facebook, hali hazirda sayfayi begenmis arkadaslarimdan 10 tanesini getirdigi icin bakmiyorum. niye bakayim manyak miyim? manyak degilim. o halde bakmiyorum. zaten hergun gordugum insanlar.

edit: aa bak simdi farkli 1 kisi geldi. 9 arkadas arasina sizmis, yalniz adam da fenerliymis. (bkz: adam fenerli zaten) o yuzden bakmadim profiline, fotografi yetti.

fader başkan kusura bakma kuzenim yazmış.

sen söyleyene kadar aşağıda başkalarına görünen bir facebook kutucuğu olduğunu bilmiyordum. chrome'un facebook disconnect ve vidgetblock eklentileri hiç bir zaman sevemediğim facebook'un tüm etkinliğini ortadan kaldırıyor.

bakıyorum. hatta geçen çok hoş bir kız vardı. buradan duyuru açıp sadece "çok güzelsiniz demek istiyorum" diyecektim de.. vazgeçtim.

evet.

değil bu sitede hiçbir sitede bu tarz resimlere bakmam bile. hep reklam gibi gelmiştir gözüme, oralı bile olmam

sayfa değiştirme yerine kadar gelip değiştiriyordum şimdi sen söyleyince baktım güzel kız yoktu.

bakmadım hiç. o değil, facebook bağlantısı sorun çıkardığında o çerçeveyi adblock'ta engellemiştim bir ay önce filan. geri getireyim bari.

profillerine bakmıyorum, aşağıda fotoğraflar görüp "üff tiplere bak burası da bozdu" filan diyorum. tanıdığım 7-8 kişi çıkıyor bazen "amaaan salaklar" diyorum onlara da.

Duyurunuz aklima bir hinlik getirdi.

Eger ihtiyac sahibi bir ahmet mithat olsaydim grlip buraya uyduruk bir isimle "evet, mesela ahmet mithat cok yakisikli" yazardim.

Reklamin iyisi kotusu olmaz derlerdi eskiden.

Yok genelde hep tanıdıklar çıktığından bakmıyorum

Kutucuğu yeni gördüm lan. hemen bakıyorum ama :))

alakası yok. kanadada yaşayanalrın fransızcası eski fransızca ve fransızlar anlamıyor gibi bir şey.

o kadar da anlamıyor değiller de, benim karşılaştıklarım genelde kanadalılarla dalga geçiyor, kullandıkları kelimelerle, aksanlarıyla vs. öyle olunca daha çok türkçe ile azeri türkçesi arasındaki fark gibi düşünüyorum

anlaşılıyor. hem montrealli hem de parisli birine sordum ve birbirini anladıklarını söylediler.

argo konuştukları için, arada bazı kelimeler anlaşılmıyormuş. ama kişisine ve konuşmaya da bağlı. fransıza göre çok hızlı konuşan bir fransız kanadalıyı anlamak zor olabiliyormuş. ama fransız kadanalının fransızı anlaması daha olasıymış. daha çok aksan farkı var yani, halk dilinde argo fazla olabiliyormuş. ama formal olarak gramer aynı aslında.

bu arada kanada fransızca'sı deyince farklı diyalektler var. eskiden sadece quebec fransızcası anlamına geliyormuş ama ondan başka farklı diyalektler de var. o yüzden daha çok quebec fransızcası ile paris fransızcası karşılaştırıyor. daha ücra yerler karşılaştırılırsa anlama oranı düşebilir.

amerikan ve ingiliz ingilizcesi farkından daha fazla fark var diyebiliriz belki ama mesela ingiltere'ninde kendi içinde farklı diyalektleri var ve bir londralı'nın bile anlayamayacağı kuzey ingiliz aksanı olabilir.

Bu benim salakligim olabilir ama konusan bir kandalinin franasizca konustugunu bile 2-3 dakikada anca idrak edebiliyorum.

bence gereksiz. kılıfı ile beraber ağırlığı fazlalaşacaktır. istanbul'da yaşıyorsan kadıköy - yazıcıoğlu tarafına bak. yanlış hatırlamiyorsam eğer 60 lira civarlarında bu tarz modeller mevcut.

Über saçma bir fikir, madem klavyesi olsun istiyorsun, laptop al o zaman niye tablet alıyorsun.

daha ince diye pazarlanan bir şeyi kalınlaştırmak bence de gereksiz.

ipad'ler herhangi bir bluetoothlu klavyeyi çalıştırıyor diye biliyorum ben. ufağından bir tane alın çantasına atar taşırsınız.

Laptoplar ağır açikcasi ve yanimda tasimak acisindan pratik olmuyor. Zaten kabi var, agirlik yine ayni olucaktir bence. Su diger klavyelere bir bakayim en iyisi, tesekkurler :)

sonbahar

taze taze, melancholia.

American Beauty
Submarine
Noi Albinoi(Hatırladığım kadarıyla)
Mary and Max
Dakota Skye
Nothing Personal
Dear Frankie

die welle

into the wild.

into the wild mükemmel bir film. ama yalnızlık depresyon değil de, daha çok yalnızlık ve özgürlük gibi bir konusu var. yani şahıs yalnızlıktan şikayet etmiyor, aksine kalabalıktan şikayet ediyor. yine de izlenmesi gereken harika bir film.

edit: aklıma biraz daha birşey geldi şimi de yazmayayım spoiler olmasın.

(bkz: the road)
(bkz: i am legend)
(bkz: The Omega Man)
(bkz: The Quiet Earth)
(bkz: lust for life)

the machinist ten ötesi yok

McKayla Maroney

kemboi-3000 mt erkekler şampiyonu

Elizabeth Alexandra Mary

ilya ilyin
ryan lochte
sally pearson
missy franklin

farah

(bkz: seen lee) böööğ.

McKayla +amgötsik

i.imgur.com

Amerikan sprinter Felix
Yelena Isinbayeva
Engelli koşucu Oscar Pistorius
Serena Williams
Murray
Abd erkek basket takımının alayı
bi de doping yaptığı anlaşılan elindeki altın madalyası alınan gülle atan kadın

Federer, Murray, Djokovic, Sharapova ve Serana W.'ı zaten çok iyi bildiğimden olimpiyatlar nedeniyle aklımda kaldılar diyemem. Ama Serena'nın Sharapova'ya 'hadi oyna biraz' diye kızması, Murray'nin 3 hafta sonra aynı kortta altını kapması ve Federer'in gümüş madalya ile çok mutlu pozlar vermesi (adam ekselansları yahu) tenis adına aklımda kalanlar.

Bunun dışında Asafa Powel'ın sakatlanması ve hüzünlü hüzünlü bakışları, adını hatırlayamıyorum ama protez ayaklarla koşan atleti ve madalya töreninde içli içli ağlayan Meseret Defar'ı sayabilirim.

Ek olarak: bence çok çok harika olan açılış töreninden Kenneth Branagh, Rowan Atkinson ve dans bölümünde kıvırcık saçlı esas kızımızın hemen arkasında dans eden mavi elbiseli sarışın kız. Çok güzeldi.

McKayla Maroney+1

(bkz: oscar pistorius)
(bkz: kirani james)
erkekler 800 metre şampiyonu olan adam.
ya shiwen

işiniz gücünüz McKayla. Kız daha 17sine bile girmemiş sütüsübyancılar cık cık

1 - tabiki felix sanchez.
anam sikildi ekran karşısında ağlamaktan.

2- (bkz: Keshorn Walcott)
'beni hızlı koamadığım için ciritçi yaptılar' diyen olimpiyat şampiyonu trinidad & tobago' lu ciritçi.

3- (bkz: ruta meilutyte)
97 doğumlu olimpiyat şampiyonu litvanyalı yüzücü.

4- (bkz: shin a lam)
yediler kızın başını. koreli eskrimci.

madem öyle hatunları yazıyoruz, buyrun o halde;

antonija misura

olympicgirls.net

ayrica lucas moura, ranomi kromowidjojo da akilda kalan isimlerden.

ben adını bilmiyorum da kameranın kilitlendiği poponun sahibi atlet hanım.

Ryan Lochte
Missy Franklin
Yelena Isinbayeva
Greg Rutherford
Ryan Bailey
Jessica Ennis
Mo Farah
Oscar Pistorius
Felix Sanchez

ryan lochte
tyson gay

isim hafızam kötüymüş yav.

super sabirli, gunde minimum 15 dakika, eline hoplamasi icin once elini kafese sok 3-4 dakika tut cikar. sonra parmagini karnina yaklastir bir iki gun sonra, ama zorlama hayvani ciksin diye, iki gun sonra falan hopla falan de, sonra parmagina cikacaktir bir noktada. sabir gerekiyor. parmagina ciktiktan sonra parmaktan parmaga cikarabilirsin, boyle gider..

zamanla kendi kendine alisiyor ya, ben aldigimda 35 gunluk olan, su anda bir yasini gecmis olan bir tanesine sahibim.
hic bir sey yapmadim, kendi kendine alisti. ama cok fazla oynuyorum onunla, tepemden inmiyor serefsiz.

internet sitelerinde yemligine yem koymayin, sadece elinizden yedirin diyor
ayrica ucmasini saglayan kanadindaki uzun tuylerini cekip kopardin ve parmaginizda tutun diyor.
ama bence bunlari insan olan birisi bir canliya yapmaz, birak evinde besledigi o minik tatli seye uygulamayi.

sana tavsiyem bol bol oyna ve yanina es alma, tek olsun. yuvasindan cikip senin uzerine gelmeye basliyor bir sure sonra.

dun bi pizza aldim. bilgisayarin karsisinda yiyorum. yuvasindan cikmis bu serefsiz, yerde yuruye yuruye taa odanin obur ucundan yanima gelmis, koltuga tirmanmaya calisirken koltugun yari yuksekliginde tirnaklari takilmis, cikartamiyor, cik cik etti de haberim oldu. elimi uzattim ziplayiverdi elime. pizza kutusuna kostu hemen pizza yiyecek serefsiz... basladi pizzanin uzerinde ziplamaya. tabi o pizzayi ben de yiyecegim. aldim hemen bunu, pizzanin ucundan biraz koparttim koydum onune. basladi pizzaya saldirmaya. 5 dakika sonra baktim ki o yemyesil surati kipkirmisiz olmus, her tarafini sos, ketcap vs. yapmis, butun pizzayi da bitirmis sadece ekmegi kalmis... o hali cook tatliydi ya her tarafi ketcaba bulanmis...

hic bir sey yapmana gerek yok, sadece tek olsun, esi olmasin. ve bol bol oyna onunla. zamanla sen istemesen de alisiyor.

aynı sorun bende de var, ama benimki yavru değil, ve kaçak geldi, odanın camdan girmiş. çok asabi agresif. elimi uzatıyorum gagalıyor. yaklaştırmıyor. bakalım ne zaman alışacak

kafese koy disaridan marul ve salatalik ver ama fazla verme ishal olmasin kafeste elini yaklastirdiginda cirpiniyorsa avucuna al avucunda oksa ve marul salatalik yedir

serkanserkan'ın dediği gibi bir kere alıştı mı da nefes aldırmazlar. devamlı oyun ilgi isterler.

yav milletin kuşu ne güzel. bizim pezevenk hiç ilgilenmiyor benimle :(

internetten rez. yap, ordan kredi kartı ile alırsın. sabah gittiğinde belki bilet kalmamış olabilir.

pendikten binicekseniz bilet sıkıntısı olmaz bilet hep var. 6 lira yolcu.

