normalde böyle etkinlikler ön satış dönemleri olur. bu zamanlarda alırsan daha ucuz olur.

ama biletler aynı gün tükendiği için bu etkinlikte yemedi tabi. arctic monkeyste de böyle oldu.

@jelly bear

"normalde böyle etkinlikler ön satış dönemleri olur."
evet ziyadesiyle farkındayım ön satış yapıldığının ama 1. dönem 2. dönem ne demek? early bird bir kez piyasaya sürülür alan alır ve konser zamanına yaklaştığında genel satışa bir daha sürülür.

hayır birden fazla olabiliyor işte.

atıyorum ilk hafta başka fiyat 2 hafta başka fiyat sonra başka fiyat.

www.biletix.com

şu konsere bak mesela 5 farklı fiyattan satılmış aynı biletler.

normalde önsatışlar dönem dönem olup kademe kademe artabiliyor. ancak genel satış dediğinde fiyat orada kalır tükenene kadar o fiyattan satarsın.

zorlu psm’nin bu yeni stratejisini hiç sevmedim. biletler talep gördükçe fiyatları göz göre göre arttırıyorlar.

sadece bir bolgeye (karniniza) odaklanmadan, normal sekilde calismalariniza devam etseniz ve bir zaman sonra tum vucut bolgelerinden zayiflasaniz daha hos olmaz mi? tek bir bolgeye odaklanmasaniz mi acaba?

spora devam edin; duz bir karniniz olacaktir elbette.

meşhur bir söz vardır. karın kası salonda değil, mutfakta yapılır diye. buna uygun beslenme programı yapmak en büyük artınız olacaktır.

zayiflabildigin kadar zayifla.

genel olarak vucut yag orani dusmedikce normal zaten.

tatlı krizlerinizin olması, insülin direnciniz olduğunu gösteriyor.

zaten bir yandan göbeğiniz ve yanlardaki yastıklar da aynı şeyi söylüyor.

her türlü karbonhidratı azaltmanızı ve hiç değilse 8-16 düzeninde IF yapmanızı öneririm.

tabii ki bu sihirli bir çözüm değil, günlük olarak az da olsa kalori açığı vermeye devam etmelisiniz. yediğinizi içtiğinizi myfitnesspal tadında bir uygulamayla takip etmek epey yardımcı olur.

hangi basamaktasın bilmiyorum ama burada oyun sonunun adım adım anlatılmış hali var, iyi eğlenceler!

steamcommunity.com

1. evet şu an girebileceğin noktalar bunlar. ancak küçük bir ihtimalle yeni seçenekler eklenebilir. eğer başka bir aday sınava tarihini değiştirirse, onun yeri boşalır. ilk gören orayı kapıyor. zaten hali hazırda 5 yer varmış, istersen birkaç gün daha bekleyebilirsin. şans sonuçta.

ben eminönü ticaret üniversitesinde girdim, girmez olaydım. çok karambol, bence orayı seçme

sınav yerini seçmeden önce mutlaka ve mutlaka sınav yerlerini dolaşın. çok fark ediyor. bazısı yan yana dip dibe bazısı ferah ferah sınav olma imkanı sunuyor. duyurudan bir fikir edinseniz bile yine de gidin görün bakın derim.

bir yerlerde okumuştum. hiçbir şey konuşmadan yanyana oturduğunuz halde sıkılmadığınız ne yapsam da bir konu açsam diye kendinizi kasmadığınız kişidir. 30 yıllık arkadaşlarımla durumumuz böyle.

lazpalle +1
yanında kasmıyorsan kendini rahat hissedebildiğin kişidir.

lazpalle+1

bunun yanısıra, karşılıklı her konuda dürüst olmaktır. beğenmediğine beğenmedim yanlı yapıldığında yanlış yapıyorun diyendir. araya mesafe zaman girse de bir araya gelindiğinde hiç ayrılmamış gibi olanıdır. hergün konuşmak her an iletişimde olmak değildir benim için. kaliteli paylaşımdır. fikir danıştığındır. kafanın bir yanında ne yaptı acaba diye merak ettiğindir.

samimi arkadaş, gecenin köründe hiç tereddüt etmeden arayabileceğin ve onun da hiç tereddüt etmeden çağırdığın yere acil gelebileceği bildiğin kişidir. zaman ister ve kolay edinilmez. kardeş sahibi olmak gibi ama değil.

naber lan yaprağım diye telefonu açtığın adamdır samimi dost.

sin nombre'yi diyorsun sanırım. bir bak istersen?

bu değil ama çok teşekkür ederim yine de yorumlara bakılacak olursa kesinlikle izlenilmesi gereken bir film.

neyse ben bunu izleyeyim :)

city of god mı?

La banda de los panchitos olabilir mi?

Cidade de Deus (city of god)'u tarif ettin sanki. O değilse bile mutlaka izlemelisin.

Amores Perros? tam olarak çete filmi değil meksikada geçiyor ama içinde çete işleri var.

se7en

usual suspects
contact
the others
incendies
intacto gibi...

the life of david gale

saolun sanırım bunu izlerim www.imdb.com

(bkz: the wicker man)

6. His gibi paranormal değil ama hugh jackman'nın oynadığı the prisoners sağlam gerilimdir.

El Cuerpo(ceset)izledim aynen bunun gibi bir film aradığım muamma diye bir film tavsiyesi geldi özelden uzak doğu filmlerine karşı hep önyargılıyım izleyen var mı?www.imdb.com

kredi kartı güvenlik önlemi olaraktan elinize ulaştıktan 2 iş günü sonrası aktifleşir zaten hiç kendinizi parçalamayın.

kart numarası

son kullanma tarihi

sahibinin adı

güvenlik kodu

bunlar olmadan olmaz benim bildiğim.

internet şubesinden sanal kredi kartı oluşturmayı deneyin. eğer olursa onun her bir şeyi görünür. numarası cvv2 kodu vs.

neferkitty'e çok fena katılıyorum, hiç kasmayın.

çözüm olarak: arayacağınız bir dostunuz varsa gecenin şu saatinde, size kendi kartından ama teslimatı sizin eve olacak şekilde bir şeyler söylesin. ((nakit paranız yoksa tabii.))

garantiden tek tuşla sanal kredi kartı açabiliyorsunuz, içerisine istediğiniz zaman para yükleyip istediğiniz yerden alışveriş yapabiliyorsunuz.

şimdiye kadar sadece ido'dan bilet alamadım sanal kartla, birde gerçek kartınız olmasına gerek yok. ayrıca olurda sitelerden falan çalınırsa harcayabilecekleri para sadece sizin yatırdığınız kadar oluyor.

Sanmıyorum ya, ama emin değilim tabii...

Sanmıyorum. Tezimi indiren arkadaşlarım oldu yanımda, hiç bir şekilde bildirim gelmedi.

gitmiyor. eminim.

gitmiyor.

Allah askina gel yorma beni vur kafani duvara

Anasi babasi olmayan, olen, olumun esiginde olan, hasta olan izdirap ceken insanlarin canii yok mu sence, onlar nasil yasiyor?

ağlamayı kes ve büyü. (sihir manasına geleni değil büyümek eyleminin mastarsız olanı.)

yurtdışına gitmeden bi psikiyatrist'e falan git.

düşünüyorum ki geride bıraktıkları için her zaman üzülen, eden bir toplumuz. 2013 bitti diye ağlayan adam tanıdım ben. önemli olan 'bitmesi, gitmesi, uzaklaşması'. sen gidiyorum diye biraz duygusallığa bürünmüşsün bence. yoksa normal değil bu durum. mutlu mutlu git, mutlu mutlu gel. sevin.

gidip de dönmemek dönüp de bulmamak psikolojisine girmişsin. döndükten sonra bu düşündüklerine kahkahalarla güleceksin. bana da uzun yola çıkmadan önce oluyor. ne var ki bi bilet alır atlar gelirsin bişey olsa.

Afs lise öğrencisi için değil mi? Ona göre cevap verin arkadaşlar. Yetişkin değil karşınızdaki.

cevap: o korkuyu yenmek zorundasın. Git. Düşünme bile.

afs lise öğrencileri için evet. senin için çok iyi bir tecrübe olacaktır bundan emin ol. lise zamanı giden hiçbir arkadaşım pişman olmadı diye biliyorum. kaldı ki yurtdışı üniversite başvuruları için eklenebilecek artı bir puan.

bence bu endişeni yenmen için de çok güzel bir fırsat, gideceğin ülkede de bir aile yanına yerleşiceksin. yeni bir kültür ve bir sürü farklı bakış açısı tanıma imkanın olucak. teknoloji ilerledi skype var o var bu var, iletişimini zaten kesmezsin.
eğer ben uzaktayken birine bişey olur mu diye düşünmeye devam edersen o evden çıkamaz, hayatla yüzleşemezsin.
evet zor bırakıp gitmek adapte olmak yeni ortama girmek üstelik lise ortamı. ama bu tecrübe sana çok şey kazandıracaktır emin ol. bence bu fırsatı kaçırma hele burs ile gitme şansın varsa.

sana ne söylenirse mantıklı gelir?

Git, manyak misin?

Annenlere tembihle, cekirdek ailen disinda birisi olurse sana kesssinlikle soylemesinler. Zaten orada bulundugun vakit ailenle sik sik iletisim kurmamalisin/kurmayacaksin.

Hangi ulkeler kafanda?

İlk bir ay sıkıntı olur ondan sonra alışırsın.Sana tavsiyem gitme imkanın var iken git derim.Eğer ailene bir şey gelirse diye korkun varsa hemen gelebileceğin bir ülkeye git derim.

saçmalama. hemen git. ne kadar erken o kadar iyi. dünyaya bir kere geleceksin.
bunu ertelemenin bünyende ne gibi sonuçlar doğuracağını az çok tahmin edebiliyorum, sen de edebilirsin. fırsatlarını her zaman iyi değerlendir. bir daha asla gelmeyebilirler.
bana güven ve git. zaten bir şey olursa gelirsin.
hem bu tarz hisler yalnızca sende olmuyor. gitmeden önce çok fazla düşünce ve kaygı üşüşüyor. gidince geçiyor.

