yaptirimi olmaz elinle kendin veriyorsun adama calmiyor etmiyor. diye biliyorum

haksız kazança girmez mi bu. fikrim yok salladım.

ben yaptırımı oluyor diye biliyorum. mesela banka hesabınıza da yanlışlıkla biri para yatırdı diye çekip harcayamıyorsunuz. banane yanlış yatırmasaydı o da xd deyip geçemiyosunuz yani. kanunu şeyini bilmiyorum ama aklımda böyle kalmış.

before we go

Defintely maybe

Özellikleri yetersiz gözüküyor, hani hiç oynanmaz diyemem ama kasabilir. İkincisi, kaç senelik bu bilgisayar, içi falan temiz midir aletin ? Isınmadaki en büyük faktörlerden bir tanesi bu. Ayrıca laptop gibi aletlerle oyun oynarken laptop soğutucusu şart. Zaten dikkat etmişsindir, oyuna girdikten hgmeen kasmaya başlamaz 10-15 dakika sonra gittikçe artar, alet de zaten alev topu gibi olur. Soğütucu şart. Ayrıca, bilgisayarda yazılımsal srun olabilir, virüs, mallware vs. Hassas aletler, hdd doludur belki o bile kasabilir yani. Format falan gerekebilir.

ekran kartı sürücülerin güncel mi bir kontrol et. bir de ekran kartının tam model adı verirsen..

@pardonmyfrench +1
valla kusura bakma ama cidden anlamıyormuşsun bilgisayardan. bunların hiçbiriyle gta 5'i, nba 2k 16'yı full ayarda oynayamazsın. bir oyun bilgisayarı isteyeceksen ciddi miktarda para ayırman lazım.

bütçe ne kadar ?
pc toplamanıza daha iyi yardımcı oluruz buradan,böyle hazır kasa alınmıyor artık bu devirde.

işin yoğunsa vatan bilgisayara git, ben gta 5 oynayacam bana sistem topla de, adam 5 dakikada toplar.

Valla hocam para çok mühim değil. 1500 hatta 2000 e kadar yolu olabilir.

Vatana gidip pc toplatmak mantıklı olabilir. 2.alternatif olarak da bir internet cafeye gidip oradan mi alsam diyorum.

toplama pc daha ucuz ve performanslı olur fakat, gta 5'i 1920x1080 full ayarlarda oynayacak dediğin masaüstü artan dolar kurunu da düşünürsek 5000+ tl, laptop 7000+ tl çok büyük ihtimalle.

1500-2000'e olmaz o iş, laptopta da masaüstünde de doğru düzgün ekran kartı + işlemci o kadar tutar hatta geçer zaten :D

2000 TL lik bilgisayarla biraz zor oynarsın. çok hayvani oyun gta 5, ekran kartı zaten minimum 900-1000 tl nerdeyse. o bile yetmeyebilir sanırım. monitor 140hz olsa zaten 2k dan mı ne başlıyor.

adama tik vermemissin ama sen cok yanlis gelmissin abi kusura bakma :D
1500-2000 e ultrayi birak lowda zor oynarsin o oyunlari...
butceyi yukari cekmen lazim daha.
internet cafeden pc almak da ne desem bilemedim simdi.

bütçe 1500-2000 ve amaç fullde gta 5 oynamaksa ps4 en mantıklısı

hahaha ulan linkleri açınca çok güldüm. 2000 liraya ekran mekran dahil alacağın pc ile medium-high arasında performans alırsın gta'da. ki bu oyunun optimizasyonu iyi, yeni çıkacak oyunlarda problem çıkarır.

2000 liralık bilgisayar full hd çözünürlükte süper akıcı oynatmaz bence de.

technopat'ın web sitesini inceleyin. ben orada anlatılan "ekonomik oyun bilgisayarını" aynen topladım. sadece monitörüm 1440*900 çözünürlüklü. bu bir avantaj tabii. maksimum ayarlarda değil ama birçok ayar maksimumda, ölümcül olanlar bir alt kademede cillop gibi oynatıyor.

Soyle ki facebook entegrasyonu yaptiysa telefonu senin facebook profil fotografini otkmatik rehbere eklemsitir.

Ustteki arkadaşa katılıyorum ve ekliyorum LinkedIn de de aynı olay var. Whatsapptan bağımsız şekilde gelişen ios ya da android rehberi entegrasyonu.

ayarlar>hesap>gizlilik>profil fotoğrafı>hiç kimse

bunu yapınca sorun tamamen çözülmüş olur zaten.

şöyle bir durum da var. arkadaşın rehberde seni kaydederken bir de sana bir fotoğraf atadıysa onu görüyor da ollabilir. o foto sadece ona görünür. rehber kişilerinde sana fotoğraf atayıp atamadığını öğren. atadıysa aynı fotoğraf mı karşılaştır.

niye acil ki bu, acil kısmına takıldım ben. zaten gören görmüş, iki defa demişsiniz acil diye :)

iki seçenekten birisi ya entegrasyon ya da rehber resmi. whatsapp rehberi aktarırken resmi de alıyor. ama whatsapp resmi varsa o kişinin whatsapp resmi çıkıyor. öbür türlü rehberden. benim tahminim otomatik resim yüklemesi ama facebook google pics falan

=(ROUNDUP(B1;-5))

1385608 rakamının B1 sütununda olduğunu düşünürsek bu şekilde 1,400,000 şeklinde yuvarlanıyor.

Bulunduğu hücreye sağ tıkladığınızda hücreyi biçimlendir bölümüne tıklayacaksınız. Orada Sayı kısmının altında Bilimsel'i seçtiğinizde 1.4E+06 yı görürsünüz. M ile yapılıyorsa da ben bilmiyorum.

=YUKARIYUVARLA(1385608:-5)

Sömestr'da Malta'ya falan gidebilirsin dil okuluna. Türkiye'de de erasmuslu arkadaşlar edin erasmus partilerine git, eğer kendi evinde yaşıyorsan couchsurfing ile yabancıları evine misafir et. Bayağı yarar sağlayacaktır.

Öncelikle şuradan her türlü materyale ulaşabilirsiniz: forum.donanimhaber.com

Gramer için Grammar in Use iyidir. Gramerde çok sıkılan benim gibilerdenseniz bu pek sıkmaz.

Bunun dışında bol bol sözlük kullanmalısınız. Özellikle de ingilizce-ingilizce sözlük kullanmak mühim.

Bol bol okuyun. Stage kitapları var. İlk sevite Stage 1. Aşırı basit olur. 6'ya kadar seviyeler var. 1'den başlayıp ilerleyin.

Kitap, gazete, dizi, haber... Elinizden geldiğince pratik yapın.

Başlangıç seviyesinde iseniz en başta Duolingo'dan çalışıp bitirirseniz epey aşinalık kazanırsınız.

Özetle ingilizce öğrenmenin temeli pratik yapmaktır. Özellikle okumak.

Yabancılarla online oyun oynamaya çalışın. Ben İngilizcemi yes mi no mu dan bu noktaya WoW ile geliştirdim diyebilirim. Teamspeak sohbetleri, yazışmalar vs.

İkincisi, izlediğiniz dizileri filmleri sadece İngilizce altyazı ile izleyin.

Şu iki yöntem sizi coşturur zaten (adam akıllı emek verilirse tabi. 2 filmden sonra eah denedim olmuyor demek pleblik). Konuşma için yurtdışına çıkma şansınız yoksa gidin konuşma gruplarına takılın. Ücretsiz olanları bile var İstanbul' da.

Şu devirde İngilizce öğrenemk kolay, zira heryerde illaki İngilizce bir materyal insanın karşısına çıkıyor. O yüzden bir değeri kalmadı dilin, ben sizin yerinizde olsam İngilizce nin yanına başka bir dil de koyarım. İkisini birden götürürüm. Örneğin Almanca gibi.

ona yapacağın masrafla 4 tane murat 131 alabilirsin.

yinede illa yapıcam dersen değer kaybeder ama her malın bir alıcısı vardır elbet.

evet :(

geçmiş olsun..

Alınan arabayı 8-10 sene kullanmayı planlıyorsan kafaya takmaya değecek kadar sorun yok

0 Alman arabasında 11bin liralık masraf çok çok büyük bir hasara işaret etmez. Ama bu hasar sorgulama olayı yaygınlaştığından beri millet bu konuda çok hassas. Kaza sonrası fotoğraflarını çek ve sakla. Eğer hasarın ağır değilse satarken gösterirsin.

tem'de gece yarisi kapkaranlik yolda aydinlatma fln da yok onume kocaman bi araba parcasi cikti, duramadim, zaten son anda gordum. allahtan takla flan atip canimdan olmadim, arabanin alti parcalandi. servis 5 bin demisti simdi 11 bin masraf cikarmis.

arnold +1, fotoğraflarını çek. satarken fotoğraflarını gösterip sigorta şirketine yüksek bedel gösterildiğini yazarsın.

fotograflari var cektim sagolun.

Arabanin muhtemel deger kaybini da kasko tazmin edebiliyor diye okumustum. Bunu bir arastir istersen.

arabanın sadece altı hasar aldıysa keşke servise götürmeyeydiniz. hasar kaydı da olmazdı hem de 11 bin tl verilmezdi muhtemelen. tabi şunları yazarken bir elimde kahve diğer elimde sigara var, ayağımla da göbeğimi kaşıyorum. ne bilgiliyim ne de tecrübem var. bir türk filozof olarak öneri yaptım.

tesekurler fikirleriniz icin ama once tanidik ustaya goturduk cebinden cok para cikar dedi. klimanin gazi kacmis, alt plastikler degiscek, tampon degisecek, termostat degisek vs.. biz de madem oyle servis yapsin dedik.

aracin altinin fotografini nasil cektiniz? dedikleri gibi fotograf ve belgeyle kayit altina alin yeterli. 11bin cok degil. bizde daha cok degisen parca olunca hassaslasir alicilar. direklerde oynama varsa falan diye. ama wv emisyondan darbe yerse aracin genel marka degeri biraz dusebilir.