@titoslavija pendik'ten çınarcık'a var mı ulaşım?

turyol ile de gidebilirsiniz. eminönü ve kadıköyden kalkıyor. öğrenci 13 lira.

pendikten yalovaya var, yalovadan çınarcık'a da minibüs vs vardır.

Siir bu yerini tutmaz ama

Geceden suphe ediyoruz
Dinliyorum
Her sey kacar
Hee sey gecer
Bosluk gurultuyu siler

450 lira vereceğime uçak bileti alırım herhalde.

benim de öyle bir hayalim var. hiç de garip değil. kiralamanız hoş olur bence.

bu arada neymiş la o öyle. pahalı geldi bana :D

yakit parasi sorun degilse kiralardim ben de c180. onun disinda mumkun mertebe en az yakit tuketimi olan bir arac secerdim. (uzun yol filan)

Kiralayın gitsin, bir insan kaç kere evlenirki?

ben görgüsüzlük olarak görüyorum. klasik arabalar falan oluyor onlardan kiralayın bari hem daha güzel oluyor.

pek lüks değil c180 yahu o kadar çok da yakmıyor. pazarlık yapıp kirala gitsin. parası fazla

abi düğün falan olmak zorunda değil, bazen sırf 'ulan bu nası acaba' diye bir günlük araç kiraladığım oluyor. bence güzel bir şey kiralama sistemi, normalde olsa kesin alırım dediğim araçların çok dandik olduğunu falan fark ettim mesela. ayrıca 3 gün 450 çok ucuz. kiralarken sözleşme imzalayın ve sigorta ile ilgili hükümlere aşırı dikkat edin derim, üstünüze kalmasın.

Neye göre parası fazla? Dandik B sınıfı araçların bile günlüğü 100 lira şu sıralar kurumsal firmalarda.

Ha, gidip kirli sakallı, bağrı açık adamlardan boş senetlere imza atarak kiralayacaksanız, zaten her şeyi göze almışsınızdır. Ona bir şey diyemem.

Abim tum kahrimizi cekti deyu broadwayimizi dugun arabasi yapmisti :)

ikisi için de descendant.

successor olabilir belki

tureng.com

continuation olur.

teknik bir karşılığı varsa bilemem ama sanki successor olur gibi ingilizcesi için.

varisi manasında.

"Continuation" daha isabetli bence. "Descendant"; aynı soydan gelen, soyun devamı gibi bir manaya geliyor ama burada siyasi iktidarın, devlet isminin devamı.

- Todays Turkish people are descendants of Ottoman people. gibi...

successor olarak geçiyor wikipedia'da.

fr. suite

googledaki sonuçlar pek tatmin etmedi ama suivant da diyebilirsin belki.

continuation ise olmaz ya

fr. suite olmaz.

successor uygundur ingilizce için fransızcasını bilmiyorum. descendant daha çok kişi anlamında kullanılır successor ise devletler için daha uygundur diye düşünüyorum.
descendant: noun a person, animal, etc. that is descended from a particular ancestor.
successor:a person or thing that succeeds another.(thing olayın kilit noktası)

Successeur fransızcası

İnkumu''na gidebilirsiniz. Tam karadeniz tatili sayilmaz ama karadeniz'de denize girerler serin serin. Benimkiler cok seviyorlar.

amasra tabi ki

amasra'yı tarif etmişsin.

Hmmm ilginçmiş. Bende de var benzer bir sey. Mesela bir rakamı yazarken 7 diyelim y yazıyorum. 5 yazarken b.

Çözümü bilmiyorum da en azından alıştım artık anlıyorum ha bu bu demek diye.

tr.ettad.eu
bunu bir yapıver. sonucuna göre disleksinin güzel dünyasına hoş geldin :)
ben bir ara araştırmıştım ama yetişkin olduktan sonra yapacak bir şey kalmıyor.
zaten riskli zamanı çocukluk dönemi. bu dönemi sağlıklı şekilde atlatan disleksik sadece sağı solu söylerken karıştırdığı ile kalıyor.
diyeceksin ki telefon numaramı ezberleyemiyorum, 7 karakterli bitişik rakamları okuyamıyorum. yapacak bişey yok onlara. kıpraşık beynimizin ek güzellikleri.
not: testi doğrulatacak sağlık kurumu bulursan bana da haber ver. o kadar aradım bulamadım.

bende de harf karistirma yok, 4 ile 7'yi karistirma var :)

soyledigin seyin (ayna goruntusu gondermek) disleksi ile ilgili oldugunu sanmiyorum. disleksi olmasi icin senin onun ters olup olmadigini anlayamaman gerekiyor sanirim. senin ihtiyacin olan detaylara biraz daha ozen gostermek, maillerini idiot-proof hale getirmek :)

egzersiz icin, tamamen buna odaklanmis bir sey degil ama nintendo ds'te brain training oynardim, bayaa da ise yarardi yav.

disleksi diye bişeyi ilk defa duydum. 4 le 7 karıştırma olayı bende de var, sözcük karışması da var, vida ne tarafa sıkılır, anahtarı ne tarafa çevirirsen kapı kilitlenir kavramları yok ben de, bilmiyorum yani. klavyede yazı yazarken falan da harflerin yerlerini karıştırıyorum. sonra araştırma yaptım biraz. ayrıca okuduğum bişeyi tersten de okuyorum falan o da disleksidenmiş. sadece bende var sanıyodum bunları, benden başka birilerinde de benzer şeylerin olması sevindirdi biraz :)
ama bende okuma da problem yok. hatta ilkokul dönemimde çok zorluk çekerler falan demişler, ben gayet başarılıydım o dönemlerde.

ben de aynı şeyler oluyor. kafam çorba oluyor. ne kadar kontrol edersem edeyim, çizimlerde çok tuhaf bir terslik oluyor. mesala serbest el birşey çizerken sağa bakan birşeyi sola doğru çiziyorum. doğru yönü zorlarsam çizemiyorum. elimde mekanın planı ile bir yere girdiğimde iki saat planın mekana göre yönünü bulamıyorum. aptal muamelesi gördüğüm oluyor çoğu kez..zor birşey ben de bir bozukluk var diye hep düşünürüm. ama başka bariz belirti yok. aşmanın bir yolu oludğuna emin değilim. bulursan lütfen bana da haber ver.

benim gibileri duymak sevindirdi valla ne yalan söyliyim :)

@thebug, bu test biraz yavanmış, daha kapsamlılarını ingilizce olarak bir kaç yıl önce yapmıştım ve disleksik çıkmıştım zaten. ama herhangi bir kuruma gidip de bende böyle bir şey var demedim yani. kimsenin de ilgileneceğini sanmıyorum.

@dekila, ayna görüntüsünü gönderdiğimde "o anda" zaten doğru gönderdiğimi düşünüyordum. gönderdiklerimi sonradan çakıştırdığımda farkettim yanlış olduğunu. şu brain training aslında iyiymiş ama nintendo'yu bitirmişler türkiye'de.

sağı solu karıştıranlara en büyük tavsiyem kol saati kullanmaları.
parnak kadar veletken sağı solu öğretemeyen peder, bu şekilde çözmüştü problemi.

balkonun kapısını kapat. şemşiye aç su koy.. akşama kadar bekle. annesi alamazsa uçamazsa. bi kutuya koy. bir odaya kapat kediler girmesin.

en iyisi balkonda durması, çünkü daha önce de başımıza gelmişti, bir süre sonra muhtemelen anne ve akraba eş dost olan kuşlar, yavrunun orada olduğunu görüp uygun bir anda (balkonda insan yokken)götürüyorlar.
yani gölge bir kenar falan yapmaya çalışın balkonda, bir iki saate güneş azalır hem.

umarım sizinki aynı şekilde sonlanmaz :(
www.eksiduyuru.com

ıslak ekmek içi
buğday
arpa
çekirdek
ekmek kırıntısı
su

Genelde ölüyor o yavrular ne kadar beslesenizde annesi vermeyince olmuyor. Bi süre yaşıycak gibi olurlar tüyleri de hafif hafif çıkar ama yaşamıyolar.

Bunun tuyleri falan var biraz ama dah ucamiyor. Cesur ve azimli bi genc ama. Caps koyuyorum gencler.

üzülmeyin ama o serçe ölecek.

yaşayamıyor serçeler o şekilde.

Gencler mutlu son! Kahramanimiz 'hosein' geldi ve yavruyu yuvasina koydu.

tebriklerrrrrrrrrr

gebzeye git muhtemelen o yazan copy paste dir ankaradan muhendis çıkmaz ii bir okul değil

Fakat ders programları ve laboratuarlari copy-paste gibi durmuyor :D

Ankara'yı bilmem ama Gebze'deki kimi mimarlık öğrencileri çok şikayetçiydiler kampüsten!

Yakınlarda oturuyorsanız tavsiyem birebir gidip ziyaret etmeniz

merhaba utku, gyte baya bir iyidir, bir bak sitesinden...

@deve kini, konumunu biliyorum, önünden gectim sadece, malesef uzaktayim suan. Kampus hayatı gercekten suan en son düşündüğüm şey. 4 sene iki tane apartmanı olan köyden bozma bir şehir merkezinde lise okudum.

üniversitenin yanında sosyal yaşamda önemli diyorsan gebze de istediğini bulamayabilirsin.

ama civarda o kadar çok fabrika var ki belki çok daha kolay iş bulup paranın gözüne vurabilirsin.

@cevaplazimm baktım, ders programları gercekten bu anlamda farklı, bu sefer farklı bir adrese mail attım bakalim, sanırım bir önceki yanlış kisiyeydi.

Gyteyi gercekten istiyorum , kendimi geliştirebilicegime inanıyorum fakat universiteninde bu alanda destek olması daha iyi tabikide

@satıyorum sattım, üniversitenin sosyal hayatini hep on planda tutmustum bugüne kadar fakat suan sadece bölüme odaklanabiliyorum, sosyal bir ortamdan çıkıp dediğim gibi asosyal insanlarla asosyal bir ortamda lise okudum, ne demek olduğunu biliyorum. Ama gerek puanim gerek istediğim bölüm/idealler doğrultusunda en iyisi gyte gibi duruyor, haftasonları istanbula gidip kalabilme şansım var sosyal olarak o yönden avutuyorum kendimi.

ankara hicbir muhendislikte iyi degil ankarada oldusu icin puani var

üniversite sadece iyi öğretim aldığın bir yer değildir. hatta o eğitimi çok çeşitli yerlerde bilahare alırsın. üniversite kendini gerçekleştirebileceğin bir yerdir bu nedenle sosyal imkanlar ve özellikle kampüs çok önemlidir.

ankara üniversitesinin kampüsünü biliyorum. tamam kampüs olarak pek bir şeyi yok ama 10 dakika'da kızılay'dasın. onu bırak en azından öğrenci fazla. ders bitip dışarı çıktın mı farklı yüzler göreceksin ki şimdi anlamsız gibi gelse de çok çok önemli olduğunu farkedeceksin ileride.

gyte ise bir öğrenci için ankara üniversitesi ile yarışamaz maalesef. bir çalışan için harika bir yer, aksini söyleyen taş olur. kimse işinden başka şeye karışmaz. bol bol araştırma yapabilirsin, iyi projelerde yer alabilirsin. kaynak sorunu genelde yaşamazsın. elektronik hocaları için söylüyorum, seni iyi yönlendirirler, sağlam adamlardır. ama dediğim gibi bunların çoğu okumak için değil çalışmak için avantaj sağlar. öğrenciysen ders bittiği anda kampüsü terk etmen gerekir zira kampüs içinde yapabilecek hiç bir şeyin yoktur. lisans bölümleri zaten yeni yeni açıldı. öğrenci sayısı o kadar az ki bir ayda herkesi simaen tanıyor olursun. kısacası sıkılırsın.

