artısı paralı domain ismin olur, eksisi paran gider.
istersen sorunu biraz ac.

şimdi domain isimlerinde tasarım ve ödeme şeklini soruyorum paypal veya hangi ödeme metodu kullanıyor

paypal iyidir. diğer şeylerle uğraşılmaz.

Türkiyenin gücenlik konseyine girmesi gibidir.ha girdi de ne oldu ? prestij bunun gibi , tr.gg ile biten bir domain alırsan ciddiye almazlar, hatta alsalar bile sen söylerken utanırsın yarın bir gün, en iyisi al adam akıllı domainini 10-15 ytl ye aslanlar gibi kebirhosttan da 10 ytl ye host al, kur wordpressini aslanlar gibi devam et.

Internet Download Manager candır fakat paralıdır
www.internetdownloadmanager.com adresinden indirip 1 ay süreyle deneyebilirsin
ayrıca forum.donanimhaber.com şu adreste nası kullanıldığını resimli falan anlatan bi yazı da var.

da'da filan olmuyor mu?

freedownloadmanager

Tabii ki orbit. Firefox'a da çok güzel entegre oluyor kendisi.

evet orbit de iyidir bak.

flashget, orbit, freedownloadmanager. iyidir bunlar. ben flashget güzel gözüktüğü için onu kullanıyorum. flashget classic öneririm. diğer sürümü torrent ve emule linklerini de indiriyor. bence gereksiz.

www.flashget.com

internet download manager paralı. bence ücretsizi varken hiç bulaşma. idm çirkin (arayüz olarak). paralı olması daha iyi olduğu anlamına gelmiyor.

flashget+flashgot mükemmel oluyor. örneğin bir sitede lost'un ilk sezonunun bütün bölümlerini buldunuz, ama arada başka yazılar da var bölümün ismi yazıyo mesela falan. seçiyosunuz ne var ne yoksa, ctrl+f2 yapıyosunuz, tak bütün linkler flashgette. flashgette hasarlı dosya problemini ben de yaşıyordum ama farkettim ki aktif downloadları pause yapmadan bilgisayarı kapatmazsam sorun olmuyor. hatta en güzeli bilgisayarı download bitene kadar açık tutuyorum, ayarlardan "indirme bitince bilgisayarı kapat"ı seçiyorum, kendisi hallediyor. bunlara dikkat etmeye başladığımdan beri bozuk dosya problemim olmadı. kullandığım flashget de 1.96.1073. bana göre klasik sürümden daha iyi.

ek olarak, bahsi geçen diğer programları da denedim ama bu işlerin teknik yönleriyle pek alakası olmayan sıradan bir kullanıcı olarak, flashget için daha derli toplu ve kullanışlı, miniş miniş, sevimli mi sevimli bir program diyebilirim. hayat arkadaşım oldu meret yahu. seviyorum.

ben de oyumu kesinlikle [flashget+flashgot] ikilisine veriyorum.

flashget ve flashgot +1

Bu devirde flashget kullanan var mı hakikaten bu kadar? Oldu olacak getright desin biri de. Orbit+flashgot iyidir.

igetter muhtesem program, forumdan linkleri topluca secip copy yapiyorsunuz, sonra igetter penceresini acip paste yapiyorsunuz, aslanlar gibi inmeye basliyor dosyalar. Üstelik ucretsiz de kullanabilirsiniz. (Basta 12 saniye bekleyen bir hadi satin al penceresi var ama fonksiyonel olarak bir eksigi yok satin almazsaniz)

Benim hatırladığım Homer - Tanrı diyaloglu bölümde Homer ölmüyordu, kiliseye gitmeyi reddettiği için önce Marge tarafından eziliyordu bi süre, sonra rüyasında Tanrı'yı görüp 'hacı aslında kiliseye ne gerek var kendimiz takılsak ya böyle hem ben kimseye kötülük etmiyorum' falan diyordu, tanrı da buna 'haklısın aslında' falan çekiyordu. Eğer o bölüm bu bölümse arayıp bulabilirim epsiode bilgilerini.

sezon 16:

homer simpson goes to heaven

joelsekllington'ın bahsettiği bölüm 4. sezondaki "Homer the Heretic" kendi dinini kuruyordu Homer.

PAYPAL'ın "Help Desk"i ile bağlantı kurmayı denedin mi abi? Garanti çekildi diyorsa, çekilmiştir tabii. Adamlara "Bankam böyle böyle diyor ama, siz kabul etmedi gösterdiniz." desen. En iyisi bu bence. Sonuçta sana kim burada "Şöyle şöyle yap, ondandır." derse desin, sonuçta para çekilmiş. Hem de 2 kere. Gerçi 2 ytl gitmiş ama, olsun.

şimdi de kabul etti. hey allahım.

İyi bari. Ama bence yine de iletişime geç abi. Olmaz öyle. 1 kuruş bile olsa, para paradır. Hele internet üzerinden. Hiç boş verme.

zamaninda paypal'e uye olmak istedigimde benim hesabimdan da 0,05€ ve 0,02€ gibi 2 abuk ve az miktarda para cekilmisti.
daha sonra paypal mail uzerinden tam olarak cekilen kusuratli miktarin girdisini isteyip "haa tamam gercekten sizmissiniz ehehe" diyor..
o iki miktari girmediginiz surece uyelik sayfanizdaki hesap bilgisi yaninda onaylanmamistir gibi birsey yaziyor.
yani bir cesit kimlik dogrulamasi.

bu tur bir sorgulama amaci ile cekilmis olabilir yani.

neden para çektiğini ben de biliyorum. ama 3 haneli numarayı kabul etmemesi saçmaydı. yoksa heralde çekecek.

dogrudur abi, ben sadece yardim etmeye calisiyodum. ne diye vuruyosun? :(
belki browserin bir anlik hatasindan kaynaklanan birsey olmustur filan, olur ya hani bazen? bilemedim.

hehe yok vurmuyorum yahu :)

afro samurai. kanlıdır, ilginçtir, samuraydır bilimum isteklerini karşılar.

samurai champloo

(film olarak da ninja scroll 1-2)

blade of the immortal
kenshin OVA
basilisk
ninja scroll series
samurai shodown
claymore
bleach

bunlar bol kanlı ve samurai'lı gibi olanlar bir de

serail experiments lain
ergo proxy
texhnolyze
full metal alchemist

bunlar da farklı ama güzel anime serileri.

KAN arıyorsanız elfen lied.

naruto

film olur mu? Sword of the Stranger

final fantasy var iki film bir anıme onlar d aguzeldi

facebookta dorock ın sayfasında sordum cevap gelince yazarım buraya.

pursuit of vikings olabilir biri büyük ihtimalle.

@mortifera zahmet etmeseydin yav :) saolasın
@baal teşekkürler birisi buydu.

cevap gelmedi facebooktan henüz ama 2. şarkının en yüksekten en düşük ihtimale göre şunlardan biri olabilir:

Death In Fire
Thousand years of opression
Without Fear
The Dragon's Flight Across The Waves
Amon Amarth
A fury divine
Thor Arise
Risen from the sea
Burning Creation and Bloodshed

ikincisi de death in fire sanırım oldukça, diğerlerine göre oldukça tanıdık geldi bu. çok saolun.

Gerçi gittiğimde bile dikkatli dinlemiyordum ama şu an zaten aylar oldu gideli. Eğer 2 şarkı ile sınırlı ise çok çok büyük ihtimalle Pursuit Of Vikings ve Death In Fire'dır... Zaten İstanbul'da Amon Amarth'ın bu 2 şarkısı dışında bir tek aynı mekanda yeni yetme bir grubun Gods Of War Arise çaldığını duymuştum...

forward yapma.
benim gibi bunlardan nefret eden biriyse direkt eksiye geçersin.

bence direkt
"selam!
dün karşılaşmıştık, hatırlarsın belki.
nasılsın?" diye başlayıp bi konu aç.
çok uzun olmasın mail

Mail forward'larsanız kızın aklında iyi bir şekilde kalacağınızı sanmıyorum. Telefon açmak yerine ille mail yollayacağım diyorsanız bulunduğunuz şehirdeki partilerin listesini yollayın, o seçsin beraber gidin...

mail - msn i$ini de cok uzatma istersen. telefonunu al, msg la$mayin pek, konu$un daha iyi.. kivama gelince bulu$ursunuz falan i$te.. sohbet acacagim diye gereksiz - sacma konular hakkinda konu$ma, neysen o ol.. kizin zevklerini inceden yokla ama mesafeli olacagim diye mesela muzik hakkinda konu$urken "kulaga ho$ gelen her $eyi dinlerim" falan deme, kiz salak degilse ho$lanmaz bundan zaten.

bol bol mail forwardla. selçuk erdem karikatürleri. yürekleri ısıtacak hikayeler. hindu tantraları. bunu 50 kişiye yolla dileğin olsun. gül fotoğrafı altına yürek ısıtan şiirler.

sonra eminim kızın aklından çıkmazsın. bir daha senden gelen mailı okumamak için azami gayret sarf eder.

ya açıkçası ben birisine kartımı versem ve ertesi gün mail kutumda ondan gelen bir forward mail görsem o adamı anında silerim kafamdan. ama her kadın aynı şekilde düşünmeyebilir tabi, o ayrı. yani bu ihtimali göz önünde bulundurun diye söyledim. çoğu insan artık forwardçılığı hoş karşılamıyor.

bence forward mail yerine telefon edip garip sesler cikarin. ayni hesaba gelir, hem real-time irrite etmis olursunuz. o nedenle ilk iki cumleyi unutun, oceano'nun dediğini yapın.

ben kız olsam, mail forwardlasan bana, seni direkt engellerim.

ya şimdi arkadaşlar mail forwardlama falan diyor da bunlar çok ekşisözlük içindeki kitleye yönelik yorumlar. Yani ben de mesela bir kıza yaklaşmak istesem mail forwardlamam, hatta kız olsam ve forward mail alsam kıl olurum ama arkadaşların göz ardı ettiği bir durum var ki bundan hoşlanan büyük bir kız güruhu da var. Hatta genele vurursak yarının çok üzerindedir. Yani akıl danışmak bu durumda çok faydalı değil. Bence sen kendini dinle ve ona göre hareket et.

