uzun dönem kafe işletmiş biri olarak, " şöyle müşterilerle goygoy yapacağım bi' kafem olsa mutlu olurmuşum" hayalinin, adı üstünde hayal olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını söyleyebilrim. :)
bir yerden sonra kafa dinleyememekten şikayet edeceksin. bununla birlikte, kafe işinde hayatın kafen olur.
kafeye giriş bellidir de, çıkış konusunda kimse birşey diyemez; gece 12'de olabiir, gece 1 veya 2 de olabilir.
onun dışında 20, 25 yaş arası herşeyi çözmüş ve hakklılığından en ufak şüpe duymayan gençlerle de uğraşmak durumuda kalacaksın.
küllük kırılacak, şekerlik düşecek, çayın demlendiği halde, demlenmedi denilecek, sürekli olarak "abi aslında şöyle, şöyle yapsan burası daha iyi olur" gibisinden işletme tavsiyeleri alacaksın, garip tipler gelecek, sen iyi müzik seçeyim, güzel bir playlisti olsun diye uğraşırken sığırın birisi "kardaş bu nasıl müzikler? şöyle türkçe bişeyler yok mu?" diyecek, 6 kişi gelecek mesela ve yalnızca birisi su söyleyecek ve diğerleri birşey istemeycek, öbürü gelecek bir çay söyleyip sabahtan akşama kadar internetini sömürecek; üstüne üstlük bir de hızından şikayet edecek... daha bağkur ödemelerine hiç girmiyorum bile :)
diyesim, kafe işi öyle uzaktan göründüğü gibi değil.
mutluluğu nerede bulursun bilemiyorum; ama kafecilikte bulamayacağını garanti edebilirm.
0