@liriamer gobegi ayakla kasiyabilen insana her daim saygi duyarim.

bence servis söğüşlemiş biraz, aracınızı da vermezler kaskodan parayı almadan. bence yedek araç isteyin kesinlikle.

eğer masrafı düşürmek istiyorsanız, kasko bedeli çok çıkmasın diyorsanız, bi tane tanıdığınız güvendiğiniz kaportacı - tamirci tarzı bi yere götürün arabayı.

aracacin motor vs tum fotograflari var, hepsi cetvel gibi en ufak bir hasar milimetrik egrilik vs yok, ama iste alti kotu durumda. aslinda koruyucu plastikler fln parcalanmis, on tampon parcalandi, bi de birkac cok degeri olmayan parca degisrir dedi usta, sen cebinden verme servis yapsin dedi, bunlar da gecirmis resmen.

2009 yılında 1 senelik aracımla 9 bin TL'lik kaza yaptım.

Enflasyon hesabına göre ben daha büyük kaza yapmışım.11 bin TL'lik kazayı kesinlikle cepten,sağda solda yaptırma yoluna girme.Yetkili servisinde kaskodan yaptır her şeyi.

Üzülmeye de değmez,senden değerli mi.

şimdi nerde kullanılacak o önemli. ikincisi deri koltuk (gösterdiğin bendekinin aynısı neredeyse ama benimki daha büyük başka marka 400 tl ye aldıydım), çok fena terletiyor. kışın gene iyi tabi soğuk bir yer ise, popişim hiç üşümüyor. ama yazın üstüne gömlek-tshirt geçiriyorum. sırtım götüm su içinde kalıyor. eğer iş için kullanılacaksa fileli koltuklara yönel. patron koltuklarının deri olmasının sebebi sadece görüntü ve patron zaten 15 dakikadan fazla oturmaz o koltukta. o yüzden çok önemi yok. ama 12 saat için deri adamı mahveder, fileli koltuk alın siz.

abi olayları işte üstüne fatura falan geçirmiyorsun, kağıt işi yok, eşya alma derdi yok, geç ver 1200 ü otur işte. ama yani gördüğün gibi mutfak namına en ufak bir şey yok nerdeyse. ocak falan göremedim hiç, ki hani evde zaman geçirilecekse bunalıma sokar adamı o ev. küçücük bir şey. ne kadar oturacaksınız planınız nedir fakt ev arkadaşı bulun iş yeri/okul civarından daha iyi. hem çok bahtsız değilseniz sosyalleşirsiniz, insan görürsünüz.

Biz kartal sahilde oturuyoruz kentsel donusum yuzunden ev kalmadi 2k oldu kiralar, apartman yikilinca tuzlaya gelicez herhalde. Gel beraber yasayalim :)))))

Teşekkür ediyorum cevaplar için.
@liriamer hocam geçici olarak düşünülebilir aslında o zaman. Oda benim olacaksa sıkıntı yok. Apart tarzı olmasın da.

@like it or not işte bütün mesele bu. :)

Hacıbabalar güzel Ankaramdan ailemin bağrından koptum geldim. Yaklaşık 6 aydır da bir başıma yaşıyorum. Ev arkadaşı nedir nasıl olunur hiç bir fikrim yok.

olm ev arkadaşı nasıl mı olunacak? en kötü ihtimalle masrafları ve ev uğraşlarını paylaşarak olunacak. uyum da sağlarsanız birbirinize ok dir işte. asıl mesele anlaşabileceğin birini bulmakta zaten.

pendik kaynarca'da öğretmenim yanıma birini arıyorum dusunursen konusalim

www.kasibeyaz.com.tr
Zomato' dan mekandaki fiyatları ve benzer mekanları inceleyebilirsiniz.

Kaşıbeyaz' a geçen sene gittik ya. Zomato' yu kurcalayım unuttum orayı, teşekkürler.

Mia mensa (deniz kenari), gazebo (deniz kenari), mama shelter (manzara), gaja roof(manzara)

simdi buralar luks kategorisinde yerler fakat oyle menudeki en pahali yemegi secmeyip alkolun dibine vurmazsaniz 300den fazlaya cikacaginizi sanmiyorum ama tabi gitmeden menuyu incelemenizde fayda var. Iyi eglenceler

Gecen sene esimle borsa'ya gittik. Laciverti annemler katiyen onermediler. Adi var manzara var baska bisey yok dediler, ben de hizmete asiri dikkat ederim. Borsa'dan cok memnun kaldik

Bu sene de moda hilton'un ust katindaki restorana gidicez sanirim. Gecen sene organizasyon nedeniyle kapaliydi orasi

gazebo hoş olabilir. yeniköy mü oluyor orası bilemedim tam ama aşağı yukarı öyle herhalde.

şöyle bir fotoğraf da ekleyeyim,

www.gazebo-ist.com

Emek mantinin karsisi arnavutkoy balikcisinin orda. Simdi fotograflarda baya baya buyuk bi bahce falan gorunuyo ama minik samimi bi yer aslinda.

deniz kıyısı değil ama,

ferahfeza (karaköy'de)

Tatlış :)

pandispanya diyorum,

en azından amorti olarak kişisel bir indirim kaparım belki:(

benim nickimi de kullanabilirsiniz, güzel diyorlar:)

pandispanya

nerde açıyorsunuz? :)

pastiş kafe yap yeni moda kocişimle pastişteyiz diye çek-in yaparlar. hem pasta-iş gibi bişeyler de oluyor anlamı

@Sta, Bodrum-Yalıkavak

pandispanya niye hiç aklıma gelmedi ya hahaha :D Söylemesi zor olmasın? :D

pandispanya +1

a oraya mı taşınıyorsunuz?
cafer koyun dicem ama çok saçma kabul ediyorum alaksks(cafe-r anlamında alsksjs)
yine en güzeli pandispanya

bodrum'daki mimari veya tarihi,guzelligi harmanlayacak bir isim olmali.

begonya cafe
begonya pastanesi
masal patisserie

"dalından".

ama böyle sonunda cafe filan olmayacak, herkes sizden dalından diye bahsedecek. hem böyle kulağa doğal ve temiz olduğuna dair bir intiba bırakıyor.

konsept biraz daha değişirse " sedir" olabilir bu da güzel bence.

pandispanya pek olmaz, yani kulağa tırmalayıcı geliyor.

-kanka nerdesin
-pandispanya'ya doğru yürüyorum.

ıhhh pek olmadı.

nane-limon nasil?
çok şeker bence. bunda da sonuna cafe filan eklemeye gerek yok. böyle sarı temalı bir tabela güzel olurdu. iştah açar.

petrum-potrum ve sonunda bodrum olarak kalmis. petrum olabilir.

olà melo

pandispanya güzelmiş.

pi çünkü izin verecek buna :)

pandispanya güzel.

pandispanya +1

Pastahane.

Hastahane'den esinlenme.

performans açısından çok bir etkisi olmaz. genel olarak sesle ilgili durum. sesi az, cılız geldiyse bundan kıllanmış olabilirsiniz. egzoz görüntü ve sesten ibaret birşey. hissetiğiniz şeyler tamamen psikolojik.

off topic, fabrika çıkışlı 206 gti görmeyeli yıllar oldu sanırım. çok özel değilse bir ara resimlerini görmek isterim. abimle bir ara takıntımızdı bunlar. onda 306 gti vardı o dönem (2000 lerin başları). sürekli 206 mı 306 mı konuları falan haha. nostalji.

devlet diş hastanelerinden ötürü ağız ve diş sağlığı merkezleri var onları da kontrol edin derim.

İnternetten randevu alabilirsiniz.
Atasehir adsm var orasi iyidir sancaktepe de adsm var orayada gitmiştim

merhaba. beykozda eskiden rakı fabrikası varmış onunla alakalıdır kesin. bomonti dedigim de aklınıza nasıl şu anda bira geliyor o hesap.

bana pek rakıdan bahsediyormuş gibi gelmedi :)

şarkıyıda dinledim sanki vurgulama yanlış yerde olmuş gibi ama fikrimde kararlıyım içmiş bence rakıyı cesaret gelmiş açılmış kıza.

Rakıdan bahsetmediği kesin. şarkının bütününü bir kez dinleyen zaten bunu anlayabilir.

Kız o gün eve geç geliyor ve niyazi'yle takılıyor. o akşam fazlaca rakı içiyorlar. sonra kız eve gidiyor. annesi kızın babasına durumu anlatıyor. bizim kızda bir haller var diye. sonra kız da evden kaçıyor.

çaktım beykozu dediği de bugün "mala vurdum" anlamında kullanılan argo bir tabir. sen sarhoşken beraber olduğunu söylüyor kıza... bunu da meyhanede anlatıyor zaten adam etrafındakilere.

sonra kız evden kaçıp geneleve düşüyor vs.

zaten cem karaca bu şarkıyı bu şekilde evden kaçıp geneleve düşen kızların sorununa değinmek için yazmış ve söylemiş.

