Giriş
(3)

netflixte daha önce neleri izlediğimi nerden görebilirim?

lucky strike
yarıda bıraktıklarımı görebiliyorum "izlemeye devam et" bölümünden ama izleyip bitirdiklerimi nerden bulailirim?
yarıda bıraktıklarımı görebiliyorum "izlemeye devam et" bölümünden ama izleyip bitirdiklerimi nerden bulailirim?
0
lucky strike
(24.03.18)
Tekrar İzle diye bir başlık var
0
EasyTiger
(24.03.18)
yeniden izle sekmesi tamamını göstermiyor :/
0
🌸lucky strike
(24.03.18)
şuradan;

www.netflix.com
0
naufrago
(24.03.18)
(11)

gpa için gece gündüz çalışmanın mantığı hakkında (ilginç hikaye)

tejeve
merhabalar.avrupa'nın dünya sıralamalarında en yukarılarda bulunan ekonomi okullarından birinde ekonomi ve işletme okuyorum.henüz birinci sınıfın ikinci dönemindeyim. bugün sınıf whatsapp grubunda insanlarla tartıştım, sizin de düşüncelerinizi almak istedim.burada direkt olarak ekonomiyle bağlantılı
merhabalar.

avrupa'nın dünya sıralamalarında en yukarılarda bulunan ekonomi okullarından birinde ekonomi ve işletme okuyorum.
henüz birinci sınıfın ikinci dönemindeyim.

bugün sınıf whatsapp grubunda insanlarla tartıştım, sizin de düşüncelerinizi almak istedim.

burada direkt olarak ekonomiyle bağlantılı olmayan, isminde ekonomi geçmeyen hiçbir seçmeli dersimiz yok.
ismi ekonomi'siz olsa bile dersi seçtiğinizde karşınıza yine bol formüllü bir makro çıkıyor.
derslerde hocalar gerçek anlamda bir insanın gündelik hayatta konuşacağı hızın iki katında konuşuyorlar ve 90 dakika boyunca durmaksızın anlatıp anlatıp cuma günü gösterdiği konuyu pazartesi günü sınavda yapmanızı bekliyorlar.

idareden bir kimsenin de bulunacağı genel toplantı gerçekleştirilecekmiş müfredat hakkında önerileri almak üzere, sınıf temsilcimiz fikirlerimizi sordu.
ben de bunları söyledim ve psikoloji, felsefe, edebiyat gibi derslerin de bulunması gerektiğini, aksi takdirde buna üniversite denemeyeceğini, eğer bu fırsatı sunmuyorlarsa okulun üniversite yerine "business school" olarak tanıtılması gerektiğini yazdım.

insanların öfkesi görmeye değerdi. bana burada böyle olduğunu, bunu herkesin bilerek geldiğini, madem öyle pek ala amerika'ya gidebilecek olduğumu söylediler. "psikoloji mi? lol, işlevsiz. psikoloji okusaydın" diyen oldu.

ciddi derecede rahatsız oldular yani, koca sınıfta da tek kişi çıkıp "adam haklı" diyemedi, yahut dememeyi tercih etti.

tahmin edebileceğiniz üzerine kampüs hayatına dair de en ufak bir etkinlik yok.
ne kulüp ne kantin ortamı ne seminer, dersten sonra kütüphane dışında kimse yok ki kampüste.
dersi biten alelacele evine/kütüphaneye geçiyor ki çalışabilsin.

yurtta birçok arkadaşımın gözlemlediği ve insanlarla da konuştuğumuz üzere öğünlerini bile en hızlı olacak şekilde sandviçle geçiştiriyor, geceleri dayanabildikleri minimum sürede uyuyorlar.
çok seri yürüyor, çok seri iş yapıyor, günden ders adına alabildikleri tüm verimi almaya gayret ediyorlar.
cv'ye yazmak için okul dışı bazı gönüllülük etkinliklerine isimlerini yazdırıyor, gitmeyince atılıyor, sonra olay çıkarıyorlar.
ortalamaları 30 üzerinden 28'se bütünlemeye giriyor; 30 olsun, hiç olmazsa 29 olsun diye noel tatillerini feda ediyorlar.

bu şekilde yaşanır mı? yaşanırsa ne motivasyonu ile yaşanır? bu şartlarda ortalama yüksek olunca uzun vadede kazanımlar ne olur, ortalama daha düşük olursa ne ile karşılaşılır?

böyle bir ortamda bana ne tavsiye edersiniz?

okul dışında kendimi geliştirme yoluna gitmemi söylerseniz ne şekilde yapabilirim?

"sen de öyle çalış, önemli gerçekten" derseniz bunun için ne önerirsiniz?

mevcut duruma yorumunuz nedir? çok teşekkürler.

buyrun sohbete
0
tejeve
(21.03.18)
Kapitalizm işte, onlar senden biraz daha yüksek maaşla kölelik yapacak, fark bu. Ha Avrupa'da çalıştıkları müddetçe beğenmedikleri Amerika'dakinden ya da bir dönerciden gene daha az kazanacaklar o da ayrı.
0
i was made for you
(21.03.18)
bugün babadan kalma mal mülk yoksa, gerçekten "zengin" kategorisine girebilmek yani o %2-3'lük azınlığa yaklaşabilmek için tek şansın bu tempoyla gençliğini, sağlığını ve daha bir sürü insani ihtiyacını geride bırakmak. o %2-3'lük dilime bunları yapsan da giremeyiz zaten, çünkü o azınlık dünyayı gerçekten yönetenler ve onları magazinde falan görmek bile mümkün değil. neyse, yani o grubun yanına yaklaşıp dünyanın nimetlerinden gerçekten faydalanmak istiyorsan buna mecbursun. başka yolu yok. karar ve seçim senin, ya gerçekten her şeyi yakıp okul arkadaşların gibi yaşayacak ve bol sıfırlı banka hesaplarının sayısını unutacaksın ya da arkanda bırakacaksın bunları, sevdiğin şeyleri yapıp sevdiğin gibi yaşayıp göçeceksin.
insanoğlunun çoğu treni 1950'lerde kaçırdı, o dönemde gerçekleşen sosyal hareketler bastırıldı ve para/güç/itibar creme de la creme tabakada kalmaya devam etti. devam da edecek. arkadaşlarının çoğu da bu arada elenecek, sayılarını bilmiyorum ama dönemin en iyi 5-10 kişisi kendi jetini alır ancak. diğerleri ya illegal/yarı-illegal işlere bulaşır ya da orta üst bir şirkette yönetici olur, illüzyon yaşamaya devam eder.
ha bi de, gerçekten seninle aynı fikirde değiller. ondan emin olabilirsin. destek çıkmayan kimse senden yana değil. umurlarında değil çünkü psikoloji, humanities, literature falan. bu adamlar ceo/gm falan olunca ik'daki stajyere best seller özetlerini çıkarttıran, toplantı yolunda giderken sesli kitap olarak dinleyip a okudum süper kitaptı ayağı yapan adamlar. edebiyat, felsefe falan doğrudan bu adamların cebindeki paraya katkı yapmadığı için tamamen ilgisiz ve saçmadır bu insanlar için.
0
fiach mchugh
(21.03.18)
Hocam üniversite dediğin dört yıl süreli bir eğitim. Bu süreci ne kadar kendi alanına harcarsan, mezun olduğunda şoka uğrama olasılığın o kadar azalıyor. Ben lisede sayısalcıydım. Yani bildiğimiz fen bilimleri alanı. Bana lisede dört yıl boyunca zorunlu edebiyat dersi anlattılar. Edebiyatım hep 5 geldi, edebiyata da ilgili bir insanım ama o zaman edebiyat görmeseydim ve yine fizik, kimya, matematik görseydim, üniversitede çok daha rahat edecektim. Ben mühendislik öğrencisiyim ve lisenin inanılmaz verimsiz geçtiğini düşünüyorum. Çünkü MEB sağ olsun saçma sapan müfredatlarla öğrencinin önüne "çorba" koyuyor. Üniversitede de böyle tepkilerin olması çok normal. Oradaki insanlar artık kendi alanlarını seçmiş, yetişkin kişiler. Bu insanlara seçmeli ders olarak psikoloji, felsefe dersleri verilebilir ama kesinlikle verilmesi gerekir diyemem. Arkadaşları bu açıdan haklı buldum. Sosyal ortam konusunda da seni haklı buldum ama her şeyin bir yeri var. Sosyalliği insan kendi yaratır. Bilmem kaç bin kişilik bir okulda herkesi bir olaya adapte edemezsin. İstersen okula her gün ünlü bir şarkıcı getir, o okulun yarısı o konseri izlemeyecektir. Ama sen kendi çevrenle üniversiteyi sosyal hale getirebilirsin. Ortalama konusunda da arkadaşların azimli olmasını anlıyorum. Mezun olduklarında gerçekten Avrupa'daki iyi bir okulda okudukları için çok iyi yerlere gelme şansları var.
0
dissendium
(21.03.18)
adderall nesline hoş geldin.

netflixte belgeselini yaptılar.
0
binder dandet
(21.03.18)
dissendium a katilmiyorum. lisede vs elbette diger disiplinlerden ders almak gerekli, bir fikrin olmasi gerekli ki hayata at gözlügüyle bakmayasin.


ayrica onlara economic psychology den bahset biraz istersen, decision making processlerden filan. bence istegini güzel argümanlarla desteklersen ve bir sekilde ekonomi ya da isletmeye baglarsan dikkate alabilirler gibime geliyor. ayrica öyle okul ortamlarindan filan nefret ederim, iyyy.
0
kuehles blondes
(21.03.18)
ya benim anlamadığım gerçekten kuehles blondes'ın da dile getirdiği gibi davranışsal ekonomi gibi alanları pas mı geçiyorlar? bu kadar harıl harıl kasınca ekonomi müfredatını 2 seneye bitirmez mi insan ya teorik açıdan? ilginç geldi.
bu arada sana katılmakla birlikte, psikoloji, felsefe, edebiyat gibi konularda kendi okumalarını yap varsa eğer şansın o bölümlerin temel derslerine veya klüplerine katır. zihini bu tip konularla ferahlatmak gerekiyor yoksa yemişim dünyanın %2'sini yani.
0
lucky strike
(21.03.18)
okul üç sene, üçüncü senenin bir dönemi zorunlu staj/exchange için ayrılmış. yani aslında ders görülen kısım iki buçuk sene, hemen hemen dediğiniz yere geliyor @lucky strike
0
🌸tejeve
(21.03.18)
bocconi mi bahsettiginiz yer?
0
meteonur
(21.03.18)
evet, bocconi @meteonur
0
🌸tejeve
(21.03.18)
Merhaba,

Derdini çok iyi anlıyorum ve haksızsın.

Haksızsın; çünkü okulu tercih ederken kişisel beklentilerini gözardı etmişsin. Ya da daha kötüsü, okul tercihi yaparken neye bulaştığını bilmeden gitmişsin. Tercih döneminde mutlaka ve mutlaka bölüm müfredatına bakıp, tek tek derslerin syllabus'larına ulaşmalıydın. Grup arkadaşların sana "burada böyle olduğunu, bunu herkesin bilerek geldiğini, madem öyle pek ala amerika'ya gidebilecek olduğumu söylediler" dediklerinde yerden göğe kadar haklılar. Senin istediğin, hayalini kurduğun eğitim ABD'de verilen "liberal arts" eksenli eğitim; yani öğrencinin her konuda bilgilendiği, geniş bir dünya görüşüne sahip olduğu, sonra uzmanlaşacağı alanı seçtiği eğitim anlayışı. Kimi bunu mantıklı bulur, kimi bulmaz. Kimi tercih eder, kimi etmez. Kimisi için bu daha veirmliyken kimisi için değildir ve görünen o ki sen ABD'deki üniversite eğitim sistemiyle çok daha mutlu olurmuşsun.

Önünde iki seçenek var:

1. dişini sıkıp mezun olacaksın.
2. abd'de okullara başvuracaksın.

Ne olursa olsun, önün açık olur umarım.
0
sen git ben geliyorum
(21.03.18)
turkiye'de ekonomi okumus, simdi de yurt disinda ekonomi masteri yapan birisi olarak ben de bu konuda yorum yapma ihtiyaci hissettim.

ekonomi disinda baska ders almama olayi hos degil haklisin ama akademisyen yetistirdigini dusunen ve bu zihniyetle hareket eden okullarda oluyor boyle. benim mezun oldugum universitede de benzer bir durum vardi. bir donem butun must dersleri restricted elective'ler ile ayni saate koymuslardi, secebilecegimiz tek ders advanced calculus kalmisti mesela. ama master ya da phd'ye devam edeceksen sana en yuksek marjinal faydayi saglayan dersler de ekonomi dersleri olacak, bunu unutma. diger alanlarda ders almadan da kendini gelistirebilirsin.

gpa icin gece gunduz calismak anlamsiz ama yapacak bir sey yok, iyi yerlerde rekabet de fazla oluyor. mezun olduktan sonra is hayatinda da akademide de karsilacasaksin bu rekabetle. alismaya calis sadece.

sen de oyle calis diyemeyiz burada sana. henuz cok erken ama ilerleyen zamanlarda kendine bir hedef belirleyip bu dogrultuda calis. seni ne mutlu edecekse o yonde ilerle, o adamlari belli ki yuksek gpa mutlu ediyor bu yuzden tatilini feda etmeye razi oluyor ama herkes icin boyle olmak zorunda degil.
0
cocuklugundan optum seni
(22.03.18)
(7)

İKcıyı arayayım mı?

keneabidin
Başka bir şehirde bir iş görüşmesine gittim. üzerinden 11 gün geçti. Görüşme bence süper geçti hatta İKcı sizi çok yormayacağız sıkıştırılmış görüşmeler ayarlalayacağız dedi. 1 ay içerisinde süreci tamamlamayı planlıyoruz dedi. Hala aramadılar. Olmadı mı sizce? Hala umut var mı? Arayıp sorayım mı?
Başka bir şehirde bir iş görüşmesine gittim. üzerinden 11 gün geçti.
Görüşme bence süper geçti hatta İKcı sizi çok yormayacağız sıkıştırılmış görüşmeler ayarlalayacağız dedi. 1 ay içerisinde süreci tamamlamayı planlıyoruz dedi. Hala aramadılar.
Olmadı mı sizce? Hala umut var mı? Arayıp sorayım mı?
0
keneabidin
(13.03.18)
15 gün falan olsun öyle ara,ama ara bence.
0
neda22
(13.03.18)
1 ay içinde süreci tamamlarız demiş daha 11 gün olmuş. sence?
0
elorelia
(13.03.18)
Zarar gelmez aramaktan. Ben arardim super gecen bir gorusmeyse. Super gecmese de ariyorum. Aslinda mail atiyorum.
0
Cursed Chico
(13.03.18)
Düşünme bile hemen ara. Sallıyordur belki.
0
[GODDARD]
(13.03.18)
Bence de ara cok normal bir sey aramak. 11 gun yeterli aramak icin.
0
hot potato
(13.03.18)
Bence arama mail at
0
lucky strike
(13.03.18)
Mail adresi yok ki bende. Cumaya kadar süre verdim aramazlarsa cuma saat 3e kadar, ben arayacağım.
0
🌸keneabidin
(14.03.18)
(5)

Aylık Lens Kullanımı

yeteramadenedimherseyi
şimdi ben acuve oasys'in aylık lensini kullanıyorum. sizce bunu 1 aydan uzun süre kullansma bi şey olur mu?yani baya temiz kullanıyorum, her takmadan-çıkarmadan önce elimi güzelce yıkıyorum. nazik davranıyorum. geceleri asla lensle uyumuyorum. zaten mesela şu an gözümdekiler 1 ayını doldurdu ama en
şimdi ben acuve oasys'in aylık lensini kullanıyorum. sizce bunu 1 aydan uzun süre kullansma bi şey olur mu?

yani baya temiz kullanıyorum, her takmadan-çıkarmadan önce elimi güzelce yıkıyorum. nazik davranıyorum. geceleri asla lensle uyumuyorum.

zaten mesela şu an gözümdekiler 1 ayını doldurdu ama en ufak bi batma, rahatsız etme durumu yok. sizce 1 buçuk 2 ay filan kullansam olur mu?
0
yeteramadenedimherseyi
(12.03.18)
Ben kullaniyorum 4-5 yildir tam da anlattigin sekilde. Su ana kadar bir sey olmadi. Bundan sonra ne olur bilmiyorum.
0
valarmurgulis
(12.03.18)
7-8 yıldır böyle kullanıyorum. Genelde 1,5 ay. Bişi olmuyo.
0
mor oje
(12.03.18)
tabi ki önermiyorum ama benim lensle uyuduğum çok oluyor. suyunu 2 günde bir değiştiriyorum. buna rağmen 2-2,5 ay gidiyor. 4 yıldır sorun yaşamadım.
0
straight from the heart
(12.03.18)
11 yıldır lens kullanıyorum, batma yapana kadar kullanırım. nadiren lens ile uyurum. herhangi bir problem yaşamadım şimdiye dek.
0
who cares wins
(12.03.18)
millet ne güzel ya aylık lensi 2-3 ay kullanıyor, benim gözlerimde aşırı temiz kullanmama rağmen batma oluyor ay sonuna doğru. max 1.5 ay kullanabilmişimdir aynı lensi aksi halde batmanın yanında bulanık görmeye başlıyorum.
batma veya görmede azalma olana kadar kullanın bence. max 2 ay olsun ama ne olur ne olmaz.
0
lucky strike
(12.03.18)
(14)

Disaridan bir sey yiyecek olsaniz ne yerdiniz?

balpolen
Evet, neyi tercih ederdiniz?
Evet, neyi tercih ederdiniz?
0
balpolen
(10.03.18)
Lahmacun.
0
kuehles blondes
(10.03.18)
pizza yiyorum genelde.
0
ghilleinthemist
(10.03.18)
Şu an tereyağlı ve soğanlı bir hamburger olsa. üfff
0
geven kafa
(10.03.18)
pizza. hatta akşama söyleyeceğim.
0
sta
(10.03.18)
Pizza
0
nodrama
(10.03.18)
Kavurmalı kaşarlı pide.
0
yirmisantim
(10.03.18)
Sipariş verecek olsam kumpir söylerdim tam şu an.
0
ms brownstone
(10.03.18)
Pizza
0
sutlu nescafe
(10.03.18)
ıslak hamburger
0
lucky strike
(10.03.18)
pizza
0
kablelvuku
(10.03.18)
tercihim Boeuf bourguignon olurdu.
0
ozdek
(10.03.18)
tavuklu pilav
0
basond
(10.03.18)
adana
0
jamiro
(10.03.18)
tantunizade murat efendi
(10.03.18)
(2)

sümerler ile ilgili belgesel

nucleon
sümerlere sardım bu aralar,var mı bildiğiniz kaliteli yapım?
sümerlere sardım bu aralar,

var mı bildiğiniz kaliteli yapım?
0
nucleon
(10.03.18)
her şeyden önce şu kitabı oku

(bkz: tarih sümer'de başlar )

www.imdb.com
0
kablelvuku
(10.03.18)
www.thegreatcourses.com

sadece sümer değil tüm antik mezopotamya için 2014 yazında 1 hafta boyunca ruh hastası gibi bunu izlemiştim. (torrentte arat vardır sanıyorum hala)
0
lucky strike
(10.03.18)
(4)

Kafam karışık (değil aslında) (iş hakkında)

tchuck
geçtiğimiz 2 senemi 24 saate yakın çalışarak geçirdim. normal mesaimin dışında bir çok freelance alıyordum. borçları ödemek için. borçları büyük oranda ödedim ve artık freelancelerle b irlikte mesai işim o kadar yoğunlaştı ki, kafam karman çorman.neyse, bundan bir süre önce işyerime maaşımın iki ka
geçtiğimiz 2 senemi 24 saate yakın çalışarak geçirdim. normal mesaimin dışında bir çok freelance alıyordum. borçları ödemek için. borçları büyük oranda ödedim ve artık freelancelerle b irlikte mesai işim o kadar yoğunlaştı ki, kafam karman çorman.

neyse, bundan bir süre önce işyerime maaşımın iki katına çıkmasını istediğime dair bir mail attım. açıkçası bu zammın olmayacağına emindim, amacım da "o zaman proje bazlı çalışalım isterseniz" cevabını vermekti. yani artık mesai+freelance değil, sırf freelance çalışmaya karar vermiştim.

bunun üzerine diğer 2 senedir düzenli freelance çalıştığım adama "ben işyerime böyle böyle dedim, büyük ihtimalle onunla olan işim bitti artık" dedim. o da bu sırada yeni ofis falan tutmuştu, bir iki büyük iş alma ihtimali doğmuştu vs. sevindi etti, projeleri beraber yaparız falan dedi. kısaca aslında bir bakıma benim üstümden büyük ümitler besledi.

geçtiğimiz cuma şuanki işyerimden patron aradı. istediğim zammın olmadığını söyledi. ancak istediğim paraya çok yakın başka bir para söyledi.

hikaye buraya kadardı. şimdi kafamda düşündüğüm şeyleri söyleyeyim;

- bu zam bana yeter. şuan kazandığımdan daha az kazanacağım ama daha huzurlu olacağım. freelance iş falan da almayı düşünmüyorum bundan sonra. sabah 9 akşam 6 çalışıcam, yoğunluk dönemleri dışında da bu saatler dışında kendime vakit ayırıcam. yani benim isteğim tamamen bu. artık kafamı yormak, yıpranmak, yorulmak istemiyorum.

- ama freelance yaptığım adam bana çok bel bağladı. onunla şuan elimizde orta ölçekli iki proje var. ikisi de nisan sonuna kadar bitecek. ben o projelerden sonra bir daha çalışmak istemiyorum. ama bunun manevi yıkıcılığı olacak. "abicim bu ne demek ya, sana güvenip bunca işe giriştim. sana güvenip şunu yaptım. beni ortada bırakırsın tchuck. çok kötü duruma sokarsın beni." falan gibi konuşacak. bir bakıma haklı görüyorum.

- ama diğer bakıma bana ne? aramızda sözleşme mi vardı? ben işi bırakacağım dediğimde gelip bana "al sana bu kadar para vereyim sigorta da yaptırayım" mı dedi? hangi özlük hakkımı düşündü sanki? onunla düzenli çalıştığımız için rezil paralara çalışıyorum zaten. en son bir app projesinde bana fiyat sormadan kendi belirlemiş fiyatı, asla yapmayacağım bir paraya app yapıyorum. yani bir bakıma; evet bana bel bağladı. ama beni sömürüyor da.

ben açıkçası salı günü gidip "xx bey valla dün işyerimle görüştüm, bana o size bahsettiğim imkansız zammı yaptıklarını söylediler. benim artık buna rağmen işi bırakmam etik olmaz, ben yeniden o tarafa yoğunlaşıyorum. biz elimizdeki projeleri nisan sonuna kadar verelim bu sırada da sizin ofise yeni birini bakalım ben destek olurum zaten" demeyi düşünüyorum.

ancak 2. maddede yazdığım gibi manevi olarak yıkacak beni. baya da kavga edeceğiz.
ben artık freelance yapsam da onunla yapmak istemiyorum. benim acemlik yıllarımdan yararlanıp hiç adam saatime zam yapmadan devam ediyor ve iş yükünü giderek arttırıyor. senede tatil parası çıkarmak için 1 freelance alırım yani en fazla.

ne diyorsunuz siz?
sizce ayıp mı etmiş oluyorum?
0
tchuck
(04.03.18)
freelance yaptığın ve seni sömürdüğüne emin olan adam madem sana çok bel bağlamış yeni yaptığı projelerden hisse versin/verseymiş? ayıp olmaz.
vicdanı bırak, hiçbir işveren seni düşünmez, borcun harcın bittiyse ve ilk maddede söylenen maaş seni kurtarıyorsa devam et.
0
lucky strike
(04.03.18)
o tip ticaret yapan insanlar çok çabuk başkasını bulup devam ederler boşuna aklını yorma. içeride paran kaldıysa ona göre konuş ama muhtemelen senle ilişkiyi kesecekse sana para takacaktır.
0
kveldulv
(04.03.18)
ayıp olmaz izah et elindeki işi bitir ama gelecek projelerde seni katmasın freelance iş yaptığın kişi.
bence doğru yol bu.
0
basond
(04.03.18)
Planınız gayet iyi, ayıp olmaz. Her an her zaman iş bırakma hakkına sahipsiniz. Sonuçta freelance bu demek. Projenin ortasında ve hiçbür bilgiyi devretmeden kaçıp gitmek değil bu. Yeni biriyle de çalışmanın yolunu bulur o kişi.
Tek ve sabit işle, kafanız rahat olacaktır. Hayırlı olsun.
0
red g
(04.03.18)
(3)

Arkadaşım Aids mi?

dergus
Arkadaşlar vallahi ben değilim, bir arkadaşım var ciddi bir paranoya yaptı. Değilsin diyorum ama inanmıyor. Bu sonuçlara göre hiv negatif bence ama, eleman 0,1 rakamından kıllanmış. Yorumlayabilirseniz sevinirim.
Arkadaşlar vallahi ben değilim, bir arkadaşım var ciddi bir paranoya yaptı. Değilsin diyorum ama inanmıyor. Bu sonuçlara göre hiv negatif bence ama, eleman 0,1 rakamından kıllanmış. Yorumlayabilirseniz sevinirim.
0
dergus
(03.03.18)
Negatif yazdigi surece sikinti yok.
0
kuehles blondes
(03.03.18)
0.1 yanılma payından kaynaklıdır. bence de sıkıntı yok. doktor değilim
0
lucky strike
(03.03.18)
Ben geçenlerde kan testi yaptırmıştım hiv-miv hepsine bakmışlar sağolsunlar. hiv 0.9 negatif yazıyordu. Ben ölem o zaman :)) Arkadaşına söyle hasta değil içi rahat olsun.
0
eazy
(03.03.18)
(4)

aksis'ten transkript alamıyor muyduk?

lucky strike
sb. ben alamıyorum şu an :(
sb. ben alamıyorum şu an :(
0
lucky strike
(28.02.18)
alabiliyoruz "transkrit e-imzalı" talep edin. ne zaman çıkar bilmiyorum ama. tam olarak nerede takıldınız?
0
straight from the heart
(28.02.18)
e-imzalı denedim bekliyorum çok teşekkürler. diğer belge taleplerimi reddetmişlerdi açıklama kısmına denemeeee falan yazıyorum ben, bundan olabilir mi? kaldıramıyorum da oluşturduğum talebi :(
0
🌸lucky strike
(01.03.18)
iletişim fakültesinde alınmıyor, okula gitmek gerekiyor.
0
tabirimekruh
(01.03.18)
Tekrar talep edin. Aciklama kismi daha duzgun olsun. Fakultelere gore degisiyorsa eger isletme ve muhendislikte alinabiliyor. Digerleri hakkinda bilgim yok.
0
straight from the heart
(01.03.18)
(5)

Spotify'daki listelerinizde ortalama kaç muzik var?