çok uzun zaman kalacaksan yurtdışında, hava alanında uçağa binene kadar dizlerin titriyor. eğer benim gibi kalp hastası ve stres+evham kombosunda dünya markası olan bir baban varsa mesela, ailecek dramatik sahne yapmayı falan seven tiplerseniz, bi de ekstra pimpiriklilerse sen konusunda: ayrıldığınız andan itibaren vik vik konuşuyorsunuz uçağa binene kadar. sonra biniyorsun uçağa, elinde telefon, "dur baba sırt çantamı yerleştircem bi'" diyorsun, kapatıyorsun.
koltukta bir 20 saniye geçiriyorsun. tek başına.
son kez arıyorsun babanı, baban sana "şimdi in istersen, boşver, yanarsa yansın paramız" diyor. senin cevabın da "hayır baba. tamam, iyiyim. artık gitmeye hazırım, bunu istiyorum." oluyor.

o uçağa binince anlayacaksın.

döndüğünde de herkes sağsalim, üstünüze afiyet yerinde.
git evladım. git.

genc kardesim, ulke tercihini tr'ye yakin bir yere yap o zaman. avrupa ideal. pegasus, easy jet, wizz vs. 50 euroya max 4 saatte turkiyedesin. haftasonu bile gidersin turkiyeye canin cok sikildiginda.

goc ederken biz de bu muhasebeleri yapmistik.
sevdigini kaybetmek her turlu zor. uzakta ya da yakinda nasil fark eder?
hem uzak ne kadar uzak, yakin ne kadar yakindir?

afs den sonrasını okumadım. zannettim ki zorunlu bir şekilde aşık olduğun memleketini ve insanlarını bırakmak zorunda kalıp hayatının sonuna kadar başka bir ülkede yaşayacaksın.

hayat senin hayatın. önce bunun farkında ol. sevdiğim dediğin insanların çoğu muhtemelen 5 sene sonra da yanında olmayacak.

öte yandan burada kalıp ne yapacaksın? sadece sevdiklerinle zaman geçirmek seni mutlu etmeye yetecek mı? aynı şeyleri yaşamış biri olarak cevap vereyim, anlık mutluluklardan öteye gitmiyor. yurtdışına çıkarsan da hayalini gerçekleştirmiş olacaksın. ufkunu ne kadar açacağını burada anlatmıyorum. inan ban ''türkiye'de kalır kendimi geliştiririm, kitap falan okurum'' gibi bir şey değil, yurtdışı gerçekten farklı bir deneyim. ''yurtdışı avrupa amerika höeaaa'' olduğu için değil, yaşadığın yerden tamamen farklı bir yer olduğu için. tek başına hayatta kalabiliyor musun bunu öğrenmek için. kulağa zor geliyor, mutsuz olacakmışsın gibi geliyor, ama karakterin çok gelişecek.

bir de bahsettiğin şey afs, geçici bir program alt tarafı. lisedeyken afs ile giden çok arkadaşım oldu. hiçbirinin mutsuz veya asosyal olarak döndüğünü hatırlamıyorum.

özgüveni şişirir. çöp olsa millet bakar çünkü mini etekliye.

bence tam tersi milletin öküz gibi bakıyor olması kötü hissettiriyor.

mini etekle ilgisi yok. insan sevdiği şeyleri yapınca iyi hisseder.

mini giymek aracı olur bu hisse, o kadar.

birileri mini etek giyince ben de kendimi iyi hissediyorum.

sistem enkazı+1

her kadın ilgiden hoşlanır. hatta her insan ama kadınlar daha çok.

her kadının da istediği ilgi tipi farklıdır. kimi bakılmasını ister kimi birkaç hoş söz kimi başka bir şey vs. mini etek bakışları üstünde topladığında mutlu olan kadınları iyi hissettiren bir şey.

aynısı fön çektirmek, ya da saçını yeni beğendiğin bir renge boyatmak ya da makyaj yapmak ya da yeni aldığın bir kıyafeti giymek için de geçerli. kendini güzel/alımlı/çekici bulmanı sağlıyor, sen de iyi hissediyorsun. tam tersi bir örnek olarak sabah kalkıp alnının ortasında sivilce çıktığını gördüğünde, ya da saçlarının berbat göründüğünü gördüğünde ya da paspal giyindiğinde kendini enerjisiz, depresif, kötü hissetmen işte.

alice practice +1

hepiniz çok biliyonuz, yazanlardan kaçı kadın allah aşkına?
ben de severim mini etek giymeyi çünkü yakıştırıyorum kendimce. Dar pantolonu da yakıştırıyorum. Aynı şey. Bunları GOP tarzı yerlere giderken giyoyo muyum? Hayır. 'Soruları alayım' lı başlık açıcam size.

"erkekler bakacak ilgi delisi olcam vuhhuu" durumu olmadan da mini etek giyilir. kendine özen göstermek, aynada gördüğünden memnun olmak için giyilir. fantastik iç çamaşırı da giyilir aynı sebeple, başkası için değil kişinin kendisi için.

Aynaya bakıp kendini beğendiysen kendini iyi hissedersin, özgüven pompalar. Dolayısıyla mini etek giyip kendini aynada beğendiysen, "Hiç de fena değilmiş benim bacaklar ya" dersin. Dolayısıyla da mutlu olur, iyi hissedersin.

bacaklarıyla kendini değerli hissetme durumu.

hepimizde biraz biraz yok mu bu? bu kadın abartmış da, ben de saçlarım iyi şekil aldığında kendimi iyi hissediyorum mesela. ya da ne bileyim. bu kadın da iyi hissettiğini düşünmekte haksız değildir bence. yanlışı yok. ahlak sınırlarını da aşmıyor. dilimize acı biber sürmek düşer bize:/

cocky

stuck up olabilir bi de

asshole de geç ya.

(bkz: snob)

jenkins.

karılar kızlar için posh çok kullanılır.

götü kalkık'tan anladığım janti, cafcaflı, ciks, havalı modlarda takılan insan. bu tür insanlar için posh kullanılabilir.

karilar kizlar icin posh kullanilmaz. posh'un anlami farkli.

arrogant bazen cuk diye oturuyor.

(bkz: suçu kendine at beybi)

begüm huu - ferhat güzel.

arkadas yanlis cevap vermis sarki

madcon - begin olmasi gerekiyo.

www.youtube.com

tesekkurler rurouni,

ben de senelerdir bunu ariyordum ^^

madcon soyluyormus arkadaslar, ismi de beggin' mis. ustten ayiriyormusuz.

aa o şarkıyı madcon mu söylüyormuş? :)

tişikkirlir duyuru!

arkadaş hastayım ekşi duyurunun zekasına. adamlar nakarattan şarkı buluyorlar yahu...

moda tramvayına binmeniz lazım başka toplu taşıma yok ama yürüyerek hiç kasmadan çıkabilirsiniz oraya. kadıköy anadolu lisesinin hemen yanıdır. hava da güzel, yürüyüş yapmaya bi maniniz yoksa tabanvay iyidir.

Tramvay'dan, moda ilköğretim okulu durağında inersiniz. İndiğiniz yerden 10-15 adım geri yürüyüp sağa dönün sonra dümdüz aşağı inin.

ama yürümek de keyifli olur. Onu da ya tramvay yolunu takip edin yürüyerek, ya da rıhtım starbucks'ın (ptt de var orada) yokuşunu çıkın, sağa dönün. Yolu takip edin yokuş yukarı, havuza çıkacaksınız.

tamam çözdüm ikincisi di mi?

soru işareti olmaz sonunda abi. bence ikisi de doğru, ama ingilizcem çok iyi değil.

onu yanlışlıkla koymuşum hacı, düzelteyim.

ikincisi.

i can't understand, why did they go there? bu anlamıyorum, neden oraya gittiler?

i can't understand why they went there. bu neden oraya gittiklerini anlamıyorum.

can/can not kalıpları understand için pek gitmez, onun yerine don't kullansanız daha doğru ve uygun olur. can/can not yanlış olduğu manası da çıkmasın ama kullanım olarak pek gitmez.

@lejant'a katılıyorum, can/can't değiştirmek istemedim öyle istiyorsun diye ama söylemek istediğin şeyi tam olarak Don't ile yapabilirsin.

lisans diplomasıyla doktoraya başvurma şartı, lisans diploma ortalamasının 3 ve üzeri olmasıdır.

ancak yüksek yapmak için 2.95 rahat rahat yeter. ales'ten yüksek puan alın, gerisi boş. benim 2.60 ortalamam vardı, ales'ten 94 almıştım, enstitüye 1. sıradan girmiştim.

Yüksek lisanstan sonra doktoraya başvururken de yüksek lisans ortalamanız önemli olur.

hangi bölümde yüksek lisansa başvuracağınıza göre değişir.

4 kişinin alınacağı bir bölüme 5 tane 3.90 ortalamalı adam başvurursa sizin pek şansınız kalmaz.

ama 80 kişinin alınacağı bir bölüme başvuruyorsanız ortalamanız gayet de yeterli olabilir.

genel olarak ortalamanızı hep yüksek tutmaya bakın. burs imkanları oluyor o yüzden başvuru koşulları en az 3.00 üzerinden, bazı yerler 3.50 üzerinden not ortalaması şartı aranıyor. tev, tübitak, tuba vs..

doktora yüksek lisans için ortalama fetişisti olan hocalar haricinde bir sorunla karşılaşmazsınız, sadece başvurmak istediğiniz kuruma gidip hocalarla görüşün yeter. ales, gpa en asgarisini sağlasanız yeter.

Burslar için önemlidir ortalama.

teşekkürler cevaplar için.

L.A. Confidential (1997)
Goodfellas (1990)

oyun oynamayı düşünürsen mafia 1

gomorra. sırf napoli'de geçiyor diye izlemiştim. fena film değildi ama "kesinlikle izlemelisin" diyerek de önermiyorum yani, beğenmeyebilirsin. ahım şahım bi şey de değildi çünkü. ama napoli'de geçiyodu yani. izleniyo o yüzden.

gomorra
www.imdb.com

edit: der meister +1 olduk o zaman

American Gangster (2007)

önerdiklerinizin hepsini izledim dostlar.. :(

Goodfellas tabi ki..

sararsa siyah beyaz, eski klasikleri izlemek lazım gelir o zaman.