Ha bana kişisel tavsiyemi sorarsan ben de oceano gibi bir şey yaparım en fazla, hatta onu da yapamam utanırım ama dünya bu şekilde yürümüyor.

ekşi sözlük kitlesine değil başka bir kitleye yakın bir durum söz konusu ise o zaman gelip burda sorulmamalı :) paylaşım sevgisi tırtop coşkusu hedehöy katkısı gibi dolu site var...

Forward sux! Ama "selam, işyerindeyim çok canım sıkıldı patronla kavga ettim (kafadan bişey uydur, senaryoda sen haklıymış gibi görün) moralim bozuktu birden aklıma geldin, yüzümde hafif bir gülümseme oldu. N'aber n'apıyosun?" mealinde bir mail yaz. Yani eğer forward yaparsan kızdan ne gibi yanıt bekliyorsun ki dostum? Benim dediğim gibi yaparsan hiç değilse topu göğsünde yumuşatıp hafifte orta yapmış olursun kıza karşı. Böyle bir maile yanıt verme olasılığı daha yüksek.


Bu arada sende bize akıl versene, bu kadar kısa sürede içinde nasıl bir muhabbet çevirdinde kızla kart alışverişine girdin?

forward mail yollamaman konusunda birleşmiş genelde herkes. bunu sağlamlaştırmak için ben de cevap yazmak istedim. aman forward olayına girme. orijinal ol. selamlı kelamlı, görüşmek istediğini anlatan bir mail atabilirsin.

kedi resmi yolla. hatta al images.google.com burdakilerden sec begen yolla. her kizda i$e yarar. ek$i sozluk bunyelerini siktiret. toplasan 100 kiz cikmaz forward mailden kacan. ama bokunu cikartma tabi

kendimi o kızın yerine koyarak arkadaşların yazdıkların katıldığımı söyleyeyim.

forward mail filan epey bi çocuk işi bunlar. @oceano'nun dediğini yap. artık ne çıkarsa bahtına. aklı başında, özgüveni olan ve samimi birisi olduğunu gösterir bu.
hem forward mail göndererek kızın evli olup olmadığını ve seninle ilgili düşüncelerini nasıl öğreneceksin ki?

forward mail göndermeyin uyarısının sebeplerinden başlıcası forward mailin rahatsız edici birşey olması ama önemli olan nokta şu

forward maile cevap yazılmaz...
ayrıca forward mail insanı kendisine değer veriliyormuş gibi hissettirmez...
kişiye özel değildir.
kitlelere gönderilir.
kıza daha önce bin kere gönderilmiş ihtimali vardır.
zevkleriniz uyuşmuyordur
vs.

en güzeli hatunun cevap verebileceği tarzda birşey yazmak. bunu yazarken de ona dikkat ettiğinizi, önem verdiğinizi göstermek.

Eee forward'ı geçtim ama mailde "aklıma geldin" falan yazmak da tehlikeli bence. Yani misal bi sevdiceğim olsa, evli olsam falan direk engellerim ben o maili ve sonraki mailleri "Herife bak bir kart verdik amma yapışkan çıktı" diye.

Bence illa bişi soracaksan işle alakalı bir soru var, uzama ihtimali olan. Atıyorum finans uzmanıysa kız (kartı var ya), bilmemne ödevimde şöyle bişi sordular sen biliyorsundur diye düşündüm yardımcı olabilir misin tarzı bişi daha az kıllandırıcı olur.

Bence daha da iyisi Facebooktan arkadaşı olsana ya? Orda bellidir anası danası sevgilisi görümcesi dayısı.

forward yapanları(arkadaş&akraba) azarlayan, forwarda tamamen karşı bir elin parmağı kadar arkadaşı olmayan biri olarak:

Öncelikle forward yaparak nasıl bir yakınlaşma olacak merak içerisindeyim?
Neyse beni bırakalım ve garip(hatta acı) ama gerçek olan bir konuyu irdeleyelim; kedi fotoğraflarının(özellikle yavru) dişi kişiler üzerindeki etkisi. Nedendir bilinmez ama çok etkili bu(yapmadım, etkilenenleri gördüm). Ancak bunu da belirli bir yakınlaşmadan sonra yapman istediğin amaca hizmet eder. Yoksa tanımadığı biriyle sırf kedi fotoğrafı forwardladı diye yakınlaşan insan var mıdır yeryüzünde?

Kolay gelsin...

ben "aklıma geldin" temalı mail atması konusun ısrarcıyım hâla. hiç değilse kızın sevgilisi varsa ve gıcık kapıp konuyu hemen kapatırsa bu arkadaşımızın daha da işine gelmez mi? hiç değilse vaktini boşuna harcamaz. hem niyet belli edici hem de skora gidici bir tarz olacağı için tekrar diyorum ki "şirine n'aber birden aklıma geldin" temalı bir mail atsın. yani ben gaza geldim böyle dedim ama tabii arkadaş üslubu değiştirebilir.

2 yıl önce trenle izmit-istanbul yaparkene bir hatunla tanışmıştım, uzun uzun sohbet ardından dediğin gibi iletişimle ilgili alışveriş. bu deneyimime dayanarak diyebilirim ki forward mail gönderme. seviyorsa bile gönderme, öyle sürüncemede kalıp da resim zart zurt gönderirsen olmaz. sen bir şekilde bilgisayar dışı realize et ilişkiyi, buluş falan. olmaz öyle forwardla.

babacım bu arada nası bi milletiz biz, hepimiz akıl verme hevesiyle girişmişiz klavyeye

breh.

forward meselesi zaten çözülmüş de:

hemen bugün irtibata geçme.
en azından bir hafta girsin araya.
tercihen kasım başı. ama 1'i değil. küsüratlı olsun.

birşey olacağı varsa bile, daha ilk günden dizginleri verirsin yoksa karşındakinin eline.

hemfikir olan var mı? (bu arada, hemcinslerim bana kızacak biliyorum, ama böyle, hemen atlarsan üzerine, poposu kalkar, kendimden biliyorum, hepimizin kalkar)

niye bekliyor ki?
belki kız gerçekten evli o zaman @sosistawa'nın da 1 haftası boşa gitmiş olacak?

yani ben olsam o mail adresiyle forward falan hayatta yapmazdım. daha ciddi bi adresle yap ne yapıcaksan

seyyal taneri de kendim buldum gerek kalmadı

- hayalinizdeki evi tanımlar mısınız?

iki defa girdim lakin aklımda sadece bu kalmış, kusura bakma:)

www.neochemlabs.com adresindeki, ilk 10 soruyu geçersek, tarz sorular geliyor. Bana ilk işimi sormuşlardı yanlış hatırlamıyorsam. Doğru cevap vermeniz gerekmiyor sadece konuşup konuşamadığınız abakıyorlar, ilk işim astronotluktu deyip düzgün anlatırsanız da sorun olmaz yani :)

-bir evi ev yapan en önemli şey nedir? gibi birşeydi.

benim ilk sorumdu çok heyecanlanmıştım, temizliktir temizlik imandan gelir ayarında saçmalamıştım. : )

arkadasımın independent speaking sorusu şöleymiş:

"hayatınızı etkilemiş bir aile büyüğü ve sebep?"

sanırım bir denemede de şöle bişi vardı;

"hayatınızda karşılaştıgınız en büyük conflict ve neden?"

sizce üniversite eğitimi mi daha önemlidir tecrübe mi?

bence en önemlisi para diyemedim

diyemedim
diyemedim
diyemedim
bakarken ardından
gitme kal diyemedim

yo hayır bir sürü entry olsa anlayacam yine de :) tek entry var. bu yüzden kafamı karıştırdı.

belli bir karakterin üstünde olması ve yüceltilmiş olması yeter.

Bunu da bana bir yazar söylemişti. Eskiden entry'ler bir kötü oy alınca bile "Başucu Eserleri"nden çıkıyordu. Artık öyle bir şey yokmuş. Entry'niz istediği kadar kötü oy alsın, belirli bir karakter sayısını aştıysa ve başta şukela aldıysa, listede kalabilir. Sanırım, sizin entry'niz de başta beğenildi ama, sonradan kötüleyenler oldu. O yüzden öyle görünüyor.

geçen ssg olay'da bişi demişti, başucu eserleri hesaplaması bozuldu, bi iki gün içinde düzelir yazmıştı, belki onun etkisidir.

kuaförde uygulanır o bildiğin

ona katlı kesmek diyorlar.

berber aralardan alıyor ki saç kabarmasın.

seyreltme makası o. senelerdir berberlere fiks uygulatırım. üçgen şeklinde bir makas aralardan alıyor boyunu kısaltmıyor.

saçın benim gibi çok sık ise kullanman mantıklı olur ara makasını. ama zaten ince telli ve güçsüz saçların varsa hiç mahvetmene gerek yok.

kafadaki fazla saçı alıyor tüm olayı o. saç derin birazcık da olsa nefes alıyor.

demek ki tasarruf ampulünün yaydığı farklı dalga boyunda çok fazla ışık yok? cam avize normalde farklı frekanstaki dalga boylarını ayrı kırar.

tasarruf ampülleri genelde mat oluyor. saydam olmuyor yani dışları. homojen yayıyorlar ışığı. bunla da ilgilidir bir ihtimal.

Bazı dalga boylarındaki bileşenlerin olmaması zararlı görme sistemi için, değil mi? Fluoresan lambalarda öyle ya hani, yoksa aynı yapı mı?

Peki normal ampullerin "soft"ları var ya, onlarda tayf oluşur mu ki? Yoksa dışının ışık geçiren opak madde olmasından yine oluşmaz mı ki?

gözlük takabilirsiniz (:

dansdata.blogsome.com

www.hepsiburada.com

ace of base - happy nation gibi geldi bana.

freed from desire?