Revia
bende ortalama 20 tane müzik var. 25 civarı liste birikti. ne yapcam ben bunları :S
bende ortalama 20 tane müzik var. 25 civarı liste birikti. ne yapcam ben bunları :S
0
Revia
(27.02.18)
şarkı adedini kastediyorsak eğer çok değişiyor. 10 şarkı olan listem de var 400 şarkı olan da.
0
king lizard
(27.02.18)
3 tane listem var. biri 400'e yakın yabancı listesi. 100'e yakın türkçe, gene 100'e yakın türkçe-yabancı karışık. biraz kafa listesi. tam anlatamadım da "high" kafa diyeyim.
0
ravenclaw
(27.02.18)
Çok liste birikince tum sarkilar kayboluyor. Ne demek istedigini anladim. Benzesik olan muzik listelerini birlestir.
Ort 50 sarkili 10 listem var. Moda gore hepsi
0
lucky strike
(27.02.18)
148 - 123 - 272 - 719 - 97 - 23 - 45 - 96

farklı türlere göre
0
angelofdeath
(28.02.18)
başkalarına da dinlettiğim için genelde 10-15 arası oluyor. sıkılmasınlar. ama kendi sevdiğim müzikler listemin birinde 658, birinde 431 şarkı varmış. amma birikmiş.
0
ufukcel
(28.02.18)
(4)

1.sinif matematik sorusu

sckxyss
Sacma bir sey vermisler yapamadik su alistirmayi. Var mi anlayan? Tesekkurler.https://i.hizliresim.com/z0jGy7.jpg
Sacma bir sey vermisler yapamadik su alistirmayi. Var mi anlayan? Tesekkurler.
i.hizliresim.com
0
sckxyss
(23.02.18)
Bir satır alta kaçmış yanlışlıkla. Ben böyle anladım.

İlk işlemde 6+4'ü soruyorlar. Onun altındaki 4, en sağdaki 5'in altında olacak.

Alt satır da aynı şekilde.
0
dissendium
(23.02.18)
Evet hatali basim olmali. Basit dusunememe sonucu gereksiz heyecsn yapmisiz.
0
🌸sckxyss
(23.02.18)
6+4'ün altındaki 4 satır sonundaki 5in altına
5+3'ün altındaki 3 de satır sonundaki 8in altına gelecek
ben böyle düşündüm
diğerleri normal zaten biraz kaydırmış ama anlaşılıyor yani
0
kornisch
(23.02.18)
dissendium+1.
bunu hazırlayan word kullanmasını bilmiyor.
0
lucky strike
(23.02.18)
(5)

Bira istiyorum ama almak için dışarı çıkmaya üşeniyorum

binder dandet
Bir yanım al diyor, bir yanım otur diyor.Ne yapayım?
Bir yanım al diyor, bir yanım otur diyor.

Ne yapayım?
0
binder dandet
(23.02.18)
bu gibi durumlar için mahallenin yakınında bulunan tekellerden eve servis yapanları öğren bence. benim tekel'in gece 2'ye kadar servisi var. biraları 50 kuruş fazla satıyor ama çıkmak zorunda kalmıyorum böylece.

edit: soruya cevap yazmamışım, çık al.
0
lucky strike
(23.02.18)
buz gibi hava içime işleyecek, birazdan yudumlayacağım biraları hatırlatırcasına... hafta boyunca bugünü bekledim. çık al bence.
0
dizicolleague
(23.02.18)
durduğun kabahat.
0
ateistanbul
(23.02.18)
Ben olsam çıkar alırdım. Belli ki civardan getiren bir yer bilmiyorsun.

Alternatif olarak; muhabbeti baymayacak bir arkadaşını çağırıp ona da sipariş edebilirsin. Fazla kalmayacak biriyse :)

Yahut geçerken bırakabilecek kimse varsa, ne kadar üşendiğini açıkça ifade edersen kırmazlar diye tahmin/ümit ediyorum :)
0
lazor
(23.02.18)
simdi avcilar sahile indim, iki amsterdam caktim, eve geldim, tollam yuridugum yol 2 km den fazladir, degdi..
cik yani..
0
alttaraf
(23.02.18)
(14)

+18 duyuru neden yasak?

lucky strike
oral mevzusunda fraise'nin yazdığı duyuruda şu yazıyor: "+18 içerikli tüm duyurular hemen siliniyor, yılların duyuru kuralı bu." +18 içerikli yazanı siliyolarmış, ok. ama neden yasak? açıklandı mı daha önce bir yerde?bu kural başlı başına bir sansür değil midir yani ben sebebini anlayamadım. burada
oral mevzusunda fraise'nin yazdığı duyuruda şu yazıyor: "+18 içerikli tüm duyurular hemen siliniyor, yılların duyuru kuralı bu."

+18 içerikli yazanı siliyolarmış, ok. ama neden yasak? açıklandı mı daha önce bir yerde?
bu kural başlı başına bir sansür değil midir yani ben sebebini anlayamadım. burada yazanların çoğunluğu yetişkin insanlar değil mi? veya bazı duyurucuların buna maruz kalmayı kabul etmemesi durumu için gönül işleri gibi bir yol bulunamaz mı?
benim kafama yatmadı bu iş.
0
lucky strike
(23.02.18)
ya eskiden şöyle bir muhabbet vardı. google sitede geçen kelimelere bakıyormuş çok +18 kelime varsa sen XXX sitesisin sana reklam yok diyormuş.
0
dedim dedim de kime dedim
(23.02.18)
duyuruda kural falan yok. kural dediklerinin çoğu canları istediği duyuruları silebilsinler, canları isterse uçurabilsinler diye var. birileri mod olur ve kafasına göre takılır. tartışma başlatıcı içerik diye bir şey var, kimi duyuru altında sayfalarca tartışılır ama "sevmedikleri" cevap bu bahaneye sığınıp silinir. bence güzel özetledim.
0
doxanikee
(23.02.18)
yasak arkadaşım. yeni türkiye'de yasak bu tür şeyler.

paragraflarca yazmışlar. yasak işte sormayın sorgulamayın.

buradan tüm moderatörleri de fazla mesaiye davet ediyorum.

www.eksiduyuru.com

silin gencolar. bunlar ne böyle yahu!
0
eeb
(23.02.18)
başından beri yasaktı zaten. kimse size burada 18+ sorular sorabilirsiniz demedi. bu durumda nasıl sansür oluyor ben anlamadım.
0
elorelia
(23.02.18)
"colugumuz var cocugumuz var, cocugumuz var cocugumuz var".

derede kurbaganin uzerine dusen dayi bunu acikladi yillar once :(
0
der meister
(23.02.18)
doxanikee haklı, geçen mesela akbil basmayanları hayvana benzetmişti, şikayet ettim silen olmadı, birinin keyfi istese silerlerdi belki.
0
i was made for you
(23.02.18)
Yasak değil ya, kafalarına göre iş yapıyorlar. Adam kayırmacılık, avamlık almış yürümüş. Yine ortaya küfredip gidicem, o olacak.
0
femme vitale strikes back
(23.02.18)
Başından beri yasaklı olunca çok mantikli ve tartışılamaz oluyor; ayet çünkü bu kurallar.

İncil'in bile New editionlari cikiyor.

edit: Duyuruda birsuru 18+ soru açıldı. Benim de hatırladığım iki tane sorum vardi, cuckold ve swinger ile ilgili. Aynı gün birkaç tane daha benzer soru soruldu diye hatırlıyorum. Arasak birsuru başka duyuru ve soru da buluruz. O zamanlar yasak mı değildi yoksa moderasyon işini mı yapmıyordu?
0
rahip janick
(23.02.18)
cevabi burada gizli: support.google.com

egerki bu sitede gormus oldugunuz adsense reklamlari devam etsin, site para kazansin istiyorsan bunlari yapmak zorundasin.
0
purple rain
(23.02.18)
yasak degil diye biliyorum ama çok da şey etmiyorum. ohal malum... duyurudan da, sözlükten de, ülkeden de uçurulabiliriz her an.

birçok şey keyfi olabiliyor. misal, acil ev bulması gereken birinin duyurusu iplenmezken, bir diğeri sabitlenebiliyor yukarıda. "modlardan ricam..." deyince sabitlerler sanıyorsun sen de saf...

arkadaşlar iyi özetlemiş. "tartışma başlatıcı içerik" gibi yuvarlak bir bahaneyle, her şeyi silmek mümkün.

yanisi... yok eleştirilen devletlu/kudretlulardan çok bir farkı. gülücüğe odaklanıp takılıyoruz işte, ülkedeki halimiz de aynı.
0
runagain
(23.02.18)
@purple rain, tek sebebi bu olamaz gibime geliyor çünkü bu sitenin formatı soru-cevap işliyor, kişilerin +18 sorular sorması (fraise örnek olarak "oral seks yapıyor musunuz?" sorusunu vermiş) bu google kuralını ihlal etmez gibime geliyor.
0
🌸lucky strike
(23.02.18)
+18'i bilmiyorum fakat duyuruda bir çok saçma kural var. Bu da onlardan biri olabilir. Tamamen eğip bükülebilecek, hiçbir mantıklı tarafı olmayan şeylere "kural" demişler.
0
harvey
(23.02.18)
bir çok kural keyfi duyuruda bu konudan azade olarak.
0
kediyiyenpiskopatfareyimben
(23.02.18)
Bu nick 2nci nick'im. Normalde sözlüğe 2004 yılından beri üyeyim. Eskisini pek kullanmıyorum. Eski nick'le buralarda dolanırken neler neler gördüm. Dark web gibiydi bir zamanlar duyuru.. Sonradan göt kurtarma amaçlı kurallar sertleşti. Ama keyfi uygulandığı da yadsınamaz.
0
twelfth
(23.02.18)
(10)

Kitap Okuma Pozisyonunuz

sanal uyku
Merhaba. Kitap okuma pozisyonunuz nasıldır? Işık miktarınız çok mudur? Aklınıza gelen tüm detayları verebilirseniz sevinirim. Teşekkürler.
Merhaba. Kitap okuma pozisyonunuz nasıldır? Işık miktarınız çok mudur? Aklınıza gelen tüm detayları verebilirseniz sevinirim. Teşekkürler.
0
sanal uyku
(18.02.18)
genelde metroda-otobuste ayakta okuyorum.

evdeyken yan yatip uzum yiyen roma imparatoru pozisyonunda veya yuzustu.
0
fakyoras
(18.02.18)
sürekli yatarak okurum. akşam vakti okuyorsam ışık arkadan ve tepeden gelmeli. diğer türlü rahatsız ediyor.
0
MtKrt
(18.02.18)
Evde koltukta dik pozisyonda oturup okuyorum. Işıkla gölge yapmaması haricinde çok fazla ilgilenmiyorum. Aydınlık olması kafi.
0
keep out
(18.02.18)
yayılarak/yatarak okuyamıyorum. çok dik de durmuyorum. koltukta, hafif yana yaslanarak, bazen de bacaklarımı toplayarak oturup okuyorum.
çok loş ya da aydınlık ortam değil.
0
thomson'un uzumlu keki
(18.02.18)
Sirf isik gozumu rahatsiz etmesin diye ayakli lamba aldim. Sirt ustu yatarak, sagimdan los isik vuracak sekilde okuyorum. Isik arkadan veya yandan los vurmali. Yoksa okuyamiyo
0
lucky strike
(18.02.18)
şaka gibi gelecek ama 4 aydır elime kitap almadım. öncesinde evdeysem yatay pozisyonda, genelde metroda oturur ya da ayakta vazyetteydi.
0
blacksky
(18.02.18)
Yatarak, uzanarak okumayı seviyorum.
Oturarak okuyamam pek. Boynumu ağrıtıyor.
0
cabiday
(18.02.18)
encrypted-tbn2.gstatic.com
Böyle okurum :)
Şaka bir yana şu pozisyonlarda
lh5.googleusercontent.com

encrypted-tbn3.gstatic.com

Yatarak okurken çok fazla ışık kullanmam.
0
uyusam iyi olur
(18.02.18)
Normal oda aydınlığında okuyorum. Uzanarak okuyunca kısa süre sonra uykum gelebiliyor, e24.vgc.no yatakta şu şekilde oturarak okumayı tercih ediyorum.
0
pike
(19.02.18)
geçen ben de sormuştum, cevaplar burada: www.eksiduyuru.com

ben genelde sırtüstü uzanıp okuyorum.
masada okuyorum.
kanepeye yanlamasına uzanıp okuyorum.
hiçbiri rahat değil tabi.

sallanan sandalyeye benzer bir şey almayı düşünüyorum.
0
tabudeviren
(19.02.18)
(7)

Lisans bitince yüksek mi iş mi ara vermek mi?

lolita
İyi akşamlar duyuru sakinleri,Bu dönem lisansı bitiriyorum. Aklımda hep bitirdiğim gibi bir yüksek lisansa başlamak vardı, bu yüzden yurt dışında birkaç programa başvurmaya çalışıyorum şu günlerde. Öte yandan son zamanlarda aklıma ara vermek gibi fikirler de girmeye başladı. Üniversite ve lisede oku
İyi akşamlar duyuru sakinleri,

Bu dönem lisansı bitiriyorum. Aklımda hep bitirdiğim gibi bir yüksek lisansa başlamak vardı, bu yüzden yurt dışında birkaç programa başvurmaya çalışıyorum şu günlerde. Öte yandan son zamanlarda aklıma ara vermek gibi fikirler de girmeye başladı.

Üniversite ve lisede okuduğum hazırlıklar yüzünden hiç sınıfta kalmamış olmama rağmen 25 yaşındayım. Ki bu da beni biraz düşündürüyor, nitekim önümüzdeki eğitim yılında bir yüksek lisansa başlarsam bitirdiğimde 27 yaşında, part-time işleri, bir-iki aylık stajları saymazsak herhangi ciddi bir iş deneyimi olmayan bir insan olacağım. Öte yandan bir işe gireyim desem, ki hangi alanda çalışmak istediğimi de pek bilmiyorum, belki yüksek lisans fikrinden iyice uzaklaşacağım ve iş döngüsünden çıkamayacağım. Bir de sevdiceğim Almanya'da doktora yaptığından ondan uzak olmak da istemiyorum, hem zaten takdir edersiniz Türkiye'de yaşam da tatmin edici olmaktan hayli uzak. Bu yüzden iş bulayım desem onun için de yurt dışına yöneleceğim, ki bu da ne kadar kolay olur bilmiyorum.

Benim gözlemlediğim kadarıyla Avrupa'da sosyal bilimlerde okuyan öğrenciler yüksek lisans yapıyorlar genelde. Ama kendi durumuma bakıyorum, Gsü'de 6 yıllık karşılaştırmalı edebiyat ve dilbilim bölümünde okudum. İki tane lisans yapılır normal şartlarda bu süreçte Avrupa'da. Ama hiçbir şey öğrenmemişim gibi hissediyorum. Şimdi bunun hemen ardından yine akademide devam etmek çok mu yorucu olur diye düşünmeden edemiyorum. Fakat iş aramak/işe girmek de aynı şekilde bir o kadar yorucu ve yıpratıcı olabilir. Bir de yüksek lisans yapmak istememin esas sebebi artık nihayet doğru düzgün bir eğitim alabilmek ve hayatta ne yapmak istediğimi görebilmek için kendime zaman tanımak. Bilmiyorum çok karışık her şey... Ne dersiniz?
0
lolita
(15.02.18)
Bence maddi durumun kurtariyorsa yuksek lisansa basla. Cunku ise baslarsan yuksek lisansi erteledikce erteleyeceksin. Almanya da sartlar nasildir tam bilemem ama tc de ozel sektorde calisip yuksek lisans yapmak cidden cok cok zor
0
lucky strike
(15.02.18)
Para kazanmaya ihtiyacınız yok gibi görünüyor. Şu durumda yüksek lisans daha mantıklı.
0
dissendium
(15.02.18)
bende 25inde mezun olup, yükseğe başlayıp henüz mezun olan birisiyim. ben mühendislik mezunuyum. şimdiki aklıma olsa önce işe başlar sonra yükseğe girerdim. ama sosyal bilimlerde mezun olan birisi için bu tam tersi oluyor sanırım. bana kalırsa yardım dönem iyice düşün taşın, kararını ver.

eğer yapabilirsen önce işe sonra yükseğe gir derim.
0
false pretension
(15.02.18)
Almanya´da normal sartlarda iki lisans bölümünden mezun olunuyor. Müzisyenler ve tipcilar disinda cok cok buyuk bir cogunlugu lisans ogrencilerinin iki bolumden mezun olmadan BA bitiremez. Karsilastirmali Edebiyat ve Dilbilim okuduysaniz, YL yapmanizi ve de bu sirada iyi yerlerde staj ve part-time is kovalamanizi oneririm. Yasinizin abartilacak bir tarafi yok, eger Avrupa´da egitim gorme hayaliniz varsa 30´dan sonra daha da cok zorlasacak kurulu duzeninizi birakip ara vermek.

Ben de Türkiye´de TDE okudum, 28 olacagim yakinda ve ancak yaziyorum YL tezimi Almanya´da.
0
buf-e kür
(15.02.18)
Türkiye'de yaşamayı planlıyorsan iş. Eğer yüksek lisansın kariyerde ilerleme için gerekli olduğu işlerden birinde çalışmayacaksan ya da askerden kaçmıyorsan yüksek lisans değil iş tecrübesi çok ama çok daha önemli.
0
nawar
(16.02.18)
Is bulabiliceksen her zaman en mantiklisi ise girmektir. Ama karşılaştırmalı edebiyat ve dilbilim okuyan birisi ne is bulabilri bilmiyorum. Yuksek lisansta daha pratik bir alana yonelmedikce bir faydasi olmaz, sadece hayata atilma surecini ertelemis olursun.

Eger ailevi baglantilar vs gibi seylerle ic acici bir ise girebiliyorsan kesinlikle calismaya basla. Yoksa da yuksek lisansi niye yapmak istedigine karar ver. Yeni bir kariyer mi istiyorsun? Akademiye mi girmeye calisacaksin? Yoksa sadece zaman gecirmek icin mi?
0
hot potato
(16.02.18)
size "şunu yapın" diyebilecek yetkinlikte/durumda değilim ama şunu söylemek istedim: 23 yaşındayım, rus dili ve edebiyatı hazırlık sınıfındayım. bir yandan da almanca öğreniyorum çünkü lisansı bitirdikten sonra almanya'da linguistik ya da yine slav dilleri alanında yüksek lisans yapmak, nefesim yeterse de sonrasında doktoraya devam etmek istiyorum.

20-23 yaş arasında bu fikir bana o kadar korkunç geliyordu ki daha lisansı bitirmeden tam zamanlı iş bulabilmeyi istiyordum, hani bir an önce her şey bitsin de para kazanayım... bu endişe, gerçekten okula gidip okumaya başlayınca kayboldu açıkçası. aç ve açıkta kalmadığım sürece şahsen 30'uma kadar okumaktan gocunmam, sonuçta istediğimiz şey yurtdışında yüksek lisans yapmak, 4 yıllık bölümü 14 senede kantinde çay içerek bitirmek değil ki.

etrafıma bakıyorum, 30'una kadar okuyan ve devamında çok başarılı olan insanlar var. benzer şekilde, 30'una gelip hala okuyan ve mutlu olan, para kazanan insanlar var. yani bence alanınızı seviyorsanız, avrupa'da YL yapma şansınız da varsa bence değerlendirin. kolay olmayacaktır ama bu dandik ülkede işe girmekten daha kötü de hissettirmeyecektir diye düşünüyorum.

ben kendi alanımı çok seviyorum ve bu alanda bir şeyler üretebilmeyi, maymunlara sensör falan takıp "KONUŞ MAYMUN!!!11!!" diyen ÖNLÜKLÜ BİLİM İNSANI olabilmeyi vs. çok isterim mesela ama almanya'dan bana teklif gelse, deseler ki kankito sana sosyal haklarını ve her ay 1750eur garanti maaşını veriyoz, sabah 9 akşam 5 çalışacaksın, lidl'de kasiyersin. düşme, yükselme yok. arkama bile bakmadan kaçar giderim şerefsizim.
0
der meister
(16.02.18)
(5)

enpara hesabına dolar yatırma?

kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
Atm üzerinden yatırabiliyor muyuz dolar?
Atm üzerinden yatırabiliyor muyuz dolar?
0
kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili
(10.02.18)
evet ama döviz kabul eden bir atm olması lazım. hepsi olmuyor. müşteri hizmetleri yardımcı olabilir. ankara için dost kitabevinin yanındaki atm kabul ediyor.
0
who cares wins
(10.02.18)
istanbul avrupa'da cevahir avm'nin finansbank atm'sinde oluyor
0
lucky strike
(10.02.18)
www.qnbfinansbank.com

burdan istediğiniz şehri seçip bakabilirsiniz. şubeler de artık işlem yapıyor.
0
c1b2k3
(10.02.18)
Hesap işletim ücret yok mu? Ben iki yıl önce doviz hesabı açmak istedim. 35 tl demişlerdi galiba.
0
geçerkenugradım
(10.02.18)
Vadesiz hesaplardan hiçbir banka hesap işletim ücreti alamıyor 2016’dan beri. Durum davalık olduğu için.

Çağrı merkezini arayıp döviz kabul eden atmleri sorabilirsiniz
0
mutlusismankedi2015
(10.02.18)
(13)

la casa de papel'in nesini beğendiniz?

lucky strike
sadece 1 bölüm izleyebildim o da zorla. siz nesini beğendiniz? aklınıza hakaret ediliyormuş gibi hissetmediniz mi?o ilk açılıştaki klişe sahne olsun (annesinin evinde polis olması), o birinci bölümün sonunda "prof bize ateş etmemizi söylemişti ama onların da bize ateş edeceğiniz söylememişti" gibi s
sadece 1 bölüm izleyebildim o da zorla. siz nesini beğendiniz? aklınıza hakaret ediliyormuş gibi hissetmediniz mi?
o ilk açılıştaki klişe sahne olsun (annesinin evinde polis olması), o birinci bölümün sonunda "prof bize ateş etmemizi söylemişti ama onların da bize ateş edeceğiniz söylememişti" gibi saçma sapan laflar olsun.

hayret ediyorum ya gerçekten hayret. vasata olan bu hayranlıklar çıldırtıyor beni.
0
lucky strike
(10.02.18)
sizin dizi önerilerinizi alabilir miyiz?
0
rectoa
(10.02.18)
gençlerimizde ispanyolcaya karşı kabaran bi şeyler var sanıyorum, başka bir açıklama getiremiyorum duruma.
0
Jimmy McNulty
(10.02.18)
ben ilk bölümleri izledim ama herkesin bu kadar ayılıp bayılmasına çok şaşırdım. millet sürükleyici diye seviyor herhalde. çerezlik dizi ama o kadar beğenilecek bir tarafı yok bence de.

"prof bize ateş etmemizi söylemişti ama onların da bize ateş edeceğiniz söylememişti" kısmına ben de çok takılmıştım ayrıca. polisin ateş edeceğini bilmeleri için prof'un söylemesi mi gerekiyordu lkasjdkljsa yalnız değilmişim :D
0
dedimmidemedimmi
(10.02.18)
@rectoa, üzerime gelme benim. evimde iki dosya dolusu banka soyma planı var. kanlı. kansız. fauda güzel dizi. beğendim.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim, ya yok estetik anlamda hitap etmez beğenmezsin ona itirazımız yok ama bu la casa de papel vallahi klişe oğlu klişe. yani bu kadar olmaz. bunu beğenmeyi hakaret kabul ediyorum beğenenin kendi aklına
0
🌸lucky strike
(10.02.18)
acikcasi biraz neymis bu diye izlemeye basladim. asiri surukleyici de gelmedi ama issizim, izledim. zor izleidm biraz. ispanyolcayi ozledigimi farkettim, listening alistirmasi gibi dusundum ben.

hatalar cok ve batti baya gozume.
0
kuehles blondes
(10.02.18)
iki saat önce izlerken profun aslında kimsenin parasını çalmicaz ama darphaneye gircez ihihi açıklamasını duyunca direkt kapattık.
0
who cares wins
(10.02.18)
populer kültür, netflix bok çekse ayılıp bayılıp izleyecek tipler bunlar, neden çünkü dizi izlemek için para veren adamlar bunlar, iki kitap oku desen kaçacak delik arar bu vasatlar
0
docrivers
(10.02.18)
diziyi netflix çekmedi bildiğim kadarıyla, netflix üzerine yerleşti hatta son sezonu netflixte yok, bölüm süreleri değişti vs geyiği vardı.

bence konu klişe, bi iki mantık hatası var ama karakterler karizmatik, olayın altyapısı güzel(darphanede soygunu vs) ve arkaplandaki sosyalizm teması ilgi çekiyor
0
nundu
(10.02.18)
ya amk şu dizileri 1 bölüm izleyip "bok gibiydi zor dayandım" yorumunu yapma hakkını nasıl kendinizde buluyorsunuz ya.

20 küsur bölümlük dizinin 1 bölümünü izlemek = 120 dakikalık filmin ilk 6 dakikasını izleyip "zor dayandım" demek gibi bir şey.

sözlükte 5 sezonluk breaking bad için "3 bölüm zor dayandım" diyen adam var mesela.
0
tchuck
(10.02.18)
Ekşi sözlük hiç bi skm beğenmeyen tim iş başında yine. Hadi kardeşim salın şu insanları ya rahat rahat istediklerini izlesinler.

Ben güzel buldum izledim, sizin izlediğiniz diziler nedir öğrenelim bakalım hangi sikko diziyi izliyosunuz?
0
England
(10.02.18)
1. spoiler verme lütfen!
2. beğenmediysen şahsi fikrindir. Eksik hissetmemek için yandaş aramana gerek yok.
3. zevk meselesi. futbol, siyaset ve din gibi konular da mantığa oturmayan, taraftarlık içeren konulardır. hakaret veya çamur seni haklı kılmaz.
0
sttc
(11.02.18)
Ben de aynı şekilde düşünüyorum. Gerçi belki bi' şans verebilirim diziye ilk bölümden sonra.

%99 Netflix pompalamasyonu, pr'ı.
0
6 yasimdan beri metal dinliyorum
(18.03.18)
netflix'i yeni keşfeden tayfanın "olm çohzelmiş yua" naralarıyla hype'ladığını söylemek lazım. hayatında 2 bölüm üst üste yabancı dizi izlememiş, ekşi sözlüğü bir kere bile okumamış keko iş arkadaşım bile "kasalı papalı bi dizi varmış izledin mi" diye soruyorsa ortada bir enteresanlık vardır.

öncelikle, İZLEMEDİM.
bu sebeple dizinin kalitesi hakkında yorum yapmayacağım ama ortada ikinci bir narcos varkası var. he, narcos'u izledim ve beğendim ama orada da bir hypke vakası yaşandı. e tabii gittikçe daha da artıyor netflix izleyen sayısı, bi de henüz hava atma malzemesi olacak kadar az popüler olduğu için pırtladı ortaya.

bomboş bir dizi olsa böyle olmazdı yalnız, ateş olmayan yerden duman çıkmaz. muhtemelen izlemeyeceğim için bir şey diyemiyorum ama ortada "abartıldığı kadar olmama" durumundan fazlası yok diyebilirim. geri kalan detaylar tamamen öznel, çıldıracak bir şey yok.
0
Bruce
(18.03.18)
(3)

Hayal gücü nedir?

thomson'un uzumlu keki
Bahsi geçtiğinden aklıma takıldı. Hayal gücü nedir?1. Gerçekte olmayan birtakım şeyleri kurgulamak. Örnek: gerçekte olmayan acayip yaratıklar, uzaylılar ya da hayvanlar vs2. Gözünün önüne o an gerçekten yaşanıyormuş gibi görüntülerin gelmesi.Hangisi hayal gücü? Her iki ise, ikisinden birinin eksikli
Bahsi geçtiğinden aklıma takıldı. Hayal gücü nedir?


