bkz: leb-i derya)

ortaköy banyan. lacivert filan gibi janti değil. daha çok turistler gider. boğaz ayaklarınızın altında.

(yazdım ama pişman olmayayım. çok gidip kalabalık yapmayın, keşfetmeyin orayı da. arada gidip keyif yapıyoruz.)

kale pruva

faturali hatlar icin 444 0 532, kontorlu hatlar icin 444 0 535 den musteri temsilcisi ile gorusecek iptal ettirebilirsiniz. hatta sadece turkcell'den gelenleri degil. turkcell'in is ortaklarindan gelen sms lerinde iptalini isteyebilirsiniz. herhangi bir zorluk cikarmiyorlar.

(bkz: turkcell'in sabahın köründe mesaj atması /@skatheist)

avea için de benzer bir işlemle iptal söz konusu mu?

hem sorayım, hem de katkım olsun.

444lü numarayı aramıştım iptal ettirmek için ama yok bilmemkaça basın, şimdi şuna basın diye diye deli etmişti otomatik mesajları. müşteri temsilcisine nasıl ulaşabiliyoruz kolay yoldan?

@apar : 9

avea için web sitesindeki online işlemler'de reklam mesajlarının iptali. ancak bu iptaller sadece operatör üzerinden gönderilen reklamlar için geçerli oluyor haliyle, yoksa siz sağa sola cep numaranızı verdiyseniz ve onlar sms atıyorsa onu engellemez.

isterseniz hepsini de engelliyor. hani gönderen numarası olmayan, sadece adı olan mesajlar var ya, onların hepbirini engelleyebiliyorsunuz orayı arayıp. ama filtreleri yok. varsa da kullanmayı bilmiyorlar. bana aynı şekilde üyesi olduğum meslek odasından, maliye!'den, derneklerden falan mesajlar da geliyor. kapat diyince onlar da gelmez oluyor. onlar gelsin de reklamlar gelmesin diyemiyorsunuz. kapattırmıştım, hiçbir şey gelmemeye başlayınca almam gereken mesajları da alabilmek için açtırttım yine.

özel bir yerlerden gelmesi gereken mesajlarınız yoksa arayın hepbirini kapatın rahat edin.

bu konuyla ilgili turkcelle bi mail atmıştım cevabı aynen gönderiyorum.
belirli bir markadan (örnek: Garanti) gelen mesajları engellemek için ise o markadan gelen mesajı 2780'e iletebilirsiniz.
Saygılarımızla
Turkcell İletişim Hizmetleri A.Ş.

Sevil Aygun
Müşteri Çözüm Merkezi

denedim işe yarıyor..

sozluk.sourtimes.org

iyi de caylak olman sadece silinen entry'n ile ilgili olmayabilir. o yuzden "tamamen haksiz" gibi laflar etmeden once sozluk yazarlarinin kisisel tarihceleri basligina bir goz at.

iletişim kısmına bol bol mesaj gönderdim zaten, oradan bir sonuç alabileceğimi sanmıyorum. ayrıca entryim silindikten 2 dakika sonra çaylak oldum. %99 bu sebepten ötürü olsa gerek

iletisim kismindan sonuc alirsin, kontrol ediliyor orasi...

burayı takip ediyorlar görürler. ama bir şey söylerler mi bilemiyourm.

hocam bi zahmet okuyorlarsa da bi cevap atsınlar, durum bu yazdım işte benim çaylak olmam o entrymin silinmesi doğru mu şimdi ? kaç gündür mesaj atıyorum ipleyen yok

eh aslında anket doldurmuşsun. bu da yetiyor birçok durumda çaylak olmaya.

hakli olsan simdiye coktan yazar olurdun. zorlama daha fazla bence.

yau nasıl yetiyor :s kurallara aykırı ne yazmışım.

diğer duyurularda da okudum, moderatör hatalı olsa bile aylar sonra durumu düzeltiyormuş.