şarkı adı soruyorsan türünü söyle bari, tanıdık diyorsun da. caz mı, pop mu, rock mı? nananana na pek yeterli olmuyor çoğu zaman

DJ LBR'ın This Party adlı parçasıdır. Beni tebrik etmen lazım hemende anladım... Çok hoştur ayrıca bu parça bende çok severim. Birde Türkçe olarak yandan yemiş bir versiyonu bulunmaktadır, onun adını bilemicem. öpt. kib. byee

ibrahim erkal - yavuklumsun

gibi geliyor bana..

life is life?

yazdığınız şarkılara baktım ama malesef onlar değil arkadaşlar. ilgilendiğiniz için çok teşekkür ederim. şakacı arkadaşlara da selam ederim ayrıca küçük emrah'tan bir şarkı yazma kolaycılığına kaçmadıkları için de tebrik ederim.

Fergie- Big girls don't cry (büyük kızlar ağlamaz) :)

Na na na naaa
The smell of your skin lingers on me now
You’re probably on your flight back to your home town
I need some shelter of my own protection baby
To be with myself and center
Clarity, peace, serenity
-------------------------
I hope you know, I hope you know
That this has nothing to do with you
It’s personal, myself and I
We’ve got some straightenin’ out to do
And I’m gonna miss you like a child misses their blanket
But I’ve got to get a move on with my life
It’s time to be a big girl now
And big girls don’t cry
Don’t cry, don’t cry, don’t cry
çok severim bu şarkıyı umarım yardımcı olabilmişimdir:)

beatles ın hey jude şarkısında da böle naaaaa na na nanana lı bi kısım mevcut

ebay diyeceğim ama astarı kendinden pahalıya gelecek...

ebay pahalı olur cidden. türkiye orijinli sitelerde de hep eastpak var

notebook çantası olarak geçmekle beraber, tucano marka cobra model bir çanta var, bornova forum dnr'da satılıyor, çok şık bi çanta bence.

www.ipodrock.com

2 ay önce aynı haltı yedim ben, etler, dondurulmuş içli köfteler, bilmemneler...
çamaşır suyuyla dolabı güzelce bi temizlemek, evdeki tüm kapıları pencereleri açmak 2 gün içinde tüm kokuyu götürdü.

edit: temizledikten sonra içine kömür koyun, kokuyu çekiyormuş kardeşim öyle dedi şimdi

temizledikten sonra içine bir tabak içerisinde türk kahvesi de koyabilirsiniz. o da kokuyu çeker. ayrıca migros ve tansaşlarda buzdolabı koku gidericisi diye birşey görmüştüm. ona da bir bakın isterseniz...

yemek sodasi koku alir. normalde de buzdolabinda durdurulmasi saglikli biseymis.

öncelikle ağzınızı burnunuzu iyice kapatarak, çamaşır suyunu iyice kaynar suya döküp öyle silin. ancak öyle etki eder. bir de yine aynı şekilde böyle kosla gibi güzel kokulu şeylerle silin.

plastik üzerine koku sindiği için çıkması çok zor. buzdolabının kapısı açık kalsın birkaç gün. onun da faydası olur.

benim dolabın içinde aynı şekilde mum yakmak geldi aklıma ama plastiğe sinen kokuya etki eder mi bilemiyorum. evdeki pis kokuları çekiyor mum yakınca.

Mangal komuru iflahini keser o kokunun. Yalniz cikarinca tekrar olusabilir uzunca bir sure tutmaniz gerekebilir. Hatta ara sira degistirirseniz iyi olur. 1 hafta falan sonunda cikardiktan sonra da tekrar temizleyin dolabinizi. Koku devam ediyorsa bu islemleri tekrarlayin. Kokusuz gunler.

* buz dolabının içindeki tüm rafları çıkar, çamaşır suyuyla silip balkona veya hava alan bir yere koy

* buz dolabının içini iyice yine çamaşır suyuyla silmişsindir. bu sefer cillit bang ile silmeyi dene. sadece iç tarafını değil kenarlarını ve kapağın içe yakın kısımlarını da sil. kapısını açık bırak.

* tekrar çalıştırmaya başladığında 2 tane limonu dilimle. ayrı raflara ve buzluğa koy. karbonat veya odun kömürü de iyi gelir.

ben bu süreç esnasında o kadar çıldırmıştım ki buz dolabının içine oda spreyi filan sıkmıştım...

ay okudukça yerlere yatıyorum.

herkesin benzer tecrübeleri olmuş. rafları balkona çıkarmak çok iyi fikir.

valla bence hepsini sırayla yap. bütün öneriler doğru bence. hem tecrübe de etmiş herkes.

bir de buzdolabı kokusunu alan koku gidericiler çok faydalı. ondan da koy temizleme işi bitince.

99 depreminde buzdolabının da fişini çekip evden çıktığım ve 1-2 hafta sonra geldiğim için o unutulmaz kokuyla ben de tanışmıştım.

o zamanlar ekşi duyuru falan yoktu tabi :) koku senelerce hafif hafif devam etti. 9 sene olmuş, raflarda hala izi var sanki.

sevdicegimle birlikte bir dagcilik kulubunun pesine takilarak erciyes'e, oradan da kapadokya'ya gitmeyi planliyoruz.

doğu karadeniz.

kaz dağları, gölyaka

gitmediyseniz kapadokya

uzungöl
palamutbuku

mardin

Doğu Karadeniz ideal bir tercih galiba. Herkes över över durur oraları. Gitmek istiyorum ben de. İmkânınız varsa, görmüş olursunuz. Aslında Karadeniz'i boylu boyunca gezseniz güzel olur ama, onun için de uzun zaman lazım.
Kapadokya da kesinlikle güzel. Gittim ve gerçekten hayran kaldım. Gezilecek çok fazla yer var. Dolu dolu bir tatil için gidilebilir.

O özellik kalkmış, evet. Sanırım sunucu kaldıramıyor diye.
(bkz: #14194298)

hadi ya tüh. $imdi artık 1000 entrylik sayfaları nası okucam =( neyse hayırlısı. saol.

en geç 1 haftaya geri gelir.

oy da veremiyorum ben, browserdan da olabilir gerçi, hayvan arada yazısı da dikine değilde enine çıkıyor bende aylardır :))

oy verip de farketmiyor olmayasın? zira artık pencere açılmıyor. orda entry numarasının solunda ufacık minicik bir yazı çıkıyor oyun alındığını bildiren. ilk seferinde ben de oy veremedim sanmıştım da..

yasal olarak attıramaz. ama eğer apartmandaki diğer kiracıları da kandırırsa tutanak mutanak mahkeme derken başınızı ağrıtabilir. kira sözleşmesi süresi dolana kadar tek taraflı iptal edilemez ve kiracı sözleşme sonunda ben çıkıyorum demedikçe de o sözleşme devam eder. diye hatırlıyorum ben. emin değilim son dediğim hakkında ama.

Eskiden böyle şeyler yapılabiliyordu ama, artık kiracının hakları yasayla korunduğu için yapılamaz. Direkt bir şikâyette bulunulursa, tamamdır; hiçbir şey yapılamaz. Ancak, çevredeki sakinleri iknâ edebilirse ev sahibi, şahitler huzurunda, kiracıyı evden atabilir.

yasal olarak hiçbir halt yaptıramasa da bazı ev sahipleri çok çirkef olabiliyor. evden attıramaz tabi ki ama rezil etmeye çalışır. ama zaten eve erkek arkadaşını getirdiğin için seni ahlaksız belleyecek insanlara rezil olsan ne oluuuur, olmasan ne olur...

bir ev sahibi olarak şunu diyebilirim; bütün kanunlar kiracılardan yanadır. tek atma şansı kirayı geciktirirsen ay başına 1 tane olmak kaydıyla 3 tane ihtarname çeker, 3. yü aldığında evi boşaltman gerekir. ondan başka kontrat bitene kadar hiçbirşey edemez.

kira sözleşmesinin tek taraflı iptal edilememesi iyiymiş. hayır öğrencilik yıllarımdaki evler gibi olsa anlıycam bu amcayı ama öyle de naif yaşar olduk ki son zamanlarda, "kendine iş arıyor bu adam" demekten alı koyamıyorum kendimi.

Ailem ev sahibi olduğundan diyebilirim ki; attıramaz. Anca çıngar çıkarır, senin yapacağın şeyse o çingeneyse sen de daha çingene ol. Zira bu ülkede işler bu şekilde yürüyor; üste çıkmayla. Hiç kimse kirasını düzenli olarak ödeyen kiracıyı böyle saçma sebepten çıkarmak için mahkemeye vermek istemez, çünkü yok tanık dinlemeydi yok tutanak tutmaydı derken o mahkeme uzar gider. Lafın kısası kiraları düzenli yatırın ve laf edene dişlerinizi gösterin...

benzer bi problemi kiz arkadasimin ev arkadasiyla yasadigim icin avukat bi arkadasa danismistim. soyledigi cumleyi aynen aktariyorum.

"istersen 120 m2 eve 1200 kisi doldur, komsulardan bi' sikayet gelmedikce kontrat bitimine kadar o evden cikmasi icin herhangi bi neden yok"

senin durumunun aynisi degil, farkindayim ama; en azindan haklarin(iz) acisindan bi fikir verebilir.

(mesaj atacaktim ama sözlük bugün sictigi icin atamadim.)

www.yalcinlar.com.tr

buradan isteginize uygun bir canta secip satin alabilirsiniz.

teknosada bile vardı. -ki kazık değildi ilginçtir-

zaten teknosa böyle ufak şeylerde çok çok kötü değil...

lowepro'nun (modelini hatirlamiyourum ama) sirt cantasi degil de normal cantalari mevcut, hem ustten fermuarla aciliyor hem de normal canta gibi.. hayyam pasaji'nda bulmaniz mumkun...

ben lowepro kullanıyorum.. oldukçada memnunum.
lowepro'nun distirütörü sirkecide zoom ithalat.. postane yolunda.
adresinden istediğin özelliklerde bişeyler bulabileceğine eminim..
www.zoomithalat.com www.lowepro.com

onun hemen 2 dükkan yanında hem ng. hemde tamrac markalarını bulabileceğin dükkanlarda mevcutki bildiğim kadarıyla onlarda markaların distiribütörleri...

hıımm. buarada yok biraz daha havalı olsun.. zaten paramda çok..yandan askılı şeylerede bayılırım.. böyle cıvıl cıvıl bişey arıyorum ben diyosan..

www.crumplerbags.com

eğer bunlar ilgini çekerse.. uygun fiyatla bulabileceğin bi irtibat adresi verebilirim.

case logic, slrc modelleri, teknosa ve dnr'larda 42 ytl.

yüzüne telefon kapatıldıysa o adam işinden dahi olabilir. çağrı merkezleri bu tip şeyleri ciddiye alır. tekrar ara.

