insidious

In the mouth of madness

das experiment 2001

kesinlikle (bkz: eden lake)

hatta canım çekti akşam tekrar izleyeyim.

dragonfly ama ekşiyi okumadan seyret

ekrana atlayan kanlı teyzeler gibi basit numaralar değil de gerçek bir psikolojik gerilim istiyorsan "resimdeki hayalet" yani "shutter" ama 2004 capon yapımı olanını izlemelisin.

uu, korku filmi, en sevdiğim.

insidious chapter 2 ilk filmden daha korkunçlu. eksisozluk.com

texas chainsaw massacre (1973) mükemmel.

La piel que habito
Akmareul boatda
Grindhouse
The Conjuring
Rec
Carrie
The Fly
Only Lovers Left Alive
Martyrs
From Dusk Till Dawn
The Devil's Rejects
Stir of Echoes
Sinister
Session 9
Julia's Eyes
You're Next
Red State

Orphan

mirrors i tavsiye ederim kadrosunda hem amy smart hemide paula patton da var <3

(bkz: house of lies)

house of lies

4. sezonu başlayacak. zenci adam dediğiniz don cheadle. :) sarışın kadın da kristen bell.

Belki de Allah yaratmamıştır.

ibret alalım diye.

aynı mantıkla gidersek zehirli olan birçok bitki, hayvan vs de var. vardır bir ekolojik mantığı.

@devilred tabi ki var, soruma onlar da dahil zaten.

Cunku bunun adi dunya.

Bunca yılın ateistiyim, bana bile çok saçma geldi bu soru. Mantarın ne suçu var ki; suç çocuğun tek başında ormanda gezinmesine izin veren ebeveyninde. Zira mantarı yemese bile zarar görebileceği birçok etken var çevresinde. Kafasını ağaca çarpıp yaralansa bu sefer de Allah bu ağacı neden yarattı diye mi soracaktık. O da saçma. Saçma bir çıkarım yapmışsınız bu konuda.

seytani neden yarattiysa ondan iste.

sen sorasın diye :)

Çocuğa tecavüz edilip öldürülüyor bu ülkede. O tecavüzcüyü niye yarattı? Ya da madem herşeye gücü yetiyor da masum bi çocuğun tecavüz edilip öldürülmesine neden göz yumdu? Diye merak ediyorum ben de. Mantar ne ki.

doğal seleksiyon

ulan her şeyin merkezini kendiniz zannetmeyin. o çocuk da mantarı koparıp gariban ökaryotun hayatını bitirdi. çocuk ölmemiş ama mantar artık yok. o ne olacak peki?

allah yok allah'ı unutun :)

eksisozluk.com

Mantar ekolojik sistemde ayristirici diye niye kimse demiyo
hayir yani bende kalan bu bilgi kirintisi lise 1 biyoloji, ben tm okudum.
Mantar olmasa canliligin devami olmaz
Zehir de, nerede ne ayristiriyok, ekolojik sistem o bolgede nasil sorulariyla degisiyor.
Ayni mantar baska yerde zehirsiz. Sen ekolojik dengenin icine ettin ve o mantar baska sekilde beslrndi ve zehir yukkendi.


niye demiyonuz ayriatirici diye.

İşte bunlar hep insanmerkezli düşünce sisteminin sorunları. Her şey insan için varmış, ama öyle değil işte.

Mantarın zehirli olduğunu görmeden önce, sadece başlığı gördüğümde "Şüphesiz ki onu biz yiyelim diye yarattı" diye geliyordum ama üzüldüm şimdi.

marido çok haklı. Herhangi bir şey insanlar için değildir, hepimiz bir zincirin halkalarıyız, mantar olmasa başka birtakım canlılar olmaz. Bu dünya sadece bize değil, o mantara da. Birine yararlı olan, birine zararlı. Dünyanın dengesi de böyle dönüyor zaten.

Sonuçta böceğin dili olsa, "Allah neden insanı yarattı? Bir yavru, birilerinin banyosuna girmiş. Orada ezmişler. Neden insanlar var, neden" derdi. Aynıyız.

kimse yaratmadı çünkü.

cueyi vlcye atınca oynatması lazım.

hocam sanal sürücüye atmam gerekiyor iTunes ile dosyaları alabilmem için, iTunes .flac tanımıyor

Benim bildiğim cue dosyası mount edilemiyor. Cue dosyasının içinde şu saniyeden şu saniyeye kadar şu isimli şarkı var bilgisi mevcut. Zaten cue dosyasının boyutu taş çatlasın 10kb.

bir de yanında bin dosyası olması gerekmiyor mu?

Flac albümlerde bin dosyası hiç görmedim. 500mblık flac dosyası ve cue dosyası oluyor. Cue dosyasını medya oynatıcıya gösterince flac dosyasını oynatmaya başlıyor.

Isik hizina yaklastikca cismin boyu ve kutlesi degisiyor. Dolayisi ile de icinde m ve l (length) gecen denklemler devre disi kaliyor. Burada da belirli sabitler ile denklemleri yeniden kuruyorsun.

Zaten bu ayrim da modern/kuantum fizigini doguruyor.

@jihat +1

Einstein zaten yıllarca yorumlamış bunu. İzafiyet teorisi senin sorularına tam anlamıyla cevap olur bence.

lorentz dönüşümleri var alakalı.

ya biri yorum yapsa :/ iyi kötü bir şey söyleyin.

Senden cok puan alan 250bin kişi var. Zor gibi.

bence yok ama kısmet.

hiçkimsenin tercih etmeyeceği bir kadroyu tercih edersen olay biter.
yapman gereken o kadroyu bulabilmek.

imkansıza yakın diyelim.

pazarlamaya özel olarak kadro açılıyorsa belki küçücük bi ihtimal. özel kadro açılmıyorsa malum.

önümüzdeki maçlara bakmak lazım.

Olmaz 1 puan daha olsa adliye sınavlarına filan girebilirdin ama.

facebook'ta ögeder'i takip edin. Paylaşıyorlar sürekli. Benim bildiğim, Kasım'da ekim farkının da yatacak şekilde zamlı maaş alınacağı..

ne kadar bir artış söz konusu?

@hiperaktifmanyetik ögederi takip edeyim ama mecliste hiç bir yerde görünmüyor sorun orada zaten. Bir de kanun tasarısında izleyen ayın 15'inde yürürlüğe girer diye bir madde var. buradan yola çıkarak ekimde çıksa bile kasım 15'te yürürlüğe girecek ve doğal olarak fark almamız mümkün değil.
@douchebag ar. gör, okutman ve öğr. gör. içim 835, yard. doç ve üstü için 730 lira civarında bir zam olacak.

sağol dr stat, 2 ablam var öğretim üyesi, iyiymiş.

yasalaştığı ayın 15'inde ödenir yazıyor tasarıda.

1 Kasım'dan önce yasalaşırsa 15 Kasım'da ekim farkını da ödeyecekler diye yorumladım ben.

superonline

kesinlikle d-smart olmasın seçeceğin firma.

7 senelik sorunsuz d-smart aboneliğimi bugün taşınmam nedeniyle bayiye gidip bir imza atarak sonlandırdım. tavsiyemdir d-smart.

olayı biraz daha anlatsana. madem random seçeceksin niye 1-20 arasında daha fazla olmalı? bildiğim kadarıyla bu zaten randoma girmez ki.

moodle.polymtl.ca

section 6.4.4 ve sample 6.7'ye bak.

@b1019 mesela sözlükte bir yazarın en beğenilenlerinden rastgele entry gelecek ama çok arkalardakiler pek görünmesin isteniyor. adamın 25 sayfa en beğenilenleri varsa ilk 7-8 sayfadan gelme olasılığı fazla olsun istenebilir.

@AcreaM onu biliyordum ama üst sınırı büyütünce sıkıntı çıkartır diye tercih etmedim

@sendelemeden bunlar aradığım şeyler gibi duruyor bakacağım, teşekkürler

sayılarını gauss dağılımından seç.

google'da random gauss distribution diye artabilirsin.

a=randbetween(1,5)

if a=1 or a=2 then
b=randbetween(1,20)
else
b=randbetween(1,100)
end if

%40 ihtimalle 1-20 arası, yüzde 60 ihtimalle 1-100 arası üretecek bu sistem, yüzdelerle oynayabilirsin.

pofuduk + 1

kabaca hesap yapalim.

1 mp3 = 5 dakika / 7 mb
gorusmede ses kalitesi mp3'deki gibi 320k olmayacagina gore. 2mb oradan dusurelim.
5 dakika gorusme = 5 mb.
yani her dakika 1 megabyte.
internet paketin 1 mbit ise
1024/60=17 saat gorusebilirsin.

@mayeskuel

aldığın veriyi de sayman lazım. gerçi ses kalietsi 20-30 kbps falan olmalı yani çok daha uzun süre görüşülebilir.

aldigin veri download oluyor onu hesapladik. giden veri de upload oluyor. o ayri.

demek istediğim upload da kotadan düşüyor.

himm bak onu bilmiyordum o zaman 17/2=8.5

36dk konusmada yaklasik 20MB gitmis.

yükselttim diyorsunuz ama mhzler uyuyor mu?

herhangi bir ram kısıtlaması yok. küsüratı göstermiyor olabilir mi acaba 3.7 falan ise normaldir. ayrıca 4 gb dan daha az ram miktarınız var ise 32 bit işletim sisteminde kalmanızı tavsiye ederim.

eksik görünen kısmı onboard ekran kartına ayırıyor olabilir.

Dahili ekran kartı kullanıyorsanız ayrılacak sistem belleği miktarını BIOS ayarlarından belirleyebiliyorsunuz.

ohoo daha üç sene varmış bitmesine.

108 lira zorlamıyorsa çıkma ama bence. 3 sene geçsin o zaman da dur devlet katkısını alayım dersin böyle böyle 10 sene sonra ayrıldığında bir derde derman olacak para geçer eline.