Geçen gün de aynı şekilde uçuruldum diye duyuru yazmıştın o zaman bakmıştım entrylerine fazla kasma o entrylerle geri döndürülmen zor. bi de kolbastı ile ilgili bi "bakınız"ın da vardı sanırım daha önce aynısının aynısı verilmiş bir "bakınız"dı...

uçurulan başka bi arkadaş sanırım. evet dedim 1 tanesi haklı zaten diye. nesi zor onu çözemedim. zannedersin sözlükte herkes bilgi fışkıran aydınlatıcı şeyler yazıyor, alternatif porno film isimleri hakkında yazıp bunu deme istersen

haydaaa hayat memat meselesi değil heralde bi konuda sorun olduğunu düşündüm ve bunu dile getirdim konu nerelere geldi

sadece sana son bir kac gundur anlatmaya calistigimiz sey (ki ayni mevzu defalarca islendi) caylak oluyorsan ya da ucuyorsan bir sebebi mutlaka vardir. yazar tarihceleri acilmadi halen kullanicilara. demek ki en ufak hatanda caylak olmani gerektirecek not(lar) dusulmus tarihcene. bu isin oluru bu. hata olsaydi geri donerdin diyoruz, daha ne diyelim?

sözlükte bulunan iletişim bölümüne mesaj atıp cevap alabildin mi ? bravo o zaman ne diyim, ben de hakaret etmedim heralde. 4 tane mesaj attım ve hepsini düzgün bir dille yazdım. cevap verilmeme sebebini anlamış değilim. sen şu an yazarsın, birine mesaj atarken bir yazara mesaj atıyorsun sanırım e o zaman cevap alman normal bi olay zaten. benim cevap alamadığım kimseler iletişim bölümüne bakan insanlar. mesajı gönderirken mail adresini de yazıyoruz. eh yeter be birader deseler ona da razıyım bu saatten sonra

muhtemelen sebebi bu degildir ama eger bu ise yanlis yapmislar. artik su tarihceyi yazarlara acmayi becerseler de "vardir bir hikmeti" noktasindan bir adim ileriye gitsek.

anket doldurmak yasak degil, entry hatali da degil (soyledigine gore) bu durumda elbette hakkini arayacaksin. ara. iletisim uzerinden mail at ama okumayacaklar. artik iletisim mailleri sadece hukuki sorunlar icin degerlendiriliyor. soyle bir arkdasina sozlukten mesaj atsin ya da bekle caylakliktan cik "beni niye caylak ettiniz" diye cemkir.

benim de derdim o zaten, bu silinen ilk entrymdi. ikincisi silindikten 2 dakika sonra çaylak oldum ki 2. entrymin silinmesi doğru ona lafım yok. benim garibime giden hakkını arayan kişiye garip bi muamele yapılması. durup dururken siz de çaylak olun o zaman böyle midir yani bu işin çözümü. neyse sonunda bi kişi çıktı da normal bir şekilde cevap verdi bir de o yolu deneyeceğim artık

bu arada vaziyeti anlatma seklin biraz degisiyor yalniz farkindaysan? iki entrynin birden 2 dakika icinde silinmis olmasi yeni bir bilgi. bu durumda neden seni caylak yapanin hakli sekilde silinen entry oldugu sonucuna varmiyorsun? "daha once yazilmis zaten bu" gerekcesi -ozelikle de anket basliklarinda birini rahatlikla caylak yapabilir tek entry ile bile.

iki entryim birden 2 dakikada silinmedi. o 2 dakika olayını daha önce de yazdım, bi arkadaş belki başka bi sebepten ötürü çaylak olmuşsundur dedi bu durumu anlatmak için yazdım. 2.entryim silindikten hemen sonra çaylak oldum dedim. silinen iki entry arasında günler var

ve yukarida hikayesini anlattigin entry ikincisi? oyleyse entrynin silinmesi hatali. caylaklik da eger entrynin silinmesinden dolayi ise o da hatali.

hayır yukarıda anlattığım hikaye silinen ilk entry için. o entrymin silinmesinin hatalı olduğunu düşünüyorum, e sabırtaşı bir yazarın 2 adet entrysi silinince de çaylak oluyor anladığım kadarıyla çoğu kişiye böyle olmuş. sonuc olarak ben 247 entry yazmıştım ve bunlardan sadece o 2 tanesi silindi 1 tanesi de hatalı bir şekilde silindi. çaylak olmamın yanlış olduğunu düşünüyorum.

hayir, iki entry silinince caylak olunuyor diye bir kural yok. tek bir entry bile yeterli nerede ne yaptigina bagli olarak -ozellikle daha once yazilmis gerekcesi soz konusu ise. ayrica hala yazarken silinen ilk entryne niye itiraz etmedin?