**************************

Safinaz (1978)

Gün doğmadan uyandı kapıcı Kasım Arandıda yaktı ilk Bafrasını. Sonra kalktı kaloriferi
Dışarıda yaman bir ayaz vardı. Asiye karısı, kızı Safinaz. Uyuyorlardı sessiz, upuzun.
Dün bütün gün on numarada çamaşırdaydılar. Ellerin kirini yugmaktan yorgun.
Yeni bir gün diye düşünmedi ki. Değişik ne olacaktı ki. Onca daire onca merdiven.
Ekmek al, bakkala git, çöp dök çöp. Yaktı ocağı çayı demledi Sonra da kaldırdı Asiyesini.
Ben çıkıyorum dedi siparişlere. Gecikmesin kızı uyandır dedi. Asiye kadın zorla yekindi.
Of dedi bir of anam anam. Kızım Safinaz kalk okul vakti. Daha çok uykum var uykum var.
Güz günü dökülen yapraklar gibi. Öyle farksızca geçerken yıllar. Asiye temizlikte Kasım yok.
Safinaz orta ikiye başlar. Okusun tek taş çekerim sırtımda. Okusun kul olmasın ellere.
Geçtikçe sınıfları Safinaz yıl sonunda. Kasılıyordu kapıcı Kasım, kasım kasım.
Herşeyin fiatı artıyordu ancak. Et, süt, bez, tuz ve yakacak.
Ve kitap ve defter ve kalem ve de açacak Artmayan tek şey aylığıydı Kasımın.
Artmayan tek şey aylığıydı ancak.
Fiatlar artıyordu. Kasımın ücreti sabit. Fiatlar artıyordu. Safinaz okuyordu
Safinazın okuduğu kitaplar yazıyordu Bir doktorun işçiden şerefli olduğunu.
Fiatlar artıyordu. Kasımın ücreti sabit. Kasımın ücreti fiatlara yetmiyordu.
Birkaç ay daha sıktı dişini kapıcı Kasım. Safinaz artık okula gidemiyordu.
Mecburdu Safinaz da artık çalışmaya. Aile bütçesine katkıda bulunmaya.
Okul önlüklerini ağlayarak çıkardı. Daha ondördünde fabrikaya başladı Safinaz.
Gine erken kalkıyordu Safinaz sabahları. Her sabah geçerek o aynı sokaktan.
Kendi gibi insanlarla doldurup fabrikaları. Kendi gibilerine satıyorlardı malları.
Safinaz ondördünde at gibi çalışıyor. Sendika yok, sigorta yok, iş güvenliği de yok.
Safinaz hafta sonları sinemaya gidiyor. Bekliyor filmlerdeki o zengin bey çocuğunu.
Kendinden büyük kızlar kuaföre gidiyorlar. Hafta sonları boyalar sürüyorlar yüzlerine.
Pazartesileri localardan sözediyorlar. Safinaz anlamadan bakıyor yüzlerine.
Safinaz foto roman okuyor, Safinaz kupon kesiyor. Babası kader diyor, piyango bileti alıyor.
Gündengüne yaşlanıyor dertleniyor anası. Safinaz eve erken gelmekten sıkılıyor.
O aybaşı, aylığından pudra aldı kendine. Bir çift uzun çorap, topuklu ayakkabı.
Pudrayı sürüp sürüp aynada baktı yüzüne. Ve o hafta sonu eve biraz daha geç geldi.
Bir emeklinin oğluyum adım Niyazi. Jön Niyazi de derler dostlar sağolsun.
Lise sondan terk okul durumu Fabrikada muhasebeye takılıyorum.
Peder sağolsun levazımcıydı Çok dostları vardı o zamanlardan
Eskiden yağ tüccarıymış şimdiki patron Babamın dostuymuş o zamanlardan.
Okulda çok çaktım matematikten Şimdi matematikten buluyorum yolumu
Ne biçim dünya bu dinine yandığım, Aç bir ufak daha kafamızı bulalım.
Ha onu diyordum abiler adım Niyazi, Jön Niyazi de derler dostlar sağolsun
Geçenlerde bir yavru düştü fabrikaya, mmmm fıstık gibi, ama adı biraz faul.
Yani Aysel diğil, Canan diğil adı Safinaz... Hoş hepisi naz olsa ne yazar.
Geçende karşılaştık iş çıkışında, çaktım beykozu dedim. 'Haftasonu, hani
anlarsınya... 'Bir kötü pudra sürmüş çıktı da geldi. Keh, keh, keh, keh, keh.
Aylardan Ramazan, teravih sonrası Namazdan dönene dek bekledi karısı.
Gelince Kasım usul usul dokandı. Bu kızda bir haller var dedi Asiye.
Kasım irkildi 'Nola' dedi. 'Nolabilirki?' Asiye sustu başını önüne eğdi.
Sonra da fısıldar gibi konuştu Asiye. Dün gece sayıklıyordu 'Yapma Niyazi'
Kasım dellendi fırladı yerinden. Tutup dövdü kızı Allah yarattı demeden.
Hiç ağlamadı Safinaz öylece baktı babasına. O akşam çıktı gitti ve bir daha eve hiç dönmedi.
Baba evinden çıkıp gitmek kurtuluş mu kurtuluş mu?

Düşündü mü bu yolun sonu düzlük mü ya yokuş mu?
Varacağın en son nokta doğru mu yanlış mı? Nereye Safinaz?
Niyaziden hayır umma, ilaçsız bir kele benzer.
Fabrikadan yömiyen söylesene neye yeter. Bak duruyor hususiler el ediyor cici beyler.
Nereye Safinaz? Genelevde sermayesin patron alır kazancını.
Dostun kumarda kaybeder senden çıkarır hıncını.

Yıllar geçer sen çökersin dilenirsin aç avucunu Nereye Safinaz?
Bazen şansın yaver gider, biri çıkar evlenirsin Bazen açarsın gözünü bir genelev işletirsin
Söylesenize Safinazlar, bütün bunlar kurtuluş mu? Kurtuluş nerede nerede Safinaz?
Onbinlerce Safinaz kurtuluş nerede?

'Safinaz' Bodrum'daki Anadolu'yu anlatır. Kapıcı Kasım’ı. Karısı Asiye ve kızı Safinaz'la tek göz odada yaşar… Bu türkü, kötü yola düşen gerçek Safinaz'ları anlatır. Karaca bu albümün kapağında da şunları kaleme almıştır: "Safinaza ve halkımıza… Bacılarım, kardeşler bu albüme sizlerden birinin adını verdim. Kızmayın, siz ve sizin gibileri hep gördüm. Hala da görmekteyim ... Bazen bir büyük kentin tek ortak yanlan vardı. Yarınsız olmaları ... Şimdilik… Bu albümü Safinazlara acıdığımdan yapmadım. Acıyamam ki! Ama sizi bu hale düşürenlerle kavgam, sizi ve herşeyi kurtarana dek sürecektir. Şimdi bazıları, 'Sana ne canım, sen mi kaldın kurtaracak dünyayı!' diye uzun kulaklı bir soru sorabilirler. Ancak halkımın sağduyusuna şükür, hala şarkılarımı söylüyorum. Amacım mı ne? Herhalde 'Vatan Millet Sakarya' üçleminin ardına sığınıp cebinizdeki paraları avuçlamak değil. Elinizdeki albümün fiyatı ne olur bilemem. Belki iki kilo kıyma fiyatını aşar bu albümün ederi; ancak bunun hesabını IMFden sormak gerek. Derya davul, Salih trampet trombon, Bülent tenor Soprano ve flüt, Hami bas, Fehiman gitar çaldılar, ben de söyledim. Siz de Umarım aldınız, dinliyorsunuz ... Ama! Ama Safinazların kaderi değişmedi. Var mısınız dinleyenler, kurtaralım Safinazları. El ele verelim ve… Değil yalnız Safinazları, çocuklarımızın yarınını kuralım. Kırk beş milyon halkımız. Elele verelim ve komayalım kurdu girsin sürüye. 1978. Sevgiyle Cem Karaca. (Sabancı 2006:74)

*******************

www.youtube.com

en çok satanlar var mesela orası işe yarayabilir. en çok satanın haliyle puanı yüksek oluyor.

store.steampowered.com
user reviews e gore siralama var, puan sistemi yok steamde.
puana gore siralama icin metacritic gibi sitelere bakabilirsin.

eskiden steam deki oyunlar metacritic puanlarına göre sıralanıyordu ama daha sonra kaldırdılar. review şu an en mantıklısı. ya da dışardan gamespot, metacritic gibi yerlerden puan ile arayıp aynı oyunu steamde arayacaksın

km si kesin oynanmıştır. acemilik içinse al

lpg yi falan unut. gerek yok öyle şeylere. 1.5 dizel clio iyidir, bilindik motor. hala her parçasını bakkaldan bile alabilirsin clionun. ki zaten paliodan 50 kat daha konforlu, güvenilirli. 12.000 tl ye araba alınmaz (eğer 28-30 bini kaldırabilecek bir insan için).

hiç uğraşma ya palioyla. kredi çek demek de istemem ama 2000 palio baya eski geldi bana

Girilir, ama yani işkenceli olur biraz. Kasım ve Aralık aylarında denize girmişliğim var Antalya' da. Giriliyor yani, ama denizden çıktıktan sonra benim en çok üzüldüğüm kısım olmuştu. 12-1 gibi bir nebze daha rahatlatıcı olabilir ama.

hayır

on numara da girilir. hava güzeldi ve 27 aralık'ta bile girmiştim. girdikten sonra bi kahve içersin hiçbişey olmaz.

bu kadar korkmayın amk. şu an kundu'da millet güneşleniyor ki; sabah ben bile dubaya kadar yüzüp geldim :))

girilir

8k

bordrolu işle olmaz o iş

min 20k

@floydian adamlar kiraydı aidattı 5-6k vermiyorlar mı?
Mercedesi nasıl alacak o zaman?
peki bi de şöforum olsunnn :)desem

Salladim ben ama apartman dairesine de 5 6 k kira verilmez bence. Spor salonu carti curtu her sey gotumun dibinde olacagina daha eski ama sehrin daha icinde bir ev hem de daha ucuza daha mantikli bence.

Ha bir de bu her seyin rezizdansin icinde olmasi cok sacma geliyor bana ne lan oyle lojman gibi. Ozetle bana gelmez zaten pek bilgim de yok.