ödemeye ara ver. paran içeride kalsın.
bu arada değerlenmeye devam eder o para.
5 yıl dolunca ister devam edersin. istersen de paranı çekersin.
belki arada kafana eser, üzerine eklersin, ya da düzenli ödemeye devam edersin. mümkün mertebe o parayı unutmaya bak. arada benimde aklımı çeliyor. bırak değerlensin orada.
5 yıl bekleme hadisesi çok mantıklı. eğer öyle olmasaydı o parayı sen 100 kere çekerdin. uzun vadeli yatırım bu.
aslında biraz gayret edip emeklilğe kadar tutsan paranı çok daha fazla faydasını göreceksin ama tez canlı birine benziyorsun. emeklilikte daha aza kanaat etmeyi öğrenirsin ;)
edit: bu arada ben dondurdum. ödemelerim var, zorlanmamak için. sonra kaldığım yerden devam edeceğim.

bununla ilgili sözlükte yazan yazıları okudum. buna göre verdim kararımı. devlet katkısı denen teranenin tamamı ya da büyük kısmı şirketlere kalacak, benim elimde bir şey kalmayacak zaten. ben sadece verdiğimi geri alabileyim, ipne şirkete bir de giriş aidatı haracını kaptırmayayım derdindeyim.

@cliquot hocam, tezcanlılıktan değil de, şirketlerin bunun üzerinden çok nemalanmasından rahatsızım. bu paraya inan ihtiyacım yok. ödediğim primin olan 108 tl'nin maaşıma oranını söylesem taşak geçersin. şu şirketlerin çakallığı olmasa devlet katkısı alınabilen en üst seviyeden de rahatlıkla ödeyebilirim. bu nedenle başka yönlerde değerlendirmek istiyorum birikimimi.

şirketlerin nemalanması kısmını anlayamadım.
şöyle ki;
yönetim gideri kesintisi denilen meret oluyor. onu da alanı var almayanı var. ben almayan Anadolu hayat ile çalışıyorum.
ne kadar para yatırıyorsam o kadar değerleniyor.
içinden şirket ayrıca bir şey kesmiyor.
bunun dışında bir kesinti de yok!

ayrıca devlet katkısı şirketlere kalmıyor. eğer hepsini ya da bir kısmını almaya hak kazanamazsan yine devletin kasasına değerlenerek geri dönüyor.

videoları uzun geldi izlemedim ama patent ofisleri uzun zamandır con ahmet'in makinası başvurularını doğrudan reddediyorlar.

ekran muhabbetine bende çözüm bulamadım ama o fontları sevmeye başladım, sende oyle yap.

Linux mint mate 17 dene bence.windows'a yakın bir stili var.

"ya sev, ya terk et" diyorsun;)

Ekran çözünürlüğüyle ilgili bir sorun olabilir mi? Çözünürlüğün monitörün maksimum çözünürlüğüyle aynı olduğunu kontrol ettin mi?

arkadaşlar siz şaka mısınız yahu? farklı distro yerine font ayarlarını hiç mi karıştırmadınız? default olarak yoksa hiç mi gnome tweak tool kurmadınız? font olmadı diye distro değiştirmek.. kafam almıyor

aslında burada font sıkıntı değil, font'un değişebileceğini biliyoruz. ekrandaki görüntünün keskinliği windowstaki tadı vermiyor.

onun da ayarı var?

bence de linux kullanımı artmıyorsa sebebi font renderingdir.

@patr o ayarı biz de bilelim.

soru içinde bir görsel olsaydı daha anlaşılabilir olurdu.

@patr
sen şaka mısın...
iki kıytırık ayar için komut sayfasından sudo mudo derken adeta roman yazmaktan gocunmayan adama "font ayarlarını hiç mi karıştırmadınız?" demek... kafanda yer yoksa ayakta giderim.

ki bu benim uydurduğum bir şey de değil, biraz araştırırsanız linux'un genel bir problemi olduğu görülmekte. Ancak çözüm bulana denk gelmedim, o yüzden burada soruyorum.

öyle oldu böyle oldu, e çözüm?

arkadaslar, once okudugunuzu anlayin. google'a linux improving font rendering yazinca zaten cozum cikar. ben size kullandigim programi soyluyorum soyle de bilelim diyorsunuz. bu yazdigimi en az 5 kere okumadan cevap vermeyin.

linux'u çok seviyorum, ben de senin gibi gaza gelip gelip kuruyorum fakat işlerimi hiçbir zaman windows'taki rahatlıkta yapamıyorum. önceden uğraşmak güzeldi, fakat artık işimiz gücümüz var ve linux'taki en salak sorunu çözmen bazen günler alabiliyor.

mesela ekran kartı sürücüleri tam bir işkence. değiştirilebilir ekran kartı varsa ayrı bir işkence. çözümü var, evet. ama o çözüm benim bilgisayarımda çalışmayabiliyor.

senin sorununun da çözümü vardır elbette bir yerlerde. bol bol googlelamak gerekiyor. birisi bir yerde bir kod paylaşmıştır muhakkak.

arkası filelilerde bir bok yok. önce onu sana söyleyeyim de. alacaksan göt kısmı büyük ve kalın, sırt kısmı uzun, yaslanınca kafanı koyabileceğin müdür koltuklarından almaya çalış. diğerleri hikaye.

www.dagmobilya.com bunu alma

www.dagmobilya.com bunu alma

www.birofis.com bunu hiç alma. tahtada oturacaz sanki amk

wwwi.globalpiyasa.com bu olur

www.ofismobilyalari.org bu olur

www.duvarrenkleri.com buda olur. ama sırt kısmı daha uzun olacak. yaslanınca kafa değecek.

daha geçen hafta aldık. araştırmalar sonucu bizim öğrendiğimiz asgari şartlar şunlar oldu:
1. oturma kısmı dökme minder olsun.
2. iki ayarlı olsun, hem sırt dikliği ayarlanabilir (esneme değil de açı ayarı) hem de yükseklik ayarlanabilir olsun.
3. suni deri, ter vs ile bi süre sonra soyulma yapabiliyor. kumaş olsun.

ayrıca fileler bana sağlam gelmedi, sanki bir süre sonra kenarlardan atacak gibi. ama onların da çok kalitelisi vardır tabi. piyasa araştırmaları sonucunda 60 tl'lik spotçu ürünlerinden tut, 200 tl'ye bürosit hatta 600 tl'ye italyan marka bişey bulduk.

sonuç

www.adoremobilya.com

sırt kısmı uzun olsun boşlukta olmasın, sırt minderini koyunca arkaya kayıyor benimki boşluk olduğu için, suni deri kesinlikle alma çok rahatsız pişersin yine bir alt minder gerekir

www.nekullaniyorum.com

sonucu da yazayım, arayanlara faydası olur.

ikea'dan markus modelini aldım. www.ikea.com.tr

399 lira. çok rahat, çok memnunum. 10 yıl da garantisi var. bürosit ve bürotime'ın muadil koltukları 550 liradan başlıyordu.

joby

aliexpress'de ucuza zibilyon tane var. yalnız gelmesi bir ayı bulur.

urun.gittigidiyor.com

sirkeci hayyam'da var mıdır acaba

önce tüm aileye ve kız tarafına nikah salonunda evlenmek gibi temiz olaysız tantanasız bir imkan varken, davullu zurnalı yemekli düğünün ne kadar gereksiz saçma bir şey olduğunu, millet eğlensin yesin içsin diye bize bu kadar girmesinin bir manası olmadığını anlattım güzel güzel. kafadan 20 bin TL cepte kaldı. geri kalanını da biriktiriyorum.

Düğün yapmak zorunda değilsin, nikah töreniyle geçiştirirsin.
Takıları bütçen doğrultusunda alırsın, her bütçeye göre ziynet eşyası var.
Ev eşyalarını bolca gezip en ucuzundan seçersin, bütçen elverince daha iyisiyle değiştirirsin.

Harcayacağın para tamamen bütçenle doğru orantılı, düğünden gelecek takılara güvenip iş yapma. Geline takı setine 1.000 TL ayırıyorsan bunu söyle, o da bu bütçe dahilinde takı seçsin kendine. Sonuçta borca girip alacaksan bile o borcu beraber ödeyeceksiniz, yok yere yük etmeyin kendinize.

Bence de çok gereksiz harcamalar.Hem millet yesin, içsin, eğlensin diye o kadar borca girip bir de organizasyon için bolca vakit harcayacaksın, kafa patlatacaksın, pastacısı, saloncusu, davetiyecisi ile uğraşacaksın, yetmedi düğünde herkes senden para düdüklemeye çalışacak ve günün sonunda kimseyi mutlu edemeyeceksin.

Nikahdan alıp götürcen bence. Hiç gerek yok gerisine ama kadın milletine, hele hele kız tarafına anlat anlatabilirsen.

kışın evlenirsen düğün masrafı yarı yarıya düşer.

kız tarafı olarak biraz anlayışsız bir ailem var. tutturdular yemekli düğün olsun kına gecesiyle beraber diye. sonra vazgeçirdim zar zor. şimdi normal bir salonda pastalı kurabiyeli bir kına gecem olacak. sonrasında erkek tarafı sadece nikah yapacak. maliyet olarak; kına gecesi ortalama 3500'e mal olur salondu kuafördü, gelinlik 1900, yol paraları benzin parası ortalama 1000 (memleket uzak). nikah salonu 500 falan işte masraflarla beraber(pendik yunus emre km). mobilyalar 13000 falan tuttu(tek birikimimiz buydu, mobilyayı peşin aldık). beyaz eşya tv halı tabak çanak 15000 falan kredi kartına taksit(çamaşır makinesini ben önceden alıp ödemesini bitirdim, tavsiye ederim, şuan beyaz eşyalar yeterli özelliğe sahip, kızı ikna et al koy kenara 9 ayda ödersin biter). bir de hiç göz ardı etmemen gereken şey ev, biz 900e kiraladık ama o eve minimum 2 ay boşuna kira ödeyeceksin, üstüne emlakçıdansa komisyon ve ev sahibine depozito vereceksin. biz bunu düşünmeden hareket ettik biraz zorlandık o arada. ufak tefek mutfak masası sandalye kitaplık bilmem vestiyer falan da 3000 falan tutmuştur, onları ikea ve koçtaştan hallettik ucuz oldu gibi. 20000 peşin min. olmalı çünkü herşeyi taksitle halledemiyorsun. nakit lazım. bir de kıza takılacak bilezik kısmı var, onu ailenin halletmesi farz yani :D Allah kolaylık versin valla zor bu işler :)

öncelikle bu kafada bir kız bularak işe başlamalısın.

yani evlenmeyi planladığın hanım erkeği sağılacak inek, düğünü de "bir kere oluyor harcamanın a.koymalıyız" olarak görüyorsa o iş yaş.