1. Gerçekte olmayan birtakım şeyleri kurgulamak. Örnek: gerçekte olmayan acayip yaratıklar, uzaylılar ya da hayvanlar vs
2. Gözünün önüne o an gerçekten yaşanıyormuş gibi görüntülerin gelmesi.

Hangisi hayal gücü? Her iki ise, ikisinden birinin eksikliği hayal gücünün yoksunluğuna delalet midir?

Hiç merak etmemişim bunu.
0
thomson'un uzumlu keki
(10.02.18)
ikisi birden.
yoksunluk belirtisidir hayal gücü. bir şeylerden yoksun olma hali. o enli yoksulluk ki olmayan bir şeyleri kurgulamak veya gözünün önüne getirmek.
0
lucky strike
(10.02.18)
Türetebilme sanatı.
0
dissendium
(10.02.18)
Bu benim de çok merak ettiğim bir şeydi ve sanırım bu tanım da yerinden yerine değişiyor.

İstanbul’da, TEM’de trafiğe takıldığımda Çakmaktaş’lardaki gibi arabayı yanlrından tutarak ellerimle kaldırıp yol dışındam arabayla koşmayı hayal ederdim ya da her birimizde bir “monster truck” olmasını ve onlarla savaşmayı, kazananın rahat işe gitttiğini. Çocukken şarkıcı olduğunu hayal ederdim. Balkonda şarkı söylediğimi, o sırada bir prodüktörün benim sesimi duyup hayran olduğunu ve bana kaset yapmak istediğini ve çok ünlü olduğumu hayal ederdim. Bir nevi şöyle
www.google.com

Geçen sene hayal gücünün de konu olduğu bir konuşma vardı. Adamın adı Edgar Sandoval’dı sanırım. Adam hiçlikten önemli yerlerin CEO’luğuna gelmiş. Einstein’ın “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir” sözü ile başladı ve aslında hayal gücü diye bildiğim şeyin hayal gücü olarak algılanmadığını öğrendim. Hayal gücü dediği şey Elon Musk’ın Mars’ın araba göndermesi kadar uçuk olabilir ama olasılıklara bağlı olan, senin ana aktörlerden biri olmadığın, pasifize davrandığın ve en büyük heyecanı başka birinin yarattığı kavramlar olmadığını tanımladı önce. Örneğin, benim çocukkenki şarkıcılık hayalim aslında hayal değildi; çünkü birkaç olasılığa bağlıydı ve olayın kopuş noktası başka birine bağlıydı. Hayalin ikinci şartı da ona göre adım atılmasıydı; yani, aslında hayal dediğimiz şey rasgele bir görüntü değil, bir vizyonun hayali gibiydi. Eğer Çakmaktaş’ların arabasını hayal ediyorsam, o arabayı mümkün hale getirecek adımlr peşinde değilsem; o yine hayalden sayılmıyordu. Hayali “İleride şöyle olacak” ya da “İleride şöyle olacağım” içeren bir gelecek vizyonu olarak tanımlıyordu ve peşinden gidildiği sürece ne kadae uçuk veya basit olduğu önemli değildi. Örneğin, “Şu yemeğe şu baharat yakışır” deyip onu ekleyip güzel bir tat elde etmeyi hayal gücü olarak tanımlıyorlar.

Bu iş dünyasının hayal tanımı olabilir ama halk içinde de benim hayal dediğim şeyin genelde saçmalık olduğunu yaşadım. Hala hayal gücü hangisidir bilmiyorum, benim hayal dediğim şey buraya göre bambaşka. Benim hayallerim daha çok dilek içeriyor ve hayal tanımı açısından kafam inanışmaz karışık ama en azından şu an bulunduğum çevrenin hayal tanımı bu. En azından Einstein’ın hayal gücü dediği şeyin benim hayal dediğinle alakasız olduğunu öğrendim.
0
aychovsky
(10.02.18)
(15)

''ülkenin bölünmesini istemek'' suç mudur?

error522
böyle bir cümleyi kurmak legal midir?ya da bu cümle nasıl dile getirilirse suç olmaz?mesela ''ülkenin bölünmesi gerektiğini düşünüyorum'' demek ''ülke bölünecek'' demek ''ülke bölünmelidir'' demek bunlardan hangileri suçtur. ''ülkenin bölünmesini istiyorum'' demek suç mudur?sadece benim yazdıklarıma
böyle bir cümleyi kurmak legal midir?

ya da bu cümle nasıl dile getirilirse suç olmaz?

mesela ''ülkenin bölünmesi gerektiğini düşünüyorum'' demek ''ülke bölünecek'' demek ''ülke bölünmelidir'' demek bunlardan hangileri suçtur. ''ülkenin bölünmesini istiyorum'' demek suç mudur?

sadece benim yazdıklarıma bağlı kalınmasın. yukarıda yazdıklarımın hepsi birer örnek. özellikle bu cümleleri merak ediyor değilim konunun kendisini merak ediyorum.
0
error522
(10.02.18)
Değilse de bunu söyleyen iyi bir sürünmeli karakollarda adliyelerde. Yakınında özel harekat merkezi falan yok mu? Git sor istersen. Onlar nasıl bölünemeyeceğini anlatırlar.
0
1adam
(10.02.18)
olmamalı ama suç. hele ohal varken.
0
sir gawain
(10.02.18)
Tarihte bunun suç kabul edildiği ve edilmediği durumlar olduğundan bunun cevabının aslında çoğu durumda olduğu gibi "sahip olunan güç" ile alakalı olduğunu düşünüyorum.

Güçlüyseniz,bu, ülkenizin bölünmesinin sadece yargı ve yasama ile değil yürütme ile de garantiye alınacağı şekilde, yürütmenin aksi hallerde yargılanmak suretiyle suçlu bulunabileceği veya ehliyetinizin alınması gibisinden bir tür cezai yaptırımı olabilecek bir eylem.

Güçlü değilseniz yasanıza rağmen bunun konusu ettirilir ve federasyonlar tartışılmaya başlanır. Bir federasyonu oluşturma iradesi ülke içerisinden geliyorsa bu genelde sömürgecilik dönemini sömüren tarafta yer alarak atlatmış ve size yaşatmadığı rönesansı, reformu kendisi yaşadığından temel haklarına el sürdürmemeyi iyi öğrenmiş bir devletten bahsettiğimiz anlamına gelir.

Belki ülkenin bölünmesini gerektiğini düşünmeniz ile ülkenin bölünmesini istemeniz, bunlarıı sesli ifade ettiğiniz noktada, içerdikleri ve pratik edilmesini önerdikleri inisiyatifin derecesi anlamında sergiledikleri nüans dolayısıyla potansiyel tehlike addedilmeleri söz konusu olduğunda farklı değerlendirilen yargılardır. Bilmiyorum.

Ancak neyin suç olduğu ülkede kimin güç sahibi olduğuna bağlı. Bunun örneklerini her zaman görüyoruz aslında ülkeler üstü BM gibi yapılanmalarda da görüyoruz.

Oylamalarda G8'den 6-7 ülkenin onaylamadığı bir öneriyi ABD uyguladığı zaman ya da varolan yasamıza göre TC içerisinde aslında hükümetler ardı sıra ve günbegün suç işlerken siz bir vatandaş olarak güç sahibi yönetime payanda olacak sözleri sarf ettiğiniz zaman adınıza şikayette bulunulsa bile ya işleme sokulmuyor, ya sizi şikayet eden ettiğine pişman ediliyor, ya da göstermelik bir ceza alıp gizlice tahliye ediliyorsunuz.

Ya da aslında siz ülkedeki mevcut muktedir gücün çıkarlarına karşı söylemlerde bulunuyorsunuz ancak söylemleriniz halkın da çıkarlarının aleyhine. Bu noktada ceza almıyorsanız siz dış bir kuvvet kaynağının baskı noktalarından birisiniz. Yani güçlü değilseniz de güçlü olanın verdiği momentumdan yararlanarak suçunuzun gerektirdiği yaptırımı geçersiz kılmış olursunuz. Örnek Nagehan Alçı ve benzerleri. Tutuklanmadan önceki Mehmet Baransu vs. Hatta ülke çıkarına karşı hareket etmeleri için iktidara gelmelerine evvelden karar verilmiş hükümetler.

Siz vantuz balığı olarak köpekbalığına ne kadar yakınsanız ve köpekbalığının çıkarlarında rolünüz ne kadar enstrumantalse, yargılanmaktan o kadar muaf, yaptırımdan da azadesiniz, dolayısıyla.

Sorunuza verilecek hiçbir teorik cevap kıçınızı sağlama almanızı realist bir bakış açısı kadar sağlayamaz. Bununla beraber ülkenin bölünmesini isteyen insanları aniden beliren bir şimşeğin ikiye bölmesini de ben istiyorum çünkü isteklerini dile getirirken yaşadıkları yerin sadece kendilerine ait olmadığını çok kolay unutmaktalar.
0
godoşu beklerken
(10.02.18)
anayasal suçtur.

hiç kimse benim izmir'den kalkıp bayburt'a turist olarak gitmek için vize başvurusunda bulunmamı zorunlu kılabilecek hadde ve hakka sahip değildir.

bu sınırlar içerisindeki her karış toprakta, bu anayasayı yapan ve yaşatan toplumun her bir ferdinin ayrı ayrı hakları vardır.
0
attirmayin makedonun kafasini
(10.02.18)
iyice ortaokul kantini gibi oldu ülkedeki seviye. ama sonuç itibariyle hukukun olmadığı bir ortamda işe gelmeyen her şey suç olabilir. durum da şu anda öyle.
0
n62
(10.02.18)
Alıntıdır :

Anayasamız “federal devlet” şeklini değil, “üniter devlet” şeklini benimsemiştir. Anayasamızın 3’üncü maddesine göre, “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür”. Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlükten yukarıda açıklandığı gibi “üniter devlet” anlaşılır. Dolayısıyla Türkiye’de federal devlet şeklinin kurulması Anayasaya aykırı olur.

@titiraprap
açık konuşayım. Bu duyuruda ciddi bir nicki olmayanın, ciddi konulara katkı sağladığını görmedim maalesef. Hayat öyle düşündüğün gibi toz pembe kelimelere mahkum değil.
0
1adam
(10.02.18)
tebrikler gerçekten mükemmel cevaplar. bir tane ''konusma ben konusuyorum daha bitirmedim'' düzgün cevap vermiş. ben yine de zahmet edip cevapladığınız için herkese tik attım. herkes duygusal cevap vermiş.

arkadaşım ben sıradan bir insanım. sanki istesem ülkeyi bölücem. ayrıca böyle bir niyetim olduğunu nerden çıkardınız. diyelim ki bana bu argümanlarla gelen biri var ve belki onu mahkemeye vermek istiyorum. özellikle 1adam direkt bana saldırmışsın. bana ne saldırıyosun. yıllardır bu ülkenin en hassas değerlerini ayaklar altına alanlara saldır. bana ne saldırıyosun.

şimdi olaya teknik olarak yaklaşacak olursak özel harekatmış yok seyahat özgürlüğümü engelleyemezsin falan filan gibi konuyu anlamsız şekilde genişletmeden bakmaya çalışın, birisi tivitırdan büyük harflerle ''ülke bölünsün istiyorum'' yazsa bunu da bir savcı görse ''vay bunu diyemezsin al sana mahkeme'' dese hakim de ''vay sen bunu diyemezsin al sana hapis'' der mi?

tamam anayasada ülke bölünmez bütündür yazıyor okey. ama mesela başörtüsüyle memur olunmaz da yazıyordu. ama biçok kişi başörtüsüyle çalışmak istiyorum dedi. mesela eşcinsel evliliği Türkiye'de yok. LGBTİ birisi çıkıp resmen evlenmek istiyorum dese özel hareketa sor der misin, demezsin. o yüzden duygusal davranmayın sadece bir soru bu. ben sanki ülke bölünsün istiyorum. ülke gönül açısından bölündü zaten. sanırsın ben böldüm. hiçbir tarafın diğer tarafa tahammülü kalmamış. sanırsın ülkeyi ben bu hale getirmişim gibi vay şöyle vay böyle.
0
🌸error522
(10.02.18)
Ülkenin bölünmesi konusu bir anlam kargaşası yaratıyor sanırım. Şimdi Yunanistan bizden birkaç tane ada tırtıkladı, Süleyman Şah Türbesi terk edildi vs. E vatan toprağı değil mi oralar? Evet. Bölünmüş olmadık mı biz şimdi? Ülkemizi böldüler demekki, bunun müsebbibi olanlar suçludur o zaman.

Ha yok halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk edip bölmek ise anlatılmak istenen, çok güzel bölündük zaten. Şu anda hiçbir ideoloji yan yana gelip uzlaşma sağlayamayacak derecede bölünmüş durumda. Toplum olarak herkes birbirinden ölesiye nefret ediyor.

Bölücünün büyüğü dağda değil.
0
bos gezenin bos ustasi
(10.02.18)
Konusma ben konusuyorum +1

Bunu düşünmek, istemek, söylemek suç değildir bu amaçla eyleme geçmek suçtur. Ben de mesela doğuyu kürtlere verip batıda modern bir toplum yaratılmasının türkiyeye doğuya bağlı olmaktan daha fazla yarar getireceği düşüncesindeyim. Yalansa yalan deyin? Gerizekalı milliyetçiliği yapmayın burada
0
freetakilir
(10.02.18)
Yorum:
Bu memlekette işler masanın değil koltuğun işidir. Şimdiye özgü değil, hanidir böyle. Gitgide alenileşti, boyut değiştirdi filan.
Bi olgunun legal olma durumu kimin söylediğine göre değişiyor.

Kanun: Hukuçu değilim, bildiğim; fiile geçmedikçe, azmettirmeye yönelik olmadıkça, kişisel çıkar sağlama amacı gütmedikçe suç değil.
www.mevzuat.gov.tr
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(10.02.18)
hahaha gerçekten komedi cevaplar var. bayburt'a gitmek isteyenler, hukuku hukukçulara bırakanlar falan asfsdf.

cevap veriyorum: yukarıdaki cümleleri kurmak suç değildir. suça iştirak bile değildir. düşüncedir. düşünmek ise suç değildir. "apo'yu severim, abdullah öcalan özgürlük şahinidir" vs demek de suç değildir.

bir fiil olmayan ve fiile dönüşme ihtimali olmayan hiçbir şey suç değildir, olamaz.

ancak; söylediğiniz şey yaralanabilir durumda olan bir takım insanların maddi veya manevi zarar görmesine sebep olacak bir şey olursa o zaman azmettirici olursunuz (bkz: azmettirmek). örnek verelim; meydana çıkıp "kürtlere ölüm" derseniz bu suçtur, çünkü peşinize takacağınız insanlarla birlikte kürtlere zarar verebilirsiniz. ama mesela izmir meydan'da çıkıp "türklere ölüm" derseniz suç değildir. çünkü türkler yaralanabilir durumda değildir. sınır aşağı yukarı burasıdır.

ancak2; bir grup kişiyle "ülkeyi bölmeye" (ülkeyi bölmek demek tam ne demek bunu da açıklarsanız hangi noktada durmanız gerekiği konusunda fikir verebilirim, yani 3 yaşındaki kuzeninizin türkiye siyasi haritasını alıp maket bıçağıyla çeşitli parçalara bölmesi filan suç değildir) meyleder ve/veya bu konuda harekete geçerseniz (tam olarak iştirake geçmeniz suç anıdır) bu evet suçtur.

not: hukukçu değilim. uzaktan alakam bile yok. ama örneğin metro çıkışında "türkiye bölünsün" başlıklı bildiriler dağıtmak suç değildir. (böyle bir planınız varsa beni de çağırın, yardım ederim).

konudan bağımsız not: hukukun çeşitli zamana veya mekana göre şekillendiğine inanan ve bu konuda ellerinden gelmeyeceğini düşünen pasifistlere hiçbir zaman aldırmayın. aklınızdan geçenleri ne kadar radikal olursa olsun söylemekten yazmaktan imtina ettiğiniz anda köleden başka bir şey olmadığınız anlamına gelir.
0
lucky strike
(10.02.18)
İçişleri Bakanlığı internet sitesinden rastgele seçtiğim iki açıklama:

www.icisleri.gov.tr
"Terör örgütü propagandası yapan, bu örgütleri öven, terör örgütleri ile iltisaklı olduğunu alenen beyan eden, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk eden, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunan, devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast eden, nefret söylemleri içeren 809 sosyal medya hesabı ile ilgili çalışma yapılmış, tespit edilen 358 kişi hakkında yasal işlem yapılmıştır."

www.icisleri.gov.tr
"Terör örgütü propagandası yapan, bu örgütleri öven, terör örgütleri ile iltisaklı olduğunu alenen beyan eden, halkı kin, nefret ve düşmanlığa sevk eden, devlet büyüklerine hakaretlerde bulunan, devletin bölünmez bütünlüğüne ve toplumun can güvenliğine kast eden, nefret söylemleri içeren 922 sosyal medya hesabı ile ilgili çalışma yapılmış, tespit edilen 227 kişi hakkında yasal işlem yapılmıştır."
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(10.02.18)
@hayat aklini konusacak bir filozof uret, içişlerinin inisiyatif alıp inceleme yapması ve sonra yine yasal işlem yapıyor olması "terör örgütü övmenin" suç olduğunu göstermez.
iç işleri bir yargı organı değildir.
0
lucky strike
(10.02.18)
birisi @lucky strike'ın üstüne "suçu ve suçluyu övme" suçu atsın.
0
herhaltibiliyoring
(10.02.18)
ortaya söylüyorum, siz anlayın: o kadar iyi biliyorsanız, çıkın deneyin bakalım.

ülkeyi bölmek istemek şu zamanlar dile getirilmesi o kadar tehlikeli bir şey değil zaten, merak etmeyin.

siz dinden girin olaya. yazın bir şeyler bakalım twitterdan. bakalım ne oluyor.

size şöyle söyleyeyim, artık geçti gitti ama ben ekşi sözlük davasında (baransu) dava edilen 12 kişi içinde üstü yeşil markörle çizilmiş iki kişiden biriyim.

isteyince rencide olacak adamı konyadan bile buldurdu baransu efendi. hani e muhtıra gerçekleşseydi ilgili bütün askerleri arabalarında evlerinde bombalar bekliyordu diyen jurnalci baransu.

olan şu: daha dava bile görülmeden "suç tekrar ederse 5-6 yıl hapis yemek" durumunda olduğum bir bildiri geldi savcılıktan.

oldu mu. "suç" diyor anlatabildim mi? isterse suçlusun.

ve şu dönem ülkeyi bölecek bir şey yaparsan suçlanmazsın, bölmek istediğini açıktan söylersen ama bu mallığı yaptığın için bölücüler senden kurtulmaya bakar.

duygusallık zart zurt diye saçmalamadan evvel ülkeye zaten bir bakarsanız soruyu sormanıza gerek kalmazdı. "üstünlerin hukuku vs hukukun üstünlüğü" muhabbeti boşuna yok.

TCK'da "rencide edici" gibi muğlak ifadeler istendiğinde esnetilmek veya daraltırmak için varlar. emsal davalar olursa düzgün bir ülkede artık kimi eylemler suç olmaktan kalkar.

diğer şaşırdığım şey ise ülkeyi bölmenin anayasal suç olduğunu bilmeni burada herkes bekler zaten. bunu ifade etmenin suç olup olmadığı ise bir değil birkaç maddeye, ifade şekline ve niyete bakılacağı için yoruma açık olacağından her bir durum ayrı bir vaka gibi değerlendirilecektir tahminim. emsaller kullanılsın istemezler o yüzden bu yorum özelliği youtube'daki replay butonunun kaderine mahkum. açık bir istismar var.

yani bunun örneklerini görmek sürekli mümkün. sorduğunuz soru sonrası cevaplara verdiğiniz yanıttaki istihzayı dönüp biraz bu soruyu sorabilişinizi sorgulamak adına kullanmış olsaydınız veya basit bir google amca deneyimi yaşasaydınız belki bunların hiçbiri olmayacaktı siz de bu "duygusal" cevaplarla karşılaşmayacaktınız. dip not da düşeyim: duygusallıkla doğruluk elmayla armut gibi, beraber varlığı çelişki yaratan bir şey değil. yani birisi hem duygusal olabilir hem de size yine de doğru cevap verebilir. insanlara şekil vermeye gerek yok, sorunuzu saldırı gibi algılayan yok zira. çoğu insan yazmış geçmiş zaten.

ben bunu yazıyorum zira burada kızdığım, kendini nimetten saydığı aşikar olan birine ait başka bir cevap var ve yanlışlıkta sınır tanımıyor.
0
godoşu beklerken
(10.02.18)
(2)

spotify da şarkıcı engelleme

lucky strike
çook uzun zaman önce bi duyuruda bir arkadaş yanlışlıkla bi şarkıcıyı engellediğini nasıl geri getirebileceğini sormuştu. nasıl yapmıştı o engelleme işini? arattım ama bulamadım duyuruda.
çook uzun zaman önce bi duyuruda bir arkadaş yanlışlıkla bi şarkıcıyı engellediğini nasıl geri getirebileceğini sormuştu.
nasıl yapmıştı o engelleme işini? arattım ama bulamadım duyuruda.
0
lucky strike
(06.01.18)
şarkı çalarken next tuşunun yanında park yasak benzeri bir tuş var o değil mi?
0
cedex
(06.01.18)
Oyle bi tus cikmiyo bende :(
0
🌸lucky strike
(07.01.18)
(3)

excel bilen arkadaşlar yardımcı olabilir misiniz?

rabitelli
anket verilerini excele girdim. her maddede en çok verilen yanıtın yüzdesini görmek yani spss kadar detaya girmeden sadece frekans hesaplamak istiyorum . bunu excel üzerinde yapabilir miyim? cevap evetse nasıl yapabilirim?bi yardım edin şu garibe :)
anket verilerini excele girdim. her maddede en çok verilen yanıtın yüzdesini görmek yani spss kadar detaya girmeden sadece frekans hesaplamak istiyorum . bunu excel üzerinde yapabilir miyim? cevap evetse nasıl yapabilirim?
bi yardım edin şu garibe :)
0
rabitelli
(16.12.17)
her bir anket sorusu için EĞERSAY formülüyle şkları saydırabilirsin. Daha sonra bu sayılar üzerinden istediğin her matematiksel işlemi yaparsın. detay istersen tablo üzerinden anlatabilirim.
0
himmet dayi
(16.12.17)
@himmet dayi, eğersay (countif?) iş görmez sanki burda eğer numeric değerler varsa yani yaş sorusu gibi.

pivotunu almayı önerebilirim ben de. veya bize dosyayı bi yere koy bulalım. böyle canlandıramadım tam
0
lucky strike
(16.12.17)
neden işe yaramasın?

örneğin 50 kişi ankete katılmış olsun. Birinci soru için verilen çeşitli cevapları eğersay ile saydırırız. örneğin 20 tane A, 15 tane B gibi sonuçlara eğersay ile ulaşırız. Sonra bu sayıları istatistiksek olarak yorumlarız.
0
himmet dayi
(16.12.17)
(3)

Geceyarisi scooty cagirinca geliyo mu?

lucky strike
Gece 2 de falan
Gece 2 de falan
0
lucky strike
(08.12.17)
Varsa geliyor? Yoksa saat kaç olursa olsun gelmez.
0
Tears of Devil
(08.12.17)
Varsa derken neyi kastediyorsunuz? Nasil emin olabilirim varligina yokluguna? Bilmedigimden soruyorum
0
🌸lucky strike
(08.12.17)
uygulamada yakindakiler gozukuyor
0
fakyoras
(08.12.17)
(3)

Bir resim vardi adini hatirlayamadim

lucky strike
bi kadin var ayakta, uryan. Yaninda baska adamlar var. Kollarindan tutuyolar. Tutanlardan biri beyaz giyinmisti. Digerinin yuzu kapali boyle atki gibi sarmis yuzunu. Hangi resimdi?
bi kadin var ayakta, uryan. Yaninda baska adamlar var. Kollarindan tutuyolar. Tutanlardan biri beyaz giyinmisti. Digerinin yuzu kapali boyle atki gibi sarmis yuzunu. Hangi resimdi?
0
lucky strike
(19.11.17)
Tasfir edilen adamlar kısmı çok uymuyor ama şansımı deneyeyim. "Venüs'ün Doğuşu" olabilir mi?
0
tierra santa
(19.11.17)
tam tarifteki gibi değil ama massacre of the innocents?
0
straight from the heart
(19.11.17)
Venus un dogusu iyi bi tahmindi ama ikisi de degil
0
🌸lucky strike
(19.11.17)
(12)

"x dili kaba bir dildir" demek ırkçılık değil mi?

lucky strike
https://eksisozluk.com/dolmusta-kurtce-muzik-iskencesi--5283144şu başlığın altında en orta yolcular bile kullanmakta beis görmemişler de dikkatimi çekti. almanca için de böyle bir yargı var. türk-kürt'ten çıkıp almanca için sormuşum varsayın. kaba nitemelesi burada estetik olmayan, kulağa hoş gelmey
eksisozluk.com

şu başlığın altında en orta yolcular bile kullanmakta beis görmemişler de dikkatimi çekti. almanca için de böyle bir yargı var. türk-kürt'ten çıkıp almanca için sormuşum varsayın.
kaba nitemelesi burada estetik olmayan, kulağa hoş gelmeyen anlamında kullanıldığı için ben ırkçılıktır bu diye düşünüyorum. mesela cümle "şu almanca konuşan adam çok kaba konuşuyor" olsa ırkçılık olmazdı. ama doğrudan dile kaba demek ırkçılık bence.
0
lucky strike
(30.10.17)
başlığı okumadım.

cevap : değil.

bu da aşırı politik doğruculuk oluyor.

kişisel görüşüm ayrıca Almanca kulağa çok güzel gelen bir dil. İspyanyolcaya, İtalyancaya falan tercih ederim.
0
AlsterWasser
(30.10.17)
ay yok artık. değildir tabi ki.
0
elorelia
(30.10.17)
kaba algısı kültürden kültüre değişir, burada ırkçılık söz konusu olması için kaba lafının arkasında o dili konuşanlara bir nefret hissediliyor olması lazım. almanca dilini kaba bulabilirsin ama yanında almanca konuşulması senin ortamdan kalkıp gitmene sebep olmayabilir, bu durumda ırkçı demem. ama mesela almanca yasaklansın, almanca konuşanla arkadaş olmam, almanca konuşan herkes kabadır dillerini keselim gibi düşünceler varsa o zaman sayılabilir.