60-70'li yıllara bakıcan.

Killing them softly

mafya filmi denilemez ama içinde mafya vardı; un prophete.

izlemediyseniz mutlaka the sopranos'a da el atın.

eksiduyu.ru

Miller's Crossing
www.imdb.com

The untouchables

Kadro baya sağlam

lock, stock and two smoking barrels
hot fuzz
in bruges
looper
reservoir dogs
the departed
american ganster
the boondock saints

süper liste yaptım sana. feedback'ini bekliyorum.

vapurla kadıköy'e geçmek en iyisi. (yürüme: 3-5 dakika)

metrobüs ve marmaray yürümesi uzun olur. (yürüme: 15-20 dakika)

metrobüs daha mantıklı mı bilmem ama marmaray ile üsküdar a gidince orda sahilden kadıköy otobüslerine ya da ilerdeki caminin önünden minibüslere bin.. minibüs durağını sorunca herkes gösterir..

kadıköy rıhtımda inince orda birilerine sorsan akmar ı gösterirler sana.. kolay yani bulması.. sıkıntı yapma..

ayrılıkçeşme de inip metroyla kadıköye gelebilirsin.

kadıköy merkezde kime sorsan gösterir zaten.

bence gayet gereksiz. gerekmedikçe çıktı almayınız yazacaklarınıza ofisinizde geri dönüşüm kutuları bulundurun yazsınlar daha iyi.

tebrik edesim geliyor.

benim ahşap kapı üreticisi müşterilerimin bazıları bu uyarıyı ekliyor maillerine, fena gülesim geliyor :)

bence yine de hoş bir uyarı. hatta 1-2 sefer sırf bu uyarı gözüme takıldığı için çıktı almaktan vazgeçtim.

Gereksiz çünkü insanlar prosedür gereği dosyalamaları gereken şeylerin çıktılarını alıyorlar. Keyfinden çıktı alanı ben görmedim. Prosedür gereği çıktısını alıp dosyalaman gereken şeyin de çıktısını sırf bir epostanın altında yazıyor diye almamazlık yapamazsın çünkü şirketteki iç veya dış denetimler sırasında "çevre için çıktısını almadım" diye bir savunma yapılamaz.

bilinç ya da farkındalık yaratma konusunda destekliyorum. iyi yani.

ben de kullanıyorum ve gerçekten de nadiren çıktı alıyorum ama bir iki defa yalnızca o satır için yeni yaprak harcandığına şahit oldum ve anlamını sorgulamaya başladım :))

öyle yazanlara pek hoş bakmıyorum. biz hödüğüz, o kadarını düşünemiyoruz sanki. kimse kimseye nizam vermeye çalışmasın arkadaş.

hiko seijuro +1

gerekmedikçe çıktısını alacak adam notu görüp aa almiyim o zaman demez. ne insanlar tanıdım. yarım sayfası imza olan emaili aytnen bastırıyor. 1 sayfası imzaya gidiyor. ne insanlar tanıdım telefon numarası yazmak için printerdan bembeyaz kağıt alıyor. daha da kötüsü işi bitince buruşturup atıyor. "e ama kağıt çöpüne atıyoruz" diyor. sonra şirkette kağıt kalmayınca benim müsveddelerime üşüşüyor.

çok sinirliyim evet.

Laf kalabaligi gibi geliyor.

hazırlık okursa hazırlık dahil 5 yıl, hazırlık atlarsa 4 yıl.

5 yıl para alacam diye okulu uzattım ellerim boş kaldı, ordan biliyorum.

hazırlığı atlamama rağmen 4 yıl sonunda öğrenim kesilmedi. 5. yıl yüksek lisansa başladığımda devam etti, aradım sordum. bu neyin bursu diye lisans bursu devam ediyor dediler, 5. yıl bitene kadar da devam eder demişlerdi. yok ben istemiyorum dedim, kestirdim. 2006 yılında oluyor bu olay.

aç bi sor hemen söylerler.

o kadar da abartmasak? zaten o tik olsa ne olur olmasa ne olur. amaç kişiye yardımcı olmak değil mi?

o değil de o sahneyi hiç bir zaman unutamam heralde. ne canavarca bişeydi o öyle?

siklemiyorum, nickini hatırlarsam sonraki duyurularını da siklememeye başlıyorum.

tik koymayanları ve kendi sorusunun altına alelade bir şey yazıp kendine tik koyanları sevmiyorum.

zgrydn +1

çok da mühim değil.

birine cevap yazacağım zaman önceki duyurlarına bakıyorum, tik veren biriyse duyuruyu cevaplarım ama tik koyma adeti yoksa hayatta cevap vermem.

tik koymayınca acaba gördü mü görmedi mi, o kadar cümleyi boşa mı yazdık diye düşünüyorsun ama tik olunca cevabın doğru yere gittiğini anlıyosun. küçük ama önemli bir detay.

hiç yoksa özelden bir mesaj atıp teşekkür etsinler lan.

çok şeyetmiyorum ama içten içe alınıyorum tabi sonuçta insanım.

artık tik atmayan duyurulara tepkiniz diye soranlara tepki göstermenin zamanı bence.

içimden küfrediyom :) ama yanıtı falan silmiyorum. böylesi daha eğlenceli.

Çok mühim değil tabi ama gerçekten insan olarak "x" bir konuda ciddi ciddi, görüş bildirme, yardım etme, fikir verme olarak ve gayet doğal yaptığımız bir eylemin akabinde en azından duyuruyu açan kişinin yazdıklarınızı okumuş olduğunu bilmek güzel.
Tik atmaz ise de belki bir daha denk geldiği zaman iplememek doğru olabilir ama yine de çok fazla önemsenmemeli, bence.

işine gelmeyince tik atmayan türleri var bi de bunların.

azalarak bitsin. tam sopalık.

sanırım bu ben oluyorum.amaç işini görmekse neden illa tiklicem arkadaş.insanlık hali oluyo bzn unutmakta oluyor diyenler olabilir onlarada fırsat vermiyosunuz ama ben cesurca diyorum.alışamadım o tik mi paraf mı ne zerzevatsa.gelin hadi üstüme gelin @esek sıpası yalnız deilsin

Tik bağımlısı olarak yoksunluk çekiyorum. elim ayağım titriyor. sinirli oluyorum. kafam bulanıyor. çevreme saldırıyorum

ben raporlayıp adminlere mesajlıyorum. çok sinirlenirsem gizli nick ile karşı cins gibi yapıp dışarda buluşma ayarlayıp ağzını burnunu dağıtıyorum. bir kaç kere dayak yedim ama bir daha tik atılmadıgını görmedim.

tik bir halta yarayan bir şey olmasa da böyle tiplere kıl oluyorum. cevabımı siliyorum.

siliyorum , bir daha da o kişiye cevap vermiyorum, özeline gidip küfür ediyorum, yetmiyor, trollüyorum, dahada olmadı geçen yakaladım dövdüm. hatta velisini aradım okula çağırdım.

tek koşulda sallıyorum diğer şekillerde önemsemiyorum.

cevabım doğruysa, aynı duyuru içinde tiklenmiş cevaplar olup benim cevap tiklenmemişse kendi yazdığımı siliyorum.

bakmiyorum bile ne geregi var para mi kazaniyorum tik alinca

Whatsup gibi 2 tik olmalı. Birisi okudum yazdığını,diğeri tiklenirse doğru cevap ya da teşekkürler manasında. Ben şimdilik siliyorum. Silmezsem eğer kişinin arayıpta bulamadığı ya da bilmediği şeyi ben cevaplıyorum,belki onun için küçükte olsa bir araştıtma yapıyorum ama verdiğim cevabı okuyup okumadığını bile bilmiyorum.

soruya cevap veren kimseye atmamissa cok umrumda olmuyor ama biraz gicik oldugum durum bazi cevaplara tik atip bazilarina atmayanlar oluyor. bariz trolleme girisimi vs degilse soruya durustce cevap veren ya da sorudaki eksikleri soyleyenlere tik at iste kardesim, niye tribe giriyosun degil mi?

Tuvaletini yapıp da sifon çekmeyenlere benziyorlar.

tik atılmış cevapların sonsuza dek kalabilir.
ancak bir iki gün geçmiş ve hala tik atılmamışsa direk siliyorum.
cevabım doğru ya da yanlış olabilir. net cevap vermeyebilir.
diğer yandan emeğe saygı

pulp fiction ya da seven.

izleyecek vaktim olsa önce seven'ı sonra kick-ass leri sonra district 9 ı izlerdim.

pulp

seven.

district 9 ve jackie brown

alfabetik sırayla ya da kronolojik sırayla izle.
ya da imdb puanlarına göre sıralayıp izle.

zar at. bırak kader senin yerine seçsin.

iş planı yaparken aynı yerde zaman geçiriyorsan, örneğin odandaysan, evden dışarı çık. biraz dolaş öyle gel iyi geliyor.

buraya yazmayı ne kadar erteledin?
şaka bir yana sanırım herkeste zaman zaman oluyor. dışarıdan depresyon dönemi filan olarak da görünebilir ama öyle algılayanlara sen aldırma. sorununun ne olduğunun ve bir şeyler yapman gerektiğinin bilincindesin.
bir de eğer okulun bittiyse ve işsizlik dönemindeysen bundan kaynaklı olabilir. kendini geliştirecek ve seni harekete geçirecek, yapmaktan zevk alacağın şeyleri bulup onları yaparsan yavaş yavaş adım atmış olursun.
bir de bende işe yarayan bir yöntem; insanların gün içinde tonlarca iş hallettiği diziler filmler filan oluyor. ben de o dizileri izlerken kendime dönüp bakmaya başlamıştım ve sonra bende güdümleyici bir etkisi oldu.kendime dönüp "ne boş yaşıyorum lan! (tanıdığım insanlara bakıp)insanlar bu kadar zamanda şunu bunu yaptı" diye düşünmeye başladım ve yapmaktan zevk alacağım şeyleri yapmaya başladım ufak ufak sonrası da geldi zaten. ama kendi kendini bu döngünün içinde boğulmuş gibi hissediyorsan bir psikoloğa görünebilirsin.
bir de başka bir tavsiye, etrafında enerjik ve planları olup buna ulaşmaya çalışan insanlar bulundur, enerjileri ve hevesleri bulaşıcı oluyor.