öncelikle sadece nikah yapmanız gerektiği ona da mantıklı gelsin.

çünkü gelip de takı takacak olan insanlar nikaha zaten gelirler, mecburiyet derecede yakınlardır yani.

gereksiz yere pahalı gelinlik damatlık, adam sikmeye yönelik bohça mohça vs işlerinden en ucuza yırtmaya çalışmalısınız.

eşya zaten eskiye göre oldukça ucuz, bir fırın, bulaşık makinesi filan 400-500 tl.

her şeyi taksitle alıp beraber ödeyebilirsiniz.

bak bir örnek vereyim;

bu yaz bir elemanımı nişanladım, nişanlısı ile 4-5 senedir flört halindeler. ikisi de çalışıyor ve azar azar bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.

şimdi 4-5 senedir çıkıyorlar ve evlenmeye karar verdiler ya, e evlenme teklif etmesi de lazım ya prosüdür olarak.

kız benim elemana demiş ki "şöyle ucuz bir tektaş al, gerçek pırlanta olmasın. maksat iş yerinde arkadaşlarıma gösterebileyim"

şimdi böyle bir kız bulursan gerisi kolay :)

birikmişim yoksa düğün dernek olaylarına girmezdim. ya sadece takı merasimli nikah yapardım ya da birikene kadar beklerdim. düğün yapmayınca kız tarafının bir ömür boyu bu konudaki laflarını yemeyi kabul etmiş oluyorsun tabi ki.

yeni evlendim.
düğünü uygun fiyata hallettik sayılır, nikaha gelemeyip düğüne gelenler takıyla falan derken masrafı çıkardığı için çok takılmıyorum düğüne. ama çok para gömme cidden, gerekirse uzak bi yerde yaptırıp araba kaldır ama çok para gömme. biz 9000 tl verip hiçbi para vermedik, bahşiş isteyen falan olmadı.
eşyalar dersek, sonuçta sende kullanacaksın oan göre al, ev kira ise daha düşük alabilirsin tabi.

taksitli yapılabilecekleri sayayım sana

düğün salonu: bunu ta 7-8 ay önceden tutup azar azar ödeyerek, düğünden önce veya takılanlarla kapatabilirsin
beyaz eşya: 9 taksite bölünüyor. ona da evi seçtiğin gibi başlarsan evlendiğinde masrafın yarısı bitiyor
balayı: bunu da önceden hallet, hem ucuz olur hem borcu azalır

taksit yapılamayan veya yapılmazsa fiyat düşenler:
mobilya: bunu nakit al hocam, mümkünse bi kısmını hatta yarısını teslim sonrası yaparak nakit ver.
perde/halı: bunlarda nakitte ucuzlayanlar.
ev kirası: burası sakat işte. 1 kira peşin, depozito, emlakçı payı + gerekirse boya falan burası sağlam göçertti beni. en çok buna acıdım.
araç kiralama+süsleme+kuaför vb.. bunlar sıkıcı ama nakit verilecekler. pazarlık et bol bol.

tam meblağ söyleyip moralini bozmayayım ama, benim nişandan sonra birikmişim vardı ( özelden söylerim ) bununla mobilya+ -eve girme falan ödedim sadece paranın yarısı kaldı hala, 6 aylık süreçte maaşın %70ini falan borca ödedim, şimdi borç harç sadece kartlarda kaldı ödenmeyecek durumda değil, ailelerden fazla destek almadık.

Tabii ki düğünü herkes ister karşı tarafa düğün istemeyin demek olmaz. Düğünü daha uygun bir yerde yapmak masrafı ciddi anlamda düşürür. Örneğin yaşadığınız yerde polisevi hakimevi öğretmenevi gibi yerler lokal tarzı yerler varsa oraları bir araştırın derim. Gelinlik için de tanıdık araştırın. Birilerinin mutlaka bir gelinlikçi tanıdığı oluyor(uzak yakın tanıdık demeyin. sizden de kar edecek sonuçta.). Gelinlikte olay işçilik. Tanıdık olunca işçilik parasından bayaa düşüyor. ben 2000tllk gelinliği 1000tlye almıştım ve çok da uzak bir tanıdığımın arkadaşının annesi gibi hiçbir alakam olmayan biriydi.
Onun dışında düğün öncesi altın borç alabileceğiniz birini bulun. Aşağı yukarı ne kadar altın geleceğini biliyorsunuzdur size. O kişiden de ihtiyacınız kadar altın alıp düğün sonrası borcunuzu yine altın olarak ödeyin.
Çok zor kesinlikle allah kolaylık versin.
Bunun dışında düğün yapılacak yerdeki menü için alternatif yaratmasını isteyin düğün mekanının. Örneğin yemekli bir düğün yapacaksanız ve menüler belliyse adamlara ben şu şu yemekleri istiyorum örneğin ordövr istemiyorum ona göre fiyat çalışın diyerek pazarlığa girişin. Düğün yapana kimse yardımcı olmadığı herkes yolmaya çalıştığı için sizin pazarlıkla ya da tanıdıkla bu işleri halletmeniz daha avantajlı olur. Fotoğrafçı falan gibi şeyleri de tanıdıklar aracılığı ile bulup önden kaparo verip kalanı düğün sonrası ödemeyi teklif edin(fotoğrafları alınca örneğin).
Tüm bunlar dışında naçizane tavsiyem eve çok eşya almayın. Daha doğrusu lazım olduğunu düşündüğünüz çoğu şeyi kullanmıyorsunuz hatta atıyorsunuz. Bu yüzden temel ihtiyaçlar koltuk yatak vb şeyler dışında çok açılmayın. Eve girince alırız diyerek müstakbel eşinizi ikna edin.
Zaten karşılıklı fedakarlık yapılmazsa baştan dünya kadar borçla evlenirseniz evlenmeden evlilikten soğursunuz.
Kolay gelsin, mutluluklar.

Bir de düğünde ya da nikahta hediye edeceğiniz bir şeyler varsa onları gittigidiyordan bakın alın derim(tabi satıcıyla pazarlık yapın). Ayrıca davetiye için de tasarım yapacak birileri varsa kendiniz bastırın reklamcı adı altında şirketler için baskı yapan yerler var. Daha ucuza mal edersiniz. Buradaki yerler gibi www.firmasec.com

söylemeyi unuttum. bence düğünü yemekli yapmayın.
tam gelin damat dansedecek, yemek faslı başlıyor millet alkışlamıyor ( bu hafta bu tür bi düğüne gittim ) yok pasta kesmede gelse olmuyor, nikah töreninde olsa olmuyor, çok önce yapsalar millet daha gelmemiş olacağından olmuyor.
kokteyl yaptırın cidden tavsiye ederim, en az 2-3 k fiyat düşer, üstüne dans pisti boş kalmaz, alkışlar eksik kalmaz.

marmaris dün çok sıcaktı, orası daha da sıcaktır.

www.vatanbilgisayar.com

Benim laptopta var daha cd bile okumadim. 200 liraya satabilirim.

@marido olabilir aslında. fiyat konusunda konuşalım.

Eşim de sordu ama ben öyle bir soru hatırlamıyorum. Detay versene biraz.

sanki soyle biseydi

the process of generating energy starts with the.................of (ıvır zıvır) water and wind.

cevaplar arasında: elaboration vardı. ben onu isaretledim ama yanlıs sanki

Exploitation dedim ben

hah hatırladım. evet exploitation olacaktı.

tuzlu suyu güneş ocağında buharlaştırıp yoğuşturabilirsin.

google images'den güneş ocağının fotoğraflarına bakabilirsin.

ben kullanıyorum bir tanesini, oldukça sağlam. aynı zamanda rahat da.

o kadar koşuya, yıkamaya, hor kullanmaya dayandı :)

borussia dortmund kullanıyordu sağlamdır bence.

En zor yds .

eğer atanma durumun sıkıntılı bi bölümse tabiki kpss

öyp bir sınav değil.

marido sınavla girildiğini duymuştum.

öyp sınav değil +1

öyp, bir programın adı. o programa sınav sonuçlarına göre girildiği doğru ama.

1) paypal kabul olmuyor sanırım
2) birden fazla ürün alacaksan ayrı ayrı paketleneceği için sorun çıkarmaz. yani benimkinde çıkarmamıştı paketler aynı gün gelmesine rağmen. tek bir paketse biraz şansa kalmış. geldiği de oluyor gümrükte kaldığı da.

1- alibaba ve aliexpress'te paypal yok artık. Site çok rahat şekilde refund veriyor sorun çıkarsa.

2- 90 dolarık ürün eğer yasaklı listesinde yoksa bir şey olmaz. farklı satıcılardan alacaksan zaten ayrı zamanlarda geldiği için hiç sıkıntı çıkmaz.

Aynı satıcıdan alıyorum bundle. Alacağım üründe mouse, kulaklık ve mousepad var.

www.aliexpress.com

Yasaklı listesinde yoktur bunlar muhtemelen.

buradan ya da sahibinden.com'dan ilan versene. sen daha pahalıya satarsın alan da daha ucuza alır.