20 sene önce le nouveau sans frontieres vardi. Okuduğum en iyi ders kitabiydi.

taxi olabilir, panaroma olabilir

taxi +1. fakat artık değişen dil öğrenme stilleriyle 'alter ego' kullanılmakta. birde bescherelle (conjugaison kitabı) edin,faydası olur.

Tüm kadroları incelemeniz lazım. Hepsinde farklı oluyor. Size uygun ilanlar olabilir.

belki o insan suç ve cezayı yeni okumuştur

hacı hayat sıkıcı geliyor ya ondan işsizlik gereği yoksa böyle hergün paraşütle atlayan biri olsan yeminle düşünmezsin

sosyal bilimlerde takıntı denir.
bence maruz kalınan medya, görsel, işitsel dataların, etc. beyni o yönde eğitmesinden kaynaklanır. senin nöroların öyle alışmış. çok rastlanmadık şey değil.
ayrıca zekice.

Mr.bitchez +1

Tezimle uğraşmıyorsam on yıl önceki sevgilimi bile düşünüyorum.

bence diziler filmler romanlar insanin aklina giriyor, ozellikle polisiye romanlarda suclunun ic sesinin konustugu kisimlarda insan ister istemez ben olsam soyle yaparim diyor, bu bence herhangi bir seyi izlerken kendince duzeltme hali, biraz daha ilerlemisi bunu gundelik hayatta yapiyorsun. ben mesela hayallerimde kendim oldurmem suc orgutu kurarim, mantigim hep aynidir, turkiye'de cok issiz insan var, azicik paraya neler neler yaparlar, hele bir de terorist gruplar gibi birbirinden habersiz calisan hucreler oldugunu dusun, super bir sistem, yani bir bakima gelismis karinca ciftligi gibi birseyi seyrediyor olacaksin. bir hucre oldurmekle gorecli olacak baska bir hucre arkadaki delilleri temizleyecek, bambaska bir hucre cesedi yok edecek falan gibi...
herlesin hayalleri var boyle, yine bir tanidigin hayali mesela feci yapilabilir birsey, gece yollara sahinle cikip butun kazma soforlere carpip kacmak :D

Takabilirsin bir usta yardımı ile. 150 TL civarı bir şey.

50-60 liradan başlıyor hoca. her üründe olduğu gibi bunda da uçuk fiyatlara doğru gidiyor.

Bim'de ara sıra çıkıyor ilanları. 70-80 lira gibi bir fiyatı vardi. Bence yeter de artar bile.

peki usb girişlimi bu fiyatlar ?

bir link falan verseniz

kaset şeklinde bir zımbırtı var. hani kasetçalara mp3 çalarını bağlamak için. ucuzcularda 3-5 liraya bulursun.

Adobe Reader yapiyor bunu.

adobe reader yapıyor ama o şekilde kaydediyor mu emin değilim.

goodreader o şekilde kaydedebiliyor.

Ben de cevap vermem,kendime yakistiramam cunku.Bu yastan sonra da degisecegimi sanmiyorum.Bence dogrusunu yapiyorsunuz.Zaten belki de onun bekledigi bu.Karsilik vermeniz.

@fraise

genel olarak konuşuyorum, tek bir olay için değil de...bazen çok ağrıma gidiyor. bir de karşımdaki cevap vermediğim için "sükut ikrardandır." diye içinden geçirip suratınıza vurduklarının doğru olduğuna kanaat getiriyor.

Ben karşımdaki sakinleşene kadar bekliyorum (1 saat de olabilir 1 gün de olabilir bu süre).

Çünkü sağlıklı bir tartışma için sağlıklı kafalar gerek. Sinirli stresli bünyeyle tartışmaya değil zıtlaşmaya girilir olsa olsa. Zıtlaşmalar da çözüm üretemezler, aksine, meseleyi daha çözümsüz bir hale getirirler.

En iyisi uygun zamanı bekleyip her iki taraf da sakinleşince ayarı vermek.

dogru yapiyorsunuz, benim kendim de en nefrettigim ozelligim cabuk sinirlenmem, duygularini kontrol edebilen insana hep saygi duyarim, ozellikle en kizgin aninda bile sakin sakin konusmayi basaran insan benim ulasmak istedigim idealdir. yani tebrikler!

Sinir bozmak istiyorsanız sessiz kalmak müthiş bir silah.

Söyle bir olay gecti basımdan. Kavşaktan e5'e katılırken biraz dikkatsizlik yaptım ama kesinlikle büyütecek bir şey yoktu. Arabanın biri yanasti küfür etti etti, hiç cevap vermedim, bastı gitti. Yarım dakika sonra yine yanıma hizzalandi kaldigi yerden devam etti. Köprüye donmeseydi eminim küfretmeye devam ederdi. Ayrılırken yanımdan yüzünde tatmin olamamanın ifadesi okunuyordu.

Ne oldu sonuçta? Ettigi küfürle kalan ve siniri bozulan o oldu.

Yarışabiliriz. Benim.

samimiyetsiz misim yoksa kel misim hacım?

Değilsin. İzle ve gör.

Kesinlikle değilsin.

donumda sallarım alayınızı.

ben +1

napıyosunuz peki acaba şu an?

urbanterror oynayın ya online mis gibi.

bugün sıkıntıdan ölmüşüm ben

ben misim kendimden sikilmisim.

ben çay bahçesinde takılıyorum tek başıma. takılmak denirse..

not: tatildeyim.

yaklaşık 19 saattir oturuyorum.sıkıntıdan mason videolarına bile sardım.o kadar düşün yani.

"enter tuşum çalışmıyor.
bozulmuştur.
tamam yaptırayım o zaman."

böyle bir diyalog var aşağıda bir yerlerde. =) sadece senin canın sıkılmış olamaz.

p90x'i indirdim, malum monitör ve ses ile yapmak lazım bunu. ama monitörün karşısında önce bateri sonra da gardırop var. ne bok yiyeceğimi düşünüyorum... :/

Kafa kafaya yarışırız bugün.

@sensenolma güldürdün panpa:D

ben de varım.
hatta sıkıntıdan ölebilirim, sıkı can iyiymiş cabuk çıkmaz derlerdi. kendi kendine çıkmıyor, süründürüyor bu can. dış müdahale gerekebilir diye düşünüyorum.

kesin benim yıgınla şeyle ugrastım elde var sıfır

sabri'nin videolarına bakarken buraya kadar gelmişim. sen düşün artık.

Bunu bana karşı bir hakaret olarak algılıyorum.

beğenmiştir.

beğenmiştir +1

ama kesinlikle seni değil.

dengesiz

resmi beğenmiştir umut etme

umutlandığımdan değil aklıma takıldı sadece
resim de ahım şahım bişi değil iki çizikten ibaret
başka resimler de vardı çoğunu sildi ama.

Silmeyi unutmuştur. Öyle öyle neler buluyorum ben.

senin böyle için içini yesin diye durduruyordur salla

Hergün o fotoğraflara bakıyor. Aklına sen geliyorsun ve sabahlara kadar ağlıyor. Bu kadar basit.

Uzun zaman önce birisi ''Şimdi önümde izlenmemiş bir sezon Game of Thrones olsa mutluluktan ağlardım'' demişti, hiç aklımdan çıkmaz. Ben de Lost için aynı şeyi söyleyebilirim. Ben başladığımda Lost'un 3. sezonu bitmişti ve ben 3 sezonu uyku hariç ara vermeden izlemiştim neredeyse. Öyle bir heyecanı vardı.

tabiki de OZ !!!

dexter
shameless
sherlock


hatta keşke finalleri yapıldıktan sonra haberim olsaydı böyle dizilerin varlığından da öyle izleseydim diyorum ama nafile tabii. bekliyoruz.

Game of Thrones kesinlikle. 2 sezonu biriktirip izledim. Üç beş sezon biriktirseydim diyorum. Şimdi biriktiremem de insanların konuştuklarını okulda asansörde falan duysam anlarım ne olup bittiğini.

Onun dışında elimde birikmiş 30 rock ve seinfeldler var <3 galp.

Prison Break
ve kesinlikle Nip/Tuck...

friends var bi de. kapı gibi tam on sezon.

community
blue mountain state (keşke hiç başlamasaydım, yetiştim dizinin akışına dedim, demez olaydım yayından kaldırdı .mına koduklarım, 3 sezonu var temizinden izlemeni tavsiye ederim)
bored to death (bu da kaldırıldı)

Sherlock ve Doctor Who... İkisi de aynı senaristin elinden çıkmış paçalarından zeka akıtan diziler. Olağanüstü bir İngiliz aksanı da yanında promosyonmuş, ben öyle duydum.

friends..

House M.D.

çok üzülüyorum. unutup unutup baştan izlemek istiyorum.

ben bunu doğrudan demedim ve yaptım american horror story

battlestar galactica

Futurama

friends kesinlikle.

ölümüne battlestar galactica
ve tabi ki friends.

Niye hiç kimse "Heroes" yazmamış ya çok süper bir diziydi.
"24" ve "Kyle XY" dizilerini de ikincilik tahtına koyuyorum.

bu 4 diziyide yarım bıraktım. devam edeyim mi =) ?

Tamamen sigara içmeyen kişinin tutumuna bağlı. şahsen ben spor yapan biriyim, ama sigaraya karşı da çok sert bi tutumum yok, nadir de olsa ben de ona eşlik ediyorum.

Gideri var la. Raadol sen, asıl diğer şeylere odaklanmalı bence, eğlenceli vakit geçiriyorsan daha ne ola ki?

sigara içen adamı öpmeme gibi bir huyum var mesela, sigara kokusu da ayrı bir konu, o yüzden pek oluru kalmıyor benim için.

Sigara içen biriyle ilişki yaşayamam.verem hastalığı geçirdim.ciğerlerim öbür tarafa gidici.beni seven kişi fedakarlık yapıp sigarayı bırakmalı.ya ben ya sigara?

edit:(E,19)

np

ya garıp ama bazıları kokmuyor. bazıları da les gıbı oluyorlar. oyle ıste.

sigara içmeyen için çok zor yahu, çok boktan bi olay. kokusu ayrı, tadı ayrı dert.

sevgilimin içmesini istemem leş gibi kokuyo sonra, kokmasa sorun yok hehe :D

yürütenler var ama arkadaşım kız arkının yanında gayet içiyor, samimiliklerini etkilemiyor.