Rezidans seviyorum ben. 2k falan kiralari basliyo maslaktakilerin. Aidat da 100 falandir muhtemelen sorarim bir arkadasa, en az 7-8 almak lazim ki araba da alasin, ona benzin atasin.

kirada çok coşmayabiliyor bazı yerler evet (coşmuyor dediğim de 2k min sikko bi stüdyo için) ama aidatın 100 lira olması hayal ürünü.

bekarsa min 9-12k

evliyse 20k

mashattan, kira 2.800 - aidat 950 tl. güncel fiyatlar. hesabını yap işte :)

ağaoğlu myhome maslak, 1800 kira, 600-700 küsür de aidat geliyormuş, su, doğalgaz dahilmiş aidata.

zamanla o fan o kabloyu koparir ve bir sekilde zarar verir bilgisayara, youtube da falan modelin ismini arat nasil sokulup takildigina dair bir video vardir mutlaka, ac bilgisayari kabloyu saglama al kapat geri

youtube a gerek yok. kasanın arkasında 4 tane vide olacak 2 si sağda 2 si solda. muhtemelen sol taraftaki iki vidayık çıkar altlu üstlü olanlardan. kasanın kapağı açılacak. kabloyu düzgün tuttur bir yere tekrardan kapat kasanın kapağını. muhtemelen fan kablosu sallandı fana çarpıyor. yukjardaki yorumda dendiği gibi o kablo kopacak muhtmeelen o yzüden hemen yap.

masaüstü ise önce fişi çek.

poşetli ekmeklerin ucundaki plastik ya da eski modellerde plastik kaplı kalın teller ile demet yapıp derleyip toplayabilirsin.

istanbul yaşaması zor bir şehir kabul ediyorum ama izmir fazla şişiriliyor gibi geliyor. bir dönem de eskişehir'e aynı şey yapılmıştı.

yani bence izmir'le istanbul kıyaslanamaz bile. istanbul pahalı ve stresli evet ama hem şehir güzelliği olarak hem de kültürel/sosyal aktiviteler bakımından izmir'in çok üzerinde.

Modernlikten kasıt nedir tam olarak onun üzerine konuşalım. İzmir ile ilgili çok tecrübem yok son 10 yılda 2 kere falan gittim sanırım 2 hafta en fazla kalmışımdır, güzel ve sakin şehir. Ama İstanbul farklı tabi.

Yaşayacağın semte göre değişir bunun cevabı. 6 sene izmir'de yaşamış birisi olarak, buca'da, gaziemir'de falan yaşayacaksan pek bir cazibesi olmuyor. Evet belki trafik kıyaslaması ile, göztepe, karşıyaka ya da bornova'ya ulaşım, İstanbul'daki uzak semtlerden merkeze hareketlere göre daha rahat olabilir ama, o semtlerde; özellikle de yalı ya da bostanlı'da oturmayacaksan, izmir'in çokta bir olayı yok bana göre. İstanbul'da yaşıyorum şu an(*hoş b.düzü ne kadar istanbul ise artık) bu şehrin de kaosu falan uzun sürede çekilir dert değil. Modernlik konusuna gelince, yaşadığın muhit ve senin oluşturduğun sosyal ortamla ilişkili bence bu. Modernlik ile kastın direkt olarak sanat, etkinlik vs. ise, İzmir İstanbul'un yanından geçemez bence. Benim anladığım kadarıyla cevap verecek olursam.. Hangisinde yaşayacağın semt sosyo-kültürel açıdan daha iyi olacak ise, orayı tercih etmen. Gönlünce olsun her şey.

evet modernden kasıt nedir?
tabii ki istanbuldaki sosyal kültürel etkinlikler vs ile kıyaslanamaz. zaten kıyaslanmalı mı onu da bilmiyorum, türkiyenin yarısı istanbulda yani..
ama izmire de kötü denilemez. izmirdeyim ben. öyle bir şeyin eksikliğini hissetmiyorum. izmir güzel, rahat ve sakin bir yer. istanbula gezmeye giderim ancak.
edit: izmirde kimse kimseye karışmaz genel olarak.

Modernlikten ne kasttettiniz bilmiyorum ama İstanbul'un modernlikleri İzmir'den daha çoktur.Kıyafet serbestliği diyorsanız izmir daha moderndir. Aklıma ilk gelen bu

genel olarak yaşam tarzı, karışan görüşen olmama, mahalle baskısının azlığı, nezih insanlar vs.

veritaslibertas +1

he he istanbul..

6 sene kadıköyde yaşadım izmirliyim şimdi de izmirde yaşıyorum.
modernlikle kastettiğiniz insanların kültürlü, açık görüşlü, eğitimli olması, kişisel özgürlükleri yaşayabilme ve özel hayata saygı ise, izmir iyidir.
ancak modernlikle kastettiğiniz, bir avrupa büyükşehri gibi kültürel çeşitlilik, kültürel etkinliklerin bolluğu ise, istanbul tabii ki.
ancak bir türkiye gerçeği olarak, büyük şehirler çok göç alıyorlar ve nezih ilçe sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
nasıl ki istanbulda işte, sosyetikleri saymıyorum, normal yaşanabilir ilçeler, kadıköy beşiktaş falansa, izmirde de karşıyaka bornova vs.
istanbulun nüfusu 12-13 milyon, o yüzden her türlü tuhaf insan daha fazla. laf atma, sokakta gasp vs. gibi gelişmemişlik göstergesi durumlar, benim kanaatimce istanbulda daha çok.(bu nispeten nezih ilçeler bazında bile karşılaştırınca)

merdaneye yapışan karbon tozundan da olabilir.

ya merdane ya kartuş ikisinden birisi.

Drum bıçağının ömrü bitmiş. Tekrar doluma böyle bir örnek sayfayla beraber ver gönder. Bıçağı değiştirsinler hatta drumın da zamanı gelmiştir onu da değiştirsinler.

sıkıntı var. tek sizde değil. dün ben 23092230 kere denememden sonra girebildim.

dns değiştir bir de

8.8.8.8
195.241.77.53
ile giriliyor. bende hiçbir sorun yok.

bu aralar steam serverları çok sıkıntılı.

buradan kontrol edebilirsin o an ne durumda olduğunu: steamstat.us

genel yani senle ilgisi yok.

Herkese teşekkür ederim. Hiçbir dns işe yaramıyo sanırım göçmüş store kısmı. Beklemekten başka çaremiz yok şu an ne yazık ki :/

Öyle panik insanlar gözetimsiz topluma karışmasın. Kaç kişinin ezilmesine sebep oluyordu az daha.

kadının önce uzaklaşıp bağırmaya başlaması herşeyi özetliyor zaten. nasıl bir ülkeyiz ya.

ora nere bilmiyorum ama etrafinda is yeri varsa ac, yoksa acma millette para yok eskisi gibi.
fiyatlari sonradan cozutturma bi de, mekanlarda en gicik oldugum sey o.

alkolsüz ve kurtuluşu, bilemedim. kurtuluş benim için hep alkol demek olduğu için uzak geldi bana fikir. kurtuluş olmak zorunda mı ?

olmaz.

sana kızdım ama laflar hazırlayamadım. donanım haberin ölücüleri var ya. oradaki mecazi anlamın gerçek anlamda kullanılabileceğini düşünmemiştim hiç ..

tam bir ölücüymüşsün kardeş. ne diyeceğimi bilemedim valla.

derdini skerken yardım ister misin?

hiç oldu mu bugüne kadar?
bence olmasın olmazda

hacı sen ne mal adamsın ya.

Cevap: olmaz.

Yüzsüzlükte çığır açtınız, bravo. İki gün sonra buralarda ülkemiz üzerinde oynanan büyük oyunlara dair müthiş duyurular/cevaplar yazmaya devam edersiniz artık.

lan ne var adami linc etmissiniz, soru soruyor iste.
cevap: olmaz

Olmaz. Ama alakan varsa kesk 12-13 ekim grev ilan etmis.

bir hiç uğruna onlarca insanın bedenleri parçalanmış, iç organları etrafa savrulumuş...

ve sen "tatil olsa keşke panpa yea" mı diyosun?!

aferin.

ulan ne boş adamlar var burada. adam keşke tatil olsun falan dememiş. gelmiş herkes burada duyar kasmış. bu duyar kasan beyler, sizin ne işiniz var burada acaba?

@rayde, bunun KESK'le ne alakası olur allahaşkına... Kahvehaneden duyduğu lafları buraya sıralayan birisi işte. Sendikalıyım desen "buraya kaç saat" diye filan sorar muhtemelen.

Cevap: hala olmaz.

Senin gibilere her gun tatil tukettigin oksijene yazik.

tamam vurmayın artık, öldü.

Linç etmenin alemi yok, sorma amacını bilmiyoruz.
Tatil olmaz ama dolaylı yoldan tatil olabilir üniversiteler için soruyorsan. Pazartesi dersim var ama o gün sendika grev ilan ederse ders yapmam. Öğrencilere de durumu bildiririm.Dolayısıyla o gün tek benden ders alan öğrenciler o gün tatil olur. Eğer böyle hocalardan gelen varsa olabilir.
Kamu sektörü için tatil olur mu diye soruyorsan, o da çalışana ve çalışanın sendikalı olma durumuna, sendikanın grev çağrısına göre değişir.
Özel sektör tatil olmaz.

yazdıklarınızı okudum şaşırdım, bol hakaretli ve bu ön yargınızı aşağılayan hakaret dolu cümleler hazırladım sonra vazgeçtim kapadım.
abi siz hangi köyün soğanısınız? resmen hazırda insanları linç edecek, duyar kasacak yer arıyorsunuz. ben en yalın haliyle bile ''tatil istiyorum, olsun'' gibi bir cümle kurdum mu? hayır bir dallama da gelmiş 3 kelimelik sorumdan hikaye yazmış, onu ayrıca tebrik ediyorum. burada ben ne yazarsam yazayım ikna olmayacaksınız ancak şu kadarını söyleyeyim bulunduğum yerde, ülkenizde tatil olmuş ya da olmamış beni normalde etkilemiyor. bankalar ve kargo şirketleri için sormuştum aslında. konuyu dallandırıp budaklandırmadan cevap odaklı geldim ancak şimdi anlıyorum ki sizin gibi düşük zeka seviyesine sahip insanlar için ayrıca bir ön açıklama, giriş gelişme şart.
bir arkadaş sormuş ''hiç oldu mu bugüne kadar?'' diye de, şimdiye kadar Türkiye'de ki ulusal yaslara hiç denk gelmedim, doğrudan deneyimleme şansım olmadı o yüzden. O günlere denk gelen işimde olmadığı için sorma ihtiyacı duymamıştım.

saldırmadan yaklaşan arkadaşlara ayrıca teşekkür ederim.

arkadaşım yas denilen şey bayraklar yarıya indirilir, tv'de eğlence programları kaldırılır, konserler, festivaller filan iptal olur.

bankaların, kargo şirketlerinin tatil olması ne alaka??? bankanın kapanmasının nasıl bir mantığı olabilir ki?? hem de özel sektör?

yani özrün kabahatinden büyük.

bir de gelmiş aklınca milleti azarlıyorsun. tövbe estağfurullah.