Etrafta şöyle dolaşıp pikap tarzında bir aracı olan varsa görüşebilirsiniz. Veya mobilyacılarla falan görüşün.

abi bu işleri mahallenin bakkalı / marketi çözer. vardır mutlaka tanıdığı araç sahibi ucuza çözersin. dediğin gibi nakliyecileri hariçten arayınca 400 500 ten açıyorlar ağızlarını. ben bu şekil bir ev bir de kanepe taşıttım ucuz yollu. (avrupadayım yoksa yardımcı olabilirdim)

Ek olarak geçen yıl başka bir şehirde boş duran spotçu arabasını kiralamıştım 50 liraya. Yardımda etti.

hocam ikinci el eşya satan (ev eşyası) bir yerin telefonunu bulun veya spotcuların onlarda ufak nakliyecilerin telefonları oluyor

2. el koltuk alan yerler oluyor, onlardan herhangi birisini ara, abi de boyle boyle bir durum var, sadece bunlari suradan alip, suraya goturmen icin sana 100 lira verecegim de, kabul eder.

bence de mahalleyi bir gez dolaş.

önünde ticari araç duran esnafa sor. büyük ihtimal yardımcı olurlar.

maltepe'de merkezde bir işhanı var bu lunaparkın tam arkasında. o işhanının arkasında adamlar bekliyor. 50 lira adama 50 lira da kamyona verirsin 100 liraya halledersin.

doblo bile yeter diyorsan günlük araç kirala işini gör geri bırak. olmaz mı?

@azizakin, ehliyetim yok ki.

e bi doblo taksi tut olmamı?

@basond, abi taksiciler şekil yapar diye tırsıyorum. bu da alternatifler arasında, yarın sabah deneyeceğim ama hani bulamazsam diye korkuyorum. masa sandalye taşımaya pek hevesli olmayabilirler :)

ama böyle ufak tefek nakliye işleriyle uğraşan tam da bahsedilen şekilde bi' abiyle anlaştım diyebilirim. yarın sabah yüz yüze de bi aklını alıp fiyatını indiririm umarım :p

hasanpaşa ya git. bimin oralarda kamyonetle bekliyorlar sor soruştur. yardımcı olurlar.

Maksimum 120 tl hamallik dahil

eksiduyu.ru

nerede oturduğunu bilmiyorum ama bahçelievlerde yayla civarında taşımacılık yapan abilerin beklediği bi alan var.hemen yol üstünde böyle sırayla dizilmiş taşımacılık yapan arabalar falan. orta ve küçük ebatta ev taşıması için uygun. bir bak derim

kilo al.
kilolu adamlar daha rahat suyun ustunde kalirlar. hareket etmene gerek kalmaz yatarsin sirt ustu. burdan pasifiğe kadar gidersin.

can yeleği giyin, kolluk da takabilirsiniz.istedigi kadar komik olsun, sonuçta ölmekten yeğdir.
ozellikle karadenizde denize girmeyin (yüzmeyin)

yüzme dersi alın

dalgalı bir yer ise kolluk tak. utanılacak bir şey değil bu. öğretecek, işinin ehli birileri varsa çevrende kısa bir sürede korkunu atmanı sağlar. ama yüzme bilmemekten çok telaş boğulmalara sebep olur. (can yeleği alırsan yüzme becerin zayıflar diye düşünüyorum ama sadece bir fikir bu) ayrıca boyunu geçmeyen yerde de keyif alabilirsin boğulma tehlikesi atlatmaktan iyidir.

Deniz yatağı al en şekillisi olur.

Şunu unutma; insana doğuştan gelen tek skill yüzmektir. Bir insanın boğulması kadar saçma bir şey yok dünyada çünkü zaten suyun içinde dünyaya geliyorsun.

Vücut ağırlığın tuzlu suyun rahatlıkla kaldırabileceği oranda bu nedenle tuzlu suda çok hafif yukarıya doğru backlarını oynatman yeterli

yorulunca sise bacaklar dizden hafif kırılacak şekilde belini yukarıya ver göbeği hafif çıkar kafayıda tam suya yatır ellerini de aç kenara yeterli suyun üzerinde dinlenmen için.

yüzmek zor bir şey değil emin ol her hareketinle su üzerinde durursun yeter ki panik yapma.

Direkt sosis diye tabir edilen süngerden alın.

Hem kullanışlı hem yaş sıkıntısı yok.

boyunu geçen yere gitme.
deniz yatağı gibi geniş şeylerle de farkına varmadan açılırsın aman diyeyim.

deniz yatağı iyidir. seni korur fakat dikkat et üstünden düşme.

annem de aynı öyle, safi panik zaten. palet takıp giriyor o, öyle rahat oluyormuş.
o asla şişme kolluklara, sosise makarnaya falan güvenmez bir de. patlarmış, kaçar gidermiş falan.
paletle fazla güç harcamadan takılıyor öyle korkmadan baya bi.

köpük makarnalar ya da su yatağı fln alabilirsin onları kullanan çok var, utanılacak bir yanı da yok bence

32 yaşında bir adam olarak makarna ile girdim. önce biraz dalga geçiliyor sonra alışıyorsun.

yanında arkadaşların olsun. birde karadenizde yüzülmez diye bir şey yok ben yüzmeyi karadenizde öğrendim mesela sonra kursa gidip kendimi geliştirdim. şimdi sal şileden rusyaya yüzer 2 sevişir gelirim o derece. onun dışında panik yapmak ciddi sıkıntılar yaratır. boğulanların çoğu yüzme bilmemekten veya panikten gidiyor.

Simitler var büyük tır lastiği gibi, onlardan alın.

makarna+1, sanki yoruluyosun da dinleniyosun gibi falan takıl.

şimdi sizlere bir takım öneriler vereceğim ancak yine de dikkatli olmanızda yarar var. deniz malum akıntıları, deniz canlıları olan tehlikeli bir yer. açık suda yüzmeyi bilen bir yiğiti bile harcayabilir.

havuzda yüzülen teknikle denizde yüzmek çoğu zaman aynı sonucu vermez. rüzgar, dalga ve tuzlu su gibi kimi değişkenler insana daha fazla efor harcattırabilir. tuzlu su yutmanız ise tansiyonunuzu yükseltebilir malum 35 yaşınıza gelmişsiniz o nedenle dikkatli olmanız gerekmekte.

ben denizde yüzerken genelde uyum sağlamaya çalışırım. dalgalarla dövüşmek sadece sizleri yorar ve boyunuzun geçmediği yerlerde yüzmekte sizleri çoğu zaman tatmin etmez.

ben kumsalda iyice ısındıkça önce denize alıştırarak yüzmeye başlıyorum. rüzgarın hızı, dalga ve akıntı durumuna göre kendimi motive ediyorum. denizle bütünleşik gibi hissedince zaten zihinsel olarak kendimi hazırlıyorum.

genelde kurbağalama ile önce ısınırım ve enerjimi tüketmem. ardından 2-3 kulaçta bir doğru teknikle nefes alarak 10-15 dakika yüzerim. ardından 2-3 dakika sırt üstü yüzerek dinlenmeye çalışırım. bu şekilde su molaları hariç 3-4 saat denizde takılırım. denizde yüzmenin zevkini hiç bir olimpik havuzda bulamadım.

sonuç olarak kendinize güvenmeden, motive etmeden ve en önemlisi hayatınızı tehlikeye atmadan alıştıra alıştıra yüzmeye çalışın.

can yeleği hem komik olur hem de onunla yüzmek zevk vermiyor.
boyuna gelmeyen yerlerde takıl, yüzme çalışması yap, eğlen işte.
derine gidince ne değişecek?

yüzmeyi iyi bildiğim halde geçmişte birkaç kez boğulma tehlikesi yaşamış biri olarak uyarıyım. boğulurken bağırıp yardım çağıramıyorsun söyliyim. :)

'daha iyi çözüm gelene kadar
strArray=[]
for s in strCol:
strArray.append(s)

Burada dönüşüm deseniz güzel olur. Aslında eşleme anlamına gelmektedir.

örtüşmek olur mu?

eşleştirme daha güzel, yapılan da o zaten, seslisozluk de oyle diyor

konuyla ilgili değilim ama şöyle bir yol izleyebilirsin.

google scholar'dan bahsettiğin kitabı refere eden çalışmaları bulup oradaki diğer referansları inceleyebilirsin.

konuya öyle bakarsan işin zor. ama bir telefonu oluşturan bileşenler nedir mantığı ile gidersen işin kolaylaşır.

ne kadar derinliğe ineceğini bilmiyorum ama mesela pcb üretim tekniklerine veya kullanılan dsp algoritmalarına kadar gidebilirsin.

donanım deyince de bir çok nesil ve bir çok farklı donanım mimarisi mevcut.
yani yeni nesil andrid bir telefon ile 5 sene önceki bir nokia donanım olarak birbirine pek benzemiyor.

özetle konu çok geni ve bu yüzden bir kitap içinde böyle bir başlık açmak mantıksız olur. sınırları belirleyip çalışırsan daha kolay.

mesela kendine bir açık telefon referans tasarımı seçersin. o tasarımı alır donanım parçalarını araştırırsın gibi.

karşılacağın bir zorluk da gsm sektörü için hardware üreten firmaların bu donanımların bilgilerini açık olarak vermemeleri. sadece nda imzalamış partner firmalar ile bilgi paylaşmaları. ancak konu eski tasarımlar olursa bir ihtinal bu bilgilere ulaşman mümkün.

libgen.net
archive.org
gen.lib.rus.ec

not: ucuz değil, bedave

torrent

bookos-z1.org ama davetiye lazım :/

bookzz.org
avaxhm.com

bana bu soruyu soramıyorlar.

adama sarılıp ağlardım :))
çok gereksiz bir laf etmiş.

Hic hesapta yoktun kehribar. O degil de ayni seyi birkac kisi soyleyince insanin morali bozuluyor. Takma gecer.