On yargılı olmamak lazım bence. Hiç de öyle kul tablasi yalıyor gibi olmuyor.

feministlerin hepsi çirkin lezbiyenlerdir, duymadın mı hiç bunu? lezbiyenler ama sevişmezler. böyle de bir çelişki var işte.

sevişir.

feminizmi ne sanıyorsun bilmiyorum ama biraz araştırsan iyi olur. bu soruya kıçımla güldüm neyin kafasını yaşıyor bu diye.
feminizm cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmaya çalışır. hemen hemen bütün toplumlarda yüzyıllardır 2. sınıf konumunda olan kadın olduğu için daha çok kadın haklarına odaklanmıştır. bu nedenle feminizm denir.

şimdi bir düşün bakalım kadınların erkeklerle aynı hakları istemesinin sevişmeyle ne ilgisi var?
salak sorular sormadan önce de okuyup öğrenin bilmediğiniz konuları.

edit: ek olarak feminist olmak için illa kadın olmak gerekmiyor. erkekler de feminist olabilir.

"feministsen aseksüel de olacaksın bacım." diye bir şart yoktur herhalde. fatır fatır sevişiyorlardır muhtemelen.

doggy yapmıyorlarmış a bir de altta olmayı sevmiyorlarmış diyoooğla

Önce biraz tarihini oku diyenler okumaktan ne kadar uzak olduklarını göstermişler. Feminizmin çıkışı, erkeğin olmadığı ve kadınların kendi kendilerine üreyebildiği bir dünya yaratmaktır. Erkek-kadın eşitliği yoktur çıkışında, sadece kadın vardır. Günümüzde geçerli olmayabilir bu fikirler belki, lakin kökenini de bilmekte fayda var. Demek ki ne yapmıyormuşuz? Kulaktan dolma bilgilerle ahkam kesmiyormuşuz.

Not: İsteyene kaynak gösterebilirim.

Edit: Yazım erkek egemen hissi yaşatmasın, millete bir taraflarıyla gülenlere ithafen yazılmıştır. Yoksa ben cins-i latifin muazzam estetik ve sosyal zekası olağanüstü gelişmiş bir varlık olduğunu düşünen aseksüel bir erkeğim.

feminizim dediğin şey, kadınların, erkeklerle eş değer olduğunu savunur.
budur.
bu bağlamda, senin sorun da feministler işer mi, feministler pilav üstü döner yer mi, ya da dokuz kusurlu hareketten birini yapabilir mi gibi sorular ile eş değerdir.

uhuhu hayatta gördüğüm en istekli kadın iyi bir feministti, ayrıca çok da güzeldi :)

olur mu oyle sey, nasil kovucan evinden, ayip olur kizlara.

bavulların kirasını al bence.

valla elindekileri avucundakileri araklatmadan postayı koy gitsinler.

olm hastalık bulaşır lan.

hoş kızlar oldukları için birazda etkilendim doğal olarak ortamlarda falan para bile harcatmıyorlar o acıdan ıyı kızlar ama evde asabi oluşları benide geriyor.

1 ay sonra tekrar gelceklermiş 2 gun sonra gidicekler zaten

arkadaş grubunuzdan 10 kişi çağırın eve. bu arkadaşlar soyunmayı falan dert etmeyecek, evde boxerla dolaşıp apış aralarını kaşımaktan rahatsız olmayan( bütün erkekler mesela) mümkünse yakın arkadaşlar olsun. bunları salonda bekletin zaten sıcaktan kendileri çıkartıcak üstlerini.

şimdi ikinci safha. 10-20 karton yumurta alın. bunların beyazını ve sarısını ayırın. bilmem kaç kase kadar çıkmış olsa gerek belki ben abarttım 10 kartondan çıkar bu kadar. bütün arkadaşları yumurta akı ile kaplayın. dirseklerden çeneden falan yumurta akının akmasını istiyorum. şimdi soyunma sırası sizde. siz de soyunun ve üstünüzü başınızı yumurta akına sürün öyle ki her tarafınız yumurta ile kaplanmış olsun.

kızlar eve geldiğinde arkadan rage against the machine den www.youtube.com bunu açıp MATRIXXXXXXXXXXXXXXXXX !!! MATRIXXXXXXXXXXXXXXXX!!! OOOOOHH MATRIXXXXXXXX diye bağıra bağıra koşun kızlara doğru. eminim birbirini böyle gaddarca beceren erkekler bize ne yapar diye bir daha o mahalleden geçmezler bile.

@seracik escort avına çıkmadım iyi niyetle soru sordum altından bunlar çıktı bende ne yapacagımı sasırdım

escort mescort diyosun.belaya çatabilirsin.bir gün evin soyulabilir vs her şey başına gelebilir.

kısaca kov gitsin..

çok ilginç bir mevzu. usulca sıyrıl işin içinden. başına bela alacaksın.

bavullarda uyuşturucu falan da olabilir, bir şekilde kovun evden.

@wessago; şukunu verdim panpa. ofiste sesli güldürdün.

eger dedginiz gibi bir sure sonra o bavullarin gidecegini zarar gormeyeceginizi dusunuyorsaniz, birakiniz eve gelip gitsinler. degisik insan tanimis olursunuz en iyi ihtimalle...
kotu ihtimal olasiligina karsi polis falan tanidiginiz varsa bi sorun sorusturun boyle bir tabloda en kotu ne olabilir diye, hic boyle bir tezgah falan gormusler duymuslar mi, ama tabi bir arkadas ekolunden :)

yapmışsın bir hata istanbul burası hala imkanın varken kurtul derim.kimin ne olduğu belli değil istanbul da özellikle başına bir iş gelmesin sonra.

öncelikle serin hikaye birader. yolla gitsin niye çekniyosun onlar senden çekinsin

Para karşılığı bedenlerini satabilen hatunlar, para için hiç tanımadıkları birine neler yapabilirler bir düşün derim.

Evini soyabilirler.
Bayıltıp böbrek çözdürebilirler.
Erkekliğini falan bile elinden alabilirler.

bavullarda uyuşturucu varsa?bıyıklı bıyıklı amcalar gelirse kapına şaşırma.

bavullar niye sende ve içlerinde ne var düşündünmü evi plolis bassa sıyrılabilirmisin

bavulları sakla kızlar sorunca bilmiom de hırsız girmiş olabilir içinde ne vardı fln de eğer mal varsa bavulda kızlar zaten sana terslenir yalan soleme lan falan der anlarsın siktiredersin bavulu açsan bile mal olmayabilir zulada olabilir yane

ailem tatildeydi, donuyorlar gidin de

not: sik onlari co.

evden gönder bence bir süre sonra çevreden tanınmaya başlayınca seni sıkıştırırlar başın ağrır. he sikebiliyosan sikmeyi dene sora yol ver :d

(bkz: sexless innkeeper)

insanların ozellerını karıstırmayı sevmem ama karıştırmış bulundum 2 gün önce içlerinde kıyafet ve milletin kartından başka bişi yok

bavullar önemli.

ya ben diyorum ki artık:
bu insanlar akıllılar. erkek-kadın fark etmiyor. işin kolayını bulmuşlar.
yapabilen zaten yapıyor. bence yapamayan insan hiçbir zaman yapamıyor.

iyide bunu yapmak iyi bir şey mi ? kadının eline bakmak bence adama yakışmaz.

o yüzden denir zaten hep evlenirken erkeğin durumu en az kadınla eşit olmalı, büyük eşittir olmalı diye.

mantık evliliği. azımsanmayacak kadar çok kadın da zengin koca bulup evlenmeyi hesap ediyor.

Bence mantıklı.

2 tarafında karlı çıktığı bir anlaşma. Şahsen ben bile bulsam evlenirim. Yani kadın son zamanlarında mutlu olacak, kadının sonunun ardından bir ömür sen.

şeriatta sevdiğim tek kuraldır. "bir erkek bir kadınla evlendiğinde, onu ya ailesinde gördüğünden daha iyi, ya da en az ailesinde gördüğü kadar iyi yaşatmalıdır." öbür türlüsü her şekilde sıkıntı hacı.

kullanicadi +1

Bulsam evlenirim cidden , para benim için bir araç çünkü.Ama mantık evliliği olmaz işte evlendiğim insanı sevmem lazım.Çalışmam hazır para yerim işte.

açıkcası beş parası olmayan kadınla olup mutsuz olmaya bile varım zengin kadınla evlenip tatmin olmayacağıma.

mayaa valla ben kendime yakıştıramam.Kendını satmak gibi birşey bence insan kendini faişe gibi hisseder.

ya da ben çok idealistim bilemiyorum.

en asil duyguşarın insanıdır.

erkek kadın fark etmiyor. "kadının eline bakmak adama yakışmaz"la alakası yok olayın, bu çok seksist. ne kadar seksist olursa olsun, her anlamda politik-yanlış olması pahasına şunu diyebilirim: senelerce edindiğim gözlem ve deneyler sonucu, fakirim diyen erkeğe şiddetle tahammülüm yok. eziktir.

ayrıca "iyi bir şey mi" diye sormak naiflik. iyi-kötüye zaten inanmıyorum. geçen arkadaşım bir şeyler anlattı, kadındı örnekler. evler, arabalar falan uçuşuyor havada. millet aşmış yani. ama parayı yediren adamlar da anladığım kadarıyla farkındalar. anlamak güç, yapmayan bir insan için herhalde. ben anlamıyorum nasıl bir ilişki biçimi mesela.. belki de cidden durumlarından hoşnuttur iki taraf da.

özetle:
yapıyorlar. biz de haklarında konuşuyoruz hayretle.

bu tipler pr yapıyor aslında.
bence sektör olmuş artık, bravo.

birisinde fazlaysa olmayanla paylaşmak kadar güzel birşey var mı cigerim.

kadının fedakarlığı karşısında erkeğin zenginliğinden istifade etmesi yenemeyeceği makus bir kaderi galiba.

demek ki karun (bak bu da erkek) kadar zengin olsan bile ağzının tadıyla yemene engel olacak cık-cık'cılar var olacak hep etrafında.

meşrebine ters gelen öyle bir birliktelik yapmaz olur biter. ötesi münasebetsizliğe girer.

sirke ile ovalayarak silmeyi deneyin

mala ile kazıyın önce. sonra süpürür kabasını alırsınız en sonra da kalın paspasla alırsanız hiç bir şey kalmaz.

bir de o kimyasallara dikkat edin. seramiklerin arasına kaçarsa alt komşunuzun tavanına su akıtabilirsiniz.

spatula gibi bir gereçle kazı. sert plastik olursa çizmeden çıkarırsın.

derz temizleme malzemeleri var, altta bir link veriyorum. değişik markalar var, ayrıca onlara da bakabilirsin. ya da, en ucuzundan sirke al 5-10 şişe. sirkeyi bir çukur bir kabın içine boşalt, ovucu yüzeyi de olan bir süngerle sil. o lekeler geri gelmeyecek, emin ol. kolayca çıkacaklar. sirke kokusu rahatsız etmesin diye de, pencereleri aç iyice.

güle güle oturun, kolay gelsin.


www.dyk.com.tr

marketlerde derz temizleme süngeri diye bir şey satılıyor.
beyaz, bulaşık süngerinin 2 tanesi kadar büyük bir şey.
onunla başka bir kimyasal kullanmadan silgi gibi siliyorsunuz, gerçekten işe yarıyor.
fiyatı da 1-2 lira.
ama muhtemelen kollarınız yine kopacaktır.

blatta hiberna, derz süngerini duymamıştım, sayende öğrenmiş oldum. holy diver' ın kolları yorulmasın diye derz süngeri ve sirke diyelim o halde. sirke kolayca çıkarıyor ya, daha az yorulur böylece.

www.lithofin.de

lithofin firmasinin cok basarili ürünleri var.türkiy distribütörlükleride var.onlar yardimci olur:)

çok şahane cevaplar gelmiş:)
tüm cevaplara ve iyi dileklere teşekkür ederim, eksik olmayın..

bu akşam ilk olarak sirke ve derz süngeri deneyeyim. dün akşam cevahir koçtaş'ta benzeri ürün sordum ve carrefour'daki kutudan daha küçük bir ürünü 27 tl dediler, oehh dedim. bugün yine koçtaş'a gideceğim derz süngerine de bakayım vardır herhalde orada.

son bir soru; sirkenin elma ya da üzüm olması fark eder mi peki?