@mae, böyle bir faciada/ katliamda, bulunduğum ülkede bırak kamunun özel sektörün iş yapmamasını, hükümet düşmüştü şu anda. ciddi istifalar yaşanmıştı. ama doğru söylüyorsun, ülkenizde hükümet nezdinde bunlar sıradan olaylar.
biraz önce bir videoya denk geldim, bakan 'istifa edecek misiniz' sorusuna gülüyordu. bunları hesap etmeden açtım duyuruyu.

Giymiyorum. BU konuda herhangi bir tavsiye duymadim veya dinlemedim, atleti anlamsiz buldugum icin giymiyorum.

Sanirim 15-16 yil oldu atleti birakali. Kisin sadece kazak vb triko seyler giyerken kasindirmasin diye icine tshirt giyiyorum. Onun haricinde yok.

atlet yerine fanila giyerim, koltuk altı kapalı olacak yani.

kışın falan arada giderim siyah atlet. yazın giymem hiç.

Giyiyorum ben, ama mecburiyetten. Yazın köpek gibi terliyorum, gömleği, tshirtü falan sırılsıklam giymem gerekiyor ki çalışan bir insan için mümkün değil o şekilde dolaşmak. Kışın giymiyorum ben, genelde t-shirt ve kazak kombosu yapıyorum. Şu epilasyonu falan yaptırayım atletlerin hepsini yakacam muhtemelen.

en son on dört - on beş yaşında falan giymiştim beyaz atlet.

Kışın giyiyorum siyah ve Slim atlet

Atletsiz ciplak hissediyorum kendimi.

siyah +1

Gymiyorum

İşe giderken giyiyorum yazın hep, terliyorum çünkü. Normal dışarı çıkarken giymiyorum pek. Beyaz da siyah da giyiyorum ama beyazları niye toz bezi yapayım ki... Ne var yani beyaz atletin bi kötülüğünü görmedim.

Giyiyorum. Kolsuz atletin beyaz gömlek altinda gozukmesinden rahatsizim ama konforundan vazgecilmiyor.

senelerdir yaz-kis giymiyorum, kis dahi olsa boguyor beni atlet.

olum atletsiz kazak vs. yünlü şeyleri nasıl giyiyorsunuz koltuk altınız pişik olmuyor mu?

sadece kışın, fanila türü olanlarından giyerim ben. giymeden de çıkmam dışarı. sokarım pantolonun içine soğuk da almam içeri. oh rahat.

ben giyiyorum. kisin atlet giymeyince usuyorum. ayrica terin direkt gomlege gecmesini engelliyor. ama kolsuz degil sundan giyiyorum.

3.bp.blogspot.com

fanila diye geciyor

yazın giymiyorum, kışın siyah atlet.

yaz-kış giyiyorum. beyaz şeylerin altına giymiyorum gerçi o kadar da değil. özel aracım olsa veya okulum yakında olsa giymem ama.

Gömlek altına gri tişört giyiyorum atlet yerine.

yazın giymiyorum. kışın kolsuz atlet giyiyorum. gerekirse içlik bile giyerim. sikerler sağlığım daha önemli. özentiliğe gerek yok

kendimi bildim bileli giymem fakat 28 yaşına geldim, ilk defa geçen kış çok üşüdüm ve 4 tane atlet aldım, sonra da giydim işte üşümem geçti. spor yaparım sağlıklı beslenirim ama insan yaşlanınca üşüyomuş hakkaten :) atleti de rahat edemediğim için giymiyorum, içerde rahatsız ediyo hareket kabiliyetini kısıtlıyo, katlanıyo toplanıyo falan öyle şeyler oluyo diye giymiyorum, yazın hala giymiyorum ama kış gelince göreceğiz bakalım.

10 yıldır giymiyorum.

çocukluk bittiği anda bıraktım atleti, fanilayı falan.

kışın giymeye başlayacağım 15 yıl sonra.

yaz kış giyerim

giymiyorum

giyerim. kışın atlet giymezsem üşürüm. yazın da teri emiyor tişörtlerimizi sulu göstermiyor. hem yazın atleti değiştiriveriyorsun. tişörtleri değiştirmek zorunda kalmıyorum. her gün bir tişört değiştirsem kıyafete yetişemem...

ilkokulu bitirdiğimden beri o beyaz askılı atleti giymiyorum. gömlek, kazak vb. şeylerin içine t-shirt giyiyorum.

10 senedir falan giymiyorum.

Hayır. Kollu da giymem.

Tşört giyerim, bazen kışın siyah atlet giyerim, gömlek altına falan da ya tşört ya da kısa kollu fanila giyerim.

destan yazan var bir tane. ona soylesenize gitsin yayinevi ile anlasip, kitap yapsin. nerdeyse butun sozlugu kaplamis.

Bir çok sebebi var, öncelikle zor meziyetler. Yani okulu mokulu yok zaten öğrenmek için, çıraklıktan gelmek gerekiyor. 10bin kazandığı doğrudur inanırım ama işte kaç senedir bu işi yapıyor o da önemli. Bizim reklamcı 8bin kazanıyor ayda, tek yaptığı tabela falan tasarlamak üretmek. Dükkan sahibi değil bu arada çalışan usta bu.

çoğu kişi çalışmadan para kazanma derdinde, iyi usta her zaman para kazanır ve her fabrikada iş bulur.

çünkü türkiye'de herkes üniversite okumak mantığı ile büyütülüyor. her bir şehre de üniversite açıldığı için insanlar işletme iktisat okuyup CEO olma hayalleri kuruyorlar. meslek öğrenmek en alt tabakadakilere kalan bir "artık iş" olarak görülüyor. halbuki, senin de dediğin gibi, kazın ayağı öyle değil.

daha pek çok sebep var ancak ilk sırada bu geliyor bana göre.

çünkü insanlar üniversiteyi meslek edindirme kursu gibi görüyor. ama alakası yok işte.

Ben inanmıyorum o kadar çok kazandıklarına. Kazansalar bile bir o kadar giderleri vardır. Yoksa o tarz işleri maksimum 5 sene yapar, kendi yoluna bakar. Bu tarz işler oldukça zor mesleklerdir.

cunku ara eleman kıtlığı var.
ara eleman yetişsin, meslek liseliler universiteye yığılmasın diye konulmuş
katsayıyı imam hatipliler yüzünden kaldırdılar.

inanmayan arkdaşlara:
ben 31 yaşındayım benim yaşımda kaç tane elektrik vs. ustası tanıyorsam evi (3-4 tane)- arabası (audiler gidiyor BMWler geliyor filan) her sene 5 yıldızlı otelde tatili, özel okula giden çocuğu var
bu kişilerin 10 binliradan az kazanması mümkün değil, işi biliyorsa fazlası mükkün hele kendi adına şirket açan taseronluk alanlar iş yetiştiremiyor (son senlerde inşaat patladığından)
handikapları şu: çoğunun matematiğe kafası basmıyor, ticaret herkesin yapacağı iş değil, ticareti de becerebilen yukarıda dediklerim
ticareti beceremeyen de kesinlikle beyaz yakalı ortalama kişiden fazla kazanıyor, kesin bilgi: benim memleketim kaynakçı marangoz vb. ustanın çok yetiştiği bir yerdir, 60 yaşına gelmiş ben artık çalışmak istemiyorum diyen amcalar nazla niyazla 6-8 bin lira ücretlerle çalışıyor. onları da kapısından alıp kapısına bırakıyor firma sahipleri. yemek, kalacak yer, traş bıçağına kadar şu bu her şey firmadan.
neden: genç usta yetişmiyor ondan.

çatıdaki 10 metre yağmur oluğunu temizlemek icin 350 lira istemisler.
yarım saat sürmeyecek bir iş.
vay ki vay.

herkes doktor, mühendis olunca normal.

"Ben bu ülkede bu işi yapacak adam bulamıyorum izin verin liriamer gelsin" neredeyse tum ulkeler icin gecerli.
sirketlerin bunu demesi icin gercekten kalifiye olman gerekir. yoksa kimse brokrasiyle ugrasmak istemez.
freelance yapabiliyorsan isini ancak bakin ben bu isi yapiyorum bu da param, size vergi de verecegim, bu da sozlesmelerim diyerek uzun donem vizeye basvurabilirsiniz. ama dedigim gibi bunun icin hazirda anlasmalarinizin falan olmasi lazim. ilk 6 ay bakarlar bu adam bize vergi veriyor mu, veriyorsa ne kadar veriyor diye.

ben baska yolunu bilmiyorum.

Bana sorarsan önünde iki seçenek var;

1) Yaşamak istediğin ülkeye gidip 1 sene yaşayacaksın. Bu da ekstra para harcaman demek ama o ülkeyle ilgili bilgiler edinirsin, en azından yaşayıp yaşamayacağını görürsün. Bunun için de dil kursu/master/doktora araştırabilirsin. Sonuçta vize alabilmen için bir nedenin olması lazım. Okula giderken de orada zaten bu süre zarfında iş de ararsın. Hali hazırda vizen de olacağı için iş bulman daha kolay olur.