Sopayla dürtüp uzaklaştırmaya çalışırdım.

o ne ya öyle. orası belki özellikle yalnız gittiğin bir yer, öyle tercih ediyorsun? çok yalnızsın ne ya? sandığınız kadar yalnız değilim teşekkür ederim diye zırvalardım o an sanırım ben?!

aklı başındakileri tenzih ederim de, bu tür durumlarda kürk mantolu madonnadaki erkek küstahlığı tanımını anmadan edemiyorum.

edit: kadın olduğunuzdan ve garsonun yürümeye çalıştığından emin gibiyim de, kadınsınız dimi?

bence sen kadınsın ve garson sana asılmaya çalışmış.

tarzım böyle deseydin

Zarf atmış size!

kadınsın. ben erkek olarak gidiyorum ve kimse sallamıyor.

derin analizler yapma adam muhabbet açmak istemiş işte.

Arkadaşlar buradaki sorun kadın olup olmamam değil. Asılma gibi bir amacı olduğunu da sanmıyorum, öyle olsaydı anlardım. Adam geldi resmen acıyarak çok yalnızsın dedi. Onun ne düşündüğü de umrumda değil aslına bakarsanız ama insan kötü hissediyor işte.

@freekara asabımı bozma benim. İnsan kotu hissediyor biri sana zank diye öyle söyleyince diyorum. Kotu etkilendigimi söylüyorumzaten. Burada önemliolan husus benim hakkimda ne düşündüğü değil pat diye yüzüme söylemesi. Anneye anlatır gibi anlattırdın illa.

bi bira ısmarlardım :) en azından soran çıkmış o da bişey

(bkz: tanışmak için söylenenen ilk kelimeler)

canım kehribar, sen de cidden anlamıyorsun bu işlerden:)
garsonun asılması gibi, buradakiler neredesin, tanışalım diyorlar aslında:)
kendini bu kadar yalnızlığa mahkum etme.

Sana ne yapraam derdim.

Eleman sana direkt zarf atmış. Ben de öğlen genelde tek başıma yiyorum. Zaten hızlı yürüyen, hızlı yiyen bir insanım. Pıt pıt gidiyorum, elimde mutlaka okumalık bişeyler oluyo. 15-20 dk içinde de kalkıp dönüyorum. Hiçbi kimsenin daha böyle bişey demişliği yok. Gayet selamlaşıyoruz ve bitiyo. Bence tavırla da alakalı biraz. Buna üzüleceğine, vurdumduymaz ol :)

Dümdüz yürümüş işte.

E sizde hata, sizde yani. Niye cevap veriyorsunuz ki? Niye evet neden ki diye soruyorsunuz? Gülümseyin ve yemeğinize dönün, çok mu zor? İnsanların her sorduğuna, her söylediğine cevap vermek zorunda değilsiniz. Dışarıdan gelen merak edilir, kimdir nedir, neyin nesidir didiklemek için esnaf tam kadro çıkar sahaya. Böyle sorulara cevap vermemeyi öğrenin. Nasıl olsa her gün ekmek aldığınız mahalle bakkalı gereken bilgi akışını sağlayacak :)

@istinyede bekle, 4 aydır her gün cıktığım kafeteryada calisan üstelik muhtemelen yasida benden küçük olan hatta benim de nisanlı olduğunu bilen birinin sorusuna cevap vermemek gibi bir kezbanlık yapmak istemedim. Üstelik bu olay benim çalıştığım yerde oldu. Gidip esnaf lokantalarında kimseyle muhabbet etmiyorum yani. Etsem de kimseyi ilgilendirmez. Kendinizi yormussunuz ama ben soruya bir cevap bulamadım.

Her soru soran her muhabbet açmaya çalışan insan da birilerine yürümeye çalışmıyordur. Bu nasıl bir zihniyet, bu nasıl bir özgüven?

Açık açık değil ama kapalı kapalı asılmış. Oranın çalışanı olduğu için açık açık söyleyememiş, yakında telefon istemece olur.

Karşınızdakini tanımıyorsunuz, ne diyeceği belli değil. Ve ummadığınız bir laf gelmiş, canınızı sıkmış. Siz kezbanlık yapmayayım derken, kamilliğin hasını görmüşsünüz. Bir insanın yüzüne "Çok yalnızsınız" demek çok çirkindir. Evet, siz yalnız değilmişsiniz, dışarıda arkadaşlarınız varmış, ne güzel. Ya gerçekten çok yalnız olan bir insana denk gelseydi? Siz yalnız olmadığınız halde bu kadar etkilenmişsiniz, gerçekten çok yalnız olan birisi denk gelse ne hissederdi, şöyle bir düşünün.

Ben size asılmıştır gibi bir şey yazmadım, ima da etmedim. Bana cevaben yazdığınız kısımda yaş ve nişanlılık durumlarını belirtmeniz gereksiz olmuş.

Ben esnaf lokantasına giderim, mesele iş yeri kafeteryası-esnaf lokantası değil. Sadece böyle damdan düşer gibi gelen sorulara cevap vermem, gülümseyip geçiştiririm. Siz yapmadınız da noldu; tadınız kaçtı, demek istediğim bu. Ben olsam çok bozulurdum ama tepki de gösterirdim.

bariz bir yürüme, iş atma durumu. özellikle olumsuz konuşmuş ki moralin bozulsun, özgüvenin sarsılsın, kendini eksik hisset. bir ihtimal sen ona git "niye öyle dedin" diye sor o sana söylesin, muhabbet açılsın. tam da "bırakın lan beni diyemeyiş"lerden beslenen bir durum, ecnebiler "negging" (nagging değil) diyor.

ben bozulmazdım. seni hep yalnız gördüğü için sorma gereği duymuş, sormasa daha iyi belki tabii. ama asıldığını falan zannetmiyorum. genelde gittiğin bir yermiş, hep yalnız görülüyormuşsun, yeni de birisin, o da bir nevi hal hatır sormak adına öylesine muhabbet etmeye çalışmış. buradakiler gereksiz tepki göstermiş bana kalırsa. aksine, birbirimize yabancılaştığımız şu ortamda gayet sıcak bir yaklaşım bence. bozulmana ya da üzerine düşünmene gerek yok.

ben de mesela şu an oturduğum eve ilk geldiğimde evin karşısındaki 24 saat çalışan şarküterinin sahibinden "sabaha kadar ışığınız açık, iyi uykunuz gelmiyor" gibi bir cümle işitmiştim. işimi söyleyip, "evde çalışan biriyim, evet" demiştim. "haa öyle mi? sizin de iş zor tabii ya, görüyordum da merak ettim sadece" demişti. abuk bir muhabbet yani, merak ediyorlar ne yapacaksın, türk insanı meraklı.

3 yıldır 4 iş (ama daha öğrenciyim)

1- halkoyunları eğitmenliği
2- ufak çaplı bi restorant işletmeciliği(kendim açtım sonra kapattım)
3- bağlama eğitmenliği
4-Unicef part-time

şimdi de kpss 'ye giriyorum

Öğrenciyken bir yerde 4 ay. Master bittikten sonra 14 ay başka bir yerde. Şu an 3. işimde 7. ayımı doldurmak üzereyim.

16 aydır çalışıyorum. Daha degistirmedim. Keşke değiştirebilsem diyorum.

Profesyonel olarak 1 iş. Patronla aramda aynı şirkette çalışma süresi olarak 8 ay fark var. Bir şekilde ölürse eğer yerine geçebilirim diye düşünüyorum.

10 yildir calisiyorum, 5inci isimdeyim.

7 yıldır aynı iş, buradan emekli olacağım.

5 iş
6 yıl.

minimum 4 ay, maksimum 2 yıl

5,5 yıl ilk iş yerim, 3,5 yıldır da ikinci iş yerimdeyim. Bazı sektörlerde ise eleman sirkülasyonu çok olur, mesela üniversiteden bir arkadaşım tesisat-inşaat sektöründe, 10 yılda 7 iş değiştirmiştir.

2.5 yil 3. isim.

21 yıl, 5.iş

10 yıl - 5 iş (son altı yıl aynı iş yerinde.)

8.5 yıldır değiştirmedim. İlk işimdeyim.

9. iş olmuş bu mezun olalı 9 yıl oldu --ancak en baştan proje bazlı/süreli olanı, doktora yaparkenki part time işleri, ülke değiştirmekten mütevellit bulunanı şu bu derken rakam artmış.

7 yıldır çalışıyorum. bu 3. işim. arada kısa dönem askerlik ve dönüş sonrası iş arama dönemi de dahil bu toplam süreye...

üniversitedeki dönemsel şeyleri saymıyorum. ama 1. işim çok boktan şartlardaydı, orda sadece 6 ay kalabilmiştim, o da kısa dönem sayılır...

4 yılda 5. işdeyim (arada 2 yıl dönem dönem serbest çevirmenlik)

2 ay
5 ay
2 ay
4 ay
8 ay - buna devam

4 yıl 3 iş

6 gün
7 ay
3 yıl

üniversiteden sonrası için; 7 yıl oldu. 2 iş değiştirdim. 5 yıl ve 2 yıl

tam olarak neyi soruyorsun? Bit icin yapilan temizlik sahnesi mi anlamadigin? biti onlemek amacli kiyafetler ilaclaniyor (ya da yakiliyor). kiz soyundugunda erkek olmadigi ortaya cikacagi ve madene kacak girdigi anlasilacagi icin endise ediyorlar.9-

yanlış yazmışım 01:14:12'deki :/

katar yerine el ile çekiyorlar kömürü. kendisi de vali kız mıydı neydi bunu görünce şaşırıyor.

excel solver eğer başka programlama dillerini biliyorsanız zor değil. bence bir günde modeli yazıp çözersiniz. modelin karmaşıklığına bağlı olarak da değişir. ama elinizde matematik modeli bulunuyorsa(denklemler, objective function vs) kısa bir sürede bitirirsiniz

excel solver için bir gün değil 1 saat bile yeter.

excel'iin içindeki solverla biraz zor çözersiniz. yani aslında kolay ama kısıtlı program. değişken sayısı hatırladığım kadarıyla 100'ü geçemiyordu. open solver for excel adlı eklentiyi opensolver.org adresinden indirirsen oldukça karışık problemleri değişken sayısı kısıtı olmadan exce'de çözebilirsiniz.