@marido, @yons

bir şey ile kazınacak şekilde değil. çok ince tabaka. şöyle düşünün; kirli bir su varmış, bu yüzeylere dökülmüş. o su o şekilde kurumuş ve kirler tozlar da yapışmış kalmış koyu koyu. herhalde derzleri yaparken sağa sola bulaşanları siliyorlar, silinen yerlerde de ince tabaka şeklinde kalıyor.

çok belli olmaz diye foto çekmeyi düşünmedim, bu akşam aklıma gelirse bir çekeyim, eğer belirgin olarak görünüyorsa buraya da koyarım.

fark etmez, üzüm sirkesi daha yaygın olarak bulunuyor. tam da tarif ettiğin şekildeyse, sirke bire bir. bulaşık süngerinin ovucu kısmı da yeterli öyleyse. kabası gitmiş, kusan kısımlar kalmış.

sonucu buraya yazarsın değil mi?

@oinone pe,

tabi tabi yazarım..
hatta unutmazsam "önce-sonra" fotolarını da çekip koyarım;)

o leke değilki :) yanlış muamele yapmışsınız, öncelikle sorunu oluşturan etken ne tam olarak onu bilmek lazım,
çimentomu yoksa derzmi ?
çimento olmuş olsaydı zaten karolarda tutunamazdı demekki derz, ozaman işiniz zor en baştan iyi silinmiş olmalıydı, artık ancak kazımalısınız.

@ecarpar,

kazınacak kadar kalın bir tabaka değil ki;)
misal şekerli su dökülmuş bir yere, sonra üstüne havadaki tozlar düşmüş. o su kurumuş. gri/koyu bir leke gibi olmuş suyun dökülüp kuruduğu her yer.

sanki silsen temizlenecek gibi görünüyor. ama işte silince temizlenmiyor. çok uğraşıp uzun uzun ovalamak gerekiyor. ben bu akşam sirke & derz süngeri (bulamazsam normal scotch brite) ile deneyip yarın yazacağım sonucu.

sevgili "derzini almış da ediyor ezber"ciler,

fotoları ancak yükleyebildiğim için cevabım biraz geç oldu. hemen dün akşamın raporuna geçiyorum;

cevahir koçtaş'ta 'derz süngeri' sordum yokmuş. scotch brite'ın 'silgi sünger' diye bir şeyini, vileda'nın 'power' isimli bayağı sert yüzeyli süngerini aldım. fotolarını aşağıya koyacağım linklerde ilk sırada göreceksiniz.

cevahir'de bir şeylerin sevdasına bir oraya bir buraya bakayım derken eve geç gittim ve sirkeyi alamadım:( ama elimdeki ürünlerle şansımı denemek istedim.

silgi sünger hem kuru hem sade suyla ıslak kullanılıyormuş. ben ıslak kullandım. gerçekten işe yaradı. sonra diğerini deneyeyim dedim. o daha da işe yaradı. tüm taşları bitiremedim. performansını özellikle merak ettiğim için bu akşam sirkeyi deneyeceğim.

aşağıda önce ve sonra fotolarını koydum. özellikle son fotolarda yapılan yerler ile yapılmayan yerler sandığımdan iyi belli oluyor, gölge oyunu zannedilmesin.

img407.imageshack.us
img21.imageshack.us
img198.imageshack.us
img855.imageshack.us
img100.imageshack.us
img580.imageshack.us
img208.imageshack.us
img849.imageshack.us
img444.imageshack.us
img515.imageshack.us
img442.imageshack.us
img59.imageshack.us
img94.imageshack.us
img440.imageshack.us
img3.imageshack.us
img23.imageshack.us
img337.imageshack.us

sirkenin sonucunu da tekrar yazacağım. tüm cevap verenlere tekrar teşekkürler, o taşların temizliğinde hepinizin pratikte olmasa bile teoride katkınız var;)

hah! işte o dediğim derz süngeri o zaten! :)
scotch brite'ın da var, carrefour'un kendi ürünü olarak da var.
onunla sirkeye gerek olduğunu sanmıyorum, ama sirke sonucunu da bekliyorum :)

arkadaşlar sirke ile ilgili tecrübemi paylaşmak istiyorum;

inanılmaz verimli!
"SİRKE" diyorum başka bir şey demiyorum!

acaba kullandığım daha iye fiber süngerden mi diyerek evdeki normal hatta bayağı kullanılmış scotch brite ile denedim. tamamen kendi inanılmazlığıymış!

1- silgi sünger
2- power denilen üstü oluklu gibi fiber sünger
3- sirke

tabi hepsinde de ovmak gerekiyor ve (en azından benim) kolları yoruyor. bir kez daha anladım ki; "no pain no gain" yani.

ama verime & yormasına & fiyata göre sıralama;
1- sirke (power fiber sünger ile birlikte x2 verim)
2- power fiber sünger
3- silgi sünger

@kisa,
sirkenin bir çok yönden inanılmaz bir mucize olduğunu biliyor ve elimden geldiği kadar kullanmaya çalışıyordum da, böyle bir konuda böyle inanılmaz bir etkisi olduğunu öğrenmem, benim için çok önemli ve ilginç bir tecrübe oldu. çok teşekkürler.

ve diğer cevap veren herkese de çok teşekkürler.

:) geçmiş olsun & rica ederim

kız belli bir yaşa kadar olan dişi insan için kullanılır, cinsiyetin kadındır yoksa. yaşla alakalı yani. o işe bekaret sokana da kafamı sokayım, bu kadar net.

hatun

hanımefendi diye bişi var. bana böyle hitap edebilirsin mesela :))

dişi olmalı bence. yaygınlaşmamış ve topluma göre kulağa hoş gelmiyor sanırım.

ingilizce'de "female" mesela yaygın ve topluma göre kulağa hoş gelir.

Hanım denebilir sanki. Hanımlar Beyler. Leydiiz en Centılmını?

hatun, dişi +1

ayrıca ben çoğul kullanımda karı kısmısını tercih ediyorum.

fakat bağyanlar genelde "kadın" kullanımını doğru buluyor.

feministler kendilerine kadın denilmesini ister. o bakire-bakire olmayan ayrımını yaratan kelimenin kız olduğunu düşünmekteler. lakin "5 yaşında bir kadın" demek de bana tuhaf geldiği için ben yine yaşı küçük olanlar için kız, büyük olanlar için kadın diyorum.

bence tam tersi, burada kelimelere takılanlar asıl cinsiyetçiliği yapanlar.

yaşı küçükse kız, büyükse kadın. cinsiyet açısından dişi.

yalnız böyle çağırırken bekaret akla gelmemeli, erkekler için kullanılan oğlan-adam-erkek gibi düşünülmeli.
bayan diye hitap etmenin yanlışı, bana göre, kişinin kendi düşüncesine göre karşısındakini "kadın" (bakire olmayan dişi) olarak gördüğünden bayan diye hitap etmesinden kaynaklanıyor. yani en başta kendi cinsiyetçilik yaptığı için bayan demek zorunda hissediyor.

tabii nazik konuşulacaksa hanımefendi de olur, bayan da. ama sırf hitabı nazik yapıp gerisini getirmeyince saçmalık oluyor.

ben herkese kız, herkese kadın ve herkese hanım diyorum.
erkeklere de bay, bayım, erkeğ denmesini destekliyorum.

bağyan sonradan olma ve sokak magandası stayla geliyor kulağa.
resmiyet varsa, hanım olur.
hanım olan minnoşsa veya küçükse: hanımkız -> n_n
"hatun" 90lar rakçı modu gibi geliyor. ama ruhu var.

y.dışındaki feministler ve pro-feministler dilden maskülen/feminen ifadelerin kaldırılmasıyle ilgili çalışmalar yapıyorlar diye biliyorum.

valla bilemem kadın mıdır kız mıdır

o kadar hitap yazmışız bir kere kezban dememişiz :S
bazı kesime de kezban diye hitap edilebilir.

Bekaret ayrımı yaratan kadın değil kızdır. Ben kadınım, zarım varken de kadındım, yokken de.

Çok güzel tartışmaymış kaçırmışım.

@bitter cikolata özetlemiş ama sadece sozluk anlamıyla açıklarsak eksik olur. Zira aynı yoğunlukta politik bir konu.

Bu işten anlayanlar diyor ki her sözcüğe anlamını onu söyleyen verir. Buradan yola çıkarsak, her politik çevre bazı kavramları sahiplenip kendilerine mevzii tutmuşlardır. Kimi çevrelerin bayrak-vatan-toprak-kan gibi kavramları sahiplenmesi de buna örnektir. Amaç bunlar üzerinden kendinden olmayana baskı kurmaktır. Elbette bir özgürlükçü,enternasyonalist vb. için bu kavramlar pek bir şey ifade etmez ama buradan kuruluacak baskıyla bu insanları "ülke ve insanlık düşmanı" olarak ateşe atabilirsin (burada aklımıza sivas katliamı gelsin, orada da insanlar '"din düşmanı" oldukları için yakılmışlardı).

Konuyu fazla dağıtmadan kadın-kız ayrımına dönersek, kadın diye hitap edenlerin hiçbirinin aklına "zar" gelmiyor. Çoğu rastgelmiştir oysa ki "ne münasebet" tepkisiyle söylediklerinin düzeltilmesine.