buraya yazmayı 2-3 haftadadır düşündüğümü itiraf edeyim :) aslında sanırım çevremden dolayı böyle oldum. üniversiteye gelene kadar böyle bir sorunum yoktu. son 4 yıldır işlerini erteleyip son anda kotaran insanlardan başka kimseyle karşılaşmadım. bulaşıcı bir durum olsa gerek.

buraya yazman ilginç aslında. ben de en az 4-5 yıllık bir procrastinator'ım. durumu kabullendim, çare aramıyorum. vaktim kendimi çalışmaya motive etmekle geçiyor ama bu motivasyon çalışma sırasında yapılmayınca hiçbir faydası olmuyor. çalışırken ise bu motivasyonun işe yaradığına garanti veriyorum. birkaç defa yaşadım çünkü. işte bunu anlatan overcoming procrastination (ertelemek yaşamı kaçırmaktır) diye bir kitap okumuştum. oradan öğrenmiştim bunu. farkındalığı arttırıyor, bazı yöntemler sunuyor ama orada söylenenen programlara birebir uymadım. fazla abartılı geldi. hayatı bu kadar programlı yaşamak sıkar sanırım ama program olunca uyunca da süper oluyor. bunu da bir süre yaptım oradan biliyorum. sonra yine eski halime döndüm. yardımı olmadı diyemem. oku belki faydası olur. bunun dışında şu an yardırıyorum mesela. ertelemenin dibine vurmuş durumdayım...

tabi eski halime dönmemde, hayatımın gidişatının geleceğe dair umut vermeyişi uzun vadeli planlarımın bozulması sebebi de yatıyor bence. yani gidişata göre komple yenebilirsin de dibine de batabilirsin.

yine de en ufak bir umut olmasa direk intihar ederdim herhalde. çünkü böyle yaşamak işkence gibi.

imza: prof. procras tinator

kelin merhemi olsa basina surermis diye baslamam lazim bu cevaba. ama sizi teselli mahiyetinde biseyler yazmak istedim. cunku kendimi de teselliye ihtiyacim var:

yahudileri ornek alin hocam. isleri kendi temponuzda bitirin. belli ki, sizin, benim, bizim gibi erteleyecilerin tempolari, normal insanlarinkinden farkli. yani beklenen, o okulu 4 senede bitirmek, o tezi 6 ayda yazmak, o sinavi bir sene hazirlanip gecmek filan...

ama biz bunu yapamiyoruz. kafadan sakatiz. e peki naapacaz? kafadan sakatiz diye kafamiza mi sikalim? ASLA!

kendi tempomuzda yuruyecez yolumuzda. varsin, bizimle birlikte yola cikmis olanlar, coktan geri donuyor, iki de pantalon dikmis olsunlar. kafada su, yaris, rekabet, kiyaslama hastaliklarini cozunce bi ferahlik geliyo zaten. "golü yedik, rahatladik!" kimin bi durum bu.

yapilacak bi is var mesela ortada. ertele, ertele, ertele, bi de bakiyosunuz bir ay gecmis!!! yuh lan! diyosunuz kendi kendize. sonra da diyosunuz ki, iy anasini satiyim, ben de bunu bir ay gecikmeli yaparim ama gene de yapmis olurum sonunda! iste zurnanin zirt dedigi yer burasi!

Yahudi, okula yaziliyo, doktora programina yaziliyo, 10 senede bitiriyo lan! ben 55 yasinda tip fakultesi bitirmis Yahudi gordum lan! NEVER GIVE UP!!!

herseyi planli programli uber super hiper ultra mega yapanlar, cok zengin olsunlar, Allah daha cok versin. Biz kafadan sakat oldugumuz icin, az kazanalim. Hem daha az kalori aliriz, cok yiyemedigimiz icin. Saglikli bisiy!

Tek yol islam

@istenmeyen_adam iki günü birbirine eşit olan zarardadır meselesi biraz işe yarasa da, namazı orucu kazaya bırakma durumları o işi bozuyor abi. olay zaten nasılsa telafi ederim ben bu işi diye ertelemekte bizde bahane bol.

zararsızdır.

almak istediğiniz ürünün bir linki var mı görebileceğimiz? Kaplamasız karbon çelik değildir o.

Malesef link veremiyorum su an. Ama urun esse.

sanırım bunlardan biri:www.esse.com.tr
hepsine standart karbon çelik yazmışlar. Bildiğin Sac işte. Siz o kısma takılmayın. Bunlarda kaplama var gibi görünüyor, teflon gibi. Zararlı değildir heralde.

Mevki?

trafiğe kapalı alan değil de çok az trafik olan asfalt yollar.

imes'in içi dudullu
göztepe özgürlük parkının arkası (tren yolu tarafı)
ataşehir'in yakınındaki yollar

Kapali alanda pratik yaparak ogrenemezsiniz. Mutlaka trafige cikmaniz gerek.

carrefour un otoparkında çalışmıştım ben akşam saatinde. hatta benle beraber biri daha pratik yapıyordu. (yalnız gece belli bi saatte kitliyorlar, içerde kalmayın)

işi o onun. adam işi garantilemiş. valla normal bir kargo elemanı bu lafı etse merkeze şikayet etseniz adamı atarlar.

Ufak bir bahşiş verin ayıp olmaz. 5 kat yürüyormuş adam sürekli yazık.
Tracking number yoksa sonra ufak tefek paketleriniz kaybolabilir. Ne hikmetse benim hep tracking no olmayan paketlerim kayboluyor.

yani gayet makul bir öneride bulunmuşsunuz ama tınmamış. haklısınız gayet.

abi afedersin ama deli misin nesin sen ya sorunun saçmalığına bak.

o ne öyle ya başlarım öyle şeye dışarda bu kadar işsiz varken karsısında da bu kadar dusunceli biri varken nasıl bir tavır o oyle nasıl git baska kargoya ver der su an sinir doldum. sorup derdını anlatmıssın ınsan gıbı medeni bir sekilde karsılastıgın tavra bak. ben olsam inadına 8 siparis daha veririm o ne ya. neyse uyuz oldum su an ben gidip bi su içeyim.

Bahşiş almak için yapmıştır zaten.

Mantığı da çok güzelmiş. Paket taşımak istemiyorsan neden postacı oldun? Belki Ptt'nin iç işleyişinde bizim bilmediğimiz başka sorunlar olabilir ama bu sorunların muhatabı ben değilim. Ben kargo göndermeyince her şey düzelecek sanki.

yazık ya adama, zor yani. bahşişi dene bence. bi de sizin girişte berber yok muydu? oradaki çalışanla konuş oraya bıraksın.

yahu tamam da işi onun o. çok enteresan gerçekten. adamcağız yoruluyor fakat işi yahu o, ayırt etme şansı yok ha kaldı ki etmiyor da çıkıyor, teslim ediyor. ediyor da sizi suçlaması da bi ayrı enteresanmış. üstelik siz ben aşağıya inip alayım dediğiniz halde. cidden vicdanen karmaşık bir durum.
telefon numaranızı almak istememiş fakat aşağıdan zile bastığında, siz beklemesini rica ederek aşağıya inseniz bence sorunu çözersiniz.
bahşiş vermek falan da çok saçma, önünü alamazsınız o şekilde bence.

önerinize rağmen hala reröre yapıyorsa müstahak ona +8 tane daha zebellah kargo verin, yüz görmüş astar istiyor.

# bölge bölge ayrılıyor görevliler sizin ptt kargocunuz o kişi.

Yıllar yılı benzeri şeyleri ben de yaşadım. Naifliğim yüzünden işittiğim homurtular kulaklarımı çınlattı.
Bir süre önce ablamın evini taşıması için bir şirketle anlaşmıştık. Ben taşıma görevlileri (her biri Arnold gibiler) çok yoruluyorlar diye asansörsüz bir binada bulabildiğim kolileri ıvır zıvırı ve hatta ağır ama ebatı küçük şeyleri taşıyarak yardım ediyordum.
Bir süre sonra baktım ki adamlar bir kenara oturmuş sigara yakmışlar ve bana talimat veriyorlar. Yukarıda komodinin önündeki bilmemneyi de getir, bilmemneyi indir, bir de biz terledik bak,(elde sigara bileğin içiyle alnı silme hareketi) dediler.
Kendimi aptal gibi hissettim. Adamlar oturuyordu ve ben taşıyordum. Bu bir süre devam ettikten sonra gittim yanlarına ve benden bu kadar dedim. Adam "ama biz yoruluyoruz" dedi. Ben de "ama paranızı da alıyorsunuz değil mi?" dedim.
Ablam taşındığında orada olmayabilirdim o zaman mecburen bu adamlar taşıyacaktı her şeyi ve eril bir figür görüp ona da iş yıkmak gibi şansları olmayacaktı.

Kargo görevlileriyle de yaşadım bu durumu, tam da sizin lafını ettiğiniz türden, dört kat yukarı ortalama bir koliyi çıkaran adam homurdandı ve ben de seslendim, ne dediğini işittim dedim, blöf yaparak, adam kaşlarını kaldırıp gözlerini yere dikerek meydan okudu bana. "Bundan sonra getirir aşağı bırakırım" dedi. Ben de "o zaman ürünü almam, bana teslim edilmediğini söylerim, apartmandaki güvenlik kamerasından görüntüleri alır ve şirketine teslim ederim, neticede ürünü bana teslim etmek zorundasın" dedim.
Merdivenlerden inerken hala "homua homua" diye küfürler ediyordu.

Başkalarına yardım etmek, onlara yüklenmemek iyi bir davranış ama şunu söyleyebilirim ki bu onların işi. Onlar bunun karşılığında para kazanıyorlar ve herkesin evi asansörsüz değil.Günde kaç kez bizimki gibi asansörsüz binaya denk geliyordur ki elinde ağır yükle? Hiç muhatap olmayın, işini yapsın o, eğer ki aksarsa iş, o zaman şikayet edersiniz. Ürünün ne olduğu, ağırlığı vb. onun işini yapmamasını ya da serzenişini size yapmasını meşrulaştırmaz.