Gelecek var tabii ki de. üniversitede biyonanoteknoloji dersi almıştım. oldukça ilgi çekiciydi. tıpta çok mu çok önemli bi yeri var. bence gayet tercih edilebilir bir bölüm.

bu bölüm bence mekatronik gibi şişirme bir bölüm. Mekatronik gibi derken sadece şişirme olması yönünden dedim. Yoksa şişirilişleri farklı.

Mekatronik bölümleri açılırken her boktan anlayacaksınız, bilgisayar, makine, elektronik ne varsa hepsini bileceksiniz dediler böylece üç sektörde de muhteşem işler bulacaklardı. Halbuki hepsinden biraz biraz bilen adamlar oluverdiler.

Nanoteknoloji mühendisliği denen şey de bunun zıttı olarak aşırı özelleşmiş bir şey gibi geliyor bana. Yani çok iyi bir nanoteknoloji mühendisi adam çok dar bir kalıp içinde kalır gibi. Zaten nanoteknoloji mühendisiliği denilen şeyin temelleri fizikçilerden geliyor. Fizik mühendisliği çok daha geniş ve mantıklı bir bölüm normal şartlarda. Ama türkiye'de dünyanın aksine fizik mühendisliği bölümü de çok itilmiş bir bölüm. Çünkü ürettiğimiz bir şey yok.

Nanoteknoloji önemli bir şey mi evet? Ama ben nanoteknoloji konusunda üretim yapan teknoloji firması olsam özellikle nanoteknoloji mühendisi aramam.

Türkiye'de mühendislik alanında 3 tane çok iş görecek hardcore mühendislik var. İnşaat, makina, elektrik.

Hardcore olmamasına rağmen türkiye'de iş imkanlarının en yüksek olduğu mühendislikler ise bilgisayar ve elektronik.

İşin özeti bana nanoteknoloji mühendisliği hüsran olacak gibi geliyor. Bu tabii benim öngörüm.

ota boka mühendislik eklenmezse olmaz zaten. Nanoteknoloji temel bilim okumak isteyen, idealist adam işidir. Ha ama Türkiye'de fizik, kimya gibi temel bilim okumak ezikliktir, yanlış tercihtir, puanı çöpe atmaktır:) Bu tarz bölüm okumayı düşünen adam mastera, doktoraya yurt dışına gidecek, gitmeli, beyin göçünü de yapacak tabii ki sonrasında. Researcher, scientist olacak adam okusun bu bölümleri, mezunlar kaçla başlıyor, bu bilgi ne işe yarayacak kafasındaki adam hiç bulaşmasın. Mesela benim hiç ilgimi çekmiyor, konular çok boktan: nano boyutlu parçacıklar, malzeme bilimi, fizik, atom altı seviye vs. oku deseler kafama sıkarım daha iyi.

yorumlarınız için teşekkürler,aynı konuyla ilgili olarak nanoteknoloji mühendisliği başlı başına bir dal olarak mı var yoksa makine-mekatronik gibi ilişiği olduğu bir bölüm var mı,bununla birlikte imza yetkisi durumu nedir acaba,yine makine mekatronik ilişkisi gibi bir şey mi var? nedir durum?
edit: bilimsel uğraş alanlarına ilgim yüksek fakat işin maddi yönünü de bilmek istemek doğal diye düşünüyorum.

nanoteknoloji malzemecilerin dallarından biridir. alanı açan kişiler fizikçiler aslında. Diğer malzeme alanlarında olduğu gibi. Kompozit malzemeler, yarıiletkenler vs.

ilişiği olduğu bölüm? nanoteknoloji kullanılacak her alan. tekstil bile olabilir bu.

imza yetkisi takdir edersin ki henüz türkiye'de ne olduğu nereye konulacağı anlaşılmamış bir bölümde alakasız bir soru olur.

Nanoteknolojiyle ilgili bir üretim yapan firmada elektronik alanıysa elektronik mühendisi, makineyse makine mühendisi, fizik mühendisi falan imza atar. nanoteknoloji mühendisinin imza yetkisi diye bir kavram bir müddet ortaya çıkmayacaktır. Hatta muhtemelen 10 yıl sonra bu bölmün mezunları ne bok yedik lan biz diye bir bildiride kullanacaklardır imzalarını.

yorumlarınızla beni bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim,söylemek,yönlendirmek istediğiniz,şu da iyidir dediğiniz şeyler varsa buradayım

Fizik bölümü okumayı tercih ederim sanırım.
Fizik bilgisi oturmadan nanoteknoloji garip geliyor doğrusu.

Ha illa muhendislik diploması olacak diyorsan, makine, elektrik-elektronik, bilgisayar filan daha iş görür.

Bunlar benim fikirlerim tabi.

akademik dergilerde en yüksek impact factor olanı degiler genelde nano dergileri oluyor.

ayrıca mühendislik değildir diyen de yanılıyor, karbon nanotüpler mikro pompalar falan derken baya ciddi mühendislik işi var aslında. ama tabii bürokratik kısmına bir şey diyemem imza yetkisidir falan.

akademisyen olmazsanız/olamazsanız aç kalırsınız.

www.havas.net

elbette baktım buna john ama "dalaman'dan uçakların inişine göre kalkar diyor" belli bir saat vermediği için ya da 24 saat demediği için emin olamadım.

Dalaman'dan nereye? Havaş değil de belki minibüs vardır.

Uçağın inişine göre dediğine göre valizler alınıp herkes gidene kadar ara ara kalkar. Ufak havaalanlarında ben böyle gördüm yani.

fiyatı 75 euro veya 100 dolar gibi bişeyi geçmemesi lazım diye hatırlıyorum
cep telefonu ve kozmetik ürünleri fiyata bakılmaksızın takılıyor

fiyatına göre takılır ve tehlikeli olup olmamasına göre takılır. takılması demek içinde farklı ürünler olabilme ihtimaline karşı gümrük memurları tarafından kontrolü sağlanır gerekirse fiyatta bi sorun görüyorsa fiyatınıda biçerler.
75 euro altındaki tüm kişisel kullanım için alınan ürünler(devlet tarafından yasaklanan ürünler hariç "araştır")yurda sokulabilir sadece gümrük suphe durumunda kontrolü yapılır 2-3 liralık damga vergisi alır gerekirse kagıt gönderir ayağına çağırırlar.

75 euro altı alışverişlerde dediğim gibi sorun yaşamazsınız yeterki gönderen takipli göndersin. siz okonuda rahat olun takılsa ne olacakki telefon tarzı bişey değilse hertürlü evinize gelir. webcam mause kulaklık pc parçaları takılmaz yüksek meblağlı değil ise

ebayden yukarida belirtilen limiti gecmiyorsa gelir fakat amazon turkiyeye sadece.kitap vs cd dvd falan yolluyor

sürüyle ps3 oyunu. android stick, onun kumandası, arduino ve elektronik mühimmatı, hesap makinesi ve en son otomobile takılan obdII zımbırtısı aldım.

hiç biri takılmadı.

danışmanımın cep telefonu çin malı bir şey. o da aliexpressten aldı ama onun prosedürü kesin farklıdır.

Yoğunluk baya fikir verir ama malzemenin hacmi için eğer kompleks bi yapıysa 3d tarama hizmeti almanız lazım o da profesyonel olmayan bi yöntem sayılmaz.

Hacmi için parçayı suya atabilirsin. Ya da cad te çizersen program sana hacmini de verir.

çok çok spesifik bir şey değilse zaten malzeme abs'dir.

beni de sarmamıştı. 2'yi denedim o da sarmadı.

saran rpg bulamıyorsanız aşağıdakileri öneririm.

fallout 1-2
dragon age origins
planescape: torment

grafikleri nispeten daha iyi olsun diyorsanız:

mass effect serisi
fallout 3 ve fallout 3 new vegas

ben de aynen ilk iki deneyişimde 2-3 saat oynayıp baymıştım. üçüncü oynayışımda ne olduysa artık, bir sardı tam sardı. başları kesinlikle biraz yavaş, combat da nispeten bayık ama ilerledikçe cidden ivmeleniyor, bir de hikayede de verdiğin kararların sonuçlarını çok sonra görüyorsun o da diğer oyunlara göre daha farklı ve cazip bir yönü olarak öne çıkıyor.

ama fable ne abi? fable sardıysa bence sıkıntıyı orada da ara biraz. fable diyor adam, lol. evet eziyorum zevkini şu an. givemesomesubstance'ın önerdiği oyunlara bakabilirsin iyi bir liste (fallout 1-2 ve planescape: torment diğer önerilerden farklı görsellikte ve oldukça eski oyunlardır onlara daha sonra bakabilirsin, bence dragon age: origins ile başla).

ha bence onları da siktiret, dark souls oyna. 1, 2 farketmez ama bence 1'i oyna. diğer tüm rpg'leri gözümde eksiltti desem yeridir. bunu dragon age origins'i 4 defa bitirmiş biri olarak söylüyorum.
eğer oynayacak olursan: gamepad ile oyna. gamepad'i kırmamaya çalış. değecek!

@inscrutable senin action rpg ve gerçek rpg arasındaki farkı öğrenmen lazım bence. ben kotor, fable tarzı tam hakimiyet sahibi olduğum oyunları seviyorum. fable denen oyunu bu kadar küçümseyebilmen de ilginç hiç oynadın mı ?