Kablonet cagri merkeziyle benim de basim belada.. (bkz: turksat as/@vita vinum est)

Ordaki bazi insanlar cok anlayisli, bazilariysa resmen anlayissiz kisiler. O suratiniza kapatan herifi de bilgisayarda gorebiliyorlar. Cunku her konusmanizin, gunu gunune, saati saatine, ve hatta konustugunuz elemanin adi soyadi dahil olmak uzere uzuuuun bi kaydi oluyor. Tekrar arayin, cemkirin, benle en son gorusmeyi yapan eleman kimdi diye sorun ve o kisinin adini ogrenip sikayet edin. Bir yere degil, birkac yere sikayet edin.

Benim suratima kapatmak gibi bi sey yapmadilar henuz ama eger oyle bi sey yaparlarsa ararim ve agizlarina sicarim. Bu kadar da net soyluyorum. Umarim yapmazlar. Siz de lutfen arayin ve sikayette bulunun.

ioni.blog.tut.by
www.thatwasfunny.com

sıkılmış yarım portakalları fırınlayarak kase yapabilirsiniz.
karnabaharlardan çiçek olabilir belki.
kuru meyvelerden kolye yapabilirsiniz.

evet hayalgücüm paslanmış...

ciddi ciddi kullanmak için bir şey yapmak istiyorsan en güzeli hindiztan cevizi. biraz daha büyük bir şey olsa kask yaparım be kendisinden...

sadece amerika'da mağazası var. amerika dışına mağazası açılmıyor.

minibüs yolunda serasker civarında outlet kılıklı bir mağazasını gördüm. çakma satıyorlardır gerçi.

resmi magazasi yok ama orjinal urun satan yerler var. bunlardan biri mecidiyekoy profilo'da..

yazın istanbul samandıra da askerdim..gezmek için karşıya ortaköy e gittiğimde tesadüfen bi mağazada orjinal kısa/uzun kol t-short ve caprilerini görmüştüm..daha önceden de abd den aldığım için kesinlikle orjinaldi diyebilirim..yerini şöle tarif edeyim; beşiktaş iskeleden indik say ortaköye doğru yürüyosun ortaköy e geldiğinde finansbank ve garanti var yanyana..bankalar arası ile ortaköy parkı arasında hemen yol üstünde bi mağaza..(adını bilmem)

bi tane de akmerkez yemek katinda var magaza. a&f urunleri de satiyor. spor urunleri uzerine magaza adini unuttum.
edit: hatirladim sanirim "sport point" olacak magaza adi.

orjinal mağazası yok o zmn, peki orjinal abercrombie ürünlerine en fazla çeşit olcak şekilde hangi avm lerin alt mağazalarında(mesela boyner gibi) ulaşabilirm?

terp:profilodaki orjinal ürün satılan mağazanın adını hatılıo musun?

metrocity boynerde satılıyor.

ama profilodaki mağazasında daha çok çeşit varmış, o da alt katta afroditin yanındaymış.

nişantaşında şu yeni açılan alışveriş merkezinde var. bir de profilo alışveriş merkezinde var.

bkz : capacity / bakirkoy [ sanirim resmi magazasi degil ama urunleri var ]

bugün aldığım duyumlara göre a&f 'nin kendi gerçek mağazası varmış palladium'da. kendim gidince bakarım kesin cevabı söylerim :)

arctic monkeys, kasabian, muse, wolfmother, bloc party, oasis, franz ferdinand, glasvegas, hot hot heat, kaiser chiefs, snow patrol vs. sevebilirsin gibime geldi. bildiklerin vardır içlerinde illa ki bilmediklerini dene mesela arctic monkeys - leave before the lights come on klibinin de linkini vereyim izle. şahane klip. =)
www.youtube.com

white rose movement ve chikinki adlı grupları deneyebilirsiniz.cuk oturmuyor istediğiniz şeye ama belki hoşunuza gidebilir.

sneaker pimps seversin.

klaxons.. maximo park.. ratatat.. ve benzerleri..

yerini tam bilmiyorum ama üsküdardan var minibüs veyahut dolmuş. iskelede sorarsan gösterirler.

sarı dolmuş ya da minibusler fıstıkağacına çıkan cadde var ya, değişmediyse eğer oranın başından kalkıyor diye biliyorum.

2, 11e, 11ü, 9ü falan tam önünden geçiyor

ümraniye esatpaşa minibüsleri de önünden geçer

ümraniye-dudullu minibüsleri geçer ordan. geçmeli yani.

bağlarbaşından geçen üsküdar-kadıköy minibüsleri geçiyor ordan.

Minibüs için Fıstıkağacı taraflarına kadar yürümeniz gerekiyor. Zirâ, minibüsler artık sahilden kalkmıyorlar. Esatpaşa ya da Örnek Mah. yazan mavi (kafalarındaki o adın yazılı olduğu kısım) minibüslere binerseniz ve capitol derseniz, istemeseniz de capitol'de inebilirsiniz. :)
Kadıköy minibüsleri yalnızca Capitol'ün alt caddesine kadar gidiyor. Capitol önünden geçmiyor. Yürümeniz gerekir biraz ama, çok uzak değil. Zorda kalırsanız ona da binebilirsiniz.

youtube linkini versen diri haline dair? diri mi bayık mı elindeki insan bilemiyor? bence bendeki hali gayet diri mesela (bu da çok tekrar etmeye gelmeyen bir kelimeymiş)

diri olanı şurdan dinlenebiliyor azıcık
www.last.fm

bendeki, bayık dediğim de bu
www.imeem.com

aradaki fark özellikle '..of all the clichés' kısmındaki vurguda hissediliyor.

2007 yılında çıkan kendi adlarını taşıyan albümde bayık versiyonu bulunuyor, 2008 yılında ise bu şarkıyı single olarak çıkartmışlar diye görünüyor.. biraz aradım ama bulamadım, ararken black sheep 2008 diye aratırsanız belki çıkabilir bir şeyler?

ha bir de bulabilirseniz ben de isterim. :)

en en en kolayı ekran koruyucuna şifre koy, ve gitmeden önce de ekran koruyucunu devreye sok,

bilgisayarının da login şifresi olsun tabi

voila =)

windows tusu + L 'ye basip kullanici degistirme ekrani cikiyor. boyle yapabilirsin. tabii öncelikle kendi kullanici hesabina bir sifre tanimlaman gerekiyor. denetim masasindan kullanici hesaplarina girip bunu yapabilirsin.

ben isyerinde bunu yapiyorum. torrent devam ediyor.

ve hatta bilgisayarımı başkası kullanırken torrentim çalışsın belgelerime ulaşılamasın diyorsan, iki tane kullanıcı tanımla, kendi özel dosyalarını kendi belgelerimde muhafaza et, sonra torrent falan açıkken win+l tuşuyla kullanıcı değiş, diğer kullanıcı aç, bilgisayarı kapatmadıkça senin oturumun öbür tarafta çalışır,

bence tek bir kullanici hesabi olmasi daha mantikli, diger kullanici klasorleri gorebilir isterse.

özel dosyalar şifrelenirse belgelerim klasörü, masaüstü dahil, girilmez başka oturumda....

diye biliyorum

@trimpot,
senin yöntem muhteşemmiş yaw. anında çözdüm olayı. hatta pc de tv de açıktı aynen çalışmaya devam etti:)
saolasın! çocukluğumdan kalma birkaç çokomel var, biraz küflenmiş ama idare eder. adresiver kargolayayım =))

ebay'den satın alsın. konya'ya da istanbul'a da yollama ücreti aynıdır aşağı yukarı ne de olsa.

çukurcuma'daki eskici ya da antikacılarda gördüm ama mustang midir bilmiyorum.

bence bu dolar düşer mi artar mı olayını bence kimse bilemez. Dünyada öyle finansal enstrümanlar var ki doların %1 artacağını bilirsen paranı 2 katına çıkartırsın, ama %1 azalırsa paran 0a iner o yüzden kendi bütçene göre ne istersen yap.

Dolardaki hareketler büyük miktarda spekülatif, yönünü kestirmek gerçekten zor. Ödeme konusunda riskinizi azaltmak için vadeli işlem yapmanızı öneririm. Alacağınız Dolar sözleşmesi ile kuru bir anlamda sabitleyebilirsiniz.

Bence dolar orta vadede biraz çıkacak, 2 olmaz ama 1.7'ye dayanır. Ama bu böyle bir seferde olmayacak Türkiye'de, yani bir yükseliş trendi içinde olacak. Bugün çıkacak, yarın inecek, öbür gün biraz daha çıkacak falan. Yani bunlar senin ödemen için fazla bişi ifade etmez. Bence bu ara alabildiğin en düşük orandan dolar al borcunu kapa. En risksizi bu görünüyor. Krizde borçsuz olmak her zaman yeğdir bana göre.

doların düşeceği gibi bir kesinlik olsa, herkes elindeki doları çıkarmaya çalışırdı,
yükseleceği gibi bir kesinlik olsa, herkes dolar satın alırdı

hiçbir şey belli değil şu an.

tabi ki bir kesinlik olamaz bunun farkindayim bende. tabi ki bir cok degisken var dolari etkileyen. ama merak ettigim bu gecen yasanin nasil etkilemesi beklenecegi.

Yasa geçmeden piyasalara doping olcağını endişeleri gidereceğini falan düşünenler çoğunluktaydı. Ama yasa geçince Dow Jones yaklaşık 7% değer kaybetti, neden olduğu hakkında konuşulan çok olsa da bilen yok.