Bazen taksiye binersiniz, mahalleden sıklıkla kullandığınız duraktır. Her sabah uzun mesafe gidiyorsunuzdur ve aynı adama denk geliyorsunuzdur adam memnundur, ne zaman kısa mesafe gittiniz o zaman suratı asılır adamın.
E hayat bu,her zaman yük hafif, yol uzun olacak değil ve zaten o iş için hak edilmiş miktarı kazanan adama bir de armağan vermemiz gerekmiyor.

çok sık ptt kargo kullanan biri olarak bahşiş veriyorum.

klasik bahşiş ayakları. bana da yapiyorlar.
sigara al 10 20 bahşiş ver arasira.
hep de alıştırma.

haklisin ama çözüm bu karşim

tipik devlet memuru işte. çalışmaya gelmiyor.

bu kadar diyolog yerine 5-10tl bahşis verseydiniz; bir dahaki paketler uçarak gelirdi, hem de siniriniz bozulmazdı :)

Ya aslında şu yazdıkların o kadar naif ve incelik içeren şeyler ki.. Ama ne yazık ki biz böyle merhametli davrandıkça, Avrupa ülkelerine özenmeye, oradaki sisteme gıptayla bakmaya devam edeceğiz. Bana sorarsan, adamın davranışı gayet haksız ve seni bunları düşünmek zorunda bırakması bile profesyonellik dışı bir hareket. O adamın işi o, ve çalışma koşullarını başından beri biliyordu. Kaldı ki tek 5.katta oturan ve ikide bir siparişi gelen sen değilsindir diye tahmin ediyorum. Çok yoruluyorsa, yaşlıysa başka bir iş arasın, ben de üzülüyorum, herkesin içinde kalabileceği bir durum, ama o adama kolaylık sağlayınca, aynı durumda kalmayacaksın diye birşey de yok. Ben olsam şubeyi arayıp şikayet bile edebilirdim. Sonuçta o kişi her paket getirdiğinde gerilmek zorunda değilsin.

Yurtdışından adam için güzel bir hediye sipariş et.

Adam siparişi sana getirdiğinde, Bunu sizin için aldım de?

Karşılıklı bakışıp, duygulanın, birbirinize sarılın. :)))

Ya da bahşiş ver.

Bahşiş falan verme, bu adamın görevi sonuçta. Bahşiş verenlerin yüzünden bu adam bu cesareti buluyor. PTT gibi bir kurum Türkiye'deki apartmanların %5'inde bile asansör bulunmadığını bilmiyormu sanki, eğer şikayeti varsa gitsin PTT'ye etsin. Muhatap olma, imzanı at, pakedini al, kapıyı kapat. Ülkemizde herkes kısa yoldan para kazanma derdinde, kime yardım etsen seni enayi yerine koyar. Adama bak ya, bir de sana kargo ile iste diye akıl da vermiş. Herkes kargo ile istese sen ne iş yapacaksın?

adamın işi o. ama kapına çıkarmak değil. normalde posta kutusu zemin katta olur. asansör de olsa kapına getirmemeli. taahütlü olmadığı sürece kapına getirmek zorunda değil. niye getirdin diye sormalı, yoruluyorsa aşağı bırakacak.

bizim postacı da sokakları bilmiyorum bahanesiyle hiç getirmiyordu. şikayet ettim, beklemediğim kadar ciddiye alındım.olayı incelemek için eve şube müdürü falan geldi.

adam 2,5 bin lira alıyor,bahşiş vericeksen mendil satan çocuklara ver

herhangi bir pasaportla kayıt ettirsen bile,sen kayıt ettirdiğin için pasaport sahibinin hiç bir hak iddia etme hakkı olmaz

Benim kayıt ettirdiğimi nerden kanıtlıyoruz? Devlete yatırılacak 115 tl parayı o kişinin TC Kimliği üzerinden yatıracağım?

2 yil dolmadan bir daha kayit yaparsa senin telefon yalan oluyor.

2 yıl dolmadan bi daha kayıt yaptıramıyor zaten. Sistem o şekilde bir şeyi kabul etmiyor ama benimkini "kapatma" şansı var mı, benim sorum bu.

başka birisinin pasaportu üstüne kaydettirsem; yarın öbür gün bu elemanın gidip bu kaydı kapattırma imkanı olur mu?

güvendiğiniz birisi değilse riske atmayın ve evet olur. sonra boşu boşuna uğraşırsınız.

zaten insanları buradan dolandırıyorlar: arkadaş ya da internet vasıtasıyla o "başka birisi"ni buluyorsunuz sonra sizin telefonun kayıtlı olduğu pasaportu işlettikten sonra sildirebiliyor.

iki yil dolmadan tekrar giris cikis yaparsa kayit yapilabiliyor ama en son kaydettigi cihazin kaydi düsüyor.

Erkeksen ve o öyle söylediğinde kesin onay vermemişsen doğru yapmışsın. Ama cinsiyet belirtseydin iyiydi.

kasadaki adam. :) olur öyle. takma.

kimse ayıp etmemiş.

Kasadaki adam ayip etmis hic almamasi lazimdi.

gayet normal bişey

takma kafaya sorun yok.

iyi yapmissin, adam senden almis, gelecek sefere o oder.

iyi yapmışsın hatta bu alışkanlık haline gelsin çoğu zaman sen öde hemcinslerine de örnek olursun böylelikle.

chai tea latte

fresha diye bisi cikti sanirim yeni
lime olanini tavsiye ederim
soguk buzlu bi icecek
nane surubu koydurmadan gayet guzel oluyo kalorisi de az 100 kalori sanirim icinde yesil limon ve yesil kahve cekirdegi falan var diyordu yanilmiyorsam

@rentts hastasıyım anlatamam ama kışın içemem onu :/

yazın karamel frapiçuno
kışın karamel makiyato

tall, normal süt

freşa lime içtim, hiçbir tadı yok. git su iç daha iyi.

Karamel makiyato

karamel makkiato

Taze çekilmiş Kenya'dan french press. Duruma göre Cafe Verona da güzel gider.

up in death mokoko.

white chocolate mocha

Çoğunlukla Amerikano bazı zamanlarda da Chai çayı ama üzerine birazcık soya sütüyle.

chai tea latte + nane nane nasnağne şurubu. (evet çok komikim.)

ristretto bianco.

House Blend

chai tea latte
sütlü filtre kahve(yağsız süt)

americano irish. şahane

Yazın serinlemek için buzlu latte,
her zaman için ise Filtre kahve (az sütlü)

Americano. 2 parmak yagsiz sutle birlikte. Muazzam.

Risretto bianco (cilginlar gibi)
ice americano
Chai tea latte

yaz , karamel frappuccino
kış, white chocolate mocha. laktozsuz sütle.

isimleri bilmiyom ama yaz kış şu soğuk kahvesiz içecekleri süper oluyo la

3- sneijder, işleyen takıma gelen gereksiz yıldız transferi. takım zaten en üst seviyedeyken seni daha üste taşıyamaz zaten.

bülent tulun gitmeli. medyaya yansımayan bu bakış açısında olan yöneticiler varsa onlar da gitmeli.

futbolculardan ziyade yönetimin aklını başına alması gerekir. 8.likten sonra terimle gelen 2 şampiyonluğu çok kolay gördüler. sevin veya sevmeyin terim'in etkisi çok çok yüksekti. yönetim bunu önemsemedi. biraz barçayı ben yönetsem ben de kupaları toplarım aga. mantığıyla bakıldı. lig çok kolay. terim yerine başkası da gelse halledilir falan dendi.

Semih, umut ve selcuk disindaki tum turk futbolcular gitmeli riera amrabat eboue danny de gitmeli. Ancak yabanci siniri sorun yaratiyor cunku bu adamlarin yerine koyacak turk futbolcu piyasada yok.

Gecen sene drogba ve sneijder gelmeden once takim berbat futbol oynuyordu. İsleyen takimi bozma gibi bi durum yok. İsleyen takimi bozan BURAK YİLMAZ dir. Burak yerine elmander tarzi ama elmanderden daha iyi bir forvet bulursak bu takim yine ceyrek final oynar. Resmen atak yapamiyoruz.

Arkadas sneijder ne yapsin forvet sadece onune top bekler topu atarsin golu atamaz. Bekler git gel yapamaz oyunu kendi bolgesinde oynar. En son akhisar macinda gorduk rakip yari sahada sadece burak drogba ve sneijder var. Buraki zaten sayma ikinci yari bruma girdi yekta one cikti da yalandan da olsa atak yaptik. Gunumuz futbolunda bekler cok onemli acil olarak burak ve bekler sorununa cozum bulmaliyiz takimin baska eksigi yok

Besiktas!!!

Ehrm.. kimler gidecek sorusunun cevabi konusunda fikrim yok ama bence muslera-sneijder-melo-drogba yabanci dortlusu bozulmamali. Obur usak da guzel oynuyor. Neydi? Hah, bruma.

Sezon baslangicinda yapilan en buyuk hata, takimin tamaminin yabancilar ustune kurulmasi ve uefa maclarina yogunlasilmasi oldu. Bu yuzden oyuncularin eksik maclari, surekli degisen kadrolar nedeniyle iletisimsizlik had safhaya cikti. Bir debuzerine burak balonunun yavas yavas sonuyor olmasi tuz biber oldu. Umut gibi bir cevher bu arada harcandi. Velhasil, sneijder bile beceriksiz konumuna dustu. Yabanci sikintisi o kadar buyudu ki lig macinda musleranin 18'e alin-a-madigi zamanlar gorduk. Galatasaray'in yapmasi gereken, turk oyunculardan saglam birer on libero ve stoper bulup bunlari yetistirmek, santrafor icin de burak gibi top bekleyen bir direk yerine umut gibi alan bosaltip pozisyon yaratan adam koymaktir. Boyle olursa zaten sneijderin degeri anlasilir. Sonucta vazgecilmez dedigim 5 yabanci: muslera, melo, bruma, sneijder, drogba.

herkes kalsın böyle iyi biz rakipler için..

sneijder'e gelince; zamanında bu adam sizi geriye götürecek demiştim, verdiler eksiyi. daha durun bu adam habis ur, neler göreceksiniz...