2) Türkiye'de yurt dışında expat olarak da çalışma fırsatı sunan global bir şirkete geçmen... Bunun için de minimum 2 sene beklemen gerekicek tabii ve hedeflerini yıl başında koyarken direktörüne yurt dışında çalışma hayalin olduğunu her zaman söylemelisin. HR ile de aranı iyi tutmalısın. Hatta mailleştiğin yabancılarla da aranı çok sıkı tut ve onlara da bu niyetini arada belli et.

Takipteyim, mobilim

@okanbirseybuldum, ilk seçenek mantıklı ama mali açıdan burada 1-2 sene daha kalmam gerekecek o süreci tek başıma halledebilmem için. Yaş 29 oldu, 31 yaşında da kim yüksek lisans için onay verir bilmiyorum. Belki dil kursu biraz ufak ihtimal gibi sanki bu şık. ikinci seçenek içinse en büyük derdim zatne Türkiye' de doğru dürüst iş bulamamak. 2 sene beklemek çok sorun değil çok şükür kaçmak için bir acelem yok fakat dediğim gibi o da zor.

ted var mark wahlberg filmi
2.si de çıktı

ilk aklıma gelen

başarısızlardan kurulu takımın başarıya giden öyküsü filmi olmam mı

(bkz: The Replacements)

hatta (bkz: goon)

3 aptal

kinky boots

Savcılık. Hele ki kız reşit değil ve adam reşitse süper olur.

Diğer seçenek ise malum: Amcası dayısı falan "buluşacak" adamla. Sonrası malum.

Siz savcılığa gidin yarın ilk iş. İyi bir savcıya denk gelirseniz öttürürler adamı. Ayrıca adamı sakın tehdit etmeyin.

savcılığa durumu anlatır kısa bir dilekçe ile şikayet ediliyordu.

edit:yazılmış ya meğerse görmedim. öttürme olayına girerseniz sapık kardeş ile aynı akıbeti yaşamanız iyi olan ihtimal olur. daha kötüsü için: intikam

"niye savcılığa verdin "diye bela olmaz mı sonrasında? arkadaşları vardır filan, n'bileyim bilemedim.
porno sitesine veririm demeyeydi iyi niyetli olabilir diyecektim hoşlanmış, çok ısrarcı davranıyor filan. tehdit etmesi işi başka boyuta taşıdı.
savcılığa vermeden başka bir çözüm olsa iyi olacak, sonrasında sıkıntı olmayacak bir çözüm.

kız 18 ini yeni doldurdu. hat annesinin üzerineymiş, faturalı değilmiş.

Selamlar, avukatım. Bunu sadece böyle durumlarla işim gereği biraz daha fazla karşılaştığımı belirtmek için söylüyorum.

İnsanlar savcılığa gitmekten nedense çok korkuyor ancak inanın bana savcılık "tehdidi" bile değme kabadayıyı süt dökmüş kediye çeviriyor çoğu zaman, bela olması çok çok küçük ihtimal.

Yargı ve kolluk bu gibi durumlarda genel olarak iğrenç bir tavır içerisinde olsa da, lise öğrencisi olması ciddi bir durum, eminim ilgileneceklerdir. Tekrar söylüyorum, tam bir ruh hastası söz konusu olmadığı sürece insanlar aslında bu süreçlerden sandığınızdan daha fazla çekiniyorlar, şikayetinizi geri almanız için yalvar yakar haber göndereceğine emin olabilirsiniz. Bu işlerde şahsi kanaatimce en güvenli ve kesin çözüm savcılık.

Yok ille olmaz derseniz: Babası arasın, kuzeniyim diye bi arkadaşına aratabilir vs. Ancak bu yollar asla savcılıktan güvenli yollar değil.

@boş adam, çok haklısın da bu kızın ailesinin yapısı o çok küçük ihtimali göğüsleyecek yapıda değil ne yazık ki. babası haylaz adamın teki, Allah bi sperm vermiş gerisini koyvermiş, anne desen sıkıntının bini bi para. kız anneyi daha fazla üzmemek için kendi göbeğini kesmeye çalışıyor bu durumu da ondan söylememiş. başı derde girerse anneye söyler mi bilmiyorum. zaten anne ne yapacak ki olan olduktan sonra.

ilk etapta numarayı arayıp annesiymiş gibi konuşsam mı diyorum. "aramaya, tehdit etmeye devam edersen babasına söyleyeceğim, savcılığa veririz.." filan işte. devam ederse ailesine söyleriz savcılığa verirler.
numaranın sahibini bulabiliyor muyuz acaba, ismiyle hitap etsem, " kim olduğunu biliyoruz" gibi.

Cia diye bi program var. Ordan isminin çıkma ihtimali var. Ozelden numarayi yazarsaniz bakabilirim

Kız adamı hiç mi tanımıyor? Adını falan bilmediğini tahmin etmemiştim ben. Bir çok mobil program var numaradan isim saptamak için, aynı zamanda bazı siteler var, sanırım genel olarak olumlu sonuç veriyorlar, onun dışında operatörlerin servisleri var mesaj atıyorsunuz hattın kimin adına kayıtlı olduğunu paylaşıyor sizinle, kişinin ismini buralardan öğrenebilirsiniz.

Arama konusuna gelince, bence kesinlikle en azından yetkili biri intibası verebilecek birilerine aratın, tanıdığınız bir savcı olur, polis olur, avukat olur, bu tarz konuşmaları günlük hayatta sıklıkla yapan, mevzuya hakim olan, soğukkanlı birileri kendisini daha çok korkutacaktır. Siz de konuşabilirsiniz, ancak endişeli bir havadan ziyade, bu gibi olaylarla sıklıkla karşılaşan biri olduğunuz havasını verin, kendisinden en ufak bir çekinceniz olduğuna dair hiçbir ipucu vermeyin.

Bu gibi iğrenç tipler sizin korkunuzla besleniyor bunu unutmayın, insanlardan korkmayın. İş arkadaşlarım ile beraber kadına şiddet, istismar vb. davalarla yakından ilgili olduğumuzdan yeri geliyor haftada üç "tehdit ve benzeri" alıyoruz çeşitli yollardan, en önemli şey soğukkanlı olmak. Siz sindikçe daha fazla üzerinize gelecekler, özellikle kadın meslektaşlarıma gelen telefonlarda bu "endişeyle beslenme" durumunu çok net hissedebiliyorum, iğrenç ataerkil toplumun özeti bu işte.

Genç arkadaşımıza geçmiş olsun, çok kafasına takmasın.

Bence savcılıga ver, muhattap bile olmayın, numarasini yazsin oraya buraya en kotu yeni bi hat alir.

Yok tanımıyor. Numaramı kimden aldın demiş ceavap alamamış tabii. Şimdi bir de numarayı veren tanıdığını belirlemesi gerekecek. Çürük yumurta var belli ki içlerinde.

Karşıdaki kişi "senden hoşlanıyorum tanışalım" deyip hoşlandığı kişiye "porno sitesine veririm bak haa" diyebilen biri. Belli ki serserinin teki. Çok bulaştırmadan, takıntı haline getirmeden çözmek en iyisi olacak. Yanlış bişey yapma endişem vardı, (malum sorumluluk almak demek bu tür işler, ters bişey olursa ailesi haklı olarak bize niye söylemediniz diyecek, o bir yana ben o yükün altından kolay kalkamam) sizlerle konuşunca şimdi daha netim.

Tavsiyelerinize uyacağım, çok teşekkür ederim :)

@boş adam
"Yargı ve kolluk bu gibi durumlarda genel olarak iğrenç bir tavır içerisinde olsa da"
demişsin. niye ki? nasıl davranıyorlar?

@hayat yapılacak şey şu:
1 ) (uyarı, caydırma) önce tek bir mesaj atsın rahatsız etmeye devam edersen savcılığa vericem diye.
2) (iletişim kurmama) aradığında kesinlikle açmasın, mesaj yazmasın. normalde bir süre sonra sıkılıp bırakması lazım aramayı iletişim kuramayınca.
3) (aksiyon) hala devam ederse rahatsız etmeye gidip savclığa şikayet etsin. Savcılıkda suç duyurusunda bulunulunca sallama olmaz. Polisle, savcıyla karşılaşınca adam olur o.

sallamıyorlar çok kolluk kuvvetleri böyle durumlarla. daha evli değilken sevgilime (şimdiki eşim) manyağın teki dadanmıştı, kızı ortaokuldan beri taciz ediyormuş yılda 1-2 kez. bana kalsa gidip öldürecektim (kim olduğu belli adresi falan yok sadece ama kim olduğunu biliyorduk), ailemin ısrarıyla karakola gittim. adamlar bir şey yapamayız savcılığa gideceksiniz keşke kız arkadaşın oraya buraya telefonunu vermeseymiş diyebildi herifler. ben bu muameleyi gördükten sonra adamın ailesine ulaştım, sesi kesildi sonra. abimin adamın iki kolunu kırması da buna neden olmuş olabilir tabi bilmiyorum.

@titiraprap Şimdi yazacaklarımda istisnai bireyleri hariç tutuyorum, çünkü aşağıda bahsedeceklerimin aksine sokakta takım elbisesiyle, çantasını sallaya sallaya "sen nasıl kızcağıza laf atarsın" diye tacizci kovalayan savcı da gördüm, ayda bir taciz mağduru kızı arayıp "artık rahatsız etmiyor değil mi" diye kontrol eden emniyet amiri de.

Bu gibi olaylarda iki kurumun da ilk yaklaşımları olaydaki gibi küçük olaylarda ciddiye almamak, olay büyüdüyse/büyüyebilecek nitelikteyse kadını suçlamaktır. Sorumluluk almak istemezler, ancak asıl sorumluluğu mağdur kadını tacizcisiyle/istismarcısıyla aynı sokaklara tekrar salarak aldıklarının farkında değildirler.