ırkçılığın net formülü yok aslında, arkasındaki niyetin kötülüğüyle ve önyargı/steryotipleştirme ile alakalı bence.
0
Bruce
(30.10.17)
@bruce, bu dediğin nefret suçu zaten. ırkçılıktan falan öte.
0
🌸lucky strike
(30.10.17)
Irkçılığın ne olduğu kafanızda çok oturmamış bence. aslında sizin suçunuz değil, bazı kelimelerin olur olmaz kullanılışı biraz yanlış anlaşılma yaratıyor belki de. Bu konuda kimsenin birini ya da bir milleti rahatsız ettiğine, bu konuda üstünlük sağlamaya çalıştığına denk gelmedim, olsa olsa bu dil kaba geliyor bana dersin ama kendi düşüncenle sınırlıdır. Almanca en çok verilen örnektir mesela bana da öyle gelir ama genel hayranlığın aksine fransizcayı da yorucu bulurum ben, bu ırkçılık mı hayır.
0
pamuk helvalar cebe
(30.10.17)
nefret suçu o kadar basit değil ziya'nın da dediği gibi. teknik açıdan bakarsan ırkçılık da suç olmak zorunda değil. ben "bütün almanlar nazidir hepsi ölsün" diye düşünen bir insan olabilirim ama bunu düşünmek beni yasal açıdan suçlu yapmaz. düşünceme mukabil yaptığım eylemleri bu açıdan değerlendirebilirsin, ırkçılık-nefret suçu arasında bağ vardır ama işin içine "suç" girince durum daha az öznel değerlendiriliyor.
0
Bruce
(30.10.17)
Bu söylediğiniz arkadaşların söylediği gibi "politik doğruculuk" kategorisine rahatlıkla girer. Bir dile "kaba" demek ırkçılık değildir zira bir dil fonetik olarak sizin kulağınıza hoş gelmiyor ve bunu dillendiriyorsanız burada ırkçı bir niyet yoktur. Ancak ırkçı niyetlerle dili kötülüyorsanız, ırkçılık niyetiniz de bariz belliyse o noktada belki ırkçılıktan bahsedilebilir. Yani salt olarak bir dile yapacağınız negatif yakıştırmalar ırkçılık olmaz.

Türkçe de bazılarına kaba gelebilir, bunu dillendirseler ben bir Türk olarak "oha ırkçısın sen" diye dellenmem. Mesela Osmanlı Türkçesi son derece kaba bir dildir bana göre, Türk olarak ırkçı mı oldum şimdi. Hayır.
0
tierra santa
(30.10.17)
@trollziya, bruce, nefret söylemidir demek istemiştim. almanca konuşan herkes kabadır dillerini keselim gibi söylemler zaten nefret söylemi. bir şeyin ırkçı olabilmesi için nefret söylemi olması gerekmiyor.
0
🌸lucky strike
(30.10.17)
@pamuk helvalar cebe, yorucu ile kaba tanımlamaları arasında ciddi fark var. birinde estetik betimleme yapıyorsun ve buna bağlı olarak aşağılama.
0
🌸lucky strike
(30.10.17)
ırkçılıkla ne alakası var. ciddi misin trollük mü yapıyorsun? çünkü söylediğin ciddiye alınacak türden bir şey değil.
0
bir sevgi faresi jamal
(30.10.17)
ırkçılık değil cahillik bence
0
burya
(30.10.17)
Fransizca bana hic de kibar gelmiyor. Araplar gibi girtlaktan konusuyorlar.
0
Traveller
(30.10.17)
(4)

palahniuk nasil okunuyor?

lucky strike
yazildigi gibi mi? palahniu diye seslendirdi biri de kafam karisti. Ben -k sesini de veriyorum soylerken
yazildigi gibi mi? palahniu diye seslendirdi biri de kafam karisti. Ben -k sesini de veriyorum soylerken
0
lucky strike
(25.10.17)
yazar olan palahniuk tan bahsediyorum btw
0
🌸lucky strike
(25.10.17)
kobuzchu kiz
(25.10.17)
nickimin hakkini veremedim
(25.10.17)
polanik gibi
0
eriksatie
(25.10.17)
(5)

Kitap önerisi?

mojiziku
Hayvan çiftliği-1984 (george orwell), açlık savaşçısı-yargı (kafka), yabancı (albert camu), ölü bir evden hatıralar-ecinniler-yeraltından notlar (dostoyevski) kitaplarını çok seven birine hediye edebileceģim kitaplar önerir misiniz?
Hayvan çiftliği-1984 (george orwell), açlık savaşçısı-yargı (kafka), yabancı (albert camu), ölü bir evden hatıralar-ecinniler-yeraltından notlar (dostoyevski) kitaplarını çok seven birine hediye edebileceģim kitaplar önerir misiniz?
0
mojiziku
(15.10.17)
bunları seviyorsa klasik git bence, hala okumamış ise elias canetti-körleşme'yi sever. giovanni papini-gog'da ikinci onerim olsun
0
lucky strike
(15.10.17)
hermann hesse - bozkırkurdu.
0
ravenclaw
(15.10.17)
stefan zweig - satranç
0
koyusiyah
(15.10.17)
otomatik portakal
0
fyodor fyodorovic
(15.10.17)
(8)

Verdigimiz kucuk kararlarin hayatimizin geri kalanina etkisi

voyager 1
Merhaba,Simdi baslik aslinda anlatmak istedigim seyi anlatamadi. Soyle aciklayayim:Benim her gun eve giderken gectigim yolda kestirme bile denemeyecek, kullanana sadece 4-5 saniye kazandiracak ufak bir patika yol var. Bazen kullaniyorum bazen kullanmiyorum. Gecenlerde yolda sunu dusundum:Bu patika y
Merhaba,

Simdi baslik aslinda anlatmak istedigim seyi anlatamadi. Soyle aciklayayim:

Benim her gun eve giderken gectigim yolda kestirme bile denemeyecek, kullanana sadece 4-5 saniye kazandiracak ufak bir patika yol var. Bazen kullaniyorum bazen kullanmiyorum. Gecenlerde yolda sunu dusundum:

Bu patika yolu kullandigimda olacaklarla kullanmadigimda olacaklar arasinda cok buyuk ihtimalle hayatimin geri kalanini kokten bir sekilde etkileyecek bir fark olmayacak. Fakat su da bir gercek ki iki yolu kullandigimda da gerceklesecek olan seyler birbirinden farkli olacak. Belki kazandigim ya da kazandigimi dusundugum 5 saniye yuzunden kirmizi isikta beklemek durumunda kalacagim, sonrasinda markete 1 dakika daha gec girecegim vs. Iki alternatifte de hayatimin geri kalaninin her saniyesini karsilastirsak, bir seyler kesinlikle farkli olacak. Ustelik bu sadece beni etkiledigini dusundugum kisim, bir de hayatinda oldugum insanlar ve onlarin hayatindaki insanlar var, cok enteresan degil mi?

Sizin de boyle cok ufak, onemsiz gozuken tercihler hakkinda dusundugunuz oluyor mu? Bu anlattigim sey zaten bilinen ve uzerine dusunulmus bir seydir, degil mi? Oyleyse bir kitap ya da film tavsiyeniz olur mu?

Sagolun.
0
voyager 1
(02.10.17)
pc basinda olsam uzun uzun cevap yazmak isterdim bu duyuruya. film onermekle yetineyim: about elly.
kucuk beyaz yalanlarin yarattigi buyuk sorunlar uzerine.
0
lucky strike
(02.10.17)
Şimdi birileri sliding doors diyecek ama çakmalarla vakit kaybetme, aradığın film przypadek.
0
manuel mandalina
(02.10.17)
paralel evrende senin bir diğerin o yoldan devam ediyor, rahat ol
0
neo
(03.10.17)
evet düşünüyorum hatta sırf bu yüzden kafayı sıyırdığım dönemler oldu.
film olarak mr.nobody, run lola run öneririm. aklıma gelen olursa eklerim.
0
uyusam iyi olur
(03.10.17)
güzel bir konuya değinmişsin. bende her gün düşünüyorum bu mevzuyu. mesela bir otobüsü kıl payı kaçırdıktan sonra aklıma bir sürü şey geliyor.
0
ernesto sparrow
(03.10.17)
Klişe Film: Butterfly Effect
Absürt Mizah Film: Güneşin Oğlu
Film Film: Predestination
0
testis agrisi
(03.10.17)
buyur filmi var

www.youtube.com
0
black mamba
(03.10.17)
Sliding Doors
0
aychovsky
(03.10.17)
(5)

Arapca diyalektlerini nasil ayirabilirim?

lucky strike
Yani bir arapca yazinin misir mi cezayir mi irak mi hangi lehce oldugunu ayirt etmemi saglayabilecek online bir site vs var midir? Veya bildiginiz bi kisayol
Yani bir arapca yazinin misir mi cezayir mi irak mi hangi lehce oldugunu ayirt etmemi saglayabilecek online bir site vs var midir? Veya bildiginiz bi kisayol
0
lucky strike
(27.09.17)
YouTube dan birkaç diyalekt dinleyerek aşina olabilirsiniz

Bazı ipuçları var diyalektlere dair.

Örn: cim harfini c yerine g olarak söylüyorsa Mısır lehçesidir. Veya olumsuz yaparken ş harfini kullanıyorsa mısır lehçesidir.(ma bagrifiş örneğin, fasih Arapçada la a'3rif dir, Suriye Lübnan Ürdün ma bagrif)

Lübnan'da vs civarında kaf harfi kullanılmaz konuşma da hemze olarak okunur. Kalbii yerine elbii gibi.

Örnekler çoğaltılabilir.
0
Fusha
(27.09.17)
Cok tesekkurler ancak ben yazi dili olarak merak ediyorum konusma dili degil.
0
🌸lucky strike
(27.09.17)
Arapça diyalektler çoğu zaman yazı dilinde kullanılmaz.

O zaman yine ş harfi bize ip ucu verebilir. Veya en sık kullanılan kalıpları in bir kısmını bilirsek anlayabiliriz hangi diyalekt olduğunu

Örneğin, eyh (elif, ye, güzel he) geçen bir metin mısır diyalektidir.

Şu (şe, vav) geçen bir metin Suriye Lübnan taraflarıdır.

Mısırlı 3ayiz eyh minni ( benden ne istiyorsun) der

Lübnanlı şu biddek minni der aynı şeyi ifade etmek için.

Iraklı 'şaku maku' gibi garip ifadeler kullanır nasılsın derken mesela.
0
Fusha
(27.09.17)
hocam vallahi emeğinize sağlık, çok teşekkür ederim ama ben arapça hiç bilmiyorum.

öğrenmeye çok hevesliyim ama benim aslında yazı dilinden maksadım yani bir mısırlı, ıraklının okuduğu yazıyı okuyamıyor ya hani? bunu işte mısırlı nasıl kendi lehçesi olmadığını anlıyorsa bakar bakmaz onu anlamanın bir yolu var mıdır diye sormuştum. siz biliyorsunuz anladığım kadarıyla ama işte atıyorum bi online tool aracılığı ile hızlı bir şekilde ayırt etmenin bir yolu var mıdır diye merak etmiştim. ama anlattığınız kadarıyla teknik olarak mümkün değilmiş. çok teşekürler tekrar
0
🌸lucky strike
(27.09.17)
Uygulama benim bildiğim kadarıyla yok hocam. Varsa harika bir şey olur.

Elimde Suriye diyalekti için bir PDF formatında kitap var, yanlış hatırlamıyorsam da Mısır diyalekti için de mevcut onları göndereyim bulursam size.
0
Fusha
(28.09.17)
(4)

Fas'ta fransizca bilmeyene rastlamak mumkun mu?

lucky strike
3 buyuk sehrini ve bu sehirlerin zengin kesim mahallelerini soruyorum bilen varsa. Yani yuzdesel olarak %50 si fransizca bilmiyor mudur bu insanlarin
3 buyuk sehrini ve bu sehirlerin zengin kesim mahallelerini soruyorum bilen varsa. Yani yuzdesel olarak %50 si fransizca bilmiyor mudur bu insanlarin
0
lucky strike
(27.09.17)
fransızca bilenler 2013 verilerine göre 10.380.000 miş.

www.ethnologue.com
0
mutlu yillar sana
(27.09.17)
Su an acamadim ama nufusa oranla yuzde kac acaba yaziyor mu? Cok tesekkurler
0
🌸lucky strike
(27.09.17)
i.hizliresim.com

%33-39 fransizca
0
cedex
(27.09.17)
3 büyük şehir ve zengin kesimin büyük kısmı biliyor; tecrübeye dayalı tahminim bilen %75-80 vardır.
0
tiny penny
(27.09.17)
(2)

Diziler niye tutuyor?

:)
Gerçekten çok aptal değiller mi, gençler bunları neden izliyor? Oyunculuk sıfır, klişeler o biçim. Gerçekten evdekiler açınca yüreğim dayanmıyor. Nasıl bu kadar popüler oluyor bunlar, daha iyi birşey yapmıyor mu insanlar bunlara bakmak yerine...
Gerçekten çok aptal değiller mi, gençler bunları neden izliyor? Oyunculuk sıfır, klişeler o biçim. Gerçekten evdekiler açınca yüreğim dayanmıyor. Nasıl bu kadar popüler oluyor bunlar, daha iyi birşey yapmıyor mu insanlar bunlara bakmak yerine...
0
:)
(23.09.17)
diziler aptal ama izleyenler de aptal. üzerinde düşünmeyi gerektirmeyen eylemler yapanlar bunu rutin şekilde yapanlara aptal denir çünkü.
bir yönetmenle uzun uzun konuşmuştuk bi ara, kaliteli işler yapınca kimse izlemiyor demişti. e bu insanlar babasının hayrına çalışmıyor, para kazanmaları lazım. böyle boktan boktan diziler çıkıyor ortaya ve aptallar o dizileri yüceltiyor.

ekk: buna behzat ç ler, leylalar mecnunlar da dahil.
0
lucky strike
(23.09.17)
sene 2017 olmuş özcan deniz'e, sibel can'a, küçük emrah'a dizi yapıyor bu sektör. kimlerin izlediği, ölçme yöntemleri tartışmalı.

mesela hükümet politikalarına göre şimdi asker dizileri pompalanıyor bazı günler kışlaya dönüyor kanallar.

yaz dizilerine bakarsan sürekli bir seks imasının olup öpüşmenin bile olmadığını görürsün. kızlar devamlı baklavalı adamın kucağına düşer bir şekilde.

neyse bizimkiler boşver yabancılar ne yapıyor dersen özellikle dijital plartformlarin verileri nasıl kullandığını şu videodan izle www.ted.com
house of cards muhteşemliğinin arkasında böyle uğraşlar var.
0
Ufuk
(23.09.17)
(9)

Better Call Saul

smokee
Diziyi nasıl buldunuz sizce güzel mi ?
Diziyi nasıl buldunuz sizce güzel mi ?
0
smokee
(23.09.17)
Dün başladım, beğendim.
0
nodrama
(23.09.17)
Breaking bad i de izledim oradaki karakterlerin geçmişlerini gördükçe daha heyecanlı ve güzel olmuş yeni sezonu bekliyorum
0
kararsızataletfilozofu
(23.09.17)
Breaking Bad'den daha iyi.
0
Depik
(23.09.17)
son sezon sonuna doğru kurguda biraz sıkıntı gördüm ama karakterlerin ince ince işlenişi aynen devam ediyor. ben beğenerek izliyorum.
0
zgrydn
(23.09.17)
en sevdiğim dizi su anda. hiçbir diziyi haftalık olarak takip etmemiştim.
0
rahip janick
(23.09.17)
aaa 4. Sezon mu cikti?
0
lucky strike
(23.09.17)
breaking bad i seviyorsan izlemen farz. yok bb yi izlememişsen, misak fargo gibi dizileri seviyorsan yine izlemen farz.
0
issiz karga
(23.09.17)
Bence gayet keyifli
0
cay koy geliyorum
(23.09.17)
izlediğim diziler içinde en çok beğendiğim.
0
ukde
(24.09.17)
(9)

bir beyaz yakalı son evre y kuşağının iş hayatı ile ilgili hezeyanı ve soru

lucky strike
selam,sadece son 1 haftamı anlatıp sonra iş hayatı ile ilgili bir takım sorularımı soracağım. bundan önceki hafta da yine mesaili çalıştığımı ekleyeyim şuraya;geçen hafta cumartesi günü öğlen 12'de uyandım ve pazar sabah 5'de uyudum. pazar öğlen 1'de uyandım ve gece yarısı 2'de uyudum. tüm bu süre d
selam,

sadece son 1 haftamı anlatıp sonra iş hayatı ile ilgili bir takım sorularımı soracağım.

bundan önceki hafta da yine mesaili çalıştığımı ekleyeyim şuraya;
geçen hafta cumartesi günü öğlen 12'de uyandım ve pazar sabah 5'de uyudum. pazar öğlen 1'de uyandım ve gece yarısı 2'de uyudum. tüm bu süre dışında ara ara twitter'a ve ekşiye göz atmak dışında çalıştım.
pazartesi sabah 9'da kalkıp işe gittim ve akşam 8'de çıktım. eve gelip duş aldıktan sonra sarhoş olana kadar içtim ve 3 gibi uyudum. dinlenemedim haliyle.
salı sabah 9 da kalkıp işe gittim, iğrenç geçen 4 saatlik bir toplantıdan sonra işlerim aksadı tabi ama gece 11'e kadar topladım işleri. yorgunluk, hafta sonu da dinlenemediğim ve ara vermeden çalışmadan kaynaklı, kümüle şekilde arttığı için kendimi çok kötü hissediyordum. fiziken değil de mental olarak yorgunluktan bahsediyorum. bari kendime ayıracak bir kaç saatim olsun istedim. tabi kendime değil başkalarına da zaman ayırmam gerekiyordu ama onları ihmal etmek zorunda kaldım. gece 4'e kadar durmadan müzik dinledim ve içtim. bi ara film açtım ama basit cümleleri bile anlayamıyordum sanırım, belki de alkoldendi. 4 gibi uyudum.
çarşamba günü sabah daha uyanır uyanmaz maillerimi telefondan kontrol ettiğimde yine yoğun olacağımı anladım. öyle de oldu: gece 2'de işleri toparlayıp çıkabildim. eve gelir gelmez duş aldım ve uyudum.
perşembe sabah öyle yorgun uyandım ki, "işe gitmesem mi" diye düşündüm artık. gittim. artık yorgunluğun getirdiği verimsizlik midir, alkol müdür, kafama taktığım ve kaçırdığımı düşündüğüm öbür şeyler midir bilemiyorum ama o kadar basit işleri bile halledemez duruma geldiğimden; işten kafamı kaldırdığımda sabah 6.30 olmuştu (ertesi günkü sabahtan bahsediyorum, bu sabah, cuma sabahı). eve gitmeye halim yoktu tabi. bi koltuğa kıvrılıp uyudum şirkette. hava da biraz serindi sabah, üşümüşüm.
cuma sabah uyandım 8.30. işleri halledip 4 gibi çıktım. eve gelip duş alıp uyudum. o kadar fazla süredir çalışıyorum ki rüyamda bile iş gördüm artık yemin ediyorum bak. 11'de (2 saat önce) uyanınca dedim ki "yeter bu kadar, bir çözüm bulmam gerekiyor". şimdi de bunları yazıyorum işte.

şimdi böyle agresif bi tempoda çalışınca insan haliyle kendi yakın çevresine veya ailesine anlatıp danışamıyor. çünkü çevrem ya memur kafalı insanlar ya da mühendis, esnaf falan. veya istemsizce duygusal yaklaşıyorlar. o yüzden size yazıyorum ki belki dışardan bakıp bir şeyler söyleyebilirsiniz bana. ne yapmalıyım? siz ne yapardınız?

kendi durumumdan da bahsedeyim, neden bu kadar fazla mesai yaptığımdan. bir kere baştan söyleyeyim iş planımı ben yapıyorum. kimse bana şu işleri yapıp getiriyorsun diye dikte etmiyor. bir havuz var, uygunluk ve beceri durumuna göre talep edip o projelere dahil oluyorsun. sistem böyle işliyor ve çok kriz veya acil durumlar harici kimse bana ne yapacağımı söylemiyor. kendim seçtim yani bu duruma gelmeyi. çünkü yaptığım işi hem seviyorum hem de yukarda anlattığım gibi istisnai haftalar dışında mesaili çalışmak bana koymuyor. hatta işin doğasında bulunan stresi de çok seviyorum. sadece zamanlama konusundaki stres değil, diğer süreç yönetimleri de stresli. belki özel sektör tümden böyle strestir. bilemiyorum. ama stres güzel. stresi yönetebilmek daha güzel. beni hayıflandırmayan, sırtımdan ter dökmeyen hiçbir eylemi severek yapamam. bu izlediğim bir film de olsa, müzik de, kitap da.

ilk girdiğim günden beri yükseliyorum. parmakla gösterilen adam konumundayım yani başarılarımdan dolayı (2 tane ödülüm bile var, şirket içi ödüllendirme. icra kurulu karar veriyor bunlara).
yöneticim de aynı şekilde. 15 senedir başarı grafiği 45 derecelik açı ile yükselen bir adam. ben işe ilk başladığımda tek segment yönetiyordu. salı günü bahsettiğim toplantıda bir segment daha devir aldı ve şu an elindeki segment sayısı 5'e yükseldi.
başarım tabi sadece bana ait değil. yöneticim, benim ilk yılım bittikten sonra benle bizzat ilgilenip beni parlatmaya çalıştı (niyetinin bu olduğunu kendi söyledi). yani çok özel veya kriz projelerde beni öne çıkarıp projeyi bana verdi. ben de bunların altından kalktım. boyumdan büyük işlerin altına kendi talebimle tek başıma girip çok da şık bir biçimde tamamladım o projeleri mesela. parmakla gösterilmem bu yüzden. 3 sene önce yönetici bile değilken bu kadar yükselen bir adamın parlattığı kişi konumundayım. hatta ben 1 sene önce hala eğitim alan bir konumda çömezken; şu an 3 tane yeni alınan junior'a eğitim verecek aşamaya geldim.
ezcümle: gelecek planması yaptığım zaman kendimi gördüğüm yer bu şirkette/bu sektörde çok iyi bir yer.

tüm bunların yanında yine yukarıda bahsettiğim tempo beni artık zihnen yormuş durumda. yani robot olmadığımı farkettim artık, sınırlarımı zorladım çünkü; robot olmadığımı gördüm. bu tempoda çalışıyor olmak insana başka bir şey yaptırmıyor. başka insanlara vakit ayıramıyorsun. vakit ayıracak zamanını da kendine ayırabiliyorsun bir tek çünkü yorgunsun yani dinlenmen gerek. yukarıda anlattığım mesai haftası bölümünde alkole vurgu yapmam bu yüzden. alkol olmadan dayanabileceğimi düşünmüyorum. bunun maddi götürüsü devasa boyutta oluyor. başka boyut. bundan bahsetmeyeceğim.

bir yandan da kasım ayında 24 yaşıma gireceğim. yüksek lisansım devam ediyor. ben küçükken, hayat hayli ilginç bir şey olacakmış gibi gelmişti bana ama kimseye muhtaç olmadan yaşamak için, bir plazada sürekli masa başında, sevdiğin insanlardan gelen çağrılara veya mesajlara bile dönemeyecek kadar çok çalışmak daha ne kadar devam etmeli sizce?
kendinden bu kadar vermeden bu hayatı idame ettirmenin başka yolları da var. insanların mesajlarına cevap vermeyip onlarla görüşmeyince başka adamlara gidiyorlar doğal olarak. yol da beni çekiyor hem. tutan hiç bir şey kalmadı haliyle. çekip gitmeli mi artık? yoksa başlıkta da vurgu yaptığım "y kuşağı hezeyanı" mıdır bu? hayat bu kadar mıdır? bu mudur?

kötü bitirdim. yarım saattir bunu yazıyorum.
0
lucky strike
(23.09.17)
kendini kariyerin üzerinden gerçekleştiremezsin sevgili lucky strike, sen bir yarış atı değilsin. lütfen bir an önce bunu kanıksa.
0
evde liyakat kalmamis
(23.09.17)
lucky, tatmin olduğun ve keyif aldığın bir işin var, bu harika. ama ne için çalışıyosun, hayatta yapmak istediğin şey yalnızca çalışmak mı, varlık gösterebileceğin tek alan iş mi?
0
denef
(23.09.17)
herhangi bir özel sektör işi, herhangi birinin hiyerarşik olarak altında yapılan iş bu yaşama değmez.

www.youtube.com

y kuşağı hezeyanı değil bu bence, kendini çok kaptırmışsın. kendini bu kadar kaptırdıktan sonra bu kadar özveriyle devam etmezsen mutlaka birileri huzursuz olup senin de huzurunu kaçıracaktır.

dayanmanın en büyük nedeni belki maaş çok fazladır ama, harcayamadığın parayı ne yapacaksın? alkole gidiyormuş zaten çok fazla.

ben olsam çekip giderim, en azından daha rahat edeceğim bir yere. ideal koşul özel sektörden tamamen çıkmak olurdu benim için de, kişiye göre değişir ideal koşul nedir.

yine de bu duyuruda anlatılan patronlar ve 4 kuşak sonraki torunları haricinde kimse için ideal durum değil.
0
ron dennis
(23.09.17)
işini seviyosun bro.
ve gerçekten şanslı bir tipsin.
tek yapman gereken ne biliyo musun?
o lanet kıçını kaldırıp biraz çevrene bakmak.
ne kadar çok insanın acı içinde olduğunu göreceksin. açlık, sefalet, yalancılık, düzenbazlık, hırsızlık, namussuzluk, ahlaksızlık, fuhuş vs vs vs.
hep ne için biliyo musun corç? daha iyisini elde etmek için. şimdi sen elindekinin tam olarak ne olduğunu bile bilmiyorsun!
lanet olsun ama bilmiyorsun bro!
onun içün çok iyi düşün: ya aç kalıp, dokak köpekjleri gibi gelenden geçenden korkarak ve dilenen gözlerle çevrene bakavaksın ya da elindekini düşürmeden başkalarıyla birleştirecek ve daha iyisini doğruca elde edeceksin!
şimdi seçim senin!
0
fempusay
(23.09.17)
@evde liyakat kalmamis, sen ve biri daha yazdı bunu. yarış atı önermesini önemsiyor ancak katılmıyorum. "ya ne olacağdı" sorusuna bir cevap içermiyor. evrim gereği hepimiz o kastettiğin yarış atıyız zaten her alanda. sosyal, ekomomik, bireysel yarış atları. bazıları borsa da yarış atı bazıları öss sınavında yarış atı bazıları ığdır'da bir köyde öğretmenlik yaparken yarış atı. hayatta kalmak zorundayız. bazılarımız aileye veya eşlerimizin maddi durumlarınarına güvenip ve yaslayıp kendimizibunlardan addediyor olmasak dahi aslında bu da bir çeşit yarış atı olmaktır hayatta kalabilmek adına. parazitler de hayatta kalabiliyor velhasıl.
ayrıca kendimi ne üzerinden gerçekleştirebileceğim? bunu da belirt lütfen. kariyer değil ise ne. eş mi? çocuk mu yapayım mesela? "insan kendini nasıl gerçekeştirir" sorusunun cevabı var ise bir yanıtla. yol çizeyim kendime. bunca duyuru bu yüzden çünkü.