Uzun vadede kendi analizim şu yönde olacaktır. FED faiz indirdi ve piyasaya likit para verdi Bu durum dolar üzerindeki talep baskısını hafifletti. Ancak Euro bölgesi krizin etkilerini daha yeni hisstemeye başladı, euro değer kaybetmeye başladı ve parite yüzünden dolar euro karşısında değer kazanıyor. Bunun bir düzeltme olacağını varsayarsak şu anki dolar seviyesinden bir ortalama fiyat oluşturma eğilimi var. Kısaca çok kısa vadede ani iniş çıkışlar yaşanabilirse de uzun vadade doların şu anki seviyelerde hatta 5% civarı bir azalış ile seyretmesini bekliyorum.

piyasalar er gec sakinleyecek, asiri hareket etmis fiyatlar da tersi yone gidecek.

dolar icin 1.30 - 1.50 bandi bence uygun. dunya batti 1.50 olmadik, bundan sonraki toparlanma surecinde de ustunu gorecegimizi sanmiyorum.

@thefin sebepleriyle gayet güzel açıklamış. ben de bir iki ekleme yapayım istedim.
tahminimce dolar zirvesini gördü. yapılan müdahalelerle krizin bir hayli yatıştığını düşünüyorum. ama tekrardan da 1,20lere düşeceğini hiç sanmıyorum. kısa vadede en fazla 1,30lara kadar gerileyip hiç bir ekstrem durum olmadığını varsayarak ta yıl sonunda da maksimum 1,4 olur diye tahmin etmekteyim. zaten haftasonunda yapılan ab liderleri toplantısının da sonuçları doğrultusunda bugün itibariyle değerler de normale dönme eğilimine girdi.
www.ntvmsnbc.com

durum daha da vahimleşmeden update edelim :) küresel kriz sakinleşmek yerine daha da canavarlaşıyor. dolar kuru için bir üst limit koymak zor şu anda 1.50yi bulduk. kriz geçmediği sürece artacak gibi ve 1.70e kadar önü açık. sonrasını ise hiç görmedik umarım da görmeyiz...

Donatilar -> sistem araclari -> sistem geri yukleme gibi bir sey olmasi lazim. Ordan windows'u onceki bir tarihe geri yukleyebilirsiniz ama ise yarar mi bilmiyorum.

sistem geri yükleme aktif değilse, avg temizliyor olması lazım dediğin şeyi...

sabah 6'ya kadar verdiğim yoğun mücadeleler sonucunda az hasarla atlattım galiba bu virüsü.

5-6 tane ayrı anti-spyware'la bilgisayarı en ince noktalarına kadar taradım, onlarca enfeksiyon, yüzlerce virüs ve tehlikeli bilmem ne temizledim. ardından görev yöneticisini taskmgr.exe'den açarak ctrl+alt+delete sorunu ortadan kalktı ve artık ctrl+alt+delete ile görev yöneticisine ulaşabiliyorum. masaüstü arkaplanımı hala özellikler bölümünden değiştiremiyorum ama herhangi bir resmi "arka plan olarak ayarla" diyerek bu srunu da hallediyorum.

neyse, geçmiş olsun bana çok uğraştırdı kereta :D

Arkaplan işini de registry den halledebilirsin google da bulamadım ama aramaya inanmak lazım.

antispyware tek başına yeterli olmaz. antivirüs programı kullanmalısın. antispyware ve antivirüs programlarıyla yapacağın taramaları, windows'u güvenli kipte açarak yaparsan daha sağlıklı olur gibime geliyor.

Who opened the pantry door?
Kubrick told Michel Ciment: "As the supernatural events occurred you searched for an explanation, and the most likely one seemed to be that the strange things that were happening would finally be explained as the products of Jack's imagination. It's not until Grady, the ghost of the former caretaker who axed to death his family, slides open the bolt of the larder door, allowing Jack to escape, that you are left with no other explanation but the supernatural. [...]Stephen Crane wrote a story called "The Blue Hotel." In it you quickly learn that the central character is a paranoid. He gets involved in a poker game, decides someone is cheating him, makes an accusation, starts a fight and gets killed. You think the point of the story is that his death was inevitable because a paranoid poker player would ultimately get involved in a fatal gunfight. But, in the end, you find out that the man he accused was actually cheating him. I think The Shining uses a similar kind of psychological misdirection to forestall the realisation that the supernatural events are actually happening.."

GS disagrees he says, "Stanley was very careful here NOT to make this rely on a supernatural explanation. All we hear is the SOUND of Grady's voice and the bolt being released, which could easily be Jack's imagination. We never see how Jack gets out of the larder. The supernatural explanation is only one of several possibilities. It is possible that Jack broke his way out in some way i.e. in a rage managed to lever the door open, or that Wendy had not locked the door properly (even though she appears to earlier) BUT we don't see her padlock it properly. I think Kubrick wants the supernatural explanation, but he does NOT want the audience to see the door being opened on film

çocuk açıyor... otelin etkisiyle.

rusya'da hepsiburadaya tekabül eden site neyse oraya gir, oradan beğen bir webcam, kızın evine yolla.

ebay dan al acık adresine gonderttir daha kolayı olmaz herhalde. 20$ bile olmaz herhalde. rusya ya ne kadar kargo alırlar bilmiyorum. ucak yolculuk konusundan anlamam.

www.dealextreme.com ücretsiz kargo!

güvenilir yerdir yamuk yaptığını görmedim hiç. kendim birçok ürün sipariş ediyorum.
(bkz: dealextreme) şuradan sözlükte hakkında yorumlara bakabilirsin.

dealextreme candır. ürünlerin bazıları çok manasız ve boktan şeyler olsa da dikkatli bir müşteriye hiç sorun çıkartmıyorlar. türkiyeye kargosu 2 hafta sonunda geliyor vs vs. tavsiye ederim.

ama rusyada paketi postada çalarlar mı onu bilemem?

Rusyadaki bilgisayar donanimlari ve elektronikle ilgili fiyatlara www.compumir.ru adresinden bakilabilir ve emin değilim ama sanirim online alisveris de yapilabilir. Su anda ilginc bicimde we sitesi acilmiyor ama sonra denemenizi öneririm.
Bu bizdeki Teknosa benzeri bir zincir. %99 Ulyanovsk ta da subeleri vardir. Cunku cok yaygin.

çakma çanak antenler var ya... onlar aslında o kadar kötü değil.

tv nin anten girişine çatal falan sok.

aluminyom folyoyu kulah gibi yapip, televizyonun anten girisinin gobegine sokunuz. (o) seklinde ya hani. "o" olan yere yani.obur yerlere degmesin, bi ise yaramaz.

tv üstü anten alip keyfine bak. 10-15 lira bisey.

TV üstü elektrikli antenler var, yükselticisi içinde, onlardan kullanabilirsiniz.

asya kültürüyle ilgili çok bilindik kıstaslar var... nasıl bir arapla olan iş görüşmesine domuz derisinden çantayla gitmeyeceksen, asyalı biriyle olan görüşmesinde kendi individualism'ini öne çıkaran tavırlar takınmayacaksın. bununla beraber kendini fazla övmeyeceksin. özellikle karşındaki adam senden sosyal statü olarak yüksekse filan.
pazarlama stratejini de aynı şekilde geliştirirsin sanırım. ailevi değerlere, toplum bilincine ters düşmeyecek şekilde.

nike'ın japonya reklamları farklı mesela. bu kadar bireyselciliği öne çıkardığı halde, japonya'daki reklamları "yalnız güçlü ve yeterli adam!" imajında değil tam.

iş etiği hususunda da... bazı kültürlerde (arap misal) hediye vermek almak çok normal. başka bir kültürde rüşvet bile sayılabilir. bir kültürde etik olanın diğer kültürde olmaması durumu.

torrent kullanarak tabi??

fiyat performans dengesi iyi olsun diyorsan 20 milyara kurtarırsın.

Düğün salonuna 5 desek, nişanda 1-2 (minibüs otobüs fln ayarlıycaksın milleti 1 arabaya sığdıramazsın) tutsa, giysilerde bilmiyorum kiralarmısın (1 tutar gelinlik kimi yerde kimi yerde ucuzdur, seninkilerde yine en az 200-300) Mobilya desen yani en az 5-6, Beyaz eşya da bu kampanyaları takip et, oda 2.5-3 (komple no-frostu alıp aradan çıkarsa yaşadın bit pazarına git orda ucuzdur spotlar) desek, altınlar yine 1.5-2 desek (gerdanlıklar en az 500-750 arası yüzüklerde 500 fln orta ayarda olsun), balayıda 1 den aşşağı olmaz.(Kız gezicek tozucak 1 yerde 1 haftalık tatil yine 500 desen yol parası extralar anca yani) Extraları da (hani gözünden kaçan o an senin farkında bile olmayıp cebinden gidenlerde en az 1-2:) (Bana inan farkında bile olmıycaksın ama gidicek o para :)) 2 diyelim. Ne oldu sonuç olarak hmmm?
Min: 20
Max: 25-30 arası tutar. Ama sen beni bi ağbi veya kardeş gibi görürsen düşüncelerimi, bence bu beyaz eşya ve mobilyaya hemen asılma. Bunlar zamanla olur. Bir bir alki, boğulma.yani televizyon lcd olmasın, buzdolabı no-frost değil. Veya şimdilik alma onları.Sonra biraz elinde para tutabilirsen daha rahat olur. Kızında hayatta 1 kez evlendiğini dsüşünürsen onuda üzmemiş olursun daha ilk başlardan. Yavaş yavaş olur inş hepsi. Sen hiç kafanı yorma. Evlilikte bereket vardır diye boşuna dememişler. Allah bir yastıkta kocatsın kardeşim.

bu yaz evlenen bir arkadaşım babasının verdiği evi ve düğün masraflarını vsyi toplam 45 000 ytl civarına yaptığını söylemişti.

atıp tutması kolay ama söylemeden geçemiycem. sırf gösteriş olsun diye fantastik yemekli bir düğün yapan kuzene sahibim. ertesi gün takı makı ne varsa verdi yetmedi. akabinde beyaz eşya namına ne varsa hemen alındı ve gayet iyilerinden, bir kez alıyoruz mantığıyla. hal böyle olunca bir 6 ay sonra kazanç - gider - haneleri bulur oldu. banka faizi şu bu derken bir süre annesinin evinde kaldı (malum ekonomik sıkıntı evliliği ağlatmakta birebir). şimdi nispeten toparlamış durumda. ama eminim ki tekrar evlenicek olsa o tarz bir düğün istemezdi.