Sözde uzlaşmacı, gerçekte teslimcidirler. Hiçbirinin ağzından aile bütünlüğü lafı eksik olmaz, ama aileye bakış açıları hastalıklıdır. Ailenin karşılıklı iradeyle yürütülmesi gereken bir kurum olduğunu, insanın iç huzurundan önemli olmadığını anlamış değildirler. Onlara göre aile > kadın'dır. Ailenin bekası o ailedeki kadının/çocuğun mutluluğundan önemlidir. Bu sebeplerle, şiddet mağduru kadına hemen evine dönmesini telkin edip, evine döndüğünde öldürülen zavallı kadının duruşmasında mahkemede "ne yapsaydım aileyi mi ayırsaydım?" diye ifade vermekten utanmazlar.

Çok dolmuşum, sözünü ettiğim kurumların tüm şerefli ve haysiyetli üyelerini tenzih ederim. Lütfen siz bir üyesiyseniz ya da ailenizde birisi varsa üzerinize alınmayın.

@boş adam, hukukçu değilim.
ama dediğiniz şeylerin aile içi şiddet / taciz durumlarında olduğunu tahmin ediyorum.
alakasız birisi bir kadını rahatsız ederse, emniyettekiler sallasa bile savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunda gerekenin yapılacağını sanıyorum?

İşlem tamam arkadaşlar.

Önce titiraprap'ın dediği gibi mesaj attırdım. İnanmamış, geri mesaj attı. Kendi telefonumdan arayıp söylenmesi gerekenleri söyledim. (biraz estim, yağdım) telefon numarasını kimden aldığını sordum, öğrendim.
sonuç: çocuk özür diledi, numarayı hemen siliyorum bir daha olmayacak dedi. özür dilerken sesi titriyordu.

Bu da burada örnek olarak bulunsun. Umarım olmaz ama belki birilerine de lazım olur.

Tekrar teşekkürler.

@titiraprap Merhaba tekrar, yukarıdaki yazı "iğrenç bir tavır" sözümü açmamı istediğiniz için ilgili kurumların genel tavırları üzerine yazdığım bir yazı. Olaya uygulaması yok.

Hanımefendinin konusunda ben de savcılığa suç duyurusunda bulunulmasını tavsiye ediyorum, ilk cevabımda görebilirsiniz. Yalnız bunu önerirken asıl çıkış noktam bu kurumların "göz korkutma" faktörü. Yoksa gerekenin yapılacağı konusunda gene de kaygılarım var, onu da belirtmiş olayım.

ışık kırmızı da kalıyorsa götür derim. bir de ne kadardır kullanıyorsunuz genelde gereğinden fazla uzun tutun derler ilk şarj aldığınızda.

şarjı yüzdeli gösterme seçeneği var mı, yüzde 100 olduğundan emin miyiz? eğer öyleyse telefonu fabrika ayarlarına döndür, yeni olduğu için çok bişey kaybetmezsin ama yedeklemeni yap yine. varsa sistem güncellemesini yap. sonra istersen servise götür ama uğraşmak istemiyorsan yakında sistem güncellemesi çıkacaksa(marka model son sürüm diye aratırsan çıkar) bekle. ya da asıl bunlarla uğraşmak istemiyorsan servise götür, servis işi bana hep zul gelir o yüzden böyle dedim.

2 gün oldu. Uzun mu şarj edeyim yani?

Servise tekrar verip günlerce telefonsuz kalamam. Yaklaşık 1 aydır tlfsuzdum o yüzden.
NOTE 4 kullanıyorum. Fabrika ayarlarına mi dondureyim napayım bilemedim samsung ü aradım yazılım güncellemesi yaptırın serviste dedi biliyorum girince bi daha çıkamam servisten

Ha ayrıca yüzde 100 gösteriyor

Ha mobilim o yüzden ardarda cevaplar

kendin yap güncellemeyi wifi kullanarak, sorun devam ediyorsa servise vermen gerekecek.

Kargoyla yolluyorlar, Antep'ten baklava bile yolluyorlar. Tüm yiyecek ürünleri bir şekilde gönderiliyor yani, geçen ay Kars' tan kaşar söyledi mesela bizimkiler.

daha dün ofiste arkadaşlara getirdim leblebi çorumdan. onlar da nerden alabiliriz vs diye sordular.

sade leblebisi çorum un en iyisi değil ama çeşit çeşit bi sürü leblebi olarak gülşen i tek geçerim.

www.gulsengida.com.tr

satın almak için de;

www.leblebial.com

sade leblebiyi en güzel çorum'da hayvalı diye bi yer yapıyor. dükkanları da çok eski. bildiğin geleneği yaşatıyor onlar. online satışları da doğal olarak yok. gülşen'den aldıkların da emin ol yeterince hoşuna gidecek.

tekil olarak duymamanin sebebi birden cok isten bahsedilmesi. 142000 olunca jobs oluyor dogal olarak. is, pozisyon anlamina geliyor iste orada da. 142000 kisi is bulmus.

istihdam işte, işsizlik oranından bahsetmişler hep.

Herhangi bir kablo olur.

uydunetle ilgisi yok. ethernet kablosu satın alıp yapabilirsiniz. ha modemi de oraya taşıyacam derseniz uyduneti aramanız lazım. ethernet kablosuna teknosadan falan para bayılmayın sakın, her bilgisayarcıda elektrikçide var artık onlar kesip istediğin uzunlukta ayarlıyor. yarı parası resmen.

hatta elektrikçiyi çağırırsan gelir güzel bir yol yapıp çeker bile etherneti

pdf olarak bulun özalitçide bastırın. sahaflara gidin. korsanlarını bulun. hepsi illegal tabi.

nasıl kayboldu? yenilerini almadan önce eskilerini bulmaya çalışsak?

@liriamer hocam tüm kitapların pdf sini nasıl bulacağım? pdf olsa daha ne olsun ne güzel pcde mobil başında okurum sürekli.

harbiden, 50ye yakın kitap nasıl kayboldu?

kitapları yurtta bıraktım yazın. geçen yaz duruyordu birazı valizde birazı dolapların üstündeydi. bu sefer umduğum olmadı. odayı boşaltmışlar...........

depoya falan koymuşlardır eşyaları, bir sorun halihazırda sormadıysanız.

sordum hocam güvenliğe falan. hizmetlilere henüz soramadım ama. biz dedik derler ne diyecekler pek takmazlar yani....

kitapları atmamışlardır ya bence.
yerinizde olsam iyice olay çıkarırdım, bir yerlere sokuşturmuşlarsa en azından olay çıkarınca belki bulurlar uğraşırlar. direkt çöpe atmış olamazlar diye düşünüyorum hala.

uzerine birsey yazmamis miydiniz? yazin kiralandiysa oda, bosaltmistirlar. hizmetlilere sorun, yine de...

birşey yazdığımı sanmıyorum. büyük mallık ettiğimin farkındayım. arkadaşlardan birisi nadirkitap ı önermiş fakat orada da kargo parası çok fazla oluyor. başka önerisi olan var mı

Dokguda yukseklik olabilir eger devam ederse kanal tedavisi gerekebilir, bi kontrole gidin.

24 saat olduysa normal. kanaldan döndürmüş zaten, çürük epey kötüymüş demek ki. ara ara anlık ağrı - acı olabilir. bir kaç güne toparlar diş kendini. eğer geçmezse kanala doğru gidecek demek ki. çok bir şey yemeyin gene o tarafla.

eger su an hala cekmediler ise kk iptal edin hemen, bu sekilde cekim yapamiyorlar

Kredi kartı iptali yerine bankayı arayıp çekime izin vermemelerini de söyleyebilirsiniz.

tripadvisor daki yorumlar herkese açık oldğuu için tek ordaki yorumlara göre moralini bozma derim.

sözleşme yoksa, bir yere imza atılmadıysa zaten çalışan sayılmazsınız pek. çıkın gidin. yapmışlığım var.

çıkılır. kimseye bi şey söylemene bile gerek yok. maaşını al git

Benim simdi ise girdigim yerdeki kisi aniden personelle kavga edip cikmis sozlesmesi yok ama dava aciyorlar simdi, tabi o 1 senelik calisan ve doktor oldugu icin hastalar ortada kalmis ve hatta bir tanesinin isi yarida kalmis, haliyle is magduriyeti olmus. Sizinkisi 1 aylik ve boyle bir magduriyet yoksa, hicbir sey olmaz.

anadolu

geç kaldın ya new jersey söyledim...

new york söylüyoruz biz

sacremento candır gerisi heyecandır.

hamama git farketmez, eğer görüntüden dolayı şüpheniz varsa boşuna germeyin kendinizi. neler var neler oralarda yani.

bana adliyedeki kadın dilekçe vericeksin tek celsede değiştirirler demişti. kolaymış yani bayağı. benim ismim yanlış yazılmış tabi olay oydu.

oyunu oynamıyorum, tamamen fikir yürüteceğim.
eski oyunlardaki çözünürlüğe alışık oldukları için olabilir.

aynen hacı arada bi twitch'de pro gamerların streamlerine bakıyorum adamlar 800x600 ile oynuyor ne iştir anlamadım. ulan hadi daha çok fps almak için desen bile 800x600 nedir allasen ya. hem de hayvan gibi bilgisayarları var zaten ne kadar fark olacak ki yani fps açısından. nasıl oynayabiliyorlar oyunu o şekilde anlamadım gitti.

beyler eskiden ben de yapardım bunu ve işe yarardı. amaç şu. düşük çözünürlükte pikseller daha büyük olacağı için hareket eden uzaktaki nesneleri 1080p de 2-3 piksel olarak görecekken -gözünüzden kaçma ihtimali varken- düşük çözünürlükte 8-10 piksel olarak gözükmesi ve göze çarpması. bunun yanında yüksek çözünürlükte ekranda gördüğünüz piksel sayısı çok fazla olduğu için uzaktaki bi adamın kafası atıyorum 3-4 piksel olarak ekranınıza yansıyacak ve fareyi milyon tane piksel arasından bu 3-4 tanesine getirmeniz daha zor olacak. düşük çözünürlükte bu kafa 6-8 piksel olacak artı ekranın tamamındaki piksel sayısı da az olduğu için fareyle aimniz de daha kolay olacak. umarım anlatabilmişimdir.

washe +1

fps ile ilgisi yok. ztaen pro gamer dediğin adamların bilgisayarlarıyla 200 fps den aşağı almazlar. olay milleti daha büyük görmek. tabi dezavantajları da yok deil. 60 fps den sonrası da zaten çok anlamlı değil 60 fps nin aşağısına düşmüyorsan üstünün de çok anlamı yok zaten gözünün yakalayabileceği değer belli. 1000 fps ne olacak kendi gözlerin 60 dan yukarısında farkı algılayamaıyor.

oradan randevu almak tam bir işkence zaten. tavsiyem cuma akşamları gece 00:05 den sonra denemeniz. saat 12 den sonra resetleniyor çünkü randevu listesi. en son öyleydi en azından. gün içnide falan aşırı şanslı değilseniz randevu alamazsınız zaten.

gece saat 23:59 da almayı dene. geçen hafta iki ayrı randevu aldım. olmadı oraya gidip biraz beklerseniz işinizi görüyorlar.

tadı kötü, ağzın pis kokar, birini bile öpemezsin.

ben bunlardan bıraktım. =)

Solunum kabiliyetini düşürür. Nefesin çıkmaz. Halı sahada tıkanırsın, yatakta nefes nefese kalırsın.