@denef, yoo değil. hayatta başka ne yapılır onu bilmiyorum çalışmak dışında. çehov okumaktan mıdır nedir. bilmiyorum yani, çalışmaz isek canımız sıkılır gibime geliyor ve canımız sıkılırsa tehlikeli işlere yönelebiliriz, mesela solcu olabiliriz? hükümeti devirebiliriz? veya çok çalışırız ve sevdiğimiz insanlar başka insanlara gitmeye başlarlar ve bunu instagramden görürüz falan. ama öncesinde başka medyalardan falan. neyse.
ben iş bitiriciyim. bitirilmesi gereken ve yapmam gereken her işi (pirus zaferi bile olsa) bitiririm. bir iş önerin var mı bana? sektör önerin? bu yüzden mi sordun?

@ron dennis, maaş değil aslında dayanma sebebim. işi ben gerçekten seviyorum. "bundan başka iş yapamam" yüzünden değil bu. gerçekten seviyorum. ama dediğin ve belirttiğim gibi çok çok devasa kısmı zaten beynimi uyuşturma maksatlı olarak ve kasten alkole gidiyor. bir anlamı yok maaşın. gitmek için çeşitli alternatifleri değerlendireceğim. teşekkürler cevabın için.

@fempusay, seni tanıyor olabilir miyim acaba? bize tevekkül teklif eden islam alimlerinden farkınız nedir siz hippilerin? baba evine döneyim bu mantıkla bakarsam?
0
🌸lucky strike
(23.09.17)
henüz 24 yaşındasın, ve çalışmak öyle kötü birşey değil. yol safsataları belki beni hiç çekmediğinden bu kadar rahat konuşuyor da olabilirim ama, bilmiyorum bence fena bir yolda değilsin.

burada aslolan 3 şey var tabi yine bence; 1.si kendini kullandırmadığından emin olabilmek. 2.si mesleğinin ne olduğu, operatörlük mesleklerinde işin sonu belli olduğu için çok çalışmak uzun vadede insana birşey katmaz. 3.sü de hayattaki tavizlerin karşılığını sosyal ve ekonomik açıdan alabilmek, yani işinin senin yaşantındaki etkilerinin seni tatmin edip etmemesi.

normalde yukarıda saydığım 3 şeyi açmam gerekiyor ama ben anlayabileceğin kanaatindeyim. biraz wall-street hezeyanları gibi bir yaklaşımda olmuş anlattıkların ancak bir noktadan sonra mesai saatlerinden kurtulabileceğin bir konuma geleceksen bunda bi' beis görmüyorum. başlarken söylediğim gibi, henüz 24 yaşındasın ve bir kariyer inşaa etmeye çalışıyorsun, genetik mirasa sahip olanlar dışında bu şey öyle kolayca elde edilemiyor malesef, hatta bir çoğunun sonu; büyük ölçüde yukarıda saydığım 3 nedenden dolayı fiyaskoyla kapanıyor. Dikkat edersen başarısızlıktan henüz hiç bahsetmedik bile. Yani belli ki henüz işyerinde ''kapışma'' yaşamamışsın daha, 2-3 eski kurtla birkaç çakal kancayı takmamışlar sana, iteklememişler seni biryerlere. Yani demem o ki; ben genel yaklaşım gibi düşünmüyorum; hayat o kadar romantik bir yer değil keşke olsaydı. Eğer yukarıda saydığım 3 etkenden eminsen ve mesai saati olayını bypass edebilecek bir seviye senin için uzak değilse ''show must go on''


alternatif çözüm olarak, iş yükünün tamamını tek başına üstlenme, sözlükte çalışma prensiplerine dair çokcana anlatı var onlara göz attığında daha iyi kavrayacaksındır bu söylediğimi ama; misalen işleri küçük parçalara ayırıp sadece operatörlük gerektiren şeyleri dağıtabiliyorsan dağıt. illa işyerinden olmasına gerek yok, alternatif kişilerle de paylaşabilirsin bu iş yükünü.

hammaliyetlik(böyle bir kelime var mı emin değilim) gerektiren(yani sadece tekrardan ibaret işler) konusunda agresif isyanlarda bulunabilirsin. bu yöneticinin gözünde seni eskitmeyecektir, uzun mesai saatlerini de kesecektir. Bir noktadan sonra operatör değil de bakış açısıyla yönlendiren konumuna geç. geçemiyorsan zaten 3 maddenin 2.sinde patladın demektir. çık oradan.
0
mete kudur
(23.09.17)
Biz yarış atı değiliz, insanız. Kaldı ki yarış atlarının koşu pisti dışında da bir yaşamları var. Sen hiç dinlenmeden koşmaya çalışıyorsun tabii tıkanırsın. Üstelik yolun başındasın, yolun düz, destek olanın var. Bu durumdayken bütün enerjini harcarsan engelleri aşacak mecalin kalmaz.
Dinlenmen şart. Biraz daha yavaş ilerle. Tadını çıkara çıkara yürü.

Ayrıca biz çok yönlü varlıklarız. Kendini tek alanda gerçekleştirmen gerekmiyor. Bu hem kolaycılık olur hem de risklidir. Yumurtaların hepsini tek sepette taşımak gibi. Marifet büyüklü küçüklü sepetlere koyup hepsini birden taşıyabilmekte. Bunu başarabildiğinde hayatının daha verimli, daha doyumlu, daha güzel olduğunu göreceksin.
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(23.09.17)
işin seni olduğundan daha mutlu hale getiriyor mu? bir takıntının tatmin edilmesinden bahsetmiyorum. sonunda elde ettiğin şey mutluluk değil de ruh sağlığının bozulması ise (gidişatın onu gösteriyor, böyle devam edemezsin) bunca çaba neden?

vites düşür.
0
zgrydn
(23.09.17)
istisna durumlar olmadıkça günde 8 saat çalışıyoruz, kalan 8 saatte sosyalleşiyoruz ve 8 saatte de uyuyoruz.

senin yaptığın ise vücuduna koca bir hakaret. sapasağlam dünyay gelmişsin ve bu yüzden çok şanslısın ama böyle giderse çok kısa bir sürede bu sağlığını yitirirsin. hadi sosyal hayatı sıfıra indirmek gene neyse, o senin seçimin. (bence o da yanlış ama sen işi eşe tercih etmeyi seçtiysen, öyle daha çok mutlu ve tatmin oluyorum diyorsan..) ama uyku düzenini acilen toparlaman lazım.

melatonin diye bir hormon var. bu hormon ışıkta salgılanmıyor, illa gece zifiri karanlık olacak. bir de kişi uykuda olacak. en yoğun salgılandığı zaman ise gece 11'den sabah güneş doğana kadar olan süre. yani insanın bu hormonu yeterli olabilmesi için akşam 11de yatması gerekiyor. melatoninin eksikliğinde ise yaygın olarak kişinin bağışıklık sistemi düşüyor, bir sürü hastalıklar ortaya çıkıyor, kişi kilo veremiyor, psikolojik sağlığı etkileniyor, çabuk yaşlanıyor ve çöküyor, kansere yakalanma riski çok büyük oranda artıyor. bunca şeyden sorumlu bir hormon yani bu.

şimdi bunları her besinin eksikliğinde söylüyorlar dimi. ama melatonin çok başka. istersen sen de araştır. vücudunun hem psikolojik hem fiziksel olarak bitmesini ve 30 yaşında 45 yaşındaki bir adam gibi görünmeyi istemiyorsan uykunu düzene sokman gerekiyor. ayrıca kanser dedim ya, hiç de basite alınacak gibi değil melatoninin kanserle ilişkisi.

öncelikle sağlığın için böyle yapma.

sonralıkla, ben bu iş tatmini olayını gerçekten anlamıyorum. hepimiz işimizi yapıyoruz; bir kısmımız severek, büyük bir kısmımız sevmeyerek de olsa. ama o işi, yaşamamıza yetecek kadar para kazanmak için yapıyoruz. iş sadece bir araç. tabiki her zaman daha iyiye gitmek güzel ama daha iyiye gitmenin de bir sınırı olmalı. yoksa bunun sonu yok. ya da sonu sensin işte.

işine bu derece tutkuyla bağlı olman, böyle hırsla çalışıyor olman yüksek egolu bir insan olduğunu düşündürttü bana. oysa ego hiç iyi bir şey değildir. sinir hastası bir insan yapar seni. biraz bunu törpülemen lazım. kendine boş zaman ayır, işkolik bir adam olma.

ben mühendisim. bizim şirkette de bazı mühendisler var mesela, gerçekten çok iyi mühendisler. tek bakışta çözüyorlar sorunları. zaten çok iyi pozisyonlara gelmişler, eminim çok iyi paralar kazanıyorlar. ama adamlarda duygusal zeka öylesine körelmiş ki. bunu yanlış anlama, asla kimseye kötü davranmıyorlar durduk yere azarlamıyorlar falan iyi adamlar ama nasıl desem, empati yetenekleri, iletişim becerileri sıfır. bir de hayatımda gördüğüm en ukala tipler. otursan 10 dakika muhabbet kuramazsın.
böyle biri olma.
0
istanbul kanatlarimin altinda
(23.09.17)
(4)

sms-mms dönüşümü

lucky strike
eski renksiz telefonlarda bir karakter limitinden sonra sms, mms'e dönüşürdü. Kaç karakterdi?
eski renksiz telefonlarda bir karakter limitinden sonra sms, mms'e dönüşürdü. Kaç karakterdi?
0
lucky strike
(22.09.17)
cevabı bilmiyorum ama 160 karakterden sonra 2 sms ücreti, 320'den sonra 3 sms ücreti alıyordu diye hatırlıyorum.
0
washe
(22.09.17)
160 tek sms dediginiz gibi. 5 yada 6 smsten (160*6 karakter gibi) sonra mms formatina donuyordu ama onu soruyorum
0
🌸lucky strike
(22.09.17)
benim bildiğim mesajın tipini seçiyordunuz, mms veya sms diye.

mms resimli mesaj olmalı, sms de resimsizler.
0
EasyTiger
(23.09.17)
160 karakterden sonra değil, mms içeriğinde karakter dışında görüntü, resim ses gibi bir içerik olması gerekiyordu.
internet çıkınca yalan oldu tabi.
0
rhan
(23.09.17)
(5)

orta sınıf eğitimli kürt insanlar

lucky strike
ben acaba kendi dar çevremden baktığım için mi bazı konularda genelleme veya çıkarım yaparken yanılıyorumdur diye sormak istedim. başlıktaki tanıma girdiğini düşündüğünüz insanlar (veya siz de olabilirsiniz bu tabi) ne yapıyorlar? yani politik görüşleri nedir? bulunduğunuz şehirde nerelerde yoğun b
ben acaba kendi dar çevremden baktığım için mi bazı konularda genelleme veya çıkarım yaparken yanılıyorumdur diye sormak istedim. başlıktaki tanıma girdiğini düşündüğünüz insanlar (veya siz de olabilirsiniz bu tabi) ne yapıyorlar? yani politik görüşleri nedir? bulunduğunuz şehirde nerelerde yoğun bulunurlar. (şehrin hangi mahallesinde, solcu/molcu barlara mı takılırlar mesela genelde?) örgütlüler mi? çevreleri nasıl insanlardan oluşur? ne yerler ne içerler? aşk meşk işlerinden veya işten güçten kafayı kaldırabildikleri boş vakitlerinde ne yaparlar?

sizin tanışık olduklarınız hakkındaki (veya sizin kendiniz hakkında da olabilir) yorumlarınızı, okumlamalarınızı duymak isterim vaktiniz varsa. bana özelden de yazabilirsiniz isterseniz.

çok teşekkürler.

not: orta sınıf ve eğitimli kelimelerinden herkesin anladığı aynı şey olmayabilir, siz nasıl kategorize ediyorsanız kabulüm.
ben orta sınıf derken basitçe hanereisi veya kendisi, çok zengin olmayan ancak asgari yaşam standartlarının üzerinde yaşayan insanları; eğitimli derken üniversite okuyan veya üniversite mezunu, sosyal olaylara az çok ilgili, bazı niteliksel konularda kendini geliştirmiş veya bu gelişime açık insanları kastediyorum.
0
lucky strike
(19.09.17)
benim çevremdekiler ya örgütçü ya da liberal.

Ama örgütçü diyince aklınıza zozan arkadaş gibi insanlar gelmesin; açlık derecesinde okuyor bu adamlar/kadınlar , delirmişcesine. Ben kendimi birşey zannederdim ki normalde fena değilimdir ama bu arkadaşları görünce ilk başta inanamadım. Zaten bunlar bir de dücane cündioğlu benim bu konuda çok ilgimi çekmişti. Delirmiş gibi okuyorlar.

Ve kendilerine anlatılan kültürel coğrafyadan dolayı da çok zengin bir sanat/tarih bilgileri var. Bunu da okuyarak geliştirmişler. Sen mesela iran hakkında bir sav geliştiriyorsun adam zamanında kaçakcılık yaparken oraya gitmiş, o toprağı halkı görmüş oluyor. Sen türk siyasetini anlatıyorsun adam o jopun tadına bakmış anasını gözünün önünde dövmüşler bunu anasının gözünün önünde dövmüşler köylerinden göçe zorlanmışlar, öyle ki örgütün kurduğu mahkemelerin daha adaletli olduğunu savunur hale gelmişler.

Örgütün de hatalarını kabul ediyorlar, şiddet konusunda çok değişik bir yaklaşımları var. Bir de şiire çok meraklılar özellikle dindar olanlarında daha da yoğun gördüm.

Bunun dışında da ne olursa olsun bölüşmeye alıştıklarından birbirlerini çok tutuyorlar ve meslektede hızlı yükselip iyi paralar kazanıyorlar. Çok kalabalıklar zaten aile olarak da arkadaş olarak da fakat türklere biraz önyargılı davranıyorlar, hep bi' mağdurluk güdüyorlar.

böyle.
0
mete kudur
(19.09.17)
Ğstad afedersin ama bu nasıl soru ya?

Normal insanlar işte. Burda verilecek cevaplar da hep şahsi olur. Anket şirketlerinin bu tarz çalışmaları olabilir ama
0
paintov
(19.09.17)
@paintov, ben sizin tanıdıklarınız arasından gördüklerinizi aktarmanızı rica ettim zaten, sorum bu yönde. anket şirketleri de yapabilir ama yapmıyorlar işte. burda bir avuç fikrine değer verilecek insanlarız. 3-5 kişi kendi genellemesini yapsa hangimiz yanılıyoruz, hangimiz nasıl bakıyoruz az çok fikir sahibi olabilirim diye sordum.
0
🌸lucky strike
(19.09.17)
Anket şirketleri bu tarz çalışmaları yapıyorlar hayata bakış açıları, dini, siyasi vs. Parayla satıyorlar tabiki

Bunlar ölçülebilecek veya fikir sahibi olunabilecek konular. Boş vakitlerinde ne yapıyorlar gibi bir soru çok absürt. Normal vatandaşlar bunlar. Yan komşun da bir kürt olabilir veya mesai arkadaşın da.

Kaçakçılık yapıyorlar, hep mağdurlar vs ırkçı ifadeler bunlar
0
paintov
(19.09.17)
valla senin dar çevreni bilmem ama benim gözlemlediğim 2 gözü 1 ağzı var, işte nefes alıyorlar gibi özelliklerini geçersek, yoğunlukla sol görüş oluyorlar. Okuyan, tartışabilen, oturup konuşmayı sevdiğim insanlar genelde.
0
lcha
(19.09.17)
(10)

stadyumlarımız neden bu kadar küçük

antikadimag
deli gibi futbolla yatıp kalkan, maçlara bilet bulamayan bir ırkın ahfadı olarak niye yeni yaptığımız statların bile kıç kadar olduğunu anlayan var mı?15 milyonluk şehrin takımları 40 bin kişilik stadyumlarda oynuyor. adam san siro'da 80 bin kişinin karşısına çıkıyor.
deli gibi futbolla yatıp kalkan, maçlara bilet bulamayan bir ırkın ahfadı olarak niye yeni yaptığımız statların bile kıç kadar olduğunu anlayan var mı?

15 milyonluk şehrin takımları 40 bin kişilik stadyumlarda oynuyor. adam san siro'da 80 bin kişinin karşısına çıkıyor.
0
antikadimag
(18.09.17)
40bin kisilik stadyum doluyor mu ki? talep ne kadar ona bkamak lazim :) biletin bulunamadigi mac sayisi cok az oluyor genelde.
0
fakyoras
(18.09.17)
Turkiye gibi tasarruf birikiminin olmadigi ulkelerde millet futbol diye yatip kalkar ama amac once her zaman daha temel ihtiyaclardir
0
baldur2
(18.09.17)
40 bin kişi fazla bile. arazi işgalinden başka bir şey değil. 3-5 maganda hafta sonu küfretsin diye bu kadar şey olmaya gerek yok.
4 bin kişilik stat yapsınlar en büyük takım hangisiyse. yeterli.
0
lucky strike
(18.09.17)
geçen arkadaşla konuşuyorduk. beşiktaş maçına gidecektim, anında tükendi biletler dedi. hangi tribün videosunu açsam youtube'dan full gözüküyor.

talep var gibi yani.
0
🌸antikadimag
(18.09.17)
muhtemelen futbolu ya da sporu sevdiğimizden daha çok bir taraf tutup kavgayı, çatışmayı sevdiğimiz için.

Adamın derdi birisiyle itişmek. bunun için stadyumdaki çim kokusunu içine çekmesine, sevdiği futbolcuyu izlemesine ya da bir genç yıldızın ilk maçını canlı izlemesine gerek olmuyor.

Bunun yerine laf çaksın, biz koyduk desin vs. bunun için spor sevmeye ve maça gitmeye de gerek yok. Akşam ahmet amcasını, rok dayısını izler bir de güler göbeğini kaşırken.
0
nifak tohumu
(19.09.17)
www.stadiumguide.com

Bazen kompakt bir stadyum iyidir
0
freebird5406_2
(19.09.17)
Daha kompakt olabilmek için, 15 milyonluk şehirlerisn stad ortalamaları şampiyonluk kovalasalar bile maksimum 30 binlerde oluyor, yani bileti ucuzlatıp sürümden kazanma yolu da var ama olimpiyat stadındaki devasa boşlukların nasıl psikolojik etki yaptığı dönemleri hatırlarım, bir de bunun güvenliği, ulaşımı, altyapı gibi sorunları var. 80 bin kişinin geldiği maça eve gitmek için 3-4 saatini harcarsın şu anki şehirde, yaşı yetenler olimpiyat stadındaki maceraları hatırlar.

Kısaca en başta daha geniş bir stad için önce talep olması lazım ki yok, talep de günlük maç biletinden çok kombinelerden olur aslında, galatasaray en şaşalı olduğu dönemde bile 30 bin kombine satmıştı.
0
gezegen olan pluton
(19.09.17)
stadyumların doluluk oranına bakınca bence çok bile.
0
wilhelmwasmuss
(19.09.17)
passolig zıkkımı kalkmadığı sürece beşiktaş-fenerbahçe-galatasaray-bursaspor-trabzonspor-göztepe-gençlerbirliği ve bu tarz takımların iç saha maçları derbiler hariç full çekmez. çekmesi için takımın şampiyonluğa oynaması ve ligin de 3-4 haftası kalması gerekir. ayrıca bizde futbol seyircisi az sayıda, gereksiz ve içi boş bir fanatik taraftar profili var genel olarak. kaos ve kavga seviliyor ülkemizde. insanların "derbi günü taraftarlığı" da bu yüzden. zaten senede 6 tane derbi maçı izleyip bir de üstüne kavga ediyorlar. neymiş hasta x takımlıymış.
0
golgi aygıtı
(19.09.17)
bu sene stadyum soluluk ortalaması 9000 miş. sorunun cevabı burada
0
oscar
(19.09.17)
(12)

en harika yıldız tilbe şarkısı hangisidir?

dafuq
bana göre 94-95-96'da çıkardığı albümlerdeki şarkılardan herhangi biri.ya sizce?
bana göre 94-95-96'da çıkardığı albümlerdeki şarkılardan herhangi biri.
ya sizce?
0
dafuq
(18.09.17)
hani gitmesen diyorum.
0
lucky strike
(18.09.17)
Kış güneşi
0
essoist
(18.09.17)
el adamı
0
cabiday
(18.09.17)
el adami
kis gunesi
0
exlibris
(18.09.17)
aşk yok olmaktır ve kış güneşi
0
ucurumdanasagiyadogruyuvarlananyaprak
(18.09.17)
el adamı
0
delidir yakalayin
(18.09.17)
el adamı.
0
braveheart xakah
(18.09.17)
El Adamı ile Aşkperest
0
aychovsky
(18.09.17)
katılıyorum. kenarda kalmışlardan;
ilanı aşk
arsız arzular

bir de fatih erkoç'a verdiği "sensiz olamam" efsanedir..
0
chatrefhill
(18.09.17)
Kış Güneşi +1
Dayan Yüreğim (Dayanamadı)
0
testis agrisi
(18.09.17)
'sevdanın tadı'
0
gunbatimi
(19.09.17)
albümleri dışında olan bu şarkıyı güzel yorumladığını düşünüyorum.
www.youtube.com
0
eskazasevmissen
(19.09.17)
(15)

devlet twitter'dan nasıl ne şekilde bilgi alıyor?

lucky strike
selamlar,bir arkadaşımın bazı twitleri emniyet hesabına reis-i bıtbıta hakaret denilerek şikayet edildi ve ak klavyeliler tarafından bolcana rtlendi. arkadaş premium bir hesaptan çoğunluka vpn üzerinden attı tweetlerini ama sarhoşken bi kere unutup vpn kapalıyken de yardırmış. ama bolcana rtlenen ve
selamlar,
bir arkadaşımın bazı twitleri emniyet hesabına reis-i bıtbıta hakaret denilerek şikayet edildi ve ak klavyeliler tarafından bolcana rtlendi.
arkadaş premium bir hesaptan çoğunluka vpn üzerinden attı tweetlerini ama sarhoşken bi kere unutup vpn kapalıyken de yardırmış. ama bolcana rtlenen ve emniyet gm'ye ihbar edilen tweet vpn kullanılarak atılmış.

şimdi soru şu;
savcılar twitter şirketinden bu adamın bilgilerini istediğinde twitter nasıl paylaşıyor bu bilgiyi? mesela sıklıkla hangi ip'den bağlandığını mı veriyor yoksa bu hesabın girdiği bütün ip adreslerini mi veriyor? (hem vpn den hem vpnsiz şekilde girildiği için bu ayrımı merak ediyoruz.) veya bilmediğimiz başka bir şekilde mi? konuyu bilen biri var mıdır?

ekşi duyurunun hiç böyle bir olayı olmadı ama compumaster eğer okuyorsan, senden istense ne şekilde verirdin bilgiyi?

ek soru: arkadaşın anarşi çağrısı yapan tweetleri de var. yani tc devleti ile başının belada olması tabi bir gurur kaynağı ama devrimcilikten değil de bıtbıta hakaret sebebiyle ceza alması biraz koyuyor ahahhasdas.
öbür twetlerine bakarlar mı mesela? bu da merak ettiğimiz bir diğer soru.

çok teşekkürler şimdiden.

niye öyle anlaşıldı bilmiyorum editi: "bir arkadaşım" dediğim ben değilim. benim anarşi çağrısı yapacak ve imam hatip mezunu, yabancı dili bile olmayan, lise mezunu, eski otobüs şöförü olan bir adama hakaret edecek vaktim yok.
0
lucky strike
(17.09.17)
@2, hayır. ara ara bazı barlardan falan check in yapmıştı veya bazı mekanlardan foto atmıştı. şehir ve/veya hangi okulda okuduğunu belirtiği twetleri var.

edit: bir duyurucu isim soyisim paylaşmış mıydı diye sormuştu.
0
🌸lucky strike
(17.09.17)
Yurtdisinda yasiyorum. Bankama erişim kısıtlı olduğu için türkiyeden vpn aldım fakat bankaya giremedim. Vpnin hiçbir işe yaradığını sanmıyorum
0
run a ris
(17.09.17)
@duyulmasi gerektigi kadar, anonim hesaptan yazıp ceza alanlar nasıl bulundu o halde? twitter bi iki naz yaptı ama veriyor devlete bilgileri.

@run a ris, tek seferlik bir durum olabilir mi hocam? vpn'i premium kullanınca istediğin ülkede gösterebiliyorun kendini. ben de test ettim bunu. belki vpn servisinden vpn servisine değişiyordur?
0
🌸lucky strike
(17.09.17)
Twitter pedofili ya da cinayet gibi durumlar dışında bilgi vermiyor, ABD'de de bile vermiyor Türkiye'de neden versin. Anonim olmayan hesapları zaten kolaylıkla buluyorlar da anonimleri de hesaptan paylaşılan kişisel bilgiler takip edilerek bulunuyor. Yani adam 10000 tweet atıyor, o esnada illa ki bi paylaşım yapıyor kendisiyle ilgili unutuyor sonra, adamlar hepsine tek tek bakıyor, işleri bu. Öyle öyle buluyorlar işte bulabildiklerini. Bulamadıkları da tonlarca hesap var.
0
angelus
(17.09.17)
@angelus, o zaman farkettiği gibi hesabını kilitlemesi iyi oldu diyebilir miyiz? içimiz rahat olsun mu? hesap kilitlenirse hemen başka yapabilecekleri neler var?
0
🌸lucky strike
(17.09.17)
Twitter bilgi vermiyor diye biliyorum. Bilgi verse fuatavni o kadar yazabilir miydi?
0
dostoyevskinin tostu
(17.09.17)
Hesabı kilitli ve anonimse bir şey çıkmaz.
0
angelus
(17.09.17)
Ben şu şekilde biliyorum; bilgiler savcılık kanalıyla edinildiği için compumasterdan da(dahi anlamındaki de) istendiğinde o da bu bilgileri şöyle; kullanıcı adı ve bağandığı ip adresleri(belirli bir süresi var bunun kanunen zaten) şeklinde savcılıkla paylaşıyor. sonra savcılık bu bilgilerle de internet sağlayıcıları sayesinde adresi öğreniyor. Zaten öğrenebildiği tek şey bu, internet erişiminin sağlandığı adres. VPN ile girildiğinde de o VPN şirketi hangi vpn'yi kim kullanmış loglamış(kaydemiş) olduğu için de onun üzerinden firma bilgilendirirse yine bulurlar diye düşünüyorum(ssg'nin bu konuda kütük gibi bir yazısı vardı ekşi sözlükte; malum bi' ara kullanıcıları devlete kendi elleriyle hibe etmişlerdi sonra da çıkıp şöyle şöyle kanunun şu maddesi, şunu kullanırsanız şu olur gibi upupuzun yazmıştı da okumadan yarısında çıkmıştı insanlar he sedat he he diyerek)

Yani devlet oturduğu yeri buluyor sadece; internet hesabından adı paylaşılmış okuduğu yer paylaşılmış filan bunlar önemli değil, çünkü doğru olmayabilir. Misalen sen o hesabından ismini mete kudur diye paylaşabilirsin, ve benim okuduğum okulu da yazabilirsin. Ama bu o hesabın bana ait olduğu anlamına gelmez. Çünkü paylaştığın bilgilerin doğruluk ihtimali tamamen senin elinde olduğu için devlet bunun üzerinden bir soruşturma gerçekleştirmiyordur. Şöyle gerçekleştiriyordur;

Yerini buldu, internet sağlayıcısından da internetin sahibinin bilgilerini buluyor. Sonra polis kanadıyla ona ''birader sen bi' bakcan mı ?'' diyor. Adamı soruşturmaya dahil ediyordur, birazı psikolojik baskı birazı da gerçekle ondan da bu suç unsuru barındıran olaylarda interneti kime kullandırdığını paylaşmasını istiyorlar yoksa o kişinin kendisi olmadığını ispat etmesi gerektiğinden bahsediyorlardır. Keza şöyle de bir aksiyon var, mesela atıyorum sen ekşiduyuru üzerinden suç işledin. sana ulaştılar, öncelikle senin lucky strike olup olmamandan emin olmaları gerekiyor, bunda ilk aşama sana soruyorlardır(ik süreci gibi :) lucky strike senmisin diyorlar mesela, sen inkar edersen eğer o zaman cebren süreç başlıyordur, kullandığını kabul ettiğin elektronik aletler işletim sistemleri ve ekşiduyuruya girdiğin sistem v.s karşılaştırılıyordur.