öte yandan kız arkadaşıma 0 dan ev kurduk son 1 2 gündür uğraşmaktayız. vestel'in defolu mağazasındaki bir arkadaşım 400 liraya 2 kapılı no frost buzdolabı ayarladı. alet sıfır. ve defosu da yan cephede bir çizik ki koyduğum noktada duvara denk geliyor. o yüzü siyah olsa umrum olmaz. bu tarz şeyleri denk getirirsen sonra tek tek değiştirmesi real time sims gibi olur. sıkıntı yaşıyacağına eğlene eğlene ev düzersin.

edt: atıp tutmadan kasıt da henüz evlilik gibi bir aksiyona kalkışmadım. bu anlattıklarım sadece gözlem. yoksa illa ki daha iyi bilen bire bir yaşamışlar vardır.

Bu başlık altındakileri okudum ve hemen sevgilimi terk ediyorum! (ehheh)

işletme maliyeti için iç kısım olarak:

kare>üçgen>daire (ne kadar fazla köşe o kadar kötü)

biraz "restating the obvious" oldu ama napalım =)

konudan anladığımdan değil ama, dairenin sonsuz köşesi yok mudur?

kısmen kendi cevabımı vereyim, hayır dairenin sıfır köşesi vardır tabi; ancak köşe sayısı sonsuza giderken cisim daire olmaz mı? demek daha doğru olacak sanırım.

Kare>üçgen>daire cevabı zaten verilmemesi gereken tek cevap. Sıralama zaten kare ortada olacak şekilde. Fakat durum bu kadar basit değil.Dairenin sıfır köşesi değil, sonsuz köşesi vardır.

valla arkadaşı sen zaten yitirmiş gibisin. bu gerçeği kabul ederek başla.

ama sana söyleyeyim beraber olmayı sürdürürsen ancak onu kendinden soğutmak üzerine istemli ya da istemsiz saçma sapan davranışlarda bulunacaksın. kendi karakterinde dahi kötü izler bırakır bu tip bir tutum. diğer ilişkilerine taşıp bulaşabilir de.

bence mail yaz yolla, konuşacağım diyip sürekli konuşamayan bir insansan. mailı aldıktan sonra artık nasılsa ilişkiniz bitmiş olacağı için karşısına geçip adam gibi de anlatırsın derdini.

bence mail yollamak gibi bir kabalık asla yapma. cesaretini topla ve konuş karşısına geçip. emin ol mail yollamaktan daha iyidir. biri benden mail yollayıp ayrılsa hayatımı onu mahvetmeye adardım. yani arkanda kırgın, uzgun hem de sinirli birini bırakmaktansa sadece kırgın birini bırakmak daha iyidir diye dusunuyorum. empati kurabilen biri oldugunu tahmin ederek soyluyorum, kendini onun yerine koy ve oyle davran.

email, telefon, fax, telgraf, posta guvercini, dumanla iletisim iliski bitirmek icin dogru yol degildir. ariyorsun yarin bulusalim konusmak istiyorum diyorsun. kiz zaten buyuk ihtimal bu noktada cakar. bir kafede bulusuyorsunuz konuyu uzatmadan her seyi acikca soyluyorsun. sert tepkiye hazir ol. ama gercek bu...

Email icq msn ve duman kanalıyla bunu yapmak bana da hoş görünmüyor fakat farklı şehirlerdeyiz. Aslında maalesef değil :) yüzüne söylemekten daha çok çekiniyorum. İlgilenen herkese teşekkür ederim ama hala ne söyleyeceğimi bilmiyorum. Bir klişe olan sorun bende zırvalarını da işe karıştırmak istemiyorum.

Az önce yine telefonum çaldı, keyfi o kadar yerinde ki. herhalde sonsuza kadar böyle gidecek.

'0' koskoca çorlu vali yardımcısı kontürlerle mi uğraşıyor. resmen adamın adını kullanmışlar

> dinlediğiniz 1 sn'lik 'aradığınız kişiye ulaşılamıyor' mesajı için de
> bir normal arama karşılığı ücretlendiriliyorsunuz !!!

palavra...

edit:
hahahaha vali yardımcısını daha şimdi gördüm. yuh be...

bana da başka önemli konumda bir insanın imzasıyla geldi. adını hatırlamıorum
ama inanmayınız. yahu kimaramışcell e yönlendirdim ben tel i. kapalıyken kim aradıysa msj gelio iptal edince haliyle gelmeyecek. olur mu öle şey?

forwardlar ne zaman doğru oldu ki?
vali yardımcısı da süpermiş yanlız.

koskoca turan çuhadar yazmış ama lütfen saygı gösterelim!

bir iki hafta önce bir köşe yazısında okumuştum bu konuyu. yalnız kimindi yazı hatırlamıyorum. cengiz semercioğlu olabilir. bilemedim şimdi.

www.cuhadar.org

benim telefonumda ben ne zaman birisini arasam "note, active diverts" diyor. bundan kıllanıp ekşi duyuruya sormuştum(hatta sanki o zaman duyuru yeni açılmıştı ilk sorum bile olabilir tey gidi), "ne yönlendirmesi lan?" diye. bu telesekreter hizmetinin getirdiği teknik gerekliliklerden biri dediler. yani arada bir proxy varmış gibi oluyor sanırım. ödül olarak da telefon kapalıyken sizi kimlerin aradığını telefonu açtıktan sonra mesaj olarak alıyorsunuz ve sesli mesajları dinliyorsunuz. ama bunun ekstra bir ücreti yok diye biliyorum.

ancak ben böyle bir şeyi hiç özel olarak ayarlamadım. eskiden yoktu, yurtdışına çıktım roam ettim, döndüğümde kendiliğinden oldu diye hatırlıyorum. yanılıyor da olabilirim zamanlaması konusunda ama ben kendim böyle bri talimat vermedim.

ben bu haberi hafta ortasinda internethaber sitesinde görmüstüm. renk olsun diye sonuna valiyi yazmislar sanirim. www.internethaber.com

bu haberde yazildigi sekilde bir dogruluk payi var mi bilinmez ama; ##002# yönlendirmeyi kapatiyor evet. ben yaptim sahsen.

yazan kişi "ulan şimdi vali desek yemezler. en iyisi yardımcı yapalım biz bunu" şeklinde düşünmüş sanırım.

gecen hafta milliyet internette de vardi bu haber. direk hatta oneriyorlardi yapmasini herkesin.

ben yaptim ve gercekten duzeldi, bir yamugunu gormedim.

kontörünü falan bilmem ama ben bunu geçen sene avea hattımla yaptım (oha 1 senedir dolanıyo demek ki), o zamana kadar gelen "aradığınız ama ulaşamadığınız kişi telefonunu açtı, şimdi arayın" ve "telefonunuz kapalıyken şu kişi sizi aradı bulamadı" mesajları gelmez oldu. sokayım kontöre. gelsin lan bu mesajlar. geri eski haline nasıl getiriliyo bu?

kibritsuyu: arayanibil servisini aktif hale getirmen gerekiyor. musteri hizmetlerini arayarak ya da avea sitesinden bunu yapmak mumkun.

"topu topu 7 nota var kaç farklı şarkı yapılabilir ki?"

---eski bir mongol özdeyişi

Kişisel görüşüm, muhafazakar yapıdaki insanlar lise çağlarında coşkuyla dinledikleri müziklere gruplara takılıp kalıyor, hayatının geri kalanında nerde bizim zamankiler diye dolaşıyor.
Yenilikçi tipler ise yeni çıkan herkesi herşeyi coşkuyla takip edebiliyor.

Ben de ilk gruptanım.

Bu "ürün" olarak sunulan müziğin sikko evriminden gelen bunaltıdan kaynaklanıyor. Malesef batı insanının müzik ile olan tek ilişkisi satın alabildiği müzik, para amaçlı kurulan bu düzende müzik 90ların sonuna kadar "big 6" olarak bilinen 6 büyük şirketin(Sony, EMI, Polygram, BMG, WEA ve MCA) piyasa yönetimi ile üretiliyordu. Yani dinleyici için çok şey ifade eden hayatlarının önemli bir noktasına yerleştirdikleri müzik, aslında bu "big 6" denilen şirketler grubunun fazla para kazanma amaçlı formülleri üzerinden güncel trendlere göre "seçilmiş ve ürettirilmiş" müzikler idi.

Internet'in yaygınlaşması ile malum sorunlardan dolayı bu şirketler maddi girdi çıktılarını kontrol edemez oldular ve birbirlerini almaya başladılar. 90ların sonunda 5 şirkete düştüler, şu anda ise "big 4" oalrak biliniyorlar. Bugün bir müzik dükkanına gittiğinizde alabileceğiniz müziklerin %90'ından fazlası bu şirketler tarafından üretiliyor.

Sizin kişiliğiniz endüstriyel düzenin önerdiklerinden dışarı çıkacak bir şekilde evrildi ise bu dönemde, bugün sıkıntı çekiyor olmanız normal. Tıkanıklığı gidermek için bazı önyargılardan kurtulmak lazım. Mesela zamanında "taptırıldığımız" o müzisyenlerin aslında kayıt şirketlerinin daha büyük karlar elde edebilmesi için gerekli hamlelerle "müzisyen ve müzisyen olmayan" şeklinde özellikle ayırtılmış hedef kitlelere, onların(müzisyenlerin) isteği dahilinde veya dışında uyuşturucu olarak yutturulduğunu kabullenmeye başlamak iyi olabilir. Bu insanların bir müzik tanrısı olmaması, sadece pazarlama yöntemleri ile böyle bir illüzyon yaratılması, aslında kendi muhitinizde bile gerekli şişirme ile böylesine güzel(veya güzel görünen) müzikleri çıkarabilecek kişiler olduğunun farkedilmesi güzel bir adımdır.