çok tatlı. farkı öğrenmem gerekmiyor, biliyorum zaten. fable'ı da oynadım tabii ki oynamadığım oyunu niye küçümseyeyim yahu?
sen de beni tam mal yaptın, eyw.
neyse, tam hakimiyet arıyorsan eğer, bu duyurudaki önerilerden dragon age origins'e yönel, falloutlara yönel, ya da kotor'un ruhunu borçlu olduğu NWN'ye, baldur's gate'lere yönel.
önyargını yenebildiğin bir ara da dark souls'a bakarsın, gerçek rpg algın genişler. bir bak bakalım senin deyiminle "gerçek rpg" meskeni rpgcodex bile neler demiş dark souls ile ilgili.

dark souls oynadım zaten. tam bir fanatik nerd'sün yani kusura bakma da oyunlar üzerinden böyle saldırmalar falan savunduğun şey oyun altı üstü herkesin zevkleri farklıdır makale göstereceksin kaynak olarak -eğer varsa- utanmasan. demişim işte tam hakimiyet sahibi olduğum oyunları seviyorum daha çok insan iletişimi istiyorum yani nedir bu fanatiklik tamam bütün oyunları en iyi sen biliyorsun senin zevklerin en harika.

kötü oyun.net

yok estafırla saldırmıyorum, o kadar ciddileşemedik çok şükür. ama "ikisi arasındaki farkı öğrenmen lazım!", hatta "oynadın da mı küçümsemiyorsun" gibi laflar da çok muhteşem ifadeler değil, onlara orantılı bir karşılık verdim sadece.
diyebilirsin ki "ulan aq ilk sen ezmedin mi", doğru, anlık bir zayıflığıma denk geldi. yoksa en iyi zevk tabii ki benimki değil. tabii ki fable'ı sevebilirsin, ama fable'dan çok daha iyiler var. bir de ben fable'ı beğenmediğim gibi arkasındaki adama da ağır tiltim tabii.
bu daha iyiler de başlıkta sayılmış zaten, ben de yeniden vurguladım birkaçını.

bu arada kotor'u seviyorsun -- kotor 2'yi de oynadın mı? soruyorum çünkü kotor 2'nin "kötü" olduğuna yönelik bir algı var, ama bence ilk oyundan daha üstün, özellikle restored content moduyla.

skyrim'den kaçıyordum çok bağlar vaktimi alır diye ama skyrim'e bir giriş yaptım tekrardan aynı şekilde hazır kurulu new vegas var ondan da korkmuştum çok sarar bağlar diye skyrim'e doyduktan sonra new vegas sonra da planescape torment düşünüyorum eyvallah.

kotor 2'yi bilgisayarım kaldırmamıştı zamanında kotor 1'i bile zar zor oynuyordum o kadar dandikti yani neyse 2'yi anlayabilecek kadar bile oynayamamıştım ama oynarım en azından daha kötü değilse bile yeter bana kotor 1 baya sarmıştı beni.

abi bu kadar laftan sonra beni ne kadar ciddiye alırsın bilemedim de : ) benim oynadığım "kilit" oyunlardandır kotor 2, planescape: torment, bloodlines ve morrowind ile bugün olduğum insan olmamda payı vardır. bir de ciddi anlamda star wars mitosunu falan çok farklı bir şekilde ele alıyor, bu açıdan çoğu star wars ürününden de farklı.
arkasında chris avellone var zaten. planescape: torment'te olduğu gibi...
ama oynayacaksan kesinlikle -- kesinlikle! -- the sith lords restored content modunu kur.

Bol şans!

Erken yat
Acele işlem yapma gözünden kaçabilir illaki
Kontrol etmeyi unutma
Dikkatli ol

bu sınavın zerre kadar önemi yok istersen beklentinin on binlerce altında istersen üstünde ol önemli olan düzgün bir tercih yapmak olacak.

Sakin ol. Çok su içme. Haftaya Edebiyat'a gireceksen lys sınavı yazım yanlışıdır, dikkat et.

bol şans ben de gireceğim takipteyim :)

calistiysan rahat ol.
calismadiysan sictin bro.

sınav sırasında sorulara takılma, bazı sorularda formülleri bilmesen de yapabilirsin, evet ama gerçekten çok vaktini alacaksa diğer sorulara geç.

üniversite tercihin sınav sonucundan gerçekten de daha önemli +1

derslik numarasındaki ilk hane katı belirtiyor. örneğin 305 nolu derslik 3. katta. 1. katta bulamayıp ortalığı birbirine katmayın.

lavabolar genelde koridorların başında olur. gittiğiniz baştaki lavabo sizin cinsiyetinize ait değilse diğer baştakine de bir bakın.

soru kitapçığını ve cevap kağıdı eksiksiz doldurmayı unutmayın, en önemlisi bu.

takıldığın sorularda oyalanma hem de yapamadım, aslında biliyorum tarzında şeyler düşünme. bildiğin bir şey ise geri döndüğünde yaparsın elbet. bir de sınav başladıktan sonra etrafındakilere, hocalara falan bakma. bol şans!

daha düşük bir kredi için en uygunu ing idi araştırdığımda, bir bakın derim.

www.enuygun.com

Halkbank çok uygun.

bugün ziraatten geldiler, aylık 1.1 (100 TL komisyon) ile kredi veriyorlar, bi bakın isterseniz

ayrıca bu oran uygun mudur ki?

not: düşük faiz oranlarına aldanmayın, ne kadar masraf, komisyon, sağlık sigortası vs. alıyorlar, onlar da çok önemli. yoksa faizi çok düşük gösterip diğer kalemlerden haşırt diye geçirebiliyorlar)

kesinlikle halkbank +1

@yemrem +1
aylık fazi oranına değil aylık maliyet oranına bakmanız lazım. yani toplam masrafı da hesaba katmanız lazım. yapmanız gereken en doğru şey şubelere gidip birebir konuşmak. internette yazan oranlarla şubede size verilen oran farklı oluyor genelde. yapı kredi'ye de bir bakın derim. internette 1.29 olarak görünen oran 1.03'e; toplam maliyet 1.09'a falan gelmişti zamanında.

perşembe günleri de bedava aklında olsun.

Kütüphane ziyaretçi kartını almak bedava mı, onu merak ediyorum?

volvo

şu an için bence tesla motors

mercedes-benz

en prestijli midir bilmiyorum ama volvo emniyet kemerini ilk kullanan ve bunun için patent almayan, bunun yerine diğer firmaların da kullanımı için teşvikte bulunan bir firmaymış. bu katısı çok öenmlidir benim gözümde.

volvo

volvo.

mercedes, mesela: 92 200 e serisinde şimdiki arabalar da opsiyonel sunulan hillholder denen özelliği vardı

bmw.

mercedes gitsin halen reno motoru kullansın. ahanda kavga başlatıyorum.

sağlamlık, konfor diyince ilk volvo ve mercedes geliyor.

Wolkswagen. Das Auto. Opel de candır. Wir leben autos.
volvo'ya hiç binmedim,biniyim..

bence bosch.

hangi otomobil markası olursa olsun muhakkak bosch'un bir kaç zamazingosunu kullanmak zorunda.

audi

teknolojiye katki ve konforu birlestirerek degerlendiriyorsak mercedes derim. araclari hem konfor bakimindan 10 numara hem de bir suru yenilikci uygulamalari var.
sadece teknoloji olarak bakarsak vw grubu olabilir. tdi, tsi, dsg, quattro gibi bir cok teknolojinin sahibi konumundalar. bu teknolojiler bildigim kadariyla ilk vw grubunda cikip sonra diger ureticiler tarafindan da kullanilmaya baslamistir.

Bosch derim ben de teknoloji diyorsak her taşın altından bunlar çıkıyor.

BEN DE SEVMİYORUM! YİHU!
(hatta iğrenç geliyor)(oley)

Ben kardeş payın bir kez yarım bölüm izledim, çok iyiydi. Pek konuyu da anlamadım ama espriler çok akıcı.

zevk meselesi. yorma kendini

İşler güçler iyiydi, gerisini ben de sevemedim.

adamlar bence çok kaliteli işler yapıyor öyle recep ivedik tarzı osuruktan durumlar yok.

peki beğenmeyenler ne tarz komedi filmlerden hoşlanıyor ki?

~öyleki tv de sansürlü izlemek ile pc de sansürsüz izlemek arasında bile çok fark var bazı espiriler o kadar hızlı geçiyor ki anlamıyorsun durdurup durdurup izlemek zorunda kaldığım anlar oluyor.

ben de sevmıyorum. bi kere superler algısı yaratıldı ya artık zor gozden dusmelerı.

Beğenmeyenler ne tarz filmlerden hoşlanıyor, elbette recep ivedik değil :)

Türkler bilmem ne yapmasın gibi çıkarımlardan hiç hoşlanmam ama kaliteli komedisi olan bir millet maalesef değiliz pek.

Ben Jim Carrey, Adam Sandler, Ben Stiller, Robin Williams, Cem Yılmaz filan seviyorum. Bunların her filmini defalarca izleyebilirim. Ama entarisi dım dım yar beni pek cezbetmiyor maalesef...

ben de beğenmiyorum. komik gelmiyor. recep ivedikten bi farkları yok. ona gülen bunlara da gülüyor işte.

Ben de sevmiyorum, milletin kahkahalar attığı sahnelerde aşağıdaki gibi bakıyorum, en fazla bir gülümseme oluyor o kadar.

Not: Somurtmayı hiç sevmem, yüzümden gülümseme eksik olmaz genelde.

pbs.twimg.com :large

Beğenmeyebilirsin, doğaldır. Ama "ya bunu nasıl beğeniyorlar!!1!" veya " Buna da gülmeyen neye gülüyor acaba!!" demek de saçma.

Bu arada ben de sevmiyorum. Abartılı ve cıvık geliyor.

kisiye gore sanirim
bende leyla ile mecnuna yani oyunculara dialoglara falan degil gulmek dudak bile kipirdatmiyorum.
murat cemcir ahmet kural citadir benim icin.