çünkü ne kadar entry silinince falan çaylak olunduğunu bilmiyordum bir de daha silinen ilk entrydi hadi dedim şimdi boşuna ses çıkarmaya gerek yok. ikinci entry silindiği zaman önceden zaten bunun silinen entrysi varmış çaylak yapalım şunu denmiş olabilir. dediğim gibi kimdir nedir butonu laf olsun diye konmadı sanırım oraya, çaylak yapan insan en azından bi uyaramaz mı. sözlükte bir sürü trol fink atarken bir sürü insan bu şekilde dışarda kalmış oluyor. anlamadığım diğer olay ise bazı 9. ve 10. nesil çaylakların başlıklarına bakıyorum habire çaylak olup sözlüğe geri dönüyorlar bu iş nasıl oluyor. çünkü benim önümde şuan 23000 kişi var ve sürekli gerilere düşüyorum, tahminen bekleme ile 6-7 aydan önce dönmem mümkün değil. o iş nasıl oluyor onu çözemedim

meselenin silinen entry sayisi olmadigini soyledim, yine tekrar edeyim. mesele okumadan entry girmek veya girmemek meslesidir. okuyarak girin, dert tasa kalmasin.

15.06.2009 tarihinde silinen ilk entrin yani senin silinmesi hatalı dediğin entri silinmiş.
geçen günlerde vuvuzela başlığına baktığım zaman senin
"(bkz: vuvuzela çalıp kolbastı oynamak)"
entry ne rastladım ve başlık içinde ara yaptığım zaman önceden yazıldığını anlayarak ispiyonladım. 2. kez "daha önce yazılmış bu" yüzünden çaylak oldun,
fakat 15,06 - 22,06 tarihleri arasında 7 gün içinde ilk silinen entryine neden itiraz etmedin?
ilk olana zamanında itiraz etsen ikincisi silindiğinde yazar kalabilirdin.
ve bir bakınız yüzünden çaylak oldun. büyük ihtimalle seni çaylak yapan 2. hatalı entryin. çaylak olmanda haftanın hiperaktiflerine girmen ve bakınız' ın etkili olduğunu düşünüyorum.

yahu hang krterlere göre çsylak yapılmanızı hata olarak görüyorsunuz ayıptır sorması? herkes biliyor ki 1 hatalı entry ile dahi çaylaklık bolca görülen bir şey.


bu derdinizde insanlardan beklemediğiniz bir tepki almanız da sizinle ilgili bir şey bence.
buradan bakınca gayet de işine bakan biri gibi görünüyorsunuz. hiç de asıl kaygısı hakkını almak olan biri gibi durmuyorsunuz. üslubunuz da itici. yani haklı olsanız eyvallah edeceğim üslubunuza ama hayır, haklı da değilsiniz. 247 entry nizin olması da hiçbir şey ifade etmiyor bence.

bence yapacağınız en iyi şey susmak olacaktır, bence.

her gün bir sürü kişi çaylaklığa düşürülüyor. hepinizle tek tek neden iletişime geçilsin ki. üstelik buradan gereken cevapları aldığınızı da modlar görüyordur muhtemelen.

neyse, hayat zor.

hem başka sözlükler de var sizin gibilerin bol olduğu, gidip oralarda devam edin bence.

uçurulmamışsın ve çaylaklık onay sıran 3872387681768707 değil. o yüzden fazla gaz yapmışsın gibime geliyor. dua et şutlanmamışsın.

ayrıca korkulu rüya görmektense uyanık kalmak evladır sözünü çok severim. zaten yeni yazarmışsın galiba ne işin var anketlerle, şaibeli entrylerle..