Buradan şuna geliyorum: artık müzik kültürü bu "büyük şirketlerin" yönettiği bir kültür olmaktan sıyrılıyor, internet devrimi ile beraber. Bu yüzden bu şirketler birbirlerini bir iki kere daha aldıktan sonra alternatif yollara yönelecekler. "e epki biz ne dinleyelim" diye sormuşsun, ona gelmek istiyorum aslında. Internet derya deniz, bir albümü olmayan fakat inanılmaz güzel müzik yapan onbinlerce müzisyen var. 1990larda olsaydık bunların her biri kayıt şirketleri tarafından itina ile "ilah" haline getirilebilirdi ve bugün herkes onlara tapınıyor olabilirdi(tabi çoğu o dönemde çocuk idi ama anlatmaya çalıştığım şey anlaşılmıştır sanıyorum).

Müzik konusunda ciddi isen ve hayatın boyunca "fast food" tüketmekten bunalmışlığın yaşattığı şişkinliği yaşıyorsan sana tavsiyem kendi imkanları ile müziklerini üreten kişilerin müziklerini sergiledikleri online mecralara akman. Birinin müziğini çok beğenmen için onun arkasına "big 4 biraderleri" almasına gerek olmadığının farkına varman. Zira bu biraderlerin o dönemdeki en büyük avantajları müzik kaydetmenin çok masraflı(milyon dolarlık stüdyolar) ve çok özel yetenek isteyen, öğrenmesi zor ve teknikleri gizli(ancak usta çırak ilişkisi ile öğrenilebilen) bir işlem olması idi. Şimdi bugün biri evinde kurduğu bir kaç bin dolarlık bir ekipman ve bilgi erişimi kolaylığı sayesinde 1980lerin 90ların multimilyon stüdyolarından çıkan işlerden daha güzel şeyler çıkarabiliyor. "çıkarabiliyor" diyorum çünkü bunu da tabii yapabilen var yapamayan var. Araştırmak gerek ve artık bence müzik dinlemek için "albümü çıkmış" muhabbetini beklemekten vazgeçmek gerek. Bu şirketlerin kanatları altındaki kişiler dünyanın en güzel müziğini yapan çok özel insanlar değil. Aralarında muhakkak müthiş yetenekler de var ama süper müzik yapan bütün insanlar kapılmış değil(belki yüzbinde biri bile değil).

Neyse sözün özü, interneti bu iş için seferber etmek iyi bir fikir. İlle bilinmiş kişileri aramamak lazım. Tabi ciddiyete göre değişir, buna vakit vermeme diyorsan "fast food" aramaya devam, ancak fast foodun güncel hali artık tad vermiyorsa bir çıkış yolu olduğunu da sanmıyorum. Çünkü müzik endüstrisi en çok para kazandıracak formüller üzerinden ilerler ve sen güncel müzikten hoşlanmıyorsan hedef kitlesinin dışında kalmışsındır çoktan zaten. Seni tatmin edecek bir şey gelmeyecektir, çünkü "en fazla satacak şey" bugün senin istediğin şey değildir. Sektör en fazla satma ihtimali olanı üretir.

Uzun oldu ama böyle işte.

last fm diye bir şey var.
belki de dinlediklerin haricinde "adam gibi, sağlam, kendini dinlettiren" gruplar vardır da keşfedememişsindir. last fm iş görür gibi.

evet çok katılıyorum. zevk alarak dinlediğim müzikler genelde lisede dinlediğim müzikler oluyor. last.fm'i öneriyorum ben de.

herkese icin cok tesekkurler. ama mesele gecmiste kalma degil. mesela sene 2008 olmus millet hala guns'n roses albumumunun cikmasini bekliyor. metallica album cikariyor sozlukte sayfalarca yorum yapiliyor. daha bu listeye rage against the machine, bon jovi, alanis morisette'yi ekleyebilirim.

amerikada yasadigimdan zaten ne kadar yeni grup varsa takip edebiliyorum ayrica imeem yada last fm 'i de dinliyorum. ne bileyim dinledigim 30 seconds to mars, three days to grace, killers gibi bir suru grup var, avril lavigne bile dinledim ama butun bu gruplar hic bir zaman mesela bir green day tadi bile vermiyor.

yenilik deyince eline gitari alip iki akor basip muzik yaptigini sanan gruplari kastediyorsaniz dinlemeye degmez... sanirim tozlu raflarda takilmaya devam

Jive mı?

yok yok.

bilmemne tripping...hödö hopping...lödö topping...böyle bir ismi vardı

twiste benzer modern diyorum, tap dance kaç yıllık şey...

İsminden hareketle lindy hop ya da popping diyeceğim ama, olmazlar galiba. Lindy hop çok eski bir dans, swing'lerden kalma. Poppin' de bildiğin break dance+hip hop karışımı.
Nasıl bir şey bu? Ya da nerede gördün de aklına geldi?
Foxtrot geldi bir de aklıma ama, ne alaka? Ben pek bilmem böyle dansları zaten ama, belki fikir yürütebilirim diye istiyorum. :)

Eşli dans mı bu sorduğun bir de, twist gibi?

epey iyi uygun.

hatta internetten şöyle bir baktım istanbulda 2. elini fena olmayan bir fiyata satan bir çocuk var:

www.garaj.org

gittigidiyorda 1 milyarın üstünde satmaya çalışıyorlar da...

İkinci elini çok uygun fiyatlara bulabilirsin. Ama sakın enstrumanı satın almadan evvel bir denemeyi, çalmayı ihmal etme. Ve bunu da mümkünse ampli kullanmadan, unplugged yap ki, basın ahşabından çıkan doğal sesin kalitesine göre karar verirsin. Eğer ses cılız veya sönükse, başka alternatifleri de gözden geçir bulunduğun dükkanda. Ses dolgun ve hacimliyse (tabire gel, sanki blendax saç şampuanı övüyoruz :), ve alet göbeğini hafifçe titretiyorsa o enstrumanda karar kıl.

Tabii, aletin hardware aksamının ve sap gövde konstrüksiyonun sağlam olmasına, elektroniklerinin (manyetik, aktif devre, potansiyometre vs.) düzgün çalışıp çalışmadığına dikkat kesil.

Bu arada bu kadar parayı illa ki 0 enstruman almak için harcayacağım diyorsan ya da maddi gücün o denli yerindeyse Lakland'lere de bir göz gezdir derim.

Bir de son olarak, müzik enstrumanı almak için çok yanlış bir zaman. Döviz kurları acayip yüksek bu aralar..

Kolay gelsin.

kendine lakab taktırıp (ya da varsa kullanıp) daha komiğini kendine montajlayacaksın...

ama onun derdi komik olması değil. sevmediği insanların da olaya karışmış olması.

onun sevmedigi insanlara bunu yapacaksın

efenim klişe bir laf vardır hani dal rüzgarı affetmiştir ama kırılmıştır bir kere diye. bu kakadan geri dönüş görünürde olsa bile gerçekte olmayacaktır bence.

hububrad a katılıyorum. yani bu şakanın telafisi ancak o kişinin hoşlanmadığı insanların komik duruma düşürülmesiyle olur. yapabilirseniz ne ala tabii.

arkadasım sende essegin seyine sey kacırmıssın cidden. cozum basit uygulaması kolay. once esaslı bir ozur dilersin, durumu detayıyla anlatırsın. olayın maddi boyutuda var. bir ozurle kurtalabilecen mi sandın sen? ufak bir tiyo benden sana. her insanın hayatta begenip almak isteyipte alamadıgı mutlaka bisiyler vardır. arastırırsın gidip alırsın. isyerinde yardımcı olursun falan. is arkadasın sanırım. o zaten anlar. empati yap biraz. ben olsam bu durumda ne yapardım. gerisinide zamana bırak.

Şaka gayet güzel (onaylıyorum) ve hiçbir şeye sarmamış. Yaptığınız hayvanlık falan da değil. Söyleyin ona işgüzarlık yapmasın, şu güzel ortamı bozmasın. Ne var bunda ya.

@scp
işyerinde zaten yardımcı olduğum biridir kendini. başta da dedimya oldukça iyi aramız. her konuda yardımcı olurum zaten. istediği bir şeyi almakta bana saçma geliyor. arkadaş satın almak gibi bir şey olur ,o da bana gelmez.
@paranormal
ben de zaten gayet güzel bir şaka olacağını düşünerek yapmıştım(ve hala komik ve güzel olduğunu düşünüyorum). ama o öyle düşünmedikçe yapacak bir şey yok. bir şekilde telafi etmem lazım yani.

ilişiğini kes o arkadaşınla. öyle arkadaş mı olur lan

bios pilini cikartip 15 sn bekledikten sonra tekrar takin.
belki bir ise yarar.

işe yaramadı ne yazık ki. monitör açılmıyor.
sorusu olanlara; evet monitör çalışıyor.

anakart nedir?
tam olarak adi modeli yazar misin?

intel D946GZIS

sen kurcalarken ekran kartı filan kaymış olmasın? bios pilini çıkarınca resetlenmesi lazım da.

yok abisi, resetlemiyor bildiğin. şimdi bi çay koydum pili çıkarıp. birazdan deneyeceğim.
şu anda anakarta takılı monitör soketi.ekran kartı çıkık bir şekilde duruyor masanın üstünde.

yok yine resetlenmedi.

cmos clear icin pin olmali üstünde.

suraya bir bakar misin: www.intel.com

olmadı yine. monitör açılmıyor. pili de çıkardım ama bana mısın demedi.

bundan 10-15 sene önce 286 bilgisayarımda biosu resetlemek için şöyle bir şey yapmıştım.bilgisayara zararı olur mu bilmiyorum.

kasayı açtım.2 kablo aldım.anakartın pilini çıkarttım.iki kabloyu birbirine bağladım.bir ucunu + ya bir ucunu - ye değdirdim.bilgisayarı açtım.bios resetlenmişti.
hiçbir çözüm bulamazsan,anakartı falan tamamen gözden çıkartırsan,bu işlem aklında olsun.


bir de,ekran kartını alıp başka bir bilgisayarda denesen .belki kartı falan yakmışsındır.

problem ekran kartı kaynaklı görünmüyor,iki ekran kartının(diğeri anakart üzerindeki oluyor anladığım kadarıyla) birden yanmış olması düşük bir ihtimal.
Monitörünüzü mümkünse başka bir bilgisayarda deneyin,belki monitör'de sorun vardır.Kablosunun ucuna garip bir şeyler olmuştur falan.