1-2 Engin baytar, Sabri, Aydın ve Burak Yılmaz (Burak kendi isteğiyle gidebilir.)
3- Sneijder kendini tam vermiyor gibi geliyor bana. Galibiyet alamayınca; "yaktın takımı sarı pipi." demiyorum, mücadele etmeye çalışıyor ama yıldız oyuncu olunca bekleneni veremiyor.

Dany'i atlamışım o da gider.

1- Bence Riera, Dany gibi ortalama altı yabancılar gidecek, bunların yerine yabancı sol bek ve kanat alınacak. Bunların yanında Ceyhun, Erman gibi yine yetersiz kalan yerliler gidecek ve yerlerine daha kaliteli de olsa fazla fark yaratamayacak adamlar gelecek. Aynı sistemsiz oyun tarzımızda oynamaya devam edeceğiz böylece.

2- Yabancı sınırı olayına bağlı her şey. Şu "AB pasaportlular yerli sayılacak" olayı gerçekleşirse fazla problem yok. Bu sezon içinde olursa ne ala, ya da en geç sezon sonunda olacağı bilinirse bu sezon biraz feda edilip geleceğe yatırım yapılır. Şöyle olur; muslera - eboue, chedjou, semih, riera - melo, selçuk, sneijder - bruma, amrabat - drogba. Tek forvet, çift kanat, orta üçlü. Sneijder ancak bu şekilde işe yarar. Ama dikkat ettiysen 9 yabancı saydım, bunu 6'ya düşürmek çok zor. Yabancı sınırı kalkacak olursa tek bir kanat oyuncusu transferiyle takım şaha kalkar. Burak ve Umut hem Drogba'nın yedeği, hem de ara ara kanat denenir. Hamit, Engin, Emre hem orta 3'lü, hem de kanatların yedeği olur.

Yabancı sınırı böyle devam edecekse Sneijder gitmeli, 4-4-2'ye dönülmeli: muslera - eboue, chedjou, semih, riera - bruma, selçuk, melo, hamit - drogba, burak. Burada 7 yabancı var. Her maç Riera, Bruma, Eboue, Chedjou'dan biri kesilerek rotasyonla oynatılır, hatta Amrabat da kullanılabilir.

3- Sneijder bu sistemde günahkar gerçekten. Bekleneni kesinlikle veremedi, yabancı sınırı kalkmazsa da veremeyecek gibi görünüyor (çok radikal değişikliklere gidilip Nuri, Arda, Gökhan İnler, Muslera yerine Onur Kıvrak gibi adamlar getirilmezse, ki hayli zor ve riskli). Bir yandan da basın GS'nin üzerine oynamayı sevdiği için olduğundan da kötü yansıtılıyor.

"Yerlilerin yarısını yolla gitsin yea" diyenlere sormak istiyorum; planınız ne? Kimi oynatacaksınız?

1 muslera gitmeli para kazandıran bir yatırım oldu yerine türk statüsünde biri gelmeli
2 eboue ve danny ve rierra gitmeli aşırı kırılganlar defanstan top çıkaramıyorlar
3 snijder ile amrabat da para kazandıracaksa gitmeli
4 burak kesinlikle gitmeli !
muslera alternatifi sinan bolat olabilir sağ bek ve sol bek bulup stoper yerli tercih edilmeli ...

şimdiki sistemdeki hata da bir şekilde düzelir selçuk önde basabilen bir adam sonuçta selçuğu snijderin yerine çekip hamiti melo ile çift ön libero oynatırsan 4 3 1 2 yada 4 4 1 1 ile Galatasaray yıkılmaz ...

rejkaard dönemindeki gibiyiz top bizdeyken hurra onlarda iken ye yapraa

Bir Beşiktaşlı olarak kesinlikle söylemek isterim ki Burak gitmeliydi. Lazio 15 milyon € verdi diyorlardı. Bence 12 milyonun üzerindeki her teklif yeterliydi fazlasıyla.

Bu aralar kötü oynuyor. Taraftarın sahip çıkması lazım. Gitmeliydi derken kötü formundan bağımsız olarak söylüyorum. Pişman olabilir bence Galatasaray Burak'ı satmadığı için.

Bruma'yı 2-3 sene sonra 20'ye okutursunuz, çok iyi transfer oldu o. Umarım Türkiye'ye gelecek yıldız adayı gençlerin de yolunu açar o biraz riskli transfer. Yani daha fazla genç görmek istiyoruz türkiye'de.

ben maks. 3 günde bitirim, vitamini uçuyor :p

ben kaynatıldıktan sonra bir gün daha içiyorum.

Kaynatip icilip atilir benim bildigim. Hatta ihlamur kaynatilmaz. Su kaynayinca alti kapatilir, ihlamura dokulur, 10-15 dakika ihlamur demlenir ve icilir. vitamini olmez boylece.

kaç gün mü?
eğer bir kez usülünce kaynatıp ardından suyunu otlardan süzüp soğuk da olsa tekrar kaynatmadan kalanını içmekten bahsediyorsanız tadına tahammül edebildiğiniz kadar belki ama
ıhlamuru kaynatıp içip kalanı içinde otlarla birlikte yada değil ertesi gün tekrar kaynatıp içmekten bahsediyorsanız sağlıklı değil. kesinlikle

Kaç gün mü? Abi benim bildiğim rengi kırmızı gibi olduktan sonra içilmez o. Bizim köyde gördüğüm üzere yıllardan beri böyle bu.

küflenene kadar içilir.kalanı da Küflenince üzerindeki o pamuksu yapıyı ateşe verip shot yaparsın.

evde ihlamur var gelsene orhan? Shot yapariz?

zararlı mı bilmem. ama banyo yapılmaz.

benim bildiğim tek çeşit dikiş yok. bi sağlık kitabında mı ne okumuştum. değişebilir dikişten dikişe. o yüzden doktora sormak veya ne dikişi olduğunu söylemek daha sağlıklı olur. birisi gelir bişey olmaz toma suyuna bile dayandı der, seninki ılık suyu görünce çıkar bok olur.

48 saat bekle. Sonra ne yaparsan yap.

zararlıdır, iltihaplanır. iğne batıyormş hissi ve ağrının karıncalanma şeklinde dolaşması normal. benim el bileğime yakın bir yer kesilmişti (üç dikiş) oradan biliyorum.

yapabiliyorsan poşet geçir ve sar. streç filmle sar. bir şekilde sarman gerek.

bende zımba vardı, 8-10 gün sonra banyo yapabilmiştim ama benimki kafadaydı işte. sanırım iyileşmesin eyakın yapılabiliyor. yine de doktora sormakta fayda var.

bu arada dikiş atılan yer sarılamıyorsa, sıcak sabunlu bezle üstünü başını sileceksin mecbur, yıkanmışa yakın oluyorsun. yae ne olacak yae kafalarında olmayınız.

eczanelerde satılan bir şey var bunun için. adını bilmiyorum ama etrafın yapışan ortası boşluk olan bir şey. eğer apandist gibi dikişler düzgün bir yerdeyse kullanabilirsin

www.eksiduyuru.com

ben 4 gün sonra yaptım ama üstüne pamuklar bantlar filan çektim.

Üzülerek söylüyorum ama resmen çalmışlar. Parasını falan da vermezler zannetmiyorum. İnşallah verirler.

hakkını ara, adamlar aldıklarını kabul etmişler sonuçta. eğer montu ya da parasını alamazsan şikayetçi olacağını, bu olayı herkese anlatacağını, ticari itibarlarını sarsacağını söyle. direkt para isteme, montumu istiyorum manevi değeri vardı filan de. mont yok ortada derlerse, zararımı karşılamak zorundasınız de. neden çekiniyorsun ki senin hakkın bu...

elikası +8
aynen o taktikle yürümen lazım. utanma yoksa üste çıkarlar

elikası+1, Çekiniyorsan yalnız gitme. Güç verir.

ne bileyim bu durumlarda para istemek biraz zor geliyor.10 gün bekledim belki montum gelir diye de çalınmış da olabilir tabii..

bir arayayım bakalım ne dicek..

polise haber vericem de

en başta polise haber vericeme gerek yok beyler.

direk ederi budur de, markası varsa ver alsınlar. alamayız diyorsa birebir fiyattan karşılığını iste. karşılığı çok derlerse bir adım bile geri atma nasıl olacak yani iş diye sor? biz hırsız değiliz ya da sen bize hırsız muamelesi mi çekiyorsun minvalinde demagoji yaparlarsa, montu kendi adamının kaybettiğini söylersin, net bir durum var. montun üstüne soğuk su mu içicen yani. çamur yaparlarsa, kötü reklamı yapılacağını belirt artı polis molis uğraşacağını söyle.

ticari itibar söz konusu olursa adam o kadar diretmez ki bu raddeye de getirmemesi lazım adam gibi adamsa.

sirke kaynatmak?

sirkeli su kaynat

odalarda su içerisinde limon kaynatarak kurtulabilirsiniz ağzı açık bir şekilde.
bulaşıklar için hypo ile yıkanırsa hiçbir sorun kalmaz.

her yolu denedim çıkmıyor. iki haftada zor çıktı. sirke mirke ne kadar yöntem varsa. en iyisi balkonda kızartıcak ya da buğuluma falan yapıcak.

sirkeli su kaynat
veya sirkeyi bir tabağa koyup buharlaşmaya bırak bir gece

6lı paket vanilyalar var ya. ağzını kes kokunun yoğun olduğu yerlere bırak. buzdolabı kokusunda falan işe yaramıştı.

Teflonda kuru kahve kavurmak da nisbeten işe yarıyor.

önce mutfak dolaplarını kapakları açık, havalandır pencere açarak.

ocakta kısık ateşte 2-3 tane yarım limon yak.
bardaklara ilk başta dokunma yarına kadar dolaplar açık, havalandırmalı kalsın hepsi bir gün.

geldiğinde dolaplardaki koku gitmemişse yoksa prilli sıcak suya bez daldırıp silicen mecbur. bardaklarda da varsa ya makineye atıcan ya da prilli suya daldırıp çıkarıcan başka yolu yok.

valla bulasik sabunu ve sicak suyla heryeri sileceksiniz ben oyle yaptim ilk ve son mutfagimda balik kizartma hadisesiydi. isinip havaya cikan kokulu yag zerrecikleri soguyunca yere siniyor. sicak suyla eritip yag cozucu bulasik sabunuyla silmeden gecmiyor. yada ben oyle olduguna inaniyorum bilemedim.

ek yardım olarak mum yakın 1-2 tane.

bütün gece yanık kalsın. kötü kokuları çekiyor.