Ondan sonra olay ispatlı hale geliyor ve süreç suçun cezasının ne olacağı üzerine dönüyor.


2. sorunuzun halihazırda cevabı da şu; bi kere yakaladılar mı avukatlar kabulü halinde tüm tweetlerine bakarlar bence çünkü zaten amaçları caydırmak için yakalanan kişinin olabildiğince ceza almasını sağlamak. adamlar zaten bundan para kazanacaklar.


not: sorunun birisi gözümden kaçmış, bütün ip adresleriyle uğraşmıyorlardır çünkü öyle olsa evrak işlerinde boğulurlar. suç unsurunun paylaşım adresini alıyorlardır yekten.



Bunların tamamı fikir yürütme ile zırvaladıklarım, konuyla alakalı teknik bir bilgim yok ama hukuk algoritmik zeka ile işlediği(gerektiği) için bence süreç bu şekildedir.

edit: tüm bunların dışında twitter bilgi vermiyor diye çok geziyordu ortalarda adamların türkiyede bir vergi yükümlülüğü ve resmi bir kurumları olmadığından da hükümet ona dokunamıyordu ama sonra ne oldu bilmiyoruz, bir ara malum kapatıldı twitter, twitterdan büyük abiler türkiyeye gelip hükümetle özel görüşmeler yaptılar filan. İnternette vardır twitter hangi ülkelerle paylaşıyor hangi ülkelerle paylaşmıyor diye. Fakat olay türkiyedeki bir şirket için olduğunda bilgi vermesi yasal zorunluluk diyordu kanzuk.
0
mete kudur
(17.09.17)
twitter'dan ip bilgilerini alamayacaklari icin olay iptal. Yanlis hatirlamiyorsam mevzu twitter olunca eger kimlik de anonimse twittera ip icin yazismada dahi bulunulmuyor.
0
goodman
(18.09.17)
Ayrica hesabı kilitlemis olması onemli degil. Twitter'da ki butun yazilar duzenli olarak arsivleniyor.
0
goodman
(18.09.17)
twitter'da yazdığınız her şey devlet tarafından incelenen havuzun içinde. sokakta tek tek sormak yerine twitter'dan istatistik çıkarmak daha kolay. twitter hesabı sahibi olmak ile anonimlik arasında zıtlık var. malum kişilere saydırmadan önce düşünün yani.
0
sporty
(18.09.17)
@sporty,hiçbir şey anlaşılmıyor yazdığınız şeyden.
devletin twitleri tuttuğu havuz mu var? teknik olarak mümkün mü böyle bir şey?
0
🌸lucky strike
(18.09.17)
evet. havuzdan kastım twitter, facebook gibi sosyal medya hesaplarından toplanan bilgiler. içinde şüpheli hesapların attıkları twitlerin depolanması da mümkün. örneğin devlet, fetö'ye ait 10 bin hesabı tek tek bulmak yerine tüm sosyal medya trafiğini kendisi takip edip filtreleyip yüksek başarı oranı ile hesapları fişleyebilir. daha sonra hesap anonim değilse isim soyisimden adres tespiti yapar. servis sağlayıcısından bağlantı zamanını ister. durum Ankara miting saldırısı gibi daha ciddi ise twitter'dan direkt ip ister.
0
sporty
(18.09.17)
@sporty, saçmalıyorsun ve boş konuşuyorsun. ciddiye almıyorum seni.
0
🌸lucky strike
(18.09.17)
www.forbes.com

ben zevkime aklımdan geleni sallıyorum. mass surveillance? edward snowden? nsa? devlet kullanıcıların e-postalarına göz dikmiş, siz twitimi nasıl gördü diye ağlayın o halde. hadi sosyal medya hesabı açarken özel şirketin gizlilik koşullarını kabul ediyorsun, devletle ne zaman öyle bir anlaşma yaptın? erdoğan'a bizzat mı dedin benim sosyal medya hesapları mı takip etmeyin diye? terör saldırılarına karşı önlem için aldım ama şahsıma ve partime karşı sözde tehdit içeren kullanıcı hareketinden haberdar olmak istiyorum diyor adam. devlet başkanı olunca erdoğan'ın böyle "küçük" kanunsuzluklara karşı hesap vermesini mi bekliyorsunuz yani? daha ohal kapsamında tib'i btk'ya devrettiler. btk sadece kota miktarını belirleyip, kullanıcıyı koruyan kamu kuruluşu mu? tüm ülkenin internet altyapısını türk telekom sağlıyor. tüm internet trafiğini süzgeçten geçiriyor btk. abd'de deki teknolojiyi görüp sanki boş duracaktı türkiye ve suudi arabistan gibi ülkeler. zamanla yavaş yavaş öğrenirsiniz.
0
sporty
(18.09.17)
(10)

excelde bi hücre string/text/yazı ise bulma

lucky strike
nasıl yapılır? ingilizce kullanıyorum exceli. bir kolonda kodlanmış datam var atıyorum 1-9 arası; bir tane bile text kalmış ise bulmak istiyorum. (filtreleyip baksana derseniz çok üzülürüm. formülü bilmem gerekiyor. çok büyük bir data elimdeki)
nasıl yapılır? ingilizce kullanıyorum exceli.

bir kolonda kodlanmış datam var atıyorum 1-9 arası; bir tane bile text kalmış ise bulmak istiyorum. (filtreleyip baksana derseniz çok üzülürüm. formülü bilmem gerekiyor. çok büyük bir data elimdeki)
0
lucky strike
(17.09.17)
istext formülü hücre içerisindeki değer eğer metinden oluşuyorsa size "true" değerini verecektir.

Diğer bir yol ise, incelemek istediğiniz aralığı seçin ve sırasıyla:

Home/Editing/Go to Special/Text seçeneğindeki ile sizin seçmiş olduğunu bölgedeki metinlerin seçilmesini sağlayın. Varsa seçecektir.
0
birdenbire
(17.09.17)
@birdenbire, çok teşekkürler ancak malesef bu şekilde işime yaramadı :(

satır sayısı 255, kolon sayısı 306 olmak üzere bi datam var. birinci kolon id lerden oluşuyor. ben örneğin =ISTEXT(B3:B257) yazdığım zaman bu formülle hep false alıyorum çünkü ISTEX sadece bir cell için bakıyor. yani =ISTEXT(C3) yazdığım zaman text ise true alıyorum ama bu işimi görmüyor.
Ben koca bir kolonda 1 tane bile text varsa görebileyim istiyorum
0
🌸lucky strike
(17.09.17)
istext(c3) yazıp da çift tıklayarak c3 sütunu İçin formulü neden çoğaltmıyorsunuz?
0
birdenbire
(17.09.17)
dediğiniz şekilde her seferde tek bi kolona bakabileceğim ve her kolon için çoğaltmam gerekecek bu formülü.

yani yapılır da bu kadar vakit ayıramam 306 kolonum var :(
0
🌸lucky strike
(17.09.17)
Hmm. Peki...

O zaman hangileri metinden oluşuyordan ziyade; kaç tane metinden oluşan hücre var bulabiliriz.

=COUNTIF(B3:B257;"*")

Bu formül, istediğiniz aralıkta kaç tane metinden oluşan hücre varsa size sayısını verecektir.
0
birdenbire
(17.09.17)
Bu arada Aralık olarak tek sütun seçmek zorunda değilsiniz. Tüm aralığı seçebilirsiniz.
0
birdenbire
(17.09.17)
@birdenbire, hocam bu sadece hücrenin formatı text ise sayıyor, ben de ilk bunu denemiştim :((( benim bütün datam general formatta olduğu için bir kolon örneğin general formatta olduğu için aşağıdaki gibi olabilme ihtimali var. ben mahmutun formatı general veya number olsa bile ortaya çıksın istiyorum

1-89
2-123
3-MAHMUT
4-105
5-12
0
🌸lucky strike
(17.09.17)
Mahmut'un formatı bizi ilgilendirmez ki. Mahmut içeren hücre metindir. Hücrenin biçimi, hücre içerisindeki değerin değişken tipini değiştirmez.

Sizin bu örnekte beş adet hücreye COUNTIF uygulandığında zaten 1 sonucunu verecektir.

Bakın... Misal 3 bir sayıdır. 3 yazan hücrenin biçimini genel yapmanız sayı olduğu gerçeğini değiştirmez.
03.01.1900 bir sayıdır. Sadece biçimi tarihtir.
0
birdenbire
(17.09.17)
@birdenbir, çok çok teşekkürler. aynen başka excele alınca oldu dediğiniz gibi. deminkinde format sorunu varmış. tam anlamadım ama baştan alıcam bi sheete.

çok çok teşekkürler tekrar :)
0
🌸lucky strike
(17.09.17)
Rica ederim.
0
birdenbire
(17.09.17)
(3)

paketinin ağzı 5 aydır açık şekilde bi köşede duran demleme çay içilir mi?

lucky strike
içilirse hasta eder mi? siz olsanız içer misiniz? içinde insanı tiksindiren kurtlar kurtçuklardan üremiş olma ihtimali var mıdır?buna göre çay demleyeceğimçok teşekkürler
içilirse hasta eder mi? siz olsanız içer misiniz? içinde insanı tiksindiren kurtlar kurtçuklardan üremiş olma ihtimali var mıdır?

buna göre çay demleyeceğim
çok teşekkürler
0
lucky strike
(17.09.17)
kurtçuk gözle görülebilen bir şey, çayı kurcala varsa görürsün. ama sanırım açık çay kurtlanır o kadar sürede. eğer çok içesin varsa yeni çay al, alamıyorsan da içme isteğine göre riski al bu çayla artık.
0
i drive the hearse
(17.09.17)
@üğpoıuy, :(((

@i drive the hearse, gözümle bir şey görmedim kurcalarken. ama paketinde duruyordur ve çok az içilmiş durumda atmaya kıyamadım tek seferde. pahalı da bir şey.
0
🌸lucky strike
(17.09.17)
cayda pek olmaz ama kesin konusamiyorum.

kuru ürünlerde kurtlaniyor lakin cayin icerisindeki nem miktari oldukca düsük oldugu icin zor.

benim kutudaki cayim sanirim 5 aylik filan, 10 kere icmisimdir herhalde. kurt murt yok simdilik.
0
kurnaz
(17.09.17)
(7)

bu nedir? (görsele bakınız)

lucky strike
Demin çalışma masamın duvarında farkettim. ben tam bunu çekerken 60 cm solunda bir tanesi daha belirdi. Nerden geldiklerini anlamadım ama tavana doğru çıkıyorlar şu an. Çok irrite ettiler beni. Öldüreyim mi? Bir de bunlar yolunu kaybetmişler mi yoksa odada bir yerde bir sorun mu var?ek: görselde tam
Demin çalışma masamın duvarında farkettim. ben tam bunu çekerken 60 cm solunda bir tanesi daha belirdi. Nerden geldiklerini anlamadım ama tavana doğru çıkıyorlar şu an. Çok irrite ettiler beni. Öldüreyim mi?
Bir de bunlar yolunu kaybetmişler mi yoksa odada bir yerde bir sorun mu var?


ek: görselde tam belli olmuyor galiba. böyle solucan gibiler. ufak. nedir bu ya allah aşkına pis bir şey mi? beni hasta ederler mi?

görseli linke de ekledim.
i.hizliresim.com
0
lucky strike
(16.09.17)
çok anlaşılmıyor sümüklüböcek olabilir mi? eğer onlarsa zararsızdır. camdan falan girmiş olabilir.

edit: tırtıl gibi bir şey galiba.
0
Ufuk
(16.09.17)
@ufuk, cama uzağım 3 metre kadar. öldüreyim mi? üremesinler sonra??
0
🌸lucky strike
(16.09.17)
@üğpoıuy, tam onların kaynağına yakın yerde böyle 2 haftadır bekleyen ceviz-kuru dut karışımı bir şey vardı poşetin içinde. poşeti komple çöpe attım şimdi. bundan mıdır dersin? daha fazla çıkarlar mı? öldüreyim mi bunları???
0
🌸lucky strike
(16.09.17)
ewt kesin ondsn. kurt onlar poşetten çıkmışlar. poşetin içine baktıysan da görmüş olman lazım
0
oscar
(16.09.17)
@oscar, o kadar iğrendim ki incelemedim. üstten bakınca bir şey görünmüyordu. kuru dut ağırlıklı bir karışımdı.

@üğpoıuy, iyi dedin. kapatıcam şimdi. bu ikiliyi ölüreyim mi? biri tavana kadar çıktı öbürü duvarın ortasından aşağı innmeye doğru yöneldi şimdi
0
🌸lucky strike
(16.09.17)
@üğpoıuy, ama dışardalar nereye gidicek bunlar? duvarda olanı soruyoryum
0
🌸lucky strike
(16.09.17)
Deli bir hizla ureyebilirler, cam kavanoza alip disari atin. Odayi da iyice kontr edin baska var mi diye.
0
red g
(16.09.17)
(39)

İlginç bir gece (nerede yanlış yaptım sorusu)

hayaatt
Bir kaç hafta önce işimle ilgili bir konudan dolayı bir kız ile tanıştım. Kız daha tanışır tanışmaz benle sizli bizli değil, senli benli konuşmaya başladı. Daha sonra numaralarımızı verdik birbirimize, işle ilgili yine konuşmaya devam ettik o arada. Her neyse, aradan geçti 1 hafta ve kız gece 11 gib
Bir kaç hafta önce işimle ilgili bir konudan dolayı bir kız ile tanıştım. Kız daha tanışır tanışmaz benle sizli bizli değil, senli benli konuşmaya başladı. Daha sonra numaralarımızı verdik birbirimize, işle ilgili yine konuşmaya devam ettik o arada.

Her neyse, aradan geçti 1 hafta ve kız gece 11 gibi Whatsapp'tan mesaj attı. Klasik naber/nasılsın türü muhabbetlerden sonra evde içki içiyorum dedi. Ben de bir gün beraber içmeliyiz diye bir pas atayim dedim ve kız pası aldı ve hadi eve gel beraber içelim dedi eve çağırdı :)

Şimdi olay tam da burada başlıyor.

Ben içkileri aldım, eve gittim. Kız gayet içten bir şekilde karşıladı vs. Geçtik evinin terasına. Süper bir muhabbet vs.

Ben bütün bunlar olurken ulan ne zaman kızla yakınlaşacağız yatağa geçeceğiz diye bekledim durdum. Hatta 1-2 saat geçince içeri geçelim mi diye bir pas daha attım ama içerisi sıcak dedi kız :)

Her neyse, gece 3'e kadar terasında içtik, muhabbet ettik. Sonra baktım bir şey olmayacak dedim ben biraz yorgunum yavaştan gideyim.

Arabamla bırakayim falan istersen, sarhoş değilim dedi. Gerek yok dedim. Sarıldık vedalaştık. Çıktım gittim.

Şimdi oturdum bu nasıl bir saçma bir hikaye böyle diye yazdıklarıma bakıyorum.

Kız şimdi benden mi hoşlanmadı da bana yürümedi yoksa harbiden olağan masumluğuyla muhabbet etmek için mi gecenin bilmem kaçında beni evine içmeye davet etti?

Bir bok anlamadım ben bu işten. Anlayan varsa lütfen gelsin.
0
hayaatt
(09.09.17)
Evine davet etti diye yatmak zorunda değil ki? Ne guzel muhabbet etmişsiniz işte. Fazla anlam yukluyorsun bence. Daha doğrusu olduğu gibi kabul etmelisin sanıyorum. İlerleyen zamanlarda görürsün zaten niyetini. Ya da ben çok safim.
0
rahip janick
(09.09.17)
böbrek yerinde mi?
0
secrexv2
(09.09.17)
Kız seni harbiden içmeye davet etmiş, hata nerede?
0
oligomer
(09.09.17)
kız gel içelim demiş ve içmişsiniz. gel yuzde yüz senle sevişcez dememiş.
0
elorelia
(09.09.17)
kız muhabbete çağırnış, hızlı ilerlemek istememiş olabilir.
0
sta
(09.09.17)
İçelim demiş içmişsiniz diyorsunuz da hadi sevişelim diye eve çağracak hali yoktu ki? Çok mu saf düşünüyorsunuz yoksa ben mi çok pis bir adamım bilemiyorum.
0
🌸hayaatt
(09.09.17)
Bence direk o beklentiyle gittiğin için böyle düşünüyorsun. İnsan yeni tanıdığı biriyle de içebilir. Abi şunu olduğu gibi görmek çok mu zor? Sevismeye niyeti olsa sevisirdi zaten. Muhabbet iyiydi diyorsun. Sıkıntı çıkmamış belli ki. Belki yalnız biri ve çok sıkılıyordu. Neden ille de seks
0
rahip janick
(09.09.17)
"abi oha yani kız sadece gece 11de seni evine çağırmak istemiş olamaz mı yaniieeeeeeeeeeeeeeeeee"

asldşasşdjas :D

hacı bırak bunları kız bal gibi seni eve atmak niyetiyle çağırmış ama yani neden sorusunun cevabını şu an bulması zor. zira kızlarımızın çoğu şımarıklıkta zirve yapmış vaziyetteler. siktir et yüz verme bidaha
0
klar
(09.09.17)
iyi de hadi içeri geçelim diyen adama yok demiş. daha ne olsun. illa gel içcez ama sevişmiycez mi demesi lazım sizin mantıkla?
0
elorelia
(09.09.17)
yapılan bir yanlış yok. her içtiğin kişi ile sevişmek zorunda değilsin. türkiye gerçeklerine cok uygun değil ama genc kızımız sadece birlikte içmek istemiş olabilir. onun da sevişesi vardir ama bir nedenden sevişmekten vazgeçmiştir, adet görüyordur, senin bedenini cekici bulmamıştır, içki etkisi altında sevişmek istememiştir, lezbiyendir ve seni asker arkadasi gibi görüyordur. zorlamaman iyi olmuş, her ne olacaksa bundan sonra olur zaten.
0
eriksatie
(09.09.17)
Ben de içmekten fazlası için çağırdığını ama sonradan bir sekilde vazgeçtiğini düşünüyorum. Niyeti sadece sohbet etmek olsa o saatte cagirmaz, en azindan senin baska bir beklentiye girebilecegini tahmin ederdi. Sırf bu gerginligi yasamamak icin bile normal bir saatte cagirirdi. Vazgecmiş ama nedenini bilemeyiz. Belki senin gideyim demene bozulmuştur.
0
aquarium
(09.09.17)
ilk çağırdığında gitmeyecektin hata yapmışsın. :D
0
nocturness
(09.09.17)
sen pis düşünmüyorsun. sevişirsiniz yakın zamanda bence ama sanki bu sefer seni bi tartmak istemiş bakalım aklı başında düzgün biri mi falan diye belki olayı ciddi bir şeylere çeviririz imajı almış gibi senden.

benim sallama tahminim bu.

edit: safça düşünmüyorsun yazmışım, pis olacaktı.
0
proletarier aller lander vereinigt euch
(09.09.17)
Eve cagirinca veya muhabbet edelim gel deyince hemen bir yerlerinizin hareketlenmesinden vazgecin artik. Az medeniyet. Hoslanmis olabilir, seninle yatsa ertesi gun hatirlamayabilirsin hatta kizi coddiye bile almayabilirsin o da bunu istemiyordur.
Karsinizdaki insanlara sans verin hemen yatak hayal etmeyin artik ya. Yetti yani.
0
mor oje
(09.09.17)
Fazla hafif davranmışsın gel diyince koşa koşa gitmişsin. Seni evlilik için düşünüyormuş ama hafif olduğunu anlayınca bağrına taş basmış.
Tüm leydiliği ile gece seni eve bırakmayı bile teklif etmiş. Swh

Şaka bir yana bence yaptıgın bir şeyden hoşlanmama ihtimali var. Belki sürdüğün koku ya da her hangi bir şey.
Çok saçma değil durum olur öyle.
0
fasulyek
(09.09.17)
fasulyek + 1

İlerleyen zamanlarda anlaşılabilir belki nedir ne değildir diye.
0
skooma
(09.09.17)
asdasfasf hiçbir kız o saatte o şekilde muhabbet için çağırmaz yahu. duyuruya anaokulundan falan mı giriyorsunuz. bu ne saflık yahu. diğer kısım için @mcgonagalls cat'ın yorumu makul geldi.
0
doxanikee
(09.09.17)
Ya bir hastam vardı direkt o aklıma geldi. Epey teşhirci giyinir, böyle beyfendilerle tanışır, konuşur, içer, yakınlık kurar, evine çağırırdı. İyi muhabbet ederdi. Gece hatta birlikte yatarlar ve öpüşürlerdi. Ancak asla sevişmezdi, istediğinden ileriye gidildiğinde evinden kovardı, çünkü bakireydi. Sürekli yeni yeni insanlarla tanışır, aynı şeyi yapardı. Acaba onunla mı karşılaştın (*-*).

Sosyal kodlara göre erotik bir gecenin bekleneceği bence gayet açık, sosyal kodlara hakim bir kadın da bunu kestirebilir gibime geliyor. Sen ya sıradışı geldin ve böyle bir beklentinin olmayabileceğini düşündü, ya da bahsettiğim hastam gibi başka ruhsal sıkıntılar.
0
velvetmorning
(09.09.17)
Şöyle bir soru daha gelsin o zaman,

Ben insiyatif alıp kıza yakınlaşsaydım?

Bir ara hatta yakındık baya birbirimize, zor kendimi aldım öpmemek için.

Böyle bir durumda işleri daha mı berbat ederdim? Belki de kızın beklediği hareket oydu diye düşünüyorum şimdi.
0
🌸hayaatt
(09.09.17)
Gecenin 11inde eve gel içelim diyen kızdan rahibe yaratmaya çalışanlara bakma. Çağırma niyeti bariz ha sonradan vazgeçmiştir, ilk gün verirsem bu bana hangi gözle bakar diye düşünmüştür vs vs. Ama asla sadece içmek için çağırmamistir.

Ha sen de lafta kalmışsın icraat sıfır. Omuzuna elini de mi atamadın..
0
secrexv2
(09.09.17)
rahip janick+1. ayrıca bi an tahrik olup çağırmış, sen geldikten sonra vazgeçmiş olma ihtimali de var.
0
lucky strike
(09.09.17)
Çok evlilik başlangıcı bir hikaye. İleride evlenirseniz ilk tebrikler benden gelmiş olsun.
0
osssy
(09.09.17)
Kiz sohbet için çağırmış diyenler nolur yalnızca bir kere görüştükleri bir adamı gece 11de "içiyorum hadi sen de gel" diye eve cagirsinlar. Swh.

Veriler yetersiz. Ne konuşuldu ne oldu bilmek lazım. Bir sebepten neyse sohbete devam edelim demiş gibi. Belki de ilk görüşmenizden sonra kafasında canlandırdığı sen ile evine gittiğinde ki sen uyusmadi ve hoşlanmadı.
0
veritaslibertas
(09.09.17)
Bizim ulkede her hareket "guldu verecek" olarak algilandigi icin oyle bir beklentiye girmissiniz. Kiz daha iyi tanimak, muhabbet edip içmek istemis.
0
i m sick tired
(09.09.17)
cevapları da okudum ama benim aklıma ilk senin hamle yapmamış olabileceğin geldi. nitekim yapmamışsın sdfkljafsd. o da istemediğini, kırmamak için gittiğini filan düşünmüş olabilir. zaten davet eden ve ortamı hazırlayan kendisi olduğu için hamleyi de senden beklemiştir ya da hiç değilse ufak bir kur, komplimanla ortamı ısındırmanı beklemiştir. asdkfjhasd. ay çok komik bu hikaye.
0
snape i başından beri tanırım
(09.09.17)
eazy
(09.09.17)
yeterince içtikten sonra yakınlaşma sonrası boyuna doğru bi hamle yapacaktım. öpücüklü möpücüklü.

eğer kız karşılık vermezse istemiyordur. gönül rahatlığıyla gidebilirdin.
0
tavish11
(09.09.17)
@eazy,

Yapma abi böyle şeyler ya asfafas.

Kıza hadi içeri girelim dedim, daha ne diyeyim :) Çıkışta da yorgunum dedim, arabayla bırakmak yerine burada kal diyebilirdi değil mi?

Kibar olmak memlekette prim yapmıyor o ayrı ama ayılık da yapabilecek biri değilim.
0
🌸hayaatt
(09.09.17)
Birincisi, gerçekten sadece yalnız başına içmek istemediği için çağırmış olabilir. Seks vaadi vermemiş.

İkincisi, seni arzuluyor olabilir ama aynı zamanda seni test etmiştir, "Bakalım ben hayır dediğimde nasıl tepki verecek" diye.

Üçüncüsü, seninle birlikte olmak istiyor olabilir ama bunun ilk buluşmada olmasını istememiş olabilir.

Dördüncüsü, ağız kokun, ten kokun, parfümün, kıyafetin, kötü bir esprin, ona bakış şeklin, bir şeyinden anında soğumuş olabilir.

Beşincisi, bir azgınlıkla çağırıp sonra "Kendin gel salak, ne yapıyorsun?" diye kendini dizginlemiş olabilir.

Bu liste böyle uzar gider. Söz konusu bir kadın olunca değişkenlerin sayısı sonsuza yakınsıyor.

Ama sen hamle yapmayarak doğrusunu yapmışsın. Rıza olmadan hareket olmaz.
0
yirmisantim
(10.09.17)
1. meslekleriniz ne?
2. o geceden sonra tekrar konuştunuz mu?

olayın takipçisiyiz :D
0
humat
(10.09.17)
Bence cevap şurada saklı "SARHOŞ DEĞİLİM, seni eve bırakayım" :(((
0
manuel mandalina
(10.09.17)
Merak edenler için son durumu anlatayim.