Her gün yorgun uyanırsın. Tabii hiç bırakmadığın için sigarasız bir hayatı unuttun ve ne kadar zinde olabileceğini şu an tahayyül bile edemiyorsun.

Ağız ve diş sağlığı. kötü ağız ve nefes kokusu, kenef taşına dönmüş dişler.

uzun vadede getireceği kalp ve damar hastalıkları. İlla ki kanser olmana gerek yok, yaşam kaliteni düşüreceği çok aşikar.

Sigaraya verdiğin para. O parayla öküz alınır.

Bir şeylere bağımlı olmak. Zaafiyet. İradesizlik. Kendi kendine söz geçirememek.

para ve zaafiyet +1

www.quitsmokingsupport.com

4.000 kimyasal + 400 toksin + 43 bilinen kanser yapıcı

zararı boşver.

her hangi bir faydasının olmaması bile yeter.

Artik modasi gecti ozentilige dondu iyice

sigaranın modası mı geçti ? modası olmadı ki hiç bunun. ha 20 li yaşlardaysan arkadaş grubundan dolayı sigara yeni keşfedilmiş gibi gelebilir ama, 2015 yılında hiç bir reklamına izin verilmeyen fakat sokaktaki her 5 kişiden 3 ünün elinde olan bir üründen bahsediyoruz. modası falan yok bunun. barbour un modası geçti.

yiyip içtiğin şeyden keyif almaya başlarsın. bir mekana otururken sigara içilen alanda boş masa arama zorunluluğun ortadan kalkar.

çünkü eviniz, arabanız, kendiniz bok gibi kokuyorsunuz.

kış geliyor, bir cafe veya restauranta gittiğinde herkes sıcacık yerde otururken senin sigara uğruna götün donacak. arap iti gibi titreye titreye kapı önlerinde sigara içmek zorunda kalacaksın. çünkü ben de aynı durumdayım :)

Modasi gecti. Turkiye'de sigara kahve ya da sigara kas gostermek moda ama Amerika'da Avrupa'da sigara kullanimi dusuyor.

Bir de sigara kucukken yasak oldugu icin cazip geliyor. Bana yasaklamadilar. Ben de hic cazip bulmadim.

uyku.

uyku kalitesini katlıyor sigara içmemek. daha az uyusan bile rahat uyanıyorsun, daha dinç oluyorsun gün içerisinde. sırf bunun için bile bırakılır.

sigara içenler gerçekten çok iğrenç kokuyor. nefesi, kıyafetleri, evi. gerçekten rahatsız edici.

gunde yaklasik 50-55 sigara icen biriydim ve biraktim(kut diye). bunu ben yapabildiysem sen neden yapamayasin?

Alt sınıf vatandaş gibi görünme diye bırakabilirsin

cunku sigara icmeyen biriyle sohbet ettiginde les gibi kokuyorsun ama o sana bunu belli edemiyor

ütü?

~ev içi kullanılan çamaşır askılıkları var bir de, onları da kullanabilirsin

www.yil-tem.com.tr

iz yapmayan mandallar var.

@liri
?nerde var?

mandalı tele değil kıyafetin aşağı doğru sarkan iki parçasına yatay olarak takmanız işe yarayabilir ya da her kıyafetinizi tersten asın ve dikiş yerlerinden mandallayın veya asma birimleri çok kalın olan kurutma telleri var onlar iz bırakmıyor onlardan edinin

Askılık kullan o kadar uğraşacağına. Kaçarı yok, bir yerinde mutlaka izi çıkacak.

koltuk altindan mandallayabilirsin.

koltuk altından mandallamak+1
hem sarkma filan da olmuyor öyle olunca. taytları da belinden mandalla. paçada çok belli oluyor belde iz kalmıyor.

silikonlu mandallar var. geçen a101'de görmüştüm.

Şehir de belirtirseniz yazacak olan arkadaşlar daha iyi yönlendirebilirler.

Şehir kayseri hocam.

Benim lokasyon Ankara, yardımcı olamadığım için özür dileyerek çekiliyorum duyurudan :(

Ozel kliniklerin cogu aciktir

hospitadentlere bak onlar açıktır

side'nin pek numarası yoktur benim gözümde, antalya'nın doğu sahillerini çok sevmem genel olarak, antalyalı olarak side'ye hiç gitmem, ama insanlar ülkelerinden çıkar gelir side'de tatil yapar, yani herkes benim gibi düşünmez. side'de olmak zorundaysanız bilmem ama değilseniz ve aracınız varsa kaş'a gidin. antalya'nın diğer ucu ama ben yapardım.

side merkezde yamulmuyorsam antik tiyatro tarzı birşeyler vardı. aklımda başka birşey kalmamış. kısacası bir halt yok yani kısaca.

stag ve liri +1 zorunlu değilsen side'de kalma, en kötü şehir merkezine gel.

yukaridaki herkes +1 hahah
cirali, olimpos, adrasan buralara gidebilirsin.
muze, yat limani, selale, konyaalti sahili guzeldir (merkez).
sis kofte + piyaz ve yanik dondurma yemeyi, eve turunc receli goturmeyi unutma.

side ufak bir yer. 1 günde gezilir. 1-2 günlük tatilse side'de kalın tabi, ama daha uzun bir tatil ise merkezi bir yere gidin, side'ye 1 günlüğüne uğrayın.

Apollon tapınağı var, denizi sahili fena değildir. civarında köprülü kanyon var yakın sayılabilir. orada rafting yapabilirsiniz. şu sıralar suyun debisi düşmüştür biraz. doğal bakımdan güzeldir oralar. ama sadece side dersen 1,5-2 günde biter olayı. kafa dinlemelik kısa bi tatilse düşünülebilir.

Bayramda Antalyaya gidiyorum, kaleicinde iciyor olacağım beklerim :=)

mr robot bu soruyu sormak için yeterli izleyiciye sahip değil. bu soruyu yöneltmemiz gereken çok fazla dizi var başka :)

mr robot ayrıca konu ve işleyişi itibariyle çok fazla insana uygun bir dizi değil. örneğin hiç bilgisayar kullanmamış biri için fazla itici olabilir.

Ne yalan söyleyeyim zevkine güvendiğim hiçbir insan bunu önermedi.kötü değil ama öyle pek beğenmemişler.
Sanki hayran olan kitle arrow,teen wolf vb... Dizilere hayran olanlar.
Ben ilk bölümü izledim ama pek sarmadı zaten şuan sfu izliyorum buna imkansız vakit ayırmam.

Bahsettikleri terimleri anlamak bile keyif veriyor.
Dizinin basık havası, içine kapanıklığı "diziymiş" etkisini azaltıyor.
Sanki gerçekten birini tanıyormuş gibi..

Dexter vari bi dizi. Ben sevdim izliyorum.

bok gibi dizi lan, 2. bölümde bıraktım. kısaca ben de sevmiyorum.

dizideki yapının fight club gibi oluşunu, esas karakterin dexter gibi oluşunu, dizideki psikopat karakterin american psycho gibi oluşunu, ilk bölümdeki yönetmenlik/görüntü yönetmenliği kalitesinin vaat ettiklerini, ana kadrodaki oyunculukları sevdim.

senaryo biraz tırt evet, ama yukarıda saydıklarımdan ötürü gayet güzel izleniyor. sonlara doğru sıkılmıştım ben de.

Sorun olmaz. Kars'tan dondurulmuş kaz alıp İstanbul'a uçakla götüren gördüm.

Normalde yassah. Alabilirler de xraye sokulursa.

götürürsün 12 saaatlik otobüs yolculuğunda ne etler taşıdık. o değil de uçakların bagajlarında ısıtmalı ve ısıtmasız bölümler oluyor sanırım. bilen aydınlatırsa sevinirim.

tasinir. ama nereden nereye gittigine bagli (bazi ulkelerde karantina vb. yasaklar var)

el valizinde sizdirmaz kaplar icinde kavurmalar, haslamalar tasidi bizim ihtiyarlar.
dondurulmus degildi, tazeydi. 19 saatlik ucus. bir digeri 4-5 saatlik.
mis gibi yemisler indiklerinde.

daha yeni taşıdım 2 defa. thy ve pegasusta sorun etmediler.

taşıyın ama bizim gibi yapmayın, annem sağolsun benim kızacağımı bildiği için almış el valizi bölümüne koymuş eti. haliyle çözünmeye başlamış yolculuk ortalarında ve önümdeki adamın kafasına şıpır şıpır su damladı tüm yolculuk boyunca, bende salak salak klimalardandır falan diyorum haberim olmadığı için. hostes bir ton özür diledi aslında böyle olmazdı falan diye. epey rezillik çıkmıştı annem ağzını açıp bir şey demedi tabi uçaktan inene kadar tey allam.