3 saattir kullanıyorum. premium'a geçmedim ama ses kalitesi gayet iyi.

ben pc'de kullanıyorum fakat dediğim gibi internet olan bi makine bu kullandığım. şu ana kadar gayet memnunum. çalma litesi yaptırıyor, bunları ipod'a aktarayım diyor istersen.

benim makinedeki bütün müzikleri buldu listeledi oradan da müzik atabiliyorum çalma listesine. ara yüzü kullanıcı dostu. hoşuma gitti şu an flört evresindeyiz ama ciddi düşünmeye başlamak için erken. bir iki gün geçsin bakalım ona göre belli olur.

deneyebilirsin şu an ki haliyle 1 ay ücretsiz diyor premium'u ona eve gidince bakıcam.

indirme yok, internet üzerinden direkt dinliyorsunuz normalde. premium alırsanız offline yap diyebiliyorsunuz, o zaman net olmadan da dinleyebiliyorsunuz. bir de telefonda dinleme imkanı veriyor, yine aynı şekilde listeleri offline yapıp telefondan takılmak mümkün. bedavada aylık 10 saat gibi bir limit var, bir de reklam var.
ben aylardır kullanıyordum, açılınca direkt türkiyeye geçip premium aldım, zira benim işimi görüyor, katalog bana hitap ediyor. bedava dinleyip deneyin, istediğiniz müziği bulamıyorsanız geçmezsiniz paralıya. yoksa gayet değiyor verilen paraya. ve hatta amerikada 10 dolarken burada 10 lira gibi bir fiyat şahane bence.

İyi de bizim ülkemizde erişilemiyor, nasıl dinliyorsunuz?

@nocturne, artık türkiyeden de erişiliyor. öncesinde de vpn değiştirip, spotflux falan kurup dinliyorduk. ben hala eski sistem devam ediyorum hatta, listedeki şarkılar uçtu diye şikayetleri okuduğum için.

yani premium alsam bile .mp3 şeklinde bir dosya vermiyor bana doğru mu anladım?

evet hiç bir durumda platformdan dışarıya şarkı çıkaramıyorsunuz.

ilgili saldırıları bir şekilde kaydetmeli, ispatlamalı ve adli mercilere gitmekle hocasını uyarmalı. devam ederse suç duyurusunda bulunmalı ve olayın medyaya yansıması için elinden geleni yapmalı.

videosunu falan çeksin.

ispatlamak için aynen görsel ya da işitsel kayıt altına alsın. oradan hareket etmesi gerekiyor. açık şekilde ispat edilirse isterse rektör olsun, gönderirler bu alçağı.

çok sağlam basması lazım arkadaşınızın o yüzden şikayet bir çözüm getirmez ve dediğiniz akademik engeller çıkar karşısına fakat ispatı bir video olursa olay tamamen kopar. mesai saatleri içinde çekilmiş olması gerekir sanırım. böyle bir video kopartır kafayı.

mutlaka başkasından da akıl alın, güvenilir su sızmayacak bi insan evladı avukat, polis varsa daha uygun olur.

görüntü ya da ses kaydı biraz ince bir buz. öncelikle şu makaleyi okumanızı tavsiye ederim: www.turkhukuksitesi.com

nolsun evlilik teklifleri alıyorum saatlerdir (: iyiyim. uykusuzum

iyide çalışıyoruz amk keyif iyi ama ofistesin işte kafesteki kuş hesabı keyfin yerinde ama çubuktan çubuğa konuyorsun ötesi yok.

bugün cuma ve yarın çalışmıyorum, iyiyim yani.

Gece uyutmadılar caps ata ata... Şimdi onun acısı çıkıyor. Keyif %72,6

iyi iyi keyifler .sen nabersin,nasıl keyif ?

Iyidir poncik senden naber

Edit:ben de evlenme teklifi almadim :(

ahahahhaha straight ne adamsın ya. senin gibi adamlar olmasa paylaşılmazdı o kadar keps. yalnız diğer cuma yüzününde olduğu bir fotoğraf bekliyoruz ona göre. merak etme aileyiz biz, sır çıkmaz. :))

keyifler iyi, sıkıntı yok. ama ben evlenme teklifi almadım hiç. :(

genel dertten muzdaribiz, gece geç yatıp bu sabah erken kalkıp işe gelmekten :)

iyiyim şimdi yemekten geldim birazdan çay demlenecek çay içicez. günün bu saatleri cuma günüyle beraber keyifli geçiyor. yarın tatil keyifler gıcır.

gece uyumadım, bu gece de uyumucam sanırım. şimdlik vücuda şeker yüklüyorum dikkatim dağılmasın da sıçmayım işte diye. gece kafein e gömecem kendimi. yarın sabah gene konuşalım.

yarin bos musun +1 ama yine de keyfim yerinde. senden naber ponçik?

iyilik valla, tatil, aynı zamanda hafiften ders calısmaca. bir de dünden uykusuzluk var tabi..

sana da benden tik

hangi kelimeler? rate kökünün korunduğu kelimeler (overrate, underrate...) reyt okunur. irate, cooperate falan geliyor aklıma, onlar da reyt okunur. balka ne var? bu arada aklınıza gelen kelimeler nasıl okunuyor howjsay.com adresinden gerçek insan seslerine okutabilirsiniz.

www.scrabblefinder.com

desperate var rıt okunan mesela.

kelimeden kelimeye değişir. ama bunun kolay bir anlatım yolu var mı bilmiyorum. oturup pronaounce çalışmak gerekir. uzun iş. daha çok dilin yatkınlığıyla ve görüp dinlemekle alakalı.

bitrate

www.scrabblefinder.com

fonetik bilen birini bulursan mantığını anlatır. aradığın cevap, ses bilgisinde bence.

iterate -eyt
desperate -rıt

yöntemini bilmiom ganga öyle tekrarlaya tekrarlaya öğrenmişiz

ayırmanın yolu yok. ekseriyetle -reyt diye okunur. bu sebeple sen bilmediğin hepsini -reyt diye oku. doğru telaffuzunu duyduktan sonra düzeltirsin. korkma anadili ingilizce olanlar yemez seni. yemeye kalkan olursa da bil ki ya türk ya da ingilizce öğretmenidir. eğer ikisi birden ise... neyse uçtum ben yine. konuya dönersek dediğim gibi sen alayını reyt diye oku. duydukça düzeltirsin.

osman nihat akın'dan gidelim:

geçti hayal içinde bunca yıl bir gün gibi
güzel bir göz beni attı bu derin sevdaya (müzeyyen senar'dan)
yaşlı gözlerimi kuruttum bu gece

cengiz, arif susam, orhan baba, ibo, gökhan güney, mustafa keser, muazzez abacı, ferdi tayfur, muazzez ersoy, tanju okan, ve tabii ki zeki müren ve müzeyyen senar.

beni affet- özcan deniz.
şikatet etmem derdimi kimseye var.

zaten ortada bir ayrılık acısı, aşk acısı, vs gibi bir gönül işi varsa ikisinden sonra dağılıyorsun.

dilek taşı'nı da yazın bi kenara. ferdi özbeğen.

Her seyden once yasal izninizin olmasi gerekiyor.

4- başkalarına söylememen gerek öncelikle.

baldur +1

deredeki altınları ayıklamak için yasal izne gerek yok! sadece makine teknolojisi kullanmak sanırım izine bağlı!

biz bu hizmeti veriyoruz. yüzde 70lık ortaklıkla duyuru altıncılık

Yasal izne falan gerek yok. Tabi makineyle falan sökmeye çalışmayacaksan. Kuyumcu bir tanıdığın vardır diye umuyorum. Kuyumcu bir tanıdığın varsa eğer (satışçı değil atölyeci) topraktan çıkardığını suda karıştır mümkün olduğunca çamuru çıkar ve tanıdığına ver ramatçıya gitsin. ramatçılar atölyelerde yere dökülen pislikleri toplayıp eriten kişilerdir. atölyelerde altın delinirken tozları yere dökülür, bunlar ramatlıkla toplanıp ramatçılara gönderilir, ocakta ateşe verildiğinde altın kirden ayrılır. o altını alsın sonra da altın çarşılarında bunun ticaretini yapan dükkanlar var. mesela kapalıçarşıda var. genelde referans vasıtasıyla yapıyorlar bu ticareti. orada o altın bozdurulur.

1) sarraf olmasın o? kitapçılar altından diğer insanlar kadar anlar çünkü.
2) satabilirsin ama kuyumcular almaz. istanbul altın rafinerisine sorman lazım.
4) eski altın arayıcılarının yaptıklarından farklı olarak ilk önce o altının kaynağının bulunması, o bölgenin madencilik, çevre v.b. raporlarının hazırlanması, maden ruhsatının alınması, arazinin mülk sorunlarının çözülmesi gibi bir çok süreçten sonra modern kazı araçları gerekir. madenin cinsine göre exkavatörden pnömatik çekice kadar çok çeşitli araçlar yani. bir de konuya hakim jeolog ve maden mühendisi.
bunlarla uğraşama dersen bir elek, çizme v.b. ile dere kenarına gidip kum elemeye başlayabilirsin.

bi anlık gaza gelmeyin.

pirit bulmuş da olabilirsiniz. xrd analizi yaptırabilirsiniz çok basit olarak bir üniversiteye gidip. icp, xrf, gdoes vb bir sürü analiz de cabasıdır da en kolay ve ucuz xrd de çıkar.

en.wikipedia.org

güzel kardeşim hevesini kırmak gibi olmasın ama 2013 yılında dünyanın hiçbir yerinde altın denen nane sarı sarı çıkmıyor kaynağından, koca koca kaya kütlelerinden ayrıştırılarak gramlar çıkıyor. altın cevheri de zaten öyle kuyumcudaki gibi sarı sarı parlamıyor. google a sor istersen.

bazı kuyumcularda elde taşınabilir xrf cihazı da oluyor, sahte bilezik kolye künye vb. anlamak için taşıyorlar. kuyumcularda ya da elle taşınabilir xrf cihazı olan yerlerde baktırabilirsiniz.