Kız beni friendzone'a atmış. Hal hareketlerinden net anlaşılıyor bu.

O gece ben bir halt ettim ama ne bilmiyorum.
0
🌸hayaatt
(11.09.17)
neaptın abi kıza :( delik çorapla falan mı gittin :)
0
Tears of Devil
(11.09.17)
şu soruya kadın olup cevap veren arkadaşlar var. sadece içmek istemiş olabilir falan demiş mesela. sonra bir erkek diyor ki, hiçbir kadın o saatte sadece içmek için çağırmaz. yahu cevap veren kanıtıyla ortada aslında. hem kadın hem de bunun olabileceğini söylüyor. demek ki o çağırabilir. ama yok beyimiz "hiçbir kadın çağırmaz diyor." çok enteresan gerçekten.

sorunuza cevap vereyim, sizi çağıran kişi, sizinle ilk baştan beri; sadece arkadaşlık etmek istemiş de olabilir ya da sizinle bir şeyler yaşamak istemiş de olabilir. ikisinin oranı eşit yani. fakat sizinle bir şeyler yaşamak istese bile, konuya böyle baktığınızı anladıysa bir şekilde vazgeçmiş de olabilir. rahatsız edici bir bakış açısı çünkü. ben daha çok buna ihtimal veriyorum.
0
windowsguvenlikduvari
(11.09.17)
@tears of devil,

Sanırım nedenini biliyorum. Erkek kadın meseleleri hakkında konuşurken durup dururken kadın ve erkeği ayırma, feministim ben vs gibi bir şey demişti. Ben de şaşkınlıkla "hadi ya" demiştim.

Evet çok saçma böyle bir nedenden dolayı her şeyi çöpe atması ama feministler biraz hassas insanlar malum :)

Başka bir neden bulamıyorum.
0
🌸hayaatt
(11.09.17)
Sana isinmamis ya da senden biraz sogumus muhtemelen. Bir dahaki daveti sen yapmaya kalkma.
Seviseceginizi dusunmen gayet normal, sen bakma buradaki yorumlara.
Ama sevismeden ayrilmaniz da ihtimal dahilindeydi, oyle olmus.

Guncellemene edit: Sakin yurume bu saatten sonra. Donerse senindir, bi ihtimal.
0
stavro
(11.09.17)
senle yatma fikri hosuna gitmistir ama olay reele gelince aslinda istekli olmadigini farketmistir. muhtemelen sen daha yoldayken vazgecti.

next.
0
brkylmz
(13.09.17)
asfafasdfas ya, neyse olur öyle arada. geçmiş olsun.
0
doxanikee
(14.09.17)
🌸hayaatt
(15.09.17)
(5)

Esenboga sigara icilecek yer

lucky strike
Aktarma yolcusuyum. Nerde sigara iciliyor cikis mi yapmamiz lazim illa
Aktarma yolcusuyum. Nerde sigara iciliyor cikis mi yapmamiz lazim illa
0
lucky strike
(18.08.17)
üst katta - sanırım cafe nero'nun olduğu yerde - balkon vardı. herkes orada içiyordu sigarasını hatırladığım kadarıyla.
0
jason mraz
(18.08.17)
Bakiyorum simdi
0
🌸lucky strike
(18.08.17)
Enrty-nick olmuş :)
İlla çıkış yapmanıza gerek yok üst katta balkon var.
0
ofelia
(18.08.17)
illa çıkış yapmanıza gerek var ancak havaalanı dışına çıkmanıza gerek yok, güvenlikten rica edin çıkıp girebilirsiniz. Cafe neronun terasında içebilirsiniz.
0
yatagants
(19.08.17)
Aynen cafe neronun balkonundayim su an. Sabiha gokcendeki ufakcik yerde sigara dumani sivilasip ustumuze yagiyordu, burasi ferahmis.
Ben kapilarin oldugu kisim icin yer bakindim orda yasakmis. Illa burasiya gelmek lazimmis
0
🌸lucky strike
(19.08.17)
(8)

"indim derelerine"

lucky strike
türkçe'de bu kadar kısa ve net ve bu derece ahlaksız başka bir cümle var mı sizce? üzerine düşünür müsünüz bi? https://www.youtube.com/watch?v=5WSdQ0MSZUA
türkçe'de bu kadar kısa ve net ve bu derece ahlaksız başka bir cümle var mı sizce? üzerine düşünür müsünüz bi?

www.youtube.com
0
lucky strike
(05.08.17)
ben anlamadım, şair ne demeye çalışıyor?
0
eksimeksi
(05.08.17)
@eksimeksi,
"indim derelerine,
bilmem nerelerine"
diyor şair.
0
🌸lucky strike
(05.08.17)
göbeğinin altı çukur eminem var.
0
secrex
(05.08.17)
kosun lan mevzu var
(05.08.17)
Oooo, bu kadar kısa değildir ama türkülerimizde erotizme bol bol rastlanır.
Dam üstüne un eler
Tombul tombul memeler
Memeler baş kaldırmış
Kavuşmuyor düğmeler

Bir de Sana Vermezsem adlı güzide şarkımız var.
0
aychovsky
(05.08.17)
Gülşen şarkılarına alalım sizi.
0
allegrezi
(05.08.17)
Benim en nefret ettiğim türkü halime, sözlere bak;

Halime'yi samanlıkta bastılar
Şalvarını gül dalına astılar
Gecesini bin beş yüze kestiler

Elde bade belde şalvar oynar
Oynar gavur kızı aman oynar
Muhabbeti de aman candan kaynar

kadına tecavüz edip, kötü yola düşürmüşler ve iyi oynamasıyla övüyorlar :/ Bundan daha ahlaksız bi şey olamaz bence.
0
ekaterina
(05.08.17)
8kobe8
(05.08.17)
(3)

Buzdolabı olmadan nasıl yaşanır?

yeteramadenedimherseyi
bir 10 gün kadar buzdolabı olmadan yaşamamız gerekiyor. yeni taşındık.her gün dışarıdan yemeğe para yetişmez.ne yapılabilir?
bir 10 gün kadar buzdolabı olmadan yaşamamız gerekiyor. yeni taşındık.

her gün dışarıdan yemeğe para yetişmez.

ne yapılabilir?
0
yeteramadenedimherseyi
(05.08.17)
Konserve ton balığıyla salata yapılır, yeşillik, domates, limon vs az alırsanız 2-3 gün rahat durur dışarıda.
Patates kurtarıcı olabilir, yemeği yapılır, kızartılır, fırınlanır, az yumurta alıp patatesli omlet yapılır.
0
kobuzchu kiz
(05.08.17)
hocam, hızlı tüketimle 10 gün hatta 1 ay yaşanır, yaşadım. yani 1 kilo domates almak yerine 2 adet domatesi alıp aynı gün tüketmek gibi bir yaşam tarzı. buzdolabı olmadan 4 ay yaşayan arkadaşım bile var ama kış dönemine denk getirmişti diye sorun olmadı. işin sırrı: aldığın her şey aynı gün/bilemedin ertesi gün tüketilmeli.
0
lucky strike
(05.08.17)
Meyve sebzeyi marketten tane ile günlük alır ve vegan diyet yaparsanız hiç ihtiyacınız kalmaz.
0
bos gezenin bos ustasi
(05.08.17)
(5)

masabaşı çizilmiş haritalar

lucky strike
bize ilkokulda öğretilen "kötü şey'i" sorgulamamaya meyilliyiz. ortadoğu'da yaşanan her şeyin temelinde aynı sorunu tespit etmeye de meyilliyiz (evet öyleyiz. 60lardaki yeni sol argümanları bize dünyayı anladığımızı sandığımız bazı argümanlar sunuyor/sundu çünkü).özellikle ortadoğuyu kastederek sor
bize ilkokulda öğretilen "kötü şey'i" sorgulamamaya meyilliyiz. ortadoğu'da yaşanan her şeyin temelinde aynı sorunu tespit etmeye de meyilliyiz (evet öyleyiz. 60lardaki yeni sol argümanları bize dünyayı anladığımızı sandığımız bazı argümanlar sunuyor/sundu çünkü).

özellikle ortadoğuyu kastederek soruyorum, masabaşı çizilen haritaların neresi kötü (belki ırak'ın çok patavatsızca çizilmiş sınırları dışında. lawrence'ın ürdün için gereksiz kaprisini de çıkar hadi)?
fransız ve ingilizler arap halklarına "buyrun size bağdat'tan şam'a ve ordan aden'e kadar topraklar, yönetin kendinizi. hadi bize eyvallah" dese sonuçlar çok mu daha iyi olurdu sizce?
0
lucky strike
(04.08.17)
@Trollziya, elveda lenin ne alaka? doğu almanya sınırı masabaşı çizilmedi?
"diktatör olur hep" söyleminizin kaynağı nedir ayrıca?
0
🌸lucky strike
(05.08.17)
@Trollziya, kabul etmediğim bir şey yok. elbette her sınır masabaşı çizilmiştir. buradaki eleştiri "halkların dini/inancı/dili vs dikkate alınmadan çizilmiş" masabaşı haritalardı. sizin dediğiniz bundan 180 derece alakasız. ve gözlemlediğim kadarıyla kulaktan dolma kahvehane kültüründe sıkça görüldüğü üzre ezber cümleler. pakistan-hindistan sınırı dini/etnik farklılıklar gözetilerek çizilmiş sınırlardır (keşmir hariç). kuzey afrika'nın neresi olduğundan haberdar mısın bilemedim ama tunus'ta demokratik bir anayasa yapıldı, libya'da diktatör 2011'de devrildi ve içsavaşta, mısır demokratikleşme sürecinde, fas'ta son dönemde bazı reformlar yapıldı demokratikleşme adına vs. vs.

cevabınız için teşekkürler ama soruma cevap değildi. iyi akşamlar.
0
🌸lucky strike
(05.08.17)
Senin dediğin şey kimsenin kürtleri iplemeyip misakı milli sınırları içinde güneydoğuyu da Türkiye'nin almış olması heralde.

Uyandırayım Kürtlerin 100 yıldır 25 çocuk yapa yapa ulaştığı populasyondan önce de oralar Türk toprağıydı.
0
bos gezenin bos ustasi
(05.08.17)
@bos gezenin bos ustasi, sevr'i kastetmedim. sorma niyetim kürtler değil, araplardı.
ayrıca nickinizin hakkını veriyorsunuz kürdistan'a türk toprağı diyerek. iyi akşamlar.
0
🌸lucky strike
(05.08.17)
@Trollziya, hiçbir konuda ikna edilemem çünkü ikna edilmek değil bilgi sahibi olmak istiyorum.

keşmir yüzölçümü istanbul'un bin katı olsa dahi dünyanın en gereksiz toprakları. inshallah kashmir belgeselini izleyin.
libya, mısır ve fas konusunda söyledikleriniz ise ezber kürtçü/solcu safsataları. göz attım sadece, okumadım bile.

yine tekrarlayacağım, soruma cevap değil dedikleriniz.

edit: öffff edite bak.
0
🌸lucky strike
(05.08.17)
(10)

kendini "iyi insan" olarak tanımlamak/sanmak

lucky strike
şu tiviti görünce aklıma geldi ve üzerine düşündüm biraz. https://twitter.com/cengizckmk/status/891292545254346753kendini "iyi insan" olarak tanımlamak/sanmak epey tehlikeli bir şey değil mi sizce? kendini iyi insan sınıfına koyduktan sonra senin "iyi" olarak tanımlamadığın insanlara karşı nefret et
şu tiviti görünce aklıma geldi ve üzerine düşündüm biraz.

twitter.com

kendini "iyi insan" olarak tanımlamak/sanmak epey tehlikeli bir şey değil mi sizce? kendini iyi insan sınıfına koyduktan sonra senin "iyi" olarak tanımlamadığın insanlara karşı nefret etmen çok olası değil mi yani?

alın mesela rudolf hess. bu adam hitler'in sağ koluydu ve kendini "yasalara uyan, iyi kalpli ve nazik birisi" olarak tanımlıyormuş. hitler'de muhtemelen kendisi hakkında aynı fikirde idi. el-bağdadi kendisi hakkında gece uyurken "ben kötü biriyim" diye düşünmüyordur muhtemelen.
sen iyisin, öbürü değil. hazmedemezsin yahu bu sınıflamayı yaptıktan sonra. iyi apaçık ve kesindir. sen iyi olduğuna göre ve öbürü iyiyi anlamadığına göre (e aptal da değil) art niyetli olmalıdır, niye nefret etmeyesin? deccal'in askeri besbelli. kötü. yok edilmesi lazım.
sesli düşünüyorum.
0
lucky strike
(02.08.17)
Şu konuşmayı her yere yapıştırıyor olabilirim şu sıra lakin buraya da uygun düştü: youtu.be "Hakikat Şiddeti Doğurur" başlığı.

Kendi hakikat bildiğini sorgulamamak, onu hakikaten hakikat addetmek insanı daima tehlikeli bir yola itebilir.
0
olanlaolunmaz
(02.08.17)
@guitarissimo, evet kendini vizyonun doğrultusunda iyi/hakikat sahibi/doğru yolun yolcusu tanımlamak dediğiniz kadar temel bir kaç kurala bağlı. sorum da bu idi zaten, bu bakış sakat değil mi sizce? hitler de kendini böyle tanımlıyordu çünkü örneğin. öcalan da. evet.
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
kendini iyi insan olarak tanımlamak ahlaki bir kusurdur. iyi insan olduğuna kanaat getirmiş kimsenin, kendini haklı ve üstün görerek yaptığı hemen her eylemin hastalıklı sonuçları oluyor. savaşları oturduğumuz yerden sükunetle seyrediyoruz, ya da o savaşın çığırtkanı oluyoruz, ya da savaşa hayır derken yanlışlıkla kutuplaşmayı doğuruyoruz. kurgusal farkındalığımızla övünüyoruz falan filan. kim söylemiş hatırlamıyorum şöyle bir söz biliyorum."dünyanın çektiği acı kötü insanların şiddetinden değil,iyi insanların sessizliğinden."
bende sesli düşündüm sayende.
0
denef
(02.08.17)
@j r r tolkien hayrani, sorduğum şey nefret mevzusu/nefret etme potansiyeli değil. sadece hitler ve öcalan örneği kafanızı karıştırmasın. siz veya ben de kendini iyilerin safında görebiliyor olabiliriz. varsayalım "RTE SÜPER BİRİ, REİS" diyelim. ne kadar irrasyonel gerekçelerle temellendirirsek temellendirelim, kendimizi bir kere iyiye/hakikate sahip nitelemesine soktuğumuzda artık önümüzdeki süreçte bizden olmayanlara karşı ister istemez nefret etme sürecine gireceğiz. siyasi olaylardan gelişmelerden bağımsız olarak. bu yüzden genellemeye vurarak diyorum ki "kendini iyi tanımlıyorsan, canavarlaşman, faşizanlaşman an meselesi"
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
Valla güzel bir konuya değinmişsin hocam. Ben bu konuda hep şunu derim. İyi insan ben iyi insanım demez muhatapları onun iyi olduğunu söyler.

Benim yakınlarım ne der benim için bilmiyorum ama ben kendimi iyi olmaya çalışan bir insan olarak görüyorum. İyiyim dediğimde tehlikeli bir süreç başlayacak benim için diye düşünüyorum.
0
Fusha
(02.08.17)
Kimse kötü insan değildir.
0
[GODDARD]
(02.08.17)
@GODDARD, kimse iyi veya kötü değildir. ahlaki olarak kendimizi nerede gördüğümüzdür mesele. anlamak için sordugum soru da bu yuzden zaten. yoksa ne iyi var ne kötü.
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
katılıyorum, kendini 'iyi' diye konumlamak başkalarını kötü diye konumlamayı beraberinde getirir. bunun yanı sıra yaptığın şeyleri 'iyilik olsun diye' yaptığını iddia ederek sorumluluktan sıyrılırsın veya kendini haklı çıkarırsın. hitler, hitler'in sağ kolu vb. kişilere sorarsan da büyük ihtimalle iyi olanı değil ama 'gerekli olanı' yaptığını iddia edecektir. bunun altında da son derece siyah/beyaz bir düşünce sistemi yatar.

kendini 'iyi' veya 'haklı' veya 'doğrucu, doğrunun yolunda' olarak tanımlayan insan kendinden şüphe etmeyen insandır. ve bana göre en tehlikeli insan türüdür.

her şeyden önce ilk kendimden şüphe ederim ve kendimi sorgularım. bunun özgüvensizlik veya kendi ahlaki temellerinden şüphe etmekle de alakası yok. sorgulamak bir yaşam biçimi olmalıysa, ki bence olmalı, o zaman sorgulamaya kendi benliğimden başlamam kadar doğal bir şey olamaz.
0
lily briscoe
(02.08.17)
@j r r tolkien hayrani, nefret potansiyeli dışsal, her koşulda kisiye bagli degil. nefretimi bir noktadan sonra yonetemem. bu yuzden kendimi ne derece iyi gordugumle ilgileniyorum, kisiligimin momentumu bununla belirleniyor cunku bence.

kibir ve egodan daha ziyade kendimi gordugum potansiyel jyilik noktasi bende once bilinc, bu bilincle saskinlik sonra ofke yaratir/ofke duyarim. Kafire karsi silah kullanmaya bu noktada karar veririm cunku. Kendimi hakkaniyet sahibi, yeterli gordugum anda beni fikren yenemezsin artik, ben mezhebim neyse onun neferi oldum. Canavarlastim? Iyi olmasam ve kendimden suphe duysam bu noktaya gelmezdim?
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
@j r r tolkien hayrani ,yahu hayır, kısır döngüye falan girmedik. sen itkinin nefret olduğunu, ben kendini iyi olarak tanımlama derecesi olduğunu söylemeye devam ediyoruz.
bahsettiğim senaryo bilinçdışı bir senaryo değil, rasyonel akla sahip her ideoloji/fikir sahibinin rahatlıkla tecrübe edeceği bir süreç.
bence fazla felsefi ve bağnaz düşünüyorsun. daha somut düşün lütfen. hitler'i öcalan'ı boşver. iyilik yapma/iyi ideoloji budur mottosu ile yola çıkanlara bak.
stalin'e bak, feministlere bak, akp'ye bak, 20.yy emperyalist devletlerine bak, kızıl ordu fraksiyonu'na bak, muhammed'in mekke'de ilk zamanlarına bak.
hatta potu arttırayım kkk'nin kuruluş zamanlarına bak. hepsi modern ve iyilik vaadeden, iyi bir mesaj/manifesto getirdiklerine inanan insanlardan mütevellittir. ilk manifestolarına fırsatın olursa bak. "BUNLAR İYİLİK ELÇİSİ YAHU" der, toz konduramazsın.
çünkü kötülük (nefret potansiyeli) harekete geçirecek yeterli itkiyi tek başına sağlamaz kitle üzerinde.
senin bahsettiğin zannediyorum linç kültürüne dair çok istisnai (çok ortadoğu işi) şeyler. bu ortadoğu vizyonu dünyaynı ve peşine düştüğüm şeyi anlamlandırmak için yeterli değil.

işi örütlerden bağımsızlaştırıp daha kişisel bakarsak da durum böyle. iyiye/doğruya sahip olduğunu düşündüğün anla nefrete caiz olanı düşündüğün an bir birine zıt.
biri sana roma'yı yaktırır öbürü seni en kötü ihtimalde katil eder. roma'yı yakma sebeplerinin peşindeyim ben.
0
🌸lucky strike
(02.08.17)
(11)

bircok seyi yarim yamalak bilmek vs bir şeyi tam bilmek

lucky strike
goethe olsun nietzsche olsun bir takım filozoflar bir şeyi tam bilmenin birçok şeyi yarım bilmekten evla olduğunda iddia ediyor malumunuz. elestirmeden kabullenmek bizim çağın vebası.bence 21. yüzyılı tahmin edecek vizyonları yoktu bu adamların. 20. yy belki ama 21. yy da bu önerme geçerli değil. "A
goethe olsun nietzsche olsun bir takım filozoflar bir şeyi tam bilmenin birçok şeyi yarım bilmekten evla olduğunda iddia ediyor malumunuz. elestirmeden kabullenmek bizim çağın vebası.
bence 21. yüzyılı tahmin edecek vizyonları yoktu bu adamların. 20. yy belki ama 21. yy da bu önerme geçerli değil. "Az az ama sık sık yemek" saglikli oldugu gibi, az az ama cok fazla konuda bilmek daha evladır gibime geliyor benim. niçe abartmayı seviyor işleri neticede. sizin fikriniz nedir?
0
lucky strike
(01.08.17)
tama yakın bildiğin bi iki konu olsun, kalan her konuyu az az bil. bu benim felsefem. bu devirde konular o kadar daralıyor ki alt başlıklar altında, herhangi bi konuyu tam bilmen imkansız.
0
nundu
(01.08.17)
felsefi açıdan bakarsak herhangi bir şeyi tam olarak bilmek mümkün değil. o halde yüzde kaçını bilmemiz lazım?
bilmek eylemini komple bir bilme işi olarak görürsek bilinebilecek her şeyi bilemezsek bahsedilen tam bilmeyi gerçekleştirmiş olamayız. var olan her şeyi bilmemiz de mümkün değilse bu kıllı almanlara bok yemek düşmez mi?

az ama sık sık yemenin düşünüldüğü kadar sağlıklı olmadığı gittikçe yüksek sesle dillendirilmeye başlandı, daha da artacak(bu da benim vizyonumu belli etsin, not al). bak senin bildiğin bu bilgi 10 yıl bile yaşayamayacak neredeyse, bırak da o zamankilerin bildikleri 100 seneye kadar yaşayabilmiş olsun...
0
Bruce
(01.08.17)
@nundu, bu devirde bir konuyu tama yakın bilebilmek imkansız bence ya. dünya inanılmaz bir hızda gelişiyor. yakalamak imkansız. sen uyuyorsun, çin 7 saat ileride, geliştiriyor bir şeyler, üstüne koyuyor veya yanlışlıyor seni, tüm varoluşunu. çin'de geçiyor olay. 7 saat ileride.
0
🌸lucky strike
(01.08.17)
bir çok şeyi yarım bilirsen çok güzel sohbet edersin, herkesle arkadaş olursun. bir şeyi çok bilirsen ukala olursun. (sosyal açıdan değerlendirdim)
0
dirildimde geldim
(01.08.17)
bence 21. yüzyılın problemi bu iki seçenekten hangisi daha evladır değil. şu anki problem artık bir veya iki şeyde uzmanlaşmanın yetmiyor olması. eskiden bir konuda uzmanlaşan kişi ömrünün sonuna kadar oradan yürüyebilirdi (çok genellemeyeyim ama alanına bağlı olarak mümkündü). şu an bilgi üreten insanların üzerindeki baskı çok daha fazla, bir şeyi derinlemesine bilmek yetmiyor, başka bir çok şeyle uzmanlığını desteklemek gerekiyor. hayatın her alanında disiplinlerarası bilginin ön plana çıktığı bir çağdayız.
0
lily briscoe
(01.08.17)
iki tane yarım bir bütün etmez. İyi geceler.
0
AWD
(01.08.17)
Abim vaktiyle Bhavahbutti adli Hintli bir dusunurun bir sozunu soylemisti bana:
”Her seyin bir seyini, bir seyin her seyini bil"
Yani her konuda edecek iki kelamin olsun ama bir konunun da uzmani ol. Bence sorun yok bunda. İs ki o bir seyini bildigin konuda ukalalik taslama. Bu kadar biliyorum de gec. Ogrenmeye de acik ol derim ben.
0
ombutosman
(01.08.17)
herkesin biliyorum demesi ayni degil.
0
kurnaz
(01.08.17)
Bununla ilgili çok tartışma var ama geçen sene şöyle bir şey okumuştum. Şimdi çağımızda bilg ğstel artıyor ve bir yandan da sosyal medya, ıvır ve zıvır ile kendi zamanımızı baltalıyoruz. Üstüne de "millenial mindset" dedkleri, zorlaşınca bırakma ve yelkenleri suya indirme de çok yaygın. Bunları birleştirince uzmanlaşma imkansıza yakın oluyor. Çalışmanın displinler arası olması değil de, insanın kendini "jack of all trades, master of none" haline getirmesi durumunda, insanlar kafalarını eskisi kadar zorlayacak fırsatı bulamıyor ve insanlar aptallaşıyor. Bir konuyu derinlemesine keşfedecek insan az kalıyor. Zaten 1000 kişi derinlemesine incelemeye gönüllü olur, bir tanesi becerir. Bir kişi gönüllü kaldığında ortalıkta binlerce şaklaban dolaşıyor ama yüzeysellik dışında bir şey üretebilen kalmıyor diyordu. Bunun dışında disiplinler arası çalışmanın da benzer şekilde insanlrın ne ürettiklerini tamamen anlamadıkları ve üretim bilgisine hakim olamadıklrı için amaç bilgisini de tam ortaya koyamayacakları, düşünemeyeceklerini ve bunun da itaat eden bir toplum yapısına neden olduğunu tezleriyle bir 40-50 sayfa açıklıyordu.

Bazıları ise sadece muhabbet yönünden bakıyor "Ne kadar çok şey bilirsen, o kadar çok kişiyle laflayabilirsin" duor ama bi yandan da "Hakkaten bir şey bilen insanların arasına girersen, öyle suspus kalırsın" diyor.

Disiplinler arası çalışma şart olmasına rağmen, en az bir uzmanlık şart diye düşünüyorum.
0
aychovsky
(01.08.17)
Esas soru su, o seyi bildigine ne zaman kanaat getireceksin?
0
dunal
(01.08.17)
İş hayatını soruyorsan orada gelinen nokta az az ama çok konuda bilgilenmek değil bir konuda yetkin olup onu diğer dallarla desteklemek, ilgili alanlarda da bilgilenmek yönünde.
Batı üretim ilişkilerinde bilgi çağına gireli epeyce oldu. 2. dünya savaşını milat sayabiliriz. Biz her zamanki gibi geriden takip ettik bizde de başladı artık. Ceo'luk kavramı bilgi çağı ürünü mesela. Bilginin bilgiye uygulanması ve performansından sorumlu olmak ceo'nun iş tanımıdır. Boş yere o kadar kazanmıyorlar, sermaye sahibinin söz hakkı olmuyor onların oluyor.

Özel hayatta benim algoritmam şöyle:
İlgilendiğin bir veya birkaç konuda ilerlemek, diğer konularda ilerleyenlere kulak kesilmek, ilgilenmediğin konuları es geçmek. Çünkü terabaytlarca bilgi var bir insanın ne ömrü ne hafıza kapasitesi yetişir. Anca küçük bi bölümüne yetebiliriz o da bırakmaz devam edersek.
İlgilendiğin konuda ilerledikçe yan dallarda da araştırma yapman gerekiyor, kendiliğinden çeşitleniyorsun. Hakkında söz söyleyebileceğin alan kendi alanın oluyor, sohpet ortamında çeşitlendiğin konularda konuşup soru sorabiliyor, daha ileri gidebiliyorsun.. Soru sorabilmek de bilgiyle ilişkili, hiç ilgilenmediğin konuda soru da soramıyorsun.