Ben de sevmiyorum.

ben de beğenmiyorum. komik bulmuyorum ve abartıldığını düşünüyorum.

arada komik olduğunu düşünsem de özellikle sözlükte gözüme gözüme sokulması yok mu, sırf kıllığına izlemiyor gibiyim öyle bir durum olmadığı halde.

Isler Gucler 16. bolume kadar. Bak bolum sayisini bile hatirliyorum. 16. bolume kadar cok iyilerdi ama ondan sonra tukendiler. Dugun Dernek ise o bolumleri seven biri icin tam anlamiyla hayal kirikligiydi. Gulmuyorum, izlemiyorum.

Ha bir de ona gulmeyip recep ivedik'e mi guluyorsunuz nasil bir mantiktir ya.

@zibidigibi: emin ol biçok erkekten daha fazla hakimim sözlük jargonu ve internet olaylarına. ben 13 yaşından beri sözlük yazarıyım ulaaağnn :D Neyse. Bana çok ticari geliyor işte o göndermeleri. Devamlı aynı şeyler. Bi daha cevap yazmayacağım bu başlığa, tamam :D Ama çok cevap verilesi şeyler yazdığın için yazdım ben de. Artık gidiyorum. See you in another life brother.

Az önce çamaşır asarken ses olsun diye kardeş payı'nı açtım, beş dakika açık durdu, kapattım, tahammül edemedim.

İşler güçler'i de izlemezdim bir iki defa denk geldiğimde bakmıştım ama yine ilgimi çeken bir durum göremedim.

Düğün Dernek'i izlemedim, fragmanına hiçbir şekilde gülmedim ve ötesinde aptalca buldum. Çoğu kişi de fragmanda en komik sahneler toplanmış deyince, sevmeyeceğimi anladım.

başlarda iyiydi. ama bir yereden sonra yaptıkları işin b.ku çıktı bence de.

Daha onceki islerini sirf sozlukte vs cok abartildi diye izlemek istememisti canim. Kardes Payi'na denk geldim izledim ve turklerin de absurd komediyi basarabildigini gorup sevindim. Beni guldurduler. Gerci calistiklari yazarlara asina oldugum icin boyle bir is oldugunu tahmin ediyordum ama olsun. Bence komiklermis. Herkese hitap edecek bir tarz degil. Mizah anlayisi da degisiyor kisiden kisiye gore sonucta.

Edit: @pandispanya ben de senin saydigin komedyenlerin yuzde 90ini izlemekten imtinayla kaciyorum mesela. Hic komik gelmiyorlar bana.

ilk defa gecen haftaki bolumunu izledim kardes payinin. ondan once hic izlememistim, notrdum yani.

ama ahmet kuralin kizla gittigi restoranda tam ekmek patso yemesi ve hatunun 'ne o oyle liseli gibi' demesi hala aklimda, liseyi ve oglen arasinda kostugumuz 200 erkek doner yedigimiz lokantayi hatirlatti :)

toplayayim; biraz izlemek gerekiyor galiba bir de elektrik almak da lazim. olmuyorsa. zorlama

üsküdara gider iken der giderim.

Filmlerini sevmiyorum ama.

ben de sevmiyorum. yarım saat donuk bir surat bazen de yarım gülümsemeyle izlediğim şey işkence resmen. beğenmeyenin zekasıyla veya genel kültürü hakkında yorum yapılması ise düğün derneğin tamamından daha komik bence.

düğün derneği zaten biraz daha yeni projelere kaynak sağlamak adına popüler kültüre hizmet çektiklerini kendileri de söylediler. bu adamların değerlendirmesini onun üzerinden yapmayın. o kadar düşük bütçeyle çektikleri çalgı çengiyi izleyin mesela.
ben de önyargılıydım işler güçler zamanında hatta bittikten sonra izlemeye başladım ama biri dese bu kadar güleceğimi seveceğimi inanmazdım. o bize has sığ durum komedisi küfür komedisi olayını çoktan aşmışlar tamam yer yer kötü sahneler oluyor ama o da türk dizi film sektörünün kaliteli dizilere olan acemiliği diyelim. yavaş yavaş atacaklardır. ben seviyorum severek izliyorum. 5 dakka izledim tahammül edemedim 10 dakka izledim kapattımla değerlendirilecek adamlar değiller. Kemaradan hırsızın tespit edildiği sahnede 17 aralık tarihi gözükmesi bizi bizden alır mesela. www.kardespayi.org

her adam sandler, jim carrey filminde istisnasız osuruk ve kadınadam espirisi vardır. Buna rağmen bunlar çok seviyeli cemcir-kural seviyesiz demek saçma.

Benim bildiğim komedi (ki daha fazlasını bilsem gider komedyen olurdum) ya tespiti karikatürize ederek (cem yılmaz'ın ingilizce yemek siparişi) ya göndermelerle (bir çok filmde imperial march eşliğinde darth vader yürümesi) ya da osurup geğirmeyle (ivedik) yapılıyor. Bence bu ikili ilk iki tarzı en az amerikalı muadilleri kadar iyi beceriyor.

Kac'in Text değeri nasıl değiştiriliyorsa artık, kullandığın gtk, wx vb. kütüphanesine göre değişir

Kac.Text = "{0} x {1} y {2}".format(a1, a2, a3)

gtx wx falan nedir ki biz buralarin yabancısıyız da :) tkinter mı bizim ki
bi tane var tanımladım + yla hepsini ekledim str(a1) leri. sonra var i kac a insert ettim

Tkinter'de textbox değeri nasıl değiştiriliyorsa bilmiyorum. Ama serin böyle formatlanıyor.

peki hocam söyle bi kücük sorun daha var. bi tane yeni pencere olusturdum def yeni() ile
bunun altına k2=Entry(...) ile veri girisi ekledim

sonra disarda bi yerden bu girileri txt ye aktarmaya kalktıgımda ulasamiyo oraya. bunu nasil yapariz yani diyelim pencere ismi pen2 ana pencere pen1. söyle pen1.pen2.k2.get() seklinde bi sey yapamaz mıyız

Hmm zamanında ben de burada aynı soruyu sormuştum.

Şöyle bir şey yapabilirsin. Ivır Zıvırı tutacak Data sınıfın olsun. Dışarıda ya da Pen1 içinde yarat Data instance'ı sonra pen2 sınıfının inputu olsun bu. Data instance'ını pencereler arasında taşımış olursun böylelikle.

Yalnız ben yazılımcı değilim işimi gördürecek kısmını biliyorum. Muhakkak daha elegan bir çözümü vardır bunun.

ortasından kesip hışır hışır sürüyorsun. zaten sürttükçe sulanıyor.

sarımsak yağı satılıyor, sarımsaklı şampuan ya da. ev yapımı olsun derseniz zeytinyağına sarımsakları soyup çizip atıyoruz, onlar özleşiyor bir müddet. sonra saça sürüp bekletiyoruz o zeytinyağını.

Daha iyisi antimikotik bir şampuan alıp kullansan eğer deride sorun varsa??

Sarimsakli sampuan denen sey dev bir yalan.

Ayrica taze sari sagi surerseniz cildinizi tahris edip yakma ihtimaliniz var.

Eczane, dermatolog; bilime inanin :)

+1 kerbee
annem saf zeytinyağı (1 su bardağı kadar) içine 5-6 ya da daha fazla soyulmuş ve bıçakla azıcık çizilmiş sarmısak dişlerini atar. istersen bir kaç darbelik dövsen bile olur. dişler çok küçükse daha fazla da atabilirsin ama hepsi yağın içine gömülü olsun. onları bir hafta kadar bekletiyor, sonra saça yetecek kadarını bir fırça yardımıyla diplere sürüyor. arada sarmısak parçaları da geliyor tabi, arındırırken dikkat etmeli. o yağlı saçı strech filmle filan kapatıp bir kaç saat tutuyor.
not:sarmısağı hiç çiğ direk sürdüğünü görmedim. en olmadı döv, zeytinyağına at, yarım saat bekle öyle sür hepsini..

kesinlikle nx300,

android ve iphone cihazlar için uygulaması yeter.

canon eos m2 çıktıysa direkt o.

sony nex-6 almak gibi bir ihtimaliniz varsa başka modele bulaşmayın. Hele ki samsung gibi bir markaya. Bu arada canon eos m2 iyi bir alternatif olabilir fakat yalnızca japonya'da piyasaya sürüldü.

şu an deliler gibi araştırıyorum nikon d7000 den vazgeçtim

sony a6000 tavsiye ediyorum. TR de çıkmadı
nex 6 nın bir üst modeli ve şu an kağıt üzerinde daha iyi gözüküyor.
Şubat'ta çıktığından pek fazla review ve test yok ancak ben sipariş ediyorum.
Şu an tüm aynasızlar da f/p olarak en iyisi.

bir üst model sony 7a var o da full frame muhteşem bir şey ama çok pahalı.

nex-5r'ın bence tek eksiği evf ki o da nex-6'da var.

kesinlikle sony nex-6.

samsung vb. kötü demiyorum, nx serisi de fena değil ama nex-6 seviyeyi yukarı çekmekle kalmadı bir nevi kendi ligini yarattı.

hele bir de amerika'dan getiriyorsanız sakın kaçırmayın.

Sony nex-6'nin best buy fiyatı 559 $. Vergiyle beraber 610 $ civarı olacak. Türkiye fiyatına gore bayağı avantajlı. Sanırım onu alcam.

güneşin alnında kurut.

düz yıka. güneşe as. 2 gün ipte kalsın. sonra bu sıralamayı 3 defa tekrarla. tebrikler güzelce soldurdunuz.

90 derecede yıka...

derin dondurucudaysa epey
cam gözdeyse 2-3 gün
buzdolabı kısmındaysa eridiği gibi tüketin.

derin dondurucu da ise 10 ay dayanır heralde. daha yeni geçen kurbandan kalanları yiyodur çünkü bizç ama alt kısmındaysa çok dayanmaz.