monitörde sorun yok. sinyal yok diyor normal kablosu çıkık olduğu zaman. takınca ışığı yanmıyor. hem anakart, hem ekran kartı girişlerinde. başka bir monitör taktım, yine görüntü yok.

başka bir çözüm yöntemi olan var mı?

head, bilgisayarı açtığında bilgisayar görüntü gelmese de windowsu başlatıyor mu? harddisk hareketi var mı?

yok galiba. bi 10 dakka bekledikten sonra windows tuşu - yukarı tuş - enter - enter kombinasyonunu denedim, ancak tek işlem bile yapmadı.

bios pilini çıkarınca resetlenmiyorsa bir de açılışta insert tuşuna basılı tutarak açmayı dene.

hmm yaptığın işlemin böyle bir şey ile sonuçlanması ilginç, en azından onboard ekran kartının çalışması gerekirdi, işlemin biosa bir şey yazıp yazmadığından emin değilim. yazıyorsa bios gitmiş olabilir ki bu acı olur. öte yandan bilgisayarlar statik yüklenme durumlarında da böyle bir sorun yaratabiliyorlar(ekranın açılmamasının yanında bilgisayarın post'u geçemediğini varsayıyorum). herhangi bir beep sesi de duymuyorsun sanırım.

bilgisayarındaki bütün kartları sök evde kalorifer falan varsa üzerlerine yay, bişeyler atıştır(bu önemli) sonra geri tak bir ihtimal düzelebilir, bu gibi sorunlarda sorunun kaynağını bilemediğim durumlarda son çare olarak deneyip başardığım olmuştur bir kaç kere.

yok yahu ne olacak =) yalvarsan bozulmaz o

heheh iyi bari kırıklığı geçirelim derken mideden olmayalım dedim :)

öksürüyor. çok çeşitli nedenleri olabilir. bizim kedi de yaşlandıkça öksürüklri arttıydı. sigara içen yaşlı dedeler gibi öhörk öhörtk diye balgamlı bir sesle öksürürdü. insanlarda olduğu gibi ara sıra öksürmeleri normal elbet ama arttıysa üşütmüş falan olabilir. birkaç güne geçmezse bir veterinere götürün isterseniz.

bir sürü köpek yapıyor bunu, daha az boyutlarda olsa da. ama benim gördüklerim hep 10 yaş üstü köpeklerdi.

boş olduğun bir ara uğra vete, artarsa özellikle.

benim köpeğim de 7 yaşındaydı, bunu yapıyordu. veterinere götürün ne olur ne olmaz. tavuk kemiği zaten vermiyorsunuzdur diye umuyorum. veya tüylerini de yaladığı için yutuyor olabilir.

bana solunum yolu enfeksiyonu gibi geldi. birkaç tane antibiyotiği var vet. verir iyileşir. bu arada hapın tanesine 20 lira falan derse sakın kanmayın. ilacın ismini öğrenin. çeşitli eczanelerden de bu hapı alabilirsiniz. kazıklanmayın. bunu yapan çok veternier var uyuz oluyorum.

tabiki diğer arkadaşların da dediği gibi yaşlılıktan da köpekler öksürebilir veya böyle sesler çıkarırlar ancak sizin köpeğiniz henüz genç. ki pinçırlar daha korunaklı ortamlarda yaşadıkları için ortalama üstü ömür süresine sahip olurlar.

1- Rusya olunca G8, olmadan söylenince G7 oluyor. ikisi de oluyor yani. asıl düşünülmesi gereken şu bence: onlar G8, biz 6.5 milyarız!
2- vatan satsa bir kişi anında biter işi :P

Rusya para yardımı yaptı İzlanda'ya. ABD'de Pakistan'a yapabilir. çünkü İzlanda iptal. Pakistan'ın da sadece 1 ay daha ithalat yapabilecek durumu kaldı. şirketlerden sonra ülkeler de batışa geçti yani.

"bu sefer de 3. dünya savaşı çıkmazsa artık yuh!"

--çekirdek çitleyen adam

Camın içine lazerle resim işliyorlar. Mesela ikinizin olduğu bir resmi cam içine işletebilirsin. Al sana oricinal fikir.

-ilk izlediğiniz filmin dvdsi ya da çok sevdiği bi filmdeki özel bi eşya.(sweeney todd usturası almıştım ben çok etkili olmuştu ;)

-oyuncakları seviyorsa maxi toys'da bi kedi var onu al. kaşıyosun, seviyosun, dövüyosun canlı gibi! 70ytl civarıydı.

taksim atlas pasajında retro diye bi dükkn var, gerçekten HİPER UCUZ fiyatlara eski 70lerden kalma oyuncaklar var, onlardan alabilirsin.
gerçi "sevgiliye retro oyuncak almak", "anneye anneler gününde biblo alma kaçışı" gibi kaypak bi hareket olabilir doom günü falan gibi özel bi günse.

ömrü billah istediği ama bir türlü fırsat bulup/denk gelip alamadığı bir evcil hayvan olabilir seviyorsa-kedi köpek kuş hamster şu bu.

(ne bileyim, ben kocama sürpriz köpek almıştım 2 sene önce, hala koynumuzda yatıyor.)

dijital fotoğraf çerçevesi. bir hafıza kartına da birlikte fotoğraflarınızdan en sevdiklerinizi seçin yükleyin. pahalıdır ama.
ucuz ama sevimli öneriler:
fotoğraflarınızı bilgisayarda güzel bir kolaj yapın, güzel bir çerçeveye koyun.
takvim programları var, onları kullanarak (fotoğraflarınızla birlikte tabi) güzel bir takvim hazırlayın.
fotoğraflarla yaptırabileceğiniz ürünler için şöyle bir site var:
www.derinfoto.com
güzel şeyler var orda da. ama hiç yaptırmadım ben, sadece fikir olsun diye bakıyorum arada, hizmet kalitelerini bilemiyorum.

aman fotoğraf, çerçeve, o bu gibi hediyeler alma da. beğenmiş gibi yapıyorlar.

git giyecek al doğru düzgün. doğru düzgün derken pahalı olmasına gerek yok da, mangoda zarada orada burada bulamayacağı türden güzel bir şey al. önümüz kış, seçeneğin bol.

çok sevdiği bir animasyon filmin oyuncağı olabilir. ben aldım sevinç taklaları attı kendisi. ama gidip de dandik bir şey almayın.

Kış geldi.. Bence güzel bir palto al.

Pull and Bear'de çok şık yeşil bir palto vardı. Bi kız arkadaşla gitmiştik denemişti de, resmen şeker kız candy'ye dönmüştü giyer giymez. Bence mutlaka onu alman gerekiyor. Bakırköy Capacity'deki mağazasında görmüştük.. Kahverengisi de var, bence mutlaka git incele, bak.

pusula
orijinal ancak biraz pahalı

görmedim ama yavuz sultan selim'in küpe taktığını duydum.

yavuz sultan selim'in küpeli portesi vardır lise tarih kitaplarında..

edit: küpe erkek arasında dinsel bir ilişki yok benim bildiğim kadarıyla..

var o benim
bir zamanlar öyleydim kulakta küpe parmaklarda yüzükler falan
camilerden çıkmazdım
çok garipsedikleri oldu ama kimse lölö yapmadı

namazını kılan, orucunu tutan, içki kullanmayan ve küpe takan gördüm ben.

dindardan kastınız nurcu, fethullahçı tarzı bir şeyse onu görmedim, bilmiyorum.

var? dolu?

benim eşim 5 vakit namaz kılıyor ve saçı uzun [camilerde cık cık eden çok oluyomus]
babalarımız huysuzlandıgı için kulagını deldirmedik ama takmaya niyetlenmişti bi ara
yani kesin vardır

var emin olabilirsin. hatta yazdığına daha da ekleme yapıp ne tür insanlar olabileceğine derinlik katayım. küpe takan, uzun saçlı, iyi gitarist, ingilizce, fransızca ve ispanyolca konuşan aynı zamnada beş vakit namaz kılıp dinin vecibelerini yerine getiren profiller mevcut. hatta bu profiller zamanında satanist diye göz altına da alınmıştır ayrı bir komiklik olarak işlenmesi gerekir. dahası kendisyle birlikte olmak isteyen fransız hatuna sabaha kadar kuran ı kerim anlatmış nefsini müdafa etmiş olanları da görülmüştür. üstelik hocacı, nurcu falan da değildirler. ;)

Dusununce var olacagini tahmin ediyorum tabi ama buraya yenice yerlesmis birisi olarak tanidigim boyle insanlar olmadigi icin merak ettim.

dindar'dan kasıt ateist olmayansa çok var.

var, hem de çok fazla.

biliyorsundur ama yazayım yine de

işe yaradığını iddia eden var
(bkz: dreamcatcher)

edit: hoş senin gördüğün tam kabus sayılmaz ama görmeyi istemiyorsun sonuçta.

gidip atlas pasajından tıstıs filan alacak zamanlarımı geçtim, diğer türlü de gidip kartal tüyü kovalayıp el işleri zanaatlerine de kendimi vereceğim yok =)

witch doctor değilim ama halk arasında bu rüya şöyle yorumlanır;
kaybettiğiniz arkadaşınızla tatil yaptığınızı ve onun iyi olduğunu görüyorsanız bu kaybettiğiniz arkadaşınızın ölmeden önce güzel işler yapmış olduğuna ve dolayısıyla şu an güzel bir yerlerde olduğuna işarettir.
deniz ve su da rüyalarda iyi yorumlanır, yani iç sıkıntılarınızdan kurtulmanıza hayatınızla ilgili olgun kararları verebileceğiniz bir döneme gireceğinize işarettir.
rüyada gördüğünüz kişiler genelde çok düşünülen ya da sürekli hatırlanan kişiler olmaz o yüzden o konuda yapabileceğiniz bir şey olduğunu düşünmemekteyim.
deniz ve arkadaşınızı bağlarsak da, o arkadaşınızın size kattığı şeylerin bu olgunlaşma sürecine olumlu etkisinin olacağını söyleyebilriz.