Olayın aslı şu:
Birine bay diye hitap edilecek bir durumda kişi dişiyse, bayan demekte bir sorun yok. Bayın karşılığı bayan, erkeğin karşılığı kadın, hanımın karşılığı beydir. Feministlerin karşı çıktığı şey bay-bayanlıkla hiçbir ilgisi olmayan durumlarda, bakirelik anlamı yüklendiği için 'kadın' demekten kaçınıp 'bayan' demek. Bakirelik anlamı 'kadın olmak' deyişi yüzünden var, ama kadın sıfatı 'kadın olunduğunda' kazanılmaz, yaşa bağlıdır. Olayın resmiyetine göre hepsini kullanabilirsin aslında.

benim de sorularım var: (umarım konunun sıcaklığı çok dağılmamıştır)

her ne kadar sözcük anlamı üzerinden gitmeyelim dense de, sözcük anlamlarını bildiğim kadarıyla yazıp burdan yürümek istiyorum.

erkek - dişi
oğlan - kız
adam - kadın (hatun kelimesi de sanıyorum kadının öztürkçe(?) hali)
bay - bayan
bey - hanım
koca - karı

soru 1: konuşma dilinde erkek kelimesi karşısına önce dişiden vazgeçip kadını koymuşuz sonra da bayanı koymuşuz. doğru mu anlıyorum? yani "erkek giyim karşısına aslında dişi giyim dememiz gerekirken biz neden "bayan değil kadın" ısrarcılığı yapıyoruz?

soru 2: kız kelimesine yüklenen anlamın verdiği rahatsızlık oğlan kelimesinde de var. yani ikisi de bekareti temsil ediyor gibi görünüyor halbuki bana göre tamamen çocuk/yetişkin anlamı içerir. kaç çocuğunuz var sorusuna "iki kız bi erkek" diye yanıt verilmemeli yani. doğrusu oğlandır. bunu da doğru mu anlıyorum?

soru 3: şimdi politikadan ve sosyal yaşamdan soyutlanmış bir bakış açısıyla yukarıdaki sonuçlara varıyorum. bayan değil kadın konusu da bu durumda yarım kalmış bir şekilde yaygınlaştırılıyor diye düşünüyorum. kadın sözcüğünün kullanımı gerçekten düşünülmüş bir manifestonun bir parçası mı yoksa dişi sözcüğünün yaygınlaştırılması öncesi atılan ilk adım gibi mi değerlendirilmeli? yoksa benim atladığım politik, sosyal, vs. bir bakış açısı mı var?

konu üzerine düşünmüş arkadaşlar, ne diyorsunuz?

Bütün feminist örgütler "kadın" kelimesini kullanır, kız ise bebekler ve çocuklar için kullanılır, yetişkin dişi "kadın"dır yani. kadın-kız ayrımı erkek-oğlan ayrımıdır aslında. Bayan ise "kadın" diyememekten kaynaklanır, yani zarı var mı yok mu şüphesi "bayan" dedirtir. "kadın" demek ayıp hale gelmiştir, cinselliği olduğundan... erkekler için böyle bir sıkıntı yokken, "erkek mi desem bay mı desem oğlan mı" kadınlar için böyle bir sıkıntının olması zaten cinsiyetçidir, düşünmeyiniz, cinselliği sizi ilgilendirmez, cinsiyet kelimesinin Türkçe'de karşılığı kadın ve erkektir, bayan ve erkek değil; resmi işlemlerde de zaten "kadın/erkek" kelimeleri kullanılır.

@edaydin

soru 3: manifesto değil de koskoca feminist teori. ayrıca dişi sözcüğünün yaygınlaştırılması da ne demek? gizli gündem aramaya gerek yok, amaç kadını görülür kılabilmek.

@marido
ne gizli gündemi? (ne demek olduğunu dahi anlamadım ya neyse)
koskoca feminist teoriyi buradan anlamam/anlatmanız mümkün değil biliyorum, gender konusuna azıcık ucundan değmişliğim var ama o kadar. teorinin amacının doğruluğundan da şüphem zaten yok.

ben sadece konuyu sözcük/dil bazında kafamda anlamlandırmaya çalışıyorum. zaten en üstteki soru da konuşma dili üzerinden giden bir soru.

yani sözcüklerin karşıtlarıyla var olması durumu bu kadın-erkek meselesinde ters tepiyor. bunun tarihi, politik, sosyal, vs. sebepleri elbette ki vardır.

sorularım gerçekten "soru" idi. "doğru mu anlıyorum" demişim orda zaten değil mi?

@edaydin

1: eril-dişil çalışır. erkek karşısında kadın vardır.
ama böyle ikililikler kelimelerin ve nesnelerin doğasını tek tip anlamaya ve indirgemeye neden olur. aslında her kelime her anlamda kullanılabilinir. mesela benim kadın dediğim erkek arakdaşlarım olabilir. feminist (ve pro-feminist) teorilerin sonrasında, gender çalışmalarının da ardından sexuality studies'e de giren bir mesele. gender ile her şey açıklanmaz. sexuality önemlidir. ne hissettiğin, ne olduğun, ne olacağın/olabileceğin ve ne olmayarak kendini yarattığın/tanımladığın: bunların hepsi farklı şeyler ve ayrı ayrı anlamlılar. böyle ikililiklerle bakman halihazırda sana zarar verir. siyah-beyaz istiyorsan ille al, kadın-erkek. ama sonsuz sıfatı ve isimlendirmeyi ve ilintilendirmeyi çöpe atmış oluyorsun. bunu da bilinçli veya belli bir ajandaya, amaca, niyete, kanaate, düşünceye, değerlendirmeye bağlı yapmış olmuyorsun. kafana göre yapıyorsun, bu da cahillik demek. yoksa tabii ki de herkesin kendine ait fikri olacaktı.

www.bayandegilkadin.com 'a bir bak. bu insanların derdi bu mesela. başka insanlar da var bu şekilde düşünen. bazıları feminist bazıları değil. feminist-veya-değil ayrımı da bilahare saçma bu arada. yine siyah-beyaz oluyor o vakit. 80 anarşik misin sen? karikatürizasyonundan farkı kalmıyor.

mesele de bayan değil kadın ısrarcılığı değil dolayısıyle.

2: bu kadar önemli değil buradaki detay. 2 oğlum var ya da 2 kızım var arasında çok fark yok. biraz esnek bakmalısın dile. 2 kadın 2 erkek çocuğum var zaten garip gelebiliyor. ama geleceğin kadınını doğurdum derim ben ilerde mesela. ya da erkek 2.0 benden çıktı de diyebilirim ilerde. keyfim bilir.

3: yarım kalmış bir şekilde yaygınlaştırılmaktan kastın nedir?
bak illa tekil bir manifestoya ihtiyaç yok. kadın kelimesini ve kadınlığın erkeği kastre etmesini illa bir manifestoda arayacaksan scum manifesto'ya bak. ama genel itibari ile 60ların sonlarında başlayan kadın hareketinin, türlü feminizm türlerinin savunduğu bir şey olagelmiştir kadına eşitlik. bir çok feminizm türü farklı açıklamalar, farklı nedenler, farklı sonuçlar, çözüm ve öneriler sunagelmiştir. eğer konuya çok ilgiliysen pro-feminizme de bakabilirsin. raewyn connell'ı okuyabilirsin. gerçi okuyabileceğin tonla insan var. çarpıcı olsun diye connell'ı örnek verdim, çünkü transgender birisi. erkekten kadına geçti ve bir pro-feminist. 50-60 senedir bir çok teori ve fikir öne süren bir akımlar bütününü burada açıklamak mümkün değil, ama çok ilgiliysen makaleler bulabiliriz.
özet geçersek-> bazı feminist kollar aşırı köktenci bir değişikliği savunurlar (radical feminism) bazıları sosyal politikalarda yapılması gereken değişiklikleri irdelerler, bazıları da bedene erkek dokunmamalı diyecek kadar katidir. yani bir çok varyasyon var. çılgınbağıran feminist algısı, türkiye'de bir çok şey gibi, feminizmin de karikatürize edilip, tek yönden algılanıp, yorumlanmasıyla olur. diğer örnekler: solcu, sağcı, ve benzeri binlerde -cı, -ci'de vardır.
ve evet her şey politik, sosyal, kültürel, ekonomik açılardan ele alınabilir.
moldovalı kadınların çocuk bakmaları ile ilgili bir araştırma yapmak için illa feminist olmaya gerek yoktur mesela.

-konu üzerine düşünmeyi istemeyen ama açıklayan bir arkadaş.

a fistful of dollars
for a few dollars more
the good, the bad and the ugly

undisputed

bourne

geleceğe dönüş
indiana jones
terminator
alien
predator

(bkz: saw)

batman begins
the dark knght
the dark knight rises.

kadıköy, ya da beşiktaş. plase ümraniye.

ankaralı dediğin anadolu yakasında oturur :) beşiktaş avrupa'da dersen üsküdar'da oturup vapurla geçersin derim.

kadıköy yada beşiktaş. ben olsam beşiktaş ı seçerdim. buralarda evler, hayat koşulları biraz daha pahalı diğerlerine göre. ama maaşın iyi, bi sıkıntı yaşamazsın heralde.

tabi çalıştığın yerde oturmak zorunda da değilsin.

kiralar pahalıymış oralarda. geçinebilir miyim?

vallahi merkezdeki evler dandik ve pahalı.

çevredekiler ise güzel, ucuz ama uzak. ankara'nın uzağına benzemiyor yalnız, epey uzak.

yaşayabilirim diyorsan bir iki arkadaş paraya kıyıp güzel bir ev kiralayın merkezde.

esenler, bağcılar ve fatih'i kafadan ele. hayatın boyunca hiç görmesen de olur buraları.

şişli fazla kalabalık. içerde bir de.
ümraniye'nin insanı dandik. o da epey içeride.
küçükçekmece uzak kalır. ters bir yer.

geriye kadıköy ve beşiktaş kalıyor. ikisi de olabilir.

ankara'dan bağcılar'a geldi geçen sene arkadaşım. Bağcılar devlet hastanesinde dohtur kendisi. Kafayı yeme noktasında. o yüzden esenler bağcılar ve fatihi direkt ele gercekten.

Kadıköy öneriyorum. beşiktaş kadar pahalı değil. çalışmak için avrupa, yaşamak için anadolu yakası bir adım öndedir.

emek, bahçeli gibi bir bölgede yaşamak için kadıköy (göztepe, erenköy, şaşkınbakkal, suadiye, bostancı; kısacası bağdat cd. hattı)
kızılay + deniz için beşiktaş (kadıköy rıhtım ve moda da buraya)
ümraniye kendine has bir yer. ben sevmem. nadiren gitmişliğim var. fazla göç, çarpık kentleş-> pek uygun değil bir angaralıya.
küçükçekmece, esenler, bağcılar uzak ve korkutucu. direk pas.
fatih görece yakın ama muhit değişik. garip deneyimler yaşamak istiyorsan bilemem.
ve şişli var. şimdi şişli bence iyi ama klasik ankaralılar kaldıramıyorlar sanırım trafiğini ve yerleşim planını.
Geriye kalanlar:
hayatımın son 6-7 senesinde İstanbul'da yaşamış bir Ankaralı olarak Kadıköy, Şişli ve Beşiktaş'a dair çok tejrübem var.
Kira olarak vereceğin kiraya en temiz (ama ankara temizi, istanbul temizi ank kıyasla çok pis oluyor) evleri anadolu yakasında bulursun. marido gibi üsküdar opsiyonunu değerlendirebilirsin. ben yaşamadım Üsküdar'da ama fena evleri olmayan arkadaşlarımın ödediği kiralar Kadıköy-Şişli-Beşiktaş'a göre baya iyiydi.
Ya en iyisi sen şunları cevapla ona göre bir cevap vereyim: kadın mısın erkeğ mi? kaç yaşındasın? kiraya en fazla ne kadar verebilirsin sence? evde mi yemek yersin dışarda mı? bu semtlerden sana sıcak gelen var mı?

sultangazi,esenyurt ya da güngören e taşın. çok güzel yerler. rahat edersin.

a

bi gun tum dunya ayni dili konusacak ama onun kacari yok..

h) aynı nicki gavur sitelerinde de kullanmak istediğimden. hoş şimdiki nickim ingilizce de değil ya.