örneğin, istanbul imes'teki kosgeb'de bu dediğim cihazdan var. madenin ne olduğunu söyler.

dönem sonu not dökümünüzü istiyorlardı. eğer başarısızca burs kesiliyordu sene 2007. belgeleri sitesinden kontrol edebilirsin.

ayrıca bu nasıl bir sorumsuzluktur?

Metallica - To live is to die

sana uyar mı bilmiyorum ama osiris diye bi grup var. çohoş.

www.youtube.com

www.youtube.com

Megadeth - Into The Lungs of Hell
Megadeth - When
Metallica - Suicide and Redemption

benim aklıma gelen:
Coldplay - Life in Technicolor
Pixies - Cecilia Ann
The Prodigy - Climbatize
In Flames - The Jester's Dance

internetten gelen: en.wikipedia.org buraya da bi göz atarsın.

Voice of the soul +1
Bir de enstrumental degildir ama her dinleyisimde oyleymis gibi hissettigim orphaned land- neverending way derim

www.youtube.com

youtube da 'melodic instrumental rock metal arrangements' diye aratırsan bir kanal çıkıyor karşına. Genelde az bilinen birçok parçanın remaster versiyonu var. Başarılı örnekler var, pişman olmazsın...

mogwai - rano pano www.youtube.com

youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be
youtu.be

www.youtube.com
Testament - Musical Death

ve Buckethead'in tüm parçaları.
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

death angel - the ultra-violence

eşi benzeri yoktur.

www.youtube.com

Guthrie Govan - Waves

17 L ye binip pendikte indikten sonra, Gebzeye giden 17 B lere binebilirsin.

ya da e5 ten 500 T veya 17 Ş ye binip çayırovaya gidersin, çayırovadan gebzeye yine gebze haremle gidebilirsin.

en güzeli gebzeye gitme kardeş

göztepedeysen göztepe köprüsüne geç ordan gebze minibüsleri her dakika geçiyor.

e5'ten pendik tuzla vesaire tarafına giden herhangi bir otobüse bin kozyatağında falan inip bir gebze-harem minibüsüne bin.

Metro'ya bin Kartal'a kadar.Sonra Harem'e bin.
Yol için Gebze-Harem'de ne kadar az vakit geçirirsen o kadar iyi.

17B'yle Gebze'ye gidersen İstasyon Mahallesi'ne gidersin, ordan merkeze gitmek için bir otobüse daha binmek gerek, haberin olsun.

eski e-5 yeni d-100 karayolunda bindiğin gebze-harem minibüslerine ne kadar anlamsız da olsa biner binmez "abi gebze'ye gidiyor mu?" diye sor. bazıları gitmiyor sonra uğraşma.

130 Ş var. ona bin e-5 üzerinden şifa'da in. oradan gebze-hareme bin dedikleri gibi ne kadar az zaman geçirirsen o kadar azdır. e-5 yürü kuyubaşından pazar günü otobüs seferi sayısı pek azdır. 130 Ş'den başka 130 ve 130 A var onlara da binersin. güzel yalı köprüsünde inip gebze -harem'e atlarsın.

ne zaman gebze-harem'e binersen bin, "abi gebze'ye gidiyor mu?" diye sormayı unutma.

Taksi 20 tl yazıyor

daha önceden otel transferleriyle ilgili çok uçuk fiyatlar olduğunu bildiğimden oteli aramayı düşünmedim. çok pahalı oluyorlar.

çakallarla dans'ı izleyin.

(bkz: frequently asked questions about time travel)

(bkz: paul)

bunu gör mutlaka... www.sinemalar.com

otostop.

tamam, 7 Eylül 19:00‘dan 02:00'ye kadar dönebilirsiniz. okurken yanlış anladınız galiba?

Senin baktıkların alana gidiş saatleri, dönüş 7'sinde gece 2'ye kadar 9'unda gece 4'e kadar

lanet olsun özensiz okumanın kurbanı oldum lütfen vurmayın.

havale direkt düşer, eft ertesi günü.

(Genel konuşmasam daha iyi, en azından iş bankası, halkbank, ziraat bankasında direkt geçiyor hesaba havale)

havale yerine direkt hesaba para yatirmayi denerseniz, aninda islem gorunur.

ertesi güne sarkıyor sabah 08:30-09:00 civarında. (eft tabii.)

eğer işiniz acilse, büyük alışveriş merkezlerinde bazı bankaların şubeleri 1 saat kadar daha açık oluyor. oradan işinizi halledebilirsiniz.

istanbul için nautilus iş bankası 18:30'a kadar açık.

Havale bankanın kendi içindeki işlemidir.
O yüzden anlık gerçekleşir, beklemenize gerek yoktur.
Kopyala/Yapıştır gibi.

EFT ise, bankalar arasında olduğundan belirli zaman aralığında gerçekleşir.

Sorunuzun tam cevabı:
Akşam 5'ten sonra yapılan havaleler, nerden yapılırsa yapılsın aynı anda hesapta olur.

bim de olması lazım

decathlon'da bir suru alternatif var

Icinde sicaktan kavrulmayacaginiz bir cadir yok onu belirteyim. Sabah 7de vuran gunes sizi uyandiracak.

Oneriye gelince decathlon magazasina bakin. Web sitesi de var. hem kaliteli hem uygun fiyatli cadirlar satiliyor.

Decathlonda 110 liraya pratik çadır var katlanabilir, acayip güzel, açıyorsun koca çadır, sekiz yapıp katlıyorsun sonra çantasına koyuyorsun neler var :)
Ayrıca kendinden kurulu çadır uğraşmanıza gerek yok.

sene olmuş 2013, hala primitif primitif atlıyorsunuz.

"içinde mümkünse sıcaktan boğulmayacağımız, festival alanına kurulabilecek bir çadır arayışı içindeyiz ancak nelere dikkat etmek lazım, nerden almak lazım, en fazla ne kadar vermek lazım hiçbir fikrimiz yok. çadır işinden anlayan birileri yol gösterirse süper olur"

nerde bunların cevabı?

ben decathlon'dan aldim 2 kisilik, gayet memnunum.
Otomatik kurulanlar da var ama bence gerek yok manual kurulum da kolay.

şişme deniz yatağı ya da mat gibi bişey alın ustunde uyumak için akşamları soğuk oluyor, çadırında tabanına öylece yatılmıyor, ufak bir önlem olsada çadırın fermuarlarını kilitle bağlayanlar oluyor belki gerekebilir.

çift katmanlı tabakalı (dome deniyor, kubbe,şapka vs vs.) çadır olması lazım. çift domlu olunca arada hava akımı girecek delikler ya da gözenekler(pencere) olursa faydalı. yani bu olay sıcağı tek katmanlıya göre hissedilir şekilde kesiyor.

gidin görün, görmeden almayın o yüzden benim bildiğim decathlon mağazaları var istanbul avrupa yakasında 3 taneydi.

mat diye olay var. matsız çadırda uyunmaz aklınızda olsun, "rock'n coke'muş şuymuş buymuş. ben böyle işin ızdırabını sikerim lan." dersiniz.

güneşten kaçmanın bir imkanı yok, sabahleyin gölgelik yoksa (hezarfen de yok) o sıcak illa basacak. tek avantajı çift dom olması bi de alacağınız çadırın rüzgar alması için duvarlarının fermuarlı ya da cırt-cırtlı gözenekli bir yerlerinin olmasına dikkat edin. " gözenek diyorsun ee yağmur yağarsa naparız kardeş?" dersen, bu transparan gözenekli olay, çadırın iç duvarında oluyor. yağmurdan koruyan dış örtüsünü kaldırıyorsun bu gözenekli yer rüzgarı içeri taşıyor. (bilmem tarif edebildim mi?)

bu çift dom ve gözenekli yapısı olmayan her tarafı kapalı çadırlar var ama onlar gölgelik bir yer olmazsa gündüz vakti sıcaktan kaynar içerisi. ç

ift dom olmasa da mutlaka içerdeki nemi atacak bir havalandırma yolu-kanalı olması lazım yoksa iç duvarlar nemden su yapar. bu sefer nemden uyuyamazsınız.

süreceğiniz sefa çekeceğiniz cefa oranını iyi hesaplamak lazım. fiyatları ona göre ayarlayın. uzun vadeli düşünürseniz iyi olur çünkü başka festivaller/tatil alanları da var ona göre iyi bir şey alabilirseniz iyi olur.

festival çadırı alayım dersniz metrodan veya dechatlondan ucuz bir çadır alın ama almışken sürekli kullanayım derseniz benim kullandığım çadırı paylaşıyorum. festival çadırı değil 4 mevsim kullanabileceğiniz 3 kişinin sığabileceği, 2 kişinin konforlu kalabileceği bir çadır. çift katmandır, sıcakta tentesini kurmazsanız cibinlikte uyur gibi püfürdeyebilirsiniz. ayrıca yürüyüş ve bisiklet ile kullanıma uygun hafiflikte. bagaj bölümü var ki bu da çantalarınız koymak için kullanışlı.

www.n11.com

mobilden çıkıyorum her seferinde.

mobil uygulaması çok sorunlu. timeout'u 10 dk falan herhalde.

Aynen ben de katılıyorum buna bazen normal siteye geçmek zorunda kalıyorum. Çok can sıkıcı.

Keşke sağlam bir android uygulaması da olsaydı..

insan düşünmüyor değil. koca duyuruda android alanında ilerlemiş kimse yok mu?

mobil uygulamadayken uzun bir yazı yazmıştım soru soran birine.

yolladım time out vermişti. yeniden uğraşamadım yazmaya, güçlendirilmesi gerek. ve uyarı verilsin desin ki şu kadar zaman time out ya da yazdıklarınızı göndermeden önce kopyalayın çünkü mobil görünümdesiniz vs vs...

Yıl olmuş 2015 ama bu sorun neden hala çözülmemiş?

duyurudan yapan biri cikmadikca daha cok bekleriz :)