@tyrarcx
onu dedim zaten ilk olduğu için hadi dedim boşuna sesimi çıkarmıyım sonuçta kaç entry silinince çaylak olunuyor onu da bilmediğim için bişey demedim. yazdım zaten ikinci entryim hatalı ona lafım yok. ama o ilk entryim boşuna silinmese idi belki direk çaylak yapılmayacaktım. benim en çok taktığım konu bilinen 9 ve 10. nesil yazarların kısa süreli olarak çaylak kaldıktan sonra hemen yazarlığa geri dönebilmesi idi. yoksa tabi ki bekleye bekleye geçer o kadar sıra. evet o an aklımda çıktı ve arama yapmayı unuttum ama sende keşke ispiyonlamadan önce bi uyarsaydın çok zor bir olay değil bu bi bkz yüzünden bekle allah bekle

@esas itibariyle

asıl kaygım hakkımı aramaktan başka ne olabilir bi söyler misin. sizin gibilerden kastın nedir onu da çözebilmiş değilim, yok yere bi entryim silindi ve bunun kesinlikle çaylak olmamda etkisi olduğunu düşünüyorum ve bunu da söylüyorum. yahu benim oraya yazdığım şey o başlıkta yok ki. hakkakaten ne gibi bir amacım olabilir bunu merak ediyorum umarım yazarsın

üslubunuzdan ve en önemlisi de "sen"li hitap şeklinizden ötürü cevap vermiyorum size.

ah kusura bakma

s8e117(6)

southparkzone.info

bu akşam e2 de yayınlanacak. az önce ntvmsnbc de görmüştüm reklamını ancak şimdi bulamıyorum..

50 mm de işe yarıyor çıkarma garibanı. objektifi daha az iplemek istediğin durumlarda (kum, rüzgar, tatil ortamı filan) kullanıyorsun.

zaten 50 mm'i satsan da çok getirisi olmaz bence

50mm yi satmak istersen görüsebiliriz.

Mailim: oluroyle(a)hotm a il(.)c om

kafanızı karıştıracam, ama; elinizdeki makine full frame değil. yani 50mm'niz (focal length 1,5 olsa gerek) 75mm gibi iş görmekte birde bu 50mm lik lens full frame makineler için mi yoksa d80'e göre optimize edilmiş mi?

kabaca kit lensiniz pek bir işe yaramaz elinizden çıkarabilme olasılığınız varsa onu elden çıkarın, 50mm kalsın derim. alacağınız 85mm objektif için de 50mm'de bahsettiğim mevzular geçerli. 85mm makineniz 127,5mm gibi çalışacak eğer lens ff bir lens ise siz onu 127,5/28 veya 4 gibi kullanabileceksiniz.

@neronas: satmaya karar verirsem iletişime geçeceğim.
@kafa radyo: yok canım niye kafam karışsın :) şu anda kit lensi satmak pek mantıklı değil zira elimde geniş açı bir lens kalmıyor. zatan portre için 105mm yerine 85mm istememin sebebi makinenin full frame olmaması.

tunalı d&r'da bi aralar satılıyordu fakat hala var mı bilmiyorum. en son gördüğümde yoda'nın ve dart maul'un ışın kılıçları vardı.

d&r'da bulamazsan aşağıdaki linkten temin edebilirsin:

www.amazon.com

sadece ankaradakiler değil türkiyedekiler epey dandik,

cidden almak istiyorsna doğru düzgün bir şey, ebay'e bak derim...

Ankara'da bulsan bile çok uçuk fiyatta olacaktır diye düşünüyorum.
Internet üzerinden alışveriş yaparım diyorsan şuraya da bir bak istersen:

www.thinkgeek.com

yoda'nın kılıcı normal boyutta bir insan için ışın çakısı civarında bir şey olur tabi...

2 gün önce cepa'da joker diye oyuncakçı var orada gördüm galiba

geri eklerler 2-3 güne