Ben Türkçe aldım da ne oldu amk. Rumuza gel.

benimki ingilizce değil ama olsun.

nik arıyorum, ortamlara dalıcam. bulamıyorum. tam o sırada der meister çalıyordu. e anlamı hoş, kulağa hoş geliyor, yazması keyifli. bundan güzel nik mi olur? ben dili elinden geldiğince doğru kullanmaya çalışan bir insanım. ama gidip "usta" olarak alsaydım bunu, anlamsız olurdu. der meister benim için bir kalıptır, özel isimdir, terimdir. her nik, sahibi için öyledir aslında.

h) eşşeğin şeyinden dolayı

a

benimki de ingilizce değil ama fransızca,
fransızca çünkü fransızca bilen kızlardan hoşlanıyorum, nickimi anlayabilenlere tav oluyorum, zaten nickim ismimin fransızcası, öyle yani.

benimki Türkçe .Yihuuuuu

a ve e.
bazen b.
nadiren de d.

e olm işte yaa

we don't know why.

asla öyle bişey yapmam.

h)hiçbiri

sözlüğe kayıt olmak için nick arıyodum, bi yandan da prison break izliyodum. böyle bi diyalog geçti dizide, ben de bunu yazdım. gerçi yanlış olmuş biraz sonradan fark ettim "unless you got a better idea" olmalıymış, söylenişin doğrusu.

benimki hiç bir kategoriye girmiyor :(

ama "neolojizm" var bak, hakkını yemeyim.

türkçe aldım da ne oldu, kedili nick :(

Bu soylediklerinizin disinda; hepimizin hakim oldugu dil anadili bu da cogumuz icin turkce oluyor. Diger dillere bu kadar hakim olamadigimiz icin daha curretkar olabiliyoruz. Ana dilimizde soylerken icimizden acaba cekecegimiz seyleri baska dilde soylemek daha kolay geliyor.

Alin benim nickim. Latin dillerinde kari-kocanin koca olani. Aldigima yasim 24'tu sanirim. Ben, hele de o yasta, acilin ben kocayim diye gezemezdim.

Edit: ilk entryme baktim da yasim 22 imis.

benımkı muzıkten gelme hacı. gıtarıst olur kendılerı

benimki doğrudan bir şarkıdan arak, o yüzden h) hiçbiri. ha başka zamanlarda bunun türkçesini de kullanıyorum, o ayrı.

benim rutin kullandigim ismim gibi olan ingilizce bir nickim var 98ten beri. fakat zaman degisti celik degisti, simdiki dunya gorusum daha spontan daha sade daha turkce. kayit olurken yatiyodum bacaklarida koltugun kenarina uzatmisim bacak bacak ustune atmisim khavenin agasi gibi keyif super oh mis :) en kotu gunum boyle olsun dedim, mavi coraplarimla evde otururken ki huzur hali anisina oldu yani :D

Ya siz yine de google mapsten kontrol edin de. Kadir has duraginda e5in ustunde olan degil mi o.

valla bimiyorum ki. benim orda bildiğim tek okul kadir has anadolu lisesiydi. o da isim değişikli olmadıysa. erken gidip okul arayayacağız artık :)

maps.google.com okulun adını yazanda çıkıveriyor. e5 üzerinde mavievler'de inmen gerenk

1.5 yıldır jailbreak li kullanıyorum sıkıntı yok. oh mis.
cloudreaders pdf crc vs. bütün uzantılı e kitaplar için güzel. ayrıca eklentilerle editte yapılıyor.

avmedia hd olmazsa olmazdır. bütün video formatlarını altyazılarla açabilen uygulama.

bunlar dışında ancak onlarca oyun önerebilirim oyun dışındaki uygulamaların pek bir farkı yok ne istiyorsan arat indir farketmez açıkçası önemli olan oyunlar

(iphone icin konusacagim, ipad versiyonlari olmayabilir tavsiye ettigim uygulamalarin)

oncelikle flipboard ipad icin ozellikle olmazsa olmaz. facebook, twitter, foursquare, google+ gibi uygulamalari da kullaniyorsan yukle. kitaplar icin ibooks fena degildir ama pdf'ler konusunda daha esnek bir program lazim olabilir ipad'de, o program da goodreader. pulse news, dropbox, imdb de benim diger sik kullandigim uygulamalar. futbol takip ediyorsan ligtv'nin uygulamasi fena degil.

jailbreak yapmak hicbir sikinti yaratmaz, performansi etkileyecek jailbreak uygulamalarindan bir suru yuklemedigin surece de yavaslatmaz.

ben de geçen hafta aldım. jailbreak'i sevmedim. hem de yavaşladı gibi geldi bana. akabinde kaldırdım zaten.

şu programlar gayet eğlenceli ve kullanışlı kılıyor bence. dropbox, evernote, tunein radio, flipboard, readability, mendeley.

liberal olmak başka şey , liboş olmak başka şey ; taraf gazetesinin duruşu liberalden çok liboş tanımına uygun.

bir şey soracağım, taraf gazetesini düzenli bir şekilde takip etmişliğiniz var mı, yani bu yazdıklarınız sizin şahsi tespitleriniz-gözlemleriniz mi?

daha geçen ay başbakan ömür biçiyordu bu gazete :-)) şu kadar ömrü kalmış diye.

sanırım daha önce hiç okumadınız taraf'ı? vallahi hiç kusura bakmayın ama kulaktan dolma bilgiler bunlar.

her gün internetten okuyorum taraf'ı aksine.

Selamlarımla,
Bir Taraf okuru olarak elimden geldiğince, kendimce bu sorulara yanıt vermeye çalışacağım. Hoş yanıt vermek deyince sanki tüm soruların tek bir çözümü var da, ben onların o tek çözümlerini yazacağım gibi bir anlam çıkmasın; kendi gözümden bu sorulara cevap vereceğim diyelim.

1) Bu çok ilginç! Neden ilginç, hem gazeteyi günlük olarak internet üzerinden takip ettiğinizi belirtiyorsunuz (bildiğim kadarıyla ücretli), yani bu gazeteye para vermeyi göze alıyorsunuz ve 1 numaradaki gibi bir soru ya da tespitte bulunuyorsunuz, bu hakikaten ilginç. Her türlü gazeteyi, değişik meşrepten gazeteyi yıllarca takip etmiş biri olarak, misal "Cumhuriyet" okurken şunu sorardım: Neden sürekli eyyamcılık, aman battık bittik, tü kaka, Atatürk elden gidiyor haberleri oluyor burada. Ya da "Zaman" için, neden sürekli Türkiye uçuyor, aman aman müthişiz, köprüler hanlar hamamlar yapılıyor ülkede türünden haberler var diye, neden bunlar sürekli okura pompalanıyor diye merak eder, işkillenirdim. Ki zaten bu ve buna benzer gazeteleri okumayı bırakmamın sebebi budur.

Taraf, hükümetin özgürlük kısıtlamalarına karşı bas bas bağıran, Uludure'yi neredeyse her gün gündemine getiren; hapishanede yatan öğrencileri haberleştiren, Pozantı olayına ışık tutan, kürtaj yasağına karşı türlü türlü şeyler söyleyen, Anayasa, PKK, İşçi ölümleri (Misal dünkü gazetede 6 ayda 361 işçinin kazalarda öldüğünü haberleştirdi) vb. Şimdi başlık başlık sayamayacağım; ama bunlar köşe yazarlarına bağlı gelişmeyen, günlük gazetede bol bol yer alan haberler. Tabii bir de köşe yazarlarının kaleme aldıkları var; ki çeşit çeşit tıynetten olan bu insanlar, güzel güzel görüşlerini dile getiriyor; ki bu gazeteye Başbakan veya onun partisi tarafından açılmış onlarca dava var; bu bile kanıt aramak isteyen için yeterli aslında gazetenin nerede durduğu ile alakalı.

2) TSK bu milletin anasını ağlatan bir kurum. Bunu bilmeyen yok, asker askerlik dışında her yerde yer almış; o kadar ihtilal, o kadar ölüm; açıkçası bir gazetenin TSK'ya karşı, onun yanlış yaptıklarıyla ilgili haber yapması, bana göre doğru bir gazete olduğunu gösteriyor. Ama dediğiniz gibi sürekli vuruyor, kasıtlı bir vurma değil. Yani kötü yaptıklarını yazmaktan çekinmiyor. Ha sorabilirsiniz, neden iyi yaptıklarını yazmıyor diye; evet yazmıyor, doğrudur. Ben görmedim TSK şöyle güzide bir şey yaptı diye. Amerika kısmına da katılıyorum aslında, ben de pek rastlamıyorum Amerika ile ilgili eleştirel haberlere. Hatta şunu bile düşünmekteyim özellikle Obama üzerinden bir ABD özgürlük ülkesi propagandası yapıyor gibi. Başta da dediğim gibi kendimce yazıyorum. Bana böyle gözküyor.

3) Buna da pek katılmıyorum. Wikileaks belgelerinde Cemaatle ilgili, AKP ile ilişkileriyle ilgili şeyleri yazdı, hatta bunlar kanıt niteliği taşımasa da -çoğu yabancı diplomatların görüşleri olmasına rağmen- yayınlamaktan imtina etmedi. Hatta Başbakan'ın danışmanına ajan bile dedi, yazışmaları yayınladı. Cumhuriyet kadar, ya da diğer "ulusal" gazeteler kadar Anticemaatçilik yapmıyor, olabildiğince serin kalmaya çalışıyor. Ama bu gazetenin sayfalarında KCK-Cemaat, AKP-Cemaat vb - Cemaat adına, Cemaat aleyhine onlarca yazı, haber okudum. Ha gün gelmiyor ki Cemaat'in yukarıdaki isimlerine röportaj olarak yer vermesin, bunu da yaptı. Özellikle Wikileaks belgelerinin açıklanmasından sonraki günlerde, patlak veren Başbakan-Oslo Görüşmeleri-Mit olayı zamanında. Herhalde cevap hakkı doğduğunu düşünerek yaptılar, emin değilim. Tam bu noktada akla şu soru gelebilir: Bu gazetede Aksiyon Dergisi'nin, Zaman Gazetesi'nin reklamları oluyor. Evet, çünkü bu gazeteye herkes düşman olduğu için (tipik doğru söyleyeni 9 köyden kovarlar misali) reklam vermiyorlar. Sanırım böyle bir gazetenin varlığıi, yıllardır tarafsız gazetecelik yapmak istediğini söyleyen Zaman'ın işine geliyor. Bence doğru gazetecelik diyen herkesin işine gelmeli.

Atatürkçü dediğiniz, Anıtkabir'e gidip Atam senin izinden gidip, Cumhuriyet'e sahip çıkıyoruz, "sıkma başları" (Cumhuriyet Gazetesi tabiri) üniversitelere almıyoruz, Alevileri, Ermenileri, Yahudileri (Museviler), Süryanileri, Kürtleri sevmiyoruz; ama her Türküm diyen bizdendir, laik, modern güzide insanlar olarak açtığın yolda ilerliyoruz ise, şahsım adına söylemek isterim ki ben bu insanlarda doğru bir şey göremiyorum; gazete de böyle insanları eleştirmekte hiç beis görmüyor. Bu gazeteden yanlış yapan herkes nasibini alıyor, buna kendileri de dâhil.