Alanında söz söylerken de öğrenmenin bitmeyecek bir süreç olduğunun farkında olarak söylemek en güzeli. Bilginin zekatı paylaşmak ama konuşurken sürecin bitmeyeceğini bilerek konuşmak lazım.
Çeşitlendiğin konularda konuşurken de ultra temkinli olmak gerekiyor. Mesela ya ben bir filin bacağındaki karıncaysam tırmandığım şeyi sütün sanıyorsam... Epeyce de tırmanmışım halbuki.

Değişik konularda bütüne bakabilenlerimiz bol olsun, hem biz gelişelim hem memleket gelişsin alalım başımızı yürüyelim.Her nekadar gidişat o yönde değilse de istemekten vazgeçtiğimiz an kaybettiğimiz andır demi :)
0
hayat aklini konusacak bir filozof uret
(01.08.17)
(17)

Böyle bir ülke var mı ?

sorunvar
Asgari ücretlinin rahatlıkla ev araba alabildiği bir ülke var mı ?
Asgari ücretlinin rahatlıkla ev araba alabildiği bir ülke var mı ?
0
sorunvar
(29.07.17)
İsveç.
Tabii burada öyle para biriktirip ev alma olayı çok yok. Daha çok krediyle alınıyor. Ancak kredi ödemesi maaşının 4te 1i falan, iki kişi çalışıyorsa gayet rahat geçinebiliyor aile.
0
senolll
(29.07.17)
isveç.
asgari ücret bile almayan arkadaşım sadece çocuk yaparak alıyor. çalışmıyor. haftada bi 2-3 saat çim biçiyor sitesi de ona belli bi ücret ödüyor.
0
aşksız prens
(29.07.17)
asgari ücretlinin rahatlıkla ev alabilmesi fikri çok saçma, çok ütopik.

asgari ücret vasıfsız elemanlara verilen bir ücret türü. bir ülkede ne kadar çok asgari ücretli varsa ülke o kadar gelişmeye kapalıdır. (türkiye pek çok boktan alanda olduğu gibi bu alanda da lider sanırım oecd arasında; toplam işgücünün %50'si asgari ücrete çalışıyor)
asgari ücretlinin ev alabildiği ülke boktan ve eşitliğin olmadığı geri kalmış bir ülkedir. umarım dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ülke yoktur ve olmaz.
0
lucky strike
(29.07.17)
@lucky strike, neden saçma ve ütopik olsun?

"gelişmiş ve eşitliğin olduğu bir ülke" ifadesi ne kadar ütopikse, bu da o kadar ütopik işte. kendi karton kutularınız içinden neden yorumluyorsunuz hayatı, insanları, insanlığı...

bak iki kişi de demiş işte, isveç'te, ispatlı iki örnek. isveç boktan bir ülke mi? eşitliğin olmadığı geri kalmış bir ülke mi?

asgari ücret sadece vasıfsız elemanlara mı veriliyor? emin misin?

"gelişmeye kapalı" ne demek?

bu kadar kelimeyi, sonlarında nokta olacak şekilde birkaç parça halinde (cümle?) yazınca bir şey ifade etmesi gerekir normalde.
0
runagain
(29.07.17)
"asgari ücretin sadece vasıfsıza verilmesi" pıhhhhh.

"asgari ücretlinin ev alabildiği ülke eşitliğin olmadığı ülkedir" pufffff.
0
medre
(29.07.17)
@lucky strike, nasıl bir eşitlik olmamasından bahsediyorsun acaba?
Zaten burada devlet Türkiye gibi gelirler arasında uçurum olmasın eşitlik olsun diye uğraşıyor. Minimum şartları vatandaşları kazanabilsin diye.
Asgari ücretliden %20 vergi kesilirken yüksek ücretliden %50 lere kadar çıkıyor kesilen vergi.
Ha noluyor elbette fazla ve az kazananlar var, az kazanan 2 odalı dairede oturuyorsa çok kazanan villada. Ama kendi evlerini de alabiliyorlar yaşam şartları zorlanmadan, yıllık 5 hafta minimum izinlerini alarak.
0
senolll
(29.07.17)
@runagain, kimsenin hayatını yorumlamadım, asgari ücretlileri aşağılayacak bir şey de söylemedim.
çok basit bir matematik var: ekonomik gelişmişlik ve eşitlik aynı anda olmaz. saçma ve ütopya dediğim kısım burası. bunu sabaha kadar tartışabiliriz dm'den. burada tartışmaya dönmesin (çünkü site kurallarına aykırı) diye uzatmayıp anafikrimi yazıp geçiyorum.
isveç konusunda örnek veren iki arkadaş da yanılıyor. kulaktan dolma şehir efsaneleri bunlar.
ben asgari ücretin olmasına tümden karşıyım. devlet tarafından işverene dikte ettirilen bir ücret olması sebebiyle maliyetleri arttıran bir ücret türü olduğu için karşıyım ve "gelişmeye kapalı" derken de buradan bir çıkarım yaparak söyledim. (bu da soruya cevap değil, bunu da tartışabiliriz dilersen)

@senolll, minimum şartları devlet dikte ediyor. işçilerin arz ettikleri emeğin karşılığı minimum mudur? niye minimuma razı oluyorlar? ve daha fazlasını hak edenlerin maaşlarının düşmesine sebep olup "uçurumu" derinleştiriyorlar?
işçilerin haklarının korunması hayati önemde, ancak (bu sözüme çok içerlediniz ama hepinizin bildiğini biliyorum) "hiçbir vasfı olmayanlara" verilen bu ücret işçilerin çok azının hak ettiğinden daha fazla almasına sebep olurken çoğunluğun hak ettiğinden daha azını almasına sebep oluyor.
0
lucky strike
(29.07.17)
@kosun lan mevzu var, aahahhaha. smith'in böyle bir teorisi yok. smith, işçi ücretlerinin sürekli artış göstermesi gerektiğini söyler hatta ama bunun ne şekilde olması gerektiğini söylemez (ürün fiyatından bahsederken bundan bahseder hatta ama fiyat oluşumunu yine fiyatla açıklamaya çalıştığı için çeliştiği nokta da burasıdır). işkembeden basmakalıp ve uydurma cevaplar yazmadan önce lütfen (bkz: econ 101)
0
lucky strike
(30.07.17)
@lucky ben başlıkta asgari ücret dendiği için burada asgari ücret gibi kabul edilen rakam üzerinden söyledim. Senin söylediğin gibi burada devlet tarafından dikta edilen asgari ücret diye bir kavram yok. İşveren istediğini verebilir ama o maaş azsa insanlar zaten işe girmez. Öte yandan insanlar gerçekten az kazanıyorlarsa devlet sosyal yardım veriyor onlara.

Ayrıca kulaktan dolma bilgiler değil, burada yaşayan akrabalarım var ve hem onları hem diğer insanları görüyorum. Bir kuzenim fabrikada işçi olarak çalışıyor, vasıfsız diyebileceğimiz, üniversite okumayı gerektirmeyen ve Türkiye'de olsa muhtemelen asgari ücret alacağı bir iş. Aldığı para 19000 SEK. Eşi de benzer miktarda kazanıyor, hem daireleri var hem arabaları, hem de yılda 1 ay tatillerini güzel güzel yapıyorlar, daha geçen 12 gün Çeşme Sheraton otelinde kaldılar. Şimdi de hem Audi 2008 model arabasını değiştirmeyi düşünüyorlar, hem de daha büyük bir eve geçmeyi. Ha 2 de çocukları var bu arada ve 50 tane lego oyuncağı var. Ben hayatımda legoyla oynamadım.

İkili konuşma kurala uygun olmayabilir ama bu söylediklerim soruya da dolaylı cevap olduğu için mesaj atmak yerine buraya yazıyorum.
0
senolll
(30.07.17)
@senolll, "asgari ücret gibi kabul edilen rakam" ile "asgari ücret" farklı şeyler.
isveç örneği geçersizdir derken bunu kastediyordum. duyuru sahibinin sormaya çalıştığı şeye cevap değil ayrıca aşağıda tırnak içine aldığım bölümü yazarak zaten benim "asgari ücret vasıfsızlara verilen ücrettir" tezimi doğruladınız diye düşünüyorum.

"Bir kuzenim fabrikada işçi olarak çalışıyor, vasıfsız diyebileceğimiz, üniversite okumayı gerektirmeyen ve Türkiye'de olsa muhtemelen asgari ücret alacağı bir iş."
0
lucky strike
(30.07.17)
@lucky strike, sokaktan, yok vazgeçtim... herhangi bir plazadan ya da en yetkin sayılan akademik kurumlardan birinden rastgele 10 kişi okusnu yazdıklarınızı, onlar "şunu anladık" derse ben de altına imzamı atarım.

"asgari ücretlinin rahatlıkla ev alabilmesi fikri çok saçma, çok ütopik." cümlesinin izahı mümkün değil. bunu kabul etmelisin önce. "almasınlar" anlamı da çıkar "alamasınlar tabii" anlamı da. bu bir tespit değil. adeta bir nefret, aşağılama içeren cümle ve "çok saçma, çok ütopik" ifadeleri de hayli iddialı.

isveç'ten örnek veren arkadaşlara "yanılıyorlar" demişsin ama sen "doğrusu nedir" söylememişsin. de ki misal isveç'te asgari ücret budur, ev fiyatı şudur. bir asgari ücretli zinhar ev sahibi olamaz.

eşitlik illa ki herkes için ve birebir olmaz ama vahşi kapital de olmaz. ama korkunç uçurumlar da olmaz. biri 1 000 m2 evde oturur diğeri 50 m2'de. bu matematik değil :) sözel bir şey bu. bu bir duruş meselesi. nerede, kimin yanında durduğun meselesi.

"asgari" bir şey nasıl maliyetleri arttırabilir? artı bu işverene dikte edilmiyor, en az bunu verebilirsin, deniyor. ve buradan "gelişmeye kapalı" gibi bir şeyi nasıl çıkardın tuhaf...

şu site kuralına aykırı şeyine de gerek yok. sorulan sorunun ve verilen cevapların daha iyi anlaşılmasına yönelik bu konuşmalar. özel hayatımızdan sohbet etmiyoruz ki.
0
runagain
(30.07.17)
@runagain, işgücünün en vasıfsız kesiminin rahatlıkla ev ve/veya araba alabilmesi için aklıma 2 yol geliyor:
1- ekonomi tam kapasiteye ulaşmıştır, inşaat sektörü diye bir sektör kalmamış ve herkese yetecek kadar toprak ve o topraklar üzerinde bir ev inşa edilmiştir ve aktif olarak sağlam kalan hiçbir ev ne eskiyecektir ne de yıkılma tehlikesindedir.
2- devlet herkese ev ve araba dağıtmıştır.
madde 1 ütopik, madde 2 saçma olan kısım. nefret veya aşağılama yok gördüğün gibi bu kişilere karşı.
madde 1 herhalde anlaşılmıştır ama madde 2 dünya görüşünüze göre değişir. ama yine asgari ücretliden ve diğer ücretlilerden toplanan vergilerle herkese ev verilmesi devlete tanrı rolü verir, yönetenleri yolsuzluğu sürükler ve kimse zannediyorum o ülkede özgürlükten söz edemez, kimse rejim karşıtı olamaz mesela o ülkede. benim saçma bulma nedenim bu.

isveç'ten örnek veren arkadaşın kendi söylediği gibi isveç'te asgari ücret diye bir kavram yok. ironik olarak dar gelirliler bile ev alabiliyor. asgari ücretin olmadığı durumda ev alınabiliyor görüldüğü gibi, belki de ekonomik gelişmenin sırrı burdadır? :)

mühim olanın eşitlik değil özgürlük olduğunu savunuyorum ben. bedeli ne olursa olsun. "vasıfsızlara en az bu kadar vereceksin" diye dikte eden devlet aygıtı gerçekten daha fazla hak eden vasıflı insanların hak ettiğinden daha fazla kazanmasını engelliyor.
önceliği eşitlikten daha ziyade ekonomik özgürlüğe vermeli ve işveren, işçi ile hangi maaşa anlaşıyorsa o maaşa çalıştırmalı. 750 lira kazanması gereken bir işçiye 1300 tl (bu net rakam, işverenin cebinden asgari ücretli her kelle başına 3200 lira gibi bir şey çıkıyor) vermek, 2000 lira alması gereken vasıflı işçiyi de 1500 liraya falan çalışmaya razı ediyor. asgari ücretin çıkmazı tam olarak burası. ülke ekonomisinin verimini düşüyor yani bu durum.

asgari bir şeyin maliyetleri ne kadar arttığını da bence ben söylemeyeyim, kobi tarzı bir işletmesi olan işverene sorarsan çok daha iyi ve sağlıklı anlatır.
0
lucky strike
(30.07.17)
@kosun lan mevzu var, üç kuruş almasi gerekiyorsa bir kisi üç kuruş almalidir benim görüşüme göre. Cunku o uc kurus almasin diye 10 kurusluk deger ureten de o 3 kurus deger uretenle birlikte 5 kurus almak zorunda kaliyor. Rekabet ne olacak? Isgucu kalitesi ne olacak? Urunlerin fiyatini arttiramayan sektordeki firmalar neden bu maliyete katlansin? Devletin gorevi iscilerin serbest bicimde orgutlenebilmesi ve grev haklari gibi temel haklari korumaktir. Piyasaya ne kadar min ucret dikte etmek degil.

Not: Kelle kelimesi benim gunluk hayatta kullandigim bir kelime, lafin gelisi soyledim, hakaret olsun diye degil. Mobile gectigim icin edit de yapamiyorum
0
lucky strike
(30.07.17)
@lucky strike, sorun şu ki... senin aklına gelen yol ve yöntemler dışında da seçenekler, ihtimaller var. iki seçenek, sunduğun seçenekler ve o seçenklerle bağlantılı verdiğin örnekler de kısıtlı bir düşünce ve hayal gücünün ürünü ve ayrıca kabul etmek istemesen de, "vasıfsız", "en vasıfsız" diyerek önyargılı hatta ötekileştirici, tepeden bakan sorunlu bir zihniyetin ürünü.

tr'de asgari ücret, asgari ücret belirleme komisyonunca her altı ayda bir belirlenip hükümete öneriliyor ve nihai kararı hükümet veriyor. komisyonda bir üye işveren, bir üye işçi, bir üye de hükümet temsilcisi. işte o komisyondaki fakir halkın oy yağdırdığı hükümet temsilcisi işçi temsilcisiyle bir hareket etse ve dahi bilimsel, objektif verileri göz önüne alsa insani, ahlaki her türlü kritere açık bir hakaret olan bu rakamlara milyonlarca insan maruz kalmaz. ha, o milyonlarca insan uyansa zaten bu düzen değişir ama o ayrı bir konu.

bahsettiğim bu işte. durduğun yer! tuttuğun zihniyet! olaya, insana, insanlara baktığın. bu sorunlu! bunu görmelisin.

her defasında yazdığın şeyleri düzelterek ilerliyorsun. isveç örneğini düzeltmene rağmen, "ama orada asgari ücret yok :)" diyorsun. adı illa ayşe, fatma mı olmalı? isveç'teki en düşük ücreti, tr'deki asgari ücretle kıyaslayıp, "oranın asgari ücreti/buranın asgari ücreti demek çok mu saçma? anlamsız mı gerçekten, iki minimum/asgari gelir seviyesini karşılaştırıp "oluyormuş" demek? senin söylediğini çürüten bir şey olduğunu fark etmen lazım...

verdiğin iki seçeneğe burada gelecek olursak, isveç örneğiyle birlikte...

1- "ekonomi tam kapasiteye ulaşmıştır" (ekonominin tam kapasiteye ulaşması ne demek acaba? daha ileri gidemez mi demek? ekonominin son noktasıdır mı demek? isveç... buraya kadar...) , inşaat sektörü diye bir sektör kalmamış (isveç'te inşaat sektörü bitmiş!)ve herkese yetecek kadar toprak (milyonlarca kilometrekare toprağı mı var isveç'in?)ve o topraklar üzerinde bir ev inşa edilmiştir ve aktif olarak sağlam kalan hiçbir ev ne eskiyecektir ne de yıkılma tehlikesindedir (çünkü bütün evler kırılmaz, dökülmez, yanmaz, eskimez bir maddeden yapılmıştır! çünkü bunu da ekonomisi tam kapasiteye ulaştığı için isveç bulmuştur! mesela isveç başka bir şey daha bulamayacaktır; yıkılmaz, eskimez evden sonra çünkü isveç'in ekonomisi tam kapasiteye ulaşmıştır!?).

2- devlet herkese ev ve araba dağıtmıştır (sscb diyosun? halbuki birilerinin bir şey dağıtmasından bahsetmedi kimse.).

ama yine asgari ücretliden ve diğer ücretlilerden toplanan vergilerle herkese ev verilmesi devlete tanrı rolü verir (ne ben ne de bir başkası böyle bir şey önermedi zaten. haddizatında, devletin birilerine birşeyler vermesinden dahi bahsedilmedi! devlet verirse kupon arazi verir ancak! devlet verirse vergi indirim/affı verir kodamanlara! çünkü devlet verirse ancak ihale verir, iş verir, kadro verir yandaşlarına! çünkü çalışan aktif nüfusun yarısının asgari ücretli göründüğü -göründüğü, çünkü bir kısmı asgari almadığı halde asgariden gösterilir sigortası- halde nüfusun yüzde bir ikisi daha eşit, daha layıktır devletin onlara bir şeyler vermesine. versin demedik zaten... vermesin. asgari ücretlinin ev sahibi olması/olabilmesini konuşuyoruz. devletin bir şey vermesini değil.), yönetenleri yolsuzluğu sürükler (çünkü ancak ve sadece yoksul, dar gelirli insanlar için bir şeyler yapılması yolsuzluğa sürükler!) ve kimse zannediyorum o ülkede özgürlükten söz edemez (kimin haddine!), kimse rejim karşıtı olamaz mesela o ülkede (kesin! inandım. çok bilimsel bir düşünce). benim saçma bulma nedenim bu.

mühim olan eşitlik, özgürlük ve adalet'tir! tek başına biri değil, birine feda edilmiş diğeri değil! eşitliksiz özgürlük, özgürlük değildir! adaletsiz eşitlik, eşitlik değildir! yasama-yürütme-yargı gibi hani... hatta yanına basın, dördüncü kuvvet olarak ve olmazsa olmaz, sivil toplum örgütleri!

liberal masallar, kapital hikayeler... bunu din/ırk/ideoloji sömürücüsü kitle ya da fikir partileri ideolojileriyle soslayıp halka pazarlar ve tr'de olduğu gibi bu tutar. vahşi kapitalizmin asıl yüzü de işte böyle görünür olur gören göze...

@senolll'un da dediği gibi... devlet kimseye bir şeyi dikte etmiyor. zaten bizatihi devletin bir kurumu olan tüik'in açlık sınırının da altı olan bir rakamı, asgari ücret olarak belirliyor. o halde tüik "karın tokluğuna", "canı çıkasıya" gibi kriterler de getirsin; "açlık sınırı" gibi... ona göre daha da az verilsin misal hak etmeyen vasıfsızın da vasıfsızılara!..

@senolll, bunu yazdığı halde, daha sonra verdiğin cevapta kullanman ilginç... devlet, yukarıda da açıkladığım gibi, kendi kurumunun verdiği "açlık sınırı"nın da altında asgari bir asgari ücret belirliyor ama "illa da bunu ver, beş kuruş da fazla verme" demiyor...

tüsiad'da ya da müstakil/müslüman(!) siad'da mı çalışıyorsunuz siz? :) "kelle" oldu şimdi de vasıfsızın da vasıfsızı, allahın belaları :) çünkü kullandığınız ifadeler, insandan değil de kölelerden bahsediyormuşsunuz gibi. sanki birkaç yüz yıl önce kölelere ağalık edip "şuna bir dilim ekmek, ona iki dilim ekmek" diyen biri gibi.

bakın kuzum...
tr gibi gelişmekte olan ve biat (dini/ideolojik) kültürünün çok baskın olduğu, hala şehirleşememiş (plazalardan bahsetmiyorum. kültürdür şehirleşmek!) bir toplumda "bırakınız işçi-işveren anlaşsın" demek, bırakınız parası olan "köle" gibi "işçi" çalıştırsın demektir!

kobi tarzı bir işletmecinin nasıl çalıştığını çok iyi biliyorum :) giderini gelirini kafasına göre gösterebildiğini :) kişisel/aile harcamalarını gider olarak gösterebildiğini :) kâr/zarar hesabını yine nasıl gösterebildiğini :) ... ki canımız ciğerimiz, sebebi hayatımızdır kendileri lordlarımız :)

tüm yazdıklarınız... bir bilimsel görüş/düşünce ya da sosyolojik bir tespit değil, ideolojidir! paranın, gücün ideolojisi! gerçekleri ters yüz etmektir. özgürlük diyerek, insan olmaktan kaynaklanan ve doğuştan elde edilen ve uğruna yüzyıllardır kan dökülerek geri alınan eşitliği yok etmektir! ama çok ayıptır :(
0
runagain
(30.07.17)
almanya'da saati 8.84 euro günde 8 saat çalış 70.72 euro yapar. hafta sonları çalışma diyelim temmuz ayında 21 iş günü var 1485.12 euro olur aylık asgari ücretin.

şöyle bir aile arabası alınabiliyor 1 tane aylık maaşınla;
www.ooyyo.com

türkiye'de 1200 - 3000 arasında şu var mesela;
www.sahibinden.com
0
rain when i die
(30.07.17)
Bu soru asgari ücretten son cevaptaki vida/sandalye yorumuna nasıl geldi bilmiyorum ama madem İsveç denmiş, İsveç'te durumlar nasıl biraz bilgi vereyim.

İsveç'te bizdeki gibi devlet tarafından belirlenen "asgari ücret" diye bir kavram yoktur ama hemen hemen her iş kolu için sendikaların o iş kolundaki şirketler ile yaptıkları anlaşmalar vardır ve ücretler buna göre verilir. O ücretler de tek kalem değildir, işçinin tecrübesine, eğitimine göre farklı ücret tipleri vardır. Örneğin x iş kolunda çalışan 2 yıllık iş tecrübesi bulunan biri ile 6 yıllık iş tecrübesi olan biri aynı maaşı almazlar.

Gelelim şu fabrikada çalışıp gününü gün eden meşhur kuzene. O kuzen orada mı doğmuş, sonradan mı göçmüş bilmiyorum ama İsveç'te bizdeki gibi hiçbir eğitimi olmayan vasıfsız adam bulmak için uğraşmanız gerekir. Eğitim sistemine dahilse (yani küçükten gittiyse oraya) zaten en kötü bir meslek lisesi bitirmiş olur kişi. Yok sonradan gittiyse de, o devlet seni eğitim vermeden bırakmaz, işsizlik maaşı alabilmek için dahi meslek kurslarına gitmen gerekir, öyle yattığın yerden maaş alamazsın. Fabrikada çalışacak işçiler öyle sokaktan seçmece usulu seçilmezler, mutlaka işin asgari bir eğitimini almıştır o kuzen. (Bu arada İsveç'teki fabrika işçisi bu "vasıfsız işçi" tanımına pek uygun değildir, siz yaşadığınız yerden yola çıkarak vasıflıdan "beyaz yaka" anlıyorsunuz ama gelişmiş ülkelerin mavi yakaları da vasıflıdır, bunu da bir not olarak düşeyim. İsveç'te x sektöründe 20 yıl tecrübeli bir mavi yaka hiçbirinizin o kadar yıl çalışıp kazanamayacağı paralar kazanır.)

Ev almaya gelince, yani yerine, işine göre değişir bu, standart bir tanım vermek çok zor. Stockholm'de yaşıyorsa biraz zor alır mesela, Lund'da yaşıyorsa daha rahat alır, gibi. İsveç'te esas zor olan krediyi çekmektir, buradaki bankalar gibi bol keseden dağıtmazlar, 3 sene önce ödemesini geciktirdiğiniz bir fatura yüzünden dahi red yiyebilirsiniz. Hele bir alacağınız icraya düştüyse falan, geçmiş olsun, 100 yıl kredi çekemezsiniz. Ama o krediyi bir kere çektiniz mi, gerisi daha kolaydır, geri ödemeler daha adildir.
0
fengari
(30.07.17)
Asgari=minimum ucret artik anlasilip, kabul edilip devam edilmesi gereken bir karsilastirma.

Ayni isimlendirme, ayni prosedur olmasi gerekmiyor. Minimum gelir=asgari demek zaten. Buna bu kadar takilmamak gerekiyor.

Ozellikle calisan haklari soz konusu oldugunda sahin gibi hucuma gecmek, yakaligiyla ovunup kendisinin de bir emekci oldugunu unutup sermaye/guc guzellemesi yapmak cok tuhaf bir şey.

Tr'de de 2 yillik isciyle 6 yillik iscinin aldigi ucret ayni degildir. Valistigi is koluna, deneyimine, egitimine, pozisyonuna gore ucreti degisir. Hal boyleyken, 'isvec'te boyledir' demek, tr'de degildir demeye geliyor, öyle olmadigi bilindigi halde. Bilinen seylerin kiyisindan kosesinden yarim benzetmeler, tam inkarlarla aciklanmaya calismasi komedi...

Yenikoy'den ev alamazsin da aydinlidan alirsin. Caddebostandan alamazsin da kayabasindan alirsin atiyorum.

Arkadaslar ornek verirken, daha yazarken yazdiklarinizi okusaniz hic yazmayacaksiniz.

Kredi almak belki tr'de daha kolay belki daha zor. Ama isvecte odeme sartlarinin daha kolay oldugu kesin.

Rica ederim bu bahsi kapatalim artik. Isvecte aagari ucret yok demesin artik biri lutfen. Isvecte ptt de yok ama karsiligi bir kurum var degil mi?

Cevabi defalarca yazilmis seylerin uzerinde ziplayip durmak artik neyin nesi?
0
runagain
(30.07.17)
(1)

Spss te type olan variablelari silmek

lucky strike
Bunu yapmak icin sintax a ne yazmam lazim? Variablelari tek tek silmek veya excel de filtreleyip delete variable demeden yapabilmenin yolu var midir?Google baktim ama goremedim, guide da yok. Simdiden cok tesekkurler.
Bunu yapmak icin sintax a ne yazmam lazim? Variablelari tek tek silmek veya excel de filtreleyip delete variable demeden yapabilmenin yolu var midir?

Google baktim ama goremedim, guide da yok. Simdiden cok tesekkurler.
0
lucky strike
(28.07.17)
Mobil oldugun icin editleyemiyorum, type i string olanlari ucurmak istiyorum. Baslik yanlis oldu yani
0
🌸lucky strike
(28.07.17)
(1)

Bu aylarda İstanbul'da tiyatro var mı

iddaaci
Var mıdır acaba? Yoksa hepsi kapalı mı?
Var mıdır acaba? Yoksa hepsi kapalı mı?
0
iddaaci
(24.07.17)
Hepsi sezonu kapatti diye biliyorum. Oyun varsa bile cok nadirdir. tiyatro.guide sitesini inceleyebilirsin.
0
lucky strike
(24.07.17)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.