4) Aziz Yıldırım ve Şike olayıyla ilgili Mehmet Baransu'nun yazdıklarına şöyle bir göz atabilirsiniz. Federasyon'a, Demirören ve ekibi nasıl getirildi, ne amaçla getirildi, Başbakan'ın akrabası (Eniştesi sanırım) Federasyon'da nasıl bir pozisyonda, ne türlü günahı,şikeyi kaplama eylemi yürütüyorlar orada vs. Bundan aylar öncesinde Taraf'ta şunu okumuştum, Aziz Yıldırım "Mayıs'ta çıkıyoruz" demişti. 2 ayla kaçırdı; ama şu anda şike olduğu mahkemece anlaşılmasına rağmen salıverildi. Her neyse, ha AKP, ha başkası, her zaman iktidara yakın olanlar bir güzel yırtıyor. Suriye olayı biraz karışık bir mevzu, ama AKP'nin yanında durdukları söylenemez, günlerde WSJ'nin "Türk Jeti(Jetin bile ırkı var) Suriye sınır içinde düşürüldü" haberini baz alan yayın yapıyorlar, Başbakan da gürlüyor bunlara. Valla hâlâ Ergenekon Davası kakadır, düzmecedir diyenler varsa, yine ilginç derim. Usulde, tutuklama sürelerinde yanlışlar olmuş olabilir (bilmiyorum son yıllarda özellikle böyle şeyler diyorlar); ama şahsi görüşüm Türklerin unutulmaz destanı olan Ergenekon, zamanı geldiğinde en mühim dönemeçlerden biri olarak anacaktır kitaplar, acizane kanaatim bu yönde. Kimlerin kol kola olduğunu az da olsa bizim gibi halka gösteren bir davadır bu. Böyle bir davaya karşı nerede durmak lazım gelir zaten? Taraf bence durulması gereken yerde duruyor. Misal Zaman Gazetesi'nde bu daha kuvvetli yapılmaktadır; hiç takip ettiniz mi bilmiyorum, ama zamanında sayfa sayfa haber verirlerdi.

Liboş, libidolu vb kafaları bilemem; Hak yanında, haksızlık karşısında durduğu söyleyen insanlar en azından yukarıda yazdığım kafadalar ve bunu şu anda en güzel şekilde ifade eden gazete Taraf. Kendi hesabı olabilir, bazı şeyleri o yüzden atlıyor olabilir, bazılarından nefret ediyor olabilir. Misal son zamanlardaki düşmanlarından biri THY. Çünkü THY artık uçaklarında Taraf'a yer vermiyor, yaptığı yanlış tabii ki. Ama Taraf'ın da yaptığı çok doğru değil, çünkü aynı TSK gibi, THY hakkında da iyi bir haber göremezsiniz. Misal Elif Şafak, iyi yaptıklarıyla değil kötü yaptıklarıyla, intihalleriyle yer alır bu gazetede. Yani demek istediğim böyle ufak tefek kaçamakları yok değil; ama diğer gazetelerin yaptıkları yanında bunlar nasıl desem ufak tefek yalanlar olarak kalıyor. Diğerleri tetikçilik yapmış, katile açık çek yazmış, ırkçılığın biiini bir para vs. Demek istediğim adına yakışanı yapıyor, bazen taraf tarafı Taraf'ın ağır basıyor. Ama çoğunlukla bizden yana, halktan yana tavır alıyor ya, ölen işçiden, hapse atılan öğrenciden yana vs tavır alıyor ya, bu benim için yeterli.

Tam adres veremeyeceğim ama ssci impact factor Rankings keywordleri isinize yaramaz mı ki?

çok işime yaradı teşekkürler :)

durduğu duraklar için;
www.iett.gov.tr

saatlere göre kimisi tem'den kimisi e-5'ten gidiyor, onlar içinse;
www.iett.gov.tr

durur ama el edin siz yine de. bazen yolcu yok diye hızlı geçiyorlar.

teşekkürler, express otobüs olduğu için durmazsa diye korkuyorum çünkü durmazsa kadıköye kadar gidip oradan binmem gerekecek ve yol uzayacak.

şarkının adını bilmiyorum ama jazz standartları olur ya hani, bu da tulum standartlarından.

ttnet müzikten yerel sanatçılara bakın benzerlerini bulabilirsiniz.

richie rich ismi de gloria degil irona..

bigman doğru diyor. demirden yapıldığı için isminin irona olduğunu düşünmüşümdür ben hep.

şimdi dikkatimi çekti. robot da olsalar 2200 yılında da olsalar hizmetçiler yine kadın.

muhtemelen tüm günü beraber geçireceğiniz son on gününüz olacak. askerden döndükten sonra iş güç derken cumartesi pazarı iple çekiyor olacaksınız.

para çok önemli değilse, sevgilinizle vakit geçirin derim.

calısmayıp binbir zorlukla mücadele etmek zorunda kalmıycaksanız, calısmayın. 2 ay da ne kadar para kazanıcaksın zaten kısa süreli işten.

askere gidecek sevgiliyle 10 gün geçirirdim. isterse beş parasız olayım.
hele de şu zamanda askerde ne olur ne olmaz diyerek.
çalışmak için daha çok zamanın olacak.

eh elbette derginin citation indexte olması gerekiyor.

valla soru şahane. ben de merak ediyorum açıkçası ama ben şöyle yapmıştım;

yazdığım mimari rehber gibi kitabı bi belediyeye sunmuştum, sponsor misali basım bedelini ödemişlerdi ve kendi yayınlarının arasına almışlardı. böyle olunca da teknik olarak alıntı yapabilmiş, tezde kullanabilmiştim. bunun dışında bir de meslek odalarının yayınları oluyo, bültenler gibi. sanırım burda yayınlanan şeyler de kullanılabiliyor.

naçizane önerim, yayınevi araştırmadan evvel, bu kanalları bi yoklamanız

kolay gele

vallahi ablam iki kere gitti ikisinde de boğulma vak'ası ile karşılaştı diyeyim gerisini siz düşünün.

yüzmek için oraya kadar gidiyorsanız erikli'yi deneyebilirsiniz. deniz sevmeyen ben bile çok beğenmiştim.

beğendik köyüne gitmiştik iki yaz evvel. sınır köyü kendisi. acaip beğenmiştik. ama dikkat açılmanızı tavsiye etmem. bir de çadır kuracaksanız yukarıya kurun.

evet gidin cok rahat yuzersiniz. butun cocuklugum gencligimde yaz tatillerim igneada da gecti, en son da gecen hafta gittim. yuzme bilmeyen birisi tabi ki bogulma tehlikesi atlatabilir. ama igneada tehlileli bir yer degil. haritadanda bakarsaniz sahil iceride kaliyor. ayrica gecen hafta cam gibiydi deniz. genelde haziran ve temmuz ayi bu sekilde olur, temmuzdan sonra deniz analari, yosunlar ve dev dalgalar gorulur.

Laptop'un vefalıymış. Göçüp gitmeden önce son bir diyeceğin var mı diye soruyor.
Kendisi yaşlı galiba, ufaktan vedalaşın.

O zaman son bir şans için, tamirciye götürüp, tozunu aldırıp, işlemci macununu değiştirt.

benim eski acer'da da vardı aynı problem. masaya koyduğumda çalışıyordu sadece. sebebini çözemeden ömrünü doldurdu.

anakart arızası maalesef. ısıya bağlı oluşmuş olması muhtemel. geçen yıl bizde aynı sorun oldu casper notebook ki alalı iki yıl olmuştu. Yeni anakart 200$ civarıydı.

yapma sakın format falan. tam ortasında kesilir birşey olur hdd ye zarar verme ihtimali ortaya çıkar..

o hesabın içinden çıkmanız zor. dişinizi sıkın bordolar 7'si gibi hazırlanır. maliyenin sitesinden bakarsınız.

şimdi ingiliz anahtarına tıklıyorsunuz sağ üstte, oradan da ayarlara.

Daha hızlı arama için Anında Arama'yı etkinleştirin (çok amaçlı adres çubuğu girişi günlüğe kaydedilebilir) yazan bir seçenek var oradaki tiki kaldırıyorsunuz.

sondan birinci cümlede saçmalama ötesi

4- 24.media.tumblr.com

vuhuu sondan birinci cümle +1

işçiye maaş verene kapitalist denirmiş, dfkljgdfgklj(o kadar güldüm ki ahaha bile yazamadım)
marx kapitalizmin en büyük savunucusuymuş gkfdşglkdfg

google translate mi bu? hacı bi de geçin şu kapitalist-komünist kavgalarını ya siz bunlarla oyalanırken adamlar dünyanın amına koydu.

şu patron işçiyi sömürüyo bütün parayı kendine alıyo olayına da hastayım. adamın uğraştığı kadar uğraş, onun kadar bilgi edin, günde 18 saatini işe ver sen de iş kur, sen vasıfsız işçiyle kendine aynı maaşı verirsin.(kendisi günde binlerce lira kazanıp işçilerini günde 12 saat çalıştıranlardan bahsetmiyorum tabi.)

@r_u_h eywallah :))) modası geçti diyosun bu tarz tartışmaların. peki bakalım . böyle gelmiş böyle gider kafana sağlık.

yazdıklarım yanlış anlaşılmasın, ben kimse hakkını aramasın köle gibi çalışsın demiyorum. keşke sendikalar adam gibi çalışsa mesela. bende çalışanım, babamda çalışandı yani patron değiliz ama bi iş kurmak büyütmek yönetmek kolay işler değil, bilgi deneyim çalışma vs gerektiriyor, sonra hayatında bi bilgi edinmemiş adam niye patron 10bin kazanıyo da ben 1200 kazanıyorum diyor ona kıl oluyorum.
bu tartışmaların modası geçti derken, adamlar dünyaya saldı bu kavgaları, biz bunlarla boğuşurken adamlar her şeyi ele geçirdi, savaşlar çıkardı bundan para kazandılar. işçiyle işveren birbiriyle kavga edeceğine herkes bu adamlarla kavga etse o zaman zaten herkese yetecek para olur. asıl kapitalizm bu bahsettiğim adamların yaptığıdır. her gün milyonları kazanırlar, herkesin hakkını yerler ama işçiye hedef olarak patronunu gösterirler.

ne kadar yakın? kapadokya-avanos-ürgüp-göreme(otobüsle 5 saat)

(bkz: inkumu)

Abant, bolu veya sünnet gölü seçeneklerini dikkate alın derim.

beypazarı..

herkese teşekkürler amasra deniyor bakalım :)

usb debug mode türevi bir ismi var ingilizcede.

tren olsa kolaydı da o yok...

haydarpaşa daki e5 üstgeçidinden gebze haremle
ya da kadıköy den 130 la tuzla e5, ordan minibüsle..

trenle pendik'te inip 17b'ye bineceksiniz kampüsün önünde ineceksiniz.

hehe hele bir de gece olsun bakalım.

gideli 3 sene oldu, bi daha da dönmeyecek, siktir et, 3-4 ay ne ki.